esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve Hadis-i şerifler ise de, bunların doğruanlaşılabilmeleri diğer ikisi sayesinde olmaktadır.İslâmın bu ana bilgilerini, temel kitaplarını değiştirmeye, zamanauydurmaya kalkışmak, islâmiyeti değiştirmek, bozmak olur. Müslümandemek, bu ana bilgilere inanan, saygı gösteren, bunları bozmayakalkışmamaya söz veren kimse demektir.Reform yapmak istiyenler, önlerinde en büyük engel olarakmezhepleri, âlimleri gördükleri için, bunları kötüleyerek devre dışı bırakmakistiyorlar, kendilerini onların yerine geçirmek istiyorlar. İmam-ı azam olmakistiyorlar. İslâmiyetin temel bilgilerini toplamış, dünyaya yaymış olan islâmâlimlerini ve topladıkları islâm ilimlerini ayaklar altına alıyorlar.Dinde reform istiyenler, temel kitaplara dokunmayıp, yalnız cahil halkarasına yerleşmiş olan hurâfeleri yok etmeyi düşünüyorlarsa, buna birşeydenemez. İslâmiyete hizmet etmiş olurlar. Fakat, böyle iyi düşündüklerineinanabilmemiz için, önce kendileri İslamiyeti eksiksiz olarak yaşayarakhakîkî ve samîmî müslüman olduklarını isbât etmeleri gerekir.İslâm çağa uymuyor diye reform yapmak istiyenler, bilerek veyabilmiyerek İslamın yıkılmasına yardım etmektediler. Reform yapmakistiyenlerin ortak özelliği, dinimizin temel fıkıh kitaplarını kabul etmemek,doğrudan Kur’an-ı kerimden hüküm çıkarılmasını savunmaktır.Halbuki, İslamiyetin bozulmadan bugün gelmesini sağlayan temel fıkhkitaplarımızdır. Bundan sonra da bozulmadan devamı bu fıkıh kitaplarınave alimlere tabi olmaya bağlıdır!..Müslümanlar niçin geri kaldı? 28.4.<strong>2001</strong>Bugün, Müslüman ülkeleri denilen devletlerin durumları ortada. Çoğugeri kalmış üçüncü dünya ülkeleri durumundalar... Bilerek, planlı olarak buülkeleri perişan hale getiren Batı, şimdi de bunu bahane ederek,“Müslüman olduğunuz için dinininiz sizi bu hale getirdi” diyerek suçuİslamiyete atmakta. Çıkış yolu olarak da, ismi İslâm olan fakat İslâmiyetleilgisi olmayan bir ahlâk sistemini yerleştirmeye çalışmaktadır.Tabii ki bu çalışmayı doğrudan kendileri yapmıyorlar. Biliyorlar kidoğrudan müdahale ters etki yapar. Peki nasıl yapıyorlar? Müslümanülkelerden elde ettikleri meşhur kimseler veya meşhur ettikleri kimselervasıtasıyla bunu yapıyorlar. Tartışmaya sebep olmamak için bu kimselerinisimlerini vermiyorum. Ancak, her ülkede bunların kimler olduğunu, az çokbu işle ilgilenen herkes biliyor. Görünüşte Müslüman görünün bu kimseler,İslam adına çıkıp dini kurtarmak yaygaraları ile Batı’nın istediğini yerinegetiriyorlar.Bu kimseler her ne kadar biz dini değiştirmiyoruz, eski haline getirmekistiyoruz diyorlarsa da, yaptıklarına bakıldığında sözlerinde samimiolmadıklarını açıkça görüyoruz. Çünkü, söyledikleri, 1400 yıldan beribilinen, uygulanan bütün hükümleri, Kur’an-ı kerimi planlanan şekildeyorumlayarak tersine çeviriyorlar. Kur’an-ı kerimin bugünün şartlarınacevap vermediğini çoğu zaman dolaylı bazan da açıkça ifade ediyorlar.
Halbuki İslâm devleti ismini taşıyan memleketleri bu hale getirenİslamiyet değil Müslüman ismini taşıyan kimselerdir. Çünkü buralarda imanbilgileri bozulmuş, birçoğunun dinle bile alakası kalmamıştır. Hal böyleolunca kabahat, İslâm dininde değil, İslâm dininin esaslarını unutan şununbunu oyuncağı olmuş kimselerdedir.Bunun böyle olduğunu bilmek için allame olmak gerekmez. Az çokkafası çalışan herkes bilir. Dinler üzerine araştırma yaparak Müslümanolmaya karar veren ve Muhammed Esad ismini alan Avusturyalı gazetecibakın bugünkü İslâm âleminin durumunu nasıl izah ediyor:“İslâm âlemini incelemen neticesinde şunun farkına vardım ki, islâmâleminin gittikçe bozulması, zayıflaması, âdeta çöküntüye uğramasının enbüyük sebebi, Müslümanların dinlerine, gittikçe kayıtsız kalmalarıdır.Müslümanlar, tam Müslüman oldukları müddetçe, dâima yükselmişler,Müslümanlığı bırakmaya başlayınca, aşağılara düşmüşlerdir.Halbuki, bir memleketin, bir milletin, bir cemiyetin yükselmesi veyükselmesi için ne lâzımsa, Müslümanlıkta mevcuttur. Bütün medeniyetesasları onda vardır. İslâm dini, hem çok ilmi, hem de çok pratiktir.Koyduğu esaslar,mantıkî ve herkes tarafından kolay anlaşılabilen,uygulanabilen, içinde; ilme, fenne, insan tabiatına uymayan tek bir unsurbile bulunmayan kâidelerdir. Onda lüzûmsuz hiç bir şey yoktur.Diğer din kitaplarında bulunan, anlaşılmaz yerler, yanıltmacalar, aklamantığa sığmayan hurâfeler, İslâm dininde yoktur. Bu hususları ben bütünMüslümanlarla konuştum ve onları, “Niçin bu güzel dîninize daha fazlabağlanmıyorsunuz, niçin ona iki elle sarılmıyorsunuz” diye azarladım.Ben, Müslümanlıkta, Hıristiyanlıkta bulamadığım her şeyi buldum.Müslümanlığın hangi kâidesinin, hangi esasının bana daha yakın geldiğinisöyleyemem. Çünkü onun her kâidesine, her esasına hayranım.Müslümanlık, muazzam bir âbidedir. Onun tek parçasını bile ondanayırmak kâbil değildir. Bütün parçalar birbiri ile bir nizâm içinde kenetlenmişve perçinleşmiştir.Parçaların arasında muazzam bir âhenk vardır. Hiç bir eksiği yoktur.Herşeyi yerli yerindedir. Belki, bu son derece takdire lâyık intizâm, beniİslâm dinine bağlıyan bir âmildir. İşte ben, bütün kalbimle ve aşkımla İslâmdinine sarıldım ve o da, bir daha çıkmamak üzere kalbime yerleşti.”Bir inanç yaşanmazsa ayakta kalamaz. İslâmiyeti, islâm ahlâkınıyaşamayanların bu konuda söz söyleme hakları yoktur. Suçu İslâmiyettedeğil, kendilerine aramalıdırlar!..Az çalışıp çok harcama hastalığı .4.<strong>2001</strong>İnsanın yaratılışında vardır: Az çalışıp çok harcamak; hatta çalışmayıpyan gelip yatarak çok harcamak. Bu ise, eşyanın tabiatına aykırı. Çünkü,dünya nizamı çalışma kazanma üzerine kurulmuştur. Bunu tersineçevirmeğe kimsenin gücü yetmez. Denemeye kalkanı, çark ezer geçer.Hatta çalışıp kazanmak ta kafi değil. Kazanılan kadar da harcamakgerekir. Zamanımızda çalışmayana yaşama hakkı tanınmadığı gibi,
- Page 2 and 3: görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5: İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7: sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9: aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11: Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13: Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15: Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17: kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19: Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21: Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23: yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25: sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27: İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29: tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31: gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33: Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35: Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37: “Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39: Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41: Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43: "Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45: da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47: Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99: Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101:
asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103:
de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105:
Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107:
kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109:
Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111:
Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113:
Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115:
herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117:
Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119:
Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121:
gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123:
Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125:
de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127:
yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129:
alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131:
çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133:
öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135:
Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137:
olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139:
çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141:
Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143:
Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145:
ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147:
da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk