28.09.2014 Views

Amargi Feminizm Tartışmaları 2012 - Heinrich Böll Stiftung Derneği

Amargi Feminizm Tartışmaları 2012 - Heinrich Böll Stiftung Derneği

Amargi Feminizm Tartışmaları 2012 - Heinrich Böll Stiftung Derneği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul <strong>Amargi</strong> - <strong>Feminizm</strong> Tartışmaları<br />

Feminist Ütopyalar ve Politika<br />

ğim,” diyerek tecavüzcüsünün kafasını da kopardı. 28 Ben kendini<br />

feminist olarak tanımlayan, akademide şurada burada söylem geliştirmeye<br />

çalışan bir kadın olarak bu kadını bir yandan anlamak<br />

istiyorum. Bir yandan benim dille değiştirmeye çalıştığım ve sürekli<br />

hayal etmeye çalıştığım bir dünyayı yaşıyor ama benim oraya<br />

ulaşmam zor. Ne yapayım, o köye mi gideyim, bakayım mı ya da<br />

hangi temsil olanakları var ki ben bu kadın hakkında ya da bu<br />

öfke hakkında konuşayım? Ya da bu delilik ve krize varan noktayı<br />

anlayabileyim. Mesela bu örnek benim için vurucu bir örnekti.<br />

Türkiyeli bir kadın olarak meselelere bir şekilde müdahale<br />

etmek istediğim, bazen kendimi tanımlamak istemediğim, evet<br />

bazen kadın değilim de demek istiyorum çünkü bazen, bir kadın<br />

olarak kurmaya çalıştığım bir formül var orada hâlâ daha. Dolayısıyla<br />

bir yandan anlamak, değmek ama bir yandan da anlamak<br />

zorunda olmamak ve aynı yerde olmak meselesi bana çok önemli<br />

geliyor. O yüzden de ütopyasız ya da hayal edemediğimiz bir dil<br />

olduğunu düşünüyorum.<br />

Esen: Yaşadığımız dünya içerisi ise eğer dışarıyı, yani ütopik olanı<br />

buradan tahayyül edebiliyoruz. Dolayısıyla baktığımızda bir<br />

dışarısı var ama bu içeriden mümkün… İstediklerimizi ya da istemediklerimizi,<br />

içeriden, ne olması gerektiği ya da ne olduğu<br />

üzerinden tarif ediyoruz. Kadın hareketi ortaya çıkıyor, feminist<br />

ütopyalar da çıkıyor. Pratikten ve yaşanmışlık üzerinden bir tahayyül<br />

çıkıyor. Böyle baktığımda dışarısı var ama içeriden mümkün<br />

bir dışarısı var. Bütün o tasavvur burada neyin değişmesini<br />

veya değişmemesini istediğimize dair. Bu anlamda da başka bir<br />

dünya tasavvurumuz aslında politikaya dair bir şey bence…<br />

Ama politikanın sizin tarif ettiğiniz gibi sadece ihtiyaçlar<br />

konusu üzerinden şekilleniyor olması bizi çıkmaza sokan bir şey.<br />

28 28.08.<strong>2012</strong> tarihinde, Isparta’nın Yalvaç İlçesi’nde Nevin Yıldırım, kendisine sistematik<br />

olarak tecavüz eden ve uygunsuz fotoğraflarını yayacağı tehdidinde bulunan<br />

Nurettin Gider’i av tüfeğiyle vurduktan sonra başını kesip, bir çuval içinde<br />

getirdiği köy meydanına attı. (Habertürk Gazetesi, 29.08.<strong>2012</strong>, http://www.haber<br />

turk.com/gundem/haber/771980)<br />

Bu sırada Nevin’in tecavüz sonucunda hamile kaldığı ve olay gerçekleştiği zaman<br />

29 haftalıt hamile olduğu öğrenildi. Bununla ilgili olarak Nevin kesinlikli doğum<br />

yapmak istemediğini söyledi. Tecavüz durumundaki gebeliğin sonlandırılması ile<br />

ilgili, TCK’nın 99. Maddesi’nin 6. Bendi’nde “Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu<br />

gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası<br />

olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin<br />

uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir,” denildiğinden,<br />

Nevin’in gebeliği yasal süre olan 20 haftayı geçtiği gerekçesi ile sonlandırılmadı.<br />

Nevin 17.11.<strong>2012</strong> tarihinde doğum yaptı ve bebeği Aile ve Sosyal Politikalar<br />

İl Müdürlüğü’ne verdi. (E.N.) (http://www.gazetea24.com/haber/tecavuzmagduru-nevin-y-bebegini-dogurdu_7156198.html)<br />

2010 yılında Nusaybin’in DÖKH tarafından kadın kenti ilan<br />

edilmesinin ardından biz bir grup kadın Nusaybin’e gitmiştik. Fakat<br />

o zaman da tartışmıştık ve benim için hâlâ sorular ile dolu:<br />

Kadın kenti ne demek? Şiddet üzerine konuşulan, kadınların<br />

atölye yaptığı, sokakta oldukları bir yer midir mesela? O yüzden<br />

ben “Feminist bir ütopya nasıldır?” sorusunun cevabını aslında<br />

tam da bu noktada bulamıyorum. Ya da toplumsal cinsiyete dayalı<br />

bir bütçeleme yapılıyor olması o kenti kadın kenti mi yapar?<br />

“Feminist ütopya nasıl olur”a dair benim bir tanımım yok sadece<br />

okuduklarımda sevdiğim birtakım öğeler var.<br />

Yasemin: Feminist ütopyalarda bazı cevaplar aranıyor diyebiliriz<br />

belki. Dört başı mamur bir şey kimse zaten kuramaz. Aksu hocanın<br />

da dediği gibi “<strong>Feminizm</strong> böyle olmalıdır,” diye bir listemiz<br />

olamayacağına göre ütopyada da “Buyurun budur,” diyebileceğimiz<br />

bir şey tabii ki olamaz. Ama okuduklarımızda ya da kendi<br />

yaşadığımız hayatta hayal ettiğimiz bir şey var ki buradayız. Bir<br />

şeyleri değiştirmek ve onun yerine bir şey koymak gibi bir dert var<br />

ve bu yüzden bugün yaptığımız bu eylemleri yapıyoruz.<br />

Esen: Benim kafamı karıştıran şey şu: Politika yapma biçimimizin<br />

genel olarak dünyada olmasını istemediğimiz, şiddet ve cinayetler<br />

vs. yi protesto etmeye ya da bunları temizlemeye yönelik olduğunu<br />

düşünecek olursak, politika yaparken çoğu zaman “Biz nasıl<br />

bir dünya istiyoruz?” sorusunu, yani asıl hayalimizi kaçırdığımızı<br />

düşünüyorum. Bu noktada da feminist ütopyalar da aslında politika<br />

ile benzer biçimde çoğu zaman, ne olması gerektiği değil de<br />

ne olmaması gerektiği üzerinden bir dünya kurguluyorlarmış gibi<br />

geliyor bana.<br />

Feyza: Ben de dışarısı diye başlayacağım. Dışarısı var mı yok mu<br />

hikâyesinde, eğer ütopya politikayı mümkün kılan bir şeyse şunu<br />

da düşünmek gerekiyor: Adalet bir ütopyaysa eğer başka bir kadının<br />

ütopyası senin distopyan oluyor. Aslında belki aynı yerden<br />

yara aldığın halde onun için kurduğun hayal, seni o günkü yaşamına<br />

bağlayan şey başka bir kadının distopyası oluyor. Belki<br />

feminizmin içermekte ya da düşünmekte zorlandığı konulardan<br />

biri şu: Mesela bir kadın aile kurma hayalini anlattığında o anki<br />

hayatında bu bir ütopya. “Bir oda, bir salon evim olsun, dokuz<br />

yaşında gördüğüm çocuğum yanımda olsun, markete giderken<br />

bile kocamdan izin alayım.” Bu üç şeydi onun ütopyası. Başka bir<br />

örnek yine kürtaj tartışmalarında çıktı. Bir e-mail grubunda çok<br />

konuşuldu onu da hayretle izlemiştim: Keşke çocuk doğurmak<br />

cinsellik olmadan olan bir şey olsaydı. Bunu nereye koyacağımı<br />

hiçbir zaman bilemedim. Yine böyle bir tartışmaya şahit olmuştum.<br />

Suudi Arabistan’da kadınlar şehri kurulacağına dair bir ha-<br />

522 523

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!