24.08.2015 Views

SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Serxwebûn Temmuz 2003Sayfa 3Sevginin, adaletin ve güzelliklerin yaflanaca¤› bir dünyaÖZGÜRLEfiEN VE ÖNCÜLEfiEN KADINLA YARATILACAKTIRDerin tarihsel ve kültürel zeminiüzerinde dinamik, dönüştürücübir güç olarak doğrulan Kürt halkı;kadını, yaşlısı, çocuğu ve genciyle tarihselözgürlük ve demokrasi kıvılcımını çakmamisyonunu yüklenmiş olarak bugün birkez daha ayaktadır. Görevlerimiz zor, tarihselbilinç kadar güncel aktivite ve yüksekcoşku isteyen görevlerdir. Halk olaraktarihin bizi karşı karşıya bıraktığı bu misyon,Atina Savunması’nda BaşkanApo’nun çarpıcı ifadesiyle ortaya konmaktadır,“bize düşen, yeni Gılgameş ve İskenderlerekul olmadan, bu sefer uygarlığahalkların efendisiz katılımlarının umutkaynağı olabilmektir. Evrensel özellikleribağrında taşıyan, halkların demokratik veekolojik uygarlığının şafak vaktinde, aydınlığınilk ışıklarını bu kez de ilk olarakçakabilmektir.” Bugün bunun en çarpıcı,bir o kadar gerçek boyutlarını Ortadoğu’nunmerkezi Irak’ta, eski Mezopotamyatopraklarında yaşıyoruz. Başkan Apo’nunAtina Savunması’nda ifade ettiği “Nasıl ki,Kürdistan halkı ilk Sümer sınıflı ve devletlitoplum uygarlığının gelişmesinde ana (neolitik)kaynak rolünü oynayıp tarihe dev birkatkıda bulunduysa, günümüzde de aynıalanda, gelişmiş son ‘ABD vahşi uygarlık’güçleriyle kendi öz demokrasi deneyimleriniilişki ve çelişki içinde geliştirmeye çalışmaktadır”gerçekliği; güncel olarak dayakıcılığını, somutluğunu, ağırlığını, zorluklarını,ama bir o kadar da heyecanını,coşkusunu yaşadığımız bir gerçeklik olarak,görevlerin ve sorumlulukların ne kadaryüksek bir tempo gerektirdiğini ortayakoyuyor. Tabii bu tempo her şeyden önceve tüm başarıların ön koşulu olarak zihniyetdeğişiminde gereklidir. Bu genel perspektiftenbaktığımızda özelde Irak, amagenelde Ortadoğu coğrafyası, belli bir dönemdaha bu değişimi ağır bir tempoylayaşamanın acısını ve zorluklarını yaşayacaktır.ABD 20 Mart-9 Nisan arasında kısasayılabilecek bir süreçte, son on yıldırbütün dünyanın da gündeme koyduğuSaddam rejimini askeri açıdan yıkmayıbaşardı. Ancak tarihten günümüze kadarIrak’ta insan hak ve özgürlükleri, yaşamınsosyal, kültürel, ahlaki, ekonomik vb birçokboyutu, günlük yaşamın en temel gereklilikleri,yaşam güvencesi, tutarlı veköklü bir demokratik rejime geçişin aşamalarıvb daha birçok açıdan vaat ettiğideğişimleri başarabilmiş değildir. Mevcutdurumda başarması da pek kolay görünmüyor.En azından uzun, sancılı ve bedelliolacağı açıktır. Yine yaşanan sürecinIrak’ta yaşayan halklar açısından son derecezorlu, çelişkili ve acılı olduğu gerçeğisöz konusudur. Eski sistemin –rejimin–uyguladığı soykırımlar, katliamlar, bireyinve toplumun tüm özgürlüklerini, haklarınıtüketen, pervasız saldırganlığının en somutifadesi, Bağdat’ın düşüşünden sonraIrak’ın birçok yerinde ve değişik halklardaninsanlara ait toplu mezarların çıkmasıoldu. Halklar yaşadıkları eski acılarlabile yeniden yüz yüze geliyor. Yarattığıtahribatlar çok ağırdır. Halkın kendi iradesive isteğiyle olmasa da, kendisini ‘özgürlükve barış!’ temsilcisi görüp, Irak rejimininyaşattığı acılardan kurtarma vaadiyleIrak’a giren ABD de, henüz yaşamınen somut ihtiyaçlarını, sosyal hizmetlerinidüzenleyebilmekten uzaktır. Halk, bununda yarattığı derin bir belirsizlik, güvensizlik,kaos ve zorluklar içerisinde yaşamaktadır.Yaşam garantisi bile kalmamıştır.Özellikle kadınlar, radikal İslamcı güçlertarafından sokağa çıktığı, başını açtığı,çalıştığı gibi nedenlerden dolayı ölümletehdit edilmekte hatta öldürülmektedir.Özcesi onlarca yıldır oligarşik diktatörlükleraltında yaşayan halkların acısı, sorunlarıve en temel ihtiyaçlarının karşılanması,ABD’nin “başarılı” askeri operasyonuylaçözümlenmiş gözükmüyor. Halklarda, demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesigibi konularda derin bir inançsızlığa,savrulmaya ve bıkkınlığa yol açabilecek,yine etnik köken farklılıkları nedeniylebirbirine karşı kışkırtılacak son derecekarmaşık bir süreç yaşanmaktadır.“Kaos aralığı” en çok ve derinliklibu topraklarda yaşanıyorIrak, sadece Ortadoğulu halkları,Irak’a komşu olan ülkeleri ilgilendirenbir alan değildir. Irak’a müdahale özündehalkların öz gücüne dayalı dinamiklerlemüdahale edilemeyen, aşılıp, değiştirilemeyensistemin, kendi iç dinamikleriylekendisine bir müdahalesidir. Kendi sistemsel,hayati çıkarlarını yeni bir düzenlenişe,yeni stratejik ilişkilenmelere, yapılanmalara,araç ve coğrafyalara kavuşturmagirişimi ve mücadelesidir. Bu nedenlebaşarılı olup olamayacağı ya dakendisine göre hangi yöntemlerle başarılıolacağı son derece önemlidir. Buna görebölgenin, insanlığın ve bizlerin de konumudeğişecektir. Irak’a müdahale,mevcut durumda açığa çıkan sonuçlaraterk edilip gidilirse farklı, bir on yıl sonradüzenlenmiş, “demokratikleşmiş” birIrak’la sonuçlandırılıp gidilirse farklı olacaktır.Yine ABD’nin Irak’ta düzeni oturtmakiçin, diğer ülkelerden yapacağı askeri,ekonomik, siyasi güç takviyesiylealanda kalması ve başarması farklı sonuçlardoğuracaktır. Mevcut durumuylanetleştiğini belirtmek zordur. ABD’ye giderekartan askeri saldırılar, direniş hangikaynaktan ya da kaynaklardan besleniyor?Amaçları, güçleri nedir? ABD,Irak’tan çıkmazsa mücadele araç ve yöntemlerinasıl değişecek, ne kadar ısrarlıve sürekli olabilecekler? Saldırıları çokartsa bile ABD’yi bu alandan çıkarabilirlermi? Bu durumda Irak’ı, Irak halklarını, Ortadoğu’yuve dünyayı neler bekliyor? Aksidurumda ABD, orta ve uzun vadedeneleri getirebilir? Gerçekten neyi, nasıldeğiştirebilir ve ne kadar başarılı olabilir?Bu temelde yapacağı değişiklikler ne kadarhalkların lehine olacak? Halkların,Ortadoğu ve Mezopotamya’nın insanlığındoğuş toprakları olmasının gücü müABD’yi değiştirecek, yoksa ABD’nin beşbin yıllık egemenlikli sistem gerçeğininmirası mı bu toprakları değiştirecek? Tarihboyunca tüm çelişkilerin, savaşlarınen derin yaşandığı bu topraklar, tarihle,kültürle yine cüceleşmiş de olsalar butoprakların insanlarıyla ABD arasındakimücadele, sadece günde birkaç ABD askerininölümüyle sonuçlanan boyutlardamıdır yoksa şimdilik fazla görünmeyen,içten içe kaynayan, sessiz ve derindentarihsel hesaplaşmasına hazırlanan dahafarklı güçlerin değişik biçimlerde yürüttüğübir mücadele midir?Cevap bekleyen sayısız soru söz konusudur.“Kaos aralığı” en çok ve en derinliklibu topraklarda yaşanıyor. İşte böylesibir süreç ve coğrafyada bizim hareketolarak rolümüz çok belirleyicidir ve süreçgiderek yükselen bir tempoyla bu rolü oynamamızıdayatmaktadır. Irak’taki konumumuz,bunun yeniden yapılandırılmakistenen Irak’taki dengelere etki düzeyi,mevcut pozisyonumuzun Kürt sorunu veçözümüyle bağlantısı, bunun Türkiye’nindış politikada yıllarca sürdürdüğü çizgisiyleilişkisi ve buna etki düzeyi, İran-Türkiye-Suriye ilişkileri yine Türkiye-AB, Türkiye-ABD ve daha birçok ilişki nereden bakılırsabakılsın bizimle yakından ilgilidir ve bugündaha güçlü bir etkileşim içindedir. Bunedenle herkesten daha fazla Irak’taki geneldurumu, son yaşanan Süleymaniyekrizini en doğru okuması gereken güçlerdenbirisi biz oluyoruz.●“Türkiye’nin 80 y›ll›k gerçe¤i sallan›yor. Onlarca y›ld›r yürüttü¤ü iliflkiler, ittifaklar de¤ifliyor.“K›rm›z› çizgileri” tek tek afl›ld›, anlams›zlaflt›. Kendisince yeni k›rm›z› çizgiler çizse de, bunu bafltaTürkiye içinde uyanan halk ve demokrasi cephesi olmak üzere d›fl politikada da kimse fazla ciddiyealm›yor diyebiliriz. Türkiye y›llard›r Kürt sorununu çözümsüz b›rakmas›n›n, inkar veimha konseptinin, sald›rganl›¤›n›n ve yok sayman›n hesab›n› ödüyor.”●●“Bölgede konumlanan ve Kürt fobisinden dolay› son derece hassas yaklaflan Türk ordu güçlerinin ony›ll›k boflluktan dolay› alanda kurdu¤u otorite, baz›lar›n›n deyimiyle “Güney Kürdistan’› kendi arkabahçesi olarak görme” durumu sona ermifl bulunmaktad›r. Yaflanan geliflmeler, krizler, bunal›mlar ortayaç›kan genel bir sonuç olarak Türkiye ve ABD iliflkilerinin yeniden tan›mlanmas›n›, her iki ülkeninç›karlar›n›n ve yollar›n›n ayr›ld›¤›n›, önceliklerinin ve politika yürütme esaslar›n›n de¤iflti¤ini gösteriyor.”●“Türkiye ya Kürt sorununu çözerya da bu sorun etrafında çözülür”Neresinden bakılırsa bakılsın gelişmeler,ABD’nin bu bölgede yaşadığısıkıntıların ve sürece kendi düşündüğütarzda ivme kazandırmak istediğinin işaretleriyledoludur. Bu gelişmeler bizi deson derece etkiliyor elbette. Bölgede konumlananve Kürt fobisinden dolayı sonderece hassas yaklaşan Türk ordu güçlerininon yıllık boşluktan dolayı alanda kurduğuotorite, bazılarının deyimiyle “GüneyKürdistan’ı kendi arka bahçesi olarakgörme” durumu sona ermiş bulunmaktadır.Yaşanan gelişmeler, krizler, bunalımlarortaya çıkan genel bir sonuç olarakTürkiye ve ABD ilişkilerinin yeniden tanımlanmasını,her iki ülkenin çıkarlarınınve yollarının ayrıldığını, önceliklerinin vepolitika yürütme esaslarının değiştiğinigösteriyor. Bu elbette mücadelemizin,Başkan Apo’nun son beş yıldır İmralı’dayürüttüğü mücadelenin etkilerinden bağımsızele alınamaz, onun direkt sonuçlarındanbiri oluyor. Türkiye devleti “yaKürt sorununu çözer ya da bu sorun etrafındaçözülür” gerçeği günümüzde çokhızlı işliyor ve birçok şeyi değiştiriyor. Tabiyeni olan boyutları var, belli bir dönemdiryaşanan boyutları var, ileride dahafarklı gelişecek, belirginleşip, netleşecekboyutları var. Ancak hangi açıdan bakılırsabakılsın özellikle Türkiye’nin Kürt sorunununçözümünü gündeme almaktan,Kürt kimliğini, halkını tanımaktan, bir gerçeğiolarak görmekten başka bir çözümüolmadığı, çağla uyuşmayan zihniyetini,siyasal yapı ve kurumlaşmalarını köklübir gözden geçirme temelinde yenidenyapılandırması zorunluluğu kendisini hergeçen gün daha da dayatıyor. Bu gerçekliğinTürkiye gibi geri zihniyet hastalığınıen derinden yaşayan bir ülkenin devletyapılanmasında ortaya çıkaracağı sarsılma,yıkım, gel gitler öyle basit olmayacaktır.Özellikle belli kesimlerin –rantçı,çeteci güçler, şoven milliyetçi kesimler veşahin kanadının– mevcut ortamdan yararlanıpyeniden siyasette kurumlaşma,kendini oturtma gibi tehlikeli ve kirli hesaplarınıda canlandıracaktır.Türkiye’nin 80 yıllık gerçeği sallanıyor.Onlarca yıldır yürüttüğü ilişkiler, ittifaklardeğişiyor. “Kırmızı çizgileri” tek tek aşıldı,anlamsızlaştı. Kendisince yeni kırmızı çizgilerçizse de, bunu başta Türkiye içindeuyanan halk ve demokrasi cephesi olmaküzere dış politikada da kimse fazla ciddiyealmıyor diyebiliriz. Türkiye yıllardır Kürtsorununu çözümsüz bırakmasının, inkarve imha konseptinin, saldırganlığının veyok saymanın hesabını ödüyor. Bedellerinisancılarını yaşıyor. Yıllarca çözümsüzlüğünmerkezi, kalesi gibi durduğu içinşimdi çözülüşün ve çözümün gelişmesindede en fazla yüklenilen zorlanan halkaolması doğaldır. Aslında 2003 yılı başındanitibaren hızlanan gelişmeler, bizimaçımızdan çok net olan ve BaşkanApo’nun yıllarca çözümlediği bir gerçeğibütün dünya kamuoyuna ve özellikle Türkiyelibirçok kesime çok daha net ve anlaşılırbir biçimde göstermiştir. Türkiye cumhuriyetininyetmiş seksen yıllık politikalarının,siyasal yapılanmalarının çok sakat birzihniyete, onun yapılanma ve kurumlaşmalarınadayandığı; özellikle Kürt sorunubaşta olmak üzere birçok temel siyasalsosyalolguya yaklaşımda yanlış politikalarbelirlendiği, uzun ve önemli yıllarınkaybedildiği –ki bunu en çarpıcı “bir yüzyılı boşa geçirdik” diyerek ifade ettiler–bölgenin lider gücü olabilecekken, çok etkisizve olumsuz bir konuma sürüklendiğiinkar edilemez gerçeklerdir. BaşkanApo’nun “elli yıl, yüz yıl sonra da olsa aynınoktaya geleceğiz” tespitinin doğrulandığıaşikardır. Aslında 70-80 yıldır Türkiye,birçok gücün de oyun ve yönlendirmeleriylederinleştirilen korkunç bir öngörüsüzlüğe,perspektifsizliğe ve lidersizliğemahkum kılınmıştır. Türkiye her şeydenönce, siyasal rejimine karar kılmak ve bunungerektirdiği zihniyet, kurumlaşma değişimini,yenilenmesini yaratmak zorundadır.Türkiye artık bu zorunlulukla ertelenemezbir biçimde karşı karşıyadır. Ya buzorunluluğu kabul edip, yaşamın, doğanınve siyasetin diyalektik yasalarına göre yürüyecek,yenilenecek ve gecikmeli de olsakazanacaktır; ya da dogmaların, korkuların,tabuların hakim olduğu ve bu nedenlede ‘düğmesine basanın’ çok olduğu birgerçeklik içinde sürüklenip, kaybedişinuçurumlarına düşecektir. Şimdi Türkiye’dekızışan, şiddetlenen ve değişimin temposunukıran da, bu derinden yaşanan zorlukararlaşma aşamasıdır.Bu noktada kilit sorun, Kürt sorunudur.Köklü değişim için aşılması mutlak gerekeneşik, Kürt sorununun çözümüdür. Yürüttüğümüzözgürlük mücadelesi bu gerçeğintüm çıplaklığıyla tanınmasını, giderekartan bir düzeyde tartışılmasını, kabulünü,aşılmasını ve çözümünün gerekliliğinigündeme getirmiştir.Bir toplumun gelişkinlik düzeyikadının özgürlük düzeyiylebağlantılıdırAncak özellikle son beş yıllık süreçaçısından demokrasi, özgürlük, barışadına çalışma yürüten güçlerin, öncülükmisyonu gereği KADEK ve PJA olarakbizlerin vermemiz gereken özeleştirilerinçerçevesi Başkan Apo’nun görüşme notlarındamevcuttur. Bu, önemli ve yaşamsaldır.“Değiştirmek istediğin gerçekliktedeğişimi somut olarak yaratmak istiyorsan,değişimi önce kendinde başlatacak-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!