27.02.2019 Views

İstikbal Dergi 2019 Şubat Sayısı

İstikbal Gazetesi Aylık Dergisinin Şubat Sayısı Yayınlandı

İstikbal Gazetesi Aylık Dergisinin Şubat Sayısı Yayınlandı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Eskişehirspor ruhunu<br />

çocuklarımıza vereceğiz”<br />

“Motosikletimi ruj<br />

sürer gibi sürerim”<br />

“Allah’a<br />

olan aşkın<br />

sonu yoktur”


t12’de<br />

“Eskişehir’de<br />

yörük olmak zor”<br />

t10’da<br />

Her 8 kişiden 7’si<br />

Eskişehir’in<br />

merkezinde yaşıyor<br />

İnsanın beynini<br />

değiştiren romanlar<br />

t28’de<br />

t32’de<br />

Mart ayı burçlarını<br />

neler bekliyor?<br />

t36’da<br />

EDiTöR<br />

Murat Taşkın<br />

Cahil bildiğini<br />

doğru zanneder…<br />

Dünya’nın ıssız bir köşesinde<br />

bulunan adada, birbirinden<br />

habersiz 4 kabile yaşıyormuş…<br />

Bu dört kabile de, adaya<br />

gelen bir adamın sayesinde, geç<br />

de olsa ateşle tanışmış.<br />

Bir bilge ile öğrencileri inceleme<br />

yapmak için adaya gider.<br />

1’nci kabilede ateşin kontrolünün<br />

sadece rahiplerde olduğunu,<br />

kabilenin bundan<br />

yararlanamadığını…<br />

2’nci kabilede ateş yakmaya<br />

yarayan tüm araçlara tapınıldığını…<br />

3’ncü kabilede ateşi getiren<br />

adamların totemlerinin yapıldığını<br />

4’ncü kabilede ise ateşin<br />

tanrı olduğuna inanıldığını görürler…<br />

Her kabile ziyaretinde bir<br />

öğrenci “Ben burada kalacağım<br />

ve ateşi nasıl kullanacaklarını<br />

öğreteceğim” diye kalır.<br />

Bilge ve beraberindekiler,<br />

öğrencileri toplamak için kabilelere<br />

tekrar gittiğinde korkunç<br />

gerçekle karşılaşır…<br />

Birinci köye vardıklarında;<br />

öğrenci ateşi herkesin kullanabileceğini<br />

söyler söylemez, rahiplerce<br />

suçlanmış, rahiplerin<br />

kışkırtmasıyla bir yabancının<br />

sözlerine inanmak yerine kendi<br />

rahiplerine inanan kabiledekiler<br />

de öğrenciyi yakalayıp rahiplerinin<br />

ateşiyle yaktığını…<br />

İkinci köydeki öğrenciyi almaya<br />

gittiklerinde, buradaki öğrenci<br />

halkın tapındığı aletleri kullanarak<br />

ateş yakar yakmaz halk<br />

korkup, tapındıkları nesnelerin<br />

böyle kullanılmasına tepki göstererek<br />

öğrenciyi öldürdüklerini…<br />

Üçüncü köydeki öğrenci,<br />

önemli olan ateşi yakmanız, bir<br />

insanın totemine tapmak doğru<br />

değil diye söze başlayınca hemen<br />

onu da oracıkta canını aldıklarını…<br />

Dördüncü köydeki öğrenci<br />

de ateşe tapmanın doğru olmadığını,<br />

önemli olanın ateşi kullanmak<br />

olduğunu, ateşin aslında ne<br />

olduğunu anlatmaya başladığı<br />

anda öldürüldüğünü, büyük bir<br />

üzüntüyle öğrenmişler…<br />

Bilge ve kalan diğer öğrenciler<br />

çaresiz gemiye dönerek, adadan<br />

uzaklaşmışlar.<br />

Bilge başlarına gelen acı durumdan<br />

çıkarılacak ders için öğrencilerine<br />

şunu söylemiş:<br />

“Cahiller bildiklerini<br />

doğru zanneder, onlara yeni<br />

bilgiler öğretmek istediğinizde<br />

size direnirler. Yeni bilgiler cahiller<br />

için huzursuzluk kaynağıdır.<br />

Bu cahillere herhangi bir<br />

şey öğretmek de çok zordur.<br />

Gerçekten bilgili insanlardan<br />

nefret ederler. Onları yakarlar<br />

ve kendilerine göre cezalandırırlar.”<br />

Cahillikten ve cahillerden<br />

uzak bir dünya olması dileğiyle…<br />

BETON ADAMLARDA<br />

HEDEFLER BİTMEZ t38’de<br />

4<br />

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ<br />

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : ŞUBAT <strong>2019</strong><br />

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA<br />

Sahibi : Burak TÜRKMEN<br />

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN<br />

Gazete, Haber ve Reklam :<br />

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR<br />

Tel & Faks : 0.222. 220 19 06 - 220 19 08<br />

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com<br />

Merkez ve Reklam Bürosu :<br />

İstiklal Mah. Adalar Sk. No : 5 ESKİŞEHİR<br />

Baskı : MİLİMETRİK GRUP MATBAACILIK ORG. İÇ VE<br />

DIŞ TİC.LTD.ŞTİ. İvedik Org. San. Sit. 2271 Cad. No:17<br />

Tel: 0.312 395 37 38 - 0.312 395 33 78 İvedik/ANKARA<br />

e-mail: fotomat06@gmail.com<br />

web: ofsetfotomat.com


5


6


7


Büyükşehir Belediyesi’nden kırsaldaki üreticilere müjde üzerine müjde<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, tarım şehri<br />

Eskişehir’de, üretimi destekleyerek, zor günler<br />

geçiren Eskişehirli çiftçiye adeta nefes aldırıyor.<br />

Özellikle ‘İç Anadolu’nun Çukurovası’ olarak<br />

bilinen Sarıcakaya ve Mihalgazi’de üreticiye<br />

önemli destekler veren Büyükşehir Belediyesi,<br />

Eskişehirli üreticinin kazancına kazanç katıyor.<br />

Büyükşehir Belediyesi’nin Sarıcakaya ile Mihalgazi’de<br />

dağıttığı ve 5 Milyon TL üzerinde gelir<br />

sağlayan domates fidelerinden sonra, üreticilere<br />

Ekim ayında dağıtılan 2,5 milyon marul fidesinden<br />

de bereket fışkırıyor.<br />

Marul seralarını ziyaret eden Başkan Büyükerşen<br />

geçen sene 250 bin domates fidesi dağıttıklarını<br />

hatırlatarak, bu yıl bu sayıyı 500 bine<br />

çıkaracakları müjdesini verdi.<br />

BÜYÜKERŞEN; “YENİ PROJELER İÇİN ÇALI-<br />

ŞIYORUZ”<br />

Başkan Büyükerşen’in başlattığı Kırsal Kalkınma<br />

Projeleri zor günler geçiren üreticiye nefes aldırmaya<br />

devam ediyor. İç Anadolu’nun Çukurova’sı<br />

sayılan Sarıcakaya ve Mihalgazi’de, Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin dağıttığı fidelerden önemli gelir<br />

sağlayan seralarda şimdi de marul bereketi yaşanıyor.<br />

Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 100<br />

gün önce dağıttığı marul fideleri, bölge üreticisinin<br />

kazanç kapısı oldu. Üreticiye hayırlı olsun ziyareti<br />

gerçekleştiren Başkan Büyükerşen,<br />

üreticiyi desteklemeye devam edeceklerini ve<br />

yeni projelerin üzerinde çalıştıklarını müjdeledi.<br />

Başkan Büyükerşen, büyük verim elde edilen<br />

seraları yerinde ziyaret ederek üreticilerle fikir<br />

alışverişinde bulundu. Büyükerşen “Dağıttığımız<br />

ve büyük gelir elde ettiğiniz domates fidelerinden<br />

sonra maruldan da aynı şekilde verim almanız<br />

bizleri son derece mutlu ediyor. Ekonomik<br />

olarak sıkıntılar içinde olduğunuzu biliyorum.<br />

Büyükşehir Belediye Başkanınız olarak hayal satarak<br />

değil, sizlere dokunan, fayda sağlayan<br />

projelerimle her zaman yanınızdayım. Sizlerden<br />

gelen talepler doğrultusunda desteğimizi arttırarak<br />

devam ettireceğiz” dedi.<br />

ÇİFTÇİNİN YÜZÜ GÜLÜYOR<br />

Tarımda dışa bağımlılığın giderek arttığı ve çiftçinin<br />

ürettiğinden para kazanamaz hale geldiği<br />

bu dönemde Büyükşehir Belediyesi imkânları<br />

8<br />

Büyükşehir’in sağladığı fide destekleri ile topraktan<br />

adeta bereketin fışkırdığı ilçelerde ki<br />

üreticiyle yeni müjde ise yine Başkan Büyükerşen’den<br />

geldi. Marul seralarını ziyaret eden<br />

Başkan Büyükerşen geçen sene 250 bin domates<br />

fidesi dağıttıklarını hatırlatarak, bu yıl bu sayıyı<br />

500 bine çıkaracakları müjdesini verdi.<br />

dâhilinde tarımsal üretime destek olmaya<br />

devam ediyor. Su, kanalizasyon ve yol gibi sorumluluklarının<br />

yanı sıra her konuda çiftçinin<br />

derdini dinleyerek çözümler üretmeye çalışan<br />

Büyükşehir Belediyesi, tarımsal kalkınmaya yönelik<br />

ürettiği projelerle de çiftçilerin yüzünü güldürüyor.<br />

Daha önce binlerce dut fidanı ve<br />

domates fidesi ile çiftçilere nefes aldıran Büyükşehir<br />

Belediyesi, Ekim ayında dağıttığı 2.5 milyondan<br />

fazla marul fidesi ile de çiftçiye<br />

rahat bir nefes aldırdı. Marul fidelerinin<br />

yetiştiği ve büyük verim alınan seraları ziyaret<br />

eden Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yılmaz Büyükerşen, projeden faydalanan<br />

çiftçilerle Sarıcakaya ve Mihalgazi’de bir<br />

araya geldi.<br />

BÜYÜKERŞEN; ÜRETİCİDEN TÜKETİ-<br />

CİYE ULAŞACAK MARKET AÇACAĞIZ<br />

Türkiye’de tarımın yanlış politikalar sonucu<br />

dışa bağımlı hale geldiğini, çiftçinin<br />

ürettiğinden para kazanamadığını belirten<br />

Başkan Büyükerşen “Üzülerek görüyoruz<br />

ki üreterek kendi kendine yeten ülkemizde<br />

tarım hızla yok oluyor. Sarımsaktan<br />

samana kadar her konuda dışa bağımlı<br />

hale geldik. Son olarak da soğanda gümrük<br />

vergisi sıfırlandı ve ithalatın önünü<br />

açıldı. Türkülerimizde söylendiği gibi kuru<br />

soğana muhtaç hale geldik. Çiftçimizin<br />

yüzü artık gülmüyor. Bu da pazara, markete<br />

yansıyor. Eskişehir’de kırsal kalkınma<br />

projelerimiz ile bu mutsuzluğu biraz olsun<br />

gidermek, hem üreticimizin hem de halkımızın<br />

yüzünü güldürmek için kolları sıvadık.<br />

Dut fidanları ile başlayan, domates<br />

fideleri ile devam eden projelerimizden<br />

sonra Ekim ayında dağıttığımız 2,5 milyondan<br />

fazla marul fidelerinin durumunu<br />

görmek için Sarıcakaya ve Mihalgazi’ye<br />

Büyükerşen’in bir diğer müjdesi de şehir<br />

içine açılacak olan marketler oldu. Büyükerşen,<br />

“Kısa süre içerisinde kent merkezinde<br />

açacağımız markette de üreticilerimiz,<br />

aracılar olmadan, ürününü hak ettiği değeri ile<br />

vatandaşımıza ulaştıracak” dedi.<br />

geldik. Özellikle seralarda çalışan kadınlarımızın<br />

yüzünün güldüğünü görmek bizlere gelecek<br />

adına umut oluyor, güç veriyor. Küçükbaş ve büyükbaş<br />

hayvancılık başta olmak üzere üreticilerimizi<br />

desteklemeye devam edeceğiz. Ayrıca<br />

kısa süre içerisinde kent merkezinde açacağımız<br />

markette de üreticilerimiz, aracılar olmadan, ürününü<br />

hak ettiği değeri ile vatandaşımıza ulaştıracak”<br />

dedi.


Büyükerşen’in projesi Eskişehirlilerden büyük ilgi görünce belediye harekete geçti<br />

Halk Süt vatandaşın<br />

ayağına geliyor<br />

Türkiye’ye örnek olan pek çok özel projeye imza atan Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi, son olarak uyguladığı “Halk Süt Projesi” ile yine tam<br />

not aldı. Hayata geçer geçmez, pek çok şehrin dikkatini çeken Halk<br />

Süt Projesi, seçimlerin de önemli vaatleri arasına girdi. CHP İstanbul Büyükşehir<br />

Adayı Ekrem İmamoğlu’da, seçilir seçilmez Halk Süt Projesini İstanbul’da<br />

hayata geçireceğini vaat etti.<br />

Eskişehirlilerin de yoğun ilgi ve talebiyle karşılaşan Halk Süt için belediye<br />

yönetimi ise daha fazla kayıtsız kalamadı. Şehrin çeşitli noktalarındaki<br />

Halk Büfelerden satışa sunulan Halk Süt’e daha kolay ulaşım<br />

için bu kez mobil araç oluşturuldu. Mahallere kadar giderek vatandaşın sağlıklı<br />

ve temiz sütü ayağına götürecek olan mobil araçlar, şehrin her mahallesinde<br />

hizmet vermeye başlayacak. Mobil araçlar ile haftanın 6 günü 20<br />

farklı noktada vatandaşlara sağlıklı, güvenilir ve ekonomik süt ulaştırılacak.<br />

Büyükşehir Belediyesi’nin yoğun ilgi gören<br />

Halk Süt Projesi’nde satış noktası olmayan yerlerde<br />

mobil satış aracı hizmete başlıyor. Gezici<br />

araç, Fevzi Çakmak, Şarhöyük, Yeşiltepe gibi<br />

mahalleler başta olmak üzere haftanın 6 günü<br />

20 farklı noktada vatandaşlara sağlıklı, güvenilir<br />

ve ekonomik sütü ulaştıracak.<br />

BÜYÜK SES GETİRDİ<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Mahmudiye<br />

Çifteler Han İlçeleri Süt Üreticileri Birliği’nin işbirliği<br />

ile yaşama geçirilen ve ülke kamuoyunda<br />

da büyük ses getiren Halk Süt Projesi seçimlerinde<br />

en önemli vaatleri arasına girmeyi daha<br />

ilk günden başardı. CHP İstanbul Büyükşehir<br />

Adayı Ekrem İmamoğlu’da, Halk Süt Projesini İstanbul’da<br />

hayata geçireceğinin vaadini İstanbullu<br />

seçmenlere verdi. Öte yandan Halk Süt’e<br />

Eskişehirlilerin ilgisi de artarak devam ediyor.<br />

Büyükşehir Belediyesi de vatandaşlardan gelen<br />

yoğun talebi karşılamak için süt satışının yapılmadığı<br />

noktalarda gezici satış aracı ile hizmet<br />

vermeye başlıyor.<br />

HAFTANIN 6 GÜNÜ SÜT GELECEK<br />

Haftanın 6 günü kentin 20 farklı noktasında<br />

hizmet verecek olan Halk Süt Satış Aracı, 31<br />

Ocak Perşembe günü itibariyle Yeni Mahalle,<br />

Gültepe ve Erenköy Mahallelerinde satışa başladı.<br />

Gezici araç haftanın 6 günü 20 farklı noktada<br />

09-00-17.00 arası hizmet veriyor.<br />

Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, vatandaşların<br />

Satış Aracının detaylı programına www.eskisehir.bel.tr<br />

adresinden veya 0222 320 37 70<br />

üzerinden ulaşılabileceğini belirterek, ihtiyaç<br />

duyulan ve talep gelen noktalarında programa<br />

ekleneceğini ifade ettiler.<br />

BÜYÜKERŞEN; “AMACIMIZ KAZANÇ DEĞİL,<br />

HALKIN SAĞLIĞI”<br />

Ülkenin diğer kentlerinde örnek alınan ve pek<br />

çok kentin halkı tarafından da büyük bir takdirle<br />

karşılanan Halk Süt ile ilgili konuşan Başkan<br />

Büyükerşen ise, “Halkımızın katkısız, doğal süt<br />

tüketmelerine imkan sağlayacak Halk Süt Projemizin<br />

ilk gününde gerçekten beklentimizin<br />

çok üzerinde bir ilgiyle karşılaştık. Çocuklar,<br />

yaşlılar ve hamileler başta olmak<br />

üzere tüm hemşehlerimize tamamen<br />

doğal, katkısız ve ekonomik olan bu sütü<br />

tüketmelerini öneriyoruz. Pastörize günlük<br />

sütün litresi marketlerde 6 TL civarında<br />

satılırken, biz halkımıza 3 TL’den<br />

sunuyoruz. Amacımız kazanç sağlamaktan<br />

ziyade halkımızın uygun fiyat ile sağlıklı<br />

süt tüketmesi. Ayrıca ilerleyen<br />

günlerde farklı temel tüketim maddelerini<br />

de büfelerimize koyarak, hem zor<br />

günlerden geçen kırsaldaki üreticilerimize<br />

destek olmak, hem de halkımızın<br />

temel tüketim maddelerine sağlıkla, güvenle<br />

ve ekonomik şekilde ulaşmalarına<br />

imkan sağlamak istiyoruz” dedi.<br />

9


Eskişehir Karakeçili Yörük Ümmühan Yavuz ile “YÖRÜK” kültürünü konuştuk<br />

“Eskişehir’de yörük olmak zor”<br />

Eskişehir’in Yusuflar<br />

Köyü’nden Ümmühan<br />

Yavuz…<br />

Osmangazi Mahallesi’nde<br />

ikamet ediyor.<br />

Yörük kültürünü<br />

merak ediyoruz ve çalıyoruz<br />

kapısını…<br />

Eşi Naci Amca ile birlikte<br />

bütün misafirperverliğiyle<br />

karşılıyor<br />

bizleri…<br />

‘Karakeçili Yörüklerdenim’<br />

diyor kendini anlatırken…<br />

Eskişehir’de ‘Yörük’ olmanın<br />

zorluklarından<br />

da bahsediyor biraz sitemkar…<br />

Merak ediyoruz, kendi<br />

öz kültürlerini onun ağzından<br />

dinlerken, Mihalıççık<br />

- Çalçı Köyü’nde<br />

geçen bir ağıdın hikayesini<br />

de yüreği buruk<br />

anlatıyor Ümmühan<br />

Teyze…<br />

10<br />

Sizi tanıyabilir miyiz?<br />

Ümmühan Yavuz. Yusuflar Köyündenim. Eskişehir’de<br />

oturuyorum. Karakeçili Yörüklerdenim. Eşimin adı Naci.<br />

45 yıllık evliyiz. Eşim de Yörük. Yörükler de akraba evliliği<br />

vardır. Akrabayız. 2 kız bir erkek çocuğum var. 7<br />

torunum var. Yusuflar Köyünden Eskişehir’e göçtük.<br />

Eskişehir’e geleli de yaklaşık 30 sene oldu.<br />

Ümmühan Teyze’den “Yörük kültürünü” dinlemek isteriz.<br />

Eskişehir’de Yörük olmak zor. Zor çünkü biz daha önceleri<br />

Yörük olduğumuzu ispat edemiyorduk. Sonradan<br />

sağ olsun arkadaşlar, akrabalarla birlikte Yörük<br />

dernekleri kurduk. Ertuğrulgazi Kültür Derneğimiz<br />

var. Her sene Söğüt’e gidiyoruz. Şölenlerimiz var.<br />

Diğer Yörük kardeşlerimizle tanışıyoruz. Orada ikramlarımız<br />

oluyor. 81 ilden bütün Yörükler orada<br />

toplanıyoruz. Cuma gününden giderek çadırlarımızı<br />

kuruyoruz. Belediye de bize destek veriyor. Tanışıp<br />

görüyoruz birbirimizi… Böylelikle Yörüklüğümüzü<br />

ispat ettik. Hepsini bildirdik. Silie’den bile şölenlerine<br />

çağırıyorlar. Bizde onları çağırıyoruz.<br />

“POŞU BAĞLAYAN YÖRÜK OLDU”<br />

Nasıl ispat ettiniz?<br />

Eskiden Orta Asya’dan göçmüşler. Savaşlardan<br />

sonra herkes Yörük demekten çekiniyormuş. Bu<br />

dernekler sayesinde çalıştaylarımız oluyor. Her<br />

bölgeyi dolaşıyoruz. Burada açıklanıyor, anlatılıyor.<br />

Çok şükür şimdi bir poşu bağlayan boynuna Yörük.<br />

Herkes Yörük oldu.<br />

Yörüklerin neyi meşhur Ümmühan Teyze?<br />

Yörüklerin en meşhur yemeği gözlemesidir. Ondan<br />

sonra bulgur pilavları meşhurdur. Yörükçülükte<br />

daha çok koyunculuk yapıldığı için sütü, yoğurdu,<br />

kaymağı çok meşhurdur. Bunlar sürekli misafir için<br />

ikram edilir.<br />

Eskişehir’de kaç ‘Yörük’ var? Hangi bölgelerde<br />

toplanıyor?<br />

<strong>Sayısı</strong> belli değil. Daha çok Seyitgazi bölgesinde var<br />

ama her tarafta var.<br />

“Yörük Kültürü” üzerine çok güzel de bir çalışmanız<br />

oldu. Yörüklere ait masallar, maniler derlenerek kitap<br />

haline getirildi. Nasıl çıktı bu fikir ortaya?<br />

Sizin gibi bir arkadaş geldi. Okulda sınava girecekmiş.<br />

Beni bulmuşlar. Bu konularda bilgisi var diye. Bende<br />

eski yaşanılan masalları anlattım. Oradan bu kitap<br />

meydana çıktı. İl Sosyal Hizmetlerine talebe olarak gidiyordum.<br />

Orada başkan seçtiler. Ankara’ya gönderdiler.<br />

Okul başkanı olarak seçtiler. Görüştük Sayın<br />

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la. Onlara<br />

açıkladık, plaketim var. Öylelikle oluştu. Gelen çocuklara<br />

bilgi veriyoruz.<br />

“DERLENEN KİTAP SAYESİNDE YÖRÜK KÜLTÜRÜ<br />

YAYILIYOR”<br />

Bu kitapla amacınız neydi peki?<br />

Eski yaşadıklarımızı, ninelerimizin dedelerimizin yaşadıklarını<br />

aklımızdan kalanları açıklama yapıyoruz. Söylüyoruz.<br />

Böyle böyle Yörük kültürü dağılmış oluyor.<br />

Şimdiki gençlere bir nasihati var mı Ümmühan Teyzenin?<br />

Şimdiki nesle tavsiyem ilk önce anne ve babalarına saygılı<br />

olsunlar. Sevgili olsunlar. Eskiden büyük, küçük belliydi.<br />

Şimdi büyük, küçük karıştı. Medeniyet diyoruz,<br />

medeniyet çok güzel bir şey ama bir yerde bizim öz kültürümüzü,<br />

değerlerimizi bozdu gençlik. Bunun bozulmamasını<br />

tavsiye ediyorum. Annelere babalara da<br />

tembihim var. Çoluğuna çocuğuna sahip çıksınlar. Başı<br />

boş bırakmasınlar.<br />

O zaman senden bir ağıtın öyküsünü dinleyelim. Eskişehir’de<br />

Çalçı Köyü’ne ait “Çalçı Köyüne gittiğime<br />

pişmanım” isimli türkünün hikâyesini merak ettik.<br />

Öncelikle ağıtlar ölüm, ayrılık, sosyal olaylar, askerlik,<br />

gelin olma vb. insanları üzen her türlü konu için yakılır ve<br />

çoğu zaman gözyaşları ona eşlik eder. “Çalçı Köyü’ne<br />

gittiğime pişmanım” isimli Mihalıççık’ta Çalçı köyünde<br />

söylenen bu türkünün eski bir hikayesi vardır. Olay 1949<br />

senesinde Çalçı Köyü’nde meydana gelmiştir. Ağıdı<br />

Irağma Ebe denilen bir kadın yakmıştır. Çalçı köyünden<br />

Güce köyüne gelin götürülecektir. Köyden gelin almaya<br />

kamyonlar giderler. Gelini kamyon önüne bindirirler.<br />

Kamyonun arkasında gelin alıcılar vardır. Kamyonun<br />

önüne bir yılan çıkar. Yılan adeta şaha kalkar. Gelin alayına<br />

geçit vermez. Kamyon biraz hızlı gitmektedir. Şoför<br />

yılana çarpmamak için hamle yaptığında kamyon bir taşa<br />

vurur ve kaza yaparlar. Gelin kaza sonucunda vefat eder.<br />

VE IRAĞMA EBE ŞU AĞIDI YAKAR:<br />

“Çalçı köyüne gittiğime pişmanım”<br />

“Çalçı da köyüne gittiğime pişmanım<br />

Kamyon değil şoför benim düşmanım<br />

Kamyon geldi söbe taşa dayandı<br />

Yerde yılan uykusundan uyandı<br />

Ümügüllü Hanım al kanlara boyandı”<br />

“Üzümlüdür bizim bağlar üzümlü<br />

Yar askerden geliyor izinli<br />

Asmalıdır bizim bağlar asmalı<br />

Yar askerden geliyor ne yapmalı”<br />

“Söbe taş üstüne harman olur mu?<br />

Kamyon yarasına derman olur mu?<br />

Kamyon süren şoförde iman olur mu?”<br />

“Üzümlüdür bizim bağlar üzümlü<br />

Yar askerden geliyor izinli<br />

Asmalıdır bizim bağlar asmalı<br />

Yar askerden geliyor ne yapmalı”<br />

“Çalçı da köyüne gittim gelirim diye<br />

Hiç aklıma gelmez ölürüm diye<br />

Tabanca doldurdum atarım diye”<br />

“Üzümlüdür bizim bağlar üzümlü<br />

Yar askerden geliyor izinli<br />

Asmalıdır bizim bağlar asmalı<br />

Yar askerden geliyor ne yapmalı<br />

Çalçı da köyünden çıktım başım selamet<br />

Söbe taşa geldim koptu kıyamet<br />

Ümügüllü kızımız Allah’a emanet”<br />

“Üzümlüdür bizim bağlar üzümlü<br />

Yar askerden geliyor izinli<br />

Asmalıdır bizim bağlar asmalı<br />

Yar askerden geliyor ne yapmalı”<br />

“Çalçı da köyüne gittim pişmanım<br />

Kamyon değil şoför benim düşmanım”<br />

(Mehmet Dere, Mihalıççık, Çalçı Köyü)


Her 8 kişiden 7’si<br />

Eskişehir’in<br />

merkezinde yaşıyor<br />

Eskişehir’in geride kalan 2018 yılındaki<br />

nüfusu belli oldu. Nüfus ve Vatandaşlık<br />

Müdürlüğü verilerine göre, Eskişehir’de<br />

yaşayan insan sayısı “871.187” oldu. Bu<br />

nüfusun büyük bir çoğunluğu yine merkezde<br />

yoğunlaştı. Eskişehir’in merkez<br />

nüfusu 763.570 olarak gerçekleşti. Eskişehir’in<br />

kırsal ilçe ve köylerinde ise sadece<br />

107.617 kişi yaşam sürüyor. Bu<br />

rakamlarla birlikte, yüzde1,23 oranında<br />

nüfus artış hızına sahip olan Eskişehir,<br />

bu ortalaması ile diğer kentlere göre sıralamada<br />

gerilerde kaldı. Kadın nüfusunun<br />

erkek nüfusuna göre daha fazla<br />

olduğu Eskişehir’de Erkek nüfusu<br />

434.112, Kadın nüfusu ise 437.075.<br />

<strong>2019</strong> yılı nüfus tahmini ise “882.275”<br />

olarak öngörülüyor.<br />

EN BÜYÜK İLÇE ODUNPAZARI<br />

Toplam 14 ilçeye sahip olan Eskişehir’de<br />

iki merkezi ilçe, nüfusun neredeyse tamamına<br />

yakınını içinde barındırıyor.<br />

Bunlardan en büyüğü olan Odunpazarı,<br />

Eskişehir’in en büyük ilçesi konumunda.<br />

Odunpazarı’nın 2018’deki nüfusu<br />

404.267 olarak gerçekleşti. Bir önceki<br />

yıla göre nüfusunda küçük bir artış yaşayan<br />

Odunpazarı’nda nüfus artış hızı<br />

ise epey diplere geriledi. Odunpazarı’nın<br />

nüfus artış hızı ancak Yüzde 1,21 olarak<br />

gerçekleşti.<br />

12<br />

Eskişehir’in 2018<br />

nüfus sayısı belli<br />

oldu. 871,189 olan<br />

nüfusun 107.617’si ilçe ve<br />

köylerinde yaşıyor. Eskişehir<br />

kadın nüfusunun<br />

erkek nüfusa oranla daha<br />

fazla olduğu bir kent<br />

EN BÜYÜK MAHALLE EMEK<br />

Eskişehir’in en büyük ilçesinin en büyük<br />

mahallesi ise Emek! Yoğun bir nüfus<br />

oranına sahip olan Emek’te 50.837 kişi<br />

yaşam sürüyor. Emek Mahallesi’ni<br />

28.214 nüfusla Büyükdere ikinci sıradan,<br />

26.834 nüfusla da Gökmeydan<br />

üçüncü sıradan takip ediyor. Köylerin de<br />

mahalle statüsüne alınması ile pek çok<br />

kırsal mahalleye sahip olan Odunpazarı’nda<br />

bu yüzden en az nüfuslu mahalleler<br />

kırsal bölgelerde yer alıyor.<br />

Odunpazarı’nın en küçük mahallesi 15<br />

kişilik nüfusuyla Lütfiye Mahallesi…<br />

ŞEHRİN YARISI TEPEBAŞI<br />

Merkez nüfusun yükünü taşıyan ilçelerden<br />

diğeri ise Tepebaşı ilçesi. Yaşadığı<br />

gelişim ile adından pek çok yerde söz<br />

ettiren Tepebaşı’nda yaşayan nüfus<br />

359.303. Tepebaşı’nda ilginç bir istatistik<br />

olarak, kentin geneline göre, erkek<br />

nüfusu bu ilçede kadınlara göre daha<br />

fazla. Tepebaşı’nın bir diğer özelliklerinden<br />

birisi ise nüfus artış hızında yaşadığı<br />

hızlı küçülme. Tepebaşı’nda yaşanan<br />

nüfus artış hızı bir önceki yılda 2,01<br />

iken ve bu uzun yıllardır bu aralıklarda<br />

seyrederken, 2018’de bu oran 1,73’e<br />

kadar düştü.<br />

ÇAMLICA VE ŞİRİNTEPE<br />

Tepebaşı, büyük semtleri ile biliniyor. İlçenin<br />

iki büyük mahallesi nüfusun<br />

büyük kısmını oluşturuyor. 38.367 kişilik<br />

nüfusu ile Çamlıca ve 36.519 yaşayan<br />

kişisiyle Şirintepe, Tepebaşı’nın en<br />

kalabalık iki mahallesi olma unvanını ellerinde<br />

bulunduruyorlar. Bu iki mahalleyi<br />

28.089 kişilik nüfusuyla Batıkent,<br />

16.921 kişilik nüfusuyla Yenibağlar,<br />

16.549 nüfusuyla Uluönder ve 16.149<br />

nüfusuyla Ertuğrulgazi takip ediyor.<br />

Tıpkı Odunpazarı’nda olduğu gibi pek<br />

çok kırsal mahalleye sahip olan Tepebaşı’nın<br />

en küçük mahallesi de yine kırsal<br />

bölgeden. Tepebaşı’nda nüfusu en az<br />

olan mahalle, 19 kişilik nüfusuyla Çanakkıran<br />

Mahallesi.


Kırsal ilçeler nüfus fakiri<br />

KIRSAL İLÇELERİN NÜFUSU<br />

İLÇE TOPLAM N. ERKEK N. KADIN N. NÜFUS %<br />

Sivrihisar 20.746 10.527 10.219 % 2,38<br />

Çifteler 15.098 7.527 7.571 % 1,73<br />

Seyitgazi 13.405 6.885 6.520 % 1,54<br />

Alpu 11.242 5.753 5.489 % 1,29<br />

Mihalıççık 8.526 4.294 4.232 % 0,98<br />

Mahmudiye 7.998 4.081 3.917 % 0,92<br />

Beylikova 6.953 3.553 3.400 % 0,80<br />

İnönü 6.797 3.503 3.294 % 0,78<br />

Günyüzü 6.127 2.991 3.136 % 0,70<br />

Sarıcakaya 5.080 2.508 2.572 % 0,58<br />

Mihalgazi 3.373 1.653 1.720 % 0,39<br />

Han 2.272 1.190 1.082 % 0,26<br />

Şehrin nüfusunun küçük<br />

kısmını oluşturan kırsal<br />

ilçe ve köyler nüfus yoğunluğu<br />

olarak hayli gerilerde<br />

kalmaya devam<br />

ediyor. Kırsal ilçelerin en<br />

büyüğü olan Sivrihisar<br />

20.746 nüfusu ile ilk sırada<br />

yer alırken, nüfus<br />

ortalamasını koruyor. Sivrihisar’ı<br />

15.098’lik nüfusuyla<br />

Çifteler ve 13.405<br />

kişilik nüfusuyla Seyitgazi<br />

takip ediyor. 10 bin nüfus<br />

barajını aşabilen diğer<br />

ilçe ise 11.242’lik nüfusuyla<br />

Alpu oluyor. Diğer<br />

ilçeler 10 bin nüfusun altında<br />

yer alırken, Han ilçesi<br />

2.272 kişilik<br />

nüfusuyla kentin en<br />

küçük ilçesi olma özelliğini<br />

2018 yılında da koruyor.<br />

En kalabalık ilçe<br />

SİVRİHİSAR<br />

13


Eskişehir’in mahalle nüfusları<br />

ODUNPAZARI MAHALLESi<br />

Mahalle 2017 2018 Erkek Kadın<br />

71 Evler Mahallesi 23.077 24.266 12.219 12.047<br />

75.Yıl Mahallesi 11.348 11.161 5.543 5.618<br />

Ağapınar Mahallesi 635 659 329 330<br />

Akarbaşı Mahallesi 18.892 18.842 8.709 10.133<br />

Akcami Mahallesi 539 483 230 253<br />

Akçağlan Mahallesi 2.423 2.417 1.162 1.255<br />

Akçakaya Mahallesi 60 97 48 49<br />

Akkaya Mahallesi 63 65 36 29<br />

Akpınar Mahallesi 2.364 3.067 2.818 249<br />

Alanönü Mahallesi 5.977 6.012 2.975 3.037<br />

Arifiye Mahallesi 5.857 5.749 2.562 3.187<br />

A.Çağlan Mahallesi 149 157 85 72<br />

Aşağıılıca Mahallesi 99 121 63 58<br />

Avdan Mahallesi 139 147 83 64<br />

Ayvacık Mahallesi 49 68 36 32<br />

Büyükdere Mahallesi 28.483 28.214 13.086 15.128<br />

Cunudiye Mahallesi 1.362 1.179 610 569<br />

Çamlıca Mahallesi 32 37 20 17<br />

Çankaya Mahallesi 10.855 11.104 5.516 5.588<br />

Çavlum Mahallesi 140 154 79 75<br />

Dede Mahallesi 1610 1.563 794 769<br />

Deliklitaş Mahallesi 6.926 6.870 3.166 3.704<br />

Demirli Mahallesi 32 52 27 25<br />

Doğankaya Mahallesi 52 80 44 36<br />

Emek Mahallesi 49.451 50.837 25.436 25.401<br />

Erenköy Mahallesi 12.686 12.409 6.267 6.142<br />

Eşenkara Mahallesi 50 70 38 32<br />

Gökmeydan Mahallesi 26.876 26.834 13.085 13.749<br />

Göztepe Mahallesi 4.307 4.502 2.236 2.266<br />

Gülpınar Mahallesi 353 350 181 169<br />

Gültepe Mahallesi 15.373 16.158 8.002 8.156<br />

Gümele Mahallesi 103 122 61 61<br />

Gündoğdu Mahallesi 11.262 11.003 5.509 5.494<br />

Harmandalı Mahallesi 102 101 50 51<br />

Huzur Mahallesi 7.566 7.669 3.795 3.874<br />

Ihlamurkent Mah. 7.662 7.885 3.829 4.056<br />

İmişehir Mahallesi 97 125 69 56<br />

İstiklal Mahallesi 6.033 5.917 3.001 2.916<br />

Kalkanlı Mahallesi 98 119 67 52<br />

Kanlıpınar Mahallesi 239 253 127 126<br />

Karaalan Mahallesi 46 73 35 38<br />

Karacahöyük Mah. 60 71 36 35<br />

Karacaşehir Mahallesi 236 246 130 116<br />

Karaçay Mahallesi 80 99 57 42<br />

Karahüyük Mahallesi 229 261 142 119<br />

Karamustafa Mahallesi 23 25 12 13<br />

Karapazar Mahallesi 387 403 202 201<br />

Karapınar Mahalles 2.891 2.905 1.394 1.511<br />

Karatepe Mahallesi 101 131 64 67<br />

Kargın Mahallesi 88 104 52 52<br />

Kayacık Mahallesi 47 66 31 35<br />

Kayapınar Mahallesi 44 54 31 23<br />

Kıravdan Mahallesi 133 193 101 92<br />

Kırmızıtoprak Mahallesi 18.199 18.233 8.668 9.565<br />

Kireç Mahallesi 674 729 380 349<br />

Kurtuluş Mahallesi 19.339 19.423 9.209 10.214<br />

Kuyucak Mahallesi 163 168 85 83<br />

Lütfiye Mahallesi 18 15 0 0<br />

Musalar Mahallesi 36 34 18 16<br />

Orhangazi Mahallesi 8.422 8.879 4.695 4.184<br />

Orta Mahallesi 497 498 238 260<br />

Osmangazi Mahallesi 10.070 10.394 5.077 5.317<br />

Paşa Mahallesi 353 334 164 170<br />

Sarısungur Mahallesi 78 98 57 41<br />

Seklice Mahallesi 53 70 36 34<br />

Sevinç Mahallesi 1.280 1.279 659 620<br />

Sultandere Mahallesi 676 658 348 310<br />

Sümer Mahallesi 8.567 8.646 4.166 4.480<br />

Süpüren Mahallesi 122 164 86 78<br />

Şarkiye Mahallesi 443 425 220 205<br />

Türkmentokat Mahallesi 288 302 165 137<br />

Uluçayır Mahallesi 39 73 38 35<br />

Vadişehir Mahallesi 9.612 9.980 4.947 5.033<br />

Vişnelik Mahallesi 20.715 20.300 9.384 10.916<br />

Yahnikapan Mahallesi 265 286 153 133<br />

Yassıhöyük Mahallesi 167 159 80 79<br />

Yenidoğan Mahallesi 7.169 6.897 3.307 3.590<br />

Yenikent Mahallesi 11.420 11.015 5.289 5.726<br />

Yenisofça Mahallesi 194 242 126 116<br />

Yıldıztepe Mahallesi 12.243 2.719 6.387 6.332<br />

Yukarıçağlan Mahallesi 138 166 91 75<br />

Yukarıılıca Mahallesi 55 109 57 52<br />

Yukarıkalabak Mahallesi 82 107 57 50<br />

Yürükkaracaören Mahallesi 128 145 82 63<br />

Yürükkırka Mahallesi 160 170 89 81<br />

TOPLAM 399.451 404.267 198.648 205.619<br />

14<br />

TEPEBAŞI MAHALLESi<br />

Mahalle 2017 2018 Erkek Kadın<br />

Ahılar Mahallesi 32 63 35 28<br />

Alınca Mahallesi 139 136 64 72<br />

A.Söğütönü Mahallesi 6.538 6,637 3280 3.357<br />

Aşağıkartal Mahallesi 62 58 31 27<br />

Atalan Mahallesi 61 65 32 33<br />

Atalantekke Mahallesi 131 133 70 63<br />

Avlamış Mahallesi 173 176 89 87<br />

Bahçelievler Mahallesi 12.340 12.149 6.513 5.636<br />

Batıkent Mahallesi 26.957 28.089 13.844 14.245<br />

Behçetiye Mahallesi 72 95 53 43<br />

Bektaşpınarı Mahallesi 39 43 26 17<br />

Beyazaltın Mahallesi 316 347 171 176<br />

Boyacıoğlu Mahallesi 889 974 474 500<br />

Bozdağ Mahallesi 120 148 75 73<br />

Buldukpınar Mahallesi 38 38 25 13<br />

Cumhuriye Mahallesi 4.700 4.768 2.404 2.364<br />

Cumhuriyet Mahallesi 619 629 332 297<br />

Çalkara Mahallesi 132 141 79 62<br />

Çamlıca Mahallesi 35.785 38.367 19.665 18.702<br />

Çanakkıran Mahallesi 16 19 0 0<br />

Çukurhisar Yeni Mahallesi 2.033 1981 996 985<br />

Danişment Mahallesi 137 135 74 61<br />

Eğriöz Mahallesi 165 179 92 87<br />

Emirceoğlu Mahallesi 185 191 105 86<br />

Ertuğrulgazi Mahallesi 15.870 16.149 7.900 8.249<br />

Esentepe Mahallesi 7.585 7.770 3.871 3.899<br />

Eskibağlar Mahallesi 7.347 7.125 3.997 3.128<br />

Fatih Mahallesi 11.698 12.115 5.457 6.658<br />

Fevziçakmak Mahallesi 8.709 8.558 4.298 4.260<br />

Gazipaşa Mahallesi 1.350 1.299 919 380<br />

Gökçekısık Mahallesi 32 64 34 30<br />

Gökdere Mahallesi 134 5.630 2.935 2.695<br />

Gündüzler Mahallesi 1.238 1.263 633 630<br />

Hacı Ali Bey Mahallesi 2.158 2.119 955 1.164<br />

Hacı Seyit Mahallesi 3.449 3.442 1.634 1.808<br />

Hasanbey Mahallesi 165 166 88 78<br />

Hayriye Mahallesi 1.608 1.605 783 822<br />

Hekimdağ Mahallesi 371 405 210 195<br />

Hisar Mahallesi 1.600 1.599 820 779<br />

Hoşnudiye Mahallesi 6.270 6.129 2.932 3.197<br />

Işıklar Mahallesi 5.395 5.306 2.529 2.777<br />

İhsaniye Mahallesi 1.493 1.452 673 779<br />

Karaçobanpınarı Mahallesi 37 42 22 20<br />

Karadere Mahallesi 98 93 52 41<br />

Karagözler Mahallesi 222 213 104 109<br />

Kavacık Mahallesi 131 130 78 52<br />

Keskin Mahallesi 658 669 335 334<br />

Kızılcaören Mahallesi 439 463 243 220<br />

Kızılinler Mahallesi 180 181 86 95<br />

Kozkayı Mahallesi 404 398 201 197<br />

Kozlubel Mahallesi 152 166 91 75<br />

Kumlubel Mahallesi 8.411 9.173 4.660 4.513<br />

Mamure Mahallesi 4.033 3.928 1.868 2.060<br />

Merkez Yeni Mahallesi 5.506 5.431 2.646 2.785<br />

Mollaoğlu Mahallesi 110 140 77 63<br />

Musaözü Mahallesi 73 84 50 34<br />

M.Kemal Paşa Mahallesi 2.316 2.300 1.109 1.191<br />

Muttalip Emirler Mahallesi 1.858 1.801 878 923<br />

Muttalip Koyunlar Mahallesi 1.573 1.542 740 802<br />

Muttalip Orta Mahallesi 1.469 1.440 726 714<br />

Nemli Mahallesi 101 103 62 41<br />

Ömerağa Mahallesi 9.265 9.542 4.691 4.851<br />

Sakintepe Mahallesi 728 733 377 356<br />

Satılmışoğlu Mahallesi 826 790 400 390<br />

Sazova Mahallesi 4.614 4.488 2.230 2.258<br />

Sulukaraağaç Mahallesi 122 149 86 63<br />

Sütlüce Mahallesi 11.334 12.352 6.516 5.836<br />

Şarhöyük Mahallesi 7.389 7.756 4.469 3.287<br />

Şeker Mahallesi 9.013 9.045 5.096 3.949<br />

Şirintepe Mahallesi 35.694 35.519 18.298 18.221<br />

Takmak Mahallesi 87 81 42 39<br />

Tandır Mahallesi 64 97 49 48<br />

Taycılar Mahallesi 26 25 12 13<br />

Tekeciler Mahallesi 120 163 96 67<br />

Tunalı Mahallesi 9.789 9.627 4.812 4.815<br />

Turgutlar Mahallesi 124 128 72 56<br />

Uludere Mahallesi 378 383 208 175<br />

Uluönder Mahallesi 16.825 16.549 7.745 8,804<br />

Yakakayı Mahallesi 209 206 102 104<br />

Yarımca Mahallesi 70 78 42 36<br />

Yeniakçayır Mahallesi 53 124 64 60<br />

Yenibağlar Mahallesi 17.749 16.921 8.614 8.307<br />

Yeniincesu Mahallesi 69 92 51 41<br />

Yeşiltepe Mahallesi 12.090 11.763 5.772 5.991<br />

Yukarı Söğütönü Mahallesi 701 670 332 335<br />

Yukarıkartal Mahallesi 76 80 46 34<br />

Yusuflar Mahallesi 124 120 65 55<br />

Yürükakçayır Mahallesi 60 108 60 48<br />

Zafer Mahallesi 11.675 12.169 6.098 6.071<br />

Zincirlikuyu Mahallesi 2.352 2.349 1.239 1.110<br />

TOPLAM 353.179 359.303 180.999 178.304


Afganlı Süheyla Amerih ile Afganistan’da kadın olmak üzerine<br />

“ORADA KIZLARIM İÇİN<br />

GÜZEL BİR GELECEK YOKTU”<br />

Ülke perişan…<br />

Savaş çok…<br />

Bitmiyor.<br />

Bitmeyecek gibi…<br />

Bomba sesleri rutin bir ses onlar için…<br />

Gök gürültüsü gibi duymaya alışmışlar…<br />

Çocuklar aç…<br />

Çocuklar cılız…<br />

Dikkatle baksan yüzlerine, kemiklerini dışarıdan<br />

sayarsın herhalde…<br />

Oyun parkları yok onların…<br />

Bombalardan kaçmayı öğrendikleri günden<br />

beri saklambaç oynamıyorlar.<br />

Kadınların durumunun da çocuklardan farkı<br />

yok.<br />

Pazara çıksan, “Kötü gözle” bakıyor diyorlar.<br />

Pazara bile çıkamadığın bir ülkede nasıl<br />

nefes alır bir insan?<br />

Afganistan’dan bahsediyorum.<br />

Sabahın erken saatlerinden itibaren iş için<br />

koyuluyorum yola…<br />

Karşıma çıkıyor tesadüfen…<br />

Hava soğuk, ısınmak için İstiklal Mahallesi<br />

Muhtarlığına geliyor.<br />

Orada karşılaşıyoruz.<br />

Yanımda oturuyor, fark etmiyorum ilk<br />

etapta…<br />

“Sessizliği öğreneli çok olmuş herhalde” diyorum<br />

içimden…<br />

Çat pat konuşuyor Türkçeyi…<br />

Süheyla Amerih…<br />

40 yaşında.<br />

Evli, 2 kız annesi…<br />

Gözlerinin içine bakıyorum dikkatle…<br />

Direnmeye çalışıyor.<br />

Gülümseyişinden tanıyorum.<br />

“AFGANİSTAN GÜZEL DEĞİL”<br />

“Neden göç edip geldin ülkenden?” diye<br />

başlıyorum sohbete…<br />

“Afganistan güzel değil” diyor.<br />

Tebessümle, “Neden” diyorum.<br />

“Benim 2 kızım var. O yüzden geldim. Kızlarım<br />

burada iyi.” yanıtını veriyor.<br />

O kısa konuşmasına rağmen ben çok şey<br />

anlıyorum.<br />

“Savaştan mı kaçtınız?”<br />

Eliyle lacivert başörtüsünü düzenliyor, rahatsız<br />

olduğunu hissediyorum.<br />

Camdan dışarı bakıyor.<br />

Hava puslu…<br />

Dönüyor sonra, yarım yamalak Türkçe ile<br />

anlatıyor:<br />

“Taliban falan vardı. Yaşam şartları, okulu,<br />

eğitimi güzel değildi. Ülke güzel değildi.<br />

Savaştan kaçtım, buraya geldim. Burası iyi<br />

yani. “<br />

İçim rahatlıyor.<br />

“İnsan mutlu olduğu yerde yaşamalı” diyorum.<br />

Elimi dayamışım çeneme ona bakıyorum.<br />

Anlıyor mu bilmiyorum ama gülüyor.<br />

“Eskişehir huzurlu mu peki?” diye devam<br />

ediyorum.<br />

Kafasıyla onaylıyor: “3 senedir buradayım.”<br />

Kahvesinden bir yudum alırken o, savaşa<br />

getiriyorum konuyu…<br />

Acısını deşmek niyetinde değilim ama sormadan<br />

edemiyorsun işte…<br />

Sandalyenin üzerinde sağa sola kıpırdayıp,<br />

saçlarımı da kulağımın arkasına koyduktan<br />

sonra soruyorum sormak istediğimi…<br />

“SAVAŞTA ANNEMİ, BABAMI,<br />

KARDEŞİMİ KAYBETTİM”<br />

“Savaşı en acı tecrübeyle yaşayanlardan birisin.<br />

En unutamadığın an neydi?”<br />

Geçmişe gider gibi donup kalıyor gözleri…<br />

Sanki gözlerinde yeniden canlanır gibi…<br />

“Hangisini anlatayım ki?” diyor: “Annem,<br />

babam öldü. Bir tane de kardeşim öldü.”<br />

Susuyorum.<br />

Birkaç dakika sessizlik içinde öylece oturuyoruz.<br />

Sustukça anlıyoruz birbirimizi…<br />

Sessizliği bozmak niyetinde değilim ama<br />

öğrenmek istiyorum kendilerine olan öelerini<br />

masum halktan çıkaran o canilerin<br />

psikolojisini…<br />

Diyorum ya kısa konuşuyor Süheyla Hanım:<br />

“Savaş çoktu. Soğuktan, savaştan öldüler.<br />

Pazara gittim, akşam eve geldim. Babamı<br />

silahla vurmuşlar. Annem de dayanamadı.<br />

Şeker hastalığından öldü. Yani iyi değil. Kızlar<br />

iyi değildi.”<br />

“KIZLARIM İÇİN TÜRKİYE’YE GELDİM”<br />

Daha da kurcalıyorum.<br />

“Kızlar neden iyi değildi?”<br />

“Okula gidemiyorlardı. Güzel okul yok. Pazara<br />

gidecekler. Her insan güzel bakmıyor,<br />

güzel konuşmuyor.”<br />

Aslında öyle güzellerdi ki…<br />

Çocukları, kadınları…<br />

“Kadınlara kötü mü bakıyorlardı?” diye soruyorum.<br />

Onaylıyor: “Evet. Erkek çocuğum olsa kalırdım<br />

ama benim 2 kızım var. Biri 15 yaşında.<br />

Bu çocuk hasta… O yüzden geldim. Kızlar<br />

için iyi yaşam yoktu orada… ”<br />

“KALP HASTASI!”<br />

Boğazımın düğümlendiğini hissediyorum.<br />

“Ne hastası?”<br />

Onun da sesi düğümleniyor: “Kalp hastası.<br />

Ameliyat olacak. Burada bir hastaneye götürdüm.<br />

İlaç falan verdi. Yani iyi burada. Afganistan’dan<br />

daha güzel burası.”<br />

Söyledikleri yüreğimde bir yerlere dokunuyor.<br />

Afganistan da kadınlara nasıl davrandıklarından<br />

bahsederken sinirleniyor:<br />

“Hepsi kapalı kadınların. Açık giyinen kadın<br />

yok. Kadınlar hiçbir yere gitmeyecek. Sırf<br />

bu yüzden Afganlar Türkiye’ye geldi.”<br />

Eşi araba ustası Süheyla Hanım’ın, kendisinin<br />

asıl mesleği ise terzi…<br />

Burada işini yapamıyor.<br />

Bir restoranda garson olarak çalışıyor.<br />

“Eskişehir’de size nasıl davranıyorlar?” diyorum.<br />

Afganistan’dan çok daha iyi der gibi bakıyor.<br />

Sarılıyorum Süheyla Hanım’a…<br />

Gözlerinin içine yine bakıyorum…<br />

Önceki direnç azalıyor.<br />

Yavaş yavaş parladığını görüyorum.<br />

Güldükçe daha da güzelleşiyor sanki…<br />

15


Son zamanlarda neredeyse herkesin<br />

dilinde aynı soru “Gençlik<br />

nereye gidiyor?”<br />

Herkes kendi bakış açısına<br />

göre gençleri eleştiriyor.<br />

Tavır, üslup, teknoloji bağımlılığı,<br />

kültürel yozlaşma, değerlerin<br />

dejenere olması gibi konular eleştirilerin<br />

gündeminde.<br />

Yeni neslin iletişim konusunda<br />

yetersiz olduğu düşünülüyor.<br />

Evlerine gelen misafirle sohbet<br />

etmek yerine odalarında bilgisayar<br />

oyunu oynamayı tercih ediyorlar.<br />

Bir seyahat sırasında camdan<br />

bakıp güzellikleri görmek yerine,<br />

“akıllı” bir telefonun ışığından görmeye<br />

çalışıyorlar dünyayı.<br />

Çoğu genç kendini ifade etmekte<br />

zorlanıyor.<br />

Üniversite okuyor, hayatı görüyor,<br />

tanıyor, yaşıyor ama kendini<br />

ifade edemiyor.<br />

Bunu gençlerin yeteri kadar<br />

kitap okumamasına bağlayanlar var.<br />

Elbette bu sorunun bir kısmı<br />

kitap okumamak ile alakalı olabilir.<br />

Ancak iletişim kurmayı unutan<br />

bir insan karşısında kitaplar bile çaresiz<br />

kalıyor maalesef.<br />

H H H<br />

BAKIYORUZ AMA<br />

GÖRMÜYORUZ!<br />

İletişim kurmak nasıl unutulur?<br />

Unutuyoruz…<br />

Her gün biraz daha azalıyor iletişim<br />

becerilerimiz.<br />

Bir komşumuzun cenazesine<br />

gitmekten, bayram ziyaretleri yapmaktan,<br />

bir dostumuzla oturup çay<br />

içmekten bile kaçıyoruz artık.<br />

Ön planda olan tek bir şey var<br />

“konfor”.<br />

“Hayat senin hayatın, istediğin<br />

gibi yaşa”,<br />

“Sen her şeyden, herkesten daha<br />

değerlisin”,<br />

“Dünyanın merkezi sensin” gibi<br />

düşünceleri hayatımıza yerleştirmeye<br />

çalışıyorlar.<br />

Burada mesele hayallerinin peşinden<br />

koşmak, birey olarak değerinin<br />

farkında olmak, kendini sevmek<br />

değil.<br />

Böyle olsa sorunlar çözülecek.<br />

Ancak bu düşünceler bizleri<br />

bencilliğe sürüklüyor.<br />

Kendimizi düşünmekten başka<br />

insanları düşünemiyoruz.<br />

Sokakta üşümüş bir hayvanı<br />

farketmiyoruz bile bazen.<br />

Ya da ailemizde, en yakınımızda<br />

olan kişilerin sorunlarının<br />

çözümüne uğraşmıyoruz.<br />

Çünkü farkında değiliz.<br />

Karşımızdaki insanın duygu<br />

dünyasını anlayabilecek kadar dikkat<br />

etmiyoruz ona.<br />

Okuldan çıkan çocukların masumiyetini<br />

görmüyor gözlerimiz,<br />

“gürültü” deyip geçiyoruz çoğu<br />

zaman.<br />

Tramvayda, otobüste bir bebek<br />

ağlasa suratını ekşitiyor herkes.<br />

Bir seyahate gittiğimizde fotoğraf<br />

çekiyoruz sadece.<br />

Fotoğraflardan bakıyoruz sonra<br />

gittiğimiz, gezdiğimiz yerlere.<br />

Oradayken görmüyoruz güzellikleri,<br />

havasını soluyoruz ama fotoğraf<br />

çekip “paylaşma” isteği daha<br />

önemli olduğundan, farkına varamıyoruz<br />

çiçek kokularının.<br />

Yani biz sadece birbirimizle<br />

değil hayatla da iletişim kuramıyoruz.<br />

Doğa bize en büyük güzellikleri<br />

sunduğunda bile bunu yaşamak yerine<br />

“anları” galeriye kaydetmeyi<br />

tercih ediyoruz.<br />

Bakıyoruz ama görmüyoruz!<br />

Karşınızdaki İnsanı Okumanın<br />

5Temel Psikolojik Detayı<br />

İnsanların davranışlarını ve o an ne düşündüklerini<br />

tahmin edebilmek bir sihirden<br />

ziyade, psikolojik gözleme dayanır.<br />

Dizilerde, filmlerde ya da gösterilerde<br />

gördüğümüz "zihin okuyucular" büyücü<br />

değil, başarılı gözlemcilerdir. Zihin okuyuculardan<br />

en bilineni ise Henrik Fexeus'dur.<br />

Kendisinin de gündelik hayatta<br />

kullandığı zihin okumanın 5 temelinde<br />

kendinizi geliştirirseniz, siz de zihin<br />

okuma konusunda ilerleme kaydedebilirsiniz:<br />

1) Beden dili en önemli detaylardan<br />

biridir.<br />

16<br />

Karşınızdaki insanın vücut hareketleri<br />

sözsüz iletişim konusunda çok bariz mesajlar<br />

verebilir. Ayak uçlarının baktığı<br />

yönden ilgisinin nerede olduğunu, bacaklarını<br />

sallayışından stres ve kaygı seviyesini<br />

çıkartabilirsiniz. Duygu ve düşünceler<br />

çoğu zaman beden diline yansır.<br />

2) Ses tonu ve kelimelerin nasıl<br />

söylendiği insanı ele verir.<br />

Ses tonunun karşılıklı iletişimde ne kadar<br />

önemli olduğunu konuşmaya gerek yok.<br />

Bazen dikkat sadece söylenen sözlere<br />

değil, onların nasıl söylendiğine de yönlendirilmelidir.<br />

Sesin titremesi, gereğinden<br />

yüksek çıkması gerçek hisleri gözler<br />

önüne serebilir. Burada önemli noktalardan<br />

birisi de karşıdaki insanın normal ses<br />

tonunu bilmek ve o anki ses tonuyla bir<br />

kıyas yaratabilmek. Olduğundan yavaş<br />

konuşan biri, aslında kelimelerini seçiyor<br />

ve sizden bir şey saklıyor olabilir. Ya da<br />

kendisine göre çok daha hızlı konuşan<br />

biri beyninize uğraşması gereken bir dizi<br />

kelime gönderiyor ve bilgi karmaşası yaratarak<br />

bir ikna süreci başlatıyor olabilir.<br />

3) Karşınızdakinin soluk alıp verişi<br />

kontrol edilmesi en zor hareketlerden<br />

birisidir.<br />

Mimikler ve beden hareketlerinin kontrolü<br />

daha kolay olsa da, soluk almak<br />

kontrolü en zor hareketlerden birisidir. Bu<br />

yüzden insanların duygu durumlarını da<br />

ele verebilir. Eğer karşınızdaki derin olmayan<br />

bir şekilde nefes alıp veriyorsa<br />

stres içinde olduğunun bir göstergesi<br />

olabilir. Bir insanın psikolojik durumunu<br />

öğrenmek için, ne şekilde nefes alıp ver-


Yeni bir sabaha uyanıyorum.<br />

Odanın içerisine sızan ışık gözlerimi alıyor,<br />

açmamak için direniyorum.<br />

Kafamı yastığın altına gömüyorum.<br />

Güneşe teslim olmak niyetinde değilim…<br />

Sabah olmasa daha iyiydi sanki…<br />

Seviyorum karanlığı, geceyi…<br />

Kalbimin açıklarını örtmesinden belki…<br />

Yeni bir güne ancak böyle kötü başlayabilirdim.<br />

Boğazım kupkuru…<br />

Sırtım tutulmuş, boynum ağrıyor, kolumu<br />

dahi kaldıracak halim yok…<br />

İki büklüm kalkıyorum yataktan…<br />

Topallayarak yürümeye çalışıyorum.<br />

Off yine vurdum parmağımı şu koltuğun kenarına…<br />

Nefret ediyorum bu acıdan…<br />

İnsan aynı yerde şu sinsi acıyı yüzlerce kez<br />

yaşar mı?<br />

İnatla yaşıyorum.<br />

Ne tuhaf varlık şu insanoğlu?<br />

Yüzlerce kez tecrübe etti belki de…<br />

Aynı yerde yine tökezliyor, yine tökezliyor.<br />

Hayat gibi…<br />

Kim bilir?<br />

Önceki deneyimden ders almış olsaydık<br />

daha dikkatli geçerdik belki o yolu…<br />

Bu kez ayağımızla koca bir tekme atan biz<br />

olurduk.<br />

Bizse zayıf davranıyoruz.<br />

O ufacık yaranın bütün bedenimize yayılmasına<br />

izin veriyoruz.<br />

Kanser gibi…<br />

Eski tadım da yok zaten…<br />

Yaşam enerjimi biri şırıngayla çekip almış<br />

büyük ihtimal ben uyurken…<br />

Gerçi öyle öğlenlere kadar da uyuduğum yok<br />

artık…<br />

Komik!<br />

Eskiden ne çok uyurdum ben!<br />

Üniversite de yurtta görevliler tepemde elektrik<br />

süpürgesini çalıştırırlardı da…<br />

Çıtım çıkmazdı!<br />

Hatta sağlığımdan endişe ettiklerini bile gülerek<br />

hatırlıyorum.<br />

“NE DURUYORSUN?<br />

KENDİNİ SEVSENE…”<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

Sert bir kahve yapayım kendime, iyi gelir.<br />

Beyaz fincanımla geçiyorum pencere kenarına…<br />

Karşı apartmandaki kız yine aynı elbiseyi<br />

giymiş.<br />

Öğrenci olmalı!<br />

Cıvıltısından belli…<br />

Düşünmeden edemiyorum, seneler sonra o<br />

da benim gibi pencere dibinde hayatı sorgular mı?<br />

Gökyüzünden gürültüyle geçen uçağı fark<br />

ediyorum o an…<br />

İçimdeki dengeyi!<br />

Sabah ki o gergin halimden eser kalmadığını<br />

görüyorum.<br />

Gülümsüyorum.<br />

Ben uyurken geçse o uçak ne çok şikâyet<br />

ederdim.<br />

Ama şimdi hoşuma bile gidiyor sesi…<br />

Sonra şöyle bir baştan aşağı süzüyorum kendimi...<br />

O çiçekli elbise bana da neden olmasın ki?<br />

Kahvemi koyduğum gibi sehpanın üzerine<br />

koşuyorum odama…<br />

Açıyorum dolabı, rengârenk bir elbise seçiyorum.<br />

Baştan yaratıyorum kendimi…<br />

Övgüler yağdırarak…<br />

Ne olacak canım?<br />

Şımartıyorum bugün kalbimi, bedenimi…<br />

En göz alıcı rengi seçiyorum ruj için…<br />

Parfümümü de sıktım mı atıyorum sokağa<br />

kendimi…<br />

Şu köşe başındaki esnafa hiç selam vermediğimi<br />

fark ediyorum.<br />

Gülümseyerek geçiyorum yanından, o da kafasıyla<br />

karşılık veriyor.<br />

Adam aslında dışarıdan göründüğü gibi sinirli<br />

değilmiş…<br />

Tebessümünden anlıyorum.<br />

Aklıma düşüyor birden, çıkarıyorum çantadan<br />

aynamı, bakıyorum kendime…<br />

“Seviyorum kız seni” diyorum gülerek…<br />

Yanımdan geçen 70’lik amca, “Allah akıl fikir<br />

versin şu gençlere” diyerek süzse de beni aldırış etmiyorum.<br />

“Senin kendinden kıskandığın değeri el<br />

alem verir mi sanıyorsun amca” diyesim geliyor.<br />

Yutuyorum.<br />

Bir zılgıt yiyesim yok durup dururken…<br />

Öyle…<br />

Kendim için geziyorum, kendim için alışveriş<br />

yapıyorum, kendim için eğleniyorum bugün…<br />

Kendim için para harcıyorum.<br />

Sabah ki bunalımımdan eser yok.<br />

“Kendimi” fark ettiğim günden beri yaşam<br />

enerjim yükseliyor.<br />

Arkadaşlarım, dostlarım, sevenlerim artmış…<br />

Kendime güvenim artmış.<br />

Aileme, çevreme güvenim artmış.<br />

Ve fark ediyorum ki hayatın da bana güveni<br />

artmış.<br />

Öyle işte…<br />

Dengedeyim, mutluyum!<br />

Evrenin sözcüklerle konuşmadığını, söylemek<br />

istediklerini mesajlarla anlattığını anladığım<br />

zamandan beri böyleyim.<br />

Başkalarının benim hakkımda ne düşündüklerini<br />

umursamıyorum.<br />

Sadece kendimle ilgileniyorum, hayat beni<br />

ödüllere boğuyor.<br />

Ne duruyorsun o halde?<br />

Kendini sevsene…<br />

Ödülün sana gelmek için sabırsızlanıyor.<br />

Kıssadan hisse: Hz Mevlana der ki: “Kendini<br />

küçük görmeyi bırak. Sen yürüyen evrensin.<br />

Büyük bir potansiyelle doğdun. İdeallerin, hayallerin,<br />

gerçekleştirmek istediklerin var. Kanatların<br />

var. Sürünmek için değil, uçmak ve yaşamak için<br />

doğdun. Elinde ipin var olduğunu bilirken ne<br />

diye kuyunun dibine durmaya devam edersin?<br />

Evren senin dışında değil, evren senin içinde…”<br />

diğini gözlemleyin. Eğer kesik ve hızlı<br />

nefes alıp veriyorsa endişeli olduğu çıkarılabilir.<br />

Bir şeyler sakladığı anlamına da<br />

gelebilir. Eğer birisi rahat soluklanabiliyorsa<br />

psikolojik durumu stabildir ve bu da<br />

söylediklerinin genelde doğru olduğunu<br />

gösterir.<br />

4) Göz bebekleri ve göz hareketleri<br />

tahmin edilenden daha çok şey anlatır.<br />

Araştırmaların çoğu, yoğun düşüncelere<br />

daldığınızda göz bebeklerinizin büyüdüğünü<br />

söylemekte. İlginçtir ki, beyninize<br />

aşırı yüklendiğinizde de göz bebekleriniz<br />

oldukça büyür. Biriyle konuşurken göz bebekleri<br />

büyüyorsa, ardından küçülüyorsa<br />

o kişinin sizin söylediklerinizle pek ilgili<br />

olmadığı anlamına gelir. Fakat göz bebekleri<br />

büyük kalıyorsa size ve söylediklerinize<br />

karşı aşırı ilgili olduğunu gösterir.<br />

Göz bebeklerini gözlemlerken bulunduğunuz<br />

mekanı da göz önünde bulundurmalısınız.<br />

Bilindiği üzere göz bebekleri<br />

yetersiz ışıkta da büyür ve çok ışık aldığında<br />

küçülür.<br />

5) Karşınızdakiyle bir ayna-yansıma<br />

ilişkisi içerisinde olduğunuzu<br />

unutmayın.<br />

İletişim aynı zamanda bir alışveriştir. Karşınızdakinin<br />

enerjisi size, sizin enerjiniz<br />

karşınızdakine yansır ve bu bilinçsizce<br />

gerçekleşir. Bu, gözden kaçan çok önemli<br />

bir detaydır. İletişim kurduğunuz kişinin<br />

size yansıttığı enerjiyi yorumlamak karşınızdaki<br />

insanın duygusunu anlamanıza<br />

çok büyük yardımcı olacaktır. Enerjiyi gözlemleyin.<br />

17


Kadın motorcu Nurhan Güdücübaş ile<br />

“Motor tutkusu” üzerine<br />

“Motosikletimi ruj<br />

sürer gibi sürerim”<br />

Yataktan bir uyanıyorum.<br />

İçeriye sızan bir aydınlık var.<br />

Kış güneşi olmalı!<br />

Pencereye yöneliyorum, aklıma düşüyor.<br />

Dün akşam oraya park etmiştim.<br />

Evin köşesindeki boş araziye…<br />

Panik oluyorum.<br />

Bir yandan da içim kıpırdıyor.<br />

Giyiyorum kıyafetlerimi…<br />

Acele iniyorum merdivenleri…<br />

Böyle zamanlarda ne çok uzuyor şu basamaklar…<br />

Çıkıyorum kapıdan, birkaç adımda ulaşıyorum<br />

varmak istediğim yere…<br />

Bütün heybetiyle beni bekliyor sanki…<br />

Adını, “Güvercin” koydum.<br />

Onunla uçmayı öğrendiğim günden beri…<br />

Kaskımı takıyorum, bütün önlemlerimi alıyorum,<br />

biniyorum güvercinime…<br />

Motosikletime yani…<br />

Rüzgârı yüzümde hissettiğim o andan beri<br />

tutku oldu kalbime…<br />

Sanki kanatlanarak gökyüzüne ulaştırıyor<br />

beni…<br />

Bulutların arasında keşif yapıyorum.<br />

Bir ben varım, tek başıma!<br />

Özgürlük bu olsa gerek!<br />

Yanımda arabalar kornalarını çalarken ben<br />

aralarından bir hayalet gibi geçip gidiyorum.<br />

Ölümsüz hissediyor insan kendini…<br />

İşte tam o zaman evrenin en uç noktasında<br />

gibi oluyor insan…<br />

Kalp atışların motorun hız katranından<br />

farksız…<br />

Kalbini hissetmez oluyorsun.<br />

Hızına yetişemiyorsun çünkü…<br />

Onlar havalı kornalarını çalarken, bense o<br />

ana bayılıyorum.<br />

Kaskın içerisinden başımı çıkardığım an<br />

saçlarımın rüzgârla dans etmesi yok mu?<br />

O an hayat duruyor işte…<br />

Kornalar şok içerisinde yarım kalıyor, sanki<br />

kekelemeye başlıyorlar da sesleri azalıyor<br />

yavaş yavaş…<br />

Ne yapacaklarını bilmiyorlar gibi…<br />

Daha bir yüreklendiriyor insanı…<br />

Daha bir hızlı gidesi geliyor, daha bir gaza<br />

basası…<br />

18<br />

Ama tabi güvenle…<br />

Aşkla, tutkuyla, heyecanla…<br />

Kendinden emin olduktan sonra, tedbirini<br />

aldıktan sonra elbet ulaşır insan gitmek istediği<br />

yere…<br />

“HEM GENEL SEKRETER HEM MOTOR<br />

TUTKUNU”<br />

Onu görünce böyle bir öykü canlandı<br />

kafamda…<br />

Hissettikleri bu olsa gerek diye düşünüyorum.<br />

Dökülüyor satırlarıma…<br />

Aylar öncesinden ayarlıyoruz.<br />

Bir “Kadın motorcu” var, gidelim<br />

hız tutkusunu konuşalım diye…<br />

Ama kısmet bugüne oluyor işte…<br />

Her ay bir kadın öyküsüne yer<br />

vermeye çalışıyoruz sayfamızda…<br />

Ama özellikle şu erkeklerin<br />

işine burnunu sokan kadınlarımız<br />

yok mu?<br />

Daha çok dinleyesi geliyor<br />

insanın yapılmayanı yapanı…<br />

Hava güneşli…<br />

Aldatıcı güneş dedikleri bu olsa gerek…<br />

Sıcak gibi görünüp içten içe ele geçiriyor<br />

insan vücudunu sanki…<br />

Sinsi bir düşman gibi…<br />

Yine de güneş mutlu ediyor, çantamıza attığımız<br />

gülücükleri çıkarıp yüzümüze taktırıveriyor.<br />

Tutuyoruz Odupazarı’nın yolunu…<br />

Keyfimiz yerinde, konu güzel, güneş bütün<br />

parlaklığıyla aydınlatıyor yolumuzu…<br />

Daha ne isteriz?<br />

Esnaf Odaları’na bağlı Terziler Odası’nın<br />

Genel Sekreteri Nurhan Güdücübaş…<br />

Öte yandan motor tutkunu…<br />

Heyecanla odadan içeriye giriyoruz ki…<br />

Uzun boylu, kendinden emin biri karşımızda<br />

duruyor.<br />

Sıcak ve güler yüzüyle karşılıyor bizleri…<br />

O da havanın enerjisini hissedenlerden…<br />

Dayanamıyoruz, direk konuya giriyoruz:<br />

“Eee yapalım artık şu röportajı…”<br />

Kahkahayı basıyor: “Bu kez kesin mi?”<br />

Görevliye çayları da söyledikten sonra<br />

dalıyoruz sohbete…<br />

Nurhan Hanım, tane tane ama akıcı bir şekilde<br />

anlatıyor söylemek istediklerini…<br />

O anlatırken bende şöyle bir etrafı süzüyorum<br />

ki herkes mutlu…<br />

Ne tuhaf şey, havanın durumu insanın içine<br />

işliyor sanki…<br />

Dönüyorum sonra…<br />

“RÜZGÂRI YÜZÜMDE HİSSETMEK ÇOK<br />

HOŞUMA GİTTİ”<br />

Babasının da motor kullandığından bahsediyor:<br />

“5 yaşında bana bisiklet öğretmeye başladı.<br />

Kendisi kullandığı için hem de beni erkek<br />

evladı olarak büyüttüğü için hemen hemen<br />

9 yaşlarında bizim zamanımızda küçük mobiletler<br />

vardı. Arkasından pejolar çıktı. Mobilet<br />

ve pejolarla başladım. Küçücük<br />

motorlar, gaza basıyorsun gidiyor. Bırakıyorsun<br />

duruyor. Çocuklukta çok hoşuma<br />

gitti rüzgârı yüzüme hissetmeyi…”<br />

Çok hoşuma gidiyor,<br />

İnsanın içine bir şey işledi mi, kanatlandırır<br />

bile diye düşünüyorum.<br />

O esnada çaylarımız geliyor.


“HAYAT RİSK ZATEN!”<br />

Görevli çaylarımızı masaya itinayla koyarken,<br />

ben çayımı karıştırıyorum ve devam<br />

ediyorum: “Korkmuyor musun?”<br />

Kendinden öyle emin ki: “Hayat risk zaten.<br />

Evde bile dışarı çıktığın zaman her risk var.<br />

Motorun üzerine bindiğin an potansiyel<br />

sakat kalma ya da ölümle karşı karşıyasın.<br />

Ama bu bir tutku. Atamıyorsun ki içinden…<br />

O yüzden korkmuyorum” diyor.<br />

Çayından bir yudum alıyor: “Öyle bir kaza<br />

yaşadın mı?”<br />

“240’A KADAR HIZ YAPTIM!”<br />

Gülümsüyor: “Hiçbir zaman büyük bir<br />

kazam olmadı. Bir kere yeşil ışıkta beklerken<br />

kırmızı ışıkta geçen bir araba tarafından<br />

yandan bana çarpıldı. Yana düştüm.<br />

Birde 16 yaşlarındayken mıcıra motoru<br />

kaptırıp virajı alamadım. Motoru sağa yatırdım.<br />

Javaydı o zaman ki motor. Babam da<br />

arkamdaydı. Hep eğitim veriyordu<br />

bana o sıralar. Ben çok korktum.<br />

Dedim ki bir daha binmeyeceğim.<br />

Rengim falan attı. Çünkü Porsuk’a<br />

uçacaktım neredeyse. Çok zor bir<br />

kontrol oldu. Babam dedi kızım bineceksin.<br />

Musa özüne kadar gideceğiz.<br />

Eğer binmezsen dedi bu<br />

motora bir daha korkarsın, binmezsin.<br />

Çok ısrar etti. Bindim.<br />

Devam ettim. Allah’a şükür öyle<br />

büyük bir kazam olmadı. Çok yüksek<br />

suratlara çıktım mı evet çıktım.<br />

Bunu bir marifet olarak<br />

söylemek istemiyorum.”<br />

Sorarken bile yüreğim hopluyor:<br />

“Kaça kadar çıktın?”<br />

Duyuyor sanki yüreğimin sesini,<br />

tebessümle anlatıyor:<br />

“240’a kadar çıktım. Ama bir kere<br />

çıktım ve tövbe ettim. Yol çok<br />

boştu, güzeldi. Çünkü karşıyım. “<br />

“Neden?” diyorum.<br />

“HIZA KARŞIYIM!”<br />

Aralıksız devam ediyor:<br />

“Çok süratli motorlara da, kontrolsüz<br />

motorlara da karşıyım. Ne<br />

kadar altındaki motor iyi olursa<br />

olsun yol müsaitse hiç farkına varmadan<br />

belli süratlere çıkıyorsun.<br />

Hiç farkına varmıyorsun. Gaza basıyorsun,<br />

gidiyor. Birde öndeki arkadaşların<br />

gidiyorsa onlara yetişme arzusunda oluyorsun.<br />

Bir bakmışsın katran 180- 200’i gösteriyor.<br />

Ben kazalarda iki tarafında suçlu<br />

olduğunu düşünüyorum. Çok yanlış motor<br />

kullanan arkadaşlarımız da var, gazı çok<br />

açan da var. Çok sakin kullanan da var.<br />

Bizim gibi. Biz o rutine girdik. Bizim amacımız<br />

gezi yapmak, etrafa baka baka gezmek,<br />

zevk almak. Yüz, yüz yirmi km arasında<br />

yolun durumuna göre seyir halinde gitmek<br />

bizim amacımız bundan sonra. Yeni binenler,<br />

gençler daha uçarı oluyor. Apaçi tarzı<br />

dediğimiz kişiler.”<br />

“SERSERİ GÖZÜYLE BAKIYORLAR”<br />

“Sizi de öyle haşarı sanıyorlar değil mi?”<br />

diye kaldığım yerden devam ediyorum.<br />

Yüzünde bir sitem oluşuyor Nurhan Hanım’ın:<br />

“Trafikte taşıt kullanıcıları bu motorlara<br />

karşı çok tepkiler. Motorların aradan,<br />

önden, arkadan gitmesine çok kızıyorlar.<br />

Saygı duymuyorlar. Paketçilerin de bunda<br />

çok büyük etkisi var. Paketçiler yarım saat<br />

içinde bir paketi teslim etmek zorundalar.<br />

Trafik kurallarını komple hiçe sayarak gidiyorlar.<br />

Bu da diğer araç kullanıcıları tarafından<br />

da basit olarak görünüyor. Genel bir<br />

bakış açısı olduğu için de biz motorculara<br />

serseri gözüyle bakılıyor. Bu yargıyla yaklaşılıyor.<br />

Halbuki biz çok derli toplu tam anlamıyla<br />

kıyafetiyle, kaskıyla, resmi evrakların<br />

tam olmasıyla her şeyiyle dört dörtlüğüz. “<br />

Öyle bir anlatıyor ki motor kullanası geliyor<br />

insanın, sormadan edemiyorum: “ Motor<br />

kullanmak için hangi tür ehliyet lazım?<br />

Gülüyor, çayından bir yudum alıyor, devam<br />

ediyor:<br />

“A2 ehliyeti lazım. Şimdi zaten onlar da kademe<br />

kademe değişti. A2 ehliyetini almak<br />

22, 23 yaş civarı sanırım geldi. 500- 600 cc<br />

o modda, ehliyette kullanabiliyorsun. A1<br />

alırsan kullanamıyorsun. Daha küçük çapta<br />

kullanıyorsun. Bu kademe gelmesi de iyi<br />

oldu. 19 yaşında bir çocuk altına çok yüksek<br />

silindirli bir motor alıp çıkamayacak.<br />

Bu da sürat yapmayı engelleyecek. “<br />

Kafamda canlanan ve yukarıda da sizinle<br />

paylaştığım o öykü aklıma geliyor.<br />

Dayanamıyorum, soruyorum: “Kadın motorcuya<br />

erkeklerin bakış açısı nasıl?”<br />

“Herkesin kaskın içerisinden saçlarını havalı<br />

bir şekilde sallayıp ahenkle dans etmesini<br />

izliyor musun?” diye sorasım geliyor, tabi<br />

yutuyorum.<br />

Onunsa aklına iki anı geliyor.<br />

Birini başlıyor anlatmaya:<br />

“Mümkün olduğu kadar ben zaten kadın olduğumu<br />

belli etmemeye çalışıyorum. Saçımı<br />

topluyorum. Çünkü erkekler bir kadın sürücü<br />

gördükleri zaman maalesef sıkıştırmayı<br />

çok seviyor. Birkaç kadın arkadaşım<br />

da kaza yaptı. Umursamadan yollarına<br />

devam ediyorlar. 2-3 sene evvel çok sıkışık<br />

bir trafikte yandan seyir ediyorum. Acelem<br />

var bir yere gitmek zorundayım. Acayip sıkışık<br />

bir trafik var. Doğan, Şahin kullanan<br />

kişilere nasıl uçuk gözle bakılıyor, o tür<br />

araba kullananlarda bize uçuk gözle bakıyorlar.<br />

Modifiye falan yapıyorlar. Egzozların<br />

seslerini falan değiştiriyorlar. Yandan geçerken<br />

benim aynam o şahin arabanın kenarına<br />

hafif değdi. Tık dokunmadık. Camı açtı.<br />

Sen dedi ne yapıyorsun dedi, camımı kırdın<br />

dedi. 50 lira cam parası vereceksin dedi.<br />

Hiç sesimi çıkarmıyorum. Sana söylüyorum<br />

dedi. Ben zaten kontrollü geçiyorum. Dedim<br />

beyefendi hiçbir hasar yok, zaten kontrollü<br />

geçiyorum dedim. Baktı. Hanımefendi kusura<br />

bakmayın dedi. Benim kadın<br />

olduğumu görünce çok nazik bir<br />

insanmış kendisi. Hiç sorun değil<br />

dedi. Sonradan dedim ki ne güzel<br />

bir şeymiş kadın olmak.”<br />

Uzun süre gülüyoruz.<br />

Tabi anıları sadece güzel olanlardan<br />

ibaret değil…<br />

İkincisi de anlatıyor:<br />

“Simgenin aradan çıkıyorum. Tek<br />

yönden giriş var. Karşıdan araba<br />

gelmesi mümkün değil. Ben geçiyorum.<br />

38 plakalı bir araç tek<br />

yönden normalde benim giriş<br />

yönüm o tersten geliyor. Önüme<br />

atladı. Hemen fren yaptım. Motorun<br />

arkasını kaydırdım. Oldukça<br />

zor durdum. 40 km ile gittiğim<br />

halde birden önüme fırladı. Bende<br />

elimi havaya kaldırıp kızdım. O<br />

da küfür ettim sanmış. Beni de<br />

erkek sanıyor. Benden özür dilemesi<br />

lazımdı. Çok kötü bir kaza<br />

yapabilirdim. Her şey olabilirdi.<br />

Tecrübemden dolayı durabildim.<br />

Atatürk Caddesi girişinde arkamdan<br />

geldi. Durdu yanımda ışıklarda.<br />

Sen dedi ne yapıyorsun, el<br />

hareketi yapıyorsun, küfür mü<br />

ediyorsun falan dedi. Yine sesimi<br />

çıkarmadım. O yoluna gitsin, ben<br />

yoluma gideyim dedim. Camı açıp<br />

küfür etti. Bana bak dedim. Bana dedim<br />

polis çağırtma. Hem suçlusun hem güçlüsün<br />

dedim. Polis çağıracağım dedim. Sen dedi<br />

kadınmışsın dedi. Ne fark eder dedim?<br />

Şimdi seni gelip de dövemem dedi. Seni<br />

dövmek için takip ettim dedi. Bas git dedim<br />

yoksa küfürün alasını duyacaksın dedim. “<br />

Nurhan Hanım Eskişehir’de ilk kadın motor<br />

ehliyeti alan kişi…<br />

Kadın motorcular yavaş yavaş çoğalıyor<br />

tabi…<br />

Ama biz kendisinden sözü alıyoruz.<br />

Bir gün bizi motorla Eskişehir semalarında<br />

gezdirecek…<br />

Rüzgârın yüzüne dokunuşuna, saçlarının<br />

ahenkle dans etmesine birlikte tanık olacağız.<br />

19


Eskişehir Mevlevihanesi’nde görevli Baş Semazen Naci<br />

Bayraktaroğlu ile Mevlana, Mevlevilik ve Aşk üzerine<br />

“Allah’a olan aşkın<br />

sonu yoktur”<br />

Küstah kapısı<br />

<strong>Şubat</strong> ayı…<br />

Soğuk ama üşütmüyor.<br />

Çıkıyorum Odunpazarı<br />

Meydanından Kurşunlu<br />

Külliyesine doğru…<br />

Etrafa baka baka çıkarken<br />

o yokuşu, kalbimin orta<br />

yerinde bir şeyler kımıldıyor<br />

sanki…<br />

Adına “huzur” dedikleri<br />

şey bu olsa gerek…<br />

Heh, buldum aradığım<br />

yeri!<br />

Giriyorum Eskişehir Mevlevihane’sine…<br />

Gönül kapısından girmişim ama haberim<br />

yok o esnada…<br />

“Mutlaka bir anlamı olmalı” diyorum<br />

kendi kendime…<br />

Dolaşıyorum, dolaştıkça yüzüm gevşiyor,<br />

rahatlıyor.<br />

Gülümsemem şakaklarıma kadar iniyor.<br />

Buraya gelirken ki gerginliğim yok!<br />

“Ne tuhaf” diye düşünüyorum.<br />

Neyi tuhaf bulduğuma anlam veremeden<br />

yürümeye devam ediyorum.<br />

Kabirleri görüyorum.<br />

Demir kapıdan içeriye usulca süzülürken<br />

etrafa şöyle bir göz atıyorum.<br />

Huzur dolu bir sessizlik…<br />

Geçiyorum Mevlevi kültürüne gönül<br />

veren âlimlerin kabirlerinin başına…<br />

Açıyorum ellerimi…<br />

Kapıyorum gözlerimi…<br />

Fonda bir ney sesi duyar gibiyim.<br />

Ya da ben hayal ediyorum.<br />

Kalbimin atışları hızlanıyor sanki…<br />

Birden duruyorum.<br />

Nankörlük ediyormuşum hissine kapılıyorum.<br />

Nedenini bilmeksizin…<br />

Şükrediyorum sadece…<br />

Her şey için…<br />

Olan, olmayan…<br />

Yaşanılan…<br />

Yaşanamayan…<br />

Gözlerimi açıyorum.<br />

20<br />

Göz pınarlarımda istemsiz<br />

biriken yaşları<br />

siliyorum sağ<br />

dirseğimle…<br />

Derin bir nefes alıyorum.<br />

Girdiğim kapıdan<br />

çıkarak yürümeye<br />

devam ediyorum.<br />

Eskişehir Mevlevihane’si<br />

Baş Semazeni<br />

Naci<br />

Bayraktaroğlu’nu<br />

buluyorum.<br />

Kısaca Naci Baba diyorlar<br />

ona…<br />

O kendisini anlatırken ise semazen<br />

olarak bahsediyor.<br />

Mütevazi çünkü…<br />

Mevlevi kültürü de bunu gerektirmez<br />

mi zaten?<br />

Giriyoruz kütüphaneye…<br />

İçerisi öyle bir yer ki…<br />

Anlatılmaz yaşanır!<br />

Çok etkileniyorum.<br />

Nefesini içine çekerken bile şükrederek<br />

çekmeyi öğreniyor insan…<br />

Naci Baba ile karşılıklı oturuyoruz.<br />

O babacan tavrı, mütevazılığı, sıkmayan<br />

hoş sohbeti ile konuşuyor.<br />

Gezerek anlatmak sana daha iyi öğretiyor<br />

diyor.<br />

Peşine takılıyorum Naci Babanın…<br />

Mevlevi kültürünün maneviyatını o<br />

anlatıyor, Eskişehir Mevlevihane’sinin<br />

tarihçesini ise en sona saklıyorum.<br />

Aramızda geçen o sohbeti ise bire<br />

bir aktarmayı borç biliyorum.<br />

Odunpazarı’nda<br />

Mevlevi gösterisi


Naci Baba seni tanıyabilir miyiz?<br />

Naci Bayraktaroğlu. Elektrik mühendisiyim.<br />

Semazenim. 62 yaşındayım. Çocukluğum<br />

Odunpazarı’nda geçti.<br />

Eskişehirliyim.<br />

Eskişehir Mevlevihane’sini sizin ağzınızdan<br />

dinlemek isteriz.<br />

Bu gördüğünüz yer bir Mevlevihane.<br />

Yani camisi yukarıda, derviş odaları,<br />

hücre dediğimiz odalar, efendi<br />

hazretlerinin kabul yeri, aşağıda hanı,<br />

matbahı hepsi hep beraber bir Mevlevihane’dir.<br />

Mutfaktan başlayalım anlatmaya<br />

isterseniz… İnsanların bir zahiri<br />

muyum? Bir vazife var. Burada dergahta<br />

kabul edildikten sonra ilk olarak hizmet<br />

olarak kendisine ne yapılıyor? Tuvaletleri<br />

temizleme vazifesi veriliyor. İlk olarak<br />

gelen insan tuvaletler de temizlik<br />

yapmaya başlıyor. Bu ne demek? Bunun<br />

bir manası var. Örtmek. Yani insanın dışkısını<br />

örtmek, suçunu örtmek, hatasını<br />

örtmek. Orada eğitim başlıyor. Bir eve<br />

girerseniz anne tuvaleti, banyoyu ve<br />

mutfağı çok güzel düzenler. Aynı eğitim<br />

burada var. Yani insanın hatasını örteceksin.<br />

İlk öğreti bu insana… İnsanın suçuyla,<br />

günahıyla, kötülükleriyle<br />

yapısı var birde mahiri yapısı var. Cisimle<br />

ruh gibi bu iş. Cismin bir öğretisi<br />

var. İnsan doktor oluyor, mühendis oluyor,<br />

öğretmen oluyor, gazeteci oluyor.<br />

Bunlar cisimle alakalı olan eğitimler.<br />

Ruhla alakalı olan eğitimleri de zamanında<br />

dergâhlar yapmışlar. İnsanın iç<br />

aleminin güzelliğini ortaya çıkaran noktalar<br />

dergahlardır. Bugün siz ilkokul,<br />

orta okul, lise, ondan sonra üniversite<br />

eğitimi alıyorsunuz. Bunlar sizin hayatta<br />

ekmek paranızı çıkaracak eğitimler. Bu<br />

çok doğru tamam ama insanın birde<br />

manevi tarafı var. Yani ruhi tarafı var. Bu<br />

ne demek insanın sevgisi demek. İnsanın<br />

aşkı demek, insanın muhabbeti<br />

demek. Dergahlar ve tarikatlar insanı<br />

ruhen eğiten yerlerdir. Döneminde bu<br />

vazifeyi yapmışlar.<br />

“İNSAN TANRININ BÜTÜN<br />

ÖZELLİKLERİNİ TAŞIR”<br />

Ruhen nasıl eğitiyorlar?<br />

Bu dergaha girmek isteyen insan bu<br />

kapıdan giriyor. Giriş kapısı burası. Burası<br />

da mutfak. Matbah-ı şerif dediğimiz<br />

yer. Burada dervişin niyaz postu var. Buraya<br />

geliyor derviş, matbahın da aşçı<br />

dedesi var. Buraya talip olmak isteyen<br />

insan burada 3 gün niyaz vaziyetinde<br />

oturuyor. Ben bu dergaha girmek istiyorum,<br />

gönül ile katılmak istiyorum diyor.<br />

Mutfakta ne yapılıyor, nasıl hizmet yapılıyor<br />

bunları görüyor. İlk giriş yeri burası.<br />

Bir okula gidiyorsunuz, kayıt<br />

oluyorsunuz gibi burada da gönülden<br />

ben bu aşkı yaşamak istiyorum dediğinizde<br />

geldiğiniz ilk nokta burası.<br />

Lokma gördükleri yer. Yani yemek yedikleri<br />

yer de burası. Bu bina. Burası da<br />

dergahın misafirlerinin, dervişlerinin<br />

yemek yediği yer. Bir hücren senin<br />

bütün özelliklerini taşıyor. Bir tel senin<br />

her şeyini taşıyor değil mi? Demek ki<br />

insan bir tanrının bütün özelliklerini taşıyor<br />

demek.<br />

“EĞİTİM TUVALETTE BAŞLIYOR”<br />

Bir derviş dergaha kabul edilirse ne<br />

oluyor?<br />

Burada dergahın musiki, hat, tezhip,<br />

çorap örmek gibi meslekleri öğrendiği<br />

yerler de var. Hiçbir derviş sadece<br />

namaz kılıp, zikir çekmez. Mutlaka bir<br />

neyle, musikiyle uğraşır. Anlatabiliyor<br />

uğraşmayacaksın. Güzelini göreceksin.<br />

Örteceksin. Çünkü insan suretinde o. Allah’ın<br />

varlığını taşıyan bir güzellik olarak<br />

aleme gelmiş. Kim olursa olsun. İnsana<br />

verilen değer dergahlar da çok büyük.<br />

Hayvanlara da bitkiler de yani…<br />

Burada kaç gün kalıyorlar?<br />

Burada bir ömür kalıyorlar. Meslekleri<br />

olanlar sabahtan akşama kadar<br />

mesleklerini icra ediyorlar akşam dergaha<br />

geliyorlar. Evli olan insanlar var,<br />

onlar geliyor.<br />

“MUTFAKTA YEMEK<br />

SEMAHANEDE İNSANLAR PİŞER”<br />

Hücreler ne anlama geliyor hocam?<br />

Bu hücreler yapıldıktan sonra bir<br />

derviş hücresi oluyor. Burası dedenin bir<br />

hücresi. Burada ocağı var. Kendisine<br />

tahsis edilmiş. Burası bir gönül ve onun<br />

aşkını yaşayacağı bir oda. Herkesin bir<br />

21


odası var. Burada yatıp kalkıyorlar.<br />

Eskişehir Mevlevihane’sinde kaç<br />

hücre var?<br />

20 hücre var.<br />

Semahane de ne yapılıyor peki?<br />

Semah öğrendikleri yer burası.<br />

Güzel bir söz var. Mutfakta yemekler<br />

pişer. Semahanede de insanlar pişer. Hz.<br />

piirimizin güzel bir sözü var. Hamdım,<br />

piştim, yandım. Bunlar hep manadır. Burada<br />

da hep insanlar pişer. Çile çekerler,<br />

çalışırlar. İlkokul, ortaokul, lise gibi. Tasavvufun<br />

da nefsin de bir mertebesi var<br />

yetişmesi için. Bunların hepsini burada<br />

yaşarlar.<br />

“İNSANIN GÜZELLİĞİ SON<br />

NEFESE KADAR DEVAM EDER”<br />

“KÜSTAH KAPISI!”<br />

Eskişehir’de birde küstah kapısı var.<br />

Türkiye’de iki yerde var bu kapı… Biri de<br />

Eskişehir’de… Çok fazla bilinmiyor<br />

ama… Öyküsünü sizden dinlemek isteriz.<br />

Evet, burası küstah kapısıdır. Bu ne<br />

demek? Türkiye’de bu kapıdan iki tane<br />

var. Biri burada, diğeri Konya’da… Ötekiler<br />

hep yıkılmış. Manasını anlatayım<br />

size. Mevlevihane’ye talip olan kişi o kapıdan<br />

girdi. Matbahı şerife geldi, Niyazi<br />

posta geldi. Baktı dergahı beğenmedi.<br />

Ben burada yapamayacağım dedi. Girdiği<br />

kapıdan çıkmıyor. Gece bu kapıdan<br />

çıkıyor. İstemiyorsa bu kapıdan çıkıyor.<br />

Bu kapı küstah kapısı. Niye bu kapıdan<br />

çıkıyor? Bir gönle bir kapıdan girersiniz,<br />

Hocam ne hissediyorsunuz semah<br />

yaparken? His oluyor mu?<br />

Olmaz mı? Neler oluyor neler? Semahta<br />

bir hareket vardır. Bu da Allah’ın<br />

güzelliğini vasıta olarak bütün aleme<br />

dağıtıyorum demektir. Göklerden gelen<br />

nuraniyeti bütün kainata dağıtıyorum<br />

demek. Ben sadece vesileyim demek.<br />

Siz piştiniz mi?<br />

Hayır. İnsanın güzelliği son nefese<br />

kadar devam eder. İnsanın güzelliği bitmez.<br />

Pişmek de bitmez. Günah da bitmez,<br />

sevap da… Son nefese kadar sürer.<br />

Kadın semazen olur mu?<br />

Kadın semazen olur. Onlar da kendi<br />

aralarında semah ederler.<br />

Semahın eğitimi var mı?<br />

Evet, uzunca bir eğitimi var.<br />

Şartı var mı peki?<br />

Usul gerekiyor Mevlevilikte… Bektaşilerde<br />

semah var. İyi bir Bektaşi semah<br />

etmelidir. Çünkü derviştir.<br />

22<br />

aynı yerden çıkamazsınız, başka yerden<br />

çıkarsınız? Manası buymuş. Birini seviyorsunuz.<br />

Onun o güzelliğinden giriyorsunuz,<br />

o yoldan giriyorsanız aynı yoldan<br />

çıkmazsınız. Başka yoldan çıkarsınız.<br />

Güzel değil mi? Her şey güzel. Mevlevi<br />

usulü ve güzelliği bu. Girerken geniş kapıdan<br />

giriyorsunuz, çıkarken ufak ve<br />

dar.<br />

Harika… Yunus’un kentinde Mevlevi<br />

kültür ikinci planda mı kaldı dersiniz?<br />

Öyle bir şey yok. Her yolun kendine<br />

göre güzelliği vardır.<br />

“ALLAH AŞKININ<br />

SONU YOKTUR”<br />

Eskişehir halkının buradan haberi<br />

var mı?<br />

Zaman zaman semaya geliyorlar.<br />

Şeb- i aruza geliyorlar. Her ayın ilk Pazar<br />

günü 12.00’de oluyor. Ayda bir kere…<br />

Semah etmeyi aşağı yukarı bir senede<br />

öğreniyorsunuz. Hemen öğrenmiyorsunuz.<br />

360 derece dönüyorsunuz içinizden<br />

de Allah diyorsunuz. Allah demeseniz<br />

dönemezsiniz. Semah dönen<br />

aşağı yukarı 15 kişi varız. Allah’a giden<br />

yolun sonu vardır. Ama Allah’la beraber<br />

olduğumuz o aşkın sonu yoktur. Allah’ın<br />

güzelliği ile olduğunuz zaman bütün insanlara<br />

hizmet etmek, onların acısına<br />

koşmak, onların derdine koşmak, onların<br />

hem dem olmak sizin birinci vaziyetinizdir.<br />

Çünkü göklerden gelen o<br />

güzelliği insanlara vasıtasız olarak dağıtırsınız.<br />

Duruş budur. Şu da söylenir. İnsanların<br />

dertlerini, çilelerini alıp Allah’a<br />

dua edersiniz. Sağ el yukarıya sol el de<br />

aşağıya bakar o yüzde semahta. Gönlün<br />

güzelliğinin hayat bulduğu yerler buralar.<br />

İnsan kendi güzelliğini mutlaka bilmelidir.<br />

İşte bu öğretiyi bu dergah verir.<br />

İç alemindeki güzelliği ortaya çıkarır. İlk<br />

dersimiz “Aşktır”<br />

Hocam bu huzur dolu sohbet için<br />

çok teşekkür ederiz.<br />

Ben teşekkür ediyorum.


“ESKİŞEHİR MEVLEVİHANESİNİN TARİHÇESİ”<br />

İşte Eskişehir Mevlevihanelerinin<br />

manen anlamını Naci Baba’dan dinlediniz.<br />

Eskişehir Mevlevihane’sinin tarihçesi<br />

hakkında Osmangazi Üniversitesi Tarih<br />

Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan<br />

Hüseyin Adalıoğlu ile araştırmacı Nizamettin<br />

Arslan tarafından yazılan Eskişehir<br />

Mevlevihane’si isimli kitabı kaynak<br />

olarak kullandık.<br />

Odunpazarı sit alanı içinde, Paşa<br />

Mahallesinde bulunan Eskişehir Mevlevihanesi,<br />

Kurşunlu Camii, şadırvan,<br />

matbah-ı şerif, aşevi, hanigâh, sıbyan<br />

mektebi, derviş odaları, semahane ve<br />

kervansaray' dan oluşmaktadır. Yaklaşık<br />

7645m2 lik bir alana yayılan Külliyenin<br />

merkezinde, Kurşunlu Cami yer alır. Kurşunlu<br />

Camii, kubbesinin kurşun levhalar<br />

ile kaplı oluşundan bu isimle anılmıştır.<br />

1525 senelerinde Kanuni Sultan Süleyman’ın<br />

vezirlerinden Mustafa Paşa<br />

tarafından inşa ettirilen Eskişehir Mevlevihanesi<br />

Kurşunlu<br />

Külliyesi,<br />

* Konya-<br />

Mevlânâ Müzesi<br />

Arşivinde bulunan<br />

1876 tarihli<br />

vakfiye suretine<br />

göre 1572 yılı itibariyle;<br />

*Başbakanlık<br />

Osmanlı Arşivi<br />

Belgelerine göre<br />

ise 1549 yılı itibariyle,<br />

mevlevihane<br />

olarak<br />

kullanılmıştır.<br />

Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde<br />

bulunan vakıf kaydına göre<br />

kervansaray hariç, binaların tamamı<br />

vezir Çoban Mustafa Paşa tarafından<br />

1525 yılında (Mimarı Acem Ali)<br />

inşa ettirilmiştir. Mevlevîhâne’nin<br />

bulunduğu mahalle adını, vezir<br />

Mustafa Paşa’nın ismine atfen,<br />

“Paşa Mahallesi” olarak, Kanuni Sultan<br />

Süleyman devrinde almıştır.<br />

Külliye'de ziyarete açık mekanlar:<br />

Kurşunlu Cami, Kurşunlu Kütüphanesi<br />

(sıbyan mektebi), derviş<br />

odaları (Sanatkarlar Çarşısı ve Lületaşı<br />

Müzesi), Matbah-ı Şerif ve Aşevi<br />

(cam atölyesi), Semahane, Hanigâh<br />

(Nikah Dairesi), Kervansaray (OP<br />

Kültür Merkezi) ve Semahanenin arkasında<br />

bulunan Eskişehir Mevlevîhanesi<br />

post-nişinlerine ait aile<br />

kabristanı.<br />

2010 yılında Odunpazarı Belediyesi<br />

Kurşunlu Kütüphanesi adı altında açılan<br />

kütüphane Kurşunlu Külliyesinin doğusunda,<br />

revak ve kapalı bir alandan oluşan<br />

Kurşunlu Camiinin solundaki yapıdır.<br />

Sıbyan Mektebi olarak kullanılmış olan<br />

yapı, zaman içerİsinde mutfak dahil, bir<br />

çok işlev görmüştür. Takribi 2,500 kitap<br />

alacak kapasitede olan kütüphane, Hz.<br />

Mevlana’nın eserlerini, onun hakkında<br />

ve Mevlevilik hakkında yazılmış seçkin<br />

kitapları bir araya getiriyor. Bunun dışında<br />

felsefe, psikoloji, dinler ve tasavvuf,<br />

ansiklopediler, sözlükler, sanatsal<br />

kitaplar ile Eskişehir hakkında yazılmış<br />

kitaplar da bulunmaktadır.<br />

Kütüphanede ayrıca, Hz. Mevlana’nın<br />

738. vuslatı Şeb-i Arus günü olan<br />

17 Aralık 2011 de, Eskişehir Mevlevihane’si<br />

tarihçesi ile ilgili bir köşe de açılmıştır.<br />

Eskişehir Mevlevihane’sinin<br />

post-nişinlerini ve tarihçesini resimlerle<br />

“KURŞUNLU KÜTÜPHANESİ”<br />

ve belgelerle tanıtan köşenin metinleri,<br />

Doç. Dr. Hasan Hüseyin Adalıoğlu ile tarihçi<br />

Nizamettin Arslan tarafından yazılan<br />

"Eskişehir Mevlevihane’si" isimli kitaptan<br />

alındı. Kütüphane, 13.00-17.00<br />

arası Pazartesi hariç, her gün açıktır.<br />

23


Hamilelik süresince<br />

hangi testler yapılmalı?<br />

Eskişehir Özel Ümit Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Dilek Ulusoy<br />

ilk muayenesinde USG yapılarak fetal<br />

kalp atımı başlayıp başlamadığı kontrol<br />

edilen gebeden, troid fonksiyon testleri,<br />

tam kan sayımı, TORCH enfeksiyon<br />

belirteçleri, HIV HCV, Hepatit B, sifiliz<br />

tarama testleri, idrar tetkikleri istenir.<br />

Gebelik boyunca yapılan kontrolleri sıralayacak<br />

olursak, 11hafta ve 13 hafta<br />

6 gün arasında ikili tarama testi yapılması,<br />

sonrasında 16 hafta ile 18 hafta<br />

arasında yapılabilen üçlü tarama testi<br />

önerilir. 16-18 hafta arasında yapılabilen<br />

bir diğer tarama testi dörtlü testtir.<br />

24 ve 28’inci hafta arasında OGTT denilen<br />

diyabet tarama testi önerilir. 28.<br />

Haftadan sonra gebenin şikayeti olup<br />

olmamasına göre kontrol tarihleri planlanır.<br />

Gebelikte yapılan testler tarama ve tanı<br />

testleri olarak ayrılır, tarama testlerinde<br />

kromozomal ya da yapısal bir<br />

anomaliden şüphelenilmesi durumunda<br />

tanı testlerinin yapılması önerilir.<br />

11hafta ile 13 hafta 6 gün arasında yapılan<br />

bu testte önemli olan parametreler<br />

anne yaşı, ultrason ölçümlerinde<br />

fetus ense kalınlığı, anneden alınan<br />

kandaki PAPP-A ve B-HCG değerleridir.<br />

Bunlardan kombine risk oluşturulur. Bu<br />

test bize trizomi 21 (down sendromu) ,<br />

trizomi 18 gibi kromozomal anomaliler<br />

hakkında bir risk oranı verir. Risk oranı<br />

yüksek ise; Amniosentez dediğimiz tanı<br />

testinin yapılması önerilir.<br />

Testler arasında en değerlisi<br />

ikili tarama testidir<br />

İkili tarama testinin zamanında<br />

yapılması önemlidir. İkili tarama<br />

testinin duyarlılığı % 90 olup tarama<br />

testleri arasında en yüksek<br />

orandır. İkili testin zamanının kaçırılması<br />

durumunda üçlü tarama<br />

testi veya dörtlü tarama testi yapılması<br />

önerilir. Bu testler 16 ve<br />

18’inci haftalar arasında yapılabilir.<br />

Üçlü tarama testi duyarlılığı<br />

yüzde 65 dir. Üçlü tarama testi<br />

kromozomal anomalilerin yanı<br />

sıra bebekte nöral tüp defekti denilen<br />

yarık dudak- damak, omurgada<br />

açıklık ile ilgili de risk oranı<br />

verir. Dörtlü tarama testi duyarlılığı<br />

yüzde 80 olup sadece Down<br />

Sendromu hakkında bir risk<br />

oranı verir.<br />

24<br />

Ayrıntılı ultrason<br />

18 ve 22’nci hafta arasında ayrıntılı<br />

ultrason yapılır. Bu ultrasonda hem<br />

bebek hem de bebek dışındaki tüm yapılar<br />

değerlendirilmeye çalışılıyor. Bebeğin<br />

plasentası, amnion mayi, rahim<br />

ağzı uzunluğu, bebekte beyin, kalp,<br />

ekstremite, gastrointestinal sistem, genito-<br />

üriner sistem değerlendirilmeye<br />

çalışılır. Haftası geçtiği takdirde değerlendirme<br />

yapılamamaktadır. Gebeliğin<br />

ilerleyen döneminde takip açısından<br />

ayrıntılı usg yapılmış olması çok önemlidir.<br />

Amniyosentez hangi<br />

durumlar da yapılması önerilir<br />

Amniyosentez bir tanı testidir. Amniyosentez<br />

tanımını yaparsak; anne karnından<br />

bir iğne ile girilerek bebeğin içinde<br />

yüzdüğü sıvıdan 20cc kadar örnek alınıp<br />

incelenmesidir. İkili tarama testi<br />

risk oranı yüksek olan yada önceki gebeli-<br />

ano-<br />

ğinde kromozomal<br />

mali öyküsü olan<br />

gebelere bu<br />

testi öneriyoruz.<br />

Amniyosentez<br />

girişimsel bir<br />

işlem olup<br />

yüzde 1-2<br />

komplikasyon<br />

görülme<br />

riski<br />

vardır. Girişimsel işlem gerektirmeyen<br />

NIFT (Non- Invasive Fetal Trisomy)<br />

testi ise herhangi bir risk faktörü oluşturmadan<br />

yüksek oranda doğru sonuçlar<br />

verebilmektedir.<br />

Bebekten anne kanına bazı hücreler<br />

geçebilmektedir. Anneden alınan bir<br />

tüp kanda bebekten geçen bu hücreler<br />

yakalanarak incelenebilmektedir. Hiçbir<br />

zararı olmayan bir testtir, fakat yurtdışında<br />

incelenen bir test olduğu için<br />

biraz maliyetlidir. Yüzde 90 üzerinde<br />

bir güvenilirliği vardır.<br />

Şeker yüklemesinin<br />

hiçbir zararı yoktur<br />

Gebelerin yüzde 5’inde şeker hastalığı<br />

görülüyor. Şeker yüklemesi 24 ve<br />

28’inci hafta arasında yapılıyor. Şeker<br />

testi için içilen sıvının içinde 75 gram<br />

şeker var ve yaklaşık bir baklava dilimine<br />

tekabül ediyor. Şeker hastalığı tanısı<br />

için yapılması gereken çok önemli<br />

ve zararsız bir testtir. Gebelikten önce<br />

şeker hastalığı olanlara da kan şekeri<br />

regülasyonu sağlandıktan sonra gebe<br />

kalınması uygun olacaktır. Şeker hastalığı<br />

saptandığında önce diyet ve egzersiz<br />

ile kan şekeri regülasyonu<br />

öneriyoruz. Eğer kan şekeri regülasyonu<br />

sağlanamazsa dahiliye veya endokrinoloji<br />

doktoru kontrolünde insülin<br />

başlanılıyor.<br />

Şeker yüklemesi yapılmaz ise;<br />

Gebenin şeker hastalığının fark edilememesi<br />

durumunda; hem annede hem<br />

bebekte ciddi rahatsızlıklarla karşı karşıya<br />

kalabiliyor. Özellikle bebekte çok<br />

ciddi problemler oluşabiliyor; sacral<br />

agenezi, kaudal regresyon gibi iskelet<br />

sistemi anomalileri, ASD,VSD, büyük<br />

arter transpozisyonu, sol kalp hipoplazisi<br />

gibi kardiyak patolojilere,<br />

inperfore anüs, barsak atrezi gibi<br />

gastrointestinal sistem patolojilerine,<br />

polikistik böbrek gibi<br />

üriner sistem patolojilerine<br />

,anensefali, mikrosefali gibi<br />

santral sinir sistemi patolojilerine<br />

sebep olabilmektedir.<br />

Ayrıca makrozomi denilen<br />

fetal ağırlığın 90 persantilin<br />

üzerinde olmasına ve buna<br />

bağlı doğum travmalarına neden<br />

olabilmektedir.


25


Çocuklara Es-Es forması dağıtımında konuşan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt;<br />

“Eskişehirspor ruhunu<br />

çocuklarımıza vereceğiz”<br />

“Takdir getiren öğrencilerimize Eskişehirspor<br />

forması hediye edeceğiz”<br />

diyerek çocuklara söz veren Odunpazarı<br />

Belediye Başkanı Kazım Kurt,<br />

sözünü tutu. Halk merkezlerinde açılan<br />

atölyelere katılan ve takdir olan<br />

öğrencilere Eskişehirspor forması<br />

hediye etti. Mehmet Terzi Spor Salonu’nda<br />

düzenlenen etkinliğe Eskişehirspor’un<br />

efsane isimleri de katıldı.<br />

EFSANELER DE KATILDI<br />

Odunpazarı Belediyesi, halk merkezlerinde<br />

açılan atölyelere katılan ve<br />

takdir alan öğrenciler için Mehmet<br />

Terzi Spor Salonunda bir etkinlik düzenledi.<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı<br />

Kazım Kurt’un da katıldığı<br />

etkinliğe, Eskişehirspor’un efsane<br />

sporcularından İsmail Arca, Ender<br />

Konca, Vahap Özbayar, İlhan Çolak<br />

ve Süreyya Özkefe de katıldı.<br />

Başkan Kazım Kurt’un “Takdir getiren<br />

öğrencilerimize Eskişehirspor<br />

forması hediye edeceğiz” sözünün<br />

ardından düzenlenen etkinlikte, halk<br />

merkezlerinin takdir alan öğrencilerine<br />

Eskişehirspor forması hediye<br />

edildi.<br />

ESKİŞEHİRSPOR İÇİN ELİMİZDEN<br />

GELENİ YAPIYORUZ<br />

Başkan Kurt, etkinlikte yaptığı konuşmasında,<br />

“Bütün amacımız çocuklarımızın<br />

geleceğini garanti<br />

altına almak ve çocuklarımıza aydınlık<br />

bir gelecek hazırlamak. Eskişehirspor’un<br />

efsane oyuncuları<br />

burada. Ben efsane oyunculara hepinizin<br />

huzurunda teşekkür ediyorum.<br />

Bir zamanlar efsane<br />

26<br />

oyuncularımızın da giymiş olduğu<br />

bu formaları, bir dönem boyunca<br />

dersleri çalışan ve takdir alan siz<br />

değerli çocuklarımıza hediye ediyoruz.<br />

Eskişehirspor Eğitim Vakfı ile<br />

Odunpazarı Belediyesi’nin imzalamış<br />

olduğu işbirliği protokolü ile bu<br />

formaları size hediye ediyoruz.<br />

Odunpazarı Belediyesi olarak Eskişehirspor<br />

için elimizden gelen<br />

bütün desteği yapmaya hazırız.<br />

Şimdiye kadar yaptım ve yapmaya<br />

devam edeceğim. Esas olan bu çocuklarımıza<br />

Eskişehirspor ruhunu<br />

vermektir” dedi.<br />

TİYATRO GRUBU DA<br />

GÖSTERİ HAZIRLADI<br />

Konuşmaların ardından Başkan<br />

Kazım Kurt ve Eskişehirspor’un efsane<br />

oyuncuları, takdir alan öğrencilere<br />

formalarını hediye etti.<br />

Başkan Kazım Kurt, Eskişehir<br />

spor’un efsane sporcularına Hamamyolu’nun<br />

cam heykeli<br />

hediye etti.<br />

Ardından da<br />

Başkan Kurt<br />

ve efsaneler<br />

başarılı öğrencilerle<br />

fotoğraf<br />

çektirdi.<br />

Odunpazarı<br />

Belediye Tiyatrosu<br />

Oyuncuları da<br />

çocuklar için<br />

hazırladığı<br />

oyunu oynadı.<br />

Göreve geldiği<br />

günden<br />

bu güne<br />

kadar şehrin markası<br />

Eskişehirspor’a verdiği destekle herkesin takdirini<br />

kazanan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım<br />

Kurt, yeni nesillerin de Eskişehirspor sevgisi ile büyümesi<br />

için özel çalışmalar yapıyor.<br />

Eskişehirspor’a hizmetin 7’den 70’e her yaşta olması<br />

gerektiğini belirten Başkan Kurt, Halk merkezlerinden<br />

faydalanan çocuklara da büyük bir jest yaptı.<br />

Kurslardan takdir alarak mezun olan tüm çocuklara<br />

Eskişehirspor forması hediye edeceğinin sözünü<br />

veren Başkan Kurt, bu sözünü de tuttu.<br />

“Efsane forma, efsanelerin sırtında olacak” diyerek<br />

çocuklara Es-Es forması armağan eden Başkan<br />

Kurt; “Odunpazarı Belediyesi olarak Eskişehirspor<br />

için elimizden gelen bütün desteği yapmaya hazırız.<br />

Şimdiye kadar yaptım ve yapmaya devam edeceğim.<br />

Esas olan bu çocuklarımıza Eskişehirspor ruhunu<br />

vermektir” dedi.


Odunpazarı<br />

Belediyesi’nden<br />

Uğur Mumcu için<br />

duygulandıran<br />

anma töreni<br />

Kurt “Terörü her<br />

alanda lanetliyoruz”<br />

Odunpazarı Belediyesi, 24 Ocak 1993'te Ankara'da<br />

Karlı Sokak'taki evinin önünde arabasına<br />

konulan bombanın patlaması<br />

sonucu katledilen Türk basınının duayen ismi<br />

Uğur Mumcu’yu unutmadı. Anma töreninde<br />

konuşan Odunpazarı Belediye Başkanı<br />

Kazım Kurt, “Terör siyaset, kişilik, meslek<br />

ayırımı yapmıyor. Terörü her<br />

alanda lanetlememiz ve teröre<br />

karşı durmamız gerekiyor. Türkiye, Uğur<br />

Mumcu çizgisinde bir siyasi düzlem içerisinde<br />

refaha ulaşabilir. Uğur Mumcu’nun<br />

06 YR 245 plakalı aracı,<br />

Mumcu’nun katilleri bulunana kadar<br />

ibreti alem olsun diye sergilenmeye<br />

devam edecek. Ben Eskişehirlilere<br />

bu alana gelip, bize destek verdikleri<br />

için teşekkür ediyorum.” dedi.<br />

Odunpazarı Belediyesi, 24 Ocak 1993’de<br />

katledilen gazeteci- yazar Uğur Mumcu için<br />

anma töreni düzenledi. 26 yıl önce aracına<br />

konan bombanın patlaması sonucu hayatını<br />

kaybeden Uğur Mumcu, Odunpazarı Belediyesi<br />

tarafından adına açılan Uğur Mumcu<br />

Parkı’nda anıldı. Mumcu’nun bombalı saldırıya<br />

uğradığı “06 YR 245” plakalı aracının<br />

sergilendiği anıtın önünde düzenlenen anma<br />

törenine; CHP Kütahya Milletvekili Dr. Ali<br />

Fazıl Kasap, Eskişehir Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı<br />

Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP Eskişehir<br />

İl Başkanı Abdülkadir Adar, CHP<br />

Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar, CHP<br />

Kütahya Belediye Başkan Adayı Eyüp Kahveci,<br />

Şair-Yazar Ataol Behramoğlu, Müzisyen<br />

Haluk Çetin ile demokratik kitle örgütleri<br />

temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.<br />

“DEVLETİMİZ BU KATİLLERİ<br />

YAKALAMAKTA SINIFTA KALDI”<br />

Törenin açılış konuşmasını Odunpazarı<br />

Belediye Başkan ı Kazım Kurt yaptı. 26<br />

yılın çok çabuk geçtiğini söyleyen Başkan<br />

Kurt, Ancak bu 26 yılda Uğur<br />

Mumcu’nun katillerinin bulunamadığına<br />

dikkat çekti. “26 yıldır katilleri<br />

bulunmayan, davası sonuçlanmayan<br />

bir suikasti takip ediyoruz”<br />

diyen Başkan Kurt, Uğur Mumcu’nun<br />

06 YR 245 plakalı aracının<br />

Uğur Mumcu’nun katilleri bulunana<br />

kadar ibreti alem olsun diye sergilenmeye<br />

devam edeceğini kaydetti. Başkan Kurt, konuşmasına<br />

şu sözlerle devam etti: “Bütün<br />

yaşamı terörle, antidemokratik olaylarla<br />

mücadele için de geçmiş bir aydın, bir bilirkişi,<br />

bir usta gazeteci teröre kurban gitti.<br />

Ama devletimiz bu katilleri yakalamakta sınıfta<br />

kaldı. Şimdi 26 yıl sonra bizler Eskişehir’de<br />

Uğur Mumcu Anıtı önünde Uğur<br />

Mumcu’yu saygı ve rahmetle anıyoruz ve<br />

katillerini de kınıyoruz. Tam bağımsız bir<br />

Türkiye oluşmadığı sürece, demokrasi bütün<br />

kurum ve kuralları ile işlemediği sürece bu<br />

sui-<br />

kastler olacaktır. Nitekim<br />

aynı gün Gaffar Okan’a<br />

da bir suikast yapıldı.<br />

Terör siyaset, kişilik,<br />

meslek ayırımı yapmıyor.<br />

Terörü<br />

her<br />

alanda<br />

lanetlememiz<br />

ve teröre<br />

karşı durmamız<br />

gerekiyor.<br />

Ben Eskişehirlilere<br />

bu<br />

alana gelip,<br />

bize destek<br />

verdikleri için<br />

teşekkür ediyorum.<br />

Türkiye, Uğur Mumcu çizgisinde bir<br />

siyasi düzlem içerisinde refaha ulaşabilir.<br />

Tam bağımsız bir Türkiye, çağdaş, laik, bilimsel,<br />

demokratik eğitimden yana bir Türkiye<br />

ve özgür bir Türkiye’de hep birlikte<br />

yaşayabilmek umuduyla; hepinize saygılar<br />

sunuyorum.”<br />

“İNSANLARI ÖLDÜREBİLİRSİNİZ, ANCAK<br />

ONLARIN HAYATTA OLAN FİKİRLERİNİ<br />

ÖLDÜREMEZSİNİZ”<br />

Anmada konuşma yapan bir diğer isim de<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.<br />

Dr. Yılmaz Büyükerşen oldu. Konuşmasında<br />

Uğur Mumcu ve Gaffar Okan ile ilgili anılarını<br />

anlatan Büyükerşen, “Uzun geceler<br />

memleket meselelerini tartıştığım Uğur<br />

Mumcu’nun katilleri bu dünyada yaşarken,<br />

bir gün gelip de Uğur’un katledilişine sebep<br />

olan bombalama olayındaki arabasının,<br />

tabut şeklindeki cam bir anıta konması konusunda<br />

dizaynın bana düşeceğini hiç düşünmemiştim”<br />

dedi. Büyükerşen, “Kazım<br />

Kurt, suçluların fotoğrafını da buradaki tabelayı<br />

asmalı. Uğur Mumcu ve Gaffar Okan’a<br />

tanrıdan rahmet diliyorum. Onlar öldüler;<br />

memleketleri için, savundukları bu topraklar<br />

için toprağa gömüldüler” dedi.<br />

Konuşmaların ardından şair yazar Ataol<br />

Behramoğlu Uğur Mumcu için yazdığı şiiri<br />

okurken, müzisyen Haluk Çetin “Yiğidim aslanım<br />

burada yatıyor”, “Cellat” adlı şarkıları<br />

seslendirdi.<br />

27


İnsanın beynini<br />

değiştiren romanlar<br />

Toronto Üniversitesi öğretim<br />

üyesi psikiyatr Keith Oatley ile<br />

Ingrid Wickelgren’in yazmış olduğu<br />

makale; edebiyat eserlerinin<br />

insan beynine olan etkilerini içeriyor.<br />

Buna göre romanlar gerçek duygularımızı<br />

etkileyebilme ve onlara dokunabilme<br />

özelliğine sahip eserler<br />

bütünü. Bir romandaki iyi örülmüş<br />

bir kurgunun etrafındaki karakterle<br />

kurduğumuz bağlar sosyal ve duygusal<br />

zekamızı etkileyebiliyor. Adeta<br />

gerçek bir yaşam deneyiminin ardından<br />

kazanacağımız özelliklere, romanlar<br />

sayesinde ulaşabiliyoruz. İşte<br />

araştırmanın listelediği ve insan beynini<br />

etkileyen 10 roman!<br />

1. Genç Werther’in Acıları –<br />

Johann Wolfgang von Goethe<br />

Yayımlandığı ilk yıllarda -<br />

1770’lerde- birçok kişinin intiharına<br />

sebep olan eser, listemizin ilk sırasında<br />

yer alıyor. Tüm sınırları aşmış<br />

evrensel bir yapıt olan Genç Werther’in<br />

Acıları’nı yazar henüz yirmi<br />

beş yaşındayken yazmış. Karşılıksız<br />

aşkından dolayı intihar eden Werther’in<br />

şiirsel ve tutku dolu sözleri insanın<br />

zihnini en çok etkileyen<br />

eserlerin başında geliyor. Hassas ve<br />

narin yapılı bir ressam olan Werther’in,<br />

hayalî dostu Wilhelm’e yazdığı<br />

mektuplardan oluşan eser<br />

büyük bir aşka karşılık alamamanın,<br />

aklın yerine duygusallığın geçtiği<br />

büyük bir yapıt.<br />

2. Aşk ve Gurur – Jane Austen<br />

Aşk ve Gurur, Jane Austen’in yirmili<br />

yaşlarının başındayken yazdığı ve<br />

bir klasik halini alan romanıdır.<br />

‘’Gurur ve Önyargı’’ olarak da bilinir.<br />

Zengin bir beyefendi ile yoksul bir<br />

ailenin taşralı bir kız çocuğu arasında<br />

geçen çatışma anlatılır. Bennett<br />

ailesinin hanımefendisi Mrs. Bennet’in<br />

tek amacı kızlarını zengin bir<br />

ailenin ferdiyle evlendirmektir. Eşi<br />

Mr. Bennet ise tam aksine sağduyulu<br />

ve akıllı bir babadır. Ailenin genç kızlarından<br />

Elizabeth Bennett ile varlıklı<br />

ve toprak sahibi Fitzwilliam<br />

Darcy arasında geçen ve içerisinde<br />

servetten kaynaklı gururun, yoksulluk<br />

kaynaklı önyargının olduğu bu<br />

28<br />

ilişki bir klasik halini almıştır.<br />

3. Kızıl Damga – Nathaniel<br />

Hawthorne<br />

Kadim ve büyük çoğunluğun yüreğine<br />

işlemiş geleneklerle körpe ve<br />

ateşli tutkular çatışırsa sonuç ne<br />

olur? Kızıl Damga; 17. asrın Boston<br />

kentindeki katı ve ananevî dünyayla<br />

ihtirasların yüzleşmesini anlatıyor.<br />

Tutkulu bir genç kadın, onun ürkek<br />

âşığı ve intikamdan başka gözü bir<br />

şey görmeyen ihtiyar bir koca romanın<br />

kahramanları. Evli ve genç kadın<br />

işlediği zina suçundan ötürü üzerinde<br />

kızıl bir harf taşımak zorunda<br />

kalır. Ancak bu kadın sahip olduğu<br />

gücün ve gelmekte olan modern<br />

kadın figürünün bir temsilcisi olduğunun<br />

farkındadır. Onun ardına saklanan<br />

korkak âşık ile ihtiyar koca ise<br />

gitmekte olanı, bir nihayeti temsil etmektedirler.<br />

4. Madam Bovary –<br />

Gustave Flaubert<br />

Fransız edebiyatının, temsil ettiği<br />

değer ve işaret ettiği sosyal ilişkileri<br />

gereği en önemli romanlarından biridir.<br />

Madam Bovary; 19. yüzyıl Fransız<br />

kadınının kapana kısılan hayatını<br />

ve devrin kadın erkek ilişkilerini<br />

bize çıplak bir şekilde gösterir. Bir<br />

doktorla evlenip taşrada standart bir<br />

hayat yaşamaya gönlü razı olmayan<br />

Madam Bovary, okuduğu romanlardaki<br />

tutkulu hayatları istemektedir.<br />

Eser işte bu başına buyruk kadının,<br />

mutsuzluğa boyun eğmemesi ve bu<br />

uğurda giriştiği her türlü fedakârlığı<br />

anlatır.<br />

5. Middlemarch – George Eliot<br />

Kitabın Türkçe tanıtım yazılarında<br />

eserin şöhreti şu cümleyle anlatılır:<br />

pek çok eleştirmen tarafından İngiliz<br />

edebiyatının en büyük, görkemli<br />

kurgu eseridir. George Eliot, diğer<br />

eserlerinden de bilindiği üzere insan<br />

tabiatının derinliklerine inme meselesinde,<br />

çağdaşlarına kıyasla önemli<br />

merhaleler kat etmiştir. Middlemarch<br />

ise yazarın 1869 ila 1871 arasında<br />

yazdığı sekiz kitaptan oluşur ve olgunluk<br />

eseri olarak kabul görür.<br />

Roman 1820’lerin sonunda Middle-


march adlı hayalî bir kasabada geçse<br />

de tabii ki yazarın görüp tanık olduğu<br />

ilişki ve düzenleri içerir. Viktoryen<br />

devrindeki kadınların statüleri,<br />

din, politika, eğitim, evlilik ilişkileri<br />

gibi hayatın kritik konuları romanın<br />

ele aldığı başlıca konulardır.<br />

6. Anna Karenina – Tolstoy<br />

Dünyanın en büyük romancı ve yazarlarından<br />

Tolstoy’un, tüm devirlerin<br />

en iyi romanlarından biridir Anna<br />

Karenina. Roman sizi şu açılış cümlesiyle<br />

karşılar: “Mutlu ailelerin hepsi<br />

birbirine benzer, her mutsuz aileninse<br />

kendince bir mutsuzluğu vardır.”<br />

Sevgiden mahrum bir evlilik<br />

yaşayan Anna, akıl almaz bir şekilde<br />

Kont Vronsky uğruna sahip olduğu<br />

tüm konfordan vazgeçiyor. 19. asır<br />

Rusya toplumundaysa bu davranışın<br />

hoş karşılandığı söylenemez. İsyankar<br />

romantik Anna ile karizmatik bir<br />

asker olan Vronsky arasındaki hüzünlü<br />

aşk hikâyesi dönem Rusya’sını,<br />

toplumdaki çarpıklıkları ve ikiyüzlülükleri<br />

görmek bakımından da oldukça<br />

faydalı. Anna Karenina her<br />

devirde tarihin en büyük romanlarından<br />

biri olarak kalacak.<br />

7. Bayan Dalloway –<br />

Virginia Woolf<br />

Eser bir kadının gün boyu yaşadığı<br />

duygu ve düşünce durumlarını işler.<br />

Romanın kahramanları olan Septimus<br />

Warren Smith ile Clarissa Dalloway<br />

birbirleriyle asla<br />

karşılaşmamışlardır, ancak Septimus’un<br />

ölümü üzerine Clarissa ile<br />

aralarında bir bağ kurulur. Clarissa<br />

kendini, Septimus’un yerine koymuştur.<br />

Bir parlement üyesi ile evli olan<br />

Clarissa mutlu değildir; zira erkeklerden<br />

ziyade kadınlara ilgi duyar.<br />

Roman tüm bu çalkantılı dünyalar<br />

içerisinde Clarissa’nın kafasında, geçmiş<br />

ve bugün arasındaki git gellerle<br />

örülüdür.<br />

8. Sevilen – Toni Morrison<br />

Bir mücadelenin ve taviz vermemenin<br />

öyküsüdür Sevilen. Köleliğe içeriden<br />

bir bakışın işlendiği eserde;<br />

çocuklarıyla beraber köle düzeninden<br />

kaçan bir kadının özgürlük mücadelesi<br />

anlatılmaktadır. Yazarına<br />

Pulitzer Ödülü’nü de kazandıran Sevilen’de,<br />

Sethe karakteri hem kadınlık<br />

hem de annelik ile bir iç<br />

hesaplaşma haline giriyor. Afro –<br />

Amerikalıların yaşamlarına ışık tutması<br />

bakımından da tarihî bir ağırlığa<br />

sahip olan eser, çok kereler de<br />

tüm zamanların en iyi romanları arasında<br />

kabul edilmiştir.<br />

9. Utanç – J.M. Coetzee<br />

1999 Booker Roman Ödülü’nü kazanan<br />

Utanç; Güney Afrika’da çarpıcı<br />

ve dehşetli bir dönüşüm yaşayan<br />

toplumu anlatıyor. İki evliliğinden<br />

sonra şimdi bekâr olan, elli yaşlarında<br />

ve bir kız babası Prof. Lurie’nin<br />

öyküsü bize sosyal, siyasî ve bireysel<br />

dönüşümler yaşayan o coğrafya<br />

insanını tanıtıyor. Mektepten bir öğrencisiyle<br />

girdiği ilişki sonucu okuldan<br />

ayrılan, eski karısı tarafından da<br />

alaya alınan Lurie için tek samimi ve<br />

dostane yer kızı Lucy’nin çiftliğidir.<br />

Irk ayrımının, kudurmuşçasına yaşanan<br />

bir şiddetin anlatıldığı Utanç’ta<br />

yazar yumuşak ve pamuk olmak gibi<br />

bir derde düşmeden, çarpıcı ve<br />

yaman bir şekilde bildiklerini aktarıyor.<br />

10. Gönülsüz Köktendinci –<br />

Mohsin Hamid<br />

Başarılı, ‘’seçilmiş’’ ve tam anlamıyla<br />

sistemin adamı olmayı başaran bir<br />

genç adamın Amerika’daki yaşamının,<br />

11 Eylül sonrası nasıl değiştiğini,<br />

nasıl her şeyi bırakıp memleketi Pakistan’a<br />

geri döndüğünü anlatıyor<br />

eser. Çok başarılı, etkileyici ve günümüze<br />

ışık tutan şahane bir yapıt.<br />

Doğu ile Batı’nın çatışması çok gerçekçi<br />

ve akıcı bir dille anlatılmış.<br />

Eserin tanıtım yazısında her şey o<br />

kadar berrak ki: ‘’Kahramanı Cengiz,<br />

Amerika’ya okumaya giden yetenekli,<br />

zeki, pırıl pırıl Pakistanlı bir<br />

genç. Princeton Üniversitesi İşletme<br />

Bölümü’nden mezun olur. Sınıfının<br />

birincisi, okulun en iyisidir. Toplumdaki<br />

seçkinler arasına katılır. Tüm<br />

dünyadan kendisi gibi yetenekli, gelecek<br />

vadeden gençler Amerika’ya<br />

gelerek, Amerikan rüyasına bir an<br />

evvel dahil olabilmek için canla<br />

başla çalışırlar. O da hırslı, azimlidir.<br />

Ve çok çok az sayıda işletme mezununun<br />

girebileceği, hatta hayal edebileceği<br />

prestijli bir Amerikan<br />

firmasında muhteşem bir iş edinir.<br />

Artık senede seksen bin dolar kazanmakta,<br />

business class uçmakta, son<br />

derece şık giyinmektedir. Bundan<br />

sonra tek yapması gereken, kendini<br />

kapitalizmin ritmine uydurmak, devamlı<br />

çalışmak, paralanmak ve yükselmektir.<br />

Bir Amerikalı genç kadına<br />

âşık olması onun<br />

“Amerikanlaşma”sını önce kolaylaştırır,<br />

ancak hikâye ilerledikçe beklenmedik<br />

biçimde zorlaştırır. Mohsin<br />

Hamid bu “seçilmiş”, “sürüden ayrılmış”,<br />

fazlasıyla Amerikanlaşmış Pakistanlı<br />

gencin nasıl olup da 11 Eylül<br />

sonrası kendi içinde derin bir kimlik<br />

bölünmesi yaşadığını, etrafındaki<br />

herkesten ve her şeyden soğuduğunu,<br />

tepkisel ve kindar olduğunu ve<br />

son tahlilde Amerika’yı terk edip Pakistan’a<br />

dönmeyi seçtiğini anlatıyor<br />

kitabında.’’<br />

Kaynak: Listelist<br />

29


Tepebaşı Belediyesi’nin uygulamaya koyduğu<br />

projelere Eskişehir halkı sahip çıkıyor.<br />

Tepebaşı Belediyesi, bugüne kadar hayata geçirdiği<br />

tüm uygulamalarında sosyal belediyecilik<br />

anlayışıyla hareket etti. Geleneksel<br />

belediyeciliğin gerekli kıldığı şeyleri yerine getirirken;<br />

vatandaşlarımızın sosyal ve kültürel<br />

hayatına katkıda bulunan, sorunları çözecek<br />

sürdürülebilir projelerin ortaya çıkmasını sağlayan<br />

ve bu konuda görev ve sorumluluklar<br />

alan bir hizmet/yönetim anlayışını benimsedi.<br />

Sosyal sorunların üzerine gitmek, kalıcı çözümler<br />

üretmek, böylece vatandaşlarımızın<br />

daha mutlu, huzurlu, sosyal refah seviyesi<br />

yüksek, sosyal olanakları geniş bir yaşama<br />

olanağı sağlamak; çocuklara, gençlere, kadınlara,<br />

yaşlılara, engellilere olmak üzere tüm vatandaşlarımıza<br />

yönelik sosyal hizmet projeleri<br />

üretmek başlıca görevi oldu.<br />

Toplumun her kesimini kucaklayan ve ayrım<br />

yapmadan eşit olarak götürülen hizmetler,<br />

Tepebaşı’nın her köşesinde mutlu bir Tepebaşı<br />

ortaya çıkarıyor. “Tepebaşı büyük bir aile”<br />

sloganından yola çıkılarak yapılan tüm hizmetler,<br />

bir kez daha “Hayat Tepebaşı’nda” dedirtiyor.<br />

İşte o projelerden bazıları…<br />

ŞİRİNTEPE ÇOCUK AĞIZ VE<br />

DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ<br />

Diş çürüğünü sıfırlama hedefiyle 2013 yılında<br />

“Şirintepe Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği”ni<br />

faaliyete geçirerek önemli bir adım<br />

atıldı. Bu merkez, alanında ‘en iyi koruyucu<br />

hekimlik’ projelerinden biri oldu. Bugüne<br />

kadar 40 bini aşkın çocuğa ulaşan ve tamamen<br />

ücretsiz olan merkez, diş sağlığı eğitimleri,<br />

tarama, tedavi ve koruyucu hekimlik<br />

çalışmalarıyla çocuklardaki diş ve diş eti problemlerini<br />

sıfıra indirmeyi amaçlıyor.<br />

30<br />

Yaptığı projelerle sadece yurt<br />

içinde değil, Avrupa’da da dikkat<br />

çeken ve Milyonlarca Euro hibeler<br />

kazanan Tepebaşı Belediyesi, Eskişehirlilerin<br />

de gururu oluyor.<br />

İnsana dokunan, çevreci projeleri<br />

ile pek çok ödülün de sahibi olan<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin Başkanı<br />

Ahmet Ataç ise; “Projelerimize<br />

sahip çıkan, onları destekleyip<br />

kollayan tüm yurttaşlarıma teşekkür<br />

ediyorum” diyor.<br />

İKİ ELİN SESİ VAR ÇOCUK<br />

SENFONİ ORKESTRASI<br />

Çocuk Senfoni Orkestrası,<br />

çocuklarımızı<br />

kötü<br />

alışkanlıklardan korumak<br />

onlara yeni<br />

ve farklı ufuklar<br />

sunmak amacıyla,<br />

Venezuela’nın ‘El<br />

Sistema’ örneğini<br />

rehber edinerek kuruldu.<br />

Orkestra, çok<br />

kısa sürede Eskişehir<br />

ve Türkiye’de olduğu<br />

kadar yurt<br />

dışında konserler<br />

vererek olumlu sonuçlarıyla<br />

adından<br />

söz ettirmeye başladı.<br />

Çocukları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak<br />

ve sanatın iyileştirici gücüyle buluşturmayı<br />

amaçlayan orkestra üçüncü yaşını<br />

kutladı. Orkestra, bugüne kadar ikisi Avrupa’da<br />

olmak üzere yurt genelinde toplamda<br />

21 konser verdi. Yaşları 7-17 arasında değişen<br />

550 çocuk aktif olarak orkestra da enstrüman<br />

çalıyor.<br />

GENÇLİK MERKEZLERİ<br />

19 Mayıs ve 29 Ekim Gençlik Merkezlerinde;<br />

gençlerin kendini ifade etmeleri, arkadaşlık<br />

kurmaları, farklı bakış açıları kazanmaları, kişisel<br />

ve sosyal gelişim fırsatı yakalamaları, alternatif<br />

eğitim yöntemleriyle tanışmaları,<br />

deneyim kazanmaları, fırsat yaratmaları, farkındalık<br />

kazanmaları için planlı çalışmalar yürütülüyor.<br />

Gençlere; içinde yaşadığı toplumun<br />

ve dünyanın sorunlarına duyarlı, bu sorunları


anlayacak bilgi, çözümleyecek eleştirel ve<br />

yaratıcı yaklaşıma kavuşmaları için bir dizi<br />

program uygulanıyor. Yıllık olarak da 40 bin<br />

genç merkezlerden ücretsiz olarak faydalanmaya<br />

devam ediyor.<br />

YAŞAM KÖYÜ<br />

Yaşam Köyü, işleyişiyle; yaşlılar, engelliler<br />

ve alzheimerliler için yaşamı kolaylaştırıcı<br />

ve iyileştirici hizmetler sunmaya devam<br />

ediyor. Yaşam Köyü, Remourban- Akıllı<br />

Kentsel Dönüşümün Hızlandırılması – Avrupa<br />

Birliği komisyonundan alınan hibe ile<br />

gerçekleştirilen proje uygulama alanı. Bölgede<br />

yer alan konutlarda çeşitli STK’lar ve<br />

kurumlar yer alıyor. Sağlıklı Yaşlılar Bakımevi,<br />

Alzheimer Bakım Evi, Montaj Atölyesi,<br />

Fizyoterapi Merkezi, Görsem Konuk Evi,<br />

Belde Evi ve Kreş yer alıyor. Alzheimer Merkezi<br />

beş ünitede, 64’ü Tepebaşı Belediyesi,<br />

40’ı Alzheimer Derneği’nde olmak üzere<br />

104 yatak kapasitesi ile hizmet veriyor.<br />

Merkez, alzheimer hastası yurttaşların<br />

yaşam kalitesini arttırmayı ve hasta aileleri<br />

ile yakınlarının hasta bakımı konusundaki<br />

yüklerini azaltıp, sorunlarına destek olmayı<br />

hedefliyor. Yaşam Köyü’nde hizmet veren<br />

diğer bir birim olan Sağlıklı Yaşlılar Konuk<br />

Evi, 65 yaş üzeri kişilerin sosyal yaşama katılarak<br />

aktif ve sağlıklı yaşlanmalarını sağlamayı<br />

amaçlıyor. Ayrıca Yaşam Köyü<br />

bünyesinde hizmet veren İbrahim Ethem<br />

Kesikbaş Engelliler Montaj Atölyesi’nde<br />

halen 34 engelli bireye eğitim ve çalışma<br />

imkânı sunularak sosyal hayata katılmaları<br />

sağlanıyor.<br />

GÖKKUŞAĞI KAFE<br />

Zihinsel yetersizliği olan bireylerin, özgüveni<br />

tam, bağımsız ve üretken bireyler olarak<br />

yaşamlarını sürdürmeleri ve toplumla<br />

uyum sağlamalarının amaçlandığı Gökkuşağı<br />

Kafe, sosyal bir proje olarak hayata geçirildi.<br />

2011 yılında hizmete giren Kafe’de<br />

Tepebaşı Belediyesi ve Türkiye İş Kurumu İl<br />

Müdürlüğü ile Anadolu Üniversitesi Eğitim<br />

Fakültesi Zihin Engelliler Bölümü arasında<br />

imzalanan proje protokolü gereği mesleki<br />

eğitim programları veriliyor. Eğitimlerin<br />

amacı zihinsel yetersizliği olan bireylerin<br />

mesleki eğitim alarak; yaşam kalitelerini<br />

arttırmak amaçlanmaktadır.<br />

Engelliler Koordinasyon Merkezine<br />

bağlı olan Gökkuşağı Kafe,17 zihinsel<br />

yetersizliğe sahip birey ile hizmetine<br />

devam ediyor.<br />

büyük takdir topluyor.<br />

Belde Evlerinde bugüne kadar yetişkinlere<br />

41 farklı branşta, çocuklara ise 14 farklı<br />

branşta kurslar verildi. 2009-2018 yılları<br />

arasında 120 bine yakın yetişkin (kadın ve<br />

erkek birlikte) ve 90 bine yakın çocuğumuz<br />

kurslardan faydalandı. 18 yaşına giren<br />

Belde Evleri Eskişehir halkına hizmet etmeye<br />

devam edecek. Belde Evlerinde kadınlarımızın<br />

istihdamına ve ev<br />

ekonomilerine katkı sağlaması amacıyla açılan<br />

ve sertifikalı pek çok farklı kurs bulunuyor.<br />

ENERJİSİNİ GÜNEŞTEN ALAN BELEDİYE<br />

Yüzünü güneşe dönen ve bu alanda ilkleri<br />

gerçekleştiren Tepebaşı Belediyesi, bugün<br />

artık çevreyi kirleten uygulamalardan uzaklaşıp;<br />

çevreci, doğayı, insanı ve tüm canlıları<br />

koruyan uygulamalara geçmenin örneklerini<br />

veriyor. Temiz enerji için güneş enerjisine<br />

önem vermekte, hizmet binasında ve Su<br />

Sporları Merkezinde güneş panelleri aracılığıyla<br />

güneş enerjisinden yararlanılıyor. Tarımdan<br />

hayvancılığa, akıllı telefon şarj<br />

istasyonlarına kadar pek çok örnek uygulamayı<br />

hayata geçirildi. Çünkü Tepebaşı Belediyesi,<br />

kent insanının ve doğanın kıymetini<br />

de biliyor.<br />

SANAT TÜM ŞEHRE YAYILIYOR<br />

Toprağın binlerce yıllık hikâyesini sanatsal,<br />

bilimsel ve sektörel olarak ele alıp, günümüze<br />

ve geleceğe taşıyan Uluslararası Eskişehir<br />

Pişmiş Toprak Sempozyumu bir kent<br />

mirasına hayat veriyor. Ulusal ve uluslararası<br />

pişmiş toprak sanatçılarının yaptığı<br />

170’den fazla heykel kent parklarında<br />

halkla buluşuyor. Bu yıl 9.su düzenlenen<br />

Uluslararası Sanat Çalıştayı ile resim sanatının<br />

önde gelen isimleri bir araya geliyor,<br />

kente yeni bir gelenek daha kazandırıyorlar.<br />

Bu güne kadar 359 büyük boyutlu eser<br />

kent mirası olarak yerini aldı. Bu yıl 8.sini<br />

düzenlediğimiz Uluslararası Eskişehir Şiir<br />

Buluşmaları ile önemli şairler Eskişehir’de<br />

buluşuyor. Dört gün boyunca şiir konuşuluyor,<br />

çeşitli oturumlar düzenleniyor ve şiir<br />

dinletileri kente yeni bir ses katıyor.<br />

BELDE EVLERİ<br />

‘Kadını evden çıkarma’ projesi olarak<br />

da adlandırabilecek Belde Evleri,<br />

dayanışmanın ve paylaşmanın<br />

merkezi durumunda. Tepebaşı bölgesinde<br />

yaşayan vatandaşlara<br />

daha iyi hizmet verebilmek, talep<br />

ve şikâyetlerini yerine getirebilmek<br />

adına mahallerde belirli noktalarda<br />

oluşturulan 28 Belde evi, açtığı<br />

kurslar, gerçekleştirdiği sosyal yardımlar<br />

ve kültürel faaliyetler ile<br />

31


32


33


İsmi : BAL. İnstagram sayfasında<br />

5 bini aşkın takipçisi var<br />

O, ADALAR<br />

SAHİL YOLU’NUN<br />

FENOMENİ<br />

İsmi: Bal.<br />

Şirin mi şirin, sevimli mi sevimli Altın renkli bir dost…<br />

Adalar sahil yolu’nun en tanınmış siması.<br />

Tanımayan, durdurup sevmeyen yok.<br />

Sahibi Ali Kaplaner her gün belirli saatlerde dolaştırmaya çıkartıyor onu.<br />

Sadece dolaştırmak değil tabii yaptığı.<br />

Bal’ı seven 7’den 70’e herkesle fotoğrafını çekiyor.<br />

Çektiği fotoğrafları da Instagram sayfasında açmış olduğu “balgibisevgi”<br />

sayfasından yayınlıyor.<br />

Bugüne kadar yüzlerce, hatta binlerce kişi sevmiş Bal’ı…<br />

Binlerce kişi “balgibisevgi” sayfasında Bal ile fotoğrafını görmüş.<br />

5 bini aşan takipçisi var.<br />

Eskişehir’de ünlü birçok kişiden daha çok takip edene sahip sosyal medya üzerinde…<br />

Ünlü olduğunun ve sevildiğinin gayet farkında…<br />

Bazen sıkılıyor aşırı ilgi ve sevgiden.<br />

Bazen küstüğü ve somurttuğu da olmuyor değil hani…<br />

Ama çoğu zaman kendisine gösterilen ilgiye fazlasıyla cevap veriyor.<br />

Kendine sarılana sarılıyor örneğin.<br />

Kendisini öpüp koklayanı bildiğiniz yalıyor sevgi gösterisinde bulunmak için.<br />

Adalar Sahil yolunun adeta maskotu olmuş.<br />

Eskişehirliler ve çoğunlukla da öğrenciler onunla fotoğraf çektirmek ve sosyal<br />

medya sayfasında yer almak için adeta yarışıyor.<br />

Eğer bir gün Adalar’da denk gelirseniz mutlaka sevin onu…<br />

Ertesi gün takip edeceğiniz internet sayfasında fotoğrafınızı göreceksiniz…<br />

Eskişehir’in en ünlü insan dostu ile bir anınız olsun…<br />

34


Tek soru, tek yanıt...<br />

Eskişehir Kent Konseyi Başkanı<br />

NURAY AKÇASOY<br />

l<br />

Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olursam<br />

“Çalışkan” derdim.<br />

l<br />

Şu an yaptığım işi yapmasaydım “Hukuk okumak”<br />

isterdim.<br />

l<br />

Gündemimi en fazla meşgul eden şey: “Şehrimizde<br />

kurulması planlanan kömürlü termik<br />

santralin çevreye vereceği zararlar.”<br />

l<br />

Kayıtsız kalamadığım tek şey: “Haksızlık”<br />

l<br />

En büyük sevincim: “Ailemin ve aile büyüklerimin<br />

sağlıklı olması.”<br />

l<br />

En büyük pişmanlığım: “Kendime istediğim kadar<br />

zaman ayıramamak.”<br />

l<br />

Hayatımın dönüm noktası: “2004 Yerel Seçimleri”<br />

l<br />

Beni en çok etkileyen yazar: “Yaşar Kemal- Ahmet Ümit-Sabahain Ali”<br />

l<br />

En beğendiğim kitap: “Farklı farklı yazarların kitaplarını okumayı çok seviyorum.<br />

Şu anda Elif Erden’in “Uyandılar Geliyorlar” adlı kitabını okuyorum. (Hayata karşı<br />

direnen kadınların gerçek hikâyeleri)<br />

l<br />

Hoşlandığım müzik türü: “Slow müzikleri severim. Beni en çok etkileyen Rodrigo’nun<br />

“Gitar Konçertosu” muhteşem…”<br />

l<br />

Hatırladığım en iyi film: “Babam ve Oğlum-Çağan Irmak / Schinder’s List-<br />

Steven Spielberg”<br />

l Aldığım en son şey (kendim için) : “Vitamin ☺ ”<br />

l<br />

Bugüne kadar aldığım en güzel hediye: “Tanrı’nın bana armağanı evladım…”<br />

l<br />

Kendimde değiştirmek istediğim: “Sabrımın sonu yok.”<br />

l<br />

En çok beğendiğim özelliğim: “Yaptığım veya yapacağım her işte her detayı düşünürüm.<br />

Detaycıyımdır. Üstün körü işleri sevmem.”<br />

l<br />

Olmasa da olur dediğim: “Öğle yemeği.”<br />

l<br />

Olmazsa olmazım: “Türk kahvesi.”<br />

l<br />

Mutlaka yapmak istediğim: “Anneannemin doğduğu adayı keşfetmek.”<br />

l<br />

Mutlaka görmek istediğim: “Doğu Himalayalarda yer alan Bhutan Krallığı. “Özgür<br />

ve mutlu insanların ülkesi” diyorlar.”<br />

l<br />

En gıcık olduğum şey: “Yalan ve riya.”<br />

l<br />

Eskişehir’de en beğendiğim mekân: “Şehrimizin huzur dolu tematik parkları.”<br />

35


Mart ayı burçlarını<br />

neler bekliyor?<br />

Her ay özeldir. Ve her ay bir öncekinden<br />

farklıdır. Zaman ilerledikçe sürprizlere,<br />

mucizelere de gebedir aslında…<br />

Bizler de bunu dikkate alarak bu ay dünyaya<br />

gelenlere bir doğum günü hediyesi<br />

verelim istedik. Bu ayın burçlarını<br />

neler beklediğini, sürprizlerini ve<br />

hazırlıklı olmaları gereken konuları<br />

araştırdık.<br />

Mart ayı burçları olan ‘Balık ve<br />

Koçu’ kendi aylarında neler bekliyor<br />

dersiniz?<br />

36<br />

Bahar mevsiminin başlangıcını<br />

fısıldayan Mart ayı<br />

kutlu, mutlu ve huzur<br />

dolu olsun. Umarım<br />

sizler de ağaçlarda<br />

yeni tomurcuklanan<br />

çiçekler gibi çevrenize<br />

neşe ve ilham kaynağı<br />

olursunuz.<br />

Bu ay ‘Balık ve Koç’ burcu<br />

olan sevdiklerinizin<br />

doğum günlerini kutlamayı<br />

unutmayın. Baharın<br />

başlangıcı ile<br />

beraber doğan Sevgili<br />

Balık ve Koç burçları, iyi<br />

ki doğdunuz.<br />

Sizlerin Mart ayı yorumlarınıza<br />

geçmeden önce<br />

herkesi ilgilendiren mühim<br />

bir konuya değinip ve uyarılarımı<br />

yapmak istiyorum.<br />

5 Martta iletişim ve haberleşme<br />

gezegeni olan Merkür<br />

Retro hareketine başlayacak.<br />

( geri hareket) 28 Mart'a<br />

kadar devam edecek. Bu tarih<br />

aralığında mümkünse önemli<br />

anlaşmalarınızı, sözleşme,<br />

senet işlerinizi, finansal yatırımlarınızı,<br />

risk taşıyan ameliyatlarınızı,<br />

ilişkinizde<br />

gerçekleştirmek istediğiniz<br />

ciddi adımları (söz, nişan,<br />

düğün), teknolojik alet satın<br />

alma işlemlerinizi eğer aciliyeti<br />

yoksa bir süreliğine ertelemeniz<br />

sizin için çok daha<br />

hayırlı olacaktır. (Doğum haritalarında<br />

Merkür Retro doğanlar<br />

hariç) Zira aksaklıklar<br />

yaşanılması muhtemeldir. Şimdiden<br />

sizleri uyarmak isterim.<br />

Daha stabil kalmaya ve Nisan<br />

ayı için planlarınızı şimdiden<br />

yapmaya başlayabilirsiniz.<br />

Hareket zamanı Nisan olmalı.<br />

Duygusal hareket etmekten<br />

kaçınmamız gereken bir ay<br />

olacak. Gelelim Mart ayının konuklarına<br />

;


BALIK ve YÜKSELEN<br />

BALIK BURÇLARI (19 <strong>Şubat</strong> - 20 Mart)<br />

Sevgili Balık burçları; Her doğum günümüzde Güneş<br />

doğduğumuz an ki konumuna geri döner<br />

ve enerji tazelenir.<br />

Yeniden doğmanın tadını çıkarın.<br />

Mart ayında ki gelişmeler ile başlayalım;<br />

oldukça gündemli bir ay<br />

olacaktır. Merkür retro olduğunu<br />

unutmadan, çok da radikal kararlar<br />

almadan bu süreci biraz<br />

sakin ilerlemeniz gerekebilir.<br />

Hayal gücünüzü, bilinçaltınızda<br />

kalmış ve kendini göstermeyen<br />

potansiyellerinizi keşfetme zamanı.<br />

1 Martta Venüs'ün burç değiştirmesiyle<br />

beraber sizin de sıra dışı yetenekleriniz ortaya<br />

çıkabilir. Beklenmedik kişilerden hoşlanmaya<br />

başlayabilir ve içinizde yaşadığınız bu duyguyu bir<br />

süre tanımlamaya çalışabilirsiniz.<br />

Merkür Retro ise sizin Burcunuzda gerçekleştiği için<br />

aslında her şeyi içinizde yaşamanız ve en azından<br />

bu ay inziva halinde olmanız sizin için daha<br />

iyidir. Kendinizle ilgili değişiklik yapmak<br />

isteyebilirsiniz fakat dediklerimi unutmayın.<br />

6 Martta ise Uranüs artık Boğa Burcu'na<br />

geçiş yapıyor ve sizin ise iletişim,<br />

kısa seyahatler, yakın<br />

akrabalar, kardeşler alanınızı etkilemeye<br />

başlıyor yaklaşık 7 yıl. Leyleği<br />

havada görebilirsiniz. 28<br />

Marttan itibaren her şey bir anda<br />

güzelleşmeye başlayabilir. Venüs<br />

sizin burcunuza geçiyor ve Merkür ileri<br />

hareket etmeye başlıyor. Mart ayı kendinize<br />

bir dilek defteri edinin, bol bol meditasyon,<br />

yoga, spor ve yazı yazarak, çizerek oyalayın kendinizi.<br />

Duyguları nadasa bırakma zamanıdır. Kendinizi,<br />

yeteneklerinizi keşfetmek için ise harika bir zaman.<br />

KOÇ ve YÜKSELEN<br />

KOÇ BURÇLARI ( 21 Mart - 20 Nisan )<br />

Sevgili Koç burçları;<br />

Her doğum günümüzde güneş doğduğumuz an ki<br />

konumuna geri döner ve enerji tazelenir. Yeniden<br />

doğmanın tadını çıkarın.<br />

Mart ayında ki gelişmeler ile başlayalım;<br />

oldukça gündemli bir ay olacaktır. Merkür<br />

retro olduğunu unutmadan, çok da radikal<br />

kararlar almadan bu süreci biraz<br />

sakin ilerlemeniz gerekebilir.<br />

Uzun zamandır Uranüs'ün o çılgın değişkenliğini,<br />

baş kaldırmalarını, ani hareketlerini<br />

ve kararlarını o kadar çok<br />

yaşadınız ki çoğunuzun düzenli ilişkisi<br />

olamadığından yakındığını, göçebe hayattan<br />

sıkıldığını, düzene kafa tutmaktan herkesle<br />

takıştığını duyar gibiyim.<br />

6 Marttan sonra çılgın bir partiden ayrılıyor gibi hissedeceksiniz.<br />

Hatta bir süre kulağınızda o dev hoparlörlerin bas<br />

sesleri kalacak. Zaman geçtikçe istikrarın, sakinliğin ve kalıcı<br />

düzenin içinde bulacaksınız kendinizi.<br />

Bu düzeni özleyenler için iyi haberimdi. Merkür Retro ise size<br />

olmayacak rüyalar gördürtebilir, gerçekliği olmayan şeyleri kafanızda<br />

kurdurtabilir. Yanlış sezgilerin peşine kapılıp gitmeyin.<br />

Yanılma payınız yüksek. Sizin de içsel benliğinizi<br />

keşfetme zamanınız aynı balık burçları gibi.<br />

Kendinize gerçekten neyi, kimi istediğinizi<br />

sorup beklemeniz ve evrensel akışa kendinizi<br />

bırakmanız yerinde olacaktır.<br />

1 Martta, Venüs gezegeni arkadaşlar, sosyal<br />

çevre ve idealler alanınıza yerleşiyor. Yeni<br />

bir çevre edinebilir, hayallerinizi ve ideallerinizi<br />

yeniden güncelleyebilirsiniz.<br />

Adım atmayı Nisan ayına bırak ve şimdi yalnızca<br />

keyfet, düşün ve akışta kal.<br />

Ay sonuna doğru Retro bitiyor ve Venüs; para<br />

evine yerleşen Uranüs ile güzel bir kontakt kuruyor.<br />

Dahiyane bir fikir sana para kazandırabilir.<br />

Öyle bir fikir sunarsın ki projen sana ek gelir sağlayabilir.<br />

Hayalinde ki o arabayı ya da evi alabilirsin.<br />

Merkür; doğum haritanızda zaten Retro konumda ise sizin<br />

için olumlu bir zaman dilimidir. Kişisel olarak sizi nasıl etkileyeceğini<br />

öğrenmek için ; pamukhanimm@gmail.com adresine<br />

mail atınız.<br />

37


İşte Türk<br />

Hentbolunun<br />

yeni rengi<br />

BETON<br />

ADAMLAR…<br />

BETON ADAMLARDA<br />

HEDEFLER BİTMEZ<br />

Sezona iddialı bir kadro kurarak giren ve ligin ilk yarısında rakiplerini ezen Beton<br />

Adamlarda başarının sırrı aile ortamı… Kaya kardeşler ve yönetim kurulu üyeleri zorlu<br />

şartlara rağmen fedakarlık yapmaya devam ederek kulübü en iyi yerlere taşımak<br />

adına mücadele ediyorlar. Ligi ikinci sırada tamamlamayı kendine hedef koyan kulüp Eskişehir’e<br />

bu sezon bir kupa getirmek adına yoğun mesai harcıyor<br />

Selkaspor yönetimi büyük fedakarlıklar yapıyor.<br />

38<br />

EN DİKKAT ÇEKEN<br />

KULÜP OLDULAR<br />

Selkaspor bu yıl Erkekler Hentbol Süper<br />

Ligi’nde dikkatleri üzerine çeken en<br />

önemli kulüplerin başında geliyor. Uzun<br />

yıllar sonra Beşiktaş’a rakip olabilecek<br />

tek takım görüntüsünde ki Beton Adamlar<br />

evinde oynadığı maçta Siyah-Beyazlılara<br />

kaybedince şampiyonluk umutlarını<br />

azaltmıştı. Bu sezonu hiç olmazsa<br />

ikinci sırada tamamlamak isteyen Selka,<br />

Türkiye kupasını ise gözüne kestirdi.<br />

YENİ SEZON PLANLAMASI<br />

DAHİ YAPILIYOR<br />

Devre arasında her ne kadar 3 önemli<br />

isimle yollar<br />

ayrılsa da hedefte<br />

sapma<br />

yok. Başkan<br />

Mert Kaya ile<br />

yardımcıları<br />

Yenal ve Selkan<br />

Kaya<br />

kardeşler ile<br />

yönetim kurulu<br />

üyeleri<br />

tam bir aile<br />

ortamında<br />

kulübü<br />

ayakta tutmaya<br />

çalışıyorlar.<br />

Son dönemde Ülke genelinde yaşanan<br />

krize rağmen oyuncularını bir arada<br />

tutan kulüp şimdiden gelecek sezonun<br />

planlarını yapmaya dahi başladı.<br />

KENETLENEREK BAŞARIYA<br />

ULAŞABİLİRİZ<br />

Başkan Mert Kaya “Bizler bu yola baş<br />

koyduk. Sonuna kadar da gideceğiz.<br />

Devre arasında 3 oyuncu ile yolların ayrılmasının<br />

nedeni sadece maddi konularda<br />

değildi. Biz önümüzde ki sezon da<br />

bize katkı sunacak isimleri de arıyoruz.<br />

Bu anlamda genç oyuncularımızın da<br />

performansını görüp, yeni sezonda takımımızı<br />

ona göre takviye edeceğiz. Bu<br />

sezon ki hedefimiz Türkiye kupasını Eskişehir’e<br />

getirmek. Ligi de ikinci sırada<br />

tamamlamak için çalışıyoruz. Bu süreçte<br />

oyuncularımızın da mutluluğu çok değerli.<br />

Çünkü biz bir aileyiz. Böyle devam<br />

ederek kenetlenerek başarıya ulaşabiliriz”<br />

dedi.


“TÜRKİYE KUPASINI BU ŞEHRE<br />

GETİRMEYİ HAYAL EDİYORUZ”<br />

Ligin ikinci devresi ile ilgili<br />

düşünceleriniz neler?<br />

Sezon öncesinde lige başladığımız<br />

kadro ile mevcut<br />

kadromuz arasında<br />

farklılıklar var. Yeni bir<br />

kadro yapılanmasına gitmeyi<br />

tercih ettik. Ligin<br />

ikinci yarısı itibariyle<br />

daha genç ve dinamik bir<br />

kadro ile mücadele edeceğiz.<br />

Türkiye liginin güçlü<br />

takımlarından birisiyiz.<br />

Sezonun ikinci devresi elbette<br />

daha sert ve mücadele<br />

seviyesi daha yüksek<br />

geçecektir. Rakiplerimiz<br />

bizim maçımıza daha<br />

hırslı hazırlanacaktır. Ayrılan<br />

oyuncular nedeniyle<br />

Selkaspor irtifa kaybetti<br />

şeklinde kamuoyunda bir<br />

algı oluşmuş durumda.<br />

Bunu kırmamız gerekiyor.<br />

Eskişehir halkının ve seyircimizin<br />

çok büyük desteğine<br />

ihtiyacımız var.<br />

Kadroda yeni bir yapılanmaya<br />

gittik dediniz. Biraz<br />

açar mısınız?<br />

Toplamda 3 oyuncu ile vedalaştık<br />

ve 1 transfer gerçekleştirdik.<br />

Mevcut<br />

kadromuza da 5 genç<br />

oyuncuyu kattık. Altyapımızdan<br />

yetişen Türk hentboluna<br />

çok katkılarda<br />

bulunabilecek isimler. Sadece<br />

bu sezon üzerine<br />

değil, önümüzde ki yılında<br />

planlarını yapıyoruz. Bu<br />

anlamda alt yapımız çok<br />

değerli… Üretmek, yetiştirmek<br />

zorundayız<br />

Teknik heyet sadece bu sezonu kurtarmıyor, geleceği inşa ediyor.<br />

Baş antrenör<br />

Serdar Seymen<br />

önemli açıklamalarda<br />

bulundu.<br />

Selkaspor baş antrenörü<br />

Serdar Seymen<br />

ile şuana kadar geldikleri<br />

süreci, sezon sonunda<br />

ki hedefleri ve<br />

hatta Selkaspor’un geleceğini<br />

konuştuk. Çok önemli<br />

ve değerli açıklamalarda<br />

bulunan hentbol antrenörü<br />

şuan için en büyük<br />

hayallerinin Türkiye Kupası’nı<br />

Eskişehir’e getirmek<br />

olduğunu ifade etti. Seymen<br />

“Biz ciddi hedeflerimizin<br />

arkasındayız. Geçen<br />

sezon yapılanların üzerine<br />

koyarak devam ederek yolumuza<br />

devam etmemiz<br />

gerekiyor. Hedeflerimizi<br />

de sonuna kadar kovalayacağız”<br />

dedi.<br />

Selkaspor'un bu sezon ki hedefleri neler?<br />

Ligde bizi önemli maçlar bekliyor. İzmir Büyükşehir ve Maliye<br />

Piyango ile karşılaştıktan sonra çok önemli bir kupa maçına<br />

çıkacağız. Göztepe ile eşleştik. Kupayı bu sezon kaldırmak istiyoruz.<br />

Bu sebeple ilk maçını iç sahada oynayacağımız bu eşlemeden<br />

tur atlayarak yolumuza devam etmek istiyoruz.<br />

Beykoz - Batman eşleşmesinin galibini de yarı finalde eleyerek<br />

finale ismimizi yazdırmayı amaçlıyoruz. Yüksek ihtimal<br />

ile finalde Beşiktaş yer alacak. Beşiktaş'ı da yenerek Eskişehir'e<br />

Türkiye Kupasını getirmeyi<br />

çok istiyoruz. Ligi ikinci sırada bitirmek<br />

gibi bir hedefimiz de var.<br />

Selkaspor neden kadroda yeni bir<br />

yapılanma ihtiyacı duydu?<br />

Ekonomik krizden kulüp olarak<br />

bizde etkilendik. Sponsorlar anlamında<br />

sıkıntı oluştu. Yabancı<br />

oyunculara ciddi oranda yüksek<br />

meblağlar ödüyorduk. Bu sebeplerden<br />

kulübümüz tasarruf etmeyi<br />

tercih etti. Biz yine de ciddi<br />

hedeflerimizin arkasındayız.<br />

Geçen sezon yapılanların üzerine<br />

koyarak devam ederek yolumuza<br />

devam etmemiz gerekiyor. Hedeflerimizi<br />

de sonuna kadar kovalayacağız.<br />

Son olarak Selkaspor'u destekleyenlere<br />

neler söylemek istersiniz?<br />

Lig ve kupa maçları çok çekişmeli<br />

ve heyecanlı geçecek. Selkaspor<br />

ve tüm hentbol severleri tribünlere<br />

davet ediyoruz. Beşiktaş maçında<br />

taraftarlarımızın muazzam<br />

desteğini gördük. Türkiye Hentbolunda<br />

tribün anlamında örnek<br />

bir gün yaşanmıştı. Ben uzun yıllardır<br />

Beşiktaş'ı hiç bir takımın o<br />

kadar sıkıştırdığını düşünmüyorum.<br />

Tribünlerden gelen pozitif<br />

enerji bize inanılmaz katkıda bulunuyor.<br />

Bu spor seyirci ile çok<br />

daha güzel.<br />

39


OAlper Potuk’u<br />

örnek aldı. 2012<br />

yılında A takımda<br />

çalışmalara<br />

başladı. Ama<br />

istediği<br />

şansı bulamadı.<br />

2016<br />

yılında Afyonspor’a<br />

kiralık<br />

gitmesi<br />

O’nun için dönüm<br />

noktası oldu. Sonra ki<br />

yıllarda Nazilli Belediyespor<br />

ve Niğde Anadolu FK<br />

gibi kulüplerde kiralık oynadı.<br />

Bir ara futbolu bırakmayı<br />

dahi düşündü.<br />

Motivasyon anlamında problemler<br />

yaşasa da Eskişehirspor’da<br />

bu sezon yepyeni bir<br />

sayfa açtı.<br />

“<br />

Eskişehirspor benim çocukluğum,<br />

gençliğim, geleceğim,<br />

hayallerim”<br />

diyen Mehmet Feyzi Yıldı-<br />

“Her şey Eskişehirspor<br />

Ben yeri gelir oynarım,<br />

gelir yedek kalırım.<br />

Önemli olan Eskişe-<br />

rım<br />

için.<br />

yeri<br />

hirspor'un<br />

kazanması...<br />

Eskişehirspor<br />

asla hedefsiz<br />

kalmaz. İşler<br />

umduğumuz gibi giderse<br />

Play-Off ve Süper Lig<br />

neden olmasın. Her maçı<br />

tek tek düşünmemiz gerekiyor.<br />

İnşallah istediğimiz sonuçları<br />

alırız ve çok daha<br />

güzel hedeflerin mücadelesini<br />

veririz” ifadelerini kullandı.<br />

<strong>Dergi</strong>niz <strong>İstikbal</strong>’in bu ayki konuğu Eskişehirspor’un<br />

büyük çıkış yakalayan ismi Mehmet Feyzi<br />

Yıldırım… 2006 yılında Çiftelerspor’dan Eskişehirspor’a<br />

transfer olan Mehmet Feyzi’nin hikayesi tüm<br />

gençlerin örnek alacağı cinsten…<br />

O yıprandı, yoruldu ve bazen umudunu dahi kaybedecek<br />

gibi oldu… Ama hayallerinin peşinden koşmayı<br />

bırakmadı. Ve bu sezon çok çalışmasının<br />

karşılığını almaya başladı. Şimdi adı Bundesliga<br />

kulüpleriyle anılır hale geldi. İşte Eskişehirli<br />

Feyzi’nin hikayesi..<br />

40<br />

-Mehmet Feyzi Yıldırım kimdir? Eskişehirspor'daki<br />

geçmişin nedir?<br />

“2006 yılında Çiftelerspor'dan Eskişehirspor'a<br />

transfer oldum. Önümde Alper<br />

Potuk gibi bir örnek vardı. Oda benden<br />

3-4 yıl önce Çiftelerspor'dan Eskişehirspor'a<br />

transfer olmuştu. Benim geldiğim<br />

sezon Eskişehirspor Süper Lig'e<br />

çıktı. Ben o zaman 10 yaşındaydım.<br />

2016 yılına kadar akademi takımlarında<br />

forma giydim. Altyapıda görev


alan tüm antrenörler ile çalıştım. 2012 yılında<br />

A takımla idmanlara çıkmaya başlamıştım.<br />

Ersun Yanal hocamız beni ilk kez<br />

A Takım idmanlarına çağıran hocaydı.<br />

Ancak ben Ertuğrul Sağlam döneminde<br />

düzenli idmanlarda yer almaya başladım.<br />

2014 yılında Eskişehirspor ile profesyonel<br />

sözleşme imzaladım. 2014-2015 sezonunda<br />

kupada Balçova Yaşamspor ile<br />

bir kupa maçımız vardı. Hocamız Michael<br />

Skibbe'ydi. Beni son 5-6 dakika<br />

kala sahaya sürmüştü ve<br />

ben hayatımda ilk kez hem<br />

de taraftarımızın önünde<br />

Eskişehirspor forması<br />

giymiş oldum. 2016 yılında<br />

Afyonspor'a kiralık<br />

olarak gittim ve bir şampiyonluk<br />

yaşadım. Sonra ki yıllarda Nazilli<br />

Belediyespor ve Niğde Anadolu FK<br />

gibi kulüplerde kiralık oynadım ve sonra<br />

tekrar geri döndüm. Afyon'a kiralık gittiğim<br />

zaman mutlu bir şekilde gitmiştim.<br />

Çünkü kendimi geliştirip geri dönecektim.<br />

Ancak diğer kiralık olayları beni üzen<br />

olaylardı. Futbolu bırakmayı dahi düşünmüştüm.<br />

Motivasyon anlamında problemler<br />

yaşamıştım”.<br />

-Eskişehirspor senin için ne ifade<br />

ediyor desek?<br />

“Eskişehirspor benim çocukluğum, geleceğim,<br />

hayallerim, gençliğim. Biz tribünlerde<br />

büyüdük desem yalan olmaz.<br />

Çocukluğumuzda gittiğimiz maçın haddi<br />

hesabı yok. Maç kaçırmıyorduk diyebilirim.<br />

Eski statta açık tribünde o kadar çok maç<br />

izledik ki anlatamam. Say say bitmez. Bu<br />

anlattıklarımı İbrahim Halil Önerle ikimiz<br />

hep beraber yaşadık. Hayaller kuruyorduk.<br />

İbrahim'e ben hep orta açsam sen de<br />

gol atsan diyorum ben. Sonra rabbim kısmet<br />

etti ve hayalleriz gerçek oldu. Takım<br />

kaptanı bile oldum. Bu benim için paha biçilemez<br />

bir onurdu.”<br />

-Milli Takımda asist şov yapan<br />

bir Mehmet Feyzi vardı.<br />

Riva'da neler ile karşılaştın?<br />

“Milli takım seçmeleri<br />

için Riva'ya davet edildik.<br />

Orada bir de maç yaptık.<br />

Hayatımda oynadığım en iyi<br />

maçlardan birisiydi. Oranın çok farklı<br />

bir havası var. Çok güzel bir gün geçirdim.<br />

İbrahim Halil Öner ile aynı takımdaydık.<br />

Cemali'de bana direkt rakip olmuştu. Çok<br />

iyi performans sergiledim. 3 golün asistini<br />

yaptım. Bir asistimi de İbrahim direğe<br />

nişanladı. Benim için unutulmaz bir<br />

gündü. İnşallah milli takım kariyerimin devamı<br />

gelir.”<br />

-Fuat Çapa için neyler<br />

söyleyeceksin?<br />

“Fuat Hoca öncelikle inanılmaz iyi bir<br />

insan. Çok tecrübeli ve kaliteli bir antrenör.<br />

Bir öğretmen gibi... Fuat hocamız için<br />

ne söylesek az kalır. Üzerimde çok emeği<br />

var. Benim gelişimimde inanılmaz etkin<br />

rol oynadı diyebilirim”<br />

41


-Transfer yasağı açıldı<br />

ve artık forma aslanın<br />

ağzında. Senin bu konudaki<br />

düşüncelerin<br />

neler?<br />

“Sezon öncesinde üzerimizde<br />

büyük bir yük vardı.<br />

Transfer yasağı açılana<br />

kadar da elimizden geleni<br />

göstermeye çalıştık. Artık<br />

bunları çok konuşmanın bir<br />

faydası yok. Ben forma için<br />

çalışmaya devam edeceğim.<br />

Fuat Hocamızın forma<br />

adaletine sonuna kadar<br />

güveniyorum. Ağabeylerimiz<br />

de çok kaliteli oyuncular.<br />

Her şey Eskişehirspor<br />

için. Ben yeri gelir oynarım,<br />

yeri gelir yedek kalırım.<br />

Önemli olan Eskişehirspor'un<br />

kazanması... Eskişehirspor<br />

asla hedefsiz<br />

kalmaz. İşler umduğumuz<br />

gibi giderse Play-Off ve<br />

Süper Lig neden olmasın.<br />

Her maçı tek tek düşünmemiz<br />

gerekiyor. İnşallah istediğimiz<br />

sonuçları alırız<br />

ve çok daha güzel hedeflerin<br />

mücadelesini veririz”.<br />

-Sağ açık, sol açık derken<br />

seni sağ bekte görmeye<br />

başladık. Mehmet<br />

Feyzi kendini en çok<br />

hangi mevkide faydalı<br />

olduğunu düşünüyor?<br />

“Akademi takımlarından<br />

bugüne stoper ve kalecilik<br />

dışındaki bütün mevkilerde<br />

görev aldım. Hocalarım<br />

bana güvenerek her mevkide<br />

görev verdiler. Ben<br />

şuan kendimi sağ bekte<br />

çok verimli hissediyorum.<br />

Takıma en çok sağ bek pozisyonunda<br />

görev alarak<br />

katkı sağlayacağımı düşü-<br />

42<br />

nüyorum.”<br />

-Sezon ortasında<br />

transfer teklifleri aldığına<br />

dair basında<br />

haberler çıktı. Bu<br />

teklifler hakkındaki<br />

düşüncen nedir?<br />

“Devre arasında arayıp<br />

transfer etmek isteyenlerin<br />

olduğu bir gerçek…<br />

Yurt dışı kulüpleri için<br />

arayan menajerler dahi<br />

oldu. Süper Lig'den<br />

bana talip olan bir kaç<br />

takım vardı. Ancak<br />

devre arasında Eskişehirspor'u<br />

bırakıp gitmeyi<br />

asla düşünmedim.<br />

Ben her zaman söylediğimi<br />

tekrar söylemek<br />

istiyorum. Ben Eskişehirsporluyum.<br />

Benim<br />

önceliğim her zaman<br />

Eskişehirspor'da kalmak.<br />

2020 yılına kadar<br />

gönül verdiğim takımla<br />

sözleşmem var. Sezon<br />

sonunda kulübüme<br />

para kazandıracaksam,<br />

kariyerime de çok katkı<br />

sağlayacak bir transfer<br />

teklifi alırsam o zaman<br />

oturulur konuşulur.”<br />

-Gol sevinçlerinde<br />

çok konuşuluyor?<br />

Bunun bir sebebi var<br />

mı?<br />

“Eskişehirspor forması<br />

ile gol atmak benim en<br />

büyük hayalimdi. Çocukken<br />

gol atan futbolcularımızın<br />

gol<br />

sevinçlerini hep gözlemliyordum.<br />

Gol attıktan<br />

sonra tribünlere koşarak<br />

gol sevinci yaşamak<br />

inanılmaz bir<br />

duygu. O anları yaşarken<br />

sanki dünyaya<br />

bunun için gelmişim<br />

diye düşünüyorum.”<br />

-Taraftarlar konusunda<br />

düşüncelerin<br />

neler?<br />

“Eskişehirspor taraftarları<br />

gerçek manada inanılmaz.<br />

Eşi ve benzeri<br />

yok ki rakibi olsun. Sahada<br />

onların arkada olduğunu<br />

bilmek bizlere<br />

müthiş enerji veriyor.<br />

Bizim taraftarımızın bir<br />

farkı da sadece iyi gün<br />

taraftarı değiller. Onlar<br />

sadece Eskişehirspor


için savaşıyorlar. Ne kadar zor günler geçirilirse<br />

geçirilsin onlar daha çok kenetleniyorlar.<br />

Eskişehirspor taraftarlarının çok<br />

büyük hayranıyım.”<br />

-Kariyer hedeflerin neler?<br />

“Kariyer hedeflerimin ilk sırasında<br />

Eskişehirspor ile kupa kaldırmak.<br />

Bu forma ile Süper<br />

Lig'e çıkmayı çok istiyorum.<br />

Milli Takımada tekrar seçilmek<br />

istiyorum.”<br />

-İdol olarak gördüğün futbolcular var<br />

mı?<br />

“İdolüm diyebileceğim bir oyuncu yok<br />

ancak Gökhan Gönül ve Dani Alves isimlerini<br />

çok beğeniyorum diyebilirim. Ben<br />

daha çok oyuncuları dikkatli izleyerek<br />

yeni teknikler öğrenmenin peşindeyim.<br />

Büyük bir Ribery hayranı olduğumu da<br />

söylemeden geçemeyeceğim.”<br />

-Bu sezon rakip takımlarda oynayan<br />

oyuncular arasında seni en çok hangi<br />

oyuncu zorladı?<br />

“Ligimizde çok kaliteli oyuncular var.<br />

Bazen beni inanılmaz zorluyorlar. Ancak<br />

beni en çok Balıkesirspor forması giyen<br />

Sedat Şahintürk zorladı”.<br />

-Takımda ağabeylerimiz dediğiniz<br />

oyuncular var. Bu oyuncular hakkındaki<br />

düşüncelerin<br />

neler?<br />

“Sezon başında lisansları<br />

çıkartılamayan<br />

ağabeylerimiz<br />

gerçekten çok büyük<br />

bir fedakarlık gösterdiler.<br />

Hiç bir<br />

zaman bu kulübü bırakmayı<br />

düşünmediler.<br />

Hep sahip<br />

çıktılar. Biz genç<br />

oyuncuları hep<br />

motive etmeye<br />

çalıştılar. Allah<br />

onlardan razı<br />

olsun.”<br />

-Cemali'nin<br />

Başakşehir'e<br />

transfer olması<br />

hakkındaki<br />

düşüncelerin<br />

neler?<br />

Cemali gibi<br />

başka transfer<br />

yapabilecek<br />

oyuncular var mı?<br />

“Cemali'yi tebrik ederim. Allah yardımcısı<br />

olsun. Eskişehirspor transfer yasağını kaldıracaksa<br />

bizi satın dediğimiz doğrudur.<br />

Cemali de üzerine düşeni yaptı. 1,5 yıl<br />

daha bizimle birlikte olacak. Eskişehirspor'da<br />

Cemali'nin<br />

dışında da çok<br />

yetenekli<br />

oyuncular<br />

var. Hemen<br />

hemen hepsi<br />

transfer teklifi<br />

alıyor. Genç<br />

oyuncuların<br />

kaptanı<br />

olarak<br />

söyleyebilirim<br />

ki, hiç<br />

birimiz Eskişehirspor'a<br />

fayda<br />

sağlamadan bırakıp<br />

gitmek gibi bir<br />

düşüncemiz yok.<br />

Çünkü biz bu kulübe<br />

çok şey borçluyuz.<br />

Borcumuzu<br />

ödemeden de, hayallerimize<br />

kavuşmadan<br />

da ayrılmak<br />

gibi bir düşüncemiz<br />

yok.”<br />

dedi.<br />

43


Sissoko<br />

takıma büyük<br />

güç kattı.<br />

Eskişehirspor’da son 2,5 yıldır büyük sorun olan transfer yasağı kalkarken bir<br />

anda umutlar da yeşerdi. Şimdi geleceğe daha güvenli bakılıyor. Hedef olarak<br />

Play-Off gösterilse de geçiş sürecinde gelecek sezonunun planlamaları yapılıyor.<br />

SIKINTILI SÜREÇ<br />

ŞİMDİLİK BİTTİ<br />

Anadolu efsanesi Es-Es son yıllarda hep sıkıntılı<br />

süreç yaşadı.<br />

Geçmiş dönemlerdeki yönetim hataları ile teknik<br />

adam, oyuncu ve menajerlere imzalar attırılırken,<br />

Eskişehirspor’un paraları adeta çarçur edildi.<br />

Hiçbir futbolcu ile helalleşilmedi ve her giden kulübü<br />

icraya verdi.<br />

FİFA ve TFF’de biriken borçlar ve gelen<br />

transfer yasağı ile Es-Es çıkmaz<br />

soka- ğın içine girdi.<br />

2,5 yıldır yaşananlar filmlere<br />

konu ola- cak cinstendi.<br />

Her<br />

hafta ayrı bir<br />

sıkıntı… Her<br />

hafta ayrı bir<br />

keder ve acı vardı. Fakat kulübü<br />

yaşatmak adına mücadele<br />

sonuna kadar verildi.<br />

TERTEMİZ BİR SAYFA<br />

29 Ocak akşamı gelen sevindirici<br />

haberler ile bir anda<br />

44<br />

Erdal<br />

defansa<br />

yerleşti<br />

Emre<br />

Güral<br />

döndü.<br />

umutlar yeşerdi.<br />

İşte o günden sonra yepyeni ve tertemiz<br />

bir sayfa açıldı Eskişehir’de…<br />

Şimdi birlik beraberlik olma zamanı.<br />

İlk hedef ligde kalmak...<br />

Ondan sonrası ise alınacak sonuçlara göre<br />

belli olacak.<br />

Ancak fazla da hayallere kapılmamak gerek.<br />

Ayaklara yere sağlam basmakta her zaman<br />

fayda var.<br />

İşte bu nedenle kendi gerçeklerimiz üzerinden<br />

yürümeye devam edeceğiz.<br />

Ve sonuna kadar isteyeceğiz.<br />

ARTIK HER MAÇ FİNAL<br />

Ligde artık her maç final…<br />

Fikstür avantajı bizde olmayacak. Şöyle ki<br />

ilk 6 hedefinde olan tüm takımlarla maçlarımız<br />

deplasmanda…<br />

Fakat bunca zorluğu ve çileyi aşmış bir<br />

kulüp için hangi deplasman korkutucu olabilir<br />

ki?<br />

Biz her hafta üzerine koyan bir takım olgusunu<br />

yakalayabilirsek, bireysel kalite anlamında<br />

rakiplerimize zaten üstünlüğümüzü


Zor günlerde takımı terk etmeyen taraftarın<br />

da yasağın kalkması ile yüzü güldü.<br />

hissettiririz. Ama önce birlikte oynamayı<br />

öğreneceğiz.<br />

Söz konusu Eskişehirspor ise hedefle<br />

bitmez. Bu sene olmazsa gelecek<br />

sezon için planlamalar<br />

yapılacak.<br />

Bundan sonra ki süreçte kaderi artık<br />

teknik direktör Fuat Çapa’nın mahareti<br />

belirleyecek. Çünkü yeni oyuncularla birlikte<br />

sezon sonuna kadar ve gelecek yıl ile<br />

ilgili yol haritasını kendisi belirleyecek…<br />

Fuat<br />

Çapa<br />

da artık<br />

çok<br />

mutlu.<br />

TARAFTAR SABIRLI OLACAK<br />

Onlar iki sezondur her çileye göğüs gerdiler.<br />

Seyircisiz olan maça 26 bin<br />

bilet kestirdiler. Antalya’da Süper<br />

Lig’in kapısından dönerken de,<br />

kulüp çıkılmaz yola girerken de,<br />

yolundan dönmeyen yolcuyu oynadılar.<br />

Ve sonuna kadar dik durarak böylesine<br />

bir süreçte nasıl taraftar olunur,<br />

tüm Ülkeye ispatladılar.<br />

Bundan sonra bize gerekli olan sağduyu<br />

ve sabır...<br />

Çünkü taraftarla beraber daha<br />

aşılacak çok engeller ve sıkıntılar<br />

olacak.<br />

Yenilerinde takıma katılması ile birlikte<br />

takımda forma savaşı başladı.<br />

45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!