Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ATATÜRK ÜNĠVERSĠTESĠ<br />
ZĠRAAT FAKÜLTESĠ<br />
Yayın No: 67<br />
TARIMSAL YAYIM<br />
VE<br />
ĠLETĠġĠM TEKNĠKLERĠ<br />
<strong>Prof</strong>. <strong>Dr</strong>. <strong>Ziya</strong> YURTTAġ<br />
Doç. <strong>Dr</strong>. Tecer ATSAN<br />
<strong>Dr</strong>. Atilla KESKĠN<br />
Erzurum - 2011
3<br />
ÖNSÖZ<br />
Ülkemizde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinin tarihi oldukça eskiye dayanmasına rağmen<br />
Yüksek Öğretim Kurumlarında <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Öğretiminin tarihi, Ziraat Fakültelerinin<br />
kuruluĢuna bağlı olarak, nispeten yenidir. Bu Fakültelerde okutulan ders notları genelde birbirinden<br />
bağımsız olarak ve belirli bir eĢgüdüm olmadan geliĢtirilmiĢtir. Bu durumda, söz konusu notlarda<br />
hem biçim hem de içerik bakımından bir standart geliĢtirilememiĢtir.<br />
08.09.2006 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık<br />
Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik” ülkemizdeki <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri için<br />
olduğu kadar <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Öğretimi için de bir imkân sağlamıĢtır. Bu yönetmelik uyarınca<br />
düzenlenen “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık Kursları” için Bakanlık tarafından geliĢtirilen<br />
“<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık” kurs notları Ziraat Fakültelerinde okutulmakta olan <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> ve ĠletiĢim Teknikleri dersleri için bir çerçeve oluĢturacak kaynak eser olma niteliğindedir.<br />
Bu bakımdan Atatürk Üniversitesi Ziraat fakültesinde okutulmakta olan bu ders notları yeni baskı<br />
için gözden geçirildiğinde söz konusu eserden büyük ölçüde alıntı yapılmıĢtır. Bu alıntılar * iĢareti<br />
ile belirtilmiĢtir. Orijinal kaynaklara ulaĢıldığında bu kaynaklar da kaynakçada yer alacaktır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve ĠletiĢim Ders Notları yeniden gözden geçirilirken belirli bir mantık<br />
silsilesi gözetilmiĢ, önce <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Metodolojisi, sonra ĠletiĢim Teknikleri ve KiĢisel<br />
GeliĢim konularına yer verilmiĢtir. Konular özetlenmiĢ gereksiz ayrıntılardan ve tekrarlardan<br />
mümkün olduğu kadar arındırılmıĢtır.<br />
Bu ders notlarının öğrencilerimiz için yararlı olmasını dileriz.<br />
<strong>Prof</strong>. <strong>Dr</strong>. <strong>Ziya</strong> YURTTAġ<br />
Doç. <strong>Dr</strong>. Tecer ATSAN<br />
Doç. <strong>Dr</strong>. Atilla KESKĠN
ĠÇĠNDEKĠLER<br />
1. BÖLÜM:GĠRĠġ ........................................................................................ 1<br />
5<br />
1.1. TARIMSAL YAYIM‟IN TANIMI ve ÖZELLĠKLERĠ.........................................1<br />
1.2. TARIMSAL YAYIM'IN ÖNEMĠ.........................................................................2<br />
1.3. TARIMSAL YAYIM‟IN TARĠHĠ* ......................................................................4<br />
1.4. TARIMSAL YAYIM'DA AMAÇLAR ................................................................9<br />
1.5. TARIMSAL YAYIM‟DA SĠSTEMLER, YAKLAġIMLAR VE YÖNTEMLER 12<br />
2. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM ĠLE ĠLĠġKĠLĠ BAZI KAVRAMLAR17<br />
2.1. EĞĠTĠM ............................................................................................................. 17<br />
2.2. YETĠġKĠN EĞĠTĠMĠ * ...................................................................................... 28<br />
2.3. YENĠLĠKLERĠN YAYILMASI ......................................................................... 33<br />
3. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM’DA ARAÇ VE YÖNTEMLER .......... 38<br />
3.1. BĠREYSEL YAYIM YÖNTEMLERĠ ................................................................ 38<br />
3.2. GRUP YAYIM YÖNTEMLERĠ ........................................................................ 42<br />
3.3. KĠTLE YAYIM YÖNTEMLERĠ ....................................................................... 50<br />
3.4. AMAÇLARA UYGUN ARAÇ VE YÖNTEM SEÇĠMĠ* ................................... 58<br />
4. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM'DA PROJE SÜRECĠ ......................... 60<br />
4.1. PROJE FĠKRĠNĠN OLUġUMU ......................................................................... 61<br />
4.2. ĠNCELEME ....................................................................................................... 61<br />
4.3. PLANLAMA ..................................................................................................... 64<br />
4.4. FĠNANSMAN TEMĠNĠ ..................................................................................... 66<br />
4.5. UYGULAMA .................................................................................................... 66<br />
4.6. DEĞERLENDĠRME .......................................................................................... 67<br />
5. BÖLÜM:TARIMSAL YAYIM PROJELERĠ ...................................... 69<br />
5.1. ANA PLAN ....................................................................................................... 69<br />
5.2. EYLEM PLANI ................................................................................................. 73<br />
5.3. FĠNANSMAN PLANI ....................................................................................... 75<br />
TARIMSAL YAYIM PROJE ÖRNEĞĠ ................................................... 77<br />
6. BÖLÜM:ĠLETĠġĠM TEKNĠKLERĠ* ................................................... 95<br />
6.1. ĠLETĠġĠMĠN TANIMI ....................................................................................... 95<br />
6.2. ĠLETĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER ........................................................... 95<br />
6.3. ĠLETĠġĠMDE ÖGELER ..................................................................................... 96<br />
6.4. ĠLETĠġĠMĠ OLUMSUZ ETKĠLEYEN HUSUSLAR .......................................... 99<br />
6.5. ĠLETĠġĠMĠ OLUMLU ETKĠLEYEN HUSUSLAR .......................................... 100<br />
6.6. SÖZLÜ ĠLETĠġĠM........................................................................................... 100<br />
6.7. BEDEN DĠLĠ (Sözsüz ĠletiĢim) ....................................................................... 101
7. BÖLÜM:SUNUġ TEKNĠKLERĠ* ...................................................... 115<br />
6<br />
7.1. GĠRĠġ .............................................................................................................. 115<br />
7.2. SUNU VE ANLATIM TEKNĠKLERĠ ............................................................. 115<br />
7.3. POWERPOĠNT ĠLE ETKĠLĠ SUNU HAZIRLAMA ........................................ 121<br />
8. BÖLÜM:MOTĠVASYON* .................................................................. 123<br />
8.1. MOTĠVASYONUN TANIMI ve DÖNGÜSÜ .................................................. 123<br />
8.2. MASLOW‟UN MOTĠVASYON TEORĠSĠ (Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi) .................. 124<br />
8.3. ĠHTĠYAÇ KAVRAMI ĠLE ĠLGĠLĠ BAZI ÖZELLĠKLER ................................ 125<br />
8.4. EĞĠTĠMDE MOTĠVASYONU ETKĠLEYEN FAKTÖRLER ........................... 126<br />
8.5. MOTĠVASYONU BOZAN ETKENLER ......................................................... 126<br />
9. BÖLÜM:GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ ve<br />
MODERASYON* .............................................................. 128<br />
9.1. GRUP KAVRAMI ........................................................................................... 128<br />
9.2. GRUPLARLA ÇALIġMANIN ÖNEMĠ ........................................................... 128<br />
9.3. GRUP ÇALIġMALARINI ETKĠLEYEN UNSURLAR ................................... 128<br />
9.4. GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ ....................................................... 130<br />
9.5. MODERASYON ............................................................................................. 133<br />
9.6. GRUPLARIN GELĠġĠM SÜREÇLERĠ ............................................................ 138<br />
10. BÖLÜM ÇATIġMA YÖNETĠMĠ* .................................................... 139<br />
10.1. ÇATIġMA YAKLAġIMLARI ....................................................................... 139<br />
10.2. BĠREYSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ ........................................................ 139<br />
10.3. ÖRGÜTSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ ...................................................... 142<br />
10.4. DĠĞER ÇATIġMA TÜRLERĠ ...................................................................... 144<br />
10.5. STRES KAVRAMI........................................................................................ 144<br />
KAYNAKLAR ......................................................................................... 148<br />
EK-1. KÖY ĠNCELEME ANKETĠ (ÖZET)......................................... 150
1. BÖLÜM<br />
GĠRĠġ<br />
1.1. TARIMSAL YAYIM’IN TANIMI ve ÖZELLĠKLERĠ<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>;<br />
� Genel açıdan “Çiftçi Eğitimi”,<br />
� Eylem açısından “tarımsal konulardaki yeniliklerin çiftçilere ulaĢtırılması",<br />
� Niteliksel açıdan ise “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>, tarımla uğraĢan kiĢilerin sosyal, ekonomik<br />
ve kültürel yönden kalkınmalarına yardım etmek amacına yönelik, okul-dıĢı ve<br />
gönüllü bir eğitim sistemi” olarak tanımlanabilir.<br />
Bu tanımlarda da görüldüğü gibi, herhangi bir olay veya olgu değiĢik açılardan<br />
değiĢik Ģekillerde tanımlanabilir. Bu durum <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için de geçerlidir.<br />
Niteliksel tanımda da belirtildiği gibi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın temel özellikleri Ģunlardır:<br />
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da hedef kitle, tarımla uğraĢan kiĢilerdir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
çiftçi ailesini oluĢturan kiĢilerin tümüne hitap eder. Bu kiĢilere çiftçi çocukları<br />
ve kadınları da dahildir. Nitekim <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> kapsamına giren 4-K 1<br />
çalıĢmaları çiftçi çocuklarına, ev ekonomisi çalıĢmaları ise çiftçi kadınlarına<br />
hitap eder.<br />
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da amaçlar çok yönlüdür. Kalkınma insanların yaĢam<br />
kalitesinin iyileĢtirilmesi olarak tanımlanabilir. YaĢam çok yönlü bir olgudur.<br />
Bundan dolayı kalkınma da birçok boyutları olan bir kavramdır. çiftçilerin<br />
kalkınmasına yardım etmek amacı güden <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> amaçları da çok<br />
yönlü olmak durumundadır. Bu amaçlar eğitimle ulaĢılabilecek ekonomik,<br />
sosyal, kültürel ve çevresel nitelikte olabilir. Ekonomik amaçlar; gelirin<br />
artırılması, sosyal amaçlar; sosyal yaĢantının iyileĢtirilmesi, kültürel amaçlar;<br />
katılımcılığın, iĢbirliği ve hoĢgörü kültürünün geliĢtirilmesi, çevresel amaçlar<br />
ise; çevre koruma ve geliĢtirme bilincinin kazandırılması gibi amaçlardır.<br />
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da felsefe, çiftçilerin kendi kendilerine yardım etmelerine<br />
yardım etmektir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında çiftçilerin iĢi onlar için bizzat<br />
yapılmaz, fakat onlara iĢlerini daha iyi yapabilmeleri için eğitim, danıĢmanlık<br />
ve örgütleme yoluyla yardım edilir.<br />
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> teknik bir hizmettir. Çiftçilere götürülen hizmetler yatırım,<br />
kredi ve teknik hizmetler olarak sınıflandırılabilirler. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
çalıĢmaları teknik hizmetler sınıfına girer. Teknik hizmet neyin nasıl<br />
yapılacağını gösteren bir eğitim ve danıĢmanlık hizmetidir.<br />
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> okul-dıĢı bir eğitim sistemidir. Eğitim, insanların bilgi,<br />
duygu ve becerilerinde bazı geliĢmeler sağlamak amacına yönelik bir faaliyettir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında da amaç aynıdır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde<br />
öğrenciler her yaĢtan çiftçiler, ders yeri ise köydeki herhangi bir açık alan veya<br />
kapalı bir mekân olabilir.<br />
1 Kafada bilgi, Kalpte duygu, Kolda beceri, Kanda sağlık
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitimi gönüllülük esasına dayanır. Bu çalıĢmalarda<br />
demokratik kurallar uygulanır. Diğer bir deyiĢle, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
çalıĢmalarında çiftçilerin rızası aranır. Çiftçilere eğitim çalıĢmalarına katılmaları<br />
yönünde herhangi bir baskı yapılmaz. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının her<br />
aĢamasında çiftçilere söz hakkı tanınır ve onların istekleri göz önünde<br />
bulundurulur.<br />
� <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> teorik bakımdan kolay fakat pratik bakımdan zor olan bir<br />
konudur. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> kapsamına giren konular genelde zor ve karmaĢık<br />
olmayıp anlaĢılması oldukça kolaydır. Ancak, <strong>Yayım</strong> hizmetlerinde amaca<br />
ulaĢmak, yani hedef kitle olan çiftçilerde bilgi, duygu ve beceri bakımından<br />
istenen yönde bir değiĢiklik meydana getirmek, onlara bir yeniliği benimsetmek<br />
oldukça zordur ve uzun zaman alır ve sonuçlar somut değildir. <strong>Yayım</strong><br />
çalıĢmaları <strong>Yayım</strong> elemanları bakımından da büyük ölçüde bilgi, beceri, sabır<br />
ve meslek sevgisi gerektirir. <strong>Yayım</strong> hizmetlerinde sonuçların gözle görülmesi<br />
ve sağlıklı bir değerlendirme yapılması oldukça zordur. Buna karĢılık yatırım<br />
hizmetlerinde kısa zamanda sonuç almak, alınan sonuçları ölçmek ve<br />
değerlendirmek nispeten kolaydır. Bu bakımdan <strong>Yayım</strong> faaliyetleri ile birlikte<br />
yatırım çalıĢmalarının da yer aldığı entegre projelerin değerlendirilmesinde<br />
<strong>Yayım</strong> bölümünün kendine has özelliklerini göz önünde bulundurup<br />
değerlendirmede bu hizmetlerin haksız bir rekabete konu edilmemesi gerekir.<br />
1.2. TARIMSAL YAYIM'IN ÖNEMĠ<br />
2<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> en az <strong>Tarımsal</strong> Öğretim ve <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma kadar önemli bir<br />
konudur. Bir özdeyiĢte de belirtildiği gibi “ bir zincirin gücü, o zinciri oluĢturan halkalardan<br />
en zayıf olanının gücü kadardır.” Bu yargı, <strong>Tarımsal</strong> Öğretim, AraĢtırma ve <strong>Yayım</strong> zinciri için<br />
de geçerlidir. <strong>Tarımsal</strong> konularda yapılan tüm çalıĢmaların, harcanan para, zaman ve emeğin<br />
sonuçta amacı, tarımla uğraĢan kiĢilerin kalkınmasına ve ülke ekonomisinin geliĢmesine katkıda<br />
bulunmaktır. Bu amacı gerçekleĢtirmede etkinlik, <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma, Öğretim ve <strong>Yayım</strong><br />
zincirinin en zayıf olan halkasının gücü düzeyinde kalır. Yani, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> en az <strong>Tarımsal</strong><br />
AraĢtırma veya <strong>Tarımsal</strong> Öğretim kadar önemli bir konudur. Bu durum matematiksel olarak<br />
“AxBx0 = 0” Ģeklinde ifade edilebilir.<br />
AraĢtırma bulgularından ve teknik bilgilerden yararlanabilmek için bunların<br />
üreticilere ulaĢtırılması ve uygulanması gerekir. Uygulanmayan teknik bilgiler zihinlerde<br />
unutulmaya, araĢtırma bulguları ise raflarda tozlanmaya mahkûmdur. Böylece <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma<br />
ve Öğretim için harcanan para, zaman ve emek boĢa gitmiĢ olur. Ülkemizde bugüne kadar tarımsal<br />
konularda çok sayıda araĢtırma yapılmıĢ ve uygulanabilir nitelikte önemli bulgular ortaya<br />
konulmuĢtur. Diğer taraftan, tarımsal öğretimin resmen baĢladığı tarih olarak kabul edilen 1846<br />
yılından beri geçen zaman içerisinde tarımsal öğretimde büyük geliĢmeler meydana gelmiĢtir.<br />
Günümüzde yurdun her yanında faaliyet gösteren ziraat fakültelerinde binlerce öğrenciye modern<br />
tarımın gerekleri öğretilmektedir. <strong>Tarımsal</strong> araĢtırma ve öğretimde gerçekleĢtirilen bu<br />
geliĢmelerden beklenen yararın sağlanabilmesi için etkin <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarına ihtiyaç vardır.
3<br />
Kalkınmada en önemli faktör beĢeri ve sosyal sermayedir (Anon., 2004a). Bu<br />
faktörlerin geliĢmesinde en önemli araç ise eğitimdir. Ġnsanların bireysel yetenekleri beĢeri<br />
sermaye, insanların ortak sorunlara ortak çözümler bulmak üzere dayanıĢma ve iĢbirliği yapmaları<br />
gibi iliĢkiler ise sosyal sermaye olarak adlandırılır.<br />
BeĢeri ve sosyal sermaye gibi insan kaynaklarının geliĢtirilmesi, eğitim yoluyla olur. Bugün<br />
geliĢmiĢ ülkelerden örneğin Almanya ile Türkiye‟nin her konudaki geliĢmiĢlik farkı, her iki<br />
ülkedeki insanların eğitimleri arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. Zira 1945 yılında Türkiye‟nin<br />
ekonomik durumu Almanya‟dan daha iyi idi. Almanya‟nın Türkiye‟ye göre daha hızlı bir Ģekilde<br />
kalkınarak bugünkü duruma gelmesinde en önemli faktör nitelikli iĢgücü, dayanıĢma ve iĢbirliği<br />
geleneği, çalıĢma disiplini, giriĢimcilik ve organizasyon yeteneği gibi beĢeri ve sosyal sermaye<br />
değerleridir. Aynı Ģekilde, geliĢmiĢ ülkelerdeki çiftçilerle diğer ülkelerdeki çiftçiler arasındaki<br />
verimlilik farkı bu ülkelerdeki çiftçilerin eğitim konusundaki farklılıklarından kaynaklanmaktadır.<br />
Bu durum ülkemizdeki çiftçilerin eğitim ihtiyacının önemini açıkça ortaya koymaktadır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>ın çiftçi bazında önemini belirtmek için Doğu Anadolu Su Havzası<br />
Rehabilitasyon Projesi çerçevesinde Adıyaman Ġli Kâhta ilçesinde Nemrut Dağı eteğinde bir köyde<br />
20‟Ģer arı kovanı verilen iki çiftçinin 1995 yılında gözlenen durumu örnek olarak verilebilir.<br />
Çiftçilerden birisi Ankara Kazan ilçesinde bulunan Türkiye Kalkınma Vakfı (TKV) Arıcılık<br />
Eğitimi Merkezinde iki haftalık bir eğitim çalıĢmasına katılmıĢ, diğeri ise buna gerek duymamıĢtı.<br />
Eğitime katılan çiftçi kovan sayısını birkaç yılda 300‟e çıkarıp, kovan baĢına 30 kg. dan fazla bal<br />
alarak yılda yaklaĢık 10 ton bal elde etmekteydi. Diğer çiftçi ise 20 kovanı 5‟e düĢürüp, kovan<br />
baĢına yalnızca 5 kg kadar bal alarak toplam 25 kg bal elde ediyordu. Yılda 10.000 kg ile yalnızca<br />
25 kg bal elde eden iki çiftçi arasındaki en önemli fark, eğitim farkı idi.<br />
Bu konularda, buna benzer birçok çarpıcı örnek verilebilir. Bunlar arasında TKV tarafından<br />
Erzurum Uzundere Ġlçesinde 1991-99 yılları arasında yapılan <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları da vardır. Bu<br />
çalıĢmalarda çifçilere önce seracılık eğitimi verilmiĢ daha sonra seracılık uygulamaları baĢlatılmıĢ<br />
proje sonunda 350 kadar serada sebze üretimi gerçekleĢmiĢ ve buna bağlı olarak çok sayıda ailenin<br />
gelir düzeyi ve yaĢam kalitesi yükselmiĢtir. Günümüzde faal sera sayısı 550 yi geçmiĢ, ve bu sayı<br />
artmağa devam etmektedir. Bu projeye katılan önder çiftçilerden bazıları yılda 50.000 TL üzerinde<br />
gelir sağlamaktadır. Bu gelir kırsal alan için çok önemli bir miktardır. Bu proje olmasa idi, Bu güne<br />
kadar, Uzunderede bulunan çifçilerin büyük bir bölümü köylerini terk edip göç etmiĢ olacaklardı.<br />
Uzundere olayı <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için önemli bir baĢarı öyküsü ve uygulama okulu niteliğindedir.<br />
Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısında tarımın önemli bir yeri vardır. YaklaĢık olarak ülke<br />
nüfusunun % 33‟ü tarımla uğraĢmakta, milli gelirin % 14‟ü ve ihracat gelirlerinin % 6‟sı tarım<br />
sektörü tarafından sağlanmaktadır.<br />
Türkiye'de tarıma açılacak yeni alanlar yok gibidir. Bu bakımdan tarımsal üretimde artıĢ<br />
sağlamak ve böylece çiftçilerin kalkınmasına ve ülke ekonomisinin geliĢmesine katkıda
ulunabilmek için birim alandan daha yüksek verim almak gerekmektedir. Bu ise, büyük ölçüde<br />
modern teknolojinin çiftçilere ulaĢtırılmasına ve benimsetilmesine bağlıdır.<br />
4<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarından sonuç almanın uzun zaman gerektirmesi ve bu sonuçların<br />
genellikle somut olmaması <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın önemini gölgeleyen bir sorundur. Uzun dönemi<br />
kapsayan bir açıdan bakıldığında, ülkemizde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının büyük ölçüde<br />
katkısıyla gerçekleĢen önemli geliĢmeler gözlenebilir. Örneğin, birkaç yıl öncesine kadar kıĢ<br />
aylarında çoğu sebzeleri bulmak mümkün değilken, bugün her mevsimde hemen her tür sebze<br />
bulunabilmektedir. Tarımda makineleĢme konusunda oldukça önemli geliĢmeler sağlanmıĢtır.<br />
Mücadele çalıĢmaları ile her yıl milyarlarca liralık ürün kaybı önlenmektedir. Bu geliĢmelerin<br />
sonucu olarak ülkemiz, bir zamanlar 10 milyon nüfusu beslemekte zorluk çekerken, bugün 70<br />
milyonluk nüfusuyla dünyada tarımsal üretim bakımından kendine yeterli birkaç ülkeden biri<br />
durumundadır. Bu geliĢmelerde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının katkısı büyüktür.<br />
1.3. TARIMSAL YAYIM’IN TARĠHĠ*<br />
1.3.1. Dünya’da<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>, Ġngilizcede (Agricutural Extension) terimi ile tanımlanmaktadır.<br />
Extension kelimesinin mastar hali olan „to extend‟ yaymak, geniĢletmek anlamındadır. Türkçe‟de<br />
kullanılan „<strong>Yayım</strong>‟ terimi de Ġngilizce deki karĢılığı gibi yaymak fiilinden üretilmiĢ olup sözcük<br />
anlamı „Bilgi Yayma‟ olarak ifade edilmektedir. <strong>Yayım</strong> sözcüğü bazen yanlıĢ olarak neĢriyat<br />
anlamına gelen „yayın‟ (publication) sözcüğü ile karıĢtırılmaktadır. Oysa yayın, (Basılı, görsel veya<br />
iĢitsel) <strong>Yayım</strong>da kullanılan bir araçtır ve <strong>Yayım</strong> kavramına göre çok daha da dar kapsamlıdır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>ın modern uygulamalarının örneklerinin ortaya çıkması on dokuzuncu<br />
yüzyıla dayanmaktadır. Ancak, genel anlamda, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>ın tarihi çok daha eskidir. Eski<br />
Mısır hiyeroglif ve Mezopotamya çivi yazılarında çiftçi eğitimi ile ilgili metinler bulunmuĢtur. Eski<br />
Yunan ve Roma döneminde de tarımla ilgili kitaplar yazılmıĢtır. Bundan sonra oluĢan tüm<br />
medeniyetlerde de çiftçi eğitimi konusuna değiĢen vurgularla önem verilmiĢtir.<br />
Ġlk modern <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmeti, Ġrlanda‟da bir krizin atlatılması için görevlendirilen<br />
bir valinin kiĢisel giriĢimleriyle ortaya çıktığı kabul edilir. Krizin nedeni 1845' de Avrupa‟da<br />
ortaya çıkan patates yanıklığı hastalığı idi. Ġrlanda‟da çoğu köylü nüfusun beslenmesinin patatese<br />
dayanmasından dolayı krizin etkileri bu ülkede çok ciddi olmuĢ ve patates kıtlığı 1851'e kadar<br />
sürmüĢtür. Meydana gelen bu ciddi krizin aĢılması için zamanın Ġrlanda Valisi tarafından alternatif<br />
ürünlerin yetiĢtirilmesi için <strong>Yayım</strong> faaliyetleri baĢlatılmıĢtır.<br />
Daha sonraki yıllarda ise Ziraat Fakülteleri kurulmuĢ, çiftçi örgütlenme hareketleri<br />
hızlanmıĢ ve bu sayede modern <strong>Yayım</strong> faaliyetleri baĢlamıĢtır.<br />
Modern <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinin baĢlangıcında tüm Dünya‟da <strong>Yayım</strong> hizmetleri büyük ölçüde<br />
kamu tarafından yürütülmekte idi. Zamanla, özel Ģirketlerin ürünlerini tanıtmaları amacıyla yapılan<br />
özel <strong>Yayım</strong> ve geliĢen üretici örgütlerinin üyelerinin yaĢam standardını geliĢtirmek amacıyla
yaptıkları üreci örgütleri <strong>Yayım</strong>ı hizmetleri geliĢti. Bu durum 1990 lı yıllara kadar devam etti. 90 lı<br />
yılların baĢında AB ülkelerinde yeni bir anlayıĢ hakim oldu. Bu yıllarda kamu <strong>Yayım</strong> sisteminin<br />
beklenen düzeyde verimli ve etkili olmadığı düĢüncesi benimsendi ve bu durumu düzeltmek için<br />
<strong>Yayım</strong> hizmetlerinin özelleĢtirilmesi gerektiği yetkililerce ifade edildi. Bu yıllardan sonra AB<br />
ülkelerinde <strong>Yayım</strong> hizmetlerinin özelleĢtirilmesi değiĢik ülkelerde değiĢik düzeylerde<br />
geçekleĢtirildi. Kamunun düzenleyici, denetleyici ve destekleyici konumda olması yönünde<br />
önemli adımlar atıldı. Birçok ülkede bu faaliyetler devam etmektedir.<br />
5<br />
ABD‟de 1862 yılında Ziraat Fakülteleri, 1887 yılında AraĢtırma Enstitüleri ve 1914 yılında<br />
da ise <strong>Yayım</strong> Servisi kurulmuĢtur. ABD‟deki <strong>Yayım</strong> servisi kendine has bir özellik göstermektedir.<br />
Bu ülkede <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri Federal, Eyalet ve Yerel yönetimlerin desteği ile Land Grant<br />
Üniversitelerin Ziraat Fakültelerinin koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Bu sistem 1914 yılından<br />
beri uygulanmakta ve genel olarak çok baĢarılı olduğu kabul edilmektedir.<br />
Yeni Zelanda‟da Günümüzde kamu tarafından finanse edilen bir <strong>Yayım</strong> hizmeti<br />
yoktur. Ancak iki örgüt ülke düzeyinde faaliyet gösteren <strong>Yayım</strong> birimine sahiptir. Bu<br />
örgütler Hayvancılığı Geliştirme Şirketi (LIC) ve Yün Şirketi (Woolpro) dir, Ancak,<br />
Kraliyet Araştırma Enstitüsü (Crown Research Institution-CRI) gibi bazı kuruluşların asıl<br />
konularına bağlı olarak kırsal kalkınma veya <strong>Yayım</strong> konusunda da çalışmaları vardır.<br />
Bazı Avrupa Ülkelerinde <strong>Yayım</strong> Sistemleri ile ilgili son durum aĢağıdaki gibi özetlenebilir:<br />
Ġngiltere‟de <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerini yürüten ADAS (Agricultural Development and<br />
Advisory Service) bir kamu kuruluĢu iken 1997 yılında tamamen özelleĢtirilmiĢtir. Ġngiltere‟de bu<br />
yıldan sonra <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için doğrudan bir kamu desteği yoktur. ADAS Ġngiltere dıĢındaki<br />
ülkelere de ücret karĢılığı <strong>Yayım</strong> hizmeti sunmaktadır. Ġngiltere‟de özelleĢtirmenin, özel <strong>Yayım</strong><br />
hizmetlerinin mali yükünü karĢılamakta zorlanan küçük çiftçilerin aleyhinde olduğu ifade<br />
edilmektedir.<br />
Danimarka‟da <strong>Yayım</strong> sistemi tamamen özelleĢtirilmiĢtir. 2003 yılından beri <strong>Yayım</strong><br />
hizmetleri için bir devlet desteği yoktur. <strong>Yayım</strong> hizmetleri ağırlıklı olarak üretici örgütleri<br />
tarafından yürütülmektedir.<br />
Hollanda‟da birkaç yüzyıllık tarihi geçmiĢi olan DLV <strong>Yayım</strong> kuruluĢu 1993 yılından<br />
itibaren özelleĢtirilmeye baĢlanmıĢ ve bu süreç 2003 yılında 10 yıllık bir süre sonunda tamamen<br />
özelleĢtirilmiĢtir. Günümüzde Hollanda‟daki <strong>Yayım</strong> hizmetleri müĢteri odaklı olarak<br />
nitelendirilmekte ve daha çok bireysel metotlara ağırlık verilmektedir.<br />
Almanya‟da değiĢik eyaletlerde değiĢik <strong>Yayım</strong> sistemleri ağırlıktadır. Örneğin Baden<br />
Württemberg Eyaletinde kamu <strong>Yayım</strong>ı ağırlıktadır. Nordrhein-Westfallen Eyaletinde üretici<br />
örgütleri <strong>Yayım</strong>ı, Mecklenburg-Vorpommern Eyaletinde Bakanlığa bağlı <strong>Yayım</strong> Ģirketleri,<br />
Brandenburg Eyaletinde ise danıĢmanlık Ģirketleri ve serbest tarım danıĢmanları ağırlıktadır.
6<br />
Macaristan‟da 1990 yılından itibaren Tarım bakanlığının yeniden yapılandırılması<br />
çalıĢmaları baĢlamıĢ, ancak özelleĢtirme konusunda önemli geliĢmeler sağlanamamıĢtır. Bu ülkede<br />
serbest tarım danıĢmanları için sertifikalandırma iĢleri devam etmektedir. 2007 yılı itibari ile 700<br />
kadar kiĢiye danıĢmanlık kursu verilerek sertifikalandırılmıĢlardır. Çifçilerin özel danıĢmanlık<br />
Ģirketlerinden aldıkları hizmetler devlet tarafından desteklenmekte ve bu destek danıĢmanlara<br />
ödenmektedir.<br />
Estonya‟da 1989 yılında bağımsızlıktan sonra özel aile iĢletmelerinin kurulmasına paralel<br />
olarak yeni bir <strong>Yayım</strong> sistemi oluĢturulmaya çalıĢılmıĢ ve 1995 yılından sonra bu hizmetlerin<br />
özelleĢtirilmesi yönünde adımlar atılmıĢtır. Bunlar arasında <strong>Yayım</strong>cıların eğitilmeleri ve<br />
sertifikalandırılmaları gibi faaliyetler de vardır. Estonya kendi imkân ve ihtiyaçlarına uygun bir<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sistemi kurmak çabasındadır. Bu durum Ülkemizdeki çabaları anımsatmaktadır.<br />
Litvanya‟da <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri “Ulusal <strong>Yayım</strong> Servisi” tarafından<br />
yürütülmektedir. Bu servis büyük ölçüde kamu servisi niteliğindedir. Ülke geneline yayılan 44<br />
yerel büro ile hizmetlerini yürütmektedir.<br />
Polonya‟da <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerinin uzun bir geçmiĢi olmasına rağmen, 2005 yılında<br />
yapılan düzenlemelerle bu hizmetleri veren kuruluĢların yeniden yapılandırılması ve görevlerinin<br />
belirlenmesi sağlanmıĢtır. Polonya tarımı günümüzde bir değiĢim süreci yaĢamaktadır. Mevcut<br />
durumda kamu <strong>Yayım</strong> sistemi hakimdir.<br />
Bulgaristan‟da <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerinden sorumlu olan kuruluĢ Ulusal <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> Servisi NAAS dır. Bu servis 1991 yılında bağımsız bir birim olarak düzenlenmiĢtir.<br />
NAAS‟ın temel amacı, Bulgaristan tarım sektörünü AB üyeliğine hazırlamak ve Dünya<br />
pazarlarındaki rekabet gücünü artırmak olarak belirlenmiĢtir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetlerinde kamu<br />
<strong>Yayım</strong> sistemi hakimdir.<br />
Ġsviçre‟de ekolojik tarıma büyük önem verilmekte ve <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri ekolojik<br />
tarımı gerçekleĢtirecek Ģekilde yürütülmektedir. 1993 yılından önce bu hizmetler diğer birçok<br />
Avrupa Ülkesinde olduğu gibi büyük ölçüde kamu tarafından yürütülmekte idi. Bu yılda yapılan bir<br />
düzenleme ile yönetimde liberalleĢme yapılmıĢ, özel kuruluĢlara kontrol yetkisi verilmiĢtir. Ülkede<br />
uygulanan Ekolojik Performans Katalogu (ÖLN), AB tarafından ortaya konulan iyi tarım<br />
uygulamaları (GAP) ve Çapraz Uyum (Cross Compliance) kriterlerine paralel bir yapıdadır. Ülke<br />
tarım alanlarının % 97 kadarı ekolojik kriterlere göre iĢlenmektedir. OLN standardı devletin yaptığı<br />
“doğrudan ödemeler” için de temel koĢul olarak belirlenmiĢtir.<br />
1.3.2. Türkiye’de<br />
Türkiye tarihin ilk dönemlerinde beri önemli bir tarım alanı olmuĢtur. Etilerden<br />
zamanımıza kadar gelen kitabelerde tarımla ilgili bilgiler yer almaktadır. 17. yüzyılda yayınlanan<br />
Revnak-i-Bostan adlı eserde bu gün bile yararlanılabilecek bilgiler vardır. (ġenocak 1967)
7<br />
Türkiye‟de tarımsal eğitim konusunda resmi çalıĢmalar Tanzimat döneminde baĢlamıĢ<br />
1848 yılında YeĢilköy‟de ilk ziraat okulu açılmıĢtır. Ancak çeĢitli sebeplerle bu okul 1851 yılında<br />
kapatılmıĢtır.<br />
1893 yılında Halkalı Ziraat Mektebi (Mehmet Akif Ersoy bu okuldan mezundur)<br />
kurulmuĢtur. Sonraki dönemlerde savaĢlar nedeniyle ülkedeki her türlü tarımsal eğitim sekteye<br />
uğramıĢtır.<br />
Cumhuriyetin kurulmasından sonra her alanda olduğu gibi tarım alanında da eğitim<br />
çalıĢmalarına hız verilmiĢ 1924 yılında Tarım iĢlerinden de sorumlu, “Ziraat ve Ticaret Vekâleti”<br />
adı altında bir Bakanlık kuruldu. Bundan 4 yıl sonra da, 1928 yılında Ankara‟da Yüksek Ziraat<br />
Mektebi kuruldu, Bu mektep 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü, 1948 yılında ise Ziraat<br />
Fakültesi olarak faaliyetlerini sürdürdü.<br />
1984 öncesi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> hizmetleri merkezi düzeyde Ziraat ĠĢleri Genel Müdürlüğü<br />
(ZĠGEM) tarafından yürütüldü. ZĠGEM, Ġl ve ilçe müdürlükleri ile uzun yıllar ülkemizin tarımsal<br />
politikası doğrultusunda yararlı hizmetler verdi. Türk köylüsüne örnek teĢkil etmesi amacıyla<br />
deneme ve üretme istasyonları kurdu, tohum temizleme faaliyetlerinde bulundu, gübreyi, tarımsal<br />
alet ve makineleri Türk Çiftçisine tanıttı ve kullanımının yaygınlaĢtırılmasında önemli roller<br />
oynadı. Bu dönemde bedelsiz girdi destekli eğitim çalıĢmaları, kırsal alanda tarımsal faaliyetlerde<br />
gübre, kaliteli tohum, ilaç vs. gibi yoğun girdi kullanımının çiftçilerce benimsenmesini sağladı.<br />
Ürün bazında üretimi geliĢtirme projeleri ile 1984‟e kadar faaliyetler sürdü.<br />
BaĢlangıçta oldukça yararlı hizmetler veren ZĠGEM, zaman içerisinde hantallaĢtı ve etkisiz<br />
hale geldi. ZĠGEM 1984 yılında, D.B. ve IFAD desteği ile 16 ilde Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemini<br />
yerleĢtirmek üzere <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve Uygulamalı AraĢtırma Projesi (TYUAP) araĢtırma / <strong>Yayım</strong> /<br />
çiftçi bağlantısını güçlendirmek üzere harekete geçti ve aynı tarihlerde Bakanlığın yeniden<br />
yapılanması gerçekleĢti. TYUAP projesinin baĢarısı, tartıĢma konusu olmuĢtur.<br />
Yeniden yapılanma ile merkezde oluĢturulan ana hizmet biriminden bir tanesi olan ve<br />
ağırlıklı olarak kooperatiflerin kuruluĢu, desteklenmesi ve denetlenmesinden sorumlu olan<br />
TeĢkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü (TEDGEM) bünyesinde üç Ģubeden oluĢan bir<br />
<strong>Yayım</strong> Dairesi kuruldu. Ġllerde ise farklı genel müdürlüklerin taĢra birimleri bir çatı altında<br />
toplanarak 7 Ģubeden oluĢan Ġl Müdürlükleri, ilçelerde ise ilçe müdürlükleri kuruldu.<br />
Ġl müdürlüklerinde bulunan ġubeler Ģunlardır:<br />
� Proje ve Ġstatistik,<br />
� Kontrol, Destekleme,<br />
� Hayvan sağlığı,<br />
� Bitki Koruma,<br />
� Ġdari ve Mali ĠĢler,<br />
� Çiftçi Eğitimi ve <strong>Yayım</strong>,
Ana<br />
Hizmet<br />
Birimleri<br />
2009 itibari ile Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı yapılanması tablo 1 de olduğu gibidir.<br />
MüsteĢar<br />
Yardımcısı<br />
1.<strong>Tarımsal</strong> Üretim ve<br />
GeliĢtirme Genel<br />
Müdürlüğü. TÜGEM<br />
2. Koruma ve Kontrol<br />
Genel Müdürlüğü.<br />
KORGEM<br />
3. TeĢkilatlanma ve<br />
Destekleme Genel<br />
Müdürlüğü.<br />
TEDGEM<br />
4. <strong>Tarımsal</strong><br />
AraĢtırmalar Genel<br />
Müdürlüğü. TAGEM<br />
5. DıĢ ĠliĢkiler ve AB<br />
Koordinasyon Daire<br />
BaĢkanlığı.<br />
8<br />
Tablo 1: Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı 2 Organizasyon Yapısı<br />
MüsteĢar<br />
Yardımcısı<br />
DanıĢma ve<br />
Denetim<br />
Birimleri<br />
TeftiĢ Kurulu<br />
BaĢkanlığı<br />
(Doğrudan Bakana<br />
bağlı)<br />
Strateji<br />
GeliĢtirme<br />
BaĢkanlığı<br />
Hukuk<br />
MüĢavirliği<br />
Bakanlık<br />
MüĢavirleri<br />
Basın ve<br />
Halkla ĠliĢkiler<br />
MüĢavirliği<br />
BAKAN<br />
MüsteĢar<br />
MüsteĢar<br />
Yardımcı<br />
sı<br />
Yardımcı<br />
Hizmet<br />
Birimleri<br />
Personel<br />
Genel Müdürlüğü<br />
Ġdari ve Mali ĠĢler<br />
Daire BaĢkanlığı<br />
Yayın Dairesi<br />
BaĢkanlığı<br />
Savunma<br />
Sekreterliği<br />
Özel Kalem<br />
Müdürlüğü<br />
(Doğrudan Bakana<br />
bağlı)<br />
MüsteĢar<br />
Yardımcı<br />
sı<br />
Ġlgili<br />
KuruluĢlar<br />
Toprak<br />
Mahsulleri Ofisi<br />
Tarım ĠĢletmeleri<br />
Genel<br />
Müdürlüğü<br />
Çay ĠĢletmeleri<br />
Genel<br />
Müdürlüğü<br />
Et ve Balık<br />
Kurumu Genel<br />
Sekreterliği<br />
Tarım ve Kırsal<br />
Kalkınmayı<br />
Destekleme<br />
Kurumu<br />
BaĢkanlığı<br />
MüsteĢar<br />
Yardımcı<br />
sı<br />
Bağlı<br />
KuruluĢlar<br />
Tarım<br />
Reformu<br />
Genel<br />
Müdürlüğü<br />
Atatürk<br />
Orman<br />
Çiftliği<br />
Müdürlüğü<br />
2 Tarımdan sorumlu Bakanlığın adı Cumhuriyet döneminde aĢagıdaki adları almıĢtır.<br />
1924 - Ziraat ve Ticaret Vekaleti<br />
1974 - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı<br />
1981- Tarım ve Orman Bakanlığı<br />
1983 - Tarım Orman ve KöyiĢleri Bakanlığı<br />
1991 - Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı
9<br />
Ülkemizde <strong>Yayım</strong> hizmetleri büyük ölçüde kamu tarafından gerçekleĢtirilmektedir. 2000 li<br />
yılların baĢlarında, AB üye ülkelerinde olduğu gibi, bu hizmetlerde verimlilik ve etkinliği artırmak<br />
için hizmetlerin özelleĢtirmesi yönünde adımlar atılmıĢ ve 08.09.2006 Tarihinde Resmi Gazetede<br />
“<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Ve DanıĢmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik”<br />
yayınlanmıĢtır. Bu yönetmelik uyarınca sertifikalandırılacak Serbest Tarım DanıĢmanları ve<br />
kurulacak “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık” (TYD) Ģirketleri de ücret karĢılığında <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> ve danıĢmanlık hizmeti vermeye yetkili olacaklardır.<br />
Bu sistemde TYD hizmetlerinde verimlilik ve etkinlik sağlanacağı, Bakanlığın ise yalnızca<br />
düzenleme, denetleme ve destekleme görevleri yapacağı beklenmektedir.<br />
1.4. TARIMSAL YAYIM'DA AMAÇLAR<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da amaçlar, kurumsal açıdan, diğer sosyal içerikli uygulamalı bilim<br />
dallarında olduğu gibi, genelden özele giden bir çizgide, genel, proje ve eylem amaçları olmak<br />
üzere 3 baĢlık altında sınıflandırılabilirler. Bu amaçlar zaman bakımından uzun, orta ve kısa<br />
vadeli amaçlar olarak ta adlandırılabilirler.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da amaçların incelenmesi, iyi bir proje, etkin bir uygulama ve doğru bir<br />
değerlendirme yapabilmek açısından önemlidir.<br />
tutulabilirler.<br />
Amaçlar, alanları bakımından ekonomik, sosyal, kültürel, vb bir sınıflandırmaya da tabi<br />
Sınıflandırma ne Ģekilde olursa olsun <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da amaçların ortak yönü, bunların<br />
eğitimsel nitelikte olmalarıdır. Yani bu amaçlar eğitimsel nitelikte olup ekonomik, sosyal, kültürel<br />
veya çevresel sonuçlar meydana getirmeye yöneliktir.<br />
Yukarıda da belirtildiği gibi, kapsamlarına göre yapılan sınıflandırmada hiyerarĢik bir<br />
sıralama vardır. Bu sınıflandırmada alt sıradaki bir amaç bir üst sıra için bir araç veya ara amaç<br />
olarak kabul edilir.<br />
Ayrıca, tüm beĢeri faaliyetlerin ortak amacı olan bir en üst düzeydeki amaçtan da söz<br />
edilebilir. Bu amaç “temel amaç” olarak adlandırılır.<br />
Temel amaç, tüm kiĢi, kurum ve kuruluĢlar için ortak olan nihai amaçtır. Bu amaç<br />
kiĢiler için mutlu olmak, kurum veya kuruluĢlar için ise, hedef kitlelerinin ihtiyaçlarını karĢılamak<br />
ve böylece onların mutlu olmalarına katkı sağlamaktır. Mutluluk, ihtiyaçların karĢılanması sonucu<br />
oluĢan bir duygudur. Bir basit yapı kooperatifinin kuruluĢ olarak amacı, üyelerinin konut<br />
ihtiyaçlarını karĢılamak ve bunun sonucu olarak ta onların mutlu olmalarına katkı sağlamaktır.<br />
Diğer taraftan dünyanın en büyük kurumu olarak kabul edilen BirleĢmiĢ Milletlerin de temel amacı,<br />
dünya milletlerinin barıĢ ve refah içinde yaĢamalarını, böylece yaĢam kalitelerinin yükseltilmesini<br />
ve neticede insanların mutlu olmalarına katkı sağlamaktır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çerçevesinde yer alan amaçlar aĢağıdaki gibi açıklanabilir:
1.5.1. Genel Amaç<br />
10<br />
Genel amaçlar, kurumlarla ilgili yasalarda ve yönetmeliklerde yer alan geniĢ<br />
kapsamlı amaçlardır. Bu amaçlar ilgili literatürde “üst amaç” olarak ta adlandırılır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da genel amaç, Tarım Bakanlığı KuruluĢ Kanununda ve tanımda da<br />
belirtildiği gibi, çiftçilerin kalkınmalarına eğitim yoluyla yardım etmek, onların yaĢam kalitesinin<br />
yükseltilmesine katkıda bulunmaktır.<br />
Genel amaç <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Projeleri için ortak olan bir amaçtır. Genel amaçların<br />
gerçekleĢtirilmesi, bir üst ve nihai amaç olan temel amacın gerçekleĢmesine katkı sağlar.<br />
1.5.2. Proje Amacı<br />
Proje amacı, bir <strong>Yayım</strong> projesinin konusunu oluĢturan, sınırları belirli ve projeye özel<br />
olan amaçtır. Proje amacı çoğu kez bir proje adı olarak ifade edilir.<br />
Proje Amaçı Örnekleri;<br />
…...Bölgesinde buğday üretimini geliĢtirmek,<br />
.......Ġlinde hayvancılığı geliĢtirmek,<br />
.......Ġlçesinde tarımsal alet ve makinelerin etkin kullanımını sağlamak,<br />
Proje amaçlarının gerçekleĢtirilmesi, genel amaçların gerçekleĢmesine katkı sağlar.<br />
1.5.3. Eylem Amaçları<br />
Eylem amaçları, projelerin bir parçası olan eylem planlarında yer alan ve proje amaçlarını<br />
gerçekleĢtirebilmek için yapılan faaliyetlerin sonucu olan ara amaçlardır. Bu amaçlar bazen<br />
“iĢ amacı” veya “faaliyet amacı” olarak da adlandırılır. Eylem amaçları bazen bir mal veya hizmet<br />
üretmek Ģeklinde olabilir; fakat esas olarak bu amaçlar, hedef kitlede meydana getirilmek istenen<br />
bilgi, duygu ve beceri değiĢiklikleridir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projelerinde, proje amaçlarını<br />
gerçekleĢtirebilmek için çok sayıda eylem amacı yer alabilir. Örneğin, yukarıda belirtilen bir proje<br />
amacını gerçekleĢtirebilmek için öngörülen eylemlerin amaçları aĢağıdaki gibi ifade edilebilir:<br />
Çiftçilerin x buğday çeĢidini tanımalarını sağlamak.<br />
Çiftçilerin x buğday çeĢidini benimsemelerini sağlamak.<br />
Çiftçilerin sertifikalı ve ilaçlı tohum kullanmalarını sağlamak.<br />
Bu amaçların gerçekleĢtirilmesi, bir üst amaç olan özel proje amaçlarının<br />
gerçekleĢmesine katkı sağlar.<br />
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Faaliyetler eylem amaçları değil, <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> görevlilerinin yapacağı iĢlerdir. Lancer buğdayının tanıtılması için bir "köy ziyareti<br />
düzenlemek” <strong>Yayım</strong>cının yapacağı bir iĢ, eylem veya faaliyettir. Bu faaliyetten beklenen Ģey, yani<br />
"çiftçilerin Lancer buğdayını tanımaları” ise bu faaliyetin sonucu veya bir eylem amacıdır.<br />
Eylem amaçlarının hedef kitlede meydana getirilmek istenen geliĢmeler açısından ifade<br />
edilmeleri hem amaçlara açıklık getirir hem de değerlendirme çalıĢmalarında kolaylık sağlar.<br />
Çünkü özellikle ara değerlendirmelerde eylem amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğinin
anlaĢılması istenir. Hedef kitle açısından ifade edilen eylem amaçları ancak, değerlendirmede<br />
uygun ölçütler olarak kullanılabilirler. ġöyle ki, eylem amacı "bir köy ziyareti yapmak" Ģeklinde<br />
ifade edilirse "bu köy ziyareti" yapıldığında amaç % 100 gerçekleĢtirilmiĢ sayılır. Halbuki köy<br />
ziyaretinde asıl amaç, köylülerin bilgisinde bir değiĢikliğin meydana gelmesi, onların bir<br />
yenilikten haberdar olmalarıdır. Değerlendirme yapılırken iĢte bu tür amaçların ne ölçüde<br />
gerçekleĢtirilebildiğine bakmak gerekir. Yani, eylem amaçları <strong>Yayım</strong>cıların yapacakları iĢler olarak<br />
değil, fakat çiftçilerden beklenen eğitimsel nitelikteki geliĢmeler olarak ifade edilmelidir. Diğer bir<br />
deyiĢle amaçlar faaliyet odaklı değil, sonuç odaklı olarak ifade edilmelidir.<br />
11<br />
Ara değerlendirmelerde eylem amaçlarının, son değerlendirmelerde proje<br />
amaçlarının, etki değerlendirmelerinde ise genel amaçların ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiği<br />
araĢtırılır.<br />
Yukarıda da belirtildiği gibi, programlı çalıĢmalarda amaçların kapsamlarına göre<br />
belirlenmesi bilinçli ve etkin bir çalıĢma yapabilmek için gerekli bir iĢlemdir. UNDP ve AB gibi<br />
uluslararası kuruluĢların proje formatlarında yer alan “mantıksal çerçeve” kavramı da amaçların<br />
kapsamlarına göre yapılan sınıflandırmasına dayanır (Anon., 2004b).<br />
Bu çerçevede sorunlarla bağlantılı amaçlar belirlenir ve bunlar amaç-araç iliĢkilerini<br />
belirtecek biçimde sıralanarak amaçlar hiyerarĢisi oluĢturulur. Bu düzende bir amaç kendisinden<br />
üst sıradaki bir amaç için gerekli olan bir araç niteliğindedir.<br />
Proje bağlamında amaç-araç iliĢkileri, amaç ağacı olarak adlandırılan Ģekil 1‟ de olduğu<br />
gibi Ģematize edilebilir.<br />
Proje Amacı 1<br />
Genel Amaç<br />
ġekil 1. Amaçlar HiyerarĢisi (Amaç Ağacı)<br />
Proje Amacı 2<br />
Eylem Amacı E.A. E.A. E.A.<br />
Eylem E E E E<br />
E E E
12<br />
Bu Ģekilde gösterilen eylem amaçları proje amaçları için, proje amaçları genel amaçlar için,<br />
genel amaçlar ise temel amaç için birer araçtır.<br />
Diğer bir açıdan bakıldığında, eylem amacı kısa vadeli, proje amacı orta vadeli, genel amaç<br />
ise uzun vadeli amaçlar olarak nitelendirilebilirler.<br />
Ders çalıĢan bir öğrenci için eylem amacı sınıf geçmek, proje amacı öğrenimini<br />
tamamlayarak diploma ve bir meslek sahibi olmak, genel amaç gelecekte para, statü ve güç<br />
kazanmak ve nihayet temel amaç ise mutlu olmaktır.<br />
1.5. TARIMSAL YAYIM’DA SĠSTEMLER, YAKLAġIMLAR VE YÖNTEMLER<br />
Sözlüklere bakıldığında, sistem, yaklaĢım ve yöntem kavramlarının her birisi için değiĢik<br />
konulara bağlı olarak birçok değiĢik tanımın varolduğu görülür. Bu tanımlarda ortak olan “belirli<br />
bir amacı gerçekleĢtirebilmek için benimsenen yol, uygulanan yöntem” ifadesidir.<br />
Bu ifade, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında;<br />
Yönetim sorumluluğu açısından sistem,<br />
hedef kitlenin rolü ve faaliyet bileĢenleri açısından yaklaĢım ve<br />
uygulanan teknik açısından ise yöntem (metot) kavramlarını tanımlamaktadır.<br />
Bu bakıĢ açıları, söz konusu kavramların kapsamlarını da belirlemektedir. Bu kavramlardan<br />
sistem en geniĢ yöntem ise en dar kapsamlıdır. YaklaĢım ise ortadadır.<br />
Bu konuda Ģu benzetme yapılabilir; “ders alınan yer” hem sınıfı, hem fakülteyi ve hem de<br />
üniversiteyi tanımlar. Tanım aynı olmasına rağmen kapsamlar farklıdır.<br />
Bu çerçevede bir sistem içerisinde değiĢik yaklaĢımlar ve bir yaklaĢım içerisinde ise değiĢik<br />
yöntemler yer alabilir. Bu durum aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir.<br />
Sistem<br />
YaklaĢım<br />
Yöntem<br />
ġekil 2. Kapsam bakımından sistem, yaklaĢım ve yöntem kavramları iliĢkileri
1.5.1. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da Sistemler<br />
13<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından sistem, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde yönetim<br />
sorumluluğu bakımından benimsenen yol ve uygulanan yöntemdir.<br />
BaĢlıca <strong>Yayım</strong> sistemleri Ģunlardır:<br />
� Kamu <strong>Yayım</strong>ı Sistemi (Tarım Ġl Müdürlükleri tarafından yapılan <strong>Yayım</strong>)<br />
� Özel <strong>Yayım</strong> Sistemi (TY/D ġirketleri ve tarım danıĢmanları …………….)<br />
� Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı Sistemi (Girdi ġirketleri ……………………….…….)<br />
� Üretici Örgütleri <strong>Yayım</strong>ı Sistemi (Ziraat Odaları, Üretici Birlikleri .…….)<br />
� Üniversite <strong>Yayım</strong>ı (USA Cooperative Extension Service)<br />
Kamu <strong>Yayım</strong>ı, kamu kuruluĢlarının inisiyatifi, yetkisi ve sorumluluğunda yapılan <strong>Yayım</strong><br />
hizmetleri sistemidir. Ülkemizde Tarım Bakanlığının Tarım Ġl Müdürlükleri vasıtası ile yapmakta<br />
oldukları <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları kamu <strong>Yayım</strong>ının tipik bir örneğidir. Kamunun mal ve hizmet üretmede<br />
verimsiz ve etkisiz olduğunu dikkate alanlar, kamu <strong>Yayım</strong>ının zorunlu haller dıĢında<br />
sınırlandırılmasını ve alternatif <strong>Yayım</strong> sistemlerinin ağırlık kazanması gerektiği görüĢünü dile<br />
getirmektedirler. Buna göre kamu, düzenleme, denetleme ve destekleme hizmetleri yapmalıdır.<br />
Özel <strong>Yayım</strong>, Daha önce kamuya ait olan <strong>Yayım</strong> kuruluĢlarının özelleĢtirimesi (Hollanda‟da<br />
DLV, Ġngiltere‟de ADAS gibi) veya <strong>Yayım</strong> hizmetlerinin “<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık”<br />
Ģirketleri gibi özel kuruluĢlardan veya serbest tarım danıĢmanları gibi sertifikalı ve yetki belgeli<br />
kiĢilerden hizmet satın alımı yöntemi ile gerçekleĢtirilmesidir.<br />
Bazı AB ülkelerinde <strong>Yayım</strong> servisi büyük ölçüde özelleĢtirilmiĢtir. Ġngiltere, Danimarka ve<br />
Hollanda, AB Ülkeleri arasında en ileri düzeyde özelleĢtirme gerçekleĢtirmiĢ Ülkelerdir.<br />
Ülkemizde de bu yolda bazı adımlar atılmıĢ, bu çerçevede yasal altyapıyı oluĢturacak yönetmelik<br />
çıkarılmıĢ, bu konuda öngörülen insan kaynaklarını hazırlamak üzere çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır.<br />
Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı, tarımsal üretim için alet, makine, malzeme v.s. üreten ve/veya satan<br />
özel kuruluĢların ürettikleri malları satabilmek için bu malların yararları ve nasıl kullanıldıkları<br />
konusunda çiftçileri eğitmeleri Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı olarak adlandırılabilir. Yalnızca tanıtımla sınırlı<br />
çalıĢmalar <strong>Yayım</strong>‟dan çok pazarlama kapsamındadır. Özel sektör mal üretiminde olduğu gibi<br />
hizmet üretiminde de verimli ve etkili çalıĢır. Ancak bazı özel sektör temsilcilerinin mallarını<br />
satabilmek için çiftçilere yanlıĢ bilgi verdikleri de bir gerçektir. Bu konuda etkin bir kamu denetimi<br />
yapılabildiği takdirde, Özel Sektör <strong>Yayım</strong>ı etkin bir sistem olarak kullanılabilir.<br />
Üretici Örgütleri <strong>Yayım</strong>ı, Üretici örgütleri veya çiftçi kuruluĢlarının paydaĢlarını<br />
aydınlatma, eğitme ve yönlendirmesi esasına dayanan bir <strong>Yayım</strong> sistemidir. Bu tür <strong>Yayım</strong><br />
faaliyetleri özellikle Avrupa ülkelerinde büyük ağırlık taĢımakta, ülkemizde ise son yıllarda gittikçe<br />
daha geniĢ bir biçimde kullanılmaktadır. Pankobirlik, Fiskobirlik, TariĢ, Arıcılar Birliği gibi üretici<br />
örgütleri ticari faaliyetler yanında paydaĢları için eğitim faaliyetleri de yürütmektedirler.<br />
Üniversite <strong>Yayım</strong>ı, Daha önceden de belirtildiği gibi, Kooperatif <strong>Yayım</strong> (Cooperative<br />
Extension) olarak adlandırılan bu sistem Amerika BirleĢik Devletlerinde Land Grant Üniversiteleri
Ziraat Fakülteleri önderliğinde yürütülen bir <strong>Yayım</strong> sistemidir. Bu sistem 1914 yılında yürürlüğe<br />
giren Smith-Lever yasası ile hayata geçirilmiĢtir. Kooperatif <strong>Yayım</strong> Sisteminde, Federal, eyalet ve<br />
yerel yönetimler ve Land Grant Üniversitelerin Ziraat Fakülteleri <strong>Yayım</strong> hizmetlerini iĢ birliği<br />
halinde (cooperative) yürütmektedir. Bu sistemde Ziraat Fakültelerinin bazı öğretim elemanları<br />
yılın bir bölümünde tam zamanlı olarak <strong>Yayım</strong> birimlerinde görev almaktadırlar. ABD‟ye özel olan<br />
bu sistem 1914 yılından günümüze kadar etkin bir biçimde uygulanmaktadır.<br />
1.5.2. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da YaklaĢımlar<br />
14<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından yaklaĢım, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde hedef kitlenin<br />
rolü veya faaliyet bileĢenleri gibi bakımlardan benimsenen yol ve uygulanan yöntem (veya<br />
tarz) dir.<br />
<strong>Yayım</strong> yaklaĢımları hedef kitlenin rolü bakımından Ģu Ģekilde sınıflandırılır:<br />
� Yukarıdan aĢağıya <strong>Yayım</strong> yaklaĢımı<br />
(top-down, geleneksel veya teknoloji transferi yaklaĢımı)<br />
� AĢağıdan yukarıya <strong>Yayım</strong> yaklaĢımı<br />
(buttom-up, modern veya katılımcı <strong>Yayım</strong> yaklaĢımı)<br />
<strong>Yayım</strong> yaklaĢımları faaliyet bileĢenleri bakımından ise Ģu Ģekilde sınıflandırılır:<br />
� Tekilci <strong>Yayım</strong> yaklaĢım<br />
� Bütüncü <strong>Yayım</strong> yaklaĢım<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da yaklaĢımlar, maliyet paylaĢımı vb bakımlardan da ele alınabilirler.<br />
Yukarıdan AĢağıya <strong>Yayım</strong> YaklaĢımı (top-down), geleneksel veya teknoloji transferi<br />
yaklaĢımı olarak ta adlandırılır. Bu yaklaĢımda, sorunlar ve öncelikler ve çözüm yolları ile ilgili<br />
kararlar <strong>Yayım</strong>dan sorumlu kuruluĢun tarafından alınarak uygulanır. Kararlarda hedef kitlede<br />
bulunan kiĢilerin rolü önemsizdir. Gerekli bilgilerin kuruluĢ bünyesinde var olduğu varsayılır.<br />
Bu yaklaĢımda araĢtırma kuruluĢlarında geliĢtirilen yeni teknolojilerin ve o yöre için yeni<br />
olan teknik uygulamaların hedef kitle için yararlı olduğu ve bu yeniliklerin hedef kitle tarafından<br />
kayıtsız Ģartsız benimsenmesi gerektiği varsayılır.<br />
AĢağıdan Yukarıya <strong>Yayım</strong> YaklaĢımı (buttom-up), modern veya katılımcı <strong>Yayım</strong><br />
yaklaĢımı olarak ta adlandırılır. Bu yaklaĢımda sorunlar ve öncelikler ve çözüm yolları ile ilgili<br />
kararlar büyük ölçüde hedef kitlenin katılımı ile alınır. Bu yaklaĢımın en önemli özelliği<br />
katılımcılıktır. Bu bakımından bu yaklaĢıma katılımcı yaklaĢım da denilir. Kararlarda hedef kitlede<br />
bulunan kiĢilerin rolü önemlidir. Onların bilgilerinin de önemli olduğu kabul edilir.<br />
Bu yaklaĢımda kırsal alanda çok uzun yıllar hayatta kalmasını beceren insanların<br />
düĢüncelerinin çok önemli olduğu, çalıĢmaların baĢarılı olabilmesi için projelerin hedef kitle<br />
tarafından “sahiplenilmesi” gerektiği, bununda ancak katılımcılıkla sağlanabileceği varsayılır.
15<br />
Tekli YaklaĢım, altyapı, finansman ve eğitim gibi kalkınma bileĢenlerinin<br />
(komponentlerinin) yalnızca birisinin kalkınma konusu olduğu bir yaklaĢımdır. Bu yaklaĢım yakın<br />
zamanlara kadar ülkemizde uygulanan kamu <strong>Yayım</strong>ı sisteminde veya kırsal kalkınma projelerinde<br />
en çok kullanılan yaklaĢım olmuĢtur. Örneğin, bazı yörelere alt yapı hizmetleri götürülmüĢ fakat<br />
çiftçilerin bu hizmetlerden beklenen yararları sağlayabilmeleri için gerekli eğitim verilmemiĢtir. Bu<br />
durumda üzüntü verici olumsuz sonuçlar ortaya çıkmıĢtır. Örneğin GAP alanında özellikle<br />
Akçakale bölgesinde sulama tesisleri yapılmıĢ fakat sulama konusunda çiftçiler gereği gibi<br />
eğitilmemiĢlerdir. Bunun sonucu olarak çiftçilerin yaptıkları yanlıĢ ve aĢırı sulama sonunda on<br />
binlerce hektarlık tarım arazileri çoraklaĢmıĢtır.<br />
Diğer taraftan, eğitim verilmeden çiftçilere verilen kredilerin amaç dıĢı kullanıldıkları veya<br />
heba edildikleri tüm ilgililerce bilinen yaygın bir sorundur.<br />
Ayni Ģekilde, yalnızca eğitime dayanan fakat bu eğitimin öngördüğü uygulamalar için<br />
gerekli olan finans desteği sağlanmayan durumlar vardır. Bu durumda da çoğu kez olumlu sonuç<br />
almak mümkün olamamıĢtır. Bu durum <strong>Yayım</strong> sevisi ve elamanlarının çiftçi nezdindeki itibarını<br />
zedelemiĢtir. Tekil yaklaĢımda baĢarı öyküleri nadirdir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da eğitim ön plandadır. Bu bakımdan bazı <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projelerinde<br />
yaklaĢımın tekilci olması kaçınılmaz olabilir. Buna karĢın Kırsal Kalkınmada eğitim hizmetlerinin<br />
yanında zorunlu olarak yukarıda sayılan diğer hizmetlerin bazıları veya tümü yer alabilir. Bu<br />
bakımdan Kırsal Kalkınmada uygulanan yaklaĢım bütüncü yaklaĢım olmak durumundadır.<br />
Çoklu yaklaĢım (Bütüncü veya Entegre YaklaĢım), alt yapı, kredi, teknik v.b. hizmetlerin<br />
birbirini destekleyen ve tamamlayan bir biçimde çiftçilere ulaĢtırıldığı bir yaklaĢımdır. Kırsal<br />
Kalkınma büyük ölçüde eğitime dayanan bir teknik hizmettir. Bu yaklaĢıma göre Kırsal Kalkınma<br />
yalnızca bilgi aktarma iĢlemi olarak ele alınmamalıdır. Eğitimsiz kalkınma olmaz, ancak yalnızca<br />
eğitimle de kalkınma olmaz. Diğer bir deyiĢle, kalkınma için eğitim Ģarttır fakat tek baĢına<br />
yetersizdir. Kalkınma çalıĢmalarının etkin olabilmesi için bu çalıĢmalarda bütüncü bir yaklaĢım<br />
uygulanmalıdır. Diğer bir deyiĢle, Kırsal Kalkınma çalıĢmalarında çiftçilere herhangi bir yenilik<br />
hakkında bilgi aktarılırken, onlara söz konusu yeniliğin uygulanması için gerekli olan altyapı, kredi<br />
vb. imkânların da sağlanmasında yardımcı olmak gerekir.<br />
Bütüncü bir yaklaĢım ile planlanan Kırsal Kalkınma programları çerçevesinde, çiftçilere<br />
hizmet götüren kuruluĢlar arasında sıkı bir iĢbirliği ve etkin bir eĢgüdüm gereklidir. Böylece,<br />
çiftçilere birbirinden kopuk hizmetler yerine, birbirini destekleyen ve tamamlayan çalıĢmaların<br />
oluĢturduğu etkin bir hizmetler demeti götürülebilir.<br />
Türkiye'de son yıllarda, özellikle uluslararası kuruluĢların finansman ve teknik yönden<br />
katkıda bulundukları Entegre Kırsal Kalkınma Projeleri‟nde altyapı, kredi ve eğitim hizmetleri<br />
birlikte yürütülmektedir. Bu projeler ve uygulama yılları aĢağıdaki gibidir:
� Çorum-Çankırı Entegre Kırsal Kalkınma Projesi..................1976-1981<br />
� Erzurum Kırsal Entegre Kalkınma Projesi ......................... 1981-1989<br />
� Bingöl-MuĢ Entegre Kırsal Kalkınma Projesi...................... 1990-1999<br />
� Yozgat Entegre Kırsal Kalkınma Projesi...................... ...... 1991-2000<br />
� Doğu Anadolu Havza GeliĢtirme Projesi............................. 1993-2001<br />
� Ordu-Giresun Entegre Kırsal Kalkınma Projesi................... 1997-2004<br />
� Sivas-Erzincan Entegre Kırsal Kalkınma Projesi………...… 2005-2012<br />
16<br />
Bu tür projelerde araĢtırma ve öğretim kurumları, dolaylı görevler alıp danıĢmanlık ve<br />
benzeri hizmetler verebilirler.<br />
Altyapı hizmetleri; yol, su, elektrik ve sulama Ģebekeleri gibi hizmetlerdir.<br />
Kredi imkânlarından kastedilen, çiftçilere sağlanan aynî ve nakdi kredilerdir. Bu tür<br />
krediler genellikle T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Ġl Müdürlükleri iĢbirliği ile sağlanır.<br />
Teknik hizmetler ise eğitime dayalı olarak hayvan sağlığı, makine kullanımı ve bakımı vb.<br />
konularda çiftçilere götürülen hizmetlerdir.<br />
<strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında projenin çarpan veya çoğaltan etkisiyle hedef çiftçilerden diğer<br />
çiftçilere yayılması beklenir.<br />
Bütüncü YaklaĢım Ģekil 3‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir.<br />
Altyapı<br />
Hizmetleri<br />
AraĢtırma<br />
KuruluĢları<br />
Diğer<br />
Çiftçiler<br />
Teknik<br />
Hizmetler<br />
Entegre<br />
Proje<br />
Proje<br />
Çiftçileri<br />
ġekil 3. Kırsal Kalkınmada Bütüncü YaklaĢım<br />
1.5.3. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>’da Yöntemler<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından yöntem, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde teknik bakımından<br />
benimsenen yol ve uygulanan düzenli iĢlemlerdir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Yöntemleri genel olarak Ģu Ģekilde sınıflandırılır:<br />
� Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemleri<br />
� Grup <strong>Yayım</strong> Yöntemleri<br />
� Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemleri<br />
Bu yöntemler III. Bölümde incelenecektir.<br />
Kredi<br />
Ġmkanları<br />
Öğretim<br />
KuruluĢları<br />
Diğer<br />
Çiftçiler
2.1. EĞĠTĠM<br />
17<br />
2. BÖLÜM<br />
TARIMSAL YAYIM ĠLE ĠLĠġKĠLĠ BAZI KAVRAMLAR<br />
Eğitim, kiĢilerin bilgi, duygu ve becerilerinde istenen yönde ve kasıtlı olarak bir<br />
değiĢim veya geliĢim meydana getirme amacına yönelik faaliyetlerdir.<br />
Daha öncede belirtildiği gibi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> büyük ölçüde eğitime dayanan bir hizmettir.<br />
Bu bakımdan, eğitim konusunun <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından incelenmesi gerek akademik ve<br />
gerekse pratik <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarına ıĢık tutar.<br />
Ġnsan varlığının temel unsurları zihin, ruh ve bedendir. Eğitim çalıĢmalarında bu<br />
unsurların yalnızca birisine değil, fakat tümüne hitap edilerek insanların bilgi, duygu ve beceri<br />
bakımından dengeli bir biçimde değiĢmesi veya geliĢmesi sağlanmalıdır. Çünkü olumlu duygularla<br />
desteklenmeyen bilgi ve beceri, yararı bir yana, zararlı da olabilir. Nitekim soyguncular,<br />
dolandırıcılar vb. kiĢiler bilgi ve beceri bakımından oldukça ileri düzeyde olmalarına rağmen<br />
olumlu duygulardan yoksun olduklarından yeteneklerini toplum zararına kullanabilmektedirler. O<br />
halde, anlamlı ve toplum yararını gözeten bir eğitimde, insanı oluĢturan tüm unsurlar göz önünde<br />
bulundurulmalı ve bunların dengeli bir biçimde geliĢmesi sağlanmalıdır.<br />
Eğitimin tanımları genellikle felsefi açıdan yapılmaktadır. 3 Felsefi açıdan ele alındığında,<br />
herkesin üzerinde anlaĢabileceği bir tanım yapmak imkânsız gibidir. Çünkü felsefi ifadeler "olan"<br />
dan çok belli bir görüĢe göre "olması gereken"i veya kiĢisel tercihleri yansıttıklarından tartıĢma<br />
konusu olurlar.<br />
Ġdealist felsefeye göre eğitim, mutlak gerçekler olarak kabul edilen idealleri ve kültürü<br />
kiĢilere aktarma iĢlemidir.<br />
Experimentalist (deneyci) felsefeye göre eğitim, toplumun ihtiyaçlarını karĢılamak üzere,<br />
kiĢilere gerekli olan yetenekleri kazandırma iĢlemidir.<br />
Existentialist (varoluĢçu) felsefeye göre ise eğitim, bireylerin öz-benlikleri yönünde<br />
geliĢmelerine ortam hazırlama ve yardım etme iĢlemidir (Apps, 1973).<br />
Görüldüğü gibi felsefi açıdan yapılan bu tanımlarda bir takım ayrılıklar ve zıtlıklar vardır.<br />
Birinci tanımda idealler, ikinci tanımda toplum, üçüncü tanımda ise bireyler eğitimin önemli<br />
unsurunu oluĢturmaktadır. Diğer yandan uygulama açısından yapılan tanımlar belli görüĢlere göre<br />
olması gerekeni değil, fakat gerçekte var olanı yansıttıklarından objektif (kiĢiye göre değiĢmeyen)<br />
bir özellik gösterirler.<br />
3 Felsefe, müspet (pozitif) bilimlerin cevaplandıramadığı doğru nedir, iyi nedir ve güzel nedir<br />
gibi soruları evrensel açıdan cevaplandırmaya çalışan bir bilim dalıdır.
2.1.1. Eğitim Programları<br />
18<br />
Eğitim programları, eğitimde amaç, araç ve sonuçlarla ilgili soruların<br />
cevaplandırıldığı belgelerdir. Bir inĢaat için proje ne ise, eğitim için de program odur. Eğitim<br />
çalıĢmalarında etkin olabilmek için bu çalıĢmaların, bilimsel temellere dayalı programlara bağlı<br />
olarak yürütülmesi gerekir. GeliĢigüzel yapılan eğitim, sağduyuya dayanan bazı baĢarılı örnekler<br />
dıĢında, istenen sonuçlar vermediği gibi bazen zararlı da olabilir. Böyle bir eğitim, resmi öğretimde<br />
kendisinden olması beklenen yeteneklerden yoksun diplomalılar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde ise<br />
<strong>Yayım</strong>cıya güvenini kaybeden bir çiftçi kitlesi meydana getirir.<br />
Eğitim programlarında esas olarak amaçlar, araçlar ve sonuçlarla ilgili soruların<br />
cevaplandırılması gerekir. Bu sorular aĢağıdaki Ģekilde ifade edilebilir.<br />
� Eğitimde amaçlar ne olmalıdır?<br />
� Bu amaçlar en uygun Ģekilde hangi araçlarla gerçekleĢtirilebilir?<br />
� ÇalıĢmaların sonuçları nasıl değerlendirilebilir?<br />
2.1.2. Eğitimde Amaçlar<br />
Eğitimde amaç, tanımda da belirtildiği gibi, kiĢilerin bilgi, duygu ve becerilerinde bir<br />
değiĢim veya geliĢim meydana getirmektir. Eğitim programlarında amaçların önceden<br />
belirlenmesi ve açık olarak ifade edilmeleri gerekir. Çünkü bu amaçlar öğretim yöntemlerinin<br />
seçiminde en önemli faktörlerdir. Ayrıca bu amaçlar değerlendirme iĢleminde temel ölçütler olarak<br />
kullanılırlar. Yani bir programda baĢarı, amaçlarla sonuçların karĢılaĢtırılmalarıyla ölçülür.<br />
Eğitimsel amaçlar için önemli kaynaklar Ģunlardır: (Tyler,1970)<br />
� Konu - alanı (bilim dalı içeriği)<br />
� Hayat Ģartları (toplum ihtiyaçları)<br />
� Hedef kitlenin istek ve ihtiyaçları (öğrenci veya çiftçilerin bireysel istekleri…)<br />
Konu-alanı, eğitim amaçlarını tayin etmede en yaygın olarak kullanılan kaynaktır.<br />
Özellikle orta öğretimde eğitim amaçları konu uzmanlarının önceden hazırlamıĢ oldukları kitaplarla<br />
sınırlıdır. Bu durumda ders kitaplarının içeriği eğitim amaçlarını yansıtır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da ise<br />
tarımsal konularda bilinen teknik gerçekler ve araĢtırma sonuçları amaçların belirlenmesinde<br />
kaynak olarak kullanılabilir.<br />
Hayat Ģartları, eğitimsel amaçlar için yararlanılabilecek diğer bir kaynaktır. Bu Ģartlar<br />
incelenerek öğrencilerin gelecekte karĢılaĢabilecekleri sorunlar belirlenir ve eğitim programları<br />
öğrencilere bu sorunları çözebilecek yetenekleri kazandıracak Ģekilde düzenlenir. <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong>‟da sosyal içerikli programlarda hayat Ģartları, amaçlar için önemli bir kaynaktır.<br />
Hedef kitlenin istek ve ihtiyaçları da eğitim amaçlarını tayin etmede göz önünde<br />
bulundurulabilir, Resmi öğretimde hedef kitle öğrencilerdir. Öğrencilerin ihtiyaçları, onların eğitim<br />
bakımından mevcut durumları ile olması arzu edilen durumları arasındaki farkın ifadesidir. Bu<br />
farkı kapatmaya çalıĢmak eğitim çalıĢmalarının amacıdır. Özellikle <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında<br />
hedef kitle olan çiftçilerin istek ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması önemlidir.
19<br />
Bu kaynakların incelenmesiyle geçici veya muhtemel amaçlar belirlenir. Geçici<br />
amaçlardan, "kısıtlayıcı faktörler" süzgecinden geçenler, kesin amaçlar olarak eğitim<br />
programlarında yer alırlar.<br />
Bu kısıtlayıcı faktörler Ģunlardır:<br />
� Felsefi faktörler<br />
� Psikolojik faktörler<br />
� Mevcut imkânlar<br />
"Eğitimin tanımı" baĢlığı altında belirtildiği gibi bazı felsefi görüĢlerde idealler, bazılarında<br />
toplum, bazılarında ise bireyler önemlidir. Bu bakımdan benimsenen felsefi görüĢ kesin amaçların<br />
belirlenmesinde tayin edici bir faktör olmaktadır. DeğiĢik felsefi görüĢler değiĢik Ģartlarda geçerli<br />
olabilirler. Örneğin, teolojik öğretimde Ġdealist görüĢ, sanat öğretiminde ise Existentialist görüĢ<br />
geçerli olabilir. Fakat <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> için en geçerli görüĢün Experimentalist görüĢ olması<br />
gerekir. Çünkü <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da toplumun kalkınması önemlidir. Ve öğretim içeriğinin<br />
belirlenmesinde deneme sonuçlarından büyük ölçüde yararlanılır.<br />
Seçilecek amaçlar öğrencilerin zihinsel kapasitelerine uygun olmalıdır. Belli yaĢlarda belli<br />
Ģeylerin öğretilmesi psikolojik bir zorunluluktur. Örneğin, ilköğretimde soyut kavramları geniĢ<br />
ölçüde içeren eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilmeleri oldukça zordur. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da<br />
eğitimsel amaçlar çiftçilerin geçmiĢte kazanmıĢ oldukları bilgi ve deneylere dayanmalı ve<br />
uygulamadan uzak olmamalıdır.<br />
Mevcut imkânlar deyimi yer, zaman, araç, gereç, para ve personel durumu ile ilgilidir.<br />
Gerek okul öğretiminde, gerekse okul dıĢı bir öğretim olan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında hedef<br />
kitlenin eğitimi için ayrılabilecek zaman, bu iĢ için harcanabilecek para ve görevlendirilecek<br />
öğretmen veya <strong>Yayım</strong>cı sayısı kısıtlıdır. Bundan dolayı amaçlar mevcut imkânlarla<br />
gerçekleĢtirilebilecek boyutlarda olmalıdır.<br />
Yukarıda belirtilen ilkelere göre belirlenen kesin amaçları gerçekleĢtirebilmek ve uygun<br />
olan öğretim yöntemlerinin seçilebilmesi için bu amaçların bir takım niteliklerinin bilinmesi<br />
gerekir. Eğitimsel amaçların sınıflandırılması, bu amaçların incelenmesi ve niteliklerinin<br />
belirlenmesi için gerekli bir işlemdir.<br />
Bloom, Krathwohl, Kibler ve arkadaĢları tarafından yapılan eğitimsel amaçların<br />
sınıflandırılması eğitim çevrelerinde yaygın olarak benimsenen ve yararlanılan bir çalıĢmadır<br />
(Ertürk,1972). Bu sınıflandırmada eğitimsel amaçlar zihin, ruh ve bedenle ilgili olarak bilgi, duygu<br />
ve beceri olmak üzere üç alana ayrılmıĢ ve her alana giren amaçlar basitten karmaĢığa doğru<br />
aĢamalı olarak sıralandırılmıĢlardır. Bu tür sınıflandırmada bir hiyerarĢik yapı vardır. Yalın ve<br />
öğrenilmesi kolay olan amaçlar ilk basamakları, karmaĢık ve öğrenilmesi güç olan amaçlar ise son<br />
basamakları oluĢturur. Söz konusu aĢamalı sınıflandırma aĢağıdaki gibi özetlenebilir:
2.1.2.1. Bilgi Alanı<br />
20<br />
Bilgi alanı, bireylerin bilgilerinde bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye yönelik<br />
eğitimsel amaçlarla ilgili alandır (Bloom,1969). Örneğin, resmi öğretimde coğrafya, ekonomi;<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde hayvan besleme, bitki koruma v.b. konuları içeren eğitimsel amaçların<br />
büyük çoğunluğu bu alana girer. Bu alana giren aĢamalar Ģunlardır: Algılama, ilgi duyma,<br />
uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme.<br />
Bu aĢamalar (bilgi hiyerarĢisi) Ģekil 4‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir.<br />
ġekil 4. Bilgi aĢamaları<br />
Bu aĢamalardan algılama, kavrama ve uygulama aĢamaları amatör, genel veya yüzeysel<br />
bilgi aĢamalarıdır. Bu aĢamalardaki bilgiler yalnızca ne, nerede, ne zaman ve kim gibi kapalı uçlu<br />
soruları cevaplandırabilen bilgilerdir.<br />
Analiz ve sentez ve değerlendirme aĢamalarındaki bilgiler profesyonel, derin veya özel<br />
bilgilerdir. Bu bilgiler “nasıl” ve “niçin” gibi açık uçlu soruları cevaplandırabilen, uzmanlık bilgisi<br />
olarak nitelendirilebilen bilgi kategorileridir.<br />
Algılama, herhangi bir konunun varlığından haberdar olmak demektir. KiĢiler istekleri<br />
dıĢında bile herhangi bir Ģeyin varlığından haberdar olabilirler. Örneğin, NPK gübresinin X<br />
bitkisine benzer bitkiler için de yararlı olabileceğini bilebilir.<br />
Kavrama, bir konuyu özetleyebilecek düzeyde anlamak demektir. Bu aĢamada bilgiye<br />
sahip bir kiĢi konuyu orijinal Ģekliyle değil fakat kendisine has bir üslupla ifade edebilir veya<br />
özetleyebilir.<br />
Algılama<br />
Kavrama<br />
Uygulama<br />
Analiz<br />
Sentez<br />
Değer<br />
lendirme<br />
Amatör<br />
Bilgi<br />
<strong>Prof</strong>esyonel<br />
Bilgi<br />
Genel veya<br />
Yüzeysel Bilgi<br />
Özel veya<br />
Derin Bilgi<br />
Bilgi
21<br />
Uygulama, soyutlamaların somut bir durumda kullanılmasını ifade eder. Örneğin, NPK<br />
gübresi hakkında uygulama aĢamasında bilgi sahibi olan bir kiĢi söz konusu gübreyi X bitkisi için<br />
uygun bir Ģekilde kullanabilir.<br />
Analiz, herhangi bir bütünün parçalarını tanıma ve bunlar arasındaki iliĢkileri ortaya koyma<br />
iĢlemidir. Örneğin, çeĢitli faktörlerin bir bitkinin geliĢmesinde meydana getirdiği etkileri anlamak<br />
ve bu faktörler arasındaki karĢılıklı iliĢkileri ortaya koymak bir analiz iĢlemidir.<br />
Sentez, değiĢik parçaları anlamlı bir bütün meydana getirecek Ģekilde birleĢtirmektir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının odak noktasını oluĢturan program planlama veya proje hazırlama<br />
faaliyetleri sentez iĢlemleri olarak kabul edilebilir.<br />
Değerlendirme, herhangi bir Ģey hakkında nicelik veya nitelik bakımından bir yargıya<br />
varma iĢlemidir. Bu aĢama bilgi alanının en karmaĢık ve zor ulaĢılan aĢamasıdır. Bir <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> programının üstün ve yetersiz yönlerini ortaya koymak bir değerlendirme iĢlemidir.<br />
Diğer konularda olduğu gibi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da da etkinlik sağlayabilmek için görevlilerin<br />
yüksek aĢamada bilgi sahibi olmaları gerekir. Çünkü bir <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> elemanının temel<br />
görevleri arasında inceleme, program planlama ve değerlendirme gibi yüksek aĢamada bilgi<br />
gerektiren iĢlemler büyük yer tutar.<br />
Eğitimde yüksek aĢamalı bilgi düzeyine ulaĢabilmek için, kiĢilerin eğitim faaliyetlerine<br />
aktif olarak katılmaları, uygulama çalıĢmaları yapmaları, proje hazırlamaları ve bu çalıĢmaları<br />
değerlendirerek, olumlu durumları ve olumsuzlukları belirlemeleri ve olumsuzlukları giderecek<br />
yeni çalıĢmalar ve denemeler yapmaları gerekir. Nitekim uygulamanın eğitimdeki önemi bir<br />
özdeyiĢte Ģu Ģekilde belirtilmiĢtir; Duyulan unutulur, görülen hatırlanır, yapılan öğrenilir.<br />
2.1.2.2. Duygu Alanı<br />
Duygu alanı, bireylerin duygularında bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye<br />
yönelik eğitimsel amaçlarla ilgili alandır (Krathwohl,1969). Bu alandaki amaçlar bireylerin<br />
kiĢilik özelliklerinde, tutum ve davranıĢlarında bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye<br />
yöneliktir. Din derslerinde, politik eğitim faaliyetlerinde, “yeniliklerin yayılmasında” amaçlar<br />
çoğunlukla bu alana girer. Duygu alanında Ģu aĢamalar vardır:<br />
Algılama<br />
Ġlgi duyma<br />
Ön değerlendirme<br />
Örgütleme<br />
KARAKTERLEME<br />
Yüzeysel Duygu<br />
DERĠN DUYGU
22<br />
Algılama aĢamasında, kiĢi herhangi bir uyarıcı (afiĢ, söz, vb.) tarafından etkilenir ve<br />
uyarıcı ile ilgili konunun varlığından haberdar olur.<br />
Ġlgi duyma aĢamasında, kiĢi söz konusu uyarıcıya aktif olarak tepki gösterir. Konu<br />
hakkında daha çok bilgi edinmek ister.<br />
Ön değerlendirme aĢamasında, kiĢi konu hakkında olumlu veya olumsuz bir yargıya varır.<br />
Eğer bu yargı olumlu ise, konu ile ilgili duygu, bireyde bir inanç ve tutum özelliği gösterir.<br />
Örgütleme aĢamasında, karĢılaĢılan yeni bir değerin önceden kabul edilmiĢ değerlerle ve<br />
olan iliĢkisi belirlenir. Değerler arasında bir çeliĢki varsa bu durum kiĢide bir seçim yapma ihtiyacı<br />
doğurur ve karĢıt durumda olan değerlerden birisi benimsenir ve diğeri reddedilir.<br />
Karakterleme, duygu alanına giren bir olgunun insanın karakterinin bir parçası haline<br />
gelmesini ifade eder. Diğer bir deyiĢle, bu aĢamada yenilik benimsenmiĢ ve karakterin uyumlu bir<br />
parçası haline gelmiĢtir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarında da duygu alanına giren eğitimsel amaçlar yer alabilir.<br />
Çiftçilerin yeniliklere karĢı olan tutum ve davranıĢlarını değiĢtirmeye yönelik amaçlar bu alana<br />
girerler. Örneğin, belli bir kırsal yörede kooperatifçiliğin kurulmasını amaçlayan, bir <strong>Yayım</strong><br />
programında hem bilgi hem de duygu alanına giren amaçlar vardır. Bu tür programlarda ilk<br />
aĢamada, çiftçilerin ilgisini çekmek için çaba harcanmalı, bunun için programın çiftçiler için yararı<br />
vurgulanmalıdır. Eğer çiftçilerin ilgi duyması sağlanırsa, çiftçiler aktif tepki göstererek program<br />
hakkında daha geniĢ bilgi edinmek ister ve sorular sorarlar. Kendilerine göre yeterli bilgi<br />
edindikten sonra programın zihinsel bir değerlendirmesini yaparak program hakkında bir yargıya<br />
varırlar. Bu yargı daha önce benimsenen yargı ve değerlerle çeliĢkili ise bunlardan birisi<br />
benimsenir ve diğeri reddedilir. Benimsenirse yeni duygu kiĢinin karakterinin bir parçası olur.<br />
2.1.2.3. Beceri Alanı<br />
Beceri alanı, bireylerin becerilerinde bir değiĢim veya geliĢim meydana getirmeye yönelik<br />
eğitimsel amaçlarla ilgili alandır (Kibler,1972). "Psiko-motor" olarak da adlandırılan bu alan,<br />
bedensel bir beceri geliĢtirmeye yönelik eğitimsel amaçları içerir. Örneğin, traktör kullanma<br />
öğretmeye yönelik eğitimsel amaçlar beceri alanına girer. Bu alana giren aĢamalar Ģunlardır:<br />
Algılama<br />
KuruluĢ<br />
Klavuzlu Faaliyet<br />
Mekanizma<br />
OTOMATĠK ĠCRA<br />
Amatör Beceri<br />
PROFESYONEL BECERĠ
23<br />
Algılama aĢamasında, diğer alanların ilk aĢamalarında olduğu gibi, kiĢi konunun<br />
varlığından haberdar olur. Örneğin, bir çiftçi, traktör kullanabilmek için a,b,c hareketlerinin<br />
yapılması gerektiğini görür.<br />
KuruluĢ aĢamasında, kiĢi söz konusu hareketleri yapmak için kendini zihinsel olarak<br />
hazırlar ve yapacağı hareketleri zihninde prova eder.<br />
Kılavuzlu faaliyet, beceri geliĢtirmede ilk adımdır. Bu aĢamada, ağırlık karmaĢık<br />
becerilerin parçaları üzerindedir. Hareketler bir öğreticinin kılavuzluğu altında yapılır.<br />
Mekanizma aĢamasında, öğrenilen beceriler birbirine bağlı olarak yapılabilir. Bu aĢamada<br />
yapılan iĢler için büyük ölçüde enerji ve dikkat harcanır.<br />
Otomatik icra profesyonel aĢamadır. Bu aĢamada, bir iĢ en az zaman ve enerji harcanarak<br />
kusursuz bir biçimde yapılır. Örneğin on parmak daktilo yazabilen profesyonel sekreterler ortalama<br />
olarak dakikada 40 kadar kelimeyi hatasız olarak ve fazla yorulmadan yazabilmektedirler.<br />
2.1.3. Öğretimde Uygulama Ġlkeleri<br />
Öğretim yöntemleri, eğitim programlarında yer alan amaçları gerçekleĢtirebilmek için<br />
yararlanılan materyal veya uygulanan düzenli iĢlemlerdir. Eğitim programlarında kesin amaçlar ve<br />
bunların ait oldukları amaç alanları ve aĢamaları belirlendikten sonra, bu amaçları<br />
gerçekleĢtirebilmek için, uygun öğretim yöntemlerinin seçilip düzenlenmesi gerekir.<br />
Öğretim yöntemleri seçilirken ve uygulanırken aĢağıdaki hususların göz önünde<br />
bulundurulması, çalıĢmalarda etkinliğin sağlanması bakımından gereklidir.<br />
� Öğretim yöntemleri, eğitimsel amaçlara uygun olmalıdır. Yüksek aĢamalı<br />
eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilebilmesi için basit öğretim yöntemleri<br />
genellikle yeterli değildir. Örneğin, bilgi alanının değerlendirme aĢamasını<br />
kapsayan bir eğitimsel amacın gerçekleĢtirilebilmesi için, öğrencilerin istekli ve<br />
aktif olarak katıldıkları bir eğitim ortamı gereklidir. Diğer taraftan beceri<br />
alanıyla ilgili bir amacın gerçekleĢtirilmesi sadece söze dayanan bir eğitim<br />
ortamında mümkün olamaz. Öğrenciler eğitim ortamında, amaçlarda kastedilen<br />
davranıĢları uygulama imkânına sahip olmalıdırlar.<br />
� Eğitim ortamı öğrencilerin yeteneklerine uygun olmalıdır. Öğretim<br />
yöntemlerinin seçimi ve düzenlenmesinde öğrencilerin eğitimsel geçmiĢleri,<br />
mevcut zihinsel durumları ve imkânları göz önünde bulundurulmalıdır. Öğretim,<br />
hedef kitlenin ortalamasının bulunduğu düzeyden baĢlamalıdır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
eğitiminde hedef, genellikle yetiĢkinlerdir. YetiĢkinlerde bilgi, duygu ve beceri<br />
alanlarında değiĢiklik meydana getirmek gençlere göre daha zordur ve daha<br />
uzun zaman alır. Diğer taraftan, yurdumuzda kırsal kesimde bulunan nüfusun<br />
eğitim düzeyi yüksek değildir. Bu bakımdan ders içerikleri kısa, öz ve<br />
anlaĢılabilir nitelikte sunulmalıdır.<br />
� Eğitim uygulamalarında öğrencilerde motivasyon yaratılmalı ve onların<br />
çalıĢmalara ilgi ve istekle katılmaları sağlanmalıdır. Ġlgi ve istek, öğrenmede<br />
ön koĢuldur. Bu bakımdan öğrencilerde ilgi ve istek uyandırmak, devam<br />
ettirmek, amaçları gerçekleĢtirmede önemlidir. Öğrenci kendisine yararlı<br />
olduğuna inandığı konulara ilgi gösterir ve ilgi gösterdiği konuları öğrenmek<br />
ister. Ancak öğrenci için, olumsuz bir motivasyona bağlı olarak meydana gelen
öğretim, motivasyon etkeni ortadan kalkınca sona erer 4 (Lambert,1970).<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ise gönüllü bir eğitim olduğu için, bu çalıĢmalarda olumsuz<br />
motivasyon söz konusu olamaz. Çiftçilerde olumlu motivasyon veya içsel<br />
motivasyon yaratmak için <strong>Yayım</strong> programlarının, çiftçilerin öncelikle<br />
önemsediği ihtiyaçları karĢılamaya yönelik olması gerekir.<br />
� Öğretimde devamlılık sağlanmalıdır. Öğretimde devamlılık esas olarak dikey<br />
organizasyonla sağlanır (Saylor and Alexander, 1966). Yani, aynı konuda eğitim<br />
içeriği zamanla yükselen düzeylerde oluĢturulur. Örneğin, değiĢik sınıflarda<br />
temel matematik, orta matematik ve yüksek matematik okutmakla dikey<br />
organizasyon sağlanmıĢ olur (Yatay organizasyonda ise değiĢik konular aynı<br />
zamanda birbirini tamamlayacak Ģekilde verilir). Diğer taraftan öğretimde<br />
devamlılığı sağlamak ve güçlendirmek için<br />
� Öğretim içeriği hedef kitle tarafından önemli sayılmalıdır. Onların ön<br />
bilgilerine dayanması ve gelecekte kullanılabilir olması gerekir. Önsözde de<br />
belirtildiği gibi, birçok kişi birçok dersi aldıktan bir müddet sonra o dersle ilgili<br />
olarak, dersin adının dışında, hiç bir şey hatırlamazlar. Bu durumu önlemek<br />
için yukarıda belirtilen hususlara ek olarak uygulama sırasında konuların genel<br />
çerçevesi ve özü vurgulanmalıdır.<br />
� Belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için değiĢik yöntemler kullanılmalıdır.<br />
Belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için değiĢik yöntemlerden yararlanmak<br />
mümkündür. Aynı Ģekilde, belirli yöntemler çok yönlü sonuçlar meydana<br />
getirebilir. Örneğin, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarının varlığından çiftçileri<br />
haberdar etmek için radyo, televizyon, gazete veya sirküler mektup gibi <strong>Yayım</strong><br />
araçlarından yararlanılabilir. Diğer taraftan değiĢik amaçlarla düzenlenen köy<br />
toplantıları, daha önceden düĢünülmeyen sonuçlar meydana getirebilir. Örneğin,<br />
mahalli liderlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğitimde yöntemlerin<br />
birbirlerini tamamlayan ve destekleyen Ģekilde kullanılması etkinliği artırır.<br />
� Eğitim ortamında kiĢisel ayrılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.<br />
Herhangi bir öğrenci grubu birçok bakımdan homojen değildir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
eğitimine katılanlar, resmi okullardaki öğrencilere göre yaĢ, bilgi, tutum, ilgi,<br />
ihtiyaç ve yetenek bakımından daha büyük ayrılıklar gösterirler. Bu bakımdan<br />
özellikle <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde, kiĢisel ayrılıklar kavramı önem taĢır.<br />
Eğitim hedef kitlenin ortalaması düzeyinden baĢlatılmalıdır, ancak kiĢisel<br />
farklılıklar da göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, önder çiftçilere özel ilgi<br />
göstermek, programların baĢarısı bakımından yararlı olur.<br />
24<br />
2.1.4. Eğitim Programlarında Ölçme ve Değerlendirme<br />
Ölçme, herhangi bir olay veya olguya ait özelliklerin gözlenmesi, belirlenmesi ve<br />
sembollerle ifade edilmesidir.<br />
varmaktır.<br />
Değerlendirme, herhangi bir Ģey hakkında nicelik veya nitelik bakımından bir yargıya<br />
Ölçmede ölçekler, değerlendirmede ise ölçütler kullanılır. Örneğin, bir metre ile odanın<br />
eninin ve boyunun kaç metre olduğunu ölçeriz, diğer taraftan projenin amaçlarını göz önünde<br />
bulundurup sonuçların amaçlara ne ölçüde uyduğunu değerlendiririz.<br />
4 Olumlu motivasyon, ödüllenmeye olumsuz motivasyon ise, cezadan kurtulmaya yönelik bir motivasyondur.
25<br />
Değerlendirme, çalıĢmaların ne ölçüde baĢarılı olduklarını anlamak ve gerekli düzeltmeleri<br />
yapabilmek için gereklidir. Aksi halde programların baĢarısı anlaĢılmayacağı gibi yapılan hataların<br />
düzeltilmesi de mümkün olamaz.<br />
Değerlendirmenin 4 temel unsuru Ģunlardır (Steele, 1972):<br />
� Kanıt<br />
� Ölçüt<br />
� KarĢılaĢtırma<br />
� Yargı<br />
Kanıt, mevcut durumu belirten verilerdir. Bu veriler çeĢitli testler veya gözlemler yoluyla<br />
elde edilebilir. Öğrencilerin sınavda verdiği cevaplar kanıt unsurunu oluĢtururlar.<br />
Ölçüt, olması gereken veya arzu edilen durumdur. Eğitimde amaçlar, ulaĢılmak istenen<br />
veya arzu edilen sonuçlardır. Bu bakımdan söz konusu amaçlar, değerlendirme iĢleminde ölçüt<br />
olarak kullanılırlar. Herhangi bir sınavda sorulan soruların doğru cevapları, öğrencilerce bilinmesi<br />
arzu edilen veya onların bilmesi gerektiği varsayılan Ģeylerdir. Dolayısıyla bu doğru cevaplar sınav<br />
değerlendirmesinde kullanılan ölçütlerdir.<br />
KarĢılaĢtırma, ölçütler ve kanıtlar arasındaki benzerlik ve ayrılıkları belirleme iĢlemidir.<br />
Yargı, karĢılaĢtırma sonunda verilen karardır.<br />
Konu ve kapsam ne olursa olsun, sistemli bir değerlendirmede Ģu iĢlemler yapılır:<br />
� Kanıtlar derlenir.<br />
� Ölçütler belirlenir.<br />
� Ölçütler ile kanıtlar karĢılaĢtırılır.<br />
� Yargıya varılır.<br />
Değerlendirme iĢlemi Ģekil 5‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir:<br />
Kanıt<br />
KarĢılaĢtırma<br />
Yargı<br />
ġekil 5. Değerlendirme Mekanizması<br />
Ölçüt<br />
Değerlendirme yapılıĢ zamanına göre; ön, ara, son ve etki değerlendirmesi, yapılıĢ biçimine<br />
göre ise; gelişigüzel (düzensiz) ve sistematik (düzenli) değerlendirme olarak sınıflandırılabilir.
26<br />
Ön değerlendirme, program baĢlangıcında yapılan değerlendirmedir. Eğitimsel amaçlar<br />
konusunda karar verebilmek için program baĢlangıcındaki durumun bilinmesi gerekir. <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong>‟da çalıĢma sürecinin ilk aĢaması olan "inceleme" bir ön değerlendirme olarak<br />
nitelendirilebilir.<br />
Ara (periyodik) değerlendirmeler, programların herhangi bir aĢamasında gerek<br />
geliĢigüzel ve gerekse sistematik olarak yapılırlar. Bu değerlendirmeler, programla ilgili<br />
çalıĢmaların istenen yönde gidip gitmediğini anlamak ve gereken düzeltmeleri yapmak için yapılır.<br />
Diğer bir deyiĢle ara değerlendirmeler eylem amaçları ile ilgili olarak yapılır.<br />
Son değerlendirme, program özel amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak,<br />
programın üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek ve gelecekte yapılacak çalıĢmaların daha etkin<br />
olabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken ilkeleri ortaya koymak için yapılır.<br />
Etki değerlendirmesi, yukarıdaki değerlendirmelere ek olarak bazı projelerde ayrıca bir<br />
etki değerlendirmesi yapılabilir. Bu değerlendirme proje süresi bitiminden yıllar sonra proje genel<br />
amacına ne ölçüde katkı sağlandığının anlaĢılması amacıyla yapılır. Etki değerlendirmesi bazı<br />
çalıĢmalarda etki analizi olarak ta adlandırılır.<br />
Eğitim programlarında düzensiz değerlendirmeler de yer alabilir. Örneğin, öğretmenin,<br />
öğrencilerin dersi anlayıp anlamadıklarını basit sorularla anlamaya çalıĢması, düzensiz<br />
değerlendirmeye örnek olarak gösterilebilir. Önceden planlanan vize ve final sınavları düzenli<br />
değerlendirmeye örnek olarak verilebilir.<br />
2.1.4.2. Değerlendirme Araçları<br />
Değerlendirme araçları, kanıt elde etmek için kullanılan çeĢitli testler, mülakatlar,<br />
gözlemler vb. yöntemlerdir.<br />
Değerlendirme araçlarında aranan önemli özellikler Ģunlardır:<br />
� Objektiflik<br />
� Geçerlilik<br />
� Güvenilirlik<br />
Objektiflik, değerlendirmelerin kiĢilere bağlı olarak değiĢmemesi niteliğidir.<br />
Geçerlilik, bir ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı özelliği, baĢka bir özellik ile<br />
karıĢtırmadan ölçebilme niteliğidir.<br />
Güvenilirlik, aynı özellikle ilgili olarak yapılan değiĢik değerlendirmelerde benzer<br />
sonuçlara ulaĢabilme niteliğidir.<br />
Bu özellikler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />
Değerlendirme araçları objektif olmalıdır. Yani birden çok yetkili ve yetenekli kiĢiler<br />
aynı aracı kullanarak benzer sonuçlar elde edebilmelidir. Değerlendirme aracı, farklı kiĢilerin bu<br />
aracı kullanarak elde ettikleri sonuçların benzerliği ölçüsünde objektiftir. Doğru-yanlıĢ tipi veya<br />
çoktan seçmeli testler genellikle objektifliği yüksek değerlendirme araçlarıdır. Fakat bu testler bazı<br />
durumlarda, özellikle geçerlilik bakımından, yetersiz olabilirler.
27<br />
Değerlendirme aracı geçerli olmalıdır. Yani söz konusu araç, gerek içerik ve gerekse<br />
biçim bakımından değerlendirme amacı ile ilgili olmalıdır. Örneğin, zekâ ile ilgili bir<br />
değerlendirmede hafıza ile ilgili bir değerlendirme aracı geçerli olamaz. Bu durum Ģu örnekle<br />
açıklanabilir: “Ġstanbul kaç yılında fethedilmiĢtir?” sorusu hafızayı ölçer. Ancak zekâ düzeyini<br />
ölçmek için uygun bir soru değildir. “Ġstanbul‟un fethi olayının kiĢisel yaĢamımızdaki etkileri<br />
nelerdir?” Ģeklindeki bir soru ise zekâ düzeyini ölçmede bir araç olarak kullanılabilir. Diğer<br />
taraftan yukarıda da belirtildiği gibi doğru-yanlıĢ tipi testler bilgi alanın ilk aĢamalarında yer alan<br />
algılama ve kavrama gibi eğitimsel amaçlarla ilgili değerlendirmelerde kullanılabilirse de, aynı<br />
alanda analiz ve sentez gibi yüksek aĢamalarla ilgili değerlendirmelerde geçerli olamazlar.<br />
Değerlendirme aracı güvenilir olmalıdır. Yani söz konusu araç değerlendirilmek istenen<br />
hususları yeterli ölçüde kapsamalı ve temsil etmelidir. Ġstatistiksel analizlerde örneklerin ana kitleyi<br />
yeterli ölçüde temsil etmesi gerektiği gibi, eğitimde de değerlendirme araçlarını teĢkil eden<br />
sorularla istenen bilgilerin ilgili konunun tümünü temsil etmesi gerekir. Aksi takdirde Ģans<br />
faktörüne büyük rol verilmiĢ olur. "A dersi ile ilgili bildiklerinizin tümünü yazınız" Ģeklinde bir<br />
ifadenin yer aldığı bir değerlendirme aracının güvenilirliği en yüksektir. Böyle bir sorunun pratik<br />
olmadığı açıktır. Bunun için sınav sorularında örnekleme yönteminin kullanılması zorunluluğu<br />
vardır. Fakat popüler tabiri ile kenarda köĢede kalmıĢ konularla ilgili soruların da fazla güvenilir<br />
olduğu söylenemez. Güvenilirlik düzeyi düĢük olan araçlarla yapılan sınavlarda tesadüfe bağlı<br />
olarak beklenmedik çok yüksek veya düĢük notların ortaya çıkması söz konusu olabilir.<br />
Herhangi bir değerlendirme aracı objektif ve aynı zamanda geçerli olabilir. Fakat söz<br />
konusu değerlendirme aracı yeteri kadar kapsamlı değilse, bu araç güvenilir olamaz. Bir<br />
değerlendirme aracının güvenilir olabilmesi için bu aracın geçerli olması ön Ģarttır.<br />
Değerlendirme sonuçları, değerlendirme iĢlemi sonunda varılan yargının ifadesidir.<br />
Değerlendirmeden beklenen tüm amaçların gerçekleĢtirilebilmesi için, değerlendirme sonuçlarının<br />
ayrıntılı olarak ifade edilmeleri gerekir. BaĢarı oranı % 60, ortalama 75 gibi sayısal ifadeler veya<br />
orta, iyi gibi özel tanımlamalar bazı özel durumlar için yeterli olabilirler. Fakat programda<br />
yapılacak değiĢikliklere yol gösterebilmesi için, değerlendirme sonuçlarının programın üstün ve<br />
yetersiz yanlarını, öğrenci kitlesinin baĢarılı ve baĢarısız olanlarının ortak yanlarını ve baĢarı<br />
düzeyinin yanında baĢarısızlıkların nedenlerini de ortaya koyacak Ģekilde ayrıntılı olması gerekir.<br />
Eğitim programlarında ölçme ve değerlendirme sonucunda baĢarının belirlenmesinde<br />
özellikle ABD'de 1940'lı yıllardan beri istatistiksel bir kavram olan çan eğrisi (curve) uygulaması<br />
yapılmaktadır. Bu uygulamada herhangi bir sınıfın sınav sonuçları ortalaması, baĢarının alt sınırı<br />
olarak belirlenmektedir. Diğer bir deyiĢle sınıf ortalaması 100 üzerinden 50 olarak<br />
değerlendirilmekte, diğer ham notlar ise ortalamadan gösterdikleri standart sapmaya göre yeniden<br />
değerlendirilmektedir. Standart sapma ve z değeri formülleri aĢağıdaki gibidir:
S<br />
( x x)<br />
2<br />
n<br />
,<br />
z<br />
28<br />
x x<br />
S<br />
Buna göre - 1 z değerine sahip bir ham not 100 üzerinden 16, + 1 z değerine sahip bir ham<br />
not ise 100 üzerinden 84 olarak değerlendirilir. Aynı Ģekilde z değeri -2 olan not 2 olarak, +2 ise<br />
98 olarak değerlendirilir.<br />
Bu uygulamanın mantığına göre bir sınavda sorular ortalama bir öğrencinin<br />
cevaplayabileceği zorlukta olmalıdır. Ortalama bir öğrenci ise, sınıf sıralamasının ortasında yer<br />
alan yani 100 üzerinden 50 alan bir öğrencidir. Sınav sonuçlarının normal dağılımından farklı<br />
olarak çok düĢük veya çok yüksek olması eğitim ortamı veya ölçme araçları ile ilgili bazı<br />
sorunların varlığını ifade eder. Bu sorunların bazıları aĢağıdaki gibi ifade edilebilir:<br />
� Ders içeriği öğrenci düzeyinin üstündedir.<br />
� Eğitim ortamı öğrenmeyi engelleyecek niteliktedir (çok soğuk vb).<br />
� Sınav soruları gerekenden daha karmaĢık ve zordur.<br />
� Öğretmen–öğrenci diyalogunda bazı sorunlar vardır.<br />
Ortalama % 50 düzeyinin çok üstünde ise, ders müfredatının öğrenci düzeyine göre düĢük<br />
veya soruların olması gerekenden daha kolay olması söz konusu olabilir.<br />
Sınıf ortalamasının % 50 düzeyinin çok altında veya çok üstünde olmasının iĢaret ettiği<br />
sakıncaları bir ölçüde gidermek üzere yukarıda belirtilen istatistiksel yöntemden<br />
yararlanılmaktadır. Eğitim çalıĢmalarında önemli olan, ölçme ve değerlendirme sonuçlarının ortaya<br />
koyduğu sorunların ciddiyetle ele alınıp çözüme kavuĢturulmasıdır.<br />
2.2. YETĠġKĠN EĞĠTĠMĠ *<br />
YetiĢkin,<br />
� biyolojik olarak, üreme çağına gelmiĢ,<br />
� yasal olarak, kanunların reĢit saydığı yaĢa ulaĢmıĢ,<br />
� sosyal olarak, yetiĢkin rollerinin üstlenildiği,<br />
� psikolojik olarak ise, kiĢinin kendisini yetiĢkin olarak hissettiği, kendi yaĢamını<br />
yönetme sorumluluğunu üstüne aldığı, kendi kararlarını vermeye kendini hazır<br />
hissettiği yaĢ olarak tanımlanabilir.<br />
YetiĢkinin tanımı, bakıĢ açısına, ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklılıklar göstermekle<br />
birlikte Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 24 yaĢ üzerindeki bireyleri yetiĢkin olarak kabul etmiĢtir.<br />
YetiĢkinlik bir tek değil birçok yaĢantıyı içerdiğinden, herkesin yetiĢkinlik anlayıĢı önemli<br />
ölçüde farklılık gösterebilir.<br />
Bir yetiĢkin, yaĢı ilerledikçe, rollerini ve dolayısıyla beklentilerini değiĢtirmek zorundadır.<br />
Havighurst, buna "GeliĢim ödevleri" adını vermektedir.<br />
YetiĢkinlik dönemleri; genç, orta, ileri yaĢlar olmak üzere üçe ayrılır. Ancak, bu<br />
dönemlerin hangi yaĢları içerdiği konusunda kesin bir görüĢ birliği bulunmamaktadır.<br />
GeliĢim ödevleri, “genç yetiĢkinlik” te aile kurma, “orta yetiĢkinlikte” yaĢlı ana-babaya
uyum sağlama, “ileri yetiĢkinlikte ise” güçte ve sağlıktaki düĢüĢe uyum sağlama gibi ödevlerdir.<br />
29<br />
Toprağı tanımadan tohum atmak, anatomide bilgi sahibi olmadan tedaviye<br />
kalkıĢmak ne kadar yanlıĢ ise yetiĢkini tanımadan yetiĢkin eğitimi vermeye kalkıĢmak ta o kadar<br />
yanlıĢtır.<br />
YetiĢkinlerin bazı özellikleri aĢağıdaki gibidir:<br />
� YetiĢkinler benlik kavramı geliĢmiĢ insanlardır. KiĢiliklerine saygı beklerler,<br />
� Faaliyetlerde etkin rol almak isterler,<br />
� Gereksiz sıkı otoriteden hoĢlanmazlar,<br />
� YetiĢkinler deneyim birikimine sahiptir. Bu deneyimlerini aktarmaktan zevk duyarlar,<br />
Deneyimlerine ters yeni bilgilere karĢı bir direnme eğilimi gösterirler.<br />
� YetiĢkinler sorun odaklıdır, güncel sorunlarına iliĢkin konulara ilgi duyarlar. Bundan<br />
dolayı YetiĢkinler Eğitimi sorun odaklıdır. (Genç eğitimi ise konu odaklıdır.)<br />
� Bilgi ve becerilerini uygulamak ve övgüler duymak isterler.<br />
� Kendileri ve eğitimcileri için beklenti düzeyleri yüksektir.<br />
� Ortam, ceza ve gülünç duruma düĢme korkusundan uzak olmalıdır.<br />
� Güç seçim yaparlar.<br />
� Duygusaldırlar.<br />
� Gizli bir Ģekilde geri kalmaktan ve yerlerini birilerinin almasından korkarlar.<br />
� Sosyal statülerine düĢkündürler,<br />
� Bazı fizyolojik engellere sahiptirler.<br />
YaĢ ilerledikçe yetiĢkinin fiziksel yapısında değiĢmeler olmaktadır. Görme, iĢitme ve<br />
çalıĢma gücü belli bir yaĢtan sonra azalır.Bu durum ise öğrenme yeteneğini hız bakımından etkiler.<br />
YetiĢkin eğitiminin kuramsal çekirdeği, yetiĢkinin kim olduğuna, zekâ ve öğrenme<br />
yeteneğine, çocuktan farklı olan yönlerine ıĢık tutmaktadır.<br />
Uzun yıllar eğitim ve öğretimden söz edilince hemen akla çocuklar gelmiĢtir.‟Öğrenme‟<br />
konusundaki çalıĢmalar, daha çok eğitim psikolojisinin ilgi alanlarından biri olmuĢ ve bu<br />
çalıĢmalarla çocuk ve gençlerde öğrenme psikolojisi alanında büyük birikim sağlanmıĢtır. Bugüne<br />
kadar öğrenme ile ilgili olarak yapılan araĢtırmalar, çocuk geliĢmesi çalıĢmalarından, güvercin<br />
eğitimine kadar çok geniĢ bir alanı kapsamıĢtır. Ne yazık ki, yakın zamana kadar „yetiĢkinlerde<br />
öğrenme‟ üzerine çalıĢma yapılmamıĢtır.<br />
Bu alandaki bilimsel ilk çalıĢmalardan olan ve Thorndike tarafından „yetiĢkinlerde<br />
öğrenme yeteneği‟ konusunda 1928 yılında, ABD‟de yayınlanan araĢtırmanın sonuçları; o zamana<br />
kadar sanılanın tersine „yetiĢkinlerin öğrenebileceğini ve zekâ düzeyinin yaĢla düĢmediğini‟<br />
göstermiĢtir. Bununla birlikte, yapılan araĢtırmalar yaĢ ile yetiĢkinin öğrenme yeteneğinin değil,<br />
öğrenme hızının azaldığını göstermiĢtir.<br />
YetiĢkin eğitiminin temel kuramları, yetiĢkinlerde öğrenme ve öğretimle ilgili kuramları<br />
kapsamaktadır. Bunlar arasında en çok benimsenen kuramlar YetiĢkinlerin özelliklerini temel alan<br />
kuramlardır (Thorndike, Cross ve Knowles ),<br />
Günümüzde sosyo-kültürel ve teknolojik alanda "bilgi patlaması" süreci yaĢanmaktadır. Bu<br />
geliĢime ayak uydurabilmek için sürekli eğitim kavramı geliĢtirilmiĢtir. Sürekli eğitim kavramı<br />
gençlerle birlikte yetiĢkinleri de hedef almaktadır.<br />
YetiĢkini „özel bir öğrenci‟ olarak ele alan ve bu nedenle de yetiĢkin eğitiminin, çocuk<br />
eğitiminden farklılığını vurgulayan Malcolm Knowles, 1970'de „YetiĢkin Eğitiminde Modern
Uygulama‟ kitabında bu konuyu incelemiĢtir.<br />
30<br />
Pedagoji; Yunanca paid (çocuk) ve agogos (rehberlik) köklerinden türetilmiĢtir ve<br />
özellikle „çocuklara öğretmenin bilim ve sanatı‟ anlamına gelir.<br />
Andragoji ise; yine Yunanca andr (yetiĢkin) ve agogos (rehberlik) köklerinden<br />
türetilmiĢtir ve „yetiĢkinlerin öğrenmesine yol göstermenin bilim ve sanatı‟ anlamına gelir.<br />
1833'de Alman Dilbilgisi Okulu öğretmeni Alexandr Kapp andragojiyi „yetiĢkinler<br />
için sürekli eğitim‟ olarak tanımlamıĢtır.<br />
Avrupa'da Andragoji‟nin geliĢimi Amerika'dan daha hızlı olmuĢtur. ġu anda<br />
Hollanda'da, özel uzmanlık alanı olarak Andragoji eğitimi veren yedi büyük üniversite<br />
bulunmaktadır. Almanya, Polonya ve Macaristan'da çoğu üniversitede Andragoji konusunda<br />
doktora programları vardır.<br />
Boston Üniversitesi <strong>Prof</strong>esörü Malcom Knowles Andragoji‟yi Amerika'ya<br />
tanıtmıĢtır. Daha sonra, Knowles'in bu yeni alandaki yaratıcı ve geliĢtirici çalıĢmaları<br />
uluslararası düzeyde tanınmaya baĢlanmıĢtır.<br />
Eğitimde Andragoji yaklaĢım, sadece yetiĢkin eğitiminde kullanılan bir model değil,<br />
dünyada 1960 sonrasında, geleneksel eğitime alternatif olarak ortaya çıkan ve çocuk eğitimi de<br />
dahil tüm eğitime damgasını vuran yeni akımın da özelliklerini içeren bir yaklaĢım olmuĢtur.<br />
Geleneksel eğitimde, öğretmen/eğitici; hangi bilgi ve becerilerin aktarılması gerektiğine<br />
önceden karar verir, bu içerik bütününü mantıksal birimler halinde düzenler, bu içeriği<br />
aktarmanın en etkili yollarını seçer ve sonra bu içerik birimlerini belli bir sıralama düzeninde<br />
sunma için plan geliĢtirir. Bu bir içerik modelidir, yani pedogojik eğitim konu merkezlidir.<br />
Andragojik modelde ise; öğretmen/eğitici; "kolaylaĢtırıcı" rolündedir. YetiĢkin<br />
eğitimi için sürekli geliĢme modeli olarak tanımlanmaktadır.<br />
Andragojik model, geleneksel pedagojik modelden farklı olan çeĢitli varsayımlara<br />
dayanır. Bu varsayımlardan en temel olanı; yetiĢkinlerin bir Ģeyi öğrenmeye giriĢmeden önce,<br />
onu „niçin‟ öğrenmeleri gerektiğini bilmeye gereksinim duydukları konusudur. Yani YetiĢkinler<br />
sorun merkezli olup güncel sorunlarını öncelikle çözmek isterler. Bunun sonucu olarak,<br />
yetiĢkin eğitimiyle uğraĢanların ilk görevi; öğrenilenlerin gerçek yaĢamda nasıl<br />
kullanılacağını göstermektir.<br />
Andragoji ve pedagoji arasındaki farklar, dört temel kavram çevresinde açıklanabilir.<br />
Bu farklar, sözü edilen iki eğitim yaklaĢımıyla yapılan eğitim ve öğretimde, hangi noktalara<br />
önem verildiği konusunda anahtar noktalardır.<br />
Bu temel kavramlar aĢağıdaki gibidir:<br />
� Kendini algılama (Benlik algısı)<br />
� Deneyimler<br />
� Öğrenmeye hazır olma<br />
� Zaman perspektifi ve öğrenmeye yönelim<br />
Kendini Algılama (Benlik Algısı)<br />
Bir çocuk kendini bağımlı bir birey olarak algılar. Çocuklar yetiĢkinliğe doğru
ilerlerken, kendi kendilerine karar verme yeteneklerinin giderek arttığının farkına varmaya<br />
baĢlarlar, kendi kendilerini yönetme yeteneklerini baĢkalarının da görmesini isterler.<br />
31<br />
ġekil 6. Benlik Algısı Açısından Pedagoji ve Andragoji Farkı<br />
Bu nedenle Andragojik ve pedagoji arasındaki birinci büyük farklılık yukarıdaki<br />
Ģekilde de görüldüğü üzere öğretmen ve öğrenci arasındaki iliĢkide ve öğrenimde, kiĢinin öz-<br />
yönetim yeteneğinin kavranması konusunda ortaya çıkar. Geleneksel pedagojik yaklaĢımda<br />
dominant öğretmen, bağımlı öğrenci ve bu nedenle yönetilen bir iliĢki vardır. Aslında küçük<br />
yaĢtaki çocuklarla çalıĢılırken böyle bir iliĢkinin olması zorunludur.<br />
Andragojik yaklaĢımda ise, öğretme ya da öğrenme iĢinde karĢılıklı anlaĢma ve bu<br />
nedenle yardım edici bir iliĢki söz konusudur<br />
Deneyimler<br />
Dominant Öğretmen<br />
bağımlı öğrenci<br />
Yönetilen bir iliĢki<br />
Andragojik yaklaĢımda yetiĢkinlerin deneyimleri, öğrenme için zengin bir kaynak<br />
olarak değerlendirilir. Bununla birlikte, pedagoji geleneğinde çocukların deneyimi eğitimde<br />
çok küçük değer olarak ele alınır. Bu nedenle, pedagojik yöntemde genellikle ders anlatma,<br />
belirli bir konuyu okuma ve görsel-iĢitsel araçlarla ders sunma gibi, „tek yönlü iletiĢim<br />
teknikleri‟ kullanılmaktadır. Ancak; Andragoji‟de, grup çalıĢmaları ve sosyal öğrenmeyi<br />
sağlayıcı oyunlaĢtırmalar (role play), ekip oluĢturma, beceriyi uygulama gibi, „deneyime<br />
dayanan‟ iki yönlü ve çok yönlü teknikler kullanılır. Bu yolla öğrenim için katılımcıların<br />
hepsinin deneyimlerinden kaynak olarak yararlanılır.<br />
Öğretmenden öğrenciye<br />
tek yönlü iletiĢim.<br />
Temel olaraköğretmenin<br />
deneyimleri değerlidir.<br />
.<br />
Öğretme/öğrenme<br />
iĢinde karĢılıklı anlaĢma<br />
Yardım edici bir iliĢki<br />
Herkes tarafından<br />
paylaĢılan<br />
çok yönlü iletiĢim.<br />
Öğrenim için herkesin<br />
deneyimleri değerlidir<br />
ġekil 7. Deneyimler Açısından Pedagoji ve Andragoji Farkı
Öğrenmeye Hazır Olma<br />
32<br />
Pedagojik programın baĢlıca görevi, okulu bitirmek için gereken bilgi ve becerilerde<br />
yeterliği sağlamaktır. Oysa sosyal ve ekonomik nedenlerle temel eğitimleri aksamadığı sürece,<br />
yetiĢkinler okumada, yazmada, konuĢmada ve hesap yapmada yeterlilikleri için gereken bilgi ve<br />
beceriyi, eğitimleri sırasında büyük oranda tamamlamıĢlardır. YetiĢkinlerin Ģu andaki geliĢme<br />
ile ilgili görevleri, büyük oranda sosyal rollerine bağlı olarak, yaĢama, çalıĢma, aileyi geçindirme,<br />
sanat ve müzikle ilgilenme, dinlenme, eğlenme vb. konularıyla ilgilidir.<br />
Zaman Perspektifi ve Öğrenmeye Yönelim<br />
Çocukların ve gençlerin okuldaki öğrenmelerinin konu-merkezli olmasının tersine,<br />
yetiĢkinlerin öğrenme yönelimleri yaĢam-merkezli, görev-merkezli ya da sorun -merkezlidir.<br />
YetiĢkinler, bir Ģeyi öğrenmenin, görevlerini yerine getirmede ya da kendi yaĢamlarında<br />
karĢılaĢtıkları sorunlarla baĢa çıkmada, kendilerine yardımcı olacağını algıladıkları ölçüde<br />
enerjilerini onu öğrenmeye vermek için güdülenirler.<br />
Pedagojik yaklaĢımda eğitimin davranıĢsal sonuçlarının uygulanması geleceğe<br />
ertelenmiĢtir. YetiĢkin ise, bir eğitim programının bugünkü gereksinimlerine ve sorunlarına yanıt<br />
vermesini bekler, eğitimde kazandıklarını hemen uygulamaya aktarmak ister.<br />
2.2.5. YetiĢkinlerin Öğrenme Özellikleri<br />
YetiĢkin eğitiminin temel kuramları ve özellikle psikoloji alanında geliĢtirilen ve<br />
yetiĢkinlerde öğrenme ve öğretimle ilgili diğer bazı kuramlar sonucunda ortaya çıkan öğrenme<br />
ilkeleri ve engelleri aĢağıda özetlenmiĢtir.<br />
� YetiĢkin açısından katıldıkları eğitimin ilk birkaç günü çok önemlidir. YetiĢkinler,<br />
baĢlangıç günlerinde eğitimin yararlılığı, öğretmenin tutum ve davranıĢı ve katılanlar<br />
arasındaki iliĢkinin niteliği konusunda algılar geliĢtirirler. Bu geliĢtirdikleri algı<br />
olumsuz ise bunu düzeltmek zordur. YetiĢkinin temel özellikleri, eğitim sürecinde<br />
önemli rol oynar. Eğitim sürecinde yetiĢkinin Ģu temel özelliklerine dikkat edilmelidir.<br />
� Öğrenme için sosyal ve fiziki açıdan da uygun ortamlar hazırlanmalıdır.<br />
� Öğrenme yetiĢkinin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarına uygun olmalıdır.<br />
� YetiĢkinlerin geçmiĢ deneyimleri öğrenmesini etkiler.<br />
� YetiĢkine öğrenme için yeterli zaman verilmeli, öğrenme hızı zorlanmamalıdır.<br />
� YetiĢkin öğrenme sürecinde etkin olmalıdır.<br />
� Özellikle becerilerin kazanılmasında ve kalıcı olmasında, tekrar önemlidir.<br />
� Öğretilecek bilgiler, basitten karmaĢığa gidecek Ģekilde sıralanmalıdır.<br />
� Kavrayarak öğrenme, ezbere öğrenmekten daha kalıcıdır.<br />
� Yeni öğrenilenler, yetiĢkinin önceki öğrendikleri ile bütünleĢtirilmelidir.<br />
� YetiĢkin eğitiminde güdüleme önemlidir<br />
� Öğrenmede yetiĢkinin değerleri göz önüne alınmalıdır.
2.2.6. YetiĢkinlerde Öğrenme Engelleri<br />
33<br />
YetiĢkin eğitiminde öğrenmeyi kolaylaĢtıran durumlar olduğu gibi bireyin öğrenmesini<br />
engelleyen durumlar da bulunmaktadır. YetiĢkinler Eğitiminde bu engeller göz önünde<br />
bulundurularak programlar düzenlenmelidir.<br />
Bu engeller Ģu Ģekilde özetlenebilir:<br />
� Bilinmeyenden korkma,<br />
� Gülünç olma korkusu,<br />
� Güvensizlik ve sosyal açıdan yetersiz olma korkusu,<br />
� Okuldan hoĢlanmama,<br />
� Eğitimin sağlayacağı yarardan emin olmama,<br />
� Zihinsel ve fiziksel eksiklikler.<br />
2.3. YENĠLĠKLERĠN YAYILMASI<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> bağlamında, Yeniliklerin yayılması veya benimsenmesi, çiftçiler için yeni<br />
olan ve yararlı olduğu varsayılan uygulamaların onlar tarafından kabul görmesi ve pratiğe intikal<br />
ettirilmesi sürecidir. Bu süreç kiĢisel farklılıklara ve zamana bağlı olarak değiĢiklikler gösterir.<br />
KiĢisel farklılıklar kavramı, insanların birçok bakımdan kalıtsal olarak ayrılıklar<br />
gösterdiğini ifade eder. Farklı kiĢiler benzer etkenlere farklı tepkiler gösterirler. Bu bağlamda, çiftçi<br />
kitlesi için yararlı olduğu bilimsel yöntemlerle kanıtlanmıĢ olan bir yeniliğe karĢı, bu kitleyi<br />
oluĢturan kiĢilerin tepkisi de farklıdır.<br />
Ġstatistiksel olarak ifade etmek gerekirse, insanların fiziksel karakterleri (boy, kilo, vb.) ve<br />
zihinsel karakterleri (zekâ, hafıza vb.) gibi, ruhsal karakterleri (iyilik, kötülük, cesaret, yeniliklerin<br />
benimsenmesi zamanı vb.) de normal bir dağılım gösterir.<br />
2.3.1. Yeniliklerin Benimsenmesinde Gruplar<br />
Ġnsanlar, yenilikleri benimseme zamanına göre çeĢitli kategorilere ayrılabilirler. Bu<br />
kategoriler ortalamalardan her iki yönde sapmaların % oranlarını gösteren “z” değerleri esas<br />
alınarak belirlenir.<br />
Everett M. Rogers tarafından 1962 yılında yapılan “Diffusion of Innovations”<br />
(Yeniliklerin Benimsenmesi) adli çalıĢmada yeniliklerin yayılması, benimseme aĢamaları ve<br />
benimseyenler kategorileri konusunda ortaya konulan düĢünceler bilim çevrelerinde genel kabul<br />
görmüĢtür (Kelsey and Hearne, 1967). Bu eser Dünya‟da sosyal bilimler dalında en çok atıfta<br />
bulunulan 2. eser durumundadır. 5<br />
Yenilikleri benimseme zamanı açısından yenilikleri benimseyenlerin kategorileri Ģekil 9 da<br />
olduğu gibi gösterilebilir (Rogers son iki kategoriyi birleĢtirerek “geç kalanlar olarak nitelemiĢtir).<br />
5 http://en.wikipedia.org/wiki/Everett_Rogers
% Olarak Ġnsan<br />
Sayısı<br />
%14<br />
%34<br />
34<br />
Rogers‟ın sınıflandırması esas alınarak , yaklaĢık değerlerle, söz konusu kategoriler ile ilgili<br />
aĢağıdaki değerlendirmeler yapılabilir.<br />
%34<br />
a. Yenilikçiler (% 2): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki gibidir:<br />
� Cesur, atılgan ve maceracı,<br />
� Bazen sıra dıĢı veya “köyün delisi” olarak adlandırılır.<br />
� DıĢa dönük, bilimsel çevrelerle bağlantılı,<br />
� Zararı telafi edecek mali kaynaklara sahip,<br />
� KarmaĢık teknik bilgiyi anlama yeteneğine sahip,<br />
� GeniĢ ölçekli iĢletmelere sahip, Pazar için üretim yapan,<br />
� Daha yüksek sosyal statüye ulaĢma çabası gösteren kiĢilerdir.<br />
b. Erken Benimseyenler (%14): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />
gibidir:<br />
� Saygıdeğer, sözü dinlenen<br />
� Kanaat önderi<br />
� Yerel ortamla bütünleĢmiĢ,<br />
� Yeniliklerin benimsenmesinde en etkin rol oynayan kiĢilerdir.<br />
c. Erken Çoğunluk (%34): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />
gibidir:<br />
� Makul ölçüde ihtiyatlı<br />
� "Hiçbir Ģeyde ne ilk ol, ne de son" ilkesine bağlı,<br />
� Kanaat önderleri ile yakın iliĢkide olan,<br />
� Nadiren liderlik pozisyonuna sahip,<br />
� Ortalama üstünde sosyal statüleri olan kiĢilerdir.<br />
%14<br />
% 2 % 2<br />
z = -2<br />
z = -1<br />
z= 0 z= 1 z= 2<br />
ġekil 8. Zamana Göre Yenilikleri Benimseme Kategorileri<br />
d. Geç Çoğunluk (%34): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki gibidir:<br />
Zaman<br />
� Çok ihtiyatlı, Ģüpheci,<br />
� Kıt kaynaklı,<br />
� Ekonomik gereklilik veya sosyal baskıdan etkilenerek yenilikleri<br />
ortalamadan sonra benimseyen kiĢilerdir.
e. Geç Benimseyenler (%14): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />
gibidir:<br />
� Gelenekçi, muhafazakâr,<br />
� Referans noktaları "geçmiĢ" olan,<br />
� Çekingen, karamsar,<br />
� BaĢarısızlıktan korkan,<br />
� Sosyal statüleri düĢük<br />
� Mali imkânları kısıtlı<br />
� Önemli zorunluluklar sonunda yenilikleri en son kabul eden kiĢilerdir.<br />
f. Benimsemeyenler (%2): Bu gruptaki kiĢilerin bazı özellikleri aĢağıdaki<br />
gibidir:<br />
35<br />
� Sosyal sistemin kenarında (marjinal) veya dıĢlanmıĢ,<br />
� Bazı kiĢisel sorunları olan,<br />
� DüĢük güdü düzeyine sahip,<br />
� Bazen alternatif planları olan<br />
� Yeniliklere uygu duymayan kiĢilerdir.<br />
2.3.2. Yeniliklerin Benimsenmesinde AĢamalar<br />
Yukarıda da belirtildiği gibi, Yeniliklerin benimsenmesi bir anda meydana gelen bir olay<br />
değil, bir zaman süresini kapsayan ve aĢamalardan oluĢan bir süreçtir.<br />
Önceden “eğitim” baĢlığı altında açıklandığı gibi değiĢik amaç alanlarında değiĢik aĢamalar<br />
söz konusudur. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da program amaçları çeĢitli alanlara dahil olan birçok aĢamaların<br />
bir kombinasyonu Ģeklinde olabilir. Örneğin, yeni bir tarımsal tekniğin çiftçilerce öğrenilmesi ve<br />
uygulanmasını sağlamak için hazırlanan bir <strong>Yayım</strong> programında amaçlar, hem bilgi, hem duygu ve<br />
hem de beceri alanlarına dahil birçok aĢamayı kapsayabilir.<br />
Bir yeniliğin benimsenmesi için her Ģeyden önce bu yenilik hakkında "bilgi" sahibi olmak<br />
ön Ģarttır. Bundan sonra o yenilik hakkında olumlu "duygu"lara sahip olmak, yani söz konusu<br />
yeniliğin yararına inanmak ve daha sonra da o yeniliği uygulamak için gerekli "beceri"yi kazanmak<br />
gerekebilir. Bu durumda program amaçları, bilgi, duygu ve beceri alanlarının değiĢik aĢamalarını<br />
kapsar, Ancak Everett M. Rogers genellikle yeniliklerin benimsenmesinin 5 aĢamada<br />
gerçekleĢtiğini ileri sürmüĢ ve bu aĢamalar bilim çevrelerinde kabul görmüĢtür.<br />
Rogers‟a göre (Rogers,1969) yeniliklerin benimsenmesinde 5 aĢama aĢağıdaki gibidir:<br />
� Algılama<br />
� Ġlgi duyma<br />
� Değerlendirme<br />
� Deneme<br />
� Benimseme<br />
Algılama aĢamasında kiĢi herhangi bir Ģeyin varlığının farkına varır, o yenilikle ilk kez<br />
tanıĢır. Eğitim konusunda da belirtildiği gibi, bu aĢamada, kiĢi herhangi bir uyarıcı (afiĢ, söz, vb.)<br />
tarafından etkilenir ve uyarıcı ile ilgili konunun varlığından haberdar olur. Algılama bilinçli bir<br />
tepki olmadan da meydana gelebilir.<br />
Ġlgi duyma aĢamasında, kiĢi söz konusu uyarıcıya aktif olarak tepki gösterir. Yeniliğin<br />
yararları ve uygulaması hakkında daha çok bilgi edinmek ister.
36<br />
Değerlendirme aĢamasında, kiĢi konu hakkında zihinsel bir değerlendirme yaparak<br />
yeniliğin avantajlarını ve dezavantajlarını göz önünde bulundurur ve olumlu veya olumsuz bir<br />
yargıya varır. Eğer bu yargı olumlu ise, bir üst aĢama için adım atar.<br />
Deneme aĢamasında kiĢi, büyük bir risk almadan yeniliği kendi koĢulları çerçevesinde<br />
küçük çapta dener ve olumlu sonuç alırsa son aĢama için adım atar.<br />
Benimseme aĢamasında kiĢi, yeniliği büyük ölçekçi ve sürekli olarak uygular.<br />
Ġnternette dolaĢan, anonim bir tekerleme, bir yeniliğin benimsenmesinin ne kadar zor ve<br />
karmaĢık bir iĢlem olduğunu ve sürdürülebilirliğin en önemli bir proje niteliği veya kriteri olması<br />
gerektiğini göstermektedir.<br />
Söyledim,.........duydu anlamına gelmez.<br />
Duydu,.............anladı anlamına gelmez.<br />
Anladı,……….hak verdi anlamına gelmez.<br />
Hak verdi,……uyguladı anlamına gelmez.<br />
2.3.3. Yeniliklerin Yayılmasında Yeniliklerde Aranan Özellikler<br />
Yeniliklerin benimsenmesinde baĢarı düzeyinin yüksek olabilmesi için yeniliklerde aranan<br />
bazı özellikler vardır. Bu özellikler yenilik kriterleri olarak ta adlandırılabilir. Bu kriterlerin<br />
baĢlıcaları aĢağıdaki gibi sıralanabilir:<br />
� Ucuzluk (uygulamasının maliyetinin karĢılanabilir olması)<br />
� Sadelik (uygulamasının basit ve kolay olması)<br />
� Görülebilirlik (sonuçlarının gözlenebilir olması)<br />
� Bölünebilirlik (Uygulamasının adım adım gerçekleĢtirilebilir olması)<br />
� Faydalılık (bir sorunun çözümüne katkıda bulunacak bir nitelikte olması)<br />
� Uygunluk (Ekonomik, sosyal, politik ve çevresel bakımdan normlara uygun olması)<br />
2.3.4. Yeniliklerin Yayılmasında <strong>Yayım</strong>cılarda Aranan Özellikler<br />
Yeniliklerin benimsenmesinde baĢarı düzeyinin yüksek olabilmesi için <strong>Yayım</strong>cılarda<br />
aranan bazı özellikler vardır. Bu kriterler yayımcı kriterleri olarak ta adlandırılabilir. Bu<br />
kriterlerin baĢlıcaları aĢağıdaki gibi sıralanabilir: Ġyi bir <strong>Yayım</strong>cı;<br />
� Teknik bilgi yanıda <strong>Yayım</strong> Metodolojisi, ĠletiĢim, YetiĢkinler Eğitimi, Planlama ve<br />
benzeri konularda da profesyonal bilgilere sahip olmalı,<br />
� Mesleğini sevip benimsemeli, çiftçiler hakkında olumlu duygulara sahip olmalı,<br />
� Bilgisayar kullanımı gibi modern hayatın gerektirdiği beceriler yanında budama,<br />
aĢılama, traktör kullanımı vb. becerileri geliĢtirmiĢ olmalı,<br />
� Dürüst, çalıĢkan, düzenli, enerjik, demokratik, empatik, mütevazı, gerçekçi, iyimser ve<br />
özgüvenli olmalı,<br />
� Çiftçilerin deneyim ve değerlernine saygılı olmalı,<br />
� EleĢtirel davranıĢtan uzak durmalı,<br />
� Çiftçilerin iç dünyasını bilmeli,
37<br />
� Çiftçilerin insiystif geliĢtirmelerine yardımcı olmalı,<br />
� ÇalıĢmaları önceden iyi planlamalı, uygulamadan önce prova etmeli, uygulama<br />
sonrasında ise bir değerlendirme ve özeleĢtiri yapabilmeli,<br />
� Bilmediklerini öğrenmeye hazır ve istekli olmalı,<br />
� Kendi doğrularını kabul ettirmeye çalıĢan bir rolde olmamalı,<br />
� Felsefi konuĢmalar yapmamalı,<br />
� Bilmediği konuları biliyormuĢ gibi davranmamalıdır.<br />
2.3.5. Yeniliklerin Yayılmasında Hedef Kitlede Aranan Özellikler<br />
Yeniliklerin benimsenmesinde baĢarı düzeyinin yüksek olabilmesi için hedef kitle olan<br />
çiftçilerde aranan bazı özellikler vardır. Bu kriterler çiftçi kriterleri olarak ta adlandırılabilir. Bu<br />
kriterlerin baĢlıcaları aĢağıdaki gibi sıralanabilir:<br />
� Yüksek eğitim düzeyi,<br />
� DıĢa dönüklük,<br />
� PaylaĢımcılık,<br />
� Yüksek sosyal statü,<br />
� Pazar için üretim,<br />
� Büyük iĢletme sahipliği,<br />
� AraĢtırma ve <strong>Yayım</strong> kuruluĢları ile sıkı iliĢki ve iĢbirliği,<br />
� Yüksek maddi imkânlar,<br />
� Çevreye duyarlılık.
38<br />
3. BÖLÜM<br />
TARIMSAL YAYIM’DA ARAÇ VE YÖNTEMLER<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da araçlar <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında kullanılan materyal veya ortamlardır.<br />
Yöntemler (Metotlar) ise, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında uygulanan düzenli iĢlemlerdir. Bu<br />
çerçevede örneğin, radyo bir araç, radyo programı ile çiftçilere hitap etmek bir yöntemdir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemleri genellikle hedef kitle sayısına göre; bireysel, grup ve<br />
kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri olarak sınıflandırılırlar. Diğer taraftan bu yöntemler biçimlerine<br />
göre; sözlü, yazılı, gösterili ve karma olarak da sınıflandırılabilirler.<br />
Bu noktada Ģu hususun belirtilmesinde bir yanlıĢ algılamayı önlemek bakımından<br />
yarar vardır. Burada sözü edilen araç ve yöntemlerin birçoğu <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>a özel<br />
olmayıp genel iletiĢim araç ve yöntemleridir, fakat <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da da kullanılabilirler.<br />
3.1. BĠREYSEL YAYIM YÖNTEMLERĠ<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong>, doğrudan doğruya bireye veya ailesine yönelik olarak<br />
uygulanan bir <strong>Yayım</strong> yöntemidir. Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri daha çok bireysel<br />
sorunların çözümü için uygundur. Bireysel <strong>Yayım</strong> metotlarında, <strong>Yayım</strong>cı ile çiftçi arasında<br />
oldukça yoğun ve doğrudan bir iletiĢim vardır.<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> metotları ne Ģekilde, nerede ve nasıl yapılırsa yapılsın tamamında<br />
uygulanan teknik, çiftçi görüĢmeleridir. Bu görüĢmeler, iĢlevine göre genelde yüz yüze<br />
sözlü olarak gerçekleĢirken, yazılı veya bazen de sadece sözlü olarak gerçekleĢebilir.<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile çok sayıda çiftçiye ulaĢmak mümkün değildir. Bu<br />
bakımdan bireysel yöntemlerin kullanılmasında seçici olmak zorunluluğu vardır. Bundan<br />
dolayı bireysel yöntemlerle daha çok önder çiftçilere veya üretici örgütlerin yöneticilerine<br />
yönelik çalıĢmalar yapılır. Önder çiftçilerin diğer çiftçileri, yöneticilerin ise üyelerini<br />
etkilemesi beklenir.<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri, veri derleme, durum analizi yapma, ortak bir bakıĢ açısı<br />
ve çözüm önerileri oluĢturma ve çiftçilerin kiĢisel geliĢimine katkı sağlama konularında<br />
etkin olarak kullanılabilirler.<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri, diğer birçok kavramda olduğu gibi, hedef kitlenin<br />
özellikleri, yapılıĢ yeri veya biçimi gibi birçok açıdan sınıflandırılabilir. Bu<br />
sınıflandırmalara dayanan bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemleri aĢağıdaki gibi sıralanabilir:
� Üretici Örgütlerinin Yöneticilerine Yönelik Bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Önder Çiftçilere Yönelik Bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Resmi Bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Gayri resmi Bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Telefon görüĢmeleri ile yapılan Bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� ĠĢletme ziyaretleri ile yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Büro dan yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� KiĢisel mektuplarla yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Ġnternet görüĢmeleri ile yapılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Eğitim-<strong>Ziya</strong>ret (E-Z) sistemi diye adlandırılan bireysel <strong>Yayım</strong><br />
� Çiftçilik Sistemleri AraĢtırma <strong>Yayım</strong> Sistemi (ÇSA) diye adlandırılan<br />
bireysel <strong>Yayım</strong>.<br />
39<br />
Bu listede yer alan E-Z ve ÇSA nitelik olarak bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemi olmalarına karĢın<br />
sistem adı ile lanse edilmiĢlerdir.<br />
Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemi, Dünya Bankası <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> uzmanları (Benor and<br />
Harrison,1977) tarafından geliĢtirilen ve temel ilkeleri 1977 yılında aynı kuruluĢ tarafından<br />
yayınlanan bir bireysel <strong>Yayım</strong> yöntemidir. Bu yöntem, öncelikle Dünya Bankası tarafından teknik<br />
ve mali bakımdan desteklenen Seyhan Sulama Projesi‟nde uygulanmıĢ daha sonra bu uygulama<br />
birçok ili kapsayacak Ģekilde yaygınlaĢtırılmıĢtır.<br />
Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemi Köy Grubu Ziraat Teknisyenleri (KGZT) nin sistemli bir Ģekilde<br />
eğitilmeleri ve bu teknisyenlerin çiftçileri yine sistemli bir Ģekilde ziyaret etmeleri esasına dayanır<br />
(Benor and Harrison, 1977).<br />
Bu sistemde KGZT bir veya iki haftada bir kez, belirli günlerde belirli çiftçi gruplarını<br />
ziyaret eder, onların sorunları ile ilgilenir, çözebildiklerini çözer, karĢılaĢtığı sorunlarla ilgili olarak<br />
yine bir veya iki haftada bir kez köy grubu merkezinde veya daha yüksek düzeydeki merkezlerde<br />
konu uzmanları tarafından eğitime tabi tutulur, eğitim sonunda ortaya konulan çözümleri çiftçilere<br />
aktarır. Bu sistemde bir KGZT'nin hangi gün hangi çiftçi grubunu ziyaret edeceği önceden<br />
belirlenir. Bu durum ziyaret edilecek çiftçilere de bildirilir.<br />
Çiftçilik Sistemleri AraĢtırma (ÇSA) <strong>Yayım</strong> Sistemi, yapılan araĢtırmaların gerçek çiftçi<br />
koĢullarına uymadığı düĢüncesinden hareketle ortaya konulmuĢ bir <strong>Yayım</strong> yöntemidir. ÇSA <strong>Yayım</strong><br />
sistemine göre tarımsal iĢletmeler bir bütün olarak ele alınır. Bir iĢletmenin tüm faaliyetleri ayrı<br />
ayrı ve birbiriyle iliĢkileri açısından incelenir, sorunlar farklı disiplinlerden uzmanların ortak<br />
çalıĢması ile çiftçi koĢullarında araĢtırılır ve bulunan çözüm yolları uygulanmaya konulur. Büyük<br />
kaynak gerektirdiğinden nadiren kullanılır.<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Avantajları*<br />
� <strong>Yayım</strong> mesajları çiftçi üzerinde daha fazla etkilidir<br />
� <strong>Yayım</strong>cının, çiftçinin durumuna uygun çözüm önerileri geliĢtirmesi<br />
mümkündür.<br />
� <strong>Yayım</strong>cı ile çiftçi arasında kiĢisel güven oluĢturulması mümkündür.<br />
� ĠĢletmenin durumu ve çiftçinin imkânlarını yerinde görebilir.<br />
� Çiftçi düĢüncelerini çevre baskısı olmadan daha net ifade edebilir.<br />
� Karar verme süreci hızlanır.
40<br />
� Çiftçinin güvenini ve dostluğunu kazanmak için ideal bir yöntemdir.<br />
� Geri bildirimin en iyi olduğu metottur<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Dezavantajları*<br />
� Genellikle yüksek gider ( zaman, para ve iĢ gücü vs.) gerektirir.<br />
� <strong>Yayım</strong>cı ve çiftçi olumlu bir yaklaĢım kuramaz ise <strong>Yayım</strong> süreci çok zor<br />
onarılabilir yara alır.<br />
� <strong>Yayım</strong>cının bilgili ve tecrübeli olma mecburiyeti vardır.<br />
� Genelin (bir grup, kooperatif veya dernek...) karar vermesi gereken<br />
durumlarda yapılan bireysel <strong>Yayım</strong> bazen olumsuz neticeler verebilir.<br />
� Bu yöntemlerle çok sayıda çiftçiye ulaĢma imkânı kısıtlıdır.<br />
� Çiftçilerin güvenini kazanabilecek, dolayısıyla onların iĢbirliğini<br />
sağlayabilecek yetenekte eleman bulmak oldukça zordur.<br />
Bireysel <strong>Yayım</strong> Yöntemleri ile Ġlgili Olarak Göz Önünde Bulundurulması<br />
gereken Hususlar.*<br />
� GörüĢme önceden planlanmıĢ olmalıdır.<br />
� Ertelenme konusunda çiftiler bilgilendirilmelidir.<br />
� <strong>Yayım</strong>cı her görüĢmesi için dikkatle hazırlanmalıdır.<br />
� Geleneksel kurallara dikkat edilmelidir<br />
� <strong>Yayım</strong>cı dedikodu kaynağı olmaktan kaçınmalıdır.<br />
� <strong>Yayım</strong>cı Kendisini Çiftçinin Yerine Koyarak ĠĢe BaĢlamalıdır<br />
� <strong>Yayım</strong>cı, baĢlangıçta çiftçiye “yapıcı bir otorite” göstermelidir.<br />
� GörüĢme eleĢtiri ile baĢlamamalıdır.<br />
� Sempati Uyandırılmalıdır<br />
� <strong>Yayım</strong>cı çiftçiyi sözünü kesmeden dinlemelidir<br />
� <strong>Yayım</strong>cı çiftçinin iç dünyasını (beklentiler, değerler vb.) tanımalıdır.<br />
� Çözüm yolu bulunamazsa durum ilgili yerlere iletilmelidir.<br />
� GörüĢme sırasında çok erken yapılan tavsiyeler çiftçinin problemlerinin<br />
farkına varmasına engel olur.<br />
� Eğer <strong>Yayım</strong>cı az konuĢan veya çiftçiye değer vermeyen bir davranıĢ<br />
gösterirse, bu çiftçiyi çok rahatsız eder..<br />
� Eğer <strong>Yayım</strong>cı gereğinden çok konuĢursa bu da çiftçiye çok yüklenme<br />
anlamına gelir ve bir süre sonra çiftçi artık dinlememeye baĢlar.<br />
� Çiftçi görüĢmelerinde en zor olan çiftçinin yaptığı yanlıĢ uygulamalar<br />
üzerinde konuĢmaktır. Çünkü bir insanın yaptığı yanlıĢlıkların farkına<br />
varması hele de bunları dıĢarıdan gelen bir insanın önünde kabul etmesi<br />
çok zordur.<br />
� GörüĢme konusu ile ilgili yazılı materyal çiftçilere ulaĢtırılmalıdır.<br />
� GörüĢme sonunda, görüĢmenin bir değerlendirmesi yapılmalıdır.<br />
� ĠletiĢim kazalarını önlemek için;<br />
o Uygun mesaj kodlarının seçimi (Dap gübresi yerine çelik gübre)<br />
o GörselleĢtirme (Örnek, resim ve Ģekil kullanılması)<br />
o Özetleme ve tekrarlama<br />
o Aktif dinleme (dikkatli susma, onay jestleri)<br />
o “Ben mesajları”nın gönderilmesi gerekir.<br />
Çiftçi GörüĢmelerinde Modeller*<br />
� TeĢhis- Reçete Modeli (teknik konularda)<br />
� Katılımcı GörüĢme Modeli (ortak karar gerektiren durumlarda)<br />
� DanıĢman GörüĢme Modeli (Sosyal ve kiĢisel konularda)
41<br />
Bu görüĢme Modelleri Ģematik olarak aĢağıdaki gibi gösterilebilir:<br />
TeĢhis-<br />
Reçete<br />
Modeli<br />
Ağırlıkla<br />
TeknikKonular<br />
Problemlerin çoğu<br />
mesleki bilgiye<br />
dayanan çalıĢmalar ile<br />
çözülebilir. teknik<br />
konulardaki <strong>Yayım</strong><br />
Katılımcı<br />
GörüĢme<br />
Modeli<br />
Ortak Karar<br />
gerektiren<br />
konular<br />
Problemler<br />
mesleki<br />
bilgi ve<br />
yetenekleri<br />
aĢar<br />
ġekil 9. Çiftçi GörüĢmelerinde Modeller ve Etki Alanları<br />
Çiftçi GörüĢmelerinde Soru Sorma Teknikleri*<br />
DanıĢman<br />
görüĢme<br />
Modeli<br />
Ağırlıkla KiĢisel<br />
Problemler<br />
Problemler<br />
aydınlatma<br />
ve yetiĢkin<br />
eğitimi ile<br />
kısmen<br />
aĢılabilir<br />
� Çiftçi görüĢmeleri sırasında iyi bir <strong>Yayım</strong>cı kendi doğrularını kabul<br />
ettirmeye çalıĢan bir rolde olmamalıdır.<br />
� Ġnsanların ne yaptıkları veya ne yapmaları gerektiği konusunda fikir<br />
vermek yerine soru sormak daha önemlidir. Çünkü ancak bu Ģekilde<br />
<strong>Yayım</strong>cı ile çiftçi aynı bakıĢ açısını kazanılabilir.<br />
� <strong>Yayım</strong>cı soru sorarken, sorduğu soruların çiftçiyi düĢünmeye sevk edecek<br />
sorular olmasına özen göstermelidir.<br />
� <strong>Yayım</strong>cı çiftçi görüĢmelerinde, süreci iyi değerlendirebilmek için bazı<br />
soru tiplerini bilmeli ve uygun olanları kullanmalıdır.<br />
Önemli soru türleri aĢağıdaki gibi listelenebilir:<br />
� Kapalı Sorular(kısıtlayıcı):<br />
Kaç hayvanınız var?<br />
� Tuzak Sorular (Atmosferi Bozucu):<br />
Ama biraz önce gübre kullanmak gerektiğini söylememiĢ miydiniz?<br />
� Belirli Bir Cevabı Gerektiren Sorular (DıĢarıdan Yönlendirici):<br />
Köyünüzde arpa, buğday ve patates yetiĢtirilir değil mi?<br />
� Açık Sorular (rahatlatıcı):<br />
Bu konuda siz ne düĢünüyorsunuz?<br />
� Yansıtıcı Soruları (Atmosferi ĠyileĢtirici):<br />
Yani siz diyorsunuz ki hayvanlarında temiz havaya ihtiyacı var<br />
� Yönlendirici Sorular (Ġfade Etmeyi Sağlayıcı):<br />
YanlıĢ anlamadıysam, sabah ve akĢamüzeri sulama gerekir diyorsunuz.
3.2. GRUP YAYIM YÖNTEMLERĠ<br />
42<br />
Grup, bazı ortak özellikleri ve sayıları belirli olan kiĢilerin oluĢturduğu topluluktur.<br />
Bu topluluk, birkaç kiĢiden oluĢabildiği gibi bir köyün gençleri, kadınları veya tüm halkı da<br />
olabilir. Mekân sınırlaması olmaksızın bir derneğin üyeleri bir gruptur.<br />
Grup <strong>Yayım</strong> yöntemleri, aynı bölgede ve aynı konularda üretim yapan, belirli sayıdaki<br />
çiftçinin benzer problemlerine çözüm bulmak amacı ile düzenlenirler.<br />
Bu yöntemler hem bireysel hem de kitlesel <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin bazı avantajlarını<br />
bünyesinde taĢır. Grup <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile hem çiftçilerle yüz yüze görüĢme imkânı vardır, hem<br />
de çok sayıda kiĢiye ulaĢma imkânı vardır.<br />
Çok sayıda grup yöntemi vardır. Bu yöntemlerden <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında<br />
Kullanılabilecekler aĢağıdaki gibi sınıflandırılabilirler.<br />
a. Gösteriler<br />
� Yöntem Gösterileri<br />
� Sonuç Gösterileri<br />
b. Tarla Günleri<br />
c. Geziler<br />
d. Çiftçi Kursları<br />
e. TeĢvik YarıĢmaları<br />
f. Toplantılar<br />
� Özel Çıkar Grubu Toplantıları<br />
� Köy Toplantıları<br />
� Konferanslar<br />
� Müzakere Toplantıları<br />
o Forum<br />
o Sempozyum<br />
o Açık Oturum (Panel)<br />
3.2.1. Gösteriler<br />
Gösteriler, çiftçilerin duyarak, görerek ve yaparak öğrenmelerine imkân veren <strong>Yayım</strong><br />
yöntemlerindendir. Gösterilerin <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında en etkin yöntem olduğu kabul<br />
edilir ve çok yaygın olarak kullanılır. Gösterilerin etkinliğini belirtmek için bir Çin atasözünden söz<br />
edilir: “İşitirsen unutursun, görürsen hatırlarsın, yaparsan öğrenirsin”.<br />
Demonstrasyon olarak ta adlandırılan gösteriler, yöntem ve sonuç gösterileri olmak üzere<br />
iki gruba ayrılırlar.<br />
Yöntem Gösterileri<br />
Yöntem gösterileri, üstünlüğü çiftçiler tarafından da bilinen tarımsal yöntemlerin<br />
nasıl uygulandıklarını çiftçilere göstererek öğretmek amacıyla düzenlenen gösterilerdir.<br />
Yöntem gösterileri, en eski öğretim yöntemlerindendir. Tarihin ilk dönemlerinden beri<br />
insanlar çocuklarına tarımın, avlanmanın ve korunmanın yollarını yöntem gösterileriyle<br />
öğretmiĢlerdir. Günümüzde de insanlar, kısıtlı veya kısıtsız olarak meydana gelen çeĢitli ortamlarda<br />
yöntem gösterileri yoluyla birçok Ģey öğrenirler.
43<br />
Yöntem gösterileri, özellikle yeni bir beceri gerektiren tarımsal tekniklerin çiftçilere<br />
benimsetilmesini amaçlayan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarında etkin olarak kullanılabilirler.<br />
Budama, sulama, ilaçlama, tarım alet ve makineleri kullanma vb. konularda en etkin öğretim<br />
yöntemi, yöntem gösterileridir.<br />
Yöntem gösterilerinde, genellikle gösteriyle konuĢulan yöntem, önce bir <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
elemanı tarafından, daha sonra da önceden eğitilmiĢ çiftçiler tarafından bir grup çiftçiye gösterilir.<br />
Bundan sonra bir kaç gönüllü çiftçi, gösterileri görevlilerin gözetimi ve kılavuzluğunda tekrar eder.<br />
Sonuç Gösterileri<br />
Sonuç gösterileri, üstünlüğü kanıtlanmıĢ uygulamaların sonuçlarını çiftçilere<br />
göstererek bu uygulamaların benimsenmelerini sağlamak amacı ile düzenlenen gösterilerdir.<br />
Bu gösterilerle, tavsiye edilen herhangi bir tarımsal yöntemi kullanma ve uygulamanın<br />
meydana getireceği sonuçların çiftçiler için yararlı olduğu yerel koĢullarda kanıtlanmak istenir.<br />
Örneğin; gübreleme, ilaçlama, belli aralıklarla ekim vb. tarımsal uygulamaların üstünlüğünü<br />
göstermek için sonuç gösterileri düzenlenebilir.<br />
Sonuç gösterileri, belli bir tarımsal yöntemin diğerlerinden daha üstün olduğunu göstermek<br />
amacı ile düzenlendiklerinden, bu gösterilerin karĢılaĢtırmaya imkân verecek Ģekilde düzenlenmesi<br />
gerekir. Örneğin, gübre uygulanan bir tarla parselinin yanında, gübre uygulanmayan bir parselin<br />
bulunması gerekir. Bu parseller deneme parseli ve Ģahit parsel olarak adlandırılırlar.<br />
Bazı sonuç gösterileri oldukça kısa bir zamanda tamamlandığı halde bazıları yıllarca<br />
sürebilir. Örneğin, bazı bitki zararlılarına karĢı ilaçlamanın etkisini göstermek amaçlı bir sonuç<br />
gösterisi birkaç günde tamamlanabildiği halde, yeni bir türün üstünlüğünü kanıtlamak amacını<br />
güden bir sonuç gösterisinin tamamlanması birkaç yıl alabilir.<br />
Gösterilerle ilgili çalıĢmalar diğer <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemlerinde olduğu gibi planlama<br />
aĢamasında, eylem planı hazırlanması sırasında önem kazanır. Bu aĢamaya kadar mevcut durum<br />
incelenmiĢ, sorunlar ve kesin program amaçları belirlenmiĢ ve bu amaçları gerçekleĢtirmek üzere<br />
gösteri yöntemlerinden yararlanılacağı kararlaĢtırılmıĢtır.<br />
Gösterilerle ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken bazı ilkeler Ģunlardır:*<br />
� Gösteri kurarken yer seçimi ve parsellerin ekiliĢ Ģekli olabildiğince fazla kiĢiye hitap<br />
edecek Ģekilde düzenlenmeli.<br />
� Gösteri mutlaka hedef kitlenin yaĢadığı bölgede kurulmalı.<br />
� Gösteri geliĢ gidiĢin yoğun olduğu il yolu, ilçe yolu veya iĢlek tarla yolu kenarlarına<br />
kurulmalı.<br />
� Gösteri ile hedef yol arasında her hangi bir fiziki engel olmamalı, yoldan geçen bir kiĢi<br />
uygulamayı kolaylıkla görebilmeli.<br />
� Ekim yola göre dik olacak Ģekilde yapılmalı.<br />
� Sıra arası mesafeler sıra üzeri mesafelerden her zaman daha fazla olmalıdır.
Gösteri konumu ve ölçüleri aĢağıdaki Ģekillerde olduğu gibi gösterilebilir:<br />
YANLIŞ<br />
Ekim Yönü<br />
Y O L<br />
44<br />
ġekil 10. Gösteri konumu ve ekim yönü<br />
Parsel Boyu: 40 mt.<br />
ġekil 11: Sonuç Gösterilerinde Parsel boyutları ve yoldan uzaklık<br />
Ekim Yönü<br />
10 m.<br />
YOL<br />
DOĞRU<br />
Y O L<br />
Parsel Eni 25 mt.
45<br />
ġekil 12. Sonuç Gösterilerinde Parseller Arası BoĢluk Ölçüleri<br />
3.2.2. Tarla Günleri<br />
Tarla günleri, bir tarımsal kuruluĢu tanıtmak veya çiftçilerin yenilikleri yerinde<br />
görüp, inceleyip benimsemelerini kolaylaĢtırmak amacıyla tarlalarda düzenlenen grup<br />
<strong>Yayım</strong> yöntemlerindendir.<br />
50<br />
cm.<br />
1. Parsel 2. Parsel 3. Parsel<br />
Tarla günleri Tarım Ġl Müdürlüğü, Devlet Üretme Çiftlikleri, AraĢtırma Enstitüleri ve Ziraat<br />
Fakülteleri gibi kuruluĢlar tarafından düzenlenir. Tarla günlerinin klasik mekânı çiftçi iĢletmesidir.<br />
Ancak düzenleyici kuruluĢun imkânları müsait ise kuruluĢa ait mekânlarda da düzenlenir. Örneğin,<br />
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi, kuruluĢundan beri, Erzurum Tarım Ġl Müdürlüğü ile iĢbirliği<br />
yaparak her yıl Üniversite AraĢtırma Çiftliğinde tarla günleri düzenlemektedir.<br />
Tarla günleri için çiftçiler, genellikle düzenleyici kuruluĢun sağladığı araçlarla gösteri<br />
alanına getirilirler. Bu günlerde genellikle birden çok durakta konu hakkında bilgi verilir ve<br />
çiftçilerin çalıĢmaları görerek izlemeleri sağlanır. Tarla günü boyunca çiftçilerin soru sormalarına<br />
imkân tanınır. Tarla günleri birkaç konuyu kapsayabilir, bir gün veya nadiren birkaç gün sürebilir.<br />
Tarla günleri planlanırken hareket saati ve izlenecek yollar önceden belirlenmeli,<br />
davetlilere konuyu izah edecek uzmanlar, grup rehberleri ve saha içi görevliler belirlenmeli, yollara<br />
gerekli levhalar ve afiĢler yerleĢtirilmeli, konuk ve görevli araçları için park yerleri belirlenmeli,<br />
davetlilerin sosyal ve zaruri ihtiyaçları için gerekli tedbirler alınmalıdır.<br />
Tarla günleri düzenlemek zor ve masraflı bir iĢtir. Bu konuda harcanan para, zaman ve<br />
emeğin boĢa gitmemesi için, konunun önemli olması ve düzenlemenin iyi yapılması gerekir.<br />
Bir yeniliğin benimsenmesinde söz konusu olan aĢamalardan ilk sırada bulunanlar, tarla<br />
günleri düzenlenerek etkin bir biçimde gerçekleĢtirilebilir. Tarla günlerine katılan tüm çiftçiler tarla<br />
gününe konu olan Ģeyin varlığından haberdar olur. Bunlardan bir bölümü konuya ilgi gösterir. Pek<br />
az kiĢi de konunun zihinsel bir değerlendirmesini yapar. Tarla günlerinin amacı bir yeniliği<br />
benimsetme ile ilgili olduğu zaman, çalıĢmalar bu noktada bırakılırsa bu konuda harcanan para,<br />
50<br />
cm.
emek ve zaman boĢa gitmiĢ olur. Bu durumlarda tarla günlerinden sonra çiftçilerin yenilikleri<br />
küçük çapta denemelerini ve daha sonra da büyük çapta uygulamalarını sağlayacak <strong>Yayım</strong><br />
çalıĢmaları yapmak gerekir.<br />
46<br />
Tarla günlerinde herhangi bir yeniliğin benimsetilmesi söz konusu değilse, amaç yalnızca<br />
tanıtma ve tanıĢma ise, tarla günleri bu amacı gerçekleĢtirmek için etkin ve yeterli yöntemlerdir.<br />
3.2.3. Geziler<br />
Geziler bir yörede bulunan çiftçilerin baĢka bir yöredeki baĢarılı uygulamaları<br />
gezerek ve yerinde görerek izlemelerini ve inceleyebilmelerini sağlamak amacıyla düzenlenen<br />
grup <strong>Yayım</strong> yöntemleridir.<br />
Gezilerin maliyeti yüksektir. Geziler, sık kullanılmamakla beraber, <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında<br />
çok etkin olarak yararlanılabilecek bir eğitim yöntemidir. Çünkü bir gezinin izlenimleri derin ve<br />
uzun bir süre kalıcı olur.<br />
Geziler özellikle havza ıslahı projelerinde etkin olarak kullanılabilecek yöntemlerdendir.<br />
Havza projeleri kapsamındaki bir mikro-havzada bulunan çiftçilerin, diğer mikro-havzalardaki<br />
çalıĢmaları incelemelerini sağlamak ve çalıĢmalara aktif olarak katılmalarını teĢvik etmek üzere,<br />
günlük inceleme gezileri düzenlenebilir.<br />
Gezilerin düzenlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken hususlar<br />
gösteriler ve tarla günleri organizasyonu ile benzerlikler gösterir.<br />
3.2.4. Sergiler<br />
Sergiler, bir kuruluĢu veya ürünü tanıtmak amacıyla, kuruluĢla ilgili bilgilerin veya<br />
ürünlerin halkın görüĢüne sunulduğu düzenlemelerdir. Sergilerde, hedef kitle kuruluĢlarla ilgili<br />
genel bilgilere ulaĢabilir, faaliyetlerden haberdar olur, ürünleri tanıyabilirler. Sergilerde fotoğraflar,<br />
yazılar, Ģekiller, çeĢitli eĢyalar ve ürünler kullanılır. Bunlar; vitrin, stand ve pano gibi teĢhir<br />
araçlarının üzerine amaca uygun bir Ģekilde yerleĢtirilir. Sergiler kalıcı veya geçici olabilirler.<br />
Sergiler de hedef kitle, davetiye ile belirlendiğinde grup, fuarların bir parçası olduğu zaman<br />
ve hedef kitlenin belirsiz olduğu durumlarda ise kitle <strong>Yayım</strong> yöntemi olarak nitelendirilebilir.<br />
Sergiler ayni zamanda bire bir iliĢkilere de imkân verir. Benzer bir durum internetin<br />
kullanılmasında da söz konusudur. Ġnternet ortamında bir bireye, gruba veya kitleye hitap etmek<br />
mümkündür.<br />
3.2.5. Çiftçi Kursları<br />
Çiftçi kursları, tarımın her dalında çiftçileri eğitmek üzere resmi öğretim formatına<br />
benzer bir biçimde düzenlenen grup <strong>Yayım</strong> yöntemleridir.<br />
Çiftçi kursları, önder çiftçiler, 4-K üyeleri, birlik üyeleri veya traktör sahipleri gibi belli bir<br />
grubun özel bir konuda eğitilmeleri amacıyla düzenlenirler. Çiftçi kursları, mevcut imkânlara ve<br />
konunun özelliğine bağlı olarak birkaç gün veya bir kaç hafta sürebilir.
47<br />
Çiftçi kursları köy, ilçe, il veya bölgesel düzeyde düzenlenebilir. Bu kurslar için <strong>Yayım</strong><br />
kuruluĢlarının eğitim merkezleri, toplantı salonları, misafirhaneleri veya eğitim kurumlarının<br />
dershaneleri ve öğrenci yurtları vb. imkânlardan yararlanılır.<br />
Çiftçi kurslarına katılacak olanların okur - yazar olması, çiftçilikle uğraĢması, <strong>Yayım</strong><br />
çalıĢmalarında gönüllü görev almaya istekli olması, kursların baĢarı ile yürütülmesi için gereken<br />
niteliklerdendir.<br />
Çiftçi kursları örgün eğitime en yakın olan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarındandır. Bu<br />
bakımdan çiftçi kursları, II. bölümde belirtilen genel eğitim ilkeleri göz önünde bulundurularak<br />
düzenlenmelidir.<br />
Temel amaç uygulamaya dönük bazı tekniklerin öğretilmesidir. (Örneğin makine ile sağım,<br />
traktör bakımı ve kullanımı budama, silaj yapımı vb.). <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinde kursların süresi<br />
yarım gün ile 6 ay arasında değiĢebilir. Kursiyerlerin bulundukları sosyal çevreden uzaklaĢmaları<br />
verimliliği artırır.<br />
Bölgede gerçekten önderlik yapabilecek, tarımsal problemlere duyarlı, önyargılardan uzak<br />
ve konusunda baĢarılı olabilecek çiftçiler seçilerek, eğitim merkezlerinde, uzun süreli kurslara tabi<br />
tutulabilirler. Diğer çiftçiler için kendi bölgelerinde kısa süreli çiftçi kursları düzenlenebilir.<br />
Kursların 10-25 kiĢi arasında olması istenir. Serbest saatlerde sosyal faaliyetlerle,<br />
kursiyerlerin sosyal yönden geliĢmesine yardım edilir.<br />
3.2.6.TeĢvik YarıĢmaları*<br />
Üreticilerin çalıĢma arzularının arttırılması için bazen takdir edilmeleri ve kendi aralarında<br />
yarıĢmaları, tarımsal üretimin arttırılması ve yaygınlaĢtırılması açısından yararlıdır.<br />
TeĢvik yarıĢmaları sayesinde üreticiler teknik yenilikleri uygulayarak, kendi emekleri ile<br />
elde ettikleri ürünleri ve yetiĢtirdikleri iyi vasıflı damızlıkları gösterme imkânı bulurlar.<br />
TeĢvik yarıĢmaları, tarımsal ürünlerin ödüllendirilmesi, gerçek yarıĢ, örneğin kimin daha iyi<br />
budama yapacağı, gibi uygulamalı yarıĢmalar ve bilgi yarıĢmaları Ģeklinde düzenlenebilir.<br />
3.2.7. Toplantılar<br />
Toplantılar, herhangi bir konuda karar almak, bilgi vermek, görüĢ alıĢveriĢinde<br />
bulunmak veya tartıĢmak amacıyla ilgililerin bir araya gelmelerini sağlayan iletiĢim<br />
yöntemleridir.<br />
Toplantılar yapılıĢ biçimlerine ve kapsamlarına göre çeĢitli adlar alırlar. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
çalıĢmalarında yararlanılabilecek toplantılar aĢağıdaki gibi özetle açıklanabilir:<br />
3.2.7.1. Özel Çıkar Grubu Toplantıları<br />
Özel çıkar grubu toplantıları, özel bir çıkar grubuna dahil üyelerin, (arıcılıkla<br />
uğraĢanlar gibi) ortak çıkarları için bir araya geldikleri toplantılardır. Bu toplantılarda grup<br />
üyelerinin ortak sorunları tartıĢılıp, üyelere ortak yarar sağlamak için göz önünde bulundurulması
gereken ilkeler, alınması gereken önlemler, yapılması gereken çalıĢmalar vb. konularda incelemeler<br />
yapılır, tartıĢılır ve kararlar alınır.<br />
48<br />
Özel çıkar grubu toplantılarını düzenlemek, diğer toplantılara göre daha kolaydır. Çünkü bu<br />
toplantılar için hedef grup bellidir ve bu kitle genellikle ortak sorunların çözümü için yapılan<br />
çalıĢmalara ilgi gösterir. Ayrıca, toplantıya katılanların birçok bakımdan benzerlik göstermesi ve<br />
çıkar çatıĢmalarının göreceli olarak az olması toplantıların düzenli bir biçimde yürütülmesini<br />
kolaylaĢtırır.<br />
3.2.7.2. Köy Toplantıları<br />
Köy toplantıları, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> görevlilerinin veya önder çiftçilerin önderliğinde, o<br />
köyün ortak sorunlarını görüĢmek, herhangi bir yenilikten çiftçileri haberdar etmek ve<br />
onlarda ilgi uyandırmak vb. sınırlı amaçlarla köylerde düzenlenen toplantılardır. Köy<br />
toplantıları, toplantı amacına bağlı olarak, köydeki kapalı veya açık bir alanda, çiftçilerin bir<br />
bölümünün veya tüm köy halkının katılımıyla yapılabilir.<br />
3.2.7.3. Konferanslar<br />
Konferanslar, bir konunun bir uzman tarafından bir gruba bir oturumda anlatılmasını<br />
sağlamak amacıyla düzenlenen toplantılardır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında konferanslar,<br />
sınırlı eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilmesinde etkin olarak kullanılabilecek öğretim<br />
yöntemlerindendir.<br />
3.2.7.4. Müzakere Toplantıları<br />
Bu toplantılar, bir konu hakkında değiĢik görüĢlerin ortaya konulmasını,<br />
tartıĢılmasını sağlamak ve çoğunluğun benimseyeceği bir sonuca varmak amacıyla<br />
düzenlenen toplantılardır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da gerek öğretim ve gerekse karar alma aracı olarak müzakere<br />
toplantılarından yararlanılabilir. Forum, sempozyum ve açık oturum müzakere toplantılarının tipik<br />
örnekleridir. Müzakere toplantıları "hiç kimse her Ģeyi bilemez" ilkesine dayanır.<br />
Müzakere toplantıları ile ilgili ayrıntılı bilgi 10. Bölümde verilecektir.<br />
� Forum toplantılarına örnek olarak meclis toplantıları verilebilir.<br />
� Sempozyum daha çok bilimsel konularda yapılır.<br />
� Panel ise bir konunun, konuya taraf olan birkaç uzman tarafından, bir masa baĢında,<br />
bir oturum baĢkanı yöneticiliğinde, bir grup dinleyici önünde ve gayri resmi bir hava<br />
içinde tartıĢıldığı bir müzakere toplantısı Ģeklidir. Bu toplantılarla ilgili ayrıntılı bilgi<br />
9. Bölümde verilecektir. Bu tür toplantılar <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında da<br />
kullanılabilir.
Grup <strong>Yayım</strong> metotlarının avantajları*<br />
49<br />
� Grup <strong>Yayım</strong> metotları çiftçilerde tutum değiĢimi için en etkin metotlardandır Çünkü bu<br />
yöntemler hem görme ve duyma ve hem de karĢılıklı konuĢma ve hem de bizzat<br />
uygulama imkânı sağlarlar.<br />
� Önder çiftçilerin ortaya çıkmalarına imkân verir. Çünkü bu yöntemlerin uygulanıĢı<br />
çalıĢmalarında, çiftçilere aktif rol verilir.<br />
� BaĢarı ile yürütülen grup çalıĢmaları, çiftçilerde <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> kuruluĢlarına karĢı<br />
güven duygusu meydana getirir.<br />
� BaĢarılı grup çalıĢmalarıyla ilgili haberlere basın ve yayın organları ilgi gösterirler ve<br />
sonuçların duyurulmasını kolaylaĢtırırlar.<br />
� Geri dönüĢ (yansıma) Kitlesel <strong>Yayım</strong> metotlarından daha iyidir.<br />
� Grup üyeleri <strong>Yayım</strong>cının yanında, birbirlerinden etkilenmek suretiyle verilmek istenen<br />
bilgileri daha çabuk öğrenebilirler.<br />
� Grubun birbirini etkilemesi sonucu, grup normlarının değiĢmesi de mümkün olabilir.<br />
� Birey baĢına düĢen <strong>Yayım</strong> harcamaları azalır.<br />
� <strong>Yayım</strong>cının anlattıkları, çiftçiler tarafından, bazen net olarak algılanmayabilir. Bu<br />
durumda devreye diğer grup üyeleri girer.<br />
Grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin Dezavantajları*<br />
� Bu yöntemleri kullanmak ve uygulamak zaman alıcı ve zor iĢlemlerdir.<br />
� Bu yöntemleri baĢarı ile kullanıp uygulayabilecek <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> elemanı<br />
bulmak oldukça zordur.<br />
Grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin yer aldığı faaliyetler ile ilgili ilkeler*<br />
Grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinin yer aldığı faaliyetler ile ilgili bazı ilkeler Ģunlardır:<br />
� Faaliyetin konusu, amacı, kapsamı ve yararı açık bir biçimde belirlenmelidir.<br />
� Faaliyet ile ilgili bir eylem planı hazırlanmalı, bu çerçevede, ne, nerede, ne<br />
zaman, niçin, nasıl, kim için, kim tarafından ve kaç paraya (5N, 3K)<br />
yapılacaktır gibi soruların cevapları belirlenmeli ve kaydedilmelidir.<br />
� Faaliyetin planlanmasında, önder çiftçilerin de bulunması yararlı olur.<br />
� Gerekli olan araç, gereç, vb. Ġhtiyaçlar uygulamadan önce karĢılanmalıdır.<br />
� Basın ve yayın organlarından temsilciler faaliyete davet edilmelidir.<br />
� Faaliyetten önce zihinsel bir deneme veya prova yapılmalı ve varsa<br />
aksaklıkların giderilmesine çalıĢılmalıdır.<br />
� Faaliyet zamanında baĢlatılmalıdır.<br />
� Faaliyetin konusu amacı, kapsamı ve muhtemel yaraları çiftçilere veya hedef<br />
gruba açıkça anlatılmalıdır.<br />
� Konunun sunuluĢ Ģekli, katılımcıların düzeylerine uygun olmalıdır.<br />
� Faaliyet sırasında kiĢisel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.<br />
� Faaliyet sırasında yapılan konuĢmalar kısa, öz, dinleyicilerin anlayabileceği<br />
sadelikte ve konu ile doğrudan ilgili olmalıdır.
� Uygulama sırasında önemli hususlar vurgulanmalı ve tekrar edilmelidir.<br />
Çiftçilerin soru sormalarına imkân tanınmalıdır.<br />
50<br />
� Faaliyet sonunda özetleme yapılmalı ve sorular cevaplandırılmalıdır.<br />
� Varsa, broĢür vb. yazılı materyal dağıtılmalıdır.<br />
� Faaliyetten sonra bir değerlendirme yapılmalı ve rapor hazırlanmalıdır.<br />
� ÇalıĢmaların yayın organlarında yer almasına çalıĢılmalıdır.<br />
� Faaliyete katılanlardan gönüllü olanlarla iliĢkilerin sürdürülmesi için gereken<br />
çalıĢmalar yapılmalıdır.<br />
3.3. KĠTLE YAYIM YÖNTEMLERĠ<br />
Kitle, ortak özellikleri ve sayıları belirsiz olan, fakat çok sayıda olduğu varsayılan<br />
kiĢilerin oluĢturduğu topluluktur. Önceden de belirtildiği gibi, grupta ortak özellikler belirli sayı<br />
ise sınırlıdır. Kitlede ise ortak özellikler belirsiz, sayı ise sınırsızdır. Ancak kitlenin çok sayıda<br />
olduğu gözlenir veya tahmin edilir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da yararlanılan kitle iletiĢim araçlarıyla büyük<br />
bir çiftçi kitlesine hitap etmek mümkündür.<br />
Kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri, daha çok sayıda insana, yeni tekniklerin, yeni fikirlerin varlığını<br />
bildirmek ve onların dikkatini çekmek amacı ile ve bazı acil durumlarda (sel, fırtına, yağıĢ vs.)<br />
karĢısında onları uyarmak için etkin bir biçimde kullanılabilir. Haberdar olma ve ilgi uyandırma<br />
aĢamalarında etkili olan kitle <strong>Yayım</strong> metotlarının, benimseme sürecinin diğer aĢamalarında<br />
(değerlendirme, deneme ve kabullenme) fazla etkili olduğu söylenemez.<br />
Kitle haberleĢme araçları ile sağlanan bilgiler basit, kısa ve akılda kalıcı olmalı, sık sık<br />
tekrarlanmalı, diğer <strong>Yayım</strong> metotları ile koordineli bir Ģekilde yürütülmelidir.<br />
Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Sınıflandırılması*<br />
Kitle <strong>Yayım</strong> metotlarında kullanılan materyaller hazırlanıĢ Ģekline, kullanıldığı yerlere ve<br />
etki farklılıklarına göre aĢağıdaki gibi sınıflandırılabilir:<br />
� Basılı yayınlar<br />
� Sesli Yayınlar<br />
� Sesli ve görüntülü yayınlar<br />
� Ġnternet<br />
� Kampanyalar<br />
3.3.1. Basılı Yayınlar<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinde, kitle iletiĢim araçlarından olan basılı yayınlar, bireysel ve grup<br />
<strong>Yayım</strong> metotlarını tamamlayan, destekleyen ve çiftçi kitlesinin okuryazarlık oranının artması ile<br />
tarımsal <strong>Yayım</strong> sürecinde önemini giderek artıran kitle <strong>Yayım</strong> metotlarıdır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da kullanılabilen bazı basılı yayınlar Ģunlardır.<br />
� Sirküler Mektuplar (Genel Mektuplar)<br />
� BroĢürler (lifletler)<br />
� Dergiler<br />
� AfiĢler (posterler)<br />
� Haber bültenleri<br />
� Gazeteler
51<br />
3.3.1.1. Sirküler Mektuplar (Genel Mektuplar)<br />
Sirküler mektuplar, belirli bir muhatabı olmayan genel mektuplardır. Bu mektuplar,<br />
büyük çiftçi kitlesini ilgilendiren konularda onlara bilgi vermek, onlarda ilgi uyandırmak amacıyla<br />
kullanılan genel mektuplardır. Sirküler mektuplar, genellikle fotokopi yoluyla çoğaltılarak dağıtıma<br />
hazır duruma getirilir ve önceden belirlenen adreslere gönderilirler.<br />
Ģunlardır:<br />
Sirküler mektuplarla ilgili iĢlemler ve göz önünde bulundurulması gereken bazı ilkeler<br />
� Hazırlanması düĢünülen sirküler mektubun amacı, konu ve kapsamı<br />
belirlenirken konu ile ilgili bilgi derlenmelidir.<br />
� Hedef kitle ve adresler belirlenmelidir.<br />
� Sirküler mektupların dağıtım zamanı belirlenmeli, çiftçilerin konuya ilgi<br />
gösterdikleri bir zamanda ellerine geçmesine özen gösterilmelidir.<br />
� Bu mektuplar dikkati çeken bir baĢlıkla baĢlamalı, kısa öz ve anlaĢılır olmalı.<br />
“giriĢ, geliĢme ve sonuç” formatına uygun olmalıdır.<br />
� Sirküler mektuplarda dikkat çeken bir Ģekil de kullanılabilir.<br />
� Mektubun ilk cümlesi okuyucunun dikkatini çekmelidir.<br />
� Sirküler mektupların ikna edici olabilmesi için, bu mektuplarda bazı baĢarılı<br />
uygulamalara da yer verilmelidir.<br />
� Mektup sonunda, çiftçilerin yapması gereken Ģeyler anlatılmalıdır.<br />
� Mektuplar gönderildikten bir müddet sonra bir etki değerlendirmesi<br />
yapılmalıdır.
Bir Sirküler Mektup Örneği<br />
52<br />
SAYIN ÇĠFTÇĠLER!<br />
ELBETTE PARANIZI YAKMAK ĠSTEMEZSĠNĠZ!<br />
Ama biliyorsunuz ki, yüzlerce lira değerinde olan bir Ģeyi her sene<br />
yakmaktasınız.<br />
Bu "bir Ģey" hayvan gübresidir. Doğru, gübre iyi bir yakacaktır. Ama bunu<br />
baĢka yerlere kullanmakla cebinize para girecektir.<br />
Bir ton hayvan gübresini bir dekarlık buğdaya kullandığınızda, mahsulünüzün 50<br />
kilogram artacağını acaba biliyor muydunuz? Aynı miktardaki gübre, mısır için<br />
kullanıldığında mahsulü 75 kilogram yükseltir. Ot yetiĢtirmede ise verim dekara 80<br />
kilogram artar.<br />
Bugünkü piyasa fiyatları ile bu artıĢları ölçünce hayvan gübresinin ne kadar<br />
kıymetli bir madde olduğunu görürsünüz.<br />
Gübrenin iyi neticelerini almak için, gübre yandıktan sonra, yani fermente<br />
olduktan sonra, kullanılması gerekir. Eğer burada verilen tavsiyeleri tutarsanız, hayvan<br />
gübresi kullanarak mahsullerinizin verimini artırabilirsiniz. Alaca Köyünde bu<br />
baĢarılmıĢtır.<br />
� Hayvanlar için ahırda bol miktarda saman yataklık kullanın. Saman<br />
hayvan gübresinin sulu kısmını emerek gübrenin kıymetini artırır.<br />
Aynı zamanda hayvanları temiz ve kuru tutar.<br />
� Gübreyi iyi muhafaza edin, bastırarak iyice sıkıĢtırın.<br />
� Gübre yeterince “yandıktan” sonra tarlaya tatbik edin.<br />
� Tarlaya serptikten sonra toprağı sürerek, gübrenin alta geçmesini<br />
sağlayın.<br />
� En fazla karĢılık verecek ürünlere gübre kullanın. Böylece gübreyi<br />
yakmayın. Gelirinizi artırmak için kullanın.<br />
� Daha ayrıntılı bilgi için müdürlüğümüzdeki Çiftçi Eğitimi ġubesine<br />
baĢvurup konu uzmanları ile görüĢebilirsiniz.<br />
Bilgilerinize saygı ile sunar, önerilerimizi dikkate alacağınızı umar,<br />
ürünlerinizin bol ve bereketli olmasını dileriz.<br />
…….Tarım Ġl Müdürlüğü
3.3.1.2. BroĢürler<br />
53<br />
BroĢürler tek bir konu ile ilgili birkaç sayfalık kitapçık Ģeklinde düzenlenen ve bir kez<br />
basılan, periyodik olmayan yayınlardır.<br />
BroĢürlerde budama, sulama, temiz içme suyu elde etme, sağlık, bitki koruma,<br />
konservecilik, meyvecilik, arıcılık vb. konular ele alınır. Bu konuların bazılarıyla ilgili bilgiler her<br />
yer için geçerli olabilir. Fakat özellikle tarımsal konularla ilgili broĢürlerin yerel ihtiyaçları<br />
cevaplandıracak Ģekilde düzenlenmesi gerekir.<br />
BroĢürler, okur-yazar çiftçilerin gerektiğinde baĢvurabilecekleri devamlı ve güvenilir bir<br />
bilgi kaynağı olması bakımından önemli <strong>Yayım</strong> öğretim araçlarındandır. BroĢür içeriğinin, diğer<br />
yazılı <strong>Yayım</strong> öğretim araçlarında olduğu gibi kısa, öz ve çiftçiler tarafından kolayca anlaĢılabilir<br />
sadelikte hazırlanması ve broĢür konusunun çiftçiler yönünden önemli olması bu konudaki<br />
çalıĢmaların etkinliğini sağlamak için göz önünde bulundurulması gereken önemli hususlardır.<br />
BroĢürlerle ilgili iĢlemler, diğer bir kitle <strong>Yayım</strong> öğretim aracı olan sirküler mektuplarda<br />
olduğu gibidir. Fakat broĢür hazırlamak sirküler mektuba göre daha çok emek, para, zaman ve<br />
uzmanlık isteyen bir iĢtir.<br />
3.3.1.3. Dergiler<br />
Dergiler, birçok konuyu içeren ve kitap Ģeklinde düzenlenen periyodik yayınlardır.<br />
Dergi yayınlamak, broĢüre göre daha zor ve daha fazla masraf gerektiren bir iĢtir. Bu bakımdan<br />
dergiler daha çok <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>'la ilgili kuruluĢların merkez birimleri tarafından<br />
yayınlanabilmektedir. Ziraat ve <strong>Yayım</strong>, Türkiye Ziraat Odaları Dergisi, Tarım ve Mühendislik gibi<br />
yayınlar Türkiye'de <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>'la ilgili olarak yayınlanan dergiler arasındadır.<br />
Dergiler, broĢürler gibi kalıcı ve güvenilir bilgi kaynakları arasındadır.<br />
Dergilerde, tarımsal faaliyetlerle ilgili haberler, tarımsal tekniklerle ilgili bilgiler, <strong>Yayım</strong><br />
görevlileri ve örnek çiftçilerle ilgili tanıtma yazıları vb. yer alabilir.<br />
3.3.1.4. AfiĢler<br />
AfiĢler, üzerinde resimler, Ģekiller ve bir konunun ana fikrini belirten öz ifadeler<br />
bulunan duvar veya panolarda halkın görüĢüne sunulan iletiĢim araçlarıdır. AfiĢler, diğer<br />
<strong>Yayım</strong> araçlarını tamamlamak ve desteklemek amacıyla kullanılırlar. Diğer birçok <strong>Yayım</strong><br />
yöntemleri gibi, afiĢler de tek baĢına kullanıldıklarında, hedef kitlede büyük bir etki meydana<br />
getiremezler. Ancak afiĢler, herhangi bir konuda hedef kitlenin haberdar edilmelerinde veya<br />
uyarılmalarında etkin olarak kullanılabilirler.<br />
AfiĢlerde fikirler, slogan halinde ve mümkün olduğu kadar az sözcükle ifade edilmelidir.<br />
Böylelikle yazıları büyük harflerle yazıp hedef kitlenin dikkatini kolayca çekmek mümkün olur.<br />
AfiĢlerde mesajı destekleyen blok resimler ve basit desenler koymak afiĢlerin etkinliğini artırması<br />
bakımından yararlıdır.
3.3.1.5. Haber Bültenleri<br />
54<br />
Haber bültenleri daha çok bir kuruluĢu tanıtmak ve faaliyetlerinden üyeleri ve kamuoyunu<br />
haberdar etmek amacıyla kullanılan birkaç sayfalık değiĢik ölçülerde basılan periyodik<br />
yayınlardır.<br />
3.3.1.6. Gazeteler<br />
Gazeteler, özel sayfa düzeni olan, çeĢitli konuları içeren periyodik yayınlardır.<br />
Gazeteler en önemli ve etkin yazılı kitle iletiĢim araçlarındandır. Çiftçileri ilgilendiren olayları,<br />
bilgileri ve durumları onlara ulaĢtırmada çiftçilere özel veya genel siyasi gazetelerden haber, fıkra<br />
ve makale yazıları yoluyla yararlanmak mümkündür.<br />
Toplantılar, tarla günleri, geziler, konferanslar, kurslar, sergiler, gösteriler, tarımsal teknik<br />
geliĢmeler, toplum sağlığı, koruyucu hekimlik ve meteorolojik durum, gazeteler de yer alan baĢlıca<br />
haber konuları arasındadır.<br />
Gazete haberlerinin güncel, önemli ve hedef kitleye yakın olması gereklidir.<br />
Haber baĢlıkları, kaynakla ilgili ilginç gerçekleri belirtmelidir. Haber yazısı ise, ne, nerede,<br />
ne zaman, niçin, nasıl ve kim (5N-1K) sorularını cevaplandıracak Ģekilde düzenlenmelidir.<br />
Ülkemizde çiftçilerin büyük bir kısmının okuma alıĢkanlığı yoktur. Bu bakımdan<br />
Türkiye'de özellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde gazetelerin <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında çok<br />
etkin bir kitle öğretim aracı olduğu söylenemez.<br />
3.3.1.7. Basılı yayınların avantajları *<br />
� Kalıcı olması ve tekrar gözden geçirilebilmesi, basılı yayının önemli bir avantajıdır.<br />
3.3.1.8. Basılı Yayınların Dezavantajları*<br />
� Okuma yazma bilmeyen çiftçiler yararlanamazlar.<br />
� DeğiĢen Ģartlara bağlı olarak sık sık gözden geçirilerek tekrar basılmaları gerekir.<br />
� Bilgiler yerel ya da bölgesel Ģartlara uymadığı takdirde yarar sağlamayabilir.<br />
� Televizyon gibi daha eğlendirici, kitle <strong>Yayım</strong> metotları ile kıyaslandığında basılı yayınlar<br />
genellikle istenilen seviyede takip edilmez.<br />
3.3.1.9. Basılı Yayını OluĢturan Öğeler*<br />
Basılı yayını oluĢturan öğeler<br />
� BaĢlık,<br />
� Gövde metin,<br />
� Slogan ve<br />
� Görüntü ve<br />
� Tasarım gibi öğelerdir.<br />
BaĢlık, çarpıcılığı sağlayacak, hedefi doğru gösterecek ve metni okutturmak üzere ilgi<br />
çekecek, kolay anlaĢılır, konunun en önemli özelliğini veren, diğer öğelerle uyuĢan nitelikte<br />
olmalıdır.
BaĢlık ÇeĢitleri:<br />
55<br />
� Dolaysız BaĢlıklar: (Traktör )<br />
� Dolaylı BaĢlıklar (ĠĢte çiftçinin baĢpehlivanı)<br />
� BirleĢik BaĢlıklar (ĠĢte çiftçinin baĢpehlivanı, traktör)<br />
� Haber BaĢlıklar (Traktörün gücü yüksektir)<br />
� “Nasıl”lı BaĢlıklar (Bu iĢler nasıl yapılacak?..)<br />
� Soru BaĢlıklar (Traktör ne kadar iĢ yapabilir?)<br />
� Emir BaĢlıklar (Bu traktörü satın alın)<br />
Metin, baĢlık ve görüntü öğelerinin bir açıklamasıdır. Metin, Basit, öz, inandırıcı, harekete<br />
geçirici, akıcı ve ilginç olmalıdır.<br />
Metin ÇeĢitleri<br />
� Sebep gösteren metin<br />
� Mizahi metin<br />
� Tanıklı metin<br />
� KonuĢmalı metin<br />
� Öykülü metin<br />
Slogan, Bir konu amblem, logo, slogan gibi kendine özgü semboller sayesinde belleklere<br />
yer ederler. Sloganlar, eylemin çarpıcı bir cümlesinden veya baĢarılı bir baĢlıktan hareketle<br />
üretilirler. Slogan, ürünün veya eylemin farklılığını vurgulamalı, kısa ve özgün olmalı, kolay<br />
hatırlanabilmeli ve merak uyandırmalıdır.<br />
Görüntü, “Görmek inanmaktır”. Kırsal alanda ortalama okuryazarlık oranının düĢük<br />
olduğunu göz önünde tutarsak, basılı yayınlarımızda kullanacağımız görsel öğelerin önemi ortaya<br />
çıkmaktadır. Yayınlardaki görüntü öğeleri (resimler, Ģekiller, grafikler) bir fikrin çabuk ve dolaysız<br />
olarak anlatımında sözcüklerden daha etkilidir.<br />
Bir görüntü öğesi dikkat çekici, kolay anlaĢılır, ilgi ve istek uyandıran, diğer öğelerle<br />
uyumlu, yalın, ölçekli, sınırlı renkli ve tek mesajlı nitelikte olmalıdır.<br />
Tasarım, bir basılı yayının ana öğeleri olan baĢlığın, metnin, görüntü öğesinin, sloganın ne<br />
Ģekilde yerleĢtirileceğinin belirlenmesidir.<br />
Tasarımı oluĢturan öğeler: basit, görsel öğelerle desteklenmiĢ, egemen bir tema kullanan,<br />
sayfanın üst orta kısmına ağırlık veren nitelikte olmalıdır. Tasarım kullanımdan önce değiĢik<br />
kiĢilerce bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.<br />
3.3.2. Sesli Yayınlar (Radyo)*<br />
Sesli yayınlar esas olarak radyo ile yapılan yayınlardır. Radyo, konuĢarak mesaj ileten ve<br />
yalnızca kulağa hitap eden bir araçtır. Radyo, birçok ülkede kitlelere ulaĢmada en hızlı ve en<br />
yaygın haberleĢme aracıdır.<br />
Radyolarda genel yayın akıĢı içerisinde, çiftçilerin dinleme oranlarının yüksek olduğu<br />
saatlerde, tarımla ilgili yayınlar yapabilirler. Bu Yayınlar sohbet, skeç, yarıĢma açık oturum veya<br />
röportaj olarak gerçekleĢtirilebilir.<br />
Ulusal radyo yayınlarında genel konular, yerel radyolarda ise daha güncel ve radyonun<br />
bulunduğu yörede daha çok ilgi gören konular yer almalıdır
56<br />
3.3.3. Sesli ve Görüntülü Yayınlar (Televizyon) *<br />
Televizyon Yayınları, radyo kanalı ile yapılan yayınlara ikinci bir boyut (görsellik)<br />
kazandırmak suretiyle, öğretimde etkiyi artırmaktadır. Televizyon ile yurt çapında yaygın çiftçi<br />
eğitimi çalıĢmaları yapılabilir (YAYÇEP).<br />
Radyoda olduğu gibi, televizyonda da ulusal kanallarda genel konular, yerel kanallarda ise<br />
bölgeye has özel konular yer alır.<br />
Radyo ve televizyon hedef kitle büyüklüğü bakımından tüm iletiĢim araçlarının önünde yer<br />
alırlar. Radyo ve televizyon vasıtasıyla diğer araçlarla ulaĢılamayan çiftçi kitlesine hitap etmek<br />
mümkündür.<br />
Radyo ve televizyon nun özellikle Türkiye için önemi büyüktür. Ülkemizde köyler çok<br />
sayıda ve dağınıktır. Çiftçi kitlesinde okuma-yazma oranı düĢüktür. Okuma-yazma bilenlerin ise<br />
okuma alıĢkanlıkları yetersizdir. Bu durumda, büyük çiftçi kitlesine hitap etmenin en ucuz, kolay<br />
ve etkin aracı radyo ve televizyon dur.<br />
Radyo ve televizyonun üç temel iĢlevi vardır. Bunlar; haber, eğlence ve eğitim dir. Radyo<br />
ve televizyonun eğitim iĢlevi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> açısından önemlidir. Her Ģeyden önce Ģu noktayı<br />
belirtmek gerekir ki; radyo ve televizyon, her türlü eğitimsel amaç için etkin olabilecek araçlar<br />
değillerdir. Daha önce de belirtildiği gibi, yüksek aĢamalı eğitimsel amaçların<br />
gerçekleĢtirilebilmesi için eğitim programlarında öğretenle öğrenenin yüz yüze geldiği doğrudan<br />
eğitime yer verilmesi ve öğrencilerin eğitimde aktif rol alması önemlidir.<br />
Eğitimsel amaç alanlarında ilk bir iki sırada bulunan amaçları gerçekleĢtirmede radyo ve<br />
televizyon etkinlik bakımından rakipsiz araçlardır. Bundan sonraki aĢamalar için daha önce<br />
açıklanan diğer bazı yöntemlerin uygulanması gerekir. Diğer bir deyiĢle radyo ve televizyon<br />
vasıtasıyla çiftçi kitlesi, herhangi bir Ģeyin varlığından haberdar edilebilir, çiftçilerde ilgi<br />
uyandırılıp bu ilginin devamı sağlanabilir. Fakat bu araçlarla çeĢitli eğitimsel alanlardaki<br />
uygulama, karakterleme analiz, sentez, değerlendirme veya otomatik icra gibi yüksek aĢamalardaki<br />
amaçlar gerçekleĢtirilemezler.<br />
Radyonun televizyona göre üstünlüğü taĢınabilir olması ve daha yaygın olarak<br />
kullanılmasıdır. Televizyonun radyoya göre en önemli üstünlüğü ise göze ve kulağa birlikte hitap<br />
edebilmesi bakımından daha etkin bir öğretim aracı olmasıdır. Diğer bir deyiĢle televizyon, görsel<br />
ve iĢitsel bir iletiĢim aracıdır. Radyoda herhangi bir Ģey hakkında yalnızca konuĢulur. Fakat<br />
televizyonda, hakkında konuĢulan Ģey aynı zamanda izleyicilere gösterilebilir. Bu bakımdan,<br />
televizyon bazı eğitim programlarında baĢlı baĢına yeterli bir araç olarak kullanılabilir.<br />
Radyo ve televizyon programlarının yapımı baĢlı baĢına bir uzmanlık konusudur. Bu<br />
konunun teknik yönleri ancak radyo ve televizyonda görevli program yapımcılarını ve diğer teknik<br />
personeli ilgilendirir. <strong>Yayım</strong> elemanı bu görevlilerle iĢbirliği yaparak radyo ve televizyon<br />
programlarını gerçekleĢtirebilir.
3.3.4. Internet<br />
57<br />
Internet bir elektronik iletiĢim ortamıdır. Ġnternet, son yıllarda geliĢtirilmiĢ ve iletiĢim<br />
teknolojisine büyük yenilikler ve kolaylıklar getirmiĢtir.<br />
Internet yoluyla çok büyük ölçeklerde veri, çok uzak mesafelere, çok hızlı ve ucuz bir<br />
biçimde iletilebilmektedir. 6 Ülkemizde internetten yararlanma süreci önemli geliĢmeler<br />
göstermektedir. Bu bağlamda bir e-devlet projesi gündemdedir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da da internet ortamından yararlanarak çiftçilerle iletiĢim kurmak,<br />
sorunlarını anlayıp çözüm yollarını bulup kendilerine iletmek mümkündür. Ülkemizde ekonomik<br />
geliĢmeye bağlı olarak kırsal alanda da internet kullanımının yaygınlaĢacağı beklenebilir.<br />
Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin avantajları<br />
� Kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile çok sayıda kiĢiye çok kısa zamanda ve düĢük bir<br />
maliyetle ulaĢmak mümkündür.<br />
� Yazılı kitle <strong>Yayım</strong> yöntemleri ile çiftçilere ulaĢtırılan bilgilerin kalıcılık özelliği<br />
vardır. Ġstendiğinde tekrar okunabilirler.<br />
� Internet gibi elektronik araçlar iki yönlü iletime imkân sağlarlar.<br />
� Televizyon görsel ve iĢitsel iletime aynı anda imkân verdiği için etkin bir iletiĢim<br />
aracıdır.<br />
� Kitle iletiĢim araçlarıyla toplumun tümünü ilgilendiren bir salgın hastalık veya<br />
saldırı gibi konularda etkin bir biçimde farkındalık yaratmak veya uyarıda<br />
bulunmak mümkündür.<br />
Kitle <strong>Yayım</strong> Yöntemlerinin Dezavantajları<br />
� Radyo ve televizyon yayınlarında mesajlar kalıcı değillerdir. AnlaĢılmayan<br />
hususları tekrar gözden geçirme imkânı yok gibidir.<br />
� Bu araçlarda iletim tek yönlü olduğu için ara değerlendirmeler yapmak zordur.<br />
� Kitle iletiĢim araçlarıyla öğrenmenin ilk aĢamaları olan algılama ve ilgi duyma<br />
gibi baĢlangıç aĢamaları gerçekleĢtirilebilir. Ancak yüksek aĢamalardaki öğretimi<br />
gerçekleĢtirebilmek için bu araçların yüz yüze iletiĢime imkân veren diğer<br />
yöntemlerle desteklenmesi gerekir.<br />
3.3.5. Kampanyalar<br />
Kampanyalar, bir konuda, sınırlı bir sürede, birçok yöntemlerin birlikte ve yoğun bir<br />
biçimde kullanılması ile yürütülen karma <strong>Yayım</strong> yöntemleridir.<br />
Yıl boyunca çeĢitli konularda özel gün ve hafta adı altında düzenlenen faaliyetler<br />
kampanyalara örnek olarak gösterilebilirler. Dünya Gıda Günü, YeĢil Ay Haftası bunlar<br />
arasındadır. Diğer taraftan ülkemizde son yıllarda tarım potansiyelinden daha iyi yararlanabilmek<br />
için ikinci ürün ekilmesi ve nadas alanlarının azaltılması konusunda çeĢitli <strong>Yayım</strong> ve ĠletiĢim<br />
yöntemlerinin birlikte kullanıldığı kampanyalar düzenlenmiĢtir.<br />
6 Internet hizmetleri, kullanılış biçimine göre bireysel, grup veya kitlesel nitelikte olabilir.
58<br />
Kampanya faaliyeti bir ekip iĢidir. Kampanya önce bir kampanya komitesi kurulur. Bu<br />
komite üyeleri, aralarında iĢ bölümü yaparak inceleme çalıĢmalarını baĢlatırlar. Bu çalıĢmalarda<br />
mevcut durum, sorunlar, para, personel ile araç ve gereç imkânları incelenir. Bu çalıĢmalardan elde<br />
edilen bilgilerin ıĢığı altında kampanya amaçları belirlenir.<br />
Kampanya amaçları belirlendikten sonra bir kampanya programı ve eylem planı hazırlanır.<br />
Programda yapılacak çalıĢmalar ana hatlarıyla belirtilir, eylem planında ise kampanya amaçlarını<br />
gerçekleĢtirebilmek için ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kim için, kimler tarafından ve kaç<br />
paraya yapılacaktır (5N, 3K) gibi sorular ayrıntılı olarak cevaplandırılır.<br />
Kampanya uygulamaları, kiĢiler ve kuruluĢlar arasında iyi bir koordinasyon ve iĢbirliği<br />
gerektirir. Kampanya yürütme kurulu, yapılan uygulamaları sıkı bir Ģekilde takip edip, görülen<br />
aksaklıkları zamanında giderecek tedbirleri almalıdır.<br />
Değerlendirme, kampanya çalıĢmalarının son aĢamasını oluĢturur. Değerlendirme,<br />
uygulama sonuçlarında kampanya amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak, yapılan<br />
çalıĢmaların üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek, görülen aksaklıkların giderilebilmesi için<br />
gereken hususları ortaya koymak ve hazırlanacak rapor için gerekli bilgileri temin amacıyla yapılır.<br />
Kampanyalar kitleye hitap eden, yoğun ve çeĢitli <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarını içeren çok etkin ve<br />
uygulaması uzmanlık gerektiren faaliyetlerdir.<br />
Kampanyalarda baĢarı için, diğer birçok yöntemlerde olduğu gibi, gerçekçi bir planlama,<br />
katılımcı bir uygulama ve ayrıntılı bir değerlendirme yapmak gerekir.<br />
3.4. AMAÇLARA UYGUN ARAÇ VE YÖNTEM SEÇĠMĠ*<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da araçların amaçlara uygunluğu hem etkinlik, hem de verimlilik<br />
açısından önemli bir husustur. Daha önceden de belirtildiği gibi, yeniliklerin benimsenmesi<br />
aĢamalardan oluĢan bir süreçtir. Bu aĢamalar, farkında olma, ilgi duyma, değerlendirme, deneme ve<br />
benimseme gibi aĢamalardır. Bu aĢamaların her biri için ayrı ayrı yöntemler den yararlanmak<br />
gerekebilir. Bazı <strong>Yayım</strong> faaliyetlerinde amaç yalnızca haberdar olmak ve ilgi duymak gibi<br />
benimseme sürecinin ilk aĢamaları ile sınırlıdır. Bu durumda kitle iletiĢim araçları etkin ve yeterli<br />
olabilir. AĢamalar yükseldikçe grup ve bireysel yöntemler kullanmak gerekebilir.<br />
Örnek olarak, yeni bir buğday çeĢidinin benimsenmesini amaçlayan bir projede;<br />
� farkındalık bilgisi oluĢturmak için radyo, televizyon, gazete, sirküler mektup vb. kitle<br />
iletiĢim araçları uygundur.<br />
� Ġlgi duyma aĢaması için grup <strong>Yayım</strong> yöntemlerinden köy toplantıları etkili olabilir.<br />
� Zihinsel değerlendirme söz konusu olduğunda, çiftçinin yeniliğin üstünlüğünü açık bir<br />
biçimde gözleyebileceği bir sonuç gösterisi en etkin bir yöntem olur<br />
� Deneme aĢamasında çiftçilerle birebir görüĢmeler yapmak benimseme konusunda karar<br />
vermeyi kolaylaĢtırır ve amacın gerçekleĢtirilmesini sağlar.
59<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da benimseme aĢamaları ve bu aĢamaları uygun <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
yöntemleri iliĢkisi aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir.<br />
Kitlesel Grup Bireysel<br />
Algılama Ġlgi Duyma Değerlendirme Deneme Benimseme<br />
ġekil 13. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da amaç-araç (metot) iliĢkisi<br />
Farklı <strong>Yayım</strong> Metotlarının Etki Dereceleri<br />
Yukarıda da belirtildiği gibi, değiĢik <strong>Yayım</strong> araç ve yöntemleri değiĢik amaçlar için değiĢik<br />
Ģekilde etkin olur. Kitlesel <strong>Yayım</strong> araçlarının etki geniĢliği fazla etki derinliği ise azdır. Bunun<br />
yanında bireysel <strong>Yayım</strong> araçlarının etki geniĢliği az etki derinliği ise fazladır. Bu durum aĢağıdaki<br />
Ģekilde olduğu gibi sematize edilebilir.<br />
Kitlesel Grup Bireysel<br />
Etki GeniĢliği<br />
Tek Yönlü ĠletiĢim<br />
Öğretme<br />
Genel Paket Bilgi<br />
Soyut<br />
ġekil 14. Farklı <strong>Yayım</strong> Metotlarının Etki Dereceleri<br />
Etki Derinliği<br />
Ġki Yönlü ĠletiĢim<br />
Öğretme/Öğrenme<br />
Bireysel Bilgi<br />
Somut
60<br />
4. BÖLÜM<br />
TARIMSAL YAYIM'DA PROJE SÜRECĠ<br />
Proje, belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl,<br />
kimler için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır (5N-3K) gibi soruların cevaplarının<br />
kaydedildiği bir belge veya faaliyetler bütünüdür. Yani, proje planlama açısından bir belge,<br />
uygulama açısından ise bir faaliyetler bütünüdür.<br />
Süreç, birbiriyle iliĢkili faaliyetler dizisidir. Bir bütün olarak ele alındığında, <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının da birbirine bağlı, birbirini tamamlayan ve destekleyen iĢlemlerden oluĢan<br />
bir süreç olduğu görülür. Bu süreç bir proje kavramı çerçevesinde yürütülür. Bundan dolayı,<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da birbiriyle iliĢkili çalıĢmalar dizisi proje süreci olarak adlandırılabilir 7 . Diğer<br />
taraftan, bir proje sürecinin sonu diğer bir proje sürecinin baĢlangıcı olduğu için Proje Süreci, Proje<br />
Döngüsü olarak ta adlandırılır.<br />
"Sosyal bilimlerde süreçleri aĢamalara ayırarak incelemek yararlı ve köklü bir gelenektir"<br />
(Taluğ,1978). <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> proje süreci de genellikle aĢamalara ayrılarak incelenir. Bu<br />
aĢamaların adı ve sayısı, konu ile ilgili yazarlara göre değiĢmektedir. Bu konu bir doğru-yanlıĢ<br />
meselesi değil bir tercih ve bakıĢ açısı meselesidir.<br />
Lynn L. Pesson (1966), <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da proje sürecini planlama ve uygulama olmak<br />
üzere iki ana aĢamada incelemektedir.<br />
Kelsey ve Hearne'ın (1967) önerdikleri <strong>Yayım</strong> süreci Ģemasında yedi aĢama vardır.<br />
Cemalettin ġenocak (1967), <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da proje sürecini, program yapma, program<br />
uygulaması ve rapor yazma ve değerlendirme olmak üzere üç ana aĢamada incelemektedir.<br />
Yukarıda da belirtildiği gibi, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları bir proje (veya program)<br />
çerçevesinde yürütülür. Proje süreci her Ģeyden önce bir proje fikrinin oluĢması ile baĢlar, bundan<br />
sonra projeye temel oluĢturmak üzere bir inceleme yapılır, yapılan inceleme sonuçlarına dayanan<br />
bir proje planlanır, daha sonra, proje için onay ve finansman temin edilir ve planlanan proje<br />
uygulanır. Proje sürecinde son iĢlem olarak da program çalıĢmalarının bir değerlendirilmesi yapılır.<br />
Ayrıca, çalıĢmalar sırasında gerekli görüldüğünde ara değerlendirmeler de yapılabilir.<br />
7 Plan, program ve proje sözcükleri değişik durumlarda eşanlamda kullanılmaktadır. Bazen yatırım<br />
ağırlıklı çalışmalar proje, eğitim ağırlıklı çalışmalar ise program olarak adlandırılır. UNDP<br />
çalışmalarında program, projeden daha geniş kapsamlı bir anlamda kullanılmaktadır. Bir UNDP<br />
programı içerisinde birçok proje yer alabilir. Örneğin, Doğu Anadolu Kalkınma Programı (2000-<br />
2006) içerisinde Kırsal Kalkınma, Girişimcilik ve Turizm konularında değişik projeler yer<br />
almıştır.
61<br />
Bu yaklaĢıma göre <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da proje süreci; Proje fikrinin oluşumu, inceleme,<br />
planlama, onay ve finansman temini, uygulama ve değerlendirme olmak üzere altı aĢamada<br />
incelenebilir. Bu aĢamalar ġekil 15‟da olduğu gibi Ģematize edilebilir.<br />
ġekil 15. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da Proje Süreci (Proje Döngüsü)<br />
4.1. PROJE FĠKRĠNĠN OLUġUMU<br />
Proje fikrinin oluĢumu, bir sorunun algılanması ve bu soruna çözüm bulma isteğinin<br />
uyanmasıdır. Bir proje fikrinin oluĢmasını tetikleyen faktörler, mesleksel bir düĢünce veya<br />
gözlem, yönetsel bir talimat veya finansal bir imkân gibi olgular olabilir.<br />
4.2. ĠNCELEME<br />
3. Planlama<br />
Ġnceleme, bir bilgi derleme ve değerlendirme iĢlemidir. Ġnceleme proje sürecinin ilk<br />
düzenli iĢlemler aĢamasıdır. Bu aĢamada, tasarlanan bir proje ile ilgili olarak mevcut durum,<br />
sorunlar, çözüm yolları incelenir ve sonuçta proje amaçları belirlenir.<br />
Ġnceleme bir ön fizibilite çalıĢması niteliğindedir. Bu aĢamada bazı proje fikirlerinin<br />
uygulamaya değer olmadığı sonucuna da varılabilir.<br />
Ġnceleme çalıĢmaları kapsam ve ayrıntı bakımından aĢağıdaki iki gruba ayrılabilir:<br />
� Köy incelemesi<br />
� Aile iĢletmeleri incelemesi<br />
Proje<br />
Köyün geneline hitap eden, köy içme suyu kalitesi gibi, bir konuda köy incelemesi yapılır.<br />
Bu incelemede köy bir bütün olarak ele alınır. Bu tür inceleme sonuçları, incelemeye konu olan<br />
köyün genel durumunu yansıtıcı nitelikte olur.<br />
4.Finansman temini<br />
Sürecinde<br />
AĢamalar<br />
2. İnceleme 6.Değerlendirme<br />
1. Proje fikrinin oluşumu<br />
5. Uygulama
62<br />
Bir köyün sosyo-ekonomik yapısının ayrıntılı olarak bilinmesini gerektiren durumlarda aile<br />
iĢletmeleri incelemesi yapılır. Bu çalıĢmalarda, köyde bulunan tüm aile iĢletmeleri veya belirli<br />
ölçütlere göre seçilmiĢ olan iĢletmeler incelenir. Bu tür incelemelerde, istenen ölçüde ayrıntılı bilgi<br />
derleme ve değerlendirme mümkün olur.<br />
Yapılması düĢünülen <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projelerinin niteliklerine göre adı geçen<br />
incelemelerin herhangi biri veya her ikisi birlikte yapılabilir.<br />
Bu aĢamada, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın amaçlarına uygun olarak coğrafi, fiziki, sosyal, ekonomik,<br />
kültürel, çevresel ve tarımsal konularda bilgiler çeĢitli yöntemlerle derlenir; daha sonra bu bilgilere<br />
dayanan çalıĢmalar yapılıp gereken değerlendirmeler yapılarak program amaçları belirlenir.<br />
Veri Derleme<br />
Veri derleme, bir proje için gerekli görülen bilgilerin elde edilip bir araya<br />
getirilmesidir. Veri derleme çalıĢmalarında, hizmet götürülecek yer ve çiftçilerle ilgili olarak<br />
önceden yapılan araĢtırmalar, yayınlar, resmi kayıt ve belgelerden yararlanmak mümkündür. Bu<br />
yolla elde edilen bilgiler "ikincil veriler" olarak nitelendirilirler. Mevcut durumu belirlemek için<br />
gerekli görülen "birincil veriler" ise gözlem, soruĢturma, mülakat ve anket gibi veri derleme<br />
yöntemleri kullanılarak elde edilir.<br />
Veri Değerlendirme<br />
Veri değerlendirme, değiĢik yollarla elde edilen bilgilerin mevcut durumu, sorunları,<br />
çözüm yollarını ve proje amaçlarını ortaya koyacak Ģekilde düzenlenmesi ve<br />
yorumlanmasıdır.<br />
Yukarıda belirtilen yöntemlerle derlenen verilerden yararlanabilmek için bunların gerekirse<br />
istatistiksel yöntemler ve bilgisayarlarda kullanılarak düzenlenmeleri, analiz edilmeleri ve belli<br />
ölçütlerle karĢılaĢtırılarak değerlendirilmeleri gerekir.<br />
Derlenen verilerin tablolar halinde düzenlenmesi değerlendirme iĢlemini kolaylaĢtırır.<br />
Tablolar, verilerin tümünün bir arada gözlenmesine imkân verir. Bu Ģekilde toplanan verilerin<br />
analizinde basit matematiksel hesaplamalar yanında, karmaĢık istatistiksel yöntemler de<br />
kullanılabilir. Örneğin, köy nüfusunu bulmak için basit bir toplama iĢlemi yeterlidir. Fakat çeĢitli<br />
faktörlerin herhangi bir konuda veya karĢılıklı etkilerini anlamak için korelasyon ve varyans analizi<br />
gibi, bir ölçüde karmaĢık istatistiksel yöntemlerden ve bilgisayar gibi hesaplama araçlarından<br />
yararlanmak gerekebilir.<br />
Analize tabi tutulmuĢ olan veriler, değerlendirmede kullanılan ve mevcut durumu yansıtan<br />
kanıt unsurunu oluĢtururlar. Bu kanıtlar, olması gereken veya arzu edilen durumu yansıtan<br />
ölçütlerle karĢılaĢtırılır. Bu karĢılaĢtırmada kanıt ve ölçütler arasında belirlenen ayrılıklar, sorunlar<br />
olarak ortaya çıkar. Muhtemel veya geçici amaçlar bu sorunlardan kaynaklanır. Geçici amaçlardan<br />
sınırlayıcı faktörler süzgecinden geçenler, kesin program amaçları olarak belirlenirler. Daha sonra
çalıĢmalar, bu amaçları gerçekleĢtirmeye yönelik olarak yeni aĢamalarla devam eder.<br />
63<br />
Kesin amaçları belirlerken eğitim konusunda da belirtildiği gibi felsefi ve psikolojik<br />
faktörler ile mevcut imkânların göz önünde bulundurulması gerekir.<br />
Felsefi faktörler <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟ın felsefesi ile ilgilidir. Bu felsefe, çiftçilerin kendi<br />
kendilerine yardım etmelerine yardım etmektir. Bu yardımda eğitim önemli bir yer tutar. Bazı<br />
sorunların çözümü eğitimden çok yatırım hizmetleri gerektirebilir (yol, köprü, gölet vs. yapımı<br />
gibi). Bu gibi sorunların çözümüne yönelik amaçlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarının kapsamları<br />
dıĢında kalır.<br />
Psikolojik faktörler çiftçilerin zihinsel yetenekleri, istek ve ihtiyaçları ile ilgilidir. Bazı<br />
eğitimsel amaçların gerçekleĢtirilebilmesi için kitlede yüksek düzeyde bilgi birikimi ve becerinin<br />
var olması bir ön Ģart olarak gerekli olabilir. Bu durumda çiftçilerde aranan nitelikler yoksa söz<br />
konusu amaçların program dıĢı bırakılması zorunlu olur.<br />
Daha önce de belirtildiği gibi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> gönüllü bir eğitim olduğundan programların<br />
baĢarılı olabilmesi için hedef kitlenin, yani çiftçilerin program amaçlarını benimsemeleri ve<br />
çalıĢmalara gönüllü olarak katılmaları gerekir. Bunu sağlamak için program amaçları çiftçilerin<br />
ihtiyaçlarına uygun olmalıdır. Bu konuda ihtiyaç kavramı ile ilgili ilkeler göz önünde<br />
bulundurulmalıdır. Yani, program amaçları öncelik bakımından ilk sırayı alan ihtiyaçları<br />
karĢılamaya yönelik olmalı ve çiftçiler tarafından hissedilmeyen fakat önemli olan ihtiyaçlar,<br />
açıklığa kavuĢturulup hissedilir duruma getirilmelidir.<br />
Mevcut imkânlar deyiminden kastedilen zaman, mekan, para ve eleman durumudur.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programları için belirlenecek kesin amaçların mevcut imkânlarla<br />
gerçekleĢtirilebilir boyutlarda olması gerekir.<br />
Veri değerlendirme bölümünde, belirtilen sınırlayıcı veya kısıtlayıcı faktörler süzgecinden<br />
geçen kesin amaçlar belirlendikten sonra, bir inceleme raporunun hazırlanması gerekir. Bu raporda,<br />
inceleme aĢamasında yapılan çalıĢmalar kısaca belirtilir ve sonuçlar gerekirse karĢılaĢtırmalı<br />
tablolardan da yararlanılarak açıklanır.<br />
Ġnceleme raporu hazırlandıktan sonra <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinin ilk aĢaması tamamlanmıĢ<br />
olur ve planlama aĢamasına geçilebilir.<br />
Son yıllarda birinci bölümde açıklanmıĢ olan Hızlı Kırsal Değerlendirme (Rapid Rural<br />
Appraisal) ve Katılımcı Kırsal Değerlendirme (Participatory Rural Appraisal) olarak adlandırılan<br />
inceleme yöntemleri geliĢtirilmiĢtir.<br />
Hızlı Kırsal Değerlendirmede değiĢik konulardaki 5-10 uzmandan oluĢan bir heyet, belirli<br />
bir kırsal alanda hedef kitle ile buluĢarak hızlı bir Ģekilde ve eĢ zamanlı olarak amaca iliĢkin verileri<br />
derler, yine hızlı bir biçimde ve eĢgüdüm içerisinde bu verileri değerlendirerek rapor hazırlayıp bir<br />
sorunun çözümüne iliĢkin önerileri ortaya koyar.<br />
Katılımcılık bir proje ile ilgili tüm tarafların karar verme sürecinin tüm aĢamalarında söz
sahibi olması demektir. Katılımcı Kırsal Değerlendirme yönteminde <strong>Yayım</strong> görevlileri hedef kitle<br />
ile yakın iliĢki kurarak gözlemlerde bulunur. Hedef kitlenin sorunlarını daha iyi görmelerine, analiz<br />
etmelerine ve çözüm yoluna iliĢkin sağlıklı karar vermelerine yardımcı olur, kolaylaĢtırıcı bir rol<br />
oynar. Ancak karar verme sürecinde son söz sahibi hedef kitledir (Atsan and YurttaĢ, 2006).<br />
64<br />
Son yıllarda, özellikle sivil toplum kuruluĢları tarafından yapılan eğitim içerikli projelerde,<br />
inceleme aĢamasında, durum, sorun, hedef, paydaĢ ve strateji analizleri adı altında sistematik<br />
analizler yapılır. Bu analizlerin yapılması, bundan sonra yapılacak çalıĢmalar için aydınlatıcı, karar<br />
vermeyi kolaylaĢtırıcı, etkinliği ve tutarlılığı sağlayıcı bir rol oynar.<br />
� Durum analizinde, proje konusu ile ilgili mevcut durumu yansıtan bilgiler ve bu<br />
bilgilere dayanan sorunlar ortaya konulur.<br />
� Sorun analizinde, belirlenen sorunlar arasındaki sebep-sonuç iliĢkileri ortaya<br />
konularak bir sorun ağacı oluĢturulur. Sorun olduğunda neden oluĢtu sorusu akla gelir.<br />
� Hedef analizinde, sorun ağacından yararlanılarak araç-amaç iliĢkileri belirlenir ve<br />
hedef ağacı oluĢturulur. Hedef ağacında yer alan hususlar muhtemel amaçları<br />
oluĢtururlar. Amaç söz konusu olduğunda nasıl gerçekleĢtirilecek sorusu akla gelir.<br />
� PaydaĢ analizinde, paydaĢların güçlü yönleri, zayıf yönleri ve düĢünceleri ortaya<br />
konularak strateji analizine zemin hazırlanır.<br />
� Strateji analizinde ise, mevcut imkânlar çerçevesinde hangi sorunların proje kapsamı<br />
dıĢında tutulacağı ve proje nin kesin amaçlarının ne olacağı belirlenir.<br />
� Analiz ve gerekli değerlendirmelerin yapılmasından sonra proje hedefleri belirlenir ve<br />
4.3. PLANLAMA<br />
planlama aĢamasına geçilir.<br />
Planlama, belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için ne, nerede, ne zaman, niçin, nasıl,<br />
kimler için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır (5N-3K) gibi soruların cevaplarının<br />
belirlenmesi ve düzenli bir biçimde kaydedilmesidir<br />
Planlamada ana plan yanında bir eylem planının da yapılması gerekir. Bir projenin<br />
bölümleri olan bu planlarda yukarıda belirtilen sorular değiĢik açılardan ve değiĢik ayrıntılarla<br />
cevaplandırılır. Örneğin, bu sorular ana planda proje politikası açısından ve genel hatları ile eylem<br />
planında ise teknik açıdan ve ayrıntılı bir biçimde cevaplandırılır ve böylece doğru bilgilerin doğru<br />
yerde, doğru zamanda, doğru amaçla, doğru Ģekilde, doğru kiĢilere, doğru kiĢilerce ve doğru<br />
maliyetle ulaĢtırılmasına çalıĢılır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarının, diğer konulardaki sistemli çalıĢmalarda olduğu gibi, belli<br />
ilkelere göre önceden hazırlanan plan ve programlara bağlı olarak yürütülmeleri gerekir. Özellikle<br />
yüksek aĢamalarda bulunan eğitimsel amaçları kapsayan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmaları, bir bakıma<br />
çok katlı yapılar gibidir. Nasıl ki, bu yapıları plansız ve projesiz yapmak mümkün değilse, yüksek
aĢamalardaki eğitimsel amaçları kapsayan <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarını da plansız ve programsız yürütmek<br />
mümkün değildir.<br />
65<br />
Yapılan araĢtırmalar, planlı ve disiplinli bir Ģekilde <strong>Yayım</strong>ı yapılan tarımsal yeniliklerin<br />
benimsenip uygulanma oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir<br />
Özet olarak, programların aĢağıdaki hususlar için gerekli olduğu söylenebilir:<br />
� Uygulamalarda devamlılık ve etkinlik sağlamak,<br />
� Düzenli bir yönetim, denetim ve değerlendirme sağlamak,<br />
� Bütçe hazırlamak ve kaynak temin etmek,<br />
� Ġlgili ve yetkililer için elde bir belge bulundurmak.<br />
Planlama çalıĢmalarında konu uzmanları ve yetkililer yanında çiftçi temsilcilerinin ve<br />
uygulamada görev alacak <strong>Yayım</strong> elemanlarının da bulunması yararlı olur.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinin değiĢik aĢamalarında ara değerlendirmeler, sonunda ise bir son<br />
değerlendirme yapılır. Burada söz konusu olan, planlama aĢaması ile ilgili bir ara değerlendirmedir.<br />
Bu değerlendirme ile planlanan programların hem Ģekil ve hem de içerik bakımından üstün ve<br />
yetersiz yönleri belirlenir ve gerekli görülen düzeltmeler yapılır.<br />
Planlama aĢaması için kullanılabilecek uluslararası kuruluĢlarca kabul görmüĢ bazı kalite<br />
kriterleri ve AB hibe programlarında öngörülen puanlar aĢağıdaki gibidir:<br />
a. Kurumsal Kapasite (20 puan)<br />
Proje uygulayıcı kurum ve ortakları<br />
� Yönetim deneyimi,<br />
� Teknik uzmanlık,<br />
� Personel ve ekipman varlığı,<br />
� Mali kaynaklar gibi konularda yeterli kapasiteye sahip olmalıdır.<br />
b. Tematik Ġlgililik (25 puan)<br />
� Proje, Kalkınma planlarında belirtilen hedefler ve öncelikler,<br />
� Bölge ihtiyaçları ve<br />
� Hedef grup öncelikleri ile ilgili olmalıdır.<br />
c. Metodoloji (30 puan)<br />
� Proje amaçları gerçekçi ve doğru verilere dayalı olmalı,<br />
� Proje yöntemleri amaçlara uygun, uygulaması kolay ve ucuz olmalı,<br />
� Proje sonuçlarını izleme ve değerlendirme konusu projede yer almalı,<br />
� Ortaklar yeterli katkı sağlamalı,<br />
� Hedef kitlenin katılımcılığı ve projeyi sahiplenmesi sağlanmalı,<br />
� Eylem planı açık ve anlaĢılır bir biçimde düzenlenmeli,<br />
� Objektif ve doğrulanabilir göstergeler belirlenmelidir.<br />
d. Bütçe Etkinliği, Verimlilik (10 puan)<br />
� Yapılması öngörülen harcamalar proje için gerekli olmalı,<br />
� Tahmini maliyetler ile beklenen sonuçlar arasındaki oran benzer projeler için<br />
benimsenen standartlar düzeyinde olmalıdır.<br />
e. Sürdürülebilirlik (15 puan)<br />
� Proje faaliyetleri ve yararları proje süresi sona erdikten sonra da devam<br />
etmelidir. Bunun için proje hedef kitle tarafından sahiplenilmesi, idari,<br />
mali ve teknik yönden uygun çevresel yönden sorunsuz olmalıdır.
66<br />
Özet olarak, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> veya diğer kalkınma projelerinde kurumsal kapasite,<br />
ilgililik, metodoloji, bütçe ve maliyet etkinliği ve sürdürülebilirlik gibi kalite kriterlerinin<br />
göz önünde bulundurulması gerekir. Bu kriterler Ģekil 16‟de olduğu gibi Ģematize edilebilir:<br />
4. Bütçe Etkinliği,<br />
Verimlilik (10)<br />
3.Metodoloji ve format(30)<br />
ġekil 16. Program Planlamada Kalite Kriterleri<br />
Bir <strong>Yayım</strong> projesinin baĢarılı olabilmesi için bu kriterlere ek olarak, uygun teknoloji, sosyal<br />
ve kültürel uyumluluk, politik destek, çevresel etki, katılım, sahiplenme ve zamanında eğitim gibi<br />
kriterlerin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bunlardan son üç kriter, çok önemli olmalarına<br />
rağmen genellikle ihmal edilen kriterlerdir.<br />
4.4. FĠNANSMAN TEMĠNĠ<br />
Finansman temini, hazırlanan bir projenin uygulanabilmesi için gerekli olan maddi<br />
kaynakların bulunması için yapılan bir iĢlemdir. Bir proje uygulamaya konulmadan önce ilgili<br />
ve yetkililere sunularak yukarıda belirtilen kalite kriterlerine uygunluğu değerlendirilir. Bu<br />
değerlendirme sonunda proje onaylanır ve finansman temin edilir.<br />
Bu aĢamanın önemini belirtmek üzere Ģu örnek gösterilebilir: 137 milyon USD bütçesi olan<br />
Erzurum Kırsal Kalkınma Projesi için yapılan planlama çalıĢmalarında, büyük bir emek, para ve<br />
zaman harcanarak yapılan ve 2000 sayfadan oluĢan ilk proje, yukarıdaki kriterler göz önünde<br />
bulundurulmadığı için iptal edilmiĢtir. Daha sonra bu ölçütlere daha uygun olarak yapılan ve 200<br />
sayfadan oluĢan proje ise benimsenmiĢ ve uygulamaya konulmuĢtur.<br />
4.5. UYGULAMA<br />
5. Sürdürüle bilirlik<br />
(15)<br />
Uygulama, Tasarlanan 5N-3K öğelerinin hayata geçirilmesidir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinde beĢinci sırayı alan bu aĢamada göz önünde bulundurulması<br />
gereken önemli hususlar ve kriterler Ģunlardır:<br />
1. Kurumsal Kapasite (20)<br />
2. Tematik Ġlgililik (25)
� Çiftçilerin kararlara katılmaları ve programları sahiplenmeleri<br />
sağlanmalıdır. Bunun için öncelikle çiftçilerin güveni kazanılmalıdır. Güven<br />
kazanmanın en önemli yolu dürüst olmak, onlara doğru bilgi vermek ve<br />
gerçekleĢtirilebilecek vaatlerde bulunmaktır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> gönüllü bir<br />
eğitim sistemi olduğundan çalıĢmaların baĢarısı tamamen çiftçilerin gönüllü<br />
katılmalarına ve programları sahiplenmelerine bağlıdır. Bu bakımdan uygulama<br />
aĢamasında her Ģeyden önce çiftçilerin güvenini kazanmaya çalıĢmak ve onlara<br />
çalıĢmaların amaçlarını ve yararlarını gerçekçi bir biçimde açıklamak gerekir.<br />
� Eğitim uygulamaları çiftçilerin bulunduğu düzeyden baĢlamalı ve<br />
zamanında yapılmalıdır.. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitimi uygulamaları, eğitimsel<br />
yetenekler bakımından çiftçilerin bulunduğu düzeyden baĢlamalı ve eğitimin<br />
tarzı, onların öğrenme kapasitelerine uygun olmalıdır. Öğrenme ve değiĢme her<br />
yaĢta mümkündür. Fakat bu konudaki yeteneklerin orta ve ileri yaĢlarda<br />
azaldığı gerçeği göz önünde bulundurulmalı ve eğitim çalıĢmalarının<br />
zamanında yapılması ilkesine özen gösterilmelidir.<br />
� Çiftçilerde kalkınma isteği uyandırılmalıdır. Çiftçilerde kalkınma isteği<br />
yoksa onlara yardım etmeye çalıĢmak boĢ bir çabadır. çiftçilerde kalkınma<br />
isteği uyandırmak ve bunu devam ettirmek için, onlarla çalıĢmaların yararları<br />
konusunda karĢılaĢtırmalar ve tartıĢmalar yapmak yararlı olur.<br />
� Çiftçilere karĢı sabırlı olunmalıdır. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> öncelikle yetiĢkinlere<br />
yönelik bir eğitim sistemidir. YetiĢkinler değiĢmeye karĢı gençlere göre daha<br />
çok direnir, daha geç öğrenirler. yetiĢkinlerde istenen değiĢikliklerin meydana<br />
gelmesinin uzun zaman alacağını bilmek ve sabırlı olmak gerekir.<br />
� .<br />
� KiĢisel ayrılıklar göz önünde bulundurulmalıdır. <strong>Yayım</strong> eğitimine<br />
katılanlar, resmi öğretimdeki öğrencilere göre yaĢ, bilgi, tutum, beceri, ilgi,<br />
ihtiyaç ve yetenek gibi hususlarda daha büyük ayrılıklar gösterirler. Bu<br />
bakımdan eğitimde "kiĢisel ayrılıkların göz önünde bulundurulması" ilkesi<br />
özellikle <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde önem kazanır. Hedef kitlede,<br />
ortalamalardan büyük sapmalar gösteren kiĢilere imkânların elverdiği ölçüde<br />
özel ilgi göstermek gerekir.<br />
� Uygulama sırasında ara değerlendirmeler yapılmalı ve kayıtlar<br />
tutulmalıdır. Çünkü planlama aĢamasında yapılabilecek hatalı yargılar ve<br />
önceden düĢünülmeyen veya değiĢken Ģartlar dolayısıyla eylem planında<br />
belirtilen Ģekilde farklı uygulamalar gerekebilir.<br />
4.6. DEĞERLENDĠRME<br />
67<br />
Değerlendirme, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> uygulamalarının sonuçları ile ilgili olarak, nicelik ve<br />
nitelik bakımından bir yargıya varma iĢlemidir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarında 4 çeĢit<br />
değerlendirme söz konusudur. Bunlar ön, ara, son, ve etki değerlendirmeleridir. Ġnceleme bir ön<br />
değerlendirme, uygulamalar sırasında yapılan değerlendirmeler ise ara değerlendirmelerdir. Ara<br />
değerlendirmeler faaliyet amaçlarına yöneliktir.<br />
Burada söz konusu olan, uygulama tamamlandıktan sonra yapılan bir son değerlendirmedir.<br />
Bu değerlendirme proje amaçlarına yöneliktir. Etki değerlendirmesi ise genel amaçlara ve kalıcı<br />
etkiye yöneliktir ve proje süresinden uzun bir süre sonra yapılır.
68<br />
Değerlendirme <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecinin entegre bir bölümü olmalıdır. Ancak özellikle<br />
ülkemizde uygulanan projelerde, değerlendirme iĢleminin tamamen proje dıĢı bırakıldığı veya<br />
sistematik bir biçimde yapılmadığı gözlenmektedir.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> sürecindeki son değerlendirmede amaçlar Ģunlardır:<br />
� Program amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak,<br />
� Programların üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek,<br />
� Gelecekte yapılacak çalıĢmalara ıĢık tutmak,<br />
� Ġlgili ve yetkililere sistemli bilgi sunmaktır.<br />
Program amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtirilebildiğini anlamak için yapılan<br />
değerlendirmede, program amaçları ile program çalıĢmaları sonunda elde edilen sonuçlar<br />
karĢılaĢtırılır. Burada söz konusu olan sonuçlar, hedef kitlede meydana gelen bilgi, duygu ve beceri<br />
alanlarındaki değiĢikliklerdir. Bu değiĢikliklerle ilgili bilgiler, programın niteliğine uygun çeĢitli<br />
veri derleme yöntemleri (gözlem, mülakat, anket vb.) kullanılarak derlenebilir. Bu veriler,<br />
yapılacak değerlendirmede kanıt unsurunu oluĢtururlar. Program amaçları ise değerlendirmede<br />
ölçüt olarak kullanılırlar.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarında son değerlendirmede baĢarı kriterleri Etkinlik (amaçların<br />
gerçekleĢme oranı), verimlilik (gerçekleĢen fayda masraf oranı) ve Sürdürülebilirliktir.<br />
Programların baĢarılı yani, etkin, verimli ve sürdürülebilir olabilmesi için, diğer kriterlerle birlikte<br />
katılımcılık, sahiplenme ve zamanında eğitim ilkeleri özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programlarının üstün ve yetersiz yönlerini belirlemek için yapılan<br />
değerlendirmede, program çalıĢmaları ile ilgili bilgiler <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>'la ilgili ilkelerle<br />
karĢılaĢtırılır. Bu değerlendirmede, genellikle bir "program değerlendirme formu" veri derleme<br />
aracı olarak kullanılır. Bu formda yer alan soruların bir bölümü, program çalıĢmalarında görev alan<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> elemanlarına yöneltilerek, bir bölümü ise program ve eylem planı gibi belgeler<br />
incelenerek cevaplandırılır. Bu yolla elde edilen veriler, ilgili <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ilkeleri ile<br />
karĢılaĢtırılarak program çalıĢmaları ile ilgili bir yargıya varılır. Bu yargıya dayanılarak, programın<br />
üstün ve yetersiz yönleri belirlenir ve benzer çalıĢmaların daha iyi yürütülebilmesi için göz önünde<br />
bulundurulması gereken hususlar ortaya konulur.<br />
Değerlendirmede son iĢlem olarak, ilgili ve yetkililere sunmak ve gerektiğinde baĢvurulmak<br />
üzere elde bir belge bulundurmak için bir değerlendirme raporu hazırlanır.<br />
Değerlendirme raporunda, gerçekleĢtirilen baĢarılar, karĢılaĢılan güçlükler, programın üstün<br />
ve yetersiz yönleri, programla ilgili aksaklıkların giderilebilmesi için alınması gereken önlemler<br />
belirtilmelidir.<br />
Değerlendirme raporunda yalnızca istatistiksel bilgiler değil, aynı zamanda değerlendirme<br />
sonunda varılan yargıları yansıtan ifadeler de yer almalıdır.
69<br />
5. BÖLÜM<br />
TARIMSAL YAYIM PROJELERĠ<br />
Proje, yukarıda da belirtildiği gibi, belirli bir amacı gerçekleĢtirebilmek için ne,<br />
nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kimler için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır (5N-<br />
3K) gibi soruların cevaplarının kaydedildiği bir belge veya faaliyetler bütünüdür. Yine<br />
önceden belirtildiği gibi, proje, planlama açısından bir belge, uygulama açısından ise bir faaliyetler<br />
bütünüdür.<br />
Projeler genellikle genel plan, eylem planı ve finansman planı bölümlerini içerir.<br />
Yukarıdaki sorular genel planda geniĢ bir açıdan, eylem planında ise ayrıntılı bir biçimde<br />
cevaplandırılır. Finansman planında ise parasal hususlar yer alır.<br />
Ek bölümde yer alan Erzurum Ġlinde Buğday Üretimini GeliĢtirme Projesi esas alınarak<br />
proje bölüm ve alt bölümleri aĢağıdaki gibi gösterilebilir:<br />
A. ANA PLAN<br />
- Durum Analizi<br />
- Amaç<br />
- Kapsam<br />
- Önem<br />
- Yöntem ve Yönetim<br />
-Mantıksal Çerçeve<br />
B. EYLEM PLANI<br />
- Teknik Analiz<br />
- Faaliyet Programı<br />
C. FĠNANSMAN PLANI<br />
- Ekonomik Analiz<br />
- Bütçe<br />
- Fayda Masraf Oranı (FMO)<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>‟da projeler, proje sürecinde belirtilen planlama aĢaması sırasında<br />
geliĢtirilir. Bu projeler, ilgili kurumun istek ve formatına, proje konusuna, kapsamına v.b.<br />
hususlara bağlı olarak bazı değiĢiklikler gösterebilir. Projelerde önemli olan, ilgili hususların proje<br />
belgesinde düzenli, tutarlı ve mantıklı bir biçimde ortaya konulmasıdır.<br />
5.1. ANA PLAN<br />
Ana plan, proje amaçlarının gerçekleĢtirilmesi ile ilgili olarak “5N-3K” sorularının,
geniĢ bir açıdan ele alınıp cevaplandırıldığı bir proje bölümdür. Bu bölümde söz konusu<br />
hususlar durum analizi, amaç, kapsam, önem, yöntem ve yönetim, mantıksal çerçeve gibi alt<br />
baĢlıklar altında, ana hatları ile belirtilir.<br />
70<br />
Genel plan içerisinde yer alan alt bölümler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />
5.1.1. Durum Analizi<br />
Durum analizi baĢlığı altında, proje konusu ile ilgili mevcut durum, sorunlar ve çözüm<br />
yolları genel açıdan incelenip sistemli bir biçimde belirtilir.<br />
Örnek projede, proje alanındaki arazi kullanım durumu rakamlarla belirtilmiĢ, düĢük<br />
verimli buğday tohumu ve ilkel tarım tekniklerinin kullanılması önemli sorunlar olarak gösterilmiĢ,<br />
yüksek verimli bir çeĢidin kullanılması ve bazı modern tekniklerin uygulanması çözüm önerileri<br />
olarak ortaya konulmuĢtur.<br />
5.1.2. Amaç<br />
Bu baĢlık altında proje amaçları inceleme aĢaması sonunda belirlenen çözüm yollarına bağlı<br />
olarak kısa, öz ve anlaĢılabilir biçimde belirtilir.<br />
Örnek projede proje amaçları, Erzurum ilinde buğday üretimini geliĢtirmek, bunun için<br />
Lancer buğday tohumunun benimsenmesi ve modern tarım tekniklerinin uygulanması olarak<br />
belirtilmiĢtir.<br />
5.1.3. Kapsam<br />
Bu baĢlık altında projenin zaman, mekân, konu ve hedef kitle vb. bakımlardan kapsadığı<br />
hususlar belirtilir.<br />
Örnek projede kapsam, zaman olarak 2005-2009 yılları arası 4 yıl, mekan olarak Erzurum<br />
Ġlinde 108 köy ve konu olarak buğday üretimi hedef kitle olarak ise buğday üreticileri Ģeklinde<br />
belirtilmiĢtir.<br />
5.1.4. Önem<br />
Önem baĢlığı altında projenin niçin gerekli olduğu, projenin uygulanması ile ortaya çıkacak<br />
ekonomik, sosyal ve diğer yararlar, yani projenin gerekçesi belirtilir. Bir özdeyiĢte de belirtildiği<br />
gibi, atılan taĢın ürkütülen kurbağayı değip değmediği belirtilmelidir.<br />
<strong>Yayım</strong> projelerinin çoğu ekonomik amaçlıdır. Bazı <strong>Yayım</strong> projelerinde ise ekonomik<br />
amaçlar yanında sosyal amaçlar da yer alır. Bu durumda yapılacak analizlerde, projenin<br />
sağlayacağı sosyal faydanın da göz önünde bulundurulması gerekir.<br />
Örnek projede önem, projenin çiftçi gelirlerine ve milli ekonomiye yapacağı katkı açısından<br />
ortaya konulmuĢtur.<br />
5.1.5. Yöntem ve Yönetim<br />
Yöntem ve yönetim baĢlığı altında, proje amacını gerçekleĢtirebilmek için gerekli olan
çalıĢmaların genel açıdan nasıl yapılacağı, yönetim Ģekli ve hangi kiĢi, kurum ve kuruluĢlarla<br />
nasıl bir iĢbirliği yapılacağı gibi hususlar yer alır.<br />
71<br />
Örnek projede yöntem baĢlığı altında, çiftçi eğitimi çalıĢmalarında bireysel ve grup <strong>Yayım</strong><br />
yöntemlerinin kullanılacağı, Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sistemi‟nin uygulanacağı, yönetimin Tarım Ġl<br />
Müdürlüğü tarafından yapılacağı, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Doğu Anadolu Bölgesi<br />
<strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma Enstitüsü gibi kuruluĢlarla iĢbirliği yapılacağı belirtilmiĢtir.<br />
5.1.6. Mantıksal Çerçeve<br />
Mantıksal Çerçeve (Logical Framework) proje yapısını, tutarlılığını, risklerini irdelemek ve<br />
ölçülebilir baĢarı göstergeleri belirlemek için oluĢturulan bir denetim ve değerlendirme aracıdır. Bu<br />
araç proje çalıĢmalarının ve kaynaklarının hedefe yönelik olarak kullanılmasını sağlar ve proje<br />
yönetiminde dikey, yatay ve çapraz kontroller yapılmasına imkan verir. Bu tablodaki doğrulanabilir<br />
göstergelerde zaman, mekan, nicelik ve nitelik boyutlarının olması gerekliliği göz önünde<br />
bulundurulması gereken önemli bir husustur.<br />
Mantıksal çerçeve aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir:<br />
Tablo 2. Mantıksal Çerçeve Matrisi<br />
Amaçlar Doğrulanabilir<br />
BaĢarı<br />
Göstergeleri<br />
Genel Amaç<br />
Proje Amaçları<br />
Faaliyet Amaçları<br />
Faaliyetler<br />
Doğrulama<br />
Kaynakları<br />
Araçlar Maliyet<br />
Varsayımlar<br />
xxxxxxxxxxxxxx<br />
ÖnkoĢullar
72<br />
Tablo 3. Mantıksal Çerçeve Bölümlerinin Açıklama Tablosu<br />
Amaçlar Doğrulanabilir<br />
BaĢarı Göstergeleri<br />
Genel Amaç Proje uygulamaları<br />
sona erdikten bir<br />
Birçok proje için ortak<br />
müddet sonra hedef<br />
amaç, uzun dönemde<br />
grup sosyobeklenen<br />
etki, hedef<br />
ekonomik yapısında<br />
gurubun yaĢam kalitemeydana<br />
gelen<br />
sinin yükseltilmesi<br />
iyileĢme<br />
Proje Amacı<br />
Genel amacı<br />
gerçekleĢtirmeye<br />
yönelik, projeye özel<br />
amaçlar.<br />
Faaliyet Amaçları<br />
Proje amacını<br />
gerçekleĢtirmeye<br />
yönelik faaliyetler<br />
sonucu üretilen mal ve<br />
hizmetler<br />
Faaliyetler<br />
Proje amacına yönelik<br />
mal ve hizmetleri<br />
üretmek için<br />
öngörülen eylemler.<br />
Proje<br />
uygulamalarından<br />
hemen sonra<br />
gerçekleĢen<br />
iyileĢmeler.<br />
Doğrulama<br />
Kaynakları<br />
Proje uygulamaları<br />
sona erdikten bir<br />
müddet sonra<br />
yapılan Etki<br />
değerlendirmesi<br />
Proje<br />
uygulamalarından<br />
hemen sonra<br />
yapılan Son<br />
değerlendirme<br />
Her bir faaliyet Her bir faaliyet<br />
sonunda, belirlenen sonunda yapılan<br />
zaman, mekân, Ara<br />
nicelik ve niteliğe değerlendirmeler<br />
uygun olarak üretilen<br />
mal ve hizmetler<br />
Araç, gereç, para,<br />
personel, alt yapı,<br />
arazi vb. kaynaklar<br />
Varsayımlar<br />
Proje amacının genel amaca<br />
katkıda bulunabilmesi için<br />
gerekli olan varsayımlar<br />
Proje amaçlarının<br />
gerçekleĢtirilebilmesi için<br />
gerekli olan varsayımlar<br />
BÜTÇE Faaliyet amaçlarının<br />
gerçekleĢtirilebilmesi için<br />
gerekli varsayımlar<br />
ÖnkoĢul<br />
Proje uygulamalarının<br />
baĢlatılabilmesi için gerekli<br />
dıĢsal etken
5.2. EYLEM PLANI<br />
73<br />
Eylem planı, proje amaçlarının gerçekleĢtirilmesine katkıda bulunacak eylemlerle ile<br />
ilgili olarak “5N-3K” sorularının, ayrıntılı olarak cevaplandırıldığı bir proje bölümdür.<br />
Ana plan, inĢaat sektöründeki mimari planlara benzer. Eylem planı ise mühendislik detay<br />
planları gibi ayrıntılı bilgilerin yer aldığı proje bölümleridir.<br />
Eylem planı, daha çok eylem amaçları ile ilgili hususların, kurum içi kararların ve iliĢkilerin<br />
belirtildiği bölümdür. Eylem planı kurum içi çalıĢmalara yön vermek ve bu çalıĢmaların düzenli bir<br />
biçimde yapılmasını sağlamak için gerekli olan bir dokümandır. Bu bölüm iĢ planı veya aksiyon<br />
planı olarak da adlandırılabilir.<br />
Eylem planında önce bir teknik değerlendirme yer alır ve bu değerlendirme ıĢığı altında<br />
<strong>Yayım</strong> faaliyetleri programı hazırlanır.<br />
Eylem planında yer alan alt bölümler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />
5.2.1. Teknik Analiz<br />
Teknik analiz iĢleminde, proje kapsamında bulunan teknik konularla ilgili mevcut durum,<br />
sorunlar ve çözüm yolları ayrıntılı olarak incelenip sistemli bir biçimde belirtilir.<br />
Örnek projede Lancer buğday üretimi ile ilgili teknik konular önce ekim, bakım ve hasat<br />
olarak bölümlere ayrılmıĢ daha sonra bu bölümlerde alt bölümlere ayrılmıĢtır. Her baĢlık altında<br />
konu ile ilgili mevcut durum, sorunlar ve çözüm yolları kısaca belirtilmiĢ böylece bu sorunların<br />
çözümü için yapılacak <strong>Yayım</strong> çalıĢmalarına ıĢık tutulmuĢtur.<br />
5.2.2. Faaliyet Programı<br />
Faaliyet programı eylem planının doğrudan uygulamaya yönelik bölümüdür. Bu bölümde<br />
yer alan hususlar eylem amaçları çerçevesinde ele alınır. Eylem amaçlarını gerçekleĢtirebilmek için<br />
önceki bölümlerde incelenen çeĢitli <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemlerinden yararlanılır. Bu aĢamada<br />
amaçlara uygun yöntemlerin seçilmesi büyük önem arz eder.<br />
<strong>Yayım</strong> faaliyetleri programlarının düzenli bir Ģekilde hazırlanabilmesi ve böylece<br />
uygulamaların etkin bir biçimde yapılabilmesi için, faaliyetlerle ilgili hususların bir tablo halinde<br />
düzenlenmesi uygun olur. Bu tabloda yer alan faaliyet adı, yeri, zamanı, amacı, araç ve yöntemi,<br />
hedef kitlesi ve görevlileri ve maliyeti gibi baĢlıklar program planlamanın esasını oluĢturan ne,<br />
nerede, ne zaman, niçin, nasıl, kim için, kimler tarafından ve kaç paraya yapılacaktır gibi<br />
soruların karĢılığı olan ifadelerdir. Diğer taraftan baĢarı kriterleri ifadesinin de bu tabloda yer<br />
alması çalıĢmalara yön vermesi ve değerlendirme iĢlemini kolaylaĢtırması bakımından önemlidir.<br />
Faaliyet programında yer alan amaçların, eğitimsel nitelikleri belirtecek ve hedef kitleden<br />
beklenen bilgi, duygu ve becerileri yansıtacak biçimde ifade edilmeleri gerekir. Önceden de<br />
belirtildiği gibi bir demonstrasyon düzenlemek bir amaç değil <strong>Yayım</strong>cıların yapması gereken bir<br />
görevdir. Bunun yanında çiftçilerin “x” yöntemini öğrenip uygulamaları gibi bir ifade eylem
planında yer alabilecek bir iĢ amacıdır.<br />
74<br />
Faaliyet tablosu esas alınarak bu çalıĢmalarda göz önünde bulundurulması gereken önemli<br />
ilkeler (5N, 3K) aĢağıdaki gibi özetlenebilir:<br />
Faaliyetin Adı, bir <strong>Yayım</strong> eğitimi çalıĢmasında yararlanılacak uygulamayı ifade eder. Bu<br />
uygulama gerçekleĢtirilmek istenen amaca uygun, mevcut imkânlarla gerçekleĢtirilebilir nitelikte<br />
olmalıdır.<br />
Faaliyetin Yeri, hedef kitlenin ve görevlilerin kolayca ulaĢabileceği bir mekan olmalıdır.<br />
Faaliyetin Zamanı, teknik elemanlar için ilgili çiftçi eğitiminden önce, çiftçiler için ise<br />
çiftçilerin konu ile doğal olarak karĢılaĢtıkları bir dönemde olmalıdır.<br />
Faaliyetin Amacı, eğitimsel nitelikte, hedef kitlenin özelliklerine uygun olmalı ve<br />
çiftçilerden beklenen davranıĢları (bilgi, duygu, beceri) yansıtacak Ģekilde ifade edilmelidir.<br />
Faaliyetin Araç ve Yöntemi, eylem amaçlarına uygun olmalı, hedef kitlenin karar verme<br />
iĢlemine katkıda bulunmalarına imkân verecek Ģekilde düzenlenmelidir.<br />
Faaliyetin Hedef Kitlesi, konuya ilgi duyan ve öncelikle öğrendiklerini baĢkalarına<br />
aktarabilecek olanlar arasından seçilmelidir.<br />
Faaliyetin Görevlileri, konuya vakıf olanlar ve konu ile ilgili hizmet içi eğitimi görmüĢ<br />
elemanlar arasından seçilmelidir.<br />
gözetilmelidir.<br />
Faaliyetin Maliyeti, faaliyetler için yapılacak harcamalarda maliyet etkinliği ilkesi<br />
Örnek projenin eylem planında, <strong>Yayım</strong> faaliyetleri hazırlık, uygulama ve değerlendirme<br />
olmak üzere üç alt bölümde ele alınmıĢtır. Bu bölümler aĢağıdaki gibi açıklanabilir:<br />
5.2.2.1. Hazırlık Faaliyetleri<br />
Önceden de belirtildiği gibi <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> projeleri esas itibari ile eğitime dayanırlar.<br />
Eğitim çalıĢmalarının etkin olabilmesi için, bu çalıĢmalarda birçok modern araç, gereç ve yöntemin<br />
kullanılması gerekir. Dolayısıyla eğitim faaliyetleri baĢlamadan önce bu araç, gereç ve yöntemler<br />
için bir hazırlık çalıĢmasının yapılmasına gerek vardır. Örnekte, bu baĢlık altında tanıtım ve eğitim<br />
materyali hazırlama, teknik personel için tanıtım, teknik personel için hizmet içi eğitim çalıĢmaları<br />
gibi alt bölümler yer almaktadır.<br />
5.2.2.2. Uygulama Faaliyetleri<br />
Bu baĢlık altında proje amaçlarını oluĢturan “Lancer buğday çeĢidinin benimsenmesi” ve<br />
“modern tarım tekniklerinin benimsenmesi” gibi alt baĢlıklar yer almaktadır. Her alt baĢlık altında<br />
çok sayıda faaliyet yer alır. Bu aĢamada hedef doğrudan doğruya çiftçilerdir. Projenin baĢarısı<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitimi faaliyetleri sonucu olarak çiftçilerin bilgi, duygu ve davranıĢlarında istenen<br />
yönde meydana getirilebilen değiĢmelerle ölçülür.
5.2.2.3. Değerlendirme<br />
75<br />
Değerlendirme proje çalıĢmalarının her aĢamasında yapılması gereken bir iĢlemdir.<br />
Ġnceleme bir ön değerlendirmedir. Faaliyet programında dönemsel ara değerlendirmeler, uygulama<br />
sonunda bir son değerlendirme ve proje süresinden uzunca bir zaman geçtikten sonra da bir etki<br />
değerlendirmesi yer alır. Değerlendirme sonuçları bir rapor haline getirilerek ilgili ve yetkililere<br />
sunulur. Yukarıda da belirtildiği gibi dönemsel değerlendirmeler daha çok faaliyet amaçlarına, son<br />
değerlendirme proje amaçlarına, etki değerlendirmesi ise genel amaçlara yöneliktir.<br />
Tabloda da belirtildiği gibi değerlendirmenin amaçları Ģunlardır:<br />
� Amaçların ne ölçüde gerçekleĢtiğini belirlemek,<br />
� Aksaklık ve noksanlıkları belirlemek,<br />
� Gelecek uygulamalar için öneriler ortaya koymak,<br />
� Ġlgili ve yetkililere sistemli bilgi sunmaktır.<br />
5.3. FĠNANSMAN PLANI<br />
Finansman planı, bir projede parasal konularla ilgili soruların cevaplandırıldığı bir<br />
proje bölümüdür.<br />
Bu bölümde, uygulamadan dolayı meydana gelmesi öngörülen gelir ve giderlerdeki<br />
değiĢmeler, amaçları gerçekleĢtirebilmek için gerekli olan harcamalar ve sonuçta bir birim harcama<br />
karĢılığında çiftçilerin elde edeceği gelir belirtilir.<br />
Örnek projede finansman planı; ekonomik analiz, bütçe ve fayda masraf oranı alt<br />
bölümlerinden oluĢmaktadır.<br />
5.3.1. Ekonomik Analiz<br />
5.3.1.1. Gelirler<br />
Gelirler, proje uygulamalarına bağlı olarak çiftçinin gelir kalemlerinde meydana<br />
gelebilecek artıĢlardır. Projenin ekonomik analizi yapılırken, her Ģeyden önce bu projenin<br />
çiftçilerin gelirinde meydana getireceği değiĢikliklerin bilinmesi gerekir. Gelirler verim<br />
artıĢlarından olduğu gibi teknik uygulamalardan meydana gelen tasarruflardan da kaynaklanabilir.<br />
5.3.1.2. Giderler<br />
Gider değiĢimi, proje uygulamalarına bağlı olarak çiftçilerin masraf kalemlerinde meydana<br />
gelebilecek artıĢlardır. Bu artıĢlar satın alınacak kaliteli tohum ve benzeri girdilerden olabileceği<br />
gibi, önerilen yeni uygulamalardan da kaynaklanabilir.<br />
5.3.1.3. Net Getiri<br />
Net getiri, proje uygulamaları sonunda beklenen net yararların parasal ifadesidir. Dönüm<br />
baĢına net getiri gelir ve gider artıĢlarının farkı kadardır. Toplam yıllık getiri veya ekonomik katkı<br />
hesap edilirken Yayılım Oranının (Y.O.) göz önünde bulundurulması, sonuçların daha gerçekçi<br />
olması bakımından gereklidir. Yeniliklerin kırsal alanda yayılması veya bir uygulamanın çiftçiler
tarafından benimsenmesi zamana bağlı bir olaydır. Herkes, her Ģeyi bir anda benimseyemez. II.<br />
bölümde de belirtildiği gibi insanlar yenilikleri benimseme zamanına göre yenilikçiler, erken<br />
benimseyenler, erken çoğunluk vb. gruplara ayrılırlar. Bu gruplar yenilikleri değiĢik zamanlarda<br />
benimserler. Bundan dolayı ve mevcut imkânların da sınırlayıcı etkisi ile genellikle bir proje için<br />
öngörülen süre içerisinde, hedef kitlenin sınırlı bir bölümü proje amaçlarını benimseyebilir. Bu<br />
durum, hesaplamalara Yayılım Oranı ile yansıtılır.<br />
76<br />
Erzurum Ġli Buğday Üretimini GeliĢtirme Projesi'nde Yayılım Oranı % 50 olarak alınmıĢtır.<br />
Burada proje süresi olan 4 yılda, çiftçilerin % 50 sinin proje amaçlarını benimseyip uygulayacağı<br />
varsayılmaktadır. Diğer bir deyiĢle proje amaçları, proje kapsamına alınacak yaklaĢık 120.000<br />
dekar alanın 60.000 dekarlık bölümünde gerçekleĢtirilebilecektir. Hesaplamalarında buna göre<br />
yapılması gerekir.<br />
5.3.2. Bütçe<br />
Bütçe, genelde belirli bir süre için öngörülen gelir ve gider tablosudur. Burada söz konusu<br />
olan bütçe proje faaliyetlerinin yürütülebilmesi için gerekli olan harcamaların listesidir. Örnek<br />
projede maliyet bütçe kalemleri esas alınarak özet tablo Ģeklinde verilmiĢtir. Projede görev alacak<br />
elemanlar Tarım Ġl Müdürlüğünde kadrolu olarak çalıĢtıklarından bu elemanlara ödenecek maaĢlar<br />
masraflar arasında gösterilmemiĢtir. Burada söz konusu olan personel giderleri daha çok, yolluklar<br />
için yapılan harcamaları temsil etmektedir.<br />
Proje için bütçe yapılırken, yalnızca proje dolayısıyla ortaya çıkacak harcamalar göz<br />
önünde bulundurulur. Projenin mevcut personelle yürütüleceği öngörüldüğü durumlarda maaĢlar<br />
proje harcamaları hesabına dahil edilmez. Fakat proje dolayısıyla yeni personel istihdamı söz<br />
konusu ise, bu personel için ödenecek maaĢ vb. harcamaların da, proje giderleri arasında mütalaa<br />
edilmesi gerekir. Bütçe baĢlığı altında bütçe kaynaklarının da belirtilmesi projeye açıklık sağlaması<br />
bakımından yararlı olur.<br />
5.3.3. Fayda Masraf Oranı<br />
Fayda masraf oranı (FMO), bir birim harcama karĢılığında elde edilecek getiri miktarını<br />
belirten değerdir. Projenin ekonomik analizi, projenin sağlayacağı getiri ile proje için yapılacak<br />
harcamaların karĢılaĢtırılıp sonuçların değerlendirilmesi ile tamamlanır. Ekonomik analiz sonucu,<br />
genel olarak, bir birim harcama karĢılığında meydana gelecek ekonomik katkı miktarını belirtecek<br />
Ģekilde ifade edilir. Bunun için proje getirisi proje harcamalarına bölünerek belli bir sayı bulunur.<br />
Bu sayı fayda masraf oranı olarak adlandırılabilir. Örnek projede FMO 1.800.000.00/67.160.00 =<br />
26,8 dir. Bu oran, proje için yapılacak her 1 birim harcamanın çiftçilere 26,8 birim ekonomik katkı<br />
sağlayacağını göstermektedir.
77<br />
TARIMSAL YAYIM PROJE ÖRNEĞĠ<br />
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Erzurum Tarım Ġl Müdürlüğü<br />
ERZURUM ĠLĠ BUĞDAY ÜRETĠMĠNĠ GELĠġTĠRME PROJESĠ<br />
ÖZET BĠLGĠLER<br />
Projenin Adı Erzurum Ġli Buğday Üretimini GeliĢtirme Projesi<br />
Uygulama Alanı Erzurum Ġlinde 108 Köy<br />
BaĢlangıç ve BitiĢ<br />
Tarihleri<br />
2005 - 2009 (4 Yıl)<br />
Proje Amacı 1. Erzurum Ġlinde seçilmiĢ yörelerde lancer buğday çeĢidinin<br />
benimsenmesini sağlamak<br />
2. Proje alanında bazı modern tekniklerin uygulanmasını<br />
sağlamak<br />
Uygulama Yöntemi 1. Yıl 18 Ġlçede birer köy, 2. yılda ikiĢer köy, 3. yılda üçer köyde<br />
olmak üzere toplam 108 köyde uygulama yapılacaktır.<br />
Hedef kitle Uygulama köylerinde buğday üreticileri<br />
Uygulayıcı KuruluĢ Erzurum Tarım Ġl Müdürlüğü (TĠM)<br />
ĠĢbirliği Yapılacak<br />
KuruluĢlar<br />
Mali Porte 67.160.00 TL<br />
1. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi (A.Ü.Z.F.)<br />
2. Doğu Anadolu Bölge <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma Enstitüsü<br />
(D.A.B.T.A.E.)
1.1. Durum Analizi<br />
78<br />
1. ANA PLAN<br />
Erzurum ili ekonomisinde tarım sektörü önemli bir yer tutmakta, buğday üretimi de<br />
tarımsal faaliyetlerin önemli bir bölümünü oluĢturmaktadır.<br />
2000 yılı itibari ile Erzurum ilinde arazi kullanım Ģekli ve miktarı aĢağıdaki gibidir:<br />
Çayır - Mera, Yayla 16.800.000 dekar<br />
Ormanlık - Fundalık 2.100.000 dekar<br />
Ekilen Alan 2.100.000 dekar<br />
Nadas Alanı 750.000 dekar<br />
Bahçe 20.000 dekar<br />
Diğer 3.230.000 dekar<br />
Toplam 25.000.000<br />
dekar<br />
2.1 milyon dekarlık ekilen alanın, 1.2 milyon dekarında buğday üretimi yapılmaktadır.<br />
Buğday üretiminde verim düĢük olup ortalama 120 kg/da kadardır. Bölgede düĢük verimli buğday<br />
çeĢitlerinin ve ilkel üretim tekniklerinin kullanılması önemli bir sorun olarak karĢımıza<br />
çıkmaktadır.<br />
Bölgede buğday üretiminin geliĢtirilebilmesi, böylece çiftçilerin yaĢam standartlarının<br />
iyileĢtirilmesine katkıda bulunabilmek için bölge Ģartlarına uygun, yüksek verimli çeĢitlerin ekimini<br />
ve modern yetiĢtirme tekniklerinin uygulanmasını sağlamak gerekmektedir.<br />
1.2. Amaç<br />
Projenin amacı Erzurum ilinde buğday üretimini geliĢtirmek, bunun için; çiftçilerin<br />
"LANCER" buğday çeĢidini benimsemelerini sağlamak, proje alanının % 50 kadarında Lancer<br />
buğdayı ekimini ve modern tekniklerin uygulanmasını sağlamaktır.<br />
1.3. Kapsam<br />
Proje 2005-2009 yılları arasında 4 yıllık bir süreyi kapsayacaktır.<br />
2005 yılından baĢlayarak 18 ilçede birinci yıl birer köy, ikinci yıl ikiĢer köy, üçüncü yıl ise<br />
üçer köy proje kapsamına alınacaktır. Böylece proje, toplam olarak 108 (18+36+54=108) köyde<br />
uygulanacaktır. Dördüncü yıl değerlendirme yılı olacaktır.<br />
Proje; buğday üretiminde ekim, bakım ve hasat konularını kapsayacaktır.<br />
Projede hedef grup proje köylerindeki buğday üreticileridir.
1.4. Önem<br />
79<br />
Doğu Anadolu Bölge <strong>Tarımsal</strong> AraĢtırma Enstitüsü tarafından adaptasyon denemeleri<br />
yapılan ve olumlu sonuç alınan Lancer buğday çeĢidi yerel çeĢitlere göre verim, ekmeklik kalitesi,<br />
hastalıklara, kıĢa ve yatmaya karĢı dayanıklılık bakımından üstün vasıflara sahiptir.<br />
Çiftçilerin bu çeĢidi benimseyip üretmeleri onların gelirinde önemli artıĢlar meydana<br />
getirecek ve hayat standartlarının yükselmesine katkıda bulunacaktır. Proje bütçesi 67.160.00 TL<br />
kadardır. Bu harcama karĢılığında çiftçilerin 1.800.000.00 TL bir ek gelir elde etmeleri<br />
beklenmektedir.<br />
1.5. Yöntem ve Yönetim<br />
Proje uygulaması esas olarak bireysel ve grup <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> yöntemlerinden<br />
yararlanılarak çiftçilerin proje amaçları doğrultusunda eğitilmelerine dayanmaktadır. Eğitim<br />
çalıĢmalarında Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret (T+V) Sistemi yerel Ģartlara göre adapte edilerek uygulanacaktır.<br />
Proje esas olarak TĠM tarafından yürütülecek diğer kuruluĢlardan da yardım sağlanacaktır.<br />
Öncelikle önder çiftçilere yönelik çalıĢmalar yapılacaktır. Diğer çiftçilerin yenilikleri<br />
benimsemesinde önder çiftçilerden yararlanılacaktır.<br />
Çiftçi tarlasında yapılacak demonstrasyonlar için gerekli harcamalar (iĢçilik, tohum, özel<br />
malzeme vb.) çiftçiye bağıĢ olarak gerçekleĢtirilecektir.<br />
Proje için gerekli tohum vb. malzemeler piyasadan temin edilecek, eğitim çalıĢmalarında<br />
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve DABTAE elemanlarından yararlanılacaktır. Bütçe<br />
harcamaları TĠM tarafından karĢılanacaktır.<br />
Uygulama faaliyetleri, hazırlık, teknik personel eğitimi, çiftçi eğitimi ve değerlendirme<br />
olmak üzere dört baĢlık altında yürütülecektir. Proje baĢlangıcı olan 1 Ocak 2005 tarihinden<br />
itibaren üç ay içinde yapılacak hazırlık çalıĢmaları çerçevesinde eğitim materyali hazırlanacaktır.<br />
Bundan sonra nisan ve mayıs aylarında teknik personelin ön eğitimi tamamlanacak ve kendilerine<br />
projenin tanıtımı yapılacaktır. Teknik personelin hizmet-içi eğitimi proje süresince devam<br />
ettirilecektir. 2005 Temmuz ayından itibaren çiftçi eğitimi çalıĢmaları baĢlatılacak ve 2009 yılı<br />
hasat mevsimi sonuna kadar devam ettirilecektir. Proje uygulaması sonunda ise bir değerlendirme<br />
yapılacaktır.
1.6. Mantıksal Çerçeve<br />
Amaçlar Doğrulanabilir BaĢarı<br />
Göstergeleri<br />
Genel Amaç:<br />
Proje alanında<br />
çiftçilerin yaĢam<br />
kalitesinin<br />
iyileĢtirilmesine<br />
katkıda bulunmak<br />
Proje Amacı:<br />
Erzurum Ġlinde buğday<br />
üretimini geliĢtirmek,<br />
bunun için;<br />
Erzurum ilinde<br />
seçilmiĢ köylerde<br />
Lancer buğday<br />
çeĢidinin<br />
benimsenmesini<br />
sağlamak<br />
ve<br />
Proje alanında modern<br />
tarım tekniklerinin<br />
uygulanmasını<br />
sağlamak<br />
Faaliyet Amaçları<br />
(Sonuçlar-Çıktılar)<br />
Faaliyetler:<br />
Bkz. Faaliyet Tablosu<br />
Proje bitiminden sonra,<br />
Proje alanında verim<br />
artıĢına paralel olarak<br />
çiftçi gelirlerinde bir<br />
artıĢ<br />
2009 yılı hasat sonunda<br />
Proje kapsamında 108<br />
köyde çiftçilerin en az<br />
% 50 sinin Lancer<br />
buğday çeĢidini<br />
ekmeleri ve buğday<br />
veriminde % 83 lük bir<br />
artıĢ gerçekleĢtirmeleri<br />
……..………<br />
2008 yılı sonunda<br />
Proje kapsamında 108<br />
köyde çiftçilerin en az<br />
% 50 sinin diskaro ile<br />
sürüm ve mibzerle<br />
ekim, gübreleme ve<br />
ilaçlama ygulamalarını<br />
benimsemeleri<br />
Her faaliyet sonunda<br />
gerçekleĢtirilebilen<br />
faaliyet amaçları<br />
80<br />
Doğrulama<br />
Kaynakları<br />
2011 yılı sonunda<br />
anketlere dayalı<br />
olarak yapılacak bir<br />
etki<br />
değerlendirmesi<br />
2009 yılında Proje<br />
süresi sonunda<br />
yapılacak bir<br />
son değerlendirme<br />
…….……<br />
2009 yılında Proje<br />
süresi sonunda<br />
yapılacak bir<br />
son değerlendirme<br />
Her faaliyet<br />
sonunda yapılan<br />
ölçümlere dayalı ara<br />
değerlendirmeler<br />
Maliyet:<br />
Bütçe<br />
Varsayımlar<br />
-<br />
Tarım Ġl Müdürlüğü<br />
personel durumu ve<br />
çalıĢma düzeninde<br />
istikrarın devam<br />
etmesi.<br />
………………<br />
Tarım Ġl<br />
Müdürlüğü personel<br />
durumu ve çalıĢma<br />
düzeninde istikrarın<br />
devam etmesi.<br />
Teknik Personelin<br />
ve hedef kitlenin<br />
projeyi<br />
sahiplenmesi ve<br />
aktif katılımlarının<br />
sağlanması<br />
Gerekli kaynakların<br />
tahsisi ve<br />
personelin<br />
görevlendirilmesi<br />
ÖnkoĢullar:<br />
Tarım Bakanlığının<br />
projeyi onaylaması
2.1. Teknik Analiz<br />
2.1.1 Ekim Ġle Ġlgili Hususlar<br />
2.1.1.1.Tohum Seçimi<br />
81<br />
2. EYLEM PLANI<br />
Erzurum ilinde mevcut durumda çoğunlukla kıraç Ģartlarda Köse 220/39 (kırik) çeĢidi<br />
buğday tohumu ekilmektedir. Bu yerel çeĢidin çiftçi Ģartlarında verimi ortalama 120 kg/da kadardır.<br />
Köse buğdayının ekmeklik kalitesi de düĢüktür. Buna karĢın Lancer çeĢidi sertifikalı tohumun<br />
verimi, aynı Ģartlarda 170 kg/da, basit teknik uygulamalarla ise 220 kg/da kadardır. Buna göre % 83<br />
lük bir verim artıĢı söz konusudur.<br />
Lancer buğdayının ekmeklik kalitesi de Köse buğdayına göre daha yüksektir. Ancak,<br />
Lancer buğdayı kırmızı daneli olduğu için çiftçiler bu buğdaydan yapılan ekmeğin düĢük vasıflı<br />
olduğunu zannetmektedirler.<br />
Çözüm için çiftçiler, Lancer buğday çeĢidini benimsemeli, sertifikalı tohum kullanmalı ve<br />
buğday renginin kalite ile ilgisi olmadığını anlamalıdır.<br />
2.1.1.2. Sürüm<br />
Çiftçiler genellikle pullukla derin sürüm yaparak tohum ekmektedir. Bu durumda kesekler<br />
kırılamamakta ve verim olumsuz yönde etkilenmektedir.<br />
Çözüm için çiftçiler derin sürüme ek olarak diskaro çekmelidir.<br />
2.1.1.3. Ekim<br />
Çiftçiler genellikle elle serpme yöntemi ile tohum atıp tapanla kapama yapmaktadır. Bu<br />
yöntemde hem fazla tohum (25 kg/da) kullanılmakta hem de tohumların çıkıĢ gücü olumsuz yönde<br />
etkilenmektedir.<br />
Çözüm için çiftçiler arazinin müsait olduğu yerlerde, kombine mibzerle dekara 15 kg<br />
tohum ekmelidir.<br />
2.1.2. Bakım Ġle Ġlgili Hususlar<br />
2.1.2.1. Gübreleme<br />
Proje alanında, çok az sayıda çiftçi kimyasal gübre kullanmaktadır. Çiftçilerin dengeli ve<br />
yeterli gübre kullanma konusunda bilgileri yetersizdir.<br />
Çözüm için çiftçiler ekimden önce toprak analizi yaptırmalı ve bu analizlerin gerektirdiği<br />
Ģekilde gübre kullanmalıdır.
2.1.2.2. Hastalık ve Zararlılarla Mücadele<br />
82<br />
Çiftçilerin %99'u bitki koruma önlemleri almadan çiftçilik yapmaktadır. Çiftçilerin yabancı<br />
ot, hastalık ve zararlılarla mücadele konusunda bilgileri yetersizdir. Bitki koruma önlemlerinin<br />
bazılarının yaygın olarak benimsenmemesinde, gelire karĢı maliyet düzeyinin yüksek olmasının<br />
rolü vardır. Fakat ilaçlı tohum kullanılmasında sağlanan gelire göre maliyet çok düĢüktür.<br />
Çözüm için çiftçiler yabancı otla mücadelenin önemini ve mücadelede herbisit kullanma<br />
yöntemini öğrenmeli, hastalık ve zararlılarla mücadelede de ilaçlı tohum kullanılmasını<br />
benimsemelidir.<br />
2.1.3. Hasat Ġle Ġlgili Hususlar<br />
2.1.3.1. Hasat Zamanının Belirlenmesi ve Mekanizasyon Ġmkânlarından Yararlanma<br />
Bölgede bazı çiftçilerin yanlıĢ zamanlama ve geleneksel yöntemlerle hasat - harman<br />
yapmaları dolayısıyla hasat sırasında ürün kaybı meydana gelmektedir.<br />
Çözüm için çiftçiler; hasat zamanında ürün kaybının önlenmesi için uygun hasat zamanını<br />
öğrenmeli, makineli hasat - harman yöntemlerini benimsemelidir.<br />
2.1.3.2. Hasat Sonrası Ürün Kaybının Önlenmesi<br />
Hasat sonrasındaki depolamada çiftçilerin geleneksel yöntemleri kullanması, ürün kaybına<br />
neden olmaktadır. Ürünün nem oranının yeterince düĢmeden depolanması ürünün kızıĢmasına,<br />
çürümesine ve dolayısıyla kalitesinin düĢmesine neden olmaktadır.<br />
Çözüm için çiftçiler, ürünlerini depolamaya elveriĢli yerlerde ve yeterince kuruduktan<br />
sonra depolamalıdır.<br />
2.2. Faaliyet Programı<br />
Proje amacını gerçekleĢtirebilmek için gerekli faaliyetler üç grupta ele alınacaktır:<br />
a. Hazırlık çalıĢmaları<br />
b. Çiftçi eğitimi<br />
c. Değerlendirme<br />
Hazırlık çalıĢmaları çerçevesinde broĢür, CD, film, sirküler mektup ve teknik bülten gibi<br />
tanıtıcı ve eğitici materyal hazırlanacaktır.<br />
Tanıtıcı materyalin hazırlanmasından sonra bu materyallerden de yararlanılarak teknik<br />
personel ve çiftçi eğitimi faaliyetleri gerçekleĢtirilecektir.<br />
Proje uygulaması sırasında yıllık ara değerlendirmeler proje uygulamaları sonunda ise bir<br />
son değerlendirme çalıĢması yapılacaktır.<br />
Eylem planı faaliyetleri, faaliyet tablosu ve faaliyet takvimi baĢlıkları altında aĢağıdaki<br />
Ģekilde özetlenebilir.
FAALĠYET TABLOSU<br />
a. Hazırlık Faaliyetleri<br />
Faaliyet Sıra No: 1<br />
83<br />
Adı Tanıtım ve eğitim materyali hazırlama çalıĢmaları,<br />
Yeri Erzurum –Merkez<br />
Zamanı Ocak-Mart 2005<br />
Amacı Ġlgili ve yetkililerin bilgilendirilmesi, teknik eleman ve çiftçilerin eğitilmesi için<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
2000 tanıtım broĢürü, 20 kopya tanıtım için CD, 2000 adet teknik bültenin<br />
hazırlanması ve kaynak kitapların temini<br />
Tanıtım materyali hazırlama komisyonu eliyle tanıtım broĢürü, ihale yoluyla<br />
teknik bülten ve CD yaptırılacaktır.<br />
Muhatabı Hedef kitle: BroĢür ve CD için tüm ilgililer, teknik bülten için ise çiftçiler.<br />
Görevlileri Komisyon: AÜZF, TĠM ve DABTAE uzmanları<br />
Maliyeti Bütçede gösterilmiĢtir.<br />
Faaliyet Sıra No: 2<br />
Adı Teknik personel için tanıtım toplantıları.<br />
Yeri Mühendisler için Erzurum-Merkez,<br />
Teknisyenler için Ġlçe Merkezleri<br />
Zamanı Mühendisler için 2005 Nisan, 1 hafta,<br />
Teknisyenler için Mayıs ve Haziran 2005, 1 hafta<br />
Amacı Projede görev alacak teknik elemanların projeyi çeĢitli yönleri ile tanımalarını<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
sağlamak.<br />
Toplantılar seminer formatında olacak, konu uzmanları mühendisler için,<br />
mühendisler teknisyenler için eğitici olarak görev yapacaklardır.<br />
Muhatabı Projede çalıĢacak mühendis ve teknisyenler.<br />
Görevlileri Konu uzmanları ve seminerlere katılan mühendisler.<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
Faaliyet Sıra No: 3<br />
84<br />
Adı Teknik personel için hizmet- içi eğitim kursları<br />
Yeri Mühendisler için Erzurum – Merkez,<br />
Teknisyenler için Ġlçe Merkezleri,<br />
Zamanı Temmuz 2005 den sonra her ay bir iĢ günü<br />
Amacı Teknik elemanların teknik analiz baĢlığı altında belirtilen konularda bilgi ve<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
becerilerinin geliĢmesini sağlamak.<br />
Eğitim ve <strong>Ziya</strong>ret Sisteminde öngörülen Ģekil ve yönteme uygun olarak,<br />
ancak tek mahsul söz konusu olduğu için, ayda iki yerine bir iĢ günü hizmet<br />
içi eğitimi yapılacaktır.<br />
Muhatabı Projede görevli mühendis ve teknisyenler.<br />
Görevlileri Mühendisler için konu uzmanları, teknisyenler için ise mühendisler.<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
b. Uygulama<br />
Faaliyet Sıra No: 4<br />
Adı Köy ziyaretleri,<br />
Yeri Proje köyleri<br />
Zamanı Nisan ve Ağustos aylarında uygulama öncesinde her köy için birer gün<br />
Amacı<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
a. Çiftçilerin projeyi tanımalarını sağlamak.<br />
b. Önder çiftçileri belirlemek.<br />
c. Projeye katılacak çiftçileri belirlemek.<br />
a. Genel köy toplantısı.<br />
b. Aday önder çiftçilerle özel mülakat.<br />
c. Tanıtım broĢürü ve bültenlerin çiftçilere dağıtımı.<br />
Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi çiftçiler.<br />
Görevlileri TĠM yönetici ve teknik elemanları, DABTAE teknik elemanları, AÜZF<br />
öğretim elemanları<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
Faaliyet Sıra No: 5<br />
Adı Çiftçi kursları<br />
Yeri Ġlçe merkezleri<br />
85<br />
Zamanı Her yıl Eylül ve Mart aylarında her köy için birer gün<br />
Amacı<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
a. Gönüllü ve önder çiftçilerin Lancer buğdayı üretimi ile ilgili<br />
teknikler hakkında ön bilgi edinmelerini sağlamak.<br />
b. Verim ve yöntem gösterileri hazırlıkları yapmak.<br />
a. Kurslar; örgün eğitim formatına uygun olarak düzenlenecek.<br />
b. Çiftçilerden gösteri için bir tarla kiralanacak.<br />
Muhatabı Proje köylerindeki önder ve gönüllü çiftçiler.<br />
Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendisler ve teknisyenler<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
Faaliyet Sıra No: 6<br />
Adı E-Z Sistemi uygulaması,<br />
Yeri Proje köyleri<br />
Zamanı 2005 Temmuzdan sonra üretim sezonunda her köyde ayda bir gün<br />
Amacı a.Teknisyenlerin düzenli olarak uzmanlarca eğitilmeleri<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
b. Teknisyenlerin çiftçileri ayda bir gün ziyaret edip sorunları çözmeleri<br />
a. Teknisyenler ilçe veya il merkezlerinde uzmanlarca eğitilecek<br />
b. Çiftçiler ayda en az bir kez teknisyenlerce ziyaret edilecek<br />
Muhatabı Projede görevli teknisyenler ve seçilmiĢ çiftçiler<br />
Görevlileri Teknisyenler için uzmanlar, çiftçiler için ise teknisyenler<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
Faaliyet Sıra No: 7<br />
Adı Verim gösterileri<br />
Yeri Proje köyleri<br />
Zamanı 2006 dan sonra her yıl geliĢme mevsimi boyunca her ay bir gün<br />
Amacı Çiftçilerin Lancer buğdayının yerel çeĢitlere göre, çiftçi Ģartlarında daha<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
86<br />
verimli olduğunu anlamalarını sağlamak.<br />
Her köyde seçilen uygun bir tarlada deneme ve kontrol parselleri seçilerek<br />
gösteri ekimi yapılacak ve geliĢmeler aylık olarak izlemesi sağlanacaktır.<br />
Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi köylüler,<br />
Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
Faaliyet Sıra No: 8<br />
Adı Tarla günleri<br />
Yeri Gösteri tarlaları<br />
Zamanı 2006 den sonra her yıl hasat zamanı, 1 gün<br />
Amacı Çiftçilere verim gösterileri ve öncü uygulamaların sonucunu göstererek<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
çiftçilerin Lancer buğdayı üretimini benimsemelerini sağlamak<br />
Tarla gününe köydeki tüm çiftçiler davet edilecek, gün sonunda tüm<br />
çiftçilere uygulamanın yayılması yönünde yol gösteren sirküler mektuplar<br />
vb. materyal dağıtılacaktır<br />
Muhatabı Proje köylerindeki buğday üreticisi çiftçiler ve yakın proje dıĢı köylerden<br />
temsilciler.<br />
Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
Faaliyet Sıra No: 9<br />
Adı Uygulamalı çiftçi kursları<br />
Yeri Proje köyleri<br />
Zamanı ekim zamanı öncesi<br />
Amacı Çiftçilerin diskaro ile sürümün ve mibzer ile ekimin yararlarını öğrenmelerini<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
sağlamak<br />
87<br />
Belirli sayıda önder ve gönüllü çiftçinin kurslara katılması sağlanacak ve kurs<br />
sonunda diskaro ile sürüm ve mibzerle ekim yöntem gösterileri yapılacaktır.<br />
Muhatabı Proje köylerindeki önder ve gönüllü çiftçiler.<br />
Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendisler ve teknisyenler<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
Faaliyet Sıra No:10<br />
Adı Verim gösterileri<br />
Yeri Proje köyleri<br />
Zamanı 2006 dan sonra her yıl geliĢme mevsimi boyunca her ay bir gün<br />
Amacı Çiftçilerin gübreleme ve ilaçlamanın verim üzerine olan etkilerini<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
anlamalarını sağlamak<br />
Bitki geliĢiminin değiĢik aĢamalarında çiftçilerin gübreleme ve ilaçlama<br />
uygulamalarının etkilerini deneme ve Ģahit parsellerde izlemesi<br />
sağlanacaktır.<br />
Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi köylüler,<br />
Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
Faaliyet Sıra No: 11<br />
Adı Tarla günleri<br />
Yeri Gösteri tarlaları<br />
Zamanı 2006 dan sonra her yıl hasat zamanı, 1 gün (çeĢit verimi ile eĢ zamanlı)<br />
Amacı Çiftçilerin gübreleme ve ilaçlamanın sonuçlarını görerek verim üzerine olan<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
88<br />
etkilerini anlamalarını ve uygulamalarını sağlamak<br />
Hasat mevsimi sonunda üstün vasıflı tohumun yanında gübreleme ve ilaçlama<br />
gibi uygulamaların verim üzerine etkileri uygun deneme desenleri ile<br />
çiftçilere gösterilecektir.<br />
Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi köylüler,<br />
Görevlileri TĠM konu uzmanları, mühendis ve teknisyenleri<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
Faaliyet Sıra No: 12<br />
Adı Köy toplantıları ve yöntem gösterileri<br />
Yeri Proje köyleri<br />
Zamanı Hasat mevsimi öncesinde her köy için birer gün<br />
Amacı Çiftçilerin hasat sonrası ürün kaybının önlenmesi yöntemlerini<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
benimsemelerini sağlamak<br />
Hasat ve harman makinelerinin uygun bir biçimde kullanılmasının ürün<br />
kaybını nasıl ve ne ölçüde önlediği çiftçilere gösterilecektir<br />
Muhatabı Proje köylerindeki tüm buğday üreticisi çiftçiler.<br />
Görevlileri TĠM yönetici ve teknik elemanları, DABTAE teknik elemanları, AÜZF<br />
öğretim elemanları<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
c. Değerlendirme<br />
Faaliyet Sıra No: 13<br />
Adı Ara değerlendirmeler,<br />
89<br />
Yeri Erzurum merkez ve proje köyleri<br />
Zamanı 2006-2008 Kasım ayları<br />
Amacı Her dönem sonunda uygulamaların değerlendirmesini yaparak gerekli<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
düzeltmeleri yapmak.<br />
Ara amaçlarla dönem sonlarında elde edilen sonuçlar karĢılaĢtırılarak<br />
çalıĢmalar hakkında bir yargıya varılacaktır.<br />
Muhatabı Projede görevli yöneticiler ve teknik personel.<br />
Görevlileri Hedef kitle ve görevliler aynı kiĢiler olup projede görevli yöneticiler ve<br />
teknik personeldir. Bu sıfatla ara değerlendirmeler öz eleĢtiri<br />
niteliğindedirler.<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
Faaliyet Sıra No: 14<br />
Adı Son değerlendirme<br />
Yeri Erzurum merkez ve uygulama köyleri<br />
Zamanı 2009 -Aralık<br />
Amacı<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
a. Proje amaçlarının ne ölçüde gerçekleĢtiğini belirlemek.<br />
b. Aksaklık ve noksanlıkları belirlemek.<br />
c. Gelecekteki uygulamaların daha baĢarılı olabilmesi için hem<br />
yöneticilere ve hem de teknik personele yol gösterecek önerileri ortaya<br />
koymak.<br />
Proje değerlendirme formunda belirtilen konularda veriler derlenip<br />
değerlendirilecek ve yukarıda belirtilen a, b, c maddeleri çerçevesinde bir<br />
rapor hazırlanacaktır.<br />
Muhatabı Merkezi otorite, yöneticiler ve teknik personel,<br />
Görevlileri Uygulayıcılar ve proje dıĢından teknik personel (1)<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe<br />
Not (1) Değerlendirme komisyonunda proje dıĢından kiĢilerin de bulunması<br />
tarafsızlık bakımından önemlidir.
Faaliyet Sıra No:15<br />
Adı Etki değerlendirmesi<br />
Yeri SeçilmiĢ proje köyleri<br />
Zamanı 2011 Kasım<br />
Amacı Çiftçilerin yaĢam koĢullarında, projeye bağlı bir iyileĢmenin olup olmadığını<br />
Araç ve<br />
Yöntemi<br />
90<br />
ve sürdürülebilirlik düzeyini belirlemek<br />
Örnekleme yoluyla seçilen köylerde anket ve mülakat uygulayarak veri<br />
derlenecek ve buna bağlı olarak uzun dönem etki değerlendirmesi<br />
yapılacaktır<br />
Muhatabı SeçilmiĢ proje köylerindeki buğday üreticisi çiftçiler.<br />
Görevlileri TĠM yönetici ve teknik elemanları, DABTAE teknik elemanları, AÜZF<br />
öğretim elemanları.<br />
Maliyeti Bkz. Bütçe
faal.<br />
no<br />
FAALĠYET TAKVĠMĠ (2005-2006)<br />
1. XXX<br />
2.<br />
3.<br />
4.<br />
5.<br />
6.<br />
7.<br />
8.<br />
9.<br />
10.<br />
11.<br />
12.<br />
13.<br />
14.<br />
91<br />
2005 2006<br />
OġM NMH TAE EKA OġM NMH TAE EKA<br />
XXX<br />
XXX XXX XXX XXX XXX XXX<br />
X X X X<br />
X X X<br />
XX XXX XX XXX<br />
XX XXX<br />
X X<br />
X<br />
XX XXX<br />
X<br />
X<br />
X
faal.<br />
no<br />
1.<br />
2.<br />
3.<br />
4.<br />
5.<br />
6.<br />
7.<br />
8.<br />
9.<br />
10.<br />
11.<br />
12.<br />
13.<br />
14.<br />
FAALĠYET TAKVĠMĠ (2007-2008)<br />
92<br />
2007 2008<br />
OġM NMH TAE EKA OġM NMH TAE EKA<br />
XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX<br />
X X X X<br />
X X X X<br />
XX XXX XX XXX<br />
XX XXX XX XXX<br />
X X<br />
X X<br />
XX XXX XX XXX<br />
X X<br />
X X<br />
X X<br />
X
3.1. Ekonomik Analiz<br />
3.1.1. Gelirler<br />
93<br />
3. FİNANSMAN PLANI<br />
Kaynak Toplam (TL/ da)<br />
1) Vasıf üstünlüğü sonucu verim artıĢı kazancı<br />
(50 kg / da x 40 krĢ. / kg)<br />
2) Gübreleme sonucu verim artıĢı kazancı<br />
( 30 kg / da x 40 krĢ. / kg)<br />
3) Hastalık ve zararlılarla mücadele sonucu verim artıĢı kazancı<br />
(20 kg / da x 40 krĢ. / kg)<br />
4) Tohum azalıĢı sonucu sağlanan kazanç<br />
(10 kg /da x 55 krĢ / kg)<br />
3.1.2. Giderler<br />
20.00<br />
12.00<br />
8.00<br />
5.50<br />
Toplam 45.50<br />
Kaynak Toplam<br />
(TL/da)<br />
1) Gübreleme sonucu masraf artıĢı 5.50<br />
2) Hastalık ve zararlılarla mücadele sonucu masraf artıĢı 4.00<br />
3) Sürüm masrafı artıĢı 6.00<br />
3.1.3. Net Getiri<br />
(1) Birim alan (da) için sağlanacak net getiri :<br />
45.50 – 15.50 = 30.00 TL / da.<br />
(2) Proje sonunda sağlanacak toplam yıllık katkı *<br />
30.00 TL / da x 60.000 da = 1.800.000.00 TL dır.<br />
Toplam 15.50<br />
* Projenin toplam ekonomik katkısı hesaplanırken bazı varsayımlara dayanmak gerekmektedir. Bu<br />
projede yayılım oranının % 50 olacağını varsayalım; Erzurum'da 1.200.000 da buğday ekim<br />
alanı vardır. Projede bu alanın yaklaşık % 10’ unu (120.000 da.) kapsayan köylere ulaşılması<br />
öngörülmüştür. Y.O. % 50 olarak alındığında, proje sonunda uygulama alanı 60.000 da olarak<br />
bulunur.
3.2. Bütçe<br />
94<br />
Bu proje için öngörülen harcamalar aĢağıdaki bütçe tablosunda gösterilen kalemlerinden<br />
oluĢmaktadır. Bütçe harcamalarının tamamı Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Erzurum Tarım Ġl<br />
Müdürlüğü tarafından karĢılanacaktır<br />
BÜTÇE<br />
Bütçe Fasıl Yıllar Toplam<br />
2005 2006 2007 2008 (TL)<br />
Personel 1.500,00 2.000,00 2.500,00 3.000,00 9.000,00<br />
Faaliyet Düzenleme 2.900,00 3.950,00 4.950,00 5.950,00 17.750,00<br />
Küçük Onarım 1.200,00 1.400,00 1.500,00 1.600,00 5.700,00<br />
Basım 2.000,00 500,00 400,00 300,00 3.200,00<br />
Kırtasiye 70,00 240,00 300,00 400,00 1.010,00<br />
Akaryakıt 1.600,00 3.200,00 4.400,00 6.400,00 15.600,00<br />
Ekipman 3.000,00 2.000,00 1.000,00 500,00 6.500,00<br />
Özel Malzeme 800,00 1.000,00 1.600,00 2.400,00 5.800,00<br />
Beklenmeyen<br />
Giderler 500,00 600,00 700,00 800,00 2.600,00<br />
Toplam 13.570,00 14.890,00 17.350,00 21.350,00 67.160,00<br />
3.3. Fayda Masraf Oranı (FMO)<br />
Proje uygulamaları sonucunda yıllık olarak, çiftçilerin gelirinde dekar baĢına 30.00 TL net<br />
artıĢ, uygulama alanında ise toplam olarak yıllık 1.800.000.00 TL gelir artıĢı sağlanacağı tahmin<br />
edilmektedir. Bu durumda fayda masraf oranı yani, bir birim masraf karĢılığında elde edilecek<br />
getiri yaklaĢık olarak 1.800.000.00/67.160.00= 26.8 dir.
6.1. ĠLETĠġĠMĠN TANIMI<br />
95<br />
6. BÖLÜM<br />
ĠLETĠġĠM TEKNĠKLERĠ* 8<br />
ĠletiĢim, kiĢilerin bilgi, duygu ve düĢüncelerini karĢılıklı olarak paylaĢma sürecidir.<br />
Ġngilizce “communication” sözcüğü, Latince kökeni olan “communis”, paylaĢmak veya<br />
ortak kelimesinden gelmektedir. Yukarıda belirtilen “bilgi, duygu ve düĢüncelerin paylaĢılması<br />
süreci” Ġngilizce‟de ki “communication” kelimesinde tam karĢılığını bulmuĢtur.<br />
ĠletiĢim insan yaĢamının en önemli becerilerinden biridir. Ġnsan uyanık olduğu saatlerin<br />
büyük bir kısmını iletiĢim içerisinde geçirir. Ġnsanların beraber yaĢamalarının temelinde iletiĢim<br />
kurabilmeleri yatar. Önyargıların çoğu olumsuzdur ve iletiĢim sorunlarından kaynaklanır. Ön<br />
yargıları kırmak zordur. Nitekim Einstein “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, atomu<br />
parçalamaktan daha zordur” demiĢtir.<br />
Bir insanı var eden; baĢarılı ya da baĢarısız kılan. bireyin iletiĢim becerisi veya<br />
becerisizliğidir. Ġnsan doğduğu andan itibaren içinde bulunduğu toplumun dilini, davranıĢını taklit<br />
ederek diğerleriyle iletiĢime geçmeyi öğrenir. Daha sonra baĢka topluluklardan farklı iletiĢim<br />
biçimleri ve en sonunda dünyayla entegre olmak için kullanılan ortak iletiĢim kanallarını<br />
kullanmayı öğrenir. Eğitim iletiĢime dayanan bir süreçtir.<br />
Verici olarak kaynak tarafından baskın nitelikte verilen mesajlara dayalı süreç tek yönlü<br />
iletiĢim, daha doğrusu, iletimdir. Bu tarz iletiĢimde, verici, alıcıda istediği yönde değiĢim sağlamak<br />
üzere mesajlarını hazırlar. Bu tarz bir iletiĢim kitle <strong>Yayım</strong> araçları ile yapılmakta olup, kaynağın<br />
belirleyici olduğu bir iletiĢim türüdür.<br />
Ġnsanların aralarındaki iletiĢim sürecini paylaĢtıkları iletiĢim Ģekline de, çift yönlü iletiĢim<br />
denmektedir. Gerçek anlamda iletiĢim çift yönlü iletiĢimdir. Çift yönlü iletiĢimde, verici, mesajın<br />
içeriğini, Ģeklini ya da veriliĢ biçimini alıcıdan aldığı geri bildirime göre değiĢtirir. Bu çeĢit<br />
iletiĢimde, verici olan kaynak da, mesajın ulaĢtığı hedef olan alıcı da birbirlerini etkileme<br />
imkânlarına sahiptir.<br />
6.2. ĠLETĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />
ĠletiĢimi etkileyen baĢlıca faktörler doğuĢtan gelen ve çevresel farklılıklardır. ĠletiĢim<br />
tanımlandığında anlaĢılması basit ve toplumun birçok kesimi tarafından ne ifade ettiği anlaĢılan bir<br />
kavram olmasına rağmen, yaĢadığımız bir çok sorun eksik ya da hatalı iletiĢim kurmadan<br />
8 Ders notunun bu noktadan sonraki bölümleri, gelecekteki danışmanlık sınavları da<br />
düşünülerek, bu yazarların da katkıda bulunduğu ve Bakanlık tarafından hazırlanan <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> ve Danışmalık başlıklı kitaptan özetlenerek adapte edilmiştir.
96<br />
kaynaklanır. Bunun nedeni bir mesajı farklı kiĢilerin farklı algılamasıdır.<br />
Her birey içinde doğup büyüdüğü aile ve toplum içerisinde ĢekillenmiĢ bir belleğe sahiptir.<br />
Her birey için farklı üzüntülerin, sevinçlerin, korkuların, endiĢelerin, kayıpların ve kazanımların<br />
oluĢturduğu bu bellek, dolayısı ile her bireyde farklı Ģekillenecektir. Bunun üzerine aldığımız farklı<br />
eğitimleri ve öğretileri de eklersek birbirimizden ne kadar farklı olduğumuzu anlamamız<br />
kolaylaĢacaktır. Bu bilgiler ıĢığında, her bireyin farklı algılara sahip olduğu açıktır.<br />
Farklı algılamaların örneklerine hemen her gün özel hayatımızda ve politik ortamlarda<br />
Ģahit oluruz. Örneğin “A binası postahanenin karĢısındadır” denildiğinde bazıları bunu bir yöndeki<br />
karĢı binayı anlar, bazıları ise diğer bir yöndeki binayı anlar. Diğer taraftan son yıllarda ülke<br />
genelinde gündemde olan “özelleĢtirme” konusu bazıları için verimlilik ve etkinliği sağlamak için<br />
gerekli bir iĢlem, bazıları için ise milli varlığı peĢkeĢ çekme olayıdır.<br />
ĠletiĢimde önemli olan bireylerin aynı fikirde olmaları veya tek tip düĢünmeleri değil<br />
birbirlerini doğru anlamalarıdır. Bu çerçevede ĠletiĢim, anlamları ortak kılma iĢlemi olarak ta<br />
tanımlanır.<br />
6.3. ĠLETĠġĠMDE ÖGELER<br />
ĠletiĢim sürecinin 4 temel ögesi vardır. Bunlar; Kaynak, mesaj, kanal ve alıcı dır. Bu<br />
temel ögeler yanında kodlama, aktarma, eĢik değerler, algılama ve geribildirim gibi<br />
kavramlarda vardır. Bu durum Ģematik olarak ġekil 18 deki gibi gösterilebilir.<br />
Gönderici<br />
(Kaynak)<br />
Kodlama<br />
EĢik Değerler<br />
Mesaj<br />
Geri<br />
bildirim<br />
Kanal<br />
Aktarma<br />
ġekil 17. ĠletiĢimde Temel ve Tali Öğeler<br />
Mesaj<br />
Geri<br />
bildirim<br />
EĢik Değerler<br />
Alıcı<br />
Algılama
6.3.1. Kaynak ve Kodlama<br />
97<br />
ĠletiĢim sürecini baĢlatan kiĢi veya bilgi veya düĢüncenin geldiği yerdir. Merkezdeki<br />
içeriği sözlü ya da sözsüz iĢaretler haline dönüĢtürerek iletir. Bedenin hareketleri ve duruĢu mesaj<br />
niteliği taĢıdığından tüm beden bir gönderici olarak çalıĢır. Yeterince bilgiyle donatılmamıĢ alıcıya<br />
iyi bir kaynaktan anlaĢılır bir mesaj iletilse de tam etkili olmayabilir.<br />
kaynak olabilir.<br />
Bir konuĢmada konuĢmacı, yazılı eserlerde yazar, kitle iletiĢim sürecinde ise sunucu<br />
Burada, belli sözcüklerin seçimi ve bunların belirli Ģekillerde yan yana konması, mesaj<br />
verilirken kullanılan ses tonu, jestler, mimikler, bedenin duruĢu, mesajın alıcıya istendiği gibi<br />
ulaĢmasında rol oynar.<br />
Kodlama, kaynağın iletmek istediği bilgileri bir dizi sembole veya sinyale<br />
çevirmesidir. ĠletiĢimin gerçekleĢmesi için temel koĢul, gönderici ile alıcının ortak anlaĢma<br />
Ģekillerine (tecrübe, bilgi, sembolik iĢaretler vb.) sahip olmalarıdır. Verici iletiĢimde alıcının<br />
kendisi gibi aynı anlamları vereceği sembolleri ve hareketleri kullanır.<br />
6.3.2. Mesaj<br />
Kodlanan fikrin aldığı fiziki Ģekle mesaj denir. Kaynaktan alıcıya gönderilen uyarıcılar,<br />
iletilen bilgi ve düĢüncedir. Mesajın bir iliĢki, bir de içerik yönü vardır. Her ikisi mesajın anlamını<br />
birlikte belirler. Mesajı oluĢtururken verici sahip olduğu Ģablonların ıĢığında hedefe (alıcıya)<br />
ulaĢtırmak istediği mesaja Ģekil verir. Alıcı tarafından anlaĢılmayan mesaj “gürültü” dür.<br />
ĠletiĢimde mesajları gönderen kiĢinin yapacağı konuĢmaların ve yazacağı metinlerin<br />
anlaĢılır olması ve böylece konuĢmaların karĢıdaki tarafından dinlenmesi, yazıların okunması için<br />
anlaĢılırlığın aĢağıda verilen dört temel kuralına dikkat edilmelidir.<br />
� Basitlik: Kısa ve basit cümleler kurulmalı, bilinen kelimeler seçilmeli, teknik terimler<br />
varsa açıklanmalı, somut ifadeler kullanılmalı, canlı ve akıcı konuĢulmalıdır.<br />
� Sıralama ve Düzen: Verilen bilgiler kesin bir Ģekilde sıralanmıĢ ve metnin ya da<br />
konuĢmanın iç düzeni sağlanmıĢ olmalıdır. Mesajımızda ana temanın ne olduğu<br />
anlaĢılabilmelidir.<br />
� Kısa ve Özlü Olma: Bu kural verilen bilginin yoğunluğu ile ilgilidir. Burada temel<br />
ölçü mümkün olduğunca az kelime ile çok bilgi vermektir. Mesajımız kısa, önemlilerle<br />
sınırlı, amaca odaklanmıĢ ve gerektiği kadar bilgi içermelidir.<br />
� Ġlgi Çekme: Bir metin ya da konuĢma bazı “çeĢnileri” de içermelidir. Bunlar somut<br />
bilgi aktarma iĢlemi için mutlaka zorunlu olan Ģeyler değildir, ancak metni ya da<br />
konuĢmayı ilgi çekici kılarlar ve alıcıları dinlemeyi ve okumayı sürdürmeleri için<br />
teĢvik ederler. Mesaj; rahatlatıcı, ilginç, değiĢen tonlamalı ve kiĢiye hitap eder bir<br />
tarzda olmalıdır.
6.3.3. Kanal ve Aktarma<br />
98<br />
Mesajın alıcıya aktarılmasını sağlayan araç, yöntem ve tekniklerdir. Ortamın özelliği,<br />
mesajın verici kaynaktan çıktığı gibi alıcıya ulaĢıp ulaĢmamasında rol oynar. ĠletiĢimde kullanılan<br />
kanal sayısı arttıkça iletiĢimin etkisi de o derecede artar. ĠletiĢimde mesajlar (bilgi, duygu, düĢünce)<br />
bir aracın kullanılmasıyla aktarılır. Bu araçlar; söz, yazı, resim ve nesne dir.<br />
6.3.4. Alıcı ve Algılama<br />
Alıcı, gönderilen bir mesaja hedef olan kiĢidir. Alıcının iĢlevi vericinin karĢıtıdır. Yani<br />
alıcı, gönderilen mesajı algıladığını ve anladığını göstermelidir. Alıcı bir veya birden çok kiĢi<br />
olabilir. Belirli veya belirsiz de olabilir. Mesaj alıcıya ulaĢmıĢ ve onun tarafından algılanmıĢ ise<br />
iletiĢim olayı gerçekleĢmiĢ demektir.<br />
Algılama mesaj kodlarının cözülmesidir. kiĢilerin algıları seçicidir. ĠletiĢim sürecinde<br />
alıcılar pasif değildir aksine kendisine gönderilen mesajlar arasından ihtiyaçlarına, beklentilerine ve<br />
amaçlarına uygun olanları seçerler.<br />
Mesajın algılanmasında alıcının içinde bulunduğu psikolojik durumun, vericiye ait ön<br />
yargılarının ve eĢik değerlerinin rolü vardır. Örneğin, düĢman olarak varsayılan bir vericiden gelen<br />
bir dostluk mesajı alıcı tarafından bir tuzak olarak algılanabilir. Diğer taraftan bir <strong>Yayım</strong><br />
elamanının çiftçiye “topraklarınızdaki H iyonu konsantrasyonu beklenen interpolasyondan sapma<br />
gösteriyor” Ģeklindeki bir sözü çiftçinin eğitim eĢiğine takılır ve algılanamaz.<br />
EĢik Değerler<br />
EĢik değerler genelde mesajın alıcıda tepki meydana getirebilmesi için gereken<br />
minimum vurgu veya maximun nitelik olarak tanımlanabilir. EĢik değerler fiziki olarak duyu<br />
organlarının yetenekleri ile bağlantılıdır. Kültürel açıdan ise eĢik değerler, alıcının eğitimi ve<br />
önyargıları ile ilgilidir. Örneğin, alıcı minumum bir desibel altındaki sesleri duyamayabilir. Diğer<br />
taraftan algılanması belli bir eğitimi gerektiren bilgiler de eğitimsiz bir alıcı tarafından doğru<br />
biçimde algılanamaz. Bunların dıĢında önyargılar da mesajların anlaĢılmasında önemli bir eĢik<br />
oluĢturabilirler.<br />
Geribildirim<br />
Mesajın bütününün ya da bir bölümünün alıcıya ulaĢıp, alıcının tepkilerinin kaynağa<br />
dönmesine iletiĢimde geribildirim (veya geri besleme) denir. GörüĢme sürecinde özellikle yanlıĢ<br />
anlamaların ve uyuĢmazlıkların ortaya çıktığı durumlarda geribildirim daha büyük önem taĢır.<br />
Geribildirim ile karĢı tarafa, ifadelerin nasıl anlaĢıldığı ve kabul edildiği, kendisinden neler<br />
istendiği bildirilir. Bu nedenle de, geribildirim yapabilmek belirli becerileri gerektirir ve karĢı<br />
taraftan gelen geribildirim mesajlarını da her hangi bir savunma davranıĢına girmeden almayı ve<br />
yorumlamayı zorunlu kılar.
99<br />
Geribildirimi daha iyi gerçekleĢtirebilmek için;<br />
� Kesin ifadelerden kaçınmak,<br />
� KarĢı taraf üzerinde baskı kurmamak,<br />
� Duyguları dolaylı değil doğrudan ifade etmek.<br />
� Sen dili yerine ben dili kullanmak, (sen anlamadın yerine, ben anlatamadım) gerekir.<br />
Tek yönlü iletiĢim iletim olarak adlandırılabilir. Tek yönlü iletiĢimde veya iletimdeyalnızca<br />
tek yönlü olarak göndericiden alıcıya bir mesaj gönderilir. Bu tip bir iĢlemde geri dönüĢüm yoktur.<br />
YanlıĢ anlaĢılmaların farkına varılamaz ve mesajların anlaĢılıp anlaĢılmadığı kontrol edilemez.<br />
Radyo ve TV yayınları tek yönlü iletiĢime örnektir.<br />
Çift yönlü iletiĢimde ise mesajlar gönderici ile alıcı arasında iki yönlü olarak<br />
aktarılmaktadır. Bu nedenle yanlıĢ anlamalar oransal olarak azalır. Ama tek yönlü iletiĢime göre<br />
daha fazla zaman gerektirir.<br />
ĠletiĢim sürecinde pek çok kırılma noktaları vardır.<br />
� DüĢündüğümüz ile Söylemek istediğiniz,<br />
� Söylediğimizi sandığımız ile söylediğimiz,<br />
� Alıcının duymak istediği ile Duyduğu,<br />
� Anlamak istediği ile Anladığını sandığı,<br />
ve anladığı Ģeyler arasında farklar vardır.<br />
6.4. ĠLETĠġĠMĠ OLUMSUZ ETKĠLEYEN HUSUSLAR<br />
Hemen hemen her gün baĢarısız bir iletiĢimden kaynaklanan hatalar ve problemler<br />
gözlemekteyiz. AraĢtırmalara göre, iletiĢim gayretimizin büyük bir bölümü yanlıĢ anlaĢılma, yanlıĢ<br />
yorumlama, reddetme, ya da çarpıtma gibi durumlarla sonuçlanmaktadır.<br />
iletiĢimde etkinliğini engelleyen davranıĢlar Ģunlardır:<br />
Savunuculuk; ĠletiĢimde kiĢilerin kendilerini savunma özelliği arttıkça, iletiĢimdeki verim<br />
düĢer; savunuculuk azaldıkça, mesajın anlamına ve yapısına daha çok dikkat edilebilir, yanlıĢ<br />
algılamalardan uzaklaĢılır. Amaç, etkili iletiĢim için uygun ortam olan; açık iletiĢimi sağlamaktır.<br />
Yargılama; Değerlendirmesi ister olumlu, ister olumsuz olsun, yargılayan kiĢi<br />
yargılanandan belirli yönlerden kendisini üstün gördüğünden, konuĢanın davranıĢını olumlu ya da<br />
olumsuz yönde değerlendirir. Böyle bir kiĢiyle konuĢan, gerçek sorununu gizleyerek, olumlu bir<br />
değerlendirme almak için dinleyicinin onaylayacağı biçimde konuĢur ya da kendini kapar.<br />
Analizci Dinleme; Dinleyen, konuĢanı konuĢandan daha iyi anladığını ima eder. Bu gibi<br />
beyin okumalar, karĢınızdakinin savunucu duruma geçmesine neden olur. KonuĢan kiĢi kendini<br />
yanlıĢ anlaĢılmıĢ, yanlıĢ yorumlanmıĢ gibi hissedebileceği için büyük olasılıkla iletiĢimi keser.<br />
Tuzak Soru Sormak; Soru, inceleme, gibi yaklaĢımlarda karĢısındakinin ne düĢündüğünü<br />
anlamaktan çok önyargı, eleĢtiri veya zorunlu çözüm bulunması, düĢüncelerini yönlendirmek,<br />
tuzak olarak kullanacağı bir yere götürmek amacıyla sorulan sorular, savunuculuğa yol açar.<br />
ġakaya Vurma; KarĢımızdaki kiĢiyi rahatlatmak için iĢi Ģakaya vurmak, her zaman yararlı<br />
olmayabilir. Onun sorunlarını ciddiye almadığınız ya da içinde bulunduğu durum karĢısındaki<br />
duygu ve düĢüncelerini doğal bulmadığınız izlenimi verebilir.
100<br />
6.5. ĠLETĠġĠMĠ OLUMLU ETKĠLEYEN HUSUSLAR<br />
Ġlk Ġzlenim; AraĢtırmalara göre, insanlar üzerinde yarattığımız ilk izlenim 30 saniye içinde<br />
oluĢmaktadır. Ġnsanları kısa sürede yargılamak her ne kadar doğru değilse de ilk izlenim bizim<br />
elimizde olmadan beynimizin otomatik olarak oluĢturduğu bir düĢüncedir. Genel duruĢ, giyim<br />
kuĢam, aksesuar ve bulunulan makam gibi öğeler ilk izlenimi etkilerler, bu etki olumsuz da olabilir.<br />
Ben Dili; Örneğin “sen anlayamadın” gibi sen dili yerine, “ben anlatamadım” diyerek ben<br />
dilini kullanmak iletiĢimi olumlu etkiler.<br />
Empati; Empati, kiĢinin kendisini karĢısındakinin yerine koyup onun duygu ve<br />
düĢüncelerini anlaması ve bu durumu ona iletmesi sürecidir. Empatik dinleme, diğer kiĢi ile aynı<br />
fikri paylaĢma anlamına gelmez. Ancak empati iletiĢimi olumlu yönde etkileyen bir faktördür.<br />
Aktif dinleme; KiĢinin her Ģeyi ile kendisini karĢı tarafı anlamaya verdiği bir dinleme<br />
Ģeklidir. Aktif dinlemede amaç, kiĢiyi yargılamak, geçiĢtirmek değil onun ne demek istediğini<br />
anlamaktır. Aktif dinlemede, bir taraftan dinleme yapılırken diğer taraftan verilecek cevap veya<br />
ödenecek fatura düĢünülmez.<br />
6.6. SÖZLÜ ĠLETĠġĠM<br />
Sözlü iletiĢim özellikle ses ve dil yoluyla gerçekleĢir. Ses ile ilgili özellikler; yükseklik,<br />
tonlama, telaffuz, ritim, intonasyon vb. hususlardır. Dil ile ilgili özellikler ise; cümle yapısı, kelime<br />
grupları, kelime kullanımı, terimler vb. hususlardır.<br />
Sözlü iletiĢimin sürdürülmesinde iki ana becerinin rolü vardır: KonuĢma ve dinleme.<br />
KonuĢmanın etkili olmasında birçok faktör rol oynar. Bunlar; KonuĢma ve iĢitme il ilgili fizyolojik<br />
durum, ses tonu, sözcüklerin seçimi, vurgu, içerik, simgesel dil ve mizahın kullanımı, hız, telaffuz,<br />
ses perdesi, hedefe yönelik konuĢma, üslup, anlamlılık, zihinsel etkinlik ve kalıplardır.<br />
Ses tonu: KonuĢmada sesin yüksek veya alçak oluĢu, tonlama, vurgulama, akıcılık, tınlama<br />
gibi farklılıklar mesajın anlaĢılmasında olumlu veya olumsuz rol oynar. Ses, konuĢanın o andaki<br />
ruhsal ve zihinsel durumunu yansıtır. Kızgınlık, sevinç gibi duyguları dinleyene aktarır. Ayrıca<br />
konuĢmada kullanılan farklı ses tonları monotonluğu önler ve konuĢmaya renk verir.<br />
KonuĢma sırasında, solunum sistemi gerektiği gibi kullanılmalıdır. Bunun için doğru soluk<br />
almasını öğrenmek gerekir. Sağlıklı solunum ritmiktir. Yani soluk alma ve verme süreleri eĢittir.<br />
KonuĢma sırasında ise soluk verme süresi, alma süresinden daha fazladır. Etkili bir konuĢmacı<br />
düzenli ve gürültüsüz soluk almalıdır. Alınan soluğu idareli kullanmak gerekir.<br />
Etkili sözlü iletiĢimde kullanılan sözcükleri seçerken anlamlarının açık olmasına dikkat<br />
edilmelidir. KonuĢmalarda teknik sözcükler veya jargon kullanılması farklı alanlardan olan<br />
kiĢilerin konuyu anlamamalarına sebep olabilir.<br />
Bir cümlede farklı sözcükler vurgulanarak cümlenin anlamı tamamen değiĢtirilebilir.<br />
Vurgu. gizli anlamları anlatmak için de kullanılır. Çünkü çok zaman, nasıl söylendiği, ne<br />
söylendiğinin önüne geçer.
Sözlerdeki Derinlik<br />
101<br />
Sözlerin, data, enformasyon, bilgi ve derin bilgi veya hikmet (wisdom) olmak üzere dört<br />
aĢamalı bir derinliğe sahip olduğu söylenebilir. Bu durum eğitimdeki bilgi alanı aĢamaları<br />
paralelindedir.<br />
Data veya veriler iĢlendiğinde enformasyon düzeyinde sözler oluĢturur. Benzer Ģekilde<br />
enformasyon iĢlendiğinde bilgi, bilgi daha da iĢlendiğinde hikmet veya derin bilgi olarak<br />
adlandırılabilecek bir söz niteliğine kavuĢur.<br />
� Data iĢlenmeden anlamlı hiçbir soruya cevap veremez.<br />
� Enformasyon ne, nerede, ne zaman, kim tarafından, kim için ve kaç paraya gibi kapalı<br />
uçlu soruları cevaplandırabilen sözcükler dizisidir.<br />
� Bilgi, nasıl sorusuna cevap verir.<br />
� Hikmet ise niçin sorusuna cevap verebilecek sözlerdir. 9<br />
6.7. BEDEN DĠLĠ (Sözsüz ĠletiĢim)<br />
Beden Dili “Sözsüz iletiĢim” olarak da adlandırılan bir iletiĢim yöntemidir. sözsüz<br />
iletiĢim bazen tek baĢına mesaj verdiği gibi, bazan da sözlü ifadelerimize eĢlik eden, onları<br />
tamamlayan ve destekleyen bir iĢlevi vardır. Duyulan bilgilerin doğruluk derecesini test etme<br />
iĢlevini de görür. Verilen bilginin doğruluğu “sözsüz iletiĢim kanalıyla” daha iyi takdir edilir. Bu<br />
yüzden de konuĢan kiĢinin uyumsuz davranıĢları dinleyende güvensizlik hissi yaratır. Farklı<br />
ortamlardan gelen kiĢiler arasındaki iletiĢim daha zordur. Zira farklı kültürler kendilerine özgü<br />
ifade formlarına ve vücut hareketlerine sahiptirler. Ġnsan karĢısındakinin farklı iĢaretlerini anlamak<br />
için bunları tanımak zorundadır.<br />
Beden dili aslında insanların ne demek istedikleri konusunda, dünyada konuĢulan dillerdeki<br />
tüm sözcüklerden daha fazla Ģey anlatır. KonuĢurken beden tarafından gönderilen sinyallerin çoğu<br />
biz farkında olmadan dıĢ dünyaya mesaj verir, ön yargılar oluĢturur, mesajlarımızı güçlendirir,<br />
destekler veya bazen onların yerine kullanılır.<br />
Bedenimiz KonuĢuyor<br />
Ġnsanlar konuĢarak anlaĢmayı geliĢtirmeden önce, beden dili ile anlaĢırlardı. Tüm insanlık<br />
tarihinin iletiĢim baĢlangıcı olarak kabul edilen beden dili, duygu ve düĢüncelerimizin<br />
yansımasıdır. Ġnsanlar beden dili aracılığıyla duygularını, düĢüncelerini, isteklerini, ve ruhsal<br />
zenginliklerini diğer insanlarla paylaĢırlar.<br />
Yüz yüze kurulan iliĢkide;<br />
� Sözcükler % 10,<br />
� ses tonu % 30,<br />
� beden dili % 60 önem taĢır.<br />
Buradan da anlaĢılacağı gibi sözel mesajlardan daha çok beden dili ile iletiĢim kurulur.<br />
9 http://www.systems-thinking.org/dikw/dikw.htm, Gene Bellinger, Durval Castro,<br />
Data, information, knowledge and wisdom,
102<br />
Ġnsanlar ana dillerinden baĢka bir dili öğrenmek için, zaman ve enerji harcarlar. Yabancılar<br />
dili iyi öğrendikleri ölçüde kendilerini daha iyi ifade ederler. Ancak temel dilleri olan ve iletiĢimin<br />
de temelini oluĢturan beden dilini anlamak için zaman harcamazlar. Oysa hiç kimse beden dilinin<br />
ifadelerinden kaçmayı baĢaramaz. Bu nedenle bu dili öğrenmeye çalıĢmak baĢarılı iletiĢim kurmak<br />
için çok faydalıdır. Böylelikle insanlar kendi dünyalarını yansıtma biçimleri ve iletiĢim kurdukları<br />
kiĢilerin iç dünyalarıyla ilgili önemli bilgilere sahip olabilirler.<br />
Aslında her insan, beden dili hakkında bildiğini düĢündüğünden çok daha fazlasını bilir,<br />
ancak genellikle bunun farkına varmaz. Beden dili kelimelerden çok daha kolay anlaĢılır. Ġnsanlar<br />
hayatları boyunca çoğunlukla farkında olmaksızın günlük beden dilini son derece etkili olarak<br />
kullanırlar. Ancak bedenin, kelimelerin kontrol edildiği Ģekilde kontrol edilmesi zordur. Bedenimiz<br />
olaylara ve durumlara karĢı kendiliğinden tepkiler verir. Duygu ve düĢüncelerimizi kelimelerin<br />
ardına saklamak belki mümkündür, ama beden dilimizi gizlememiz çoğu kez mümkün olmaz.<br />
Beden dili bir bütün olarak incelenmelidir. KiĢinin içinde bulunduğu ruhsal durum, dıĢ<br />
faktörler göz önünde bulundurularak ifadeler değerlendirilmelidir. Bir tek harekete bakarak kiĢiler<br />
hakkında bir yargıya ulaĢmak çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Örneğin, soğuk bir havada otobüs<br />
bekleyen kollarını kavuĢturmuĢ bir kiĢi, bu hareketi muhtemelen üĢüdüğü için yapmıĢtır. Kol<br />
kavuĢturma engeline bakılarak kiĢi kendini iĢletiĢime kapatmıĢ yargısına varmak doğru olmaz.<br />
Kültür Beden Dilini Etkiler<br />
Farklı kültür gruplarına girdikçe sözsüz iletiĢim mesajlarının ayrıntılarını değerlendirmek<br />
zorlaĢır. Grupların sessiz dillerini anlamak için önemli ölçüde bilgilenmeye ihtiyaç vardır. Bunun<br />
için o insanların kültürünü, iliĢkilerini, iletiĢimlerini ve dünyaya bakıĢlarını tanımak gerekir.<br />
Kültür, tarih boyunca insanın doğayla ve insanla iliĢkilerinde ortaya çıkan problemlerinin ve<br />
zorlanmalarının çözüm biçimidir. Diğer bir deyiĢle kültür, belirli insan topluluklarının ihtiyaçlarını<br />
karĢılamak amacıyla meydana getirdiği maddi ve manevi unsurların tümüdür.<br />
Beden dili iliĢkilerimizde kültürel farklar vardır. Örneğin, Japonya‟da alıĢ-veriĢ merkezine<br />
giren bir Türk , göz göze geldiği her mağaza görevlisinin önünde yerlere kadar eğilmesini hayretle<br />
izler ve belki de bir süre kendisiyle nasıl bir iliĢki kurulmak istendiğini anlayamaz. Veya çoğu<br />
ülkede dur anlamına gelen bir el iĢareti bir baĢka ülkede küfür anlamında olabilir.<br />
ĠletiĢim mesajlarını biraz daha ayrıntılı incelersek, insanın kendi kültüründen kopmasının<br />
ne kadar zor olduğunu görürüz. ĠletiĢimde kaynağın mesaja yüklediği anlam içinde, kendi<br />
kültürünün dünyayı algılayıĢ biçimi ve o kiĢiye ait bireysel bütünlük vardır. Ġnsanın beden dilini<br />
kullanımı içinde yaĢadığı ailenin ve toplumun değerleri ile etkileĢim içindedir.<br />
Beden dilindeki benzer ifadeler canlılığı ve iç dengeyi korumaya dönük temel psikolojik<br />
durumlarla ilgilidir. Korku, kızgınlık, hüzün, nefret, mutluluk, dikkat, ilgi, uyku, gerginlik,<br />
Ģiddet bu durumların en belirgin olanlarıdır. Bu genel durumların dıĢında kültüre özgü ve o<br />
toplumu belirleyici beden dili özelliklerinin bir baĢka toplum tarafından kısa bir sürede<br />
benimsenmesi mümkün olmaz.
103<br />
Bu konuda yabancı ülkelerle ilgili bazı örnekler verebiliriz; Avrupa‟ya veya Uzak Doğu‟ya<br />
yapılan turistik gezilerde, bazı iletiĢim biçimleri bu ülkeyi gezen insanlarda etki yaratıp takdirle<br />
karĢılanır ve yapılan sohbetlerde, karĢılaĢılan insanların belirli özelliklerinden övgü ile söz edilir.<br />
Ancak övgü ile söz edilen bu iletiĢim biçiminin kendi toplumunda uygulamasını kimse önermez.<br />
Gerçekten de böyle değiĢimler beğenilse ve istense de gerçekleĢemez. Çünkü bir baĢka topluma ait<br />
geleneksel kültür, ödünç alınarak yaĢanamaz. Kültürel değiĢimler çok uzun süreçlerde gerçekleĢir.<br />
Beden Dilinin Önemi<br />
Beden dilinden bahsederken madalyonun iki yüzü vardır. Ġlki kiĢinin kendi beden dilidir.<br />
Eğer kullanılan kelimeler beden diliyle aynı mesajları vermiyorsa bu, doğru iletiĢim kurmak<br />
açısından vakit kaybıdır. Kendi beden dili ile verdiği mesajların ne anlama geldiğini bilmek<br />
profesyonel yaĢamda etkili iletiĢim kurabilmek için çok önemli bir avantaj sağlayacaktır.<br />
Böylelikle olumsuz sinyalleri engellemek için hareketler kontrol altına alınabilir.<br />
Madalyonun diğer yüzü ise sizi dinleyen yani, izleyenlerin beden dilidir. KiĢilerle iletiĢim<br />
kurarken karĢınızdakinin beden dilinin verdiği mesajları doğru yorumlamak size iletiĢimin ve<br />
yapılan iĢin yönünü değiĢtirebilme yeteneği kazandırır.<br />
Ġlk Ġzlenim Önemlidir<br />
KarĢı karĢıya gelen iki kiĢi arasındaki ilk etkileĢim, iletiĢim sürecinin önemli bir<br />
belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler, karĢılaĢan kiĢilerin beden dilinden, kullandığı<br />
kelimelere ve kiĢinin taĢıdığı bütün aksesuarlardan, içinde bulunduğu fiziksel ortam nesnelerine<br />
kadar geniĢ bir dağılım gösterir. ĠĢte bütün bu faktörlerin bileĢkesi “algılayan kiĢinin” değerlerinde<br />
bir yer bulur ve o çerçeve içerisinde yorumlanır.<br />
Algılayanın kiĢisel özellikleri ve toplumsal normları ile kalıplaĢmıĢ olan yargılar, etkileĢim<br />
verilerine bağlı olarak iletiĢimin ilk anında bir karar verdirir ve insan karĢısındaki kiĢiye zihninde<br />
bir etiket yapıĢtırır. Bu olumlu veya olumsuz olabilir.<br />
Beden Dili Topluluğu Etkiler<br />
Ġnsan bilerek ya da bilmeyerek yaptığı hareketlerle sadece karĢısındaki kiĢiyi değil, büyük<br />
toplulukları bile etkileyip yönlendirebilir. Bu konuda yapılan araĢtırmalar ĢaĢırtıcı sonuçlar<br />
vermiĢtir. Eğitim semineri gibi topluluk önünde yapılan konuĢmalarda, aynı konu hemen hemen<br />
aynı kelimelerle anlatıldığı halde, bazı seminerlerde dinleyicilerin olumlu katılımı olduğu halde,<br />
bazı seminerlerde dinleyicilerin sessiz kaldıkları ve verilmek istenen temel mesaja karĢıt görüĢleri<br />
ısrarla savundukları gözlenmiĢtir. Sebepleri araĢtırıldığında bunun konuĢmacının beden dilinden<br />
kaynaklandığı anlaĢılmıĢtır. Belirli bir mesajı verip, dinleyicilere konuyla ilgili soru ve katkıları<br />
Resim 3‟ deki gibi sorulduğunda topluluğun konuya olumlu yaklaĢtığı, Resim 4‟ deki gibi<br />
sorulduğunda ise topluluğun suskun kaldığı ve direnç gösterdiği tespit edilmiĢtir.
Resim 1. Güvenli<br />
bir kiĢinin, görünüĢü<br />
Resim 3 Dinleyicilerin<br />
katılımını kolaylaĢtıran<br />
beden duruĢu<br />
104<br />
Resim 2. Çekinden,<br />
bir kiĢinin görünüĢü<br />
Resim 4. Dinleyicilerin<br />
katılımını zorlaĢtıran<br />
beden duruĢu
DavranıĢımız Ġç Dünyamızı Etkiler.<br />
105<br />
Ġnsanlar büyük çoğunlukla içlerinden geldiği gibi davrandıklarını düĢünürler. Oysa yakın<br />
zamanda yapılan araĢtırmalar, insanların hissettikleri gibi davranmaktan çok, davrandıkları<br />
gibi hissettiklerini ortaya koymuĢtur. Canı sıkılan bir insanın kaĢları çatık, yüzü asık, omuzları<br />
düĢüktür. Hepimiz sık sık sebepsiz bir can sıkıntısı yaĢarız. Oysa çoğu kez kaĢlarımızı çattığımız,<br />
yüzümüzü astığımız ve omuzlarımızı düĢürdüğümüz için canımızın sıkıldığını düĢünmeyiz. Ġnsan<br />
nasıl davranırsa, bir süre sonra beden kimyasında meydana gelen değiĢiklikler sebebiyle o yönde<br />
duygular yaĢamaya baĢlar. Sıkıntılı bir insan gibi davranmak iç sıkıntısının artmasına sebep olur.<br />
6.7.1. Beden Dilinin Unsurları<br />
� Genel görünüm (yürüyüĢ tarzı, duruĢ, giyim, bakım, makyaj ve aksesuarlar)<br />
� Jestler ve Mimikler<br />
� Mekan Kullanımı ve Mesafe<br />
� Bedenin Kullanımı;<br />
Göz Hareketleri,<br />
BakıĢlar,<br />
BaĢın Kullanımı ,<br />
El, Kol ve Parmak Hareketleri,<br />
Bacakların kullanılıĢı<br />
� Oturma Düzeni; Seçilen Yer, Oturma Düzeni, Masa Kullanımı<br />
6.7.1.1. Genel görünüm<br />
yürüyüĢ tarzı, duruĢ, giyim, bakım, makyaj ve aksesuarlar genel görünümün unsurlarıdır ve<br />
ilk izlenim ve önyargıların oluĢmsında önemli rol oynar.<br />
6.7.1.2. Jestler ve Mimikler<br />
Jestler ve mimikler diğer kiĢilere görsel sinyaller gönderen hareketlerdir. Bizim bir jestten<br />
söz edebilmemiz için yapılan hareketin bir baĢkası tarafından görülmesi ve yaĢadığımız duygu ve<br />
düĢünceyle ilgili bir bilginin karĢımızdaki kiĢiye iletilmesi gereklidir.<br />
Jestler, el, kol, baĢ, gövde, ayak ve bacakların kullanımı ile oluĢan mesajlardır.<br />
Mimikler, yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı ile oluĢan mesajlardır.<br />
Jest ve mimikler "esas" ve "ikincil" olarak ayrılır.<br />
Esas jest ve mimikler, düĢünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaĢtıran<br />
hareketlerimizdir. Örneğin, sohbet sırasında göz kırpma, baĢ sallama, kolları açma gibi iĢaret ve<br />
hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir.<br />
ikincil jest ve mimikler, kendiliğinden meydana gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda bizi<br />
yakalayan esneme ve hapĢırma gibi, esas olarak anlatıma katkıda bulunmayan ve kendiliğinden<br />
refleks olarak ortaya çıkan olgulardır.<br />
Temel anlatım mimikleri, yapılan kültürler arası çalıĢmalara göre bütün kültürlerde<br />
aynıdır. AĢağıda resim 5 te görülen fotoğraflardaki mimikler dünyanın her yerinde aynı Ģekilde<br />
tanımlanmaktadır.
Resim 5. Temel anlatım mimikleri<br />
6.6.3. 3. Mekan Kullanımı<br />
106<br />
Mutluluk Korku Öfke Hayret Üzüntü<br />
Bölge, kiĢinin kendi vücudunun uzantısıymıĢ gibi benimsediği bir alan veya boĢluktur.<br />
Vücudun etrafındaki bu boĢluğa müdahale edildiğinde insanlar tepki verir. Mesafe beden dilinin<br />
unsurudur ve kiĢi bu mesafeyi kullanarak karĢısındakilere birtakım mesajlar verebilir.<br />
Ġnsanın kendisiyle taĢıdığı portatif bir hava kabarcığı var gibidir ve bu kabarcığın<br />
büyüklüğü yetiĢtiği bölgedeki nüfus yoğunluğuyla iliĢkilidir. Örneğin, Japonlar kalabalığa<br />
alıĢıkken baĢkaları geniĢ açık alanlara alıĢıktırlar ve mesafeyi korumayı severler.<br />
Bölge Mesafeleri<br />
� Mahrem Bölge (0-25 cm): KiĢiler bu bölgeyi kendi mallarıymıĢ gibi benimsedikleri<br />
için tüm bölgeler arasında en önemli olanı "mahrem bölge"dir. Sadece kiĢiye duygusal<br />
olarak yakın olanların bu bölgeye girmesine izin verilir.<br />
� KiĢisel Bölge (25-100 cm): Bu bölge kokteyl, yaĢ günü partisi ve piknik gibi sosyal<br />
etkinliklerde ve arkadaĢ toplantılarında baĢkalarıyla aramızdaki mesafedir.<br />
� Sosyal Bölge (100-250cm): Yabancılarla, örneğin evimizde tamirat yapan tesisatçı<br />
veya doğramacı, postacı, bakkal, iĢyerindeki yeni eleman ve çok iyi tanımadığımız<br />
kimselerle aramızdaki mesafedir.<br />
� Genel (Ortak) Bölge (250 +): Yol, park gibi ortak kullanılan alanlarda ve kalabalık bir<br />
gruba hitap ettiğimizde paylaĢtığımız mesafe, ortak bölgedir<br />
ġekil 18. Mekan kullanımında Bölge Mesafeleri<br />
Tiksinti
6.7.1.3. Bedenin Kullanımı<br />
Göz Hareketleri<br />
107<br />
Birisi dürüst değilse veya bir Ģeyler gizliyorsa bakıĢları bizimkilerle, iletiĢim kurulan<br />
toplam zamanın üçte birinden daha az oranda karĢılaĢacaktır.<br />
BakıĢlarınız, karĢınızdakinin bakıĢlarıyla toplam zamanın üçte ikisinden daha uzun süreyle<br />
karĢılaĢıyorsa, bunun anlamı Ģunlardan biridir; birincisi sizi çok ilginç veya çekici buluyordur;<br />
ikincisi de size karĢı saldırgan bir tavrı vardır.<br />
Buna ek olarak gözbebekleri de büzüĢüyorsa sözel olmayan bir meydan okumada<br />
bulunuyor olabilir.<br />
BaĢka birisiyle iyi bir iliĢki kurmak için iletiĢim kurulan toplam zamanın yüzde 60-70´inde<br />
onunla göz göze gelmeniz gerekir.<br />
Göz Hareketlerinin Dili<br />
gözler yalan söylemez. Vücudun odak noktası olduklarından ve gözbebekleri de bağımsız<br />
hareket ettiğinden gözler tüm iletiĢim iĢaretleri arasında en açıklayıcı ve doğru bilgileri verir.<br />
Belli ıĢık durumlarında, kiĢinin ruh hali ve tavrı olumludan olumsuza veya olumsuzdan<br />
olumluya geçerken gözbebekleri küçülür veya büyür. Heyecanlanan birisinin gözbebekleri dört<br />
katına çıkabilir. Tam tersine kızgın, olumsuz bir ruh hali gözbebeklerinin “minik boncuk gözler” ya<br />
da “yılan gözler” olarak bilinen Ģekilde küçülmesine yol açar.<br />
Heyacanlı<br />
göz<br />
ġekil 19. a. Göz bebekleri ve Ruh Halleri<br />
Uzman kağıt oyuncularıyla yapılan deneylerde rakipleri koyu renk gözlük taktığında<br />
oyuncuların daha az el kazandıkları görülmüĢtür. Örneğin, bir poker oyununda rakibine dört as<br />
gelmesi durumunda, uzman onun gözbebeklerindeki hızlı büyümeyi bilinçli olmadan fark edecek<br />
ve bu elde oyunu yükseltmemesi gerektiğini hissedecektir.<br />
Kızgın göz<br />
KarĢılaĢtığımız en sinir bozucu insanlardan bazıları konuĢurken gözle dıĢarıda bırakma<br />
hareketini kullananlardır. Bu hareket bilinçsizce yapılır ve o kiĢinin sizden sıkılması veya artık<br />
ilgilenmemesi ya da kendini sizden üstün görmesi nedeniyle sizi görmemeye çalıĢmasından oluĢur.<br />
ġekil 19. b. Muhatabı dıĢarıda<br />
bırakan bakıĢ
BaĢ Hareketleri<br />
Üç temel baĢ pozisyonu vardır.<br />
108<br />
Nötr; baĢ yukarıda olup duydukları konusunda nötr bir tavra sahip birisinin pozisyonudur.<br />
BaĢ genellikle hareketsiz olup ara sıra ufak eğilme hareketleri yapabilir. Bu konumda eli yanağa<br />
götürme değerlendirme hareketleri sık kullanılır.<br />
Ġlgilenen; Kafa bir yana doğru eğildiğinde bu kiĢinin ilgilenmeye baĢladığı anlamına gelir.<br />
Hayvanlar kadar insanların da bir Ģeyle ilgilenmeye baĢladıklarında baĢlarını yana eğdiklerini ilk<br />
fark edenlerden biri Charles Darwin'di. Bir satıĢ sunuĢu veya bir konuĢma yapıyorsanız<br />
dinleyicilerinizin bu hareketi yapıp yapmadıklarına bakın. BaĢlarını yana eğip eli çeneye götürme<br />
değerlendirme hareketlerini yaparak öne eğildiklerini görürseniz onlara ulaĢabiliyorsunuz demektir.<br />
EleĢtiren; BaĢ, aĢağıya eğikken tavrın olumsuz hatta yargılayıcı olduğunu gösterir.<br />
EleĢtirel değerlendirme hareket gruplarında genellikle baĢ aĢağıya eğiktir ve karĢınızdakinin baĢını<br />
kaldırmasını veya yana eğmesini sağlayamazsanız bir iletiĢim sorunuyla karĢı karĢıya<br />
kalabilirsiniz. Topluluk önünde konuĢan birisi sık sık tamamı kafası aĢağıya eğik ve kolları<br />
göğsünde kavuĢturulmuĢ kiĢilerden oluĢan dinleyici gruplarıyla karĢılaĢabilir.<br />
ġekil 20-21. KarĢıdakinin bakıĢını denetleyebilmek için kalem kullanımı<br />
Birisine kitaplar, Ģemalar, grafikler vs. kullanarak görsel bir sunuĢ yapıyorsanız bakıĢlarını<br />
nasıl denetleyeceğiniz önemli olabilir. AraĢtırmalar beyne iletilen bilgilerin % 87' sinin gözler,<br />
%9'unun kulaklar ve %4'ünün de diğer duyular aracılığıyla iletildiğini göstermiĢtir. Örneğin, siz<br />
konuĢurken karĢınızdaki görsel sunuĢunuza bakıyorsa ve söylediklerinizi gördükleriyle doğrudan<br />
iliĢkili değilse mesajınızın sadece yüzde 9'unu özümseyecektir.<br />
Mesajın görsel sunuĢunuzla ilgili olması durumunda görsel sunuĢa bakıyorsa<br />
söylediklerinizin sadece yüzde 25-30'u ona ulaĢacaktır. BakıĢları azami Ģekilde kontrol edebilmek<br />
için görsel sunuĢu göstermek için bir kalem veya iĢaret çubuğu kullanın ve aynı zamanda<br />
gördüklerini sözlü olarak ifade edin (ġekil 20)<br />
Ardından kalemi görsel sunuĢtan kaldırarak onun ve sizin gözlerinizin arasında tutun<br />
(ġekil.21). Bu hareket mıknatıs varmıĢçasına baĢını yukarıya kaldırmasını sağlayacak ve böylece<br />
söylediklerinizi görecek ve duyacaktır.
Eller, Kollar Ve Parmaklar<br />
ġekil 22. Saldırgan avuç konumu<br />
109<br />
ġekil 22 avuç yumruk Ģeklinde kapalıdır ve ileriye uzatılan parmak konuĢanın dinleyicisini<br />
figüratif olarak dövdüğü sembolik bir copa dönüĢür. Ġleriye uzatılan parmak özellikle konuĢma<br />
temposuna göre hareket ettirildiğinde bir konuĢmacının konuĢurken kullanabileceği en rahatsız<br />
edici hareketlerden biridir.<br />
ġekil 23. Olumlu beklenti ifade eden el hreketi<br />
Ellerini ovuĢturmak insanların olumlu beklentilerini belirtir.<br />
KiĢinin ellerini ovuĢturma hızı beklenen olumlu sonuçların kimin yararına olacağını<br />
düĢündüğünü gösterir. Örneğin, bir ev almak istediğinizi ve emlakçıya gittiğinizi varsayalım. Nasıl<br />
bir ev istediğinizi dinledikten sonra emlakçi ellerini hızlı hızlı ovuĢturarak 'Tam size göre bir yerim<br />
var!' der. Emlakçi sonucun sizin için olumlu olmasını beklediğini göstermiĢtir.<br />
ġekil 24. yumruklar saldırganlık göstergesi ġekil 25. Memnuniyetsizlik gösteren duruĢ<br />
Bacak bacak üstüne atma hareketinin kavuĢturulmuĢ kollarla bir araya geldiği durumda<br />
(ġekil 25) kiĢi konuĢmadan çekilmiĢ demektir.
7.3.4.5. El SıkıĢma<br />
110<br />
Güvenli el sıkıĢma Dostça el sıkıĢma Güvensiz el sıkıĢma<br />
Resim 6. KiĢinin hoĢlanmadığı<br />
bir durumu ifade hareketi<br />
Resim 8. Savunulan fikirdeki<br />
kararlılığın ifadesi<br />
Resim7. Daha çok hava alma<br />
ihtiyacı ve sıkıntı ifadesi<br />
Resim 9 ġiddetli bir reddediĢ ifadesi
6.7.1.4. Oturma Düzenleri<br />
Seçilen Yer<br />
111<br />
Bir odaya girdiğimiz zaman seçtiğimiz yer kendimize olan güvenimiz ve o mekan içinde<br />
bulunanlar arasında kendimizi nerede gördüğümüz konusunda fikir verir.<br />
Yapılan araĢtırmalar, odaya girdiklerinde kapıya yakın koltuk veya sandalyeye oturanların<br />
özgüvenleri düĢük kimseler olduğunu ortaya koymuĢtur. Kapıya yakın bir koltuğa oturmak aynı<br />
zamanda kiĢinin kendisini diğer kiĢilerden daha az değerli ve az önemli gördüğünün iĢaretidir. Bu<br />
kiĢilerin oturma biçimleri incelendiğinde de, çoğunlukla sandalye veya koltuğun ucuna oturmak,<br />
kalkmaya hazır olmak gibi düĢük özgüvenin diğer belirtileri de bulunmuĢtur.<br />
Buna karĢılık girdikleri odada ev sahibine veya merkeze yakın yer seçenlerin özgüvenleri<br />
yüksek ve kendilerinden hoĢnut kimseler oldukları ve bu kimselerin aynı zamanda koltuklarını ve<br />
sandalyelerini dolduracak biçimde oturdukları görülmüĢtür.<br />
Ön sıralarda, özellikle en ön sırada, insanlar kendilerini savunmasız ve çıplak<br />
hissetmektedirler. Ġnsanın önündeki koltuk ve diğer dinleyiciler doğal bir korunma yaratır ve güven<br />
duygusu verir. BoĢ bir salonda dinleyiciler orta sıralardan baĢlayarak salonu doldururlar.<br />
Oturma Düzeni<br />
Oturmak için seçilen yer ve oturan kiĢiler arasındaki mesafe sözsüz bilgilerle dolu olan çok<br />
değerli iĢaretler verir. Hemen herkes bir restorana girdiği zaman sırtını duvara verebileceği bir<br />
masaya oturmak ister. Ġnsanlar içgüdüsel olarak savunmasız olan sırtını güvene almak ister.<br />
Yapılan araĢtırmalar, restoran, bar, kafeterya gibi yerlerde sırtını hareket eden bir topluluğa<br />
dönerek oturanların solunumlarının sıklaĢtığını, kalp vurum sayılarının arttığını, kan basınçlarının<br />
yükseldiğini ortaya koymuĢtur. Eğer kiĢinin arkasında sokak veya bahçeye açılan cam veya kapı<br />
varsa, kiĢinin duyduğu rahatsızlık ve gerginlik artmaktadır.<br />
Bu bilginin, önemli kararların verileceği yemekli toplantılar sırasında büyük bir değeri<br />
vardır. Böyle yemekli bir toplantının düzenlenmesi durumunda, ev sahibinin masanın konumu ve<br />
konukların oturma düzeni konusuyla verilen bilgiler doğrultusunda ilgilenmesi, iĢi rastlantıya veya<br />
Ģef garsonun kontrolüne bırakmaması yerinde olur.<br />
KarĢı KarĢıya Oturmak<br />
KarĢı karĢıya oturmak genellikle rekabeti ifade eder. Ġster bir fikir çerçevesinde, ister bir iĢ<br />
iliĢkisinde olsun, karĢı karĢıya oturmak, tıpkı bir satranç maçında ya da iskambil oyununda olduğu<br />
gibi masadan bir galip bir de mağlup çıkacağını düĢündürür.<br />
A<br />
B<br />
ġekil 26. Rekabeti Belirten<br />
oturma Düzeni
112<br />
Muhatabını masasının karĢısına oturtmak amirce bir tavırdır. Eğer verilecek bir emir,<br />
yapılacak bir uyarı varsa, bu oturma biçimi uyarı veya emrin Ģiddetini artırır. ÇağdaĢ bir<br />
yöneticinin, iletiĢim için geçerli olan ilkenin, yönetim için de geçerli olduğunu unutmamasında<br />
yarar vardır. "Yönetim insanlara rağmen olmaz, insanlarla birlikte olur"<br />
90° lik Açıyla Oturmak<br />
ĠĢbirliğini sağlamak amacıyla kurulan bir iliĢki içinde uygun olan, oturan kiĢiler arasında<br />
90° lik bir açı oluĢturacak biçimde yanlamasına oturmaktır. Böylece kiĢinin karĢısındakini,<br />
çıkarları kendisiyle çeliĢen biri olarak değil, bir problemi birlikte çözecek kiĢi olarak algılaması<br />
mümkün olur.<br />
B<br />
Yanlamasına oturma düzeni arkadaĢça ve dostça iliĢki kurmaya imkân verir. Bu Ģekilde<br />
oturanlar arasında hem göz teması kurma imkânı olur, hem de kiĢiler masanın koruyucu<br />
özelliğinden yararlanarak kendilerini rahat hissederler. Buna ek olarak 90° lik açıyla yanlamasına<br />
oturan kiĢiler fikir alıĢveriĢinde bulunabildikleri gibi kendi çizgilerini de koruyabilirler.<br />
Bu oturma biçimi bazılarınca demokratik oturma düzeni olarak adlandırılır. ĠĢ görüĢmeleri<br />
için de en uygun oturma düzeni budur. Böylece o kiĢinin, üzerinde büyük bir baskı hissetmeden<br />
kendi görüĢlerini ortaya koymasına imkân sağlamıĢ olursunuz.<br />
Yan Yana Oturmak<br />
ġekil 27. Rekabeti ortadan kaldıran ve<br />
iĢbirliğini artıran oturma düzeni.<br />
Bir arkadaĢınıza iĢiyle veya çocuğunuza dersiyle ilgili yardım edeceğinizi düĢünün. Nereye<br />
oturursunuz? Seçeceğiniz yer büyük bir ihtimalle onun yanındaki sandalye olacaktır.<br />
Yan yana oturan ve hafif birbirlerine dönük olan iki kiĢi, büyük bir ihtimalle bir probleme<br />
karĢı ortak bir yaklaĢım içindedirler. Bu düzen özel ders vermede kullanılan düzendir.<br />
Benzer bir Ģekilde üç veya dört kiĢinin yan yana oturması, birbirlerine güven, dıĢ dünyaya<br />
karĢı ortak bir cephe oluĢturmak anlamına gelir. Ancak unutmamak gerekir ki, yaĢ veya statü<br />
olarak daha geride olan kiĢinin bu oturma biçimine doğrudan teĢebbüs etmesi risk taĢır.<br />
A<br />
B<br />
A<br />
ġekil 28. ĠĢbirliğini en üst düzeye<br />
çıkartan oturma düzeni.
113<br />
Çapraz Oturmak<br />
Bir restoranda veya kitaplıkta boĢ masa yoksa tek kiĢinin oturduğu dikdörtgen bir masanın<br />
neresine oturursunuz? Büyük bir ihtimalle, ġekil 29'de görüldüğü gibi uzun kenarın diğer ucuna..<br />
A<br />
Ġnsanlar ilgi duymadıkları ve iliĢki kurmak istemedikleri kiĢilerle çapraz ve mümkün<br />
olduğu kadar uzak oturur ve böylece aynı zamanda göz teması imkânını da azaltmıĢ olurlar.<br />
Masanın Önemi<br />
Bir iĢyerinde masa otoriteyi temsil eder. Masa karĢısında durmak veya oturmak insanlarda<br />
rahatsızlık yaratır.<br />
Bazı durumlarda kiĢi karĢısındakine üstünlüğünü hissettirmek isteyebilir. O takdirde<br />
amacına ulaĢması açısından masanın arkasında oturarak araya bir mesafe koymak uygundur. Ancak<br />
birçok durumda istenen sonuçları elde etmek için insanlarla iĢbirliği içinde olmak gerekir. Bu<br />
sebeple de masanın bize sağladığı rahatlığın, karĢımızdaki kiĢiyi bizden uzaklaĢtırabileceğini ve<br />
elveriĢli iĢbirliği ortamının oluĢmasını zorlaĢtırabileceğini hatırlamak yararlı olur.<br />
Yuvarlak Masa: Oturma düzeni denince akla ender olarak bir yuvarlak masa gelir.<br />
Yuvarlak masa, katılanlar arasında eĢitliği çağrıĢtırır. Hem BirleĢmiĢ Milletler, UNESCO gibi batı<br />
kültürünü yansıtan, hem de OPEC gibi doğu kültürünü yansıtan örgütlerin toplantılarında ve çeĢitli<br />
uluslararası toplantılarda yuvarlak masa kullanılmaktadır.<br />
B<br />
Tarihte toplantılarını yuvarlak masada yaptığı bilinen ilk yönetici Kral Arthur'dur.<br />
ġövalyelerini yuvarlak bir masa (round table) etrafında toplayan Kral, böylece onlara eĢit güç ve<br />
değer verdiğini göstermek istemiĢtir.<br />
ġekil 29. ĠliĢkiyi en alt düzeyde<br />
tutmayı amaçlayan oturma düzeni.<br />
ġekil 30. Yuvarlak masa<br />
çevresinde güç dağılımı
114<br />
ġekil 30'da gücü temsil eden kiĢinin (ġekilde baĢta Oturan) sağında oturan solunda oturana<br />
göre daha üstün konumdadır. KarĢı konumda oturan kiĢi ise ikinci derecedeki güç merkezidir.<br />
Grup lideri yüzünü kapıya döner ve büyük bir ihtimalle arkasında duvar veya cam vardır.<br />
Arkası kapı olan bir oturuĢ biçimi, bir lidere uyan oturma konumu değildir.<br />
Dikdörtgen Masa: Dikdörtgen masalarda da oturanların güç ve statüleri açısından benzer<br />
bir durum söz konusudur. Gücü temsil eden kiĢi kapıya yüzü dönük olarak ve masanın baĢına<br />
oturur. Sağı ve solunda kendisine en yakın kiĢiler yer alır. Merkezden uzaklaĢtıkça güç azalır. Tam<br />
karĢıda ise yuvarlak masada olduğu gibi ikinci derecedeki güç merkezi yer alır.<br />
Buraya kadar anlatılanlardan insanların bir masa çevresinde birbirlerine göre yerleĢme<br />
durumlarının onların birbirleriyle olan geçmiĢ iliĢkilerinden kaynaklandığını eğer ilk defa<br />
karĢılıyorlarsa gelecekteki iliĢkilerini etkileyebileceğini gördük. Bu sebeple özellikle iĢ hayatında<br />
kullanılan masaların ve bu masalara oturma biçiminin ne kadar büyük önem taĢıdığı kendiliğinden<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Büyük çoğunlukla yeterince dikkat edilmeyen ve önemsiz bir ayrıntı gibi görülen oturma<br />
düzeninin taĢıdığı önemin farkında olmak ve masa çevresinde yer alacak kiĢilerin konumlarını<br />
belirlemek ev sahibine veya davet sahibine düĢer. Ev veya davet sahibi konuklarını masa çevresine<br />
bilinçli bir Ģekilde yerleĢtirirse, istediği sonucu alma Ģansı yükselir.<br />
ġekil 31: Dikdörtgen masa<br />
çevresinde güç dağılımı
7.1. GĠRĠġ<br />
115<br />
7. BÖLÜM<br />
SUNUġ TEKNĠKLERĠ*<br />
SunuĢ bir topluluğa görsel, iĢitsel vb. araçlarla belirli bilgi duygu ve düĢünceleri<br />
düzenli bir biçimde aktarma iĢlemidir. Bir topluluk karĢısında konuĢma pek çok kiĢi için korkulu<br />
bir rüyadır. Bazen içbir neden olmadığı hâlde geçici bir hafıza kaybı olur.<br />
Toplumun kiĢilerde en çok takdir ettiği yeteneklerden biri, bireylerin grup karĢısında etkili<br />
ve güzel konuĢmasıdır. BaĢarılı konuĢmacıların çoğu doğuĢtan bu yetenekle dünyaya<br />
gelmemiĢlerdir. Ġyi birer konuĢmacı olmayı öğrenmiĢlerdir<br />
7.1.1. Öğrenme Türleri<br />
7.1.2. Görsel Öğrenme<br />
Görme duyularını lider duyu olarak tercih edenler konuĢmalarında ağırlıklı olarak,<br />
görmekle ilgili kelimeleri kullanırlar. (gösterebilirim, bakınız, görüldüğü üzere vs.) Öğrenmeleri<br />
görsel olan kiĢilere broĢür, fotoğraf, afiĢ, sinema yazı, slâyt gibi materyaller kullanılmalıdır.<br />
7.1.3. ĠĢitsel Öğrenme<br />
ĠĢitme duyularını lider duyu olarak tercih edenler konuĢmalarında ağırlıklı olarak,<br />
duymakla ilgili kelimeleri kullanırlar. (Anlatabiliyor muyum? Duydunuz mu? vs.) Öğrenmeleri<br />
iĢitsel olan kiĢilere müzik, megafon, radyo gibi sözel araçlar ağırlıklı olarak kullanılmalıdır.<br />
7.1.4. Dokunsal Öğrenme<br />
Dokunma duyularını lider duyu olarak tercih edenler konuĢmalarında ağırlıklı olarak,<br />
dokunmakla ilgili kelimeleri kullanırlar. (Sıcak ortam, buz gibi, Sert, yumuĢak, keskin, makul, vs.)<br />
Öğrenmeleri dokunsal olan kiĢiler maket ve uygulama gibi araç ve metotlar kullanılmalıdır.<br />
Birçok araĢtırmanın sonucu göstermektedir ki;<br />
� Okuduklarımızın .….. %20‟ sini<br />
� Duyduklarımızın .….. %30‟ unu<br />
� Gördüklerimizin …… %40‟ ını<br />
� Söylediklerimizin ….. %50‟ sini<br />
� Yaptıklarımızın ……...%60‟ ını<br />
� Görüp, duyup, söyleyip yaptığımız Ģeylerin ise %90 ını hatırlarız.<br />
Bunun için, farklı öğretim metotlarının uygulandığı bir eğitim anlayıĢı sergilenmelidir.<br />
7.2. SUNU VE ANLATIM TEKNĠKLERĠ<br />
Sunu bir topluluğa görsel, iĢitsel vb. araçlarla aktarılan bilgi, duygu ve düĢünceler<br />
bütünüdür. Bir sunu birçok unsurdan oluĢmaktadır. Etkili bir sonuç elde edebilmek için göz<br />
önünde bulundurulması gereken önemli sunu unsurları Ģunlardır:<br />
Hazırlık, Amaçlar, Konu, Dinleyici, Bilgi Toplama, Yapılandırma,Destekleyici<br />
Unsurlar, GiriĢ-Sonuç, Sunma, Özetleme/ Geribildirim
SunuĢ<br />
Hazırlık<br />
116<br />
Ġyi bir sunum için hazırlık en önemli unsurlardan biridir. Hazırlıkta amaç, yalnızca<br />
cümleleri bir araya getirmek değil, konuĢmacının sözlerine, düĢüncelerini, kiĢiliğini, deneyimlerini<br />
katması ve mümkün ise prova etmesidir.<br />
1. AMAÇ<br />
Bilgilendirme<br />
Motivasyon<br />
Ġkna<br />
2. DĠNLEYĠCĠLER<br />
Kaç KiĢi<br />
Demografik Özellikler<br />
HiyerarĢik Durum<br />
Ön Bilgi<br />
Akrabalık<br />
1/10<br />
Hazırlık 9/10<br />
SUNUġ<br />
3. TARZ<br />
Ġnteraktif<br />
Konferans<br />
Görsel,<br />
Workshop<br />
Açıkhava<br />
ĠĢ baĢı Eğitimi<br />
SunuĢ<br />
-Amaçlar<br />
-Konu<br />
-Dinleyici<br />
-Bilgi Toplama<br />
-Yapılandırma<br />
-Destekleyici<br />
Unsurlar<br />
GiriĢ-Sonuç<br />
Özetleme/<br />
Geribildirim<br />
ġekil 32. Hazırlık bir buzdağının görünmeyen kısmı gibidir.<br />
5. ORTAM<br />
Oturma Düzeni<br />
U, T masa, Halka<br />
Yuvarlak Masa,<br />
Yarım Ay<br />
Sinema Düzeni<br />
4. ARAÇ<br />
Eğitim Araçları<br />
Görsel<br />
Malzemeler<br />
Tepegöz, Video,<br />
Tahta V.s.<br />
ġekil 33: SunuĢ haritası; bir sunuĢ yapmadan önce bilinmesi gereken konular.
Amaçlar<br />
117<br />
Bir çalıĢma sürecinde amaç, diğer tüm bileĢenleri belirleyen, yönlendiren ve sınırlayan bir<br />
olgudur. Bir sunuda ne söylemek istediğimizi belirlemeden önce “Neden konuşuyorum?”<br />
“Dinleyicilerimde ne gibi tepkilerin doğmasını bekliyorum?” sorularını kendimize sormalıyız.<br />
Dinleyicilerin bazı Ģeylerden haberdar olması isteniyorsa konuĢmacının amacı farkındalık<br />
yaratma ve bilgilendirmedir. Dinleyicilerin bir konuya ilgi duymaları isteniyorsa, amaç, güdüleme,<br />
harekete geçirme ve teĢvik etmek olmalıdır. Eğer dinleyicilerin inançlarında tutum ve<br />
davranıĢlarında değiĢiklik yapılmak isteniyorsa amaç ikna ve inandırma olmalıdır.<br />
Konu<br />
Konu seçiminde de bazı sorulara önceden cevap aramak, yararlı olacaktır. Örneğin;<br />
� Bu konu hakkında yeterli bilgilere sahip miyim?<br />
� Konu, dinleyiciler için uygun mudur?<br />
� Konu, onların kavrama düzeylerine uygun mudur?<br />
� Konu, dinleyicilerin ilgisini çekecek mi?<br />
� Konu, dinleyicilerin sorunlarına hitap ediyor mu? (YetiĢkinler problem merkezlidir)<br />
� Konu, saptanan süre içinde tartıĢılabilir mi?<br />
� Konunu kapsamı belirlimi? vb.<br />
Dinleyici<br />
Yaptığımız konuĢmanın türü ne olursa olsun, hedefimiz diğer kiĢilerle iletiĢim kurmaktır.<br />
Yani söylemek istediklerimizin dinleyici durumunda olanlar tarafından paylaĢılması gerekir. Bu<br />
durumda konuĢmacıların temel sorumluluğu, mesajlarını dinleyicilerinin anlayacağı Ģekle<br />
sokmaktır. Mesajlarını dinleyicilerin anlayacağı Ģekle sokabilmek için, konuĢmacıların ellerinden<br />
geldiğince onlar hakkında çok bilgiye sahip olmaları gerekir.<br />
Dinleyiciler hakkında cevaplanması yararlı sorular:<br />
� KonuĢmanıza kaç kiĢi katılacak?<br />
� Dinleyicilerin politik, meslekî vb. alanda ortak noktaları var mı?<br />
� Kadın-erkek oranını, yaĢ dağılımını, sosyoekonomik durum nedir?<br />
� Dinleyicilerin konuĢmaya ya da sunuya neden katılıyorlar?<br />
� Dinleyicileri, en çok hangi tür destek bilgiler etkiler?<br />
� Ortaya çıkabilecek itiraz ve sorular nelerdir?<br />
Bilgi Toplama<br />
Yapacağımız sunumun içeriği ile ilgili gerekli bilgilerin neler olduğu, neleri zaten<br />
bildiğimiz, nelerin ise bilmemiz gerektiğini tespit etmeliyiz. hangi seviyeye kadar bilgiyi<br />
sunmalıyım, ne kadarını vermeliyim, en son nerede bitirmeliyim?<br />
Sunumun içeriği ile ilgili olarak, eğer dinleyicilerin neleri bilip neleri bilmedikleri<br />
konusunda yeterli düzeyde bilgi edinebilirsek, hangi bilgilerin verilmesi gerektiğini daha kolay<br />
belirleyebiliriz. Bundan sonra eksik bilgilerin tespitine ve derlenmesine geçebiliriz.<br />
Yapılandırma<br />
KonuĢmacının iletmek istediği mesaj dinleyicinin kafasında yerleĢecek biçimde<br />
yapılandırılmalı, dinleyicinin düĢünme süreci ve beklentilerine uygun sıra izlenmelidir.<br />
KonuĢmanın türü ne olursa olsun her birinde giriĢ, geliĢme ve de sonuç bölümü vardır.
Destekleyici Unsurlar:<br />
118<br />
� Ġfadelerimize inandırıcılık kazandırır,<br />
� Dinleyicilerin konuyu daha kolay kavramasına yardım eder,<br />
� Dinleyicinin dikkatini bir noktaya toplar.<br />
Sözel Destek Unsurları: Sözel destek, ileri sürdüğümüz noktaların açıklığa<br />
kavuĢturulması ya da iddialarımızın kanıtlanması için kullanılabilir. Önemli bazı<br />
sözel destek unsurları Ģunlardır: Ġstatistikler, Örnekler, Öyküler ve Alıntılar<br />
Görsel Destek Unsurları: Görsel destek unsurları sunumu güçlendirir. Ġyi bir<br />
sunumu, eksiksiz bir sunuma dönüĢtürür, sunumun özel noktalarına önem ve açıklık<br />
kazandırır. Sunumun düzenlenmesini güçlendirir ve dinleyicinin ilgisini çeker.<br />
Slaytlar, tepegöz, bilgisayar gösterileri, yazı tahtaları, kartlar vs. görsel destek<br />
unsurları olarak kullanılan araçlardır.<br />
GiriĢ ve Sonuç: Etkileyici bir giriĢ dinleyicinin dikkatini konuya toplamasını<br />
sağlar, dinleyiciyi ve konuĢmacıyı rahatlatır, ne anlatılacağını önceden belirler ve<br />
mesajın önemini açıklar. En kısa sunumlarda bile iyi planlanmıĢ giriĢlere<br />
gereksinim duyulur.<br />
Sonuçta giriĢ kadar önemli olup, sununun etkisini devamlı kılar. Sununun sonuç<br />
bölümünde kısa bir özet verilerek, içerikle ilgili tekrar istekli kılma ve kapanıĢ<br />
bölümleri yer alır. GiriĢ ve sonuç geliĢme bölümünden sonra oluĢturulabilir.<br />
Özetleme - Geri bildirim: Özetleme sonuç bölümünün bir unsurudur, sunum sonuç<br />
bölümünde özetlenir. Dinleyici, katılımcı yapılan özetleme ile ana noktaları<br />
yeniden gözden geçirerek daha uzun süre hafızasında yer etmesini sağlar.<br />
Geribildirim anlam olarak verilen bilgilerin veriliĢ amacına ulaĢıp ulaĢmadığını test<br />
etmek için gerekli unsurları kapsar.<br />
7.2.1. Sunum<br />
Sunumu, kiĢinin herhangi bir konuyla ilgili sahip olduğu bilgileri, belli bir amaca yönelik<br />
olarak ve belli bir düzen içinde görsel, iĢitsel vb. araçlar kullanarak bir topluluğa aktarmasıdır.<br />
Etkili bir sunum yapılabilmesi için gerekli hususlar aĢağıdaki gibi özetlenebilir.<br />
7.2.2. Sunumun Sözlü Unsurları<br />
Sunumun sözlü unsurları konuĢma stili ve konuĢma taktiği olarak iki kategoride incelenir.<br />
KonuĢma stili<br />
� Kısa ve öz cümleler kurulmalı,<br />
� Kısaltmalar açıklanmalı.<br />
� Mesajın yerine ulaĢtığı test edilmeli.<br />
KonuĢma taktiği<br />
� Örnekler kullanılmalı,<br />
� KarĢılaĢtırmalar yapılmalı.<br />
� Tekrarlamalar kullanılmalı,<br />
� Arada bir “asla” vb. ünlemler kullanılmalı.<br />
7. 2. 3. Sunumun Sözsüz Unsurları<br />
“Sunum öncesinde uygun jest, mimik, tonlama ve kıyafet belirlenmelidir.
7.2.4. Etkili Bir Sunum Ġçin Beden Dili<br />
119<br />
Sadece güzel bir konuĢma ile baĢarılı bir konuĢmacı olunmaz. Ġyi bir konuĢma sadece<br />
sözcüklerden ibaret değildir. Bazı konuĢmacılar hazırlık için çok zaman harcamalarına karĢın,<br />
baĢarılarını doğrudan etkileyecek özelliklere dikkat etmezler.<br />
Dinleyici kitleler sözlerden çok isteklilik, canlılık ve içtenlikten etkilenirler.<br />
Ġyi bir ilk izlenim nasıl bırakılır?<br />
Genelde tüm insanlar, gördükleri kiĢiler hakkında hemen bir takım değerlendirmelerde<br />
bulunur. Salona girerken dinleyiciler gördükleri ile ilk anda sunucuyu değerlendirecektir. Ġnsanın<br />
dostluğunu göstermesinin çok basit bir yolu gülümsemek tir.. Gülümseyerek “burada olmaktan ve<br />
sizlerin de burada olmasından çok mutlu oldum” mesajını verilir.<br />
Beden dili neden önemlidir?<br />
Göz Teması: Birilerine bakıyor olmak, onlarla ilgileniyorsunuz anlamına gelir. Göz teması<br />
otoriteyi de sergiler. Güçlü insanlar, kendisine daha az güvenen insanlara göre daha çok göz teması<br />
kurar. Herkese tek tek bakmak yerine grubun belirli bölümlerine bakmak yeterli olacaktır.<br />
Yüz ifadesi: Dinleyiciler, sunucunun yüz ifadesinden onun konuĢmaktan zevk alıp<br />
almadığını anlar. Dinleyicilere surat asmaktan sakınmak gerekir<br />
Eller: Oldukça baĢarılı olmuĢ bir konuĢmacının hissettiği endiĢeyi, ancak ellerinden<br />
anlayabilirsiniz. Eller genellikle bir jest yapmak istendiğinde hareket ederler. Stres altında<br />
olmadığımız durumlarda el hareketlerimiz ne söylediğimizle uyum içindedir. Onları bir noktayı<br />
vurgularken kullanırız. Jestlerimiz konuĢmayla ilgili olmalıdır.<br />
Ellerle ne yapılmamalı?<br />
� Yüzüklerle, saatlerle, kalemlerle, gözlükle, tırnaklarla, bozuk paralarla oynamak.<br />
� Yüze, saça, ceplere, sıraya, masaya dokunmak, hafif hafif vurmak.<br />
� Sandalyenin arkasına, notlara, konuĢma kürsüsünün yanına sürekli tutunmak.<br />
� Vücudun herhangi bir yerini kaĢımak<br />
� Elleri vücudun arkasında, ceplerde saklamak.<br />
Pozisyon ve vücudun duruĢu:<br />
Ġyi bir konuĢmacı dinleyicilerin önünde tamamen görünecek bir Ģekilde durmayı<br />
öğrenmelidir. Kürsü çevresinde dolaĢmak isteyen bir sunucu telsiz mikrofon kullanabilir.<br />
Ayakta durmak size otorite kazandırır, düzgün nefes almanızı, sesinizi kullanmanızı ve<br />
daha iyi bir göz teması kurmanızı sağlar.<br />
Oturmanın dezavantajları:<br />
� Göz teması azalır. Notlara bakma eğilimi artar.<br />
� Dinleyicilerin bazısı konuĢmacıyı göremeyebilir.<br />
� KonuĢmacıyı masada bulunan malzemelerle oynamaya teĢvik eder.<br />
Ayakta durmanın avantajları:<br />
� KonuĢmacı daha fazla görünebilir ve otoriter hisseder.<br />
� Ses daha iyi duyulur.<br />
� El ve kol hareketleri yapabilmek için daha çok yer olur.<br />
� Notlara daha az bakma eğilimi olur.
Ses kullanımı:<br />
120<br />
Sesin kullanımı sunum için iki açıdan değerlendirebilir. Sesin kalitesini etkileyen faktörler<br />
ve sesle ilgili sorunlar.<br />
Sesin kalitesini etkileyen faktörler:<br />
� Sesin duyulabilirliği<br />
� Nefes kontrolü<br />
� Sessizlik ve konuĢma hızı<br />
� Kelime seçimi ve vurgulama<br />
� Akıcılık<br />
7.2.5. Alan Kullanımı ve Hareket<br />
Temel olarak, bir sunucu bir noktada ne kadar hareketsiz kalırsa, dinleyiciler için o kadar<br />
az ilgi çekici olur, dinleyicilerin konuĢmaya yoğunlaĢmaları zor olur.<br />
Hareketlilik konuĢmacıya ne sağlar;<br />
� Hareketli konuĢmacı dinleyicileri daha fazla motive eder.<br />
� Durağan bir figüre göre daha kolay dikkat çeker.<br />
� Kendinden emin konuĢmacı izlenimini verir.<br />
� Dinleyicilere yaklaĢıldığında daha fazla dikkat kesilirler.<br />
Ne tür hareketler yapılmalı?<br />
� Kürsüde iken kürsünün sağına soluna yürümek.<br />
� Koridorlara yürümek.<br />
� Dinleyicilerin yanına gitmek.<br />
� Soru soranların yanına gitmek,<br />
7.2.6. Egzersizler<br />
Sunum yapmadan önce egzersiz yapmak, prova etmek, sunucunun öz güvenini artırır.<br />
Bunun için sunucu kendi konuĢmasını teybe kaydederek dinleyebilir, vurgu kullanabilir ve “Eh...”,<br />
“Hım...” gibi parazit kelimelerden kurtulma denemeleri yapabilir.<br />
7.2.7. Sunum Esnasında Dikkati Engelleyen Faktörler:<br />
� KonuĢma sırasında çevreden gelen ses, hava, vb. etkiler kesintilere neden olabilir.<br />
� Konunun içeriğinde katılımcıları rahatsız edecek bir kısım bulunmamalı. Konu sıkıcı<br />
hale gelirse cazip hale getirmek gerekir.<br />
� Dinleyiciler arasında konu hakkında farklı bilgiye sahip kimseler varsa yaklaĢımı buna<br />
göre ayarlamak gerekir.<br />
7.2.8. Dinleyicileri Hangi Hareketler Rahatsız Eder?<br />
� Uzun göz teması<br />
� Çok sert hareketler veya hareketsizlik,<br />
� Tekrarlanan vücut hareketleri,<br />
� Anahtar, kalem vb. araçlarla oynamak,<br />
� Elbisenin kirli veya lekeli olması,<br />
� Sürekli olarak konuĢma kürsüsünde durmak,<br />
� Sunu notlarına çok sık bakmak.<br />
7.2.9. Sunum Esnasında Kontrolü Elde Tutmak<br />
Sunucu konuĢma sırasında dinleyici tarafından yöneltilen soruları dinleyiciyi rahatsız<br />
etmeden, sunumunu kontrol altında tutabilmek için uygun ifadeler seçmelidir.<br />
Överek; „„TeĢekkür ederim, sorunu çok önemli buluyorum, bu konuya değineceğim‟‟<br />
Erteleme; „„Yorumunuz çok güzel, lütfen sonuçtaki tartıĢmaya kadar bekleyelim‟‟
121<br />
Kızarak; „„Üzgünüm ama. sorduğunuz sorunun yeri burası değil‟‟<br />
Ġtirazlar; Ġtirazlara farklı Ģekillerde karĢı konulabilir. Örneğin;<br />
� KarĢı soruyla<br />
Dinleyici: Burada ben ikna olmadım.<br />
KonuĢmacı: Sizi nasıl ikna edebilirim?<br />
� Bumerang metodu<br />
Dinleyici: Bunun için maddi imkânlar yetersiz.<br />
KonuĢmacı: Maddi yetersizlikler önemli, bunu çözmemiz için ne yapabiliriz, bir<br />
fikriniz var mı?<br />
� Anekdot metodu<br />
Dinleyici: “........... bundan dolayı söylediklerinize katılmıyorum.”<br />
KonuĢmacı: “Bu söylediğiniz geçen toplantıda da ifade edildi, ama ......Ģeklinde onlar<br />
ikna oldular.”<br />
7.3. POWERPOĠNT ĠLE ETKĠLĠ SUNU HAZIRLAMA<br />
aĢağıdaki gibi özetlenebilir:<br />
Powerpoint ile etkili sunu hazırlamada göz önünde tutulması gereken hususlar<br />
7.3.1. Metin Düzeni<br />
� Cümlelerin, anlamlı bir biçimde kısa tutulmuĢ olmasına özen gösterilmelidir.<br />
� Anlamı bozmaması için, kelimeler satır sonlarında bölünmemelidir.<br />
� Paragraflar bölünmeden aynı ekranda bitirilmelidir.<br />
� HARFLERĠN TÜMÜ BÜYÜK veya italik yazı karakterinde olmamalıdır.<br />
� Tüm slaytlarda aynı yazı karakteri kullanılmalıdır.<br />
� Vurgulanması istenen noktalar için italik, alt çizgi, farklı renk, kalın harf, yanıp sönme<br />
vb. dikkat çekici özelliklere yer verilmelidir.<br />
� Aynı ekranda, gereğinden fazla sayıda dikkat çekici özelliklerin kullanılmasından<br />
kaçınılmalıdır.<br />
� Her sayfada, sayfanın içeriği ile uyumlu baĢlık kullanılmalıdır.<br />
� Microsoft, powerpoint font büyüklüklerini aĢağıdaki Ģekilde tavsiye etmektedir.<br />
o BaĢlıklar için 44 font<br />
o Alt baĢlıklar veya alt baĢlık kullanılmıyorsa metin için 32 font<br />
o Alt baĢlık kullanılıyorsa metin için 28 font yazı büyüklüğü.<br />
7.3.2. YerleĢtirme<br />
� Ekranda, öncelikle görülmesi gereken ifadeler göze çarpmalıdır.<br />
� Paragraflarda okumayı kolaylaĢtırıcı satır aralıklarına yer verilmelidir.<br />
� Paragraflar arasında en az bir satır boĢluk bırakılmalıdır.<br />
� Slayt geçiĢleri çok fazla dikkat dağıtıcı ve tutarsız olmamalıdır.<br />
7.3.3. Görünüm<br />
� Ekrandaki elemanların hareketi, göz hareketlerine uygun olmalı ve gözü yormamalıdır.<br />
� Paragrafta dikkat çekilmek istenen kavramlar, farklı yazı çeĢidi veya farklı renk<br />
kullanılarak vurgulanmalıdır.<br />
� Bir ekranda, 4 farklı renkten fazla renk kullanılmamasına dikkat edilmelidir.<br />
� Bir ekranda en fazla 8 satır kullanılmalıdır.
122<br />
7.3.4. Grafik<br />
� Verilen bir metnin gerektirdiği grafik ya da resim, aynı ekranda yer almalıdır.<br />
� Kullanılan resim ya da grafikler gereksiz ayrıntılardan arındırılmalıdır.<br />
� Gerektiğinde konuların anlatılmasında (animasyon) kullanılmalıdır.<br />
� Görsel öğeler mesajın kendisini gölgede bırakmamalı.<br />
7.3..5. BaĢlık Sayfası<br />
� BaĢlık sayfası bütün sunum boyunca ekranda kalmamalı.<br />
� Diğer görsel araçlarda olduğu gibi, sırası geçtiğinde görüntüden kaldırılmalı.<br />
7.3.6. TuĢ Kullanımı<br />
� Mouse yerine klavye kullanırken slaytları ilerletmek için N, geriye döndürmek için P<br />
tuĢlarını kullanılabilir.<br />
� B tuĢu ekranı karartır, W tuĢunu ile ekranı beyazlaĢtırır.<br />
� BoĢluk tuĢuna basarak veya fareye tıklayarak slaytlar ekrana yeniden getirilebilir.<br />
7.3.7. Önemli Ġpuçları<br />
� Uzun bir iĢaret değneği ya da lazer iĢaretleyicisi kullanılmalı.<br />
� Eğer imkan varsa bir kablosuz fare kullanılmalı.<br />
� Donanım önceden test edilmeli.<br />
� Aksiliklere karĢı yedekleme yapılmalıdır.<br />
� Hangi amaçla olursa olsun yapılan konuĢmalar ve sunum insanlarla iletiĢim kurmak<br />
içindir. Bir sunumu en etkili kılan Ģey o sunumun özündeki samimiyet ve iyi niyettir.
123<br />
8. BÖLÜM<br />
MOTĠVASYON*<br />
8.1. MOTĠVASYONUN TANIMI ve DÖNGÜSÜ<br />
Motivasyon, belirli bir amacı gerçekleĢtirmek veya ihtiyacı karĢılamak üzere<br />
harekete geçme isteği olarak tanımlanabilir.<br />
Günlük yaĢamdaki davranıĢların çoğu belirli hedef ya da hedefleri olan davranıĢlardır. Bir<br />
sınıftaki öğrencinin kısa vadedeki amacı o dersten sınıf geçecek bilgileri edinmek, orta vadede<br />
diploma almak uzun vadede ise meslek edinip para kazanmak ve mutlu yaĢamaktır.<br />
DavranıĢları inceleyen bir bilim dalı olan psikolojide, bir hedefe yönelik davranıĢların<br />
baĢlaması ve devam etmesi güdü (motivasyon) kavramı ile açıklanmakta ve bu tür davranıĢlar<br />
güdüsel davranıĢlar olarak adlandırılmaktadır. Motivasyonun kaynağı ihtiyaçtır.<br />
Ġhtiyaç, mevcut olanla, olması gereken veya istenen durum arasındaki fark olarak<br />
tanımlanabilir. Ġhtiyaçlar karĢılandıklarında mutluluk duygusu verir. Tüm beĢeri faaliyetler<br />
ihtiyaçları karĢılamaya, böylece mutlu olmaya yöneliktir. Ġnsanlar barıĢ, refah ve özgürlük<br />
ortamında mutlu olabilirler. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>da, tarımla uğraĢan kitlenin belirlenen ve öncelik<br />
sıralaması yapılan ihtiyaçları, program amaçları için kaynak oluĢtururlar.<br />
Ġhtiyaçlar insanları harekete zorlar, diğer bir deyiĢle motive eder. Örneğin, yemek ihtiyacı<br />
açlık sorununu meydana getirir, bu sorundan kaçınma isteği insanları harekete zorlar yani yemek<br />
aramaya zorlar. Motivasyon kelimesi Latince “movere”, yani “hareket ettirme, hareketlendirme”<br />
kelimesinden gelmektedir.<br />
Güdüler bir kez ortaya çıkıp doyuruldukları zaman tamamen ortadan kalkmazlar, bir süre<br />
sonra yeniden ortaya çıkarlar. Buna güdülerin döngüsel olma özellikleri denir.<br />
Güdü döngüsü Ģu Ģekilde meydana gelir:<br />
� Ġhtiyaç (yiyecek)<br />
� Uyarı (açlık duygusu)<br />
� Ġhtiyacı gidermeye yönelik davranıĢ<br />
(mutfağa gidiĢ ve yemek)<br />
� Ġhtiyaç giderilir (Doyum)<br />
Güdüleri açıklayan birçok görüĢ vardır. Bu görüĢleri geliĢtiren bilim arasında Abraham<br />
Maslow, Frederick A. Herzberg, David C. Mc Cleland gibi isimler vardır. Bunlardan Abraham<br />
Maslow tarafından geliĢtirilen Motivasyon Teorisi bilim çevrelerinde geniĢ bir biçimde<br />
benimsenmiĢtir.<br />
Uyarı<br />
DavranıĢ<br />
Ġhtiyaç<br />
Doyum
124<br />
8.2. MASLOW’UN MOTĠVASYON TEORĠSĠ (Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi)<br />
Motivasyon konusunu ilk inceleyen yönetim uzmanlarının baĢında Abraham H. Maslow<br />
gelmektedir. Maslow, insan ihtiyaçları ile ilgili olarak 1943 yılında yazdığı bir makalesinde insan<br />
ihtiyaçlarını beĢ kategoriye ayırmıĢtır. Maslow, insan ihtiyaçlarını hiyerarĢik olarak ele almıĢ ve en<br />
alttaki ihtiyaçların karĢılanmasının ardından insanın bir üstteki ihtiyaçlar kategorisine doğru<br />
yöneldiğini ifade etmiĢtir. Maslow‟ un ihtiyaçlar hiyerarĢisi aĢağıdaki gibi Ģematize edilebilir:<br />
ġekil 34. Maslow‟un ihtiyaçlar hiyerarĢisi (Ġhtiyaçlar Piramidi)<br />
8.2.1. Fizyolojik Ġhtiyaçlar<br />
Ġnsanların doğuĢtan sahip oldukları ve arzu ettikleri temel ihtiyaçlardır. Yemek, içmek,<br />
barınmak, uyumak, cinsellik vs. ihtiyaçlar bu kategori için örnek olarak gösterilebilir. Bu<br />
ihtiyaçların sınırlı olduğu söylenebilir. Ancak özellikle psikolojik ihtiyaçlar sonsuz gibidir.<br />
8.2.2. Güvenlik Ġhtiyaçları<br />
Ġnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasını isterler. Aynı Ģekilde insan, doğası gereği<br />
özgürlüğü ve mülkiyeti seven bir yaratıktır. Bu nedenle, tüm insanlar baskıya ve zorlamaya karĢı<br />
kendilerini korumak isterler. Bunların dıĢında yaĢlılık, hastalık, iĢsizlik vs. durumlara karĢı da<br />
insan, geleceğinin güvenlik içerisinde olmasını arzular.<br />
8.2.3. Sevgi ve Aidiyet Ġhtiyacı<br />
Kendini<br />
Gerçek-<br />
leĢtirme<br />
Saygı ve Prestij<br />
Sevgi ve Aidiyet<br />
Güvenlik<br />
Fizyolojik Ġhtiyaçlar<br />
Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından sonra insanın sosyal yönü ağırlık taĢıyan ihtiyaçları<br />
ortaya çıkar. Örneğin, sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, Ģefkat, yardımseverlik vs. türünden<br />
ihtiyaçlar bu gruba örnek olarak gösterilebilir.
8.2.4. Saygı Ġhtiyacı<br />
125<br />
Ġnsanlar sevmek, sevilmek dıĢında saygı duyulmak da isterler. Ġnsanlar temel fizyolojik ve<br />
güvenlik ihtiyaçlarını ve ardından sevgi ve aidiyet ihtiyaçlarını karĢıladıktan sonra tanınma, statü<br />
sahibi olma, baĢarı elde etme, takdir edilme, saygı görme, prestij vb. türden psikolojik ihtiyaçlara<br />
ilgi gösterirler. Maslow bu gruptaki ihtiyaçları saygı (esteem) ihtiyaçları olarak sınıflandırmaktadır.<br />
8.2.5. Benliğini GerçekleĢtirme (self actualization) Ġhtiyacı<br />
Fizyolojik, sosyal güvenlik ve yukarıda belirtilen diğer türdeki ihtiyaçlarını karĢılamıĢ olan<br />
birey son aĢamada öz benliği yönünde ideallerini ve yeteneklerini gerçekleĢtirme ihtiyacı duyar. Bu<br />
son aĢamada birey, benliğine uymayan unsurlardan kurtulmak ister.<br />
8.3. ĠHTĠYAÇ KAVRAMI ĠLE ĠLGĠLĠ BAZI ÖZELLĠKLER<br />
Ġhtiyaçlar hissedilme durumuna göre ise Ģu Ģekilde sınıflandırılırlar (Forest,1972):<br />
a. Hissedilir ihtiyaçlar<br />
b. Hissedilmeyen ihtiyaçlar<br />
Ġhtiyaçlar bir buzdağına benzetilebilir. Buz kitlesinin su üstünde görülen kısmı hissedilen<br />
ihtiyaçları, su altında kalan kısmı ise hissedilmeyen fakat potansiyel olarak var olan ihtiyaçları<br />
simgeler. Beslenme konusunda nicelik bakımından bir noksanlık, hissedilen bir ihtiyacı, nitelik<br />
bakımından bir noksanlık ise kısa sürede hissedilemeyen fakat potansiyel olarak var olan bir<br />
ihtiyacı meydana getirir. Ülkemizde tüketilen yiyeceklerde protein oranının düĢük olması,<br />
hissedilmeyen bir ihtiyacın kaynağıdır. Diğer taraftan bazı yörelerde içme sularının istenen kalitede<br />
olmaması önemli bir sorundur. Ve bu sorunun meydana getirdiği ihtiyaçlar kısa sürede hissedilir<br />
durumda değildir. Fakat bilimsel araĢtırmalar, bu tür ihtiyaçları ortaya koyabilir. 10<br />
Ġhtiyaç kavramı ile ilgili olarak genelde benimsenen bazı özellikler Ģunlardır:<br />
a. Ġhtiyaçlar hissedildiklerinde motive edicidirler.<br />
b. Ġhtiyaçların öncelik ve önem sırası vardır.<br />
c. Ġhtiyaçlar sonsuzdur.<br />
Ġhtiyaçlar hissedilir duruma geldiklerinde insanlarda psikolojik bir rahatsızlık (stres)<br />
meydana getirirler. Bu rahatsızlıktan kurtulma isteği insanı motive eder, yani, onu harekete zorlar.<br />
Okul eğitiminde öğrencileri, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> eğitiminde de çiftçi kitlesini motive etmek,<br />
programların baĢarısı için gereklidir. Hissedilen ihtiyaçlar vurgulanarak, hissedilmeyen ihtiyaçlar<br />
ise açığa çıkarılıp hissedilir duruma getirilerek, hedef kitlede motivasyon meydana getirmek<br />
mümkündür. Aynı Ģekilde, herhangi bir konunun öğrenciler için önemi ve yararının açıklanması<br />
onlarda pozitif bir motivasyon meydana gelmesine yardımcı olur.<br />
10 Örneğin, Ağrı ilinde birçok köyde kullanılan içme suyunda bulunan "flor" oranının sağlığa zarar verecek<br />
kadar yüksek düzeyde olduğu Atatürk Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yapılan bir araştırma<br />
sonucunda belirlenmiştir. İlgili kuruluşların aldığı önlemlerle durum düzeltilmiş, böylece kısa sürede<br />
hissedilmeyen fakat uzun sürede büyük önemi olan bir ihtiyaç karşılanmıştır.
126<br />
Hissedilen fizyolojik ihtiyaçlar öncelik ve önem bakımından ilk sırada yer alırlar.<br />
Sosyolojik ve psikolojik ihtiyaçların öncelik ve önem sırası, kiĢiye bağlı bir özellik gösterir. Burada<br />
bir ihtiyaçlar hiyerarĢisi veya merdiveninden söz edilebilir.<br />
Herhangi bir ihtiyacın motive edici bir özelliğinin olabilmesi için, önem sırasına göre daha<br />
önce gelen ihtiyaçların karĢılanmıĢ olması gerekir. Örneğin, fizyolojik ihtiyaçları karĢılanmayan bir<br />
kiĢi için estetik ihtiyacı hissedilir durumda değildir. <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> programları hazırlanırken<br />
ihtiyaçların öncelik sırası göz önünde bulundurulmalıdır. Genel olarak, fizyolojik ve sosyal<br />
ihtiyaçların sınırlı, psikolojik ihtiyaçların sonsuz olduğu kabul edilir. Özellikle megaloman olarak<br />
vasıflandırılan kiĢilerin psikolojik olarak tatmin olmaları çok zor veya imkânsızdır.<br />
Bazı güdülenmiĢ davranıĢlar doğuĢtan gelir, bunlara içgüdüsel davranıĢlar adı verilir.<br />
Ġçgüdüsel davranıĢlar doğuĢtan geldiği için öğrenmenin etkisi altında değildir. Türe özgüdür ve<br />
belirli türden uyarıcı ortamında otomatik olarak ortaya çıkar.<br />
8.4. EĞĠTĠMDE MOTĠVASYONU ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />
Eggen & Kauchak’ın öğrenme odaklı sınıf modelinde motivasyonu etkileyen faktörleri<br />
Ģöyle açıklanmıĢtır:<br />
� Öğretmen nitelikleri: Öğretmenin iyi bir model olması, coĢkulu olması, sıcak ve<br />
empatik bir yaklaĢım taĢıması motivasyonu arttırır.<br />
� Ġklim değiĢkenleri: Sınıf ortamının düzenli ve sıcak olması, çok Ģiddetli olmayan<br />
yarıĢma havasının bulunması motivasyonu arttırır.<br />
� Öğretim değiĢkenleri: Öğretimde konuya uygun bir giriĢ, eğitimin kiĢiselleĢtirilmiĢ<br />
olması, öğrencinin sürece dahil edilmesi ve geri bildirimin mümkün olması<br />
motivasyonu arttırır.<br />
8.5. MOTĠVASYONU BOZAN ETKENLER<br />
8.5.1. Ġç Etkenler<br />
KiĢinin kendisi ile ilgili motivasyon engelleri olup, psikolojik özellikteki etkenlerdir.<br />
ÇalıĢma Ġsteksizliği: ÇalıĢma isteksizliği pek çok nedene bağlı olabilir.<br />
� Hedef belirleyememek,<br />
� Plansız çalıĢmak,<br />
� ÇalıĢılacak konuyu anlamamak,<br />
� ÇalıĢmayı ertelemek,<br />
EndiĢeye Kapılma: Herhangi bir konuda endiĢeye kapılmak kiĢinin, o konu ile ilgili panik<br />
yaĢamasına ve doğru karar alamamasına sebep olur.<br />
Kendine Güvensizlik: KiĢinin kendine güvensizliği kendini tam olarak tanımamasından<br />
ve baĢarılı olacağına inanmamasından kaynaklanır.<br />
8.5.2. DıĢ Etkenler<br />
Motivasyonu bozan dıĢ etkenler; çevre, aile ve arkadaĢlar gibi kiĢinin içerisinde yaĢadığı<br />
çevre veya üyesi olduğu toplulukların sahip olduğu olumsuz Ģartlar veya düĢüncelerdir. Ancak<br />
sonuç olarak unutulmamalıdır ki; kiĢinin önündeki en büyük engel kendisidir.
8.5.3. Motivasyon Teknikleri<br />
127<br />
Motivasyon teknikleri, motivasyon yaratmak için benimsenen yaklaĢım veya<br />
uygulanan yöntem olarak tanımlanabilir. Motivasyon konusunda “havuç ve sopa” (carrot and<br />
stick) yaklaĢımından sık sık bahsedilir. Bu yaklaĢım, arabaya koĢulan bir atın önünde havuç ve<br />
araba sürücüsünün elinde bir kırbaç resmi çizilerek karikatürize edilir. Bu yaklaĢımda havuç, ödül<br />
verme esasına dayanan “pozitif motivasyonu”, kırbaç ise ceza verme esasına dayanan “negatif<br />
motivasyonu” temsil eder.<br />
Diğer bir deyiĢle, positif motivasyon ödüle ulaĢma isteği, negatif motivasyon ise cezadan<br />
kaçınma isteği sonucunda oluĢur. Ġltifat veya azarlama da pozitif ve nefatif motivasyon<br />
faktörleridir. “marifet iltifata tabidir” sözü pozitif motivasyonun tekniğini gösteren anlamlı bir<br />
atasözüdür.<br />
Kaynaklarına göre motivasyon, doğuĢtan gelen “içsel motivasyon” ve çevre etkisiyle<br />
oluĢan “dıĢsal motivasyon” olarak sınıflandırılabilir.<br />
Hem resmi ve hem de <strong>Yayım</strong> eğitiminde eğiticilerin pozitif motivasyon yaratmak üzere<br />
bilinçli bir çaba göstermeleri gerekir. Bunun için eğitim faaliyetlerinin eğitilenlerce önemli olacak<br />
bir biçimde düzenlenmesi ve eğitim faaliyetlerinin onlara sağlayacağı yararların açık bir biçimde<br />
anlatılması ve “marifet iltifata tabidir” öz deyiĢinin göz önünde bulundurulması gerekir.<br />
Motivasyon teknikleri konusunda eğitim dünyası dıĢından Ģu örnek verilebilir: Futbol<br />
maçlarında ortaya konulan galibiyet primi pozitif motivasyonu, mağlubiyet kesintisi ise negatif<br />
motivasyonu temsil eder.
128<br />
9. BÖLÜM<br />
GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ ve MODERASYON*<br />
9.1. GRUP KAVRAMI<br />
Grup, belirli ortak özellikleri olan sınırlı sayıdaki kiĢilerin oluĢturduğu topluluk<br />
olarak tanımlanabilir.<br />
Bireyin bir toplumsal çevre içerisindeki yerine ve yerinin derecesine statü denilmektedir.<br />
Belirli statülere sahip olan bireylerden istenen ve beklenen davranıĢlara da rol denmektedir.<br />
Grup, iletiĢim ve etkileĢim biçimi ve normları ile bireyi etkisi altına alır. Bireyin bir takım<br />
alıĢkanlıkları, toplumsal ve ahlaki değerleri bazı olgu ve olayları algılama biçimleri, tutum ve<br />
davranıĢları grup kararlarının ve grup deneyimlerinin etkisi altında kalabilir. Grubun birey üzerinde<br />
oluĢturduğu bu çok yönlü etkiye grup dinamiği denilir.<br />
9.2. GRUPLARLA ÇALIġMANIN ÖNEMĠ<br />
Grupla çalıĢma, birden çok kiĢinin bir araya gelerek belli bir amacı gerçekleĢtirmeye<br />
yönelik olarak katıldıkları çalıĢmalar olarak tanımlanabilir. Birey sosyal bir çevrenin<br />
içerisinde doğar, büyür ve geliĢir. Bireyin sağlıklı ve dengeli duygusal ve sosyal geliĢim<br />
sağlayabilmesinde grupla çalıĢmanın çok önemli ve belirleyici bir etkisi vardır. Grupla çalıĢma<br />
bireyin kendisini geliĢtirmesine, çeĢitli Ģekillerde ifade etmesine, belli rol ve statülere sahip<br />
olmasına olanak sağlar. Grupla çalıĢmanın birey açısından sağladığı yararlar aĢağıdaki Ģekilde<br />
sıralanabilir;<br />
� BaĢkaları ile iletiĢim ve etkileĢim olanağı sunar,<br />
� Sosyal ve duygusal geliĢim için olanak sağlar,<br />
� Kendini ifade etme olanağı tanır,<br />
� Kendini gerçekleĢtirme fırsatı sunar,<br />
� Belli bir kiĢilik ve kimlik kazanmasında yardımcı olur,<br />
� Kendine güven duygusu kazandırır,<br />
� Liderlik duygusu becerileri kazandırır,<br />
� Daha kolay ve daha etkili öğrenme olanağı tanır,<br />
� Grupla çalıĢma ve iĢbirliği yapma konularında bilgi ve beceri kazandırır,<br />
� Yaratıcılığını ortaya çıkarma ve geliĢtirme fırsatı sunar.<br />
9.3. GRUP ÇALIġMALARINI ETKĠLEYEN UNSURLAR<br />
Grup, sosyal yaĢamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Toplum içinde yaĢayan her birey, en<br />
küçük grup olan aileden baĢlayarak, yaĢamı boyunca farklı sosyal, ekonomik ve mesleki gruplara<br />
katılmaktadır. Bireyin kazandığı tutum ve davranıĢları üzerinde, katıldığı grupların belirleyici bir<br />
etkisi vardır. Birey toplumsal etki altında geliĢir ve birey olma özelliğini kazanır. Birey yaĢamı<br />
boyunca gurubun ve guruplar arası iliĢkilerin oluĢturduğu toplumsal etkiler altındadır.<br />
Toplumsal etki bireyin çevresiyle olan tüm etkileĢimini içerir. Toplumsal etkiye bireyler iki<br />
türlü yanıt verirler. Birincisi „uyma‟ diğeri ise „kaçınma‟ davranıĢıdır. Genelde tüm toplumsal<br />
çevrelerde bireylerden beklenen uyma davranıĢıdır.
129<br />
Bireyin aktif olarak katıldığı grup çalıĢmalarını etkileyen faktörler; psikolojik, fiziki ve<br />
liderlik faktörleri olmak üzere üç kısımda incelenebilir.<br />
9.3.1. Psikolojik Faktörler<br />
Her birey, grubun davranıĢ ve özelliklerinden etkilenir ve kendi davranıĢ özellikleriyle de<br />
grubu etkiler. Bu karĢılıklı etkileĢim sürecinde, bireyin psikolojik durumu, grubun psikolojik<br />
durumu ve grup dinamiği etkili olur.<br />
9.3.1.1. Bireyin Psikolojik Durumu<br />
Bireyin ilgi ve ihtiyaçları, kiĢilik özellikleri tutum ve davranıĢları grup çalıĢmasının<br />
niteliğini doğrudan etkilemektedir.<br />
9.3.1.2. Grubun Psikolojik Durumu<br />
Grubun kendi içerisinde oluĢturduğu yapı ve iĢleyiĢ, olgu ve olayları değerlendirme biçimi,<br />
iletiĢim-etkileĢim biçimi ve ortaya koyduğu tepkiler grubun psikolojik yapısını yansıtmaktadır. Her<br />
birey grubun davranıĢ özelliklerinden ve grubun psikolojik durumundan etkilenir. Birey kendi<br />
baĢına hareket ederken yapmak istemeyeceği bir davranıĢı, grupla birlikteyken rahatlıkla yapabilir.<br />
9.3.1.3. Grup Dinamiği (Grubun Bireye Etkisi)<br />
Gruplar kendilerini oluĢturan bireyler üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler. Bireylerin<br />
giderek grupla özdeĢleĢme ve bağlılık iliĢkisinin oluĢması grup dinamiğinin ortaya çıkmasını<br />
sağlar. Bireyler için „kiĢilik‟ olgusu nasıl bir önem taĢıyorsa, gruplar içinde bir bütün olarak<br />
gösterdikleri davranıĢlar aynı önemi taĢımaktadır.<br />
Bireyin bir gruba ait olması, bağlılık duygusunu da beraberinde getirir. Bu da, birlikte<br />
olma, birlikte hareket etme ve „biz‟ duygusunu oluĢturan bir durum yaratmaktadır. Grupta „biz‟<br />
duygusunun oluĢması hem grubun daha güçlü ve etkili olmasını hem de toplumsal bir süreci<br />
gerçekleĢtirmesini sağlar.<br />
Grubun birey üzerinde oluĢturduğu önemli etkilerden birisi de risk almadır. Birey kendi<br />
baĢına hiçbir zaman alamayacağı riskleri grupla birlikte hareket ederek daha kolay alabilir.<br />
9.3.2. Fiziki Ortam<br />
Grup çalıĢmalarını etkileyen önemli faktörlerden biri de fizikî ortamdır. Grup çalıĢmasının<br />
planlanan amaca uygun bir biçimde gerçekleĢtirilmesi büyük ölçüde fiziki ortamın özelliklerine<br />
bağlıdır. Grubun niteliğine uygun yerin seçilmesi, kaynak, araç, gereç ve materyallerin<br />
belirlenmesi, ısı, ıĢık vb. tüm unsurların gözden geçirilmesi fiziki ortamla ilgili olan faktörlerdir.<br />
Fiziki ortam yeterli büyüklüğe ve çalıĢma yöntemine uygun yeterli sayıda salona sahip olmalıdır.<br />
9.3.3. Liderlik ve Özellikleri<br />
Grup çalıĢmasının verimli ve etkili olmasında grup liderinin belirleyici bir rolü vardır.<br />
Genellikle her grubun bir lideri vardır. Lider grup adına etkinliklerde bulunur ve grubun<br />
düĢüncelerini dile getirir. Lider, kavramı hakkında genel kanı; yönetimde gücü ve etkisi olan birey<br />
Ģeklinde yorumlanmaktadır. Grup açısından lider, gruptaki karĢılıklı iliĢkilerde, grubun kararlarında<br />
ve amaçlarının seçiminde belirleyici bir rol oynayan grup üyelerinden birisini ifade etmektedir.
9.4. GRUPLARLA ÇALIġMA TEKNĠKLERĠ<br />
9.4.1. Rol Oynama ( <strong>Dr</strong>amatizasyon )<br />
Bir fikir, durum, sorun ya da olayın bir grup önünde oyunlaĢtırılmasıdır. Rol oynama<br />
tekniği oyunda rol alan ve izleyen kiĢilere konu ya da sorunu yalnızca dinleme ya da tartıĢma<br />
yerine, nasıl oluĢtuğunu izleme olanağı verir. Gruptaki kiĢiler olaya aktif olarak katılırlar.<br />
9.4.2. Küme ÇalıĢması<br />
130<br />
Aynı ilgi ve ihtiyaca sahip 2-8 kadar kiĢinin <strong>Yayım</strong>cı/danıĢman rehberliğinde bir araya<br />
gelerek belirli hedef ve davranıĢları gerçekleĢtirmek, yaĢamsal bilgi ve beceriler kazanmak ve bir<br />
ürün meydana getirmek amacıyla oluĢturdukları gruba küme denmektedir.<br />
9.4.3. Kongre<br />
Temel sorunları tartıĢmak üzere bir kurum ya da kurumlar arası bir örgütün belli<br />
zamanlarda ya da gerektiği zaman yaptığı genel toplantıya kongre denir. Bu tür toplantılarda<br />
genellikle bilim adamları ya da meslek adamları hazırladıkları tebliğleri sunarlar. Özellikleri<br />
aĢağıdaki Ģekildedir;<br />
� Kongrede temel sorunlar ele alınır,<br />
� DeğiĢik gruplardan temsilciler katılır,<br />
� Belli aralıklarla tekrarlanır,<br />
� Kongreye dinleyici kabul edilir,<br />
� Önceden hazırlanan bildiriler sunulur,<br />
� Dinleyenler soru sorar ya da katkı yapabilir.<br />
9.4.4. ġura<br />
Belli konuları tartıĢmak ve uygulamaya dönük öneriler oluĢturmak üzere belli bir kurum<br />
tarafından toplanan danıĢma kuruluna Ģura denir. ġuraya konu ile ilgili bilim adamları,<br />
uygulayıcılar, kurum yetkilileri ve diğer gruplardan temsilciler katılır.<br />
ġura birkaç gün sürebilir. Önce genel tartıĢma, sonra grup çalıĢmaları, daha sonrada tekrar<br />
bir genel tartıĢma değerlendirme oturumları yapılır.<br />
ġuranın özellikleri Ģu Ģekildedir;<br />
� Bir kurum ya da bir kuruluĢ tarafında toplanır,<br />
� TartıĢılacak konular o kurum tarafından belirlenir,<br />
� ġura raporları alt komisyonlarca oluĢturulur ve genel kurulda son Ģekli verilir,<br />
� Alınan kararlar kurumu bağlayıcı değildir. ġura bir danıĢma kuruludur.<br />
9.4.5. Forum<br />
Forum, bir konuda karĢıt görüĢlerin açıklandığı ve karar alındığı bir müzakere toplantısıdır.<br />
Bu toplantılar daha çok güncel konuları aydınlığa kavuĢturmak ve bir karar oluĢturmak için<br />
düzenlenir. Forumda amaç karĢı görüĢleri çürütmek değil, kendi görüĢünü savunmaktır.<br />
Forum toplantılarında, önce toplantı konusu, amacı ve uyulması gereken kurallar belirtilir.<br />
Daha sonra karĢıt görüĢler birkaç temsilci tarafından açıklanır ve tartıĢılır. Dinleyiciler<br />
konuĢmacılara sorular sorar veya kendi görüĢlerini açıklarlar.<br />
Toplantı sonunda, gerekirse oylama yapılır, kararlar alınır ve toplantı sona erdirilir. Meclis<br />
ve komisyon toplantıları forum için en tipik örneklerdendir.
9.4.6. Sempozyum<br />
131<br />
Sempozyum, özellikle bilimsel ve teknik konularda ayrı bölümlerin sıra ile konu uzmanları<br />
tarafından irdelendiği bir müzakere toplantısıdır. Oturumlarda düzeni bir oturum baĢkanı sağlar.<br />
Sempozyumda konuĢmalar, genellikle daha önceden hazırlanmıĢ metinler üzerinden yapılır ve her<br />
konuĢmadan sonra dinleyiciler, konuĢmacıya sorular sorabilirler,<br />
Sempozyumun özellikleri aĢağıdaki gibidir;<br />
� KonuĢmacılar ele alınan konuda ya da o konunun belli bir boyutunda uzmanlaĢmıĢ<br />
olduklarından konu alanı uzmanlarından yararlanma olanağı vardır,<br />
� Her konuĢmacıya 5 ila 20 dakika arasında süre verilir,<br />
� Ele alınan konu çok yönlü olarak incelenir,<br />
� Ġlgi çekici bir teknik olması nedeniyle dinleyenlerde bilimsel ilgi uyandırır,<br />
9.4.7. Açık Oturum (Panel)<br />
bir konunun, konuya taraf olan birkaç uzman tarafından, bir masa baĢında, bir oturum<br />
baĢkanı yöneticiliğinde, bir grup dinleyici önünde ve gayri resmi bir hava içinde tartıĢıldığı bir<br />
müzakere toplantısı Ģeklidir.<br />
Panelde genellikle baĢkan dıĢında 4 veya 6 konuĢmacı olur. BaĢkan önce toplantının<br />
konusu, konuĢmacılar ve kurallar hakkında kısaca bilgi verdikten sonra tartıĢmayı bir soru ile<br />
baĢlatır, sunulan görüĢleri özetler ve tartıĢmanın akıcı bir Ģekilde sürmesini sağlar.<br />
Yönetici, tartıĢmaların akıĢını engellememek için, konuĢmalar çok uzamadıkça veya konu<br />
dıĢına çıkmadıkça müdahalelerden kaçınmalıdır. TartıĢmacılar önceden belirlenen sıraya ve süreye<br />
göre konuĢurlar ancak kısa açıklamalar için baĢkandan izin almayabilirler. Yönetici her konuĢma<br />
sonunda, önemli noktaları vurgulayabilir veya yorumlayabilir.<br />
Açık oturumlarda, tartıĢmalar sonunda izleyicilerin soru sormalarına izin verilir.<br />
Panel, tartıĢma grubu anlamındadır. Panelde çok sayıda konuĢmacının yer alması bu<br />
toplantıların, dinleyicilerin sabrını taĢıracak kadar uzamasına sebep olabilir (Siyaset Meydanı).<br />
Bu tür toplantılarda, yöneticinin her iki yanında ikiĢer kiĢi olmak üzere 4 panelistin yer<br />
alması, tartıĢmaların 2 turda yapılması, birinci tur için 10, ikinci tur için 5‟er dakikalık süre<br />
tanınması, müzakerenin sağlıklı yapılabilmesi bakımından uygun bir formattır.<br />
Oturum baĢkanı panelistler ve katılımcılar tarafından genel kabul gören birisi olmalıdır.<br />
BaĢkanın, konuĢma süresi bakımından, konuĢmacılara eĢit davranması gerekir. Aksi<br />
takdirde açık oturumun gerçek amacı dıĢına taĢan tartıĢmalara zemin hazırlanmıĢ olur (one minute).<br />
Panelin özellikleri aĢağıdaki gibidir;<br />
� Konu ile ilgili farklı görüĢlerin ifade edilmesine olanak tanır,<br />
� Ġlgi çekicidir,<br />
� Katılımcılığı artırır,<br />
� Paneli izleyenlerin konu ile ilgili fikir, duygu ve tutumları geniĢler ve geliĢir.<br />
Panel tekniği kullanılırken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar Ģunlardır;<br />
� Ġyi bir hazırlık çalıĢması yapılmalı,<br />
� Moderatör, Konu, konuĢmacılar ve kurallar hakkında kısaca açıklamalar yapmalı.
132<br />
� KonuĢmacılar yazılı metinleri okumaları yerine önceden hazırladıkları kısa notlara<br />
bakarak konuĢmaları konusunda uyarılmalı,<br />
� Panel baĢkanı tartıĢma sırasında soracağı soruları önceden hazırlamalı ve konuĢmacıları<br />
da bu sorulardan haberdar etmelidir,<br />
� Panelin yapılacağı yer araç-gereç oturma düzeni önceden ayarlanmalı,<br />
� Lider zamanı kontrol etmeli ve süreyi aĢan konuĢmacıları uyarmalıdır,<br />
� Panel üyeleri birbirleriyle tartıĢmaya girmemeli ve birbirlerinin fikirlerine saygı<br />
göstermelidir,<br />
� Ġzleyicilerden soru alınmalı,<br />
Panel baĢkanı, panel bitiminde çok kısa bir özetle paneli sona erdirmelidir.<br />
9.4.8. Seminer<br />
Hazır yanıtları ve çözümleri olamayan bir konunun baĢkan denetiminde fazla resmi<br />
olmayan bir ortamda deneyimli kiĢiler tarafından tartıĢılması tekniğidir. Seminerde fikir alıĢveriĢi<br />
serbestçe yapılır. Katılanlar iĢlenen ve tartıĢılan konu hakkında yenilik ve değiĢiklikleri<br />
birbirlerinden öğrenme fırsatı bulabilirler. Seminerler dinleyici olmadan da yapılabilir.<br />
Seminerin özellikleri aĢağıdaki gibidir;<br />
� ÇeĢitli kaynaklardan bilgi sağlanabilir,<br />
� Dikkatli ve verimli tartıĢmalar yapılır,<br />
� Katılanlara sosyal ve etkin öğrenme olanağı sunar,<br />
� Sorunların çözümünde yeni yollar bulunabilir.<br />
9.4.9. Beyin Fırtınası<br />
Değerlendirme ya da sınırlandırma olmaksızın bir konuyu mümkün olduğunca çok çözüm<br />
üretmek için düzenlenmiĢ yaratıcı grup çalıĢması tekniğidir. Beyin fırtınasında grupta 6–12 kiĢi<br />
olması en kabul gören sayıdır. Özellikleri aĢağıdaki Ģekildedir;<br />
� Yaratıcı düĢünmeyi özendirir ve geliĢtirir,<br />
� Çok sayıda fikrin kısa sürede elde edilmesine olanak sağlar,<br />
� Özgür bir öğrenme ortamı oluĢturur,<br />
� Gruptaki üyeler birbirlerinin fikirlerinden yararlanır ve kendi fikirlerini geliĢtirebilirler.<br />
Beyin fırtınasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar Ģunlardır;<br />
� Gruba fikir üretecekleri bir konu ya da problem verilmelidir,<br />
� Zaman sınırı belirtilmeli ve gruptaki herkesin bu süre içinde akıllarına gelen çözüm<br />
yollarını sırasıyla söylemeleri istenmelidir,<br />
� Gruptan bir ya da iki yazıcı seçilmeli ve söylenenleri not almaları sağlanmalıdır,<br />
� Fikirler söylenirken eleĢtiri ya da tartıĢmalara izin verilmemelidir,<br />
� Gruptakiler mümkün olduğunca çok fikir üretme konusunda özendirilmelidir,<br />
� Verilen sürenin bitiminde tüm fikirler okunmalı benzer fikirler birleĢtirilerek orijinal<br />
fikirler belirlenmelidir,<br />
� Beyin fırtınasını yöneten kiĢi; serbest ve neĢeli ortam yaratmalı, uçuk fikirlerin ifade<br />
edilmesine izin vermeli, değerlendirmeyi zamanında baĢlatmalı, tüm düĢünceleri<br />
maddeler halinde sıralamalı,<br />
9.4.10. ÇalıĢtay (Workshop)<br />
ÇalıĢtay, Workshop veya Atölye çalıĢmaları belirli bir konuda paydaĢlar arasında<br />
ortak bir görüĢ oluĢturmak ve/veya karar almak amacıyla düzenlenen toplantılarıdır.<br />
Workshop bireylerin belli bir yerde kısa bir zaman diliminde toplanarak herkes için ortak<br />
olan ilgi ya da iĢle ilgili sorunlarını bir arada tartıĢma ve öğrenme fırsatı yaratan tekniktir.<br />
Bu toplantılar genellikle ortak bir oturumla (plenary session) açılır, grup çalıĢmaları ile
133<br />
devam eder ve yine ortak bir oturumla sona erer. AçılıĢ oturumunda çalıĢma konusu ve kuralları<br />
açıklanır ve paydaĢlar 5 -10 kiĢilik gruplara ayrılır. Grup çalıĢmalarında her grup ayrı bir yerde<br />
toplanarak önce bir grup sözcüsü seçer, daha sonra toplantı konusunu müzakere eder ve grup<br />
görüĢünü belirler. KapanıĢ oturumunda grup görüĢleri sözcüler tarafından sunularak tartıĢılır ve<br />
sonuçta tüm paydaĢların ortak görüĢü ortaya çıkar.<br />
6 kiĢilik 6 grup oluĢturmak üzere 36 katılımcının katıldığı çalıĢtaylar ABD‟ de “Philips 66”<br />
toplantıları olarak adlandırılır. Bu tür toplantılar, en etkin sınıf büyüklüğünün 36 kiĢilik sınıf<br />
olduğu görüĢüne dayanır.<br />
Ülkemizde son yıllarda yaygın eğitim çalıĢmalarına konu olan Proje Döngü Yönetimi<br />
(P.C.M.) eğitimlerinde de çalıĢtay benzeri bir yöntem uygulanmaktadır. Bu toplantılarda 25<br />
katılımcı öngörülmekte ve grup çalıĢmaları 5 kiĢiden oluĢan 5 grup tarafından yapılmaktadır.<br />
Bu tekniğin bazı özellikleri Ģunlardır:<br />
� Uygulamaya dönüktür,<br />
� Katılanlar yeni bilgi ve becerileri uygulayarak öğrenir,<br />
� Öğrenme hızı ve öğrenilenlerin kalıcılığı fazladır,<br />
� Bilgi ve beceri birlikte kullanılır,<br />
� Grup içi etkileĢim yüksektir,<br />
� Katılanlar sosyal becerilerini geliĢtirme imkânı bulur.<br />
9.5. MODERASYON<br />
Moderasyon; grup çalıĢmalarını destekleyen, onların etkin olmasına katkı sağlayan<br />
ilkeler ve uygulamalardır. Sözlük anlamı ise; farklı çıkar, konum ve bakıĢ açıları arasında bir<br />
denge sağlamak olarak ifade edilmektedir. Moderasyonun amacı ise grup çalıĢmalarında katılım,<br />
katkı ve iĢbirliği sağlamaktır. Moderasyonun kullanılmasıyla aĢağıdaki hususlar gerçekleĢir:<br />
varlığıdır.<br />
� Katılımcıların motivasyonu artar,<br />
� KarĢılıklı dikkat ve iyi niyete dayalı bir atmosfer oluĢur,<br />
� Her grup üyesi kendi bilgi ve tecrübelerini gruba rahat bir Ģekilde açabilir,<br />
� BaĢarı kiĢilerin değil grubun baĢarısı olur,<br />
� Yeni fikirler oluĢur:<br />
9.5.1. Moderasyon Nerelerde Kullanılır?<br />
Moderasyonun bazı kullanım alanları Ģunlardır:<br />
� EtkileĢimli (Ġnteraktif) Öğrenim,<br />
� Ortak Problem Çözümü,<br />
� Planlama Kararları<br />
9.5.2. BaĢarılı Bir Moderasyonun KoĢulları<br />
BaĢarılı bir moderasyonun temel koĢulu, yeterli bir moderatör ve uygun bir grubun
9.5.2.1. Moderatörün Özellikleri<br />
134<br />
Genellikle Ģu soru sürekli sorulmaktadır; acaba belli insanlar moderatörlük için diğerlerine<br />
göre daha mı uygundur? Acaba moderatörlük için bir yetenek var mıdır?<br />
Moderasyonu kimi insan zor öğrenir kimi insan ise kolay. Uygulama baĢladıktan bir süre<br />
sonra her moderatör kendi tarzını geliĢtirir. Moderasyon kuralları her kiĢinin bilgi ve yeteneklerine<br />
uyumlu hale gelir. Unutulmamalıdır ki, moderatör sayısı kadar moderasyon stili vardır.<br />
Moderatörler aslında özel bir meslek grubu oluĢturmazlar. Daha çok bu kiĢiler kendi<br />
mesleklerinde kendilerini öğretmen, yetiĢkin eğitimcisi ya da danıĢman olarak yetiĢtirmiĢ kiĢilerdir.<br />
Temel amaçları; grupları farklı çeĢitlerdeki amaçlarına ulaĢmada desteklemektir.<br />
BaĢarılı moderatörlerin ortak bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerin bir kısmı sonradan<br />
öğrenilmiĢ olsa da bir bölümü doğuĢtan taĢıdığı karakteristiklere bağlıdır.<br />
� Moderatörlerin en önemli özellikleri Ģu baĢlıklar altında toplamak mümkündür:<br />
� Üstün Dinleme Yeteneği<br />
� Kısa-Vadeli ĠĢitsel Hafıza<br />
� Organize Olabilme Yetisi<br />
� Yüksek Enerji Seviyesi<br />
� Samimiyet Kurabilme Yeteneği<br />
� Ortalamanın Üzerinde Zeka<br />
� Moderatörlük Deneyimi<br />
� Ġyi Bir ĠletiĢim Becerisi<br />
Bu kiĢi problem çözme sürecinde gruba eĢlik etmekte ve ancak bu süreçte bir aksaklık -<br />
örneğin, grup içi gerilimler ve katılımcılar arasındaki çözülmeyen uyuĢmazlıklar- çıkması<br />
durumunda müdahale etmektedir.<br />
Moderatör süreç içerisinde destekleyici bir rol üstlenir. Ancak temel çalıĢmayı grup yapar<br />
ve sonuç gruba aittir. Moderatör, ilk planda kendi değerlerini, amaçlarını ve düĢüncelerini geri<br />
planda tutan metodik yardımcıdır.<br />
Bilinmelidir ki, grup çalıĢması canlı ve dinamik bir süreçtir. Herhangi bir davranıĢ kuralı<br />
mekanik olarak takip edilemez. Moderasyon, ancak moderasyon yapmak suretiyle öğrenilir. Bu<br />
öğrenme süreci, özellikle birkaç tecrübeyle daha da kolaylaĢır. Ancak, öyle bir an gelir ki kurallar<br />
biter. Çünkü müdahale etme ya da tartıĢmayı bırakma zamanının seçimine iliĢkin Moderatörün<br />
kararı sadece sezgi ve tecrübe meselesidir.<br />
Moderatörler Ġçin Temel Kurallar<br />
� KonuĢma soru sor<br />
� Gruba karĢı savaĢma<br />
� Grup içi anlaĢmazlıklara öncelik ver<br />
� Farlılıkları tahmin et, kabul et, uygun tepki ver<br />
� Ben yaptım yerine yapıldı de<br />
� Sözsüz sinyallere dikkat et<br />
� Grupça karar verilen metotlar üzerinde tartıĢma
9.5.2.2. Uygun Bir Grup<br />
135<br />
Moderasyon yöntemleri, grup açısından bazı ön koĢulları gerektirir. Eğer moderasyon<br />
yöntemleri ile çalıĢma konusunda grup üyelerinin bilgisi yoksa grup üyeleri sistemin iĢleyiĢi<br />
hakkında bilgilendirilmelidir. Moderasyonu kullanan çalıĢma gruplarında ast-üst iliĢkisi söz konusu<br />
değildir. Grubun yönetimi katılımcı ve iĢbirlikçi bir yapıda olup, yukarıdan aĢağıya değil, ortaklaĢa<br />
ve eĢit kiĢiler arasında uygulanmaktadır. Bu durumda en büyük görev moderatöre düĢmektedir.<br />
9.5.3. Moderasyon Yöntemleri<br />
Moderasyon yöntemlerinin birçoğu 7-25 kiĢilik gruplar için uygun olup; daha küçük ve<br />
büyük gruplarda bu yöntemlerin kullanılması söz konusu olduğunda, moderatör duruma göre karar<br />
vermelidir. Bu konuda verilecek karar, moderasyonun hangi amaçla yapıldığı, zaman, grup<br />
büyüklüğü, çalıĢmanın içeriği, kullanılacak yardımcı malzemeler gibi faktörlere bağlıdır. Temel<br />
olarak yöntemlerin doğru seçilmesi, moderasyonun en önemli adımlarından biridir. AĢağıdaki<br />
tanımlamalar moderatörlerin doğru karar vermesine yardımcı olacaktır.<br />
9.5.3.1. Moderasyonda Görsel Yöntemler<br />
9.5.3.1. 1. GörselleĢtirmenin Temelleri<br />
Mesleki veya gündelik iletiĢimin büyük bir kısmı konuĢarak yapılmaktadır. Ancak, gözlerle<br />
bilginin büyük bir kısmının alındığı bir gerçektir. Bu nedenle, iletiĢimin geliĢtirilmesinde anahtar<br />
faktör, fikirlerin görsel hale getirilmesi ve yalnızca sözlü iletiĢimle sınırlı kalmamaktır.<br />
GörselleĢtirme, sözlü ifadelere yardımcı olan, ancak onların yerine geçmeyen görsel bir dildir.<br />
Bir iletiĢimi sürecinde moderatörlük yapan kiĢi, görsel iletiĢim tekniklerini baĢlattığı ya da<br />
yürüttüğü ilgili tüm çalıĢmalara uygulayabilir. Grup veya ekip çalıĢmalarında tartıĢma yönetimi,<br />
katılımcıların seçimlerini belirleme, alternatif tekliflerin değerlendirilmesi, problem tespiti, durum<br />
analizi gibi birçok alanda görsel iletiĢim teknikleri kullanılabilir.<br />
9.5.3.1. 2. GörselleĢtirmenin Avantajları<br />
Konu içeriğinin karmaĢıklığı veya grup büyüklüğü arttıkça, görselleĢtirmeden elde edilecek<br />
yarar artar. Moderatör konuyu, problemleri, bireysel teklifleri ve fikirleri yazarak, katılımcıların<br />
görebileceği hale getirdiğinde birçok avantaj ortaya çıkacaktır:<br />
� Katkılar kaybolmayacak ve unutulmayacaktır. Ayrıca, bir kiĢinin katkısının yazılarak<br />
görsel hale getirilmesi, onun mesajının alındığını ve tekrar edildiğini gösterecektir.<br />
� Genellikle sadece ana noktalar görselleĢtirilir. Bu nedenle bilgi konsantre edilmiĢ olur.<br />
� GörselleĢtirmede tahta kullanımıyla, herkesin ilgisi tek noktaya toplanmıĢ olacaktır.<br />
� Katılımcılar katkının hangisinin doğrudan ilgili, hangisinin kiĢisel niteliğe sahip<br />
olduğunu daha kolay ayırt edecektir.<br />
� TartıĢma sadece konuyla ilgili fikirlerle sınırlanacaktır. Bu nedenle sonuca yönelik<br />
olma özelliği aratacaktır.<br />
� TartıĢma safhaları ve yapılmıĢ olan yönlendirmeler her zaman görünür halde<br />
kalacaktır. Bu durum, tartıĢmaya sonradan katılanlar için de özellikle yararlıdır.<br />
� TartıĢmalarda katılımcılık artar.
GörselleĢtirmede DeğiĢik Yöntemler:<br />
136<br />
� Salkımlar: Birbirine ait veya benzer ifadeleri kapsarlar<br />
� Skalalar: Nicelik veya zamana bağlılığa göre yapılandırmaya uygundurlar.<br />
� Listeleme: Ġfadelerin farklı baĢlıklar altında toplanmasıdır.<br />
� Tablo veya matris: Dikey ve yatay baĢlıklar halinde birleĢtirilmiĢ listeler<br />
� Ağaç: Neden ve sonuç gibi birbirine bağlı iliĢkiler, karakterize etmek için kullanılır.<br />
� Ağ: Kompleks ve birbirine bağlı iliĢkileri görselleĢtirmede yararlıdır.<br />
9.5.3.1.3. GörselleĢtirmede Kartların Kullanımı<br />
Amaç: kartlar kullanılarak yapılan bir beyin fırtınası (Beyin fırtınası: Bireylerin eleĢtirilme<br />
endiĢesi olmadan fikirlerini rahatlıkla ifade ettikleri grup tartıĢma tekniği) ile kısa sürede birçok<br />
düĢünce ve çözüm önerisi ortaya konulabilir. Bu yöntem, sözlü beyin fırtınasına göre insanlara<br />
daha kiĢisel düĢünme ve baĢkalarının söylediklerinden etkilenmeden görüĢ bildirme imkanı verir.<br />
Ayrıca kartlar, katılımcıların düĢüncelerini daha iyi yapılanmasına yardımcı olur.<br />
Kullanım Alanları: Bir konu hakkında fikir oylaması yapmak için (örneğin, grubun bir<br />
problemi ya da hedefine karĢı tavır, bir olayın eleĢtirilmesi gibi). Grubun bir konudaki bilgisini<br />
tespit etmek için. Fikirleri toplamak için yapılabilir.<br />
Avantajları:<br />
� Kelimelere dökme tamamen katılımcılara bırakılmıĢtır.<br />
� Katılımcılar diğer grup üyelerinin etkilenmezler, herkes kendi baĢına yazabilir.<br />
� Grup üyelerinin yorumları ve yorumun yapılma sıklığı, moderatörün potansiyel<br />
problemlere veya grup içindeki önceliklere dikkatini yoğunlaĢtırmasını sağlar.<br />
� Durumun sağladığı anonimlik, katılımcıların daha açık sözlü olmasını cesaretlendirir.<br />
Dikkat Edilecek Noktalar:<br />
� Moderatör sorduğu sorunun tüm katılımcılar tarafından cevaplanana kadar görünür<br />
durumda kalmasını sağlamalıdır.<br />
� Soru net olmalıdır. YanlıĢ anlaĢılmayacak Ģekilde formüle edilmelidir.<br />
� Birden fazla soru sorulduğunda, her bir sorunun cevap kartı değiĢik olmalıdır.<br />
Kartların Ġğnelenmesi:<br />
� Moderatör kartları toplayarak karıĢtırır.<br />
� Kartlar herkes yazmayı bitirdikten sonra iğnelenebilir; (Bu yöntem, benzer fikirler<br />
değiĢik kiĢiler tarafından formüle edilirken veya grup içi etkilenmeler, yönlendirmeler<br />
önlenmek isteniyorsa uygulanır) ya da,<br />
� Yazıldıktan hemen sonra iğnelenebilir ve tekrarı önler.<br />
� Kartların sahibi belli olmamalıdır. Bu her zaman geçerli bir kuraldır.<br />
Tahtadaki Kartların Gözden Geçirilmesi:<br />
Moderatör kartları okuyarak genel bir gözden geçirme sağlar. Tecrübeler göstermiĢtir ki,<br />
aksi takdirde, grup üyeleri tüm kartları okumamaktadır.<br />
Yeni baĢlayan moderatörler için en zor durum, katılımcıların sorulara cevap vermedikleri<br />
ve sustukları durumlardır. Bu durumda moderatör, kendisine ve katılımcılara düĢünme için yeterli<br />
zaman vermeli ve sorunun anlaĢılıp anlaĢılmadığı kontrol edilmelidir.
137<br />
9.5.4. Moderasyonda Soru Sorma Teknikleri<br />
Moderasyon ve ilgili yöntemlerin temel amaçları; grupların amaçlarına ulaĢmaları için<br />
onları desteklemektir. Kısaca moderasyon, grup tartıĢmalarında kısa sürede mümkün olduğunca<br />
fazla sayıda grup üyesinin katılımı ile görünür sonuçların elde edilmesini sağlamalıdır. Grupların<br />
kendi kendilerini yönetmelerini sağlamak üzere Moderatör genellikle soruları kullanır.<br />
Moderatör, uygun sorularla, grup süreçlerini harekete geçirebilir, çalıĢmayı destekler ve<br />
karar verme sürecine yardımcı olur. Aslında; moderasyon tekniğiyle yönetilen grup çalıĢmaları,<br />
birbirlerini takip eden soru ve cevaplardan oluĢan bir oyun gibidir. Bu süreçte doğal olarak, grup<br />
üyeleri de moderatöre ve birbirlerine soru yöneltirler. AĢağıda öncelikle moderasyonda kullanılan<br />
soru yöntemleri dikkate alınmaktadır.<br />
Hangi Tip Sorular Uygundur?<br />
Moderasyonda yöneltilecek soruların seçimi, grubun motivasyonu üzerinde çok etkilidir.<br />
Uygun olmayan soruların kullanımı, grup tarafından olumsuz karĢılanır.<br />
Tablo 4. Uygun Ve Uygun Olmayan Soruları<br />
Uygun Soruların Özellikleri Uygun Olmayan Soruların Özellikleri<br />
� Dikkat uyandırırlar.<br />
� Canlı bir katılım sağlarlar.<br />
� Cevap için merak uyandırırlar.<br />
� Herkes için ilginçtir.<br />
� Soru soranın ilgisini açıklar ve<br />
karĢılıklı güveni oluĢtururlar.<br />
� Katılımcıların kendilerini ifade<br />
etmesine yardım ederler.<br />
� Açık sorulardır:<br />
� Cevabı içermezler.<br />
� Farklı cevaplar mümkündür.<br />
� DüĢünmeye zorlarlar.<br />
� Zevkle cevaplandırılırlar.<br />
Sorular çok genel ve çok özel ifadeler taĢımamalıdır.<br />
Tablo 5. Sorularda Kapsam Durumu<br />
Çok genel<br />
Çok dar<br />
� Can sıkıcıdırlar.<br />
� Aktif katılımı engellerler.<br />
� Klasik cevaplara yöneltirler.<br />
� Bazı katılımcıları ilgilendirirler.<br />
� KiĢileri utandırmaya, ya da savunma<br />
mekanizmalarına neden olurlar.<br />
� KiĢisel sırları açığa çıkarmaya<br />
yöneliktirler.<br />
� Evet-hayır sorularıdır.<br />
� Cevap beklenmeyen sorulardır: zaten<br />
cevabı içerirler.<br />
� Sadece belli cevap seçenekleri arasında<br />
seçim olanağı verirler.<br />
Kırsal nüfusun ihtiyaçları nasıl karĢılanabilir?<br />
Su ihtiyacı en uygun nasıl karĢılanabilir?<br />
Çiftçiler su kanallarının bakımını nasıl üstlenebilirler?<br />
Pirinç tarımında dekara ne kadar su gereklidir?
138<br />
9.5.4.2. Katılımcıların Sorularına Cevap Verme<br />
ÇalıĢmada katılımcılar da moderatöre soru yöneltirler. Moderatörün sorular karĢısında<br />
kendini geri planda tutması, en önemli görevidir. Moderatör katılımcıların cevapları ve katkıları en<br />
az kendi vereceği cevaplar kadar iyi olacağına inanmalıdır<br />
Moderatör; herhangi bir soruya doğrudan muhatap olduğu durumlarda da cevabı diğer grup<br />
üyelerine bırakmalıdır. Örneğin; “Bu konuda kim bir Ģeyler söylemek ister?” diye sorabilir.<br />
9.6. GRUPLARIN GELĠġĠM SÜREÇLERĠ<br />
9.6.1. Grup Süreçlerinin Safhaları<br />
Grupların geliĢme safhaları izlendiğinde, bir araya geldikten hemen sonra belirli bir<br />
performansı gösteremedikleri ve belirli safhaları yaĢanmasından sonra gruplar verimli çalıĢabildiği<br />
gözlenmiĢtir. Moderatör olarak, grubun çalıĢma performansına zarar veren etmenlerin ortadan<br />
kaldırılması için, öncelikle grup üyelerinin içinde bulundukları durum üzerinde düĢünmek faydalı<br />
olacaktır. Grup süreçlerini, bunlardan ortaya çıkan sonuçları ve Moderatörün davranıĢlarını<br />
açıklayan safhalar Ģöyle özetlenebilir:<br />
Tablo 6. Grup Süreç Safhaları<br />
SAFHA GRUP YAPISI MODERATÖR<br />
1.OluĢma<br />
Safhası<br />
2.ÇatıĢma<br />
Safhası<br />
3.ÇalıĢma<br />
Safhası<br />
4.Ayrılma<br />
Safhası<br />
KiĢisel sıkıntı, utanma ve güvensizlik.<br />
ÇalıĢma ile ilgili bilgi sahibi olmama.<br />
Grup içi üyeler ve moderatör arasında rol ve<br />
pozisyon savaĢları.<br />
Grupta kalma ve ayrılma kararı.<br />
Konunun amacına veya yönteme sıkça<br />
müdahale.<br />
Katılımcılar kendi rol ve pozisyonlarını<br />
bulurlar.<br />
Grup içi iĢbirliği ve grup duygusu geliĢir ve<br />
birbirlerini desteklerler.Grup bireylerinin<br />
enerjileri etkili ve problem çözmeye yönelik<br />
bir çalıĢmaya yönelmiĢtir.<br />
ÇalıĢmayı değerlendirme.<br />
Pratikte uygulanabilirliğini kontrol etme.<br />
Katılımcıların güvensizlik<br />
hislerine ve mesafeli davranıĢlara<br />
saygı gösterir.<br />
Yapılacak iĢ tanımlanır ve<br />
kullanılacak yöntemler ve<br />
uyulacak kurallar anlatılır.<br />
BaĢkaldırı ve itirazlara izin verir.<br />
Katılımcılardan gelecek programa<br />
yönelik küçük değiĢikliklere verir.<br />
Görev dağılımı yapar.<br />
KiĢisel faaliyetleri destekler.<br />
Grup davranıĢının çerçevesini<br />
belirler.<br />
Değerlendirme sürecine yol açar<br />
ve destekler.<br />
Pozitif bir kapanıĢ yapar.
139<br />
10. BÖLÜM<br />
ÇATIġMA YÖNETĠMĠ*<br />
ÇatıĢma, çeĢitli nedenlerden kaynaklanan anlaĢmazlık, zıtlaĢma, uyumsuzluk ve ters<br />
düĢme biçiminde ortaya çıkan ve iyi yönetilmediği durumda örgüte ve bireye zararlı olabilen<br />
bir etkileĢim sürecidir<br />
Ġnsanlık tarihinin her döneminde stres ve çatıĢma insan yaĢamının kaçınılmaz bir parçası<br />
olmuĢtur. Zamanla stres ve çatıĢma kaynakları değiĢmekle birlikte, iĢ ortamı, bütün çalıĢanlar için<br />
her zaman Ģiddetli ve sürekli stres kaynakları ile doludur.<br />
GeliĢen ve değiĢen hayat Ģartlarına ayak uydurma çabası beraberinde bazı problemleri<br />
getirmiĢtir. Bu problemlerden birisi de “çatıĢma„ dır. ÇatıĢma hem bir birey içinde hem de bireyler<br />
gruplar veya örgütler arasında meydana gelebilen bir olgudur.<br />
Birey açısından çatıĢma, bir birey için istenen veya istenmeyen iki eĢdeğer durumdan birini<br />
seçmek zorunda kaldığında gösterdiği kararsızlık veya duyduğu rahatsızlıktır.<br />
10.1. ÇATIġMA YAKLAġIMLARI<br />
ÇatıĢmaya iliĢkin yaklaĢımlar Klasik-Geleneksel, Neoklasik-DavranıĢçı, Modern-<br />
EtkileĢimci yaklaĢımlardır<br />
10.1. 1. Klasik-Geleneksel YaklaĢım:<br />
Bu yaklaĢım çatıĢmanın yıkıcı olduğu inancındadır. Bu nedenle yöneticinin en önemli<br />
görevi, örgütü çatıĢmalardan korumaktır.<br />
10.1. 2. Neoklasik-DavranıĢçı YaklaĢım:<br />
Bu yaklaĢıma göre, çatıĢma kaçınılmazdır. Önemli olan çatıĢmanın ortadan kaldırılmasıdır.<br />
ÇatıĢmanın ortadan kaldırılması bireyler arasındaki ayrımların yok edilmesi anlamına gelmektedir.<br />
10.1. 3. Modern-EtkileĢimci YaklaĢım:<br />
Bu yaklaĢıma göre, örgütün sağlığı için çatıĢma gereklidir. Ancak çatıĢma çok yüksek<br />
düzeyde ise azaltılması, çok düĢük düzeyde ise uyarılması gerekir.<br />
ÇatıĢmadan yoksun bir örgütte yenilik ve değiĢim, yaratıcılık ve performans etkilenir.<br />
Sürekli ve önemli çatıĢmalarla karĢılaĢan örgütlerde ise, kararların verilememesi ve<br />
gecikmesi, tavizlerin sorunları çözmede yetersiz kalması gibi nedenlerle yine performans olumsuz<br />
yönde etkilenir, hatta bu durum örgütün yaĢamasını tehlikeye düĢürebilir.<br />
10.2. BĠREYSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ<br />
Bireysel çatıĢma, bir bireyin istenen veya istenmeyen iki eĢdeğer durumdan birini seçmek<br />
zorunda kaldığında gösterdiği kararsızlık veya duyduğu rahatsızlıktır. ÇatıĢma bir çeĢit ruhsal
140<br />
engellemedir. ÇatıĢma bireyi etkileyen birbirine karĢıt duygu, düĢünce ve istekler arasında seçim<br />
yapma güçlüğüdür. Bu seçim ne kadar güçleĢirse, bireydeki endiĢe ve gerilim de o kadar artar.<br />
Bireyin yaĢamında üç çeĢit çatıĢma görülür;<br />
10.2.1. YaklaĢ-YaklaĢ (hem o, hem o)<br />
Bireyin istediği iki ya da daha çok güdü arasından birini seçerken yaĢadığı karar verme<br />
güçlüğüdür. Örneğin, izlemek istediğimiz iki programın aynı saatte, ayrı kanallarda yayınlanması<br />
halinde birini seçmek zorunda kalmak veya kadının eĢine “ya annen ya ben!” diyerek kocasını bir<br />
seçime zorlaması bu tür bir çatıĢmadır. Koca her ikisinden de vazgeçmek istememektedir.<br />
YaklaĢma-YaklaĢma ÇatıĢmasında Bireyin DavranıĢı; Ġki iyi seçenekten birisine yaklaĢan<br />
birey, hangi seçeneğe yaklaĢırsa, o seçenek daha da çekici olmaya baĢlar ve birey bu yöne kuvvetle<br />
yaklaĢır. Bu nedenle, yaklaĢma yaklaĢma türünden olan çatıĢmalarda ilk adım en önemli adımdır.<br />
10.2.2. Kaçın-Kaçın (ne o, ne o)<br />
Bireyin istemediği iki olumsuz olgu, olay ya da nesneden birini seçmek zorunda<br />
kalmasıdır. Birey normalde her iki durumla da karĢılaĢmak istemez. Bunlardan birini isteksiz<br />
olarak seçmek zorunda kalır.<br />
“Tembel öğrenci ne ders çalıĢmak ister ne de sınıfta kalmak”<br />
“Tembel insan ne aç kalmak ister ne de çalıĢmak”<br />
Kaçınma-Kaçınma ÇatıĢmasında Bireyin DavranıĢı; Bu tür çatıĢmayı çözmek zordur. Bir<br />
seçeneğe yaklaĢınca o seçenek gittikçe daha kötü görünmeye baĢlar. Bu nedenle birey dönüp diğer<br />
seçeneğe yaklaĢır. Ne var ki, o zaman da diğer seçeneği daha olumsuz görmeye baĢlar. Bu durumda<br />
insanlar Ģu yollardan birini seçer;<br />
� En az kötü olan seçeneğe gitmek<br />
� Ortada bir noktada durmak, hiçbir davranıĢta bulunmamak<br />
� Sanki ortada bir sorun yokmuĢ gibi davranmak<br />
10.2.3. YaklaĢ-Kaçın (o, ama)<br />
YaklaĢma kaçınma en sık görülen çatıĢma tipidir. Hem hoĢa giden hem gitmeyen olay bir<br />
arada yaĢanır. Örneğin evlenmek isteyen gencin, evliliğin getireceği sorunlardan kaçmak istemesi,<br />
Ģeker hastasının pastayı çok sevmesi gibi.<br />
YaklaĢma-Kaçınma ÇatıĢmasında Bireyin DavranıĢı; Bu çatıĢma davranıĢında, bireyler<br />
önce hoĢa giden güdünün peĢinden giderler, sonra hoĢlanmadıkları bir Ģeyle karĢılaĢacakları bir<br />
noktaya geldiklerinde bir müddet kararsızlık yaĢarlar. Daha sonra baskın gelen güdünün gösterdiği<br />
davranıĢta bulunurlar. Örneğin; bazı ayrılan çiftler, beraber yaĢamlarının güzel yanlarını hatırlar ve<br />
yaklaĢma davranıĢı göstererek birbirlerine dönerler. Ancak bir araya geldiklerinde tekrar sorunlar<br />
yaĢarlar ve kaçınma davranıĢına yönelirler.<br />
Ġnsanlar bir arada yaĢadıkları sürece ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, aralarında<br />
sürtüĢmelerin, çatıĢmaların çıkması kaçınılmazdır. ÇatıĢmalar yok sayılarak iliĢkiler geliĢtirilemez.<br />
Ġnsanların kendilerini iç benlikleriyle ortaya koymaları, çatıĢmaları da yapıcı bir yöntemle<br />
çözmeleri iliĢkilerinin geliĢmesine katkıda bulunur.
141<br />
10.2.4. ÇatıĢma Durumunda Kırgınlık ve Kızgınlık Belirten DavranıĢ Biçimleri<br />
Kaçınmak: Bu davranıĢı gösteren kiĢiler, birisiyle çatıĢmaya girmemek için bilinçli ya da<br />
bilinçsiz olarak kaçma davranıĢında bulunurlar. ÇatıĢma çıkacağını anladıklarında ya orayı terk<br />
ederler, ya uyumak isterler, ya da önemli bir uğraĢları varmıĢ gibi baĢka hiçbir Ģeyle ilgilenmezler.<br />
Hasıraltı Etmek: Hasıraltı davranıĢını gösteren kimse, sadece tartıĢmaya girmekten<br />
kaçmakla kalmaz, sanki tartıĢılacak hiçbir konu yokmuĢ gibi hareket eder.<br />
Konuyu DeğiĢtirmek: ÇatıĢma olasılığı belirdiği anda konuyu değiĢtirmek çok kullanılan<br />
yöntemlerden biridir. Bu tür eğilimi olan kiĢilerin sağlıklı bir iliĢki geliĢtirmeleri mümkün değildir.<br />
Böyle bir iliĢki içinde olan kiĢilerin iliĢkisine “beraber olma oyunu” olarak bakmak daha doğrudur.<br />
EleĢtirmek: KiĢiyi sinirlendiren bir soruna iliĢkin olarak konuĢacağı yerde kızgınlığını<br />
karĢısındakinin baĢka davranıĢlarına eleĢtiri yönelterek dıĢa vurur. Böyle durumlarda karĢıdaki kiĢi<br />
neye kızıldığını anlayamaz. Örneğin çok önceden yapılan davranıĢları hatırlatmak. KiĢi kendisine<br />
kızıldığını anlar fakat nedenini anlayamaz.<br />
Tuzak kurmak: Bazı kiĢiler karĢısındakinin bir davranıĢ yapmasını isterler. KarĢısındaki<br />
bu davranıĢı yapınca, sanki önceden isteyen kendileri değilmiĢ gibi, bu davranıĢı yapana yüklerler.<br />
Bardağı taĢırmak: Dilimizde “bardağı taĢıran son damla” diye bir deyim vardır. Öfke,<br />
kızgınlık, önce belli edilmez, depo edilir. sonra küçük bir olayda büyük reaksiyonlar sergilenir.<br />
Tedirgin etmek: Bazı kiĢiler kızgınlıklarını açıkça belli etmek yerine, karĢıdakinin<br />
tedirgin olacağı hareketler yaparak onu rahatsız edip, olumsuz duygularını dile getirmeye çalıĢırlar.<br />
ġakaya boğmak: Bazı kiĢiler kendine ciddi bir duygu ya da düĢünce yöneltildiğinde, iĢi<br />
hemen Ģakaya dökerek ciddiyetten kurtulmak isterler.<br />
Yaraya dokunmak: Herkesin psikolojik olarak hassas olduğu noktaları vardır. Bunu<br />
ancak onlara en yakın kimseler bilir. Bu kimseler kızgınlıklarını, kiĢiyi bu zayıf noktalarından<br />
yakalayarak belirtiyor ve öç alıyorsa, bu hastalıklı bir iliĢkidir ve devamlı hırpalanmaktadır.<br />
Yoksun bırakmak: Bazı kimseler, kızdığı, ya da kırıldığı zaman bu duygularını belli<br />
edecekleri yerde, karĢısındakinin istediği bir Ģeyi vermeyerek ondan öç almak isterler.<br />
10.2.5. Yapıcı TartıĢma<br />
Kızgınlık ve kırgınlık duygularının ifadesinde ve bir çözüme ulaĢmasında yapılması<br />
gereken en önemli Ģey yapıcı tartıĢmadır. Yapıcı tartıĢma önemsenen bir kiĢiye karĢı duyulan<br />
kızma, kırılma, gibi duyguları onunla paylaĢarak birbirini daha iyi anlama amacıyla kullanılır.<br />
Birbirlerine duyduğu kızgınlığı, kırgınlığı ve rahatsızlığı belirtmeyen insanlar genellikle Ģu<br />
nedenlerden ötürü bunu yapmazlar,<br />
Kaybetme korkusu. KiĢi, kırgınlık ve kızgınlık gibi olumsuzluk duygularını karĢıdakine<br />
belirttiği zaman, kendisi için önemli olan bu kiĢiyi kaybedeceğinden korkar. Böyle duyguların<br />
varlığı iliĢkilere zarar verir.
142<br />
Kötü insan olma korkusu: Bu korkuyu yaĢayan kiĢiler kırgınlık, küskünlük gibi olumsuz<br />
duyguları iliĢkilerinden çıkarırlar. KiĢiler arasında, yakın iliĢkilerin doğabilmesi için, olumsuz<br />
duygularını yapıcı bir tartıĢma içinde paylaĢabilmeleri gerekir.<br />
Ön yargıları kıramama korkusu: Bu korku daha öndeki deneyimlerden kaynaklanır.<br />
Önceki deneyimlerde mesajlar bazı eĢik engellerine takılmıĢ ise, yeni bir tartıĢma veya konuĢmanın<br />
yararsız olduğu anlayıĢı geliĢir ve bu anlayıĢ yapıcı tartıĢma Ģansını yok edebilir.<br />
Durumu daha da kötüye götürme korkusu: Önceki deneyimlerde bazı yapıcı tartıĢma<br />
giriĢimleri durumu daha da kötüye götürmüĢ ise böyle bir korku oluĢabilir.<br />
yaklaĢılabilir.<br />
10.2.6. Uzun Süreli çatıĢmaların Çözümü<br />
ÇatıĢma değiĢik nedenlerden kaynaklanabilir ve çözümüne iki temel tutum içinde<br />
Kazan-Kaybet; Eğer yaklaĢım “ya kazan ya kaybet” Ģeklinde olursa, iki kiĢiden biri<br />
mutlaka çözümden memnun kalmayacaktır.<br />
Kazan-Kazan (Win-Win); Bu yaklaĢımın diğer bir adı kaybeden yok yaklaĢımıdır.<br />
Kaybeden yok yaklaĢımında iki tarafı da memnun edecek bir çözüm yolu bulunur.<br />
10.3. ÖRGÜTSEL ÇATIġMA VE YÖNETĠMĠ<br />
Yöneticilerin zaman ve enerjilerinin önemli bir kısmını alan konulardan biri de örgüt içinde<br />
ortaya çıkan çeĢitli düzey ve türlerdeki çatıĢmalar ve bunların yönetimidir. Örgütlerde her konuda<br />
çeĢitli farklılıklar vardır. Bu farklılıklar, kiĢiler arası olabileceği gibi amaçlarda, değerlerde,<br />
algılamalarda tutulan yol ve yöntemlerde de olabilir. Örgütün yöneticisi de iĢte bu farklılıkları<br />
yöneten, bu farklılıklarla örgütü amaçlarına ulaĢtırmaya çalıĢan kimsedir.<br />
ÇatıĢmalar çeĢitli sorunlara yol açabileceği gibi, baĢarılı yönetilirse örgütte yeniliğin ve<br />
örgütsel geliĢmenin baĢlatıcısı da olabilirler.<br />
10.3.1. Örgütsel ÇatıĢmanın Nedenleri<br />
Örgütlerde cereyan eden çeĢitli türdeki çatıĢmaların nedenleri oldukça fazla ve çeĢitlidir.<br />
� KarĢılıklı Bağımlılık: Örgütlerde birimlerin üretimi, diğer birimlerin üretimine<br />
bağlıdır. Bir birimin çıktısı diğer birimin girdisini oluĢturur, Üretimdeki bir aksaklık<br />
çatıĢma doğurur.<br />
� Sınırlı Kaynakların PaylaĢılması: Örgütte kaynakların sınırlı olması çatıĢmayı<br />
doğurabilir. Bu çatıĢmanın giderilmesinin yolu da yöneticinin planlama becerisinden<br />
geçer. Sınırlı kaynakların akılcı ve iĢlevsel dağılımı gereklidir.<br />
� Amaç Farklılıkları: Örgütteki birey ve grupların farklı amaçlarının olması, örgütlerde<br />
çatıĢma ortamı yaratır. Örgütsel amaçların açık ve objektif biçimde belirlenmemiĢ<br />
olması nedeniyle yapılan etkinlikler ve uygulamalarda büyük farklılıklar ortaya çıkar.<br />
� Algılama Farklılıkları: KiĢi veya grupların, olayları farklı algılamaları çatıĢmalara<br />
neden olur.<br />
� UzmanlaĢma: Örgütlerde görülen çatıĢmaların en yaygın olanı uzmanlaĢmanın yol<br />
açtığı çatıĢmalardır. Uzmanlık, bürokratik roller çoğu zaman çatıĢır.
143<br />
� ĠletiĢim Sistemi: Örgüt amaçlarının üyelerce anlaĢılmasını sağlayacak, üyeleri örgüt<br />
amaçları etrafında toplayacak ve bütünleĢtirecek nitelikte bir iletiĢim sisteminin<br />
olmaması örgüt üyelerinin gruplaĢmalarına ve çatıĢmalarına ortam hazırlar.<br />
� Örgütün Büyüklüğü: Örgüt yapısı büyüyüp geniĢledikçe amaçlarda açıklık azalır.<br />
ĠliĢkiler daha formal bir nitelik kazanır. Her uzman kendi alanını korumaya çalıĢır, bu<br />
eğilimler de çatıĢma ihtimalini arttırır.<br />
� Örgütteki Görev ve Sorumlulukların KarmaĢıklığı: Ġyi belirlenemeyen örgütsel<br />
görev ve sorumluluklar da çatıĢmaların muhtemel nedenleridir.<br />
� Rekabetçi Ödüllendirme Sistemi: Örgütlerde iĢbirliği yerine rekabetin teĢvik edilmesi<br />
ve ödüllendirme sistemin buna göre kurulması çatıĢmayı arttıran unsurlardan biridir.<br />
� Yönetim Biçiminin Farklılığı: Her yöneticinin kendine has bir yönetim tarzı olabilir.<br />
Eğer yönetici ile astları arasında bu biçimin algılanması konusunda farklılıklar varsa bu<br />
çatıĢmaya neden olabilir.<br />
� Ortak Değer ve GörüĢlerin Yokluğu: Örgütü amaçlar yönünde çalıĢtıracak, ortak<br />
değer ve görüĢlere ihtiyaç vardır. Bunların olmaması da çatıĢma nedeni olabilir.<br />
� Örgütsel YenileĢme Sonucu DeğiĢen Durum: Her örgütsel yenileĢme çabasının<br />
direnme ile karĢılaĢması muhtemeldir. YenileĢme sonucunda görev, rol, statülerinde<br />
değiĢmeler olacağı kuĢkusu duyan personel bu yenileĢmeye direnir. Bu direnmenin<br />
aĢılamaması durumunda çatıĢma olur.<br />
� KiĢilik Farklılıkları: Bireylerin farklı amaç, değer yargısı, yetenek ve özelliklerde<br />
olmaları, kiĢilik çekiĢmelerine yol açar. Bu da çatıĢmaların temel nedenlerinden biridir.<br />
Otoriterlik, dogmatiklik ve düĢük özsaygı gibi kiĢilik özellikleri çatıĢma davranıĢlarını<br />
artırmaktadır. Kavgacı ve uzlaĢmaz insanlar, örgütte çatıĢmalara yol açmaktadır.<br />
10.3.2. Örgütsel ÇatıĢmanın Yönetilmesi<br />
ÇatıĢmanın yönetilmesi kavramı, anlayıĢ olarak, çağdaĢ yönetim anlayıĢının ürünüdür.<br />
ÇatıĢmaya bakıĢ açısı yönetim anlayıĢlarından etkilenir. Geleneksel yönetim yaklaĢımı, çatıĢmadan<br />
yıkıcı niteliği gereği kaçmak isteyen anlayıĢı savunur. Bu yaklaĢım çatıĢmanın yönetimi değil<br />
çözümü üzerinde durur ÇağdaĢ yaklaĢım ise çatıĢmayı olağan hatta kaçınılmaz olarak görür.<br />
ÇatıĢma sonuçlarına göre “örgüte faydalı” ve “engelleyici” olarak ikiye ayrılır. Bu görüĢ gereği<br />
olarak da çatıĢmanın çözülmesi değil, yönetilmesi kavramı kullanılır. ÇatıĢmanın yönetilmesinde<br />
değiĢik yaklaĢımlar kullanılabilir. Bunlar:<br />
� Problem Çözme: ÇatıĢma yönetiminde kullanılan, özellikle gruplar arası çatıĢmaların<br />
çözümünde etkili olan bir yöntemdir. Amacı, haklı ya da haksız tarafı ayırt etmek değil,<br />
sorunu çözmektir. Bu yaklaĢımın varsayımı çatıĢan tarafların bile paylaĢtıkları ortak<br />
noktalar olduğudur.<br />
� Üstün Amaçlar Saptama: ÇatıĢma içinde olan ve birbirleri ile karĢılıklı bağımlılık<br />
içinde olan grupların hepsinin vazgeçilmez önemde ortak bazı gruplar üstü amaçları<br />
vardır. Bu amaçlar çatıĢan gruplardan sadece birinin gerçekleĢtiremeyeceği kapsam ve<br />
niteliktedir. Ancak ortak çabalarla gerçekleĢtirilebilir. Bu yöntem bu tür amaçlar<br />
bulunduğunda etkili olur.<br />
� Kaynakların Arttırılması: ÇatıĢmanın kaynakların yetersizliğinden çıktığı durumlarda<br />
etkili olarak kullanılabilen bir yöntemdir. Kaynaklar arttırıldığında tarafların çatıĢma<br />
nedeni ortadan kalkacaktır.<br />
� Kaçınma: Bu yöntem verimli olmasa da sıkça kullanılır. ÇatıĢma durumlarından<br />
kaçınmak Ģeklinde ifade edilir.<br />
� YumuĢatma: Durumu olduğundan daha iyi göstermek de çatıĢmalarda kullanılan bir<br />
yaklaĢımdır.
144<br />
� UzlaĢtırma: Problemlerin esas nedenlerini ortadan kaldırmasa da kısa vadede bir<br />
çözüm gibi görülebilir. Bu yöntemde açıkça kazanan ya da kaybeden yoktur.<br />
ÇatıĢmanın tarafları pazarlığa girerek çatıĢmayı çözmeye çalıĢırlar. Bir ortak nokta<br />
aranır.<br />
� Yetki Kullanma: ÇatıĢma yönetiminde eski, fakat etkisi tartıĢılır bir yöntem de yetki<br />
kullanmadır. Yönetici yetkisini ve gücünü kullanarak çatıĢmayı gidermeye çalıĢır.<br />
� Hakeme BaĢvurma: Taraflar kendi aralarında anlaĢamıyorsa ve yönetici de onları<br />
inandıramıyorsa, sorun tarafsızlığına güvenilen birinin hakemliğine bırakılır.<br />
� DavranıĢ DeğiĢtirme: Grup üyelerinin davranıĢlarını eğitim yoluyla değiĢtirme<br />
çatıĢmanın yönetilmesinde etkili olabilecek bir yöntemdir.<br />
10.4. DĠĞER ÇATIġMA TÜRLERĠ<br />
Bireylerle- Grup Arasındaki ÇatıĢma; Bu tür çatıĢma daha çok bireylerin grup<br />
normlarını kabule zorlanması ile oluĢur. Grup amaçlarını, normlarını ve izlenen yolu<br />
benimsemeyen kiĢiler grup ile çatıĢmaya düĢerler.<br />
Örgütler arası ÇatıĢma; Bir sistem içinde yer alan örgütlerin birbiri ile çatıĢmasıdır.<br />
Yatay ÇatıĢma; Bu tür çatıĢma, bir örgütte aynı kademede bulunanlar arasındaki<br />
çatıĢmadır. Bu tür çatıĢmalar örgütteki birey ve bölümlerin farklı yöntem ve kavramlara sahip<br />
olmalarından kaynaklanır.<br />
Dikey (HiyerarĢik) ÇatıĢma; Bu tür çatıĢma, örgütün değiĢik yetki kademelerinde<br />
bulunanlar arasında çıkan çatıĢmadır. Ast-üst çatıĢması olan bu tür çatıĢmalar genellikle üstlerin<br />
yetkilerine dayanarak, astların davranıĢlarını denetim altına alma isteklerinden doğmaktadır.<br />
Emir-Komuta Kurmay ÇatıĢması; Bu tür çatıĢma emir-komuta personeli ile kurmay<br />
personel arasındaki çatıĢmalardır. Örgütlerde sık rastlanan uzman-yönetici çatıĢması buna örnektir.<br />
Açık ÇatıĢma; ÇatıĢmanın bir eylem olarak ortaya çıkması durumudur. Bu tür çatıĢma,<br />
karĢılıklı tartıĢma, bilgileri karĢı tarafa göndermeme ve engellemeden, fiziksel güç kullanmaya<br />
kadar değiĢik biçimlerde ortaya çıkabilir.<br />
Kapalı ÇatıĢma; Tarafların, amaçları derinden izledikleri çatıĢmalardır.<br />
10.5. STRES KAVRAMI<br />
Kavramı ilk kez ortaya atan Hans Selye stresi, organizmanın her türlü değiĢmeye özel<br />
olmayan (yaygın) tepkisi olarak tanımlamıĢtır. Hans Selye‟nin çok benimsenen bu tanımına göre<br />
stres, memnuniyet verici olup olmadığına bakılmaksızın her türlü isteme bedenin uyum sağlamak<br />
için gösterdiği yaygın tepkisidir.<br />
Selye‟nin tanımında, stres tepkisinin uyanmasında hem memnuniyet verici hem de sıkıntılı<br />
oluĢumların etkili olduğu iĢaret edilmektedir. Ġnsan bedeni genel olarak zevkli ve zararlı olaylar<br />
arasındaki farkı ayırt etmez. Her iki durumda da beden iĢlevini yerine getirmektedir. Bu nedenle<br />
hem memnuniyet verici hem de olumsuz uyaranlar altında bedenin gösterdiği stres tepkisi aynıdır.<br />
Jessie Barnard stresi yararlı stres (eustress) ve zararlı stres (distress) olarak ikiye ayırmıĢtır.<br />
Bunlardan birincisi yaĢandıkça neĢe, canlılık ve kazanç sağlayan, istenmesi gereken bir durumdur.<br />
Zararlı stres ise aĢırı ve sürekli olan ve bireyin güçlerini tüketen bir stres türüdür.
10.5.1. ĠĢ Hayatında Stres<br />
145<br />
ÇalıĢma yaĢamına giren birey, üretimin yanı sıra örgüt içinde diğer insanlarla iliĢkiler<br />
kurar, örgütün değer ve normlarına uyum sağlamaya, örgüt içindeki gruplara üye olmaya baĢlar. Bu<br />
süreçler iĢgörenin güçlü bir uyum çabası göstermesini gerekli kılmaktadır.<br />
Örgütsel stres, örgütle ya da iĢle ilgili herhangi bir beklentiye karĢı, bireysel enerjinin<br />
harekete geçmesidir.<br />
10.5.2. Stres ve KiĢilik<br />
Bireylerin kiĢilikleri stresten etkilenme düzeylerini doğrudan etkilemektedir. Örgütteki<br />
bireylerin kiĢilikleri de iĢ hayatından kaynaklanan stresten etkilenme düzeylerini etkiler.<br />
KiĢilik, insanın bir bütünlük içinde süreklilik gösteren davranıĢ özellikleri ve çevresine<br />
uyum biçimidir. Bu anlamda kiĢilik deyimi insanın dıĢ görünüĢü, kendi benliğini kullanma biçimi,<br />
ölçülebilir iç ve dıĢ özelliklerini, kendi arasında uyum sağlamasını dıĢ etkilere uyarlanmasını,<br />
durağanlaĢmıĢ davranıĢlarını kapsar.<br />
Amerika‟lı iki doktor olan Meyer Friedman ve Ray Rosenman‟ın çalıĢmalarına dayanılarak<br />
insan kiĢilik tiplerinin farklı bir sınıflaması yapılmıĢtır. Bu iki doktor çok sayıda erkeği inceleyerek<br />
onları Tip A ve Tip B olmak üzere gruplandırmıĢlardır.<br />
10.5.2.1. A Tipi DavranıĢ Özellikleri<br />
A tipi davranıĢ özellikleri genellikle acele konuĢmak, diğer insanlar konuĢurken acele<br />
etmek, hızlı yemek, sırada beklemekten nefret etmek, asla bir Ģeye yetiĢmek durumunda olmamak,<br />
zamanın elverdiğinden daha fazla etkinlikle dolu bir programa sahip olmak, zamanı boĢa<br />
harcamaktan nefret etmek, aynı anda birden çok Ģeyi yapmaya çalıĢmak, yavaĢ insanlara karĢı<br />
sabırsızlık, dinlenme, dostluk veya zevk verici Ģeyler için çok az zaman ayırmaktır.<br />
Tip A sendromu, baĢa geçmek için bir mücadele ve baĢarı için zamana karĢı sürekli, bir<br />
yarıĢ biçiminde görülür.<br />
Tip A insanı yüksek sesle ve çabuk konuĢur, alıntı, göze batan sözcükler kullanır, özellikle<br />
vurgulamak istediği sözcükleri tekrarlar ve baĢkaları konuĢurken sık sık keser.<br />
A tipi davranıĢ biçiminin birinci derecedeki özellikleri ümitsizce zamana karĢı koyma<br />
duygusu ve kolayca uyandırılabilen düĢmanlık duygusudur. Sürekli bir Ģekilde en kısa sürede en<br />
fazlasını baĢarma çabası olan A tipi insanı, diğer insanlara karĢı Ģiddetli huzursuzluk, öfke ve<br />
sabırsızlık gösterir. Ġkinci derecede belirgin özellikleri ise aĢırı titizlik, yarıĢmacılık, diğer insanlar<br />
ve çevreyi kontrol etme isteğidir. Diğer özellikleri ise, duygusal tükenme, kendine zarar verme<br />
eğilimi, tehlike ve riske girme gibi saklı özellikleridir.<br />
Freidman ve Rosenman‟a göre A tipi kiĢilik özelliklerine sahip olan kiĢiler, B tipine oranla<br />
2-3 kat daha fazla olasılıkla kalp hastalıklarına ve buna bağlı damar hastalıklarına yakalanma<br />
riskine sahiptirler.<br />
A tipi kiĢiler saldırgan, hırslı, rekabetçi bir nitelik göstermektedirler. Sürekli olarak<br />
zamanla ya da insanlarla yarıĢ halinde oldukları için onların ”savaĢ-kaç” tepkisi tekrar tekrar ve<br />
sürekli olarak gündemdedir. Bu da bedende adrenalin ve kortizon hormonlarının sürekli
146<br />
salgılanması ve bunun sonucu olarak kanda kolesterol ve yağın artması demektir. Aynı kiĢilik<br />
özellikleri devam ettikçe kandaki bu maddelerin atılması da güçleĢmektedir. Bu da kalbe kan<br />
taĢıyan damarların zarar görmesine neden olur.<br />
10. 5.2.2. B Tipi DavranıĢ Özellikleri<br />
A Tipi bireyin tam karĢıtı olan bireylerin davranıĢ özellikleri B Tipi olarak adlandırılmıĢtır.<br />
B Tipi insanları katı kurallardan arınmıĢ ve esnektirler. Zamanı sorun etmezler, rahat ve<br />
sabırlıdırlar.Kolaylıkla sinirlenmez ve tedirgin olmazlar. Yaptıkları iĢten zevk almayı bilirler.<br />
ĠĢleriyle ilgili rahatlıkları onlara suçluluk duygusu vermez, sakin ve düzenli çalıĢırlar.<br />
Friedman ve Rosenman‟ın B tipi kiĢilik davranıĢı olarak tanımladığı kiĢiler rekabetten<br />
fazla etkilenmeden, sağlığını bozmadan mücadele ederler. B tipi davranıĢ özellikleri gösteren<br />
kiĢilerde de bazı A tipi davranıĢlar görülebilir.<br />
A tipi insanın tersine B tipi kolay yaĢayan bir tiptir, oldukça açık ve rahat davranır.<br />
Zamanla pek ilgilenmez ve hayatın tek anlamı baĢarılı olmak değildir. BaĢkaları ile yarıĢa girmez.<br />
KonuĢmaları bile daha rahat ve sakindir. B tipi kendinden ve baĢkalarından emin bir tiptir.<br />
10.5.3. Stres Belirtileri Ve Etkileri<br />
Stres belirtileri, fiziksel, davranıĢsal ve psikolojik olmak üzere üç grupta incelenmiĢtir.<br />
Denetim sırasında öğretmenlerin bu belirtilerin bazılarını bir arada göstermeleri olasıdır. Ayrıca iĢ<br />
yaĢamının yoğunluğu nedeniyle müfettiĢler de bu stres belirtilerini kendilerinde gözleyebilirler.<br />
Burada önemli olan her bireyin kiĢisel özellikleri nedeniyle farklı belirtileri farklı Ģiddette<br />
gösterebilecekleridir. AĢağıda bu belirtiler yer almaktadır.<br />
10. 5.3.1. Fiziksel Stres Belirtileri<br />
� Tansiyon Yükselmesi<br />
� Sindirim bozukluğu<br />
� Terleme<br />
� Nefes Darlığı<br />
� BaĢ ağrısı<br />
� Yorgunluk:<br />
10. 5.3.2. DavranıĢsal Stres Belirtileri<br />
� Uykusuzluk<br />
� ĠĢtahsızlık<br />
� Yeme AlıĢkanlığında ArtıĢ<br />
� Sigara Kullanma<br />
� Alkol Kullanma<br />
10. 5.3.3. Psikolojik Stres Belirtileri<br />
� Gerginlik<br />
� Geçimsizlik<br />
� ĠĢbirliğinden Kaçınma<br />
� Sürekli EndiĢe<br />
� Yetersizlik Duygusu
10. 5.4. ĠĢ Hayatında Stres Kaynakları<br />
147<br />
ĠĢ hayatı pek çok stres kaynakları ile doludur. AĢağıda çalıĢan bireylerin en sık<br />
karĢılaĢtıkları stres kaynaklarından bazıları yer almaktadır.<br />
� AĢırı iĢ yükü<br />
� ĠĢin Sıkıcı olması<br />
� Ücret Yetersizliği<br />
� Yükselme Olanağı<br />
� ÇalıĢma KoĢulları<br />
� Karara Katılamama<br />
� Değerlendirmede Adaletsizlik<br />
� Zaman Baskısı<br />
� Araç-Gereç Yetersizliği<br />
� ĠĢ Ortamında Huzursuzluk<br />
� ĠĢyerinde Dedikodu<br />
� ĠĢ Gerekleri Ġle KiĢilik Uyumsuzluğu<br />
� Statü DüĢüklüğü<br />
10. 5.5. Stresle BaĢa Çıkmada Bireysel Stratejiler<br />
Stresle baĢa çıkma ya da stres yönetimi, ruh ve beden sağlığını korumak, üretken ve verimli<br />
bir yaĢam sürdürebilmek için gereklidir. Stres yönetiminin amacı, stresin bütününden kaçınmak<br />
değildir ki bu zaten olanaksızdır. Fakat verimlilik ve ruhsal sağlık yönünde doğru olumlu bir güç<br />
oluĢturmaktır. Önemli olan çözülebilecek sorunların üzerine giderek çözmeye çalıĢmak yerine,<br />
çekilerek çaresizlik içine girmemektir.<br />
Ancak çözülemeyecek, bireyi aĢan ve değiĢtiremeyeceği durumları kabul etmek için<br />
sağlıklı savunma mekanizmaları geliĢtirmektir. Birincisi soruna yönelik baĢa çıkma, ikincisi ise<br />
duyguya yönelik baĢa çıkma yöntemidir. Stresle baĢa çıkma stratejileri örgütsel yapı ve<br />
politikaların yol açtığı stres kaynaklarını ortadan kaldıramaz, ancak bireylerin yaĢamda daha<br />
sağlıklı ve güçlü olmalarına yardım ettiği için vazgeçilmezdir. Birey olarak daha sakin, sağlıklı ve<br />
enerjik olmayı ve stresten sakınmayı sağlayan bazı bireysel stratejiler Ģunlardır:<br />
� Bedensel Hareket (Egzersiz) Yapma,<br />
� Meditasyon,<br />
� Sağlıklı beslenme,<br />
� Toplumsal destek sağlama,<br />
� Sosyal, kültürel, sportif etkinliklere katılma,<br />
� Zaman yönetimini sağlama,<br />
� Eylemlerden sonucu düĢünme<br />
� Önemli kararlarda acele etmeme ve danıĢma.
148<br />
KAYNAKLAR<br />
Aksöz, Ġ., 1972. Zirai Ekonomiye GiriĢ. Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 252/C, s.270, Erzurum.<br />
Anonim, 1962, Zirai <strong>Yayım</strong> El Kitabı, Tarım Bakanlığı ve A.I.D., s.3, Ankara.<br />
Anonim,1972, Tarım Bakanlığı Ziraat ĠĢleri Genel Müdürlüğü, Teknik Ziraat TeĢkilatı El Kitabı,<br />
Ankara.<br />
Anonim, 2004a, Progress Report 2000-2004, UNDP / Atatürk University Linking Eastern Anatolia<br />
to Progress Program (LEAP) (TUR 98/002), LEAP Coord. Unit, Atatürk University, Erzurum.<br />
Anonim, 2004b, Proje GeliĢtirmede Mantıksal Çerçeve YaklaĢımı, Sivil Toplum GeliĢtirme<br />
Programı, Project Cycle Management, Avrupa Birliği Komisyonu, Ankara.<br />
Anonim, 2005. Yerel Kalkınma GiriĢimleri Hibe Programı, AB Komisyonu Merkezi Finans Ġhale<br />
Birimi, Düzey 2 Kalkınma Programı, 2005 Yılı Ġçin Teklif Çağrısı BaĢvuru Rehberi s.17,<br />
Ankara.<br />
Apps, J.,W., 1973, Toward a Working Phlosophy of Adult Education, Syrancuse University,<br />
Syrancuse, New - York.<br />
Atsan, T. and YurttaĢ, Z., 2006. Participation and ownership in agricultural extension-Two cases in<br />
Eastern Turkey, Agricultural Journal, p: 202-205 Medwell Online.<br />
Benor, D. and Harrison, J.,Q., 1977, Agricultural Extension, The Training and Visit System, World<br />
Bank, Washington D.C.<br />
Bloom, B.,S. (ed.), 1969, Taxonomy of Educational Objectives, Handbook I: Cognitive Domain,<br />
David Mckay Co Inc., New York.<br />
Boyacı, M., 1996, Avrupa Birliği Ülkelerinde ve Türkiye‟de <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong>, Ege Üniversitesi<br />
<strong>Tarımsal</strong> Uygulama ve AraĢtırma Merkezi, <strong>Yayım</strong> Seri No:3, Bornova- Ġzmir.<br />
Doğanca, M.,Y., 1976, Ege Bölgesinde SeçilmiĢ Bir Kırsal Toplumda ModernleĢme Açısından<br />
<strong>Tarımsal</strong> Yeniliklerin Yayılmasını ve Benimsenip Uygulanmasını Etkileyen Sosyo-Ekonomik<br />
Faktörler Üzerinde Bir AraĢtırma, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bornova, Ġzmir.<br />
Ertürk, S., 1972, Eğitimde Program GeliĢtirme, Yelkentepe Yayınları No: 4 Hacettepe Üniversitesi<br />
Basımevi, Ankara.<br />
Forest, L.,B., 1972, Program Planning in Extension, 116 - 810 notes, University of Wisconsin,<br />
Madison.<br />
Kelsey, L.,D. and Hearne, C.,C., 1967, Cooperative Extension Work, Cornell University, Press,<br />
Ithaca, New - York.<br />
Kibler, R., J., 1972, Behavieral Objectives and Instruction, Allyn and Bacon Inc., Boston.<br />
Krathwohl, D.,R., 1969, Taxonomy of Educational Objectives, Handbook II: Affective Domain,<br />
David McKay Co. Inc., New-York.<br />
Kumuk, T., 1988, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ÇalıĢmalarında Proje Hazırlama Ġlkeleri ve Örnekler, E.Ü.<br />
<strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> - HaberleĢme AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Ġzmir.<br />
Lambert, P., 1970, Motivation and Classroom Learning, Education 315 - 340 notes, University of<br />
Wisconsin, Madison.<br />
Maslow, A.,H., 1954, Motivation and Personality, Harper and Row, New -York.<br />
ÖzçatalbaĢ, O. ve Gürgen, Y., 1998 <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> ve HaberleĢme, Baki Kitapevi, Adana.<br />
Pesson, L.,L., 1966, Extension Program Planning with Participation of Clientele, Cooperative<br />
Extension Service (ed. H.C. Sanders), Prentice Hall Inc., New - Jersey.
149<br />
Rogers, E., M., 1969, Diffusion of Innovations, The Free Press, New -York.<br />
Saylor, J.G. and Alexander, W.M., 1966. Curriculum Planning for Modern Scholls, New York.<br />
Steele, S.,M.,A., 1972, Contemporary Concept of Evaluation in Extension, 116 - 641 notes,<br />
University of Wisconsin, Madison.<br />
ġenocak, C., 1967, <strong>Yayım</strong> ve HaberleĢme, Ankara.<br />
Taluğ, C., 1978, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Projelerinde Program Planlama, Tebliğ, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
Stratejisi Semineri, Bornova, Ġzmir.<br />
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı TeĢkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, (2008) <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> ve DanıĢmanlık, Editör: Habip Çadırcı, Ankara.<br />
Tyler, R.,W., 1970, Basic Principles of Curriculum and Instruction, University of Chicago Press.<br />
www.en.wikipedia.org/wiki/Everett_Rogers<br />
www.systems-thinking.org/dikw/dikw.htm, Gene Bellinger, Durval Castro, Anthony Mills,<br />
Data, Information, Knowledge and Wisdom,<br />
YurttaĢ, Z., 1974, Guidelines for Planning Agricultural Extension in the College of Agriculture at<br />
Atatürk University in Turkey, University of Wisconsin, Madison.<br />
YurttaĢ, Z, Semiha Kızıloglu 2009, Theory and Practice of an Agricultural Extension System, An<br />
Experience in an Integrated Rural Development Project, ESEE – 2009, 19th European<br />
Seminar on Extension Education, Assisi, Italy.
150<br />
EK-1<br />
KÖY ĠNCELEME ANKETĠ (ÖZET)<br />
ANKETĠN YAPILDIĞI ANKET<br />
Köyün Adı No<br />
Ġli Tarihi<br />
Ġlçesi Görevlisi<br />
A. COĞRAFĠ VE FĠZĠKĠ DURUM<br />
1. Köyün Konumu: Köyün ilçeye göre yönü ve uzaklığı, ......<br />
2. Köyün Sınırları: Doğuda .........<br />
3. Doğal Kaynaklara Uzaklık: Akarsuya, ......<br />
4. UlaĢım Durumu: Köy yolunun yapı ve geçit verme durumu, .....<br />
5. Meteorolojik Bilgiler: Yıllık yağıĢ ortalaması, maksimum ısı,<br />
6. Fenolojik Bilgiler: KıĢlık ekime baĢlama tarihi, .......<br />
7. Doğal Kaynaklar: Toprak durumu, su durumu, ......<br />
8. Coğrafi ve Fiziki Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> yönünden önemli olan sorunlar.<br />
B. SOSYAL DURUM<br />
1. Köyün Toplam Nüfusu:<br />
2. Hane Sayısı:<br />
3. Konut Durumu: Yapı tarzı, çatı durumu, ......<br />
4. Köy Ġçi Yolları Durumu: Ham yol, çakıl, ....<br />
5. Köy Ġçme Suyu Durumu: Su kaynağı, yeterlilik durumu, ....<br />
6. Enerji Kaynağı: IĢıklandırmada, ısıtmada. ,.......<br />
7. Sosyal Hizmetler Durumu: Sağlık merkezi, köy odası, ......<br />
8. Önderlik Durumu: Önder çiftçi, yerel önder, .....<br />
9. Sağlık Durumu: Yaygın hastalık, sağlık bakımından sakıncalı durumlar, ......<br />
10. Motorlu UlaĢım ve TaĢıt Araçları Durumu: Otobüs, kamyon, .....<br />
11. Sosyal Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sosyal sorunlar, <strong>Tarımsal</strong><br />
<strong>Yayım</strong> yönünden önemli olan sorunlar.
C. EKONOMĠK DURUM<br />
151<br />
1. BaĢlıca Geçim Kaynakları ve YaklaĢık % Oranları: Tarım, ......<br />
2. Köy Ortak Malları Geliri: Yayla, mer'a, kaplıca, .....<br />
3. Köy Ortak Gelirini Harcama ġekli: ........<br />
4. Kredi Durumu: Kredi kaynakları, miktar, ......<br />
5. Kooperatif Durumu: Kooperatif çeĢidi, üye sayısı, ......<br />
6. Ekonomik Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
yönünden önemli olan sorunlar.<br />
D. KÜLTÜREL DURUM<br />
1. Köyde Bulunan Eğitim KuruluĢları: KuruluĢ adı, öğrenci sayısı,<br />
2. Köy DıĢında Okuyanlar: Eğitim düzeyi, sayı, ......<br />
3. Dini Konular: Cami durumu, imamın eğitim durumu, .....<br />
4. Kültürel Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
yönünden önemli olan sorunlar.<br />
E. TARIMSAL DURUM<br />
1. Uygulanan Tarım Sistemi (%): Sulu, susuz, .....<br />
2. Köyde En Çok Uygulanan Münavebe Sistemi: .....<br />
3. YetiĢtirilen BaĢlıca Bitkisel Ürünler: Cinsi, miktarı, verim düzeyi, ....<br />
4. Köyde En Çok Görülen Bitki Hastalık ve Zararları: Adı, hasarı, ........<br />
5. Köyde Yapılan <strong>Tarımsal</strong> Mücadele: Hastalık ve zararlılarla mücadele Ģekli<br />
6. Köydeki <strong>Tarımsal</strong> Alet ve Makine Varlığı: Cinsi, sayısı, ......<br />
7. Hayvan Varlığı: Cinsi, sayısı, ...... (Bunların verim düzeyleri)<br />
8. En Çok Görülen Hayvan Hastalıkları : Hastalık adı, ölüm oranı (%) ........<br />
9. Hayvan Hastalıklarına KarĢı Alınan Önlemler : ........<br />
10. Köyde Uygulanan <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong> Programları : Adı, zamanı, ....<br />
11. Köydeki <strong>Tarımsal</strong> Uygulamalar: Tarla tarımı ile ilgili uygulamalar,<br />
hayvancılıkla ilgili uygulamalar, tarımsal sanatlar, .....<br />
12. <strong>Tarımsal</strong> Sorunlar: Çiftçiler tarafından belirtilen sorunlar, <strong>Tarımsal</strong> <strong>Yayım</strong><br />
yönünden önemli olan sorunlar.