27.08.2015 Views

agustos

agustos

agustos

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DİN DÜŞÜNCE YORUM<br />

İnsanı kuşatan güçlü bir duygudur<br />

sahip olma tutkusu. Çoğa<br />

sahip olmak arzusu içindedir insan.<br />

Azla yetinmez, hep daha fazlasındadır<br />

gözü. İnsanda dünyayı<br />

önceleme ve dünya metaına sahip<br />

olma duygusu belirgin olarak öne<br />

çıkmaktadır; “Hayır, bilakis siz<br />

dünya hayatını (ve zevklerini) tercih<br />

ediyorsunuz.” (A’la, 87/16.)<br />

İnsanın dünyevi şeylere tutku ile<br />

bağlılığına ilişkin Kur’an’da şöyle<br />

seslenilir; “Kadınlara, oğullara,<br />

kantarlarla yığılmış altın ve gümüşe,<br />

salma güzel atlara, hayvanlara<br />

ve ekinlere karşı aşırı sevgi insanlara<br />

süslü ve çekici kılındı. Bunlar,<br />

dünya hayatının metaıdır. Asıl<br />

varılacak güzel yer Allah katında<br />

olandır.” (Âl-i İmran, 3/14.)<br />

Sahip olduğu şeylerin<br />

farkında olmamak kişiyi<br />

huzursuzluğa iten amiller<br />

arasındadır. Sağlığını,<br />

enerjisini, işinin kıymetini,<br />

çevresini, yakınlarını, onların<br />

değerini bilememek ve<br />

bütün bunları görememek<br />

bir yoksunluktur.<br />

İnsan nefis olarak hep dünyevi<br />

meta elde etmekle mutlu olacağını,<br />

tatmin bulacağını sanır. Ancak<br />

bu sadece ve sedece bir yanılgıdır.<br />

Sahip oldukça hem daha fazlasını<br />

elde etme, hep daha fazlasına sahip<br />

olma kısır döngüsünde bocalar<br />

durur. Sürekli sahip olma güdüsü<br />

ile hareket eden kişi ne kadar<br />

çok şeye sahip olursa o kadar<br />

mutlu olacağını sanır. Bu güdü<br />

ile zihin ve ruh dünyasını şartlandıran<br />

insan maddi şeylere sahip<br />

olma yarışına odaklanmakta,<br />

âdeta bu uğurda kendini eşya ve<br />

madde hedefine kilitlemektedir.<br />

Bu durum maddeciliği ön plana<br />

çıkaran hâkim dünya görüşünün,<br />

tüketim ekonomisinin, tüketim<br />

toplumunun sürekli olarak pompaladığı<br />

tanıtım, promosyon vb.<br />

argümanlarla da beslenmektedir.<br />

Bu sanal ve sahte mutluluk çağrısı<br />

ile kitleler âdeta şartlandırılmaktadır.<br />

Bu çağrı reklamlarla sürekli<br />

canlı tutulmakta kişi ve kitleler sürekli<br />

olarak sahip ol, sahip oldukça<br />

mutlu olursun; tüket, tükettikçe<br />

mutlu olursun imaj ve sloganlarıyla<br />

serapa/sahte bir hedefe<br />

yönlendirilmektedir. Oysa amaç<br />

harcama yaptırmak, ürün satmak,<br />

ekonomik kazanım sağlamaktır.<br />

Bu çark sürekli olarak döndürülmeye<br />

çalışılmakta; kitleler böylece<br />

yönlendirilmektedir.<br />

Sahip olmak istenilen şeyler kişiyi<br />

sahip olduğunda gerçekten<br />

mutlu kılacak, mutlu kılmaya yetecek<br />

şeyler midir? Sahip olunan<br />

ve çeşitli vasıtalarla hedef hâline<br />

getirilen dünyevi emtiaya sahip o-<br />

lunmakla gönüllere huzur ve mutluluk<br />

gelmiş olmaz. Hedefte bir<br />

maddi şeye sahip olmak varsa bu<br />

elinize geçtiği anda sevinirsiniz.<br />

Ancak daha sonra bu anlık sevinciniz<br />

biter gider. Dünyevi şeylere<br />

sahip olmak kişiyi gerçek tatmine,<br />

mutluluğa eriştirmeye yetmemektedir.<br />

Zira bunlar doğası itibarıyla<br />

fani/geçici şeylerdir. Mümin ebedî<br />

olana talip olmalıdır. Asıl mutluluğa<br />

ulaştıracak olana, manevi<br />

umdelere, güzel ahlaki hasletlere,<br />

erdeme sahip olma, kâmil imanın<br />

lezzetine erme hedefine yoğunlaşmalıdır.<br />

Unutmamalıdır ki kalpler<br />

ancak Allah’ı anmakla huzur bulur,<br />

tatmin olur. Hakiki mutluluk<br />

ilahî zikrin tadında saklıdır.<br />

İnsan sadece bencil tutkularını<br />

tatmin etmek için ister, yegâne<br />

hedefi maddi şeyler ve dünya metaı<br />

ve refahı ise mutlu ve mutmain<br />

bir ruha eremez. Devamlı olarak<br />

nefsani arzuları tatmine çalışmak<br />

huzurlu bir ruh hâlini elde etmeye<br />

engel teşkil eder. Kur’an ancak<br />

Allah’a yönelenlerin, O’nu zikredenlerin<br />

kalbî kurtuluşa ereceklerini<br />

bildirir: “Onlar, inananlar ve<br />

kalpleri Allah’ı anmakla huzura<br />

kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler<br />

ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”<br />

(Ra’d, 13/28.)<br />

Tabiatıyla hayat bir sınavdır.<br />

Hayatta sıkıntılar, problemler,<br />

kazalar, olumsuz/şer gibi görülen<br />

hadiseler olacaktır. Ama kişi<br />

bütün bunların altında kendine<br />

güvenini, azmini, maneviyatını<br />

kaybetmemeli, huzur, sağlık ve<br />

mutluluğunu bunların fevkinde<br />

tutabilmelidir. Sorun ve sıkıntılar<br />

ilanihaye sürmez, çözümü vardır,<br />

yaklaşım geliştirilir, değiştirilir bir<br />

şekilde çözülebilir. Olumsuzlukların,<br />

sorunların bizi alt etmesine,<br />

moral değerlerimizi yıkmasına<br />

müsaade etmemelidir. Mutluluk<br />

kendi içimizdedir.<br />

Bugün insanlar düne göre daha<br />

çok imkâna sahip ama neden<br />

daha mutsuzdur veya daha az huzurludur?<br />

Bugün şükürsüzlük ve<br />

kanaatsizlik daha belirginleşmiş<br />

ve yaygınlaşmış bir vaziyet almıştır.<br />

Samimiyetsizlik, menfaatçılık,<br />

dünyevileşme, enaniyet, benlik ve<br />

daha çok varlık sahibi ve zengin<br />

olma hevesi, arzusu gibi şeyler de<br />

körüklemektedir insanların mutsuzluğunu<br />

ve huzursuzluğunu…<br />

34 DİYANET AYLIK DERGİ AĞUSTOS 2015

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!