11.07.2015 Views

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İnsanoğlu hep sıkıntısız olursa Rabbini, yaratılış gayesini unutur.Bunun için sıkıntılar ders alan için bir nimettir aslında. Yeter ki dersalmasını bilelim. Bütün iş burada.Bu tür sıkıntıların, krizlerin birçok faydası da vardır. Bunu iyideğerlendirmek gerekir. En büyük faydalarından biri de, insanınçevresindeki gerçek dostlarını, düşmanlarını tanımasına vesile olmasıdır.Gerçek dost böyle zamanda belli olur. İleride telafisi mümkün olmayandaha büyük tehlikelere düşmemesi için çevresini tanıması, buna göre tedbiralması büyük önem taşır.Bu, fertler için olduğu gibi müesseseler, devletler için de geçerlidir.Nice devletler böyle dost görünüp gizli düşmanlık besleyen kötü niyetliinsanlar tarafından yıkılıp gitmiştir. Yüzbinlerce insan zulüm görüp, telefolmuş ve nice medeniyetler, kültürler yok olup gitmiştir. Tarihte bununsayısız örnekleri vardır. Bunlardan en ibretlisi de, Hülâgü’nun geçen haftakısaca değindiğim Bağdat katliamıdır.Bu katliamın zahirdeki, görünürdeki müsebbibi iki kişidir. İki kişi ile neolur demeyin, bu iki kişi Bağdat’ın yakılmasına yüzbinlerce insanınöldürülmesine sebep olmuştur. İbret alınması için bu iki kişinin katliamdakirolünü kısaca bildirmek istiyorum:1258 yılında da Bağdat üzerine yürüdüğü sırada Abbâsî Devletininbaşında Halife Müsta’sım bin Müstensır bulunuyordu. Dînine çok bağlı veSünnî idi. Fakat çevresinden haberi olmayan; dostunu düşmanını bilmeyenbiriydi. Veziri olan İbn-i Alkami ise Şiî olup, halifeye sâdık değildi. Riyakârbiriydi. Çevirdiği entrikalarla Halifenin güvenini sağladığından devlet idâresielinde idi. Maksadı, Abbâsîleri devirip Şiî devleti kurmaktı.Bunun için Moğol Hükümdârı Hülâgü’nün Bağdat’ı almasını,kendisinin de vezir olmasını istiyordu. Maksadına kavuşması için onunIrak’a gelmesini teşvik etmeye başladı. Yine Şiî olan Nâsırüddîn Tûsî deHülâgü’nün müşâviri idi. Bu da onu Bağdat’ı almaya teşvik ediyordu. İşlerikisi arasında dönüyordu. Gayelerine ulaşabilmek için biri Halifeyi, diğeriHülâgü’yü yönlendiriyordu.Nâsırüddîn Tûsî ‘nin yönlendirmesi ile Hülâgü Bağdat’a saldırdı.Bağdat’ı muhasara altına aldı. Elli gün muhasaradan sonra vezir İbn-iAlkami, Halifeye ben kendisini ikna ederim, diyerek barış için Hülâgü’nünyanına gitti ve onunla, Bağdat’ı aldığında kendisini vezir yapması içingizlice anlaştı.Halifeye; “Teslim olursak serbest bırakılacağız” diyerek yalan söyledi.Bu hîleden sonra teslim olan halîfe esir alınarak yanındakilerle beraberîdâm edildi. Ayrıca, dört yüz binden fazla Müslüman kılıçtan geçirildi. Diclenehri günlerce kırmızı aktı. Sonra da milyonlarca el yazması İslâm kitabıDicle Nehrine atıldı ve bu defa da nehir günlerce mavi aktı. Böylece büyükbir ilim hazinesi ve târihî kültür yok edildi. Güzel şehir harâbeye döndü.Peygamberimiz hatırası olarak saklanan mübârek emânetler(Hırka-iSaâdet) ve (Asâ-yı Nebî) yakılıp külleri Dicle’ye atıldı. Beş yüz yirmi dörtsenelik Abbâsi Devleti yok oldu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!