HAZAR WORLD - SAYI: 34 - EYLÜL 2015
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR PUBLICATION OF CASPIAN STRATEGY INSTITUTE<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong><br />
BATI-İRAN UZLAŞMASI:<br />
ENGELLER ve<br />
FIRSATLAR<br />
FİYAT- PRICE 5 TL<br />
WEST-IRAN RAPPROCHEMENT:<br />
HURDLES vs<br />
OPPORTUNITIES<br />
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ
www.hazarworld.com<br />
ÖNSÖZ / EDITORIAL<br />
Kadim bir tarihe sahip Türkler ile İran’ın<br />
kökenini oluşturan Persler uzun bir geçmişe<br />
ve kültürel etkileşime sahiptir. Son yüzyılda<br />
Osmanlı’nın yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti’nin<br />
kurulması ve Şah Dönemi’nin bitip İran<br />
İslam Cumhuriyet’inin kurulması gibi<br />
siyasi değişimler sebebiyle ilişkiler farklı<br />
boyutlar kazansa da devam etti. Humeyni<br />
devrimi sonrası ABD-İran ilişkilerinin 30<br />
yıldan fazladır sekteye uğraması İran’ın hem<br />
bulunduğu coğrafyayla hem de dünyayla<br />
iletişiminin zayıflamasına sebep oldu. Bugün<br />
ise 5+1 ülkelerinin İran ile vardıkları nükleer<br />
mutabakat İran’ın özellikle uzun zamandır<br />
dışlandığı küresel piyasalara entegrasyonunun<br />
kapısını açtı. Ambargonun kalkması ile İran<br />
pazar payını ve rekabet gücünü arttırırken,<br />
bazı ülkeler de rekabet gücünü kaybedecektir.<br />
Dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz<br />
rezervlerinden birine sahip olan İran’ın<br />
özellikle enerji piyasalarında etkili bir<br />
oyuncu olacağı kesin. Elbette bunun için<br />
bazı koşulların oluşması gerekiyor. Öncelikle<br />
çok uzun süredir ambargolara maruz kalan<br />
İran’ın sahip olduğu kaynakları dünyayla<br />
rekabet edebilir ölçüde üretebilmesi için yeni<br />
teknoloji yatırımlarına ihtiyacı var. Öte yandan<br />
biliyoruz ki İran ambargolarla uğraşırken<br />
komşu ülkeler özellikle enerji alanında önemli<br />
atılımlarda bulundular. Bunlardan biri de<br />
Avrupa, Türkiye ve Azerbaycan inisiyatifi ile<br />
ortaya konulan Güney Gaz Koridoru. Şimdilik<br />
Azerbaycan doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak<br />
olan bu boru hattının ileride İran doğal gazını<br />
da taşıması gündeme gelebilir. Sonuçta Güney<br />
Gaz Koridoru’nun önemli bir ayağını oluşturan<br />
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP)<br />
ile İran, doğal gazını Avrupa’ya kolayca ve<br />
ekonomik olarak iletme şansı yakalayabilir.<br />
İran’ın yakaladığı bu avantajın hangi ülkeler<br />
için dezavantaj olacağını ve konu ile ilgili diğer<br />
gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.<br />
Bu sayımızda çok değerli hocalarımızın<br />
görüşlerine yer verdiğimiz ve İran’ın küresel<br />
piyasalarla entegrasyonu sonucunda enerji<br />
piyasalarının ve İran-Türkiye ticari ilişkilerinin<br />
geleceğini tartıştığımız bir kapak yazısı<br />
hazırladık. Türk tarihine önemli katkıları<br />
bulunan Uluslararası Türk Akademisi’nin<br />
Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali ile bir<br />
röportaj gerçekleştirdik.<br />
Ekim sayısında görüşmek dileğiyle…<br />
HALDUN YAVAŞ<br />
Hazar Strateji Enstitüsü<br />
Genel Sekreter<br />
HALDUN YAVAŞ<br />
Caspian Strategy Institute<br />
Secretary General<br />
There is long-standing historic relation and<br />
cultural interaction between Turks, who<br />
has an ancient history, and Persians who<br />
constitute the origins of Iran. Those relations<br />
continue even though it acquired different<br />
dimensions due to political chances in the<br />
last century, such as the establishment of the<br />
Republic of Turkey after the collapse of the<br />
Ottoman Empire and the establishment of<br />
Islamic Republic of Iran. Iran has weaker<br />
links with its geography as well as with the<br />
entire world due to the interruption of US-<br />
Iran relations for more than 30 years after<br />
the Khomeini revolution. Today, nuclear deal<br />
between Iran and 5+1 countries has given way<br />
to integration with global markets from which<br />
it was alienated for a long time. Lifting of the<br />
embargo will increase Iran’s market share and<br />
competitive power, while some countries will<br />
be negatively affected in this regard.<br />
It is taken for granted that Iran, holding one<br />
of the largest oil and natural gas reserves<br />
in the world, will be an effective actor<br />
especially in energy markets. Therefore, some<br />
conditions must be met for sure. After being<br />
subjected to embargoes for a very long time,<br />
Iran primarily needs to make technological<br />
investments in order to produce its resources<br />
at a competitive level. On the other hand,<br />
neighboring countries have taken significant<br />
steps in the field of energy while Iran was<br />
struggling with embargoes. One of those steps<br />
is the Southern Gas Corridor which is being<br />
realized with the initiative of Europe, Turkey<br />
and Azerbaijan. This pipeline is designed to<br />
transport Azerbaijani natural gas to Europe<br />
for now, but later it may deliver Iranian<br />
natural gas as well. Eventually, Iran may have<br />
a chance to transport its natural gas easily<br />
and economically to Europe via the Trans<br />
Anatolian Natural Gas Pipeline (TANAP),<br />
which is a significant pillar of the Southern<br />
Gas Corridor. This is an advantage for Iran<br />
while it may create some disadvantages for<br />
others. We will all see what will happen in the<br />
near future.<br />
In this issue’s cover story, we offer a projection<br />
about Iran-Turkey trade relations and the<br />
energy markets following Iran’s integration<br />
with global markets, with the valuable<br />
contributions of our experts. We made an<br />
interview with Prof. Dr. Darkhan Kydyrali,<br />
President of the International Turkic<br />
Academy.<br />
Hope to see you in October…<br />
YÖNETİM / MANAGEMENT<br />
İMTİYAZ SAHİBİ<br />
OWNER<br />
Hazar İletişim, Tanıtım ve<br />
Yayıncılık A.Ş. Adına<br />
Haldun YAVAŞ<br />
GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />
EDITOR-IN-CHIEF<br />
Gökhan ÇAY<br />
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (SORUMLU)<br />
MANAGING EDITOR<br />
Figen AYPEK AYVACI<br />
EDİTÖR<br />
EDITOR<br />
Hande YAŞAR ÜNSAL<br />
HABER EDİTÖRLERİ<br />
NEWS EDITORS<br />
Merve DAMCI<br />
Osman KURT<br />
İNGİLİZCE EDİTÖRÜ<br />
ENGLISH EDITOR<br />
Cansu ERTOSUN<br />
RUSÇA EDİTÖRÜ<br />
RUSSIAN EDITOR<br />
Rufat AGHAYEV<br />
GRAFİK TASARIM<br />
GRAPHIC DESIGN<br />
Zeynep ÖZEL<br />
FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />
PHOTO EDITOR<br />
Tarık ÜZGÜN<br />
YAYIN KURULU<br />
PUBLICATION BOARD<br />
Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN<br />
Doç. Dr. Bekir GÜNAY<br />
Doç. Dr. Fatih ÖZBAY<br />
Doç. Dr. Fatih MACİT<br />
Dr. Efgan NİFTİ<br />
Emin AKHUNDZADA<br />
Zeynep KAPTAN<br />
BASKI / PRINTING<br />
Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş.<br />
Dudulu Organize Sanayi Bölgesi<br />
1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye<br />
<strong>34</strong>476 İSTANBUL<br />
Tel: 444 44 03<br />
BASKI TARİHİ / PUBLICATION DATE<br />
Eylül <strong>2015</strong> / September <strong>2015</strong><br />
Yayın Türü / Publication Type<br />
Yaygın Yerel Süreli<br />
Yayın Süresi - Dili<br />
Publication Period - Language<br />
Aylık - Türkçe, İngilizce, Rusça<br />
Monthly - Turkish, English, Russian<br />
ISSN: 2148-4759<br />
İLETİŞİM<br />
MAILING ADDRESS<br />
Maslak Meydan Sokak<br />
Veko Giz Plaza No:3 Kat: 4<br />
Daire 10 Sarıyer, İstanbul, TÜRKİYE<br />
Tel: +90 212 999 66 00<br />
Faks: +90 212 290 40 30<br />
www.hazarworld.com<br />
info@hazarworld.com<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
1
IÇINDEKILER<br />
CONTENTS<br />
04<br />
<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />
CASPIAN OVERVIEW<br />
<strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR PUBLICATION OF CASPIAN STRATEGY INSTITUTE<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong><br />
BATI-İRAN UZLAŞMASI:<br />
ENGELLER ve<br />
FIRSATLAR<br />
04<br />
KAZAKİSTAN DALGALI<br />
KURA GEÇTİ<br />
KAZAKHSTAN SWITCHES TO<br />
FLOATING EXCHANGE RATE<br />
FİYAT- PRICE 5 TL<br />
WEST-IRAN RAPPROCHEMENT:<br />
HURDLES vs<br />
OPPORTUNITIES<br />
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
04<br />
05<br />
<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />
CASPIAN OVERVIEW<br />
26<br />
İRAN İÇİN GERİ <strong>SAYI</strong>M<br />
BAŞLADI<br />
COUNTDOWN<br />
FOR IRAN<br />
05<br />
ÇİN EKONOMİSİ PİYASALARI<br />
SARSMAYA BAŞLADI<br />
MARKETS DISTRESSED<br />
BY CHINESE ECONOMY<br />
26<br />
The nuclear deal with Iran -on<br />
which an understanding has<br />
been reached- still awaits<br />
approval from the US Congress.<br />
İran ile varılan nükleer<br />
mutabakat, Amerikan Kongresi<br />
tarafından onaylanmayı bekliyor.<br />
Ancak İran’da bayram havası<br />
çoktan hüküm sürmeye ve<br />
Türkiye dahil birçok ülke bu<br />
mutabakatın getirdiği kazançları<br />
hesap etmeye başladı.<br />
Nevertheless, Iran has already<br />
got in the mood for celebration<br />
and many countries including<br />
Turkey have started taking<br />
stock of the advantages this deal<br />
would yield.<br />
08<br />
08<br />
ÖZEL HABER<br />
SPECIAL REPORT<br />
08<br />
DÜŞÜK PETROL FIYATLARI ILE<br />
YAŞAMA ZAMANI<br />
LEARNING TO LIVE WITH<br />
LOW OIL PRICES<br />
12<br />
ANALİZ<br />
IN DEPTH<br />
12<br />
ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİNDEKİ<br />
UZUN LİSTESİ<br />
ERDOĞAN’S COMPREHENSIVE<br />
LIST FOR CHINA<br />
10<br />
2<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
16<br />
RÖPORTAJ / INTERVIEW<br />
16<br />
TÜRKLER HEM SAVAŞÇI<br />
HEM DE SANATÇIYDI<br />
TURKS WERE BOTH<br />
WARRIORS AND ARTISTS<br />
20<br />
GÖRÜŞ / 0PINION<br />
TÜRKİYE-ABD<br />
20<br />
İLİŞKİLERİNDE<br />
ZORLU SINAV<br />
GREAT CHALLENGE IN<br />
TURKEY-US RELATIONS<br />
44 20<br />
<strong>34</strong><br />
ANALİZ / IN DEPTH<br />
50<br />
We compiled cultural activities such<br />
50<br />
KÜLTÜR & SANAT<br />
CULTURE & ART<br />
16<br />
Bölge ile ilgili konser, sergi ve<br />
tiyatro faaliyetlerini sizin için<br />
derledik.<br />
as concerts, exhibitions, and plays<br />
about the region.<br />
<strong>34</strong><br />
<strong>34</strong><br />
DOĞAL GAZIN BİR NUMARASI<br />
GERÇEKTEN İRAN MI?<br />
IRAN: NUMBER ONE COUNTRY<br />
FOR NATURAL GAS?<br />
40<br />
BLOG / BLOG<br />
40<br />
IT & OT<br />
YAKINLAŞMASININ<br />
MİMARI SİBER<br />
GÜVENLİK<br />
CYBER SECURITY: ARCHITECT<br />
OF THE IT-OT<br />
RAPPROCHEMENT<br />
44<br />
LIFESTYLE / LIFESTYLE<br />
50<br />
44<br />
KURAK<br />
44<br />
ÇÖLLERDE YEŞEREN<br />
FİLİZ: TÜRKMENİSTAN<br />
SİNEMASI<br />
A SPROUT IN ARID<br />
DESERTS:<br />
TURKMEN CINEMA<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
3
<strong>HAZAR</strong>’A DAİR / CASPIAN OVERVIEW<br />
KAZAKİSTAN DALGALI<br />
KURA GEÇTİ<br />
Petrol fiyatlarının düşüşüne daha<br />
fazla dayanamayarak para birimi<br />
tengede sabit kur rejimine geçen<br />
Kazakistan kuru sabit tutabilmek<br />
için 2014-<strong>2015</strong> yıllarında 28 milyon<br />
dolar harcadı. Bu kararın ardından<br />
Kazakistan Başbakanı Karim<br />
Masimov, olumsuz değişimlerin<br />
yaşandığı küresel ekonomi koşullarında<br />
oluşturulan yeni ekonomi<br />
politikasının, ekonomik gelişim ile<br />
fiyat istikrarı arasındaki dengeyi<br />
sağlayacak yeni para politikasına<br />
gereksinim duyduğunu ifade etti.<br />
KAZAKHSTAN SWITCHES TO<br />
FLOATING EXCHANGE RATE<br />
Having previously switched to fixed<br />
exchange rate for its national currency<br />
tenge as it was no longer able to withstand<br />
the decline in oil prices, Kazakhstan<br />
spent 28 million USD in 2014-<strong>2015</strong> to<br />
keep the exchange rate stable. After this<br />
decision, Kazakhstan Prime Minister<br />
Karim Massimov pointed out that the new<br />
economic policy, which was formed under<br />
global economic circumstances going<br />
through negative changes, called for a new<br />
monetary policy that would strike a balance<br />
between economic development and<br />
price stability.<br />
GÜRCİSTAN, RUSYA’YA<br />
KARŞI TEPKİLİ<br />
Gürcistan, Rusya<br />
Federasyonu’nun Kuzey<br />
Kafkasya ve Gürcistan’dan tek<br />
taraflı bağımsızlığını ilan eden<br />
ve uluslararası arenada Rusya<br />
dışında tanınmayan Güney<br />
Osetya ile Abhazya topraklarında<br />
başlattığı askeri tatbikatlara<br />
tepki gösterdi. Gürcistan<br />
Dışişleri Bakanlığı’nın internet<br />
sitesinde konuyla ilgili bir<br />
açıklama yapılırken Rusya’nın<br />
askerlerini Gürcistan topraklarından<br />
çekmesi gerektiği<br />
vurgulandı.<br />
GEORGIA FRUSTRATED<br />
WITH RUSSIA<br />
Georgia reacted to the<br />
military drills Russian<br />
Federation has launched in<br />
Abkhazia and South Ossetia<br />
which unilaterally declared<br />
independence from North<br />
Caucasus and Georgia and<br />
not recognized by the international<br />
community except<br />
for Russia. A statement<br />
was published on Georgian<br />
Ministry of Foreign Affairs<br />
website calling Russia to<br />
withdraw its soldiers from<br />
Georgian territory.<br />
KIRGIZİSTAN İLE<br />
KAZAKİSTAN ARASINDA<br />
GÜMRÜKLER KALDIRILDI<br />
Kazakistan, Rusya ve Belarus’un<br />
kurduğu Avrasya Ekonomik<br />
Birliği’ne (AEB) Ermenistan’ın<br />
ardından tam üye olan<br />
Kırgızistan ile Kazakistan<br />
arasında gümrükler kaldırıldı.<br />
Kırgızistan’ın kuzeyindeki<br />
Çuy vadisinde yer alan Bişkek<br />
ile Almatı karayolu üzerinde<br />
bulunan Ak-Jol Devlet Sınır<br />
Kapısı’nda gümrüklerin kaldırılması<br />
nedeniyle bir tören<br />
düzenlendi.<br />
CUSTOMS CONTROLS<br />
REMOVED ON KAZAKH-<br />
KYRGYZ BORDER<br />
Customs controls have been<br />
removed between Kazakhstan<br />
and Kyrgyzstan which, following<br />
Armenia’s membership, became<br />
a full member of the Eurasian<br />
Economic Union (EEU) established<br />
by Kazakhstan, Russia and Belarus.<br />
To celebrate the removal of customs<br />
control, a ceremony was held at<br />
the Ak-Jol State Checkpoint on<br />
Bishkek-Almaty highway located<br />
on the Chuy Valley in northern<br />
Kyrgyzstan.<br />
4 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
ÇİN EKONOMİSİ<br />
PİYASALARI SARSMAYA<br />
BAŞLADI<br />
Dünyanın en büyük emtia ithalatçısı<br />
durumundaki Çin’in son 10 yılda<br />
%7’nin altına inmeyen büyüme<br />
rakamları 2014’ten sonra hız kesti.<br />
Bu durum, ihracatı emtiaya bağlı<br />
ülkelerin ekonomisi için ciddi bir<br />
tehdit oluşturmaya başladı. Çin<br />
ekonomisindeki gelişmelere bağlı<br />
olarak gelirleri azalan ülkelerin<br />
para birimleri değer kaybederken,<br />
ekonomik büyümelerde yavaşlama,<br />
enflasyon oranlarında ise yükselme<br />
tehdidi oluştu.<br />
MARKETS DISTRESSED<br />
BY CHINESE ECONOMY<br />
Growth figures of China -world’s<br />
largest commodity importerwhich<br />
remained above 7% over the<br />
past decade, seem to have geared<br />
down since 2014. This slowdown<br />
is now regarded as a serious threat<br />
against the economies of countries<br />
whose exports are dependent on<br />
commodities. While the currencies<br />
continue to devaluate due to the<br />
developments in Chinese economy,<br />
they now face the risk of decreasing<br />
economic growth and higher<br />
inflation rates.<br />
TACİKİSTAN VE<br />
TÜRKMENİSTAN<br />
YAKINLAŞMASI<br />
Tacikistan Devlet Başkanı<br />
İmamali Rahman<br />
Türkmenistan’a gerçekleştirdiği<br />
ziyarette Devlet Başkanı<br />
Gurbanguli Berdimuhamedov<br />
ile görüşerek Türkmenistan<br />
ile ilişkileri güçlendireceklerini<br />
ifade etti. Aşkabat’ta<br />
resmi temaslarda bulunan<br />
Rahman’ın bu ziyareti, iki<br />
ülke ilişkilerinin önümüzdeki<br />
dönemde daha da güçlendirilmesi<br />
adına önem taşıyor.<br />
RAPPORT BETWEEN<br />
TAJIKISTAN AND<br />
TURKMENISTAN<br />
Having met President<br />
Gurbanguly Berdimuhamedow<br />
during his visit to<br />
Turkmenistan, President of<br />
Tajikistan Emomali Rahmon<br />
said they would strengthen the<br />
relations with Turkmenistan.<br />
This visit by Rahmon -who<br />
held official talks in Ashgabatis<br />
particularly significant for<br />
further consolidating the relations<br />
between two countries in<br />
the period ahead.<br />
İİT GENEL SEKRETERİ<br />
AZERBAYCAN’I<br />
ZİYARET ETTİ<br />
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel<br />
Sekreteri İyad Bin Amin Medeni,<br />
temaslarda bulunmak için geldiği<br />
Azerbaycan’da Dışişleri Bakanı<br />
Elmar Memmedyarov ile bir<br />
araya geldi. Bakü’de düzenlenen<br />
1. Avrupa Oyunları’nın başarılı<br />
organizasyonu için Azerbaycan’ı<br />
tebrik eden Medeni, 2017’de yine<br />
Bakü’de yapılması planlanan İslam<br />
Dayanışma Oyunları’nın da aynı<br />
şekilde gerçekleştirileceğinden<br />
emin olduğunu vurguladı.<br />
OIC SECRETARY<br />
GENERAL VISITS<br />
AZERBAIJAN<br />
Organization of Islamic<br />
Cooperation (OIC) Secretary<br />
General Iyad bin Amin Madani<br />
met Foreign Affairs Minister Elmar<br />
Mammadyarov as part of the official<br />
talks he held in Azerbaijan.<br />
Having congratulated Azerbaijan<br />
for the successful organization of<br />
the 1 st European Games in Baku,<br />
Madani expressed his confidence<br />
that the Islamic Solidarity Games<br />
to be organized in Baku in 2017 will<br />
also be as successful.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong> 5
<strong>HAZAR</strong>’A DAİR / CASPIAN OVERVIEW<br />
RUSYA VE UKRAYNA<br />
SINIRINDA 50 BİN<br />
ASKER<br />
Ukrayna Devlet Başkanı Petro<br />
Poroşenko, Rusya’nın ülkesi ile<br />
olan sınırına 50 bin civarında asker<br />
yığdığını, ülkenin doğusunda da 9<br />
bin kadar Rus askeri bulunduğunu<br />
söyledi. Poroşenko, Kremlin’in<br />
Ukrayna’ya saldırma fikrinden<br />
de vazgeçmediğini savundu.<br />
Öte yandan ülkesinin barıştan<br />
yana olduğunu vurgulayan<br />
Poroşenko, buna rağmen silahlı<br />
kuvvetlere ayrılan kaynakları<br />
artıracaklarını açıkladı.<br />
50 THOUSAND SOLDIERS<br />
ON THE RUSSIAN-<br />
UKRAINIAN BORDER<br />
Ukrainian President Petro Poroshenko<br />
reported that Russia had deployed<br />
approximately fifty thousand soldiers<br />
on the border and there were around<br />
nine thousand Russian soldiers<br />
waiting on the east of the country.<br />
Poroshenko maintained that Kremlin<br />
had not given up on the idea to attack<br />
Ukraine, either. As he stressed out<br />
that his country was pro-peace,<br />
Poroshenko announced that they<br />
would nevertheless scale up the<br />
resources allocated to the armed forces.<br />
ERMENİSTAN’IN<br />
NÜKLEER SANTRALİ<br />
METZAMOR YENİDEN<br />
GÜNDEMDE<br />
Türkiye ile İran sınırlarında<br />
doğal yaşamı tehdit ettiği iddia<br />
edilen Ermenistan’ın nükleer<br />
santrali Metzamor, İran’da<br />
yeniden gündeme geldi. Doğal<br />
yaşamı olumsuz etkilediği ve<br />
Aras Nehri’ni kirlettiği iddia<br />
edilen Ermenistan’ın nükleer<br />
santrali Metzamor İran<br />
medyasında yeniden tartışma<br />
konusu oldu.<br />
THE ISSUE OF ARMENIAN<br />
NUCLEAR POWER PLANT<br />
METSAMOR COMES UP<br />
AGAIN<br />
Armenia’s nuclear power plant<br />
Metsamor which is allegedly<br />
threatening the natural habitat on the<br />
Turkish-Iranian border is on Iran’s<br />
agenda once again. Facing claims<br />
that it negatively affects the natural<br />
habitat on the Turkish-Iranian<br />
border and contaminates Aras River,<br />
Armenia’s nuclear power plant<br />
Metsamor is once again condemned<br />
by the Iranian press.<br />
AZERBAYCAN EKONOMI<br />
VE SANAYI BAKANI<br />
MUSTAFAYEV İRAN’DA<br />
İran Cumhurbaşkanı Hasan<br />
Ruhani, Tahran’ı ziyaret eden<br />
Azerbaycan Ekonomi ve Sanayi<br />
Bakanı Şahin Mustafayev’i kabul<br />
etti. Görüşmede Ruhani, son<br />
2 yılda iki ülkenin ilişkilerinin<br />
gelişme gösterdiğini belirterek,<br />
“İki ülke çeşitli alanlardaki<br />
işbirliği ve ilişkilerini her<br />
zamankinden daha fazla geliştirmek<br />
için yüksek kapasiteye<br />
sahip” dedi.<br />
AZERBAIJANI ECONOMY<br />
AND INDUSTRY MINISTER<br />
MUSTAFAYEV TO VISIT IRAN<br />
President of Iran Hassan Rouhani<br />
had a meeting with Shahin<br />
Mustafayev, Minister of Energy<br />
and Economy of Azerbaijan during<br />
his visit to Tehran. During the<br />
meeting, Rouhani underlined the<br />
development of bilateral relations<br />
in the last two years, and said:<br />
“Both countries have the capacity<br />
to enhance their cooperation and<br />
relations in various fields more<br />
than ever.”<br />
6 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />
SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />
8-11 IWCPE-<strong>2015</strong><br />
DÜNYA LNG DİZİSİ:<br />
ASYA PASİFİK ZİRVESİ<br />
8-11 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />
SİNGAPUR<br />
Dünya LNG Dizisi: Asya Pasifik<br />
Zirvesi dünya genelinde LNG satıcıları<br />
ve alıcılarını bir araya getiren platformdur.<br />
Önde gelen satıcı ve alıcılara<br />
doğrudan erişebilme, network kurma<br />
ve karar alıcılarla anlaşma yapma fırsatı<br />
sunan, ayrıca sektörle ilgili son<br />
gelişmelerin de aktarıldığı zirve, bu<br />
yönüyle büyük önem taşıyor.<br />
<strong>WORLD</strong> LNG SERIES:<br />
ASIA PACIFIC SUMMIT<br />
8-11 SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />
SINGAPORE<br />
The World LNG Series: Asia Pacific<br />
Summit remains the premier event<br />
for LNG buyers and sellers from<br />
around the world to gather, network<br />
and do deals. The Summit is<br />
the perfect opportunity to: gain<br />
direct access to top buyers and sellers,<br />
network and secure deals with<br />
key decision makers and hear the<br />
latest industry updates.<br />
12-13<br />
12-13 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />
İSTANBUL - TÜRKİYE<br />
IWCPE-<strong>2015</strong>, kimya, polimer ve petrol<br />
mühendisliği alanında yenilikçi<br />
fikirler sunmak ve son gelişmeleri<br />
aktarmak amacıyla düzenlenen alan<br />
odaklı uluslararası çalıştaylardan<br />
biridir. IWCPE-<strong>2015</strong>, bilimsel ve teknolojik<br />
yayınlar yoluyla kimya, polimer<br />
ve petrol mühendisliği alanında<br />
çalışanlar ve araştırmacılar arasında<br />
işbirliğini arttırmayı hedefler.<br />
IWCPE-<strong>2015</strong><br />
12-13 SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />
ISTANBUL - TURKEY<br />
IWCPE-<strong>2015</strong> is one of the area<br />
focused international workshops for<br />
presenting novel ideas and advances<br />
in the area of Chemical, Polymer and<br />
Petroleum Engineering organized by<br />
scientific cooperations. IWCPE-<strong>2015</strong><br />
aims to increase the collaboration<br />
among researchers and practitioners<br />
with a common interest in Chemical,<br />
Polymer and Petroleum Engineering<br />
through scientific and technological<br />
publications.<br />
23-24<br />
KÜRESEL PETROL VE GAZ<br />
KARADENİZ VE AKDENİZ<br />
KONFERANSI VE SERGİSİ<br />
23-24 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />
ATİNA - YUNANİSTAN<br />
11 ülkenin devlet petrol şirketi yetkilileri<br />
veya bakanlık sözcüleri bir araya<br />
gelerek Küresel Petrol ve Gaz<br />
Karadeniz ve Akdeniz Konferansı ve<br />
Sergisi’nde lisanslar, ihaleler ve yeni<br />
fırsatları ele alacak.<br />
GLOBAL OIL & GAS BLACK<br />
SEA AND MEDITERRANEAN<br />
EXHIBITION<br />
23-24 SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />
ATHENS - GREECE<br />
Executives from 11 key countries, represented<br />
through national oil companies<br />
or ministerial speakers will be speaking<br />
about licensing rounds, tenders and<br />
new opportunities at the Global<br />
Oil&Gas Black Sea and Mediterranean<br />
Conference and Exhibition.<br />
<strong>HAZAR</strong> TAKVİMİ / CASPIAN CALENDAR<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />
WOMEN EMPOWERMENT FORUM<br />
WOMEN EMPOWERMENT FORUM<br />
16-17 Eylül <strong>2015</strong><br />
16-17 September <strong>2015</strong><br />
Brüksel, Belçika<br />
Brussels, Belgium<br />
DÜNYA E-KIMLIK VE SIBER GÜVENLIK<br />
KONFERANSI<br />
<strong>WORLD</strong> E-ID AND CYBERSECURITY<br />
17-18 Eylül <strong>2015</strong><br />
17-18 September <strong>2015</strong><br />
Marsilya, Fransa<br />
Marseille, France<br />
RAFINERI, GAZ VE PETROKIMYADA<br />
OPERASYONEL MÜKEMMELIYET:<br />
OPEX RUSYA & BTD<br />
OPERATIONAL EXCELLENCE IN<br />
REFINING, GAS AND<br />
PETROCHEMICALS: OPEX<br />
RUSSIA & CIS<br />
21-22 Eylül <strong>2015</strong><br />
21-22 September <strong>2015</strong><br />
Moskova, Rusya<br />
Moscow, Russia<br />
SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
7
ÖZEL HABER / SPECIAL REPORT<br />
PETROL FİYATLARI / OIL PRICES<br />
DÜŞÜK PETROL FIYATLARI ILE YAŞAMA ZAMANI<br />
Türkiye de dahil birçok ülkenin önümüzdeki dönemde düşük petrol fiyatları ile<br />
yaşamayı öğrenmesi ve buna göre stratejilerini revize etmesi gerekiyor.<br />
LEARNING TO LIVE WITH LOW OIL PRICES<br />
In the upcoming period, a great number of countries -including Turkey- have to<br />
learn to live with low oil prices and review their strategies accordingly.<br />
OSMAN KURT<br />
Bundan bir yıl öncesine kadar birçok<br />
enerji ve finans yöneticisine petrol<br />
fiyatlarının 49 dolar seviyelerine<br />
düşeceğini söyleseydiniz, büyük bir<br />
olasılıkla sizinle dalga geçilecek ve başka bir<br />
konudan konuşulmaya başlanacaktı. Birçok<br />
prestijli yatırım kurumu, hatta Uluslararası<br />
Enerji Ajansı bile bugünkü düşük fiyatları<br />
öngöremedi. Bir sene içerisinde üç haneli<br />
fiyatlardan 49 dolar seviyelerine gerileyen<br />
petrol fiyatlarının aynı seviyelerde daha ne<br />
kadar kalacağı ve bunun nelere yol açacağı<br />
ciddi bir merak konusu. Açıkçası düşen talebe<br />
rağmen giderek artan arz, fiyatların uzun<br />
bir süre daha düşük seyredeceğini gösteriyor.<br />
Artık herkesin uzun bir süre bu düşük<br />
fiyatlara göre stratejilerini revize etmesi ve<br />
bununla yaşamayı kabul etmesi gerekiyor.<br />
Gerilemenin orta vadede pek de düzelmesi<br />
beklenmiyor. Bunun başlıca nedeni ise yaşanan<br />
arz-talep dengesizliği. Hazar Strateji<br />
Enstitüsü Uzmanı Doç. Dr. Fatih Macit,<br />
“2008 ila 2013 yılları arasında dünyadaki<br />
günlük petrol üretimi 3,5 milyon varil artmış.<br />
Until last year, many energy and finance<br />
directors would most likely<br />
tease you and change the subject<br />
if you had told them that oil prices<br />
were to decrease to 49 dollars. Most of prestigious<br />
investment institutions, even the<br />
International Energy Agency, failed to foresee<br />
today’s low prices. Within just one year,<br />
oil prices declined from three-digit numbers<br />
to 49 dollars and it is still unknown for<br />
how long prices will remain low and what<br />
the consequences will be. Actually increasing<br />
supply despite decreasing demand<br />
indicates that oil prices will remain low<br />
for a longer period of time. Now everybody<br />
has to admit low oil prices and revise their<br />
strategies accordingly.<br />
The low prices are not expected to recover<br />
in the medium term. Primary reason of this<br />
decline is the imbalance between supply<br />
and demand. Caspian Strategy Institute<br />
Expert Assoc. Prof. Fatih Macit says: “Oil<br />
production per day has increased by 3.5<br />
million barrels around the world from 2008<br />
to 2013. By 2014, this number increased by<br />
2.4 million barrels in just one year. Increase<br />
in supply is really high in recent years.” The<br />
world oil market has witnessed significant<br />
supply increase after the shale oil revolution<br />
in the USA.<br />
THIS DECLINE IS NOT A CONJUNCTURAL<br />
DEVELOPMENT<br />
Demand is sharply declining while supply<br />
rises. Chinese economy announces the lowest<br />
growth rates in recent years. China held<br />
a remarkable part of the oil consumption.<br />
European economy does not seem bright as<br />
well. Besides, energy demand is decreasing<br />
throughout the world. In an analysis published<br />
in French newspaper Le Monde about<br />
the devaluation of Chinese Yuan, Société<br />
Générale Energy Analyst Thierry Bros says,<br />
“This is not just a conjunctural development.<br />
8 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
Sadece 2014 yılında bir senelik artış ise 2,4<br />
milyon varil. Arz tarafında son yıllarda çok<br />
ciddi bir artış var” diyor. Amerika’da yaşanan<br />
kaya petrolü devrimi sonrasında dünya petrol<br />
piyasasında ciddi bir arz artışı oldu.<br />
YAŞANAN DÜŞÜŞ KONJONKTÜREL<br />
BIR GELIŞME DEĞIL<br />
Arz bir taraftan artarken talep kısmında ise<br />
ciddi bir düşüş söz konusu. Çin ekonomisi<br />
son yılların en düşük büyüme rakamlarını<br />
açıklıyor. Petrol tüketiminin çok önemli bir<br />
kısmı Çin’den geliyordu. Avrupa ekonomisinin<br />
hali de iç açıcı değil. Öte yandan dünya<br />
genelinde enerji talebinde de bir düşüş söz<br />
konusu. Fransız gazetesi Le Monde’da Çin<br />
para birimi Yuan’ın değer kaybı ile ilgili yayınlanan<br />
bir analizde Société Générale Enerji<br />
Analisti Thierry Bros, “Bu sadece konjonktürel<br />
bir gelişme değil. Çin ya da Avrupa olsun,<br />
tüm ülkeler enerji konusunda daha az iştahlı<br />
bir hal alıyorlar: Otomobiller daha az yakıt<br />
tüketiyor, eski ampuller LED ampullerle<br />
değiştiriliyor” diyor.<br />
Öte yandan talep ve bununla birlikte fiyatlar<br />
çok ciddi düşüş gösteriyor ancak ilginç bir<br />
şekilde ülkeler, özellikle de Petrol İhraç Eden<br />
Ülkeler Örgütü (OPEC) üretimlerini mümkün<br />
olduğunca arttırmaya devam ediyor. Zira hiçbir<br />
ülke düşük fiyatlara rağmen pazar payını<br />
kaybetmek istemiyor. Her ne kadar mevcut<br />
fiyat seviyeleri yeni petrol kuyuları açmak için<br />
pek elverişli olmasa da ana yatırımı yapılmış<br />
kuyuların değişken maliyetlerini karşılamaya<br />
yetiyor. Fortune’da yayınlanan “Kaya Petrolü<br />
Devrimi Tehlike Altında” adlı makalede en<br />
maliyetli kuyuların bile değişken maliyetlerinin<br />
20-30 dolar seviyelerinde olduğu ifade<br />
ediliyor. Özellikle Irak ve İran gibi ciddi rezervleri<br />
olan ülkeler piyasaya giriş yapıyor.<br />
Irak mevcut iç karışıklıklarına rağmen petrol<br />
üretimini ciddi şekilde arttırıyor. “OPEC’in<br />
günlük petrol üretimi sene başından beri 1,5<br />
milyon varil artmış. Bunun 1 milyon varili<br />
Irak’tan gelmiş. Bu anlamda Irak ile İran<br />
inanılmaz iki potansiyel. Bu iki ülkenin 300<br />
milyar varilden fazla rezervi var. İkisinin<br />
toplamı Suudi Arabistan’dan daha fazla.<br />
Petrol üretimleri ise ancak Suudi Arabistan’ın<br />
ve Rusya’nın %60’ı kadar ediyor” diyor Fatih<br />
Macit ve ekliyor: “BP istatistiklerine göre<br />
İran dünyanın en fazla kanıtlanmış rezervine<br />
sahip ülke. Sadece günde 3 milyon varil üretim<br />
yapıyor. İran 1970’lerde günlük 6 milyon<br />
varil petrol üretiyordu. Irak’ta 2008 yılında<br />
Maliki’nin yaptığı anlaşmalar gerçekleşseydi<br />
Irak bugün 6-7 milyon varil petrol üretimine<br />
ulaşmıştı. Şu an 4 milyon varil üretiyor.”<br />
BP<br />
ISTATISTIKLERINE<br />
GÖRE İRAN<br />
DÜNYANIN EN FAZLA<br />
KANITLANMIŞ<br />
REZERVINE SAHIP<br />
ÜLKE. SADECE<br />
GÜNDE 3 MILYON<br />
VARIL ÜRETIM<br />
YAPIYOR.<br />
ACCORDING TO BP<br />
STATISTICS, IRAN HAS<br />
THE LARGEST PROVEN<br />
RESERVES IN THE<br />
<strong>WORLD</strong>. IT PRODUCES<br />
3 MILLION BARRELS<br />
A DAY.<br />
Either China or Europe, all countries are<br />
getting less desirous for energy: Automobiles<br />
consume less fuel, old light bulbs are replaced<br />
with LED lamps.”<br />
On the other hand, the demand and accordingly<br />
the prices are dramatically decreasing<br />
but, surprisingly, countries –particularly<br />
members of the Organization of Petroleum<br />
Exporting Countries (OPEC)– continue to increase<br />
their production as much as possible.<br />
Naturally neither of those countries wants to<br />
lose their share in the oil market despite low<br />
prices. Current price levels are not favorable<br />
for drilling new oil wells; nevertheless those<br />
prices are enough to cover the variable costs<br />
of the wells for which main investment costs<br />
are already paid. In an article titled “Shale<br />
Oil Revolution is in Danger” published in<br />
Fortune, it is noted that even the oldest wells<br />
often have variable costs of just $20 to $30 a<br />
barrel. Especially countries holding significant<br />
reserves, such as Iraq and Iran, prefer<br />
getting into the market. Iraq is considerably<br />
increasing its oil production despite ongoing<br />
disorder within the country. “OPEC’s<br />
oil production per day has increased by 1.5<br />
million barrels since the beginning of the<br />
year, of which 1 million barrels came from<br />
Iraq. In this regard, Iraq and Iran have great<br />
potential. Those two countries have over 300<br />
billion barrels of reserves; this total volume<br />
is even higher than Saudi Arabia. But their<br />
oil production is around 60% of Saudi Arabia<br />
and Russia” says Fatih Macit. He also adds:<br />
“According to BP statistics, Iran has the largest<br />
proven reserves in the world. It produces<br />
only 3 million barrels a day. The production<br />
volume in Iran was 6 million barrels per day<br />
in 1970s. If the agreements made by Maliki in<br />
2008 could have been realized in Iraq, today<br />
the country would be producing 6 to 7 million<br />
barrels of oil per day. But its production<br />
is around 4 million barrels now.”<br />
IRAN’S POTENTIAL CAN ONLY BE SEEN<br />
IN 2018<br />
Iran needs some time to realize its potential<br />
because the nuclear deal has not been<br />
signed yet. Putting the deal into effect and<br />
building confidence for Iran in the West will<br />
obviously take some time. Iran’s becoming<br />
an actor will have a deeper negative impact<br />
on today’s prices, but even under these<br />
conditions, can current prices encourage oil<br />
investments in Iran? From this perspective,<br />
Iran’s becoming an actual actor may be delayed<br />
until the year 2018.<br />
Under these conditions, oil prices do not<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
9
PETROL FİYATLARI / OIL PRICES<br />
İRAN’IN POTANSIYELI İÇIN 2018’I BEKLEMEK<br />
GEREKIYOR<br />
İran’ın bu potansiyelini hayata geçirmesi için<br />
biraz zamana ihtiyaç var. Zira nükleer anlaşması<br />
hala imzalanmış değil. Anlaşmanın<br />
hayata geçmesi ve Batı’nın İran’a güven<br />
duyması belli bir zaman alacak gibi duruyor.<br />
İran’ın oyuna girmesi mevcut fiyatları çok<br />
daha negatif yönde baskılayacak iken bu fiyat<br />
seviyesi birçok petrol yatırımcısını İran’da<br />
petrol yatırımı yapmaya ne kadar teşvik edebilir?<br />
Bu açıdan bakıldığında İran’ın oyuna<br />
ciddi şekilde girmesi 2018 yılını bulabilir.<br />
Hal böyle olunca petrol fiyatlarının uzun<br />
bir süre ciddi yükseliş göstermesi pek olası<br />
gözükmüyor. Wall Street Journal’ın Ağustos<br />
ayında, içlerinde J.P. Morgan’dan Morgan<br />
Stanley’e, ING Bank’tan Commerzbank’a 10<br />
yatırım bankası ile yaptığı anket çalışması<br />
petrol fiyatları konusunda artan pesimizmi<br />
gözler önüne seriyor. Haberde Carmignac<br />
Emtiya Portföy Fonu Yöneticisi Michael<br />
Hulme, “Zayıf oyuncuların sistemin dışına<br />
atılıp, dengenin yeniden sağlanması için petrol<br />
fiyatlarının düşük seviyelerde seyretmesi<br />
gerekiyor” diyor.<br />
Fiyatların bu seviyede olması konusunda<br />
bazı komplo teorileri de yok değil. Suudi<br />
Arabistan’ın arzı arttırıp fiyatları aşağı çekerek<br />
Amerika’daki kaya petrolü üreticilerini<br />
oyun dışına atma çabasına, Amerika’nın da<br />
Rusya’yı dize getirmek için ses çıkarmadığı<br />
sıkça dile getirilen bir teori. Ancak Financial<br />
Times’da sene başında yayınlanan bir makale<br />
bu fiyatların Wall Street’teki Amerikan<br />
şirketlerine maliyetini gözler önüne serdi.<br />
Amerika’nın buna rağmen Rusya’yı dize getirme<br />
adına ses çıkarmaması ne kadar olası?<br />
Petkim analist toplantısında konuşan Petkim<br />
CEO Danışmanı Hayati Öztürk, “Petrol fiyatlarını<br />
siyasi faktörlerin değil, arz ve talebin domine<br />
ettiği yeni bir döneme giriyoruz” diyor.<br />
ÜÇ HANELI PETROL FIYATLARINA ULAŞMAK<br />
8-10 SENEYI BULUR<br />
Geçmişte petrol fiyatlarında yaşanan benzer<br />
düşüşlere bakıldığında 5 örnek dikkat<br />
çekiyor. Bunlardan 4’ünde düşüşün sebebi<br />
dünyadaki büyük ekonomilerden birinde<br />
yaşanan resesyon. Bu örneklerde petrol<br />
fiyatlarının eski seviyelerine ulaşması 1-2<br />
yılı alıyor. Fatih Macit, “Sadece bir istisna<br />
global bir resesyon yokken yaşanmış. 85-86<br />
yıllarında yaşanan fiyat düşüşünün sebebi<br />
petrol arzındaki inanılmaz artış. Bu açıdan<br />
şu an yaşanan duruma çok benziyor. 85-86<br />
yıllarında düşen petrol fiyatlarının eski<br />
“ZAYIF<br />
OYUNCULARIN<br />
SISTEMIN DIŞINA<br />
ATILIP, DENGENIN<br />
YENIDEN<br />
SAĞLANMASI IÇIN<br />
PETROL<br />
FIYATLARININ DÜŞÜK<br />
SEVIYELERDE<br />
SEYRETMESI<br />
GEREKIYOR.”<br />
“OIL PRICES<br />
NEED TO STAY<br />
CHEAP FOR<br />
LONGER FOR THE<br />
SYSTEM TO FLUSH<br />
OUT THE WEAK<br />
PLAYERS AND TO<br />
COME BACK INTO<br />
BALANCE.”<br />
seem likely to rise to a great extent in a<br />
long period of time. Wall Street Journal’s<br />
questionnaire, which was conducted in<br />
August with 10 investment banks including<br />
J.P. Morgan, Morgan Stanley, ING Bank,<br />
Commerzbank and many others, reveals the<br />
increasing pessimism about oil prices. In the<br />
newspaper, Carmignac Commodity Equities<br />
Fund Manager Michael Hulme says, “Oil<br />
prices need to stay cheap for longer for the<br />
system to flush out the weak players and to<br />
come back into balance.”<br />
There are also some conspiracy theories<br />
about these prices. As one of those theories,<br />
it is frequently claimed that Saudi Arabia is<br />
trying to eliminate the shale oil producers in<br />
the USA by increasing supply and lowering<br />
prices, and the USA shuts its eyes in order<br />
to bring Russia to heel. But an article which<br />
was published in Financial Times early this<br />
year revealed the cost of these prices for<br />
American companies in Wall Street. How<br />
possible it is for the USA to keep silent under<br />
these conditions just to bring down Russia?<br />
Addressing a speech at the Petkim analyst<br />
meeting, Petkim CEO Consultant Hayati<br />
Öztürk said, “We are entering a period<br />
where oil prices are determined by supply<br />
and demand rather than political factors.”<br />
IT WILL TAKE 8 TO 10 YEARS FOR THE<br />
RETURN OF THREE-DIGIT PRICES<br />
5 examples are prominent among similar<br />
declines in oil prices in the past. In 4 of<br />
them, main reason of the decline is recession<br />
in major economies of the world. It<br />
took 1 to 2 years for oil prices to recover in<br />
these examples. Fatih Macit says, “Only<br />
10 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
seviyelerine ulaşması 15-16 yılı aldı. Ben bu<br />
açıdan petrol fiyatlarının üç haneli rakamlara<br />
ulaşmasının 8-10 seneyi bulacağını düşünüyorum”<br />
diyor ve ekliyor: “Siz bir kuyuya<br />
yatırım yapacaksanız, sizin için petrolün şu<br />
an kaç para olduğunun bir değeri olmuyor.<br />
İki sene sonra fiyatın ne olacağı sizin için<br />
daha önemli. Siz fiyatların hızlı şekilde toparlayacağına<br />
inanıyorsanız şu anki düşük<br />
fiyatlar sizi yatırım yapmaktan caydırmaz.<br />
Ama Amerika’da ciddi şekilde yatırımlar<br />
düşüyor. Demek ki, yatırımcılar fiyatların<br />
uzun bir süre daha böyle kalacağı beklentisinde.”<br />
Nitekim Hayati Öztürk de, orta vadede<br />
petrol fiyatlarının bu seviyede kalacağının,<br />
sonrasında ise toparlanacağının birçok<br />
farklı uzman tarafından dile getirildiğini<br />
belirtiyor.<br />
PETROL ÜRETICILERI İÇIN İKI UMUT IŞIĞI<br />
Petrol fiyatlarını, arzı düşürerek yükseltmek<br />
kısa ve orta vadede pek olası gözükmüyor.<br />
Fiyatların yukarı çıkmasını arzdan<br />
çok talebi arttırarak sağlamak mümkün<br />
gibi duruyor. Çin Merkez Bankası’nın geçtiğimiz<br />
ayda 3 defa art arda Yuan’ın değerini<br />
düşürmesi Çin’in yavaşlayan büyümesini<br />
desteklemek için yapılmış bir manevra<br />
olarak algılandı. Düşük Yuan’ın Çin’in ihracatını<br />
arttırması dünya çapında üretimi ve<br />
doğal olarak da enerji talebini yükseltebilir.<br />
Ancak Çin’in üretim artışı petrol fiyatlarını<br />
arttırıcı bir etki yaparken Yuan’ın değer<br />
kaybının da fiyatlara negatif bir etki yapması<br />
söz konusu olabilir. Le Monde’da yayınlanan<br />
konu ile ilgili bir analizde Natixis<br />
Analisti Bernard Dahdah “Bu devalüasyon<br />
Çin’in ihracat avantajını arttıracağı için<br />
ekonomisini yeniden canlandıracaktır ama<br />
hammadde ithalatını da daha pahalı bir<br />
hale getirecektir” diyor. Dünyadaki hammaddelerin<br />
birçoğunda en büyük alıcı konumunda<br />
olması, Çin’in fiyatlarda pazarlık<br />
gücünü arttıran bir faktör. Tüm hammadde<br />
fiyatlarında olduğu gibi petrol fiyatlarında<br />
da bu etken gözden kaçırılmamalı.<br />
Öte yandan Avrupa Merkez Bankası’nın<br />
güçlü bir parasal büyümeye gitmesi de<br />
petrol yatırımcıları için pozitif bir gelişme<br />
olabilir. Fatih Macit, “Euro/dolar paritesi ile<br />
petrol ve emtia fiyatları arasında mükemmel<br />
bir korelasyon var. Dolar zayıflar, euro değer<br />
kazanırsa, enerji ve emtia fiyatları artabilir.<br />
Ancak bunun da gerçekleşmesi 2016<br />
yılının ikinci yarısından önce pek mümkün<br />
değil” diyor. Sonuç olarak dünyanın uzun<br />
bir süre bu düşük fiyatlarla yaşamaya alışması<br />
gerekiyor.<br />
DÜŞÜK YUAN’IN<br />
ÇIN’IN IHRACATINI<br />
ARTTIRMASI DÜNYA<br />
ÇAPINDA ÜRETIMI VE<br />
DOĞAL OLARAK DA<br />
ENERJI TALEBINI<br />
YÜKSELTEBİLİR.<br />
INCREASING CHINESE<br />
EXPORTS WITH<br />
LOWER YUAN MAY<br />
ALSO INCREASE THE<br />
PRODUCTION AROUND<br />
THE <strong>WORLD</strong> AND<br />
ACCORDINGLY THE<br />
ENERGY DEMAND.<br />
one example occurred without a global<br />
recession. The reason of price decrease in<br />
1985-1986 was the incredible increase in oil<br />
supplies. This is quite similar to today’s decline.<br />
After such a crisis was experienced in<br />
1985-1986, oil prices could only recover in 15<br />
to 16 years. In this regard, I believe we need<br />
8 to 10 years to see three-digit numbers in oil<br />
prices again.” He also adds: “If you are going<br />
to invest in a well, current oil prices do not<br />
matter for you. Oil prices of two years ahead<br />
are more important than today’s prices. If<br />
you believe that oil prices will rapidly recover,<br />
you will not be deterred from making<br />
an investment. But investments are considerably<br />
dropping in the USA, which means<br />
investors expect low prices for a longer<br />
period of time.” Like many other experts,<br />
Hayati Öztürk also indicated that oil prices<br />
will remain at this level in the medium term,<br />
and then prices will recover.<br />
SILVER LININGS FOR OIL PRODUCERS<br />
In the short and medium term, raising oil<br />
prices by decreasing supplies does not seem<br />
probable. Prices may increase if demand<br />
rises. Central Bank of China devaluated<br />
Chinese Yuan three times in a row within<br />
the last month. This step is regarded as a<br />
maneuver to support China’s slow growth.<br />
Increasing Chinese exports with lower<br />
Yuan may also increase the production<br />
around the world and accordingly the energy<br />
demand. However, while increasing<br />
production in China will raise oil prices,<br />
devaluation of Yuan may also have a negative<br />
impact on prices. In a related analysis<br />
published in Le Monde, Natixis Analyst<br />
Bernard Dahdah says, “This devaluation<br />
will revive Chinese economy by increasing<br />
its export advantage, but it will also raise the<br />
costs in raw material imports.” China is the<br />
top buyer of most raw materials throughout<br />
the world, which boosts China’s bargaining<br />
power in prices. This factor should be taken<br />
into consideration in oil prices as in all raw<br />
material prices.<br />
On the other hand, substantial monetary<br />
growth of the European Central Bank may<br />
be a positive development for oil investors.<br />
Fatih Macit says, “There is a perfect correlation<br />
between Euro/Dollar parity and commodity<br />
prices. If Dollar declines and Euro<br />
rises in value, energy and commodity prices<br />
may increase. But it does not seem probable<br />
until the second half of the year 2016.” As a<br />
result, the world has to learn to live with low<br />
oil prices for a long time.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
11
ANALİZ / IN DEPTH<br />
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİ / PRESIDENT ERDOGAN’S VISIT TO CHINA<br />
ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİNDEKİ UZUN LİSTESİ<br />
Ticari ilişkileri artırmak, Uygurlar, Çin füze savunma sistemi alımı, Tarihi İpek<br />
Yolu… İşte Erdoğan böyle kabarık bir liste ile Çin’i ilk kez ziyaret etti.<br />
ERDOĞAN’S COMPREHENSIVE LIST FOR CHINA<br />
Increasing trade relations, Uighurs, purchase of Chinese missile defense<br />
system, Ancient Silk Road… This comprehensive list was on Erdoğan’s<br />
hands during his first visit to China.<br />
DOÇ. DR. AHMET YÜKLEYEN<br />
İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ<br />
SIYASET BILIMI VE ULUSLARARASI<br />
İLIŞKİLER PROGRAMI<br />
ASSOCIATE PROFESSOR<br />
POLITICAL SCIENCE AND<br />
INTERNATIONAL RELATIONS<br />
DEPARTMENT<br />
ISTANBUL COMMERCE UNIVERSITY<br />
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pekin’e<br />
doğru yola çıkmadan önce yaptığı<br />
basın açıklamasında her iki ülkenin<br />
2010 yılında stratejik işbirliği için<br />
zemin hazırladığını ve şimdi “tüm planları<br />
hayata geçirmeye hazır olduklarını” dile<br />
getirdi. Konuşmasında, “2010 yılında Çin ile<br />
stratejik ortaklık kurarak ilk adımı atmış<br />
olduk ve şimdi uygulama safhasındayız. Çin<br />
ile olan ilişkilerimize stratejik açıdan bakıyoruz”<br />
sözlerine yer veren Erdoğan’ın “stratejik<br />
ortaklık” vurgusu daha kapsamlı bir incelemeyi<br />
hak ediyor.<br />
Çin askeri altyapısına olduğu kadar<br />
ekonomisine de yatırım yapıyor. Türkiye,<br />
umut vadeden ekonomik büyümesiyle<br />
Yunanistan gibi ekonomik kriz yaşayan ül-<br />
Before he left for Beijing,<br />
President Erdogan told media<br />
that both countries had paved<br />
the way for strategic cooperation<br />
back in 2010 and are now “ready<br />
to put those plans into practice.” In his<br />
words: “We took the first step in 2010<br />
with China with a strategic alliance,<br />
and we are now in the practice phase.<br />
We are looking at our relations with<br />
China from a strategic way.” This emphasis<br />
on “strategic alliance” deserves<br />
closer examination.<br />
China has been investing in its economic<br />
as well as military infrastructure.<br />
Turkey is a growing regional<br />
power with a promising economic<br />
growth next to Europe where several<br />
countries are in economic crisis such as<br />
Greece. Despite the large size of their<br />
economies and political ambitions of<br />
these two countries the trade between<br />
the two countries indicate an imbalance.<br />
Turkey imports both consumer<br />
and producer goods that have reached<br />
about $25 billion in 2014 and Turkey’s<br />
exports to China is only at $2.8 billion.<br />
Clearly, Turkey has a lot of room to<br />
export to China. Both leaders have now<br />
targeted $100 billion in trading volume.<br />
This visit can strengthen economic ties<br />
with China, which has become one of<br />
Turkey’s top three trade partners along<br />
with Germany and Russia.<br />
POLITICAL TENSION IS<br />
OVERSHADOWED BY ECONOMIC<br />
PRIORITIES<br />
President Erdogan’s visit has received<br />
extra media attention because of the<br />
recent protests in Turkey against<br />
China’s treatment of its Uighur Turkish<br />
Muslim population in the Xinjiang<br />
12 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
kelerin olduğu Avrupa’nın yanında yükselen<br />
bir bölgesel güç konumunda. Her iki ülkenin<br />
büyük çaplı ekonomileri ve siyasi hırslarına<br />
rağmen aralarında dengesiz bir ticari ilişki<br />
var. Türkiye, 2014 yılında yaklaşık 25 milyar<br />
dolara ulaşan tüketici ve üretici mallarını<br />
ithal ediyor ve Çin’e yaptığı ihracat yalnızca<br />
2,8 milyar dolar. Türkiye’nin Çin’e ihracat<br />
yapabileceği birçok fırsat var. Her iki lider<br />
de 100 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmayı<br />
hedefliyor. Bu gezi Türkiye’nin en büyük<br />
ticari ortakları olan Almanya ve Rusya’nın<br />
yanında yer alan Çin ile ekonomik bağlarını<br />
sağlamlaştırmasına yardımcı olabilir.<br />
SİYASİ GERİLİM EKONOMİK ÖNCELİKLERİN<br />
GERİSİNDE KALDI<br />
Çin’in Sincan bölgesinde yaşayan Türk<br />
ve Müslüman Uygur nüfusuna yapılan<br />
muameleye karşı Türkiye’de son zamanlarda<br />
meydana gelen protestolar dolayısıyla<br />
Erdoğan’ın ziyareti basının dikkatini daha<br />
fazla çekti. Basında yer alan bazı haberlere<br />
göre Çin hükümeti bu bölgede kamu görevlisi<br />
ve öğrenci olan Uygur Müslümanlarına<br />
oruç tutmayı yasaklamıştı. Çin yetkili mercileri<br />
böyle bir muamelenin yapıldığını inkâr<br />
etse de, bu haberler Türkiye’de protestoların<br />
fitilini ateşledi. Dahası, Haziran ayı başlarında<br />
Tayland yaklaşık 100 Uygur Türkü’nü<br />
zorla sınır dışı ederek Çin’e geri gönderdiğinde<br />
Türkiye’de kimisi şiddet içeren bazı<br />
protestolar meydana geldi. Bu protestolar<br />
esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan sağduyu<br />
çağrısında bulundu ancak Çin’in Uygur<br />
Türklerine gösterdiği muamele, iki ülke<br />
arasındaki siyasi ilişkileri düzeltebilecek bu<br />
ziyaretin siyasi gündemine girdi. Fakat bu<br />
siyasi gerilim ziyaretin tarafları arasında güvensizliğe<br />
sebep olan ekonomik önceliklerin<br />
gölgesinde kaldı.<br />
Bu meseleye rağmen, Çin’i Türkiye üzerinden<br />
Avrupa’ya bağlayan modern karayolu<br />
ulaşım hatları aracılığıyla tarihi İpek Yolu<br />
yeniden canlandırılırsa, bu ziyaret uzun<br />
vadeli stratejik ilişkilerin kurulması için<br />
güzel bir fırsat olabilir. Her iki ülkede de bu<br />
tür projeler mevcut. Çin, Türkiye’yi yatırım<br />
ve işbirliğinde kilit ülke konumuna getirecek<br />
Tek Kuşak, Tek Yol girişimini başlattı.<br />
Türkiye ise Ankara ve İstanbul arasında<br />
yüksek hızlı tren hattını kullanıma açtı.<br />
Türkiye ticari açığı dengelemek için daha fazla<br />
doğrudan Çin yatırımını çekmeyi hedefliyor.<br />
Güncel verilere göre Çin’in Türkiye’deki<br />
doğrudan yatırımı 642 milyon dolar civarında,<br />
bu da Çin’in toplam küresel yatırımının<br />
yalnızca küçük bir kısmını oluşturuyor.<br />
BU GEZI ERDOĞAN’IN<br />
TÜRKIYE<br />
CUMHURIYETI<br />
CUMHURBAŞKANI<br />
OLARAK ÇIN’E YAPTIĞI<br />
ILK ZIYARET.<br />
THIS IS<br />
ERDOGAN’S<br />
FIRST VISIT TO CHINA<br />
AS THE PRESIDENT<br />
OF THE REPUBLIC OF<br />
TURKEY.<br />
region. According to some media reports,<br />
Chinese government banned<br />
fasting for Uighur Muslims who are<br />
government employees and students<br />
in this region. Although the Chinese<br />
authorities have denied such treatment,<br />
these reports sparked some protests in<br />
Turkey. Moreover, in early July, when<br />
Thailand forcibly deported close to a<br />
hundred Uighurs back to China, protests<br />
occurred in Turkey, some of which were<br />
violent. President Erdogan has called<br />
for calmness during these protests but<br />
the Chinese treatment of Uighurs has<br />
entered the political agenda of this visit,<br />
which may mend the political relations<br />
between the two countries. However,<br />
this political tension has shadowed the<br />
economic priorities of this visit causing<br />
distrust between the actors.<br />
Despite this challenge, Erdogan’s visit<br />
presents a strong opportunity to establish<br />
long-term strategic relations<br />
if the ancient Silk Road is revived<br />
through modern land transportation<br />
lines that connects China to Europe<br />
via Turkey. There are such projects in<br />
both countries. China has launched its<br />
One Belt, One Road initiative, which<br />
makes Turkey a key investment and<br />
cooperation partner. Turkey has built<br />
high-speed trains between Ankara and<br />
Istanbul. Turkey aims to attract more<br />
direct Chinese investment to balance the<br />
trade deficit. According to current data,<br />
Chinese direct investment in Turkey is<br />
$642 million, which is only a fraction of<br />
China’s total global investment.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
13
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİ / PRESIDENT ERDOGAN’S VISIT TO CHINA<br />
TÜRKİYE VE ÇİN’İ BİRBİRİNE BAĞLAYAN EN<br />
KISA YOL: TİCARİ YOLLAR<br />
Ayrıca, Türkiye, Azerbaycan’ın başkenti<br />
Bakü, Gürcistan’ın başkenti Tiflis ve<br />
Türkiye’nin doğu illerinden Kars’ı birbirine<br />
bağlayacak olan demiryolunun<br />
inşa edilmesini destekliyor. Azerbaycan<br />
ve Gürcistan’dan geçecek demiryolu<br />
hattı büyük ölçüde Bakü tarafından<br />
üstlenildi fakat Türkiye-Gürcistan sınırını<br />
Kars’a bağlayan bölüm halen inşaat<br />
aşamasında. Türkiye ve Çin arasındaki<br />
bu demiryolu hattını hayata geçirecek<br />
somut adımlar Türkiye-Çin ilişkilerinin<br />
gelişmesinin sağlayacağı en büyük faydalar<br />
arasında sayılabilir.<br />
Türk-Çin ilişkilerinde bir diğer jeostratejik<br />
sorun da güvenlik işbirliğiyle ilgilidir.<br />
Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerde yaşanan<br />
karışıklıklardan dolayı Türkiye’nin<br />
sağlam hava savunma sistemi arayışı<br />
yoğunlaştı. Fakat NATO müttefikleri Çin<br />
füze savunma sistemi alım planı nedeniyle<br />
alarma geçti. Füze sistemi için Amerika,<br />
Avrupa ve Çin teklif sundu ancak Çin, fiyatı<br />
daha düşük ve teknoloji transferi anlaşmasından<br />
dolayı daha tercih edilir bir teklif<br />
sunuyor. Buna rağmen Türkiye NATO’dan<br />
gelen baskılar dolayısıyla bu süreci bir<br />
sonuca bağlayamadı ve teklif verenlerden<br />
yaptıkları tekliflerini yeniden gözden geçirmelerini<br />
istedi. Bu pazarlık şekli daha iyi<br />
anlaşmalar getirebilir fakat en nihayetinde<br />
Çin hava savunma sistemlerinin kalitesi ve<br />
NATO sistemleriyle uyumluluğu ile ilgili<br />
endişeler bulunuyor. Dahası, NATO üyesi<br />
olan Türkiye PKK ve IŞİD terörüne karşı<br />
verdiği mücadelede müttefiklerinden destek<br />
almak için 4. Madde uyarınca toplantı<br />
çağrısında bulundu. Türkiye’nin güvenlikte<br />
NATO’ya olan bağlılığı devam ettikçe,<br />
Çin ile yapacağı işbirliği güvenlikten ziyade<br />
ekonomi alanıyla sınırlı kalabilir.<br />
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın<br />
Çin ziyareti Türkiye-Çin ilişkilerini geliştirmek<br />
için önemli bir adımdır. Ekonomik<br />
işbirliği, güvenlik ortaklığındaki mühim<br />
beklentilerin önüne geçiyor. Çin’de yaşayan<br />
Uygurların hakları, Suriye’ye askeri müdahale<br />
için BM kararlarındaki Çin engeli gibi<br />
siyasi meseleler Türk-Çin ilişkilerinin güven<br />
temelinde ilerlemesinin önünde ciddi<br />
sorunlar olarak duruyor. Yine de iki ülke<br />
arasında en çok gelecek vadeden fırsat,<br />
tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandıracak<br />
yeni ulaşım sistemleriyle bu iki ülkeyi birbirine<br />
bağlamak olarak görünüyor.<br />
TÜRKIYE’NIN ÇIN’DEN<br />
ITHALATI<br />
MILYAR<br />
DOLAR<br />
25<br />
ÇIN’IN TÜRKIYE’DEN<br />
ITHALATI<br />
MILYAR<br />
2,8 DOLAR<br />
(2014 YILI)<br />
TURKISH IMPORTS<br />
FROM CHINA<br />
BILLION<br />
DOLLARS<br />
25<br />
CHINESE IMPORTS<br />
FORM TURKEY<br />
BILLION<br />
2.8 DOLLARS<br />
(IN 2014)<br />
SHORTEST WAY TO CONNECT TURKEY<br />
AND CHINA: TRADE ROUTES<br />
Moreover, Turkey has been supporting<br />
the building of a railway that connects<br />
Azerbaijan’s capital Baku, Georgia’s capital<br />
Tbilisi, and Turkey’s eastern city of Kars.<br />
The railway line in Azerbaijan and Georgia<br />
has been undertaken largely by Baku’s support<br />
but the part that connects Turkish-<br />
Georgian border to Kars is still under<br />
construction. Solid steps to realize this<br />
railway line between China and Turkey can<br />
become one of the greatest benefits of improved<br />
Turkish-Chinese relations.<br />
The other geostrategic question in Turkish-<br />
Chinese relations is related to security<br />
cooperation. As the neighboring countries<br />
such as Iraq and Syria fall in disarray,<br />
Turkey’s search for a strong air defense<br />
system has grown. However, NATO allies<br />
have been alarmed about the purchase<br />
plan of Chinese missile defense system.<br />
There have been three bids for this missile<br />
system including American and European<br />
bidders but the Chinese bid was a better<br />
offer for its lower price and agreement for<br />
technology transfer. However, due to the<br />
pressure from NATO, Turkey has not finalized<br />
the tender and asked the bidders to<br />
revise their offers. This negotiation style<br />
may bring better deals but ultimately there<br />
are concerns about the quality of Chinese<br />
air defense systems and their compatibility<br />
with the NATO systems. Moreover, as<br />
a member of NATO, Turkey has invoked<br />
Article 4 of the alliance, calling member<br />
states to a meeting to garner support for<br />
its fight against PKK and ISIS terrorism.<br />
As Turkey’s reliance on NATO for security<br />
continues, cooperation with China may<br />
be limited to the economic arena rather<br />
than security.<br />
In conclusion, President Erdogan’s visit<br />
to China has important implications to<br />
improve Turkish-Chinese relations.<br />
Economic cooperation looms larger than<br />
any significant prospects for partnership<br />
in security. Political issues such as the<br />
rights of Uighurs in China and Chinese<br />
blockage of any UN resolution for a military<br />
intervention in Syria stand as serious<br />
challenges to foster trust-based Turkish-<br />
Chinese relations. However, the most<br />
promising opportunity between the two<br />
countries is to connect them through new<br />
transportation systems that would revive<br />
the ancient Silk Road.<br />
14 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
RÖPORTAJ / INTERVIEW<br />
ULUSLARARASI TÜRK AKADEMİSİ / INTERNATIONAL TURKIC ACADEMY<br />
TÜRKLER HEM SAVAŞÇI HEM DE SANATÇIYDI<br />
TURKS WERE BOTH WARRIORS AND ARTISTS<br />
Şiirler, destanlar, efsaneler ve masallar. Geleneksel sözlü tarihimiz Türk<br />
halklarının ortak hafızasını ortaya koyar, ortak bir tarihte bizi buluşturur. Bu<br />
yüzden her efsanenin de bir gerçeklik payı vardır. Tıpkı Ergenekon destanı<br />
gibi… Türk dünyasının altın beşiği Altaylardaki Türk halklarının izine düşen<br />
Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali, Türk dünyasının<br />
heyecan verici tarihine ışık tutan keşiflerini ve yeni projelerini anlattı.<br />
Poems, epics, legends and tales. Our traditional oral history puts forward the<br />
common memory of Turkish nations, and reunites us in a common history. That’s<br />
why every legend is real to a certain extent. Just like the Epic of Ergenekon… Prof.<br />
Dr. Darkhan Kydyrali, tracing the Turkish nations in the Altai Mountains which<br />
is the golden cradle of the Turkic world, told us new projects and expeditions<br />
shedding light on the exciting history of the Turkic world.<br />
MERVE DAMCI<br />
Türk dünyasının geçmişine sahip çıkmak<br />
ve onu bir arada tutabilmek için<br />
girişimlerde bulunuluyor. Bunların en<br />
kıymetlilerinden biri de Uluslararası<br />
Türk Akademisi. Akademinin doğuş<br />
hikayesi nedir?<br />
Tarihe baktığımızda Nahçıvan<br />
Anlaşması’nda Türk işbirliği kurumsallaştı<br />
diyebiliriz. Orada Türk Dili Konuşan<br />
Ülkeleri Konseyi’nin (Türk Keneşi) meydana<br />
geldi ve birkaç kurumun hayata geçmesiyle<br />
ilgili düşünceler ortaya atıldı.<br />
Bunlardan biri de Kazakistan Devlet<br />
Başkanı Nursultan Nazarbayev’in<br />
Türk Akademisi’ni kurma fikriydi.<br />
Görüşmelerimiz neticesinde<br />
Türk Akademisi 2010 yılında<br />
Nazarbayev ile dönemin Türkiye<br />
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün<br />
katılımlarıyla Astana’da açılmış<br />
oldu. 2012 yılında Bişkek<br />
Zirvesi’nde devlet başkanlarının<br />
onaylamasıyla birlikte akademi<br />
uluslararası statü kazandı.<br />
Böylelikle devlet başkanlarının<br />
imzası ve 2014 yılında da<br />
üye ülkelerin meclislerinin<br />
onaylamasıyla birlikte Türk<br />
Akademisi aynı zamanda<br />
bir uluslararası örgüt,<br />
uluslararası kurum<br />
There are initiatives aiming to preserve<br />
the history of the Turkic world<br />
and keeping it together. One of the<br />
most valuable of those initiatives is the<br />
International Turkic Academy. How did<br />
the Academy come to life?<br />
We can say that cooperation between Turks<br />
was institutionalized with the Nakhchivan<br />
Agreement. The Turkic Council was formed,<br />
and some ideas were suggested for establishing<br />
a couple of institutions. One of those<br />
ideas was to establish the Turkic Academy,<br />
uttered by Nursultan Nazarbayev, President<br />
of Kazakhstan. To have concrete and systematic<br />
results at the end of our negotiations,<br />
the Turkic Academy was launched in 2010,<br />
Astana with the participation of Nazarbayev<br />
and then President of Turkey Mr. Abdullah<br />
Gül. The Academy gained an international<br />
status when the heads of state ratified it during<br />
the Bishkek Summit in 2012. Heads of<br />
state signed the agreement, and the Turkic<br />
Academy became an international organization<br />
with the approval of the parliaments of<br />
member states in 2014. Thus, we can define<br />
the Turkic Academy as a platform that gathers<br />
the thinkers, intellectuals and scientists<br />
of the Turkic world. We can also regard it as<br />
the superior mind of the Turkic world. Ismail<br />
Gaspirali’s well-known motto “Unity in language,<br />
thought and action” is now being real-<br />
16<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
haline gelmiş oldu. Dolayısıyla biz Türk<br />
Akademisi’ni Türk dünyasının düşünce,<br />
fikir insanları ve bilim adamlarını bir araya<br />
getiren bir platform olarak da değerlendirebiliriz.<br />
Türk dünyasının üst aklı olarak<br />
da tanımlayabiliriz. İsmail Gaspıralı’nın<br />
düşüncesiyle yola çıkarsak “Dilde, fikirde,<br />
işte birlik” sözünü Türk Keneşi şu anda<br />
gerçekleştiriyor. Fikirde ve düşüncede birlik<br />
önemlidir çünkü düşünce birliği, bilinç<br />
ortaklığı olmadan birlikteliğin devamlı<br />
olması zordur. Akademiyi Türk dünyasının<br />
bilimsel çalışmalarını koordine eden uluslararası<br />
bir kurum olarak da niteleyebiliriz.<br />
Türk Akademisi kurucu üyelerin<br />
(Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan<br />
ve Türkiye) haricinde başka hangi<br />
ülkeler ya da kuruluşlarla işbirliği halinde?<br />
Türk dünyası kavramı nedir? Türklük<br />
insanlığa, dünya tarihine neler vermiştir?<br />
Türk dünyası dünya medeniyetine ne gibi<br />
katkılarda bulunmuştur? Bunları inceleyen<br />
bir kuruluşuz. Dolayısıyla UNESCO,<br />
ISESCO, İslam İşbirliği Teşkilatı başta<br />
olmak üzere dünyadaki bilimsel araştırmalar<br />
yapan kurumlarla işbirliği halindeyiz.<br />
Milli akademilerle anlaşmalar imzaladık.<br />
Bunların içerisinde kurucu ülkelerin dışında<br />
özellikle Rusya’daki Türk toplulukları,<br />
Tataristan, Başkurdistan, Saha, Tuva başta<br />
olmak üzere Çin’deki Türk halkların araştırılmasıyla<br />
ilgili projelerimiz var. Oradaki<br />
bilimsel enstitülerle iyi ilişkiler kurduk.<br />
Moğolistan çok ilgili. Ortak işbirliğimiz<br />
çerçevesinde birçok projeyi birlikte yürütüyoruz.<br />
Çünkü orası bir Türk yurdudur.<br />
Ötüken’in, Orhun’un olduğu, Kül Tigin,<br />
Bumin Kağan’ın yaşadığı topraklar bizim ilgi<br />
alanımız dışında kalamaz. Ayrıca özellikle<br />
Macaristan ile çok iyi ilişkiler içerisindeyiz.<br />
Bilimsel toplantılar gerçekleştiriyoruz, projeler<br />
yürütüyoruz. 4 bin yıllık tarihimizde<br />
Avrasya kıtasında Türklerin atının gitmediği<br />
yer yok denecek kadar az. Dolayısıyla bizim<br />
ilgi alanımız sadece Türki Cumhuriyetler<br />
ve topluluklar değil. Mısır, Hindistan, İran,<br />
Çin ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere<br />
bütün Türklerin yaşadığı ve yaşamakta<br />
olduğu ülkelerle şu anda temas halindeyiz.<br />
Özellikle Türkoloji’nin bir zamanlar merkezi<br />
olan Rusya’yla da ilişkileri güçlendirmek<br />
için Türk Dünyası Bilim Akademileri<br />
Birliği’ni kurduk. Bu fikir Tataristan’dan<br />
geldi. Çünkü Tatarlar özellikle Rusya’da<br />
önemli bir etkinliğe sahipti. Sibirya’daki<br />
Türk topluluklarıyla ilgili de birçok proje<br />
“ULUSLARARASI<br />
TÜRK AKADEMİSİ,<br />
TÜRK DÜNYASININ<br />
ENTELEKTÜEL BİLİM<br />
ADAMLARINI ORTAK<br />
BİR PLATFORMDA<br />
BULUŞTURUYOR.”<br />
“INTERNATIONAL<br />
TURKIC ACADEMY IS<br />
A COMMON<br />
PLATFORM FOR THE<br />
INTELLECTUAL<br />
SCIENTISTS OF THE<br />
TURKIC <strong>WORLD</strong>.”<br />
ized by the Turkic Council. Unity in thoughts<br />
and ideas is important because common<br />
consciousness is a must for coexistence. We<br />
can call the Academy an international institution<br />
that coordinates the scientific works of<br />
the Turkic world.<br />
Which countries or institutions does<br />
Turkic Academy cooperate with<br />
in addition to founding members<br />
(Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan<br />
and Turkey)?<br />
What does Turkic World mean? What has<br />
the Turkish nation brought for the humanity,<br />
for world history? Which contributions<br />
has the Turkic world made to the world<br />
civilization? We are examining those issues.<br />
Therefore, we collaborate with institutions<br />
that carry out scientific studies, particularly<br />
UNESCO, ISESCO and the Organization of<br />
Islamic Cooperation. We have signed agreements<br />
with national academies. In addition<br />
to founding members, we have projects on<br />
Turkish communities in Russia and China,<br />
especially Tatarstan, Bashkortostan, Saha<br />
and Tuva. We have established close relations<br />
with scientific institutes in those regions.<br />
Mongolia has showed great interest.<br />
We carry out many projects together within<br />
the scope of our cooperation because we<br />
are talking about a Turkish settlement. The<br />
territories that cover Otukan, Orkhun, that<br />
hosted Kul Tigin and Bumin Qaghan may not<br />
be left out of our areas of interest. Moreover,<br />
we have great relations with Hungary. We<br />
hold scientific meetings and conduct relevant<br />
projects. In our 4 thousand-year history,<br />
Turkish people wandered all around<br />
Eurasia with their horses. Therefore, we<br />
are not only interested in Turkic Republics<br />
and communities. We are also in contact<br />
with countries that hosted or still hosting<br />
Turkish people, such as Egypt, India, Iran,<br />
China and Europe. We established the Union<br />
of Academies of Sciences of the Turkic<br />
World in order to develop our relations with<br />
Russia which was previously the center<br />
of Turkology. This idea was put forward<br />
by Tatarstan because they had significant<br />
influence in Russia. We are also realizing<br />
several projects about Turkish communities<br />
in Siberia. Besides, we are working on a<br />
common alphabet to be able to eliminate the<br />
language barriers in the Turkic world and<br />
create a common information means. We<br />
want to use the <strong>34</strong>-letter alphabet in all our<br />
activities, which was accepted in Marmara<br />
University.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
17
ULUSLARARASI TÜRK AKADEMİSİ / INTERNATIONAL TURKIC ACADEMY<br />
gerçekleştiriyoruz. Bunun dışında Türk<br />
dünyasında dil bariyerini kırabilmek ve<br />
ortak enformasyon alanı oluşturabilmek için<br />
ortak alfabe meselesi üzerine çalışmaktayız.<br />
Marmara Üniversitesi’nde de kabul edilen<br />
<strong>34</strong> harfli ortak alfabeyi bütün çalışmalarda<br />
kullanmak istiyoruz.<br />
Biraz da akademi öncülüğünde yürütülen<br />
arkeolojik kazı çalışmalarına değinelim.<br />
Ergenekon destanının gerçek<br />
olabileceğine dair bazı bulgular elde<br />
ettiniz. Çalışmalar ne zaman, nasıl başladı?<br />
Neticesi ne oldu?<br />
Akademideki çalışmalarımızın merkezine<br />
tarihi oturttuk. Dil bizi biraz ayırdı. Çünkü<br />
Sovyetler dönemindeki Türkoloji, oradaki<br />
Türk halklarının dillerinin ayrılması üzerinde<br />
etkili oldu. Fakat tarih bizi birleştiren<br />
bir husus çünkü tarih aynı zamanda somut<br />
delillerle, özellikle arkeolojik kazılarla kimsenin<br />
inkar edemediği bir gerçek. Ortak<br />
Türk tarihinin öğretilmesi projesini ders<br />
kitaplarıyla hayata geçireceğiz. Bu nedenle<br />
kitaplarımızdaki bulguları da kendimiz<br />
ortaya çıkarmak istedik. Arkeolojide maalesef<br />
biraz zayıfız. Mesela kadim Türk yurdu<br />
olan Moğolistan’daki kazılarda Türkler<br />
yok. Fransızlar, Almanlar, Amerikalılar<br />
var. Aslında bizim güçlü tarihçilerimiz<br />
var. Tarihçi o malzemeyi değerlendiren<br />
kişidir. İlk bulan kişi onu nasıl yorumlarsa<br />
tarihe öyle geçer. Gebele Zirvesi’ne katılan<br />
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham<br />
Aliyev’in “Altaylarda kazı yapmamız lazım”<br />
talimatı çok etkili oldu. Bu sayede geçen yıl<br />
Altaylarda kazıya başladık. Dede Korkut<br />
kitabının 200’üncü yıl dönümü kutlamalarıyla<br />
ilgilenirken kazı ekibimizden birkaç<br />
müzik aleti bulduklarına dair telefon geldi.<br />
Altay’a gittik. Kazakistan sınırında Berel<br />
dediğimiz topraklarda Türk hakanlarının<br />
mezarları bulunmuştu. O mezarlardan<br />
60’tan fazla altınla süslenmiş at çıktı.<br />
Türkler için kutsal bir mekandı. Kazılarda<br />
üç müzik aleti bulundu. Bunlardan biri de<br />
kanunun atasıydı. Bu müzik aletini ilk kez<br />
El Farabi dünyaya tanıtmıştı. Türklerin<br />
bir elinde kılıç diğer elinde müzik aleti<br />
cengaveri taşımaları çok ilginç bir şey. Çok<br />
duygusal bir millet olduğunu ortaya koyuyor.<br />
Böyle bir kontrastı bulmak çok zor.<br />
Diğer bulduğumuz aletler de ud ve kopuzdu.<br />
Orada her Türk askeri müzik aletiyle<br />
gömüldüğüne göre o kişiler şen şakraktı ve<br />
bereketli bir toplum içerisinde yaşıyorlardı.<br />
Askerlerin yara almadan vefat ettiklerini<br />
keşfettik. Sonra tabi benim aklıma kayıp<br />
“4 BİN YILLIK<br />
TARİHİMİZDE<br />
AVRASYA KITASINDA<br />
TÜRKLERİN ATININ<br />
GİTMEDİĞİ YER YOK<br />
DENECEK KADAR AZ.<br />
“IN OUR 4<br />
THOUSAND-YEAR<br />
HISTORY, TURKS ON<br />
HORSEBACK<br />
EXPLORED ALMOST<br />
EVERYWHERE IN THE<br />
EURASIAN<br />
CONTINENT.”<br />
I would like to talk about archaeological<br />
excavation works being carried out under<br />
the leadership of the Academy. You<br />
have discovered something that may<br />
prove the Epic of Ergenekon. When and<br />
how did the works start? Which results<br />
do you have?<br />
We build our academic activities on history.<br />
Language has obstructed our unity<br />
because the Turkology of the Soviet era<br />
led to different languages among Turkic<br />
communities. But history unites us; it is<br />
an undeniable truth which is supported<br />
by concrete evidences and archaeological<br />
excavations. We will include the common<br />
history of Turks in text books. Thus,<br />
we wanted to acquire the findings to be<br />
included in textbooks. Unfortunately we<br />
are bad at archaeology. For instance, there<br />
are no Turks in the excavation team in<br />
Mongolia which was an ancient Turkish<br />
settlement. There are French, German,<br />
American archaeologists. Actually we<br />
have great historians. Historians review<br />
those materials. The first person to review<br />
a finding makes history. During the<br />
Qabala summit, Azerbaijani President<br />
Ilham Aliyev said “we must launch ex-<br />
18 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
yurt diğer adıyla yeryüzü cenneti olan<br />
Ergenekon geldi. Arkeolojik kazılar önümüzdeki<br />
yıl da devam edecek. Türkiye’den<br />
ve Azerbaycan’dan tarihçilerin katıldığı bir<br />
uluslararası sergi açacağız. Bu kapsamda 2<br />
günlük saha gezisi düzenlenecek.<br />
Türk halklarının milli tarihlerini okuyabilecekleri<br />
bir diğer projeniz de Tarih<br />
Müzesi ve Türk Kütüphanesi’ydi. Tarih<br />
meraklıları buralarda neler bulabilir?<br />
Nahçıvan Zirvesi sırasında Nazarbayev’in<br />
iki önerisi daha oldu. Akademi yanında bir<br />
Türk Tarihi Müzesi ve Türk Kütüphanesi<br />
açma fikrini ortaya attı. Kütüphaneye 32<br />
bin kitap aldık. Macaristan’dan 16 bin kitaptan<br />
oluşan bir kütüphane getirdik. Ünlü<br />
bir Türkolog’un bize bir bağışı oldu. Şu an<br />
küçük bir alanda olduğu için konsept olarak<br />
dört bölüme ayırdık. Müzede genellikle<br />
arkeolojik kazılar sonucunda elde ettiğimiz<br />
müzik aletleri, etnografik ve tarihi eşyalar<br />
mesela ok, yay ve giysi sergiliyoruz. Türk<br />
dünyasının, özellikle kurucu ülkelerin<br />
geleneklerini yansıtabilecek unsurları gösteriyoruz.<br />
Kısa zamanda çok sayıda eser<br />
topladık. Altaylarda bulduğumuz eserler<br />
de orada sergilenecek.<br />
“ORTAK TÜRK<br />
TARİHİNİN<br />
ÖĞRETİLMESİ<br />
PROJESİNİ DERS<br />
KİTAPLARIYLA<br />
HAYATA<br />
GEÇİRECEĞİZ.”<br />
“WE WILL INCLUDE<br />
THE COMMON<br />
HISTORY OF TURKS<br />
IN TEXTBOOKS.”<br />
cavation works in the Altai Mountains.”<br />
This had immediate results and works<br />
started in the Altai Mountains last year.<br />
While we were dealing with the 200th<br />
year celebrations of the Dede Korkut book,<br />
we received a phone call from our excavation<br />
team, telling that they found musical<br />
instruments. We went there. Tombs of<br />
Turkish rulers were found in the area<br />
called Berel, on Kazakh borders. In those<br />
tombs, there were more than 60 horses<br />
with gold ornaments. It was a holy place<br />
for Turks. Three musical instruments<br />
were found, one of them was an ancient<br />
zither. Al Farabi introduced this instrument<br />
to the world. It is very interesting to<br />
see that Turks carry swords in one hand,<br />
and a musical instrument in the other.<br />
Turks are very emotional, as we see. It is<br />
very hard to find such a contrast. Other<br />
instruments were oud and lute. Each<br />
Turkish soldier was buried with a musical<br />
instrument, which means Turkish<br />
community was joyful and fertile. We<br />
also saw that soldiers died without any<br />
injury. Then I remembered Ergenekon, the<br />
heaven on earth which is also known as<br />
the lost land. Archaeological excavations<br />
will continue next year. We will organize<br />
an international exhibition with the participation<br />
of historians from Turkey and<br />
Azerbaijan. A 2-year field visit will be<br />
made within this context.<br />
You have realized the Museum of<br />
History and the Turkish Library projects<br />
to give Turkish nations a chance<br />
to read their national history. What do<br />
they have to offer to history-lovers?<br />
Nazarbayev had two other suggestions during<br />
the Nakhchivan summit. He pointed out<br />
the necessity for a Turkish History Museum<br />
and a Turkish Library in addition to the<br />
Academy. We bought 32 thousand books for<br />
the library. We brought a library of 16 thousand<br />
books from Hungary. A well-known<br />
Turkologist donated for this project. We<br />
divided the area into four according to concepts<br />
due to lack of space. Here we exhibit<br />
musical instruments, ethnographic and<br />
historic things such as arrows, bows and<br />
cloths. We generally display the things that<br />
reflect the traditions of the Turkic world<br />
and particularly of the founding nations. We<br />
have collected a huge amount of monuments<br />
in a short period of time. The monuments<br />
that we found in the Altai Mountains will be<br />
displayed there.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
19
GÖRÜŞ / OPINION<br />
TÜRKİYE VE ABD / TURKEY & USA<br />
01<br />
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE ZORLU SINAV<br />
İki önemli NATO müttefiki Türkiye ve ABD, Ortadoğu’da tırmanan şiddet ve<br />
terör eylemleri sebebiyle oldukça zorlu bir sınavdan geçiyor.<br />
GREAT CHALLENGE IN TURKEY-US RELATIONS<br />
Two important NATO allies -Turkey and the USA- have been going through a<br />
though period in the Middle East due to violence and terrorist acts.<br />
PROF. DR. MESUT HAKKI CAŞIN<br />
HASEN DIŞ POLITIKA VE GÜVENLIK<br />
ARAŞTIRMALARI MERKEZI UZMANI<br />
SENIOR FELLOW, HASEN CENTER ON<br />
FOREIGN POLICY AND SECURITY<br />
Türkiye’de çözüm sürecini kesintiye<br />
uğratan PKK’nın başlattığı şiddet<br />
sarmalının tırmanışa geçmesi ve<br />
Suriye-Irak’ta faaliyet gösteren<br />
IŞİD’in bölgedeki gücünü hala önemli ölçüde<br />
koruması, bölge güvenliğini tehdit etmeye<br />
devam ediyor. Bunun yanı sıra Kuzey<br />
Irak’ta Barzani’nin bağımsızlık talepleri,<br />
Merkezi Irak Ordusu’nun ülke bütünlüğünü<br />
koruyamaması ve intihar saldırılarında<br />
günde ortalama olarak 100 insanın hayatını<br />
kaybetmesi neredeyse gündelik haber konumuna<br />
geldi. Bu karmaşa ve belirsizlik<br />
ortamından istifade eden terör örgütleri;<br />
Escalating violence of the PKK, which<br />
interrupted the resolution process in<br />
Turkey, and the powerful existence<br />
of ISIS in the region, which is active<br />
in Syria and Iraq, constitute a threat to the<br />
security of the region. Besides, Barzani’s<br />
independence demands in Northern Iraq,<br />
Iraqi Armed Forces’ inability to protect<br />
the integrity of the state, and the casualty<br />
of almost 100 people every day in<br />
suicide bombings… Unfortunately, these<br />
have turned into ordinary events for us.<br />
Terrorist organizations, taking advantage<br />
of this chaos and uncertainty, continue<br />
20 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
bölgede bozulan devlet ve askeri bürokratik<br />
yönetimindeki siyasal güç boşluğunun<br />
yerini alma iddiası ile saldırılarına devam<br />
ediyor. Son olarak, Suruç Katliamı ve<br />
Suriye sınırında bir astsubayın IŞİD tarafından<br />
şehit edilmesi, bu örgütün Türkiye<br />
için oluşturduğu ciddi tehdidi gözler önüne<br />
serdi. Tüm bunlara istinaden Türkiye İran-<br />
Irak-Suriye sınırı uzantısında ve kendi<br />
toprakları içinde PKK ve IŞİD olmak üzere<br />
iki cepheli bir terör mücadelesi ile karşı<br />
karşıya kaldı.<br />
IŞİD, eş zamanlı saldırıları ile PKK’nın<br />
Suriye uzantısı konumundaki PYD’ye bir<br />
darbe vurarak bu örgütün Türkiye’deki<br />
sempatizanlarını caydırmak, aynı zamanda<br />
Ankara’ya ABD ile ittifakını genişletmesi<br />
halinde Anadolu topraklarında terör eylemleri<br />
icra edebileceği mesajını vermek<br />
istiyor. Bu meydan okuma, Ankara’nın<br />
IŞİD’e karşı duruşunu sertleştirmesine ve<br />
yurt içindeki hücrelerine baskıyı öngören<br />
yeni strateji değişikliğine gitmesine neden<br />
oldu. Ancak, Türkiye’nin en önemli adımı,<br />
ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD ile<br />
müttefikler, Körfez ülkeleri ile ortak hava<br />
gücü mücadele politikasının başlangıç<br />
noktasını teşkil eden Riyad Mutabakatı’na<br />
iştirak etmesidir. Ankara, bu yeni durumda<br />
“Koalisyon Hava Gücü”ne iştirak edip,<br />
aynı zamanda Pentagon ile daha sıkı işbirliği<br />
içine girerek İncirlik Üssü’nün uçaklar<br />
ve insansız hava araçlarının kullanımına<br />
izin verilmesine ikna oldu.<br />
02<br />
ÇAVUŞOĞLU:<br />
“IŞİD’E KARŞI HEP<br />
BIRLIKTE KAPSAMLI<br />
BIR SAVAŞ<br />
BAŞLATACAĞIZ”<br />
CAVUSOGLU:<br />
“WE WILL TOGETHER<br />
START A<br />
COMPREHENSIVE<br />
WAR AGAINST ISIS.”<br />
01<br />
Türkiye Cumhuriyeti<br />
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />
Erdoğan ve ABD Başkanı Barack<br />
Obama.<br />
The President of Turkish<br />
Republic Recep Tayyip Erdogan<br />
and US President Barack<br />
Obama.<br />
02<br />
Dışişleri Bakanı Mevlüt<br />
Çavuşoğlu, 5 Ağustos <strong>2015</strong><br />
tarihinde Kuala Lumpur,<br />
Malezya’da ABD Dışişleri Bakanı<br />
John Kerry ile bir araya geldi.<br />
US Secretary of State John Kerry<br />
and Turkey’s Foreign Minister<br />
Mevlut Cavusoglu had a meeting<br />
in Kuala Lumpur, Maleysia on<br />
August 5, <strong>2015</strong>.<br />
ORTAK MÜCADELEDE ORTAYA ÇIKAN<br />
BOŞLUKLAR<br />
Türkiye ile ABD arasında IŞİD’e karşı<br />
ortak mücadeleye ilişkin varılan mutabakatta<br />
bazı boşlukların veya belirsiz<br />
hususların mevcut olduğu gözlemleniyor.<br />
Özellikle Irak ve Libya’da uygulanan<br />
“uçuşa yasak bölge” ve Suriye’nin kuzeyinde<br />
bir “güvenli bölge”nin kurulması<br />
meselelerin belirsizliğini muhafaza ediyor.<br />
Ankara ve Washington’un açıklamalarındaki<br />
farklı sesler, taraflar arasında bazı<br />
diplomatik görüş ayrılıklarının mevcut<br />
olduğuna işaret ediyor.<br />
ABD heyeti ile yapılan müzakerelerin ardından,<br />
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu<br />
Malezya’da ABD Dışişleri Bakanı John<br />
Kerry ile bir araya geldi ve “IŞİD’e karşı<br />
hep birlikte kapsamlı bir savaş başlatacağız”<br />
açıklamasında bulundu. Çavuşoğlu<br />
ayrıca, “IŞİD unsurlarından temizlenen<br />
bölgelerin güvenli bölge olacağını” da belirtti.<br />
ABD ve Türkiye arasında varılan antheir<br />
attacks with the claim of replacing the<br />
political power void caused by the disrupted<br />
state and military bureaucratic administration.<br />
Lastly, the recent Suruç massacre<br />
and the martyred sergeant at the Syrian<br />
border by the ISIS emphasized the serious<br />
danger of this organization for Turkey. In<br />
this regard, Turkey had to fight terrorism<br />
in two fronts: one on the borderline of<br />
Iran-Iraq-Syria and in its own territories,<br />
namely against PKK and ISIS.<br />
By organizing simultaneous attacks, ISIS<br />
wanted to damage PYD (Democratic Union<br />
Party) which is PKK’s branch in Syria, and<br />
deter the followers of this organization<br />
within Turkey. ISIS also wanted to imply<br />
Ankara that it may organize terrorist attacks<br />
in Anatolia if Ankara deepens its<br />
alliance with the USA. This confrontation<br />
caused Ankara to toughen its stance<br />
against ISIS and change its strategy and<br />
start oppressing the organization’s arms<br />
within the country. However, US President<br />
Obama’s decision to participate in the<br />
Riyadh Agreement which constitutes the<br />
basis for the fight against ISIS via a joint<br />
air force among allies and Gulf states<br />
has been an important turning point for<br />
Turkey. Under these conditions, Ankara<br />
became a part of the “Coalition Air Force”<br />
by establishing stronger cooperation with<br />
Pentagon and was convinced to allow the<br />
use of the Incirlik Air Base by aircrafts and<br />
unmanned aerial vehicles.<br />
EMERGING GAPS IN JOINT ACTION<br />
Some gaps or uncertain issues are observed<br />
in the agreement reached by Turkey and<br />
the USA for taking joint action against<br />
ISIS. Particularly the “no fly zone” in Libya<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
21
TÜRKİYE VE ABD / TURKEY & USA<br />
laşmanın ardından, Pentagon İncirlik’ten<br />
kalkan Amerikan insansız hava araçları ilk<br />
kez IŞİD hedeflerini vurduğunu açıkladı.<br />
Meselenin odak noktasındaki farklılık,<br />
ABD Başkanı Obama’nın stratejisinde<br />
önerdiği IŞİD’in hava gücü ile zayıflatılarak,<br />
Irak-Suriye’den “arındırılması”<br />
operasyonlarında sınırlı ABD kara gücü<br />
liderliğinde, bölgesel güçlerden yararlanma<br />
fikrinden kaynaklandığı söylenebilir.<br />
Türkiye, Suriyeli “muhalif güçlerin” katkısıyla<br />
güvenli bölgenin kurularak, mülteci<br />
dalgası ve sınır güvenliğinin sağlanmasını<br />
arzu ediyor. Böylece, müzakerelerde<br />
IŞİD’in bölgeden uzaklaştırılması, yerel<br />
güçlere yeni sorumluluklar verilmesindeki<br />
ortak bir anlayış zemininde Türkiye tarafı,<br />
PYD’nin PKK ile ortak hareket ettiği ve<br />
Suriye’nin kuzeyinde ayrı bir devlet kurmasının<br />
Suriye’nin olduğu kadar gelecekte<br />
Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal<br />
güvenliğini de tehdit edeceği çekincesini<br />
saklı tutamaya devam ediyor. Öte yandan<br />
Suriyeli muhaliflere yardım çerçevesinde<br />
yürütülen “Eğit-donat” programındaki<br />
askerlerin IŞİD askeri varlığı karşısında<br />
yetersiz kalması, ABD tarafının mevcut<br />
duruşunda PYD güçlerine destek fikrindeki<br />
farklılığa neden oluyor. Suriye’de IŞİD<br />
kontrolündeki bölgenin boşaltılmasındaki<br />
ortak görüşe karşı, taraflar arasında bu<br />
boşluğun kimler tarafından doldurulacağı<br />
hakkında mutlak ve kesin bir mutabakatın<br />
tesis edilmediği söylenebilir. Suriye ve<br />
Irak’ta PYD’nin yanı sıra, IŞİD’in rol kapma<br />
yarışında ortaya çıkan gri alanda, tarafların<br />
özellikle güvenli bölge ile ilgili açıklamalarında<br />
kendi kamuoylarını dikkate<br />
alan hassas farklılıkların sürpriz olmadığı<br />
düşünülüyor.<br />
IŞİD İLE MÜCADELEDE ABD GERÇEKTEN<br />
BAŞARILI MI?<br />
Sahaya bakıldığında, IŞİD’in Irak’ta ilerleyerek<br />
Musul’u ele geçirişinin ardından<br />
ABD öncülüğünde kurulan IŞİD karşıtı<br />
koalisyon birinci yılını tamamladı. Hava<br />
harekatlarının ABD’ye maliyeti yaklaşık<br />
3,5 milyar doları buldu. Ayrıca 6000 sortiden<br />
fazla uçuşlarda 9 bin hedef imha<br />
edilirken, 10 binden fazla IŞİD militanının<br />
etkisiz hale getirildiği öne sürülüyor. ABD<br />
Savunma Bakanlığı’nın verilerine göre,<br />
IŞİD’in savaşçı sayısı 2014’ten günümüze<br />
çok büyük bir artış kaydetti. IŞİD saflarında<br />
20 ila 30 bin arasında kişinin savaştığı<br />
tahmin ediliyor. ABD Kara Kuvvetleri<br />
Komutanı Orgeneral Ray Odierno,<br />
03<br />
TÜRKIYE, SURIYELI<br />
“MUHALIF<br />
GÜÇLERIN”<br />
KATKISIYLA GÜVENLI<br />
BÖLGENIN<br />
KURULMASINI ARZU<br />
EDIYOR.<br />
TURKEY WISHES FOR<br />
THE ESTABLISHMENT<br />
OF A SAFE ZONE<br />
WITH THE SUPPORT<br />
OF SYRIAN<br />
“OPPOSITION<br />
FORCES”<br />
and Iraq and establishing a “safe haven”<br />
in the northern part of Syria still remain<br />
as uncertain issues. Different voices in<br />
the statements made by Ankara and<br />
Washington indicate some diplomatic differences<br />
of opinion between the parties.<br />
Following the negotiations with the US<br />
delegation, Turkish Foreign Minister<br />
Mevlüt Çavuşoğlu had a meeting with<br />
US Foreign Minister John Kerry in<br />
Malaysia and noted: “We will together<br />
start a comprehensive war against ISIS.”<br />
Çavuşoğlu also indicated that “areas<br />
where ISIS forces have been eradicated<br />
will be safe zones”. After the USA and<br />
Turkey reached an agreement, Pentagon<br />
announced hitting ISIS targets for the<br />
first time with American unmanned aerial<br />
vehicles from the Incirlik base. It can be<br />
said that the core difference is stemming<br />
from President Obama’s strategy which<br />
stipulates weakening ISIS with air strikes,<br />
“purging” Iraq and Syria, and using regional<br />
forces under the leadership of limited<br />
US ground forces. Turkey wishes for<br />
the establishment of a safe zone with the<br />
support of Syrian “opposition forces” and<br />
for ensuring border security to control<br />
the inflow of migrants. On the basis of a<br />
common understanding adopted in the<br />
negotiations, putting forward new responsibilities<br />
for local forces and uprooting<br />
ISIS from the region; Turkey has concerns<br />
about PYD’s joint actions with PKK and<br />
its potential to establish a separate state in<br />
22 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
04<br />
05<br />
ABD’nin IŞİD’le mücadelede başarılı<br />
olduğu değerlendirmesinde bulunmuştu.<br />
Odierno, Washington’daki açıklamasında,<br />
IŞİD’in çok sayıda üst düzey komutanının<br />
öldürüldüğünü, bunun da örgütü zayıflattığını<br />
ileri sürmüştü.<br />
Bu bağlamda, ABD Başkanı Barack<br />
Obama, “PKK saldırıları karşısında<br />
Türkiye’nin kendini savunması meşrudur”<br />
açıklamasına karşılık, önceliklerinin IŞİD<br />
üyelerinin Suriye›ye geçişlerinin önlenmesi<br />
olduğunu belirtti. ABD Başkanlık<br />
Temsilcisi’nin yardımcısı olan Brett<br />
McGurk, “PKK bizim için bir terör örgütü.<br />
PYD ise bizim hukukumuzda farklı<br />
bir statüye sahip” dedi. “PYD ve YPG<br />
Suriye’de IŞİD’e karşı çok etkili oldular”<br />
açıklamasında bulundu. McGurk, “PKK,<br />
IŞİD’e karşı anlaşmamızın bir parçası ya da<br />
meselesi değildi. Ancak PKK Türk dostlarımız,<br />
ortaklarımız için çok ciddi bir tehdit.<br />
Ve bu yüzden PKK Türkiye’ye saldırdığında,<br />
Türkiye’nin de cevap verme hakkı<br />
vardır. Artık Türkiye ile gerçekleştirmeye<br />
çalışacağımız bir dizi prensip üzerine vardığımız<br />
bir anlaşmamız var. Bunun birinci<br />
adımı, şu anda ilerleyen hava harekâtı.<br />
İkinci aşaması ise IŞİD’i Suriye’de Azez<br />
ve Cerablus arasındaki stratejik bölgeden<br />
temizlemek” açıklamasında bulundu.<br />
İNCİRLİK ÜSSÜ OYUNUN KURALLARINI<br />
DEĞİŞTİRİYOR<br />
ABD açısından bakıldığında İran ile nükleer<br />
hususta yapılan mutabakat Beyaz<br />
OBAMA: “PKK<br />
SALDIRILARI<br />
KARŞISINDA<br />
TÜRKIYE’NIN<br />
KENDINI SAVUNMASI<br />
MEŞRUDUR.”<br />
OBAMA: “IT IS<br />
LEGITIMATE FOR<br />
TURKEY TO DEFEND<br />
ITSELF FROM PKK<br />
ATTACKS.”<br />
03-05<br />
İncirlik Üssü.<br />
Incirlik Air Base.<br />
the northern part of Syria as it will threaten<br />
not only Syria’s but also Turkey’s<br />
territorial integrity and national security<br />
in the future. On the other hand, the incapacity<br />
of soldiers in the “Train-and-Equip<br />
Program” being carried out to assist<br />
Syrian opposition forces against the military<br />
forces of ISIS constitutes a difference<br />
in current approach of the USA about the<br />
support for PYD forces. It can be said that<br />
an absolute and certain agreement could<br />
not be reached about who will fill the gap<br />
when the area under ISIS’s domination<br />
in Syria is saved. With regard to the grey<br />
area which emerged in the competition<br />
for power between PYD and ISIS in Syria<br />
and Iraq, it is considered that differences<br />
of opinion between the parties on the<br />
basis of their public opinion were quite<br />
expected in their statements particularly<br />
about the safe zone.<br />
IS THE USA REALLY SUCCESSFUL IN ITS<br />
FIGHT AGAINST ISIS?<br />
The coalition led by the USA against<br />
ISIS, which was founded after the capture<br />
of Mosul proceeding from Iraq,<br />
has passed through its first year. The<br />
cost of air operations for the USA is approximately<br />
3.5 billion USD; 9 thousand<br />
targets were destroyed via more than 6<br />
thousand sorties in missions, nullificating<br />
more than 10 thousand ISIS militants, as<br />
claimed. According to the data of the US<br />
Department of Defense, the number of<br />
militants of ISIS has not increased much<br />
from 2014 to the present. It is expected<br />
that the number of people fighting for<br />
ISIS is around 20-30 thousand. General<br />
Ray Odierno from US Army Forces<br />
Command said the USA was successful<br />
in its fight against ISIS. He said a great<br />
number of senior commanders were<br />
killed and that reduces the power of the<br />
organization.<br />
In this regard, US President Barack<br />
Obama emphasized that their priority<br />
is to prevent the members of ISIS from<br />
entering Syria, in response to the remark<br />
“It is legitimate for Turkey to defend<br />
itself from PKK attacks”. Brett McGurk,<br />
Deputy Special Presidential Envoy, said<br />
“For us PKK is a terrorist organization,<br />
but we regard PYD as a different formation.”<br />
“PYD and YPG have been very<br />
effective in Syria against ISIS.” Brett<br />
McGurk added, “The PKK was not a<br />
part or an issue that was a part of the<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
23
TÜRKİYE VE ABD / TURKEY & USA<br />
06<br />
Saray’ı kısmen rahatlattı. Yemen’de askeri<br />
gücünü test eden Suudi Arabistan’ın<br />
İran karşısında pek bir şansının olmayacağı<br />
görüldü. Mısır’da devam eden<br />
sorunların ve yaşanan sürecin ülkeyi ne<br />
ölçüde geri plana ittiği ise ortada. ABD,<br />
Türkiye ile ortaklık sürecindeki engellerin<br />
aşılarak, taraflar arasında güvene<br />
dayalı mutabakatın sağlanmasının, terörle<br />
mücadelede en kritik satranç taşı<br />
olduğunu görüyor. Orta ve uzun vadeli<br />
gelişmelere bakıldığında Türkiye PKK<br />
ve IŞİD ile mücadele stratejisinde NATO<br />
ve ABD ile daha kapsamlı ve sorumluluk<br />
üstlenmesini gerektiren roller alabilir. Bu<br />
kapsamda İncirlik Üssü, IŞİD’le mücadelede<br />
oyunun kurallarını değiştirecek<br />
bir öneme sahip. Obama yönetiminde<br />
özellikle Afganistan’da kullanılmaya<br />
başlanan insansız insansız hava araçları<br />
muhtemelen İncirlik Hava Üssü’nün kullanıma<br />
açılmasıyla Suriye’de IŞİD’e karşı<br />
da kullanılacak. Ancak bu stratejide en<br />
hassas nokta insansız hava araçlarının<br />
sivil kayıplara yol açma riski. IŞİD’in de<br />
bu tehlikeyi Ortadoğu’da ABD aleyhine<br />
büyük bir propaganda olarak kullanma<br />
riski bulunuyor. Bu stratejik aksiyonların<br />
tamamı, Türkiye-ABD ilişkileri kadar,<br />
Türkiye’nin İsrail ile de münasebetlerinin<br />
gelişimine katkıda bulunabilir. Ancak<br />
unutmamak gerekir ki terörle mücadele<br />
uzun, süreklilik isteyen ve yorucu bir<br />
politikadır. Başarısının katsayısı ise halkların<br />
ve devletlerin kararlı tutumlarıyla<br />
doğru orantılıdır. Türkiye ve ABD’nin<br />
farklı bölgesel endişelerine rağmen<br />
birlikte sergileyecekleri ortak terörle<br />
mücadele modeli bölge istikrarı ve barışı<br />
açısından büyük önem arz ediyor.<br />
TÜRKIYE VE ABD’NIN<br />
BİRLİKTELİĞİ BÖLGE<br />
ISTIKRARI VE BARIŞI<br />
AÇISINDAN BÜYÜK<br />
ÖNEM ARZ EDIYOR.<br />
COOPERATION OF<br />
TURKEY AND THE<br />
USA HAS A GREAT<br />
IMPORTANCE FOR<br />
SUSTAINABILITY<br />
AND PEACE IN THE<br />
REGION.<br />
06<br />
Türkiye Cumhuriyeti<br />
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />
Erdoğan ve ABD Başkanı Barack<br />
Obama Beyaz Saray’da.<br />
The President of Turkish<br />
Republic Recep Tayyip Erdogan<br />
and US President Barack<br />
Obama in the White House.<br />
agreement about the fight against Daesh.<br />
However, the PKK is a very serious threat<br />
to our friends, to our Turkish partners.<br />
And therefore, when the PKK launches<br />
attacks inside Turkey, Turkey has a right<br />
to respond. We now have agreement with<br />
Turkey on a set of principles about what<br />
we are going to try to do together. Step<br />
one of that, the first phase, is the air campaign,<br />
and that’s now moving forward.<br />
The second phase is trying to clear Daesh<br />
out of this very critical, strategically<br />
located area in Syria from – really from<br />
Azaz to Jarabulus.<br />
A GAME CHANGER: INCIRLIK AIR BASE<br />
From US perspective, reaching a nuclear<br />
agreement with Iran has been some sort<br />
of a relief for the White House. It is understood<br />
that Saudi Arabia, testing its military<br />
power in Yemen, will not have any chance<br />
against Iran. The negative impact of ongoing<br />
problems and the current condition in<br />
Egypt can be clearly seen in the country.<br />
It is obvious for the US that overcoming<br />
the obstacles in the partnership process<br />
with Turkey and reaching an agreement<br />
based on trust between parties is the most<br />
vital chessman for fighting against terrorism.<br />
In terms of medium and long term<br />
developments, Turkey can assume more<br />
comprehensive and responsibility-based<br />
roles with NATO and the USA in its fight<br />
against PKK and ISIS. Within this context,<br />
the Incirlik Base has vital importance<br />
as it can change the rules of the game in<br />
the fight against ISIS which is regarded<br />
as a “Game Changer” by Americans.<br />
Unmanned drones, which were first used<br />
in Afghanistan in the Obama era, will probably<br />
be used against ISIS in Syria in order<br />
to bring the Incirlik Air Base into service.<br />
However, the most sensitive issue in this<br />
strategy is the risk of human loss due to unmanned<br />
aerial vehicles. ISIS may use this<br />
risk as a huge propaganda against the USA<br />
in the Middle East. All of these strategic<br />
actions can contribute to Turkey-US relations<br />
as well Turkey-Israel relations. But it<br />
should always be kept in mind that fighting<br />
against terrorism is a long and exhausting<br />
policy which requires continuity. Its success<br />
is directly related to the commitment<br />
of people and governments. Adopting a<br />
joint model for the fight against terrorism<br />
by Turkey and the USA despite their differing<br />
regional concerns is of great importance<br />
for sustainability and peace in the region.<br />
24 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
KAPAK / COVER<br />
İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />
İRAN İÇİN GERİ <strong>SAYI</strong>M BAŞLADI<br />
İran ile varılan nükleer mutabakat, Amerikan Kongresi<br />
tarafından onaylanmayı bekliyor. Ancak İran’da bayram<br />
havası çoktan hüküm sürmeye ve Türkiye dahil birçok ülke bu<br />
mutabakatın getirdiği kazançları hesap etmeye başladı.<br />
FIGEN AYPEK AYVACI<br />
COUNTDOWN FOR IRAN<br />
The nuclear deal with Iran -on which an understanding has<br />
been reached- still awaits approval from the US Congress.<br />
Nevertheless, Iran has already got in the mood for celebration<br />
and many countries including Turkey have started taking stock<br />
of the advantages this deal would yield.<br />
26 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
Operasyon: Argo. Hollywood yıldızı<br />
Ben Affleck, yönettiği bu filmle<br />
en iyi film dalında Oscar ödülünü<br />
aldı. Ödülü ise manidar bir şekilde<br />
ABD’nin ‘First Lady’si Michelle Obama<br />
verdi. Filmde 1979 yılında Tahran’da ABD<br />
Büyükelçiliği’ne gerçekleştirilen baskın<br />
sonucunda rehine olmaktan son anda kurtarılarak<br />
Kanada Büyükelçiliği’ne sığınan<br />
bir grubun yaşadığı macera anlatılıyordu.<br />
Ancak film ve filmin ödül alması İran’da<br />
pek iyi karşılanmadı. İran Kültür Bakanı<br />
Muhammed Hüseyni o dönem “Hollywood<br />
tarihi çarpıtıyor. Bu film, İran’a karşı verilen<br />
yumuşak savaşın parçası” diye bir açıklama<br />
yapmıştı.<br />
Filme konu olan 1979’da yaşanan olaylar<br />
aslında ABD-İran ilişkilerindeki derin<br />
çatlağı ortaya koyuyor. Bu derin çatlak,<br />
ABD’nin İran’ı uluslararası arenada izole<br />
etmeye başlamasına neden oldu. İstanbul<br />
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden<br />
Doç. Dr. Bekir Günay, ABD’nin 1-2 yıl içinde<br />
ilk şoku atlattıktan sonra Irak’ı İran<br />
ile savaşma konusunda desteklediğinden<br />
bahsediyor ve 30 yıl sürecek ambargo ile<br />
İran için yalnız günlerin başladığını söylüyor:<br />
“ABD, iç karışıklık, etnik isyanlar<br />
ve ambargo uygulaması ile İran’ı sistem<br />
dışına itip, yalnızlaşma politikası izledi.”<br />
İran’ın nükleer çalışmalar yaptığının ortaya<br />
çıkması ile bu izolasyon daha da derinleşti<br />
ve doğu masallarının “bir varmış bir yokmuş”<br />
diye başlaması misali, İran’ı tarih<br />
sahnesinden epeyce bir süre yok etti. Tabiri<br />
caizse bu yokluk sürecinde, yani ambargolu<br />
dönemde müzakere ile ilerlenmesi diplomasinin<br />
imkanları ile barışçıl çözümleri<br />
kullanarak sonuca varılabildiği mesajını<br />
kuvvetli bir şekilde verdi. Elbette süreç<br />
çok uzun oldu ve bugünkü sonuca gül<br />
bahçesinden geçilerek ulaşılmadı ama en<br />
azından Ortadoğu’nun savaş manzarasına<br />
İran da katılmamış oldu. Günay ulaşılan<br />
bu sonucu şöyle değerlendiriyor: “İran<br />
açısından ambargo kaldırılmış, yeni siyasi<br />
hamlelerin yolu açılmıştır. Ülkedeki ekonomik<br />
kalkınma ile birlikte artacak petrol<br />
gelirleriyle yaşam standardındaki artışlar<br />
da hesaplanarak somut sonuçlar elde edileceği<br />
söylenebilir.”<br />
MASAYA OTURMAK MI ZOR? MASADAN<br />
KALKMAK MI?<br />
Peki 1979’dan sonra dünyada bir hayalet<br />
ülkeye dönüştürülmeye çalışılan İran ile<br />
ABD arasında ipler tam olarak ne zaman<br />
koptu ve nükleer gerilim nasıl oluştu? ABD<br />
Operation: Argo. Directed by Hollywood<br />
star Ben Affleck, this movie won the<br />
Best Motion Picture award at the<br />
Oscars. It was rather meaningful<br />
when Michelle Obama -the ‘First Lady’ of the<br />
USA- was on stage to give away the award. The<br />
movie tells the story of a group of people who<br />
took refuge in the Canadian Embassy after<br />
being saved at the last minute from being taken<br />
as hostages during the storming of the US<br />
Embassy in Tehran in 1979. However, neither<br />
the movie nor the award was well-received by<br />
Iran. Iran’s Minister of Culture Mohammad<br />
Hosseini reacted and made a statement back<br />
then: “Hollywood is distorting the history. This<br />
movie is a part of the soft war they have been<br />
fighting against Iran.”<br />
The events of 1979 depicted in the movie are indeed<br />
a clear indication of how serious the fracture<br />
on US-Iran relations is. As a result, the US<br />
began to isolate Iran on the international arena.<br />
Assoc. Prof. Bekir Günay from the Faculty of<br />
Political Sciences at Istanbul University suggests<br />
that the USA backed Iraq to fight Iran in<br />
the first couple of years after pulling through<br />
the first shock and says Iran’s days of isolation<br />
started with the embargo that would last for 30<br />
years: “The US pushed Iran out of the system<br />
making use of internal conflicts, ethnic uprisings<br />
and the embargo; the policy was to isolate<br />
Iran.” When it was discovered that Iran was<br />
engaged in nuclear endeavors, the isolation<br />
has become even stronger and wiped Iran out<br />
from the stage of history just like the opening<br />
phrase of eastern folktales: “Once there was,<br />
and once there wasn’t.” During the embargo<br />
–or in other words in the period of hardship-,<br />
one strongly suggests that peaceful solutions<br />
have indeed been feasible via the means of<br />
diplomacy. It goes without saying that the<br />
process was lengthy and it was not all sunshine<br />
and rainbows until it got to the point where it<br />
is today; but at least, Iran did not become a part<br />
of the picture of war we see in the Middle East.<br />
About the result achieved these days, Günay<br />
says: “For Iran, the embargo has come to an<br />
end; the path to making new political moves is<br />
now clear. It is safe to say that solid results can<br />
be obtained by making an estimation regarding<br />
the income from oil which is expected to scale<br />
up by virtue of the economic development and<br />
improvement in the standards of living in the<br />
country.”<br />
WHICH ONE IS HARDER? TO COME TO THE<br />
TABLE OR LEAVE IT?<br />
So, when exactly did the bridges between the<br />
US and Iran -a country which they tried so<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
27
İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />
ve İran arasındaki nükleer gerilimi ABD<br />
merkezli İran Ulusal Direniş Konseyi’nin<br />
Başkanı Ali Rıza Caferzade’nin 14 Aralık<br />
2012 tarihinde Washington’da yaptığı<br />
basın toplantısının medyatikleştirdiğini<br />
söyleyebiliriz. Peki ne diyordu Caferzade<br />
o basın toplantısında? Diyordu ki İran,<br />
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan<br />
(IAEA) habersiz nükleer silahlanma için<br />
uranyum zenginleştirme çalışmaları yürütüyor.<br />
Hatta Caferzade, bunun için iki tesisi<br />
de hedef gösteriyordu: Natanz’da uranyum<br />
zenginleştirmesi yapan İran, Arak’ta ise<br />
ağır su tesisi inşa ediyordu. Böyle bir habere<br />
karşılık 11 Eylül saldırısı ile terör ve<br />
tehdit kavramlarına karşı daha duyarlı<br />
hale gelen ABD ne yaptı? Savaştı mı? Hayır<br />
bu sefer ilk akla geleni yapmadı. Çünkü<br />
ABD’nin Irak işgali sonrası yaşadığı başarısızlık<br />
ve Orta Doğu’da yaşanan istikrarsızlık<br />
belli ki bu gizli nükleer çalışmalara karşı<br />
ABD’yi İran’la savaşmak yerine masaya<br />
oturmaya itti. 2006’da Birleşmiş Milletler’in<br />
(BM) beş daimi üyesi ve Almanya ile oturulan<br />
masadan <strong>2015</strong> yılının Temmuz ayında<br />
uzlaşı ile kalkıldı. ABD’de demokratların<br />
iktidarı ile Obama’nın Başkan olması ve<br />
İran’da uzlaşmaz Ahmedinejad devrinin<br />
biterek cumhurbaşkanlığı koltuğuna<br />
Hasan Ruhani’nin oturması da bu uzlaşıyı<br />
destekleyen faktörler arasındaydı. Varılan<br />
mutabakat sonucuna göre İran uranyum<br />
zenginleştirme faaliyetlerini sınırlandıracak,<br />
nükleer tesislerini IAEA’ya açacak;<br />
buna karşılık olarak da İran’a uygulanan<br />
ekonomik ve mali yaptırımlar kaldırılacak,<br />
silah ambargosu ise bir süre daha devam<br />
edecek. 14 Temmuz’da varılan bu mutabakatın<br />
hemen ardından İran’da halk kutlama<br />
için sokağa döküldü. Ülkenin petrol gelirlerinin<br />
2012 yılından itibaren 160 milyar<br />
dolar azaldığı düşünüldüğünde İranlılara<br />
bu mutluluğu çok görmemek gerek. Elbette<br />
ambargonun kalkmasının sadece maddi<br />
refahı değil arkasından daha özgür bir<br />
yaşamı getirmesi ihtimalini de dipnot düşmekte<br />
fayda var.<br />
REKABETÇİ POLİTİKA MI? EKONOMİK<br />
İŞBİRLİĞİ Mİ?<br />
Mutabakat sonucunun çıktığı masada<br />
olmayan ama masada varılacak sonuçtan<br />
etkilenecek ülkelerden biri ise Türkiye’ydi.<br />
Evet Türkiye, İran ile girilen nükleer pazarlıkta<br />
yoktu ama çıkan sonucun hem siyasi<br />
hem de ekonomik anlamda etkisi altında<br />
olduğu çok açık. Bölgedeki Türkiye ve İran<br />
arasındaki kadim rekabeti ise inkar etmeye<br />
01<br />
OBAMA VE RUHANİ<br />
FAKTÖRÜ<br />
MUTABAKATIN<br />
SONUCUNU ETKİLEDİ.<br />
OBAMA AND<br />
ROUHANI HAS<br />
AFFECTED THE<br />
RESULT OF THE DEAL.<br />
hard to turn into a ghost after 1979- burnt<br />
to the ground and how did the nuclear tension<br />
emerge? One might suggest that the<br />
nuclear tension between the US and Iran<br />
became highly popular following the press<br />
conference held on December 14, 2012 in<br />
Washington DC by Alireza Jafarzadeh,<br />
President of the National Council of<br />
Resistance of Iran which is based in the US.<br />
He said Iran was secretly involved in uranium<br />
enrichment in an attempt to develop<br />
nuclear weapons, keeping the International<br />
Atomic Energy Agency (IAEA) in the dark.<br />
Engaged in uranium enrichment in Natanz,<br />
Iran was also building a heavy water reactor<br />
in Arak. Having become more sensitive<br />
to the concepts of terrorism and threat after<br />
9/11, what did the US do in the face of such<br />
news? Did it start a war? No. This time it kept<br />
28 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
off from doing the first thing that springs to<br />
mind. This was clearly because the failure of<br />
the US after invading Iraq and the everlasting<br />
instability in the Middle East. Thus, the<br />
US had to come to the table to negotiate with<br />
Iran instead of staring a war. The negotiations<br />
launched in 2006 with five permanent<br />
members of the United Nations and Germany<br />
have yielded reconciliation in July <strong>2015</strong>.<br />
Having democrats in power in the USA with<br />
President Obama, and Hassan Rouhani’s<br />
taking office as the President of Iran following<br />
the end of irreconcilable Ahmadinejad’s<br />
term of office have also worked in favor of<br />
this reconciliation. Within the scope of this<br />
understanding, Iran will limit its uranium<br />
enrichment activities and open the doors<br />
of its nuclear facilities to the IAEA, and in<br />
turn, the economic and financial sanctions<br />
imposed on Iran will be lifted, yet the weapon<br />
embargo will continue to prevail for a<br />
while. Immediately after this understanding<br />
reached on July 14, people hit the streets to<br />
celebrate in Iran. Considering the country’s<br />
oil income has dropped by 160 billion USD<br />
since 2012, one can easily understand why<br />
the Iranians are so happy. We should also<br />
note that the end of the embargo would not<br />
only bring economic prosperity but it could<br />
also embody the chance of a more liberated<br />
life for the people.<br />
hiç gerek yok. Bu iki güçlü ülke, bölgenin<br />
oyun kurucuları konumunda. Ancak nükleer<br />
uzlaşı ile birlikte İran’ın sahalara geri<br />
dönmesinin ardından Türk yetkililer bir<br />
açıklamada bulunarak İran’ın mezhepçi<br />
politikaları bırakıp bölgeyi domine etme<br />
çabalarından vazgeçmesini istedi. Acaba bu<br />
istek, ekonomik ilişkiler için uygun bir zemin<br />
arama yolu niteliğinde miydi? İstanbul<br />
Ticaret Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet<br />
Yükleyen de bu iki ülkenin daha büyük<br />
ekonomik hedefler için rekabetçi politikalardan<br />
vazgeçmesi gerektiği konusunda<br />
şu sözleri dile getiriyor: “Her iki ülke de<br />
siyasi rekabeti bir kenara bırakıp ekonomik<br />
çıkarlara odaklanırsa çok daha iyi olacak.<br />
Elbette bunun için iki ülkenin de bölgedeki<br />
siyasi hedeflerini gözden geçirmeleri gerekiyor.<br />
Bölgesel barış ve kalkınmaya giden<br />
01<br />
ABD Başkanı Barack<br />
Obama.<br />
US President Barack<br />
Obama.<br />
02<br />
İran Cumhurbaşkanı<br />
Hasan Ruhani.<br />
Iranian President<br />
Hassan Rouhani.<br />
02<br />
A COMPETITIVE POLICY OR ECONOMIC<br />
COOPERATION?<br />
Although it was not around the table, Turkey<br />
was one of the countries on which this table<br />
would have major implications. Yes, Turkey<br />
was not a part of the nuclear haggle with<br />
Iran; yet, it is crystal clear that the result will<br />
have not only a political but also an economic<br />
impact. And the longstanding competition<br />
between Turkey and Iran over the region<br />
goes without saying. These two powerful<br />
countries are the key players in the region.<br />
However, after Iran got back on stage thanks<br />
to the nuclear reconciliation, Turkish officials<br />
made a statement calling Iran to give<br />
up on its sectarian policies and stop trying<br />
to dominate the region. After all, was<br />
this request made in order to find a proper<br />
foundation to develop economic relations?<br />
Assoc. Prof. Ahmet Yükleyen from Istanbul<br />
Commerce University said: “If both countries<br />
can tone down their political rivalry in the<br />
region for higher economic interests, they<br />
can both be better off. This certainly requires<br />
revisiting their political ambitions in the<br />
region. The way forward for regional peace<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
29
01<br />
İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />
yol, çatışmaların mezhep kaynaklı yapıdan<br />
çıkarılarak insani bir düzeye ulaştırılmasından<br />
geçiyor.”<br />
Öte yandan Yükleyen, bu mutabakatın<br />
Türk-İran ilişkilerine etkisinin çok karışık<br />
olduğuna dikkat çekiyor: “Sunduğu<br />
dev fırsatların yanı sıra bazı zorlukları da<br />
beraberinde getiriyor. Anlaşmanın ekonomik<br />
faydaları ilk günden beri vurgulanıyor.<br />
İran’a uygulanan ekonomik yaptırımların<br />
kaldırılması İran ekonomisini büyük<br />
ölçüde rahatlatacak; bunun yansımasını<br />
anlaşmayı kutlamak için sokaklara dökülen<br />
İran halkının mutluluğunda görebiliriz.”<br />
İran’ın en önemli ihracat pazarı olan<br />
Türkiye için bu nükleer mutabakat İran<br />
ile yeni bir ekonomik dönemin de başlayacağına<br />
işaret ediyor. Elbette İran’a uygulanan<br />
ticari ambargo döneminde Türkiye ve<br />
İran arasındaki ticaret hiçbir zaman durma<br />
noktasına gelmedi, hatta arttı. Ama bu<br />
04<br />
03<br />
İran’da halk, tarihi<br />
nükleer anlaşmayı<br />
kutlamak için 14<br />
Temmuz <strong>2015</strong>’te<br />
Tahran’da sokaklara<br />
döküldü.<br />
Iranians poured onto the<br />
streets of Tehran on July<br />
14, <strong>2015</strong> to celebrate the<br />
historic nuclear deal.<br />
03<br />
and development is to transform the conflicts<br />
in the region from a sectarian character to a<br />
humanitarian one.”<br />
On the other hand, Yükleyen stresses out that<br />
this understanding involves highly complex<br />
implications over Turkish-Iranian relations:<br />
“It offers great opportunities but comes with<br />
challenges as well. The economic benefits<br />
of the agreement are underlined from the<br />
first day. Lifting the economic sanctions on<br />
Iran would relieve the Iranian economy as<br />
reflected in the joy of the Iranians celebrating<br />
the deal on the streets.” Moreover, this nuclear<br />
deal gives the signals of a new era of economic<br />
relations between Iran and Turkey which<br />
indeed is Iran’s primary export market. As a<br />
matter of fact, throughout the trade embargo<br />
imposed on Iran, trade between Turkey and<br />
Iran never come to a halt; on the contrary,<br />
it ramped up but not as much as expected.<br />
HASEN expert Assoc. Prof. Fatih Macit, from<br />
the Center on Energy and Economy, points<br />
out that while Turkey’s exports to Iran were<br />
around 5<strong>34</strong> million USD by the end of 2003,<br />
this number climbed to 3.9 billion USD by<br />
the end of 2014; yet, he underlines: “Over the<br />
period in question, the level of exports from<br />
Turkey to Iran was indeed never as high as<br />
it could have been; for instance, trade with<br />
Iraq climbed from 829 million USD to 11 billion<br />
USD. The economic distress Iran suffered<br />
due to the embargoes has a lot to do as<br />
to why trade with Iran has shown a limited<br />
upsurge compared to the other countries<br />
within the region.” So, would the foreign trade<br />
figures between Iran and Turkey ascend to<br />
the desired levels from now on? According<br />
to Macit, it is difficult to make an estimation<br />
on the figures; however, it is plausible that -in<br />
the long run- Iran becomes an export market<br />
that could compete with Iraq, and the annual<br />
trade figures exceed 10 billion USD. Turkey’s<br />
exports to Iran mainly involve machinery<br />
and equipment, chemical substances and<br />
products, textiles, metalware industry as well<br />
as rubber and plastic products; and Macit<br />
points out that Turkey could boost the export<br />
of these products as it already has the upper<br />
hand in terms of competitiveness. Moreover,<br />
Macit says: “With the embargoes lifted, as Iran<br />
shakes off the economic distress and becomes<br />
more prosperous, income from Iranian tourists<br />
visiting Turkey will also scale up. Over the<br />
past two years, the number of tourists visiting<br />
Turkey increased by <strong>34</strong>% and with around 1.6<br />
million visitors, Iran climbed to the sixth place<br />
on the list of countries from which Turkey<br />
welcomes highest number of tourists.”<br />
30 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
artış umulan seviyede de gerçekleşmedi.<br />
HASEN Enerji ve Ekonomi Araştırmaları<br />
Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Macit,<br />
Türkiye’nin İran’a yaptığı ihracatın 2003<br />
yılı sonunda 5<strong>34</strong> milyon dolar seviyesindeyken<br />
2014 yılı sonunda 3,9 milyar<br />
dolara yükseldiğini söylüyor ama şunu<br />
da hatırlatıyor: “Söz konusu dönemde,<br />
örneğin Irak ile yapılan ticaretin 829 milyon<br />
dolardan 11 milyar dolara kadar çıkışı<br />
dikkate alındığında aslında Türkiye’nin<br />
İran ile olması gereken ihracat seviyesine<br />
ulaşamadığı görülüyor. İran ile yapılan<br />
ticaretin bölge ülkelerine kıyaslandığında<br />
sınırlı bir artış göstermesinde uygulanan<br />
ambargolar nedeniyle İran’ın ekonomik<br />
olarak yaşadığı sıkıntıların payı büyük<br />
oldu.” Peki bundan sonrası için İran ve<br />
Türkiye arasındaki dış ticaret rakamları<br />
arzulanan seviyelere çıkar mı? Macit, bu<br />
konuda rakamsal bir tahmin yapmanın<br />
çok zor olabileceğini ama uzun dönemde<br />
İran’ın Irak ile yarışacak bir ihracat pazarı<br />
haline gelip yıllık 10 milyar doların<br />
üstünde rakamlar görülmesinin ihtimal<br />
dahilinde olduğunu 05 söylüyor. Türkiye’nin<br />
İran’a yaptığı ihracatta makine ve teçhizat,<br />
kimyasal madde ve ürünler, tekstil ürünleri,<br />
metal eşya sanayi, kauçuk ve plastik<br />
ürünler gibi kalemler öne çıkıyor ve Macit,<br />
Türkiye’nin rekabet avantajı nedeniyle<br />
bu ürünlerin ihracatını artırabileceğine<br />
dikkat çekiyor. Ayrıca Macit, turizm gelirlerinin<br />
de unutulmaması gerektiğini<br />
söylüyor: “Ambargoların kaldırılması ile<br />
İran’ın ekonomik sıkıntılardan kurtulması<br />
ve zenginleşmesi Türkiye’nin İran’dan<br />
elde ettiği turizm gelirlerinde de önemli<br />
artışlar ortaya çıkaracaktır. Son iki yılda<br />
İran’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı<br />
%<strong>34</strong> oranında arttı ve yaklaşık 1,6 milyon<br />
ziyaretçi ile İran, Türkiye’nin en çok turist<br />
çektiği ülkeler sıralamasında altıncı sıraya<br />
yükseldi.”<br />
HER ŞEY ÇOK GÜZEL DE ENERJİ PİYASASI<br />
NE OLACAK?<br />
İran gibi dünyanın en büyük petrol ve<br />
doğal gaz rezervlerinden birine sahip<br />
olan bir ülkenin uluslararası sisteme<br />
entegre olması enerji açısından elbette<br />
dinamikleri değiştirecek bir parametre<br />
olarak düşünülüyor. HASEN Enerji ve<br />
Ekonomi Araştırmaları Merkezi Uzmanı<br />
Prof. Dr. Mübariz Hasanov, İran devasa<br />
hidrokarbon rezervlerine sahip olduğu<br />
için uygulanmakta olan yaptırımların<br />
kaldırılmasının dünya enerji piyasaların-<br />
İRAN’IN YILLIK PETROL ÜRETIMI<br />
IRAN’S ANNUAL OIL PRODUCTION<br />
1974 303,2 milyon ton / 303.2 million tons<br />
1979 160,5 milyon ton / 160.5 million tons<br />
1980 66,2 milyon ton / 66.2 million tons<br />
1980-1988<br />
110 milyon ton / 110 million tons<br />
(ortalama) (average)<br />
2008 214,5 milyon ton / 214.5 million tons<br />
2013 165,8 milyon ton / 165.8 million tons<br />
2014 169,2 milyon ton / 169.2 million tons<br />
İRAN DÜNYANIN EN<br />
BÜYÜK PETROL VE<br />
DOĞAL GAZ<br />
REZERVLERINDEN<br />
BİRİNE SAHİP.<br />
IRAN HAS ONE OF THE<br />
<strong>WORLD</strong>’S LARGEST<br />
OIL AND NATURAL<br />
GAS RESERVES.<br />
SO FAR SO GOOD, BUT HOW ABOUT THE<br />
ENERGY MARKET?<br />
Integration of Iran -a country in possession<br />
of one of the world’s largest oil and natural<br />
gas reserves- to the international system<br />
is, without doubt, viewed as a parameter<br />
that would alter the dynamics in the field of<br />
energy. HASEN expert Prof. Dr. Mübariz<br />
Hasanov, from the Center on Energy and<br />
Economy, says termination of the sanctions<br />
will have drastic implications over<br />
the world energy markets considering Iran<br />
sits on enormous hydrocarbon reserves<br />
and, he continues: “Brent oil price which<br />
amounted to 58.7 USD per barrel right before<br />
Iran reached an understanding with<br />
5+1 dropped as low as 56.6 USD upon the<br />
announcement of the agreement. This is<br />
because international commodity prices are<br />
inherently sensitive to economic and political<br />
developments. Although sanctions had<br />
not been removed in practice, the optimistic<br />
atmosphere has triggered a decline in oil<br />
prices.” Nevertheless Hasanov suggests<br />
that it would take time for Iran to reach its<br />
true production potential even after the<br />
ipso facto lifting of the sanctions. This has<br />
to do with the fact that Iran was unable to<br />
adequately improve the production capacity<br />
of its hydrocarbon deposits during the years<br />
of isolation, which seems to be the biggest<br />
obstacle. In this framework, Hasanov asserts<br />
that Iran’s exports will not display a<br />
notable upsurge; it would be reasonable to<br />
expect that it will turn out to be between<br />
120-130 million tons, which was also the<br />
case in the 1990s and 2000s: “Even so, this<br />
means that Iran’s oil exports will grow by<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
31
İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />
da ciddi etkilere sahip olacağını söylüyor<br />
ve ekliyor: “5+1 grubu ülkelerle İran’ın<br />
anlaşmaya vardığı tarihten hemen önce<br />
varil başına 58,7 dolar olan Brent petrol<br />
fiyatı, anlaşmanın ilan edilmesi ile 56,6<br />
dolara kadar düştü. Çünkü doğal olarak<br />
uluslararası emtia fiyatları, ekonomik ve<br />
siyasi gelişmelere karşı çok duyarlı. Fiili<br />
olarak yaptırımların kalkmamasına karşın<br />
anlaşmanın duyurulması ile oluşan iyimser<br />
hava petrol fiyatlarının da düşmesine<br />
yol açtı.” Ancak Hasanov, yaptırımlar fiili<br />
olarak kaldırıldıktan sonra bile İran’ın<br />
sahip olduğu üretim potansiyeline ulaşmasının<br />
zaman alacağı uyarısında bulunuyor.<br />
Çünkü İran’ın tecrit yıllarında hidrokarbon<br />
yataklarının üretim kapasitesini<br />
yeterince geliştirememiş olması en büyük<br />
engel olarak görülüyor. Bu bağlamda<br />
Hasanov, İran’ın ihracatının dikkate değer<br />
oranda artmayacağını, 1990’lar ve 2000’li<br />
yıllardaki gibi 120-130 milyon ton arasında<br />
beklenebileceğini söylüyor: “Bu bile İran’ın<br />
petrol ihracatının kısa vadede, 2014 yılı<br />
ihracatına kıyasla %70 oranında artması<br />
anlamına geliyor. Bu artışa rağmen, İran’ın<br />
ihracatı, 2014 yılında net olarak 401,4<br />
ve 386 milyon ton ihracat yapan Suudi<br />
Arabistan ve Rusya’nın çok gerisinde kalacaktır.<br />
Bu yüzden de İran’a uygulanan yaptırımların<br />
kaldırılması dünya petrol arzını<br />
kısa vadede çok etkilemeyecek ve dolayısıyla<br />
uluslararası petrol fiyatları üzerinde<br />
daha çok psikolojik etkileri olacaktır.”<br />
Öte yandan İran’ın doğal gaz konusunda da<br />
iddialı olduğunu unutmayalım. Dünyanın<br />
en büyük doğal gaz rezervine sahip olan bu<br />
ülkede doğal gaz ihracı konusunda işlerin<br />
yolunda gittiği söylenemez. 2014 yılında<br />
172,6 milyar metreküp doğal gaz üreten<br />
İran bunun sadece 2,4 milyar metreküpünü<br />
ihraç edebildi. Geriye kalan 170,2<br />
milyar metreküp doğal gaz ise yurt içinde<br />
tüketildi. İran’ın doğal gaz üretimini 2020<br />
KISA VADEDE<br />
İRAN’IN PETROL<br />
IHRACATI 2014 YILI<br />
IHRACATINA KIYASLA<br />
%70 ORANINDA<br />
ARTACAK.<br />
IRAN’S OIL EXPORTS<br />
WILL GROW BY 70%<br />
IN THE SHORT RUN,<br />
COMPARED TO ITS<br />
2014 EXPORTS.<br />
70% in the short run, compared to its 2014<br />
exports. Despite such an increase, Iran’s<br />
exports will fall well behind Saudi Arabia<br />
and Russia whose net exports in 2014<br />
turned out as 401.4 million and 386 million<br />
tons respectively. That is why termination of<br />
the sanctions imposed on Iran will not have<br />
a substantial impact on the world oil supply<br />
in the short term, and therefore, it will<br />
rather have psychological implications over<br />
international oil prices.”<br />
On the other hand, let’s not forget Iran’s<br />
strong position in terms of natural gas. Not<br />
all is well with natural gas exports in Iran<br />
even though it has the largest natural gas<br />
reserves in the world. Having produced<br />
172.6 million cubic meters of natural gas<br />
in 2014, Iran managed to export only 2.4<br />
billion cubic meters of it. The remaining<br />
170.2 billion cubic meters of natural gas was<br />
consumed domestically. Noting that Iran<br />
aspires to increase its natural gas production<br />
as high as 360 billion cubic meters<br />
annually by the year 2020, Hasanov says:<br />
“In the event that the upsurge in domestic<br />
production is limited, Iran could easily<br />
become the world’s second largest natural<br />
gas exporter after Russia. Yet, in order for<br />
Iran’s natural gas production and exports<br />
to grow, an adequate export capacity needs<br />
to be created as the first step.” A proper<br />
infrastructure and cooperation must be<br />
established for exporting natural gas. While<br />
the ball is in Iran’s court for ensuring the<br />
necessary infrastructure, establishing cooperation<br />
would involve many countries.<br />
One of them would be Turkey hosting the<br />
Trans-Anatolia 13<br />
Natural Gas Pipeline which<br />
is a part of the Southern Gas Corridor project.<br />
This project is planned to be finalized<br />
by the year 2020 when Iran is expected to<br />
significantly ramp up its natural gas supply,<br />
and Hasanov suggest that, once this project<br />
is completed, Iran could easily reach out to<br />
1979 1995 1996 2010-2012<br />
ABD, İran’ın bütün<br />
mali varlıklarını<br />
dondurdu<br />
The USA froze all<br />
of Iran’s financial<br />
assets<br />
ABD, İran’la her<br />
türlü ticareti<br />
yasakladı<br />
The USA<br />
prohibited all<br />
form of trade<br />
with Iran<br />
ABD, İran’a karşı yaptırımlarını<br />
ülkeye ticaret yapan ve yatırım<br />
yapan şirketleri kapsayacak<br />
şekilde genişletti<br />
The USA expanded the scope of its<br />
sanctions against Iran to cover any<br />
company that does business with<br />
and makes investments in Iran<br />
Avrupa Birliği, İran’a<br />
karşı yaptırımlar<br />
uyguladı<br />
The European Union<br />
introduced sanctions<br />
against Iran<br />
32 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
yılına kadar yıllık 360 milyar metreküpe<br />
çıkarmak istediğinden bahseden Hasanov,<br />
“Yurt içi tüketimdeki artışın sınırlı olması<br />
durumunda İran, Rusya’dan sonra dünyanın<br />
en büyük doğal gaz ihracatçı ülkesi konumuna<br />
gelebilir. Ancak, İran’ın doğal gaz<br />
üretiminin ve ihracatının artabilmesi için<br />
yeterli ihraç kapasitesinin oluşturulması<br />
gerekiyor” diyor. Elbette burada doğal gaz<br />
ihracatı için uygun altyapı ve işbirliğinin<br />
de olması gerekiyor. Altyapı kısmı İran’ı<br />
ilgilendirirken işbirliği kısmında ise birçok<br />
ülke devreye giriyor. Bunlardan biri<br />
de Güney Gaz Koridoru projesine Trans<br />
Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı ile ev sahipliği<br />
yapan Türkiye. İran’ın doğal gaz<br />
arzını önemli ölçüde artırabileceği 2020<br />
yılına kadar bu projenin de tamamlanması<br />
planlanıyor ve Hasanov, bu proje bitirildiğinde<br />
İran’ın kolaylıkla merkezi Avrupa<br />
pazarlarına ulaşabileceğini söylüyor.<br />
Sonuç olarak nükleer mutabakat İran’a<br />
dünyanın kapılarını yeniden açtı. İran<br />
ile geliştirilecek siyasi ve ekonomik<br />
ilişkiler herkesin gündemine oturdu.<br />
Bundan sonra artık İran’ın uluslararası<br />
arenaya nasıl döneceğini konuşuyor<br />
olacağız. Prof. Dr. Mübariz Hasanov,<br />
“Dondurulmuş varlıkların serbest bırakılması<br />
ve mali kurumlara uygulanan<br />
kısıtlamaların sona erdirilmesi İran’ın<br />
uluslararası piyasalarla bütünleşmesini<br />
de hızlandıracaktır” diyor. Yaptırımların<br />
kaldırılmasından sonra İran ekonomisinin<br />
hızla büyümesinin beklendiğini<br />
vurgulayan Hasanov, İranlı yetkililerin<br />
300 milyar dolar olan ekonominin hızla<br />
büyüyerek 10 yıl içinde bir trilyon doların<br />
üzerine çıkacağını tahmin ettiklerini<br />
söylüyor. İran bu şekilde büyümeyi<br />
beklerken elbette bölgenin diğer gücü<br />
Türkiye de İran ile ekonomik ilişkilerini<br />
derinleştirmenin planlarını kuracaktır.<br />
Özellikle Türkiye’nin, İran’ın dünyaya<br />
açılan kapısını enerji yoluyla Avrupa’ya<br />
bağlayabilecek imkanları varken karşılıklı<br />
ekonomik fayda iki ülke için de<br />
kaçınılmaz olacak gibi gözüküyor. Öte<br />
yandan uluslararası arenada uzun yıllar<br />
boyunca tecrit edilen İran hakkında<br />
geliştirilen söylemler ne kadar yumuşayacak<br />
ya da bu nükleer mutabakatın da<br />
Oscar’a aday bir filmi çekilecek mi, bekleyip<br />
göreceğiz. O film çekilir ve Oscar<br />
ödülü de alırsa, ödülün kim tarafından<br />
verileceği de elbette büyük bir merak<br />
konusu olurdu… Umalım da Amerikan<br />
Kongresi nükleer mutabakatı onaylasın.<br />
İRAN’IN ENERJI GÖRÜNÜMÜ<br />
21,7<br />
milyar ton<br />
billion ton<br />
İran’ın kanıtlanmış<br />
petrol rezervi<br />
Iran’s proven<br />
oil reserves<br />
İRAN’IN DOĞAL GAZ<br />
ÜRETIMININ VE<br />
IHRACATININ<br />
ARTABILMESI IÇIN<br />
YETERLI IHRAÇ<br />
KAPASITESININ<br />
OLUŞTURULMASI<br />
GEREKIYOR.<br />
IN ORDER FOR IRAN’S<br />
NATURAL GAS<br />
PRODUCTION AND<br />
EXPORTS TO GROW,<br />
AN ADEQUATE<br />
EXPORT CAPACITY<br />
NEEDS TO BE<br />
CREATED.<br />
IRAN ENERGY OUTLOOK<br />
<strong>34</strong><br />
trilyon metreküp<br />
trillion cubic meters<br />
İran’ın kanıtlanmış<br />
doğal gaz rezervi<br />
Iran’s proven natural<br />
gas reserves<br />
central markets of Europe.<br />
In conclusion, thanks to the nuclear deal,<br />
the doors of the world are open to Iran once<br />
again. Political and economic relations to be<br />
developed with Iran are now at the top of<br />
everyone’s agenda. From this point forward,<br />
we will be talking about how Iran will come<br />
back to the international arena. “Releasing<br />
of the frozen assets and termination of the<br />
restrictions imposed on financial institutions<br />
will also give momentum to Iran’s<br />
integration with international markets” says<br />
Prof. Dr. Mübariz Hasanov. Underlining<br />
that Iran’s economy is expected to rapidly<br />
grow once the sanctions are lifted, Hasanov<br />
reports that according to the estimations of<br />
Iranian officials, the current magnitude of<br />
the economy which is around 300 billion<br />
USD will exceed 1 trillion USD through a<br />
rapid growth within the next decade. While<br />
Iran contemplates to grow like that, Turkey<br />
-the other actor within the region- will also<br />
focus on solidifying its economic relations<br />
with Iran. Bearing in mind that Turkey has<br />
what it takes to connect Iran’s doorstep to<br />
Europe through energy, it seems that both<br />
countries will inevitably come to terms<br />
for mutual economic benefit. On the other<br />
hand, we will have to wait and see how<br />
much the harsh criticism directed at Iran<br />
-a country that suffered from isolation on<br />
the international arena for very long yearswill<br />
ease off, or whether they will make an<br />
Academy Award winning movie out of this<br />
nuclear deal, too. If they ever shoot such a<br />
movie and it wins an Oscar, we would also<br />
wonder who would give away that award<br />
on the stage, as well... Let’s hope the US<br />
Congress would approve the deal.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
33
ANALİZ / IN DEPTH<br />
İRAN DOĞAL GAZ REZERVLERİ / NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />
DOĞAL GAZIN<br />
BİR NUMARASI<br />
GERÇEKTEN İRAN MI?<br />
Dünyanın en çok doğal gaz rezervine sahip ülkesi olan İran,<br />
doğal gaz ticaretinde önemli bir oyuncuya dönüşemedi.<br />
IRAN: NUMBER ONE COUNTRY<br />
FOR NATURAL GAS?<br />
Holding the largest natural gas reserves in the world,<br />
Iran has not managed to turn into a key actor in<br />
natural gas trade.<br />
EMİN AKHUNDZADA<br />
HASEN AKADEMİK İŞLER<br />
KOORDİNATÖRÜ<br />
HASEN ACADEMICS AND RESEARCH<br />
COORDINATOR<br />
<strong>34</strong> <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
According to BP statistics, Iran has<br />
the largest natural gas resources<br />
with its <strong>34</strong> trillion cubic meters<br />
of natural gas reserves. Although<br />
the country has vast natural gas resources,<br />
it has not succeeded in becoming<br />
a key player in natural gas trade. One<br />
of the most important reasons of this<br />
failure is the constantly increasing natural<br />
gas demand in the country. Indeed,<br />
natural gas constitutes 60% Iran’s total<br />
energy consumption.<br />
Despite the fact that Iran has the fourth<br />
largest natural gas production volume<br />
in the world, almost all natural gas produced<br />
within the country is consumed<br />
in the domestic market. Within the last<br />
decade, Iran’s consumption and production<br />
has followed roughly the same<br />
development trend. In this regard, Iran<br />
produced 172.6 bcm natural gas in 2014,<br />
170.2 bcm of which was consumed in the<br />
domestic market. While the consumption<br />
is quite high, production is still<br />
below the actual capacity of the country.<br />
Iran has 18.2% of the world’s total natural<br />
gas reserves; nevertheless it could<br />
only produce 5% of the total natural gas<br />
produced around the world in 2014.<br />
BP istatistiklerine göre İran <strong>34</strong> trilyon<br />
metreküplük doğal gaz kaynakları<br />
ile dünyada en fazla doğal gaz rezervlerine<br />
sahip ülke konumunda.<br />
Fakat her ne kadar zengin doğal gaz kaynaklarına<br />
sahip olsa da İran şu ana kadar<br />
doğal gaz ticaretinde önemli bir oyuncuya<br />
dönüşemedi. Bunun en önemli nedenlerinden<br />
biri de ülkede sürekli artan doğal gaz<br />
talebi. Nitekim İran’ın toplam enerji tüketiminin<br />
%60’ı doğal gazdan oluşuyor.<br />
İran dünyada en çok doğal gaz üreten 4.<br />
ülke konumunda olsa da, ülkede üretilen<br />
doğal gazın neredeyse tamamı iç piyasa-<br />
01<br />
İran’ın Assaluyeh<br />
limanındaki Güney Pars<br />
gaz sahasında faaliyet<br />
gösteren petrokimya<br />
tesisi.<br />
Petrochemical<br />
facilities of the South<br />
Pars gas field in the<br />
southern Iranian port of<br />
Assaluyeh.<br />
01<br />
PROTECTION POLICY PREVENTED<br />
DEVELOPMENT<br />
By reviewing the current figures, we<br />
can easily observe that there is a great<br />
number of unused natural gas fields in<br />
Iran. There are a couple of reasons behind<br />
it. First of all, Iran was subjected<br />
to international sanctions from the year<br />
1979. Therefore Iran’s energy resources<br />
could not be developed sufficiently. In<br />
this scope, Iran had to develop its energy<br />
resources all by itself. However, it<br />
could not manage to effectively develop<br />
its energy reserves in this period because<br />
the country was facing economic<br />
problems and it was deprived of the<br />
necessary technology to develop oil<br />
and natural gas fields. Besides, Iran<br />
had difficulty in finding a market to sell<br />
its natural gas due to sanctions. Thus,<br />
many natural gas fields in the country<br />
were left undeveloped.<br />
On the other hand, another major obstacle<br />
before the efficient development of<br />
natural gas fields is the current energy<br />
law in Iran. The Constitution of Iran<br />
prohibits the transfer of ownership of<br />
natural gas resources to foreigners. In<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
35
İRAN DOĞAL GAZ REZERVLERİ / NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />
İRAN’IN BAŞLICA DOĞAL GAZ REZERVLERİ<br />
MAJOR NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />
(trilyon metreküp)<br />
(trillion cubic meters)<br />
14<br />
İRAN’IN<br />
TOPLAM ENERJİ<br />
TÜKETİMİ (2014)<br />
%1<br />
0,2 0,8 0,49<br />
1,4<br />
Hayyam Firuz B. Madar Serdar-i Güney<br />
Cengel Pars<br />
1,98<br />
1,41<br />
Kish Kuzey<br />
Pars<br />
0,18 1,1<br />
Lavan Gülşen Firdevs<br />
0,3<br />
Doğal gaz<br />
%60<br />
Kaynak: BP<br />
Source: BP<br />
Natural Gas<br />
Petrol<br />
%36<br />
Oil<br />
IRAN’S TOTAL ENERGY CONSUMPTION (2014)<br />
Petrol Doğal gaz Kömür Nükleer enerji Hidroelektrik Yenilenebilir Enerji<br />
Oil Natural Coal Nuclear power Hydroelectric Renewable Energy<br />
Gas<br />
Petrol Doğal gaz Kömür Nükleer enerji Hidroelektrik Yenilenebilir Enerji<br />
da tüketiliyor. Son 10 seneye bakıldığında<br />
İran’ın tüketimi ve üretiminin yaklaşık olarak<br />
aynı çizgide gelişim gösterdiği görülüyor.<br />
Bu bağlamda İran’ın 2014 senesinde yaptığı<br />
172,6 milyar metreküplük doğal gaz üretiminin<br />
170,2 milyar metreküplük kısmı iç<br />
piyasada tüketildi. Tüketimin yüksek olması<br />
ile beraber üretim de ülke kapasitesinin çok<br />
daha altında bulunuyor. Dünyadaki toplam<br />
doğal gaz rezervlerinin %18,2’sine sahip olmasına<br />
rağmen, İran 2014 senesinde dünya<br />
doğal gaz üretiminde sadece %5’lik bir paya<br />
sahip olabildi.<br />
KORUMA POLİTİKASI GELİŞMEYİ<br />
ENGELLEDİ<br />
İran’da kullanılmayan birçok doğal gaz sahasının<br />
olduğunu mevcut rakamlara bakarak<br />
hemen anlayabiliriz. Bunun birkaç nedeni<br />
bulunuyor. Öncelikle İran’ın 1979 senesinden<br />
İRAN DÜNYADAKI<br />
TOPLAM DOĞAL GAZ<br />
REZERVLERININ<br />
%18,2’SINE SAHIP.<br />
IRAN HAS 18.2% OF<br />
THE <strong>WORLD</strong>’S TOTAL<br />
NATURAL GAS<br />
RESERVES.<br />
this regard, international oil companies<br />
doing business in the country have to<br />
transfer the field back to the National<br />
Oil Company of Iran at the production<br />
phase after they develop any energy field.<br />
Therefore, Iran has lost its attraction for<br />
international oil companies because of<br />
the current energy law. But Iran is making<br />
certain regulations in the constitution<br />
and drafting a framework agreement that<br />
will allow the transfer of ownership of<br />
the country’s natural resources to foreigners.<br />
It is envisaged that the operation<br />
period for production fields will be prolonged<br />
from 5 to 25 years. This new law<br />
is planned to be brought into force by the<br />
government in December <strong>2015</strong>. It is expected<br />
to make a great contribution to the<br />
development of natural gas fields in Iran.<br />
Moreover, as Iran has achieved to come<br />
36 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
itibaren uluslararası yaptırımlara maruz<br />
bırakılması İran enerji kaynaklarının yeterli<br />
ölçüde geliştirilememesine neden oldu. Bu<br />
bağlamda, İran sahip olduğu enerji kaynaklarını<br />
kendisi geliştirmek durumunda<br />
kaldı. Fakat ülke bu süreçte hem ekonomik<br />
sıkıntı yaşaması hem de petrol ve doğal gaz<br />
sahalarının geliştirilmesinde kullanılan<br />
teknolojiden yoksun bırakılması sebebiyle<br />
kendi enerji yataklarını yeterli ölçüde geliştiremedi.<br />
Ayrıca, İran yaptırımlardan dolayı<br />
doğal gazını satacak pazar bulmakta da<br />
zorluk çekti. Bu nedenle ülkede birçok doğal<br />
gaz sahası gelişim gösteremedi.<br />
Ülkedeki doğal gaz sahalarının yeterli ölçüde<br />
geliştirilememesinin önündeki en büyük<br />
engellerden biri de İran’ın mevcut enerji<br />
yasası. İran Anayasası’nda İran’ın doğal<br />
kaynaklarının yabancıların mülkiyetine<br />
devredilmesi engeli bulunuyor. Ülkede faaliyet<br />
gösteren uluslararası petrol firmaları<br />
herhangi bir enerji sahasını geliştirdikten<br />
sonra sahayı üretim aşamasında İran<br />
Ulusal Petrol Şirketi’ne devretmek zorunda.<br />
Dolayısıyla İran yürürlükteki enerji yasası<br />
sebebiyle uluslararası petrol firmaları nezdinde<br />
cazibesini kaybetmiş durumda. Fakat<br />
İran hükümeti mevcut yasada düzenleme<br />
yaparak ülkedeki doğal kaynakların yabancılara<br />
devredilmesinin yolunu açan çerçeve<br />
anlaşması hazırlıyor. Önceki yasadan farklı<br />
olarak, yeni yasada üretim sahalarının işletim<br />
süresinin 5 yıldan 25 yıla çıkarılması<br />
öngörülüyor. Yeni yasanın hükümet tarafından<br />
Aralık <strong>2015</strong>’te yürürlüğe konmasıyla<br />
İran’daki doğal gaz sahalarının geliştirilmesine<br />
önemli katkı sağlanması bekleniyor.<br />
Ayrıca, İran P5+1 devletleri ile yürüttüğü<br />
nükleer müzakerelerde anlaşma sağladığı<br />
için ülkeye uygulanan yaptırımların anlaşmanın<br />
yürürlüğe girdiği gün kalkması<br />
öngörülüyor. Böylelikle kısa ve orta vadede<br />
İran doğal gaz üretiminin ciddi oranda artacağı<br />
düşünülüyor. Peki, bu durum İran’ı<br />
Avrupa piyasasında önemli bir oyuncuya<br />
çevirebilecek mi?<br />
ÖNEMLİ BİR OYUNCU OLMADAN ÖNCE<br />
İYİ BİR HAZIRLIK GEREKİR<br />
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki,<br />
ülkede şu anda ciddi altyapı yetersizliği bulunuyor<br />
ve yaptırımların bu sene kalkması<br />
durumunda İran’ın doğal gaz sahalarını<br />
geliştirip piyasaya sunması için yaklaşık<br />
6-7 senelik bir zaman dilimine ihtiyaç duyuluyor.<br />
Diğer taraftan İran’ın doğal gaz<br />
sahalarının büyük kısmı ülkenin güneyinde<br />
bulunuyor. Dolayısıyla İran ürettiği gazı<br />
02<br />
02-03<br />
Körfez’de İran’ın Güney<br />
Pars gaz platformu<br />
(SPQ1).<br />
Iranian South Pars<br />
(SPQ1) gas platform in<br />
the Gulf.<br />
to an agreement with P5+1 states during<br />
nuclear talks, sanctions on Iran are expected<br />
to be lifted on the day the agreement<br />
enters into force. In this case, natural<br />
gas production in Iran is anticipated<br />
to increase to a significant extent in the<br />
short and medium term. Will these developments<br />
make Iran a key actor for the<br />
European market?<br />
THERE ARE NECESSARY STEPS TO BE<br />
TAKEN TO BECOME AN IMPORTANT<br />
ACTOR<br />
First of all, it must be underlined that<br />
the country lacks the necessary infrastructure<br />
at present, and it needs at least<br />
6-7 years to be able to develop its natural<br />
gas fields and offer the resources to the<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
37
İRAN DOĞAL GAZ REZERVLERİ / NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />
03<br />
bu sahalara yakın pazarlara satmayı tercih<br />
edecektir. Bu bağlamda İran’ın devam eden<br />
10’a yakın boru hattı projesi bulunuyor<br />
ve bu projeler vasıtasıyla İran Hindistan,<br />
Pakistan, Afganistan, Çin, Birleşik Arap<br />
Emirlikleri, Kuveyt, Irak ve Suriye gibi ülkelere<br />
doğal gaz satmayı planlıyor. Ayrıca,<br />
İran toplamda 70 milyon ton kapasiteli 6<br />
sıvılaştırılmış doğal gaz terminali yapmayı<br />
planlıyor. Bu doğrultuda ülke özellikle<br />
Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere<br />
fiyatların Avrupa’ya göre çok daha yüksek<br />
olduğu Uzak Doğu piyasalarını hedefliyor.<br />
Göründüğü gibi İran için Avrupa’ya<br />
büyük miktarlarda doğal gaz satmak hiç<br />
de cazip değil. Çünkü İran’ın Avrupa’ya<br />
büyük miktarlarda doğal gaz satabilmesi<br />
için Türkiye sınırına kadar yaklaşık olarak<br />
1800 kilometrelik bir boru hattı yapması<br />
gerekiyor ki, bunun Türkiye ve Avrupa<br />
ayağı da dikkate alındığında Avrupa’ya<br />
doğal gaz satmanın İran için hiç de kârlı<br />
bir durum olmadığı ortaya çıkıyor. Fakat<br />
İran mevcut ve yapılmakta olan altyapıları<br />
kullanarak Avrupa’ya küçük miktarlarda<br />
doğal gaz ihraç edebilir. Bilindiği üzere İran<br />
şu anda Tebriz-Ankara Boru Hattı vasıtası<br />
ile Türkiye’ye yılda yaklaşık 10 milyar metreküp<br />
doğal gaz ihraç ediyor ve bu hattın<br />
kapasitesinin de ikiye çıkarılması düşünülüyor.<br />
Dolayısıyla, İran Tebriz-Ankara Boru<br />
Hattı’nı kullanarak yıllık yaklaşık 10 milyar<br />
metreküplük doğal gazı Türkiye’ye ve oradan<br />
da Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı<br />
ve Trans Adriyatik Boru Hattı vasıtasıyla<br />
Avrupa’ya pazarlayabilir.<br />
İRAN ŞU ANDA<br />
TEBRIZ-ANKARA BORU<br />
HATTI VASITASI ILE<br />
TÜRKIYE’YE YILDA<br />
YAKLAŞIK 10 MILYAR<br />
METREKÜP DOĞAL<br />
GAZ IHRAÇ EDIYOR.<br />
TODAY, IRAN EXPORTS<br />
AROUND 10 BCM<br />
NATURAL GAS TO<br />
TURKEY VIA THE<br />
TABRIZ-ANKARA<br />
PIPELINE.<br />
market. On the other hand, most of Iran’s<br />
natural gas fields are located at the southern<br />
part of the country. Thus, it will prefer<br />
selling its natural gas to markets close to<br />
these fields. Currently Iran has about 10<br />
ongoing pipeline projects and with these<br />
projects, it is planning to sell natural<br />
gas to countries such as India, Pakistan,<br />
Afghanistan, China, United Arab<br />
Emirates, Kuwait, Iraq and Syria. Besides,<br />
Iran intends to construct 6 liquefied natural<br />
gas terminals with a capacity of 70<br />
million tons in total. Within this context,<br />
it aims at Far East markets such as Japan<br />
and South Korea where prices are much<br />
higher than Europe. As can be seen, selling<br />
natural gas to Europe in large quantities<br />
would not be appealing for Iran. It has<br />
to build an approximately 1800 kilometerlong<br />
pipeline up to the Turkish borders to<br />
be able to sell high volumes of natural gas<br />
to Europe. Considering the Turkey and<br />
Europe sections of such a pipeline, it can<br />
be easily deduced that selling natural gas<br />
to Europe would not be profitable for Iran.<br />
However, Iran can export natural gas to<br />
Europe in small quantities via currently<br />
operational infrastructure as well as the<br />
pipelines under construction. Today, Iran<br />
exports around 10 bcm natural gas to<br />
Turkey via the Tabriz-Ankara Pipeline,<br />
and the capacity of this line is planned to<br />
be doubled. Therefore, Iran can transport<br />
roughly 10 bcm natural gas to Turkey via<br />
the Tabriz-Ankara Pipeline and then to<br />
Europe via TANAP and TAP.<br />
38 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
BLOG / BLOG<br />
SİBER GÜVENLİK / CYBER SECURITY<br />
IT & OT YAKINLAŞMASININ<br />
MİMARI SİBER GÜVENLİK<br />
Konu siber güvenlikse IT mi yoksa OT mi daha<br />
fazla tehdit altında? Peki IT ve OT’yi birbirine<br />
yakınlaştıran sebep güvenlik gerekçeleri mi?<br />
CYBER SECURITY: ARCHITECT OF<br />
THE IT-OT RAPPROCHEMENT<br />
When it comes to cyber security, which one is the most severely threatened:<br />
IT or OT? What brings IT and OT together? Security reasons?<br />
ERNIE HAYDEN<br />
ENDÜSTRIYEL KONTROL SISTEMLERI<br />
GÜVENLIĞI UZMANI, SECURICON<br />
TECHNICAL CONSULTANT ON ICS,<br />
SECURICON<br />
Ofislerde, tesislerde ve fabrikalarda<br />
sürüp giden bir tartışma var.<br />
Genellikle sessiz sedasız süren bu<br />
tartışmada bazı günler “teknoloji”<br />
personeli kollarını bağlayıp dik dik<br />
birbirine bakmaya başlıyor çünkü bazen<br />
bir ekip diğerinin teknoloji mevzularını<br />
anlamayabiliyor. Peki bütün bilgisayar ve<br />
işletim sistemleri aynı değil mi? Cevap, her<br />
iki tarafın da vurguladığı gibi, “kesinlikle<br />
hayır!” SANS Enstitüsü Endüstriyel Kontrol<br />
Sistemlerinin (ICS) güvenliğinden sorumlu<br />
teknik müdür Tim Conway’in belirttiği gibi,<br />
“IT bilgisine sahip insanları işe alıp onları<br />
endüstriyel kontrol sistemi ortamına (diğer<br />
bir deyişle operasyon teknolojisi-OT ortamına)<br />
yerleştirdiğinizde, bu kişilerin neden<br />
orada olduklarına dair bir fikirleri olmuyor<br />
ve IT’den beklenen belirli kontrol ortamı ihtiyaçları<br />
hususunda bir anlaşmazlık ortaya<br />
çıkıyor.” Böylece, C-Suite’in yalnızca farkında<br />
olmakla kalmayıp aynı zamanda anlaması<br />
gereken bir çatışma süreci başlıyor.<br />
IT’NIN NE OLDUĞUNU BILIYORUZ; PEKI OT<br />
NEDIR?<br />
Bir CEO, CIO, CISO, hatta CFO iseniz,<br />
bilgi teknolojisinin (IT) neleri kapsadığı<br />
ve ne anlama geldiği konusunda kapsamlı<br />
bilgi ve anlayışa sahipsiniz demektir. IT,<br />
bilgiyi çeşitli biçimlerde (şirket verileri,<br />
sesli görüşmeler, sabit görüntüler, hareketli<br />
resimler, multimedya sunumları ve henüz<br />
tasarlanmamış olanlar dahil tüm biçimler)<br />
oluşturmak, saklamak, iletmek ve almak<br />
için kullanılan tüm teknoloji biçimlerini<br />
kapsayan terimdir.<br />
There is a discussion going on in your<br />
offices, plants and factories. The discussion<br />
is often quiet but sometimes<br />
results in crossed arms and stare<br />
downs between your “technology” teams<br />
because one team just “doesn’t get it” when<br />
it comes to understanding the other team’s<br />
technology issues. Aren’t all computer and<br />
processing systems the same? The answer<br />
is “absolutely not!” with emphasis added<br />
by both sides of the argument. As noted by<br />
Tim Conway, technical director, Industrial<br />
Control Systems (ICS) Security for the<br />
SANS Institute, “When you take people<br />
with an IT background and bring them into<br />
an industrial control system environment<br />
(also known as an Operations Technology<br />
(OT) environment) there is a lack of understanding<br />
from operations why they are<br />
there and there is a lack of understanding<br />
of the specific controls environment needs<br />
from IT.” Hence, a conflict is in process that<br />
the C-Suite needs to not only be aware of<br />
but also understand.<br />
WE KNOW WHAT IT IS; WHAT IS OT?<br />
As a CEO, CIO or CISO – even a CFO<br />
– you have a pretty good sense of what<br />
Information Technology (IT) includes. IT<br />
(information technology) is a term that<br />
encompasses all forms of technology used<br />
to create, store, exchange, and use information<br />
in its various forms (business data,<br />
voice conversations, still images, motion<br />
pictures, multimedia presentations, and<br />
other forms, including those not yet conceived).<br />
40<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
Bu anlamda “IT, bir işletmenin en temel<br />
gereksinimidir” denebilir. Şirketler IT ile<br />
bilgi alışverişi yapar, e-posta alır ve gönderir,<br />
veri tabanlarını doldurabilir. Peki ya OT<br />
yani operasyon teknolojisi nedir?<br />
OT, elektrik santrallerini çalıştıran, fabrika<br />
üretim hatlarını yöneten, üretim, ulaştırma<br />
ve enerji üretimi gibi sanayi hedeflerine<br />
ulaşmak için birlikte hareket eden donanım<br />
ve yazılım için yeni kullanıma girmiş<br />
bir terimdir. Gartner’ın tanımına göre OT,<br />
işletmedeki cihazlar, süreçler ve olayların<br />
izlenmesi ve/veya denetimi yoluyla bir değişikliği<br />
tespit edebilecek veya bu değişimi<br />
gerçekleştirebilecek donanım ve yazılımdır.<br />
IT VE OT ARASINDAKI FARK NEDIR?<br />
OT sistemleri ve bileşenleri işletmenin IT<br />
birimiyle asla alakalı olmayan, ağ bağlantısı<br />
bulunmayan, bağımsız aygıtlardı. Bunun<br />
aksine söz konusu aygıtlar herhangi bir<br />
otomasyona sahip olsaydı, bu amaçla hazırlanmış<br />
bir yazılım ve donanım kullanan<br />
özel bir kontrol protokolüne tabi olurdu.<br />
Fakat zamanla var olan fiziksel sistemlere<br />
ve OT sistemlerine IT özellikleri eklendi.<br />
Örneğin, motorlar ve buhar makinelerinde<br />
kullanılan orijinal mekanik yöneticilerin<br />
yerini gömülü dijital kontroller aldı. Günümüzde<br />
eski OT sistemleri, IT çözümleri ile<br />
her geçen gün daha fazla entegre ediliyor ve<br />
bu sebeple OT sistemleri, özel protokoller<br />
yerine TCP/IP kullanan IT sistemlerine<br />
benzemeye başlıyor. Fakat elbette IT ve OT<br />
sistemleri arasında halen bazı temel farklılıklar<br />
bulunuyor.<br />
GELECEKTE NELER OLACAK?<br />
Hem IT hem de OT ortamlarında ilginç<br />
değişiklikler kaydediliyor. OT ortamı, eski<br />
sistemlerin 15 yıllık kesintisiz hizmetinin<br />
ardından yerini IT kuzenlerine benzeyen<br />
yeni cihazlara bırakarak emekliye ayrılmasıyla<br />
birlikte, daha fazla TCP/IP merkezli<br />
hale gelmeye başladı. Yeni bileşenler ve<br />
işletim planları ile IT ve OT arasındaki<br />
fark biraz daha kayboluyor. Eski cihazların<br />
yerine yeni OT teknolojilerinin geçmesinin<br />
yanı sıra, özel yazılıma sahip ve dokunmatik<br />
ekranlı eski cihazları yöneten OT personeli<br />
de emekli oluyor. TCP/IP eğitimi almış genç<br />
teknisyenlerin OT görevlerine getirilmesiyle,<br />
eski donanım hakkında bilgi sahibi olan<br />
deneyimli OT personelinin çalışabileceği bir<br />
alan bulmak daha da güçleşiyor. Bu değişim<br />
şüphesiz IT-OT karşılaşmalarının daha gerçekçi<br />
olmasını sağlayacak çünkü iki grubun<br />
bilgi dağarcığı daha tutarlı olacak.<br />
YENI BILEŞENLER VE<br />
IŞLETIM PLANLARI<br />
ILE IT VE OT<br />
ARASINDAKI FARK<br />
KAYBOLUYOR.<br />
THE DIFFERENCE<br />
BETWEEN IT AND OT<br />
IS BLURRING A BIT<br />
WITH THE NEWER<br />
COMPONENTS AND<br />
OPERATING<br />
SCHEMES.<br />
Essentially IT is key to the business of the<br />
business – it keeps the information flowing,<br />
email running, and databases populated.<br />
But, what is OT or Operations Technology?<br />
OT is a term of art that has recently surfaced<br />
for the hardware and software that<br />
keeps your power plants running, manages<br />
factory process lines, and essentially works<br />
together to achieve an industrial objective<br />
such as manufacturing, transportation of<br />
matter, generation of energy, etc. According<br />
to Gartner, OT is hardware and software<br />
that detect or cause a change through the<br />
direct monitoring and/or control of physical<br />
devices, processes and events in the<br />
enterprise.<br />
SO, WHAT ARE THE DIFFERENCES BETWEEN IT<br />
AND OT?<br />
Historically OT systems and components<br />
were non-networked, standalone devices<br />
that never touched the enterprise IT side<br />
of the business. Alternatively, if the devices<br />
did have any “computerization” the<br />
devices usually ran a proprietary control<br />
protocol using specialized software and<br />
hardware. Over time, however, IT capabilities<br />
were inserted into existing physical<br />
and OT systems. For example the original<br />
mechanical governors used on motors<br />
and steam engines have been replaced by<br />
embedded digital controls. Essentially the<br />
older OT systems are beginning to incorporate<br />
more IT solutions and are starting<br />
to resemble IT systems using TCP/IP instead<br />
of proprietary protocols. But, there<br />
are still some fundamental differences<br />
between IT and OT systems to be aware.<br />
WHAT DOES THE FUTURE HOLD?<br />
There are interesting changes afoot<br />
relative to both IT and OT environments.<br />
The OT environment is becoming more<br />
TCP/IP-centric as legacy systems are<br />
finally retired – after their 15 years of solid<br />
service – with new devices that resemble<br />
their IT cousins. As such, the difference<br />
between IT and OT is blurring a bit with<br />
the newer components and operating<br />
schemes. In addition to the older devices<br />
being replaced with newer OT technologies,<br />
the OT staff that managed the older,<br />
legacy devices with proprietary software<br />
and touch-screens are also retiring. This<br />
means that it is more difficult to locate<br />
experienced OT staff knowledgeable of the<br />
older, legacy equipment and as such the<br />
younger, TCP/IP-trained technicians are<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
41
SİBER GÜVENLİK / CYBER SECURITY<br />
ŞIMDI C-SUITE NE YAPMALI?<br />
Bu tartışmada öne çıkarılması gereken<br />
esas nokta şu; IT ve OT birbirinden farklı<br />
ve C-Suite’in ve ilgili yönetimin bu farklılıkların<br />
tüm yönleriyle ne olduğunu tespit<br />
etmesi gerekiyor. Gartner’ın “Hype Cycle<br />
for Operational Technology” yazısında<br />
belirttiği gibi “IT ve OT’nin bir araya getirilmesi<br />
bize çok önemli fırsatlar sunabilir,<br />
fakat bunlar kısa vadede kolayca elde edilebilecek<br />
türden fırsatlar değil.” IT ve OT<br />
kültürleri kaynaşıncaya kadar sabretmeliyiz.<br />
Ayrıca C-Suite, farklılıkların bilincinde<br />
olarak bu ilişkiyi kolaylaştırmak ve teşvik<br />
etmek için adımlar atmalı, IT-OT organizasyonel<br />
sınır tartışmalarını önlemek amacıyla<br />
çerçevesi yeniden çizilmiş bir diyalog<br />
başlatmalıdır.<br />
C-Suite tarafından atılacak bir diğer adım<br />
ise güvenlik politikaları, uygulamaları ve<br />
prosedürlerinin IT ve OT için farklı olduğunun<br />
bilincine varmak, ayrıca ortalama<br />
bir bilgi güvenliği uzmanının IT konusunda<br />
derin bilgiye sahipken OT güvenlik bilgisinin<br />
pek iyi olmayabileceğinin farkında<br />
olmaktır.<br />
IT-OT bağlantısını geliştirme amacı güden<br />
diğer bir yaklaşım da IT yönetimi, tedarik<br />
ve yapılandırma gibi alanlarda zaten var<br />
olan süreçlere ve prosedürlere daha çok<br />
dikkat etmektir. Daha sonra oluşabilecek<br />
bir IT-OT çatışmasından kaçınmak için<br />
OT organizasyonu yönetim süreçlerine ve<br />
diyaloglara dâhil edilmelidir. Ayrıca, IT ve<br />
OT sistemleri arasında yapısal farklılıklar<br />
bulunduğu bilinmeli; fakat teknoloji savaşları<br />
yerine iş hedeflerine ve elde edilen<br />
sonuçlara odaklanan tüm gruplara yardım<br />
etmek üzere entegre bir planlama ve uygulama<br />
takvimi hazırlayabilmek için çaba<br />
gösterilmelidir.<br />
BÜYÜK DÜŞÜN, KÜÇÜK BAŞLA<br />
IT ve OT ortamları için başlıca hususlar<br />
IT ve OT arasında inşa edilen “silos”<br />
konusunda çalışmaktır. Projelerde IT<br />
ve OT’yi bir araya getirmek için yeni bir<br />
fabrika inşa etmek ya da yeni bir üretim<br />
hattı oluşturmak gibi “hızlı adımlara” ve<br />
“sıfırdan fırsatlara” zaman ayırmalısınız.<br />
ERP yazılımınız tarafından yetkilendirilen<br />
çapraz iletişim fırsatlarından yararlanabilirsiniz.<br />
Son olarak, tüm bunların<br />
zaman alacağını kabul etmeli, ancak IT<br />
ve OT personelinin C-Suite’in gösterdiği<br />
çabayı görmesinin morali yükselteceğini<br />
ve böylelikle işbirliğinin kolaylaşacağını<br />
bilmelisiniz.<br />
IT VE OT’NIN BIR<br />
ARAYA GETIRILMESI<br />
ÇOK ÖNEMLI<br />
FIRSATLAR<br />
SUNABILIR.<br />
THERE ARE<br />
SIGNIFICANT<br />
OPPORTUNITIES TO<br />
BE DERIVED FROM<br />
ALIGNING IT AND OT.<br />
entering the OT ranks. This changeover in<br />
the guard should certainly help the IT-OT<br />
encounters become more realistic since<br />
the lexicon of the two groups will be more<br />
consistent.<br />
WHAT SHOULD THE C-SUITE DO NOW?<br />
The key point raised in this discussion is<br />
that there is a difference between IT and<br />
OT and the C-Suite and associated management<br />
needs to realize what those differences<br />
include. As noted by Gartner in the<br />
“Hype Cycle for Operational Technology”<br />
cited earlier, “There are significant opportunities<br />
to be derived from aligning IT and<br />
OT, but they will not be easily gained in the<br />
short term.” Patience in this space will be<br />
required as the IT and OT cultures merge.<br />
And, the C-Suite needs to take action to<br />
facilitate and encourage these conversations<br />
with knowledge of the differences and<br />
a reframed conversation to avoid IT/OT<br />
organizational boundary disputes.<br />
Another action on the part of the C-Suite is<br />
to recognize that security policies, practices<br />
and procedures are different for IT versus<br />
OT and that the average information security<br />
professional has strength in IT but OT<br />
security knowledge is not a forte’.<br />
Another approach to improving the IT/OT<br />
connection is to look hard at the processes<br />
and procedures already in place for such<br />
areas as IT governance, procurement and<br />
configuration management. Weave the OT<br />
organization into the governance processes<br />
and conversations in order to avoid an IT<br />
versus OT dialogue later on. Also, recognize<br />
that there are architecture variations<br />
between IT and OT systems; however,<br />
strive for an integrated planning and implementation<br />
scheme to help all groups focus<br />
on business outcomes and not on technology<br />
wars.<br />
THINK BIG – START SMALL<br />
The key points for the IT and OT environments<br />
are to work on the “silos” that are<br />
built between IT and OT. Take time to look<br />
for “quick hits” and “greenfield opportunities”<br />
– such as building a new factory or installing<br />
a new factory line – to bring IT and<br />
OT together for the projects. Take advantage<br />
of the necessary cross communications<br />
mandated by your ERP software. Lastly,<br />
recognize that this will take time, but when<br />
the IT and OT staff see the C-Suite involved<br />
in these efforts morale will improve and<br />
cooperation should move quickly ahead.<br />
42 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
Enerji Sektörüne Yönelik Eğitimler<br />
o Elektrik Piyasalarına Giriş Eğitimi<br />
o Doğalgaz Piyasası Dinamikleri ve Ticareti Eğitimi<br />
o Başarılı Elektrik Satınalma Eğitimi<br />
o Etkili İletişim ve Satış Kapatma Teknikleri Eğitimi<br />
o Etkin Bayi Yönetimi Eğitimi<br />
o Elektrik Sınır Ticareti Eğitimi<br />
o Lisanssız Elektrik Üretimi Mevzuat ve Süreçleri Eğitimi<br />
o Santrallerin Enterkonnekte Sisteme Bağlantı Süreçleri Eğitimi<br />
akademi.enf.com.tr
LIFESTYLE / LIFESTYLE<br />
TÜRKMENİSTAN SİNEMASI / TURKMEN CINEMA<br />
KURAK ÇÖLLERDE YEŞEREN FİLİZ:<br />
TÜRKMENİSTAN SİNEMASI<br />
Türkmen halkının çarlık rejimine ve kapitalizme karşı<br />
gösterdiği direnç, sinemasal bir dil kullanılarak beyaz perdeye<br />
aktarıldı. Sinema, 1926 yılından itibaren Türkmen halkının<br />
kültür birikimine yeni bir sanat dalı olarak dahil oldu.<br />
RUFAT AGHAYEV<br />
A SPROUT IN ARID DESERTS:<br />
TURKMEN CINEMA<br />
Turkmen people’s resistance against the tsarist regime<br />
and capitalism was reflected in the silver screen with<br />
a cinematic approach. Cinema became a part of the<br />
Turkmen culture as a new branch of art in 1926.<br />
44<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
01<br />
Yazı dizisinin bu sayısında Hazar<br />
Denizi kıyısında yer alan, doğal kaynakları<br />
ve kültür zenginliği ile adeta<br />
Hazar’ın incisi olan Türkmenistan’a<br />
uzanacağız. Türkmenistan’da sinema<br />
sanayisinin kuruluşu ve gelişimine ışık<br />
tutarak İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan<br />
filmleri ve sinema sanatında gelişen olayları<br />
inceleyeceğiz.<br />
1924’te kurulan “Türkmenfilm” stüdyolarında,<br />
çarlık rejimine ve kapitalizme karşı<br />
omuz omuza mücadele vermiş Türkmen<br />
halkının güçlü halk hareketleri sinemasal<br />
bir dil kullanılarak beyaz perdeye aktarıldı.<br />
Ve sinema, 1926 yılından itibaren<br />
Türkmen halkının kültür birikimine yeni<br />
bir sanat dalı olarak dahil oldu.<br />
TÜRKMENLERİN SİNEMA İLE TANIŞMASI<br />
“Hareket eden fotoğraflar” Türkistan<br />
bölgesini gezerken Türkmenistan’ı es geçmedi<br />
ve Türkmenler 1910 yılında sinema<br />
ile tanıştı. Sinema sanatı Türkmenistan’da<br />
Sovyet sinemacılarının yardımı ve desteği<br />
ile halkın önem verdiği bir sanat dalı halini<br />
aldı. Türkmenistan Halk Maarif Komiserliği<br />
1926 yılında Aşkabat’ta sinema<br />
fabrikası kurma kararı aldı ve “Aşkabat<br />
Sinema Fabrikası” kurularak burada<br />
Türkmen filmlerinin yapımına başladı.<br />
Birliğe dahil olan diğer cumhuriyetlerde<br />
olduğu gibi Türkmenistan’da da ilk yapılan<br />
filmler “Ekim Devrimi’ni” konu alıyordu.<br />
Türkmen sinemasını ilk yıllarda birliğin<br />
diğer cumhuriyetlerinden, özellikle de<br />
Moskova’dan gelen sinemacılar temsil etti.<br />
“Aşkabat Sinema Fabrikası” tarafından<br />
yapılan ilk filmler belgesel türündeydi.<br />
Bu tür genel olarak Sovyet sinemasının<br />
bel kemiğini oluşturuyordu. “Temel<br />
TÜRKMENLER 1910<br />
YILINDA SINEMA ILE<br />
TANIŞTI.<br />
TURKMENS MET<br />
WITH CINEMA IN<br />
1910.<br />
01<br />
1910’lardan bir Türkmen<br />
fotoğrafı.<br />
Photo of a Turkmen man from<br />
1910s.<br />
02<br />
Mollanepes.<br />
Mollanepes.<br />
02<br />
In this issue, we will focus on<br />
Turkmenistan, a country located by<br />
the shores of the Caspian Sea -known<br />
as the pearl of the Caspian with its<br />
natural resources and cultural wealth.<br />
Turkmenistan’s cinema industry will be<br />
examined from its origins; the development<br />
of cinema and the films made until<br />
the World War II will be reviewed.<br />
In “Turkmenfilm” studios established in<br />
1924, resistance movements of Turkmen<br />
people who fought hand in hand with<br />
the tsarist regime and capitalism were<br />
reflected in the silver screen with a cinematic<br />
approach. Cinema became a part<br />
of the Turkmen culture as a new branch<br />
of art in 1926.<br />
INTRODUCTION OF CINEMA IN<br />
TURKMENISTAN<br />
“Motion pictures” did not pass over<br />
Turkmenistan while wandering around<br />
the Turkistan region, and Turkmens met<br />
with cinema in 1910. With the support<br />
and assistance of Soviet film makers, cinema<br />
turned into a crucial branch of art<br />
in Turkmenistan. In 1926, Turkmenistan<br />
People’s Commissariat for Education<br />
decided to establish a cinema factory in<br />
Ashgabat and the “Ashgabat Kinofabrica”<br />
was founded to make Turkmen films.<br />
As in other republics of the union,<br />
Turkmenistan’s first films were naturally<br />
about the “October Revolution”. Initially,<br />
Turkmen cinema was represented by the<br />
movie makers from other republics of the<br />
union, particularly from Moscow.<br />
First films made by the “Ashgabat<br />
Cinema Factory” were documentaries.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
45
TÜRKMENİSTAN SİNEMASI / TURKMEN CINEMA<br />
04<br />
03<br />
05<br />
SÖZLÜ KÜLTÜRDEN SİNEMAYA<br />
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne 27 Ekim<br />
1924’te dahil olan Türkmenistan, 22 Ağustos 1990’da<br />
birliğin çöküşü ile beraber bağımsızlığını kazanarak<br />
“Türkmenistan Cumhuriyeti” adını aldı. Petrol, doğal<br />
gaz ve kükürt gibi yeraltı ve en önemlisi pamuk gibi yer<br />
üstü kaynakları bakımından zengin olan Türkmenistan<br />
aynı zamanda zengin kültür ve edebiyata sahip.<br />
Türkmenistan edebiyatının en eski ve kayda değer<br />
örneklerini “Köroğlu” ile “Şahsenem ve Garip” destanı<br />
oluşturuyor. 18. yüzyılda yaşamış ve edebiyata büyük<br />
katkısı olan Mahtumkulu ve onun eserlerini geliştirmiş<br />
Mollanepes (19. yüzyıl) ise Türkmen edebiyatının<br />
meşhur ediplerinden. Berdi Karbabayev, Aman Kekilov<br />
ve Beki Seytekov’u da Sovyet döneminde yaşamış<br />
Türkmen ediplere örnek olarak sayabiliriz. Sözlü edebiyat<br />
geleneği, Türkmen edebiyatında büyük yere sahip.<br />
Halk destanı ve masalları, ozanlar tarafından kuşaktan<br />
kuşağa aktarılmış.<br />
FROM ORAL CULTURE TO CINEMA<br />
Turkmenistan became a part of the Union of Soviet<br />
Socialist Republics on October 27, 1924, and then it became<br />
independent on August 22, 1990 when the union collapsed.<br />
After that date, it was renamed as the “Republic<br />
of Turkmenistan”. Turkmenistan is rich in underground<br />
sources such as oil, natural gas and suplhur, and ground<br />
sources such as cotton. The country also has affluent culture<br />
and literature. Oldest and most significant works in<br />
Turkmen literature is the epics of “Koroghlu” and “G’arib<br />
va Shohsanam”. Magtumguly Pyragy, a great man of letters<br />
from the 18 th century, and Mollanepes who built on<br />
Magtumguly’s works in the 19 th century were among the<br />
famous contributors to Turkmen literature. In addition,<br />
Berdi Karbabayev, Aman Kekilov and Beki Seytekov should<br />
be noted among Turkmen litterateurs of the Soviet period.<br />
Oral literature tradition has a vital place in Turkmen literature.<br />
Folk epics and tales have been inherited from generation<br />
to generation by poets.<br />
Atma”, “Yeni Dünyanın Kurulması”,<br />
“Türkmen Köyünde Okulun Atılması”<br />
ve “Türkmenistan’da Sovyet Sosyalist<br />
Cumhuriyeti’nin Kurulması” stüdyoda<br />
yapılmış ilk belgesel filmleridir.<br />
“Türkmenistan” isimli ilk uzun metrajlı<br />
belgesel filmi ise 1929 yılında L. Laziyev ve<br />
A. Vladiçuk tarafından çekildi. Belgeselde<br />
Türkmenistan ve Buhara’dan görüntüler<br />
yer alıyor. Yıllar içerisinde farklı isimler<br />
alan “Aşkabat Sinema Fabrikası” 1958<br />
yılından sonra “Türkmenfilm” stüdyosu<br />
olarak adlandırılmaya başlandı. 1974 yı-<br />
03<br />
1911 tarihinden bir Türkmen<br />
aile fotoğrafı.<br />
A Turkmen family photo taken<br />
in 1911.<br />
04<br />
Aman Kekilov.<br />
Aman Kekilov.<br />
05<br />
Beki Seytekov.<br />
Beki Seytekov.<br />
In general, this genre constituted the<br />
backbone of the Soviet cinema. First<br />
documentary films made in the studio<br />
were “Groundbreaking”, “Founding the<br />
New World”, “Opening a School in the<br />
Turkmen Village”, and “Establishment<br />
of Soviet Socialist Republic in<br />
Turkmenistan”.<br />
First full-length documentary film<br />
named “Turkmenistan” was made by<br />
L. Laziev and A. Vladichuk in 1929.<br />
The documentary shows images from<br />
Turkmenistan and Bukhara. “Ashgabat<br />
46 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
06<br />
07<br />
08 09<br />
FIRST MOVIES AND FIRST STEPS TAKEN<br />
IN CINEMA<br />
Film making in the Republic of<br />
Turkmenistan started in 1925 with<br />
the “Establishment of Soviet Socialist<br />
Republic in Turkmenistan” made by the<br />
“Mosfilm” Studio. Subject of this documentary<br />
was the historic development of<br />
the Soviet Turkmenistan.<br />
The “Karabekaul Canal” film, focusing<br />
on the struggle for supplying water in<br />
arid fields, was made in 1930 and introduced<br />
the cinema of Turkmenistan and<br />
Turkmen film makers to Soviet audience.<br />
After the success of this film, Turkmen<br />
film makers made different films such as<br />
“Silk”, “Cotton” and “Karakul” to contribute<br />
to the Soviet cinema.<br />
In 1929, A. Vladichuk made the “White<br />
Gold” film which is the first full-length<br />
fiction film made after the documentary<br />
genre. The film tells the efforts of a<br />
Turkmen village, where the main source<br />
of income is cotton growing, to establından<br />
beri ise stüdyo meşhur Türkmen<br />
oyuncu ve yönetmen olan Altı Karlıyev’in<br />
ismini taşıyor.<br />
SİNEMADA ATILAN İLK ADIMLAR VE İLK<br />
FİLMLER<br />
Türkmenistan Cumhuriyeti’nde ilk film<br />
üretimi “Mosfilm” stüdyosu sinemacıları<br />
tarafından 1925 yılında “Türkmenistan’da<br />
Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kurulması”<br />
isimli film ile başladı. Bu belgesel<br />
film, Sovyet Türkmenistan’ının kuruluşunun<br />
tarihsel geçmişini konu alıyordu.<br />
1930’da yapılmış ve kurak arazilere su<br />
temin edilmesi için verilen mücadeleden<br />
bahseden “Karabekaul Kanalı” filmi<br />
Türkmenistan sineması ve sinemacılarını<br />
Sovyet seyircisine tanıttı. Bu film ile elde<br />
edilen başarının üzerine Türkmen sinemacılar<br />
“İpek”, “Pamuk” ve “Karakul” gibi<br />
filmleri çekerek Sovyet sinemasına katkıda<br />
bulundular.<br />
Belgesel film türünün ardından yapılan<br />
ve ilk uzun metrajlı kurmaca film olarak<br />
tarihe geçen “Beyaz Altın” filmi 1929<br />
yılında A. Vladiçuk tarafından çekildi.<br />
Film, pamukla uğraşan bir Türkmen köyünde<br />
kolhoz kurulması uğruna verilen<br />
mücadeleyi konu ediyor. “Beyaz Altın”,<br />
Türkmenistan’ın doğal zenginliklerini<br />
06<br />
Köroğlu Destanı.<br />
Epic of Koroghlu.<br />
07<br />
Karabekaul Su Kanalı .<br />
Karabekaul Water Canal.<br />
08<br />
Şahsenem ile Aşık Garip.<br />
G’arip va Shohsanam.<br />
09<br />
Mahtumkulu Firaki.<br />
Magtymguly Pyragy.<br />
Kinofabrica” got different names in years,<br />
and it was renamed to “Turkmenfilm” in<br />
1958. But then in 1974, Turkmenfilm studio<br />
was named after Alty Karliev, a wellknown<br />
Turkmen actor and director.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
47
TÜRKMENİSTAN SİNEMASI / TURKMEN CINEMA<br />
10<br />
11<br />
sinemaya yansıtan ilk filmlerdendir.<br />
Bu yıllarda yapılan ilk filmler sanat ve<br />
estetik açısından yetersiz olmasına rağmen<br />
Sovyet Türkmenistan sinemasının<br />
gelişimine katkıda bulundu ve birer yol<br />
haritası oldu. Bu filmler sayesinde yeni<br />
sinema sanatçıları yetişti. 1930 yılında<br />
sanatçıların sinemaya ilgisini arttıran ve<br />
seyirci kitlesini daha da genişleten bir<br />
yapıt ortaya çıktı. “Susamış Toprak” isimli<br />
uzun metrajlı film Sovyet insanının doğa<br />
ile mücadelesini konu ediyor. Genç insanların<br />
duyguları ve hayallerini yansıtan<br />
“Unutulmayan” isimli diğer bir film 1931<br />
yılında D. Poznanski tarafından yapıldı.<br />
1932 yılında ise yönetmen M. Bistrijanski,<br />
Türkmen sanayisinin gelişimini yansıtan<br />
“Çöldeki İlk Adam” filmini yaptı. Film,<br />
Karakum çölünde kurulmakta olan ilk<br />
kükürt fabrikasının şantiyesinde çalışan<br />
işçileri konu alıyor. Bu filmler, yeni<br />
Türkmen sanatçıların ortaya çıkmasına<br />
zemin yarattı. G. Kulmuradov, S. Murad,<br />
A. Melyayev Sovyet Türkmenistan’ının ilk<br />
sinema oyuncuları olarak tanındılar.<br />
1933 yılında Türkmenistan’ın doğal zenginliklerini<br />
sinemaya yansıtan ve petrolü<br />
konu alan bir film yapıldı. “Yedi Kalp”<br />
isimli bu film, Karakum’da petrol aramaya<br />
çıkan genç jeologların başından<br />
geçen maceraları konu ediyor. Sovyet<br />
Türkmenistan’ı sinema tarihinde yer alan<br />
12<br />
10<br />
Mosfilm logosu.<br />
Logo of Mosfilm.<br />
11<br />
Beyaz Altın (1929)<br />
White Gold (1929)<br />
12<br />
Ben Döneceğim (1935)<br />
I Will Come Back (1935)<br />
13<br />
Dönemin gazetelerinden<br />
İzvestiya.<br />
Period’s newspaper Izvestiya.<br />
14<br />
Karakum Çölü.<br />
Karakum Desert.<br />
13<br />
20<br />
lish a collective farm. “White Gold”<br />
is among the first films that reflect<br />
Turkmenistan’s natural wealth in the<br />
motion picture.<br />
Although the first films made in<br />
these years were quite insufficient<br />
in terms of artistic and aesthetic values,<br />
they made a great contribution<br />
to the development of the cinema of<br />
Soviet Turkmenistan and acted as a<br />
road map. New cinema artists were<br />
raised with these films. In 1930, a new<br />
work of art was made, which boosted<br />
the interest of artists in cinema and<br />
further expanded the audience. This<br />
full-length film named “Thirsty Soil”<br />
tells the Soviet people’s struggle<br />
with the nature. Another film called<br />
“Unforgettable”, reflecting the emotions<br />
and dreams of young people, was<br />
made by D. Poznanski in 1931. Then<br />
in 1932, director M. Bistrijanski made<br />
the film “First Man in the Desert” that<br />
tells the development of the Turkmen<br />
industry. The film’s main subject is the<br />
workers construction site of the first<br />
sulphur factory being erected in the<br />
Karakum desert. These films paved<br />
the way for the emergence of new<br />
Turkmen artists. G. Kulmuradov, S.<br />
Murad and A. Melyayev were earned a<br />
reputation as the first cinema actors of<br />
Soviet Turkmenistan.<br />
In 1933, a film was made about<br />
Turkmenistan’s natural resources, particularly<br />
oil. This film, “Seven Hearts”,<br />
tells the story of young geologists who<br />
participates in the oil exploration<br />
works in Karakum. Another important<br />
film in the history of cinema of Soviet<br />
Turkmenistan is A. Ladashev’s “I Will<br />
48 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
14<br />
önemli filmlerden biri de A. Ladaşev’in<br />
1935 yılında yaptığı “Ben Döneceğim”<br />
isimli filmidir. Film, Türkmen yazar Oraz<br />
Taşnazarov’un “Batrak” isimli şiirinin<br />
beyaz perdeye uyarlamasıdır. Bu filmin<br />
büyük başarı elde etmesiyle birlikte Türkmen<br />
sineması tüm Sovyet ülkelerinde<br />
beyaz perdeye yansımış oldu. Filmin Türkmenistan<br />
gösteriminde elde ettiği başarı,<br />
dönemin “İzvestiya” gazetesinde de şu<br />
şekilde yer aldı: “Sovyet Türkmenistan’ının<br />
başkenti olan Aşkabat, kendi caddelerinde<br />
pankartlarla, müzik ve orkestrayla seyircinin<br />
bu kalabalıkla gittiğini görmemişti.”<br />
1930’lu yılların sonunda üretilen filmler<br />
nitelik olarak pek değerli değildi ve seyirciler<br />
tarafından yeteri kadar ilgi göremedi.<br />
Bunun da başlıca sebebi Türkmen hayatını<br />
derinden bilen milli sinema sanatçıların<br />
olmamasıydı.<br />
“Aşkabatfilm” stüdyosunun yapımı 1939<br />
yılında sona erdi ve Türkmen sinemacılar<br />
yeni teknoloji ile donatılmış stüdyoya<br />
taşındılar. İkinci Dünya Savaşı’na kadar<br />
olan sinema serüveninde Türkmen sinemacılar<br />
sosyalist gerçekçilik metodundan<br />
yararlanan ve çağdaş temalara başvuran<br />
sinema filmleri üretmeye başladılar.<br />
Yazımızın gelecek sayısında siz değerli<br />
okurlarımıza Türkmen sinemasının İkinci<br />
Dünya Savaşı yıllarını ve savaş sonrasını<br />
anlatmaya çalışacağız.<br />
1933 YILINDA<br />
TÜRKMENISTAN’IN<br />
DOĞAL<br />
ZENGINLIKLERINI<br />
SINEMAYA YANSITAN<br />
VE PETROLÜ KONU<br />
ALAN BIR FILM<br />
YAPILDI: “YEDI KALP”.<br />
IN 1933, A FILM WAS<br />
MADE ABOUT<br />
TURKMENISTAN’S<br />
NATURAL<br />
RESOURCES,<br />
PARTICULARLY OIL:<br />
“SEVEN HEARTS”.<br />
Come Back”. This film, made in 1935,<br />
was a cinema adaptation of Turkmen<br />
author Oraz Tashnazarov’s poet<br />
“Batrak”. As the film was a great success,<br />
Turkmen cinema became famous<br />
in the cinema industries of all Soviet<br />
states. Film’s success in Turkmenistan<br />
was reflected in the “Izvestiya” newspaper<br />
of that period as: “Ashgabat, capital<br />
city of Soviet Turkmenistan, never<br />
witnessed such a crowd in its streets<br />
before. The audience was marching to<br />
the cinema with banners, music and<br />
orchestrate.”<br />
The films made in late 1930s did not<br />
have considerable artistic values and the<br />
audience did not show much interest<br />
in those films. The main reason of this<br />
failure was the lack of national cinema<br />
artists that have comprehensive knowledge<br />
of Turkmen lifestyles.<br />
Construction of the “Ashgabatfilm”<br />
studio ended in 1939 and Turkmen film<br />
makers moved in the new studio that<br />
was equipped with then advanced technology.<br />
In the history of cinema until<br />
the World War II, Turkmen film makers<br />
made films with modern plots, using the<br />
socialist realism method.<br />
In our next article, we will tell the development<br />
of Turkmen cinema during and<br />
after the Second World War.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
49
KÜLTÜR & SANAT / CULTURE & ART<br />
BELGESEL / DOCUMENTARY<br />
YÖNETMEN: SUHA ARIN<br />
DIRECTOR: SUHA ARIN<br />
TAHTACI<br />
FATMA<br />
1979 yılında çekilen “Tahtacı<br />
Fatma” belgeseli, 12 yaşındaki<br />
bir “tahtacı” kızının<br />
Toroslar’da yaklaşık 2 bin<br />
metre yükseklikteki ormanlarda<br />
çok zor koşullar altındaki<br />
yaşamını, özlemlerini<br />
ve bilinç altındaki bir büyük<br />
“korku”yu yansıtıyor.<br />
Unutulmuş bir emekçi grubunun<br />
sorunlarını irdeleyen<br />
belgesel, tahtacıların günlük<br />
yaşamlarının yanı sıra, tahtacı<br />
folklorunun en önemli<br />
öğelerinden biri olan Semah<br />
Oyunu’nu da sergiliyor.<br />
FATMA OF THE<br />
FOREST<br />
“Fatma of the Forest”<br />
documentary made in 1979<br />
tells the days of the 12 year old<br />
daughter of a woodworker living<br />
under the harsh conditions of<br />
the forest in Taurus Mountains<br />
at around 2000 meters of<br />
altitude. The film reflects her<br />
aspirations and subconscious<br />
fears. Discussing the problems<br />
of a long-forgotten group of<br />
laborers, the documentary not<br />
only shows us the daily lives<br />
of woodworkers but also the<br />
Semah Dance, an important part<br />
of their folklore.<br />
SERGİ / EXHIBITION<br />
TARİH: 02 <strong>EYLÜL</strong>-10 OCAK 2016 YER: SAKIP SABANCI MÜZESİ<br />
DATE: 02 SEPTEMBER-10 JANUARY 2016 VENUE: SAKIP SABANCI MUSEUM<br />
GELECEĞE GERİ <strong>SAYI</strong>M ZERO<br />
II. Dünya Savaşı sonrasının durağan ve olumsuz<br />
atmosferinde “sanat sıfırdan başlamalıdır”<br />
prensibiyle 1957 senesinde Düsseldorf’ta doğan<br />
ZERO akımı, ismini bir roketin kalkışından<br />
önceki geri sayımdan alıyor. Geleneksel sanat<br />
anlayışını sıfırlayarak aydınlık ve şeffaflık dolu<br />
yepyeni bir dünya vaadiyle yola çıkan ZERO,<br />
kuruluşundan seneler sonra bugün de geçerliliğini<br />
ve dinamizmini korumaya devam ediyor.<br />
COUNTDOWN TO THE<br />
FUTURE-ZERO<br />
With reference to the “art from scratch” principle<br />
emerged in the static and negative atmosphere<br />
of World War II, the ZERO movement came to<br />
life in Dusseldorf in 1957. It is named after the<br />
countdown for the take-off of an aerospace. It sets<br />
the traditional sense of art to zero, and offers a clear<br />
and transparent world. After many years upon its<br />
establishment, ZERO is still effective and dynamic.<br />
50<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
KİTAP / BOOK<br />
YAZAR: ERIK JAN ZURCHER YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI<br />
AUTHOR: ERIK JAN ZURCHER PUBLISHER: ILETISIM PUBLISHING HOUSE<br />
MODERNLEŞEN<br />
TÜRKİYE’NİN TARİHİ<br />
Sentezlerden yola çıkarak konuları<br />
geniş açıdan ve tarihi arka planı ile ele<br />
alan yazar, zaman zaman resmi tarih<br />
söylemlerinin dışına çıkarak Türkiye<br />
tarihi ile ilgili farklı bir bakış açısı da<br />
sunuyor. 1800’lerden bugüne, özgün,<br />
karmaşık, tartışmalı hatta kavgalı bir<br />
süreç olarak yaşanan modernleşme<br />
tarihimiz üzerine derinlikli bir<br />
inceleme olan bu eserde Zürcher<br />
okurlarına hem yeni bilgiler hem de<br />
tutarlı bir yaklaşım sunuyor.<br />
TURKEY: A MODERN<br />
HISTORY<br />
The author offers a broad perspective<br />
for the events upon the basis of<br />
syntheses and historical backgrounds.<br />
He occasionally steps out of official<br />
history discourses and creates a<br />
different angle about the history<br />
of Turkey. The book includes new<br />
information with a consistent approach<br />
about the modernization history of<br />
Turkey which has been a unique,<br />
complex, controversial and even stormy<br />
period from 1800s to the present.<br />
SAHNE SANATLARI / PERFORMING ARTS<br />
TARİH: 17-18 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> YER: ZORLU PSM, İSTANBUL<br />
DATE: 17-18 SEPTEMBER <strong>2015</strong> VENUE: ZORLU PSM, ISTANBUL<br />
MÜZİK / MUSIC<br />
TARİH: 14 EKİM <strong>2015</strong> YER: CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU, İSTANBUL<br />
DATE: 14 OCTOBER <strong>2015</strong> VENUE: CEMAL REŞİT REY CONCERT HALL, ISTANBUL<br />
BANGARRA DANS<br />
TİYATROSU - ‘SPIRIT’<br />
BANGARRA DANCE<br />
THEATRE - ‘SPIRIT’<br />
Bangarra Dans Tiyatrosu’nun<br />
Türkiye’deki ilk performansı<br />
‘Spirit’, topluluğun en ünlü<br />
çalışmalarından birisi.<br />
Avustralya’nın zengin<br />
kültürü ve tarihinin birbirine<br />
geçtiği bu sıra dışı gösteri<br />
tam anlamıyla derinlemesine<br />
bir deneyim vadediyor.<br />
Bu etkinlik “Australia in<br />
Turkey <strong>2015</strong>” etkinlikleri<br />
kapsamında ücretsiz olarak<br />
düzenlenmektedir.<br />
Bangarra Dance Theater’s<br />
first performance in<br />
Turkey, ‘Spirit’ is one of<br />
the most widely-known<br />
pieces of the group. This<br />
extraordinary performance<br />
promises a thorough<br />
experience about the rich<br />
culture and history of<br />
Australia. You can watch<br />
this show for free within<br />
the scope of the “Australia<br />
in Turkey <strong>2015</strong>” activities.<br />
PHILIPPE<br />
BERNOLD,<br />
PATRICK GALLOIS<br />
VE LONDON<br />
MOZART PLAYERS<br />
PHILIPPE<br />
BERNOLD,<br />
PATRICK GALLOIS<br />
AND LONDON<br />
MOZART PLAYERS<br />
Birleşik Krallık’ın ilk oda<br />
orkestrası solistlerinden<br />
Patrick Gallois ve<br />
Philippe Bernold, flütteki<br />
tartışmasız maharetlerine<br />
ek olarak, şeflikleriyle<br />
de bu konsere yön<br />
verecekler. Programda<br />
Haydn’ın yanı sıra Mozart<br />
ve Devienne gibi ustaların<br />
eserleri yer alacak.<br />
UK’s first chamber orchestra<br />
London Mozart Players will<br />
be at CRR Concert Hall under<br />
the baton of Patrick Gallois and<br />
Philippe Bernold. They will not<br />
only stir up the audience with<br />
their mastery of flute but also<br />
conduct the concert. Masters<br />
such as Haydn, Mozart and<br />
Devienne will be commemorated<br />
in the concert with their works.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
51
КРАТКОЕ ROTA / ROUTE ИЗЛОЖЕНИЕSTABESI PUBLIS IS? NOS SUL / UASTABESI PUBLIS IS? NOS SUL<br />
КРАТКОЕ<br />
ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
52 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
ХАЛДУН ЯВАШ<br />
Каспийский<br />
Стратегический Институт<br />
Генеральный Секретарь<br />
Отношения турок с иранцами, потомками древних персов,<br />
имеются древнюю историю и опыт взаимодействия культур.<br />
За последние сто лет такие политические изменения, как<br />
развал Османской империи и создание Турецкой Республики,<br />
возникновение Иранской Исламской Республики и<br />
завершение периода правления шаха получили свое развитие<br />
и продолжение. После революции Хомейни отношения<br />
США и Ирана замерли более, чем на 30 лет, что наряду<br />
с особенностями географического положения привело<br />
к ослаблению отношений с внешним миром. Сегодня<br />
же страны 5+1, ввиду заключенного с Ираном ядерного<br />
соглашения, открыли перед этой страной двери к интеграции<br />
с мировыми рынками, на которые в течение длительного<br />
времени не пускали. Снятие эмбарго увеличило долю Ирана<br />
на рынке и его конкурентоспособность, некоторые же<br />
страны, наоборот, утратят свою конкурентоспособность.<br />
Одно очевидно, что Иран со своими огромными запасами<br />
нефти и природного газа, станет влиятельным игроком,<br />
особенно не энергетическом рынке. Конечно для этого<br />
необходимы некоторые условия. Прежде всего Иран,<br />
который в течение длительного срока находился под<br />
действием эмбарго, должен инвестировать значительные<br />
средства в новые технологии, чтобы стать на мировом<br />
рынке конкурентоспособным поставщиком тех природных<br />
ресурсов, обладателем которых он является. С другой<br />
стороны, мы знаем, что пока Иран пытался бороться с<br />
эмбарго, соседние страны предприняли важные шаги,<br />
особенно в сфере энергетики. Одним из них является<br />
«Южный Газовый Коридор», возникший по инициативе<br />
Европы, Турции и Азербайджана. Сегодня по этому<br />
трубопроводу в Европу поступает газ из Азербайджана,<br />
но возможно, что в будущем по ней пойдет и иранский<br />
газ. Как результат, Иран может воспользоваться шансом<br />
легко и экономически выгодно поставлять газ в Европу<br />
по Трансанатолийскому Газопроводу (TANAP), который<br />
является важной частью «Южного Газового Коридора».<br />
И, наблюдая все эти события, мы вместе увидим, для<br />
каких стран выгода, приобретенная Ираном, обернется их<br />
невыгодным положением.<br />
В этом номере мы опубликовали мнение наших уважаемых<br />
ученых мужей и подготовили в качестве темы номера<br />
статью, в которой обсудили будущее энергетических рынков<br />
в результате интеграции Ирана с мировыми рынками,<br />
а также будущее торговых связей Ирана и Турции. В<br />
репортаже с проф. док. Дарханом Кыдырали, Президентом<br />
Международной Тюркской академии, внесшей большой<br />
вклад в историю тюрков, мы поговорили, в частности, о<br />
предании об Эргенеконе и связанных с этим событиях. С<br />
другой стороны, Проф. Дp. Месут Хаккы Джашин в свете<br />
турецко-американских отношений проанализировал для<br />
вас террористические акты, которые за последние месяцы<br />
потрясли всех нас до глубины души и заставили скорбеть.<br />
С пожеланиями встречи в следующем выпуске…<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
53
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
ВРЕМЯ ЖИТЬ С НИЗКИМИ ЦЕНАМИ НА НЕФТЬ<br />
Во многих странах мира, в том числе и в Турции, возникла необходимость в<br />
течение предстоящего периода научиться жить в условиях низких цен на нефть и<br />
пересмотреть стратегию в свете этого обстоятельства.<br />
ОСМАН КУРТ<br />
Если бы вы еще буквально год назад<br />
заявили большинству из руководителей<br />
сектора энергоресурсов и<br />
финансов, что цена на нефть упадет до<br />
уровня в 49 долларов, с большой долей<br />
вероятности они бы посмеялись над вами<br />
и предпочли сменить тему разговора.<br />
Многие престижные инвестиционные<br />
организации, и даже Международное<br />
энергетическое агентство, не предвидели<br />
сегодняшнюю низкую цену. Серьезный<br />
интерес вызывает вопрос: Как долго цена<br />
на нефть, спустившаяся в течение этого<br />
года с уровня трехзначной цифры до<br />
уровня в 49 долларов, продержится на<br />
этой отметке, и к чему это обстоятельство<br />
может привести?<br />
ДЛЯ ТОГО, ЧТОБЫ ЦЕНЫ НА<br />
НЕФТЬ ДОСТИГЛИ ТРЕХЗНАЧНОЙ<br />
ЦИФРЫ, ПОТРЕБУЕТСЯ 8-10 ЛЕТ.<br />
Как отмечает господин Фатих Маджит<br />
«Исключением стал случай, произошедший<br />
на фоне отсутствия процессов<br />
рецессии. Так причиной резкого падения<br />
цен в 85-86 годах стал невероятный рост<br />
предложения нефти. В этой точки зрения<br />
тот случай очень схож с переживаемым<br />
сегодня. Восстановление цен на нефть<br />
до прежнего уровня после резкого их<br />
снижения в 85-86 годах заняло 15-16<br />
лет.<br />
Однако, Америка значительно сокращает<br />
объемы инвестиций. Значит, инвесторы<br />
ожидают, что цены на нефть будет<br />
оставаться на таком уровне еще в течение<br />
длительного времени». К тому же,<br />
господин Хаяти Озтюрк также озвучивает<br />
мнение многих специалистов в различных<br />
областях, считающих, что в<br />
среднесрочной перспективе цены на<br />
нефть продержаться на этом уровне и<br />
только потом продемонстрируют тенденцию<br />
восстановления.<br />
ДВА ЛУЧА НАДЕЖДЫ ДЛЯ<br />
ПРОИЗВОДИТЕЛЕЙ НЕФТи<br />
Не представляется реальным повышение<br />
цены на нефть путем снижения<br />
предложения в течение кратко и среднесрочного<br />
периода времени. Более возможным<br />
кажется рост цены за счет значительного<br />
увеличения спроса по сравнению<br />
с предложением. В качестве<br />
маневра, проведенного в целях поддержки<br />
замедляющихся темпов экономического<br />
развития Китая было воспринято<br />
3 разовое в течение одного месяца<br />
снижение Национальным Банком Китая<br />
стоимости Юаня. Рост экспора Китая в<br />
результате снижения стоимости Юаня,<br />
может привести к росту мирового производства,<br />
и, соответственно, росту<br />
спроса на энергоресурсы.<br />
Как отмечает господин Фатих Маджит<br />
«Корректировка соотношения евро и<br />
доллара обеспечивает превосходную<br />
корреляцию между ценами на нефть и<br />
сырьевые товары. Если падает доллар, а<br />
евро дорожает, цены на энергоносители<br />
и сырьевые товары могут вырасти.<br />
Однако, такие условия вряд ли могут<br />
сложиться раньше чем, во второй половине<br />
2016 года.» Таким образом, миру<br />
необходимо привыкнуть жить в условиях<br />
низкой цены на нефть в течение длительного<br />
периода времени.<br />
54 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
ТУРКИ БЫЛИ И ВОИНАМИ, И ДЕЯТЕЛЯМИ ИСКУССТВА<br />
Президент Международной Тюркской академии Проф. Дp. Дархан Кыдырали,<br />
отслеживающий следы тюркских народов на Алтае – «золотой колыбели тюркского<br />
мира», рассказал о новых проектах и открытиях, которые проливают свет на<br />
волнующую историю тюркского мира.<br />
МЕРВЕ ДАМДЖИ<br />
Сотрудничает ли Тюркская<br />
академия с другими странами, кроме<br />
стран-основателей (Азербайджан,<br />
Казахстан, Киргизия и Турция), либо<br />
организациями?<br />
Что такое «тюркский мир»? Что дало<br />
«тюркское начало» человечеству и мировой<br />
истории? Какой вклад внес «тюркский<br />
мир» в цивилизацию мира? Мы являемся<br />
организацией, которая изучает данные<br />
вопросы. Таким образом, мы сотрудничаем<br />
с организациями, проводящими научные<br />
исследования, и прежде всего с ЮНЕСКО,<br />
ИСЕСКО, Организацией исламского<br />
сотрудничества. У нас есть проекты,<br />
касающиеся исследований тюркских<br />
общин в странах, не являющихся<br />
основателями Академии, прежде всего в<br />
России, это - Татарстан, Башкортостан,<br />
Республика Саха, Тува, а также в Китае.<br />
В рамках сотрудничества мы вместе<br />
реализуем много проектов. В настоящее<br />
время мы находимся в контакте со всеми<br />
странами, где проживали и проживают<br />
тюркские народы, прежде всего это такие<br />
страны, как Египет, Индия, Иран, Китай и<br />
страны Европы.<br />
-Хочу немного коснуться<br />
археологических раскопок, которые<br />
осуществляются под руководством<br />
академии. Вы получили некоторые<br />
подтверждения тому, что легенда об<br />
Эргенеконе могла быть правдой. Когда<br />
и как начались эти работы? Какие<br />
результаты получены?<br />
В прошлом году мы начали раскопки на<br />
Алтае. Во время организации празднования<br />
200-летия со дня издания «Книги Деда<br />
Коркута» (Dede Korkut kitabı) нам поступил<br />
звонок от нашей группы археологов о том,<br />
что в результате раскопок обнаружено<br />
несколько музыкальных инструментов.<br />
Мы выехали на Алтай. На границе с<br />
Казахстаном, в так называемом месте<br />
Берель, были обнаружены могилы<br />
турецких ханов. В тех могилах было<br />
найдены останки более 60 украшенных<br />
золотом лошадей. Это было священное для<br />
тюрков место. Во время раскопок было<br />
найдено три музыкальных инструмента.<br />
Одним из них был предок кануна. Этот<br />
музыкальный инструмент впервые<br />
представил миру Аль-Фараби.<br />
Мы организуем международную выставку<br />
с участием историков из Турции и<br />
Азербайджана. В рамках выставки<br />
состоится 2-дневная экскурсия на место<br />
раскопок.<br />
Другим вашим проектом, где можно<br />
почитать о национальной истории<br />
тюркского народа, являются<br />
Исторический музей и Тюркская<br />
библиотека. Что могут найти здесь<br />
любители истории?<br />
Во время саммита в Нахичевани<br />
Назарбаев внес еще два предложения. Он<br />
сказал - пусть помимо Академии будут<br />
Тюркский исторический музей и Тюркская<br />
библиотека. Для библиотеки мы приобрели<br />
32 тысячи книг. Перевезли библиотеку из<br />
Венгрии из 16 тысяч книг.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
55
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
ДЛЯ ИРАНА НАЧАЛСЯ ОБРАТНЫЙ ОТСЧЕТ<br />
Соглашение по ядерной энергии с Ираном ждет своего одобрения со стороны<br />
Конгресса США. Однако в Иране уже давно царит атмосфера праздника, а многие<br />
страны, включая Турцию, начали подсчет плюсов, которые принесло данное<br />
соглашение.<br />
ФИГЕН АЙПЕК АЙВАДЖИ<br />
Операция «Арго». Режиссер киноленты<br />
голливудская звезда Бен<br />
Аффлек получил за нее «Оскар»<br />
в номинации «Лучший фильм». Награду<br />
вручала «первая леди» страны Мишель<br />
Обама, что придало церемонии определенный<br />
смысл. В фильме повествуется<br />
о спасении группы дипломатов в 1979<br />
году в Тегеране, когда в результате нападения<br />
на Посольство США им, спасшись<br />
в последний момент от плена, пришлось<br />
скрываться в Посольстве Канады. Однако<br />
фильм и то, что он получил престижную<br />
премию, не было хорошо воспринято<br />
в Иране. Министр культуры Ирана<br />
Мухаммед Хусейни сделал заявление, что<br />
«Голливуд искажает историю. Этот фильм<br />
не что иное, как часть «мягкой» войны<br />
против Ирана». Если вернуться к содержанию<br />
картины, то события 1979 года на<br />
самом деле показывают глубокую пропасть<br />
в отношениях Ирана и США.<br />
Эта пропасть стала поводом к началу<br />
инициированной США изоляции Ирана<br />
на международной арене. Д.н. Бекир<br />
Гюнай, доцент факультета политологии<br />
Стамбульского Университета, высказывает<br />
мнение, что США, пережив за год-два<br />
первый шок, начали поддерживать Ирак<br />
в войне против Ирана, и эмбарго, которое<br />
продлилось 30 лет, стало началом одиночества<br />
Ирана. «США, внутренними<br />
волнениями, этническими выступлениями<br />
и наложением эмбарго вытолкнули Иран<br />
из системы и наблюдали политику изоляции».<br />
После того, как стало известно, что<br />
Иран занимается разработками в ядерной<br />
области, его изоляция только усугубилась,<br />
и как обычно начинаются восточные сказки<br />
«было ли, не было ли» также же и в отношении<br />
Ирана, он надолго сошел с исторической<br />
сцены. Завершение переговоров,<br />
в, так сказать, «период отсутствия», то<br />
есть в момент действия эмбарго, показало,<br />
что в ближайшем будущем возможности<br />
дипломатии смогут привести к мирному<br />
решению проблемы. Конечно, процесс<br />
очень долгий; конечно, сегодня мы не<br />
прошлись по саду, который посадили, но<br />
по крайней мере Иран не стал участником<br />
военных действий на Среднем Востоке.<br />
Гюнай следующим образом оценивает полученный<br />
результат в отношении Ирана:<br />
«В отношении Ирана сняли эмбарго, он<br />
стал лидером региона, открылись возможности<br />
для новых политических движений,<br />
наряду с экономическим подъемом<br />
в стране и ростом доходов от продажи<br />
нефти будет расти и уровень жизни, таким<br />
образом, можно сказать, что получены<br />
конкретные результаты».<br />
ТРУДНО САДИТЬСЯ ЗА СТОЛ<br />
ПЕРЕГОВОРОВ? ИЛИ ТРУДНО<br />
ВСТАВАТЬ ИЗ-ЗА НЕГО?<br />
Когда же разорвались те нити отношений<br />
между Ираном и США, которые, начиная<br />
с 1979 года были призваны превратить его<br />
в страну-невидимку,? И как возникла эта<br />
ядерная напряженность? Фитиль ядерной<br />
напряженности между Ираном и США подожгла<br />
пресс-конференция в Вашингтоне,<br />
состоявшаяся 14 декабря 2012 года, организованная<br />
Главой Национального совета<br />
сопротивления Ирана в США Али Реза<br />
Джафарзаде. И что же сказал Джафарзаде<br />
на пресс-конференции? Он сказал, что<br />
Иран, в тайне от Международного агентства<br />
по атомной энергии (МАГАТЭ), проводит<br />
обогащение урана с целью создания<br />
ядерного оружия. Джафарзаде даже указал<br />
два объекта: Натанз, где Иран обогащает<br />
уран, и Арак, где строится завод по производству<br />
тяжелой воды. Как же могли поступить<br />
США, которые после теракта 11<br />
сентября стали более остро реагировать<br />
на любые угрозы? Объявили бы войну?<br />
Нет, на этот раз они не сделали того, что<br />
приходит в голову первым. Потому что<br />
нестабильность и ряд неудач на среднем<br />
Востоке после вторжения в Ирак подтолкнули<br />
США в решении проблемы тайной<br />
56 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
ядерной программы не к войне с Ираном,<br />
а к столу переговоров. Впервые за стол<br />
переговоров сели в 2006 году вместе с<br />
пятью постоянными членами Организации<br />
Объединенных Наций (ООН) и Германией,<br />
таким образом «сидение за столом» продлилось<br />
до июля <strong>2015</strong> года. В результате<br />
длительных переговоров было решено,<br />
что Иран ограничит свои работы по обогащению<br />
урана и откроет ядерные объекты<br />
для посещения комиссией МАГАТЭ; в обмен<br />
же на это будут отменены экономические<br />
и финансовые санкции в отношении<br />
Ирана, хотя эмбарго на поставки оружия<br />
временно сохранится. Сразу же после достижения<br />
соглашения 14 июля население<br />
Ирана вышло на улицы, чтобы отпраздновать<br />
это событие. Если подумать, что<br />
только с 2012 года доход от продажи нефти<br />
снизился на 160 миллиардов, то такая<br />
радость иранцев не выглядит преувеличенной.<br />
Конечно же снятие эмбарго – это<br />
не только материальное благополучие,<br />
стоит отметить, что оно несет надежду на<br />
более свободную жизнь.<br />
ПОЛИТИКА КОНКУРЕНЦИИ?<br />
ИЛИ ЭКОНОМИЧЕСКОЕ<br />
СОТРУДНИЧЕСТВО?<br />
Страной, которая не сидела за столом<br />
переговоров, но на которую сильное влияние<br />
оказали их итоги, оказалась Турция.<br />
Да, Турции не было в то время, когда с<br />
Ираном торговались по ядерным вопросам,<br />
но очевидно, что страна оказалась<br />
под влиянием как экономических, так и<br />
политических последствий итогов соглашения.<br />
Не стоит отрицать древнее соперничество<br />
Ирана и Турции в регионе. Эти<br />
две сильные страны являются главными<br />
героями на региональной арене. Однако,<br />
официальные лица Турции, после того,<br />
как был достигнут компромисс по ядерному<br />
вопросу в Иране, сделали заявление, в<br />
котором потребовали от Ирана отказаться<br />
от религиозной политики и попыток доминировать<br />
в регионе. Интересно, такое<br />
желание было способом найти подходящую<br />
основу для создания экономических<br />
связей? Доц. ДР. Ахмет Юклейен из<br />
Стамбульского Торгового Университета<br />
так объясняет необходимость отказа от<br />
политики конкуренции ради больших<br />
экономических задач двух стран: «Будет<br />
лучше, если обе страны откажутся от политической<br />
конкуренции и сосредоточатся<br />
на экономических выгодах. Для этого, обеим<br />
странам конечно же необходимо пересмотреть<br />
свои политические цели. Путь<br />
к миру и развитию в регионе проходит<br />
от отказа от межрелигиозной структуры<br />
конфликтов через достижение более гуманитарного<br />
уровня.»<br />
С другой стороны, Юклейен обращает<br />
внимание на то, что влияние соглашения<br />
на турецко-иранские отношения противоречиво:<br />
«Помимо предоставления гигантских<br />
возможностей, предлагаются и<br />
некоторые трудности. Начиная с первого<br />
дня акцент делается на экономической выгоде<br />
соглашения. Снятие экономических<br />
санкций с Ирана благотворно скажется<br />
на экономике; отражением данного утверждения<br />
является радостное население<br />
на улицах городов». Для Турции, которая<br />
является важнейшим рынком экспорта<br />
Ирана, данное ядерное соглашение конечно<br />
же означает начало нового экономического<br />
этапа в рамках отношений с этой<br />
страной. И конечно, в период действия<br />
экономического эмбарго в отношении<br />
Ирана, торговля между Турцией и Ираном<br />
не замирала. Даже выросла, но этот рост<br />
не достиг желаемого уровня. Дp. Фатих<br />
Маджит, доцент Университета Сулейман<br />
Шах, говорит, что в конце 2003 года экс-<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
57
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
порт Турции в Иран составлял 5<strong>34</strong> миллиона<br />
долларов США, а к концу 2014<br />
года – уже 3,9 миллиарда долларов, но<br />
при этом он напоминает: «На самом деле,<br />
если учесть увеличение торгового оборота<br />
Турции и Ирака, например, в указанный<br />
период, с 829 миллионов до 11 миллиардов,<br />
то становится очевидно, что желаемый<br />
уровень торговли Турции с Ираном<br />
не был достигнут. На ограничение роста<br />
торговли с Ираном, по сравнению с другими<br />
странами региона, в значительной<br />
степени повлияли экономические трудности,<br />
переживаемые Ираном вследствие<br />
наложенного эмбарго». Хорошо, а теперь<br />
цифры торгового оборота между Турцией<br />
и Ираном достигнут желаемого уровня?<br />
Маджит считает, что делать какие-то прогнозы<br />
в цифрах очень трудно, но если<br />
Турция сможет стать рынком экспорта,<br />
способным в течение долгового времени<br />
конкурировать с Ираком, то существует<br />
вероятность превышения годового экспорта<br />
цифры в 10 миллиардов долларов. На<br />
первом месте в экспорте Турции в Иран<br />
занимают такие позиции, как машины<br />
и машинное оборудование, химическая<br />
продукция, текстиль, изделия из металла,<br />
резиновые и пластиковые товары, в связи<br />
с чем, Маджит отмечает вероятность<br />
увеличения экспорта данной продукции<br />
ввиду ее конкурентоспособности. Кроме<br />
того, Маджит отмечает, что не следует<br />
забывать и о прибыли от туризма: «Вместе<br />
со снятием эмбарго, завершением экономических<br />
трудностей и обогащением населения<br />
наступит и рост доходов Турции<br />
от туризма за счет Ирана. За последние<br />
два года количество туристов, прибывших<br />
в Турцию из Ирана, увеличилось на <strong>34</strong>%<br />
и составило примерно 1,6 миллиона человек,<br />
что поставило Иран на шестое место<br />
среди стран, жители которых посещают<br />
Турцию».<br />
ВСЕ ЭТО, КОНЕЧНО, ПРЕКРАСНО,<br />
НО ЧТО ЖЕ БУДЕТ С<br />
ЭНЕРГЕТИЧЕСКИМ РЫНКОМ?<br />
Включение обладающего одними из самых<br />
крупных запасов нефти и природного<br />
газа Ирана в международную систему,<br />
конечно, же изменит динамику энергетического<br />
рынка. Проф. Дp. Мубариз<br />
Хасанов, специалист Центра энергетических<br />
и экономических исследований<br />
Прикаспийского института стратегических<br />
исследований (HASEN), в ожидании того,<br />
что снятие санкций с Ирана, обладающего<br />
огромными запасами углеводородов,<br />
серьезно повлияет на мировой энергетический<br />
рынок, говорит следующее: «В<br />
странах группы 5+1 цена за баррель нефти<br />
марки Брент накануне достижения соглашения<br />
с Ираном составляла 58,7 доллара,<br />
а сразу после объявления о соглашении<br />
опустилась до 56,6 доллара. Потому что<br />
международные цены на сырье естественным<br />
образом очень четко реагируют на<br />
экономические и политические изменения.<br />
Оптимистические настроения, возникшие<br />
после объявления о соглашении,<br />
несмотря на то, что де-факто санкции<br />
еще не отменены, послужили поводом к<br />
падению цен на нефть». Однако, Хасанов<br />
предупреждает, что даже после фактической<br />
отмены санкций Ирану потребуется<br />
время для достижения производственного<br />
потенциала, которым он обладает. Потому<br />
что за годы изоляции Иран не развивал в<br />
достаточной степени производственные<br />
мощности месторождений углеводородов<br />
и сегодня это является одним из основных<br />
препятствий. В связи с этим, Хасанов<br />
говорит о том, что экспорт кардинально не<br />
увеличится и будет достигать примерно<br />
120-130 миллионов тонн, как это было в<br />
58 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
1990-ые и 2000-ые годы. «Даже эти цифры<br />
означают, что за короткий период экспорт<br />
иранской нефти увеличится примерно на<br />
70% по сравнению с 2014 годом. Несмотря<br />
на такой рост Иран остается далеко позади<br />
таких экспортеров нефти, как Саудовская<br />
Аравия и Россия, экспортирующих в год<br />
401,4 и 386 тонн соответственно. Исходя<br />
из этого, отмена санкций в отношении<br />
Ирана в ближайшее время не сможет оказать<br />
какого-либо значительного влияния<br />
на мировой спрос нефти, мировые цены<br />
на нефть будут больше подвержены психологическому<br />
влиянию».<br />
С другой стороны, не будем забывать,<br />
Иран серьезно настроен и в отношении<br />
природного газа. Правда нельзя сказать,<br />
что в этой стране, являющейся обладательницей<br />
поистине гигантских запасов<br />
природного газа, дела в области его экспорта<br />
идут хорошо. В 2014 году Иран<br />
добыл 172,6 миллиарда кубометров газа,<br />
из них только 2.4 миллиарда кубометров<br />
ушли на экспорт. Оставшиеся 170,2 миллиарда<br />
кубометров были потреблены<br />
внутри страны. Хасанов, утверждая, что<br />
только до 2020 года Иран собирается<br />
увеличить добычу природного газа до<br />
360 миллиардов кубометров в год, высказал<br />
следующее: «В случае ограничения<br />
внутреннего потребления газа, Иран<br />
сможет стать одним из крупнейших,<br />
после России, мировых экспортеров<br />
газа. Однако, для увеличения объемов<br />
производства и экспорта Ирану нужно<br />
нарастить необходимую экспортную<br />
мощность». Конечно же здесь для осуществления<br />
экспорта необходимо наличие<br />
соответствующей инфраструктуры<br />
и сотрудничество. Если инфраструктура<br />
интересует только Иран, то в части,<br />
касающейся сотрудничества, заинтересованы<br />
многие страны. Одна из них<br />
- Турция, страна, по территории которой<br />
пройдет Трансанатолийский газопровод<br />
проекта «Южного Газового Коридора».<br />
Завершение проекта, способного значительно<br />
увеличить поставки природного<br />
газа, планируется к 2020 году, и Хасанов<br />
считает, что: «По завершении данного<br />
проекта Иран легко попадет на европейские<br />
рынки».<br />
И наконец, ядерное соглашение заново<br />
открыло перед Ираном двери в мир. Проф.<br />
Дp. Мубариз Хасанов: «Освобождение<br />
замороженных активов и отмена санкций<br />
в отношении финансовых учреждений<br />
ускорят процесс объединения Ирана с мировыми<br />
рынками». Хасанов подчеркнул,<br />
что после отмены санкций ожидается<br />
быстрый рост экономики Ирана, официальные<br />
представители прогнозируют в<br />
течение 10 лет увеличение оборота с 300<br />
миллиардов до более одного триллиона<br />
долларов в год. Пока Иран находится в<br />
ожидании бурного роста, другой сильный<br />
игрок в регионе, Турция, будет строить<br />
планы по углублению экономических<br />
отношений с Ираном. Взаимная экономическая<br />
выгода для этих двух государств<br />
выглядит просто неизбежной, особенно,<br />
когда у Турции имеются возможности<br />
энергетическим путем привести Иран в<br />
Европу через вновь открывшиеся перед<br />
ним двери. С другой стороны, в ближайшее<br />
время мы сможем сами увидеть<br />
насколько смягчатся высказывания в отношении<br />
Ирана, который в течение многих<br />
лет находился в изоляции, или приведет<br />
ли ядерное соглашение к тому, чтобы<br />
был снят фильм, который номинируют на<br />
премию «Оскар». Конечно, если картина<br />
будет снята и получит «Оскар», то всем<br />
будет интересно, кто же будет вручать<br />
награду… Будем надеяться, что Конгресс<br />
США одобрит ядерное соглашение.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
59
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
СЕРЬЕЗНОЕ ИСПЫТАНИЕ ДЛЯ ОТНОШЕНИЙ МЕЖДУ<br />
ТУРЦИЕЙ И США<br />
Два основных государства-сторонника НАТО – Турция и США в настоящий момент<br />
переживают тяжелое испытание, напрямую имеющее отношение к насилию и<br />
терроризму, усиливающемуся на территории Среднего Востока.<br />
ПРОФ. ДР. МЕСУТ ХАККЫ ДЖАШЫН<br />
Спиралевидное развитие по возрастающей<br />
инициированного со стороны<br />
РПК (Рабочая Партия<br />
Курдистана) насилия, сорвавшего процесс<br />
урегулирования, реализуемого в<br />
Турции, а также сохранение в значительной<br />
степени и по сей день мощи<br />
ИГИЛ (Исламское Государство Ирака и<br />
Леванта), функционирующего на территории<br />
Сирии-Ирака, продолжают угрожать<br />
безопасности всего региона в<br />
целом. Наряду с этим, в свете требований<br />
независимости Барзани в Северном<br />
Ираке, неспособности Армии<br />
Центрального Ирака сохранить единство<br />
страны и продолжающихся террористических<br />
актов, ежедневно теряют жизнь в<br />
среднем около 100 человек, новости о<br />
гибели которых уже стали повседневными<br />
и привычными. На основании вышесказанного,<br />
можно заключить, что<br />
Турция лицом к лицу столкнулась с проблемой<br />
террористической борьбы на<br />
двух фронтах, сформированных силами<br />
РПК и ИГИЛ на территории вдоль границы<br />
Иран-Ирак-Сирия и на территории<br />
собственно государства.<br />
ИГИЛ, одним ударом проводя атаки на<br />
PYD (Партия «Демократический союз»),<br />
являющейся аналогом РПК в Сирии,<br />
стремясь разрушить симпатию, испытываемую<br />
к данной организации в Турции,<br />
также дает понять Анкаре, что в случае<br />
дальнейшего развития альянса с США,<br />
продолжит проводить террористические<br />
акты на Анатолийских землях. Этот<br />
вызов стал причиной ужесточения позиции<br />
противостояния Анкары по отношению<br />
в ИГИЛ, и внесению изменений в<br />
новую стратегию, предусматривающую<br />
давление на ячейки организации внутри<br />
страны. При этом, самым важным шагом<br />
Турции, сделанным в данном направлении,<br />
стало участие Турции в<br />
Меморандуме о взаимопонимании по<br />
вопросам совместного использования воздушных<br />
сил, подписанном в Эр-Рияде<br />
Президентом Обамой с странами-союзниками<br />
и государствами Персидского залива,<br />
и явившемся отправной точкой в реализации<br />
политики борьбы с ИГИЛ. При данных<br />
обстоятельствах Анкара путем участия<br />
в «Коалиции воздушных сил» и вступления<br />
с Пентагоном в более тесные взаимоотношения,<br />
подтвердила свое разрешение<br />
на использование Базы Инжирлик для<br />
самолетов и беспилотных воздушных<br />
средств.<br />
«БЕЛЫЕ ПЯТНА» В РАМКАХ<br />
СОВМЕСТНОЙ БОРЬБЫ<br />
Наличие не урегулированных вопросов<br />
или некоторых не четко определенных<br />
условий в рамках переговоров между<br />
США и Турцией по вопросам совместного<br />
противостояния ИГИЛ, очевидно. В частности,<br />
сохранению неопределенности<br />
способствует организация «зоны запрета<br />
полетов» на территории Ирака и Ливии и<br />
«безопасной зоны» на севере Сирии.<br />
Отличающиеся друг от друга заявления<br />
Анкары и Вашингтона демонстрируют<br />
существование различий в дипломатических<br />
взглядах сторон.<br />
Турция изъявляет желание путем организации<br />
безопасной зоны при участии<br />
«оппозиционных сил» Сирии, обеспечить<br />
безопасность границ и защиту от волны<br />
беженцев. Таким образом, в процессе<br />
переговоров турецкая сторона, на основании<br />
совместного осознания необходимости<br />
устранения ИГИЛ из региона и предоставления<br />
местным властям новых полномочий<br />
и степени ответственности, продолжает<br />
придерживаться устойчивой позиции<br />
в том, что взаимодействие PYD и РПК и<br />
формирование ими отдельного государства<br />
на севере Сирии в будущем станет<br />
серьезной угрозой государственному<br />
единству и национальной безопасности не<br />
60 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
только самой Сирии, но и Турции, причем<br />
в не меньшей степени.<br />
ДЕЙСТВИТЕЛЬНО ЛИ США<br />
ДОСТИГЛО УСПЕХОВ В БОРЬБЕ С<br />
ИГИЛ?<br />
При рассмотрении вопроса прежде всего,<br />
необходимо отметить, что завершен первый<br />
год существования коалиции против<br />
ИГИЛ, созданной под председательством<br />
США сразу после получения в свои руки<br />
ИГИЛ-ом города Мусул в результате<br />
захватнических операций, реализуемых<br />
организацией в Ираке. Стоимость воздушных<br />
операций для США составила<br />
примерно 3,5 миллиардов долларов.<br />
Кроме этого, утверждается, что уничтожение<br />
9 тысяч целей в результате более<br />
чем 6000 воздушных вылазок, привело<br />
более чем 10 тысяч боевиков ИГИЛ-а в<br />
состояние отсутствия боеготовности.<br />
Согласно данных Министерства Обороны<br />
США, количество бойцов ИГИЛ на<br />
сегодняшний день по сравнению с 2014<br />
годом значительно возросло.<br />
Предположительно, на стороне ИГИЛ<br />
воюют от 20 до 30 тысяч солдат.<br />
Напомним, что Генерал командования<br />
сухопутных войск США господин Рай<br />
Одиерно оценивает результаты борьбы с<br />
ИГИЛ как успешные. Одиерно в своем<br />
заявлении в Вашингтоне, утверждает, что<br />
значительное количество высшего военного<br />
состава ИГИЛ убито, и, как следствие,<br />
мощь организации в целом ослаблена.<br />
ПРАВИЛА ИГРЫ МЕНЯЮТСЯ: БАЗА<br />
ИНЖИРЛИК<br />
Если взглянуть с позиции США, соглашение,<br />
достигнутое с Ираном по вопросам<br />
Атомной энергии, частично успокоило<br />
Белый Дом. Выявлено, что у<br />
Саудовской Аравии, испытывающей свою<br />
военную силу в Йемене, шансы в деятельности,<br />
направленной против Ирана,<br />
слишком малы, практически отсутствуют.<br />
Продолжающиеся проблемы в Греции и<br />
то, насколько сильно переживаемые процессы<br />
откинули страну на задний план –<br />
очевидный факт. Решающим шахматным<br />
ходом в борьбе с терроризмом США безусловно<br />
видит достижение взаимного,<br />
основанного на доверии, соглашения с<br />
Турцией, через преодоление препятствий,<br />
возникших в ходе сотрудничества двух<br />
стран. С точки зрения среднесрочной и<br />
долгосрочной перспективы, Турция<br />
может в рамках стратегии борьбы с РПК<br />
и ИГИЛ сыграть более значительную<br />
роль в плане охвата функций и ответственности<br />
наряду с НАТО и США. В<br />
этих рамках, База Инжирлик, обозначенная<br />
в характеристике американцев как<br />
«Game Changer», имеет крайне важное<br />
значение, как сила, способная изменить<br />
правила игры в борьбе с ИГИЛ.<br />
Безпилотные дроны, использование<br />
которых было начато в годы правления<br />
Обамы, в частности в Афганистане, с<br />
большой долей вероятности с задействованием<br />
Воздушной Базы Инжирлик,<br />
будут также использоваться против<br />
ИГИЛ в Сирии, однако, самой деликатной<br />
точкой в этой стратегии является<br />
наличие риска возникновения потерь<br />
среди гражданского населения в результате<br />
использования беспилотных воздушных<br />
средств. Также имеет место<br />
риск использования данной опасности<br />
ИГИЛ-ом в качестве основы для пропаганды<br />
против США на Среднем<br />
Востоке. Кроме этого, все указанные<br />
стратегические действия могут способствовать<br />
развитию не только отношений<br />
Турции с США, но и отношений Турции<br />
и Израиля и в не меньшей степени.<br />
Несмотря на различия региональных<br />
интересов Турции и США, общая<br />
модель борьбы с терроризмом, которая<br />
будет воплощаться совместными усилиями,<br />
имеет крайне важное значение с<br />
точки зрения стабильности и мира в<br />
регионе.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
61
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
ДЛИННЫЙ СПИСОК В РАМКАХ ВИЗИТА ЭРДОГАНА В<br />
КИТАЙ<br />
Увеличение объема торговых отношений, Уйгурский вопрос, Закуп Китайской<br />
Системы Противоракетной Обороны, Исторический Шелковый Путь... вот с таким<br />
обширным списком вопросов господин Эрдоган впервые посетил Китай.<br />
АХМЕТ ЮКЛЕЙЕН<br />
В<br />
пресс-релизе, опубликованном<br />
перед началом поездки в Пекин,<br />
Президент Эрдоган заявил о том,<br />
что в 2010 году был заложен фундамент<br />
для стратегического сотрудничества<br />
обеих стран и что сейчас имеется «готовность<br />
притворить все планы в жизнь». В<br />
своей речи Эрдоган отметил следующее:<br />
«Создавая стратегическое партнерство с<br />
государством Китай в 2010 году, мы сделали<br />
свои первые шаги на этом пути, и<br />
теперь находимся в стадии практической<br />
реализации. Взаимоотношения с Китаем<br />
нами рассматриваются исключительно<br />
с позиции стратегических». Выражение,<br />
на котором Эрдоган акцентировал свое<br />
внимание - «стратегическое партнерство»,<br />
заслуживает более широкого рассмотрения.<br />
Несмотря на то, что обе страны отличаются<br />
крупными масштабами экономики и<br />
серьезными политическими амбициями,<br />
между государствами имеют место нестабильные<br />
торговые отношения. В 2014<br />
году Турцией было импортировано потребительских<br />
товаров и производственного<br />
сырья на сумму почти 25 миллиардов<br />
долларов, экспорт в Китай же составил<br />
всего 2,8 миллиардов долларов.<br />
ПОЛИТИЧЕСКАЯ<br />
НАПРЯЖЕННОСТЬ ОТСТУПИЛА<br />
НА ЗАДНИЙ ПЛАН ПЕРЕД ЛИЦОМ<br />
ЭКОНОМИЧЕСКИХ ПРИОРИТЕТОВ<br />
Именно в связи с протестами, имевшими<br />
место в Турции в последнее время и направленными<br />
против действий, осуществляемых<br />
в отношении мусульманского<br />
турецкого и уйгурского населения, проживающего<br />
в районе Сиджан в Китае,<br />
поездка Эрдогана в Китай вызвала повышенный<br />
интерес СМИ. Однако, политическая<br />
напряженность, ставшая причиной<br />
возникшего недоверия между сторонами<br />
визита, осталась в тени экономических<br />
приоритетов.<br />
В случае если, несмотря на это осложнение,<br />
посредством запуска современной автомагистрали,<br />
соединяющей Китай и Европу<br />
и проходящей по территории Турции,<br />
будет возвращен к жизни исторический<br />
Шелковый Путь, данный визит станет<br />
уникальной возможностью для формирования<br />
долгосрочных стратегических отношений<br />
между двумя государствами. Кроме<br />
этого, Турция поддерживает реализацию<br />
проекта строительства железной дороги,<br />
призванной связать между собой столицу<br />
Азербайджана город Баку, столицу Грузии<br />
город Тбилиси и один из восточных регионов<br />
Турции – Карс.<br />
Обобщая сказанное, можно подытожить:<br />
визит Президента Эрдогана в Китай несомненно<br />
является важнейшим шагом на<br />
пути развития турецко-китайских отношений.<br />
А экономическое сотрудничество<br />
значительно важнее ожиданий от партнерства<br />
в сфере безопасности.<br />
62 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>
www.hazarworld.com<br />
ДЕЙСТВИТЕЛЬНО ЛИ ИРАН ЯВЛЯЕТСЯ ПЕРВЫМ<br />
ПО ЗАПАСАМ ПРИРОДНОГО ГАЗА?<br />
Будучи богатейшим по запасам природного газа в мире государством Иран, тем не<br />
менее не превратился в серьезного игрока в сфере торговли природным газом.<br />
ЕМИН АКХУНЗАДЕ<br />
Иран, обладающий согласно статистическим<br />
данным Бритиш<br />
Петроль (ВР), месторождениями<br />
природного газа, насчитывающими<br />
<strong>34</strong> триллиона кубических метров,<br />
занимает положение самой богатой<br />
по запасам природного газа страны в<br />
мире. Однако, какими бы богатейшими<br />
резервами природного газа не владел<br />
Иран, до сего момента это государство<br />
не является серьезным участником на<br />
рынке торговли природным газом.<br />
ПОЛИТИКА ЗАЩИТЫ<br />
ПРЕПЯТСТВУЕТ РАЗВИТИЮ<br />
При рассмотрении существующих<br />
цифр сразу становится понятно, насколько<br />
много в настоящее время в<br />
Иране неразрабатываемых месторождений<br />
природного газа. И этому также<br />
имеется несколько причин. Прежде<br />
всего, международные санкции, внедренные<br />
в отношении Ирана с 1979<br />
года. При таких обстоятельствах Иран<br />
был вынужден самостоятельно разрабатывать<br />
все собственные источники<br />
энергетических ресурсов.<br />
В отличие от предыдущего в новом<br />
законе предусмотрено увеличение<br />
сроков предоставления производственных<br />
комплексов в эксплуатацию<br />
с 5 до 25 лет. Кроме этого, так как<br />
были составлены определенные договоренности<br />
в рамках переговоров<br />
по вопросам атомной энергии между<br />
Ираном и странами Р5+1 (Большой<br />
Пятерки), с момента вступления в законную<br />
силу упоминаемого соглашения<br />
все применяемые к Ирану санкции<br />
будут упразднены. Благодаря чему в<br />
кратко и среднесрочной перспективе<br />
ожидается значительное увеличение<br />
производства природного газа в Иране.<br />
Способно ли такое положение дел<br />
превратить Иран в серьезного игрока<br />
на Европейском рынке?<br />
ПРЕЖДЕ ЧЕМ СТАТЬ<br />
СЕРЬЕЗНЫМ ИГРОКОМ<br />
НА РЫНКЕ, НЕОБХОДИМО<br />
ПРОВЕСТИ ЗНАЧИТЕЛЬНЫЕ<br />
ПОДГОТОВИТЕЛЬНЫЕ РАБОТЫ<br />
Прежде всего, будет полезным отметить,<br />
что в стране в настоящий момент<br />
существуют серьезные проблемы с недостаточно<br />
развитой инфраструктурой,<br />
и в случае отмены в этом году санкций,<br />
для того, чтобы Иран смог в необходимых<br />
масштабах развить собственные<br />
месторождения природного газа и вывести<br />
их на рынок, потребуется около<br />
6-7 лет. С другой стороны, большая<br />
часть месторождений природного газа<br />
Ирана расположены на юге страны. Поэтому<br />
Иран предпочитает осуществлять<br />
сбыт произведенного природного газа на<br />
рынках, близкорасположенных к данным<br />
регионам. В этой связи, продажа газа в<br />
больших количествах в Европу для Ирана<br />
не выглядит привлекательной. Однако,<br />
посредством использования трубопровода<br />
Тебриз-Анкара Иран имеет возможность<br />
подавать в Турцию и затем через Транс-<br />
Анатолийский газопровод и Трансадриатический<br />
трубопровод в Европу, около 10<br />
миллиардов кубаметров природного газа.<br />
<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />
63
КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />
ЦВЕТУЩИЙ РОСТОК В ЗАСУШЛИВОЙ ПУСТЫНЕ:<br />
КИНЕМАТОГРАФ ТУРКМЕНИСТАНА<br />
Противостояние туркменского народа царскому режиму и капитализму,<br />
выраженное языком кинематографа, выплеснулось на экран. Кино, с 1926 года,<br />
будучи новым направлением в искусстве, стало частью культурного наследия<br />
туркменского народа.<br />
РУФАТ АГАЕВ<br />
Искусство «Движущихся фотографий»<br />
распространяясь на<br />
землях Туркестанского региона<br />
не прошло мимо Туркменистана, и в<br />
1910 году туркмены познакомились с<br />
кинематографом. При помощи и поддержке<br />
Советских кинематографистов<br />
искусство кино и в Туркменистане стало<br />
направлением, имеющим общественную<br />
значимость. Народным комиссариатом<br />
просвещения Туркменистана в 1926<br />
году было принято решение о создании<br />
кинофабрики, именно на созданной в<br />
исполнение данного решения «Кинематографической<br />
Фабрике Ашхабад» стали<br />
сниматься туркменские фильмы.<br />
ПЕРВЫЕ ШАГИ В КИНЕМАТОГРА-<br />
ФЕ. ПЕРВЫЕ ФИЛЬМЫ<br />
Первый опыт создания кино в Республике<br />
Туркменистан был связан со съемками<br />
в 1925 году кинематографистами студии<br />
«Мосфильм» ленты под названием<br />
«Создание Советской Социалистической<br />
Республики в Туркменистане». Темой<br />
этого документального фильма было<br />
историческое прошлое строительства<br />
Советского Туркменистана.<br />
Снятый в 1930 году фильм «Карабекаульский<br />
канал», повествующий об<br />
усилиях людей в борьбе за воду, которую<br />
необходимо было провести в бесплодные<br />
засушливые земли, познакомил Советского<br />
зрителя с туркменистанским<br />
кинематографом и работой туркменистанских<br />
кинематографистов. Вдохновленные<br />
успехом этого фильма, туркменские<br />
кинематографисты создали такие<br />
фильмы как «Корова», «Хлопок» и «Каракуль»,<br />
чем внесли свой значительный<br />
вклад в развитие советского кино.<br />
Фильм А.Владичука под названием «Белое<br />
Золото», снимался после фильмов<br />
документального жанра в 1929 году.<br />
Фильм повествует о том, как в туркменской<br />
деревне, население которой<br />
занимается выращиванием и обработкой<br />
хлопка, создавался и начинал свою работу<br />
колхоз.<br />
В 1933 году был снят еще один фильм,<br />
рассказывающий о природных богатствах<br />
Туркменистана, в котором была<br />
затронута тема нефти. В этом фильме<br />
с названием «Семь сердец», показана<br />
история приключений, которые выпали<br />
на долю группы молодых геологов, занимающихся<br />
разведкой нефтяных месторождений<br />
в пустыне Каракум. Важной<br />
вехой в истории кино Советского Туркменистана<br />
является снятый в 1935 году<br />
режиссером А.Ладашевым фильм под<br />
названием «Я вернусь». Фильм создан<br />
по мотивами известной поэмы «Батрак»,<br />
написанной туркменским поэтом Оразом<br />
Ташназаровым. Наряду с огромным успехом,<br />
которым пользовалась эта лента,<br />
фильм стал популярен и был показан в<br />
кинотеатрах всех Советских государств<br />
В следующих выпусках наших публикаций<br />
мы постараемся рассказать нашим<br />
дорогим читателям о Туркменском кинематографе<br />
времен Второй Мировой<br />
Войны и послевоенного периода.<br />
64 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>