24.08.2015 Views

SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

Onkapak -259 (Page 1) - SERXWEBÛN

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Serxwebûn Temmuz 2003Sayfa 19sa, bu doğru tespitle bağı olduğundan kuşkuduyulamaz. Damascus’un, Moskova’nın,Roma’nın devlet yetkililerinin yapamadığınıAtina’daki bir oligarşi neden komplo tarzındayaptı? Yargının en temel görevi, bu soruyadoğru yanıt bulmak olmalıdır. Yoksa“Sokrates, Atinalı gençlerin kafasına yenitanrılar koydu, o halde ölmelidir” demektenhiçbir farkımız kalmaz.Kenya’ya yollanmamkomployla ba¤lant›l›d›rb- Atina’ya gelişim, temsilcimiz AyferKaya’nın milletvekili ve eski PASOK BakanıBaduvas’la kurduğu ilişki sonucu anlamkazanmıştır. Geliş için durum gerçektenuygun mu diye on defa sordum, her seferindeolumlu cevap aldıktan sonra, kararvermekte sakınca görmedim. Hem partisiiktidardadır hem de milletvekili ve eski bakandır,mutlaka izin almıştır inancını taşıyordum.Havaalanına indiğimde karşımaSavas Kalenderis ve istihbarat üst düzeyyetkilisi Stavrakis çıktı. Büyük bir telaş vetehditle, aynı gün saat beşe kadar çıkmamgerektiği, aksi halde zorlanacağım biçimindebir tavırla karşılaştım. Bu hiç beklemediğimve hazır olmadığım bir durumdu. Baduvasortalıkta hiç gözükmedi. Ben esas olarakbu gidişte bir ayak kaydırmanın yapılmakistendiğinin ciddi olarak araştırılmasıgerektiği inancını halen taşıyorum. Davetolmasaydı, daha sonraki olayların hiçbirigerçekleşmezdi. Damuscus’ta kalma imkanıolmadığında, Ortadoğu’yu zorlayacakda olsa, ülkenin dağlık alanlarına gidebilirdim.İkinci gelişimde Nagzakis’in yardımlarıbelirleyici olmuştur. Bana göre dostçabüyük bir fedakarlıkta bulunmuştur. Amaolup bitene baktığımızda, devletle o kadarilişkisi olan emekli bir subay bir dostluk ilişkisineneden bu kadar ihanet edebilir? Busoruya da halen cevap arıyorum. Yunan istihbaratınınkontrolüne verilirken, YunanistanDışişleri Bakanı Pangalos’la sözdegörüşmeye gidiyordum. Pangalos’un ihanetiçinde olduğunu, daha sonraki bir cümlesindenet anladım: “Pencereden gireni, bacadanatarlar.” İmhalık bir duruma sokulduğumdada şu cümlesi dikkat çekiciydi: “ApoMesih’in yanında, bir melek gibi yaşamaktadır.”Stavrakis’in tutumu da düşmanca vehainceydi. Direkt ABD’nin kararlarını uygulamıştır.Ne kadar kendi yetkisini, ne kadarhükümet yetkisini kullandığını bilebilecekdurumda değilim. Başbakan Simitis’in,hangi etkenler altında ‘kovulma’ ve Kenya’yasürülüşümün kararını verdiğini iyiaçıklaması gerekir. Bu yetkililerin en üst kararsahipleri olarak, detaylı ifadelerine ihtiyaçvardır. İtalya Başbakanı MassimoD’Alema’nın Roma girişimimdeki tavrı örnekalınabilir. Benimsemese de, zorla veyakomployla çıkaramayacağına, bunun ancakgönüllülük temelinde olabileceğine sonunakadar bağlı kaldı. Üç ay kaldım. İlticaişlemi başlatıldı. Sonra bu hak verildi. 15Ocak 1999 çıkışımda da yazılı mektup bırakmaşartını ısrarla getirdi. Başka türlüİtalya’dan çıkışımın kanunsuz olacağınıçok iyi bilerek bu tavrı sergiledi. HelenCumhuriyeti’nde bu prosedüre hiç bağlı kalınmamıştır.Atina’ya girdikten sonra bir ilticahakkım vardır. Bunu hiç kimse engelleyemez.Sonucu ancak mahkeme belirleyebilir.Suç teşkil eden bir konumum varsa, oda gözaltı ve tutuklanmayla değerlendirilir.Bu araçlar ki, en meşru araçlardır ve tümAB ülkelerinde geçerlidir. Bu prosedürebaşvurulmadığı gibi, dostluk ilişkilerini kullanarak,önce Nagzakis’i aldatarak istihbaratınkontrolüne verilmem, ikinci adımda da‘Devlet sözü veriyoruz’ aldatmacasıylaKenya’ya yollanmam gerçekleştirilmiştir.Eğer bana fanatik dostluk bağıyla bağlı olduğunuaraç olarak kullanmasaydı, SavasKalenderis’in vaatlerine inanmazdım. Buradasuç teşkil eden, iradeyi ifsat vardır. Bununiçin hem kendisinin hem de istenirsediğer tanıkların ifadesine başvurulabilir.Baştan itibaren Kenya’ya yollanmamaçıkça komployla bağlantılıdır. Neden direktGüney Afrika Cumhuriyeti değil de Kenya?Çünkü burada ABD’nin tam kuklası bir rejimvardır. Teslim planı için en uygun olan yerdir.Bir Mandela ve Güney Afrika Cumhuriyetiböylesi komplolara düşmezdi. Türkiye’yeteslim edişte de aynı ihanet sergilenmiştir.Elçi Kostulas, pek rahat olmasa da, bu görevibaşarıyla yürütmüştür. Planın tamamenfarkındaydı. İltica dilekçemin kabul edildiğinisöyleyerek beni uyutabilmişti. En son Kalenderis,“Pangalos’un özel emriyle Hollanda’yagidiyoruz” diyerek, beni Kenyalı hainlere teslimetmede en açık ihanet görevini yerinegetirmiştir. Burada benim sınırsız dostluk güveniminkullanıldığı da çok açıktır. Kuşkuduymam için en ufak bir açık vermemişlerdir.Bir ihanetin bu kadar ustalıkla oynanmasınaancak şapka çıkarılır. Bu bilgilerin detaylarını,eğer istenirse, avukatlarım gösterecekleritanıklar ve belgeleriyle verebilirler. Dinlenmeleritalebimdir.Tüm hareketlerim baştan sona, Yunanistihbaratının kontrolü, bilgisi ve yardımıylagerçekleşmiştir. Benim devlet güçlerinin biryardımı olmadan bu hareketleri başarmammaddeten imkansızdır. Kaldı ki, Atina girişimimdışında da, Helen devletinin AtinaTemsilciliğimiz kanalıyla önemli orandamaddi ve manevi desteği olmuştur. Bunlarlailgili olarak da, avukatlar, dost tanıklar veilişki kurulan devlet yetkililerinin ifadelerinebaşvurabilirler. Bütün bu hususlar göz önünegetirildiğinde, teslim edilmem olayınıniçyüzünü nasıl kavrayabiliriz? İnanılmasıgüç bu çelişkiler hangi etkenler altında ortayaçıktı? Somut bilgilerden yeterince haberdarolmasak da, sınırlı bilgi ve gelişmelerdenbazı sonuçlar çıkarabiliriz. Baştan itibareninisiyatifin ABD ve İngiltere istihbaratınınelinde olduğu, bunun da Türkiye MİT’ive İsrail MOSSAD teşkilatıyla işbirliği halindeyürütüldüğü birçok yazı dizisi ve kitabakonu olmuştur. Bunları uzun anlatmayacağım,belge olarak sunulabilir. Daha Atina’yahenüz geldiğim şubat ayında Ankara’ya hemenhaber verildiği, Sabah gazetesindeyazı serisi olarak işlenmiştir. Çok sayıdakanıt ve tanık, teslim edilme olayımın koordineliyürütüldüğünü göstermektedir. Özelolarak İsviçre’den getirilen uçakla Kenya’yakaçırılmamın içinde, NATO gizli operasyonbölümünün de rolünün kuvvetlemuhtemel olduğunu göstermektedir. NA-TO’nun müşterek bir kararı olma ihtimalivardır. Fakat bu husus kanun dışı olduğuiçin, NATO özel kuvveti olan Gladio ile yürütülmüştür.Tıpkı İtalya benzeri birçok ülkedekioperasyonlar gibi. ABD’nin bu politikalarınınAB zemininde ne kadar derin çatlaklarayol açtığı günümüzde daha iyi görülmektedir.Bütün bu hususları en iyi bilebilecekkişi Başbakan Simitis’tir. Ayrıca Stavrakis’indirekt ABD’nin emriyle hareket ettiği,İngiliz avukatlarımın hazırladığı savunmadagösterilmiştir. Gerek ABD, gerekse Türkyetkililer işbirliği yaptıklarını en üst düzeydeifade etmişlerdir. Geriye şu sorulara yanıtvermek kalıyor: Tüm tarafların bu işte,komploda çıkarları nedir?Birincisi, ABD kendisi için stratejik müttefikolarak gördüğü Türkiye’yi kendisinebağlamak için bu yardımı mükemmel birfırsat olarak görmüştür. Bütün Ortadoğu,Orta Asya ve Balkan faaliyetlerinde Türkiye’denyararlanmayı bu teslim edişle zirveyeçıkarmıştır. Aynı hususlar İngiltere içinde geçerlidir. İsrail de Türkiye’yle geliştirdiğistratejik ilişkisinin bu olaydaki rolüyle nekadar önemli olduğunu kanıtlamıştır. İsrail’inbeyin rolü, diğer alanlarda ve özellikleKenya’da sonuç alıcı olmuştur. Peki, HelenCumhuriyeti’nin menfaati nedir? Bir defaçok bağımlısı olduğu ABD’nin emrini yerinegetirmiştir. Sonrasında Kıbrıs ve Ege sorunlarındaABD’nin tam desteğini alarak,karşılığını fazlasıyla alacağını hesaplamaktadır.Diğer aşağılık bir yaklaşım Pangalos’unsözünde gizlidir: “Mesih’in yanındakimelek” demekle imhadan başka birsonucun beni beklemediğini çok iyi bilmektedir.Benim Türkiye’nin elinde ölmem, tambir ‘iti ite kırdırma’ politikası olarak mükemmelişlerlik kazanacaktır. İtler ne kadar birbirlerinikırarsa, sonuçta kendi politikasıkazanmış olacaktır. Bu yaklaşım, verilendesteğin tamamen taktik çıkar amaçlı olduğunuaçıkça ortaya koymakta, en ufak birinsani yönünün olmadığını göstermektedir.Bütün hesaplar benim kör bir direniş içinegirerek öleceğim üzerine yapıldı. Ölmemüzerine gün sayıldığı, Atina gazetelerindebile işlendi. Şahsımın klasik milliyetçi yaklaşımdanuzak olması ve kör şiddete açıkolmaması, ilkel Kürt milliyetçiliğinin önünüaçarak diledikleri gibi Kürt sorunu ile oynamahesapları bunda belirleyici olmuştur.Teslim edildiğim gün bazı Kürt milliyetçi önderlerinhemen Atina’ya geldikleri bilinmektedir.Bütün hesaplar, komplo ve ihanetinölümümle sonuçlanacağı temelinde yürütülmüştür.Hukuki yanını bir yana bırakalım,bu yaklaşımda insani hiçbir yanın gözönüne alınmadığı açıktır.c- Savcı’nın iddianamesindeki yaklaşımınAİHS ve Helen pozitif ulusal hukukunaaykırı olduğu yaptığım kısa değerlendirmedende rahatlıkla anlaşılabilir. Hiçbir makamtehdit altındaki bir vatandaşını veyasiyasi iltica başvurusunda bulunanı ‘kovma’yetkisinde olamaz. Özellikle benimİtalya sürecim, bunun için en iyi örnektir.Sadece pozitif hukukun gerekleri yerinegetirilse bile, bu olaydaki sorumluluğun hükümetedüştüğü açıkça görülecektir. Zatenolay sırasında hükümetin büyük telaşı vebakan istifaları bunu göstermektedir. Enucuz kayıpla suçlarını örtbas etmek istemişlerdir.Neden, hemen başlangıçta hakkımdasoruşturma yürütülmedi? Suçluysam,ilk anda suçluydum. Her şey bilgileridahilindeydi. Olay umdukları gibi gelişmeyipbenim kim vurduya gitmem gerçekleşmeyince,yani nedeni belirsiz, sadece Türkyönetimini sorumluluk altına sokan birmecrada gelişmeyince yargılama yolunagidilmiştir. Tasfiye olsaydım, kesinlikle buyargılanma gerçekleşmeyecekti.Atina Karma Yeminli Mahkemesi’nin lehimdevereceği karar, AİHM’de İmralı kararınailişkin verilen hükümler açısından önemtaşımaktadır. AİHM tüm itiraz maddelerimizikabul etmesine rağmen, kaçırılmayı gözönüne getirmemiştir. Nasıl tehlikeli bir komploiçinde kaçırıldığıma değinme gereği duymamıştır.Sanki teslim edilmem öncesi olupbitenler hukuku ilgilendirmiyormuş gibi, darhukuki kıstaslar içinde kalmıştır. Halbuki banailişkin AİHS’nin en temel maddesi; cangüvenliği ve hukuki bir yönteme dayanmadan,keyfi olarak gözaltına alınamayacağıbiçimindedir. Benim durumum sadece keyfigözaltı değil, ucu her türlü imhaya açık birkaçırılmadır. Çok sayıda devlet güçlerinin roloynadığı planlı, gizli, tamamen uluslararasıhukuku çiğneyen bir kaçırılmadır. AİHS 5/2maddesi çiğnenmiştir. Ulusal hukukun dadevre dışı bırakıldığı açıktır. Hep vurguladığımgibi, Helen Cumhuriyeti sınırları içindeverilecek karar en çok tutuklanmadır. Bunundışında tüm muameleler hukuk dışıdır. Mahkemeninbu hukuk dışılığı bir yolla telafi etmesigerekir. İmralı yargılamasını ve AİHMyaklaşımını geçersiz sayabilir. Çünkü ilk yargılanacağımve dolayısıyla güvencesi altındaolmam gereken mahkeme, Atina KarmaYeminli Mahkemesi’dir. Bu mahkemenin kararıöncelik taşır. Diğer mahkemelerin kararlarınınhüküm ifade edebilmesi için, Atinayargılanmasının sonucu gerekmektedir. Hukuksuzluküzerine, hukuk inşa edilemez. Buaçıdan Atina Karma Yeminli Mahkemesi’ninkararı hem bir ilk örnek teşkil etmesi hem dediğer yargılamalara zemin teşkil etmesi açısındanönem arz etmektedir. Pratik sonucupek önemli olmasa da, AİHS 5/2 maddesininişletilmesi açısından da sonuç doğurabilir.İtalyan Roma İstinaf Mahkemesi’nin ilticamınkabulüne ilişkin verdiği karar da gözönüne getirilmelidir. Mahkeme esas olarakhalen Helen Cumhuriyeti sınırları içinde olduğumugöz önünde bulundurarak, İmralı’dakitutuklu olmamı da gayri kanuni olarakdeğerlendirmek durumundadır. Teorik olarakHelen Cumhuriyeti sınırları içinde olduğumkabul edilerek yargı yürütülmelidir. Bunungereklerini ortadan kaldıranların suç teşkilettikleri açıktır. Böylelikle örneğine az rastlanırbir hukuki kalpazanlığın önüne geçilmişve hukuk devletinin gerekleri yerine getirilmişolur.Sonuç olarak, insanlık ve halklarımızındostluk tarihinde bir kara leke olan bu●“Ezilenlerin tümünün, bir da¤ ve orman kovu¤undan çöl kabilesine, köleden iflçiye,cinsiyet ezileninden çevreciye, çocuk, genç ve yafll› katmanlaflmas›na kadar bileflikbir sistem aray›fl›na hiçbir dönemle k›yaslanmayacak kadar ihtiyaç vard›r.Devlet sosyalitesinin zihniyet ve siyaset askerlik yöntemlerine düflmeyen, o s›n›rlarakoflmayan, kendi do¤alar›na uygun hem zihniyet hem de politik yap›lanmalar›n›oluflturmalar› gerekir. Bu temelde tarih ve gelenek, araflt›rma ve bilinçlendirme,mant›k kazanma çabalar›yla en genifl Demokratik Ekolojik ToplumKoordinasyonlar›n› teflkil etmeleri gerekir.”●komplo olayında mahkemenin kararı, adilbir hakem olarak dindirici bir etki yaratabilir.Kendim bunu bir intikam sorunu olarak değerlendirmeyikarakterime uygun bulmamaktayım.Siyasi ve ahlaki savunmamdayaptığım gibi, yine de dostluk ve barış içinbir köprü rolünü sürdürmekte kararlıyım.Türk-Helen ilişkilerinin, benim üzerimde oynananbu oyunla, özellikle ABD’nin isteğiyledüzeltilmesine fazla güvenilemez. Kalıcıdostluklar, ancak halkların demokratik dayanışmalarıylakurulabilir. Benim de yapabileceğim,artık tarih boyunca kanlı uygarlıkgüçlerinin politik yöntemlerinden köklü birbiçimde kopmak, siyasi mücadelenin temelinehalklarımızın demokratikleşme mücadelelerinioturtmak ve başarı kazandırmakolacaktır. Şuna derinden inanıyorum ki,Kürt-Türk ilişkilerinde sağlayacağımız köklübir demokratik uzlaşı ve barış ortamı, Helenhalkının da yüzyıllardan beri derin umuduolan barış ve dostluğun en güçlü güvencesive gerçekleştirici gücü olacaktır.Kürt krizinde çözüme do¤ru–veya komploya yan›t–Atina üzerinde 1 Şubat 1999’da uygulamasürecine konulan komplo şahsında,Kürt olgusu ve ondan kaynaklı sorunlarıbir ikilemle karşı karşıya getirdi: Yaintihar, ya yeni yaşam koşullarını özde vebiçimde yaratabilmek! Medyada işlendiğitarzda ‘paketlenip’ Ankara oligarşik yönetimineteslim edildiğimde, dünya çapındaetkili ABD hegemonik sistemi beni daha iyitanıyor ve ne yaptığını biliyordu. İster ölü isterdiri kalmanın kendi sistemi içindeki sonuçlarınıhesaplıyordu. ABD ve Yunan oligarşisifazla yaşayabileceğime ihtimal vermiyorlardı.İntihar veya değişik bir ölüm biçiminingüçlü bir olasılık olduğuna emindiler.Başlangıçtaki beklentili halleri de bunukanıtlıyordu. Beni teslim ederken hiçbir güvenceöngörülmüş değildi. Halk deyişiyle‘eti de senin, butu da senin’ tutumu içindeydiler.Hem örgüt hem de halk içindeki azamiseviyeye çıkarılmış karşıtlık duygularıintihar eğilimine yatkındı. PKK beş bine yakınelemanını intihar kararlılığıyla eylemesürmeye hazırlanırken, Türk kamuoyu kısasüre içinde idam infaz beklentisi içine sokulmuştu.Kendini yakma eylemleri devamediyordu. ABD ve yakın müttefikleri olarakİsrail ve Yunanistan, Türkiye’nin içine gireceğibu yeni intiharvari karşılıklı öldürmefuryasında, kaosunda, en azından onlarcayıllık bir kargaşa, ekonomik iflas ve intikamhisleriyle dolu bir dönem içinde kendi politikalarınınbaşarı şansını yüksek görüyorlardı.Hem Kürt hem de Türk şoven milliyetçihisleri kabardıkça, içinden kolay çıkılamayacakbir kör çıkmazın sonunda her ikitarafın da kendilerine bağlanacağındanemindiler. Bağlanmaktan başka çare göremiyorlardı.Geleneksel ‘böl yönet’ veya‘tavşana kaç, tazıya tut’ politikasının sonuçvermemesi düşünülemezdi. Kaldı ki, son15 yıllık süreç bu politikanın bütün ipuçlarınıvermişti. Hem Türkiye hem de Kürtlerdalga dalga sistemin kollarına atılmaktaydılar.Başka yolları kalmamıştı. ’20’lerin gündemleştirilmişbir versiyonuyla, tarih tekerrüredilmek istenir gibiydi. İngiltere zaten buyıllardaki tecrübesi ile işin can alıcı noktalarınıbizzat planlayıp uyguluyordu. PKK’ninyeni bir önderlik altında kendine bağlanıp,kendine bağlı işbirlikçi bir Kürt milliyetçi hareketiyle’20’ler politikasını, ’90’larda Iraküzerinde uygulama çabasındaydı. Irak’ın2003’te içine düşürüldüğü durum bu politikanıngüçlü temelleri olduğunu gösteriyordu.Şahsımda bir Şeyh Saitçilik oynanıyordu.Öyle ki, idam kararım Şeyh Sait’in idamedildiği 29 Haziran 1999’da verilmişti.Bu gerçekler karşısında intiharı seçemezdim.Dayanılması zor koşullar karşısında,Kemal Pirlerin anısı gereği, ölüm orucudüşünülmedi değil. Daha uçaktayken, tekkelime konuşmadan bu yolu denemek aklımagelmişti. Ama geliştirilen oyunun da tambunu beklediği ve oyunu oynayanların karanlıktakalacağı, ölmemesi ve öldürmemesigereken insanların öleceği ve birbirini öldüreceği,belki de etkisi yüzyıllara yayılabilecekbir intikam sürecinin birlikte yaşamkültürü güçlü olan halklarımız arasında yeşereceğigerçeği, kişisel intikam hisleriyleve acılarıyla kendi sonumu getirmeye hakkımınolmadığını açıkça dayatıyordu. Trajedimne kadar acı ve hak edilmedik olsa da,bazı değerler için yaşama gücü göstermeliydim.Önemli olan benim kişisel onur vegururum değil, sistematik değerlerin hesabınıdoğruya yakın yapabilmek ve fırsatıolursa karınca kararınca hayata geçirebilmekti.Yaşam kararlılığım ana hatlarıyla bubiçimde oluştu.Açık ki, hem öz hem de biçimde beni tepedentırnağa bir gözden geçirme ve dönüşümgörevi bekliyordu. Yaşamam bu görevinbaşarısına bağlıydı. Tutukevlerinin zorkoşullarına karşı, bu dönemde ölümüne direnişlerboy gösteriyordu. Benim koşullarımdaha ağır olmasına rağmen, çıkışı bu biçimdeyapmamın gerçekçi ve doğru olamayacağınınve sonuç da vermeyeceğinin bilincindeydim.Örgütü ve halkı kendim içinayağa kaldırmamın da doğru bir tavır olamayacağınıdüşünüyordum. Bu yönlü yaklaşımların,düşünülen oyun gereği ezileceğiöngörülmüş ve onay verilmişti. Tüm diriöğelerin tasfiyesi, planın bir gereğiydi. Soyutbir şoven milliyetçilik politik olarak sürdükçe,her şeyi buna kurban etmekten çekinmeyecekti.İşbirlikçi ilkel Kürt milliyetçiliğive PKK’den kaçan hainler ellerini ovuşturarakbunu bekliyorlardı. Böyle yapmadığımtaktirde ise, “APO direnmedi, derindevlete teslim oldu” türünden yaklaşımlarlaortamı istismar etmeye çalışacaklardı. Bunlaraalet olmamalı, fırsat vermemeliydim.Kaldı ki, Kemal Pir ve Mehmet Hayri Durmuşbaşta olmak üzere ’82 Büyük ÖlümOrucu Şehitleri’ne, yine Mazlum Doğanve Ferhatların anısına bağlılık; Onları taklitetme biçiminde davranmak yerine, özgüryaşamın daha gerçekçi ve onurlu bir çıkışınıemrediyordu. Sonuç olarak yaşam kararlılığıkesinleştikten sonra, büyük dönüşümsürecine cesaret edecektim. Tarihteözellikle Ortadoğu kültüründe bu tür süreçlerdönüşüm örnekleriyle doludur. Ha Eyüpgibi bir mağarada, ha Zerdüşt gibi dağ ba-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!