24.08.2015 Views

SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Serxwebûn Temmuz 2003Sayfa 5Demokrasiyi ve özgürlü¤ü mücadeleyle yaratanAPOCU HAREKET gerici statükolara müdahale gücüdürIrak rejiminin çözülmesi, 20. yüzyılstatükosunun parçalanmasını ifadeediyordu, bunun aşılmasını başlatmışbulunuyordu. Yeniden yapılanmanınnasıl olacağı, yeni Ortadoğu’nun nasıl şekilleneceğikonusunda bir belirsizlik, düşünceaçıklığından uzaklık yaşanıyordu.Herkesin kafasında, Ortadoğu’da neleryaşanacak, ne tür gelişmeler olacak, sorularıvardı. Çoğu çevre cevap verecek konumdabile değildi.Önderliğin Atina Mahkemesi’ne yönelikgeliştirdiği savunma, tümüyle bu sürececevap oluşturacak bir taktik yaklaşımla birlikte,örgütsel yapılanmayı da içeriyordu.Yine, sürece daha aktif, inisiyatifli ve dahayönlendirici bir pratik müdahalenin nasılolacağı konusunda somut kararlar, planlar,projeler önerdi. Önderliğin süreç üzerinebu kadar yoğunlaşması, daha kapsamlıyaklaşmamız gerektiğini gösteriyor. Önderlik,savunmanın tümüyle bu sürecin teorikçözümlemesi olduğunu ifade etti. Butemelde Özgürlük hareketi olarak savunmalarıyeniden okuma, inceleme, tartışmaçalışması başlattık. Bütün alanlarda inceleniyor,tartışılıyor. Bir yandan savunmalarınözünü, içeriğini özümsemeye çalışırken;diğer yandan da günlük yaşananolaylara bu çerçevede anlam kazandırılmayaçalışılıyor. Bu temelde yapmamızgereken; bunu esas alarak günlük olarakyaşanan olayları anlamlandırmamız, birbiriylebağlamamız, derinliğine bu olaylarınilişki ve mücadele biçimlerini bilince çıkarıpbuna göre özgürlük ve demokrasi mücadelesiniilerletmek için neler yapmamızgerektiği hususlarını netleştirmemizdir.20. yüzy›l sistemi parçalanm›flt›rYönetim kurulu toplantımızda ABD’ninIrak’a müdahalesi ve Saddam Hüseyinrejiminin çözülüşü temelinde Ortadoğu’dabaşlayan yeni sürecin tanımlanmasını,değerlendirmesini yaptık. Bu aynı zamandasürece bir siyasal müdahaleyi deifade etti. Demokrasi ve özgürlük çizgisiaçısından yeni sürecin nasıl tanımlandığı,anlaşıldığı, nasıl bir geleceğin öngörüldüğükonusunda önemli bir açıklık da bu toplantımızlaortaya çıkmıştır. Böyle bir ortamakapsamlı bildirilerle, çözüm projeleriylemüdahalede bulunmamız; muğlak, netleşmemişve geleceği göremeyenler açısındanoldukça etkileyici oldu. Newroz’dabaşlayan, savaş sürecinde oluşan ilişkileryeniden değerlendirildi. Şimdi herkesin neyapmak istediği, bunu nasıl yapmayı öngördüğühususları daha çok açığa çıkmış,belirginleşmiş durumdadır. Bu durum dayeniden değerlendirme yapmayı gerektiriyor.Bu sürece müdahalenin ve yaşananmücadele içerisinde yerimizin, bu mücadeleyietkileme durumumuzun nasıl olacağınacevaplar oluşturmak önem taşıyor.Yönetimimizin savaşa ilişkin toplantı vebelli bir kapsam içeren değerlendirmeleride epeyce zamanlı oldu. Toplantımızın sonuçları,Önderliğin sürecin netleştirilmesive çözüm üretilmesi yönündeki çağrılarınacevap oluşturabilecek önemli bir içeriğede sahipti. Kuşkusuz yönetim toplantımızınortaya çıkardığı sonuçları daha çok uygulanabilirbir plan ve proje haline getirebiliriz.Savaşın değerlendirilmesi, anlaşılması,dolayısıyla Irak’ta rejimin çözülmesiylebirlikte bölgedeki gelişmelerin yeniden tanımlanmasıkonusunda tartışmalarımız birderinlik oluşturdu, önemli bir netlik yarattı.Sorunun sadece Irak’ta basit bir yönetimdeğişikliği, Bush-Saddam arası bir çelişkisorunu olmadığı çok açık bir biçimde netleşti.Hemen çözümlenebilecek bir olgu olmadığını,bu yönüyle sürece sığ ve daryaklaşmamak gerektiği ortaya çıktı. Irak’tahemen yeniden yapılanmanın olacağını,hatta BM’nin hemen devreye girip Irak sorununuçözümleyeceği yönünde görüşlervardı. Öyle bir durum söz konusu değil,tersine; Irak’ta mücadele derinleşiyor veIrak dışında da genişliyor. Bir bölgesel mücadeleolarak Türkiye’de, İran’da, Irak’ta,Suriye’de, bütün Arap sahasında Filistin-İsrail çatışması biçiminde daha da kapsamlıhale geliyor.Irak merkezli olarak Ortadoğu’da gelişenmücadele, –buna savaş diyelim, ABDIII. Dünya Savaşı dedi– Irak’ta SaddamHüseyin rejiminin çözülüşüyle başlayansomut politik siyasi yapının değişim süreci,yeni bir uluslararası sistem oluşturmamücadelesinin temel halkası oluyor. Bu,köklü bir yeniden yapılanma olayıdır. Bölgedüzeyindeki yeni siyasi yapılanma dauluslararası planda yeni bir sistemin yaratılmasınıifade ediyor.Aslında yerkürede uygarlığın hakimiyeti,tarihsel olarak 20. yüzyılın başındagerçekleşti. Önderlik savunmada bunuçok kapsamlı olarak tarihsel gelişim çizgisiiçerisinde ortaya koyuyor. Diyalektikgelişim çizgisini özümsemek çok önemlidir.20. yüzyıl öncesinde ulusal devletleringelişme çağıydı. Kapitalist sisteminhakimiyet çağı, merkezi olarak Avrupa’dagelişti. Avrupa’da hakim olan, başarı kazanankapitalizm ve bu temelde ortayaçıkan ekonomik siyasi yapılanmalar, dünyahakimiyeti arayışına girdiler. Bu, büyükbir mücadeleye yol açtı. Avrupa’nınkendi içinde yaşadığı mücadele, dünyayıpaylaşma mücadelesiydi. Bu konuda ikibüyük savaş yaşandı. Esas olarak da I.Dünya Savaşı, bu mücadelede önemli biraşamayı oluşturdu. Savaşın birinci plandaOrtadoğu’da yaşandığını biliyoruz.Demek ki kapitalizmin hakimiyet kurduğualan olarak Avrupa’da başlayan üstünlükmücadelesi, zemin olarak en şiddetli birbiçimde Ortadoğu’da sürdü. Ortadoğu’dasavaşa döndü, sonuçları da burada belirginleşti.Ortadoğu’nun savaşın galipleritarafından, kendi çıkarları doğrultusundayeniden yapılandırılmasıyla savaş sonaerdi ve kapitalizmin dünya egemenliği çağıbaşladı. Bir kanat yenildi; Almanya kanadı.İngiltere-Fransa kanadı savaştangalip çıktı. Egemen devletler olarak hem“Irak merkezli olarak Ortado¤u’da geliflen mücadele, –buna savafl diyelimABD III. Dünya Savafl› dedi– Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin çözülüflüyle bafllayan somutpolitik siyasi yap›n›n de¤iflim süreci, yeni bir uluslararas› sistem oluflturma mücadelesinintemel halkas› oluyor. Bu, köklü bir yeniden yap›lanma olay›d›r. Bölge düzeyindeki yenisiyasi yap›lanma da ulaslararas› planda yeni bir sistemin yarat›lmas›n› ifade ediyor.”“Art›k ulusal parçalanm›fll›k, bireyi ve toplumu özgür, iradeli, üretken,kat›l›mc› k›lm›yor. Tam tersine, ulusal gerçe¤i de aflan, farkl› uluslar›n birli¤i, iliflkisi,irtibat› biçimindeki bir geliflme düzeyini öngören sistemler; bireyi ve toplumudaha çok ilerletiyor. Bu nedenle bireyin ve toplumun bu düzeyde ilerleme gerçe¤i,mevcut ulus devlet yap›lanmalar›yla çat›fl›yor. Bu afl›lacakt›r.”Ortadoğu’daki sistemin hem de bu temeldeuluslararası sistemin şekillenmesinibu güçler belirlediler. Almanya buna razıolmadı, Hitler yönetimi altında, yenidenbir savaşı gündeme getirdi. II. Dünya Savaşı’ndabir kere daha yenildi. Bu kez I.Dünya Savaşı’yla ortaya çıkan sistem–yaşanan gelişmeleri de dikkate alma temelinde–pekişti. 20. yüzyılın ilk yarısıböyle geçti. Esas olarak İngiltere ile Almanyaarasındaki dünya egemenliği mücadelesininşekillendirdiği bir uluslararasısistemdi. 20. yüzyılın ikinci yarısında daABD-Sovyet mücadelesinin sürdüğü birsistem olarak devam etti.Şimdi bu sistem aşılıyor, parçalanmıştır.Çünkü Doğu sistemi, Doğu bloku tümüyleaşıldı. Batı da kendi içinde 11 Eylülsüreciyle birlikte çok hızlı ve çok yoğun birdeğişimi yaşıyor, yeni bir uluslararası sistemoluşuyor. Bu sistem; 20. yüzyıl ve öncesindekiulus devlete tekabül eden ekonomikilişkiler, sermaye birikimi, sosyal gelişme,siyasal yapılanma, askeri ve kültüreldüzey itibariyle farklıdır. 20. yüzyıl esasolarak kapitalist sistemin gelişimini öngörüyorve siyasal, ekonomik, askeri yapılanmanınen üst düzeye çıkmasını ifadeediyor. Yüzyılın başında ister İngiliz, Fransızve Alman sistemi olsun, ister ABD veSovyet sistemi olsun bunların tümünü sosyalistler‘emperyalizm aşaması’ olarak değerlendirmişlerdi.Kapitalizmin her bakımdandaha üst bir aşamada gelişmesini ifadeetti. Üretim büyüdü, tekelleşme gelişti,sosyal yapılanma, şekillenme buna göreyeniden ayrıştı, siyasi şekillenme buna göregelişti. Devlet en üst bürokratik aşamayaulaştı. İki dünya savaşından da çıkansonuçlara dayalı olarak askeri gelişme,kültürel düzey, yine bilimsel teknik gelişmeninortaya çıkardığı son verileri de değerlendirmetemelinde nükleer silah tehdididünyayı yok edecek büyük bir tehdit halinegeldi.21. yüzyıl, bunların aşılması oluyor.Hem ulusal devletlerin gelişim süreci hemde bu devletlerin bazılarının dünyayı elegeçirme, emperyalist arayış süreci aşılıyor.Yerküre düzeyinde insanlığın daha ileribir ilişki sistemine ve yaşam ortaklığınaulaşmasını ifade ediyor. Buna ‘küreselleşme’deniyor. Mevcut bilimsel teknik gelişmedüzeyi, ekonomik, sosyal, kültürel gelişmelerbunun dünya çapında yaşanmasınahem imkan veriyor hem de zorunlukılıyor. İnsanlığın bu temelde bir ilerleyişsürecini yaşıyoruz.Küresel bütünleflme bir gerçektirböyle bir sistem oluşumu-hakimi, egemeni halineABDnungelmek istiyor. Önderlik, “imparator olmakistiyor” dedi. 20. yüzyılın başında İngiltere,ABD daha farklı bir düzeyde bunu istiyordu.Napolyon istedi, Fransa istedi. Dahasonra sosyalizm adı altında Rusya istedi.Şimdi –temel bazı özellikleri benzer olmaklabirlikte– önemli değişiklikler içersede, ABD istiyor. Sovyet sisteminin çözülüşüylebirlikte ABD çok yönlü manevi, moral,siyasi açıdan, yine kısmen askeri veekonomik açıdan üstünlüğü elde etti. Bunlaradayanarak kendi egemenlik sisteminibu yeniden yapılanmaya hakim kılmak istiyor.19. yüzyıl, 20. yüzyıl ilişkilerini aşıptamamen kendi çıkarlarına göre düzenlenmişyeni bir ilişki sistemi yaratmak istiyor.Dünyayı bu çerçevede yeniden şekillendirmekistiyor. Uluslararası, bölgesel veulusal düzeyde 20. yüzyıl öncesinde oluşmuşilişki sistemleriyle, siyasi yapılanmalarlaçatışıyor, çelişkiye düşüyor. Bölgedüzeyinde BM ile, NATO ile kendine göreçelişkileri var. Ekim Devrimi temelinde ortayaçıkan siyasi yapılanmalarla çelişkisivar. Milliyetçilik temelinde gelişmiş Sovyet-ABDçatışması ortamında kendisiniyapılandırmış olan siyasi güçlerle, ulusdevlet olgularıyla çelişiyor. Bu tür ulusdevlet olgularına dayalı olarak şekillenmişbölgesel statükolarla çelişiyor. Oysa 20.yüzyılın ikinci yarısında bunları daha fazlaABD teşvik ediyordu. Bölgesel paktlar, askerive siyasi ittifaklar olarak kendisi kuruyordu.Şimdi ise, onlarla çelişiyor, kendiegemenlik sistemi önünde engel olarakgörüyor. Bu, ABD’nin yaklaşımıdır. Fakatilerleyiş ABD’nin istemi doğrultusunda mı?Değişimin motoru ABD mi? Öyle değildir!Mevcut durumda ekonomik, siyasi ve askeribakımdan birinci güç belki de ABD,ama aslında bütün bu gelişme süreciniplanlayıp, projelendirip yürütemiyor, yönlendiremiyor.Yaşanan doğal bir objektifilerleme sürecidir. 19. ve 20. yüzyıllardaulus devlet sermayenin birikimi, bu temeldesosyal, siyasal ve kültürel gelişme açısındanbüyük imkan yaratıyordu. Yüz yıl,iki yüz yıl önce toplumların gelişmesi içinbüyük bir güç kaynağı olan, gelişme çerçevesiolan ulus devlet, şimdi engel oluşturuyor.Bu durum, ABD’nin kendi istemiyleyarattığı bir gelişme değildir. Dünya çapındaekonomik, sosyal, siyasal, kültürelgelişmenin ulaştığı düzey oluyor. Bilimselteknik devrimin sanai üretim üzerinde ortayaçıkardığı gelişme düzeyidir.Bu bakımdan, küresel bütünleşme birgerçektir. Artık ulusal parçalanmışlık, ekonomik,kültürel gelişme, sosyal yaşam veilerleme bakımından bireyi ve toplumu özgür,iradeli, üretken, katılımcı kılmıyor.Tam tersine, ulusal gerçeği de aşan, farklıulusların birliği, ilişkisi, irtibatı biçimindekibir gelişme düzeyini öngören sistemler; bireyive toplumu ekonomik, sosyal, kültürelaçıdan daha çok ilerletiyor. Bu nedenle bireyinve toplumun bu düzeyde ilerlemegerçeği, mevcut ulus devlet yapılanmalarıylaçatışıyor. Bu aşılacaktır. Kapitalist gelişmenindoğal mantığı buydu. Daha 19.yüzyılda Marks kapitalizmi çözümlerkengelişmenin bu doğrultuda olacağını, insanlığınböyle bir bütünleşmeye gideceğiniöngördü. Avrupa’da ortaya çıkan bütünlüğübuna göre değerlendirdi. Şimdi 19.yüzyılda Avrupa’da gerçekleşen, bütündünyada gerçekleşmiş oluyor. Dolayısıylabu gelişme düzeyi, yeni bir siyasi yapılanmayıgerektiriyor. Bu siyasi yapılanmanınkarakteri nasıl olacak? İşte burada

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!