13.07.2015 Views

Sanat Usta İster, Usta ise Tâlip! - İSMEK - İstanbul Büyükşehir ...

Sanat Usta İster, Usta ise Tâlip! - İSMEK - İstanbul Büyükşehir ...

Sanat Usta İster, Usta ise Tâlip! - İSMEK - İstanbul Büyükşehir ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir gün, dayısı Ali Öztaylan, yeğeni Nusret’in bu kabiliyetindenOrd. Prof. Dr. Süheyl Ünver’i bir vesileyle haberdareder. Ünver, bu gencin resme karşı kabiliyetli olduğunuduyunca, çalışmalarından birkaç örnek görmekister. Genç Nusret, yaptığı resimleri Ünver’e arzedince şu cevabı alır: “Tamam bırak kalemi, sen benimleİstanbul’a geliyorsun!”Süheyl Ünver Üstad, hem klasik sanatlarımızın ihyasıiçin, hem de bu sanatları icra eden birçok sanatkâriçin ehil bir isimdir. Minyatür, tezhip, ebru ve hat gibisanatları canlandırması, bunlarla birlikte tıp doktorluğuve araştırmacılığıyla, bast-ı zaman mefhumunu şahsındasomutlaştırmıştır. Ünver, ihyası için çaba harcadığıdisiplinlerde sanatçı da yetiştirmiştir. Bu nasipli isimlerdenbiri de Nusret Çolpan’dır.Çolpan, İstanbul’a resim öğrenmek için geldiğinde, aslındaÜnver ona bambaşka kapılar açmak üzeredir. Evvela,yarım kalan tahsiline devam etmesi gerektiğinibelirtir ve 20 yaşından sonra, Azade Akar hocanın dadesteğiyle Zincirlikuyu Meslek L<strong>ise</strong>si’ne kaydolmasınısağlar. Sayılı gün çabuk geçer demişler, l<strong>ise</strong> biter fakatÜnver’in himmetleri bitmez. Çolpan’ın çizime karşı kabiliyetinibildiği gibi, içinde bulunulan yılların gerekliliklerinide çok iyi bilen Ünver, “Okumalısın. Yoksa seninbu yeteneğini kullanırlar!” diyerek, Yıldız Teknik ÜniversitesiMimarlık Fakültesi’ne yazdırır. Aynı zamanda CerrahpaşaTıp Fakültesi Süheyl Ünver Nakkaşhanesi’ndede tezyini sanatlarda meşklere devam etmektedirler.Rüyalarının Şehrini Nakşettiİstanbul, mübalağasız bir şekilde Nusret Çolpan’ın rüyalarınınşehridir. Balıkesir’de ilk gençlik yıllarından itibarenyaptığı İstanbul karalamaları, yolunu Süheyl Ünverve Nakkaşhane’deki tezyini sanatlar dersleri ile birleştirince,yetkin bir “şehir” minyatürcüsü olmak için ilkadımı atmış olur. Nakkaşhane’de Ünver’in öncülüğündeve Azade Akar’ın yakın alakası ile tezyini sanatlardael maharetini geliştiren Çolpan, Balıkesir yıllarından beriiçinde büyüttüğü İstanbul sevdası ile mimarlık birikimini,bir fırçanın ucunda mezcetmek üzeredir.Türkiye’nin 70’li yıllarda geçirdiği buhranlı günler, üniversiteeğitimlerinin de aksamasına neden olur. Dersleriptal edilir, sınavlar yapılmaz, öğrenciler okula alınmaz…Nusret Çolpan da soluğu, restorasyonu yapılanSultanahmet Camii’nin kubbe ve minarelerinde alır.Uzun uzun şehri seyreder yukarıdan. Topkapı Sarayı’nı,Ayasofya’yı ve Boğaz’ı… Hatta dostu Nakkaş Semihİrteş’e, “Rüyalarımda İstanbul’un üzerinde uçuyorumSemih.” dediği ve bu macerayı detaylarıyla anlattığıbile olur.Bu rüyalar, bir hülyanın gerçekleşmesinin ilk müjdeleriydibelki de… Çolpan, "Fatih’in Öfkesi" isimli klasikminyatür eserini bu yıllarda yapar. Süheyl Ünver tarafındanicazet habercisi olan bu minyatür, İstanbul’u,Fatih’i, denizi ve tarihi, bir fırçanın üzerinden mezcetmiştirartık… Tıpkı asırlar öncesinde, meşhur sanatçıMatrakçı Nasuh’un minyatürleri gibi…50

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!