TOURMAG SAYI 18
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Destinasyon<br />
Kuzey Kutbu'na<br />
açılan kapının anahtarı;<br />
SVALGARD<br />
Bazen bir fotoğraf karesi, film veya kişi çeker sizi<br />
oraya. Gitmek istersin; önce hayalini kurarsın, sonra<br />
nasılını düşünürsün. Aklına geldiğinde seni heyecanlandıran<br />
o yere plan yapmaya koyulursun. “Nasıl bu<br />
kadar farklı olabilir?” diye merak eder ve kendine<br />
“Gerçekten oraya gidebilecek miyim?” diye sormaya<br />
başlarsın.<br />
MELİH DAŞGIN<br />
www.izinthengit.com<br />
i @izinthengit<br />
Svalbard... Ötesi Kuzey Kutbu, ötesinde yaşam yok.<br />
Kışın doğmayan, yazın batmayan güneşin oyun oynadığı,<br />
kuzey ışıklarının tepesinde dans ettiği, “soğuk”<br />
kavramının yetmediği, kutup ayılarının anavatanı...<br />
Böyle başladık biz de Svalbard’a plan yapmaya.<br />
Daha en başından öncesinde gittiğimiz yerlerden<br />
hiçbirine benzemeyeceğinden emindik. Hatta o<br />
kadar emindik ki, Svalbard’a gidiyoruz dediğimizde<br />
hiç bu kadar fazla “Neden gidiyorsunuz?” sorusu<br />
yöneltilmemişti. İşte bu soru yüzünden gittik biz de.<br />
Heyecanlıydık... Öncesinde Kuzey Kutup Dairesi<br />
üzerinde bulunmuştuk ama bu kadar kuzeye ilk defa<br />
çıkacaktık. Üstelik cesur bir kararla kara kış ortası,<br />
Ocak ayını seçerek resmen Survivor finaline adımızı<br />
yazdırmıştık. Tromso’dan bindiğimiz uçak, bir buçuk<br />
saat sürecek yolculuk için kuzeye doğru uçmaya<br />
çoktan başlamıştı. Güneş kuzeye gittikçe bizden<br />
uzaklaştı ve bir süre sonra “Sizi güneyde bekliyorum”<br />
diyerek arkamızdan el sallayarak vedalaştı.<br />
Gittikçe kararan havaya rağmen, göğe fırlayan sivri<br />
dağların üzerini örten bembeyaz karların olduğu bir<br />
yere doğru inişe geçtik. Svalbard’a geldiğimizi, jilet<br />
gibi kesip içimizden geçen o kuzeyli rüzgâr yüzümüze<br />
vurarak “Hoşgeldiniz” dediğinde anladık. Öğlen olmasına<br />
karşın hava sanki gece yarısı gibi karanlıktı. Zaman<br />
karışıklığı yaşamaya daha otele giderken başladık.<br />
Havalimanından şehre mesafe 10 dakika. Kardan<br />
yansıyan ay ışığı sayesinde görülebilen, ürkütücü<br />
güzelliğe sahip bembeyaz dağlar, yol boyunca bize<br />
eşlik ediyor. 1906 yılında buraya gelerek yaşamın<br />
başlamasına sebep olan madenbilimci John Munro<br />
Longyearbyen'in adını verdiği Longyearbyen şehrine<br />
girer girmez, evlerin önünde park eden kar motorları,<br />
karanlıkta görülebilmek için fosforlu yelek giyen<br />
insanlar ve temelsiz evler dikkatimizi çekiyor.<br />
Eski bir madenci geleneği diyerek otele girdiğimizde<br />
ayakkabılarımızı çıkarmamız isteniyor. Çoraplarımızla<br />
kalakalıyoruz ama çok hoşumuza gittiği kesin.<br />
Gelenek eski olsa da madencilik hâlâ çok revaçta.<br />
Svalbard’da yaşamın kuruluş amacı zaten bu. En çok<br />
çıkarılan maden ise kömür, fakat o bildiğimiz sobada<br />
yaktığımız değil, daha değerlisi olan antrasit.<br />
Yıllar önce binlerce olan madenci sayısı, günümüzde<br />
neredeyse 100’ün altına düşmüş. Madenciler yerlerini<br />
teknolojiye bırakıp çekip gitmiş ama o dönemde<br />
kullanılan tüm tesisler ve vagonların taşındığı yollar<br />
her yerde duruyor. Yapılan binaların yıkımının yasak<br />
olmasından dolayı her şey ilk günkü gibi karşımızda.<br />
Hâlâ bekliyoruz ama henüz doğmadı. Varlığına<br />
yıllardır alıştığımız güneşin yokluğunu beynimiz bir<br />
türlü kabullenmiyor. Her an doğacakmış inancındayız<br />
ama nafile. İşte, “Neden Svalbard?” sorusunun ilk<br />
cevabı bu.<br />
72 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June