10.09.2015 Views

HAZAR WORLD - SAYI: 34 - EYLÜL 2015

  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR PUBLICATION OF CASPIAN STRATEGY INSTITUTE<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong><br />

BATI-İRAN UZLAŞMASI:<br />

ENGELLER ve<br />

FIRSATLAR<br />

FİYAT- PRICE 5 TL<br />

WEST-IRAN RAPPROCHEMENT:<br />

HURDLES vs<br />

OPPORTUNITIES<br />

КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ


www.hazarworld.com<br />

ÖNSÖZ / EDITORIAL<br />

Kadim bir tarihe sahip Türkler ile İran’ın<br />

kökenini oluşturan Persler uzun bir geçmişe<br />

ve kültürel etkileşime sahiptir. Son yüzyılda<br />

Osmanlı’nın yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti’nin<br />

kurulması ve Şah Dönemi’nin bitip İran<br />

İslam Cumhuriyet’inin kurulması gibi<br />

siyasi değişimler sebebiyle ilişkiler farklı<br />

boyutlar kazansa da devam etti. Humeyni<br />

devrimi sonrası ABD-İran ilişkilerinin 30<br />

yıldan fazladır sekteye uğraması İran’ın hem<br />

bulunduğu coğrafyayla hem de dünyayla<br />

iletişiminin zayıflamasına sebep oldu. Bugün<br />

ise 5+1 ülkelerinin İran ile vardıkları nükleer<br />

mutabakat İran’ın özellikle uzun zamandır<br />

dışlandığı küresel piyasalara entegrasyonunun<br />

kapısını açtı. Ambargonun kalkması ile İran<br />

pazar payını ve rekabet gücünü arttırırken,<br />

bazı ülkeler de rekabet gücünü kaybedecektir.<br />

Dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz<br />

rezervlerinden birine sahip olan İran’ın<br />

özellikle enerji piyasalarında etkili bir<br />

oyuncu olacağı kesin. Elbette bunun için<br />

bazı koşulların oluşması gerekiyor. Öncelikle<br />

çok uzun süredir ambargolara maruz kalan<br />

İran’ın sahip olduğu kaynakları dünyayla<br />

rekabet edebilir ölçüde üretebilmesi için yeni<br />

teknoloji yatırımlarına ihtiyacı var. Öte yandan<br />

biliyoruz ki İran ambargolarla uğraşırken<br />

komşu ülkeler özellikle enerji alanında önemli<br />

atılımlarda bulundular. Bunlardan biri de<br />

Avrupa, Türkiye ve Azerbaycan inisiyatifi ile<br />

ortaya konulan Güney Gaz Koridoru. Şimdilik<br />

Azerbaycan doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak<br />

olan bu boru hattının ileride İran doğal gazını<br />

da taşıması gündeme gelebilir. Sonuçta Güney<br />

Gaz Koridoru’nun önemli bir ayağını oluşturan<br />

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP)<br />

ile İran, doğal gazını Avrupa’ya kolayca ve<br />

ekonomik olarak iletme şansı yakalayabilir.<br />

İran’ın yakaladığı bu avantajın hangi ülkeler<br />

için dezavantaj olacağını ve konu ile ilgili diğer<br />

gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.<br />

Bu sayımızda çok değerli hocalarımızın<br />

görüşlerine yer verdiğimiz ve İran’ın küresel<br />

piyasalarla entegrasyonu sonucunda enerji<br />

piyasalarının ve İran-Türkiye ticari ilişkilerinin<br />

geleceğini tartıştığımız bir kapak yazısı<br />

hazırladık. Türk tarihine önemli katkıları<br />

bulunan Uluslararası Türk Akademisi’nin<br />

Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali ile bir<br />

röportaj gerçekleştirdik.<br />

Ekim sayısında görüşmek dileğiyle…<br />

HALDUN YAVAŞ<br />

Hazar Strateji Enstitüsü<br />

Genel Sekreter<br />

HALDUN YAVAŞ<br />

Caspian Strategy Institute<br />

Secretary General<br />

There is long-standing historic relation and<br />

cultural interaction between Turks, who<br />

has an ancient history, and Persians who<br />

constitute the origins of Iran. Those relations<br />

continue even though it acquired different<br />

dimensions due to political chances in the<br />

last century, such as the establishment of the<br />

Republic of Turkey after the collapse of the<br />

Ottoman Empire and the establishment of<br />

Islamic Republic of Iran. Iran has weaker<br />

links with its geography as well as with the<br />

entire world due to the interruption of US-<br />

Iran relations for more than 30 years after<br />

the Khomeini revolution. Today, nuclear deal<br />

between Iran and 5+1 countries has given way<br />

to integration with global markets from which<br />

it was alienated for a long time. Lifting of the<br />

embargo will increase Iran’s market share and<br />

competitive power, while some countries will<br />

be negatively affected in this regard.<br />

It is taken for granted that Iran, holding one<br />

of the largest oil and natural gas reserves<br />

in the world, will be an effective actor<br />

especially in energy markets. Therefore, some<br />

conditions must be met for sure. After being<br />

subjected to embargoes for a very long time,<br />

Iran primarily needs to make technological<br />

investments in order to produce its resources<br />

at a competitive level. On the other hand,<br />

neighboring countries have taken significant<br />

steps in the field of energy while Iran was<br />

struggling with embargoes. One of those steps<br />

is the Southern Gas Corridor which is being<br />

realized with the initiative of Europe, Turkey<br />

and Azerbaijan. This pipeline is designed to<br />

transport Azerbaijani natural gas to Europe<br />

for now, but later it may deliver Iranian<br />

natural gas as well. Eventually, Iran may have<br />

a chance to transport its natural gas easily<br />

and economically to Europe via the Trans<br />

Anatolian Natural Gas Pipeline (TANAP),<br />

which is a significant pillar of the Southern<br />

Gas Corridor. This is an advantage for Iran<br />

while it may create some disadvantages for<br />

others. We will all see what will happen in the<br />

near future.<br />

In this issue’s cover story, we offer a projection<br />

about Iran-Turkey trade relations and the<br />

energy markets following Iran’s integration<br />

with global markets, with the valuable<br />

contributions of our experts. We made an<br />

interview with Prof. Dr. Darkhan Kydyrali,<br />

President of the International Turkic<br />

Academy.<br />

Hope to see you in October…<br />

YÖNETİM / MANAGEMENT<br />

İMTİYAZ SAHİBİ<br />

OWNER<br />

Hazar İletişim, Tanıtım ve<br />

Yayıncılık A.Ş. Adına<br />

Haldun YAVAŞ<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />

EDITOR-IN-CHIEF<br />

Gökhan ÇAY<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (SORUMLU)<br />

MANAGING EDITOR<br />

Figen AYPEK AYVACI<br />

EDİTÖR<br />

EDITOR<br />

Hande YAŞAR ÜNSAL<br />

HABER EDİTÖRLERİ<br />

NEWS EDITORS<br />

Merve DAMCI<br />

Osman KURT<br />

İNGİLİZCE EDİTÖRÜ<br />

ENGLISH EDITOR<br />

Cansu ERTOSUN<br />

RUSÇA EDİTÖRÜ<br />

RUSSIAN EDITOR<br />

Rufat AGHAYEV<br />

GRAFİK TASARIM<br />

GRAPHIC DESIGN<br />

Zeynep ÖZEL<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

PHOTO EDITOR<br />

Tarık ÜZGÜN<br />

YAYIN KURULU<br />

PUBLICATION BOARD<br />

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN<br />

Doç. Dr. Bekir GÜNAY<br />

Doç. Dr. Fatih ÖZBAY<br />

Doç. Dr. Fatih MACİT<br />

Dr. Efgan NİFTİ<br />

Emin AKHUNDZADA<br />

Zeynep KAPTAN<br />

BASKI / PRINTING<br />

Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş.<br />

Dudulu Organize Sanayi Bölgesi<br />

1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye<br />

<strong>34</strong>476 İSTANBUL<br />

Tel: 444 44 03<br />

BASKI TARİHİ / PUBLICATION DATE<br />

Eylül <strong>2015</strong> / September <strong>2015</strong><br />

Yayın Türü / Publication Type<br />

Yaygın Yerel Süreli<br />

Yayın Süresi - Dili<br />

Publication Period - Language<br />

Aylık - Türkçe, İngilizce, Rusça<br />

Monthly - Turkish, English, Russian<br />

ISSN: 2148-4759<br />

İLETİŞİM<br />

MAILING ADDRESS<br />

Maslak Meydan Sokak<br />

Veko Giz Plaza No:3 Kat: 4<br />

Daire 10 Sarıyer, İstanbul, TÜRKİYE<br />

Tel: +90 212 999 66 00<br />

Faks: +90 212 290 40 30<br />

www.hazarworld.com<br />

info@hazarworld.com<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

1


IÇINDEKILER<br />

CONTENTS<br />

04<br />

<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />

CASPIAN OVERVIEW<br />

<strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR PUBLICATION OF CASPIAN STRATEGY INSTITUTE<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong><br />

BATI-İRAN UZLAŞMASI:<br />

ENGELLER ve<br />

FIRSATLAR<br />

04<br />

KAZAKİSTAN DALGALI<br />

KURA GEÇTİ<br />

KAZAKHSTAN SWITCHES TO<br />

FLOATING EXCHANGE RATE<br />

FİYAT- PRICE 5 TL<br />

WEST-IRAN RAPPROCHEMENT:<br />

HURDLES vs<br />

OPPORTUNITIES<br />

КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

04<br />

05<br />

<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />

CASPIAN OVERVIEW<br />

26<br />

İRAN İÇİN GERİ <strong>SAYI</strong>M<br />

BAŞLADI<br />

COUNTDOWN<br />

FOR IRAN<br />

05<br />

ÇİN EKONOMİSİ PİYASALARI<br />

SARSMAYA BAŞLADI<br />

MARKETS DISTRESSED<br />

BY CHINESE ECONOMY<br />

26<br />

The nuclear deal with Iran -on<br />

which an understanding has<br />

been reached- still awaits<br />

approval from the US Congress.<br />

İran ile varılan nükleer<br />

mutabakat, Amerikan Kongresi<br />

tarafından onaylanmayı bekliyor.<br />

Ancak İran’da bayram havası<br />

çoktan hüküm sürmeye ve<br />

Türkiye dahil birçok ülke bu<br />

mutabakatın getirdiği kazançları<br />

hesap etmeye başladı.<br />

Nevertheless, Iran has already<br />

got in the mood for celebration<br />

and many countries including<br />

Turkey have started taking<br />

stock of the advantages this deal<br />

would yield.<br />

08<br />

08<br />

ÖZEL HABER<br />

SPECIAL REPORT<br />

08<br />

DÜŞÜK PETROL FIYATLARI ILE<br />

YAŞAMA ZAMANI<br />

LEARNING TO LIVE WITH<br />

LOW OIL PRICES<br />

12<br />

ANALİZ<br />

IN DEPTH<br />

12<br />

ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİNDEKİ<br />

UZUN LİSTESİ<br />

ERDOĞAN’S COMPREHENSIVE<br />

LIST FOR CHINA<br />

10<br />

2<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

16<br />

RÖPORTAJ / INTERVIEW<br />

16<br />

TÜRKLER HEM SAVAŞÇI<br />

HEM DE SANATÇIYDI<br />

TURKS WERE BOTH<br />

WARRIORS AND ARTISTS<br />

20<br />

GÖRÜŞ / 0PINION<br />

TÜRKİYE-ABD<br />

20<br />

İLİŞKİLERİNDE<br />

ZORLU SINAV<br />

GREAT CHALLENGE IN<br />

TURKEY-US RELATIONS<br />

44 20<br />

<strong>34</strong><br />

ANALİZ / IN DEPTH<br />

50<br />

We compiled cultural activities such<br />

50<br />

KÜLTÜR & SANAT<br />

CULTURE & ART<br />

16<br />

Bölge ile ilgili konser, sergi ve<br />

tiyatro faaliyetlerini sizin için<br />

derledik.<br />

as concerts, exhibitions, and plays<br />

about the region.<br />

<strong>34</strong><br />

<strong>34</strong><br />

DOĞAL GAZIN BİR NUMARASI<br />

GERÇEKTEN İRAN MI?<br />

IRAN: NUMBER ONE COUNTRY<br />

FOR NATURAL GAS?<br />

40<br />

BLOG / BLOG<br />

40<br />

IT & OT<br />

YAKINLAŞMASININ<br />

MİMARI SİBER<br />

GÜVENLİK<br />

CYBER SECURITY: ARCHITECT<br />

OF THE IT-OT<br />

RAPPROCHEMENT<br />

44<br />

LIFESTYLE / LIFESTYLE<br />

50<br />

44<br />

KURAK<br />

44<br />

ÇÖLLERDE YEŞEREN<br />

FİLİZ: TÜRKMENİSTAN<br />

SİNEMASI<br />

A SPROUT IN ARID<br />

DESERTS:<br />

TURKMEN CINEMA<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

3


<strong>HAZAR</strong>’A DAİR / CASPIAN OVERVIEW<br />

KAZAKİSTAN DALGALI<br />

KURA GEÇTİ<br />

Petrol fiyatlarının düşüşüne daha<br />

fazla dayanamayarak para birimi<br />

tengede sabit kur rejimine geçen<br />

Kazakistan kuru sabit tutabilmek<br />

için 2014-<strong>2015</strong> yıllarında 28 milyon<br />

dolar harcadı. Bu kararın ardından<br />

Kazakistan Başbakanı Karim<br />

Masimov, olumsuz değişimlerin<br />

yaşandığı küresel ekonomi koşullarında<br />

oluşturulan yeni ekonomi<br />

politikasının, ekonomik gelişim ile<br />

fiyat istikrarı arasındaki dengeyi<br />

sağlayacak yeni para politikasına<br />

gereksinim duyduğunu ifade etti.<br />

KAZAKHSTAN SWITCHES TO<br />

FLOATING EXCHANGE RATE<br />

Having previously switched to fixed<br />

exchange rate for its national currency<br />

tenge as it was no longer able to withstand<br />

the decline in oil prices, Kazakhstan<br />

spent 28 million USD in 2014-<strong>2015</strong> to<br />

keep the exchange rate stable. After this<br />

decision, Kazakhstan Prime Minister<br />

Karim Massimov pointed out that the new<br />

economic policy, which was formed under<br />

global economic circumstances going<br />

through negative changes, called for a new<br />

monetary policy that would strike a balance<br />

between economic development and<br />

price stability.<br />

GÜRCİSTAN, RUSYA’YA<br />

KARŞI TEPKİLİ<br />

Gürcistan, Rusya<br />

Federasyonu’nun Kuzey<br />

Kafkasya ve Gürcistan’dan tek<br />

taraflı bağımsızlığını ilan eden<br />

ve uluslararası arenada Rusya<br />

dışında tanınmayan Güney<br />

Osetya ile Abhazya topraklarında<br />

başlattığı askeri tatbikatlara<br />

tepki gösterdi. Gürcistan<br />

Dışişleri Bakanlığı’nın internet<br />

sitesinde konuyla ilgili bir<br />

açıklama yapılırken Rusya’nın<br />

askerlerini Gürcistan topraklarından<br />

çekmesi gerektiği<br />

vurgulandı.<br />

GEORGIA FRUSTRATED<br />

WITH RUSSIA<br />

Georgia reacted to the<br />

military drills Russian<br />

Federation has launched in<br />

Abkhazia and South Ossetia<br />

which unilaterally declared<br />

independence from North<br />

Caucasus and Georgia and<br />

not recognized by the international<br />

community except<br />

for Russia. A statement<br />

was published on Georgian<br />

Ministry of Foreign Affairs<br />

website calling Russia to<br />

withdraw its soldiers from<br />

Georgian territory.<br />

KIRGIZİSTAN İLE<br />

KAZAKİSTAN ARASINDA<br />

GÜMRÜKLER KALDIRILDI<br />

Kazakistan, Rusya ve Belarus’un<br />

kurduğu Avrasya Ekonomik<br />

Birliği’ne (AEB) Ermenistan’ın<br />

ardından tam üye olan<br />

Kırgızistan ile Kazakistan<br />

arasında gümrükler kaldırıldı.<br />

Kırgızistan’ın kuzeyindeki<br />

Çuy vadisinde yer alan Bişkek<br />

ile Almatı karayolu üzerinde<br />

bulunan Ak-Jol Devlet Sınır<br />

Kapısı’nda gümrüklerin kaldırılması<br />

nedeniyle bir tören<br />

düzenlendi.<br />

CUSTOMS CONTROLS<br />

REMOVED ON KAZAKH-<br />

KYRGYZ BORDER<br />

Customs controls have been<br />

removed between Kazakhstan<br />

and Kyrgyzstan which, following<br />

Armenia’s membership, became<br />

a full member of the Eurasian<br />

Economic Union (EEU) established<br />

by Kazakhstan, Russia and Belarus.<br />

To celebrate the removal of customs<br />

control, a ceremony was held at<br />

the Ak-Jol State Checkpoint on<br />

Bishkek-Almaty highway located<br />

on the Chuy Valley in northern<br />

Kyrgyzstan.<br />

4 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

ÇİN EKONOMİSİ<br />

PİYASALARI SARSMAYA<br />

BAŞLADI<br />

Dünyanın en büyük emtia ithalatçısı<br />

durumundaki Çin’in son 10 yılda<br />

%7’nin altına inmeyen büyüme<br />

rakamları 2014’ten sonra hız kesti.<br />

Bu durum, ihracatı emtiaya bağlı<br />

ülkelerin ekonomisi için ciddi bir<br />

tehdit oluşturmaya başladı. Çin<br />

ekonomisindeki gelişmelere bağlı<br />

olarak gelirleri azalan ülkelerin<br />

para birimleri değer kaybederken,<br />

ekonomik büyümelerde yavaşlama,<br />

enflasyon oranlarında ise yükselme<br />

tehdidi oluştu.<br />

MARKETS DISTRESSED<br />

BY CHINESE ECONOMY<br />

Growth figures of China -world’s<br />

largest commodity importerwhich<br />

remained above 7% over the<br />

past decade, seem to have geared<br />

down since 2014. This slowdown<br />

is now regarded as a serious threat<br />

against the economies of countries<br />

whose exports are dependent on<br />

commodities. While the currencies<br />

continue to devaluate due to the<br />

developments in Chinese economy,<br />

they now face the risk of decreasing<br />

economic growth and higher<br />

inflation rates.<br />

TACİKİSTAN VE<br />

TÜRKMENİSTAN<br />

YAKINLAŞMASI<br />

Tacikistan Devlet Başkanı<br />

İmamali Rahman<br />

Türkmenistan’a gerçekleştirdiği<br />

ziyarette Devlet Başkanı<br />

Gurbanguli Berdimuhamedov<br />

ile görüşerek Türkmenistan<br />

ile ilişkileri güçlendireceklerini<br />

ifade etti. Aşkabat’ta<br />

resmi temaslarda bulunan<br />

Rahman’ın bu ziyareti, iki<br />

ülke ilişkilerinin önümüzdeki<br />

dönemde daha da güçlendirilmesi<br />

adına önem taşıyor.<br />

RAPPORT BETWEEN<br />

TAJIKISTAN AND<br />

TURKMENISTAN<br />

Having met President<br />

Gurbanguly Berdimuhamedow<br />

during his visit to<br />

Turkmenistan, President of<br />

Tajikistan Emomali Rahmon<br />

said they would strengthen the<br />

relations with Turkmenistan.<br />

This visit by Rahmon -who<br />

held official talks in Ashgabatis<br />

particularly significant for<br />

further consolidating the relations<br />

between two countries in<br />

the period ahead.<br />

İİT GENEL SEKRETERİ<br />

AZERBAYCAN’I<br />

ZİYARET ETTİ<br />

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel<br />

Sekreteri İyad Bin Amin Medeni,<br />

temaslarda bulunmak için geldiği<br />

Azerbaycan’da Dışişleri Bakanı<br />

Elmar Memmedyarov ile bir<br />

araya geldi. Bakü’de düzenlenen<br />

1. Avrupa Oyunları’nın başarılı<br />

organizasyonu için Azerbaycan’ı<br />

tebrik eden Medeni, 2017’de yine<br />

Bakü’de yapılması planlanan İslam<br />

Dayanışma Oyunları’nın da aynı<br />

şekilde gerçekleştirileceğinden<br />

emin olduğunu vurguladı.<br />

OIC SECRETARY<br />

GENERAL VISITS<br />

AZERBAIJAN<br />

Organization of Islamic<br />

Cooperation (OIC) Secretary<br />

General Iyad bin Amin Madani<br />

met Foreign Affairs Minister Elmar<br />

Mammadyarov as part of the official<br />

talks he held in Azerbaijan.<br />

Having congratulated Azerbaijan<br />

for the successful organization of<br />

the 1 st European Games in Baku,<br />

Madani expressed his confidence<br />

that the Islamic Solidarity Games<br />

to be organized in Baku in 2017 will<br />

also be as successful.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong> 5


<strong>HAZAR</strong>’A DAİR / CASPIAN OVERVIEW<br />

RUSYA VE UKRAYNA<br />

SINIRINDA 50 BİN<br />

ASKER<br />

Ukrayna Devlet Başkanı Petro<br />

Poroşenko, Rusya’nın ülkesi ile<br />

olan sınırına 50 bin civarında asker<br />

yığdığını, ülkenin doğusunda da 9<br />

bin kadar Rus askeri bulunduğunu<br />

söyledi. Poroşenko, Kremlin’in<br />

Ukrayna’ya saldırma fikrinden<br />

de vazgeçmediğini savundu.<br />

Öte yandan ülkesinin barıştan<br />

yana olduğunu vurgulayan<br />

Poroşenko, buna rağmen silahlı<br />

kuvvetlere ayrılan kaynakları<br />

artıracaklarını açıkladı.<br />

50 THOUSAND SOLDIERS<br />

ON THE RUSSIAN-<br />

UKRAINIAN BORDER<br />

Ukrainian President Petro Poroshenko<br />

reported that Russia had deployed<br />

approximately fifty thousand soldiers<br />

on the border and there were around<br />

nine thousand Russian soldiers<br />

waiting on the east of the country.<br />

Poroshenko maintained that Kremlin<br />

had not given up on the idea to attack<br />

Ukraine, either. As he stressed out<br />

that his country was pro-peace,<br />

Poroshenko announced that they<br />

would nevertheless scale up the<br />

resources allocated to the armed forces.<br />

ERMENİSTAN’IN<br />

NÜKLEER SANTRALİ<br />

METZAMOR YENİDEN<br />

GÜNDEMDE<br />

Türkiye ile İran sınırlarında<br />

doğal yaşamı tehdit ettiği iddia<br />

edilen Ermenistan’ın nükleer<br />

santrali Metzamor, İran’da<br />

yeniden gündeme geldi. Doğal<br />

yaşamı olumsuz etkilediği ve<br />

Aras Nehri’ni kirlettiği iddia<br />

edilen Ermenistan’ın nükleer<br />

santrali Metzamor İran<br />

medyasında yeniden tartışma<br />

konusu oldu.<br />

THE ISSUE OF ARMENIAN<br />

NUCLEAR POWER PLANT<br />

METSAMOR COMES UP<br />

AGAIN<br />

Armenia’s nuclear power plant<br />

Metsamor which is allegedly<br />

threatening the natural habitat on the<br />

Turkish-Iranian border is on Iran’s<br />

agenda once again. Facing claims<br />

that it negatively affects the natural<br />

habitat on the Turkish-Iranian<br />

border and contaminates Aras River,<br />

Armenia’s nuclear power plant<br />

Metsamor is once again condemned<br />

by the Iranian press.<br />

AZERBAYCAN EKONOMI<br />

VE SANAYI BAKANI<br />

MUSTAFAYEV İRAN’DA<br />

İran Cumhurbaşkanı Hasan<br />

Ruhani, Tahran’ı ziyaret eden<br />

Azerbaycan Ekonomi ve Sanayi<br />

Bakanı Şahin Mustafayev’i kabul<br />

etti. Görüşmede Ruhani, son<br />

2 yılda iki ülkenin ilişkilerinin<br />

gelişme gösterdiğini belirterek,<br />

“İki ülke çeşitli alanlardaki<br />

işbirliği ve ilişkilerini her<br />

zamankinden daha fazla geliştirmek<br />

için yüksek kapasiteye<br />

sahip” dedi.<br />

AZERBAIJANI ECONOMY<br />

AND INDUSTRY MINISTER<br />

MUSTAFAYEV TO VISIT IRAN<br />

President of Iran Hassan Rouhani<br />

had a meeting with Shahin<br />

Mustafayev, Minister of Energy<br />

and Economy of Azerbaijan during<br />

his visit to Tehran. During the<br />

meeting, Rouhani underlined the<br />

development of bilateral relations<br />

in the last two years, and said:<br />

“Both countries have the capacity<br />

to enhance their cooperation and<br />

relations in various fields more<br />

than ever.”<br />

6 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />

SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />

8-11 IWCPE-<strong>2015</strong><br />

DÜNYA LNG DİZİSİ:<br />

ASYA PASİFİK ZİRVESİ<br />

8-11 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />

SİNGAPUR<br />

Dünya LNG Dizisi: Asya Pasifik<br />

Zirvesi dünya genelinde LNG satıcıları<br />

ve alıcılarını bir araya getiren platformdur.<br />

Önde gelen satıcı ve alıcılara<br />

doğrudan erişebilme, network kurma<br />

ve karar alıcılarla anlaşma yapma fırsatı<br />

sunan, ayrıca sektörle ilgili son<br />

gelişmelerin de aktarıldığı zirve, bu<br />

yönüyle büyük önem taşıyor.<br />

<strong>WORLD</strong> LNG SERIES:<br />

ASIA PACIFIC SUMMIT<br />

8-11 SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />

SINGAPORE<br />

The World LNG Series: Asia Pacific<br />

Summit remains the premier event<br />

for LNG buyers and sellers from<br />

around the world to gather, network<br />

and do deals. The Summit is<br />

the perfect opportunity to: gain<br />

direct access to top buyers and sellers,<br />

network and secure deals with<br />

key decision makers and hear the<br />

latest industry updates.<br />

12-13<br />

12-13 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />

İSTANBUL - TÜRKİYE<br />

IWCPE-<strong>2015</strong>, kimya, polimer ve petrol<br />

mühendisliği alanında yenilikçi<br />

fikirler sunmak ve son gelişmeleri<br />

aktarmak amacıyla düzenlenen alan<br />

odaklı uluslararası çalıştaylardan<br />

biridir. IWCPE-<strong>2015</strong>, bilimsel ve teknolojik<br />

yayınlar yoluyla kimya, polimer<br />

ve petrol mühendisliği alanında<br />

çalışanlar ve araştırmacılar arasında<br />

işbirliğini arttırmayı hedefler.<br />

IWCPE-<strong>2015</strong><br />

12-13 SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />

ISTANBUL - TURKEY<br />

IWCPE-<strong>2015</strong> is one of the area<br />

focused international workshops for<br />

presenting novel ideas and advances<br />

in the area of Chemical, Polymer and<br />

Petroleum Engineering organized by<br />

scientific cooperations. IWCPE-<strong>2015</strong><br />

aims to increase the collaboration<br />

among researchers and practitioners<br />

with a common interest in Chemical,<br />

Polymer and Petroleum Engineering<br />

through scientific and technological<br />

publications.<br />

23-24<br />

KÜRESEL PETROL VE GAZ<br />

KARADENİZ VE AKDENİZ<br />

KONFERANSI VE SERGİSİ<br />

23-24 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />

ATİNA - YUNANİSTAN<br />

11 ülkenin devlet petrol şirketi yetkilileri<br />

veya bakanlık sözcüleri bir araya<br />

gelerek Küresel Petrol ve Gaz<br />

Karadeniz ve Akdeniz Konferansı ve<br />

Sergisi’nde lisanslar, ihaleler ve yeni<br />

fırsatları ele alacak.<br />

GLOBAL OIL & GAS BLACK<br />

SEA AND MEDITERRANEAN<br />

EXHIBITION<br />

23-24 SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />

ATHENS - GREECE<br />

Executives from 11 key countries, represented<br />

through national oil companies<br />

or ministerial speakers will be speaking<br />

about licensing rounds, tenders and<br />

new opportunities at the Global<br />

Oil&Gas Black Sea and Mediterranean<br />

Conference and Exhibition.<br />

<strong>HAZAR</strong> TAKVİMİ / CASPIAN CALENDAR<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong><br />

WOMEN EMPOWERMENT FORUM<br />

WOMEN EMPOWERMENT FORUM<br />

16-17 Eylül <strong>2015</strong><br />

16-17 September <strong>2015</strong><br />

Brüksel, Belçika<br />

Brussels, Belgium<br />

DÜNYA E-KIMLIK VE SIBER GÜVENLIK<br />

KONFERANSI<br />

<strong>WORLD</strong> E-ID AND CYBERSECURITY<br />

17-18 Eylül <strong>2015</strong><br />

17-18 September <strong>2015</strong><br />

Marsilya, Fransa<br />

Marseille, France<br />

RAFINERI, GAZ VE PETROKIMYADA<br />

OPERASYONEL MÜKEMMELIYET:<br />

OPEX RUSYA & BTD<br />

OPERATIONAL EXCELLENCE IN<br />

REFINING, GAS AND<br />

PETROCHEMICALS: OPEX<br />

RUSSIA & CIS<br />

21-22 Eylül <strong>2015</strong><br />

21-22 September <strong>2015</strong><br />

Moskova, Rusya<br />

Moscow, Russia<br />

SEPTEMBER <strong>2015</strong><br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

7


ÖZEL HABER / SPECIAL REPORT<br />

PETROL FİYATLARI / OIL PRICES<br />

DÜŞÜK PETROL FIYATLARI ILE YAŞAMA ZAMANI<br />

Türkiye de dahil birçok ülkenin önümüzdeki dönemde düşük petrol fiyatları ile<br />

yaşamayı öğrenmesi ve buna göre stratejilerini revize etmesi gerekiyor.<br />

LEARNING TO LIVE WITH LOW OIL PRICES<br />

In the upcoming period, a great number of countries -including Turkey- have to<br />

learn to live with low oil prices and review their strategies accordingly.<br />

OSMAN KURT<br />

Bundan bir yıl öncesine kadar birçok<br />

enerji ve finans yöneticisine petrol<br />

fiyatlarının 49 dolar seviyelerine<br />

düşeceğini söyleseydiniz, büyük bir<br />

olasılıkla sizinle dalga geçilecek ve başka bir<br />

konudan konuşulmaya başlanacaktı. Birçok<br />

prestijli yatırım kurumu, hatta Uluslararası<br />

Enerji Ajansı bile bugünkü düşük fiyatları<br />

öngöremedi. Bir sene içerisinde üç haneli<br />

fiyatlardan 49 dolar seviyelerine gerileyen<br />

petrol fiyatlarının aynı seviyelerde daha ne<br />

kadar kalacağı ve bunun nelere yol açacağı<br />

ciddi bir merak konusu. Açıkçası düşen talebe<br />

rağmen giderek artan arz, fiyatların uzun<br />

bir süre daha düşük seyredeceğini gösteriyor.<br />

Artık herkesin uzun bir süre bu düşük<br />

fiyatlara göre stratejilerini revize etmesi ve<br />

bununla yaşamayı kabul etmesi gerekiyor.<br />

Gerilemenin orta vadede pek de düzelmesi<br />

beklenmiyor. Bunun başlıca nedeni ise yaşanan<br />

arz-talep dengesizliği. Hazar Strateji<br />

Enstitüsü Uzmanı Doç. Dr. Fatih Macit,<br />

“2008 ila 2013 yılları arasında dünyadaki<br />

günlük petrol üretimi 3,5 milyon varil artmış.<br />

Until last year, many energy and finance<br />

directors would most likely<br />

tease you and change the subject<br />

if you had told them that oil prices<br />

were to decrease to 49 dollars. Most of prestigious<br />

investment institutions, even the<br />

International Energy Agency, failed to foresee<br />

today’s low prices. Within just one year,<br />

oil prices declined from three-digit numbers<br />

to 49 dollars and it is still unknown for<br />

how long prices will remain low and what<br />

the consequences will be. Actually increasing<br />

supply despite decreasing demand<br />

indicates that oil prices will remain low<br />

for a longer period of time. Now everybody<br />

has to admit low oil prices and revise their<br />

strategies accordingly.<br />

The low prices are not expected to recover<br />

in the medium term. Primary reason of this<br />

decline is the imbalance between supply<br />

and demand. Caspian Strategy Institute<br />

Expert Assoc. Prof. Fatih Macit says: “Oil<br />

production per day has increased by 3.5<br />

million barrels around the world from 2008<br />

to 2013. By 2014, this number increased by<br />

2.4 million barrels in just one year. Increase<br />

in supply is really high in recent years.” The<br />

world oil market has witnessed significant<br />

supply increase after the shale oil revolution<br />

in the USA.<br />

THIS DECLINE IS NOT A CONJUNCTURAL<br />

DEVELOPMENT<br />

Demand is sharply declining while supply<br />

rises. Chinese economy announces the lowest<br />

growth rates in recent years. China held<br />

a remarkable part of the oil consumption.<br />

European economy does not seem bright as<br />

well. Besides, energy demand is decreasing<br />

throughout the world. In an analysis published<br />

in French newspaper Le Monde about<br />

the devaluation of Chinese Yuan, Société<br />

Générale Energy Analyst Thierry Bros says,<br />

“This is not just a conjunctural development.<br />

8 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

Sadece 2014 yılında bir senelik artış ise 2,4<br />

milyon varil. Arz tarafında son yıllarda çok<br />

ciddi bir artış var” diyor. Amerika’da yaşanan<br />

kaya petrolü devrimi sonrasında dünya petrol<br />

piyasasında ciddi bir arz artışı oldu.<br />

YAŞANAN DÜŞÜŞ KONJONKTÜREL<br />

BIR GELIŞME DEĞIL<br />

Arz bir taraftan artarken talep kısmında ise<br />

ciddi bir düşüş söz konusu. Çin ekonomisi<br />

son yılların en düşük büyüme rakamlarını<br />

açıklıyor. Petrol tüketiminin çok önemli bir<br />

kısmı Çin’den geliyordu. Avrupa ekonomisinin<br />

hali de iç açıcı değil. Öte yandan dünya<br />

genelinde enerji talebinde de bir düşüş söz<br />

konusu. Fransız gazetesi Le Monde’da Çin<br />

para birimi Yuan’ın değer kaybı ile ilgili yayınlanan<br />

bir analizde Société Générale Enerji<br />

Analisti Thierry Bros, “Bu sadece konjonktürel<br />

bir gelişme değil. Çin ya da Avrupa olsun,<br />

tüm ülkeler enerji konusunda daha az iştahlı<br />

bir hal alıyorlar: Otomobiller daha az yakıt<br />

tüketiyor, eski ampuller LED ampullerle<br />

değiştiriliyor” diyor.<br />

Öte yandan talep ve bununla birlikte fiyatlar<br />

çok ciddi düşüş gösteriyor ancak ilginç bir<br />

şekilde ülkeler, özellikle de Petrol İhraç Eden<br />

Ülkeler Örgütü (OPEC) üretimlerini mümkün<br />

olduğunca arttırmaya devam ediyor. Zira hiçbir<br />

ülke düşük fiyatlara rağmen pazar payını<br />

kaybetmek istemiyor. Her ne kadar mevcut<br />

fiyat seviyeleri yeni petrol kuyuları açmak için<br />

pek elverişli olmasa da ana yatırımı yapılmış<br />

kuyuların değişken maliyetlerini karşılamaya<br />

yetiyor. Fortune’da yayınlanan “Kaya Petrolü<br />

Devrimi Tehlike Altında” adlı makalede en<br />

maliyetli kuyuların bile değişken maliyetlerinin<br />

20-30 dolar seviyelerinde olduğu ifade<br />

ediliyor. Özellikle Irak ve İran gibi ciddi rezervleri<br />

olan ülkeler piyasaya giriş yapıyor.<br />

Irak mevcut iç karışıklıklarına rağmen petrol<br />

üretimini ciddi şekilde arttırıyor. “OPEC’in<br />

günlük petrol üretimi sene başından beri 1,5<br />

milyon varil artmış. Bunun 1 milyon varili<br />

Irak’tan gelmiş. Bu anlamda Irak ile İran<br />

inanılmaz iki potansiyel. Bu iki ülkenin 300<br />

milyar varilden fazla rezervi var. İkisinin<br />

toplamı Suudi Arabistan’dan daha fazla.<br />

Petrol üretimleri ise ancak Suudi Arabistan’ın<br />

ve Rusya’nın %60’ı kadar ediyor” diyor Fatih<br />

Macit ve ekliyor: “BP istatistiklerine göre<br />

İran dünyanın en fazla kanıtlanmış rezervine<br />

sahip ülke. Sadece günde 3 milyon varil üretim<br />

yapıyor. İran 1970’lerde günlük 6 milyon<br />

varil petrol üretiyordu. Irak’ta 2008 yılında<br />

Maliki’nin yaptığı anlaşmalar gerçekleşseydi<br />

Irak bugün 6-7 milyon varil petrol üretimine<br />

ulaşmıştı. Şu an 4 milyon varil üretiyor.”<br />

BP<br />

ISTATISTIKLERINE<br />

GÖRE İRAN<br />

DÜNYANIN EN FAZLA<br />

KANITLANMIŞ<br />

REZERVINE SAHIP<br />

ÜLKE. SADECE<br />

GÜNDE 3 MILYON<br />

VARIL ÜRETIM<br />

YAPIYOR.<br />

ACCORDING TO BP<br />

STATISTICS, IRAN HAS<br />

THE LARGEST PROVEN<br />

RESERVES IN THE<br />

<strong>WORLD</strong>. IT PRODUCES<br />

3 MILLION BARRELS<br />

A DAY.<br />

Either China or Europe, all countries are<br />

getting less desirous for energy: Automobiles<br />

consume less fuel, old light bulbs are replaced<br />

with LED lamps.”<br />

On the other hand, the demand and accordingly<br />

the prices are dramatically decreasing<br />

but, surprisingly, countries –particularly<br />

members of the Organization of Petroleum<br />

Exporting Countries (OPEC)– continue to increase<br />

their production as much as possible.<br />

Naturally neither of those countries wants to<br />

lose their share in the oil market despite low<br />

prices. Current price levels are not favorable<br />

for drilling new oil wells; nevertheless those<br />

prices are enough to cover the variable costs<br />

of the wells for which main investment costs<br />

are already paid. In an article titled “Shale<br />

Oil Revolution is in Danger” published in<br />

Fortune, it is noted that even the oldest wells<br />

often have variable costs of just $20 to $30 a<br />

barrel. Especially countries holding significant<br />

reserves, such as Iraq and Iran, prefer<br />

getting into the market. Iraq is considerably<br />

increasing its oil production despite ongoing<br />

disorder within the country. “OPEC’s<br />

oil production per day has increased by 1.5<br />

million barrels since the beginning of the<br />

year, of which 1 million barrels came from<br />

Iraq. In this regard, Iraq and Iran have great<br />

potential. Those two countries have over 300<br />

billion barrels of reserves; this total volume<br />

is even higher than Saudi Arabia. But their<br />

oil production is around 60% of Saudi Arabia<br />

and Russia” says Fatih Macit. He also adds:<br />

“According to BP statistics, Iran has the largest<br />

proven reserves in the world. It produces<br />

only 3 million barrels a day. The production<br />

volume in Iran was 6 million barrels per day<br />

in 1970s. If the agreements made by Maliki in<br />

2008 could have been realized in Iraq, today<br />

the country would be producing 6 to 7 million<br />

barrels of oil per day. But its production<br />

is around 4 million barrels now.”<br />

IRAN’S POTENTIAL CAN ONLY BE SEEN<br />

IN 2018<br />

Iran needs some time to realize its potential<br />

because the nuclear deal has not been<br />

signed yet. Putting the deal into effect and<br />

building confidence for Iran in the West will<br />

obviously take some time. Iran’s becoming<br />

an actor will have a deeper negative impact<br />

on today’s prices, but even under these<br />

conditions, can current prices encourage oil<br />

investments in Iran? From this perspective,<br />

Iran’s becoming an actual actor may be delayed<br />

until the year 2018.<br />

Under these conditions, oil prices do not<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

9


PETROL FİYATLARI / OIL PRICES<br />

İRAN’IN POTANSIYELI İÇIN 2018’I BEKLEMEK<br />

GEREKIYOR<br />

İran’ın bu potansiyelini hayata geçirmesi için<br />

biraz zamana ihtiyaç var. Zira nükleer anlaşması<br />

hala imzalanmış değil. Anlaşmanın<br />

hayata geçmesi ve Batı’nın İran’a güven<br />

duyması belli bir zaman alacak gibi duruyor.<br />

İran’ın oyuna girmesi mevcut fiyatları çok<br />

daha negatif yönde baskılayacak iken bu fiyat<br />

seviyesi birçok petrol yatırımcısını İran’da<br />

petrol yatırımı yapmaya ne kadar teşvik edebilir?<br />

Bu açıdan bakıldığında İran’ın oyuna<br />

ciddi şekilde girmesi 2018 yılını bulabilir.<br />

Hal böyle olunca petrol fiyatlarının uzun<br />

bir süre ciddi yükseliş göstermesi pek olası<br />

gözükmüyor. Wall Street Journal’ın Ağustos<br />

ayında, içlerinde J.P. Morgan’dan Morgan<br />

Stanley’e, ING Bank’tan Commerzbank’a 10<br />

yatırım bankası ile yaptığı anket çalışması<br />

petrol fiyatları konusunda artan pesimizmi<br />

gözler önüne seriyor. Haberde Carmignac<br />

Emtiya Portföy Fonu Yöneticisi Michael<br />

Hulme, “Zayıf oyuncuların sistemin dışına<br />

atılıp, dengenin yeniden sağlanması için petrol<br />

fiyatlarının düşük seviyelerde seyretmesi<br />

gerekiyor” diyor.<br />

Fiyatların bu seviyede olması konusunda<br />

bazı komplo teorileri de yok değil. Suudi<br />

Arabistan’ın arzı arttırıp fiyatları aşağı çekerek<br />

Amerika’daki kaya petrolü üreticilerini<br />

oyun dışına atma çabasına, Amerika’nın da<br />

Rusya’yı dize getirmek için ses çıkarmadığı<br />

sıkça dile getirilen bir teori. Ancak Financial<br />

Times’da sene başında yayınlanan bir makale<br />

bu fiyatların Wall Street’teki Amerikan<br />

şirketlerine maliyetini gözler önüne serdi.<br />

Amerika’nın buna rağmen Rusya’yı dize getirme<br />

adına ses çıkarmaması ne kadar olası?<br />

Petkim analist toplantısında konuşan Petkim<br />

CEO Danışmanı Hayati Öztürk, “Petrol fiyatlarını<br />

siyasi faktörlerin değil, arz ve talebin domine<br />

ettiği yeni bir döneme giriyoruz” diyor.<br />

ÜÇ HANELI PETROL FIYATLARINA ULAŞMAK<br />

8-10 SENEYI BULUR<br />

Geçmişte petrol fiyatlarında yaşanan benzer<br />

düşüşlere bakıldığında 5 örnek dikkat<br />

çekiyor. Bunlardan 4’ünde düşüşün sebebi<br />

dünyadaki büyük ekonomilerden birinde<br />

yaşanan resesyon. Bu örneklerde petrol<br />

fiyatlarının eski seviyelerine ulaşması 1-2<br />

yılı alıyor. Fatih Macit, “Sadece bir istisna<br />

global bir resesyon yokken yaşanmış. 85-86<br />

yıllarında yaşanan fiyat düşüşünün sebebi<br />

petrol arzındaki inanılmaz artış. Bu açıdan<br />

şu an yaşanan duruma çok benziyor. 85-86<br />

yıllarında düşen petrol fiyatlarının eski<br />

“ZAYIF<br />

OYUNCULARIN<br />

SISTEMIN DIŞINA<br />

ATILIP, DENGENIN<br />

YENIDEN<br />

SAĞLANMASI IÇIN<br />

PETROL<br />

FIYATLARININ DÜŞÜK<br />

SEVIYELERDE<br />

SEYRETMESI<br />

GEREKIYOR.”<br />

“OIL PRICES<br />

NEED TO STAY<br />

CHEAP FOR<br />

LONGER FOR THE<br />

SYSTEM TO FLUSH<br />

OUT THE WEAK<br />

PLAYERS AND TO<br />

COME BACK INTO<br />

BALANCE.”<br />

seem likely to rise to a great extent in a<br />

long period of time. Wall Street Journal’s<br />

questionnaire, which was conducted in<br />

August with 10 investment banks including<br />

J.P. Morgan, Morgan Stanley, ING Bank,<br />

Commerzbank and many others, reveals the<br />

increasing pessimism about oil prices. In the<br />

newspaper, Carmignac Commodity Equities<br />

Fund Manager Michael Hulme says, “Oil<br />

prices need to stay cheap for longer for the<br />

system to flush out the weak players and to<br />

come back into balance.”<br />

There are also some conspiracy theories<br />

about these prices. As one of those theories,<br />

it is frequently claimed that Saudi Arabia is<br />

trying to eliminate the shale oil producers in<br />

the USA by increasing supply and lowering<br />

prices, and the USA shuts its eyes in order<br />

to bring Russia to heel. But an article which<br />

was published in Financial Times early this<br />

year revealed the cost of these prices for<br />

American companies in Wall Street. How<br />

possible it is for the USA to keep silent under<br />

these conditions just to bring down Russia?<br />

Addressing a speech at the Petkim analyst<br />

meeting, Petkim CEO Consultant Hayati<br />

Öztürk said, “We are entering a period<br />

where oil prices are determined by supply<br />

and demand rather than political factors.”<br />

IT WILL TAKE 8 TO 10 YEARS FOR THE<br />

RETURN OF THREE-DIGIT PRICES<br />

5 examples are prominent among similar<br />

declines in oil prices in the past. In 4 of<br />

them, main reason of the decline is recession<br />

in major economies of the world. It<br />

took 1 to 2 years for oil prices to recover in<br />

these examples. Fatih Macit says, “Only<br />

10 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

seviyelerine ulaşması 15-16 yılı aldı. Ben bu<br />

açıdan petrol fiyatlarının üç haneli rakamlara<br />

ulaşmasının 8-10 seneyi bulacağını düşünüyorum”<br />

diyor ve ekliyor: “Siz bir kuyuya<br />

yatırım yapacaksanız, sizin için petrolün şu<br />

an kaç para olduğunun bir değeri olmuyor.<br />

İki sene sonra fiyatın ne olacağı sizin için<br />

daha önemli. Siz fiyatların hızlı şekilde toparlayacağına<br />

inanıyorsanız şu anki düşük<br />

fiyatlar sizi yatırım yapmaktan caydırmaz.<br />

Ama Amerika’da ciddi şekilde yatırımlar<br />

düşüyor. Demek ki, yatırımcılar fiyatların<br />

uzun bir süre daha böyle kalacağı beklentisinde.”<br />

Nitekim Hayati Öztürk de, orta vadede<br />

petrol fiyatlarının bu seviyede kalacağının,<br />

sonrasında ise toparlanacağının birçok<br />

farklı uzman tarafından dile getirildiğini<br />

belirtiyor.<br />

PETROL ÜRETICILERI İÇIN İKI UMUT IŞIĞI<br />

Petrol fiyatlarını, arzı düşürerek yükseltmek<br />

kısa ve orta vadede pek olası gözükmüyor.<br />

Fiyatların yukarı çıkmasını arzdan<br />

çok talebi arttırarak sağlamak mümkün<br />

gibi duruyor. Çin Merkez Bankası’nın geçtiğimiz<br />

ayda 3 defa art arda Yuan’ın değerini<br />

düşürmesi Çin’in yavaşlayan büyümesini<br />

desteklemek için yapılmış bir manevra<br />

olarak algılandı. Düşük Yuan’ın Çin’in ihracatını<br />

arttırması dünya çapında üretimi ve<br />

doğal olarak da enerji talebini yükseltebilir.<br />

Ancak Çin’in üretim artışı petrol fiyatlarını<br />

arttırıcı bir etki yaparken Yuan’ın değer<br />

kaybının da fiyatlara negatif bir etki yapması<br />

söz konusu olabilir. Le Monde’da yayınlanan<br />

konu ile ilgili bir analizde Natixis<br />

Analisti Bernard Dahdah “Bu devalüasyon<br />

Çin’in ihracat avantajını arttıracağı için<br />

ekonomisini yeniden canlandıracaktır ama<br />

hammadde ithalatını da daha pahalı bir<br />

hale getirecektir” diyor. Dünyadaki hammaddelerin<br />

birçoğunda en büyük alıcı konumunda<br />

olması, Çin’in fiyatlarda pazarlık<br />

gücünü arttıran bir faktör. Tüm hammadde<br />

fiyatlarında olduğu gibi petrol fiyatlarında<br />

da bu etken gözden kaçırılmamalı.<br />

Öte yandan Avrupa Merkez Bankası’nın<br />

güçlü bir parasal büyümeye gitmesi de<br />

petrol yatırımcıları için pozitif bir gelişme<br />

olabilir. Fatih Macit, “Euro/dolar paritesi ile<br />

petrol ve emtia fiyatları arasında mükemmel<br />

bir korelasyon var. Dolar zayıflar, euro değer<br />

kazanırsa, enerji ve emtia fiyatları artabilir.<br />

Ancak bunun da gerçekleşmesi 2016<br />

yılının ikinci yarısından önce pek mümkün<br />

değil” diyor. Sonuç olarak dünyanın uzun<br />

bir süre bu düşük fiyatlarla yaşamaya alışması<br />

gerekiyor.<br />

DÜŞÜK YUAN’IN<br />

ÇIN’IN IHRACATINI<br />

ARTTIRMASI DÜNYA<br />

ÇAPINDA ÜRETIMI VE<br />

DOĞAL OLARAK DA<br />

ENERJI TALEBINI<br />

YÜKSELTEBİLİR.<br />

INCREASING CHINESE<br />

EXPORTS WITH<br />

LOWER YUAN MAY<br />

ALSO INCREASE THE<br />

PRODUCTION AROUND<br />

THE <strong>WORLD</strong> AND<br />

ACCORDINGLY THE<br />

ENERGY DEMAND.<br />

one example occurred without a global<br />

recession. The reason of price decrease in<br />

1985-1986 was the incredible increase in oil<br />

supplies. This is quite similar to today’s decline.<br />

After such a crisis was experienced in<br />

1985-1986, oil prices could only recover in 15<br />

to 16 years. In this regard, I believe we need<br />

8 to 10 years to see three-digit numbers in oil<br />

prices again.” He also adds: “If you are going<br />

to invest in a well, current oil prices do not<br />

matter for you. Oil prices of two years ahead<br />

are more important than today’s prices. If<br />

you believe that oil prices will rapidly recover,<br />

you will not be deterred from making<br />

an investment. But investments are considerably<br />

dropping in the USA, which means<br />

investors expect low prices for a longer<br />

period of time.” Like many other experts,<br />

Hayati Öztürk also indicated that oil prices<br />

will remain at this level in the medium term,<br />

and then prices will recover.<br />

SILVER LININGS FOR OIL PRODUCERS<br />

In the short and medium term, raising oil<br />

prices by decreasing supplies does not seem<br />

probable. Prices may increase if demand<br />

rises. Central Bank of China devaluated<br />

Chinese Yuan three times in a row within<br />

the last month. This step is regarded as a<br />

maneuver to support China’s slow growth.<br />

Increasing Chinese exports with lower<br />

Yuan may also increase the production<br />

around the world and accordingly the energy<br />

demand. However, while increasing<br />

production in China will raise oil prices,<br />

devaluation of Yuan may also have a negative<br />

impact on prices. In a related analysis<br />

published in Le Monde, Natixis Analyst<br />

Bernard Dahdah says, “This devaluation<br />

will revive Chinese economy by increasing<br />

its export advantage, but it will also raise the<br />

costs in raw material imports.” China is the<br />

top buyer of most raw materials throughout<br />

the world, which boosts China’s bargaining<br />

power in prices. This factor should be taken<br />

into consideration in oil prices as in all raw<br />

material prices.<br />

On the other hand, substantial monetary<br />

growth of the European Central Bank may<br />

be a positive development for oil investors.<br />

Fatih Macit says, “There is a perfect correlation<br />

between Euro/Dollar parity and commodity<br />

prices. If Dollar declines and Euro<br />

rises in value, energy and commodity prices<br />

may increase. But it does not seem probable<br />

until the second half of the year 2016.” As a<br />

result, the world has to learn to live with low<br />

oil prices for a long time.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

11


ANALİZ / IN DEPTH<br />

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİ / PRESIDENT ERDOGAN’S VISIT TO CHINA<br />

ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİNDEKİ UZUN LİSTESİ<br />

Ticari ilişkileri artırmak, Uygurlar, Çin füze savunma sistemi alımı, Tarihi İpek<br />

Yolu… İşte Erdoğan böyle kabarık bir liste ile Çin’i ilk kez ziyaret etti.<br />

ERDOĞAN’S COMPREHENSIVE LIST FOR CHINA<br />

Increasing trade relations, Uighurs, purchase of Chinese missile defense<br />

system, Ancient Silk Road… This comprehensive list was on Erdoğan’s<br />

hands during his first visit to China.<br />

DOÇ. DR. AHMET YÜKLEYEN<br />

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ<br />

SIYASET BILIMI VE ULUSLARARASI<br />

İLIŞKİLER PROGRAMI<br />

ASSOCIATE PROFESSOR<br />

POLITICAL SCIENCE AND<br />

INTERNATIONAL RELATIONS<br />

DEPARTMENT<br />

ISTANBUL COMMERCE UNIVERSITY<br />

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pekin’e<br />

doğru yola çıkmadan önce yaptığı<br />

basın açıklamasında her iki ülkenin<br />

2010 yılında stratejik işbirliği için<br />

zemin hazırladığını ve şimdi “tüm planları<br />

hayata geçirmeye hazır olduklarını” dile<br />

getirdi. Konuşmasında, “2010 yılında Çin ile<br />

stratejik ortaklık kurarak ilk adımı atmış<br />

olduk ve şimdi uygulama safhasındayız. Çin<br />

ile olan ilişkilerimize stratejik açıdan bakıyoruz”<br />

sözlerine yer veren Erdoğan’ın “stratejik<br />

ortaklık” vurgusu daha kapsamlı bir incelemeyi<br />

hak ediyor.<br />

Çin askeri altyapısına olduğu kadar<br />

ekonomisine de yatırım yapıyor. Türkiye,<br />

umut vadeden ekonomik büyümesiyle<br />

Yunanistan gibi ekonomik kriz yaşayan ül-<br />

Before he left for Beijing,<br />

President Erdogan told media<br />

that both countries had paved<br />

the way for strategic cooperation<br />

back in 2010 and are now “ready<br />

to put those plans into practice.” In his<br />

words: “We took the first step in 2010<br />

with China with a strategic alliance,<br />

and we are now in the practice phase.<br />

We are looking at our relations with<br />

China from a strategic way.” This emphasis<br />

on “strategic alliance” deserves<br />

closer examination.<br />

China has been investing in its economic<br />

as well as military infrastructure.<br />

Turkey is a growing regional<br />

power with a promising economic<br />

growth next to Europe where several<br />

countries are in economic crisis such as<br />

Greece. Despite the large size of their<br />

economies and political ambitions of<br />

these two countries the trade between<br />

the two countries indicate an imbalance.<br />

Turkey imports both consumer<br />

and producer goods that have reached<br />

about $25 billion in 2014 and Turkey’s<br />

exports to China is only at $2.8 billion.<br />

Clearly, Turkey has a lot of room to<br />

export to China. Both leaders have now<br />

targeted $100 billion in trading volume.<br />

This visit can strengthen economic ties<br />

with China, which has become one of<br />

Turkey’s top three trade partners along<br />

with Germany and Russia.<br />

POLITICAL TENSION IS<br />

OVERSHADOWED BY ECONOMIC<br />

PRIORITIES<br />

President Erdogan’s visit has received<br />

extra media attention because of the<br />

recent protests in Turkey against<br />

China’s treatment of its Uighur Turkish<br />

Muslim population in the Xinjiang<br />

12 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

kelerin olduğu Avrupa’nın yanında yükselen<br />

bir bölgesel güç konumunda. Her iki ülkenin<br />

büyük çaplı ekonomileri ve siyasi hırslarına<br />

rağmen aralarında dengesiz bir ticari ilişki<br />

var. Türkiye, 2014 yılında yaklaşık 25 milyar<br />

dolara ulaşan tüketici ve üretici mallarını<br />

ithal ediyor ve Çin’e yaptığı ihracat yalnızca<br />

2,8 milyar dolar. Türkiye’nin Çin’e ihracat<br />

yapabileceği birçok fırsat var. Her iki lider<br />

de 100 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmayı<br />

hedefliyor. Bu gezi Türkiye’nin en büyük<br />

ticari ortakları olan Almanya ve Rusya’nın<br />

yanında yer alan Çin ile ekonomik bağlarını<br />

sağlamlaştırmasına yardımcı olabilir.<br />

SİYASİ GERİLİM EKONOMİK ÖNCELİKLERİN<br />

GERİSİNDE KALDI<br />

Çin’in Sincan bölgesinde yaşayan Türk<br />

ve Müslüman Uygur nüfusuna yapılan<br />

muameleye karşı Türkiye’de son zamanlarda<br />

meydana gelen protestolar dolayısıyla<br />

Erdoğan’ın ziyareti basının dikkatini daha<br />

fazla çekti. Basında yer alan bazı haberlere<br />

göre Çin hükümeti bu bölgede kamu görevlisi<br />

ve öğrenci olan Uygur Müslümanlarına<br />

oruç tutmayı yasaklamıştı. Çin yetkili mercileri<br />

böyle bir muamelenin yapıldığını inkâr<br />

etse de, bu haberler Türkiye’de protestoların<br />

fitilini ateşledi. Dahası, Haziran ayı başlarında<br />

Tayland yaklaşık 100 Uygur Türkü’nü<br />

zorla sınır dışı ederek Çin’e geri gönderdiğinde<br />

Türkiye’de kimisi şiddet içeren bazı<br />

protestolar meydana geldi. Bu protestolar<br />

esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan sağduyu<br />

çağrısında bulundu ancak Çin’in Uygur<br />

Türklerine gösterdiği muamele, iki ülke<br />

arasındaki siyasi ilişkileri düzeltebilecek bu<br />

ziyaretin siyasi gündemine girdi. Fakat bu<br />

siyasi gerilim ziyaretin tarafları arasında güvensizliğe<br />

sebep olan ekonomik önceliklerin<br />

gölgesinde kaldı.<br />

Bu meseleye rağmen, Çin’i Türkiye üzerinden<br />

Avrupa’ya bağlayan modern karayolu<br />

ulaşım hatları aracılığıyla tarihi İpek Yolu<br />

yeniden canlandırılırsa, bu ziyaret uzun<br />

vadeli stratejik ilişkilerin kurulması için<br />

güzel bir fırsat olabilir. Her iki ülkede de bu<br />

tür projeler mevcut. Çin, Türkiye’yi yatırım<br />

ve işbirliğinde kilit ülke konumuna getirecek<br />

Tek Kuşak, Tek Yol girişimini başlattı.<br />

Türkiye ise Ankara ve İstanbul arasında<br />

yüksek hızlı tren hattını kullanıma açtı.<br />

Türkiye ticari açığı dengelemek için daha fazla<br />

doğrudan Çin yatırımını çekmeyi hedefliyor.<br />

Güncel verilere göre Çin’in Türkiye’deki<br />

doğrudan yatırımı 642 milyon dolar civarında,<br />

bu da Çin’in toplam küresel yatırımının<br />

yalnızca küçük bir kısmını oluşturuyor.<br />

BU GEZI ERDOĞAN’IN<br />

TÜRKIYE<br />

CUMHURIYETI<br />

CUMHURBAŞKANI<br />

OLARAK ÇIN’E YAPTIĞI<br />

ILK ZIYARET.<br />

THIS IS<br />

ERDOGAN’S<br />

FIRST VISIT TO CHINA<br />

AS THE PRESIDENT<br />

OF THE REPUBLIC OF<br />

TURKEY.<br />

region. According to some media reports,<br />

Chinese government banned<br />

fasting for Uighur Muslims who are<br />

government employees and students<br />

in this region. Although the Chinese<br />

authorities have denied such treatment,<br />

these reports sparked some protests in<br />

Turkey. Moreover, in early July, when<br />

Thailand forcibly deported close to a<br />

hundred Uighurs back to China, protests<br />

occurred in Turkey, some of which were<br />

violent. President Erdogan has called<br />

for calmness during these protests but<br />

the Chinese treatment of Uighurs has<br />

entered the political agenda of this visit,<br />

which may mend the political relations<br />

between the two countries. However,<br />

this political tension has shadowed the<br />

economic priorities of this visit causing<br />

distrust between the actors.<br />

Despite this challenge, Erdogan’s visit<br />

presents a strong opportunity to establish<br />

long-term strategic relations<br />

if the ancient Silk Road is revived<br />

through modern land transportation<br />

lines that connects China to Europe<br />

via Turkey. There are such projects in<br />

both countries. China has launched its<br />

One Belt, One Road initiative, which<br />

makes Turkey a key investment and<br />

cooperation partner. Turkey has built<br />

high-speed trains between Ankara and<br />

Istanbul. Turkey aims to attract more<br />

direct Chinese investment to balance the<br />

trade deficit. According to current data,<br />

Chinese direct investment in Turkey is<br />

$642 million, which is only a fraction of<br />

China’s total global investment.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

13


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ÇİN ZİYARETİ / PRESIDENT ERDOGAN’S VISIT TO CHINA<br />

TÜRKİYE VE ÇİN’İ BİRBİRİNE BAĞLAYAN EN<br />

KISA YOL: TİCARİ YOLLAR<br />

Ayrıca, Türkiye, Azerbaycan’ın başkenti<br />

Bakü, Gürcistan’ın başkenti Tiflis ve<br />

Türkiye’nin doğu illerinden Kars’ı birbirine<br />

bağlayacak olan demiryolunun<br />

inşa edilmesini destekliyor. Azerbaycan<br />

ve Gürcistan’dan geçecek demiryolu<br />

hattı büyük ölçüde Bakü tarafından<br />

üstlenildi fakat Türkiye-Gürcistan sınırını<br />

Kars’a bağlayan bölüm halen inşaat<br />

aşamasında. Türkiye ve Çin arasındaki<br />

bu demiryolu hattını hayata geçirecek<br />

somut adımlar Türkiye-Çin ilişkilerinin<br />

gelişmesinin sağlayacağı en büyük faydalar<br />

arasında sayılabilir.<br />

Türk-Çin ilişkilerinde bir diğer jeostratejik<br />

sorun da güvenlik işbirliğiyle ilgilidir.<br />

Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerde yaşanan<br />

karışıklıklardan dolayı Türkiye’nin<br />

sağlam hava savunma sistemi arayışı<br />

yoğunlaştı. Fakat NATO müttefikleri Çin<br />

füze savunma sistemi alım planı nedeniyle<br />

alarma geçti. Füze sistemi için Amerika,<br />

Avrupa ve Çin teklif sundu ancak Çin, fiyatı<br />

daha düşük ve teknoloji transferi anlaşmasından<br />

dolayı daha tercih edilir bir teklif<br />

sunuyor. Buna rağmen Türkiye NATO’dan<br />

gelen baskılar dolayısıyla bu süreci bir<br />

sonuca bağlayamadı ve teklif verenlerden<br />

yaptıkları tekliflerini yeniden gözden geçirmelerini<br />

istedi. Bu pazarlık şekli daha iyi<br />

anlaşmalar getirebilir fakat en nihayetinde<br />

Çin hava savunma sistemlerinin kalitesi ve<br />

NATO sistemleriyle uyumluluğu ile ilgili<br />

endişeler bulunuyor. Dahası, NATO üyesi<br />

olan Türkiye PKK ve IŞİD terörüne karşı<br />

verdiği mücadelede müttefiklerinden destek<br />

almak için 4. Madde uyarınca toplantı<br />

çağrısında bulundu. Türkiye’nin güvenlikte<br />

NATO’ya olan bağlılığı devam ettikçe,<br />

Çin ile yapacağı işbirliği güvenlikten ziyade<br />

ekonomi alanıyla sınırlı kalabilir.<br />

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın<br />

Çin ziyareti Türkiye-Çin ilişkilerini geliştirmek<br />

için önemli bir adımdır. Ekonomik<br />

işbirliği, güvenlik ortaklığındaki mühim<br />

beklentilerin önüne geçiyor. Çin’de yaşayan<br />

Uygurların hakları, Suriye’ye askeri müdahale<br />

için BM kararlarındaki Çin engeli gibi<br />

siyasi meseleler Türk-Çin ilişkilerinin güven<br />

temelinde ilerlemesinin önünde ciddi<br />

sorunlar olarak duruyor. Yine de iki ülke<br />

arasında en çok gelecek vadeden fırsat,<br />

tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandıracak<br />

yeni ulaşım sistemleriyle bu iki ülkeyi birbirine<br />

bağlamak olarak görünüyor.<br />

TÜRKIYE’NIN ÇIN’DEN<br />

ITHALATI<br />

MILYAR<br />

DOLAR<br />

25<br />

ÇIN’IN TÜRKIYE’DEN<br />

ITHALATI<br />

MILYAR<br />

2,8 DOLAR<br />

(2014 YILI)<br />

TURKISH IMPORTS<br />

FROM CHINA<br />

BILLION<br />

DOLLARS<br />

25<br />

CHINESE IMPORTS<br />

FORM TURKEY<br />

BILLION<br />

2.8 DOLLARS<br />

(IN 2014)<br />

SHORTEST WAY TO CONNECT TURKEY<br />

AND CHINA: TRADE ROUTES<br />

Moreover, Turkey has been supporting<br />

the building of a railway that connects<br />

Azerbaijan’s capital Baku, Georgia’s capital<br />

Tbilisi, and Turkey’s eastern city of Kars.<br />

The railway line in Azerbaijan and Georgia<br />

has been undertaken largely by Baku’s support<br />

but the part that connects Turkish-<br />

Georgian border to Kars is still under<br />

construction. Solid steps to realize this<br />

railway line between China and Turkey can<br />

become one of the greatest benefits of improved<br />

Turkish-Chinese relations.<br />

The other geostrategic question in Turkish-<br />

Chinese relations is related to security<br />

cooperation. As the neighboring countries<br />

such as Iraq and Syria fall in disarray,<br />

Turkey’s search for a strong air defense<br />

system has grown. However, NATO allies<br />

have been alarmed about the purchase<br />

plan of Chinese missile defense system.<br />

There have been three bids for this missile<br />

system including American and European<br />

bidders but the Chinese bid was a better<br />

offer for its lower price and agreement for<br />

technology transfer. However, due to the<br />

pressure from NATO, Turkey has not finalized<br />

the tender and asked the bidders to<br />

revise their offers. This negotiation style<br />

may bring better deals but ultimately there<br />

are concerns about the quality of Chinese<br />

air defense systems and their compatibility<br />

with the NATO systems. Moreover, as<br />

a member of NATO, Turkey has invoked<br />

Article 4 of the alliance, calling member<br />

states to a meeting to garner support for<br />

its fight against PKK and ISIS terrorism.<br />

As Turkey’s reliance on NATO for security<br />

continues, cooperation with China may<br />

be limited to the economic arena rather<br />

than security.<br />

In conclusion, President Erdogan’s visit<br />

to China has important implications to<br />

improve Turkish-Chinese relations.<br />

Economic cooperation looms larger than<br />

any significant prospects for partnership<br />

in security. Political issues such as the<br />

rights of Uighurs in China and Chinese<br />

blockage of any UN resolution for a military<br />

intervention in Syria stand as serious<br />

challenges to foster trust-based Turkish-<br />

Chinese relations. However, the most<br />

promising opportunity between the two<br />

countries is to connect them through new<br />

transportation systems that would revive<br />

the ancient Silk Road.<br />

14 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


RÖPORTAJ / INTERVIEW<br />

ULUSLARARASI TÜRK AKADEMİSİ / INTERNATIONAL TURKIC ACADEMY<br />

TÜRKLER HEM SAVAŞÇI HEM DE SANATÇIYDI<br />

TURKS WERE BOTH WARRIORS AND ARTISTS<br />

Şiirler, destanlar, efsaneler ve masallar. Geleneksel sözlü tarihimiz Türk<br />

halklarının ortak hafızasını ortaya koyar, ortak bir tarihte bizi buluşturur. Bu<br />

yüzden her efsanenin de bir gerçeklik payı vardır. Tıpkı Ergenekon destanı<br />

gibi… Türk dünyasının altın beşiği Altaylardaki Türk halklarının izine düşen<br />

Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali, Türk dünyasının<br />

heyecan verici tarihine ışık tutan keşiflerini ve yeni projelerini anlattı.<br />

Poems, epics, legends and tales. Our traditional oral history puts forward the<br />

common memory of Turkish nations, and reunites us in a common history. That’s<br />

why every legend is real to a certain extent. Just like the Epic of Ergenekon… Prof.<br />

Dr. Darkhan Kydyrali, tracing the Turkish nations in the Altai Mountains which<br />

is the golden cradle of the Turkic world, told us new projects and expeditions<br />

shedding light on the exciting history of the Turkic world.<br />

MERVE DAMCI<br />

Türk dünyasının geçmişine sahip çıkmak<br />

ve onu bir arada tutabilmek için<br />

girişimlerde bulunuluyor. Bunların en<br />

kıymetlilerinden biri de Uluslararası<br />

Türk Akademisi. Akademinin doğuş<br />

hikayesi nedir?<br />

Tarihe baktığımızda Nahçıvan<br />

Anlaşması’nda Türk işbirliği kurumsallaştı<br />

diyebiliriz. Orada Türk Dili Konuşan<br />

Ülkeleri Konseyi’nin (Türk Keneşi) meydana<br />

geldi ve birkaç kurumun hayata geçmesiyle<br />

ilgili düşünceler ortaya atıldı.<br />

Bunlardan biri de Kazakistan Devlet<br />

Başkanı Nursultan Nazarbayev’in<br />

Türk Akademisi’ni kurma fikriydi.<br />

Görüşmelerimiz neticesinde<br />

Türk Akademisi 2010 yılında<br />

Nazarbayev ile dönemin Türkiye<br />

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün<br />

katılımlarıyla Astana’da açılmış<br />

oldu. 2012 yılında Bişkek<br />

Zirvesi’nde devlet başkanlarının<br />

onaylamasıyla birlikte akademi<br />

uluslararası statü kazandı.<br />

Böylelikle devlet başkanlarının<br />

imzası ve 2014 yılında da<br />

üye ülkelerin meclislerinin<br />

onaylamasıyla birlikte Türk<br />

Akademisi aynı zamanda<br />

bir uluslararası örgüt,<br />

uluslararası kurum<br />

There are initiatives aiming to preserve<br />

the history of the Turkic world<br />

and keeping it together. One of the<br />

most valuable of those initiatives is the<br />

International Turkic Academy. How did<br />

the Academy come to life?<br />

We can say that cooperation between Turks<br />

was institutionalized with the Nakhchivan<br />

Agreement. The Turkic Council was formed,<br />

and some ideas were suggested for establishing<br />

a couple of institutions. One of those<br />

ideas was to establish the Turkic Academy,<br />

uttered by Nursultan Nazarbayev, President<br />

of Kazakhstan. To have concrete and systematic<br />

results at the end of our negotiations,<br />

the Turkic Academy was launched in 2010,<br />

Astana with the participation of Nazarbayev<br />

and then President of Turkey Mr. Abdullah<br />

Gül. The Academy gained an international<br />

status when the heads of state ratified it during<br />

the Bishkek Summit in 2012. Heads of<br />

state signed the agreement, and the Turkic<br />

Academy became an international organization<br />

with the approval of the parliaments of<br />

member states in 2014. Thus, we can define<br />

the Turkic Academy as a platform that gathers<br />

the thinkers, intellectuals and scientists<br />

of the Turkic world. We can also regard it as<br />

the superior mind of the Turkic world. Ismail<br />

Gaspirali’s well-known motto “Unity in language,<br />

thought and action” is now being real-<br />

16<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

haline gelmiş oldu. Dolayısıyla biz Türk<br />

Akademisi’ni Türk dünyasının düşünce,<br />

fikir insanları ve bilim adamlarını bir araya<br />

getiren bir platform olarak da değerlendirebiliriz.<br />

Türk dünyasının üst aklı olarak<br />

da tanımlayabiliriz. İsmail Gaspıralı’nın<br />

düşüncesiyle yola çıkarsak “Dilde, fikirde,<br />

işte birlik” sözünü Türk Keneşi şu anda<br />

gerçekleştiriyor. Fikirde ve düşüncede birlik<br />

önemlidir çünkü düşünce birliği, bilinç<br />

ortaklığı olmadan birlikteliğin devamlı<br />

olması zordur. Akademiyi Türk dünyasının<br />

bilimsel çalışmalarını koordine eden uluslararası<br />

bir kurum olarak da niteleyebiliriz.<br />

Türk Akademisi kurucu üyelerin<br />

(Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan<br />

ve Türkiye) haricinde başka hangi<br />

ülkeler ya da kuruluşlarla işbirliği halinde?<br />

Türk dünyası kavramı nedir? Türklük<br />

insanlığa, dünya tarihine neler vermiştir?<br />

Türk dünyası dünya medeniyetine ne gibi<br />

katkılarda bulunmuştur? Bunları inceleyen<br />

bir kuruluşuz. Dolayısıyla UNESCO,<br />

ISESCO, İslam İşbirliği Teşkilatı başta<br />

olmak üzere dünyadaki bilimsel araştırmalar<br />

yapan kurumlarla işbirliği halindeyiz.<br />

Milli akademilerle anlaşmalar imzaladık.<br />

Bunların içerisinde kurucu ülkelerin dışında<br />

özellikle Rusya’daki Türk toplulukları,<br />

Tataristan, Başkurdistan, Saha, Tuva başta<br />

olmak üzere Çin’deki Türk halkların araştırılmasıyla<br />

ilgili projelerimiz var. Oradaki<br />

bilimsel enstitülerle iyi ilişkiler kurduk.<br />

Moğolistan çok ilgili. Ortak işbirliğimiz<br />

çerçevesinde birçok projeyi birlikte yürütüyoruz.<br />

Çünkü orası bir Türk yurdudur.<br />

Ötüken’in, Orhun’un olduğu, Kül Tigin,<br />

Bumin Kağan’ın yaşadığı topraklar bizim ilgi<br />

alanımız dışında kalamaz. Ayrıca özellikle<br />

Macaristan ile çok iyi ilişkiler içerisindeyiz.<br />

Bilimsel toplantılar gerçekleştiriyoruz, projeler<br />

yürütüyoruz. 4 bin yıllık tarihimizde<br />

Avrasya kıtasında Türklerin atının gitmediği<br />

yer yok denecek kadar az. Dolayısıyla bizim<br />

ilgi alanımız sadece Türki Cumhuriyetler<br />

ve topluluklar değil. Mısır, Hindistan, İran,<br />

Çin ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere<br />

bütün Türklerin yaşadığı ve yaşamakta<br />

olduğu ülkelerle şu anda temas halindeyiz.<br />

Özellikle Türkoloji’nin bir zamanlar merkezi<br />

olan Rusya’yla da ilişkileri güçlendirmek<br />

için Türk Dünyası Bilim Akademileri<br />

Birliği’ni kurduk. Bu fikir Tataristan’dan<br />

geldi. Çünkü Tatarlar özellikle Rusya’da<br />

önemli bir etkinliğe sahipti. Sibirya’daki<br />

Türk topluluklarıyla ilgili de birçok proje<br />

“ULUSLARARASI<br />

TÜRK AKADEMİSİ,<br />

TÜRK DÜNYASININ<br />

ENTELEKTÜEL BİLİM<br />

ADAMLARINI ORTAK<br />

BİR PLATFORMDA<br />

BULUŞTURUYOR.”<br />

“INTERNATIONAL<br />

TURKIC ACADEMY IS<br />

A COMMON<br />

PLATFORM FOR THE<br />

INTELLECTUAL<br />

SCIENTISTS OF THE<br />

TURKIC <strong>WORLD</strong>.”<br />

ized by the Turkic Council. Unity in thoughts<br />

and ideas is important because common<br />

consciousness is a must for coexistence. We<br />

can call the Academy an international institution<br />

that coordinates the scientific works of<br />

the Turkic world.<br />

Which countries or institutions does<br />

Turkic Academy cooperate with<br />

in addition to founding members<br />

(Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan<br />

and Turkey)?<br />

What does Turkic World mean? What has<br />

the Turkish nation brought for the humanity,<br />

for world history? Which contributions<br />

has the Turkic world made to the world<br />

civilization? We are examining those issues.<br />

Therefore, we collaborate with institutions<br />

that carry out scientific studies, particularly<br />

UNESCO, ISESCO and the Organization of<br />

Islamic Cooperation. We have signed agreements<br />

with national academies. In addition<br />

to founding members, we have projects on<br />

Turkish communities in Russia and China,<br />

especially Tatarstan, Bashkortostan, Saha<br />

and Tuva. We have established close relations<br />

with scientific institutes in those regions.<br />

Mongolia has showed great interest.<br />

We carry out many projects together within<br />

the scope of our cooperation because we<br />

are talking about a Turkish settlement. The<br />

territories that cover Otukan, Orkhun, that<br />

hosted Kul Tigin and Bumin Qaghan may not<br />

be left out of our areas of interest. Moreover,<br />

we have great relations with Hungary. We<br />

hold scientific meetings and conduct relevant<br />

projects. In our 4 thousand-year history,<br />

Turkish people wandered all around<br />

Eurasia with their horses. Therefore, we<br />

are not only interested in Turkic Republics<br />

and communities. We are also in contact<br />

with countries that hosted or still hosting<br />

Turkish people, such as Egypt, India, Iran,<br />

China and Europe. We established the Union<br />

of Academies of Sciences of the Turkic<br />

World in order to develop our relations with<br />

Russia which was previously the center<br />

of Turkology. This idea was put forward<br />

by Tatarstan because they had significant<br />

influence in Russia. We are also realizing<br />

several projects about Turkish communities<br />

in Siberia. Besides, we are working on a<br />

common alphabet to be able to eliminate the<br />

language barriers in the Turkic world and<br />

create a common information means. We<br />

want to use the <strong>34</strong>-letter alphabet in all our<br />

activities, which was accepted in Marmara<br />

University.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

17


ULUSLARARASI TÜRK AKADEMİSİ / INTERNATIONAL TURKIC ACADEMY<br />

gerçekleştiriyoruz. Bunun dışında Türk<br />

dünyasında dil bariyerini kırabilmek ve<br />

ortak enformasyon alanı oluşturabilmek için<br />

ortak alfabe meselesi üzerine çalışmaktayız.<br />

Marmara Üniversitesi’nde de kabul edilen<br />

<strong>34</strong> harfli ortak alfabeyi bütün çalışmalarda<br />

kullanmak istiyoruz.<br />

Biraz da akademi öncülüğünde yürütülen<br />

arkeolojik kazı çalışmalarına değinelim.<br />

Ergenekon destanının gerçek<br />

olabileceğine dair bazı bulgular elde<br />

ettiniz. Çalışmalar ne zaman, nasıl başladı?<br />

Neticesi ne oldu?<br />

Akademideki çalışmalarımızın merkezine<br />

tarihi oturttuk. Dil bizi biraz ayırdı. Çünkü<br />

Sovyetler dönemindeki Türkoloji, oradaki<br />

Türk halklarının dillerinin ayrılması üzerinde<br />

etkili oldu. Fakat tarih bizi birleştiren<br />

bir husus çünkü tarih aynı zamanda somut<br />

delillerle, özellikle arkeolojik kazılarla kimsenin<br />

inkar edemediği bir gerçek. Ortak<br />

Türk tarihinin öğretilmesi projesini ders<br />

kitaplarıyla hayata geçireceğiz. Bu nedenle<br />

kitaplarımızdaki bulguları da kendimiz<br />

ortaya çıkarmak istedik. Arkeolojide maalesef<br />

biraz zayıfız. Mesela kadim Türk yurdu<br />

olan Moğolistan’daki kazılarda Türkler<br />

yok. Fransızlar, Almanlar, Amerikalılar<br />

var. Aslında bizim güçlü tarihçilerimiz<br />

var. Tarihçi o malzemeyi değerlendiren<br />

kişidir. İlk bulan kişi onu nasıl yorumlarsa<br />

tarihe öyle geçer. Gebele Zirvesi’ne katılan<br />

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham<br />

Aliyev’in “Altaylarda kazı yapmamız lazım”<br />

talimatı çok etkili oldu. Bu sayede geçen yıl<br />

Altaylarda kazıya başladık. Dede Korkut<br />

kitabının 200’üncü yıl dönümü kutlamalarıyla<br />

ilgilenirken kazı ekibimizden birkaç<br />

müzik aleti bulduklarına dair telefon geldi.<br />

Altay’a gittik. Kazakistan sınırında Berel<br />

dediğimiz topraklarda Türk hakanlarının<br />

mezarları bulunmuştu. O mezarlardan<br />

60’tan fazla altınla süslenmiş at çıktı.<br />

Türkler için kutsal bir mekandı. Kazılarda<br />

üç müzik aleti bulundu. Bunlardan biri de<br />

kanunun atasıydı. Bu müzik aletini ilk kez<br />

El Farabi dünyaya tanıtmıştı. Türklerin<br />

bir elinde kılıç diğer elinde müzik aleti<br />

cengaveri taşımaları çok ilginç bir şey. Çok<br />

duygusal bir millet olduğunu ortaya koyuyor.<br />

Böyle bir kontrastı bulmak çok zor.<br />

Diğer bulduğumuz aletler de ud ve kopuzdu.<br />

Orada her Türk askeri müzik aletiyle<br />

gömüldüğüne göre o kişiler şen şakraktı ve<br />

bereketli bir toplum içerisinde yaşıyorlardı.<br />

Askerlerin yara almadan vefat ettiklerini<br />

keşfettik. Sonra tabi benim aklıma kayıp<br />

“4 BİN YILLIK<br />

TARİHİMİZDE<br />

AVRASYA KITASINDA<br />

TÜRKLERİN ATININ<br />

GİTMEDİĞİ YER YOK<br />

DENECEK KADAR AZ.<br />

“IN OUR 4<br />

THOUSAND-YEAR<br />

HISTORY, TURKS ON<br />

HORSEBACK<br />

EXPLORED ALMOST<br />

EVERYWHERE IN THE<br />

EURASIAN<br />

CONTINENT.”<br />

I would like to talk about archaeological<br />

excavation works being carried out under<br />

the leadership of the Academy. You<br />

have discovered something that may<br />

prove the Epic of Ergenekon. When and<br />

how did the works start? Which results<br />

do you have?<br />

We build our academic activities on history.<br />

Language has obstructed our unity<br />

because the Turkology of the Soviet era<br />

led to different languages among Turkic<br />

communities. But history unites us; it is<br />

an undeniable truth which is supported<br />

by concrete evidences and archaeological<br />

excavations. We will include the common<br />

history of Turks in text books. Thus,<br />

we wanted to acquire the findings to be<br />

included in textbooks. Unfortunately we<br />

are bad at archaeology. For instance, there<br />

are no Turks in the excavation team in<br />

Mongolia which was an ancient Turkish<br />

settlement. There are French, German,<br />

American archaeologists. Actually we<br />

have great historians. Historians review<br />

those materials. The first person to review<br />

a finding makes history. During the<br />

Qabala summit, Azerbaijani President<br />

Ilham Aliyev said “we must launch ex-<br />

18 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

yurt diğer adıyla yeryüzü cenneti olan<br />

Ergenekon geldi. Arkeolojik kazılar önümüzdeki<br />

yıl da devam edecek. Türkiye’den<br />

ve Azerbaycan’dan tarihçilerin katıldığı bir<br />

uluslararası sergi açacağız. Bu kapsamda 2<br />

günlük saha gezisi düzenlenecek.<br />

Türk halklarının milli tarihlerini okuyabilecekleri<br />

bir diğer projeniz de Tarih<br />

Müzesi ve Türk Kütüphanesi’ydi. Tarih<br />

meraklıları buralarda neler bulabilir?<br />

Nahçıvan Zirvesi sırasında Nazarbayev’in<br />

iki önerisi daha oldu. Akademi yanında bir<br />

Türk Tarihi Müzesi ve Türk Kütüphanesi<br />

açma fikrini ortaya attı. Kütüphaneye 32<br />

bin kitap aldık. Macaristan’dan 16 bin kitaptan<br />

oluşan bir kütüphane getirdik. Ünlü<br />

bir Türkolog’un bize bir bağışı oldu. Şu an<br />

küçük bir alanda olduğu için konsept olarak<br />

dört bölüme ayırdık. Müzede genellikle<br />

arkeolojik kazılar sonucunda elde ettiğimiz<br />

müzik aletleri, etnografik ve tarihi eşyalar<br />

mesela ok, yay ve giysi sergiliyoruz. Türk<br />

dünyasının, özellikle kurucu ülkelerin<br />

geleneklerini yansıtabilecek unsurları gösteriyoruz.<br />

Kısa zamanda çok sayıda eser<br />

topladık. Altaylarda bulduğumuz eserler<br />

de orada sergilenecek.<br />

“ORTAK TÜRK<br />

TARİHİNİN<br />

ÖĞRETİLMESİ<br />

PROJESİNİ DERS<br />

KİTAPLARIYLA<br />

HAYATA<br />

GEÇİRECEĞİZ.”<br />

“WE WILL INCLUDE<br />

THE COMMON<br />

HISTORY OF TURKS<br />

IN TEXTBOOKS.”<br />

cavation works in the Altai Mountains.”<br />

This had immediate results and works<br />

started in the Altai Mountains last year.<br />

While we were dealing with the 200th<br />

year celebrations of the Dede Korkut book,<br />

we received a phone call from our excavation<br />

team, telling that they found musical<br />

instruments. We went there. Tombs of<br />

Turkish rulers were found in the area<br />

called Berel, on Kazakh borders. In those<br />

tombs, there were more than 60 horses<br />

with gold ornaments. It was a holy place<br />

for Turks. Three musical instruments<br />

were found, one of them was an ancient<br />

zither. Al Farabi introduced this instrument<br />

to the world. It is very interesting to<br />

see that Turks carry swords in one hand,<br />

and a musical instrument in the other.<br />

Turks are very emotional, as we see. It is<br />

very hard to find such a contrast. Other<br />

instruments were oud and lute. Each<br />

Turkish soldier was buried with a musical<br />

instrument, which means Turkish<br />

community was joyful and fertile. We<br />

also saw that soldiers died without any<br />

injury. Then I remembered Ergenekon, the<br />

heaven on earth which is also known as<br />

the lost land. Archaeological excavations<br />

will continue next year. We will organize<br />

an international exhibition with the participation<br />

of historians from Turkey and<br />

Azerbaijan. A 2-year field visit will be<br />

made within this context.<br />

You have realized the Museum of<br />

History and the Turkish Library projects<br />

to give Turkish nations a chance<br />

to read their national history. What do<br />

they have to offer to history-lovers?<br />

Nazarbayev had two other suggestions during<br />

the Nakhchivan summit. He pointed out<br />

the necessity for a Turkish History Museum<br />

and a Turkish Library in addition to the<br />

Academy. We bought 32 thousand books for<br />

the library. We brought a library of 16 thousand<br />

books from Hungary. A well-known<br />

Turkologist donated for this project. We<br />

divided the area into four according to concepts<br />

due to lack of space. Here we exhibit<br />

musical instruments, ethnographic and<br />

historic things such as arrows, bows and<br />

cloths. We generally display the things that<br />

reflect the traditions of the Turkic world<br />

and particularly of the founding nations. We<br />

have collected a huge amount of monuments<br />

in a short period of time. The monuments<br />

that we found in the Altai Mountains will be<br />

displayed there.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

19


GÖRÜŞ / OPINION<br />

TÜRKİYE VE ABD / TURKEY & USA<br />

01<br />

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE ZORLU SINAV<br />

İki önemli NATO müttefiki Türkiye ve ABD, Ortadoğu’da tırmanan şiddet ve<br />

terör eylemleri sebebiyle oldukça zorlu bir sınavdan geçiyor.<br />

GREAT CHALLENGE IN TURKEY-US RELATIONS<br />

Two important NATO allies -Turkey and the USA- have been going through a<br />

though period in the Middle East due to violence and terrorist acts.<br />

PROF. DR. MESUT HAKKI CAŞIN<br />

HASEN DIŞ POLITIKA VE GÜVENLIK<br />

ARAŞTIRMALARI MERKEZI UZMANI<br />

SENIOR FELLOW, HASEN CENTER ON<br />

FOREIGN POLICY AND SECURITY<br />

Türkiye’de çözüm sürecini kesintiye<br />

uğratan PKK’nın başlattığı şiddet<br />

sarmalının tırmanışa geçmesi ve<br />

Suriye-Irak’ta faaliyet gösteren<br />

IŞİD’in bölgedeki gücünü hala önemli ölçüde<br />

koruması, bölge güvenliğini tehdit etmeye<br />

devam ediyor. Bunun yanı sıra Kuzey<br />

Irak’ta Barzani’nin bağımsızlık talepleri,<br />

Merkezi Irak Ordusu’nun ülke bütünlüğünü<br />

koruyamaması ve intihar saldırılarında<br />

günde ortalama olarak 100 insanın hayatını<br />

kaybetmesi neredeyse gündelik haber konumuna<br />

geldi. Bu karmaşa ve belirsizlik<br />

ortamından istifade eden terör örgütleri;<br />

Escalating violence of the PKK, which<br />

interrupted the resolution process in<br />

Turkey, and the powerful existence<br />

of ISIS in the region, which is active<br />

in Syria and Iraq, constitute a threat to the<br />

security of the region. Besides, Barzani’s<br />

independence demands in Northern Iraq,<br />

Iraqi Armed Forces’ inability to protect<br />

the integrity of the state, and the casualty<br />

of almost 100 people every day in<br />

suicide bombings… Unfortunately, these<br />

have turned into ordinary events for us.<br />

Terrorist organizations, taking advantage<br />

of this chaos and uncertainty, continue<br />

20 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

bölgede bozulan devlet ve askeri bürokratik<br />

yönetimindeki siyasal güç boşluğunun<br />

yerini alma iddiası ile saldırılarına devam<br />

ediyor. Son olarak, Suruç Katliamı ve<br />

Suriye sınırında bir astsubayın IŞİD tarafından<br />

şehit edilmesi, bu örgütün Türkiye<br />

için oluşturduğu ciddi tehdidi gözler önüne<br />

serdi. Tüm bunlara istinaden Türkiye İran-<br />

Irak-Suriye sınırı uzantısında ve kendi<br />

toprakları içinde PKK ve IŞİD olmak üzere<br />

iki cepheli bir terör mücadelesi ile karşı<br />

karşıya kaldı.<br />

IŞİD, eş zamanlı saldırıları ile PKK’nın<br />

Suriye uzantısı konumundaki PYD’ye bir<br />

darbe vurarak bu örgütün Türkiye’deki<br />

sempatizanlarını caydırmak, aynı zamanda<br />

Ankara’ya ABD ile ittifakını genişletmesi<br />

halinde Anadolu topraklarında terör eylemleri<br />

icra edebileceği mesajını vermek<br />

istiyor. Bu meydan okuma, Ankara’nın<br />

IŞİD’e karşı duruşunu sertleştirmesine ve<br />

yurt içindeki hücrelerine baskıyı öngören<br />

yeni strateji değişikliğine gitmesine neden<br />

oldu. Ancak, Türkiye’nin en önemli adımı,<br />

ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD ile<br />

müttefikler, Körfez ülkeleri ile ortak hava<br />

gücü mücadele politikasının başlangıç<br />

noktasını teşkil eden Riyad Mutabakatı’na<br />

iştirak etmesidir. Ankara, bu yeni durumda<br />

“Koalisyon Hava Gücü”ne iştirak edip,<br />

aynı zamanda Pentagon ile daha sıkı işbirliği<br />

içine girerek İncirlik Üssü’nün uçaklar<br />

ve insansız hava araçlarının kullanımına<br />

izin verilmesine ikna oldu.<br />

02<br />

ÇAVUŞOĞLU:<br />

“IŞİD’E KARŞI HEP<br />

BIRLIKTE KAPSAMLI<br />

BIR SAVAŞ<br />

BAŞLATACAĞIZ”<br />

CAVUSOGLU:<br />

“WE WILL TOGETHER<br />

START A<br />

COMPREHENSIVE<br />

WAR AGAINST ISIS.”<br />

01<br />

Türkiye Cumhuriyeti<br />

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />

Erdoğan ve ABD Başkanı Barack<br />

Obama.<br />

The President of Turkish<br />

Republic Recep Tayyip Erdogan<br />

and US President Barack<br />

Obama.<br />

02<br />

Dışişleri Bakanı Mevlüt<br />

Çavuşoğlu, 5 Ağustos <strong>2015</strong><br />

tarihinde Kuala Lumpur,<br />

Malezya’da ABD Dışişleri Bakanı<br />

John Kerry ile bir araya geldi.<br />

US Secretary of State John Kerry<br />

and Turkey’s Foreign Minister<br />

Mevlut Cavusoglu had a meeting<br />

in Kuala Lumpur, Maleysia on<br />

August 5, <strong>2015</strong>.<br />

ORTAK MÜCADELEDE ORTAYA ÇIKAN<br />

BOŞLUKLAR<br />

Türkiye ile ABD arasında IŞİD’e karşı<br />

ortak mücadeleye ilişkin varılan mutabakatta<br />

bazı boşlukların veya belirsiz<br />

hususların mevcut olduğu gözlemleniyor.<br />

Özellikle Irak ve Libya’da uygulanan<br />

“uçuşa yasak bölge” ve Suriye’nin kuzeyinde<br />

bir “güvenli bölge”nin kurulması<br />

meselelerin belirsizliğini muhafaza ediyor.<br />

Ankara ve Washington’un açıklamalarındaki<br />

farklı sesler, taraflar arasında bazı<br />

diplomatik görüş ayrılıklarının mevcut<br />

olduğuna işaret ediyor.<br />

ABD heyeti ile yapılan müzakerelerin ardından,<br />

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu<br />

Malezya’da ABD Dışişleri Bakanı John<br />

Kerry ile bir araya geldi ve “IŞİD’e karşı<br />

hep birlikte kapsamlı bir savaş başlatacağız”<br />

açıklamasında bulundu. Çavuşoğlu<br />

ayrıca, “IŞİD unsurlarından temizlenen<br />

bölgelerin güvenli bölge olacağını” da belirtti.<br />

ABD ve Türkiye arasında varılan antheir<br />

attacks with the claim of replacing the<br />

political power void caused by the disrupted<br />

state and military bureaucratic administration.<br />

Lastly, the recent Suruç massacre<br />

and the martyred sergeant at the Syrian<br />

border by the ISIS emphasized the serious<br />

danger of this organization for Turkey. In<br />

this regard, Turkey had to fight terrorism<br />

in two fronts: one on the borderline of<br />

Iran-Iraq-Syria and in its own territories,<br />

namely against PKK and ISIS.<br />

By organizing simultaneous attacks, ISIS<br />

wanted to damage PYD (Democratic Union<br />

Party) which is PKK’s branch in Syria, and<br />

deter the followers of this organization<br />

within Turkey. ISIS also wanted to imply<br />

Ankara that it may organize terrorist attacks<br />

in Anatolia if Ankara deepens its<br />

alliance with the USA. This confrontation<br />

caused Ankara to toughen its stance<br />

against ISIS and change its strategy and<br />

start oppressing the organization’s arms<br />

within the country. However, US President<br />

Obama’s decision to participate in the<br />

Riyadh Agreement which constitutes the<br />

basis for the fight against ISIS via a joint<br />

air force among allies and Gulf states<br />

has been an important turning point for<br />

Turkey. Under these conditions, Ankara<br />

became a part of the “Coalition Air Force”<br />

by establishing stronger cooperation with<br />

Pentagon and was convinced to allow the<br />

use of the Incirlik Air Base by aircrafts and<br />

unmanned aerial vehicles.<br />

EMERGING GAPS IN JOINT ACTION<br />

Some gaps or uncertain issues are observed<br />

in the agreement reached by Turkey and<br />

the USA for taking joint action against<br />

ISIS. Particularly the “no fly zone” in Libya<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

21


TÜRKİYE VE ABD / TURKEY & USA<br />

laşmanın ardından, Pentagon İncirlik’ten<br />

kalkan Amerikan insansız hava araçları ilk<br />

kez IŞİD hedeflerini vurduğunu açıkladı.<br />

Meselenin odak noktasındaki farklılık,<br />

ABD Başkanı Obama’nın stratejisinde<br />

önerdiği IŞİD’in hava gücü ile zayıflatılarak,<br />

Irak-Suriye’den “arındırılması”<br />

operasyonlarında sınırlı ABD kara gücü<br />

liderliğinde, bölgesel güçlerden yararlanma<br />

fikrinden kaynaklandığı söylenebilir.<br />

Türkiye, Suriyeli “muhalif güçlerin” katkısıyla<br />

güvenli bölgenin kurularak, mülteci<br />

dalgası ve sınır güvenliğinin sağlanmasını<br />

arzu ediyor. Böylece, müzakerelerde<br />

IŞİD’in bölgeden uzaklaştırılması, yerel<br />

güçlere yeni sorumluluklar verilmesindeki<br />

ortak bir anlayış zemininde Türkiye tarafı,<br />

PYD’nin PKK ile ortak hareket ettiği ve<br />

Suriye’nin kuzeyinde ayrı bir devlet kurmasının<br />

Suriye’nin olduğu kadar gelecekte<br />

Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal<br />

güvenliğini de tehdit edeceği çekincesini<br />

saklı tutamaya devam ediyor. Öte yandan<br />

Suriyeli muhaliflere yardım çerçevesinde<br />

yürütülen “Eğit-donat” programındaki<br />

askerlerin IŞİD askeri varlığı karşısında<br />

yetersiz kalması, ABD tarafının mevcut<br />

duruşunda PYD güçlerine destek fikrindeki<br />

farklılığa neden oluyor. Suriye’de IŞİD<br />

kontrolündeki bölgenin boşaltılmasındaki<br />

ortak görüşe karşı, taraflar arasında bu<br />

boşluğun kimler tarafından doldurulacağı<br />

hakkında mutlak ve kesin bir mutabakatın<br />

tesis edilmediği söylenebilir. Suriye ve<br />

Irak’ta PYD’nin yanı sıra, IŞİD’in rol kapma<br />

yarışında ortaya çıkan gri alanda, tarafların<br />

özellikle güvenli bölge ile ilgili açıklamalarında<br />

kendi kamuoylarını dikkate<br />

alan hassas farklılıkların sürpriz olmadığı<br />

düşünülüyor.<br />

IŞİD İLE MÜCADELEDE ABD GERÇEKTEN<br />

BAŞARILI MI?<br />

Sahaya bakıldığında, IŞİD’in Irak’ta ilerleyerek<br />

Musul’u ele geçirişinin ardından<br />

ABD öncülüğünde kurulan IŞİD karşıtı<br />

koalisyon birinci yılını tamamladı. Hava<br />

harekatlarının ABD’ye maliyeti yaklaşık<br />

3,5 milyar doları buldu. Ayrıca 6000 sortiden<br />

fazla uçuşlarda 9 bin hedef imha<br />

edilirken, 10 binden fazla IŞİD militanının<br />

etkisiz hale getirildiği öne sürülüyor. ABD<br />

Savunma Bakanlığı’nın verilerine göre,<br />

IŞİD’in savaşçı sayısı 2014’ten günümüze<br />

çok büyük bir artış kaydetti. IŞİD saflarında<br />

20 ila 30 bin arasında kişinin savaştığı<br />

tahmin ediliyor. ABD Kara Kuvvetleri<br />

Komutanı Orgeneral Ray Odierno,<br />

03<br />

TÜRKIYE, SURIYELI<br />

“MUHALIF<br />

GÜÇLERIN”<br />

KATKISIYLA GÜVENLI<br />

BÖLGENIN<br />

KURULMASINI ARZU<br />

EDIYOR.<br />

TURKEY WISHES FOR<br />

THE ESTABLISHMENT<br />

OF A SAFE ZONE<br />

WITH THE SUPPORT<br />

OF SYRIAN<br />

“OPPOSITION<br />

FORCES”<br />

and Iraq and establishing a “safe haven”<br />

in the northern part of Syria still remain<br />

as uncertain issues. Different voices in<br />

the statements made by Ankara and<br />

Washington indicate some diplomatic differences<br />

of opinion between the parties.<br />

Following the negotiations with the US<br />

delegation, Turkish Foreign Minister<br />

Mevlüt Çavuşoğlu had a meeting with<br />

US Foreign Minister John Kerry in<br />

Malaysia and noted: “We will together<br />

start a comprehensive war against ISIS.”<br />

Çavuşoğlu also indicated that “areas<br />

where ISIS forces have been eradicated<br />

will be safe zones”. After the USA and<br />

Turkey reached an agreement, Pentagon<br />

announced hitting ISIS targets for the<br />

first time with American unmanned aerial<br />

vehicles from the Incirlik base. It can be<br />

said that the core difference is stemming<br />

from President Obama’s strategy which<br />

stipulates weakening ISIS with air strikes,<br />

“purging” Iraq and Syria, and using regional<br />

forces under the leadership of limited<br />

US ground forces. Turkey wishes for<br />

the establishment of a safe zone with the<br />

support of Syrian “opposition forces” and<br />

for ensuring border security to control<br />

the inflow of migrants. On the basis of a<br />

common understanding adopted in the<br />

negotiations, putting forward new responsibilities<br />

for local forces and uprooting<br />

ISIS from the region; Turkey has concerns<br />

about PYD’s joint actions with PKK and<br />

its potential to establish a separate state in<br />

22 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

04<br />

05<br />

ABD’nin IŞİD’le mücadelede başarılı<br />

olduğu değerlendirmesinde bulunmuştu.<br />

Odierno, Washington’daki açıklamasında,<br />

IŞİD’in çok sayıda üst düzey komutanının<br />

öldürüldüğünü, bunun da örgütü zayıflattığını<br />

ileri sürmüştü.<br />

Bu bağlamda, ABD Başkanı Barack<br />

Obama, “PKK saldırıları karşısında<br />

Türkiye’nin kendini savunması meşrudur”<br />

açıklamasına karşılık, önceliklerinin IŞİD<br />

üyelerinin Suriye›ye geçişlerinin önlenmesi<br />

olduğunu belirtti. ABD Başkanlık<br />

Temsilcisi’nin yardımcısı olan Brett<br />

McGurk, “PKK bizim için bir terör örgütü.<br />

PYD ise bizim hukukumuzda farklı<br />

bir statüye sahip” dedi. “PYD ve YPG<br />

Suriye’de IŞİD’e karşı çok etkili oldular”<br />

açıklamasında bulundu. McGurk, “PKK,<br />

IŞİD’e karşı anlaşmamızın bir parçası ya da<br />

meselesi değildi. Ancak PKK Türk dostlarımız,<br />

ortaklarımız için çok ciddi bir tehdit.<br />

Ve bu yüzden PKK Türkiye’ye saldırdığında,<br />

Türkiye’nin de cevap verme hakkı<br />

vardır. Artık Türkiye ile gerçekleştirmeye<br />

çalışacağımız bir dizi prensip üzerine vardığımız<br />

bir anlaşmamız var. Bunun birinci<br />

adımı, şu anda ilerleyen hava harekâtı.<br />

İkinci aşaması ise IŞİD’i Suriye’de Azez<br />

ve Cerablus arasındaki stratejik bölgeden<br />

temizlemek” açıklamasında bulundu.<br />

İNCİRLİK ÜSSÜ OYUNUN KURALLARINI<br />

DEĞİŞTİRİYOR<br />

ABD açısından bakıldığında İran ile nükleer<br />

hususta yapılan mutabakat Beyaz<br />

OBAMA: “PKK<br />

SALDIRILARI<br />

KARŞISINDA<br />

TÜRKIYE’NIN<br />

KENDINI SAVUNMASI<br />

MEŞRUDUR.”<br />

OBAMA: “IT IS<br />

LEGITIMATE FOR<br />

TURKEY TO DEFEND<br />

ITSELF FROM PKK<br />

ATTACKS.”<br />

03-05<br />

İncirlik Üssü.<br />

Incirlik Air Base.<br />

the northern part of Syria as it will threaten<br />

not only Syria’s but also Turkey’s<br />

territorial integrity and national security<br />

in the future. On the other hand, the incapacity<br />

of soldiers in the “Train-and-Equip<br />

Program” being carried out to assist<br />

Syrian opposition forces against the military<br />

forces of ISIS constitutes a difference<br />

in current approach of the USA about the<br />

support for PYD forces. It can be said that<br />

an absolute and certain agreement could<br />

not be reached about who will fill the gap<br />

when the area under ISIS’s domination<br />

in Syria is saved. With regard to the grey<br />

area which emerged in the competition<br />

for power between PYD and ISIS in Syria<br />

and Iraq, it is considered that differences<br />

of opinion between the parties on the<br />

basis of their public opinion were quite<br />

expected in their statements particularly<br />

about the safe zone.<br />

IS THE USA REALLY SUCCESSFUL IN ITS<br />

FIGHT AGAINST ISIS?<br />

The coalition led by the USA against<br />

ISIS, which was founded after the capture<br />

of Mosul proceeding from Iraq,<br />

has passed through its first year. The<br />

cost of air operations for the USA is approximately<br />

3.5 billion USD; 9 thousand<br />

targets were destroyed via more than 6<br />

thousand sorties in missions, nullificating<br />

more than 10 thousand ISIS militants, as<br />

claimed. According to the data of the US<br />

Department of Defense, the number of<br />

militants of ISIS has not increased much<br />

from 2014 to the present. It is expected<br />

that the number of people fighting for<br />

ISIS is around 20-30 thousand. General<br />

Ray Odierno from US Army Forces<br />

Command said the USA was successful<br />

in its fight against ISIS. He said a great<br />

number of senior commanders were<br />

killed and that reduces the power of the<br />

organization.<br />

In this regard, US President Barack<br />

Obama emphasized that their priority<br />

is to prevent the members of ISIS from<br />

entering Syria, in response to the remark<br />

“It is legitimate for Turkey to defend<br />

itself from PKK attacks”. Brett McGurk,<br />

Deputy Special Presidential Envoy, said<br />

“For us PKK is a terrorist organization,<br />

but we regard PYD as a different formation.”<br />

“PYD and YPG have been very<br />

effective in Syria against ISIS.” Brett<br />

McGurk added, “The PKK was not a<br />

part or an issue that was a part of the<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

23


TÜRKİYE VE ABD / TURKEY & USA<br />

06<br />

Saray’ı kısmen rahatlattı. Yemen’de askeri<br />

gücünü test eden Suudi Arabistan’ın<br />

İran karşısında pek bir şansının olmayacağı<br />

görüldü. Mısır’da devam eden<br />

sorunların ve yaşanan sürecin ülkeyi ne<br />

ölçüde geri plana ittiği ise ortada. ABD,<br />

Türkiye ile ortaklık sürecindeki engellerin<br />

aşılarak, taraflar arasında güvene<br />

dayalı mutabakatın sağlanmasının, terörle<br />

mücadelede en kritik satranç taşı<br />

olduğunu görüyor. Orta ve uzun vadeli<br />

gelişmelere bakıldığında Türkiye PKK<br />

ve IŞİD ile mücadele stratejisinde NATO<br />

ve ABD ile daha kapsamlı ve sorumluluk<br />

üstlenmesini gerektiren roller alabilir. Bu<br />

kapsamda İncirlik Üssü, IŞİD’le mücadelede<br />

oyunun kurallarını değiştirecek<br />

bir öneme sahip. Obama yönetiminde<br />

özellikle Afganistan’da kullanılmaya<br />

başlanan insansız insansız hava araçları<br />

muhtemelen İncirlik Hava Üssü’nün kullanıma<br />

açılmasıyla Suriye’de IŞİD’e karşı<br />

da kullanılacak. Ancak bu stratejide en<br />

hassas nokta insansız hava araçlarının<br />

sivil kayıplara yol açma riski. IŞİD’in de<br />

bu tehlikeyi Ortadoğu’da ABD aleyhine<br />

büyük bir propaganda olarak kullanma<br />

riski bulunuyor. Bu stratejik aksiyonların<br />

tamamı, Türkiye-ABD ilişkileri kadar,<br />

Türkiye’nin İsrail ile de münasebetlerinin<br />

gelişimine katkıda bulunabilir. Ancak<br />

unutmamak gerekir ki terörle mücadele<br />

uzun, süreklilik isteyen ve yorucu bir<br />

politikadır. Başarısının katsayısı ise halkların<br />

ve devletlerin kararlı tutumlarıyla<br />

doğru orantılıdır. Türkiye ve ABD’nin<br />

farklı bölgesel endişelerine rağmen<br />

birlikte sergileyecekleri ortak terörle<br />

mücadele modeli bölge istikrarı ve barışı<br />

açısından büyük önem arz ediyor.<br />

TÜRKIYE VE ABD’NIN<br />

BİRLİKTELİĞİ BÖLGE<br />

ISTIKRARI VE BARIŞI<br />

AÇISINDAN BÜYÜK<br />

ÖNEM ARZ EDIYOR.<br />

COOPERATION OF<br />

TURKEY AND THE<br />

USA HAS A GREAT<br />

IMPORTANCE FOR<br />

SUSTAINABILITY<br />

AND PEACE IN THE<br />

REGION.<br />

06<br />

Türkiye Cumhuriyeti<br />

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />

Erdoğan ve ABD Başkanı Barack<br />

Obama Beyaz Saray’da.<br />

The President of Turkish<br />

Republic Recep Tayyip Erdogan<br />

and US President Barack<br />

Obama in the White House.<br />

agreement about the fight against Daesh.<br />

However, the PKK is a very serious threat<br />

to our friends, to our Turkish partners.<br />

And therefore, when the PKK launches<br />

attacks inside Turkey, Turkey has a right<br />

to respond. We now have agreement with<br />

Turkey on a set of principles about what<br />

we are going to try to do together. Step<br />

one of that, the first phase, is the air campaign,<br />

and that’s now moving forward.<br />

The second phase is trying to clear Daesh<br />

out of this very critical, strategically<br />

located area in Syria from – really from<br />

Azaz to Jarabulus.<br />

A GAME CHANGER: INCIRLIK AIR BASE<br />

From US perspective, reaching a nuclear<br />

agreement with Iran has been some sort<br />

of a relief for the White House. It is understood<br />

that Saudi Arabia, testing its military<br />

power in Yemen, will not have any chance<br />

against Iran. The negative impact of ongoing<br />

problems and the current condition in<br />

Egypt can be clearly seen in the country.<br />

It is obvious for the US that overcoming<br />

the obstacles in the partnership process<br />

with Turkey and reaching an agreement<br />

based on trust between parties is the most<br />

vital chessman for fighting against terrorism.<br />

In terms of medium and long term<br />

developments, Turkey can assume more<br />

comprehensive and responsibility-based<br />

roles with NATO and the USA in its fight<br />

against PKK and ISIS. Within this context,<br />

the Incirlik Base has vital importance<br />

as it can change the rules of the game in<br />

the fight against ISIS which is regarded<br />

as a “Game Changer” by Americans.<br />

Unmanned drones, which were first used<br />

in Afghanistan in the Obama era, will probably<br />

be used against ISIS in Syria in order<br />

to bring the Incirlik Air Base into service.<br />

However, the most sensitive issue in this<br />

strategy is the risk of human loss due to unmanned<br />

aerial vehicles. ISIS may use this<br />

risk as a huge propaganda against the USA<br />

in the Middle East. All of these strategic<br />

actions can contribute to Turkey-US relations<br />

as well Turkey-Israel relations. But it<br />

should always be kept in mind that fighting<br />

against terrorism is a long and exhausting<br />

policy which requires continuity. Its success<br />

is directly related to the commitment<br />

of people and governments. Adopting a<br />

joint model for the fight against terrorism<br />

by Turkey and the USA despite their differing<br />

regional concerns is of great importance<br />

for sustainability and peace in the region.<br />

24 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


KAPAK / COVER<br />

İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />

İRAN İÇİN GERİ <strong>SAYI</strong>M BAŞLADI<br />

İran ile varılan nükleer mutabakat, Amerikan Kongresi<br />

tarafından onaylanmayı bekliyor. Ancak İran’da bayram<br />

havası çoktan hüküm sürmeye ve Türkiye dahil birçok ülke bu<br />

mutabakatın getirdiği kazançları hesap etmeye başladı.<br />

FIGEN AYPEK AYVACI<br />

COUNTDOWN FOR IRAN<br />

The nuclear deal with Iran -on which an understanding has<br />

been reached- still awaits approval from the US Congress.<br />

Nevertheless, Iran has already got in the mood for celebration<br />

and many countries including Turkey have started taking stock<br />

of the advantages this deal would yield.<br />

26 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

Operasyon: Argo. Hollywood yıldızı<br />

Ben Affleck, yönettiği bu filmle<br />

en iyi film dalında Oscar ödülünü<br />

aldı. Ödülü ise manidar bir şekilde<br />

ABD’nin ‘First Lady’si Michelle Obama<br />

verdi. Filmde 1979 yılında Tahran’da ABD<br />

Büyükelçiliği’ne gerçekleştirilen baskın<br />

sonucunda rehine olmaktan son anda kurtarılarak<br />

Kanada Büyükelçiliği’ne sığınan<br />

bir grubun yaşadığı macera anlatılıyordu.<br />

Ancak film ve filmin ödül alması İran’da<br />

pek iyi karşılanmadı. İran Kültür Bakanı<br />

Muhammed Hüseyni o dönem “Hollywood<br />

tarihi çarpıtıyor. Bu film, İran’a karşı verilen<br />

yumuşak savaşın parçası” diye bir açıklama<br />

yapmıştı.<br />

Filme konu olan 1979’da yaşanan olaylar<br />

aslında ABD-İran ilişkilerindeki derin<br />

çatlağı ortaya koyuyor. Bu derin çatlak,<br />

ABD’nin İran’ı uluslararası arenada izole<br />

etmeye başlamasına neden oldu. İstanbul<br />

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden<br />

Doç. Dr. Bekir Günay, ABD’nin 1-2 yıl içinde<br />

ilk şoku atlattıktan sonra Irak’ı İran<br />

ile savaşma konusunda desteklediğinden<br />

bahsediyor ve 30 yıl sürecek ambargo ile<br />

İran için yalnız günlerin başladığını söylüyor:<br />

“ABD, iç karışıklık, etnik isyanlar<br />

ve ambargo uygulaması ile İran’ı sistem<br />

dışına itip, yalnızlaşma politikası izledi.”<br />

İran’ın nükleer çalışmalar yaptığının ortaya<br />

çıkması ile bu izolasyon daha da derinleşti<br />

ve doğu masallarının “bir varmış bir yokmuş”<br />

diye başlaması misali, İran’ı tarih<br />

sahnesinden epeyce bir süre yok etti. Tabiri<br />

caizse bu yokluk sürecinde, yani ambargolu<br />

dönemde müzakere ile ilerlenmesi diplomasinin<br />

imkanları ile barışçıl çözümleri<br />

kullanarak sonuca varılabildiği mesajını<br />

kuvvetli bir şekilde verdi. Elbette süreç<br />

çok uzun oldu ve bugünkü sonuca gül<br />

bahçesinden geçilerek ulaşılmadı ama en<br />

azından Ortadoğu’nun savaş manzarasına<br />

İran da katılmamış oldu. Günay ulaşılan<br />

bu sonucu şöyle değerlendiriyor: “İran<br />

açısından ambargo kaldırılmış, yeni siyasi<br />

hamlelerin yolu açılmıştır. Ülkedeki ekonomik<br />

kalkınma ile birlikte artacak petrol<br />

gelirleriyle yaşam standardındaki artışlar<br />

da hesaplanarak somut sonuçlar elde edileceği<br />

söylenebilir.”<br />

MASAYA OTURMAK MI ZOR? MASADAN<br />

KALKMAK MI?<br />

Peki 1979’dan sonra dünyada bir hayalet<br />

ülkeye dönüştürülmeye çalışılan İran ile<br />

ABD arasında ipler tam olarak ne zaman<br />

koptu ve nükleer gerilim nasıl oluştu? ABD<br />

Operation: Argo. Directed by Hollywood<br />

star Ben Affleck, this movie won the<br />

Best Motion Picture award at the<br />

Oscars. It was rather meaningful<br />

when Michelle Obama -the ‘First Lady’ of the<br />

USA- was on stage to give away the award. The<br />

movie tells the story of a group of people who<br />

took refuge in the Canadian Embassy after<br />

being saved at the last minute from being taken<br />

as hostages during the storming of the US<br />

Embassy in Tehran in 1979. However, neither<br />

the movie nor the award was well-received by<br />

Iran. Iran’s Minister of Culture Mohammad<br />

Hosseini reacted and made a statement back<br />

then: “Hollywood is distorting the history. This<br />

movie is a part of the soft war they have been<br />

fighting against Iran.”<br />

The events of 1979 depicted in the movie are indeed<br />

a clear indication of how serious the fracture<br />

on US-Iran relations is. As a result, the US<br />

began to isolate Iran on the international arena.<br />

Assoc. Prof. Bekir Günay from the Faculty of<br />

Political Sciences at Istanbul University suggests<br />

that the USA backed Iraq to fight Iran in<br />

the first couple of years after pulling through<br />

the first shock and says Iran’s days of isolation<br />

started with the embargo that would last for 30<br />

years: “The US pushed Iran out of the system<br />

making use of internal conflicts, ethnic uprisings<br />

and the embargo; the policy was to isolate<br />

Iran.” When it was discovered that Iran was<br />

engaged in nuclear endeavors, the isolation<br />

has become even stronger and wiped Iran out<br />

from the stage of history just like the opening<br />

phrase of eastern folktales: “Once there was,<br />

and once there wasn’t.” During the embargo<br />

–or in other words in the period of hardship-,<br />

one strongly suggests that peaceful solutions<br />

have indeed been feasible via the means of<br />

diplomacy. It goes without saying that the<br />

process was lengthy and it was not all sunshine<br />

and rainbows until it got to the point where it<br />

is today; but at least, Iran did not become a part<br />

of the picture of war we see in the Middle East.<br />

About the result achieved these days, Günay<br />

says: “For Iran, the embargo has come to an<br />

end; the path to making new political moves is<br />

now clear. It is safe to say that solid results can<br />

be obtained by making an estimation regarding<br />

the income from oil which is expected to scale<br />

up by virtue of the economic development and<br />

improvement in the standards of living in the<br />

country.”<br />

WHICH ONE IS HARDER? TO COME TO THE<br />

TABLE OR LEAVE IT?<br />

So, when exactly did the bridges between the<br />

US and Iran -a country which they tried so<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

27


İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />

ve İran arasındaki nükleer gerilimi ABD<br />

merkezli İran Ulusal Direniş Konseyi’nin<br />

Başkanı Ali Rıza Caferzade’nin 14 Aralık<br />

2012 tarihinde Washington’da yaptığı<br />

basın toplantısının medyatikleştirdiğini<br />

söyleyebiliriz. Peki ne diyordu Caferzade<br />

o basın toplantısında? Diyordu ki İran,<br />

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan<br />

(IAEA) habersiz nükleer silahlanma için<br />

uranyum zenginleştirme çalışmaları yürütüyor.<br />

Hatta Caferzade, bunun için iki tesisi<br />

de hedef gösteriyordu: Natanz’da uranyum<br />

zenginleştirmesi yapan İran, Arak’ta ise<br />

ağır su tesisi inşa ediyordu. Böyle bir habere<br />

karşılık 11 Eylül saldırısı ile terör ve<br />

tehdit kavramlarına karşı daha duyarlı<br />

hale gelen ABD ne yaptı? Savaştı mı? Hayır<br />

bu sefer ilk akla geleni yapmadı. Çünkü<br />

ABD’nin Irak işgali sonrası yaşadığı başarısızlık<br />

ve Orta Doğu’da yaşanan istikrarsızlık<br />

belli ki bu gizli nükleer çalışmalara karşı<br />

ABD’yi İran’la savaşmak yerine masaya<br />

oturmaya itti. 2006’da Birleşmiş Milletler’in<br />

(BM) beş daimi üyesi ve Almanya ile oturulan<br />

masadan <strong>2015</strong> yılının Temmuz ayında<br />

uzlaşı ile kalkıldı. ABD’de demokratların<br />

iktidarı ile Obama’nın Başkan olması ve<br />

İran’da uzlaşmaz Ahmedinejad devrinin<br />

biterek cumhurbaşkanlığı koltuğuna<br />

Hasan Ruhani’nin oturması da bu uzlaşıyı<br />

destekleyen faktörler arasındaydı. Varılan<br />

mutabakat sonucuna göre İran uranyum<br />

zenginleştirme faaliyetlerini sınırlandıracak,<br />

nükleer tesislerini IAEA’ya açacak;<br />

buna karşılık olarak da İran’a uygulanan<br />

ekonomik ve mali yaptırımlar kaldırılacak,<br />

silah ambargosu ise bir süre daha devam<br />

edecek. 14 Temmuz’da varılan bu mutabakatın<br />

hemen ardından İran’da halk kutlama<br />

için sokağa döküldü. Ülkenin petrol gelirlerinin<br />

2012 yılından itibaren 160 milyar<br />

dolar azaldığı düşünüldüğünde İranlılara<br />

bu mutluluğu çok görmemek gerek. Elbette<br />

ambargonun kalkmasının sadece maddi<br />

refahı değil arkasından daha özgür bir<br />

yaşamı getirmesi ihtimalini de dipnot düşmekte<br />

fayda var.<br />

REKABETÇİ POLİTİKA MI? EKONOMİK<br />

İŞBİRLİĞİ Mİ?<br />

Mutabakat sonucunun çıktığı masada<br />

olmayan ama masada varılacak sonuçtan<br />

etkilenecek ülkelerden biri ise Türkiye’ydi.<br />

Evet Türkiye, İran ile girilen nükleer pazarlıkta<br />

yoktu ama çıkan sonucun hem siyasi<br />

hem de ekonomik anlamda etkisi altında<br />

olduğu çok açık. Bölgedeki Türkiye ve İran<br />

arasındaki kadim rekabeti ise inkar etmeye<br />

01<br />

OBAMA VE RUHANİ<br />

FAKTÖRÜ<br />

MUTABAKATIN<br />

SONUCUNU ETKİLEDİ.<br />

OBAMA AND<br />

ROUHANI HAS<br />

AFFECTED THE<br />

RESULT OF THE DEAL.<br />

hard to turn into a ghost after 1979- burnt<br />

to the ground and how did the nuclear tension<br />

emerge? One might suggest that the<br />

nuclear tension between the US and Iran<br />

became highly popular following the press<br />

conference held on December 14, 2012 in<br />

Washington DC by Alireza Jafarzadeh,<br />

President of the National Council of<br />

Resistance of Iran which is based in the US.<br />

He said Iran was secretly involved in uranium<br />

enrichment in an attempt to develop<br />

nuclear weapons, keeping the International<br />

Atomic Energy Agency (IAEA) in the dark.<br />

Engaged in uranium enrichment in Natanz,<br />

Iran was also building a heavy water reactor<br />

in Arak. Having become more sensitive<br />

to the concepts of terrorism and threat after<br />

9/11, what did the US do in the face of such<br />

news? Did it start a war? No. This time it kept<br />

28 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

off from doing the first thing that springs to<br />

mind. This was clearly because the failure of<br />

the US after invading Iraq and the everlasting<br />

instability in the Middle East. Thus, the<br />

US had to come to the table to negotiate with<br />

Iran instead of staring a war. The negotiations<br />

launched in 2006 with five permanent<br />

members of the United Nations and Germany<br />

have yielded reconciliation in July <strong>2015</strong>.<br />

Having democrats in power in the USA with<br />

President Obama, and Hassan Rouhani’s<br />

taking office as the President of Iran following<br />

the end of irreconcilable Ahmadinejad’s<br />

term of office have also worked in favor of<br />

this reconciliation. Within the scope of this<br />

understanding, Iran will limit its uranium<br />

enrichment activities and open the doors<br />

of its nuclear facilities to the IAEA, and in<br />

turn, the economic and financial sanctions<br />

imposed on Iran will be lifted, yet the weapon<br />

embargo will continue to prevail for a<br />

while. Immediately after this understanding<br />

reached on July 14, people hit the streets to<br />

celebrate in Iran. Considering the country’s<br />

oil income has dropped by 160 billion USD<br />

since 2012, one can easily understand why<br />

the Iranians are so happy. We should also<br />

note that the end of the embargo would not<br />

only bring economic prosperity but it could<br />

also embody the chance of a more liberated<br />

life for the people.<br />

hiç gerek yok. Bu iki güçlü ülke, bölgenin<br />

oyun kurucuları konumunda. Ancak nükleer<br />

uzlaşı ile birlikte İran’ın sahalara geri<br />

dönmesinin ardından Türk yetkililer bir<br />

açıklamada bulunarak İran’ın mezhepçi<br />

politikaları bırakıp bölgeyi domine etme<br />

çabalarından vazgeçmesini istedi. Acaba bu<br />

istek, ekonomik ilişkiler için uygun bir zemin<br />

arama yolu niteliğinde miydi? İstanbul<br />

Ticaret Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet<br />

Yükleyen de bu iki ülkenin daha büyük<br />

ekonomik hedefler için rekabetçi politikalardan<br />

vazgeçmesi gerektiği konusunda<br />

şu sözleri dile getiriyor: “Her iki ülke de<br />

siyasi rekabeti bir kenara bırakıp ekonomik<br />

çıkarlara odaklanırsa çok daha iyi olacak.<br />

Elbette bunun için iki ülkenin de bölgedeki<br />

siyasi hedeflerini gözden geçirmeleri gerekiyor.<br />

Bölgesel barış ve kalkınmaya giden<br />

01<br />

ABD Başkanı Barack<br />

Obama.<br />

US President Barack<br />

Obama.<br />

02<br />

İran Cumhurbaşkanı<br />

Hasan Ruhani.<br />

Iranian President<br />

Hassan Rouhani.<br />

02<br />

A COMPETITIVE POLICY OR ECONOMIC<br />

COOPERATION?<br />

Although it was not around the table, Turkey<br />

was one of the countries on which this table<br />

would have major implications. Yes, Turkey<br />

was not a part of the nuclear haggle with<br />

Iran; yet, it is crystal clear that the result will<br />

have not only a political but also an economic<br />

impact. And the longstanding competition<br />

between Turkey and Iran over the region<br />

goes without saying. These two powerful<br />

countries are the key players in the region.<br />

However, after Iran got back on stage thanks<br />

to the nuclear reconciliation, Turkish officials<br />

made a statement calling Iran to give<br />

up on its sectarian policies and stop trying<br />

to dominate the region. After all, was<br />

this request made in order to find a proper<br />

foundation to develop economic relations?<br />

Assoc. Prof. Ahmet Yükleyen from Istanbul<br />

Commerce University said: “If both countries<br />

can tone down their political rivalry in the<br />

region for higher economic interests, they<br />

can both be better off. This certainly requires<br />

revisiting their political ambitions in the<br />

region. The way forward for regional peace<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

29


01<br />

İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />

yol, çatışmaların mezhep kaynaklı yapıdan<br />

çıkarılarak insani bir düzeye ulaştırılmasından<br />

geçiyor.”<br />

Öte yandan Yükleyen, bu mutabakatın<br />

Türk-İran ilişkilerine etkisinin çok karışık<br />

olduğuna dikkat çekiyor: “Sunduğu<br />

dev fırsatların yanı sıra bazı zorlukları da<br />

beraberinde getiriyor. Anlaşmanın ekonomik<br />

faydaları ilk günden beri vurgulanıyor.<br />

İran’a uygulanan ekonomik yaptırımların<br />

kaldırılması İran ekonomisini büyük<br />

ölçüde rahatlatacak; bunun yansımasını<br />

anlaşmayı kutlamak için sokaklara dökülen<br />

İran halkının mutluluğunda görebiliriz.”<br />

İran’ın en önemli ihracat pazarı olan<br />

Türkiye için bu nükleer mutabakat İran<br />

ile yeni bir ekonomik dönemin de başlayacağına<br />

işaret ediyor. Elbette İran’a uygulanan<br />

ticari ambargo döneminde Türkiye ve<br />

İran arasındaki ticaret hiçbir zaman durma<br />

noktasına gelmedi, hatta arttı. Ama bu<br />

04<br />

03<br />

İran’da halk, tarihi<br />

nükleer anlaşmayı<br />

kutlamak için 14<br />

Temmuz <strong>2015</strong>’te<br />

Tahran’da sokaklara<br />

döküldü.<br />

Iranians poured onto the<br />

streets of Tehran on July<br />

14, <strong>2015</strong> to celebrate the<br />

historic nuclear deal.<br />

03<br />

and development is to transform the conflicts<br />

in the region from a sectarian character to a<br />

humanitarian one.”<br />

On the other hand, Yükleyen stresses out that<br />

this understanding involves highly complex<br />

implications over Turkish-Iranian relations:<br />

“It offers great opportunities but comes with<br />

challenges as well. The economic benefits<br />

of the agreement are underlined from the<br />

first day. Lifting the economic sanctions on<br />

Iran would relieve the Iranian economy as<br />

reflected in the joy of the Iranians celebrating<br />

the deal on the streets.” Moreover, this nuclear<br />

deal gives the signals of a new era of economic<br />

relations between Iran and Turkey which<br />

indeed is Iran’s primary export market. As a<br />

matter of fact, throughout the trade embargo<br />

imposed on Iran, trade between Turkey and<br />

Iran never come to a halt; on the contrary,<br />

it ramped up but not as much as expected.<br />

HASEN expert Assoc. Prof. Fatih Macit, from<br />

the Center on Energy and Economy, points<br />

out that while Turkey’s exports to Iran were<br />

around 5<strong>34</strong> million USD by the end of 2003,<br />

this number climbed to 3.9 billion USD by<br />

the end of 2014; yet, he underlines: “Over the<br />

period in question, the level of exports from<br />

Turkey to Iran was indeed never as high as<br />

it could have been; for instance, trade with<br />

Iraq climbed from 829 million USD to 11 billion<br />

USD. The economic distress Iran suffered<br />

due to the embargoes has a lot to do as<br />

to why trade with Iran has shown a limited<br />

upsurge compared to the other countries<br />

within the region.” So, would the foreign trade<br />

figures between Iran and Turkey ascend to<br />

the desired levels from now on? According<br />

to Macit, it is difficult to make an estimation<br />

on the figures; however, it is plausible that -in<br />

the long run- Iran becomes an export market<br />

that could compete with Iraq, and the annual<br />

trade figures exceed 10 billion USD. Turkey’s<br />

exports to Iran mainly involve machinery<br />

and equipment, chemical substances and<br />

products, textiles, metalware industry as well<br />

as rubber and plastic products; and Macit<br />

points out that Turkey could boost the export<br />

of these products as it already has the upper<br />

hand in terms of competitiveness. Moreover,<br />

Macit says: “With the embargoes lifted, as Iran<br />

shakes off the economic distress and becomes<br />

more prosperous, income from Iranian tourists<br />

visiting Turkey will also scale up. Over the<br />

past two years, the number of tourists visiting<br />

Turkey increased by <strong>34</strong>% and with around 1.6<br />

million visitors, Iran climbed to the sixth place<br />

on the list of countries from which Turkey<br />

welcomes highest number of tourists.”<br />

30 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

artış umulan seviyede de gerçekleşmedi.<br />

HASEN Enerji ve Ekonomi Araştırmaları<br />

Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Macit,<br />

Türkiye’nin İran’a yaptığı ihracatın 2003<br />

yılı sonunda 5<strong>34</strong> milyon dolar seviyesindeyken<br />

2014 yılı sonunda 3,9 milyar<br />

dolara yükseldiğini söylüyor ama şunu<br />

da hatırlatıyor: “Söz konusu dönemde,<br />

örneğin Irak ile yapılan ticaretin 829 milyon<br />

dolardan 11 milyar dolara kadar çıkışı<br />

dikkate alındığında aslında Türkiye’nin<br />

İran ile olması gereken ihracat seviyesine<br />

ulaşamadığı görülüyor. İran ile yapılan<br />

ticaretin bölge ülkelerine kıyaslandığında<br />

sınırlı bir artış göstermesinde uygulanan<br />

ambargolar nedeniyle İran’ın ekonomik<br />

olarak yaşadığı sıkıntıların payı büyük<br />

oldu.” Peki bundan sonrası için İran ve<br />

Türkiye arasındaki dış ticaret rakamları<br />

arzulanan seviyelere çıkar mı? Macit, bu<br />

konuda rakamsal bir tahmin yapmanın<br />

çok zor olabileceğini ama uzun dönemde<br />

İran’ın Irak ile yarışacak bir ihracat pazarı<br />

haline gelip yıllık 10 milyar doların<br />

üstünde rakamlar görülmesinin ihtimal<br />

dahilinde olduğunu 05 söylüyor. Türkiye’nin<br />

İran’a yaptığı ihracatta makine ve teçhizat,<br />

kimyasal madde ve ürünler, tekstil ürünleri,<br />

metal eşya sanayi, kauçuk ve plastik<br />

ürünler gibi kalemler öne çıkıyor ve Macit,<br />

Türkiye’nin rekabet avantajı nedeniyle<br />

bu ürünlerin ihracatını artırabileceğine<br />

dikkat çekiyor. Ayrıca Macit, turizm gelirlerinin<br />

de unutulmaması gerektiğini<br />

söylüyor: “Ambargoların kaldırılması ile<br />

İran’ın ekonomik sıkıntılardan kurtulması<br />

ve zenginleşmesi Türkiye’nin İran’dan<br />

elde ettiği turizm gelirlerinde de önemli<br />

artışlar ortaya çıkaracaktır. Son iki yılda<br />

İran’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı<br />

%<strong>34</strong> oranında arttı ve yaklaşık 1,6 milyon<br />

ziyaretçi ile İran, Türkiye’nin en çok turist<br />

çektiği ülkeler sıralamasında altıncı sıraya<br />

yükseldi.”<br />

HER ŞEY ÇOK GÜZEL DE ENERJİ PİYASASI<br />

NE OLACAK?<br />

İran gibi dünyanın en büyük petrol ve<br />

doğal gaz rezervlerinden birine sahip<br />

olan bir ülkenin uluslararası sisteme<br />

entegre olması enerji açısından elbette<br />

dinamikleri değiştirecek bir parametre<br />

olarak düşünülüyor. HASEN Enerji ve<br />

Ekonomi Araştırmaları Merkezi Uzmanı<br />

Prof. Dr. Mübariz Hasanov, İran devasa<br />

hidrokarbon rezervlerine sahip olduğu<br />

için uygulanmakta olan yaptırımların<br />

kaldırılmasının dünya enerji piyasaların-<br />

İRAN’IN YILLIK PETROL ÜRETIMI<br />

IRAN’S ANNUAL OIL PRODUCTION<br />

1974 303,2 milyon ton / 303.2 million tons<br />

1979 160,5 milyon ton / 160.5 million tons<br />

1980 66,2 milyon ton / 66.2 million tons<br />

1980-1988<br />

110 milyon ton / 110 million tons<br />

(ortalama) (average)<br />

2008 214,5 milyon ton / 214.5 million tons<br />

2013 165,8 milyon ton / 165.8 million tons<br />

2014 169,2 milyon ton / 169.2 million tons<br />

İRAN DÜNYANIN EN<br />

BÜYÜK PETROL VE<br />

DOĞAL GAZ<br />

REZERVLERINDEN<br />

BİRİNE SAHİP.<br />

IRAN HAS ONE OF THE<br />

<strong>WORLD</strong>’S LARGEST<br />

OIL AND NATURAL<br />

GAS RESERVES.<br />

SO FAR SO GOOD, BUT HOW ABOUT THE<br />

ENERGY MARKET?<br />

Integration of Iran -a country in possession<br />

of one of the world’s largest oil and natural<br />

gas reserves- to the international system<br />

is, without doubt, viewed as a parameter<br />

that would alter the dynamics in the field of<br />

energy. HASEN expert Prof. Dr. Mübariz<br />

Hasanov, from the Center on Energy and<br />

Economy, says termination of the sanctions<br />

will have drastic implications over<br />

the world energy markets considering Iran<br />

sits on enormous hydrocarbon reserves<br />

and, he continues: “Brent oil price which<br />

amounted to 58.7 USD per barrel right before<br />

Iran reached an understanding with<br />

5+1 dropped as low as 56.6 USD upon the<br />

announcement of the agreement. This is<br />

because international commodity prices are<br />

inherently sensitive to economic and political<br />

developments. Although sanctions had<br />

not been removed in practice, the optimistic<br />

atmosphere has triggered a decline in oil<br />

prices.” Nevertheless Hasanov suggests<br />

that it would take time for Iran to reach its<br />

true production potential even after the<br />

ipso facto lifting of the sanctions. This has<br />

to do with the fact that Iran was unable to<br />

adequately improve the production capacity<br />

of its hydrocarbon deposits during the years<br />

of isolation, which seems to be the biggest<br />

obstacle. In this framework, Hasanov asserts<br />

that Iran’s exports will not display a<br />

notable upsurge; it would be reasonable to<br />

expect that it will turn out to be between<br />

120-130 million tons, which was also the<br />

case in the 1990s and 2000s: “Even so, this<br />

means that Iran’s oil exports will grow by<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

31


İRAN NÜKLEER ANLAŞMASI / NUCLEAR DEAL WITH IRAN<br />

da ciddi etkilere sahip olacağını söylüyor<br />

ve ekliyor: “5+1 grubu ülkelerle İran’ın<br />

anlaşmaya vardığı tarihten hemen önce<br />

varil başına 58,7 dolar olan Brent petrol<br />

fiyatı, anlaşmanın ilan edilmesi ile 56,6<br />

dolara kadar düştü. Çünkü doğal olarak<br />

uluslararası emtia fiyatları, ekonomik ve<br />

siyasi gelişmelere karşı çok duyarlı. Fiili<br />

olarak yaptırımların kalkmamasına karşın<br />

anlaşmanın duyurulması ile oluşan iyimser<br />

hava petrol fiyatlarının da düşmesine<br />

yol açtı.” Ancak Hasanov, yaptırımlar fiili<br />

olarak kaldırıldıktan sonra bile İran’ın<br />

sahip olduğu üretim potansiyeline ulaşmasının<br />

zaman alacağı uyarısında bulunuyor.<br />

Çünkü İran’ın tecrit yıllarında hidrokarbon<br />

yataklarının üretim kapasitesini<br />

yeterince geliştirememiş olması en büyük<br />

engel olarak görülüyor. Bu bağlamda<br />

Hasanov, İran’ın ihracatının dikkate değer<br />

oranda artmayacağını, 1990’lar ve 2000’li<br />

yıllardaki gibi 120-130 milyon ton arasında<br />

beklenebileceğini söylüyor: “Bu bile İran’ın<br />

petrol ihracatının kısa vadede, 2014 yılı<br />

ihracatına kıyasla %70 oranında artması<br />

anlamına geliyor. Bu artışa rağmen, İran’ın<br />

ihracatı, 2014 yılında net olarak 401,4<br />

ve 386 milyon ton ihracat yapan Suudi<br />

Arabistan ve Rusya’nın çok gerisinde kalacaktır.<br />

Bu yüzden de İran’a uygulanan yaptırımların<br />

kaldırılması dünya petrol arzını<br />

kısa vadede çok etkilemeyecek ve dolayısıyla<br />

uluslararası petrol fiyatları üzerinde<br />

daha çok psikolojik etkileri olacaktır.”<br />

Öte yandan İran’ın doğal gaz konusunda da<br />

iddialı olduğunu unutmayalım. Dünyanın<br />

en büyük doğal gaz rezervine sahip olan bu<br />

ülkede doğal gaz ihracı konusunda işlerin<br />

yolunda gittiği söylenemez. 2014 yılında<br />

172,6 milyar metreküp doğal gaz üreten<br />

İran bunun sadece 2,4 milyar metreküpünü<br />

ihraç edebildi. Geriye kalan 170,2<br />

milyar metreküp doğal gaz ise yurt içinde<br />

tüketildi. İran’ın doğal gaz üretimini 2020<br />

KISA VADEDE<br />

İRAN’IN PETROL<br />

IHRACATI 2014 YILI<br />

IHRACATINA KIYASLA<br />

%70 ORANINDA<br />

ARTACAK.<br />

IRAN’S OIL EXPORTS<br />

WILL GROW BY 70%<br />

IN THE SHORT RUN,<br />

COMPARED TO ITS<br />

2014 EXPORTS.<br />

70% in the short run, compared to its 2014<br />

exports. Despite such an increase, Iran’s<br />

exports will fall well behind Saudi Arabia<br />

and Russia whose net exports in 2014<br />

turned out as 401.4 million and 386 million<br />

tons respectively. That is why termination of<br />

the sanctions imposed on Iran will not have<br />

a substantial impact on the world oil supply<br />

in the short term, and therefore, it will<br />

rather have psychological implications over<br />

international oil prices.”<br />

On the other hand, let’s not forget Iran’s<br />

strong position in terms of natural gas. Not<br />

all is well with natural gas exports in Iran<br />

even though it has the largest natural gas<br />

reserves in the world. Having produced<br />

172.6 million cubic meters of natural gas<br />

in 2014, Iran managed to export only 2.4<br />

billion cubic meters of it. The remaining<br />

170.2 billion cubic meters of natural gas was<br />

consumed domestically. Noting that Iran<br />

aspires to increase its natural gas production<br />

as high as 360 billion cubic meters<br />

annually by the year 2020, Hasanov says:<br />

“In the event that the upsurge in domestic<br />

production is limited, Iran could easily<br />

become the world’s second largest natural<br />

gas exporter after Russia. Yet, in order for<br />

Iran’s natural gas production and exports<br />

to grow, an adequate export capacity needs<br />

to be created as the first step.” A proper<br />

infrastructure and cooperation must be<br />

established for exporting natural gas. While<br />

the ball is in Iran’s court for ensuring the<br />

necessary infrastructure, establishing cooperation<br />

would involve many countries.<br />

One of them would be Turkey hosting the<br />

Trans-Anatolia 13<br />

Natural Gas Pipeline which<br />

is a part of the Southern Gas Corridor project.<br />

This project is planned to be finalized<br />

by the year 2020 when Iran is expected to<br />

significantly ramp up its natural gas supply,<br />

and Hasanov suggest that, once this project<br />

is completed, Iran could easily reach out to<br />

1979 1995 1996 2010-2012<br />

ABD, İran’ın bütün<br />

mali varlıklarını<br />

dondurdu<br />

The USA froze all<br />

of Iran’s financial<br />

assets<br />

ABD, İran’la her<br />

türlü ticareti<br />

yasakladı<br />

The USA<br />

prohibited all<br />

form of trade<br />

with Iran<br />

ABD, İran’a karşı yaptırımlarını<br />

ülkeye ticaret yapan ve yatırım<br />

yapan şirketleri kapsayacak<br />

şekilde genişletti<br />

The USA expanded the scope of its<br />

sanctions against Iran to cover any<br />

company that does business with<br />

and makes investments in Iran<br />

Avrupa Birliği, İran’a<br />

karşı yaptırımlar<br />

uyguladı<br />

The European Union<br />

introduced sanctions<br />

against Iran<br />

32 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

yılına kadar yıllık 360 milyar metreküpe<br />

çıkarmak istediğinden bahseden Hasanov,<br />

“Yurt içi tüketimdeki artışın sınırlı olması<br />

durumunda İran, Rusya’dan sonra dünyanın<br />

en büyük doğal gaz ihracatçı ülkesi konumuna<br />

gelebilir. Ancak, İran’ın doğal gaz<br />

üretiminin ve ihracatının artabilmesi için<br />

yeterli ihraç kapasitesinin oluşturulması<br />

gerekiyor” diyor. Elbette burada doğal gaz<br />

ihracatı için uygun altyapı ve işbirliğinin<br />

de olması gerekiyor. Altyapı kısmı İran’ı<br />

ilgilendirirken işbirliği kısmında ise birçok<br />

ülke devreye giriyor. Bunlardan biri<br />

de Güney Gaz Koridoru projesine Trans<br />

Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı ile ev sahipliği<br />

yapan Türkiye. İran’ın doğal gaz<br />

arzını önemli ölçüde artırabileceği 2020<br />

yılına kadar bu projenin de tamamlanması<br />

planlanıyor ve Hasanov, bu proje bitirildiğinde<br />

İran’ın kolaylıkla merkezi Avrupa<br />

pazarlarına ulaşabileceğini söylüyor.<br />

Sonuç olarak nükleer mutabakat İran’a<br />

dünyanın kapılarını yeniden açtı. İran<br />

ile geliştirilecek siyasi ve ekonomik<br />

ilişkiler herkesin gündemine oturdu.<br />

Bundan sonra artık İran’ın uluslararası<br />

arenaya nasıl döneceğini konuşuyor<br />

olacağız. Prof. Dr. Mübariz Hasanov,<br />

“Dondurulmuş varlıkların serbest bırakılması<br />

ve mali kurumlara uygulanan<br />

kısıtlamaların sona erdirilmesi İran’ın<br />

uluslararası piyasalarla bütünleşmesini<br />

de hızlandıracaktır” diyor. Yaptırımların<br />

kaldırılmasından sonra İran ekonomisinin<br />

hızla büyümesinin beklendiğini<br />

vurgulayan Hasanov, İranlı yetkililerin<br />

300 milyar dolar olan ekonominin hızla<br />

büyüyerek 10 yıl içinde bir trilyon doların<br />

üzerine çıkacağını tahmin ettiklerini<br />

söylüyor. İran bu şekilde büyümeyi<br />

beklerken elbette bölgenin diğer gücü<br />

Türkiye de İran ile ekonomik ilişkilerini<br />

derinleştirmenin planlarını kuracaktır.<br />

Özellikle Türkiye’nin, İran’ın dünyaya<br />

açılan kapısını enerji yoluyla Avrupa’ya<br />

bağlayabilecek imkanları varken karşılıklı<br />

ekonomik fayda iki ülke için de<br />

kaçınılmaz olacak gibi gözüküyor. Öte<br />

yandan uluslararası arenada uzun yıllar<br />

boyunca tecrit edilen İran hakkında<br />

geliştirilen söylemler ne kadar yumuşayacak<br />

ya da bu nükleer mutabakatın da<br />

Oscar’a aday bir filmi çekilecek mi, bekleyip<br />

göreceğiz. O film çekilir ve Oscar<br />

ödülü de alırsa, ödülün kim tarafından<br />

verileceği de elbette büyük bir merak<br />

konusu olurdu… Umalım da Amerikan<br />

Kongresi nükleer mutabakatı onaylasın.<br />

İRAN’IN ENERJI GÖRÜNÜMÜ<br />

21,7<br />

milyar ton<br />

billion ton<br />

İran’ın kanıtlanmış<br />

petrol rezervi<br />

Iran’s proven<br />

oil reserves<br />

İRAN’IN DOĞAL GAZ<br />

ÜRETIMININ VE<br />

IHRACATININ<br />

ARTABILMESI IÇIN<br />

YETERLI IHRAÇ<br />

KAPASITESININ<br />

OLUŞTURULMASI<br />

GEREKIYOR.<br />

IN ORDER FOR IRAN’S<br />

NATURAL GAS<br />

PRODUCTION AND<br />

EXPORTS TO GROW,<br />

AN ADEQUATE<br />

EXPORT CAPACITY<br />

NEEDS TO BE<br />

CREATED.<br />

IRAN ENERGY OUTLOOK<br />

<strong>34</strong><br />

trilyon metreküp<br />

trillion cubic meters<br />

İran’ın kanıtlanmış<br />

doğal gaz rezervi<br />

Iran’s proven natural<br />

gas reserves<br />

central markets of Europe.<br />

In conclusion, thanks to the nuclear deal,<br />

the doors of the world are open to Iran once<br />

again. Political and economic relations to be<br />

developed with Iran are now at the top of<br />

everyone’s agenda. From this point forward,<br />

we will be talking about how Iran will come<br />

back to the international arena. “Releasing<br />

of the frozen assets and termination of the<br />

restrictions imposed on financial institutions<br />

will also give momentum to Iran’s<br />

integration with international markets” says<br />

Prof. Dr. Mübariz Hasanov. Underlining<br />

that Iran’s economy is expected to rapidly<br />

grow once the sanctions are lifted, Hasanov<br />

reports that according to the estimations of<br />

Iranian officials, the current magnitude of<br />

the economy which is around 300 billion<br />

USD will exceed 1 trillion USD through a<br />

rapid growth within the next decade. While<br />

Iran contemplates to grow like that, Turkey<br />

-the other actor within the region- will also<br />

focus on solidifying its economic relations<br />

with Iran. Bearing in mind that Turkey has<br />

what it takes to connect Iran’s doorstep to<br />

Europe through energy, it seems that both<br />

countries will inevitably come to terms<br />

for mutual economic benefit. On the other<br />

hand, we will have to wait and see how<br />

much the harsh criticism directed at Iran<br />

-a country that suffered from isolation on<br />

the international arena for very long yearswill<br />

ease off, or whether they will make an<br />

Academy Award winning movie out of this<br />

nuclear deal, too. If they ever shoot such a<br />

movie and it wins an Oscar, we would also<br />

wonder who would give away that award<br />

on the stage, as well... Let’s hope the US<br />

Congress would approve the deal.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

33


ANALİZ / IN DEPTH<br />

İRAN DOĞAL GAZ REZERVLERİ / NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />

DOĞAL GAZIN<br />

BİR NUMARASI<br />

GERÇEKTEN İRAN MI?<br />

Dünyanın en çok doğal gaz rezervine sahip ülkesi olan İran,<br />

doğal gaz ticaretinde önemli bir oyuncuya dönüşemedi.<br />

IRAN: NUMBER ONE COUNTRY<br />

FOR NATURAL GAS?<br />

Holding the largest natural gas reserves in the world,<br />

Iran has not managed to turn into a key actor in<br />

natural gas trade.<br />

EMİN AKHUNDZADA<br />

HASEN AKADEMİK İŞLER<br />

KOORDİNATÖRÜ<br />

HASEN ACADEMICS AND RESEARCH<br />

COORDINATOR<br />

<strong>34</strong> <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

According to BP statistics, Iran has<br />

the largest natural gas resources<br />

with its <strong>34</strong> trillion cubic meters<br />

of natural gas reserves. Although<br />

the country has vast natural gas resources,<br />

it has not succeeded in becoming<br />

a key player in natural gas trade. One<br />

of the most important reasons of this<br />

failure is the constantly increasing natural<br />

gas demand in the country. Indeed,<br />

natural gas constitutes 60% Iran’s total<br />

energy consumption.<br />

Despite the fact that Iran has the fourth<br />

largest natural gas production volume<br />

in the world, almost all natural gas produced<br />

within the country is consumed<br />

in the domestic market. Within the last<br />

decade, Iran’s consumption and production<br />

has followed roughly the same<br />

development trend. In this regard, Iran<br />

produced 172.6 bcm natural gas in 2014,<br />

170.2 bcm of which was consumed in the<br />

domestic market. While the consumption<br />

is quite high, production is still<br />

below the actual capacity of the country.<br />

Iran has 18.2% of the world’s total natural<br />

gas reserves; nevertheless it could<br />

only produce 5% of the total natural gas<br />

produced around the world in 2014.<br />

BP istatistiklerine göre İran <strong>34</strong> trilyon<br />

metreküplük doğal gaz kaynakları<br />

ile dünyada en fazla doğal gaz rezervlerine<br />

sahip ülke konumunda.<br />

Fakat her ne kadar zengin doğal gaz kaynaklarına<br />

sahip olsa da İran şu ana kadar<br />

doğal gaz ticaretinde önemli bir oyuncuya<br />

dönüşemedi. Bunun en önemli nedenlerinden<br />

biri de ülkede sürekli artan doğal gaz<br />

talebi. Nitekim İran’ın toplam enerji tüketiminin<br />

%60’ı doğal gazdan oluşuyor.<br />

İran dünyada en çok doğal gaz üreten 4.<br />

ülke konumunda olsa da, ülkede üretilen<br />

doğal gazın neredeyse tamamı iç piyasa-<br />

01<br />

İran’ın Assaluyeh<br />

limanındaki Güney Pars<br />

gaz sahasında faaliyet<br />

gösteren petrokimya<br />

tesisi.<br />

Petrochemical<br />

facilities of the South<br />

Pars gas field in the<br />

southern Iranian port of<br />

Assaluyeh.<br />

01<br />

PROTECTION POLICY PREVENTED<br />

DEVELOPMENT<br />

By reviewing the current figures, we<br />

can easily observe that there is a great<br />

number of unused natural gas fields in<br />

Iran. There are a couple of reasons behind<br />

it. First of all, Iran was subjected<br />

to international sanctions from the year<br />

1979. Therefore Iran’s energy resources<br />

could not be developed sufficiently. In<br />

this scope, Iran had to develop its energy<br />

resources all by itself. However, it<br />

could not manage to effectively develop<br />

its energy reserves in this period because<br />

the country was facing economic<br />

problems and it was deprived of the<br />

necessary technology to develop oil<br />

and natural gas fields. Besides, Iran<br />

had difficulty in finding a market to sell<br />

its natural gas due to sanctions. Thus,<br />

many natural gas fields in the country<br />

were left undeveloped.<br />

On the other hand, another major obstacle<br />

before the efficient development of<br />

natural gas fields is the current energy<br />

law in Iran. The Constitution of Iran<br />

prohibits the transfer of ownership of<br />

natural gas resources to foreigners. In<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

35


İRAN DOĞAL GAZ REZERVLERİ / NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />

İRAN’IN BAŞLICA DOĞAL GAZ REZERVLERİ<br />

MAJOR NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />

(trilyon metreküp)<br />

(trillion cubic meters)<br />

14<br />

İRAN’IN<br />

TOPLAM ENERJİ<br />

TÜKETİMİ (2014)<br />

%1<br />

0,2 0,8 0,49<br />

1,4<br />

Hayyam Firuz B. Madar Serdar-i Güney<br />

Cengel Pars<br />

1,98<br />

1,41<br />

Kish Kuzey<br />

Pars<br />

0,18 1,1<br />

Lavan Gülşen Firdevs<br />

0,3<br />

Doğal gaz<br />

%60<br />

Kaynak: BP<br />

Source: BP<br />

Natural Gas<br />

Petrol<br />

%36<br />

Oil<br />

IRAN’S TOTAL ENERGY CONSUMPTION (2014)<br />

Petrol Doğal gaz Kömür Nükleer enerji Hidroelektrik Yenilenebilir Enerji<br />

Oil Natural Coal Nuclear power Hydroelectric Renewable Energy<br />

Gas<br />

Petrol Doğal gaz Kömür Nükleer enerji Hidroelektrik Yenilenebilir Enerji<br />

da tüketiliyor. Son 10 seneye bakıldığında<br />

İran’ın tüketimi ve üretiminin yaklaşık olarak<br />

aynı çizgide gelişim gösterdiği görülüyor.<br />

Bu bağlamda İran’ın 2014 senesinde yaptığı<br />

172,6 milyar metreküplük doğal gaz üretiminin<br />

170,2 milyar metreküplük kısmı iç<br />

piyasada tüketildi. Tüketimin yüksek olması<br />

ile beraber üretim de ülke kapasitesinin çok<br />

daha altında bulunuyor. Dünyadaki toplam<br />

doğal gaz rezervlerinin %18,2’sine sahip olmasına<br />

rağmen, İran 2014 senesinde dünya<br />

doğal gaz üretiminde sadece %5’lik bir paya<br />

sahip olabildi.<br />

KORUMA POLİTİKASI GELİŞMEYİ<br />

ENGELLEDİ<br />

İran’da kullanılmayan birçok doğal gaz sahasının<br />

olduğunu mevcut rakamlara bakarak<br />

hemen anlayabiliriz. Bunun birkaç nedeni<br />

bulunuyor. Öncelikle İran’ın 1979 senesinden<br />

İRAN DÜNYADAKI<br />

TOPLAM DOĞAL GAZ<br />

REZERVLERININ<br />

%18,2’SINE SAHIP.<br />

IRAN HAS 18.2% OF<br />

THE <strong>WORLD</strong>’S TOTAL<br />

NATURAL GAS<br />

RESERVES.<br />

this regard, international oil companies<br />

doing business in the country have to<br />

transfer the field back to the National<br />

Oil Company of Iran at the production<br />

phase after they develop any energy field.<br />

Therefore, Iran has lost its attraction for<br />

international oil companies because of<br />

the current energy law. But Iran is making<br />

certain regulations in the constitution<br />

and drafting a framework agreement that<br />

will allow the transfer of ownership of<br />

the country’s natural resources to foreigners.<br />

It is envisaged that the operation<br />

period for production fields will be prolonged<br />

from 5 to 25 years. This new law<br />

is planned to be brought into force by the<br />

government in December <strong>2015</strong>. It is expected<br />

to make a great contribution to the<br />

development of natural gas fields in Iran.<br />

Moreover, as Iran has achieved to come<br />

36 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

itibaren uluslararası yaptırımlara maruz<br />

bırakılması İran enerji kaynaklarının yeterli<br />

ölçüde geliştirilememesine neden oldu. Bu<br />

bağlamda, İran sahip olduğu enerji kaynaklarını<br />

kendisi geliştirmek durumunda<br />

kaldı. Fakat ülke bu süreçte hem ekonomik<br />

sıkıntı yaşaması hem de petrol ve doğal gaz<br />

sahalarının geliştirilmesinde kullanılan<br />

teknolojiden yoksun bırakılması sebebiyle<br />

kendi enerji yataklarını yeterli ölçüde geliştiremedi.<br />

Ayrıca, İran yaptırımlardan dolayı<br />

doğal gazını satacak pazar bulmakta da<br />

zorluk çekti. Bu nedenle ülkede birçok doğal<br />

gaz sahası gelişim gösteremedi.<br />

Ülkedeki doğal gaz sahalarının yeterli ölçüde<br />

geliştirilememesinin önündeki en büyük<br />

engellerden biri de İran’ın mevcut enerji<br />

yasası. İran Anayasası’nda İran’ın doğal<br />

kaynaklarının yabancıların mülkiyetine<br />

devredilmesi engeli bulunuyor. Ülkede faaliyet<br />

gösteren uluslararası petrol firmaları<br />

herhangi bir enerji sahasını geliştirdikten<br />

sonra sahayı üretim aşamasında İran<br />

Ulusal Petrol Şirketi’ne devretmek zorunda.<br />

Dolayısıyla İran yürürlükteki enerji yasası<br />

sebebiyle uluslararası petrol firmaları nezdinde<br />

cazibesini kaybetmiş durumda. Fakat<br />

İran hükümeti mevcut yasada düzenleme<br />

yaparak ülkedeki doğal kaynakların yabancılara<br />

devredilmesinin yolunu açan çerçeve<br />

anlaşması hazırlıyor. Önceki yasadan farklı<br />

olarak, yeni yasada üretim sahalarının işletim<br />

süresinin 5 yıldan 25 yıla çıkarılması<br />

öngörülüyor. Yeni yasanın hükümet tarafından<br />

Aralık <strong>2015</strong>’te yürürlüğe konmasıyla<br />

İran’daki doğal gaz sahalarının geliştirilmesine<br />

önemli katkı sağlanması bekleniyor.<br />

Ayrıca, İran P5+1 devletleri ile yürüttüğü<br />

nükleer müzakerelerde anlaşma sağladığı<br />

için ülkeye uygulanan yaptırımların anlaşmanın<br />

yürürlüğe girdiği gün kalkması<br />

öngörülüyor. Böylelikle kısa ve orta vadede<br />

İran doğal gaz üretiminin ciddi oranda artacağı<br />

düşünülüyor. Peki, bu durum İran’ı<br />

Avrupa piyasasında önemli bir oyuncuya<br />

çevirebilecek mi?<br />

ÖNEMLİ BİR OYUNCU OLMADAN ÖNCE<br />

İYİ BİR HAZIRLIK GEREKİR<br />

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki,<br />

ülkede şu anda ciddi altyapı yetersizliği bulunuyor<br />

ve yaptırımların bu sene kalkması<br />

durumunda İran’ın doğal gaz sahalarını<br />

geliştirip piyasaya sunması için yaklaşık<br />

6-7 senelik bir zaman dilimine ihtiyaç duyuluyor.<br />

Diğer taraftan İran’ın doğal gaz<br />

sahalarının büyük kısmı ülkenin güneyinde<br />

bulunuyor. Dolayısıyla İran ürettiği gazı<br />

02<br />

02-03<br />

Körfez’de İran’ın Güney<br />

Pars gaz platformu<br />

(SPQ1).<br />

Iranian South Pars<br />

(SPQ1) gas platform in<br />

the Gulf.<br />

to an agreement with P5+1 states during<br />

nuclear talks, sanctions on Iran are expected<br />

to be lifted on the day the agreement<br />

enters into force. In this case, natural<br />

gas production in Iran is anticipated<br />

to increase to a significant extent in the<br />

short and medium term. Will these developments<br />

make Iran a key actor for the<br />

European market?<br />

THERE ARE NECESSARY STEPS TO BE<br />

TAKEN TO BECOME AN IMPORTANT<br />

ACTOR<br />

First of all, it must be underlined that<br />

the country lacks the necessary infrastructure<br />

at present, and it needs at least<br />

6-7 years to be able to develop its natural<br />

gas fields and offer the resources to the<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

37


İRAN DOĞAL GAZ REZERVLERİ / NATURAL GAS RESERVES OF IRAN<br />

03<br />

bu sahalara yakın pazarlara satmayı tercih<br />

edecektir. Bu bağlamda İran’ın devam eden<br />

10’a yakın boru hattı projesi bulunuyor<br />

ve bu projeler vasıtasıyla İran Hindistan,<br />

Pakistan, Afganistan, Çin, Birleşik Arap<br />

Emirlikleri, Kuveyt, Irak ve Suriye gibi ülkelere<br />

doğal gaz satmayı planlıyor. Ayrıca,<br />

İran toplamda 70 milyon ton kapasiteli 6<br />

sıvılaştırılmış doğal gaz terminali yapmayı<br />

planlıyor. Bu doğrultuda ülke özellikle<br />

Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere<br />

fiyatların Avrupa’ya göre çok daha yüksek<br />

olduğu Uzak Doğu piyasalarını hedefliyor.<br />

Göründüğü gibi İran için Avrupa’ya<br />

büyük miktarlarda doğal gaz satmak hiç<br />

de cazip değil. Çünkü İran’ın Avrupa’ya<br />

büyük miktarlarda doğal gaz satabilmesi<br />

için Türkiye sınırına kadar yaklaşık olarak<br />

1800 kilometrelik bir boru hattı yapması<br />

gerekiyor ki, bunun Türkiye ve Avrupa<br />

ayağı da dikkate alındığında Avrupa’ya<br />

doğal gaz satmanın İran için hiç de kârlı<br />

bir durum olmadığı ortaya çıkıyor. Fakat<br />

İran mevcut ve yapılmakta olan altyapıları<br />

kullanarak Avrupa’ya küçük miktarlarda<br />

doğal gaz ihraç edebilir. Bilindiği üzere İran<br />

şu anda Tebriz-Ankara Boru Hattı vasıtası<br />

ile Türkiye’ye yılda yaklaşık 10 milyar metreküp<br />

doğal gaz ihraç ediyor ve bu hattın<br />

kapasitesinin de ikiye çıkarılması düşünülüyor.<br />

Dolayısıyla, İran Tebriz-Ankara Boru<br />

Hattı’nı kullanarak yıllık yaklaşık 10 milyar<br />

metreküplük doğal gazı Türkiye’ye ve oradan<br />

da Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı<br />

ve Trans Adriyatik Boru Hattı vasıtasıyla<br />

Avrupa’ya pazarlayabilir.<br />

İRAN ŞU ANDA<br />

TEBRIZ-ANKARA BORU<br />

HATTI VASITASI ILE<br />

TÜRKIYE’YE YILDA<br />

YAKLAŞIK 10 MILYAR<br />

METREKÜP DOĞAL<br />

GAZ IHRAÇ EDIYOR.<br />

TODAY, IRAN EXPORTS<br />

AROUND 10 BCM<br />

NATURAL GAS TO<br />

TURKEY VIA THE<br />

TABRIZ-ANKARA<br />

PIPELINE.<br />

market. On the other hand, most of Iran’s<br />

natural gas fields are located at the southern<br />

part of the country. Thus, it will prefer<br />

selling its natural gas to markets close to<br />

these fields. Currently Iran has about 10<br />

ongoing pipeline projects and with these<br />

projects, it is planning to sell natural<br />

gas to countries such as India, Pakistan,<br />

Afghanistan, China, United Arab<br />

Emirates, Kuwait, Iraq and Syria. Besides,<br />

Iran intends to construct 6 liquefied natural<br />

gas terminals with a capacity of 70<br />

million tons in total. Within this context,<br />

it aims at Far East markets such as Japan<br />

and South Korea where prices are much<br />

higher than Europe. As can be seen, selling<br />

natural gas to Europe in large quantities<br />

would not be appealing for Iran. It has<br />

to build an approximately 1800 kilometerlong<br />

pipeline up to the Turkish borders to<br />

be able to sell high volumes of natural gas<br />

to Europe. Considering the Turkey and<br />

Europe sections of such a pipeline, it can<br />

be easily deduced that selling natural gas<br />

to Europe would not be profitable for Iran.<br />

However, Iran can export natural gas to<br />

Europe in small quantities via currently<br />

operational infrastructure as well as the<br />

pipelines under construction. Today, Iran<br />

exports around 10 bcm natural gas to<br />

Turkey via the Tabriz-Ankara Pipeline,<br />

and the capacity of this line is planned to<br />

be doubled. Therefore, Iran can transport<br />

roughly 10 bcm natural gas to Turkey via<br />

the Tabriz-Ankara Pipeline and then to<br />

Europe via TANAP and TAP.<br />

38 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


BLOG / BLOG<br />

SİBER GÜVENLİK / CYBER SECURITY<br />

IT & OT YAKINLAŞMASININ<br />

MİMARI SİBER GÜVENLİK<br />

Konu siber güvenlikse IT mi yoksa OT mi daha<br />

fazla tehdit altında? Peki IT ve OT’yi birbirine<br />

yakınlaştıran sebep güvenlik gerekçeleri mi?<br />

CYBER SECURITY: ARCHITECT OF<br />

THE IT-OT RAPPROCHEMENT<br />

When it comes to cyber security, which one is the most severely threatened:<br />

IT or OT? What brings IT and OT together? Security reasons?<br />

ERNIE HAYDEN<br />

ENDÜSTRIYEL KONTROL SISTEMLERI<br />

GÜVENLIĞI UZMANI, SECURICON<br />

TECHNICAL CONSULTANT ON ICS,<br />

SECURICON<br />

Ofislerde, tesislerde ve fabrikalarda<br />

sürüp giden bir tartışma var.<br />

Genellikle sessiz sedasız süren bu<br />

tartışmada bazı günler “teknoloji”<br />

personeli kollarını bağlayıp dik dik<br />

birbirine bakmaya başlıyor çünkü bazen<br />

bir ekip diğerinin teknoloji mevzularını<br />

anlamayabiliyor. Peki bütün bilgisayar ve<br />

işletim sistemleri aynı değil mi? Cevap, her<br />

iki tarafın da vurguladığı gibi, “kesinlikle<br />

hayır!” SANS Enstitüsü Endüstriyel Kontrol<br />

Sistemlerinin (ICS) güvenliğinden sorumlu<br />

teknik müdür Tim Conway’in belirttiği gibi,<br />

“IT bilgisine sahip insanları işe alıp onları<br />

endüstriyel kontrol sistemi ortamına (diğer<br />

bir deyişle operasyon teknolojisi-OT ortamına)<br />

yerleştirdiğinizde, bu kişilerin neden<br />

orada olduklarına dair bir fikirleri olmuyor<br />

ve IT’den beklenen belirli kontrol ortamı ihtiyaçları<br />

hususunda bir anlaşmazlık ortaya<br />

çıkıyor.” Böylece, C-Suite’in yalnızca farkında<br />

olmakla kalmayıp aynı zamanda anlaması<br />

gereken bir çatışma süreci başlıyor.<br />

IT’NIN NE OLDUĞUNU BILIYORUZ; PEKI OT<br />

NEDIR?<br />

Bir CEO, CIO, CISO, hatta CFO iseniz,<br />

bilgi teknolojisinin (IT) neleri kapsadığı<br />

ve ne anlama geldiği konusunda kapsamlı<br />

bilgi ve anlayışa sahipsiniz demektir. IT,<br />

bilgiyi çeşitli biçimlerde (şirket verileri,<br />

sesli görüşmeler, sabit görüntüler, hareketli<br />

resimler, multimedya sunumları ve henüz<br />

tasarlanmamış olanlar dahil tüm biçimler)<br />

oluşturmak, saklamak, iletmek ve almak<br />

için kullanılan tüm teknoloji biçimlerini<br />

kapsayan terimdir.<br />

There is a discussion going on in your<br />

offices, plants and factories. The discussion<br />

is often quiet but sometimes<br />

results in crossed arms and stare<br />

downs between your “technology” teams<br />

because one team just “doesn’t get it” when<br />

it comes to understanding the other team’s<br />

technology issues. Aren’t all computer and<br />

processing systems the same? The answer<br />

is “absolutely not!” with emphasis added<br />

by both sides of the argument. As noted by<br />

Tim Conway, technical director, Industrial<br />

Control Systems (ICS) Security for the<br />

SANS Institute, “When you take people<br />

with an IT background and bring them into<br />

an industrial control system environment<br />

(also known as an Operations Technology<br />

(OT) environment) there is a lack of understanding<br />

from operations why they are<br />

there and there is a lack of understanding<br />

of the specific controls environment needs<br />

from IT.” Hence, a conflict is in process that<br />

the C-Suite needs to not only be aware of<br />

but also understand.<br />

WE KNOW WHAT IT IS; WHAT IS OT?<br />

As a CEO, CIO or CISO – even a CFO<br />

– you have a pretty good sense of what<br />

Information Technology (IT) includes. IT<br />

(information technology) is a term that<br />

encompasses all forms of technology used<br />

to create, store, exchange, and use information<br />

in its various forms (business data,<br />

voice conversations, still images, motion<br />

pictures, multimedia presentations, and<br />

other forms, including those not yet conceived).<br />

40<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

Bu anlamda “IT, bir işletmenin en temel<br />

gereksinimidir” denebilir. Şirketler IT ile<br />

bilgi alışverişi yapar, e-posta alır ve gönderir,<br />

veri tabanlarını doldurabilir. Peki ya OT<br />

yani operasyon teknolojisi nedir?<br />

OT, elektrik santrallerini çalıştıran, fabrika<br />

üretim hatlarını yöneten, üretim, ulaştırma<br />

ve enerji üretimi gibi sanayi hedeflerine<br />

ulaşmak için birlikte hareket eden donanım<br />

ve yazılım için yeni kullanıma girmiş<br />

bir terimdir. Gartner’ın tanımına göre OT,<br />

işletmedeki cihazlar, süreçler ve olayların<br />

izlenmesi ve/veya denetimi yoluyla bir değişikliği<br />

tespit edebilecek veya bu değişimi<br />

gerçekleştirebilecek donanım ve yazılımdır.<br />

IT VE OT ARASINDAKI FARK NEDIR?<br />

OT sistemleri ve bileşenleri işletmenin IT<br />

birimiyle asla alakalı olmayan, ağ bağlantısı<br />

bulunmayan, bağımsız aygıtlardı. Bunun<br />

aksine söz konusu aygıtlar herhangi bir<br />

otomasyona sahip olsaydı, bu amaçla hazırlanmış<br />

bir yazılım ve donanım kullanan<br />

özel bir kontrol protokolüne tabi olurdu.<br />

Fakat zamanla var olan fiziksel sistemlere<br />

ve OT sistemlerine IT özellikleri eklendi.<br />

Örneğin, motorlar ve buhar makinelerinde<br />

kullanılan orijinal mekanik yöneticilerin<br />

yerini gömülü dijital kontroller aldı. Günümüzde<br />

eski OT sistemleri, IT çözümleri ile<br />

her geçen gün daha fazla entegre ediliyor ve<br />

bu sebeple OT sistemleri, özel protokoller<br />

yerine TCP/IP kullanan IT sistemlerine<br />

benzemeye başlıyor. Fakat elbette IT ve OT<br />

sistemleri arasında halen bazı temel farklılıklar<br />

bulunuyor.<br />

GELECEKTE NELER OLACAK?<br />

Hem IT hem de OT ortamlarında ilginç<br />

değişiklikler kaydediliyor. OT ortamı, eski<br />

sistemlerin 15 yıllık kesintisiz hizmetinin<br />

ardından yerini IT kuzenlerine benzeyen<br />

yeni cihazlara bırakarak emekliye ayrılmasıyla<br />

birlikte, daha fazla TCP/IP merkezli<br />

hale gelmeye başladı. Yeni bileşenler ve<br />

işletim planları ile IT ve OT arasındaki<br />

fark biraz daha kayboluyor. Eski cihazların<br />

yerine yeni OT teknolojilerinin geçmesinin<br />

yanı sıra, özel yazılıma sahip ve dokunmatik<br />

ekranlı eski cihazları yöneten OT personeli<br />

de emekli oluyor. TCP/IP eğitimi almış genç<br />

teknisyenlerin OT görevlerine getirilmesiyle,<br />

eski donanım hakkında bilgi sahibi olan<br />

deneyimli OT personelinin çalışabileceği bir<br />

alan bulmak daha da güçleşiyor. Bu değişim<br />

şüphesiz IT-OT karşılaşmalarının daha gerçekçi<br />

olmasını sağlayacak çünkü iki grubun<br />

bilgi dağarcığı daha tutarlı olacak.<br />

YENI BILEŞENLER VE<br />

IŞLETIM PLANLARI<br />

ILE IT VE OT<br />

ARASINDAKI FARK<br />

KAYBOLUYOR.<br />

THE DIFFERENCE<br />

BETWEEN IT AND OT<br />

IS BLURRING A BIT<br />

WITH THE NEWER<br />

COMPONENTS AND<br />

OPERATING<br />

SCHEMES.<br />

Essentially IT is key to the business of the<br />

business – it keeps the information flowing,<br />

email running, and databases populated.<br />

But, what is OT or Operations Technology?<br />

OT is a term of art that has recently surfaced<br />

for the hardware and software that<br />

keeps your power plants running, manages<br />

factory process lines, and essentially works<br />

together to achieve an industrial objective<br />

such as manufacturing, transportation of<br />

matter, generation of energy, etc. According<br />

to Gartner, OT is hardware and software<br />

that detect or cause a change through the<br />

direct monitoring and/or control of physical<br />

devices, processes and events in the<br />

enterprise.<br />

SO, WHAT ARE THE DIFFERENCES BETWEEN IT<br />

AND OT?<br />

Historically OT systems and components<br />

were non-networked, standalone devices<br />

that never touched the enterprise IT side<br />

of the business. Alternatively, if the devices<br />

did have any “computerization” the<br />

devices usually ran a proprietary control<br />

protocol using specialized software and<br />

hardware. Over time, however, IT capabilities<br />

were inserted into existing physical<br />

and OT systems. For example the original<br />

mechanical governors used on motors<br />

and steam engines have been replaced by<br />

embedded digital controls. Essentially the<br />

older OT systems are beginning to incorporate<br />

more IT solutions and are starting<br />

to resemble IT systems using TCP/IP instead<br />

of proprietary protocols. But, there<br />

are still some fundamental differences<br />

between IT and OT systems to be aware.<br />

WHAT DOES THE FUTURE HOLD?<br />

There are interesting changes afoot<br />

relative to both IT and OT environments.<br />

The OT environment is becoming more<br />

TCP/IP-centric as legacy systems are<br />

finally retired – after their 15 years of solid<br />

service – with new devices that resemble<br />

their IT cousins. As such, the difference<br />

between IT and OT is blurring a bit with<br />

the newer components and operating<br />

schemes. In addition to the older devices<br />

being replaced with newer OT technologies,<br />

the OT staff that managed the older,<br />

legacy devices with proprietary software<br />

and touch-screens are also retiring. This<br />

means that it is more difficult to locate<br />

experienced OT staff knowledgeable of the<br />

older, legacy equipment and as such the<br />

younger, TCP/IP-trained technicians are<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

41


SİBER GÜVENLİK / CYBER SECURITY<br />

ŞIMDI C-SUITE NE YAPMALI?<br />

Bu tartışmada öne çıkarılması gereken<br />

esas nokta şu; IT ve OT birbirinden farklı<br />

ve C-Suite’in ve ilgili yönetimin bu farklılıkların<br />

tüm yönleriyle ne olduğunu tespit<br />

etmesi gerekiyor. Gartner’ın “Hype Cycle<br />

for Operational Technology” yazısında<br />

belirttiği gibi “IT ve OT’nin bir araya getirilmesi<br />

bize çok önemli fırsatlar sunabilir,<br />

fakat bunlar kısa vadede kolayca elde edilebilecek<br />

türden fırsatlar değil.” IT ve OT<br />

kültürleri kaynaşıncaya kadar sabretmeliyiz.<br />

Ayrıca C-Suite, farklılıkların bilincinde<br />

olarak bu ilişkiyi kolaylaştırmak ve teşvik<br />

etmek için adımlar atmalı, IT-OT organizasyonel<br />

sınır tartışmalarını önlemek amacıyla<br />

çerçevesi yeniden çizilmiş bir diyalog<br />

başlatmalıdır.<br />

C-Suite tarafından atılacak bir diğer adım<br />

ise güvenlik politikaları, uygulamaları ve<br />

prosedürlerinin IT ve OT için farklı olduğunun<br />

bilincine varmak, ayrıca ortalama<br />

bir bilgi güvenliği uzmanının IT konusunda<br />

derin bilgiye sahipken OT güvenlik bilgisinin<br />

pek iyi olmayabileceğinin farkında<br />

olmaktır.<br />

IT-OT bağlantısını geliştirme amacı güden<br />

diğer bir yaklaşım da IT yönetimi, tedarik<br />

ve yapılandırma gibi alanlarda zaten var<br />

olan süreçlere ve prosedürlere daha çok<br />

dikkat etmektir. Daha sonra oluşabilecek<br />

bir IT-OT çatışmasından kaçınmak için<br />

OT organizasyonu yönetim süreçlerine ve<br />

diyaloglara dâhil edilmelidir. Ayrıca, IT ve<br />

OT sistemleri arasında yapısal farklılıklar<br />

bulunduğu bilinmeli; fakat teknoloji savaşları<br />

yerine iş hedeflerine ve elde edilen<br />

sonuçlara odaklanan tüm gruplara yardım<br />

etmek üzere entegre bir planlama ve uygulama<br />

takvimi hazırlayabilmek için çaba<br />

gösterilmelidir.<br />

BÜYÜK DÜŞÜN, KÜÇÜK BAŞLA<br />

IT ve OT ortamları için başlıca hususlar<br />

IT ve OT arasında inşa edilen “silos”<br />

konusunda çalışmaktır. Projelerde IT<br />

ve OT’yi bir araya getirmek için yeni bir<br />

fabrika inşa etmek ya da yeni bir üretim<br />

hattı oluşturmak gibi “hızlı adımlara” ve<br />

“sıfırdan fırsatlara” zaman ayırmalısınız.<br />

ERP yazılımınız tarafından yetkilendirilen<br />

çapraz iletişim fırsatlarından yararlanabilirsiniz.<br />

Son olarak, tüm bunların<br />

zaman alacağını kabul etmeli, ancak IT<br />

ve OT personelinin C-Suite’in gösterdiği<br />

çabayı görmesinin morali yükselteceğini<br />

ve böylelikle işbirliğinin kolaylaşacağını<br />

bilmelisiniz.<br />

IT VE OT’NIN BIR<br />

ARAYA GETIRILMESI<br />

ÇOK ÖNEMLI<br />

FIRSATLAR<br />

SUNABILIR.<br />

THERE ARE<br />

SIGNIFICANT<br />

OPPORTUNITIES TO<br />

BE DERIVED FROM<br />

ALIGNING IT AND OT.<br />

entering the OT ranks. This changeover in<br />

the guard should certainly help the IT-OT<br />

encounters become more realistic since<br />

the lexicon of the two groups will be more<br />

consistent.<br />

WHAT SHOULD THE C-SUITE DO NOW?<br />

The key point raised in this discussion is<br />

that there is a difference between IT and<br />

OT and the C-Suite and associated management<br />

needs to realize what those differences<br />

include. As noted by Gartner in the<br />

“Hype Cycle for Operational Technology”<br />

cited earlier, “There are significant opportunities<br />

to be derived from aligning IT and<br />

OT, but they will not be easily gained in the<br />

short term.” Patience in this space will be<br />

required as the IT and OT cultures merge.<br />

And, the C-Suite needs to take action to<br />

facilitate and encourage these conversations<br />

with knowledge of the differences and<br />

a reframed conversation to avoid IT/OT<br />

organizational boundary disputes.<br />

Another action on the part of the C-Suite is<br />

to recognize that security policies, practices<br />

and procedures are different for IT versus<br />

OT and that the average information security<br />

professional has strength in IT but OT<br />

security knowledge is not a forte’.<br />

Another approach to improving the IT/OT<br />

connection is to look hard at the processes<br />

and procedures already in place for such<br />

areas as IT governance, procurement and<br />

configuration management. Weave the OT<br />

organization into the governance processes<br />

and conversations in order to avoid an IT<br />

versus OT dialogue later on. Also, recognize<br />

that there are architecture variations<br />

between IT and OT systems; however,<br />

strive for an integrated planning and implementation<br />

scheme to help all groups focus<br />

on business outcomes and not on technology<br />

wars.<br />

THINK BIG – START SMALL<br />

The key points for the IT and OT environments<br />

are to work on the “silos” that are<br />

built between IT and OT. Take time to look<br />

for “quick hits” and “greenfield opportunities”<br />

– such as building a new factory or installing<br />

a new factory line – to bring IT and<br />

OT together for the projects. Take advantage<br />

of the necessary cross communications<br />

mandated by your ERP software. Lastly,<br />

recognize that this will take time, but when<br />

the IT and OT staff see the C-Suite involved<br />

in these efforts morale will improve and<br />

cooperation should move quickly ahead.<br />

42 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


Enerji Sektörüne Yönelik Eğitimler<br />

o Elektrik Piyasalarına Giriş Eğitimi<br />

o Doğalgaz Piyasası Dinamikleri ve Ticareti Eğitimi<br />

o Başarılı Elektrik Satınalma Eğitimi<br />

o Etkili İletişim ve Satış Kapatma Teknikleri Eğitimi<br />

o Etkin Bayi Yönetimi Eğitimi<br />

o Elektrik Sınır Ticareti Eğitimi<br />

o Lisanssız Elektrik Üretimi Mevzuat ve Süreçleri Eğitimi<br />

o Santrallerin Enterkonnekte Sisteme Bağlantı Süreçleri Eğitimi<br />

akademi.enf.com.tr


LIFESTYLE / LIFESTYLE<br />

TÜRKMENİSTAN SİNEMASI / TURKMEN CINEMA<br />

KURAK ÇÖLLERDE YEŞEREN FİLİZ:<br />

TÜRKMENİSTAN SİNEMASI<br />

Türkmen halkının çarlık rejimine ve kapitalizme karşı<br />

gösterdiği direnç, sinemasal bir dil kullanılarak beyaz perdeye<br />

aktarıldı. Sinema, 1926 yılından itibaren Türkmen halkının<br />

kültür birikimine yeni bir sanat dalı olarak dahil oldu.<br />

RUFAT AGHAYEV<br />

A SPROUT IN ARID DESERTS:<br />

TURKMEN CINEMA<br />

Turkmen people’s resistance against the tsarist regime<br />

and capitalism was reflected in the silver screen with<br />

a cinematic approach. Cinema became a part of the<br />

Turkmen culture as a new branch of art in 1926.<br />

44<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

01<br />

Yazı dizisinin bu sayısında Hazar<br />

Denizi kıyısında yer alan, doğal kaynakları<br />

ve kültür zenginliği ile adeta<br />

Hazar’ın incisi olan Türkmenistan’a<br />

uzanacağız. Türkmenistan’da sinema<br />

sanayisinin kuruluşu ve gelişimine ışık<br />

tutarak İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan<br />

filmleri ve sinema sanatında gelişen olayları<br />

inceleyeceğiz.<br />

1924’te kurulan “Türkmenfilm” stüdyolarında,<br />

çarlık rejimine ve kapitalizme karşı<br />

omuz omuza mücadele vermiş Türkmen<br />

halkının güçlü halk hareketleri sinemasal<br />

bir dil kullanılarak beyaz perdeye aktarıldı.<br />

Ve sinema, 1926 yılından itibaren<br />

Türkmen halkının kültür birikimine yeni<br />

bir sanat dalı olarak dahil oldu.<br />

TÜRKMENLERİN SİNEMA İLE TANIŞMASI<br />

“Hareket eden fotoğraflar” Türkistan<br />

bölgesini gezerken Türkmenistan’ı es geçmedi<br />

ve Türkmenler 1910 yılında sinema<br />

ile tanıştı. Sinema sanatı Türkmenistan’da<br />

Sovyet sinemacılarının yardımı ve desteği<br />

ile halkın önem verdiği bir sanat dalı halini<br />

aldı. Türkmenistan Halk Maarif Komiserliği<br />

1926 yılında Aşkabat’ta sinema<br />

fabrikası kurma kararı aldı ve “Aşkabat<br />

Sinema Fabrikası” kurularak burada<br />

Türkmen filmlerinin yapımına başladı.<br />

Birliğe dahil olan diğer cumhuriyetlerde<br />

olduğu gibi Türkmenistan’da da ilk yapılan<br />

filmler “Ekim Devrimi’ni” konu alıyordu.<br />

Türkmen sinemasını ilk yıllarda birliğin<br />

diğer cumhuriyetlerinden, özellikle de<br />

Moskova’dan gelen sinemacılar temsil etti.<br />

“Aşkabat Sinema Fabrikası” tarafından<br />

yapılan ilk filmler belgesel türündeydi.<br />

Bu tür genel olarak Sovyet sinemasının<br />

bel kemiğini oluşturuyordu. “Temel<br />

TÜRKMENLER 1910<br />

YILINDA SINEMA ILE<br />

TANIŞTI.<br />

TURKMENS MET<br />

WITH CINEMA IN<br />

1910.<br />

01<br />

1910’lardan bir Türkmen<br />

fotoğrafı.<br />

Photo of a Turkmen man from<br />

1910s.<br />

02<br />

Mollanepes.<br />

Mollanepes.<br />

02<br />

In this issue, we will focus on<br />

Turkmenistan, a country located by<br />

the shores of the Caspian Sea -known<br />

as the pearl of the Caspian with its<br />

natural resources and cultural wealth.<br />

Turkmenistan’s cinema industry will be<br />

examined from its origins; the development<br />

of cinema and the films made until<br />

the World War II will be reviewed.<br />

In “Turkmenfilm” studios established in<br />

1924, resistance movements of Turkmen<br />

people who fought hand in hand with<br />

the tsarist regime and capitalism were<br />

reflected in the silver screen with a cinematic<br />

approach. Cinema became a part<br />

of the Turkmen culture as a new branch<br />

of art in 1926.<br />

INTRODUCTION OF CINEMA IN<br />

TURKMENISTAN<br />

“Motion pictures” did not pass over<br />

Turkmenistan while wandering around<br />

the Turkistan region, and Turkmens met<br />

with cinema in 1910. With the support<br />

and assistance of Soviet film makers, cinema<br />

turned into a crucial branch of art<br />

in Turkmenistan. In 1926, Turkmenistan<br />

People’s Commissariat for Education<br />

decided to establish a cinema factory in<br />

Ashgabat and the “Ashgabat Kinofabrica”<br />

was founded to make Turkmen films.<br />

As in other republics of the union,<br />

Turkmenistan’s first films were naturally<br />

about the “October Revolution”. Initially,<br />

Turkmen cinema was represented by the<br />

movie makers from other republics of the<br />

union, particularly from Moscow.<br />

First films made by the “Ashgabat<br />

Cinema Factory” were documentaries.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

45


TÜRKMENİSTAN SİNEMASI / TURKMEN CINEMA<br />

04<br />

03<br />

05<br />

SÖZLÜ KÜLTÜRDEN SİNEMAYA<br />

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne 27 Ekim<br />

1924’te dahil olan Türkmenistan, 22 Ağustos 1990’da<br />

birliğin çöküşü ile beraber bağımsızlığını kazanarak<br />

“Türkmenistan Cumhuriyeti” adını aldı. Petrol, doğal<br />

gaz ve kükürt gibi yeraltı ve en önemlisi pamuk gibi yer<br />

üstü kaynakları bakımından zengin olan Türkmenistan<br />

aynı zamanda zengin kültür ve edebiyata sahip.<br />

Türkmenistan edebiyatının en eski ve kayda değer<br />

örneklerini “Köroğlu” ile “Şahsenem ve Garip” destanı<br />

oluşturuyor. 18. yüzyılda yaşamış ve edebiyata büyük<br />

katkısı olan Mahtumkulu ve onun eserlerini geliştirmiş<br />

Mollanepes (19. yüzyıl) ise Türkmen edebiyatının<br />

meşhur ediplerinden. Berdi Karbabayev, Aman Kekilov<br />

ve Beki Seytekov’u da Sovyet döneminde yaşamış<br />

Türkmen ediplere örnek olarak sayabiliriz. Sözlü edebiyat<br />

geleneği, Türkmen edebiyatında büyük yere sahip.<br />

Halk destanı ve masalları, ozanlar tarafından kuşaktan<br />

kuşağa aktarılmış.<br />

FROM ORAL CULTURE TO CINEMA<br />

Turkmenistan became a part of the Union of Soviet<br />

Socialist Republics on October 27, 1924, and then it became<br />

independent on August 22, 1990 when the union collapsed.<br />

After that date, it was renamed as the “Republic<br />

of Turkmenistan”. Turkmenistan is rich in underground<br />

sources such as oil, natural gas and suplhur, and ground<br />

sources such as cotton. The country also has affluent culture<br />

and literature. Oldest and most significant works in<br />

Turkmen literature is the epics of “Koroghlu” and “G’arib<br />

va Shohsanam”. Magtumguly Pyragy, a great man of letters<br />

from the 18 th century, and Mollanepes who built on<br />

Magtumguly’s works in the 19 th century were among the<br />

famous contributors to Turkmen literature. In addition,<br />

Berdi Karbabayev, Aman Kekilov and Beki Seytekov should<br />

be noted among Turkmen litterateurs of the Soviet period.<br />

Oral literature tradition has a vital place in Turkmen literature.<br />

Folk epics and tales have been inherited from generation<br />

to generation by poets.<br />

Atma”, “Yeni Dünyanın Kurulması”,<br />

“Türkmen Köyünde Okulun Atılması”<br />

ve “Türkmenistan’da Sovyet Sosyalist<br />

Cumhuriyeti’nin Kurulması” stüdyoda<br />

yapılmış ilk belgesel filmleridir.<br />

“Türkmenistan” isimli ilk uzun metrajlı<br />

belgesel filmi ise 1929 yılında L. Laziyev ve<br />

A. Vladiçuk tarafından çekildi. Belgeselde<br />

Türkmenistan ve Buhara’dan görüntüler<br />

yer alıyor. Yıllar içerisinde farklı isimler<br />

alan “Aşkabat Sinema Fabrikası” 1958<br />

yılından sonra “Türkmenfilm” stüdyosu<br />

olarak adlandırılmaya başlandı. 1974 yı-<br />

03<br />

1911 tarihinden bir Türkmen<br />

aile fotoğrafı.<br />

A Turkmen family photo taken<br />

in 1911.<br />

04<br />

Aman Kekilov.<br />

Aman Kekilov.<br />

05<br />

Beki Seytekov.<br />

Beki Seytekov.<br />

In general, this genre constituted the<br />

backbone of the Soviet cinema. First<br />

documentary films made in the studio<br />

were “Groundbreaking”, “Founding the<br />

New World”, “Opening a School in the<br />

Turkmen Village”, and “Establishment<br />

of Soviet Socialist Republic in<br />

Turkmenistan”.<br />

First full-length documentary film<br />

named “Turkmenistan” was made by<br />

L. Laziev and A. Vladichuk in 1929.<br />

The documentary shows images from<br />

Turkmenistan and Bukhara. “Ashgabat<br />

46 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

06<br />

07<br />

08 09<br />

FIRST MOVIES AND FIRST STEPS TAKEN<br />

IN CINEMA<br />

Film making in the Republic of<br />

Turkmenistan started in 1925 with<br />

the “Establishment of Soviet Socialist<br />

Republic in Turkmenistan” made by the<br />

“Mosfilm” Studio. Subject of this documentary<br />

was the historic development of<br />

the Soviet Turkmenistan.<br />

The “Karabekaul Canal” film, focusing<br />

on the struggle for supplying water in<br />

arid fields, was made in 1930 and introduced<br />

the cinema of Turkmenistan and<br />

Turkmen film makers to Soviet audience.<br />

After the success of this film, Turkmen<br />

film makers made different films such as<br />

“Silk”, “Cotton” and “Karakul” to contribute<br />

to the Soviet cinema.<br />

In 1929, A. Vladichuk made the “White<br />

Gold” film which is the first full-length<br />

fiction film made after the documentary<br />

genre. The film tells the efforts of a<br />

Turkmen village, where the main source<br />

of income is cotton growing, to establından<br />

beri ise stüdyo meşhur Türkmen<br />

oyuncu ve yönetmen olan Altı Karlıyev’in<br />

ismini taşıyor.<br />

SİNEMADA ATILAN İLK ADIMLAR VE İLK<br />

FİLMLER<br />

Türkmenistan Cumhuriyeti’nde ilk film<br />

üretimi “Mosfilm” stüdyosu sinemacıları<br />

tarafından 1925 yılında “Türkmenistan’da<br />

Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kurulması”<br />

isimli film ile başladı. Bu belgesel<br />

film, Sovyet Türkmenistan’ının kuruluşunun<br />

tarihsel geçmişini konu alıyordu.<br />

1930’da yapılmış ve kurak arazilere su<br />

temin edilmesi için verilen mücadeleden<br />

bahseden “Karabekaul Kanalı” filmi<br />

Türkmenistan sineması ve sinemacılarını<br />

Sovyet seyircisine tanıttı. Bu film ile elde<br />

edilen başarının üzerine Türkmen sinemacılar<br />

“İpek”, “Pamuk” ve “Karakul” gibi<br />

filmleri çekerek Sovyet sinemasına katkıda<br />

bulundular.<br />

Belgesel film türünün ardından yapılan<br />

ve ilk uzun metrajlı kurmaca film olarak<br />

tarihe geçen “Beyaz Altın” filmi 1929<br />

yılında A. Vladiçuk tarafından çekildi.<br />

Film, pamukla uğraşan bir Türkmen köyünde<br />

kolhoz kurulması uğruna verilen<br />

mücadeleyi konu ediyor. “Beyaz Altın”,<br />

Türkmenistan’ın doğal zenginliklerini<br />

06<br />

Köroğlu Destanı.<br />

Epic of Koroghlu.<br />

07<br />

Karabekaul Su Kanalı .<br />

Karabekaul Water Canal.<br />

08<br />

Şahsenem ile Aşık Garip.<br />

G’arip va Shohsanam.<br />

09<br />

Mahtumkulu Firaki.<br />

Magtymguly Pyragy.<br />

Kinofabrica” got different names in years,<br />

and it was renamed to “Turkmenfilm” in<br />

1958. But then in 1974, Turkmenfilm studio<br />

was named after Alty Karliev, a wellknown<br />

Turkmen actor and director.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

47


TÜRKMENİSTAN SİNEMASI / TURKMEN CINEMA<br />

10<br />

11<br />

sinemaya yansıtan ilk filmlerdendir.<br />

Bu yıllarda yapılan ilk filmler sanat ve<br />

estetik açısından yetersiz olmasına rağmen<br />

Sovyet Türkmenistan sinemasının<br />

gelişimine katkıda bulundu ve birer yol<br />

haritası oldu. Bu filmler sayesinde yeni<br />

sinema sanatçıları yetişti. 1930 yılında<br />

sanatçıların sinemaya ilgisini arttıran ve<br />

seyirci kitlesini daha da genişleten bir<br />

yapıt ortaya çıktı. “Susamış Toprak” isimli<br />

uzun metrajlı film Sovyet insanının doğa<br />

ile mücadelesini konu ediyor. Genç insanların<br />

duyguları ve hayallerini yansıtan<br />

“Unutulmayan” isimli diğer bir film 1931<br />

yılında D. Poznanski tarafından yapıldı.<br />

1932 yılında ise yönetmen M. Bistrijanski,<br />

Türkmen sanayisinin gelişimini yansıtan<br />

“Çöldeki İlk Adam” filmini yaptı. Film,<br />

Karakum çölünde kurulmakta olan ilk<br />

kükürt fabrikasının şantiyesinde çalışan<br />

işçileri konu alıyor. Bu filmler, yeni<br />

Türkmen sanatçıların ortaya çıkmasına<br />

zemin yarattı. G. Kulmuradov, S. Murad,<br />

A. Melyayev Sovyet Türkmenistan’ının ilk<br />

sinema oyuncuları olarak tanındılar.<br />

1933 yılında Türkmenistan’ın doğal zenginliklerini<br />

sinemaya yansıtan ve petrolü<br />

konu alan bir film yapıldı. “Yedi Kalp”<br />

isimli bu film, Karakum’da petrol aramaya<br />

çıkan genç jeologların başından<br />

geçen maceraları konu ediyor. Sovyet<br />

Türkmenistan’ı sinema tarihinde yer alan<br />

12<br />

10<br />

Mosfilm logosu.<br />

Logo of Mosfilm.<br />

11<br />

Beyaz Altın (1929)<br />

White Gold (1929)<br />

12<br />

Ben Döneceğim (1935)<br />

I Will Come Back (1935)<br />

13<br />

Dönemin gazetelerinden<br />

İzvestiya.<br />

Period’s newspaper Izvestiya.<br />

14<br />

Karakum Çölü.<br />

Karakum Desert.<br />

13<br />

20<br />

lish a collective farm. “White Gold”<br />

is among the first films that reflect<br />

Turkmenistan’s natural wealth in the<br />

motion picture.<br />

Although the first films made in<br />

these years were quite insufficient<br />

in terms of artistic and aesthetic values,<br />

they made a great contribution<br />

to the development of the cinema of<br />

Soviet Turkmenistan and acted as a<br />

road map. New cinema artists were<br />

raised with these films. In 1930, a new<br />

work of art was made, which boosted<br />

the interest of artists in cinema and<br />

further expanded the audience. This<br />

full-length film named “Thirsty Soil”<br />

tells the Soviet people’s struggle<br />

with the nature. Another film called<br />

“Unforgettable”, reflecting the emotions<br />

and dreams of young people, was<br />

made by D. Poznanski in 1931. Then<br />

in 1932, director M. Bistrijanski made<br />

the film “First Man in the Desert” that<br />

tells the development of the Turkmen<br />

industry. The film’s main subject is the<br />

workers construction site of the first<br />

sulphur factory being erected in the<br />

Karakum desert. These films paved<br />

the way for the emergence of new<br />

Turkmen artists. G. Kulmuradov, S.<br />

Murad and A. Melyayev were earned a<br />

reputation as the first cinema actors of<br />

Soviet Turkmenistan.<br />

In 1933, a film was made about<br />

Turkmenistan’s natural resources, particularly<br />

oil. This film, “Seven Hearts”,<br />

tells the story of young geologists who<br />

participates in the oil exploration<br />

works in Karakum. Another important<br />

film in the history of cinema of Soviet<br />

Turkmenistan is A. Ladashev’s “I Will<br />

48 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

14<br />

önemli filmlerden biri de A. Ladaşev’in<br />

1935 yılında yaptığı “Ben Döneceğim”<br />

isimli filmidir. Film, Türkmen yazar Oraz<br />

Taşnazarov’un “Batrak” isimli şiirinin<br />

beyaz perdeye uyarlamasıdır. Bu filmin<br />

büyük başarı elde etmesiyle birlikte Türkmen<br />

sineması tüm Sovyet ülkelerinde<br />

beyaz perdeye yansımış oldu. Filmin Türkmenistan<br />

gösteriminde elde ettiği başarı,<br />

dönemin “İzvestiya” gazetesinde de şu<br />

şekilde yer aldı: “Sovyet Türkmenistan’ının<br />

başkenti olan Aşkabat, kendi caddelerinde<br />

pankartlarla, müzik ve orkestrayla seyircinin<br />

bu kalabalıkla gittiğini görmemişti.”<br />

1930’lu yılların sonunda üretilen filmler<br />

nitelik olarak pek değerli değildi ve seyirciler<br />

tarafından yeteri kadar ilgi göremedi.<br />

Bunun da başlıca sebebi Türkmen hayatını<br />

derinden bilen milli sinema sanatçıların<br />

olmamasıydı.<br />

“Aşkabatfilm” stüdyosunun yapımı 1939<br />

yılında sona erdi ve Türkmen sinemacılar<br />

yeni teknoloji ile donatılmış stüdyoya<br />

taşındılar. İkinci Dünya Savaşı’na kadar<br />

olan sinema serüveninde Türkmen sinemacılar<br />

sosyalist gerçekçilik metodundan<br />

yararlanan ve çağdaş temalara başvuran<br />

sinema filmleri üretmeye başladılar.<br />

Yazımızın gelecek sayısında siz değerli<br />

okurlarımıza Türkmen sinemasının İkinci<br />

Dünya Savaşı yıllarını ve savaş sonrasını<br />

anlatmaya çalışacağız.<br />

1933 YILINDA<br />

TÜRKMENISTAN’IN<br />

DOĞAL<br />

ZENGINLIKLERINI<br />

SINEMAYA YANSITAN<br />

VE PETROLÜ KONU<br />

ALAN BIR FILM<br />

YAPILDI: “YEDI KALP”.<br />

IN 1933, A FILM WAS<br />

MADE ABOUT<br />

TURKMENISTAN’S<br />

NATURAL<br />

RESOURCES,<br />

PARTICULARLY OIL:<br />

“SEVEN HEARTS”.<br />

Come Back”. This film, made in 1935,<br />

was a cinema adaptation of Turkmen<br />

author Oraz Tashnazarov’s poet<br />

“Batrak”. As the film was a great success,<br />

Turkmen cinema became famous<br />

in the cinema industries of all Soviet<br />

states. Film’s success in Turkmenistan<br />

was reflected in the “Izvestiya” newspaper<br />

of that period as: “Ashgabat, capital<br />

city of Soviet Turkmenistan, never<br />

witnessed such a crowd in its streets<br />

before. The audience was marching to<br />

the cinema with banners, music and<br />

orchestrate.”<br />

The films made in late 1930s did not<br />

have considerable artistic values and the<br />

audience did not show much interest<br />

in those films. The main reason of this<br />

failure was the lack of national cinema<br />

artists that have comprehensive knowledge<br />

of Turkmen lifestyles.<br />

Construction of the “Ashgabatfilm”<br />

studio ended in 1939 and Turkmen film<br />

makers moved in the new studio that<br />

was equipped with then advanced technology.<br />

In the history of cinema until<br />

the World War II, Turkmen film makers<br />

made films with modern plots, using the<br />

socialist realism method.<br />

In our next article, we will tell the development<br />

of Turkmen cinema during and<br />

after the Second World War.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

49


KÜLTÜR & SANAT / CULTURE & ART<br />

BELGESEL / DOCUMENTARY<br />

YÖNETMEN: SUHA ARIN<br />

DIRECTOR: SUHA ARIN<br />

TAHTACI<br />

FATMA<br />

1979 yılında çekilen “Tahtacı<br />

Fatma” belgeseli, 12 yaşındaki<br />

bir “tahtacı” kızının<br />

Toroslar’da yaklaşık 2 bin<br />

metre yükseklikteki ormanlarda<br />

çok zor koşullar altındaki<br />

yaşamını, özlemlerini<br />

ve bilinç altındaki bir büyük<br />

“korku”yu yansıtıyor.<br />

Unutulmuş bir emekçi grubunun<br />

sorunlarını irdeleyen<br />

belgesel, tahtacıların günlük<br />

yaşamlarının yanı sıra, tahtacı<br />

folklorunun en önemli<br />

öğelerinden biri olan Semah<br />

Oyunu’nu da sergiliyor.<br />

FATMA OF THE<br />

FOREST<br />

“Fatma of the Forest”<br />

documentary made in 1979<br />

tells the days of the 12 year old<br />

daughter of a woodworker living<br />

under the harsh conditions of<br />

the forest in Taurus Mountains<br />

at around 2000 meters of<br />

altitude. The film reflects her<br />

aspirations and subconscious<br />

fears. Discussing the problems<br />

of a long-forgotten group of<br />

laborers, the documentary not<br />

only shows us the daily lives<br />

of woodworkers but also the<br />

Semah Dance, an important part<br />

of their folklore.<br />

SERGİ / EXHIBITION<br />

TARİH: 02 <strong>EYLÜL</strong>-10 OCAK 2016 YER: SAKIP SABANCI MÜZESİ<br />

DATE: 02 SEPTEMBER-10 JANUARY 2016 VENUE: SAKIP SABANCI MUSEUM<br />

GELECEĞE GERİ <strong>SAYI</strong>M ZERO<br />

II. Dünya Savaşı sonrasının durağan ve olumsuz<br />

atmosferinde “sanat sıfırdan başlamalıdır”<br />

prensibiyle 1957 senesinde Düsseldorf’ta doğan<br />

ZERO akımı, ismini bir roketin kalkışından<br />

önceki geri sayımdan alıyor. Geleneksel sanat<br />

anlayışını sıfırlayarak aydınlık ve şeffaflık dolu<br />

yepyeni bir dünya vaadiyle yola çıkan ZERO,<br />

kuruluşundan seneler sonra bugün de geçerliliğini<br />

ve dinamizmini korumaya devam ediyor.<br />

COUNTDOWN TO THE<br />

FUTURE-ZERO<br />

With reference to the “art from scratch” principle<br />

emerged in the static and negative atmosphere<br />

of World War II, the ZERO movement came to<br />

life in Dusseldorf in 1957. It is named after the<br />

countdown for the take-off of an aerospace. It sets<br />

the traditional sense of art to zero, and offers a clear<br />

and transparent world. After many years upon its<br />

establishment, ZERO is still effective and dynamic.<br />

50<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>34</strong> - SEPTEMBER <strong>2015</strong> ISSUE <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

KİTAP / BOOK<br />

YAZAR: ERIK JAN ZURCHER YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI<br />

AUTHOR: ERIK JAN ZURCHER PUBLISHER: ILETISIM PUBLISHING HOUSE<br />

MODERNLEŞEN<br />

TÜRKİYE’NİN TARİHİ<br />

Sentezlerden yola çıkarak konuları<br />

geniş açıdan ve tarihi arka planı ile ele<br />

alan yazar, zaman zaman resmi tarih<br />

söylemlerinin dışına çıkarak Türkiye<br />

tarihi ile ilgili farklı bir bakış açısı da<br />

sunuyor. 1800’lerden bugüne, özgün,<br />

karmaşık, tartışmalı hatta kavgalı bir<br />

süreç olarak yaşanan modernleşme<br />

tarihimiz üzerine derinlikli bir<br />

inceleme olan bu eserde Zürcher<br />

okurlarına hem yeni bilgiler hem de<br />

tutarlı bir yaklaşım sunuyor.<br />

TURKEY: A MODERN<br />

HISTORY<br />

The author offers a broad perspective<br />

for the events upon the basis of<br />

syntheses and historical backgrounds.<br />

He occasionally steps out of official<br />

history discourses and creates a<br />

different angle about the history<br />

of Turkey. The book includes new<br />

information with a consistent approach<br />

about the modernization history of<br />

Turkey which has been a unique,<br />

complex, controversial and even stormy<br />

period from 1800s to the present.<br />

SAHNE SANATLARI / PERFORMING ARTS<br />

TARİH: 17-18 <strong>EYLÜL</strong> <strong>2015</strong> YER: ZORLU PSM, İSTANBUL<br />

DATE: 17-18 SEPTEMBER <strong>2015</strong> VENUE: ZORLU PSM, ISTANBUL<br />

MÜZİK / MUSIC<br />

TARİH: 14 EKİM <strong>2015</strong> YER: CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU, İSTANBUL<br />

DATE: 14 OCTOBER <strong>2015</strong> VENUE: CEMAL REŞİT REY CONCERT HALL, ISTANBUL<br />

BANGARRA DANS<br />

TİYATROSU - ‘SPIRIT’<br />

BANGARRA DANCE<br />

THEATRE - ‘SPIRIT’<br />

Bangarra Dans Tiyatrosu’nun<br />

Türkiye’deki ilk performansı<br />

‘Spirit’, topluluğun en ünlü<br />

çalışmalarından birisi.<br />

Avustralya’nın zengin<br />

kültürü ve tarihinin birbirine<br />

geçtiği bu sıra dışı gösteri<br />

tam anlamıyla derinlemesine<br />

bir deneyim vadediyor.<br />

Bu etkinlik “Australia in<br />

Turkey <strong>2015</strong>” etkinlikleri<br />

kapsamında ücretsiz olarak<br />

düzenlenmektedir.<br />

Bangarra Dance Theater’s<br />

first performance in<br />

Turkey, ‘Spirit’ is one of<br />

the most widely-known<br />

pieces of the group. This<br />

extraordinary performance<br />

promises a thorough<br />

experience about the rich<br />

culture and history of<br />

Australia. You can watch<br />

this show for free within<br />

the scope of the “Australia<br />

in Turkey <strong>2015</strong>” activities.<br />

PHILIPPE<br />

BERNOLD,<br />

PATRICK GALLOIS<br />

VE LONDON<br />

MOZART PLAYERS<br />

PHILIPPE<br />

BERNOLD,<br />

PATRICK GALLOIS<br />

AND LONDON<br />

MOZART PLAYERS<br />

Birleşik Krallık’ın ilk oda<br />

orkestrası solistlerinden<br />

Patrick Gallois ve<br />

Philippe Bernold, flütteki<br />

tartışmasız maharetlerine<br />

ek olarak, şeflikleriyle<br />

de bu konsere yön<br />

verecekler. Programda<br />

Haydn’ın yanı sıra Mozart<br />

ve Devienne gibi ustaların<br />

eserleri yer alacak.<br />

UK’s first chamber orchestra<br />

London Mozart Players will<br />

be at CRR Concert Hall under<br />

the baton of Patrick Gallois and<br />

Philippe Bernold. They will not<br />

only stir up the audience with<br />

their mastery of flute but also<br />

conduct the concert. Masters<br />

such as Haydn, Mozart and<br />

Devienne will be commemorated<br />

in the concert with their works.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

51


КРАТКОЕ ROTA / ROUTE ИЗЛОЖЕНИЕSTABESI PUBLIS IS? NOS SUL / UASTABESI PUBLIS IS? NOS SUL<br />

КРАТКОЕ<br />

ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

52 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

ХАЛДУН ЯВАШ<br />

Каспийский<br />

Стратегический Институт<br />

Генеральный Секретарь<br />

Отношения турок с иранцами, потомками древних персов,<br />

имеются древнюю историю и опыт взаимодействия культур.<br />

За последние сто лет такие политические изменения, как<br />

развал Османской империи и создание Турецкой Республики,<br />

возникновение Иранской Исламской Республики и<br />

завершение периода правления шаха получили свое развитие<br />

и продолжение. После революции Хомейни отношения<br />

США и Ирана замерли более, чем на 30 лет, что наряду<br />

с особенностями географического положения привело<br />

к ослаблению отношений с внешним миром. Сегодня<br />

же страны 5+1, ввиду заключенного с Ираном ядерного<br />

соглашения, открыли перед этой страной двери к интеграции<br />

с мировыми рынками, на которые в течение длительного<br />

времени не пускали. Снятие эмбарго увеличило долю Ирана<br />

на рынке и его конкурентоспособность, некоторые же<br />

страны, наоборот, утратят свою конкурентоспособность.<br />

Одно очевидно, что Иран со своими огромными запасами<br />

нефти и природного газа, станет влиятельным игроком,<br />

особенно не энергетическом рынке. Конечно для этого<br />

необходимы некоторые условия. Прежде всего Иран,<br />

который в течение длительного срока находился под<br />

действием эмбарго, должен инвестировать значительные<br />

средства в новые технологии, чтобы стать на мировом<br />

рынке конкурентоспособным поставщиком тех природных<br />

ресурсов, обладателем которых он является. С другой<br />

стороны, мы знаем, что пока Иран пытался бороться с<br />

эмбарго, соседние страны предприняли важные шаги,<br />

особенно в сфере энергетики. Одним из них является<br />

«Южный Газовый Коридор», возникший по инициативе<br />

Европы, Турции и Азербайджана. Сегодня по этому<br />

трубопроводу в Европу поступает газ из Азербайджана,<br />

но возможно, что в будущем по ней пойдет и иранский<br />

газ. Как результат, Иран может воспользоваться шансом<br />

легко и экономически выгодно поставлять газ в Европу<br />

по Трансанатолийскому Газопроводу (TANAP), который<br />

является важной частью «Южного Газового Коридора».<br />

И, наблюдая все эти события, мы вместе увидим, для<br />

каких стран выгода, приобретенная Ираном, обернется их<br />

невыгодным положением.<br />

В этом номере мы опубликовали мнение наших уважаемых<br />

ученых мужей и подготовили в качестве темы номера<br />

статью, в которой обсудили будущее энергетических рынков<br />

в результате интеграции Ирана с мировыми рынками,<br />

а также будущее торговых связей Ирана и Турции. В<br />

репортаже с проф. док. Дарханом Кыдырали, Президентом<br />

Международной Тюркской академии, внесшей большой<br />

вклад в историю тюрков, мы поговорили, в частности, о<br />

предании об Эргенеконе и связанных с этим событиях. С<br />

другой стороны, Проф. Дp. Месут Хаккы Джашин в свете<br />

турецко-американских отношений проанализировал для<br />

вас террористические акты, которые за последние месяцы<br />

потрясли всех нас до глубины души и заставили скорбеть.<br />

С пожеланиями встречи в следующем выпуске…<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

53


КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

ВРЕМЯ ЖИТЬ С НИЗКИМИ ЦЕНАМИ НА НЕФТЬ<br />

Во многих странах мира, в том числе и в Турции, возникла необходимость в<br />

течение предстоящего периода научиться жить в условиях низких цен на нефть и<br />

пересмотреть стратегию в свете этого обстоятельства.<br />

ОСМАН КУРТ<br />

Если бы вы еще буквально год назад<br />

заявили большинству из руководителей<br />

сектора энергоресурсов и<br />

финансов, что цена на нефть упадет до<br />

уровня в 49 долларов, с большой долей<br />

вероятности они бы посмеялись над вами<br />

и предпочли сменить тему разговора.<br />

Многие престижные инвестиционные<br />

организации, и даже Международное<br />

энергетическое агентство, не предвидели<br />

сегодняшнюю низкую цену. Серьезный<br />

интерес вызывает вопрос: Как долго цена<br />

на нефть, спустившаяся в течение этого<br />

года с уровня трехзначной цифры до<br />

уровня в 49 долларов, продержится на<br />

этой отметке, и к чему это обстоятельство<br />

может привести?<br />

ДЛЯ ТОГО, ЧТОБЫ ЦЕНЫ НА<br />

НЕФТЬ ДОСТИГЛИ ТРЕХЗНАЧНОЙ<br />

ЦИФРЫ, ПОТРЕБУЕТСЯ 8-10 ЛЕТ.<br />

Как отмечает господин Фатих Маджит<br />

«Исключением стал случай, произошедший<br />

на фоне отсутствия процессов<br />

рецессии. Так причиной резкого падения<br />

цен в 85-86 годах стал невероятный рост<br />

предложения нефти. В этой точки зрения<br />

тот случай очень схож с переживаемым<br />

сегодня. Восстановление цен на нефть<br />

до прежнего уровня после резкого их<br />

снижения в 85-86 годах заняло 15-16<br />

лет.<br />

Однако, Америка значительно сокращает<br />

объемы инвестиций. Значит, инвесторы<br />

ожидают, что цены на нефть будет<br />

оставаться на таком уровне еще в течение<br />

длительного времени». К тому же,<br />

господин Хаяти Озтюрк также озвучивает<br />

мнение многих специалистов в различных<br />

областях, считающих, что в<br />

среднесрочной перспективе цены на<br />

нефть продержаться на этом уровне и<br />

только потом продемонстрируют тенденцию<br />

восстановления.<br />

ДВА ЛУЧА НАДЕЖДЫ ДЛЯ<br />

ПРОИЗВОДИТЕЛЕЙ НЕФТи<br />

Не представляется реальным повышение<br />

цены на нефть путем снижения<br />

предложения в течение кратко и среднесрочного<br />

периода времени. Более возможным<br />

кажется рост цены за счет значительного<br />

увеличения спроса по сравнению<br />

с предложением. В качестве<br />

маневра, проведенного в целях поддержки<br />

замедляющихся темпов экономического<br />

развития Китая было воспринято<br />

3 разовое в течение одного месяца<br />

снижение Национальным Банком Китая<br />

стоимости Юаня. Рост экспора Китая в<br />

результате снижения стоимости Юаня,<br />

может привести к росту мирового производства,<br />

и, соответственно, росту<br />

спроса на энергоресурсы.<br />

Как отмечает господин Фатих Маджит<br />

«Корректировка соотношения евро и<br />

доллара обеспечивает превосходную<br />

корреляцию между ценами на нефть и<br />

сырьевые товары. Если падает доллар, а<br />

евро дорожает, цены на энергоносители<br />

и сырьевые товары могут вырасти.<br />

Однако, такие условия вряд ли могут<br />

сложиться раньше чем, во второй половине<br />

2016 года.» Таким образом, миру<br />

необходимо привыкнуть жить в условиях<br />

низкой цены на нефть в течение длительного<br />

периода времени.<br />

54 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

ТУРКИ БЫЛИ И ВОИНАМИ, И ДЕЯТЕЛЯМИ ИСКУССТВА<br />

Президент Международной Тюркской академии Проф. Дp. Дархан Кыдырали,<br />

отслеживающий следы тюркских народов на Алтае – «золотой колыбели тюркского<br />

мира», рассказал о новых проектах и открытиях, которые проливают свет на<br />

волнующую историю тюркского мира.<br />

МЕРВЕ ДАМДЖИ<br />

Сотрудничает ли Тюркская<br />

академия с другими странами, кроме<br />

стран-основателей (Азербайджан,<br />

Казахстан, Киргизия и Турция), либо<br />

организациями?<br />

Что такое «тюркский мир»? Что дало<br />

«тюркское начало» человечеству и мировой<br />

истории? Какой вклад внес «тюркский<br />

мир» в цивилизацию мира? Мы являемся<br />

организацией, которая изучает данные<br />

вопросы. Таким образом, мы сотрудничаем<br />

с организациями, проводящими научные<br />

исследования, и прежде всего с ЮНЕСКО,<br />

ИСЕСКО, Организацией исламского<br />

сотрудничества. У нас есть проекты,<br />

касающиеся исследований тюркских<br />

общин в странах, не являющихся<br />

основателями Академии, прежде всего в<br />

России, это - Татарстан, Башкортостан,<br />

Республика Саха, Тува, а также в Китае.<br />

В рамках сотрудничества мы вместе<br />

реализуем много проектов. В настоящее<br />

время мы находимся в контакте со всеми<br />

странами, где проживали и проживают<br />

тюркские народы, прежде всего это такие<br />

страны, как Египет, Индия, Иран, Китай и<br />

страны Европы.<br />

-Хочу немного коснуться<br />

археологических раскопок, которые<br />

осуществляются под руководством<br />

академии. Вы получили некоторые<br />

подтверждения тому, что легенда об<br />

Эргенеконе могла быть правдой. Когда<br />

и как начались эти работы? Какие<br />

результаты получены?<br />

В прошлом году мы начали раскопки на<br />

Алтае. Во время организации празднования<br />

200-летия со дня издания «Книги Деда<br />

Коркута» (Dede Korkut kitabı) нам поступил<br />

звонок от нашей группы археологов о том,<br />

что в результате раскопок обнаружено<br />

несколько музыкальных инструментов.<br />

Мы выехали на Алтай. На границе с<br />

Казахстаном, в так называемом месте<br />

Берель, были обнаружены могилы<br />

турецких ханов. В тех могилах было<br />

найдены останки более 60 украшенных<br />

золотом лошадей. Это было священное для<br />

тюрков место. Во время раскопок было<br />

найдено три музыкальных инструмента.<br />

Одним из них был предок кануна. Этот<br />

музыкальный инструмент впервые<br />

представил миру Аль-Фараби.<br />

Мы организуем международную выставку<br />

с участием историков из Турции и<br />

Азербайджана. В рамках выставки<br />

состоится 2-дневная экскурсия на место<br />

раскопок.<br />

Другим вашим проектом, где можно<br />

почитать о национальной истории<br />

тюркского народа, являются<br />

Исторический музей и Тюркская<br />

библиотека. Что могут найти здесь<br />

любители истории?<br />

Во время саммита в Нахичевани<br />

Назарбаев внес еще два предложения. Он<br />

сказал - пусть помимо Академии будут<br />

Тюркский исторический музей и Тюркская<br />

библиотека. Для библиотеки мы приобрели<br />

32 тысячи книг. Перевезли библиотеку из<br />

Венгрии из 16 тысяч книг.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

55


КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

ДЛЯ ИРАНА НАЧАЛСЯ ОБРАТНЫЙ ОТСЧЕТ<br />

Соглашение по ядерной энергии с Ираном ждет своего одобрения со стороны<br />

Конгресса США. Однако в Иране уже давно царит атмосфера праздника, а многие<br />

страны, включая Турцию, начали подсчет плюсов, которые принесло данное<br />

соглашение.<br />

ФИГЕН АЙПЕК АЙВАДЖИ<br />

Операция «Арго». Режиссер киноленты<br />

голливудская звезда Бен<br />

Аффлек получил за нее «Оскар»<br />

в номинации «Лучший фильм». Награду<br />

вручала «первая леди» страны Мишель<br />

Обама, что придало церемонии определенный<br />

смысл. В фильме повествуется<br />

о спасении группы дипломатов в 1979<br />

году в Тегеране, когда в результате нападения<br />

на Посольство США им, спасшись<br />

в последний момент от плена, пришлось<br />

скрываться в Посольстве Канады. Однако<br />

фильм и то, что он получил престижную<br />

премию, не было хорошо воспринято<br />

в Иране. Министр культуры Ирана<br />

Мухаммед Хусейни сделал заявление, что<br />

«Голливуд искажает историю. Этот фильм<br />

не что иное, как часть «мягкой» войны<br />

против Ирана». Если вернуться к содержанию<br />

картины, то события 1979 года на<br />

самом деле показывают глубокую пропасть<br />

в отношениях Ирана и США.<br />

Эта пропасть стала поводом к началу<br />

инициированной США изоляции Ирана<br />

на международной арене. Д.н. Бекир<br />

Гюнай, доцент факультета политологии<br />

Стамбульского Университета, высказывает<br />

мнение, что США, пережив за год-два<br />

первый шок, начали поддерживать Ирак<br />

в войне против Ирана, и эмбарго, которое<br />

продлилось 30 лет, стало началом одиночества<br />

Ирана. «США, внутренними<br />

волнениями, этническими выступлениями<br />

и наложением эмбарго вытолкнули Иран<br />

из системы и наблюдали политику изоляции».<br />

После того, как стало известно, что<br />

Иран занимается разработками в ядерной<br />

области, его изоляция только усугубилась,<br />

и как обычно начинаются восточные сказки<br />

«было ли, не было ли» также же и в отношении<br />

Ирана, он надолго сошел с исторической<br />

сцены. Завершение переговоров,<br />

в, так сказать, «период отсутствия», то<br />

есть в момент действия эмбарго, показало,<br />

что в ближайшем будущем возможности<br />

дипломатии смогут привести к мирному<br />

решению проблемы. Конечно, процесс<br />

очень долгий; конечно, сегодня мы не<br />

прошлись по саду, который посадили, но<br />

по крайней мере Иран не стал участником<br />

военных действий на Среднем Востоке.<br />

Гюнай следующим образом оценивает полученный<br />

результат в отношении Ирана:<br />

«В отношении Ирана сняли эмбарго, он<br />

стал лидером региона, открылись возможности<br />

для новых политических движений,<br />

наряду с экономическим подъемом<br />

в стране и ростом доходов от продажи<br />

нефти будет расти и уровень жизни, таким<br />

образом, можно сказать, что получены<br />

конкретные результаты».<br />

ТРУДНО САДИТЬСЯ ЗА СТОЛ<br />

ПЕРЕГОВОРОВ? ИЛИ ТРУДНО<br />

ВСТАВАТЬ ИЗ-ЗА НЕГО?<br />

Когда же разорвались те нити отношений<br />

между Ираном и США, которые, начиная<br />

с 1979 года были призваны превратить его<br />

в страну-невидимку,? И как возникла эта<br />

ядерная напряженность? Фитиль ядерной<br />

напряженности между Ираном и США подожгла<br />

пресс-конференция в Вашингтоне,<br />

состоявшаяся 14 декабря 2012 года, организованная<br />

Главой Национального совета<br />

сопротивления Ирана в США Али Реза<br />

Джафарзаде. И что же сказал Джафарзаде<br />

на пресс-конференции? Он сказал, что<br />

Иран, в тайне от Международного агентства<br />

по атомной энергии (МАГАТЭ), проводит<br />

обогащение урана с целью создания<br />

ядерного оружия. Джафарзаде даже указал<br />

два объекта: Натанз, где Иран обогащает<br />

уран, и Арак, где строится завод по производству<br />

тяжелой воды. Как же могли поступить<br />

США, которые после теракта 11<br />

сентября стали более остро реагировать<br />

на любые угрозы? Объявили бы войну?<br />

Нет, на этот раз они не сделали того, что<br />

приходит в голову первым. Потому что<br />

нестабильность и ряд неудач на среднем<br />

Востоке после вторжения в Ирак подтолкнули<br />

США в решении проблемы тайной<br />

56 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

ядерной программы не к войне с Ираном,<br />

а к столу переговоров. Впервые за стол<br />

переговоров сели в 2006 году вместе с<br />

пятью постоянными членами Организации<br />

Объединенных Наций (ООН) и Германией,<br />

таким образом «сидение за столом» продлилось<br />

до июля <strong>2015</strong> года. В результате<br />

длительных переговоров было решено,<br />

что Иран ограничит свои работы по обогащению<br />

урана и откроет ядерные объекты<br />

для посещения комиссией МАГАТЭ; в обмен<br />

же на это будут отменены экономические<br />

и финансовые санкции в отношении<br />

Ирана, хотя эмбарго на поставки оружия<br />

временно сохранится. Сразу же после достижения<br />

соглашения 14 июля население<br />

Ирана вышло на улицы, чтобы отпраздновать<br />

это событие. Если подумать, что<br />

только с 2012 года доход от продажи нефти<br />

снизился на 160 миллиардов, то такая<br />

радость иранцев не выглядит преувеличенной.<br />

Конечно же снятие эмбарго – это<br />

не только материальное благополучие,<br />

стоит отметить, что оно несет надежду на<br />

более свободную жизнь.<br />

ПОЛИТИКА КОНКУРЕНЦИИ?<br />

ИЛИ ЭКОНОМИЧЕСКОЕ<br />

СОТРУДНИЧЕСТВО?<br />

Страной, которая не сидела за столом<br />

переговоров, но на которую сильное влияние<br />

оказали их итоги, оказалась Турция.<br />

Да, Турции не было в то время, когда с<br />

Ираном торговались по ядерным вопросам,<br />

но очевидно, что страна оказалась<br />

под влиянием как экономических, так и<br />

политических последствий итогов соглашения.<br />

Не стоит отрицать древнее соперничество<br />

Ирана и Турции в регионе. Эти<br />

две сильные страны являются главными<br />

героями на региональной арене. Однако,<br />

официальные лица Турции, после того,<br />

как был достигнут компромисс по ядерному<br />

вопросу в Иране, сделали заявление, в<br />

котором потребовали от Ирана отказаться<br />

от религиозной политики и попыток доминировать<br />

в регионе. Интересно, такое<br />

желание было способом найти подходящую<br />

основу для создания экономических<br />

связей? Доц. ДР. Ахмет Юклейен из<br />

Стамбульского Торгового Университета<br />

так объясняет необходимость отказа от<br />

политики конкуренции ради больших<br />

экономических задач двух стран: «Будет<br />

лучше, если обе страны откажутся от политической<br />

конкуренции и сосредоточатся<br />

на экономических выгодах. Для этого, обеим<br />

странам конечно же необходимо пересмотреть<br />

свои политические цели. Путь<br />

к миру и развитию в регионе проходит<br />

от отказа от межрелигиозной структуры<br />

конфликтов через достижение более гуманитарного<br />

уровня.»<br />

С другой стороны, Юклейен обращает<br />

внимание на то, что влияние соглашения<br />

на турецко-иранские отношения противоречиво:<br />

«Помимо предоставления гигантских<br />

возможностей, предлагаются и<br />

некоторые трудности. Начиная с первого<br />

дня акцент делается на экономической выгоде<br />

соглашения. Снятие экономических<br />

санкций с Ирана благотворно скажется<br />

на экономике; отражением данного утверждения<br />

является радостное население<br />

на улицах городов». Для Турции, которая<br />

является важнейшим рынком экспорта<br />

Ирана, данное ядерное соглашение конечно<br />

же означает начало нового экономического<br />

этапа в рамках отношений с этой<br />

страной. И конечно, в период действия<br />

экономического эмбарго в отношении<br />

Ирана, торговля между Турцией и Ираном<br />

не замирала. Даже выросла, но этот рост<br />

не достиг желаемого уровня. Дp. Фатих<br />

Маджит, доцент Университета Сулейман<br />

Шах, говорит, что в конце 2003 года экс-<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

57


КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

порт Турции в Иран составлял 5<strong>34</strong> миллиона<br />

долларов США, а к концу 2014<br />

года – уже 3,9 миллиарда долларов, но<br />

при этом он напоминает: «На самом деле,<br />

если учесть увеличение торгового оборота<br />

Турции и Ирака, например, в указанный<br />

период, с 829 миллионов до 11 миллиардов,<br />

то становится очевидно, что желаемый<br />

уровень торговли Турции с Ираном<br />

не был достигнут. На ограничение роста<br />

торговли с Ираном, по сравнению с другими<br />

странами региона, в значительной<br />

степени повлияли экономические трудности,<br />

переживаемые Ираном вследствие<br />

наложенного эмбарго». Хорошо, а теперь<br />

цифры торгового оборота между Турцией<br />

и Ираном достигнут желаемого уровня?<br />

Маджит считает, что делать какие-то прогнозы<br />

в цифрах очень трудно, но если<br />

Турция сможет стать рынком экспорта,<br />

способным в течение долгового времени<br />

конкурировать с Ираком, то существует<br />

вероятность превышения годового экспорта<br />

цифры в 10 миллиардов долларов. На<br />

первом месте в экспорте Турции в Иран<br />

занимают такие позиции, как машины<br />

и машинное оборудование, химическая<br />

продукция, текстиль, изделия из металла,<br />

резиновые и пластиковые товары, в связи<br />

с чем, Маджит отмечает вероятность<br />

увеличения экспорта данной продукции<br />

ввиду ее конкурентоспособности. Кроме<br />

того, Маджит отмечает, что не следует<br />

забывать и о прибыли от туризма: «Вместе<br />

со снятием эмбарго, завершением экономических<br />

трудностей и обогащением населения<br />

наступит и рост доходов Турции<br />

от туризма за счет Ирана. За последние<br />

два года количество туристов, прибывших<br />

в Турцию из Ирана, увеличилось на <strong>34</strong>%<br />

и составило примерно 1,6 миллиона человек,<br />

что поставило Иран на шестое место<br />

среди стран, жители которых посещают<br />

Турцию».<br />

ВСЕ ЭТО, КОНЕЧНО, ПРЕКРАСНО,<br />

НО ЧТО ЖЕ БУДЕТ С<br />

ЭНЕРГЕТИЧЕСКИМ РЫНКОМ?<br />

Включение обладающего одними из самых<br />

крупных запасов нефти и природного<br />

газа Ирана в международную систему,<br />

конечно, же изменит динамику энергетического<br />

рынка. Проф. Дp. Мубариз<br />

Хасанов, специалист Центра энергетических<br />

и экономических исследований<br />

Прикаспийского института стратегических<br />

исследований (HASEN), в ожидании того,<br />

что снятие санкций с Ирана, обладающего<br />

огромными запасами углеводородов,<br />

серьезно повлияет на мировой энергетический<br />

рынок, говорит следующее: «В<br />

странах группы 5+1 цена за баррель нефти<br />

марки Брент накануне достижения соглашения<br />

с Ираном составляла 58,7 доллара,<br />

а сразу после объявления о соглашении<br />

опустилась до 56,6 доллара. Потому что<br />

международные цены на сырье естественным<br />

образом очень четко реагируют на<br />

экономические и политические изменения.<br />

Оптимистические настроения, возникшие<br />

после объявления о соглашении,<br />

несмотря на то, что де-факто санкции<br />

еще не отменены, послужили поводом к<br />

падению цен на нефть». Однако, Хасанов<br />

предупреждает, что даже после фактической<br />

отмены санкций Ирану потребуется<br />

время для достижения производственного<br />

потенциала, которым он обладает. Потому<br />

что за годы изоляции Иран не развивал в<br />

достаточной степени производственные<br />

мощности месторождений углеводородов<br />

и сегодня это является одним из основных<br />

препятствий. В связи с этим, Хасанов<br />

говорит о том, что экспорт кардинально не<br />

увеличится и будет достигать примерно<br />

120-130 миллионов тонн, как это было в<br />

58 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

1990-ые и 2000-ые годы. «Даже эти цифры<br />

означают, что за короткий период экспорт<br />

иранской нефти увеличится примерно на<br />

70% по сравнению с 2014 годом. Несмотря<br />

на такой рост Иран остается далеко позади<br />

таких экспортеров нефти, как Саудовская<br />

Аравия и Россия, экспортирующих в год<br />

401,4 и 386 тонн соответственно. Исходя<br />

из этого, отмена санкций в отношении<br />

Ирана в ближайшее время не сможет оказать<br />

какого-либо значительного влияния<br />

на мировой спрос нефти, мировые цены<br />

на нефть будут больше подвержены психологическому<br />

влиянию».<br />

С другой стороны, не будем забывать,<br />

Иран серьезно настроен и в отношении<br />

природного газа. Правда нельзя сказать,<br />

что в этой стране, являющейся обладательницей<br />

поистине гигантских запасов<br />

природного газа, дела в области его экспорта<br />

идут хорошо. В 2014 году Иран<br />

добыл 172,6 миллиарда кубометров газа,<br />

из них только 2.4 миллиарда кубометров<br />

ушли на экспорт. Оставшиеся 170,2 миллиарда<br />

кубометров были потреблены<br />

внутри страны. Хасанов, утверждая, что<br />

только до 2020 года Иран собирается<br />

увеличить добычу природного газа до<br />

360 миллиардов кубометров в год, высказал<br />

следующее: «В случае ограничения<br />

внутреннего потребления газа, Иран<br />

сможет стать одним из крупнейших,<br />

после России, мировых экспортеров<br />

газа. Однако, для увеличения объемов<br />

производства и экспорта Ирану нужно<br />

нарастить необходимую экспортную<br />

мощность». Конечно же здесь для осуществления<br />

экспорта необходимо наличие<br />

соответствующей инфраструктуры<br />

и сотрудничество. Если инфраструктура<br />

интересует только Иран, то в части,<br />

касающейся сотрудничества, заинтересованы<br />

многие страны. Одна из них<br />

- Турция, страна, по территории которой<br />

пройдет Трансанатолийский газопровод<br />

проекта «Южного Газового Коридора».<br />

Завершение проекта, способного значительно<br />

увеличить поставки природного<br />

газа, планируется к 2020 году, и Хасанов<br />

считает, что: «По завершении данного<br />

проекта Иран легко попадет на европейские<br />

рынки».<br />

И наконец, ядерное соглашение заново<br />

открыло перед Ираном двери в мир. Проф.<br />

Дp. Мубариз Хасанов: «Освобождение<br />

замороженных активов и отмена санкций<br />

в отношении финансовых учреждений<br />

ускорят процесс объединения Ирана с мировыми<br />

рынками». Хасанов подчеркнул,<br />

что после отмены санкций ожидается<br />

быстрый рост экономики Ирана, официальные<br />

представители прогнозируют в<br />

течение 10 лет увеличение оборота с 300<br />

миллиардов до более одного триллиона<br />

долларов в год. Пока Иран находится в<br />

ожидании бурного роста, другой сильный<br />

игрок в регионе, Турция, будет строить<br />

планы по углублению экономических<br />

отношений с Ираном. Взаимная экономическая<br />

выгода для этих двух государств<br />

выглядит просто неизбежной, особенно,<br />

когда у Турции имеются возможности<br />

энергетическим путем привести Иран в<br />

Европу через вновь открывшиеся перед<br />

ним двери. С другой стороны, в ближайшее<br />

время мы сможем сами увидеть<br />

насколько смягчатся высказывания в отношении<br />

Ирана, который в течение многих<br />

лет находился в изоляции, или приведет<br />

ли ядерное соглашение к тому, чтобы<br />

был снят фильм, который номинируют на<br />

премию «Оскар». Конечно, если картина<br />

будет снята и получит «Оскар», то всем<br />

будет интересно, кто же будет вручать<br />

награду… Будем надеяться, что Конгресс<br />

США одобрит ядерное соглашение.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

59


КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

СЕРЬЕЗНОЕ ИСПЫТАНИЕ ДЛЯ ОТНОШЕНИЙ МЕЖДУ<br />

ТУРЦИЕЙ И США<br />

Два основных государства-сторонника НАТО – Турция и США в настоящий момент<br />

переживают тяжелое испытание, напрямую имеющее отношение к насилию и<br />

терроризму, усиливающемуся на территории Среднего Востока.<br />

ПРОФ. ДР. МЕСУТ ХАККЫ ДЖАШЫН<br />

Спиралевидное развитие по возрастающей<br />

инициированного со стороны<br />

РПК (Рабочая Партия<br />

Курдистана) насилия, сорвавшего процесс<br />

урегулирования, реализуемого в<br />

Турции, а также сохранение в значительной<br />

степени и по сей день мощи<br />

ИГИЛ (Исламское Государство Ирака и<br />

Леванта), функционирующего на территории<br />

Сирии-Ирака, продолжают угрожать<br />

безопасности всего региона в<br />

целом. Наряду с этим, в свете требований<br />

независимости Барзани в Северном<br />

Ираке, неспособности Армии<br />

Центрального Ирака сохранить единство<br />

страны и продолжающихся террористических<br />

актов, ежедневно теряют жизнь в<br />

среднем около 100 человек, новости о<br />

гибели которых уже стали повседневными<br />

и привычными. На основании вышесказанного,<br />

можно заключить, что<br />

Турция лицом к лицу столкнулась с проблемой<br />

террористической борьбы на<br />

двух фронтах, сформированных силами<br />

РПК и ИГИЛ на территории вдоль границы<br />

Иран-Ирак-Сирия и на территории<br />

собственно государства.<br />

ИГИЛ, одним ударом проводя атаки на<br />

PYD (Партия «Демократический союз»),<br />

являющейся аналогом РПК в Сирии,<br />

стремясь разрушить симпатию, испытываемую<br />

к данной организации в Турции,<br />

также дает понять Анкаре, что в случае<br />

дальнейшего развития альянса с США,<br />

продолжит проводить террористические<br />

акты на Анатолийских землях. Этот<br />

вызов стал причиной ужесточения позиции<br />

противостояния Анкары по отношению<br />

в ИГИЛ, и внесению изменений в<br />

новую стратегию, предусматривающую<br />

давление на ячейки организации внутри<br />

страны. При этом, самым важным шагом<br />

Турции, сделанным в данном направлении,<br />

стало участие Турции в<br />

Меморандуме о взаимопонимании по<br />

вопросам совместного использования воздушных<br />

сил, подписанном в Эр-Рияде<br />

Президентом Обамой с странами-союзниками<br />

и государствами Персидского залива,<br />

и явившемся отправной точкой в реализации<br />

политики борьбы с ИГИЛ. При данных<br />

обстоятельствах Анкара путем участия<br />

в «Коалиции воздушных сил» и вступления<br />

с Пентагоном в более тесные взаимоотношения,<br />

подтвердила свое разрешение<br />

на использование Базы Инжирлик для<br />

самолетов и беспилотных воздушных<br />

средств.<br />

«БЕЛЫЕ ПЯТНА» В РАМКАХ<br />

СОВМЕСТНОЙ БОРЬБЫ<br />

Наличие не урегулированных вопросов<br />

или некоторых не четко определенных<br />

условий в рамках переговоров между<br />

США и Турцией по вопросам совместного<br />

противостояния ИГИЛ, очевидно. В частности,<br />

сохранению неопределенности<br />

способствует организация «зоны запрета<br />

полетов» на территории Ирака и Ливии и<br />

«безопасной зоны» на севере Сирии.<br />

Отличающиеся друг от друга заявления<br />

Анкары и Вашингтона демонстрируют<br />

существование различий в дипломатических<br />

взглядах сторон.<br />

Турция изъявляет желание путем организации<br />

безопасной зоны при участии<br />

«оппозиционных сил» Сирии, обеспечить<br />

безопасность границ и защиту от волны<br />

беженцев. Таким образом, в процессе<br />

переговоров турецкая сторона, на основании<br />

совместного осознания необходимости<br />

устранения ИГИЛ из региона и предоставления<br />

местным властям новых полномочий<br />

и степени ответственности, продолжает<br />

придерживаться устойчивой позиции<br />

в том, что взаимодействие PYD и РПК и<br />

формирование ими отдельного государства<br />

на севере Сирии в будущем станет<br />

серьезной угрозой государственному<br />

единству и национальной безопасности не<br />

60 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

только самой Сирии, но и Турции, причем<br />

в не меньшей степени.<br />

ДЕЙСТВИТЕЛЬНО ЛИ США<br />

ДОСТИГЛО УСПЕХОВ В БОРЬБЕ С<br />

ИГИЛ?<br />

При рассмотрении вопроса прежде всего,<br />

необходимо отметить, что завершен первый<br />

год существования коалиции против<br />

ИГИЛ, созданной под председательством<br />

США сразу после получения в свои руки<br />

ИГИЛ-ом города Мусул в результате<br />

захватнических операций, реализуемых<br />

организацией в Ираке. Стоимость воздушных<br />

операций для США составила<br />

примерно 3,5 миллиардов долларов.<br />

Кроме этого, утверждается, что уничтожение<br />

9 тысяч целей в результате более<br />

чем 6000 воздушных вылазок, привело<br />

более чем 10 тысяч боевиков ИГИЛ-а в<br />

состояние отсутствия боеготовности.<br />

Согласно данных Министерства Обороны<br />

США, количество бойцов ИГИЛ на<br />

сегодняшний день по сравнению с 2014<br />

годом значительно возросло.<br />

Предположительно, на стороне ИГИЛ<br />

воюют от 20 до 30 тысяч солдат.<br />

Напомним, что Генерал командования<br />

сухопутных войск США господин Рай<br />

Одиерно оценивает результаты борьбы с<br />

ИГИЛ как успешные. Одиерно в своем<br />

заявлении в Вашингтоне, утверждает, что<br />

значительное количество высшего военного<br />

состава ИГИЛ убито, и, как следствие,<br />

мощь организации в целом ослаблена.<br />

ПРАВИЛА ИГРЫ МЕНЯЮТСЯ: БАЗА<br />

ИНЖИРЛИК<br />

Если взглянуть с позиции США, соглашение,<br />

достигнутое с Ираном по вопросам<br />

Атомной энергии, частично успокоило<br />

Белый Дом. Выявлено, что у<br />

Саудовской Аравии, испытывающей свою<br />

военную силу в Йемене, шансы в деятельности,<br />

направленной против Ирана,<br />

слишком малы, практически отсутствуют.<br />

Продолжающиеся проблемы в Греции и<br />

то, насколько сильно переживаемые процессы<br />

откинули страну на задний план –<br />

очевидный факт. Решающим шахматным<br />

ходом в борьбе с терроризмом США безусловно<br />

видит достижение взаимного,<br />

основанного на доверии, соглашения с<br />

Турцией, через преодоление препятствий,<br />

возникших в ходе сотрудничества двух<br />

стран. С точки зрения среднесрочной и<br />

долгосрочной перспективы, Турция<br />

может в рамках стратегии борьбы с РПК<br />

и ИГИЛ сыграть более значительную<br />

роль в плане охвата функций и ответственности<br />

наряду с НАТО и США. В<br />

этих рамках, База Инжирлик, обозначенная<br />

в характеристике американцев как<br />

«Game Changer», имеет крайне важное<br />

значение, как сила, способная изменить<br />

правила игры в борьбе с ИГИЛ.<br />

Безпилотные дроны, использование<br />

которых было начато в годы правления<br />

Обамы, в частности в Афганистане, с<br />

большой долей вероятности с задействованием<br />

Воздушной Базы Инжирлик,<br />

будут также использоваться против<br />

ИГИЛ в Сирии, однако, самой деликатной<br />

точкой в этой стратегии является<br />

наличие риска возникновения потерь<br />

среди гражданского населения в результате<br />

использования беспилотных воздушных<br />

средств. Также имеет место<br />

риск использования данной опасности<br />

ИГИЛ-ом в качестве основы для пропаганды<br />

против США на Среднем<br />

Востоке. Кроме этого, все указанные<br />

стратегические действия могут способствовать<br />

развитию не только отношений<br />

Турции с США, но и отношений Турции<br />

и Израиля и в не меньшей степени.<br />

Несмотря на различия региональных<br />

интересов Турции и США, общая<br />

модель борьбы с терроризмом, которая<br />

будет воплощаться совместными усилиями,<br />

имеет крайне важное значение с<br />

точки зрения стабильности и мира в<br />

регионе.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

61


КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

ДЛИННЫЙ СПИСОК В РАМКАХ ВИЗИТА ЭРДОГАНА В<br />

КИТАЙ<br />

Увеличение объема торговых отношений, Уйгурский вопрос, Закуп Китайской<br />

Системы Противоракетной Обороны, Исторический Шелковый Путь... вот с таким<br />

обширным списком вопросов господин Эрдоган впервые посетил Китай.<br />

АХМЕТ ЮКЛЕЙЕН<br />

В<br />

пресс-релизе, опубликованном<br />

перед началом поездки в Пекин,<br />

Президент Эрдоган заявил о том,<br />

что в 2010 году был заложен фундамент<br />

для стратегического сотрудничества<br />

обеих стран и что сейчас имеется «готовность<br />

притворить все планы в жизнь». В<br />

своей речи Эрдоган отметил следующее:<br />

«Создавая стратегическое партнерство с<br />

государством Китай в 2010 году, мы сделали<br />

свои первые шаги на этом пути, и<br />

теперь находимся в стадии практической<br />

реализации. Взаимоотношения с Китаем<br />

нами рассматриваются исключительно<br />

с позиции стратегических». Выражение,<br />

на котором Эрдоган акцентировал свое<br />

внимание - «стратегическое партнерство»,<br />

заслуживает более широкого рассмотрения.<br />

Несмотря на то, что обе страны отличаются<br />

крупными масштабами экономики и<br />

серьезными политическими амбициями,<br />

между государствами имеют место нестабильные<br />

торговые отношения. В 2014<br />

году Турцией было импортировано потребительских<br />

товаров и производственного<br />

сырья на сумму почти 25 миллиардов<br />

долларов, экспорт в Китай же составил<br />

всего 2,8 миллиардов долларов.<br />

ПОЛИТИЧЕСКАЯ<br />

НАПРЯЖЕННОСТЬ ОТСТУПИЛА<br />

НА ЗАДНИЙ ПЛАН ПЕРЕД ЛИЦОМ<br />

ЭКОНОМИЧЕСКИХ ПРИОРИТЕТОВ<br />

Именно в связи с протестами, имевшими<br />

место в Турции в последнее время и направленными<br />

против действий, осуществляемых<br />

в отношении мусульманского<br />

турецкого и уйгурского населения, проживающего<br />

в районе Сиджан в Китае,<br />

поездка Эрдогана в Китай вызвала повышенный<br />

интерес СМИ. Однако, политическая<br />

напряженность, ставшая причиной<br />

возникшего недоверия между сторонами<br />

визита, осталась в тени экономических<br />

приоритетов.<br />

В случае если, несмотря на это осложнение,<br />

посредством запуска современной автомагистрали,<br />

соединяющей Китай и Европу<br />

и проходящей по территории Турции,<br />

будет возвращен к жизни исторический<br />

Шелковый Путь, данный визит станет<br />

уникальной возможностью для формирования<br />

долгосрочных стратегических отношений<br />

между двумя государствами. Кроме<br />

этого, Турция поддерживает реализацию<br />

проекта строительства железной дороги,<br />

призванной связать между собой столицу<br />

Азербайджана город Баку, столицу Грузии<br />

город Тбилиси и один из восточных регионов<br />

Турции – Карс.<br />

Обобщая сказанное, можно подытожить:<br />

визит Президента Эрдогана в Китай несомненно<br />

является важнейшим шагом на<br />

пути развития турецко-китайских отношений.<br />

А экономическое сотрудничество<br />

значительно важнее ожиданий от партнерства<br />

в сфере безопасности.<br />

62 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>


www.hazarworld.com<br />

ДЕЙСТВИТЕЛЬНО ЛИ ИРАН ЯВЛЯЕТСЯ ПЕРВЫМ<br />

ПО ЗАПАСАМ ПРИРОДНОГО ГАЗА?<br />

Будучи богатейшим по запасам природного газа в мире государством Иран, тем не<br />

менее не превратился в серьезного игрока в сфере торговли природным газом.<br />

ЕМИН АКХУНЗАДЕ<br />

Иран, обладающий согласно статистическим<br />

данным Бритиш<br />

Петроль (ВР), месторождениями<br />

природного газа, насчитывающими<br />

<strong>34</strong> триллиона кубических метров,<br />

занимает положение самой богатой<br />

по запасам природного газа страны в<br />

мире. Однако, какими бы богатейшими<br />

резервами природного газа не владел<br />

Иран, до сего момента это государство<br />

не является серьезным участником на<br />

рынке торговли природным газом.<br />

ПОЛИТИКА ЗАЩИТЫ<br />

ПРЕПЯТСТВУЕТ РАЗВИТИЮ<br />

При рассмотрении существующих<br />

цифр сразу становится понятно, насколько<br />

много в настоящее время в<br />

Иране неразрабатываемых месторождений<br />

природного газа. И этому также<br />

имеется несколько причин. Прежде<br />

всего, международные санкции, внедренные<br />

в отношении Ирана с 1979<br />

года. При таких обстоятельствах Иран<br />

был вынужден самостоятельно разрабатывать<br />

все собственные источники<br />

энергетических ресурсов.<br />

В отличие от предыдущего в новом<br />

законе предусмотрено увеличение<br />

сроков предоставления производственных<br />

комплексов в эксплуатацию<br />

с 5 до 25 лет. Кроме этого, так как<br />

были составлены определенные договоренности<br />

в рамках переговоров<br />

по вопросам атомной энергии между<br />

Ираном и странами Р5+1 (Большой<br />

Пятерки), с момента вступления в законную<br />

силу упоминаемого соглашения<br />

все применяемые к Ирану санкции<br />

будут упразднены. Благодаря чему в<br />

кратко и среднесрочной перспективе<br />

ожидается значительное увеличение<br />

производства природного газа в Иране.<br />

Способно ли такое положение дел<br />

превратить Иран в серьезного игрока<br />

на Европейском рынке?<br />

ПРЕЖДЕ ЧЕМ СТАТЬ<br />

СЕРЬЕЗНЫМ ИГРОКОМ<br />

НА РЫНКЕ, НЕОБХОДИМО<br />

ПРОВЕСТИ ЗНАЧИТЕЛЬНЫЕ<br />

ПОДГОТОВИТЕЛЬНЫЕ РАБОТЫ<br />

Прежде всего, будет полезным отметить,<br />

что в стране в настоящий момент<br />

существуют серьезные проблемы с недостаточно<br />

развитой инфраструктурой,<br />

и в случае отмены в этом году санкций,<br />

для того, чтобы Иран смог в необходимых<br />

масштабах развить собственные<br />

месторождения природного газа и вывести<br />

их на рынок, потребуется около<br />

6-7 лет. С другой стороны, большая<br />

часть месторождений природного газа<br />

Ирана расположены на юге страны. Поэтому<br />

Иран предпочитает осуществлять<br />

сбыт произведенного природного газа на<br />

рынках, близкорасположенных к данным<br />

регионам. В этой связи, продажа газа в<br />

больших количествах в Европу для Ирана<br />

не выглядит привлекательной. Однако,<br />

посредством использования трубопровода<br />

Тебриз-Анкара Иран имеет возможность<br />

подавать в Турцию и затем через Транс-<br />

Анатолийский газопровод и Трансадриатический<br />

трубопровод в Европу, около 10<br />

миллиардов кубаметров природного газа.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

63


КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ<br />

ЦВЕТУЩИЙ РОСТОК В ЗАСУШЛИВОЙ ПУСТЫНЕ:<br />

КИНЕМАТОГРАФ ТУРКМЕНИСТАНА<br />

Противостояние туркменского народа царскому режиму и капитализму,<br />

выраженное языком кинематографа, выплеснулось на экран. Кино, с 1926 года,<br />

будучи новым направлением в искусстве, стало частью культурного наследия<br />

туркменского народа.<br />

РУФАТ АГАЕВ<br />

Искусство «Движущихся фотографий»<br />

распространяясь на<br />

землях Туркестанского региона<br />

не прошло мимо Туркменистана, и в<br />

1910 году туркмены познакомились с<br />

кинематографом. При помощи и поддержке<br />

Советских кинематографистов<br />

искусство кино и в Туркменистане стало<br />

направлением, имеющим общественную<br />

значимость. Народным комиссариатом<br />

просвещения Туркменистана в 1926<br />

году было принято решение о создании<br />

кинофабрики, именно на созданной в<br />

исполнение данного решения «Кинематографической<br />

Фабрике Ашхабад» стали<br />

сниматься туркменские фильмы.<br />

ПЕРВЫЕ ШАГИ В КИНЕМАТОГРА-<br />

ФЕ. ПЕРВЫЕ ФИЛЬМЫ<br />

Первый опыт создания кино в Республике<br />

Туркменистан был связан со съемками<br />

в 1925 году кинематографистами студии<br />

«Мосфильм» ленты под названием<br />

«Создание Советской Социалистической<br />

Республики в Туркменистане». Темой<br />

этого документального фильма было<br />

историческое прошлое строительства<br />

Советского Туркменистана.<br />

Снятый в 1930 году фильм «Карабекаульский<br />

канал», повествующий об<br />

усилиях людей в борьбе за воду, которую<br />

необходимо было провести в бесплодные<br />

засушливые земли, познакомил Советского<br />

зрителя с туркменистанским<br />

кинематографом и работой туркменистанских<br />

кинематографистов. Вдохновленные<br />

успехом этого фильма, туркменские<br />

кинематографисты создали такие<br />

фильмы как «Корова», «Хлопок» и «Каракуль»,<br />

чем внесли свой значительный<br />

вклад в развитие советского кино.<br />

Фильм А.Владичука под названием «Белое<br />

Золото», снимался после фильмов<br />

документального жанра в 1929 году.<br />

Фильм повествует о том, как в туркменской<br />

деревне, население которой<br />

занимается выращиванием и обработкой<br />

хлопка, создавался и начинал свою работу<br />

колхоз.<br />

В 1933 году был снят еще один фильм,<br />

рассказывающий о природных богатствах<br />

Туркменистана, в котором была<br />

затронута тема нефти. В этом фильме<br />

с названием «Семь сердец», показана<br />

история приключений, которые выпали<br />

на долю группы молодых геологов, занимающихся<br />

разведкой нефтяных месторождений<br />

в пустыне Каракум. Важной<br />

вехой в истории кино Советского Туркменистана<br />

является снятый в 1935 году<br />

режиссером А.Ладашевым фильм под<br />

названием «Я вернусь». Фильм создан<br />

по мотивами известной поэмы «Батрак»,<br />

написанной туркменским поэтом Оразом<br />

Ташназаровым. Наряду с огромным успехом,<br />

которым пользовалась эта лента,<br />

фильм стал популярен и был показан в<br />

кинотеатрах всех Советских государств<br />

В следующих выпусках наших публикаций<br />

мы постараемся рассказать нашим<br />

дорогим читателям о Туркменском кинематографе<br />

времен Второй Мировой<br />

Войны и послевоенного периода.<br />

64 СЕНТЯБРЬ <strong>2015</strong> ВЫПУСК <strong>34</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!