24.08.2015 Views

SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfa 12Temmuz 2003SerxwebûnE⁄‹T‹M YAfiAMIN KEND‹S‹D‹RApocu hareket bir ideolojik eğilimolarak ortaya çıktı, grup olarakşekillenişi bir teorik çalışma grububiçiminde oldu. Dönem, mutlak suretteonu gerektiriyordu, çünkü o dönemde yapılmasıgereken, karşı karşıya bulunduğumuzsorun olarak Kürt sorununu doğru tanımlamak,o soruna doğru ad koymak vesahiplenmekti. Sorun açığa çıkarılmadan,doğru tanımlanmadan, bütün özellikleriyleortaya konulmadan onu çözüme ulaştırmakda mümkün değildi.Böylesi bir dönemde soruna sahiplenmekamacıyla ortaya çıkan kadronun temelçalışmasının sorunu tanımlamak olacağı,dolayısıyla bu amaçla teorik araştırmave inceleme faaliyetine yöneleceğiaçıktır. Yapılan da bu oldu. Sorunu öncegenel hatlarıyla tanımlamak önemliydi.Bunu yaparken de salt dar bir Kürt sorunuçerçevesiyle sınırlı kalmak, Kürt gerçekliğinidünyadan, toplumdan ve tarihsel koşullardansoyutlayarak ele almak mümkündeğildi. Böylesine bir milliyetçi yaklaşımsöz konusu değildi. Bunun ötesine varan,çok kapsamlı bir yaklaşım vardı. Önderliğinbugün ortaya koyduğu genel bakış açısıve felsefi yaklaşım, o dönemde de aynenvardı. Elbette bu bakış açısı sonradandaha da belirginleşerek netleşti, kökleştive sağlamlaştı. Ama genel itibariyle elealındığında dünyaya bakış açısındaki sağlamlık,o dönem açısından da mevcuttu.İnsanlığı kavrama, tarihsel süreç içerisindeinsan toplumunun geçirdiği gelişim evrelerinibilince çıkarma, bunun içerisindede Kürt sorununu bir yerlere yerleştirme,bu gerçeklik içerisinde doğru tanımlayaraközelliklerini ortaya koyma, Apocu yaklaşımınözünü oluşturuyordu.Dönem kadrosu, her şeyden önce Kürdistantarihine ilişkin bilgiler edinmek durumundaydı.Bu konuyla ilgili araştırmalaroldukça sınırlıydı ve belki de o dönem yapılmasıgereken, diğer ulusal kurtuluş hareketlerininpratiklerinden sonuçlar çıkarmaktı.Kadronun ilgisi daha çok diğer mücadelelereyöneliyordu. Bir de canlı birmücadele ortamı vardı. Vietnam Devrimihala sürüyordu. Kamboçya ve Lagos’ta daaynı durum söz konusuydu. Mozambik veAngola’da ulusal kurtuluş hareketleri vardı.Afrika’dakiler klasik sömürgeciliğe, Asya’dakilerde yeni sömürgeciliğe karşı mücadeleediyorlardı. Bunlara yönelik yoğunaraştırma ve incelemeler vardı. Bütünbunlar kadrolarda ulusal kurtuluş bilinciningelişmesinde çok önemli bir rol oynuyordu.Bu mücadelelerin temel karakteristiközellikleri, direkt emperyalizme ve sömürgeciliğeyönelmiş olmalarıydı. Dünya çapındaoluşturulan yeni sömürgecilik sistemininbaşını ABD emperyalizmi çekiyordu.Dolayısıyla mücadele ABD emperyalizmineyöneliyordu. O açıdan ulusal kurtuluşhareketlerinden söz edildiğinde, aynı zamandaonların antiemperyalist karakterlerindensöz ediliyordu.Bu ortamda kadronun şekillenmesi antiemperyalistve sosyalist temelde oluyordu.Sosyalist bilinç, kadronun şekillendiğitemel bilinçti. Buna, reel sosyalizmin etkiside dahil edilebilir. Ama Apocu kadronunbaşlangıçta tümüyle reel sosyalizme göreşekillendiğini öne sürmek, kesinlikle doğrudeğildir. O koşullarda reel sosyalist sistemiçerisinde de bölünmeler vardı. Enbaşta Çin-Sovyetler Birliği çatışması, dahauygun bir deyimle Pekin-Moskova çatışmasıçok yoğun yaşanıyordu. Bu çatışmadataraflar birbirlerini marksizm-leninizmdensapmak ve ona karşı mücadeleiçerisinde olmakla itham ediyorlardı. AncakApocu hareket açısından bunlardanbirinden yana tavır alma biçiminde biryaklaşım söz konusu değildi. Bu konuyakuşkulu yaklaşım, sosyalizmi bilimsel temeldeöğrenmede, kadronun bu tarzdaşekillenmesinde belirleyici oldu. Önderliğinkarakteri grubun şekillenmesine tümüyledamgasını vurdu.O dönemin kendine has son derece büyükzorlukları, ciddi sorunları vardı. Bir de,tehlikeli bir ortam mevcuttu. Bir inkar ve imhasistemi ile onun tümüyle susturarak dilsizhale getirdiği bir toplum gerçekliği sözkonusuydu. Kadro, böyle bir ortamda ortayaçıkıyor ve inkar edilen, yok olduğu söylenenbir sorunun gerçekte varolduğunu,yok saymakla yok edilemeyeceği iddiasını,imhacı bir güce dayatıyordu. Ortada Kürdistansorunuyla ilgili herhangi bir veri yoktu.Bu ortamda “Kürdistan sömürgedir”deyimi büyük önem taşıyordu. Bu, kadronunelinde son derece büyük bir silahtır. İkikelime ile “Kürdistan sömürgedir” denildi,bir cümlelik bir gerçeklik ortaya çıktı ve insanlaro cümlede dile getirilen gerçeği değiştirmekamacıyla yaşamlarını mücadeleyeadadılar. Kemaller, Hakiler, Hayriler veMazlumlar böyle ortaya çıktılar.Geçmiş bir mücadele, yani hareketindayandığı bir miras yoktu. Kadro, imkansızlıklarüzerinde şekilleniyordu, imkanlarıkendisi yaratacaktı. Her şey aleyhteydi.Birinci olarak karşıda bir düşman gerçeğivardı. İkinci olarak, Kürt sorununa sahipçıkan diğer gruplar, tehdit ediyor, “Kürdistan’asınıf mücadelesiyle girerseniz, Kürdistan’aen büyük düşmanlığı siz yapmışolursunuz, ayağınızı kırarız” diyorlardı. YineTürkiye solu karşı idi. Bir de Kürt toplumununkendisi karşı idi. Böyle bir ortamdakarşıtlıklar, güçlendiren etkenlere dönüştürüldü.Bu önemli bir durumdur. Önderlikkolaylıklar içerisinde ve hazır imkanlarüzerinde ortaya çıkmadı; tam tersine zorluklarıgörerek, onlara karşı mücadeleyigöze alarak değer ortaya çıkarmayı ya dafırsatlar oluşturmayı esas yöntem olarakbenimsedi ve kadroya bunu verdi. O döneminkadrosu da bunu gördü.Bu dönemde Apocu harekete katılankadroların geldikleri sınıf kökeni, ağırlıklıolarak yoksul köylülüktür. Bunlar, aydınkesimden geliyorlar, ama yoksul köylü kökenlidirler.İşçi sınıfı kökenli olan arkadaşlarda vardı. Böylesi bir köken, emekçi kökendir.Bu durum onların kararlılığını arttırıyor,dolayısıyla hareketin sınıfsal özellikleriniçarpıcı kılıyor ve ona demokratik birkarakter kazandırıyor. Bu dönemde devriminiki temel karakteri ulusal yan ve demokratikyandır. Ulusal yanıyla sömürgeciliğe,sınıfsal yanıyla da feodal kompradorgüçlere karşıdır. Demek ki kadro birinciolarak, sömürgeciliğe ve onun gerisindekiemperyalizme karşı olacak; ikinci olarakda işbirlikçi feodal kompradorlara karşıolacaktı. Bu anlamda bir proleter çizgiolarak ortaya çıkmış ve bu özellikler, kadroyuşekillendirmiştir.Silahlı mücadele, bütün toplumu ayağakaldıracak bir mücadele olarak elealındı ve halk savaşı olarak tanımlandı.Onun ilk biçimi olan gerilla savaşı, 15Ağustos Atılımı ile başladı. Silahlı mücadeledöneminin kadrosunun da temelözellikleri var. Bu dönemin temel çelişkisiulusal çelişkidir. Silahlı mücadele belli birhedefe yöneliyordu. İster istemez kadroyubunlar şekillendirmiştir. Mücadele işbirlikçiliğeyöneliyor, bu kadroyu şekillendiriyor,ama en başta şekil aldığın güçdüşmanın tanımlanmasıdır.Mevcut durumda yeni stratejiden, bununlabağlantılı olarak kadronun farklı birşekillenme içerisine girmesi gerektiğindensöz ediyoruz. Mücadelemiz Türkiye halkınıetkiliyor. Türkiye’de şovenizm çok fazlakışkırtılmış olsa da, ileri düzeyde bir Kürtkarşıtlığı halk tabanında ortaya çıkmamıştır.Bu çok önemlidir. Bunun bir realite,olumlu bir gerçeklik olarak kabul edilmesigerekir. Kadronun da kendisini buna göremutlaka değiştirmesi, savaşa göre oluşanşekillenmenin bir yana atılması gerekir.Nasıl ki, geçmişte kadro esas olarak ideolojiyegöre şekillendi ve ideolojik bir kadrotipi ortaya çıktıysa, ’90’larla birlikte de pratikçiliğidevrimciliğin kendisi olarak algılayanbir kadro şekillenmesi doğdu. Bu noktadakadro gerçeğini yeniden ele almak vedoğru bir şekillenmeye ulaşmak, son derecebüyük önem taşıyor.Mücadeleye do¤ru kat›l›mdo¤ru kararlaflmayla bafllarKürt gerçekliği, aslında insanlığınbaşlangıcını ifade ediyor, yani insanlığınkaynağında vardır. İnsanlığın yaşamınıngüvence altına alınmasında, birtür olarak insanın yaşama, dolayısıyla doğayakatılmasında, yaşamı süreklileştirerekhep daha ileri götürmesinde Kürt’ünrolü belirleyicidir. Ama Apocu hareketindoğuşu öncesinde Kürt halkı, insanlığınen dibindeki insan topluluğudur. ÖrneğinHint toplumu kastlara bölüştürülmüş bir“PKK’nin dayand›¤› bir miras yoktu. Kadro, imkans›zl›klar üzerinde flekilleniyordu,imkanlar› kendisi yaratacakt›. Her fley aleyhteydi. Böyle bir ortamda karfl›tl›klar,güçlendiren etkenlere dönüfltürüldü. Önderlik kolayl›klar içerisinde ve haz›rimkanlar üzerinde ortaya ç›kmad›; tam tersine zorluklar› görerek, onlara karfl›mücadeleyi göze alarak de¤er ortaya ç›karmay› ya da f›rsatlar oluflturmay› esasyöntem olarak benimsedi ve kadroya bunu verdi.”toplumdur. Kastları oluşturan sınıflar içerisindeen altta olan sınıf, paryadır. Paryaile hayvan arasında fazla bir fark yoktur,paryanın bir kimliği bile yoktur. Bu yönüyleele alındığında Kürtler, Apocu hareketindoğuşu öncesinde insanlığın paryası durumundaolan bir halk konumundadır.Apocu hareket bu noktadan yola çıkarakKürt’ü doğduğu kaynaklar üzerindeyeniden yeşertmeye, yaşamla yenidenbuluşturmaya çalıştı. Önderliğin bahsettiğigibi, destansı bir çalışma yaratıldı. Özgürkadronun yaratılması konusunda Önderliğinyürüttüğü çalışma, gerçektendestansı bir çalışmadır. Bu, her türlü ölçüyükaybetmiş, her türlü değere yabancılaşmışve değersizliği değer olarak benimsemişbir halk gerçekliği içinden çıkanşekilsiz, amorf halindeki insanı ele alıp işleyerek,ondan özgür bir insan yaratmaçabasını ifade ediyor.Önderlik bu insanı sorguladı ve onudeğiştirme çabasına yöneldi. Bu çabadaÖnderlik kendisine değişik sorular sordu.Binlerce kadroyu bizzat eğitti, militanlaştırmayaçalıştı. Onlar, kadrolaştırılmakdurumunda olan insanlardı. Bu noktadaharcanan emek veya ortaya çıkan gelişmeküçümsenemeyeceği gibi, kesinlikleinkar edilemez. Öte yandan kadro, Önderliğecevap olamadı. Bu çabalarla bütünleşerek,kendi çabasını Önderliğin çabalarınakatarak özgür insanlar, dahadoğru bir deyimle, özgürlük istemi vebeklentisi içinde bulunan bir halkın öncülerihaline gelmediler.Bu duruma gelememe neye yol açtı, nasıltrajedilere götürdü? Bunun bedelleri çokağır oldu. Bir sefer, müthiş kayıplar yaşandı.Bu, başka ülkelerdekine benzemeyenbir kayıp durumudur. Sovyetler Birliği İkinciDünya Savaşı sırasında en az on milyon insanınışehit verdi. En az otuz milyon insanıda bu savaşta gazi oldu. Vietnamlılar Amerikalılara,Japonlara ve Fransızlara karşımücadele içerisinde en az bir milyon kayıpverdiler. Ama bunlar genel bir halk mücadelesiiçerisinde verilen kayıplardı. Bizde yaşanankayıplar ise bunlara göre çok dahasınırlıdır. On binlerden söz ediyoruz. Amabu on binler bir partinin en seçkin elemanları,yıllarca veya aylarca Önderliğin eğitimindengeçmiş, en seçkin emeğin ürünüolan kadrolardı. Bunlar neden bu kadar erkendenşehit düştüler? Bizim yetersizliklerimiz,Önderliğin çabalarına ve beklentilerinegerçekten karşılık veremeyişimiz nedeniyleböylesine erken şehadetler verildi. Bizimhatalarımız yoldaşlarımızı kaybetmemizeyol açtı. Yetersizliklerimizin bedelleri çokağır oldu. Sonuçta bizim bu yetersizliklerimizinyol açtığı en ağır trajedi Önderliğinesareti oldu.Bu noktada namuslu olmak, bu gerçeklikkarşısında kendini sorgulamak, Önderliğinesaretinin kendi konumuyla bağlantısınıgörebilmektir. Özeleştirel bir yaklaşımsergileyerek çıkış yolunu aramak gerekiyor.İşleri o kadar karmaşıklaştırıyoruz ki,adeta bilinçli bir biçimde saptırma çabasıiçine giriyoruz. “Başkan Apo’nun istediğitarzda insan olmak, özgür insan halinegelmek mümkün değil. Önderlik söyler, bizde kendimize göre yaparız. Bizim söylediğimizdaha gerçekçi, Önderliğin bize dayattığıfazlasıyla ütopik. Dolayısıyla gerçeğesarılmak daha doğru, ütopyaların peşindekoşmak yanlıştır” yaklaşımı var.Kadronun Önderlikle savaşımı, bu tarzdayürüyor. Kadro, her şeyin biraz da kenditarzında olmasını istiyor. “Her şey Önderliğindediği tarzda yürümez. Bu, insan iradesinemüdahaledir. İnsanın iradesi herşeyi kaldırmayabilir, Önderlik insan iradesineaşırı ölçüde yükleniyor. Bu doğru değil,burada yapılması gereken kişisel sınırlarabiraz daha özgürlük atfedebilmek, dolayısıylakişinin özgürlüğüne yaşam sahasıaçmak, herkesin bireyciliğini de konuşturabileceğibir ortam yaratmaktır” deniliyor,Apocu harekete bu dayatılıyor.Apocu harekete katılmak demek, gemileriyakmak, yani eskiyle tüm bağlarınıkoparmak demektir. Sadece fiziksel olarakApocu hareketin içerisinde yer almakyetmez; düşünsel, ideolojik ve kültürelolarak düşmanla, yani düzenle tüm bağlarınıkoparmak gerekir. Yepyeni bir düzenve yaşam iddiasıyla ortaya çıkmanın anlamıbudur. Kadro olmak, bu anlama geliyor.Öncü veya kadro, halka yeni bir yaşamseçeneği sunan insan demektir. Gelecekteyaşanmak ve tüm halka yaygınlaştırılmakistenen yeni yaşam seçeneğinikendi kişiliğinde somutlaştıran insan, öncüdür.Öyle olmaz, militan kendisini budüzeyde netleştirmez ve yeniden yapılandırmazsa,orada bir militan gerçekliktensöz etmek mümkün değildir.Ters şekillenmeden veya bir yanlışlığınApocu harekete ısrarla dayatıldığı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!