29.01.2013 Views

„İslam coĞrafyasi“NIN - Dem Gazetesi

„İslam coĞrafyasi“NIN - Dem Gazetesi

„İslam coĞrafyasi“NIN - Dem Gazetesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sayý: 7 22 Ekim 2001<br />

Neyzen TevfÝk<br />

(1879-1953)<br />

24 Mart 1879da<br />

Bodrumda doðdu, 28<br />

Ocak<br />

1953 de Istanbulda<br />

öldü. Babasýnýn<br />

görevleri bulunduðu<br />

Urla kasabasýnda<br />

amatör bir<br />

neyzenden nota ve<br />

usul bilgileri öðrenerek<br />

basladýðý ney<br />

çalýþmalarýný kendi<br />

kendine ilerletti.<br />

Izmir Idadisine girdiyse de<br />

bitirmeden ayrýldý. Bu arada<br />

gene kendi kendine Farsça<br />

-1-<br />

Hicran kucaðýnda tuttuðum sýrdaþ<br />

Çaðlamýþ bulanmýþ durulmuþ olsun<br />

Sözüne sazýna güven de yanaþ<br />

Kulaðý ezelden burulmuþ olsun<br />

Boþ kafa gezdiren seyyahlar gibi<br />

Keþkülünün delik çýkmasýn dibi<br />

Ariften anlasýn seçsin garibi<br />

Hakikat yolunda yorulmuþ olsun<br />

Taban tepmiþ olan gam kervanýnda<br />

Dostunu konuklar tatlý canýnda<br />

Koçlar gibi duran bir meydanýnda<br />

Arslanlar yurdundakurulmuþ olsun<br />

Gel dese de bakma nâkes aþýna<br />

Bir sýrsat erer de kakar baþýna<br />

Dostun namerd dehrin mehenk taþýna<br />

Felâket pazarýnda vurulmuþ olsun<br />

Duysun aþkýn elindeki rebâbý<br />

Okusun alnýnda çile kitâbý<br />

Neyzen gibi günahýnýn hesâbý<br />

Mezara girmeden sorulmuþ olsun<br />

öðrendi. Izmir Mevlevihanesine<br />

girdi. Daha sonra Istanbula yerleþerek<br />

Galata ve Kasýmpaþa<br />

Mevlevihanelerine devam etti.<br />

1902de Bektaþi tarikatýndan<br />

nasip alarak Bektasi derviºi<br />

oldu. Bir yandan da siirle ilgileniyordu.<br />

Eþrefle ve Mehmet<br />

Akifle tanýþtý ve þiir konusunda<br />

her ikisinden de etkilendi.<br />

1908den sonra bir süre Mýsýrda<br />

bulundu 1913te Istanbula<br />

döndü.<br />

Neyzen Tevfik<br />

genellikle toplum<br />

kurallarýna uymadan<br />

yaþamýný sürdürmüþtür.<br />

Sazýný bir<br />

geçim kapýsý haline<br />

geçirmemek için<br />

direnmiþ, yalnýzca<br />

içinden geldiði zaman<br />

ney üflemiþtir. Neyzenliðini<br />

geliþtirmek kaygýsý<br />

duymamýþ, sanat deðeri kalýcý<br />

bir müzikçi olmak için<br />

ugraþmamýþtýr. Neydeki<br />

baþlýca ustalýðý sazý iyi<br />

üflemesiydi. Belirli müzik<br />

kurallarýnýn dýþýna çýkar,<br />

ama hep duyarak çalar<br />

ve dinleyenleri etkilerdi.<br />

Kendi açýklamasýna göre<br />

yüze yakýn plak doldurmuþtur.<br />

Neyzenliðinin yaný<br />

sýra adýný yergi ve<br />

taþlamalarý ile de duyurmuþtur.<br />

Kimi eleþtirmenleri<br />

göre bu türün<br />

Nefî ve Eþreften sonra<br />

üçüncü önemli temsilcisi<br />

sayýlýr. Ününün yaygýnlaþmasýnda<br />

halk tarafýndan<br />

çok sevilmesinin de çok<br />

büyük payý vardýr.<br />

Ancak oldukça eski<br />

bir dil kullanmasý nedeniyle<br />

güç anlaþýlan ve<br />

biçimsel açýdan yetersiz<br />

kalan bu þiirleri pek kalýcý<br />

olmamýþtýr. Yergilerini<br />

genellikle siyasal ve dinsel<br />

baskýya, çýkarcýlýða yöneltmiþ,<br />

toplumdaki tüm haksýzlýklarý<br />

çekinmeden dile getirmiþtir.<br />

Önemli Eserleri: Siir<br />

Kitabý: Hiç, 1919; Azab-i<br />

Mukaddes, 1949. Beste: Nihavent<br />

Saz Semaisi; Þehnazbuselik<br />

Saz Semaisi; Taksimler, Taþ plak<br />

Ahmet Dümrül üçüncü Þiir Kitabýný yayýnladý.<br />

Baktým bu dünyada gelen gidene<br />

Ulu aðaçlara taze fidana<br />

Gerçeklerin yüzü göründü bana<br />

Aþkýn ateþini kanýmda gördüm<br />

Ýnsaný severiz saygýmýz tamam<br />

Sevenim sevgiden etmesin güman<br />

Yorulup yollarda kaldýðým zaman<br />

Þefkati sevgiyi anamda gördüm<br />

Dümrül Sevdam yüreðime akarken<br />

Frýtýnalar bedenimi yakarken<br />

Hayat denizinde kulaç atarken<br />

Gönülden sevmeyi yarimde gördüm<br />

YALAN EKEN YALAN BIÇER<br />

ÞAKA EKEN KAKA BÝÇER<br />

Adýný yazmasýný öðrenmiþti çocuk.<br />

Babasý çok sevindi.<br />

-vay namusuz herif vay!- dedi.<br />

- ne çabuk da öðrendi yazmasýný!-<br />

Babanýn duyduðu sevinç çocuðuda sevindirmiþti.<br />

-Kapý-<br />

-Sýra-<br />

-Okul açýldý.- yazdý özenerek.<br />

-Bu kerhaneci çok zeki,- dedi babasý.-<br />

Adam olacak bu ,aklým iyice kesti.çocuk<br />

1´den 10´a rakamlarý yazdý.<br />

Babanýn sevincine diyecek yoktu.<br />

-Vay eþþoðlueþþek vay!- dedi. -Bak hele!<br />

Rakamlarý da ögrenmiþ!<br />

Çocuk, yaptýðý resinleri de gösterdi<br />

babasýna. Basit, yalýn çizgilerle evler, aðaçlar,<br />

ýþýnlarýný sarý çizgilerle saçan, kaþlý gözlü<br />

güleç bir güneþ…<br />

-Dur, bir resim de ben çizeyim oðluma,-<br />

dedi babasý heveslenerek.<br />

Resim defterinin tam ortasýna, yeþil<br />

kalemle bir aðaç çizdi; yaprakladý; kýrmýzý,<br />

sarý kalemlerle çiçekledi; dallarýna mor,<br />

turuncu, kýrmýzý ibikli kuþlar yerleþtirdi.<br />

-Ne aðaç bu baba ?<br />

-Ne aðacý olacak, aðaç iþte !<br />

-Peki bu horozlar niye çýkmýþ aðaca?<br />

-Horoz mu? Ne Horozu? Bunlar horoz<br />

deðil, kuº.<br />

-Kuþ mu? Ne kuþlarý, bu kuþlar?<br />

Baba, kuþlara isim bulamýyordu.<br />

Araya annesi girdi.<br />

-Bunlar babanýn kuþlarý oðlum, dedi<br />

Gülüºtüler.<br />

Babanýn resimleri, ne biçim, ne de renkleme<br />

açýsýndan çocuk resimlerinden pek<br />

farklý deðildi.<br />

Günlerden bir gün, okula giderken bir<br />

olaya tanýk oldu çocuk.<br />

Kadýnlý erkekli bir kalabalýk toplanmýþtý.<br />

Çýplak ayaklý bir çocuk aðlýyordu.<br />

Bir býcak bileycisi ile pijamalý þiþman bir<br />

adam yüksek sesle tartýþýyorlardý.<br />

-Almýyorum ulan sözümü, almýyorum<br />

iþte! Tekrar ediyorum: Sen namussuz herifin<br />

birisin!- Diyordu ºiºman adam.<br />

Bileyci öfke içindeydi, bembeyazdý yüzü,<br />

titriyordu.<br />

-Sözünü geri al,-diyordu.<br />

-Almýyorum!<br />

-Ben namussuz deðilim, ekmeðimi<br />

alnýmýn teriyle kazanýyorum; namussuz<br />

denecek biri varsa, o da sensin!<br />

Pijamalý adam köpürdü, üstüne yürüdü<br />

bileycinin. Araya girenler engellediler onu.<br />

ªiºman adam elini kolunu sallayarak<br />

konuºuyordu.<br />

-Ulan eþþoðlueþþek! Diyordu. Ben<br />

kimim, sen beni biliyormusun?<br />

-Kim olursan ol. Bana namussuz<br />

diyemezsin. Namussuz da sensin<br />

eþþeoðlueþþek de sensin!<br />

Araya girenlerin” yapmayýn”, “ etmeyin”,<br />

“ ayýptýr” demeleri kapýþmalarýný önliy-<br />

emedi. Bileyci bilemek üzere aldýðý paslý bir<br />

makasý, ansýzýn, beklenmedik bir ataklýkla<br />

pijamalý adamýn karnýna soktu. Kanlar içinde<br />

kaliverdi pijamalý adam.<br />

Çocuk þaþýrmýþtý. Korkuyla uzaklaþtý<br />

ordan.<br />

Okula doðru koþarken düþünüyordu.<br />

Bileyci neden vurmuþtu adamý?<br />

Namussuz, Ulan, eþþeðoleþþek, sözleri<br />

için mi?<br />

Bu sözler bu denli kötüyse, babasý neden<br />

sýk sýk „ namussuz herif, hergele, kerhaneci,<br />

eþþeðolueþþek, eþek sýpasý gibi sözler ediyordu<br />

kendine?<br />

Sorulara açýk, doyurucu cevaplar<br />

bulamýyordu kafasýnda.<br />

Merakýný yenemedi çocuk. Ders<br />

sýrasýnda parmaðýný kaldýrdý.<br />

-Öðretmenim,- dedi<br />

-Ne Var? dedi- öðretmen<br />

Çocuk ayaða kalktý.<br />

-Öðretmenim,- dedi, -Kerhaneci ne<br />

demek ?<br />

Öðrenciler gülüþtüler.<br />

Öðretmen hiç beklemediði bu soru<br />

karþýsýnda durakladý, açýklayýp açýklamamakta<br />

kararsýzdý.<br />

-Niye sordun? Dedi.<br />

-Babam, dedi çocuk, baba, sýk sýk kerhaneci<br />

diyor bana.<br />

Çocuklar gülüþtüler yine.<br />

Öðretmen de güldü<br />

-Baban seni sevdiðini için öyle söylüyor,<br />

dedi çocuða.<br />

-Namussuz ne demek peki?<br />

-Bunuda mý baban söylüyor ?<br />

-Evet!<br />

-Þaka, dedi öðretmen. Þaka. Anlasýlan<br />

baban pek çok seviyor seni.<br />

Çocuk isteksiz oturdu.<br />

Sýra arkadaþý olan kýz kulaðýna fýsýldadý<br />

çocuðun:<br />

-Namussuz kerhaneci!<br />

(Yýlmay Güney‘in „Oðluma hikayeler“ adlý kitabýndan)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!