30.09.2020 Views

Pharma Turkey October 2020

Pharma Turkey October 2020

Pharma Turkey October 2020

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

September - October 2020

www.turkishhealthcare.org

YAYINDA!

ÜCRETSİZ KAYDINIZI HEMEN OLUŞTURUN

FIND YOUR TURKISH SUPPLIERS and

DISCOVER MORE ABOUT OUR ORGANIZATIONS




Publisher

H. Ferruh IŞIK

on behalf of

İSTMAG Magazin Gazetecilik

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.

Managing Editor

(Responsible)

Mehmet SÖZTUTAN

mehmet.soztutan@img.com.tr

Editors

Duygu SAZAN

duygu.sazan@img.com.tr

Recep ARSLANTAŞ

recep.arslantas@img.com.tr

Graphic & Design

Tayfun AYDIN

tayfun.aydin@img.com.tr

Advertising Coordinator

Recep ARSLANTAŞ

recep.arslantas@img.com.tr

Foreign Relations Manager

Ayça SARİOĞLU

ayca.sarioglu@img.com.tr

Digital Assets Manager

Emre YENER

emre.yener@img.com.tr

Web Developer

Amine Nur Yılmaz

amine.yilmaz@img.com.tr

Accounting Manager

Cuma KARAMAN

cuma.karaman@img.com.tr

Finance Manager

Yusuf Demirkazık

yusuf.demirkazik@img.com.tr

Subscription

İsmail ÖZÇELİK

ismail.özcelik@img.com.tr

Head Office

İHLAS MEDIA CENTER

Merkez Mahallesi 29 Ekim

Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1

34197 Yenibosna / İstanbul /

Turkey

Tel: 0212 454 22 22

Faks: 0212 454 22 93

Index

İçindekiler

5

Berko Pharmaceuticals Receives

COVID-19 Safe Production Center Certificate

COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi Aldı

10

Adil Pelister: “We Are Entering A New Era in

Our Exports with Easy Export Platform”

Adil Pelister: “Kolay İhracat Platformu ile

İhracatımızda Yeni Bir Döneme Giriyoruz”

14

Abdi İbrahim Receives

Two Gold Stevie Awards At Once!

Abdi İbrahim’e Stevie Awards’tan

İki Altın Ödül Birden!

16

Turkey may be One Those Countries that

Performs Most Clinical Research among

Top 10 Countries in 2027

Türkiye 2027’de En Çok Klinik Araştırma

Gerçekleştiren 10 Ülkeden Biri Olabilir

Printing

İhlas Gazetecilik A.Ş

Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.

İhlas Plaza NO: 11/A 41

Yenibosna / İstanbul / TURKEY

Tel: 0 212 454 30 00



WHAT WAS THE ‘TALK OF THE TOWN’

THIS TIME LAST YEAR?

There is a virus which all countries of the world concern, we have forgotten all the

troubles and diseases except almost the virus. We always talked and argued about one

thing. However, was it like that last year today? What would we talk about when starting

autumn?

There was no such thing as an epidemic. Perhaps our biggest problem as we entered

the autumn months was the change of the weather and the flu germ. When it comes to

vaccination, the first thing we think of is the flu vaccine. Today we are thankful for these

illnesses by saying ‘if they say flu, it is good to survive with flu’ ...

Struggling with the pandemic, even talking about it, not today, exhausts us. We listen

and read every news published, every development we hear, with our eyes wide open.

We also get good news. Perhaps we are witnessing the most important scientific studies

in history. I wonder if we should be happy or sad at such a testimony now?..

Nevertheless, I leave everything aside, I am proud to see all of these studies in Turkey.

It makes me very happy that such strong infrastructure, responsible and conscious

companies are known to the world with their success. I am sure that all of us like that

...

Our curious, anxious, excited, hopeful wait continues from all our companies. And while

I wait, I have another question in mind: What are we going to talk about today next year?

Make a forecast both for the world and for yourself until our next issue. And stay

healthy!

GEÇEN SENE BUGÜN NEYİ

KONUŞUYORDUK?

DUYGU SAZAN

Editor

duygu.sazan@img.com.tr

Bir virüs var ki tüm dünya ülkelerinin başında, neredeyse haricindeki tüm dertleri,

hastalıkları unuttuk. Hep tek bir şey üzerine konuşur, tartışır olduk. Oysa ki geçen sene

bugün öyle miydi? Sonbahara başlarken nelerden konuşurduk?

Salgın diye bir şey yoktu mesela. Belki de sonbahar aylarına girerken ki en büyük

derdimiz, hava değişikliği, grip mikrobuydu. Aşı denilince aklımıza ilk olarak grip aşısı

geliyordu. Bugün grip deseler, ‘Griple atlatsak iyi’ diyerek, bu hastalıklara şükreder

olduk…

Bugün değil pandemiyle mücadele etmek, hakkında konuşmak bile artık bizi yoruyor,

yıpratıyor. Yayınlanan her haberi, duyduğumuz her gelişmeyi gözlerimiz fal taşı gibi

açılarak dinliyoruz, okuyoruz. Güzel haberler de alıyoruz. Tarihin en önemli bilimsel

çalışmalarına tanıklık ediyoruz belki de. Şimdi böyle bir tanıklığa sevinmek mi lazım

üzülmek mi acaba?..

Yine de her şeyi bir yana bırakırsam, Türkiye’de yapılan tüm bu çalışmaları görmekten

büyük gurur duyuyorum. Alt yapısı böyle sağlam, sorumluluk sahibi, bilinçli firmaların

adını başarılarıyla dünyaya duyurması beni çok mutlu ediyor. Eminim ki hepimizi öyle…

Meraklı, endişeli, heyecanlı, umutlu bekleyişimiz sürüyor tüm firmalarımızdan. Ve

beklerken aklımda bir soru daha var: Önümüzdeki yıl bugün neyi konuşacağız?

Bir sonraki sayımıza kadar siz de hem dünya için hem de kendiniz için bir tahminde

bulunun. Ve sağlıkla kalın!


Berko Pharmaceuticals Receives

COVID-19 Safe Production Center Certificate

COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi Aldı

Berko Pharmaceuticals has been entitled to receive

the “COVID-19 Safe Production Center Certificate”

issued by the Turkish Standards Institute (TSE), with

the measures taken and the applications implemented

in the factory, field and head office from the very

beginning of the COVID-19 process.

Working and producing for public health for over thirtyfive

years with the vision of “For Healthy Tomorrows”,

Berko Pharmaceuticals was entitled to receive the

“COVID-19 Safe Production Center Certificate” issued by

the Turkish Standards Institute (TSE) with the measures

taken in production and work areas, high-level hygiene

measures implemented for its employees and practices

that observe all its stakeholders from the period when

the COVID-19 pandemic, which affects the whole world,

started to appear in our country.

Making a statement on the subject, Pharm. Barış Özyurtlu,

General Manager, Berko Pharmaceuticals said, “They

have successfully passed the inspections of the Turkish

Standards Institute and have been awarded the ‘Safe

Production Center Certificate’, not only in the COVID-19

process, but also in the production facilities in accordance

with GMP (Good Manufacturing Practice) standards that

hygiene and safety are always at the highest levels.”

Özyurtlu stated that they are proud to prove once again

the sensitivity they have shown to public health in order

to reach “For Healthy Tomorrows” within the framework

of the mission of Berko Pharmaceuticals.

Berko İlaç, COVID-19 sürecinin en başından itibaren

fabrika, saha ve merkez ofisinde aldığı önlemler ve

hayata geçirdiği uygulamalarla, Türk Standartları

Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “COVID-19 Güvenli

Üretim Merkezi Belgesi” almaya hak kazandı.

Otuz beş yılı aşkın süredir “Sağlıklı Yarınlara” vizyonuyla,

toplum sağlığı için çalışan ve üreten Berko İlaç, tüm

dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin

ülkemizde görülmeye başladığı dönemden itibaren, üretim

ve çalışma alanlarında aldığı önlemlerle, çalışanları için

hayata geçirdiği üst düzey hijyen tedbirleriyle ve tüm

paydaşlarını gözeten uygulamalarıyla Türk Standartları

Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “COVID-19 Güvenli

Üretim Merkezi Belgesi” almaya hak kazandı.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Berko İlaç

Genel Müdürü Ecz. Barış Özyurtlu, “Türk Standartları

Enstitüsü’nün denetimlerini başarılı bir şekilde

geçerek ‘Güvenli Üretim Merkezi Belgesi’ almaya hak

kazandıklarını, sadece COVID-19 sürecinde değil, GMP

(Good Manufacturing Practice) standartları gereği

üretim tesislerinde hijyen ve güvenliğin her zaman en üst

seviyelerde olduğunu” belirtti.

Özyurtlu, “Berko İlaç’ın kendine yüklediği misyon

çerçevesinde ‘Sağlıklı Yarınlara’ ulaşmak için toplum

sağlığına göstermiş oldukları hassasiyeti bir kez daha

kanıtlamanın gururunu yaşadıklarını” dile getirdi.

Pharma 5


LET’S BOOST OUR IMMUNITY SYSTEM

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRELİM

RECEP ARSLANTAŞ

COORDINATOR

recep.arslantas@img.com.tr

Keeping our immune system strong against

bacteria-borne diseases is very important

to protect us against diseases. In addition

to a balanced and regular diet, quality sleep

is also among the factors which affect the

strengthening of our immune system. In these

days when the weather is getting colder, many

diseases, especially influenza, pose a great

risk for people with weak immune systems.

The opinions of our scientists are that a

strong immune system comes first among

the protective measures against the Covid-19

virus. An important point recommended in

this direction is to take regular and complete

vitamins which strengthen the immune

system.

The point where scientists have reached in

vaccine studies to be developed against the

Covid-19 virus in our country and other

countries and the results they have achieved

are quite pleasing. The vaccination studies of

our domestic and national pharmaceutical

companies against this virus are positive

developments on behalf of the Turkish

pharmaceutical industry. We are waiting

for the vaccine to be found with hope and

excitement, as is the case all over the world.

Stay heathy, see you November-December

2020 issue of Pharma Turkey magazine.

Bakteri kaynaklı hastalıklara karşı bağışıklık

sistemimizi güçlü tutmamız, hastalıklardan

korunmak için oldukça önemli. Dengeli ve

düzenli beslenmenin yanında kaliteli uyku

da bağışıklık sistemimizin güçlenmesine etki

eden faktörler arasında yer almakta. Havaların

soğumaya başladığı bu günlerde, başta grip

olmak üzere birçok hastalık, bağışıklık sistemi

zayıf olan kişiler için büyük risk oluşturmakta.

Bilim insanlarımızın görüşleri de Covid-19

virüsüne karşı koruyucu önlemlerin başında

güçlü bir bağışıklık sisteminin geldiği yönünde.

Bu doğrultuda önerilen önemli bir nokta ise

bağışıklık sistemini güçlendirici vitaminlerin

düzenli ve eksiksiz alınması.

Bilim insanlarının, ülkemizde ve diğer ülkelerde

Covid-19 virüsüne karşı geliştirilecek aşı

çalışmalarında geldiği nokta ve elde ettikleri

sonuçlar oldukça sevindirici. Yerli ve milli ilaç

firmalarımızın da bu virüse karşı yaptıkları

aşı çalışmaları Türk ilaç sektörü adına olumlu

gelişmeler. Bulunacak aşıyı tüm dünyada olduğu

gibi bizler de umut ve heyecanla beklemekteyiz.

Pharma Turkey dergisinin Kasım-Aralık 2020

sayında buluşuncaya kadar esen kalın.

6 Pharma


The Inspiring Life Story of Berat Beran at

Bookstores with Doğan Kitap Label

Berat Beran’ın İlham Veren Yaşam Öyküsü,

Doğan Kitap Etiketiyle Kitapçılarda

“Nenem, Babam ve Ben” book in which Pharm.

Berat Beran penned his own inspiring life

story and the story of Berko Pharmaceuticals,

published by Doğan Kitap, took its place in all

online stores and bookstores.

Pharmacist Berat Beran wrote his own life story in the

book “Nenem, Babam ve Ben”, published in July with

the label of Doğan Kitap and its renewed face. Pharm.

Berat Beran, Chairman of Berko Pharmaceuticals, carried

his business journey, which started with pharmacy

in Diyarbakır, to Berko Pharmaceuticals, a successful

company in the pharmaceutical industry, as a result of

years of efforts in Istanbul.

Starting from pharmacy with zero capital, Berat Beran

launched Berko Pharmaceuticals, a company which

produces and works for a healthy future with 127

products, nearly 800 employees, in 21 thousand square

meters production facilities consisting of 3 phases.

Berat Beran, who writes his family, himself and the

events he has experienced

with all sincerity on this

journey from scratch to

success, wishes that his

struggle will inspire future

generations.

Besides his success in the

pharmaceutical industry,

Pharm. Berat BERAN proved

to be a powerful pen in the

field of humor in the literary

world he entered with the

book “Henek”, he continued

this success with “Henek

II”. Berat BERAN also has a

novel called “Güle Güle Sevgili

Arkadaşım” (Goodbye Dear

Friend in English) and two poetry

books called “Asmin” and “Asmin

2”.

Ecz. Berat Beran’ın ilham veren kendi hayat

hikâyesini ve Berko İlaç’ın kuruluş öyküsünü

kaleme aldığı “Nenem, Babam ve Ben” kitabı,

Doğan Kitap’tan yayımlanarak tüm online

mağazalarda ve kitapçılardaki yerini aldı.

Doğan Kitap etiketiyle ve yenilenmiş yüzüyle temmuz

ayında çıkan “Nenem Babam ve Ben” kitabında, Eczacı

Berat Beran kendi yaşam öyküsünü kaleme aldı. Berko İlaç

Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Berat Beran, Diyarbakır’da

eczacılıkla başlayan serüvenini; İstanbul’a gelerek yıllarca

verdiği çabalar sonucunda ilaç sanayisinde başarılı bir

firma olan Berko İlaç’a taşıdı.

Eczane eczacılığından, sıfır sermaye ile başlayan Berat

Beran; bugün 127 ürünü, 800’e yakın çalışanı, 3 fazdan

oluşan 21 bin metrekarelik üretim tesisleri ile sağlıklı

yarınlar için üreten ve çalışan bir firma olan Berko İlaç’ı

hayata geçirdi. Sıfırdan başarıya uzanan bu yolda ailesini,

kendisini ve yaşadığı olayları tüm samimiyeti ile kaleme

alan Berat Beran, verdiği mücadelenin gelecek nesillere

ilham olmasını arzu ediyor.

Ecz. Berat BERAN,

ilaç sanayindeki

başarılarının yanı

sıra, “Henek”

kitabıyla girdiği

edebiyat dünyasında,

mizah alanında güçlü

bir kalem olduğunu

kanıtlamış; “Henek

II” ile bu başarısını

devam ettirmiştir. Berat

BERAN’ın ayrıca “Güle

Güle Sevgili Arkadaşım”

adında bir romanı,

“Asmin” ve “Asmin 2”

adında iki şiir kitabı

bulunmaktadır.

Pharma 7


Adil Pelister: “We are Entering a New Era in

Our Exports with Easy Export Platform”

Adil Pelister, Chairman of IKMIB

Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals and Chemical

Products Exporters’ Association (IKMIB), made a written

assessment on the “Easy Export Platform” announced and

promoted by our Minister of Trade Ruhsar Pekcan on 28

August.

Pelister stated the following in his evaluation: “The Easy Export

Platform, announced on 28 August by our Minister of Trade,

Mr. Ruhsar Pekcan, has a great importance for the future of

our exporters. On behalf of our exporters, we would like to

thank our Minister of Trade Ruhsar Pekcan and everyone who

contributed to this important work which brought together

all the world data we may need regarding exports on a single

platform and generated a reform in digital transformation.

As IKMIB, we first stated in 2018 that a new digital age started.

Acting with the idea of “managing digital transformation,

managing the future”, emphasizing the importance of

e-commerce, we said that our exporters should be more effective

in e-commerce platforms. With this vision, as IKMIB, we

organized the first virtual trade delegation and the first digital

award ceremony in exports. The platform provides exporters

with detailed information from market information to tax rates

of countries. We believe that the Easy Export Platform, which

will spread digital transformation to all our exporters and even

our exporter candidates can benefit, will pave the way for our

exporters especially in e-commerce. In this respect, we can say

that we are entering a new era. The biggest responsibility of us

industrialists are to produce more and export more in a stronger

Turkey which is growing and producing. With the awareness of

this responsibility, we will continue to contribute to the growth

of our country by working harder.”

Adil Pelister:

“Kolay İhracat Platformu

ile İhracatımızda Yeni

Bir Döneme Giriyoruz”

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları

Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 28

Ağustos’ta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan tarafından

açıklanan ve tanıtımı yapılan “Kolay İhracat Platformu” ile

ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.

Pelister, değerlendirmesinde şunları söyledi: “28 Ağustos’ta

Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan

“Kolay İhracat Platformu”, ihracatçılarımızın geleceği açısından

çok büyük önem taşıyor. İhracatla ilgili ihtiyacımız olabilecek

tüm dünya verilerini tek bir platformda bir araya getiren ve

dijital dönüşümde adeta bir reform yaratan bu önemli çalışma

için başta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan olmak üzere, emeği

geçen herkese ihracatçılarımız adına çok teşekkür ederiz.

Biz İKMİB olarak, yeni bir dijital çağın başladığını ilk olarak 2018

yılında dile getirmiştik. ‘Dijital dönüşümü yöneten, geleceği

yönetir’ düşüncesiyle hareket ederek, e-ticaretin önemine vurgu

yaparak, ihracatçılarımızın e-ticaret platformlarında daha

etkili olabilmeleri gerektiğini söylemiştik. Bu vizyonla İKMİB

olarak ilk sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül

törenini düzenledik. Platform ihracatçılara pazar bilgilerinden

ülkelerin vergi oranlarına kadar detaylı bilgileri sunuyor.

Dijital dönüşümü tüm ihracatçılarımıza yaygınlaştıracak,

ihracatçı adaylarımızın dahi yararlanabileceği Kolay İhracat

Platformu’nun ihracatçılarımızın özellikle e-ticarette önünü

açacağına inanıyoruz. Bu açıdan yeni bir döneme giriyoruz

diyebiliriz. Büyüyen ve üreten güçlü Türkiye’de daha çok

üretmek ve daha çok ihracat yapmak biz sanayicilerin en büyük

sorumluluğu. Bu sorumluluğun bilinciyle daha çok çalışarak

ülkemizin büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.”

8 Pharma


2 nd Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair

Home Care, Private Label, Packaging, Ingredients

ICC - Istanbul Congress Center - Taksim, Istanbul - Turkey

www.beauty-istanbul.com

Tel: +90 212 2229060 | +90 533 4843030 | info@beauty-istanbul.com

Organizer


Polifarma Aims to Generate a Global R&D Center with Its POL

R&D Center and Become a Leading Organization in Innovative

Drug Development Studies

Polifarma, POL Ar-Ge Merkezi ile Global Bir Ar-Ge Merkezi

Oluşturmayı ve İnovatif İlaç Geliştirme Çalışmalarında

Öncü Kuruluş Olmayı Hedefliyor

Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı

alan ilk ve tek ilaç firması Polifarma, birey ve toplum

sağlığını koruma ilkesini, yaptığı tüm çalışmaların

merkezinde konumlandırarak başarılı işlere imzasını

atmaya devam ediyor. Markanın başarı hikayesini ve

gelecek hedeflerini Polifarma Yönetim Kurulu Başkan

Yardımcısı Vildan Kumrulu’dan dinledik…

Vildan Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma

Polifarma, first and only pharmaceutical company

with Parametric Release Approval in Turkey,

positioning individuals and public health protection

policy at the center of all its work, continues to

perform for the outstanding activities. We listened to

the success story and future goals of the brand from

Vildan Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma…

Could you inform us about your company?

Love of Turkey lies behind the story organization of

Polifarma. In 1979, founder and my beloved husband,

the late Pharmacist Necdet Kumrulu, started his business

life by establishing Memleketim Pharmacy in Ordu. Then

he moved to Istanbul saying “Serum is an indispensable

part of the hospital, why is not a Turkish brand dominatig

this market”, and founded Aroma İlaç in 1983. He

purchased Polifarma Pharmaceuticals in 1986 and laid

the foundations of today.

As Polifarma, we started the production of serum in glass

form in 1996. We realized the dreams of our founder

Necdet Kumrulu in 2016 as the market leader in serum.

We are also proud to have a rich IV drug portfolio.

Şirketinizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

Polifarma’nın kuruluş hikayesinde Türkiye sevdası yatıyor.

1979 yılında kurucumuz ve sevgili eşim merhum Eczacı

Necdet Kumrulu, Ordu’da Memleketim Eczanesi’ni

kurarak iş hayatına başlıyor. “Serum hastanenin olmazsa

olmazı, neden bu pazarın hâkimi bir Türk marka değil”

diyerek, İstanbul’a geliyor ve 1983 yılında Aroma İlaç’ı

kuruyor. 1986 yılında Polifarma İlaç’ı satın alıp bugünün

temellerini atıyor.

Polifarma olarak 1996 yılında cam formda serum

üretimini başlattık. Kurucumuz Necdet Kumrulu’nun

hayallerini 2016 yılında serum alanında pazar lideri

olarak gerçekleştirdik. Zengin bir IV ilaç portföyüne sahip

olduğumuz için de gururluyuz.

Bugüne kadar yürüdüğümüz yolda birçok kırılma anımız

var. Onlardan biri 1996 yılındaki ilk serum üretimimiz.

Diğeri ise 2011’deki son teknoloji ile donatılmış Tekirdağ

Ergene’deki üretim tesisimizin açılışı.

Ergene’de bulunan 77 bin metrekare alana kurulu üretim

tesisimizde, yıllık 250 milyon kutu üretim kapasitesine ve

aynı anda Cam/PVC ve PP formlarında üretim kabiliyetine

sahibiz. 11 farklı teröpatik alanda tüm formlarda 465

ruhsatlı ürünümüz bulunuyor.

Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma olarak IV (damar yolu)

ilaç ve serum alanında 34 yıllık bir geçmişimizin verdiği

deneyimle birçok ilke imza attık. Türkiye’nin ilk lipid

ürününü geliştirdik, ilk üç odacıklı beslenme solüsyonunu

ve periton diyalizi alanında SAPD cihazını ürettik. Şu

anda 46 farklı ülkeye markalı ihracat yapıyoruz. Hastane

ilaçları ve serum alanında Türkiye’nin en çok tercih edilen

markasıyız. 2016 yılından bu yana üretim kapasitemiz

ve kalitemizle serum alanında %50 ile de pazarın lideri

konumundayız.

10 Pharma


We have many breaking moments on the road we have

walked until today. One of them is our first serum

production in 1996. The other is the opening of our

production facility in Ergene, Tekirdağ, which was

equipped with the latest technology in 2011. In our

production facility established on an area of 77 thousand

square meters in Ergene, we have an annual production

capacity of 250 million boxes and production capability in

glass / PVC and PP forms at the same time.

We have 465 licensed products in all forms in 11 different

therapeutic areas. As Polifarma, with 100 percent

domestic capital, we have achieved many firsts with

the experience of our 34-year history in the field of IV

(vascular access) and serum. We improved the first threechambered

parenteral feeding solutions and peritoneal

dialysis SAPD devices in the field of polypharmacy.

We currently export brands to 46 different countries. We

are Turkey’s most preferred brand in the field of hospital

drugs and serum. Since 2016, we are the market leader in

serum with our production capacity with 50% and quality.

You are the first and only pharmaceutical company

with Parametric Release Approval in Turkey. How

would you describe your strategies to achieve this

success?

Yes, a short while ago we successfully passed audits

conducted by the Ministry of Health in the field of

Parametric Release Approval became the first and only

pharmaceutical company in Turkey.

We prepared for the certificate application in a very

short time like one and a half months. We made our

audit preparations with a documentation that meets the

standards of Good Manufacturing Practice.

During the audits, parameters and trend analyzes of the

processes of all series produced for the past three years

were performed and it was observed that the production

quality was always at the same level. Thanks to this

approval, we can deliver all products in our serum group

to patients without waiting for 14 days, but we also

continue to perform our sterilization tests in order not

Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan

ilk ve tek ilaç firması oldunuz. Bu başarıya ulaşmaktaki

stratejilerinizi nasıl anlatırsınız?

Evet, kısa bir süre önce Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan

denetimleri başarıyla geçerek Türkiye’de Parametrik

Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç şirketi olduk.

Sertifika başvurusu için bir buçuk ay gibi çok kısa bir sürede

hazırlandık. İyi Üretim Uygulaması (Good Manufacturing

Practice) standartlarını karşılayan bir dokümantasyonla

denetim hazırlıklarımızı gerçekleştirdik. Denetimlerde

geçmiş üç yıla dönük üretilmiş tüm serilerin proseslerine

ait parametreler, trend analizleri yapıldı ve yapılan

analizlerde üretim kalitesinin hep aynı seviyede olduğu

görüldü. Bu onay sayesinde serum grubumuzdaki tüm

ürünleri 14 gün beklemeye gerek kalmadan hastalara

ulaştırabiliyoruz. Ancak ek olarak ürünlerimizin

kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün vermemek adına

sterilizasyon testlerimizi yapmaya da devam ediyoruz.

Yaptığımız bütün çalışmalarda odağımızda birey ve

toplum sağlığını korumak var. Bu özverili çalışmamız

sonucunda Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan

ilk ve tek ilaç şirketi olmamızın haklı gururunu yaşıyoruz.

Bundan sonraki çalışmalarımızda da bu özverili ve hassas

tavrımızı koruyarak ilklere imza atmaya devam edeceğiz.

Sizin vesilenizle Polifarma’nın başarılarının arkasında izi

bulunan ve yapabileceklerimize inanıp bana yol arkadaşı

olan tüm ekip arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Bu belgeyi almış olmak gelecek zamandaki yol haritanızı

şekillendirmenizde nasıl bir öneme sahip?

Belge bizim için çok büyük bir ayrı yere sahip.

Türkiye’de daha önce kimsenin alamadığı bir belgeye

sahip olmak bizleri gururlandırıyor. Ürünlerimizin

güvenirliği ve kalitesini bir kez daha tescil etmiş olduk.

Kalite Direktörlüğümüz, 1.5 ay gibi kısa sürede GMP

standartlarında dokümanlar hazırlayarak, müthiş bir

özveri gösterdi. Bu belge bizleri zirvedeki yerimizi korumak

için daha çok çalışmaya teşvik edecek. Bundan sonraki

süreçte bu başarımızdan aldığımız haz ve motivasyonla

daha büyük işlere imza atacağız.

Pharma 11


to compromise the quality and reliability of our products.

In all our work, our focus is on protecting individual

and public health. As a result of this devoted work, we

are proud of being the first and only pharmaceutical

company to receive the Parametric Release Approval. In

our future works, we will continue to break new ground

by preserving this selfless and sensitive attitude. Thanks

to you, I would like to thank all my teammates who are

behind the achievements of Polifarma and who believe in

what we can do and become my fellow travelers.

How important is getting this document in shaping

your roadmap in the future?

The document has a very special place for us. We are

proud to have such a document which can not be

taken before by anyone in Turkey. We have once again

registered the reliability and quality of our products.

Our Quality Directorate showed a great dedication by

preparing GMP standards in a short period of 1.5 months.

This document will encourage us to work harder to

maintain our top place. In the upcoming period, we will

achieve bigger works with the pleasure and motivation

we get from this success.

Passing the inspections made by TSE, you have

been awarded the Safe Production Certificate by

producing in accordance with the Covid-19 Hygiene,

Infection Prevention and Control Guide. What about

your work on this?

This year, we are going through a difficult process as the

whole world due to the pandemic. In this process, we, as

a domestic and national pharmaceutical company, have

taken all world-class measures for the health and safety

of our colleagues and their families. In the first period

when the virus started to spread in China, we started our

preparations and continued our work with great effort

in the process. The Covid-19 Safe Production Certificate,

which we are entitled to receive within this framework, is

the most important proof of this.

With the Covid-19 Safe Production Certificate issued

by the Turkish Standards Institute (TSE), we once again

proved that we produce in accordance with the standards

and keep hygiene at the highest level.

The internationally validated Covid-19 Safe Production

Certificate is issued as a result of the examination of many

issues such as whether the measures within the infection

prevention and control action plans are followed in all

areas from the production facility to the entrance and

TSE tarafından yapılan denetimleri geçerek Covid-19

Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’na uygun

üretim yaparak Güvenli Üretim Belgesi’ni de almaya

hak kazandınız. Buna ilişkin yaptığınız çalışmaları

öğrenebilir miyiz?

Bu yıl pandemi nedeniyle tüm dünya olarak zorlu bir

süreçten geçiyoruz. Bu süreçte biz de yerli ve milli

ilaç şirketi olarak çalışma arkadaşlarımız ile onların

ailelerinin sağlığı ve güvenliği için dünya standartlarında

tüm tedbirlerimizi aldık. Virüsün Çin’de yayılmaya

başladığı ilk dönemde hazırlıklarımıza başladık ve süreç

içerisinde çalışmalarımızı büyük bir gayretle sürdürdük.

Bu çerçevede almaya hak kazandığımız Covid-19 Güvenli

Üretim Belgesi de bunun en önemli kanıtı... Türk

Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen Covid-19

Güvenli Üretim Belgesi ile de standartlara uygun üretim

yaptığımız ve hijyeni en üst düzeyde tuttuğumuzu bir kez

daha kanıtlamış olduk. Uluslararası geçerliliğe sahip

Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi, üretim tesisinden giriş

çıkışlara, yemekhanelerden ofise kadar tüm alanlarda

enfeksiyon önleme ve kontrol eylem planları dahilindeki

önlemlere uyulup uyulmadığı, temizlik ve dezenfeksiyon

planları hazırlanıp hazırlanmadığı gibi birçok konunun

incelenmesi sonucunda veriliyor.

Covid-19 sürecinde ilaç firmalarına düşen

yükümlülükleri nasıl özetlersiniz? Bu bağlamda dünya

çapındaki ilerleyişi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlaç firmaları, aldıkları hızlı aksiyonlar ile öne çıktı. Bir anda

tüm dünyayı etkisi altına almış virüs için hemen çözüm

bulmak, biraz hayalcilik olur. Kimsenin beklemediği anda

ortaya çıkmış ve küresel çapta çok büyük etki yaratmış

hastalığın tedavisi için ilaç şirketleri müthiş bir özveri

ile çalışıyor. Dünya çapındaki birçok araştırma, son faza

geldi.

12 Pharma


exit, from the dining halls to the office, and whether

cleaning and disinfection plans have been prepared.

How would you summarize the liabilities of

pharmaceutical companies in the Covid-19 process?

How do you evaluate the worldwide progress in this

context?

Pharmaceutical companies stood out with the fast

actions they took. It would be a bit of a dream to find a

solution for the virus that suddenly affected the whole

world. Pharmaceutical companies are working with great

dedication to treat the disease that emerged when no

one expected it and had a huge impact on a global scale.

Many researches around the world have reached their

final phase. I congratulate all companies for taking great

steps towards treatment in such a short time.

During this period, we thought, what can we do for our

country? With the hard work of our Pol R&D team, we

gave the medicine in the form of a solution in the form of

100 thousand, which we produced for the use of patients

treated in intensive care due to Covid 19, which cannot

be fed orally, to the use of the Ministry of Health. We

also made license applications for our Favipiravir active

ingredient product.

Are there any plans and projects which Polifarma

Pharmaceuticals plans to implement in the upcoming

period?

We aim to generate a global R&D center with our POL

R&D Center, where a team of 45 people is employed, and

to be a pioneer in innovative drug development studies.

In this context, our investments continue. We constituted

a new area within our production facility for our R&D

center. Following completion of the work in this area will

continue to offer our first and best products to Turkey, we

will have our new projects to life. With its completion, we

aim to implement our new projects. We have completed

a BFS investment for 2021. After this investment, we will

enter the OTC and prescription market with our Polifarma

branded products.

What would you like to add further?

Our Ministry of Health and all related institutions have

been successfully managing the pandemic process

from the first day, and are working in cooperation with

the sector to ensure that we do not depend on outside

treatment. We also appreciate the efforts of our state for

the rapid delivery of drugs to patients and the support

it has given to domestic and national pharmaceutical

companies, and we thank everyone, especially healthcare

professionals, for their devoted work during the pandemic

process. We wholeheartedly believe that our scientists

will get positive results from local vaccine studies as soon

as possible, and our country will overcome this process

with the least damage.

Bu kadar kısa sürede, tedavi için büyük adımlar attıkları

için tüm firmaları tebrik ediyorum.

Bizler de bu dönemde ülkemiz adına ne yapabiliriz diye

düşündük. Pol Ar-Ge ekibimizin sıkı çalışması ile birlikte

oral yoldan beslenemeyen Covid 19’dan ötürü yoğun

bakımda tedavi gören hastaların, kullanımı için ürettiğimiz

100 bin adet çözelti formundaki ilacı Sağlık Bakanlığı’nın

kullanımına verdik. Favipiravir etken maddeli ürünümüz

için de ruhsat başvurularını yaptık.

Polifarma İlaç’ın önümüzdeki süreçte hayata geçirmeyi

planladığı plan ve projeler mevcut mu?

45 kişilik bir ekibin görev aldığı POL Ar-Ge Merkezimiz

ile global bir Ar-Ge merkezi oluşturmayı ve inovatif

ilaç geliştirme çalışmalarında öncü kuruluş olmayı

hedefliyoruz. Bu kapsamda yatırımlarımız sürüyor.

Ar-Ge merkezimiz için üretim tesisimiz içinde yeni

bir alan oluşturduk. Bu alanın tamamlanmasının

ardından Türkiye’ye ilkleri ve en iyi ürünleri sunmak için

çalışmalarımızı sürdürecek, yeni projelerimizi hayata

geçireceğiz. tamamlanmasıyla birlikte, yeni projelerimizi

hayata geçirmeyi hedefliyoruz.

2021 yılı için bir BFS yatırımımızı tamamladık. Bu yatırımın

ardından OTC ve reçeteli ürünler pazarına Polifarma

markalı ürünlerimizle giriş yapacağız.

Eklemek istedikleriniz var mıdır?

Sağlık Bakanlığımız ve ilgili tüm kurumlar pandemi

sürecini ilk günden itibaren başarıyla yönetiyor, tedavide

dışa bağımlı kalmamamız için sektörle iş birliği içinde

çalışmalar yürütüyor. Biz de devletimizin gerek ilaçların

hastalara hızla ulaşabilmesi için verdiği çabayı gerekse

yerli ve milli ilaç şirketlerine verdiği desteği takdirle

karşılıyor ve başta sağlık çalışanları olmak üzere pandemi

sürecindeki özverili çalışmaları için herkese çok teşekkür

ediyoruz. Bilim insanlarımızın en kısa sürede yerli aşı

çalışmalarından olumlu sonuç alarak, ülkemizin bu süreci

en az hasarla atlatacağına yürekten inanıyoruz.

Pharma 13


Abdi İbrahim Receives Two Gold Stevie Awards At Once!

Abdi İbrahim’e Stevie Awards’tan İki Altın Ödül Birden!

Hakan Onel, Abdi İbrahim Human Resources Assistant General Manager

Abdi İbrahim became a holder of two gold awards

at the Stevie International Business Awards. The

corporation’s “Health to Your Home” internal

communications project took the Stevie Award in the

category of “Most Innovative Use of HR Technology

During the Pandemic” while its “Regional Manager

Selection Process” project won in the “Career

Management Achievement” category.

Abdi İbrahim was deemed eligible for two awards at

the 2020 Stevie Awards for two important projects

it implemented in the area of human resources. The

15th annual Stevie Awards was organized in different

categories and 700 applications were assessed.

Abdi İbrahim, Stevie Uluslararası İş Ödülleri’nde iki

altın ödülün sahibi oldu. Şirketin “Evine Sağlık” iç

iletişim projesi, “Pandemi Döneminde En Yenilikçi İK

Teknolojisi Kullanımı” kategorisinde ve “Bölge Müdürü

Seçim Süreci” projesi ise “Kariyer Yönetimi Başarısı”

kategorisinde Stevie Ödülü aldı.

Abdi İbrahim, bu yıl 15’inci kez farklı kategorilerde

düzenlenen ve yaklaşık 700 başvurunun değerlendirildiği

2020 Stevie Ödülleri’nde, insan kaynakları alanında hayata

geçirdiği iki önemli projeyle ödüle layık görüldü.

“Evine Sağlık” iç iletişim projesi “Pandemi Döneminde

En Yenilikçi İK Teknolojisi Kullanımı” kategorisinde

Altın Stevie ödülüne layık görülürken, “Bölge Müdürü

14 Pharma


While the “Health to Your Home” internal communications

project won the Stevie Award in the category of “Most

Innovative Use of HR Technology During the Pandemic,”

the “Regional Manager Selection Process” project won in

the “Career Management Achievement” category.

Held by the most prestigious organization in the US, the

Stevie Awards ceremony, where many companies from

many different countries vie for acknowledgement of

their human resources projects, their achievements and

their professional teams, will be held on November 5,

2020.

Commenting on this, Abdi İbrahim Human Resources

Assistant General Manager Hakan Onel said: “We at Abdi

İbrahim are very proud to have received two gold awards

from the Stevie Awards, which are among the world’s

most prestigious awards, for two of our successful

projects. Besides our achievements in the field of health,

we are happy to have registered such prominent success

in our human resources projects as well. It is also very

important to have been acknowledged for our efforts,

especially in this time of the pandemic that has taken hold

of the world and cast such uncertainty into our lives.”

Describing the details of the award-winning projects,

Hakan Onel continued by saying, “In our ‘Regional Manager

Selection” project, the hundreds of job applications

received over the last 5 years were reconfigured and

assessed using scientific methods. We offer in this project

an objective and fair technique to evaluate our current

human resources, working with the motto, ‘Everyone is a

talent at Abdi İbrahim.’ This year we were again successful

in implementing the regional management selection

process as a part of our efforts to support the talents and

career development of our in-house teams.

“We launched the Health to Your Home project at

the very start of the pandemic, adapting very quickly

to the situation and producing 45-minute broadcasts

on matters such as healthy living, psychology, family

communications, hobbies, skills, and personal growth.

These presentations were conducted by colleagues

from the company’s own ranks or by guest experts who

participated in these activities on a completely voluntary

basis. Since the start of this project that enjoyed the

participation of members of the Abdi İbrahim family on

March 30 the total number of participants in the 108 live

broadcasts produced has grown to 20,000 with our total

reach rising to about 80,000. We aimed in this program

to be in close communication with our employees during

the time of the pandemic, to ensure that they socialize

and continue with their personal growth, thereby

contributing to providing psychological and mental relief.

We helped them to learn more about different subjects,

find new hobbies, and supported them in their efforts

to live through these challenging times healthily and

productively.”

Seçim Süreci” projesi ise “Kariyer Yönetimi Başarısı”

kategorisinde Altın Stevie ödülünün sahibi oldu.

Birçok ülkeden farklı firmaların yarıştığı ve insan

kaynakları projelerinin, başarılarının, takımlarının ve

profesyonellerinin değerlendirildiği ABD’nin en prestijli

organizasyonu Stevie Ödülleri töreni 5 Kasım 2020

tarihinde gerçekleşecek.

Konuyla ilgili açıklama yapan Abdi İbrahim İnsan Kaynakları

Genel Müdür Yardımcısı Hakan Onel: “Abdi İbrahim olarak

dünyanın en prestijli ödül organizasyonlarından olan Stevie

Ödüllerinden iki başarılı projemizle altın ödül almanın

gururunu yaşıyoruz. Sağlık alanındaki başarılarımızın yanı

sıra insan kaynakları projelerimizle de bu denli önemli

başarılar elde etmekten mutluyuz. Özellikle dünyayı etkisi

altına alan ve büyük bir belirsizliği hayatlarımıza dahil

eden pandemi döneminde başlattığımız uygulamaların

ödüle layık görülmesi bizim için ayrıca önemli.

Ödül alan projelerin detaylarını aktaran Hakan Onel;

”Bölge Müdürü Seçim Süreci” projemizde, son 5 yıldır

yüzlerce iç başvuruyu yapılandırıp, bilimsel yöntemlerle

değerlendiriyor, “Abdi İbrahim’de herkes bir yetenektir”

mottosuyla mevcut iç kaynaklarımıza objektif ve

adil bir değerlendirme imkanı sunuyoruz. Bu yıl da

içerideki ekiplerimizden yeteneklerin kariyer gelişimleri

kapsamında yürüttüğümüz bölge müdürlüğü seçim

süreciyle bu başarıyı elde ettik.

Pandeminin en başında, sürece çok hızlı şekilde adapte

olarak hayata geçirdiğimiz Evine Sağlık projemizde

ise sağlıklı yaşam, psikoloji, aile iletişimi, hobi, beceri,

kişisel gelişim gibi konularda şirketimiz bünyesinden

arkadaşlarımızı ya da tamamen gönüllülük esasıyla

katılım sağlayan uzman konuklarımızı 45 dakikalık

yayınlarda ağırladık. Abdi İbrahimlilerin katılımıyla

gerçekleşen projeye başladığımız 30 Mart’tan bu zamana

dek gerçekleştirdiğimiz 108 canlı yayındaki katılımcı

toplam sayımız 20.000’in, toplam etkileşim sayımız

ise 80.000’in üzerine çıktı. Bu program ile pandemi

döneminde çalışanlarımızla yakın iletişim halinde olmayı,

sosyalleşmelerine ve kişisel gelişimlerini sürdürmelerine,

psikolojik ve mental açıdan rahatlamalarına katkı

sağlamayı amaçladık. Birbirlerinden farklı konularda

bilgi almalarına, yeni hobiler edinmelerine kısacası bu zor

süreci daha verimli ve sağlıklı geçirmelerine destek olduk.

Pharma 15


Turkey may be One Those Countries that Performs Most

Clinical Research among Top 10 Countries in 2027

Türkiye 2027’de En Çok Klinik Araştırma Gerçekleştiren 10

Ülkeden Biri Olabilir

Dr. Mete Hüsemoğlu- AIFD Chairman of the Board

The report prepared by IQVIA with the support of

the Research Based Pharmaceutical Companies

Association in Turkey, reveals the economic, social

and scientific benefits of the clinical research.

According to the report, with the development of the

clinical research infrastructure, capacity and skills

Turkey annual can produce economic value clinical

research worth USD 1 billion.

Established with the aim of increasing patient’s access to

innovative medicines and therapies and ensuring ethical

and transparent working environment health care the

Research Based Pharmaceutical Companies Association

(AIFD) represents 36 research-based companies. With the

support of AIFD, IQVIA completed the report of “Clinical

Research Strategy for Turkey.” The findings of the report

titled “Benefits-Roadmap for Innovation Based Growth”

were announced at the TÜSEB Biotechnology Symposium

held on Thursday, September 17th.

At the launch of the Report, the opening speeches were

made by Prof. Dr. Emine Alp Meşe - the Republic of Turkey

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin desteği

ile IQVIA tarafından hazırlanan rapor Türkiye’de

klinik araştırmaların ekonomik, sosyal ve bilimsel

faydalarını ortaya koyuyor. Rapora göre klinik

araştırma altyapısının, kapasitesinin ve becerilerinin

geliştirilmesiyle birlikte Türkiye klinik araştırmalardan

yıllık 1 milyar dolarlık ekonomik değer üretebilecek.

Hastaların yenilikçi ilaç ve tedavilere erişimlerini artırma

ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir çalışma ortamını

sağlama amacıyla faaliyet yürüten ve halihazırda 36

araştırmacı ilaç şirketini temsil eden Araştırmacı İlaç

Firmaları Derneği’nin (AIFD) desteğiyle, araştırma şirketi

IQVIA tarafından hazırlanan “Türkiye İçin Klinik Araştırma

Stratejisinin Faydaları-Yenilik Temelli Büyüme İçin Yol

Haritası” başlıklı raporun bulguları 17 Eylül Perşembe

günü düzenlenen TÜSEB Biyoteknoloji Sempozyumu’nda

açıklandı.

Rapor lansmanının açılış konuşmalarını Türkiye

Cumhuriyeti Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp

Meşe, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı

Doç. Dr. Tolga Tolunay, AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr.

Mete Hüsemoğlu ve EFPIA Genel Müdürü Nathalie Moll

gerçekleştirdi. IQVIA Sorumlu Müdürü Şule Sencer Akbil’in

yaptığı rapor sunumunun ardından “Klinik Çalışmaların

Türkiye için Önemi ve Yol Haritasının Hayata Geçirilmesi

için Nasıl Bir Ortak Çalışma Modeli?” başlıklı bir panel

de yapıldı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof.

Dr. Ahmet Gül moderatörlüğünde düzenlenen panelde

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Klinik Araştırmalar

Daire Başkanı Nihan Burul Bozkurt, Türkiye Cumhuriyeti

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Planlar

ve Programlar Genel Müdürü Kutluhan Taşkın, Türkiye

Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel

Müdür Yardımcısı Hasan Arslan, Türkiye Sağlık Enstitüleri

Başkanlığı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan Satman

ve IQVIA Danışmanlık Ülke Müdürü Özgür Ertok panelist

olarak yer aldılar.

AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Hüsemoğlu konuyla

ilgili şu görüşü paylaştı: “Araştırmacı ilaç firmaları olarak

ülkemizdeki hastaların en yeni tedavilere erişmeleri

için bütün paydaşlarımızla birlikte çalışmayı temel

misyonumuz olarak görüyoruz. Yeni çıkan ilaç ve tedavilerin

insanlar üzerindeki etkisi ve güvenilirliğini anlamamızı

sağlayan klinik araştırmalar, insan sağlığı için hayati

16 Pharma


Deputy Minister of Health, Assoc. Dr. Tolga Tolunay-

Turkey Pharmaceuticals and Medical Devices Agency

(TİTCK) chairman, Dr. Mete Hüsemoğlu- AIFD Chairman

of the Board and Nathalie Moll, EFPIA General Manage.

After the report presentation made by IQVI Managing

Director Sule Sencer Akbil, the panel titled “How a Joint

Working Model for Implementing the Importance of

Clinical Trials and Road Map for Turkey?” was made.

The panel was moderated by Prof. Dr. Ahmet Gül from

Istanbul University Faculty of Medicine and hosted Nihan

Burul Bozkurt -chairperson of Turkey Pharmaceuticals and

Medical Devices Agency Clinical Research Department,

Kutluhan Taşkın- from the Republic of Turkey Presidential

Strategy and Budget Department, Hasan Arslan Plansthe

Republic of Turkey Ministry of Health, Public Hospitals

Deputy General Manager and Programs Director General,

Prof. Dr. İlhan Satman- Turkey Institutes of Health Board

Member and IQVIA Consulting Country Manager Özgür

Ertok as panelists.

AIFD Chairman of the Board Dr. Mete Hüsemoğlu shared

the following opinion on the subject: “As research-based

pharmaceutical companies, we see it as our main mission

to work with all our stakeholders to ensure that patients

in our country have access to the latest treatments.

Clinical research, which enables us to understand the

effect and safety of newly released drugs and treatments

on humans, is vital for human health. We can say that

our country has a significant clinical research capacity.

One of the main findings of our report, which we are

happy to share with the public, is that clinical research

produces high added value in the fields of economy,

health and science. Policies that we can implement in

cooperation with the public-private sector can make our

country one of the most important actors in the world in

önemdedir. Ülkemizin kayda değer bir klinik araştırma

kapasitesinin olduğunu söyleyebiliriz. Kamuoyuyla

paylaşmaktan mutluluk duyduğumuz raporumuzun temel

bulgularından biri klinik araştırmaların ekonomi, sağlık

ve bilim alanlarında yüksek katma değer üretmesidir.

Kamu-özel sektör işbirliği ile hayata geçirebileceğimiz

politikalar, ülkemizi klinik araştırmalarda dünyanın en

önemli aktörlerinden biri haline getirmenin yanında ilaç

değer zincirinin temel araştırma, üretim ve ihracat gibi

diğer kıymetli halkalarını da besleyen bir ekosistem

kurulmasını sağlayabilir. Raporumuzun bu sürece yönelik

olarak tüm paydaşlar için önemli bir yol haritası olacağına

inanıyoruz.”

Panelde konuşan IQVIA Danışmanlık Ülke Müdürü Özgür

Ertok şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizdeki klinik çalışma

potansiyeli ve dünyadaki pazarın büyüklüğü dikkate

alındığında halihazırdaki klinik araştırmalar sayesinde

Türkiye’ye giren 139 milyon dolar değerinde yabancı

yatırımın Yeni Ekonomi Programı’nın temel hedeflerinden

biri olan makroekonomik dengeye doğrudan katkıda

bulunduğu görüyoruz. Bunu ilk aşamada 500 milyon

dolara, ikinci aşamada ise 1 milyar dolara çıkarmak

için planlama ve ekosistem oluşturma ihtiyacı olduğunu

görüyoruz.”

Gönüllü insanların katılımıyla gerçekleştirilen ve tıbbi bilgi

elde etmeyi amaçlayan bilimsel çalışma olarak tanımlanan

klinik araştırmalar, yeni çıkan ilaçların insanlardaki

etkinliğini ve güvenliğini temin eden en önemli süreçler

arasında yer alıyor. Türkiye’de klinik araştırmaların değeri

üzerine bir analiz yapma ve orta vadede klinik araştırma

yatırımının artması için gerekli koşulların neler olduğunu

araştırma hedefiyle hazırlanan rapor, AIFD üyesi 17

şirketin dahil olduğu anket çalışmasının sonuçlarının

yanı sıra Türkiye ilaç sektörünün büyüklüğü, küresel

Pharma 17


clinical research, as well as establish an ecosystem that

feeds other valuable links of the pharmaceutical value

chain such as basic research, production and export. We

believe that our report will be an important roadmap for

all stakeholders towards this process. “

Speaking at the panel IQVI Consulting Country Manager

Özgür Ertok stated: “Taking into consideration our

country’s clinical trial potential and considering the size

of the world market, we see that through the current

clinical trials of 139 million US dollar worth of foreign

investment contributed to the macroeconomic balance

of Turkey, which is one of the main objectives of the New

Economic Program We also see that there is a need for

planning and creating an ecosystem to increase this to

500 million dollars in the first stage and 1 billion dollars

in the second stage.” Clinical trials, which are defined

as scientific studies conducted with the participation of

volunteers and aiming to obtain medical information,

are among the most important processes that ensure

the effectiveness and safety of newly released drugs in

humans. The report prepared with the aim of identifying

the value of clinical research in Turkey and seeing the

necessary conditions for making analysis and medium

term increase of clinical research investments, reveals

the findings of the survey participated by 17 countries

(AIFD members) as well as important data on the size of

the Turkish pharmaceutical industry, R & D investments

in the global pharmaceutical industry trends and clinical

research, clinical trials’s impact on Turkey in terms of

economy, science and public health.

The highlights of the report are listed as follows:

• Turkey ranks 26th globally in terms of the number of

clinical trials conducted annually whereas it ranks 17th in

terms of pharmaceutical market.

• At the moment, the total economic value of clinical

research run in Turkey is estimated at USD 327.7 million

(TRL 1,860.1 million) annually as of June 2019

• Clinical trials provide direct benefits Turkey’s economy,

health services and to patients.

• Turkey can provide improvement in the main factors

that will increase the attraction of clinical research.

• . In order for Turkey’s to take place among 10 clinical

trial countries, it has to increase the number of clinical

trials by three times as much.

Over 21 thousand patients across Turkey are finding

treatment opportunities in clinical research

• Clinical trials create better health outcomes with

their contribution to patients’ quality of life. Patients

participating in clinical trials can benefit from the highest

quality of service and the most advanced, even life-saving

treatment methods.

• Studies show that clinical trials produce more positive

outcomes for patients involved, whether they are in the

ilaç sektöründeki Ar-Ge yatırımları ve klinik araştırma

trendleri, klinik araştırmaların Türkiye’ye ekonomik,

bilimsel ve kamu sağlığı boyutlarındaki etkisine dair

önemli veriler de ortaya koyuyor.

Raporda öne çıkan bulgular şöyle sıralanıyor:

• Türkiye ilaç pazarı büyüklüğünde dünyada 17’nci sırada

yer alırken, toplam klinik araştırma sayısında 26’ncı

sırada yer alıyor.

• Türkiye’de yürütülen klinik araştırmaların doğrudan

yapılan yatırım ve klinik araştırmalarda kullanılan

yenilikçi ilaçların değerinden oluşan toplam ekonomik

değeri Haziran 2019 itibarıyla yıllık 327,7 milyon dolar

hesaplandı.

• Klinik araştırma Türkiye’nin ekonomisine, sağlık

hizmetlerine ve hastalara doğrudan fayda sağlıyor.

• Türkiye, klinik araştırma cazibesini artıracak temel

faktörlerde iyileşme sağlayabilir.

• Türkiye’nin ilk 10 klinik araştırma ülkesi arasına girmek

için araştırma sayısını yaklaşık olarak üç katına çıkarması

gerekiyor.

Türkiye çapında 21 binin üzerinde hasta klinik

araştırmalarda tedavi imkânı buluyor

• Klinik araştırmalar, hastaların yaşam kalitesine

sağladığı katkıyla daha iyi sağlık sonuçları yaratıyor.

Klinik araştırmalara katılan hastalar, en yüksek hizmet

kalitesinden ve en ileri seviyede, hatta yaşam kurtarabilen

tedavi yöntemlerinden faydalanabiliyor.

• Araştırmalar, klinik araştırmaların, dahil olan hastalar

için plasebo ya da test grubunda olmaları fark etmeksizin

daha olumlu sonuçlar yarattığını ortaya koyuyor.

• Klinik araştırmalar sayesinde hastalar gelecekte

kullanılabilecek yenilikçi ilaç, tıbbi cihazlar ve tedavilere

erken erişim imkanına da sahip oluyor.

• Halihazırda Türkiye çapında devam eden endüstri

destekli klinik araştırmalarda yaklaşık 21 bin 700 hasta

tedavi imkânı buluyor. 2019 yılında 521 adet olan klinik

çalışmaların, rapordaki önerilerin hayata geçmesiyle

birlikte sekiz yıl içinde üç katına çıkması öngörülüyor.

Klinik araştırmalar SGK üzerindeki mali ilaç yükünü

41,8 milyon dolar azalttı

• Türkiye’de yürütülen klinik araştırmaların toplam

ekonomik değeri, Haziran 2019 itibarıyla tahminen yıllık

327,7 milyon dolar olarak (1.860,1 milyon TL) ölçülüyor.

• Türkiye’nin 139,0 milyon dolar (788,8 milyon TL)

değerindeki klinik araştırma yatırımı, 2019 yılında Türkiye

ilaç sektörünün toplam büyüklüğünün yüzde 1,8’ine

(2015’teki yüzde 2,7 oranına kıyasla düşüş söz konusu)

ve Türkiye’nin GSYH toplamının yüzde 0,02’sine karşılık

geliyor.

• Türkiye’deki aktif çalışma sayısı son 10 yılda yaklaşık

yüzde 3,6 bileşik büyüme hızıyla artış gösterdi.

• Klinik araştırmalar sayesinde SGK’nın azalan mali ilaç

18 Pharma


placebo or the test group.

• Thanks to clinical trials, patients also have early access

to innovative drugs, medical devices and treatments that

can be used in the future.

• Approximately 21,700 subjects are currently enrolled in

clinical research in Turkey. the annual growth rate in the

number of clinical trials is 1.2%, increasing the number

from 521 in 2019 to 573 in 2027.

Clinical trials reduced financial burden of drugs on

SSI by USD 41.8 million

• The current value of clinical research in Turkey is

estimated at USD 327.7 million (TRL 1,860.1 million)

annually, with direct economic and broader societal

effects (healthcare system and patients).

• The clinical research investment of USD 139.0 million

(TRL 788.8 million) made in Turkey directly contributes

to a macro-economic equilibrium which is one of the key

targets of the New Economic Program.

• Number of active study showed an increase of about

3.6 percent compound growth rate of the last 10 years

in Turkey.

• Thanks to clinical research, the reduced financial drug

burden of the SSI corresponds to a total of 41.8 million

USD (237.3 million TL). Thanks to ongoing clinical studies,

this total financial burden on SSI is reduced every year.

• Additional income for healthcare institutions from

these clinical research resources amounts to USD 23.4

million (133.0 million TL) annually. The total estimated

value of employment created through clinical research is

estimated at USD 44.4 million per year (251.8 million TL).

• Thanks to realizing the “rapid growth” scenario in

clinical research field, Turkey is estimated to take place

among the top 10 countries in terms of the total number

of clinical trials in 2027. In terms of implementation of

new trials, it can be among the first six or seven countries

(following the US, United Kingdom, Spain, Germany,

Canada, France and Italy).

• Because the industry-supported clinical research

in Turkey is largely carried out by multinational

pharmaceutical companies, a major portion of the

investment in clinical research is assessed as foreign

direct investment. In this respect, clinical research

investments directly contribute to maintaining the

macroeconomic balance and improving the current

account balance, which are among the main objectives of

the New Economy Program.

Clinical research provides the transfer of global

knowledge to Turkey

• Clinical research helps scientific development in

Turkey increase, expands the extension of science and

accelerates the transfer of knowledge to the global

Turkey.

• Turkish academicians participating in clinical research

yükü, toplam 41,8 milyon dolara (237,3 milyon TL) karşılık

geliyor. Devam eden klinik çalışmalar sayesinde, SGK

üzerindeki bu toplam mali yük her yıl azaltılıyor.

• Klinik araştırmalarla ilgili bu kaynaklardan sağlık

kurumları için elde edilen ek gelir, yıllık 23,4 milyon dolar

(133,0 milyon TL) tutarında. Klinik araştırmalar sayesinde

yaratılan istihdamın toplam tahmini değerinin yıllık 44,4

milyon dolar (251,8 milyon TL) olduğu tahmin ediliyor.

• Klinik araştırmalar alanında “hızlı büyüme”

senaryosunun hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’nin

2027 yılında toplam klinik çalışma sayısı bakımından ilk

10 ülke arasına, yeni çalışma sayısı bakımındansa ilk altı

veya yedi ülke arasına (ABD, Birleşik Krallık, İspanya,

Almanya, Kanada, Fransa ve İtalya’nın arkasından)

girmesi öngörülüyor.

• Türkiye’de endüstri destekli klinik araştırmaların

büyük ölçüde çok uluslu ilaç şirketleri tarafından

yürütülmesi nedeniyle, klinik araştırmalara yapılan

yatırımın büyük bir kısmı doğrudan yabancı yatırım olarak

değerlendiriliyor. Klinik araştırma yatırımları bu yönüyle

Yeni Ekonomi Programı’nın temel hedefleri arasında yer

alan makroekonomik dengenin korunması ve cari hesap

dengesinin iyileştirilmesine doğrudan katkıda bulunuyor.

Pharma 19


will gain knowledge and early experience on new

treatments, as well as receive up-to-date training on

the drug development process and new treatment

areas, participate in international scientific networks,

participate in international publications to be prepared

at the end of the study, serve in national / international

decision-making committees.

• According to PubMed, which examines the trends of

clinical research publications between 1995 and 2015,

it is seen that the 30 countries publishing the highest

number of scientific content produced 94.6 percent of

all publications and constituted 98.1 percent of the main

clinical journals globally. According to the same analysis

Turkey, in “systematic review” and “meta-analysis”

category, ranks 31st in 55 publications, while in “clinical

studies” category ranks 18th in 671 publications, and with

19 thousand 963 in all publications published ranks 17th

place.

• Data obtained from physicians participating in clinical

trials are based on evidence rather than personal

experience. For this reason, evidence-based data

obtained when a physician participates in a clinical trial

can serve as a source for other scientists who will later

participate in the study. With increasing familiarity with

rare diseases and specific cases, scientists can rely on

more reliable data and experience in future treatment

decisions.

To address the opportunities in all the improvement

areas, a total of 12 recommendations are made as

action steps

• Establish a central patient database

• design a patient referral system

• raise public awareness

• Streamline and centralize documentation and ethics

committee submission

• Reinforce implementation of ethical review standards

• Build an investigator network

• Increase capacity in a wider range of institutions

• Provide formal education, academic incentives, career

advancement

opportunities

• Revise R&D regulation

• Establish clinical research centers with dedicated staff

• Improve accounting systems in healthcare institutions

• Increase incentives for companies to run clinical research

in Turkey

Klinik araştırmalar küresel bilgi birikiminin Türkiye’ye

aktarılmasını sağlıyor

• Klinik araştırmalar Türkiye’deki bilimsel gelişimi

artırıyor, bilim dağarcığını genişletiyor ve küresel bilgi

birikiminin Türkiye’ye aktarılmasını hızlandırıyor.

• Klinik araştırmalara katılan Türk akademisyenler

yeni tedavilerle ilgili bilgi edinmenin ve erken deneyim

kazanmanın yanı sıra ilaç geliştirme süreci ve yeni tedavi

alanları ile ilgili güncel eğitimler alma, uluslararası

bilimsel ağlara dahil olma, çalışma sonunda hazırlanacak

uluslararası yayınlarda yer alma, ulusal/uluslararası

karar verici komitelerde görev alma imkânı da elde ediyor.

• 1995-2015 arasında klinik araştırma yayınları trendlerini

inceleyen PubMed’e göre, en yüksek sayıda bilimsel içerik

yayınlayan 30 ülkenin, tüm yayınların yüzde 94,6’sını

ürettiği, küresel çapta ana klinik dergilerin yüzde 98,1’ini

oluşturduğu görülüyor. Aynı analize göre Türkiye,

“sistematik inceleme” ve “meta analiz” kategorilerindeki

55 yayınla 31’inci sırada yer alırken, “klinik çalışma”

kategorisinde 671 yayınla 18’inci sırada yer alıyor. Türkiye

tüm yayınlarda ise 19 bin 963 yayınla 17’nci sırada yer

alıyor.

• Klinik çalışmalara katılan hekimlerden elde edilen

veriler kişisel deneyimden ziyade kanıtlara dayanıyor. Bu

nedenle bir hekim, klinik araştırmaya katıldığında elde

edilecek kanıt tabanlı veriler daha sonra araştırmaya

katılacak diğer bilim insanlarına kaynak teşkil edebiliyor.

Nadir hastalıklar ve spesifik vakalara aşinalığı artan bilim

insanları, gelecekte alacakları tedavi kararlarında daha

güvenilir veriler ve deneyimlere dayanabiliyorlar.

Raporda Türkiye’de klinik araştırmaların arttırılması

amacıyla, farklı fırsat alanlarında 12 adım öneriliyor.

Bu adımlar şöyle sıralanıyor:

• Merkezi bir hasta veri tabanı oluşturma

• Hasta sevk sistemi tasarlama

• Kamuoyu farkındalığı yaratma

• Dokümantasyon ve etik kurul başvurusunu kolaylaştırma

merkezi hale getirme

• Etik inceleme standartlarının uygulanmasını sağlama

• Araştırmacı ağı oluşturma

• Daha geniş bir kurum yelpazesinde kapasiteyi artırma

• Örgün eğitim, akademik teşvikler ve kariyer geliştirme

fırsatları sunma

• Ar-Ge yönetmeliklerini gözden geçirme

• Özel personele sahip klinik araştırma merkezleri kurma

• Sağlık kurumlarındaki muhasebe sistemlerini iyileştirme

• Türkiye’de klinik araştırma yapmaları için şirketlere

yönelik teşvikleri artırma

20 Pharma


Polifarma Becomes the First Pharmaceutical Company

which received Parametric Release Validation in Turkey

Polifarma Türkiye’de Parametrik

Serbest Bırakma Onayı’nı Alan İlk İlaç

Şirketi Oldu

Operating in production in the Turkey health sector

for 34 years, local and national pharmaceutical

company Polifarma received Parametric Release

Validation. Thus Polifarma, which is the first and the

only pharmaceutical company with this validation in

Turkey, registered its quality.

100 percent domestic capital Polifarma Pharmaceuticals,

has managed to be the first and only pharmaceutical

company with the Parametric Release Validation by

successfully passing the inspections carried out by the

Ministry of Health in Turkey. In this way, Polifarma once

again proved the quality and safety of the process

starting from raw material procurement to the final stage

of shipment for products whose process stage is terminal

sterilization.

Referring to the importance of the certificate, Vildan

Kumrulu, Deputy Chairman of Polifarma, said, “For sterile

products, you cannot put the product for sale without

sterilization tests. In other words, you have to legally

keep the product in your warehouse for 14 days awaiting

the result of the test. When you receive the Parametric

Release Approval given by the Ministry of Health, it

is possible to bring your products to patients without

waiting for 14 days. We applied for the Parametric

Release Validation in order to respond faster to the

market demand for the serum group, which constitutes

the majority of our portfolio. We are proud of being the

first company to be approved as a result of the strict

inspections carried out by the Ministry for the first time

in our sector. Thanks to this approval, we deliver all

products in our serum group to patients in the fastest

way possible. In order not to compromise the quality and

reliability of our products, we continue to perform our

sterilization tests. I hope this work will set an example for

our industry.”

Türkiye sağlık sektöründe 34 yıldır üretim yapan yerli ve

milli ilaç şirketi Polifarma, Parametrik Serbest Bırakma

Onayı aldı. Türkiye’de bu onayı alan ilk ve tek ilaç şirketi

olan Polifarma, bu sayede kalitesini tescilledi.

Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma İlaç, Sağlık Bakanlığı

tarafından yapılan denetimleri başarıyla geçerek

Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk

ve tek ilaç şirketi olmayı başardı.

Polifarma, bu sayede proses aşaması terminal sterizasyon

olan ürünlerde hammadde tedarikinden başlayarak son

aşama olan sevkiyata kadar geçen sürecin kalitesi ve

güvenliğini bir kez daha kanıtladı.

Sertifikanın önemine değinen Polifarma Yönetim Kurulu

Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu, şunları söyledi:

“Steril ürünlerde, sterilizasyon testleri yapılmadan

ürünü satışa sunamazsınız yani testin sonucunun

beklediği 14 gün boyunca ürünü yasal olarak deponuzda

tutmak zorundasınız. Sağlık Bakanlığı tarafından verilen

Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı aldığınızda

ürünlerinizi 14 gün beklemeye gerek kalmadan hastalarla

buluşturmak mümkün oluyor.

Biz de portföyümüzün büyük kısmını oluşturan serum

grubu için piyasanın talebine daha hızlı cevap verebilmek

hedefiyle Parametrik Serbest Bırakma Onayı’na

başvurduk.

Sektörümüzde Bakanlık tarafından ilk defa gerçekleştirilen

sıkı denetimler sonucunda onaya hak kazanan ilk şirket

olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu onay sayesinde

serum grubumuzdaki tüm ürünleri hastalara en hızlı

şekilde ulaştırıyoruz.

Ürünlerimizin kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün

vermemek adına sterilizasyon testlerimizi yapmaya da

devam ediyoruz. Umuyorum bu çalışmamız sektörümüze

örnek olur.”

Pharma 21


“We Are with You in Every Moment Of Daily Life With Our

Innovative Products With Clinical Effectiveness”

Klinik Etkinliği Kanıtlanmış, İnovatif Ürünlerimizle Günlük

Hayatın Her Anında Yanınızdayız

Tamamlayıcı tedavi ürünlerinin önde gelen markalarından

Wellcare’i markanın Satış ve Pazarlama Direktörü İpek

Özçırpıcı okuyucularımız için anlattı…

İpek Özçırpıcı, Wellcare Sales and Marketing Director

İpek Özçırpıcı, Sales and Marketing Director of the

brand, told Wellcare, one of the leading brands of

complementary therapy products, to our readers ...

Could you briefly inform us about Wellcare brand? What

is Wellcare’s goal?

Wellcare is the consumer health brand of İLKO

Pharmaceuticals, which is new the representative of 50

years of knowledge and experience. We work for the goal

of offering solutions to health problems and improving the

quality of life at every stage of the life cycle, starting from

birth, with our global strength and the solid infrastructure

of İlko Pharmaceuticals, our scientific and reliable portfolio.

As Wellcare, we are at your side with our complementary

treatment products that are clinically proven, innovative,

user-friendly, approved by health authorities, and can be

safely recommended by our doctors and pharmacists, at

every stage of life from birth and at every stage of daily life.

What about the Wellcare range of product?

We have a wide range of complementary therapies and

prescription products in different categories including

digestive health, probiotics, allergies, vitamins and

minerals, herbal supplements and obstetrics. Our digestive

health portfolio; It has an effective product range that

responds to the solution of digestive system problems

such as constipation, bloating due to gas accumulation and

pain. Constipass is our medical device licensed product with

Wellcare markasını kısaca tanıyabilir miyiz? Wellcare’ın

hedefi nedir?

Wellcare; 50 yıllık birikim ve tecrübenin bugünkü temsilcisi

İLKO İlaç’ın tüketici sağlığı markasıdır. Globalden gelen

gücümüz ve İlko İlaç’ın sağlam altyapısı, bilimsel ve güvenilir

portföyümüz ile doğumdan itibaren yaşam döngüsünün her

aşamasında, sağlık problemlerine çözüm sunma ve yaşam

kalitesini yükseltme hedefi için çalışmaktayız. Wellcare

olarak; hayatın doğumdan itibaren her aşamasında ve

günlük hayatın her safhasında, yaşam kalitenizi yükseltecek,

klinik etkinliği kanıtlanmış, inovatif, kullanıcı dostu, sağlık

otoritelerinden onaylı, doktor ve eczacılarımızın güvenle

önerebileceği tamamlayıcı tedavi ürünlerimizle yanınızdayız.

Wellcare ürün portföyünden bahseder misiniz?

Sindirim sağlığı, probiyotikler, alerji, vitamin ve mineraller,

bitkisel takviyeler ve kadın doğum olmak üzere farklı

kategorilerde tamamlayıcı tedavi ve reçeteli ürünlerden

oluşan geniş bir ürün gamımız var. Sindirim sağlığı

portföyümüz; kabızlık, gaz birikimine bağlı şişkinlik, ağrı gibi

sindirim sistemi sorunlarının çözümüne cevap veren, etkili

bir ürün yelpazesine sahip. Constipass, kabızlık şikâyeti olan

çocuk ve yetişkinlerde dışkılamayı kolaylaştıran, içeriğinde

Macrogol 3350 olan tıbbi cihaz ruhsatına sahip ürünümüzdür.

Bu portföyün diğer ürünü GasPass Plus ise benzersiz

Simeticon – Aktif Karbon kombinasyonu ile sindirim

sisteminde aşırı gaz birikimine bağlı ( şişkinlik, dolgunluk,

ağrı, geğirme, gaz çıkarma, vb.) şikayetlerini hızlı ve güvenilir

bir şekilde rahatlatma fonksiyonuna sahiptir.

Değişen yaşam şartlarına bağlı olarak günlük temponun

artması, stres, düzensiz ve yetersiz beslenme gibi faktörler

nedeniyle vücuttaki dost bakteriler olan probiyotiklerin sayısı

ne yazık ki azalıyor ve bu durum sindirim sistemini olumsuz

etkiliyor. Wellcare’in probiyotik markası Provim; geniş ürün

grubu ile farklı etkenlerden dolayı bozulan bağırsak florasını

güçlendirerek sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı

oluyor ve bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine destek

veriyor. Probiyotik grubu içerisinde şimdilik beş ürünümüz

bulunmakta; Provim Shape, günde alınan tek kapsül ile

vücuttaki yağı azaltarak kilo kontrolüne ve vücut şeklinin

korunmasına yardımcı olmaktadır. İçerdiği Bifidobacterium

Animalis Lactis B420 ile iştah üzerine etkili GLP1 hormonunun

salınımını artırmakta ve erken doymayı sağlayarak kilo

22 Pharma


Macrogol 3350, which facilitates defecation in children and

adults with constipation. GasPass Plus, the other product of

this portfolio, has the function of relieving the complaints

of excessive gas accumulation in the digestive system

(bloating, fullness, pain, burping, burping, etc.) with its

unique Simeticon - Activated Carbon combination.

The number of probiotics, which are friendly bacteria in the

body, is unfortunately decreasing due to factors such as

increasing daily pace, stress, irregular and malnutrition due

to changing living conditions, and this situation negatively

affects the digestive system. Wellcare’s probiotic brand

Provim; With its wide range of products, it helps to regulate

the digestive system by strengthening the intestinal flora

that deteriorates due to different factors and supports the

strengthening of the immune system. We currently have five

products in the probiotic group; Provim Shape helps weight

control and maintain body shape by reducing body fat

with a single capsule taken daily. With the Bifidobacterium

Animalis Lactis B420 it contains, it increases the release

of GLP1 hormone, which acts on appetite, and supports

weight control by providing early satiety.

Provim ORS is a food supplement containing synbiotic +

ORS that helps to restore the physiological balance in the

intestines due to diarrhea symptoms.

Provim Daily is a food supplement that helps to support

the immune system and regulate the digestive system with

its different probiotic strains and vitamin complex in its

content.

Provim Kids drops help to regulate the digestive system

of children and support the immune system. Probiotic

microorganisms in Provim Kids are produced with patented

microencapsulation technology.

Provim Kids Fast Melt, on the other hand, not only helps

regulate the digestive system of children, but also supports

the normal function of the immune system by contributing

to the reduction of fatigue and exhaustion with its vitamin

C and Zinc content.

Adequate daily intake of vitamins and minerals supports

individuals both mentally and physically and prevents

symptoms such as weakness, fatigue, immune system

problems.

Wellcare Vitamin D3 is an orally taken food supplement

that provides vitamin D support. It is used to meet the

daily vitamin D needs of children and adults, to prevent or

eliminate their insufficiency. In addition to pure vitamin

D and pure olive oil content, it contains vitamin D at the

recommended doses for children and adults in scientific

diagnostic treatment guidelines. Since it is applied by

spraying into the mouth in the form of a spray, it does not

cause an overdose. It has three different forms: 400IU,

600 IU and 1000 IU. Wellcare Vitamin D3 Intense provides

1000IU of vitamin D in 1 drop, which is within the safe range

for daily use in children and adults.

Wellcare Vitamin B12 supports mental functions while

contributing to the reduction of fatigue and fatigue.

Wellcare allergy group products provide protection against

allergic symptoms such as eye redness, itching in the eyes,

tearing and nasal congestion, itching and discharge.

kontrolüne destek vermektedir.

Provim ORS, ishal semptomları sebebiyle bağırsaklarda

bozulan fizyolojik dengenin yeniden düzenlenmesini

sağlamaya yardımcı sinbiyotik+ORS içeren bir gıda

takviyesidir.

Provim Daily, içeriğinde yer alan farklı probiyotik suşları ve

vitamin kompleksi ile düzenli kullanımda bağışıklık sisteminin

desteklenmesine ve sindirim sisteminin düzenlenmesine

yardımcı bir gıda takviyesidir.

Provim Kids damla, çocukların sindirim sistemini

düzenlemeye ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı

olur. Provim Kids içeriğindeki probiyotik mikroorganizmalar

patentli mikroenkapsülasyon teknolojisi ile üretilmiştir.

Provim Kids Fast Melt ise, çocukların sindirim sistemini

düzenlemeye yardımcı olmanın yanı sıra içeriğindeki C

vitamini ve Çinko ile yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına

katkıda bulunarak bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna

destek verir.

Günlük yeterli oranda vitamin ve mineral alımı; bireyleri

hem ruhen ve fiziken destekler hem de halsizlik, yorgunluk,

bağışıklık sistemi sorunları gibi semptomların yaşanmasını

önler.

Wellcare Vitamin D3, oral yoldan alınan ve D vitamini

desteği sağlayan gıda takviyesidir. Çocuk ve yetişkinlerde

günlük alınması gereken D vitamini ihtiyacını karşılamak,

yetersizliğini önlemek veya gidermek amacıyla kullanılır.

Saf D vitamini ve saf zeytinyağı içeriğinin yanı sıra bilimsel

tanı tedavi kılavuzlarında çocuk ve yetişkinler için önerilen

dozlarda D vitamini içerir. Sprey şeklinde ağız içine

püskürtülerek uygulandığı için doz aşımına da neden

olmaz. 400IU, 600 IU ve 1000 IU olmak üzere üç farklı formu

bulunmaktadır. Wellcare Vitamin D3 Intense 1 damlada

çocuk ve yetişkinlerde günlük kullanımı güven aralığında yer

alan 1000IU vitamin D sağlamaktadır.

Wellcare Vitamin B12 ise, yorgunluk ve bitkinliğin

azaltılmasına katkıda bulunurken zihinsel fonksiyonlara

destek verir.

Wellcare alerji grubu ürünleri; göz kızarıklığı, gözde

kaşıntı, göz yaşarması ile burun tıkanıklığı, kaşıntısı ve

akıntısı gibi alerjik semptomlara karşı koruma sağlar. Bu

kategoride yer alan Allergy burun spreyi alerjik rinitin tüm

semptomlarını hafifleterek etkili bir koruma sağlarken,

Allergy göz damlası ise, gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma

gibi alerjik konjonktivitin semptomlarının önlenmesinde

tedaviye yardımcı olan Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan onaylı ve tıbbı cihaz

kategorisinde bir üründür.

Distribütörü olduğumuz Sinomarin markası %100 doğal,

etkinliği kanıtlanmış, mukusu incelterek, izotonik çözeltilere

göre daha üstün bir formül ile her yaş grubunun rahat nefes

almasını sağlıyor. Tıkalı burnu açma özelliği ile soğuk algınlığı

başta olmak üzere; alerjik rinit ve sinüzit durumlarında etkili

olan Sinomarin, günlük burun hijyeni için de kullanılıyor.

Bitkisel takviyeler kategorisinde yer alan ürünlerimiz;

soğuk algınlığı, öksürük gibi rahatsızlıklarda ağız ve boğaz

bölgesinde rahatlama sağlayarak etki gösteriyor.

Pharma 23


Located Allergy nasal spray in this category relieving all

symptoms of allergic rhinitis while providing effective

protection, while Allergy eye drops, eye itching, redness,

tearing, such as allergic conjunctivitis in the Ministry of

Health, which helps treat the prevention of symptom

approved by the Turkish Medicines and Medical Devices

Agency and It is a product in the medical device category.

The Sinomarin brand which we distribute provides

comfortable breathing for all age groups with a formula

that is 100% natural, proven to be effective, thinning

mucus and superior to isotonic solutions. Sinomarin, which

is effective in allergic rhinitis and sinusitis, especially colds,

is also used for daily nasal hygiene.

Our products, which are in the category of herbal

supplements, act by providing relief in the mouth and

throat area in diseases such as colds and cough.

Wellcare Immune Syrup helps relieve cold and flu

complaints and strengthen the immune system with its

African geranium (Pelargonium Sideoides), Propolis and

Vitamin C content.

Wellcare Expera Syrup contains marshmallow flower

root, thyme dry extracts and Propolis, which support the

reduction of cough complaints due to respiratory diseases

and strengthen the immune system.

Wellcare Immune Effervescent Tablet contributes to the

reduction of fatigue and tiredness and the normal function

of the immune system with its Pelargonium Sidoides Root

Extract, Zinc and Vitamin C in its content.

Wellcare Immune Şurup; Afrika sardunyası (Pelargonium

Sideoides), Propolis ve C vitamini içeriğiyle soğuk algınlığı

ve grip şikâyetlerinin giderilmesine ve bağışıklık sistemini

güçlendirmeye yardımcı olmaktadır.

Wellcare Expera Şurup içeriğinde yer alan hatmi çiçeği

kökü, kekik kuru ekstreleri ve Propolis ile solunum yolu

hastalıklarına bağlı öksürük şikâyetlerinin azalmasına ve

bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine destek vermektedir.

Wellcare Immune Efervesan Tablet ise içeriğindeki

Pelargonium Sidoides Kökü Ekstresi, Çinko ve C Vitamini ile

yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına ve bağışıklık sisteminin

normal fonksiyonuna katkıda bulunmaktadır.

Wellcare Puts Its New Product Indicated For the Treatment of Nausea and

Vomiting During Pregnancy at the Disposal of Medicine

Wellcare, Gebelikte Bulantı ve Kusma Tedavisinde Endike Yeni Ürününü Tıbbın

Hizmetine Sundu

14.09.2020, Istanbul- Having made a name for itself

with its innovative products with proven clinical efficacy,

Wellcare continues to grow and strengthen its product

portfolio day by day. Accordingly, Prifemyn DR Tablets

containing a fixed dose of doxylamine and pyridoxine

combination was offered to the use of Turkish Medicine.

Indicated for the treatment of nausea and vomiting

during pregnancy, Prifemyn DR Tablets, is produced

with a drug technology providing “Delayed Release”. The

combination of Doxylamine and Pyridoxine, which are the

active ingredients of Prifemyn DR Tablets, is an indication

approved product to be the number one choice in the

treatment of nausea and vomiting during pregnancy in

our country and in the world and is an *FDA pregnancy A

category product.

Prifemyn DR Tablets are available in a blister package of

30 film tablets containing 10 mg of Doxylamine Succinate

and 10 mg of Pyridoxine Hydrochloride in each film tablet.

11.09.2020, İstanbul- Klinik etkinliği kanıtlanmış, inovatif

ürünleriyle adından söz ettiren Wellcare, ürün portföyünü

her geçen gün büyütmeye ve güçlendirmeye devam

ediyor. Bu doğrultuda sabit dozda Doksilamin ve Pridoksin

kombinasyonu içeren Prifemyn DR Tablet, Türk Tıbbının

hizmetine sunuldu.

Gebelikte bulantı ve kusma tedavisinde endike olan

Prifemyn DR Tablet, ‘Geciktirilmiş Salım (Delayed

Release)’ sağlayan ilaç teknolojisiyle üretildi. Prifemyn

DR Tabletin etken maddeleri olan Doksilamin ve Pridoksin

kombinasyonu, ülkemizde ve dünyada gebeliğe bağlı

bulantı ve kusmanın tedavisinde ilk sırada tercih edilecek

şekilde endikasyon onayı bulunan ve *FDA gebelik

kategorisi A olan bir üründür.

Prifemyn DR Tablet, her bir film tablette 10 mg Doksilamin

Süksinat ve 10 mg Piridoksin Hidroklorür içeren 30 film

tabletlik blister ambalajda hizmete sunuldu.

24 Pharma

* FDA A category indicates the drug class that can be used safely in every period of pregnancy according to the classification made by the US Food and Drug Administration.

*FDA A kategorisi, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin yaptığı sınıflamaya göre gebeliğin her döneminde güvenle kullanılabilecek ilaç sınıfını gösterir.


Sinomarin by Wellcare ‘For a Deep Breath’

Wellcare’den ‘Rahat Bir Nefes İçin’ Sinomarin

As a pioneer and an innovation bearer in the Consumer

Health industry, Wellcare is re-offering its product

Sinomarin that solves the problem of blocked nose

to the consumers. Containing trace elements and

minerals in its formula, Sinomarin is used to provide

daily nasal hygiene while providing a deep breath to

all age groups.

100% natural Sinomarin, with its proven effectiveness

and ability to open the blocked nose, thins the mucus and

allows all age groups to take deep breaths with a formula

superior to isotonic solutions. With its feature of opening

the blocked nose, Sinomarin, which is effective in allergic

rhinitis and sinusitis and especially the common cold, is

also used for daily nasal hygiene.

Formulated by collecting the cleanest (zone A) spring

water from Cancale Bay in France, Sinomarin nasal

spray moisturizes the nasal mucosa with beneficial

trace elements and minerals from the sea in addition

to its hypertonic formula. While pure sea water has an

abrasive effect on the nasal mucosa with its 3.8% NaCl

ratio, Sinomarin is a much more effective product with its

special optimal hypertonic formula of 2.3% compared to

sea water solutions and saline solutions.

Being a natural alternative for those who are used

to using decongestants daily, Sinomarin can be used

frequently without any side effects. Moreover, providing

the intake of the optimum dose with “every puff” for

the nose with its convenient usage, Sinomarin contains

ingredients suitable for everyone, regardless of age,

from newborn to old age.

Sinomarin nasal spray, a

reliable and proven product

for the whole family, is

offered to the consumers

with 6 different product

ranges in bottle and spray

forms on the pharmacy

shelves with the assurance

of Wellcare. In addition to

being harmless whether

used alone or with other

products, Sinomarin does

not cause sleepiness or

addiction. While Sinomarin

can be used with flu or

cold products and immune

system products, it also

helps shorten the duration

of the disease.

Tüketici Sağlığı alanında sektöre her zaman ilkler ve

yenilikler sunan Wellcare, tıkalı burun sorununu çözen

ürünü Sinomarin’i tüketiciyle yeniden buluşturuyor.

Formülünde eser elementler ve mineraller bulunan

Sinomarin, her yaş grubuna rahat bir nefes aldırırken,

günlük burun hijyenini sağlamak için de kullanılıyor.

%100 doğal, etkinliği kanıtlanmış, tıkalı burnu açma

özelliğine sahip Sinomarin, mukusu incelterek, izotonik

çözeltilere göre daha üstün bir formül ile her yaş

grubunun rahat nefes almasını sağlıyor. Tıkalı burnu

açma özelliği ile soğuk algınlığı başta olmak üzere; alerjik

rinit ve sinüzit durumlarında etkili olan Sinomarin, günlük

burun hijyeni için de kullanılıyor.

Fransa’nın Cancale Körfezi’den en temiz (zone A) kaynak

suları toplanarak formüle edilen Sinomarin burun spreyi,

hipertonik formülünün yanı sıra içeriğinde denizde

bulunan faydalı eser element ve mineraller ile burun

mukozasının nemlenmesini sağlıyor. Saf deniz suyu %3,8

NaCl oranı ile burun mukozası için aşındırıcı etki yaparken

%2,3’lük özel optimal hipertonik formülü ile Sinomarin,

deniz suyu çözeltilerine ve serum fizyolojiklere göre çok

daha etkili bir ürün olma özelliğini taşıyor.

Her gün dekonjestan kullanmaya alışkın olan bireyler için

doğal bir alternatif olan Sinomarin, yan etkisi olmadan

istenilen sıklıkta kullanılabiliyor. Ayrıca kullanım

sırasında kolaylık sağlayarak burun için optimum dozun

‘her fısta’ alınmasını sağlayan Sinomarin, yeni doğandan

yaşlılık dönemine kadar yaş fark etmeksizin herkese

uygun ürünler barındırıyor.

Sinomarin burun spreyi, tüm aile için güvenilir ve

etkinliği kanıtlanmış bir ürün olarak, şişe ve sprey

formlarda 6 farklı ürün gamı ile eczane raflarından

Wellcare güvencesiyle tüketiciye sunuluyor. Tek başına

ya da diğer ürünlerle beraber kullanılmasında

sakınca bulunmayan Sinomarin, uyku haline

ve bağımlılığa yol açmıyor. Grip- soğuk

algınlığı ürünleri ve immun sistem ürünleri

ile beraber de kullanılabilen

Sinomarin, hastalık

süresinin kısalmasına

da yardımcı oluyor.

Pharma 25


Abdi İbrahim Did Not Leave Thalassemia Patients

Alone in Pandemic

Abdi İbrahim Talasemi Hastalarını Pandemide Yalnız Bırakmadı

Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim Special Expertise

Department Director

Abdi İbrahim brought together children and their

families with thalassemia patients, who may

experience interruptions in their treatment during

the COVID-19 pandemic, on an online platform. Prof.

Dr. Bülent Antmen, Pediatric Hematology Lecturer

and Head of Bone Marrow Transplantation Unit,

Acıbadem Adana Hospital, Prof. Dr. Tunç Fışgın, Dean

of Faculty of Medicine, Altınbaş University and Prof.

Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric Hematology-Oncology

Lecturer, Istanbul Medical Faculty, attended to

awareness meeting which firstly performed in the

digital environment in Turkey. In addition to the

information about the disease, the experts also

provided enlightening information about the risks

faced by patients during the pandemic period.

Abdi Ibrahim, the leader of the Turkish pharmaceutical

industry, brought together patients and their relatives

in awareness meeting of thalassemia (Mediterranean

anemia) with on the online platform first performed in

the digital environment in Turkey.

Altınbaş University Faculty of Medicine, Istanbul

University Istanbul Medical Faculty, Çukurova University

Faculty of Medicine and Specialists from Acıbadem Adana

Hospital, Adana Çukurova Hemophilia Association and

Abdi İbrahim, COVID-19 pandemisi döneminde

tedavilerinde kesinti yaşayabilen talasemi hastası

çocukları ve ailelerini hekimlerle online platformda

buluşturdu. Türkiye’de ilk kez dijital ortamda

gerçekleştirilen bilinçlendirme toplantısına Acıbadem

Adana Hastanesi Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi

ve Kemik İliği Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent

Antmen, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Tunç Fışgın ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik

Hematoloji-Onkoloji Öğretim Görevlisi Prof. Dr.

Zeynep Karakaş katıldı. Uzmanlar, hastalık hakkındaki

bilgilerin yanı sıra, pandemi döneminde hastaların

karşı karşıya kaldıkları riskler konusunda da aydınlatıcı

bilgiler verdi.

Türk ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim, Türkiye’de ilk

kez dijital ortamda gerçekleştirilen Talasemi (Akdeniz

anemisi) bilinçlendirme toplantısıyla, hasta ve yakınlarını

online platformda bir araya getirdi.

Abdi İbrahim sponsorluğunda, COVID-19 pandemisi

döneminde sıkıntı yaşayan, tedavilerinin devamı hakkında

soru işaretleri oluşan talasemi hastaları için harekete

geçen üniversite ve derneklerin katılımıyla düzenlenen

online eğitim ve bilinçlendirme toplantısına, Altınbaş

Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul

Tıp Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

ve Acıbadem Adana Hastanesi ile Adana Çukurova

Hemofili Derneği ve İstanbul Çocuk Hematoloji Onkoloji

Derneği’nden uzman hekimler ile 50’ye yakın talasemi

hastası çocuk ve aileleri katıldı.

‘Talasemi ve Kemik İliği Nakil Sonrası Hastalarında

COVID-19 Önlemleri ve Şelasyon’ başlıklı online eğitimde,

Akdeniz anemisi olarak bilinen, hayat boyu kan nakli

gerektiren ve tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan

talasemi hastalığını taşıyan çocukların, pandemi sürecinde

yaşadıkları olumsuz etkilerin azaltılmasına, ailelerin

hastalık hakkında farkındalıklarının arttırılmasına katkı

sağlayacak bilgiler paylaşıldı.

Toplantıda, değerli hematologların aktardıkları bilgilerden

faydalanma imkanı bulan hastalar ve aileleri, sorularını

hekimlere yöneltme imkanı bulurken, düzenlenen çeşitli

aktivitelerle sosyalleşme fırsatı elde ettiler.

Kemik iliği nakli olan ve özellikle yaşanan salgın

sebebiyle hastanelere gelemeyen çocuk hastalar ve

ailelerini düşünerek düzenlenen online buluşmaya destek

vermekten mutluluk duyduklarını belirten Abdi İbrahim

Özel Uzmanlık Bölüm Direktörü Çiğdem Şahinbaş Yılmaz,

26 Pharma


Istanbul Pediatric Hematology Oncology Association,

and nearly 50 children with thalassemia and their families

attended the online education and awareness meeting,

which was sponsored by Abdi İbrahim, organized with the

participation of universities and associations that took

action for thalassemia patients who suffered during the

COVID-19 pandemic period and raised questions about

the continuation of their treatment.

Information that will contribute to raising the awareness

of families about the disease was shared in the online

training titled ‘COVID-19 Precautions and Chelation

in Patients After Thalassemia and Bone Marrow

Transplantation’, children with thalassemia, known

as Mediterranean anemia, requiring lifelong blood

transfusion and whose only permanent treatment

method is bone marrow transplantation, will reduce

the negative effects experienced during the pandemic

process. At the meeting, patients and their families who

had the opportunity to benefit from the information

provided by valuable hematologists had the opportunity

to direct their questions to physicians, and had the

opportunity to socialize with various activities.

Stating that they were happy to support the online

meeting organized by considering pediatric patients who

had bone marrow transplantation and especially those

who could not come to hospitals due to the epidemic

and their families, Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim

Special Expertise Department Director said, “Hematology

is an area in which we make significant investments and

we care about supporting our patients in this context.

We take important steps in the field of hematology

with both AbdiBio and our Oncology Production Facility.

In addition, we see it as our responsibility to provide

solutions that will create value for patients and physicians

who have difficulties in this extraordinary process, as well

as with our treatments. Considering the patient groups

and physicians who experienced interruptions in their

treatment, especially during the pandemic period, we

focused on projects aimed at continuing the treatment

and reducing the problems experienced. In this context,

we continue our patient and physician training activities

without interruption. We believe that the online

education we organize with the participation of our

esteemed universities and associations is very useful.

We would like to thank both our physicians and the

associations, as well as the patients and their families for

their valuable contributions. We will continue to organize

new events within this scope throughout the year.”

There are 1.3 million thalassemia carriers in our

country

In the program, Prof. Dr. Bülent Antmen, Pediatric

Hematology Lecturer and Head of Bone Marrow

Transplantation Unit, Acıbadem Adana Hospital, Prof.

Dr. Tunç Fışgın, Dean of Faculty of Medicine, Altınbaş

“Hematoloji, önemli yatırımlar yaptığımız ve bu çerçevede

hastalarımıza destek vermeyi çok önemsediğimiz bir

alan. Gerek AbdiBio ve gerekse Onkoloji Üretim Tesisimiz

ile hematoloji alanında önemli adımlar atıyoruz. Bunun

yanında, tedavilerimizle olduğu kadar, bu olağan dışı

süreçte zorluk yaşayan hasta ve hekimlere değer yaratacak

çözümler sunmayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz.

Özellikle pandemi döneminde tedavisinde kesinti yaşayan

hasta gruplarını ve hekimlerimizi düşünerek, tedavinin

sürmesine, yaşanan sıkıntıların azaltılmasına yönelik

projelere odaklandık. Bu çerçevede hasta ve hekim eğitim

aktivitelerini kesintisiz şekilde sürdürüyoruz. Değerli

üniversite ve derneklerimizin katılımıyla düzenlediğimiz

online eğitimin çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Gerek

hekimlerimize ve derneklere, gerekse katılan hastalara

ve ailelerine kıymetli katkıları için çok teşekkür ediyoruz.

Yıl içinde bu kapsamda yeni etkinlikler düzenlemeyi

sürdüreceğiz” dedi.

Ülkemizde 1.3 milyon talasemi taşıyıcısı bulunuyor

Düzenlenen programda, Acıbadem Adana Hastanesi

Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi ve Kemik İliği

Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Altınbaş

Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tunç Fışgın

ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji

Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Karakaş, hastalık

hakkındaki gelişmelerin yanında özellikle pandemi

döneminde hastaların karşı karşıya kaldıkları riskler

konusunda aydınlatıcı bilgiler verdi.

Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde önemli

bir halk sağlığı sorunu olan Talasemi, anne ve babadan

çocuklara kalıtsal olarak geçen, önlenebilir bir kan

hastalığı. Taşıyıcıların saptanması, genetik danışma ve

doğum öncesi tanı konabilmesiyle engellenebilir bir

hastalık olmasına rağmen, dünyada her yıl en az 365

bin talasemi hastası ortaya çıkıyor. Türk Hematoloji

Derneği’nin verilerine göre ülkemizde yaklaşık 1 milyon

300 bin talasemi taşıyıcısı ve 4 bin 500 kadar talasemi

hastası bulunuyor.

Pharma 27


University and Prof. Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric

Hematology-Oncology Lecturer, Istanbul Medical Faculty,

gave enlightening information about the developments

regarding the disease, especially the risks faced by

patients during the pandemic period.

Turkey is also an important public health problem in

thalassemia in Mediterranean countries, where the

mother and the children inherited from the father, a blood

disease that can be avoided. Although it is a preventable

disease with detection of carriers, genetic counseling and

prenatal diagnosis, at least 365 thousand thalassemia

patients emerge every year in the world. According to

the data of the Turkish Hematology Association, there

are approximately 1 million 300 thousand thalassemia

carriers and 4 thousand 500 thalassemia patients in our

country.

What kind of a disease is thalassemia?

As a result of the marriage of two thalassemia carriers,

there is a 25 percent chance of being born with a disease,

50 percent being a carrier and 25 percent being born

normal for each child. In thalassemia disease, due to the

failure and disorder in the production of hemoglobin;

Symptoms such as pallor of the skin, anemia (anemia),

weakness, fatigue, palpitations, and growth retardation

are seen. The diagnosis of the disease is made with a

special test.

Pre-Marriage Hemoglobinopathy Screening Program

in our country in 2018, in 81 provinces of Family Health

Centers also started to be implemented. With this

program, the incidence of the disease has decreased

significantly over the years. Thalassemia has been taken

under control in many countries thanks to this screening

activity.

Thalassemia, the only permanent form of treatment,

requires a lifelong blood transfusion every 3-4 weeks and

chelation therapy. With regular and long-term chelation

therapy, prolonging the healthy life of patients with

thalassemia and reducing the organ-system damage

caused by the disease can be achieved.

Talasemi nasıl bir hastalıktır?

İki talasemi taşıyıcısının evlenmesi sonucunda, her bir

çocuk için yüzde 25 oranında hastalıklı doğma, yüzde 50

taşıyıcı olma ve yüzde 25 normal doğma ihtimali ortaya

çıkıyor. Talasemi hastalığında hemoglobinin yapımında

yetersizlik ve bozukluk nedeniyle; deride solukluk, anemi

(kansızlık), halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, gelişme

geriliği gibi belirtiler görülüyor. Hastalığın tanısı, özel test

ile konuluyor.

Ülkemizde 2018 yılında Evlilik Öncesi Hemoglobinopati

Tarama Programı 81 ilde Aile Sağlığı Merkezleri’nde

uygulanmaya başlandı. Bu program ile hastalık görülme

oranı yıllar içinde belirgin olarak azaldı. Bu tarama

faaliyeti sayesinde Talasemi birçok ülkede kontrol altına

alındı.

Tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan talasemi

hastalığı, hayat boyu 3-4 haftada bir kan nakli

(transfüzyonu) ve beraberinde şelasyon tedavisi

gerektiriyor. Düzenli ve uzun süreli şelasyon tedavisiyle,

talasemili hastaların sağlıklı yaşam sürelerinin uzaması

ve hastalığın oluşturduğu organ-sistem hasarının

azaltılabilmesi sağlanabiliyor.

Covid-19’un daha ağır seyretme riski yüksek

Toplantıya katılan uzmanlar, talasemi hastalarında,

özellikle yetişkinlerde; kalp rahatsızlığı, pulmoner

hipertansiyon, diyabet ve aşırı demir yükü gibi eşlik eden

durumlarda COVID-19 enfeksiyonunun daha ağır seyretme

riskinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle,

Covid-19 salgını sürecindeki tüm genel önlemlerin

talasemi hastaları için de geçerli olduğunu, sosyal

mesafeye uyum, maske kullanımı ve el hijyenine dikkat

edilmesinin önemini vurguladı. Talasemi hastalarının

kalabalık ortamlara girmemesi gerektiğinin ve kişisel

korucu ekipmanları (maske ve siperlik) kullanmalarının

faydalı olacağının altı çizildi.

Higher risk for severe illness from COVID-19

Experts attending the meeting, thalassemia patients,

especially adults; drew attention to the high risk

of a more severe course of COVID-19 infection in

comorbid conditions such as heart disease, pulmonary

hypertension, diabetes and iron overload. For this reason,

he emphasized that all general measures during the

Covid-19 outbreak process are also valid for thalassemia

patients, and the importance of compliance with

social distance, use of masks and hand hygiene. It was

underlined that thalassemia patients should not enter

crowded environments and it would be beneficial to use

personal protective equipment (mask and visor).

28 Pharma


Becton Dickinson is Among the Most Ethical

Companies of Turkey

Becton Dickinson, Türkiye’nin En Etik Şirketleri Arasında

Ayşe Şanlıoğlu, BD Turkey General Director

Pursuing the goal of advancing the world of health,

BD Turkey, is awarded for the second time with the

“Most Ethical Companies of Turkey” award by Ethical

Values Center Foundation (EDMER) which is founded

with the aim of contributing to the improvement of

high ethical standards and practices.

The award is aiming to reward the companies which are

sensitive in adhering to code of conduct and ethical values

and improve the respectability of them in the eye of the

public and also to raise other companies’ awareness in

ethical matters.

Ethical Values Center carried out in depth analysis to

evaluate companies’ awareness in ethical matters under six

categories including “Ethical Values and Ethical Culture”,

“Reputation Management”, “Corporate Governance”,

“Corporate Social Responsibility”, “Leadership and

Creativity” and “Conformity Management” with 109

questions.

“’We do what is right’ message comes first in our corporate

values,” says Ayşe Şanlıoğlu, BD Turkey General Director.

“Accordingly, we stick to ethical codes of our society

till the end while helping thousands of people to get

healthy again. Our ethical codes are our most important

corporate values which make the ecosystem we created

with our shareholders, healthcare professionals and

business partners sustainable. That is why getting the

Erika award second time is so significant for us and as BD

Turkey family, we’re proud of it.”

Dünyada sağlığı geliştirme amacıyla faaliyetlerini

sürdüren BD Türkiye, yüksek etik standartları ve

pratiklerinin ilerlemesine katkıda bulunmak amacıyla

kurulan Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER)

tarafından ikinci kez “Türkiye’nin En Etik Şirketleri”

ödülüne layık görüldü.

Ödül, etik değerlere önem veren; yönetimlerinde iş ahlakı

ve etik değerlere bağlı olarak faaliyetlerini sürdürme

konusunda titiz davranan şirketlerin ödüllendirilmesi,

toplum önünde itibarının yükselmesi ve diğer şirketlerin

de etik konusundaki duyarlılıklarının artırılması amacını

taşıyor.

Şirketlerin etik konusuna verdiği önemi değerlendirmek

amacıyla derinlemesine bir analiz yapan Etik Değerler

Merkezi, değerlendirmesini “Etik Değerler, Etik Kültür”,

“İtibar Yönetimi”, “Kurumsal Yönetim”, “Kurumsal Sosyal

Sorumluluk”, “Liderlik, Yaratıcılık, Önderlik”, “Uyum

Yönetimi” gibi toplamda altı kategori ve 109 soruda

gerçekleştirdi.

BD Türkiye Genel Müdürü Ayşe Şanlıoğlu, “Kurumsal

değerlerimizin ilk sırasında ‘Doğru olanı yaparız’ mesajımız

yer almaktadır. Bu doğrultuda, binlerce insanın sağlığına

kavuşmasına destek olurken; içinde bulunduğumuz

toplulukların etik kodlarına sonuna kadar bağlıyız. Etik

kodlarımız; paydaşlarımız, sağlık profesyonelleri ve iş

ortaklarımız ile yarattığımız ekosistemi sürdürülebilir

kılan en önemli kurumsal değerlerimiz. O yüzden Etika

ödülünü ikinci kez almak bizim için oldukça anlamlı, BD

Türkiye ailesi olarak büyük bir gurur duyuyoruz,” dedi.

Pharma 29


Patients in Oral Health and Orthodontics Prefers Virtual

Appointment Applications for the COVID-19 Outbreak Period

Ağız ve Diş Tedavisi Görenler, COVID-19 Döneminde Sanal

Randevu Uygulamalarını Tercih Ediyor

Evren Köksal, Align Technology

Turkey, General Manager

Six out of 10 research participants go to the dentist

only when needed, following COVID-6 quarantine

restrictions. 46 percent of respondents state that

they went to the dentist / clinic every 19 months or

less frequently in the period prior to the onset of

the COVID-6 outbreak. 62 percent of the participants

state that they see virtual dating as a preferable

option for the COVID-19 outbreak period and beyond.

Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) commissioned

to research company Poltio, “COVID-19 Period Dental

Clinics Research” revealed the changes that COVID-19

epidemic has created in the eyes of patients in oral health

and orthodontics. The research, which was conducted

with the participation of a total of 11 people between the

ages of 55-1.000, includes comprehensive data in many

areas from dentist consultation to oral care habits and

digital examination habits.

60 percent of patients visit the dentist only when

needed

According to the results of the COVID-19 Period Dental

Clinics Survey, six out of 10 respondents apply to the

dentist only when they need it, while 32 percent visit the

dentist regularly. Before the COVID-19 outbreak began,

the frequency of going to the dentist or dental clinic

was 46 percent every six months or less. 68 percent of

the research participants stated that at least one person

Her 10 araştırma katılımcısından 6’sı COVID-19

karantina kısıtlamaları sonrasında diş hekimine sadece

ihtiyaç duyduğunda gidiyor. Katılımcıların yüzde 46’sı

COVID-19 salgınının başlamasından önceki dönemde

6 ayda bir veya daha seyrek sıklıkla diş hekimi/

kliniğine gittiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 62’si

COVID-19 salgını dönemi ve sonrası için sanal randevu

uygulamasını tercih edilebilir bir seçenek olarak

gördüklerini belirtiyor.

Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) tarafından

araştırma şirketi Poltio’ya yaptırılan “COVID-19 Dönemi

Diş Klinikleri Araştırması” COVID-19 salgınının hastaların

gözünde ağız sağlığı ve ortodonti alanında yarattığı

değişimleri ortaya koydu. 11-55 yaş aralığında toplamda

1.000 kişinin katılımıyla yapılan araştırma, diş hekimine

başvuru sıklığından ağız bakım alışkanlıklarına ve dijital

muayene alışkanlıklarına kadar pek çok alanda kapsamlı

veriler içeriyor.

Hastaların yüzde 60’ı diş hekimini yalnızca ihtiyaç

duyduğunda ziyaret ediyor

COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması sonuçlarına

göre her 10 katılımcının altısı diş hekimine yalnızca

ihtiyaç duyduğunda başvururken, yüzde 32’lik kesim

düzenli olarak diş hekimine başvuruyor. COVID-19

salgını başlamadan önce diş hekimi ya da diş kliniğine

gitme sıklığı ise yüzde 46 oranında altı ayda bir ya da

daha seyrek sıklıkta gerçekleşmiş bulunuyor. Araştırma

katılımcılarının yüzde 68’i, hanelerinde en az bir kişinin

diş tedavisi gördüğünü belirtirken, yüzde 48’i kendisi ya da

hanesindeki bir kişinin ortodonti tedavisi gördüğünü ifade

ediyor.

Tedavisi sürenler COVID-19 döneminde hekim

kontrolünü aksatmadı, sanal randevu uygulamalarına

ilgi arttı

COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması, salgın

döneminin diş hekimi ziyaretlerine etkisini de ortaya

koyuyor. Araştırma bulgularına göre katılımcıların yüzde

62’si COVID-19 kısıtlamaları dönemi ve sonrası için sanal

randevu uygulamasını tercih edilebilir bir yöntem olarak

görürken, yüzde 64’ü salgının ortaya çıkması ile birlikte

kendileri veya çocukları için bir diş kliniğine gitmediklerini

belirtiyor. Son üç ayda diş problemi yaşamış olmasına

rağmen bir diş kliniğini ziyaret etmemiş olanların oranı

ise yüzde 21 olarak ölçülüyor.

30 Pharma


in their household received dental treatment, while 48

percent stated that they or a person in their household

received orthodontic treatment.

Those who continue their treatment did not disrupt

the physician control during the COVID-19 period,

interest in virtual appointment applications increased

COVID-19 Period Dental Clinics Research also reveals

the impact of the epidemic period on dentist visits.

According to the findings of the research, 62 percent

of the participants see virtual dating as a preferable

method for the COVID-19 restrictions period and after,

while 64 percent state that they do not go to a dental

clinic for themselves or their children with the outbreak.

The rate of those who have not visited a dental clinic

despite having dental problems in the last three months

is measured as 21 percent. 19 percent of people who did

not go to the dental clinic during the COVID-41 outbreak

base their reasons on the COVID-19 concern. According

to research participants, the most effective factor in the

choice of going to the dentist during the epidemic process

is that the examination rooms are disinfected. After the

coronavirus restrictions began, the most common reason

for visiting the dental clinic was the controls for ongoing

fixed orthodontic treatment with 51 percent.

Thanks to digital applications, it is possible to

maintain social distance and oral health

Align Technology research results to review General

Manager of Turkey Evren Koksal universe makes the

following statement: “Scientific research shows that the

direct impact on the immune system of oral and dental

health [1]. Neglecting oral and dental health due to the

fear of COVID-19 can therefore bring serious health risks.

These risks can be reduced as oral and dental health

services become increasingly suitable for the social

distance conditions required by today thanks to the

important advantages provided by digital transformation.

Our orthodontists are supporting this trend by

increasingly digitizing both their professions and clinics.

As Align Technology, we have provided many tools and

applications such as Invisalign Virtual Appointment and

Invisalign Virtual Care, which offer dental professionals

the opportunity to come together with their patients in

a digital environment and to check the dental status of

their patients since the first days of the epidemic. The

World Health Organization [2] also recommends virtual

appointment procedures. Since most of the digital

treatments, such as transparent plaque therapy, are able

to meet and follow-up through virtual tools, patients do

not need to go to the clinic as often as in the past. As

a company operating in the field of digital orthodontics,

we will continue to offer solutions that will facilitate the

course and follow-up of transparent plaque treatment.”

COVID-19 salgını boyunca diş kliniğine gitmeyen

kişilerin yüzde 41’i gerekçelerini COVID-19 endişesine

dayandırıyor. Araştırma katılımcılarına göre salgın

sürecinde diş hekimine gitme tercihinde en çok etkili

olan unsur ise muayene odalarının dezenfekte edilmiş

olması. Koronavirüs kısıtlamaları başladıktan sonra diş

kliniğine gitmeye devam eden kesim içerisinde en sık

rastlanan ziyaret sebebi ise yüzde 51 ile sürmekte olan

sabit ortodontik tedaviye yönelik kontroller oldu.

Dijital uygulamalar sayesinde sosyal mesafeyi ve ağız

sağlığını korumak mümkün

Araştırma sonuçlarını yorumlayan Align Technology

Türkiye Genel Müdürü Evren Köksal şu açıklamayı

yapıyor: “Bilimsel araştırmalar ağız ve diş sağlığının

bağışıklık sistemi üzerinde doğrudan etkili olduğunu

gösteriyor . COVID-19 korkusu nedeniyle ağız ve diş

sağlığının ihmal edilmesi bu nedenle ciddi sağlık risklerini

beraberinde getirebilir. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin,

dijital dönüşümün sağladığı önemli avantajlar sayesinde

günümüzün gerektirdiği sosyal mesafe koşullarına

giderek daha uygun hale gelmesi ile birlikte bu riskler

azaltılabilir. Ortodontistlerimiz de hem mesleklerini hem

de kliniklerini giderek artan oranda dijitalleştirerek bu

akıma destek oluyorlar. Align Technology olarak salgının

ilk günlerinden bu yana diş sağlığı profesyonellerine

hastalarıyla dijital ortamda bir araya gelme ve hastalarının

diş durumlarını kontrol etme imkânını sunan Invisalign

Sanal Randevu ve Invisalign Sanal Bakım gibi birçok

araç ve uygulama sunduk. Dünya Sağlık Örgütü de sanal

randevu prosedürlerini tavsiye ediyor. Şeffaf plak tedavisi

gibi dijital tedavilerin çoğunda sanal araçlar aracılığıyla

görüşme ve takip mümkün olduğu için hastaların geçmişte

olduğu sıklıkta kliniğe gitmesine gerek kalmıyor. Dijital

ortodonti alanında faaliyet gösteren bir şirket olarak,

şeffaf plak tedavisinin seyrini ve takibini kolaylaştıracak

çözümler sunmaya devam edeceğiz.”

https://alliedacademies.com/world-dental-2020/2020/events-list/dental-health-im-mune-system

https://www.who.int/publications/i/item/who-2019-nCoV-oral-health-2020.1

Pharma 31


Johnson & Johnson Turkey Donated 200 Thousand Dollar to the

Turkish Red Crescent for 18 Thousand Health Care Workers

Johnson & Johnson Türkiye’den 18 Bin Sağlık Çalışanı için

Türk Kızılay’a 200 Bin Dolarlık Bağış

Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey

Dr. Kerem Kınık, President of Turkish Red Crescent

As part of the fight against COVID-19, the Johnson

& Johnson Foundation donated 200 thousand dollars

to the Turkish Red Crescent. The donation will be

used to provide personal protective equipment to

approximately 18,000 frontline healthcare workers in

order to limit the spread of the COVID-19 pandemic

and help the health system.

Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey, Johnson

& Johnson’s pharmaceutical company, Dr. Kerem Kınık,

President of Turkish Red Crescent, came together within

the framework of the protocol organized for donation.

Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey, said

the following in the protocol meeting, “As Johnson

& Johnson, one of the world’s largest healthcare

companies, we have been putting our hearts, science

and intelligence to the public health with the same

deep responsibility for 134 years. Just as we developed

a vaccine to solve the Ebola epidemic in the past, today

we have mobilized all our resources to find a solution to

the COVID-19 pandemic without wasting any time. We

continue our efforts to develop our preventive vaccine

candidate at full speed. We are one step closer every

day to our goal of bringing 1 billion doses of vaccine

to public health in 2021 and we are really excited. For

this purpose, we are again increasing our production

capacity and the scale of our investments. Over the

past two decades, we have invested billions of dollars

COVID-19 ile mücadele kapsamında, Johnson & Johnson

Vakfı, Türk Kızılay’a 200 bin dolar tutarında bağışta

bulundu. Bağış, COVID-19 pandemisinin yayılımını

sınırlandırmak ve sağlık sistemine yardımcı olmak

amacıyla, ön cephede görev yapan yaklaşık 18 bin sağlık

çalışanına kişisel koruyucu ekipman sağlanması için

kullanılacak.

Johnson & Johnson’ın ilaç şirketi Janssen Türkiye’nin

Genel Müdürü Demet Russ ile Türk Kızılay Genel

Başkanı Dr. Kerem Kınık, bağış için düzenlenen protokol

çerçevesinde bir araya geldi.

Janssen Türkiye Genel Müdürü Demet Russ, protokol

toplantısında şunları söyledi: “Dünyanın en büyük

sağlık şirketlerinden Johnson & Johnson olarak, 134

yıldır hep aynı derin sorumlulukla toplum sağlığı için

kalbimizi, bilimselliğimizi ve zekâmızı ortaya koyuyoruz.

Geçmişte nasıl Ebola epidemisine çözüm için hızla aşı

geliştirdiysek, bugün de COVID-19 pandemisine çözüm

üretmek için tüm kaynaklarımızı hiç vakit kaybetmeden

seferber ederek harekete geçtik. Koruyucu aşı adayımızı

geliştirme çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. 2021

yılında 1 milyar doz aşıyı toplum sağlığının hizmetine

sunabilme hedefimize her gün bir adım daha yaklaşıyoruz

ve gerçekten çok heyecanlıyız. Bu amaçla da yine üretim

kapasitemizi ve yatırımlarımızın ölçeğini artırıyoruz. Son

yirmi yıl içinde antiviral ilaçlar, aşı araştırma ve geliştirme

çalışmalarıile bunlara yönelik üretim kapasitelerine

milyarlarca dolar yatırım yaptık.

32 Pharma


in antiviral drugs, vaccine research and development,

and production capacity for them. As we develop our

COVID-19 vaccine today, we draw strength from our past

experiences. At the same time, we continue to strongly

fulfill our responsibility to society. I would like to proudly

express that our determination in this direction is always

our priority as a company. With this responsibility, we

at Johnson & Johnson donated $ 50 million globally to

support healthcare professionals fighting the pandemic.

We donated a total of 4 million TL to fight COVID-19 in

our country.

Protecting healthcare professionals from the virus is

critical in combating the pandemic. They continue their

duties with great sacrifices and all of us need your

support. I believe that

our cooperation with the

Turkish Red Crescent, which

carries out valuable work

for human health during

the pandemic process, will

be an important step for us

to win the pandemic war as

a society.

In addition to all

these, I would like to

underline that the most

effective measures for

virus protection will

undoubtedly be taken by

the individuals who make

up the society. We will all

have made the greatest

contribution to the fight

against the pandemic by paying attention to the 14 rules

determined by our Ministry of Health and prioritizing

masks, hygiene, and social distancing.”

Regarding the donation, Dr. Kerem Kınık, President

of Turkish Red Crescent, said, “The main foundation

purpose of the Turkish Red Crescent is to relieve human

suffering all over the world without discrimination.

Based on this vision, we have been fighting intensely

both in our country and in different geographies of the

world since the start of the new type of coronavirus. At

this point, we strive to give all the support we can to our

esteemed healthcare professionals, who are among our

groups who continue the struggle at the forefront and

show the most sacrifice. In line with the need, we send

kits containing personal protective equipment such as

masks, disinfectants, visors, surgical overalls, gloves and

surgical glasses to hospitals. Of course, we do all this with

the support of our charitable donors. I would like to thank

the Johnson & Johnson Group, one of the world leaders

in the field of medical equipment and pharmaceutical

production, for this meaningful donation.”

Bugün COVID-19 aşımızı geliştirirken, geçmişteki

deneyimlerimizden güç alıyoruz. Aynı zamanda, topluma

karşı sorumluluğumuzu da güçlü bir şekilde yerine

getirmeye devam ediyoruz. Bu yöndeki kararlılığımızın,

şirket olarak her zaman önceliğimiz olduğunu gururla

ifade etmek isterim. Bu sorumlulukla, Johnson & Johnson

olarak pandemiyle mücadele eden sağlık çalışanlarını

desteklemek için global çapta 50 milyon dolar bağışta

bulunduk. Ülkemizde de COVID-19 ile mücadeleye yönelik

toplam 4 milyon TL bağış yaptık.

“Sağlık çalışanlarının virüsten korunması, pandemiyle

mücadelede kritik önem taşıyor. Büyük fedakârlıklarla

görevlerini devam ettiriyorlar ve hepimizin desteğine

ihtiyaçları var. Pandemi

sürecinde de insan

sağlığı için değerli

çalışmalar yürüten Türk

Kızılay ile bu kapsamda

gerçekleştirdiğimiz iş

birliğinin, toplum olarak

pandemi savaşında galip

gelmemiz için önemli

bir adım olacağına

inanıyorum.

Tüm bunların yanısıra

özellikle altını çizmek

isterim ki virüsten

korunmaya yönelik en

etkili önlemleri, kuşkusuz

toplumu oluşturan bireyler

alacaktır. Hepimiz, Sağlık

Bakanlığımızın belirlediği

14 kurala dikkat ederek,

maske, fiziksel mesafe ve temizliği önceliklendirerek

pandemiyle mücadeleye en büyük katkıyı sağlamış

olacağız.”

Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık da yapılan

bağışla ilgili olarak, “Türk Kızılay’ın temel kuruluş

amacı ayrım gözetmeksizin dünyanın her yerinde insan

ıstırabını dindirmektir. Bu vizyondan hareketle, yeni tip

koronavirüsün başladığı andan bugüne gerek ülkemizde

gerek dünyanın farklı coğrafyalarında yoğun bir mücadele

veriyoruz. Bu noktada mücadeleyi en ön safta sürdüren

ve en çok fedakârlık gösteren gruplarımızdan olan değerli

sağlık çalışanlarımız için elimizden gelen her türlü

desteği vermek için çabalıyoruz. İhtiyaç doğrultusunda

hastanelere, içerisinde maske, dezenfektan, siperlik,

cerrahi tulum, eldiven, cerrahi gözlük gibi kişisel koruyucu

ekipmanların bulunduğu kitler gönderiyoruz. Tabii tüm

bu yardımlarımızı hayırsever bağışçılarımızın desteğiyle

yapıyoruz. Tıbbi malzeme ve ilaç üretimi alanlarında dünya

liderlerinden biri olan Johnson & Johnson Grubu’na bu

anlamlı bağışlarından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum”

dedi.

Pharma 33


Sonbaharda Zatürreye Dikkat!

Attention to Pneumonia in Autumn!

Dr. Sedat Akyol, Internal Medicine

Specialist, Romatem Hospital

Halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni, her yıl

dünyada milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine

neden oluyor. Uzmanlar, COVID vaka sayılarının artışa

geçtiği sonbahar-kış döneminde 65 yaş üzeri veya

kronik hastalığı olan kişilerin mutlaka zatürre ve

grip aşışı yaptırması yönünde uyarılarda bulunuyor.

Zira, Dünya Sağlık Örgütünün 2019 raporuna göre;

zatürre ölümleri tüm ölüm sebepleri arasında 4’üncü

sırada yer alıyor, hal böyleyken COVID zemininde

gelişecek zatürre vakalarının daha yaygın ve ölümcül

seyretmesi kuvvetle muhtemel. Nitekim, zatürre

vakalarının en sevdiği yerin akciğer olduğunu

söyleyen Romatem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı

Dr. Sedat Akyol; “Aşı konusunda her zamankinden

daha hassas olmalıyız, COVİD zaten akciğeri seviyor,

bu durumda tabloya eklenecek pnömokok bakterisi

zatürre, hatta kana karışarak sepsis, menenjit gibi

ölümcül sağlık sorunlarına neden olabilir. En etkili

savunmamız ise aşı olmak” ifadelerini kullandı.

Halihazırda Dünya çapında birçok koronavirüs aşı çalışması

son aşamalara varmakla birlikte etkin bir aşılamanın

ilkbahar, hatta yaz aylarını bulacağı öngörülüyor. Bu

durumda sonbahar ve kış mevsiminde virüs ile baş başa

kalacağız. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda sadece COVID

değil, mevsimsel nezle-grip hatta zatürre etkenlerine

Pneumonia causes millions of people to die every year

around the world. Experts warn that people over the

age of 65 or with chronic diseases should definitely

get pneumonia and flu vaccination in the autumnwinter

period, when the number of COVID cases has

increased. Because, according to the 2019 report of the

World Health Organization; Pneumonia deaths rank 4th

among all causes of death, however, it is highly likely

that pneumonia cases that will develop on the basis

of COVID will be more common and fatal. Pointing out

favorite place for pneumonia cases is the lung, Dr. Sedat

Akyol, Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital,

said, “We should be more sensitive about vaccination

than ever, COVID already loves lungs, in this case, the

pneumococcal bacteria that will be added to the picture

can cause pneumonia and even cause deadly health

problems such as sepsis and meningitis by mixing with

blood. Our most effective defense is to be vaccinated.”

Although many coronavirus vaccine studies around the

world are reaching the final stages, it is predicted that an

effective vaccination will take place in the spring or even

summer months. In this case, we will be alone with the

virus in autumn and winter.

Therefore, in the coming months, we will be exposed

not only to COVID, but also to seasonal flu-flu and even

pneumonia factors. Since all of these progress with

the same symptoms, the situation will become more

complicated in mass contagions, it is obvious that the

process until the discrimination is made will be very

painful for both the patients and the health system. So

what should we do?

Stating that vaccination against seasonal influenza and

pneumonia factors can be a solution, Dr. Sedat Akyol,

Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital, said,

“Thus, in a sufficiently vaccinated society, influenza

infections will be less and mild, and pneumonia and

related fatal infections can be prevented, which can

be added on top of them, especially pneumococcal

bacteria. Because pneumococcal bacteria, which is

the most important bacterial cause of pneumonia; It is

also the most important microorganism that causes

meningitis, sinusitis, osteomyelitis (bone infection),

blood inflammation and middle ear inflammation in

adults and children. Pneumonia transmitted through the

respiratory tract affects approximately 450 million people,

seven percent of the world total, and causes death of

approximately 4 million people.”

34 Pharma


de maruz kalacağız. Bunların hepsi aynı belirtilerle

seyrettiğinden kitlesel bulaşmalarda durum iyice karmaşık

hale geleceğinden, ayrım yapılana kadar geçecek sürecin

hem hastalar, hem de sağlık sistemi için çok sancılı olacağı

aşikar. O halde ne yapalım?

Mevsimsel grip ve zatürre etkenlerine karşı aşılanmanın

çözüm olabileceğini belirten Romatem Hastanesi İç

Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Akyol, “ Böylelikle yeterince

aşılanmış bir toplumda gripal enfeksiyonların az sayıda

ve hafif seyredeceğini, bunların üzerine eklenebilecek

özellikle pnömokok bakterisine bağlı zatürre ve bağlısı

ölümcül enfeksiyonlar önlenebilir. Zira akciğer iltihabı

olan zatürrenin en önemli bakteriyel sebebi olan

pnömokok bakterisi; aynı zamanda yetişkin ve çocuklarda

menenjit, sinüzit, osteomiyelit (kemik enfeksiyonu), kan

iltihabı ve orta kulak iltihabına da neden olan en önemli

mikroorganizmadır. Öyle ki, solunum yolu ile geçen

pnömoni her yıl yaklaşık 450 milyon kişiyi yani dünya

toplamının yüzde yedisini etkilerken, yaklaşık 4 milyon

kişinin de ölümüne sebep olmaktadır” dedi.

Aşıdan Zatürre Olmazsınız

Doktor Akyol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi süreci

dolayısıyla vatandaşlar aşı konusunda kafa karışıklığı

yaşayabilir. Mevsim nedeniyle yaşanabilecek grip vakaları

çoğu insanda hafif seyrederken, bazı kişilerde bronşit

ve zatürreye ilerler. İlerleme oranı küçük olsa da kitlesel

bulaşmalarda ciddi sayıları bularak sağlık sistemine ek

yük getirir, pandemiden zaten bunalan sağlık sisteminin

ek yükleri taşıyabilmesi zor, bu yüzden aşı büyük önem

taşıyor. Aşılar, hastalığa neden olan gerçek virüs ya da

bakterileri değil, bir nevi bunların kimlik bilgisini içerir.

Aşılamadan sonraki ay içinde aşının kapsadığı grip ve

pnömokok tiplerine karşı korunmaya yardımcı antikorlar

üretilir. Aşılar hastalık bulaştırmaz, içeriğindeki koruyucu

maddeler (aşı karşıtlarının iddia ettiğinin aksine)

zehirlemez, kanser veya kısırlık yapmaz. Geçmişinizde ciddi

bir alerji öyküsü yoksa aşıların yan tesiri herhangi bir ilaçta

olduğu gibidir; çoğunlukla enjeksiyon bölgesinde hafif

kızarıklık-şişme veya hassasiyet-ağrıdan öteye geçmez ve

1-2 günde kaybolur. Bazen hafif ateş-kırgınlık yaratabilir,

bu durumda herhangi bir ateş düşürücü yeterlidir.”

Ömür Boyu Etki Sağlar

Akyol, “Grip ve zatürre aşısı COVID-19’a karşı koruma

sağlamaz. Grip aşısı 6 aylıktan itibaren herkese yapılabilir.

Zatürre aşısı ise herkese gerekmez, esasen 65 yaş ve

üzeri ile yüksek risklilere uygulanır. Bunlar, astım ve

KOAH gibi kronik akciğer hastaları, doğumsal morarmalı

kalp hastalığı ve kalp yetmezliği, diyabet(şeker)

hastaları, koklear (iç kulak) implantlı, beyin-omurilik sıvısı

(BOS) kaçaklı, doğumsal bağışıklık eksiği olanlar, orak

hücre-talasemi ve hemoglobin zincir hastaları, dalağı

olmayanlar, HIV(AIDS), nefrotik sendrom-kronik böbrek

yetmezliği, immün baskılayıcı (kortizon-romatizma ilaçları)

You Cannot Get Pneumonia from Vaccine

Dr. Sedat Akyol continued his words as follows: “Citizens

may be confused about vaccination due to the pandemic

process. While the flu cases that can be experienced due

to the season are mild in most people, it progresses to

bronchitis and pneumonia in some people. Although the

rate of progression is small, it adds to the health system

by finding serious numbers in mass contamination, it is

difficult for the health system already overwhelmed by the

pandemic to bear the additional burden, so vaccination is

of great importance. Vaccines do not contain the actual

virus or bacteria that cause the disease, but rather their

identification information. In the month after vaccination,

antibodies are produced to help protect against influenza

and pneumococcal types covered by the vaccine. Vaccines

do not transmit disease, the protective ingredients

(contrary to what the vaccine opponents claim) do not

poison, do not cause cancer or infertility. If there is no

serious allergy history in your past, the side effects of

vaccines are the same as with any drug; It usually does

not go beyond mild redness, swelling or tendernesspain

in the injection area and disappears in 1-2 days.

Sometimes it can cause slight fever-malaise, in which

case any antipyretic is sufficient. “

Provides Lifetime Effect

Akyol said, “The flu and pneumonia vaccine does not

protect against COVID-19. Flu vaccine can be given to

anyone from the age of 6 months. Pneumonia vaccine is

not required for everyone, it is mainly applied to people

aged 65 and over and at high risk. These are chronic lung

patients such as asthma and COPD, congenital bruising

heart disease and heart failure, diabetes (diabetes)

patients, cochlear implanted, cerebrospinal fluid (CSF)

leakage, congenital immune deficiency,

Pharma 35


sickle cell-thalassemia and hemoglobin chain patients,

those without spleen, HIV (AIDS), nephrotic syndromechronic

renal failure, those using immunosuppressants

(cortisone-rheumatism drugs), cancer chemotherapy

or radiation therapy, lymphoma-leukemia-multiple

myeloma-diffuse cancer patients, kidney-liver such as

organ transplant recipients, chronic liver disease such as

hepatitis-cirrhosis and alcohol addicts. The pneumonia

vaccine is administered free of charge in Family Health

(FHC) and Community Health (TSM) Centers. In addition,

those who want to have a pneumonia vaccine can be

obtained from the pharmacy for a fee. However, because

there is an explosion in demand, it is difficult to obtain.”

kullananlar, kanser kemoterapisi veya ışın tedavisi alanlar,

lenfoma-lösemi-mültipl myeloma-yaygın kanser hastaları,

böbrek-karaciğer gibi organ nakli yapılanlar, hepatit-siroz

gibi kronik karaciğer hastaları ve alkol bağımlılarıdır.

Zatürre aşısı Aile Sağlığı (ASM) ve Toplum Sağlığı (TSM)

Merkezlerinde ücretsiz uygulanmaktadır. Ayrıca zatürre

aşısı olmak isteyenler ücretiyle eczaneden temin ederek

yaptırabilir. Ancak talep patlaması olduğundan temini

zordur” diyerek sözlerini tamamladı.

Zatürre aşıları 2 tiptir;

Konjuge (7,13 tip) pahalıdır, tek doz, 7 veya 13 farklı

tipe karşı hücresel ömür boyu bağışıklık sağlar, çocuk ve

yetişkinlere uygundur. Sağlık Bakanlığınca halen ücretsiz

uygulanmaktadır.

Polisakkarit (23 tip) ucuzdur, 23 tipe karşı salgısal geçici

bağışıklık sağlar, 2 yaş üzerine uygundur, 5 yılda bir

tekrarlanır, son yıllarda piyasada zor bulunmamaktadır.

Grip aşıları; farklı tekniklerle üretilebilir, virüs sürekli

mutasyon geçirdiği için her yıl yeniden hazırlanır. Genelde

kış mevsimini yaşayan ülkelerde en sık rastlanan 3 grip

tipini kapsamakta iken koruyuculuk artması maksadıyla son

yıllarda dörtlü tipleri piyasaya sunulmuştur. Uygulanması

isteğe tabi olup ücretlidir, bazı ülkeler risk gruplarına

ücretsiz uygulamakta olup halihazırda ülkemizde yeni

tip aşılar piyasaya çıkmamıştır, COVID sürecinde ücretsiz

uygulama olup olmayacağı belli değildir.

Önemli bilgi: İki farklı aşı uygulaması yapılacaksa ya aynı

gün farklı kollardan uygulanmalı, veya iki aşı uygulaması

arasına en az 1 ay süre konmalıdır. Tavsiye olarak; grip

aşılarının piyasaya çıkması zaman alacağından halihazırda

ulaşılabilinen zatürre aşısı hemen uygulanmalıdır.”

Pneumonia vaccines are of 2 types;

Conjugate (7,13 types) is expensive, single dose provides

cellular lifetime immunity against 7 or 13 different types,

suitable for children and adults. It is still applied free of

charge by the Ministry of Health.

Polysaccharide (23 types) is inexpensive, provides

temporary secretory immunity against 23 types, is suitable

for over 2 years of age, is repeated every 5 years, has not

been difficult in the market in recent years.

Flu vaccines can be produced with different techniques,

since the virus is constantly mutating, it is prepared every

year. In general, it covers the 3 most common types of flu

in countries that experience the winter season, while four

types have been introduced to the market in recent years

in order to increase protection. Its application is voluntary

and paid, some countries apply it free of charge to risk

groups, and new types of vaccines have not been released

in our country at present, it is not clear whether there will

be free application during the COVID process.

Important information: If two different vaccines are to

be administered, they should either be administered

from different branches on the same day, or at least

1 month should be allowed between two vaccines. As a

recommendation, since influenza vaccines will take time

to hit the market, the currently available pneumonia

vaccine should be administered immediately.”

36 Pharma


Local Antiviral Effect Against COVID -19:

Pastilles Containing Pomegranate Peel

COVID -19’a Karşı Lokal Antiviral Etki: Nar Kabuğu İçeren Pastil

German Prof. Dr. Martin Müller commented on the

clinical study on the COVID-19 virus in Italy. Italian

scientists underlined that the new lozenge form,

which has a protective effect against coronavirus, is

a strong protection shield thanks to three valuable

plant extracts.

A clinical study on the COVID-19 virus was conducted

by Italian scientists under the direction of Giovanni

Belcaro and Ezio Bombardelli. Before scientists reach the

lung, the target organ of viruses, during the three-day

testing process; discovered that it concentrated in the

mouth and throat area. According to scientific research

reports, thanks to this lozenge containing pomegranate

peel extract used 3 times a day in patients with positive

coronavirus, the virus was destroyed by 91% on day 3.

Pastille forms are functionally more effective!

Pastille form; Since it stays in the mouth for a long time,

it creates a local barrier in the mouth and throat line. In

this way, the virus is prevented from settling into cells

and multiplying. As a result of this; The virus cannot pass

the upper respiratory tract and reach the target organ,

the lung.

Alman Prof. Dr. Martin Müller, İtalya’da COVID-19

virüsüyle ilgili yapılan klinik çalışmayı yorumladı.

İtalyan bilim insanları, koronavirüse karşı koruyucu

etkiye sahip yeni pastil formunun, değerli üç bitki özütü

sayesinde güçlü bir koruma kalkanı olduğunun altını

çizdi.

Giovanni Belcaro ile Ezio Bombardelli yönetiminde İtalyan

bilim insanları tarafından COVID-19 virüsüyle ilgili klinik bir

çalışma yapıldı. Bilim insanları üç günlük test sürecinde,

virüslerin hedefi olan organ olan akciğere ulaşmadan;

ağız ve boğaz bölgesinde yoğunlaştığını keşfetti. Bilimsel

araştırma raporlarına göre koronavirüs pozitif hastalarda

günde 3 kez kullanılan nar kabuğu özütü içeren bu pastil

sayesinde; virüs 3. günde %91 oranında yok edildi.

Pastil formları fonksiyonel olarak daha etkili!

Pastil formu; ağızda uzun süre kaldığından ötürü, ağız ve

boğaz hattında lokal bir bariyer oluşturuyor. Bu sayede

virüsün hücrelere yerleşmesi, çoğalması engelleniyor.

Bunun neticesinde; virüs üst solunum yollarını geçip,

hedef organ olan akciğere ulaşamıyor.

Nar kabuğu içeren tıbbi pastilin AB çapında ruhsat

konusu tartışılıyor

Araştırma sonucunu yorumlayan Alman Prof. Dr. Martin

Müller, “Bu pastil, doğrudan boğaz-burun-gırtlak

bölgesindeki mukozalarda etkisini artıran değerli üç bitki

ekstresi nedeniyle güçlü bir koruma desteği. Pandemi

döneminde sıklıkla uyarı yapılan aldatıcı nitelikte sahte

ürünlerinden kesinlikle değil. Ağız ve boğaz bölgesinde

lokal antiviral etki sağlayan bu tıbbi ürünün, AB çapında

ruhsat konusu tartışmaya değer görünüyor” dedi.

EU-wide licensing issue of medicinal lozenge with

pomegranate peel discussed

Commenting on the results of the research, German

Prof. Dr. Martin Müller, said, “This lozenge is a powerful

preservation supplement due to three precious plant

extracts that directly increase their effect on the mucous

membranes of the throat-nose-throat area. It is definitely

not one of the deceptive fake products that are often

warned during the pandemic period. The EU-wide license

issue of this medicinal product, which provides local

antiviral effect in the mouth and throat area, seems

worthy of discussion.”

Pharma 37


New Vitamin Source from Zade Vital!

Zade Vital’den Yeni Vitamin Kaynağı!

Effervescent vitamin C of Turkey’s wellness brand

Zade Vital, helps to increase your resistance during

seasonal changes.

Zade Vital ® offers a rich formula with the new Vitamin

C combined content produced in GMP standards to

support and protect the normal functioning of the

immune system.

Vitamin C, an essential vitamin for adult health;

contributes to the immune system. It also contributes

to normal energy generation metabolism and normal

collagen formation, which is necessary for the normal

function of the skin.

The main active ingredient of the Standardized Olive

Leaf extract in the formulation is oleuropein. It has been

reported in scientific studies that oleuropein has an antiaging

effect.

Each effervescent tablet and / or sachet contains 1000

mg of vitamin C, 20 mg of olive leaf extract, 15 mg of

Vitamin B12, and 10 mg of zinc, contributing to the

normal function of the immune system with its rich

content.

Turkey’s wellness brand Zade Vital products, GMP

(Good Manufacturing Practices / Good Manufacturing

Practices) standards in production

facilities made, Cold Press (Cold Press)

method, is obtained naturally. The

natural nutritional supplements of

Zade Vital, which you can only access

from pharmacies, are produced without

any thermal or chemical processes, and

contribute to the health and beauty of

your skin in natural ways.

Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vital’in

efervesan C Vitamini, mevsim değişikliklerinde de

direncinizi arttırmaya destek oluyor.

Bağışıklık sisteminin normal işleyişine destek olmak

ve korunmak için Zade Vital ® ’in GMP standartlarında

üretilen yeni C Vitamini kombine içeriği ile zengin bir

formül sunuyor.

Yetişkin sağlığı için gerekli bir vitamin olan C Vitamini;

bağışıklık sistemine katkıda bulunur. Ayrıca normal enerji

oluşum metabolizmasına ve cildin normal fonksiyonu için

gerekli olan normal kollajen oluşumuna katkıda bulunur.

Formülasyonda yer alan Standardize Zeytin Yaprağı

ekstresinin ana etken maddesi oleuropeindir. Yapılan

bilimsel çalışmalarda oleuropein’in yaşlanma karşıtı

etkiye sahip olduğu bildirilmiştir.

Her bir efervesan tablet ve/veya saşe 1000 mg C vitamini,

20 mg zeytin yaprağı ekstresi, 15 mg Vitamin B12, 10

mg çinko bulunan C Vitamini, zengin içeriğiyle bağışıklık

sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunuyor.

Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vitalin ürünleri,

GMP (Good Manufacturing Practices / İyi Üretim

Uygulamaları) standartlarında üretim yapılan tesislerinde,

Cold Press (Soğuk Press) yöntemiyle, doğal olarak elde

ediliyor. Sadece eczanelerden ulaşabileceğiniz Zade

Vital’in hiçbir ısıl veya kimyasal işlem görmeden üretilen

doğal besin destekleri, cildinizin sağlığına ve güzelliğine

doğal yollarla katkı sağlıyor.

38 Pharma


Zade Vital Supports Children’s Development

Zade Vital, Çocukların Gelişimine Destek Oluyor

Supporting adding value to the energy of children

naturally with the start of the new education period,

Zade Vital Omega 3 Fish Oil is a candidate to be

a companion of children in seasonal transitions…

Omega 3 fish oil, which helps the physical and mental

development of children, is offered in both capsule

and syrup form.

Fish oil containing the Omega 3 fatty acids EPA and DHA

of marine origin helps to support brain, nerve and eye

development in children. In clinical studies, it is stated that

in addition to healthy growth of

children, Omega 3 fish

oil supplements can

be used to support

and strengthen the

general system. When

choosing omega 3

fish oil, it is necessary

to pay attention to

whether it contains

ideal EPA - DHA ratios

for children and

whether it contains

heavy metals. In

addition, the form

of fish oil is equally

important… Fish oils

are offered in two

different forms as ethyl

ester or triglyceride.

The bioavailability of

the triglyceride form

appears to be quite high

compared to the ethyl ester form. It is

underlined that the fish oil recommended for children is

in the form of triglycerides.

Zade Vital, in cooperation with Ege University ARGEFAR,

provides the right Omega 3 support with fish oil soft

capsules and fish oil syrups produced in GMP standards

based on the world’s important literature and guidelines.

Yeni öğretim döneminin başlamasıyla beraber

çocukların enerjisine doğal yollarla değer katmayı

destekleyen Zade Vital Omega 3 Balık Yağı, mevsim

geçişlerinde çocukların yol arkadaşı olmaya aday…

Miniklerin fiziksel ve mental gelişimine yardımcı olan

Omega 3 balık yağı hem kapsül hem de şurup formunda

sunuluyor.

Deniz kaynaklı Omega 3 yağ asitleri olan EPA ve DHA’yı

içeren balık yağı; çocuklarda beyin, sinir ve göz gelişiminin

desteklenmesine yardımcı oluyor. Yapılan klinik

çalışmalarda çocukların

sağlıklı büyümelerinin

yanı sıra Omega 3 balık

yağı takviyesinin genel

sistemi desteklemek ve

güçlendirmek amacıyla

kullanılabileceği

belirtiliyor. Omega 3

balık yağı seçiminde,

çocuklar için ideal EPA

– DHA oranları içerip

içermediğine, ağır metal

bulundurmadığına

dikkat etmek gerekiyor.

Ayrıca balık yağının

hangi formda olduğu

da bir o kadar önemli…

Balık yağları etil ester

veya trigliserit olmak

üzere iki farklı formda

sunuluyor. Trigliserit

formun biyo yararlanımı

etil ester forma kıyasla

oldukça yüksek olduğu görülüyor. Çocuklar için

tercih edilmesi önerilen balık yağının ise trigliserit formda

olmasının altı çiziliyor

Zade Vital, Ege Üniversitesi ARGEFAR ile işbirliği içinde

dünyanın önemli literatür ve kılavuzlarını esas alarak

GMP standartlarında ürettiği balık yağı yumuşak kapsül

ve balık yağı şurupları ile doğru Omega 3 desteği sağlıyor.

Pharma 39


AstraZeneca and Kanserle Dans Foundation post

“UMUT HEP CANLI” live broadcast

AstraZeneca ve Kanserle Dans Derneği’nden: UMUT HEP CANLI

Kanserle Dans Derneği tarafından AstraZeneca’nın

koşulsuz desteğiyle düzenlenen “UMUT HEP CANLI”

isimli yayında Prof. Dr. Özlem Er, kanser tedavisinde

umut veren gelişmeleri hasta ve hasta yakınlarıyla

paylaştı.

Kanserle Dans Derneği’nin, kanser hastaları ve hasta

yakınlarının uzmanlara sorularını yöneltmeleri için

düzenlediği “UMUT HEP CANLI” Facebook yayınları

serisinin son bölümü 55 bin kişiye ulaştı. Dernek

kurucuları Ebru Tontaş ve Esra Ürkmez moderatörlüğünde

gerçekleşen canlı yayının konuğu Acıbadem Üniversitesi

Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Özlem Er oldu.

Kanserle Dans Derneği’nin Facebook hesabından

yayınlanan, AstraZeneca’nın koşulsuz destek verdiği

etkinlikte, Prof. Dr. Özlem Er, kanser tedavi sürecinde

dikkat edilmesi gerekenleri, kanser tedavisinde umut

veren gelişmeleri katılımcılarla paylaştı ve katılımcılar

tarafından iletilen soruları cevapladı.

Prof. Dr. Özlem Er shared promising developments in

cancer treatment with patients and their relatives in

the post, “UMUT HEP CANLI” organized by Kanserle

Dans Foundation with the unconditional support of

AstraZeneca.

The last episode of the “HOPE HEP LIVE” Facebook

broadcasts series organized by Kanserle Dans Foundation

for cancer patients and their relatives to direct their

questions to experts reached 55 thousand people.

Prof. Dr. Özlem Er was the guest of the live broadcast,

moderated by the founders of the Foundation, Ebru

Tontaş and Esra Ürkmez. At the event, posted on the

Facebook account of Kanserle Dans Foundation and

supported by AstraZeneca, Prof. Dr. Özlem Er shared with

the viewers the points to be considered in the cancer

treatment process and the promising developments in

cancer treatment and answered the questions posed by

the viewers.

40 Pharma



Special for Those Who Want to Become a Mother

“Baby Diet”

Anne Olmak İsteyenlere Özel “Bebek Diyeti”

Son yıllarda gebelik isteyen çiftlere yumurta ve

spermlerin sağlığını olumlu yönde etkileyen vitamin ve

bazı besin maddelerini içeren ilaçlar öneriliyor. Oysa;

çinko, andioksidanlar, arginin, karnitin, inositol, E

vitamini, selenyum ve folik asit içeren bu takviyelerin,

doğal besinlerle alınma şansı da olduğunu belirten

Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve

Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk, gebelik planlayan

çiftlere doğal beslenme tavsiyelerini anlattı, önemli

uyarılar ve önerilerde bulundu.

Dr. Funda Öztürk, Gynecology and Obstetrics Specialist,

Acıbadem Kadıköy Hospital

In recent years, couples who want to get pregnant are

recommended drugs containing vitamins and some

nutrients that positively affect the health of eggs

and sperm. Stating that whereas, these supplements,

which contain zinc, antioxidants, arginine, carnitine,

inositol, vitamin E, selenium and folic acid, also

have a chance to be taken with natural foods, Dr.

Funda Öztürk, Gynecology and Obstetrics Specialist,

Acıbadem Kadıköy Hospital, explained natural

nutritional advice to couples planning pregnancy, and

made important warnings and suggestions.

Çinko

Günümüzde çoğu çalışma, çinko eksikliği durumunda

kadında yumurtlama sırasında folikül gelişiminin

bozulduğunu; yumurtlama işleminin daha küçük ve az

hücre sayısı olan yumurtalarla sonuçlandığını ortaya

koymuş durumda. Bu da düşük kaliteli yumurta anlamına

geliyor. Çinko eksikliğinin zararının, beklenenden daha

önce ve geri dönüşü zor olarak yumurtaları etkilediği de

tespit edilen bir durum. Bu durum hem doğal gebelik

hem de tüp bebek için önem taşıyor. Bu nedenle, buğday

rüşeymi, kabak çekirdeği, kaju fıstığı, yer fıstığı, yulaf,

kefir, yoğurt, mantar, ıspanak, tavuk, nohut, dana eti gibi

çinkodan zengin besinler tüketmeye özen gösterin.

Arginin

Arginin birden fazla vücut fonksiyonunda önemli rol

oynayan, vücut için gerekli temel bir amino asit. Kan

damarlarının genişlemesine neden olan bir kimyasal

42 Pharma

Zinc

Today, most studies have revealed that in the case of

zinc deficiency, follicle development is impaired during

ovulation in women, resulting in smaller and less cellcounted

eggs. This means poor quality eggs. It is also

found that the damage of zinc deficiency affects the

eggs earlier than expected and difficult to reverse. This

situation is important for both natural pregnancy and IVF.

Therefore, take care to consume zinc-rich foods such as

wheat germ, pumpkin seeds, cashew nuts, peanuts, oats,

kefir, yogurt, mushrooms, spinach, chicken, chickpeas and

beef.


gibi davranan arginin, cinsel organların içinden geçen

kan dolaşımına yardımcı oluyor; sperm hareketliliğini

ve bunların sayısını artırdığından erkeklerde kısırlığın

tedavisinde kullanılıyor. En çok bulunduğu besin

maddeleri ise hindi göğsü, tavuk, kabak çekirdeği, soya

fasulyesi, fıstık, süt, spirulina ve nohut.

Arginine

Arginine is an essential amino acid that plays an important

role in multiple bodily functions. Arginine, which acts

as a chemical that causes blood vessels to dilate, helps

blood circulation through the genitals, increases sperm

motility and their number, and is used in the treatment

of infertility in men. The most common foods are turkey

breast, chicken, pumpkin seeds, soybeans, peanuts, milk,

spirulina and chickpeas.

Carnitine

Carnitine, which directly affects sperm motility,

enables the transfer of fatty acids with the help of

blood to the mitochondria known as the power plant

of cells. Mitochondria turn these fats into energy by

burning them and facilitate fat burning. While our body

synthesizes some of the carnitine we need, it needs to

take a significant part from outside. In order to meet this

need, it is useful to include nutrients such as red meat,

dairy products, fish, peanut butter, wheat and avocado in

the diet.

Inositol

Inositol is known to have positive effects on egg

quality in women of reproductive age. Gynecology and

Obstetrics Specialist Funda Öztürk, said, “In polycystic

ovary syndrome, which is an endocrine disorder

affecting women especially in reproductive age, it has

been determined that inositol intake improves the egg

quality, increases the pregnancy rate and regulates the

menstrual cycle.” and points out that if these problems

are not treated or precautions are not taken, they can

cause infertility in women. You can consume cabbage,

legumes, beans, seeds, nuts, melons, bananas, raisins,

citrus fruits, wheat, grains, oat flakes, wheat bran, brown

rice, unrefined molasses, which are rich in inositol.

Karnitin

Sperm hareketliliğini doğrudan etkileyen karnitin yağ

asitlerinin kan yardımı ile hücrelerin enerji santrali olarak

bilinen mitokondriye taşınmasını sağlıyor. Mitokondri

aldığı bu yağları yakarak enerjiye dönüştürüyor ve yağ

yakımını kolaylaştırıyor. Vücudumuz ihtiyacımız olan

karnitinin bir kısmını sentezlemekle birlikte önemli bir

kısmını dışarıdan almak ihtiyacı duyuyor. Bu ihtiyacı

gidermek içinse beslenme düzeninde kırmızı et, süt

ürünleri, balık, fıstık ezmesi, buğday ve avokado gibi besin

maddelerine yer vermekte fayda var.

İnositol

İnositolün üreme çağındaki kadınlarda yumurta kalitesi

üzerine pozitif etkiler gösterdiği biliniyor. “Özellikle üreme

çağındaki kadınları etkileyen bir endokrin bozukluk olan

polikistik over sendromunda inositol alımının yumurta

kalitesini iyileştirdiği, gebelik oranında artış sağladığı

ve menstrüel siklusu düzenlediği saptanmış durumda”

diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Funda Öztürk,

bu sorunların tedavi edilmediği ya da önlem alınmadığı

durumda kadınlarda kısırlığa neden olabileceğine dikkat

çekiyor. İnositolden zengin gıdalar olan lahana, bakliyat,

fasulye, tohumlar, kuruyemiş, kavun, muz, kuru üzüm,

narenciye, buğday, tahıl, yulaf gevreği, buğday kepeği,

esmer pirinç, rafine edilmemiş pekmez tüketebilirsiniz.

E Vitamini

E vitamini en önemli antioksidanlardan birisi. Bu özelliği

ile kısırlık riskini azaltıyor. Özellikle damar tıkanıklığına

bağlı olarak yaşanan kısırlık probleminde E vitamini damar

yüzeyini temizliyor ve kan dolaşımının artmasını sağlıyor.

Vitamin E

Vitamin E is one of the most important antioxidants. With

Pharma 43


Bu şekilde cinsel faaliyetleri kolaylaştırıyor. Ayrıca E

vitamini libido seviyesini yükseltiyor. Unutulmaması

gereken diğer bir önemli konu ise; çinko ile E vitamininin

bir arada alınması durumunda hormon seviyesini

yükseltip, üreme bezlerinin işlevini geliştirdiği. En iyi

kaynakları: ayçiçeği, mısırözü ve pamuk yağı gibi bitkisel

yağlar. Ayrıca fındık, badem ve ceviz gibi yağlı tohumlar ve

susam gibi yağ miktarı yüksek olan besinlerde de yüksek

miktarda bulunuyor.

this feature, it reduces the risk of infertility. Especially

in the problem of infertility due to vascular occlusion,

vitamin E cleans the vascular surface and increases blood

circulation. In this way, it facilitates sexual activities. In

addition, vitamin E increases the libido level. Another

important issue that should not be forgotten is in

case of taking zinc and vitamin E together, it increases

the hormone level and improves the function of the

reproductive glands. Best sources: vegetable oils such as

sunflower, corn oil and cottonseed oil. It is also found in

high amounts in oilseeds such as hazelnuts, almonds and

walnuts and foods with high fat content such as sesame.

Diğer Antioksidanlar

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk,

“Yeterince temizlenemeyen ya da artış gösteren oksidatif

stres, hücre, doku ve organlarda hasara neden oluyor. Bu

sistem üreme sistemi olunca da kısırlık ortaya çıkıyor”

diyor. Oksidatif strese karşı antioksidanlardan zengin

besinlerin beslenme düzenine dahil edilmesini öneren

Dr. Funda Öztürk, bu besinleri C vitamini için narenciye,

çilek, brokoli, domates, tatlı biber, mango, üzüm, kivi,

kuşkonmaz, bezelye, maydanoz, su teresi ve ıspanak;

selenyum kaynağı olarak ton balığı, tahıllar ve susam;

karotenler için havuç ve domates ve Omega 3 ve 6 için

de ketentohumu yağı, yağlı balıklar, ceviz, yeşil yapraklı

sebzeler olarak sıralıyor.

Other Antioxidants

Gynecology and Obstetrics Specialist Dr. Funda Öztürk

said, “The oxidative stress that cannot be cleaned

sufficiently or increases, causes damage to cells, tissues

and organs. Suggesting that foods rich in antioxidants

should be included in the diet against oxidative stress, Dr.

Funda Öztürk said, “When this system is the reproductive

system, infertility occurs.” And she adds that for vitamin

C, citrus fruits, strawberries, broccoli, tomatoes, sweet

peppers, mangoes, grapes, kiwi, asparagus, peas, parsley,

watercress and spinach; tuna, cereals and sesame as

sources of selenium; carrots and tomatoes for carotenes

and also for Omega 3 and 6 flaxseed oil, fatty fish,

walnuts, green leafy vegetables.

44 Pharma


For Mothers Who Have Only

Eyes for Their Children

Amulet Series from

Wee Baby!

Bebeğini Gözünden Bile Sakınan Annelere Wee Baby’den Nazar Boncuğu Serisi!

Our newborn babies are without any doubt are

the most precious ones for us. We always hear the

phrase “Bless his cotton socks!” since they were

born and always have amulets that carry the wisdom

of thousands of years on them. Wee Baby garnishes

its baby bottles, training cups, and pacifiers with

amulets that are believed to protect people from bad

energy and relieve everyone who sees it, and thus, it

makes parents feel safe.

Amulets are used for thousands of years in various

cultures and in many useful ways and still protects their

importance regarding as a symbol against bad energy

today. In Anatolia, since the babies were thought of

as defenseless, amulets are used everywhere from

swaddling clothes to cribs. This fundamental symbol that

includes a mystic power within its simplicity founds a way

to itself in babies’ everyday things.

The new Amulet series from Wee Baby designed just to

protect babies from bad luck and transfers the belief and

culture of thousands year of heritage to babies with good

wishes and prayers.

Amulet sometimes fascinated us on a masterpiece or

impressed us with its simplicity and pureness and is now

on baby bottles, training cups, and pacifiers to reflect our

good wishes of thousands of years to our babies.

You can visit http://www.weebaby.com.tr/ to get more

information about the Amulet series of Wee Baby

designed especially for our babies who mean the world

for us.

Burda Bebek Ürünleri (Burda Baby Products) includes

WeeBaby and MyCey and Bebsi brands which are

important mother and baby brands in Turkey and also is

the distributor of the number 1 mother&baby products

brand in England Tommee Tippee and also Kietla and

Freeds.

Dünyaya gözlerini yeni açmış bebeklerimiz hepimizin

koşulsuz şartsız en kıymetlisidir. Doğumlarından

itibaren “Nazar değmesin” temennilerini duyar,

binlerce yılın kadim bilgisini taşıyan nazar boncuğunu

ne üstünden ne de eşyalarından eksik etmeyiz. Kötü

enerjilerden koruduğuna inanılan, gördüğümüzde

içimizi rahatlatan nazar boncuğunu biberon, alıştırma

bardağı ve emzikten oluşan özel bir seriye taşıyan Wee

Baby, anne babaların da güvende hissetmesini sağlıyor.

Binlerce yıl boyunca farklı kültürlerde kullanılan ve

kullanım biçiminde değişiklik olmadan günümüze gelen

nazar boncuğu kötü enerjiye karşı bir simge olarak

önemini korumaya devam ediyor. Anadolu’da bebeklerin

savunmasız olduğuna inanıldığı için doğumundan itibaren

kullanılan nazar boncuğu, kundaktan beşiğe her yerde

kendini gösteriyor. Basitliğinin içinde gizemli bir güç

barındıran bu önemli simge şimdi bebeklerin tüm gün

kullandığı eşyalarında da yerini buluyor. Wee Baby’nin

bebekleri nazardan korumak için özel tasarladığı yeni

Nazar boncuğu serisi, binlerce yılın inanışını ve kültürünü

iyi dilek ve temennilerle bebeklere aktarıyor.

Kimi zaman bir ustalık eserinde görüp hayran kaldığımız

kimi zaman da basitliği ve sadeliğiyle etkileyen nazar

boncuğu biberon, alıştırma bardağı ve emziklerin üzerinde

yerini alarak binlerce yılın iyi dileklerini bebeklerimize

yansıtıyor. Wee Baby’nin gözümüzden sakındığımız

bebeklerimiz için özel olarak hazırladığı Nazar Boncuğu

serisi için http://www.weebaby.com.tr/ adresini ziyaret

edebilirsiniz. Bünyesinde Türkiye’nin lider anne ve bebek

ürünleri markalarından Wee Baby ile birlikte MyCey ve

Bebsi markalarını bulunduran Burda Bebek Ürünleri, aynı

zamanda da İngiltere’nin 1 numaralı anne bebek ürünleri

markası olan Tommee Tippee’nin ve ayrıca Kietla ve

Freeds’in distribütörlüğünü yapıyor.

Pharma 45


Dalin Baby Cologne Provides Freshness and Hygiene for

the Whole Family

Dalin Bebek Kolonyası Tüm Aile İçin Ferahlık ve Hijyen Sağlıyor

With its special formula, Dalin Baby Cologne protects

the skin of babies and children, while providing

comfort for the whole family and hygiene, which is

the most important issue of the last

months. Offering the scent of spring

flowers and fresh fruits together,

Dalin Baby Cologne appeals to

all tastes with its five different

varieties.

Dalin Bıcı Bıcı

In addition to Dalin Bıcı Bıcı

Fragrance Baby Cologne with

the unique scent of Dalin

Shampoo, which is the most

popular children’s fragrance,

Dalin Jasmin Baby Cologne

made of jasmine, magnolia

and amber mixture, Dalin Daisy

Baby Cologne, which is a unique

combination of vanilla, iris flower

and orange, Dalin Floral Baby

Cologne with violet, jasmine

and green apple and Dalin Ice

Blue Baby Cologne consisting of

bergamot, lily, and rhubarb, offer

the pleasure of freshness and

hygiene for the whole family.

Easy to carry, offers practical use

Providing ease of use and carrying with its spray headed

practical packaging, Dalin Baby Cologne is beside the

whole family whenever hygienic

needs are felt, as well as cooling

and refreshing on hot summer days.

Especially during the pandemic period

when the need for hygiene reaches its

peak, it is among the other important

features of Dalin Baby Cologne that it

can be used as much as needed due

to its easy transportation, not flowing

into the bag and spraying system.

Dalin Baby Cologne meets the need

for hygiene at home, in the park,

at work, in the nursery, and when

entering public areas.

Dalin Bebek Kolonyası, özel formülü ile bebek ve

çocukların cildini korurken, tüm aile için ferahlık ve son

ayların en önemli konusu olan hijyen sağlıyor. Bahar

çiçeklerinin ve taze meyvelerin kokusunu bir arada

sunan Dalin Bebek Kolonyası, beş farklı çeşidiyle de her

zevke hitap ediyor.

En sevilen çocuk kokusu olan Dalin Şampuan’ın

benzersiz kokusuna sahip Dalin Bıcı Bıcı Kokusu Bebek

Kolonyası’nın yanı sıra, yasemin, manolya ve amber

karışımından oluşan Dalin Jasmin Bebek Kolonyası,

vanilya, iris çiçeği ve portakalın eşsiz birleşiminden

oluşan Dalin Daisy Bebek Kolonyası, menekşe,

yasemin, yeşil elmadan oluşan Dalin Floral Bebek

Kolonyası ve bergamot, zambak, ışgın otundan oluşan

Dalin Ice Blue Bebek Kolonyası tüm aile için ferahlık

ve hijyenin keyfini sunuyor.

Kolay taşınabilir, pratik kullanım sunar

Sprey başlıklı pratik ambalajıyla kullanım ve taşıma

kolaylığı sağlayan Dalin Bebek Kolonyası, sıcak yaz

günlerinde serinletip ferahlık vermenin yanı sıra,

hijyen ihtiyacı hissedilen her an tüm ailenin yanında.

Özellikle, hijyen ihtiyacının üst noktaya ulaştığı

pandemi döneminde, rahat taşınması, çanta içerisine

akmaması ve spreyli püskürtme sistemi nedeniyle

tam ihtiyaç kadar kullanılabilmesi Dalin Bebek

Kolonyası’nın diğer önemli özellikleri arasında yer

alıyor.

Dalin Bebek Kolonyası evde, parkta, iş yerinde, kreşte,

toplu bulunulan alanlara girildiğinde hijyen ihtiyacını

karşılıyor.

46 Pharma


BEE’O Presents Its New Product All Natural Rash Cream!

BEE’O’dan Doğal İçerikli Pişik Kremi

Here is BEEO’s special new product BEEO’s Apibaby

Rash Cream. Formulated with 100% natural and pure

Anatolian propolis, is specially for the sensitive skin

of your little ones.

Diaper rash, which is one of the most common skin

problems encountered by babies, can get super annoying

for parents – and babies – from time to time. The rash

usually shows itself with little red spots which can then

get puffy in many different sizes. When it comes to

preventing diaper rash, products that help prevent

diaper rash are as prominent as the hygiene measures

parents take.

BEE’O, who is known for their 100% natural, healthy, and

innovative bee products such as propolis, royal jelly, raw

honey, pollen, bee bread, drops, sprays, syrups, tablets,

and mixtures, delivers you their all new family member:

BEE’O Apibaby Rash Cream and offers parents a safe

option for preventing diaper rash.

Your Baby’s Sensitive Skin is now Protected!

BEE’O Apibaby Rash Cream, which is formulated with

completely natural ingredients such as its propolis, zinc

mineral, vitamin B5, and shea butter, helps prevent diaper

rash by protecting the thin and delicate structure of the

sensitive skin of babies with its gentle and safe

content. The product, which can be applied as

a thin layer to dry and clean skin your babies

after each bath and diaper change, does not

contain any parabens, parfume, or colorants.

What is propolis?

Propolis, consisting of the words pro (front) +

polis (protector), is actually a disinfectant of the

beehive. With this completely natural product

that bees collect from the leaves, stems and

buds of the plants, it first covers the honeycomb

eyes and then the queen leaves the egg in the

honeycomb eye. In this way, the egg develops with

health.

Bees also protect their honey, pollen, royal jelly

with propolis.

In addition to its antioxidant and antibacterial

effect, propolis has antifungal, antiviral, antiinflammatory

and antitumor effects as well. There

are scientific studies that show positive effects

when propolis is used as a support fort he treatment

of many different diseases such as respiratory

diseases, gastrointestinal diseases, oral mouth

ulcer, wound, herpes and cancer.

Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis

üreticisi BEE’O tarafından bebeklerin hassas ciltlerine

özel olarak geliştirilen BEE’O APIBABY Bebek Pişik

Kremi, doğanın özünden gelen içeriğiyle annelerin

vazgeçilmezi olacak…

Bebeklerin en sık karşılaştıkları cilt problemlerinden

biri olan pişik, zaman zaman ebeveynler için can sıkıcı

boyutlara ulaşabiliyor. Kızarıklık ile başlayan pişik,

ilerleyen boyutlarda kabarık bir görüntü alabiliyor. Pişiği

önleme konusunda ise hijyen önlemleri kadar pişik

oluşumunu önlemeye yardımcı ürünler de öne çıkıyor.

Propolis, arı sütü, ham bal, polen, arı ekmeği gibi doğal arı

ürünlerinden oluşan karışım, damla, sprey, şurup ve tablet

formunda %100 doğal ve sağlıklı inovatif katma değerli

ürünler sunan, Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü

propolis üreticisi BEE’O, propolisli pişik kremi ile raflarda

yerini alıyor. Ebeveynlere güvenle kullanabilecekleri bir

seçenek sunuyor.

Hassas Ciltler Koruma Altında

Doğanın özünden gelen, tamamen doğal bileşenlerden

üretilen BEE’O APIBABY Bebek Pişik Kremi, propolis,

çinko minerali, B5 vitamini ve shea yağı içeriğiyle bebek

cildinin ince ve hassas yapısını doğal dokusuyla

korumaya alarak pişik oluşumunu

önlemeye yardımcı oluyor. Her banyodan

ve bez değişiminden sonra bebeğin kuru

ve temiz cildine ince bir tabaka halinde

uygulanabilen ürün, paraben, parfüm ve

renklendirici içermiyor.

Propolis nedir?

Propolis arıların bitkilerden topladığı

reçinemsi maddelerden meydana gelen

ve bitki özlerinden kaynaklı polifenolleri

yüksek oranda içeren doğal bir arı

ürünüdür. Fenolik içeriği nardan 80 kat

daha güçlü bir antioksidandır. Kovandan

arılar her petek gözünü önce propolis ile

kaplar, daha sonra üzerine yavrusunu,

balını, arısütünü, polenini koyar. Böylece

kovanda arının ürünleri bozulmadan saklanır

ve arının yavrusu sağlıklı bir şekilde gelişir.

Yani propolis kovanın ön koruyucusudur.

Propolis, yüzeyi kaplama kaplama özelliği

bu koruyucu etkiyi sağlar. Cilt üzerinde

uygulandığında da benzer etkileri gösterir.

Pharma 47


Discover the Colorful World of Tommee Tippee Pacifiers

Tommee Tippee Emziklerinin Renkli Dünyasını Keşfedin

Mothers and fathers are even happier when they see

their babies calm and happy. The new Tommee Tippee

pacifier line, which makes it easier for babies to smile

and sleep, supports the natural oral development of

babies with the symmetrical orthodontic baby-approved

nipple, making it easier for babies to hold the pacifier

in their mouth. The series includes pacifiers in different

patterns and concepts, from space-themed fluorescent

colors to eye-catching night pacifiers, to the Fun Style

line designed with animal patterns in vivid colors.

Tommee Tippee, which is the distributor of Burda Bebek,

which is the largest domestic manufacturer of the sector,

combines functionality and design with its new pacifier

line. The pacifiers prepared in different colors, patterns and

designs make it easier for babies to accept the pacifier with

their symmetrical orthodontic shape accepted by babies and

support natural oral development. Developed to transform

hiccups and screams into calmness, smile and sleep, the

series stands out with its eye-catching colors and pattern

variety.

All Tommee Tippee pacifiers have baby-approved nipple tips,

making it easier to switch between other pacifiers. Tommee

Tippee pacifiers, which stand out with nipples designed

similar to a bottle tip to generate a more familiar feeling

for babies, differ only with different concepts and promise

a colorful and enjoyable experience to both babies and

parents.

Highlighter or plain

Fun Style line pacifiers, which help to minimize the irritation

that may occur on baby’s sensitive skin, provide an improved

airflow with their perforated structure. Attracting attention

with its vibrant colors, the line will attract the attention of

families as well as babies with different animal patterns.

Mothers who cannot give up animal patterns but prefer

softer, pastel colors will prefer Anytime pacifiers. In addition

to the Urban line, which adds a different look to the classic

pacifier with its simple design, Night Pacifiers with sleepthemed

moon and star patterns and fluorescent colors help

parents by making the pacifier appear at night.

Anneler ve babalar bebeklerinin sakin ve huzurlu

gördüklerinde daha da mutlu olurlar. Bebeklerin

hıçkırıklarını gülümseyemeye ve uykuya dönüştürmeyi

kolaylaştıran yeni Tommee Tippee emzik serisi, bebekler

tarafından kabul görmüş simetrik ortodontik emzik

ucuyla bebeklerin doğal ağız gelişimi destekleyerek,

emziği ağzında tutmasını kolaylaştırıyor. Seride uzay

temalı fosforlu renkleriyle göz alan gece emziklerinden,

canlı renklerde hayvan desenleriyle tasarlanan Fun Style

serisine, farklı desen ve konseptlerde emzikler bulunuyor.

Sektörün en büyük yerli üreticisi olan Burda Bebek

Ürünleri’nin distribütörlüğünü yaptığı Tommee Tippee,

geliştirdiği yeni emzik serisi ile fonksiyonelliği ve tasarımı

bir araya getiriyor. Farklı renk, desen ve tasarımlarda

hazırlanan emzikler, bebekler tarafından kabul görmüş

simetrik ortodontik şekli ile bebeklerin emziği kabul etmesini

kolaylaştırıyor ve doğal ağız gelişimini destekliyor. Hıçkırıkları

ve çığlıkları sakinliğe, gülümsemeye ve uykuya dönüştürmek

için geliştirilen seri, göz alıcı renkleri ve desen çeşitliliği ile

de öne çıkıyor. Tüm Tommee Tippee emzikler bebek onaylı

emzik ucuna sahip oldukları için diğer emzikler arasında

geçiş yapmak da kolaylaşıyor. Bebekler için daha tanıdık bir

his yaratmak için biberon ucuna benzer şekilde tasarlanan

emzik uçlarıyla dikkat çeken Tommee Tippee emzikleri

sadece farklı konseptleriyle birbirinden ayrışarak, hem

bebeklere hem de ebeveynlere renkli ve keyifli bir deneyim

vaat ediyor.

Fosforlu ya da sade

Bebeğin hassas cildinde oluşabilecek tahrişleri en aza

indirgemeye yardımcı olan Fun Style serisi emzikler ise delikli

yapısıyla gelişmiş bir hava akımı sağlıyor. Canlı renkleriyle

dikkat çeken seride birbirinden farklı hayvan desenleri

de bebekler kadar ailelerinin de ilgisini çekecek. Hayvan

desenlerden vazgeçemeyen ama daha soft, pastel renkleri

tercih eden anneler ise Anytime emzikleri tercih edecek.

Yalın tasarımıyla klasik emziğe farklı bir görünüm katan

Urban serisinin yanı sıra uyku temalı ay ve yıldız desenli,

fosforlu renklere sahip Gece Emzikleri de geceleri emziğin

görünmesini sağlayarak anne babalara yardımcı oluyor.

48 Pharma



Pfizer Turkey Received Bronze Prize of Stevie Awards

with Online Training during Covid-19 Period

Pfizer Türkiye, Covid-19 Dönemindeki Online Eğitimleriyle Stevie Bronz Ödülün Sahibi Oldu

50 Pharma

Pfizer Turkey won Stevie Bronze Prize of Stevie Awards

for Great Employers, Most Valuable Employer in the

EMEA / Europe, Middle East & North Africa Region, in

which 700 nominations received from different parts

of the world and these applications were evaluated by

more than 90 jury members from all over the world!

Pfizer Turkey was deemed worthy Bronze Prize of Stevie

Awards “Most Valuable Employer – EMEA award with its

online training program prepared for the East

European by East European Training Team

during Covid-19 period. The award

program received 700 nominations

from different parts of the world

and these applications were

evaluated by more than 90 jury

members from all over the

world.

The Pfizer Training Team has

expanded its training program

by including internal trainers while

designing online trainings within the

framework of their areas of expertise.

As part of this initiative, the education

team designed and implemented the first online

certification program developed in this region.

Eastern Europe Education Team provided the followings

within the scope of this training program;

• 21 different trainings with 32.5 training hours

• 5 articles and 4 online training platforms.

Reaching more than 1000 nominations and receiving

a feedback score of 4.4 out of 5, it contributed to the

competence, commitment and motivation of the Eastern

Europe region employees.

Seda Tamur Oğralı, Pfizer Eastern Europe Education Leader,

said, “We are very happy to be evaluated by more than 90 jury

members from all over the world among 700 nominations at

the Stevie Awards, one of the most popular awards in the

world. At Pfizer, we work towards our goal, which we define

as changing patients’ lives with groundbreaking innovations.

In the Covid-19 period, we transformed our face-to-face

training programs into online training in order to generate

a work environment which focuses on the development of

our employees and at the same time to maintain employee

engagement and motivation. Thus, we tried to meet the

needs that arose during this period. It is also a source of

pride that these efforts have received very positive feedback

from our employees and contributed to their participation

in training and their motivation in such an extraordinary

period.”

Pfizer Türkiye, dünyanın farklı yerlerinden 700 başvurunun

geldiği ve bu başvuruların dünyanın dört bir yanındaki

profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi tarafından

değerlendirildiği Stevie Awards For Great Employers, Most

Valuable Employer – EMEA / Avrupa, Orta Doğu ve Afrika

Bölgesi En İyi İşveren kategorisinde bronz ödülünün sahibi

oldu!

Pfizer Türkiye, Eğitim departmanının bir parçası olduğu Doğu

Avrupa Eğitim Takımı ile Covid-19 döneminde

Doğu Avrupa bölgesine yönelik hazırladığı

online eğitim programı ile Stevie Awards

“Most Valuable Employer – EMEA /

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi

En İyi İşveren” kategorisinde bronz

ödüle layık görüldü. Söz konusu

ödül programına dünyanın farklı

yerlerinden 700 başvuru geldi

ve bu başvurular dünyanın dört

bir yanındaki profesyonellerden

oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi

tarafından değerlendirildi.

Pfizer Eğitim Takımı, kendi uzmanlık

alanları çerçevesinde online eğitimler

tasarlarken iç eğitmenleri de sürece dahil ederek

eğitim programını genişletti. Bu girişimin bir parçası olarak,

eğitim ekibi bu bölgede geliştirilen ilk online sertifika programını

tasarladı ve hayata geçirdi.

Doğu Avrupa Eğitim Takımı bu eğitim programı kapsamında;

• 32,5 eğitim saati ile 21 farklı eğitim

• 5 makale ve 4 online eğitim platform erişimi sağladı.

1000’den fazla katılımcıya ulaşarak, 5 üzerinden 4,4’lük bir

geri bildirim puanı alarak, Doğu Avrupa bölgesi çalışanlarının

yetkinlik, bağlılık ve motivasyonuna katkıda bulundu.

Pfizer Doğu Avrupa Eğitim Lideri Seda Tamur Oğralı,

şunları söyledi: “Dünyanın en gözde ödüllerinden biri olan

Stevie Awards’da 700 başvuru arasında, dünyanın dört bir

yanındaki profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi

tarafından değerlendirilip bronz ödülünün sahibi olmaktan

dolayı çok mutluyuz. Pfizer’de bizler çığır açan yeniliklerle

hastaların hayatını değiştirmek olarak tanımladığımız

amacımız doğrultusunda çalışıyoruz. Covid-19 döneminde

de çalışanlarımızın gelişimine odaklanan bir çalışma ortamı

yaratmak, aynı zamanda çalışan katılımını ve motivasyonunu

sürdürmek için yüz yüze olan eğitim programlarımızı

online eğitimlere dönüştürdük. Böylece bu dönemde ortaya

çıkan ihtiyaçları karşılamaya çalıştık. Bu çalışmalarımızın,

çalışanlarımızdan da çok olumlu geri bildirimler alması, onların

eğitimlere katılımlarına ve motivasyonlarına böyle olağanüstü

bir dönemde katkıda bulunması ayrıca gurur verici.”


Generica Pharmaceutical Industry Changed Its Name To Genveon

Generica İlaç İsmini Genveon Olarak Değiştirdi

Providing innovative products for Turkey’s

pharmaceutical market by indicating 161

per cent growth in total over the last two

years by Generica Pharmaceuticals, entered

a new conversion process. The goal of the

company, which changed its name as the

first step of its transformation and changed

its name to Genveon, is growing at a rate of

258 per cent in total until the end of 2023,

and ranking among the top 25 companies in

the Turkey pharmaceutical market in 2025.

Generica Pharmaceuticals Industry, one of the

major players in the Turkey pharmaceutical

sector, changed its name as “Genveon”. The

company, which has recently grown rapidly with

its wide product portfolio consisting of original,

equivalent and OTC drugs in both acute and

chronic markets, has accelerated its R&D center

studies.

The new name which brings the past and the

future together

Sharing his views on the subject, Alp Karaağaç,

Genveon Pharmaceuticals Chairman and

Founder said, “We have initiated a major

transformation movement in our company

in recent years and, we first changed our

company name to “Genveon” in 2020. Genveon

was born from the combination of our old

name ‘Generica’ and the modern definition of

innovation ‘Invention’. Our new name will bring

our experience, trust, high quality culture and

dynamism we have in the past together with

innovation.”

“Our goal is to grow at least 25 percent

each year above the Turkish pharmaceutical

market growth rate”

Adding that he has been in the pharmaceutical

industry for many years, Karaağaç said,

“As Genveon, we plan to open up to new

markets with new products and medicines.

We performed a growth rate of 73 percent in

Turkey’s pharmaceutical market in 2018, while

we realized a growth rate of 51 percent in 2019.

Our goal for the coming years is to grow at least

25 percent above the Turkish pharmaceutical

market growth rate every year.”

Türkiye ilaç pazarına yenilikçi ürünler

kazandırarak geçtiğimiz son iki yılda

toplamda yüzde 161 büyüme gösteren

Generica İlaç, yeni bir dönüşüm sürecine

girdi. Dönüşümünün ilk adımı olarak isim

değişikliğine giden ve ismini Genveon

olarak değiştiren şirketin hedefi; 2023

yılı sonuna kadar toplamda yüzde 258

oranında büyümek ve 2025 yılında Türkiye

ilaç pazarında ilk 25 şirketi arasında yer

almak.

Türkiye ilaç sektörünün önemli oyuncuları

arasında yer alan Generica İlaç, ismini

“Genveon” olarak değiştirdi. Hem akut hem

de kronik pazarlarda orijinal, eş değer ve OTC

ilaçlardan oluşan geniş ürün portföyü ile son

dönemlerde hızlı bir büyüme gösteren şirket,

Ar-Ge merkezi çalışmalarına hız verdi.

Geçmişi ve geleceği buluşturan yeni isim

Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Genveon

İlaç Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu

Alp Karaağaç, “Şirketimizde son yıllarda

büyük bir dönüşüm hareketi başlattık

ve 2020 yılında ilk olarak şirket ismimizi

‘Genveon’ olarak değiştirdik. Genveon, eski

ismimiz olan ‘Generica’ ve yeniliğin günümüz

tanımı ‘Invention’ terimlerinin birleşiminden

doğdu. Yeni ismimiz, geçmişte elde ettiğimiz

tecrübenin, güvenin, sahip olduğumuz

yüksek kalite kültürü ve dinamizmin,

inovasyonla buluşmasını yaşatacak” dedi.

“Hedefimiz her yıl Türk ilaç pazarı büyüme

oranının üstünde minimum yüzde 25

büyümek”

Çok uzun yıllardır ilaç sektörü içerisinde

olduğunu sözlerine ekleyen Karaağaç,

“Genveon olarak değişimle birlikte yeni

ürün ve ilaçlarla yeni pazarlara açılmayı

planlıyoruz. Türkiye ilaç pazarında 2018

yılında yüzde 73, 2019 yılında ise yüzde

51 oranında büyüme gerçekleştirdik.

Önümüzdeki yıllardaki hedefimiz ise, her yıl

Türk ilaç pazarı büyüme oranının minimum

yüzde 25 üstünde büyümek” şeklinde

konuştu.

Alp Karaağaç, Genveon

Pharmaceuticals Chairman

and Founder

Pharma 51


Happy Tales by Santa Farma!

Santa Farma’dan Mutlu Masallar!

Santa Farma employees vocalized 100 fairy tales for

Happy Tales project. Organized in cooperation with

Laughter Heals Association, the project is intended

to cheer up children who receive cancer treatment

with fairy tales.

Santa Farma employees took action for an extremely

meaningful social responsibility project titled as Happy

Tales under which they vocalized 100 fairy tales. The

fairy tales confirmed by psychologists were vocalized by

58 volunteers from Santa Farma from home in order to

cheer up children who are fighting cancer and make them

smile with happiness.

After adding music, Laughter Heals Association recorded

the stories on mp3 players which were delivered to

children who receive treatment at Paediatric Oncology

and Haematology service in BAU Medical Park Göztepe

Hospital.

Children were content to listen to those nice tales which

gave them moral support and helped them to enjoy their

time. Santa Farma employees also shared their photos

taken while they were vocalizing the fairy tales with the

children.

Santa Farma çalışanları, Mutlu Masallar projesi

kapsamında 100 masal seslendirdi. Gülmek İyileştirir

Derneği iş birliği ile hayata geçen proje kapsamında

oluşturulan masal kayıtları, kanser tedavisi gören

çocukların yüzünü güldürecek.

Santa Farma çalışanları, son derece anlamlı ve ses getiren

bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirerek, Mutlu

Masallar projesi kapsamında 100 masal seslendirdi.

Gönüllü 58 Santa Farma çalışanı, kanserle mücadele

eden çocukların yüzlerine tebessüm kondurabilmek ve

onları mutlu edebilmek için psikolog onaylı masalları

evlerinden seslendirdiler.

Gülmek İyileştirir Derneği tarafından üzerine müzik

eklenen kayıtlar, mp3 çalarlara kaydedilerek; BAU

Medical Park Göztepe Hastanesi Pediatrik Onkoloji ve

Hematoloji bölümünde tedavi gören çocuklara ulaştırıldı.

Çocuklar, bu güzel hediyeyle hem moral buldular

hem de birbirinden güzel masallar dinleyerek keyifli

vakit geçirdiler. Santa Farma çalışanları, masalları

seslendirirken çektirdikleri fotoğrafları da çocuklarla

paylaşmayı ihmal etmediler.

52 Pharma



Regular Life Strengthens the Immune System

Düzenli Yaşam, Bağışıklık Sistemini Güçlendiriyor

Enfeksiyonlarla mücadelede çok önemli bir yeri

olan bağışıklık sisteminin korunmasında yaşam

şeklinin önemini vurgulayan uzmanlar, sihirli bir

formül bulunmadığına dikkat çekiyor. Düzenli ve

dengeli beslenme, düzenli uyku ve hareket etmenin

bağışıklık sistemi üzerinde önemli etkileri olduğunu

belirten uzmanlar, doğuştan gelen bağışıklık sistemini

güçlendiren en önemli besinin anne sütü olduğunu

vurguluyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi

Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr.

Songül Özer, enfeksiyonlarla mücadelede en önemli

silahlardan biri olan bağışıklık sisteminin güçlü olmasının

önemine işaret etti.

Dr. Songül Özer, Infectious Diseases and Microbiology

Specialist, NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar

Emphasizing the importance of lifestyle in the

protection of the immune system, which has a very

important place in combating infections, experts

draw attention to the absence of a magic formula.

Stating that regular and balanced nutrition, regular

sleep and exercise have important effects on the

immune system, experts emphasize that the most

important food that strengthens the innate immune

system is breast milk.

Dr. Songül Özer, Infectious Diseases and Microbiology

Specialist, NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar University

pointed out the importance of a strong immune system,

which is one of the most important weapons in fighting

infections.

Güçlü bağışıklığın temeli bebeklikte atılıyor

Doğuştan gelen bağışıklık sistemini geliştiren en önemli

besinin anne sütü olduğunu vurgulayan Dr. Songül

Özer, ilerleyen yıllarda düzenli bir yaşamın da bağışıklık

sistemini güçlendirdiğini ifade etti. Dr. Songül Özer,

şunları söyledi:

“Bir bebek ne kadar uzun süre anne sütü emerse doğuştan

bağışıklık sistemi o kadar güçlü oluyor. Bağışıklık

sistemini güçlendirmenin ilk yolu bebeklikten başlıyor.

Sahip olduğumuz hücreler takviye besin, vitamin ve ilaçlar

kullanmasak da birçok yabancı cisme karşı bizi korumaya

yeterlidir. Ancak bazı durumlarda çok fazla çay, kahve,

kolalı içecekler tüketerek biz kendi bağışıklık sistemimizi

zayıflatıyoruz.

54 Pharma

The foundation of strong immunity is laid in infancy

Emphasizing that the most important food that improves

the innate immune system is breast milk, Dr. Songül Özer

stated that a regular life also strengthens the immune

system in the following years. Dr. Songül Özer said the

following:

“The longer a baby sucks breast milk, the stronger

the innate immune system becomes. The first way to

strengthen the immune system starts from infancy.

Although our cells do not use supplements, vitamins and

medicines, they are sufficient to protect us against many

foreign bodies. However, in some cases, we weaken our

immune system by consuming too much tea, coffee, cola

drinks.


Packaged foods, sedentary life weaken the immune

system

We reduce our immunity by eating fast food, consuming

packaged foods that we do not know what is inside, not

exercising, not paying attention to our sleep, sleeping at

3-4 at night and waking up at noon, disrupting the whole

biological rhythm. If we are not affected by external

factors that much, our own immune system is actually

enough to fight many microorganisms alone as long as

we do not have cancer. “

There is no immune booster drug

Pointing out that there is no drug or syrup that will

strengthen the immune system when used, Dr. Songül

Özer said, “Returning from the mistakes made in nutrition

and sleep pattern will normalize the functioning of the

immune system. The biological rhythm of a normal person

is to sleep at 23:00 to 23:30 in the evening and to get

up at 08:00 in the morning. It is imperative to follow this

rhythm. 30 - 60 minutes of walking should be done at a

normal pace on a straight road, that is, the body, muscles

and joints need to be worked. We need to consume foods

that we know the source of. Of course, while doing these,

he should not turn the event into an obsession. There is

also a group that tries to consume everything organic.

This approach is also wrong because we don’t know how

organic those foods are. Above all, you need a balanced

diet. In other words, we should consume certain amounts

of every food, including fat, meat, vegetables and sugar.

For those living in Istanbul, stress is a factor that destroys

the immune system.”

Paketli gıdalar, hareketsiz yaşam bağışıklık sistemini

zayıflatıyor

Fast food yiyerek, içerisinde ne olduğunu bilmediğimiz

paketli gıdaları tüketerek, egzersiz yapmayarak,

uykumuza dikkat etmeyerek, gece 3-4’te uyuyup öğlen

uyanarak bütün biyolojik ritmi bozarak bağışıklığımızı

azaltıyoruz. Biz dış etkenlerden bu kadar etkilenmezsek

kendi bağışıklık sistemimiz kanser olmadığımız sürece

aslında birçok mikroorganizmaya karşı tek başına

savaşmaya yeter.”

Bağışıklık güçlendirici bir ilaç bulunmuyor

Kullanıldığında bağışıklık sistemini güçlendirecek bir ilaç

veya şurubun olmadığını işaret eden Dr. Songül Özer,

“Beslenmede ve uyku düzeninde yapılan yanlışlardan

dönmek, bağışıklık sisteminin çalışmasını normale

çevirecektir. Normal bir insanın biyolojik ritmi akşam

23:00-23:30’da uyumak, sabah 08:00’de kalkmaktır.

Bu ritme uymak şart. 30 – 60 dakika düz yolda normal

tempoda yürüyüş yapılmalı yani vücudun, kasların ve

eklemlerin çalıştırılması gerekiyor.

Kaynağını bildiğimiz gıdaları tüketmemiz lazım. Tabi

bunları yaparken olayı obsesyona dönüştürmemeli.

Herşeyi organik tüketmeye çalışan bir grup da var. Bu

yaklaşım da yanlış çünkü o besinlerin ne kadar organik

olduğunu bilmiyoruz.

Her şeyden önemlisi dengeli beslenmek lazım. Yani

yağdan, etten, sebzeden ve şekerden de her gıdadan belli

miktarlarda tüketmeliyiz. İstanbul’da yaşayanlar için stres

bağışıklık sistemini yerle bir eden bir etken” dedi.

Pharma 55


Recommendations to Strengthen the Immune System

Bağışıklık Sistemini Güçlendirecek Öneriler

Son dönemde herkes bağışıklık sistemini güçlendirecek

yollar arıyor. Limon, portakal, bergamot gibi bitki

kabuklarını kaynatıp tüketmenin yararlı olabileceğini

söyleyen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr.

Gülçin Kantarcı, özellikle kronik hastalığı olanlar ve

gebeler gibi özellikli gruplarda yer alan kişilerin bu

ürünleri tüketmeden mutlaka hekimlerine danışmaları

gerektiğinin altını çizdi.

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları ve

Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, hastalıklardan

korunmak için bağışıklık sisteminin sadece hastalık

döneminde değil, her zaman güçlü tutulması gerektiğini

söyleyerek, vücut direncini güçlendirmeye yardımcı

olacak gıdalarla ilgili bilgi verdi.

Professor Dr. Gülçin Kantarcı,

Obstetrician and Nephrologist

Recently, everyone is looking for ways to strengthen

the immune system. Stating that it may be beneficial

to boil the peels of herbs such as lemon, orange and

bergamot and consume them, Professor Dr. Gülçin

Kantarcı, Obstetrician and Nephrologist, emphasized

that people in particular groups such as those

with chronic diseases and pregnant women should

definitely consult their physicians without consuming

these products.

Yeditepe University Hospitals Internal Diseases and

Nephrology Specialist Prof. Dr. Gülçin Kantarcı said that

the immune system should be kept strong all the time,

not only during the disease period, and gave information

about the foods that will help strengthen the body

resistance.

“C vitamini ve çinko içerikli gıdaları tüketin”

Bağışlık sistemini güçlü tutmak için doğru beslenmenin

önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülçin Kantarcı,

“C vitaminli ve çinko içerikli gıdaları daha fazla tüketmek

doğru. C vitamini bakımından zengin olan zencefil ve

zerdeçalın bağışıklık güçlendirici etkileri bilimsel olarak

kanıtlanmış durumda. Halk arasında da zencefil ve

zerdeçalın bal ile karıştırılarak tüketildiğini görüyoruz.

Yeşil çay tüketiminin artırılması önemli. Yeşil çay hem

bir antioksidan, hem iyi bir bağışıklık düzenleyicidir”

ifadelerini kullandı.

Limon, portakal, bergamot gibi bitkilerin kabuklarını

kaynatıp tüketmek gerektiğini vurgulayan Kantarcı, “Bitki

kabuklarında çok güçlü polifenoller vardır.

“Consume foods containing vitamin C and zinc”

Underlining the importance of proper nutrition to keep

the immune system strong, Prof. Dr. Gülçin Kantarcı said,

“It is correct to consume more foods containing vitamin

C and zinc. The immune-boosting effects of ginger

and turmeric, which are rich in vitamin C, have been

scientifically proven. We see that ginger and turmeric are

consumed by mixing with honey among the people. It is

important to increase green tea consumption. Green tea

is both an antioxidant and a good immune regulator.”

56 Pharma


Emphasizing that the peels of plants such as lemon,

orange and bergamot should be boiled and consumed,

Kantarcı said, “There are very strong polyphenols in the

peel of plants. These polyphenols negatively affect the

activities of viruses and prevent the virus from entering

the cell. Some of these plant peels are lemon, orange,

bergamot peels. If we add some honey to the drink we

will make by boiling these peels for a few minutes, you

will have a mixture that will strengthen the immune

system.”

“The most used food to strengthen the immune

system: Honey”

Pointing out that the use of natural honey is also

important in terms of immunity, Kantarcı said: “Honey

is one of the most used foods to strengthen immunity.

It is important to use natural honey in this process. Also,

foods such as carrots, garlic, lemon and arugula that we

consume are foods that strengthen immunity and have

very high antioxidant effects. Some of these foods have

effects blocking the entry routes of the virus, and some

have direct effects on the virus.”

“Pregnant women should be careful while using

ginger”

Stating that it is necessary to use each food in sufficient

amount, Kantarcı, Internal Medicine Specialist, Yeditepe

University Hospital, said, “It is important how often and

in what dosage the consumed foods will be used. Ginger,

for example, should be consumed to fill a teaspoon. It is

also important to consume ginger with honey or lemon.

But above all, the important thing is a balanced and

healthy diet. There is no reality that “Let me drink two

tablespoons of turmeric a day, let me not be infected”.

These foods should be consumed at regular intervals.

Because foods and herbs can have negative effects as

well as positive effects like medicines. For example,

when ginger is used in high doses in pregnant women,

it can cause miscarriage. For this reason, it should not

be forgotten that herbal products are supportive and

complementary, and the physician should be consulted

before using them.”

Bu polifenoller virüslerin aktivitelerini olumsuz yönde

etkiler ve virüsün hücre içerisine girmesini engeller. Bu

bitki kabuklarından bazıları limon, portakal, bergamot

kabuklarıdır. Bu kabukları birkaç dakika kaynatarak elde

edeceğimiz içeceğe biraz bal eklersek, bağışlık sistemini

güçlendirecek bir karışım elde etmiş olursunuz” dedi.

“Bağışıklık sistemini güçlendirmede en çok kullanılan

gıda: Bal”

Doğal bal kullanımının da bağışıklık açısından önemli

olduğuna dikkat çeken Kantarcı, şunları söyledi:

“Bağışıklık güçlendirmek için en çok kullanılan gıdalardan

biri de bal. Bu süreçte doğal bal kullanımı önemli. Yine

tükettiğimiz havuç, sarımsak, limon ve roka gibi gıdalar

bağışıklığı güçlendiren ve antioksidan etkileri çok yüksek

olan gıdalarıdır. Bu gıdaların kiminin virüsün giriş yollarını

engelleyici etkileri, kiminin de direkt virüs üzerine etkileri

söz konusudur.”

“Gebeler zencefil kullanırken dikkat etmeli”

Her gıdayı yeterli miktarda kullanmak gerektiğini belirten

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı

Kantarcı “Tüketilen besinlerin hangi sıklıkla ve ne dozda

kullanılacağı önemlidir. Örneğin zencefil, bir çay kaşığını

dolduracak şekilde tüketilmelidir. Zencefilin bal veya

limonla tüketimi de önemlidir. Ama her şeyden önce

önemli olan dengeli ve sağlıklı beslenmektir. ‘Ben günde

iki çorba kaşığı zerdeçal içeyim, bana virüs bulaşmasın’

diye bir gerçeklik yok. Bu gıdaları belli aralıklarla tüketmek

gerekir. Çünkü gıdaların ve bitkilerin de ilaçlar gibi olumlu

etkileri olduğu kadar olumsuz etkileri olabilir. Örneğin

zencefil gebelerde yüksek dozda kullanıldığı zaman

düşüğe sebep olabiliyor. Bu sebeple bitkisel ürünlerin

destekleyici ve tamamlayıcı olduğu unutulmamalı,

kullanmadan önce mutlaka hekime danışılmalı” dedi.

Pharma 57


Menarini Pharmaceutical Company Trusts Middle East

and Africa Operations with Turkey

Menarini İlaç, Ortadoğu ve Afrika Operasyonları Türkiye’ye Emanet

Having served as General Manager of İbrahim Etem

– Menarini, Turkey’s first pharmaceutical company,

since 2014, Uğur Bingöl will start to represent

Menarini Middle East and Africa as General Manager

in addition to Turkey as of September 1st. Italy’s

largest pharmaceutical company, Menarini trusted

the responsibility of 36 countries in three continents

with Turkey via its restructuring.

Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem – Menarini’de

2014 yılından bu yana Genel Müdürlük görevini üstlenen

Uğur Bingöl, 1 Eylül itibariyle Türkiye’nin yanında

Menarini Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin de Genel

Müdürü olarak görev yapacak. İtalya’nın en büyük ilaç

firması Menarini, gerçekleştirdiği yeni yapılanma ile üç

kıtada 36 ülkenin sorumluluğunu Türkiye’ye verdi.

58 Pharma


İbrahim Etem – Menarini has been working with the

vision “value for people” by putting people in the

center since its foundation in Turkey and has become

one of the leading pharmaceutical companies in

Turkey’s pharmaceutical industry. In light of this, the

company has added a new one to its achievements.

Uğur Bingöl, who has been serving as General

Manager of İbrahim Etem – Menarini since 2014,

will also undertake the responsibility of General

Manager for the Middle East and Africa operations of

Menarini pharmaceutical company. Bingöl will assume

the leadership of all strategies and commercial

operations of Turkey, Middle East and Africa Region

and serve as General Manager responsible for Turkey,

Middle East and Africa.

Sharing his excitement to lead a large team including

the Africa and Middle East regions in addition to Turkey,

Uğur Bingöl said, “As İbrahim Etem – Menarini with

groundbreaking developments in its history, we have

moved our success in Turkey beyond borders with our

more than 100 million box production per year, over

1000 employees, our high performance sustained with

our expert team and valuable human resources. It makes

me proud to lead Africa and Middle East operations in

addition to Turkey and have the opportunity to advance

Turkey’s success in the pharmaceutical industry in the

next period. My biggest goal is to continue our successful

operations in Turkey and in other regions and sustain

Menarini’s human-focused projects with the same

devotion in the three regions”.

Uğur Bingöl graduated from Boğaziçi University,

Department of Business Administration in 1986 and

completed his master’s degree (MBA) education at Koç

University. Starting his professional career immediately

after completing his undergraduate education, Bingöl

served in the fields of imports, exports and commerce for

nearly 2 years. In 1989, he stepped in the pharmaceutical

industry as Group Product Manager at the MSD company.

Later, he served as a senior manager in different business

and treatment areas including Manager of Commerce

and Foreign Relations and Director of Department in

the same company for 25 years. In 2014, Bingöl joined

Menarini as General Manager of Turkey operations.

Uğur Bingöl currently serves in this position and at the

same time, he is a Board Member of AIFD – Association

of Research-Based Pharmaceutical Companies – and

KIPLAS – Turkish Employers’ Association of Chemistry,

Oil, Rubber and Plastic Industries.

With this assignment, Uğur Bingöl will start to serve as

General Manager of Menarini Turkey, Middle East and

Africa in September.

Türkiye’de kurulduğu günden bu yana insanı merkeze

koyarak “insan için değer” vizyonu ile çalışan ve Türkiye

ilaç sektörünün öncü firmalarından biri olan İbrahim

Etem – Menarini, başarılarına bir yenisini daha ekledi.

İbrahim Etem - Menarini Genel Müdürlüğü’nü 2014

yılından bu yana sürdüren Uğur Bingöl, 1 Eylül itibariyle

Menarini İlaç’ın Ortadoğu ve Afrika operasyonlarının da

sorumluluğunu üstlenecek.

Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin tüm strateji

ve ticari operasyonlarının liderliğini üstlenecek olan

Bingöl, Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nden

sorumlu Genel Müdür olarak görev yapacak.

Türkiye’nin yanı sıra, Afrika ve Ortadoğu bölgelerinin

de dahil olduğu geniş bir ekibe liderlik edeceğiyle ilgili

duyduğu heyecanı dile getiren Uğur Bingöl, “Tarihinde

birçok ilklere imza atan İbrahim Etem – Menarini olarak

yıllık 100 milyon kutunun üzerinde üretimimiz, 1000’in

üzerinde çalışanımız, alanında uzman ekibimiz ile

sürdürdüğümüz yüksek performansımız ve değerli insan

kaynağımızla Türkiye’deki başarımızı sınır ötesine taşıdık.

Bundan sonraki süreçte Türkiye olarak Afrika ve Ortadoğu

operasyonlarına liderlik edecek olmak ve Türkiye’nin ilaç

sektöründeki başarısını daha da ileriye taşıma fırsatı

bulmak ayrıca gurur verici.

Türkiye’deki başarılı operasyonlarımızı diğer bölgelerde

de devam ettirmek ve Menarini’nin insan odaklı projelerini

üç bölgede de aynı özveriyle sürdürmek ise en büyük

hedefimdir” dedi.

1986 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden

mezun olan Uğur Bingöl, yüksek lisans (MBA) eğitimini

ise Koç Üniversitesi’nde tamamladı. Lisans eğitimini

tamamladıktan hemen sonra iş hayatına atılan Bingöl,

ithalat, ihracat ve ticaret alanlarında 2 seneye yakın görev

yaptı. 1989 yılında ilaç sektörüne MSD firmasında Grup

Ürün Müdürü olarak adım atan Bingöl, devamında ise aynı

firmada Ticari ve Dış İlişkiler Müdürlüğü’nden, Bölüm

Direktörlüğü’ne kadar birçok farklı iş ve tedavi alanlarında

25 yıl boyunca üst düzey yönetici olarak görev aldı. Bingöl,

2014 yılı itibariyle ise Menarini Türkiye operasyonlarına

Genel Müdür olarak katıldı. Halen bu görevine devam

eden Uğur Bingöl aynı zamanda AIFD – Araştırmacı İlaç

Firmaları Derneği ve KIPLAS – Türkiye Kimya Petrol

Lastik ve Plastik Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim

Kurulları üyesidir.

Uğur Bingöl bu atama ile Eylül ayından itibaren Menarini

Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Genel Müdürlüğü pozisyonunu

üstlenecektir.

Pharma 59


Senior Assignment at Menarini Pharmaceutical Company

Menarini İlaç’ta Üst Düzey Atama

Melis Aslanağı, who has been the Director of Human

Resources in Turkey’s first pharmaceutical company

Ibrahim Etem – Menarini since 2017, has been

appointed to a high level international role, taking

responsibility for the Middle East and Africa Region

in addition to Turkey. With this organizational

move in Menarini, Italy’s largest pharmaceutical

company operating with over 17,600 employees in

140 countries, the Middle East and Africa regions

are connected to Turkey. From now on, Melis

Aslanağı will serve as Human Resources Director of

Menarini Turkey, Middle East and Africa Region and

will be responsible for management of all human

resources operations.

Melis Aslanağı expressed her excitement that she will

take responsibility for 36 countries on 3 continents and

will serve as Human Resources Director of Menarini

Turkey, Middle East and Africa Region and said, “As

Ibrahim Etem – Menarini, we continue to develop

strategies that will create value for our company

through our human focused works. I think we have

achieved this success by keeping our value for people

approach at the center of all our processes. We are

delighted to have the chance to carry these successful

works in Turkey to new regions now. With this new

assignment, we will continue to create value for the

three regions with our team”.

Melis Aslanağı completed her undergraduate

education in the Department of Psychology at Boğaziçi

University and her master’s degree in Organizational

Psychology at New York University. She also has the

certificates of Senior Gestalt Manager Coaching and

Organization and Relationship Systems Coaching.

Having started her professional career in 1996,

Aslanağı have been actively serving as mid-level and

senior manager in the fields of human resources

management, leadership development, coaching,

organizational structure, change management, talent

management, employee commitment and interfunctional

internal communication management in

different sectors such as durable consumption, service,

telecom, pharmaceuticals and financial services for

more than 20 years. Melis Aslanağı joined the İbrahim

Etem – Menarini family as Turkey’s Human Resources

director in 2017.

With this assignment, Melis Aslanağı has been serving

as the Director of Human Resources for Turkey, Middle

East and Africa as of September.

Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem

– Menarini’de 2017 yılından bu yana İnsan

Kaynakları Direktörü olarak görev yapan Melis

Aslanağı, Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Afrika

Bölgesi’nin de sorumluluğunu alarak üst düzey bir

uluslararası göreve atandı. 140 ülkede 17.600’den

fazla çalışanıyla faaliyet gösteren İtalya’nın en

büyük ilaç firması Menarini’de gerçekleştirilen

bu organizasyonel yapılanmayla birlikte Ortadoğu

ve Afrika bölgeleri Türkiye’ye bağlandı. Bundan

böyle Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika

Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev

yapacak Melis Aslanağı tüm insan kaynakları

operasyonlarının yönetiminden sorumlu olacak.

3 kıtada 36 ülkenin sorumluluğunu üstleneceği

ve Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi

İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapacağı

için duyduğu heyecanı dile getiren Melis Aslanağı,

“İbrahim Etem – Menarini olarak insan odaklı

çalışmalarımız sayesinde şirketimize değer

yaratacak stratejiler geliştirmeye devam ediyoruz.

İnsan için değer yaklaşımımızı tüm süreçlerimizin

odağında tutarak bu başarıyı yakaladığımızı

düşünüyorum. Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz bu

başarılı çalışmaları şimdi yeni bölgelere taşıma

şansı bulmak da oldukça mutluluk verici. Yeni

görevlendirmeyle birlikte ekibimizle birlikte üç

bölge için değer yaratmaya devam edeceğiz.” dedi.

Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji

Bölümü’nde, master eğitimini ise New York

Üniversitesi Organizasyonel Psikoloji Bölümü’nde

tamamlayan Melis Aslanağı, aynı zamanda Üst

Düzey Gestalt Yönetici Koçluğu ve Organizasyon ve

İlişki Sistemleri Koçluğu sertifikalarına sahip. İş

hayatına ilk olarak 1996 yılında atılan Aslanağı, 20

yılı aşkın süredir dayanıklı tüketim, servis, telekom,

ilaç ve finansal hizmetler gibi farklı sektörlerde

insan kaynakları yönetimi, liderlik gelişimi, koçluk,

organizasyonel yapılanma, değişim yönetimi,

yetenek yönetimi, çalışan bağlılığı ve fonksiyonlar

arası iç iletişim yönetimi alanlarında orta ve üst

düzey yöneticilik olmak üzere birçok aktif görevde

yer aldı. Melis Aslanağı, İbrahim Etem – Menarini

ailesine 2017 yılında Türkiye İnsan Kaynakları

Direktörü olarak katıldı.

Melis Aslanağı bu atama ile Eylül ayından itibaren

Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge İnsan

Kaynakları Direktörlüğü pozisyonunu üstlenmiştir.

60 Pharma



Burhan Hacı Named New General Manager of MSD Animal Health Turkey

MSD Hayvan Sağlığı Türkiye’nin Yeni Genel Müdürü Burhan Hacı Oldu

Burhan Hacı, yenilikçi sağlık çözümleri ve güçlü portföyü ile dünyanın önde

gelen hayvan sağlığı şirketlerinden MSD Hayvan Sağlığı IRIST Bölgesi’nin

(Türkiye, İsrail, İran) yeni Genel Müdürü oldu.

Veteriner Hekim olan ve alanında doktorası bulunan Hacı, 20 yıl boyunca hayvan

sağlığı şirketlerinde kazandığı genel, ticari, satış, pazarlama ve bölgesel deneyimi

ile MSD Türkiye Hayvan Sağlığı organizasyonunun tümüne liderlik edecek. “Daha

Sağlıklı Hayvanlar İçin Bilim” vizyonu ile hareket eden MSD Hayvan Sağlığı,

Ruminant, Evcil Hayvan, Kanatlı Hayvan ve Balık türlerinin sağlığını iyileştirmeye

yardımcı olan ve hayvan sahiplerine de fayda sağlayan ürünler üzerinde çalışıyor.

Burhan Hacı is the new General Manager of MSD Animal Health IRIST

Region (Turkey, Israel, Iran), a globally leading animal health company with

its innovative healthcare solutions and solid portfolio.

As a veterinarian holding a doctorate degree in his field, Hacı will lead the entire

MSD Turkey Animal Health organization with his 20 years of experience in sales,

marketing and general, commercial and regional management at various animal

health companies. Acting with the vision of “Science for Healthier Animals”, MSD

Animal Health works on products that help to improve the health of Ruminants,

Pets, Poultry, and Fish species and to benefit animal owners.

Global Senior Assignment from Bayer Turk

Bayer Türk’ten Global Üst Düzey Atama

Ecz. Oya Gözeler, Radyoloji Türkiye ve İran Ülke Müdürü görevinden, Bayer

Manyetik Rezonans Kontrast Madde Global Marka Takım Liderliği‘ne atandı.

Bayer Türk Radyoloji Türkiye ve İran Ülke Müdürü Ecz. Oya Gözeler, yeni görevine

atandı. Bayer Manyetik Rezonans Kontrast Madde Global Marka Takım Liderliği’ni

üstlenen Gözeler, yeni görevinde MR görüntüleme kontrast maddelerinin marka

değerini artırmak adına marka stratejileri ve yönetim konseptleri geliştirmede

MR Kontrast Madde Global Marka Takım’ına liderlik edecek. Gözeler, Bayer içinde

15 yılı aşkın süren pazarlama ve satış deneyimi ile şirkete değer katmaya devam

edecek.

From her Radiology Turkey and Iran Country Manager position, Pharm. Oya

Gözeler was appointed as the Global Brand Team Head Magnetic Resonance

Contrast Agents at Bayer Healthcare.

Pharm. Oya Gözeler, Country Head Radiology Turkey and Iran at Bayer Turk

was appointed to her new position. Undertaking the Global Brand Team Head

Magnetic Resonance Contrast Agents at Bayer Healthcare, Gözeler will lead

MR Contrast Agents Global Brand Team for developing branding strategies

and management concepts to increase the brand value of MR imaging contrast

agents. Gözeler will continue to add value to the company with more than 15

years of marketing and sales experience within Bayer.

62 Pharma



Meet the Beauty

where the continents meet!

Kıtaların buluştuğu yerde

güzellik ile buluşalım!

16-18 June / Haziran 2021

YESILKOY / Istanbul

HALL 9 - 10 - 11

Follow us / Bizi takip edin

/beautyeurasia

/beauty_eurasia

/beautyeurasia

/beautyeurasia.com/Linkedin

Organiser / Organizatör



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!