Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bazı Edebişünaslar Eynali Bey Sultanov’un dinsiz, imansız biri olduğunu savunmuşlardır. Fakat,<br />
aslında bu böyle değildir. Şöyle ki, bu büyük düşünürü araştıran araştırmacılar komünizmin ve Sovyetler<br />
kanunlarının ne kadar sert ve gaddar olduğunu, onun her bir sahada olduğu gibi edebiyat konusunda da<br />
isteklerinin ne olduğunu, E. Sultanov’un da değerli bir düşünür olduğunu bildiklerinden onun da<br />
araştırılması gerektiğini iyi biliyorlardı. Bu yüzden de Sovyetler Birliyi ülkesinin tüm bölgelerinde olduğu<br />
gibi Azerbaycan’da da araştırılan kimsenin öncelikle komünist olması, ya da eserlerinde ateistlik<br />
unsurlarının bulunmasını öne çekiyorlardı, hatta bazı yazarlar vardır ki, eserlerinde hiçbir dini konunun ele<br />
alınmamasına aldırmadan onu da bu sırada gösteriyorlardı. E. Sultanov da böyle biri idi aslında. Onu<br />
araştıran birçok edebiyatçılar E. Sultanov’u dinsiz, dinini iyi bilmeyen biri gibi takdim etmişlerdir. Halbuki,<br />
İrevan Kişi Gimnaziyası’nda tahsil gördüğü yıllarda, özellikle lisenin son yılında onun karnesinde yalnızca<br />
İlahiyat fenninden 5 (o zamanlar mekteplerde dersler 5 üzerinden değerlendiriliyordu—E.Y.) olduğunu<br />
görüyoruz. Bu konuda araştırma aparan ünlü ilim adamı, akademisyen İsa Habibbeyli bir makalesinde<br />
anlatıyor: “Celil Memmedguluzade gibi E. Sultanov’un da notları yukarı sınıflarda iyileşmek yerine<br />
zayıflamıştır. 1883-1884-cü ders yılında kazandığı biliye göre o, yalnız İlahiyattan 5 bal, Rus ve Fransız<br />
dillerinden 3 bal, Latin dilinden 2,87 bal, Yunan dilinden ise 2,75 bal almıştır” (Habibbeyli, 1987: 91). İsa<br />
Habibbeyli başka bir makalesinde E. Sultanov’dan bahsederken bildiriyor ki, “Eynali Sultanov, XIX asrın<br />
80-90-cı yıllarında ziyalılar (aydınlar-E. Y) arasında kadın özgürlüğü carcısı, kadın haklarının savunmacısı<br />
gibi tanınmıştır” (Habibeyli, 1985: 29).<br />
Onun dinsiz, ahlaksız, “deli” ve sair şekilde adlandırılmasına bakmayarak o, kadın özgürlüğü ve<br />
kadına münasebette hakları olan bir insan gibi davranılması konusunda kararlı idi. “Ne doğrudur, doğrudur”<br />
başlıklı bir yazısında yüzünü dindaşlarına, Müslümanlara çeviriyor ve diyordu:<br />
“Dindaşlarım, Müslümanlar beni terki-dünya adlandırıyorlar. Benim tırnak arası “dostlarım” diyorlar:<br />
--Kendine ait olanlardan ayrıldı, başkalarına kavuşmadı.<br />
Vallahi, benim hayrımı isteyenler haklıdırlar!<br />
Evet, ben kendime ait olanlardan ayrıldım, hatta ayrılmadım, bir daha geri dönmemek için uzaklaştım.<br />
Kendiniz muhakeme edin!<br />
Ben riyakâr değilim ve bütün dindaşlarımın hepsi beni babı hesap ediyorlar.<br />
Ben kendi şahsi zevkime göre giyiniyorum ve benimle bir sırada olanlar benden yüz çeviriyorlar, benim dış<br />
görünümümü görmek istemiyorlar.<br />
Ben hırsızlık yapmamışım ve yapmıyorum ve benim hırsız hem şehirlilerim bana nefret ediyorlar.<br />
Ben ahlaksızlık yapmadım ve yapmıyorum. Ahlakı bozulmuş gençler beni maskaraya koyuyorlar.<br />
Benim yüreğim temizdir ve her zaman düşündüğümü de ifade ediyorum. Bu yüzden de müdrik şehirliler<br />
beni “deli” adlandırıyor.<br />
Ben her türlü tecavüze, her türlü saldırıya ve cinsinden asılı olmayarak insan özgürlüğünün kısıtlanmasına<br />
nefret ediyorum. Müslüman kadınlarının hukuk beraberliğini açıkcasına yaydığım için mescit<br />
minberlerinden bana lanetler yağdırıyorlar” (Sultanov, 1907: 3).<br />
E. Sultanov hayatının ve edebi faaliyetinin büyük bir kısmını bu konuya adamış, hatta ilk tiyatro<br />
eseri olan “Tatarka”, bir başka adıyla “Azerbaycan Kızı” eserini de bilhassa kadın özgürlüğü üzerinde<br />
kurmuştur. “Azerbaycan Kızı” eserinin ilk cümlelerinde E. Sultanov şöyle bir not düşmüştür: “Bütün genç,<br />
güzel, necip ve ahlaklı kadınlara ithaf olunuyor” (Pyesler, 1984: 27). Bu tiyatro eseri de zaten E.<br />
Sultanov’un ata sözlerinden kaynaklanan, halk edebiyatı örnekleri ile zengin bir eseri olmasıyla yansıra<br />
kadın haklarını, kadının özgürlüğünü anlatan bir eserdir.<br />
Sonuç olarak, bir hadisi-şerifte şöyle buyuruluyor: “Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi<br />
davrananlarınızdır” (Kırk hadis, 1991: 11). Ve “Azerbaycan Kızı”nın sonunda da eserin baş kahramanı<br />
23