You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÜRETEN BİZİZ, EMEĞİMİZİ<br />
ÇALAN İSE BİR AVUÇ ASALAKTIR!<br />
EMEĞİMİZE, GELECEĞİMİZE SAHİP<br />
ÇIKMAK İÇİN; ÖRGÜTLENMELİYİZ!<br />
Sayı: 334<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
14 Ekim<br />
2012<br />
24<br />
Bir önceki yazımızda iş yaşamında<br />
karşı karşıya bırakıldığımız zorluklar<br />
ve AKP iktidarının işçi sınıfının kazanılmış<br />
haklarına yönelik saldırıları<br />
anlatmıştık.<br />
Yazı dizimizin bu bölümünde ise<br />
ülkemizde çalışan işçilerin örgütlülük<br />
durumlarından ve örgütsüzlüğü yaratan<br />
nedenlerden bahsedeceğiz.<br />
Bugün ülkemizde işçi sınıfının<br />
mücadelesi, asgari direnme çizgisinin<br />
de gerisindedir.<br />
İktadarların örgütlenmeye yönelik<br />
saldırıları artarak devam ederken, bunun<br />
karşısında sendikaların tutumu<br />
da gerilemekte, neredeyse hiçbir saldırı<br />
püskürtülememektedir. Bunun<br />
sonucu olarak sendikalı işçilerin mevcut<br />
haklarını dahi koruyamayan sendikalar<br />
hızla güç kaybetmektedirler.<br />
İktidarlar ve tekel patronları sendikaların<br />
bu durumunu gözeterek sendikasızlaştırma,<br />
örgütsüzleştirme saldırılarını<br />
ard arda çıkardıkları yasal<br />
düzenlemelerle hızlandırdılar; böylece<br />
sendikalaşma oranını çok büyük ölçüde<br />
düşürmeyi de başardılar.<br />
12 Eylül'den bugüne sürdürülen<br />
sendikasızlaştırma saldırıları sonucu<br />
son 30 yılda sendikalı işçi sayısı 3,5<br />
milyondan 500 bin civarına düşürülmüştür.<br />
30 yıl önce 45 milyon nüfuslu ülkemizde<br />
sendikalı işçi sayısı 3,5 milyon<br />
iken, bugün 75 milyon nüfuslu<br />
ülkemizde 10 milyonu kayıt dışı olmak<br />
üzere çalışan 24 milyon işçiden<br />
ancak 500 bin kadarı sendikalıdır.<br />
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı<br />
Faruk Çelik'in bir toplantı da yaptığı<br />
konuşma, bu konudaki verileri<br />
ortaya koyuyor.<br />
5<br />
Türkiye’de Çalışan<br />
İşçilerin Örgütlülük<br />
Durumları<br />
"Sendikalı olabilecek<br />
çalışan işçi sayısı SGK<br />
verilerine göre 10 milyon<br />
400 bin civarında.<br />
Çalışma ve Sosyal<br />
Güvenlik Bakanlığı verilerinde<br />
görülen ise 5<br />
milyon 400 bin işçi. Bu<br />
5 milyon 400 binin de 3 milyon<br />
200'ünün sendikalı olduğu görülüyor.<br />
Orantılandığında Türkiye'de çalışanların<br />
yüzde 60'ının sendikalı olduğunu<br />
görüyoruz. Bunu bakan olarak komisyonlarda,<br />
Meclis kürsüsünde, uluslararası<br />
toplantılarda bu konular<br />
açıldığında kullanıyoruz. Doğru mu?<br />
Külliyen yalan. Ne 10 milyon 400<br />
bin sendikalı olacak işçimiz var, ne 3<br />
milyon 200 bin sendikalımız var. Toplam<br />
880 bin sendikalımız var. Bunların<br />
567 bini toplu sözleşme hakkını elde<br />
ediyor. Bunlardan belediyeler ve kamuyu<br />
çıkarırsanız 180-200 bin işçinin<br />
özel sektörde sendikalı olduğu bir<br />
tabloyla karşı karşıyayız." (Özgür<br />
Gündem, 11 Mart 2012)<br />
Rakamlar saldırıların büyüklüğünü<br />
ve iktidarın bu konudaki pervasızlığını<br />
göstermektedir.<br />
Ayrıca tartışılan "toplu iş ilişkileri"<br />
yasa taslağında yer alan yüzde 3<br />
barajı ile 5 milyon 70 işçi, yani tüm<br />
kayıtlı işçilerin yüzde 46'sı Toplu İş<br />
Sözleşmesi hakkını kaybetmekle karşı<br />
karşıyadır. DİSK-AR tarafından yapılan<br />
çalışmaya göre, mevcutta %10<br />
olan, yeni taslağa göre ise %3 olarak<br />
sunulan baraj istatistik oyunları ile<br />
%24'e yükselecek, mevcutta yetkili<br />
sendikalar bile bu nedenle yetkisiz<br />
kalacaktır.<br />
Mevcut yasaya ve istatistiklere<br />
göre yetkili olan kimi sendikalar, 5<br />
yıl içinde üye sayısını 10 kattan fazla<br />
arttırarak 90 bin üyeye ulaşmak zorunda.<br />
Aksi taktirde, "Ağaç ve Kağıt<br />
İş kolu", "Ticaret, Büro, Eğitim<br />
ve Güzel Sanatlar İş kolu", "Taşımacılık",<br />
"Konaklama ve Eğlence<br />
Yerleri", "Sağlık" ve "Basın-Yayın"<br />
AKP İŞKENCECİLERİNİ KORUYOR!<br />
sektörlerinde çalışan işçilerin üye olduğu<br />
sendikalar Toplu İş Sözleşmeleri'nde<br />
yetkisiz kalma tehlikesiyle<br />
karşı karşıya kalacaklardır.<br />
AKP'nin bu konudaki saldırılarından<br />
biri de "bölgesel eşitsizlikleri<br />
gidermek" için yapıldığı yalanıyla<br />
gündeme getirilen teşvik paketidir.<br />
Konuya ilişkin DİSK tarafından yapılan<br />
açıklamada; "Diğer paketler<br />
gibi amaç bölgesel eşitsizliği gidermek<br />
değil, kamu kaynaklarını sermaye<br />
kesimlerine aktarmaktır. Bölgesel<br />
eşitsizliğe yönelik tek çözüm, kar<br />
amacı gütmeyen kamunun yatırımcılığıdır.<br />
Bununla birlikte hükümet<br />
sermayeyi kollamak adına işçilerin<br />
sendikalaşma hakkını ortadan kaldırmayı<br />
amaçlayan başka bir düzenlemeyi<br />
de gündeme getirmektedir.<br />
Hükümet hem kamu kaynaklarını<br />
sermayeye sonuna kadar açmakta,<br />
hem de işçilerin pastadan pay almasının<br />
yegane unsuru olan sendikalaşma<br />
hakkını engellemeye çalışmakta" denilmektedir.<br />
AKP tarafından tekellerin çıkarları<br />
için hazırlanan "teşvik paketi" emekçiler<br />
açısından tam bir yağma ve<br />
talan paketidir. Asıl amaçlanan kamu<br />
kaynaklarının tekellerin kasalarına<br />
akıtılması iken bu saldırının bir boyutu<br />
da işçilerin örgütlenmesinin önüne<br />
çıkarılan yeni bir engel olmasıdır.<br />
Bu örnekler dahi işçi sınıfının,<br />
AKP iktidarı döneminde tarihteki en<br />
yoğun saldırıları yaşamakta olduğunu<br />
göstermeye yeterlidir. Ancak önemli<br />
olan, daha doğrusu asıl tartışılması<br />
gereken bu saldırılar karşısında sendikaların<br />
nasıl bir tutum sergilediğidir.<br />
Yazımızın başında da belirttiğimiz<br />
gibi sendikaların mevcut tavrı asgari<br />
direnme çizgisinin dahi altındadır.<br />
Bu yanıyla asıl güç kaybını üye sayısı<br />
anlamında değil, siyasal olarak yaşamaktadırlar.<br />
Öyle ki, sendikaların<br />
mücadele ciddiyetine artık ne işçiler,<br />
ne patronlar inanmaz hale gelmiştir.