Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Vay anasını, bakın kim çıkageldi. Eamonn Andrews ya da daha gençseniz Michael Aspel. Sizi
tuvalette ya da otobüste bu kitabı okurken görüyor ya da yatak odanızdaki gardıroptan pat diye çıkıp
size “Bu senin hayatın,” diyor.
Her neredeyseniz onunla yola koyuluyorsunuz. Sizin hayatınızdaki insanlarla dolu bir stüdyoya ve
arkada duran, üzerinde sizin resminizin olduğu büyük bir ekrana geliyoruz. Sanki stüdyo evinizin yanı
başındaymış gibi siz Eamonn ile çıkıp geliyorsunuz.
Ve bizler ortadan kayboluyoruz. Varoş bir mahallede 1965 yılında Jean ve Derek çiftinin çocukları
olarak doğmuşsunuz vs. vs. Fakat bu sizsiniz. Bu yüzden doğduğunuz zamana geri dönün. Haydi, biz
de size son dokuz aydır oyalandığınız güzel, karanlık ve ılık yerden, nefessiz kalarak ortaya çıktığınız
zaman katılalım. Aman Tanrım, ne boktan bir şok! Bütün bu parlak ışıklar ve insanlar… Etrafınızı
saran sıvı nerde? Artık sadece hava ve boşluk…
İşte geldiniz. Size herhangi bir anlam sunmayan bir boşluğa girdiniz ve bu, sizi bu noktada çok da
ilgilendirmiyor. Şimdilik basit anlamlarla mutlu olacaksınız, mesela annenizin göğüsleri içecek ve
yiyecek anlamına gelir ve şey, yani sadece annenin göğüsleri yiyecek ve içecek anlamındadır, bu
kadar. Bütün insanların ağzı açık sizi seyretmesi ve komik sesler çıkarmasının hiçbir anlamı yoktur.
Bir şeylerin anlamları doğal olarak gelişir ve bu anlamlar genellikle bu şeylerin bize acı mı
mutluluk mu verdiğiyle alakalıdır. Kalbimizdeki his mutluluk, midemizdeki ise acıdır.
Eamonn yaklaşık dört yaşınızdaki halinize sayfayı çevirir. O zamanlar nasıl hissettiğinizi ve en basit
şeylerden aldığınız hazzı hatırlayabilir misiniz? Pencere camından inen bir yağmur damlasını
izlerdiniz. Dışarı çıkar, gökyüzüne bakar ve yağmuru yüzünüzde hissederdiniz. Yağmurun toprakla
buluşmasından çıkan o enfes kokuya bayılırdınız. Bazen başka bir yere gitmek ya da başka bir şey
yapmak istediğinizi düşünürdünüz. Fakat nerede olursanız olun, genellikle her şeyin dokusuna
kendinizi kaptırmış bir şekilde çok mutluydunuz.
Bir şeylerin anlamı, zaman içerisinde şekillendi. Birçok şey size zevk verirken bazıları acı verdi.
Şuan siz de bunların neler olduğunun, acı verenleri hoşa giden şeylerle değiştirmek istediğinizin
farkındasınız. Hayatınızın sayfalarını çevirip çocukluğunuzda çektirdiğiniz fotoğraflara bakarken,
anlamın doğal arayışı devam eder.
Şimdiye kadar başkaları tarafından sevilme, arkadaş edinme, etrafımızda bizi düşünen, bizi seven
insanların olması, okulda, sporda ya da bir müzik aleti çalmada başarılı olma bizim için bir şeyler
ifade eder.
Anlam dünyamız daha çok gelişir ve karmaşıklaşır, anlam bazen sadece eğlenmek, bazen
başkalarının bizi onaylaması, bazen yaptığımız şeyden haz almak, bazen ise başkalarına yardım
etmektir.
Sayfaları, üniversite yıllarından ilk işimize, ilişkilerimizden bir aile kurmamıza doğru çevirirken
hayatlarımızı karmakarışık yapan anlamın nakşını görürüz. Ya da kolunda teker teker nişanlarını
biriktirmiş bir izci gibi bizler de bizim için anlamı olan şeylerin listesine yenilerini yavaş ama
kuşkusuz bir şekilde ekleriz.
Bu da birçok insana göre hayatın ta kendisidir.
Büyük ihtimalle de Bu Senin Hayatındır.
Bizim için anlamı olan, önem verdiğimiz şeylerin hayatını oluştururuz. Ya da bu şeylerin
değerlerimiz, hayatta önem verdiğimiz şeyler, olduğunu söyleyebilirsiniz.