15.12.2015 Views

HAZAR WORLD - SAYI: 37 - ARALIK 2015

Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ını, ticaretinin yüzde 80’ini ve nüfusunun üçte ikisini temsil eden G20 ülkelerinin liderleri Antalya’da bir araya gelerek, dünya sorunlarını müzakere ettiler. Küresel aklın bu önemli toplantısına ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de katıldı.

Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ını, ticaretinin yüzde
80’ini ve nüfusunun üçte ikisini temsil eden G20 ülkelerinin
liderleri Antalya’da bir araya gelerek, dünya sorunlarını müzakere
ettiler. Küresel aklın bu önemli toplantısına ayrıca Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de katıldı.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong><br />

G20’YE<br />

AZERBAYCAN<br />

İMZASI<br />

ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

ÖNSÖZ<br />

YÖNETİM<br />

İMTİYAZ SAHİBİ<br />

Hazar İletişim, Tanıtım ve<br />

Yayıncılık A.Ş. Adına<br />

Haldun YAVAŞ<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />

Gökhan ÇAY<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (SORUMLU)<br />

Figen AYPEK AYVACI<br />

HALDUN YAVAŞ<br />

Hazar Strateji Enstitüsü<br />

Genel Sekreter<br />

Türkiye bir yıldır hazırlandığı G20 Zirvesi’ni Kasım ayında Antalya’da<br />

gerçekleştirdi. Devletler arası ekonomik işbirliğinin en önemli formu olan G20’nin<br />

iştirakçi ülkeleri dünya küresel gayrisafi milli hasılasının yüzde 85’ini oluşturuyor.<br />

Bu nedenle zirveye katılan liderlerin alacakları kararlar sadece dünyanın<br />

ekonomisini değil siyasi durumunu da etkileyebilecek mahiyete sahip.<br />

Türkiye ve Azerbaycan, “İki devlet, bir millet” kadim ülküsü ile G20 Zirvesi’nde<br />

birlikte yer aldı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev zirvede geniş<br />

kapsamlı bir konuşma yaptı. Liderlerin satır arası mesajlarının dahi ehemmiyet arz<br />

ettiği G20 Zirvesi’nde Sayın Aliyev’in konuşması elbette büyük önem taşıyor. Sayın<br />

Aliyev yaptığı konuşmada Azerbaycan’ın kısa sürede yakaladığı ekonomik büyüme<br />

başarısını ve siyasal istikrarını anlattı ve G20’nin ana hedefi olan sürdürülebilir<br />

büyüme için küresel istikrar çağrısında bulundu. G20 Zirvesi’nden hemen önce<br />

gerçekleşen Paris katliamı sonrası Aliyev’in bu mesajı elbette daha da önem kazandı<br />

ve liderlerin de ortak dileği oldu.<br />

Öte yandan Antalya öncesi Bakü’de gerçekleşen B20 toplantısına da ayrıca<br />

değinmek gerekiyor. Çünkü Azerbaycan-Türkiye kardeşliği ekonomik işbirliği<br />

ile daha da perçinleniyor. SOCAR Türkiye, Petkim ve TANAP gibi yatırımlar bu<br />

iki ülkenin uluslararası düzeyde iş yaptıklarının somut örnekleridir. Türkiye-<br />

Azerbaycan ilişkilerinin ekonomik bağlarla daha da kuvvetlenmesi iki ülkenin<br />

bölgedeki geleceği açısından hayati önem taşıyor. Biz de G20 özel sayımızda zirveyi<br />

takip eden uzmanlarımızın değerlendirmelerine yer vererek özellikle Azerbaycan’ın<br />

katılımı bağlamında zirveyi nasıl okuduğumuzu gözler önüne sermek istedik. Sayın<br />

Prof. Dr. Kerem Alkin ile de bu kapsamda bir röportaj gerçekleştirdik.<br />

Hazar World dergisi olarak 3. yılımızı kutlayacağımız bir sonraki sayımızda<br />

görüşmek üzere.<br />

EDİTÖR<br />

Hande YAŞAR ÜNSAL<br />

HABER EDİTÖRLERİ<br />

Merve DAMCI<br />

Osman KURT<br />

Rufat AGHAYEV<br />

GRAFİK TASARIM<br />

Zeynep ÖZEL<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

Tarık ÜZGÜN<br />

YAYIN KURULU<br />

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN<br />

Doç. Dr. Bekir GÜNAY<br />

Doç. Dr. Fatih ÖZBAY<br />

Doç. Dr. Fatih MACİT<br />

Dr. Efgan NİFTİ<br />

Dr. Emin AKHUNDZADA<br />

Zeynep KAPTAN<br />

BASKI<br />

İstanbul Form Matbaacılık San. ve Tic.<br />

Ltd. Şti. Esentepe Mahallesi İnönü Cad.<br />

Verim San. Sitesi B Blok Kat: 2<br />

Kartal - İSTANBUL<br />

Tel: 0216 387 60 30<br />

BASKI TARİHİ<br />

Aralık <strong>2015</strong><br />

Yayın Türü<br />

Yaygın Yerel Süreli<br />

Yayın Süresi - Dili<br />

Aylık - Türkçe, İngilizce, Rusça<br />

ISSN: 2148-4759<br />

İLETİŞİM<br />

MAILING ADDRESS<br />

Maslak Meydan Sokak<br />

Veko Giz Plaza No:3 Kat: 4<br />

Daire 10 Sarıyer, İstanbul, TÜRKİYE<br />

Tel: +90 212 999 66 00<br />

Faks: +90 212 290 40 30<br />

www.hazarworld.com<br />

info@hazarworld.com<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

1


SON GÖNDERİM TARİHİ<br />

01 ŞUBAT 2016<br />

MAKALE<br />

ÇAGRISI<br />

BAKÜ<br />

EYLÜL 2016<br />

“TARIHTEN GELECEGE <strong>HAZAR</strong>”<br />

Hazar Havzası Tarihi<br />

• Hazar Denizi’nin Coğrafi Tarihi<br />

• Tarihte Hazar Bölgesi’nin Avrasya<br />

Ticaretindeki Önemi<br />

• Hazar Denizi’nin Tarihsel Jeopolitik<br />

Önemi<br />

• Hazar Denizi’nde Sualtı Arkeolojisi<br />

ve Batıklar<br />

• Hazar Denizi Tarihi Haritaları<br />

• Hazar Havzası’nın Enerji Tarihi<br />

• Hazar Bölgesi’nin Tarihi Süreç<br />

İçindeki Ekonomisi ve Ticaret<br />

Diplomasisi<br />

Günümüzde ve Gelecekte Hazar<br />

• Stratejik Konumu<br />

• Kombine Taşımacılık<br />

• Doğal Kaynaklar<br />

• Ekonomik İşbirliği<br />

• Hazar Bölgesi’ndeki Ortak Çıkarlar ve<br />

İşbirliği<br />

• Hazar Havzası’nın Enerji Kaynakları<br />

ve Modern Dünyada Enerji Güvenliği<br />

Problemleri<br />

• Uluslararası İlişkilerde Hazar Konusu<br />

• Hazar Havzası’nın Ekolojik Durumu<br />

Detaylı bilgi için:<br />

www.hazar.org<br />

cfbaku@hazar.org www.caspianforum.org


10<br />

RÖPORTAJ<br />

10<br />

EN KAP<strong>SAYI</strong>CI<br />

VE TAKDİR GÖREN<br />

G20 ZİRVESİ<br />

Türkiye’nin önderliğinde<br />

Antalya’da gerçekleşen G20<br />

Zirvesi sonrasında Hazar<br />

Strateji Enstitüsü Yüksek<br />

İstişare Kurulu Üyesi ve<br />

Medipol Üniversitesi Öğretim<br />

Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin ile<br />

G20 izlenimlerini, zirvenin<br />

önemli konu başlıkları ve<br />

Türkiye’ye katkılarını konuştuk.<br />

10<br />

444<br />

18<br />

IÇINDEKILER<br />

4<br />

GÖRÜŞ<br />

G20 ZİRVESİ:<br />

YENİ YOL HARİTASI<br />

4<br />

Türkiye G20 toplantısına ev<br />

sahipliği yaparak tarihi bir<br />

dönemden geçiyor. Dönem<br />

başkanlığını yürüttüğü G20<br />

toplantısını bu kadar önemli kılan<br />

ise Türkiye’nin bulunduğu<br />

coğrafyada cereyan eden olayların<br />

tüm dünyayı etkileyecek olması.<br />

16<br />

İNFOGRAFİK<br />

16<br />

<strong>SAYI</strong>LARLA ANTALYA<br />

G20 ZIRVESI<br />

18<br />

ANALİZ<br />

18<br />

G20’NİN ANA KONUSU<br />

TERÖR OLDU<br />

Küresel ekonominin konuşulması<br />

hedeflenirken, G20 Zirvesi’ne<br />

‘terör’ damgasını vurdu.<br />

22<br />

MERCEK<br />

22<br />

‘İKİ DEVLET BİR MİLLET’İN G20<br />

AJANDASINDAN YANSIYANLAR<br />

22<br />

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham<br />

Aliyev Türkiye’nin davetlisi olarak<br />

G20 Zirvesi’ne katıldı. Bu davet<br />

hem iki ülke arasındaki kuvvetli<br />

bağdan hem de Hazar Bölgesi’nin<br />

temsili açısından önemliydi.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

3


GÖRÜŞ<br />

G20 ZİRVESİ:<br />

YENİ YOL HARİTASI<br />

Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ını, ticaretinin yüzde<br />

80’ini ve nüfusunun üçte ikisini temsil eden G20 ülkelerinin<br />

liderleri Antalya’da bir araya gelerek, dünya sorunlarını müzakere<br />

ettiler. Küresel aklın bu önemli toplantısına ayrıca Azerbaycan<br />

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de katıldı.<br />

PROF. DR. MESUT HAKKI CAŞIN<br />

HASEN DIŞ POLITIKA VE GÜVENLIK<br />

ARAŞTIRMALARI MERKEZI UZMANI<br />

SENIOR FELLOW, HASEN CENTER ON<br />

FOREIGN POLICY AND SECURITY<br />

4<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

5


GÖRÜŞ<br />

ABD DIŞ POLİTİKASI<br />

Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya Belek’te gerçekleşen<br />

G20 Liderler Zirvesi’nin üç ana teması<br />

“kapsayıcılık, yatırımlar ve uygulama” konuları<br />

üzerinde yoğunlaştı. Bu çerçevede, üyeler küresel<br />

ekonominin güçlendirilmesi ve kapsayıcı olması, G20 ile<br />

düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler arasındaki diyalog<br />

ve işbirliğinin derinleştirilmesi, sürdürülebilir kalkınma,<br />

yatırımların artırılması, alınan kararların uygulanması ve<br />

takibi konularını detaylı olarak ele aldılar. Bununla birlikte,<br />

G20 Zirvesi’nin en önemli kararı, terörizm ile mücadelede<br />

kararlılık oldu. Paris’teki terör saldırıları, Antalya<br />

yakınlarındaki tatil beldesi Belek’te düzenlenen G20<br />

Zirvesi’ne de damgasını vurdu. Ev sahibi ülke lideri sıfatı<br />

ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zirvenin<br />

açılışında yaptığı “Terörizm hepimizin barış ve güvenliğini<br />

tehdit etmeye devam ediyor” açıklaması, Paris’ten sonra<br />

zirve gündeminin değiştiğinin işareti olarak yorumlandı.<br />

Nitekim toplantı, Ankara ve Paris katliamlarının kurbanları<br />

için yapılan saygı duruşuyla başladı. Bu çerçevede<br />

liderlerin ikili görüşmelerinde ve görüşme oturumunda<br />

da başlıca konu Paris, IŞİD’le mücadele ve Suriye kaynaklı<br />

göç ve şiddet oldu. Öte yandan, zirvenin önemli başlıklarından<br />

birisini de mültecilere destek sağlanması konusunda<br />

yapılacak çalışmalar teşkil etti. George Soros, mülteciler<br />

hakkında yaptığı sürpriz değerlendirmede, dünyanın<br />

şu anda bir panik içinde olduğuna ve Suriyeli mültecilerin<br />

yıllık maliyetinin 11 milyar Euro olduğuna dikkat çekerek,<br />

“Sinemada yangın çıktı ve çıkış işareti görülmüyor. Feci<br />

bir durum. Krizin farkına varılmalı ve Türkiye’nin haklı<br />

istekleri karşılanmalı” açıklamasında bulundu. Öte yandan<br />

iki hafta sonra Paris’te düzenlenmesi planlanan İklim<br />

Zirvesi konusunda zirveden bir karar çıkmaması ise hayal<br />

kırıklığına yol açtı.<br />

ERDOĞAN VE SURİYE KONUSUNDA İKİLİ MÜZAKERELER<br />

Zirvede, ekonomik konuların ele alınmasının yanı sıra, terör,<br />

Suriye ve mülteciler konuları da öncelikli konumda yer<br />

aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, misafir liderler ile ikili görüşmeler<br />

de gerçekleştirdi. ABD Başkanı Barack Obama’nın<br />

önce Erdoğan daha sonra da Suudi Kralı Salman bin<br />

Abdülaziz ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı<br />

görüşmelerde IŞİD ile mücadele ve daha genel anlamda<br />

Suriye sorununun siyasi çözümü müzakere edildi. Nitekim<br />

Viyana’daki Suriye zirvesinde Suriye’ye dair anlaşma sağlanmasının<br />

hemen ardından gerçekleşen zirvede, dünyanın<br />

izleyeceği politikanın ipuçları ortaya çıktı. Buna göre; Beşar<br />

Esad döneminin geçiş sürecinin ardından tamamen bitemeyeceği<br />

ve bir kez daha seçimlerde aday olmayacağı varsayımının<br />

ağırlık kazandığı söylenebilir. Buna karşın, zirvede,<br />

Türkiye’nin ısrarla talep ettiği Suriye’de uçuşa yasak bölge<br />

konusunda ise anlaşma sağlanamadı.<br />

Bu bağlamda, Erdoğan-Obama görüşmesinde Suriye<br />

konusunda Viyana’da sağlanan uzlaşmanın sahaya yansımaları<br />

ele alındı. ABD Başkanı Obama’nın “güçlü ortak”<br />

vurgusu aslında iki ülkenin Temmuz ayında yaptığı anlaşma<br />

sonucunda Türkiye’nin ABD ile birlikte IŞİD’e dönük<br />

ABD Başkanı Obama’nın “güçlü<br />

ortak” vurgusu İncirlik Üssü ve<br />

Türk hava sahasını Amerikan<br />

savaş uçaklarına açmasıyla<br />

başlayan yeni dönemin başlangıcı<br />

olarak tanımlanabilir.<br />

hava harekâtlarına katılması, İncirlik Üssü ve Türk<br />

hava sahasını Amerikan savaş uçaklarına açmasıyla<br />

başlayan yeni dönemin başlangıcı olarak tanımlanabilir.<br />

ABD Başkanı Obama, IŞİD ile mücadele çabalarına da<br />

değinerek “Türkiye, Suriye ve Irak’ta DAEŞ tehdidiyle<br />

mücadelede ABD ve diğer koalisyon üyelerinin güçlü<br />

ortağı. NATO müttefikleri olarak IŞİD’e baskıyı artırmak<br />

ve bunun yanında Suriye’de siyasi geçişi sağlamak<br />

için birlikte çalışıyoruz” ifadesini kullandı. Obama,<br />

Cumhurbaşkanı ile yaptıkları görüşmenin, Türkiye-<br />

Suriye sınırında yabancı savaşçılarla mücadele ve bu konudaki<br />

koordinasyonun devam etmesi için çok yardımcı<br />

olduğunu dile getirdi. Obama, Suriye Cumhurbaşkanı<br />

Beşar Esad’ın durumuna ilişkin “Bizim görüşümüz hala<br />

onun Suriye’nin geleceğinde yeri olmadığı yönünde” dedi.<br />

Ülkede ılımlı muhaliflerin geçiş sürecini oluşturabileceğini<br />

vurgulayan Obama, Erdoğan ve Ankara hükümetinin<br />

sınırda talep ettiği “güvenli bölge” konusunda ise<br />

olumsuz mesaj verdi. Obama ayrıca, Paris saldırısı sonrası<br />

Fransa ile istihbarat ve askeri paylaşımı artıracaklarını<br />

söyledi ve “IŞİD denilen zalim örgütü yok etmek<br />

hedefimizdir” sözlerinin altını çizdi. Almanya Başbakanı<br />

Angela Merkel ise “G20 Zirvesi’nde her türlü terörizmden<br />

daha güçlü olduğumuzun işaretini veriyoruz” açıklamasında<br />

bulundu. Bu tespitlere göre, Türkiye’nin Özgür<br />

Suriye Ordusu ve Arap ve Türkmen yerel güçlerle yakın<br />

ilişkisi de onun pozisyonunu kuvvetlendiren bir unsur<br />

olarak görülebilir.<br />

Zirve esnasında bir diğer sürpriz açıklama ise Rusya<br />

Devlet Başkanı Vladimir Putin’den geldi. Putin, ‘terörün<br />

finans kaynaklarının’ toplantıda ele alınan en önemli<br />

konular arasında yer aldığını bildirdi ve ‘terörü 40 ülkenin<br />

finanse ettiğini ve bunlar arasında G20 ülkelerinin<br />

de bulunduğunu’ ileri sürdü. Vladimir Putin, Rusya’nın<br />

Suriye’de IŞİD’le mücadele eden muhalefeti hava saldırılarıyla<br />

desteklemeye hazır olduğunu belirtti.<br />

PARİS SALDIRILARI VE TERÖRLE MÜCADELEDE<br />

YENİ DÖNEMİN AYAK İZLERİ<br />

Paris saldırıları sonrasında ise Erdoğan “Kolektif bir<br />

terörizm anlayışıyla karşı karşıyayız. Terörün dini,<br />

ırkı, milleti, vatanı yoktur ve Paris’tekinde de yine aynen<br />

Ankara’da, Gaziantep’te, Suruç’ta, Diyarbakır’da<br />

6<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

olduğu gibi kolektif bir terörle karşı karşıya kaldık”<br />

dedi. ABD Başkanı Obama ise “Ankara’daki korkunç<br />

terör saldırısında olduğu gibi, çarpıtılmış ideolojilerle<br />

masum insanların öldürülmesi sadece Fransa ve<br />

Türkiye’ye değil, medeni dünyaya yapılan bir saldırıdır”<br />

açıklamasında bulundu. Paris katliamının ardından<br />

G20 zirveleri tarihinde bir ilk yaşandı. Liderler, sonuç<br />

bildirgesinin yanı sıra bir terör bildirisi de yayınladılar.<br />

10 Ekim’de Ankara’da ve 13 Kasım’da Paris’te meydana<br />

gelen terör saldırılarının kınandığı bildiride terörizmle<br />

kararlı mücadele edileceği vurgulandı. Katılımcı ülkelerin<br />

temsilcileri, somut düzlemde IŞİD’in mali kaynaklarının<br />

mümkün olduğu oranda imha edilmesi isteklerini<br />

dile getirdiler. Bu bağlamda, teröristlerin finansmanına<br />

yönelik olduğu şüphesi uyandıran parasal hareketlerin<br />

özel gözetime alınmasının katılımcı ülkelerce hedeflendiği<br />

belirtildi. Fransa Cumhurbaşkanı François<br />

Hollande parlamentoya saldırıların ardından ilan edilen<br />

olağanüstü halin üç ay uzatılması, terörle mücadele<br />

amacıyla anayasada değişikliğe gidilmesini talep etti.<br />

KÜRESEL TİCARETTE İSTİHDAM, ÜRETİM, REFAHIN<br />

ARTMASINDA EŞİTLİKÇİ PAYLAŞIM VE GENÇ NÜFUSA<br />

ÖNCELİK VERİLMESİ<br />

Liderler, zirve esnasında küresel ekonomi, diplomasi ve<br />

siyasi konular; iklim değişiklikleri, büyüme, yatırımlar,<br />

ticaret, istihdam ve rekabetçilik başlıkları altında<br />

kapsamlı bir şekilde ele aldılar. Toplantılar esnasında<br />

katılımcılar tarafından; güçlü, sürdürülebilir ve dengeli<br />

bir büyüme modelinin hayata geçirilmesi maksadı ile<br />

eşgüdüm halinde sağlam makro-ekonomik politikaların<br />

sahada somut düzlemde gerçekleştirilmesi yolunda<br />

yoğun bilgi alışverişinde bulunuldu. Taraflar, dünyanın<br />

ekonomik kalkınma hedeflerine yönelik temel beklentilerinin<br />

karşılanmasında daha adaletli ve eşitlikçi bir paylaşımın,<br />

dolaylı olarak pazarın canlı tutulmasına katkıda<br />

bulunacağını vurguladılar. Vergi ve yoksullukla mücadele,<br />

küresel üretim ve istihdamın artması, işsizliğin önlenmesi<br />

konularında özellikle genç nüfusa öncelik verilmesi<br />

detaylı olarak tartışıldı. Bu noktada özellikle reformlar<br />

ve küresel durgunluktan çıkışa yönelik stratejilerin de-<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

7


GÖRÜŞ<br />

ABD DIŞ POLİTİKASI<br />

taylandırıldığı G20 Liderler Zirvesi ile eş zamanlı olarak,<br />

Türkiye’nin girişimleriyle hayata geçirilen ve üye ülkelerin<br />

iş dünyasını bir araya getiren B20 (İş), istihdama yönelik<br />

faaliyet gösteren L20 (Emek) ve organizasyon bünyesinde<br />

karşılıklı fikir alışverişini amaçlayan T20 (Düşünce) oturumları<br />

gerçekleştirildi. Faiz oranlarının yüksekliği, girişimci<br />

sayısının azlığı, KOBİ’lerin finansmana erişiminde<br />

kolaylık sağlanması, iş dünyasının geleneksel yöntemler<br />

yerine profesyonel anlayışla karar vermesi gerekliliği,<br />

dijital dünyanın kolaylaştırıcı yönünün yaşamımızın her<br />

alanına entegre edilmesi, özellikle de kadın girişimciliğin<br />

önemi zirvede bir kez daha ön plana çıktı. Bu konuda alınan<br />

kararların uygulanabilirliği ve kısa vadede tüm dünya<br />

ülkelerine yayılması da ayrı bir önem arz ediyor.<br />

Zirvenin ikinci gününde liderler “Dayanıklılığın<br />

Artırılması” başlıklı oturumda finansal düzenlemeler,<br />

uluslararası vergi gündemi, yolsuzlukla mücadele ve IMF<br />

reformu konularını değerlendirildi. Zirvede ayrıca, küresel<br />

ekonomi bağlamında G20’nin belirsizlikleri azaltmak ve<br />

piyasalardaki istikrarı sağlamak için somut adımlar atması<br />

gerektiği üzerinde önemle duruldu. KOBİ’lere yönelik<br />

finansman sağlanması yönündeki talepler, B20 Zirvesi’nin<br />

önemli konu başlıklarından biri oldu. KOBİ’lere uzun<br />

dönemli finansman sağlanması konusunda çalışmalar<br />

gerçekleştirildi. Enerji ve kritik altyapı güvenliği konularının<br />

da ele alındığı toplantılar esnasında, siber güvenlik<br />

alanında işbirliği ve özellikle şirketlere yapılan siber saldırıların<br />

engellenmesi ve de ekonomik kalkınmanın itici<br />

gücü olan internete erişimin yaygınlaştırılması olduğu<br />

vurgulandı. Ayrıca bildirgede sürdürülebilirlik teması<br />

altında temiz enerji teknolojilerinin yer bulduğuna işaret<br />

edilerek, bu kapsamda yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve<br />

yaygınlaştırılması ile ilgili işbirliği yapılacağı, bu konudaki<br />

yatırımların önemi ve ilgili faaliyetlerin destekleneceği<br />

vurgulandı. Antalya’da yapılan G20 Zirvesi’nden en kârlı<br />

ayrılan ülkenin Çin olduğu ortaya çıktı. Diğer üye ülkelerin<br />

Liderler, dünyanın ekonomik<br />

kalkınma hedeflerine yönelik temel<br />

beklentilerinin karşılanmasında<br />

daha adaletli ve eşitlikçi bir<br />

paylaşımın, dolaylı olarak pazarın<br />

canlı tutulmasına katkıda<br />

bulunacağını vurguladılar.<br />

çoğu uluslararası terörizm konusuna yoğunlaşırken, Çin’in<br />

Arjantin’de iki nükleer santral yapımı için 15 milyar dolarlık<br />

bir anlaşmaya imza attığı duyuruldu.<br />

Sonuç olarak, Antalya’da gerçekleşen zirvede küresel<br />

aklın liderleri, ilk kez, kolektif bir terörizm anlayışı içinde<br />

yüzyılın en önemli sorununun çözümünde bir yol haritasına<br />

imza attılar. Bir bakıma, dünya kamuoyunun dikkatleri,<br />

Türkiye’de alınacak kararlara odaklandı. Türkiye’nin<br />

tanıtımı açısından da son derece başarılı bir zirve geride<br />

kalırken, ülkemizin diplomatik temsili, organizasyon ve<br />

içerik bakımından da son derece başarılı geçen bir zirveye<br />

ev sahipliği yaptığı görüşü, katılımcılarca desteklendi.<br />

Sonuç bildirgesinde de dünyanın bugün tartıştığı bütün<br />

önemli konularla ilgili tespitler bağlamında, fakir devletleri<br />

de kapsayan bir büyümenin altı çizildi. Örneğin, dünya<br />

geneli için gençlerle ilgili yüzde 15 işsizliği azaltmaya<br />

yönelik bir hedef ortaya kondu. Diğer taraftan uygulama<br />

açısından Antalya Eylem Planı, bu tarihi zirvenin gelecekte<br />

yol gösterici misyonu açısından da önemli bir kazanç<br />

olarak tanımlanabilir. Ayrıca G20 toplantılarında liderleri<br />

ağırlayan Antalya, Türkiye’nin güvenli ve emin bir destinasyon<br />

ve turizm ülkesi olduğunu tüm dünyaya gösterdi.<br />

8<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


M A K A L E Ç A Ğ R I S I<br />

Uluslararası hakemli dergi JoCA*,<br />

Geniş Hazar Bölgesi ile ilgili;<br />

• Enerji<br />

• Uluslararası ilişkiler<br />

• Ulaşım<br />

• Lojistik<br />

• Güvenlik<br />

• Ekonomi<br />

• Eğitim<br />

• Sosyal<br />

• Kültür ve Çevre<br />

konularında üretilmiş ulusal ve uluslararası<br />

çalışmalar yayımlar.<br />

* Senede iki kere çıkan JoCA’nın 3. sayısı için İngilizce makalelerinizi<br />

bekliyoruz.<br />

MAKALE GÖNDERMEK İÇİN: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/jocaffairs<br />

AYRINTILI BİLGİ İÇİN: Joca@hazar.org<br />

www.hazar.org


RÖPORTAJ<br />

EN KAP<strong>SAYI</strong>CI<br />

VE TAKDİR GÖREN<br />

G20 ZİRVESİ<br />

Türkiye’nin önderliğinde Antalya’da gerçekleşen G20 Zirvesi sonrasında<br />

Hazar Strateji Enstitüsü Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Medipol<br />

Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin ile G20 izlenimlerini,<br />

zirvenin önemli konu başlıklarını ve Türkiye’ye katkılarını konuştuk.<br />

OSMAN KURT<br />

Geçtiğimiz hafta G20 Zirvesi<br />

Türkiye’de, Antalya’da düzenlendi.<br />

Bu organizasyonu, Antalya’ya turizm<br />

açısından faydasının dışında nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Türkiye için nasıl<br />

katkıları olur?<br />

Zamanlama olarak Paris terör olaylarının<br />

hemen ardından gelmesi dolayısıyla zirvenin<br />

negatif etkilenmesi bekleniyordu.<br />

Fakat Türkiye bunu da aslında zirveye<br />

anlam katacak bir sürece dönüştürmeyi<br />

başardı. Liderler zirvesinden ilk defa<br />

teröre karşı küresel duruş anlamında 9<br />

maddelik bir beyanat çıktı. Bu boyutları ile<br />

bakıldığı zaman, bu 9 maddelik manifesto,<br />

B20 Zirvesi’nden çıkan ve<br />

G20 liderlerinden<br />

beklendiği ifade edilen 19 maddelik talepler<br />

listesi, bunların hepsi metinlere geçişi açısından<br />

son derece önemli idi. Türkiye bu<br />

yıl alkışlanan bir performans ortaya koydu.<br />

Hatta Washington, Ankara, İstanbul ve en<br />

son Antalya zirvelerinde gerçekleştirilen<br />

toplantıların içerik başarısı itibarıyla yabancı<br />

ülkelerden gelen uzmanlar, konuklar,<br />

iş dünyasını temsil eden önemli isimler,<br />

bürokratlar, hatta bakanların espri yaparak,<br />

“Acaba her sene Türkiye mi dönem başkanlığı<br />

yapsa” gibi güzel ifadelerde bulunmalarını<br />

sağladı. Türkiye organizasyon başarısından<br />

ötürü de alkışlandı. En başından beri G20’de<br />

dönem başkanlığı diye bir format yoktu.<br />

Buna birkaç sene önce başlandı. Biz dönem<br />

başkanı olarak üzerimize düşeni yaptık ve<br />

şu anda dönem başkanlığını Çin›e devrettik.<br />

Türkiye›nin dönem başkanlığı ile ilgili<br />

olarak söylenen sözlerden birisi de özellikle<br />

Türkiye’nin uygulamaya dönük çok önemli<br />

işler yapmış olması. Bugüne kadar G20’de<br />

dönem başkanlığını üstlenmiş ülkelerin<br />

sadece tavsiye niteliğinde unsurlar ortaya<br />

koydukları, tavsiyelerin tavsiyeler üzerine<br />

eklendiği dile getiriliyor. Fakat Türkiye ilk<br />

defa G20 üyesi ülkeleri bugüne kadar konuşulmuş,<br />

mutabakata varılmış tavsiyelerin<br />

ne kadarının hayat bulduğu ve uygulamaya<br />

geçirildiği konularında bir performansa davet<br />

etti. Dolayısıyla hem kapsayıcılık çabası<br />

hem de uygulamaya dönük çabası nedeni ile<br />

Türkiye bu yıl çok takdir gördü diyebiliriz.<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

B20, C20, Y20, W20, T20, L20’yi göz önünde bulundurduğumuzda<br />

sizce Türkiye en çok hangisinde umduğunu<br />

buldu? Neden?<br />

Her şeyden evvel, Türkiye, Antalya G20 Liderler Zirvesi<br />

kapsamında İş20, Emek20, düşünce kuruluşları 20, sivil<br />

toplum kuruluşları 20 gibi etkinlikler gerçekleşti. Burada<br />

birbirinden önemli konuların tartışıldığına şahit olduk.<br />

Özellikle B20 Zirvesi çok anlamlı idi. Türkiye Odalar ve<br />

Borsalar Birliği’nin önderliğinde, TOBB’tan önemli bir<br />

ekip ve Sherpa ile birlikte G20 ülkelerinin iş dünyasını<br />

temsil eden çok önemli iş adamları ile 19 maddelik gerçekten<br />

önemli bir metin çıktı. Yani G20 liderlerine G20<br />

ülkelerinin iş dünyası 19 maddeden oluşan önemli bir<br />

görev listesi verdi. Bunların içerisinde KOBİ’lere yönelik<br />

maddeler de var. Özellikle son küresel kriz patlak<br />

verdiğinden bu yana dünyanın birçok yerinde bankalar<br />

bilhassa özel sektörün, proje yatırımlarının finansmanında<br />

biraz sıkıntı içindeler, beceri kaybetmiş durumdalar.<br />

Dolayısıyla özellikle küresel ölçekte finansal piyasalar ile<br />

ilgili reformların bir an önce tamamlanması sureti ile reel<br />

sektörün finansmanı ile ilgili ana koridorun, ana hatların<br />

yeniden açıklaması, ülkeler arası ticaretin serbestleştirilmesi<br />

ile ilgili olarak yeni düzenlemelerin en kısa süre<br />

içinde tamamlanması gibi çok kritik sayılabilecek olan 19<br />

maddenin sıralandığını gördük.<br />

“G20 dönem başkanlığında dönem<br />

başkanlığını üstlenmiş ülkeler<br />

sürekli olarak sadece tavsiye<br />

niteliğinde unsurlar ortaya<br />

koydular. Türkiye ise uygulamaya<br />

dönük işler yaptı.”<br />

Burada sizin de bahsettiğiniz gibi kapsayıcılığa çok<br />

önem verildi ama diğer taraftan bu ülkelerin TPP<br />

ve TTIP gibi diğer anlaşmalara imza attıkları ya da<br />

bununla ilgili çalışmalar yaptıkları da görülüyor.<br />

Burada tezat bir durum görüyor musunuz?<br />

Uluslararası iktisat literatüründe bölgesel entegrasyon<br />

ve küresel entegrasyon çok önemli tartışma konularıdır.<br />

Kimi iktisatçılar ve akademisyenler dünyada küresel<br />

anlamda ticaretin entegre hale gelmesi ve ülkeler arasındaki<br />

uluslararası ekonomik ilişkilerde bir entegrasyon<br />

sürecinin oluşturulmasının esasen önce bölgesel bazlı<br />

entegrasyon projelerinin başarı ile sonuçlanması ile<br />

mümkün olabileceğini düşünür. Bunun karşıtı görüşte<br />

olanlar da var. Dolayısıyla küresel entegrasyon ile böl-<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

11


RÖPORTAJ<br />

“G20 ülkeleri daha kapsamlı daha<br />

kucaklayıcı, küresel ölçekte daha<br />

entegrasyonu hızlandıracak<br />

süreçler üzerinde dururken bir<br />

yandan da aynı G20 ülkelerinin bir<br />

bölümünün bölgesel anlamda<br />

örneğin ekonomik, ticari ve siyasi<br />

işbirliği TTIP ya da Asya-Pasifik’te<br />

bir başka ticari işbirliği TPP’yi<br />

kurmaya çalıştıklarını izliyoruz.”<br />

gesel entegrasyonlar aslında bir yönüyle bakıldığı zaman<br />

birbirine terstir, birbiriyle bağlantılı değildir. Bu vesile ile<br />

biraz evvel ifade edildiği gibi G20 ülkeleri daha kapsamlı,<br />

daha kucaklayıcı, küresel ölçekte entegrasyonu hızlandıracak<br />

süreçler üzerinde dururken aynı G20 ülkelerinin<br />

bir bölümü bölgesel anlamda örneğin Atlantik’te yeni<br />

bir ekonomik, ticari ve siyasi işbirliği TTIP ya da Asya-<br />

Pasifik’te bir başka ekonomik siyasi, ekonomik, ticari<br />

işbirliği TPP üzerinde duruyorlar. Dolayısıyla bunlarla<br />

ilgili olarak da bir dizi tartışmanın varlığını ifade etmek<br />

lazım. Bu tür bölgesel entegrasyon süreçlerine dahil olmayan<br />

ülkeler de bir noktadan sonra bu entegrasyonun<br />

içinde yer almamaları halinde çok daha negatif sonuçlar<br />

ile karşı karşıya kalacaklarına dair endişelerini de dile<br />

getirmekteler. Fakat Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım<br />

Ortaklığı Anlaşması (TTIP) tarafında aslında ciddi sıkıntılar<br />

da var. Çünkü Almanya dışında Fransa, İtalya,<br />

İspanya gibi AB üyesi ülkelerin çoğu TTIP ile ilgili görüşmelerin<br />

AB Komisyonu ve ilgili dar bir taraf grubunca<br />

çok kapalı, hiç şeffaf olmayan bir şekilde yürütüldüğünden<br />

şikâyetçiler. Dolayısıyla oradan bakıldığı zaman<br />

aslında bu anlaşmalara taraf olan ülkeler arasında da<br />

bu entegrasyonun kendileri için yararlı olup olmayacağı<br />

hususunda ciddi tartışmalar var.<br />

G20’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, iş adamlarına<br />

yönelik olarak “Biraz az kazanın” şeklinde basına<br />

çok çıkan bir yorumu oldu. Bu açıklamaya kapsayıcılık<br />

başlığı altında mı bakmak gerekir?<br />

Bu aslında Türk iş dünyası boyutunda değil, B20<br />

Zirvesi’ne katılan G20 ülkelerinin tüm iş dünyası<br />

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken telaffuz edilmiş bir<br />

ifade. Orada da aslında genel anlamda uluslararası sermaye,<br />

uluslar üstü şirketlere ve uluslararası finans sistemine<br />

yönelik bir mesajı vardı Sayın Cumhurbaşkanı’nın.<br />

Burada ifade ettiği husus şuydu: «Dünyada uluslararası<br />

finans sistemlerinin kârlılığı çok yüksek. Uluslararası<br />

finans sisteminin kârlılığı ile reel sistemin kârlılığı arasında<br />

mutlaka yönetilmesi gereken büyük bir dengesizlik<br />

söz konusu. Bu dengesizlik eğer yönetilmez ise yani şu<br />

anda uluslararası finans sisteminin sistem hacmi ile<br />

reel sektörün mal ve hizmet üretimi arasında yeni bir<br />

krize rahatlıkla sebep olacak dengesizlik bertaraf edilmezse<br />

geleceğimiz karanlık. Dolayısıyla hem kârlılık<br />

hem de üretilen katma değerin dünya ekonomisinin<br />

farklı ekonomi aktörleri arasında daha hakkaniyetli,<br />

daha adil paylaşılması ve kapsayıcılık boyutunda Sayın<br />

Cumhurbaşkanı’nın uyarıları oldu. Ürettiğiniz katma<br />

değeri dünya ekonomisinin farklı aktörleri ve değişik<br />

toplum katmanları ile daha adilane paylaşmamanız; bu<br />

konuda hasis davranmanız halinde belki bugün küresel<br />

terörü besleyen toplumsal travmaların ortaya çıkmasına<br />

da sebep oluyorsunuz. Eğer bu G20 zirvelerinde<br />

giderek artan bir tehdit olarak terörü, yoksulluğu, büyük<br />

çaptaki göçleri, mülteci sorununu konuşuyorsak<br />

burada uluslararası sermayenin de hakimiyetindeki<br />

katma değerin dünya ekonomi aktörleri arasında ve<br />

toplumların kendi aralarında hakkaniyetli bir şekilde<br />

paylaşılmamasının çok büyük etkisi olduğunu ifade etti.<br />

12 <strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

Cumhurbaşkanımızın bu konuda “Uluslararası sermayeyi,<br />

uluslararası ekonomi çevrelerini hasis olmamaya,<br />

üretilen katma değeri daha hakkaniyetli şekilde paylaşmaya<br />

davet ediyorum” yönünde bir çağrısı oldu. Burada<br />

kendisini haklı çıkaracak en çarpıcı rakamlardan bir<br />

tanesi dünya nüfusunun sadece 0,75’ini yani yüzde bir<br />

bile değil, yüzde 0,75’ini oluşturan nüfusun dünya katma<br />

değerinin, dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının neredeyse<br />

yüzde 40’ına hakim olduğu gerçeği, sürdürülebilir bir<br />

tabloya muhakkak ki işaret etmiyor.<br />

Zirve esnasında Ali Koç’un kapitalizme yönelik<br />

bir açıklaması olmuştu. 2008 yılında Jack Welch<br />

Türkiye›ye geldiğinde İshak Alaton da “Adam Smith<br />

öldü, yeniden Marx’ı mı keşfetmek gerekiyor”<br />

şeklinde Türkiye’de de ses getiren bir açıklaması<br />

olmuştu. O çerçevede bir açıklama gibi duruyor. Siz<br />

bu eleştiri hakkında ne düşünüyorsunuz? Yine kapsayıcılık<br />

bağlamında mı değerlendirmek lazım?<br />

Bu hususlar iktisatta en ilgi çeken tartışma konuları.<br />

Bu konulara akademik anlamda katkı sağlamak adına<br />

Fransız akademisyen Thomas Piketty, Karl Marx’ın Das<br />

Kapital adlı eserini 21. yüzyılın gerçeklerine uyarlayarak<br />

bir eser yazdı. Orada da yine kapsayıcılık boyutunda<br />

konular dile getiriliyor. Yani üretim faktörleri arasında<br />

oluşturulan katma değerin, üretim faktörlerini dünya<br />

ekonomisine yapmış oldukları katkı ölçüsünde üretilen<br />

katma değerden pay almaları noktasında bir dengenin<br />

oluşturulmaması halinde büyük riskler oluşabileceğinden<br />

söz ediliyor. Yani kapitalizm içerisinde kapitalizmin<br />

yeniden kurgulanması, kapitalizmin birikim teorisinin<br />

gözden geçilmesi gündeme geliyor. Ağırlıklı olarak sermaye<br />

sınıfının hakimiyetindeki bir birikim modeli dolayısıyla<br />

sermayenin birikebilmesi için kapitalist sistem<br />

esasen üretilen katma değerin ağırlıklı olarak sermaye<br />

sınıfı lehine olmasını öngörür ve savunur. Bu noktadan<br />

hareketle bunun sürdürülemez olduğu hususunda aslında<br />

önemli eleştiriler söz konusu. Belki Sayın Ali Koç<br />

da çok doğal olarak kapitalizmi bugünkü modellemesi,<br />

bugünkü katma değer paylaşım modeli ve bugünkü birikim<br />

modeli ile dünya ekonomisini sürdürülebilir kılamayacağı,<br />

bu nedenle kapitalizm içerisinde üretilen katma<br />

değerin kesimler arasında daha hakkaniyetli paylaşılması<br />

noktasında bir mesaj verdiğine şahit olduk. Bu aslında<br />

kritik bir konu çünkü Türkiye’nin ve dünyadaki birçok<br />

ülkenin rekabetçiliğine baktığımızda şu anda ağırlıklı<br />

olarak beşeri sermayenin yaşam standartlarının yükseltilmesi<br />

ve inovasyon noktasında bir sıkışma var. Bu sıkışma<br />

ağırlıklı olarak kapitalizmin kendi kurgusu içerisinde<br />

toplumun değişik katmanları arasında insanların yeteneklerini<br />

katma değere dönüştürecek daha etkili eğitim<br />

sistemlerinin oluşturulmaması olarak da kendini gösteriyor.<br />

Yani kapitalist sistem, eğitimi toplumun çok daha<br />

farklı kesimlerine belirli bir adalet ve hakkaniyet ölçüleri<br />

doğrultusunda yaygınlaştıramıyor ve bu nedenle toplumun<br />

farklı gelir grupları içerisindeki belirli becerilere<br />

sahip insanların ekonomide daha yüksek katma değer<br />

oluşturacak şekilde görev alamadıklarına şahit oluyoruz.<br />

Bu perspektiften baktığınız zaman aslında kapitalizmin<br />

insan kaynağının niteliğini daha da yükseltecek şekilde<br />

kendisini yeniden modellemesi adına birtakım görüşler<br />

ortaya konuyor. Aslında Sayın Ali Koç’un da ifade ettiği<br />

husus bir yönü ile buydu.<br />

Yeni kabine açıklandı. Özellikle Enerji Bakanlığı<br />

bünyesinde tahminlerin ötesinde bir isimle karşılaştık.<br />

Yeni kabineyi özellikle enerji bağlamında nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Sorduğunuz sorudan hareketle, öncelikle Sayın Berat<br />

Albayrak’tan başlarsak; Sayın Albayrak eğitim performansı,<br />

entelektüel düzeyi ve özel sektör deneyimi<br />

itibariyle AK Parti’nin iktidarda olduğu 13 yıllık dönem<br />

içerisinde zaman zaman çeşitli bakanlık görevlerini ilk<br />

defa üstlenen diğer bakanlarla karşılaştırıldığında aslında<br />

belki de en iyi pişmiş, kendini en iyi yetiştirmiş ve<br />

böyle bir görevi üstlenmeye en fazla donanımı olan ba-<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

13


RÖPORTAJ<br />

“Ekonomi Bakanlığı’nda Çalışma ve<br />

Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yeni<br />

isimler var ama bu isimlerin çoğu<br />

da bugüne kadar parti içerisindeki<br />

teşkilat çalışmalarıyla diğer<br />

alanlarda bilinen isimler. Bu<br />

vesileyle 64. Hükümetin dünya<br />

ekonomi ve siyaseti zorlu<br />

etaplardan geçerken kurumsal<br />

hafıza, tecrübe, birikim gibi<br />

özelliklerini kullanarak iyi bir<br />

performans göstereceğini<br />

düşünüyoruz.”<br />

kanlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Ben bugünkü<br />

küresel konjonktürde kritik önemdeki bakanlıklardan<br />

birisi olarak Enerji Bakanlığı’nı üstlenmiş olan Berat<br />

Albayrak’ın hem özel sektör deneyimi hem eğitim düzeyi<br />

hem de entelektüel becerisi itibariyle bu bakanlığa<br />

çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Binali<br />

Yıldırım Ulaştırma Bakanlığı’nda bir efsane olmuştu.<br />

Dolayısıyla efsanenin tekrar göreve dönmesi bence çok<br />

önemli çünkü Türkiye bu dönemde Ulaştırma, Denizcilik<br />

ve Haberleşme Bakanlığı altında özellikle bilişim endüstrisi,<br />

telekomünikasyon endüstrisi ve mobiliteyle<br />

ilgili bazı konularda biraz zayıf kaldı. Sayın Yıldırım<br />

ulaştırma ve denizcilik tarafını büyük ölçüde halletmiş<br />

olması nedeniyle telekomünikasyon, bilişim endüstrisi,<br />

haberleşme teknolojileri, GSM ve enformasyon sistemleri<br />

üzerinde çok ilerlemişti. O ilerlemiş yapısıyla<br />

kaldığı yerden tüm tecrübesini ortaya koyarak yeniden<br />

Ulaştırma Bakanlığı’nı üstlenmiş olması Türkiye için<br />

bir avantaj olarak nitelendirilebilir. Maliye Bakanlığı’nı<br />

uzun süre yönetmiş olan Mehmet Şimşek’in Başbakan<br />

Yardımcısı olarak ekonominin koordinasyonundan sorumlu<br />

bir görev üstlenmesi iyi bir gelişme olarak değerlendirilebilir<br />

çünkü yurt dışında tanınıyor. Dolayısıyla<br />

Ali Babacan’dan sonra bu süreci iyi yönetecek bir bakan<br />

olarak performansını ortaya koyacaktır. Bakan Cevdet<br />

Yılmaz’ın uzun zamandan beri, önce Devlet Planlama<br />

Teşkilatı’ndan Sorumlu Devlet Bakanı sonra Kalkınma<br />

Bakanı olarak ekonomi yönetiminde önemli bir tecrübesi<br />

oldu. AK Parti’nin burada belli konularda kurumsal hafızanın<br />

devamlılığını sağlamak adına bakanlık görevlerini<br />

bu şekilde ayarladığı çok net anlaşılıyor. Bu arada çeşitli<br />

bakanlıklara yeni isimlerin geldiğine de şahit oluyoruz.<br />

Ekonomi Bakanlığı’nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik<br />

Bakanlığı’nda yeni isimler var ama bu isimlerin çoğu da<br />

bugüne kadar parti içerisindeki teşkilat çalışmalarıyla<br />

diğer alanlarda bilinen isimler. Bu vesileyle dünya ekonomi<br />

ve siyaseti zorlu etaplardan geçerken 64. Hükümet’in<br />

kurumsal hafıza, tecrübe, birikim gibi özelliklerini kullanarak<br />

iyi bir performans göstereceğini düşünüyoruz.<br />

14 <strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


İNFOGRAFİK<br />

<strong>SAYI</strong>LARLA ANTALYA<br />

G20 ZIRVESI<br />

G20 LİDERLER ZİRVESİ’NDE<br />

26 7<br />

KATILMAKTADIR<br />

ÜLKE<br />

%85<br />

ULUSLARARASI<br />

ÖRGÜT<br />

DÜNYANIN EN BÜYÜK 19 EKONOMİSİ<br />

VE AB’Yİ BULUŞTURAN G20, DÜNYA<br />

EKONOMİSİNİN YAKLAŞIK %85’İNİ,<br />

TİCARETİNİN %75’İNİ VE NÜFUSUNUN<br />

3’TE 2’SİNİ TEMSİL ETMEKTEDİR<br />

40.000<br />

GÖREVLİ<br />

DELEGELER, AÇILIM GRUPLARI<br />

TEMSİLCİLERİ VE BASIN<br />

MENSUPLARI DAHİL<br />

13.000<br />

KATILIMCI<br />

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN,<br />

G20 KAPSAMINDA İKİSİ ÇALIŞMA YEMEĞİ, BEŞİ ANA<br />

OTURUM OLMAK ÜZERE YEDİ ANA OTURUMDA<br />

LİDERLERLE BİR ARAYA GELDİ<br />

7<br />

OTURUM<br />

AKREDİTE OLAN YAKLAŞIK 3.000 TÜRK VE ULUSLARARASI BASIN<br />

MENSUBU LİDERLER ZİRVESİNİ TAKİP ETTİ<br />

3.000<br />

BASIN MENSUBU<br />

ZİRVE BÖLGESİ<br />

BELEK<br />

ZİRVE ANA BÖLGESİ<br />

OLARAK BELEK’TE ÜÇKUM,<br />

TAŞLIBURUN VE İSKELE<br />

MEVKİLERİ BELİRLENMİŞTİR<br />

ÜÇKUM<br />

TAŞLIBURUN<br />

İSKELE<br />

BU BÖLGEDE YAKLAŞIK<br />

13.000 ODA<br />

KAPASİTESİ BULUNMAKTADIR<br />

16 <strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

BİTİŞİK BÖLGEDE<br />

G20 AÇILIM GRUPLARI<br />

ÜÇKUM<br />

TAŞLIBURUN<br />

G20 AÇILIM GRUPLARI TOPLANTILARI<br />

VE KATILIMCILARININ KONAKLAMALARI<br />

İÇİN İLERİBAŞI VE ACISU MEVKİLERİ<br />

BELİRLENMİŞTİR<br />

İSKELE<br />

ANA BÖLGEDE<br />

25 OTEL<br />

BU BÖLGEDE YAKLAŞIK<br />

6.000 ODA<br />

KAPASİTESİ BULUNMAKTADIR<br />

İLERİBAŞI<br />

ACISU<br />

BİTİŞİK BÖLGEDE<br />

15 OTEL<br />

BULUNMAKTADIR<br />

5 OTEL<br />

ZİRVE ANA TOPLANTI SALONU,<br />

ULUSLARARASI BASIN<br />

MERKEZİ VE TÜRK HEYETLERİ<br />

İÇİN AYRILMIŞTIR<br />

20<br />

RESMİ HEYETLER İÇİN<br />

ANA BÖLGEDE BİRBİRİNE YAKIN İKİ OTEL GRUBU<br />

ZİRVE İÇİN GEREKLİ ALTYAPIYA SAHİPTİR<br />

OTEL<br />

AYRILMIŞTIR<br />

REGNUM CARYA GOLF &<br />

SPA RESORT HOTEL<br />

KAYA HOTELS &<br />

RESORTS<br />

7.500<br />

KONGRE MERKEZİ İLE G20 LİDERLERİNİN<br />

TOPLANTILARI İÇİN KULLANILDI<br />

m 2<br />

6.500<br />

KONGRE MERKEZİ İLE ULUSLARARASI BASIN<br />

MERKEZİ OLARAK HİZMET VERDİ<br />

m 2<br />

57<br />

VİLLA<br />

ÇALIŞMA OFİSİ OLARAK TAHSİS EDİLDİ<br />

60<br />

AKREDİTE OLMUŞ CANLI YAYIN<br />

BASIN ARACI<br />

76<br />

AMBULANS<br />

ZİRVE BOYUNCA BÖLGEDEKİ 8<br />

MOTORSİKLETLİ AMMBULANSA EK OLARAK<br />

68 KARA AMBULANSI GÖREV YAPTI<br />

VİLLALAR LİDERLERİN DİNLENMESİ VE İKİLİ<br />

GÖRÜŞMELER İÇİN HİZMET VERDİ<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

17


ANALİZ<br />

18 <strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

DOÇ. DR. AHMET YÜKLEYEN<br />

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ<br />

SIYASET BILIMI VE ULUSLARARASI<br />

İLIŞKİLER PROGRAMI<br />

ASSOCIATE PROFESSOR<br />

POLITICAL SCIENCE AND<br />

INTERNATIONAL RELATIONS<br />

DEPARTMENT/ ISTANBUL COMMERCE<br />

UNIVERSITY<br />

G20’NİN ANA<br />

KONUSU<br />

TERÖR OLDU<br />

Küresel ekonominin konuşulması hedeflenirken,<br />

G20 Zirvesi’ne ‘terör’ damgasını vurdu.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

19


ANALİZ<br />

01-02<br />

ABD Başkanı<br />

Obama’nın<br />

gelişi nedeniyle<br />

havaalanı,<br />

çevresi ile geçiş<br />

güzergahında<br />

çok sıkı güvenlik<br />

tedbirleri alındığı<br />

gözlendi.<br />

02<br />

Ev sahipliği sırası bu yıl Türkiye’de olan G20 Zirvesi<br />

Antalya’da başarıyla gerçekleşti. Dünya liderlerinin<br />

heyetleriyle birlikte katıldığı, aynı zamanda B20,<br />

T20, Y20, C20, W20 gibi birçok yan toplantıların<br />

düzenlendiği ve dolayısıyla lojistik ve koordinasyon açısından<br />

kolay olmayan küresel ve yüksek profilli bir etkinliğe<br />

Türkiye en iyi şekilde ev sahipliği yaptı. Herhangi bir<br />

güvenlik problemi yaşanmadı ve Türkiye kendi gündemindeki<br />

Suriyeli mülteciler ve KOBİ’ler konusunu G20’nin<br />

gündemine soktu. Ancak Paris’teki terör saldırıları konuyu<br />

ekonomiden çok küresel teröre kaydırdı.<br />

Politik ekonomi perspektifi G20’nin ana çerçevesini oluşturmadıkça<br />

bunun gibi gündem sapmaları yaşanmaya<br />

devam edecektir. Bu perspektif, siyaset ve piyasaların nasıl<br />

etkileştiğini esas alan bir bakış açısıyla dünya meselelerine<br />

yaklaşmayı gerektirir. Özellikle çatışma bölgelerinde siyasal<br />

süreçlerin ve insanların ekonomik refahının ne kadar<br />

iç içe geçtiğinin sürekli akılda tutulması gerekir. Küresel<br />

ölçekte bütün insanlar için kuşatıcı, adil ve sürdürülebilir<br />

kalkınma hedeflerine ulaşmada barış ve huzur ortamının<br />

nasıl sağlanacağıyla ilgili olarak dünya liderlerinin ortak<br />

bir bakış açısı geliştirmesi önemlidir. Gerçi Birleşmiş<br />

Milletler’in ve içindeki Güvenlik Konseyi’nin bile bu konuda<br />

başarısız olduğu düşünülürse G20’den bunu beklemek<br />

ne kadar gerçekçi olabilir. Ancak tam da BM’nin kilitlendiği,<br />

dünyada ABD hegemonyasının tartışıldığı, ve alternatif<br />

güç merkezlerinin büyüdüğü bir ortamda G20 gibi<br />

dünyanın en büyük ekonomiye sahip 20 ülkesinin küresel<br />

güvenlik yönetişiminin geleceği ile ilgili bir vizyon ortaya<br />

koyması beklenebilir. Yaşanan mülteci krizi ve Paris saldırıları<br />

da bunun gerekliliğini bir kez daha gösteriyor.<br />

Bu vizyon için bazı gerekçeler sıralanabilir. Birincisi, küresel<br />

iletişim ve ulaşımın bu kadar geliştiği bir dünyada artık<br />

çatışmaları belli bölgelere sınırlamak mümkün değil. Son<br />

olarak Suriye örneğinde görüldüğü üzere hem bölgesel<br />

BM’nin kilitlendiği, dünyada ABD<br />

hegemonyasının tartışıldığı, ve<br />

alternatif güç merkezlerinin<br />

büyüdüğü bir ortamda G20 gibi<br />

dünyanın en büyük ekonomiye<br />

sahip 20 ülkesinin küresel güvenlik<br />

yönetişiminin geleceği ile ilgili bir<br />

vizyon ortaya koyması beklenebilir.<br />

hem de küresel olarak bu iç savaşın etkileri bütün dünyayı<br />

sarsıyor. Komşu ülkelere de uzanan çatışma ve mülteci<br />

akını olarak yansıyan Suriye krizinin çözümü için güçlü<br />

bir ortak küresel irade ortaya konması gerekiyor. Uzayan<br />

Suriye iç savaşının bütün Orta Doğu’yu etnik ve özellikle<br />

mezhepsel ayrışmalarla istikrarsızlığa sürükleyeceğini<br />

herkes görüyor. İkincisi, diğer iç savaş örneklerinden<br />

farklı olarak IŞİD, bölgeyi de aşarak küresel tehdit oluşturmayı<br />

ve sivilleri hedef almayı sürdürüyor. Dolayısıyla<br />

bu iç savaş uzadıkça dünyanın güvenliği ve huzuru da<br />

tehdit altında olmaya devam ediyor. Son dönemde IŞİD<br />

çizgisindeki örgütlerin Türkiye, Lübnan, Fransa, Mali ve<br />

Sina Çölü’nde bir Rus uçağına yönelik saldırıları oldu. Bu<br />

G20 Zirvesi’nde Rusya somut olarak IŞİD’in petrol gibi<br />

ekonomik kaynaklarını kesmeyi teklif etti. Suriye’deki askeri<br />

varlığıyla bu önerisinin de arkasında duruyor. Ancak<br />

Türkmen dağında yaşanan çatışmalardan da görüleceği<br />

üzere, bu türden güçlü aktörlerin kendi başlarına verdikleri<br />

mücadele ortak küresel bir politik ekonomi perspektifinden<br />

hareket etmediği zaman çatışmaların derinleşmesine<br />

ve yayılmasına da sebep olabilir.<br />

20 <strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


GÖRÜŞ MERCEK<br />

ABD DIŞ POLİTİKASI<br />

‘İKİ DEVLET BİR MİLLET’İN G20<br />

AJANDASINDAN YANSIYANLAR<br />

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Türkiye’nin davetlisi olarak G20<br />

Zirvesi’ne katıldı. Bu davet hem iki ülke arasındaki kuvvetli bağdan hem de<br />

Hazar Bölgesi’nin temsili açısından önemliydi.<br />

FİGEN AYPEK AYVACI<br />

22<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>


www.hazarworld.com<br />

G20 geliyordu. Ancak 10 Ekim’de Ankara’da<br />

Zirvesi’nde ön plana çıkacak konulara<br />

dair zirve öncesinde farklı senaryolar<br />

vardı. Mülteci krizi bunların başında<br />

ve 13 Kasım günü Paris’te yaşanan terör olayları G20 ülkelerinin<br />

liderleri ile birlikte bütün dünyanın gözünü terör<br />

konusuna çevirdi. Zaten mülteci krizinin bu denli derinden<br />

yaşanmasının temel kaynağı da terör. Dolayısıyla dünyamızı<br />

tehdit eden özellikle IŞİD terörüne ilişkin neler yapılabileceği<br />

zirve görüşmelerinin ana konusu oldu. Liderler konu<br />

ile ilgili çok önemli bir bildirge yayınladılar. Bu bildirgenin<br />

özellikle ilk dört maddesi oldukça önemli. Çünkü bu maddelerde<br />

özellikle teröre karşı birlik ve beraberlik halinde<br />

olunacağı, hangi gerekçe ile olursa olsun terörün meşru<br />

görülemeyeceği ve herhangi bir din ya da ırk ile ilişkilendirilemeyeceğine<br />

yer verildi. G20’nin en önemli misyonu olan<br />

küresel ekonomiyi güçlendirme ve sürdürülebilir büyüme<br />

ile kalkınmayı sağlamaya yönelik sürdürülen uğraşlar için<br />

dünyanın daha güvenli bir hale gelmesi şart. İşte bu yüzden<br />

küresel ekonomiyi tehdit eden faktörlerin bir an evvel ortadan<br />

kaldırılması gerekiyor.<br />

G20 Zirvesi’nde üzerinde durulması gereken bir diğer<br />

önemli konu ise liderler arasında Azerbaycan<br />

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de yer alıyor olmasıydı.<br />

Bilindiği üzere dönem başkanı olan Türkiye’nin üye olmayan<br />

bir ülkeyi de zirveye davet etme hakkı bulunuyordu.<br />

Türkiye bu hakkı manevi ve ekonomik bağları bulunan<br />

Azerbaycan için kullandı. Son 20 yılda büyük kalkınma<br />

elde eden ve Güney Kafkasya bölgesinin gelişimine katkıda<br />

bulunan, ayrıca stratejik projelerde ülkemizin başlıca ortağı<br />

konumunda bulunan bir Azerbaycan söz konusuyken<br />

elbette olması gereken Azerbaycan’ın davet edilmesiydi ve<br />

Azerbaycan da böylece karar mekanizmasının içinde yer<br />

aldı. Gözlemlendiği üzere dünyanın ticaret merkezi Orta<br />

Asya’ya doğru kayıyor ve özellikle Hazar Bölgesi bu eksende<br />

çok önemli bir rol oynuyor. Enerji ve ticaret yollarına ev<br />

sahipliği yapan Hazar Bölgesi’ni temsilen Azerbaycan’ın da<br />

G20’de yer alması G20’nin Hazar’a açılması olarak da değerlendirilebilir.<br />

<strong>HAZAR</strong>’IN KAPISI G20’YE AÇILDI<br />

Hazar Bölgesi’nin uluslararası entegrasyonunda kilit ülke<br />

konumunda olan Azerbaycan’ın liderler zirvesine katılması<br />

açıkça bu ülkenin dünyadaki otoritesinin arttığını ve önümüzdeki<br />

dönemde daha da artacağını gösteriyor. Azerbaycan’ın<br />

sahip olduğu bu potansiyelin de zirve esnasında diğer liderler<br />

tarafından yakından görülmesi ülke için önemli bir fırsat oldu.<br />

Özellikle Azerbaycan’ın enerji konusundaki öneminin zirvede<br />

ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Avrupa Birliği’nin 250 ortak<br />

çıkar projesinin içerisinde bulunan Güney Gaz Koridoru’na<br />

kaynaklık yapan Azerbaycan doğal gazı Avrupa’nın enerji<br />

arz güvenliğini sağlarken Azerbaycan’ın da dünya piyasasına<br />

açılması için önemli bir fırsat. Öte yandan Aliyev’in liderlere<br />

hitaben yaptığı konuşmada Azerbaycan’ın ekonomik olarak ne<br />

kadar büyüdüğünün ve geliştiğinin takdiminden önce ne kadar<br />

demokratik bir ülke haline geldiğinin vurgulanması dikkat<br />

Enerji ve ticaret yollarına ev<br />

sahipliği yapan Hazar Bölgesi’ni<br />

temsilen Azerbaycan’ın da G20’de<br />

yer alması G20’nin Hazar’a açılması<br />

olarak değerlendirilebilir.<br />

çekici. Aliyev’in kısa sürede çok partili parlamenter düzene geçildiği<br />

ve kuvvetler ayrılığının sağlanması ile konuşmasına başlaması,<br />

yapılan ve yapılacak yatırımların teminatının hukukla<br />

korunacağı mesajını verdi. 20 yıldır İngiltere’nin Azerbaycan’da<br />

yatırımlarının artarak devam etmesi de Aliyev’in sözlerinin<br />

hayata geçirildiğinin önemli bir kanıtı. Enerji bölgelerinde<br />

yaşanan çatışmalar da göz önünde bulundurulduğunda güvenli<br />

ve kesintisiz arzın temini için Azerbaycan’ın doğru bir adres<br />

olduğu hiç şüphe götürmüyor.<br />

Öte yandan Aliyev liderlere çok önemli bir konuyu anımsattı.<br />

Ermenistan’ın 24 yıldır Azerbaycan topraklarının yüzde<br />

20’sini işgal altında tuttuğunu liderlere aktaran Aliyev,<br />

Azerbaycan ekonomisinin buna rağmen büyük bir gelişme<br />

gösterdiğinin de altını çizdi. Evet, çok uzun zamandır topraklarının<br />

bir kısmı işgal altında olan Azerbaycan yine de<br />

istikrar sağlamış bir model ülke olarak hepimizin incelemesi<br />

ve örnek alması gereken bir yerde duruyor.<br />

G20 LİDERLERİ ALİYEV’İ DİNLEDİ<br />

Terörün damga vurduğu G20 Zirvesi’nde Aliyev’in kendi<br />

topraklarındaki işgali de gündeme getirmesi liderlere<br />

verilen önemli bir mesajdı. Bu mesaj sınır güvenliğinin,<br />

toplumların güvenliğinin sadece Fransa özelinde değil her<br />

ülke için sağlanıyor ve destekleniyor olması gerektiğini belirtiyordu.<br />

Sınır ihlalleri, işgaller ve terör apaçık bir şekilde<br />

küresel ekonomiyi tehdit ediyor. Ekonominin küreselleştiği<br />

bir dünyada terörün de küreselleşmemesi beklenemez.<br />

Artık terör o kadar küresel bir hale geldi ki oluştuğu bölgeden<br />

kilometrelerce ötesini de çok hızlı bir şekilde tehdit<br />

edebiliyor. O nedenle Aliyev’in toprak bütünlüğü konusunu<br />

liderlere taşıması oldukça önemli. Sürdürülebilir küresel<br />

ekonomi için bir araya gelen liderler bu hedefi yerine getirebilmek<br />

adına dünya barışının nasıl sağlanacağına kafa yormaları<br />

gerektiğini anladılar. Türkiye’nin de özellikle enerji<br />

anlamında çok önemli bir ortağı olan Azerbaycan’ı liderler<br />

zirvesine davet etmesi bölge barışının daha güçlü bir şekilde<br />

tesis edilerek ekonomik gelişmeyi tehdit etmemesini<br />

istiyor olmasından ileri gelebilir. Çünkü Azerbaycan Devlet<br />

Petrol Şirketi SOCAR’ın Türkiye’deki yatırımları Petkim ve<br />

TANAP, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak. Bu bağlamda, stratejik<br />

bir ortak olan Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün<br />

sağlanması Türkiye için de acil çözülmesi gereken bir konu.<br />

G20 liderleri de bunu Aliyev’den de dinleyerek ikna oldular<br />

ya da ikna olma yolunda bir adım daha attılar.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

23


MERCEK<br />

ABD DIŞ POLİTİKASI<br />

Güvenliğin sağlanması için ortaya<br />

çıkan maliyet artık ülke<br />

ekonomileri için başka bir tehdit<br />

oluşturuyor.<br />

Öyle gözüküyor ki sınır çatışmalarını ve terör saldırılarını<br />

çözmeden büyüyen bir küresel ekonomi oluşturmak mümkün<br />

değil. Türkiye’nin dönem başkanlığı sürecinde başlıklardan<br />

biri de kapsayıcılık oldu. Yani ekonominin büyümesi<br />

söz konusuysa dünyadaki tüm ülkeler için bunun geçerli<br />

olması gerektiği gündeme getirildi. Aynı durum güvenlik<br />

konusunu da kapsıyor. Çünkü güvenli bir dünya istiyorsak<br />

tüm ülkelerin güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Bugün<br />

ticaretin Orta Asya eksenine kaydığını söylüyor ve çeşitli<br />

ulaştırma koridorlarından bahsediyorsak bu alanların<br />

güvenliğinin sağlanması tüm ülkelerin çıkarına olacaktır.<br />

Çünkü İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması ile aktif<br />

olarak kullanılmaya başlanacak koridorlar Avrupa Birliği<br />

ülkelerinin de ABD’nin de kullanacağı ticaret yolları olacak.<br />

Ticaret yollarının dönüştüğü, geliştiği, doğudan batıya<br />

doğal gaz borularının döşendiği bir dünyada artık sorunlar<br />

bölgesel değil tam anlamıyla küresel. Öte yandan güvenliğin<br />

sağlanması için ortaya çıkan maliyet bile artık ülke<br />

ekonomileri için başka bir tehdit oluşturuyor. 9/11 saldırısı<br />

sonrasında ABD Kongresi Bütçe Dairesi 2004 yılı iç güvenlik<br />

bütçesini 41 milyar dolar olarak belirlemişti. Bu rakam 11<br />

Eylül öncesinde ayrılan bütçenin iki katı. Nisan ayında, yani<br />

Fransa’daki terör eylemi gerçekleşmeden aylar önce Fransa<br />

Cumhurbaşkanı François Hollande ise güvenlik harcamalarını<br />

yüzde 10 artırarak 3,8 milyar dolar olarak hesapladıklarını<br />

söylemişti. Aliyev’in de liderlere kendi örneği üzerinden<br />

bunu hatırlattığını söyleyebiliriz. Çünkü Aliyev’in dediği<br />

gibi Azerbaycan topraklarının bir bölümü işgal altında<br />

olmasa ülke bugünkü geldiği noktanın daha da üstüne rahatlıkla<br />

çıkabilirdi. Azerbaycan’ın da güvenlik ve savunma<br />

harcaması bu durum yüzünden epey yüksek. Aliyev de tam<br />

da bu noktaya dikkat çekerek çözümsüzlüğün sürmesinin<br />

bölgedeki mali durumu etkilediğini ama buna rağmen<br />

Azerbaycan’ın ilerlemesine devam ettiğini söyledi.<br />

Sonuç olarak G20 Zirvesi farklı başlıklar altında dolu<br />

dolu geçti ama özellikle Azerbaycan’ın değindiği konular<br />

bölgemizi de yakından ilgilendirdiği için Türkiye’nin<br />

Hazar’ın kapısını Azerbaycan’la G20’ye açması çok isabetli<br />

oldu. Türkiye’nin G20 için Azerbaycan’ı davet ediyor<br />

olmasında iki ülkenin “İki devlet bir millet” ülküsünü<br />

canlı bir şekilde yaşattığını görüyoruz. Azerbaycan için<br />

G20 belki bir ilkti ama ilerleyen zamanlarda devamının<br />

geleceği de belli oluyor.<br />

24<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>2015</strong> G20 ÖZEL <strong>SAYI</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!