26.02.2013 Views

Tarımsal Yayım - Prof. Dr. Ziya Yurttaş

Tarımsal Yayım - Prof. Dr. Ziya Yurttaş

Tarımsal Yayım - Prof. Dr. Ziya Yurttaş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ATATÜRK ÜNĠVERSĠTESĠ<br />

ZĠRAAT FAKÜLTESĠ<br />

Yayın No: 67<br />

TARIMSAL YAYIM<br />

VE<br />

ĠLETĠġĠM TEKNĠKLERĠ<br />

<strong>Prof</strong>. <strong>Dr</strong>. <strong>Ziya</strong> YURTTAġ<br />

Doç. <strong>Dr</strong>. Tecer ATSAN<br />

<strong>Dr</strong>. Atilla KESKĠN<br />

Erzurum - 2011


3<br />

ÖNSÖZ<br />

Ülkemizde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinin tarihi oldukça eskiye dayanmasına rağmen<br />

Yüksek Öğretim Kurumlarında <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Öğretiminin tarihi, Ziraat Fakültelerinin<br />

kuruluĢuna bağlı olarak, nispeten yenidir. Bu Fakültelerde okutulan ders notları genelde birbirinden<br />

bağımsız olarak ve belirli bir eĢgüdüm olmadan geliĢtirilmiĢtir. Bu durumda, söz konusu notlarda<br />

hem biçim hem de içerik bakımından bir standart geliĢtirilememiĢtir.<br />

08.09.2006 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık<br />

Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik” ülkemizdeki <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri için<br />

olduğu kadar <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Öğretimi için de bir imkân sağlamıĢtır. Bu yönetmelik uyarınca<br />

düzenlenen “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık Kursları” için Bakanlık tarafından geliĢtirilen<br />

“<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık” kurs notları Ziraat Fakültelerinde okutulmakta olan <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> ve ĠletiĢim Teknikleri dersleri için bir çerçeve oluĢturacak kaynak eser olma niteliğindedir.<br />

Bu bakımdan Atatürk Üniversitesi Ziraat fakültesinde okutulmakta olan bu ders notları yeni baskı<br />

için gözden geçirildiğinde söz konusu eserden büyük ölçüde alıntı yapılmıĢtır. Bu alıntılar * iĢareti<br />

ile belirtilmiĢtir. Orijinal kaynaklara ulaĢıldığında bu kaynaklar da kaynakçada yer alacaktır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve ĠletiĢim Ders Notları yeniden gözden geçirilirken belirli bir mantık<br />

silsilesi gözetilmiĢ, önce <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Metodolojisi, sonra ĠletiĢim Teknikleri ve KiĢisel<br />

GeliĢim konularına yer verilmiĢtir. Konular özetlenmiĢ gereksiz ayrıntılardan ve tekrarlardan<br />

mümkün olduğu kadar arındırılmıĢtır.<br />

Bu ders notlarının öğrencilerimiz için yararlı olmasını dileriz.<br />

<strong>Prof</strong>. <strong>Dr</strong>. <strong>Ziya</strong> YURTTAġ<br />

Doç. <strong>Dr</strong>. Tecer ATSAN<br />

Doç. <strong>Dr</strong>. Atilla KESKĠN


ĠÇĠNDEKĠLER<br />

1. BÖLÜM:GĠRĠġ ........................................................................................ 1<br />

5<br />

1.1. TARIMSAL YAYIM‟IN TANIMI ve ÖZELLĠKLERĠ.........................................1<br />

1.2. TARIMSAL YAYIM'IN ÖNEMĠ.........................................................................2<br />

1.3. TARIMSAL YAYIM‟IN TARĠHĠ* ......................................................................4<br />

1.4. TARIMSAL YAYIM'DA AMAÇLAR ................................................................9<br />

1.5. TARIMSAL YAYIM‟DA SĠSTEMLER, YAKLAġIMLAR VE YÖNTEMLER 12<br />

2. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM ĠLE ĠLĠġKĠLĠ BAZI KAVRAMLAR17<br />

2.1. EĞĠTĠM ............................................................................................................. 17<br />

2.2. YETĠġKĠN EĞĠTĠMĠ * ...................................................................................... 28<br />

2.3. YENĠLĠKLERĠN YAYILMASI ......................................................................... 33<br />

3. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM’DA ARAÇ VE YÖNTEMLER .......... 38<br />

3.1. BĠREYSEL YAYIM YÖNTEMLERĠ ................................................................ 38<br />

3.2. GRUP YAYIM YÖNTEMLERĠ ........................................................................ 42<br />

3.3. KĠTLE YAYIM YÖNTEMLERĠ ....................................................................... 50<br />

3.4. AMAÇLARA UYGUN ARAÇ VE YÖNTEM SEÇĠMĠ* ................................... 58<br />

4. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM'DA PROJE SÜRECĠ ......................... 60<br />

4.1. PROJE FĠKRĠNĠN OLUġUMU ......................................................................... 61<br />

4.2. ĠNCELEME ....................................................................................................... 61<br />

4.3. PLANLAMA ..................................................................................................... 64<br />

4.4. FĠNANSMAN TEMĠNĠ ..................................................................................... 66<br />

4.5. UYGULAMA .................................................................................................... 66<br />

4.6. DEĞERLENDĠRME .......................................................................................... 67<br />

5. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM PROJELERĠ ...................................... 69<br />

5.1. ANA PLAN ....................................................................................................... 69<br />

5.2. EYLEM PLANI ................................................................................................. 73<br />

5.3. FĠNANSMAN PLANI ....................................................................................... 75<br />

TARIMSAL YAYIM PROJE ÖRNEĞĠ ................................................... 77<br />

6. BÖLÜM:ĠLETĠġĠM TEKNĠKLERĠ* ................................................... 95<br />

6.1. ĠLETĠġĠMĠN TANIMI ....................................................................................... 95<br />

6.2. ĠLETĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER ........................................................... 95<br />

6.3. ĠLETĠġĠMDE ÖGELER ..................................................................................... 96<br />

6.4. ĠLETĠġĠMĠ OLUMSUZ ETKĠLEYEN HUSUSLAR .......................................... 99<br />

6.5. ĠLETĠġĠMĠ OLUMLU ETKĠLEYEN HUSUSLAR .......................................... 100<br />

6.6. SÖZLÜ ĠLETĠġĠM........................................................................................... 100<br />

6.7. BEDEN DĠLĠ (Sözsüz ĠletiĢim) ....................................................................... 101


7. BÖLÜM:SUNUġ TEKNĠKLERĠ* ...................................................... 115<br />

6<br />

7.1. GĠRĠġ .............................................................................................................. 115<br />

7.2. SUNU VE ANLATIM TEKNĠKLERĠ ............................................................. 115<br />

7.3. POWERPOĠNT ĠLE ETKĠLĠ SUNU HAZIRLAMA ........................................ 121<br />

8. BÖLÜM:MOTĠVASYON* .................................................................. 123<br />

8.1. MOTĠVASYONUN TANIMI ve DÖNGÜSÜ .................................................. 123<br />

8.2. MASLOW‟UN MOTĠVASYON TEORĠSĠ (Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi) .................. 124<br />

8.3. ĠHTĠYAÇ KAVRAMI ĠLE ĠLGĠLĠ BAZI ÖZELLĠKLER ................................ 125<br />

8.4. EĞĠTĠMDE MOTĠVASYONU ETKĠLEYEN FAKTÖRLER ........................... 126<br />

8.5. MOTĠVASYONU BOZAN ETKENLER ......................................................... 126<br />

9. BÖLÜM:GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ ve<br />

MODERASYON* .............................................................. 128<br />

9.1. GRUP KAVRAMI ........................................................................................... 128<br />

9.2. GRUPLARLA ÇALIġMANIN ÖNEMĠ ........................................................... 128<br />

9.3. GRUP ÇALIġMALARINI ETKĠLEYEN UNSURLAR ................................... 128<br />

9.4. GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ ....................................................... 130<br />

9.5. MODERASYON ............................................................................................. 133<br />

9.6. GRUPLARIN GELĠġĠM SÜREÇLERĠ ............................................................ 138<br />

10. BÖLÜM ÇATIġMA YÖNETĠMĠ* .................................................... 139<br />

10.1. ÇATIġMA YAKLAġIMLARI ....................................................................... 139<br />

10.2. BĠREYSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ ........................................................ 139<br />

10.3. ÖRGÜTSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ ...................................................... 142<br />

10.4. DĠĞER ÇATIġMA TÜRLERĠ ...................................................................... 144<br />

10.5. STRES KAVRAMI........................................................................................ 144<br />

KAYNAKLAR ......................................................................................... 148<br />

EK-1. KÖY ĠNCELEME ANKETĠ (ÖZET)......................................... 150


1. BÖLÜM<br />

GĠRĠġ<br />

1.1. TARIMSAL YAYIM’IN TANIMI ve ÖZELLĠKLERĠ<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>;<br />

� Genel açıdan “Çiftçi Eğitimi”,<br />

� Eylem açısından “tarımsal konulardaki yeniliklerin çiftçilere ulaĢtırılması",<br />

� Niteliksel açıdan ise “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>, tarımla uğraĢan kiĢilerin sosyal, ekonomik<br />

ve kültürel yönden kalkınmalarına yardım etmek amacına yönelik, okul-dıĢı ve<br />

gönüllü bir eğitim sistemi” olarak tanımlanabilir.<br />

Bu tanımlarda da görüldüğü gibi, herhangi bir olay veya olgu değiĢik açılardan<br />

değiĢik Ģekillerde tanımlanabilir. Bu durum <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için de geçerlidir.<br />

Niteliksel tanımda da belirtildiği gibi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın temel özellikleri Ģunlardır:<br />

� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da hedef kitle, tarımla uğraĢan kiĢilerdir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

çiftçi ailesini oluĢturan kiĢilerin tümüne hitap eder. Bu kiĢilere çiftçi çocukları<br />

ve kadınları da dahildir. Nitekim <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> kapsamına giren 4-K 1<br />

çalıĢmaları çiftçi çocuklarına, ev ekonomisi çalıĢmaları ise çiftçi kadınlarına<br />

hitap eder.<br />

� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da amaçlar çok yönlüdür. Kalkınma insanların yaĢam<br />

kalitesinin iyileĢtirilmesi olarak tanımlanabilir. YaĢam çok yönlü bir olgudur.<br />

Bundan dolayı kalkınma da birçok boyutları olan bir kavramdır. çiftçilerin<br />

kalkınmasına yardım etmek amacı güden <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> amaçları da çok<br />

yönlü olmak durumundadır. Bu amaçlar eğitimle ulaĢılabilecek ekonomik,<br />

sosyal, kültürel ve çevresel nitelikte olabilir. Ekonomik amaçlar; gelirin<br />

artırılması, sosyal amaçlar; sosyal yaĢantının iyileĢtirilmesi, kültürel amaçlar;<br />

katılımcılığın, iĢbirliği ve hoĢgörü kültürünün geliĢtirilmesi, çevresel amaçlar<br />

ise; çevre koruma ve geliĢtirme bilincinin kazandırılması gibi amaçlardır.<br />

� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da felsefe, çiftçilerin kendi kendilerine yardım etmelerine<br />

yardım etmektir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında çiftçilerin iĢi onlar için bizzat<br />

yapılmaz, fakat onlara iĢlerini daha iyi yapabilmeleri için eğitim, danıĢmanlık<br />

ve örgütleme yoluyla yardım edilir.<br />

� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> teknik bir hizmettir. Çiftçilere götürülen hizmetler yatırım,<br />

kredi ve teknik hizmetler olarak sınıflandırılabilirler. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

çalıĢmaları teknik hizmetler sınıfına girer. Teknik hizmet neyin nasıl<br />

yapılacağını gösteren bir eğitim ve danıĢmanlık hizmetidir.<br />

� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> okul-dıĢı bir eğitim sistemidir. Eğitim, insanların bilgi,<br />

duygu ve becerilerinde bazı geliĢmeler sağlamak amacına yönelik bir faaliyettir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında da amaç aynıdır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde<br />

öğrenciler her yaĢtan çiftçiler, ders yeri ise köydeki herhangi bir açık alan veya<br />

kapalı bir mekân olabilir.<br />

1 Kafada bilgi, Kalpte duygu, Kolda beceri, Kanda sağlık


� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitimi gönüllülük esasına dayanır. Bu çalıĢmalarda<br />

demokratik kurallar uygulanır. Diğer bir deyiĢle, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

çalıĢmalarında çiftçilerin rızası aranır. Çiftçilere eğitim çalıĢmalarına katılmaları<br />

yönünde herhangi bir baskı yapılmaz. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının her<br />

aĢamasında çiftçilere söz hakkı tanınır ve onların istekleri göz önünde<br />

bulundurulur.<br />

� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> teorik bakımdan kolay fakat pratik bakımdan zor olan bir<br />

konudur. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> kapsamına giren konular genelde zor ve karmaĢık<br />

olmayıp anlaĢılması oldukça kolaydır. Ancak, <strong>Yayım</strong> hizmetlerinde amaca<br />

ulaĢmak, yani hedef kitle olan çiftçilerde bilgi, duygu ve beceri bakımından<br />

istenen yönde bir değiĢiklik meydana getirmek, onlara bir yeniliği benimsetmek<br />

oldukça zordur ve uzun zaman alır ve sonuçlar somut değildir. <strong>Yayım</strong><br />

çalıĢmaları <strong>Yayım</strong> elemanları bakımından da büyük ölçüde bilgi, beceri, sabır<br />

ve meslek sevgisi gerektirir. <strong>Yayım</strong> hizmetlerinde sonuçların gözle görülmesi<br />

ve sağlıklı bir değerlendirme yapılması oldukça zordur. Buna karĢılık yatırım<br />

hizmetlerinde kısa zamanda sonuç almak, alınan sonuçları ölçmek ve<br />

değerlendirmek nispeten kolaydır. Bu bakımdan <strong>Yayım</strong> faaliyetleri ile birlikte<br />

yatırım çalıĢmalarının da yer aldığı entegre projelerin değerlendirilmesinde<br />

<strong>Yayım</strong> bölümünün kendine has özelliklerini göz önünde bulundurup<br />

değerlendirmede bu hizmetlerin haksız bir rekabete konu edilmemesi gerekir.<br />

1.2. TARIMSAL YAYIM'IN ÖNEMĠ<br />

2<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> en az <strong>Tarımsal</strong> Öğretim ve <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma kadar önemli bir<br />

konudur. Bir özdeyiĢte de belirtildiği gibi “ bir zincirin gücü, o zinciri oluĢturan halkalardan<br />

en zayıf olanının gücü kadardır.” Bu yargı, <strong>Tarımsal</strong> Öğretim, AraĢtırma ve <strong>Yayım</strong> zinciri için<br />

de geçerlidir. <strong>Tarımsal</strong> konularda yapılan tüm çalıĢmaların, harcanan para, zaman ve emeğin<br />

sonuçta amacı, tarımla uğraĢan kiĢilerin kalkınmasına ve ülke ekonomisinin geliĢmesine katkıda<br />

bulunmaktır. Bu amacı gerçekleĢtirmede etkinlik, <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma, Öğretim ve <strong>Yayım</strong><br />

zincirinin en zayıf olan halkasının gücü düzeyinde kalır. Yani, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> en az <strong>Tarımsal</strong><br />

AraĢtırma veya <strong>Tarımsal</strong> Öğretim kadar önemli bir konudur. Bu durum matematiksel olarak<br />

“AxBx0 = 0” Ģeklinde ifade edilebilir.<br />

AraĢtırma bulgularından ve teknik bilgilerden yararlanabilmek için bunların<br />

üreticilere ulaĢtırılması ve uygulanması gerekir. Uygulanmayan teknik bilgiler zihinlerde<br />

unutulmaya, araĢtırma bulguları ise raflarda tozlanmaya mahkûmdur. Böylece <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma<br />

ve Öğretim için harcanan para, zaman ve emek boĢa gitmiĢ olur. Ülkemizde bugüne kadar tarımsal<br />

konularda çok sayıda araĢtırma yapılmıĢ ve uygulanabilir nitelikte önemli bulgular ortaya<br />

konulmuĢtur. Diğer taraftan, tarımsal öğretimin resmen baĢladığı tarih olarak kabul edilen 1846<br />

yılından beri geçen zaman içerisinde tarımsal öğretimde büyük geliĢmeler meydana gelmiĢtir.<br />

Günümüzde yurdun her yanında faaliyet gösteren ziraat fakültelerinde binlerce öğrenciye modern<br />

tarımın gerekleri öğretilmektedir. <strong>Tarımsal</strong> araĢtırma ve öğretimde gerçekleĢtirilen bu<br />

geliĢmelerden beklenen yararın sağlanabilmesi için etkin <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarına ihtiyaç vardır.


3<br />

Kalkınmada en önemli faktör beĢeri ve sosyal sermayedir (Anon., 2004a). Bu<br />

faktörlerin geliĢmesinde en önemli araç ise eğitimdir. Ġnsanların bireysel yetenekleri beĢeri<br />

sermaye, insanların ortak sorunlara ortak çözümler bulmak üzere dayanıĢma ve iĢbirliği yapmaları<br />

gibi iliĢkiler ise sosyal sermaye olarak adlandırılır.<br />

BeĢeri ve sosyal sermaye gibi insan kaynaklarının geliĢtirilmesi, eğitim yoluyla olur. Bugün<br />

geliĢmiĢ ülkelerden örneğin Almanya ile Türkiye‟nin her konudaki geliĢmiĢlik farkı, her iki<br />

ülkedeki insanların eğitimleri arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. Zira 1945 yılında Türkiye‟nin<br />

ekonomik durumu Almanya‟dan daha iyi idi. Almanya‟nın Türkiye‟ye göre daha hızlı bir Ģekilde<br />

kalkınarak bugünkü duruma gelmesinde en önemli faktör nitelikli iĢgücü, dayanıĢma ve iĢbirliği<br />

geleneği, çalıĢma disiplini, giriĢimcilik ve organizasyon yeteneği gibi beĢeri ve sosyal sermaye<br />

değerleridir. Aynı Ģekilde, geliĢmiĢ ülkelerdeki çiftçilerle diğer ülkelerdeki çiftçiler arasındaki<br />

verimlilik farkı bu ülkelerdeki çiftçilerin eğitim konusundaki farklılıklarından kaynaklanmaktadır.<br />

Bu durum ülkemizdeki çiftçilerin eğitim ihtiyacının önemini açıkça ortaya koymaktadır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>ın çiftçi bazında önemini belirtmek için Doğu Anadolu Su Havzası<br />

Rehabilitasyon Projesi çerçevesinde Adıyaman Ġli Kâhta ilçesinde Nemrut Dağı eteğinde bir köyde<br />

20‟Ģer arı kovanı verilen iki çiftçinin 1995 yılında gözlenen durumu örnek olarak verilebilir.<br />

Çiftçilerden birisi Ankara Kazan ilçesinde bulunan Türkiye Kalkınma Vakfı (TKV) Arıcılık<br />

Eğitimi Merkezinde iki haftalık bir eğitim çalıĢmasına katılmıĢ, diğeri ise buna gerek duymamıĢtı.<br />

Eğitime katılan çiftçi kovan sayısını birkaç yılda 300‟e çıkarıp, kovan baĢına 30 kg. dan fazla bal<br />

alarak yılda yaklaĢık 10 ton bal elde etmekteydi. Diğer çiftçi ise 20 kovanı 5‟e düĢürüp, kovan<br />

baĢına yalnızca 5 kg kadar bal alarak toplam 25 kg bal elde ediyordu. Yılda 10.000 kg ile yalnızca<br />

25 kg bal elde eden iki çiftçi arasındaki en önemli fark, eğitim farkı idi.<br />

Bu konularda, buna benzer birçok çarpıcı örnek verilebilir. Bunlar arasında TKV tarafından<br />

Erzurum Uzundere Ġlçesinde 1991-99 yılları arasında yapılan <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları da vardır. Bu<br />

çalıĢmalarda çifçilere önce seracılık eğitimi verilmiĢ daha sonra seracılık uygulamaları baĢlatılmıĢ<br />

proje sonunda 350 kadar serada sebze üretimi gerçekleĢmiĢ ve buna bağlı olarak çok sayıda ailenin<br />

gelir düzeyi ve yaĢam kalitesi yükselmiĢtir. Günümüzde faal sera sayısı 550 yi geçmiĢ, ve bu sayı<br />

artmağa devam etmektedir. Bu projeye katılan önder çiftçilerden bazıları yılda 50.000 TL üzerinde<br />

gelir sağlamaktadır. Bu gelir kırsal alan için çok önemli bir miktardır. Bu proje olmasa idi, Bu güne<br />

kadar, Uzunderede bulunan çifçilerin büyük bir bölümü köylerini terk edip göç etmiĢ olacaklardı.<br />

Uzundere olayı <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için önemli bir baĢarı öyküsü ve uygulama okulu niteliğindedir.<br />

Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısında tarımın önemli bir yeri vardır. YaklaĢık olarak ülke<br />

nüfusunun % 33‟ü tarımla uğraĢmakta, milli gelirin % 14‟ü ve ihracat gelirlerinin % 6‟sı tarım<br />

sektörü tarafından sağlanmaktadır.<br />

Türkiye'de tarıma açılacak yeni alanlar yok gibidir. Bu bakımdan tarımsal üretimde artıĢ<br />

sağlamak ve böylece çiftçilerin kalkınmasına ve ülke ekonomisinin geliĢmesine katkıda


ulunabilmek için birim alandan daha yüksek verim almak gerekmektedir. Bu ise, büyük ölçüde<br />

modern teknolojinin çiftçilere ulaĢtırılmasına ve benimsetilmesine bağlıdır.<br />

4<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarından sonuç almanın uzun zaman gerektirmesi ve bu sonuçların<br />

genellikle somut olmaması <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın önemini gölgeleyen bir sorundur. Uzun dönemi<br />

kapsayan bir açıdan bakıldığında, ülkemizde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının büyük ölçüde<br />

katkısıyla gerçekleĢen önemli geliĢmeler gözlenebilir. Örneğin, birkaç yıl öncesine kadar kıĢ<br />

aylarında çoğu sebzeleri bulmak mümkün değilken, bugün her mevsimde hemen her tür sebze<br />

bulunabilmektedir. Tarımda makineleĢme konusunda oldukça önemli geliĢmeler sağlanmıĢtır.<br />

Mücadele çalıĢmaları ile her yıl milyarlarca liralık ürün kaybı önlenmektedir. Bu geliĢmelerin<br />

sonucu olarak ülkemiz, bir zamanlar 10 milyon nüfusu beslemekte zorluk çekerken, bugün 70<br />

milyonluk nüfusuyla dünyada tarımsal üretim bakımından kendine yeterli birkaç ülkeden biri<br />

durumundadır. Bu geliĢmelerde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının katkısı büyüktür.<br />

1.3. TARIMSAL YAYIM’IN TARĠHĠ*<br />

1.3.1. Dünya’da<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>, Ġngilizcede (Agricutural Extension) terimi ile tanımlanmaktadır.<br />

Extension kelimesinin mastar hali olan „to extend‟ yaymak, geniĢletmek anlamındadır. Türkçe‟de<br />

kullanılan „<strong>Yayım</strong>‟ terimi de Ġngilizce deki karĢılığı gibi yaymak fiilinden üretilmiĢ olup sözcük<br />

anlamı „Bilgi Yayma‟ olarak ifade edilmektedir. <strong>Yayım</strong> sözcüğü bazen yanlıĢ olarak neĢriyat<br />

anlamına gelen „yayın‟ (publication) sözcüğü ile karıĢtırılmaktadır. Oysa yayın, (Basılı, görsel veya<br />

iĢitsel) <strong>Yayım</strong>da kullanılan bir araçtır ve <strong>Yayım</strong> kavramına göre çok daha da dar kapsamlıdır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>ın modern uygulamalarının örneklerinin ortaya çıkması on dokuzuncu<br />

yüzyıla dayanmaktadır. Ancak, genel anlamda, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>ın tarihi çok daha eskidir. Eski<br />

Mısır hiyeroglif ve Mezopotamya çivi yazılarında çiftçi eğitimi ile ilgili metinler bulunmuĢtur. Eski<br />

Yunan ve Roma döneminde de tarımla ilgili kitaplar yazılmıĢtır. Bundan sonra oluĢan tüm<br />

medeniyetlerde de çiftçi eğitimi konusuna değiĢen vurgularla önem verilmiĢtir.<br />

Ġlk modern <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmeti, Ġrlanda‟da bir krizin atlatılması için görevlendirilen<br />

bir valinin kiĢisel giriĢimleriyle ortaya çıktığı kabul edilir. Krizin nedeni 1845' de Avrupa‟da<br />

ortaya çıkan patates yanıklığı hastalığı idi. Ġrlanda‟da çoğu köylü nüfusun beslenmesinin patatese<br />

dayanmasından dolayı krizin etkileri bu ülkede çok ciddi olmuĢ ve patates kıtlığı 1851'e kadar<br />

sürmüĢtür. Meydana gelen bu ciddi krizin aĢılması için zamanın Ġrlanda Valisi tarafından alternatif<br />

ürünlerin yetiĢtirilmesi için <strong>Yayım</strong> faaliyetleri baĢlatılmıĢtır.<br />

Daha sonraki yıllarda ise Ziraat Fakülteleri kurulmuĢ, çiftçi örgütlenme hareketleri<br />

hızlanmıĢ ve bu sayede modern <strong>Yayım</strong> faaliyetleri baĢlamıĢtır.<br />

Modern <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinin baĢlangıcında tüm Dünya‟da <strong>Yayım</strong> hizmetleri büyük ölçüde<br />

kamu tarafından yürütülmekte idi. Zamanla, özel Ģirketlerin ürünlerini tanıtmaları amacıyla yapılan<br />

özel <strong>Yayım</strong> ve geliĢen üretici örgütlerinin üyelerinin yaĢam standardını geliĢtirmek amacıyla


yaptıkları üreci örgütleri <strong>Yayım</strong>ı hizmetleri geliĢti. Bu durum 1990 lı yıllara kadar devam etti. 90 lı<br />

yılların baĢında AB ülkelerinde yeni bir anlayıĢ hakim oldu. Bu yıllarda kamu <strong>Yayım</strong> sisteminin<br />

beklenen düzeyde verimli ve etkili olmadığı düĢüncesi benimsendi ve bu durumu düzeltmek için<br />

<strong>Yayım</strong> hizmetlerinin özelleĢtirilmesi gerektiği yetkililerce ifade edildi. Bu yıllardan sonra AB<br />

ülkelerinde <strong>Yayım</strong> hizmetlerinin özelleĢtirilmesi değiĢik ülkelerde değiĢik düzeylerde<br />

geçekleĢtirildi. Kamunun düzenleyici, denetleyici ve destekleyici konumda olması yönünde<br />

önemli adımlar atıldı. Birçok ülkede bu faaliyetler devam etmektedir.<br />

5<br />

ABD‟de 1862 yılında Ziraat Fakülteleri, 1887 yılında AraĢtırma Enstitüleri ve 1914 yılında<br />

da ise <strong>Yayım</strong> Servisi kurulmuĢtur. ABD‟deki <strong>Yayım</strong> servisi kendine has bir özellik göstermektedir.<br />

Bu ülkede <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri Federal, Eyalet ve Yerel yönetimlerin desteği ile Land Grant<br />

Üniversitelerin Ziraat Fakültelerinin koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Bu sistem 1914 yılından<br />

beri uygulanmakta ve genel olarak çok baĢarılı olduğu kabul edilmektedir.<br />

Yeni Zelanda‟da Günümüzde kamu tarafından finanse edilen bir <strong>Yayım</strong> hizmeti<br />

yoktur. Ancak iki örgüt ülke düzeyinde faaliyet gösteren <strong>Yayım</strong> birimine sahiptir. Bu<br />

örgütler Hayvancılığı Geliştirme Şirketi (LIC) ve Yün Şirketi (Woolpro) dir, Ancak,<br />

Kraliyet Araştırma Enstitüsü (Crown Research Institution-CRI) gibi bazı kuruluşların asıl<br />

konularına bağlı olarak kırsal kalkınma veya <strong>Yayım</strong> konusunda da çalışmaları vardır.<br />

Bazı Avrupa Ülkelerinde <strong>Yayım</strong> Sistemleri ile ilgili son durum aĢağıdaki gibi özetlenebilir:<br />

Ġngiltere‟de <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerini yürüten ADAS (Agricultural Development and<br />

Advisory Service) bir kamu kuruluĢu iken 1997 yılında tamamen özelleĢtirilmiĢtir. Ġngiltere‟de bu<br />

yıldan sonra <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için doğrudan bir kamu desteği yoktur. ADAS Ġngiltere dıĢındaki<br />

ülkelere de ücret karĢılığı <strong>Yayım</strong> hizmeti sunmaktadır. Ġngiltere‟de özelleĢtirmenin, özel <strong>Yayım</strong><br />

hizmetlerinin mali yükünü karĢılamakta zorlanan küçük çiftçilerin aleyhinde olduğu ifade<br />

edilmektedir.<br />

Danimarka‟da <strong>Yayım</strong> sistemi tamamen özelleĢtirilmiĢtir. 2003 yılından beri <strong>Yayım</strong><br />

hizmetleri için bir devlet desteği yoktur. <strong>Yayım</strong> hizmetleri ağırlıklı olarak üretici örgütleri<br />

tarafından yürütülmektedir.<br />

Hollanda‟da birkaç yüzyıllık tarihi geçmiĢi olan DLV <strong>Yayım</strong> kuruluĢu 1993 yılından<br />

itibaren özelleĢtirilmeye baĢlanmıĢ ve bu süreç 2003 yılında 10 yıllık bir süre sonunda tamamen<br />

özelleĢtirilmiĢtir. Günümüzde Hollanda‟daki <strong>Yayım</strong> hizmetleri müĢteri odaklı olarak<br />

nitelendirilmekte ve daha çok bireysel metotlara ağırlık verilmektedir.<br />

Almanya‟da değiĢik eyaletlerde değiĢik <strong>Yayım</strong> sistemleri ağırlıktadır. Örneğin Baden<br />

Württemberg Eyaletinde kamu <strong>Yayım</strong>ı ağırlıktadır. Nordrhein-Westfallen Eyaletinde üretici<br />

örgütleri <strong>Yayım</strong>ı, Mecklenburg-Vorpommern Eyaletinde Bakanlığa bağlı <strong>Yayım</strong> Ģirketleri,<br />

Brandenburg Eyaletinde ise danıĢmanlık Ģirketleri ve serbest tarım danıĢmanları ağırlıktadır.


6<br />

Macaristan‟da 1990 yılından itibaren Tarım bakanlığının yeniden yapılandırılması<br />

çalıĢmaları baĢlamıĢ, ancak özelleĢtirme konusunda önemli geliĢmeler sağlanamamıĢtır. Bu ülkede<br />

serbest tarım danıĢmanları için sertifikalandırma iĢleri devam etmektedir. 2007 yılı itibari ile 700<br />

kadar kiĢiye danıĢmanlık kursu verilerek sertifikalandırılmıĢlardır. Çifçilerin özel danıĢmanlık<br />

Ģirketlerinden aldıkları hizmetler devlet tarafından desteklenmekte ve bu destek danıĢmanlara<br />

ödenmektedir.<br />

Estonya‟da 1989 yılında bağımsızlıktan sonra özel aile iĢletmelerinin kurulmasına paralel<br />

olarak yeni bir <strong>Yayım</strong> sistemi oluĢturulmaya çalıĢılmıĢ ve 1995 yılından sonra bu hizmetlerin<br />

özelleĢtirilmesi yönünde adımlar atılmıĢtır. Bunlar arasında <strong>Yayım</strong>cıların eğitilmeleri ve<br />

sertifikalandırılmaları gibi faaliyetler de vardır. Estonya kendi imkân ve ihtiyaçlarına uygun bir<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sistemi kurmak çabasındadır. Bu durum Ülkemizdeki çabaları anımsatmaktadır.<br />

Litvanya‟da <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri “Ulusal <strong>Yayım</strong> Servisi” tarafından<br />

yürütülmektedir. Bu servis büyük ölçüde kamu servisi niteliğindedir. Ülke geneline yayılan 44<br />

yerel büro ile hizmetlerini yürütmektedir.<br />

Polonya‟da <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerinin uzun bir geçmiĢi olmasına rağmen, 2005 yılında<br />

yapılan düzenlemelerle bu hizmetleri veren kuruluĢların yeniden yapılandırılması ve görevlerinin<br />

belirlenmesi sağlanmıĢtır. Polonya tarımı günümüzde bir değiĢim süreci yaĢamaktadır. Mevcut<br />

durumda kamu <strong>Yayım</strong> sistemi hakimdir.<br />

Bulgaristan‟da <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerinden sorumlu olan kuruluĢ Ulusal <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> Servisi NAAS dır. Bu servis 1991 yılında bağımsız bir birim olarak düzenlenmiĢtir.<br />

NAAS‟ın temel amacı, Bulgaristan tarım sektörünü AB üyeliğine hazırlamak ve Dünya<br />

pazarlarındaki rekabet gücünü artırmak olarak belirlenmiĢtir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerinde kamu<br />

<strong>Yayım</strong> sistemi hakimdir.<br />

Ġsviçre‟de ekolojik tarıma büyük önem verilmekte ve <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri ekolojik<br />

tarımı gerçekleĢtirecek Ģekilde yürütülmektedir. 1993 yılından önce bu hizmetler diğer birçok<br />

Avrupa Ülkesinde olduğu gibi büyük ölçüde kamu tarafından yürütülmekte idi. Bu yılda yapılan bir<br />

düzenleme ile yönetimde liberalleĢme yapılmıĢ, özel kuruluĢlara kontrol yetkisi verilmiĢtir. Ülkede<br />

uygulanan Ekolojik Performans Katalogu (ÖLN), AB tarafından ortaya konulan iyi tarım<br />

uygulamaları (GAP) ve Çapraz Uyum (Cross Compliance) kriterlerine paralel bir yapıdadır. Ülke<br />

tarım alanlarının % 97 kadarı ekolojik kriterlere göre iĢlenmektedir. OLN standardı devletin yaptığı<br />

“doğrudan ödemeler” için de temel koĢul olarak belirlenmiĢtir.<br />

1.3.2. Türkiye’de<br />

Türkiye tarihin ilk dönemlerinde beri önemli bir tarım alanı olmuĢtur. Etilerden<br />

zamanımıza kadar gelen kitabelerde tarımla ilgili bilgiler yer almaktadır. 17. yüzyılda yayınlanan<br />

Revnak-i-Bostan adlı eserde bu gün bile yararlanılabilecek bilgiler vardır. (ġenocak 1967)


7<br />

Türkiye‟de tarımsal eğitim konusunda resmi çalıĢmalar Tanzimat döneminde baĢlamıĢ<br />

1848 yılında YeĢilköy‟de ilk ziraat okulu açılmıĢtır. Ancak çeĢitli sebeplerle bu okul 1851 yılında<br />

kapatılmıĢtır.<br />

1893 yılında Halkalı Ziraat Mektebi (Mehmet Akif Ersoy bu okuldan mezundur)<br />

kurulmuĢtur. Sonraki dönemlerde savaĢlar nedeniyle ülkedeki her türlü tarımsal eğitim sekteye<br />

uğramıĢtır.<br />

Cumhuriyetin kurulmasından sonra her alanda olduğu gibi tarım alanında da eğitim<br />

çalıĢmalarına hız verilmiĢ 1924 yılında Tarım iĢlerinden de sorumlu, “Ziraat ve Ticaret Vekâleti”<br />

adı altında bir Bakanlık kuruldu. Bundan 4 yıl sonra da, 1928 yılında Ankara‟da Yüksek Ziraat<br />

Mektebi kuruldu, Bu mektep 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü, 1948 yılında ise Ziraat<br />

Fakültesi olarak faaliyetlerini sürdürdü.<br />

1984 öncesi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri merkezi düzeyde Ziraat ĠĢleri Genel Müdürlüğü<br />

(ZĠGEM) tarafından yürütüldü. ZĠGEM, Ġl ve ilçe müdürlükleri ile uzun yıllar ülkemizin tarımsal<br />

politikası doğrultusunda yararlı hizmetler verdi. Türk köylüsüne örnek teĢkil etmesi amacıyla<br />

deneme ve üretme istasyonları kurdu, tohum temizleme faaliyetlerinde bulundu, gübreyi, tarımsal<br />

alet ve makineleri Türk Çiftçisine tanıttı ve kullanımının yaygınlaĢtırılmasında önemli roller<br />

oynadı. Bu dönemde bedelsiz girdi destekli eğitim çalıĢmaları, kırsal alanda tarımsal faaliyetlerde<br />

gübre, kaliteli tohum, ilaç vs. gibi yoğun girdi kullanımının çiftçilerce benimsenmesini sağladı.<br />

Ürün bazında üretimi geliĢtirme projeleri ile 1984‟e kadar faaliyetler sürdü.<br />

BaĢlangıçta oldukça yararlı hizmetler veren ZĠGEM, zaman içerisinde hantallaĢtı ve etkisiz<br />

hale geldi. ZĠGEM 1984 yılında, D.B. ve IFAD desteği ile 16 ilde Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemini<br />

yerleĢtirmek üzere <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve Uygulamalı AraĢtırma Projesi (TYUAP) araĢtırma / <strong>Yayım</strong> /<br />

çiftçi bağlantısını güçlendirmek üzere harekete geçti ve aynı tarihlerde Bakanlığın yeniden<br />

yapılanması gerçekleĢti. TYUAP projesinin baĢarısı, tartıĢma konusu olmuĢtur.<br />

Yeniden yapılanma ile merkezde oluĢturulan ana hizmet biriminden bir tanesi olan ve<br />

ağırlıklı olarak kooperatiflerin kuruluĢu, desteklenmesi ve denetlenmesinden sorumlu olan<br />

TeĢkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü (TEDGEM) bünyesinde üç Ģubeden oluĢan bir<br />

<strong>Yayım</strong> Dairesi kuruldu. Ġllerde ise farklı genel müdürlüklerin taĢra birimleri bir çatı altında<br />

toplanarak 7 Ģubeden oluĢan Ġl Müdürlükleri, ilçelerde ise ilçe müdürlükleri kuruldu.<br />

Ġl müdürlüklerinde bulunan ġubeler Ģunlardır:<br />

� Proje ve Ġstatistik,<br />

� Kontrol, Destekleme,<br />

� Hayvan sağlığı,<br />

� Bitki Koruma,<br />

� Ġdari ve Mali ĠĢler,<br />

� Çiftçi Eğitimi ve <strong>Yayım</strong>,


Ana<br />

Hizmet<br />

Birimleri<br />

2009 itibari ile Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı yapılanması tablo 1 de olduğu gibidir.<br />

MüsteĢar<br />

Yardımcısı<br />

1.<strong>Tarımsal</strong> Üretim ve<br />

GeliĢtirme Genel<br />

Müdürlüğü. TÜGEM<br />

2. Koruma ve Kontrol<br />

Genel Müdürlüğü.<br />

KORGEM<br />

3. TeĢkilatlanma ve<br />

Destekleme Genel<br />

Müdürlüğü.<br />

TEDGEM<br />

4. <strong>Tarımsal</strong><br />

AraĢtırmalar Genel<br />

Müdürlüğü. TAGEM<br />

5. DıĢ ĠliĢkiler ve AB<br />

Koordinasyon Daire<br />

BaĢkanlığı.<br />

8<br />

Tablo 1: Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı 2 Organizasyon Yapısı<br />

MüsteĢar<br />

Yardımcısı<br />

DanıĢma ve<br />

Denetim<br />

Birimleri<br />

TeftiĢ Kurulu<br />

BaĢkanlığı<br />

(Doğrudan Bakana<br />

bağlı)<br />

Strateji<br />

GeliĢtirme<br />

BaĢkanlığı<br />

Hukuk<br />

MüĢavirliği<br />

Bakanlık<br />

MüĢavirleri<br />

Basın ve<br />

Halkla ĠliĢkiler<br />

MüĢavirliği<br />

BAKAN<br />

MüsteĢar<br />

MüsteĢar<br />

Yardımcı<br />

sı<br />

Yardımcı<br />

Hizmet<br />

Birimleri<br />

Personel<br />

Genel Müdürlüğü<br />

Ġdari ve Mali ĠĢler<br />

Daire BaĢkanlığı<br />

Yayın Dairesi<br />

BaĢkanlığı<br />

Savunma<br />

Sekreterliği<br />

Özel Kalem<br />

Müdürlüğü<br />

(Doğrudan Bakana<br />

bağlı)<br />

MüsteĢar<br />

Yardımcı<br />

sı<br />

Ġlgili<br />

KuruluĢlar<br />

Toprak<br />

Mahsulleri Ofisi<br />

Tarım ĠĢletmeleri<br />

Genel<br />

Müdürlüğü<br />

Çay ĠĢletmeleri<br />

Genel<br />

Müdürlüğü<br />

Et ve Balık<br />

Kurumu Genel<br />

Sekreterliği<br />

Tarım ve Kırsal<br />

Kalkınmayı<br />

Destekleme<br />

Kurumu<br />

BaĢkanlığı<br />

MüsteĢar<br />

Yardımcı<br />

sı<br />

Bağlı<br />

KuruluĢlar<br />

Tarım<br />

Reformu<br />

Genel<br />

Müdürlüğü<br />

Atatürk<br />

Orman<br />

Çiftliği<br />

Müdürlüğü<br />

2 Tarımdan sorumlu Bakanlığın adı Cumhuriyet döneminde aĢagıdaki adları almıĢtır.<br />

1924 - Ziraat ve Ticaret Vekaleti<br />

1974 - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı<br />

1981- Tarım ve Orman Bakanlığı<br />

1983 - Tarım Orman ve KöyiĢleri Bakanlığı<br />

1991 - Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı


9<br />

Ülkemizde <strong>Yayım</strong> hizmetleri büyük ölçüde kamu tarafından gerçekleĢtirilmektedir. 2000 li<br />

yılların baĢlarında, AB üye ülkelerinde olduğu gibi, bu hizmetlerde verimlilik ve etkinliği artırmak<br />

için hizmetlerin özelleĢtirmesi yönünde adımlar atılmıĢ ve 08.09.2006 Tarihinde Resmi Gazetede<br />

“<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Ve DanıĢmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik”<br />

yayınlanmıĢtır. Bu yönetmelik uyarınca sertifikalandırılacak Serbest Tarım DanıĢmanları ve<br />

kurulacak “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık” (TYD) Ģirketleri de ücret karĢılığında <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> ve danıĢmanlık hizmeti vermeye yetkili olacaklardır.<br />

Bu sistemde TYD hizmetlerinde verimlilik ve etkinlik sağlanacağı, Bakanlığın ise yalnızca<br />

düzenleme, denetleme ve destekleme görevleri yapacağı beklenmektedir.<br />

1.4. TARIMSAL YAYIM'DA AMAÇLAR<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da amaçlar, kurumsal açıdan, diğer sosyal içerikli uygulamalı bilim<br />

dallarında olduğu gibi, genelden özele giden bir çizgide, genel, proje ve eylem amaçları olmak<br />

üzere 3 baĢlık altında sınıflandırılabilirler. Bu amaçlar zaman bakımından uzun, orta ve kısa<br />

vadeli amaçlar olarak ta adlandırılabilirler.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da amaçların incelenmesi, iyi bir proje, etkin bir uygulama ve doğru bir<br />

değerlendirme yapabilmek açısından önemlidir.<br />

tutulabilirler.<br />

Amaçlar, alanları bakımından ekonomik, sosyal, kültürel, vb bir sınıflandırmaya da tabi<br />

Sınıflandırma ne Ģekilde olursa olsun <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da amaçların ortak yönü, bunların<br />

eğitimsel nitelikte olmalarıdır. Yani bu amaçlar eğitimsel nitelikte olup ekonomik, sosyal, kültürel<br />

veya çevresel sonuçlar meydana getirmeye yöneliktir.<br />

Yukarıda da belirtildiği gibi, kapsamlarına göre yapılan sınıflandırmada hiyerarĢik bir<br />

sıralama vardır. Bu sınıflandırmada alt sıradaki bir amaç bir üst sıra için bir araç veya ara amaç<br />

olarak kabul edilir.<br />

Ayrıca, tüm beĢeri faaliyetlerin ortak amacı olan bir en üst düzeydeki amaçtan da söz<br />

edilebilir. Bu amaç “temel amaç” olarak adlandırılır.<br />

Temel amaç, tüm kiĢi, kurum ve kuruluĢlar için ortak olan nihai amaçtır. Bu amaç<br />

kiĢiler için mutlu olmak, kurum veya kuruluĢlar için ise, hedef kitlelerinin ihtiyaçlarını karĢılamak<br />

ve böylece onların mutlu olmalarına katkı sağlamaktır. Mutluluk, ihtiyaçların karĢılanması sonucu<br />

oluĢan bir duygudur. Bir basit yapı kooperatifinin kuruluĢ olarak amacı, üyelerinin konut<br />

ihtiyaçlarını karĢılamak ve bunun sonucu olarak ta onların mutlu olmalarına katkı sağlamaktır.<br />

Diğer taraftan dünyanın en büyük kurumu olarak kabul edilen BirleĢmiĢ Milletlerin de temel amacı,<br />

dünya milletlerinin barıĢ ve refah içinde yaĢamalarını, böylece yaĢam kalitelerinin yükseltilmesini<br />

ve neticede insanların mutlu olmalarına katkı sağlamaktır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çerçevesinde yer alan amaçlar aĢağıdaki gibi açıklanabilir:


1.5.1. Genel Amaç<br />

10<br />

Genel amaçlar, kurumlarla ilgili yasalarda ve yönetmeliklerde yer alan geniĢ<br />

kapsamlı amaçlardır. Bu amaçlar ilgili literatürde “üst amaç” olarak ta adlandırılır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da genel amaç, Tarım Bakanlığı KuruluĢ Kanununda ve tanımda da<br />

belirtildiği gibi, çiftçilerin kalkınmalarına eğitim yoluyla yardım etmek, onların yaĢam kalitesinin<br />

yükseltilmesine katkıda bulunmaktır.<br />

Genel amaç <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Projeleri için ortak olan bir amaçtır. Genel amaçların<br />

gerçekleĢtirilmesi, bir üst ve nihai amaç olan temel amacın gerçekleĢmesine katkı sağlar.<br />

1.5.2. Proje Amacı<br />

Proje amacı, bir <strong>Yayım</strong> projesinin konusunu oluĢturan, sınırları belirli ve projeye özel<br />

olan amaçtır. Proje amacı çoğu kez bir proje adı olarak ifade edilir.<br />

Proje Amaçı Örnekleri;<br />

…...Bölgesinde buğday üretimini geliĢtirmek,<br />

.......Ġlinde hayvancılığı geliĢtirmek,<br />

.......Ġlçesinde tarımsal alet ve makinelerin etkin kullanımını sağlamak,<br />

Proje amaçlarının gerçekleĢtirilmesi, genel amaçların gerçekleĢmesine katkı sağlar.<br />

1.5.3. Eylem Amaçları<br />

Eylem amaçları, projelerin bir parçası olan eylem planlarında yer alan ve proje amaçlarını<br />

gerçekleĢtirebilmek için yapılan faaliyetlerin sonucu olan ara amaçlardır. Bu amaçlar bazen<br />

“iĢ amacı” veya “faaliyet amacı” olarak da adlandırılır. Eylem amaçları bazen bir mal veya hizmet<br />

üretmek Ģeklinde olabilir; fakat esas olarak bu amaçlar, hedef kitlede meydana getirilmek istenen<br />

bilgi, duygu ve beceri değiĢiklikleridir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projelerinde, proje amaçlarını<br />

gerçekleĢtirebilmek için çok sayıda eylem amacı yer alabilir. Örneğin, yukarıda belirtilen bir proje<br />

amacını gerçekleĢtirebilmek için öngörülen eylemlerin amaçları aĢağıdaki gibi ifade edilebilir:<br />

Çiftçilerin x buğday çeĢidini tanımalarını sağlamak.<br />

Çiftçilerin x buğday çeĢidini benimsemelerini sağlamak.<br />

Çiftçilerin sertifikalı ve ilaçlı tohum kullanmalarını sağlamak.<br />

Bu amaçların gerçekleĢtirilmesi, bir üst amaç olan özel proje amaçlarının<br />

gerçekleĢmesine katkı sağlar.<br />

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Faaliyetler eylem amaçları değil, <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> görevlilerinin yapacağı iĢlerdir. Lancer buğdayının tanıtılması için bir "köy ziyareti<br />

düzenlemek” <strong>Yayım</strong>cının yapacağı bir iĢ, eylem veya faaliyettir. Bu faaliyetten beklenen Ģey, yani<br />

"çiftçilerin Lancer buğdayını tanımaları” ise bu faaliyetin sonucu veya bir eylem amacıdır.<br />

Eylem amaçlarının hedef kitlede meydana getirilmek istenen geliĢmeler açısından ifade<br />

edilmeleri hem amaçlara açıklık getirir hem de değerlendirme çalıĢmalarında kolaylık sağlar.<br />

Çünkü özellikle ara değerlendirmelerde eylem amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğinin


anlaĢılması istenir. Hedef kitle açısından ifade edilen eylem amaçları ancak, değerlendirmede<br />

uygun ölçütler olarak kullanılabilirler. ġöyle ki, eylem amacı "bir köy ziyareti yapmak" Ģeklinde<br />

ifade edilirse "bu köy ziyareti" yapıldığında amaç % 100 gerçekleĢtirilmiĢ sayılır. Halbuki köy<br />

ziyaretinde asıl amaç, köylülerin bilgisinde bir değiĢikliğin meydana gelmesi, onların bir<br />

yenilikten haberdar olmalarıdır. Değerlendirme yapılırken iĢte bu tür amaçların ne ölçüde<br />

gerçekleĢtirilebildiğine bakmak gerekir. Yani, eylem amaçları <strong>Yayım</strong>cıların yapacakları iĢler olarak<br />

değil, fakat çiftçilerden beklenen eğitimsel nitelikteki geliĢmeler olarak ifade edilmelidir. Diğer bir<br />

deyiĢle amaçlar faaliyet odaklı değil, sonuç odaklı olarak ifade edilmelidir.<br />

11<br />

Ara değerlendirmelerde eylem amaçlarının, son değerlendirmelerde proje<br />

amaçlarının, etki değerlendirmelerinde ise genel amaçların ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiği<br />

araĢtırılır.<br />

Yukarıda da belirtildiği gibi, programlı çalıĢmalarda amaçların kapsamlarına göre<br />

belirlenmesi bilinçli ve etkin bir çalıĢma yapabilmek için gerekli bir iĢlemdir. UNDP ve AB gibi<br />

uluslararası kuruluĢların proje formatlarında yer alan “mantıksal çerçeve” kavramı da amaçların<br />

kapsamlarına göre yapılan sınıflandırmasına dayanır (Anon., 2004b).<br />

Bu çerçevede sorunlarla bağlantılı amaçlar belirlenir ve bunlar amaç-araç iliĢkilerini<br />

belirtecek biçimde sıralanarak amaçlar hiyerarĢisi oluĢturulur. Bu düzende bir amaç kendisinden<br />

üst sıradaki bir amaç için gerekli olan bir araç niteliğindedir.<br />

Proje bağlamında amaç-araç iliĢkileri, amaç ağacı olarak adlandırılan Ģekil 1‟ de olduğu<br />

gibi Ģematize edilebilir.<br />

Proje Amacı 1<br />

Genel Amaç<br />

ġekil 1. Amaçlar HiyerarĢisi (Amaç Ağacı)<br />

Proje Amacı 2<br />

Eylem Amacı E.A. E.A. E.A.<br />

Eylem E E E E<br />

E E E


12<br />

Bu Ģekilde gösterilen eylem amaçları proje amaçları için, proje amaçları genel amaçlar için,<br />

genel amaçlar ise temel amaç için birer araçtır.<br />

Diğer bir açıdan bakıldığında, eylem amacı kısa vadeli, proje amacı orta vadeli, genel amaç<br />

ise uzun vadeli amaçlar olarak nitelendirilebilirler.<br />

Ders çalıĢan bir öğrenci için eylem amacı sınıf geçmek, proje amacı öğrenimini<br />

tamamlayarak diploma ve bir meslek sahibi olmak, genel amaç gelecekte para, statü ve güç<br />

kazanmak ve nihayet temel amaç ise mutlu olmaktır.<br />

1.5. TARIMSAL YAYIM’DA SĠSTEMLER, YAKLAġIMLAR VE YÖNTEMLER<br />

Sözlüklere bakıldığında, sistem, yaklaĢım ve yöntem kavramlarının her birisi için değiĢik<br />

konulara bağlı olarak birçok değiĢik tanımın varolduğu görülür. Bu tanımlarda ortak olan “belirli<br />

bir amacı gerçekleĢtirebilmek için benimsenen yol, uygulanan yöntem” ifadesidir.<br />

Bu ifade, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında;<br />

Yönetim sorumluluğu açısından sistem,<br />

hedef kitlenin rolü ve faaliyet bileĢenleri açısından yaklaĢım ve<br />

uygulanan teknik açısından ise yöntem (metot) kavramlarını tanımlamaktadır.<br />

Bu bakıĢ açıları, söz konusu kavramların kapsamlarını da belirlemektedir. Bu kavramlardan<br />

sistem en geniĢ yöntem ise en dar kapsamlıdır. YaklaĢım ise ortadadır.<br />

Bu konuda Ģu benzetme yapılabilir; “ders alınan yer” hem sınıfı, hem fakülteyi ve hem de<br />

üniversiteyi tanımlar. Tanım aynı olmasına rağmen kapsamlar farklıdır.<br />

Bu çerçevede bir sistem içerisinde değiĢik yaklaĢımlar ve bir yaklaĢım içerisinde ise değiĢik<br />

yöntemler yer alabilir. Bu durum aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir.<br />

Sistem<br />

YaklaĢım<br />

Yöntem<br />

ġekil 2. Kapsam bakımından sistem, yaklaĢım ve yöntem kavramları iliĢkileri


1.5.1. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da Sistemler<br />

13<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından sistem, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde yönetim<br />

sorumluluğu bakımından benimsenen yol ve uygulanan yöntemdir.<br />

BaĢlıca <strong>Yayım</strong> sistemleri Ģunlardır:<br />

� Kamu <strong>Yayım</strong>ı Sistemi (Tarım Ġl Müdürlükleri tarafından yapılan <strong>Yayım</strong>)<br />

� Özel <strong>Yayım</strong> Sistemi (TY/D ġirketleri ve tarım danıĢmanları …………….)<br />

� Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı Sistemi (Girdi ġirketleri ……………………….…….)<br />

� Üretici Örgütleri <strong>Yayım</strong>ı Sistemi (Ziraat Odaları, Üretici Birlikleri .…….)<br />

� Üniversite <strong>Yayım</strong>ı (USA Cooperative Extension Service)<br />

Kamu <strong>Yayım</strong>ı, kamu kuruluĢlarının inisiyatifi, yetkisi ve sorumluluğunda yapılan <strong>Yayım</strong><br />

hizmetleri sistemidir. Ülkemizde Tarım Bakanlığının Tarım Ġl Müdürlükleri vasıtası ile yapmakta<br />

oldukları <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları kamu <strong>Yayım</strong>ının tipik bir örneğidir. Kamunun mal ve hizmet üretmede<br />

verimsiz ve etkisiz olduğunu dikkate alanlar, kamu <strong>Yayım</strong>ının zorunlu haller dıĢında<br />

sınırlandırılmasını ve alternatif <strong>Yayım</strong> sistemlerinin ağırlık kazanması gerektiği görüĢünü dile<br />

getirmektedirler. Buna göre kamu, düzenleme, denetleme ve destekleme hizmetleri yapmalıdır.<br />

Özel <strong>Yayım</strong>, Daha önce kamuya ait olan <strong>Yayım</strong> kuruluĢlarının özelleĢtirimesi (Hollanda‟da<br />

DLV, Ġngiltere‟de ADAS gibi) veya <strong>Yayım</strong> hizmetlerinin “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık”<br />

Ģirketleri gibi özel kuruluĢlardan veya serbest tarım danıĢmanları gibi sertifikalı ve yetki belgeli<br />

kiĢilerden hizmet satın alımı yöntemi ile gerçekleĢtirilmesidir.<br />

Bazı AB ülkelerinde <strong>Yayım</strong> servisi büyük ölçüde özelleĢtirilmiĢtir. Ġngiltere, Danimarka ve<br />

Hollanda, AB Ülkeleri arasında en ileri düzeyde özelleĢtirme gerçekleĢtirmiĢ Ülkelerdir.<br />

Ülkemizde de bu yolda bazı adımlar atılmıĢ, bu çerçevede yasal altyapıyı oluĢturacak yönetmelik<br />

çıkarılmıĢ, bu konuda öngörülen insan kaynaklarını hazırlamak üzere çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır.<br />

Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı, tarımsal üretim için alet, makine, malzeme v.s. üreten ve/veya satan<br />

özel kuruluĢların ürettikleri malları satabilmek için bu malların yararları ve nasıl kullanıldıkları<br />

konusunda çiftçileri eğitmeleri Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı olarak adlandırılabilir. Yalnızca tanıtımla sınırlı<br />

çalıĢmalar <strong>Yayım</strong>‟dan çok pazarlama kapsamındadır. Özel sektör mal üretiminde olduğu gibi<br />

hizmet üretiminde de verimli ve etkili çalıĢır. Ancak bazı özel sektör temsilcilerinin mallarını<br />

satabilmek için çiftçilere yanlıĢ bilgi verdikleri de bir gerçektir. Bu konuda etkin bir kamu denetimi<br />

yapılabildiği takdirde, Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı etkin bir sistem olarak kullanılabilir.<br />

Üretici Örgütleri <strong>Yayım</strong>ı, Üretici örgütleri veya çiftçi kuruluĢlarının paydaĢlarını<br />

aydınlatma, eğitme ve yönlendirmesi esasına dayanan bir <strong>Yayım</strong> sistemidir. Bu tür <strong>Yayım</strong><br />

faaliyetleri özellikle Avrupa ülkelerinde büyük ağırlık taĢımakta, ülkemizde ise son yıllarda gittikçe<br />

daha geniĢ bir biçimde kullanılmaktadır. Pankobirlik, Fiskobirlik, TariĢ, Arıcılar Birliği gibi üretici<br />

örgütleri ticari faaliyetler yanında paydaĢları için eğitim faaliyetleri de yürütmektedirler.<br />

Üniversite <strong>Yayım</strong>ı, Daha önceden de belirtildiği gibi, Kooperatif <strong>Yayım</strong> (Cooperative<br />

Extension) olarak adlandırılan bu sistem Amerika BirleĢik Devletlerinde Land Grant Üniversiteleri


Ziraat Fakülteleri önderliğinde yürütülen bir <strong>Yayım</strong> sistemidir. Bu sistem 1914 yılında yürürlüğe<br />

giren Smith-Lever yasası ile hayata geçirilmiĢtir. Kooperatif <strong>Yayım</strong> Sisteminde, Federal, eyalet ve<br />

yerel yönetimler ve Land Grant Üniversitelerin Ziraat Fakülteleri <strong>Yayım</strong> hizmetlerini iĢ birliği<br />

halinde (cooperative) yürütmektedir. Bu sistemde Ziraat Fakültelerinin bazı öğretim elemanları<br />

yılın bir bölümünde tam zamanlı olarak <strong>Yayım</strong> birimlerinde görev almaktadırlar. ABD‟ye özel olan<br />

bu sistem 1914 yılından günümüze kadar etkin bir biçimde uygulanmaktadır.<br />

1.5.2. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da YaklaĢımlar<br />

14<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından yaklaĢım, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde hedef kitlenin<br />

rolü veya faaliyet bileĢenleri gibi bakımlardan benimsenen yol ve uygulanan yöntem (veya<br />

tarz) dir.<br />

<strong>Yayım</strong> yaklaĢımları hedef kitlenin rolü bakımından Ģu Ģekilde sınıflandırılır:<br />

� Yukarıdan aĢağıya <strong>Yayım</strong> yaklaĢımı<br />

(top-down, geleneksel veya teknoloji transferi yaklaĢımı)<br />

� AĢağıdan yukarıya <strong>Yayım</strong> yaklaĢımı<br />

(buttom-up, modern veya katılımcı <strong>Yayım</strong> yaklaĢımı)<br />

<strong>Yayım</strong> yaklaĢımları faaliyet bileĢenleri bakımından ise Ģu Ģekilde sınıflandırılır:<br />

� Tekilci <strong>Yayım</strong> yaklaĢım<br />

� Bütüncü <strong>Yayım</strong> yaklaĢım<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da yaklaĢımlar, maliyet paylaĢımı vb bakımlardan da ele alınabilirler.<br />

Yukarıdan AĢağıya <strong>Yayım</strong> YaklaĢımı (top-down), geleneksel veya teknoloji transferi<br />

yaklaĢımı olarak ta adlandırılır. Bu yaklaĢımda, sorunlar ve öncelikler ve çözüm yolları ile ilgili<br />

kararlar <strong>Yayım</strong>dan sorumlu kuruluĢun tarafından alınarak uygulanır. Kararlarda hedef kitlede<br />

bulunan kiĢilerin rolü önemsizdir. Gerekli bilgilerin kuruluĢ bünyesinde var olduğu varsayılır.<br />

Bu yaklaĢımda araĢtırma kuruluĢlarında geliĢtirilen yeni teknolojilerin ve o yöre için yeni<br />

olan teknik uygulamaların hedef kitle için yararlı olduğu ve bu yeniliklerin hedef kitle tarafından<br />

kayıtsız Ģartsız benimsenmesi gerektiği varsayılır.<br />

AĢağıdan Yukarıya <strong>Yayım</strong> YaklaĢımı (buttom-up), modern veya katılımcı <strong>Yayım</strong><br />

yaklaĢımı olarak ta adlandırılır. Bu yaklaĢımda sorunlar ve öncelikler ve çözüm yolları ile ilgili<br />

kararlar büyük ölçüde hedef kitlenin katılımı ile alınır. Bu yaklaĢımın en önemli özelliği<br />

katılımcılıktır. Bu bakımından bu yaklaĢıma katılımcı yaklaĢım da denilir. Kararlarda hedef kitlede<br />

bulunan kiĢilerin rolü önemlidir. Onların bilgilerinin de önemli olduğu kabul edilir.<br />

Bu yaklaĢımda kırsal alanda çok uzun yıllar hayatta kalmasını beceren insanların<br />

düĢüncelerinin çok önemli olduğu, çalıĢmaların baĢarılı olabilmesi için projelerin hedef kitle<br />

tarafından “sahiplenilmesi” gerektiği, bununda ancak katılımcılıkla sağlanabileceği varsayılır.


15<br />

Tekli YaklaĢım, altyapı, finansman ve eğitim gibi kalkınma bileĢenlerinin<br />

(komponentlerinin) yalnızca birisinin kalkınma konusu olduğu bir yaklaĢımdır. Bu yaklaĢım yakın<br />

zamanlara kadar ülkemizde uygulanan kamu <strong>Yayım</strong>ı sisteminde veya kırsal kalkınma projelerinde<br />

en çok kullanılan yaklaĢım olmuĢtur. Örneğin, bazı yörelere alt yapı hizmetleri götürülmüĢ fakat<br />

çiftçilerin bu hizmetlerden beklenen yararları sağlayabilmeleri için gerekli eğitim verilmemiĢtir. Bu<br />

durumda üzüntü verici olumsuz sonuçlar ortaya çıkmıĢtır. Örneğin GAP alanında özellikle<br />

Akçakale bölgesinde sulama tesisleri yapılmıĢ fakat sulama konusunda çiftçiler gereği gibi<br />

eğitilmemiĢlerdir. Bunun sonucu olarak çiftçilerin yaptıkları yanlıĢ ve aĢırı sulama sonunda on<br />

binlerce hektarlık tarım arazileri çoraklaĢmıĢtır.<br />

Diğer taraftan, eğitim verilmeden çiftçilere verilen kredilerin amaç dıĢı kullanıldıkları veya<br />

heba edildikleri tüm ilgililerce bilinen yaygın bir sorundur.<br />

Ayni Ģekilde, yalnızca eğitime dayanan fakat bu eğitimin öngördüğü uygulamalar için<br />

gerekli olan finans desteği sağlanmayan durumlar vardır. Bu durumda da çoğu kez olumlu sonuç<br />

almak mümkün olamamıĢtır. Bu durum <strong>Yayım</strong> sevisi ve elamanlarının çiftçi nezdindeki itibarını<br />

zedelemiĢtir. Tekil yaklaĢımda baĢarı öyküleri nadirdir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da eğitim ön plandadır. Bu bakımdan bazı <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projelerinde<br />

yaklaĢımın tekilci olması kaçınılmaz olabilir. Buna karĢın Kırsal Kalkınmada eğitim hizmetlerinin<br />

yanında zorunlu olarak yukarıda sayılan diğer hizmetlerin bazıları veya tümü yer alabilir. Bu<br />

bakımdan Kırsal Kalkınmada uygulanan yaklaĢım bütüncü yaklaĢım olmak durumundadır.<br />

Çoklu yaklaĢım (Bütüncü veya Entegre YaklaĢım), alt yapı, kredi, teknik v.b. hizmetlerin<br />

birbirini destekleyen ve tamamlayan bir biçimde çiftçilere ulaĢtırıldığı bir yaklaĢımdır. Kırsal<br />

Kalkınma büyük ölçüde eğitime dayanan bir teknik hizmettir. Bu yaklaĢıma göre Kırsal Kalkınma<br />

yalnızca bilgi aktarma iĢlemi olarak ele alınmamalıdır. Eğitimsiz kalkınma olmaz, ancak yalnızca<br />

eğitimle de kalkınma olmaz. Diğer bir deyiĢle, kalkınma için eğitim Ģarttır fakat tek baĢına<br />

yetersizdir. Kalkınma çalıĢmalarının etkin olabilmesi için bu çalıĢmalarda bütüncü bir yaklaĢım<br />

uygulanmalıdır. Diğer bir deyiĢle, Kırsal Kalkınma çalıĢmalarında çiftçilere herhangi bir yenilik<br />

hakkında bilgi aktarılırken, onlara söz konusu yeniliğin uygulanması için gerekli olan altyapı, kredi<br />

vb. imkânların da sağlanmasında yardımcı olmak gerekir.<br />

Bütüncü bir yaklaĢım ile planlanan Kırsal Kalkınma programları çerçevesinde, çiftçilere<br />

hizmet götüren kuruluĢlar arasında sıkı bir iĢbirliği ve etkin bir eĢgüdüm gereklidir. Böylece,<br />

çiftçilere birbirinden kopuk hizmetler yerine, birbirini destekleyen ve tamamlayan çalıĢmaların<br />

oluĢturduğu etkin bir hizmetler demeti götürülebilir.<br />

Türkiye'de son yıllarda, özellikle uluslararası kuruluĢların finansman ve teknik yönden<br />

katkıda bulundukları Entegre Kırsal Kalkınma Projeleri‟nde altyapı, kredi ve eğitim hizmetleri<br />

birlikte yürütülmektedir. Bu projeler ve uygulama yılları aĢağıdaki gibidir:


� Çorum-Çankırı Entegre Kırsal Kalkınma Projesi..................1976-1981<br />

� Erzurum Kırsal Entegre Kalkınma Projesi ......................... 1981-1989<br />

� Bingöl-MuĢ Entegre Kırsal Kalkınma Projesi...................... 1990-1999<br />

� Yozgat Entegre Kırsal Kalkınma Projesi...................... ...... 1991-2000<br />

� Doğu Anadolu Havza GeliĢtirme Projesi............................. 1993-2001<br />

� Ordu-Giresun Entegre Kırsal Kalkınma Projesi................... 1997-2004<br />

� Sivas-Erzincan Entegre Kırsal Kalkınma Projesi………...… 2005-2012<br />

16<br />

Bu tür projelerde araĢtırma ve öğretim kurumları, dolaylı görevler alıp danıĢmanlık ve<br />

benzeri hizmetler verebilirler.<br />

Altyapı hizmetleri; yol, su, elektrik ve sulama Ģebekeleri gibi hizmetlerdir.<br />

Kredi imkânlarından kastedilen, çiftçilere sağlanan aynî ve nakdi kredilerdir. Bu tür<br />

krediler genellikle T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Ġl Müdürlükleri iĢbirliği ile sağlanır.<br />

Teknik hizmetler ise eğitime dayalı olarak hayvan sağlığı, makine kullanımı ve bakımı vb.<br />

konularda çiftçilere götürülen hizmetlerdir.<br />

<strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında projenin çarpan veya çoğaltan etkisiyle hedef çiftçilerden diğer<br />

çiftçilere yayılması beklenir.<br />

Bütüncü YaklaĢım Ģekil 3‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir.<br />

Altyapı<br />

Hizmetleri<br />

AraĢtırma<br />

KuruluĢları<br />

Diğer<br />

Çiftçiler<br />

Teknik<br />

Hizmetler<br />

Entegre<br />

Proje<br />

Proje<br />

Çiftçileri<br />

ġekil 3. Kırsal Kalkınmada Bütüncü YaklaĢım<br />

1.5.3. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da Yöntemler<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından yöntem, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde teknik bakımından<br />

benimsenen yol ve uygulanan düzenli iĢlemlerdir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Yöntemleri genel olarak Ģu Ģekilde sınıflandırılır:<br />

� Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemleri<br />

� Grup <strong>Yayım</strong> Yöntemleri<br />

� Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemleri<br />

Bu yöntemler III. Bölümde incelenecektir.<br />

Kredi<br />

Ġmkanları<br />

Öğretim<br />

KuruluĢları<br />

Diğer<br />

Çiftçiler


2.1. EĞĠTĠM<br />

17<br />

2. BÖLÜM<br />

TARIMSAL YAYIM ĠLE ĠLĠġKĠLĠ BAZI KAVRAMLAR<br />

Eğitim, kiĢilerin bilgi, duygu ve becerilerinde istenen yönde ve kasıtlı olarak bir<br />

değiĢim veya geliĢim meydana getirme amacına yönelik faaliyetlerdir.<br />

Daha öncede belirtildiği gibi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> büyük ölçüde eğitime dayanan bir hizmettir.<br />

Bu bakımdan, eğitim konusunun <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından incelenmesi gerek akademik ve<br />

gerekse pratik <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarına ıĢık tutar.<br />

Ġnsan varlığının temel unsurları zihin, ruh ve bedendir. Eğitim çalıĢmalarında bu<br />

unsurların yalnızca birisine değil, fakat tümüne hitap edilerek insanların bilgi, duygu ve beceri<br />

bakımından dengeli bir biçimde değiĢmesi veya geliĢmesi sağlanmalıdır. Çünkü olumlu duygularla<br />

desteklenmeyen bilgi ve beceri, yararı bir yana, zararlı da olabilir. Nitekim soyguncular,<br />

dolandırıcılar vb. kiĢiler bilgi ve beceri bakımından oldukça ileri düzeyde olmalarına rağmen<br />

olumlu duygulardan yoksun olduklarından yeteneklerini toplum zararına kullanabilmektedirler. O<br />

halde, anlamlı ve toplum yararını gözeten bir eğitimde, insanı oluĢturan tüm unsurlar göz önünde<br />

bulundurulmalı ve bunların dengeli bir biçimde geliĢmesi sağlanmalıdır.<br />

Eğitimin tanımları genellikle felsefi açıdan yapılmaktadır. 3 Felsefi açıdan ele alındığında,<br />

herkesin üzerinde anlaĢabileceği bir tanım yapmak imkânsız gibidir. Çünkü felsefi ifadeler "olan"<br />

dan çok belli bir görüĢe göre "olması gereken"i veya kiĢisel tercihleri yansıttıklarından tartıĢma<br />

konusu olurlar.<br />

Ġdealist felsefeye göre eğitim, mutlak gerçekler olarak kabul edilen idealleri ve kültürü<br />

kiĢilere aktarma iĢlemidir.<br />

Experimentalist (deneyci) felsefeye göre eğitim, toplumun ihtiyaçlarını karĢılamak üzere,<br />

kiĢilere gerekli olan yetenekleri kazandırma iĢlemidir.<br />

Existentialist (varoluĢçu) felsefeye göre ise eğitim, bireylerin öz-benlikleri yönünde<br />

geliĢmelerine ortam hazırlama ve yardım etme iĢlemidir (Apps, 1973).<br />

Görüldüğü gibi felsefi açıdan yapılan bu tanımlarda bir takım ayrılıklar ve zıtlıklar vardır.<br />

Birinci tanımda idealler, ikinci tanımda toplum, üçüncü tanımda ise bireyler eğitimin önemli<br />

unsurunu oluĢturmaktadır. Diğer yandan uygulama açısından yapılan tanımlar belli görüĢlere göre<br />

olması gerekeni değil, fakat gerçekte var olanı yansıttıklarından objektif (kiĢiye göre değiĢmeyen)<br />

bir özellik gösterirler.<br />

3 Felsefe, müspet (pozitif) bilimlerin cevaplandıramadığı doğru nedir, iyi nedir ve güzel nedir<br />

gibi soruları evrensel açıdan cevaplandırmaya çalışan bir bilim dalıdır.


2.1.1. Eğitim Programları<br />

18<br />

Eğitim programları, eğitimde amaç, araç ve sonuçlarla ilgili soruların<br />

cevaplandırıldığı belgelerdir. Bir inĢaat için proje ne ise, eğitim için de program odur. Eğitim<br />

çalıĢmalarında etkin olabilmek için bu çalıĢmaların, bilimsel temellere dayalı programlara bağlı<br />

olarak yürütülmesi gerekir. GeliĢigüzel yapılan eğitim, sağduyuya dayanan bazı baĢarılı örnekler<br />

dıĢında, istenen sonuçlar vermediği gibi bazen zararlı da olabilir. Böyle bir eğitim, resmi öğretimde<br />

kendisinden olması beklenen yeteneklerden yoksun diplomalılar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde ise<br />

<strong>Yayım</strong>cıya güvenini kaybeden bir çiftçi kitlesi meydana getirir.<br />

Eğitim programlarında esas olarak amaçlar, araçlar ve sonuçlarla ilgili soruların<br />

cevaplandırılması gerekir. Bu sorular aĢağıdaki Ģekilde ifade edilebilir.<br />

� Eğitimde amaçlar ne olmalıdır?<br />

� Bu amaçlar en uygun Ģekilde hangi araçlarla gerçekleĢtirilebilir?<br />

� ÇalıĢmaların sonuçları nasıl değerlendirilebilir?<br />

2.1.2. Eğitimde Amaçlar<br />

Eğitimde amaç, tanımda da belirtildiği gibi, kiĢilerin bilgi, duygu ve becerilerinde bir<br />

değiĢim veya geliĢim meydana getirmektir. Eğitim programlarında amaçların önceden<br />

belirlenmesi ve açık olarak ifade edilmeleri gerekir. Çünkü bu amaçlar öğretim yöntemlerinin<br />

seçiminde en önemli faktörlerdir. Ayrıca bu amaçlar değerlendirme iĢleminde temel ölçütler olarak<br />

kullanılırlar. Yani bir programda baĢarı, amaçlarla sonuçların karĢılaĢtırılmalarıyla ölçülür.<br />

Eğitimsel amaçlar için önemli kaynaklar Ģunlardır: (Tyler,1970)<br />

� Konu - alanı (bilim dalı içeriği)<br />

� Hayat Ģartları (toplum ihtiyaçları)<br />

� Hedef kitlenin istek ve ihtiyaçları (öğrenci veya çiftçilerin bireysel istekleri…)<br />

Konu-alanı, eğitim amaçlarını tayin etmede en yaygın olarak kullanılan kaynaktır.<br />

Özellikle orta öğretimde eğitim amaçları konu uzmanlarının önceden hazırlamıĢ oldukları kitaplarla<br />

sınırlıdır. Bu durumda ders kitaplarının içeriği eğitim amaçlarını yansıtır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da ise<br />

tarımsal konularda bilinen teknik gerçekler ve araĢtırma sonuçları amaçların belirlenmesinde<br />

kaynak olarak kullanılabilir.<br />

Hayat Ģartları, eğitimsel amaçlar için yararlanılabilecek diğer bir kaynaktır. Bu Ģartlar<br />

incelenerek öğrencilerin gelecekte karĢılaĢabilecekleri sorunlar belirlenir ve eğitim programları<br />

öğrencilere bu sorunları çözebilecek yetenekleri kazandıracak Ģekilde düzenlenir. <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong>‟da sosyal içerikli programlarda hayat Ģartları, amaçlar için önemli bir kaynaktır.<br />

Hedef kitlenin istek ve ihtiyaçları da eğitim amaçlarını tayin etmede göz önünde<br />

bulundurulabilir, Resmi öğretimde hedef kitle öğrencilerdir. Öğrencilerin ihtiyaçları, onların eğitim<br />

bakımından mevcut durumları ile olması arzu edilen durumları arasındaki farkın ifadesidir. Bu<br />

farkı kapatmaya çalıĢmak eğitim çalıĢmalarının amacıdır. Özellikle <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında<br />

hedef kitle olan çiftçilerin istek ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması önemlidir.


19<br />

Bu kaynakların incelenmesiyle geçici veya muhtemel amaçlar belirlenir. Geçici<br />

amaçlardan, "kısıtlayıcı faktörler" süzgecinden geçenler, kesin amaçlar olarak eğitim<br />

programlarında yer alırlar.<br />

Bu kısıtlayıcı faktörler Ģunlardır:<br />

� Felsefi faktörler<br />

� Psikolojik faktörler<br />

� Mevcut imkânlar<br />

"Eğitimin tanımı" baĢlığı altında belirtildiği gibi bazı felsefi görüĢlerde idealler, bazılarında<br />

toplum, bazılarında ise bireyler önemlidir. Bu bakımdan benimsenen felsefi görüĢ kesin amaçların<br />

belirlenmesinde tayin edici bir faktör olmaktadır. DeğiĢik felsefi görüĢler değiĢik Ģartlarda geçerli<br />

olabilirler. Örneğin, teolojik öğretimde Ġdealist görüĢ, sanat öğretiminde ise Existentialist görüĢ<br />

geçerli olabilir. Fakat <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için en geçerli görüĢün Experimentalist görüĢ olması<br />

gerekir. Çünkü <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da toplumun kalkınması önemlidir. Ve öğretim içeriğinin<br />

belirlenmesinde deneme sonuçlarından büyük ölçüde yararlanılır.<br />

Seçilecek amaçlar öğrencilerin zihinsel kapasitelerine uygun olmalıdır. Belli yaĢlarda belli<br />

Ģeylerin öğretilmesi psikolojik bir zorunluluktur. Örneğin, ilköğretimde soyut kavramları geniĢ<br />

ölçüde içeren eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilmeleri oldukça zordur. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da<br />

eğitimsel amaçlar çiftçilerin geçmiĢte kazanmıĢ oldukları bilgi ve deneylere dayanmalı ve<br />

uygulamadan uzak olmamalıdır.<br />

Mevcut imkânlar deyimi yer, zaman, araç, gereç, para ve personel durumu ile ilgilidir.<br />

Gerek okul öğretiminde, gerekse okul dıĢı bir öğretim olan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında hedef<br />

kitlenin eğitimi için ayrılabilecek zaman, bu iĢ için harcanabilecek para ve görevlendirilecek<br />

öğretmen veya <strong>Yayım</strong>cı sayısı kısıtlıdır. Bundan dolayı amaçlar mevcut imkânlarla<br />

gerçekleĢtirilebilecek boyutlarda olmalıdır.<br />

Yukarıda belirtilen ilkelere göre belirlenen kesin amaçları gerçekleĢtirebilmek ve uygun<br />

olan öğretim yöntemlerinin seçilebilmesi için bu amaçların bir takım niteliklerinin bilinmesi<br />

gerekir. Eğitimsel amaçların sınıflandırılması, bu amaçların incelenmesi ve niteliklerinin<br />

belirlenmesi için gerekli bir işlemdir.<br />

Bloom, Krathwohl, Kibler ve arkadaĢları tarafından yapılan eğitimsel amaçların<br />

sınıflandırılması eğitim çevrelerinde yaygın olarak benimsenen ve yararlanılan bir çalıĢmadır<br />

(Ertürk,1972). Bu sınıflandırmada eğitimsel amaçlar zihin, ruh ve bedenle ilgili olarak bilgi, duygu<br />

ve beceri olmak üzere üç alana ayrılmıĢ ve her alana giren amaçlar basitten karmaĢığa doğru<br />

aĢamalı olarak sıralandırılmıĢlardır. Bu tür sınıflandırmada bir hiyerarĢik yapı vardır. Yalın ve<br />

öğrenilmesi kolay olan amaçlar ilk basamakları, karmaĢık ve öğrenilmesi güç olan amaçlar ise son<br />

basamakları oluĢturur. Söz konusu aĢamalı sınıflandırma aĢağıdaki gibi özetlenebilir:


2.1.2.1. Bilgi Alanı<br />

20<br />

Bilgi alanı, bireylerin bilgilerinde bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye yönelik<br />

eğitimsel amaçlarla ilgili alandır (Bloom,1969). Örneğin, resmi öğretimde coğrafya, ekonomi;<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde hayvan besleme, bitki koruma v.b. konuları içeren eğitimsel amaçların<br />

büyük çoğunluğu bu alana girer. Bu alana giren aĢamalar Ģunlardır: Algılama, ilgi duyma,<br />

uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme.<br />

Bu aĢamalar (bilgi hiyerarĢisi) Ģekil 4‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir.<br />

ġekil 4. Bilgi aĢamaları<br />

Bu aĢamalardan algılama, kavrama ve uygulama aĢamaları amatör, genel veya yüzeysel<br />

bilgi aĢamalarıdır. Bu aĢamalardaki bilgiler yalnızca ne, nerede, ne zaman ve kim gibi kapalı uçlu<br />

soruları cevaplandırabilen bilgilerdir.<br />

Analiz ve sentez ve değerlendirme aĢamalarındaki bilgiler profesyonel, derin veya özel<br />

bilgilerdir. Bu bilgiler “nasıl” ve “niçin” gibi açık uçlu soruları cevaplandırabilen, uzmanlık bilgisi<br />

olarak nitelendirilebilen bilgi kategorileridir.<br />

Algılama, herhangi bir konunun varlığından haberdar olmak demektir. KiĢiler istekleri<br />

dıĢında bile herhangi bir Ģeyin varlığından haberdar olabilirler. Örneğin, NPK gübresinin X<br />

bitkisine benzer bitkiler için de yararlı olabileceğini bilebilir.<br />

Kavrama, bir konuyu özetleyebilecek düzeyde anlamak demektir. Bu aĢamada bilgiye<br />

sahip bir kiĢi konuyu orijinal Ģekliyle değil fakat kendisine has bir üslupla ifade edebilir veya<br />

özetleyebilir.<br />

Algılama<br />

Kavrama<br />

Uygulama<br />

Analiz<br />

Sentez<br />

Değer<br />

lendirme<br />

Amatör<br />

Bilgi<br />

<strong>Prof</strong>esyonel<br />

Bilgi<br />

Genel veya<br />

Yüzeysel Bilgi<br />

Özel veya<br />

Derin Bilgi<br />

Bilgi


21<br />

Uygulama, soyutlamaların somut bir durumda kullanılmasını ifade eder. Örneğin, NPK<br />

gübresi hakkında uygulama aĢamasında bilgi sahibi olan bir kiĢi söz konusu gübreyi X bitkisi için<br />

uygun bir Ģekilde kullanabilir.<br />

Analiz, herhangi bir bütünün parçalarını tanıma ve bunlar arasındaki iliĢkileri ortaya koyma<br />

iĢlemidir. Örneğin, çeĢitli faktörlerin bir bitkinin geliĢmesinde meydana getirdiği etkileri anlamak<br />

ve bu faktörler arasındaki karĢılıklı iliĢkileri ortaya koymak bir analiz iĢlemidir.<br />

Sentez, değiĢik parçaları anlamlı bir bütün meydana getirecek Ģekilde birleĢtirmektir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının odak noktasını oluĢturan program planlama veya proje hazırlama<br />

faaliyetleri sentez iĢlemleri olarak kabul edilebilir.<br />

Değerlendirme, herhangi bir Ģey hakkında nicelik veya nitelik bakımından bir yargıya<br />

varma iĢlemidir. Bu aĢama bilgi alanının en karmaĢık ve zor ulaĢılan aĢamasıdır. Bir <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> programının üstün ve yetersiz yönlerini ortaya koymak bir değerlendirme iĢlemidir.<br />

Diğer konularda olduğu gibi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da da etkinlik sağlayabilmek için görevlilerin<br />

yüksek aĢamada bilgi sahibi olmaları gerekir. Çünkü bir <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> elemanının temel<br />

görevleri arasında inceleme, program planlama ve değerlendirme gibi yüksek aĢamada bilgi<br />

gerektiren iĢlemler büyük yer tutar.<br />

Eğitimde yüksek aĢamalı bilgi düzeyine ulaĢabilmek için, kiĢilerin eğitim faaliyetlerine<br />

aktif olarak katılmaları, uygulama çalıĢmaları yapmaları, proje hazırlamaları ve bu çalıĢmaları<br />

değerlendirerek, olumlu durumları ve olumsuzlukları belirlemeleri ve olumsuzlukları giderecek<br />

yeni çalıĢmalar ve denemeler yapmaları gerekir. Nitekim uygulamanın eğitimdeki önemi bir<br />

özdeyiĢte Ģu Ģekilde belirtilmiĢtir; Duyulan unutulur, görülen hatırlanır, yapılan öğrenilir.<br />

2.1.2.2. Duygu Alanı<br />

Duygu alanı, bireylerin duygularında bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye<br />

yönelik eğitimsel amaçlarla ilgili alandır (Krathwohl,1969). Bu alandaki amaçlar bireylerin<br />

kiĢilik özelliklerinde, tutum ve davranıĢlarında bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye<br />

yöneliktir. Din derslerinde, politik eğitim faaliyetlerinde, “yeniliklerin yayılmasında” amaçlar<br />

çoğunlukla bu alana girer. Duygu alanında Ģu aĢamalar vardır:<br />

Algılama<br />

Ġlgi duyma<br />

Ön değerlendirme<br />

Örgütleme<br />

KARAKTERLEME<br />

Yüzeysel Duygu<br />

DERĠN DUYGU


22<br />

Algılama aĢamasında, kiĢi herhangi bir uyarıcı (afiĢ, söz, vb.) tarafından etkilenir ve<br />

uyarıcı ile ilgili konunun varlığından haberdar olur.<br />

Ġlgi duyma aĢamasında, kiĢi söz konusu uyarıcıya aktif olarak tepki gösterir. Konu<br />

hakkında daha çok bilgi edinmek ister.<br />

Ön değerlendirme aĢamasında, kiĢi konu hakkında olumlu veya olumsuz bir yargıya varır.<br />

Eğer bu yargı olumlu ise, konu ile ilgili duygu, bireyde bir inanç ve tutum özelliği gösterir.<br />

Örgütleme aĢamasında, karĢılaĢılan yeni bir değerin önceden kabul edilmiĢ değerlerle ve<br />

olan iliĢkisi belirlenir. Değerler arasında bir çeliĢki varsa bu durum kiĢide bir seçim yapma ihtiyacı<br />

doğurur ve karĢıt durumda olan değerlerden birisi benimsenir ve diğeri reddedilir.<br />

Karakterleme, duygu alanına giren bir olgunun insanın karakterinin bir parçası haline<br />

gelmesini ifade eder. Diğer bir deyiĢle, bu aĢamada yenilik benimsenmiĢ ve karakterin uyumlu bir<br />

parçası haline gelmiĢtir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarında da duygu alanına giren eğitimsel amaçlar yer alabilir.<br />

Çiftçilerin yeniliklere karĢı olan tutum ve davranıĢlarını değiĢtirmeye yönelik amaçlar bu alana<br />

girerler. Örneğin, belli bir kırsal yörede kooperatifçiliğin kurulmasını amaçlayan, bir <strong>Yayım</strong><br />

programında hem bilgi hem de duygu alanına giren amaçlar vardır. Bu tür programlarda ilk<br />

aĢamada, çiftçilerin ilgisini çekmek için çaba harcanmalı, bunun için programın çiftçiler için yararı<br />

vurgulanmalıdır. Eğer çiftçilerin ilgi duyması sağlanırsa, çiftçiler aktif tepki göstererek program<br />

hakkında daha geniĢ bilgi edinmek ister ve sorular sorarlar. Kendilerine göre yeterli bilgi<br />

edindikten sonra programın zihinsel bir değerlendirmesini yaparak program hakkında bir yargıya<br />

varırlar. Bu yargı daha önce benimsenen yargı ve değerlerle çeliĢkili ise bunlardan birisi<br />

benimsenir ve diğeri reddedilir. Benimsenirse yeni duygu kiĢinin karakterinin bir parçası olur.<br />

2.1.2.3. Beceri Alanı<br />

Beceri alanı, bireylerin becerilerinde bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye yönelik<br />

eğitimsel amaçlarla ilgili alandır (Kibler,1972). "Psiko-motor" olarak da adlandırılan bu alan,<br />

bedensel bir beceri geliĢtirmeye yönelik eğitimsel amaçları içerir. Örneğin, traktör kullanma<br />

öğretmeye yönelik eğitimsel amaçlar beceri alanına girer. Bu alana giren aĢamalar Ģunlardır:<br />

Algılama<br />

KuruluĢ<br />

Klavuzlu Faaliyet<br />

Mekanizma<br />

OTOMATĠK ĠCRA<br />

Amatör Beceri<br />

PROFESYONEL BECERĠ


23<br />

Algılama aĢamasında, diğer alanların ilk aĢamalarında olduğu gibi, kiĢi konunun<br />

varlığından haberdar olur. Örneğin, bir çiftçi, traktör kullanabilmek için a,b,c hareketlerinin<br />

yapılması gerektiğini görür.<br />

KuruluĢ aĢamasında, kiĢi söz konusu hareketleri yapmak için kendini zihinsel olarak<br />

hazırlar ve yapacağı hareketleri zihninde prova eder.<br />

Kılavuzlu faaliyet, beceri geliĢtirmede ilk adımdır. Bu aĢamada, ağırlık karmaĢık<br />

becerilerin parçaları üzerindedir. Hareketler bir öğreticinin kılavuzluğu altında yapılır.<br />

Mekanizma aĢamasında, öğrenilen beceriler birbirine bağlı olarak yapılabilir. Bu aĢamada<br />

yapılan iĢler için büyük ölçüde enerji ve dikkat harcanır.<br />

Otomatik icra profesyonel aĢamadır. Bu aĢamada, bir iĢ en az zaman ve enerji harcanarak<br />

kusursuz bir biçimde yapılır. Örneğin on parmak daktilo yazabilen profesyonel sekreterler ortalama<br />

olarak dakikada 40 kadar kelimeyi hatasız olarak ve fazla yorulmadan yazabilmektedirler.<br />

2.1.3. Öğretimde Uygulama Ġlkeleri<br />

Öğretim yöntemleri, eğitim programlarında yer alan amaçları gerçekleĢtirebilmek için<br />

yararlanılan materyal veya uygulanan düzenli iĢlemlerdir. Eğitim programlarında kesin amaçlar ve<br />

bunların ait oldukları amaç alanları ve aĢamaları belirlendikten sonra, bu amaçları<br />

gerçekleĢtirebilmek için, uygun öğretim yöntemlerinin seçilip düzenlenmesi gerekir.<br />

Öğretim yöntemleri seçilirken ve uygulanırken aĢağıdaki hususların göz önünde<br />

bulundurulması, çalıĢmalarda etkinliğin sağlanması bakımından gereklidir.<br />

� Öğretim yöntemleri, eğitimsel amaçlara uygun olmalıdır. Yüksek aĢamalı<br />

eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilebilmesi için basit öğretim yöntemleri<br />

genellikle yeterli değildir. Örneğin, bilgi alanının değerlendirme aĢamasını<br />

kapsayan bir eğitimsel amacın gerçekleĢtirilebilmesi için, öğrencilerin istekli ve<br />

aktif olarak katıldıkları bir eğitim ortamı gereklidir. Diğer taraftan beceri<br />

alanıyla ilgili bir amacın gerçekleĢtirilmesi sadece söze dayanan bir eğitim<br />

ortamında mümkün olamaz. Öğrenciler eğitim ortamında, amaçlarda kastedilen<br />

davranıĢları uygulama imkânına sahip olmalıdırlar.<br />

� Eğitim ortamı öğrencilerin yeteneklerine uygun olmalıdır. Öğretim<br />

yöntemlerinin seçimi ve düzenlenmesinde öğrencilerin eğitimsel geçmiĢleri,<br />

mevcut zihinsel durumları ve imkânları göz önünde bulundurulmalıdır. Öğretim,<br />

hedef kitlenin ortalamasının bulunduğu düzeyden baĢlamalıdır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

eğitiminde hedef, genellikle yetiĢkinlerdir. YetiĢkinlerde bilgi, duygu ve beceri<br />

alanlarında değiĢiklik meydana getirmek gençlere göre daha zordur ve daha<br />

uzun zaman alır. Diğer taraftan, yurdumuzda kırsal kesimde bulunan nüfusun<br />

eğitim düzeyi yüksek değildir. Bu bakımdan ders içerikleri kısa, öz ve<br />

anlaĢılabilir nitelikte sunulmalıdır.<br />

� Eğitim uygulamalarında öğrencilerde motivasyon yaratılmalı ve onların<br />

çalıĢmalara ilgi ve istekle katılmaları sağlanmalıdır. Ġlgi ve istek, öğrenmede<br />

ön koĢuldur. Bu bakımdan öğrencilerde ilgi ve istek uyandırmak, devam<br />

ettirmek, amaçları gerçekleĢtirmede önemlidir. Öğrenci kendisine yararlı<br />

olduğuna inandığı konulara ilgi gösterir ve ilgi gösterdiği konuları öğrenmek<br />

ister. Ancak öğrenci için, olumsuz bir motivasyona bağlı olarak meydana gelen


öğretim, motivasyon etkeni ortadan kalkınca sona erer 4 (Lambert,1970).<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ise gönüllü bir eğitim olduğu için, bu çalıĢmalarda olumsuz<br />

motivasyon söz konusu olamaz. Çiftçilerde olumlu motivasyon veya içsel<br />

motivasyon yaratmak için <strong>Yayım</strong> programlarının, çiftçilerin öncelikle<br />

önemsediği ihtiyaçları karĢılamaya yönelik olması gerekir.<br />

� Öğretimde devamlılık sağlanmalıdır. Öğretimde devamlılık esas olarak dikey<br />

organizasyonla sağlanır (Saylor and Alexander, 1966). Yani, aynı konuda eğitim<br />

içeriği zamanla yükselen düzeylerde oluĢturulur. Örneğin, değiĢik sınıflarda<br />

temel matematik, orta matematik ve yüksek matematik okutmakla dikey<br />

organizasyon sağlanmıĢ olur (Yatay organizasyonda ise değiĢik konular aynı<br />

zamanda birbirini tamamlayacak Ģekilde verilir). Diğer taraftan öğretimde<br />

devamlılığı sağlamak ve güçlendirmek için<br />

� Öğretim içeriği hedef kitle tarafından önemli sayılmalıdır. Onların ön<br />

bilgilerine dayanması ve gelecekte kullanılabilir olması gerekir. Önsözde de<br />

belirtildiği gibi, birçok kişi birçok dersi aldıktan bir müddet sonra o dersle ilgili<br />

olarak, dersin adının dışında, hiç bir şey hatırlamazlar. Bu durumu önlemek<br />

için yukarıda belirtilen hususlara ek olarak uygulama sırasında konuların genel<br />

çerçevesi ve özü vurgulanmalıdır.<br />

� Belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için değiĢik yöntemler kullanılmalıdır.<br />

Belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için değiĢik yöntemlerden yararlanmak<br />

mümkündür. Aynı Ģekilde, belirli yöntemler çok yönlü sonuçlar meydana<br />

getirebilir. Örneğin, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarının varlığından çiftçileri<br />

haberdar etmek için radyo, televizyon, gazete veya sirküler mektup gibi <strong>Yayım</strong><br />

araçlarından yararlanılabilir. Diğer taraftan değiĢik amaçlarla düzenlenen köy<br />

toplantıları, daha önceden düĢünülmeyen sonuçlar meydana getirebilir. Örneğin,<br />

mahalli liderlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğitimde yöntemlerin<br />

birbirlerini tamamlayan ve destekleyen Ģekilde kullanılması etkinliği artırır.<br />

� Eğitim ortamında kiĢisel ayrılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

Herhangi bir öğrenci grubu birçok bakımdan homojen değildir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

eğitimine katılanlar, resmi okullardaki öğrencilere göre yaĢ, bilgi, tutum, ilgi,<br />

ihtiyaç ve yetenek bakımından daha büyük ayrılıklar gösterirler. Bu bakımdan<br />

özellikle <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde, kiĢisel ayrılıklar kavramı önem taĢır.<br />

Eğitim hedef kitlenin ortalaması düzeyinden baĢlatılmalıdır, ancak kiĢisel<br />

farklılıklar da göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, önder çiftçilere özel ilgi<br />

göstermek, programların baĢarısı bakımından yararlı olur.<br />

24<br />

2.1.4. Eğitim Programlarında Ölçme ve Değerlendirme<br />

Ölçme, herhangi bir olay veya olguya ait özelliklerin gözlenmesi, belirlenmesi ve<br />

sembollerle ifade edilmesidir.<br />

varmaktır.<br />

Değerlendirme, herhangi bir Ģey hakkında nicelik veya nitelik bakımından bir yargıya<br />

Ölçmede ölçekler, değerlendirmede ise ölçütler kullanılır. Örneğin, bir metre ile odanın<br />

eninin ve boyunun kaç metre olduğunu ölçeriz, diğer taraftan projenin amaçlarını göz önünde<br />

bulundurup sonuçların amaçlara ne ölçüde uyduğunu değerlendiririz.<br />

4 Olumlu motivasyon, ödüllenmeye olumsuz motivasyon ise, cezadan kurtulmaya yönelik bir motivasyondur.


25<br />

Değerlendirme, çalıĢmaların ne ölçüde baĢarılı olduklarını anlamak ve gerekli düzeltmeleri<br />

yapabilmek için gereklidir. Aksi halde programların baĢarısı anlaĢılmayacağı gibi yapılan hataların<br />

düzeltilmesi de mümkün olamaz.<br />

Değerlendirmenin 4 temel unsuru Ģunlardır (Steele, 1972):<br />

� Kanıt<br />

� Ölçüt<br />

� KarĢılaĢtırma<br />

� Yargı<br />

Kanıt, mevcut durumu belirten verilerdir. Bu veriler çeĢitli testler veya gözlemler yoluyla<br />

elde edilebilir. Öğrencilerin sınavda verdiği cevaplar kanıt unsurunu oluĢtururlar.<br />

Ölçüt, olması gereken veya arzu edilen durumdur. Eğitimde amaçlar, ulaĢılmak istenen<br />

veya arzu edilen sonuçlardır. Bu bakımdan söz konusu amaçlar, değerlendirme iĢleminde ölçüt<br />

olarak kullanılırlar. Herhangi bir sınavda sorulan soruların doğru cevapları, öğrencilerce bilinmesi<br />

arzu edilen veya onların bilmesi gerektiği varsayılan Ģeylerdir. Dolayısıyla bu doğru cevaplar sınav<br />

değerlendirmesinde kullanılan ölçütlerdir.<br />

KarĢılaĢtırma, ölçütler ve kanıtlar arasındaki benzerlik ve ayrılıkları belirleme iĢlemidir.<br />

Yargı, karĢılaĢtırma sonunda verilen karardır.<br />

Konu ve kapsam ne olursa olsun, sistemli bir değerlendirmede Ģu iĢlemler yapılır:<br />

� Kanıtlar derlenir.<br />

� Ölçütler belirlenir.<br />

� Ölçütler ile kanıtlar karĢılaĢtırılır.<br />

� Yargıya varılır.<br />

Değerlendirme iĢlemi Ģekil 5‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir:<br />

Kanıt<br />

KarĢılaĢtırma<br />

Yargı<br />

ġekil 5. Değerlendirme Mekanizması<br />

Ölçüt<br />

Değerlendirme yapılıĢ zamanına göre; ön, ara, son ve etki değerlendirmesi, yapılıĢ biçimine<br />

göre ise; gelişigüzel (düzensiz) ve sistematik (düzenli) değerlendirme olarak sınıflandırılabilir.


26<br />

Ön değerlendirme, program baĢlangıcında yapılan değerlendirmedir. Eğitimsel amaçlar<br />

konusunda karar verebilmek için program baĢlangıcındaki durumun bilinmesi gerekir. <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong>‟da çalıĢma sürecinin ilk aĢaması olan "inceleme" bir ön değerlendirme olarak<br />

nitelendirilebilir.<br />

Ara (periyodik) değerlendirmeler, programların herhangi bir aĢamasında gerek<br />

geliĢigüzel ve gerekse sistematik olarak yapılırlar. Bu değerlendirmeler, programla ilgili<br />

çalıĢmaların istenen yönde gidip gitmediğini anlamak ve gereken düzeltmeleri yapmak için yapılır.<br />

Diğer bir deyiĢle ara değerlendirmeler eylem amaçları ile ilgili olarak yapılır.<br />

Son değerlendirme, program özel amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak,<br />

programın üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek ve gelecekte yapılacak çalıĢmaların daha etkin<br />

olabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken ilkeleri ortaya koymak için yapılır.<br />

Etki değerlendirmesi, yukarıdaki değerlendirmelere ek olarak bazı projelerde ayrıca bir<br />

etki değerlendirmesi yapılabilir. Bu değerlendirme proje süresi bitiminden yıllar sonra proje genel<br />

amacına ne ölçüde katkı sağlandığının anlaĢılması amacıyla yapılır. Etki değerlendirmesi bazı<br />

çalıĢmalarda etki analizi olarak ta adlandırılır.<br />

Eğitim programlarında düzensiz değerlendirmeler de yer alabilir. Örneğin, öğretmenin,<br />

öğrencilerin dersi anlayıp anlamadıklarını basit sorularla anlamaya çalıĢması, düzensiz<br />

değerlendirmeye örnek olarak gösterilebilir. Önceden planlanan vize ve final sınavları düzenli<br />

değerlendirmeye örnek olarak verilebilir.<br />

2.1.4.2. Değerlendirme Araçları<br />

Değerlendirme araçları, kanıt elde etmek için kullanılan çeĢitli testler, mülakatlar,<br />

gözlemler vb. yöntemlerdir.<br />

Değerlendirme araçlarında aranan önemli özellikler Ģunlardır:<br />

� Objektiflik<br />

� Geçerlilik<br />

� Güvenilirlik<br />

Objektiflik, değerlendirmelerin kiĢilere bağlı olarak değiĢmemesi niteliğidir.<br />

Geçerlilik, bir ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı özelliği, baĢka bir özellik ile<br />

karıĢtırmadan ölçebilme niteliğidir.<br />

Güvenilirlik, aynı özellikle ilgili olarak yapılan değiĢik değerlendirmelerde benzer<br />

sonuçlara ulaĢabilme niteliğidir.<br />

Bu özellikler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />

Değerlendirme araçları objektif olmalıdır. Yani birden çok yetkili ve yetenekli kiĢiler<br />

aynı aracı kullanarak benzer sonuçlar elde edebilmelidir. Değerlendirme aracı, farklı kiĢilerin bu<br />

aracı kullanarak elde ettikleri sonuçların benzerliği ölçüsünde objektiftir. Doğru-yanlıĢ tipi veya<br />

çoktan seçmeli testler genellikle objektifliği yüksek değerlendirme araçlarıdır. Fakat bu testler bazı<br />

durumlarda, özellikle geçerlilik bakımından, yetersiz olabilirler.


27<br />

Değerlendirme aracı geçerli olmalıdır. Yani söz konusu araç, gerek içerik ve gerekse<br />

biçim bakımından değerlendirme amacı ile ilgili olmalıdır. Örneğin, zekâ ile ilgili bir<br />

değerlendirmede hafıza ile ilgili bir değerlendirme aracı geçerli olamaz. Bu durum Ģu örnekle<br />

açıklanabilir: “Ġstanbul kaç yılında fethedilmiĢtir?” sorusu hafızayı ölçer. Ancak zekâ düzeyini<br />

ölçmek için uygun bir soru değildir. “Ġstanbul‟un fethi olayının kiĢisel yaĢamımızdaki etkileri<br />

nelerdir?” Ģeklindeki bir soru ise zekâ düzeyini ölçmede bir araç olarak kullanılabilir. Diğer<br />

taraftan yukarıda da belirtildiği gibi doğru-yanlıĢ tipi testler bilgi alanın ilk aĢamalarında yer alan<br />

algılama ve kavrama gibi eğitimsel amaçlarla ilgili değerlendirmelerde kullanılabilirse de, aynı<br />

alanda analiz ve sentez gibi yüksek aĢamalarla ilgili değerlendirmelerde geçerli olamazlar.<br />

Değerlendirme aracı güvenilir olmalıdır. Yani söz konusu araç değerlendirilmek istenen<br />

hususları yeterli ölçüde kapsamalı ve temsil etmelidir. Ġstatistiksel analizlerde örneklerin ana kitleyi<br />

yeterli ölçüde temsil etmesi gerektiği gibi, eğitimde de değerlendirme araçlarını teĢkil eden<br />

sorularla istenen bilgilerin ilgili konunun tümünü temsil etmesi gerekir. Aksi takdirde Ģans<br />

faktörüne büyük rol verilmiĢ olur. "A dersi ile ilgili bildiklerinizin tümünü yazınız" Ģeklinde bir<br />

ifadenin yer aldığı bir değerlendirme aracının güvenilirliği en yüksektir. Böyle bir sorunun pratik<br />

olmadığı açıktır. Bunun için sınav sorularında örnekleme yönteminin kullanılması zorunluluğu<br />

vardır. Fakat popüler tabiri ile kenarda köĢede kalmıĢ konularla ilgili soruların da fazla güvenilir<br />

olduğu söylenemez. Güvenilirlik düzeyi düĢük olan araçlarla yapılan sınavlarda tesadüfe bağlı<br />

olarak beklenmedik çok yüksek veya düĢük notların ortaya çıkması söz konusu olabilir.<br />

Herhangi bir değerlendirme aracı objektif ve aynı zamanda geçerli olabilir. Fakat söz<br />

konusu değerlendirme aracı yeteri kadar kapsamlı değilse, bu araç güvenilir olamaz. Bir<br />

değerlendirme aracının güvenilir olabilmesi için bu aracın geçerli olması ön Ģarttır.<br />

Değerlendirme sonuçları, değerlendirme iĢlemi sonunda varılan yargının ifadesidir.<br />

Değerlendirmeden beklenen tüm amaçların gerçekleĢtirilebilmesi için, değerlendirme sonuçlarının<br />

ayrıntılı olarak ifade edilmeleri gerekir. BaĢarı oranı % 60, ortalama 75 gibi sayısal ifadeler veya<br />

orta, iyi gibi özel tanımlamalar bazı özel durumlar için yeterli olabilirler. Fakat programda<br />

yapılacak değiĢikliklere yol gösterebilmesi için, değerlendirme sonuçlarının programın üstün ve<br />

yetersiz yanlarını, öğrenci kitlesinin baĢarılı ve baĢarısız olanlarının ortak yanlarını ve baĢarı<br />

düzeyinin yanında baĢarısızlıkların nedenlerini de ortaya koyacak Ģekilde ayrıntılı olması gerekir.<br />

Eğitim programlarında ölçme ve değerlendirme sonucunda baĢarının belirlenmesinde<br />

özellikle ABD'de 1940'lı yıllardan beri istatistiksel bir kavram olan çan eğrisi (curve) uygulaması<br />

yapılmaktadır. Bu uygulamada herhangi bir sınıfın sınav sonuçları ortalaması, baĢarının alt sınırı<br />

olarak belirlenmektedir. Diğer bir deyiĢle sınıf ortalaması 100 üzerinden 50 olarak<br />

değerlendirilmekte, diğer ham notlar ise ortalamadan gösterdikleri standart sapmaya göre yeniden<br />

değerlendirilmektedir. Standart sapma ve z değeri formülleri aĢağıdaki gibidir:


S<br />

( x x)<br />

2<br />

n<br />

,<br />

z<br />

28<br />

x x<br />

S<br />

Buna göre - 1 z değerine sahip bir ham not 100 üzerinden 16, + 1 z değerine sahip bir ham<br />

not ise 100 üzerinden 84 olarak değerlendirilir. Aynı Ģekilde z değeri -2 olan not 2 olarak, +2 ise<br />

98 olarak değerlendirilir.<br />

Bu uygulamanın mantığına göre bir sınavda sorular ortalama bir öğrencinin<br />

cevaplayabileceği zorlukta olmalıdır. Ortalama bir öğrenci ise, sınıf sıralamasının ortasında yer<br />

alan yani 100 üzerinden 50 alan bir öğrencidir. Sınav sonuçlarının normal dağılımından farklı<br />

olarak çok düĢük veya çok yüksek olması eğitim ortamı veya ölçme araçları ile ilgili bazı<br />

sorunların varlığını ifade eder. Bu sorunların bazıları aĢağıdaki gibi ifade edilebilir:<br />

� Ders içeriği öğrenci düzeyinin üstündedir.<br />

� Eğitim ortamı öğrenmeyi engelleyecek niteliktedir (çok soğuk vb).<br />

� Sınav soruları gerekenden daha karmaĢık ve zordur.<br />

� Öğretmen–öğrenci diyalogunda bazı sorunlar vardır.<br />

Ortalama % 50 düzeyinin çok üstünde ise, ders müfredatının öğrenci düzeyine göre düĢük<br />

veya soruların olması gerekenden daha kolay olması söz konusu olabilir.<br />

Sınıf ortalamasının % 50 düzeyinin çok altında veya çok üstünde olmasının iĢaret ettiği<br />

sakıncaları bir ölçüde gidermek üzere yukarıda belirtilen istatistiksel yöntemden<br />

yararlanılmaktadır. Eğitim çalıĢmalarında önemli olan, ölçme ve değerlendirme sonuçlarının ortaya<br />

koyduğu sorunların ciddiyetle ele alınıp çözüme kavuĢturulmasıdır.<br />

2.2. YETĠġKĠN EĞĠTĠMĠ *<br />

YetiĢkin,<br />

� biyolojik olarak, üreme çağına gelmiĢ,<br />

� yasal olarak, kanunların reĢit saydığı yaĢa ulaĢmıĢ,<br />

� sosyal olarak, yetiĢkin rollerinin üstlenildiği,<br />

� psikolojik olarak ise, kiĢinin kendisini yetiĢkin olarak hissettiği, kendi yaĢamını<br />

yönetme sorumluluğunu üstüne aldığı, kendi kararlarını vermeye kendini hazır<br />

hissettiği yaĢ olarak tanımlanabilir.<br />

YetiĢkinin tanımı, bakıĢ açısına, ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklılıklar göstermekle<br />

birlikte Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 24 yaĢ üzerindeki bireyleri yetiĢkin olarak kabul etmiĢtir.<br />

YetiĢkinlik bir tek değil birçok yaĢantıyı içerdiğinden, herkesin yetiĢkinlik anlayıĢı önemli<br />

ölçüde farklılık gösterebilir.<br />

Bir yetiĢkin, yaĢı ilerledikçe, rollerini ve dolayısıyla beklentilerini değiĢtirmek zorundadır.<br />

Havighurst, buna "GeliĢim ödevleri" adını vermektedir.<br />

YetiĢkinlik dönemleri; genç, orta, ileri yaĢlar olmak üzere üçe ayrılır. Ancak, bu<br />

dönemlerin hangi yaĢları içerdiği konusunda kesin bir görüĢ birliği bulunmamaktadır.<br />

GeliĢim ödevleri, “genç yetiĢkinlik” te aile kurma, “orta yetiĢkinlikte” yaĢlı ana-babaya


uyum sağlama, “ileri yetiĢkinlikte ise” güçte ve sağlıktaki düĢüĢe uyum sağlama gibi ödevlerdir.<br />

29<br />

Toprağı tanımadan tohum atmak, anatomide bilgi sahibi olmadan tedaviye<br />

kalkıĢmak ne kadar yanlıĢ ise yetiĢkini tanımadan yetiĢkin eğitimi vermeye kalkıĢmak ta o kadar<br />

yanlıĢtır.<br />

YetiĢkinlerin bazı özellikleri aĢağıdaki gibidir:<br />

� YetiĢkinler benlik kavramı geliĢmiĢ insanlardır. KiĢiliklerine saygı beklerler,<br />

� Faaliyetlerde etkin rol almak isterler,<br />

� Gereksiz sıkı otoriteden hoĢlanmazlar,<br />

� YetiĢkinler deneyim birikimine sahiptir. Bu deneyimlerini aktarmaktan zevk duyarlar,<br />

Deneyimlerine ters yeni bilgilere karĢı bir direnme eğilimi gösterirler.<br />

� YetiĢkinler sorun odaklıdır, güncel sorunlarına iliĢkin konulara ilgi duyarlar. Bundan<br />

dolayı YetiĢkinler Eğitimi sorun odaklıdır. (Genç eğitimi ise konu odaklıdır.)<br />

� Bilgi ve becerilerini uygulamak ve övgüler duymak isterler.<br />

� Kendileri ve eğitimcileri için beklenti düzeyleri yüksektir.<br />

� Ortam, ceza ve gülünç duruma düĢme korkusundan uzak olmalıdır.<br />

� Güç seçim yaparlar.<br />

� Duygusaldırlar.<br />

� Gizli bir Ģekilde geri kalmaktan ve yerlerini birilerinin almasından korkarlar.<br />

� Sosyal statülerine düĢkündürler,<br />

� Bazı fizyolojik engellere sahiptirler.<br />

YaĢ ilerledikçe yetiĢkinin fiziksel yapısında değiĢmeler olmaktadır. Görme, iĢitme ve<br />

çalıĢma gücü belli bir yaĢtan sonra azalır.Bu durum ise öğrenme yeteneğini hız bakımından etkiler.<br />

YetiĢkin eğitiminin kuramsal çekirdeği, yetiĢkinin kim olduğuna, zekâ ve öğrenme<br />

yeteneğine, çocuktan farklı olan yönlerine ıĢık tutmaktadır.<br />

Uzun yıllar eğitim ve öğretimden söz edilince hemen akla çocuklar gelmiĢtir.‟Öğrenme‟<br />

konusundaki çalıĢmalar, daha çok eğitim psikolojisinin ilgi alanlarından biri olmuĢ ve bu<br />

çalıĢmalarla çocuk ve gençlerde öğrenme psikolojisi alanında büyük birikim sağlanmıĢtır. Bugüne<br />

kadar öğrenme ile ilgili olarak yapılan araĢtırmalar, çocuk geliĢmesi çalıĢmalarından, güvercin<br />

eğitimine kadar çok geniĢ bir alanı kapsamıĢtır. Ne yazık ki, yakın zamana kadar „yetiĢkinlerde<br />

öğrenme‟ üzerine çalıĢma yapılmamıĢtır.<br />

Bu alandaki bilimsel ilk çalıĢmalardan olan ve Thorndike tarafından „yetiĢkinlerde<br />

öğrenme yeteneği‟ konusunda 1928 yılında, ABD‟de yayınlanan araĢtırmanın sonuçları; o zamana<br />

kadar sanılanın tersine „yetiĢkinlerin öğrenebileceğini ve zekâ düzeyinin yaĢla düĢmediğini‟<br />

göstermiĢtir. Bununla birlikte, yapılan araĢtırmalar yaĢ ile yetiĢkinin öğrenme yeteneğinin değil,<br />

öğrenme hızının azaldığını göstermiĢtir.<br />

YetiĢkin eğitiminin temel kuramları, yetiĢkinlerde öğrenme ve öğretimle ilgili kuramları<br />

kapsamaktadır. Bunlar arasında en çok benimsenen kuramlar YetiĢkinlerin özelliklerini temel alan<br />

kuramlardır (Thorndike, Cross ve Knowles ),<br />

Günümüzde sosyo-kültürel ve teknolojik alanda "bilgi patlaması" süreci yaĢanmaktadır. Bu<br />

geliĢime ayak uydurabilmek için sürekli eğitim kavramı geliĢtirilmiĢtir. Sürekli eğitim kavramı<br />

gençlerle birlikte yetiĢkinleri de hedef almaktadır.<br />

YetiĢkini „özel bir öğrenci‟ olarak ele alan ve bu nedenle de yetiĢkin eğitiminin, çocuk<br />

eğitiminden farklılığını vurgulayan Malcolm Knowles, 1970'de „YetiĢkin Eğitiminde Modern


Uygulama‟ kitabında bu konuyu incelemiĢtir.<br />

30<br />

Pedagoji; Yunanca paid (çocuk) ve agogos (rehberlik) köklerinden türetilmiĢtir ve<br />

özellikle „çocuklara öğretmenin bilim ve sanatı‟ anlamına gelir.<br />

Andragoji ise; yine Yunanca andr (yetiĢkin) ve agogos (rehberlik) köklerinden<br />

türetilmiĢtir ve „yetiĢkinlerin öğrenmesine yol göstermenin bilim ve sanatı‟ anlamına gelir.<br />

1833'de Alman Dilbilgisi Okulu öğretmeni Alexandr Kapp andragojiyi „yetiĢkinler<br />

için sürekli eğitim‟ olarak tanımlamıĢtır.<br />

Avrupa'da Andragoji‟nin geliĢimi Amerika'dan daha hızlı olmuĢtur. ġu anda<br />

Hollanda'da, özel uzmanlık alanı olarak Andragoji eğitimi veren yedi büyük üniversite<br />

bulunmaktadır. Almanya, Polonya ve Macaristan'da çoğu üniversitede Andragoji konusunda<br />

doktora programları vardır.<br />

Boston Üniversitesi <strong>Prof</strong>esörü Malcom Knowles Andragoji‟yi Amerika'ya<br />

tanıtmıĢtır. Daha sonra, Knowles'in bu yeni alandaki yaratıcı ve geliĢtirici çalıĢmaları<br />

uluslararası düzeyde tanınmaya baĢlanmıĢtır.<br />

Eğitimde Andragoji yaklaĢım, sadece yetiĢkin eğitiminde kullanılan bir model değil,<br />

dünyada 1960 sonrasında, geleneksel eğitime alternatif olarak ortaya çıkan ve çocuk eğitimi de<br />

dahil tüm eğitime damgasını vuran yeni akımın da özelliklerini içeren bir yaklaĢım olmuĢtur.<br />

Geleneksel eğitimde, öğretmen/eğitici; hangi bilgi ve becerilerin aktarılması gerektiğine<br />

önceden karar verir, bu içerik bütününü mantıksal birimler halinde düzenler, bu içeriği<br />

aktarmanın en etkili yollarını seçer ve sonra bu içerik birimlerini belli bir sıralama düzeninde<br />

sunma için plan geliĢtirir. Bu bir içerik modelidir, yani pedogojik eğitim konu merkezlidir.<br />

Andragojik modelde ise; öğretmen/eğitici; "kolaylaĢtırıcı" rolündedir. YetiĢkin<br />

eğitimi için sürekli geliĢme modeli olarak tanımlanmaktadır.<br />

Andragojik model, geleneksel pedagojik modelden farklı olan çeĢitli varsayımlara<br />

dayanır. Bu varsayımlardan en temel olanı; yetiĢkinlerin bir Ģeyi öğrenmeye giriĢmeden önce,<br />

onu „niçin‟ öğrenmeleri gerektiğini bilmeye gereksinim duydukları konusudur. Yani YetiĢkinler<br />

sorun merkezli olup güncel sorunlarını öncelikle çözmek isterler. Bunun sonucu olarak,<br />

yetiĢkin eğitimiyle uğraĢanların ilk görevi; öğrenilenlerin gerçek yaĢamda nasıl<br />

kullanılacağını göstermektir.<br />

Andragoji ve pedagoji arasındaki farklar, dört temel kavram çevresinde açıklanabilir.<br />

Bu farklar, sözü edilen iki eğitim yaklaĢımıyla yapılan eğitim ve öğretimde, hangi noktalara<br />

önem verildiği konusunda anahtar noktalardır.<br />

Bu temel kavramlar aĢağıdaki gibidir:<br />

� Kendini algılama (Benlik algısı)<br />

� Deneyimler<br />

� Öğrenmeye hazır olma<br />

� Zaman perspektifi ve öğrenmeye yönelim<br />

Kendini Algılama (Benlik Algısı)<br />

Bir çocuk kendini bağımlı bir birey olarak algılar. Çocuklar yetiĢkinliğe doğru


ilerlerken, kendi kendilerine karar verme yeteneklerinin giderek arttığının farkına varmaya<br />

baĢlarlar, kendi kendilerini yönetme yeteneklerini baĢkalarının da görmesini isterler.<br />

31<br />

ġekil 6. Benlik Algısı Açısından Pedagoji ve Andragoji Farkı<br />

Bu nedenle Andragojik ve pedagoji arasındaki birinci büyük farklılık yukarıdaki<br />

Ģekilde de görüldüğü üzere öğretmen ve öğrenci arasındaki iliĢkide ve öğrenimde, kiĢinin öz-<br />

yönetim yeteneğinin kavranması konusunda ortaya çıkar. Geleneksel pedagojik yaklaĢımda<br />

dominant öğretmen, bağımlı öğrenci ve bu nedenle yönetilen bir iliĢki vardır. Aslında küçük<br />

yaĢtaki çocuklarla çalıĢılırken böyle bir iliĢkinin olması zorunludur.<br />

Andragojik yaklaĢımda ise, öğretme ya da öğrenme iĢinde karĢılıklı anlaĢma ve bu<br />

nedenle yardım edici bir iliĢki söz konusudur<br />

Deneyimler<br />

Dominant Öğretmen<br />

bağımlı öğrenci<br />

Yönetilen bir iliĢki<br />

Andragojik yaklaĢımda yetiĢkinlerin deneyimleri, öğrenme için zengin bir kaynak<br />

olarak değerlendirilir. Bununla birlikte, pedagoji geleneğinde çocukların deneyimi eğitimde<br />

çok küçük değer olarak ele alınır. Bu nedenle, pedagojik yöntemde genellikle ders anlatma,<br />

belirli bir konuyu okuma ve görsel-iĢitsel araçlarla ders sunma gibi, „tek yönlü iletiĢim<br />

teknikleri‟ kullanılmaktadır. Ancak; Andragoji‟de, grup çalıĢmaları ve sosyal öğrenmeyi<br />

sağlayıcı oyunlaĢtırmalar (role play), ekip oluĢturma, beceriyi uygulama gibi, „deneyime<br />

dayanan‟ iki yönlü ve çok yönlü teknikler kullanılır. Bu yolla öğrenim için katılımcıların<br />

hepsinin deneyimlerinden kaynak olarak yararlanılır.<br />

Öğretmenden öğrenciye<br />

tek yönlü iletiĢim.<br />

Temel olaraköğretmenin<br />

deneyimleri değerlidir.<br />

.<br />

Öğretme/öğrenme<br />

iĢinde karĢılıklı anlaĢma<br />

Yardım edici bir iliĢki<br />

Herkes tarafından<br />

paylaĢılan<br />

çok yönlü iletiĢim.<br />

Öğrenim için herkesin<br />

deneyimleri değerlidir<br />

ġekil 7. Deneyimler Açısından Pedagoji ve Andragoji Farkı


Öğrenmeye Hazır Olma<br />

32<br />

Pedagojik programın baĢlıca görevi, okulu bitirmek için gereken bilgi ve becerilerde<br />

yeterliği sağlamaktır. Oysa sosyal ve ekonomik nedenlerle temel eğitimleri aksamadığı sürece,<br />

yetiĢkinler okumada, yazmada, konuĢmada ve hesap yapmada yeterlilikleri için gereken bilgi ve<br />

beceriyi, eğitimleri sırasında büyük oranda tamamlamıĢlardır. YetiĢkinlerin Ģu andaki geliĢme<br />

ile ilgili görevleri, büyük oranda sosyal rollerine bağlı olarak, yaĢama, çalıĢma, aileyi geçindirme,<br />

sanat ve müzikle ilgilenme, dinlenme, eğlenme vb. konularıyla ilgilidir.<br />

Zaman Perspektifi ve Öğrenmeye Yönelim<br />

Çocukların ve gençlerin okuldaki öğrenmelerinin konu-merkezli olmasının tersine,<br />

yetiĢkinlerin öğrenme yönelimleri yaĢam-merkezli, görev-merkezli ya da sorun -merkezlidir.<br />

YetiĢkinler, bir Ģeyi öğrenmenin, görevlerini yerine getirmede ya da kendi yaĢamlarında<br />

karĢılaĢtıkları sorunlarla baĢa çıkmada, kendilerine yardımcı olacağını algıladıkları ölçüde<br />

enerjilerini onu öğrenmeye vermek için güdülenirler.<br />

Pedagojik yaklaĢımda eğitimin davranıĢsal sonuçlarının uygulanması geleceğe<br />

ertelenmiĢtir. YetiĢkin ise, bir eğitim programının bugünkü gereksinimlerine ve sorunlarına yanıt<br />

vermesini bekler, eğitimde kazandıklarını hemen uygulamaya aktarmak ister.<br />

2.2.5. YetiĢkinlerin Öğrenme Özellikleri<br />

YetiĢkin eğitiminin temel kuramları ve özellikle psikoloji alanında geliĢtirilen ve<br />

yetiĢkinlerde öğrenme ve öğretimle ilgili diğer bazı kuramlar sonucunda ortaya çıkan öğrenme<br />

ilkeleri ve engelleri aĢağıda özetlenmiĢtir.<br />

� YetiĢkin açısından katıldıkları eğitimin ilk birkaç günü çok önemlidir. YetiĢkinler,<br />

baĢlangıç günlerinde eğitimin yararlılığı, öğretmenin tutum ve davranıĢı ve katılanlar<br />

arasındaki iliĢkinin niteliği konusunda algılar geliĢtirirler. Bu geliĢtirdikleri algı<br />

olumsuz ise bunu düzeltmek zordur. YetiĢkinin temel özellikleri, eğitim sürecinde<br />

önemli rol oynar. Eğitim sürecinde yetiĢkinin Ģu temel özelliklerine dikkat edilmelidir.<br />

� Öğrenme için sosyal ve fiziki açıdan da uygun ortamlar hazırlanmalıdır.<br />

� Öğrenme yetiĢkinin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarına uygun olmalıdır.<br />

� YetiĢkinlerin geçmiĢ deneyimleri öğrenmesini etkiler.<br />

� YetiĢkine öğrenme için yeterli zaman verilmeli, öğrenme hızı zorlanmamalıdır.<br />

� YetiĢkin öğrenme sürecinde etkin olmalıdır.<br />

� Özellikle becerilerin kazanılmasında ve kalıcı olmasında, tekrar önemlidir.<br />

� Öğretilecek bilgiler, basitten karmaĢığa gidecek Ģekilde sıralanmalıdır.<br />

� Kavrayarak öğrenme, ezbere öğrenmekten daha kalıcıdır.<br />

� Yeni öğrenilenler, yetiĢkinin önceki öğrendikleri ile bütünleĢtirilmelidir.<br />

� YetiĢkin eğitiminde güdüleme önemlidir<br />

� Öğrenmede yetiĢkinin değerleri göz önüne alınmalıdır.


2.2.6. YetiĢkinlerde Öğrenme Engelleri<br />

33<br />

YetiĢkin eğitiminde öğrenmeyi kolaylaĢtıran durumlar olduğu gibi bireyin öğrenmesini<br />

engelleyen durumlar da bulunmaktadır. YetiĢkinler Eğitiminde bu engeller göz önünde<br />

bulundurularak programlar düzenlenmelidir.<br />

Bu engeller Ģu Ģekilde özetlenebilir:<br />

� Bilinmeyenden korkma,<br />

� Gülünç olma korkusu,<br />

� Güvensizlik ve sosyal açıdan yetersiz olma korkusu,<br />

� Okuldan hoĢlanmama,<br />

� Eğitimin sağlayacağı yarardan emin olmama,<br />

� Zihinsel ve fiziksel eksiklikler.<br />

2.3. YENĠLĠKLERĠN YAYILMASI<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> bağlamında, Yeniliklerin yayılması veya benimsenmesi, çiftçiler için yeni<br />

olan ve yararlı olduğu varsayılan uygulamaların onlar tarafından kabul görmesi ve pratiğe intikal<br />

ettirilmesi sürecidir. Bu süreç kiĢisel farklılıklara ve zamana bağlı olarak değiĢiklikler gösterir.<br />

KiĢisel farklılıklar kavramı, insanların birçok bakımdan kalıtsal olarak ayrılıklar<br />

gösterdiğini ifade eder. Farklı kiĢiler benzer etkenlere farklı tepkiler gösterirler. Bu bağlamda, çiftçi<br />

kitlesi için yararlı olduğu bilimsel yöntemlerle kanıtlanmıĢ olan bir yeniliğe karĢı, bu kitleyi<br />

oluĢturan kiĢilerin tepkisi de farklıdır.<br />

Ġstatistiksel olarak ifade etmek gerekirse, insanların fiziksel karakterleri (boy, kilo, vb.) ve<br />

zihinsel karakterleri (zekâ, hafıza vb.) gibi, ruhsal karakterleri (iyilik, kötülük, cesaret, yeniliklerin<br />

benimsenmesi zamanı vb.) de normal bir dağılım gösterir.<br />

2.3.1. Yeniliklerin Benimsenmesinde Gruplar<br />

Ġnsanlar, yenilikleri benimseme zamanına göre çeĢitli kategorilere ayrılabilirler. Bu<br />

kategoriler ortalamalardan her iki yönde sapmaların % oranlarını gösteren “z” değerleri esas<br />

alınarak belirlenir.<br />

Everett M. Rogers tarafından 1962 yılında yapılan “Diffusion of Innovations”<br />

(Yeniliklerin Benimsenmesi) adli çalıĢmada yeniliklerin yayılması, benimseme aĢamaları ve<br />

benimseyenler kategorileri konusunda ortaya konulan düĢünceler bilim çevrelerinde genel kabul<br />

görmüĢtür (Kelsey and Hearne, 1967). Bu eser Dünya‟da sosyal bilimler dalında en çok atıfta<br />

bulunulan 2. eser durumundadır. 5<br />

Yenilikleri benimseme zamanı açısından yenilikleri benimseyenlerin kategorileri Ģekil 9 da<br />

olduğu gibi gösterilebilir (Rogers son iki kategoriyi birleĢtirerek “geç kalanlar olarak nitelemiĢtir).<br />

5 http://en.wikipedia.org/wiki/Everett_Rogers


% Olarak Ġnsan<br />

Sayısı<br />

%14<br />

%34<br />

34<br />

Rogers‟ın sınıflandırması esas alınarak , yaklaĢık değerlerle, söz konusu kategoriler ile ilgili<br />

aĢağıdaki değerlendirmeler yapılabilir.<br />

%34<br />

a. Yenilikçiler (% 2): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki gibidir:<br />

� Cesur, atılgan ve maceracı,<br />

� Bazen sıra dıĢı veya “köyün delisi” olarak adlandırılır.<br />

� DıĢa dönük, bilimsel çevrelerle bağlantılı,<br />

� Zararı telafi edecek mali kaynaklara sahip,<br />

� KarmaĢık teknik bilgiyi anlama yeteneğine sahip,<br />

� GeniĢ ölçekli iĢletmelere sahip, Pazar için üretim yapan,<br />

� Daha yüksek sosyal statüye ulaĢma çabası gösteren kiĢilerdir.<br />

b. Erken Benimseyenler (%14): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />

gibidir:<br />

� Saygıdeğer, sözü dinlenen<br />

� Kanaat önderi<br />

� Yerel ortamla bütünleĢmiĢ,<br />

� Yeniliklerin benimsenmesinde en etkin rol oynayan kiĢilerdir.<br />

c. Erken Çoğunluk (%34): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />

gibidir:<br />

� Makul ölçüde ihtiyatlı<br />

� "Hiçbir Ģeyde ne ilk ol, ne de son" ilkesine bağlı,<br />

� Kanaat önderleri ile yakın iliĢkide olan,<br />

� Nadiren liderlik pozisyonuna sahip,<br />

� Ortalama üstünde sosyal statüleri olan kiĢilerdir.<br />

%14<br />

% 2 % 2<br />

z = -2<br />

z = -1<br />

z= 0 z= 1 z= 2<br />

ġekil 8. Zamana Göre Yenilikleri Benimseme Kategorileri<br />

d. Geç Çoğunluk (%34): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki gibidir:<br />

Zaman<br />

� Çok ihtiyatlı, Ģüpheci,<br />

� Kıt kaynaklı,<br />

� Ekonomik gereklilik veya sosyal baskıdan etkilenerek yenilikleri<br />

ortalamadan sonra benimseyen kiĢilerdir.


e. Geç Benimseyenler (%14): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />

gibidir:<br />

� Gelenekçi, muhafazakâr,<br />

� Referans noktaları "geçmiĢ" olan,<br />

� Çekingen, karamsar,<br />

� BaĢarısızlıktan korkan,<br />

� Sosyal statüleri düĢük<br />

� Mali imkânları kısıtlı<br />

� Önemli zorunluluklar sonunda yenilikleri en son kabul eden kiĢilerdir.<br />

f. Benimsemeyenler (%2): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />

gibidir:<br />

35<br />

� Sosyal sistemin kenarında (marjinal) veya dıĢlanmıĢ,<br />

� Bazı kiĢisel sorunları olan,<br />

� DüĢük güdü düzeyine sahip,<br />

� Bazen alternatif planları olan<br />

� Yeniliklere uygu duymayan kiĢilerdir.<br />

2.3.2. Yeniliklerin Benimsenmesinde AĢamalar<br />

Yukarıda da belirtildiği gibi, Yeniliklerin benimsenmesi bir anda meydana gelen bir olay<br />

değil, bir zaman süresini kapsayan ve aĢamalardan oluĢan bir süreçtir.<br />

Önceden “eğitim” baĢlığı altında açıklandığı gibi değiĢik amaç alanlarında değiĢik aĢamalar<br />

söz konusudur. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da program amaçları çeĢitli alanlara dahil olan birçok aĢamaların<br />

bir kombinasyonu Ģeklinde olabilir. Örneğin, yeni bir tarımsal tekniğin çiftçilerce öğrenilmesi ve<br />

uygulanmasını sağlamak için hazırlanan bir <strong>Yayım</strong> programında amaçlar, hem bilgi, hem duygu ve<br />

hem de beceri alanlarına dahil birçok aĢamayı kapsayabilir.<br />

Bir yeniliğin benimsenmesi için her Ģeyden önce bu yenilik hakkında "bilgi" sahibi olmak<br />

ön Ģarttır. Bundan sonra o yenilik hakkında olumlu "duygu"lara sahip olmak, yani söz konusu<br />

yeniliğin yararına inanmak ve daha sonra da o yeniliği uygulamak için gerekli "beceri"yi kazanmak<br />

gerekebilir. Bu durumda program amaçları, bilgi, duygu ve beceri alanlarının değiĢik aĢamalarını<br />

kapsar, Ancak Everett M. Rogers genellikle yeniliklerin benimsenmesinin 5 aĢamada<br />

gerçekleĢtiğini ileri sürmüĢ ve bu aĢamalar bilim çevrelerinde kabul görmüĢtür.<br />

Rogers‟a göre (Rogers,1969) yeniliklerin benimsenmesinde 5 aĢama aĢağıdaki gibidir:<br />

� Algılama<br />

� Ġlgi duyma<br />

� Değerlendirme<br />

� Deneme<br />

� Benimseme<br />

Algılama aĢamasında kiĢi herhangi bir Ģeyin varlığının farkına varır, o yenilikle ilk kez<br />

tanıĢır. Eğitim konusunda da belirtildiği gibi, bu aĢamada, kiĢi herhangi bir uyarıcı (afiĢ, söz, vb.)<br />

tarafından etkilenir ve uyarıcı ile ilgili konunun varlığından haberdar olur. Algılama bilinçli bir<br />

tepki olmadan da meydana gelebilir.<br />

Ġlgi duyma aĢamasında, kiĢi söz konusu uyarıcıya aktif olarak tepki gösterir. Yeniliğin<br />

yararları ve uygulaması hakkında daha çok bilgi edinmek ister.


36<br />

Değerlendirme aĢamasında, kiĢi konu hakkında zihinsel bir değerlendirme yaparak<br />

yeniliğin avantajlarını ve dezavantajlarını göz önünde bulundurur ve olumlu veya olumsuz bir<br />

yargıya varır. Eğer bu yargı olumlu ise, bir üst aĢama için adım atar.<br />

Deneme aĢamasında kiĢi, büyük bir risk almadan yeniliği kendi koĢulları çerçevesinde<br />

küçük çapta dener ve olumlu sonuç alırsa son aĢama için adım atar.<br />

Benimseme aĢamasında kiĢi, yeniliği büyük ölçekçi ve sürekli olarak uygular.<br />

Ġnternette dolaĢan, anonim bir tekerleme, bir yeniliğin benimsenmesinin ne kadar zor ve<br />

karmaĢık bir iĢlem olduğunu ve sürdürülebilirliğin en önemli bir proje niteliği veya kriteri olması<br />

gerektiğini göstermektedir.<br />

Söyledim,.........duydu anlamına gelmez.<br />

Duydu,.............anladı anlamına gelmez.<br />

Anladı,……….hak verdi anlamına gelmez.<br />

Hak verdi,……uyguladı anlamına gelmez.<br />

2.3.3. Yeniliklerin Yayılmasında Yeniliklerde Aranan Özellikler<br />

Yeniliklerin benimsenmesinde baĢarı düzeyinin yüksek olabilmesi için yeniliklerde aranan<br />

bazı özellikler vardır. Bu özellikler yenilik kriterleri olarak ta adlandırılabilir. Bu kriterlerin<br />

baĢlıcaları aĢağıdaki gibi sıralanabilir:<br />

� Ucuzluk (uygulamasının maliyetinin karĢılanabilir olması)<br />

� Sadelik (uygulamasının basit ve kolay olması)<br />

� Görülebilirlik (sonuçlarının gözlenebilir olması)<br />

� Bölünebilirlik (Uygulamasının adım adım gerçekleĢtirilebilir olması)<br />

� Faydalılık (bir sorunun çözümüne katkıda bulunacak bir nitelikte olması)<br />

� Uygunluk (Ekonomik, sosyal, politik ve çevresel bakımdan normlara uygun olması)<br />

2.3.4. Yeniliklerin Yayılmasında <strong>Yayım</strong>cılarda Aranan Özellikler<br />

Yeniliklerin benimsenmesinde baĢarı düzeyinin yüksek olabilmesi için <strong>Yayım</strong>cılarda<br />

aranan bazı özellikler vardır. Bu kriterler yayımcı kriterleri olarak ta adlandırılabilir. Bu<br />

kriterlerin baĢlıcaları aĢağıdaki gibi sıralanabilir: Ġyi bir <strong>Yayım</strong>cı;<br />

� Teknik bilgi yanıda <strong>Yayım</strong> Metodolojisi, ĠletiĢim, YetiĢkinler Eğitimi, Planlama ve<br />

benzeri konularda da profesyonal bilgilere sahip olmalı,<br />

� Mesleğini sevip benimsemeli, çiftçiler hakkında olumlu duygulara sahip olmalı,<br />

� Bilgisayar kullanımı gibi modern hayatın gerektirdiği beceriler yanında budama,<br />

aĢılama, traktör kullanımı vb. becerileri geliĢtirmiĢ olmalı,<br />

� Dürüst, çalıĢkan, düzenli, enerjik, demokratik, empatik, mütevazı, gerçekçi, iyimser ve<br />

özgüvenli olmalı,<br />

� Çiftçilerin deneyim ve değerlernine saygılı olmalı,<br />

� EleĢtirel davranıĢtan uzak durmalı,<br />

� Çiftçilerin iç dünyasını bilmeli,


37<br />

� Çiftçilerin insiystif geliĢtirmelerine yardımcı olmalı,<br />

� ÇalıĢmaları önceden iyi planlamalı, uygulamadan önce prova etmeli, uygulama<br />

sonrasında ise bir değerlendirme ve özeleĢtiri yapabilmeli,<br />

� Bilmediklerini öğrenmeye hazır ve istekli olmalı,<br />

� Kendi doğrularını kabul ettirmeye çalıĢan bir rolde olmamalı,<br />

� Felsefi konuĢmalar yapmamalı,<br />

� Bilmediği konuları biliyormuĢ gibi davranmamalıdır.<br />

2.3.5. Yeniliklerin Yayılmasında Hedef Kitlede Aranan Özellikler<br />

Yeniliklerin benimsenmesinde baĢarı düzeyinin yüksek olabilmesi için hedef kitle olan<br />

çiftçilerde aranan bazı özellikler vardır. Bu kriterler çiftçi kriterleri olarak ta adlandırılabilir. Bu<br />

kriterlerin baĢlıcaları aĢağıdaki gibi sıralanabilir:<br />

� Yüksek eğitim düzeyi,<br />

� DıĢa dönüklük,<br />

� PaylaĢımcılık,<br />

� Yüksek sosyal statü,<br />

� Pazar için üretim,<br />

� Büyük iĢletme sahipliği,<br />

� AraĢtırma ve <strong>Yayım</strong> kuruluĢları ile sıkı iliĢki ve iĢbirliği,<br />

� Yüksek maddi imkânlar,<br />

� Çevreye duyarlılık.


38<br />

3. BÖLÜM<br />

TARIMSAL YAYIM’DA ARAÇ VE YÖNTEMLER<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da araçlar <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında kullanılan materyal veya ortamlardır.<br />

Yöntemler (Metotlar) ise, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında uygulanan düzenli iĢlemlerdir. Bu<br />

çerçevede örneğin, radyo bir araç, radyo programı ile çiftçilere hitap etmek bir yöntemdir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemleri genellikle hedef kitle sayısına göre; bireysel, grup ve<br />

kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri olarak sınıflandırılırlar. Diğer taraftan bu yöntemler biçimlerine<br />

göre; sözlü, yazılı, gösterili ve karma olarak da sınıflandırılabilirler.<br />

Bu noktada Ģu hususun belirtilmesinde bir yanlıĢ algılamayı önlemek bakımından<br />

yarar vardır. Burada sözü edilen araç ve yöntemlerin birçoğu <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>a özel<br />

olmayıp genel iletiĢim araç ve yöntemleridir, fakat <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da da kullanılabilirler.<br />

3.1. BĠREYSEL YAYIM YÖNTEMLERĠ<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong>, doğrudan doğruya bireye veya ailesine yönelik olarak<br />

uygulanan bir <strong>Yayım</strong> yöntemidir. Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri daha çok bireysel<br />

sorunların çözümü için uygundur. Bireysel <strong>Yayım</strong> metotlarında, <strong>Yayım</strong>cı ile çiftçi arasında<br />

oldukça yoğun ve doğrudan bir iletiĢim vardır.<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> metotları ne Ģekilde, nerede ve nasıl yapılırsa yapılsın tamamında<br />

uygulanan teknik, çiftçi görüĢmeleridir. Bu görüĢmeler, iĢlevine göre genelde yüz yüze<br />

sözlü olarak gerçekleĢirken, yazılı veya bazen de sadece sözlü olarak gerçekleĢebilir.<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile çok sayıda çiftçiye ulaĢmak mümkün değildir. Bu<br />

bakımdan bireysel yöntemlerin kullanılmasında seçici olmak zorunluluğu vardır. Bundan<br />

dolayı bireysel yöntemlerle daha çok önder çiftçilere veya üretici örgütlerin yöneticilerine<br />

yönelik çalıĢmalar yapılır. Önder çiftçilerin diğer çiftçileri, yöneticilerin ise üyelerini<br />

etkilemesi beklenir.<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri, veri derleme, durum analizi yapma, ortak bir bakıĢ açısı<br />

ve çözüm önerileri oluĢturma ve çiftçilerin kiĢisel geliĢimine katkı sağlama konularında<br />

etkin olarak kullanılabilirler.<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri, diğer birçok kavramda olduğu gibi, hedef kitlenin<br />

özellikleri, yapılıĢ yeri veya biçimi gibi birçok açıdan sınıflandırılabilir. Bu<br />

sınıflandırmalara dayanan bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri aĢağıdaki gibi sıralanabilir:


� Üretici Örgütlerinin Yöneticilerine Yönelik Bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Önder Çiftçilere Yönelik Bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Resmi Bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Gayri resmi Bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Telefon görüĢmeleri ile yapılan Bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� ĠĢletme ziyaretleri ile yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Büro dan yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� KiĢisel mektuplarla yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Ġnternet görüĢmeleri ile yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Eğitim-<strong>Ziya</strong>ret (E-Z) sistemi diye adlandırılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />

� Çiftçilik Sistemleri AraĢtırma <strong>Yayım</strong> Sistemi (ÇSA) diye adlandırılan<br />

bireysel <strong>Yayım</strong>.<br />

39<br />

Bu listede yer alan E-Z ve ÇSA nitelik olarak bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemi olmalarına karĢın<br />

sistem adı ile lanse edilmiĢlerdir.<br />

Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemi, Dünya Bankası <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> uzmanları (Benor and<br />

Harrison,1977) tarafından geliĢtirilen ve temel ilkeleri 1977 yılında aynı kuruluĢ tarafından<br />

yayınlanan bir bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemidir. Bu yöntem, öncelikle Dünya Bankası tarafından teknik<br />

ve mali bakımdan desteklenen Seyhan Sulama Projesi‟nde uygulanmıĢ daha sonra bu uygulama<br />

birçok ili kapsayacak Ģekilde yaygınlaĢtırılmıĢtır.<br />

Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemi Köy Grubu Ziraat Teknisyenleri (KGZT) nin sistemli bir Ģekilde<br />

eğitilmeleri ve bu teknisyenlerin çiftçileri yine sistemli bir Ģekilde ziyaret etmeleri esasına dayanır<br />

(Benor and Harrison, 1977).<br />

Bu sistemde KGZT bir veya iki haftada bir kez, belirli günlerde belirli çiftçi gruplarını<br />

ziyaret eder, onların sorunları ile ilgilenir, çözebildiklerini çözer, karĢılaĢtığı sorunlarla ilgili olarak<br />

yine bir veya iki haftada bir kez köy grubu merkezinde veya daha yüksek düzeydeki merkezlerde<br />

konu uzmanları tarafından eğitime tabi tutulur, eğitim sonunda ortaya konulan çözümleri çiftçilere<br />

aktarır. Bu sistemde bir KGZT'nin hangi gün hangi çiftçi grubunu ziyaret edeceği önceden<br />

belirlenir. Bu durum ziyaret edilecek çiftçilere de bildirilir.<br />

Çiftçilik Sistemleri AraĢtırma (ÇSA) <strong>Yayım</strong> Sistemi, yapılan araĢtırmaların gerçek çiftçi<br />

koĢullarına uymadığı düĢüncesinden hareketle ortaya konulmuĢ bir <strong>Yayım</strong> yöntemidir. ÇSA <strong>Yayım</strong><br />

sistemine göre tarımsal iĢletmeler bir bütün olarak ele alınır. Bir iĢletmenin tüm faaliyetleri ayrı<br />

ayrı ve birbiriyle iliĢkileri açısından incelenir, sorunlar farklı disiplinlerden uzmanların ortak<br />

çalıĢması ile çiftçi koĢullarında araĢtırılır ve bulunan çözüm yolları uygulanmaya konulur. Büyük<br />

kaynak gerektirdiğinden nadiren kullanılır.<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Avantajları*<br />

� <strong>Yayım</strong> mesajları çiftçi üzerinde daha fazla etkilidir<br />

� <strong>Yayım</strong>cının, çiftçinin durumuna uygun çözüm önerileri geliĢtirmesi<br />

mümkündür.<br />

� <strong>Yayım</strong>cı ile çiftçi arasında kiĢisel güven oluĢturulması mümkündür.<br />

� ĠĢletmenin durumu ve çiftçinin imkânlarını yerinde görebilir.<br />

� Çiftçi düĢüncelerini çevre baskısı olmadan daha net ifade edebilir.<br />

� Karar verme süreci hızlanır.


40<br />

� Çiftçinin güvenini ve dostluğunu kazanmak için ideal bir yöntemdir.<br />

� Geri bildirimin en iyi olduğu metottur<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Dezavantajları*<br />

� Genellikle yüksek gider ( zaman, para ve iĢ gücü vs.) gerektirir.<br />

� <strong>Yayım</strong>cı ve çiftçi olumlu bir yaklaĢım kuramaz ise <strong>Yayım</strong> süreci çok zor<br />

onarılabilir yara alır.<br />

� <strong>Yayım</strong>cının bilgili ve tecrübeli olma mecburiyeti vardır.<br />

� Genelin (bir grup, kooperatif veya dernek...) karar vermesi gereken<br />

durumlarda yapılan bireysel <strong>Yayım</strong> bazen olumsuz neticeler verebilir.<br />

� Bu yöntemlerle çok sayıda çiftçiye ulaĢma imkânı kısıtlıdır.<br />

� Çiftçilerin güvenini kazanabilecek, dolayısıyla onların iĢbirliğini<br />

sağlayabilecek yetenekte eleman bulmak oldukça zordur.<br />

Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemleri ile Ġlgili Olarak Göz Önünde Bulundurulması<br />

gereken Hususlar.*<br />

� GörüĢme önceden planlanmıĢ olmalıdır.<br />

� Ertelenme konusunda çiftiler bilgilendirilmelidir.<br />

� <strong>Yayım</strong>cı her görüĢmesi için dikkatle hazırlanmalıdır.<br />

� Geleneksel kurallara dikkat edilmelidir<br />

� <strong>Yayım</strong>cı dedikodu kaynağı olmaktan kaçınmalıdır.<br />

� <strong>Yayım</strong>cı Kendisini Çiftçinin Yerine Koyarak ĠĢe BaĢlamalıdır<br />

� <strong>Yayım</strong>cı, baĢlangıçta çiftçiye “yapıcı bir otorite” göstermelidir.<br />

� GörüĢme eleĢtiri ile baĢlamamalıdır.<br />

� Sempati Uyandırılmalıdır<br />

� <strong>Yayım</strong>cı çiftçiyi sözünü kesmeden dinlemelidir<br />

� <strong>Yayım</strong>cı çiftçinin iç dünyasını (beklentiler, değerler vb.) tanımalıdır.<br />

� Çözüm yolu bulunamazsa durum ilgili yerlere iletilmelidir.<br />

� GörüĢme sırasında çok erken yapılan tavsiyeler çiftçinin problemlerinin<br />

farkına varmasına engel olur.<br />

� Eğer <strong>Yayım</strong>cı az konuĢan veya çiftçiye değer vermeyen bir davranıĢ<br />

gösterirse, bu çiftçiyi çok rahatsız eder..<br />

� Eğer <strong>Yayım</strong>cı gereğinden çok konuĢursa bu da çiftçiye çok yüklenme<br />

anlamına gelir ve bir süre sonra çiftçi artık dinlememeye baĢlar.<br />

� Çiftçi görüĢmelerinde en zor olan çiftçinin yaptığı yanlıĢ uygulamalar<br />

üzerinde konuĢmaktır. Çünkü bir insanın yaptığı yanlıĢlıkların farkına<br />

varması hele de bunları dıĢarıdan gelen bir insanın önünde kabul etmesi<br />

çok zordur.<br />

� GörüĢme konusu ile ilgili yazılı materyal çiftçilere ulaĢtırılmalıdır.<br />

� GörüĢme sonunda, görüĢmenin bir değerlendirmesi yapılmalıdır.<br />

� ĠletiĢim kazalarını önlemek için;<br />

o Uygun mesaj kodlarının seçimi (Dap gübresi yerine çelik gübre)<br />

o GörselleĢtirme (Örnek, resim ve Ģekil kullanılması)<br />

o Özetleme ve tekrarlama<br />

o Aktif dinleme (dikkatli susma, onay jestleri)<br />

o “Ben mesajları”nın gönderilmesi gerekir.<br />

Çiftçi GörüĢmelerinde Modeller*<br />

� TeĢhis- Reçete Modeli (teknik konularda)<br />

� Katılımcı GörüĢme Modeli (ortak karar gerektiren durumlarda)<br />

� DanıĢman GörüĢme Modeli (Sosyal ve kiĢisel konularda)


41<br />

Bu görüĢme Modelleri Ģematik olarak aĢağıdaki gibi gösterilebilir:<br />

TeĢhis-<br />

Reçete<br />

Modeli<br />

Ağırlıkla<br />

TeknikKonular<br />

Problemlerin çoğu<br />

mesleki bilgiye<br />

dayanan çalıĢmalar ile<br />

çözülebilir. teknik<br />

konulardaki <strong>Yayım</strong><br />

Katılımcı<br />

GörüĢme<br />

Modeli<br />

Ortak Karar<br />

gerektiren<br />

konular<br />

Problemler<br />

mesleki<br />

bilgi ve<br />

yetenekleri<br />

aĢar<br />

ġekil 9. Çiftçi GörüĢmelerinde Modeller ve Etki Alanları<br />

Çiftçi GörüĢmelerinde Soru Sorma Teknikleri*<br />

DanıĢman<br />

görüĢme<br />

Modeli<br />

Ağırlıkla KiĢisel<br />

Problemler<br />

Problemler<br />

aydınlatma<br />

ve yetiĢkin<br />

eğitimi ile<br />

kısmen<br />

aĢılabilir<br />

� Çiftçi görüĢmeleri sırasında iyi bir <strong>Yayım</strong>cı kendi doğrularını kabul<br />

ettirmeye çalıĢan bir rolde olmamalıdır.<br />

� Ġnsanların ne yaptıkları veya ne yapmaları gerektiği konusunda fikir<br />

vermek yerine soru sormak daha önemlidir. Çünkü ancak bu Ģekilde<br />

<strong>Yayım</strong>cı ile çiftçi aynı bakıĢ açısını kazanılabilir.<br />

� <strong>Yayım</strong>cı soru sorarken, sorduğu soruların çiftçiyi düĢünmeye sevk edecek<br />

sorular olmasına özen göstermelidir.<br />

� <strong>Yayım</strong>cı çiftçi görüĢmelerinde, süreci iyi değerlendirebilmek için bazı<br />

soru tiplerini bilmeli ve uygun olanları kullanmalıdır.<br />

Önemli soru türleri aĢağıdaki gibi listelenebilir:<br />

� Kapalı Sorular(kısıtlayıcı):<br />

Kaç hayvanınız var?<br />

� Tuzak Sorular (Atmosferi Bozucu):<br />

Ama biraz önce gübre kullanmak gerektiğini söylememiĢ miydiniz?<br />

� Belirli Bir Cevabı Gerektiren Sorular (DıĢarıdan Yönlendirici):<br />

Köyünüzde arpa, buğday ve patates yetiĢtirilir değil mi?<br />

� Açık Sorular (rahatlatıcı):<br />

Bu konuda siz ne düĢünüyorsunuz?<br />

� Yansıtıcı Soruları (Atmosferi ĠyileĢtirici):<br />

Yani siz diyorsunuz ki hayvanlarında temiz havaya ihtiyacı var<br />

� Yönlendirici Sorular (Ġfade Etmeyi Sağlayıcı):<br />

YanlıĢ anlamadıysam, sabah ve akĢamüzeri sulama gerekir diyorsunuz.


3.2. GRUP YAYIM YÖNTEMLERĠ<br />

42<br />

Grup, bazı ortak özellikleri ve sayıları belirli olan kiĢilerin oluĢturduğu topluluktur.<br />

Bu topluluk, birkaç kiĢiden oluĢabildiği gibi bir köyün gençleri, kadınları veya tüm halkı da<br />

olabilir. Mekân sınırlaması olmaksızın bir derneğin üyeleri bir gruptur.<br />

Grup <strong>Yayım</strong> yöntemleri, aynı bölgede ve aynı konularda üretim yapan, belirli sayıdaki<br />

çiftçinin benzer problemlerine çözüm bulmak amacı ile düzenlenirler.<br />

Bu yöntemler hem bireysel hem de kitlesel <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin bazı avantajlarını<br />

bünyesinde taĢır. Grup <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile hem çiftçilerle yüz yüze görüĢme imkânı vardır, hem<br />

de çok sayıda kiĢiye ulaĢma imkânı vardır.<br />

Çok sayıda grup yöntemi vardır. Bu yöntemlerden <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında<br />

Kullanılabilecekler aĢağıdaki gibi sınıflandırılabilirler.<br />

a. Gösteriler<br />

� Yöntem Gösterileri<br />

� Sonuç Gösterileri<br />

b. Tarla Günleri<br />

c. Geziler<br />

d. Çiftçi Kursları<br />

e. TeĢvik YarıĢmaları<br />

f. Toplantılar<br />

� Özel Çıkar Grubu Toplantıları<br />

� Köy Toplantıları<br />

� Konferanslar<br />

� Müzakere Toplantıları<br />

o Forum<br />

o Sempozyum<br />

o Açık Oturum (Panel)<br />

3.2.1. Gösteriler<br />

Gösteriler, çiftçilerin duyarak, görerek ve yaparak öğrenmelerine imkân veren <strong>Yayım</strong><br />

yöntemlerindendir. Gösterilerin <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında en etkin yöntem olduğu kabul<br />

edilir ve çok yaygın olarak kullanılır. Gösterilerin etkinliğini belirtmek için bir Çin atasözünden söz<br />

edilir: “İşitirsen unutursun, görürsen hatırlarsın, yaparsan öğrenirsin”.<br />

Demonstrasyon olarak ta adlandırılan gösteriler, yöntem ve sonuç gösterileri olmak üzere<br />

iki gruba ayrılırlar.<br />

Yöntem Gösterileri<br />

Yöntem gösterileri, üstünlüğü çiftçiler tarafından da bilinen tarımsal yöntemlerin<br />

nasıl uygulandıklarını çiftçilere göstererek öğretmek amacıyla düzenlenen gösterilerdir.<br />

Yöntem gösterileri, en eski öğretim yöntemlerindendir. Tarihin ilk dönemlerinden beri<br />

insanlar çocuklarına tarımın, avlanmanın ve korunmanın yollarını yöntem gösterileriyle<br />

öğretmiĢlerdir. Günümüzde de insanlar, kısıtlı veya kısıtsız olarak meydana gelen çeĢitli ortamlarda<br />

yöntem gösterileri yoluyla birçok Ģey öğrenirler.


43<br />

Yöntem gösterileri, özellikle yeni bir beceri gerektiren tarımsal tekniklerin çiftçilere<br />

benimsetilmesini amaçlayan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarında etkin olarak kullanılabilirler.<br />

Budama, sulama, ilaçlama, tarım alet ve makineleri kullanma vb. konularda en etkin öğretim<br />

yöntemi, yöntem gösterileridir.<br />

Yöntem gösterilerinde, genellikle gösteriyle konuĢulan yöntem, önce bir <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

elemanı tarafından, daha sonra da önceden eğitilmiĢ çiftçiler tarafından bir grup çiftçiye gösterilir.<br />

Bundan sonra bir kaç gönüllü çiftçi, gösterileri görevlilerin gözetimi ve kılavuzluğunda tekrar eder.<br />

Sonuç Gösterileri<br />

Sonuç gösterileri, üstünlüğü kanıtlanmıĢ uygulamaların sonuçlarını çiftçilere<br />

göstererek bu uygulamaların benimsenmelerini sağlamak amacı ile düzenlenen gösterilerdir.<br />

Bu gösterilerle, tavsiye edilen herhangi bir tarımsal yöntemi kullanma ve uygulamanın<br />

meydana getireceği sonuçların çiftçiler için yararlı olduğu yerel koĢullarda kanıtlanmak istenir.<br />

Örneğin; gübreleme, ilaçlama, belli aralıklarla ekim vb. tarımsal uygulamaların üstünlüğünü<br />

göstermek için sonuç gösterileri düzenlenebilir.<br />

Sonuç gösterileri, belli bir tarımsal yöntemin diğerlerinden daha üstün olduğunu göstermek<br />

amacı ile düzenlendiklerinden, bu gösterilerin karĢılaĢtırmaya imkân verecek Ģekilde düzenlenmesi<br />

gerekir. Örneğin, gübre uygulanan bir tarla parselinin yanında, gübre uygulanmayan bir parselin<br />

bulunması gerekir. Bu parseller deneme parseli ve Ģahit parsel olarak adlandırılırlar.<br />

Bazı sonuç gösterileri oldukça kısa bir zamanda tamamlandığı halde bazıları yıllarca<br />

sürebilir. Örneğin, bazı bitki zararlılarına karĢı ilaçlamanın etkisini göstermek amaçlı bir sonuç<br />

gösterisi birkaç günde tamamlanabildiği halde, yeni bir türün üstünlüğünü kanıtlamak amacını<br />

güden bir sonuç gösterisinin tamamlanması birkaç yıl alabilir.<br />

Gösterilerle ilgili çalıĢmalar diğer <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemlerinde olduğu gibi planlama<br />

aĢamasında, eylem planı hazırlanması sırasında önem kazanır. Bu aĢamaya kadar mevcut durum<br />

incelenmiĢ, sorunlar ve kesin program amaçları belirlenmiĢ ve bu amaçları gerçekleĢtirmek üzere<br />

gösteri yöntemlerinden yararlanılacağı kararlaĢtırılmıĢtır.<br />

Gösterilerle ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken bazı ilkeler Ģunlardır:*<br />

� Gösteri kurarken yer seçimi ve parsellerin ekiliĢ Ģekli olabildiğince fazla kiĢiye hitap<br />

edecek Ģekilde düzenlenmeli.<br />

� Gösteri mutlaka hedef kitlenin yaĢadığı bölgede kurulmalı.<br />

� Gösteri geliĢ gidiĢin yoğun olduğu il yolu, ilçe yolu veya iĢlek tarla yolu kenarlarına<br />

kurulmalı.<br />

� Gösteri ile hedef yol arasında her hangi bir fiziki engel olmamalı, yoldan geçen bir kiĢi<br />

uygulamayı kolaylıkla görebilmeli.<br />

� Ekim yola göre dik olacak Ģekilde yapılmalı.<br />

� Sıra arası mesafeler sıra üzeri mesafelerden her zaman daha fazla olmalıdır.


Gösteri konumu ve ölçüleri aĢağıdaki Ģekillerde olduğu gibi gösterilebilir:<br />

YANLIŞ<br />

Ekim Yönü<br />

Y O L<br />

44<br />

ġekil 10. Gösteri konumu ve ekim yönü<br />

Parsel Boyu: 40 mt.<br />

ġekil 11: Sonuç Gösterilerinde Parsel boyutları ve yoldan uzaklık<br />

Ekim Yönü<br />

10 m.<br />

YOL<br />

DOĞRU<br />

Y O L<br />

Parsel Eni 25 mt.


45<br />

ġekil 12. Sonuç Gösterilerinde Parseller Arası BoĢluk Ölçüleri<br />

3.2.2. Tarla Günleri<br />

Tarla günleri, bir tarımsal kuruluĢu tanıtmak veya çiftçilerin yenilikleri yerinde<br />

görüp, inceleyip benimsemelerini kolaylaĢtırmak amacıyla tarlalarda düzenlenen grup<br />

<strong>Yayım</strong> yöntemlerindendir.<br />

50<br />

cm.<br />

1. Parsel 2. Parsel 3. Parsel<br />

Tarla günleri Tarım Ġl Müdürlüğü, Devlet Üretme Çiftlikleri, AraĢtırma Enstitüleri ve Ziraat<br />

Fakülteleri gibi kuruluĢlar tarafından düzenlenir. Tarla günlerinin klasik mekânı çiftçi iĢletmesidir.<br />

Ancak düzenleyici kuruluĢun imkânları müsait ise kuruluĢa ait mekânlarda da düzenlenir. Örneğin,<br />

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi, kuruluĢundan beri, Erzurum Tarım Ġl Müdürlüğü ile iĢbirliği<br />

yaparak her yıl Üniversite AraĢtırma Çiftliğinde tarla günleri düzenlemektedir.<br />

Tarla günleri için çiftçiler, genellikle düzenleyici kuruluĢun sağladığı araçlarla gösteri<br />

alanına getirilirler. Bu günlerde genellikle birden çok durakta konu hakkında bilgi verilir ve<br />

çiftçilerin çalıĢmaları görerek izlemeleri sağlanır. Tarla günü boyunca çiftçilerin soru sormalarına<br />

imkân tanınır. Tarla günleri birkaç konuyu kapsayabilir, bir gün veya nadiren birkaç gün sürebilir.<br />

Tarla günleri planlanırken hareket saati ve izlenecek yollar önceden belirlenmeli,<br />

davetlilere konuyu izah edecek uzmanlar, grup rehberleri ve saha içi görevliler belirlenmeli, yollara<br />

gerekli levhalar ve afiĢler yerleĢtirilmeli, konuk ve görevli araçları için park yerleri belirlenmeli,<br />

davetlilerin sosyal ve zaruri ihtiyaçları için gerekli tedbirler alınmalıdır.<br />

Tarla günleri düzenlemek zor ve masraflı bir iĢtir. Bu konuda harcanan para, zaman ve<br />

emeğin boĢa gitmemesi için, konunun önemli olması ve düzenlemenin iyi yapılması gerekir.<br />

Bir yeniliğin benimsenmesinde söz konusu olan aĢamalardan ilk sırada bulunanlar, tarla<br />

günleri düzenlenerek etkin bir biçimde gerçekleĢtirilebilir. Tarla günlerine katılan tüm çiftçiler tarla<br />

gününe konu olan Ģeyin varlığından haberdar olur. Bunlardan bir bölümü konuya ilgi gösterir. Pek<br />

az kiĢi de konunun zihinsel bir değerlendirmesini yapar. Tarla günlerinin amacı bir yeniliği<br />

benimsetme ile ilgili olduğu zaman, çalıĢmalar bu noktada bırakılırsa bu konuda harcanan para,<br />

50<br />

cm.


emek ve zaman boĢa gitmiĢ olur. Bu durumlarda tarla günlerinden sonra çiftçilerin yenilikleri<br />

küçük çapta denemelerini ve daha sonra da büyük çapta uygulamalarını sağlayacak <strong>Yayım</strong><br />

çalıĢmaları yapmak gerekir.<br />

46<br />

Tarla günlerinde herhangi bir yeniliğin benimsetilmesi söz konusu değilse, amaç yalnızca<br />

tanıtma ve tanıĢma ise, tarla günleri bu amacı gerçekleĢtirmek için etkin ve yeterli yöntemlerdir.<br />

3.2.3. Geziler<br />

Geziler bir yörede bulunan çiftçilerin baĢka bir yöredeki baĢarılı uygulamaları<br />

gezerek ve yerinde görerek izlemelerini ve inceleyebilmelerini sağlamak amacıyla düzenlenen<br />

grup <strong>Yayım</strong> yöntemleridir.<br />

Gezilerin maliyeti yüksektir. Geziler, sık kullanılmamakla beraber, <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında<br />

çok etkin olarak yararlanılabilecek bir eğitim yöntemidir. Çünkü bir gezinin izlenimleri derin ve<br />

uzun bir süre kalıcı olur.<br />

Geziler özellikle havza ıslahı projelerinde etkin olarak kullanılabilecek yöntemlerdendir.<br />

Havza projeleri kapsamındaki bir mikro-havzada bulunan çiftçilerin, diğer mikro-havzalardaki<br />

çalıĢmaları incelemelerini sağlamak ve çalıĢmalara aktif olarak katılmalarını teĢvik etmek üzere,<br />

günlük inceleme gezileri düzenlenebilir.<br />

Gezilerin düzenlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken hususlar<br />

gösteriler ve tarla günleri organizasyonu ile benzerlikler gösterir.<br />

3.2.4. Sergiler<br />

Sergiler, bir kuruluĢu veya ürünü tanıtmak amacıyla, kuruluĢla ilgili bilgilerin veya<br />

ürünlerin halkın görüĢüne sunulduğu düzenlemelerdir. Sergilerde, hedef kitle kuruluĢlarla ilgili<br />

genel bilgilere ulaĢabilir, faaliyetlerden haberdar olur, ürünleri tanıyabilirler. Sergilerde fotoğraflar,<br />

yazılar, Ģekiller, çeĢitli eĢyalar ve ürünler kullanılır. Bunlar; vitrin, stand ve pano gibi teĢhir<br />

araçlarının üzerine amaca uygun bir Ģekilde yerleĢtirilir. Sergiler kalıcı veya geçici olabilirler.<br />

Sergiler de hedef kitle, davetiye ile belirlendiğinde grup, fuarların bir parçası olduğu zaman<br />

ve hedef kitlenin belirsiz olduğu durumlarda ise kitle <strong>Yayım</strong> yöntemi olarak nitelendirilebilir.<br />

Sergiler ayni zamanda bire bir iliĢkilere de imkân verir. Benzer bir durum internetin<br />

kullanılmasında da söz konusudur. Ġnternet ortamında bir bireye, gruba veya kitleye hitap etmek<br />

mümkündür.<br />

3.2.5. Çiftçi Kursları<br />

Çiftçi kursları, tarımın her dalında çiftçileri eğitmek üzere resmi öğretim formatına<br />

benzer bir biçimde düzenlenen grup <strong>Yayım</strong> yöntemleridir.<br />

Çiftçi kursları, önder çiftçiler, 4-K üyeleri, birlik üyeleri veya traktör sahipleri gibi belli bir<br />

grubun özel bir konuda eğitilmeleri amacıyla düzenlenirler. Çiftçi kursları, mevcut imkânlara ve<br />

konunun özelliğine bağlı olarak birkaç gün veya bir kaç hafta sürebilir.


47<br />

Çiftçi kursları köy, ilçe, il veya bölgesel düzeyde düzenlenebilir. Bu kurslar için <strong>Yayım</strong><br />

kuruluĢlarının eğitim merkezleri, toplantı salonları, misafirhaneleri veya eğitim kurumlarının<br />

dershaneleri ve öğrenci yurtları vb. imkânlardan yararlanılır.<br />

Çiftçi kurslarına katılacak olanların okur - yazar olması, çiftçilikle uğraĢması, <strong>Yayım</strong><br />

çalıĢmalarında gönüllü görev almaya istekli olması, kursların baĢarı ile yürütülmesi için gereken<br />

niteliklerdendir.<br />

Çiftçi kursları örgün eğitime en yakın olan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarındandır. Bu<br />

bakımdan çiftçi kursları, II. bölümde belirtilen genel eğitim ilkeleri göz önünde bulundurularak<br />

düzenlenmelidir.<br />

Temel amaç uygulamaya dönük bazı tekniklerin öğretilmesidir. (Örneğin makine ile sağım,<br />

traktör bakımı ve kullanımı budama, silaj yapımı vb.). <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinde kursların süresi<br />

yarım gün ile 6 ay arasında değiĢebilir. Kursiyerlerin bulundukları sosyal çevreden uzaklaĢmaları<br />

verimliliği artırır.<br />

Bölgede gerçekten önderlik yapabilecek, tarımsal problemlere duyarlı, önyargılardan uzak<br />

ve konusunda baĢarılı olabilecek çiftçiler seçilerek, eğitim merkezlerinde, uzun süreli kurslara tabi<br />

tutulabilirler. Diğer çiftçiler için kendi bölgelerinde kısa süreli çiftçi kursları düzenlenebilir.<br />

Kursların 10-25 kiĢi arasında olması istenir. Serbest saatlerde sosyal faaliyetlerle,<br />

kursiyerlerin sosyal yönden geliĢmesine yardım edilir.<br />

3.2.6.TeĢvik YarıĢmaları*<br />

Üreticilerin çalıĢma arzularının arttırılması için bazen takdir edilmeleri ve kendi aralarında<br />

yarıĢmaları, tarımsal üretimin arttırılması ve yaygınlaĢtırılması açısından yararlıdır.<br />

TeĢvik yarıĢmaları sayesinde üreticiler teknik yenilikleri uygulayarak, kendi emekleri ile<br />

elde ettikleri ürünleri ve yetiĢtirdikleri iyi vasıflı damızlıkları gösterme imkânı bulurlar.<br />

TeĢvik yarıĢmaları, tarımsal ürünlerin ödüllendirilmesi, gerçek yarıĢ, örneğin kimin daha iyi<br />

budama yapacağı, gibi uygulamalı yarıĢmalar ve bilgi yarıĢmaları Ģeklinde düzenlenebilir.<br />

3.2.7. Toplantılar<br />

Toplantılar, herhangi bir konuda karar almak, bilgi vermek, görüĢ alıĢveriĢinde<br />

bulunmak veya tartıĢmak amacıyla ilgililerin bir araya gelmelerini sağlayan iletiĢim<br />

yöntemleridir.<br />

Toplantılar yapılıĢ biçimlerine ve kapsamlarına göre çeĢitli adlar alırlar. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

çalıĢmalarında yararlanılabilecek toplantılar aĢağıdaki gibi özetle açıklanabilir:<br />

3.2.7.1. Özel Çıkar Grubu Toplantıları<br />

Özel çıkar grubu toplantıları, özel bir çıkar grubuna dahil üyelerin, (arıcılıkla<br />

uğraĢanlar gibi) ortak çıkarları için bir araya geldikleri toplantılardır. Bu toplantılarda grup<br />

üyelerinin ortak sorunları tartıĢılıp, üyelere ortak yarar sağlamak için göz önünde bulundurulması


gereken ilkeler, alınması gereken önlemler, yapılması gereken çalıĢmalar vb. konularda incelemeler<br />

yapılır, tartıĢılır ve kararlar alınır.<br />

48<br />

Özel çıkar grubu toplantılarını düzenlemek, diğer toplantılara göre daha kolaydır. Çünkü bu<br />

toplantılar için hedef grup bellidir ve bu kitle genellikle ortak sorunların çözümü için yapılan<br />

çalıĢmalara ilgi gösterir. Ayrıca, toplantıya katılanların birçok bakımdan benzerlik göstermesi ve<br />

çıkar çatıĢmalarının göreceli olarak az olması toplantıların düzenli bir biçimde yürütülmesini<br />

kolaylaĢtırır.<br />

3.2.7.2. Köy Toplantıları<br />

Köy toplantıları, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> görevlilerinin veya önder çiftçilerin önderliğinde, o<br />

köyün ortak sorunlarını görüĢmek, herhangi bir yenilikten çiftçileri haberdar etmek ve<br />

onlarda ilgi uyandırmak vb. sınırlı amaçlarla köylerde düzenlenen toplantılardır. Köy<br />

toplantıları, toplantı amacına bağlı olarak, köydeki kapalı veya açık bir alanda, çiftçilerin bir<br />

bölümünün veya tüm köy halkının katılımıyla yapılabilir.<br />

3.2.7.3. Konferanslar<br />

Konferanslar, bir konunun bir uzman tarafından bir gruba bir oturumda anlatılmasını<br />

sağlamak amacıyla düzenlenen toplantılardır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında konferanslar,<br />

sınırlı eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilmesinde etkin olarak kullanılabilecek öğretim<br />

yöntemlerindendir.<br />

3.2.7.4. Müzakere Toplantıları<br />

Bu toplantılar, bir konu hakkında değiĢik görüĢlerin ortaya konulmasını,<br />

tartıĢılmasını sağlamak ve çoğunluğun benimseyeceği bir sonuca varmak amacıyla<br />

düzenlenen toplantılardır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da gerek öğretim ve gerekse karar alma aracı olarak müzakere<br />

toplantılarından yararlanılabilir. Forum, sempozyum ve açık oturum müzakere toplantılarının tipik<br />

örnekleridir. Müzakere toplantıları "hiç kimse her Ģeyi bilemez" ilkesine dayanır.<br />

Müzakere toplantıları ile ilgili ayrıntılı bilgi 10. Bölümde verilecektir.<br />

� Forum toplantılarına örnek olarak meclis toplantıları verilebilir.<br />

� Sempozyum daha çok bilimsel konularda yapılır.<br />

� Panel ise bir konunun, konuya taraf olan birkaç uzman tarafından, bir masa baĢında,<br />

bir oturum baĢkanı yöneticiliğinde, bir grup dinleyici önünde ve gayri resmi bir hava<br />

içinde tartıĢıldığı bir müzakere toplantısı Ģeklidir. Bu toplantılarla ilgili ayrıntılı bilgi<br />

9. Bölümde verilecektir. Bu tür toplantılar <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında da<br />

kullanılabilir.


Grup <strong>Yayım</strong> metotlarının avantajları*<br />

49<br />

� Grup <strong>Yayım</strong> metotları çiftçilerde tutum değiĢimi için en etkin metotlardandır Çünkü bu<br />

yöntemler hem görme ve duyma ve hem de karĢılıklı konuĢma ve hem de bizzat<br />

uygulama imkânı sağlarlar.<br />

� Önder çiftçilerin ortaya çıkmalarına imkân verir. Çünkü bu yöntemlerin uygulanıĢı<br />

çalıĢmalarında, çiftçilere aktif rol verilir.<br />

� BaĢarı ile yürütülen grup çalıĢmaları, çiftçilerde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> kuruluĢlarına karĢı<br />

güven duygusu meydana getirir.<br />

� BaĢarılı grup çalıĢmalarıyla ilgili haberlere basın ve yayın organları ilgi gösterirler ve<br />

sonuçların duyurulmasını kolaylaĢtırırlar.<br />

� Geri dönüĢ (yansıma) Kitlesel <strong>Yayım</strong> metotlarından daha iyidir.<br />

� Grup üyeleri <strong>Yayım</strong>cının yanında, birbirlerinden etkilenmek suretiyle verilmek istenen<br />

bilgileri daha çabuk öğrenebilirler.<br />

� Grubun birbirini etkilemesi sonucu, grup normlarının değiĢmesi de mümkün olabilir.<br />

� Birey baĢına düĢen <strong>Yayım</strong> harcamaları azalır.<br />

� <strong>Yayım</strong>cının anlattıkları, çiftçiler tarafından, bazen net olarak algılanmayabilir. Bu<br />

durumda devreye diğer grup üyeleri girer.<br />

Grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin Dezavantajları*<br />

� Bu yöntemleri kullanmak ve uygulamak zaman alıcı ve zor iĢlemlerdir.<br />

� Bu yöntemleri baĢarı ile kullanıp uygulayabilecek <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> elemanı<br />

bulmak oldukça zordur.<br />

Grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin yer aldığı faaliyetler ile ilgili ilkeler*<br />

Grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin yer aldığı faaliyetler ile ilgili bazı ilkeler Ģunlardır:<br />

� Faaliyetin konusu, amacı, kapsamı ve yararı açık bir biçimde belirlenmelidir.<br />

� Faaliyet ile ilgili bir eylem planı hazırlanmalı, bu çerçevede, ne, nerede, ne<br />

zaman, niçin, nasıl, kim için, kim tarafından ve kaç paraya (5N, 3K)<br />

yapılacaktır gibi soruların cevapları belirlenmeli ve kaydedilmelidir.<br />

� Faaliyetin planlanmasında, önder çiftçilerin de bulunması yararlı olur.<br />

� Gerekli olan araç, gereç, vb. Ġhtiyaçlar uygulamadan önce karĢılanmalıdır.<br />

� Basın ve yayın organlarından temsilciler faaliyete davet edilmelidir.<br />

� Faaliyetten önce zihinsel bir deneme veya prova yapılmalı ve varsa<br />

aksaklıkların giderilmesine çalıĢılmalıdır.<br />

� Faaliyet zamanında baĢlatılmalıdır.<br />

� Faaliyetin konusu amacı, kapsamı ve muhtemel yaraları çiftçilere veya hedef<br />

gruba açıkça anlatılmalıdır.<br />

� Konunun sunuluĢ Ģekli, katılımcıların düzeylerine uygun olmalıdır.<br />

� Faaliyet sırasında kiĢisel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

� Faaliyet sırasında yapılan konuĢmalar kısa, öz, dinleyicilerin anlayabileceği<br />

sadelikte ve konu ile doğrudan ilgili olmalıdır.


� Uygulama sırasında önemli hususlar vurgulanmalı ve tekrar edilmelidir.<br />

Çiftçilerin soru sormalarına imkân tanınmalıdır.<br />

50<br />

� Faaliyet sonunda özetleme yapılmalı ve sorular cevaplandırılmalıdır.<br />

� Varsa, broĢür vb. yazılı materyal dağıtılmalıdır.<br />

� Faaliyetten sonra bir değerlendirme yapılmalı ve rapor hazırlanmalıdır.<br />

� ÇalıĢmaların yayın organlarında yer almasına çalıĢılmalıdır.<br />

� Faaliyete katılanlardan gönüllü olanlarla iliĢkilerin sürdürülmesi için gereken<br />

çalıĢmalar yapılmalıdır.<br />

3.3. KĠTLE YAYIM YÖNTEMLERĠ<br />

Kitle, ortak özellikleri ve sayıları belirsiz olan, fakat çok sayıda olduğu varsayılan<br />

kiĢilerin oluĢturduğu topluluktur. Önceden de belirtildiği gibi, grupta ortak özellikler belirli sayı<br />

ise sınırlıdır. Kitlede ise ortak özellikler belirsiz, sayı ise sınırsızdır. Ancak kitlenin çok sayıda<br />

olduğu gözlenir veya tahmin edilir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da yararlanılan kitle iletiĢim araçlarıyla büyük<br />

bir çiftçi kitlesine hitap etmek mümkündür.<br />

Kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri, daha çok sayıda insana, yeni tekniklerin, yeni fikirlerin varlığını<br />

bildirmek ve onların dikkatini çekmek amacı ile ve bazı acil durumlarda (sel, fırtına, yağıĢ vs.)<br />

karĢısında onları uyarmak için etkin bir biçimde kullanılabilir. Haberdar olma ve ilgi uyandırma<br />

aĢamalarında etkili olan kitle <strong>Yayım</strong> metotlarının, benimseme sürecinin diğer aĢamalarında<br />

(değerlendirme, deneme ve kabullenme) fazla etkili olduğu söylenemez.<br />

Kitle haberleĢme araçları ile sağlanan bilgiler basit, kısa ve akılda kalıcı olmalı, sık sık<br />

tekrarlanmalı, diğer <strong>Yayım</strong> metotları ile koordineli bir Ģekilde yürütülmelidir.<br />

Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Sınıflandırılması*<br />

Kitle <strong>Yayım</strong> metotlarında kullanılan materyaller hazırlanıĢ Ģekline, kullanıldığı yerlere ve<br />

etki farklılıklarına göre aĢağıdaki gibi sınıflandırılabilir:<br />

� Basılı yayınlar<br />

� Sesli Yayınlar<br />

� Sesli ve görüntülü yayınlar<br />

� Ġnternet<br />

� Kampanyalar<br />

3.3.1. Basılı Yayınlar<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinde, kitle iletiĢim araçlarından olan basılı yayınlar, bireysel ve grup<br />

<strong>Yayım</strong> metotlarını tamamlayan, destekleyen ve çiftçi kitlesinin okuryazarlık oranının artması ile<br />

tarımsal <strong>Yayım</strong> sürecinde önemini giderek artıran kitle <strong>Yayım</strong> metotlarıdır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da kullanılabilen bazı basılı yayınlar Ģunlardır.<br />

� Sirküler Mektuplar (Genel Mektuplar)<br />

� BroĢürler (lifletler)<br />

� Dergiler<br />

� AfiĢler (posterler)<br />

� Haber bültenleri<br />

� Gazeteler


51<br />

3.3.1.1. Sirküler Mektuplar (Genel Mektuplar)<br />

Sirküler mektuplar, belirli bir muhatabı olmayan genel mektuplardır. Bu mektuplar,<br />

büyük çiftçi kitlesini ilgilendiren konularda onlara bilgi vermek, onlarda ilgi uyandırmak amacıyla<br />

kullanılan genel mektuplardır. Sirküler mektuplar, genellikle fotokopi yoluyla çoğaltılarak dağıtıma<br />

hazır duruma getirilir ve önceden belirlenen adreslere gönderilirler.<br />

Ģunlardır:<br />

Sirküler mektuplarla ilgili iĢlemler ve göz önünde bulundurulması gereken bazı ilkeler<br />

� Hazırlanması düĢünülen sirküler mektubun amacı, konu ve kapsamı<br />

belirlenirken konu ile ilgili bilgi derlenmelidir.<br />

� Hedef kitle ve adresler belirlenmelidir.<br />

� Sirküler mektupların dağıtım zamanı belirlenmeli, çiftçilerin konuya ilgi<br />

gösterdikleri bir zamanda ellerine geçmesine özen gösterilmelidir.<br />

� Bu mektuplar dikkati çeken bir baĢlıkla baĢlamalı, kısa öz ve anlaĢılır olmalı.<br />

“giriĢ, geliĢme ve sonuç” formatına uygun olmalıdır.<br />

� Sirküler mektuplarda dikkat çeken bir Ģekil de kullanılabilir.<br />

� Mektubun ilk cümlesi okuyucunun dikkatini çekmelidir.<br />

� Sirküler mektupların ikna edici olabilmesi için, bu mektuplarda bazı baĢarılı<br />

uygulamalara da yer verilmelidir.<br />

� Mektup sonunda, çiftçilerin yapması gereken Ģeyler anlatılmalıdır.<br />

� Mektuplar gönderildikten bir müddet sonra bir etki değerlendirmesi<br />

yapılmalıdır.


Bir Sirküler Mektup Örneği<br />

52<br />

SAYIN ÇĠFTÇĠLER!<br />

ELBETTE PARANIZI YAKMAK ĠSTEMEZSĠNĠZ!<br />

Ama biliyorsunuz ki, yüzlerce lira değerinde olan bir Ģeyi her sene<br />

yakmaktasınız.<br />

Bu "bir Ģey" hayvan gübresidir. Doğru, gübre iyi bir yakacaktır. Ama bunu<br />

baĢka yerlere kullanmakla cebinize para girecektir.<br />

Bir ton hayvan gübresini bir dekarlık buğdaya kullandığınızda, mahsulünüzün 50<br />

kilogram artacağını acaba biliyor muydunuz? Aynı miktardaki gübre, mısır için<br />

kullanıldığında mahsulü 75 kilogram yükseltir. Ot yetiĢtirmede ise verim dekara 80<br />

kilogram artar.<br />

Bugünkü piyasa fiyatları ile bu artıĢları ölçünce hayvan gübresinin ne kadar<br />

kıymetli bir madde olduğunu görürsünüz.<br />

Gübrenin iyi neticelerini almak için, gübre yandıktan sonra, yani fermente<br />

olduktan sonra, kullanılması gerekir. Eğer burada verilen tavsiyeleri tutarsanız, hayvan<br />

gübresi kullanarak mahsullerinizin verimini artırabilirsiniz. Alaca Köyünde bu<br />

baĢarılmıĢtır.<br />

� Hayvanlar için ahırda bol miktarda saman yataklık kullanın. Saman<br />

hayvan gübresinin sulu kısmını emerek gübrenin kıymetini artırır.<br />

Aynı zamanda hayvanları temiz ve kuru tutar.<br />

� Gübreyi iyi muhafaza edin, bastırarak iyice sıkıĢtırın.<br />

� Gübre yeterince “yandıktan” sonra tarlaya tatbik edin.<br />

� Tarlaya serptikten sonra toprağı sürerek, gübrenin alta geçmesini<br />

sağlayın.<br />

� En fazla karĢılık verecek ürünlere gübre kullanın. Böylece gübreyi<br />

yakmayın. Gelirinizi artırmak için kullanın.<br />

� Daha ayrıntılı bilgi için müdürlüğümüzdeki Çiftçi Eğitimi ġubesine<br />

baĢvurup konu uzmanları ile görüĢebilirsiniz.<br />

Bilgilerinize saygı ile sunar, önerilerimizi dikkate alacağınızı umar,<br />

ürünlerinizin bol ve bereketli olmasını dileriz.<br />

…….Tarım Ġl Müdürlüğü


3.3.1.2. BroĢürler<br />

53<br />

BroĢürler tek bir konu ile ilgili birkaç sayfalık kitapçık Ģeklinde düzenlenen ve bir kez<br />

basılan, periyodik olmayan yayınlardır.<br />

BroĢürlerde budama, sulama, temiz içme suyu elde etme, sağlık, bitki koruma,<br />

konservecilik, meyvecilik, arıcılık vb. konular ele alınır. Bu konuların bazılarıyla ilgili bilgiler her<br />

yer için geçerli olabilir. Fakat özellikle tarımsal konularla ilgili broĢürlerin yerel ihtiyaçları<br />

cevaplandıracak Ģekilde düzenlenmesi gerekir.<br />

BroĢürler, okur-yazar çiftçilerin gerektiğinde baĢvurabilecekleri devamlı ve güvenilir bir<br />

bilgi kaynağı olması bakımından önemli <strong>Yayım</strong> öğretim araçlarındandır. BroĢür içeriğinin, diğer<br />

yazılı <strong>Yayım</strong> öğretim araçlarında olduğu gibi kısa, öz ve çiftçiler tarafından kolayca anlaĢılabilir<br />

sadelikte hazırlanması ve broĢür konusunun çiftçiler yönünden önemli olması bu konudaki<br />

çalıĢmaların etkinliğini sağlamak için göz önünde bulundurulması gereken önemli hususlardır.<br />

BroĢürlerle ilgili iĢlemler, diğer bir kitle <strong>Yayım</strong> öğretim aracı olan sirküler mektuplarda<br />

olduğu gibidir. Fakat broĢür hazırlamak sirküler mektuba göre daha çok emek, para, zaman ve<br />

uzmanlık isteyen bir iĢtir.<br />

3.3.1.3. Dergiler<br />

Dergiler, birçok konuyu içeren ve kitap Ģeklinde düzenlenen periyodik yayınlardır.<br />

Dergi yayınlamak, broĢüre göre daha zor ve daha fazla masraf gerektiren bir iĢtir. Bu bakımdan<br />

dergiler daha çok <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>'la ilgili kuruluĢların merkez birimleri tarafından<br />

yayınlanabilmektedir. Ziraat ve <strong>Yayım</strong>, Türkiye Ziraat Odaları Dergisi, Tarım ve Mühendislik gibi<br />

yayınlar Türkiye'de <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>'la ilgili olarak yayınlanan dergiler arasındadır.<br />

Dergiler, broĢürler gibi kalıcı ve güvenilir bilgi kaynakları arasındadır.<br />

Dergilerde, tarımsal faaliyetlerle ilgili haberler, tarımsal tekniklerle ilgili bilgiler, <strong>Yayım</strong><br />

görevlileri ve örnek çiftçilerle ilgili tanıtma yazıları vb. yer alabilir.<br />

3.3.1.4. AfiĢler<br />

AfiĢler, üzerinde resimler, Ģekiller ve bir konunun ana fikrini belirten öz ifadeler<br />

bulunan duvar veya panolarda halkın görüĢüne sunulan iletiĢim araçlarıdır. AfiĢler, diğer<br />

<strong>Yayım</strong> araçlarını tamamlamak ve desteklemek amacıyla kullanılırlar. Diğer birçok <strong>Yayım</strong><br />

yöntemleri gibi, afiĢler de tek baĢına kullanıldıklarında, hedef kitlede büyük bir etki meydana<br />

getiremezler. Ancak afiĢler, herhangi bir konuda hedef kitlenin haberdar edilmelerinde veya<br />

uyarılmalarında etkin olarak kullanılabilirler.<br />

AfiĢlerde fikirler, slogan halinde ve mümkün olduğu kadar az sözcükle ifade edilmelidir.<br />

Böylelikle yazıları büyük harflerle yazıp hedef kitlenin dikkatini kolayca çekmek mümkün olur.<br />

AfiĢlerde mesajı destekleyen blok resimler ve basit desenler koymak afiĢlerin etkinliğini artırması<br />

bakımından yararlıdır.


3.3.1.5. Haber Bültenleri<br />

54<br />

Haber bültenleri daha çok bir kuruluĢu tanıtmak ve faaliyetlerinden üyeleri ve kamuoyunu<br />

haberdar etmek amacıyla kullanılan birkaç sayfalık değiĢik ölçülerde basılan periyodik<br />

yayınlardır.<br />

3.3.1.6. Gazeteler<br />

Gazeteler, özel sayfa düzeni olan, çeĢitli konuları içeren periyodik yayınlardır.<br />

Gazeteler en önemli ve etkin yazılı kitle iletiĢim araçlarındandır. Çiftçileri ilgilendiren olayları,<br />

bilgileri ve durumları onlara ulaĢtırmada çiftçilere özel veya genel siyasi gazetelerden haber, fıkra<br />

ve makale yazıları yoluyla yararlanmak mümkündür.<br />

Toplantılar, tarla günleri, geziler, konferanslar, kurslar, sergiler, gösteriler, tarımsal teknik<br />

geliĢmeler, toplum sağlığı, koruyucu hekimlik ve meteorolojik durum, gazeteler de yer alan baĢlıca<br />

haber konuları arasındadır.<br />

Gazete haberlerinin güncel, önemli ve hedef kitleye yakın olması gereklidir.<br />

Haber baĢlıkları, kaynakla ilgili ilginç gerçekleri belirtmelidir. Haber yazısı ise, ne, nerede,<br />

ne zaman, niçin, nasıl ve kim (5N-1K) sorularını cevaplandıracak Ģekilde düzenlenmelidir.<br />

Ülkemizde çiftçilerin büyük bir kısmının okuma alıĢkanlığı yoktur. Bu bakımdan<br />

Türkiye'de özellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde gazetelerin <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında çok<br />

etkin bir kitle öğretim aracı olduğu söylenemez.<br />

3.3.1.7. Basılı yayınların avantajları *<br />

� Kalıcı olması ve tekrar gözden geçirilebilmesi, basılı yayının önemli bir avantajıdır.<br />

3.3.1.8. Basılı Yayınların Dezavantajları*<br />

� Okuma yazma bilmeyen çiftçiler yararlanamazlar.<br />

� DeğiĢen Ģartlara bağlı olarak sık sık gözden geçirilerek tekrar basılmaları gerekir.<br />

� Bilgiler yerel ya da bölgesel Ģartlara uymadığı takdirde yarar sağlamayabilir.<br />

� Televizyon gibi daha eğlendirici, kitle <strong>Yayım</strong> metotları ile kıyaslandığında basılı yayınlar<br />

genellikle istenilen seviyede takip edilmez.<br />

3.3.1.9. Basılı Yayını OluĢturan Öğeler*<br />

Basılı yayını oluĢturan öğeler<br />

� BaĢlık,<br />

� Gövde metin,<br />

� Slogan ve<br />

� Görüntü ve<br />

� Tasarım gibi öğelerdir.<br />

BaĢlık, çarpıcılığı sağlayacak, hedefi doğru gösterecek ve metni okutturmak üzere ilgi<br />

çekecek, kolay anlaĢılır, konunun en önemli özelliğini veren, diğer öğelerle uyuĢan nitelikte<br />

olmalıdır.


BaĢlık ÇeĢitleri:<br />

55<br />

� Dolaysız BaĢlıklar: (Traktör )<br />

� Dolaylı BaĢlıklar (ĠĢte çiftçinin baĢpehlivanı)<br />

� BirleĢik BaĢlıklar (ĠĢte çiftçinin baĢpehlivanı, traktör)<br />

� Haber BaĢlıklar (Traktörün gücü yüksektir)<br />

� “Nasıl”lı BaĢlıklar (Bu iĢler nasıl yapılacak?..)<br />

� Soru BaĢlıklar (Traktör ne kadar iĢ yapabilir?)<br />

� Emir BaĢlıklar (Bu traktörü satın alın)<br />

Metin, baĢlık ve görüntü öğelerinin bir açıklamasıdır. Metin, Basit, öz, inandırıcı, harekete<br />

geçirici, akıcı ve ilginç olmalıdır.<br />

Metin ÇeĢitleri<br />

� Sebep gösteren metin<br />

� Mizahi metin<br />

� Tanıklı metin<br />

� KonuĢmalı metin<br />

� Öykülü metin<br />

Slogan, Bir konu amblem, logo, slogan gibi kendine özgü semboller sayesinde belleklere<br />

yer ederler. Sloganlar, eylemin çarpıcı bir cümlesinden veya baĢarılı bir baĢlıktan hareketle<br />

üretilirler. Slogan, ürünün veya eylemin farklılığını vurgulamalı, kısa ve özgün olmalı, kolay<br />

hatırlanabilmeli ve merak uyandırmalıdır.<br />

Görüntü, “Görmek inanmaktır”. Kırsal alanda ortalama okuryazarlık oranının düĢük<br />

olduğunu göz önünde tutarsak, basılı yayınlarımızda kullanacağımız görsel öğelerin önemi ortaya<br />

çıkmaktadır. Yayınlardaki görüntü öğeleri (resimler, Ģekiller, grafikler) bir fikrin çabuk ve dolaysız<br />

olarak anlatımında sözcüklerden daha etkilidir.<br />

Bir görüntü öğesi dikkat çekici, kolay anlaĢılır, ilgi ve istek uyandıran, diğer öğelerle<br />

uyumlu, yalın, ölçekli, sınırlı renkli ve tek mesajlı nitelikte olmalıdır.<br />

Tasarım, bir basılı yayının ana öğeleri olan baĢlığın, metnin, görüntü öğesinin, sloganın ne<br />

Ģekilde yerleĢtirileceğinin belirlenmesidir.<br />

Tasarımı oluĢturan öğeler: basit, görsel öğelerle desteklenmiĢ, egemen bir tema kullanan,<br />

sayfanın üst orta kısmına ağırlık veren nitelikte olmalıdır. Tasarım kullanımdan önce değiĢik<br />

kiĢilerce bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.<br />

3.3.2. Sesli Yayınlar (Radyo)*<br />

Sesli yayınlar esas olarak radyo ile yapılan yayınlardır. Radyo, konuĢarak mesaj ileten ve<br />

yalnızca kulağa hitap eden bir araçtır. Radyo, birçok ülkede kitlelere ulaĢmada en hızlı ve en<br />

yaygın haberleĢme aracıdır.<br />

Radyolarda genel yayın akıĢı içerisinde, çiftçilerin dinleme oranlarının yüksek olduğu<br />

saatlerde, tarımla ilgili yayınlar yapabilirler. Bu Yayınlar sohbet, skeç, yarıĢma açık oturum veya<br />

röportaj olarak gerçekleĢtirilebilir.<br />

Ulusal radyo yayınlarında genel konular, yerel radyolarda ise daha güncel ve radyonun<br />

bulunduğu yörede daha çok ilgi gören konular yer almalıdır


56<br />

3.3.3. Sesli ve Görüntülü Yayınlar (Televizyon) *<br />

Televizyon Yayınları, radyo kanalı ile yapılan yayınlara ikinci bir boyut (görsellik)<br />

kazandırmak suretiyle, öğretimde etkiyi artırmaktadır. Televizyon ile yurt çapında yaygın çiftçi<br />

eğitimi çalıĢmaları yapılabilir (YAYÇEP).<br />

Radyoda olduğu gibi, televizyonda da ulusal kanallarda genel konular, yerel kanallarda ise<br />

bölgeye has özel konular yer alır.<br />

Radyo ve televizyon hedef kitle büyüklüğü bakımından tüm iletiĢim araçlarının önünde yer<br />

alırlar. Radyo ve televizyon vasıtasıyla diğer araçlarla ulaĢılamayan çiftçi kitlesine hitap etmek<br />

mümkündür.<br />

Radyo ve televizyon nun özellikle Türkiye için önemi büyüktür. Ülkemizde köyler çok<br />

sayıda ve dağınıktır. Çiftçi kitlesinde okuma-yazma oranı düĢüktür. Okuma-yazma bilenlerin ise<br />

okuma alıĢkanlıkları yetersizdir. Bu durumda, büyük çiftçi kitlesine hitap etmenin en ucuz, kolay<br />

ve etkin aracı radyo ve televizyon dur.<br />

Radyo ve televizyonun üç temel iĢlevi vardır. Bunlar; haber, eğlence ve eğitim dir. Radyo<br />

ve televizyonun eğitim iĢlevi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından önemlidir. Her Ģeyden önce Ģu noktayı<br />

belirtmek gerekir ki; radyo ve televizyon, her türlü eğitimsel amaç için etkin olabilecek araçlar<br />

değillerdir. Daha önce de belirtildiği gibi, yüksek aĢamalı eğitimsel amaçların<br />

gerçekleĢtirilebilmesi için eğitim programlarında öğretenle öğrenenin yüz yüze geldiği doğrudan<br />

eğitime yer verilmesi ve öğrencilerin eğitimde aktif rol alması önemlidir.<br />

Eğitimsel amaç alanlarında ilk bir iki sırada bulunan amaçları gerçekleĢtirmede radyo ve<br />

televizyon etkinlik bakımından rakipsiz araçlardır. Bundan sonraki aĢamalar için daha önce<br />

açıklanan diğer bazı yöntemlerin uygulanması gerekir. Diğer bir deyiĢle radyo ve televizyon<br />

vasıtasıyla çiftçi kitlesi, herhangi bir Ģeyin varlığından haberdar edilebilir, çiftçilerde ilgi<br />

uyandırılıp bu ilginin devamı sağlanabilir. Fakat bu araçlarla çeĢitli eğitimsel alanlardaki<br />

uygulama, karakterleme analiz, sentez, değerlendirme veya otomatik icra gibi yüksek aĢamalardaki<br />

amaçlar gerçekleĢtirilemezler.<br />

Radyonun televizyona göre üstünlüğü taĢınabilir olması ve daha yaygın olarak<br />

kullanılmasıdır. Televizyonun radyoya göre en önemli üstünlüğü ise göze ve kulağa birlikte hitap<br />

edebilmesi bakımından daha etkin bir öğretim aracı olmasıdır. Diğer bir deyiĢle televizyon, görsel<br />

ve iĢitsel bir iletiĢim aracıdır. Radyoda herhangi bir Ģey hakkında yalnızca konuĢulur. Fakat<br />

televizyonda, hakkında konuĢulan Ģey aynı zamanda izleyicilere gösterilebilir. Bu bakımdan,<br />

televizyon bazı eğitim programlarında baĢlı baĢına yeterli bir araç olarak kullanılabilir.<br />

Radyo ve televizyon programlarının yapımı baĢlı baĢına bir uzmanlık konusudur. Bu<br />

konunun teknik yönleri ancak radyo ve televizyonda görevli program yapımcılarını ve diğer teknik<br />

personeli ilgilendirir. <strong>Yayım</strong> elemanı bu görevlilerle iĢbirliği yaparak radyo ve televizyon<br />

programlarını gerçekleĢtirebilir.


3.3.4. Internet<br />

57<br />

Internet bir elektronik iletiĢim ortamıdır. Ġnternet, son yıllarda geliĢtirilmiĢ ve iletiĢim<br />

teknolojisine büyük yenilikler ve kolaylıklar getirmiĢtir.<br />

Internet yoluyla çok büyük ölçeklerde veri, çok uzak mesafelere, çok hızlı ve ucuz bir<br />

biçimde iletilebilmektedir. 6 Ülkemizde internetten yararlanma süreci önemli geliĢmeler<br />

göstermektedir. Bu bağlamda bir e-devlet projesi gündemdedir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da da internet ortamından yararlanarak çiftçilerle iletiĢim kurmak,<br />

sorunlarını anlayıp çözüm yollarını bulup kendilerine iletmek mümkündür. Ülkemizde ekonomik<br />

geliĢmeye bağlı olarak kırsal alanda da internet kullanımının yaygınlaĢacağı beklenebilir.<br />

Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin avantajları<br />

� Kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile çok sayıda kiĢiye çok kısa zamanda ve düĢük bir<br />

maliyetle ulaĢmak mümkündür.<br />

� Yazılı kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile çiftçilere ulaĢtırılan bilgilerin kalıcılık özelliği<br />

vardır. Ġstendiğinde tekrar okunabilirler.<br />

� Internet gibi elektronik araçlar iki yönlü iletime imkân sağlarlar.<br />

� Televizyon görsel ve iĢitsel iletime aynı anda imkân verdiği için etkin bir iletiĢim<br />

aracıdır.<br />

� Kitle iletiĢim araçlarıyla toplumun tümünü ilgilendiren bir salgın hastalık veya<br />

saldırı gibi konularda etkin bir biçimde farkındalık yaratmak veya uyarıda<br />

bulunmak mümkündür.<br />

Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Dezavantajları<br />

� Radyo ve televizyon yayınlarında mesajlar kalıcı değillerdir. AnlaĢılmayan<br />

hususları tekrar gözden geçirme imkânı yok gibidir.<br />

� Bu araçlarda iletim tek yönlü olduğu için ara değerlendirmeler yapmak zordur.<br />

� Kitle iletiĢim araçlarıyla öğrenmenin ilk aĢamaları olan algılama ve ilgi duyma<br />

gibi baĢlangıç aĢamaları gerçekleĢtirilebilir. Ancak yüksek aĢamalardaki öğretimi<br />

gerçekleĢtirebilmek için bu araçların yüz yüze iletiĢime imkân veren diğer<br />

yöntemlerle desteklenmesi gerekir.<br />

3.3.5. Kampanyalar<br />

Kampanyalar, bir konuda, sınırlı bir sürede, birçok yöntemlerin birlikte ve yoğun bir<br />

biçimde kullanılması ile yürütülen karma <strong>Yayım</strong> yöntemleridir.<br />

Yıl boyunca çeĢitli konularda özel gün ve hafta adı altında düzenlenen faaliyetler<br />

kampanyalara örnek olarak gösterilebilirler. Dünya Gıda Günü, YeĢil Ay Haftası bunlar<br />

arasındadır. Diğer taraftan ülkemizde son yıllarda tarım potansiyelinden daha iyi yararlanabilmek<br />

için ikinci ürün ekilmesi ve nadas alanlarının azaltılması konusunda çeĢitli <strong>Yayım</strong> ve ĠletiĢim<br />

yöntemlerinin birlikte kullanıldığı kampanyalar düzenlenmiĢtir.<br />

6 Internet hizmetleri, kullanılış biçimine göre bireysel, grup veya kitlesel nitelikte olabilir.


58<br />

Kampanya faaliyeti bir ekip iĢidir. Kampanya önce bir kampanya komitesi kurulur. Bu<br />

komite üyeleri, aralarında iĢ bölümü yaparak inceleme çalıĢmalarını baĢlatırlar. Bu çalıĢmalarda<br />

mevcut durum, sorunlar, para, personel ile araç ve gereç imkânları incelenir. Bu çalıĢmalardan elde<br />

edilen bilgilerin ıĢığı altında kampanya amaçları belirlenir.<br />

Kampanya amaçları belirlendikten sonra bir kampanya programı ve eylem planı hazırlanır.<br />

Programda yapılacak çalıĢmalar ana hatlarıyla belirtilir, eylem planında ise kampanya amaçlarını<br />

gerçekleĢtirebilmek için ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kim için, kimler tarafından ve kaç<br />

paraya yapılacaktır (5N, 3K) gibi sorular ayrıntılı olarak cevaplandırılır.<br />

Kampanya uygulamaları, kiĢiler ve kuruluĢlar arasında iyi bir koordinasyon ve iĢbirliği<br />

gerektirir. Kampanya yürütme kurulu, yapılan uygulamaları sıkı bir Ģekilde takip edip, görülen<br />

aksaklıkları zamanında giderecek tedbirleri almalıdır.<br />

Değerlendirme, kampanya çalıĢmalarının son aĢamasını oluĢturur. Değerlendirme,<br />

uygulama sonuçlarında kampanya amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak, yapılan<br />

çalıĢmaların üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek, görülen aksaklıkların giderilebilmesi için<br />

gereken hususları ortaya koymak ve hazırlanacak rapor için gerekli bilgileri temin amacıyla yapılır.<br />

Kampanyalar kitleye hitap eden, yoğun ve çeĢitli <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarını içeren çok etkin ve<br />

uygulaması uzmanlık gerektiren faaliyetlerdir.<br />

Kampanyalarda baĢarı için, diğer birçok yöntemlerde olduğu gibi, gerçekçi bir planlama,<br />

katılımcı bir uygulama ve ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir.<br />

3.4. AMAÇLARA UYGUN ARAÇ VE YÖNTEM SEÇĠMĠ*<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da araçların amaçlara uygunluğu hem etkinlik, hem de verimlilik<br />

açısından önemli bir husustur. Daha önceden de belirtildiği gibi, yeniliklerin benimsenmesi<br />

aĢamalardan oluĢan bir süreçtir. Bu aĢamalar, farkında olma, ilgi duyma, değerlendirme, deneme ve<br />

benimseme gibi aĢamalardır. Bu aĢamaların her biri için ayrı ayrı yöntemler den yararlanmak<br />

gerekebilir. Bazı <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde amaç yalnızca haberdar olmak ve ilgi duymak gibi<br />

benimseme sürecinin ilk aĢamaları ile sınırlıdır. Bu durumda kitle iletiĢim araçları etkin ve yeterli<br />

olabilir. AĢamalar yükseldikçe grup ve bireysel yöntemler kullanmak gerekebilir.<br />

Örnek olarak, yeni bir buğday çeĢidinin benimsenmesini amaçlayan bir projede;<br />

� farkındalık bilgisi oluĢturmak için radyo, televizyon, gazete, sirküler mektup vb. kitle<br />

iletiĢim araçları uygundur.<br />

� Ġlgi duyma aĢaması için grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinden köy toplantıları etkili olabilir.<br />

� Zihinsel değerlendirme söz konusu olduğunda, çiftçinin yeniliğin üstünlüğünü açık bir<br />

biçimde gözleyebileceği bir sonuç gösterisi en etkin bir yöntem olur<br />

� Deneme aĢamasında çiftçilerle birebir görüĢmeler yapmak benimseme konusunda karar<br />

vermeyi kolaylaĢtırır ve amacın gerçekleĢtirilmesini sağlar.


59<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da benimseme aĢamaları ve bu aĢamaları uygun <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

yöntemleri iliĢkisi aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir.<br />

Kitlesel Grup Bireysel<br />

Algılama Ġlgi Duyma Değerlendirme Deneme Benimseme<br />

ġekil 13. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da amaç-araç (metot) iliĢkisi<br />

Farklı <strong>Yayım</strong> Metotlarının Etki Dereceleri<br />

Yukarıda da belirtildiği gibi, değiĢik <strong>Yayım</strong> araç ve yöntemleri değiĢik amaçlar için değiĢik<br />

Ģekilde etkin olur. Kitlesel <strong>Yayım</strong> araçlarının etki geniĢliği fazla etki derinliği ise azdır. Bunun<br />

yanında bireysel <strong>Yayım</strong> araçlarının etki geniĢliği az etki derinliği ise fazladır. Bu durum aĢağıdaki<br />

Ģekilde olduğu gibi sematize edilebilir.<br />

Kitlesel Grup Bireysel<br />

Etki GeniĢliği<br />

Tek Yönlü ĠletiĢim<br />

Öğretme<br />

Genel Paket Bilgi<br />

Soyut<br />

ġekil 14. Farklı <strong>Yayım</strong> Metotlarının Etki Dereceleri<br />

Etki Derinliği<br />

Ġki Yönlü ĠletiĢim<br />

Öğretme/Öğrenme<br />

Bireysel Bilgi<br />

Somut


60<br />

4. BÖLÜM<br />

TARIMSAL YAYIM'DA PROJE SÜRECĠ<br />

Proje, belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl,<br />

kimler için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır (5N-3K) gibi soruların cevaplarının<br />

kaydedildiği bir belge veya faaliyetler bütünüdür. Yani, proje planlama açısından bir belge,<br />

uygulama açısından ise bir faaliyetler bütünüdür.<br />

Süreç, birbiriyle iliĢkili faaliyetler dizisidir. Bir bütün olarak ele alındığında, <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının da birbirine bağlı, birbirini tamamlayan ve destekleyen iĢlemlerden oluĢan<br />

bir süreç olduğu görülür. Bu süreç bir proje kavramı çerçevesinde yürütülür. Bundan dolayı,<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da birbiriyle iliĢkili çalıĢmalar dizisi proje süreci olarak adlandırılabilir 7 . Diğer<br />

taraftan, bir proje sürecinin sonu diğer bir proje sürecinin baĢlangıcı olduğu için Proje Süreci, Proje<br />

Döngüsü olarak ta adlandırılır.<br />

"Sosyal bilimlerde süreçleri aĢamalara ayırarak incelemek yararlı ve köklü bir gelenektir"<br />

(Taluğ,1978). <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> proje süreci de genellikle aĢamalara ayrılarak incelenir. Bu<br />

aĢamaların adı ve sayısı, konu ile ilgili yazarlara göre değiĢmektedir. Bu konu bir doğru-yanlıĢ<br />

meselesi değil bir tercih ve bakıĢ açısı meselesidir.<br />

Lynn L. Pesson (1966), <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da proje sürecini planlama ve uygulama olmak<br />

üzere iki ana aĢamada incelemektedir.<br />

Kelsey ve Hearne'ın (1967) önerdikleri <strong>Yayım</strong> süreci Ģemasında yedi aĢama vardır.<br />

Cemalettin ġenocak (1967), <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da proje sürecini, program yapma, program<br />

uygulaması ve rapor yazma ve değerlendirme olmak üzere üç ana aĢamada incelemektedir.<br />

Yukarıda da belirtildiği gibi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları bir proje (veya program)<br />

çerçevesinde yürütülür. Proje süreci her Ģeyden önce bir proje fikrinin oluĢması ile baĢlar, bundan<br />

sonra projeye temel oluĢturmak üzere bir inceleme yapılır, yapılan inceleme sonuçlarına dayanan<br />

bir proje planlanır, daha sonra, proje için onay ve finansman temin edilir ve planlanan proje<br />

uygulanır. Proje sürecinde son iĢlem olarak da program çalıĢmalarının bir değerlendirilmesi yapılır.<br />

Ayrıca, çalıĢmalar sırasında gerekli görüldüğünde ara değerlendirmeler de yapılabilir.<br />

7 Plan, program ve proje sözcükleri değişik durumlarda eşanlamda kullanılmaktadır. Bazen yatırım<br />

ağırlıklı çalışmalar proje, eğitim ağırlıklı çalışmalar ise program olarak adlandırılır. UNDP<br />

çalışmalarında program, projeden daha geniş kapsamlı bir anlamda kullanılmaktadır. Bir UNDP<br />

programı içerisinde birçok proje yer alabilir. Örneğin, Doğu Anadolu Kalkınma Programı (2000-<br />

2006) içerisinde Kırsal Kalkınma, Girişimcilik ve Turizm konularında değişik projeler yer<br />

almıştır.


61<br />

Bu yaklaĢıma göre <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da proje süreci; Proje fikrinin oluşumu, inceleme,<br />

planlama, onay ve finansman temini, uygulama ve değerlendirme olmak üzere altı aĢamada<br />

incelenebilir. Bu aĢamalar ġekil 15‟da olduğu gibi Ģematize edilebilir.<br />

ġekil 15. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da Proje Süreci (Proje Döngüsü)<br />

4.1. PROJE FĠKRĠNĠN OLUġUMU<br />

Proje fikrinin oluĢumu, bir sorunun algılanması ve bu soruna çözüm bulma isteğinin<br />

uyanmasıdır. Bir proje fikrinin oluĢmasını tetikleyen faktörler, mesleksel bir düĢünce veya<br />

gözlem, yönetsel bir talimat veya finansal bir imkân gibi olgular olabilir.<br />

4.2. ĠNCELEME<br />

3. Planlama<br />

Ġnceleme, bir bilgi derleme ve değerlendirme iĢlemidir. Ġnceleme proje sürecinin ilk<br />

düzenli iĢlemler aĢamasıdır. Bu aĢamada, tasarlanan bir proje ile ilgili olarak mevcut durum,<br />

sorunlar, çözüm yolları incelenir ve sonuçta proje amaçları belirlenir.<br />

Ġnceleme bir ön fizibilite çalıĢması niteliğindedir. Bu aĢamada bazı proje fikirlerinin<br />

uygulamaya değer olmadığı sonucuna da varılabilir.<br />

Ġnceleme çalıĢmaları kapsam ve ayrıntı bakımından aĢağıdaki iki gruba ayrılabilir:<br />

� Köy incelemesi<br />

� Aile iĢletmeleri incelemesi<br />

Proje<br />

Köyün geneline hitap eden, köy içme suyu kalitesi gibi, bir konuda köy incelemesi yapılır.<br />

Bu incelemede köy bir bütün olarak ele alınır. Bu tür inceleme sonuçları, incelemeye konu olan<br />

köyün genel durumunu yansıtıcı nitelikte olur.<br />

4.Finansman temini<br />

Sürecinde<br />

AĢamalar<br />

2. İnceleme 6.Değerlendirme<br />

1. Proje fikrinin oluşumu<br />

5. Uygulama


62<br />

Bir köyün sosyo-ekonomik yapısının ayrıntılı olarak bilinmesini gerektiren durumlarda aile<br />

iĢletmeleri incelemesi yapılır. Bu çalıĢmalarda, köyde bulunan tüm aile iĢletmeleri veya belirli<br />

ölçütlere göre seçilmiĢ olan iĢletmeler incelenir. Bu tür incelemelerde, istenen ölçüde ayrıntılı bilgi<br />

derleme ve değerlendirme mümkün olur.<br />

Yapılması düĢünülen <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projelerinin niteliklerine göre adı geçen<br />

incelemelerin herhangi biri veya her ikisi birlikte yapılabilir.<br />

Bu aĢamada, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın amaçlarına uygun olarak coğrafi, fiziki, sosyal, ekonomik,<br />

kültürel, çevresel ve tarımsal konularda bilgiler çeĢitli yöntemlerle derlenir; daha sonra bu bilgilere<br />

dayanan çalıĢmalar yapılıp gereken değerlendirmeler yapılarak program amaçları belirlenir.<br />

Veri Derleme<br />

Veri derleme, bir proje için gerekli görülen bilgilerin elde edilip bir araya<br />

getirilmesidir. Veri derleme çalıĢmalarında, hizmet götürülecek yer ve çiftçilerle ilgili olarak<br />

önceden yapılan araĢtırmalar, yayınlar, resmi kayıt ve belgelerden yararlanmak mümkündür. Bu<br />

yolla elde edilen bilgiler "ikincil veriler" olarak nitelendirilirler. Mevcut durumu belirlemek için<br />

gerekli görülen "birincil veriler" ise gözlem, soruĢturma, mülakat ve anket gibi veri derleme<br />

yöntemleri kullanılarak elde edilir.<br />

Veri Değerlendirme<br />

Veri değerlendirme, değiĢik yollarla elde edilen bilgilerin mevcut durumu, sorunları,<br />

çözüm yollarını ve proje amaçlarını ortaya koyacak Ģekilde düzenlenmesi ve<br />

yorumlanmasıdır.<br />

Yukarıda belirtilen yöntemlerle derlenen verilerden yararlanabilmek için bunların gerekirse<br />

istatistiksel yöntemler ve bilgisayarlarda kullanılarak düzenlenmeleri, analiz edilmeleri ve belli<br />

ölçütlerle karĢılaĢtırılarak değerlendirilmeleri gerekir.<br />

Derlenen verilerin tablolar halinde düzenlenmesi değerlendirme iĢlemini kolaylaĢtırır.<br />

Tablolar, verilerin tümünün bir arada gözlenmesine imkân verir. Bu Ģekilde toplanan verilerin<br />

analizinde basit matematiksel hesaplamalar yanında, karmaĢık istatistiksel yöntemler de<br />

kullanılabilir. Örneğin, köy nüfusunu bulmak için basit bir toplama iĢlemi yeterlidir. Fakat çeĢitli<br />

faktörlerin herhangi bir konuda veya karĢılıklı etkilerini anlamak için korelasyon ve varyans analizi<br />

gibi, bir ölçüde karmaĢık istatistiksel yöntemlerden ve bilgisayar gibi hesaplama araçlarından<br />

yararlanmak gerekebilir.<br />

Analize tabi tutulmuĢ olan veriler, değerlendirmede kullanılan ve mevcut durumu yansıtan<br />

kanıt unsurunu oluĢtururlar. Bu kanıtlar, olması gereken veya arzu edilen durumu yansıtan<br />

ölçütlerle karĢılaĢtırılır. Bu karĢılaĢtırmada kanıt ve ölçütler arasında belirlenen ayrılıklar, sorunlar<br />

olarak ortaya çıkar. Muhtemel veya geçici amaçlar bu sorunlardan kaynaklanır. Geçici amaçlardan<br />

sınırlayıcı faktörler süzgecinden geçenler, kesin program amaçları olarak belirlenirler. Daha sonra


çalıĢmalar, bu amaçları gerçekleĢtirmeye yönelik olarak yeni aĢamalarla devam eder.<br />

63<br />

Kesin amaçları belirlerken eğitim konusunda da belirtildiği gibi felsefi ve psikolojik<br />

faktörler ile mevcut imkânların göz önünde bulundurulması gerekir.<br />

Felsefi faktörler <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın felsefesi ile ilgilidir. Bu felsefe, çiftçilerin kendi<br />

kendilerine yardım etmelerine yardım etmektir. Bu yardımda eğitim önemli bir yer tutar. Bazı<br />

sorunların çözümü eğitimden çok yatırım hizmetleri gerektirebilir (yol, köprü, gölet vs. yapımı<br />

gibi). Bu gibi sorunların çözümüne yönelik amaçlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarının kapsamları<br />

dıĢında kalır.<br />

Psikolojik faktörler çiftçilerin zihinsel yetenekleri, istek ve ihtiyaçları ile ilgilidir. Bazı<br />

eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilebilmesi için kitlede yüksek düzeyde bilgi birikimi ve becerinin<br />

var olması bir ön Ģart olarak gerekli olabilir. Bu durumda çiftçilerde aranan nitelikler yoksa söz<br />

konusu amaçların program dıĢı bırakılması zorunlu olur.<br />

Daha önce de belirtildiği gibi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> gönüllü bir eğitim olduğundan programların<br />

baĢarılı olabilmesi için hedef kitlenin, yani çiftçilerin program amaçlarını benimsemeleri ve<br />

çalıĢmalara gönüllü olarak katılmaları gerekir. Bunu sağlamak için program amaçları çiftçilerin<br />

ihtiyaçlarına uygun olmalıdır. Bu konuda ihtiyaç kavramı ile ilgili ilkeler göz önünde<br />

bulundurulmalıdır. Yani, program amaçları öncelik bakımından ilk sırayı alan ihtiyaçları<br />

karĢılamaya yönelik olmalı ve çiftçiler tarafından hissedilmeyen fakat önemli olan ihtiyaçlar,<br />

açıklığa kavuĢturulup hissedilir duruma getirilmelidir.<br />

Mevcut imkânlar deyiminden kastedilen zaman, mekan, para ve eleman durumudur.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programları için belirlenecek kesin amaçların mevcut imkânlarla<br />

gerçekleĢtirilebilir boyutlarda olması gerekir.<br />

Veri değerlendirme bölümünde, belirtilen sınırlayıcı veya kısıtlayıcı faktörler süzgecinden<br />

geçen kesin amaçlar belirlendikten sonra, bir inceleme raporunun hazırlanması gerekir. Bu raporda,<br />

inceleme aĢamasında yapılan çalıĢmalar kısaca belirtilir ve sonuçlar gerekirse karĢılaĢtırmalı<br />

tablolardan da yararlanılarak açıklanır.<br />

Ġnceleme raporu hazırlandıktan sonra <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinin ilk aĢaması tamamlanmıĢ<br />

olur ve planlama aĢamasına geçilebilir.<br />

Son yıllarda birinci bölümde açıklanmıĢ olan Hızlı Kırsal Değerlendirme (Rapid Rural<br />

Appraisal) ve Katılımcı Kırsal Değerlendirme (Participatory Rural Appraisal) olarak adlandırılan<br />

inceleme yöntemleri geliĢtirilmiĢtir.<br />

Hızlı Kırsal Değerlendirmede değiĢik konulardaki 5-10 uzmandan oluĢan bir heyet, belirli<br />

bir kırsal alanda hedef kitle ile buluĢarak hızlı bir Ģekilde ve eĢ zamanlı olarak amaca iliĢkin verileri<br />

derler, yine hızlı bir biçimde ve eĢgüdüm içerisinde bu verileri değerlendirerek rapor hazırlayıp bir<br />

sorunun çözümüne iliĢkin önerileri ortaya koyar.<br />

Katılımcılık bir proje ile ilgili tüm tarafların karar verme sürecinin tüm aĢamalarında söz


sahibi olması demektir. Katılımcı Kırsal Değerlendirme yönteminde <strong>Yayım</strong> görevlileri hedef kitle<br />

ile yakın iliĢki kurarak gözlemlerde bulunur. Hedef kitlenin sorunlarını daha iyi görmelerine, analiz<br />

etmelerine ve çözüm yoluna iliĢkin sağlıklı karar vermelerine yardımcı olur, kolaylaĢtırıcı bir rol<br />

oynar. Ancak karar verme sürecinde son söz sahibi hedef kitledir (Atsan and YurttaĢ, 2006).<br />

64<br />

Son yıllarda, özellikle sivil toplum kuruluĢları tarafından yapılan eğitim içerikli projelerde,<br />

inceleme aĢamasında, durum, sorun, hedef, paydaĢ ve strateji analizleri adı altında sistematik<br />

analizler yapılır. Bu analizlerin yapılması, bundan sonra yapılacak çalıĢmalar için aydınlatıcı, karar<br />

vermeyi kolaylaĢtırıcı, etkinliği ve tutarlılığı sağlayıcı bir rol oynar.<br />

� Durum analizinde, proje konusu ile ilgili mevcut durumu yansıtan bilgiler ve bu<br />

bilgilere dayanan sorunlar ortaya konulur.<br />

� Sorun analizinde, belirlenen sorunlar arasındaki sebep-sonuç iliĢkileri ortaya<br />

konularak bir sorun ağacı oluĢturulur. Sorun olduğunda neden oluĢtu sorusu akla gelir.<br />

� Hedef analizinde, sorun ağacından yararlanılarak araç-amaç iliĢkileri belirlenir ve<br />

hedef ağacı oluĢturulur. Hedef ağacında yer alan hususlar muhtemel amaçları<br />

oluĢtururlar. Amaç söz konusu olduğunda nasıl gerçekleĢtirilecek sorusu akla gelir.<br />

� PaydaĢ analizinde, paydaĢların güçlü yönleri, zayıf yönleri ve düĢünceleri ortaya<br />

konularak strateji analizine zemin hazırlanır.<br />

� Strateji analizinde ise, mevcut imkânlar çerçevesinde hangi sorunların proje kapsamı<br />

dıĢında tutulacağı ve proje nin kesin amaçlarının ne olacağı belirlenir.<br />

� Analiz ve gerekli değerlendirmelerin yapılmasından sonra proje hedefleri belirlenir ve<br />

4.3. PLANLAMA<br />

planlama aĢamasına geçilir.<br />

Planlama, belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl,<br />

kimler için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır (5N-3K) gibi soruların cevaplarının<br />

belirlenmesi ve düzenli bir biçimde kaydedilmesidir<br />

Planlamada ana plan yanında bir eylem planının da yapılması gerekir. Bir projenin<br />

bölümleri olan bu planlarda yukarıda belirtilen sorular değiĢik açılardan ve değiĢik ayrıntılarla<br />

cevaplandırılır. Örneğin, bu sorular ana planda proje politikası açısından ve genel hatları ile eylem<br />

planında ise teknik açıdan ve ayrıntılı bir biçimde cevaplandırılır ve böylece doğru bilgilerin doğru<br />

yerde, doğru zamanda, doğru amaçla, doğru Ģekilde, doğru kiĢilere, doğru kiĢilerce ve doğru<br />

maliyetle ulaĢtırılmasına çalıĢılır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının, diğer konulardaki sistemli çalıĢmalarda olduğu gibi, belli<br />

ilkelere göre önceden hazırlanan plan ve programlara bağlı olarak yürütülmeleri gerekir. Özellikle<br />

yüksek aĢamalarda bulunan eğitimsel amaçları kapsayan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları, bir bakıma<br />

çok katlı yapılar gibidir. Nasıl ki, bu yapıları plansız ve projesiz yapmak mümkün değilse, yüksek


aĢamalardaki eğitimsel amaçları kapsayan <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarını da plansız ve programsız yürütmek<br />

mümkün değildir.<br />

65<br />

Yapılan araĢtırmalar, planlı ve disiplinli bir Ģekilde <strong>Yayım</strong>ı yapılan tarımsal yeniliklerin<br />

benimsenip uygulanma oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir<br />

Özet olarak, programların aĢağıdaki hususlar için gerekli olduğu söylenebilir:<br />

� Uygulamalarda devamlılık ve etkinlik sağlamak,<br />

� Düzenli bir yönetim, denetim ve değerlendirme sağlamak,<br />

� Bütçe hazırlamak ve kaynak temin etmek,<br />

� Ġlgili ve yetkililer için elde bir belge bulundurmak.<br />

Planlama çalıĢmalarında konu uzmanları ve yetkililer yanında çiftçi temsilcilerinin ve<br />

uygulamada görev alacak <strong>Yayım</strong> elemanlarının da bulunması yararlı olur.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinin değiĢik aĢamalarında ara değerlendirmeler, sonunda ise bir son<br />

değerlendirme yapılır. Burada söz konusu olan, planlama aĢaması ile ilgili bir ara değerlendirmedir.<br />

Bu değerlendirme ile planlanan programların hem Ģekil ve hem de içerik bakımından üstün ve<br />

yetersiz yönleri belirlenir ve gerekli görülen düzeltmeler yapılır.<br />

Planlama aĢaması için kullanılabilecek uluslararası kuruluĢlarca kabul görmüĢ bazı kalite<br />

kriterleri ve AB hibe programlarında öngörülen puanlar aĢağıdaki gibidir:<br />

a. Kurumsal Kapasite (20 puan)<br />

Proje uygulayıcı kurum ve ortakları<br />

� Yönetim deneyimi,<br />

� Teknik uzmanlık,<br />

� Personel ve ekipman varlığı,<br />

� Mali kaynaklar gibi konularda yeterli kapasiteye sahip olmalıdır.<br />

b. Tematik Ġlgililik (25 puan)<br />

� Proje, Kalkınma planlarında belirtilen hedefler ve öncelikler,<br />

� Bölge ihtiyaçları ve<br />

� Hedef grup öncelikleri ile ilgili olmalıdır.<br />

c. Metodoloji (30 puan)<br />

� Proje amaçları gerçekçi ve doğru verilere dayalı olmalı,<br />

� Proje yöntemleri amaçlara uygun, uygulaması kolay ve ucuz olmalı,<br />

� Proje sonuçlarını izleme ve değerlendirme konusu projede yer almalı,<br />

� Ortaklar yeterli katkı sağlamalı,<br />

� Hedef kitlenin katılımcılığı ve projeyi sahiplenmesi sağlanmalı,<br />

� Eylem planı açık ve anlaĢılır bir biçimde düzenlenmeli,<br />

� Objektif ve doğrulanabilir göstergeler belirlenmelidir.<br />

d. Bütçe Etkinliği, Verimlilik (10 puan)<br />

� Yapılması öngörülen harcamalar proje için gerekli olmalı,<br />

� Tahmini maliyetler ile beklenen sonuçlar arasındaki oran benzer projeler için<br />

benimsenen standartlar düzeyinde olmalıdır.<br />

e. Sürdürülebilirlik (15 puan)<br />

� Proje faaliyetleri ve yararları proje süresi sona erdikten sonra da devam<br />

etmelidir. Bunun için proje hedef kitle tarafından sahiplenilmesi, idari,<br />

mali ve teknik yönden uygun çevresel yönden sorunsuz olmalıdır.


66<br />

Özet olarak, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> veya diğer kalkınma projelerinde kurumsal kapasite,<br />

ilgililik, metodoloji, bütçe ve maliyet etkinliği ve sürdürülebilirlik gibi kalite kriterlerinin<br />

göz önünde bulundurulması gerekir. Bu kriterler Ģekil 16‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir:<br />

4. Bütçe Etkinliği,<br />

Verimlilik (10)<br />

3.Metodoloji ve format(30)<br />

ġekil 16. Program Planlamada Kalite Kriterleri<br />

Bir <strong>Yayım</strong> projesinin baĢarılı olabilmesi için bu kriterlere ek olarak, uygun teknoloji, sosyal<br />

ve kültürel uyumluluk, politik destek, çevresel etki, katılım, sahiplenme ve zamanında eğitim gibi<br />

kriterlerin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bunlardan son üç kriter, çok önemli olmalarına<br />

rağmen genellikle ihmal edilen kriterlerdir.<br />

4.4. FĠNANSMAN TEMĠNĠ<br />

Finansman temini, hazırlanan bir projenin uygulanabilmesi için gerekli olan maddi<br />

kaynakların bulunması için yapılan bir iĢlemdir. Bir proje uygulamaya konulmadan önce ilgili<br />

ve yetkililere sunularak yukarıda belirtilen kalite kriterlerine uygunluğu değerlendirilir. Bu<br />

değerlendirme sonunda proje onaylanır ve finansman temin edilir.<br />

Bu aĢamanın önemini belirtmek üzere Ģu örnek gösterilebilir: 137 milyon USD bütçesi olan<br />

Erzurum Kırsal Kalkınma Projesi için yapılan planlama çalıĢmalarında, büyük bir emek, para ve<br />

zaman harcanarak yapılan ve 2000 sayfadan oluĢan ilk proje, yukarıdaki kriterler göz önünde<br />

bulundurulmadığı için iptal edilmiĢtir. Daha sonra bu ölçütlere daha uygun olarak yapılan ve 200<br />

sayfadan oluĢan proje ise benimsenmiĢ ve uygulamaya konulmuĢtur.<br />

4.5. UYGULAMA<br />

5. Sürdürüle bilirlik<br />

(15)<br />

Uygulama, Tasarlanan 5N-3K öğelerinin hayata geçirilmesidir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinde beĢinci sırayı alan bu aĢamada göz önünde bulundurulması<br />

gereken önemli hususlar ve kriterler Ģunlardır:<br />

1. Kurumsal Kapasite (20)<br />

2. Tematik Ġlgililik (25)


� Çiftçilerin kararlara katılmaları ve programları sahiplenmeleri<br />

sağlanmalıdır. Bunun için öncelikle çiftçilerin güveni kazanılmalıdır. Güven<br />

kazanmanın en önemli yolu dürüst olmak, onlara doğru bilgi vermek ve<br />

gerçekleĢtirilebilecek vaatlerde bulunmaktır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> gönüllü bir<br />

eğitim sistemi olduğundan çalıĢmaların baĢarısı tamamen çiftçilerin gönüllü<br />

katılmalarına ve programları sahiplenmelerine bağlıdır. Bu bakımdan uygulama<br />

aĢamasında her Ģeyden önce çiftçilerin güvenini kazanmaya çalıĢmak ve onlara<br />

çalıĢmaların amaçlarını ve yararlarını gerçekçi bir biçimde açıklamak gerekir.<br />

� Eğitim uygulamaları çiftçilerin bulunduğu düzeyden baĢlamalı ve<br />

zamanında yapılmalıdır.. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitimi uygulamaları, eğitimsel<br />

yetenekler bakımından çiftçilerin bulunduğu düzeyden baĢlamalı ve eğitimin<br />

tarzı, onların öğrenme kapasitelerine uygun olmalıdır. Öğrenme ve değiĢme her<br />

yaĢta mümkündür. Fakat bu konudaki yeteneklerin orta ve ileri yaĢlarda<br />

azaldığı gerçeği göz önünde bulundurulmalı ve eğitim çalıĢmalarının<br />

zamanında yapılması ilkesine özen gösterilmelidir.<br />

� Çiftçilerde kalkınma isteği uyandırılmalıdır. Çiftçilerde kalkınma isteği<br />

yoksa onlara yardım etmeye çalıĢmak boĢ bir çabadır. çiftçilerde kalkınma<br />

isteği uyandırmak ve bunu devam ettirmek için, onlarla çalıĢmaların yararları<br />

konusunda karĢılaĢtırmalar ve tartıĢmalar yapmak yararlı olur.<br />

� Çiftçilere karĢı sabırlı olunmalıdır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> öncelikle yetiĢkinlere<br />

yönelik bir eğitim sistemidir. YetiĢkinler değiĢmeye karĢı gençlere göre daha<br />

çok direnir, daha geç öğrenirler. yetiĢkinlerde istenen değiĢikliklerin meydana<br />

gelmesinin uzun zaman alacağını bilmek ve sabırlı olmak gerekir.<br />

� .<br />

� KiĢisel ayrılıklar göz önünde bulundurulmalıdır. <strong>Yayım</strong> eğitimine<br />

katılanlar, resmi öğretimdeki öğrencilere göre yaĢ, bilgi, tutum, beceri, ilgi,<br />

ihtiyaç ve yetenek gibi hususlarda daha büyük ayrılıklar gösterirler. Bu<br />

bakımdan eğitimde "kiĢisel ayrılıkların göz önünde bulundurulması" ilkesi<br />

özellikle <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde önem kazanır. Hedef kitlede,<br />

ortalamalardan büyük sapmalar gösteren kiĢilere imkânların elverdiği ölçüde<br />

özel ilgi göstermek gerekir.<br />

� Uygulama sırasında ara değerlendirmeler yapılmalı ve kayıtlar<br />

tutulmalıdır. Çünkü planlama aĢamasında yapılabilecek hatalı yargılar ve<br />

önceden düĢünülmeyen veya değiĢken Ģartlar dolayısıyla eylem planında<br />

belirtilen Ģekilde farklı uygulamalar gerekebilir.<br />

4.6. DEĞERLENDĠRME<br />

67<br />

Değerlendirme, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> uygulamalarının sonuçları ile ilgili olarak, nicelik ve<br />

nitelik bakımından bir yargıya varma iĢlemidir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında 4 çeĢit<br />

değerlendirme söz konusudur. Bunlar ön, ara, son, ve etki değerlendirmeleridir. Ġnceleme bir ön<br />

değerlendirme, uygulamalar sırasında yapılan değerlendirmeler ise ara değerlendirmelerdir. Ara<br />

değerlendirmeler faaliyet amaçlarına yöneliktir.<br />

Burada söz konusu olan, uygulama tamamlandıktan sonra yapılan bir son değerlendirmedir.<br />

Bu değerlendirme proje amaçlarına yöneliktir. Etki değerlendirmesi ise genel amaçlara ve kalıcı<br />

etkiye yöneliktir ve proje süresinden uzun bir süre sonra yapılır.


68<br />

Değerlendirme <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinin entegre bir bölümü olmalıdır. Ancak özellikle<br />

ülkemizde uygulanan projelerde, değerlendirme iĢleminin tamamen proje dıĢı bırakıldığı veya<br />

sistematik bir biçimde yapılmadığı gözlenmektedir.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecindeki son değerlendirmede amaçlar Ģunlardır:<br />

� Program amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak,<br />

� Programların üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek,<br />

� Gelecekte yapılacak çalıĢmalara ıĢık tutmak,<br />

� Ġlgili ve yetkililere sistemli bilgi sunmaktır.<br />

Program amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak için yapılan<br />

değerlendirmede, program amaçları ile program çalıĢmaları sonunda elde edilen sonuçlar<br />

karĢılaĢtırılır. Burada söz konusu olan sonuçlar, hedef kitlede meydana gelen bilgi, duygu ve beceri<br />

alanlarındaki değiĢikliklerdir. Bu değiĢikliklerle ilgili bilgiler, programın niteliğine uygun çeĢitli<br />

veri derleme yöntemleri (gözlem, mülakat, anket vb.) kullanılarak derlenebilir. Bu veriler,<br />

yapılacak değerlendirmede kanıt unsurunu oluĢtururlar. Program amaçları ise değerlendirmede<br />

ölçüt olarak kullanılırlar.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarında son değerlendirmede baĢarı kriterleri Etkinlik (amaçların<br />

gerçekleĢme oranı), verimlilik (gerçekleĢen fayda masraf oranı) ve Sürdürülebilirliktir.<br />

Programların baĢarılı yani, etkin, verimli ve sürdürülebilir olabilmesi için, diğer kriterlerle birlikte<br />

katılımcılık, sahiplenme ve zamanında eğitim ilkeleri özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarının üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek için yapılan<br />

değerlendirmede, program çalıĢmaları ile ilgili bilgiler <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>'la ilgili ilkelerle<br />

karĢılaĢtırılır. Bu değerlendirmede, genellikle bir "program değerlendirme formu" veri derleme<br />

aracı olarak kullanılır. Bu formda yer alan soruların bir bölümü, program çalıĢmalarında görev alan<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> elemanlarına yöneltilerek, bir bölümü ise program ve eylem planı gibi belgeler<br />

incelenerek cevaplandırılır. Bu yolla elde edilen veriler, ilgili <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ilkeleri ile<br />

karĢılaĢtırılarak program çalıĢmaları ile ilgili bir yargıya varılır. Bu yargıya dayanılarak, programın<br />

üstün ve yetersiz yönleri belirlenir ve benzer çalıĢmaların daha iyi yürütülebilmesi için göz önünde<br />

bulundurulması gereken hususlar ortaya konulur.<br />

Değerlendirmede son iĢlem olarak, ilgili ve yetkililere sunmak ve gerektiğinde baĢvurulmak<br />

üzere elde bir belge bulundurmak için bir değerlendirme raporu hazırlanır.<br />

Değerlendirme raporunda, gerçekleĢtirilen baĢarılar, karĢılaĢılan güçlükler, programın üstün<br />

ve yetersiz yönleri, programla ilgili aksaklıkların giderilebilmesi için alınması gereken önlemler<br />

belirtilmelidir.<br />

Değerlendirme raporunda yalnızca istatistiksel bilgiler değil, aynı zamanda değerlendirme<br />

sonunda varılan yargıları yansıtan ifadeler de yer almalıdır.


69<br />

5. BÖLÜM<br />

TARIMSAL YAYIM PROJELERĠ<br />

Proje, yukarıda da belirtildiği gibi, belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için ne,<br />

nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kimler için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır (5N-<br />

3K) gibi soruların cevaplarının kaydedildiği bir belge veya faaliyetler bütünüdür. Yine<br />

önceden belirtildiği gibi, proje, planlama açısından bir belge, uygulama açısından ise bir faaliyetler<br />

bütünüdür.<br />

Projeler genellikle genel plan, eylem planı ve finansman planı bölümlerini içerir.<br />

Yukarıdaki sorular genel planda geniĢ bir açıdan, eylem planında ise ayrıntılı bir biçimde<br />

cevaplandırılır. Finansman planında ise parasal hususlar yer alır.<br />

Ek bölümde yer alan Erzurum Ġlinde Buğday Üretimini GeliĢtirme Projesi esas alınarak<br />

proje bölüm ve alt bölümleri aĢağıdaki gibi gösterilebilir:<br />

A. ANA PLAN<br />

- Durum Analizi<br />

- Amaç<br />

- Kapsam<br />

- Önem<br />

- Yöntem ve Yönetim<br />

-Mantıksal Çerçeve<br />

B. EYLEM PLANI<br />

- Teknik Analiz<br />

- Faaliyet Programı<br />

C. FĠNANSMAN PLANI<br />

- Ekonomik Analiz<br />

- Bütçe<br />

- Fayda Masraf Oranı (FMO)<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da projeler, proje sürecinde belirtilen planlama aĢaması sırasında<br />

geliĢtirilir. Bu projeler, ilgili kurumun istek ve formatına, proje konusuna, kapsamına v.b.<br />

hususlara bağlı olarak bazı değiĢiklikler gösterebilir. Projelerde önemli olan, ilgili hususların proje<br />

belgesinde düzenli, tutarlı ve mantıklı bir biçimde ortaya konulmasıdır.<br />

5.1. ANA PLAN<br />

Ana plan, proje amaçlarının gerçekleĢtirilmesi ile ilgili olarak “5N-3K” sorularının,


geniĢ bir açıdan ele alınıp cevaplandırıldığı bir proje bölümdür. Bu bölümde söz konusu<br />

hususlar durum analizi, amaç, kapsam, önem, yöntem ve yönetim, mantıksal çerçeve gibi alt<br />

baĢlıklar altında, ana hatları ile belirtilir.<br />

70<br />

Genel plan içerisinde yer alan alt bölümler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />

5.1.1. Durum Analizi<br />

Durum analizi baĢlığı altında, proje konusu ile ilgili mevcut durum, sorunlar ve çözüm<br />

yolları genel açıdan incelenip sistemli bir biçimde belirtilir.<br />

Örnek projede, proje alanındaki arazi kullanım durumu rakamlarla belirtilmiĢ, düĢük<br />

verimli buğday tohumu ve ilkel tarım tekniklerinin kullanılması önemli sorunlar olarak gösterilmiĢ,<br />

yüksek verimli bir çeĢidin kullanılması ve bazı modern tekniklerin uygulanması çözüm önerileri<br />

olarak ortaya konulmuĢtur.<br />

5.1.2. Amaç<br />

Bu baĢlık altında proje amaçları inceleme aĢaması sonunda belirlenen çözüm yollarına bağlı<br />

olarak kısa, öz ve anlaĢılabilir biçimde belirtilir.<br />

Örnek projede proje amaçları, Erzurum ilinde buğday üretimini geliĢtirmek, bunun için<br />

Lancer buğday tohumunun benimsenmesi ve modern tarım tekniklerinin uygulanması olarak<br />

belirtilmiĢtir.<br />

5.1.3. Kapsam<br />

Bu baĢlık altında projenin zaman, mekân, konu ve hedef kitle vb. bakımlardan kapsadığı<br />

hususlar belirtilir.<br />

Örnek projede kapsam, zaman olarak 2005-2009 yılları arası 4 yıl, mekan olarak Erzurum<br />

Ġlinde 108 köy ve konu olarak buğday üretimi hedef kitle olarak ise buğday üreticileri Ģeklinde<br />

belirtilmiĢtir.<br />

5.1.4. Önem<br />

Önem baĢlığı altında projenin niçin gerekli olduğu, projenin uygulanması ile ortaya çıkacak<br />

ekonomik, sosyal ve diğer yararlar, yani projenin gerekçesi belirtilir. Bir özdeyiĢte de belirtildiği<br />

gibi, atılan taĢın ürkütülen kurbağayı değip değmediği belirtilmelidir.<br />

<strong>Yayım</strong> projelerinin çoğu ekonomik amaçlıdır. Bazı <strong>Yayım</strong> projelerinde ise ekonomik<br />

amaçlar yanında sosyal amaçlar da yer alır. Bu durumda yapılacak analizlerde, projenin<br />

sağlayacağı sosyal faydanın da göz önünde bulundurulması gerekir.<br />

Örnek projede önem, projenin çiftçi gelirlerine ve milli ekonomiye yapacağı katkı açısından<br />

ortaya konulmuĢtur.<br />

5.1.5. Yöntem ve Yönetim<br />

Yöntem ve yönetim baĢlığı altında, proje amacını gerçekleĢtirebilmek için gerekli olan


çalıĢmaların genel açıdan nasıl yapılacağı, yönetim Ģekli ve hangi kiĢi, kurum ve kuruluĢlarla<br />

nasıl bir iĢbirliği yapılacağı gibi hususlar yer alır.<br />

71<br />

Örnek projede yöntem baĢlığı altında, çiftçi eğitimi çalıĢmalarında bireysel ve grup <strong>Yayım</strong><br />

yöntemlerinin kullanılacağı, Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemi‟nin uygulanacağı, yönetimin Tarım Ġl<br />

Müdürlüğü tarafından yapılacağı, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Doğu Anadolu Bölgesi<br />

<strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma Enstitüsü gibi kuruluĢlarla iĢbirliği yapılacağı belirtilmiĢtir.<br />

5.1.6. Mantıksal Çerçeve<br />

Mantıksal Çerçeve (Logical Framework) proje yapısını, tutarlılığını, risklerini irdelemek ve<br />

ölçülebilir baĢarı göstergeleri belirlemek için oluĢturulan bir denetim ve değerlendirme aracıdır. Bu<br />

araç proje çalıĢmalarının ve kaynaklarının hedefe yönelik olarak kullanılmasını sağlar ve proje<br />

yönetiminde dikey, yatay ve çapraz kontroller yapılmasına imkan verir. Bu tablodaki doğrulanabilir<br />

göstergelerde zaman, mekan, nicelik ve nitelik boyutlarının olması gerekliliği göz önünde<br />

bulundurulması gereken önemli bir husustur.<br />

Mantıksal çerçeve aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir:<br />

Tablo 2. Mantıksal Çerçeve Matrisi<br />

Amaçlar Doğrulanabilir<br />

BaĢarı<br />

Göstergeleri<br />

Genel Amaç<br />

Proje Amaçları<br />

Faaliyet Amaçları<br />

Faaliyetler<br />

Doğrulama<br />

Kaynakları<br />

Araçlar Maliyet<br />

Varsayımlar<br />

xxxxxxxxxxxxxx<br />

ÖnkoĢullar


72<br />

Tablo 3. Mantıksal Çerçeve Bölümlerinin Açıklama Tablosu<br />

Amaçlar Doğrulanabilir<br />

BaĢarı Göstergeleri<br />

Genel Amaç Proje uygulamaları<br />

sona erdikten bir<br />

Birçok proje için ortak<br />

müddet sonra hedef<br />

amaç, uzun dönemde<br />

grup sosyobeklenen<br />

etki, hedef<br />

ekonomik yapısında<br />

gurubun yaĢam kalitemeydana<br />

gelen<br />

sinin yükseltilmesi<br />

iyileĢme<br />

Proje Amacı<br />

Genel amacı<br />

gerçekleĢtirmeye<br />

yönelik, projeye özel<br />

amaçlar.<br />

Faaliyet Amaçları<br />

Proje amacını<br />

gerçekleĢtirmeye<br />

yönelik faaliyetler<br />

sonucu üretilen mal ve<br />

hizmetler<br />

Faaliyetler<br />

Proje amacına yönelik<br />

mal ve hizmetleri<br />

üretmek için<br />

öngörülen eylemler.<br />

Proje<br />

uygulamalarından<br />

hemen sonra<br />

gerçekleĢen<br />

iyileĢmeler.<br />

Doğrulama<br />

Kaynakları<br />

Proje uygulamaları<br />

sona erdikten bir<br />

müddet sonra<br />

yapılan Etki<br />

değerlendirmesi<br />

Proje<br />

uygulamalarından<br />

hemen sonra<br />

yapılan Son<br />

değerlendirme<br />

Her bir faaliyet Her bir faaliyet<br />

sonunda, belirlenen sonunda yapılan<br />

zaman, mekân, Ara<br />

nicelik ve niteliğe değerlendirmeler<br />

uygun olarak üretilen<br />

mal ve hizmetler<br />

Araç, gereç, para,<br />

personel, alt yapı,<br />

arazi vb. kaynaklar<br />

Varsayımlar<br />

Proje amacının genel amaca<br />

katkıda bulunabilmesi için<br />

gerekli olan varsayımlar<br />

Proje amaçlarının<br />

gerçekleĢtirilebilmesi için<br />

gerekli olan varsayımlar<br />

BÜTÇE Faaliyet amaçlarının<br />

gerçekleĢtirilebilmesi için<br />

gerekli varsayımlar<br />

ÖnkoĢul<br />

Proje uygulamalarının<br />

baĢlatılabilmesi için gerekli<br />

dıĢsal etken


5.2. EYLEM PLANI<br />

73<br />

Eylem planı, proje amaçlarının gerçekleĢtirilmesine katkıda bulunacak eylemlerle ile<br />

ilgili olarak “5N-3K” sorularının, ayrıntılı olarak cevaplandırıldığı bir proje bölümdür.<br />

Ana plan, inĢaat sektöründeki mimari planlara benzer. Eylem planı ise mühendislik detay<br />

planları gibi ayrıntılı bilgilerin yer aldığı proje bölümleridir.<br />

Eylem planı, daha çok eylem amaçları ile ilgili hususların, kurum içi kararların ve iliĢkilerin<br />

belirtildiği bölümdür. Eylem planı kurum içi çalıĢmalara yön vermek ve bu çalıĢmaların düzenli bir<br />

biçimde yapılmasını sağlamak için gerekli olan bir dokümandır. Bu bölüm iĢ planı veya aksiyon<br />

planı olarak da adlandırılabilir.<br />

Eylem planında önce bir teknik değerlendirme yer alır ve bu değerlendirme ıĢığı altında<br />

<strong>Yayım</strong> faaliyetleri programı hazırlanır.<br />

Eylem planında yer alan alt bölümler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />

5.2.1. Teknik Analiz<br />

Teknik analiz iĢleminde, proje kapsamında bulunan teknik konularla ilgili mevcut durum,<br />

sorunlar ve çözüm yolları ayrıntılı olarak incelenip sistemli bir biçimde belirtilir.<br />

Örnek projede Lancer buğday üretimi ile ilgili teknik konular önce ekim, bakım ve hasat<br />

olarak bölümlere ayrılmıĢ daha sonra bu bölümlerde alt bölümlere ayrılmıĢtır. Her baĢlık altında<br />

konu ile ilgili mevcut durum, sorunlar ve çözüm yolları kısaca belirtilmiĢ böylece bu sorunların<br />

çözümü için yapılacak <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarına ıĢık tutulmuĢtur.<br />

5.2.2. Faaliyet Programı<br />

Faaliyet programı eylem planının doğrudan uygulamaya yönelik bölümüdür. Bu bölümde<br />

yer alan hususlar eylem amaçları çerçevesinde ele alınır. Eylem amaçlarını gerçekleĢtirebilmek için<br />

önceki bölümlerde incelenen çeĢitli <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemlerinden yararlanılır. Bu aĢamada<br />

amaçlara uygun yöntemlerin seçilmesi büyük önem arz eder.<br />

<strong>Yayım</strong> faaliyetleri programlarının düzenli bir Ģekilde hazırlanabilmesi ve böylece<br />

uygulamaların etkin bir biçimde yapılabilmesi için, faaliyetlerle ilgili hususların bir tablo halinde<br />

düzenlenmesi uygun olur. Bu tabloda yer alan faaliyet adı, yeri, zamanı, amacı, araç ve yöntemi,<br />

hedef kitlesi ve görevlileri ve maliyeti gibi baĢlıklar program planlamanın esasını oluĢturan ne,<br />

nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kim için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır gibi<br />

soruların karĢılığı olan ifadelerdir. Diğer taraftan baĢarı kriterleri ifadesinin de bu tabloda yer<br />

alması çalıĢmalara yön vermesi ve değerlendirme iĢlemini kolaylaĢtırması bakımından önemlidir.<br />

Faaliyet programında yer alan amaçların, eğitimsel nitelikleri belirtecek ve hedef kitleden<br />

beklenen bilgi, duygu ve becerileri yansıtacak biçimde ifade edilmeleri gerekir. Önceden de<br />

belirtildiği gibi bir demonstrasyon düzenlemek bir amaç değil <strong>Yayım</strong>cıların yapması gereken bir<br />

görevdir. Bunun yanında çiftçilerin “x” yöntemini öğrenip uygulamaları gibi bir ifade eylem


planında yer alabilecek bir iĢ amacıdır.<br />

74<br />

Faaliyet tablosu esas alınarak bu çalıĢmalarda göz önünde bulundurulması gereken önemli<br />

ilkeler (5N, 3K) aĢağıdaki gibi özetlenebilir:<br />

Faaliyetin Adı, bir <strong>Yayım</strong> eğitimi çalıĢmasında yararlanılacak uygulamayı ifade eder. Bu<br />

uygulama gerçekleĢtirilmek istenen amaca uygun, mevcut imkânlarla gerçekleĢtirilebilir nitelikte<br />

olmalıdır.<br />

Faaliyetin Yeri, hedef kitlenin ve görevlilerin kolayca ulaĢabileceği bir mekan olmalıdır.<br />

Faaliyetin Zamanı, teknik elemanlar için ilgili çiftçi eğitiminden önce, çiftçiler için ise<br />

çiftçilerin konu ile doğal olarak karĢılaĢtıkları bir dönemde olmalıdır.<br />

Faaliyetin Amacı, eğitimsel nitelikte, hedef kitlenin özelliklerine uygun olmalı ve<br />

çiftçilerden beklenen davranıĢları (bilgi, duygu, beceri) yansıtacak Ģekilde ifade edilmelidir.<br />

Faaliyetin Araç ve Yöntemi, eylem amaçlarına uygun olmalı, hedef kitlenin karar verme<br />

iĢlemine katkıda bulunmalarına imkân verecek Ģekilde düzenlenmelidir.<br />

Faaliyetin Hedef Kitlesi, konuya ilgi duyan ve öncelikle öğrendiklerini baĢkalarına<br />

aktarabilecek olanlar arasından seçilmelidir.<br />

Faaliyetin Görevlileri, konuya vakıf olanlar ve konu ile ilgili hizmet içi eğitimi görmüĢ<br />

elemanlar arasından seçilmelidir.<br />

gözetilmelidir.<br />

Faaliyetin Maliyeti, faaliyetler için yapılacak harcamalarda maliyet etkinliği ilkesi<br />

Örnek projenin eylem planında, <strong>Yayım</strong> faaliyetleri hazırlık, uygulama ve değerlendirme<br />

olmak üzere üç alt bölümde ele alınmıĢtır. Bu bölümler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />

5.2.2.1. Hazırlık Faaliyetleri<br />

Önceden de belirtildiği gibi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projeleri esas itibari ile eğitime dayanırlar.<br />

Eğitim çalıĢmalarının etkin olabilmesi için, bu çalıĢmalarda birçok modern araç, gereç ve yöntemin<br />

kullanılması gerekir. Dolayısıyla eğitim faaliyetleri baĢlamadan önce bu araç, gereç ve yöntemler<br />

için bir hazırlık çalıĢmasının yapılmasına gerek vardır. Örnekte, bu baĢlık altında tanıtım ve eğitim<br />

materyali hazırlama, teknik personel için tanıtım, teknik personel için hizmet içi eğitim çalıĢmaları<br />

gibi alt bölümler yer almaktadır.<br />

5.2.2.2. Uygulama Faaliyetleri<br />

Bu baĢlık altında proje amaçlarını oluĢturan “Lancer buğday çeĢidinin benimsenmesi” ve<br />

“modern tarım tekniklerinin benimsenmesi” gibi alt baĢlıklar yer almaktadır. Her alt baĢlık altında<br />

çok sayıda faaliyet yer alır. Bu aĢamada hedef doğrudan doğruya çiftçilerdir. Projenin baĢarısı<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitimi faaliyetleri sonucu olarak çiftçilerin bilgi, duygu ve davranıĢlarında istenen<br />

yönde meydana getirilebilen değiĢmelerle ölçülür.


5.2.2.3. Değerlendirme<br />

75<br />

Değerlendirme proje çalıĢmalarının her aĢamasında yapılması gereken bir iĢlemdir.<br />

Ġnceleme bir ön değerlendirmedir. Faaliyet programında dönemsel ara değerlendirmeler, uygulama<br />

sonunda bir son değerlendirme ve proje süresinden uzunca bir zaman geçtikten sonra da bir etki<br />

değerlendirmesi yer alır. Değerlendirme sonuçları bir rapor haline getirilerek ilgili ve yetkililere<br />

sunulur. Yukarıda da belirtildiği gibi dönemsel değerlendirmeler daha çok faaliyet amaçlarına, son<br />

değerlendirme proje amaçlarına, etki değerlendirmesi ise genel amaçlara yöneliktir.<br />

Tabloda da belirtildiği gibi değerlendirmenin amaçları Ģunlardır:<br />

� Amaçların ne ölçüde gerçekleĢtiğini belirlemek,<br />

� Aksaklık ve noksanlıkları belirlemek,<br />

� Gelecek uygulamalar için öneriler ortaya koymak,<br />

� Ġlgili ve yetkililere sistemli bilgi sunmaktır.<br />

5.3. FĠNANSMAN PLANI<br />

Finansman planı, bir projede parasal konularla ilgili soruların cevaplandırıldığı bir<br />

proje bölümüdür.<br />

Bu bölümde, uygulamadan dolayı meydana gelmesi öngörülen gelir ve giderlerdeki<br />

değiĢmeler, amaçları gerçekleĢtirebilmek için gerekli olan harcamalar ve sonuçta bir birim harcama<br />

karĢılığında çiftçilerin elde edeceği gelir belirtilir.<br />

Örnek projede finansman planı; ekonomik analiz, bütçe ve fayda masraf oranı alt<br />

bölümlerinden oluĢmaktadır.<br />

5.3.1. Ekonomik Analiz<br />

5.3.1.1. Gelirler<br />

Gelirler, proje uygulamalarına bağlı olarak çiftçinin gelir kalemlerinde meydana<br />

gelebilecek artıĢlardır. Projenin ekonomik analizi yapılırken, her Ģeyden önce bu projenin<br />

çiftçilerin gelirinde meydana getireceği değiĢikliklerin bilinmesi gerekir. Gelirler verim<br />

artıĢlarından olduğu gibi teknik uygulamalardan meydana gelen tasarruflardan da kaynaklanabilir.<br />

5.3.1.2. Giderler<br />

Gider değiĢimi, proje uygulamalarına bağlı olarak çiftçilerin masraf kalemlerinde meydana<br />

gelebilecek artıĢlardır. Bu artıĢlar satın alınacak kaliteli tohum ve benzeri girdilerden olabileceği<br />

gibi, önerilen yeni uygulamalardan da kaynaklanabilir.<br />

5.3.1.3. Net Getiri<br />

Net getiri, proje uygulamaları sonunda beklenen net yararların parasal ifadesidir. Dönüm<br />

baĢına net getiri gelir ve gider artıĢlarının farkı kadardır. Toplam yıllık getiri veya ekonomik katkı<br />

hesap edilirken Yayılım Oranının (Y.O.) göz önünde bulundurulması, sonuçların daha gerçekçi<br />

olması bakımından gereklidir. Yeniliklerin kırsal alanda yayılması veya bir uygulamanın çiftçiler


tarafından benimsenmesi zamana bağlı bir olaydır. Herkes, her Ģeyi bir anda benimseyemez. II.<br />

bölümde de belirtildiği gibi insanlar yenilikleri benimseme zamanına göre yenilikçiler, erken<br />

benimseyenler, erken çoğunluk vb. gruplara ayrılırlar. Bu gruplar yenilikleri değiĢik zamanlarda<br />

benimserler. Bundan dolayı ve mevcut imkânların da sınırlayıcı etkisi ile genellikle bir proje için<br />

öngörülen süre içerisinde, hedef kitlenin sınırlı bir bölümü proje amaçlarını benimseyebilir. Bu<br />

durum, hesaplamalara Yayılım Oranı ile yansıtılır.<br />

76<br />

Erzurum Ġli Buğday Üretimini GeliĢtirme Projesi'nde Yayılım Oranı % 50 olarak alınmıĢtır.<br />

Burada proje süresi olan 4 yılda, çiftçilerin % 50 sinin proje amaçlarını benimseyip uygulayacağı<br />

varsayılmaktadır. Diğer bir deyiĢle proje amaçları, proje kapsamına alınacak yaklaĢık 120.000<br />

dekar alanın 60.000 dekarlık bölümünde gerçekleĢtirilebilecektir. Hesaplamalarında buna göre<br />

yapılması gerekir.<br />

5.3.2. Bütçe<br />

Bütçe, genelde belirli bir süre için öngörülen gelir ve gider tablosudur. Burada söz konusu<br />

olan bütçe proje faaliyetlerinin yürütülebilmesi için gerekli olan harcamaların listesidir. Örnek<br />

projede maliyet bütçe kalemleri esas alınarak özet tablo Ģeklinde verilmiĢtir. Projede görev alacak<br />

elemanlar Tarım Ġl Müdürlüğünde kadrolu olarak çalıĢtıklarından bu elemanlara ödenecek maaĢlar<br />

masraflar arasında gösterilmemiĢtir. Burada söz konusu olan personel giderleri daha çok, yolluklar<br />

için yapılan harcamaları temsil etmektedir.<br />

Proje için bütçe yapılırken, yalnızca proje dolayısıyla ortaya çıkacak harcamalar göz<br />

önünde bulundurulur. Projenin mevcut personelle yürütüleceği öngörüldüğü durumlarda maaĢlar<br />

proje harcamaları hesabına dahil edilmez. Fakat proje dolayısıyla yeni personel istihdamı söz<br />

konusu ise, bu personel için ödenecek maaĢ vb. harcamaların da, proje giderleri arasında mütalaa<br />

edilmesi gerekir. Bütçe baĢlığı altında bütçe kaynaklarının da belirtilmesi projeye açıklık sağlaması<br />

bakımından yararlı olur.<br />

5.3.3. Fayda Masraf Oranı<br />

Fayda masraf oranı (FMO), bir birim harcama karĢılığında elde edilecek getiri miktarını<br />

belirten değerdir. Projenin ekonomik analizi, projenin sağlayacağı getiri ile proje için yapılacak<br />

harcamaların karĢılaĢtırılıp sonuçların değerlendirilmesi ile tamamlanır. Ekonomik analiz sonucu,<br />

genel olarak, bir birim harcama karĢılığında meydana gelecek ekonomik katkı miktarını belirtecek<br />

Ģekilde ifade edilir. Bunun için proje getirisi proje harcamalarına bölünerek belli bir sayı bulunur.<br />

Bu sayı fayda masraf oranı olarak adlandırılabilir. Örnek projede FMO 1.800.000.00/67.160.00 =<br />

26,8 dir. Bu oran, proje için yapılacak her 1 birim harcamanın çiftçilere 26,8 birim ekonomik katkı<br />

sağlayacağını göstermektedir.


77<br />

TARIMSAL YAYIM PROJE ÖRNEĞĠ<br />

Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Erzurum Tarım Ġl Müdürlüğü<br />

ERZURUM ĠLĠ BUĞDAY ÜRETĠMĠNĠ GELĠġTĠRME PROJESĠ<br />

ÖZET BĠLGĠLER<br />

Projenin Adı Erzurum Ġli Buğday Üretimini GeliĢtirme Projesi<br />

Uygulama Alanı Erzurum Ġlinde 108 Köy<br />

BaĢlangıç ve BitiĢ<br />

Tarihleri<br />

2005 - 2009 (4 Yıl)<br />

Proje Amacı 1. Erzurum Ġlinde seçilmiĢ yörelerde lancer buğday çeĢidinin<br />

benimsenmesini sağlamak<br />

2. Proje alanında bazı modern tekniklerin uygulanmasını<br />

sağlamak<br />

Uygulama Yöntemi 1. Yıl 18 Ġlçede birer köy, 2. yılda ikiĢer köy, 3. yılda üçer köyde<br />

olmak üzere toplam 108 köyde uygulama yapılacaktır.<br />

Hedef kitle Uygulama köylerinde buğday üreticileri<br />

Uygulayıcı KuruluĢ Erzurum Tarım Ġl Müdürlüğü (TĠM)<br />

ĠĢbirliği Yapılacak<br />

KuruluĢlar<br />

Mali Porte 67.160.00 TL<br />

1. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi (A.Ü.Z.F.)<br />

2. Doğu Anadolu Bölge <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma Enstitüsü<br />

(D.A.B.T.A.E.)


1.1. Durum Analizi<br />

78<br />

1. ANA PLAN<br />

Erzurum ili ekonomisinde tarım sektörü önemli bir yer tutmakta, buğday üretimi de<br />

tarımsal faaliyetlerin önemli bir bölümünü oluĢturmaktadır.<br />

2000 yılı itibari ile Erzurum ilinde arazi kullanım Ģekli ve miktarı aĢağıdaki gibidir:<br />

Çayır - Mera, Yayla 16.800.000 dekar<br />

Ormanlık - Fundalık 2.100.000 dekar<br />

Ekilen Alan 2.100.000 dekar<br />

Nadas Alanı 750.000 dekar<br />

Bahçe 20.000 dekar<br />

Diğer 3.230.000 dekar<br />

Toplam 25.000.000<br />

dekar<br />

2.1 milyon dekarlık ekilen alanın, 1.2 milyon dekarında buğday üretimi yapılmaktadır.<br />

Buğday üretiminde verim düĢük olup ortalama 120 kg/da kadardır. Bölgede düĢük verimli buğday<br />

çeĢitlerinin ve ilkel üretim tekniklerinin kullanılması önemli bir sorun olarak karĢımıza<br />

çıkmaktadır.<br />

Bölgede buğday üretiminin geliĢtirilebilmesi, böylece çiftçilerin yaĢam standartlarının<br />

iyileĢtirilmesine katkıda bulunabilmek için bölge Ģartlarına uygun, yüksek verimli çeĢitlerin ekimini<br />

ve modern yetiĢtirme tekniklerinin uygulanmasını sağlamak gerekmektedir.<br />

1.2. Amaç<br />

Projenin amacı Erzurum ilinde buğday üretimini geliĢtirmek, bunun için; çiftçilerin<br />

"LANCER" buğday çeĢidini benimsemelerini sağlamak, proje alanının % 50 kadarında Lancer<br />

buğdayı ekimini ve modern tekniklerin uygulanmasını sağlamaktır.<br />

1.3. Kapsam<br />

Proje 2005-2009 yılları arasında 4 yıllık bir süreyi kapsayacaktır.<br />

2005 yılından baĢlayarak 18 ilçede birinci yıl birer köy, ikinci yıl ikiĢer köy, üçüncü yıl ise<br />

üçer köy proje kapsamına alınacaktır. Böylece proje, toplam olarak 108 (18+36+54=108) köyde<br />

uygulanacaktır. Dördüncü yıl değerlendirme yılı olacaktır.<br />

Proje; buğday üretiminde ekim, bakım ve hasat konularını kapsayacaktır.<br />

Projede hedef grup proje köylerindeki buğday üreticileridir.


1.4. Önem<br />

79<br />

Doğu Anadolu Bölge <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma Enstitüsü tarafından adaptasyon denemeleri<br />

yapılan ve olumlu sonuç alınan Lancer buğday çeĢidi yerel çeĢitlere göre verim, ekmeklik kalitesi,<br />

hastalıklara, kıĢa ve yatmaya karĢı dayanıklılık bakımından üstün vasıflara sahiptir.<br />

Çiftçilerin bu çeĢidi benimseyip üretmeleri onların gelirinde önemli artıĢlar meydana<br />

getirecek ve hayat standartlarının yükselmesine katkıda bulunacaktır. Proje bütçesi 67.160.00 TL<br />

kadardır. Bu harcama karĢılığında çiftçilerin 1.800.000.00 TL bir ek gelir elde etmeleri<br />

beklenmektedir.<br />

1.5. Yöntem ve Yönetim<br />

Proje uygulaması esas olarak bireysel ve grup <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemlerinden<br />

yararlanılarak çiftçilerin proje amaçları doğrultusunda eğitilmelerine dayanmaktadır. Eğitim<br />

çalıĢmalarında Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret (T+V) Sistemi yerel Ģartlara göre adapte edilerek uygulanacaktır.<br />

Proje esas olarak TĠM tarafından yürütülecek diğer kuruluĢlardan da yardım sağlanacaktır.<br />

Öncelikle önder çiftçilere yönelik çalıĢmalar yapılacaktır. Diğer çiftçilerin yenilikleri<br />

benimsemesinde önder çiftçilerden yararlanılacaktır.<br />

Çiftçi tarlasında yapılacak demonstrasyonlar için gerekli harcamalar (iĢçilik, tohum, özel<br />

malzeme vb.) çiftçiye bağıĢ olarak gerçekleĢtirilecektir.<br />

Proje için gerekli tohum vb. malzemeler piyasadan temin edilecek, eğitim çalıĢmalarında<br />

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve DABTAE elemanlarından yararlanılacaktır. Bütçe<br />

harcamaları TĠM tarafından karĢılanacaktır.<br />

Uygulama faaliyetleri, hazırlık, teknik personel eğitimi, çiftçi eğitimi ve değerlendirme<br />

olmak üzere dört baĢlık altında yürütülecektir. Proje baĢlangıcı olan 1 Ocak 2005 tarihinden<br />

itibaren üç ay içinde yapılacak hazırlık çalıĢmaları çerçevesinde eğitim materyali hazırlanacaktır.<br />

Bundan sonra nisan ve mayıs aylarında teknik personelin ön eğitimi tamamlanacak ve kendilerine<br />

projenin tanıtımı yapılacaktır. Teknik personelin hizmet-içi eğitimi proje süresince devam<br />

ettirilecektir. 2005 Temmuz ayından itibaren çiftçi eğitimi çalıĢmaları baĢlatılacak ve 2009 yılı<br />

hasat mevsimi sonuna kadar devam ettirilecektir. Proje uygulaması sonunda ise bir değerlendirme<br />

yapılacaktır.


1.6. Mantıksal Çerçeve<br />

Amaçlar Doğrulanabilir BaĢarı<br />

Göstergeleri<br />

Genel Amaç:<br />

Proje alanında<br />

çiftçilerin yaĢam<br />

kalitesinin<br />

iyileĢtirilmesine<br />

katkıda bulunmak<br />

Proje Amacı:<br />

Erzurum Ġlinde buğday<br />

üretimini geliĢtirmek,<br />

bunun için;<br />

Erzurum ilinde<br />

seçilmiĢ köylerde<br />

Lancer buğday<br />

çeĢidinin<br />

benimsenmesini<br />

sağlamak<br />

ve<br />

Proje alanında modern<br />

tarım tekniklerinin<br />

uygulanmasını<br />

sağlamak<br />

Faaliyet Amaçları<br />

(Sonuçlar-Çıktılar)<br />

Faaliyetler:<br />

Bkz. Faaliyet Tablosu<br />

Proje bitiminden sonra,<br />

Proje alanında verim<br />

artıĢına paralel olarak<br />

çiftçi gelirlerinde bir<br />

artıĢ<br />

2009 yılı hasat sonunda<br />

Proje kapsamında 108<br />

köyde çiftçilerin en az<br />

% 50 sinin Lancer<br />

buğday çeĢidini<br />

ekmeleri ve buğday<br />

veriminde % 83 lük bir<br />

artıĢ gerçekleĢtirmeleri<br />

……..………<br />

2008 yılı sonunda<br />

Proje kapsamında 108<br />

köyde çiftçilerin en az<br />

% 50 sinin diskaro ile<br />

sürüm ve mibzerle<br />

ekim, gübreleme ve<br />

ilaçlama ygulamalarını<br />

benimsemeleri<br />

Her faaliyet sonunda<br />

gerçekleĢtirilebilen<br />

faaliyet amaçları<br />

80<br />

Doğrulama<br />

Kaynakları<br />

2011 yılı sonunda<br />

anketlere dayalı<br />

olarak yapılacak bir<br />

etki<br />

değerlendirmesi<br />

2009 yılında Proje<br />

süresi sonunda<br />

yapılacak bir<br />

son değerlendirme<br />

…….……<br />

2009 yılında Proje<br />

süresi sonunda<br />

yapılacak bir<br />

son değerlendirme<br />

Her faaliyet<br />

sonunda yapılan<br />

ölçümlere dayalı ara<br />

değerlendirmeler<br />

Maliyet:<br />

Bütçe<br />

Varsayımlar<br />

-<br />

Tarım Ġl Müdürlüğü<br />

personel durumu ve<br />

çalıĢma düzeninde<br />

istikrarın devam<br />

etmesi.<br />

………………<br />

Tarım Ġl<br />

Müdürlüğü personel<br />

durumu ve çalıĢma<br />

düzeninde istikrarın<br />

devam etmesi.<br />

Teknik Personelin<br />

ve hedef kitlenin<br />

projeyi<br />

sahiplenmesi ve<br />

aktif katılımlarının<br />

sağlanması<br />

Gerekli kaynakların<br />

tahsisi ve<br />

personelin<br />

görevlendirilmesi<br />

ÖnkoĢullar:<br />

Tarım Bakanlığının<br />

projeyi onaylaması


2.1. Teknik Analiz<br />

2.1.1 Ekim Ġle Ġlgili Hususlar<br />

2.1.1.1.Tohum Seçimi<br />

81<br />

2. EYLEM PLANI<br />

Erzurum ilinde mevcut durumda çoğunlukla kıraç Ģartlarda Köse 220/39 (kırik) çeĢidi<br />

buğday tohumu ekilmektedir. Bu yerel çeĢidin çiftçi Ģartlarında verimi ortalama 120 kg/da kadardır.<br />

Köse buğdayının ekmeklik kalitesi de düĢüktür. Buna karĢın Lancer çeĢidi sertifikalı tohumun<br />

verimi, aynı Ģartlarda 170 kg/da, basit teknik uygulamalarla ise 220 kg/da kadardır. Buna göre % 83<br />

lük bir verim artıĢı söz konusudur.<br />

Lancer buğdayının ekmeklik kalitesi de Köse buğdayına göre daha yüksektir. Ancak,<br />

Lancer buğdayı kırmızı daneli olduğu için çiftçiler bu buğdaydan yapılan ekmeğin düĢük vasıflı<br />

olduğunu zannetmektedirler.<br />

Çözüm için çiftçiler, Lancer buğday çeĢidini benimsemeli, sertifikalı tohum kullanmalı ve<br />

buğday renginin kalite ile ilgisi olmadığını anlamalıdır.<br />

2.1.1.2. Sürüm<br />

Çiftçiler genellikle pullukla derin sürüm yaparak tohum ekmektedir. Bu durumda kesekler<br />

kırılamamakta ve verim olumsuz yönde etkilenmektedir.<br />

Çözüm için çiftçiler derin sürüme ek olarak diskaro çekmelidir.<br />

2.1.1.3. Ekim<br />

Çiftçiler genellikle elle serpme yöntemi ile tohum atıp tapanla kapama yapmaktadır. Bu<br />

yöntemde hem fazla tohum (25 kg/da) kullanılmakta hem de tohumların çıkıĢ gücü olumsuz yönde<br />

etkilenmektedir.<br />

Çözüm için çiftçiler arazinin müsait olduğu yerlerde, kombine mibzerle dekara 15 kg<br />

tohum ekmelidir.<br />

2.1.2. Bakım Ġle Ġlgili Hususlar<br />

2.1.2.1. Gübreleme<br />

Proje alanında, çok az sayıda çiftçi kimyasal gübre kullanmaktadır. Çiftçilerin dengeli ve<br />

yeterli gübre kullanma konusunda bilgileri yetersizdir.<br />

Çözüm için çiftçiler ekimden önce toprak analizi yaptırmalı ve bu analizlerin gerektirdiği<br />

Ģekilde gübre kullanmalıdır.


2.1.2.2. Hastalık ve Zararlılarla Mücadele<br />

82<br />

Çiftçilerin %99'u bitki koruma önlemleri almadan çiftçilik yapmaktadır. Çiftçilerin yabancı<br />

ot, hastalık ve zararlılarla mücadele konusunda bilgileri yetersizdir. Bitki koruma önlemlerinin<br />

bazılarının yaygın olarak benimsenmemesinde, gelire karĢı maliyet düzeyinin yüksek olmasının<br />

rolü vardır. Fakat ilaçlı tohum kullanılmasında sağlanan gelire göre maliyet çok düĢüktür.<br />

Çözüm için çiftçiler yabancı otla mücadelenin önemini ve mücadelede herbisit kullanma<br />

yöntemini öğrenmeli, hastalık ve zararlılarla mücadelede de ilaçlı tohum kullanılmasını<br />

benimsemelidir.<br />

2.1.3. Hasat Ġle Ġlgili Hususlar<br />

2.1.3.1. Hasat Zamanının Belirlenmesi ve Mekanizasyon Ġmkânlarından Yararlanma<br />

Bölgede bazı çiftçilerin yanlıĢ zamanlama ve geleneksel yöntemlerle hasat - harman<br />

yapmaları dolayısıyla hasat sırasında ürün kaybı meydana gelmektedir.<br />

Çözüm için çiftçiler; hasat zamanında ürün kaybının önlenmesi için uygun hasat zamanını<br />

öğrenmeli, makineli hasat - harman yöntemlerini benimsemelidir.<br />

2.1.3.2. Hasat Sonrası Ürün Kaybının Önlenmesi<br />

Hasat sonrasındaki depolamada çiftçilerin geleneksel yöntemleri kullanması, ürün kaybına<br />

neden olmaktadır. Ürünün nem oranının yeterince düĢmeden depolanması ürünün kızıĢmasına,<br />

çürümesine ve dolayısıyla kalitesinin düĢmesine neden olmaktadır.<br />

Çözüm için çiftçiler, ürünlerini depolamaya elveriĢli yerlerde ve yeterince kuruduktan<br />

sonra depolamalıdır.<br />

2.2. Faaliyet Programı<br />

Proje amacını gerçekleĢtirebilmek için gerekli faaliyetler üç grupta ele alınacaktır:<br />

a. Hazırlık çalıĢmaları<br />

b. Çiftçi eğitimi<br />

c. Değerlendirme<br />

Hazırlık çalıĢmaları çerçevesinde broĢür, CD, film, sirküler mektup ve teknik bülten gibi<br />

tanıtıcı ve eğitici materyal hazırlanacaktır.<br />

Tanıtıcı materyalin hazırlanmasından sonra bu materyallerden de yararlanılarak teknik<br />

personel ve çiftçi eğitimi faaliyetleri gerçekleĢtirilecektir.<br />

Proje uygulaması sırasında yıllık ara değerlendirmeler proje uygulamaları sonunda ise bir<br />

son değerlendirme çalıĢması yapılacaktır.<br />

Eylem planı faaliyetleri, faaliyet tablosu ve faaliyet takvimi baĢlıkları altında aĢağıdaki<br />

Ģekilde özetlenebilir.


FAALĠYET TABLOSU<br />

a. Hazırlık Faaliyetleri<br />

Faaliyet Sıra No: 1<br />

83<br />

Adı Tanıtım ve eğitim materyali hazırlama çalıĢmaları,<br />

Yeri Erzurum –Merkez<br />

Zamanı Ocak-Mart 2005<br />

Amacı Ġlgili ve yetkililerin bilgilendirilmesi, teknik eleman ve çiftçilerin eğitilmesi için<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

2000 tanıtım broĢürü, 20 kopya tanıtım için CD, 2000 adet teknik bültenin<br />

hazırlanması ve kaynak kitapların temini<br />

Tanıtım materyali hazırlama komisyonu eliyle tanıtım broĢürü, ihale yoluyla<br />

teknik bülten ve CD yaptırılacaktır.<br />

Muhatabı Hedef kitle: BroĢür ve CD için tüm ilgililer, teknik bülten için ise çiftçiler.<br />

Görevlileri Komisyon: AÜZF, TĠM ve DABTAE uzmanları<br />

Maliyeti Bütçede gösterilmiĢtir.<br />

Faaliyet Sıra No: 2<br />

Adı Teknik personel için tanıtım toplantıları.<br />

Yeri Mühendisler için Erzurum-Merkez,<br />

Teknisyenler için Ġlçe Merkezleri<br />

Zamanı Mühendisler için 2005 Nisan, 1 hafta,<br />

Teknisyenler için Mayıs ve Haziran 2005, 1 hafta<br />

Amacı Projede görev alacak teknik elemanların projeyi çeĢitli yönleri ile tanımalarını<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

sağlamak.<br />

Toplantılar seminer formatında olacak, konu uzmanları mühendisler için,<br />

mühendisler teknisyenler için eğitici olarak görev yapacaklardır.<br />

Muhatabı Projede çalıĢacak mühendis ve teknisyenler.<br />

Görevlileri Konu uzmanları ve seminerlere katılan mühendisler.<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


Faaliyet Sıra No: 3<br />

84<br />

Adı Teknik personel için hizmet- içi eğitim kursları<br />

Yeri Mühendisler için Erzurum – Merkez,<br />

Teknisyenler için Ġlçe Merkezleri,<br />

Zamanı Temmuz 2005 den sonra her ay bir iĢ günü<br />

Amacı Teknik elemanların teknik analiz baĢlığı altında belirtilen konularda bilgi ve<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

becerilerinin geliĢmesini sağlamak.<br />

Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sisteminde öngörülen Ģekil ve yönteme uygun olarak,<br />

ancak tek mahsul söz konusu olduğu için, ayda iki yerine bir iĢ günü hizmet<br />

içi eğitimi yapılacaktır.<br />

Muhatabı Projede görevli mühendis ve teknisyenler.<br />

Görevlileri Mühendisler için konu uzmanları, teknisyenler için ise mühendisler.<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

b. Uygulama<br />

Faaliyet Sıra No: 4<br />

Adı Köy ziyaretleri,<br />

Yeri Proje köyleri<br />

Zamanı Nisan ve Ağustos aylarında uygulama öncesinde her köy için birer gün<br />

Amacı<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

a. Çiftçilerin projeyi tanımalarını sağlamak.<br />

b. Önder çiftçileri belirlemek.<br />

c. Projeye katılacak çiftçileri belirlemek.<br />

a. Genel köy toplantısı.<br />

b. Aday önder çiftçilerle özel mülakat.<br />

c. Tanıtım broĢürü ve bültenlerin çiftçilere dağıtımı.<br />

Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi çiftçiler.<br />

Görevlileri TĠM yönetici ve teknik elemanları, DABTAE teknik elemanları, AÜZF<br />

öğretim elemanları<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


Faaliyet Sıra No: 5<br />

Adı Çiftçi kursları<br />

Yeri Ġlçe merkezleri<br />

85<br />

Zamanı Her yıl Eylül ve Mart aylarında her köy için birer gün<br />

Amacı<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

a. Gönüllü ve önder çiftçilerin Lancer buğdayı üretimi ile ilgili<br />

teknikler hakkında ön bilgi edinmelerini sağlamak.<br />

b. Verim ve yöntem gösterileri hazırlıkları yapmak.<br />

a. Kurslar; örgün eğitim formatına uygun olarak düzenlenecek.<br />

b. Çiftçilerden gösteri için bir tarla kiralanacak.<br />

Muhatabı Proje köylerindeki önder ve gönüllü çiftçiler.<br />

Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendisler ve teknisyenler<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

Faaliyet Sıra No: 6<br />

Adı E-Z Sistemi uygulaması,<br />

Yeri Proje köyleri<br />

Zamanı 2005 Temmuzdan sonra üretim sezonunda her köyde ayda bir gün<br />

Amacı a.Teknisyenlerin düzenli olarak uzmanlarca eğitilmeleri<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

b. Teknisyenlerin çiftçileri ayda bir gün ziyaret edip sorunları çözmeleri<br />

a. Teknisyenler ilçe veya il merkezlerinde uzmanlarca eğitilecek<br />

b. Çiftçiler ayda en az bir kez teknisyenlerce ziyaret edilecek<br />

Muhatabı Projede görevli teknisyenler ve seçilmiĢ çiftçiler<br />

Görevlileri Teknisyenler için uzmanlar, çiftçiler için ise teknisyenler<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


Faaliyet Sıra No: 7<br />

Adı Verim gösterileri<br />

Yeri Proje köyleri<br />

Zamanı 2006 dan sonra her yıl geliĢme mevsimi boyunca her ay bir gün<br />

Amacı Çiftçilerin Lancer buğdayının yerel çeĢitlere göre, çiftçi Ģartlarında daha<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

86<br />

verimli olduğunu anlamalarını sağlamak.<br />

Her köyde seçilen uygun bir tarlada deneme ve kontrol parselleri seçilerek<br />

gösteri ekimi yapılacak ve geliĢmeler aylık olarak izlemesi sağlanacaktır.<br />

Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi köylüler,<br />

Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

Faaliyet Sıra No: 8<br />

Adı Tarla günleri<br />

Yeri Gösteri tarlaları<br />

Zamanı 2006 den sonra her yıl hasat zamanı, 1 gün<br />

Amacı Çiftçilere verim gösterileri ve öncü uygulamaların sonucunu göstererek<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

çiftçilerin Lancer buğdayı üretimini benimsemelerini sağlamak<br />

Tarla gününe köydeki tüm çiftçiler davet edilecek, gün sonunda tüm<br />

çiftçilere uygulamanın yayılması yönünde yol gösteren sirküler mektuplar<br />

vb. materyal dağıtılacaktır<br />

Muhatabı Proje köylerindeki buğday üreticisi çiftçiler ve yakın proje dıĢı köylerden<br />

temsilciler.<br />

Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


Faaliyet Sıra No: 9<br />

Adı Uygulamalı çiftçi kursları<br />

Yeri Proje köyleri<br />

Zamanı ekim zamanı öncesi<br />

Amacı Çiftçilerin diskaro ile sürümün ve mibzer ile ekimin yararlarını öğrenmelerini<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

sağlamak<br />

87<br />

Belirli sayıda önder ve gönüllü çiftçinin kurslara katılması sağlanacak ve kurs<br />

sonunda diskaro ile sürüm ve mibzerle ekim yöntem gösterileri yapılacaktır.<br />

Muhatabı Proje köylerindeki önder ve gönüllü çiftçiler.<br />

Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendisler ve teknisyenler<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

Faaliyet Sıra No:10<br />

Adı Verim gösterileri<br />

Yeri Proje köyleri<br />

Zamanı 2006 dan sonra her yıl geliĢme mevsimi boyunca her ay bir gün<br />

Amacı Çiftçilerin gübreleme ve ilaçlamanın verim üzerine olan etkilerini<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

anlamalarını sağlamak<br />

Bitki geliĢiminin değiĢik aĢamalarında çiftçilerin gübreleme ve ilaçlama<br />

uygulamalarının etkilerini deneme ve Ģahit parsellerde izlemesi<br />

sağlanacaktır.<br />

Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi köylüler,<br />

Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


Faaliyet Sıra No: 11<br />

Adı Tarla günleri<br />

Yeri Gösteri tarlaları<br />

Zamanı 2006 dan sonra her yıl hasat zamanı, 1 gün (çeĢit verimi ile eĢ zamanlı)<br />

Amacı Çiftçilerin gübreleme ve ilaçlamanın sonuçlarını görerek verim üzerine olan<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

88<br />

etkilerini anlamalarını ve uygulamalarını sağlamak<br />

Hasat mevsimi sonunda üstün vasıflı tohumun yanında gübreleme ve ilaçlama<br />

gibi uygulamaların verim üzerine etkileri uygun deneme desenleri ile<br />

çiftçilere gösterilecektir.<br />

Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi köylüler,<br />

Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

Faaliyet Sıra No: 12<br />

Adı Köy toplantıları ve yöntem gösterileri<br />

Yeri Proje köyleri<br />

Zamanı Hasat mevsimi öncesinde her köy için birer gün<br />

Amacı Çiftçilerin hasat sonrası ürün kaybının önlenmesi yöntemlerini<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

benimsemelerini sağlamak<br />

Hasat ve harman makinelerinin uygun bir biçimde kullanılmasının ürün<br />

kaybını nasıl ve ne ölçüde önlediği çiftçilere gösterilecektir<br />

Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi çiftçiler.<br />

Görevlileri TĠM yönetici ve teknik elemanları, DABTAE teknik elemanları, AÜZF<br />

öğretim elemanları<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


c. Değerlendirme<br />

Faaliyet Sıra No: 13<br />

Adı Ara değerlendirmeler,<br />

89<br />

Yeri Erzurum merkez ve proje köyleri<br />

Zamanı 2006-2008 Kasım ayları<br />

Amacı Her dönem sonunda uygulamaların değerlendirmesini yaparak gerekli<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

düzeltmeleri yapmak.<br />

Ara amaçlarla dönem sonlarında elde edilen sonuçlar karĢılaĢtırılarak<br />

çalıĢmalar hakkında bir yargıya varılacaktır.<br />

Muhatabı Projede görevli yöneticiler ve teknik personel.<br />

Görevlileri Hedef kitle ve görevliler aynı kiĢiler olup projede görevli yöneticiler ve<br />

teknik personeldir. Bu sıfatla ara değerlendirmeler öz eleĢtiri<br />

niteliğindedirler.<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

Faaliyet Sıra No: 14<br />

Adı Son değerlendirme<br />

Yeri Erzurum merkez ve uygulama köyleri<br />

Zamanı 2009 -Aralık<br />

Amacı<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

a. Proje amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtiğini belirlemek.<br />

b. Aksaklık ve noksanlıkları belirlemek.<br />

c. Gelecekteki uygulamaların daha baĢarılı olabilmesi için hem<br />

yöneticilere ve hem de teknik personele yol gösterecek önerileri ortaya<br />

koymak.<br />

Proje değerlendirme formunda belirtilen konularda veriler derlenip<br />

değerlendirilecek ve yukarıda belirtilen a, b, c maddeleri çerçevesinde bir<br />

rapor hazırlanacaktır.<br />

Muhatabı Merkezi otorite, yöneticiler ve teknik personel,<br />

Görevlileri Uygulayıcılar ve proje dıĢından teknik personel (1)<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe<br />

Not (1) Değerlendirme komisyonunda proje dıĢından kiĢilerin de bulunması<br />

tarafsızlık bakımından önemlidir.


Faaliyet Sıra No:15<br />

Adı Etki değerlendirmesi<br />

Yeri SeçilmiĢ proje köyleri<br />

Zamanı 2011 Kasım<br />

Amacı Çiftçilerin yaĢam koĢullarında, projeye bağlı bir iyileĢmenin olup olmadığını<br />

Araç ve<br />

Yöntemi<br />

90<br />

ve sürdürülebilirlik düzeyini belirlemek<br />

Örnekleme yoluyla seçilen köylerde anket ve mülakat uygulayarak veri<br />

derlenecek ve buna bağlı olarak uzun dönem etki değerlendirmesi<br />

yapılacaktır<br />

Muhatabı SeçilmiĢ proje köylerindeki buğday üreticisi çiftçiler.<br />

Görevlileri TĠM yönetici ve teknik elemanları, DABTAE teknik elemanları, AÜZF<br />

öğretim elemanları.<br />

Maliyeti Bkz. Bütçe


faal.<br />

no<br />

FAALĠYET TAKVĠMĠ (2005-2006)<br />

1. XXX<br />

2.<br />

3.<br />

4.<br />

5.<br />

6.<br />

7.<br />

8.<br />

9.<br />

10.<br />

11.<br />

12.<br />

13.<br />

14.<br />

91<br />

2005 2006<br />

OġM NMH TAE EKA OġM NMH TAE EKA<br />

XXX<br />

XXX XXX XXX XXX XXX XXX<br />

X X X X<br />

X X X<br />

XX XXX XX XXX<br />

XX XXX<br />

X X<br />

X<br />

XX XXX<br />

X<br />

X<br />

X


faal.<br />

no<br />

1.<br />

2.<br />

3.<br />

4.<br />

5.<br />

6.<br />

7.<br />

8.<br />

9.<br />

10.<br />

11.<br />

12.<br />

13.<br />

14.<br />

FAALĠYET TAKVĠMĠ (2007-2008)<br />

92<br />

2007 2008<br />

OġM NMH TAE EKA OġM NMH TAE EKA<br />

XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX<br />

X X X X<br />

X X X X<br />

XX XXX XX XXX<br />

XX XXX XX XXX<br />

X X<br />

X X<br />

XX XXX XX XXX<br />

X X<br />

X X<br />

X X<br />

X


3.1. Ekonomik Analiz<br />

3.1.1. Gelirler<br />

93<br />

3. FİNANSMAN PLANI<br />

Kaynak Toplam (TL/ da)<br />

1) Vasıf üstünlüğü sonucu verim artıĢı kazancı<br />

(50 kg / da x 40 krĢ. / kg)<br />

2) Gübreleme sonucu verim artıĢı kazancı<br />

( 30 kg / da x 40 krĢ. / kg)<br />

3) Hastalık ve zararlılarla mücadele sonucu verim artıĢı kazancı<br />

(20 kg / da x 40 krĢ. / kg)<br />

4) Tohum azalıĢı sonucu sağlanan kazanç<br />

(10 kg /da x 55 krĢ / kg)<br />

3.1.2. Giderler<br />

20.00<br />

12.00<br />

8.00<br />

5.50<br />

Toplam 45.50<br />

Kaynak Toplam<br />

(TL/da)<br />

1) Gübreleme sonucu masraf artıĢı 5.50<br />

2) Hastalık ve zararlılarla mücadele sonucu masraf artıĢı 4.00<br />

3) Sürüm masrafı artıĢı 6.00<br />

3.1.3. Net Getiri<br />

(1) Birim alan (da) için sağlanacak net getiri :<br />

45.50 – 15.50 = 30.00 TL / da.<br />

(2) Proje sonunda sağlanacak toplam yıllık katkı *<br />

30.00 TL / da x 60.000 da = 1.800.000.00 TL dır.<br />

Toplam 15.50<br />

* Projenin toplam ekonomik katkısı hesaplanırken bazı varsayımlara dayanmak gerekmektedir. Bu<br />

projede yayılım oranının % 50 olacağını varsayalım; Erzurum'da 1.200.000 da buğday ekim<br />

alanı vardır. Projede bu alanın yaklaşık % 10’ unu (120.000 da.) kapsayan köylere ulaşılması<br />

öngörülmüştür. Y.O. % 50 olarak alındığında, proje sonunda uygulama alanı 60.000 da olarak<br />

bulunur.


3.2. Bütçe<br />

94<br />

Bu proje için öngörülen harcamalar aĢağıdaki bütçe tablosunda gösterilen kalemlerinden<br />

oluĢmaktadır. Bütçe harcamalarının tamamı Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Erzurum Tarım Ġl<br />

Müdürlüğü tarafından karĢılanacaktır<br />

BÜTÇE<br />

Bütçe Fasıl Yıllar Toplam<br />

2005 2006 2007 2008 (TL)<br />

Personel 1.500,00 2.000,00 2.500,00 3.000,00 9.000,00<br />

Faaliyet Düzenleme 2.900,00 3.950,00 4.950,00 5.950,00 17.750,00<br />

Küçük Onarım 1.200,00 1.400,00 1.500,00 1.600,00 5.700,00<br />

Basım 2.000,00 500,00 400,00 300,00 3.200,00<br />

Kırtasiye 70,00 240,00 300,00 400,00 1.010,00<br />

Akaryakıt 1.600,00 3.200,00 4.400,00 6.400,00 15.600,00<br />

Ekipman 3.000,00 2.000,00 1.000,00 500,00 6.500,00<br />

Özel Malzeme 800,00 1.000,00 1.600,00 2.400,00 5.800,00<br />

Beklenmeyen<br />

Giderler 500,00 600,00 700,00 800,00 2.600,00<br />

Toplam 13.570,00 14.890,00 17.350,00 21.350,00 67.160,00<br />

3.3. Fayda Masraf Oranı (FMO)<br />

Proje uygulamaları sonucunda yıllık olarak, çiftçilerin gelirinde dekar baĢına 30.00 TL net<br />

artıĢ, uygulama alanında ise toplam olarak yıllık 1.800.000.00 TL gelir artıĢı sağlanacağı tahmin<br />

edilmektedir. Bu durumda fayda masraf oranı yani, bir birim masraf karĢılığında elde edilecek<br />

getiri yaklaĢık olarak 1.800.000.00/67.160.00= 26.8 dir.


6.1. ĠLETĠġĠMĠN TANIMI<br />

95<br />

6. BÖLÜM<br />

ĠLETĠġĠM TEKNĠKLERĠ* 8<br />

ĠletiĢim, kiĢilerin bilgi, duygu ve düĢüncelerini karĢılıklı olarak paylaĢma sürecidir.<br />

Ġngilizce “communication” sözcüğü, Latince kökeni olan “communis”, paylaĢmak veya<br />

ortak kelimesinden gelmektedir. Yukarıda belirtilen “bilgi, duygu ve düĢüncelerin paylaĢılması<br />

süreci” Ġngilizce‟de ki “communication” kelimesinde tam karĢılığını bulmuĢtur.<br />

ĠletiĢim insan yaĢamının en önemli becerilerinden biridir. Ġnsan uyanık olduğu saatlerin<br />

büyük bir kısmını iletiĢim içerisinde geçirir. Ġnsanların beraber yaĢamalarının temelinde iletiĢim<br />

kurabilmeleri yatar. Önyargıların çoğu olumsuzdur ve iletiĢim sorunlarından kaynaklanır. Ön<br />

yargıları kırmak zordur. Nitekim Einstein “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, atomu<br />

parçalamaktan daha zordur” demiĢtir.<br />

Bir insanı var eden; baĢarılı ya da baĢarısız kılan. bireyin iletiĢim becerisi veya<br />

becerisizliğidir. Ġnsan doğduğu andan itibaren içinde bulunduğu toplumun dilini, davranıĢını taklit<br />

ederek diğerleriyle iletiĢime geçmeyi öğrenir. Daha sonra baĢka topluluklardan farklı iletiĢim<br />

biçimleri ve en sonunda dünyayla entegre olmak için kullanılan ortak iletiĢim kanallarını<br />

kullanmayı öğrenir. Eğitim iletiĢime dayanan bir süreçtir.<br />

Verici olarak kaynak tarafından baskın nitelikte verilen mesajlara dayalı süreç tek yönlü<br />

iletiĢim, daha doğrusu, iletimdir. Bu tarz iletiĢimde, verici, alıcıda istediği yönde değiĢim sağlamak<br />

üzere mesajlarını hazırlar. Bu tarz bir iletiĢim kitle <strong>Yayım</strong> araçları ile yapılmakta olup, kaynağın<br />

belirleyici olduğu bir iletiĢim türüdür.<br />

Ġnsanların aralarındaki iletiĢim sürecini paylaĢtıkları iletiĢim Ģekline de, çift yönlü iletiĢim<br />

denmektedir. Gerçek anlamda iletiĢim çift yönlü iletiĢimdir. Çift yönlü iletiĢimde, verici, mesajın<br />

içeriğini, Ģeklini ya da veriliĢ biçimini alıcıdan aldığı geri bildirime göre değiĢtirir. Bu çeĢit<br />

iletiĢimde, verici olan kaynak da, mesajın ulaĢtığı hedef olan alıcı da birbirlerini etkileme<br />

imkânlarına sahiptir.<br />

6.2. ĠLETĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />

ĠletiĢimi etkileyen baĢlıca faktörler doğuĢtan gelen ve çevresel farklılıklardır. ĠletiĢim<br />

tanımlandığında anlaĢılması basit ve toplumun birçok kesimi tarafından ne ifade ettiği anlaĢılan bir<br />

kavram olmasına rağmen, yaĢadığımız bir çok sorun eksik ya da hatalı iletiĢim kurmadan<br />

8 Ders notunun bu noktadan sonraki bölümleri, gelecekteki danışmanlık sınavları da<br />

düşünülerek, bu yazarların da katkıda bulunduğu ve Bakanlık tarafından hazırlanan <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> ve Danışmalık başlıklı kitaptan özetlenerek adapte edilmiştir.


96<br />

kaynaklanır. Bunun nedeni bir mesajı farklı kiĢilerin farklı algılamasıdır.<br />

Her birey içinde doğup büyüdüğü aile ve toplum içerisinde ĢekillenmiĢ bir belleğe sahiptir.<br />

Her birey için farklı üzüntülerin, sevinçlerin, korkuların, endiĢelerin, kayıpların ve kazanımların<br />

oluĢturduğu bu bellek, dolayısı ile her bireyde farklı Ģekillenecektir. Bunun üzerine aldığımız farklı<br />

eğitimleri ve öğretileri de eklersek birbirimizden ne kadar farklı olduğumuzu anlamamız<br />

kolaylaĢacaktır. Bu bilgiler ıĢığında, her bireyin farklı algılara sahip olduğu açıktır.<br />

Farklı algılamaların örneklerine hemen her gün özel hayatımızda ve politik ortamlarda<br />

Ģahit oluruz. Örneğin “A binası postahanenin karĢısındadır” denildiğinde bazıları bunu bir yöndeki<br />

karĢı binayı anlar, bazıları ise diğer bir yöndeki binayı anlar. Diğer taraftan son yıllarda ülke<br />

genelinde gündemde olan “özelleĢtirme” konusu bazıları için verimlilik ve etkinliği sağlamak için<br />

gerekli bir iĢlem, bazıları için ise milli varlığı peĢkeĢ çekme olayıdır.<br />

ĠletiĢimde önemli olan bireylerin aynı fikirde olmaları veya tek tip düĢünmeleri değil<br />

birbirlerini doğru anlamalarıdır. Bu çerçevede ĠletiĢim, anlamları ortak kılma iĢlemi olarak ta<br />

tanımlanır.<br />

6.3. ĠLETĠġĠMDE ÖGELER<br />

ĠletiĢim sürecinin 4 temel ögesi vardır. Bunlar; Kaynak, mesaj, kanal ve alıcı dır. Bu<br />

temel ögeler yanında kodlama, aktarma, eĢik değerler, algılama ve geribildirim gibi<br />

kavramlarda vardır. Bu durum Ģematik olarak ġekil 18 deki gibi gösterilebilir.<br />

Gönderici<br />

(Kaynak)<br />

Kodlama<br />

EĢik Değerler<br />

Mesaj<br />

Geri<br />

bildirim<br />

Kanal<br />

Aktarma<br />

ġekil 17. ĠletiĢimde Temel ve Tali Öğeler<br />

Mesaj<br />

Geri<br />

bildirim<br />

EĢik Değerler<br />

Alıcı<br />

Algılama


6.3.1. Kaynak ve Kodlama<br />

97<br />

ĠletiĢim sürecini baĢlatan kiĢi veya bilgi veya düĢüncenin geldiği yerdir. Merkezdeki<br />

içeriği sözlü ya da sözsüz iĢaretler haline dönüĢtürerek iletir. Bedenin hareketleri ve duruĢu mesaj<br />

niteliği taĢıdığından tüm beden bir gönderici olarak çalıĢır. Yeterince bilgiyle donatılmamıĢ alıcıya<br />

iyi bir kaynaktan anlaĢılır bir mesaj iletilse de tam etkili olmayabilir.<br />

kaynak olabilir.<br />

Bir konuĢmada konuĢmacı, yazılı eserlerde yazar, kitle iletiĢim sürecinde ise sunucu<br />

Burada, belli sözcüklerin seçimi ve bunların belirli Ģekillerde yan yana konması, mesaj<br />

verilirken kullanılan ses tonu, jestler, mimikler, bedenin duruĢu, mesajın alıcıya istendiği gibi<br />

ulaĢmasında rol oynar.<br />

Kodlama, kaynağın iletmek istediği bilgileri bir dizi sembole veya sinyale<br />

çevirmesidir. ĠletiĢimin gerçekleĢmesi için temel koĢul, gönderici ile alıcının ortak anlaĢma<br />

Ģekillerine (tecrübe, bilgi, sembolik iĢaretler vb.) sahip olmalarıdır. Verici iletiĢimde alıcının<br />

kendisi gibi aynı anlamları vereceği sembolleri ve hareketleri kullanır.<br />

6.3.2. Mesaj<br />

Kodlanan fikrin aldığı fiziki Ģekle mesaj denir. Kaynaktan alıcıya gönderilen uyarıcılar,<br />

iletilen bilgi ve düĢüncedir. Mesajın bir iliĢki, bir de içerik yönü vardır. Her ikisi mesajın anlamını<br />

birlikte belirler. Mesajı oluĢtururken verici sahip olduğu Ģablonların ıĢığında hedefe (alıcıya)<br />

ulaĢtırmak istediği mesaja Ģekil verir. Alıcı tarafından anlaĢılmayan mesaj “gürültü” dür.<br />

ĠletiĢimde mesajları gönderen kiĢinin yapacağı konuĢmaların ve yazacağı metinlerin<br />

anlaĢılır olması ve böylece konuĢmaların karĢıdaki tarafından dinlenmesi, yazıların okunması için<br />

anlaĢılırlığın aĢağıda verilen dört temel kuralına dikkat edilmelidir.<br />

� Basitlik: Kısa ve basit cümleler kurulmalı, bilinen kelimeler seçilmeli, teknik terimler<br />

varsa açıklanmalı, somut ifadeler kullanılmalı, canlı ve akıcı konuĢulmalıdır.<br />

� Sıralama ve Düzen: Verilen bilgiler kesin bir Ģekilde sıralanmıĢ ve metnin ya da<br />

konuĢmanın iç düzeni sağlanmıĢ olmalıdır. Mesajımızda ana temanın ne olduğu<br />

anlaĢılabilmelidir.<br />

� Kısa ve Özlü Olma: Bu kural verilen bilginin yoğunluğu ile ilgilidir. Burada temel<br />

ölçü mümkün olduğunca az kelime ile çok bilgi vermektir. Mesajımız kısa, önemlilerle<br />

sınırlı, amaca odaklanmıĢ ve gerektiği kadar bilgi içermelidir.<br />

� Ġlgi Çekme: Bir metin ya da konuĢma bazı “çeĢnileri” de içermelidir. Bunlar somut<br />

bilgi aktarma iĢlemi için mutlaka zorunlu olan Ģeyler değildir, ancak metni ya da<br />

konuĢmayı ilgi çekici kılarlar ve alıcıları dinlemeyi ve okumayı sürdürmeleri için<br />

teĢvik ederler. Mesaj; rahatlatıcı, ilginç, değiĢen tonlamalı ve kiĢiye hitap eder bir<br />

tarzda olmalıdır.


6.3.3. Kanal ve Aktarma<br />

98<br />

Mesajın alıcıya aktarılmasını sağlayan araç, yöntem ve tekniklerdir. Ortamın özelliği,<br />

mesajın verici kaynaktan çıktığı gibi alıcıya ulaĢıp ulaĢmamasında rol oynar. ĠletiĢimde kullanılan<br />

kanal sayısı arttıkça iletiĢimin etkisi de o derecede artar. ĠletiĢimde mesajlar (bilgi, duygu, düĢünce)<br />

bir aracın kullanılmasıyla aktarılır. Bu araçlar; söz, yazı, resim ve nesne dir.<br />

6.3.4. Alıcı ve Algılama<br />

Alıcı, gönderilen bir mesaja hedef olan kiĢidir. Alıcının iĢlevi vericinin karĢıtıdır. Yani<br />

alıcı, gönderilen mesajı algıladığını ve anladığını göstermelidir. Alıcı bir veya birden çok kiĢi<br />

olabilir. Belirli veya belirsiz de olabilir. Mesaj alıcıya ulaĢmıĢ ve onun tarafından algılanmıĢ ise<br />

iletiĢim olayı gerçekleĢmiĢ demektir.<br />

Algılama mesaj kodlarının cözülmesidir. kiĢilerin algıları seçicidir. ĠletiĢim sürecinde<br />

alıcılar pasif değildir aksine kendisine gönderilen mesajlar arasından ihtiyaçlarına, beklentilerine ve<br />

amaçlarına uygun olanları seçerler.<br />

Mesajın algılanmasında alıcının içinde bulunduğu psikolojik durumun, vericiye ait ön<br />

yargılarının ve eĢik değerlerinin rolü vardır. Örneğin, düĢman olarak varsayılan bir vericiden gelen<br />

bir dostluk mesajı alıcı tarafından bir tuzak olarak algılanabilir. Diğer taraftan bir <strong>Yayım</strong><br />

elamanının çiftçiye “topraklarınızdaki H iyonu konsantrasyonu beklenen interpolasyondan sapma<br />

gösteriyor” Ģeklindeki bir sözü çiftçinin eğitim eĢiğine takılır ve algılanamaz.<br />

EĢik Değerler<br />

EĢik değerler genelde mesajın alıcıda tepki meydana getirebilmesi için gereken<br />

minimum vurgu veya maximun nitelik olarak tanımlanabilir. EĢik değerler fiziki olarak duyu<br />

organlarının yetenekleri ile bağlantılıdır. Kültürel açıdan ise eĢik değerler, alıcının eğitimi ve<br />

önyargıları ile ilgilidir. Örneğin, alıcı minumum bir desibel altındaki sesleri duyamayabilir. Diğer<br />

taraftan algılanması belli bir eğitimi gerektiren bilgiler de eğitimsiz bir alıcı tarafından doğru<br />

biçimde algılanamaz. Bunların dıĢında önyargılar da mesajların anlaĢılmasında önemli bir eĢik<br />

oluĢturabilirler.<br />

Geribildirim<br />

Mesajın bütününün ya da bir bölümünün alıcıya ulaĢıp, alıcının tepkilerinin kaynağa<br />

dönmesine iletiĢimde geribildirim (veya geri besleme) denir. GörüĢme sürecinde özellikle yanlıĢ<br />

anlamaların ve uyuĢmazlıkların ortaya çıktığı durumlarda geribildirim daha büyük önem taĢır.<br />

Geribildirim ile karĢı tarafa, ifadelerin nasıl anlaĢıldığı ve kabul edildiği, kendisinden neler<br />

istendiği bildirilir. Bu nedenle de, geribildirim yapabilmek belirli becerileri gerektirir ve karĢı<br />

taraftan gelen geribildirim mesajlarını da her hangi bir savunma davranıĢına girmeden almayı ve<br />

yorumlamayı zorunlu kılar.


99<br />

Geribildirimi daha iyi gerçekleĢtirebilmek için;<br />

� Kesin ifadelerden kaçınmak,<br />

� KarĢı taraf üzerinde baskı kurmamak,<br />

� Duyguları dolaylı değil doğrudan ifade etmek.<br />

� Sen dili yerine ben dili kullanmak, (sen anlamadın yerine, ben anlatamadım) gerekir.<br />

Tek yönlü iletiĢim iletim olarak adlandırılabilir. Tek yönlü iletiĢimde veya iletimdeyalnızca<br />

tek yönlü olarak göndericiden alıcıya bir mesaj gönderilir. Bu tip bir iĢlemde geri dönüĢüm yoktur.<br />

YanlıĢ anlaĢılmaların farkına varılamaz ve mesajların anlaĢılıp anlaĢılmadığı kontrol edilemez.<br />

Radyo ve TV yayınları tek yönlü iletiĢime örnektir.<br />

Çift yönlü iletiĢimde ise mesajlar gönderici ile alıcı arasında iki yönlü olarak<br />

aktarılmaktadır. Bu nedenle yanlıĢ anlamalar oransal olarak azalır. Ama tek yönlü iletiĢime göre<br />

daha fazla zaman gerektirir.<br />

ĠletiĢim sürecinde pek çok kırılma noktaları vardır.<br />

� DüĢündüğümüz ile Söylemek istediğiniz,<br />

� Söylediğimizi sandığımız ile söylediğimiz,<br />

� Alıcının duymak istediği ile Duyduğu,<br />

� Anlamak istediği ile Anladığını sandığı,<br />

ve anladığı Ģeyler arasında farklar vardır.<br />

6.4. ĠLETĠġĠMĠ OLUMSUZ ETKĠLEYEN HUSUSLAR<br />

Hemen hemen her gün baĢarısız bir iletiĢimden kaynaklanan hatalar ve problemler<br />

gözlemekteyiz. AraĢtırmalara göre, iletiĢim gayretimizin büyük bir bölümü yanlıĢ anlaĢılma, yanlıĢ<br />

yorumlama, reddetme, ya da çarpıtma gibi durumlarla sonuçlanmaktadır.<br />

iletiĢimde etkinliğini engelleyen davranıĢlar Ģunlardır:<br />

Savunuculuk; ĠletiĢimde kiĢilerin kendilerini savunma özelliği arttıkça, iletiĢimdeki verim<br />

düĢer; savunuculuk azaldıkça, mesajın anlamına ve yapısına daha çok dikkat edilebilir, yanlıĢ<br />

algılamalardan uzaklaĢılır. Amaç, etkili iletiĢim için uygun ortam olan; açık iletiĢimi sağlamaktır.<br />

Yargılama; Değerlendirmesi ister olumlu, ister olumsuz olsun, yargılayan kiĢi<br />

yargılanandan belirli yönlerden kendisini üstün gördüğünden, konuĢanın davranıĢını olumlu ya da<br />

olumsuz yönde değerlendirir. Böyle bir kiĢiyle konuĢan, gerçek sorununu gizleyerek, olumlu bir<br />

değerlendirme almak için dinleyicinin onaylayacağı biçimde konuĢur ya da kendini kapar.<br />

Analizci Dinleme; Dinleyen, konuĢanı konuĢandan daha iyi anladığını ima eder. Bu gibi<br />

beyin okumalar, karĢınızdakinin savunucu duruma geçmesine neden olur. KonuĢan kiĢi kendini<br />

yanlıĢ anlaĢılmıĢ, yanlıĢ yorumlanmıĢ gibi hissedebileceği için büyük olasılıkla iletiĢimi keser.<br />

Tuzak Soru Sormak; Soru, inceleme, gibi yaklaĢımlarda karĢısındakinin ne düĢündüğünü<br />

anlamaktan çok önyargı, eleĢtiri veya zorunlu çözüm bulunması, düĢüncelerini yönlendirmek,<br />

tuzak olarak kullanacağı bir yere götürmek amacıyla sorulan sorular, savunuculuğa yol açar.<br />

ġakaya Vurma; KarĢımızdaki kiĢiyi rahatlatmak için iĢi Ģakaya vurmak, her zaman yararlı<br />

olmayabilir. Onun sorunlarını ciddiye almadığınız ya da içinde bulunduğu durum karĢısındaki<br />

duygu ve düĢüncelerini doğal bulmadığınız izlenimi verebilir.


100<br />

6.5. ĠLETĠġĠMĠ OLUMLU ETKĠLEYEN HUSUSLAR<br />

Ġlk Ġzlenim; AraĢtırmalara göre, insanlar üzerinde yarattığımız ilk izlenim 30 saniye içinde<br />

oluĢmaktadır. Ġnsanları kısa sürede yargılamak her ne kadar doğru değilse de ilk izlenim bizim<br />

elimizde olmadan beynimizin otomatik olarak oluĢturduğu bir düĢüncedir. Genel duruĢ, giyim<br />

kuĢam, aksesuar ve bulunulan makam gibi öğeler ilk izlenimi etkilerler, bu etki olumsuz da olabilir.<br />

Ben Dili; Örneğin “sen anlayamadın” gibi sen dili yerine, “ben anlatamadım” diyerek ben<br />

dilini kullanmak iletiĢimi olumlu etkiler.<br />

Empati; Empati, kiĢinin kendisini karĢısındakinin yerine koyup onun duygu ve<br />

düĢüncelerini anlaması ve bu durumu ona iletmesi sürecidir. Empatik dinleme, diğer kiĢi ile aynı<br />

fikri paylaĢma anlamına gelmez. Ancak empati iletiĢimi olumlu yönde etkileyen bir faktördür.<br />

Aktif dinleme; KiĢinin her Ģeyi ile kendisini karĢı tarafı anlamaya verdiği bir dinleme<br />

Ģeklidir. Aktif dinlemede amaç, kiĢiyi yargılamak, geçiĢtirmek değil onun ne demek istediğini<br />

anlamaktır. Aktif dinlemede, bir taraftan dinleme yapılırken diğer taraftan verilecek cevap veya<br />

ödenecek fatura düĢünülmez.<br />

6.6. SÖZLÜ ĠLETĠġĠM<br />

Sözlü iletiĢim özellikle ses ve dil yoluyla gerçekleĢir. Ses ile ilgili özellikler; yükseklik,<br />

tonlama, telaffuz, ritim, intonasyon vb. hususlardır. Dil ile ilgili özellikler ise; cümle yapısı, kelime<br />

grupları, kelime kullanımı, terimler vb. hususlardır.<br />

Sözlü iletiĢimin sürdürülmesinde iki ana becerinin rolü vardır: KonuĢma ve dinleme.<br />

KonuĢmanın etkili olmasında birçok faktör rol oynar. Bunlar; KonuĢma ve iĢitme il ilgili fizyolojik<br />

durum, ses tonu, sözcüklerin seçimi, vurgu, içerik, simgesel dil ve mizahın kullanımı, hız, telaffuz,<br />

ses perdesi, hedefe yönelik konuĢma, üslup, anlamlılık, zihinsel etkinlik ve kalıplardır.<br />

Ses tonu: KonuĢmada sesin yüksek veya alçak oluĢu, tonlama, vurgulama, akıcılık, tınlama<br />

gibi farklılıklar mesajın anlaĢılmasında olumlu veya olumsuz rol oynar. Ses, konuĢanın o andaki<br />

ruhsal ve zihinsel durumunu yansıtır. Kızgınlık, sevinç gibi duyguları dinleyene aktarır. Ayrıca<br />

konuĢmada kullanılan farklı ses tonları monotonluğu önler ve konuĢmaya renk verir.<br />

KonuĢma sırasında, solunum sistemi gerektiği gibi kullanılmalıdır. Bunun için doğru soluk<br />

almasını öğrenmek gerekir. Sağlıklı solunum ritmiktir. Yani soluk alma ve verme süreleri eĢittir.<br />

KonuĢma sırasında ise soluk verme süresi, alma süresinden daha fazladır. Etkili bir konuĢmacı<br />

düzenli ve gürültüsüz soluk almalıdır. Alınan soluğu idareli kullanmak gerekir.<br />

Etkili sözlü iletiĢimde kullanılan sözcükleri seçerken anlamlarının açık olmasına dikkat<br />

edilmelidir. KonuĢmalarda teknik sözcükler veya jargon kullanılması farklı alanlardan olan<br />

kiĢilerin konuyu anlamamalarına sebep olabilir.<br />

Bir cümlede farklı sözcükler vurgulanarak cümlenin anlamı tamamen değiĢtirilebilir.<br />

Vurgu. gizli anlamları anlatmak için de kullanılır. Çünkü çok zaman, nasıl söylendiği, ne<br />

söylendiğinin önüne geçer.


Sözlerdeki Derinlik<br />

101<br />

Sözlerin, data, enformasyon, bilgi ve derin bilgi veya hikmet (wisdom) olmak üzere dört<br />

aĢamalı bir derinliğe sahip olduğu söylenebilir. Bu durum eğitimdeki bilgi alanı aĢamaları<br />

paralelindedir.<br />

Data veya veriler iĢlendiğinde enformasyon düzeyinde sözler oluĢturur. Benzer Ģekilde<br />

enformasyon iĢlendiğinde bilgi, bilgi daha da iĢlendiğinde hikmet veya derin bilgi olarak<br />

adlandırılabilecek bir söz niteliğine kavuĢur.<br />

� Data iĢlenmeden anlamlı hiçbir soruya cevap veremez.<br />

� Enformasyon ne, nerede, ne zaman, kim tarafından, kim için ve kaç paraya gibi kapalı<br />

uçlu soruları cevaplandırabilen sözcükler dizisidir.<br />

� Bilgi, nasıl sorusuna cevap verir.<br />

� Hikmet ise niçin sorusuna cevap verebilecek sözlerdir. 9<br />

6.7. BEDEN DĠLĠ (Sözsüz ĠletiĢim)<br />

Beden Dili “Sözsüz iletiĢim” olarak da adlandırılan bir iletiĢim yöntemidir. sözsüz<br />

iletiĢim bazen tek baĢına mesaj verdiği gibi, bazan da sözlü ifadelerimize eĢlik eden, onları<br />

tamamlayan ve destekleyen bir iĢlevi vardır. Duyulan bilgilerin doğruluk derecesini test etme<br />

iĢlevini de görür. Verilen bilginin doğruluğu “sözsüz iletiĢim kanalıyla” daha iyi takdir edilir. Bu<br />

yüzden de konuĢan kiĢinin uyumsuz davranıĢları dinleyende güvensizlik hissi yaratır. Farklı<br />

ortamlardan gelen kiĢiler arasındaki iletiĢim daha zordur. Zira farklı kültürler kendilerine özgü<br />

ifade formlarına ve vücut hareketlerine sahiptirler. Ġnsan karĢısındakinin farklı iĢaretlerini anlamak<br />

için bunları tanımak zorundadır.<br />

Beden dili aslında insanların ne demek istedikleri konusunda, dünyada konuĢulan dillerdeki<br />

tüm sözcüklerden daha fazla Ģey anlatır. KonuĢurken beden tarafından gönderilen sinyallerin çoğu<br />

biz farkında olmadan dıĢ dünyaya mesaj verir, ön yargılar oluĢturur, mesajlarımızı güçlendirir,<br />

destekler veya bazen onların yerine kullanılır.<br />

Bedenimiz KonuĢuyor<br />

Ġnsanlar konuĢarak anlaĢmayı geliĢtirmeden önce, beden dili ile anlaĢırlardı. Tüm insanlık<br />

tarihinin iletiĢim baĢlangıcı olarak kabul edilen beden dili, duygu ve düĢüncelerimizin<br />

yansımasıdır. Ġnsanlar beden dili aracılığıyla duygularını, düĢüncelerini, isteklerini, ve ruhsal<br />

zenginliklerini diğer insanlarla paylaĢırlar.<br />

Yüz yüze kurulan iliĢkide;<br />

� Sözcükler % 10,<br />

� ses tonu % 30,<br />

� beden dili % 60 önem taĢır.<br />

Buradan da anlaĢılacağı gibi sözel mesajlardan daha çok beden dili ile iletiĢim kurulur.<br />

9 http://www.systems-thinking.org/dikw/dikw.htm, Gene Bellinger, Durval Castro,<br />

Data, information, knowledge and wisdom,


102<br />

Ġnsanlar ana dillerinden baĢka bir dili öğrenmek için, zaman ve enerji harcarlar. Yabancılar<br />

dili iyi öğrendikleri ölçüde kendilerini daha iyi ifade ederler. Ancak temel dilleri olan ve iletiĢimin<br />

de temelini oluĢturan beden dilini anlamak için zaman harcamazlar. Oysa hiç kimse beden dilinin<br />

ifadelerinden kaçmayı baĢaramaz. Bu nedenle bu dili öğrenmeye çalıĢmak baĢarılı iletiĢim kurmak<br />

için çok faydalıdır. Böylelikle insanlar kendi dünyalarını yansıtma biçimleri ve iletiĢim kurdukları<br />

kiĢilerin iç dünyalarıyla ilgili önemli bilgilere sahip olabilirler.<br />

Aslında her insan, beden dili hakkında bildiğini düĢündüğünden çok daha fazlasını bilir,<br />

ancak genellikle bunun farkına varmaz. Beden dili kelimelerden çok daha kolay anlaĢılır. Ġnsanlar<br />

hayatları boyunca çoğunlukla farkında olmaksızın günlük beden dilini son derece etkili olarak<br />

kullanırlar. Ancak bedenin, kelimelerin kontrol edildiği Ģekilde kontrol edilmesi zordur. Bedenimiz<br />

olaylara ve durumlara karĢı kendiliğinden tepkiler verir. Duygu ve düĢüncelerimizi kelimelerin<br />

ardına saklamak belki mümkündür, ama beden dilimizi gizlememiz çoğu kez mümkün olmaz.<br />

Beden dili bir bütün olarak incelenmelidir. KiĢinin içinde bulunduğu ruhsal durum, dıĢ<br />

faktörler göz önünde bulundurularak ifadeler değerlendirilmelidir. Bir tek harekete bakarak kiĢiler<br />

hakkında bir yargıya ulaĢmak çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Örneğin, soğuk bir havada otobüs<br />

bekleyen kollarını kavuĢturmuĢ bir kiĢi, bu hareketi muhtemelen üĢüdüğü için yapmıĢtır. Kol<br />

kavuĢturma engeline bakılarak kiĢi kendini iĢletiĢime kapatmıĢ yargısına varmak doğru olmaz.<br />

Kültür Beden Dilini Etkiler<br />

Farklı kültür gruplarına girdikçe sözsüz iletiĢim mesajlarının ayrıntılarını değerlendirmek<br />

zorlaĢır. Grupların sessiz dillerini anlamak için önemli ölçüde bilgilenmeye ihtiyaç vardır. Bunun<br />

için o insanların kültürünü, iliĢkilerini, iletiĢimlerini ve dünyaya bakıĢlarını tanımak gerekir.<br />

Kültür, tarih boyunca insanın doğayla ve insanla iliĢkilerinde ortaya çıkan problemlerinin ve<br />

zorlanmalarının çözüm biçimidir. Diğer bir deyiĢle kültür, belirli insan topluluklarının ihtiyaçlarını<br />

karĢılamak amacıyla meydana getirdiği maddi ve manevi unsurların tümüdür.<br />

Beden dili iliĢkilerimizde kültürel farklar vardır. Örneğin, Japonya‟da alıĢ-veriĢ merkezine<br />

giren bir Türk , göz göze geldiği her mağaza görevlisinin önünde yerlere kadar eğilmesini hayretle<br />

izler ve belki de bir süre kendisiyle nasıl bir iliĢki kurulmak istendiğini anlayamaz. Veya çoğu<br />

ülkede dur anlamına gelen bir el iĢareti bir baĢka ülkede küfür anlamında olabilir.<br />

ĠletiĢim mesajlarını biraz daha ayrıntılı incelersek, insanın kendi kültüründen kopmasının<br />

ne kadar zor olduğunu görürüz. ĠletiĢimde kaynağın mesaja yüklediği anlam içinde, kendi<br />

kültürünün dünyayı algılayıĢ biçimi ve o kiĢiye ait bireysel bütünlük vardır. Ġnsanın beden dilini<br />

kullanımı içinde yaĢadığı ailenin ve toplumun değerleri ile etkileĢim içindedir.<br />

Beden dilindeki benzer ifadeler canlılığı ve iç dengeyi korumaya dönük temel psikolojik<br />

durumlarla ilgilidir. Korku, kızgınlık, hüzün, nefret, mutluluk, dikkat, ilgi, uyku, gerginlik,<br />

Ģiddet bu durumların en belirgin olanlarıdır. Bu genel durumların dıĢında kültüre özgü ve o<br />

toplumu belirleyici beden dili özelliklerinin bir baĢka toplum tarafından kısa bir sürede<br />

benimsenmesi mümkün olmaz.


103<br />

Bu konuda yabancı ülkelerle ilgili bazı örnekler verebiliriz; Avrupa‟ya veya Uzak Doğu‟ya<br />

yapılan turistik gezilerde, bazı iletiĢim biçimleri bu ülkeyi gezen insanlarda etki yaratıp takdirle<br />

karĢılanır ve yapılan sohbetlerde, karĢılaĢılan insanların belirli özelliklerinden övgü ile söz edilir.<br />

Ancak övgü ile söz edilen bu iletiĢim biçiminin kendi toplumunda uygulamasını kimse önermez.<br />

Gerçekten de böyle değiĢimler beğenilse ve istense de gerçekleĢemez. Çünkü bir baĢka topluma ait<br />

geleneksel kültür, ödünç alınarak yaĢanamaz. Kültürel değiĢimler çok uzun süreçlerde gerçekleĢir.<br />

Beden Dilinin Önemi<br />

Beden dilinden bahsederken madalyonun iki yüzü vardır. Ġlki kiĢinin kendi beden dilidir.<br />

Eğer kullanılan kelimeler beden diliyle aynı mesajları vermiyorsa bu, doğru iletiĢim kurmak<br />

açısından vakit kaybıdır. Kendi beden dili ile verdiği mesajların ne anlama geldiğini bilmek<br />

profesyonel yaĢamda etkili iletiĢim kurabilmek için çok önemli bir avantaj sağlayacaktır.<br />

Böylelikle olumsuz sinyalleri engellemek için hareketler kontrol altına alınabilir.<br />

Madalyonun diğer yüzü ise sizi dinleyen yani, izleyenlerin beden dilidir. KiĢilerle iletiĢim<br />

kurarken karĢınızdakinin beden dilinin verdiği mesajları doğru yorumlamak size iletiĢimin ve<br />

yapılan iĢin yönünü değiĢtirebilme yeteneği kazandırır.<br />

Ġlk Ġzlenim Önemlidir<br />

KarĢı karĢıya gelen iki kiĢi arasındaki ilk etkileĢim, iletiĢim sürecinin önemli bir<br />

belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler, karĢılaĢan kiĢilerin beden dilinden, kullandığı<br />

kelimelere ve kiĢinin taĢıdığı bütün aksesuarlardan, içinde bulunduğu fiziksel ortam nesnelerine<br />

kadar geniĢ bir dağılım gösterir. ĠĢte bütün bu faktörlerin bileĢkesi “algılayan kiĢinin” değerlerinde<br />

bir yer bulur ve o çerçeve içerisinde yorumlanır.<br />

Algılayanın kiĢisel özellikleri ve toplumsal normları ile kalıplaĢmıĢ olan yargılar, etkileĢim<br />

verilerine bağlı olarak iletiĢimin ilk anında bir karar verdirir ve insan karĢısındaki kiĢiye zihninde<br />

bir etiket yapıĢtırır. Bu olumlu veya olumsuz olabilir.<br />

Beden Dili Topluluğu Etkiler<br />

Ġnsan bilerek ya da bilmeyerek yaptığı hareketlerle sadece karĢısındaki kiĢiyi değil, büyük<br />

toplulukları bile etkileyip yönlendirebilir. Bu konuda yapılan araĢtırmalar ĢaĢırtıcı sonuçlar<br />

vermiĢtir. Eğitim semineri gibi topluluk önünde yapılan konuĢmalarda, aynı konu hemen hemen<br />

aynı kelimelerle anlatıldığı halde, bazı seminerlerde dinleyicilerin olumlu katılımı olduğu halde,<br />

bazı seminerlerde dinleyicilerin sessiz kaldıkları ve verilmek istenen temel mesaja karĢıt görüĢleri<br />

ısrarla savundukları gözlenmiĢtir. Sebepleri araĢtırıldığında bunun konuĢmacının beden dilinden<br />

kaynaklandığı anlaĢılmıĢtır. Belirli bir mesajı verip, dinleyicilere konuyla ilgili soru ve katkıları<br />

Resim 3‟ deki gibi sorulduğunda topluluğun konuya olumlu yaklaĢtığı, Resim 4‟ deki gibi<br />

sorulduğunda ise topluluğun suskun kaldığı ve direnç gösterdiği tespit edilmiĢtir.


Resim 1. Güvenli<br />

bir kiĢinin, görünüĢü<br />

Resim 3 Dinleyicilerin<br />

katılımını kolaylaĢtıran<br />

beden duruĢu<br />

104<br />

Resim 2. Çekinden,<br />

bir kiĢinin görünüĢü<br />

Resim 4. Dinleyicilerin<br />

katılımını zorlaĢtıran<br />

beden duruĢu


DavranıĢımız Ġç Dünyamızı Etkiler.<br />

105<br />

Ġnsanlar büyük çoğunlukla içlerinden geldiği gibi davrandıklarını düĢünürler. Oysa yakın<br />

zamanda yapılan araĢtırmalar, insanların hissettikleri gibi davranmaktan çok, davrandıkları<br />

gibi hissettiklerini ortaya koymuĢtur. Canı sıkılan bir insanın kaĢları çatık, yüzü asık, omuzları<br />

düĢüktür. Hepimiz sık sık sebepsiz bir can sıkıntısı yaĢarız. Oysa çoğu kez kaĢlarımızı çattığımız,<br />

yüzümüzü astığımız ve omuzlarımızı düĢürdüğümüz için canımızın sıkıldığını düĢünmeyiz. Ġnsan<br />

nasıl davranırsa, bir süre sonra beden kimyasında meydana gelen değiĢiklikler sebebiyle o yönde<br />

duygular yaĢamaya baĢlar. Sıkıntılı bir insan gibi davranmak iç sıkıntısının artmasına sebep olur.<br />

6.7.1. Beden Dilinin Unsurları<br />

� Genel görünüm (yürüyüĢ tarzı, duruĢ, giyim, bakım, makyaj ve aksesuarlar)<br />

� Jestler ve Mimikler<br />

� Mekan Kullanımı ve Mesafe<br />

� Bedenin Kullanımı;<br />

Göz Hareketleri,<br />

BakıĢlar,<br />

BaĢın Kullanımı ,<br />

El, Kol ve Parmak Hareketleri,<br />

Bacakların kullanılıĢı<br />

� Oturma Düzeni; Seçilen Yer, Oturma Düzeni, Masa Kullanımı<br />

6.7.1.1. Genel görünüm<br />

yürüyüĢ tarzı, duruĢ, giyim, bakım, makyaj ve aksesuarlar genel görünümün unsurlarıdır ve<br />

ilk izlenim ve önyargıların oluĢmsında önemli rol oynar.<br />

6.7.1.2. Jestler ve Mimikler<br />

Jestler ve mimikler diğer kiĢilere görsel sinyaller gönderen hareketlerdir. Bizim bir jestten<br />

söz edebilmemiz için yapılan hareketin bir baĢkası tarafından görülmesi ve yaĢadığımız duygu ve<br />

düĢünceyle ilgili bir bilginin karĢımızdaki kiĢiye iletilmesi gereklidir.<br />

Jestler, el, kol, baĢ, gövde, ayak ve bacakların kullanımı ile oluĢan mesajlardır.<br />

Mimikler, yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı ile oluĢan mesajlardır.<br />

Jest ve mimikler "esas" ve "ikincil" olarak ayrılır.<br />

Esas jest ve mimikler, düĢünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaĢtıran<br />

hareketlerimizdir. Örneğin, sohbet sırasında göz kırpma, baĢ sallama, kolları açma gibi iĢaret ve<br />

hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir.<br />

ikincil jest ve mimikler, kendiliğinden meydana gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda bizi<br />

yakalayan esneme ve hapĢırma gibi, esas olarak anlatıma katkıda bulunmayan ve kendiliğinden<br />

refleks olarak ortaya çıkan olgulardır.<br />

Temel anlatım mimikleri, yapılan kültürler arası çalıĢmalara göre bütün kültürlerde<br />

aynıdır. AĢağıda resim 5 te görülen fotoğraflardaki mimikler dünyanın her yerinde aynı Ģekilde<br />

tanımlanmaktadır.


Resim 5. Temel anlatım mimikleri<br />

6.6.3. 3. Mekan Kullanımı<br />

106<br />

Mutluluk Korku Öfke Hayret Üzüntü<br />

Bölge, kiĢinin kendi vücudunun uzantısıymıĢ gibi benimsediği bir alan veya boĢluktur.<br />

Vücudun etrafındaki bu boĢluğa müdahale edildiğinde insanlar tepki verir. Mesafe beden dilinin<br />

unsurudur ve kiĢi bu mesafeyi kullanarak karĢısındakilere birtakım mesajlar verebilir.<br />

Ġnsanın kendisiyle taĢıdığı portatif bir hava kabarcığı var gibidir ve bu kabarcığın<br />

büyüklüğü yetiĢtiği bölgedeki nüfus yoğunluğuyla iliĢkilidir. Örneğin, Japonlar kalabalığa<br />

alıĢıkken baĢkaları geniĢ açık alanlara alıĢıktırlar ve mesafeyi korumayı severler.<br />

Bölge Mesafeleri<br />

� Mahrem Bölge (0-25 cm): KiĢiler bu bölgeyi kendi mallarıymıĢ gibi benimsedikleri<br />

için tüm bölgeler arasında en önemli olanı "mahrem bölge"dir. Sadece kiĢiye duygusal<br />

olarak yakın olanların bu bölgeye girmesine izin verilir.<br />

� KiĢisel Bölge (25-100 cm): Bu bölge kokteyl, yaĢ günü partisi ve piknik gibi sosyal<br />

etkinliklerde ve arkadaĢ toplantılarında baĢkalarıyla aramızdaki mesafedir.<br />

� Sosyal Bölge (100-250cm): Yabancılarla, örneğin evimizde tamirat yapan tesisatçı<br />

veya doğramacı, postacı, bakkal, iĢyerindeki yeni eleman ve çok iyi tanımadığımız<br />

kimselerle aramızdaki mesafedir.<br />

� Genel (Ortak) Bölge (250 +): Yol, park gibi ortak kullanılan alanlarda ve kalabalık bir<br />

gruba hitap ettiğimizde paylaĢtığımız mesafe, ortak bölgedir<br />

ġekil 18. Mekan kullanımında Bölge Mesafeleri<br />

Tiksinti


6.7.1.3. Bedenin Kullanımı<br />

Göz Hareketleri<br />

107<br />

Birisi dürüst değilse veya bir Ģeyler gizliyorsa bakıĢları bizimkilerle, iletiĢim kurulan<br />

toplam zamanın üçte birinden daha az oranda karĢılaĢacaktır.<br />

BakıĢlarınız, karĢınızdakinin bakıĢlarıyla toplam zamanın üçte ikisinden daha uzun süreyle<br />

karĢılaĢıyorsa, bunun anlamı Ģunlardan biridir; birincisi sizi çok ilginç veya çekici buluyordur;<br />

ikincisi de size karĢı saldırgan bir tavrı vardır.<br />

Buna ek olarak gözbebekleri de büzüĢüyorsa sözel olmayan bir meydan okumada<br />

bulunuyor olabilir.<br />

BaĢka birisiyle iyi bir iliĢki kurmak için iletiĢim kurulan toplam zamanın yüzde 60-70´inde<br />

onunla göz göze gelmeniz gerekir.<br />

Göz Hareketlerinin Dili<br />

gözler yalan söylemez. Vücudun odak noktası olduklarından ve gözbebekleri de bağımsız<br />

hareket ettiğinden gözler tüm iletiĢim iĢaretleri arasında en açıklayıcı ve doğru bilgileri verir.<br />

Belli ıĢık durumlarında, kiĢinin ruh hali ve tavrı olumludan olumsuza veya olumsuzdan<br />

olumluya geçerken gözbebekleri küçülür veya büyür. Heyecanlanan birisinin gözbebekleri dört<br />

katına çıkabilir. Tam tersine kızgın, olumsuz bir ruh hali gözbebeklerinin “minik boncuk gözler” ya<br />

da “yılan gözler” olarak bilinen Ģekilde küçülmesine yol açar.<br />

Heyacanlı<br />

göz<br />

ġekil 19. a. Göz bebekleri ve Ruh Halleri<br />

Uzman kağıt oyuncularıyla yapılan deneylerde rakipleri koyu renk gözlük taktığında<br />

oyuncuların daha az el kazandıkları görülmüĢtür. Örneğin, bir poker oyununda rakibine dört as<br />

gelmesi durumunda, uzman onun gözbebeklerindeki hızlı büyümeyi bilinçli olmadan fark edecek<br />

ve bu elde oyunu yükseltmemesi gerektiğini hissedecektir.<br />

Kızgın göz<br />

KarĢılaĢtığımız en sinir bozucu insanlardan bazıları konuĢurken gözle dıĢarıda bırakma<br />

hareketini kullananlardır. Bu hareket bilinçsizce yapılır ve o kiĢinin sizden sıkılması veya artık<br />

ilgilenmemesi ya da kendini sizden üstün görmesi nedeniyle sizi görmemeye çalıĢmasından oluĢur.<br />

ġekil 19. b. Muhatabı dıĢarıda<br />

bırakan bakıĢ


BaĢ Hareketleri<br />

Üç temel baĢ pozisyonu vardır.<br />

108<br />

Nötr; baĢ yukarıda olup duydukları konusunda nötr bir tavra sahip birisinin pozisyonudur.<br />

BaĢ genellikle hareketsiz olup ara sıra ufak eğilme hareketleri yapabilir. Bu konumda eli yanağa<br />

götürme değerlendirme hareketleri sık kullanılır.<br />

Ġlgilenen; Kafa bir yana doğru eğildiğinde bu kiĢinin ilgilenmeye baĢladığı anlamına gelir.<br />

Hayvanlar kadar insanların da bir Ģeyle ilgilenmeye baĢladıklarında baĢlarını yana eğdiklerini ilk<br />

fark edenlerden biri Charles Darwin'di. Bir satıĢ sunuĢu veya bir konuĢma yapıyorsanız<br />

dinleyicilerinizin bu hareketi yapıp yapmadıklarına bakın. BaĢlarını yana eğip eli çeneye götürme<br />

değerlendirme hareketlerini yaparak öne eğildiklerini görürseniz onlara ulaĢabiliyorsunuz demektir.<br />

EleĢtiren; BaĢ, aĢağıya eğikken tavrın olumsuz hatta yargılayıcı olduğunu gösterir.<br />

EleĢtirel değerlendirme hareket gruplarında genellikle baĢ aĢağıya eğiktir ve karĢınızdakinin baĢını<br />

kaldırmasını veya yana eğmesini sağlayamazsanız bir iletiĢim sorunuyla karĢı karĢıya<br />

kalabilirsiniz. Topluluk önünde konuĢan birisi sık sık tamamı kafası aĢağıya eğik ve kolları<br />

göğsünde kavuĢturulmuĢ kiĢilerden oluĢan dinleyici gruplarıyla karĢılaĢabilir.<br />

ġekil 20-21. KarĢıdakinin bakıĢını denetleyebilmek için kalem kullanımı<br />

Birisine kitaplar, Ģemalar, grafikler vs. kullanarak görsel bir sunuĢ yapıyorsanız bakıĢlarını<br />

nasıl denetleyeceğiniz önemli olabilir. AraĢtırmalar beyne iletilen bilgilerin % 87' sinin gözler,<br />

%9'unun kulaklar ve %4'ünün de diğer duyular aracılığıyla iletildiğini göstermiĢtir. Örneğin, siz<br />

konuĢurken karĢınızdaki görsel sunuĢunuza bakıyorsa ve söylediklerinizi gördükleriyle doğrudan<br />

iliĢkili değilse mesajınızın sadece yüzde 9'unu özümseyecektir.<br />

Mesajın görsel sunuĢunuzla ilgili olması durumunda görsel sunuĢa bakıyorsa<br />

söylediklerinizin sadece yüzde 25-30'u ona ulaĢacaktır. BakıĢları azami Ģekilde kontrol edebilmek<br />

için görsel sunuĢu göstermek için bir kalem veya iĢaret çubuğu kullanın ve aynı zamanda<br />

gördüklerini sözlü olarak ifade edin (ġekil 20)<br />

Ardından kalemi görsel sunuĢtan kaldırarak onun ve sizin gözlerinizin arasında tutun<br />

(ġekil.21). Bu hareket mıknatıs varmıĢçasına baĢını yukarıya kaldırmasını sağlayacak ve böylece<br />

söylediklerinizi görecek ve duyacaktır.


Eller, Kollar Ve Parmaklar<br />

ġekil 22. Saldırgan avuç konumu<br />

109<br />

ġekil 22 avuç yumruk Ģeklinde kapalıdır ve ileriye uzatılan parmak konuĢanın dinleyicisini<br />

figüratif olarak dövdüğü sembolik bir copa dönüĢür. Ġleriye uzatılan parmak özellikle konuĢma<br />

temposuna göre hareket ettirildiğinde bir konuĢmacının konuĢurken kullanabileceği en rahatsız<br />

edici hareketlerden biridir.<br />

ġekil 23. Olumlu beklenti ifade eden el hreketi<br />

Ellerini ovuĢturmak insanların olumlu beklentilerini belirtir.<br />

KiĢinin ellerini ovuĢturma hızı beklenen olumlu sonuçların kimin yararına olacağını<br />

düĢündüğünü gösterir. Örneğin, bir ev almak istediğinizi ve emlakçıya gittiğinizi varsayalım. Nasıl<br />

bir ev istediğinizi dinledikten sonra emlakçi ellerini hızlı hızlı ovuĢturarak 'Tam size göre bir yerim<br />

var!' der. Emlakçi sonucun sizin için olumlu olmasını beklediğini göstermiĢtir.<br />

ġekil 24. yumruklar saldırganlık göstergesi ġekil 25. Memnuniyetsizlik gösteren duruĢ<br />

Bacak bacak üstüne atma hareketinin kavuĢturulmuĢ kollarla bir araya geldiği durumda<br />

(ġekil 25) kiĢi konuĢmadan çekilmiĢ demektir.


7.3.4.5. El SıkıĢma<br />

110<br />

Güvenli el sıkıĢma Dostça el sıkıĢma Güvensiz el sıkıĢma<br />

Resim 6. KiĢinin hoĢlanmadığı<br />

bir durumu ifade hareketi<br />

Resim 8. Savunulan fikirdeki<br />

kararlılığın ifadesi<br />

Resim7. Daha çok hava alma<br />

ihtiyacı ve sıkıntı ifadesi<br />

Resim 9 ġiddetli bir reddediĢ ifadesi


6.7.1.4. Oturma Düzenleri<br />

Seçilen Yer<br />

111<br />

Bir odaya girdiğimiz zaman seçtiğimiz yer kendimize olan güvenimiz ve o mekan içinde<br />

bulunanlar arasında kendimizi nerede gördüğümüz konusunda fikir verir.<br />

Yapılan araĢtırmalar, odaya girdiklerinde kapıya yakın koltuk veya sandalyeye oturanların<br />

özgüvenleri düĢük kimseler olduğunu ortaya koymuĢtur. Kapıya yakın bir koltuğa oturmak aynı<br />

zamanda kiĢinin kendisini diğer kiĢilerden daha az değerli ve az önemli gördüğünün iĢaretidir. Bu<br />

kiĢilerin oturma biçimleri incelendiğinde de, çoğunlukla sandalye veya koltuğun ucuna oturmak,<br />

kalkmaya hazır olmak gibi düĢük özgüvenin diğer belirtileri de bulunmuĢtur.<br />

Buna karĢılık girdikleri odada ev sahibine veya merkeze yakın yer seçenlerin özgüvenleri<br />

yüksek ve kendilerinden hoĢnut kimseler oldukları ve bu kimselerin aynı zamanda koltuklarını ve<br />

sandalyelerini dolduracak biçimde oturdukları görülmüĢtür.<br />

Ön sıralarda, özellikle en ön sırada, insanlar kendilerini savunmasız ve çıplak<br />

hissetmektedirler. Ġnsanın önündeki koltuk ve diğer dinleyiciler doğal bir korunma yaratır ve güven<br />

duygusu verir. BoĢ bir salonda dinleyiciler orta sıralardan baĢlayarak salonu doldururlar.<br />

Oturma Düzeni<br />

Oturmak için seçilen yer ve oturan kiĢiler arasındaki mesafe sözsüz bilgilerle dolu olan çok<br />

değerli iĢaretler verir. Hemen herkes bir restorana girdiği zaman sırtını duvara verebileceği bir<br />

masaya oturmak ister. Ġnsanlar içgüdüsel olarak savunmasız olan sırtını güvene almak ister.<br />

Yapılan araĢtırmalar, restoran, bar, kafeterya gibi yerlerde sırtını hareket eden bir topluluğa<br />

dönerek oturanların solunumlarının sıklaĢtığını, kalp vurum sayılarının arttığını, kan basınçlarının<br />

yükseldiğini ortaya koymuĢtur. Eğer kiĢinin arkasında sokak veya bahçeye açılan cam veya kapı<br />

varsa, kiĢinin duyduğu rahatsızlık ve gerginlik artmaktadır.<br />

Bu bilginin, önemli kararların verileceği yemekli toplantılar sırasında büyük bir değeri<br />

vardır. Böyle yemekli bir toplantının düzenlenmesi durumunda, ev sahibinin masanın konumu ve<br />

konukların oturma düzeni konusuyla verilen bilgiler doğrultusunda ilgilenmesi, iĢi rastlantıya veya<br />

Ģef garsonun kontrolüne bırakmaması yerinde olur.<br />

KarĢı KarĢıya Oturmak<br />

KarĢı karĢıya oturmak genellikle rekabeti ifade eder. Ġster bir fikir çerçevesinde, ister bir iĢ<br />

iliĢkisinde olsun, karĢı karĢıya oturmak, tıpkı bir satranç maçında ya da iskambil oyununda olduğu<br />

gibi masadan bir galip bir de mağlup çıkacağını düĢündürür.<br />

A<br />

B<br />

ġekil 26. Rekabeti Belirten<br />

oturma Düzeni


112<br />

Muhatabını masasının karĢısına oturtmak amirce bir tavırdır. Eğer verilecek bir emir,<br />

yapılacak bir uyarı varsa, bu oturma biçimi uyarı veya emrin Ģiddetini artırır. ÇağdaĢ bir<br />

yöneticinin, iletiĢim için geçerli olan ilkenin, yönetim için de geçerli olduğunu unutmamasında<br />

yarar vardır. "Yönetim insanlara rağmen olmaz, insanlarla birlikte olur"<br />

90° lik Açıyla Oturmak<br />

ĠĢbirliğini sağlamak amacıyla kurulan bir iliĢki içinde uygun olan, oturan kiĢiler arasında<br />

90° lik bir açı oluĢturacak biçimde yanlamasına oturmaktır. Böylece kiĢinin karĢısındakini,<br />

çıkarları kendisiyle çeliĢen biri olarak değil, bir problemi birlikte çözecek kiĢi olarak algılaması<br />

mümkün olur.<br />

B<br />

Yanlamasına oturma düzeni arkadaĢça ve dostça iliĢki kurmaya imkân verir. Bu Ģekilde<br />

oturanlar arasında hem göz teması kurma imkânı olur, hem de kiĢiler masanın koruyucu<br />

özelliğinden yararlanarak kendilerini rahat hissederler. Buna ek olarak 90° lik açıyla yanlamasına<br />

oturan kiĢiler fikir alıĢveriĢinde bulunabildikleri gibi kendi çizgilerini de koruyabilirler.<br />

Bu oturma biçimi bazılarınca demokratik oturma düzeni olarak adlandırılır. ĠĢ görüĢmeleri<br />

için de en uygun oturma düzeni budur. Böylece o kiĢinin, üzerinde büyük bir baskı hissetmeden<br />

kendi görüĢlerini ortaya koymasına imkân sağlamıĢ olursunuz.<br />

Yan Yana Oturmak<br />

ġekil 27. Rekabeti ortadan kaldıran ve<br />

iĢbirliğini artıran oturma düzeni.<br />

Bir arkadaĢınıza iĢiyle veya çocuğunuza dersiyle ilgili yardım edeceğinizi düĢünün. Nereye<br />

oturursunuz? Seçeceğiniz yer büyük bir ihtimalle onun yanındaki sandalye olacaktır.<br />

Yan yana oturan ve hafif birbirlerine dönük olan iki kiĢi, büyük bir ihtimalle bir probleme<br />

karĢı ortak bir yaklaĢım içindedirler. Bu düzen özel ders vermede kullanılan düzendir.<br />

Benzer bir Ģekilde üç veya dört kiĢinin yan yana oturması, birbirlerine güven, dıĢ dünyaya<br />

karĢı ortak bir cephe oluĢturmak anlamına gelir. Ancak unutmamak gerekir ki, yaĢ veya statü<br />

olarak daha geride olan kiĢinin bu oturma biçimine doğrudan teĢebbüs etmesi risk taĢır.<br />

A<br />

B<br />

A<br />

ġekil 28. ĠĢbirliğini en üst düzeye<br />

çıkartan oturma düzeni.


113<br />

Çapraz Oturmak<br />

Bir restoranda veya kitaplıkta boĢ masa yoksa tek kiĢinin oturduğu dikdörtgen bir masanın<br />

neresine oturursunuz? Büyük bir ihtimalle, ġekil 29'de görüldüğü gibi uzun kenarın diğer ucuna..<br />

A<br />

Ġnsanlar ilgi duymadıkları ve iliĢki kurmak istemedikleri kiĢilerle çapraz ve mümkün<br />

olduğu kadar uzak oturur ve böylece aynı zamanda göz teması imkânını da azaltmıĢ olurlar.<br />

Masanın Önemi<br />

Bir iĢyerinde masa otoriteyi temsil eder. Masa karĢısında durmak veya oturmak insanlarda<br />

rahatsızlık yaratır.<br />

Bazı durumlarda kiĢi karĢısındakine üstünlüğünü hissettirmek isteyebilir. O takdirde<br />

amacına ulaĢması açısından masanın arkasında oturarak araya bir mesafe koymak uygundur. Ancak<br />

birçok durumda istenen sonuçları elde etmek için insanlarla iĢbirliği içinde olmak gerekir. Bu<br />

sebeple de masanın bize sağladığı rahatlığın, karĢımızdaki kiĢiyi bizden uzaklaĢtırabileceğini ve<br />

elveriĢli iĢbirliği ortamının oluĢmasını zorlaĢtırabileceğini hatırlamak yararlı olur.<br />

Yuvarlak Masa: Oturma düzeni denince akla ender olarak bir yuvarlak masa gelir.<br />

Yuvarlak masa, katılanlar arasında eĢitliği çağrıĢtırır. Hem BirleĢmiĢ Milletler, UNESCO gibi batı<br />

kültürünü yansıtan, hem de OPEC gibi doğu kültürünü yansıtan örgütlerin toplantılarında ve çeĢitli<br />

uluslararası toplantılarda yuvarlak masa kullanılmaktadır.<br />

B<br />

Tarihte toplantılarını yuvarlak masada yaptığı bilinen ilk yönetici Kral Arthur'dur.<br />

ġövalyelerini yuvarlak bir masa (round table) etrafında toplayan Kral, böylece onlara eĢit güç ve<br />

değer verdiğini göstermek istemiĢtir.<br />

ġekil 29. ĠliĢkiyi en alt düzeyde<br />

tutmayı amaçlayan oturma düzeni.<br />

ġekil 30. Yuvarlak masa<br />

çevresinde güç dağılımı


114<br />

ġekil 30'da gücü temsil eden kiĢinin (ġekilde baĢta Oturan) sağında oturan solunda oturana<br />

göre daha üstün konumdadır. KarĢı konumda oturan kiĢi ise ikinci derecedeki güç merkezidir.<br />

Grup lideri yüzünü kapıya döner ve büyük bir ihtimalle arkasında duvar veya cam vardır.<br />

Arkası kapı olan bir oturuĢ biçimi, bir lidere uyan oturma konumu değildir.<br />

Dikdörtgen Masa: Dikdörtgen masalarda da oturanların güç ve statüleri açısından benzer<br />

bir durum söz konusudur. Gücü temsil eden kiĢi kapıya yüzü dönük olarak ve masanın baĢına<br />

oturur. Sağı ve solunda kendisine en yakın kiĢiler yer alır. Merkezden uzaklaĢtıkça güç azalır. Tam<br />

karĢıda ise yuvarlak masada olduğu gibi ikinci derecedeki güç merkezi yer alır.<br />

Buraya kadar anlatılanlardan insanların bir masa çevresinde birbirlerine göre yerleĢme<br />

durumlarının onların birbirleriyle olan geçmiĢ iliĢkilerinden kaynaklandığını eğer ilk defa<br />

karĢılıyorlarsa gelecekteki iliĢkilerini etkileyebileceğini gördük. Bu sebeple özellikle iĢ hayatında<br />

kullanılan masaların ve bu masalara oturma biçiminin ne kadar büyük önem taĢıdığı kendiliğinden<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Büyük çoğunlukla yeterince dikkat edilmeyen ve önemsiz bir ayrıntı gibi görülen oturma<br />

düzeninin taĢıdığı önemin farkında olmak ve masa çevresinde yer alacak kiĢilerin konumlarını<br />

belirlemek ev sahibine veya davet sahibine düĢer. Ev veya davet sahibi konuklarını masa çevresine<br />

bilinçli bir Ģekilde yerleĢtirirse, istediği sonucu alma Ģansı yükselir.<br />

ġekil 31: Dikdörtgen masa<br />

çevresinde güç dağılımı


7.1. GĠRĠġ<br />

115<br />

7. BÖLÜM<br />

SUNUġ TEKNĠKLERĠ*<br />

SunuĢ bir topluluğa görsel, iĢitsel vb. araçlarla belirli bilgi duygu ve düĢünceleri<br />

düzenli bir biçimde aktarma iĢlemidir. Bir topluluk karĢısında konuĢma pek çok kiĢi için korkulu<br />

bir rüyadır. Bazen içbir neden olmadığı hâlde geçici bir hafıza kaybı olur.<br />

Toplumun kiĢilerde en çok takdir ettiği yeteneklerden biri, bireylerin grup karĢısında etkili<br />

ve güzel konuĢmasıdır. BaĢarılı konuĢmacıların çoğu doğuĢtan bu yetenekle dünyaya<br />

gelmemiĢlerdir. Ġyi birer konuĢmacı olmayı öğrenmiĢlerdir<br />

7.1.1. Öğrenme Türleri<br />

7.1.2. Görsel Öğrenme<br />

Görme duyularını lider duyu olarak tercih edenler konuĢmalarında ağırlıklı olarak,<br />

görmekle ilgili kelimeleri kullanırlar. (gösterebilirim, bakınız, görüldüğü üzere vs.) Öğrenmeleri<br />

görsel olan kiĢilere broĢür, fotoğraf, afiĢ, sinema yazı, slâyt gibi materyaller kullanılmalıdır.<br />

7.1.3. ĠĢitsel Öğrenme<br />

ĠĢitme duyularını lider duyu olarak tercih edenler konuĢmalarında ağırlıklı olarak,<br />

duymakla ilgili kelimeleri kullanırlar. (Anlatabiliyor muyum? Duydunuz mu? vs.) Öğrenmeleri<br />

iĢitsel olan kiĢilere müzik, megafon, radyo gibi sözel araçlar ağırlıklı olarak kullanılmalıdır.<br />

7.1.4. Dokunsal Öğrenme<br />

Dokunma duyularını lider duyu olarak tercih edenler konuĢmalarında ağırlıklı olarak,<br />

dokunmakla ilgili kelimeleri kullanırlar. (Sıcak ortam, buz gibi, Sert, yumuĢak, keskin, makul, vs.)<br />

Öğrenmeleri dokunsal olan kiĢiler maket ve uygulama gibi araç ve metotlar kullanılmalıdır.<br />

Birçok araĢtırmanın sonucu göstermektedir ki;<br />

� Okuduklarımızın .….. %20‟ sini<br />

� Duyduklarımızın .….. %30‟ unu<br />

� Gördüklerimizin …… %40‟ ını<br />

� Söylediklerimizin ….. %50‟ sini<br />

� Yaptıklarımızın ……...%60‟ ını<br />

� Görüp, duyup, söyleyip yaptığımız Ģeylerin ise %90 ını hatırlarız.<br />

Bunun için, farklı öğretim metotlarının uygulandığı bir eğitim anlayıĢı sergilenmelidir.<br />

7.2. SUNU VE ANLATIM TEKNĠKLERĠ<br />

Sunu bir topluluğa görsel, iĢitsel vb. araçlarla aktarılan bilgi, duygu ve düĢünceler<br />

bütünüdür. Bir sunu birçok unsurdan oluĢmaktadır. Etkili bir sonuç elde edebilmek için göz<br />

önünde bulundurulması gereken önemli sunu unsurları Ģunlardır:<br />

Hazırlık, Amaçlar, Konu, Dinleyici, Bilgi Toplama, Yapılandırma,Destekleyici<br />

Unsurlar, GiriĢ-Sonuç, Sunma, Özetleme/ Geribildirim


SunuĢ<br />

Hazırlık<br />

116<br />

Ġyi bir sunum için hazırlık en önemli unsurlardan biridir. Hazırlıkta amaç, yalnızca<br />

cümleleri bir araya getirmek değil, konuĢmacının sözlerine, düĢüncelerini, kiĢiliğini, deneyimlerini<br />

katması ve mümkün ise prova etmesidir.<br />

1. AMAÇ<br />

Bilgilendirme<br />

Motivasyon<br />

Ġkna<br />

2. DĠNLEYĠCĠLER<br />

Kaç KiĢi<br />

Demografik Özellikler<br />

HiyerarĢik Durum<br />

Ön Bilgi<br />

Akrabalık<br />

1/10<br />

Hazırlık 9/10<br />

SUNUġ<br />

3. TARZ<br />

Ġnteraktif<br />

Konferans<br />

Görsel,<br />

Workshop<br />

Açıkhava<br />

ĠĢ baĢı Eğitimi<br />

SunuĢ<br />

-Amaçlar<br />

-Konu<br />

-Dinleyici<br />

-Bilgi Toplama<br />

-Yapılandırma<br />

-Destekleyici<br />

Unsurlar<br />

GiriĢ-Sonuç<br />

Özetleme/<br />

Geribildirim<br />

ġekil 32. Hazırlık bir buzdağının görünmeyen kısmı gibidir.<br />

5. ORTAM<br />

Oturma Düzeni<br />

U, T masa, Halka<br />

Yuvarlak Masa,<br />

Yarım Ay<br />

Sinema Düzeni<br />

4. ARAÇ<br />

Eğitim Araçları<br />

Görsel<br />

Malzemeler<br />

Tepegöz, Video,<br />

Tahta V.s.<br />

ġekil 33: SunuĢ haritası; bir sunuĢ yapmadan önce bilinmesi gereken konular.


Amaçlar<br />

117<br />

Bir çalıĢma sürecinde amaç, diğer tüm bileĢenleri belirleyen, yönlendiren ve sınırlayan bir<br />

olgudur. Bir sunuda ne söylemek istediğimizi belirlemeden önce “Neden konuşuyorum?”<br />

“Dinleyicilerimde ne gibi tepkilerin doğmasını bekliyorum?” sorularını kendimize sormalıyız.<br />

Dinleyicilerin bazı Ģeylerden haberdar olması isteniyorsa konuĢmacının amacı farkındalık<br />

yaratma ve bilgilendirmedir. Dinleyicilerin bir konuya ilgi duymaları isteniyorsa, amaç, güdüleme,<br />

harekete geçirme ve teĢvik etmek olmalıdır. Eğer dinleyicilerin inançlarında tutum ve<br />

davranıĢlarında değiĢiklik yapılmak isteniyorsa amaç ikna ve inandırma olmalıdır.<br />

Konu<br />

Konu seçiminde de bazı sorulara önceden cevap aramak, yararlı olacaktır. Örneğin;<br />

� Bu konu hakkında yeterli bilgilere sahip miyim?<br />

� Konu, dinleyiciler için uygun mudur?<br />

� Konu, onların kavrama düzeylerine uygun mudur?<br />

� Konu, dinleyicilerin ilgisini çekecek mi?<br />

� Konu, dinleyicilerin sorunlarına hitap ediyor mu? (YetiĢkinler problem merkezlidir)<br />

� Konu, saptanan süre içinde tartıĢılabilir mi?<br />

� Konunu kapsamı belirlimi? vb.<br />

Dinleyici<br />

Yaptığımız konuĢmanın türü ne olursa olsun, hedefimiz diğer kiĢilerle iletiĢim kurmaktır.<br />

Yani söylemek istediklerimizin dinleyici durumunda olanlar tarafından paylaĢılması gerekir. Bu<br />

durumda konuĢmacıların temel sorumluluğu, mesajlarını dinleyicilerinin anlayacağı Ģekle<br />

sokmaktır. Mesajlarını dinleyicilerin anlayacağı Ģekle sokabilmek için, konuĢmacıların ellerinden<br />

geldiğince onlar hakkında çok bilgiye sahip olmaları gerekir.<br />

Dinleyiciler hakkında cevaplanması yararlı sorular:<br />

� KonuĢmanıza kaç kiĢi katılacak?<br />

� Dinleyicilerin politik, meslekî vb. alanda ortak noktaları var mı?<br />

� Kadın-erkek oranını, yaĢ dağılımını, sosyoekonomik durum nedir?<br />

� Dinleyicilerin konuĢmaya ya da sunuya neden katılıyorlar?<br />

� Dinleyicileri, en çok hangi tür destek bilgiler etkiler?<br />

� Ortaya çıkabilecek itiraz ve sorular nelerdir?<br />

Bilgi Toplama<br />

Yapacağımız sunumun içeriği ile ilgili gerekli bilgilerin neler olduğu, neleri zaten<br />

bildiğimiz, nelerin ise bilmemiz gerektiğini tespit etmeliyiz. hangi seviyeye kadar bilgiyi<br />

sunmalıyım, ne kadarını vermeliyim, en son nerede bitirmeliyim?<br />

Sunumun içeriği ile ilgili olarak, eğer dinleyicilerin neleri bilip neleri bilmedikleri<br />

konusunda yeterli düzeyde bilgi edinebilirsek, hangi bilgilerin verilmesi gerektiğini daha kolay<br />

belirleyebiliriz. Bundan sonra eksik bilgilerin tespitine ve derlenmesine geçebiliriz.<br />

Yapılandırma<br />

KonuĢmacının iletmek istediği mesaj dinleyicinin kafasında yerleĢecek biçimde<br />

yapılandırılmalı, dinleyicinin düĢünme süreci ve beklentilerine uygun sıra izlenmelidir.<br />

KonuĢmanın türü ne olursa olsun her birinde giriĢ, geliĢme ve de sonuç bölümü vardır.


Destekleyici Unsurlar:<br />

118<br />

� Ġfadelerimize inandırıcılık kazandırır,<br />

� Dinleyicilerin konuyu daha kolay kavramasına yardım eder,<br />

� Dinleyicinin dikkatini bir noktaya toplar.<br />

Sözel Destek Unsurları: Sözel destek, ileri sürdüğümüz noktaların açıklığa<br />

kavuĢturulması ya da iddialarımızın kanıtlanması için kullanılabilir. Önemli bazı<br />

sözel destek unsurları Ģunlardır: Ġstatistikler, Örnekler, Öyküler ve Alıntılar<br />

Görsel Destek Unsurları: Görsel destek unsurları sunumu güçlendirir. Ġyi bir<br />

sunumu, eksiksiz bir sunuma dönüĢtürür, sunumun özel noktalarına önem ve açıklık<br />

kazandırır. Sunumun düzenlenmesini güçlendirir ve dinleyicinin ilgisini çeker.<br />

Slaytlar, tepegöz, bilgisayar gösterileri, yazı tahtaları, kartlar vs. görsel destek<br />

unsurları olarak kullanılan araçlardır.<br />

GiriĢ ve Sonuç: Etkileyici bir giriĢ dinleyicinin dikkatini konuya toplamasını<br />

sağlar, dinleyiciyi ve konuĢmacıyı rahatlatır, ne anlatılacağını önceden belirler ve<br />

mesajın önemini açıklar. En kısa sunumlarda bile iyi planlanmıĢ giriĢlere<br />

gereksinim duyulur.<br />

Sonuçta giriĢ kadar önemli olup, sununun etkisini devamlı kılar. Sununun sonuç<br />

bölümünde kısa bir özet verilerek, içerikle ilgili tekrar istekli kılma ve kapanıĢ<br />

bölümleri yer alır. GiriĢ ve sonuç geliĢme bölümünden sonra oluĢturulabilir.<br />

Özetleme - Geri bildirim: Özetleme sonuç bölümünün bir unsurudur, sunum sonuç<br />

bölümünde özetlenir. Dinleyici, katılımcı yapılan özetleme ile ana noktaları<br />

yeniden gözden geçirerek daha uzun süre hafızasında yer etmesini sağlar.<br />

Geribildirim anlam olarak verilen bilgilerin veriliĢ amacına ulaĢıp ulaĢmadığını test<br />

etmek için gerekli unsurları kapsar.<br />

7.2.1. Sunum<br />

Sunumu, kiĢinin herhangi bir konuyla ilgili sahip olduğu bilgileri, belli bir amaca yönelik<br />

olarak ve belli bir düzen içinde görsel, iĢitsel vb. araçlar kullanarak bir topluluğa aktarmasıdır.<br />

Etkili bir sunum yapılabilmesi için gerekli hususlar aĢağıdaki gibi özetlenebilir.<br />

7.2.2. Sunumun Sözlü Unsurları<br />

Sunumun sözlü unsurları konuĢma stili ve konuĢma taktiği olarak iki kategoride incelenir.<br />

KonuĢma stili<br />

� Kısa ve öz cümleler kurulmalı,<br />

� Kısaltmalar açıklanmalı.<br />

� Mesajın yerine ulaĢtığı test edilmeli.<br />

KonuĢma taktiği<br />

� Örnekler kullanılmalı,<br />

� KarĢılaĢtırmalar yapılmalı.<br />

� Tekrarlamalar kullanılmalı,<br />

� Arada bir “asla” vb. ünlemler kullanılmalı.<br />

7. 2. 3. Sunumun Sözsüz Unsurları<br />

“Sunum öncesinde uygun jest, mimik, tonlama ve kıyafet belirlenmelidir.


7.2.4. Etkili Bir Sunum Ġçin Beden Dili<br />

119<br />

Sadece güzel bir konuĢma ile baĢarılı bir konuĢmacı olunmaz. Ġyi bir konuĢma sadece<br />

sözcüklerden ibaret değildir. Bazı konuĢmacılar hazırlık için çok zaman harcamalarına karĢın,<br />

baĢarılarını doğrudan etkileyecek özelliklere dikkat etmezler.<br />

Dinleyici kitleler sözlerden çok isteklilik, canlılık ve içtenlikten etkilenirler.<br />

Ġyi bir ilk izlenim nasıl bırakılır?<br />

Genelde tüm insanlar, gördükleri kiĢiler hakkında hemen bir takım değerlendirmelerde<br />

bulunur. Salona girerken dinleyiciler gördükleri ile ilk anda sunucuyu değerlendirecektir. Ġnsanın<br />

dostluğunu göstermesinin çok basit bir yolu gülümsemek tir.. Gülümseyerek “burada olmaktan ve<br />

sizlerin de burada olmasından çok mutlu oldum” mesajını verilir.<br />

Beden dili neden önemlidir?<br />

Göz Teması: Birilerine bakıyor olmak, onlarla ilgileniyorsunuz anlamına gelir. Göz teması<br />

otoriteyi de sergiler. Güçlü insanlar, kendisine daha az güvenen insanlara göre daha çok göz teması<br />

kurar. Herkese tek tek bakmak yerine grubun belirli bölümlerine bakmak yeterli olacaktır.<br />

Yüz ifadesi: Dinleyiciler, sunucunun yüz ifadesinden onun konuĢmaktan zevk alıp<br />

almadığını anlar. Dinleyicilere surat asmaktan sakınmak gerekir<br />

Eller: Oldukça baĢarılı olmuĢ bir konuĢmacının hissettiği endiĢeyi, ancak ellerinden<br />

anlayabilirsiniz. Eller genellikle bir jest yapmak istendiğinde hareket ederler. Stres altında<br />

olmadığımız durumlarda el hareketlerimiz ne söylediğimizle uyum içindedir. Onları bir noktayı<br />

vurgularken kullanırız. Jestlerimiz konuĢmayla ilgili olmalıdır.<br />

Ellerle ne yapılmamalı?<br />

� Yüzüklerle, saatlerle, kalemlerle, gözlükle, tırnaklarla, bozuk paralarla oynamak.<br />

� Yüze, saça, ceplere, sıraya, masaya dokunmak, hafif hafif vurmak.<br />

� Sandalyenin arkasına, notlara, konuĢma kürsüsünün yanına sürekli tutunmak.<br />

� Vücudun herhangi bir yerini kaĢımak<br />

� Elleri vücudun arkasında, ceplerde saklamak.<br />

Pozisyon ve vücudun duruĢu:<br />

Ġyi bir konuĢmacı dinleyicilerin önünde tamamen görünecek bir Ģekilde durmayı<br />

öğrenmelidir. Kürsü çevresinde dolaĢmak isteyen bir sunucu telsiz mikrofon kullanabilir.<br />

Ayakta durmak size otorite kazandırır, düzgün nefes almanızı, sesinizi kullanmanızı ve<br />

daha iyi bir göz teması kurmanızı sağlar.<br />

Oturmanın dezavantajları:<br />

� Göz teması azalır. Notlara bakma eğilimi artar.<br />

� Dinleyicilerin bazısı konuĢmacıyı göremeyebilir.<br />

� KonuĢmacıyı masada bulunan malzemelerle oynamaya teĢvik eder.<br />

Ayakta durmanın avantajları:<br />

� KonuĢmacı daha fazla görünebilir ve otoriter hisseder.<br />

� Ses daha iyi duyulur.<br />

� El ve kol hareketleri yapabilmek için daha çok yer olur.<br />

� Notlara daha az bakma eğilimi olur.


Ses kullanımı:<br />

120<br />

Sesin kullanımı sunum için iki açıdan değerlendirebilir. Sesin kalitesini etkileyen faktörler<br />

ve sesle ilgili sorunlar.<br />

Sesin kalitesini etkileyen faktörler:<br />

� Sesin duyulabilirliği<br />

� Nefes kontrolü<br />

� Sessizlik ve konuĢma hızı<br />

� Kelime seçimi ve vurgulama<br />

� Akıcılık<br />

7.2.5. Alan Kullanımı ve Hareket<br />

Temel olarak, bir sunucu bir noktada ne kadar hareketsiz kalırsa, dinleyiciler için o kadar<br />

az ilgi çekici olur, dinleyicilerin konuĢmaya yoğunlaĢmaları zor olur.<br />

Hareketlilik konuĢmacıya ne sağlar;<br />

� Hareketli konuĢmacı dinleyicileri daha fazla motive eder.<br />

� Durağan bir figüre göre daha kolay dikkat çeker.<br />

� Kendinden emin konuĢmacı izlenimini verir.<br />

� Dinleyicilere yaklaĢıldığında daha fazla dikkat kesilirler.<br />

Ne tür hareketler yapılmalı?<br />

� Kürsüde iken kürsünün sağına soluna yürümek.<br />

� Koridorlara yürümek.<br />

� Dinleyicilerin yanına gitmek.<br />

� Soru soranların yanına gitmek,<br />

7.2.6. Egzersizler<br />

Sunum yapmadan önce egzersiz yapmak, prova etmek, sunucunun öz güvenini artırır.<br />

Bunun için sunucu kendi konuĢmasını teybe kaydederek dinleyebilir, vurgu kullanabilir ve “Eh...”,<br />

“Hım...” gibi parazit kelimelerden kurtulma denemeleri yapabilir.<br />

7.2.7. Sunum Esnasında Dikkati Engelleyen Faktörler:<br />

� KonuĢma sırasında çevreden gelen ses, hava, vb. etkiler kesintilere neden olabilir.<br />

� Konunun içeriğinde katılımcıları rahatsız edecek bir kısım bulunmamalı. Konu sıkıcı<br />

hale gelirse cazip hale getirmek gerekir.<br />

� Dinleyiciler arasında konu hakkında farklı bilgiye sahip kimseler varsa yaklaĢımı buna<br />

göre ayarlamak gerekir.<br />

7.2.8. Dinleyicileri Hangi Hareketler Rahatsız Eder?<br />

� Uzun göz teması<br />

� Çok sert hareketler veya hareketsizlik,<br />

� Tekrarlanan vücut hareketleri,<br />

� Anahtar, kalem vb. araçlarla oynamak,<br />

� Elbisenin kirli veya lekeli olması,<br />

� Sürekli olarak konuĢma kürsüsünde durmak,<br />

� Sunu notlarına çok sık bakmak.<br />

7.2.9. Sunum Esnasında Kontrolü Elde Tutmak<br />

Sunucu konuĢma sırasında dinleyici tarafından yöneltilen soruları dinleyiciyi rahatsız<br />

etmeden, sunumunu kontrol altında tutabilmek için uygun ifadeler seçmelidir.<br />

Överek; „„TeĢekkür ederim, sorunu çok önemli buluyorum, bu konuya değineceğim‟‟<br />

Erteleme; „„Yorumunuz çok güzel, lütfen sonuçtaki tartıĢmaya kadar bekleyelim‟‟


121<br />

Kızarak; „„Üzgünüm ama. sorduğunuz sorunun yeri burası değil‟‟<br />

Ġtirazlar; Ġtirazlara farklı Ģekillerde karĢı konulabilir. Örneğin;<br />

� KarĢı soruyla<br />

Dinleyici: Burada ben ikna olmadım.<br />

KonuĢmacı: Sizi nasıl ikna edebilirim?<br />

� Bumerang metodu<br />

Dinleyici: Bunun için maddi imkânlar yetersiz.<br />

KonuĢmacı: Maddi yetersizlikler önemli, bunu çözmemiz için ne yapabiliriz, bir<br />

fikriniz var mı?<br />

� Anekdot metodu<br />

Dinleyici: “........... bundan dolayı söylediklerinize katılmıyorum.”<br />

KonuĢmacı: “Bu söylediğiniz geçen toplantıda da ifade edildi, ama ......Ģeklinde onlar<br />

ikna oldular.”<br />

7.3. POWERPOĠNT ĠLE ETKĠLĠ SUNU HAZIRLAMA<br />

aĢağıdaki gibi özetlenebilir:<br />

Powerpoint ile etkili sunu hazırlamada göz önünde tutulması gereken hususlar<br />

7.3.1. Metin Düzeni<br />

� Cümlelerin, anlamlı bir biçimde kısa tutulmuĢ olmasına özen gösterilmelidir.<br />

� Anlamı bozmaması için, kelimeler satır sonlarında bölünmemelidir.<br />

� Paragraflar bölünmeden aynı ekranda bitirilmelidir.<br />

� HARFLERĠN TÜMÜ BÜYÜK veya italik yazı karakterinde olmamalıdır.<br />

� Tüm slaytlarda aynı yazı karakteri kullanılmalıdır.<br />

� Vurgulanması istenen noktalar için italik, alt çizgi, farklı renk, kalın harf, yanıp sönme<br />

vb. dikkat çekici özelliklere yer verilmelidir.<br />

� Aynı ekranda, gereğinden fazla sayıda dikkat çekici özelliklerin kullanılmasından<br />

kaçınılmalıdır.<br />

� Her sayfada, sayfanın içeriği ile uyumlu baĢlık kullanılmalıdır.<br />

� Microsoft, powerpoint font büyüklüklerini aĢağıdaki Ģekilde tavsiye etmektedir.<br />

o BaĢlıklar için 44 font<br />

o Alt baĢlıklar veya alt baĢlık kullanılmıyorsa metin için 32 font<br />

o Alt baĢlık kullanılıyorsa metin için 28 font yazı büyüklüğü.<br />

7.3.2. YerleĢtirme<br />

� Ekranda, öncelikle görülmesi gereken ifadeler göze çarpmalıdır.<br />

� Paragraflarda okumayı kolaylaĢtırıcı satır aralıklarına yer verilmelidir.<br />

� Paragraflar arasında en az bir satır boĢluk bırakılmalıdır.<br />

� Slayt geçiĢleri çok fazla dikkat dağıtıcı ve tutarsız olmamalıdır.<br />

7.3.3. Görünüm<br />

� Ekrandaki elemanların hareketi, göz hareketlerine uygun olmalı ve gözü yormamalıdır.<br />

� Paragrafta dikkat çekilmek istenen kavramlar, farklı yazı çeĢidi veya farklı renk<br />

kullanılarak vurgulanmalıdır.<br />

� Bir ekranda, 4 farklı renkten fazla renk kullanılmamasına dikkat edilmelidir.<br />

� Bir ekranda en fazla 8 satır kullanılmalıdır.


122<br />

7.3.4. Grafik<br />

� Verilen bir metnin gerektirdiği grafik ya da resim, aynı ekranda yer almalıdır.<br />

� Kullanılan resim ya da grafikler gereksiz ayrıntılardan arındırılmalıdır.<br />

� Gerektiğinde konuların anlatılmasında (animasyon) kullanılmalıdır.<br />

� Görsel öğeler mesajın kendisini gölgede bırakmamalı.<br />

7.3..5. BaĢlık Sayfası<br />

� BaĢlık sayfası bütün sunum boyunca ekranda kalmamalı.<br />

� Diğer görsel araçlarda olduğu gibi, sırası geçtiğinde görüntüden kaldırılmalı.<br />

7.3.6. TuĢ Kullanımı<br />

� Mouse yerine klavye kullanırken slaytları ilerletmek için N, geriye döndürmek için P<br />

tuĢlarını kullanılabilir.<br />

� B tuĢu ekranı karartır, W tuĢunu ile ekranı beyazlaĢtırır.<br />

� BoĢluk tuĢuna basarak veya fareye tıklayarak slaytlar ekrana yeniden getirilebilir.<br />

7.3.7. Önemli Ġpuçları<br />

� Uzun bir iĢaret değneği ya da lazer iĢaretleyicisi kullanılmalı.<br />

� Eğer imkan varsa bir kablosuz fare kullanılmalı.<br />

� Donanım önceden test edilmeli.<br />

� Aksiliklere karĢı yedekleme yapılmalıdır.<br />

� Hangi amaçla olursa olsun yapılan konuĢmalar ve sunum insanlarla iletiĢim kurmak<br />

içindir. Bir sunumu en etkili kılan Ģey o sunumun özündeki samimiyet ve iyi niyettir.


123<br />

8. BÖLÜM<br />

MOTĠVASYON*<br />

8.1. MOTĠVASYONUN TANIMI ve DÖNGÜSÜ<br />

Motivasyon, belirli bir amacı gerçekleĢtirmek veya ihtiyacı karĢılamak üzere<br />

harekete geçme isteği olarak tanımlanabilir.<br />

Günlük yaĢamdaki davranıĢların çoğu belirli hedef ya da hedefleri olan davranıĢlardır. Bir<br />

sınıftaki öğrencinin kısa vadedeki amacı o dersten sınıf geçecek bilgileri edinmek, orta vadede<br />

diploma almak uzun vadede ise meslek edinip para kazanmak ve mutlu yaĢamaktır.<br />

DavranıĢları inceleyen bir bilim dalı olan psikolojide, bir hedefe yönelik davranıĢların<br />

baĢlaması ve devam etmesi güdü (motivasyon) kavramı ile açıklanmakta ve bu tür davranıĢlar<br />

güdüsel davranıĢlar olarak adlandırılmaktadır. Motivasyonun kaynağı ihtiyaçtır.<br />

Ġhtiyaç, mevcut olanla, olması gereken veya istenen durum arasındaki fark olarak<br />

tanımlanabilir. Ġhtiyaçlar karĢılandıklarında mutluluk duygusu verir. Tüm beĢeri faaliyetler<br />

ihtiyaçları karĢılamaya, böylece mutlu olmaya yöneliktir. Ġnsanlar barıĢ, refah ve özgürlük<br />

ortamında mutlu olabilirler. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da, tarımla uğraĢan kitlenin belirlenen ve öncelik<br />

sıralaması yapılan ihtiyaçları, program amaçları için kaynak oluĢtururlar.<br />

Ġhtiyaçlar insanları harekete zorlar, diğer bir deyiĢle motive eder. Örneğin, yemek ihtiyacı<br />

açlık sorununu meydana getirir, bu sorundan kaçınma isteği insanları harekete zorlar yani yemek<br />

aramaya zorlar. Motivasyon kelimesi Latince “movere”, yani “hareket ettirme, hareketlendirme”<br />

kelimesinden gelmektedir.<br />

Güdüler bir kez ortaya çıkıp doyuruldukları zaman tamamen ortadan kalkmazlar, bir süre<br />

sonra yeniden ortaya çıkarlar. Buna güdülerin döngüsel olma özellikleri denir.<br />

Güdü döngüsü Ģu Ģekilde meydana gelir:<br />

� Ġhtiyaç (yiyecek)<br />

� Uyarı (açlık duygusu)<br />

� Ġhtiyacı gidermeye yönelik davranıĢ<br />

(mutfağa gidiĢ ve yemek)<br />

� Ġhtiyaç giderilir (Doyum)<br />

Güdüleri açıklayan birçok görüĢ vardır. Bu görüĢleri geliĢtiren bilim arasında Abraham<br />

Maslow, Frederick A. Herzberg, David C. Mc Cleland gibi isimler vardır. Bunlardan Abraham<br />

Maslow tarafından geliĢtirilen Motivasyon Teorisi bilim çevrelerinde geniĢ bir biçimde<br />

benimsenmiĢtir.<br />

Uyarı<br />

DavranıĢ<br />

Ġhtiyaç<br />

Doyum


124<br />

8.2. MASLOW’UN MOTĠVASYON TEORĠSĠ (Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi)<br />

Motivasyon konusunu ilk inceleyen yönetim uzmanlarının baĢında Abraham H. Maslow<br />

gelmektedir. Maslow, insan ihtiyaçları ile ilgili olarak 1943 yılında yazdığı bir makalesinde insan<br />

ihtiyaçlarını beĢ kategoriye ayırmıĢtır. Maslow, insan ihtiyaçlarını hiyerarĢik olarak ele almıĢ ve en<br />

alttaki ihtiyaçların karĢılanmasının ardından insanın bir üstteki ihtiyaçlar kategorisine doğru<br />

yöneldiğini ifade etmiĢtir. Maslow‟ un ihtiyaçlar hiyerarĢisi aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir:<br />

ġekil 34. Maslow‟un ihtiyaçlar hiyerarĢisi (Ġhtiyaçlar Piramidi)<br />

8.2.1. Fizyolojik Ġhtiyaçlar<br />

Ġnsanların doğuĢtan sahip oldukları ve arzu ettikleri temel ihtiyaçlardır. Yemek, içmek,<br />

barınmak, uyumak, cinsellik vs. ihtiyaçlar bu kategori için örnek olarak gösterilebilir. Bu<br />

ihtiyaçların sınırlı olduğu söylenebilir. Ancak özellikle psikolojik ihtiyaçlar sonsuz gibidir.<br />

8.2.2. Güvenlik Ġhtiyaçları<br />

Ġnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasını isterler. Aynı Ģekilde insan, doğası gereği<br />

özgürlüğü ve mülkiyeti seven bir yaratıktır. Bu nedenle, tüm insanlar baskıya ve zorlamaya karĢı<br />

kendilerini korumak isterler. Bunların dıĢında yaĢlılık, hastalık, iĢsizlik vs. durumlara karĢı da<br />

insan, geleceğinin güvenlik içerisinde olmasını arzular.<br />

8.2.3. Sevgi ve Aidiyet Ġhtiyacı<br />

Kendini<br />

Gerçek-<br />

leĢtirme<br />

Saygı ve Prestij<br />

Sevgi ve Aidiyet<br />

Güvenlik<br />

Fizyolojik Ġhtiyaçlar<br />

Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından sonra insanın sosyal yönü ağırlık taĢıyan ihtiyaçları<br />

ortaya çıkar. Örneğin, sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, Ģefkat, yardımseverlik vs. türünden<br />

ihtiyaçlar bu gruba örnek olarak gösterilebilir.


8.2.4. Saygı Ġhtiyacı<br />

125<br />

Ġnsanlar sevmek, sevilmek dıĢında saygı duyulmak da isterler. Ġnsanlar temel fizyolojik ve<br />

güvenlik ihtiyaçlarını ve ardından sevgi ve aidiyet ihtiyaçlarını karĢıladıktan sonra tanınma, statü<br />

sahibi olma, baĢarı elde etme, takdir edilme, saygı görme, prestij vb. türden psikolojik ihtiyaçlara<br />

ilgi gösterirler. Maslow bu gruptaki ihtiyaçları saygı (esteem) ihtiyaçları olarak sınıflandırmaktadır.<br />

8.2.5. Benliğini GerçekleĢtirme (self actualization) Ġhtiyacı<br />

Fizyolojik, sosyal güvenlik ve yukarıda belirtilen diğer türdeki ihtiyaçlarını karĢılamıĢ olan<br />

birey son aĢamada öz benliği yönünde ideallerini ve yeteneklerini gerçekleĢtirme ihtiyacı duyar. Bu<br />

son aĢamada birey, benliğine uymayan unsurlardan kurtulmak ister.<br />

8.3. ĠHTĠYAÇ KAVRAMI ĠLE ĠLGĠLĠ BAZI ÖZELLĠKLER<br />

Ġhtiyaçlar hissedilme durumuna göre ise Ģu Ģekilde sınıflandırılırlar (Forest,1972):<br />

a. Hissedilir ihtiyaçlar<br />

b. Hissedilmeyen ihtiyaçlar<br />

Ġhtiyaçlar bir buzdağına benzetilebilir. Buz kitlesinin su üstünde görülen kısmı hissedilen<br />

ihtiyaçları, su altında kalan kısmı ise hissedilmeyen fakat potansiyel olarak var olan ihtiyaçları<br />

simgeler. Beslenme konusunda nicelik bakımından bir noksanlık, hissedilen bir ihtiyacı, nitelik<br />

bakımından bir noksanlık ise kısa sürede hissedilemeyen fakat potansiyel olarak var olan bir<br />

ihtiyacı meydana getirir. Ülkemizde tüketilen yiyeceklerde protein oranının düĢük olması,<br />

hissedilmeyen bir ihtiyacın kaynağıdır. Diğer taraftan bazı yörelerde içme sularının istenen kalitede<br />

olmaması önemli bir sorundur. Ve bu sorunun meydana getirdiği ihtiyaçlar kısa sürede hissedilir<br />

durumda değildir. Fakat bilimsel araĢtırmalar, bu tür ihtiyaçları ortaya koyabilir. 10<br />

Ġhtiyaç kavramı ile ilgili olarak genelde benimsenen bazı özellikler Ģunlardır:<br />

a. Ġhtiyaçlar hissedildiklerinde motive edicidirler.<br />

b. Ġhtiyaçların öncelik ve önem sırası vardır.<br />

c. Ġhtiyaçlar sonsuzdur.<br />

Ġhtiyaçlar hissedilir duruma geldiklerinde insanlarda psikolojik bir rahatsızlık (stres)<br />

meydana getirirler. Bu rahatsızlıktan kurtulma isteği insanı motive eder, yani, onu harekete zorlar.<br />

Okul eğitiminde öğrencileri, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde de çiftçi kitlesini motive etmek,<br />

programların baĢarısı için gereklidir. Hissedilen ihtiyaçlar vurgulanarak, hissedilmeyen ihtiyaçlar<br />

ise açığa çıkarılıp hissedilir duruma getirilerek, hedef kitlede motivasyon meydana getirmek<br />

mümkündür. Aynı Ģekilde, herhangi bir konunun öğrenciler için önemi ve yararının açıklanması<br />

onlarda pozitif bir motivasyon meydana gelmesine yardımcı olur.<br />

10 Örneğin, Ağrı ilinde birçok köyde kullanılan içme suyunda bulunan "flor" oranının sağlığa zarar verecek<br />

kadar yüksek düzeyde olduğu Atatürk Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yapılan bir araştırma<br />

sonucunda belirlenmiştir. İlgili kuruluşların aldığı önlemlerle durum düzeltilmiş, böylece kısa sürede<br />

hissedilmeyen fakat uzun sürede büyük önemi olan bir ihtiyaç karşılanmıştır.


126<br />

Hissedilen fizyolojik ihtiyaçlar öncelik ve önem bakımından ilk sırada yer alırlar.<br />

Sosyolojik ve psikolojik ihtiyaçların öncelik ve önem sırası, kiĢiye bağlı bir özellik gösterir. Burada<br />

bir ihtiyaçlar hiyerarĢisi veya merdiveninden söz edilebilir.<br />

Herhangi bir ihtiyacın motive edici bir özelliğinin olabilmesi için, önem sırasına göre daha<br />

önce gelen ihtiyaçların karĢılanmıĢ olması gerekir. Örneğin, fizyolojik ihtiyaçları karĢılanmayan bir<br />

kiĢi için estetik ihtiyacı hissedilir durumda değildir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programları hazırlanırken<br />

ihtiyaçların öncelik sırası göz önünde bulundurulmalıdır. Genel olarak, fizyolojik ve sosyal<br />

ihtiyaçların sınırlı, psikolojik ihtiyaçların sonsuz olduğu kabul edilir. Özellikle megaloman olarak<br />

vasıflandırılan kiĢilerin psikolojik olarak tatmin olmaları çok zor veya imkânsızdır.<br />

Bazı güdülenmiĢ davranıĢlar doğuĢtan gelir, bunlara içgüdüsel davranıĢlar adı verilir.<br />

Ġçgüdüsel davranıĢlar doğuĢtan geldiği için öğrenmenin etkisi altında değildir. Türe özgüdür ve<br />

belirli türden uyarıcı ortamında otomatik olarak ortaya çıkar.<br />

8.4. EĞĠTĠMDE MOTĠVASYONU ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />

Eggen & Kauchak’ın öğrenme odaklı sınıf modelinde motivasyonu etkileyen faktörleri<br />

Ģöyle açıklanmıĢtır:<br />

� Öğretmen nitelikleri: Öğretmenin iyi bir model olması, coĢkulu olması, sıcak ve<br />

empatik bir yaklaĢım taĢıması motivasyonu arttırır.<br />

� Ġklim değiĢkenleri: Sınıf ortamının düzenli ve sıcak olması, çok Ģiddetli olmayan<br />

yarıĢma havasının bulunması motivasyonu arttırır.<br />

� Öğretim değiĢkenleri: Öğretimde konuya uygun bir giriĢ, eğitimin kiĢiselleĢtirilmiĢ<br />

olması, öğrencinin sürece dahil edilmesi ve geri bildirimin mümkün olması<br />

motivasyonu arttırır.<br />

8.5. MOTĠVASYONU BOZAN ETKENLER<br />

8.5.1. Ġç Etkenler<br />

KiĢinin kendisi ile ilgili motivasyon engelleri olup, psikolojik özellikteki etkenlerdir.<br />

ÇalıĢma Ġsteksizliği: ÇalıĢma isteksizliği pek çok nedene bağlı olabilir.<br />

� Hedef belirleyememek,<br />

� Plansız çalıĢmak,<br />

� ÇalıĢılacak konuyu anlamamak,<br />

� ÇalıĢmayı ertelemek,<br />

EndiĢeye Kapılma: Herhangi bir konuda endiĢeye kapılmak kiĢinin, o konu ile ilgili panik<br />

yaĢamasına ve doğru karar alamamasına sebep olur.<br />

Kendine Güvensizlik: KiĢinin kendine güvensizliği kendini tam olarak tanımamasından<br />

ve baĢarılı olacağına inanmamasından kaynaklanır.<br />

8.5.2. DıĢ Etkenler<br />

Motivasyonu bozan dıĢ etkenler; çevre, aile ve arkadaĢlar gibi kiĢinin içerisinde yaĢadığı<br />

çevre veya üyesi olduğu toplulukların sahip olduğu olumsuz Ģartlar veya düĢüncelerdir. Ancak<br />

sonuç olarak unutulmamalıdır ki; kiĢinin önündeki en büyük engel kendisidir.


8.5.3. Motivasyon Teknikleri<br />

127<br />

Motivasyon teknikleri, motivasyon yaratmak için benimsenen yaklaĢım veya<br />

uygulanan yöntem olarak tanımlanabilir. Motivasyon konusunda “havuç ve sopa” (carrot and<br />

stick) yaklaĢımından sık sık bahsedilir. Bu yaklaĢım, arabaya koĢulan bir atın önünde havuç ve<br />

araba sürücüsünün elinde bir kırbaç resmi çizilerek karikatürize edilir. Bu yaklaĢımda havuç, ödül<br />

verme esasına dayanan “pozitif motivasyonu”, kırbaç ise ceza verme esasına dayanan “negatif<br />

motivasyonu” temsil eder.<br />

Diğer bir deyiĢle, positif motivasyon ödüle ulaĢma isteği, negatif motivasyon ise cezadan<br />

kaçınma isteği sonucunda oluĢur. Ġltifat veya azarlama da pozitif ve nefatif motivasyon<br />

faktörleridir. “marifet iltifata tabidir” sözü pozitif motivasyonun tekniğini gösteren anlamlı bir<br />

atasözüdür.<br />

Kaynaklarına göre motivasyon, doğuĢtan gelen “içsel motivasyon” ve çevre etkisiyle<br />

oluĢan “dıĢsal motivasyon” olarak sınıflandırılabilir.<br />

Hem resmi ve hem de <strong>Yayım</strong> eğitiminde eğiticilerin pozitif motivasyon yaratmak üzere<br />

bilinçli bir çaba göstermeleri gerekir. Bunun için eğitim faaliyetlerinin eğitilenlerce önemli olacak<br />

bir biçimde düzenlenmesi ve eğitim faaliyetlerinin onlara sağlayacağı yararların açık bir biçimde<br />

anlatılması ve “marifet iltifata tabidir” öz deyiĢinin göz önünde bulundurulması gerekir.<br />

Motivasyon teknikleri konusunda eğitim dünyası dıĢından Ģu örnek verilebilir: Futbol<br />

maçlarında ortaya konulan galibiyet primi pozitif motivasyonu, mağlubiyet kesintisi ise negatif<br />

motivasyonu temsil eder.


128<br />

9. BÖLÜM<br />

GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ ve MODERASYON*<br />

9.1. GRUP KAVRAMI<br />

Grup, belirli ortak özellikleri olan sınırlı sayıdaki kiĢilerin oluĢturduğu topluluk<br />

olarak tanımlanabilir.<br />

Bireyin bir toplumsal çevre içerisindeki yerine ve yerinin derecesine statü denilmektedir.<br />

Belirli statülere sahip olan bireylerden istenen ve beklenen davranıĢlara da rol denmektedir.<br />

Grup, iletiĢim ve etkileĢim biçimi ve normları ile bireyi etkisi altına alır. Bireyin bir takım<br />

alıĢkanlıkları, toplumsal ve ahlaki değerleri bazı olgu ve olayları algılama biçimleri, tutum ve<br />

davranıĢları grup kararlarının ve grup deneyimlerinin etkisi altında kalabilir. Grubun birey üzerinde<br />

oluĢturduğu bu çok yönlü etkiye grup dinamiği denilir.<br />

9.2. GRUPLARLA ÇALIġMANIN ÖNEMĠ<br />

Grupla çalıĢma, birden çok kiĢinin bir araya gelerek belli bir amacı gerçekleĢtirmeye<br />

yönelik olarak katıldıkları çalıĢmalar olarak tanımlanabilir. Birey sosyal bir çevrenin<br />

içerisinde doğar, büyür ve geliĢir. Bireyin sağlıklı ve dengeli duygusal ve sosyal geliĢim<br />

sağlayabilmesinde grupla çalıĢmanın çok önemli ve belirleyici bir etkisi vardır. Grupla çalıĢma<br />

bireyin kendisini geliĢtirmesine, çeĢitli Ģekillerde ifade etmesine, belli rol ve statülere sahip<br />

olmasına olanak sağlar. Grupla çalıĢmanın birey açısından sağladığı yararlar aĢağıdaki Ģekilde<br />

sıralanabilir;<br />

� BaĢkaları ile iletiĢim ve etkileĢim olanağı sunar,<br />

� Sosyal ve duygusal geliĢim için olanak sağlar,<br />

� Kendini ifade etme olanağı tanır,<br />

� Kendini gerçekleĢtirme fırsatı sunar,<br />

� Belli bir kiĢilik ve kimlik kazanmasında yardımcı olur,<br />

� Kendine güven duygusu kazandırır,<br />

� Liderlik duygusu becerileri kazandırır,<br />

� Daha kolay ve daha etkili öğrenme olanağı tanır,<br />

� Grupla çalıĢma ve iĢbirliği yapma konularında bilgi ve beceri kazandırır,<br />

� Yaratıcılığını ortaya çıkarma ve geliĢtirme fırsatı sunar.<br />

9.3. GRUP ÇALIġMALARINI ETKĠLEYEN UNSURLAR<br />

Grup, sosyal yaĢamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Toplum içinde yaĢayan her birey, en<br />

küçük grup olan aileden baĢlayarak, yaĢamı boyunca farklı sosyal, ekonomik ve mesleki gruplara<br />

katılmaktadır. Bireyin kazandığı tutum ve davranıĢları üzerinde, katıldığı grupların belirleyici bir<br />

etkisi vardır. Birey toplumsal etki altında geliĢir ve birey olma özelliğini kazanır. Birey yaĢamı<br />

boyunca gurubun ve guruplar arası iliĢkilerin oluĢturduğu toplumsal etkiler altındadır.<br />

Toplumsal etki bireyin çevresiyle olan tüm etkileĢimini içerir. Toplumsal etkiye bireyler iki<br />

türlü yanıt verirler. Birincisi „uyma‟ diğeri ise „kaçınma‟ davranıĢıdır. Genelde tüm toplumsal<br />

çevrelerde bireylerden beklenen uyma davranıĢıdır.


129<br />

Bireyin aktif olarak katıldığı grup çalıĢmalarını etkileyen faktörler; psikolojik, fiziki ve<br />

liderlik faktörleri olmak üzere üç kısımda incelenebilir.<br />

9.3.1. Psikolojik Faktörler<br />

Her birey, grubun davranıĢ ve özelliklerinden etkilenir ve kendi davranıĢ özellikleriyle de<br />

grubu etkiler. Bu karĢılıklı etkileĢim sürecinde, bireyin psikolojik durumu, grubun psikolojik<br />

durumu ve grup dinamiği etkili olur.<br />

9.3.1.1. Bireyin Psikolojik Durumu<br />

Bireyin ilgi ve ihtiyaçları, kiĢilik özellikleri tutum ve davranıĢları grup çalıĢmasının<br />

niteliğini doğrudan etkilemektedir.<br />

9.3.1.2. Grubun Psikolojik Durumu<br />

Grubun kendi içerisinde oluĢturduğu yapı ve iĢleyiĢ, olgu ve olayları değerlendirme biçimi,<br />

iletiĢim-etkileĢim biçimi ve ortaya koyduğu tepkiler grubun psikolojik yapısını yansıtmaktadır. Her<br />

birey grubun davranıĢ özelliklerinden ve grubun psikolojik durumundan etkilenir. Birey kendi<br />

baĢına hareket ederken yapmak istemeyeceği bir davranıĢı, grupla birlikteyken rahatlıkla yapabilir.<br />

9.3.1.3. Grup Dinamiği (Grubun Bireye Etkisi)<br />

Gruplar kendilerini oluĢturan bireyler üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler. Bireylerin<br />

giderek grupla özdeĢleĢme ve bağlılık iliĢkisinin oluĢması grup dinamiğinin ortaya çıkmasını<br />

sağlar. Bireyler için „kiĢilik‟ olgusu nasıl bir önem taĢıyorsa, gruplar içinde bir bütün olarak<br />

gösterdikleri davranıĢlar aynı önemi taĢımaktadır.<br />

Bireyin bir gruba ait olması, bağlılık duygusunu da beraberinde getirir. Bu da, birlikte<br />

olma, birlikte hareket etme ve „biz‟ duygusunu oluĢturan bir durum yaratmaktadır. Grupta „biz‟<br />

duygusunun oluĢması hem grubun daha güçlü ve etkili olmasını hem de toplumsal bir süreci<br />

gerçekleĢtirmesini sağlar.<br />

Grubun birey üzerinde oluĢturduğu önemli etkilerden birisi de risk almadır. Birey kendi<br />

baĢına hiçbir zaman alamayacağı riskleri grupla birlikte hareket ederek daha kolay alabilir.<br />

9.3.2. Fiziki Ortam<br />

Grup çalıĢmalarını etkileyen önemli faktörlerden biri de fizikî ortamdır. Grup çalıĢmasının<br />

planlanan amaca uygun bir biçimde gerçekleĢtirilmesi büyük ölçüde fiziki ortamın özelliklerine<br />

bağlıdır. Grubun niteliğine uygun yerin seçilmesi, kaynak, araç, gereç ve materyallerin<br />

belirlenmesi, ısı, ıĢık vb. tüm unsurların gözden geçirilmesi fiziki ortamla ilgili olan faktörlerdir.<br />

Fiziki ortam yeterli büyüklüğe ve çalıĢma yöntemine uygun yeterli sayıda salona sahip olmalıdır.<br />

9.3.3. Liderlik ve Özellikleri<br />

Grup çalıĢmasının verimli ve etkili olmasında grup liderinin belirleyici bir rolü vardır.<br />

Genellikle her grubun bir lideri vardır. Lider grup adına etkinliklerde bulunur ve grubun<br />

düĢüncelerini dile getirir. Lider, kavramı hakkında genel kanı; yönetimde gücü ve etkisi olan birey<br />

Ģeklinde yorumlanmaktadır. Grup açısından lider, gruptaki karĢılıklı iliĢkilerde, grubun kararlarında<br />

ve amaçlarının seçiminde belirleyici bir rol oynayan grup üyelerinden birisini ifade etmektedir.


9.4. GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ<br />

9.4.1. Rol Oynama ( <strong>Dr</strong>amatizasyon )<br />

Bir fikir, durum, sorun ya da olayın bir grup önünde oyunlaĢtırılmasıdır. Rol oynama<br />

tekniği oyunda rol alan ve izleyen kiĢilere konu ya da sorunu yalnızca dinleme ya da tartıĢma<br />

yerine, nasıl oluĢtuğunu izleme olanağı verir. Gruptaki kiĢiler olaya aktif olarak katılırlar.<br />

9.4.2. Küme ÇalıĢması<br />

130<br />

Aynı ilgi ve ihtiyaca sahip 2-8 kadar kiĢinin <strong>Yayım</strong>cı/danıĢman rehberliğinde bir araya<br />

gelerek belirli hedef ve davranıĢları gerçekleĢtirmek, yaĢamsal bilgi ve beceriler kazanmak ve bir<br />

ürün meydana getirmek amacıyla oluĢturdukları gruba küme denmektedir.<br />

9.4.3. Kongre<br />

Temel sorunları tartıĢmak üzere bir kurum ya da kurumlar arası bir örgütün belli<br />

zamanlarda ya da gerektiği zaman yaptığı genel toplantıya kongre denir. Bu tür toplantılarda<br />

genellikle bilim adamları ya da meslek adamları hazırladıkları tebliğleri sunarlar. Özellikleri<br />

aĢağıdaki Ģekildedir;<br />

� Kongrede temel sorunlar ele alınır,<br />

� DeğiĢik gruplardan temsilciler katılır,<br />

� Belli aralıklarla tekrarlanır,<br />

� Kongreye dinleyici kabul edilir,<br />

� Önceden hazırlanan bildiriler sunulur,<br />

� Dinleyenler soru sorar ya da katkı yapabilir.<br />

9.4.4. ġura<br />

Belli konuları tartıĢmak ve uygulamaya dönük öneriler oluĢturmak üzere belli bir kurum<br />

tarafından toplanan danıĢma kuruluna Ģura denir. ġuraya konu ile ilgili bilim adamları,<br />

uygulayıcılar, kurum yetkilileri ve diğer gruplardan temsilciler katılır.<br />

ġura birkaç gün sürebilir. Önce genel tartıĢma, sonra grup çalıĢmaları, daha sonrada tekrar<br />

bir genel tartıĢma değerlendirme oturumları yapılır.<br />

ġuranın özellikleri Ģu Ģekildedir;<br />

� Bir kurum ya da bir kuruluĢ tarafında toplanır,<br />

� TartıĢılacak konular o kurum tarafından belirlenir,<br />

� ġura raporları alt komisyonlarca oluĢturulur ve genel kurulda son Ģekli verilir,<br />

� Alınan kararlar kurumu bağlayıcı değildir. ġura bir danıĢma kuruludur.<br />

9.4.5. Forum<br />

Forum, bir konuda karĢıt görüĢlerin açıklandığı ve karar alındığı bir müzakere toplantısıdır.<br />

Bu toplantılar daha çok güncel konuları aydınlığa kavuĢturmak ve bir karar oluĢturmak için<br />

düzenlenir. Forumda amaç karĢı görüĢleri çürütmek değil, kendi görüĢünü savunmaktır.<br />

Forum toplantılarında, önce toplantı konusu, amacı ve uyulması gereken kurallar belirtilir.<br />

Daha sonra karĢıt görüĢler birkaç temsilci tarafından açıklanır ve tartıĢılır. Dinleyiciler<br />

konuĢmacılara sorular sorar veya kendi görüĢlerini açıklarlar.<br />

Toplantı sonunda, gerekirse oylama yapılır, kararlar alınır ve toplantı sona erdirilir. Meclis<br />

ve komisyon toplantıları forum için en tipik örneklerdendir.


9.4.6. Sempozyum<br />

131<br />

Sempozyum, özellikle bilimsel ve teknik konularda ayrı bölümlerin sıra ile konu uzmanları<br />

tarafından irdelendiği bir müzakere toplantısıdır. Oturumlarda düzeni bir oturum baĢkanı sağlar.<br />

Sempozyumda konuĢmalar, genellikle daha önceden hazırlanmıĢ metinler üzerinden yapılır ve her<br />

konuĢmadan sonra dinleyiciler, konuĢmacıya sorular sorabilirler,<br />

Sempozyumun özellikleri aĢağıdaki gibidir;<br />

� KonuĢmacılar ele alınan konuda ya da o konunun belli bir boyutunda uzmanlaĢmıĢ<br />

olduklarından konu alanı uzmanlarından yararlanma olanağı vardır,<br />

� Her konuĢmacıya 5 ila 20 dakika arasında süre verilir,<br />

� Ele alınan konu çok yönlü olarak incelenir,<br />

� Ġlgi çekici bir teknik olması nedeniyle dinleyenlerde bilimsel ilgi uyandırır,<br />

9.4.7. Açık Oturum (Panel)<br />

bir konunun, konuya taraf olan birkaç uzman tarafından, bir masa baĢında, bir oturum<br />

baĢkanı yöneticiliğinde, bir grup dinleyici önünde ve gayri resmi bir hava içinde tartıĢıldığı bir<br />

müzakere toplantısı Ģeklidir.<br />

Panelde genellikle baĢkan dıĢında 4 veya 6 konuĢmacı olur. BaĢkan önce toplantının<br />

konusu, konuĢmacılar ve kurallar hakkında kısaca bilgi verdikten sonra tartıĢmayı bir soru ile<br />

baĢlatır, sunulan görüĢleri özetler ve tartıĢmanın akıcı bir Ģekilde sürmesini sağlar.<br />

Yönetici, tartıĢmaların akıĢını engellememek için, konuĢmalar çok uzamadıkça veya konu<br />

dıĢına çıkmadıkça müdahalelerden kaçınmalıdır. TartıĢmacılar önceden belirlenen sıraya ve süreye<br />

göre konuĢurlar ancak kısa açıklamalar için baĢkandan izin almayabilirler. Yönetici her konuĢma<br />

sonunda, önemli noktaları vurgulayabilir veya yorumlayabilir.<br />

Açık oturumlarda, tartıĢmalar sonunda izleyicilerin soru sormalarına izin verilir.<br />

Panel, tartıĢma grubu anlamındadır. Panelde çok sayıda konuĢmacının yer alması bu<br />

toplantıların, dinleyicilerin sabrını taĢıracak kadar uzamasına sebep olabilir (Siyaset Meydanı).<br />

Bu tür toplantılarda, yöneticinin her iki yanında ikiĢer kiĢi olmak üzere 4 panelistin yer<br />

alması, tartıĢmaların 2 turda yapılması, birinci tur için 10, ikinci tur için 5‟er dakikalık süre<br />

tanınması, müzakerenin sağlıklı yapılabilmesi bakımından uygun bir formattır.<br />

Oturum baĢkanı panelistler ve katılımcılar tarafından genel kabul gören birisi olmalıdır.<br />

BaĢkanın, konuĢma süresi bakımından, konuĢmacılara eĢit davranması gerekir. Aksi<br />

takdirde açık oturumun gerçek amacı dıĢına taĢan tartıĢmalara zemin hazırlanmıĢ olur (one minute).<br />

Panelin özellikleri aĢağıdaki gibidir;<br />

� Konu ile ilgili farklı görüĢlerin ifade edilmesine olanak tanır,<br />

� Ġlgi çekicidir,<br />

� Katılımcılığı artırır,<br />

� Paneli izleyenlerin konu ile ilgili fikir, duygu ve tutumları geniĢler ve geliĢir.<br />

Panel tekniği kullanılırken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar Ģunlardır;<br />

� Ġyi bir hazırlık çalıĢması yapılmalı,<br />

� Moderatör, Konu, konuĢmacılar ve kurallar hakkında kısaca açıklamalar yapmalı.


132<br />

� KonuĢmacılar yazılı metinleri okumaları yerine önceden hazırladıkları kısa notlara<br />

bakarak konuĢmaları konusunda uyarılmalı,<br />

� Panel baĢkanı tartıĢma sırasında soracağı soruları önceden hazırlamalı ve konuĢmacıları<br />

da bu sorulardan haberdar etmelidir,<br />

� Panelin yapılacağı yer araç-gereç oturma düzeni önceden ayarlanmalı,<br />

� Lider zamanı kontrol etmeli ve süreyi aĢan konuĢmacıları uyarmalıdır,<br />

� Panel üyeleri birbirleriyle tartıĢmaya girmemeli ve birbirlerinin fikirlerine saygı<br />

göstermelidir,<br />

� Ġzleyicilerden soru alınmalı,<br />

Panel baĢkanı, panel bitiminde çok kısa bir özetle paneli sona erdirmelidir.<br />

9.4.8. Seminer<br />

Hazır yanıtları ve çözümleri olamayan bir konunun baĢkan denetiminde fazla resmi<br />

olmayan bir ortamda deneyimli kiĢiler tarafından tartıĢılması tekniğidir. Seminerde fikir alıĢveriĢi<br />

serbestçe yapılır. Katılanlar iĢlenen ve tartıĢılan konu hakkında yenilik ve değiĢiklikleri<br />

birbirlerinden öğrenme fırsatı bulabilirler. Seminerler dinleyici olmadan da yapılabilir.<br />

Seminerin özellikleri aĢağıdaki gibidir;<br />

� ÇeĢitli kaynaklardan bilgi sağlanabilir,<br />

� Dikkatli ve verimli tartıĢmalar yapılır,<br />

� Katılanlara sosyal ve etkin öğrenme olanağı sunar,<br />

� Sorunların çözümünde yeni yollar bulunabilir.<br />

9.4.9. Beyin Fırtınası<br />

Değerlendirme ya da sınırlandırma olmaksızın bir konuyu mümkün olduğunca çok çözüm<br />

üretmek için düzenlenmiĢ yaratıcı grup çalıĢması tekniğidir. Beyin fırtınasında grupta 6–12 kiĢi<br />

olması en kabul gören sayıdır. Özellikleri aĢağıdaki Ģekildedir;<br />

� Yaratıcı düĢünmeyi özendirir ve geliĢtirir,<br />

� Çok sayıda fikrin kısa sürede elde edilmesine olanak sağlar,<br />

� Özgür bir öğrenme ortamı oluĢturur,<br />

� Gruptaki üyeler birbirlerinin fikirlerinden yararlanır ve kendi fikirlerini geliĢtirebilirler.<br />

Beyin fırtınasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar Ģunlardır;<br />

� Gruba fikir üretecekleri bir konu ya da problem verilmelidir,<br />

� Zaman sınırı belirtilmeli ve gruptaki herkesin bu süre içinde akıllarına gelen çözüm<br />

yollarını sırasıyla söylemeleri istenmelidir,<br />

� Gruptan bir ya da iki yazıcı seçilmeli ve söylenenleri not almaları sağlanmalıdır,<br />

� Fikirler söylenirken eleĢtiri ya da tartıĢmalara izin verilmemelidir,<br />

� Gruptakiler mümkün olduğunca çok fikir üretme konusunda özendirilmelidir,<br />

� Verilen sürenin bitiminde tüm fikirler okunmalı benzer fikirler birleĢtirilerek orijinal<br />

fikirler belirlenmelidir,<br />

� Beyin fırtınasını yöneten kiĢi; serbest ve neĢeli ortam yaratmalı, uçuk fikirlerin ifade<br />

edilmesine izin vermeli, değerlendirmeyi zamanında baĢlatmalı, tüm düĢünceleri<br />

maddeler halinde sıralamalı,<br />

9.4.10. ÇalıĢtay (Workshop)<br />

ÇalıĢtay, Workshop veya Atölye çalıĢmaları belirli bir konuda paydaĢlar arasında<br />

ortak bir görüĢ oluĢturmak ve/veya karar almak amacıyla düzenlenen toplantılarıdır.<br />

Workshop bireylerin belli bir yerde kısa bir zaman diliminde toplanarak herkes için ortak<br />

olan ilgi ya da iĢle ilgili sorunlarını bir arada tartıĢma ve öğrenme fırsatı yaratan tekniktir.<br />

Bu toplantılar genellikle ortak bir oturumla (plenary session) açılır, grup çalıĢmaları ile


133<br />

devam eder ve yine ortak bir oturumla sona erer. AçılıĢ oturumunda çalıĢma konusu ve kuralları<br />

açıklanır ve paydaĢlar 5 -10 kiĢilik gruplara ayrılır. Grup çalıĢmalarında her grup ayrı bir yerde<br />

toplanarak önce bir grup sözcüsü seçer, daha sonra toplantı konusunu müzakere eder ve grup<br />

görüĢünü belirler. KapanıĢ oturumunda grup görüĢleri sözcüler tarafından sunularak tartıĢılır ve<br />

sonuçta tüm paydaĢların ortak görüĢü ortaya çıkar.<br />

6 kiĢilik 6 grup oluĢturmak üzere 36 katılımcının katıldığı çalıĢtaylar ABD‟ de “Philips 66”<br />

toplantıları olarak adlandırılır. Bu tür toplantılar, en etkin sınıf büyüklüğünün 36 kiĢilik sınıf<br />

olduğu görüĢüne dayanır.<br />

Ülkemizde son yıllarda yaygın eğitim çalıĢmalarına konu olan Proje Döngü Yönetimi<br />

(P.C.M.) eğitimlerinde de çalıĢtay benzeri bir yöntem uygulanmaktadır. Bu toplantılarda 25<br />

katılımcı öngörülmekte ve grup çalıĢmaları 5 kiĢiden oluĢan 5 grup tarafından yapılmaktadır.<br />

Bu tekniğin bazı özellikleri Ģunlardır:<br />

� Uygulamaya dönüktür,<br />

� Katılanlar yeni bilgi ve becerileri uygulayarak öğrenir,<br />

� Öğrenme hızı ve öğrenilenlerin kalıcılığı fazladır,<br />

� Bilgi ve beceri birlikte kullanılır,<br />

� Grup içi etkileĢim yüksektir,<br />

� Katılanlar sosyal becerilerini geliĢtirme imkânı bulur.<br />

9.5. MODERASYON<br />

Moderasyon; grup çalıĢmalarını destekleyen, onların etkin olmasına katkı sağlayan<br />

ilkeler ve uygulamalardır. Sözlük anlamı ise; farklı çıkar, konum ve bakıĢ açıları arasında bir<br />

denge sağlamak olarak ifade edilmektedir. Moderasyonun amacı ise grup çalıĢmalarında katılım,<br />

katkı ve iĢbirliği sağlamaktır. Moderasyonun kullanılmasıyla aĢağıdaki hususlar gerçekleĢir:<br />

varlığıdır.<br />

� Katılımcıların motivasyonu artar,<br />

� KarĢılıklı dikkat ve iyi niyete dayalı bir atmosfer oluĢur,<br />

� Her grup üyesi kendi bilgi ve tecrübelerini gruba rahat bir Ģekilde açabilir,<br />

� BaĢarı kiĢilerin değil grubun baĢarısı olur,<br />

� Yeni fikirler oluĢur:<br />

9.5.1. Moderasyon Nerelerde Kullanılır?<br />

Moderasyonun bazı kullanım alanları Ģunlardır:<br />

� EtkileĢimli (Ġnteraktif) Öğrenim,<br />

� Ortak Problem Çözümü,<br />

� Planlama Kararları<br />

9.5.2. BaĢarılı Bir Moderasyonun KoĢulları<br />

BaĢarılı bir moderasyonun temel koĢulu, yeterli bir moderatör ve uygun bir grubun


9.5.2.1. Moderatörün Özellikleri<br />

134<br />

Genellikle Ģu soru sürekli sorulmaktadır; acaba belli insanlar moderatörlük için diğerlerine<br />

göre daha mı uygundur? Acaba moderatörlük için bir yetenek var mıdır?<br />

Moderasyonu kimi insan zor öğrenir kimi insan ise kolay. Uygulama baĢladıktan bir süre<br />

sonra her moderatör kendi tarzını geliĢtirir. Moderasyon kuralları her kiĢinin bilgi ve yeteneklerine<br />

uyumlu hale gelir. Unutulmamalıdır ki, moderatör sayısı kadar moderasyon stili vardır.<br />

Moderatörler aslında özel bir meslek grubu oluĢturmazlar. Daha çok bu kiĢiler kendi<br />

mesleklerinde kendilerini öğretmen, yetiĢkin eğitimcisi ya da danıĢman olarak yetiĢtirmiĢ kiĢilerdir.<br />

Temel amaçları; grupları farklı çeĢitlerdeki amaçlarına ulaĢmada desteklemektir.<br />

BaĢarılı moderatörlerin ortak bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerin bir kısmı sonradan<br />

öğrenilmiĢ olsa da bir bölümü doğuĢtan taĢıdığı karakteristiklere bağlıdır.<br />

� Moderatörlerin en önemli özellikleri Ģu baĢlıklar altında toplamak mümkündür:<br />

� Üstün Dinleme Yeteneği<br />

� Kısa-Vadeli ĠĢitsel Hafıza<br />

� Organize Olabilme Yetisi<br />

� Yüksek Enerji Seviyesi<br />

� Samimiyet Kurabilme Yeteneği<br />

� Ortalamanın Üzerinde Zeka<br />

� Moderatörlük Deneyimi<br />

� Ġyi Bir ĠletiĢim Becerisi<br />

Bu kiĢi problem çözme sürecinde gruba eĢlik etmekte ve ancak bu süreçte bir aksaklık -<br />

örneğin, grup içi gerilimler ve katılımcılar arasındaki çözülmeyen uyuĢmazlıklar- çıkması<br />

durumunda müdahale etmektedir.<br />

Moderatör süreç içerisinde destekleyici bir rol üstlenir. Ancak temel çalıĢmayı grup yapar<br />

ve sonuç gruba aittir. Moderatör, ilk planda kendi değerlerini, amaçlarını ve düĢüncelerini geri<br />

planda tutan metodik yardımcıdır.<br />

Bilinmelidir ki, grup çalıĢması canlı ve dinamik bir süreçtir. Herhangi bir davranıĢ kuralı<br />

mekanik olarak takip edilemez. Moderasyon, ancak moderasyon yapmak suretiyle öğrenilir. Bu<br />

öğrenme süreci, özellikle birkaç tecrübeyle daha da kolaylaĢır. Ancak, öyle bir an gelir ki kurallar<br />

biter. Çünkü müdahale etme ya da tartıĢmayı bırakma zamanının seçimine iliĢkin Moderatörün<br />

kararı sadece sezgi ve tecrübe meselesidir.<br />

Moderatörler Ġçin Temel Kurallar<br />

� KonuĢma soru sor<br />

� Gruba karĢı savaĢma<br />

� Grup içi anlaĢmazlıklara öncelik ver<br />

� Farlılıkları tahmin et, kabul et, uygun tepki ver<br />

� Ben yaptım yerine yapıldı de<br />

� Sözsüz sinyallere dikkat et<br />

� Grupça karar verilen metotlar üzerinde tartıĢma


9.5.2.2. Uygun Bir Grup<br />

135<br />

Moderasyon yöntemleri, grup açısından bazı ön koĢulları gerektirir. Eğer moderasyon<br />

yöntemleri ile çalıĢma konusunda grup üyelerinin bilgisi yoksa grup üyeleri sistemin iĢleyiĢi<br />

hakkında bilgilendirilmelidir. Moderasyonu kullanan çalıĢma gruplarında ast-üst iliĢkisi söz konusu<br />

değildir. Grubun yönetimi katılımcı ve iĢbirlikçi bir yapıda olup, yukarıdan aĢağıya değil, ortaklaĢa<br />

ve eĢit kiĢiler arasında uygulanmaktadır. Bu durumda en büyük görev moderatöre düĢmektedir.<br />

9.5.3. Moderasyon Yöntemleri<br />

Moderasyon yöntemlerinin birçoğu 7-25 kiĢilik gruplar için uygun olup; daha küçük ve<br />

büyük gruplarda bu yöntemlerin kullanılması söz konusu olduğunda, moderatör duruma göre karar<br />

vermelidir. Bu konuda verilecek karar, moderasyonun hangi amaçla yapıldığı, zaman, grup<br />

büyüklüğü, çalıĢmanın içeriği, kullanılacak yardımcı malzemeler gibi faktörlere bağlıdır. Temel<br />

olarak yöntemlerin doğru seçilmesi, moderasyonun en önemli adımlarından biridir. AĢağıdaki<br />

tanımlamalar moderatörlerin doğru karar vermesine yardımcı olacaktır.<br />

9.5.3.1. Moderasyonda Görsel Yöntemler<br />

9.5.3.1. 1. GörselleĢtirmenin Temelleri<br />

Mesleki veya gündelik iletiĢimin büyük bir kısmı konuĢarak yapılmaktadır. Ancak, gözlerle<br />

bilginin büyük bir kısmının alındığı bir gerçektir. Bu nedenle, iletiĢimin geliĢtirilmesinde anahtar<br />

faktör, fikirlerin görsel hale getirilmesi ve yalnızca sözlü iletiĢimle sınırlı kalmamaktır.<br />

GörselleĢtirme, sözlü ifadelere yardımcı olan, ancak onların yerine geçmeyen görsel bir dildir.<br />

Bir iletiĢimi sürecinde moderatörlük yapan kiĢi, görsel iletiĢim tekniklerini baĢlattığı ya da<br />

yürüttüğü ilgili tüm çalıĢmalara uygulayabilir. Grup veya ekip çalıĢmalarında tartıĢma yönetimi,<br />

katılımcıların seçimlerini belirleme, alternatif tekliflerin değerlendirilmesi, problem tespiti, durum<br />

analizi gibi birçok alanda görsel iletiĢim teknikleri kullanılabilir.<br />

9.5.3.1. 2. GörselleĢtirmenin Avantajları<br />

Konu içeriğinin karmaĢıklığı veya grup büyüklüğü arttıkça, görselleĢtirmeden elde edilecek<br />

yarar artar. Moderatör konuyu, problemleri, bireysel teklifleri ve fikirleri yazarak, katılımcıların<br />

görebileceği hale getirdiğinde birçok avantaj ortaya çıkacaktır:<br />

� Katkılar kaybolmayacak ve unutulmayacaktır. Ayrıca, bir kiĢinin katkısının yazılarak<br />

görsel hale getirilmesi, onun mesajının alındığını ve tekrar edildiğini gösterecektir.<br />

� Genellikle sadece ana noktalar görselleĢtirilir. Bu nedenle bilgi konsantre edilmiĢ olur.<br />

� GörselleĢtirmede tahta kullanımıyla, herkesin ilgisi tek noktaya toplanmıĢ olacaktır.<br />

� Katılımcılar katkının hangisinin doğrudan ilgili, hangisinin kiĢisel niteliğe sahip<br />

olduğunu daha kolay ayırt edecektir.<br />

� TartıĢma sadece konuyla ilgili fikirlerle sınırlanacaktır. Bu nedenle sonuca yönelik<br />

olma özelliği aratacaktır.<br />

� TartıĢma safhaları ve yapılmıĢ olan yönlendirmeler her zaman görünür halde<br />

kalacaktır. Bu durum, tartıĢmaya sonradan katılanlar için de özellikle yararlıdır.<br />

� TartıĢmalarda katılımcılık artar.


GörselleĢtirmede DeğiĢik Yöntemler:<br />

136<br />

� Salkımlar: Birbirine ait veya benzer ifadeleri kapsarlar<br />

� Skalalar: Nicelik veya zamana bağlılığa göre yapılandırmaya uygundurlar.<br />

� Listeleme: Ġfadelerin farklı baĢlıklar altında toplanmasıdır.<br />

� Tablo veya matris: Dikey ve yatay baĢlıklar halinde birleĢtirilmiĢ listeler<br />

� Ağaç: Neden ve sonuç gibi birbirine bağlı iliĢkiler, karakterize etmek için kullanılır.<br />

� Ağ: Kompleks ve birbirine bağlı iliĢkileri görselleĢtirmede yararlıdır.<br />

9.5.3.1.3. GörselleĢtirmede Kartların Kullanımı<br />

Amaç: kartlar kullanılarak yapılan bir beyin fırtınası (Beyin fırtınası: Bireylerin eleĢtirilme<br />

endiĢesi olmadan fikirlerini rahatlıkla ifade ettikleri grup tartıĢma tekniği) ile kısa sürede birçok<br />

düĢünce ve çözüm önerisi ortaya konulabilir. Bu yöntem, sözlü beyin fırtınasına göre insanlara<br />

daha kiĢisel düĢünme ve baĢkalarının söylediklerinden etkilenmeden görüĢ bildirme imkanı verir.<br />

Ayrıca kartlar, katılımcıların düĢüncelerini daha iyi yapılanmasına yardımcı olur.<br />

Kullanım Alanları: Bir konu hakkında fikir oylaması yapmak için (örneğin, grubun bir<br />

problemi ya da hedefine karĢı tavır, bir olayın eleĢtirilmesi gibi). Grubun bir konudaki bilgisini<br />

tespit etmek için. Fikirleri toplamak için yapılabilir.<br />

Avantajları:<br />

� Kelimelere dökme tamamen katılımcılara bırakılmıĢtır.<br />

� Katılımcılar diğer grup üyelerinin etkilenmezler, herkes kendi baĢına yazabilir.<br />

� Grup üyelerinin yorumları ve yorumun yapılma sıklığı, moderatörün potansiyel<br />

problemlere veya grup içindeki önceliklere dikkatini yoğunlaĢtırmasını sağlar.<br />

� Durumun sağladığı anonimlik, katılımcıların daha açık sözlü olmasını cesaretlendirir.<br />

Dikkat Edilecek Noktalar:<br />

� Moderatör sorduğu sorunun tüm katılımcılar tarafından cevaplanana kadar görünür<br />

durumda kalmasını sağlamalıdır.<br />

� Soru net olmalıdır. YanlıĢ anlaĢılmayacak Ģekilde formüle edilmelidir.<br />

� Birden fazla soru sorulduğunda, her bir sorunun cevap kartı değiĢik olmalıdır.<br />

Kartların Ġğnelenmesi:<br />

� Moderatör kartları toplayarak karıĢtırır.<br />

� Kartlar herkes yazmayı bitirdikten sonra iğnelenebilir; (Bu yöntem, benzer fikirler<br />

değiĢik kiĢiler tarafından formüle edilirken veya grup içi etkilenmeler, yönlendirmeler<br />

önlenmek isteniyorsa uygulanır) ya da,<br />

� Yazıldıktan hemen sonra iğnelenebilir ve tekrarı önler.<br />

� Kartların sahibi belli olmamalıdır. Bu her zaman geçerli bir kuraldır.<br />

Tahtadaki Kartların Gözden Geçirilmesi:<br />

Moderatör kartları okuyarak genel bir gözden geçirme sağlar. Tecrübeler göstermiĢtir ki,<br />

aksi takdirde, grup üyeleri tüm kartları okumamaktadır.<br />

Yeni baĢlayan moderatörler için en zor durum, katılımcıların sorulara cevap vermedikleri<br />

ve sustukları durumlardır. Bu durumda moderatör, kendisine ve katılımcılara düĢünme için yeterli<br />

zaman vermeli ve sorunun anlaĢılıp anlaĢılmadığı kontrol edilmelidir.


137<br />

9.5.4. Moderasyonda Soru Sorma Teknikleri<br />

Moderasyon ve ilgili yöntemlerin temel amaçları; grupların amaçlarına ulaĢmaları için<br />

onları desteklemektir. Kısaca moderasyon, grup tartıĢmalarında kısa sürede mümkün olduğunca<br />

fazla sayıda grup üyesinin katılımı ile görünür sonuçların elde edilmesini sağlamalıdır. Grupların<br />

kendi kendilerini yönetmelerini sağlamak üzere Moderatör genellikle soruları kullanır.<br />

Moderatör, uygun sorularla, grup süreçlerini harekete geçirebilir, çalıĢmayı destekler ve<br />

karar verme sürecine yardımcı olur. Aslında; moderasyon tekniğiyle yönetilen grup çalıĢmaları,<br />

birbirlerini takip eden soru ve cevaplardan oluĢan bir oyun gibidir. Bu süreçte doğal olarak, grup<br />

üyeleri de moderatöre ve birbirlerine soru yöneltirler. AĢağıda öncelikle moderasyonda kullanılan<br />

soru yöntemleri dikkate alınmaktadır.<br />

Hangi Tip Sorular Uygundur?<br />

Moderasyonda yöneltilecek soruların seçimi, grubun motivasyonu üzerinde çok etkilidir.<br />

Uygun olmayan soruların kullanımı, grup tarafından olumsuz karĢılanır.<br />

Tablo 4. Uygun Ve Uygun Olmayan Soruları<br />

Uygun Soruların Özellikleri Uygun Olmayan Soruların Özellikleri<br />

� Dikkat uyandırırlar.<br />

� Canlı bir katılım sağlarlar.<br />

� Cevap için merak uyandırırlar.<br />

� Herkes için ilginçtir.<br />

� Soru soranın ilgisini açıklar ve<br />

karĢılıklı güveni oluĢtururlar.<br />

� Katılımcıların kendilerini ifade<br />

etmesine yardım ederler.<br />

� Açık sorulardır:<br />

� Cevabı içermezler.<br />

� Farklı cevaplar mümkündür.<br />

� DüĢünmeye zorlarlar.<br />

� Zevkle cevaplandırılırlar.<br />

Sorular çok genel ve çok özel ifadeler taĢımamalıdır.<br />

Tablo 5. Sorularda Kapsam Durumu<br />

Çok genel<br />

Çok dar<br />

� Can sıkıcıdırlar.<br />

� Aktif katılımı engellerler.<br />

� Klasik cevaplara yöneltirler.<br />

� Bazı katılımcıları ilgilendirirler.<br />

� KiĢileri utandırmaya, ya da savunma<br />

mekanizmalarına neden olurlar.<br />

� KiĢisel sırları açığa çıkarmaya<br />

yöneliktirler.<br />

� Evet-hayır sorularıdır.<br />

� Cevap beklenmeyen sorulardır: zaten<br />

cevabı içerirler.<br />

� Sadece belli cevap seçenekleri arasında<br />

seçim olanağı verirler.<br />

Kırsal nüfusun ihtiyaçları nasıl karĢılanabilir?<br />

Su ihtiyacı en uygun nasıl karĢılanabilir?<br />

Çiftçiler su kanallarının bakımını nasıl üstlenebilirler?<br />

Pirinç tarımında dekara ne kadar su gereklidir?


138<br />

9.5.4.2. Katılımcıların Sorularına Cevap Verme<br />

ÇalıĢmada katılımcılar da moderatöre soru yöneltirler. Moderatörün sorular karĢısında<br />

kendini geri planda tutması, en önemli görevidir. Moderatör katılımcıların cevapları ve katkıları en<br />

az kendi vereceği cevaplar kadar iyi olacağına inanmalıdır<br />

Moderatör; herhangi bir soruya doğrudan muhatap olduğu durumlarda da cevabı diğer grup<br />

üyelerine bırakmalıdır. Örneğin; “Bu konuda kim bir Ģeyler söylemek ister?” diye sorabilir.<br />

9.6. GRUPLARIN GELĠġĠM SÜREÇLERĠ<br />

9.6.1. Grup Süreçlerinin Safhaları<br />

Grupların geliĢme safhaları izlendiğinde, bir araya geldikten hemen sonra belirli bir<br />

performansı gösteremedikleri ve belirli safhaları yaĢanmasından sonra gruplar verimli çalıĢabildiği<br />

gözlenmiĢtir. Moderatör olarak, grubun çalıĢma performansına zarar veren etmenlerin ortadan<br />

kaldırılması için, öncelikle grup üyelerinin içinde bulundukları durum üzerinde düĢünmek faydalı<br />

olacaktır. Grup süreçlerini, bunlardan ortaya çıkan sonuçları ve Moderatörün davranıĢlarını<br />

açıklayan safhalar Ģöyle özetlenebilir:<br />

Tablo 6. Grup Süreç Safhaları<br />

SAFHA GRUP YAPISI MODERATÖR<br />

1.OluĢma<br />

Safhası<br />

2.ÇatıĢma<br />

Safhası<br />

3.ÇalıĢma<br />

Safhası<br />

4.Ayrılma<br />

Safhası<br />

KiĢisel sıkıntı, utanma ve güvensizlik.<br />

ÇalıĢma ile ilgili bilgi sahibi olmama.<br />

Grup içi üyeler ve moderatör arasında rol ve<br />

pozisyon savaĢları.<br />

Grupta kalma ve ayrılma kararı.<br />

Konunun amacına veya yönteme sıkça<br />

müdahale.<br />

Katılımcılar kendi rol ve pozisyonlarını<br />

bulurlar.<br />

Grup içi iĢbirliği ve grup duygusu geliĢir ve<br />

birbirlerini desteklerler.Grup bireylerinin<br />

enerjileri etkili ve problem çözmeye yönelik<br />

bir çalıĢmaya yönelmiĢtir.<br />

ÇalıĢmayı değerlendirme.<br />

Pratikte uygulanabilirliğini kontrol etme.<br />

Katılımcıların güvensizlik<br />

hislerine ve mesafeli davranıĢlara<br />

saygı gösterir.<br />

Yapılacak iĢ tanımlanır ve<br />

kullanılacak yöntemler ve<br />

uyulacak kurallar anlatılır.<br />

BaĢkaldırı ve itirazlara izin verir.<br />

Katılımcılardan gelecek programa<br />

yönelik küçük değiĢikliklere verir.<br />

Görev dağılımı yapar.<br />

KiĢisel faaliyetleri destekler.<br />

Grup davranıĢının çerçevesini<br />

belirler.<br />

Değerlendirme sürecine yol açar<br />

ve destekler.<br />

Pozitif bir kapanıĢ yapar.


139<br />

10. BÖLÜM<br />

ÇATIġMA YÖNETĠMĠ*<br />

ÇatıĢma, çeĢitli nedenlerden kaynaklanan anlaĢmazlık, zıtlaĢma, uyumsuzluk ve ters<br />

düĢme biçiminde ortaya çıkan ve iyi yönetilmediği durumda örgüte ve bireye zararlı olabilen<br />

bir etkileĢim sürecidir<br />

Ġnsanlık tarihinin her döneminde stres ve çatıĢma insan yaĢamının kaçınılmaz bir parçası<br />

olmuĢtur. Zamanla stres ve çatıĢma kaynakları değiĢmekle birlikte, iĢ ortamı, bütün çalıĢanlar için<br />

her zaman Ģiddetli ve sürekli stres kaynakları ile doludur.<br />

GeliĢen ve değiĢen hayat Ģartlarına ayak uydurma çabası beraberinde bazı problemleri<br />

getirmiĢtir. Bu problemlerden birisi de “çatıĢma„ dır. ÇatıĢma hem bir birey içinde hem de bireyler<br />

gruplar veya örgütler arasında meydana gelebilen bir olgudur.<br />

Birey açısından çatıĢma, bir birey için istenen veya istenmeyen iki eĢdeğer durumdan birini<br />

seçmek zorunda kaldığında gösterdiği kararsızlık veya duyduğu rahatsızlıktır.<br />

10.1. ÇATIġMA YAKLAġIMLARI<br />

ÇatıĢmaya iliĢkin yaklaĢımlar Klasik-Geleneksel, Neoklasik-DavranıĢçı, Modern-<br />

EtkileĢimci yaklaĢımlardır<br />

10.1. 1. Klasik-Geleneksel YaklaĢım:<br />

Bu yaklaĢım çatıĢmanın yıkıcı olduğu inancındadır. Bu nedenle yöneticinin en önemli<br />

görevi, örgütü çatıĢmalardan korumaktır.<br />

10.1. 2. Neoklasik-DavranıĢçı YaklaĢım:<br />

Bu yaklaĢıma göre, çatıĢma kaçınılmazdır. Önemli olan çatıĢmanın ortadan kaldırılmasıdır.<br />

ÇatıĢmanın ortadan kaldırılması bireyler arasındaki ayrımların yok edilmesi anlamına gelmektedir.<br />

10.1. 3. Modern-EtkileĢimci YaklaĢım:<br />

Bu yaklaĢıma göre, örgütün sağlığı için çatıĢma gereklidir. Ancak çatıĢma çok yüksek<br />

düzeyde ise azaltılması, çok düĢük düzeyde ise uyarılması gerekir.<br />

ÇatıĢmadan yoksun bir örgütte yenilik ve değiĢim, yaratıcılık ve performans etkilenir.<br />

Sürekli ve önemli çatıĢmalarla karĢılaĢan örgütlerde ise, kararların verilememesi ve<br />

gecikmesi, tavizlerin sorunları çözmede yetersiz kalması gibi nedenlerle yine performans olumsuz<br />

yönde etkilenir, hatta bu durum örgütün yaĢamasını tehlikeye düĢürebilir.<br />

10.2. BĠREYSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ<br />

Bireysel çatıĢma, bir bireyin istenen veya istenmeyen iki eĢdeğer durumdan birini seçmek<br />

zorunda kaldığında gösterdiği kararsızlık veya duyduğu rahatsızlıktır. ÇatıĢma bir çeĢit ruhsal


140<br />

engellemedir. ÇatıĢma bireyi etkileyen birbirine karĢıt duygu, düĢünce ve istekler arasında seçim<br />

yapma güçlüğüdür. Bu seçim ne kadar güçleĢirse, bireydeki endiĢe ve gerilim de o kadar artar.<br />

Bireyin yaĢamında üç çeĢit çatıĢma görülür;<br />

10.2.1. YaklaĢ-YaklaĢ (hem o, hem o)<br />

Bireyin istediği iki ya da daha çok güdü arasından birini seçerken yaĢadığı karar verme<br />

güçlüğüdür. Örneğin, izlemek istediğimiz iki programın aynı saatte, ayrı kanallarda yayınlanması<br />

halinde birini seçmek zorunda kalmak veya kadının eĢine “ya annen ya ben!” diyerek kocasını bir<br />

seçime zorlaması bu tür bir çatıĢmadır. Koca her ikisinden de vazgeçmek istememektedir.<br />

YaklaĢma-YaklaĢma ÇatıĢmasında Bireyin DavranıĢı; Ġki iyi seçenekten birisine yaklaĢan<br />

birey, hangi seçeneğe yaklaĢırsa, o seçenek daha da çekici olmaya baĢlar ve birey bu yöne kuvvetle<br />

yaklaĢır. Bu nedenle, yaklaĢma yaklaĢma türünden olan çatıĢmalarda ilk adım en önemli adımdır.<br />

10.2.2. Kaçın-Kaçın (ne o, ne o)<br />

Bireyin istemediği iki olumsuz olgu, olay ya da nesneden birini seçmek zorunda<br />

kalmasıdır. Birey normalde her iki durumla da karĢılaĢmak istemez. Bunlardan birini isteksiz<br />

olarak seçmek zorunda kalır.<br />

“Tembel öğrenci ne ders çalıĢmak ister ne de sınıfta kalmak”<br />

“Tembel insan ne aç kalmak ister ne de çalıĢmak”<br />

Kaçınma-Kaçınma ÇatıĢmasında Bireyin DavranıĢı; Bu tür çatıĢmayı çözmek zordur. Bir<br />

seçeneğe yaklaĢınca o seçenek gittikçe daha kötü görünmeye baĢlar. Bu nedenle birey dönüp diğer<br />

seçeneğe yaklaĢır. Ne var ki, o zaman da diğer seçeneği daha olumsuz görmeye baĢlar. Bu durumda<br />

insanlar Ģu yollardan birini seçer;<br />

� En az kötü olan seçeneğe gitmek<br />

� Ortada bir noktada durmak, hiçbir davranıĢta bulunmamak<br />

� Sanki ortada bir sorun yokmuĢ gibi davranmak<br />

10.2.3. YaklaĢ-Kaçın (o, ama)<br />

YaklaĢma kaçınma en sık görülen çatıĢma tipidir. Hem hoĢa giden hem gitmeyen olay bir<br />

arada yaĢanır. Örneğin evlenmek isteyen gencin, evliliğin getireceği sorunlardan kaçmak istemesi,<br />

Ģeker hastasının pastayı çok sevmesi gibi.<br />

YaklaĢma-Kaçınma ÇatıĢmasında Bireyin DavranıĢı; Bu çatıĢma davranıĢında, bireyler<br />

önce hoĢa giden güdünün peĢinden giderler, sonra hoĢlanmadıkları bir Ģeyle karĢılaĢacakları bir<br />

noktaya geldiklerinde bir müddet kararsızlık yaĢarlar. Daha sonra baskın gelen güdünün gösterdiği<br />

davranıĢta bulunurlar. Örneğin; bazı ayrılan çiftler, beraber yaĢamlarının güzel yanlarını hatırlar ve<br />

yaklaĢma davranıĢı göstererek birbirlerine dönerler. Ancak bir araya geldiklerinde tekrar sorunlar<br />

yaĢarlar ve kaçınma davranıĢına yönelirler.<br />

Ġnsanlar bir arada yaĢadıkları sürece ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, aralarında<br />

sürtüĢmelerin, çatıĢmaların çıkması kaçınılmazdır. ÇatıĢmalar yok sayılarak iliĢkiler geliĢtirilemez.<br />

Ġnsanların kendilerini iç benlikleriyle ortaya koymaları, çatıĢmaları da yapıcı bir yöntemle<br />

çözmeleri iliĢkilerinin geliĢmesine katkıda bulunur.


141<br />

10.2.4. ÇatıĢma Durumunda Kırgınlık ve Kızgınlık Belirten DavranıĢ Biçimleri<br />

Kaçınmak: Bu davranıĢı gösteren kiĢiler, birisiyle çatıĢmaya girmemek için bilinçli ya da<br />

bilinçsiz olarak kaçma davranıĢında bulunurlar. ÇatıĢma çıkacağını anladıklarında ya orayı terk<br />

ederler, ya uyumak isterler, ya da önemli bir uğraĢları varmıĢ gibi baĢka hiçbir Ģeyle ilgilenmezler.<br />

Hasıraltı Etmek: Hasıraltı davranıĢını gösteren kimse, sadece tartıĢmaya girmekten<br />

kaçmakla kalmaz, sanki tartıĢılacak hiçbir konu yokmuĢ gibi hareket eder.<br />

Konuyu DeğiĢtirmek: ÇatıĢma olasılığı belirdiği anda konuyu değiĢtirmek çok kullanılan<br />

yöntemlerden biridir. Bu tür eğilimi olan kiĢilerin sağlıklı bir iliĢki geliĢtirmeleri mümkün değildir.<br />

Böyle bir iliĢki içinde olan kiĢilerin iliĢkisine “beraber olma oyunu” olarak bakmak daha doğrudur.<br />

EleĢtirmek: KiĢiyi sinirlendiren bir soruna iliĢkin olarak konuĢacağı yerde kızgınlığını<br />

karĢısındakinin baĢka davranıĢlarına eleĢtiri yönelterek dıĢa vurur. Böyle durumlarda karĢıdaki kiĢi<br />

neye kızıldığını anlayamaz. Örneğin çok önceden yapılan davranıĢları hatırlatmak. KiĢi kendisine<br />

kızıldığını anlar fakat nedenini anlayamaz.<br />

Tuzak kurmak: Bazı kiĢiler karĢısındakinin bir davranıĢ yapmasını isterler. KarĢısındaki<br />

bu davranıĢı yapınca, sanki önceden isteyen kendileri değilmiĢ gibi, bu davranıĢı yapana yüklerler.<br />

Bardağı taĢırmak: Dilimizde “bardağı taĢıran son damla” diye bir deyim vardır. Öfke,<br />

kızgınlık, önce belli edilmez, depo edilir. sonra küçük bir olayda büyük reaksiyonlar sergilenir.<br />

Tedirgin etmek: Bazı kiĢiler kızgınlıklarını açıkça belli etmek yerine, karĢıdakinin<br />

tedirgin olacağı hareketler yaparak onu rahatsız edip, olumsuz duygularını dile getirmeye çalıĢırlar.<br />

ġakaya boğmak: Bazı kiĢiler kendine ciddi bir duygu ya da düĢünce yöneltildiğinde, iĢi<br />

hemen Ģakaya dökerek ciddiyetten kurtulmak isterler.<br />

Yaraya dokunmak: Herkesin psikolojik olarak hassas olduğu noktaları vardır. Bunu<br />

ancak onlara en yakın kimseler bilir. Bu kimseler kızgınlıklarını, kiĢiyi bu zayıf noktalarından<br />

yakalayarak belirtiyor ve öç alıyorsa, bu hastalıklı bir iliĢkidir ve devamlı hırpalanmaktadır.<br />

Yoksun bırakmak: Bazı kimseler, kızdığı, ya da kırıldığı zaman bu duygularını belli<br />

edecekleri yerde, karĢısındakinin istediği bir Ģeyi vermeyerek ondan öç almak isterler.<br />

10.2.5. Yapıcı TartıĢma<br />

Kızgınlık ve kırgınlık duygularının ifadesinde ve bir çözüme ulaĢmasında yapılması<br />

gereken en önemli Ģey yapıcı tartıĢmadır. Yapıcı tartıĢma önemsenen bir kiĢiye karĢı duyulan<br />

kızma, kırılma, gibi duyguları onunla paylaĢarak birbirini daha iyi anlama amacıyla kullanılır.<br />

Birbirlerine duyduğu kızgınlığı, kırgınlığı ve rahatsızlığı belirtmeyen insanlar genellikle Ģu<br />

nedenlerden ötürü bunu yapmazlar,<br />

Kaybetme korkusu. KiĢi, kırgınlık ve kızgınlık gibi olumsuzluk duygularını karĢıdakine<br />

belirttiği zaman, kendisi için önemli olan bu kiĢiyi kaybedeceğinden korkar. Böyle duyguların<br />

varlığı iliĢkilere zarar verir.


142<br />

Kötü insan olma korkusu: Bu korkuyu yaĢayan kiĢiler kırgınlık, küskünlük gibi olumsuz<br />

duyguları iliĢkilerinden çıkarırlar. KiĢiler arasında, yakın iliĢkilerin doğabilmesi için, olumsuz<br />

duygularını yapıcı bir tartıĢma içinde paylaĢabilmeleri gerekir.<br />

Ön yargıları kıramama korkusu: Bu korku daha öndeki deneyimlerden kaynaklanır.<br />

Önceki deneyimlerde mesajlar bazı eĢik engellerine takılmıĢ ise, yeni bir tartıĢma veya konuĢmanın<br />

yararsız olduğu anlayıĢı geliĢir ve bu anlayıĢ yapıcı tartıĢma Ģansını yok edebilir.<br />

Durumu daha da kötüye götürme korkusu: Önceki deneyimlerde bazı yapıcı tartıĢma<br />

giriĢimleri durumu daha da kötüye götürmüĢ ise böyle bir korku oluĢabilir.<br />

yaklaĢılabilir.<br />

10.2.6. Uzun Süreli çatıĢmaların Çözümü<br />

ÇatıĢma değiĢik nedenlerden kaynaklanabilir ve çözümüne iki temel tutum içinde<br />

Kazan-Kaybet; Eğer yaklaĢım “ya kazan ya kaybet” Ģeklinde olursa, iki kiĢiden biri<br />

mutlaka çözümden memnun kalmayacaktır.<br />

Kazan-Kazan (Win-Win); Bu yaklaĢımın diğer bir adı kaybeden yok yaklaĢımıdır.<br />

Kaybeden yok yaklaĢımında iki tarafı da memnun edecek bir çözüm yolu bulunur.<br />

10.3. ÖRGÜTSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ<br />

Yöneticilerin zaman ve enerjilerinin önemli bir kısmını alan konulardan biri de örgüt içinde<br />

ortaya çıkan çeĢitli düzey ve türlerdeki çatıĢmalar ve bunların yönetimidir. Örgütlerde her konuda<br />

çeĢitli farklılıklar vardır. Bu farklılıklar, kiĢiler arası olabileceği gibi amaçlarda, değerlerde,<br />

algılamalarda tutulan yol ve yöntemlerde de olabilir. Örgütün yöneticisi de iĢte bu farklılıkları<br />

yöneten, bu farklılıklarla örgütü amaçlarına ulaĢtırmaya çalıĢan kimsedir.<br />

ÇatıĢmalar çeĢitli sorunlara yol açabileceği gibi, baĢarılı yönetilirse örgütte yeniliğin ve<br />

örgütsel geliĢmenin baĢlatıcısı da olabilirler.<br />

10.3.1. Örgütsel ÇatıĢmanın Nedenleri<br />

Örgütlerde cereyan eden çeĢitli türdeki çatıĢmaların nedenleri oldukça fazla ve çeĢitlidir.<br />

� KarĢılıklı Bağımlılık: Örgütlerde birimlerin üretimi, diğer birimlerin üretimine<br />

bağlıdır. Bir birimin çıktısı diğer birimin girdisini oluĢturur, Üretimdeki bir aksaklık<br />

çatıĢma doğurur.<br />

� Sınırlı Kaynakların PaylaĢılması: Örgütte kaynakların sınırlı olması çatıĢmayı<br />

doğurabilir. Bu çatıĢmanın giderilmesinin yolu da yöneticinin planlama becerisinden<br />

geçer. Sınırlı kaynakların akılcı ve iĢlevsel dağılımı gereklidir.<br />

� Amaç Farklılıkları: Örgütteki birey ve grupların farklı amaçlarının olması, örgütlerde<br />

çatıĢma ortamı yaratır. Örgütsel amaçların açık ve objektif biçimde belirlenmemiĢ<br />

olması nedeniyle yapılan etkinlikler ve uygulamalarda büyük farklılıklar ortaya çıkar.<br />

� Algılama Farklılıkları: KiĢi veya grupların, olayları farklı algılamaları çatıĢmalara<br />

neden olur.<br />

� UzmanlaĢma: Örgütlerde görülen çatıĢmaların en yaygın olanı uzmanlaĢmanın yol<br />

açtığı çatıĢmalardır. Uzmanlık, bürokratik roller çoğu zaman çatıĢır.


143<br />

� ĠletiĢim Sistemi: Örgüt amaçlarının üyelerce anlaĢılmasını sağlayacak, üyeleri örgüt<br />

amaçları etrafında toplayacak ve bütünleĢtirecek nitelikte bir iletiĢim sisteminin<br />

olmaması örgüt üyelerinin gruplaĢmalarına ve çatıĢmalarına ortam hazırlar.<br />

� Örgütün Büyüklüğü: Örgüt yapısı büyüyüp geniĢledikçe amaçlarda açıklık azalır.<br />

ĠliĢkiler daha formal bir nitelik kazanır. Her uzman kendi alanını korumaya çalıĢır, bu<br />

eğilimler de çatıĢma ihtimalini arttırır.<br />

� Örgütteki Görev ve Sorumlulukların KarmaĢıklığı: Ġyi belirlenemeyen örgütsel<br />

görev ve sorumluluklar da çatıĢmaların muhtemel nedenleridir.<br />

� Rekabetçi Ödüllendirme Sistemi: Örgütlerde iĢbirliği yerine rekabetin teĢvik edilmesi<br />

ve ödüllendirme sistemin buna göre kurulması çatıĢmayı arttıran unsurlardan biridir.<br />

� Yönetim Biçiminin Farklılığı: Her yöneticinin kendine has bir yönetim tarzı olabilir.<br />

Eğer yönetici ile astları arasında bu biçimin algılanması konusunda farklılıklar varsa bu<br />

çatıĢmaya neden olabilir.<br />

� Ortak Değer ve GörüĢlerin Yokluğu: Örgütü amaçlar yönünde çalıĢtıracak, ortak<br />

değer ve görüĢlere ihtiyaç vardır. Bunların olmaması da çatıĢma nedeni olabilir.<br />

� Örgütsel YenileĢme Sonucu DeğiĢen Durum: Her örgütsel yenileĢme çabasının<br />

direnme ile karĢılaĢması muhtemeldir. YenileĢme sonucunda görev, rol, statülerinde<br />

değiĢmeler olacağı kuĢkusu duyan personel bu yenileĢmeye direnir. Bu direnmenin<br />

aĢılamaması durumunda çatıĢma olur.<br />

� KiĢilik Farklılıkları: Bireylerin farklı amaç, değer yargısı, yetenek ve özelliklerde<br />

olmaları, kiĢilik çekiĢmelerine yol açar. Bu da çatıĢmaların temel nedenlerinden biridir.<br />

Otoriterlik, dogmatiklik ve düĢük özsaygı gibi kiĢilik özellikleri çatıĢma davranıĢlarını<br />

artırmaktadır. Kavgacı ve uzlaĢmaz insanlar, örgütte çatıĢmalara yol açmaktadır.<br />

10.3.2. Örgütsel ÇatıĢmanın Yönetilmesi<br />

ÇatıĢmanın yönetilmesi kavramı, anlayıĢ olarak, çağdaĢ yönetim anlayıĢının ürünüdür.<br />

ÇatıĢmaya bakıĢ açısı yönetim anlayıĢlarından etkilenir. Geleneksel yönetim yaklaĢımı, çatıĢmadan<br />

yıkıcı niteliği gereği kaçmak isteyen anlayıĢı savunur. Bu yaklaĢım çatıĢmanın yönetimi değil<br />

çözümü üzerinde durur ÇağdaĢ yaklaĢım ise çatıĢmayı olağan hatta kaçınılmaz olarak görür.<br />

ÇatıĢma sonuçlarına göre “örgüte faydalı” ve “engelleyici” olarak ikiye ayrılır. Bu görüĢ gereği<br />

olarak da çatıĢmanın çözülmesi değil, yönetilmesi kavramı kullanılır. ÇatıĢmanın yönetilmesinde<br />

değiĢik yaklaĢımlar kullanılabilir. Bunlar:<br />

� Problem Çözme: ÇatıĢma yönetiminde kullanılan, özellikle gruplar arası çatıĢmaların<br />

çözümünde etkili olan bir yöntemdir. Amacı, haklı ya da haksız tarafı ayırt etmek değil,<br />

sorunu çözmektir. Bu yaklaĢımın varsayımı çatıĢan tarafların bile paylaĢtıkları ortak<br />

noktalar olduğudur.<br />

� Üstün Amaçlar Saptama: ÇatıĢma içinde olan ve birbirleri ile karĢılıklı bağımlılık<br />

içinde olan grupların hepsinin vazgeçilmez önemde ortak bazı gruplar üstü amaçları<br />

vardır. Bu amaçlar çatıĢan gruplardan sadece birinin gerçekleĢtiremeyeceği kapsam ve<br />

niteliktedir. Ancak ortak çabalarla gerçekleĢtirilebilir. Bu yöntem bu tür amaçlar<br />

bulunduğunda etkili olur.<br />

� Kaynakların Arttırılması: ÇatıĢmanın kaynakların yetersizliğinden çıktığı durumlarda<br />

etkili olarak kullanılabilen bir yöntemdir. Kaynaklar arttırıldığında tarafların çatıĢma<br />

nedeni ortadan kalkacaktır.<br />

� Kaçınma: Bu yöntem verimli olmasa da sıkça kullanılır. ÇatıĢma durumlarından<br />

kaçınmak Ģeklinde ifade edilir.<br />

� YumuĢatma: Durumu olduğundan daha iyi göstermek de çatıĢmalarda kullanılan bir<br />

yaklaĢımdır.


144<br />

� UzlaĢtırma: Problemlerin esas nedenlerini ortadan kaldırmasa da kısa vadede bir<br />

çözüm gibi görülebilir. Bu yöntemde açıkça kazanan ya da kaybeden yoktur.<br />

ÇatıĢmanın tarafları pazarlığa girerek çatıĢmayı çözmeye çalıĢırlar. Bir ortak nokta<br />

aranır.<br />

� Yetki Kullanma: ÇatıĢma yönetiminde eski, fakat etkisi tartıĢılır bir yöntem de yetki<br />

kullanmadır. Yönetici yetkisini ve gücünü kullanarak çatıĢmayı gidermeye çalıĢır.<br />

� Hakeme BaĢvurma: Taraflar kendi aralarında anlaĢamıyorsa ve yönetici de onları<br />

inandıramıyorsa, sorun tarafsızlığına güvenilen birinin hakemliğine bırakılır.<br />

� DavranıĢ DeğiĢtirme: Grup üyelerinin davranıĢlarını eğitim yoluyla değiĢtirme<br />

çatıĢmanın yönetilmesinde etkili olabilecek bir yöntemdir.<br />

10.4. DĠĞER ÇATIġMA TÜRLERĠ<br />

Bireylerle- Grup Arasındaki ÇatıĢma; Bu tür çatıĢma daha çok bireylerin grup<br />

normlarını kabule zorlanması ile oluĢur. Grup amaçlarını, normlarını ve izlenen yolu<br />

benimsemeyen kiĢiler grup ile çatıĢmaya düĢerler.<br />

Örgütler arası ÇatıĢma; Bir sistem içinde yer alan örgütlerin birbiri ile çatıĢmasıdır.<br />

Yatay ÇatıĢma; Bu tür çatıĢma, bir örgütte aynı kademede bulunanlar arasındaki<br />

çatıĢmadır. Bu tür çatıĢmalar örgütteki birey ve bölümlerin farklı yöntem ve kavramlara sahip<br />

olmalarından kaynaklanır.<br />

Dikey (HiyerarĢik) ÇatıĢma; Bu tür çatıĢma, örgütün değiĢik yetki kademelerinde<br />

bulunanlar arasında çıkan çatıĢmadır. Ast-üst çatıĢması olan bu tür çatıĢmalar genellikle üstlerin<br />

yetkilerine dayanarak, astların davranıĢlarını denetim altına alma isteklerinden doğmaktadır.<br />

Emir-Komuta Kurmay ÇatıĢması; Bu tür çatıĢma emir-komuta personeli ile kurmay<br />

personel arasındaki çatıĢmalardır. Örgütlerde sık rastlanan uzman-yönetici çatıĢması buna örnektir.<br />

Açık ÇatıĢma; ÇatıĢmanın bir eylem olarak ortaya çıkması durumudur. Bu tür çatıĢma,<br />

karĢılıklı tartıĢma, bilgileri karĢı tarafa göndermeme ve engellemeden, fiziksel güç kullanmaya<br />

kadar değiĢik biçimlerde ortaya çıkabilir.<br />

Kapalı ÇatıĢma; Tarafların, amaçları derinden izledikleri çatıĢmalardır.<br />

10.5. STRES KAVRAMI<br />

Kavramı ilk kez ortaya atan Hans Selye stresi, organizmanın her türlü değiĢmeye özel<br />

olmayan (yaygın) tepkisi olarak tanımlamıĢtır. Hans Selye‟nin çok benimsenen bu tanımına göre<br />

stres, memnuniyet verici olup olmadığına bakılmaksızın her türlü isteme bedenin uyum sağlamak<br />

için gösterdiği yaygın tepkisidir.<br />

Selye‟nin tanımında, stres tepkisinin uyanmasında hem memnuniyet verici hem de sıkıntılı<br />

oluĢumların etkili olduğu iĢaret edilmektedir. Ġnsan bedeni genel olarak zevkli ve zararlı olaylar<br />

arasındaki farkı ayırt etmez. Her iki durumda da beden iĢlevini yerine getirmektedir. Bu nedenle<br />

hem memnuniyet verici hem de olumsuz uyaranlar altında bedenin gösterdiği stres tepkisi aynıdır.<br />

Jessie Barnard stresi yararlı stres (eustress) ve zararlı stres (distress) olarak ikiye ayırmıĢtır.<br />

Bunlardan birincisi yaĢandıkça neĢe, canlılık ve kazanç sağlayan, istenmesi gereken bir durumdur.<br />

Zararlı stres ise aĢırı ve sürekli olan ve bireyin güçlerini tüketen bir stres türüdür.


10.5.1. ĠĢ Hayatında Stres<br />

145<br />

ÇalıĢma yaĢamına giren birey, üretimin yanı sıra örgüt içinde diğer insanlarla iliĢkiler<br />

kurar, örgütün değer ve normlarına uyum sağlamaya, örgüt içindeki gruplara üye olmaya baĢlar. Bu<br />

süreçler iĢgörenin güçlü bir uyum çabası göstermesini gerekli kılmaktadır.<br />

Örgütsel stres, örgütle ya da iĢle ilgili herhangi bir beklentiye karĢı, bireysel enerjinin<br />

harekete geçmesidir.<br />

10.5.2. Stres ve KiĢilik<br />

Bireylerin kiĢilikleri stresten etkilenme düzeylerini doğrudan etkilemektedir. Örgütteki<br />

bireylerin kiĢilikleri de iĢ hayatından kaynaklanan stresten etkilenme düzeylerini etkiler.<br />

KiĢilik, insanın bir bütünlük içinde süreklilik gösteren davranıĢ özellikleri ve çevresine<br />

uyum biçimidir. Bu anlamda kiĢilik deyimi insanın dıĢ görünüĢü, kendi benliğini kullanma biçimi,<br />

ölçülebilir iç ve dıĢ özelliklerini, kendi arasında uyum sağlamasını dıĢ etkilere uyarlanmasını,<br />

durağanlaĢmıĢ davranıĢlarını kapsar.<br />

Amerika‟lı iki doktor olan Meyer Friedman ve Ray Rosenman‟ın çalıĢmalarına dayanılarak<br />

insan kiĢilik tiplerinin farklı bir sınıflaması yapılmıĢtır. Bu iki doktor çok sayıda erkeği inceleyerek<br />

onları Tip A ve Tip B olmak üzere gruplandırmıĢlardır.<br />

10.5.2.1. A Tipi DavranıĢ Özellikleri<br />

A tipi davranıĢ özellikleri genellikle acele konuĢmak, diğer insanlar konuĢurken acele<br />

etmek, hızlı yemek, sırada beklemekten nefret etmek, asla bir Ģeye yetiĢmek durumunda olmamak,<br />

zamanın elverdiğinden daha fazla etkinlikle dolu bir programa sahip olmak, zamanı boĢa<br />

harcamaktan nefret etmek, aynı anda birden çok Ģeyi yapmaya çalıĢmak, yavaĢ insanlara karĢı<br />

sabırsızlık, dinlenme, dostluk veya zevk verici Ģeyler için çok az zaman ayırmaktır.<br />

Tip A sendromu, baĢa geçmek için bir mücadele ve baĢarı için zamana karĢı sürekli, bir<br />

yarıĢ biçiminde görülür.<br />

Tip A insanı yüksek sesle ve çabuk konuĢur, alıntı, göze batan sözcükler kullanır, özellikle<br />

vurgulamak istediği sözcükleri tekrarlar ve baĢkaları konuĢurken sık sık keser.<br />

A tipi davranıĢ biçiminin birinci derecedeki özellikleri ümitsizce zamana karĢı koyma<br />

duygusu ve kolayca uyandırılabilen düĢmanlık duygusudur. Sürekli bir Ģekilde en kısa sürede en<br />

fazlasını baĢarma çabası olan A tipi insanı, diğer insanlara karĢı Ģiddetli huzursuzluk, öfke ve<br />

sabırsızlık gösterir. Ġkinci derecede belirgin özellikleri ise aĢırı titizlik, yarıĢmacılık, diğer insanlar<br />

ve çevreyi kontrol etme isteğidir. Diğer özellikleri ise, duygusal tükenme, kendine zarar verme<br />

eğilimi, tehlike ve riske girme gibi saklı özellikleridir.<br />

Freidman ve Rosenman‟a göre A tipi kiĢilik özelliklerine sahip olan kiĢiler, B tipine oranla<br />

2-3 kat daha fazla olasılıkla kalp hastalıklarına ve buna bağlı damar hastalıklarına yakalanma<br />

riskine sahiptirler.<br />

A tipi kiĢiler saldırgan, hırslı, rekabetçi bir nitelik göstermektedirler. Sürekli olarak<br />

zamanla ya da insanlarla yarıĢ halinde oldukları için onların ”savaĢ-kaç” tepkisi tekrar tekrar ve<br />

sürekli olarak gündemdedir. Bu da bedende adrenalin ve kortizon hormonlarının sürekli


146<br />

salgılanması ve bunun sonucu olarak kanda kolesterol ve yağın artması demektir. Aynı kiĢilik<br />

özellikleri devam ettikçe kandaki bu maddelerin atılması da güçleĢmektedir. Bu da kalbe kan<br />

taĢıyan damarların zarar görmesine neden olur.<br />

10. 5.2.2. B Tipi DavranıĢ Özellikleri<br />

A Tipi bireyin tam karĢıtı olan bireylerin davranıĢ özellikleri B Tipi olarak adlandırılmıĢtır.<br />

B Tipi insanları katı kurallardan arınmıĢ ve esnektirler. Zamanı sorun etmezler, rahat ve<br />

sabırlıdırlar.Kolaylıkla sinirlenmez ve tedirgin olmazlar. Yaptıkları iĢten zevk almayı bilirler.<br />

ĠĢleriyle ilgili rahatlıkları onlara suçluluk duygusu vermez, sakin ve düzenli çalıĢırlar.<br />

Friedman ve Rosenman‟ın B tipi kiĢilik davranıĢı olarak tanımladığı kiĢiler rekabetten<br />

fazla etkilenmeden, sağlığını bozmadan mücadele ederler. B tipi davranıĢ özellikleri gösteren<br />

kiĢilerde de bazı A tipi davranıĢlar görülebilir.<br />

A tipi insanın tersine B tipi kolay yaĢayan bir tiptir, oldukça açık ve rahat davranır.<br />

Zamanla pek ilgilenmez ve hayatın tek anlamı baĢarılı olmak değildir. BaĢkaları ile yarıĢa girmez.<br />

KonuĢmaları bile daha rahat ve sakindir. B tipi kendinden ve baĢkalarından emin bir tiptir.<br />

10.5.3. Stres Belirtileri Ve Etkileri<br />

Stres belirtileri, fiziksel, davranıĢsal ve psikolojik olmak üzere üç grupta incelenmiĢtir.<br />

Denetim sırasında öğretmenlerin bu belirtilerin bazılarını bir arada göstermeleri olasıdır. Ayrıca iĢ<br />

yaĢamının yoğunluğu nedeniyle müfettiĢler de bu stres belirtilerini kendilerinde gözleyebilirler.<br />

Burada önemli olan her bireyin kiĢisel özellikleri nedeniyle farklı belirtileri farklı Ģiddette<br />

gösterebilecekleridir. AĢağıda bu belirtiler yer almaktadır.<br />

10. 5.3.1. Fiziksel Stres Belirtileri<br />

� Tansiyon Yükselmesi<br />

� Sindirim bozukluğu<br />

� Terleme<br />

� Nefes Darlığı<br />

� BaĢ ağrısı<br />

� Yorgunluk:<br />

10. 5.3.2. DavranıĢsal Stres Belirtileri<br />

� Uykusuzluk<br />

� ĠĢtahsızlık<br />

� Yeme AlıĢkanlığında ArtıĢ<br />

� Sigara Kullanma<br />

� Alkol Kullanma<br />

10. 5.3.3. Psikolojik Stres Belirtileri<br />

� Gerginlik<br />

� Geçimsizlik<br />

� ĠĢbirliğinden Kaçınma<br />

� Sürekli EndiĢe<br />

� Yetersizlik Duygusu


10. 5.4. ĠĢ Hayatında Stres Kaynakları<br />

147<br />

ĠĢ hayatı pek çok stres kaynakları ile doludur. AĢağıda çalıĢan bireylerin en sık<br />

karĢılaĢtıkları stres kaynaklarından bazıları yer almaktadır.<br />

� AĢırı iĢ yükü<br />

� ĠĢin Sıkıcı olması<br />

� Ücret Yetersizliği<br />

� Yükselme Olanağı<br />

� ÇalıĢma KoĢulları<br />

� Karara Katılamama<br />

� Değerlendirmede Adaletsizlik<br />

� Zaman Baskısı<br />

� Araç-Gereç Yetersizliği<br />

� ĠĢ Ortamında Huzursuzluk<br />

� ĠĢyerinde Dedikodu<br />

� ĠĢ Gerekleri Ġle KiĢilik Uyumsuzluğu<br />

� Statü DüĢüklüğü<br />

10. 5.5. Stresle BaĢa Çıkmada Bireysel Stratejiler<br />

Stresle baĢa çıkma ya da stres yönetimi, ruh ve beden sağlığını korumak, üretken ve verimli<br />

bir yaĢam sürdürebilmek için gereklidir. Stres yönetiminin amacı, stresin bütününden kaçınmak<br />

değildir ki bu zaten olanaksızdır. Fakat verimlilik ve ruhsal sağlık yönünde doğru olumlu bir güç<br />

oluĢturmaktır. Önemli olan çözülebilecek sorunların üzerine giderek çözmeye çalıĢmak yerine,<br />

çekilerek çaresizlik içine girmemektir.<br />

Ancak çözülemeyecek, bireyi aĢan ve değiĢtiremeyeceği durumları kabul etmek için<br />

sağlıklı savunma mekanizmaları geliĢtirmektir. Birincisi soruna yönelik baĢa çıkma, ikincisi ise<br />

duyguya yönelik baĢa çıkma yöntemidir. Stresle baĢa çıkma stratejileri örgütsel yapı ve<br />

politikaların yol açtığı stres kaynaklarını ortadan kaldıramaz, ancak bireylerin yaĢamda daha<br />

sağlıklı ve güçlü olmalarına yardım ettiği için vazgeçilmezdir. Birey olarak daha sakin, sağlıklı ve<br />

enerjik olmayı ve stresten sakınmayı sağlayan bazı bireysel stratejiler Ģunlardır:<br />

� Bedensel Hareket (Egzersiz) Yapma,<br />

� Meditasyon,<br />

� Sağlıklı beslenme,<br />

� Toplumsal destek sağlama,<br />

� Sosyal, kültürel, sportif etkinliklere katılma,<br />

� Zaman yönetimini sağlama,<br />

� Eylemlerden sonucu düĢünme<br />

� Önemli kararlarda acele etmeme ve danıĢma.


148<br />

KAYNAKLAR<br />

Aksöz, Ġ., 1972. Zirai Ekonomiye GiriĢ. Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 252/C, s.270, Erzurum.<br />

Anonim, 1962, Zirai <strong>Yayım</strong> El Kitabı, Tarım Bakanlığı ve A.I.D., s.3, Ankara.<br />

Anonim,1972, Tarım Bakanlığı Ziraat ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Teknik Ziraat TeĢkilatı El Kitabı,<br />

Ankara.<br />

Anonim, 2004a, Progress Report 2000-2004, UNDP / Atatürk University Linking Eastern Anatolia<br />

to Progress Program (LEAP) (TUR 98/002), LEAP Coord. Unit, Atatürk University, Erzurum.<br />

Anonim, 2004b, Proje GeliĢtirmede Mantıksal Çerçeve YaklaĢımı, Sivil Toplum GeliĢtirme<br />

Programı, Project Cycle Management, Avrupa Birliği Komisyonu, Ankara.<br />

Anonim, 2005. Yerel Kalkınma GiriĢimleri Hibe Programı, AB Komisyonu Merkezi Finans Ġhale<br />

Birimi, Düzey 2 Kalkınma Programı, 2005 Yılı Ġçin Teklif Çağrısı BaĢvuru Rehberi s.17,<br />

Ankara.<br />

Apps, J.,W., 1973, Toward a Working Phlosophy of Adult Education, Syrancuse University,<br />

Syrancuse, New - York.<br />

Atsan, T. and YurttaĢ, Z., 2006. Participation and ownership in agricultural extension-Two cases in<br />

Eastern Turkey, Agricultural Journal, p: 202-205 Medwell Online.<br />

Benor, D. and Harrison, J.,Q., 1977, Agricultural Extension, The Training and Visit System, World<br />

Bank, Washington D.C.<br />

Bloom, B.,S. (ed.), 1969, Taxonomy of Educational Objectives, Handbook I: Cognitive Domain,<br />

David Mckay Co Inc., New York.<br />

Boyacı, M., 1996, Avrupa Birliği Ülkelerinde ve Türkiye‟de <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>, Ege Üniversitesi<br />

<strong>Tarımsal</strong> Uygulama ve AraĢtırma Merkezi, <strong>Yayım</strong> Seri No:3, Bornova- Ġzmir.<br />

Doğanca, M.,Y., 1976, Ege Bölgesinde SeçilmiĢ Bir Kırsal Toplumda ModernleĢme Açısından<br />

<strong>Tarımsal</strong> Yeniliklerin Yayılmasını ve Benimsenip Uygulanmasını Etkileyen Sosyo-Ekonomik<br />

Faktörler Üzerinde Bir AraĢtırma, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bornova, Ġzmir.<br />

Ertürk, S., 1972, Eğitimde Program GeliĢtirme, Yelkentepe Yayınları No: 4 Hacettepe Üniversitesi<br />

Basımevi, Ankara.<br />

Forest, L.,B., 1972, Program Planning in Extension, 116 - 810 notes, University of Wisconsin,<br />

Madison.<br />

Kelsey, L.,D. and Hearne, C.,C., 1967, Cooperative Extension Work, Cornell University, Press,<br />

Ithaca, New - York.<br />

Kibler, R., J., 1972, Behavieral Objectives and Instruction, Allyn and Bacon Inc., Boston.<br />

Krathwohl, D.,R., 1969, Taxonomy of Educational Objectives, Handbook II: Affective Domain,<br />

David McKay Co. Inc., New-York.<br />

Kumuk, T., 1988, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ÇalıĢmalarında Proje Hazırlama Ġlkeleri ve Örnekler, E.Ü.<br />

<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> - HaberleĢme AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Ġzmir.<br />

Lambert, P., 1970, Motivation and Classroom Learning, Education 315 - 340 notes, University of<br />

Wisconsin, Madison.<br />

Maslow, A.,H., 1954, Motivation and Personality, Harper and Row, New -York.<br />

ÖzçatalbaĢ, O. ve Gürgen, Y., 1998 <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve HaberleĢme, Baki Kitapevi, Adana.<br />

Pesson, L.,L., 1966, Extension Program Planning with Participation of Clientele, Cooperative<br />

Extension Service (ed. H.C. Sanders), Prentice Hall Inc., New - Jersey.


149<br />

Rogers, E., M., 1969, Diffusion of Innovations, The Free Press, New -York.<br />

Saylor, J.G. and Alexander, W.M., 1966. Curriculum Planning for Modern Scholls, New York.<br />

Steele, S.,M.,A., 1972, Contemporary Concept of Evaluation in Extension, 116 - 641 notes,<br />

University of Wisconsin, Madison.<br />

ġenocak, C., 1967, <strong>Yayım</strong> ve HaberleĢme, Ankara.<br />

Taluğ, C., 1978, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Projelerinde Program Planlama, Tebliğ, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

Stratejisi Semineri, Bornova, Ġzmir.<br />

Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı TeĢkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, (2008) <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık, Editör: Habip Çadırcı, Ankara.<br />

Tyler, R.,W., 1970, Basic Principles of Curriculum and Instruction, University of Chicago Press.<br />

www.en.wikipedia.org/wiki/Everett_Rogers<br />

www.systems-thinking.org/dikw/dikw.htm, Gene Bellinger, Durval Castro, Anthony Mills,<br />

Data, Information, Knowledge and Wisdom,<br />

YurttaĢ, Z., 1974, Guidelines for Planning Agricultural Extension in the College of Agriculture at<br />

Atatürk University in Turkey, University of Wisconsin, Madison.<br />

YurttaĢ, Z, Semiha Kızıloglu 2009, Theory and Practice of an Agricultural Extension System, An<br />

Experience in an Integrated Rural Development Project, ESEE – 2009, 19th European<br />

Seminar on Extension Education, Assisi, Italy.


150<br />

EK-1<br />

KÖY ĠNCELEME ANKETĠ (ÖZET)<br />

ANKETĠN YAPILDIĞI ANKET<br />

Köyün Adı No<br />

Ġli Tarihi<br />

Ġlçesi Görevlisi<br />

A. COĞRAFĠ VE FĠZĠKĠ DURUM<br />

1. Köyün Konumu: Köyün ilçeye göre yönü ve uzaklığı, ......<br />

2. Köyün Sınırları: Doğuda .........<br />

3. Doğal Kaynaklara Uzaklık: Akarsuya, ......<br />

4. UlaĢım Durumu: Köy yolunun yapı ve geçit verme durumu, .....<br />

5. Meteorolojik Bilgiler: Yıllık yağıĢ ortalaması, maksimum ısı,<br />

6. Fenolojik Bilgiler: KıĢlık ekime baĢlama tarihi, .......<br />

7. Doğal Kaynaklar: Toprak durumu, su durumu, ......<br />

8. Coğrafi ve Fiziki Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> yönünden önemli olan sorunlar.<br />

B. SOSYAL DURUM<br />

1. Köyün Toplam Nüfusu:<br />

2. Hane Sayısı:<br />

3. Konut Durumu: Yapı tarzı, çatı durumu, ......<br />

4. Köy Ġçi Yolları Durumu: Ham yol, çakıl, ....<br />

5. Köy Ġçme Suyu Durumu: Su kaynağı, yeterlilik durumu, ....<br />

6. Enerji Kaynağı: IĢıklandırmada, ısıtmada. ,.......<br />

7. Sosyal Hizmetler Durumu: Sağlık merkezi, köy odası, ......<br />

8. Önderlik Durumu: Önder çiftçi, yerel önder, .....<br />

9. Sağlık Durumu: Yaygın hastalık, sağlık bakımından sakıncalı durumlar, ......<br />

10. Motorlu UlaĢım ve TaĢıt Araçları Durumu: Otobüs, kamyon, .....<br />

11. Sosyal Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sosyal sorunlar, <strong>Tarımsal</strong><br />

<strong>Yayım</strong> yönünden önemli olan sorunlar.


C. EKONOMĠK DURUM<br />

151<br />

1. BaĢlıca Geçim Kaynakları ve YaklaĢık % Oranları: Tarım, ......<br />

2. Köy Ortak Malları Geliri: Yayla, mer'a, kaplıca, .....<br />

3. Köy Ortak Gelirini Harcama ġekli: ........<br />

4. Kredi Durumu: Kredi kaynakları, miktar, ......<br />

5. Kooperatif Durumu: Kooperatif çeĢidi, üye sayısı, ......<br />

6. Ekonomik Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

yönünden önemli olan sorunlar.<br />

D. KÜLTÜREL DURUM<br />

1. Köyde Bulunan Eğitim KuruluĢları: KuruluĢ adı, öğrenci sayısı,<br />

2. Köy DıĢında Okuyanlar: Eğitim düzeyi, sayı, ......<br />

3. Dini Konular: Cami durumu, imamın eğitim durumu, .....<br />

4. Kültürel Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

yönünden önemli olan sorunlar.<br />

E. TARIMSAL DURUM<br />

1. Uygulanan Tarım Sistemi (%): Sulu, susuz, .....<br />

2. Köyde En Çok Uygulanan Münavebe Sistemi: .....<br />

3. YetiĢtirilen BaĢlıca Bitkisel Ürünler: Cinsi, miktarı, verim düzeyi, ....<br />

4. Köyde En Çok Görülen Bitki Hastalık ve Zararları: Adı, hasarı, ........<br />

5. Köyde Yapılan <strong>Tarımsal</strong> Mücadele: Hastalık ve zararlılarla mücadele Ģekli<br />

6. Köydeki <strong>Tarımsal</strong> Alet ve Makine Varlığı: Cinsi, sayısı, ......<br />

7. Hayvan Varlığı: Cinsi, sayısı, ...... (Bunların verim düzeyleri)<br />

8. En Çok Görülen Hayvan Hastalıkları : Hastalık adı, ölüm oranı (%) ........<br />

9. Hayvan Hastalıklarına KarĢı Alınan Önlemler : ........<br />

10. Köyde Uygulanan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Programları : Adı, zamanı, ....<br />

11. Köydeki <strong>Tarımsal</strong> Uygulamalar: Tarla tarımı ile ilgili uygulamalar,<br />

hayvancılıkla ilgili uygulamalar, tarımsal sanatlar, .....<br />

12. <strong>Tarımsal</strong> Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />

yönünden önemli olan sorunlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!