28.09.2014 Views

Amargi Feminizm Tartışmaları 2012 - Heinrich Böll Stiftung Derneği

Amargi Feminizm Tartışmaları 2012 - Heinrich Böll Stiftung Derneği

Amargi Feminizm Tartışmaları 2012 - Heinrich Böll Stiftung Derneği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul <strong>Amargi</strong> - <strong>Feminizm</strong> Tartışmaları<br />

Farklılıklarımızla Yanyana (mıyız?)<br />

madığını ve hiçbir zaman da olamayacağını anlatır. Yani doğuştan<br />

gelen cinsiyetimizle toplumsal cinsiyetimiz illâ da birbirine<br />

uyumlu olmak zorunda değil. Vajinalarımıza ya da penislerimize<br />

göre kadınlık ya da erkeklik rollerine girip buna dayanarak toplumsallaşıyoruz,<br />

fakat queer hareket tam da bu ikisinin arasındaki<br />

ilişkinin saçmalığını gösteriyor bize. Bunun ne kadar kırılabilir<br />

ve yalan bir ilişki olduğunu, cinsiyetin aslında toplumsallaşmanın<br />

ürünü olduğunu göstererek çok çeşitli kadınlık ve erkekliklerden<br />

de bahsediyor. Aynı zamanda kadınların erkeklikleri ya da erkeklerin<br />

de kadınlıkları arzulayabileceğinden ve bu rolleri alabileceğinden,<br />

o geçişlerin haritasına dair çok daha fazla olasılıktan<br />

bahsediyor. Dolayısıyla bizi kadın/erkek ikiliğinden çıkarıyor ve<br />

bütün bu ikiliğin dışına çıkan başka var oluş biçimlerinden bahsediyor.<br />

İşte tam da burada feminist siyasetin interseks bireylerle,<br />

transeksüel bireylerle, trans kadınlar ve erkeklerle nasıl ilişkileneceğini<br />

düşünmesi lazım ve bu hareketin sonucunda da feminizmin<br />

aslında şimdiye kadar kurmuş olduğu cinsiyet, toplumsal<br />

cinsiyet ve cinsellik tanımlarının bu varoluşları nasıl değiştirdiğini<br />

ve dönüştürdüğünü sorgulamak gerekiyor.<br />

Queer normatif olana muhaliftir<br />

Queer Teori’nin yapısökücü yaklaşımı toplumsal cinsiyet kimliklerinin<br />

akışkan, parçalı, hiçbir zaman istikrarlı olmayan hallerine<br />

ve öznelerin toplumsal cinsiyetlerinin, kadın/erkekten çok daha<br />

fazla olduğuna işaret etmesi açısından çok önemli. Queer hareketin<br />

ve teorinin bir diğer özelliği de “normal” olanı sorunsallaştırmasıdır.<br />

Normal nedir, anormal nedir? Şimdiye kadar var olmuş,<br />

özellikle cinsellikle kurduğumuz ilişkide, norm olan, normal olan<br />

nedir? Dolayısıyla, normal ve anormal ikiliğini yıkmak üzere kurulu<br />

ve bir sürü var oluş biçimini görünür kılmaya çalışan bir tarafı<br />

var.<br />

Cinsellik konusunda feminizm ve Queer Teori arasında, yine<br />

çok kabaca şöyle bir kriz belirlemek mümkün. Çoğu feminizmin<br />

(her feminizm için konuşmuyorum), cinselliği konuşma dili çok<br />

negatif: Taciz, tecavüz, kadın bedeninin metalaştırılması, namus<br />

vs. Cinselliğimizi feminizm üzerinden konuşurken çoğu zaman<br />

çok negatif bir dile maruz kalıyoruz. Queer Teori’de ise cinselliğimizi<br />

daha pozitif bir yerden konuşma imkanımız oluyor. Arzu ve<br />

haz, kadının erkek tarafından metalaştırılması üzerinden konuşulmuyor,<br />

aksine kadının kendi cinsel bakışı, aktif arzusu devreye<br />

giriyor. Dolayısıyla diğerindeki pasif kadın cinselliğine nazaran,<br />

daha aktif bir kadın cinselliğinden bahsediliyor.<br />

Bazı feminizmler, bazı cinsel ilişki biçimlerine de kafası çok<br />

çok karışık bir şekilde yaklaşabiliyorlar. Mesela sado-mazoşizm<br />

ya da pornografi mevzularına karşı bazı feminizmlerin negatif<br />

yaklaşımları söz konusu. Queer Teori ise bu ilişki biçimlerine,<br />

karşılıklı rıza olduğu ve güvenli bir ortamda yapıldığı takdirde bir<br />

sorun olarak yaklaşmıyor. İlişkiyi baştan, özcü bir şekilde erkeğin<br />

kadını ezdiği bir yer olarak görmüyor; cinsiyetçiliğin kendisine<br />

saldıran bir porno üretiminin de mümkün olabileceğinden bahsediyor<br />

çünkü porno şimdiye kadar marjinalleştirilmiş, dışlanmış<br />

ve normun dışına düşürülmüş cinselliklere de yer veren bir alan.<br />

Bu yüzden porno norm olanın dışına ulaşma, onları da gündemimize<br />

sokma aracı olarak görülüyor ama tabii kadın cinselliğini<br />

erkeğin arzusunun tatminine hizmet etmeye odaklayan, erkek<br />

egemen pornolardan bahsetmiyorum. Bu çok tartışılır bir durum<br />

ama pornonun kendisi, cinselliği konuşma, şimdiye kadar norm<br />

olan cinsellikleri eleştirme ve onları yıkma aracı olarak da görülüyor.<br />

Daha bugün gelmeden önce gazeteden, Yargıtay’ın birtakım<br />

seks yapma kriterleri belirlediğini okudum. Oral seks ve anal seks<br />

yapanlar bir ila dört yıl arasında cezalandırılacaklarmış çünkü bu,<br />

normal yollardan cinsel ilişkiye girmeme, yani sapkınlık kategorisine<br />

giriyormuş. 3 Norm olan yasayla kurulabiliyor, yasanın kendisi<br />

gerçekten norm nedir, anormal nedir, sapkınlık nedir, sapkın<br />

olmayan nedir meselelerini metin ve yasa üzerinden çok rahat<br />

kurgulayabiliyor.<br />

Bu kararı veren aynı Yargıtay N. Ç. tecavüz davasında bir<br />

sürü insanı cezasız bırakabiliyor. Bu anlamda queer olan tam da<br />

3 Sanık S.K, Fatih 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, müstehcen içerikli filmler sattığı<br />

gerekçesiyle TCK’nın 226’ncı Maddesi’nin 2. Fıkrası’nda düzenlenen “Müstehcen<br />

görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık<br />

eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası<br />

ile cezalandırılır,” suçundan 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı. S.K. mahkemenin<br />

kararına itiraz etti ve Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 14. Ceza Dairesi ise verilen cezayı<br />

az bularak, CD’lerin içeriğinde oral ve anal seks görüntüleri olduğu için daha ağır<br />

ceza istemiyle, TCK’nın 226. Maddesi’nin 4. Fıkrası’nda düzenlenen “Şiddet kullanılarak,<br />

hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan<br />

cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan,<br />

satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya<br />

bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası<br />

ile cezalandırılır,” suçundan yargılanmasını istedi.<br />

Yargıtay daha önce eşcinsel ilişki ve grup seks görüntülerini de “doğal olmayan ilişki”<br />

saymıştı. Yargıtay’ın bu kararıyla ise evinde “anal ve oral” seks görüntüleri içeren CD<br />

bulundurmak 1-4 yıl arası hapis cezası gerektiren bir suç haline gelmiş oldu. Yargıtay<br />

14. Dairesi 32 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.’nin davasında yerel mahkemenin<br />

verdiği “N.Ç.’nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu” yönündeki kararını da o-<br />

naylayan dairedir. [Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 10 Haziran <strong>2012</strong>, (http://www.hurriyet<br />

.com.tr/gundem/20732955.asp]<br />

378 379

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!