marketing europe & anatolia Sayı: 073
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Gezi<br />
rıştırdı. Hikaye şöyle; yakın köylerde<br />
yaşayan iki genç bir birine aşık oluyor<br />
ve evlenmeye karar veriyor. Durum ailelere<br />
anlatılıyor. Sonra aileler tanışıyor,<br />
kız isteniyor vs. İş düğüne kadar<br />
gidiyor. Ancak damadın babası, geline<br />
göz koyuyor. Gelini gördükçe içi içine<br />
sığmıyor. Babasının niyeti, oğlundan<br />
önce gelinle gerdeğe girmek. Bu niyet<br />
bir şekilde köylünün kulağına gider<br />
ama köylü duruma ses etmiyor. Bu ırz<br />
düşmanlığına göz yumuyorlar. Düğün<br />
günü, gelin, telli duvaklı hazırlanıp,<br />
ata biner ve ahaliyle birlikte yola düşer.<br />
Gelinin atının eğeri damadın babasının<br />
elinde, damat evine doğru giderlerken<br />
bir mucize gerçekleşir ve tüm gelin alayı<br />
taşa dönüşür. Atın üzerindeki gelin,<br />
alaya katılan ahali, davulcu, zurnacı,<br />
çeyizi alan köylüler ve damadın babası<br />
bu günaha ortak oldukları ve işledikleri<br />
günah yüzünden taş kesilirler.<br />
Gelin Kayaları’na bakıldığında, kireç<br />
kayalıklarının bu mizansene benzediği<br />
açıkça görülüyor. Atın üzerinde kırmızı<br />
duvaklı gelin, önde atı çeken ve geline<br />
göz koyan damadın babası,gelini bekleyen<br />
damat ve alaya katılan tüm köylüler<br />
adeta doğadan bir parça olmuşlar.<br />
42 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Kafamda deli sorular<br />
tırmanıyorum<br />
Gelin Kayalarına :)<br />
Eskiden bu şekiller daha belirginbmiş<br />
ancak yıllar içerisinde, rüzgar, yağmur<br />
vs gibi olaylar kireç kayalıkları tahrip<br />
ederek şekillerin bozulmasına sebep<br />
olmuş.<br />
Bu ilginç hikayeyi resmeden kayalıkları<br />
seyrettikten sonra arabamı sağ<br />
salim bulmak ümidiyle yola iniyorum.<br />
Neyse ki oğluş sapasağlam:) Gelin<br />
Kayaları’ndan sonra Zemzelen Köyü’ne<br />
doğru devam ediyorum.<br />
Kırcaali, genel olarak müslüman<br />
Türk’lerin yaşadıkları bir coğrafya. Dolayısıyla<br />
Türkçe bile bir çok kişi var.<br />
Etrafta gezinen yabancılar, köyde yaşayan<br />
yaşlı teyze ve amcaların hemen<br />
dikkatini çekiyor. Hal böyle olunca da<br />
sevimli diyaloglar gelişiyor. Ben de bu<br />
diyaloglardan nasibimi alarak gezmeye<br />
devam ettim. Köyler genel olarak çok<br />
küçük bir coğrafyayı kaplıyor ve hane<br />
sayıları çok az. Daha önce de bahsettiğim<br />
gibi komünizm etkileri devam ettiği<br />
için hiç bir gelişme yok. Tek güzel yanı<br />
her yerde okul olması :)<br />
Yol üzerindeki köylerden de usul usul<br />
geçerek rotamı Perperikon’a çeviriyorum.<br />
Kırcaali ile Perperikon arası 20 km civarında.<br />
İki tane yol var, biri batı tarafından<br />
biri de doğu tarafında. Ben giderken<br />
batı dönerken de doğu yolunu<br />
seçtim.<br />
İlk edindiğim bilgiye göre; Perperikon,<br />
antik bir Trak kentiymiş. Arkeolojik<br />
buluntular sonucunda buranın Bakır<br />
Çağı’nda yaşam merkezi olduğu kanısına<br />
varılmış. Tunç ve Demir Çağı’nda<br />
da ibadethaneleri ile dini bir kimliğe bürünmüş.<br />
2000’li yılların başında, eski<br />
kalenin altında tapınaklarla dolu bir<br />
Trakya sarayı keşfedilmiş. Günümüzde,<br />
o dönemlere ait bulunan tek Trak<br />
kralı sarayı da Perperikon’ daymış.<br />
Pekiii, kim bu traklar. Traklar, Antik<br />
çağda bugünkü Trakya, Bulgaristan ve<br />
Kuzey Yunanistan’ da yaşamış, MÖ 4.<br />
Yüzyılda, Büyük İskender’in, topraklarını<br />
ele geçirmesiyle asimile olmuş bir<br />
kavimmiş.Herodot’a göre Hindulardan<br />
sonra dünya üzerindeki en kalabalık<br />
halk idilermiş. Bu kavmin en önemli<br />
boylarını Odris Krallığı, Getae ve Daklar<br />
teşkil etmekteymiş.<br />
Trakya bölgesinin her üç ülkesinde de,<br />
Traklardan günümüze kalabilmiş tek<br />
yapılar, kral mezarları olan yığma tepelerdir<br />
(tümülüs).<br />
Troia şehri, Trakların bir kısmına başkentlik<br />
yapmıştır. Kral ve üst kesim burada<br />
yaşarken, çiftçiler at yetiştiricileri<br />
ve asker aileleri başkente Trakya’dan<br />
hizmet etmekteydi. Truva destanında<br />
şehirdeki üstün Trakya atlarının salıverilme<br />
operasyonundan bahsedilir.<br />
Truva savaşında ağır yara alan halkın<br />
bir kısmı buradan göç etmiştir ve kalanlar<br />
bir daha bölgeye eskisi kadar hakim<br />
olamamıştır. Göç edenlerin gittikleri yer<br />
ise İtalya istikametidir. Bu göçmenler<br />
orada Yunanlar tarafından Tyrrhenoi<br />
veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerdir.