Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Real heroes!<br />
Dilara Cica<br />
March 14th is a special day dedicated to celebrating the important work<br />
carried out by healthcare professionals with determination and dedication.<br />
It is an opportunity to recognize and honor the selflessness, sacrifice,<br />
and excellence of those working in the healthcare field. Each healthcare<br />
worker devotes themselves tirelessly every day to protect, heal, and save<br />
lives without exhaustion. Doctors, nurses, technicians, healthcare aides,<br />
and all other healthcare personnel work 24 hours a day to provide one of<br />
humanity’s most fundamental needs: healthcare.<br />
Their courage, determination, and selflessness are of vital importance<br />
to the health and well-being of our society. Appreciating the life-saving<br />
efforts of healthcare workers and expressing our gratitude is our collective<br />
responsibility. As the team at Medical Technology magazine, we are grateful<br />
for the dedicated efforts of healthcare workers, and we extend our endless<br />
thanks to them...<br />
From<br />
the<br />
editor<br />
Gerçek kahramanlar!<br />
14 <strong>Mart</strong> Tıp Bayramı, sağlık çalışanlarının kararlılık ve özveriyle yürüttüğü<br />
önemli çalışmaların kutlandığı özel bir gündür. Sağlık alanında çalışanların<br />
özverisini, fedakarlığını ve mükemmelliğini tanımak ve onurlandırmak için<br />
bir fırsattır. Her sağlık çalışanı, her gün yorulmadan insanları korumaya,<br />
iyileştirmeye ve hayat kurtarmaya adar. Doktorlar, hemşireler, teknisyenler,<br />
sağlık görevlileri ve diğer tüm sağlık personelleri, insanlığın en temel<br />
ihtiyaçlarından biri olan sağlık hizmetini sağlamak için 24 saat çalışıyor.<br />
Onların cesareti, kararlılığı ve özverisi, toplumumuzun sağlığı ve refahı için<br />
hayati öneme sahiptir. Sağlık çalışanlarının hayat kurtarma çabalarını takdir<br />
etmek ve minnettarlığımızı sunmak, hepimizin ortak görevidir. <strong>Medikal</strong><br />
<strong>Teknik</strong> dergisi ekibi olarak, sağlık çalışanlarının gösterdikleri özverili<br />
emeklere minnettarız ve onlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz...
Publisher<br />
H. Ferruh IŞIK<br />
on behalf of<br />
İstmag Magazin Gazetecilik<br />
İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.<br />
Managing Editor<br />
(Responsible)<br />
Mehmet SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
Advertising Coordinator<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
+90 537 441 97 68<br />
Editors<br />
Dilara CİCA<br />
dilara.cica@img.com.tr<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Didem IŞIK<br />
didem.isik@img.com.tr<br />
Correspondent<br />
Serhan IŞIK<br />
serhan.isik@img.com.tr<br />
Foreign Relations Manager<br />
Ayça SARIOGLU<br />
ayca.sarioglu@img.com.tr<br />
Accounting Manager<br />
Cuma KARAMAN<br />
cuma.karaman@img.com.tr<br />
Finance Manager<br />
Yusuf DEMİRKAZIK<br />
yusuf.demirkazik@img.com.tr<br />
Digital Assets Manager<br />
Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
Graphic & Design Advisor<br />
Sami AKTAŞ<br />
sami.aktas@img.com.tr<br />
Subscription<br />
İsmail ÖZÇELIK<br />
ismail.ozcelik@img.com.tr<br />
Bursa Represantation<br />
Ömer Faruk GÖRÜN<br />
omer.gorun@img.com.tr<br />
Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA<br />
Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481<br />
Head Office<br />
İstanbul Magazin Grubu<br />
İHLAS MEDIA CENTER<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
No:11 Medya Blok Kat:1<br />
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />
Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93<br />
www.medikalteknik.com.tr<br />
e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />
İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinde<br />
yer alan makalelerdeki fikirler<br />
yazarlarına aittir.<br />
Yayınlanan ilanların sorumluluğu<br />
reklam verene aittir.<br />
İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinin<br />
bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.<br />
Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.<br />
2<br />
4<br />
2<br />
8<br />
3<br />
0<br />
4<br />
0<br />
5<br />
0<br />
Clean energy era begins in healthcare<br />
Sağlıkta temiz enerji dönemi başlıyor<br />
Healthy Life Pharmacy Association<br />
was established<br />
Sağlıklı Yaşam Eczacılığı Derneği kuruldu<br />
MİA Technology is opening<br />
up to the global market in health<br />
information systems!<br />
MİA Teknoloji, sağlık bilişim<br />
sistemlerinde global pazara açılıyor!<br />
“Cancer is a preventable disease”<br />
“Kanser önlenebilir bir hastalıktır”<br />
Vitamin D? D hormone?<br />
D vitamini mi? D hormonu mu?<br />
medikalteknik<br />
Recep Arslantaş
Recep ARSLANTAŞ Koordinatör<br />
Happy March 14th<br />
Medicine Day!<br />
14 <strong>Mart</strong> Tıp Bayramı<br />
kutlu olsun!<br />
During the reign of II. Mahmud, modern medical education<br />
began in Türkiye on March 4, 1827, with the suggestion of<br />
Chief Physician Mustafa Behçet. The first surgery center was<br />
established in the Tulumbacıbaşı Mansion in Şehzadebaşı under<br />
the names “Tıphanesi-i Amire” and “Serrahhanesi-i Amire”. This<br />
event is considered the day when modern medical education<br />
began in Türkiye, and on this occasion, March 14, the founding<br />
day of the school, began to be celebrated as “Medicine Day”.<br />
The first celebration of Medicine Day took place in occupied<br />
Istanbul in March 1919. Medical faculty students gathered<br />
to protest the occupation under the leadership of Hikmet<br />
Bora, and the famous doctors of the period also supported<br />
them. Between 1929 and 1937, May 12 was celebrated as<br />
Medicine Day. This date was celebrated as Medicine Day as it<br />
was considered the day when the first Turkish medical courses<br />
started at Bursa Yıldırım Hospital. Nowadays, it is celebrated<br />
not only on March 14, but also throughout the week including<br />
March 14, and this week is considered the “Medicine Holiday<br />
Week”. Similar celebrations are held on different dates in<br />
different parts of the world. While July 1, the birthday of the<br />
famous Doctor Bidhan Chandra Roy, is celebrated as “Doctors’<br />
Day” in India, the anniversary of March 30, 1842, when general<br />
anesthesia was first used in surgeries, is celebrated in the USA.<br />
As the team of <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> Magazine, we celebrate<br />
Medicine Day on March 14th. Stay well until we meet in our<br />
April <strong>2024</strong> issue.<br />
II. Mahmud döneminde 4 <strong>Mart</strong> 1827’de Hekimbaşı<br />
Mustafa Behçet’in önerisiyle Türkiye’de modern tıp<br />
eğitimi başladı. İlk cerrahhane, Şehzadebaşı’ndaki<br />
Tulumbacıbaşı Konağı’nda “Tıp hanesi-i Amire” ve “Cerrah<br />
hanesi-i Amire” adlarıyla kuruldu. Bu etkinlik, Türkiye’de<br />
modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul ediliyor<br />
ve bu vesileyle okulun kuruluş günü olan 14 <strong>Mart</strong>, “Tıp<br />
Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. Tıp Bayramı’nın<br />
ilk kutlaması işgal altındaki İstanbul’da <strong>Mart</strong> 1919’da<br />
gerçekleşti. Hikmet Bora’nın önderliğinde işgali protesto<br />
etmek için toplanan tıp fakültesi öğrencileri, dönemin<br />
ünlü doktorları da onlara destek verdi. 1929-1937 yılları<br />
arasında 12 Mayıs Tıp Bayramı olarak kutlandı. Bu tarih,<br />
Bursa Yıldırım Hastanesi’nde ilk Türkçe tıp kurslarının<br />
başladığı gün olarak kabul edildiğinden Tıp Bayramı<br />
olarak kutlandı. Günümüzde sadece 14 <strong>Mart</strong> günü değil,<br />
14 <strong>Mart</strong>’ı da içeren hafta boyunca kutlanmakta ve bu hafta<br />
“Tıp Bayramı Haftası” olarak kabul edilmektedir. Benzer<br />
kutlamalar dünyanın farklı yerlerinde farklı tarihlerde<br />
yapılıyor. Ünlü Doktor Bidhan Chandra Roy’un doğum günü<br />
olan 1 Temmuz, Hindistan’da “Doktorlar Günü” olarak<br />
kutlanırken, ABD’de genel anestezinin ameliyatlarda ilk<br />
kez kullanıldığı 30 <strong>Mart</strong> 1842’nin yıl dönümü kutlanıyor.<br />
<strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisi ekibi olarak, 14 <strong>Mart</strong> Tıp bayramını<br />
kutluyoruz. Nisan <strong>2024</strong> sayımızda görüşünceye kadar esen<br />
kalın.
8<br />
Johnson & Johnson MedtTech presbiyopiyi düzelten<br />
yeni göz içi lensini piyasaya sürdü<br />
Yeni nesil lens, kesintisiz<br />
yüksek kaliteli görme sağlayan<br />
bütünüyle refraktif tasarıma<br />
sahiptir<br />
Göz sağlığında küresel bir<br />
lider olan Johnson & Johnson<br />
MedTech*, bugün bütünüyle<br />
refraktif presbiyopi düzeltici<br />
lensi TECNIS PureSee’nin<br />
EMEA’da satışa sunulduğunu<br />
duyurdu. TECNIS PureSee göz<br />
içi lens “IOL”, kategorisindeki<br />
en yüksek kontrast ve düşük<br />
ışık performansı ile kesintisiz,<br />
yüksek kaliteli görme sağlayan,<br />
monofokal bir IOL ile eşdeğer,<br />
özgün, bütünüyle refraktif bir<br />
tasarıma sahiptir.1,2,3,4<br />
“Katarakt ameliyatı, her yıl<br />
28 milyon işlemle dünya<br />
çapında en çok gerçekleştirilen<br />
ameliyattır. Ancak hastaların<br />
sadece %10-15’i astigmatizm<br />
ve presbiyopi için özel olarak<br />
tasarlanmış gelişmiş optik<br />
IOL’lere sahip10” diyor Johnson<br />
& Johnson EMEA Başkanı<br />
Jacqueline Henderson. “Bugün,<br />
TECNIS PureSee IOL’i piyasaya<br />
sürmenin gururunu yaşıyoruz<br />
ve cerrahlara ve hastalara<br />
görme netliği ile görsel<br />
semptomlarda azalmayı bir<br />
araya getiren birinci sınıf bir<br />
IOL seçeneği sunuyoruz.10”<br />
Günümüzde, cerrahlar ve<br />
hastalar bir IOL seçerken, kar<br />
zarar dengesine göre karar<br />
vermek zorundadır. Örneğin,<br />
tüm mesafelerde gözlüksüz net<br />
görme sağlayan bir lense sahip olabilirsiniz, ancak bunun<br />
bedeli olası kamaşmalar ve halolar olabilir. TECNIS PureSee<br />
bu sorunlarla mücadele eder ve hem hastalar hem de<br />
cerrahlar için genel sonuçları iyileştirmektedir.2,3,8,10,11<br />
“Premium bir IOL seçen hastaların en önemli kaygılarından<br />
birisi, görme düzeltimi ameliyatlarının hem gözlükten<br />
kurtulma** hem de görme kalitesi açısından beklentilerini<br />
karşılayıp karşılamadığıdır. TECNIS PureSee IOL ile ilk<br />
deneyimlerim son derece olumluydu ve bu beklentileri tutarlı<br />
bir şekilde karşılayarak çok mutlu hastalarla sonuçlandı”<br />
diyor Milano, İtalya’daki Advalia<br />
Vision, Tıbbi Direktörü ve<br />
Doktor CEO’su Dr. Francesco<br />
Carones.***<br />
“Bu yeni refraktif Presbiyopi<br />
düzeltici göz içi lens (PC-<br />
IOL)’nin sadece gün ışığında<br />
değil, geceleri de mükemmel<br />
bir uzak görme ve yüksek<br />
kontrast ile tutarlı, kesintisiz,<br />
yüksek kaliteli görmeyi<br />
güvenilir bir şekilde sağladığını<br />
gördüm.1,2,3,7 Monofokal bir<br />
IOL ile benzer düzeydeki düşük<br />
disfotopsi seviyesi ile birlikte,<br />
bunlar hastalarımın tam olarak<br />
beklediği sonuçlar.3,11,12<br />
Dolayısıyla, bu yeni lens<br />
teknolojisiyle hastalarımın<br />
presbiyopisini düzeltme<br />
olanağı sunabildiğim için çok<br />
heyecanlıyım.”<br />
TECNIS PureSee IOL bütünüyle<br />
refraktif tasarımı ile, cerrahlara<br />
refraksiyon kusuruna karşı<br />
yüksek tolerans sağlamada<br />
kullanım kolaylığı sağlar.<br />
TECNIS PureSee IOL, hem<br />
cerrahlara hem de hastalarına<br />
aşağıda yer alan önemli faydaları<br />
sunmaktadır:<br />
•Mükemmel bir uzak ve orta<br />
mesafe görmenin yanı sıra<br />
gözlük kullanımını daha da<br />
azaltmak için daha fazla işlevsel<br />
yakın görme ile kesintisiz yüksek<br />
kaliteli görme2,3**<br />
•Halo, kamaşma ve yıldız<br />
saçılmaları gibi görsel<br />
semptomların çok az olduğu<br />
veya hiç olmadığı, sıklık, rahatsızlık ve zorluk seviyelerinde<br />
monofokal bir IOL ile benzer bir disfotopsi profili3,12<br />
Katarakt, dünyada tedavi edilebilir körlüğün önde gelen<br />
nedenidir.9 Günümüzde cerrahlar kataraktı çıkarıp yerine bir<br />
IOL yerleştirebilmekte ve hastalar genellikle aynı gün görme<br />
yetilerinde iyileşme yaşayabilmektedir.<br />
TECNIS PureSee IOL EMEA’daki belli bazı pazarlarda satışa<br />
sunulmuştur.<br />
-Bu içerik sadece Sağlık Mesleği Çalışanlarına yöneliktir,<br />
genel toplum için değildir.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
10<br />
Abdi İbrahim published its 6th Sustainability Report<br />
Abdi İbrahim 6. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı<br />
Abdi İbrahim, which carries out its activities<br />
in the field of sustainability with the vision<br />
of “Improving the Future”, published its 6th<br />
Sustainability Report covering the period 2021-<br />
2022. The report includes the 2030, 2040 and<br />
2050 sustainability targets determined within<br />
the framework of the strategy of improving the<br />
future of the ecosystem, people and business,<br />
and the projects carried out in this direction. Abdi<br />
İbrahim’s sustainability report offers a different<br />
reading experience with the digital artworks<br />
designed by artist and designer Bager Akbay and<br />
his team by combining human imagination and<br />
artificial intelligence.<br />
Abdi İbrahim, which plans its sustainability activities with a<br />
holistic perspective in terms of environmental, social and<br />
governance, shared its 6th Sustainability Report with the<br />
public, covering the details of its sustainability activities<br />
for the period of January 1, 2021 - December 31, 2022.<br />
Sürdürülebilirlik alanındaki faaliyetlerini<br />
“Geleceği İyileştirmek” vizyonuyla yürüten<br />
Abdi İbrahim, 2021-2022 dönemini kapsayan 6.<br />
Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Raporda,<br />
ekosistemin, insanın ve işin geleceğini iyileştirme<br />
stratejisi çerçevesinde belirlenen 2030, 2040<br />
ve 2050 sürdürülebilirlik hedeflerine ve bu<br />
doğrultuda yürütülen projelere yer veriliyor. Abdi<br />
İbrahim’in sürdürülebilirlik raporu, sanatçı ve<br />
tasarımcı Bager Akbay ve ekibinin, insanın hayal<br />
gücü ile yapay zekâyı birleştirerek tasarladığı<br />
dijital sanat eserleriyle farklı bir okuma deneyimi<br />
sunuyor.<br />
Sürdürülebilirlik faaliyetlerini çevresel, sosyal ve yönetişim<br />
olarak bütüncül bir bakış açısı ile planlayan Abdi İbrahim, 1<br />
Ocak 2021-31 Aralık 2022 dönemine ilişkin sürdürülebilirlik<br />
çalışmalarının detaylarını kapsayan 6’ncı Sürdürülebilirlik<br />
Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı. 2010’dan bu yana Birleşmiş<br />
Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC-United Nations<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
11<br />
The report announced by Abdi İbrahim, which has been a<br />
signatory of the United Nations Global Compact (UNGC)<br />
since 2010 and focuses on incorporating 10 of the 17<br />
sustainable development goals determined by the UN into<br />
all its business processes, strategies and operations; It also<br />
includes qualitative and quantitative data covering the<br />
Head Office and Esenyurt Production Complex.<br />
In the report prepared in accordance with GRI-Global<br />
Reporting Initiative standards, Scope 1, Scope 2 and<br />
Scope 3 greenhouse gas emission data for 2021 and 2022,<br />
verified with limited assurance by an independent thirdparty<br />
organization, are also shared transparently.<br />
Improving the Future of Ecosystem, People and<br />
Business<br />
Abdi İbrahim, which aims to ensure that the changes it<br />
initiated with its international leadership and “Improving<br />
the Future” vision combine to provide a meaningful<br />
transformation that shapes and improves the future,<br />
focuses on three main areas in its sustainability journey:<br />
Improving the future of the ecosystem, the future of<br />
people and the future of business.<br />
The company, which has successfully completed the first<br />
phase of the Green Harmonization project, which is one of<br />
the most important projects of the company’s low-carbon<br />
packaging strategy under the umbrella of Improving the<br />
Future of the Ecosystem, for the first time in the world<br />
pharmaceutical industry, it reduced greenhouse gas<br />
emissions caused by packaging material by 28 percent<br />
per product with an artificial intelligence-based intuitive<br />
optimization algorithm. With the project, Abdi İbrahim<br />
saved 179 tons of packaging materials, energy equivalent<br />
to the annual electricity consumption of 150 households,<br />
and material savings of 1 million euros annually.<br />
In addition, Abdi İbrahim became the first Turkish<br />
pharmaceutical company to certify at international<br />
standards that the electricity it uses at its Head Office and<br />
Esenyurt Production Complex since 2020 is produced from<br />
renewable energy sources.<br />
Abdi İbrahim, which has been reporting CDP since 2020<br />
and managed to get into the A list in the Climate Change<br />
Program in 2023, became the first and<br />
only Turkish pharmaceutical company<br />
whose commitments were approved by<br />
the Science-Based Targets Initiative (SBTi )<br />
in 2022. In addition, the company took its<br />
targets one step further and committed to<br />
setting a “2050 Net Zero Emission Target”<br />
in line with the SBTi Net Zero Standard.<br />
Focusing on both employees and<br />
society under the umbrella of Improving<br />
the Future of People, Abdi İbrahim<br />
implements practices that will provide a<br />
fair working environment for employees<br />
by considering diversity, equality and<br />
inclusion, and training and development<br />
programs that will provide its employees<br />
Abdi İbrahim’in sürdürülebilirlik raporu,<br />
sanatçı ve tasarımcı Bager Akbay<br />
Abdi İbrahim İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve<br />
Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Dr. M. Oğuzcan Bülbül<br />
Global Compact) imzacısı olan ve BM’nin belirlediği<br />
17 sürdürülebilir kalkınma amacından 10’unu tüm iş<br />
süreçlerine, stratejilerine ve operasyonlarına dahil etmeye<br />
odaklanan Abdi İbrahim’in açıkladığı rapor; Genel Müdürlük<br />
ve Esenyurt Üretim Kompleksi’ni kapsayan kalitatif ve<br />
kantitatif verileri de içeriyor.<br />
Küresel Raporlama İnisiyatifi (GRI-Global Reporting<br />
Initiative) standartlarına uygun olarak hazırlanan raporda,<br />
bağımsız üçüncü taraf bir kuruluş tarafından sınırlı güvence<br />
ile doğrulanan 2021 ve 2022 yıllarına ait Kapsam 1, Kapsam<br />
2 ve Kapsam 3 sera gazı emisyonu verileri de şeffaf bir<br />
şekilde paylaşılıyor.<br />
Ekosistemin, İnsanın ve İşin Geleceğini<br />
İyileştirmek<br />
Uluslararası liderlik ve “Geleceği İyileştirme” vizyonuyla<br />
başlattığı değişimlerin birleşerek, geleceği şekillendiren<br />
ve iyileştiren anlamlı bir dönüşüm sağlamasını amaçlayan<br />
Abdi İbrahim, sürdürülebilirlik yolculuğunda üç temel alana<br />
odaklanıyor: Ekosistemin geleceğini, insanın geleceğini ve<br />
işin geleceğini iyileştirmek.<br />
Ekosistemin Geleceğini İyileştirmek çatısı altında şirketin<br />
düşük karbonlu ambalaj stratejisinin öne çıkan en<br />
önemli projelerinden biri olan Green<br />
Harmonization projesinin 1. fazını başarıyla<br />
tamamlayan şirket, dünya ilaç sektöründe<br />
ilk defa yapay zekâ tabanlı sezgisel bir<br />
optimizasyon algoritması ile ambalaj<br />
malzemesinden kaynaklanan sera gazı<br />
emisyonlarını ürün başına yüzde 28<br />
oranında azalttı. Abdi İbrahim projeyle; 179<br />
ton ambalaj malzemesi, 150 hanenin yıllık<br />
elektrik tüketimine eş değer enerji ve yıllık<br />
1 milyon euro tutarında malzeme tasarrufu<br />
sağladı.<br />
Bununla birlikte Abdi İbrahim, 2020’den<br />
beri Genel Müdürlük ve Esenyurt Üretim<br />
Kompleksi’nde kullandığı elektriğin;<br />
yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
12<br />
with new competencies in order to adapt to the global<br />
transformation process fueled by technology and artificial<br />
intelligence. In addition, Abdi İbrahim, which increased the<br />
number of female employees both in its Leadership Team<br />
and in total during this period, continued to implement<br />
innovative practices in the fields of career management and<br />
leadership development for employees.<br />
In addition, Abdi İbrahim contributes to the well-being of<br />
society by supporting scientific awareness through social<br />
innovation, volunteering activities and social investments.<br />
In this regard, the company established the Abdi İbrahim<br />
Foundation in 2021 to operate in the fields of sports,<br />
education and health. In 2022, Abdi İbrahim Foundation<br />
opened the House of Kindness, where children undergoing<br />
cancer treatment can stay with their families free of charge.<br />
Within the scope of social investment programs, it has<br />
implemented many value-added projects under the titles<br />
“Social Innovation in Health”, “Creating Science Awareness<br />
in Young People” and “Company Volunteering Projects”.<br />
Under the umbrella of Improving the Future of Work, it is<br />
aimed to carry Abdi İbrahim’s leadership in biotechnology<br />
in Türkiye to the international level. In line with its vision<br />
of producing biotechnological products in the country<br />
starting from the cell, the company makes investments to<br />
create a wide product portfolio and acts in accordance with<br />
responsible purchasing principles by including the supply<br />
chain in this transformation while conducting research to<br />
improve its business model.<br />
Abdi İbrahim, which also focused on growth, R&D and<br />
facility investments abroad during this period, managed<br />
to increase its net sales in foreign markets by 10 percent<br />
compared to 2020. In the same period, it spent 192 million<br />
TL in R&D and invested 53 million dollars. In its facility<br />
investments, it opened the Sterile Inhalation Facility by<br />
bringing the most advanced nebula technology used in the<br />
treatment of respiratory diseases to Türkiye.<br />
In addition, the company continues to increase the share of<br />
local suppliers in its purchasing operations in Türkiye and<br />
increased the ratio of local suppliers to all suppliers to 72<br />
percent in 2022.<br />
“We support our sustainability strategy with the<br />
main targets we set for 2030, 2040 and 2050.”<br />
M. Oğuzcan Bülbül, Ph.D. President of Human Resorces,<br />
Communications & Sustainability at Abdi Ibrahim<br />
Pharmaceuticals, shared the following information about<br />
the content of the report, “For us, sustainability means<br />
preventing the emergence of climate change-related crises<br />
that our world is facing by using the power of science and<br />
technology, minimizing our risks and managing those that<br />
currently affect our business processes in the most ideal<br />
way. Our mission in this direction is to add more value for<br />
our stakeholders by using fewer resources, thus opening<br />
the doors to a healthier, more livable and better future. In<br />
order to keep up with the change and green transformation<br />
we are experiencing, we aim to be a part of solutions<br />
üretildiğini uluslararası standartlarda belgeleyen ilk Türk<br />
ilaç şirketi oldu.<br />
2020 yılından beri CDP raporlaması yapan ve 2023’te iklim<br />
Değişikliği Programı’nda A listesine girmeyi başaran Abdi<br />
İbrahim, 2022’de Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi)<br />
tarafından taahhütleri onaylanan ilk ve tek Türk ilaç şirketi<br />
konumuna erişti. Ayrıca şirket hedeflerini bir adım öteye<br />
taşıyarak, SBTi Net Sıfır Standardı’na uyumlu olarak “2050<br />
Net Sıfır Emisyon Hedefi” belirlemeyi taahhüt etti.<br />
İnsanın Geleceğini İyileştirmek çatısı altında hem<br />
çalışanlara hem de topluma odaklanan Abdi İbrahim,<br />
çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı gözeterek çalışanlara adil<br />
bir çalışma ortamı sunacak uygulamalar ile teknoloji ve<br />
yapay zekânın beslediği global dönüşüm sürecine uyum<br />
sağlamak için çalışanlarına yeni yetkinlikler kazandıracağı<br />
eğitim ve gelişim programlarını hayata geçiriyor. Ayrıca bu<br />
dönemde hem Lider Takımı’nda hem de toplamda kadın<br />
çalışan sayısını artıran Abdi İbrahim, çalışanlara yönelik<br />
kariyer yönetimi ve liderlik gelişimi alanlarında yenilikçi<br />
uygulamaları da hayata geçirmeye devam etti.<br />
Bunun yanı sıra Abdi İbrahim, sosyal inovasyon, gönüllülük<br />
faaliyetleri ve toplumsal yatırımlarla bilimsel farkındalığı<br />
destekleyerek, toplumun iyi olma haline katkı sağlıyor.<br />
Şirket bu doğrultuda 2021’de spor, eğitim ve sağlık alanında<br />
faaliyet göstermek üzere Abdi İbrahim Vakfı’nı kurdu.<br />
2022’de ise kanser tedavisi gören çocukların aileleriyle<br />
birlikte ücretsiz konaklayabildikleri Abdi İbrahim Vakfı<br />
İyilik Evi’ni hizmete açtı. Toplumsal yatırım programları<br />
kapsamında ise “Sağlıkta Sosyal İnovasyon”, “Gençlerde<br />
Bilim Farkındalığı Oluşturma”, “Şirket Gönüllülük Projeleri”<br />
başlıklarında katma değerli pek çok projeyi hayata geçirdi.<br />
İşin Geleceğini İyileştirmek çatısı altında, Abdi İbrahim’in<br />
biyoteknolojide Türkiye’deki liderliğinin uluslararası<br />
seviyeye taşınması hedefleniyor. Biyoteknolojik ürünleri<br />
hücreden itibaren ülkede üretme vizyonu doğrultusunda,<br />
geniş ürün portföyü oluşturmak üzere yatırımlar yapan<br />
şirket, iş modelini geliştirecek araştırmaları yaparken, bu<br />
dönüşüme tedarik zincirini de dahil ederek sorumlu satın<br />
alma ilkelerine göre hareket ediyor.<br />
Bu dönemde yurt dışında büyüme, Ar-Ge ve tesis<br />
yatırımlarına da odaklanan Abdi İbrahim, yurt dışı<br />
pazarlarda elde ettiği net satışı, 2020’ye göre yüzde 10<br />
oranında artırmayı başardı. Aynı dönemde 192 milyon<br />
TL Ar-Ge harcaması ve 53 milyon dolar tutarında yatırım<br />
yaptı. Tesis yatırımlarında ise solunum yolu hastalıklarının<br />
tedavisinde kullanılan en ileri nebül teknolojisini Türkiye’ye<br />
kazandırarak Steril İnhalasyon Tesisi’nin açılışını<br />
gerçekleştirdi.<br />
Ayrıca, Türkiye’deki satın alma operasyonlarında yerel<br />
tedarikçilerin payını da artırmaya devam eden şirket, yerel<br />
tedarikçilerin tüm tedarikçilere oranını 2022’de yüzde 72’ye<br />
çıkardı.<br />
“Sürdürülebilirlik stratejimizi 2030, 2040 ve 2050<br />
için belirlediğimiz ana hedeflerle destekliyoruz”<br />
Abdi İbrahim İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve<br />
Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Dr. M. Oğuzcan Bülbül,<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
13<br />
developed at local and international levels regarding the<br />
trends that determine the future, changing stakeholder<br />
expectations, living habits and the fight against the climate<br />
crisis, and while doing all this, we aim to create sustainable<br />
benefit by improving the lives we touch. We support our<br />
sustainability strategy, which we have designed with a<br />
focus on adding long-term value, with the main targets we<br />
have set for 2030, 2040 and 2050.<br />
An important feature that distinguishes our Sixth<br />
Sustainability report from its counterparts is the innovative<br />
perspective we have captured with the use of artificial<br />
intelligence in its visual world and preface. Our report,<br />
which we call “Symphony of Dreamers and Artificial<br />
Intelligence for a Sustainable Future”, was designed by<br />
combining human imagination and artificial intelligence<br />
applications. We wanted to emphasize the power of<br />
harmony and flexibility in Abdi İbrahim’s DNA by melting<br />
the wide capabilities of artificial intelligence and the<br />
unique and unlimited imagination of humans in the same<br />
pot. Our projects at Abdi İbrahim, such as optimizing<br />
production, implementing packaging designs created<br />
using artificial intelligence technologies in line with the<br />
Green Harmonization strategy, and producing personalized<br />
vitamins with advanced 3D printers, along with many<br />
other sustainability initiatives, are in perfect harmony<br />
with Abdi İbrahim’s HEAL2050 sustainability strategy.<br />
walking. As a company that has achieved many firsts in<br />
the pharmaceutical industry, we will continue to adopt<br />
a restorative and proactive approach to sustainability,<br />
leading change and transformation.<br />
raporun içeriğine dair şu bilgileri verdi: “Sürdürülebilirlik<br />
bizim için, bilimin ve teknolojinin gücünü kullanarak<br />
dünyamızın karşı karşıya olduğu iklim değişikliği kaynaklı<br />
krizlerin ortaya çıkışını engellemek, risklerimizi minimize<br />
etmek ve halihazırda iş süreçlerimize etki edenleri de en<br />
ideal şekilde yönetmek anlamına geliyor. Bu doğrultudaki<br />
misyonumuz, daha az kaynak kullanarak paydaşlarımız<br />
için daha fazla değer katmak; bu sayede daha sağlıklı,<br />
daha yaşanabilir ve daha iyi bir geleceğin kapılarını<br />
aralamak. Yaşadığımız değişim ve yeşil dönüşüme ayak<br />
uydurabilmek için geleceği belirleyen trendlere, değişen<br />
paydaş beklentilerine, yaşam alışkanlıklarına ve iklim<br />
krizi ile mücadeleye ilişkin olarak yerel ve uluslararası<br />
seviyede geliştirilen çözümlerin parçası olmayı; tüm<br />
bunları yaparken de dokunduğumuz hayatları iyileştirerek<br />
sürdürülebilir fayda oluşturmayı amaçlıyoruz. Uzun vadeli<br />
değer katma odağında kurguladığımız sürdürülebilirlik<br />
stratejimizi de 2030, 2040 ve 2050 için belirlediğimiz ana<br />
hedeflerle destekliyoruz.<br />
6. Sürdürülebilirlik raporumuzu benzerlerinden ayıran<br />
önemli bir özellik ise görsel dünyasında ve önsözünde<br />
yapay zekâ kullanımı ile yakaladığımız yenilikçi bakış açısı.<br />
‘’Hayalperestlerin ve Yapay Zekânın Sürdürülebilir Bir<br />
Gelecek İçin Senfonisi’ ismini verdiğimiz raporumuz, insanın<br />
hayal gücü ile yapay zekâ uygulamaları birleştirilerek<br />
tasarlandı. Yapay zekânın geniş yetenekleri ile insanın<br />
eşsiz ve sınırsız hayal gücünü aynı potada eriterek, Abdi<br />
İbrahim’in DNA’sında yer alan uyum ve esneklik gücüne<br />
vurgu yapmak istedik. Abdi İbrahim’de üretimi optimize<br />
etmek, Green Harmonization stratejisiyle uyumlu, yapay<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
14<br />
“There is a connection between artificial<br />
intelligence designs and the goal of a<br />
sustainable world.”<br />
In addition to the foreword in the report, which was<br />
designed with an innovative collaboration combining<br />
art and technology, the digital artworks on the cover<br />
and separator pages were also created with the<br />
support of artificial intelligence. Through this dynamic<br />
collaboration, curated by artist Bager Akbay, the<br />
company aims to engage stakeholders more deeply<br />
with the content by presenting its activities in a visually<br />
engaging and accessible way.<br />
Bager Akbay, who designed the digital artworks in the<br />
report with artificial intelligence based on the story in<br />
the content, also stated that he was happy to contribute<br />
to a sustainability report and said, “We are in a period<br />
when we are approaching the physical limits of the<br />
world, and this magnificent planet that gives us life will<br />
continue for a while. We also know that we will have<br />
no alternative. Humanity will either learn to become<br />
an adult by gradually emerging from adolescence, or<br />
the world will teach us. As a team, we produced work<br />
for Abdi İbrahim’s 6th Sustainability Report with this<br />
motivation. The fact that both the subject and the<br />
method of production of the report are digital prompted<br />
us to produce the visuals in it without any physical<br />
materials. It was very meaningful and enjoyable for us to<br />
use artificial intelligence, which is fed by the aesthetic<br />
images and culture that people have produced for<br />
centuries, and to stay away from material consumption.<br />
I think there is a connection between using artificial<br />
intelligence designs and the goal of a sustainable world.<br />
Namely, when the technology is designed and used<br />
correctly, it works like a kind of resource compression<br />
algorithm. It allows us to use our labor and resources<br />
more focused and appropriately. We believe that we<br />
have benefited from sustainability principles as much as<br />
we can by increasing efficiency and minimizing resource<br />
use in this project.”<br />
zekâ teknolojileri kullanarak oluşturulan ambalaj<br />
tasarımlarını hayata geçirmek ve gelişmiş 3D yazıcılar<br />
ile kişiselleştirilmiş vitamin üretmek gibi projelerimiz,<br />
diğer birçok sürdürülebilirlik girişimiyle birlikte, Abdi<br />
İbrahim’in HEAL2050 sürdürülebilirlik stratejisiyle<br />
mükemmel bir uyum içinde yürüyor. İlaç sektöründe pek<br />
çok ilke imza atmış bir şirket olarak sürdürülebilirlik<br />
konusunda da değişim ve dönüşüme liderlik eden onarıcı<br />
ve proaktif bir yaklaşım benimsemeye devam edeceğiz.”<br />
“Yapay zekâ tasarımlarıyla sürdürülebilir dünya<br />
hedefi arasında bağ var’’<br />
Sanat ve teknolojiyi birleştiren yenilikçi bir iş birliği<br />
ile tasarlanan rapordaki ön sözün yanı sıra kapak ve<br />
seperatör sayfalarında yer alan dijital sanat eserleri de<br />
yapay zekâ desteğiyle oluşturuldu. Şirket, küratörlüğünü<br />
sanatçı Bager Akbay’ın üstlendiği bu dinamik iş birliği<br />
aracılığıyla, faaliyetlerini görsel olarak ilgi çekici ve<br />
erişilebilir bir şekilde sunarak paydaşların içerikle daha<br />
derin bir etkileşimde bulunmalarını amaçlıyor.<br />
Rapordaki dijital sanat eserlerini, içerikte yer verilen<br />
hikâyeyi baz alarak yapay zekâ ile tasarlayan sanatçı<br />
ve tasarımcı Bager Akbay da bir sürdürülebilirlik<br />
raporuna katkı sunmaktan mutlu olduğunu ifade<br />
ederek şunları söyledi: “Dünyanın fiziksel sınırlarına<br />
yaklaştığımız bir dönemdeyiz ve bir süre daha bize hayat<br />
veren bu muhteşem gezegen dışında bir alternatifimiz<br />
olmayacağını da biliyoruz. İnsanlık ergenlik döneminden<br />
yavaş yavaş çıkarak yetişkin olmayı ya öğrenecek ya da<br />
dünya bize öğretecek. Abdi İbrahim’in 6. Sürdürülebilirlik<br />
Raporu’na ekip olarak bu motivasyonla eser ürettik.<br />
Raporun hem konusu hem de üretim şeklinin dijital<br />
olması, bizi içindeki görselleri de fiziksel materyal<br />
içermeyen şekilde üretmeye sevk etti. Bir yandan<br />
insanların yüzyıllardır ürettiği estetik imgelerden<br />
ve kültürden beslenen yapay zekâyı kullanmak, bir<br />
yandan malzeme tüketiminden uzak durmak bizim için<br />
oldukça anlamlı ve keyifliydi. Yapay zekâ tasarımlarını<br />
kullanmakla sürdürülebilir dünya hedefi arasında bir<br />
bağ olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki, teknoloji doğru<br />
tasarlandığında ve kullanıldığında bir tür kaynak<br />
sıkıştırma algoritması gibi çalışır. Emeğimizi ve<br />
kaynakları daha odaklı ve yerinde kullanmamızı sağlar.<br />
Bu projede verimliliği artırarak ve kaynak kullanımını<br />
en aza çekerek, sürdürülebilirlik ilkelerinden elimizden<br />
geldiğince faydalandığımızı düşünüyoruz.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
16<br />
It is possible to detect the risk of heart attack in advance!<br />
Kalp krizi riskini önceden tespit etmek mümkün!<br />
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Olcay Özveren, çene<br />
ile göbek arasındaki herhangi bir ağrının kalp<br />
krizi habercisi olabileceğini ifade etti. Soğuk<br />
havalar ve sabaha karşı saatlere de dikkat çeken<br />
ve uyarılarda bulunan Prof. Dr. Özveren, özellikle<br />
risk faktörlerine sahip kişilerin bazı görüntüleme<br />
yöntemleriyle kalp krizi riskini önceden<br />
belirlemenin mümkün olduğunun bu sayede olası<br />
krizlerin de önüne geçmenin mümkün olduğunun<br />
altının çizdi.<br />
Prof. Dr. Olcay Özveren<br />
Cardiology Specialist Prof. Dr. Olcay Özveren<br />
stated that any pain between the jaw and the<br />
navel could be a sign of a heart attack. Drawing<br />
attention and warning about cold weather and<br />
early morning hours, Prof. Dr. Özveren underlined<br />
that it is possible to determine the risk of heart<br />
attack in advance with some imaging methods,<br />
especially in people with risk factors, and thus it<br />
is possible to prevent possible crises.<br />
Dünyada yaklaşık 300 milyondan fazla kalp hastası<br />
olduğunu ve 2 milyardan fazla kişinin ise kalp hastalığı<br />
riski taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Olcay Özveren, risk<br />
faktörleri ve tedavi yöntemlerine ilişkin açıklamalarda<br />
bulundu. Türkiye’deki istatistiklerin dünyadaki verilerle<br />
paralellik gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Özveren, “Dünyada<br />
ve Türkiye’de tüm yaşam kayıplarının yaklaşık yüzde<br />
33’ünün kardiyovasküler hastalıklar kökenli olduğunu<br />
biliyoruz. Obezite, sedanter yaşam tarzı, sigara kullanımı,<br />
ailesinde kalp hastalığı hikayesi, diyabet varlığı kalp krizi<br />
risk faktörleri arasında yer alıyor. Kalp krizinden korunmak<br />
değiştirilebilir risk faktörlerini elemine etmek gerekiyor”<br />
uyarısında bulundu.<br />
Özellikle risk faktörlerine sahip kişilerin bu konuda<br />
daha dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizen Prof. Dr.<br />
Özveren, “Bu grupta yer alan kişilerde bazı görüntüleme<br />
Stating that there are more than 300 million heart patients<br />
in the world and more than 2 billion people are at risk of<br />
heart disease, Prof. Dr. Olcay Özveren made statements<br />
about risk factors and treatment methods. Indicating that<br />
the statistics in Türkiye are parallel to the data in the world,<br />
Prof. Dr. Özveren warned, “We know that approximately 33<br />
percent of all deaths in the world and in Türkiye are caused<br />
by cardiovascular diseases. Obesity, sedentary lifestyle,<br />
smoking, family history of heart disease, and presence of<br />
diabetes are among the risk factors for heart attack. To<br />
protect against heart attack, it is necessary to eliminate<br />
modifiable risk factors.”<br />
Underlining that especially people with risk factors should<br />
be more careful in this regard, Prof. Dr. Özveren said, “It is<br />
possible to predict the risk of heart attack in people in this<br />
group with some imaging methods, and thus, it is possible<br />
to prevent possible crises.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
17<br />
“Quitting smoking alone reduces the risk by up to<br />
36 percent.”<br />
Pointing out that smoking is a major risk factor for<br />
heart attack, Yeditepe University Hospitals Cardiology<br />
Department Head Prof. Dr. Olcay Özveren said, “Quitting<br />
smoking alone reduces the risk of heart attack by up to<br />
36 percent. High cholesterol levels increase the risk of<br />
heart attack and cardiovascular diseases. Treating this and<br />
lowering cholesterol levels are among the factors that<br />
alone reduce the risk of heart attack. If you have diabetes,<br />
diabetes regulation is very important. High blood sugar<br />
causes atheroma plaque to form on the vessel wall. This is<br />
one of the most obvious situations on the way to a heart<br />
attack. Regulating this situation is among the factors that<br />
reduce the risk of heart attack. Exercise is important for<br />
heart health. Daily exercise of 10-13 thousand steps or 5<br />
kilometers per hour also reduces the risk of heart attack.”<br />
“10 thousand steps is not a legend”<br />
Stating that 10 thousand steps is not a myth. Prof. Dr.<br />
Özveren said, “New studies have confirmed that this is not<br />
a myth. To put it simply, exercises performed at a speed<br />
of 5.2 kilometers per hour reduce the risk factors for<br />
cardiovascular diseases and heart attack.”<br />
“Intense exercises aimed at increasing muscle<br />
mass increase the risk of heart attack”<br />
Recording that intense exercise increases the risk of heart<br />
attack, Prof. Dr. Olcay Özveren said, “What we call a heart<br />
attack is actually a condition that occurs when the heart<br />
vessel is blocked. Situations that result in sudden deaths,<br />
especially in young athletes, are caused by disease groups<br />
yöntemleriyle kalp krizi riskini önceden belirlemenin<br />
mümkün olduğunun bu sayede olası krizlerin de önün<br />
geçmek mümkün olabiliyor” ifadesini kullandı.<br />
“Tek başına sigaranın bırakılması, riski yüzde<br />
36’ya varan oranda azaltıyor”<br />
Sigara kullanımının kalp krizi risk faktörleri arasında büyük<br />
bir yeri olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri<br />
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Olcay Özveren,<br />
“Tek başına sigaranın bırakılması bile kalp krizi riskini<br />
yüzde 36’ya varan oranda azaltıyor. Yüksek kolesterol<br />
düzeyleri kalp krizi ve kalp damar hastalıkları riskini<br />
artıyor. Bunun tedavi edilmesi ve kolesterol düzeylerinin<br />
düşürülmesi de tek başına kalp krizi riskini azaltan<br />
faktörlerden bir tanesi. Diyabet varsa diyabet regülasyonu<br />
çok önemli. Yüksek kan şekeri, damar duvarında aterom<br />
plağının oluşmasına neden olur. Bu da kalp krizine giden<br />
yolda en belirgin durumlardan bir tanesidir. Bu durumun<br />
regüle edilmesi, kalp krizi riskini azaltan faktörler arasında<br />
yer alıyor. Egzersiz, kalp sağlığı açısından önem teşkil<br />
ediyor. Günlük 10-13 bin adım ya da 5 kilometre saat hızda<br />
günlük egzersiz yapılması da kalp krizi riskini azaltıyor” diye<br />
konuştu.<br />
“10 bin adım efsane değil”<br />
10 bin adımın bir efsane olmadığını söyleyen Prof. Dr.<br />
Özveren, “Yeni yapılan çalışmalarda bunun bir efsane<br />
olmadığı teyit edildi. Bir değer vermek gerekirse 5.2<br />
kilometre saat hızla yapılan egzersizler, kalp damar<br />
hastalıkları ve kalp krizine giden yolda risk faktörlerini<br />
azaltıyor” dedi.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
18<br />
other than cardiovascular diseases. It originates from the<br />
disease we call hypertrophic cardiomyopathy, which is<br />
accompanied by some rhythm problems or thickening of<br />
the heart muscle. Balanced nutrition and regular exercise<br />
are important in this sense. We especially recommend<br />
isotonic exercises in this sense. In other words, exercises<br />
should be done to increase muscle length, not to thicken<br />
the heart muscle. These; Exercises such as swimming,<br />
running, fast walking, cycling. We know that this type of<br />
exercise prevents the risk of heart attack. But exercises<br />
aimed at increasing muscle mass by lifting weights increase<br />
blood pressure and increase the risk of heart attack. We<br />
observe these in the studies carried out.”<br />
“It can be seen at any age”<br />
Expressing that heart attack can occur at any age, Prof. Dr.<br />
Özveren said, “We see this more in the 18-75 age group.<br />
One of the reasons why we often see heart attacks in the<br />
young population is fast heart disease . The spread of food<br />
culture. Secondly, the increase in the use of cigarettes<br />
and tobacco products. Recently, covid infections have also<br />
affected clotting factors. This situation caused the risk of<br />
heart attack and heart attack-related deaths to increase in<br />
covid- related deaths.”<br />
“You can have a heart attack silently”<br />
Indicating that heart attack symptoms consist of a wide<br />
spectrum, Prof. Dr. Olcay Özveren said, “On the one hand,<br />
we encounter what we call sudden death, and on the<br />
other hand, the patient may actually have a heart attack<br />
silently. It is especially common in diabetic patients and<br />
older age groups. In such patient groups, the cardiovascular<br />
system may be blocked, but the person may not notice it.<br />
“When people consult a doctor for different reasons, we<br />
can detect this condition with some imaging methods or<br />
physical examination.”<br />
Beware of pain spreading to the chest, back, arm,<br />
shoulder and jaw!<br />
Noting that the most common symptom that patients<br />
encounter is chest pain, Prof. Dr. Özveren continued as<br />
follows:<br />
“Pain anywhere between the jaw and the navel may be a<br />
sign of a heart attack. When we define this, we detect it as<br />
pain that spreads and is reflected in the anterior chest wall,<br />
back, arms, shoulders, jaw, stomach and esophagus area. It<br />
takes at least 5 minutes. It usually increases with exertion<br />
and disappears with rest. If there is such a clinical finding, it<br />
would be beneficial to consult the nearest physician.”<br />
“The most important thing to do is to stay calm.”<br />
“The most basic thing to do when you encounter a heart<br />
attack is to stay calm,” said Prof. Dr. Olcay Özveren,<br />
“Because in cases of stress, excitement and fear, the heart<br />
accelerates and the workload increases. In this sense, it<br />
is necessary to calm the person and manage the crisis by<br />
calling 112 and calling an ambulance. On the other hand,<br />
if you have an aspirin at hand, it can be administered to<br />
“Kas kütlesini artırmaya yönelik yoğun<br />
egzersizler kalp krizi riskini artırıyor”<br />
Yoğun egzersizin kalp krizine gidişatı artırdığını ifade eden<br />
Prof. Dr. Olcay Özveren, “Kalp krizi dediğimiz aslında kalp<br />
damarının tıkanmasıyla ortaya çıkan bir durum. Özellikle<br />
genç sporcularda yaşadığımız ani ölümlerle sonuçlanan<br />
durumlar, kalp damar hastalıkları dışındaki hastalık<br />
gruplarından kaynaklanıyor. Birtakım ritim problemleri<br />
veya kalp kasının kalınlaşmasıyla seyreden hipertrofik<br />
kardiyomiyopati dediğimiz hastalık kökenli oluyor. Dengeli<br />
beslenme ve düzenli egzersiz bu anlamda önem arz<br />
ediyor. Özellikle izotonik egzersizleri bu anlamda tavsiye<br />
ediyoruz. Yani kalp kasını kalınlaştırmaya yönelik değil de<br />
kas uzunluğunu artırmaya yönelik egzersizlerin yapılması<br />
gerekiyor. Bunlar; yüzme, koşu, hızlı yürüme, bisiklet<br />
sürme gibi egzersizler. Bu tür egzersizlerin kalp krizi<br />
riskini engellediğini biliyoruz. Ama ağırlık kaldırmayla<br />
yapılan kas kütlesini artırmaya yönelik egzersizler, kan<br />
basıncını yükseltiyor ve kalp krizine gidişatı artırıyor. Yapılan<br />
çalışmalarda bunları gözlemliyoruz” dedi.<br />
“Her yaşta görülebilir”<br />
Kalp krizinin her yaşta görülebileceğini söyleyen Prof.<br />
Dr. Özveren, “18-75 yaş aralığında biz bunu daha çok<br />
görüyoruz. Genç popülasyonda kalp krizi vakalarını<br />
sıklıkla görmemizin nedenlerinden bir tanesi fast food<br />
kültürünün yaygınlaşması. İkincisi sigara ve tütün<br />
mamullerinin kullanımının artması. Son zamanlarda ise<br />
kovid enfeksiyonları da pıhtılaşma faktörlerini etkiledi. Bu<br />
durum da kalp krizi riskini ve kovide bağlı ölümlerdeki kalp<br />
krizi kökenli ölümlerin artmasına sebep oldu” ifadelerini<br />
kullandı.<br />
“Sessiz bir şekilde kalp krizi geçirilebilir”<br />
Kalp krizi belirtilerinin geniş bir spektrumdan oluştuğunu<br />
ifade eden Prof. Dr. Olcay Özveren, “Bir tarafta ani<br />
ölüm dediğimiz durumla karşılaşıyoruz bir tarafta ise<br />
hasta aslında sessiz bir şekilde kalp krizi geçirebilir.<br />
Özellikle diyabetik hastalar ve ileri yaş gruplarında<br />
daha sık rastlanıyor. Bu tür hasta gruplarında kalp<br />
damarı tıkanabiliyor ama kişi bunu fark etmeyebiliyor.<br />
Farklı nedenlerle hekime başvurduğunda birtakım<br />
görüntüleme yöntemleri veya fizik muayene ile bu durumu<br />
saptayabiliyoruz” diye konuştu.<br />
Göğüs, sırt, kol, omuz ve çeneye yayılan ağrılara<br />
dikkat!<br />
Hastalarda en sık göğüs ağrısı belirtisiyle karşılaştıklarını<br />
söyleyen Prof. Dr. Özveren, şöyle devam etti:<br />
“Çene ile göbek arasındaki herhangi bir yerdeki ağrı kalp<br />
krizi buluntusu olabilir. Bunu biz tanımlarken daha çok<br />
göğüs ön duvarında, sırta, kollara, omuzlara, çeneye, mide<br />
ve yemek borusu bölgesine yayılan ve yansıyan ağrılar ile<br />
saptıyoruz. En az 5 dakika kadar sürer. Çoğunlukla eforla<br />
artar, istirahatle geçer. Eğer böyle bir klinik bulgu varsa en<br />
yakın hekime başvurulmasında fayda var.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
19<br />
the patient at 300 milligrams. There is no equivalent to<br />
maneuvers such as laying the patient down and lifting his<br />
feet or making him cough.”<br />
“If a person has had a heart attack once, the<br />
likelihood of repeating it increases”<br />
Underlining that a person who has a heart attack for the<br />
first time is in a very high risk group within the next 10<br />
years, Dr. Özveren said, “After having a heart attack, the risk<br />
of recurrent heart attacks increases. In this sense, the risk<br />
of encountering a second or third heart attack increases. If<br />
you have had a heart attack once or if your heart artery is<br />
found to be blocked, you are in a very high risk group. The<br />
rate of having a heart attack again in the next 10 years can<br />
increase by almost 30 percent. In other words, 3 out of 10<br />
patients who have had a heart attack have an increased risk<br />
of having another heart attack within 10 years. To prevent<br />
this, we minimize existing risk factors by treating them; it<br />
may not be possible to eliminate them completely. If you<br />
modify and treat the risk factors, the rate of heart attack<br />
decreases significantly.”<br />
Pay attention to cold weather and early morning<br />
hours<br />
Warning against cold weather and early morning hours.<br />
Prof. also Dr. Özveren said, “In studies and clinical practices,<br />
we see that as the weather gets colder in the winter<br />
months, the rate of contraction of the vessels, which we<br />
call vasospasm, increases. This causes chest pain symptoms<br />
and therefore increases the risk of heart attack. We all<br />
have a circadian rhythm in our body. Due to the change<br />
in neurohormonal balance in this circadian rhythm in the<br />
morning, the risk of heart attack increases even more.”<br />
“Yapılması gereken en temel şey sakin kalmak”<br />
“Kalp krizi durumuyla karşılaştığınızda yapılması gereken<br />
en temel şey sakin kalmaktır” diyen Prof. Dr. Olcay Özveren,<br />
“Çünkü stres, heyecan ve korku durumunda kalp hızlanıyor<br />
ve iş yükü artıyor. Bu anlamda kişiyi sakinleştirmek ve<br />
112’ye başvurup ambulans çağırarak krizi yönetmek<br />
gerekiyor. Öte yandan elinizin altında bir aspirin var<br />
ise 300 miligram olacak şekilde hastaya uygulanabilir.<br />
Hastayı yatırıp ayaklarını kaldırmak veya öksürtme gibi<br />
manevraların bir karşılığı yok” şeklinde konuştu.<br />
“Kişi bir kez kalp krizi geçirdiyse tekrarlama<br />
ihtimali artıyor”<br />
İlk kez kalp krizi geçiren bir kişinin, seyreden 10 yıl içinde<br />
çok yüksek risk grubu içinde yer aldığını belirten Prof. Dr.<br />
Özveren, “Kalp krizi geçirdikten sonra tekrarlayan kalp<br />
krizi riski artıyor. İkinci veya üçüncü kalp krizi riskiyle<br />
karşılaşma ihtimali bu anlamda artıyor. Bir kez kalp krizi<br />
geçirdiyseniz veya kalp damarınızın tıkalı olduğu tespit<br />
edildiyse çok yüksek riskli grupta yer alıyorsunuz. Seyreden<br />
10 yılda tekrar kalp krizi geçirme oranı neredeyse yüzde<br />
30’lara varan oranda artabiliyor. Yani kalp krizi geçirmiş 10<br />
hastadan 3’ünün 10 yıl içinde tekrar kalp krizi geçirme riski<br />
artıyor. Bunu önlemek için mevcut risk faktörlerini tedavi<br />
ederek minimize ediyoruz, tamamen ortadan kaldırmak<br />
mümkün olmayabiliyor. Risk faktörlerini modifiye edip<br />
tedavi ederseniz kalp krizi geçirme oranı oldukça azalıyor”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
Soğuk havalar ve sabaha karşı saatlere dikkat<br />
Soğuk havalar ve sabaha karşı saatlere karşı da uyaran<br />
Prof. Dr. Özveren, “Çalışmalarda ve klinik pratiklerde kış<br />
aylarında havanın soğumasıyla beraber özellikle vazospazm<br />
dediğimiz damarın büzüşme oranının arttığını görüyoruz.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
20<br />
“Stress is one of the most important risk factors”<br />
“Stress alone is a minor risk factor on the road to heart<br />
attack,” said Özveren, adding, “Intense stress can cause<br />
problems related to hormonal balance, increase heart<br />
rate, and cause changes in the vasomotor response in<br />
the coronary vessels. Therefore, stress is one of the most<br />
important risk factors on the road to heart attack.”<br />
“Heart attack can also lead to other diseases”<br />
Stating that heart attack can also lead to other heartrelated<br />
diseases, Prof. Dr. Özveren said, “For example,<br />
heart attack and cardiovascular occlusion related to the<br />
front side of the heart can also cause heart failure if not<br />
treated in the future. Heart attack is also one of the causes<br />
of some heart valve diseases.”<br />
“We can determine the risk of heart attack in<br />
advance”<br />
Talking about the interventions implemented to<br />
determine heart attack risks, Cardiology Specialist Prof.<br />
Dr. Özveren, Yeditepe University Hospitals shared the<br />
following information:<br />
“With the development of technology and imaging<br />
methods becoming more accessible and cheaper, we can<br />
determine the risk of heart attack in advance. Especially<br />
with the widespread use of tomographic angiography,<br />
the presence of vascular disease can be detected with<br />
almost 100 percent accuracy. Of course, this helps<br />
us determine and prevent the risk of heart attack. Of<br />
course, imaging methods also have complications and<br />
side effects. Since there are imaging methods using<br />
radiation, we do not do it for everyone. We select patients<br />
according to their risk factors. For example, those with<br />
diabetic atypical chest pain, heavy smokers, those with a<br />
family history of the disease, and people under the age<br />
of 65. Age is an important factor. Because we see a lot<br />
of calcification, especially in the coronary arteries, over<br />
the age of 65. Calcification in the cardiovascular system<br />
makes it difficult to diagnose. In people with this situation,<br />
methods such as nuclear medicine methods or medicated<br />
echocardiographic methods or cardiac MRI are used. We<br />
also know that recently there have been developments in<br />
health guidelines around the world to treat people with<br />
risk factors.”<br />
“Artificial intelligence is on the agenda in<br />
determining risk factors”<br />
Recording that artificial intelligence is also on the agenda<br />
in determining risk factors, Prof. Dr. Olcay Özveren said,<br />
“We can frequently use artificial intelligence in imaging<br />
methods in the next 10 years. But now there are equipped<br />
electrocardiographic methods using artificial intelligence.<br />
These are also used to determine the risk of heart attack<br />
and cardiovascular occlusion. We will encounter the use<br />
of artificial intelligence in this sense very frequently in the<br />
coming period.”<br />
Bu da göğüs ağrısı semptomlarının oluşmasına ve haliyle<br />
kalp krizi riskinin artmasına neden oluyor. Hepimizin<br />
vücudunun bir sirkadiyen ritmi var. Sabaha karşı bu<br />
sirkadiyen ritimde nörohormanal dengenin değişmesinden<br />
dolayı kalp krizi riski daha da artıyor” dedi.<br />
“Stres, en önemli risk faktörlerinden biri”<br />
“Tek başına stres bile kalp krizine giden yolda minör risk<br />
faktörüdür” diyen Özveren, “Yoğun stres hem hormonal<br />
dengeyle alakalı sorunlar oluşturabiliyor hem kalp hızının<br />
artmasına sebep olabiliyor hem de koroner damarlardaki<br />
vazomotor yanıtın değişmesine sebep oluyor. Dolayısıyla<br />
stres, kalp krizine giden yolda en önemli risk faktörlerinden<br />
biri” diye konuştu.<br />
“Kalp krizi başka hastalıklara da yol açabiliyor”<br />
Kalp krizinin kalple ilgili diğer hastalıklara da yol<br />
açabildiğini söyleyen Prof. Dr. Özveren, “Örneğin kalbin ön<br />
yüzüyle ilgili geçirilen kalp krizi ve kalp damar tıkanıklığı,<br />
ilerleyen dönemde tedavi edilmezse kalp yetersizliğine<br />
de sebep olabilir. Kalp krizi aynı zamanda kalp kapak<br />
hastalıklarının bir kısmının da sebeplerinden bir tanesi”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
“Kalp krizi riskini önceden belirleyebiliyoruz”<br />
Kalp krizi risklerini belirlemeye yönelik uygulanan<br />
girişimlerden de söz eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri<br />
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özveren, şu bilgileri paylaştı:<br />
“Teknolojinin gelişmesiyle görüntüleme yöntemlerinin<br />
daha kolay ulaşılabilir ve ucuz hale gelmesiyle beraber<br />
kalp krizi riskini önceden belirleyebiliyoruz. Özellikle<br />
tomografik anjiyografinin çok fazla kullanılmasıyla beraber<br />
damar hastalığının varlığı, neredeyse yüzde 100’e varan<br />
doğruluk oranlarıyla tespit edilebiliyor. Tabi bu da bizim<br />
kalp krizi riskini belirleyip önlememizde fayda sağlıyor.<br />
Tabi görüntüleme yöntemlerinin komplikasyon ve yan<br />
etki durumları da var. Radyasyon kullanılarak yapılan<br />
görüntüleme yöntemleri olduğu için herkese yapmıyoruz.<br />
Hastaları risk faktörlerine göre seçiyoruz. Örneğin diyabetik<br />
atipik göğüs ağrısı olanlar, yoğun sigara içenler, ailesinde<br />
hastalık geçmişi olanlar, 65 yaş altında kişiler gibi. Yaş<br />
önemli bir faktör. Çünkü 65 yaşın üzerinde özellikle<br />
koroner damarlarda kireçlenme fazla görüyoruz. Kalp<br />
damarındaki kireçlenme, tanı koymamızı zorlaştırıyor.<br />
Bu durumdaki kişilerde de nükleer tıp yöntemleri veya<br />
ilaçlı ekokardiyografik yöntemler veya kardiyak MR gibi<br />
yöntemler kullanılıyor. Son dönemlerde dünyadaki sağlık<br />
kılavuzlarında risk faktörleri bulunan kişilere yapılması<br />
yönünde gelişmeler yaşandığını da biliyoruz.”<br />
“Risk faktörlerini belirlemede yapay zekâ<br />
gündemde”<br />
Risk faktörlerini belirlemede yapay zekanın da gündemde<br />
olduğunu söyleyen Prof. Dr. Olcay Özveren, “Önümüzdeki 10<br />
yıl içinde görüntüleme yöntemlerinin içerisinde yapay zekayı<br />
sıklıkla kullanabiliriz. Ama şimdi yapay zekayı kullanan<br />
donanımlı elektrokardiyografik yöntemler var. Bunlar da<br />
kalp krizi ve kalp damar tıkanıklığı riskini belirlemede<br />
kullanılıyor. Önümüzdeki süreçte yapay zekanın bu anlamda<br />
kullanımıyla çok sık karşılaşacağız” dedi.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
24<br />
Clean energy era begins in healthcare<br />
Sağlıkta temiz enerji dönemi başlıyor<br />
Dr. Muharrem Usta, Chairman of the Board at MLP Care Murat Pınar, CEO, Enerjisa Enerji Tolunay Yıldız, CEO, Technology YEO<br />
MLP Care and Enerjisa Enerji are coming together<br />
for Solar Power Plant (SPP) projects, to which<br />
YEO Technology will contribute as a solution<br />
partner. With this collaboration, which will be<br />
a pioneer for the health sector, solar power<br />
plants will be established in 7 different locations<br />
in 4 provinces of Türkiye. With the electricity<br />
produced in the power plants, the energy needs of<br />
MLP Care hospitals will be met from clean sources<br />
and 73 thousand tons of carbon emissions will be<br />
prevented annually.<br />
The project includes the establishment and operation<br />
of Solar Power Plant (SPP) projects at 7 different points<br />
in the provinces of Çankırı, Yozgat, Sivas and Gaziantep.<br />
The installed power of the solar power plants will be<br />
approximately 75 MWp and will meet more than 90 percent<br />
of the energy needs of MLP Care’s 27 Medical Park and<br />
Liv Hospital branches serving in Türkiye. This project, in<br />
which Enerjisa Enerji adds a new one to the renewable<br />
energy applications developed under the umbrella of İşimin<br />
Enerjisi, will be one of the leading sustainability projects of<br />
the sector in terms of representing an important capacity<br />
of MLP Care in the field of Turkish healthcare services.<br />
MLP Care ve Enerjisa Enerji, YEO Teknoloji’nin<br />
çözüm ortağı olarak katkı sunacağı Güneş Enerjisi<br />
Santrali (GES) projeleri için bir araya geliyor.<br />
Sağlık sektörü için öncü olacak bu iş birliği ile<br />
Türkiye’nin 4 ilinde 7 farklı noktada güneş enerjisi<br />
santralleri kurulacak. Santrallerde üretilen<br />
elektrik ile MLP Care bünyesindeki hastanelerin<br />
enerji ihtiyacı temiz kaynaklardan karşılanacak<br />
ve yıllık 73 bin ton karbon salımının da önüne<br />
geçilecek.<br />
Proje; Çankırı, Yozgat, Sivas ve Gaziantep illerindeki 7<br />
farklı noktada Güneş Enerjisi Santrali (GES) projelerinin<br />
kurulması ve işletilmesini kapsıyor. GES’lerin kurulu<br />
gücü yaklaşık 75 MWp olacak ve MLP Care’in Türkiye’de<br />
hizmet veren 27 Medical Park ve Liv Hospital şubesinin<br />
enerji ihtiyacının yüzde 90’ından fazlasını karşılayacak.<br />
Enerjisa Enerji’nin İşimin Enerjisi çatısı altında geliştirdiği<br />
yenilenebilir enerji uygulamalarına bir yenisini eklediği<br />
bu proje, MLP Care’in Türkiye sağlık hizmetleri alanında<br />
önemli bir kapasiteyi temsil etmesi açısından da sektörünün<br />
öncü sürdürülebilirlik projelerinden biri olacak.<br />
YEO Teknoloji de arazilerin bulunması, izin süreçlerinin<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
25<br />
YEO Technology will be the solution partner of the project<br />
in finding land, carrying out permit processes, carrying out<br />
detailed engineering studies and construction of power<br />
plants. The project, which will be realized with the Energy<br />
Performance Model (ESCO), brings together important<br />
players of the health and energy sectors. Focusing on the<br />
issue of sustainability, these three companies support<br />
Türkiye’s renewable energy transformation and therefore<br />
its pursuit of carbon neutrality with their work.<br />
With the solar power plants to be established with a<br />
performance-based business model approach, an average<br />
of 112,401 GWh of clean energy will be produced annually<br />
in 7 locations, and over 73 thousand tons of carbon<br />
emissions will be prevented annually. Thanks to solar<br />
power plants in different locations, energy production<br />
corresponding to the annual electricity consumption<br />
of approximately 37 thousand 468 households will be<br />
provided in an environmentally friendly way to provide<br />
a better future for everyone. All maintenance, repair<br />
and operation works of the facilities to be implemented<br />
within the scope of Enerjisa Enerji’s ‘Energy of My Work’<br />
solutions will be carried out by Enerjisa Enerji during<br />
the 7-year contract. Production at solar power plants is<br />
planned to start in <strong>2024</strong>. Dr. Muharrem Usta, Chairman<br />
of the Board at MLP Care said the following about the<br />
project, “Sustainability is not just a field of work for us, but<br />
a way of doing business, due to our expertise. We support<br />
our goals of healthy growth, healthy society and healthy<br />
environment with sustainable processes. We are doing<br />
pioneering work in this field. We are the first hospital group<br />
in the BIST Sustainability Index, which includes companies<br />
with high levels of corporate sustainability performance.<br />
We are also the first healthcare provider to publish a<br />
sustainability report. The Solar Power Plant project will be<br />
an important step for our sustainability efforts. It will bring<br />
us one step closer to our carbon neutral goal.<br />
yürütülmesi, detay mühendislik çalışmalarının yapılması<br />
ve santrallerin inşası konularında projenin çözüm ortağı<br />
olarak yer alacak. Enerji Performans Modeli (ESCO) ile<br />
gerçekleşecek proje, sağlık ve enerji sektörünün önemli<br />
oyuncularını bir araya getiriyor. Sürdürülebilirlik konusunu<br />
merkezine alan bu üç şirket, yaptıkları çalışmalar ile<br />
Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümüne ve dolayısıyla<br />
karbon sıfır hedefine koşmasına destek oluyor.<br />
Performansa dayalı iş modeli anlayışıyla kurulacak olan<br />
GES’ler ile 7 lokasyonda yıllık ortalama 112,401 GWh temiz<br />
enerji üretilerek, yıllık 73 bin tonun üzerinde karbon salımı<br />
engellenecek. Farklı lokasyonlardaki GES’ler sayesinde<br />
yıllık yaklaşık 37 bin 468 hanenin elektrik tüketimine denk<br />
gelen enerji üretimi, herkese daha iyi bir gelecek sağlamak<br />
için çevreci bir şekilde sağlanacak.<br />
Enerjisa Enerji’nin ‘İşimin Enerjisi’ çözümleri kapsamında<br />
hayata geçecek tesislerin 7 yıllık sözleşme süresince tüm<br />
bakım, onarım ve işletme çalışmaları da Enerjisa Enerji<br />
tarafından yapılacak. GES’lerde üretimin <strong>2024</strong> yılında<br />
başlaması planlanıyor.<br />
MLP Care Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muharrem<br />
Usta, proje ile ilgili şunları söyledi: “Sürdürülebilirlik<br />
uzmanlığımız gereği bizim için sadece bir çalışma alanı<br />
değil, iş yapma biçimi. Sağlıklı büyüme, sağlıklı toplum,<br />
sağlıklı çevre hedeflerimizi sürdürülebilir süreçlerle<br />
destekliyoruz. Bu alanda öncü çalışmalar yapıyoruz<br />
Kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan<br />
şirketlerin dahil olduğu BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ndeki<br />
ilk hastaneler grubuyuz. Ayrıca sürdürülebilirlik raporu<br />
yayınlayan ilk sağlık hizmet sunucusuyuz. GES projesi<br />
sürdürülebilirlik çalışmalarımız için önemli bir adım olacak.<br />
Bizi karbon sıfır hedefimize bir adım daha yaklaştıracak.<br />
Bu proje sadece şirketimiz için değil, ülkemiz ve dünyamızın<br />
geleceği için de son derece önemli. Örnek olması en büyük<br />
temennimiz.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
26<br />
This project is extremely important not only for our<br />
company, but also for the future of our country and the<br />
world. Our greatest wish is to set an example.”<br />
Stating that they directly contribute to Türkiye’s renewable<br />
energy transformation targets and are proud of being<br />
one of the companies with the largest share, Murat Pınar,<br />
CEO of Enerjisa Enerji said, “As Enerjisa, we are a company<br />
that has internalized the fight against climate change.<br />
The energy sector is directly responsible for 80 percent<br />
of the world’s carbon emissions. As Türkiye’s largest<br />
energy sector player, we adopt the understanding that if<br />
we are part of the problem, we must also be part of the<br />
solution in all our areas of action. Being self-sufficient in<br />
energy, which is one of Türkiye’s largest import items, and<br />
minimizing its impact on our foreign debt is an issue for<br />
which we see ourselves responsible for our country. On<br />
the path to achieve this, we adopt sustainability targets as<br />
the pole star and strengthen our investments in the field<br />
of renewable energy technologies. As today, we reveal<br />
the multiplier effect with our valuable collaborations and<br />
we know that collaborations play an important role in the<br />
energy transformation. Among the Energy of My Work<br />
projects we have developed since 2020, there are many<br />
energy efficiency applications we have implemented in<br />
the healthcare sector. It is a pleasure for all of us to find<br />
common ground with MLP Care, an institution that guides<br />
the healthcare sector with its hospitals at home and abroad,<br />
in the Solar Power Plant project, to leave a work that will<br />
add value to our country and nature, and to sign a project<br />
that the healthcare industry will take as an example. I would<br />
like to thank all my friends who contributed.”<br />
Tolunay Yıldız, CEO of YEO Technology, the solution partner<br />
of the project, said, “As YEO, we aimed to be one of the<br />
most innovative institutions in the sector as we entered<br />
our 20th year. We add value to the country’s economy<br />
by carrying out activities that touch all areas of energy,<br />
from electricity generation, transmission and distribution<br />
to the smart and efficient use and application of energy.<br />
With the slogan ‘We Think It’s Possible’, we contribute<br />
not only to the transformation of energy but also to the<br />
transformation of the world. YEO has over 1000 MW<br />
project development and turnkey installation experience<br />
in the field of solar power plants. The power of 20 ongoing<br />
projects of YEO in this field exceeds 200 MW. We are happy<br />
to bring a first to life in this field with MLP Care’s vision and<br />
Enerjisa Enerji’s ESCO model.”<br />
Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümü hedeflerine<br />
doğrudan katkı sağladıklarını ve en büyük paya sahip<br />
şirketlerden biri olmanın gururunu taşıdıklarını belirten<br />
Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar ise “Enerjisa olarak<br />
iklim değişikliği ile mücadeleyi içselleştirmiş bir şirketiz.<br />
Enerji sektörü, tüm dünyadaki karbon salımının direkt ve<br />
doğrudan yüzde 80’inin bizzat sorumlusudur. Türkiye’nin<br />
en büyük enerji sektörü oyuncusu olarak sorunun bir<br />
parçası isek çözümün de parçası olmalıyız anlayışını tüm<br />
hareket alanlarımızda benimsiyoruz. Türkiye’nin en büyük<br />
ithalat kalemlerinden biri olan enerjide kendi kendimize<br />
yetebilmek, dış borcumuza olan etkisini minimuma<br />
getirmek, ülkemiz için kendimizi sorumlu gördüğümüz<br />
bir konu. Bunu gerçekleştirmek üzere çıkılan yolda<br />
sürdürülebilirlik hedeflerini kutup yıldızı olarak benimsiyor<br />
ve yatırımlarımızı yenilenebilir enerji teknolojileri alanında<br />
kuvvetlendiriyoruz. Bugün olduğu gibi değerli iş birliklerimiz<br />
ile çarpan etkisini ortaya çıkartıyoruz ve iş birliklerinin<br />
enerji dönüşümünde önemli bir rol oynadığını biliyoruz.<br />
2020’den beri geliştirdiğimiz İşimin Enerjisi projeleri<br />
arasında sağlık sektöründe gerçekleştirdiğimiz birçok<br />
enerji verimliliği uygulamaları var. Yurtiçi ve yurtdışındaki<br />
hastaneleri ile sağlık sektörüne yön veren bir kurum olan<br />
MLP Care ile Güneş Enerjisi Santrali projesinde ortak<br />
paydada buluşarak ülkemize ve doğaya değer katacak bir<br />
eser bırakmak, sağlık sektörünün de örnek alacağı bir<br />
projeye imza atmak hepimiz için mutluluk verici. Emeği<br />
geçen tüm arkadaşlarıma teşekkürler ederim” dedi.<br />
Projenin çözüm ortağı YEO Teknoloji’nin CEO’su Tolunay<br />
Yıldız ise şöyle konuştu: “YEO olarak 20. yılımıza girerken<br />
sektörün en yenilikçi kurumlarından biri olmayı hedefledik.<br />
Elektrik üretimi, iletim ve dağıtımdan enerjinin akıllı ve<br />
verimli kullanım ve uygulanmasına kadar enerjinin her<br />
alanına dokunan faaliyetler yürüterek ülke ekonomisine<br />
değer katıyoruz. ‘Bizce Mümkün’ sloganıyla sadece<br />
enerjinin dönüşümüne değil dünyanın dönüşümüne de katkı<br />
sağlıyoruz. YEO’nun Güneş enerjisi santralleri alanında 1000<br />
MW’ın üzerinde proje geliştirme ve anahtar teslim kurulum<br />
tecrübesi bulunuyor. YEO’nun bu alanda devam eden 20<br />
projesinin gücü 200 MW’ı aşıyor. MLP Care’in vizyonu ve<br />
Enerjisa Enerji’nin ESCO modeliyle bu alanda bir ilki hayata<br />
geçirmekten dolayı mutluyuz.” dedi.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
28<br />
Healthy Life Pharmacy Association was established<br />
Sağlıklı Yaşam Eczacılığı Derneği kuruldu<br />
Sağlıklı Yaşam Eczacılığı Derneği (the Healthy Life<br />
Pharmacy Association) (SAYED), which started<br />
its operations in Istanbul, aims to improve the<br />
quality of healthy life of the public. Pharmacist<br />
elected as the president of the association.<br />
Kamber Çal gave information about the goals and<br />
vision of the association at the founding event of<br />
the association.<br />
While Pharmacist Kamber Çal was elected as the president<br />
of the association, the board of directors consists of<br />
the following names: Pharmacist Veysel Demirci (Vice<br />
President), Pharmacist Yusuf Kürkçüoğlu (General<br />
Secretary), Serkan Polat (Treasurer), Pharmacist Mehmet<br />
Kaya, Pharmacist Lütfullah Demirci and Pharmacist Halid<br />
Bilal Çal.<br />
“We want to improve the quality of healthy life”<br />
“We aim to improve people’s quality of life with scientific<br />
and innovative approaches by activating the role of<br />
pharmacy in holistic and functionally based preventive<br />
health services,” said Association President Pharmacist<br />
İstanbul’da faaliyete geçen Sağlıklı Yaşam<br />
Eczacılığı Derneği (SAYED), halkın sağlıklı<br />
yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Derneğin<br />
başkanlığına seçilen Ecz. Kamber Çal, derneğin<br />
kuruluş etkinliğinde, derneğin hedefleri ve<br />
vizyonu hakkında bilgi verdi.<br />
Derneğin başkanlığına Ecz. Kamber Çal seçilirken,<br />
Yönetim kurulu ise şu isimlerden oluşuyor: Ecz. Veysel<br />
Demirci (Başkan Yardımcısı), Ecz. Yusuf Kürkçüoğlu (Genel<br />
Sekreter), Serkan Polat (Sayman), Ecz. Mehmet Kaya, Ecz.<br />
Lütfullah Demirci ve Ecz. Halid Bilal Çal.<br />
“Sağlıklı yaşam kalitesini artırmak istiyoruz”<br />
“Eczacılığın bütüncül ve fonksiyonel temelli önleyici sağlık<br />
hizmetlerindeki rolünü harekete geçirerek, bilimsel ve<br />
yenilikçi yaklaşımlarla insanların yaşam kalitesini artırmayı<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
29<br />
Kamber Çal, “In line with this vision of healthy life<br />
pharmacy, we aim to facilitate everyone’s access to<br />
information, awareness and resources so that they can live<br />
a healthy life, and to take a leading role in this field at the<br />
national and international level. We want to contribute to<br />
and lead the way in improving the healthy life quality of<br />
the masses with a project-oriented and implementationoriented<br />
approach from the perspective of Healthy Life<br />
Pharmacy.”<br />
“Health literacy should be improved”<br />
Pharmacist Çal continued his words as follows, “We aim<br />
to improve the health literacy of individuals, root the<br />
awareness of healthy living and contribute to the spread<br />
of a sustainable healthy living culture to all layers of<br />
society. Our main goal will be to take responsibility in the<br />
construction of healthy communities consisting of healthy<br />
individuals by supporting every individual of the society<br />
to live in a state of complete physical, spiritual and social<br />
well-being.”<br />
“Protect Your Health Before You Lose It, Gain It<br />
When You Lose It”<br />
Stating that the motto of the Healthy Life Pharmacy<br />
Association briefly expressed with 4K, Vice President<br />
Pharmacist Veysel Demirci made the following statements:<br />
4K stands for Sağlığını Kaybetmeden Koru, Kaybedince<br />
Kazan’ (Protect Your Health Without Losing, Gain When You<br />
Lose) principle. Our basic perspective on healthy living is a<br />
holistic approach that supports the principle of preserving<br />
health before losing it and regaining lost health by treating<br />
the individual’s body-mind-spirit integrity as an integral<br />
component, rather than simply suppressing symptoms.”<br />
amaçlamaktayız” diyen Dernek Başkanı Ecz. Kamber Çal,<br />
“Sağlıklı yaşam eczacılığının bu vizyonu doğrultusunda,<br />
herkesin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için bilgi,<br />
farkındalık ve kaynaklara erişimini kolaylaştırmayı,<br />
bu alanda ulusal ve uluslararası düzeyde öncü bir rol<br />
üstlenmeyi hedefliyoruz. Sağlıklı Yaşam Eczacılığı<br />
perspektifiyle proje üretme ve uygulama odaklı bir<br />
yaklaşımla, geniş halk kitlelerinin sağlıklı yaşam kalitesini<br />
artırmaya katkıda bulunmak ve buna öncülük etmek<br />
istiyoruz” diye konuştu.<br />
“Sağlık okuryazarlığı geliştirilmeli”<br />
Ecz. Çal sözlerini şöyle sürdürdü: “Bireylerin sağlık<br />
okuryazarlığını geliştirmek, sağlıklı yaşam bilincini<br />
kökleştirmek ve sürdürülebilir bir sağlıklı yaşam<br />
kültürünün toplumun tüm katmanlarına yayılmasına<br />
katkıda bulunma amacındayız. Toplumun her bireyinin<br />
fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik hali içinde<br />
yaşamasını destekleyerek, sağlıklı bireylerden oluşan<br />
sağlıklı toplulukların inşasında sorumluluk almak ana<br />
hedefimiz olacaktır.”<br />
“Sağlığını Kaybetmeden Koru, Kaybedince Kazan’’<br />
Sağlıklı Yaşam Eczacılığı Derneği’nin mottosunu kısaca 4K<br />
ile ifade ettiklerini belirten Başkan Yardımcısı Ecz. Veysel<br />
Demirci ise şu ifadelerde bulundu; 4K’nın açılımı ‘Sağlığını<br />
Kaybetmeden Koru, Kaybedince Kazan’ ilkesidir. Sağlıklı<br />
yaşam konusundaki temel bakış açımız, kaybetmeden<br />
önce sağlığın korunması ve sadece semptomları<br />
baskılamak yerine, bireyin beden-zihin-ruh bütünlüğünü<br />
ayrılmaz bir bileşen olarak ele alarak kaybedilen sağlığın<br />
yeniden kazanılması prensibini destekleyen bütüncül bir<br />
yaklaşımdır.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
30<br />
MİA Technology is opening<br />
up to the global market in<br />
health information systems!<br />
MİA Teknoloji, sağlık bilişim<br />
sistemlerinde global<br />
pazara açılıyor!<br />
MIA Technology, one of Türkiye’s leading IT<br />
companies, transferred the licensing rights of<br />
its health software to New York-based MIA Tech<br />
Corporation. Within the scope of the agreement,<br />
51 percent of the subsidiary company’s shares<br />
were sold to a US-based investor company. The<br />
contract, which will result in a total license sale of<br />
90 million dollars, aims to make Türkiye one of the<br />
leading centers in the global health technologies<br />
market.<br />
MIA Technology, which continues its activities in Qatar, the<br />
United States and Morocco outside Türkiye in the fields<br />
of R&D, innovation, software development, integration<br />
and solution provision, continues to carry its strong<br />
collaborations in Türkiye to all countries of the world.<br />
Investment-based negotiations with a leading United<br />
States-based company in health software regarding the<br />
licensing rights of the company’s software in the field of<br />
health have been concluded. After the meeting, a contract<br />
was signed to transfer the license rights of the company’s<br />
software in the field of healthcare to its New York-based<br />
subsidiary named MIA Tech Corporation, which was<br />
established in the USA, and to sell 51 percent of the shares<br />
of this subsidiary to the USA-based investor company.<br />
Türkiye’nin önde gelen bilişim şirketlerinden MIA<br />
Teknoloji, sağlık yazılımının lisans haklarını New<br />
York merkezli MIA Tech Corporation’a devretti.<br />
Anlaşma kapsamında bağlı şirketin hisselerinin<br />
yüzde 51’i ABD merkezli bir yatırımcı şirkete<br />
satıldı. Toplam 90 milyon dolarlık lisans satışıyla<br />
sonuçlanacak sözleşmeyle, Türkiye’nin küresel<br />
sağlık teknolojileri pazarında lider merkezlerden<br />
biri haline getirilmesi amaçlanıyor.<br />
AR-GE, inovasyon, yazılım geliştirme, entegrasyon ve<br />
çözüm sağlama alanlarında Türkiye dışında Katar, Amerika<br />
Birleşik Devletleri ve Fas’ta faaliyetlerini sürdüren MİA<br />
Teknoloji, Türkiye’de var olan güçlü iş birliklerini tüm dünya<br />
ülkelerine taşımaya devam ediyor.<br />
Şirketin sağlık alanında sahip olduğu yazılımlara ilişkin<br />
lisans hakları ile ilgili olarak sağlık yazılımında önde gelen<br />
Amerika Birleşik Devletleri merkezli bir firma ile yaptıkları<br />
yatırım bazlı görüşmeler sonuçlandı. Görüşme sonrasında<br />
şirketin sağlık alanında sahip olduğu yazılımlara ilişkin<br />
lisans haklarının, Amerika’da kurulan New York merkezli<br />
MIA Tech Corporation unvanlı iştirak şirketine devredilmesi<br />
ve yine bu iştirakin yüzde 51 hissesinin ABD merkezli<br />
yatırımcı firmaya satılmasına ilişkin sözleşme imzaladı.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
31<br />
“We will be one of the leading centers in the<br />
global health technologies market”<br />
Informing on the subject after the contract was signed,<br />
İhsan Ünal, Member of Board, MİA Technology said, “As<br />
MİA Technology, we continue our activities without slowing<br />
down, facilitating service and supply chain functions in the<br />
field of health informatics and meeting the software needs<br />
of the country’s health system. Relying on our 17 years of<br />
experience in the sector, we respond to the changing and<br />
developing demands in the market with our technological<br />
solutions. We implement many software projects that<br />
cover the needs of the healthcare sector and enable<br />
hospitals to keep up with today’s competitive environment<br />
and technological developments, and we carry this to all<br />
countries of the world with strong collaborations. Finally;<br />
Our negotiation process, which started with the purchase<br />
of our health technologies software in line with the<br />
agreement we made with a US-based investor company,<br />
was granted a license for the sales and marketing of the<br />
products to our New York-based subsidiary MIA Tech<br />
Corporation, the sale of its 51 percent share to a US-based<br />
investor and the development of our company in the field<br />
of healthcare. It was concluded that the international sales<br />
and marketing activities of the software were carried out<br />
through MIA Tech Corporation. With the agreement, our<br />
MIA Tech Corporation subsidiary company will sell a license<br />
worth 90 million dollars in total. With this agreement,<br />
we aim to make Türkiye one of the leading centers in the<br />
global health technologies market.”<br />
The software it developed will contribute to<br />
the development of the health infrastructure of<br />
countries<br />
Stating that the domestic and national software that<br />
received investment enables all health activities of a<br />
country to be managed in an integrated manner through<br />
a central platform, Ünal said “Our local and national<br />
software we have developed offers a system that will<br />
meet the needs of users in healthcare systems. In addition<br />
to ensuring the development of the applied countries<br />
“Küresel sağlık teknolojileri pazarında önde gelen<br />
merkezlerden biri olacağız”<br />
Sözleşmenin imzalanması sonrasında konuyla ilgili bilgi<br />
veren MİA Teknoloji Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Ünal, “MİA<br />
Teknoloji olarak sağlık bilişimi alanında hizmet ve tedarik<br />
zinciri işlevlerini kolaylaştıran, ülke sağlık sisteminin<br />
yazılımsal ihtiyaçlarını karşılayan faaliyetlerimize hız<br />
kesmeden devam ediyoruz. Sektörde var olan 17 yıllık<br />
deneyimimize güvenerek piyasadaki değişen ve gelişen<br />
taleplere teknolojik çözümlerimizle dönüş yapıyoruz.<br />
Sağlık sektörünün ihtiyaçlarını kapsayarak hastanelerin<br />
günümüz rekabetçi ortamına ve teknolojik gelişmelerine<br />
ayak uydurmasını sağlayacak birçok yazılım projesini<br />
hayata geçiriyor ve güçlü iş birlikleri ile bunu tüm dünya<br />
ülkelerine taşıyoruz. Son olarak; ABD merkezli yatırımcı<br />
bir firma ile yaptığımız anlaşma doğrultusunda sağlık<br />
teknolojileri yazılımlarımızın satın alınması ile başlayan<br />
müzakere sürecimiz New York merkezli iştirakimiz<br />
MIA Tech Corporation’a ürünlerin satış ve pazarlaması<br />
ile ilgili olarak lisans verilmesi, yüzde 51 payının ABD<br />
merkezli bir yatırımcıya satılması ve şirketimizin<br />
sağlık alanında geliştirdiği yazılımların yurtdışı satış ve<br />
pazarlama faaliyetlerinin MIA Tech Corporation üzerinden<br />
gerçekleştirilmesi noktasında nihayete erdi. Sözleşme ile<br />
MIA Tech Corporation iştirak şirketimiz toplamda 90 milyon<br />
dolarlık bir lisans satışı gerçekleştirecek. Bu sözleşme ile<br />
Türkiye’yi küresel sağlık teknolojileri pazarında önde gelen<br />
merkezlerden biri haline getirmeyi hedefliyoruz” dedi.<br />
Geliştirdiği yazılım, ülkelerin sağlık altyapısının<br />
kalkınmasına katkı sağlayacak<br />
Yatırım alan yerli ve milli yazılımının, bir ülkenin tüm<br />
sağlık faaliyetlerini merkezi bir platform üzerinden<br />
entegre bir şekilde yönetilmesini sağladığına değinen<br />
Ünal; “Geliştirdiğimiz yerli ve milli yazılımımız sağlık<br />
sistemlerinde kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak<br />
ölçekte bir sistem sunuyor. Bu sistem, uygulama yapılan<br />
ülkelerin ya da bölgelerin sağlık altyapısı anlamında<br />
kalkınmasını sağlamasının yanı sıra nitelikli iş gücüne de<br />
önemli ölçüde katkı sağlayarak ileri düzey sağlık çözümleri/<br />
hizmetleri sunacak” diye ekledi.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
32<br />
or regions in terms of health infrastructure, this system<br />
will also provide advanced health solutions/services by<br />
contributing significantly to the qualified workforce.”<br />
The digital health sector is aimed to reach a size of 18<br />
billion dollars in 2030<br />
Recording that they plan to make long-term investments<br />
and collaborations especially in the Middle East and North<br />
America region, Ünal said, “The digital health sector,<br />
especially in the Middle East and North America region, is<br />
expected to reach a size of 18 billion dollars in 2030. We see<br />
the potential here and concentrate our projects in these<br />
regions. Our subsidiary company, MIA Tech Corporation,<br />
started business development activities in the international<br />
healthcare IT market. At the same time, our company plans<br />
to make various investments with long-term collaborations<br />
by supporting business development operations, market<br />
share growth and R&D activities in these regions.”<br />
Aims to offer remote health software to millions<br />
of members<br />
Informing on their investments and goals in the field of<br />
digital health, Ünal said, “With our new investment, we<br />
will strengthen the infrastructure of health centers in<br />
the regions we operate, provide medical equipment and<br />
solution-oriented technologies, and provide support in<br />
facilitating the monitoring and management of patients<br />
through digital health platforms. We will focus on our<br />
activities to cooperate with local health institutions to<br />
increase access to health services in North Africa. We will<br />
develop solutions tailored to the needs of the regions. For<br />
example; While we provide innovative solutions for the<br />
management of chronic diseases in the Middle East, we will<br />
take an active role in developing healthcare services for<br />
the aging population in North America. Our biggest goal<br />
is to develop a system that will reach millions of members<br />
who integrate and use our remote healthcare software<br />
globally and to ensure that all these processes are managed<br />
with mixed reality, augmented reality and virtual reality<br />
technologies.”<br />
MIA Aid Culture and Education Foundation was<br />
established<br />
Ünal said that they established the MIA Aid Culture and<br />
Education Foundation in order to support widows and<br />
children with children to take part in social life, to provide<br />
their children’s education and basic needs, and to support<br />
the elimination of social pressures against these women.<br />
“We established our foundation to provide assistance to<br />
people who need help and are affected by natural disasters,<br />
to ensure that this assistance becomes institutionalized,<br />
and to establish both a nursing home, nursing home and<br />
rehabilitation center and to support the already established<br />
ones.<br />
Our goal is to carry out supportive activities in education,<br />
justice, health, productivity, innovation, technology, artistic<br />
activities, maritime and water sports activities and all<br />
sports branches and on issues that will be beneficial to<br />
the development of the Republic of Türkiye and to ensure<br />
that animal rights awareness is established by meeting the<br />
shelter, health and food needs of stray animals.”<br />
Dijital sağlık sektörünün 2030 yılında 18 milyar dolar<br />
büyüklüğe ulaşması hedefleniyor<br />
Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Amerika bölgesinde<br />
uzun vadeli yatırımlar ve iş birlikleri gerçekleştirmeyi<br />
planladıklarını ifade eden Ünal; “Orta Doğu ve Kuzey<br />
Amerika bölgesi başta olmak üzere dijital sağlık<br />
sektörünün 2030 yılında 18 milyar dolarlık bir büyüklüğe<br />
ulaşması bekleniyor. Bizde buradaki potansiyeli görüyor<br />
ve projelerimizi bu bölgelerde yoğunlaştırıyoruz. İştirak<br />
şirketimiz MIA Tech Corporation uluslararası sağlık<br />
bilişim piyasasında iş geliştirme faaliyetlerine başladı.<br />
Aynı zamanda şirketimiz bu bölgelerdeki iş geliştirme<br />
operasyonları, pazar payı büyümesi ve Ar-Ge faaliyetlerini<br />
de destekleyerek uzun vadeli iş birlikleri ile çeşitli yatırımlar<br />
gerçekleştirmeyi planlıyor” dedi.<br />
Milyonlarca üyeye uzaktan sağlık yazılımı sunmayı<br />
hedefliyor<br />
Dijital sağlık alanındaki yatırım ve hedeflerine değinen Ünal;<br />
“Yeni yatırımımız ile bulunduğumuz bölgelerdeki sağlık<br />
merkezlerinin altyapısı güçlendirilerek, tıbbi ekipman ve<br />
çözüm odaklı teknolojilerin temin edilmesini sağlayarak,<br />
dijital sağlık platformları aracılığıyla hastaların takibi ve<br />
yönetiminin kolaylaştırılmasında destek sağlayacağız.<br />
Kuzey Afrika’daki sağlık hizmetlerine erişimi artırmak için<br />
yerel sağlık kuruluşlarıyla iş birliği yapılması yönündeki<br />
faaliyetlerimize ağırlık vereceğiz. Bölgelerin ihtiyaçlarına<br />
uygun çözümler geliştireceğiz. Örneğin; Orta Doğu’da<br />
kronik hastalıkların yönetimi için yenilikçi çözümler<br />
sağlarken, Kuzey Amerika’da ise yaşlanan nüfusa yönelik<br />
sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi noktasında aktif rol<br />
alacağız. En büyük hedefimiz ise; uzaktan sağlık hizmeti<br />
yazılımlarımızı globalde bu sisteme entegre olan ve<br />
kullanan milyonlarca üyeye ulaşacak bir sistemi geliştirmek<br />
ve tüm bu süreçleri karma gerçeklik, artırılmış gerçeklik<br />
ve sanal gerçeklik teknolojileri ile yönetilmesini sağlamak”<br />
diye belirtti.<br />
MİA Yardım Kültür ve Eğitim Vakfı kuruldu<br />
Dul ve çocuklu kadınlar ve çocuklarının sosyal hayat<br />
içerisinde yer edinmeleri, çocuklarının eğitimlerinin ve<br />
temel ihtiyaçlarının sağlanması ile bu kadınlara karşı<br />
toplumsal baskıların ortadan kaldırılmasına destek olmak<br />
amacı ile MİA Yardım Kültür ve Eğitim Vakfı kurduklarını<br />
söyleyen Ünal; “Vakfımızı yardıma ihtiyacı olan ve doğal<br />
felaketlerden etkilenen kişilere yardımda bulunmak,<br />
bu yardımların kurumsal hale gelmesini sağlamak ve<br />
bununla birlikte hem bakımevi, huzurevi ve rehabilitasyon<br />
merkezi kurmak hem de halihazırda kurulu olanları<br />
desteklemek amacıyla kurduk. Hedefimiz; eğitim, adalet,<br />
sağlık, verimlilik, inovasyon, teknoloji, sanatsal faaliyetler,<br />
denizcilik ve su spor faaliyetleri ile tüm spor dallarında<br />
ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasına faydalı olacak<br />
konularda destekleyici faaliyetlerde bulunmak ve sokak<br />
hayvanlarının barınma, sağlık ve yiyecek ihtiyaçlarının<br />
karşılanması ile hayvan hakları bilincinin yerleşmesini<br />
sağlamak” diye belirtti.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
33<br />
Announced <strong>2024</strong> as the year of technology and<br />
innovation<br />
Finally, delivering evaluations for <strong>2024</strong>, Ünal said, “We have<br />
allocated a place for various strategic agenda topics in our<br />
agenda for <strong>2024</strong>, especially technology and innovation.<br />
These agenda topics include: In order to support the<br />
future growth and sustainability of our business; They<br />
include artificial intelligence and machine learning, digital<br />
transformation, IoT and smart devices, cyber security and<br />
data protection, renewable energy and sustainability,<br />
data analytics and predictive models, training and talent<br />
development. To have a 90% DC station network by <strong>2024</strong><br />
and to be among the top 5 among Electric Vehicle Charging<br />
Network Operators across Türkiye. We plan to continue<br />
our necessary infrastructure work to achieve this goal and<br />
put more charging stations into operation. In addition, we<br />
aim to provide an uninterrupted sustainable transportation<br />
network with zero carbon emissions by integrating our<br />
shared vehicles into our charging network system in <strong>2024</strong>.<br />
In this way, we will create a safe and comfortable travel<br />
opportunity for people by providing environmentally<br />
friendly and sustainable transportation. Our short-term<br />
plans for this purpose include our project to establish a<br />
solar power plant towards the last quarter of <strong>2024</strong> to meet<br />
the electricity of the charging stations.” He concluded<br />
his speech, “In addition to all these, we aim to contribute<br />
to the sustainable ecosystem by implementing major<br />
investments in this field with our company Enerjey, which<br />
operates in the field of renewable energy, especially with<br />
the application processes we have made in the field of<br />
solar power plants and energy storage in Türkiye.”<br />
<strong>2024</strong>’ü teknoloji ve inovasyon yılı ilan etti<br />
Son olarak <strong>2024</strong> yılı için değerlendirmelerde bulunan<br />
Ünal, “<strong>2024</strong> yılı için teknoloji ve inovasyon başta olmak<br />
üzere ajandamızda çeşitli stratejik gündem konularına yer<br />
ayırdık. Bu gündem konuları arasında işimizin gelecekteki<br />
büyümesini ve sürdürülebilirliğini desteklemek amacıyla;<br />
yapay zekâ ve makine öğrenimi, dijital dönüşüm, IoT ve<br />
akıllı cihazlar, siber güvenlik ve veri koruma, yenilenebilir<br />
enerji ve sürdürülebilirlik, veri analitiği ve tahmin modelleri,<br />
eğitim ve yetenek geliştirme yer alıyor. <strong>2024</strong> yılında<br />
%90 oranında DC istasyon ağına sahip olmak ve Türkiye<br />
genelinde Elektrikli Araç Şarj Ağ Operatörleri arasında<br />
ilk 5’e girmek. Bu hedefe ulaşmak için gerekli altyapı<br />
çalışmalarımızı sürdürerek, daha fazla şarj istasyonunu<br />
faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Bunlara ek olarak, <strong>2024</strong><br />
yılında paylaşımlı araçlarımızı da şarj ağı sistemimize<br />
entegre ederek sıfır karbon salınımı ile kesintisiz<br />
sürdürülebilir bir ulaşım ağı sağlamayı amaçlıyoruz.<br />
Bu şekilde, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir ulaşım<br />
sağlayarak insanlar için güvenli ve konforlu bir seyahat<br />
imkânı oluşturacağız. Bu amaca yönelik ise kısa vadeli<br />
planlarımız arasında <strong>2024</strong> yılının son çeyreğine doğru, şarj<br />
istasyonlarının elektriğini karşılamak adına güneş enerji<br />
santrali kurma projemiz yer alıyor. Tüm bunların yanında<br />
yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren Enerjey<br />
firmamız ile başta Türkiye’de GES (Güneş enerji santrali) ve<br />
enerji depolama alanında yaptığımız başvuru süreçleri ile<br />
bu alanda büyük yatırımlar hayata geçirerek sürdürülebilir<br />
ekosisteme katkı sunmayı hedefliyoruz” diyerek sözlerini<br />
sonlandırdı.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
36<br />
Its name is rare, its effects are heavy!<br />
Adı nadir, etkileri ağır!<br />
Kistik fibrozis, fenilketonüri ve SMA hastalığı gibi<br />
yenidoğan bebeklerde taranan, son zamanlarda<br />
bazılarının adını daha sık duyduğumuz nadir<br />
hastalıklar, tüm dünyada yaklaşık 7 bin hastalığı<br />
kapsıyor ve bu hastalıklar 300 milyon kişiyi<br />
etkiliyor.<br />
Çok sayıda kişinin yaşamını etkileyen bu hastalıklara dikkat<br />
çekmek üzere her 4 yılda bir takvimlerde gördüğümüz 29<br />
Şubat, bu özelliğinden dolayı Nadir Hastalıklar Farkındalık<br />
Günü için seçildi. Böylece, her yıl 28 ya da 4 yılda bir<br />
29 Şubat’ta çeşitli farkındalık çalışmalarıyla toplumun<br />
dikkatinin nadir hastalıklara çekilmesi ve bilgilendirilmesi<br />
hedefleniyor. Nadir hastalıklarla ilgili Acıbadem Üniversitesi<br />
Nadir Hastalıklar ve Yetim İlaçlar Uygulama ve Araştırma<br />
Merkezi (ACURARE) Müdürü ve Çocuk Genetik Hastalıkları<br />
Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Alanay’dan bilgi aldık.<br />
Pediatric Genetic Diseases Specialist Prof. Dr. Yasemin Alanay<br />
Rare diseases that are screened in newborn<br />
babies, such as cystic fibrosis, phenylketonuria<br />
and SMA disease, some of which we have<br />
heard about more frequently lately, cover<br />
approximately 7 thousand diseases all over the<br />
world, and these diseases affect 300 million<br />
people.<br />
Çocukluk çağında tanı konuyor<br />
Nadir hastalıkların yüzde 80’inin nedeni genetik olunca,<br />
hastaların neredeyse yarısını çocuklar oluşturuyor.<br />
Bu hastalıkların yüzde 95’inin tedavisi olmadığı için<br />
çocukların yüzde 30’u 5 yaşına gelmeden hayata veda<br />
ediyor. Hastaların yüzde 50’sine çocukluk çağında teşhis<br />
konulduğunu belirten Çocuk Genetik Hastalıkları Uzmanı<br />
Prof. Dr. Yasemin Alanay, “Nadir hastalık görülen bireylerde<br />
tanı süreci bazen yılları alıyor, bu süreçte hastaların farklı<br />
branştan pek çok hekime görünmesi gerekebiliyor, bazı<br />
February 29, which we see on calendars every 4 years to<br />
draw attention to these diseases that affect the lives of<br />
many people, was chosen for Rare Diseases Awareness Day<br />
due to this feature. Thus, it is aimed to draw the attention<br />
of the society to rare diseases and inform them through<br />
various awareness activities on February 28 every year or<br />
on February 29 every 4 years. We received information<br />
regarding rare diseases from Pediatric Genetic Diseases<br />
Specialist Prof. Dr. Yasemin Alanay, Director of Rare<br />
Diseases and Orphan Drugs Application and Research<br />
Center (ACURARE) at Acıbadem University.<br />
Diagnosed in childhood<br />
Since 80 percent of rare diseases are caused by genetics,<br />
almost half of the patients are children. Since 95 percent of<br />
these diseases have no treatment, 30 percent of children<br />
die before they reach the age of 5. Stating that 50 percent<br />
of the patients were diagnosed in childhood, Pediatric<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
37<br />
hastalarda tanı geç konulduğu için de tedavi şansı ortadan<br />
kalkıyor. Ayrıca çoğu nadir hastalığın tedavisi bulunmuyor.<br />
Bu nedenlerle ne yazık ki nadir hastalıkla dünyaya gelen<br />
her 10 çocuktan 3’ü beş yaşından önce hayatını kaybediyor”<br />
diyor. Bir yaş altındaki çocuk ölümlerinin yüzde 35’i yine bu<br />
nadir hastalıklardan kaynaklanıyor.<br />
Genetic Diseases Specialist Prof. Dr. Yasemin Alanay said,<br />
“In individuals with rare diseases, the diagnosis process<br />
sometimes takes years. In this process, patients may need<br />
to see many physicians from different branches, and since<br />
the diagnosis is made late in some patients, the chance of<br />
treatment disappears. Additionally, most rare diseases have<br />
no cure. For these reasons, unfortunately, 3 out of every<br />
10 children born with a rare disease die before the age of<br />
five.” 35 percent of deaths in children under one year of<br />
age are caused by these rare diseases.<br />
Consanguineous marriages increase these rare<br />
diseases with recessive inheritance<br />
It is estimated that approximately 6-7 million people in our<br />
country have rare diseases. Without early diagnosis and<br />
treatment, many rare diseases can progress metabolically,<br />
chronically and even fatally. Pointing out that 80 percent<br />
of rare diseases are caused by genetic factors, Prof. Dr.<br />
Yasemin Alanay said, “Genetic causes come first in rare<br />
diseases. Only 20 percent of all diseases develop due<br />
to environmental or unknown causes. The fact that 80<br />
percent of them are genetic increases the likelihood<br />
of children encountering these diseases as a result of<br />
marriage between relatives. Unfortunately, in our country,<br />
the rate of consanguineous marriage is 21 percent, that<br />
is, one in every 5 marriages is a consanguineous marriage.<br />
This high rate increases the frequency of rare diseases that<br />
occur due to parental carrier status. As a result, genetically<br />
inherited and recessively inherited diseases are more<br />
common in our country than in Europe and the USA.”<br />
“Orphan Drug” is used in treatment<br />
Rare diseases, which include more than 7 thousand<br />
diseases, can follow a different course in different people<br />
and even in different members of the same family. In<br />
cases where treatment is possible but expensive drugs<br />
must be used because it is rare, families have difficulty<br />
accessing special care and treatment methods, medicines,<br />
consumables, special foods and medical devices. Rare<br />
disease drugs are called “Orphan Drugs” because the<br />
research and development processes are quite long,<br />
difficult and costly. Unlicensed drugs, most of which are<br />
produced abroad, are delivered to patients only through<br />
the Turkish Pharmacists Association (TEB).<br />
Akraba evlilikleri bu çekinik kalıtılan nadir<br />
hastalıkları artırıyor<br />
Ülkemizde yaklaşık 6-7 milyon kişinin nadir hastalıklara<br />
sahip olduğu tahmin ediliyor. Erken tanı ve tedavi<br />
uygulanmadığı durumda çoğu nadir hastalık metabolik,<br />
kronik ve hatta ölümcül şekilde ilerleyebiliyor. Nadir<br />
hastalıkların yüzde 80’inin genetik faktörlerden<br />
kaynaklandığına dikkat çeken Prof. Dr. Yasemin Alanay,<br />
“Nadir hastalıklarda genetik nedenler ilk sırada. Tüm<br />
hastalıkların ancak yüzde 20’si çevresel ya da bilinmeyen<br />
nedenlere bağlı olarak gelişiyor. Yüzde 80’inin genetik<br />
olması, akrabalar arasında olan evlilik sonucu çocukların<br />
bu hastalıklarla karşılaşma olasılığını yükseltiyor. Maalesef<br />
ülkemizde akraba evliliği yüzde 21, yani her 5 evlilikten biri<br />
akraba evliliği. Bu yüksek oran anne babanın taşıyıcılığı<br />
nedeniyle ortaya çıkan nadir hastalıkların sıklığını artırıyor.<br />
Bunun sonucunda da genetik geçişli ve çekinik olarak<br />
kalıtılan hastalıklara ülkemizde Avrupa ve ABD’den daha<br />
çok rastlanıyor” diyor.<br />
Tedavide “Yetim İlaç” kullanılıyor<br />
7 binden fazla hastalığı kapsayan nadir hastalıklar, farklı<br />
kişilerde ve aynı ailenin farklı üyelerinde bile farklı seyir<br />
izleyebiliyor. Tedavisi olan ancak nadir olduğu için pahalı<br />
ilaçların kullanılması gereken durumlarda aileler özel<br />
bakım ve tedavi yöntemlerine, ilaçlara, sarf malzemelerine,<br />
özel besinlere ve tıbbi cihazlara ulaşmakta güçlük çekiyor.<br />
Araştırma-geliştirme süreçlerinin ise oldukça uzun, zor ve<br />
maliyetli olması nedeniyle nadir hastalık ilaçları “Yetim İlaç”<br />
olarak adlandırılıyor. Çoğu yurtdışında üretilen bu ilaçların<br />
ruhsatlı olmayanları ancak Türk Eczacıları Birliği (TEB)<br />
aracılığıyla hastalara ulaştırılıyor.<br />
Nadir Hastalıklar Merkezi ve İSTisNA<br />
Platformu kuruldu<br />
Nadir hastalıklar, tek başına ele alındığında nadir<br />
oldukları için bilimsel veri az, çalışmalar kısıtlı, tanı ve<br />
tedavi yöntemleri ise büyük oranda eksik. Bu nedenle<br />
nadir hastalığa sahip bireylerin önemli bir kısmında<br />
hastalıklarına yol açan sebeplerin belirlenemediğine ve<br />
tanıların konulamadığına dikkat çeken Prof. Dr. Yasemin<br />
Alanay; nadir hastalıklara sahip bireylerin tanı alana kadar<br />
sağlık sistemleri içinde birçok tetkikten geçirilmesinin ve<br />
hatta yanlış tedavi uygulamalarına maruz bırakılmasının<br />
hem ciddi bir halk sağlığı sorunu hem de sağlık ekonomisi<br />
için ciddi bir kayıp oluşturduğunu vurguluyor. Acıbadem<br />
Üniversitesi bünyesinde 2017 yılında kurulan “Nadir<br />
Hastalıklar ve Yetim İlaçlar Uygulama ve Araştırma<br />
Merkezi-ACURARE” ile nadir hastalıklar ve bu hastalıkların<br />
tedavisinde kullanılan yetim ilaçlar alanında tanı ve<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
38<br />
Rare Diseases Center and İSTisNA Platform were<br />
established<br />
Since rare diseases are rare when considered individually,<br />
scientific data is scarce, studies are limited, and diagnosis<br />
and treatment methods are largely lacking. Prof. points out<br />
that, for this reason, in a significant portion of individuals<br />
with rare diseases, the causes of their diseases cannot be<br />
determined and diagnoses cannot be made. Dr. Yasemin<br />
Alanay emphasizes that individuals with rare diseases are<br />
subjected to many examinations within the healthcare<br />
system until they are diagnosed and even subjected to<br />
incorrect treatment practices, which is both a serious public<br />
health problem and a serious loss for the health economy.<br />
With the “Rare Diseases and Orphan Drugs Application<br />
and Research Center - ACURARE” established within<br />
Acıbadem University in 2017, we aim to improve diagnosis<br />
and treatment opportunities in the field of rare diseases<br />
and orphan drugs used in the treatment of these diseases,<br />
increase scientific and clinical research, increase the quality<br />
of life of patients and ensure their participation, Stating<br />
that they aim to develop existing resources and use them<br />
more efficiently, Prof. Dr. Yasemin Alanay continues her<br />
words as follows: “For this purpose, in 2022, supported<br />
by the Istanbul Development Agency (ISTKA), carried out<br />
by Acıbadem University and ACURARE, and in partnership<br />
with Istanbul University, “İstanbul Solution Platform for<br />
Undiagnosed and Rare Diseases - İSTisNA ” Project was<br />
designed. Biobank aims to establish a platform that can<br />
provide social support by incorporating activities that can<br />
shed light on diagnosis and treatment, such as translational<br />
research and undiagnosed diseases programs, and intensive<br />
training activities, awareness and dissemination activities.<br />
Platform; Ensuring health system organization for patients<br />
and patient associations, scientists, public institutions and<br />
the general society in the field of undiagnosed and rare<br />
diseases, increasing research activities in this field and<br />
bringing together stakeholders to carry out these activities,<br />
integration of national and international biobanks and<br />
training scientists in this field. aims to carry out studies on<br />
in addition, the aim is to determine the economic burden<br />
arising from the diagnosis, treatment and maintenance<br />
processes by selecting sample diseases to determine<br />
the economic burden of rare diseases in our country. In<br />
addition, it is planned to provide support for orphan drug<br />
studies in the medium term with the findings obtained<br />
from these studies and research.”<br />
Pediatric Genetic Diseases Specialist Prof. Dr. Yasemin<br />
Alanay gives the following information about some rare<br />
diseases:<br />
Her hair and eyelashes are white too!<br />
Albinism: Our genetic characteristics that determine the<br />
color of our skin, eyebrows, eyelashes and eyes. Melanin<br />
pigments are what give color to the characteristics<br />
inherited from the parents. Melanin pigments do not form<br />
in albinism patients. Therefore, they are born with pure<br />
white skin, white eyelashes and eyebrows. The lack of<br />
melanin pigments makes them sensitive to sunlight, and if<br />
care is not taken, the risk of skin cancer increases.<br />
tedavi olanaklarının iyileştirilmesini, bilimsel ve klinik<br />
araştırmaların artırılmasını, hastaların yaşam kalitesinin<br />
yükseltilmesini ve katılımlarının sağlanmasını, var olan<br />
kaynakların geliştirilmesini ve daha verimli kullanılmasını<br />
amaçladıklarını belirten Prof. Dr. Yasemin Alanay, sözlerine<br />
şöyle devam ediyor: “Bu amaca yönelik olarak 2022 yılında<br />
İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) tarafından desteklenen,<br />
Acıbadem Üniversitesi ve ACURARE yürütücülüğü ve<br />
İstanbul Üniversitesi ortaklığı ile “İStanbul Tanısız ve NAdir<br />
Hastalıklara Çözüm Platformu-İSTisNA” Projesi, tasarlandı.<br />
Biyobanka, çevrimsel araştırmalar ve tanısız hastalıklar<br />
programı gibi tanı ve tedaviye ışık tutabilecek faaliyetleri<br />
bünyesine katarak ve yoğun eğitim faaliyetleri, farkındalık<br />
ve yaygınlaştırma çalışmaları ile sosyal yönden de destek<br />
olabilecek bir platform kurulmasını amaçlamaktadır.<br />
Platform; tanısız ve nadir hastalıklar alanında hasta ve<br />
hasta dernekleri, bilim insanları, kamu kuruluşları ve<br />
toplumun geneline yönelik sağlık sistemi organizasyonunun<br />
sağlanması, bu alanda araştırma faaliyetlerinin artırılması<br />
ve bu faaliyetleri gerçekleştirecek paydaşları bir araya<br />
getirme, ulusal ve uluslararası biyobankaların entegrasyonu<br />
ve yine bu alanda bilim insanlarının yetiştirilmesine yönelik<br />
çalışmalar gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bunlara ek<br />
olarak ülkemizde nadir hastalıkların ekonomik yükünün<br />
tespiti için örnek hastalıklar seçilerek, tanı, tedavi ve idame<br />
süreçlerinde ortaya çıkan ekonomik yükün belirlenmesi<br />
amaçlanıyor. Ayrıca bu çalışma ve araştırmalardan elde<br />
edilecek bulgular ile orta vadede yetim ilaç çalışmalarına da<br />
destek sağlanması planlanmaktadır.”<br />
Çocuk Genetik Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yasemin<br />
Alanay, bazı nadir hastalıklar hakkında şu bilgileri veriyor:<br />
Saçları ve kirpikleri de beyaz!<br />
Albinizm: Cildimizin, kaş, kirpik ve göz rengimizi belirleyen<br />
genetik özelliklerimiz. Anne babadan alınan özelliklere<br />
renk veren ise melanin pigmentleri. Albinizm hastalarında<br />
melanin pigmenleri oluşmuyor. Dolayısıyla bembeyaz bir<br />
cilt, beyaz kirpik ve kaşlarla dünyaya geliyorlar. Melanin<br />
pigmentlerinin olmaması onları güneş ışınlarına karşı<br />
hassas hale getiriyor, dikkat edilmezse cilt kanserine<br />
yakalanma oranları yükseliyor.<br />
Çok Semptom bir Sendrom<br />
CHARGE Sendromu: Kolobom, kalp problemleri, arka<br />
burun deliklerinin kapalı olması, Büyüme ve gelişme<br />
geriliği, genital organ anomalileri, kulak anomalileri gibi<br />
çoklu semptomlarla seyreden ve adını da bu semptomların<br />
baş harfinden alan nadir bir hastalık. CHD7 genindeki<br />
mutasyonlar genelde ilk kez ve tesadüfen ortaya çıkıyor.<br />
Bebeklik döneminde ortaya çıkan pek çok sağlık sorunu<br />
hayati tehlikelere neden olabiliyor.<br />
Sinir ucu tümörleri<br />
Nörofibromatozis: Dünya genelinde yaklaşık olarak 3000<br />
kişide bir görülen bu hastalığın farklı tipleri, farklı şiddette<br />
gözlenir ve kesin bir sıklık vermek zordur. NF’nin en sık<br />
görülen belirtileri arasında deri lekeleri, tümörler, kemik<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
39<br />
A Syndrome with Many Symptoms<br />
CHARGE Syndrome: A rare disease that presents with<br />
multiple symptoms such as coloboma, heart problems,<br />
closed posterior nostrils, growth and development<br />
retardation, genital organ anomalies, ear anomalies, and<br />
takes its name from the first letter of these symptoms.<br />
Mutations in the CHD7 gene usually occur for the first<br />
time and by chance. Many health problems that occur<br />
during infancy can be life-threatening.<br />
nerve ending tumors<br />
Neurofibromatosis: Different types of this disease,<br />
which is seen in approximately 1 in 3000 people<br />
worldwide, are observed at different severities and it is<br />
difficult to give an exact frequency. The most common<br />
manifestations of NF include skin spots, tumors, bone<br />
abnormalities, optic nerve glioma, neurofibromas, and<br />
other neurological symptoms. Diagnostic methods are<br />
based on clinical examination and genetic testing, but<br />
there is no known cure.<br />
It’s life threatening!<br />
Spinal muscularatrophy (SMA): The cause of the disease,<br />
which is severe enough to be life-threatening in infancy,<br />
is explained as the progressive loss of spinal cord<br />
anterior horn cells. There is no known treatment for this<br />
disease, whose main symptom is progressive muscle<br />
weakness and is seen in one in 10 thousand cases.<br />
The severity of short stature decreases with Vosoritide<br />
treatment!<br />
Achondroplasia: It causes disproportionate severe short<br />
stature, it is seen in one in 20 thousand. Hydrocephalus<br />
in infancy can cause sudden paralysis and even death.<br />
Frequent ear infections while growing up and physical<br />
difficulties caused by short stature affect the quality of<br />
life. Recently, bone lengthening has been achieved with<br />
drug treatment.<br />
anomalileri, optik sinir gliomu, nörofibromlar ve diğer<br />
nörolojik semptomlar yer alır. Tanı yöntemleri klinik muayene<br />
ve genetik testlere dayanmaktadır, ancak bilinen bir tedavisi<br />
yoktur.<br />
Yaşamı tehdit ediyor!<br />
Spinal müsküleratrofi (SMA): Süt çocukluğu döneminde<br />
yaşamı tehdit edebilecek kadar ağır olan hastalığın nedeni<br />
omurilik ön boynuz hücrelerinin ilerleyici kaybı olarak<br />
açıklanıyor. Başlıca belirtisi ilerleyici kas güçsüzlüğü olan<br />
ve 10 binde bir görülen bu hastalığın bilinen bir tedavisi<br />
bulunmuyor.<br />
Vosoritide tedavisi ile boy kısalığının şiddeti<br />
azalıyor!<br />
Akondroplazi: Orantısız şiddetli boy kısalığına neden oluyor,<br />
20 binde bir görülüyor. Bebeklikte hidrosefali, ani felce ve<br />
hatta ölüme neden olabiliyor. Büyürken sık kulak iltihabı, boy<br />
kısalığının oluşturduğu fiziksel güçlükler yaşam kalitesini<br />
etkiliyor. Yakın zamanda ilaç tedavisi ile kemik uzaması<br />
sağlanıyor.<br />
En sık görülen genetik hastalıklardan biri<br />
Kistik Fibrozis: Kalıtsal hastalıklar içinde en sık görülenler<br />
arasında yer alıyor. Tekrarlayan akciğer enfeksiyonları,<br />
ishal-beslenme bozukluğu ve pankreas yetmezliğiyle<br />
ilerliyor. Henüz kesin bir tedavisi bulunmasa da yoğun destek<br />
tedavisiyle hasta yetişkin yaşlara kadar hayatına devam<br />
edebiliyor.<br />
Her lokmalarını özenle seçmeleri gerekiyor<br />
Fenilketonüri: Fenilalanin isimli aminoasidin metabolize<br />
edilmesini sağlayan enzimin eksikliği sonucu oluşan bir<br />
hastalık. Ülkemizde 4 bin 500 kişiden birinde rastlanıyor.<br />
Yaşam boyu diyet ve takip gerektiriyor. Uygun tedavi<br />
uygulanmadığı takdirde ağır zihinsel engele neden olabiliyor.<br />
Bu nedenle hastaların her bir lokmalarını özenle seçmeleri<br />
gerekiyor. Günümüz tıp teknikleriyle doğum öncesi tanı<br />
konulabiliyor.<br />
One of the most common genetic diseases<br />
Cystic Fibrosis: It is among the most common hereditary<br />
diseases. It progresses with recurrent lung infections,<br />
diarrhea-malnutrition and pancreatic insufficiency.<br />
Although there is no definitive treatment yet, the<br />
patient can continue his life until adulthood with<br />
intensive supportive treatment.<br />
They need to choose each bite carefully.<br />
Phenylketonuria: A disease caused by the deficiency of<br />
the enzyme that enables the metabolism of the amino<br />
acid called phenylalanine . It is encountered in one in<br />
4,500 people in our country. It requires lifelong diet and<br />
follow-up. If appropriate treatment is not applied, it<br />
can cause severe mental disability. Therefore, patients<br />
need to choose each bite carefully. With today’s medical<br />
techniques, prenatal diagnosis can be made.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
40<br />
Prof. Dr. Serkan Çelik<br />
“Cancer is a preventable disease”<br />
“Kanser önlenebilir bir hastalıktır”<br />
Cancer ranks second among global health<br />
problems in terms of loss of life. According to<br />
Prof. Dr. Serkan Çelik, the environmental factors<br />
are one of the main causes of cancer. Prof. Dr.<br />
Çelik emphasized the importance of avoiding<br />
these risks in the fight against cancer and<br />
explained the precautions that should be taken.<br />
The International Agency for Research on Cancer (IARC) of<br />
the World Health Organization (WHO) has published the<br />
latest estimates of the global burden of cancer. It shows<br />
that there will be an estimated 20 million new cancer cases<br />
and 9.7 million deaths in 2022. Approximately 1 in 5 people<br />
will develop cancer in their lifetime, and approximately 1 in<br />
9 men and 1 in 12 women will die due to the disease.<br />
According to statistics, lung cancer is the most common and<br />
cause of loss of life worldwide. Lung cancer accounts for<br />
approximately 12.4 percent of 2.5 million new cases, while<br />
breast cancer ranks second in women with 2.3 million cases,<br />
followed by colorectal cancer with 1.9 million cases and<br />
prostate cancer with 1.5 million cases.<br />
“There are differences according to gender”<br />
Reminding that the incidence of cancer and its rate of<br />
causing loss of life may vary, Prof. Dr. Serkan Çelik gave the<br />
following information:<br />
“When we look at the cancers that cause loss of life, we see<br />
Kanser, küresel sağlık sorunları arasında can<br />
kaybı açısından ikinci sırada yer alıyor. Prof. Dr.<br />
Serkan Çelik’e göre çevresel faktörler kanserin<br />
temel nedenlerinden biri. Prof. Dr. Çelik, kanserle<br />
mücadelede bu risklerden kaçınmanın önemine<br />
vurgu yaparak alınması gereken önlemleri anlattı.<br />
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO), Uluslararası Kanser<br />
Araştırma Ajansı (IARC), kanserin küresel yüküne ilişkin en<br />
son tahminleri yayınladı. 2022’de tahminen 20 milyon yeni<br />
kanser vakası ve 9,7 milyon yaşam kaybı meydana geldiğini<br />
gösteriyor. Yaklaşık 5 kişiden 1’i yaşamı boyunca kansere<br />
yakalanıyor, yaklaşık 9 erkekten 1’i ve 12 kadından 1’i<br />
hastalık nedeniyle yaşamını kaybediyor.<br />
İstatistiklere göre dünya çapında en sık görülen ve yaşam<br />
kaybına neden olan akciğer kanseri. Akciğer kanseri, 2,5<br />
milyon yeni vakanın yaklaşık yüzde 12,4’ünü oluştururken,<br />
kadınlarda 2,3 milyon vaka ile meme kanseri ikinci sırada,<br />
1,9 milyon vaka ile kolorektal kanser ve 1,5 milyon vaka ile<br />
de prostat kanseri takip ediyor.<br />
“Cinsiyetlere göre farklılık gözleniyor”<br />
Kanserin görülme sıklığı ile yaşam kaybına neden olma<br />
oranlarının değişebildiğini hatırlatan Prof. Dr. Serkan Çelik,<br />
şu bilgileri verdi:<br />
“Yaşam kaybına neden olan kanserlere bakıldığında da<br />
akciğer kanserinin ilk sırada geldiği görülüyor. Bunu<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
41<br />
that lung cancer comes first. This is followed by colorectal<br />
cancer with 9.3 percent of cancer-related deaths, and liver<br />
cancer and breast cancer with 7.8 percent.<br />
There are some differences in disease occurrence and<br />
death rates by gender in global totals for both genders.<br />
While the most commonly diagnosed cancer and leading<br />
cause of cancer deaths in women is breast cancer, in men<br />
it is lung cancer. Breast cancer remains the most common<br />
cancer in women in the vast majority of countries.”<br />
Stating that there are more than 100 types of cancer in<br />
the world today, Prof. Dr. Çelik explained that there can be<br />
many types of cancer even in the same organ. Prof. Dr. Çelik<br />
said, “The conditions required for the formation of these<br />
species, their treatments and the behavior of each vary,”<br />
and added, therefore, being correctly informed about<br />
these diseases is very important for cancer prevention and<br />
early diagnosis.<br />
Is cancer a preventable disease?<br />
Underlining that cancer is a highly preventable disease,<br />
Prof. Dr. Çelik explained that in order to be protected,<br />
all risks that may cause disease should be known and<br />
protective measures should be taken accordingly.<br />
Categorizing cancer-related risk factors into three groups:<br />
advanced age, familial predisposition and environmental<br />
factors, Dr. Çelik stated that the most important risk factor<br />
for the disease is environmental factors and that these can<br />
be prevented.<br />
“Start by changing modifiable risk factors”<br />
“Environmental factors are the primary factors that cause<br />
cancer. The relationship between these factors and cancer<br />
has been previously shown in many clinical studies. It is<br />
kansere bağlı yaşam kayıplarının yüzde 9,3’ü ile kolorektal<br />
kanserler, yüzde 7,8 ile karaciğer kanseri ve meme kanseri<br />
takip ediyor.<br />
Her iki cinsiyet için de küresel toplamda cinsiyete göre<br />
hastalığın ortaya çıkışı ve yaşam kaybı oranlarında bazı<br />
farklılıklar var. Kadınlarda en sık teşhis edilen kanser ve<br />
kanserden ölümlerin önde gelen nedeni meme kanseri<br />
iken, erkeklerde akciğer kanseri. Meme kanseri, ülkelerin<br />
büyük çoğunluğunda kadınlarda en sık görülen kanser<br />
olmaya devam ediyor.”<br />
Bugün dünyada 100’ün üzerinde kanser türünün<br />
bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Çelik, aynı organda bile çok<br />
sayıda kanser türünün olabileceğini anlattı. “Bu türlerin<br />
oluşması için gerekli koşullar, tedavileri ve her birinin<br />
davranış şekilleri de farklılık göstermektedir” diye konuşan<br />
Prof. Dr. Çelik, bu nedenle de bu hastalıklar için doğru<br />
bilgilendirilmek kanserden korunmak ve erken tanı için çok<br />
önemli olduğunu söyledi.<br />
Kanser önlenebilir bir hastalık mıdır?<br />
Kanserin çok yüksek oranda önlenebilir bir hastalık<br />
olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çelik, korunmak için<br />
hastalığa sebep olabilecek tüm risklerin bilinmesi ve<br />
buna göre korunma önlemleri alınması gerektiğini anlattı.<br />
Kansere bağlı risk faktörlerini ileri yaş, ailesel yatkınlık ve<br />
çevresel faktörler olarak üç grupta toplayan Prof. Dr. Çelik,<br />
hastalık için en önemli risk faktörünün çevresel faktörler<br />
olduğunu ve bunların da önlenebileceğini belirtti.<br />
“Değiştirilebilir risk faktörlerini değiştirmekle<br />
başlayın”<br />
“Kansere neden olan etmenlerin en başında çevresel<br />
faktörler gelmektedir. Bu etmenler ile kanser ilişkisi daha<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
42<br />
often possible to protect yourself from cancer by avoiding<br />
these known risk factors,” said Prof. Dr. Serkan Çelik<br />
explained the precautions to be taken.<br />
“There is no safe level of use of cigarettes”<br />
Pointing out tobacco use (active smoking, passive smoking,<br />
tobacco chewing) as the most important preventable risk<br />
factor that causes cancer, Prof. Dr. Çelik said, “It can cause<br />
the most common types of cancer, especially lung cancer,<br />
mouth, larynx, esophagus, stomach, pancreas, kidney,<br />
bladder, cervical, and large intestine cancer. There is no<br />
safe level of use of cigarettes. In addition, constantly being<br />
in an environment where smoking (passive smoking) can<br />
increase the risk of cancer, even if not smoked personally.<br />
Someone who giving up smoking has a longer lifespan than<br />
someone who hasn’t give up since the moment they give<br />
up. Therefore, it is never too late to give up smoking.”<br />
How to eat to protect yourself from cancer?<br />
Recording that nutrition has a very important place in<br />
preventing cancer and that it is possible to be protected<br />
from cancer by 40-50 percent by changing your lifestyle<br />
with a healthy diet, Internal Medicine and Medical Oncology<br />
Specialist at Yeditepe University Hospitals, Prof. Dr. Serkan<br />
Çelik said, “By controlling your weight with a healthy diet,<br />
it is possible to protect not only from cancer but also from<br />
important diseases such as cardiovascular diseases and<br />
diabetes.” He explained the following about how to eat<br />
to protect against cancer: “Choose a diet based on plant<br />
foods (vegetables, fruits, grains, legumes), such as the<br />
Mediterranean diet. Consume 5 portions of vegetables<br />
and fruits every day. Choose whole grain products, and if<br />
önce birçok klinik çalışmada gösterilmiştir. Bilinen bu risk<br />
faktörlerinden kaçınarak kanserden korunmak çoğunlukla<br />
mümkün olmaktadır” diye konuşan Prof. Dr. Serkan Çelik<br />
alınması gereken önlemleri anlattı.<br />
“Sigaranın güvenli bir kullanım seviyesi yok”<br />
Tütün kullanımını (aktif içicilik, pasif içicilik, tütün çiğneme),<br />
kansere neden olan en önemli önlenebilir risk faktörü<br />
olarak işaret eden Prof. Dr. Çelik, “Akciğer kanseri başta<br />
olmak üzere ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, pankreas,<br />
böbrek, mesane, rahim ağzı, kalın barsak kanseri gibi en sık<br />
görülen kanser türlerine neden olabilmektedir. Sigaranın<br />
güvenli bir kullanım seviyesi bulunmamaktadır. Ayrıca<br />
sürekli olarak sigara içilen ortamda bulunmak da (pasif<br />
içicilik) bizzat içilmese bile kanser riskini arttırabilmektedir.<br />
Sigarayı bırakan biri bıraktığı andan itibaren bırakmayan<br />
birine göre daha uzun yaşam süresine sahip olmaktadır. Bu<br />
nedenle sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.”<br />
Kanserden korunmak için nasıl beslenmeli?<br />
Beslenmenin kanserden korunmada çok önemli bir yeri<br />
olduğunu ve sağlıklı bir beslenme şekliyle yaşam tarzınızı<br />
değiştirerek kanserden yüzde 40-50 oranında korunmanın<br />
mümkün olabildiğini anlatan Yeditepe Üniversitesi<br />
Hastaneleri İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof.<br />
Dr. Serkan Çelik, “Sağlıklı bir diyet ile kilonuzu da kontrol<br />
ederek sadece kanser değil kalp-damar hastalıkları,<br />
diyabet hastalığı gibi önemli hastalıklardan da korunmak<br />
mümkün olabilmektedir” dedi. Kanserden korunmak için<br />
nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda şunları anlattı:<br />
“Akdeniz diyeti gibi bitkisel besin ağırlıklı (sebze, meyve,<br />
tahıl, bakliyat) bir diyet seçin. Her gün 5 porsiyon sebze ve<br />
meyve tüketin. Tam tahıllı ürünleri tercih edin, hayvansal<br />
kaynaklı gıda tüketecekseniz deniz ürünlerini tercih edin.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
43<br />
you are going to consume food of animal origin, choose<br />
seafood. Avoid calorie-dense foods such as packaged<br />
foods, sodas, deep-fried foods or sherbet desserts. Reduce<br />
red meat consumption to 1-2 times a week at most.<br />
Minimize consumption of processed meat (salami, sausage,<br />
soudjouk). Adopt an active lifestyle. Exercise (brisk walking,<br />
jogging, etc.) for at least 150 minutes a week.”<br />
“Obesity is the cause of many cancers”<br />
Reminding that obesity, one of the most important<br />
diseases and global problems of our age, is also one of<br />
the modifiable risk factors for cancer, Dr. Çelik said, “The<br />
main causes of obesity are poor nutrition and sedentary<br />
lifestyle. It can directly cause breast, colon, esophagus,<br />
kidney, bladder, uterus and pancreatic cancers. Therefore,<br />
it is possible to be protected from both obesity and cancer<br />
by following healthy nutrition recommendations and<br />
exercising regularly.”<br />
“The less alcohol, the less risk”<br />
Pointing out that alcohol can increase the risk of cancer<br />
even if consumed in small amounts, Prof. Dr. Serkan Çelik<br />
said, “It increases the risk of mouth, throat, esophagus,<br />
larynx and breast cancer, especially liver cancer. The more<br />
alcohol consumed, the greater the risk of cancer.”<br />
Vaccination may provide protection for some<br />
cancers<br />
Stating that infections are one of the most important<br />
causes of cancer, Prof. Dr. Serkan Çelik continued his<br />
words as follows, “It is possible to be protected against<br />
mouth and pharynx cancers in addition to cervical cancer<br />
by vaccination against the virus called HPV (Human<br />
papillomavirus), which causes almost all cervical cancer. For<br />
this reason, experts recommend that all children starting<br />
from the age of 9 (the ideal age is 11-12) be vaccinated<br />
to protect against this cancer. Similarly, it is possible to<br />
protect against cancer by vaccination against the Hepatitis<br />
B virus, which causes cirrhosis and later liver cancer at a<br />
significant rate.”<br />
Be protected so that the sun can be your friend<br />
Stating that the sun’s harmful ultraviolet rays can cause<br />
premature aging of the skin and skin cancer, Prof. Dr.<br />
Çelik reminded the precautions to be taken, “If you need<br />
to go out between 10:00 and 16:00, when the sun rays<br />
are more intense, it is necessary to use a hat, long sleeves<br />
and sunglasses that protect from UV rays. In this way,<br />
the sensitive area around the head and eyes is protected.<br />
Applying sunscreen with at least 15 factor (according to<br />
some experts, 30 factor) to exposed areas (face, arms,<br />
legs, etc.) in sunny weather, no matter when, is another<br />
precaution that will help protect against skin cancer. Apart<br />
from sun rays, solarium use also causes skin cancer because<br />
it exposes people to UV rays.”<br />
Paketlenmiş gıda, gazlı içecek, yağda kızartılmış yiyecekler<br />
veya şerbetli tatlılar gibi yoğun kalorili gıdalardan kaçının.<br />
Kırmızı et tüketimini haftada en fazla 1-2 kez olacak şekilde<br />
azaltın. İşlenmiş et tüketimini (salam, sosis, sucuk) en aza<br />
indirin. Hareketli bir yaşam tarzı benimseyin. Haftada en az<br />
150 dakika egzersiz (hızlı tempo yürüyüş, koşu vs.) yapın.”<br />
“Obezite birçok kanserin nedeni”<br />
Çağımızın en önemli hastalıkların ve küresel sorunlarında<br />
biri olan obezitenin de kanser için değiştirilebilir risk<br />
faktörlerinden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Çelik.”<br />
Obezitenin nedenlerinin en başında kötü beslenme ve<br />
hareketsiz yaşam tarzı gelmektedir. Meme, kalın barsak,<br />
yemek borusu, böbrek, mesane, rahim ve pankreas<br />
kanserlerine doğrudan sebep olabilmektedir. Bu nedenle<br />
sağlıklı beslenme önerilerine uyarak ve düzenli egzersiz<br />
yaparak hem obeziteden hem de kanserden korunabilmek<br />
mümkündür.” diye konuştu.<br />
“Ne kadar az alkol o kadar az risk”<br />
Alkolün az miktarda alınsa bile kanser riskini<br />
arttırabildiğine dikkat ecen Prof. Dr. Serkan Çelik, “En başta<br />
karaciğer kanseri olmak üzere ağız, boğaz, yemek borusu,<br />
gırtlak, meme kanserini riskini arttırmaktadır. Ne kadar<br />
alkol kullanılırsa o kadar kanser riski artmaktadır.” dedi.<br />
Bazı kanserler için aşılama koruma sağlayabiliyor<br />
Enfeksiyonların en önemli kanser sebeplerinden biri<br />
olduğuna değinen Prof. Dr. Serkan Çelik, sözlerine şöyle<br />
devam etti: “Rahim ağzı kanserinin neredeyse tamamına<br />
neden olan HPV (İnsan papilloma virüsü) isimli virüse karşı<br />
aşılamayla rahim ağzı kanserine ek olarak ağız ve yutak<br />
kanserlerine karşı korunmak mümkün olabilmektedir. Bu<br />
nedenle uzmanlar, 9 yaşından itibaren tüm çocukların (ideal<br />
yaş 11-12) bu kanserden korunmak amaçlı aşılanmasını<br />
önermektedirler. Aynı şekilde önemli oranda siroza<br />
daha sonra da karaciğer kanserine yol açan Hepatit B<br />
virüsüne karşı aşılama ile kanserden korunmak mümkün<br />
olabilmektedir.”<br />
Güneşin dost olabilmesi için korunun<br />
Güneşin zararlı, ultraviyole ışınlarının derinin erken<br />
yaşlanmasına ve cilt kanserine neden olabildiğini söyleyen<br />
Prof. Dr. Çelik, alınması gereken önlemleri hatırlattı:<br />
“Güneş ışınlarının daha dik geldiği 10:00-16:00 saatleri arası<br />
dışarı çıkılması gerekiyorsa, şapka, uzun kollu giyecekler<br />
ve UV ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılması<br />
gereklidir. Bu sayede, baş ve göz çevresindeki hassas<br />
bölgeyi korunmuş olur. Ne zaman olursa olsun, güneşli<br />
havalarda açıkta kalan bölgelere (yüz, kol, bacak vs.) en az<br />
15 faktörlü (bazı uzmanlara göre 30 faktörlü) güneş kremi<br />
sürülmesi cilt kanserinden korunmaya yardımcı olacak<br />
bir başka önlemdir. Güneş ışınları haricinde solaryum<br />
kullanımı da UV ışınlara maruz bıraktığı için cilt kanserine<br />
neden olmaktadır.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
46<br />
An innovative touch to your eye health with smart lenses<br />
Akıllı lensler ile göz sağlığınıza yenilikçi bir dokunuş<br />
Acıbadem International Hastanesi Göz<br />
Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, “Katarakt<br />
ameliyatında tercih ettiğimiz üç odaklı akıllı<br />
lensler gözlük ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Bu üç<br />
odaklı akıllı lensler sayesinde hasta aynı mercek<br />
ile yakını, orta mesafeyi ve uzağı gözlüksüz olarak<br />
görebiliyor. Ameliyat sonrasında; bilgisayar<br />
kullanımı, televizyon izleme mesafesi, araç içinde<br />
uzak ve yakın görüntü, mutfakta görüş mesafesi<br />
gibi orta mesafelerde de çok başarılı sonuçlar<br />
alıyoruz. Akıllı lensler ile hastalar ömür boyu<br />
gözlükten kurtuluyorlar” diyor.<br />
Ophthalmology Specialist<br />
Dr. Nezih Özdemir, Acıbadem International Hospital<br />
Ophthalmology Specialist Dr. Nezih Özdemir,<br />
Acıbadem International Hospital said, “The<br />
trifocal smart lenses we prefer in cataract surgery<br />
eliminate the need for glasses. Thanks to these<br />
trifocal smart lenses, the patient can see near,<br />
middle distance and far with the same lens<br />
without glasses. After surgery, we also get very<br />
successful results in medium distances such as<br />
computer use, television viewing distance, near<br />
and far viewing in the vehicle, and visibility in the<br />
kitchen. With smart lenses, patients can get rid of<br />
glasses for life.”<br />
Görme kaybına yol açabiliyor!<br />
Halk arasında “göze perde inmesi” olarak da bilinen<br />
katarakt, gözümüzdeki saydam merceğin bulanıklaşması<br />
ve içinde oluşan çeşitli lekelenmelerle birlikte saydamlığını<br />
yitirmesiyle oluşan bir göz hastalığı olarak tanımlanıyor.<br />
Tedavi edilmezse görme kaybına yol açan katarakt hastalığı,<br />
ilk sinyalleri yakın görmede bulanıklaşma, renklerde<br />
solukluk ve sisli görme gibi sorunlarla veriyor. Dr. Nezih<br />
Özdemir, katarakt belirtilerini “Hasta bulanık ve sisli<br />
gördüğünü, net seçemediğini belirtir. İleri dönemde göz<br />
bebeğindeki bulanıklık belirginleşir. Muayenede miyop<br />
gelişmesi, derece değişiklikleri görülür. Renkler parlaklığını<br />
kaybeder ve sarı renk tonları oluşur. Çarpık ya da çift görme<br />
başlar. Okurken daha fazla ışığa ihtiyaç artar.<br />
It can cause vision loss!<br />
Cataract, also known as “the curtain falling on the eye”, is<br />
defined as an eye disease that occurs when the transparent<br />
lens in our eyes becomes cloudy and loses its transparency<br />
with various staining in it. Cataract disease, which causes<br />
vision loss if left untreated, gives the first signals with<br />
problems such as blurring of near vision, faded colors and<br />
foggy vision. Dr. Nezih Özdemir describes the symptoms<br />
of cataract as follows, “The patient states that his vision<br />
is blurry and foggy and that he cannot see clearly. In the<br />
future, blurriness in the pupil becomes evident. During the<br />
examination, myopia development and degree changes<br />
are observed. Colors lose their brightness and yellow tints<br />
appear. Distorted or double vision begins.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
47<br />
The need for more light increases while reading. Eye<br />
pressure increases. Light sensitivity arises. Complaints of<br />
difficulty driving at night, being disturbed by sunlight and<br />
vehicle headlights, and seeing halos around light sources<br />
increase.”<br />
Regular examination is a must after the age of 40!<br />
Cataract, which is more common with age and manifests<br />
itself as a slight dulling and hardening of the lens of the<br />
eye in people around the age of 55-60, it is seen in 15-20<br />
percent in those aged 60; 30-40 percent after age 65; 50<br />
percent of people over the age of 75. Ophthalmologist<br />
Dr. stated that cataract is the leading cause of treatable<br />
blindness in the world and even accounts for nearly half<br />
of all causes. Nezih Özdemir recommends going to an<br />
ophthalmologist regularly after the age of 40 to detect the<br />
disease early.<br />
The operation takes 15-20 minutes<br />
Cataract surgery, which has made great progress in recent<br />
years, is now among the most successful of all medical<br />
procedures and the most satisfactory in terms of patient<br />
satisfaction. Anesthesia is generally not given in cataract<br />
surgery, instead the eyes are slightly anesthetized with<br />
drops. The procedure is completed in approximately 15-20<br />
minutes for each eye. Ophthalmologist Dr. stated that they<br />
reach the eye through a 2-3 mm diameter channel from the<br />
cornea. Nezih Özdemir said, “With the phacoemulsification<br />
technique, the cloudy lens is destroyed by ultrasonic<br />
Göz tansiyonu artar. Işık hassasiyeti doğar. Gece araç<br />
kullanma güçlüğü, güneş ışığından, araç farlarından<br />
rahatsız olmak, ışık kaynaklarının etrafında haleler görme<br />
şikayetleri artar” diyerek anlatıyor.<br />
40 yaşından sonra düzenli muayene şart!<br />
Yaşla birlikte rastlanma sıklığı artan ve 55-60 yaş<br />
civarındaki kişilerde gözün merceğinde başlayan hafif<br />
bir matlaşma ve sertleşme ile kendini gösteren katarakt,<br />
60 yaşlarında yüzde 15-20; 65 yaşından sonra yüzde<br />
30-40; 75 yaş üstünde ise yüzde 50 oranında görülüyor.<br />
Kataraktın dünyada tedavi edilebilir körlük sebeplerinin en<br />
başında geldiğine hatta tüm sebeplerin yaklaşık yarısını<br />
oluşturduğuna değinen Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih<br />
Özdemir, hastalığı erken fark etmek için 40 yaşından sonra<br />
düzenli olarak göz doktoruna giderek muayene olmayı<br />
tavsiye ediyor.<br />
Operasyon 15-20 dakika sürüyor<br />
Son yıllarda büyük ilerleme kaydeden katarakt cerrahisi,<br />
günümüzde tüm tıbbi işlemler içinde en başarılı ve hasta<br />
memnuniyeti açısından en yüz güldürücü girişimler<br />
arasında yer alıyor. Katarakt ameliyatında genellikle<br />
anestezi verilmiyor, bunun yerine gözler damla ile hafif<br />
şekilde uyuşturuluyor. İşlem her göz için yaklaşık 15-20<br />
dakika gibi kısa bir sürede tamamlanıyor.<br />
Göze korneadan 2-3 mm çapında bir kanal yoluyla<br />
eriştiklerini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih<br />
Özdemir, “Fakoemülsifikasyon tekniği ile bulanıklaşan<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
48<br />
vibrations and dissolved in the eye. After the cataract is<br />
removed, monofocal lenses or smart lenses are placed<br />
into the eye. The operation is performed on two eyes on<br />
different days. In recent years, the phacoemulsification<br />
technique has been used in cataract surgeries.”<br />
Smart lenses provide clear vision at medium<br />
distance<br />
Trifocal, that is, three-focal and EDOF 2 (far and<br />
intermediate distance) lenses, also called “Smart Lens”,<br />
have been used in cataract surgeries for a long time.<br />
EDOF lenses provide distance and intermediate near<br />
vision. Thanks to this new generation trifocal, that is,<br />
three-focus smart lenses, which are applied to people<br />
who have cataracts and have near vision problems, the<br />
patient can see up close, intermediate distance and far<br />
away with a single lens, without glasses. Ophthalmologist<br />
Dr. emphasized that the most important feature of smart<br />
lenses is the clarity they provide at intermediate distances.<br />
Nezih Özdemir said, “The selection of these personalized<br />
lenses is made based on previously detailed measurements<br />
and examinations. “After cataract surgery where smart<br />
lenses are applied, clear vision is achieved at medium<br />
distances where vision quality is most important, such as<br />
computer use, television viewing distance, near and far<br />
viewing in the vehicle, vision distance in the kitchen.” In<br />
addition to cataract disease, smart lens technology is also<br />
preferred in patients over the age of 40 who want to see<br />
near and far at the same time with a single lens without<br />
glasses, and in young patients whose eye number is too<br />
high to be corrected with laser<br />
mercek, ultrasonik titreşimler ile parçalanarak, göz içinde<br />
eritilerek yok edilir. Katarakt alındıktan sonra monofokal<br />
yani tek odaklı mercekler veya akıllı mercekler göz içine<br />
yerleştirilir. İki göze farklı günlerde operasyon yapılır. Son<br />
yıllarda fakoemülsifikasyon tekniği katarakt ameliyatlarında<br />
kullanılmaktadır” diyor.<br />
Akıllı lensler orta mesafede net görüş sağlıyor<br />
Uzun zamandan beri katarakt ameliyatlarında “Akıllı Lens”<br />
olarak da adlandırılan trifokal, yani üç odaklı ve EDOF 2<br />
(uzak ve ara mesafe) lensler kullanılabiliyor. EDOF lensler<br />
uzak ve ara yakın görmeyi sağlıyor. Hem kataraktı olan hem<br />
de yakını görme sorunu yaşayan kişilere uygulanan bu yeni<br />
nesil trifokal, yani üç odaklı akıllı lensler sayesinde hasta<br />
tek bir mercekle yakını, ara mesafeyi ve uzağı gözlüksüz<br />
olarak görebiliyor. Akıllı lenslerin en önemli özelliğinin<br />
ara mesafede sağladığı netlik olduğunu vurgulayan Göz<br />
Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, “Kişiye özel bu<br />
lenslerin seçimi önceden yapılan detaylı ölçüm ve tetkiklere<br />
göre yapılır. Akıllı lens uygulanan katarakt ameliyatı sonrası<br />
bilgisayar kullanımı, televizyon izleme mesafesi, araç<br />
içinde uzak ve yakın görüntü, mutfakta görüş mesafesi gibi<br />
görme kalitesinin en önemli olduğu orta mesafelerde de<br />
net görüş elde edilir” diyor. Akıllı lens teknolojisi, katarakt<br />
hastalığının yanı sıra aynı anda tek mercek ile yakın ve uzağı<br />
gözlüksüz olarak görmek isteyen 40 yaş üstü hastalar ile<br />
göz numarası lazerle düzeltilemeyecek kadar çok yüksek<br />
olan genç hastalarda da tercih ediliyor.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
50<br />
Vitamin D? D hormone?<br />
D vitamini mi? D hormonu mu?<br />
Pharmacist-Homeopath Ezgi Nevçehan<br />
Underlining that vitamin D is very important for<br />
our body, Pharmacist-Homeopath Ezgi Nevçehan<br />
said, “One of the most important functions of<br />
vitamin D is to strengthen the immune system. It<br />
supports bone health and enables the absorption<br />
of two minerals such as calcium and phosphorus,<br />
which are vital for bone health. It is important for<br />
mental development. In individuals with vitamin<br />
D deficiency, correcting this deficiency shows<br />
that anxiety and depression are significantly<br />
improved.”<br />
“Vitamin D or hormone? Although it may seem surprising,<br />
this vitamin is actually a hormone. It is a steroid hormone<br />
produced from cholesterol when our skin is exposed to<br />
the sun,” said Pharmacist-Homeopath Ezgi Nevçehan.<br />
She commented, “However, today, due to the working<br />
environment in the office, the time spent at home and<br />
the lack of sun in winter, we generally get insufficient sun<br />
exposure. For this reason, I advise my clients to supplement<br />
their vitamin D intake by eating (e.g. salmon, egg yolk,<br />
purslane, sweet potato, mushrooms, etc.) or supplements<br />
Vücudumuz için D vitamininin çok önemli<br />
olduğunun altını çizen Eczacı-Homeopat Ezgi<br />
Nevçehan, “D vitamininin en önemli işlevlerinden<br />
biri bağışıklık sistemini güçlendirmektir. Kemik<br />
sağlığını destekler ve kemik sağlığı için hayati<br />
olan kalsiyum ve fosfor gibi iki mineralin<br />
emilimini sağlar. Zihin gelişimi için önemlidir.<br />
D vitamini eksik bireylerde bu eksikliğin<br />
giderilmesi kaygı ve depresyonun önemli ölçüde<br />
iyileştiğini göstermektedir.” dedi.<br />
“D Vitamini mi hormonu mu? Şaşırtıcı gelse de bu vitamin<br />
aslında bir hormondur. Cildimiz güneşe maruz kaldığında<br />
kolesterolden üretilen bir steroid hormondur” diyen Eczacı-<br />
Homeopat Ezgi Nevçehan, “Bununla birlikte, günümüzde<br />
ofiste çalışma ortamı, evde geçirilen vakit ve kışın güneşin<br />
yetersizliği dolayısıyla, güneşi genellikle yetersiz alıyoruz.<br />
Bu sebeple danışanlarıma yeterli derecede bu vitamini<br />
alabilmek için D vitaminini yediklerinden (örneğin; somon,<br />
yumurta sarısı, semiz otu, tatlı patates, mantar...gibi) veya<br />
takviyelerden tamamlamaları gerektiğini tavsiye ederim.”<br />
yorumunda bulundu.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
51<br />
in order to get sufficient amounts of this vitamin.”<br />
++Why is vitamin D important for the human body?<br />
Regarding the importance of vitamin D for the human<br />
body, Nevçehan said, “One of its most important functions<br />
is to strengthen the immune system. It supports bone<br />
health and enables the absorption of two minerals such as<br />
calcium and phosphorus, which are vital for bone health. It<br />
is important for mental development, and correcting this<br />
deficiency in individuals with vitamin D deficiency shows<br />
that anxiety and depression are significantly improved.<br />
When using vitamin D, you should make sure that you have<br />
sufficient amounts of magnesium and vitamin K in your<br />
body. Be sure to consult your doctor and pharmacist before<br />
use.”<br />
Vitamin D deficiency and depression<br />
Pharmacist-Homeopath Ezgi Nevçehan noted that vitamin<br />
D deficiency is especially common in western societies<br />
and said, “It is known that vitamin D plays a role in the<br />
progression of many chronic diseases. It is stated that<br />
low serum vitamin D may be associated with depression,<br />
anxiety and stress. According to World Health Organization<br />
(WHO) data, the success rate in depression treatment is<br />
60-80%. However, less than 25% of people with depression<br />
receive treatment. The recurrence rate of depression is<br />
higher in those who stop drug treatment. Detecting and<br />
treating vitamin D deficiency in depression and other<br />
mental disorders is an easy, cheap and effective treatment<br />
approach, as well as improving the quality of life. The best<br />
D vitamini insan vücudu için neden önemlidir?<br />
D vitamininin insan vücudu açısından önemi konusunda<br />
Nevçehan, “En önemli işlevlerinden biri bağışıklık<br />
sistemini güçlendirmektir. Kemik sağlığını destekler ve<br />
kemik sağlığı için hayati olan kalsiyum ve fosfor gibi iki<br />
mineralin emilimini sağlar. Zihin gelişimi için önemlidir,<br />
D vitamini eksik bireylerde bu eksikliğin giderilmesi kaygı<br />
ve depresyonun önemli ölçüde iyileştiğini göstermektedir.<br />
D vitamini kullanırken vücudunuzda yeterli miktarda<br />
magnezyum ve K vitamini olduğuna dikkat etmelisiniz.<br />
Kullanmadan önce doktorunuza ve eczacınıza mutlaka<br />
danışın.” ifadesini kullandı.<br />
D vitamini yetersizliği ve depresyon<br />
D vitamini yetersizliğinin özellikle batı toplumlarında<br />
yaygın olarak görülmekte olduğunu kaydeden Eczacı-<br />
Homeopat Ezgi Nevçehan, “D vitaminin birçok kronik<br />
hastalığın ilerlemesinde rolü olduğu bilinmektedir. Serum<br />
D vitamininin düşük olması depresyon, anksiyete ve stres ile<br />
ilişkili olabileceği belirtilmektedir. Dünya Sağlık Teşkilatı<br />
(WHO) verilerine göre depresyon tedavisinde başarı oranı<br />
%60-80’dir. Ancak depresyonu olan kişilerin %25’ten<br />
daha azı tedavi görmektedir. İlaç tedavisini bırakanlarda,<br />
depresyonun tekrarlama oranı daha yüksektir.<br />
Depresyon ve diğer mental bozukluklarda D vitamini<br />
yetersizliğinin saptanması ve tedavi edilmesi kolay,<br />
ucuz ve etkili bir tedavi yaklaşımı olmasının yanı sıra<br />
yaşam kalitesini de artırmaktadır. D vitamini eksikliğinin<br />
saptanmasının en iyi yolu serum 25(OH)D3 düzeyine<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
52<br />
way to detect vitamin D deficiency is to look at serum<br />
25(OH)D3 level. “Vitamin D deficiency is defined as less<br />
than 20 ng/mL, and vitamin D insufficiency is defined as less<br />
than 30 ng/mL.”<br />
What can we do?<br />
Pointing out that it is necessary to exercise outdoors<br />
and take a 15-minute walk in a sunny hour during the<br />
day to protect against depression and other mental<br />
diseases, Nevçehan lastly gave the following information:<br />
“Consuming foods and drinks rich or fortified with vitamin<br />
D (salmon, sardine, egg yolk, sweet potato). , mushrooms,<br />
purslane, orange juice, parsley…), improving vitamin D<br />
levels with nutritional supplements is the simplest and<br />
cheapest solution to improving mental health. Sunlight<br />
is the most effective tool for maintaining normal serum<br />
vitamin D levels. Sunbathing for 5-10 minutes with arms<br />
and legs open 2-3 times a week is useful to protect against<br />
vitamin D insufficiency and deficiency. Because the<br />
formula for happiness is hidden in sunlight. Unfortunately,<br />
during the winter, we cannot benefit from sunlight<br />
sufficiently due to both staying indoors for a long time<br />
and weather conditions. Due to the possible relationship<br />
between depression and vitamin D deficiency, it may be<br />
recommended to determine serum/plasma vitamin D levels<br />
in these individuals. “It should not be forgotten that vitamin<br />
D deficiency is still a public health problem for our country.”<br />
bakmaktır. D vitamini eksikliği 20 ng/mL’den az,<br />
D vitamini yetersizliği ise 30 ng/mL’den az olarak<br />
tanımlanmaktadır” dedi.<br />
Neler yapabiliriz?<br />
Depresyon ve diğer mental hastalıklardan korunmada<br />
açık havada egzersiz yapmak, gün içerisinde güneşli<br />
bir saatte 15 dakika yürüyüşe çıkmak gerektiğine<br />
dikkat çeken Nevçehan son olarak şu bilgileri verdi: “D<br />
vitamininden zengin veya zenginleştirilmiş yiyecek ve<br />
içecekler tüketmek (Somon, sardalya, yumurta sarısı, tatlı<br />
patates, mantar, semiz otu, portakal suyu, maydanoz…),<br />
besin destekleri ile D vitamini düzeyini iyileştirmek,<br />
mental sağlığı iyileştirmenin basit ve en ucuz çözümüdür.<br />
Güneş ışığı, normal serum D vitamini düzeyini korumak<br />
için en etkili araçtır. Haftada 2-3 kez, kol ve bacaklar<br />
açık olacak şekilde 5-10 dakika güneşlenmek, D vitamini<br />
yetersizliği ve eksikliğinden korunmak için yararlıdır.<br />
Çünkü mutluluğun formülü güneş ışığında saklı, maalesef<br />
kış boyunca hem kapalı alanlarda uzun süre kalınması<br />
hem hava koşulları nedeniyle güneş ışından yeterince<br />
faydalanamıyoruz. Depresyon ve D vitamini eksikliği<br />
arasındaki olası ilişki nedeniyle bu bireylerde serum/<br />
plazma D vitamini düzeylerinin belirlenmesi önerilebilir.<br />
D vitamini yetersizliğinin ülkemiz için halen bir halk<br />
sağlığı sorunu olduğu unutulmamalıdır.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
54<br />
Healthy sleep is the first step to healthy growth!<br />
Sağlıklı uyku, sağlıklı büyümenin ilk adımı!<br />
Pediatric Chest Diseases Specialist<br />
Prof. Dr. Erkan Çakır, Liv Hospital<br />
The lullaby that we have all heard and are familiar<br />
with for years and that our mothers whispered<br />
to our ears, “Let him sleep and grow up...” is<br />
actually not just a lullaby. Because it is a proven<br />
fact that healthy sleep is one of the first steps<br />
in the healthy growth process... Underlining<br />
that children who sleep uninterruptedly and<br />
for a sufficient amount of time have a healthier<br />
development and their immune systems are<br />
stronger, Pediatric Chest Diseases Specialist<br />
Prof. Dr. Erkan Çakır, Liv Hospital informs on<br />
which diseases manifest themselves more quickly<br />
during sleep, which diseases are caused by poor<br />
quality sleep, and in which cases it is appropriate<br />
to perform a sleep test.<br />
Which diseases reveal themselves more quickly<br />
during sleep?<br />
“Sleep is perhaps the most important part of our daily<br />
activity throughout childhood, starting from infancy.<br />
While our body and brain work at a lower level of activity<br />
during sleep, we both relieve the tiredness of the day<br />
and gain energy for the next day. Children who sleep<br />
Yıllardan beri hepimizin duyduğu, aşina olduğu<br />
ve annelerimizin kulağımıza fısıldadığı “Uyusun<br />
da büyüsün...” ninnisi aslında sadece bir ninniden<br />
ibaret değil. Çünkü sağlıklı uykunun, sağlıklı<br />
büyüme sürecinin ilk adımlarından biri olduğu<br />
kanıtlanmış bir gerçek… Kesintisiz ve yeterli<br />
bir süre uyku uyuyan çocukların daha sağlıklı bir<br />
gelişim gösterdiğinin, bağışıklık sistemlerinin<br />
daha güçlü olduğunun altını çizen Liv Hospital<br />
Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Erkan<br />
Çakır; hangi hastalıkların uykuda kendisini daha<br />
çabuk belli ettiğini, kalitesiz uykunun hangi<br />
hastalıkları beraberinde getirdiğini, hangi<br />
durumlarda mutlaka uyku testinin yapılmasının<br />
uygun olduğunu anlattı.<br />
Hangi hastalıklar uykuda kendisini daha çabuk<br />
belli eder?<br />
“Bebeklikten itibaren tüm çocukluk çağında uyku belki de<br />
günlük aktivitemizin en önemli parçası. Uykuda bedenimiz<br />
ve beynimiz daha düşük bir aktivite ile çalışırken hem<br />
günün yorgunluğunu atmakta hem de ertesi gün için enerji<br />
kazanmaktadır. Kesintisiz ve yeterli bir süre uyku uyuyan<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
55<br />
uninterruptedly and for a sufficient amount of time<br />
develop healthier and their immune systems are stronger.<br />
Our breathing rate and power during sleep are weaker<br />
than normal, and therefore respiratory system symptoms<br />
and signs of many diseases, especially neurological diseases<br />
affecting muscles and nerves, appear earlier in the sleep<br />
phase.”<br />
What problems does poor quality sleep cause?<br />
“If our sleep quality decreases, we cannot sleep<br />
uninterruptedly, or we do not have effective sleep, many<br />
problems may arise.<br />
-Insufficient sleep can cause our body’s immune system to<br />
deteriorate and make us more prone to diseases.<br />
-Children who do not have good sleep quality become sick<br />
more frequently, the severity of the diseases increases and<br />
the recovery period takes longer.<br />
- Severe sleep problems cause our basal metabolism to<br />
slow down and cause obesity.<br />
-Growth and development are affected, and heart and<br />
blood pressure problems can also be seen in children with<br />
low sleep efficiency.<br />
-When our sleep efficiency decreases at night and we<br />
breathe inadequately, our oxygen decreases and our<br />
carbon dioxide level increases throughout the night, and<br />
accordingly;<br />
-Daytime sleepiness,<br />
-Morning headaches,<br />
-Napping in nursery or school,<br />
-Decline in school success,<br />
-Behavior problems,<br />
-Nocturnal urinary incontinence,<br />
-Hyperactivity,<br />
-Mood disorders may occur.”<br />
çocuklar daha sağlıklı bir gelişim gösterirler ve bağışıklık<br />
sistemleri de daha güçlü olur. Uykuda nefes alıp verme<br />
hızımız ve gücümüz normale göre daha zayıftır ve bu yüzden<br />
özellikle kas ve sinirleri tutan nörolojik hastalıklar başta<br />
olmak üzere birçok hastalığa ait solunum sistemi belirti ve<br />
bulguları uyku fazında daha erken bulgu verirler.”<br />
Uykunun kalitesizliği hangi problemleri beraberinde getirir?<br />
“Uyku kalitemizin düştüğü, kesintisiz uyku uyuyamadığımız<br />
ya da etkili bir uykumuzun olmaması durumunda ise birçok<br />
problem karşımıza çıkabilir.<br />
-Yetersiz bir uyku vücudumuzun bağışıklık sisteminin<br />
bozulmasına ve hastalıklara daha yatkın hale gelmemize<br />
neden olabilir.<br />
-Uyku kalitesi iyi olmayan çocuklarda daha sık hastalanma<br />
ortaya çıkmakta, hastalıkların ağırlık derecesi artmakta ve<br />
iyileşme süresi uzamaktadır.<br />
-Uyku problemlerinin ağır olması bazal metabolizmamızın<br />
yavaşlamasına ve obeziteye neden olmaktadır<br />
-Büyüme ve gelişme etkilenmekte ve kalp ve tansiyon<br />
problemleri de uyku etkinliği düşük çocuklarda<br />
görülebilmektedir<br />
-Gece uyku etkinliğimiz azaldığında ve yetersiz solunum<br />
yaptığımızda gece boyu oksijenimiz düşmekte ve<br />
karbondioksit düzeyimiz artmakta, buna bağlı olarak da;<br />
-Gündüz uykululuk hali,<br />
-Sabah baş ağrıları,<br />
-Kreşte ya da okulda uyuklama,<br />
-Okul başarısında düşme,<br />
-Davranış problemleri,<br />
-Gece idrar kaçırması,<br />
-Hiperaktivite,<br />
-Duygu durum bozuklukları ortaya çıkabilmektedir.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
56<br />
What causes sleep breathing problems? In which<br />
children is it more common than normal?<br />
“In children, enlarged tonsils and adenoids, which cause<br />
upper airway stenosis, large tongue, and problems with the<br />
nose, jaw, mouth and larynx, can cause breathing problems<br />
during sleep. Sleep problems are also common in obese<br />
children. Sleep problems may occur in many syndromic<br />
diseases and endocrinological disorders, especially Down<br />
syndrome. Sleep-related breathing problems can frequently<br />
occur in neurological diseases affecting muscles and nerves,<br />
metabolic diseases, cerebral palsy, epilepsy, and diseases<br />
affecting the sleep center in the brain. “<br />
When should children be evaluated with<br />
a sleep test?<br />
“Children normally sleep in a comfortable position and<br />
quietly. Those who show sleep variability such as sighing,<br />
restless sleep, teeth grinding, sleeping with their mouth<br />
open, those who snore at various levels and sometimes<br />
experience sleep apnea (sleep apnea), daytime sleepiness,<br />
which indicates decreased sleep efficiency at night,<br />
morning headaches, drowsiness, decreased school success.<br />
Those who have complaints such as these should be given<br />
a sleep test. In addition, obese patients who are in the risk<br />
group for respiratory diseases during sleep, those with<br />
syndromic diseases such as Down syndrome, those with<br />
neurological disorders and diseases affecting the muscular<br />
system, and those with various endocrine and metabolic<br />
disorders should also be tested and their sleep status and<br />
the presence of respiratory failure during sleep should be<br />
evaluated with a sleep test. “<br />
What is a sleep test and how is it done?<br />
“Sleep test is a test in which the child’s sleep is monitored<br />
throughout the night and parameters such as sleep<br />
state, sleep stages, eye movements, leg movements<br />
and respiratory arrest during sleep are monitored. While<br />
the test is performed in an inpatient setting, it can also<br />
be performed at home for some patients. As a result of<br />
the test, a report is given to the family and treatment is<br />
arranged accordingly. “<br />
Uykuda solunum problemlerine neler sebep<br />
olur? Hangi çocuklarda normale göre daha fazla<br />
görülür?<br />
“Çocuklarda özellikle üst hava yolu darlığına neden olan<br />
bademcik ve geniz eti büyümesi, dilin büyük olması, burun,<br />
çene, ağız ve gırtlakla ile ilgili problemler uykuda solunum<br />
problemleri oluşturabilmektedir. Obez çocuklarda da uyku<br />
problemleri oldukça fazla görülmektedir. Down sendromu<br />
başta olmak üzere sendromik hastalıklar ve endokrinolojik<br />
rahatsızlıkların çoğunda uyku problemleri ortaya<br />
çıkabilmektedir. Kas ve sinirleri tutan nörolojik hastalıklar,<br />
metabolik hastalıklar, serebral palsi, epilepsi, beyindeki<br />
uyku merkezini tutan hastalıklarda da uykuda solunum<br />
problemleri sıklıkla karşımıza çıkabilmektedir. “<br />
Çocuklar ne zaman uyku testi ile<br />
değerlendirilmelidir?<br />
“Çocuklar normalde rahat bir pozisyonda ve sessiz bir<br />
şekilde uyurlar. İç çekme, huzursuz uyku, diş gıcırdatma,<br />
ağzı açık uyuma gibi uyku değişkenliği gösterenler, çeşitli<br />
düzeylerde horlama ve bazen de uykuda solunum durması<br />
(Uyku apnesi) yaşayanlar, gece uyku etkinliğinin azaldığını<br />
gösteren gündüz uykululuk hali, sabah baş ağrıları,<br />
uyuklama, okul başarısında düşme gibi şikayetleri olanlara<br />
uyku testi yapılmalıdır. Ayrıca uykuda solunum hastalıkları<br />
açısından riskli grupta olan obez hastalar, down sendromu<br />
gibi sendromik hastalıklar, nörolojik bozukluk ve kas<br />
sistemini etkileyen hastalıkları olanlar, çeşitli endokrin ve<br />
metabolik bozuklukluları olanlara da uyku testi yapılarak<br />
uyku durumları ve uykuda solunum yetmezliğinin olup<br />
olmaması uyku testi ile değerlendirilmelidir. “<br />
Uyku testi nedir ve nasıl yapılır?<br />
“Uyku testi, gece boyu çocuğun uykusunun izlendiği, uyku<br />
durumu, uyku evreleri, göz hareketleri, bacak hareketleri ve<br />
uykuda solunum durması gibi parametrelerin takip edildiği<br />
bir testtir. Test yatarak uygulanırken bazı hastalarda evde<br />
de uygulama yapılabilmektedir. Test sonucunda aileye bir<br />
rapor verilir ve buna göre tedavisi düzenlenir. “<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
58<br />
Untreated shoulder dislocation can recur!<br />
Tedavi edilmeyen omuz çıkığı tekrarlayabiliyor!<br />
Omuz çıkığının gençlerde daha çok tekrarlandığını<br />
söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr.<br />
Öğr. Ü. Burak Çağrı Aksu, “İstatistikler, 20 yaş<br />
altında omuz çıkığı yaşamış gençlerin risk altında<br />
olduğunu göstermektedir. 20 yaş altında omuzun<br />
ikinci defa çıkma olasılığı yüzde 90. Dolayısıyla<br />
bu yaş grubu önemlidir. 30 yaş üzerinde ise<br />
tekrarlanma riski ciddi anlamda düşer” diye<br />
konuştu.<br />
Declaring that shoulder dislocation is more<br />
common in young people, Orthopedics and<br />
Traumatology Specialist Dr. Lect. Ü. Burak Çağrı<br />
Aksu said, “Statistics show that young people<br />
under the age of 20 who have experienced<br />
shoulder dislocation are at risk. The probability<br />
of a second shoulder dislocation is 90 percent<br />
under the age of 20. Therefore, this age group is<br />
important. If people are over the age of 30, the<br />
risk of recurrence drops significantly.”<br />
Omuz çıkıkları ortopedik aciller arasında yer alıyor. Ortopedi<br />
ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Burak Çağrı Aksu,<br />
düşme, sportif aktivite sırasında travma ya da epilepsi<br />
nöbeti gibi bilinç kaybına neden olan hastalıklar nedeniyle<br />
her yaş grubunda omuz çıkığı yaşanabileceğini söyledi.<br />
Omuz çıkığının, öncelikle çıkan eklemin yerine oturtulması<br />
ve sonrasında da mutlaka tıbbi tedavi altına alınması<br />
gerektiğini anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, aksi durumda çıkığın<br />
tekrarlayabildiğini söyledi.<br />
Omuzun çıkığında en tipik belirtinin şiddetli ağrı olduğunu<br />
anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, her ne kadar bazen kolda ve<br />
elde karıncalanma hissi ve uyuşukluk yaşansa da ağrının<br />
şüpheye mahal vermeyecek kadar belirgin olduğunu anlattı.<br />
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve<br />
Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Tolga Aksu, semptomlarla<br />
ilgili şu bilgileri verdi: “Omuz çıkığı ortaya çıktığı zaman<br />
hasta ivedilikle acil servislere başvurur. Hastalar, omuzun<br />
Shoulder dislocations are among orthopedic emergencies.<br />
Orthopedics and Traumatology Specialist Dr. Lecturer<br />
Ü. Burak Çağrı Aksu said that shoulder dislocation can<br />
occur in all age groups due to diseases that cause loss of<br />
consciousness such as falls, trauma during sports activities,<br />
or epileptic seizures. Dr. explains that shoulder dislocation<br />
must first be replaced by the dislocated joint and then<br />
must receive medical treatment. Lecturer Ü. Aksu said that<br />
otherwise the dislocation may recur.<br />
Explaining that the most typical symptom of shoulder<br />
dislocation is severe pain, Dr. Lecturer Ü. Aksu explained<br />
that although there is sometimes a tingling sensation and<br />
numbness in the arm and hand, the pain is so obvious that<br />
there is no room for doubt. Orthopedics and Traumatology<br />
Specialist Dr. Lecturer Ü. Tolga Aksu, Kozyatağı Hospital of<br />
Yeditepe University gave the following information about<br />
the symptoms, “When shoulder dislocation occurs, the<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
59<br />
patient immediately applies to emergency services. When<br />
comparing the two sides of the shoulder, patients notice a<br />
drastic change in its symmetry and the joint is out of place.<br />
He also has difficulty moving his arm. The first treatment<br />
for shoulder dislocation is to replace the shoulder joint.<br />
We can usually do this in emergency situations, perhaps<br />
by giving some relaxing medication, without giving<br />
anesthesia.”<br />
“The patient should not be kept waiting<br />
for a long time”<br />
Stating that the first treatment of shoulder dislocation is<br />
done in the emergency room and the patient should not<br />
be kept waiting for long hours, Dr. Lect. Ü. Aksu said that<br />
shoulder dislocation will cause severe pain in the patient<br />
who is kept waiting for long hours and may affect bone<br />
circulation and nerve tissue. Dr. says that in this case, the<br />
first treatment that needs to be done is to put the shoulder<br />
joint into place. Lecturer Ü. Aksu continued his words as<br />
follows, “After the first intervention in shoulder dislocation,<br />
treatment is planned in the form of physical therapy,<br />
surgical treatment or a combination of these, as a result of<br />
follow-ups and radiological examinations. If these are not<br />
followed, we may encounter problems such as instability in<br />
the shoulder joint, re-dislocation, chronic painful shoulder,<br />
and decreased range of motion.”<br />
“The probability of second shoulder dislocation<br />
under the age of 20 is 90 percent or more.”<br />
Recording that age is a very important factor in the<br />
recurrence of shoulder dislocation, Dr. Lecturer Ü. Aksu<br />
said, “Statistics show that young people under the age of<br />
20 who have experienced shoulder dislocation are at-risk<br />
patients. We see this situation mostly as a sports injury<br />
in young people. The probability of a second shoulder<br />
dislocation is 90 percent under the age of 20. Therefore,<br />
this age group is important. Between the ages of 20 and<br />
30, we do not consider surgery for the first dislocation. We<br />
plan physiotherapy specifically for the patient. If a second<br />
dislocation occurs, surgery is the primary treatment option<br />
in this group as well. The risk of recurrence decreases<br />
significantly after the age of 30. When it happens again,<br />
we decide whether surgery is required or whether<br />
physiotherapy is sufficient with necessary examinations<br />
such as MRI and tomography.”<br />
“Physical therapy is always required during the<br />
recovery process.”<br />
Reminding that today the treatment is 90 percent closed,<br />
that is, arthroscopic surgery, Lect. Ü. Aksu said, “The<br />
complication rate that patients may experience after<br />
closed surgery is also lower. However, there are things the<br />
patient should pay attention to during this healing process.<br />
First of all, physical therapy is definitely required during this<br />
process. Depending on the patient’s ability, we often find<br />
it appropriate to continue with physical therapy. We will<br />
complete the acute recovery period within 4-6 weeks.”<br />
iki tarafını karşılaştırıldığında simetrisinde ciddi bir<br />
değişiklik olduğunu ve eklemin yerinde olmadığını fark<br />
eder. Ayrıca kolunu hareket ettirmekte zorlanır. Omuz<br />
çıkığında ilk tedavi omuz ekleminin yerine oturtulmasıdır.<br />
Bunu genellikle acil şartlarında anestezi vermeden belki<br />
biraz rahatlatıcı bir ilaç vererek yapabiliriz.”<br />
“Hasta uzun süre bekletilmemeli”<br />
Omuz çıkığının ilk tedavisinin acilde yapıldığını ve hastanın<br />
uzun saatler bekletilmemesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Ü.<br />
Aksu, uzun saatler bekletilen hastada omuz çıkığının çok<br />
şiddetli ağrı yapacağını, kemik dolaşımını ve sinir dokusunu<br />
etkileyebileceğini söyledi. Bu durumda ilk yapılması<br />
gereken tedavinin omuz ekleminin yerine oturtulması<br />
diyen Dr. Öğr. Ü. Aksu sözlerine şöyle devam etti: “Omuz<br />
çıkığında ilk müdahale yapıldıktan sonra takipler ve<br />
radyolojik tetkikler sonucunda fizik tedavi, cerrahi tedavi<br />
ya da bunların kombinasyonu şeklinde tedavi planlanır.<br />
Bunlara uyulmazsa omuz ekleminde instabilite, tekrar çıkık<br />
gelişmesi, kronik ağrılı omuz, hareket açıklığının azalması<br />
gibi problemlerle karşılaşabiliriz.” dedi.<br />
“20 yaş altında omuzun ikinci kez çıkma olasılığı<br />
yüzde 90 ve üzerinde”<br />
Omuz çıkığının tekrarlanmasında yaşın çok önemli bir<br />
faktör olduğunu aktaran Dr. Öğr. Ü. Aksu, “İstatistikler,<br />
20 yaş altında omuz çıkığı yaşamış gençlerin riskli hasta<br />
olduğunu göstermektedir. Gençlerde daha çok spor<br />
yaralanması olarak bu durumu görüyoruz. 20 yaş altında<br />
omuzun ikinci kez çıkma olasılığı yüzde 90. Dolayısıyla bu<br />
yaş grubu önemlidir. 20 – 30 yaş arasında ise ilk çıkıkta<br />
direkt cerrahi düşünmeyiz. Hastaya özel fizyoterapi<br />
planlarız. Eğer ikinci çıkık gerçekleşirse bu grupta da tedavi<br />
olarak cerrahi ön planda olur. 30 yaş üzerinde tekrarlanma<br />
riski ciddi anlamda düşer. Tekrar gerçekleştiği zaman<br />
MR, tomografi gibi gerekli tetkiklerle bir cerrahi gerekip<br />
gerekmediğine ya da fizyoterapinin yeterli olup olmadığına<br />
karar veririz.” şeklinde konuştu.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
60<br />
“İyileşme sürecinde daima fizik tedavi gerekir”<br />
Günümüzde tedavinin yüzde 90 kapalı yani artroskopik<br />
cerrahi olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Aksu, “Kapalı olarak<br />
yapılan ameliyat sonrasında hastaların yaşayabileceği<br />
komplikasyon oranı da daha düşüktür. Ancak bu iyileşme<br />
sürecinde hastanın dikkat etmesi gerekenler var. Öncelikle<br />
bu süreçte kesinlikle fizik tedavi alınması gerekir. Hastanın<br />
yeterliliğine göre çoğunlukla fizik tedaviyle devam etmeyi<br />
uygun görürüz. 4-6 haftalık süreç içinde de akut nekahat<br />
süresini bitirmiş oluruz” dedi.<br />
“Athletes return to sports activities after the<br />
rehabilitation process”<br />
Emphasizing that the aim of surgical treatment is for the<br />
patient to be able to use the shoulder stability and return<br />
to normal life, Dr. Lecturer Ü. Aksu continued, “Especially<br />
for professional athletes, it is much more important to be<br />
able to return to sports. After the rehabilitation process,<br />
an average of six weeks is needed, although it varies from<br />
person to person. Afterwards, the return to sports activities<br />
is made gradually. After the injury, we cannot expect him to<br />
pick up where he left off. After the 6th week, he meets with<br />
the physiotherapist of the team he works for and returns to<br />
sports.”<br />
“Do not try to put the dislocated shoulder back in<br />
place by yourself.”<br />
Indicating that certain movements should be performed<br />
in patients who have undergone surgery, Orthopedics<br />
and Traumatology Specialist Dr. Lect. Ü. Burak Çağrı Aksu,<br />
Kozyatağı Hospital of Yeditepe University, said, “If we<br />
cannot perform these movements, movement limitations<br />
may develop depending on the healing properties of<br />
the tissue. Physical therapy is as important as surgery in<br />
operations performed after shoulder dislocation.”<br />
Noting that some people, perhaps under the influence of<br />
movies, try to put their shoulder back into place, but this is<br />
extremely dangerous, Lect. Ü. Aksu concluded his words as<br />
follows, “When the shoulder dislocates, it is necessary not<br />
only to put it in place, but also to continue the treatment<br />
afterwards. Trying to position one’s own shoulder can be<br />
not only painful but also dangerous. Not only does it affect<br />
joint health, but it also restricts some activities in your life.<br />
Even worse, a person may acquire this as a psychological<br />
habit. If this situation develops, the chances of success of<br />
subsequent surgeries decrease. Therefore, it should never<br />
come to this point.”<br />
“Sporcular rehabilitasyon süreci sonrasında<br />
sportif faaliyetlere döner”<br />
Cerrahi tedavi amacının hastanın omuzunu stabilitesini<br />
uygun şekilde normal hayatına dönerek kullanabilmesi<br />
olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Ü. Aksu, sözlerini şöyle<br />
sürdürdü: “Özellikle profesyonel sporcularda tekrar spora<br />
dönebilmek çok daha önem taşıyor. Rehabilitasyon süreci<br />
sonrasında, kişiye göre değişse de ortalama altı hafta gibi<br />
bir süreye ihtiyaç duyulur. Sonrasında sportif faaliyetlere<br />
dönüşü kademeli olarak yapılır. Yaralanma sonrası, kaldığı<br />
yerden devam etmesini bekleyemeyiz. 6’ncı haftadan sonra<br />
çalıştığı takımın fizyoterapistiyle görüşüp spora dönüş<br />
sağlar.”<br />
“Çıkan omuzu kendi kendinize yerine oturtmaya<br />
çalışmayın”<br />
Cerrahi uygulanmış hastalarda belli hareketlerin yapılması<br />
gerektiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı<br />
Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr.<br />
Ü. Mert Aksu, “Bu hareketleri yapamazsak dokunun<br />
iyileşme özelliğine bağlı olarak hareket kısıtlılıkları<br />
gelişebilir. Omuz çıkığı sonrası yapılan operasyonlarda fizik<br />
tedavi cerrahi kadar önemli bir yer tutar” dedi.<br />
Bazı kişilerin belki de filmlerin etkisiyle omuzunu kendisinin<br />
yerine oturtmaya çalıştığını ancak bunun son derece<br />
tehlikeli olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, sözlerini şöyle<br />
tamamladı: “Omuz çıktığında sadece yerine oturtmak<br />
değil sonrasında da mutlaka tedavinin devam etmesi<br />
gerekir. Kişinin kendi omuzunu yerleştirmeye çalışması<br />
acılı olmasının yanında tehlikeli de olabilir. Eklem sağlığını<br />
etkilediği gibi yaşamındaki bazı faaliyetleri kısıtlayıcı hale<br />
gelir. Daha da kötüsü kişi bunu psikolojik huy edinebilir.<br />
Bu durum gelişirse sonrasında yapılan cerrahilerin başarı<br />
şansı da azalır. Dolayısıyla işin hiçbir zaman bu noktaya<br />
gelmemesi gerekir.”<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
61<br />
Humanis enhances lıfe wıth consumer health products<br />
Humanis, tüketici sağlığı ürünleriyle yaşama artı katıyor<br />
Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç firması<br />
Humanis, Tüketici Sağlığı kategorisinde yeni<br />
OTC ürünlerini, Le Pain Quotidien Fulya’da<br />
gerçekleştirdiği lansmanında tanıttı. Davet;<br />
eczacılar, diyetisyenler, psikologlar, sağlık<br />
editörleri ve sağlıklı yaşamı benimseyen içerik<br />
üreticileri tarafından yoğun ilgi gördü.<br />
Humanis’in Tüketici Sağlığı Ürün Müdürü Duygu Öztürk<br />
Humanis, Türkiye’s fastest-growing pharmaceutical<br />
company, introduced its new OTC products<br />
in the Consumer Health category at a launch<br />
event held at Le Pain Quotidien Fulya. The event<br />
attracted significant interest from pharmacists,<br />
dietitians, psychologists, health editors, and<br />
content creators dedicated to promoting a healthy<br />
lifestyle.<br />
Humanis introduced its Humanis Guard, Humanis Vitamin<br />
B12, Humanis Saw Palmetto, Humanis Bromelian+Chrome,<br />
and Humanis Energy Max products at the launch,<br />
emphasizing its commitment to supporting quality living<br />
and prioritizing human health. Dietary supplements with<br />
distinctive and superior ingredients were closely examined<br />
by the attendees.<br />
Duygu Öztürk, the Consumer Health Product Manager at<br />
Humanis, who hosted the event, interacted closely with<br />
the guests. Öztürk stated, “As Türkiye’s fastest-growing<br />
pharmaceutical company, we aim to add value to people’s<br />
lives worldwide through innovative, reliable, and ethical<br />
practices. In line with our human-centered innovative health<br />
philosophy, we offer products of pharmaceutical quality in<br />
the Consumer Health field. Factors such as environmental<br />
influences, stress, and declining food quality can leave us<br />
feeling tired and depleted throughout the day, weakening<br />
our immune system. Therefore, it is crucial to take the right<br />
supplement supports for a quality life.” Her insights into the<br />
health benefits of the products received great attention.<br />
In addition to Humanis CEO Yunus Sancak, notable figures<br />
such as Kadriye Olgar, Alegra Levi, Arzu Kunt, Begüm<br />
Karamahmutoğlu, Seçkin Piriler, Akasya Aslıtürkmen, Nalan<br />
Aksoy, Serap Sarı, Psychologist Fundem Ece, and Expert<br />
Dietitian Yelda Sönmez also attended the event.<br />
Humanis, kaliteli yaşamı destekleyen ve insan sağlığına<br />
vermiş olduğu önem doğrultusunda çıkartmış olduğu<br />
Humanis Guard, Humanis Vitamin B12, Humanis Saw<br />
Palmetto, Humanis Bromelian+Krom, Humanis Energy Max<br />
ürünlerini gerçekleştirdiği lansmanla tanıttı.<br />
Farklı ve üstün içerikleriyle öne çıkan takviye edici gıdalar,<br />
davetliler tarafından merakla incelendi.<br />
Etkinliğin ev sahipliğini üstlenen Humanis’in Tüketici Sağlığı<br />
Ürün Müdürü Duygu Öztürk, konuklar ile yakından ilgilendi.<br />
Duygu Öztürk, “Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç şirketi<br />
olarak inovatif, güvenilir ve etik değerler çerçevesinde; tüm<br />
dünyada insanların yaşamına değer katmayı hedefliyoruz.<br />
İnsan odaklı yenilikçi sağlık felsefemizi sürdürmek adına<br />
Tüketici Sağlığı alanında da ilaç kalitesinde ürünler<br />
sunuyoruz. Çevresel faktörler, stres ve gıda kalitesinin<br />
düşmesi gibi etkenlerden dolayı gün içinde yorgun, bitkin<br />
hissedebiliyoruz, bağışıklığımız düşebiliyor. Bu nedenle<br />
kaliteli bir yaşam için doğru takviye destekleri almak çok<br />
önemli.” ifadelerini kullandı ve ürünlerin insan sağlığı ile<br />
ilgili faydaları hakkında paylaştığı bilgiler büyük ilgi gördü.<br />
Davete Humanis CEO’su Yunus Sancak’ın yanı sıra Kadriye<br />
Olgar, Alegra Levi, Arzu Kunt, Begüm Karamahmutoğlu,<br />
Seçkin Piriler, Akasya Aslıtürkmen, Nalan Aksoy, Serap<br />
Sarı, Psikolog Fundem Ece ve Uzman Diyetisyen Yelda<br />
Sönmez gibi isimler de katıldı.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>
62<br />
Assoc. Prof. Dr. Tolga Tunçel named Director of<br />
TRPharm Medical and Scientific Development<br />
TRPharm, a<br />
leading company<br />
in the healthcare<br />
field with its<br />
pharmaceutical and<br />
non-pharmaceutical<br />
innovative<br />
solutions offered<br />
in the fields of eye,<br />
child health and<br />
medical aesthetics,<br />
especially rare<br />
diseases such<br />
as oncology,<br />
hematology,<br />
immunology and metabolism, has renamed its<br />
Medical Unit Medical and Scientific in line with its<br />
vision of becoming a global innovative healthcare<br />
company. Assoc. Prof. Dr. Tolga Tunçel, who<br />
serves as the Development Unit, Medical Director,<br />
changed title to Director of Medical and Scientific<br />
Development.<br />
In line with its vision of becoming a global innovative<br />
healthcare company, the innovative healthcare company<br />
TRPharm aims to provide added value to society at every<br />
stage through its drug development activities, clinical<br />
research studies and early access programs. In this context,<br />
constantly improving itself, TRPharm, in parallel with its<br />
original patented drug development goal and global vision,<br />
redefined the name of its Medical Unit as Medical and<br />
Scientific Development Unit, and the title of Tolga Tunçel,<br />
who served as Medical Director, as Medical and Scientific<br />
Development Director.<br />
The unit, led by Assoc. Prof. Dr. Tolga Tunçel, plays an<br />
important role in delivering products to patients in the fields<br />
of eye, child health and medical aesthetics, especially rare<br />
diseases in Türkiye and the MENA region. In this context,<br />
scientific studies are supported and clinical studies of new<br />
products are carried out by collaborating with important<br />
opinion leaders and experts in Turkey. These collaborations<br />
aim to improve the quality of healthcare services in the<br />
region and provide the treatment and care that patients<br />
need more effectively, by benefiting from the knowledge of<br />
leading experts in the field.<br />
Has been working at TRPharm for about 8 years, Assoc. Prof.<br />
Dr. Tunçel graduated from Gülhane Military Medical Faculty<br />
in 2001. Tunçel, who completed his specialty in internal<br />
medicine and medical oncology at Haydarpaşa Gata Training<br />
and Research Hospital, started working as group medical<br />
manager in the field of oncology at AstraZeneca in 2015.<br />
TRPharm’ın <strong>Medikal</strong> ve Bilimsel Geliştirme Direktörü Doç. Dr. Tolga Tunçel oldu<br />
Onkoloji, hematoloji, immünoloji, metabolizma<br />
gibi nadir hastalıklar başta olmak üzere göz, çocuk<br />
sağlığı ve medikal estetik alanlarında sunduğu<br />
ilaç ve ilaç dışı inovatif çözümlerle sağlık alanının<br />
öncü şirketi TRPharm, global inovatif bir sağlık<br />
şirketi olma vizyonu doğrultusunda <strong>Medikal</strong><br />
Birimi’nin adını <strong>Medikal</strong> ve Bilimsel Gelişim Birimi,<br />
<strong>Medikal</strong> Direktör olarak görev yapan Doç. Dr.<br />
Tolga Tunçel’in unvanını ise <strong>Medikal</strong> ve Bilimsel<br />
Geliştirme Direktörü olarak değiştirdi.<br />
Yenilikçi sağlık şirketi TRPharm, global inovatif bir sağlık<br />
şirketi olma vizyonu doğrultusunda, yürüttüğü ilaç geliştirme<br />
faaliyetleri, klinik araştırma çalışmaları ile erken erişim<br />
programları aracılığıyla her aşamada topluma katma değer<br />
sağlamayı hedefliyor. Bu çerçevede kendini sürekli geliştiren<br />
TRPharm, orijinal patentli ilaç geliştirme hedefi ve global<br />
vizyonuyla paralel olarak <strong>Medikal</strong> Birimi’nin adını <strong>Medikal</strong> ve<br />
Bilimsel Gelişim Birimi, <strong>Medikal</strong> Direktör olarak görev yapan<br />
Doç. Dr. Tolga Tunçel’in unvanını ise <strong>Medikal</strong> ve Bilimsel<br />
Geliştirme Direktörü olarak yeniden tanımladı. Doç. Dr. Tolga<br />
Tunçel’in liderliğindeki birim, Türkiye ve MENA bölgesinde<br />
nadir hastalıklar başta olmak üzere göz, çocuk sağlığı ve<br />
medikal estetik alanlarında ürünlerin hastalara ulaştırılması<br />
konusunda önemli bir rol üstleniyor. Bu kapsamda<br />
Türkiye’deki önemli fikir liderleri ve uzmanlarla iş birliği<br />
yapılarak, bilimsel çalışmaları destekleniyor, yeni ürünlerin<br />
klinik çalışmalarını yürütülüyor. Bu iş birlikleri, alanında<br />
önde gelen uzmanların birikiminden yararlanarak, bölgedeki<br />
sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmayı ve hastaların ihtiyaç<br />
duyduğu tedavi ve bakımı daha etkin bir şekilde sağlamayı<br />
amaçlıyor. Yaklaşık 8 yıldır TRPharm’da görev yapan Doç.<br />
Dr. Tunçel, 2001 yılında Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’nden<br />
mezun oldu. Uzmanlığını Haydarpaşa Gata Eğitim Araştırma<br />
Hastanesi’nde iç hastalıkları ve tıbbı onkoloji alanında<br />
tamamlayan Tunçel, 2015 yılında AstraZeneca’da onkoloji<br />
alanında grup medikal müdürü olarak çalışmaya başladı.<br />
<strong>Mart</strong> - March <strong>2024</strong>