Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
PAZAROLA 26<br />
Kazanmak Kazandırmak<br />
İş alemindekiler bilir. Belli zaman dilimlerinde olan biteni anlamak için toplu bir<br />
değerlendirmeye, esaslı bir muhasebeye ihtiyaç duyular. Bu dönemlerde fabrika,<br />
mağaza ve dükkanlarda bir envanter telaşı yaşanır. Büyük marketlerde elemanlar<br />
seferber olur, ne var ne yok tek tek sayılır. Buna fiziksel envanter deniyor. Şimdilerde<br />
bilgi teknolojileri sayesinde on binlerce çeşitten elde, depoda ve hatta yolda ne<br />
kadar bulunduğu saniyesi saniyesine bir çırpıda öğrenilebiliyor.<br />
Mal canın yongası. Malın envanterini tutuyoruz da, canımızın, hayatımızın envanterini<br />
niye tutmuyoruz? Zaman zaman, “elde ne kaldı?”nın hesabını niye yapmıyoruz?<br />
İşli olsun, işsiz görünsün, aslında herkesin birden fazla işi var. Ama farkında değil.<br />
Hayata pazarlama gözlüğü ile bakınca, herkesin bir iki değil, onlarca piyasada/pazarda<br />
kazanmaya, kâr etmeye, yüzünü güldürmeye uğraştığı ayan beyan görülüyor.<br />
Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />
İ.Ü. İşletme Fakültesi<br />
Pazarlama Anabilim Dalı<br />
Emekli Öğretim Üyesi<br />
mail<br />
ikaya@istanbul.edu.tr<br />
ismail.kaya@gmail.com<br />
blog<br />
http://www.pazarola.<br />
blogspot.com<br />
http://www.pazarlama<br />
bitanedir.blogspot.com<br />
En yakında “ev halkı pazarı” var. Bu pazarda evin, ailenin büyükleri, ortancaları ve<br />
küçükleri var. Herkes birbirine karşı kâh alıcı kâh satıcı durumunda. Saygı veriyor,<br />
sevgi alıyor. Sevgi veriyor, saygı alıyor. Gönlünü hoş ediyor, hediye veriyor, ihsanlara<br />
kavuşuyor. Bazen de bedel ödetiyor. Daha neler neler…<br />
Evden çıkınca, “apartman veya mahalle ve komşular piyasası” ile karşılaşılıyor. Onlar<br />
da kâh alıcı, kâh verici olarak sahnedeler. “Mangalın kokusu gitmiştir” düşüncesiyle kebaplar<br />
komşuya gidiyor; “tatlı severler” deyip baklavalar komşudan geliyor. Vesaire…<br />
Sözü uzatmayalım ama bir de akrabalar var. “Akrabalar segmenti”nde yer alan<br />
“müşteriler” için bir siz bir şeyler yapar, bir şeyler verirsiniz, bir de onlar size verirler<br />
veya sizden bir şeyler beklerler. Hastalık, sağlık, düğün, dernek derken, mürüvvetler<br />
kadar mazarratlar da paylaşılır, hediye, yardım ve ödünçler dahi alınır verilir.<br />
Kısacası, iş için veya yaşamak için birer parçası olduğumuz, müşteri veya sunucu<br />
rolüyle girip çıktığımız başka “pazarlar” da var. Yabancı dilde, cohort da denilen,<br />
“meslektaşlar piyasa diliminde”, “okul arkadaşları pazarında”, “asker-hacı-gezi<br />
arkadaşları piyasasında”; tanıdık tanımadık sürüyle insanla bir arada olduğumuz<br />
“toplu taşıma dilimlerinde”, “alışveriş yerlerinde”, “sosyal organizasyonlarda” vesairede<br />
sürekli bir “alış-veriş”, “değiş-tokuş” “memnun edip karşılığını alma”, “men<br />
dakka dukka” işinde değil miyiz?<br />
Saydığım ve sayamadığım bütün “piyasa dilimleri”ndeki insanlar bizim “hedef pazarımız”a<br />
dahil değiller mi? Biz hayatımızı onlarla birlikte, onların bize verdikleri veya<br />
verebilecekleri, bizim onlara verebileceklerimiz veya verdiklerimizle daha değerli<br />
veya daha değersiz hale getirmiyor muyuz?<br />
TEKSTİL & TEKNİK | AĞUSTOS | AUGUST | <strong>2018</strong><br />
PAZAROLA<br />
Hayattaki başarımız, mutluluğumuz, refahımız, kısacası, dünyalığımız ve hattâ ahiretimiz<br />
bu piyasalardaki “alışverişlerimiz”de ne kadar kârlı, ne kadar etkili-başarılı bir<br />
“pazarlamacı” olabildiğimize bağlı değil mi?<br />
Pazarlamacı derken, “yağlayıcı”, “laf kalabalığına boğucu”, “alttan girip üstten çıkıcı”,<br />
“zorlayıcı”, “emredici” türünden “çığırtkan satıcı” tarifine giren işlerden bahsetmiyoruz.<br />
Müşteri keşfetmekten başlayıp, onları mest etmeyi hedefleyen ahenkli bir faaliyet<br />
bütünüyle onlara özel olarak hizmet etmeyi amaçlayan stratejik bir iş olarak, müşteriyi<br />
“muhterem” gören bir anlayışa dayalı gerçek pazarlama gayretlerini kastediyoruz.