You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bıcık, Lap, Çakıldak, Kompir
Serra Menekay
Serra Menekay Ödemiş'ten kalan çocukluk anılarını bir
araya topladığı kitabı, Heyamola Yayınları'nın yayımladığı
"İzmirim" dizisi içerisinde yayımlandı. Keyifle okuyacaksınız.
"Çocuk Gözümden Şimdiki Aklımla Ödemiş", Serra
Menekay, Heyamola Yayınları, 2019, 128 s.
Başlıkta yazanların ne olduğunu sanırım sadece Ödemişliler
anladı. Ödemişliler dışında kalan okurlara belki kompir
bir anlam ifade etmiştir ama Ödemişlilere ifade ettiği
anlam değildir o. Ödemişliler patatese “kompir” derler. Hep
öyle derlerdi, ben kendimi bildim bileli ve tabii öncesinde de.
Sonradan fırında pişirilmiş patateslerin içine envaiçeşit garnitür
konup tüketilen ve adına kumpir denen hızlı yemek çeşidi ortaya
çıkınca kumpir adını tüm Türkiye duymuş oldu. Kompir yani
patates malumunuz Ödemiş’te çok yetişir. Patates tarımının
yaygınlaşmasında Doktor Mustafa Bengisu ve Şükrü Saraçoğlu’nun
birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile Ödemiş’i pilot
bölge yaparak gerçekleştirdikleri toprak reformu çok önemlidir.
Patates tarımı öyle
yaygındır ki Ödemiş’te,
eskiden şehrin içinde bile
tarlalar vardı. Belki de
daha doğrusu şehir verimli
tarlaların içlerine girerek
büyümüştü. Tarladaki
patates toplandıktan yani
mahsul kaldırıldıktan sonra
bir de mahallenin çocukları
dalardı şehir içindeki
tarlalara. Çünkü minik patatesler toplanmaz, gübre
niyetine tarlada bırakılırdı hatta onun adına “başak”
denirdi. Patatesin küçüğü pek makbul değildi,
toplamaya değmezdi. İşte biz mahallenin çocukları
o tarlalardan helal kabul edilen başakları göz hakkı
olarak toplar, onları evde haşlatır
veya tereyağında kavurtur yanında
evde mayalanmış yoğurtla bir
güzel yerdik. Şimdilerde İzmir’deki
manavlarda bu minik patatesleri
görür oldum. Üstüne “baby patates”
yazmışlar, normal patatesin iki
katı fiyatına satılıyor. Bu âdetler de
sonradan peyda oldu, bir şeyin adını
İngilizce yazarsanız daha makbul
oluyormuş gibi. Sanki o baby patatesler bizim bildiğimiz bebbe
kompirler değilmiş gibi.
Patatesin kaynağı Ödemiş olur da Ödemiş’e özgün patates
yemekleri olmaz mı? Mesela patates galgatması. Bizim çocukken
mahsulün artıkları olarak topladığımız minik patatesleri
kabuklarıyla beraber odun ateşinde iyice kızdırılmış bol zeytinyağının
içine atar, bir güzel kızartıp yanında sarmısaklı yoğurtla
ve kızarmış kuru biberle servis ederseniz, olur size patates
galgatması. Patatesleri tuzlu suda haşlayıp, kabuklarını soyup
çatalla ezer içine taze soğan, maydanoz,
nane, biber ve domates doğrar, üzerine de
tuz ve zeytinyağı ilave ederseniz de olur size
kompir çiyakması.
Bu kadar patatesli tarif yetsin. Gelelim Ödemişli
olmayanların anlamadığı diğer kelimelere:
“Bıcık” dediğimiz, kuşkonmazın Ödemiş yöresinde yetişen
vahşi bir formu. Halk arasında sarmaşık olarak da bilinen bu ot
zeytinyağında soğan veya pırasa ile kavrulup üzerine yumurta
kırılarak servis edilir. Ödemiş ve çevresinde yetişen pek çok
lezzetli otu aynı yöntemle yumurtalı veya yumurtasız olarak
kavurup servis etmeniz mümkün. Ukraynalı arkadaşım Elena,
ebegümeci yaptığımda lezzetine bayılıp hayretle sormuştu.
“Bizde de yetişir bu ot ama neden biz bunu böyle pişirmeyi
akıl edememişiz?” diye. Basitçe yanıtladım onu: “Çünkü sizde
zeytin ve zeytinyağı yok.” Gerçekten de Ege’nin ot mucizesinin
altında yatan lezzet zeytinyağıdır.
“Lap”, taze yemiş yani taze zincirin Ödemiş ağzındaki adıdır.
Çocuk aklımla bu adın bu meyveye, olgun meyvenin ağaçtan
yere düşerken çıkardığı ses yüzünden verildiğini düşünmüşümdür.
Gerçeklik payı var mı bilmem ama iyice olgunlaşmış yemişler,
Küçük Menderes Ovası’nın parlak alüvyonlu sıcak toprağına
düşerken gerçekten de “Lap!” diye bir ses çıkarırlar.
Gelelim “çakıldak”a: Çakıldak börülcedir. Börülceye bostan
çakıldağı da denir. Bostan dendiğinde Ödemiş’te
karpuz anlaşılır. Karpuz tarlalarının kenarlarına
börülce, fasulye, domates, biber, acur gibi sebze
ve meyvelerden ekilir ve bunlar tarla sahibinin
pazar ihtiyaçlarını karşılar. Bu arada Ödemişliler bir
evin pazardan alınan sebze, meyve ihtiyaçlarına
“masraf” derler. “Pazara masraf almaya gidiyom.”
cümlesi çocuk aklımın
Türkçe bilgisini en çok
karıştıran cümlelerden
biri olmuştur. Tabii bir
de ismin “e hâli” ile “i
hâli” terstir Ödemiş ağzında.
Ödemiş’te saatler
“beşe çeyrek geçiyo”
veya “beşi gelikgelmekte”
olabilir. Bunun
doğrusunu anlatmaya
çalıştıkları ders Ödemiş’te
görev yapan Türkçe öğretmenlerinin en
zorlandıkları gramer dersi olur. Biz dönelim tekrar
bostan çakıldağına. Çakıldak ya da zeytinyağlı,
bol soğanlı, kırmızıbiberli
yemeği yapılarak ya da
haşlanıp üzerine sarımsaklı,
zeytinyağlı ve koruk
sulu bir sos dökülerek
salata şeklinde tüketilir.
Salatası yapılacaksa çakıldakların
kenarları sıyrılmaz,
çakıldaklar bütün
hâlinde uzun uzun haşlanıp soslanır ve sofraya öyle konur. O
salatanın adı “çakıldak sıyırması”dır.
(…)
Üzerine bir de Ödemiş'e özgü tatlıdan bahsedelim de tam
olsun. Dibile tatlısı. Ödemiş'te özellikle bayram ve düğün
yemeklerinde çok sunulur. Yumurta, süt, su, yoğurt ve un ile
yapılan bir hamurun açılıp, kısa şeritler halinde kesilerek gül
şekli verildikten sonra kızartılıp şerbetlenmesiyle yapıla bu tatlı
"damat tatlısı" olarak da bilinir. Damat gelini düğünden bir hafta
sonra anasının evine getirdiğinde damat yesin diye yapılması
adettendir.
Bu kadar yemek lafından sonra acıkmış olmalısınız. En iyisi,
yukarıdaki tariflerden ağzınıza layık birini yapıp tadına bakmak
ve Ödemiş mutfağını anmak. Haydi afiyet olsun o zaman.
42