01.06.2022 Views

978-605-335-695-0 Nöralterapi 3. baskı JEN

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Üçüncü Baskı

Nörofizyoloji, Temel Sistem, Bozucu Alan, Vejetatif Sinir Sistemi,

Enjeksiyon Teknikleri ve Tedavi Önerileri

Yazar

Prof. Dr. Hüseyin NAZLIKUL

Heidelberg University Neural Therapy Education and Research Group HUNTER Scientific Board Member

Lecturer = Heidelberg Üniversitesi Nöralterapi Eğitim ve Araştırma Grubu HUNTER Bilim Kurulu ve Öğretim Üyesi

Health Campus of St. Elisabeth University Bio Regulation Therapy (BRT) = St. Elisabeth Üniversitesi

Sağlık Kampüsü Biyo Regülasyon Terapisi (BRT)

President of International Federation of Medical Associations of Neural Therapy (IFMANT) = Uluslararası

Nöralterapi Tıp Dernekleri Federasyonu (IFMANT) Başkanı

Bilimsel Nöralterapi ve Regülasyon Derneği (BNR) Başkanı

Manuel Tıp Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı

NOBEl TıP kİTABEVlERİ


İTHAF

Bu kitabımı, tamamlayıcı tıp – regülasyon

tıbbı ve nöralterapi konusunda bana rehberlik

eden bilgi ve becerisini benden hiç

saklamadığı gibi hekimlik gelişimimde bir

babanın evladına yapacağından daha fazlasını

yapan, tamamlayıcı tıp konusunda dünyada

çok saygın bilim adamlarının yanlarında bulunmama

önderlik eden, tamamlayıcı tıp ve

regülasyon tıbbının duayeni olarak bilinen,

Almanya’da en büyük tıp ödülü sahibi ve benim

için çok kutsal olan değerli rahmetli hocam

Prof. Dr. med. Dr. med. dent. Horst Ferdinant

HERGET’İN şahsında Nöralterapi ve

Regülâsyon Tıbbına emek vermiş bütün bilim

insanlarına ithaf ediyorum…


İÇİNDEKİLER

Yazar Hakkında....................................................... IX

Prof. Dr. Cihan Aksoy’un Önsözü............................ XI

Op. Dr. Aybars Akkor’un Önsözü.......................... XIII

Üçüncü Baskının Önsözü.......................................XV

İkinci Baskının Önsözü.........................................XVII

Önsöz...................................................................XIX

Huneke Madalya’sı Tören Konuşması...................XXIII

BÖLÜM I

NÖRALTERAPİ‘NİN TARİHÇESİ.......................... 1

Dr. Tijen Acarkan

BÖLÜM II

NÖRALTERAPİ TEMELİNİ OLUŞTURAN

TEORİLER..................................................................... 3

Virchow’un Hücre Teorisi.................................... 3

Rickers’in İlişkili Yapıların Patolojileri Teorisi........ 9

Pischinger ve Heine’nin Temel Sistem Teorisi..... 14

Temel Maddenin Nörojenik Bağlantıları............ 16

Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul

Dr. Tijen Acarkan

BÖLÜM III

NÖRALTERAPİ’DE BAĞ DOKUSUNUN

ÖNEMİ VE ANAMNEZ.......................................... 35

BÖLÜM IV

PRATİK UYGULAMALAR..................................... 45

BÖLÜM V

SİNİR SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ............................... 67

1. Giriş............................................................. 67

2. Sinir Sisteminin Fonksiyonel Anatomisi......... 69

Merkezi Sinir Sistemi.................................... 69

Periferik Sinir Sistemi..................................... 70

3. Sinir Hücresi (Nöron)................................... 72

Nöronların Sınıflandırılması........................... 74

4. Glial Hücreler.............................................. 75

5. Aksoplazmik Transport................................. 78

6. Sinapslar ve Fonksiyonları............................ 79

7. Kimyasal Sinaptik Geçiş............................... 80

Fonksiyonel Anatomi.................................... 80

Transmitter Maddenin Serbest Bırakılması..... 81

Transmitter Maddenin Postsinaptik

Nöron Üzerindeki Etkileri............................. 81

Merkezi Sinir Sistemi Sinapslarında

Doğrudan Geçiş........................................... 82

Merkezi Sinir Sistemi Sinapslarında

İkinci Heberciler Vasıtasıyla Geçiş................. 84

İkinci Haberci Sistemleri............................... 85

8. Transmitter Madde Etkisinin Sona

Erdirilmesi.................................................... 87

9. Nörotransmitterler........................................ 88

10. Sinir Lifi Tipleri............................................. 90

BÖLÜM VI

DUYU FİZYOLOJİSİ............................................... 93

BÖLÜM VII

VEJETATİF SİNİR SİSTEMİ (VSS) ve

ADRENAL MEDULLA.......................................... 109

1. Vejetatif Sinir Sistemi (VSS) ve Adrenal

Medulla...................................................... 109

Vejetatif Sinir Sisteminin Genel

Örgütlenmesi.............................................. 109

Sempatik Sinir Sisteminin Fizyolojik

Anatomisi................................................... 109

Pregangliyoner ve Postgangliyoner

Sempatik Nöronlar..................................... 111

Parasempatik Sinir Sisteminin Fizyolojik

Anatomisi................................................... 112

Sempatik ve Parasempatik İşlevin

Temel Özellikleri......................................... 115

Sempatik ve Parasempatik Uyarımın

Uyarıcı ve Baskılayıcı Etkisi......................... 118

Sempatik ve Parasempatik Uyarımın

Bazı Organlara Etkisi................................... 120

Sindirim Sistemin İntramural Pleksusu......... 120

V


VI

İçindekiler

Sempatik ve Parasempatik Tonus................. 123

Otonom Refleksler...................................... 124

Sempatik Sinir Sisteminin “Alarm” veya

“Stres” Yanıtı............................................... 125

Vejetatif Sinir Sisteminin Medulla

Oblongata, Pons ve Mezensefalon

Tarafından Denetlenmesi............................ 126

Vejetatif Sinir Sistemi Farmakolojisi.............. 126

VSS Fonksiyonlarının Bozulması Sonucu

Ortaya Çıkan Disfonksiyonlar..................... 128

2. Ağrı ve Analjezi.......................................... 131

Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul

Dr. Tijen Acarkan

BÖLÜM VIII

NÖRALTERAPİ........................................................ 137

Nöralterapi Nedir?........................................... 137

Bozucu Alan Nedir?........................................ 139

Nöralterapinin Endikasyonları,

Kontrendikasyonları ve Sınırları....................... 139

Nöralterapide Anamnezin Yeri ve Önemi......... 140

Nöralterapide Terapi Türleri............................. 141

Regülasyonun Önemi...................................... 141

Enformasyon Prensipleri (Fizyolojik Temel)...... 142

Segmental Sınıflama........................................ 146

Kapı-Kontrol Sistemi (Arka Kök-Giriş-

Kontrolü)......................................................... 147

Bozucu Alan ve Bozucu Odak......................... 148

Bergsmann Kronik Yüklenme Sendromlarının

Klinik Fazları................................................... 153

Tedavi bakış açıları.......................................... 155

Uyarlanmış (rehabilite edilmiş)

Tamamlayıcı Uygulamalar............................... 155

Tanı Araştırmasında Değerlendirilecek

Üç Soru........................................................... 156

BÖLÜM IX

NÖRALTERAPİ’DE KULLANILAN

LOKAL ANESTEZİKLER....................................... 159

BÖLÜM X

NÖRALTERAPİ TEKNİKLERİ ve

BOZUCU ALAN TERAPİSİ................................. 165

Ağrılı Bölge Terapisi......................................... 165

Segmental Terapi............................................. 165

Anesteziklerin İntravenöz Uygulaması............. 165

Hareket Sistemi Dokularına Uygulanan

Teknikler......................................................... 165

Bozucu Alan Terapisi....................................... 166

Deneme Tedavisi............................................. 166

Bozucu Alan.................................................... 166

Bozucu Alan Değerlendirmesi ve

Nöralterapötik Fenomenler.............................. 169

BÖLÜM XI

REGÜLASYON TIBBI BAKIŞIYLA

BEŞ BOYUTLU SAĞLIKLI BEDEN................... 173

Bedenin Birinci Boyutu (Fiziksel Beden).......... 175

Bedenin İkinci Boyutu (Enerji Beden).............. 176

Bedenin Üçüncü Boyutu (Mental veya

Duygusal Beden)............................................. 176

Bedenin Dördüncü Boyutu (Sezgisel Beden).... 178

Bedenin Beşinci Boyutu (Ruhsal Beden).......... 178

Sonuç.............................................................. 182

Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul

Dr. Tijen Acarkan

BÖLÜM XII

DETOKSİFİKASYON (ŞELASYON) NEDİR?

NEDEN GEREKLİDİR?......................................... 183

BÖLÜM XIII

NÖRALTERAPİ İLE MİYOFASYAL TRİGER

NOKTALARI (TETİK NOKTALARI),

TORAKAL OMUR BLOKAJLARININ

TEDAVİSİ VE STOMATOGNATİK

SİSTEM...................................................................... 197

BÖLÜM XIV

BOZUCU ALAN VEYA BOZUCU ODAK

OLARAK DİŞ........................................................... 225

BÖLÜM XV

BOZUCU ALAN OLARAK BARSAKLAR

VE BARSAKLARIN ÖNEMİ................................ 239

BÖLÜM XVI

EKSEN ORGAN...................................................... 251

Omurga Sistemi (Eksen Organ)........................ 251

Omurga ve Omurilik Anatomisi....................... 253

Eksen Organın Fonksiyonel Birimi................... 256

Omurga Seviyesinde Nöralterapi Uygulama

Türleri............................................................. 263


İçindekiler

VII

BÖLÜM XVII

İNTERKAPSÜLER ENJEKSİYONLAR............... 269

BÖLÜM XVIII

GANGLİYON ENJEKSİYONLARI..................... 283

BÖLÜM XIX

NÖRALTERAPİ’NİN ENDİKASYONLARI..... 307

BÖLÜM XX

DİRENÇLİ VAKALARA YAKLAŞIM.................. 343

BÖLÜM XXI

AKUPUNKTUR VE NÖRALTERAPİ ETKİ

MEKANİZMALARI, KULLANIM ALANLARI,

ORTAK YÖNLERİ VE FARKLILIKLARI............ 349

Bilimsel Nöralterapi ve

Regülasyon Derneği............................................. 357

Dünyada Nöralterapi Eğitimi Veren ve IGNH

Tarafından Kabul Edilen Kurum ve Dernekler....... 363

Kaynakça.............................................................. 367

İndeks ..................................................................379


YAZAR HAKKINDA

1963 Pazarcık’ta doğdu. Orta ve lise öğrenimini

Almanya’da tamamladı. Yüksek öğrenimine

Frankfurt am Main Wolfgang Johann Goethe

Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başlayan Dr.

Nazlıkul, öğreniminin bir kısmını da İstanbul

Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde

tamamladı.

1992-1993 yılları arasında, Klinikum und

Fachbereich Medizin Johann Wolfgang Goethe-Universität

Frankfurt am Main (Frankfurt

W.J.G. Üniversitesi Tıp Fakültesi) Çocuk Sağlığı

ve Hastalıkları Bölümünde asistan iken, ilk tıp

doktorasını “Perinatal Dönemde AIDS” konusu

üzerine yaptı.

1993-1998 tarihleri arasında “Tamamlayıcı

Tıp, Regülasyon Tıbbı ve Rehabilitasyon” konusunda

aldığı eğitimler sonucunda, Medizinische

Fakultät Justus-Liebig-Universität Giessen (Giessen

Üniversitesi Tıp Fakültesi) Tamamlayıcı

Tıp – Fizik Rehabilitasyon Kürsüsü ve Anestezi

Uzmanı ve ADB başkanı olan Prof. Dr. med.

Dr. med. dent. Horst Ferdinand HERGET’in

öncülüğünde “İmmün Sistemde Fitoterapinin

Yeri” isimli bir tez hazırladı. Ardından, Hessen

Tabipler Birliğince yapılan yazılı ve sözlü sınav

sonucu “Tamamlayıcı Tıp, Regülâsyon Tıbbı

ve Rehabilitasyon Uzmanı” oldu.

Berlin Üniversitesi Charite Tıp Fakültesinde

Tamamlayıcı Tıp ve Epidemiyoloji ve Sosyal

Tıp ABD bünyesinde “Tamamlayıcı Tıp ve Regülâsyon

Tıbbında Bozucu Alanların Tamamlayıcı

Tıp ve Nöralterapi ile Çözümü” konusunda

doktora tezi yapmıştır.

Bu doktora tezinden önce akademik sıfatı

Prof. Dr. med. Hüseyin NAZLIKUL iken Prof. Dr.

med. Dr. med. Hüseyin NAZLIKUL olmuştur.

IGNH’in Türkiye’de eğitmelik yetkisi olan

hekim sayısı beştir ve bu yetkiyi elde eden

tüm hekimlerin de eğitmenidir. Nöralterapi

eğitimlerini Türkiye’de hekimlere öğreten ve

eğitimlerini veren ilk bilim adamıdır. 2004 yılından

bu yana, Bilimsel Tamamlayıcı (Komplementer)

Tıp ve Regülâsyon Derneği, Bilimsel

Nöralterapi ve Regülâsyon Derneği’nin kurucu

üyesi ve başkanıdır. Manuel Tıp Ağrı Regülasyon

Derneği Başkanı ve Bilimsel Akupunktur ve

Regülâsyon Derneğinin onursal başkanıdır.

Almanca yayınlanmış tamamlayıcı tıp ve

ağrı konusunda 40’ın üzerinde makalesi, üçü

bilimsel, üçü halka yönelik rehber niteliğinde

altı kitabı ve 2 doktora tezi sahibidir.

Türkçe olarak pek çok bilimsel makalenin

yanı sıra 14 kitabın yazarıdır.

I. Akupunktur-Tamamlayıcı Tıp (Nobel Tıp

Kitabevleri, 2002)

II. Hayatı Keşfet – Anti Aging Yaşam

kılavuzu (Alfa Kitabevi, 2004)

III. Gerçek Detoks’u Keşfet (Detay, 2007)

IV. Unuttuğum Bedenim (Yurt Yayınevi,

2008)

V. 41 Kere Sağlık (Alfa Kitap Evi, 2010)

IX


X

Yazar Hakkında

VI. Nöralterapi (Nobel Tıp Kitabevleri,

2010)

VII. Detoksu Keşfet (Eylül Kitapevleri, 2012)

VIII. Neden Yanlış Yaşıyoruz (Alfa Kitapevleri,

2013)

IX. uykunun Sihirli Gücü (Destek Kitapevleri,

2017)

X. Duygusal Beyin Bağırsak (Destek Kitapevleri,

2016)

XI. Güzel Mutlu ve Sağlıklı (Destek Kitapevleri,

2017)

XII. 100 Yıl Yaşamak Mümkün (Destek Kitapevleri,

2019)

XIII. Nöralterapi Başka Bir Tedavi Mümkün

(Destek Kitapevleri, 2020)

XIV. Antienflamatuar Beslenme Rehberi

(Destek Kitapevleri, 2021)

Türkiye’de tamamlayıcı tıp konusunda vermiş

olduğu eğitimler için hazırlanan 22 eğitim

el kitabının da yazarıdır.

09.05.2008 tarihinde Dr. Hüseyin Nazlı

kul’a, nöralterapi alanında gösterdiği üstün

başarılardan dolayı dünyada bu güne kadar

sadece 8 kişiye verilen “Huneke Madalyası”

verilmiştir (Kendisi, dünyada bu ödülü alan en

genç hekim olma unvanını da taşıyor).

11.01.2010 Hamburg Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon ve Rehabilitasyon

Tıbbı ABD Profesörlük unvanını

almıştır.

Dr. Hüseyin Nazlıkul, 1992 IGNH (Internationeler

Gesellschaft für Neuraltherapie

nach Huneke = Huneke göre Uluslararası Nörelterapi

Derneğinin) üyesi, 1996 yılından beri

IGNH Bilim Kurulu Üyesi, Genişletilmiş Yönetim

Kurulu Üyesi, Alman Sağlık Bakanlığı’nın

Nöralterapi ve Tamamlayıcı Tıp Komisyon

Üyesi ve Eğitmenliğin yanı sıra, Türkiye’deki

Uluslararası Nöralterapi Derneği tarafından

kabul edilen eğitim yetkisi olan ilk hekimdir.

Türk Hekimlerine Nöralterapi Eğitimini veren

ve bu konuda Uluslararası saygınlığı olan

önemli bir bilim adamıdır.


Prof. Dr. Cihan Aksoy’un Önsözü

Dünyada insanlar var olduğundan beri onları

üzen pek çok sağlık sorunu da birlikte varolagelmiş

olsa gerek. Bunu günümüze kadar gelebilmiş

kemik, yazıt ve diğer kalıntılarından

anlayabiliyoruz. Arkeolojik çalışmalar bize bu

sağlık sorunlarını iyileştirmeye yönelik pek

çok girişimin ve girişimcinin de insanlığın varolmasının

hemen ardından devreye girdiği

gösteriyor. Bireysel iyileşme çabalarının yetersizliği,

ortaya çıkan birtakım özellikli insanların,

dönemin bilgi birikimine uygun felsefi

yapı, düşünce ve tavırlar zemininde özgün tedavi

yöntemleri geliştirmelerine yol açmıştır.

Bugünün bilimi ve düşünce yapısı içinde çoğu

anlamsız gelen bu tedavilerin insanlik tarihindeki

yeri müthiş ve önemlidir.

Günümüzde bile hala kalıntılarını gözleyebildiğimiz

eski dönemlerden gelen çok sayıda

tedavi yöntemleri mevcuttur. Bunlardan

bazıları doğanın bize sunduklarını değerlendirilmesi

şeklindedir ve günümüzde kullanılan

birçok tedavinin ve ilacın temel yapıtaşını

oluşturur. Gözlem ve dikkate dayalı kurulan

tedavi temelleri belirgin bir düşünce yapısı,

uygun felsefi zemin ve teorik altyapı içinde yücelmişler

veya gerilemişlerdir. Hala kalıntılarını

gördüğümüz ilkel toplulukların sağlık sorunlarının

önemli sağaltıcısı Şamanizm, hekim

görevini üstlenen şamanların hastalar adına

savaştıkları yaralandıkları, ancak güçlü yapıları

ve özel yetenekleri ile kötülükleri yenmeyi

başararak hastalık nedenleri olan kötülükleri

altettikleri felsefesi üzerine kuruludur. Müthiş

–ve muhtemelen sadece- bir plasebo etkisi

olduğunu bildiğimiz bu sağaltım yönteminden

“günümüzde en azından anlaşılması güç tıbbi

kelimelerle konuşan ve çok bilgili hekim” görünümümüzle

bizler bile istifade ediyoruz.

Yüz öncesinin en önemli tıbbı “homeopatik

tıbbın” aşılar başta olmak üzere modern tıbba

kazandırdığı pek çok önemli tedavi yaklaşımı

mevcuttur. Fransa gibi gelişmiş ülkelerde bile

hala yaygın taraftar bulan bu tedavinin “hastalıklarla

savaşı desteklemek, hafifçe hastalık

semptomları oluşturacak maddeler vererek

olur, bu da hastanın beden ve kişilik yapısına

göre olmalıdır, bu nedenle “hastalık yok hasta

vardır, aynı bulguları veren iki hastanın tedavisi

tamamen farklıdır” temeline dayanan felsefesi

hiçbirimize yabancı gelmemektedir.

5000 yılı aşkın gözlemin birikimini barındıran,

kendine özgü filozofisi ile yoğrulmuş

ve batı tıbbı mantığına uymayan geleneksel

Çin tıbbı da modern dünyayı şaşırtmaktadır.

Böyle bir tedavinin insanların hastalıklarına

nasıl yararlı olabileceği veya olduğu yolunda

modern tıp bilimcileri arasında –günümüzde

devam eden - tartışmaları ve araştırmaları izlemekteyiz.

Batı tıbbı eğitiminin ardından özel

kurslar alıp akupunktur ile tedavi yapanların

ve yararlı olabildiğine inananların sayısının

gün be gün arttığını gözlemekteyiz. Benzer bir

durum da 7000 yıllık bir gözleme ve felsefeye

dayanan Hint tıbbı için geçerlidir.

Bu kendine özgün felsefe ve varsayımlar

üzerine kurulmuş, temelinde yoğun olarak bu

günkü modern tıbba alternatif öğeler barındıran

tedavi yaklaşımlarının, batı tıbbı mantığına

uygun, akılcı ve plasebo etkiden arındırılmış

tedavi öğelerini bulabilmek için çabaların

yoğunlaştığı günümüzde, Sayın Prof. Dr. Hüseyin

Nazlıkul tamamen akılcı yaklaşım ve modern

bilimsel verilerin üzerine oturtulmuş bir tedavi

kompleksini “Nöralterapi” yi bize sunuyor.

1950 li yıllarda başlayan ve Amerika/İngiltere

tarafından “Otonom” –yani kendi kendine

XI


XII

Prof. Dr. Cihan Aksoy’un Önsözü

çalışan-; Almanya, Rusya tarafından “Vejetatif””-

yani bağımsız ama yine de yönlendirilebilir-olarak

isimlendirilen sinir sistemine

ilişkin araştırmalar bu iki batı tıbbı mantığı

ile çalışan ülkelerde farklı gelişmeler göstermişlerdir.

Almanya ve benzer ekoller vejetatif

sisteme hükmetmenin yaşama hükmetmek

anlamına geldiğini görmüşler ve bu yönde tedaviler

denemişlerdir. Gerçekten de vejetatif

ya da otonom sinir sistemi (VSS) bizim tıp eğitimimiz

sırasında çok az değinilen bir sistemdir.

VSS bağımsız çalışabilmesi, bilinç düzeyinin

altında görev yapması ve kompleks anatomik

yapısı nedeniyle diğer duysal ve motor

sistemlere gösterilen ilgiyi görememiştir. VSS

yi düzenleme, regüle etme iddiasındaki Nöralterapistlerin

hastalıklara hekimlik sanatı çerçevesindeki

bilimsel yaklaşımı, patofizyolojiye

farklı -ve bence haklı- yöndeki bakışı, bu tedavi

türünün sanayiye ve tüketime yönelik desteğinin

az olması, sanayinin nöralterapiye destek

vermemesi ile sonlanmış ve bu da bilimsel

bir tamamlayıcı tıp yaklaşımı olarak ön plana

çıkmasının yolunu kesmiş olsa gerek.

Fizyoloji, anatomi, fizyopatoloji, patoanatomi

gibi temeller üzerinde oluşturulan ve modern

batı bilimselliği ile düzenlenmiş “nöralterapi”

biliminin ülkemize kazandırılması için

tüm emeğini, bilgisini büyük bir özveri ile ortaya

koyan, konusunda dünyanın en büyükleri

arasına girmeyi başarmış bir tıp bilim adamı

Prof. Dr Hüseyin Nazlıkul’un kitabını bir solukta

okudum. Enaz on kere daha okuyacağımı

biliyorum. Nöralterapi ülkemizde ve bence

dünyada yayınlanmış en bilimsel, modern

batı tıbbına asla ters düşmeyen bir tıp kitabı.

Kesinlikle yukarılarda bahsettiğim alternatif

tedavilerle ilşkisi olmayan ve karıştırılmaması

gerektiğine inandığım için sözettiğim bilim

dalı. Tıp fakültelerinde ders kitabı olarak önereceğim

kendi alanındak bir başyapıt.

Ülkemize kazandırdığı değerler için Sayın

Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul’a teşekkür ederim.

Prof. Dr. Cihan Aksoy

İÜ İTF FTR AD Öğretim Üyesi ve

Geçen Dönem Başkanı

TFTR Manuel Tıp ve Tamamlayıcı

Tıp Alt Komisyonları Üyesi


Op. Dr. Aybars Akkor’un Önsözü

Çok değil, bundan on yıl önce Türkiye’de

“Nöralterapi” ne demek, “Bozucu Alan” ne demek

bilinmiyordu. Piyasada tek tük akupunktur

uygulayanlar vardı, onlara da pek güvenilir

gözle bakılmazdı. Bu tür tedaviler biyoenerji,

balık bağlama, bel çekme gibi pozitif tıbbın kabul

etmediği tedavilerle bir tutulurdu. Ne yalan

söyleyeyim, benim de bir haberim yoktu.

Bundan on yıl önce Aksaray Haseki’de faaliyet

gösteren bir doktordan bana iki adet hasta

geldi, ameliyat ettim. Doktora branşını sorduğumda

bana tamamlayıcı tıp ve rehabilitasyon

hekimi dedi, ne olduğunu anlayamadım. Ama

bir şekilde ona hasta göndermem gerektiğini

düşündüm.

Çeşitli tedaviler uygulanmasına rağmen

şikâyetleri bir türlü geçmeyen bir hastamı o

doktora yolladım. Hasta çok memnun döndü,

bir tane daha tedavi edilmesi imkânsız diye

düşündüğüm bir hastayı yolladım, o da iyi

oldu. Sonra o doktorla tanıştım, Nöralterapi

nedir, Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon Tıbbı, Manuel

Terapi ile neler yapılır öğrendim. Ardından

da beraber çalışmayı önerdim.

O doktorun adı Hüseyin Nazlıkul’du. Yıllarca

beraber çalıştık, birçok hastayı beraber

başarıyla tedavi ettik, tedavi metotlarını tartıştık.

Bu süre içinde Dr. Hüseyin Nazlıkul’un

ne kadar düzenli, planlı çalıştığını, hastalarına

ne kadar özveriyle yaklaştığını gördüm.

Sadece hastalarımda değil bende ve ailemde

de mucizevî sonuçlar yarattı. Bir gün köprücük

kemiğindeki ağrı nedeniyle kolunu kaldıramayan

kardeşimi gösterdim, dişine bir iğne yaptı,

hiç bir şeyi kalmadı. Hayretle kalakaldım. Berber

çırağının yaptığı yanlış masaj sonucu boynum

kaskatı kesilince Dr. Nazlıkul’un şikâyetimi

geçirmesi bir kaç dakika aldı. Birçok ünlü

diyetisyen ve endokrinoloji uzmanının tüm

çabalarına rağmen çözemediği bir yakınımın

kilo alma sorununu da şaşırtıcı çabuklukta

çözdü.

Dr. Nazlıkul, büyük bir özveriyle

Türkiye’de Nöralterapi öğretisinin yayılması

için çalıştı, bildiklerini kendine saklamadı.

Yıllar boyunca yüzlerce tıp doktorunun bu

öğretiyi öğrenmesini, binlerce hastanın bu

yolla iyileşmesini sağladı. Zaman zaman onun

Türkiye’deki klasik çekişmeler yüzünden acı

çekmesini gördüysem de hastalarının yüzlerindeki

mutluluğu benim onu Türkiye’ye kazandırmak

için verdiğim uğraşıyı haklı çıkardı.

Sayamadım bu kaçıncı kitabı oldu, ama

sonuncu olmayacağı, Prof. Dr. Hüseyin

Nazlıkul’un Türk doktorlarını ve halkını

sağlık konusunda eğitmek için daha birçok

eser vereceği kesin. Bu kitabında da hem doktorlara

hem de nöralterapiyi öğrenmek isteyen

hastalara yöneliyor, onlara nöralterapinin

tüm ayrıntılarını anlatıyor. Sadece nöralterapi

konusunda tedavi uygulamak isteyenlere bir

ders kitabı değil, çaresiz hastalarına çözüm

arayan doktorlar için de bir başvuru kitabı olmuş.

Ellerine, beynine sağlık, bu başarılı eseri

yaratan doktoru tanımış olmaktan gurur duyuyorum.

Dr. Aybars AKKOR

Beyin Cerrahisi Uzmanı

Nisan, 2010

XIII



ÜÇÜNCÜ BASKININ ÖNSÖZÜ

İlk baskısı çıkar çıkmaz tükenmesi ve ikinci

baskının tükenmiş olması üçüncü baskının

zorunlu kıldı.

Regülasyon tıbbında eğer siz kişinin rahatsızlığı

her ne olursa olsun bedenden bu toksinleri

uzaklaştıramıyor ve bedenin gerçek

manada olması gereken regülasyonunu sağlamıyorsanız,

bir adım sonrasında organlarda

ve dokularda fonksiyonel düzensizlikler ve

daha sonra da kronik hastalıklar yerleşecek

ve organlarda yapısal hasarlar oluşması kaçınılmazdır.

Kronik enflamatuar hastalıkların sayısı son

yıllarda önemli ölçüde arttı ve hastalıklara

eğilim de giderek artıyor. Bu eğilimin özellikle

sanayileşmiş ülkelerde olduğu kadar ülkemizde

de sayısal olarak artışı göze çarpıyor. Bu

sebeple kronik enflamasyon, artık bir medeniyet

hastalığı olarak adlandırılır. Bu durum,

sağlıksız beslenme, kalitesiz uyku ve egzersiz

davranışının yanı sıra stres faktörleriyle şekillenen

modern yaşam tarzı ile açıklanabilir,

vücuttaki enflamatuar süreçler tetiklenir.

Bununla birlikte bedenimizin sağlıklı olması

için, vücudumuzun her yerini bir ağ gibi

saran sinir sistemi bu kusursuz çalışmada

önemli bir rol oynar. Bir hastalık durumu belirdiğinde,

bu durum sadece tek başına “safra

kesesi, mide, eklem” gibi bir organı etkilemez;

aksine tüm sistemi (vücudu) sarar. Bu duruma

müdahale etmek ve normal çalışma düzeninden

uzaklaşmış organizma süreçlerini tekrar

dengeye getirmek ise gerçek tıbbın özünde de

NÖRALTERAPİ Regülasyon tıbbının görevidir.

Nöralterapi yaklaşımında bedene organların

tek tek toplamından oluşan bir organizma

olarak bakılmaz. Çünkü bütünlük ve regülasyon

yaklaşımında organların tek tek sorunsuz

olmasının yanı sıra birbiriyle olan ilişkisi, bedenin

enerjisi, kişinin psikolojik ve toplumsal

durumu da önemlidir. Bu yüzden bu yaklaşımın

temelinde ana ekseni oluşturan bağ

dokusunu ve vücudun bütün fonksiyonlarını

düzenleyen Otonom Sinir Sistemi veya eş anlamlı

olarak, Vejetatif Sinir Sistemi’nin (VSS)

gerçek işlevselliği bir bütünlük içinde değerlendirilir

ve tanı, bu bağlamda konulup tedavi

gerçekleşir.

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek

yani diğer bir deyişle hastalıkların semptomlarını

gidermek, rahatsızlıkları oluşturan faktörleri

ortadan kaldırmak ve koruyucu hekimlik

yaparak tam bir şifa sağlamak olmalısıdır.

Ancak bedende biriken toksinleri bedende

uzaklaş- tırmadan kalıcı bir şifa sağlamak pek

de mümkün olmuyor. Bedeni toksinlerden

uzaklaştırmakta basit detoks kürleri ile olacak

bir şey değildir.

Bedenimizdeki gerçek regülasyonun biyolojik

temelini vejetatif diğer bir adıyla otonom

sinir sistemi oluşturmaktadır. Bedenimizdeki

bu mükemel sistemi tedavi edecek metodun

adı da NÖRALTERAPİDİR.

Stres durumunda yani her hangi bir şekilde

yüklenme (fiziksel, kimyasal, mental vd.) vejetatif

sinirin önemli bir tarafı olan sempatik

sinir, gereğinden daha fazla aktif hale gelerek

beyin sinirlerinden olan vagusu çalışmaz hale

getirerek kişinin gelen her uyarıya karşı savunmasız

hale gelmesine neden olur.

İnsan bir makine olmadığı gibi, hiçbir zaman

insanın organların toplamı veya tamamı

bütünü değildir. Çünkü bütünlük ve regülasyon

yaklaşımı, organların tek tek sorunsuz olmasının

yanı sıra bir biriyle olan ilişkisinin, bedenin

enerjisel, psikolojik, sosyal ve toplumsal

durumunun değerlendirilmesi anlamındadır.

Bu yüzden tamamlayıcı tıp yaklaşımında ana

XV


XVI

Üçüncü Baskının Önsözü

ekseni oluşturan bağ dokusu ve vejetatif sinir

sisteminin gerçek işlevselliği bütünlük içinde

değerlendirip bu bağlamda tanının konulması

ve tedavi edilmesidir. Bu bütünlüğü sağlayacak

en azında mevcut sistemler arasında ki

bağlı kökleştirecek ve bireye sağlık verecek

sistemin adı da “nöralterapidir”.

Tedavide Başarılı Olmak İçin;

İnsan bedenini daha kapsamlı bir bakış

açısıyla değerlendirmek gerekmektedir. Morfolojik

bakış açısı fiziksel ve kimyasal parametreleri

içinde taşır. Bununla birlikte fonksiyonel

bütünlük ve bakış acısının da olaya dahil

edilmesi gerekir. Söz konusu olan fonksiyonel

bakış açısı, enerji ve kibernetik durumu da

içinde barındırmalıdır.

Terapide başarılı olmanın ana koşulu tanının

doğru konulmasıdır. Tanı koyma işlemi

kişiye özel olmalı ve kişide meydana gelen değişikliklerin

zamansal ilişkisi ile fonksiyonel

yapı göz önünde bulundurulmalıdır.

İşte bu anlamda nöralterapi, tamamlayıcı

tıp ve regülasyon tıbbı ile modern tıp arasından

köprü olabilecek metodun adıdır.

Nöralterapi modern tıptan köken alan, kendi

gelişimini sağlamış ve yöntemlerini oluşturmuş

bir tedavi metodudur, gerçek sağlık

için elzemdir.

Hiçbir hasta diğeriyle aynı olmadığı gibi

teşhis konulan rahatsızlıklar benzer olsa da

ortaya çıkış şekilleri farklıdır. Bunun için de

biz belirli semptom ve hastalıkla uğraşmaktan

çok kişinin tam ve kalıcı sağlığı için bütüncül

bir yaklaşım sergiliyoruz.

Mesleğinizde daha başarılı olmanız dileğiyle.

İstanbul, 22.02.2022

Hüseyin Nazlıkul


İKİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ

İlk baskısı çıkar çıkmaz tükenmesi ikinci baskı

için bu önsözü yazmamı gerektirdi. Burada

bu fırsatı bulmuşken bu konudaki yaklaşımı

kısaca siz değerli okuyucularımla paylaşmak

istiyorum.

Son yıllarda bedende yığımlanan toksinlerin

insan sağlığını tehdit ettiği konusundaki

bilimsel çalışmalar her geçen gün daha bir artış

göstermektedir.

Bedende biriken bu toksik artıklar kısmen

dışarıdan alınır, büyük bir kısmı ise vücudun

aşırı toksin ürünlerle yüklenmesi ile ortaya çıkar.

Modern tıpta genelde serbest radikal olarak

adlandırılan bu toksik maddeler doğadaki

kirlenme sonucu, solunum yoluyla, yiyecek ve

içeceklerle vücuda girerler. Ayrıca yanlış beslenme

şekli ve sindirim sisteminin güçlü olmaması

sonucu vücutta da oluştuğu belirtilir; bu

kısmen doğru olsa da bir ayağı eksiktir. Bugün

kronik hastalıkların oluşmasında bağ dokusunda

biriken toksinler insan sağlığını eskisine

göre daha çok tehdit etmektedir.

Kronik hastalıkların oluşmasının temelinde

“bağ dokusunda yerleşmiş olan ve beden

tarafında atılmayan toksinler” gibi öncelikle

biriken yıkım ürünleri olmaktadır. Regülasyon

tıbbında eğer siz kişinin rahatsızlığı her

ne olursa olsun bedenden bu toksinleri uzaklaştıramıyor

ve bedenin gerçek manada olması

gereken regülasyonunu sağlamıyorsanız,

bir adım sonrasında organlarda ve dokularda

fonksiyonel düzensizlikler ve daha sonra da

kronik hastalıklar yerleşecek ve organlarda

yapısal hasarlar oluşması kaçınılmazdır.

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek

yani diğer bir deyişle hastalıkların semptomlarını

gidermek, rahatsızlıkları oluşturan faktörleri

ortadan kaldırmak ve koruyucu hekimlik

yaparak tam bir şifa sağlamak olmalısıdır.

Ancak bedende biriken toksinleri bedende

uzaklaştırmadan kalıcı bir şifa sağlamak pek

de mümkün olmuyor. Bedeni toksinlerden

uzaklaştırmakta basit detoks kürleri ile olacak

bir şey değildir.

Bedenimizdeki gerçek regülasyonun biyolojik

temelini vejetatif diğer bir adıyla otonom

sinir sistemi oluşturmaktadır. Bedenimizdeki

bu mükemel sistemi tedavi edecek metodun

adı da NÖRALTERAPİDİR.

Stres durumunda yani her hangi bir şekilde

yüklenme (fiziksel, kimyasal, mental vd.) vejetatif

sinirin önemli bir tarafı olan sempatik

sinir, gereğinden daha fazla aktif hale gelerek

beyin sinirlerinden olan vagusu çalışmaz hale

getirerek kişinin gelen her uyarıya karşı savunmasız

hale gelmesine neden olur.

İnsan bir makine olmadığı gibi, hiçbir zaman

insanın organların toplamı veya tamamı

bütünü değildir. Çünkü bütünlük ve regülasyon

yaklaşımı, organların tek tek sorunsuz olmasının

yanı sıra bir biriyle olan ilişkisinin, bedenin

enerjisel, psikolojik, sosyal ve toplumsal

durumunun değerlendirilmesi anlamındadır.

Bu yüzden tamamlayıcı tıp yaklaşımında ana

ekseni oluşturan bağ dokusu ve vejetatif sinir

sisteminin gerçek işlevselliği bütünlük içinde

değerlendirip bu bağlamda tanının konulması

ve tedavi edilmesidir. Bu bütünlüğü sağlayacak

en azında mevcut sistemler arasında ki

bağlı kökleştirecek ve bireye sağlık verecek

sistemin adı da “nöralterapidir”.

Hastanın belli semptomlarını diğer bir deyişle

hasar görmüş organ veya dokularının bir

kısmını onarmak için yapılan tedavilerin başarılı

olma şansı yoktur. İnsanı sağlıklı kılmak

için, ancak tutarlı bir bütünlük içinde yaklaşım

gerekir. Çünkü beden, zihin ve ruh birbirleriyle

düzenli etkileşim içindedir. Ancak bu bütünlüğü

gözlemleyip ve tedaviye bu bütünlük

içinde yaklaşırsanız kişi fayda görür.

XVII


XVIII

İkinci Baskının Önsözü

Sağlıklı olmamız için kendini sürekli düzenleme

ve otomatik olarak kendini tamir

etme temeline dayandığı için, bu bütüncül tedaviye,

nöro-vejetatif ortamda tedavi denebilir;

ben yaptığım bu tedavilerin toplamına

NÖRO-VEJETATİF MATRİKS REGÜLASYON

TEDAVİ diyorum. Buradan kast edilen, temelini

nöralterapinin oluşturduğu, bağ dokusunun

temizlenmesi ve regülasyonu için diğer

uyarı tedavilerinin de kombine edildiği anlaşılmalıdır.

Bu bütüncül yaklaşım, aynı zamanda bir

sağlık güçlendirilmesidir. Artık hastalıkla mücadele

yaklaşımından daha çok bedenin sağlıklı

kılınması hedeflenmeli ve bu doğru bir

değerler dizisi kayması olarak adlandırılabilir.

Burada asıl amaç, hastalıkla mücadeleden

daha çok insanın sürekli sağlıklı kalması ve

hastalanmaması için bedeni desteklemektir.

İstanbul, 04.11.2015

Hüseyin Nazlıkul


ÖNSÖZ

Nöralterapi bozulmuş olan beden fonksiyonlarının,

lokal anestezik (LA) maddeler kullanarak

vejetatif sinir sisteminin (VSS) uyarılması

sonucunda organizmanın regülasyonunun

sağlanması ve beden fonksiyonlarının yeniden

normale döndürülmesi esasına dayanan bir

tedavi yöntemidir. Bu şekliyle hem tanı hem

de tedavide kullanılan önemli bir metottur.

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek yani

diğer bir deyişle hastalıkların semptomlarını

gidermek, rahatsızlıkları oluşturan faktörleri

ortadan kaldırmak ve koruyucu hekimlik yaparak

tam bir şifa sağlamak olmalıdır.

Hastaların sadece fiziksel ve kimyasal bedenlerini

düzeltmek yeterli değildir, bununla

birlikte yapılacak olan tedavi, kişilerin ruhsal

durum ve enerji düzeylerinin de regüle edilmesini

kapsamalıdır.

Von Hering 1925 yılında “Nörovejetatif

sistem geleceğin tıbbının en önemli öğelerindendir.

Bu sebeple vejetatif sinir sistemini

(VSS) anlayan ve çözen hekim en önemli hekim

olacaktır.” demiş. Bu kitap da XXI. yy. VSS

anlayış ve bütünlüğü içinde el alınmıştır.

İnsan bedeni, parçaları, organları ve hücreleri,

biçim ve işlev bakımından bütünün

hizmetinde bulunan bir organizmadır. Bedenimizde

bu bütünlüğü sağlayan muhteşem sistem,

500.000 km uzunluğundaki vejetatif sinir

sistemi ve temel sistemdir.

Modern tıptaki gelişmelerin gerçekten baş

döndürücü olmalarına rağmen ne yazık ki insanın

bir bütün olduğu unutulmuştur. Laboratuvar

testleri, US ve radyolojik incelemelerle

konulacak tanılar ise sadece fonksiyonel bozuklukları

ve morfolojik değişiklikleri göstermektedir.

Son yıllarda modern tıptaki tanı ve

tedavi sürecine psikosomatik faktörlerin dahil

edilmesi olumlu bir gelişme olmasına rağmen,

tamamlayıcı tıp açısından bakıldığında bu durum

bütünlükten hala çok uzaktır. Modern tıptaki

psikosomatik bakış açısı tamamlayıcı bir

faktör olarak görünse de bütünleyici bir perspektiften

yoksundur. Bu konuda geniş farklı

yaklaşımını regülasyon tıbbı bakışıyla Beş Bo

yutlu Beden adı altında Dr. Tijen ACARKAN ile

birlikte kaleme aldığımız kitabın XI. bölümünde

bulabilirsiniz.

İnsan bedenini daha kapsamlı bir perspektiften

değerlendirmek gerekmektedir. Morfolojik

bakış açısı fiziksel ve kimyasal doneleri

içerirken, fonksiyonel bütünlük ve bakış açısı

da olaya dahil edilmelidir. Söz konusu fonksiyonel

bakış enerji ve kibernetiği içermelidir.

Terapide başarılı olmanın ana koşulu tanının

doğru konulmasıdır. Bu süreçteki diyagnostik

yaklaşım kişiye özel olmalı ve kişide meydana

gelen değişikliklerin zamansal ilişkisi ile fonksiyonel

yapı göz önünde bulundurulmalıdır.

İşte tam da bu durumda tamamlayıcı tıp

ve regülasyon tıbbı ile modern tıp arasından

köprü olabilecek metodun adıdır nöralterapi.

Nöralterapi modern tıptan köken alıp gelişen

bir tedavi metodudur.

Nöralterapi ile hastalıkların tedavisi vejetatif

sinir sistemi üzerinden gerçekleşmektedir

ve regülasyonu bozulmuş olan sinir sisteminin

düzenlenmesi üzerinde en etkin tedavi

şeklidir.

Lokal anestezikler (LA) 100 yıldan fazla bir

süredir tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır.

1906 yılında Prof. Dr. Spies, LA kullanımının

yaranın iyileşmesini hızlandırıldığı, ağrıyı ortadan

kaldırdığı ve bu etkinin süresinin kullanılan

LA’lerin etki süresinden bağımsız olarak

meydana geldiğini kanıtlamıştır.

Daha çok gözlem ve ampirik olarak elde

edilen başarılar ışığında kullanılan bir metot-

XIX


XX

Önsöz

ken ağrı konusunda 1990’lı yıllardan beri yapılan

bilimsel çalışmalar bu tedavinin anlaşılmasına

katkı sunmuştur. Özellikle ABD Prof.

Dr. Marcel Durieux, LA’lerin etkilerinin nöralterapide

yaptığımız gözlemlerle örtüştüğünü

ortaya koymuştur. Durieux, klasik modern tıp

kapsamında ağrı üzerinde yaptığı bilimsel çalışmalarında,

nöralterapi ile oluşan sonuçların

LA’lerin etki sürelerinden daha uzun sürdüğünü

ve sempatik sistem üzerinde düzenleyici

etkisi olduğunu göstermiştir.

Bu gözlemler daha önce Dr. Huneke, Prof.

Dr. Dr. H. F. Herget, Prof. Dr. P. Dosch, Prof. Dr.

Spies, Prof. Dr. H. Heine, Prof. Dr. Pischinger,

Prof. Dr. O. Bergmann, Prof. Dr. Hopfer, Prof.

Dr. Lorenz Fischer, Prof. Dr. Kalpfleisch, Prof.

Dr. Kellner, Prof. Dr. Kibler’in çalışma sonuçlarıyla

da örtüşmektedir.

Nöralterapi Almanya başta olmak üzere

Avrupa’da yaygın uygulanan bir tedavi şekliyken

ülkemizde kısa bir zamana kadar bilinmiyordu.

Ben hekim olarak nöralterapi ile 1993 yılından

beri uğraşmaktayım. Her geçen gün

daha da çok seviyorum. Nöralterapi uygulayarak

yaşadığım gözlem ve mutlukları kendime

saklamak yerine 2004 yılından beri bunu

Türk hekimlerine sevgiyle ve büyük bir özveriyle

öğretmeye ve aktarmaya çalışıyorum.

2004 yılında başlayan bu süreç içinde 3

Ulusal ve Uluslararası katılımlı Nöralterapi

Kongresi, 5 Nöralterapi Sempozyumu ve 89

adet en kısası 2 gün olan eğitim seminerleri

organize ettim.

Nöralterapi ile vücudu bir bütünsellik içinde

ele alıp, zaman ilişkisini iyi değerlendirip,

geçirilen travmalar, ameliyatlar ve bozucu

alan olacak tüm unsurlar dikkate alınarak bir

tedavi protokolü belirlenir. Segmental yaklaşım

ve o bölgenin sempatik gangliyon ve inervasyon

ilişkisi hesaba katılarak, uygulanan tedavi

sonucu fayda görmeyen hastam %15’den

azdır. Bunlar da doku hasarı olmuş veya cerrahi

endikasyon kapsamına girmiş vakalardı.

Bu kitabın fikir ve oluşumu aşamasında,

benden yardımını esirgemeyen, her zaman yanımda

olan, kitaptaki birkaç bölümde (Bölüm

II, IV, V, VI, XI) yazarolarakdadestekolan, özellikle

de regülasyon tıbbı bakışıyla beş boyutlu

beden konusundaki çalışmaları değerlendirip

toplayan ve bu kitapta yer almasına kaynaklık

eden, BARNAT’ın (Tamamlayıcı Tıp ve Nöralterapi

Dergisinin) imtiyaz sahibi, IGNH ile

BNR bünyesinde Nöralterapi eğitmenlik ve

eğitmen eğitmenliği yapan değerli asistanım

Dr. Tijen ACARKAN’a, kitabın içeriğinin hazırlanması

sırasında sıkça başvurduğum kitap

ve yayınların sahibi olan bilim adamlarına

Giessen Justus Liebig Üniversitesi Tamamlayıcı

Tıp Kürsüsünün kurucusu ve Argoloji ABD

Kürsünün kuruyucu başkanı ve Anestezi ABD

öğretim görevlilerinden, mesleki gelişimimde

büyük emekleri olan çok değerli ve rahmetli

hocam Prof. Dr. med. Dr. med. dent. Horst

Ferdinant HERGET’e, İsviçre’de nöralterapinin

öncülerinden Bern Tıp Fakültesinde Nöralterapi

ABD kürsü başkanı, nöralterapi ve

regülasyon tıbbına sunduğu eşsiz ve kapsamlı

katkılarıyla tüm dünyada saygınlık kazanmış,

Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz Nöralterapi

Kongrelerine içten desteği ile daima yanımda

olduğunu hissettiren IGNH (Hunekeye Göre

Uluslararası Nöralterapi Derneği) Genel Sekreteri

ve BNR (Bilimsel Nöralterapi Derneği)

Onursal Başkanı Nöralterapi ders kitabı yazarı

değerli dostum Prof. Dr. med. Lorenz

FISCHER’e, XXI. yy’da nöralterapinin bilimsel

platformdaki duruşuna önemli katkıları olan

İGNH Bilim Kurulu Başkanı ve BNR Onursal

Başkanı Nöralterapi kitabı ve Nöralterapi Atlası

sahibi sevgili dostum Dr. Hans BAROP’a,

Nöralterapi konusunda ilk kapsamlı ders kitabını

yazan ve benim de hocam olan rahmetli

Prof. Dr. Peter DOSCH’a, biyolojik tıbbın

önemli öncülerinden temel madde ve temel

sistemin kavranmasında eşsiz çalışmaları

olan literatürde kendinden sıkça bahsettiren

değerli hocam ve dostum Prof. Dr. med. rer.

nat. Hartmut HEINE’ye, Tamamlayıcı Tıp,

KBB uzmanı, diş hekimi ve Mikro Aku Punkt

Sistemin öncülerinden ve ağız içi akupunkturu

geliştiren değerli hocam ve dostum Dr.


Önsöz

XXI

med. dent. M. Jochen GLEDİTSCH’e, değerli

bilim adamı hocam rahmetli Prof. Dr. med.

Otto BERGSMANN’a, relasyon patolojisinin

ve refleks tedavilerinin etki mekanizmasının

kavranmasında önderlik eden Prof. Dr.

Gustuv RİCKERS’e, nöroanatomi ve VSS’nin

bütünlük içinde anlaşılmasına büyük emek

veren rahmetli Prof. Dr. Marx CLARA’ya, dişlerin

nöralterapide bozucu alan konusundaki

üstün çalışmaları ve değerlendirmelerinden

dolayı hocam Prof. Dr. Ernesto ADLER’e, Greifswald

Tıp Fakültesi Anatomi ABD öğretim

görevlisi dostum Prof. Dr. Jürgen GİEBEL’e,

nöralterapinin Latin Amerika’daki gelişimine

büyük emek veren Meksika – Mexico City

Tıp Fakültesi Nöralterapi ve Tamamlayıcı Tıp

ABD başkanı sevgili meslektaşım ve dostum

PD. Dr. Armin REİMERS’e, nöralterapide

kullanılan lokal anestezikler özellikle de prokain

konusunda yapmış olduğu çok değerli

çalışmalarıyla nöralterapiye büyük emek

vermiş olan Dr. D. Hahn-GODEFFREY’e, ağrı

tedavisinde LA öneminin yanı sıra nöralterapinin

kavranmasına bir ömür adayan hocam

Prof. Dr. G. HOPFER’e, Avusturya Nöralterapi

Cemiyeti Başkanı ve Avusturya Tamamlayıcı

Tıp Bilim Kurulu Üyesi sevgili dostum Dr.

Wolfgang ORTNER’e, Yunanistan Nöralterapi

Derneği Başkanı ve Avusturya Otte Bergsmann

ödül sahibi sevgili dostum Dr. med.

dent. Gerasimos PAPATHANASİOU’a, biyofoton,

soft lazer, manyetik alan ve proquant

alanındaki buluşlarını tıbbın hizmetine sunan

ve üzerimde büyük emekleri olan, 2004 yılında

kaybettiğimiz biyofizikçi rahmetli Dr. rer.

nat. W. LUDWIG’e, Türkiye’de tamamlayıcı

ve destekleyici tıp konusunda büyük emek

veren ve bunun bilimsel tıpta yer bulmasına

kaynaklık eden değerli bilim adamı ve aynı zamanda

kitaba önsöz yazmakla beni onurlandıran

kadim dostum değerli Prof. Dr. Cihan

AKSOY’a, Türkiye’de kalmama vesile olan,

bugün bu kitap sizlerle buluşuyorsa bunda

büyük emek sahibi olan ve önsöz yazmakla

beni onurlandıran sevgili değerli dostum Op.

Dr. Aybars AKKOR’a, kitabın yazım aşamasında

düzeltmeler konusunda sunduğu katkı

ve yönlendirmelerinden dolayı sevgili arkadaşım

Dr. Koray GÜRBÜZ’e, Almanca yazmış olduğum

yazılarımı Türkçe’ye çeviren Dr. Ayşe

KAYA ve Dr. Murat UNAN’a, editörüm sayın

Dr. Tijen ACARKAN ile Hakkı ÇAKIR ve Nobel

Tıp Kitapevleri sahibi Ersal BİNGÖL’e,

kitapta manken olarak resimlerini kullanmamıza

müsaade eden sevgili arkadaşım Talip

ŞAHAN’a ve bu resimlerin çekimini yapan

sevgili Zafer Günay GÜNDOĞDU’ya, Türkiye’de

nöralterapinin köken bulmasında bana

yardımlarını esirgemeyen ve bu yolculukla

bana eşlik eden IGNH ve BNR eğitmenleri Dr.

Demet ERDOĞAN, Dr. Neslihan ÖZKAN, Dr.

Tijen ACARKAN’a ve Prof. Dr. Kadir KAYA’ya,

eğitimlerini tamamlamış, devam etmekte olan

tüm nöralterapistlere ve tüm dostlarıma sonsuz

teşekkür ederim.

Dr. Hüseyin NAZLIKUL

www.huseyinnazlikul.com

E-mail: hnazlikul@web.de


Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul, Huneke Madalyasını

IGNH Başkanı Dr. Jürgen Rehder ve

Dr. Hagen Huneke’den alırken.


Huneke Madalya’sı Tören Konuşması

II. Ulusal ve uluslararası katılımlı Nöralterapi

Kongresi’ne katılmak için, bütün dünyanın sizi

kıskandığı bu muhteşem şehirde İstanbul’da

büyük bir keyif ve coşku ile bir araya geldik.

Birkaç yıldan beri de Bodrum’da, hâlihazırda

burada Nöralterapi’yi tanıtmak ve yaymak

için, sempozyumlar düzenlenmektedir.

Türkiye’de çok kısa bir surede güçlü bir Nöralterapi

Derneği oluştu.

Bu dernek artık ülkenin en etkili üniversitelerine

de giriş imkânı buldu. İki yıldan beri tamamlayıcı

tıp ve nöralterapi ile ilgili kapsamlı

bir dergi olan “BARNAT” yayınlanıyor. Ayrıca

Kanaltürk ve Eurotürk televizyon kanalları

ile internet televizyonu olan Imedya’dan da

nöralterapi hakkında düzenli yayınlar yapılmaktadır.

Bunların dışında günlük Sözcü gazetesinde

de nöralterapi ile ilgili makaleler

yayınlanıyor.

Tüm bunları, 1963 Pazarcık, Türkiye’de doğan

ve Almanya’ya göç edip tıp eğitimini orada

tamamlayan bir adama borçluyuz: PD. (Doçent).

Dr. med. Hüseyin Nazlıkul. Frankfurt

Üniversitesi’ndeki bitirme sınavları ve doktora

çalışmalarından sonra İstanbul Üniversitesi

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki denklik eğitimini

tamamladı.

Bu iki yıllık süreden sonraki Offenbach Devlet

Hastanesinde dört yıllık asistanlık dönemini

Bad Nauheim’daki üç yıllık çalışması izledi.

Burada çocuk kardiyolojisi ve ağrı tedavisi gibi

çeşitli çalışma alanlarından geçerek Genel Tıp

Uzmanlığı (Facharzt für Allgemeinmedizin =

Aile Hekimliği Uzmanlığı) derecesini elde etti.

Bunun ardından Giessen Üniversitesi

Ağrı Kliniği’nde Prof. Dr. Dr. Horst Ferdinand

Herget’in özel asistanı olarak 4 yıl çalıştı. Prof.

Dr. Dr. H. F. Herget, Dr. Hüseyin Nazlıkul’u

düzenli olarak homeopati, manuel terapi, klinik

kinezioloji, tamamlayıcı tıp, doğal tedavi

yöntemleri, geleneksel Çin tıbbı (akupunktur),

hipnoz, psikoterapi, sağlıklı beslenme,

şelasyon, ortomoleküler tıp gibi çeşitli tamamlayıcı

tıp uygulamalarını öğrenmek, bilgi

ve becerilerini geliştirmek üzere, aralarında

Schwarzwald’daki Freudenstadt’ın da bulunduğu

ileri eğitimlere gönderdi.

Burada Freudenstadt Uluslararası

Huneke’ye göre Nöralterapi Derneği ile temasa

geçti. Bundan sonra Hüseyin çok hevesli

ve çalışkan bir nöralterapist oldu. Hem bizim

derneğimizde sunum ve eğitmenlik yaptı, bilim

kurulu üyeliğine yükseldi, hem de bağımsız

bir kardeş nöralterapi derneği kurdu. Biz

bugün burada, içinde araştırmacıların ve üniversite

profesörlerinin de bu sıralarda kendini

gösterdiği, 200’un üzerinde seçkin üyenin misafiriyiz.

İşine bu kadar seven ve bu kadar bağlı meslektaşımızın

çağrısına uyup, çok uzaklardan

buralara kadar gelmesi kadar doğal bir şey

olamazdı.

İnsanın, tüm bu meziyetleri ile mütevazi

kalabilmesi için, olağanüstü bir kişiliğe sahip

olması gerekir.

Uluslararası Nöralterapi Derneği, seni “Sevgili

Hüseyin”, kendi sıraları arasında görmekten

son derece gurur duymaktadır.

Bu yüzden, sana bugün derneğimizin 1970

yılında beri verdiği bu sekizinci onur madalyası

olan Huneke Madalyası’nı tedavimize (nöralterapiye)

gösterdiğin hizmetler ve bilimsel

çalışmaların için sunarken, bu metodu bulan

ve hekimlere öğreten kardeşlerden olan Ferdi-

XXIII


XXIV

Huneke Madalya’sı Tören Konuşması

nand Huneke olan babam adına da konuşabileceğime

inanıyorum.

Bu madalya seni, IGNH’nin (Internationeler

Gesellschaft für Neuraltherapie nach Huneke

= Huneke göre uluslararası Nörelterapi derneğinin)

Huneke’ye Göre Noralterapi’nin bu

dünyada hep daha ileriye yayılması için göstereceğin

çabalarda rehavete sokmadan daha

çok teşvik etmeli.

Bu fırsatı ele geçirmişken, hem eşine hem

de her iki çocuğuna katkıları ve anlayışları ile,

bundan sonra da yorulmadan hedeflerinin peşinden

koşabilecek gücü sağlayacakları için,

teşekkür etmek isterim.

Ayrıca, derneğimizin bütün yönetimi adına,

sana da nöralterapi için gösterdiğin üstün başarılar

için tüm kalbimizle teşekkür ederiz.

Dr. med. Hagen Huneke

9.5.2008 İstanbul

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!