30.01.2015 Views

hilafetin-ilgasinin-arka-plani

hilafetin-ilgasinin-arka-plani

hilafetin-ilgasinin-arka-plani

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

halklarına lâyık görülen parlak demokratik görüntüler sebebiyle bugün üzerimizden henüz<br />

pis, çirkin, dehşetli etkilerini atamadığımız Batı sömürüsüyle Osmanlı devleti arasında bir<br />

yakınlık olduğu vehmine kapılmaktadırlar.<br />

Osmanlının zaaf ve çöküntü devrinde, İslâm halkları gerçekten birçok zulüm ve acılara<br />

maruz kalmışlardır. Fakat bu duygularla hüküm verirsek hatalı olur. Altı asırlık ömrü olan bir<br />

devlet hakkında hüküm vermek uzak görüşlülük, geniş ufukluluk ve tafsilatlı bilgiler<br />

gerektirmektedir.<br />

Arap Birliği eski sekreteri Abdurrahman Azzam şöyle diyor:<br />

"Yıkılış döneminde görünen halklar arasında kıskançlık, zulüm, haksızlık, zayıflığı örtmek<br />

gibi yıkılışı hazırlayan etkileri Osmanlının tüm dönemlerine genelleştirmek kesinlikle doğru<br />

değildir. Mesele eğer bunların düşündüğü gibi olsaydı, ikiyüz yılı zirvede olmak üzere,<br />

Osmanlı devletinin altıyüz sene devam etmesi imkansız olurdu." (20.10.1944 tarihli el-Ehram<br />

gazetesindeki "Son halifeler" başlıklı makalesinden.)<br />

Bu görüşün aksini ise "İslâmî Mısır" kitabında Muhammed Abdullah İnan savunmakta;<br />

kitabında Osmanlıyı şiddetle eleştirmektedir. Ona göre Osmanlıların Mısır'ı fethi, İslâm'a bir<br />

darbe olmuş ve dolayısıyla İslâmî Mısır en musibetli yıllarını Osmanlıların burayı fethi üzerine<br />

yaşamaya başlamıştır. Yazar, Osmanlıların eylemlerini, barbar Tatarların kan dökücü ve<br />

yıkıcı tahripkar eylemlerine benzetiyordu. Hülagu ile başlayan bu saldırılar sonucu Abbasî<br />

devleti ve İslâm medeniyeti ezilmişti. Aynı eylemlere ondördüncü yüzyılın sonlarına doğru<br />

Timurlenk girişmiştir.<br />

Ayrıca yazar, Sultan Selim'in Mısır'ın değerli ilim adamları ve sanatçılarını İstanbul'a<br />

götürmesini sürgün olarak, kitap ve değerli eserlerin naklini ise tahrip olarak<br />

nitelendirmektedir. (İslâmî Mısır)<br />

İşte burada Şeyh Mustafa Sabri yazarın verdiği yanlış bilgileri düzeltmek için olaya<br />

müdahale ediyor:<br />

Sultan Selim'in İstanbul'a naklettiği kitaplar çoğunlukla dinî ve ilmî eserlerdi ve Sultan<br />

onlara olan beğeni ve itinasından dolayı devletinin başkentine götürmüştür. Mısır'ın Osmanlı<br />

devleti sınırlarına katılmasından sonra İstanbul'la bir farkı kalmamıştır. Nasıl olur da<br />

Bağdat'ın ilim hazinelerini Dicle ve Fırat'a atan Hülagu ile Sultan Selim'in yaptıkları bir<br />

tutulabilir<br />

Âlimlerin, liderlerin ve maharetli sanatçıların İstanbul'a nakledilmeleri ise sürgün değil,<br />

Sultan'a daha yakın olmaları içindi. Böylece tüm ülke onlardan faydalanabilecekti. Çünkü<br />

Müslümanlar arasında vatanlarından ve milliyetlerinden dolayı bir fark yoktur. Sultan Selim'in<br />

fetihteki maksadı İslâmî Mısır ile İslâmî Türkiye'yi birleştirmekti.<br />

Eğer üstad İnan bu fetih ile Mısır'ın Çerkeş Memlûklerin elinden alınmasını kasdediyorsa,<br />

onlar da başka Memlûkler olan Denizci Türklerden Mısır'ı almışlardı. Onlar da Memlûk, onlar<br />

da Memlûk'tu.<br />

Mısır o günlerde asıl fatihleri olan Arapların yönetiminde değildi. Zaten Mısır'ın fethinden<br />

amaç Çerkeş ve Mısır Araplarına hükmetmek değildi. (el-Kitab el-Kebîr (Mustafa Sabri)<br />

Olayları tarihî süreçlerine göre değerlendirmediğimizden, o dönemlerde geçerli olan<br />

"uluslararası hukuk"a göre cereyan eden egemenlik kurma yarışını tuhaf karşılayabiliriz.<br />

Güçlü ile zayıf arasındaki ilişkileri belirleyen o dönemin geçerli kanunlarına çekimser<br />

bakabiliriz. Bugün geçerli olan uluslararası gerçeklere bakalım. Yakın veya uzak geçmişte<br />

olanlardan bir farkı var mı<br />

Üçüncü Dünya ülkeleri bugün Amerika ve Rusya arasında paylaşılmıştır. Ancak geçmiş<br />

asırlardaki devletler olayları gerçeğe aykırı biçimde gösterebilecek medya araçlarından<br />

yoksunlardı. O zamanların hükümdarları, şimdikiler gibi sömürülerini kulaklara hoş gelecek<br />

nedenlere dayandırmada yeterince başarılı olamadılar; bu malûm. Şimdiki büyük devletler

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!