01.06.2016 Views

HAZAR WORLD - SAYI 43 Haziran 2016

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

HASEN | <strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong><br />

OPEC ÜYELERİ ENERJI<br />

DIŞI YATIRIMLARA<br />

FİYAT- 7,5 TL<br />

YELKEN AÇTI


www.hazarworld.com<br />

ÖNSÖZ / EDITORIAL<br />

YÖNETİM<br />

İMTİYAZ SAHİBİ<br />

Hazar İletişim, Tanıtım ve<br />

Yayıncılık A.Ş. Adına<br />

Haldun YAVAŞ<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />

Gökhan ÇAY<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (SORUMLU)<br />

Figen AYPEK AYVACI<br />

Petrol savaşlarına ve enerji kaynaklarının<br />

ele geçirilmesi için verilen sert mücadelelere<br />

şahit olduk, olmaktayız. Öte yandan petrol<br />

fiyatları daha ne kadar bir süre düşük<br />

seviyelerde devam eder bilinmez. Onlarca<br />

yıl devam etmesi halinde, petrol fiyatlarının<br />

enerji üzerinde dönen oyunları nasıl etkileyeceğini<br />

gözlemleyeceğiz. Tabii bu varsayımlar<br />

işin yalnızca bir boyutunu teşkil<br />

ediyor. Diğer taraftan enerji üreticisi ülkeleri<br />

ilgilendiren çok daha önemli bir konu<br />

var: Petrolden elde edilen gelirin enerji dışı<br />

sektörlere dönüştürülmesi. Birçok petrol<br />

üreticisi ülke bunun için kolları sıvadı.<br />

Daha önceki sayılarımızda Azerbaycan’ın<br />

ve diğer Hazar ülkelerinin bu doğrultuda<br />

almaya başladığı tedbirlere değinmiştik,<br />

aldıkları kararları sizlere duyurmuştuk<br />

ve analiz etmiştik. Doç. Dr. Fatih Macit bu<br />

sayı için kaleme aldığı kapak yazısında,<br />

ABD’deki gelişmelerden de haber vererek,<br />

Suudi Arabistan’ın “Vision 2030” projesini<br />

analiz etti. Ekonomisi petrole dayalı ülkelerin<br />

ekonomilerinin çeşitlenmesiyle küresel<br />

pazardaki alıcı ve satıcılar değişikliğe uğrayacağı<br />

için dünyadaki ticaret zincirinin<br />

kırılacağı ve değişikliğe uğrayacağı öngörüsünde<br />

bulunsak herhalde yanılmayız.<br />

“Ekonomik rekabet gücü” ifadesiyle bugüne<br />

kadar dünyanın gelişmiş ve gelişmekte<br />

olan ülkelerini kastediyorduk. Petrol<br />

üreticisi ülkelerin yeni ekonomik programlarını<br />

açıklamaları ve bu programlarda<br />

ekonomik çeşitlilik hedeflediklerini<br />

duyurmaları ile bugün ekonomisi petrole<br />

dayalı ülkelerin de rekabet gücünde daha<br />

güçlü varlık göstereceklerini söyleyebiliriz.<br />

Küresel Rekabet Gücü sıralamasında<br />

ilk 25 ülke arasında hâlihazırda<br />

Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi<br />

Arabistan gibi petrol üreticisi ülkeleri<br />

yer alıyor. Hazar Bölgesi ülkelerinin de<br />

benzer bir şekilde listenin ön sıralarına<br />

doğru kayması gerekiyor. İşte bunun<br />

için ekonomilerini çeşitlendirmeleri şart.<br />

Ekonominin çeşitlenmesiyle hidrokarbon<br />

zengini bölgelerde petrol savaşları yaşan-<br />

HALDUN YAVAŞ<br />

Hazar Strateji Enstitüsü<br />

Genel Sekreter<br />

mayacak desek de çatışmalar şu an için<br />

hiç eksik olmuyor. İstanbul Üniversitesi<br />

Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası<br />

İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülden<br />

Ayman, Ortadoğu’daki çatışmaların<br />

Türkiye ve Hazar Bölgesi’ne olan etkilerini<br />

yazdı. Bulunduğumuz coğrafyayla<br />

ilgili bir başka analizde ise Temmuz<br />

ayında gerçekleşecek olan NATO <strong>2016</strong><br />

Varşova Zirvesi’ne dair beklentileri Prof.<br />

Dr. Mesut Hakkı Caşın kaleme aldı.<br />

Enerjinin yanı sıra enerjiyi ve üretilen<br />

malı taşıyacak ulaştırma koridorlarının<br />

önemi aşikâr. Geçtiğimiz ay HASEN’in<br />

desteğiyle Birleşmiş Milletler (BM)<br />

Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC)<br />

salonunda “Gündem 2030: İpek Yolu<br />

Güzergâhında Sinerji Sempozyumu”<br />

gerçekleştirildi. Dr. L. Vladimir Kvint,<br />

bu sayımıza özel “İpek Yolu’nda Farklı<br />

Güzergâhlar Eş Zamanlı Olarak<br />

Geliştirilebilir” başlıklı bir yazı kaleme<br />

aldı. Burada Türkiye’nin tüm ulaştırma<br />

koridorlarına verdiği desteği mutlaka görmek<br />

gerektiğini de belirtmekte fayda var.<br />

Bölgesel güvenlik açısından önemli<br />

bir ülke de Özbekistan. Doç. Dr. Bekir<br />

Günay Türkiye-Özbekistan ilişkisinin<br />

dününü, bugününü ve yarınını değerlendirirken<br />

Özbekistan’ın mevcut durumuna<br />

dair bir tablo çiziyor. Güvenlik<br />

deyince artık siber dünyayı da mutlaka<br />

konuşmamız gerekiyor. HASEN ile<br />

ortak bir eğitim vermek için Türkiye’ye<br />

gelen George Mason Üniversitesi<br />

Altyapı Koruma ve İç Güvenlik Merkezi<br />

Direktörü Dr. Mark Troutman ile yaptığımız<br />

röportaj güvenliğe dair önemli<br />

mesajlar içeriyor. Bu ayki aktüel bölümümüzde<br />

sizlere enteresan bir konu<br />

sunuyoruz. Azerbaycan’ın Naftalan<br />

bölgesindeki bir sanatoryumda hastalar<br />

petrol banyosu ile şifa buluyor. Merkezin<br />

direktörü dünyanın birçok ülkesinden<br />

hastaların buraya şifa bulmak için geldiğini<br />

söylüyor.<br />

Yeni sayımızda görüşmek dileğiyle.<br />

EDİTÖR<br />

Hande YAŞAR ÜNSAL<br />

HABER EDİTÖRLERİ<br />

Merve DAMCI<br />

Osman KURT<br />

Rufat AGHAYEV<br />

GRAFİK TASARIM<br />

Zeynep ÖZEL<br />

Murat BEŞİKTAŞ<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

Celil KIRNAPCI<br />

YAYIN KURULU<br />

Halil AKINCI<br />

Metin ATAÇ<br />

Hayati ÖZTÜRK<br />

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN<br />

Doç. Dr. Bekir GÜNAY<br />

Doç. Dr. Fatih MACIT<br />

Dr. Emin AKHUNDZADA<br />

Dr. Rüçhan KAYA<br />

BASKI<br />

Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş.<br />

Dudulu Organize Sanayi Bölgesi<br />

1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye<br />

34476 İSTANBUL<br />

Tel: 444 44 03<br />

BASKI TARİHİ<br />

<strong>Haziran</strong> <strong>2016</strong><br />

Yayın Türü<br />

Yaygın Yerel Süreli<br />

Yayın Süresi - Dili<br />

Aylık - Türkçe<br />

ISSN: 2148-4759<br />

İLETİŞİM<br />

Maslak Meydan Sokak<br />

Veko Giz Plaza No:3 Kat: 4<br />

Daire 10 Sarıyer, İstanbul, TÜRKİYE<br />

Tel: +90 212 999 66 00<br />

Faks: +90 212 290 40 30<br />

www.hazarworld.com<br />

info@hazarworld.com<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

1


IÇINDEKILER<br />

04<br />

<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />

HASEN | <strong>HAZAR</strong> STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong><br />

FİYAT- 7,5 TL<br />

OPEC ÜYELERİ ENERJİ<br />

DIŞI YATIRIMLARA<br />

YELKEN AÇTI<br />

32<br />

DÜŞÜK PETROL<br />

FİYATLARININ GETİRDİĞİ<br />

YENİ DÖNEM<br />

32<br />

Petrol gelirine bağımlı olan<br />

ülkeler enerji fiyatlarının<br />

düşük seyretmesi nedeniyle<br />

ekonomilerini<br />

çeşitlendirmenin yollarını<br />

arıyorlar.<br />

36<br />

AZERBAYCAN’IN<br />

ENERJİ STRATEJİSİNDE<br />

YENİ HAMLE<br />

36<br />

Dünyada enerji yatırımları<br />

düşük fiyatlara bağlı olarak<br />

azalırken Azerbaycan enerji<br />

yatırımlarına devam ediyor.<br />

Dünyaya stratejik bir şekilde<br />

açılan Azerbaycan’ın<br />

faaliyetlerini sürdürdüğü esas<br />

ülke ise Türkiye.<br />

04<br />

10<br />

08<br />

04<br />

HASEN VE NATO ENERJİ<br />

ALTYAPILARI VE GÜVENLİĞİ<br />

İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPTI<br />

08<br />

ÖZEL HABER<br />

08<br />

BİR EŞİK DAHA AŞILDI:<br />

TAP’IN TEMELİ ATILDI<br />

10<br />

GÖRÜŞ<br />

14<br />

NATO’NUN ATTIĞI HER<br />

ADIMA KARŞI<br />

RUSYA REFLEKSİ<br />

16<br />

İNFOHABER<br />

16<br />

BİRLEŞMİŞ<br />

MİLLETLER’DEN<br />

NOTLAR<br />

2<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

28<br />

RÖPORTAJ<br />

28<br />

SİBER SUÇ VE SİBER<br />

CASUSLUĞUN HEDEFİNDEKİ<br />

ÜLKELER<br />

18<br />

MERCEK<br />

18<br />

ORTADOĞU SAVAŞI <strong>HAZAR</strong><br />

BÖLGESİ’Nİ<br />

NASIL ETKİLİYOR?<br />

18<br />

42<br />

ANALİZ<br />

54<br />

OBJEKTİF<br />

28<br />

42<br />

İPEK YOLU’NDA FARKLI<br />

GÜZERGÂHLAR EŞ<br />

ZAMANLI OLARAK<br />

GELİŞTİRİLEBİLİR<br />

46<br />

ANALİZ<br />

54<br />

56<br />

KÜLTÜR & SANAT<br />

Bölge ile ilgili konser, sergi ve<br />

tiyatro faaliyetlerini sizin için<br />

derledik.<br />

56<br />

42<br />

50<br />

46<br />

AVRUPA ENERJI<br />

ARZ GÜVENLIĞINDE<br />

KUZEY AKIM 2<br />

TRUVA ATI MI?<br />

50<br />

AKTÜEL<br />

50<br />

BİR KÜVET DOLUSU<br />

PETROLDEN GELEN ŞİFA<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

3


<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />

TÜRKİYE-AZERBAYCAN ARASINDA<br />

ORTAK HUKUK PLATFORMU<br />

OLUŞTURULUYOR<br />

HASEN VE NATO ENERJİ ALTYAPILARI VE GÜVENLİĞİ İÇİN<br />

İŞBİRLİĞİ YAPTI<br />

Günlük hayatın ve modern ekonominin devamlılığı için kesintisiz olarak çalışması<br />

gereken enerji, ulaştırma, iletişim sistemleri gibi kritik altyapılar ülkeler<br />

için stratejik önem taşıyor. Bu çerçevede, değişen tehdit ve risk ortamında, bu altyapıların<br />

hem fiziksel hem de siber ortamda güvenliklerinin sağlanması öncelikli<br />

bir gündem oluşturuyor. Kritik altyapıların güvenlik yapısının oluşturulmasında<br />

kamu-özel sektör işbirliği önemli bir adım teşkil ederken, tüm paydaşlar arasında<br />

bilgi ve tecrübe paylaşımının teşvik edileceği bir platformun oluşturulması,<br />

bütüncül bir güvenlik örgüsünün ayrılmaz parçası haline geldi. Bu çerçevede,<br />

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Hazar Strateji Enstitüsü ve NATO Terörizmle<br />

Mücadele Merkezi ortaklığında düzenlenen eğitim programında “Kritik<br />

Altyapıların Terörizm Saldırılarına Karşı Korunması” konu edildi. Beş gün süren<br />

eğitim programında, enerji altyapıları ve güvenliği konusu üzerinde duruldu ve<br />

eğitimin uygulamaya dönük bölümlerinde senaryo çalışmalarına yer verildi.<br />

Türk ve Azerbaycanlı hukukçular, ortak hukuk platformu<br />

oluşturmak için Bakü’de bir araya geldi. Azerbaycan<br />

Anayasa Mahkemesi’nde düzenlenen “Günümüzde<br />

Anayasacılığın Gelişim Konuları: Azerbaycan-Türkiye”<br />

konulu toplantıda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı<br />

Ferhad Abdullayev, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki<br />

köklü ilişkilere işaret ederek yargı ve hukuk bilimi<br />

alanındaki ilişkilerin gelişmesinden son derece memnun<br />

olduğunu söyledi. İlgili uluslararası kurum ve kuruluşlarda<br />

Türk hukukçularla hareket ettiklerini ve tecrübe<br />

paylaşımında bulunduklarını belirten Abdullayev,<br />

Azerbaycan devletçilik geleneği ve anayasası konusunda bilgi verdi. Bağımsızlığını 1918’de ilan eden Azerbaycan’ın Sovyet<br />

işgaline kadarki 2 yıllık sürede anayasanın kabul edilemediğini hatırlatan Abdullayev, “İlk anayasamız 1921’de Sovyetler<br />

zamanında kabul edildi. Daha sonra 1927 ve 1937’de yeni anayasalar kabul edildi. 1978’de ise anayasa geliştirildi. 1995’te bağımsız<br />

Azerbaycan’ın ilk anayasası kabul edildi. Bunda merhum liderimiz Haydar Aliyev’in doğrudan katkıları oldu. Şimdi<br />

çağdaş bir anayasaya sahibiz. Anayasamız bizim milli servetlerimizden biri” diye konuştu.<br />

EBRD İLE KAZTRANSGAZ ARASINDA 294 MİLYON<br />

EURO’LUK KREDİ ANLAŞMASI<br />

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Kazakistan’ın<br />

KazTransGaz şirketi arasında, iki doğal gaz projesi için 294 milyon<br />

Euro’luk kredi anlaşması imzalandı. Kazakistan hükümetinden<br />

yapılan açıklamaya göre, EBRD Başkanı Suma Çakrabarti ile<br />

KazTransGaz şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Kayrat Şaripbayev<br />

kredi anlaşmasına imza attı. Söz konusu kredi, Kazakistan’ın kuzey ve<br />

batı bölgelerinde kömür sisteminden doğal gaza geçilmesini destekleyecek<br />

iki proje için kullanılacak. Kredinin, Kazakistan milli parası<br />

tenge cinsinden verileceği belirtilen açıklamada, KazTransGaz’a bağlı<br />

Intergas Central Asia şirketine aktarılacak 242 milyon Euro’nun, Bozoy doğal gaz deposunun tamiratı, 52 milyon Euro’nun ise<br />

doğal gaz hatlarının iyileştirilmesi için kullanılacağı kaydedildi. Öte yandan EBRD tarafından geçen sene Kazakistan’a petrol<br />

ve doğal gaz dışında 800 milyon dolarlık yatırım yapıldığı açıklamasını yapan Çakrabarti, “Bu sene imzaladığımız projelerin<br />

toplam büyüklüğü 380 milyon doları geçti” dedi. Çakrabarti, EBRD’nin bugüne kadar Kazakistan’a toplam 7 milyar dolardan<br />

fazla yatırım yaptığını hatırlatarak “36 ülkenin içinden Kazakistan bizim dördüncü büyük piyasamızdır” diye konuştu.<br />

4 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

KRİTİK ENERJİ ALTYAPI TESİSLERİ VE AFET YÖNETİMİ<br />

EĞİTİMİ VERİLDİ<br />

Dünya üzerinde, özellikle gelişen teknoloji de dikkate alındığında insan faaliyetleri<br />

sebebiyle meydana gelen afetler de doğal afetler gibi giderek artıyor. Türkiye’de<br />

sanayinin son yıllarda büyük bir atılım yapması ve sanayinin can damarı olan hammaddeye<br />

duyulan talebin artması neticesinde özellikle bu hammaddelerden meydana<br />

gelen atıkların insan hayatını ve çevreyi tehlikeye atma riski gün geçtikçe arttı.<br />

Bu hammadde kaynaklarının depolanması, taşınması (petrol-doğal gaz boru hatları,<br />

önemli tesisler ve ulaşım gibi) kritik altyapıların varlığı ülkeleri olası teknolojik<br />

afetlere karşı hazır olma zorunluluğu getirdi. Bu nedenle Hazar Strateji Enstitüsü<br />

(HASEN) tarafından, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda “Kritik Enerji<br />

Altyapı Tesisleri ve Afet Yönetimi” eğitim programı gerçekleştirildi. Eğitimde kritik<br />

enerji altyapı güvenliğinde fiziksel ve siber tehditlerin önemi, afet yönetimi ve<br />

risk yönetiminde yaklaşımlar ve enerji sektörü için siber riskler ele alındı.<br />

ÖZBEKİSTAN’DA ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ<br />

ÖRGÜTÜ TOPLANTISI YAPILDI<br />

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Dışişleri Bakanları<br />

Konseyi’nin Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te düzenlenen<br />

toplantısına Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan,<br />

Tacikistan ve Özbekistan dışişleri bakanları katıldı.<br />

Toplantıda, örgüte üye ülkeler arasındaki ilişkiler<br />

ve işbirliği konuları ele alındı. Tarafları ilgilendiren<br />

güncel ve bölgesel konuların da gözden geçirildiği<br />

toplantıda, 23-24 <strong>Haziran</strong>’da Taşkent’te düzenlenecek<br />

zirvenin gündemi görüşüldü, imzalanması öngörülen<br />

anlaşmalar masaya yatırıldı. Toplantının ardından<br />

örgütün dönem başkanı Özbekistan’ın Dışişleri Bakanı<br />

Abdulaziz Kamilov, kuruluşundan bu yana geçen 15<br />

yılda, örgütün çağdaş uluslararası ilişkiler sistemindeki<br />

en etkin katılımcılardan biri olduğunu kanıtladığını belirtti. Kamilov, ŞİÖ’nün tüzük ve yol haritası çerçevesinde, terör,<br />

aşırıcılık, ayrımcılık ve uyuşturucu kaçakçılığı, organize suç, insan ve silah kaçakçılığı gibi tehditlere karşı mücadelede<br />

ortak tedbirlerin alınması konusunda mutabık kaldığını kaydetti. Kamilov, geçen sene Rusya’da düzenlenen zirveden bu<br />

yana örgütün faaliyetlerinin geliştirilmesi konusunda önemli çalışmaların yapıldığını söyledi.<br />

KIRGIZİSTAN’DA 2. DÜNYA GÖÇEBE<br />

OYUNLARI İÇİN GERİ <strong>SAYI</strong>M BAŞLADI<br />

Kırgızistan’ın tatil merkezi Issık Gölü’nde 3-9 Eylül arasında<br />

yapılacak 2. Dünya Göçebe Oyunları için geri sayım sayacı<br />

kuruldu. Başkent Bişkek’in Alatoo Meydanı’nda kurulan sayaç,<br />

3 Eylül Cumartesi günü resmi açılış töreninin başlayacağı<br />

saate göre ayarlandı. 2. Dünya Göçebe Oyunları’nın afişleriyle<br />

süslenen Alatoo Meydanı’nda sayaç, düzenlenen bir törenle<br />

111 gün 4 saat <strong>43</strong> dakikadan geri saymaya başladı. Törene,<br />

Başbakan Yardımcısı Gülmira Kudayberdiyeva, TİKA Bişkek<br />

Program Koordinatörü Evren Rutbil, Dünya Etnospor<br />

Konfederasyonu Başkan Danışmanı Abdullah Hazar, bürokratlar,<br />

Bişkek Belediyesi yetkilileri, yabancı misyon temsilcileri,<br />

sporcular ve vatandaşlar katıldı. Başbakan Yardımcısı<br />

Kudayberdiyeva, yaptığı konuşmasında, “Büyük bir güne geri sayım başladı. Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in<br />

inisiyatifiyle geçen yıl 1. Dünya Göçebe Oyunları yapıldı. 2. Dünya Göçebe Oyunları’na tüm hazırlıklarımız yapılıyor. Kültür ve<br />

spor her zaman halkları beraber kılan bir güçtü. Göçebe medeniyetinin iyilik ve barış ideallerinin hakim olacağı bu oyunları<br />

büyük bir şölen içinde geçirmeliyiz” diye konuştu.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong> 5


<strong>HAZAR</strong>’A DAİR<br />

TÜRKMENİSTAN’DA<br />

<strong>2016</strong> MİRASA SAYGI DUYMA VE<br />

VATANI GELİŞTİRME YILI İLAN EDİLDİ<br />

Türkmenistan’ın bağımsızlığının 25. yıldönümü ve <strong>2016</strong>’nın Türkmenistan’da<br />

“Mirasa saygı duyma, vatanı geliştirme” yılı ilan edilmesi nedeniyle yeni göreve<br />

başlayan Türkmenistan’ın Ankara Büyükelçisi İshankulu Amanliyev basınla bir<br />

araya geldi.<br />

Türkmenistan’da Türkmen halkının kültürel mirasının<br />

tanıtılması, korunması ve incelenmesi amacıyla<br />

<strong>2016</strong>’da bir faaliyet programı kabul edildi. Bu nedenle<br />

<strong>2016</strong>’nın başından bu yana gerek Türkmenistan’da<br />

gerekse yurt dışında çeşitli çalışmalar yapılıyor ve<br />

faaliyetler düzenleniyor. Türkmenistan’ın Ankara<br />

Büyükelçisi İshankulu Amanliyev de önümüzdeki aylarda<br />

Ankara’da kapsamlı bir etkinlik düzenleyeceklerini söyledi.<br />

Amanliyev, “Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli<br />

Berdimuhamedov’un talimatıyla gerçekleştirilen etkinlikler<br />

çerçevesinde Türkmen halkının tarihi anlatılıyor, zengin<br />

kültürel mirası araştırılıyor, gelecek kuşaklara intikal<br />

ettirilmesi ve dünyaya tanıtılması için bir dizi faaliyette<br />

bulunuluyor” açıklamasında bulundu.<br />

Türkmenistan’da bilim, eğitim, kültür ve sanat alanlarını<br />

daha da geliştirmeyi öngören devlet programlarına büyük<br />

önem verildiğini söyleyen Amanliyev, söz konusu programlar<br />

çerçevesinde kısa zaman diliminde Türkmenistan<br />

Devlet Başkanı Berdimuhamedov’un girişimleriyle<br />

kapsamlı ve uzun vadeli çalışmalar yapıldığının altını<br />

çizdi. Bunların sonucu olarak ise bağımsızlık döneminde<br />

modern müzeler, kütüphaneler, yüksek ve orta öğrenim<br />

kurumları, bilimsel kuruluşların yeni binaları, ayrıca kültür<br />

merkezleri inşa edildiğini söyleyen Amanliyev, “ Aynı<br />

şekilde büyük ölçekli milli ve uluslararası projelerin hayata<br />

geçirilmesi ve Türkmen halkının tarihi-kültürel değerlerinin<br />

korunması alanında da büyük çalışmalar yapılıyor. Söz<br />

konusu projeler Türkmen halkının arkeolojik eserlerinin,<br />

sanat değerlerinin yenilenmesini, Türkmenistan’ın eski el<br />

yazması eserleri fonunun oluşturulmasını ve ilgili bilimsel<br />

araştırmaların yapılmasını amaçlıyor” dedi.<br />

Türkmenistan’ın bu konuda uluslararası düzeyde destek<br />

bulduğunu da söyleyen Amanliyev, Türkmenistan’ın<br />

UNESCO ile ilişkilerinin hızla geliştiğine dikkat çekti.<br />

Yapılan çalışmalar sonucunda ise dünya uygarlığının bir<br />

parçası olan Merv, Köhne, Ürgenç ve Nusay gibi anıtlar<br />

UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girdi. Öte yandan,<br />

Türkmen halkının ün kazanmış şahıslarının yaratıcılık<br />

ve felsefi mirasını tanıtma ve yayma konularına da büyük<br />

önem veriliyor. Bu bağlamda meşhur yazarların kitapları<br />

neşrediliyor, eserleri yabancı dillere çevriliyor ve dünyaya<br />

tanıtılıyor.<br />

6 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong><br />

2-3 HAZİRAN<br />

1-4 HAZİRAN AVRASYA SİYASETİ VE<br />

23. ULUSLARARASI <strong>HAZAR</strong><br />

PETROL VE DOĞAL GAZ<br />

FUARI (COG <strong>2016</strong>)<br />

1-4 HAZİRAN <strong>2016</strong><br />

BAKÜ, AZERBAYCAN<br />

Hazar Bölgesi’nde en büyük enerji<br />

sektörü organizasyonu olan COG<br />

Fuarı’nın bu yıl 23.’sü düzenleniyor.<br />

Hazar havzasındaki enerji<br />

kaynaklarının üretimi, işletmesi ve<br />

nakliyesiyle ilgili hizmetlerde<br />

gelişmiş teknolojileri uygulamak<br />

amacıyla düzenlenen fuar dünyanın<br />

birçok ülkesinden ziyaretçilerini<br />

bekliyor.<br />

TOPLUMU ULUSLARARASI<br />

KONFERANSI-IEPAS <strong>2016</strong><br />

2-3 HAZİRAN <strong>2016</strong><br />

İSTANBUL, TÜRKİYE<br />

Stratejik Araştırma ve Analiz<br />

Merkezi (CESRAN) ve Kadir Has<br />

Üniversitesi işbirliğiyle<br />

gerçekleşen konferansın bu yıl<br />

3.’sü düzenleniyor. Uluslararası ve<br />

disiplinler arası bu konferans bir<br />

dizi akademisyen ve uygulayıcıyı<br />

bir araya getirerek son<br />

araştırmaların, sunumların ve<br />

yayınların ortaya konulacağı bir<br />

platform oluşturmayı hedefliyor.<br />

9-10 HAZİRAN<br />

CARGO TRANSPORTATION:<br />

KAZAKHSTAN <strong>2016</strong><br />

9-10 HAZİRAN <strong>2016</strong><br />

ALMATI, KAZAKİSTAN<br />

“Cargo Transportation:<br />

Kazakhstan <strong>2016</strong>” uluslararası<br />

fuarı Kazakistan ve Orta Asya’nın<br />

kıtalar arası ulaştırma pazarına<br />

odaklanıyor. Kazakistan, Avrasya<br />

bölgesinde ekonomik ve stratejik<br />

olarak kilit bir rol üstleniyor ve bu<br />

durumu onu Orta Asya’nın iş<br />

dünyası için lojistik üs haline<br />

getirecek. Yeni İpek Yolu projesi<br />

kapsamında ise yeni yolların<br />

oluşturulması, yük hacimlerinin<br />

büyümesi, lojistik sistemlerin daha<br />

da genişlemesi gibi durumlar söz<br />

konusu olacak.<br />

<strong>HAZAR</strong> TAKVİMİ<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong><br />

ASYA DOĞAL GAZ ALTYAPI<br />

KONFERANSI<br />

14-15 <strong>Haziran</strong> <strong>2016</strong><br />

İstanbul, Türkiye<br />

PETROL VE DOĞAL GAZ SIBER<br />

GÜVENLIK<br />

27 <strong>Haziran</strong> <strong>2016</strong><br />

Amsterdam, Hollanda<br />

7. ULUSLARARASI EKONOMI<br />

POLITIK KONFERANSI<br />

28-30 <strong>Haziran</strong> <strong>2016</strong><br />

İstanbul,Türkiye<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

7


ÖZEL HABER<br />

TAP<br />

BİR EŞİK DAHA AŞILDI:<br />

TAP’IN TEMELİ ATILDI<br />

01<br />

Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı (TAP) projesi inşaatının resmi açılış<br />

töreni, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ve proje ortağı ülkelerden üst düzey<br />

yetkililerin katılımıyla gerçekleştirildi.<br />

Güney Gaz Koridoru’nun Avrupa ayağı olan TAP’ın<br />

resmi açılışı Türkiye’den Enerji ve Tabii Kaynaklar<br />

Bakanı Berat Albayrak’ın da katılımıyla gerçekleşti.<br />

Azerbaycan doğal gazını Avrupa’ya iletecek<br />

olan koridorun Türkiye ayağı olan TANAP’ın inşaatının<br />

başlamasından bir yıl sonra TAP’ın temeli de Selanik’te<br />

atılırken Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras törende<br />

TAP’ın dünyadaki en önemli projelerden biri olduğuna<br />

işaret etti. TAP’ın jeostratejik anlamda bir refah ve işbirliği<br />

köprüsü olarak hizmet edeceğini belirten Çipras,<br />

TAP’ın inşaatının Yunanistan’ın, kreditörleriyle anlaşmaya<br />

yakın olduğu bir döneme denk geldiğine dikkati çekti.<br />

Çipras, Yunanistan’ın artık istikrarsızlık ve belirsizlikleri<br />

geride bırakarak yeni bir döneme girdiğini ifade etti. “Bütün<br />

göstergeler Yunanistan’ın <strong>2016</strong>’nın ikinci yarısında<br />

büyümeye geçeceğine işaret ediyor. Bugün TAP projesinin<br />

açılışı, yeni döneme geçişin işareti” diye konuşan Çipras<br />

ayrıca, TAP projesinin ülkede 8 bin kişilik istihdam<br />

imkânı yaratacağını söyledi.<br />

BİR DÖNÜM NOKTASI OLARAK TAP<br />

Avrupa Komisyonu Enerjiden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />

Maros Sefcovic de TAP ve TANAP’ın inşasının büyük bir<br />

çabanın ürünü olduğunu belirterek “Böylece, Güney Gaz<br />

Koridoru’nun hayata geçmesinin bir dönüm noktası olacağını<br />

söylemekten büyük bir memnuniyet duyuyorum”<br />

dedi. Projede gaz akışının 2020’de gerçekleşmesini beklediklerini<br />

söyleyen Sefcovic, bunun bir son olmayacağını ve<br />

10 milyar metreküplük kapasitenin ileride artırılabileceğini<br />

aktardı. Sefcovic, enerji çeşitliliğinin, enerji tedarik güvenliği<br />

için önemli bir ayak olduğunu vurguladı: “Güney Gaz<br />

Koridoru’nu genişletmeye yönelik ilgimizin Hazar ve muhtemelen<br />

Orta Asya bölgelerinden gelecek gazı da içerecek<br />

şekilde olacağını şimdiden teyit edebilirim. Geçen yıl mayıs<br />

ayında Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye ile<br />

imzaladığımız Aşkabat bildirisini hatırlamak önemli.”<br />

ABD Uluslararası Enerji İlişkileri Özel Temsilcisi Amos<br />

Hochstein ise TAP’ın Güney Gaz Koridoru’nun önemli bir<br />

parçası olduğunun altını çizerek, ABD’nin proje başlangıcından<br />

beri süren desteğinin devam edeceğini vurguladı.<br />

TAP VE TANAP BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ<br />

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, yenilenebilir<br />

enerji, düşük emisyon hedefleri ve enerji verimliliği<br />

gibi alanlarda yaşanan gelişmeler ve çeşitli yeni teknolojilerin<br />

yaygın kullanımıyla enerji sektörünün çarpıcı bir<br />

değişime uğradığını söyledi. Günümüzde güvenilir ve<br />

sürdürülebilir enerjiye duyulan ihtiyacın zaruri olduğunun<br />

altını çizen Albayrak, “Enerji kesintilerine olan tahammül<br />

gitgide azalmaktadır. Doğal gaz ve kömür başta gelen enerji<br />

kaynakları olarak, AB üyesi ülkelerde olduğu gibi komşu<br />

ülkelerin de enerji karışımında, önümüzdeki on yıllar boyunca<br />

kilit bir belirleyici unsur olmaya devam edecektir”<br />

dedi. Uluslararası işbirliği ve ortaklıkların, Avrupa’nın arz<br />

8 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

TAP’IN UZUNLUĞU<br />

878 km<br />

TAP’IN ORTAKLIK YAPISI<br />

Enagás (%16)<br />

Fluxys (%19)<br />

Axpo (%5)<br />

Snam (%20)<br />

TAP’TAN ILK GAZ GEÇIŞI<br />

2020 yılı<br />

BP (%20)<br />

SOCAR (%20)<br />

güvenliğine ilişkin ağır basan endişelerin üstesinden geldiğini<br />

ifade eden Albayrak, “TAP projesi, TANAP projesiyle<br />

birlikte bölgede gaz-gaza rekabetinin daha da artırılması<br />

ve etkin, güvenilir piyasaların inşa edilmesi anlamında bir<br />

başarı öyküsüdür” diye konuştu.<br />

Albayrak, TANAP ve TAP’ın ölçeklenebilir projeler olduğuna<br />

işaret ederek, “Her iki projenin de başlangıçtaki<br />

kapasiteleri, dinamik bir perspektif göz önünde bulundurularak,<br />

daha fazla talep ve daha fazla gaz tahsisatını<br />

karşılamak üzere artırılabilecek şekilde tasarlanmıştır.<br />

Günümüz gaz piyasalarında, enstitüler ve teknolojilerdeki<br />

yenilikler, uzun vadeli kontratları çağ dışı bırakmakta<br />

ve ulusal ve uluslararası fiziksel ve sanal gaz ticaretleri<br />

TAP, TANAP’a Türk-Yunan<br />

sınırında dahil olacak ve<br />

Yunanistan’ın kuzeyi, Arnavutluk<br />

ve Adriyatik Denizi’nden geçerek<br />

878 kilometrelik yolculuğun<br />

ardından İtalya’nın doğal gaz<br />

şebekesine bağlanacak.<br />

gelişmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Doğal gazın<br />

temiz ve rekabetçi doğası nedeniyle vazgeçilmez bir kaynak<br />

olmaya devam edeceğini dile getiren Albayrak şöyle konuştu:<br />

“TAP ve TANAP’ın, güvenilir ve barışçıl uluslararası<br />

katma değerlerin oluşturulmasında sadece bir ilk adım<br />

olduğuna, devamının ise daha rekabetçi, dinamik, etkin ve<br />

tabii ki sürdürülebilir enerji piyasalarının tesis edilmesi<br />

için olan ortaklıklar ve işbirlikleri olacağına inancım tamdır.<br />

Toplumlarımızın ne altyapılara ne de karşılıklı diyalog<br />

ve stratejik ortaklıklara olan yetersiz yatırımlara tahammülleri<br />

vardır. Dolayısıyla, bu enerji intikalini güvenilir ve<br />

yenilikçi bir şekilde gerçekleştirmeliyiz.”<br />

TAP, TANAP’a Türk-Yunan sınırında dahil olacak<br />

ve Yunanistan’ın kuzeyi, Arnavutluk ve Adriyatik<br />

Denizi’nden geçerek 878 kilometrelik yolculuğun ardından<br />

İtalya’nın doğal gaz şebekesine bağlanacak. Azerbaycan<br />

gazını Avrupa’da birkaç pazara birden taşıyacak boru<br />

hattının başlangıç kapasitesi 10 milyar metreküp olacak.<br />

Toplam 878 kilometre uzunluğunda olacak TAP’ın 2020’ye<br />

kadar tamamlanması planlanıyor. Yunanistan’ın Türkiye<br />

ile sınır noktası İpsala’dan başlayacak TAP, Arnavutluk ve<br />

Adriyatik Denizi’nden geçerek İtalya’nın güneyine ulaşacak.<br />

BP, SOCAR, Snam, Fluxys, Enagás ve Axpo’nun ortaklığıyla<br />

gerçekleştirilecek TAP, yaklaşık 45 milyar dolar<br />

değerindeki Güney Gaz Koridoru projesinin Avrupa ayağı<br />

konumunda bulunuyor.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

9


GÖRÜŞ<br />

NATO ZİRVESİ<br />

NATO’NUN ATTIĞI HER ADIMA KARŞI<br />

RUSYA REFLEKSİ<br />

PROF. DR. MESUT HAKKI CAŞIN<br />

HASEN DIŞ POLITIKA VE GÜVENLIK<br />

MERKEZI<br />

Değişen tehditler ve güvenlik algılamalarının gölgesinde<br />

NATO ittifakı savunma ve güvenlik mimarisinde tarihi<br />

dönüşüm geçiriyor. Temmuz ayında gerçekleşecek <strong>2016</strong><br />

Varşova NATO Zirvesi ise bu dönüşüme ayna tutacak.<br />

Bilindiği üzere, NATO Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü, İkinci Dünya Savaşı<br />

sonrası 4 Nisan 1949 tarihli Washington Antlaşması ile Sovyet Kızıl Ordusu’nun<br />

Avrupa’yı tehdit eden yayılma hamlesine cevaben ABD’nin nükleer şemsiyesi<br />

altında kuruldu. Soğuk Savaş döneminde Avrupa’nın Doğu ve Batı blokları arasında<br />

bölünmüş iki kutuplu güçler dengesi içinde sosyalist bloğun lideri konumundaki<br />

SSCB’nin askeri önderliğinde kurulan Varşova Paktı, küresel düzlemde nükleer ve kon-<br />

10<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

1991’de SSCB’nin ve Varşova<br />

Paktı’nın bir nükleer savaş<br />

yaşanmadan dağılması NATO ve<br />

AB’nin Doğu’ya doğru<br />

genişlemesine yol açarken, eski<br />

düşman konumundaki devletler,<br />

Batı ittifakının liberal demokratik<br />

ülkeleri arasında yer alarak tarihi<br />

bir karar verdiler.<br />

ISAF askeri harekâtını düzenledi. NATO, Libya’da<br />

Kaddafi rejimine karşı harekât düzenleyerek, iç savaşın<br />

sona ermesini sağladı.<br />

vansiyonel silahlanma yarışının sıklet merkezini teşkil<br />

etti. Ancak, 1991’de SSCB’nin ve Varşova Paktı’nın bir<br />

nükleer savaş yaşanmadan dağılması dünya barışını<br />

müspet yönde etkiledi. Bu iyimser hava, NATO ve AB’nin<br />

Doğu’ya doğru genişlemesine yol açarken, eski düşman<br />

konumundaki devletler, Batı ittifakının liberal demokratik<br />

ülkeleri arasında yer almakla siyasi, ideolojik, ekonomik<br />

ve askeri tercihlerinde tarihi bir karar almış oldular.<br />

Rusya Federasyonu ise bu değişim içinde NATO’da özel<br />

statü ile yer alarak tarihte ilk kez Rus subayları Brüksel<br />

NATO karargâhında ülkelerini temsil ettiler. Geçen 25 yıllık<br />

süreçte, NATO ittifakı yeniden yapılanarak, Rusya’nın<br />

şiddetli itirazlarına rağmen; ittifakın demokratik ülkelerin<br />

üyelik talepleri karşısında takip ettiği açık kapı ilkesiyle 28<br />

üyeyi bayrağı altında toplayan dünyanın en güçlü askeri<br />

güvenlik teşkilatı konumuna yükseldi.<br />

İttifak, 11 Eylül 2001’de ise ABD’ye yapılan terör saldırıları<br />

sonrasında ilk defa Washington Antlaşması’nın 5. Maddesi<br />

kapsamında terörle topyekûn savaş kararı alarak,<br />

Afganistan’da El Kaide ve Taliban terör örgütlerine karşı<br />

RUSYA’NIN KIRIM’I İŞGALİ VE SURİYE<br />

ASKERİ MÜDAHALESİ<br />

Rusya ise NATO’nun kendi sınırlarına kadar genişlemesine,<br />

ayrıca nükleer silahlarının caydırıcılık faktörünü<br />

sınırlayan füze savunma stratejisine karşı çıkmanın yanı<br />

sıra, silahlı kuvvetlerini acilen modernize etmek için 500<br />

milyar dolarlık yeni bir nükleer ve konvansiyonel silahlanma<br />

politikası başlatarak NATO sınırları yakınlarında<br />

askeri tatbikatlarını artırdı. Rusya, NATO’nun Ukrayna<br />

ve Gürcistan’ın NATO üyeliğinin, Kremlin’in kabul edemeyeceği<br />

kırmızı çizgileri olduğu yolundaki kararlı tutumunu<br />

2008’de Gürcistan topraklarını işgal ederek ortaya<br />

koydu. Rusya, Doğu Avrupa’daki Renkli Devrimler ile<br />

siyasal yapısındaki değişim baskısını ve Kiev’in AB üyeliği<br />

manevrasını da çok sert şekilde cezalandırarak, 2014’te<br />

Kırım’ı işgal etmekle kalmayıp, Ukrayna’da yaşayan Rus<br />

azınlığın güvenliğinin ihlal edildiği gerekçesiyle daha<br />

önce ilan ettiği Yakın Çevre (Near Abroad) doktrini çerçevesinde<br />

Doğu Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ihlal<br />

ederek askeri müdahalede bulundu. Ancak, Rusya’nın<br />

Kırım’ı askeri kuvvet kullanarak ilhakı ve Ukrayna Savaşı<br />

sonrası ortaya çıkan yeni dengeler, Avrupa sınırlarının<br />

değişmesine neden olurken, 2014 Wales NATO Zirvesi,<br />

adeta bir uyanış ve alarm niteliği taşıdı. Müttefikler,<br />

NATO’yu öncelikli tehdit olarak tanımlayarak Çin ile<br />

Madde 5: Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da<br />

içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının<br />

hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer<br />

böyle bir saldırı olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan<br />

bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik<br />

bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve<br />

diğerleriyle birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere<br />

gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da<br />

Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi<br />

herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler<br />

derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi,<br />

uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli<br />

önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

11


NATO ZİRVESİ<br />

askeri ortaklığını derinleştiren Rusya karşısında uykudan<br />

uyanılmasına ve Doğu Avrupa ve Karadeniz Bölgesi’nde<br />

İttifak’ın yeni acil önlemler almasına neden oldu. 1<br />

Rusya, NATO’nun Akdeniz ve Ortadoğu bölgesinde mutlak<br />

askeri üstünlüğüne karşı da harekete geçmekte geç<br />

kalmadı. Arap Baharı ile başlayan siyasal demokratikleşme<br />

ve değişim hareketini, kendi ulusal güvenliğine karşı<br />

bir tehdit olarak tanımladı. Kremlin, ABD-NATO-AB üçlüsünün,<br />

demokrasi ve insan hakları gerekçesiyle iç işlerine<br />

müdahale ettiğini öne sürerek Suriye İç Savaşı’nda BM<br />

Güvenlik Konseyi’nde üç kez veto hakkını kullanıp Esad<br />

rejimine siyasal ve askeri desteğini sürdürdü. Rusya, sürpriz<br />

bir şekilde, 2015’te Esad’ın askeri destek amaçlı olarak<br />

çağrıda bulunduğu gerekçesiyle Suriye’ye askeri müdahalede<br />

bulunduğunu hatırlayalım. Rus Ordusu, kara, deniz<br />

ve hava kuvvetleriyle Esad rejimine askeri destek verirken,<br />

Rusya harekâtın hukuki meşruiyet kaynağını IŞİD/<br />

DAEŞ terör örgütüyle mücadele temasına dayandırmasına<br />

rağmen, NATO askeri kaynaklarının istihbarat makamları,<br />

Rus uçakları ve tanklarının Suriyeli muhalif grupları<br />

bombardıman ettiği, hastane ve sivil yerleşim merkezlerini<br />

hedef aldıklarını açıkladılar. Rusya, ayrıca Çin donanmasıyla<br />

Karadeniz ve Akdeniz’de müşterek askeri tatbikatlar<br />

düzenleyerek, NATO ve ABD’ye meydan okudu. 2 2015’te<br />

Suriye sınırı yakınında Türk hava sahasını ihlal eden Rus<br />

SU-24 uçağının Türk F-16 uçağı tarafından düşürülmesine<br />

karşılık NATO ve ABD, Türkiye’ye destek vererek, Rusya<br />

karşısında ittifakın Türkiye’yi savunma konusundaki<br />

taahhütlerinin arkasında olduğunu yüksek sesle dile getirdi.<br />

Rusya Baltık ve Akdeniz hattında NATO’nun kara<br />

sınırlarındaki genişlemesini durdurmakta yetersiz kalınca<br />

Kremlin denge olarak Rus deniz gücü ve hava gücünü provokatif<br />

olarak devreye soktu. Neticede Rusya’nın ittifak<br />

üyeleri üzerinde güvenlik baskısı kurmayı hedef edinen<br />

sürekli gerginlik politikasını çözüm olarak benimsediğini<br />

söylemek mümkün.<br />

POLONYA ZİRVESİNİN SEMBOLİK TARİHİ ANLAMI VE<br />

YENİ STRATEJİLER<br />

Varşova’da 8-9 Temmuz <strong>2016</strong>’da düzenlenecek zirvenin<br />

sembolik ve tarihi anlamı, NATO’nun kuruluşundan 67<br />

yıl sonra ittifakın eskiden düşmanı olan ancak yeni dost<br />

ve müttefik üyesi konumundaki Polonya’nın başkentinde<br />

yeni stratejilerin uzun vadeli siyasi ve askeri konseptlerin<br />

yeniden tespit edileceği yol haritasının temel koordinatlarının<br />

çizilecek olmasından geliyor. Peki, gelecekteki yeni<br />

NATO’da Ukrayna, Gürcistan, İsveç, Finlandiya, eski<br />

Doğu Bloku’nun geri kalan ülkeleri ve Karadağ yer alacak<br />

mı? NATO askeri yapılanmasında yeni üsler tesis edip<br />

nükleer ve konvansiyonel olarak askeri gücünü artıracak<br />

yeni tedbirler alacak mı? Siber savunma, terörle mücadele,<br />

1 Mesut Caşın: “Future of NATO and Atlantic Security after the 2014 Wales<br />

Summit”, Hazar Strategy Institute, 24 October 2014, http://www.hazar.org/<br />

blogdetail/blog/future_of_nato_and_atlantic_security_after_the_2014_wales_<br />

summit_942.aspx.<br />

2 Mesut Caşın: “First Non-Coastal States Flag Shows Against to NATO Mare<br />

Nostrum: Sino-Russian Entente Naval Exercise in Mediterranean”, Hazar Strategy<br />

Institute, 27 May 2015, http://www.hazar.org/blogdetail/blog/first_non_coastal_states_flag_shows_against_to_nato_mare_nostrum_sino_russian_entente_naval_exercise_in_mediterranean_1290.aspx.<br />

Rusya ile NATO arasındaki<br />

gerilimli ilişki sürerken, Rusya,<br />

NATO’nun genişlemesini ulusal<br />

güvenliğe tehdit olarak<br />

değerlendiriyor.<br />

Doğu Avrupa topraklarında hava savunma füzeleri konuşlandırılması<br />

planlanıyor mu? NATO’nun Avrupa’daki<br />

taktik nükleer silahlarının modernizasyonu hangi aşamada?<br />

Müttefikler, Wales NATO Zirvesi’nde karar aldıkları<br />

üzere savunma harcamalarını artırırlar mı? İkinci Dünya<br />

Savaşı’nda “Europe First” ilkesini taviz vermeden takip<br />

eden Washington, Pasifik ve Çin’deki gelişmeleri dikkate<br />

alarak, savunma önceliğinde değişikliğe gider mi? Rusya<br />

ve NATO ilişkileri Varşova Zirvesi sonrasında daha da<br />

sertleşip yeni Soğuk Savaş dalgalarına sürüklenerek silahlanma<br />

yarışını tetikler mi? Rusya, NATO karşısında<br />

uzlaşmaz tutumundan vazgeçerek, Batı ile normalleşme<br />

yolunu seçebilir mi? Başkan Putin, gelecekte Çin ve Batı<br />

karşısındaki tarihi seçimini ne yönde yapabilir? Rusya, 21.<br />

yüzyılda ne tür bir güvenlik stratejisini hedefliyor? Putin<br />

sonrasında Rusya ve NATO ilişkileri nasıl şekillenebilir?<br />

Bu ve benzeri soruların olası cevaplarındaki belirsizliğin,<br />

geleceğin 20 yıllık askeri, siyasi, bölgesel ve küresel savunma<br />

stratejilerini etkileyeceğini söylemek mümkün. Rusya<br />

ile NATO arasındaki gerilimli ilişki sürerken, Rusya,<br />

NATO’nun genişlemesini ulusal güvenliğe tehdit olarak<br />

değerlendiriyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in<br />

imzasından geçen yeni askeri doktrininde Moskova’ya<br />

yönelik başlıca dış tehdit olarak NATO’nun genişlemesi,<br />

12 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

iç tehdit olarak da ‘toplumsal ve siyasi istikrarsızlaştırma’<br />

gösteriliyor. 3<br />

DOĞU AVRUPA ÜLKELERİNE NATO TABURLARI VE<br />

TAKTİK NÜKLEER SİLAHLARIN GELECEĞİ<br />

Kremlin yönetimi, NATO’nun mevcut politikalarını kendi<br />

ulusal güvenliği ve toprak bütünlüğüne karşı tehdit olarak<br />

algılamaya devam ediyor. Bu bağlamda Rusya yaptığı<br />

açıklamada, NATO’nun Ukrayna’yı ‘çatışmalarda cephe<br />

haline getirdiği’ uyarısında bulundu ve eğer ‘NATO üyeliği<br />

umutları gerçekleşirse Ukrayna ile ilişkileri tamamen koparma’<br />

tehdidinde bulundu. 4 Öte yandan, Rusya Dışişleri<br />

Bakanı Sergey Lavrov, İsveç’in NATO ile yakınlaşmasına<br />

değinerek, “Eğer İsveç NATO’ya katılırsa biz de harekete<br />

geçeriz. Bunun nasıl olacağına Savunma Bakanlığı, ordu ve<br />

komuta kademesi karar verir” dedi. Lavrov, NATO’nun<br />

Kuzey Avrupa’da genişlemesine ilişkin görüşlerini şöyle<br />

ifade etti: “Kuzeyde tarafsız komşu ülkelerin olması bir<br />

olgu, Kuzey Atlantik Paktı’na üye ülkelerin olması başka<br />

bir olgudur. Eğer İsveç NATO’ya katılmaya karar verirse<br />

sırf bu yüzden İsveç’in bize saldıracağını düşünmüyoruz.<br />

Ancak bu durumda İsveç’in mevcut altyapısı NATO’nun<br />

denetimi altına girecektir. Bu durumda sınırın diğer tarafında<br />

Rusya’yı tehdit olarak gören askeri-politik bir paktın<br />

karşısında kuzey sınırlarımızda gerekli askeri teknik önlemleri<br />

almamız doğaldır.” 5<br />

Rusya’nın tüm baskılarına rağmen, NATO’nun genişleme<br />

politikasında değişikliğe gitmeyeceği ve açık kapı politi-<br />

kasını Varşova NATO Zirvesi sonrasında da sürdürmesi<br />

bekleniyor. Nitekim, NATO Dışişleri Bakanları, Rusya’nın<br />

itirazlarına karşın eski Yugoslavya’yı oluşturan altı cumhuriyetten<br />

biri olan Karadağ’ı 29. üye olarak ittifaka davet<br />

etti. 6 Bununla birlikte, ittifaka üye ülkelerin savunma<br />

bütçelerinin artırılması yolundaki kararın Varşova sonrasında<br />

uygulamaya geçmesi bekleniyor. Bu bağlamda,<br />

NATO üyesi 28 ülkenin liderlerinin Eylül 2015’te aldığı bir<br />

dizi karar kapsamında bütçede savunmaya ayrılan payın<br />

10 yılda gayri safi milli hasılanın yüzde 2’sine ulaştırılması<br />

hedefi belirlendi. Geçen 25 yılda öne sürülen farklı görüşlere<br />

rağmen, Rusya’nın Ukrayna ve Suriye’de takip ettiği<br />

politikalardan en olumsuz yönde etkilenen NATO ülkeleri,<br />

ittifakın kuzey ve güney kanadında yer alan müttefikler<br />

oldu. Nitekim ev sahibi Polonya, Rusya’nın askeri stratejisindeki<br />

değişikliğin ülkesinin güvenliğini olumsuz yönde<br />

etkilemesinden duyduğu endişeleri açıkça ifade ederek,<br />

NATO’nun yeni üsler ve askeri personel, silah ve tatbikatlarla<br />

Doğu Avrupa coğrafyasında ve hassaten kendi<br />

topraklarında konuşlanmasında ısrarcı bir yaklaşım izliyor.<br />

Bu bağlamda açıklamada bulunan ev sahibi Polonya<br />

Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Varşova’da düzenlenecek<br />

olan NATO Zirvesi sırasında Polonya’da NATO güçlerinin<br />

varlığını güçlendirmek için net kararların alınacağını<br />

umduğunu ifade etti. Duda, “Polonya’ya kurulacak muhtemel<br />

üsler ve yerleştirilecek silahlar, biz ve müttefiklerimiz<br />

tarafından askeri tatbikatta kullanılabilir. Varşova’da<br />

gerçekleşecek NATO Zirvesi’nde Polonya’da ittifakın varlığının<br />

güçlendirilmesine dair kararların alınacağını umut<br />

ediyorum” dedi. 7<br />

Öte yandan kendi coğrafyamızda ise Türkiye, Kafkasya’daki<br />

komşusu Gürcistan’ın NATO üyeliğine büyük destek<br />

vermeye devam ediyor. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet<br />

Meclisi (TBMM) Dışişleri Komisyonu, Varşova NATO<br />

Zirvesi öncesinde Gürcistan’a destek verdi. TBMM Dışişleri<br />

Komisyonu’ndan Gürcistan’ın NATO üyeliğine ilişkin<br />

yapılan açıklamada, Türkiye ve Gürcistan’ın stratejik<br />

ve istisnai ilişkilerinin olduğu belirtilerek, Gürcistan’ın<br />

NATO üyeliğinde bazı unsurların dikkate alınması gerektiği<br />

ifade edildi. 8 2014 Wales Zirvesi’nde Rusya’nın Baltık<br />

ve Doğu Avrupa ülkeleri üzerinde oluşturmaya çalıştığı<br />

askeri baskıya cevaben, NATO Hazırlık Eylem Planı<br />

(Readiness Action Plan-RAP) hükümleri uygulamaya<br />

geçirilerek, yeni askeri birliklerin bu hassas bölgelerde<br />

konuşlandırılmasında karar kılındı. Bu cümleden olmak<br />

üzere, Pentagon’dan yapılan açıklamada, bir zırhlı tugayın<br />

NATO’nun doğu kanadına sevk edileceği, bu adımın Avrupalı<br />

müttefiklerin Rusya’nın saldırgan tavrına karşı endişeleri<br />

nedeniyle atıldığı bildirildi. NATO Avrupa komutanı<br />

General Philip Breedlove, yazılı açıklamasında “Plan,<br />

Doğu Avrupa ve diğer bölgelerde Rusya’nın saldırganlı-<br />

3 “Putin: NATO’nun Genişlemesi Tehdittir”, Özgür Gündem, 2 Ocak <strong>2016</strong>,<br />

http://ozgurgundem.biz/haber/153673/putin-natonun-genislemesi-tehdittir.<br />

4 “Rusya’da Yeni Askeri Doktrin: En Büyük Tehdit NATO”, AB Haber, 27 Aralık<br />

2014, “Rusya’da Yeni Askeri Doktrin: En Büyük Tehdit NATO”, BBC Türkçe,<br />

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/12/141226_rusya_askeri_doktrin.<br />

5 “Lavrov: Eğer İsveç NATO’ya katılırsa harekete geçeriz”, Hürriyet, 29 Nisan<br />

<strong>2016</strong>, http://www.hurriyet.com.tr/lavrov-eger-isvec-natoya-katilirsa-hareketegeceriz-40096620.<br />

6 “NATO’dan 16 yıl önce bombaladığı Karadağ›a üyelik daveti”, BBC Türkçe,<br />

2 Aralık 2015, http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/12/151202_nato_karadag.<br />

7 “NATO’nun Varşova Zirvesi Polonya’nın NATO’da Varlığının karakterini Değiştirecek”<br />

AB Haber, 12 Mart <strong>2016</strong>.<br />

8 “TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan Gürcistan’a Destek”, Milliyet, 7 Mayıs<br />

<strong>2016</strong>, http://www.milliyet.com.tr/tbmm-disisleri-komisyonu-ndan-gurcistanankara-yerelhaber-1357873/.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

13


NATO ZİRVESİ<br />

Ekipman harcamalarının savunma harcamaları içindeki oranı<br />

NATO SAVUNMA HARCAMALARI<br />

Savunma harcamalarının GSYİH içindeki oranı - Ekipman harcamalarının savunma harcamaları içindeki oranı<br />

(2010 fiyatları baz alınmıştır – 2015 yılına ilişkin tahminler verilmiştir)<br />

%<br />

40<br />

Median 1.18<br />

%2 NATO kılavuz çizgisi<br />

35<br />

30<br />

25<br />

20<br />

15<br />

10<br />

5<br />

LUX<br />

SVK<br />

ESP CAN<br />

NLD<br />

DEU<br />

ITA<br />

DNK<br />

HUN<br />

LVA<br />

ALB<br />

CZE<br />

BEL<br />

LTU<br />

BGR*<br />

NOR<br />

ROU<br />

HRV<br />

PRT<br />

TUR<br />

FRA<br />

SVN<br />

0<br />

0.0 0.5 1.0 1.5 2.0 2.5 3.0 3.5 4.0<br />

* Savunma harcamaları, emeklilik<br />

Savunma harcamalarının GSYİH içindeki oranı<br />

ödemelerini kapsamaz.<br />

Kaynak: Defence Expenditures of NATO Countries (2008-2015), 28 January <strong>2016</strong>, NATO Public Diplomacy, http://www.nato.int/nato_static_fl2014/assets/pdf/pdf_<strong>2016</strong>_01<br />

/<strong>2016</strong>0129_160128-pr-<strong>2016</strong>-11-eng.pdf.<br />

GBR<br />

EST<br />

POL<br />

GRC<br />

USA<br />

%20 NATO kılavuz çizgisi<br />

Median 14.60<br />

%<br />

ğının ardından NATO müttefiklerimizle ortaklarımıza<br />

güven verici, dengeli ve güçlü yaklaşımımızı gösteriyor”<br />

görüşünü belirtti. 9 Öte yandan Almanya’nın Rusya’ya<br />

karşı caydırıcılığı artırmak üzere Litvanya’da kurulacak<br />

bir NATO taburunun komutasını üstlenmesi bekleniyor.<br />

NATO’nun önde gelen başka ülkelerinin de Doğu<br />

Avrupa’nın diğer ülkelerine üslenecek askeri birliklere<br />

komuta edeceği belirtildi. Varşova’da düzenlenecek<br />

NATO Zirvesi’nde Doğu Avrupa’daki yeni misyona karar<br />

verilmesi halinde Almanya, Litvanya’ya asker yollanmasını<br />

planlanıyor. 10 NATO’nun Polonya sınırındaki<br />

askeri varlığını artırmasına karşı, Rusya da güney ve<br />

batı sınırında 3 yeni askeri birlik oluşturma kararı aldı.<br />

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, “Savunma Bakanlığı,<br />

Rusya sınırlarında artan NATO konuşlanmasına<br />

karşı, NATO’yu durdurmak için bir dizi önlem almayı<br />

kararlaştırdı. Yıl sonuna kadar Batı Askeri Bölgesi’nde 2,<br />

Güney Askeri Bölgesi’nde de 1 yeni birlik oluşturulacak”<br />

açıklamasında bulundu. Rusya’nın bu girişimi Batı’da<br />

tepki yarattı. ABD Savunma Bakanı Ashton Carter,<br />

Rusya’nın bu girişimiyle kendisini daha da yalnızlaştırdığını<br />

belirterek, Rusya ile “sıcak ya da soğuk” bir savaş<br />

istemediklerini belirtti. 11<br />

9 “ABD, Doğu Avrupa’da askeri varlığını artırıyor”, BBC Türkçe, 31 Mart <strong>2016</strong>,<br />

http://www.bbc.com/turkce/haberler/<strong>2016</strong>/03/160331_rusya_avrupa_abd.<br />

10 “Almanya, Doğu Avrupa’ya Asker sevk edecek”, Deutsche Welle, 29 Nisan<br />

<strong>2016</strong>.<br />

11 “Rusya’dan NATO’yu Kaygılandıran Askeri Karar”, Euronews haber, 4 Mayıs<br />

<strong>2016</strong>, http://tr.euronews.com/<strong>2016</strong>/05/04/rusya-dan-nato-yu-kaygilandiranaskeri-karar/<br />

Almanya’nın Rusya’ya karşı<br />

caydırıcılığı artırmak<br />

üzere Litvanya’da kurulacak bir<br />

NATO taburunun komutasını<br />

üstlenmesi bekleniyor.<br />

Görüldüğü üzere, NATO’nun attığı her adıma karşılık,<br />

Rusya hızla pozisyon alarak gelişmeler karşısında mevcut<br />

konumunu koruyacağı mesajını vermeye devam ediyor.<br />

NATO’nun zirvede yer alacak bir diğer önemli konu başlığının<br />

ittifak envanterindeki taktik nükleer silahların<br />

modernizasyonu konusu olması bekleniyor. Buna göre,<br />

NATO üyesi ülkelerin envanterinde bulunan taktik B-61<br />

nükleer bombaların modernize edilerek, müttefik ülke<br />

hava kuvvetlerinde kullanılacak F-35 savaş uçaklarında 8<br />

milyar dolar ek savunma harcamasında bulunması henüz<br />

kesin bir sonuca bağlanmadı. Temel mesaj olarak, Varşova<br />

NATO Zirvesi’nin tarihi bir dönüm noktası olduğunu söylemek<br />

mümkün. Türkiye, Rusya’nın Kafkasya, Karadeniz<br />

ve Suriye’de değişen güvenlik politikalarını dikkatle takip<br />

ederken, bir yandan ilişkilerin normalleşmesi, diğer yandan<br />

da bölgesel güvenlik algılamalarında NATO’nun güney<br />

kanat içindeki stratejik planlamalarının daha dikkatle<br />

gözden geçirilmesi için çaba sarf etmeyi sürdürüyor.<br />

14 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> 42


İNFOHABER<br />

GÜNDEM 2030: İPEK YOLU’NDA SINERJILER SEMPOZYUMU<br />

BİRLEŞMİŞ<br />

MİLLETLER’DEN<br />

NOTLAR<br />

<strong>2016</strong>’da Uluslararası Türk Akademisi tarafından; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan<br />

ve Kırgızistan BM temsilcilikleri ve HASEN’in desteğiyle Birleşmiş Milletler (BM)<br />

Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) salonunda “Gündem 2030: İpek Yolu’nda<br />

Sinerjiler Sempozyumu” düzenlendi. Peki bu organizasyonda kim, ne dedi?<br />

Birleşmiş Milletler’in<br />

2030 planları ve<br />

İpek Yolu’nun<br />

konuşulduğu<br />

toplantıda Brooklyn<br />

Belediye Başkanı, Çin ve<br />

Hindistan’dan delegasyonlar<br />

eşliğinde ciddi<br />

bir katılım söz konusu<br />

oldu. Toplantıda yer alan<br />

HASEN Genel Sekreteri<br />

Haldun Yavaş, HASEN<br />

Yüksek İstişare Kurulu<br />

(YİK) Başkanı ve Emekli<br />

Büyükelçi Halil Akıncı,<br />

HASEN YİK Üyesi ve<br />

Emekli Deniz Kuvvetleri<br />

Komutanı Metin Ataç,<br />

toplantı sonrasında<br />

Bloomberg’in New York<br />

Temsilcisi Melike Ayan’a<br />

toplantıya dair görüş ve<br />

düşüncelerini aktardı.<br />

Bu etkinlikte HASEN olarak siz de organizatörler arasındaydınız. Etkinliği hem desteklediniz<br />

hem de panelde konuşma yaptınız. Toplantıda çok güzel mesajlar verildi.<br />

Brooklyn Belediye Başkanı, Çin’den, Hindistan’dan delegasyonlar eşliğinde yüksek<br />

katılım oldu. Siz neler düşünüyorsunuz bu programla ilgili?<br />

HALDUN YAVAŞ:<br />

İpek Yolu projesi genellikle Çinlilerin sahip çıktığı bir proje. Çinliler öncülük ediyor.<br />

Finansmanını büyük oranda Asya Kalkınma Bankası ve Çinliler sağlıyor. Bölge politikası<br />

ve bölge güvenliğine tesir edecek kıtalar arası, mega projeler genelde Türk dünyasının<br />

dışında, ağırlıklı olarak da batılılar tarafından, onların önderliğinde gerçekleşiyor.<br />

Bu toplantıda İpek Yolu’nun Birleşmiş Milletler’in 2030 tarihli sürdürülebilir<br />

kalkınma hedeflerine katkıları üzerine konuşuyoruz. Hazar Strateji Enstitüsü gibi bölge<br />

enstitülerinin partner olduğu, Türk Akademisi’nin başkanlığında gerçekleşen geniş<br />

çaplı bir organizasyonla ilk defa İpek Yolu konusuna değinildi. Bu açıdan program çok<br />

önemli. Ayrıca bu sefer dâhil olmadık; biz başlattık, bizim programımıza dâhil olundu.<br />

16 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

İpek Yolu 2030 yılının ajandası için çok yüksek seviyede düzenlenen sempozyum hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

METIN ATAÇ:<br />

Birleşmiş Milletler çatısı altında böyle bir sempozyuma katıldığım için son derece mutluyum. Benim için büyük onurdu. İpek<br />

Yolu’nun tarihsel önemi malum, sempozyumda da kapsamlı olarak konuşuldu. Ama özellikle yeni İpek Yolu ve bu yol üzerindeki<br />

tehditler konuşulurken bu yolun devamlılığı konusunda da önemli mesajlar verildi. Ben de bu yol üzerindeki tehditler<br />

neler olabilir, genel anlamda bu tehditlerle nasıl mücadele edilebilir, üst seviyede ve alt seviyede nasıl koordinasyon<br />

kurulabilir gibi konularda açıklamalar yaptım. Yeni İpek Yolu’nun eskisinden daha önemli bir hale geleceğini düşünüyorum.<br />

İpek Yolu 2030 ajandası için Birleşmiş Milletler’in bünyesinde TWESCO’nun organize ettiği ve birçok organizatörün de<br />

dâhil olduğu bu sempozyumdaki panellerden birini yönettiniz. Görüşleriniz nelerdir?<br />

HALIL AKINCI:<br />

Bu toplantının Birleşmiş Milletler’de yapılması ilginç. Daha doğrusu sembolik bir anlamı var. Toplantının özeti: Birleşmiş<br />

Milletler’in 2030 hedefleri ve İpek Yolu. İlginç bir şekilde ana İpek Yolu Çin’den başlar, Akdeniz’de biter ve bütün Türk<br />

topraklarından geçer. Bugün de kesintisiz bir şekilde tüm Türk cumhuriyetlerinin topraklarından geçen tek yol. Kuzeye<br />

ve güneye giden yolları da var fakat bunlar tali dallardır. Tam anlamıyla İpek Yolu’ndan bahsetmek gerekirse, Doğu-Batı,<br />

Batı-Doğu eksenindedir. O da Türk topraklarından geçer. Hazar Strateji Enstitüsü olarak üzerinde çalıştığımız konulardan<br />

en önemlisi İpek Yolu’nun canlandırılmasıdır. Ayrıca ben Türk Konseyi’ni kuran genel sekreterdim. Orada da önem<br />

verdiğimiz ve Türkiye’nin de önem vermesi gereken konu şu: Çin ve Asya’nın gerisiyle olan ticaretimizde yol bütün Türk<br />

topraklarından geçerse bu bizim için güvenli demektir. O bakımdan bu sempozyumda bu konunun vurgulanması önemliydi.<br />

Birçok mesaj verildi ve sizin de dediğiniz gibi mesajlar İpek Yolu’nun yeniden hayata geçmesi ve modernizasyonu<br />

yönündeydi.<br />

HALIL AKINCI:<br />

Evet şimdi modernizasyon zamanı. O zamanlar deve vardı, katır vardı; şimdi elimizde her türlü ulaştırma imkânı var.<br />

Üzerinde durmamız gereken husus; multi-modal transportation (çok modlu taşımacılık) dedikleri Hazar geçişi. Mallar<br />

trenle gelir, arkasından konteyner teknolojisi sayesinde onları gemiye almak mümkündür. Malı boşaltmadan sadece konteynerleri<br />

kullanarak, tren, kamyon, gemi gibi çeşitli vasıtalarla da nakletmek mümkün. Teknik olarak HASEN’de bu konular<br />

üzerinde çalışıyoruz. Yayınlarımıza baktığınızda da genellikle bu konular üzerinde yoğunlaştığımızı görebilirsiniz.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

17


MERCEK<br />

ORTADOĞU SAVAŞI<br />

ORTADOĞU SAVAŞI<br />

<strong>HAZAR</strong> BÖLGESİ’Nİ<br />

NASIL ETKİLİYOR?<br />

Orta Doğu’da bir vekâlet savaşı sürerken Hazar<br />

Bölgesi’ndeki ülkeler, ABD (NATO) - Rusya restleşmesinin<br />

yaşandığı bir ortamda taraflarını belirleme baskısı altında.<br />

PROF. DR. GÜLDEN AYMAN<br />

İSTANBUL ÜNIVERSITESI SIYASAL<br />

BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI<br />

İLIŞKILER BÖLÜM BAŞKANI<br />

18 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

Orta Doğu’daki gelişmelerin Türkiye ve Avrupa<br />

Birliği’ne etkilerini mülteci krizi üzerinden<br />

daha yakından gözlemleyebiliyoruz. Peki, Orta<br />

Doğu’daki gelişmeler Hazar Bölgesi ülkelerini<br />

nasıl etkiliyor? Konuya Türkmenistan ve Kazakistan’ı<br />

bir tarafa bırakarak Hazar Denizi’ne komşu diğer<br />

ülkelerin ABD ile ilişkileri, Türkiye ile ilişkileri ve<br />

nihayet bu ülkelerin kendi aralarındaki ilişkileri<br />

olmak üzere üç açıdan bakmak mümkün. Aslında<br />

gerek Azerbaycan gerekse Ermenistan Rusya ve ABD<br />

ile birbirlerinden farklı alanlarda ilişkiler kurup hem<br />

bu büyük güçlerle -özellikle de bağımsızlık sonrası<br />

sorunların hafifletilmesi noktasında- kurabilecekleri<br />

ortaklıklardan faydalanma hem de onlardan gelebilecek<br />

baskı ve müdahalelerin önünü diğerinin varlığıyla<br />

dengeleme yolunu seçtiler. Azerbaycan’ın Rusya ile<br />

ilişkisi önemini korumaya devam ederken bu ülke<br />

aynı zamanda ABD ve onun stratejik ortağı İsrail ile<br />

de ilişkisini geliştirdi. İsrail ile olan bağın karşılıklı<br />

menfaatlere dayandığını; İsrail’in enerji kaynakları<br />

ihtiyacının, Azerbaycan’ın ise Batı’dan tedarik<br />

edemediği savunma teknolojilerinin İsrail’den tedarik<br />

edilmesinin bunda önemli rol oynadığını biliyoruz.<br />

Azerbaycan sadece ABD ve Rusya ile olan ilişkilerini<br />

değil Türkiye ile aynı derecede öneme sahip olmasa<br />

bile İran ile olan ilişkilerini de muhafaza etmek<br />

eğiliminde. Azerbaycan’ın Türkiye ile olan ilişkilerine<br />

baktığımızda bu ülkenin Türkiye’nin Orta Doğu<br />

politikası çerçevesinde giderek içinde gözüktüğü Suudi<br />

Arabistan ve Katar ile oluşturduğu Sünni koalisyona<br />

sempati duyabileceğini söylemek zor. Zira Azerbaycan<br />

kendisini her iki mezhebe de mesafeli yaklaşmak<br />

durumunda hissediyor. Yaklaşık olarak yüzde 70’i<br />

Şii, yüzde 30’u Sünni nüfusa sahip olan bir ülkeden<br />

bahsediyoruz. Nitekim Azerbaycan bugüne dek İran’ın<br />

kendi topraklarında mezhepçi etkilerde bulunmasını<br />

hoş karşılamamış bir ülke.<br />

MÜLTECİ SORUNU BÖLGEDEKİ İLİŞKİLERİ DAHA DA<br />

KARMAŞIKLAŞTIRIYOR<br />

Ermenistan’a baktığımızda ise özetle şunları söylemek<br />

mümkün gözüküyor: Azerbaycan, ABD ve İsrail ile<br />

stratejik anlamda bir yakınlık eğilimine girerken<br />

Ermenistan her ne kadar NATO’nun ortağı olan,<br />

Kosova ve Afganistan’ın ittifakın bir dizi misyonuna<br />

katkıda bulunmuş bir ülke konumundaysa da Yukarı<br />

Karabağ sorunu nedeniyle Rusya’nın Kafkasya’daki<br />

üssü haline geldi. Kolektif Güvenlik Antlaşması<br />

Örgütü’nün üyesi olarak Moskova’ya olan askeri<br />

bağımlılığını giderek arttıran Ermenistan, Rusya<br />

tarafından tek bir pazar oluşturma amacıyla kurulan<br />

Avrasya Ekonomik Birliği’nin üyesi oldu. Bugün<br />

Batı ile olan bağını diaspora üzerinden sürdüren<br />

Ermenistan’ın doğal kaynak yoksunu, denize kıyısı<br />

olmayan ve sahip olduğu 3 milyon nüfusuyla büyük<br />

ekonomik ve sosyal problemler yaşayan bir ülke<br />

olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Bu noktada<br />

hemen ilave etmek gerekir ki Suriye’de süren<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

19


MERCEK<br />

ORTADOĞU SAVAŞI<br />

çatışmaların bölgeye farklı bir yansıması ise mülteciler<br />

sorunu. Suriye’deki savaş nedeniyle Ermenistan’a giden<br />

Suriye Ermenileri bu ülkede zaten zor olan yaşam<br />

koşullarını daha da ağırlaştırıyor. Türkiye’nin aldığı<br />

göçmen sayısıyla kıyaslanmayacak ölçüde de olsa<br />

Ermenistan’ın koşulları düşünüldüğünde mülteciler<br />

sorunu bu ülke için önemli. En vahim olanıysa bu<br />

insanların Ermenistan’ın işgal ettiği Yukarı Karabağ’a<br />

yerleştirilmesi. Görünen o ki Suriye’deki savaş ve<br />

mağduriyet Azerbaycan-Ermenistan arasındaki<br />

sorunları daha da karmaşıklaştıran boyutlara sahip.<br />

BÖLGEDE TÜRKİYE’NİN TUTUMU AZERBAYCAN İÇİN NET<br />

Öte yandan Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan<br />

arasında son günlerde yaşanan çatışmalar karşısında<br />

tercihi net, Türkiye Azerbaycan’ın yanında. Bilindiği<br />

üzere, Türkiye ile Azerbaycan arasında savunma<br />

işbirliğini düzenleyen iki anlaşma bulunuyor. Bunlardan<br />

ilki 1990’larda Azerbaycan askeri personelinin Türk<br />

askeri kurumlarında eğitim görmesiyle ilgili. Diğeriyse<br />

2010 Stratejik Ortaklık anlaşmasıdır ki, bununla<br />

imzacısı olan taraflar BM Şartı’nın 51. Maddesi’ne<br />

giren kendini savunma hakkının söz konusu olduğu<br />

durumlarda birbirlerinin yardımına gideceklerini<br />

beyan ediyorlar. Bu yardımın neyi ifade edeceği o anki<br />

koşullarla belirlenecekse de anlaşma acil durumlarda<br />

askeri kabiliyetlerin kullanımı olasılığına vurgu yapıyor.<br />

Dünya, Suriye’de bir vekâlet<br />

savaşının içinde olduğu gerçeği ile<br />

karşı karşıya.<br />

İki ülkenin hava kuvvetlerinin birlikte gerçekleştirdiği<br />

TurAz Kartalı 2015 tatbikatını TurAz Şahini tatbikatının<br />

izlemesi de güvenlik konusundaki yakınlaşmaya işaret<br />

ediyor.<br />

Konuya Türkiye-İran özelinde baktığımızda ise iki<br />

ülkenin, ekonomik ticari ilişkiler ve diplomatik stratejik<br />

münasebetleri karşılıklı olumsuz etkilerden korumak<br />

için ayrı ayrı sepetlere koydukları söylenebilir. Ne var ki<br />

bu onların Suriye’de bir vekâlet savaşının içinde olduğu<br />

gerçeğini değiştirmiyor. Geleceğe baktığımızda ise<br />

Türkiye ile İran’ı doğrudan karşı karşıya getirebilecek<br />

bir ortamın yaratılmasında Rusya’nın Kafkasya’da<br />

tetiklediği bir çatışmanın kontrolden çıkmasının rol<br />

oynayabileceği akla geliyor.<br />

ABD (NATO) ile Rusya arasında Soğuk Savaş’ın<br />

varlığından söz edildiği günümüzde güvenlik, ticaret,<br />

ekonomi, enerji ve diğer birçok konuda Rusya’ya<br />

tam anlamıyla bağımlı bir hale gelen Ermenistan’ın<br />

Türkiye’yi, Azerbaycan’ı ve Gürcistan’ı rahatsız edecek<br />

şekilde kullanılma olasılığı zaten mevcut.<br />

20 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

GÜRCİSTAN’IN BİR SEÇİM YAPMASI ZOR GÖRÜNÜYOR<br />

Gürcistan açısından konuya yaklaşırsak, bilindiği üzere<br />

Güney Osetya ve Abhazya halen Rus işgali altında.<br />

Gürcistan’ın Rusya tarafından tel örgülerle çevrelenmesi<br />

gibi bir durumdan söz ediyoruz. Öte yandan aynı Rusya<br />

vize muafiyetinin kaldırılması gibi birtakım önerilerle<br />

de Gürcistan’ın önüne geliyor. Bilindiği üzere, Gürcistan<br />

buna koşul olarak egemenlik ve toprak bütünlüğünün<br />

tanınmasını getirdi. Kaydedilmesi gereken önemli bir diğer<br />

gelişmeyse Gürcistan’da Rusya yanlısı siyasal güçlerin<br />

desteğinin göreli olarak artması ve üstelik Avrasya<br />

Ekonomik Birliği’nin Gürcistan için giderek daha çekici<br />

bir hale gelmesi (2013’te yüzde 11 iken bugün yüzde 31 ila 44<br />

arasında seyrediyor) gibi gözüküyor.<br />

Ancak ülkenin geleceği söz konusu olduğunda Rusya’ya<br />

yönelik olumlu yaklaşımların önünü kesen somut<br />

gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Rusya’nın bölgede<br />

Gürcistan’ın da içinde bulunduğu enerji projelerine karşı<br />

hamleleri bu ülkeyi Türkiye ve Azerbaycan ile 2014’te<br />

savunma bakanları düzeyinde başlayan ilişkilerini<br />

güçlendirmeye ve özellikle de enerji hatlarının güvenliği<br />

konusunda önlemler almaya itiyor. Ayrıca geçtiğimiz<br />

günlerde Gürcistan’ın ABD ve İngiltere ile gerçekleştirdiği<br />

büyük askeri tatbikatı da Tiflis’in caydırıcılığını arttırma<br />

gayretinin bir adımı olarak yorumlamak gerekir. Gürcistan<br />

söz konusu tatbikatın hiçbir ülkeye karşı olmadığını<br />

ileri sürse de Rusya’dan tepkiler yükseldi. Tatbikatın bir<br />

zamanlar Rus askerlerinin konuşlandığı Gürcistan’ın<br />

başkenti Tiflis’in yakınlarındaki Vaziani askeri üssünden<br />

yürütülmesi de ayrıca anlamlı. ABD ise Rusya’nın kesinlikle<br />

karşı çıktığı tatbikat karşısında Gürcistan’ın bir gün NATO<br />

üyesi olabileceği fikrini yineliyor.<br />

Buna mukabil 2008’deki savaştan yenik çıkan<br />

Gürcistan’ın “Rusya mı ABD (NATO) mu?” şeklindeki<br />

bir soruya net yanıt verecek durumda olduğunu<br />

söylemek zor. Nitekim Gürcistan Savunma Bakanı Tina<br />

Khidasheli’nin (Batı yanlısı Cumhuriyetçi Parti’den)<br />

söz konusu operasyon nedeniyle, hükümette olan<br />

koalisyonun parçası Gürcü Düşü-Demokratik Gürcistan<br />

Partisi’nin üyesi olan bazı parlamenterler tarafından<br />

Rusya’yı kışkırtmakla itham edilip ağır eleştirilere<br />

uğraması da konunun bu sonbaharda parlamento<br />

seçimlerine gidecek olan ülkede önemli tartışmaları<br />

beraberinde getirebileceğini ortaya koyuyor.<br />

Sonuç olarak Rusya’nın ABD ile mücadelesinde gücünü<br />

göstermek için Kafkasya’da izlediği strateji bölge<br />

üzerinde hegemonya kurabilmesini garantilemekten<br />

uzak. Üstelik Rusya’nın mevcut stratejisinde gerçek<br />

anlamda çatışma çözümü çabalarının var olmaması orta<br />

ve uzun vadede ona zarar verecek gibi gözüküyor. Aksine<br />

Rusya lehine tarafını belirlemeye zorlanan Azerbaycan<br />

ile Gürcistan gibi ülkeler güvenliklerini giderek daha<br />

yoğun bir tehdit altında görmeye başladı ve bu konuda<br />

var olan enerji işbirliklerinden vazgeçmek bir yana<br />

güvenlik alanına daha fazla önem vermeye başladılar.<br />

Rusya’nın baskıları Türkiye’nin bu ülkelerle olan<br />

ilişkilerini de güçlendirme eğiliminde.<br />

Rusya’nın ABD ile mücadelesinde<br />

gücünü göstermek için Kafkasya’da<br />

izlediği strateji bölge üzerinde<br />

hegemonya kurabilmesini<br />

garantilemekten uzak.<br />

Diğer taraftan Ortadoğu’daki İran-Rusya ortaklığının<br />

Kafkasya’da bir izdüşümünü aramak da şu anda<br />

anlamlı değil. Bunun güçlü bir şekilde ortaya çıkması<br />

için İran’ın Irak ve Suriye’nin geleceğinde söz sahibi<br />

olamaması ve kendisini giderek doğrudan hedef<br />

hissetmesi gerekir. Böyle bir konuma sürüklenmesinde<br />

Rusya’nın Kafkasya’da çatışmaların nabzını tutmaktan<br />

onlar üzerinde kontrolünü kaybetmeye doğru gitmesi<br />

ve İran’ın kendisini bir de bu cepheden kıskaca alınıyor<br />

gibi hissetmesi rol oynayabilir. Böyle bir senaryo Orta<br />

Doğu ile Kafkasya’nın dinamiklerinin bir ölçüde de olsa<br />

birbirlerinden bağımsızlaşmasını imkânsızlaştırabildiği<br />

oranda Türkiye ile İran ilişkilerinde çatışma<br />

potansiyelini arttıracaktır.<br />

Özellikle de Suriye’nin geleceği konusunda ABD-Rusya<br />

ortak planında anlaşılması ise Hazar Bölgesi ülkelerini<br />

rahatlatabilecekken Türkiye’yi hiç istemediği sonuçlarla<br />

karşı karşıya bırakabilir.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

21


ANALİZ<br />

ÖZBEKİSTAN<br />

ORTA ASYA’NIN KILIT ÜLKESI<br />

ÖZBEKISTAN<br />

22 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

Tarihi geçmişiyle Türk<br />

dünyasında önemli bir<br />

yeri olan Özbekistan, Orta<br />

Asya’nın da kilit ülkesi<br />

konumunda. Kadim İpek<br />

Yolu güzergahında bulunan<br />

Özbekistan’ın Türkiye ile<br />

olan ilişkisi ise Türkiye’nin<br />

diğer Türk devletleriyle olan<br />

ilişkisine göre daha mesafeli.<br />

DOÇ. DR. BEKİR GÜNAY<br />

HASEN DIŞ POLİTİKA VE GÜVENLİK<br />

MERKEZİ<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

23


ÖZBEKİSTAN<br />

Türklerin tarihinde İslamiyet’in temeli nerede atıldı<br />

diye bir soru sorulsa hiç şüphesiz cevap Özbekistan<br />

veya o zamanki adıyla Semerkant bölgesi olur.<br />

Türklerin Tanrı Dağları’ndan başlayan serüveni<br />

İslamiyet’le tanışmalarıyla beraber farklı bir mecraya<br />

yönelir. O zamana kadar askeri kişilikleriyle anılan<br />

Türkler ki bu “alp” kelimesiyle tanımlanır, İslamiyet’le<br />

beraber alim kişilikleriyle, yani “eren” ismiyle anılmaya<br />

başlar. Askerlikten erenliğe geçişin yaşandığı bu süreçte<br />

Hoca Ahmet Yesevi, Buhari gibi alimler için Semerkant,<br />

Mer, Taşkent Buhara bölgeleri ilim merkezleri olur. İlim<br />

merkezlerinden zamanla İbn-i Sina gibi büyük alimler<br />

yetişir. Bu sırada Çin’den başlayan İpek Yolu, Hindistan’ın<br />

Baharat Yolu’nun ürünlerini sırtlanan yolcular, farklı<br />

kültürlerin soluklarını bu ilim beldelerine taşırlar. Çin ve<br />

Hint medeniyeti, Venedikli tacirler, Batı medeniyeti hepsi<br />

Türklerin ev sahipliğinde Semerkant’ta bir araya gelir.<br />

Semerkant bölgesi asırlarca kültürleri buluşturur, “dünya<br />

insanı” kavramına ait yüzlerce örneğe bu coğrafyada<br />

rastlanır. Günümüzde Özbekistan dediğimiz bu yer tarihi,<br />

kültürel ve mimari derinliğe, zenginliğe sahip olması<br />

dolayısıyla diğer Türk cumhuriyetleri arasında tartışılmaz<br />

bir öneme sahip. SSCB sonrası bağımsızlık sürecinde<br />

Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov’la yoluna<br />

devam eden Özbekistan 30 milyonu aşan nüfusuyla, yer<br />

altı ve yer üstü kaynaklarıyla Orta Asya’nın en dikkat<br />

çeken ülkesi. İslam Karimov’un istikrarlı yönetimi<br />

sürecinde Özbekistan yabancı yatırımcı olarak zamanla<br />

Uzakdoğululara yönelir. Bu süreçte Güney Koreliler<br />

bölgenin en büyük otomobil fabrikasını burada kurarlar.<br />

Çinli ve Japon yatırımcılar ülkede etkin olmaya başlarlar.<br />

TÜRKİYE İLE UZUN İNCE İLİŞKİLER<br />

SSCB sonrası bütün Türk cumhuriyetleri gözlerini<br />

Türkiye’ye çevirdi. Benzer bir durum Özbekistan’da<br />

da oldu ve Özbekler yönünü Türkiye’ye döndü.<br />

Türkiye Turgut Özal’la beraber bütün varlığıyla Türk<br />

cumhuriyetlerinin yanında yer almaya başladı. Ekonomik,<br />

kültür, siyaset ve eğitim kollarında sıkı ilişkiler kurulur.<br />

Türkiye Özbekistan’ı daha fazla önemser. Ancak Türkiye<br />

diğer Türk cumhuriyetlerinde geliştirdiği yapıcı ilişkilerin<br />

benzerini Özbekistan’da geliştiremez. Hala devam eden bu<br />

sorunun üstesinden gelmek için Türkiye yoğun çalışsa bile<br />

henüz istenen sonucu alamadığı ortada. Bununla beraber<br />

Karimov’un Rusya ile ilişkilerinde benzer mesafeyi<br />

sürdürdüğü, aynı tavrı ABD ile de devam ettirdiği<br />

görülüyor.<br />

ÇİN VE ÖZBEKİSTAN İLİŞKİLERİ<br />

Son yıllarda yıldızı parlayan ekonomik güç Çin’in<br />

dünyanın hemen hemen her ülkesinde yatırım yaptığı<br />

biliniyor. Ancak Çin’e göre Orta Asya diğer bölgelerden<br />

farklı konumda. Çünkü Çin burası için hayat alanı<br />

demek. Çin tarihten gelen özelliğinden dolayı hep<br />

dünyanın fabrikası oldu. Ürettiği ürünleri “İpek Yolu’yla”<br />

Semerkant, Taşkent ara istasyonlarıyla Doğu Akdeniz’e<br />

göndererek batıyla ilişiklerini geliştirdi. Zenginliğini bu<br />

Özbekistan Devlet Başkanı İslam<br />

Karimov’la yoluna devam eden<br />

Özbekistan 30 milyonu aşan<br />

nüfusuyla, yer altı ve yer üstü<br />

kaynaklarıyla Orta Asya’nın en<br />

dikkat çeken ülkesi.<br />

ara yollar ve oradaki Türk devletleriyle ilişkilerini sıcak<br />

tutarak artırmayı başardı. Batılıların Hindistan ve Çin’i<br />

keşfetmeleri akabinde İngilizlerin deniz hakimiyetini<br />

ele geçirmeleri bölgedeki ticaretin kara yolu yerine<br />

zamanla deniz taşımacılığına kaymasına neden olur.<br />

1980’ler sonrası “komünist kapitalist” söylemleri devlet<br />

politikası haline getiren Çin hızlı kalkınma sürecine<br />

girer. Bu evrede mallarını satması için pazar ve enerjiye<br />

olan ihtiyacı had safhaya ulaşır. Giderek büyüyen<br />

Çin zamanla ABD’ye rakip haline gelmeye başlayınca<br />

24 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

zafiyetlerini de görür. Çin’in en büyük zafiyeti mallarını ve<br />

enerjisini deniz yolundan karşılamasıdır. ABD ile Çin’in<br />

rekabet edeceği realitesinden hareketle Çinli yöneticiler<br />

alternatif enerji ve yol arayışına başladılar. Son yaşanan<br />

Suudi Arabistan-İran krizinde iki ülke arasındaki<br />

sorunu Çin’in çözmesi de ilginç bir not olarak akılda<br />

tutulmalı. Bununla beraber Ortadoğu’nun istikrarsızlığı<br />

ve ABD’nin bölgedeki etkinliği üzerine Çin yeni enerji<br />

kaynakları arayışına hız verir ve Hazar Bölgesi’ne yönelir.<br />

Nitekim Çin, Kazakistan’la yaptığı petrol antlaşmaları ve<br />

Türkmenistan’da yaptığı doğal gaz antlaşmalarıyla bölgede<br />

kendisini hissettirmeye başlar.<br />

Diğer taraftan ürünlerini taşımada deniz yolu yerine<br />

kara yolunu kullanmak isteyen Çin’i bu konudaki arayışı<br />

Orta Asya ve meşhur tarihi ipek yollarına yöneltti.<br />

Kazakistan, Rusya üzerinden Almanya’ya ulaşmak isteyen<br />

Çin, hızlı demiryolu projelerini hayata geçirmek üzere<br />

girişimde bulundu. Bununla beraber bu yolun +40,-40<br />

aralığında olması demiryollarının güvenliğini tartışma<br />

açıyor. Çin bu yolun risklerine rağmen yatırımlara<br />

devam ederken alternatif güzergâhlar konusunda da<br />

çalışmalarını sürdürüyor. Bu süreçte tarihi İpek Yolu<br />

güzergâhı açısından Özbekistan ilk akla gelen yer oldu.<br />

Nitekim Çin’in Özbekistan yatırımlarının altında yatan<br />

en büyük nedenlerden biri de bu güzergâhtaki kilit<br />

ülke olmasıdır. Diğer taraftan Kırgızistan’ın Oş bölgesi<br />

Çin ürünlerinin dağıtım merkezi. Ürünler buradan<br />

Kazakistan ve Özbekistan yolu ile Rusya ve İran hattına<br />

dağıtılıyor. Burada en büyük problem ise Afganistan’da.<br />

Afganistan’daki ABD askeri varlığı ile ülkenin istikrarsız<br />

yapısı Çin ve bölge ülkelerini tehdit ediyor.<br />

Öte yandan Çin ve Rusya öncülüğünde Türk<br />

cumhuriyetlerinin üyeliğiyle tamamlanan ve Orta Asya’nın<br />

yeni NATO’su olarak lanse edilen Şanghay İşbirliği Örgütü<br />

kısa sürede Çin’e hizmet etmeye başladı. Bunun üzerine<br />

zamanla Rusya’nın buradaki ağırlığını azaltıp, Avrasya<br />

Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne yönelmesi Şanghay’ın<br />

geleceğini sorgular hale getirdi, ayrıca Rusya’nın Orta<br />

Asya’yı kolay kolay Çin’e vermeyeceği sonucunu da ortaya<br />

çıkardı. Bununla beraber Çin’in Özbekistan’dan uranyum<br />

alması vb. stratejik maddelerle ilişkisini sıcak tutması<br />

gözlerden kaçmıyor.<br />

AFGANİSTAN: İSTİKRARSIZLIK KAYNAĞI MI?<br />

Bu soru bölgenin en temel sorusu ve sorunu haline gelmeye<br />

başladı. 1979’da SSCB olarak Afganistan’a giren Ruslar<br />

Rusya Federasyonu’na dönüşerek ülkeden ayrıldılar ve<br />

arkalarında istikrarsızlık üreten bir bataklık bıraktılar.<br />

Afganistan’a küresel güçlerin yönelmesinde en önemli<br />

nedenlerden biri ülkenin stratejik konumu diğeri de<br />

uyuşturucu üretimi. Hesaplanabilen narkotik para<br />

trafiğinin 400-500 milyar dolar gibi rakamlara gelmesi,<br />

petrol ve doğal gazdan daha güçlü bir paranın bölgede<br />

olması ve bunun adresinin de Afganistan olması başka bir<br />

araştırma konusu.<br />

1979’da SSCB’nin Afganistan’a girişi bölgede iki büyük<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

25


ÖZBEKİSTAN<br />

sorunun yayılmasına sebep oldu. Biri “dini radikalizm”<br />

diğeri de “uyuşturucu” trafiğidir. Çoğunluğu Özbek ve<br />

Müslüman olan SSCB askerleri karşılarında savaşan Afgan<br />

mücahitlerin de Müslüman olmasından dolayı inançlarını<br />

sorgulamaya başlamıştı. Zamanla teslim olup mücahit<br />

saflarında savaşan Özbekleri görmeye başladık. Bu süreçte<br />

Sünni Afgan cihat hareketi dünyadaki cihat hareketlerinin<br />

çıkış kaynağı olma hüviyetini taşımaya başladı. Savaş<br />

bittikten sonra ülkelerine dönen Özbek askerlerinin<br />

ülkedeki klasik dini Yesevi geleneği sorgulamaları, şeriatı<br />

silahla gerçekleştirme talepleri ve bunun için silahlı<br />

mücadeleyi başlatma teşebbüsleri Özbekistan’da İslam<br />

Karimov’un sertleşmesine neden oldu.<br />

Öte yandan ABD, 1990 sonlarında Suudi Arabistan<br />

üzerinden bölgedeki Vahhabi hareketleri destekleyip<br />

binlerce Vahhabi ve Selefi söylemlerinin Fergana<br />

Vadisi’nde üs kurup oradan bütün Orta Asya’ya<br />

yayılmaları bölgedeki geleneksel İslam anlayışının<br />

sorgulanmasına, İslam’la terör kavramlarının birlikte<br />

anılmasına sebep oldu. Günümüze geldiğimizde<br />

DAEŞ’in Horasani kolu olarak karşımıza çıkan radikal<br />

söylemlerde Özbekistan ve Fergana Vadisi’nin öne<br />

çıkması tesadüf değil.<br />

Afganistan’ın başta Özbekistan olmak üzere tüm<br />

Orta Asya’ya yaptığı en büyük zarar hiç şüphesiz<br />

uyuşturucu kullanımı ve trafiğidir. Afganistan’da<br />

istikrarın sağlanmasının bölgeye de huzur getireceği<br />

unutulmamalıdır.<br />

İSLAM KARIMOV SONRASI ÖZBEKISTAN<br />

Son yılarda en çok cevap aranan soru sanırım Karimov<br />

sonrası Özbekistan’ın durumunun ne olacağı. Bu konu<br />

aynı zamanda spekülasyonlara da en açık soru olarak<br />

karşımızda duruyor. İslam Karimov’un yaşının ve<br />

rahatsızlığının yanı sıra Orta Asya nüfusunun yüzde<br />

46’sını barındıran Özbekistan’ın geleceği de bütün<br />

bölgeyi ilgilendiriyor. Nitekim bunun farkında olan<br />

Karimov kendisinden sonraki Özbekistan için önemli<br />

gelişmelere imza attı. Geçen sene yapılan seçimlere<br />

farklı partilerin girmesi, çoğulcu yapıya yavaş yavaş,<br />

kontrollü şekilde yer verildiğini gözler önüne serdi.<br />

İslam Karimov’un yeniden kazanması da ayrıca üzerinde<br />

durulması gereken bir sonuçtu. Yine bu süreçte İslam<br />

Karimov’a bir şey olması durumunda yetkilerinin Meclis<br />

Başkanı’na geçmesinin kabul edilmesi birçok tartışmayı<br />

beraberinde getirse de şu anda Karimov iktidarının<br />

devam etmesinin gerek Özbekistan gerekse bölge<br />

istikrarı için şart olduğunu unutmamalı.<br />

26 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


RÖPORTAJ<br />

DR. MARK TROUTMAN<br />

SİBER SUÇ<br />

VE SİBER<br />

CASUSLUĞUN<br />

HEDEFİNDEKİ<br />

ÜLKELER<br />

Eğer bir ülke iş sektörlerinde hızla gelişiyor, yatırım<br />

üstüne yatırım yapıyorsa siber suçların tehdidine<br />

daha fazla maruz kalıyor.<br />

FIGEN AYPEK AYVACI<br />

Enerji altyapılarının güvenliği<br />

ekonomik değerleri ve stratejik<br />

boyutu nedeniyle ülkeler için<br />

kritik önem taşıyor. Bu bağlamda<br />

HASEN ve George Mason Üniversitesi<br />

işbirliğinde Kritik Altyapıları Koruma<br />

Sertifika Programı gerçekleşti. Bu etkinlik<br />

sonrasında George Mason Üniversitesi<br />

Altyapı Koruma ve İç Güvenlik Merkezi<br />

Direktörü Dr. Mark Troutman ile bir<br />

söyleşi yaptık.<br />

Ülkelerin siber güvenlik bütçelerinden<br />

bahseder misiniz? Bu sıralamada Türkiye<br />

nerede yer alıyor?<br />

Ulusal düzeyde siber güvenlik<br />

harcamalarını takip eden bir kurum<br />

bulunmuyor. Dahası, çoğu harcama özel<br />

sektör tarafından yapılıyor ve onlar da bu<br />

harcamaların detaylarını açıklama taraftarı<br />

değiller. Kesin olan bir şey var ki o da siber<br />

saldırıların maliyetinin yüksek olması.<br />

Ponemon Enstitüsü ve Hewlett Packard’ın<br />

tablosuna göre maliyetler giderek artıyor<br />

ve çoğu gelişmiş ülkede maliyetler en<br />

yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Tıpkı<br />

Türkiye örneğinde de görebileceğimiz gibi,<br />

bir ülke iş sektörlerinde daha karmaşık<br />

ve çok yönlü bir hal aldıkça, siber suç ve<br />

siber casusluğun daha çok hedefi haline<br />

gelecektir.<br />

Ukrayna’da enerji altyapısına yönelik<br />

geçekleşen siber saldırı uzmanlar<br />

tarafından en önemli örneklerden biri<br />

olarak kabul ediliyor. Ukrayna’da yaşanan<br />

olay neden bu kadar önemli?<br />

Bunun iki sebebi var. Ukrayna olayı<br />

endüstriyel kontrol sistemlerine yapılan<br />

ve fiziksel bir etkiyle sonuçlanan çok nadir<br />

siber saldırı örneklerinden biri. Bu olayda<br />

Ukrayna ulusal elektrik şebekesinin bir<br />

28 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

29


DR. MARK TROUTMAN<br />

Sadece Virginia eyaletinde şu an<br />

açık olan tüm pozisyonları<br />

doldurmak için siber alanda<br />

eğitim görmüş 20 binin üzerinde<br />

personele ihtiyaç duyulduğu<br />

söyleniyor.<br />

de var. Fakat bireyleri ve şirketleri siber saldırılardan<br />

korumak için doğru ve etkili prosedürlerin uygulanmasına<br />

ve siber risk bilinci yüksek liderlere duyulan ihtiyaç<br />

daha fazla. Savunmaya yönelik adımlar oldukça basit ve<br />

herkes tarafından uygulanmalı. Teknik yetenekler önemli<br />

olmasına rağmen en fazla ihtiyaç duyulan nokta burası.<br />

Ülkeler siber güvenliğe dair bilginin ne kadarını diğer<br />

ülkelerle paylaşmalı? Sizce bu bilgi paylaşımı gerçekçi mi?<br />

Günümüzde zafiyetler ve çözüm önerileri konusunda bilgi<br />

paylaşımı düzeyi yetersiz, bundan daha fazlasına ihtiyaç<br />

var. İşbirliği de giderek artıyor, fakat önümüzde kat<br />

edilecek uzun bir yol var. Daha önce sormuş olduğunuz<br />

Ukrayna olayı bunun en büyük örneğiydi. Ukrayna<br />

hükümeti ve saldırıdan etkilenen şirketler dış yardım<br />

talep etti ve çok daha fazla cevaba ulaştılar. Böylelikle<br />

tüm bulgular raporlar halinde ortaya döküldü ve şirketler<br />

sorunu daha iyi anlayarak kendilerini korumak için<br />

daha doğru adımlar atmaya başladılar. Bu devam etmesi<br />

gereken bir uygulama.<br />

Peki ulusal siber güvenlik stratejileri ve politikaları nasıl<br />

değerlendirilmeli?<br />

Muhtemelen en iyi yol, başarıya ulaşan saldırıların<br />

incelenmesi, istatistikler tutulması ve bunları önlemek<br />

için etkili tedbirler geliştirilmesidir. Birçok özel şirket<br />

zaten bunu yapıyor ve biz bu raporların örneklerini Hazar<br />

Strateji Enstitüsü’ne de sunduk.<br />

kısmı hasar gördü. Bence Türkiye’nin yakın çevresinde<br />

meydana gelmiş önemli bir saldırı olarak görülmeli.<br />

Dünyada genelinde siber güvenlik uzmanı sayısı yeterli<br />

mi? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

Aslında çıkarımlar şu yönde: Siber güvenlikle ilgili bilinç<br />

düzeyi genel itibariyle çok düşük. Siber güvenlik alanında<br />

daha fazla eğitimli kişiye ihtiyaç var. Benim bulunduğum<br />

eyalet Virginia’da valimiz yalnızca bu eyaletin şu an açık<br />

olan tüm pozisyonları doldurmak için siber alanda eğitim<br />

görmüş 20 binin üzerinde personele ihtiyaç duyulduğunu<br />

söylüyor. Benzer bir ihtiyaç tüm ABD’de ve diğer ülkelerde<br />

Günümüzde hacker’lar endüstriyel birer işçiye dönüştü.<br />

Bu konu hakkındaki görüşleriniz nedir? Mesela<br />

hacker’lar için bir sonraki adım ne olacak?<br />

Sanırım “kiralık hacker”lar olup olmadığını soruyorsunuz.<br />

Böyle uygulamalar var ve bu gelecekte de devam<br />

edecek. Bu yüzden virüs veya yazılım hatalarının<br />

bildirilmesi karşılığında ödül vadeden “bug bounty”<br />

uygulamaları ve “beyaz şapkalı hacker” gibi yaratıcı<br />

uygulamalar değerli olacak. Ayrıca, ülkeler arasında<br />

yasal olmayan davranışları açık şekilde tanımlayan genel<br />

kanunlara ihtiyaç var, böylelikle suçluların yargılanması<br />

kolaylaşacak. Bu durumun gelişmesi biraz zaman alacağı<br />

için şimdilik saldırıları sorumlu kişilerle ilişkilendirmek<br />

zor bir görev olmaya devam edecek. Fakat biz ülkelerin ve<br />

insanların güvenliğini artırmak için sabırsızlanıyoruz.<br />

30 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


ENERJI PIYASALARI BILGI NOTU<br />

ILE ENERJI PIYASALARINI<br />

YAKINDAN TAKIP EDIN!<br />

BÜLTENIMIZE<br />

ÜYELIK IÇIN<br />

enerji@hazar.org<br />

www.hazar.org


KAPAK<br />

PETROL ÜRETICISI ÜLKELER<br />

DÜŞÜK<br />

PETROL<br />

FİYATLARININ<br />

GETİRDİĞİ<br />

YENİ DÖNEM<br />

Petrol gelirine bağımlı olan ülkeler enerji<br />

fiyatlarının düşük seyretmesi nedeniyle<br />

ekonomilerini çeşitlendirmenin yollarını arıyorlar.<br />

32<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

DOÇ. DR. FATIH MACIT<br />

HASEN EKONOMI MERKEZI<br />

Petrol fiyatlarındaki düşük<br />

seviyelerin kısa ve orta vadede<br />

devam edebileceğine ilişkin<br />

beklentilerin ağırlık kazanması<br />

ekonomileri petrol gelirlerine bağımlı<br />

olan ülkeler açısından iki faktörü ön<br />

plana çıkarıyor. Ekonomik aktivitede<br />

çeşitlendirmenin sağlanması ve üretimin<br />

artırılarak petrol gelirlerindeki düşüşün<br />

sınırlanması petrol üreticisi ülkelerin<br />

gündemindeki konular olarak karşımıza<br />

çıkıyor. Ekonomik çeşitlendirmeyi<br />

sağlamak petrol ihracatçısı ülkelerin<br />

hep gündeminde olsa bile kısa vadede<br />

bunun getirisinin çok sınırlı olduğu<br />

herkes tarafından biliniyor. Böyle bir<br />

ortamda ülkeler en azından mevcut<br />

üretimlerini koruyarak gelirlerinde<br />

daha büyük boyutlarda bir azalma<br />

görülmesini önlemeye çalışıyor. Aslında<br />

bu çaba nedeniyle OPEC içindeki<br />

işbirliği oldukça güçleşirken OPEC dışı<br />

ülkeleri de içine alacak şekilde yapılan<br />

girişimlerin başarı şansı imkânsız hale<br />

geliyor. Bu noktada OPEC içindeki en<br />

büyük üretici olarak Suudi Arabistan’ın<br />

son dönemdeki politika hamlelerini<br />

dikkatlice izlemek gerekiyor. Yine bunun<br />

yanında petrol piyasasında oluşan arz<br />

fazlasının en önemli nedeni olarak ön<br />

plana çıkan ABD’li enerji şirketlerinin<br />

düşük fiyatlara karşı gösterdiği tepkinin<br />

de analiz edilmesi gerekiyor.<br />

OPEC’İN PETROL PİYASASINDAKİ<br />

DENGELEYİCİ ROLÜ ZAYIFLADI<br />

Petrol fiyatları 2014’ün ikinci yarısından<br />

itibaren düşüşe geçtiğinde bir kartel<br />

olarak OPEC’ten üretimi azaltarak<br />

fiyatlardaki aşağı yönlü baskıyı<br />

kaldırması bekleniyordu. Fakat aradan<br />

geçen bir buçuk yıldan fazla zamanda<br />

OPEC’in üretimi kısmanın tam tersine<br />

artırdığı görüldü. 2014’ün sonunda<br />

30,77 milyon varil civarında olan günlük<br />

üretim 2015’in sonunda 31,85 milyon<br />

varile, <strong>2016</strong>’nın Şubat ayı itibariyle de<br />

32,28 milyon varile kadar yükseldi. İran<br />

ve Irak’ın üretiminde görülen artış bu<br />

yükselişin önemli nedenlerinden biri<br />

olmakla birlikte Suudi Arabistan’ın hem<br />

kendisinin hem OPEC’in pazar payını<br />

koruma girişimi OPEC’in fiyatlarda<br />

görülen bu düşüş döneminde bir aksiyon<br />

almasını önlemiş oldu. Fakat bu durum<br />

hiç şüphesiz OPEC’in petrol piyasasında<br />

dengeleyici rolünün zayıflamasına neden<br />

oldu. Gelinen noktada artık birçok<br />

politika yapıcı ve uzman OPEC’in kartel<br />

konumunun kaybolmaya yüz tuttuğunu<br />

dile getirmeye başladı. Bu yeni dönemi<br />

daha iyi anlamak için Suudi Arabistan’ın<br />

son dönemdeki politikalarını daha<br />

yakından analiz etmek gerekiyor.<br />

Son bir buçuk yıldır petrol fiyatlarında<br />

yaşanan sert düşüş dünyanın en büyük<br />

petrol üreticisi ve ihracatçısı ülkesi<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

33


PETROL ÜRETICISI ÜLKELER<br />

DÜNYA HAM PETROL REZERVLERİNDE OPEC’İN PAYI, 2014<br />

OPEC dışı<br />

ülkeler<br />

286,9 milyar varil<br />

%19<br />

OPEC<br />

1.206 milyar varil<br />

%81<br />

Venezuela<br />

Suudi<br />

Arabistan<br />

İran<br />

Irak<br />

Kuveyt<br />

Birleşik Arap<br />

Emirlikleri<br />

Libya<br />

Nijerya<br />

Katar<br />

Cezayir<br />

Angola<br />

Ekvator<br />

OPEC kanıtlanmış ham petrol rezervleri, 2014 yılı sonu (milyar varil, OPEC’in payı)<br />

Venezuela 299,95 %24,9<br />

Suudi<br />

Arabistan<br />

266,58 %22,1<br />

İran 157,53 %13,1<br />

Irak 1<strong>43</strong>,07 %11,9<br />

Kuveyt 101,5 %8,4<br />

Kaynak: OPEC Annual Statistical Bulletin 2015, http://www.opec.org/opec_web/en/data_graphs/330.htm<br />

Birleşik Arap 97,8 %8,1<br />

Emirlikleri<br />

Libya 48,36 %4<br />

Nijerya 37,07 %3,1<br />

Katar 25,24 %2,1<br />

Cezayir 12,2 %1,0<br />

Angola 8,42 %0,7<br />

olan Suudi Arabistan’ı önemli ölçüde negatif etkiledi.<br />

Ülke 2015’i tüm zamanların en yüksek rakamı olan 98<br />

milyar dolar bütçe açığıyla kapattı. Bütçedeki toplam<br />

gelirlerin yaklaşık yüzde 73’ünün petrol gelirlerinden<br />

oluştuğu dikkate alındığında gerçekleşen rakam<br />

aslında çok da sürpriz değildi. Ülke yönetimi, rekor<br />

seviyede açık veren bütçeye yönelik bir tedbir olarak<br />

başta su, elektrik ve akaryakıt olmak üzere birçok<br />

üründe sübvansiyonları önemli ölçüde azaltma kararı<br />

aldı. Bu yılın başlarında petrol fiyatları 30 doların<br />

altına gerileyince aslında alınan bu tip kısa vadeli<br />

önlemlerin çok büyük bir etkisinin olmayacağı anlaşıldı.<br />

Bunun üzerine Suudi Arabistan geçtiğimiz aylarda<br />

ülkenin uzun vadeli ekonomik stratejilerine yönelik<br />

iki önemli adım attı. Öncelikle ülkenin devlet petrol<br />

şirketi Aramco’nun yüzde 5’lik halka arz edilme planı<br />

kamuoyuna duyuruldu. Aramco için 2 trilyon dolar<br />

civarında bir piyasa değeri tahmini ortaya koyan Suudi<br />

otoriteler bu halka arzdan 100 milyar dolar civarında<br />

bir gelir elde etmeyi bekliyor. Aramco’nun halka arz<br />

planı aslında Suudi Arabistan’ın yeni döneme ilişkin<br />

stratejisi ve beklentileri hakkında çok önemli bir<br />

ipucu veriyor. Halka arz edilecek oran yüzde 5 gibi<br />

çok düşük bir rakam olsa da petrol fiyatlarının 40<br />

dolar seviyesine kadar düştüğü bir ortamda bir petrol<br />

şirketinin halka arzını gerçekleştirmek bir finansçı<br />

veya ekonomist gözüyle baktığınızda çok mantıklı<br />

görülmeyebilir. Suudi Arabistan’ın bu hamlesi ülkenin<br />

Suudi Arabistan Devlet Petrol<br />

Şirketi Aramco’nun yüzde 5’lik<br />

halka arz edilme planı<br />

kamuoyuna duyuruldu. Aramco<br />

için 2 trilyon dolar civarında bir<br />

piyasa değeri tahmin ediliyor.<br />

aslında uzunca bir süre devam edebilecek bir düşük<br />

fiyat dönemini kabullendiğini gösteriyor. Dolayısıyla<br />

belki bundan 3 veya 5 yıl sonra böyle bir şirket için<br />

yapılacak değerlemenin bugünden çok farklı olmayacağı<br />

düşünülüyor.<br />

VİZYON 2030 SUUDİ ARABİSTAN İÇİN YENİ BİR HİKÂYE<br />

YAZIYOR<br />

Aramco’nun halka arz planının duyurulmasından<br />

sonra Suudi Arabistan’ın ikinci önemli strateji hamlesi<br />

de “Vision 2030” adını verdikleri strateji belgesinin<br />

açıklanması oldu. “Vision 2030” belgesi ülkenin birçok<br />

alanda kapsamlı bir reform ve yeniden yapılanma hamlesi<br />

içinde olduğunu ortaya koyuyor. Açıklanan belgedeki<br />

hedeflerin gerçekleşmesi durumunda ülkenin petrol<br />

gelirlerine olan bağımlılığının önemli ölçüde azalacağı ve<br />

34 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

ekonomisinde ciddi bir çeşitlendirme sağlayacağı net bir<br />

şekilde görülüyor. Her ne kadar belirlenen hedeflerin<br />

getirilerinin uzun vadede gerçekleşeceği bilinse de<br />

Suudi Arabistan’ın bu iki hamlesinin uluslararası<br />

yatırımcılar açısından bir heyecan oluşturduğu ve<br />

düşük petrol fiyatları nedeniyle ekonomik olarak<br />

sıkıntı yaşayan ülke için yeni bir hikâye ortaya koyduğu<br />

söylenebilir. Aramco’nun halka arzı ve “Vision 2030”<br />

hamlesi birlikte düşünüldüğünde Suudi Arabistan’ın<br />

ekonomik anlamda uzun vadede çok önemli bir strateji<br />

değişikliğine gittiğini ve bunun petrol piyasaları ve<br />

OPEC açısından bazı anlamları olacağını söyleyebiliriz.<br />

Petrol gelirlerine olan bağımlılığın azalması Suudi<br />

Arabistan’ın OPEC içinde daha az inisiyatif almasına<br />

neden olacaktır. Bu da OPEC’in kartel yapısının<br />

uzun vadede tamamen ortadan kalkması sonucunu<br />

doğurabilir.<br />

Suudi Arabistan’ın düşük petrol fiyatlarına uyum<br />

sağlamaya çalışması ve strateji değişikliğini<br />

konuşurken petrol piyasasının geleceğini<br />

değerlendirme anlamında ABD’deki enerji şirketlerinin<br />

durumuna bakmak faydalı olacaktır. Özellikle<br />

konvansiyonel olmayan petrol üretimindeki artış<br />

ABD’yi son beş yılda çok önemli bir üretici ülke haline<br />

getirdi. Şu an için üretim rakamlarında çok büyük<br />

bir düşüş görülmese bile geçtiğimiz yıllarda yüksek<br />

fiyatlar nedeniyle borçlanarak büyük yatırımlar<br />

yapmış küçük ve orta Amerikalı enerji şirketlerinin<br />

Suudi Arabistan “Vision 2030”<br />

hamlesi ile birlikte ekonomik<br />

anlamda uzun vadede çok<br />

önemli bir strateji değişikliğine<br />

gidiyor.<br />

finansal sorunlar yaşadığı göze çarpıyor. 2015’in<br />

başından bu yana 77 tane Amerikan enerji şirketi iflas<br />

korumaya başvururken 2015’te toplamda 17,5 milyar<br />

dolar civarındaki borçları için temerrüde düştüler.<br />

<strong>2016</strong>’nın daha ilk beş ayında ise temerrüt tutarı 2015’in<br />

tamamını geçerek 26 milyar dolara yaklaştı. Yine<br />

düşük fiyatlar yeni kuyu yatırımlarını önemli ölçüde<br />

azalttı ve aktif kuyu sayısı son bir buçuk yılda 1858<br />

adetten 406’ya kadar geriledi. Dolayısıyla rakamlar,<br />

düşük petrol fiyatlarının ABD’li enerji şirketlerine<br />

ilk etapta olumsuz bir yansıması olduğunu gösteriyor.<br />

Fakat bunun ne kadar kalıcı olacağını görmek için<br />

biraz daha zamana ihtiyaç var. Özellikle küçük ve orta<br />

ölçekli Amerikalı enerji şirketleri kaya gazı devriminde<br />

değişik durumlara ne kadar hızlı adapte olabildiklerini<br />

gösterdiler. Bugün gözlemlenen bazı olumsuz<br />

rakamlara rağmen ABD’li üreticilerin yeni duruma<br />

uyum gösterme şansları hâlâ bulunuyor.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

35


KAPAK<br />

PETROL ÜRETICISI ÜLKELER<br />

AZERBAYCAN’IN<br />

ENERJİ STRATEJİSİNDE<br />

YENİ HAMLE<br />

Dünyada enerji yatırımları düşük fiyatlara bağlı olarak azalırken Azerbaycan<br />

enerji yatırımlarına devam ediyor. Dünyaya stratejik bir şekilde açılan<br />

Azerbaycan’ın faaliyetlerini sürdürdüğü esas ülke ise Türkiye.<br />

DOÇ. DR. ROVSHAN İBRAHIMOV<br />

HANKUK UNIVERSITY OF FOREIGN STUDIES (GÜNEY KORE)<br />

36<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

37


PETROL ÜRETICISI ÜLKELER<br />

Zengin enerji kaynaklarıyla ün salan bir ülke<br />

Azerbaycan. Nitekim, Azerbaycan’a “ateşler yurdu”<br />

dendiği de biliniyor.<br />

1848’de, Bakü’de bulunan Bibi-heybat bölgesinde,<br />

dünyada ilk defa sanayi usulüyle petrol kuyusu kazıldı.<br />

Bu olay, ABD’de bulunan Titusville kentinde Edwin L.<br />

Drake tarafından gerçekleştirilen benzer bir eylemden on<br />

sene önce oldu. 1 Daha sonra Bakü’de petrol devri başladı.<br />

20. yüzyıl öncesinde Bakü’de dünya petrol üretiminin<br />

yüzde 50’si gerçekleştiriliyordu. Azerbaycan’da petrol<br />

ve doğal gaz üretiminin başlaması esasen, bu devletin<br />

Sovyetler Birliği’nin bir parçası olduğu dönemlere<br />

tesadüf ediyor. O zaman, petrol ilk defa denizde<br />

üretilmeye başladı. Bunun için de Hazar Denizi’nde<br />

dünyanın ilk yapay şehri, Neft Daşları kuruldu. 2<br />

Azerbaycan, 1991’de bağımsızlığını yeniden elde edince,<br />

enerji yataklarının işletilmesi konusu yeni kurulmuş<br />

bir ülke açısından büyük önem taşıyordu. Azerbaycan<br />

denizde bulunan zengin petrol ve doğal gaz yataklarını<br />

işletmek için uluslararası üne sahip enerji şirketlerini<br />

davet etti ve on yıl içinde bölgenin sayılı enerji<br />

üreticilerinin arasında yer almayı başardı. Bu yatakların<br />

işletmesi Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR)<br />

elinde bulunuyor.<br />

Petrol ve doğal gazın üretimiyle paralel olarak,<br />

Azerbaycan enerji kaynaklarını dünya pazarlarına<br />

1 Daniel Yergin, The Price: The Epic Quest for Oil, Money & Power, Free Press,<br />

New York, 2003, 26-27.<br />

2 Neft daşları, http://www.socarplus.az/az/article/342/neft-da%C5%9Flari.<br />

Azerbaycan denizde bulunan zengin<br />

petrol ve doğal gaz yataklarını<br />

işletmek için uluslararası üne sahip<br />

enerji şirketlerini davet etti ve on yıl<br />

içinde bölgenin sayılı enerji<br />

üreticilerinin arasında yer almayı<br />

başardı.<br />

ulaştırmak için Bakü-Supsa, Bakü-Novorossisk, Bakü-<br />

Tiflis-Ceyhan petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz<br />

boru hatları yapıldı. Bununla da Azerbaycan’ın petrol<br />

stratejisinin ilk aşaması gerçekleştirildi.<br />

İLK STRATEJİ YURT DIŞINA AÇILMAK OLDU<br />

Günümüzde Azerbaycan ve SOCAR ekonomik<br />

açıdan güçlendikçe enerji alanında yeni strateji<br />

oluşturabilmeleri de kolaylaşıyor. Azerbaycan enerji<br />

alanında sadece ülke içi faaliyetine bağımlı kalmak<br />

istemiyor. SOCAR’ın tecrübesi arttıkça bu şirketin<br />

faaliyetinin çeşitlendirilmesi konusu gündeme geldi.<br />

Bunun için şirket, Azerbaycan’ın yeni enerji stratejisinde<br />

yer alan konulardan biri olan yurt dışı faaliyetine<br />

başladı. İlk aşamada SOCAR bunu, enerji alanında sıkı<br />

38 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

işbirliğinde bulunduğu Gürcistan ve Türkiye’de başlattı.<br />

SOCAR, Gürcistan’da faaliyetine 2006’da başladı ve<br />

10 sene içinde faaliyet alanını genişletti. Bu ülkenin<br />

Karadeniz kıyısındaki Kulevi limanına şirketin petrol<br />

ürünlerinin ihracı için bir terminal yapıldı. Kulevi<br />

terminali 2007’de faaliyete başladı ve yıllık kapasitesi<br />

10 milyon tonluk çeşitli petrol ürününden oluşuyor.<br />

Terminalin kapasitesinin yakın zamanda 20 milyon tona<br />

kadar çıkarılması amaçlanıyor. 3<br />

Gürcistan’da SOCAR markası altında 114 yakıt istasyonu<br />

faaliyet gösteriyor. <strong>2016</strong>’nın sonuna kadar istasyonların<br />

sayısı 120’ye kadar ulaşacak. Bununla da SOCAR<br />

Gürcistan’ın benzin pazarının yüzde 72’sini, dizel<br />

pazarının ise yüzde 61’ini kapsayacak. 2006-2015 arasında<br />

şirket Gürcistan pazarı için yaklaşık 3 milyon 336 bin ton<br />

petrol ithal etti. 4<br />

Aynı zamanda SOCAR, Gürcistan’da SOCAR Georgia<br />

Gas Company vasıtasıyla doğal gaz dağıtımı ile uğraşıyor.<br />

Günümüzde, SOCAR Gürcistan doğal gaz pazarının<br />

yüzde 90’ını oluşturuyor. 5<br />

SOCAR’IN KARADENİZ’DE FAALİYETLERİ DEVAM EDİYOR<br />

SOCAR’ın faaliyetini sürdürdüğü esas ülke Türkiye.<br />

Azerbaycan dışında en geniş faaliyet alanı Türkiye’de<br />

yer alıyor. Azerbaycan’ın Türkiye’nin ülke arazisi<br />

3 Kulevi Terminal, http://www.kulevioilterminal.com/.<br />

4 SOCAR Georgia Petroleum, History, http://www.sgp.ge/page.<br />

php?lang=eng&page=0001.<br />

5 SOCAR Обеспечивает Около 90% Поставок Газа Грузии – Ровнаг Абдуллаев,<br />

http://ru.salamnews.org/ru/news/read/173685#sthash.O7rqk0Yf.dpuf.<br />

Gürcistan’daki Kulevi terminali<br />

2007’de faaliyete başladı ve yıllık<br />

kapasitesi 10 milyon tonluk<br />

çeşitli petrol ürününden<br />

oluşuyor. Terminalin<br />

kapasitesinin yakın zamanda 20<br />

milyon tona kadar çıkarılması<br />

amaçlanıyor.<br />

üzerinde kurduğu boru hatlarını hesaba almazsak, şirket<br />

Türkiye’deki faaliyetlerine 2008’de başladı. SOCAR,<br />

Türkiye’nin Turcas ve Injaz şirketleri ile birlikte bu<br />

ülkenin en büyük petrokimya şirketi olan Petkim<br />

Petrokimya Holding A.Ş. (Petkim) hisselerinin yüzde<br />

51’ine sahip oldu. Zamanla, SOCAR hisse senetlerinin<br />

yüzde 10,32’sini daha satın alarak payını yüzde 61,32’ye<br />

kadar çıkardı. 6 Daha sonra ticari nedenlerle hisse<br />

senetlerinin bir kısmını satsa da SOCAR halen şirketin<br />

esas hissedarı konumunda. Günümüzde Petkim, Türkiye<br />

6 Rovshan Ibrahimov, Turkish-Azerbaijani Energy Relations: Basis For Pragmatic<br />

Relations Between The Two Countries, http://www.ppi.az/publication/turkish-azerbaijani-energy-relations/.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

39


PETROL ÜRETICISI ÜLKELER<br />

pazarının yüzde 25’ini kapsıyor. 7 SOCAR bu payı,<br />

gerçekleştirdiği yatırımlarla yüzde 25’ten yüzde 40’a<br />

kadar çıkarmaya çalışıyor. 8<br />

Petkim’in ürünleri dünya pazarlarına ulaştırmak için<br />

SOCAR’ın Türkiye’deki bir diğer projesi İzmir’deki liman<br />

inşası oldu. Ege Denizi’ndeki Petlim Limancılık A.Ş.’nin<br />

yıllık kapasitesi 1,5 milyon TEU. 9 Limanın yüzde 30 payı<br />

Goldman Sachs International şirketi tarafından satın<br />

alınmıştı. 10 SOCAR ile Goldman Sachs International<br />

arasında Türkiye’de üretilen petrokimya ürünlerin<br />

üretilmesi ve pazarlanması için bir işbirliği oluşturuldu.<br />

Aliağa’da, SOCAR Petkim’in ihtiyaçlarını karşılamak için<br />

yıllık 10 milyon ton üretim kapasitesi olan STAR Rafineri<br />

inşaatına başlandı. İnşaatın toplam maliyeti yaklaşık 5<br />

milyar ABD doları ve rafineri 2017’de faaliyete geçecek. 11<br />

Türkiye ve Gürcistan dışında, SOCAR Karadeniz’e kıyısı<br />

olan tüm devletlerde çeşitli faaliyetlerde bulunmayı<br />

amaçlıyor. Bu ülkelerden biri de Ukrayna. 2009’da<br />

SOCAR burada Tala Nafta şirketinden 20 benzin<br />

istasyonu satın alarak faaliyetine başladı. Zamanla<br />

şirket Ukrayna’nın farklı bölgelerinde yeni yakıt<br />

7 ГНКАР Намерена Приобрести Нефтеперерабатывающий Завод в Европе,<br />

http://www.1news.az/economy/20080925104535367.html.<br />

8 Ф. Асим, ГНКАР Собирается Приобретать НПЗ в Европе, http://www.zerkalo.<br />

az/rubric.php?id=36347.<br />

9 SOCAR Turkey Строит Нефтяные Резервуары в Порту на Эгейском Море, ,<br />

http://dl2.archiveshare.net/v2/13082015/0/1/4/6/4/fe3ea3860baefa37e9868765fbadef<br />

34aa1/985a95459ec30732d9f9b13db693652c26124996/web/?archSh=1/.<br />

10 Rovshan Ibrahimov, Turkish-Azerbaijani Energy Relations: Basis For Pragmatic<br />

Relations Between The Two Countries, ibid.<br />

11 “Another Refinery to be Built in Turkey”, Oil and Gas in Eurasia, https://www.<br />

oilandgaseurasia.com/en/news/another-refinery-be-built-turkey.<br />

Karadeniz’in bir diğer ülkesi olan<br />

Romanya’da SOCAR, Eylül<br />

2011’den beri faaliyette. Bugüne<br />

kadar Romanya’da SOCAR 32<br />

benzin ve doğal gaz istasyonu açtı.<br />

İki sene içinde 10 istasyonun daha<br />

açılması bekleniyor.<br />

istasyonları açtı ve bu istasyonların sayısı 52’ye ulaştı.<br />

Yakın zamanda, istasyonların sayısının 60’a kadar<br />

ulaştırılması planlanıyor. 12 Karadeniz’in bir diğer ülkesi<br />

olan Romanya’da SOCAR, Eylül 2011’den beri faaliyette.<br />

Bugüne kadar Romanya’da SOCAR 32 benzin ve doğal gaz<br />

istasyonu açtı. İki sene içinde 10 istasyonun daha açılması<br />

bekleniyor. 13<br />

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR), Karadeniz<br />

bölgesi dışında, Avrupa, Afrika ve Asya’da da faaliyette<br />

bulunuyor. SOCAR, Aurora Progress şirketi ve Fujairah<br />

hükümeti ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nde<br />

815 bin metreküp kapasiteli bir petrol terminali<br />

12 Перемены в “SOCAR Energy Ukraine”, http://dl2.archiveshare.net/<br />

v2/19082015/6/b/a/4/8/78d20ce2a86b5fef8f3b56b21100c2356d0/0f840570dac0<strong>43</strong>08<br />

e7d8360ab28b4f05a165ac0b/web/?archSh=1.<br />

13 SOCAR Планирует Удвоить Инвестиции в Румынию, http://ru.oxu.az/<br />

economy/82240.<br />

40 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

kurdu. Terminal vasıtasıyla Fars Körfezi’nden Asya<br />

devletlerinin pazarlarına petrol arz ediliyor. Fujairah<br />

terminali sadece ham petrol değil hazır petrol ürünlerin<br />

de saklanması için inşa edildi. 14<br />

SOCAR’ın yurt dışında yapılan önemli yatırımlardan biri<br />

de 2011’de İsviçre’de gerçekleştirildi. SOCAR bu ülkede<br />

Exxon Mobil’e ait olan “Esso Switzerland” enerji şirketinin<br />

tüm altyapısını 330 milyon ABD dolar karşılığında satın<br />

aldı. Bununla SOCAR İsviçre’de 170 benzin istasyonu,<br />

enerji terminali ve diğer altyapıları elde etti. 15<br />

TAP GÜZERGÂHI ÜZERİNDEKİ ÜLKELER YATIRIM HEDEFİNDE<br />

SOCAR’ın faaliyete başlayacağı bir diğer devlet ise<br />

Yunanistan. Son birkaç yıldır SOCAR, Yunanistan’ın<br />

ulusal doğal gaz dağıtım şebekesi olan DESPA şirketinin<br />

yüzde 66’ını özelleştirmek üzere çalışmalarına devam<br />

ediyor. Bu konuda Avrupa Birliği Komisyonu nedeniyle<br />

bazı gecikmeler yaşandı fakat bu süreç yakın zamanda<br />

sonuçlanacaktır. SOCAR için DESPA’nın maliyeti 400<br />

milyon Euro olacak. 16 DESPA’nın özelleştirilmesi, 2018’den<br />

itibaren Avrupa’ya Güney Gaz Koridoru ile Azerbaycan<br />

gazının ihraç edilmesi ile rast geliyor. Bununla da<br />

Azerbaycan, Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı (TAP)<br />

güzergâhı üzerinde bulunan devletlerle de işbirliği yapmaya<br />

çalışıyor. Bu tür çalışmalar Arnavutluk’ta da devam ediyor.<br />

Burada SOCAR doğal gaz dağıtım sistemini oluşturmaya<br />

14 SOCAR Aurora Fujairah Terminal, http://www.socar-aurora.com/.<br />

15 Ростислав Белый, Азербайджанская Госнефтекомпания Приобрела Активы в<br />

Швейцарии, http://www.profi-forex.org/news/entry1008129356.html.<br />

16 Azad Hasanli, Greece, Azerbaijan discuss sale of DESFA’s shares, http://dl2.<br />

archiveshare.net/v2/13082015/1/4/7/7/d/e932aec5eff3deb9916d6c1624a8f0526b3/5e<br />

4be280b42ef7d468af0d4876875dd341f02352/web/?archSh=1.<br />

Günümüzde SOCAR’ın geliri<br />

Azerbaycan’dan daha çok yurt<br />

dışından temin ediliyor.<br />

amaçlıyor. 17 Benzeri bir çalışmanın Bulgaristan’da da<br />

yapılması bekleniyor. Bunun dışında Bulgaristan’da,<br />

SOCAR Bulgartransgaz şirketiyle Chiren şehrinde doğal<br />

gaz için yer altı deposunun geliştirilmesi konusunda bir<br />

Memorandum imzalandı. 18<br />

Genel olarak şunu belirtmek mümkün ki, SOCAR<br />

coğrafik olarak ve dolayısıyla gelirler itibarı ile<br />

çeşitlendirmeye muvaffak oldu. Günümüzde SOCAR’ın<br />

geliri Azerbaycan’dan daha çok yurt dışından temin<br />

ediliyor. 2014’te şirketin kârı 4.330 milyar manattan<br />

4.681 milyar manata kadar yükseldi, toplam kazancı ise<br />

39.674 milyar manata ulaştı. SOCAR’ın kazancı esasen<br />

İsviçre’den elde edildi. Şirketin İsviçre’deki geliri 2014’te<br />

30.687 milyar manattan 31.007 milyar manata kadar<br />

yükseldi. Aynı dönem, Türkiye’deki toplam geliri 2,196<br />

milyar manat olarak gerçekleşti.<br />

SOCAR, yurt dışı faaliyetlerini gelecekte de<br />

çeşitlendirecek. Yakın gelecekte bu şirketin diğer<br />

devletlerde de enerji üretimine başlayacağı bekleniyor.<br />

17 SOCAR и Албания Создают Рабочие Группы по Формированию Газового<br />

Рынка Этой Балканской Страны, 20.09.2013, http://abc.az/rus/news/76212.html.<br />

18 Bulgartransgaz & SOCAR Will Conduct Joint Exploration Activities for the<br />

Expansion of the Bulgarian Underground Gas Storage.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

41


ANALİZ<br />

İPEK YOLU<br />

İPEK YOLU’NDA FARKLI<br />

GÜZERGÂHLAR EŞ ZAMANLI<br />

OLARAK GELİŞTİRİLEBİLİR<br />

Yeni İpek Yolu projesi Çin’in inisiyatifiyle gerçekleşiyor gibi<br />

gözükse de yolun sunduğu fırsatlardan pay almak isteyen<br />

ülkeler bu şekilde dış ticaret açıklarını kapatmayı hedefliyor.<br />

İpek Yolu ticaretinin ayrıca küresel gayri safi yurt içi<br />

hasılayı artıracağı bekleniyor.<br />

DR. VLADIMIR L. KVINT<br />

EKONOMİST<br />

Küresel ekonomik kalkınma, dünya genelinde sosyal refah artışını da beraberinde<br />

getirdi. Bu trend, modern ulaştırma sistemleriyle destekleniyor ve aynı zamanda bu<br />

sistemlerin geliştirilmesine duyulan ihtiyacı da artırıyor. Dünyanın ekonomik refahı<br />

için en önemli güzergâhlardan biri ise Avrupa ve Çin arasındaki İpek Yolu olarak<br />

ortaya çıkıyor. Bu yolun iki büyük küresel aktör arasında hangi güzergâhları izleyebileceği<br />

uluslararası gündemde her zaman önemli bir yer tuttu. Ancak Çin’in artan rolü ve<br />

küresel GSYİH’ye yaptığı katkıyla birlikte, ağırlıklı olarak Çin’in İpek Yolu üzerinde farklı<br />

42 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

Çin’in Avrupa’ya mal göndermesi<br />

ve Avrupa’dan mal alması için<br />

meşakkatli bir güzergâh izlemesi,<br />

uzun okyanus ve deniz yolculukları<br />

yapması gerekiyordu. Venedik’ten<br />

başlayan bu güzergâh, Afrika ve<br />

Hindistan’a uğrayarak Hong Kong<br />

ve Şanghay’a ulaşıyor ve yaklaşık<br />

45 gün sürüyordu.<br />

güzergâhlar oluşturulabileceği üzerine birkaç yıldır kapsamlı<br />

bir tartışma yapılıyor.<br />

İpek Yolu’nun tam anlamıyla gelişmediği dönemlerde, Çin’in<br />

Avrupa’ya mal göndermesi ve Avrupa’dan mal alması için<br />

meşakkatli bir güzergâh izlemesi, uzun okyanus ve deniz<br />

yolculukları yapması gerekiyordu. Venedik’ten başlayan<br />

bu güzergâh, Afrika ve Hindistan’a uğrayarak Hong Kong<br />

ve Şanghay’a ulaşıyor ve yaklaşık 45 gün sürüyordu. Şimdi<br />

ise Kazakistan ve Rusya’dan Avrupa’ya ulaşan, Belarus ve<br />

Ukrayna’yı birbirine bağlayarak Polonya’da son bulan daha<br />

kısa bir kara güzergâhı var. Öte yandan Kazakistan, Ukrayna,<br />

Gürcistan’dan geçerek Türkiye ve/veya Bulgaristan’a ulaşacak<br />

daha kısa bir güzergâh olabilir. Ben bu farklı yolların küresel<br />

refaha katkıda bulunacağını düşünüyorum ancak diğer ekonomistler<br />

bu yolları birbirine rakip olarak görüyor.<br />

Çin’den Avrupa’ya giden en kısa yollardan biri, Kazakistan,<br />

Orta Asya ve Hazar Bölgesi’nden (Azerbaycan, Gürcistan ve<br />

Türkiye) geçen güzergâh. Azerbaycan ve Gürcistan’dan yola<br />

çıkacak mallar Ukrayna üzerinden de Avrupa’ya ulaştırılabilir.<br />

Bu güzergâh bile geleneksel okyanus yolunun süresini<br />

9 gün kısaltıyor. Ancak Avrupa’dan gelecek malların<br />

Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve Kazakistan’dan Çin’e<br />

ulaştırılması zor olabilir çünkü Hazar Denizi ve Karadeniz<br />

geçişlerinde vapurlara fazla yükleme yapılması gerekiyor.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

<strong>43</strong>


İPEK YOLU<br />

İPEK YOLU’NUN KILIT ÜLKESI: KAZAKISTAN<br />

İpek Yolu’ndaki bu güzergâhların tamamında Kazakistan<br />

bulunuyor. Kazakistan’ın uluslararası ticaretinin yüzde<br />

40’ı Avrupa Birliği’yle gerçekleştiği için bu ülkenin<br />

modern İpek Yolu’nun gelişmesini desteklemesi son<br />

derece doğal. Türkiye, Çin malları için önemli bir varış<br />

noktasıyken, pek çok Türk malı da Çin limanları<br />

üzerinden Güneydoğu Asya’ya ulaşıyor. İpek Yolu’nda<br />

farklı güzergâhların geliştirilmesi, transit geçiş ücreti ve<br />

gümrük vergileri sayesinde Rusya, Kazakistan, Türkiye,<br />

Ukrayna ve Gürcistan’ın milli gelirleri için büyük bir<br />

fırsat olacak.<br />

Bu güzergâhların önemli bir kısmı Kazakistan<br />

sınırlarından geçecek. Bu sebeple Kazakistan liman<br />

kapasitelerini artırmalı, demiryolu ve karayolu ulaşım<br />

sistemlerini daha güvenilir hale getirmeli. Örneğin<br />

Hazar Denizi’ndeki büyük limanlardan biri olan Aktau<br />

Limanı, yılda 13 milyon ton mal kapasitesine sahip.<br />

Bu kapasitenin 2020’ye kadar en az 25 milyon tona<br />

yükseltilmesi gerekiyor.<br />

Ulaştırma altyapısı bakımından Kazakistan’ın bir adım<br />

ötesinde olan Gürcistan, demiryollarının kapasitesini<br />

arttırdı ve bu sayede malların Gürcistan’dan Türkiye’ye,<br />

oradan da Avrupa’ya ulaştırılmasını kolaylaştırdı.<br />

Rusya’nın ulaştırma sektöründeki bu fırsatları en iyi<br />

şekilde değerlendirmek istediği ve gelirin büyük bir<br />

İpek Yolu’nda farklı<br />

güzergâhların geliştirilmesi,<br />

transit geçiş ücreti ve gümrük<br />

vergileri sayesinde Rusya,<br />

Kazakistan, Türkiye, Ukrayna ve<br />

Gürcistan’ın milli gelirleri için<br />

büyük bir fırsat olacak.<br />

kısmına talip olduğu aşikâr. Bu amaçla Trans-Sibirya ve<br />

Baykal-Amur demiryolu hatlarının ve Avrupa’yı Çin’e<br />

bağlayacak diğer demiryolu sistemlerinin kapasitesini<br />

artıracaktır. Doğu Avrupa (örneğin Polonya ve Slovakya),<br />

Belarus ve Ukrayna mutlaka bu entegrasyonun bir parçası<br />

olacaktır ve olmalıdır. Çin, 40 milyar dolarlık ödenek<br />

ayırdığı ve doğrudan yatırımlarla destekleyeceği İpek<br />

Yolu Fonu ile farklı İpek Yolu güzergâhlarına finansman<br />

sağlama konusunda istekli olduğunu gösterdi. Çin<br />

ekonomisi hâlihazırda üç büyük İpek Yolu güzergâhına<br />

destek veriyor.<br />

44 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

40<br />

MILYAR DOLAR<br />

Çin’in Yeni İpek Yolu<br />

Projesi için ayırdığı<br />

ödenek<br />

% 30<br />

İpek Yolu üzerinden<br />

yapılacak<br />

sevkiyatlarda<br />

kısalacak olan süre<br />

3 BİN<br />

KİLOMETRE<br />

Yeni İpek Yolu<br />

demiryolu<br />

sisteminin<br />

uzunluğu<br />

İPEK YOLU DIŞ TICARET AÇIĞINI KAPATMAK IÇIN<br />

BIR FIRSAT<br />

Rusya için İpek Yolu’nun kapasitesinin artırılması büyük<br />

önem taşıyor çünkü Rusya ve Çin arasındaki dış<br />

ticaret hacmi 2015’te bir önceki yıla kıyasla yüzde 28<br />

oranında düşüşle 64,5 milyar dolara geriledi. Bu olumsuz<br />

tablonun <strong>2016</strong>’da da değişeceğini düşünmüyorum.<br />

İpek Yolu’nun önemli aktörlerinden biri olan<br />

Gürcistan’ın da İpek Yolu üzerinde Çin, Azerbaycan,<br />

Türkiye, Ukrayna ve Bulgaristan gibi önemli ticaret<br />

partnerlerine sahip olduğunu unutmayalım. Örneğin<br />

Gürcistan dış ticaret hacminin yüzde 14’ten fazlasını<br />

Türkiye, yüzde 8,3’ünü ise Rusya ile gerçekleştiriyor.<br />

Türkiye de dış ticaret açığını kapatmak için İpek Yolu<br />

ile ticaret hacmini arttırmaya büyük ihtiyaç duyuyor.<br />

<strong>2016</strong>’nın ilk iki ayında Türkiye’nin dış ticaretinde olumlu<br />

gelişmeler yaşandı ve dış ticaret açığı yüzde 15 civarında<br />

geriledi. <strong>2016</strong>’da Çin’in Türk dış ticaretindeki payı önemli<br />

oranda arttı. Şu anda Türkiye’ye 25 milyar dolarlık ithalat<br />

gerçekleştiren Çin, Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler<br />

arasında ilk sırada yer alıyor. Bu dinamik, Türkiye’nin<br />

Çin’e gerçekleştirdiği ihracat hacmini artırması yönünde<br />

daha büyük bir baskı oluşturuyor. Bu yüzden Türkiye,<br />

İpek Yolu’nun gelişmesi için hem ülke içindeki yatırımcıları<br />

hem de Çin’i daha fazla yatırım yapmaya teşvik<br />

etmek için elinden geleni yapıyor, bu sayede Avrupa ve<br />

Çin arasındaki mal taşımacılığında en azından transit<br />

geçişler sayesinde milli gelirini arttırmayı amaçlıyor.<br />

Geçtiğimiz aylarda Çin ve İran, Çin’in Wuyi şehrinden<br />

Tahran’a ulaşacak ve İpek Yolu üzerinden yapılacak<br />

sevkiyatlarda süreyi yüzde 30 kısaltabilecek olan yeni bir<br />

demiryolu güzergâhında denemelere başladı. 3 bin kilometrelik<br />

bu demiryolu sistemine yapılacak ciddi yatırımlarla,<br />

mal sevkiyatında hız iki katına bile çıkarılabilir.<br />

Tüm siyasi olaylar ve ekonomik sorunlara rağmen<br />

küresel toplum, İpek Yolu’nun muhtemel beş (dört demiryolu<br />

ve bir okyanus) güzergâhı ile artan ekonomik<br />

faaliyetlerden kazanç sağlayacak. İpek Yolu ulaştırma<br />

sistemleri ve bu sistemlerle bağlantılı altyapılara ve turizme<br />

yapılan yaklaşık 800 milyar dolarlık yatırımların<br />

sonucu olarak, tahminlerime göre, önümüzdeki üç ilâ<br />

beş yıl içinde küresel GSYİH en az yüzde 0,5-1 oranında<br />

artacak ve dünya nüfusunun üçte ikisinin yaşam<br />

standardı yükselecek. Bu büyüklükte bir proje bölgesel<br />

bakış açısının ötesinde, çok uluslu bir stratejiye sahip<br />

olunmasını gerektirir. Böyle bir strateji de projeye taraf<br />

olan ve projeden etkilenecek tüm ülkelerin, bölgelerin ve<br />

şirketlerin sürece dahil olmasıyla etkili bir şekilde hayata<br />

geçirilebilir. Bu projenin başarısı Çin’in katılımına ve<br />

liderliğine bağlıdır çünkü dünya genelinde uzun vadeli<br />

bütüncül bir ulusal strateji geliştiren ve uygulayan tek<br />

ülke Çin’dir.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

45


ANALİZ<br />

KUZEY AKIM<br />

AVRUPA ENERJI<br />

ARZ GÜVENLIĞINDE<br />

KUZEY AKIM 2 TRUVA ATI MI?<br />

Avrupa Birliği enerjide Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmaya çalışırken Rusya,<br />

Kuzey Akım 2 hamlesiyle bu bağımlılığı perçinlemeye çalışıyor.<br />

EMIN EMRAH DANIŞ<br />

Günümüz modern hayatının en temel gereksinimlerinden<br />

birisi olan enerjiye erişim ülkeler ve insanlar açısından<br />

giderek çok daha kritik bir konu haline gelirken<br />

aynı zamanda enerjinin en düşük maliyetle ve çevreye<br />

zarar vermeden temin edilmesi kadar enerjinin kesintisiz ve<br />

sürdürülebilir olarak temin edilmesini de zorunlu kılıyor.<br />

Kısaca enerjinin tüketicilere kesintisiz, sürdürülebilir ve<br />

güvenli bir şekilde sağlanması olarak tanımlayabileceğimiz<br />

enerji güvenliği, 21’inci yüzyılla birlikte değişen güvenlik<br />

paradigması ve tehdit algısı neticesinde enerji sektörünün<br />

ve ülkelerin en önemli önceliklerinden birisi haline geldi.<br />

Enerji güvenliği, doğurabileceği sonuçlar nedeniyle sadece<br />

kaynak ve tüketici ülkeleri ilgilendiren, etkileyebilen bir<br />

konu olmanın çok ötesinde bölgesel ve küresel ölçekte bütüncül<br />

bir yaklaşımla ele alınmayı gerektiriyor.<br />

Son birkaç yılda Doğu Avrupa’da yaşanan çatışmalar<br />

46 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

tüm bölge ülkelerinin enerji arz güvenliğini tehdit etmeye<br />

başladı. Bu gelişmeler Avrupa’nın enerjide yeni tedarik<br />

kaynakları ve güzergâhlarının geliştirilmesini çok daha<br />

öncelikli hale getirdi. Avrupa Birliği’nin (AB) toplam doğal<br />

gaz ithalatında Rusya’nın payı yüzde 30’a yakın olmasına<br />

rağmen Doğu ve Güney Doğu Avrupa ülkeleri de buna<br />

dahil edildiğinde bu oranın yükseldiği birçok bölge ve AB<br />

üyesi ülkenin yüzde 50’nin üzerinde Rus gazına bağımlı<br />

halde olduğu görülüyor. Avrupa’nın Rus doğal gazına bağımlılığının<br />

azaltılarak kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliği<br />

sağlanması AB’nin öncelikli enerji stratejilerinden birisi<br />

haline gelmesine rağmen Rusya, AB üyesi ülkeleri arasında<br />

farklı yaklaşımlar sergiliyor. Örneğin Rusya’nın Almanya<br />

ile olan stratejik işbirliği, Alman siyasi ve ekonomik elitleri<br />

üzerinden sağlanıyor ve böylelikle Rusya, AB’nin Rus gazına<br />

bağımlılığının azaltılmasına yönelik stratejisine darbe<br />

vurmaya devam ediyor.<br />

2006-2015: AB ARZ GÜVENLIĞI CEPHESINDE YENI BIR ŞEY YOK<br />

2006’da Rusya ve Ukrayna arasında fiyat anlaşmazlığı<br />

nedeniyle yaşanan ilk gaz krizi sonucunda AB’nin enerji<br />

stratejilerinde arz güvenliği için kaynak çeşitliliğinin önemi<br />

anlaşıldı ve ortak dış enerji politikasına duyulan ihtiyaç<br />

konusunda ilk adımlar atıldı.<br />

Rusya ve Ukrayna arasında 2009’da gaz fiyatlarına ilişkin<br />

görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması sonrası Gazprom,<br />

Ukrayna’dan yeni anlaşma öncesi Ukrayna’nın borcunu<br />

ödeme koşulunu öne sürdü. Ancak Ukrayna’nın bunu tam<br />

olarak yerine getirememesi nedeniyle Rusya’nın bu ülkeye<br />

gaz akışını 1 Ocak tarihi itibariyle durdurması Ukrayna<br />

kadar bu ülke üzerinden Rus gazını alan birçok Avrupa<br />

ülkesinin de kesintiden etkilenmesine ve ikinci gaz krizinin<br />

başlamasına neden oldu.<br />

2009’daki Ukrayna-Rusya gaz krizi Avrupa Birliği’ni Putin<br />

Rusya’sının enerjiyi bir dış politika ve baskı aracı olarak<br />

kullandığı gerçeğiyle yüzleştirdi. AB bu tarihten itibaren<br />

arz güvenliğini sağlamaya yönelik önemli karar ve düzenlemelerle<br />

önlemleri hayata geçirmeye başlamasına rağmen<br />

2014’te yine iki ülke arasında yaşanan üçüncü gaz krizi ve<br />

Rusya’nın Ekim 2014’te anlaşma sağlanana dek bu ülkeye<br />

gaz akışını kesmesi, AB’nin geliştirdiği stratejilerin kâğıt<br />

üzerinde kaldığı gerçeğini gözler önüne serdi.<br />

KUZEY AKIM: RUSYA’NIN UKRAYNA’YI BAYPAS ETME<br />

STRATEJISI HAYATA GEÇIYOR<br />

2006’da Ukrayna ve Rusya arasındaki ilk gaz krizi sonrası<br />

Rusya Avrupa’ya ihraç ettiği doğal gazın önemli bir bölümünün<br />

geçtiği Ukrayna’yı baypas etmesini sağlayacak<br />

Kuzey Akım boru hattı projesine hız verdi.<br />

Rusya, Finlandiya, İsveç, Danimarka ve Almanya’nın Baltık<br />

Denizi’ndeki münhasır ekonomik bölgelerinden geçen ve<br />

denizin altında 1224 kilometre uzunluğunda 2 paralel hat olarak<br />

inşa edilen Kuzey Akım Boru Hattı’nın toplam doğal gaz taşıma<br />

kapasitesi 55 milyar metreküp/yıl. İlk hattan gaz akışı Kasım<br />

2011, ikinci hattan ise Ekim 2012’de başladı. 2015 verilerine<br />

bakıldığında boru hattından taşınan toplam gaz miktarı 2015’te<br />

en yüksek seviyesine çıkarak 39,1 milyar metreküp oldu, hattın<br />

yıllık ortalama kapasitesi kullanım oranı ise yüzde 71 oldu.<br />

Kuzey Akım şirketinin ortaklık yapısı ise şu şekilde: Gazprom<br />

yüzde 51 (Rusya), Wintershall Holding yüzde 15,5 (Almanya),<br />

E.ON yüzde 15,5 (Almanya), N.V. Nederlandse Gasunie yüzde 9<br />

(Hollanda) ve ENGIE yüzde 9 (Fransa).<br />

GÜNEY AKIM’IN TÜRK AKIMI’NDAN KUZEY AKIM 2’YE<br />

DÖNÜŞÜM SÜRECI<br />

Rusya, ilerleyen yıllarda Ukrayna üzerinden Kuzey Batı<br />

ve Doğu Avrupa ülkelerine verdiği doğal gazın bir bölümünü<br />

Kuzey Akım boru hattı üzerinden göndermeyi ve<br />

yedek kapasite oluşturmayı planlıyor. Bu sırada ise Rusya,<br />

Güney Doğu Avrupa’ya Ukrayna üzerinden gönderdiği gazı<br />

Karadeniz’den, inşa etmeyi planladığı Güney Akım Boru<br />

Hattı’na kaydırıp Ukrayna’yı Rus doğal gazının Avrupa<br />

piyasalarına ulaştırılmasında tamamen devre dışı etmeyi<br />

planlıyordu.<br />

2014’te Güney Akım projesinin fizibilite çalışmalarını tamamlayarak<br />

güzergâh üzerindeki ülkelerle anlaşan Rusya,<br />

boru hattının inşaat çalışmalarının başlamasına çok az<br />

bir zaman kala AB’nin Üçüncü Enerji Paketi’nde yer alan<br />

düzenlemelere takılarak AB’nin güzergah üzerindeki<br />

Bulgaristan’a yaptığı baskı nedeniyle projeyi iptal durumunda<br />

kaldı.<br />

AB Üçüncü Enerji Paketi’yle birlikte içinde liberal, bütünleşik<br />

tek bir enerji piyasası oluşturmayı hedeflerken aynı zamanda<br />

Gazprom’un Avrupa piyasalarındaki tekel konumunu<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

47


KUZEY AKIM<br />

Türk Akımı konusunda Türkiye ve<br />

Rusya arasında devam eden<br />

müzakereler Rusya’nın Türkiye’yi<br />

sadece transit ülke olarak<br />

konumlandırması ve Türkiye’nin<br />

enerji merkezi olma hedeflerine<br />

herhangi bir katkı sağlamaması ve<br />

gaz fiyatlarına yönelik<br />

beklentilerini karşılamaması<br />

nedeniyle tıkandı.<br />

da kırmayı amaçlıyor. Rusya önüne getirilen düzenlemelere<br />

çeşitli argümanlarla karşı çıkarak Güney Akım Boru Hattı’nı<br />

inşa etmeyi planlasa da Ukrayna ile yaşadığı çatışma ve<br />

Kırım’ın işgali Güney Akım projesinin kaderini de etkiledi ve<br />

AB’nin Üçüncü Enerji Paketi’nde yer alan düzenlemeler ve<br />

AB’nin bu konuda özellikle Bulgaristan’a yaptığı baskı aşılamadığı<br />

için proje iptal edilmek zorunda kaldı.<br />

1 Aralık 2014’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in<br />

Ankara ziyaretinde Güney Akım’ın iptal edildiği, bunun yerine<br />

Türk Akımı projesinin yapılacağı açıklaması Rusya’nın<br />

Ukrayna’yı baypas etme konusunda kararlılığını gösteriyordu.<br />

Rusya yine aynı şekilde Avrupa’ya karşı bir koz ve piyasa<br />

çeşitliliğini sağlamak amacıyla Çin’le uzun yıllardır süregelen<br />

doğal gaz görüşmelerini de sonlandırarak Sibirya’nın<br />

Gücü isimli boru hattı projesine imza atmıştı.<br />

Türk Akımı konusunda Türkiye ve Rusya arasında devam<br />

eden müzakereler ise Rusya’nın Türkiye’yi sadece transit<br />

ülke olarak konumlandırması ve Türkiye’nin enerji merkezi<br />

olma hedeflerine herhangi bir katkı sağlamaması ve<br />

gaz fiyatlarına yönelik beklentilerini karşılamaması nedeniyle<br />

tıkandı.<br />

KUZEY AKIM 2: EKONOMIK MI YOKSA SIYASI BIR PROJE MI?<br />

Rusya’nın Güney Doğu Avrupa için düşündüğü her iki<br />

proje alternatifi 1 yıl arayla arka arkaya gündem dışı kalırken<br />

Rusya pes etmeyerek bu kez enerji jeopolitiği sahnesine<br />

Kuzey Akım 2 projesiyle çıktı.<br />

Rusya, 2020’de tamamlanması planlanan Kuzey Akım 2<br />

ile Avrupa’ya gönderdiği gaz miktarını 2’ye katlamayı ve<br />

Ukrayna üzerinden gönderdiği gaz miktarını minimum<br />

seviyeye düşürmeyi planlıyor.<br />

PROJEYLE İLGILI SORU İŞARETLERI VAR<br />

Avrupa’da gelecek yıllarda gaz üretimi düşerken ithalat<br />

miktarının artacak olması nedeniyle projenin Avrupa’nın<br />

ilave gaz ihtiyacını ileriki yıllarda karşılayacağı argümanı<br />

AB’nin enerji arz güvenliği stratejisinin temelini oluşturan<br />

Rus gazına bağımlılığın düşürülmesi hedefiyle Üçüncü<br />

Enerji Paketi’nde yer alan direktiflerle uyuşmuyor.<br />

Projenin gaz fiyatlarının düştüğü bir ortamda yüksek yatırım<br />

maliyetine rağmen yapılması ekonomik olmamakla<br />

birlikte aynı zamanda Kuzey Akım boru hattındaki ilk iki<br />

hattın 55 milyar metreküp/yıl kapasitesi bile henüz tam<br />

olarak kullanılamıyorken Kuzey Akım 2’den ne kadarlık<br />

bir gaz ihracatı söz konusu olabilecek?<br />

Büyük enerji projelerinin gerçekleştirilmesinde projenin<br />

ekonomik olarak yatırım yapılabilir olması kadar siyasi<br />

olarak da yatırım yapılabilir olması önemli. AB’nin direktiflerini<br />

karşılamaktan uzak, ekonomik olmayan ve tamamen<br />

siyasi olan Kuzey Akım 2 projesi bu yönüyle ayrışan<br />

bir proje olduğu kadar aynı zamanda Doğu Avrupa ülkelerinin<br />

Rus gazına bağımlılığını arttıracağı için yapılmasına<br />

filli olarak karşı çıkmasıyla da göze çarpıyor.<br />

QUO VADIS ARZ GÜVENLIĞI?<br />

AB’nin enerji stratejilerinde yer alan önceliklerini tehlikeye<br />

atan, Üçüncü Enerji Paketi’ndeki direktifleri karşılamaktan<br />

uzak, NATO ve Rusya arasındaki yeni bir soğuk<br />

savaşın arifesinde ve birçok birlik üyesi ülkenin ortak<br />

deklarasyon yayınlayarak karşı çıktığı Kuzey Akım projesi<br />

nasıl oluyor da Rusya ve proje ortağı şirketler tarafından<br />

hayata geçirilmeye çalışılıyor?<br />

Rusya, anti AB politika izleyip AB ülkeleri içinde ayrışmaları<br />

artırarak kendi lehine kullanıyor, yakın ve iyi<br />

ilişkilere sahip olduğu ülkelerin projeye üstü kapalı desteğini<br />

alıyor. Bunun çok daha ötesinde stratejik ortaklık<br />

seviyesinde yakın ilişkilere sahip olduğu Almanya’nın<br />

siyasi ve ekonomik elitleri üzerinden Brüksel’deki karar<br />

mekanizmaları ve diğer ülkeler üzerinde sağladığı etkiyle<br />

AB’nin Rus gazına bağımlılığının azaltılmasına yönelik<br />

stratejisine darbe vurarak Kuzey Akım 2 projesini hayata<br />

geçirmeye çalışıyor.<br />

Batı ve Rusya arasındaki ilişkilerde gerilim ve karşılıklı<br />

güvensizliğin artması, Rusya’nın enerjiyi bir dış politika<br />

aracı olarak kullanması nedeniyle Avrupa arz güvenliği<br />

üzerinde yarattığı riskler hâlâ ortada dururken Kuzey<br />

Akım 2 projesinin hayata geçme ihtimalinin iptal edilme<br />

ihtimalinden daha fazla olması Avrupa enerji arz güvenliği<br />

konusunda nereye gidiyorsun manasına gelen şu<br />

Latince soruyu akla getiriyor: Quo vadis?<br />

48 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


<strong>HAZAR</strong> COĞRAFYASINDA KÜLTÜREL ETKİLEŞİMİN İZLERİ<br />

Bin Melodi<br />

Bir Senfoni<br />

.<br />

16 BIN<br />

DOLAR<br />

TOPLAM ÖDÜL<br />

1 EYLÜL <strong>2016</strong><br />

SON BAŞVURU TARİHİ<br />

www.hazarkisafilm.com<br />

ONLINE BAŞVURU


AKTÜEL<br />

NAFTALAN<br />

BİR KÜVET DOLUSU<br />

PETROLDEN GELEN ŞİFA<br />

Azerbaycan’ın Naftalan bölgesinden çıkan petrol birçok hastalığa iyi geliyor<br />

ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen hastalar burada şifa arıyorlar.<br />

NUR ÖZTÜRK<br />

50<br />

HAİZRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

Petrolle tedavi olmak! Hem de petrol banyosu alarak...<br />

Azerbaycan’ın Naftalan bölgesinden çıkan petrolün<br />

hastalıkların tedavisinde kullanılması için buraya<br />

bir sanatoryum inşa edilmiş. Naftalan’a sadece<br />

Azerbaycanlılar değil dünyanın birçok yerinden hastalar geliyor.<br />

Yapmaları gereken ise bir küvet dolusu petrolün içinde<br />

oturmak. Biz de Sehrli Naftalan Merkezi’nin Direktörü Azizov<br />

Dilsuz Aziz ile bu konu üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.<br />

Sehrli Naftalan kaç yılında hizmete başladı? Tarihi<br />

hakkında bilgi verebilir misiniz?<br />

1950’li yıllarda hizmete başladı. Tarihçesi çok eskilere<br />

dayanıyor. Deve kervanları buralardan gelip geçerken<br />

hasta bir deve ölecek sanılıp buradaki bir kuyuya atılır.<br />

Kervan geri dönerken bakarlar ki deve, kervandaki<br />

diğer develerden daha iyi durumda. Daha sonra bunun<br />

sebebinin kuyuda kaynayan petrol olduğunu anlayıp<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

51


NAFTALAN<br />

petrolün insanlar üzerinde de faydalı olabileceğini<br />

düşünmüşler. O günden beri araştırmalar yapılmış ve<br />

petrolün bazı hastalıklara iyi geldiği bilimsel olarak<br />

kanıtlanmıştır. Bu olaylar 1800’lü yıllarda gerçekleşmiş.<br />

Daha sonra yabancılar buraya akın etmiş. 1950’lerden<br />

itibaren de termalimiz bulunuyor.<br />

Petrolün faydaları hakkında neler söyleyebilirsiniz?<br />

Tüm eklem ağrıları ve hastalıkları, romatizmalı hastalıklar,<br />

artritler, artrozlar, cilt hastalıkları, romatizmalar,<br />

dermatit, kas hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları,<br />

bunların hepsi üzerinde etkisi olduğu bilimsel olarak<br />

kanıtlandı.<br />

kendisini soğuktan koruması lazım. Sonra normal<br />

hayatına devam edebilir.<br />

Peki zararları ve yaş sınırı var mı? Hangi mevsimlerde<br />

petrol banyosu tercih edilmeli?<br />

Kalp hastaları, anemi gibi hastalıkları olanlara tavsiye etmiyoruz.<br />

Onlara zararı olabilir. Ayrıca petrol banyosu alacakların<br />

dört yaşından büyük olması lazım. Her mevsim petrol<br />

Ne kadar süreyle petrol içinde kalınıyor?<br />

Bir seans yaklaşık 10 dakika. 37-38 derece sıcaklıktaki<br />

petrol dolu küvetlere giriliyor. 10-12 seans bir hastalığı<br />

iyileştirmek için yeterli oluyor.<br />

Peki ziyaretçi yoğunluk durumunuz nedir? Petrol<br />

banyosu çok fazla talep görüyor mu?<br />

Çok fazla ziyaretçimiz var, yurt içi ve yurt dışından<br />

yoğun talep olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Rusya,<br />

Dağıstan, Kazakistan, Özbekistan gibi ülkelerden çok<br />

ziyaretçimiz geliyor. İran’dan ve Nahçıvan’dan yine aynı<br />

şekilde çok ziyaretçimiz var. Türkiye’den de gelenler var.<br />

Fakat şimdilik Türkiye’den gelenlerin sayısı az.<br />

Buraya gelen hastalar ne gibi aşamalardan geçiyor?<br />

Petrol banyosu yaptıktan sonra hemen banyo yapıp<br />

temizlenmeleri gerekiyor, daha sonra 1-2 saat kadar<br />

52 HAİZRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

banyosu yapılabilir fakat kış aylarında daha dikkatli olmak<br />

lazım. Çünkü sonrasında vücudu sıcak tutmak çok önemli.<br />

İçerisine girilen petrolün yanıcı özelliği var mı?<br />

Evet yanıyor fakat farklı, daha zayıf ve sönük bir ateş. Bu<br />

petrolün diğerlerine nazaran daha fazla yağ ağırlığı olduğu<br />

için çok zor yanıyor. Patlama durumu söz konusu değil.<br />

Azerbaycan’da bu şekilde kaç tane yer var? En büyüğü<br />

burası mı?<br />

Bu şekilde hizmet veren 7-8 tane yer var. Buradan daha<br />

büyük yerler de var ama burası en son yapılan ve en modern<br />

teçhizatla donatılan bir merkez olduğu için daha çok<br />

tercih ediliyor. Burası iki katlı bir termal, ilk katta küvetler,<br />

ikinci katta yatak odaları, fizyoterapi ve masaj odaları<br />

bulunuyor. Yaklaşık olarak 50 çalışanımız var.<br />

Azerbaycan dışında bu şekilde hizmet veren termaller<br />

var mı?<br />

Hayır, sadece Azerbaycan’da var. Diğer ülkelere petrol<br />

taşınıyor, Azerbaycan’ın ise kendi topraklarından çıkıyor.<br />

Taşıma yoluyla olunca aynı etkiyi vermesi çok zor.<br />

Hangi sıklıkla ve ne kadar süreyle bu işlemler tekrarlanmalı?<br />

Ortalama 15 gün süreyle, 2 gün arayla girilmelidir.<br />

Katranlı maddelerden<br />

arındırılan beyaz petrol içmek<br />

için üretiliyor.<br />

Yılda bir kez 15 günlük seans almanız yeterli, 3 yıl<br />

peş peşe gelen hastalar faydasını görmeye başlıyor.<br />

Petrol küvetine girip çıktıktan sonra temizlenmesi<br />

ne kadar zaman alıyor? Yağlı his ve<br />

petrol kokusu kalıyor mu?<br />

Hemen temizlemek mümkün. Şampuanlarımız ve<br />

sabunlarımızla temizlenince koku kalmıyor.<br />

Şifalı petrolden başka alanlarda da yararlanıyor<br />

musunuz?<br />

Evet, bu petrolden beyaz ve sarı petrol de üretiliyor.<br />

Katranlı maddelerden arındırılan beyaz<br />

petrol içmek için üretiliyor. Bir çay kaşığı süte<br />

katarak içtiğiniz zaman mide hastalıkları, gastrit<br />

ve bazı kadınsal rahatsızlıklara iyi geliyor. Sarı<br />

petrol ise daha çok yaralara merhem olarak kullanılıyor.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

53


OBJEKTİF<br />

TÜRKMENİSTAN<br />

54 HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>


www.hazarworld.com<br />

Tarih 5 Mayıs <strong>2016</strong>. 5. Asya Kapalı Alan ve Savaş Sanatı oyunlarının başlamasına 500 gün var.<br />

Bu kare de 500 gün atlı yarışının startının verildiği güne ait.<br />

<strong>HAZAR</strong> <strong>WORLD</strong><br />

55


KÜLTÜR & SANAT<br />

FİLM<br />

YÖNETMEN: ERMEK TURSUNOV<br />

GELİN<br />

Oyuncular: Turakhan Sadykova, Erzhan Nurymbet<br />

Bektaş ve Mergen<br />

isimli iki adam, yaşlı<br />

bir adamla pazarlık<br />

yapmaktadırlar;<br />

pazarlık konusu ise<br />

adamın kızıdır.<br />

Pazarlığı kazanan taraf<br />

Bektaş olur, Mergen ise<br />

kaybetmeyi kendine<br />

yediremez. Ailesi Kelin’i (Gelin) hazırlayıp adetlerini yerine<br />

getirdikten sonra gelini Bektaş’a verirler. Böylece Kelin,<br />

yeni kocası, onun annesi ve küçük erkek kardeşi Kayın ile<br />

birlikte yaşamaya başlar. Zorla evlendirilmiş olsa da,<br />

zamanla kocasının hiç de kötü bir insan olmadığını<br />

düşünmeye başlar. Ama bu mutluluk tablosu uzun<br />

sürmez... “Kelin”, gök tanrısı Tengri’ye inanan kadim<br />

Türklerin o dönemki yaşamından bir hikâye anlatıyor.<br />

SERGİ<br />

TARİH: 31 AĞUSTOS’A KADAR YER: PERA MÜZESİ<br />

MARIO PRASSINOS<br />

BİR SANATÇININ İZİNDE: İSTANBUL-PARİS-İSTANBUL<br />

Mario Prassinos<br />

sergisi, İstanbul’da<br />

Rum, sanatçı bir ailede<br />

dünyaya gelen Mario<br />

Prassinos’un Paris’te<br />

20. yüzyıl avangartları<br />

arasında başlayan<br />

sanatsal kariyerini<br />

konu alıyor. Sanatçının<br />

resimlerden kitap illüstrasyonlarına ve dokuma örneklerine,<br />

portrelerden gravürlere uzanan farklı eserlerini bir araya<br />

getiren sergi, Prassinos’un çarpıcı ve özgün karakterini,<br />

sürrealizmle başlayıp realist bir anlayışa yönelen üslubunu<br />

ortaya koyuyor. Seza Sinanlar Uslu küratörlüğünde<br />

düzenlenen sergi ile 20. yüzyılın bu özgün ve Türkiye için<br />

gizli kalmış sanatçısı, doğumunun 100. yılında, doğduğu<br />

semt olan Pera’ya geri dönüyor.<br />

KİTAP<br />

YAZAR: DR. FATMA AÇIK YAYINEVİ: KURGAN EDEBİYAT<br />

ÖZBEK HIKÂYECILIĞI VE ÖZBEK EDEBIYATINDAN SEÇME HIKÂYELER<br />

Bu kitapta öncelikle Özbek hikâyeciliğinin gelişimi hakkında kısaca bilgi veriliyor daha sonra<br />

da bu alanda eserleriyle ön plana çıkmış özellikle son dönem yazarlarının hikâyeleri okuyucuyla<br />

buluşturuluyor.<br />

TİYATRO<br />

TARİH: 16 HAZİRAN <strong>2016</strong> YER: TRUMP KÜLTÜR VE GÖSTERİ MERKEZİ<br />

ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ<br />

Ölü Ozanlar Derneği, N. H.<br />

Kleinbaum’un roman olarak<br />

yazdığı ve Gökçe Biçer tarafından<br />

Türkçe tiyatro oyunu<br />

haline getirilen bir klasik<br />

eserdir. Bu eserde Can<br />

Gürzap edebiyat öğretmeni<br />

John Keating karakterini<br />

canlandırıyor. Ergenlik çağındaki<br />

birkaç gencin aşırı<br />

disiplinli bir yatılı okulda<br />

yaşadıkları olayları konu alan bu hikâyede, okul ve aileler<br />

tarafından bu gençlere yüklenen başarılı olma sorumluluğu,<br />

ailelerinin onlar için seçtiği geleceği yaşamakla kendi istediklerini<br />

yapabilmenin önündeki engeller ve bunlarla başa<br />

çıkma yöntemleri anlatılıyor.<br />

MÜZİK<br />

TARİH: 27 HAZİRAN <strong>2016</strong> YER: HARBİYE CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA SAHNESİ<br />

AFRICA EXPRESS PRESENTS:<br />

THE ORCHESTRA OF SYRIAN MUSICIANS<br />

+ DAMON ALBARN + GUESTS<br />

Şef Issam Rafea ve<br />

diğer üyeleriyle birlikte<br />

ülkelerini terk etmek<br />

zorunda kalan Suriye<br />

Ulusal Orkestrası;<br />

Damon Albarn, Lil’ Silva,<br />

Brian Eno, Ghostpoet<br />

gibi prodüktörlerin<br />

Africa Express projesi<br />

kapsamında Damon Albarn ve sürpriz konuklarıyla Suriye<br />

kültürü ve müziğine bir saygı duruşu gerçekleştirecek.<br />

Southbank Centre ve Glastonbury’den sonra ilk defa<br />

İstanbul’a konuk olacak bu özel projeyi kaçırmayın.<br />

56<br />

HAZİRAN <strong>2016</strong> <strong>SAYI</strong> <strong>43</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!