Vilâdetin, insanlığın da vilâdeti oldu. Dost-düşman ... - Yeni Ümit
Vilâdetin, insanlığın da vilâdeti oldu. Dost-düşman ... - Yeni Ümit
Vilâdetin, insanlığın da vilâdeti oldu. Dost-düşman ... - Yeni Ümit
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
gamberlerin birer insan <strong>oldu</strong>ğunu ve insanlara <strong>da</strong> ancak<br />
bir insanın peygamber olarak gönderilebileceğini beyan<br />
buyurmaktadır.<br />
3. Peygamberleri İlahlaştıranlar<br />
Bazı eski semavi din ve mezhep mensupları, peygamberleri<br />
insânî niteliklerin üstünde bazı vasıflara sahip ve<br />
olayları vukûun<strong>da</strong>n önce haber veren kahinler gibi telakki<br />
ederlerdi. Telakkilerine göre onlar, günâh işleyebilir ve<br />
ahlâksızlık yapabilirlerdi. Güya peygamber <strong>oldu</strong>kları için<br />
böyle hallerde onlara bir şey lâzım gelmezdi.<br />
Diğer taraftan Hz. İsa’ya inananlar, onu kendilerinin<br />
kurtarıcısı bildikleri gibi, bazıları onu insan olmanın ötesinde<br />
bazen bir ilâh veya yarı ilâh veyahut <strong>da</strong> Allâh’ın bir<br />
cüz’ü gibi telakkî ederlerdi.<br />
Nitekim Kur’ân, konuyla ilgili bazı semavi din mensuplarının<br />
peygamberlerine karşı olan bu tutumlarını şöyle<br />
bildirir:<br />
“Yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar<br />
<strong>da</strong> “Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların<br />
ağızların<strong>da</strong> geveledikleri sözlerden ibarettir. Onlar, sözlerini<br />
<strong>da</strong>ha önce geçmiş kâfirlerin sözlerine benzetiyorlar.<br />
Hay Allah kahredesiler! Nasıl <strong>da</strong> haktan batıla döndürülüyorlar?”<br />
(Tevbe, 9/30)<br />
İslâmiyet, bütün bu çeşit yanlış düşünceleri ve bâtıl<br />
inançları orta<strong>da</strong>n kaldırdı. İslâm’a göre peygamber bir<br />
insandır. Allah’ın bir kuludur; aynı zaman<strong>da</strong> Allah tarafın<strong>da</strong>n<br />
seçilmiş, fevkalede donanımlı, masum, iyi, pâk,<br />
nezih, Allâh’ın kudretinden feyiz almış, ilâhî destek ve<br />
yardıma eriştirilmiş, saâdet ve hidâyetin merkezi olmuş<br />
bir kimsedir.”<br />
Müşrikler de aynı mantıkla hareket ederek, aynı itirazları,<br />
Hz. Peygamber’e (s.a.s.) karşı yapmışlardır. Onlara<br />
göre peygamber olacak kimsenin yemek yememesi, çarşıpazar<strong>da</strong><br />
alış-veriş yapmaması gerekiyordu. Şayet gerçekten<br />
peygamberse, doğruluğuna bir melek açıkça destek<br />
vermeliydi. Veyahut <strong>da</strong> başka maddi bir takım özellikleri<br />
olmalıydı. (Bkz: Furkân, 25/7-11)<br />
B. Efendimiz’in (s.a.s.) Üstün Özellikleri<br />
Kur’ân, Resûlullah’ın (s.a.s.) özellikle bir beşer <strong>oldu</strong>ğu<br />
üzerinde durarak, onun bu yönünü nazara verir ve<br />
ona şöyle demesini emreder: “De ki: Ben de sizin gibi<br />
bir insanım. Yalnız bana şu vahyolunuyor: Sizin İlahınız,<br />
sadece bir tek İlahtır. O halde Ona yönelerek doğru yol<strong>da</strong><br />
yürüyün, On<strong>da</strong>n mağfiret dileyin. Ona eş, ortak uyduranların<br />
vay haline!” (Fussilet 41/6)<br />
Allah Resûlü (s.a.s.) bir beşerdir. Onun ümmetinden<br />
hiçbir fert, onun bu vasfını inkâr etmemiş ve <strong>da</strong>ha önceki<br />
toplumların kendi peygamberleriyle ilgili düştükleri yanılgıya<br />
düşmemişlerdir. Ancak değişik âyetlerde vurgulanan,<br />
“Ben de bir beşerim” sözü ne gibi anlam ve hikmetler<br />
ifade etmektedir?<br />
“Ben de bir beşerim” sözü, Resûlullah’ın (s.a.s.) diğer<br />
insanlar gibi beşeri ihtiyaçlarının <strong>oldu</strong>ğu, teklife muhataplığı,<br />
ölümlü oluşu, Allah bildirmedikçe gaybı bilemeyeceği,<br />
güç ve kuvvetinin sınırlılığı gibi hususları içermektedir.<br />
Aksine bu sözün Resûlullah’ın <strong>da</strong> (s.a.s.) diğer insanlar<br />
gibi haşa yalan söyleyebileceği, günah işleyebileceği veya<br />
normal insanlar gibi her türlü kötü <strong>da</strong>vranışı yapabileceği<br />
şeklinde anlaşılması, peygamberlerde bulunması gerekli<br />
olan, doğruluk, emanet, tebliğ, fetânet ve ismet gibi üstün<br />
peygamberlik sıfatlarıyla tenakuz teşkil eder.<br />
Allah Teâlâ, insanlar arasın<strong>da</strong>n bazısını husûsî bir görev<br />
için seçmiştir. Bunlar, Allah’tan alacakları mesajları,<br />
eksiksiz ve kusursuz olarak insanlara ulaştıracak olan peygamberlerdir.<br />
Bu önemli işi yüklenecek olan kimselerin,<br />
elbette bazı fevkalade özelliklerinin olması kaçınılmazdır.<br />
Kur’ân’ın pek çok âyetinde, onların Allah tarafın<strong>da</strong>n övüldüğüne<br />
şâhit oluruz. Onlar, Allah’ın gözetimi altın<strong>da</strong>, en<br />
güzel özelliklere sâhip, akıl ve ahlâk yönüyle seçkin ve<br />
emânete karşı son derece saygılı kimselerdir. Onların farklı<br />
bazı özelliklerinin olması <strong>da</strong> yadırganmamalıdır. Birer<br />
insan <strong>oldu</strong>klarını söylediğimiz peygamberlerin, kendilerine<br />
has bazı sıfatları vardır. Bu sıfatlarla onlar, normal<br />
insanlar<strong>da</strong>n seçilip ayrılırlar. Allah’ın kendilerini bu kutsal<br />
göreve seçmeden önceki yaşayışları, diğer insanlarınkinden<br />
farklıdır. Ahlaki değerleri zirvede temsil eden bu<br />
üstün donanımlı insanlar hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık,<br />
putlara tapma, ahlâk dışı <strong>da</strong>vranışlar<strong>da</strong>n ve benzeri<br />
şeylerden fersah fersah uzak kalmışlardır. Eğer ahlâkî<br />
yönden düşüklük sayılan bir şeyi peygamberlikten önceki<br />
hayatların<strong>da</strong> yapmış olsalardı, peygamber <strong>oldu</strong>ktan sonra,<br />
insanları onlar<strong>da</strong>n sakındırmaları güç olurdu. Sözleri muhataplarına<br />
tesir etmezdi.<br />
Cenab-ı Allah, Yüce Beyan’<strong>da</strong>, insanlara elçi olarak<br />
gönderdiği peygamberlerin değişik üstünlük ve faziletlerini<br />
bildirmenin yanın<strong>da</strong>, onların birbirlerine olan üstünlüklerine<br />
de işaret etmektedir. Nitekim: “İşte şimdiye ka<strong>da</strong>r<br />
zikrettiğimiz resûllerden kimini kimine üstün kıldık.<br />
Allah onlar<strong>da</strong>n bazısına hitap buyurdu, bazısını birçok<br />
derecelerle yükseltti.”(Bakara, 2/253) âyeti de bu hakikati<br />
haber vermektedir.<br />
Kâinâtın Yüce Yaratıcısı, sâhibi ve mâliki, elbette bilerek<br />
yapıyor, hikmetle tasarruf ediyor, her tarafı görerek<br />
düzenliyor, her şeyi bilerek terbiye ediyor ve her şeyde gö-<br />
32