13.07.2015 Views

MÜSLÜMAN HALKIMIZ - Yürüyüş

MÜSLÜMAN HALKIMIZ - Yürüyüş

MÜSLÜMAN HALKIMIZ - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Müslüman Halkımız;AKP Yalancı ve İftiracıdır!Beşiktaş’taki Bezm-i Alem CamiiMüezzinine İşkence ile YalanSöyleyip İftira Atmasını İstediler!Yalan ve İftiracı AKP’yi Lanetleyin!www.yuruyus.comwww.yuruyus.comHaftalık Dergi / Sayı: 3727 Temmuz 2013Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)info@yuruyus.com4 Aylık Maaşları Ödenmeyen ve Kıdem TazminatlarıGasp EdilenKazova İşçileri Fabrikayıİşgal Etti!6 SAAT BOYUNCA BASKIİLE BEZM-İ ALEM VALİDESULTAN CAMİİ MÜEZZİNİFUAT HOCA’DAN YALANİFADE ALMAYAÇALIŞTILAR; FUAT HOCA;“DİN ADAMIYIM YALANSÖYLEYEMEM, İÇKİİÇİLDİĞİNİ GÖRMEDİM.”info@yuruyus.comBundan Sonra Böyle!Hırsızlar, Kapkaççılar, AKP’nin MahkemeleriTarafından Korunuyorsa;İşçiler Kendi Haklarını KendiElleriyle Söke Söke Alacak!


ÇIKTIÖğretmenimizTel: (0-212) 251 94 35www.yuruyus.cominfo@yuruyus.comHALKLAR VEEMPERYALİZMARASINDAKİ KAVGAYAÇIPLAK, YALIN BAKILIR;O “ÇIPLAK”LIK İÇİNDE,SALDIRANLAR VEDİRENENLER ALENİLEŞİR;DEVRİMCİNİN YERİTEREDDÜTSÜZDİRENENİN YANIDIR...Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TLSahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78Faks: (0-212) 216 41 79Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 FrankHollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro


İ ç i n d e k i l e r4 Hırsız, kapkaççı patronlardanyozlaşmış iktidarlardanhaklarımızı söke söke alacağız!ÇALINAN EMEKLERİMİZİGERİ ALACAĞIZ!6 Devrimci İşçi Hareketi: GayeSomuncu açlık grevi̇nebaşlayan Kazova işçi̇leri̇ni̇duymamakta ısrarcı7 AKP halka karşı daha büyüksaldırılara hazırlanıyor!10 Beşiktaş’taki Bezmi Alem Camiimüezzinine işkence ile yalansöyleyip iftira atmasınıistediler!12 Halkı savaştırmak ve savaşıhalklaştırmak bizim işimizdir14 Tayyip Erdoğan emri verdi, poliskatletti,“hakim vicdanı” emirverdi, katilleri serbest bıraktı15 Tayyip'in Büyük Yalanları17 Destanı direnenler yazar,zulmedenler değil!18 Milyonlar Mısır’da “Ilımlıislam” denen işbirlikçileriniktidarını yıkıyor!21 Özgür Tutsaklardan:Bir tutsak daha kanser hastası22 TAYAD’lı Aileler:Kemal Avcı’yı AKP’yeöldürtmeyelim!23 Devrimci Okul: Gelenekyaratmak26 İnat değil, ısrar... Ta ki zaferekadar!27 Düzen içinde Kürt sorunununçözümü yoktur!30 Kürt Milliyetçi Hareket:Yalanları ve yok edilmekistenen Kürt halkının gelecekumudu...33 Hayatın Öğrettikleri:Yalnız değiliz34 Halk Kahramanları: “Biz hepburadaydık ve her defasında,sizi kovmayı başardık. genebaşaracağız!” Cemil Hayek36 Kamu Emekçileri Cephesi:Kamu EmekçileriCephesi’nden açıklama38 Halkın Hukuk Bürosu:Hukukunuz da sizikurtaramayacak!41 Ayaklar baş olacak ve o gün siziniçin kıyamet olacak42 Amerika Büyükelçisi TayyipErdoğan’ın başkanlığını yaptığıAKP toplantısını bastı44 Emek Tekrarını Öğrendim:Borcum bana verilen emeğitekrarlamaktır!46 Her yer Taksim her yer direniş!47 Halk için, cephe için devrim içinsattığımız dergi sayısınıçiftleyelim!49 Yozlaşmaya karşı Anadolu HalkFestivali51 Avrupa’da <strong>Yürüyüş</strong>: Almanpolisinden engelli bir insanınevine haydut gibi baskın !52 Avrupadaki Biz: Almandevletinden Zchapeye ödül gibimahkeme, federasyonçalışanlarına işkence, baskı,tutuklama!56 Yitirdiklerimiz55 Kulağımıza Küpe Olsun59 ÖğretmenimizANMA12-14 Temmuzda Evlatlarımızı KatledenlerHesap Verecek!Tarih: 12 Temmuz 2013Toplanma Yeri: Karacaahmet Cemevi (Mezarlık Girişi)Saat: 12.30YÜRÜYÜŞTAYAD’lı AilelerKanser Hastası Devrimci Tutsak Kemal Avcı'yaÖzgürlük İstiyoruz!Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın!Toplanma Yeri: İstiklal Caddesi - Tünel(Taksim Meydanı’na Yürünecektir)Tarih: 14 Temmuz PazarSaat: 19.00Halk Cephesi“Neslim;Hükmü giydirdiler banaVe astılar, yaşlı bir çınar ağacına.Neslim alın benden geriye kalanları.Alın kamburumu, nasırlı ellerimi.”ÇIKTI...Kahraman ALTUN


Hırsız, Kapkaççı PatronlardanYozlaşmış İktidarlardanHaklarımızı Söke Söke Alacağız!Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Hırsız, yalancı, talancı, soyguncu,iftiracı, kendi halkına düşman birdüzen... Polisi, hırsızı, arsızı, soyguncuyukoruyor. Halkın karşısındaonun bekçiliğini yapıyor. Mahkemelerihırsızı, arsızı, soyguncuyu koruyor.Pir Sultan Abdal, “Bozuk DüzendeSağlam Çark Olmaz” diyerekyüzyıllar öncesinden bugünküAKP’nin düzenini tarif etmiş. Esasındasömürünün olduğu bütün düzenleritarif etmiş.Sömürü varsa ve adaletsizlik üzerinekurulmuşsa düzen, orada‘sağlam çark’ olmaz.90’ın üzerinde işçinin çalıştığı KazovaTrikotaj adındaki bir teksitilfirması işçilerin 4 aylık maaşlarını, kıdemve ihbar tazminatlarını vermedenişçileri işten atıp fabrikaya kilit vurupgidiyor. İşçiler 31 Ocak 2013 tarihindenberi işsizler. Maaşlarını ödemeden4 ay köle gibi çalıştırdılar. Dokuzaydır 90 işçi, ailesi, çoluk çocuğuylabirlikte aç. Evine doğru düzgünekmek götüremiyor.Fabrikanın sahibi potronlar, İslamcıgeçiniyorlar. Ağızlarındanbesmeleyi eksik etmiyorlar. İşçininalınterinden çaldıkları paralarla kameralarınönüne geçip boy göstermekiçin iftar çadırlarında yemek dağıtırlar.AKP’nin İHH aracılığıyla gönderdiği“yardım” gemisiyle Gazze’ye“yardım” gönderir ama işçilerin maaşlarınıödemez, kıdem tazminatlarınagöz dikerler. “Müslüman camia”içinde bu hırsızlar, bu soyguncularınadı “hayırsever işadamları”dır.Ümit ve Mustafa Somuncu adındakiAKP’li bu “hayırsever”işadamları 90’ın üzerinde işçinin 4 aylıkmaaşını ve milyarlarca lira tutankıdem tazminatlarını gasp etti. Evet,sıradan adi bir hırsızlık değil bu:resmen gasptır. Ve bu gaspçılar ellerinikollarını sallayarak lüks içinde yaşamayadevam ediyorlar.31 Ocak’ta işten atılan işçiler 27 Şubat’tahaklarını alabilmek için direnişebaşladılar. Aylardır meydanlardanseslerini duyurmaya çalışıyorlar.Mahkemelere gidip şikayetçioldular. İş mahkemelerine başvurdular.Mahkemelerden hiçbir sonuçyok. Patronların fabrikada civatasıkaybolsa, “şu işçiden şüpheleniyorum”deyip şikayet etse, kanıt, delil,tanık sormazlar, polis gözaltına alıpişçileri sorguya çeker. Ama işçilerin4 aylık maaşlarını ve kıdem tazminatınıgasp eden patronun kılına biledokunulmaz.Düzenin yasaları, AKP’nin mahkemeleri,polisi... hepsi hırsızları,soyguncuları, gaspçıları koruyor.Gasp edilen haklarını alabilmekiçin 27 Şubat’ta direnişe başlayanKazova trikotaj işçileri direnişilerini29 Nisan’dan beri fabrika önüneçadır kurarak sürdürüyordu. Çokçeşitli eylemlerle seslerini duyurmayaçalıştılar.Ancak, bunlar soysuzlaşmış, arsızlaşmış...Hırsız gaspçı patronlarlüks villalarında yaşarken kışta,soğukta, yağmurda çadırda kalanişçilerin ne çektiği, nasıl yaşadıklarıumurlarında değil. Çoluk çocuk neyer, ne içer umurlarında değil. Çocuklarokula nasıl gider, ev kirası nasılödenir... umurlarında değil... Birçok işçinin evine haciz geldi, onlarınumurlarında değil...BİR DÜZENDE HIRSIZLIK,YOLSUZLUK, YOZLAŞMA,ÇÜRÜME VARSA HER TÜRLÜARAÇLA DİRENMEK, HAKKINIARAMAK MEŞRUDUR! BİR DÜ-ZEN YOZLAŞMIŞSA HAK ARA-MANIN BAŞKA YOLU YOKTUR!GASP EDİLEN HAKLARIMIZIANCAK SÖKE SÖKE ALABİLİ-RİZ! SAHİP OLDUĞUMUZ HAK-LARIMIZI ANCAK DİŞE DİŞ BİRMÜCADELEYLE KORUYABİLİ-RİZ!Kazova işçileri gasp edilen 4 aylıkmaaş ve kıdem tazminatlarınıalabilmek için 28 Haziranda KazovaTrikotaj fabrikasının kilitlerinikırarak işgal ettiler. Farikadaki makinalarael koyduklarını ve alacaklarınınödenmemesi durumunda, makinalarısatıp, alacaklarını tahsil edecekleriniaçıkladılar. Aylardır izine bilerastlanmayan patronlar işgalin ilkgününde ortaya çıktılar. İşçilere Ramazan’dansonra alacaklarını ödeyeceğinisöylediler. YALAN! Ramazanboyunca işçilerin ne yeyip ne içeceğinidüşünmüyorlar.İŞÇİLER; BU HIRSIZLARINSÖYLEDİĞİ HİÇBİR ŞEYEİNANMAYIN! Patronların amacı işçilerioyalayıp fabrikayı boşaltıp geridehiçbir şey bırakmamaktır. Nitekimpatronlar elini kolunu sallayarakdolaşırken kılını kıpırdatmayanAKP’nin polisi ve mahkemeleri hareketegeçti. İşçiler alacaklarını almakiçin makinaları satmak isteyince 4 otobüsdolusu polis gelip hırsız gaspçıpatronların bekçiliğini yaptı. Makinalaradokunamazsınız diyor. Budevletin polisinin kimlere hizmet ettiğibir kez daha ortaya çıktı. Hırsız,gaspçı patronlara “bu işçilerin alacaklarınıneden ödemiyorsunuz?”diye niye sormuyorsunuz? Aylardır işçilergasp edilen alacaklarını alabil-4


Gaye Somuncu Açlık Grevi̇neBaşlayan Kazova İşçi̇leri̇ni̇Duymamakta IsrarcıSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Aylardır patronları Ümit Somuncuve Mustafa Umut Somuncu'dan haklarınıalabilmek için direnen KazovaTekstil İşçileri, açlık grevinin 4. gününde,patronlarının Çalık Holding'dekurumsal iletişim müdürlüğü yapankızı Gaye Somuncu'ya 4. kez gittiler.3 Temmuz günü, saat 15.00’daholding binasının bulunduğu sokakbaşında yaşadıkları süreci anlatanbildiriler dağıtan işçiler, daha sonra“Alacaklarımız İçin Açlık Grevindeyiz’’yazılı pankartı ve dövizleri açıp“Hakkımızı Gaye Somuncu’ya Yedirmeyiz,Sadaka Değil Hakkımızı İstiyoruz,İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız,Zafer Direnen Emekçinin Olacak,Yaşasın Kazova Direnişimiz’’ sloganlarıeşliğinde yürüyerek ÇalıkHolding binası önüne geldiler. Buradabasın açıklaması yaptılar.Mavi Marmara ile yola çıkan sıksık eşitlikten ve adaletten dem vuranGaye Somuncu daha önceki görüşmelerindeişçilere ''ailemle görüşmüyorumben bir şey yapamam'' demişti.Ancak işçiler ailesiyle görüştüğünübildiklerini söylediler. “Madem ‘adalet','eşitlik' gibi kavramlardan çok sıkbahsediyorsunuz ve çevrenizdeki insanlarsizi böyle tanıyor, o zaman babanızınve ağabeyinizin dolandırdığıve aylardır oyaladığı işçilere de her nepahasına olursa olsun sahip çıkarakailenizin karşısına çıkmalısınız’’ diyerekseslendiler.Patron Sendikacıları İşBaşında Genel-İşGenel Merkez OlaganüstüGenel Kurulu YapıldıAnkara Yenimahalle Belediyesi'-ne ait Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde,DİSK'e bağlı Genel İş Sendikası'nınOlağanüstü Genel Kuruluyapıldı. Genel kurula Güneydoğu veEge Bölgesi'nden işçiler getirilmesinerağmen devrimci işçilerin kurulubasacağı düşüncesiyle sendikanınbaşkanlığına aday olan Kani BEKOve yönetim üyelerinden Remzi ÇA-LIŞKAN, Hüseyin YAMAN, CaferKOCAMAZ'ın isteği üzerine, işçilerinkongreye girmesi engellendi. KongreninDİH tarafından basılacağıdüşüncesine karşılık getirilen işçilerdışarıda bekletildiler. Bu durum sınıfsendikacılığına yakışmayan bir durumdur.Ama düzen sendikacılığıyapılınca her durum mübah görüldüğügibi bu durum da birkaç kişi dışındakimse tarafından eleştirilmedi. Görevlilerindışında 'seçkin' ziyaretçilerinalındığı genel kurulda başkanlığaseçilen Kani BEKO, DİSK'in Gezi eylemleriile ilgili bir günlük grev veTAKSİM'e yürüme kararına rağmenOSMANBEY'de eylemi bitirmelerieleştirilince; DİSK başkanı olarakpolisin sıkacağı gazın portakal gazı olduğuduyumu aldıklarını, onun dakansorejen madde içerdiğini öğrendiklerini,işçilerin sağlığına zararlı olduğuiçin de eylemi bitirdiklerinisöyledi. Karşısında ender olarak salonaalınan GEZİ EYLEMLERİNDEKIZILAY'DA gözünü kaybeden Muharrem'ehakarettir bu açıklama. Bibergazı tehlikesiz olduğu için mi alanainmiştir milyonlarca insan? Oalanlara inen canını kaybeden, katledilen4 kişi tehlikesiz ve zararsız mıölmüştür? Bu nasıl bir DEVRİMCİSENDİKA başkanıdır? Bu nasıl birSENDİKA BAŞKANI VE YÖNE-TİMİDİR Kİ genel kurulu devrimciişçiler basacak diye kurula işçi getiriponları da dışarda bekletiyor?Amaç nedir? Genel kurul demokratikbir ortamda yapılmadığında oranınbasılması meşru olurdu. Amaçlananişçilerin birbirine düşürülmesi midir?Eğer böyle ise AKP'nin ve halk düşmanıBaşbakan ERDOĞAN'ın söylediği"bizde %50’yi evde zor tutuyoruz"söyleminden ne farkı vardır?Amaç bu değil ise işçiden gizli yapılangenel kurulda işçinin duymasınınbilmesinin istenmediği nedir? Bunabenzer bir sürü soru sorulabilir. DİSKve Genel-İş yöneticileri bu soruları cevaplamakzorundadır. Genel KurulGenel-İş Sendikası’na üye olan işçilerehayır getirmeyecektir, bu baştanbelli olmuştur. Direnmemenin bahanesinipolisin sıkacağı gazın türünebağlayan bir başkanın işçinin hakkınıaraması düşünülemez.6<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013“Bu gösterilerin hiçbir aşamasındapolisimiz demokrasinin dışınaçıkacak, hukuku çiğneyecek, özgürlüklerikısıtlayacak bir tavrın içindeolmamıştır. Polisimiz amirlerindenaldığı emirle, kendilerine tanınanyetki çerçevesinde, hukukun içinde,meşruiyet içinde kalarak görevinibaşarıyla yerine getirmiştir. Dahaönce de ifade ettiğim gibi polisimizçok önemli çok zorlu bir demokrasitestinden başarıyla geçmiştir.Polisimiz bir başka ülkede yaşansaasla tahammül edilmeyecek saldırılara,tahriklere hukuk dışına kesinlikleçıkmadan karşı koymuş ve adeta birkahramanlık destanı yazmıştır. Böylesineuzun soluklu bir mücadeleyivakarını, disiplinini bozmadan, 48saat adeta aç susuz kalarak sürdürebilmekaçık söylüyorum sadece bizimpolisimizin başarabileceği biriştir. (23 Haziran 2013, Erzurum Mitingikonuşmasından)"Kahramanlık Destanı" yazmışFaşist AKP'nin işkenceci polisleri.Peki bunu nasıl yazdılar?Halkın üzerine 150 bin biber gazısıkarak. TOMA'larla içine kimyasalilaçlar katılmış 3 bin ton su sıkarak. 4kişiyi katlederek. 4.900 kişiyi gözaltınaalarak. Binlerce kişiye işkence yaparak.Onlarca kişiyi kafasından gaz bombasıylavurarak, 12 kişinin gözleriniçıkartarak... İşte AKP'nin hukuk vedemokrasi sınavından böyle bir kahramanlıkyazarak çıktı işkencecileri.İşkencecilikleri, halk düşmanlıklarıtüm dünyanın gözü önünde açığa çıktı.T. Erdoğan niçin işkencecileri bukadar büyük bir gayretlle savunmaktadır?Bunun nedeni, AKP iktidarınınhalka karşı çok daha büyük saldırılarahazırlanmasıdır. Bunun için işkencecilerine,“bakın sizlere her koşuldasahip çıkıyoruz, siz saldırmaya devamedin biz arkanızdayız” mesajı vermekistiyor. Nitekim Erdoğan AKP'ninMeclisteki Grup toplantısındaki konuşmasında:"Polisimizi daha dagüçlendireceğiz. Her yönüyle dahada güçlendireceğiz. Ki bütün bu olaylarkarşısında çok daha müdahalegücünü artıracağız. Biliyorsunuz gelenleroldu, kendilerini dinledim.Hepsinin hep söylediği, polis şöyleşiddet uyguladı, şunu yaptı bunuyaptı. Şiddet uyguladı da ne yaptıdedim? Biber gazı sıktı. En doğalhakkıdır sıkar" diyerek kendi halkınasaldıran polisin arkasında durmuştur.Çünkü AKP iktidarı halkın hiçbirtalebini karşılayamaz. AKP’nin tümpolitikaları emperyalistler ve işbirlikçileriçindir. Halka terörden başkaverebileceği birşeyi yoktur. Onuniçin polisin sırtını sıvazlıyor. İşkencecilerinearkanızdayım diyor.Yine Gezi Parkı eylemlilikleridolayısıyla polise verilecek olan ikramiyelerde bu amaçlıdır. "EmniyetGenel Müdürlüğü'nden Taksim GeziParkı eylemleri sırasında günlerceevlerine gitmeden çalışan ÇevikKuvvet polisine müjdeli haber. İstanbul,Ankara, İzmir, Adana veAntalya illerinde görev yapan ÇevikKuvvet polislerine 24’er maaş ikramiyeverilecek. 24 maaş ikramiye,çok başarılı operasyonlara katılanve görevlerinde başarılı olan polislereveriliyor." (28 Haziran 2013 Türkiyegazetesi)Evet AKP'nin polisi halka karşı"çok başarılı" operasyonlar yürüttüve bunun ödülü olarak da 24'er yevmiyeikramiye aldılar. AKP iktidarınıkorumak için halka karşı şiddeti, terörüve baskıyı sürdürmek zorundadır.Çünkü sürekli olarak var olan açlık,işsizlik, yoksulluk, sömürü sebebiyle,iktidar daha çok şiddet ve teröre ihtiyaçduymaktadır. İşte AKP iktidarınınhalk düşmanlığının sebebi debudur. Açıktır ki, tüm dünyada emperyalizmkrize girmiştir ve bu krizyeni-sömürge ülkelerde çok daha derinyaşanmaktadır. Bunun sonucuolarak ülkemizde açlık, yoksulluk,işsizlik artacaktır. Bu halkın tepkilerininbüyümesi, emperyalizme veoligarşiye karşı mücadeleye dahayoğun katılması anlamına gelir. İştebunu engellemek için oligarşi, faşistAKP iktidarı eliyle halklarımıza karşıdaha büyük saldırılara hazırlanıyor.Açılan yeni biber gazı ve TOMAihaleleri, polislere ikramiyeler verilip,her fırsatta kahraman ilan edilip sırtlarınınsıvazlanmasının nedeni budur.Aynı politikayı Tansu Çiller’de Başbakanlığısırasında "bu ülke için kurşunatan da, yiyen de kahramandır"diyerek, kontrgerillacı katilleri savunurkenyapmıştı. Aynı dönem Kürthalkına yönelik katliamların, sokaklardave evlerde infazların, gözaltında kayıpların,işkencede katletmelerin, kulak-kafakesip gerillaların gözlerininoyulmasının en yoğun yaşandığı dönemdir.Sonuçta bu politika, Türkiyeoligarşisinin tüm Türkiye halklarınakarşı, halk düşmanı politikasıdır.AKP’nin FaşistPolitikaları KendiKatliamcılarını daİsyan Ettirdi!İstanbul Gezi Parkı'nda günlercesüren eylemler için takviye olarakUşak, Urfa, Edirne, Kayseri, Adana,Sivas, Artvin, Rize ve Trabzon'danyaklaşık bin 500 polis getirdiler.Fakat yine bu polisler de AKP iktidarınaisyan etti'İstanbul’a takviye kuvvet olarakgeçici görevli geldik. Bugün 5.günümüz.Bayrampaşa çevikteyiz. Personelinyatıp dinlenmesi için İstanbulgibi imkanları bol bir ilde (polisokulları, polisevleri vs.) doğru düzgünbir yer verilmedi. Millet yerlerdeyatıyor. Ben de bankta yatacağımiçin şanslıyım yine. 4 gündür sabahlarakadar görev yaptık ama okadar polis okulu, polisevi v.s. varkenyerde yatmayı layık gördüler.'(2Temmuz 2013 internet haber)“Gezi Parkı Stresinden6 Polis İntihar Etti”Tüm Çalışan Emniyet HizmetleriSınıfı ve Emniyet Teşkilatında ÇalışanDiğer Tüm Hizmet Sınıflarına DahilPersonel Sendikası (EMNİYET-SEN)Genel Başkanı Faruk Sezer, 'GeziParkı' olaylarında polisin stres altındauzun süre çalışmaya zorlandığını belirterek,"Son bir haftada 6 polisintihar etti. 6 polisin 2'si ek görevdebulunduğu sırada intihar etti" dedi.(9 haziran 2013 Milliyet)Bu durum AKP iktidarının gözüdönmüşlüğünün ve faşistliğinin geldiğinoktadır. Kendi işkencecisine,katliamcısına sahip çıkmamıştır. Söylemlerindesahip çıkarken, diğer yan-8<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


dan onları sokaklarda bırakmıştır.Koskoca iktidar, her türlü imkan veolanağa sahip iktidar, kendi düzenininbekçilerine yatacak yer vermemiştir.İşte AKP budur. Polislere sadecehalka karşı saldrırılarda ihtiyaç duymaktave halka saldırdığı için ikramiyelervererek ödüllendirmektedir.Halka saldırı, devrimcileri katletme,işkence yapma dışında ise düzenininbekçilerine dahi sahip çıkmamaktadır.Yine eylemcilerin çadırlarını yaktırdığızabıtaları günah keçisi yapıpcezalandırmaları da aynı faşist politikanınürünüdür.AKP'nin SaldırılarınıBoşa Çıkarmanın TekYolu Birleşmek veMücadele EtmektirHalkımız!Gezi Parkı eylemleri süreci, tümyurtta AKP iktidarının halk düşmanıyüzünü bir kez daha ortaya sererken,halkın birlik olduğunda çok büyükbir güç olduğunu göstermiştir. AKPiktidarını koruyabilmek için dahaçok saldırıya, teröre ihtiyaç duyacaktır.Erdoğan’ın polise dizdiği övgüler,ikramiyeler bunun sonucudur.AKP halka karşı savaşta kendi hazırlıklarınıyapıyor.Biz de AKP’nin faşist terörünekarşı daha örgütlü bir şekilde direnişehazırlanmalıyız.Gezi Parkı süreci bize birlik olduğumuzdabüyük bir güç olduğumuzuve faşist AKP iktidarının halkdüşmanı politikalarını boşa çıkarabileceğimizigöstermiştir. Bunu bilerekbundan güç alarak FAŞİZMEKARŞI BİRLEŞELİM MÜCADELEEDELİM KENDİ İKTİDARIMIZIKURALIM! Çapulcu Değil Halkız BizTaksim Gezi Parkı ile başlayan direniş, alternatiffaaliyetlerle devam ediyor. 1 Mayıs Mahallesi’ndeyapılan yürüyüşlerin son bulmasının ardından DenizGezmiş Parkı'nda 27 ve 28 Haziran'da halk toplantısıyapıldı.27 Haziran'da halkın beklentileri nelerdir, ne yapılabilirkonuları üzerinde konuşuldu.Parka “ÇAPULCU DEĞİL HALKIZ FAŞİZMİ YE-NECEĞİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ” ve taleplerinyazılı olduğu HALK CEPHESİ imzalı pankartlar asıldı.28 Haziran günü yapılan toplantıya 130 kişi katıldı.Bu toplantıda özellikle birlik sağlamanın yolunun ortakmücadele etmekten geçtiği anlatıldı. 1 Mayıs Mahallesigençlerinin saz çalarak türküler söyleyerek toplantıyakatıldığı söyleşi bir saat sürdü.Halk Cephesi'nin halk toplantısı yapacağı saatteHalkevleri, ÖDP, TKP, KÖZ, BDP gibi kurumların veAydınlıkçıların (İşçi Partililer) oluşturduğu form bileşenlerininyarattığı tartışma halk tarafından tepkiylekarşılandı. Yaklaşık 25 kişilik bir grup tam toplantısaatinde nasıl yapacaksınız, bizim de forumumuz vardiyerek yaptıkları tartışmalarla halkı birleştirmek yerinebölmeye hizmet ettiler.Halkın tepkisi üzerine 29 Haziran'da ayrı forumyapan kurumlar da Halk Cephesi'nin toplantı yaptığıyere geldiler. Toplantı, forum... adının ne olduğu önemlideğildi. Halk Cephesi ısrarla AKP faşizmine karşı mücadeleyedevam etmek ve örgütlenmek gerekliliğini vebirliği engelleyenin kendileri olmadığını anlattı. 29 Haziran’dabirlikte yapılan toplantıda yarın Taksim'deolunucağının bilgisi verildi. Lice'de devletin yaptığıkatliam anlatıldı. Toplantı bitiminde ''Lice Halkı YalnızDeğildir'', ''Her Yer Taksim Her Yer Direniş'' sloganlarıile Deniz Gezmiş Parkı’ndan Cennet Düğün Salonu’na,oradan Sağlık Ocağı önüne kadar yüründü ve bitirildi. BakırköyHapishanesiÖnünde KeyfiGözaltı!Gençlik Federasyonuüyesi Dilan Poyraz1Temmz günü BakırköyKadın Kapalı Hapishanesi’negörüşe giderken, kimlik kontrolünde aranmasıvar denilerek, polisler tarafından hapishanenin önündenişkenceyle gözaltına alınmıştır.Bakırköy Çocuk Büroya götürülen Dilan Poyrazburaya da elleri arkadan ters kelepçeli dövülerek getirilmiştir.Buradan Kartal Adliyesi’ne götürülürkenellerine kelepçe taktıkları yetmezmiş gibi ayaklarınada kelepçe takacak kadar acizliklerini göstermişlerdir.Ardından Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeellerindeki kelepçe çözülmediği için muayene olamamıştır.Dilan'ın kafası şişmiş, kolları ve ayakları kelepçedenkaynaklı morarmıştır. Bunları doktora söylediğihalde hiçbir şekilde muayene edilmemiştir. Mahkemeyeçıkarılan Dilan, burada işkence yapan ve ayaklarınakelepçe takan polisleri teşhis etmiştir. Mahkemeye ifadeverdikten sonra serbest bırakılmıştır. Hatay’da Cephe YazılamalarıHatay’da Cepheliler, yoksul mahallelerin sokaklarınaCephe yazılamaları yaptılar.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!9


Müslüman Halkımız;AKP Yalancı ve İftiracıdır!Beşiktaş’taki Bezm-i Alem Camii Müezzinindenİşkence ile Yalan Söyleyip İftira Atmasını İstediler!Yalan ve İftiracı AKP’yi Lanetleyin!Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Tayyip Erdoğan; "Başörtülübacımı tartakladılar.","Camide içki içtiler" yalanınıısrarla sürdürüyor.Bezm-i Alem Valide SultanCamii müezzini FuatHoca; "Burada içki içilmedi.Eylemciler buraya sığındıktansonra içki içen görselerdizaten kendileri dışarı atardı."şeklindeki açıklamasıylaBaşbakan’ı açıkça yalanlamasınarağmen Erdoğan ısrarlaiftira atıyor. Başbakanıntalimatıyla 6 saat boyuncabaskı ile yalan ifade alınmayaçalışılan müezzinin; "Dinadamıyım yalan söyleyemem,içki içildiğini görmedim"şeklinde ifade vermesiErdoğan’nın yalanlarını birkez daha ortaya sermiştir.***Hadis-i şerif: “Yalansöylemek ve iftira etmek haramdır,sakınmak lazımdır.Bu iki fenalık, her dinde deharam idi. Cezaları çok ağırdır”diyor. (C.3, m.34)“İftira büyük günahtırve çok fenadır. Bunda yalansöylemek de vardır ki, yalan,her dinde haramdır. İftiradabir mümini incitmek de vardırki, bu da, başkaca haramdır.Bunlardan başka, iftira etmek, yeryüzündefesat çıkarmaya, ortalığıkarıştırmaya sebep olur ki, bu daharamdır.” (C.3, m.41)Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:“Bir kimse, bir mümin hakkındaolmayan bir şey söylerse, iftirayauğrayan kimse, onu affedinceye kadar,Allahü teâlâ onu Cehennemesokar.” [Ebu Davud]Arkadaşlarbazılarınızınbildiğiüzere zorgünler geçirdim.Günlerdirsustum ama artıksusmayacağım.TRT haberinyaptığı “Komiser MustafaSarı köprüden düşmedi,atıldı” haberiöncülüğünde gerek medyadagerekse sosyal medyadaabimin öldürüldüğüneBaşbakan Erdoğan haftalardır yalansöylüyor. Son bir aylık süreçgöstermiştir ki, Erdoğan’ın hırsızlık,yağma, talan, soygundan ibaret olaniktidarını korumak için yapamayacağıalçaklık yoktur.Erdoğan yalan ve iftiralarla halklarıbirbire düşmanlaştırmaktadır...***TARİHTE BUNUN GİBİ YA-Başbakan’ın “Göstericiler benim polisimiköprüden attılar” diye iftira attığı köprüburasıdır. Hiçbir güvenlik önlemi olmadığı içinadı geçen polis memuru Mustafa Sarı buköprüden düşüp ölmüştür! Gerçekleri polisMustafa Sarı’nın kardeşi yan tarafta anlatıyordair yalan haberler dolaşmaktadır. Bu haberleri devlet, kendi eliyle dedesteklemektedir. Muammer Güler abimin öldüğü ilk gün 4-5 kişi tarafındanatıldığı yalanını tüm kamuoyuyla "paylaşmıştır." Abim polislereöncülük ederken köprü inşaatındaki ışıkların ve uyarı levhalarınıneksikliği, yorgunluk ve uykusuzluk nedeniyle takıldı ve düştü. Babamınsöylediğine göre bu düşüşüne 15’ten fazla polis de şahit olmuş vehemen müdahale etmişler.Şu anda bu satırları yazarken elim titriyor. Günlerdir susuyordum,acımı içimde yaşamaya çalışıyordum. Beni bu satırları yazmaya mecburettiler ve sizden ricam ABİMİN ÜZERİNDEN KİMSENİN PRİMYAPMASINA İZİN VERMEYİN. Saygılar FPÖ.LAN VE İFTİRALARLA HALK-LAR BİRBİRİNE DÜŞMANLAŞ-TIRILDI VE KENDİNE “MÜSLÜ-MANIM” DİYENLER BU KATLİ-AMLARDA KULLANILDI!***6-7 Eylül 1955"Atamızın Evi Bomba ile HasaraUgradı" (İstanbul Ekspres)Bombayı atan "MAH" yani bu-10<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


günkü "MİT". Bombayı atan Selanik'teokuyan Türk öğrenci OktayEngin. Bu bombacı daha sonra NevşehirValiliği’ne atanacaktır.“Atamızın evi bombalandı” manşetiyleikinci baskıyı yapan MithatPerin'in sahibi, Gökşin Sipahioğlu'nunda yazı işleri müdürü olduğu AdnanMenderes’in Demokrat Partisi yanlısıİstanbul Ekspres gazetesinin geneldetirajı 20.000 civarında olduğu halde6 Eylül'de 290.000 basılmış ve o dönemdekurulmuş olan Kıbrıs TürktürDerneği üyelerince bütün İstanbul'dasatılmış ve halkı galeyana getirmeküzere kullanılmıştır.Akşam saat 19’dan sabah saat07’ye kadar süren saldırıda, Rum’laraait 5000’den fazla ev ve işyeri yakıldıya da tahrip edildi. Kadınlara tecavüzedildi. Ölümle sonuçlanan vakalaryaşandı. 73 Rum Ortodoks Kilisesiyakıldı ve tahrip edildi. Bilançosuçok ağır olan ve Rumlar’ın mallarınael koymak ve kovmak için devlettarafından tezgahlanmış bu aleni katliamınfigüranları gene bilindik İslamcılardır.***“6. Filo’ya Hayır”Kampanyası ve KanlıPazar 1968-1969Demirel hükümeti iktidardadır.ABD’nin 6’ncı Filosu İstanbul’adavet edilmiştir. 6’ncı Filo mürettebatıçok uzun zamandan beri seyahatteolduğu için devlet tarafından bütün"ihtiyaçlarının" neler olabileceğiayrıntılı düşünülmüş, bu nedenle genelevlerdenizci rengine yani beyazaboyanmış, üzerine İngilizce "hoş geldindenizci" yazılmıştır. Türkiye devrimcigençliği ise anti-Amerikancıbir kampanya yürütmektedir. Sonuçtaparça parça birçok olayın birleşimindensonra Amerikan askerleri genelevlereyakın olan DolmabahçeSarayı kıyısından denize dökülecek.Kafalarında sopalar kırılacaktır..Dönemin bilindik İslamcı taifesininkalemşörlerinden Bugün Gazetesi’ndenMehmet Şevki Eygi ise; “’Büyük fırtına patlamak üzeredir,Müslümanlar ile kızıl kafirler arasındatopyekün savaş kaçınılmaz halegelmiştir... Müslüman kardeşim, senbu savaşta bitaraf kalamazsın. Bennamazımı kılar, tespihimi çekerim...Etliye, sütlüye karışmam deyip dekendine zulüm edenlerden olma, gözünüaç, bak!.. Onlarda taş, sopa,demir, molotof kokteyli mi var? Bizde aynı silahları kullanmaktan acizdeğiliz... Cihat eden zelil olmaz. Sağkalırsa gazi olur, canını verirse şehitlikşerefini kazanır” şeklinde provokatifyazılar yazarak İslamcı gruplarıdevrimcilere karşı kışkırtmıştı.Polis güdümündeki satırlı silahlı İslamcıgüruh Dolmabahçe ve Beyazıtcamilerinde önceden toplanarakABD’nin deniz filosunu protestoiçin alana çıkacak olan devrimcigençlere saldırıya geçmiştir. Tarihe“Kanlı Pazar” olarak geçen olaylarda2 devrimci şehit düşmüş, 200 kişiyaralanmıştır, (16 Şubat 1969-BeyazıtMeydanı)***Maraş Katliamı(24 Aralık 1978)Faşistler tarafından getirilen "GüneşNe Zaman Doğacak" adlı film16 Aralık 1978'de Çiçek Sineması'ndagösterime sokulur. Faşist Ökkeş Kengertarafından sinemaya bomba atılırve “komünistler sinemayı bombaladı”iftirası yayılır. Komplo tutmuştur.Sonuçta devrimcilerin vesolcuların, Alevilerin evleri iş yerleribasılır, hamile kadınların karnı deşilir,yaşlı insanların gözleri çıkarılır. BütünAlevi mahalleri basılır. 100 civarındaişyeri basılır.Talan edilir. Resmi rakkamlaragöre 111 insanımız katledildi.Katliam elbette devletten bağımsızgerçekleştirilmemişştir. Ancak katliamlaradakullanılanlar faşitler veislamcılardır.Kullanılmak İslamcıların ve faşistlerinartık makus tarihi olmuştur.22 Aralık günü Cuma namazındaBağlarbaşı İmamı Mustafa Yıldız'ınsöyledikleri olayın, dincilerle, faşistlerin nasıl bir araya geldiklerini veortak hedeflerini nasıl örtüştürdüklerinigöstermektedir. Kara İmam,Cuma vaazında "Oruç ve namazlahacı olunmaz, bir Alevi öldüren beşsefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır."diyor. Halkı tahrik etmeye çalışandiğer faşist ve dinciler ise, "Allahiçin Alevileri, gavurları vurun,evlerini yakın. Solcuları öldürün.Polis ve asker durdurursa dönünonları da vurun" diyorlardı.Maraş'ta bu tahrik ve propagandalar,tertipler katliam, yakma yıkmalar,19 Aralık’ta başlamış, 25Aralık gecesi ancak durdurulmuştur.Olaylarda 111 kişi ölmüş, binin üzerindeinsan yaralanmıştır. 552 ev ve289 işyeri yakılıp yıkılarak tahripedilmiştir. Olayların ardından Alevinüfusun yüzde 80'inin Maraş'ı terkettiği söylenmektedir.Bu şekilde devlet planıyla yürüyenMuğla Ortaca (1960-62) Malatya ,Çorum , Sivas ve daha sayamadığımızonlarca katliam Tayyip Erdoğan’ınyaptığı gibi adım adım yalan veifitira kampanyası başlatılarak gerçekleştirilmiştir.***<strong>HALKIMIZ</strong>!..Tayyip Erdoğan çok alçakça biriftira ile sizin inancınızı, duygularınızıkullanıyor. Buna izin vermeyin, Yüzlercetanık içki içilmediğini söylüyor.Bu ispatlanmıştır. Kendileri yalansöyledikleri gibi müezzine de tehditleişkenceyle yalan söylemesini istediler.Sizleri de bu yalanlara inandırmayaçalışıyorlar.AKP kendi iktidarını koruyabilmekiçin çok alçakça bir oyun oynuyor.Halkları birbirine düşmanlaştırıyor.Halklar arasında düşmanlıktohumları ekiyor. Bu oyunlara gelmeyin.Maraş, Çorum, Malatya, Sivaskatliamlarından ders çıkarmalısınız.Alevisiyle, Sünnisiyle, Hristiyanıyla,Musevisiyle, halkların, milliyetlerinbirbirinden alıp veremediği yoktur.Bütün halklar kardeştir. İktidarın kışkırtmasınapirim vermeyin. Asıl düşman,işsizliğin ve sömürünün sorumlusu,ülkemizin değerlerini emperyalistleresatan Başbakan Erdoğanve AKP iktidarıdır. İnançlarınızınkullanılmasına izin vermeyin. İnançlarınızıhalkıları birbirene kışkırtan,düşmanlaştıran AKP’yi lanetleyin.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!11


HALKI SAVAŞTIRMAK VE SAVAŞIHALKLAŞTIRMAK BİZİM İŞİMİZDİRSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Marksizm-Leninizm'in ustalarıolan dünya halklarının devrimci önderleri"devrim istiyorsanız halkagidin, halkı örgütleyin, halktan öğrenin,halka öğretin" derler bize.Onları önder kılan bu yaklaşımlarınınpratiğini değişik zaman ve koşullardaörgütlemiş olmalıdır. Ki devrimcilik,kitleleri örgütlemektir...Marksizm-Leninizm'in hiç unutulmamasıgereken gerçekliği ve gerekliliğiişte budur: Kitleleri örgütlemek...Çünkü, devrimci ideolojininmaddi bir güce dönüşmesi kitleleriniçinde örgütlenmesine bağlıdır. Vedahası, ustalarımızın dediği ve tarihingösterdiği gibi: Devrim kitlelerineseridir...Çok açıktır: Devrim kitlelerineseri olduğu için, devrimcilik kitleleriörgütlemektir.Örgütlemeyen, kitleleri örgütlemekiçin çaba sarfetmeyen, yol-yöntembulmayan, sabırlı olmayan, emekvermeyenler devrimci olamaz. Devrimcikalamaz. Ustalarımız ve pratiğimizBİZ'e gösteriyor ki, kitileleriörgütleyen bir devrimci, kendisinide yeniden ve yeniden örgütlüyordur.Tersi de doğrudur. Halkı örgütlemeyen,devrimci olarak varoluşunu inkarediyordur.Dünya halklarının Ho Amcası veVietnam Devrim’inin önderi Ho ŞiMinh'e dair aktarılan şu örnek, bukonuda oldukça öğretici bir ders içermektedir!"... Bir keresinde, bir militanküçük bir köyden dönünce oradakiinsanları organize etmenin mümkünolmadığı konusunda rapor vermiş:-Oradakiler bir avuç geri kafalıbudist, bütün günü meditasyonla geçiriyorlar.-Oraya dön ve sen de meditasyonyap, diye buyurmuş Ho Amca..." (VeGünler Yürümüye Başladı- EduardoGaleona- Syf:149)Ho Amca'nın bu cevabı bırakalımdiğer öğretici yanlarını bir yana, esasolarak o kadronun kibirli yaklaşımınaindirilmiş ideolojik bir darbedir.Halkımızın güzel bir deyimi vardır:Kestane kabuğundan çıkmış dakabuğunu begenmemiş... Kendisiniyetiştirenleri beğenmeyenler, içindençıktığı kesimleri hor görenler içinkullanılır bu deyim. Ho Amca önceliklebu açıdan o kadroya ideolojik,kültürel açıdan bir ders veriyor. Vediyor ki: "Oraya dön ve sen de meditasyonyap..."Oysa, o kadro zaten meditasyonyapıyorlar diye, "geri kafalılar" diyorhalk için. Bu "kibirli" yaklaşım terkedilmezse, bugün "meditasyon" şikayetsebebi olur. Yarın halkın başkabir özelliği, alışkanlığı, gerçekliğisorun olur. Aslında sorun, halkın"geri" özelliklerinden önce, kadronunbakış açısındaki geriliktir.Budist toplumlarda, meditasyon,dinsel açıdan bir tür ibadet, kültürelaçıdan geleneksel bir davranış biçimiolarak halkın geleneği durumdadır.Ve halk, geleneksel bir tutum sergiliyordiye. "geri kafalı" gözüyle bakılabilirmi? Eğer, Ho Amca ve Vietnamlıdevrimciler kendi halklarına böylebaksalardı, halkı örgütleyemezlerdi.Kibirli bir bakışla "geri kafalı" sayılano halk, önce Fransız emperyalizminin,ardından Amerikan emperyalizmininişgal ve katliamlarına karşı koyarakzafer kazanmıştır.Ho Amca'nın tavrı çok net: "Orayageri dön” diyor. Şikayet etmeden,hor görmeden halkın arasına dön ve"sen de meditasyon yap" Yani, halkıniçinde ol, dışında durma. Halkındünyasına gir. İşte o zaman, halkseni "yabancı" görmeyecektir. Sen o"geri kafalı" halkla "meditasyon" yapabiliyorsan,devrim de yaparsın.Ho Amca'nın kadrosuna verdiği dersbudur. Mesele, "meditasyon" değil,bir bakış açısıdır.Kadro Nedir?Partinin politikalarını halkın içindeörgütleyendir. Sen bunu, yani göreviniyapma ve "suç"u halkın üzerine at:"Oradakiler bir avuç geri kafalı budist"deyip çık işin içinden. Bu yaklaşım,kadronun kendisini inkardır.Öncelikle, halkın kimi gelenekseltavırlarına bakıp "geri kafalı" denmez.Bu kibirli yaklaşım devrimciliğinmantığına, doğasına aykırıdır. Halkıtanıyacağız, dünyasına gireceğiz. Vehayatını paylaşacağız. Halkın içindehal, hareket, tavır ve davranışlarımızla"yabancı" gibi durmayacağız.Eğer ki, "ileri" kafalı olmamızhalkı örgütlemekte bir işe yaramıyorsave sadece şikayet edip geri dönmeyisağlıyorsa, o halde, bir de halkı anlayacağımızve anlatacağımız tarzda"geri kafalı" olmayı deneyelim.Burada vurgulanan "geri kafalıolmak", kibirli olmamak anlamındadır.Kimse, kendi başarısızlığını,çabasızlığını, yaratıcı olamamasınıhalkın "geri kafalı" oluşuyla açıklamamalıdır.Ki o "geri kafalı" halk,Amerikan emperyalizmini dize getirmeningururunu yaşamıştır.Sovyet Devrimi'nin muzaffer önderiLenin, halk düşmanlarına karşızafer kazanmanın olmazsa olmazşartına dair şöyle der:"... Ancak halka inanan, halkınyaratıcı dehasının canlı pınarınadalan galip gelebilir." (Aktaran: MahirÇayan-Bütün Yazılar)Devrim, halkın iktidarı demektir.Halkın iktidarına giden engebeli,sarp yolun klavuzları olan devrimcileriçin halka inanç, güven, sevgi duymak,olmazsa olmazdır. Halka inanmayanlar,devrim yürüyüşünde halkaklavuzluk yapamazlar.Halka inanmayanlar, halkın gücünegüvenmeyenler emperyalizmve oligarşi karşısında pes edip uzlaşmaarayışına girerler. Halka inanmak,devrime ve sosyalizme inanmaktır.Devrim inancı ve sosyalizmebağlılık taşımayanlar, halkın gücüneinanç ve güven de duyamazlar. Em-12<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


peryalizmin gücünü mutlak sayarak,uzlaşırlar.Lenin, ancak halkın yaratıcı dehasınıncanlı pınarına dalanların zaferkazanabileceğini söylerken neyi kastediyor?Bu sorunun cevabını, Dayı'nın şusözlerinde bulabiliriz:"...halka gerektiği gibi gidilir,halka ne istediğimizi, ne yapmakistediğimizi devrimci tarzda anlatırsak,eğitirsek bu halk bize gerekenher şeyi verecektir. Halka gitmeyenler,halkı eğitemezler ne kendilerinine kadrolorı eğitemezler. Halkısavaşa katamazlar. Hiçbir olanakyaratamazlar."Lenin'den Dayı'ya ML ustalarımızınsöyledikleri açıktır: Halkagidin. Halkın yaratıcı dehasının canlıpınarına dalın. İşte o zaman zaferiçin gereken her şeyi bulacaksınız...Ho Amca'nın kibirli kadroya"Oraya dön ve sen de meditasyonyap" derken kastettiği ile Lenin'inve Dayı'nın söyledikleri özde aynıdır.Ve Dayı, Lenin'in vurguladığı o"pınar"ın halk düşmanları için nasılbir sel ve tufana dönüşeceğini vurguluyoryukarıdaki sözleriyle...Bütün ML önderlerimiz bize hepaynı şeyi söylüyor ve gösteriyorlar:Halkı örgütleyin. Halkınıza siyasalve kültürel olarak "yabancı" olmayın.Halkla bağlarınızı güçlü tutun...Stalin, halkla bağların sağlam tutulmasıve bu sağlamlığın her koşuldakorunmasını Bolşevik Partisi Tarihikitabının son bölümünde mitolojikbir öykü üzerinden anlatır.Kitabın bu son bölümünde, Stalin,Bolşevik Partisi Tarihi'nden çıkarılandersleri özetler. "Sonsöz"e başlarken,Stalin şu soruyu sorar: "BolşevikPartisi'nin katettiği tarihsel yoldançıkarılacak başlıca sonuçlar nedir?"İşte bu soruya dair verilen cevaplarınen sonuncusunda Stalin, mitolojikbir öykü anlatır:"... Eski Yunan mitalojisinde ünlübir kahraman olan Anteus, efsaneyegöre denizler tanrısı Poseidon'in veyeryüzü tanrıçası Gea'nın oğluydu.Anteus, kendisini doğuran, emziren,yetiştiren anasına pek çok bağlıydı.Bu Anteus'un yenmediği tek kahramanyoktu. O yenilmez bir kahramanolarak kabul ediliyordu. Onun gücünerede yatıyordu? Onun gücü dövüşsırasında ne zaman hasmı tarafındansıkıştırılsa toprağa, kendisini doğurupbesleyen toprağ dokunmasında yatıyordu.Ne var ki, onun bir zayıfyanı- şu ya da bu biçimde yerle bağınınkoparılması tehlikesi-vardı.Düşmanları onun bu eksikliğinin farkındaydılarve fırsat kolluyorlardı.Birgün bu eksikliğinden yararlananbir düşman çıktı ve Anteus'u yendi.Bu Herkül'dü. Herkül, Anteus'u nasılyendi? Onun yerden ayağını kesti,kaldırdı, havada tuttu, toprağa dokunmasınaolanak vermedi ve sonundaonu boğdu.Sanıyorum ki, Bolşevikler, Yunanmitolojisinin kahramanı Anteus'u andırıyorlar.Anteus gibi, onlar da kendilerinidoğuran, emziren, yetiştirenanalarıyla, yığınlarla bağlarını koruduklarıiçin güçlüdürler. Ve, analarıyla,halkla bağlarını koruduklarısürece, yenilmez olarak kalmak içinher olanağa sahiptirler..."Halkla bağlar korunup geliştirildiğisürece, hiçbir güç devrimcileri yenemez.Cephe'nin yenilmezliğinin,yok edilmezliğinin sırrı da buradadır.Cephe'yi yok etmek için, halkı yoketmek gerekir.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013 Çorum Katilleri HalkaHesap VerecekÇorum’da Pir Sultan Abdal Derneği 28 Hazirangünü Çorum katliamını protesto eylemi için bildiri dağıtımıyaptı. Aşık Mahsuni Şerif Parkı’ndaki AşıklarŞöleni’ne gelen halka dağıtılan eylem bildirilerine halkınyoğun ilgisi oldu. Çalışmaya iki kişi katıldı. Ulaşılamayanyerlerde halk, bildirileri yakınındakilere uzatarak destekoldu. Toplam 250 bildiri dağıtıldı. Çorum'da Duvar YazılamalarıÇorum’da, İnönü Lisesi’nin bahçe duvarlarına veçevre sokaklara 25 Haziran günü Halk Cepheliler ''CEP-HE'' yazılamaları yaptılar. Yapılan 7 Cephe yazılamasının,eylemden sonraki günlerde polisler tarafından karalandığıöğrenildi.ve müzik dinletisiyle başlandı. Daha sonra Kerbela’dangünümüze yitirilen tüm şehitler için saygı duruşu yapıldı.Ardından dernek başkanı tarafından geçmişten bugüneyaşanan katliamlar anlatılarak bu katliamlar arasındaÇorum’un önemi vurgulandı.Yapılan konuşmada Çorum’da yaşananların “olay”değil “katliam” olduğu ve bu katliama karşı silahlı halksavaşı verildiği vurgulandı. Bu konuşmadan sonra programşiirler ve deyişlerle devam etti. Anmada derneğinsemah ekibi tarafındanbir göseri gerçekleştirildi.Anmayayaklaşık 300 kişikatıldı. Sivas'ı ve Çorum'u Unutmamakİçin Öfkemizi BüyüteceğizÇorum Pir Sultan Abdal Derneği 30 Haziran günüPir Sultan Abdal Parkı’nda Sivas ve Çorum katliamlarıanması düzenledi. Anmaya öğle saatlerinde resim sergisiYALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!13


TAYYİP ERDOĞAN EMRİ VERDİ, POLİSKATLETTİ, “HAKİM VİCDANI” EMİR VERDİKATİLLERİ SERBEST BIRAKTISayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Kendi halkına “işgal kuvvetleri” diyerek saldıran;zulmün, sömürünün karşısında ayaklanan halka çapulcudiyen Tayyip Erdoğan’ın verdiği emirlerle 4insanımız katledildi. “Talimatı ben verdim” diyordu.Yani esas katil olduğunu itiraf ediyordu. Tayyip Erdoğan’ınkatil olmaktan onur duyduğu isimlerdenbiri de, daha fazla yetkiyle donatacağına yeminettiği polislerin kurşunuyla, 1 Haziran 2013 günüAnkara’da katledilen Ethem Sarısülük’tü. EthemSarısülük de halkıyla omuz omuza AKP faşizminekarşı ‘yeter artık’ diyerek onur, adalet, eşitlik talepleriylehakkını aramış, karşısına çıkan AKP’ninfaşist polisi karşısında korkmadan mücadele etmişve işbirlikçi AKP’nin polisi tarafından katledilmiştir.AKP iktidarı ve işbirlikçi medya Ethem Sarısülük’üşehit düştüğü günden bugüne kadar halasuçlu çıkarmak için uğraşıyor. Ethem Sarısülük’ünTayyip Erdoğan’ın emri ile faşist polisin kurşunuylavurulması AKP’nin faşist polisinin Ethem’i katledişigünlerce televizyonlarda verildi. Buna rağmenEthem Sarısülük’ün katili çıkarıldığı mahkemedenserbest bırakıldı. Katil polisi serbest bırakan HakimMustafa Aydın, “Polisin eyleminin meşru müdefaakapsamında kaldığı yönünde yoğun delil var. Vicdanımrahat. Milyonların bir araya gelmesi vereceğimkararı etkilemez” diyordu. Onlarca görüntüye,şahide rağmen, vicdanım rahat diyebiliyordu HakimMustafa Aydın’ın vicdanının rahatlığı faşistliğinden ilerigelebilir ancak, polis nasıl ki halka işkence ve katliamyapıyorsa, hakimler de halkın parasıyla faşizmi güçlendiriyor.Böyle olmasaydı Ethem Sarısülük’ün polis tarafındanöldürüldüğünü gören 4 tanık da terör örgütü üyesiolmak suçundan gözaltına alınmazdı.Faşizmin adaletidir önce katleder sonra delilleri yokeder. Ethem Sarısülük’ün katillerini aklamaya, göz göregöre halkı susturmaya çalışıyorlar. Yalan söylüyorlar.Otopsi raporlarında bile kırk tane kelime oyununa rağmen,“kurşunda sekme yok” yazıyorken onca görüntüye rağmenBülent Arınç halkın gözünün içine baka baka katil polisiçin “eline gelen üçüncü taştan dolayı silahının yeredüşüp yerden sekmesiyle vurulmuş olabileceği” yalanınıEthem Sarısülük’ünkatili polisAhmet Şaşmaz tutuksuzyargılanmaküzere serbestbırakıldı!Ethem Sarısülük’ünöldürüldüğüanın tanığı 4 kişitutuklandı!Katliamcı AKPkatliam delilleriniyok ediyor!DÖKÜLENKANLARIMIZINHESABINI SORA-CAK, ADALETE SUSAYAN <strong>HALKIMIZ</strong>AADALETİ GETİRECEĞİZ!söyleyebiliyordu.Şimdiye kadar ilk defa görmedik bu oyunları. Butopraklarda onlarca devrimci, onlarca aydın kaçırıldı,katledildi. Sorumlularının gizlenmesi için her şey yapıldı.Onlarca katliamın ardından katiller korundu, davalaraçılmadı, deliller yok edildi. İşler iyice karıştığındaysafaşizm kendine bir kurban seçip her şeyi ona yıkıpkendisini aklamaya çalıştı. Gözaltlarında işkenceci tecavüzcüpolise tutanak dahi tutulmazken işkencenin mağdurlarınadavalar açıldı.Faşizmin adaleti yoktur biliyoruz. Bu yüzden şehitlerimize,gazilerimize, sözümüz var adaleti biz sağlayacağız.Halkın adaleti yerini bulana kadar savaşacağız.Faşizmin adaletini kabul etmeyecek halkın adaletini uygulayacağız.Harbiye Konser ÇalışmasıArmutlu Halk Cepheliler, mahallelerinde Grup Yorum'un 7 Temmuzgünü Harbiye Konseri’nin çalışmasını yaptılar. Çalışmada mahalleninbirçok yerine Harbiye Konserinin afişleri asıldı, Armtlu halkını konsere çağırdılar.Ayrıca Armutlu gençliği 7 Temmuz pazar günü yapacakları “Yıkımlarave Yozlaşmaya Karşı Armutlu Gençlik Pikniği”nin afişlerini yaparak, Gazibarajında yapılacak pikniğe tüm gençleri davet ettiler14<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Tayyip’in Büyük YalanlarıYALANLAR DEĞİL GERÇEKLERKAZANACAK!Faşizm yalancıdır...27 Şubat 1933 tarihinde Almanya'nın Berlin şehrindeReichstag (Alman parlamentosu) yakıldı... İktidara henüzbir ay önce gelmiş olan Nasyonel Sosyalist İşçi Partisilideri Hitler, hemen sosyal demokratları ve komünistlerisuçladı. Ülkede “solcu avı” başladı. Binlerce insan tutuklandı.Marinus Van Der Lubbe isimli Hollandalı biranarşist idam edildi. Yangın sırasında Almanya'da olanBulgar Komünist Partisi önderi Georgi Dimitrov tutuklandı,9 ay tutuklu kaldı.Gerçekte ise parlamentoyu yakan Alman faşistleriydi.Amaç, iktidara yeni gelen Hitler'in, komünistleri “meclisyakan terörist”ler olarak göstererek, halkın desteğinialmak istemesiydi.Yangınla birlikte yaratılan ortamda, 5 maddelik yasaçıkartan Hitler, her türlü yasayı meclis onayı olmadanyürürlüğe koyabilme yetkisini aldı.İlk toplama kampları da Reichstah yangınından sonrakuruldu.Anayasadaki temel hak ve özgürlükleri içeren pekçok madde kaldırıldı.Komünistlere yönelik baskılar artırıldı.1991 Körfez Savaşı döneminde, aylarca ekranda gitmeyen,petrole bulanmış can çekişen karabatak görüntülerinigösterdiler. Saddam Kuveyt´i bombalamış vedenize dökülen petrol sonucu karabataklar bu halegelmişti. Gerçeği ise, filmlerde görünen kuşların aslındayıllar önce Exxon -Valdez adlı tankerin yaptığı kaza sonucu(Alaska’da) denize yayılan petrolden kirlenenkuşlar olduğu ortaya çıktı.Yani kuşlar Irak'ta değil ABD'de ve eskiden petrolebulanmıştı. ABD, yürüttüğü psikolojik savaşta, halkınduygu ve düşüncelerini etkileyebilmek, Irak’a yapılacaksaldırıya meşru ve yasal bir zemin yaratmak içinkarabatak yalanını söyledi.2003 yılında ABD, Irak'ı işgal etmek için şu yalanısöylemişti: “Irak’ın elinde (Batıya karşı kullanılmaküzere alınmış) kitle imha silahları vardır.”Faşizm, yalan söyler, kandırır, sahte delil yaratır.Devrimcilerin meşru eylemlerini terörize etmeye çalışır.Hak aramanın tehlikeli olduğunu, direnmenin suç olduğunubeyinlere kazımak için terör uygular. Terörününüzerine kılıf çekmek için de meclisi yaktılar, kitle imhasilahları var, camide içki içtiler, Türk bayrağı yaktılar,komiseri öldürdüler… yalanları ve daha onlarcasısöylenir.AKP'nin yalanlarına ve gerçeklere devam edelim:Yalan: Taksim’deki pankartları “paçavra” olarakniteleyen BaşbakanTayyip Erdoğan,“Türkbayrağı yakıldı.”dedi. TRT,Tayyip’in yalanınadestekiçin Ankara'dadirenişçilerin Türkbayrağı yaktığının görüntülühaberini yaptı.Doğrusu: Halkayaklanması sırasındahiçbir direnişçi bayrakyakmadı. TRT’nin verdiğigörüntüler, 2010 yılındaİstanbul Dolapdere’de çekilmişti.Yani söylenende gösterilen de yalandı.Yalan: Tayyip, “Birkomiserimizi köprüdenattılar.” dedi.Doğrusu:5 HazirangünüAdana’daMustafa Sarıisimli polis,aşırı çalışmaktan,yorgunluktanköprüdendüşerek öldü.Sarı’nın kızkardeşiFeridePelin Özdemir,abisininölümüyleilgili şu mesajıyayınladı:"Abim polislereöncülükederkenköprü inşaatındakiışıksızlanma,uyarı levhalarının eksikliği, yorgunlukve uykusuzluk nedeniyle takıldı ve düştü. Babamınsöylediğine göre bu düşüşüne 15’ten fazla polis de şahitolmuş ve hemen müdahale etmişler."Yalan: “Ethem Sarısülük’ün kafasından çıkan


İkitellimermi 7.65 mm çapında…Oysa poliste 7.65 mm çapındasilah yok. Polis silahıstandart 9 mm.” dediler.Doğrusu: Otopsi raporunagöre Ethem’in kafasındançıkan kurşun 9mm. çapında.Yalan: Ethem Sarısülükterör örgütü militanıydı,dağda çekilmiş görüntüsüvar dediler.Doğrusu: Ethem'inabisi Cem Sarısülük karalamahabere şu cevabı verdi"Geçen yıl kardeşim Hakkari’deTekelli Tabur Komutanlığıinşaatında çalıştı.Üst bölgesini koruyan askerlerinbulunduğu mevzidefotoğraf çekilmiş. Elindekide askerin kullandığı G-3silahı. Fotoğrafın çekildiğiyere bakıldığında bir askerimevzi olduğu görülüyor.Arkasında kum torbalarıvar, solunda askeri parkalarvar. Burada bir askerdenhatıra fotoğrafı çektirmekiçin silahını almış ve fotoğrafçektirmiş."Almanya'nın propagandabakanı Goebbels'in sözünütekrar edelim: “Eğeryeterince büyük bir yalansöyler ve sürekli tekraredersiniz, insanlar enindesonunda buna inanacaktır.”AKP’nin yaptığı da budur.Halkı devrimcilerdenuzak tutabilmek için devrimcilere“terörist” diyeniktidar, şimdi direnen tümhalkı yalanlarıyla karalamayaçalışıyor. Düzenleritutmamış, yalanları işe yaramamış,yalan söyledikçebatıyorlar.AKP'nin yalanlarınainanmayalım. Ağızlarındançıkan her söz yalandır, aksinidüşünmeyelim.Sivas'n Hesab UnutulmadİstanbulÇayan-Nurtepe-Güzeltepe mahallelerinde 2 Temmuz 1993’te katledilen 33aydın ve sanatçı için anma programı düzenlendi. 2 Temmuz günü yapılan anmayı HalkKomitesi’yle birlikte Güzeltepe Pir Sultan Abdal Derneği beraber yaptı. Dilan Cafe’detoplanılarak Sokullu Caddesinden Güzeltepe’ye kadar “Sivas'ı Unutmadık Unutturmayacağız","Pir Sultan Sözümüz Kerbela Yolumuzdur” pankartı açılarak yüründü. <strong>Yürüyüş</strong>sırasında “Sivas Şehitleri Ölümsüzdür”, “Sivas Katliamının Hesabını Sorduk Soracağız”,“Katil Devlet Hesap Verecek”, “Aleviyiz Haklıyız Kazanacağız."2500 kişinin katıldığı yürüyüşte Sokullu Caddesi kapatılarak 1 dakikalık saygı duruşuyapıldı. Yapılan açıklamada birliğin ve örgütlenmenin önemi vurgulandı.İkitelli: İkitelli Halk Cephesi 2 Temmuz günü akşam saatlerinde Cemevi önündetoplanarak Mehmet Akif Mahallesi’nde “Davamız Mahşere Kalmaz Katillerden HesapSoracağız” pankartı ile bir yürüyüş gerçekleştirdi. 250 kişinin katıldığı yürüyüşte hep birağızdan “AKP’nin Alevisi Olmayacağız, Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”sloganları atıldı.Anmanın yapılacağı yerde kitleyi “Madımak’ta Katledenler Halkın Adaletine HesapVerecek, Çapulcu Değiliz Halkız Faşizmi Yeneceğiz Halklıyız Kazanacağız” HalkCephesi pankartı ve “AKP’nin Saldırılarına Karşı İnanç Özgürlüğü İçin BirleşelimMücadele Edelim” Devrimci Alevi Komitesi pankartı karşıladı. Program Sivas Şehitleriiçin bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.Daha sonra Mehmet Esatoğlu Sivas katliamını anlatan kısa bir anlatım sergiledi.Ayrıca anmaya mahalle halkından biri Sivas’ta şehit düşenler için yazmış olduğu bir şiirokundu. Mahir Atmaca ve Melek Atmaca mahallenin yerel sanatçıları söyledikleritürküleri ile programa ayrı bir coşku kattı.Halk Cephesi adına yapılan konşmada. “Devlet Sivas katliamını bir kaç kişi olarakgöstermeye çalışıyor. Bu katliam bire bir devletin hazırlamış olduğu katliamdır.Bizler adaleti kendimiz göstereceğiz. Bizler AKP’nin Alevisi olmayacağız." vurgusuyapıldı. Yozlaşmaya karşı birçok şehitler verildi. Birol Karasu’da bunlardan biridir” yozlaşmayakarşı mücadele vermeye devam edeceklerini belirtti. Grup üyelerinden SeçkinAydoğan “Katliamları unutturmaya çalışıyorlar. Bizler unutmayacağız. 31 Mayısta Anadolu’nunbirçok yerinde barikatlara nasıl geçildi ise barikatlar arkasına geçip hesapsoracağız” dedi. Yediden yetmişe hep bir ağızdan direniş türkülerini söylediler.Dört buçuk saate yakın süren programa üç bine yakın kişi katıldı. Anma Sivas’taşehit düşenlerin isimlerinin hep bir ağızdan yaşıyor diye tekrarlanmasıyla sona erdi.EdirneEmek ve Meslek Örgütleri’nin düzenlediği basın açıklaması ile 2 Temmuz günüSivas katliamı anması yapıldı. Yapılan basın açıklamasında:“Türkiye'nin yüz yıllık siyasi tarihi katliamlar ve siyasi cinayetlerle doludur. Bu katliamlarınbüyük bir bölümü egemenlerin yönetim biçimi ve devletin baskıcı otoriter karakterininbir yansıması olarak yaşandığından katliamcılardan, katillerden hesapsorulamadığı gibi olayların perde arkası devlet tarafından hiçbir zaman aralanmamış veaksine, son olarak da Roboski katliamında görüldüğü gibi bizzat devlet eliyle üzeriörtülmeye çalışılmıştır.Sivas katliamının bütün sorumluları tarih ve vicdanlarda mahkum edilmişlerdir.İnsanlık düşmanı gericiliği ve ırkçılığı bir kez daha lanetliyor, yitirdiğimiz canları 20 yılsonra aynı duygularla anıyoruz” denildi.“Sivas’ın Hesabı Sorulacak”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka HesapVerecek” sloganlarının atıldığı eyleme Dev-Genç’liler de destek verdi.


Destanı Direnenler Yazar,Zulmedenler Değil!Başbakan Tayyip Erdoğan, 24Haziran günü Ankara'da katıldığı PolisAkademisi Mezuniyet Töreni'nde,“…Polisimiz çok önemli demokrasitestinden başarıyla geçmiştir. Polisimizbir başka ülkede yaşansa tahammüledilmeyecek saldırıya karşıkoymuştur. Polisimiz adeta bir kahramanlıkdestanı yazmıştır…” diyekonuştu.Erdoğan ve AKP halkı düşmanolarak görmektedir, o nedenle halkayapılan vahşi saldırıyı “kahramanlıkdestanı” olarak ifade ediyor. Bu dilfaşizmin dilidir. AKP’nin zulmünekarşı ayaklanan halkın her kesiminin,“artık yeter” deyişinden duyduğukorkudur bunları Erdoğan’a söyleten.Başbakan Erdoğan’ın “kahraman”dediği polislerin yazdıkları “destanda”bakın, neler var:Ayaklanma sürecinde 4 kişi polislertarafından katledildi. 4 kişininhayati tehlikesi devam ediyor. 12kişi gözünü kaybetti. 20 kişinin kafasıgaz bombaları ya da sopalarla kırıldı.7 bin 832 kişi yaralandı. 60 kişinindurumu hala ağır. Bu sayılar sadece13 ilde hastane ya da revirlere başvurulardanelde edilmiş. Gerçek sayıbunun çok üstünde. Bu saldırılarda3 bin ton kimyasal katılmış su, 130bin adet gaz bombası kullanıldı…- AKP’nin “kahraman” polislerininyazdıkları “destan”dan kimi bölümlerkameralara yakalandı, belgelendi,işte bunlardan bazıları:Kimlikleri belli olmasın diye kasklarındakinumaraları sildiler… GeziParkı’ndaki çadırları ateşe verdiler…İstanbul ve Dersim’de hastaneleriniçine gaz bombası attılar, tazyikli susıktılar… Sokak aralarında, otoparkta,apartmanın içinde polis saldırısındankaçanlara, İzmir’de sahil kenarındaoturanlara vahşice saldırdılar. Marmaris’tebir otelde bulunan turistlerebiber gazlarıyla saldırdılar… Sokaklardaevlerin içine gaz bombasıattılar, hatta onuncu katlara bile…Saldırıyı protesto etmek için balkonlardatencere, tavaçalan halka da küfürlerettiler, ahlaksızcael kolhareketleri yaptı lar…Adana’da,İzmir’de,Antalya’da, İstanbul’da,birkısmı maskeli,sivil polisler halkavahşice saldırdı…Yaralılarıve gazdan etkilenenlerialanotellere gazbombalarıylasaldırıldı, gönüllüolarak yaralılarıtedavi edendoktorlar gözaltınaalındı…- Gözaltına alınan, dövülüp bırakılankadınlara polis cinsel tacizdebulundu, küfür etmediği kadın kalmadı…- 1 Haziran günü Ankara’da birpolis ismi yazılabilir. 26 yaşındakiEthem Sarısülük’ü silahla kafasındanvurarak öldürdü. Katil polis serbestbırakıldı…- 2 Haziran günü 21 yaşındakiMehmet Ayvalıtaş, Ümraniye’de halkınüzerine sürülen bir aracın altındakalarak yaşamını yitirdi…- 3 Haziran günü Antakya’da 22yaşındaki Abdullah Cömert polislerindarbeleriyle kafası parçalanarak katledildi…- Berkin Elvan: Okmeydanı’dapolisin hedef gözeterek attığı gazbombasıyla başından ağır yaralanan14 yaşındaki Berkin Elvan, iki kezbeyin ameliyatı geçirdi. Hala komadave hayati tehlikesi sürüyor…- Lobna Al Lami: Polisin 31Mayıs’taki saldırısında başından ağıryaralanan Filistin asıllı 34 yaşındakiAl Lami, hala komada ve yaşammücadelesi veriyor...İŞTE ERDOĞAN’IN“KAHRAMAN” KATİL POLİSİ- 28 Haziran’da Diyarbakır'ınLice ilçesi Kayacık Köyü’nde karakolyapımına karşı çıkan halkın üzerineüzerine ateş açıldı. Saldırıda MedeniYıldırım katledildi, 3'ü ağır 10 kişiyaralandı…Faşist polisin “Kahramanlık destanında”işte bunlar var… Bu ucuz“Kahramanlık destanı” demagojisiylekatliamcılığını, halk düşmanlığınıgizleyemez AKP iktidarı. Ekmek,Adalet ve Özgürlük için ayaklananhalka karşı yazılan bir “destandır”bu.Ayaklanmanın ilk gününden berizulme boyun eğmeden, işkenceleri,gözaltıları, sakat kalmayı, kafataslarınınparçalanmasını, gözlerinin çıkarılmasını,katledilmeyi göze alarakgece gündüz çatışan, AKP zulmünedirenen, isyanını büyüten halktır asılKAHRAMANLIK DESTANINI yazanlar.Faşizmin katlettiği, ayaklanmanınşehitleridir bu destanın Kahramanları…Zulme karşı kahramanca direnenhalk yarattığı destanını, AKP zulmünüyerle bir edene ve iktidarı alana kadarbüyütmeye devam edecektir…Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!17


Amerika’nın Büyük Demokrasi Projesi ÇöktüMilyonlar Mısır’da “Ilımlı İslam” Denenİşbirlikçilerin İktidarını Yıkıyor!Bu yazı Mısırda Muhammed Mursi’ninCumhurbaşkanı olduğu, MüslümanKardeşler’e başta Tahrir Meydanıolmak üzere ülkenin bir çokyerinde meydanları dolduran muhaliflerleuzlaşması için ordunun tanıdığı48 saatlik süre dolmadan ve askeridarbe olmadan yazılmıştır.Amerika'nın "Ilımlı İslam" adıaltında emperyalizmle işbirliğine açıkiktidarlarla Orta Doğu’yu yenidendüzenleme projesi çökmüştür.Mısır halkı yine ayakta. MilyonlarTahrir meydanını doldurdu. HüsnüMübarek'i devirerek iktidara getirdikleriMüslüman Kardeşler’in adamıCumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ninistifa etmesini istiyor.Muhammed Mursi'nin halkın taleplerinidikkate almaması milyonlarcakişinin alanlara çıkmasına nedenoldu.Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Tamarud(İsyan) hareketinin öncülüğündeTahrir Meydanı'nda başlayaneylemler İskendireye, Süveyş, PortSaid, Mahalle, Menuf ve hatta Mursi'ninmemleketi Zagazig şehirlerinekadar yayıldı. Halk, Amerikan projesiolan "Ilımlı İslam" rejiminin yıkılmasınıistiyor. Ordu muhaliflerle uzlaşmakiçin hükümete 48 saat süreverdi.Bizdeki AKP'nin türevi olan veAmerika tarafından iktidara getirilenMüslüman Kardeşler iktidarı bırakmakistemiyor. Halkın öfkesini bastırmakiçin 4 bakanını istifa ettirsede halkın öfkesi dinmiyor.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Mısır Halkı Ne İstiyor?Mısır halkı da bizde olduğu gibi"Ekmek, Adalet ve Özgürlük" istiyor.30 yılı aşkın zamandır iktidardaolan Hüsnü Mübarek diktatörlüğünekarşı bunun için ayaklanmıştı.2010 yılı sonlarında Tunus'ta birpazarcının işsizlik ve açlığı protestoetmek için kendini yakmasıyla birlikteişsizlik, açlık ve zulüm altındaki halkın23 yıldır iktidarda olan Amerikanişbirlikçisi Zeynel Bin Ali diktatörlüğünekarşı ayaklanması aynı koşullarıyaşayan diğer Orta Doğuhalklarını da etkiledi. Tunus'tan sonraMısır'da halk 30 yıldır iktidarda olanHüsnü Mübarek'e karşı ayaklandı.Ayaklanmaların farklı mecralarakaymasını engellemek ve kontrol altınaalmak isteyen emperyalistler,geçmişte krallarla, işbirlikçi diktatörlerlesömürdükleri Orta Doğu halklarınındiktatörlüklere karşı birikmişöfkesini, “Arap Baharı” tezgahı ilekendi politikaları doğrultusunda kullandı.Bu dönemde özellikle Tunus veMısır’da halk, diktatörlükten kurtulmak,demokrasi, hak ve özgürlüktaleplerini emperyalistlere dayanarakgerçekleştirmek istemiştir.Ancak, geçen süreç bir kez dahagöstermiştir ki, halklar, emperyalizmedayanarak hiçbir hak ve özgürlükkazanamaz. Emperyalizm, halklarademokrasi getireceğini söylüyorduama Tunus'a şeriatı Mısır’a da askerinkontrolü altında gerici “MüslümanKardeşler”i yönetime getirdi.Amerika, Orta Doğu halklarınındevrimci inisiyatiften yoksun öfkesini,taleplerini sahiplenerek halkın öfkesinikontrol altına aldı ve bu öfkeyidaha düne kadar en sadık müttefiklerindenolan, kendisinin iktidarlaragetirdiği veya desteklediği diktatörlerekarşı yönlendirdi. Orta Doğu halklarınınAmerika ve diğer emperyalistdevletlere olan öfkesini, özgürlükve demokrasi getirecek “umut” olarakgörülmesini sağladı.Emperyalistler, Tunus ve Mısır’daolduğu gibi miadı dolan dikdatörlerideğiştirirken, Libya’da, Suriye’de,İran’da emperyalizmin sömürü politikalarınınönünde engel olan iktidarlarızorla devirerek, Orta Doğuve Afrika’yı yeniden şekillendirmekistiyordu. Tunus ve Mısır’da oligarşikdiktatörlükler zaten işbirlikçi olduklarıiçin devrilmeyip kitlelerin haklı vemeşru eylemlerini bitirmek için, sadeceoligarşi içinde yönetim değişiklikleriyapılmıştı.Libya ve Suriye’de ise emperyalistpolitikaların önünde engel olan MuammerKaddafi ve Esad gibi küçükburjuva diktatörlükler zorla yıkılarakişbirlikçi iktidarlar kurulmak istendi.Emperyalistler Libya’da MuammerKaddafi’yi devirmeyi başardı.Fakat Suriye’de başaramadı. Esadiktidarının hala direniyor olması emperylistlerintüm Orta Doğu politikalarınınbozulmasına neden oldu.Bir Hareketin İlerici yada Gerici OlmasınıNasıl Değerlendiririz?Herhangi bir gelişmenin ilericiolup olmadığının temel ölçüsü, antiemperyalistbir muhtevaya sahip olupolmaması, o gelişmenin emperyalizmigerileten bir yanının olup olmama-18<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


sıdır. Bukonuda Dayı’dan şu alıntıyıaktarmamız konunun anlaşılmasındayeterli olacaktır:“Bilinmektedir ki; “Emperyalizminmi halkın çıkarına mı? sorusununcevabında “tarafsızlık” yoktur. Kendilerini“tarafsız” olarak tanımlayanlardoğru söylemediklerini bilmelidirler.Halkların tarafında açıkçayeralmayanlar, emperyalizmigüçlendirmektedirler ve emperyalizmintarafındadırlar. Bu nedenledirki, çağımızdaki ilericiliğin kıstasıda, halkların mı, emperyalizmin miyanında olunduğu, düşünce ve eylemleriylehalkları mı, emperyalizmimi güçlendirdiği olmaktadır. Kısacasıanti-emperyalist, antifaşist olmayanlar,emperyalizme ve faşizmekarşı tavır almayanlar, emperyalizmive faşizmi güçlendirdikleriiçin ilerici ve demokrat da değillerdir.Devrimci hiç değillerdir. Bugenel doğru; ülkeler, örgütler vekişiler için de ölçüttür. Küçük burjuvadiktatörlüklere yaklaşımımızıbelirleyen de bu gerçekliktir. Olmakzorundadır. Aksi her düşünce ve davranışyanlıştır. Ancak, emperyalizminküçük burjuva iktidarlara yöneltilenülkelere yönelik yaptırımlarına, saldırganlıklarınave nihayetinde işgaletmesine rağmen doğru tavır alınmamamıştır.Bunun en somut örneğide Irak’ta yaşanmıştır. Ve ne yazıkki, bugün de, Irak’ta (Afganistan’da)yaşananlara rağmen hem Libya’yayönelik NATO bombardımanı ve işgalinde,hem de Suriye’ye İran’a yönelikpolitikalarda olumsuz-yanlışdüşünce ve pratik devam etmektedir.Bu anlamda, 2011 yılı başındakiMısır ve Tunus’taki “Arap Baharı”diye adlandırılan yönetim değişiklikleriiçin bunları söylemek mümkündeğildir.Mısır ve Tunus’taki halk hareketleri,başlangıçları ve içerdikleritoplumsal dinamikler açısından haklımeşru nitelikli halk hareketleri olmaklabirlikte “Arap Baharı” adı altındaemperyalizmin Orta Doğu politikalarınahizmet ettiği için ilericiniteliğini yitirmiştir.Nitekim bu “Arap baharı” aldatmacasınıngerçek yüzü Libya ve Suriye’deçok açık olarak ortaya çıktı.Emperyalistlerin diktatörlükleri yıkıpdemokrasi ve özgürlük getireceğizdedikleri Tunus, Mısır, Libya, veFas’ta Amerika’nın radikal İslamcılarınönünün kesilmesi için “ılımlı”dedikleri emperyalizmle işbirliği içindeolan Müslüman Kardeşler iktidaragetirildi.İktidara getirilen Müslüman Kardeşler'inhepsinin ortak özelliği Amerikanişbirlikçisi olmalarıdır. Amerika’nınOrta Doğu politikalarınaseslerini çıkartmamalarıdır.Tunus’ta, Mısır’da halkın sokaklaraçıkıp diktatörlüklere karşı eylemlerebaşlayıp, eylemler diğer OrtaDoğu ülkelerine yayıldığında bu hareketleri“devrim” olarak adlandırdılar.Bu adlandırmayı ilk olarak,halkın öfkesine yön vermek isteyenve kullanan emperyalistler bilinçliolarak yaptı. Kendisini “devrimci,sosyalist” olarak nitelendiren birçokhareket de gelişmeleri “devrim” olaraknitelendirdi.Evet, halkın açlığa, yoksulluğa,diktatörlüklerin baskısına karşı biröfkesi, bir isyanı vardır. Orta Doğuhalklarının bu öfkesi ilericidir. Açlıkve sömürünün tek nedeni ise emperyalizmdir.Sömürünün, açlık ve yoksulluğunolduğu yerde demokrasi de,özgürlükler de olmaz.Devrimci bir önderlikten, örgüttenyoksun olan bu eylemler, emperyalistlertarafından kısa sürede denetimaltına alındı. Emperyalistler halkındiktatörlüklere olan öfkesini, OrtaDoğu politikalarına hizmet etmesinisağlamak için, halkın “demokrasi,özgürlük” taleplerini destekledi. Kitleseleylemlerin gelişmesinin önünüaçtı ve kitlesel eylemleri yönlendirdi.Emperyalizm Açlık,Yoksulluk ve ZulümDemektir! Mısır’daHalk Bunun İçinAyaklandı!Amerika’nın, “Arap Baharı” adıaltında dünyaya pompaladığı “demokrasi,özgürlük” yalanları çöktü.Arap Baharı’nın Orta Doğu halklarıiçin “bahar” olmayıp, “kış” olduğu,sömürü, açlık, ve zulüm olduğu çokgeçmeden ortaya çıktı. Orta doğuhalkları yine ayakta.Dün “Arap baharı” diye emperyalistpolitikalara yedeklenen halkınöfkesi emperyalist politikalarıngerçek yüzünün açığa çıkmasıylabirlikte Mısır’da anti-emperyalist karekteriöne çıkan bir halk hareketinedönüşmüştür.İşbirlikçi MuhammedMursi’ye Karşı büyüyenHalk Hareketi İlericidir!Emperyalistler halkların hiçbirsorununu çözemez. Mısır’da, Tunus’ta,Fas’ta, Libya’da, “diktatörlükleridevirip demokrasi getirdik”diyerek iktidar yaptıkları işbirlikçiler,halkların hiçbir sonunu çözememişlerdir.Seçim sandıklarını “demokrasi”diye halka yutturmaya çalışmışlardır.Ancak demokratik haklar konusundaiktidara getirdikleri Müslüman Kardeşlerinşeriat hükümlerinin ağır bastığıuygulamalar mevcut durumunçok daha gerisine götürmüştür. Özellilkekadınlar dört duvar arasına kapatılmakistenmiştir. Var olan hakve özgürlükler de gasp edilmiştir.Ülkelerini yağma ve talana açanişbirlikçi iktidarlar halkın açlık veyoksulluk sorununu daha büyütmüştür.Libya’da Kadafi iktidarının yıkılmasındansonra Libya’nın geldiğidurum, Suriye’de yapılmak istenenleremperyalistlerin ve işbirlikçileringerçek yüzlerini Orta Doğu halklarınezdinde açığa çıkartmıştır. Halklarınaçlığı, yoksulluğu, demokrasi, hakve özgürlük talepleri emperyalistlerinumurunda değildir.Ve emperyalistlerin tüm çabalarınarağmen Suriye halkının direnişi, emperyalistleringerçek niyetlerini ortayaçıkarttığı gibi halkların direnme bilinciningelişmesinde de etkili olmuştur.Emperyalizmin politikalarına yedeklenenOrta Doğu halklarının dü-Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!19


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013şünceleri tam tersi bir yönde gelişmiştir.Örneğin; daha önce OrtaDoğu’da kahraman gibi karşılananTayyip Erdoğan son Afrika gezisindeTunus, Fas, Cezayir... vb. gittiği herülkede yuhalanarak protesto edilmiştir.Dün emperyalizmin politikalarınayedeklenen halk hareketleri bugünemperyalistlere karşı bir öfkeye dönüşmüşolup, emperyalizmin yönetimegetirdiği işbirlikçi iktidarlarayönelmiştir.Dün Hüsnü Mübarek gibi diktatatörleridevirmek için emperyalistlerden“demokrasi ve özgürlük” adınadestek bekleyen Mısır halkı, bugünAmerikan projesi olan MüslümanKardeşler iktidarını yıkmak için alanlardadır.Dün “devrim” diye alanlara çıkanhalk Amerika’nın Orta Doğu politikalarınagüç verirken, emperyalistlerinOrta Doğu’daki varlığını meşrulaştırırkenbugün Amerika’nın OrtaDoğu politikalarının çökmesini sağlamıştır.Şu anda Ulusal Krutuluş Cephesive Tamarud (İsyan) hareketinin öncülüğündegelişen hareket, devrimcibir önderlikten yoksundur. Amerikanişbirlikçisi Muhammed Mursi iktidarınakarşı halkın herkesimin içindeyer aldığı muhalif bir harekettir. Şuanki talepleri Muhammed Nursi’ninistifası ve erken seçim kararı alınmasıgibi düzen içi olsa da emperyalistpolitikaları bozması yönüyle ilericidir.Halkların gerici iktidarları direnerekalaşağı etme bilincinin gelişmesinehizmet ettiği için ilericidir.Her şeyden önce bu halk hareketiAmerika’nın “Ilımlı İslam” ve “ArapBaharı” adı altında sürüdürdüğü “demokrasi,“özgürlük” demagojilerininçöküşüdür.Mısır ordusunun Müslüman Kardeşleriktidarının doğrudan arkasındadurmaması, iktidara karşı bir birmuhtıra, muhalefete ise açık bir destektir.Ordunun tanıdığı süre sonucundabir uzlaşma sağlanamamasıdurumunda olası bir darbe ile MüslümanKardeşler’in iktidardan indirilmesiilerici niteliğini değiştirmez...Amerika’nın Büyük Demokrasi Projesi ÇöktüMilyonlar İşbirlikçiMuhammet Mursi İktidarını Yıktı!Mısır ordusunun Muhammet Mursi iktidarına muhaliflerleuzlaşması için tanıdığı 48 saatlik süre dolmasınınardından, Mursi’nin uzlaşmaya yanaşmaması sonucundaOrdu, 3 Haziran 2013’de askeri bir darbeyle, yönetimeel koydu.İlerde daha ayrıntılı olarak ele alacağımız Mısır’-daki gelişmeleri ilk elden değerlendirecek olursak;1- Yeni sömürgelerde askeri darbeler emperyalizminyönetememe krizi sonucunda halk hareketlerini bastırmakiçin en son baş vurduğu yöntemlerdir.2- Mısır’daki askeri darbe Amerika’nın iktidara getirdiğiMüslüman Kardeşler iktidarına karşı yapılmıştır.Böyle olmakla birlikte “demokrdasi”yi dillerinden düşürmeyenAmerika ve AB emperyalistleri darbecilere “enkısa zamanda yönetimi sivilere devretme” temennilerinindışından kınama bile yayınlamamışlardır. Darbe yapanMısır ordusu sonuna kadar Amerika ile işbirliği içindeolmuştur.3- Buradan Amerika ve emperyalistlerin MüslümanKardeşler’i istemediği ve darbeyi emperyalistlerinyaptırdığı sonucunu çıkartmak yanlıştır.4- Emperyalisler için Mısır’da nasıl bir yönetiminoluşacağı değil, Orta Doğu’daki çıkarlarının bütünüönemlidir. Politikalarını da ona göre belirler.5- Mısır’da işbirlikçi Müslüman kardeşler iktidarındahalk çok daha fazla yoksullaşmış, işsizlik, açlık, yolsuzluk,adaletsizlik, gerici baskıcı diktatörlük, milyonlarcainsanın “ekmek, adalet ve özgürlük” talebiyle alanlarıdoldurmasına neden olmuştur.Son bir yıl içinde bu taleplerle halk tam 14 bin 530kitlesel eylem yapmıştır. Halkın sorunlarına çözümbulmadığı için Hükümetin istifa etmesi için halk tam24 milyon kişiden imza toplamıştır. Son bir hafta içindetam 15 milyonu aşkın halk, iktidara memnuniyetsizliğiniifade etmek için sokaklara çıkmıştır.Bu eylemlerde son bir hafta içinde öldürülenlerinsayısı 100’ü aşmıştır.6- İşbirlikçi Müslüman Kardeşler iktidarı artık filenhalkı yönetemez duruma gelmiştir.7- Askeri darbe bu halk hareketinin daha da büyüyerekbütün Orta Doğu’yu etkilemesinin önünü kesmek içinbir zorunluluk olarak yapılmıştır.8- Emperyalistler halk hareketinin büyüyerek bütünOrta Doğu’yu etkilemesindense Suriye halkının direnişiylezaten iflas etmiş olan “Müslüman Kardeşler”in darbeyleyıkılmasına mecbur kalmışlardır.9- Mısır Ordusu Mursi iktidarını alaşağı ederek muhalefetinisteklerini yerine getirmiş olsa da amacı halkınbüyüyen öfkesini düzen içine çekmektir.10- Halk kurtuluşu ne emperyalistlerde ne de darbelerdearamamalıdır. Kurtuluşun tek yolu devrimcilerinöncülüğünden mevcut iktidarı yıkıp devrimci halk iktidarınınkurulmasındadır...11- Mısırlı devrimci sosyalist heraketlerin görevi;halk hareketinin darbecilere yedeklenerek düzen içineçekilmesine engel olmak ve devrimci halk iktidarınayönlendirmektir.20<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Bir Tutsak Daha Kanser HastasıÖzgür TutsaklardanTekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’ndetutuklu bulunan KemalAVCI MİDE KANSERİ!7 ay önce tutuklanan Kemal AV-CI'nın midesinde 3 olan ülser yarası,bu zaman zarfında 5'e çıkmış ve aylardırısrarla sürdürülen girişimler sonucundakanser teşhisi ancak konulmuştur.Oysa arkadaşımız henüz tutuklandığıgünlerde dahi kanser riskininyüksek olduğu belirtilmiş tehşis tedavisisürecinin hızlandırılması için ısrarlıbir çaba ortaya konulmuştur.Buna rağmen teşhisi 7 ay sürmüştür.Kemal AVCI arkadaşımızın kanserdışında Epilepsi, yüksek tansiyon, şeker,böbrek rahatsızlığı, omuriliktesorun başta olmak üzere farklı hastalıklarıda bulunmaktadır.Mevcut şartlar altında iyileşipsağlıklıbir yaşam sürdürmesimümkün değildir. Üstelik arkadaşımız3 Haziran tarihinde ağırbir mide ameliyatına girecek. Midesininbüyük bölümü ya da tamamıalınacak, kemoterapi tedavisigörecek... Kanserin ne kadarağır bir tedavi sürecinin olduğunusize anlatmamıza gerek yok. Bununhapishane de yapılmasının da hayatiriskleri büyüteceği açıktır.Kemal AVCI derhal serbest bırakılmalı,tedavisine dışarıda devamedebilmesi sağlanmalıdır. Hapistetutulduğu her gün hastalığı daha daağırlaşacak daha da ölümcül olacaktır.Bu sır değildir. Güler ZERE tümraporları ortada olmasına rağmen tedavisiengellenerek, tahliye olması aylarcageciktirilerek ölümün kıyısınagetirildi ve tahliyesinden kısa birsüre sonra hayatını kaybetti. Onlarcatutsak hapishanede ya da dışarıda benzerbiçimde ölüme kapı açılarak katledildi.Mete DİŞ arkadaşımızın da tedavisiişkenceye dönüştürülerek tahliyesiaylarca geciktirilerek, hastalığı ancakölümcül evreye ulaştıktan sonra geçtiğimizgünlerde tahliye edildi.Kemal AVCI yürüyüş, basın açıklamasıgibi demokratik faaliyetleri nedeniyletutuklanan yüzlerce arkadaşımızdanbiridir. Tutuklanma sebebibile uydurmadır. Yalnızca Halk Cepheliolması dolayısıyla adaletsizcehapse gönderilmiştir. Yani kanser vb.olmasa bile hakkın, adaletin hükümsürdüğü bir sistemde tutuklanmazdızaten!Şimdi KANSER! Ve hapishanedekanser olmak ölümle eşanlamlıdır!Sessiz ölüm politikası bilinçli olaraksürdürülmekte "İdam cezası" yasalardankalmış olmasına rağmentutsaklar bu yolla katledilmektedir.Buna engel olmak, insan yaşamını savunan,işkenceye, zulme karşı olanherkesin görevidir. Şimdi olanca gücümüzlehaykırmalıyız.KEMAL AVCI SERBEST BI-RAKILSIN!Kalemi olan yazsın, dili olan söylesin,kimse elinden geleni sakınmasın!Kemal AVCI'yı yaşatalım.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Merhaba,"Her Yer Taksim Her Yer Direniş" diyen halkımızınayaklanmasının coşkusuyla kucaklıyoruz.İşte bu halkın bir parçası olmanın, halkımızın boyun eğmezliğininonurunu, coşkusunu yaşıyoruz. Halkımıza selamolsun ve son sözü “Devrim için” olan Abdullah Cömert’e,Ethem Sarısülük'e, Mehmet Ayvalıtaş'a bin selam.Aziz şehitlerini yüce yüreğine gömen halkımızın başı sağolsun...Bilinir, katiller tarafından “Hayata Dönüş” adı verilen19 Aralık Katliam saldırısı karşısında koğuşlarımızakurmuştuk barikatlarımızı. Ki doğru yerde, doğru zamandayani zulme karşı kurulan barikatlar asla yıkılmazlar. Biçimideğişir sadece ama özü hep yerli yerinde kalır. Zulmekarşı direnme hakkımızı o koşullarda savunmak için barikatımızıgüçlendirmiştik. Ve Ahmet İbili'nin "Bir canımvar feda olsun halkımıza, vatanıma" deyişi, Fidanlar'ın ateşizamanı aydınlatmıştı.O günlerde faşizmin yetkili ağızlarının neler dediği dehatırlanır. Ki katliam saldırısı ve tecriti savunan birisi şöyledemişti: "Biz bu ülkede bir düşünceyi yok etmek istiyoruz.Biz bu düşünceyi ne pahası olursa olsun ortadankaldıracağız." Başaramadılar! Düşüncelerimizi yok edemediler.Ve şimdi, Taksim'den başlayarak özgürlük şarkılarıeşliğinde kurulduğunu görüyoruz barikatlarımızın.Özgürlük düşümüz, devrimci düşüncelerimiz meydanlarızaptetti. Ki zulme karşı direniş, bu toprakların mayasındavardır. O direngen damarı kurutamazlar.Dün, halkı en "güçsüz" saydıkları yerde -hapishanelerdekuşatıpsaldırarak "Biz bu ülkede bir düşünceyi yok etmekistiyoruz" diyen faşizmin karşısına, bugün yediden yetmişehalkımızla birlikte çıktık. Hem de faşizmin kendisini en"güçlü" saydığı meydanlarda. Ki faşizm, halkın gücükarşısında daima güçsüzdür. Halkın gücü birliğinde ve direngenliğindedir.Zulüm varsa, direniş haktır. Ve halkınayağa kalktığı yerde, zalimler diz çökerler...Halkımız meydanlarda ve bu halkın Özgür Tutsaklarıhücrelerde hep bir ağız ve tek bir yürek olup haykırıyorlarşimdi: Her Yer Taksim Her Yer Direniş!..Selam olsun zulme direnen halkımıza... Bu ülkede "birdüşünce"yi yok etmek istiyorlardı değil mi?Bakın, "o düşünce" bugün meydanları zaptediyor veyarın, hayatı fethedecek. Zalimleri yenecek, hayatı özgürleştireceğiz.And olsun Abdullah, Ethem, Mehmet'e...Özgür TutsaklarÜmit İlterYALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!21


Kemal Avcı’yı AKP’ye Öldürtmeyelim!Zulmün Elinden Çekip Alalım!TAYAD’lı AilelerSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Biz TAYAD’lı Aileler olarak bugünekadar evlatlarımızı zulmün elindehiç yalnız bırakmadık. Kemal’i dezulmün elinden çekip alacağız. Bizim,TAYAD’lı AİLER olarak haksız olduğumuzyalan söylediğimiz görülmemiştir.Biz TAYAD’LI AİLELER,Güler’i, Yasemin’i, Mete’yi nasıl aldıysakKemal’i de alcağız. AKP’nintecritte sessiz imha politikasıyla DevrimciTutsakları ölüme terk etmesineizin vermeyeceğiz.Kemal Avcı Kimdir?AKP’nin zulmü sadece hapishanelerdedeğildir. Esas olarak dışarıda,kendine muhalif olan herkese saldırıyor,sindiremediklerini tecrit hapishanelerineyollayarak yok etmekistiyor. Kemal de devrimci olduğu içinnerede bir haksızlık görse üzerine gidenlerdendi.AKP’in hedefinde olanbiriydi. Defalarca gözaltına alındıişkence gördü ve tutuklandı. Tutukluluksüreçlerinde F Tipi hapishanelerdegördüğü işkenceler kalıcı hasarlarbıraktı. Tedavisi engellendi.Tekirdağ F Tipi hapishanesi’ndeyken,hücre cezası var gerekçesiyle,üç kişilik hücreden alınaraksüngerli odaya, arkadaşlarının yanındanişkenceyle götürüldü. Sonra dakendinden geçmiş halde kaldığı hücresinegeri getirildiğinde baygın durumdaydı.Arkadaşları durumununkötü olduğunu söylemelerine rağmenhastaneye götürülmemişti.Kemal son olarak 10 Aralık2012’de gözaltına alındı ve 13 Aralık’tatutuklandı. Tutuklanmasınınsebebi ise AKP polisinin katletmek istediğidevrimci Nebiha Aracı’nınhastanede katledilmesini önlemekiçin hastane önünde bir basın açıklamasınakatılması ve Nebiha Aracı’yısahiplenilmesiydi.Şu anda Tekirdag 2 Nolu F TipiHapishanesi’nde tutsaktır. Sessizimha politikasının bir sonucu olarakhalkımızın birçok hasta tutsaktançok iyi bildiğigibi, zamanındamuayeneolamadı, tedavidegeç kalındı.Ve Mİ-DESİNDEKİÜ L S E RKANSEREDÖNÜŞTÜ.Kemaldaha öncekitutsaklığında,Edirne F Tipihapishanesi’nde kaldığı zaman daişkence görmüş. Edirne Tıp Fakültesi’ninepilepsi hastası demesine rağmentedavisi engellenmişti. Hapishanemüdürü yalan beyan hazırlatıphasta değil raporu alarak ahlaksızlığınen büyüğünü yaptı. Bunu duyarduymaz TAYAD’lı Aileler olarakhak ihlalini basın açıklamasıyla duyurmuştuk.Kemal Avcı görüldüğü gibi AKPkarşısında diz çökmediği için AKP tarafındanhastalıkla yok edilmek istenmektedir.TAYAD’lı Aileler OlarakTüm Halka Çağımızdır:F Tipi hapishanelerde yüzlerce tutsaksistemli bir şekilde kalıcı veölümcül hastalıklara yakalanmıştır..Hapishanelerde son 10 yıl içindeölenlerin sayısı 2100’dür. Bunlar bilinenlerdir.Yüzlerce tutsak bu sayıyadahil edilmek istenmektedir. BugünKemal ölüme en yakın hasta tutsaktır.KEMAL’İ ÖLDÜRTMEYE-LİM.Bu ülkede sadece hapishane sorunuyok elbette. Halktan olan herkesçok büyük sorunlar yaşamaktadır.Haziran ayındaki ayaklanma bu sorunlarınkatlanılmaz hale geldiğini ortayakoymuştur. Ve işte bu sorunlarkarşısında başını kaldırdığında, en büyüktehditlerden birisi de tutuklanmaktır.Bu nedenle hapishane sorunlarıhak ve özgürlük mücadelesindeen baş sorunlarımızdandır. Eğerdevrimci, demokrat, ilericiyseniz,AKP iktidarının politikalırını desteklemiyorsanız,bir gün sıra size degelecektir. Bunu aklımızdan çıkarmayalım.Kemal için mücadele önceliklekendimiz için mücadeledir.Mücadelemizde bizleri yalnız bırakmayın.Çağrımızdır; öğrenciler, aydınlar,emekçiler, halkımız Kemal’inyerinde sizler de olabilirsiniz. Sesimizekulak tıkamayın. Sessiz kalmakonaylamaktır, Kemal’in ve diğer hastatutsakların ölümüne ortak olmayın.Kemal bir devrimcidir. Kemalyüzünü bile görmediği insanlar için,halk ve vatan için, hepimiz için mücadeleetti ve tutsak düştü. Biz de onusahipsiz bırakmayalım. Mücadelemizeomuz verin ki Kemal’i AKP’ninelinden daha erken alalım.Tedavisinedışarıda devam edebilsin. Halkımız,Kemal’in özgürlük mücadelesi,geleceğimizden, çocuklarınızın geleceğindenbağımsız değil iç içedir.Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiziçin birleşelim.KEMALİ DE ZULMÜN ELİN-DEN ÇEKİP ALACAĞIZ.TAYAD HALK ELELE BAŞA-RACAGIZ..KEMAL AVCI’YA ÖZGÜRLÜK.BİZ KAZANACAĞIZ.TAYAD’LI AİLELER22<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Ders: GELENEKYARATMAKSevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba...Gelenek kelimesi sözlüktekikarşılığıyla "eski çağlardan beriyerleşmiş olup kuşaktan kuşağageçerek gelen ve toplumun, topluluğunüyeleri arasında ortakbir ruh ve dolayısıyla sağlam birbağ yaratan her türlü saygınalışkanlık" demektir.Halkımız eskiden bu yanayaşattığı her türlü kültürel bağınıbugüne taşımıştır. Birbirleriyle ilişkileri,düşmanlarıyla savaşları-direnişleri,oturup kalkması, yemekleri vemüziğiyle gelenek, halkın kendini tarihenakşetmesidir.Yozlaşmanın etkisiyle bugün her nekadar geleneklerde bazı tahribatlarolsa da halkımız geleneklerine bağlıdır.Geleneğe aykırı düşenleri, uygundavranmayanları dışlar, onlara saygıgöstermez. Çünkü gelenekler halkınbirlik-beraberlik içinde yaşamasının vevarlığını sürdürmesinin koşulu olmuş,bir zorunluluğa dönüşmüştür.Bu yüzden halkımız tarihine, geleneklerinesahip çıkar, bunu türküleriyle,manileri, halk oyunlarıyla yaşatır.Yani gelenek halk için dünle kurulanbağdır. Devrim İçin GeleneklerYaratmalıyızDevrimci örgütler için de böyledir.Gelenek örgütün yarattığı kültürdür.Bu tarihe adını yazmasıdır. Ve devrimcibir örgüt bu yazıyı kalemlekağıtla değil direnişle, canla kanlayazar. En küçüğünden en büyüğünekadar yaratılan tüm geleneklerimizdeşehitlerimizin kanı vardır, ödediğimizbedellervardır.Geleneklerimiz,enzor zamanlarda,nerede,nasılkararalacağımızıbilemediğimizde bize güç verir,Bedel ÖdemeyenlerGelenek Yaratamaz,Gelenek YaratmayanlarZafer Kazanamazlar“Ben varsam,Devrimci Sol vardır”önümüzü açar. Dostumuz da düşmanımızda bir olay karşısında ne yapacağımızıbilir. Gelenekler bu yanıyla da"güven" verir. Hiçkimse nerede, ne yapacağınıbilmediği birine güvenmez.Halkımız, dostlarımız bize gözü kapalıgüvenir Bir sorun yaşadığındaçözeceğimizi bildiği için bizden yardımister.Bu nedenle bizi umut olarak görür.Düşman da geleneklerimizle bizi tanır,ne yapacağımızı bilir.Büyük Direniş sürecidir. Hapishanedehücreye atılan bir yoldaşımız direnirve zorla götürülür. Hapishane müdürügelip der ki "O hücreye kendingirmeyeceğini tahmin etmiştim zaten."Bunları yaratan kişiler değil,ideolojidir. Geleneklerdir.Geleceğe yürümek ancak bu kültürüyaratmakla mümkündür.Geleceğe YürümekNedir?Var olmak, kalıcı olmak demektir!Bu elbette fiziken var olmakdeğildir. Fiziki varlık değişkendir.Halkımız tam da bununiçin "Bugün varız, yarınyokuz" demiştir. Ancak insanlaröldüklerinde, örgütler fizikenyok olduklarında geleceğe hiçbiriz bırakmıyorlarsa, yeni değerlerinyaratılması için maya olmuyorsa,orada yok oluş vardır. Devrimcibir örgüt için, bir devrimci içinvarlık göstermek, geleceğe kalmak, yerininyaratıcısı olmak, değerlere bağlananinsanlar yaratmaktır.Türkiye devrim tarihinde yüzlerceörgütün kurulduğunu, yüzlercesininyok olduğunu biliriz. Nerededirler? Nedenimi timi belirsiz olmuşlardır? Tarihintozlu sayfalarında yer almaktan vebilen için entellektüel bilgi olmanın ötesinegeçmeyen bu örgütlerin, halkıniçinde, dilinde, ağıdında, türküsünde varolamamasının nedeni nedir?Tarih çok büyük bir öğretmendir.Bu sorulara verilen cevaplar, yaşamanınnerede karşılığını bulduğunugöstermektedir. Cevap Kızıldere'dedir,her şeyin başladığı yerdedir."EĞER ORMAN CANLIYSAAĞAÇ ÖLSE BİLE ÖLÜMSÜZ OL-DUĞUNU, ÖLMEDİĞİNİ BİLİR."Mahir Çayan ve yoldaşları Tokat'ınKızıldere köyünde kuşatıldıkları30 Mart 1972'de yarattıkları direnişdestanıyla devrim yolunu aydınlatan birermeşale oldular. Kuşatıldıkları kerpiçevde düşmana karşı direnirkenMahir, katil sürülerine şöyle sesleniyordu:"Biz buraya dönmeye değil ölmeyegeldik!" Canları pahasına dire-Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!23


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013neceklerini, asla teslim olmayacaklarınıbu sözlerle ortaya koydular. Bu anlamdaKızıldere milat oldu. Oradadüşmanın teslim ol çağrılarına silahlarıylakarşılık veren devrimcilerin bıraktığımirası Sibel Yalçınlar, KevserMızraklar, Hasan Selim Gönenleromuzladı. Halka ve devrime inançla yaratılangeleneğe yeni halkalar eklendi.O günlerde Mahir şöyle diyordu:"Bir direniş geleneği yaratmalıyız. Budirenişte bizim çoğumuz, belki dehepimiz ölebiliriz. Ama gelecek kuşaklarabir direniş geleneği bırakırız."Mahir'in bu sözlerinde fiziken yok olmayarağmen gelecekte söz sahibiolma iddiası vardır. Tarih doğrulamıştırMahir'in sözlerini. Kızıldere'nin ardındanTHKP-C fiziken yok olsa da tarihinakışına yön veren, yarına uzananses olmuştur.Yaratılan değer Anadolu halkının dilindetürküsünde karşılığını bulmuştur."Kızıldere Kızıldere, tarihlere yazıldere..." halk türkülerimizin sözlerindensadece biridir. Halkın içine kök salandestan, yeni örgütlülüklerin yaratılmasınıda sağlamıştır. Kızıldere'ninsuyunu içen, mayasında pişen devrimcilercan bedeli yaratılan geleneklerinsürdürücüsü olmuştur. Baskının,teslim ol çağrılarının olduğu her yerdesloganlarıyla, marşlarıyla, silahlarıyladirenen devrimciler, bu geleneğinhalkaları olmuştur. Mahirlerin izindengidenler, onun asıl sürdürücüsüolanlar, yeni değerler yaratmak için bedelödemeye hazır olmuştur. 12 Temmuzlar,16-17 Nisanlar böyle yaratılmıştır.Bu tarihin yazılmasında Dayı'nınönderliği çok belirleyici olmuştur. Mahir'inmirasını sahiplenip sürdürenDayı, 1984 Ölüm Orucu Direnişi'ndeşöyle demiştir: "Biz siyasi kimlik sahibiinsanlar olarak sınıf savaşının bulunduğumuzcephesinde, bu kavganınsanatını yapmaya çalıştık. Başarabildikmi? Bu sorunun cevabı kavgayıilmek ilmek ören düşünce tarzımızhalk kitlelerine ulaşıp ulaşmadığındabulacağız, direniş sanatının bir gelenekhaline gelip gelmemesinde göreceğiz."Dayı'nın öncülüğünde geleneklerimizhalk kitlelerine ulaşmış'96'lar, Büyük Direnişler, direniş sanatınıngelenek haline geldiğini ispatlamıştır."Mahir'den Dayı'ya SürüyorBu Kavga" şiarının somutlandığıyerde işte burası olmuştur.Yaratılan geleneklerimizin bazılarışu şekildedir;-Halka zarar vermeyen eylem anlayışımız,-Yoldaşlarımızı her koşulda sahiplenmegeleneğimiz,-Gözaltı tavrımız,-Feda geleneğimiz,-Düşmanın hiçbir kuşatmasına teslimolmama, direnme geleneğimiz,-Barikat geleneğimiz,-Dünya ve Türkiye halklarıyla dayanışmageleneğimiz,-Birleşik mücadele geleneğimiz,-Sol içi şiddete karşı olma geleneğimiz...Gelenek Yaratmak İçinNe Gerekir?Tarihimiz sayısız örneklerle doludur.Ancak onları yarına taşıyacakolan bizler için geleneklerimize yenihalkalar eklemek görevdir. Bu yüzdennasıl yeni gelenekler yaratabileceğimizve herkesin neden gelenek yaratamadığınıncevapları kafamızda net olmalıdır.Gelenek yaratmak için;1-İdeolojik netlik gerekir,2-Bedel ödeme kararlılığı gerekir,3-Meşruluk gerekir,4-Sorun çözmek, "Her işimize birdeğer yaratmak üzerinden bakmak"gerekir.İdeolojik Netlikİdeolojik netlik, "Ben kimim?" sorusunaverilen cevaptır: "Ben devrimciyim.Ülkemde bağımsızlık, demokrasi,sosyalizm mücadelesi yürütüyorum.Devrimi ben yapacağım, benimörgütüm yapacak. Ben zaferi kazanacakolan insanlık ailesinin ferdiyim. Benimadım UMUT, benim adım DEV-RİM" demektir. Bu konuda tarihimizen büyük öğretmenimizdir.Bizden öncekiler neye, nerede, nasılcevap vermiş, ne yapmış bunları bilmek,bilince çıkartmak gerekir. Düşmanınher türlü saldırısının karşısındadireniş sanatını içselleştirmek gerekir.Önümüzü açacak, yaşadığımız saldırılarıncevabı olacak her şey tarihimizdevardır. Ancak bu her şeyin bize hazırsunulduğu anlamına gelmemektedir.Ezberlenecek hiçbir şey yoktur. Tarihimiz,sokakta önümüz polis tarafındankesildiğinde, bir linç güruhunun ortasındakaldığımızda, kurumumuzu faşistlerbastığında, düşman çalışma yürüttüğümüzmahalleye saldırdığında ...şunları şunları yaparız diye yazan, olmasıgerekenler külliyatı değildir. Yaşanantüm örnekleri bugünle kıyaslayarakyolunu bulabilmektir.İdeolojik netlik, en öz haliyle yolunubulabilmek, ne yapacağını bilmektir.İşte bu kadar basittir, sadedir. Buyüzden ideolojik netliğe sahip bir devrimciiçin kuşatıldığı üste vereceğikarar ölmek ve yaşamak arasında değil,TESLİM OLMAK ya da OLMA-MAK arasındadır."Umut benim, Devrim benim" diyenbiri teslim olabilir mi? Hayır olamaz.Netlik budur. Kim olduğunu bilmektir.Sorulara verdiğimiz cevaplaraçık ve netse, düzen ve devrim arasındakalın çizgilerimiz varsa, yeni geleneklerinyaratıcısı olabiliriz.Bedel ÖdemekVarlığını sömürü ve zulümle, infazlarla,katliamlarla, hapishanelerlesürdüren bir düşmana karşı savaşıyoruz.Faşizm tüm bunları halk üzerindekorku yaymak, mücadelenin önünükesmek için yapıyor. Adaletsiz ve sömürücüdüzene karşı yürütülen tümmücadeleler, karşılığını daha fazla zulümlealıyor. Örneğin barınma hakkıiçin yürüttüğümüz mücadeleyi engellemekiçin polis-zabıta işbirliğiyle saldırıyor,sesimizi duyurmamızı engellemeyeçalışıyorlar. Parasız eğitim isteyenöğrencilere 8,5 yıl hapis cezasıveriliyor. Füze kalkanına karşı çıkıyoruz,vatanımızı sahipleniyoruz diye"Suç Yeri: Malatya" yazılı iddianamelerhazırlanıyor, yüzlerce insanımız gözaltınaalınıyor. Dergi dağıtan Ferhat felç24<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


ırakılıyor, Engin'i işkenceyle öldürüyorlar,Hasan Selim'i sokak ortasındainfaz ediyorlar. İşte faşizmin yarattığıtablo budur.Bizim açımızdan belirleyici olan isesavaşı sürdürmekteki ısrarımızdır. Evet,bedel vardır, ödenmektedir. Bu, mücadeleningerçeğidir. Bu gerçeği görmeyen,anlamayan hiçkimse gelenekyaratamaz. Çünkü gelenekler can vekan pahasına yaratılan değerlerdir.Direndiğimiz tüm alanlarda, tüm zamanlardabize "yaşam Kutsaldır, insanölsün istemiyoruz" diyenler, "Kaymaktabaka" edebiyatı yapanlar, "dışarıdamücadele etmek; tutsak düşmemeklazım" diyenler, asıl olarak bedelödememeyi teorileştirdiler. Bu sözlerinsahiplerinin halk nezdinde esamesiokunmuyor. Oysa şehitlerimiz yarattıklarıdirenişlerle halkın yüreğinde, bilincindeyer ettiler. Ölen ama yenilmeyenevlatlarını bağrına bastı halkımız.Çocuklarına İdiller'in, Berdanlar'ın,Şengüller'in adlarını koydular.Bedel ödemekten kaçanların yokoluş karşısındaki korkuları da, direnişgeleneğini, bedel ödeme kararlılığınısürdürenlerin cesareti de tarihseldir. ParisKomünündeki direnişi anlatan bir kitaptaşöyle geçmektedir bu: "Eğer komüncüolarak yaşamak olanaksızsa geriyedövüşerek ölmek kalıyordu. Parisliproleterler eşsiz mücadeleleriyle yaşayıpbu mücadele uğruna saygı uyandıracakkadar özveriyle ölebilmeyisanat haline getirmişlerdi. 80 yıl boyuncadevrim barikatlarında defalarcaçarpışmışlardı. Onların özgürlükiçin inatçı mücadelelerini içeren çok değerliefsaneleri kuşaktan kuşağa aktarmıştı.Komüncülerin babaları ve dedeleriölüme aldırmaksızın anavatantopraklarını kendi kanlarıyla sulamışlardı.Düşünceleri uğruna ölmeyehazır olanların gücünü anlatabilmekmümkün değildir. Onlar yenilgi nedirbilmezler. Düşünceden ödün verme,ihanet ve alçaklığın pekçok türü yokoluş karşısındaki korkudan doğmuştur.Komüncüler tüm bunlardan uzaktılar."Yok oluş karşısındaki korkuyla düşüncelerindenödün verenler, ihanete,alçaklığa sürüklenenler tarihin çöplüğünüboylamıştır. Spartalılardan ParisKomüncülerine, Stalingrad direnişçilerindenBüyük Direnişimizin kahramanlarınakadar, tarihi direnenler, bedelödemekten kaçmayanlar yazmıştır.Bedel ödemeyenler gelenek yaratamaz,gelenek yaratmayanlarzafer kazanamazlar.MeşrulukMeşruluk, en sade haliyle haklılığınaduyulan inançtır. Devrimci içinen zor zamanlarda güç veren, baş eğdirmeyenbir silahtır. Bu silahı kuşanmayanlarındavranışlarına, kararlarınayansır.Reformistlerin bir eylem alanındakiduruşunu, konuşmasını hiç izledinizmi? Polis "kaldırımdan yürüyeceksin,yoldan yürümenize izin vermiyorum"der. Dostlar alışverişte görsün anlayışıylakurulan birkaç "Ama"lı, "Fakat"lıcümle kurulur, ama "Hayır,yoldan yürüyeceğiz" denmez. Taleplerinihaykırmak için çıktıkları eylemalanında polis saldırır ama düşmanı teşhireden sloganlar atılmaz, fiziki direnişgösterilmez. Kolu bükülen, beli öneeğilen birkaç kişinin yüzünü kırıştırarakpolisin önü sıra gidişini görürüz.Buralarda kişisel direnişler gösterilsede örgütsel olarak bir zemini yoktur, değeryaratılmamıştır. Burjuvazi karşısındakaçak dövüşürler. Reformizm gelenekyaratamaz.Devrimcilerin meşruluğu ise tümfaaliyetlerimizde, düşüncelerimizdekarşısılığını bulur. Haklı olduğuna,doğruyu yaptığına inanan bir insanınkarşısında hiçbir gücün tesiri yoktur."Kaldırımdan değil, yolun ortasındanyürüyeceğim. Bu yolları benim emeğimvar etti, benim kanım suladı. Bu yol, buvatan benim." diyebilmektir.Meşruluk, düşman saldırdığındavar olan tüm gücüyle slogan atmak, sesinidosta düşmana duyurmaktır. Bensenin işkencehanelerine ayaklarımlagelmem diyebilmektir.Abdi İpekçi Parkı'ndaki oturmaeylemini düşünün. 10 günlük eylemiçin gittiğimiz Abdi İpekçi'de defalarcasaldırıya uğradık. Ama sözümüzdendönmedik, orayı terk etmedik. 10 günlüğünegittiğimiz parkta tam 1231 günoturduk. Dünyada bu kadar uzun sürenbir oturma eylemi örneği daha yoktur.Bu örnekten de anlaşıldığı gibi meşrulukgelenek yaratır, meşruluk değeryaratır.İstanbul'da yoksul mahallelerimiz,demokratik kurumlarımız basılmış,arkadaşlarımız gözaltına alınmıştır.Gelen geçenlerin şaşkın bakışları altındaİstanbul Emniyet Müdürlüğü'nünönüne çadır açan Cepheliler "BaskılarBizi Yıldıramaz" pankartını yere sermişoturmuştur. Düşmanın işkencemerkezinin önüne oturarak, yoldaşlarınısahiplenme geleneğine bir halkadaha eklenir.Ne vardır bu örneklerde? Düşmanınçizdiği sınıra, kurduğu barikata yüklenmekvardır. Meşruluk her durumda,her koşulda düşmanın saldırılarının karşısındadirenme cesaretidir. "Baskıvarsa direniş de var" diyebilmektir.Meşruluğu kuşanamayanlar düşmanınçizdiği sınırların içinde kalırlar,barikatı zorlayamazlar, mevzi kazanamaz,gelenek yaratamazlar.Her İşimize Bir DeğerYaratmak ÜzerindenBakmalıyızGeleneklerimiz rastlantı sonucu,anlık kararlarla ortaya çıkmamıştır.Bir devrimci için yaşamının her anı ogeleneğin halkasıdır. İlmek ilmek,emek emek örülmektedir. Büyük Direniş'teşehit düşen yoldaşımız HüseyinÇukurluöz'ün "Her işimize birdeğer yaratmak üzerinden bakmalıyız"sözü bu konudaki yaklaşımımızınözetidir. Büyük iş-küçük iş demedenher işimizi sahiplenmek, her sorunuçözme çabasına girerek, her yaptığımızınen güzelini yapma hedefiyleyaparak başarabiliriz.Mücadelemiz yokluklar ve olanaksızlıklariçinde, düşmanın süreklisaldırıları karşısında sürmektedir. Biralanda, birimde yürüttüğümüz örgütlenmefaaliyeti türlü engellerle karşılaşır:Komiteyi oturtamayız, dergi satışlarındadüzen kuramayız, tutsaklıklaryaşar yalnız kalırız... Bu örneklerçoğaltılabilir. Bunlar mücadelenin ger-Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!25


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013çeğidir. Sorunlar, aksamalar, eksiklikler vesaldırılar hep yaşanmış, yaşanacaktır. Bu sonucudeğiştirecek olan bizim savaşı sürdürmektekikararlılığımızdır. Sorunlarıçözdükçe savaş büyüyecek, savaş büyüdükçesorunlar çözülecektir. Sorunları çözerkenbulduğumuz yol ve yöntemleri artırıp bunlarıkalıcılaştırdığımız ölçüde, yaptığımız herişte bir değer yaratmış, bizden sonrakilere bırakmışoluruz.Yaptığımız en küçük işi bile bu bilinçleyapmak, değer yaratmaktır. Bir dönem Sabo,bulunduğu evde oturup sürekli yazı yazmakzorunda kalır. Sıkılınca yazıları hatalı yazar.Dayı yazıları eline alıp bakar ve "Bu yazılaryüzlerce insanın eğitimi için kullanılacak"der. Altı üstü bir yazı demez Dayı, her işimizinyaratacağı değeri görür, gösterir. Sabo, birdaha yazıları hatalı yazmaz. 16 Nisan'daÇiftehavuzlar'da kuşatıldığı evden sosyalizminancını haykırarak şehit düşen ve gelenekyaratan Sabo'nun yazı yazmaktan insanörgütlemeye her işinde değer yarattığını bilmeliyiz.Bu yüzden yaratılan direnişler tesadüfdeğildir. Düşman karşısındaki tutumu, herişine böyle bakan bir devrimcinin olağan halidir.Doğru kararlar verebilmenin, gelenekleryaratabilmenin zafere inanmaktan geçtiğinişehitlerimizden öğrendik. Zafere inanmayanlaryaptığı işi yarım yamalak, gönülsüz yapar;sonuç alma kararlılığıyla yapmaz. Zafereinananlar bir pankart yazmaktan bir yazı yazmaya,bir eylem örgütlemekten kuşatma altındadirenmeye kadar her görevini, devriminsorumluluğunu duyarak, zaferi yakınlaştırmakiçin yapar. Nice gelenekler yaratan şehitlerimizinemek verdikleri her insanımızda, çalıştıklarıher alanda iz bırakmaları tesadüf değildir.Değer yaratmak, devrimcinin büyükiddiasını pratiğinde somutlamasıdır. Her işimizedeğer yaratmak üzerinden bakacağız,yeni geleneklerin yaratıcısı olacağız.Sevgili Okurlar,Geleneklerimizi koruyacağız onlara lekesürdürmeyeceğiz. Her işimize, her soruna"ben"in değil, örgütün gözüyle bakacağız."Cephe bunu yapar mı?" diyeceğiz. Bileceğizki yaptığımız ve yapmadığımız her şeyhalk nezdinde örgütümüze mal edilecektir.Bunun sorumluluğunu taşıyarak, yeni gelenekleryaratmak için kendimizi eğitmeli, donatmalı,Cepheli kimliğine bürünmeliyiz.Haftaya başka bir konuda görüşmek üzere...Hoşça kalın.Kendini Geliştirmeyen Düzeni GeliştirirİNAT DEĞİL, ISRAR...TA Kİ ZAFERE KADAR!Halkımızkarşılaştığı hersomut durumunkarşısındakendinegöre çözüm yolları bulmuştur. Bu çözüm yollarını kendinden sonraki kuşaklaraaktarmak için kısa, özlü sözler söylemiştir. Bunlara atasözleri diyoruz.Örneğin: "Bir elin nesi var, iki elin sesi var", "Birlikten kuvvet doğar"gibi... Bunlar birlik olmanın, kollektif iş yapmanın bizi daha başarılı ve yenilmezkılacağını anlatır.Yine bir başka atasözümüzde; "İnat da bir murattır, inatsız murat olmaz"der halkımız. Burada bahsedilen inat, halkımızın olmasını istediği, arzuladığıbir şeyde, kararlılıkla ısrar etmesidir.Cepheli, bir işi yapacağı zaman karşısına çıkan engelleri yok etmek içininat eder. Bu inat, hedefe kilitlenme ve sonuç alma inadıdır, vazgeçmemektir.Cepheli inadı şöyle ele alır;2013 1 Mayıs'ında Taksim Meydanı işçi ve emekçilere yasaklandı. Buyasak sadece 1 Mayıs'la da sınırlı kalmadı. 1 Mayıs sonrasında yapılmakistenen demokratik eylemlerin tümüne polis azgınca saldırdı. O alan işçinin,emekçinin ve Cephelilerin taleplerini dile getirdiği, bu uğurda bedeller ödediği,kanıyla canıyla kazandığı bir alandır. AKP, emperyalizmden aldığıcüretle bu alanı gasp etmek istedi ve Cephelilerle birlikte işçileri, emekçileribu alana sokmadı ve sokmayacağını söyledi. Cepheli 1 Mayıs Alanı’nıgeri almak için inat etti. Bu inat hedefe kilitlenmek, ısrarcı olmak,kararlı olmak, yılmamak, taviz vermemek, cüretli olmak demektir. Cephelibilir ki; inat ettiğinde, elbet bedelini öder ama sonuçta muradına erer.Şimdi daha fazla ısrar (inat) etmesi gerektiğini çok iyi bilir Cepheli.Cepheli, belirlediği hedefe ulaşmak, başarmak ve zaferi kazanmak istiyorsa,düşman karşısında geri adım atmadan yolunda devam etmelidir.Cepheli şunu bilmektedir ki; tarihi her zaman direnenler yapar. Elbette herinadımızda hedefimize ulaşamayabiliriz. Ama şunu da biliriz ki; inat etmezsekhiç bir zaman hedefimize ulaşmamız mümkün olmaz.Öyleyse bir karar almışsak, onu sonuçlandırmak için inat etmeliyiz veistediğimiz sonuca ulaşmalıyız. Düşman bizim doğru düşünmemizi engellemek,amacımızı yok etmek için her yöntemi denemektedir. Bizi kendimize,ailemize, dostlarımıza, halkımıza yabancılaştırmak için eğitim sistemiyle,kültürüyle , basın yayın organlarıyla... kendi istediği gibi düşünmeye,yaşamaya sevk etmektedir.Düşman bilir ki; halk düşünürse, yaşadıklarının nedenlerini soracak vesorgulayacaktır. Sebebini bulduğunda da "İnat bir murattır" diyerek hesapsoracaktır. Öyleyese "İnat murattır" diyen halkımız da inatla savaşacak, ısrarlayılmayacak, hesap soracak ve nihai hedefe, o güzel günlere ulaşmaktaısrar edecek ve zaferi kazanacaktır.Sonuç olarak;Cepheli Israr edendir.Cepheli vazgeçmeyendir.Cepheli bedel ödeyen ve ödetendir.Cepheli umudunu zaferiyle sonuçlandırandır.26<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


DÜZEN İÇİNDE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜYOKTUR! ÇÖZÜM KÜRT HALKININ TÜRKİYEHALKLARI İLE ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!AKP’nin “Akil İnsanlar”ı Erdoğan’a Raporlarını SunduKürt Milliyetçi Hareketin “Birinci Aşama Bitti, İkinci AşamadaAdım Atma Sırası Devlette” Söylemine Erdoğan’dan Cevap:1- Anadilde Eğitim:“Anadille ilgili Anayasadabir çalışmamız yok. Tekresmi dil Türkçedir veKürtçeyi zaten seçmeli dersolarak verdik”2- Seçim BarajınınKaldırılması: “Seçimbarajı kaldırılmayacak.Çok çalışın barajı aşın”3- Kürdistan'a KarakolYapımı Durdurulsun:“Karakol yapmakdurumundayız. Karakollaryapılmaya devam edecek”4- Öcalan'ın Koşullarıİyileştirilsin: “Yeni bir odaverdik, daha ne yapalım”4 Nisan 20013'te Türkiye'nin 7bölgesinde görev yapacak BaşbakanErdoğan'ın seçtiği 63 kişiden olaşanAkil İnsanlar Komisyonu ikinci aylıksüresini de doldurup hazırladıklarıraporu 26 Haziran'da Dolmabahçe'dekiÇalışma Ofisi'nde BaşbakanErdoğan'a sundu.Komisyon "çözüm" için raporda"Andilde eğitim", "seçim barajınındüşürülmesi", "Kürdistan illerineyapılan karakol ve barajların durdurulması","Öcalan'ın tutsaklıkkoşullarının düzeltilmesi" gibi taleplerigündeme getirdi.Bu talepler aynı zamanda Kürtmilliyetçi hareket tarafından "süreç"inikinci aşamasında AKP’den “demokratikleşme”çerçevesinde atılmasıgereken adımlar olarak gündeme getirilmektedir.Kürt milliyetçi hareket 8 Mayıs'tagerillaları sınır dışına çekmeyebaşlamıştı. Gelinen aşamadabu çekilmenin büyük oranda tamamlandığınıve artık sürecinikinci aşamasına geçildiğini söyleyenKCK yöneticileri şimdiadım atma sırasının devlette olduğunusöylüyordu.Devletin atması gereken adımlarise Abdullah Öcalan’nın “yolharitası”nda ve AKP’nin “merdivenstratejisi”nde şöyle belirlenmişti.Müzakereler bunlar üzerindenyapılacaktı.1- Vatandaşlık tanımı.2- Anadilde eğitim.3- Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi.Bunlar da bahsedilen, “vatandaşlıktanımı” Kürt kimliğini tanıyanbir tanımlama değildir. Yeni yapılacakanayasada ne Türk, ne de Kürt kelimeleriningeçmediği bir tanım yapılmasıistenmektedir.Öcalan bu tanımı kendini ziyaretgiden BDP heyetine şöyle ifade etmişti:"Özgür iradesiyle kendisinibu ülkeye bağlı hisseden herkesTürkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır."Bu tanım esas olarak MHP dışındakidüzen partileri AKP ve CHP'nin tanımıdır.Ancak gelinen aşamada yeni biranayasa yapılması, bu tanımlarınanayasada yer alması da imkansızhale gelmiştir. Bu koşullarda yenibir anayasanın yapılacağına hiç kimseinanmamaktadır. Kürt milliyetçi hareketise hala “çözüm” için, yeni biranayasa yapılması gerektiğini söylemektedir.Anadilde eğitim konusu ise; AbdullahÖcalan’a göre sürecin başındazaten teknik olarak da pratik olarakda anadilde eğitim mümkün değil.Bu süreçte anadilde eğitim yapmanınönündeki engellerin kaldırılması tartışılacak...Öcalan, anadilde eğitimdeısrarın sürecin önünü tıkayacağınısöylüyor.Anadilde eğitim Öcalan’ın “yolharitası”na ya da AKP’nin “merdivenstratejisi”ne göre, PKK’ye silah bıraktırmanınkoşulları arasında yoktu.Anadilde eğitim silah bırakmanınkoşulları arasında yoksa o zaman sizneyin pazarlığını yapıyorsunuz?PKK’nin ikinci aşama, adım atmasırası AKP’de dediği sürecin ne olduğubelirsizdir.Yerel yönetimlerin güçlendirilmesiise; Türkiye, 'Avrupa KonseyiYerel Yönetimler Özerklik Sözleşmesi'nekoyduğu şerhi kaldıracak.Öcalan bunu da BDP heyeti ile yaptığıgörüşmede anayasada "AB Yerel YönetimŞartnamesi”nin yer almasıhalinde sorunun çözüleceğini söylüyordu.Yani Öcalan’ın Kürt sorunununçözümünü dayandırdığı yer "AB YerelYönetim Şartnamesi”dir. Türkiye’ninAB ilişkilerinin geldiği noktaise ortada. Bu iş çoktan bitmiştir.Gerek Öcalan’nın yol haritasındagerekse AKP’nin “merdiven stratejisi”ndeKürt sorununun düzen içindedahi çözümü yoktur.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!27


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Sürecin birinci aşaması Kürt silahlıdirenişinin tasfiyesi, ikinci aşamasıise göstermelik hak kırıntılarıile Kürt halkının bu tasfiyeye hazırlanmasısürecidir.Ankara’da, Diyarbakır’da, Brüksel’deyapılan konferanslar bununkonferansıdır.Öcalan Brüksel’de yapılan konferansagönderdiği mesajda “herkesedemokratik siyaset hakkı” diyor...Kürt Milliyetçi HareketOligarşiyle Uzlaşmakİçin Kürt HalkınıOyalıyorYukarıda saydık; Öcalan’ın “çözüm”için, gerilla geri çekildiktensonra ikinci aşamada, AKP iktidarındanistedikleri; “Vatandaşlık tanımı,Anadilde eğitim, Yerel yönetimleringüçlendirilmesi” taleplerininkabul edilmesi durumundada Kürt sorunu çözülmeyecektir.Çünkü Kürt halkının sorunu bunlardeğildir.Kaldı ki, AKP bunları dahi kabuletmiyor.Başından beri söyledik; bu süreçÖCALAN ARACILIĞIYLA KÜRTSİLAHLI DİRENİŞİNİN TASFİYESÜRECİDİR.Kürt milliyetçi hareket “AKP sürecinönünü tıkıyor, atılması gerekenadımları atmıyor” diyor.AKP ise “süreçte bir sorun yok,kendi yolunda ilerliyor” diyor.“PKK’nin tüm silahlı güçleri sınırdışına çıkmadan sürecin ikinci aşamasınageçilmeyecek” diyor.Yaşananlar ve Erdoğan’ın Akilİnsanlar Komisyonu’na söyledikleriise sürecin nasıl gittiğini çok açıkbir şekilde ortaya koyuyor.AKP, Uzlaşma Değil,Teslim Olacaksınız”Diyor!Faşizmin iktidarı olarak AKP sınıftavrı gösteriyor. Faşist bir iktidarınçıkarlarıyla halkların çıkarları uzlaşmaz.“Onurlu barış”, “demokratikleşme”,“Türkiye’nin yenideninşası...” bunların hepsi boş laflardır.Kürt Milliyetçi Hareket'in HalkAyaklanmasına Yaklaşımı AKP’den Farksızdır!BDP Muş Milletvekili SırrıSakık: "Hak talepleri şiddetlebaskı ile susturulmamalıdır. Bellikesimler özellikle bu olaylarıbarış sürecine karşı bir duruşolarak sergilediler. Bir taraftaellerinde bayraklar, bir taraftanbu bayrakların bir lincedönüştürüldüğü, bir taraftan dasloganlarla süreci sabote etmekiçin bir eylemliğe dönüştü. Bizbunu yanlış bulduğumuzu kamuoyuile paylaştık. Bazı kesimlersandıkta yenişemedikleri iktidarpartisini acaba farklı alanlardanasıl devirebiliriz anlayışıiçinde oldular. Askerlere davetiyeçıkardılar. Biz Ak Parti ileçatışırız, kavga ederiz ama bununyolu yöntemi sandıkta hesapgörülür. Gezi olayında çok masumanetalepleri olan kesimi bunundışında tutuyorum" diye konuştu.Sırrı Sakık'ın bu açıklamasınınneredeyse benzer kelimelerleBaşbakan Erdoğan'ın,Başabakan Yardımcısı BülentArınç'ın, İçişleri Bakanı MuammerGüler'in, İbtanbul Valisi HüseyinAvni Mutlu'nun ağzındançok duyduk.Sırrı Sakık bu açıklamayı Liceolayından sonra yaptı.Oligarşi için “barış”; Kürt halkınınsusturulması, direnmemesidir. AKPne verirse ona razı olması, hiçbir taleptebulunmamasıdır.AKP, diz çökeceksiniz diyor. Hiçbirtalepte bulunamazsınız, ne dersemonu yapacaksınız diyor.Gezi Parkı direnişine katıldığıiçin BDP Milletvekili Sırrı SüreyyaÖnder İmralı görüşme ekibinin içindençıkartıldı. Abdullah Öcalan “birdahaböyle olmayacak, kabul edilemez”demişti.AKP, milletvekillerine bu sorulduğunda“Sırrı Süreyya Önder, devrimyapmakla meşgul. Devrimdenfırsat bulursa gider” diye açıklamayaptılar. Son yapılan görüşmede iseSırrı Süreyya Önder yine İmralı görüşmelerinealınmadı.Önder’in dışında Aysel Tuğluk,Gültan Kışanak, Ahmet Türk, AltanTan da Başbakan Erdoğan tarafındanbizzat veto edilmişti.Erdoğan’ın Akil İnsanlar Komisyonu’ndakisözleri ise AKP’nin düzeniçi çözüm konusunda da tek bir adımatamayacağının göstergesidir.AKP, “Akil İnsanlar Komisyonu”kurarak çizdiği sınırlar çerçevesindekendi politikalarının halka anlatılmasınısağlamıştır. Seçtiği “akil insanları”iki ay boyunca kullanıp attı.Son toplantıdaki küstahça cevaplarıbunun göstergesidir. Komisyon’dakiAKP yandaşları dışındaki herkes “çözüm”süreci hakkında “endişelerini”dile getirmektedir.Başbakan Erdoğan Komisyon’dasöz alıp konuşanları adeta azarlamıştır.Anadil diyene “ne anadili, kursverdim, daha ne istiyorsunuz” demiştir.Seçim barajı konusundan tam birküstahlıkla, “istikrar için baraj düşmeyecek,çok çalışın barajı aşın”demiştir.Erdoğan, ‘KarakolYapımı Sürecek’Dedi ve MedeniYıldırım’ın KatliamEmrini Verdi!Başbakan Erdoğan polise Taksim’dekihalka saldırı emrini kendisininverdiğini söylemişti.4 kişi katledildi. 4 kişinin hayatitehlikesi devam ediyor. 11 kişi gözünükaybetti. Bu rakam daha sonra 12oldu. 1 kişinin dalağı alındı, 20 kişibeyin travması geçirdi. 7 bin 832kişi yaralandı. 60 kişinin durumuağır. 4 bin 900 kişi gözaltına alındı.28<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


100'ün üzerinde tutuklama, 150 bingaz bombası atıldı. TOMA'larla halkınüzerine 3 bin ton su sıkıldı.BDP Kürdistan’a yapılan yüksekgüvenlikli karakolların yapımını durdurmakiçin "Karakolların inşaatıdurdurulsun. Hükümetin yaklaşımındadeğişiklik olmazsa karakollarınyapıldığı bölgelerde demokratiktepkimizi göstereceğiz" diyerek eylemlerbaşlatmıştı. Bu kapsamda karakolyapılan yerlerde protesto eylemleriyapıyordu.Erdoğan’ın Akil İnsanlar Komisyonun’da“karakollar yapılmayadevam decek” açıklamasından ikigün sonra Lice’de karakol yapımınıprotesto eden halkın üzerine askerlerkurşun yağdırdı. Medeni Yıldırım’ıkatletti. İkisi ağır 10 kişiyi yaraladı...AKP’nin Kürt milliyetçi hareketedayattığı çözüm budur. Ne çözümü,ne barışı, ne uzlaşması DİZ ÇÖKE-CEKSİNİZ diyor.Diyarbakır Valisi “Lice olayı”nı“uyuşturucu mafyasına karşı yapılanoperasyonularının sonucu olarak bazıgüçlerin provokasyonu” diye açıkladı.AKP her zamanki tavrıyla adetahalkla alay ediyor. Ben istediğimiyaparım diyor. Protesto eylemineprovokasyon diyor ve katlediyor.BDP, AKP’ye “Adım At”Diyor, AKP Gaz veMermi SıkıyorLice’de Medeni Yıldırım’ın katledilipikisi ağır 10 kişinin yaralanmasınınardından Kürt milliyetçihareket “sürecin kesintiye uğratılmamasından,provokasyonlaraizin vermemekten” bahsediyor.Ortada karakol inşaatını protestoeden 1 ölü 10 yaralı var.AKP, provokasyon diyor, uyuşturumafyasının işi diyor ve katliamınüstünü kapatmaya çalışıyor.Kürt milliyetçi hareketesüreci bozarsan katlederim diyor.BDP de “süreci bozmamak”için kimin emir verip kimin katlettiğiçok açıkken muğlak ifadelerleprovokasyona gelmemektenbahsediyor. “Provokasyonagelmemek” için katledilen MedeniYıldırım’ın cenazesini kitleselbir tören düzenlemektir.BDP hala AKP’ye “adım at” diyor.Adım atması için “adım at” mitingleridüzenliyor.Diyarbakır’da düzenledikleri ilk“adım at” mitingine polis gaz bombalarıylasaldırdı. Miting de yaptırmayacağımdiyor.AKP nasıl faşist iktidarını desteklemeyenhalkın her kesimine saldırıyorsaKürt milliyetçi harekete desaldırıyor. Ya faşist politikalarımıdesteklersin ya da Kürdistan’da damiting dahi yaptırmam diyor.Sonuç olarak;1- Faşizmin iktidarından demokrasibeklenmez.2- AKP iktidarının yönetememekrizi AKP’ye göstermelik de olsa“demokratikleşme” adımları atmasınaBDP OYLARIYLA CEMİLÇİÇEK İKİCİ KEZMECLİS BAŞKANI OLDU!2 Haziran’da meclis başkanlığıseçimi yapıldı. TBMM Başkanı CemihÇiçek ikinci kez TBMM’ye ardayoldu. Ancak AKP milletvekilerinden40’ı Çiçek’e oy vermedi.Çiçek’in Meclis Başkanlığına seçilmesiiçin imdadına BDP milletvekilleriyetişti. Kendi partisinden 40milletvekilinin oyunu alamayanÇiçek BDP’nin oylarıyla Meclis Başkanlığınayeniden seçildi.izin vermez.3- AKP, halka karşı tam bir savaşyürütürken “çözüm süreci” adı altındaKürt milliyetçi hareketi politikalarınayedekledi. Ülkenin dört bir yanındaAKP’nin faşizmine karşı halk ayaklanırkenKürt milliyetçi hareket bunun“çözüm sürecini engellemeye dönükbir hareket” olduğunu söyleyerekKürt halkının meydanlara çıkmasınıengellemeye çalıştı.4- AKP’nin iktidarda kalabilmekiçin faşist terörünü daha da tırmandırmaktanbaşka politikası yoktur.Ki, yaptığı budur...5- “Çözüm süreci” konusundaKürt milliyetçi hareket ya AKP’ninher dediğine boyun eğecek, ya daTürkiye halklarıyla birlikte faşizmekarşı direnecek. Kürt sorununun düzeniçinde de çözümü yoktur.6- Kürt milliyetçi hareket AKPfaşizmine koltuk değnekliği yapmaktanvazgeçmelidir.Çeteler Halka Hesap VerecekSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz201328 Haziran günü Armutlu Mahallesi’nde 27 Hazirangecesi mahalle halkından bir kişinin arabasını yakıptehdit etmiş, daha sonrasındada polis işbirliğiyle halkasaldırılarını sürdürmüştür.Saldırılara karşıArmutlu Halk Cephesi, 28Haziran günü, Halk Cephesipankartı arkasında"Çeteler Halka Hesap Verecek"sloganıyla yürüyüşgerçekleştirdi.Cemevi önünden, “Halkız Haklıyız Kazanacağız!”, “ArmutluBizimdir Bizim Kalacak!" sloganları ile yürüyüşegeçen kitle, Köyiçi’ne kadarsloganlar ve alkışlarla yürüdü.Meydanda Halk Cephesi adınabir basın açıklaması okundu.Çetelerle mücadelenin hiçbirzaman bitmeyeceği vurgulananaçıklamada, çete-polis işbirliğiteşhir edildi, çetelere“Armutlu Halkını Teslim Alamayacaksınız!”denildi.YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!29


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013KÜRT MİLLİYETÇİHAREKETİNTASFİYESİNDE‘YENİ DÖNEM’VE SOL’UN TAVRI2013’ün başından beri yalancı bir“bahar” havası estirildi. Newroz’daDiyarbakır’da okunan Öcalan’ın “çağrısı”ile güçlendirilen bahar havası, 8Mayıs’ta gerillanın geri çekilmeyebaşlaması ve 14 Mayıs’ta ilk grubungeri çekilmesiyle daha da güçlendirildi.Gerillanın silah bırakmasının, tasfiyesininileri bir adımı olan geri çekilmeninbaşlamasıyla, Amerikan projesindenbaşka bir şey olmayan İmralısüreci, “yeni bir döneme-aşamaya”girmiş oldu. Yeni dönemin kazananı,galibi hiç kuşkusuz ABD’dir. Amerikanprojesinin merkezinde (Orta Doğupolitikalarının da gereği olarak) Kürtmilliyetçi harekete silah bıraktırmakyer almaktadır.Gerek bu yönde olmasına rağmen,sanki kazanan ve kazanacak olan Kürthalkı başta olmak üzere tüm halklarmışgibi bir algı yaratılmak istenmektedir.Buna da en başta Kürt milliyetçilerive onları sorgusuz sualsiz desteklemeyigörev edinen Halkların DemokratikKongresi (HDK) bileşenleri yapmaktadır.Yalancı “bahar”a güç katanlar,ne yazık ki bunlarla sınırlı değildir.ÖDP gibi “kaygı ve kuşkularımızvar” diyenler de dahil, solun genişbir kesimi “her şeye rağmen desteklenmelidir”de birleşmektedirler.Yaşananların ve yaşanacaklarınsadece PKK’nin tasfiyesi olmadığını,aynı zamanda Kürt halkının gerçekkurtuluşunun, yani silahlı mücadeleninumut olmaktan çıkarılmasıolduğunu söyleyen devrimci hareketeve sola çeşitli suçlamalar yöneltilmektedir.Bunların başında da “Kürthalkının yanında yer almak”, “çözümsüreci-barışı sabote etmek”vb. gelmektedir. Öyle ki AKP ve tümkarşı devrim cephesinin tekrarladığıgibi “kinden beslenmektir”, “daha1Barış, Kardeşlik, ÇözümSüreci, DemokratikleşmeYalanları ve Yok Edilmek İstenenKürt Halkının Gelecek Umudu...fazla kan akmasını istemektir”evardırabilmektedirler.Kısacası, istenenKürt milliyetçi hareketebiat edilmesidir.“Yeni dönem”, solda belirtildiğigibi, ne Kürt sorununun “çözüm süreci”dir,ne halklara “barış” getirecektir,ne Kürt halkının “özgürleşmesini”sağlayacaktır, ne de Türkiye’yidemokratikleştirecektir. Tamtersine emperyalizmi ve işbirlikçilerinigüçlendirecek, bölge ve ülkemiz halklarınadaha pervasızca saldırmasının,sömürmesinin yolu açılmış olacaktır.Kısacası, kaybedenler başta Kürt halkıolmak üzere, tüm halklar olacaktır.Yaşananlar ve bundan sonra yaşanacaklarkimse için sır değildir. Kendinidevrimci, sosyalist, ML, komünist vb.olarak tanımlayan tüm örgüt, çevreve kişilere düşen görevler de açıktır:Halklarımıza Kürt sorunu dahil tümsorunlarının sadece ve sadece devrimleçözülebileceğini anlatmak, kavratmaktır.Halklarımızın aldatılmasının önünegeçebilmek için örgütlenmek, mücadeleyiher alanda yükseltmektir. Emperyalizminve oligarşinin politikalarını,beklentilerini, boşa çıkarmanın başkabir yolu yoktur. Ancak solun bugünekadar söyledikleri ve pratiği ile bugörevini yerine getirmesi pek mümküngörünmemektedir. Daha da ötesi, pekçoğu, Kürt milliyetçi hareketin tasfiyesiile birlikte daha da sağa kayma potansiyelitaşımaktadır.Devrim İddiasındanUzaklaşan Sol, Kürt UlusalSorunun Çözümündekiİddia ve Sorumluluğundanda Uzaklaşmıştır...Emperyalizm çağında ulusal sorununçözülebilmesinin ancak ve ancakdevrimle mümkün olabileceği, kendinesosyalistim, devrimciyim diyen herkesinbildiği (ve bilmesi gereken) birML tespittir. Tarihsel deneyimler deLenin’in ve Stalin’in bu konudakitespitlerini doğrulamıştır. “Uluslar hapishanesi”olarak tanımlanan ÇarlıkRusyası’nda ulusların, azınlıklarınnasıl özgürleştirildikleri, ulusal gelişimlerinitamamlamaları için nelerinyapıldığı yakın tarihimizin örnekleridir.Kapitalizmin ise halkları, nasıl düşmanlaştırdığını,bağımsızlıklarını nasılyok ettiğini 1989 yılı sonrası yaşanankarşı devrimlerle (Sovyetler Birliğive Yugoslavya en çarpıcı örneklerdir)birlikte bir kez daha görülmüştür.Gerçekler bu yönde olmasına rağmen,başta reformist sol olmak üzereTürkiye solunun neredeyse tamamıulusal sorunu, Kürt milliyetçi hareketebırakmış, terk etmiştir. Bugün ise, budurum çok daha somut, çarpıcı bir halalmıştır. Öyle ki, “silah bıraktırmak”taifadesini bulan “İmralı süreci”nin,emperyalizmin projesi olduğunu kabuledenler de dahil, kapitalizm koşullarındagerçek çözümün olamayacağını belirterek(en gözü kara EMEP, “yarımçözüm” diyerek), karşı-devrim cephesinintanımlamasıyla “çözüm süreci”nidesteklemekte, alkışlamaktadırlar.Bunun “çözüm” olmadığını,tam tersine emperyalizmi ve oligarşiyigüçlendireceğini, Kürt halkının umutlarınınyok edilmesini getireceğini söyleyenlereise saldırmakta, aşağılamakta,hakaret etmektedirler.Türkiye solunun bu noktaya nasılgeldiği bilinmez değildir. Bugününreformist-parlamenterist solunu oluşturanÖDP, EMEP, SDP… 12 Eylülöncesinin silahlı mücadeleyi ve devrimisavunan en kitlesel örgütler arasındaydılar.Cunta koşullarında bedelödemedikleri, mücadeleyi tatil ettikleriiçin ideolojik yenilgi yaşamışlardır.1989’da yaşanan karşı-devrimler iseparlamenterizm kulvarına girmelerinihızlandırmıştır. Gün geçtikçe devrimiddiasından uzaklaşmışlar, reformizminbataklığına gömülmüşlerdir.30<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


1990’lı yıllarda emperyalizminbaşlattığı ve Latin Amerika’da “başarılı”sonuçlar aldığı silah bıraktırma,gerilla mücadelesinin tasfiyesi, 2000’liyılların başında yeni bir saldırıda ifadesinibulmuştur. Ülkemizde bununadı, tecrit-izolasyonla teslim almakolmuştur.Kürt milliyetçi hareketin bir diğer“gözü kara” destekçisi olan ESP, iştebu sürecin ürünüdür. 2000’li yıllarınbaşından bugüne yaşanan çok yönlüsaldırıda, hem gerekli bedelleri ödemektenkaçan, hem de ideolojik sağlamlığınıkoruyamayan pek çok örgüt,kendilerini tasfiye saldırısından koruyamamışlardır.Kimileri bölünüp parçalanmış(TİKB, MLSPB gibi), kimileride silahlı mücadeleyi savunduğunuiddia etse bile tek kurşun sıkmamıştır.ESP ise keskin söylemlerine rağmeniçlerinde taşıyıp büyüttükleri reformistözü, legalleşme ile dışa vurmuştur.Silahlı mücadele verdiğini savunanTKP/ML ve MKP ise gelinen aşamadaklasik anlayışlarında ısrarcı ve fedasavaşçılığının zorunluluğunu kavrayamadıklarındanher yönüyle geriyedüşüş yaşamaktadırlar.12 Eylül’den bugüne kabaca böylesibir süreç yaşayan Türkiye solu,devrim iddiasından ve hedefindenuzaklaşmıştır. Adeta kendini mücadeledensoyutlamıştır. Bu gerçekliği,Kürt halkının ulusal talepli mücadelesikarşısında da politika geliştirememesinigetirmiştir. Kürt milliyetçi hareketin1984 sonrası geliştirdiği silahlımücadele, Kürt halkında ulusal bilincingelişimi yanında, örgütlü birgüç haline gelmesini de sağlamıştır.Türkiye solu, bu nesnellik karşısındaulusal sorunda üstlenmesi gerekensorumluluktan giderek daha fazla kaçarhale gelmiştir. Bu durum oportünistve reformist solun Kürt halkını mücadelesiniKürt milliyetçi hareketeterk etmesiyle sonuçlanmıştır. Bugüngeldikleri yer, “destekçilik” konumlarınıbenimsedikleri ölçüde de ideolojikmücadele sürdürmeyi de unutmuştur.Kürt milliyetçilerinin her söylediğinive yaptığını, savunur halegelmişlerdir. Öyle ki, halka zararveren eylemler ve “Sol içi şiddet”dahil her konuda Kürt milliyetçilerinieleştiren devrimci örgütlere saldırmayıda görev edinmişlerdir.Vurguladığımız gibi, bugün yaşananlaraçıktır: Kürt halkının tek kurtuluşumudu silahlı mücadele tasfiyeedilmektedir. Oligarşi “silahları bırakın”çağrısı yapmıştır. Kürt milliyetçihareket, “Düzen içinde yer açın,kimi kırıntı haklar verin yeter” cevabınıvermiştir. 8 Mayıs itibariyle gerillaK. Irak’a çekilmektedir.Oportünist ve reformist sol, ‘silahlıçözüm yolu tıkanmıştır, doğrusu dabarışçıl, demokratik çözümdür’, diyerektasfiyeye destek vermektedir.Bu tavırlarıyla emperyalizmi ve oligarşiyigüçlendirmektedirler. Üstelikdevrimci harekete ve Kürt milliyetçihareketin tasfiyesine şu veya bu nedenleve şu veya bu ölçüde karşı çıkanlara,“Kürt halkının yanında olun”demektedirler. “Kürt halkının yanındaolmak, ulusal taleplerinin karşılanmasınınzeminini yaratacak devrimdir”diyenleri ise, eleştiri adı altındaaşağılamakta, karalamaktadırlar.HDK: Kürt MilliyetçiHareketin Tasfiyesi DahilTüm Politikalarına TamDestek…Halkların Demokratik Kongresi(HDK) ve seçim ittifakı için oluşturulan“çatı partisi” Halkların DemokratikPartisi (HDP), Kürt milliyetçilerinintüm politikalarını kayıtsızşartsız destekleyen legal parti, çevreve kişilerin bir araya gelmeleriyleoluşturulmuştur. HDK içerisinde yeralanlardanöne çıkanlar, ESP, EMEPve SDP’dir. Diğerlerinin ne niteliği,ne de niceliği söz konusudur. Biraraya gelmelerinin nedeni ise, politikasızlıklarıve güçsüzlükleridir.Asıl belirleyici olan BDP’dir.2011 yılı başında “Barış için eşitlik,çözüm için müzakere” kampanyasıbaşlatan HDK, İmralı’da sürdürülen“A. Öcalan-MİT görüşmeleri”ndençıkan sonuçlarından en hararetli savunucularıolmuşlardır. Her biri düzeniçileşen,devrim, iktidar hedefindentamamen uzaklaşan ve silahlı mücadeleyedüşmanlaşanların bir araya gelmeleriyleoluşturulduğu için, PKK’nin“silah bırakma” kararıyla, özünde buyanıyla isteklerine ve hedeflerine deulaşmış oldular. Böylece reformlarınönünün açılacağı, seçim yarışında oyyüzdelerini çoğaltabilecekleri beklentisiiçerisindedirler. Bu nedenledir ki, 21Mart’ta Diyarbakır’da ilan edilen, özününsilah bırakmanın-tasfiyenin oluşturduğuA. Öcalan’ın çağrısı ile ilgilişu kararı almışlardır.“HDK, 2013 Newroz’unda A. Öcalan’ınçağrısıyla Kürt Özgürlük Hareketi’nineşitlik ve özgürlük mücadelesinisilahlar olmadan sürdürmeninbenimsenmesinin Türkiye’yi barış,çözüm ve demokrasi yürüyüşündeyeni bir evrenin başlangıcına ulaştığınısaptıyor.”“HDK, doğmakta olan barış iklimini,tüm bileşenleriyle birlikte ilerletmek,Türkiye’nin batısına taşımaktakararlıdır.” (…)“Türkiye’yi yönetenlerin barış,demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesitaleplerini bastırmayımeşrulaştırmak için silahlı çatışmabahanesini ellerinden alacak karşıtlarınıda silahsızlandırır.” (24 Nisan2013’te alınan HDK Genel MeclisiSonuç Bildirgesi’nden.)Söylenenler gayet açıktır. HDKbileşenlerine göre halkların devrimiktidarmücadelesi meşru değildir.Halkların silaha sarılması, karşı-devriminkatletmesinin, zorun her türünüuygulamasını haklı görmektedirler.Ve faşizmle yönetilen Türkiye’ninbundan böyle demokratikleşeceğini,burjuva demokrasisi olma yoluna gireceğiniiddia etmektedirler.Devlet ve faşizm gerçeğinden tamamenuzaklaşan HDK bileşenleri,PKK’nin silah bırakıp düzene dönmesiyledemokratikleşmenin önündeengel olmaktan çıkacağını dailan etmişlerdir. Silahlı mücadeleyi“suçlu” ilan eden, bu anlayış sahipleri,12 Eylül cuntası yıllarında Metris’teteslimiyetin simgesi tektip elbise giymelerinide “cuntanın saldırı silahınıelinden almak, silahsızlandırmak”olarak teorileştirmişlerdi. Teslimiyetlerinebuldukları kılıfın gerçekçi olmadığıise hem cuntacıların “yeni”Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!31


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013gerekçeler bulmasıyla, hem de kendilerininideolojik savrulmalarıyla,çürümeleriyle dışa vurmuştu.HDK bileşenlerinden ESP,HDK’ya “yeni dönem”de yüklediğimisyonu şu şekilde ortaya koymaktadır:“HDK, Kürt ulusal demokratikhareketi ile devrimci hareketlerin ittifakiçinde olduğu cephesel bir mücadelearacıdır. Bu nedenle HDK içinbu yeni dönemin en önemli unsuru,Kürt ulusal demokratik hareketininbarışçı kitle hareketi geliştirmeninyol açacağı en önemli sonuç. Tümemekçileri ve işçi sınıfı hareketinin,demokratik hareketin hitap ettiği kitleüzerinde şovenist etkiyi çözme imkanısunmasıdır. Bu imkanı, geçmiş süreçteşovenizmin demokratik ve sosyalisthareketin gelişmesini ne derecedeboğduğu, dikkate alınırsa, asla küçümsenmemeli,hakkıyla desteklenmelidir.”(Atılım, 29 Mart 2013, Sayı:57 Ziya Ulusoy, Süreç ve HDK’nınRolü, Syf:4)ESP’liler, Kürt milliyetçilerininsilah bırakmasını, kendileri ve tümparlamenteristler için “yeni olanaklar”sunacağını düşünmektedirler.Bunu da, şovenizmin törpüleneceğine,son bulacağına dayandırmaktadırlar.Ancak yanılmaktadırlar. Çünkü, burjuvapartilerinin de, Kürt milliyetçilerininde (BDP’nin de) kitlelerdenoy avcılığı için kullanabilecekleri enönemli araç yine milliyetçilik olacaktır.“Silahlar susacak, her şey güzelolacak”, “analar ağlamasın”, “savaşınkazananı, barışın kaybedeniolmaz”… vb. sloganlaştırılan söylemlerhalkları aldatmak için uydurulmuşkoca bir yalandır. “Silahlarınsusması”, tam da R.T. Erdoğan’ınGüler Sabancı’nın ve sonrasında aynıkoroya katılan M. Barzani’nin söylediğigibi ağaları, feodal beyleri veburjuvaziyi “uçurmaya” yarayacaktır.HDK, seçimlik “çatı partisi” tartışmalarıdöneminde “solda birliğinyeni modeli” olarak sunulmuş, veamacını da, “Türkiye’nin demokratikleştirilmesi”olarak açıklamıştı.Ancak bugüne kadarki bir buçuk yıllıkpratiğinde, HDK bileşenlerinin de(özellikle BDP’nin) belirttiği gibi hiçbirişlevi olmamıştır. Şimdi Kürt milliyetçihareketin silah bırakmasıyla yeni bir“fırsat” oluşacağını düşünmektedirler.ESP’li Ziya Ulusu şu hedefi koruyor:“(…) bu mücadele (demokratik mücadele-bn)geçmiş bir buçuk yıllık pratiğindekietkisizliklerin moral zayıflığınaizin vermeyen bir pratik sergilemeli,özgüveni geliştirmelidir.”HDK’nın en öne çıkan (politikabelirleyen, nitel ve nicel güç BDP’dir)bileşenlerinden ESP, kendisi ve HDKiçin “yeni fırsatlar” doğacağını düşünmektedir.Bunu başında da, Kürt,Türk ve diğer milliyetlerden halklarımızı“barış” vb. söylemleriyle oyavcılığında aldatmak gelecektir. Diğerve en temel yanı da Kürt milliyetçihareketi en fazla destekleyen–biateden olma ve milletvekilliği kontenjanındakendilerine de yer verilmesidir.CHP’yi de “barış güçleri arasınakatılmaya” davet eden HDK’nın halklarımızınkurtuluş mücadelesine olumlulukanlamında katabileceği bir şeyyoktur olmayacaktır. Zira her biri,Kürt milliyetçi hareketin tasfiyesinidolayısıyla Kürt halkının silahlı kurtuluşumudunun yok edilmesini savunmaktadırlar.Şimdi HDK bileşenlerinden(BDP dışında) öne çıkanların“barış süreci-silah bırakma” Kürt milliyetçihareketin tasfiyesi konusunanasıl baktığına değinelim…ESP: Kürt MilliyetçiHareket Ne YapıyorsaDoğrudur DevrimcilerinGörevi “Süreci” DesteklemektirDesteklemeyen“Korkuluk”tur, SosyalŞovendir…Kürt milliyetçi hareketi sorgusuzsualsizdestekleyenlerden biri de EzilenlerinSosyalist Partisi’dir (ESP).Kendi gündemleri olmadığı için, pratiklerinide yayın politikalarını daKürt milliyetçi hareketin gündemibelirlemektedir. Tabi ki, Kürt milliyetçihareketin politikalarını eleştirenlerekarşı da milliyetçi hareketi savunmayıgörev edinmiştir. “İmralı süreci” ileilgili gelişmelerde de bu durum değişmemiştir.Her zamanki gibi, “Kürtmilliyetçi harekete, ne yapmışsa doğrudur,devrimcilerin görevi desteklemektir”anlayışıyla hareket etmişlerdir.Etmeyi de sürdürmektedirler.“Kürtler Özgürlük İstiyor. İki kereiki dört! Toplumsal realite bu kadarsomutlanmış bulunuyor. Politik denklembu kadar açık ve net. (…)” diyorAtılımcılar. (Bkz. Sayı: 53. Mart2013, Başyazı)ESP’ye göre ABD, AB ve Türkiye’ninİmha –Tasfiye Politikası Boşaçıkarılmıştır: “Türk burjuva devleti,ABD ve AB emperyalistleriyle, Kürtulusal hareketi (silahlı, silahsız) tasfiyeetme, imha etme politikasındaanlaşmış, gerekli tüm desteği almışolmasına rağmen Kürt ulusal demokratikhareketi bu saldırıyı her alandaboşa çıkardı. Silahlı alanda güçlühamleler yaparak faşist-sömürgecirejimi sarsmayı başardı.Kürt ulusal demokratik hareketini“barış ve çözüm istemine”, “savaşve imha” etme politikasıyla cevapverenler, bir yıl sonra ortaya çıkantabloya ve gelişmelerin yönüne bakaraktekrardan çözüm masasına dönmekzorunda kaldılar.” (Atılım, Sayı:58, 5 Nisan 2013, Tahir Laçin)Görüldüğü gibi, Kürt milliyetçihareketin askeri zafer kazandığını vebu zaferin siyasi zaferi de getirdiğiniiddia etmektedirler. Oysa gerçeklerbu yönde değildir. Kürt milliyetçi hareket,“bağımsızlık” hedefinden vazgeçerekzaten ideolojik yenilgisinien derin haliyle yaşamıştır. Hedefleriniküçülterek, yenilgilerini daha da derinleştirmişlerdir.Bugün geldikleriyer, “AB normları”dır. “Yerel yönetimlerşartı”dır. Siyasi yenilginin dekırıntılar karşılığı silah bırakmanınmasaya getirilmesiyle yaşamışlardır.Şimdi yaşanacak olan askeri güçlerintasfiyesi, ya da emperyalizmin hizmetindekullanılmasıdır. ZatenABD’nin oligarşi ve Kürt milliyetçiharekete dayattığı da, PKK’nin silahbırakmasıdır. Silahlı kurtuluşun Kürthalkının (ve genelde dünya halklarının)umudu olmaktan çıkarılmasıdır. Buyanıyla da kazanan emperyalizm veTürkiye olmuştur.Bu gerçeklerden hareketle işbirlikçi32<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


tekelci burjuvazinin öncülerindenSabancı Holding’inpatronu Güler Sabancıve R.T. Erdoğan, ESP’ninve tüm HDK bileşenlerini ağızlarındandüşürmedikleri “barış”ınTürkiye’yi “uçuracağı”nı söylemeyede devam ediyorlar.ESP’nin de ağzından düşürmediği“barış”ın emperyalizminbölge politikalarına güç katacağıda açıktır. ESP, bu yöndeki iddiave beklentilere şu sözlerle karşıçıkıyor:“Bu “tasfiye ve imha” politikası,Kürt ulusal direniş ve ulusalgüçleri tarafından boşa çıkarıldı,keza bölgedeki gelişmeler Kürdistan’ındiğer parçalarındaki yenifırsatlar, olanaklar da yarattı. (…) olanakları ve fırsatları büyüttü.AKP ve devletini müzakere, anlaşmave müzakere masasına döndürenbu gelişmeler oldu. (…)(Atılım. Sayı: 58, 5 Nisan 2014,Tahir Laçin)Bunun böyle olduğunu “herdürüst göz görür” diye de ekliyorlar.Tabi ki doğru söylemiyorlar.“R. T. Erdoğan ve devletinin”hedefi açıktır, bunu da“terör sorununu çözersek, bizçözeriz, Türkiye sıçrar.” Sözleriyleifade etmiştir.“Yeni fırsatlar, olanaklar” tanımlamasıKürt milliyetçilerineaittir. Bununla Suriye’dePYD’nin durumu, emperyalizminİran’a yönelik politikalarındakendilerine ihtiyaç duyulmasınıanlatmaktadırlar. ESP’de Kürtmilliyetçilerinin bu yöndeki düşünceve politikalarını savunduğunu,desteklediğini, Kürt milliyetçilerinintanımlamalarınıkullanarak belirtmektedir. Kısacası,yine kendilerine ait bir şeyyoktur. Ancak bu “fırsat ve olanaklar”ınbaşta Kürt halkı olmaküzere, bölge halklarına katacağıhiçbir olumluluk olmayacaktır.Tam tersine zarar verecektir. ZiraIrak’ta, Suriye’de yaşananlar daABD’nin BOP’nin ürünüdür.SürecekHayatınÖğrettikleriYALNIZDEĞİLİZGüzel bir ilkbahar akşamında,aniden bastıran yağmuruntelaşıyla ayrıldım arkadaştan.Randevum sona ermişti. Şimdibulunduğum semti terketmem ve çokda gecikmeden kalacağım eve gitmemgerekiyordu.Adımlarımıza hasretli kavgamızınşehri, açmıştı sokaklarını sonuna kadar.Güneşli bir şekilde yol almamız içinuğraşıyordu o da. Otobüsü uzaktan görünceçevremi, gelip geçen araçları gözlerimletaradım. Her şey olağan akışındaydı.Otobüsün açılan ön kapısına atladım.Araç kalabalık değildi, geçip arkasıralara otordum. Yağmur camı inatladövüyor, ben de gözlerimi ön kapıdanayırmıyordum.Yedi durak sonra indim otobüsten.Tenha bir durak seçmiştim, daha rahatkontrol edebilmek için. Caddenin karşısınageçip ara sokaklara girdim. Henüzvaracağım semte gelmemiştim. Dahada yolum vardı. Birkaç otobüs değiştirmemdaha sağlıklı olacaktı. Hangi istikametedoğru gitmem gerektiğini netleştirdiktensonra bir başka otobüse bindim.Bu otobüs çok daha kalabalıktı.Yoksul bir semte doğru yol almaktaydık.Günde 16 saat çalıştıktan sonra bir deiki saat trafikte kalan bu yorgun, emekçiyüzler, biran önce evlerine varmak, belkide yemek bile yemeden uyumak istiyorlardı.Orta kapının demirlerine yaslanmıştım.Ön kapıdan binenleri rahat görebileceğimbir yerdi burası. Merkezi birdurakta biriken kalabalık bir arada doluştuaraca. Uzun bir süre devam eden akbilseslerinin ardından otobüs harekete geçti.Ön sıralardan bir kadın inince boşalanyere oturdum ben de. Otobüs ilerledikçeinsanlar çoğalıyor, ara sokaklara dağılıpgözden kayboluyorlardı. Gideceğim evehenüz birkaç durak vardı. İnip yürümekkuraldı. Gelecek durakta inmek için hazırlandım.Ancak daha durağa varmadanelinde 10 kiloluk yağ tenekeleri bulunanyaşlıca bir amca "Yüküm ağır evladım,burada açabilecek misin kapıyı" deyinceşoför aniden durdu. Fırsat bu fırsat deyipben de kalktım yerimden. Ancak benimlebirlikte uzun boylu bir adam da orta kapıyayöneldi. Yağ tenekelerini indirmeyeçalışan amcanın yolu açmasını beklerkenbu uzun boylu adamın gözlerindeki tedirginliği,inip inmeyeceğimden eminolmak istercesine fırlattığı bakışı yakalamıştım.Yüz yabancı ama bakışlar tanıdıktı.Benim için ilkti belki onlar,ancak benden evvelkilerin binlerce kezkarşılaştığı bakışlardı.Tedirginliği yüzünden benden dahahızlı kapıya dayanan bu adam dezavantajlıbir pozisyondaydı. Basamaklarıbenden önce inmek durumunda kaldı.Ben de gideceğim istikamete doğru yolumudeğiştirdim. Biraz yürüdüktensonra ani bir hareketle caddenin karşısındakimarkete yöneldim. Trafiği kontroletmek ister gibi kafamı çevrince az öncefarklı bir istikamete giden uzun boyluadamın arkamda olduğunu gördüm. Oda telaşla yüzünü duvara dönmüş, ceptelefonuyla konuşuyormuş numarası yapıyordu.Takibi netleştirmiştim o yüzden detelaşlandım. Çok iyi bilmediğim birsemtti burası ve sokaklar karanlık veıssızdı. Eve de gidemezdim artık şimdine yapacaktım? Kafama üşüşen binlercedüşüncenin arasından birisini seçip aldım.Bir film izlemiştim. Filmde köle olaraksatılmak üzere kabilelerinden kaçırılanAfrikalı yerliler gemide isyan çıkarmışlardı.Onlara önderlik eden yerli, biryerde şöyle demişti,"biz zorda kaldığımızanlarda atalarımızı yardıma çağırırız."Ben de öyle yaptım. Sabo ve Sibel koşarakgeldiler. Önce sakin olmam gerektiğini,bu yabancı semti hızla amakontrollü terketmemi örgütlediler. Sonsürat yaklaşan bir minibüsü durdurdum.Başka zaman olsa süratinden kaynaklıuyaracağım bu genç şoföre bu kez minnetduydum. Araçta daha sakin düşünerekçok iyi bilidiğim bir semte geçmek içinyol ve yöntem belirledim.Üç araç değiştirip uzunca bir süreyürüdükten sonra vardım o semte. Rutininiiyi bildiğim sokaklarında temizlendim.Şehitlerimizden aldığım güçleyoluma devam ettim.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!33


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Bu Halk, Bu Vatan Bi̇zi̇m! Kahrolsun Faşi̇zm Kahrolsun Emperyali̇zm!Zali̇mler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe de İsyanlar Olacaktır!Dünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK KAHRAMANLARINereye giderseniz gidin, bu topraklarınher bir yanında halk kahramanlarınadair türkülere, destanlararastlarsınız. Halk, kendi içinden çıkardığıkahramanları unutmaz. Destanlarınıanlatıp, türkülerini söyleyipdilden dile geçirir.Kimdir halk kahramanı?Zulme karşı direnip savaşandır.Yeri gelince bu uğurda ölümü onurbilip ölümsüzleşendir. Cemil Hayek'teonlardan biridir.Cemil Hayek, Hatay bölgesindekiArap halkının 1930'larda yaşayan veemperyalistlere karşı direnen halkkahramanıdır.1920-1930'lar da Suriye ve Hatay,Fransız emperyalizminin açık işgalialtındadır. Hatta şu anlatılır: Fransızişgal ordularının komutanı, Suriyeişgal edilince, Selahaddin Eyyübi'ninmezarına gider. Ve büyük bir küstahlıkla"Biz geri döndük Selahaddin"der.Selahaddin Eyyubi, Haçlı ordularınıbozguna uğratarak, Kudüsve çevresini Haçlılar'dan geri alanmüslüman ordusunun baş komutanıdır.Bu tarihsel olay, Batılı BeyazAdam'ın öyle gözüne batmış ki, Suriye'yiişgal eder etmez, intikam alırcasınaasırlar önce ölmüş olan SelahaddinEyyubi'ye böyle seslenmişler.Kibir, küstahlık ve kin vardır emperyalistlerinbu sözünde.Mezarın içindeki Selahaddin Eyyubi'yeböyle yaklaşan emperyalistlerin,hayatın içindeki halka nasılyaklaşacakları açıktır. Emperyalistçıkarlarının üstünü "uygarlık" götürmeyalanıyla örterek bölgeyi işgaletmişlerdir. Oysa, daha Fransa, İngiltere,Amerika diye bir yer yokken,Antakya dünyanın en uygar yerleşimyerlerinden birisiydi.Cemil Hayek,Fransız emperyalistgüçlerinin işgalialtındaki Hatay'ınSamandağ İlçesi’ne bağlı Kabaharnup(Çanakoluk) Köyü’ndeyaşayan sıradan bir delikanlıydı. Taki yörenin zengin bir ailesinin züppeoğlu, kız kardeşi Rozana'ya sarkıntılıkyapana kadar. Bunu kabul edemezdiRozana'nın ailesi. Bizim insanımıznamusuna değer verir. "Namus belası"naölür, öldürür, dağa çıkar,hesap sorar.Zengin ve zalim asalak takımı,halka istediklerini yapabileceklerinizannediyorlardı. Ama bu asalaklarınalçaklığına karşı, halkın misillemehakkı vardır. Ve Rozana'nın aileside bu hakkı kullanır. Kızlarının namusunukirletmeye kalkanlardan hesapsormak için harekete geçerler.Çatışmalar yaşanır.Bu tablo, emperyalist işgal güçlerininhoşuna gitmez. Halkın silahlanıphesap sormaya kalkışmasınatahammül edemezler. Halk, eğerkendi sorunlarını kendisi, hem desilahla çözmeye kalkarsa, yarın sıranınkendilerine geleceğini de iyi bilirler.Ve yaşanan çatışmaya, zenginlerinlehine olacak tarzda müdahale ederler.Bu sırada, Cemil Hayek yaralı olarakyakalanır.Cemil Hayek, tutsak düşse de,zalimlerden aman dilemez. Ah vahetmez, el etek öpmez. Onurunu ezdirmez.Tutsak alınmıştır, yaralıdırama zavallı değildir. Boyun eğmeyideğil, firar etmeyi düşünür.İşgal ordusunun askerleri, CemilHayek'i Halep'e götürürler. Kendilerineçok güveniyor, asıp kesiyorlardır.Ama Cemil Hayek, bir yolunubulup hapishaneden firar etmeyi başarır.Halep'ten Hatay'a geri döner.Sorulacak hesabı vardır çünkü.İşgal güçleri, kendilerini rezil ederekkaçıp giden Cemil Hayek'in“Biz Hep Buradaydık ve HerDefasında, Sizi KovmayıBaşardık. Gene başaracağız!”CEMİL HAYEKpeşine düşer. Cemil Hayek, artık vuremriyle aranan bir kaçaktır. Amahalk için de emperyalistlerin otoritesineboyun eğmemenin örneğidir.Işgal güçleri, sömürgeci deneyimlerindenhareketle böylesi örneklerinhalkın içinde yayılacağını bilir. Vebundan korkar.Sorun Cemil Hayek'in dağlardatek başına dolaşıyor olması değildir.Halkın dağlarda dolaşanın kendi içindekabaran hıncı, arzusu, hasreti,onuru, umudu olduğunu kavramayabaşlamasıdır.Emperyalist işgal güçleri, ne yaparlarsayapsınlar Cemil Hayek'i teslimalamazlar. Karşılarında diz çöktüremezler.Bir çok çatışma yaşanır,bir çok kuşatmadan sıyrılır CemilHayek. Kendi yurdunu, dağların koyağını,ağaçların kavuğunu iyi bilir.Halkının bağrındadır. Ve düşman,ulaşamaz halkın bu yiğit evladına.Cemil Hayek, halkına moral güçvermekte, efsanesi yayılmaktadır.Emperyalist işgalciler, bu durumutersine çevirmek için askeri operasyonlarçekmekte ama her defasındaelleri boş dönmektedirler.Halk düşmanları, sarsılan otoritelerinikorumak için, zulümlerini,saldırılarını, pusularını, muhbirleriniartırırlar. Cemil Hayek'in ailesine veyakınlarına baskı kurup tehdit ederler.Yardım ettiğinden şüphelendikleriköyleri ve köylüleri takibata alırlar.Ama hiç birisi kar etmez. Ta ki CemilHayek ve abisi, Değirmenbaşı denilenyerde kuşatılana kadar.Cemil Hayek ve abisi İbrahim,emperyalistlerin askerleri tarafındankuşatıldılar. Kuşatmayı yarma imkanıyoktu. Teslim olma ise akıllarına bilegelmedi. Halkın geleneğinde, ölmekvar dönmek yoktur, onurludur bizimhalkımız. Namus davası için dağlaraçıkan halk, ölürde namussuzlara teslimolmaz. Teslimiyeti namussuzluksayıp yakıştırmaz kendisine. Ve ça-34<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


GAYRIK YETER!“Fakat bir kere dert anlayan düşmeye görsün önlerineve bir kere vakterişip gayrık yeter...”Umut hep isyanla büyür, umutsuzhalk sesini dahi çıkaramaz. Umutise dilsize dil, güçsüze güç olur“Gayrık yeter!” dediğimiz anda başlarisyan. Toprağın nabzı bizim nabzımızdaatmaya başladı mı, durmazyerinde… Ne han ne hamam, nepadişah ne sultan… üzerine gelenialaşağı eder, yıkar geçer, karşısındadurabilecek hiçbir güç kalmaz…Umut korkunun panzehridir. Korkuve çaresizlik insanı elden ayaktandüşürür, teslim alır. Düşünmez, sorgulamaz,her şeyi kabul eder halegetirir. Umut ise cesaret aşılar. Obeden ve beyinde umut ve cesaretbirleşince çare bulur. Ki çare direnmektirzalimin zulmüne karşı, direnmekhaktır ve şarttır. Çare direnmeninellerindedir… Çare; çaresizliğemeydan okumanın kendisidir.Ezilenler için direnmek tarihselbir haktır ve meşrudur. Bunu bugünhalkımız en somut haliyle göstermiştir.Çünkü zulmü doğrudan yaşayanonlardır. Sesini çıkaramaz halegetiren, en ufak kıpırdanmada başıezilen onlardır. Sömürülen, aşağılanan,horlanan yok sayılan onlardır.Yalanla, demagojiyle yıllar yılı uyutulanonlardır. Ben yaptım oldu anlayışıylaher türlü zulme, dayatmayaboyun eğmeye mahkum edilen onlardır.Aç, yoksul, işsiz, evsiz bırakılan,elinde avucunda ne varsa alınan onlardır.Bin bir meclisten geçirilenhalk düşmanı politikaları izlemek,kabul etmek zorunda bırakılan onlardır.Çocuklarının eğitiminden, sayısınakadar her şeyine karışılan onlardır…Hapishanelere atılan, yozlaştırılanonlardır… Ve artık onlarbunlara boyun eğmeyeceğini haykırmaktadır.Faşizmden hesap sormaktadır.Yüreğindeki korkuyu atmıştırhalkımız, bugün direnmenin meşrubir hak olduğunun farkına varmıştır.Gerçek özgürlüğün direnmekten geçtiğinifark etmiştir. Ve artık sinmiş,yılmış, umutsuz değildir… Umudunisyanla büyüdüğünü keşfedip öfkesinikuşanmıştır.Onların elinde her türlü silahlarıve devasa güçleri olabilir. Ezilenlerinise en büyük silahı öfkesidir! İşte okin, o öfke; taşı, sopası, tüpü, ateşi,demiri, sopayı, tüfeği, tabancayı…her şeyi silah yapar. Malını, mülkünü,kendini, değerlerini, vatanını korumakiçin silahın tanımı olmaz halkiçin ve kullanmanın sınırı da… Tarihve içinde bulunduğumuz şu günlerbunu bir kez daha göstermiştir,“Gayrık yeter!” demesinler… derşair. Ve dedik mi neler olduğunuanlatır.DemesinlerBunu bir dediler mi,İsrafil surunu vururMahlukat yerinde dururToprağın nabzı başlarOnun nabızların da atmağaNe kendi nefsini korur,Ne düşmanı kayırır,Dağları yırtıp ayırır,Kayaları kesip yol eyler ab-ıhayat akıtmağa…Nazım HikmetHalkımız “gayrık yeter” dedi veşairin anlattığı gibi İsrafil surunuvurup, dağları yırtıp ayırdı… Ayırır…Halkın öfkesi karşısında durabilecekbir güç henüz keşfedilmemiştirhalk düşmanları tarafından.Bugünkü korkuları da işte bu yüzdendir...Gayrık yeter! dedi halkımız. Direnmeninmeşruluğu ve haklılığıylafaşizmin baskı ve zoruna karşı koymuş,direnmiştir. Direnmeyenin kazanmaşansı yoktur. Direnenin isekaybetme ihtimali olmaz. Direnmeninkendisi kazanmaktır zaten. Halkımızda direne direne kazanmıştır.Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer!Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013tışma başlar.Gögüslerindeki çapraz fişekliğiidareli kullanarak, işgalcileri yanlarınayaklaştırmazlar. Düşman kıpırdadımı basarlar kurşunu. Cemil Hayekve abisi ölümü hiç ederek çatışır.Yaklaştırmazlar yanlarına ama cephanelerisınırlıdır ve giderek azalır.Bu koşullarda, Cemil Hayek neyapacaktır?Halkın onuru olduğunun bilincindedir.Ve bu bilinçle, davranır.Silahını atıp ellerini kaldırarak düşmanateslim olmanın dayatılan namussuzluğaboyun eğmek olacağınınfarkındadır.Cemil Hayek ve abisi, direnerekşehit düşer. Halkımız içinden çıkardığıbu yiğidini yüreğine gömer. Hakkındaağıtlar yakılır, ezgileri dilden dileyayılır. Ve Cemil Hayek'in ölümsüzlüğübugüne taşınır. Halkın CemilHayek şahsında bugüne taşıdığı zaliminzulmünü, yozluğunu sineyeçekmeyip hesap sormak ve emperyalistişgalcilere boyun eğmeyerekölümüne direnmektir.Dün olduğu gibi, bugün de emperyalistlerve işbirlikçileri, OrtaDoğu halklarına kirli politikalarınıdayatıyorlar. Emperyalistlerin kirlipolitikaları, yalanları, silahları, uşaklarıvarsa... Halkın da Cemil Hayeklerivardır.Emperyalistlerin "Biz geri döndük"küstahlığına karşı, halkın cevabıda malumdur: Biz hep buradaydıkve her defasında, sizi kovmayı başardık.Gene başaracağız...YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!35


Kamu Emekçileri CephesiKamu EmekçileriCephesi’nden AçıklamaTutsak Kamu Emekçileri Cepheli Memurlara ÖzgürlükSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013KESK Danışma Meclisi Üyelerine:KESK, fiili, meşru ve militanmücadele geleneğiyle sokaklarda kurulmuşturve ekonomik, siyasal vesosyal haklar için mücadele etmektedir.Mücadelesini meşruluk zeminineoturttuğu süreçlerde, gündemibelirleyen eylem ve etkinlikleri hayatageçirmiştir. Bu mücadelesinden dolayıda sendikalarımız faşizmin süreklihedefi haline gelmiş, kapatılma davalarıylakarşı karşıya bırakılmış,pek çok üyesi, yöneticisi sürgünlerlecezalandırılmış ve hatta hayatlarıylabedel ödemişlerdir. Ancak tüm busüreçler, ortak mücadele hattında birlik-eleştiri-birlikilkesini hayata geçirerek,üyelerimizi ve sendikalarımızıtüm bedellere karşın sahiplenerekaşılmıştır.Son yıllarda ise KESK bütünlüğüiçinde gerek sınıf ve emek mücadelesinegerekse demokratik mücadeleyebakışımızdaki farklılıktan dolayıortak mücadele hattında ve meşrulukzemininde farklı yaklaşımlar sergilenmiştir.Kurulduğu ilk yıllarda gündemibelirleyerek kitleleri arkasında sürükleyensendikalarımız, fiili ve meşrumücadele hattından uzaklaşıp, meşruluktartışmasını yürüttükçe kitlelerin,hükümetlerin gerisine düşmüşve gündemi yakalamakta dolayısıylada mücadelede de sıkıntılar yaşamıştır.Gerek demokrasi mücadelesi açısındangerek ekonomik ve sosyal mücadeleaçısından yıllardır kararlı vekitlesel eylemleri hayata geçirememişolması nedeniyle hak gaspları içerenyasalar meclise geldiğinde veya faşistsaldırılar gerçekleştiğinde salt protestoeylemleri planlamış dolayısıyla saldırılarıpüskürtecek bir mücadelehattı yürütülememiştir. AKP iktidarıdöneminde de emperyalist politikalarınazgınca hayata geçirilmesinebu protestocu tavırla cevap verilmeyeçalışılmış, bazı politikalara sessizkalınmış, hatta AKP’nin bazı politikalarınaörgütümüz adına müdahilolunmuş, SGK Yönetim Kurulu’nadaha sonra da Akil İnsanlar Heyetinekatılınmıştır.KESK’e, bağlı sendikaların üyeve yöneticilerine yönelik baskınlar,gözaltılar, tutuklamalar da yine aynıtemkinlilikle ve çekingenlikle karşılanmıştır.2008’de, konfederasyonumuz ilkbasıldığında, faşizme gerekli cevapverilmediğinden, üye ve yöneticilerimizyeteri kadar sahiplenilmediğindensaldırılar giderek artmış; öncebirer birer yapılan tutuklamalar, onaronar, yüzer yüzer yapılarak giderekartan bir saldırıya dönüşmüştür.19 Şubat tarihinde devlet belkide dünyada hiçbir örneği olmayanbir terör estirmiş; KESK üye ve yöneticisi184 kamu emekçisi aynı andadüzenlenen baskınlarla gözaltına alınmıştır.Düşünün ki aynı anda, aynısendikanın 184 üyesi gözaltına alınmışve 72’si tutuklanmıştır. 700’eyakın kamu emekçisi baskı altınaalınmak için aynı dosyalar kapsamındaifadeye çağrılmıştır.Bu, ülkemizde 12 Eylül döneminiaratmayacak şekilde yapılan, toplugözaltı ve tutuklamaların örneğidir.Bu, kendine muhalefet edenlere,kendi politikalarını ve icraatlarınıeleştirenlere karşı AKP faşizmininaçığa çıkmış yüzüdür. Bu, tamamımemur olan, örgütlü mücadele edenKESK üyelerine ve KESK’e, gözdağı,sindirme, itibarsızlaştırma, susturma,hareketsizleştirme politikasıdır. Tutuklanankamu emekçileri nezdindeörgütlü/örgütsüz milyonlarca kamuemekçisine verilen gözdağıdır.AKP’nin emekçileri, yoksulları,muhalefeti yok sayan, inkar edenbaskıcı faşizan tutumu, başta 1 Mayıs’taTaksim’de ve tüm İstanbul’daolmak üzere hayatın her alanına yaptığısaldırılar, nihayetinde Gezi ParkıDirenişi ile halk isyanına dönüşmüştür.İnancına, işine, yaşam alanına,haklarına karşı yapılan baskılara karşıbaşlatılan bu halk ayaklanması örgütümüztarafından temkinli bir şekildetakip edilmiş, halk isyanı sınıfmücadelesi zemininde değerlendirilmeyerekanti-emperyalist mücadelezeminine çekilmesi yönünde bir faaliyetyürütülememiştir.Öyle ki bu baskınlar kapsamındapolitik bakışa sahip olan 680’e yakınkamu emekçisi aynı dosya kapsamındaifade için “şüpheli” sıfatıylaemniyetlere çağrılmıştır. Siyasi iktidarınkorku ve baskıyı yaygınlaştırmayaçalışmasına KESK’in gereküye ve yöneticilerine sahip çıkmaması,gerekse Gezi Parkı süreciyleortaya çıkan hak ve özgürlük mücadelesiniyeterince desteklememiş olmasımücadele tarihimize ve ortakmücadele değerlerimize uygun birpratik olmamıştır.İş güvencelerinden vazgeçmeyecekleriniifade eden, “İŞ GÜVEN-CESİ VE GELECEĞİMİZ İÇİNMÜCADELE EDELİM” şiarıylaemekçileri örgütleyen, AKP’nin istediğisendikal bir çizgiyi kabul et-36<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


tulmaya, baskılandırılmaya çalışılmasınakarşı eylem ve etkinliklerhayata geçirilmelidir.Tutsak KESK üyeleri ile ilgilihazırlanacak dosya ile ulusal-uluslararasıörgütler, gazeteciler, milletvekilleriile görüşerek baskıları durdurmakiçin kamuoyu oluşturulmasısağlanmalıdır.KESK bütünlüğü içerisinde, örgütümüzünbaşta kendi tutsakları olmaküzere tüm hak ve özgürlüklereilişkin mücadeleye sahip çıkıp kendimeşruluğumuz ve haklılığımızdankaynaklı gücümüzle FAŞİZMEKARŞI DEMOKRASI mücadelesinibüyütmek görevimizdir.Bu kurulun da, örgütümüzün kararlılığıve geçmişten gelen mücadelegeleneği çerçevesinde, bu iradesiniaçığa çıkarıp eylem ve etkinlikleriplanlaması gerekmektedir. Emek mücadelesi,sınıf mücadelesi, demokrasimücadelesi tarihsel olarak bizi mücadeleyeçağırmaktadır. KESK, bumücadele için gerekli pratiğe sahiptirve bunu ortaya koyması gerekmektedir.YAŞASIN ÖRGÜTLÜMÜCADELEMİZ!EMEKÇİYİZ HAKLIYIZKAZANACAĞIZ!KAMU EMEKÇİLERİCEPHESİmeden, fiili-meşru sendikacılıktan,devrimci sendikacılıktan vazgeçmeyeceklerinihaykıran kamu emekçilerişu an ülkenin çeşitli hapishanelerinde,F Tipi hücrelerde zulüm ve tecrit altında,emek ve demokrasi mücadelesininbedelini ödemeye devam ediyorlar.KESK MYK Üyesi Akman ŞİM-ŞEK, KESK Denetleme Kurulu ÜyesiErdoğan CANPOLAT, Şube Başkanları,pek çok üyesi tutsak ikentutsak kamu emekçilerini sahiplenmekve serbest bırakılmalarına ilişkin mücadeleetmek noktasında konfederasyonumuz,öncekilerde olduğu gibiyine eksik ve yetersiz bir tutum sergilemektedir.İlk tutuklamalar yapıldığıyıllarda önerdiğimiz mitingler,oturma eylemleri, basın açıklamalarıhayata geçirilmeyip yeterli sahiplenmerefleksi gösteremeyen örgütümüzüntüm saldırıları geri püskürtmekiçin mücadeleye buradan bakmasıgerekliliği bir kez daha önümüzdeduran en büyük görevdir.Tutsak KESK üyelerini sahiplenmenin;örgütümüzün, emek ve demokrasimücadelesinin sahiplenilmesiolduğunun bilinciyle hareket edilmelive bu noktada kararlı davranılmalıdır.Halen sendikamızın yüz binlerceüyesinin KESK üye ve yöneticilerininniçin tutuklu olduklarına ilişkin bilgisibulunmamaktadır. Bu nedenle önceliklehangi KESK üye ve yöneticilerininneden tutuklandığını anlatanbir “Özel Sayı” çıkarılarak bilgilendirmeyapılmalıdır.Birçok tutuklamaya ve aylarcasüren uzun tutukluluklara rağmenhalen davaların iddianameleri ortadayoktur. Dahası, birçok KESK üyesininifadelerinin alınacağı gerekçesi ilebu belirsiz süreç uzatılmaktadır. Hembu sürece karşı hem de KESK üzerindekibu baskıya karşı Adalet Bakanlığıve illerde savcılıklar önündeuzun tutukluluk sürecine ve KESKüyelerinin ifadeye çağrılarak korku-Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Yozlaşmaya Karşı Gücümüz Birliğimizdirİstanbul Nurtepe ve Güzeltepe mahallelerinde 28 Hazirangünü yürüyüş yapıldı.Dilan Kafe'denGüzeltepe’yekadar yüründü.CHP bürosundahalkıtoplayarak kurulanhalk komiteleriile ilgilibilgi verildi:"Taksimdirenişininbaşladığı günlerdesolla ortak yürünüyordu. Dahasonra bayrak meselesinden dolayı sol bizle birlikte yürüyüşekatılmama kararı aldığını birliği dağıttığı ortakhareket etmemiz gerekirken birliği dağıttılar ama bunarağmen biz halkımızla birlikte yürüyüşümüzedevam ettik" denilerek mahallede yaşanansorunların birlik olunarak üstesinden gelinebileceğianlatıldı.Mahallede uyuşturucu çeteleşme işsizlikyozlaşmanın her geçen gün arttığı, AKP faşizmininomuz omuza verildiği takdirde yenilebileceği,bugün iktidarın Türk, Kürt, Arap,Alevi, Sünni.. ayrımı yapmadan saldırdığı anlatıldı.Taksim direnişi örnek verildi. <strong>Yürüyüş</strong>e100 kişi katıldı. Halk komitesinin programı anlatıldı.YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!37


HalkınHukukBürosuHUKUKUNUZ DA SİZİKURTARAMAYACAK!Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz20131.,2.,3.,4. yargı paketleri. AKP;“özgürlük”, “ileri demokrasi”, “açılım”getiriyorum diye yalan ve demagojiile yıllardır halkı kandırmayaçalışmaktadır.Sene başında 4. Yargı Paketi çıkartacağımdediklerinde birçok şehirdebaskınlar düzenlenerek, yüzlercemüvekkilimiz gözaltına alınmışve tutuklanmıştı.Kimdi bu tutuklananlar? Parasızeğitim isteyen gençlik, müvekkillerinisavunan devrimci avukatlar, halkagerçekleri anlatan gazeteciler,hakkını arayan memurlar, doktorlarvb. kısaca hakkını arayan, AKP faşizminekarşı direnenler. Tam da bupakette sözde bu kişilerin tutuklanmayacağınıanlatıyorlardı. Ama yalansöylüyor ve halkı kandırıyorlardı.Bizler bu sözlerin ve yapılanlarındaha çok saldırının habercisi olduğunubaştan biliyorduk. Bunu halkaanlatmaya çalışıyorduk. Çünkü geçmiştenberi, ne zaman bu sözlersöylense, saldırılar artmıştır. Ülkemizdehaftalardır süren halk ayaklanması,bu yalanların kısa zamandaortaya çıkmasını sağlamıştır. Yalanlarlakandırılan kesimlere bileAKP’nin gerçek yüzünün ne olduğunugöstermiştir. AKP’nin maskesitamamen düşmüştür.Son haftalarda yaşanan sürece kısacabakarsak:Parkın yıkılmasını önlemek isteyipçadır kuranlara ve hakkını savunanlaraazgınca bir saldırı yapılmıştır.Bu saldırılar “söylemezsem kimseduymaz mantığıyla” basında sansüreuğramıştır.Bu süreçte halka kapalı alanlarıaçmak için halkımız, 35 saat direnmişve tüm illerde eylemler başlatmıştır.Halka azgınca saldırılmıştır.Korku ve halkı yok görme söylemibaşlamıştır.Halkın kararlı ve bedel ödeyerekyaptığı mücadele sonucunda baştaTaksim olmak üzere alanlar kazanılmayabaşlanmıştır. Eylemler ve çatışmalarsürmüştür.Halkın tepkisi üzerine sansür uygulayanbasın, yaşananları kısmengöstermek zorunda kalmıştır.AKP iyi polis, kötü polis rollerinioynayan kuzu postu giymiş kurtlarıortaya sürmüştür. İyi polisler konuşurkenbile saldırılar sürmüştür.Kazanılan bazı meydanlarda saldırılarıdurdurmak zorunda kalmışlardır.AKP halkı bölme propagandasıyaparken, eski yalanlarla, eylemibitirmeye çalışmıştır. Eylemlerin içiboşaltılmaya çalışılmış, “aman devrimcilerdenuzak durun” denilerekasıl korkularını dile getirmişlerdir.Saldırılar devam etmiştir.Baktılar olmuyor; iyi polisleriniçekmişler, tekrar gerçek yüzlerini ortayaçıkarıp saldırıları tekrar her taraftabaşlatmışlardır. Halk buna dadirenmiş ve direnmektedir.AKP bu süreçte 11 yıllık iktidarındakullandığı tüm silahları kullanmıştır.Kimyasal gazını, TO-MA’sını, ateşli silahını, ellerinde çivilisopa taşıyan özel-sivil polis timlerini,linç güruhlarını, gözaltısını,hukukunu, askerini, yalanını kısacafaşizmin her türlü baskısını kullanmıştır.Ama hiçbiriyle mücadeleyidurduramamıştır. Çünkü halk birkere ayaklanmıştır.AKP yıllardır aynı tür saldırılarısürekli yapmıştır.1230 gün süren Abdi İpekçi direnişinde,başlangıçta, aylarca çadırlarasaldırmış gözaltılar yapmıştır.Direnenler her saldırıdan sonratekrar gelmiştir. Yine saldırmıştır.Sonra “örgüt operasyonu yapıyorum”diyerek direnenleri tutuklamıştır.Fakat bununla da başarılıolamamıştır. Aylarca süren saldırılaradirenilmesi sonucunda direnenler,1230 gün geceli -gündüzlü buradakalmıştır. Zaferle birlikte kendilerieylemi bitirmiştir.Gençlik ve TAYAD bazı kampanyalarındaçadırlar açmıştır. Polisaçılan çadırlara sürekli saldırmıştır.Her defasında gözaltılar, tutuklamalaryapılsa da başarılı olamamışlardır.Direnenler kazanmıştır.Emeği için mücadele eden CanselMalatyalı’nın açmış olduğu çadırasürekli saldırılmış, gözaltılar yapılmışve davalar açılmıştır. Fakat saldırılardirenişi bitirememiş, direnişçadırı 242 gün, zafer kazanılana kadar,geceli-gündüzlü kalmıştır.2007, 2008, 2009, 2013 yılları 1Mayıs’larında Taksim emekçilerekapatılmak istenmiş ve bugünkü saldırılarınaynısı yapılmıştır. Halkımızbuna direnmiş, en son bu direnişle“Sokmayacağım denilen Taksim’e,Kızılay’a” girilmiştir.Evet, bu örnekler bazılarıdır.Bunlar dışında birçok saldırı yapılmıştırAKP yönetimi zamanında.Bu saldırıların hepsinde AKP, hukukuda baskı aracı olarak kullanmıştır. ZatenAKP’nin mahkemeleri, devrimcimücadeleye ve oligarşi içi düşmanlarınakarşı kullandığı en önemlisilahlarından birisidir.Bu süreçte hukuku iki bakımdandeğerlendirirsek: “Halka karşı yapılansaldırılarda işlenen suçların hukuksalsüreci... Halkın mücadelesinibastırmak için kullanılan hukuk...”Yapılan saldırılarla devlet tarafındanhalka karşı; işkence, adam öldürme,adam öldürmeye teşebbüs,kimyasal silah kullanma, halkı kin venefrete teşvik etmek, insanlık suçlarıişlenmiştir.Mücadelenin yükselmesindensonra işlenen bazı suçlar bizzat Cumhurbaşkanı,Başbakan, Bakanlar veValiler tarafından kabul edilmek zorundakalınmıştır. “ suç işleyen,orantısız güç kullanan, barışçıl gösteriyapan kişilere orantısız müdahaleyapan polisler soruşturulacak ve hukukitakibi yapılacak” denilmiştir. Bu38<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


açıklamalar iyi polis rolünü oynamakararını verdiklerinde, mücadele karşısındaaciz kalmaları nedeniyle yapılmıştır.“Soruşturma açtık. Hukuksal süreçsürüyor söylemleri işlediklerisuçları hukuk aracılığıyla zamanayaymak ve halka unutturmak için kullandıklarıbir yöntemdir. AKP iktidarıgizleyemediği suçlarında da geçmiştebu söylemi hep kullanmıştır. ÖrneğinRoboski katliamında da bunuyapmıştır. Fakat sonuçta; hukuklabu suçları sürece yayılmış, soğutulmuşve bir sonuç çıkmamıştır.Bu sefer yalanları kısa sürmüştür.Halkın mücadelesinin yükselmesiile birlikte tekrar gerçek söylemlerinedönüp “polisimizi güçlendireceğiz.Polisimiz görevini yapmıştır.Onları kutluyorum. Ne yapacaklardısanki? Size bir gün zamanveriyorum çıktınız çıktınız, yoksa polisimgerekeni yapacak” demişlerdir.Demokrasi oyunları çabuk bozulmuştur.Peki; bu süreçte yargı ne yapmamıştırveya ne yapması gerekirdi?Savcılar bir suç kendisine bildirildiğindeveya kendisi bunu gördüğündeharekete geçmek zorundadır.Kanunlarda savcılara; suçları bizzatsoruşturma, delilleri toplama ve suçlarınönlenmesi için gerekli işlemleriyapma yetkisi verilmiştir. Bu yetkilerinikullanmaları gerekir.Yaşanan saldırılar bir gün sürmemiştir.Hadi bir gün süren birolayda “olayı duymadı veya kendisinebildirilmediği için yetkisini kullanmadı”diyelim. Yaşadığımız süreçteher gün bir insan komalık edilmiş,gözü çıkarılmış, işkence yapılmışve 4 insanımız da öldürülmüştür.Devlet tarafından işlenen suçlar günlercesürmüş ve savcılara başvurularyapılmıştır. Yani savcıların bu suçlarıduymaması veya bilmemesi imkansızdır.Savcıların hemen delilleri toplamasıve sürmekte olan suçları önlemekiçin tedbirleri alması gerekir.Sürmekte olan suçlar olduğu içinpolisler ve diğer yetkililer hakkındahemen dinleme, izleme ve takip kararıalınmalıdır. Çünkü polisler haberleşmeyitelsizle değil telefonlayapmaktadır.Savcının soruşturmada, suçu işleyenşüpheliler polisler olduğu için,polisleri kullanamayacağı açıktır. Polisler;suç işleyen, işlemeye devameden ve delilleri karartacak şüphelilerdir.Onun için bizzat savcının kendisidelilleri toplamaya başlamalıdır.Müştekilerden, barolardan ve gönüllüavukatlardan yararlanılmalıdır.Kanunlar da müşteki ve avukatlarındelilleri toplama yetkisi vardır. Barolarave avukatlara kanunlarda insanhaklarının koruması için görev verilmiştir.Avukatlara olay mahalindeçekim yapma yetkisi verilerek, onlarınbu görevlerini yapmaları için gereklitedbirler alınmalıdır. Buna direnenpolisler derhal gözaltına alınmalıdır.Gaz atan silahlara; adam öldürmekiçin kullanıldığı açık olduğu,suç işlenen silahın tespitikriminal olarak imkansız olmasındandolayı el koyulması ve yasaklanmasıgerekir.Geçmişte işlenmiş suçlar yönündendelillerin tespiti için, bizzat kamerakayıtlarının, diğer delillerinsavcılık ve avukatlar tarafından toplanmasıgerekir.Savcının süreci başlatmadan öncegeçmiş suçları işleyenler yönünden“suçun ispatı, kişileştirilmesi ve suçlununtespiti, tüm polisler gözaltınaalınamaz” denilebilinir. O zaman buişin talimatını veren Başbakan, Vali,Emniyet Müdürleri ve görevli olanEmniyet Şube Müdürleri hakkında soruşturmabaşlatılarak bu kamuoyuönünde açıklanır. Bu kişilerden bazısıfarklı soruşturma sürecine tabi ve gözaltınaalınması kanunlara göre imkansızdenilebilinir. O zaman Emniyetmüdürleri, şube müdürleri gözaltınaalınır ve işlenecek suçlar engellenmişolur. Sonra bizzat suç işleyenlertespit edilir ve onlar da gözaltınaalınır. Asıl sorumlu siyasi iktidaryetkilileri için soruşturma devamettirilip, bu süreç basın önünde anlatılır.Atılan kimyasal gazlar “süreklikullanıldığı ve sürekli suç işlendiğiiçin” kullanımı yasaklanır. Savcılarınsuçu önleme görevleri vardır. Bunuolayın özgüllüğü nedeniyle kanunenyapabilirler.Savcılar tabi ki bunları yapmamışlardır.Bunun yerine insanlarıgözaltına alma talimatı vermişlerdir.Avukatları gözaltına almışlar. Hem debu olayla ilgili devlete yaranmakiçin açıklama yapmışlardır.Denilebilinir ki; bunlar yapılamaz.Ama bu yapılması gerçeğini değiştirmez.Zaten bizler, bunlar olsun diye bedelödeyerek ADALET MÜCADE-LESİ veriyoruz.Bu süreçten sonra devlet işlediğisuçları, her zaman yaptıkları gibi, örtmeyeçalışacak ve mahkemeler cezavermeyecektir.Yoldaşlarımızı öldürenlerin, insanlarımızısakat bırakanların ve diğersuçları işleyenlerin takibini ADA-LET MÜCADELESİ veren halkımızınve devrimci avukatların her zamankigibi takip edeceği açıktır.Bu suçları işleyenleri ancak bizimyürüteceğimiz ADALET MÜCA-DELESİ cezalandıracaktır.Adalet mücadelemizi daha güçlüyapabilmek için hukuk cephemizidaha da güçlendirmeli ve daha fazlaçalışmalıyız.AKP halka karşı saldırısında ayaklanmayıbastırmak için, hukuku devreyesokmuştur. İlk günden itibarengözaltılar yapılmıştır. Binlerce insanher ilde gözaltına alınmıştır. Tümhukuk kuralları çiğnenmiştir. Duran,oturan insanlar da gözaltına alınmıştır.Bu onların korkularının büyüklüğünügöstermektedir.İlk gün yapılan gözaltılarda her zamanyaptıkları suçlamalar yapılmıştır.Fakat gözaltı yaptıkları insanlarkorkmamış ertesi gün de alanlaraçıkmıştır. İlk günlerde baktılar; halkbundan da korkmuyor, gözaltılarasahip çıkıyor, tutuklama da işi çözmeyecek,herkesi serbest bırakmakzorunda kalmışlardır.Halkımız gerçekleri, devletinkontrolünde olmayan, bu süreçte aktifhaberleşmeyi sağlayan internettenöğrendi. Bunun üzerine akıllarınasosyal medyayı durduralım fikri geldi.İzmir’de, Adana’da sadece “in-Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!39


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013 Ekmek Özgürlük ve Adeletİstiyoruz!Armutlu'da Halk Cepheliler 28 Haziran günü ArmutluHalk Cephesi mahallelerinde "Ekmek Özgürlük ve Adaletİstiyoruz!" yazılı "Halk Cephesi" imzalı bir pankartastı. Küçükarmutlu’da Direniş ÇadırıKuruldu!Küçükarmutlu’da 2 Temmuz günü Taksim Direnişinedestek vermek için Armutlu Halk Cepheliler çadır kurdu.Halka kan kusturan ve tüm gücüyle saldıran AKP hükümetinekarşı Gezi Parkı Direnişini desteklemek için olduğubelirtilen çadır Armutlu halkıyla beraber kuruldu.ternet kullandı” diye gece yarısı evleribasarak gözaltılar yaptılar. Bunuhukuken yapmaları mümkün değildi.“Bakalım halk duracak mı?” diye düşünüp,hukuku çiğneyerek, gece yarısıinsanları gözaltına aldılar. Fakatbu hamle de boşa çıktı. Bu da halkıkorkutamadı. Bu kişileri de bırakmakzorunda kaldılar.İnternet kullanımında kısıtlamayapmak için ileride düzenleme yapacaklarısöylemlerinde bulunmayabaşladılar. Muhtemelen bunu da özgürlükgetiriyoruz diyerek yapacaklarbir yargı paketinde”Tayyip Erdoğan bu dönemde, herzaman yaptığı gibi, yargıya “biz yürütmeolarak görevimizi yaptık. Siz degörevinizi yapın. Bu işe destek verenherkesi unutmayacağız! Zamanlaonları da hukuk silahımızla vuracağız.Gelecek günler de bana muhalefeteden herkesi cezalandırırım” tehditleriyaparak talimat verdi.Bu sefer özel yetkili mahkemelerinive savcılarını kullanmaya başladılar.Bu sürece aktif destek veren “BeşiktaşÇarşı Gurubu’ndan” 20 kişiyeorganize suçlar şube polisleri sabahınbeşinde operasyon yaptı. Hem de“suç örgütü kurma, yönetme ve üyesiolma” suçlamasıyla, “Bu işleriçin kimden para aldınız” sorusu sorularak.Kendileri emperyalistlerdenpara alarak ruhlarını sattıkları için başkasoru soramazlardı zaten. Sonuçta2 kişi tutuklandı.İşbirlikçi Tayip Erdoğan’ın talimatıyladevrimci yapılara, klasik olarakyaptıkları, operasyonlara başladılar.Bundan sonra da devam edecekleriniilan ettiler. Bu sefer tutuklamalarbaşladı.Devrimciler bugün yeni operasyonlaramaruz kalmıyor. Yıllarca bununlabitiremediniz bizleri. Bundansonra da bitiremeyeceksiniz.Bunu anlamak için çok gerilerebakmaya gerek yok.Sene başında büromuza, GrupYorum’a, <strong>Yürüyüş</strong>’e, Gençliğe, Devrimcimemurlara operasyon yapıldı.Ne oldu sonunda? Mücadele dahadabüyüdü. Büromuz işliyor. Devrimciavukatlar dahada güçlenip örgütleniyor.Avukatlar daha çok eylemlere katılıyor.Grup Yorum 550 bin kişilikhalk konseri yaptı ve hedefini büyütüyor.Diğer kurumlar da aynı şekildegüçleniyor.Biz yıllardır bu tehditlere alışığız.Ne yeni tutuklanıyor! Ne yeni öldürülüyoruz!Halkımız bugün daha fazla alıştısaldırılara. Tutuklamanız veya tehditlerinizhalkımızı da korkutmuyor.Çünkü halkımız gücünün farkınavardı.Sizin tehditleriniz ancak sizin gibiolan, düzenden beslediklerinizi korkutur.Asıl siz korkun; mahkemelerinizde bir işe yaramayacak!Mahkemeleriniz de sizi kurtaramayacak! Beykoz'da Polisin DesteğiyleUyuşturucu Çeteleri Bir Halk CepheliyiBıçakladıBeykoz Paşabahçe'de Halk Cephesi'nin de katılımıyla21 Haziran'dan bu yana her akşam forum düzenlenereksinevizyon gösterimleri, müzik dinletileri ve tartışmalaryapılmaktadır.Sivil polisler her akşam yaklaşık yüz elli kişinin katıldığıforumlarda halkı korkutmaya ve provoke etmeyeçalışmıştır. Devrimcilerin sivil polisleri teşhir etmeleri üzerine27 Haziran akşamı polisin desteğiyle uyuşturucu çeteleri,Halk Cepheli Haydar Alaçam'ı tehdit etmiştir. Butehdide karşı tavır koyan Haydar Alaçam'ı, sivil polislerinyönlendirdiği uyuşturucu çeteleri 28 Haziran günü öğlesaatlerinde Paşabahçe İskelede bacağından bıçaklamış kafasınasandalyeyle vurmuşlardır.. Hastaneye kaldırılan veifade vermeyen Alaçam ve arkadaşları polisler tarafından,"Yarın da kafanıza sıkarlar" şeklinde tehdit edilmiştir.Bacağına dokuz dikiş atılan ve kafası sargıya alınan Alaçam,yaklaşık 250 kişinin katılımıyla gerçekleşen forumdabir açıklama yaparak; kendisini bir gün önce tehdit edensivil polisin Türkan Albayrak direnişinde de çok kere kendilerinitehdit ettiğini, her akşam yüz elli iki yüz kişininkatılımıyla gerçekleşen bu forumların devleti korkuttuğunuve polislerin uyuşturucu satıcılarıyla işbirliği içindeolduğunu, buna dayanarak uyuşturucu çetelerini devrimcilerinüstüne saldığını ve faşizmin hiçbir saldırısınınkendilerini yıldıramayacağını ifade etti.40<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Ayaklar Baş Olacak veO Gün Sizin İçinKıyamet OlacakHalkımızın yıllardırkendini aşağılayan değerlerinehakaret eden, adaletsizbırakan AKP iktidarınakarşı ayaklanmasıylahalk düşmanlarınıngerçek yüzleri iyice ortayaçıktı. Yalanları, iki yüzlülükleriortaya saçıldı.Tayyip Erdoğan, “Benhalkımın hizmetkarıyım”diyordu. Oysa iktidarageldiği günden berihalkımıza daha fazla açlık daha fazla sömürüden başka hiçbirşey vermediği gibi kendisinden olmayan herkesi aşağılamış yoksaymış değerlerini ayaklar altına almıştır. Erdoğan “Halkımınhizmetkarıyım” yalanlarıyla yıllardır halkımızı aldatmaya çalıştı.Ne zaman halkımız haklarını talep etse işbirlikçi faşist TayyipErdoğan; saldırılarıyla, gazıyla, copuyla, tutuklama terörüylehalkımızı sindirmeye çalışmış, emperyalizmden aldığı güçle pervasızcahakaretler etmiştir.2008 1 Mayıs’ında “Taksim alanı bizimdir” diyen emekçilere“Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” diyen Tayyip Erdoğan,bugün milyonlarca insanın öfkesi karşısında korkmuş, afallamış,halka duyduğu büyük düşmanlığını saklayamamıştır. Son birayda ise halkımızın hak talebi karşısında genç, yaşlı, çoluk,çocuk demeden sokakları kana bulamış, 4 insanımızı katletmişonlarca insanımızı sakat bırakmıştır. Çocuklarımızın katiliolmuştur.Şimdi yine haklarını arıyor emekçiler, sömürülmelerinin, aşağılanmalarının,açlıklarının, yoksulluklarının hesabını soruyorlar.Ve yine halk düşmanı Tayyip Erdoğan halkımızın hak aramatalebi karşısında; “Sen hangi iktidarla konuşuyorsun ya. AKParti iktidarıyla bunlar konuşulur mu? Bundan büyük haddinibilmemezlik olur mu? Kalkacaksın sen, hükümete, ‘Şu valiyi, şuemniyet müdürünü görevden al, şunu açığa al, şunu şurayagötür, bunu buraya götür...’ Önce haddini bileceksin ya. Ayaklarne zamandan beri baş olmaya başladı?” diyerek gerçek işbirlikçiyüzünü bir kez daha göstermiştir.Korkuyorlar evet ayakların baş olmasından korkuyorlar. Ayaklarınbaş olması onlar için kıyamet gününün gelmesidir. Buyüzden öfkeden gözleri dönmüş saldırıyorlar alanlarda, sokaklardahakkını arayan milyonlara Amerikan uşakları. Ama ne kadarkorksalar da engellemeye çalışsalar da halk düşmanlarınınkorktuğu o gün, o kıyamet günlerinin gelmesini hiçbir güç engelleyemeyecek.Halkımız kiminle konuştuğunu da hangi işbirlikçiiktidara karşı ayaklandığını iyi biliyor… Evet kaçamayacaksınızo tarihsel gerçeklikten. Gün gelecek ayaklar baş olacak. Ve ogün sizlerin kıyameti olacak.AKP’nin TSK’nın 35.Madde Değişikliği İleDarbelere Son VerdiğiDemagojisiAKP Hükümeti TSK İç Hizmet Kanunu’nun35. Maddesini değiştirmek için hazırladığı kanuntasarısına göre TSK’nın yeni görevi “Yurt dışındangelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanınısavunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde asgarigücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak,TBMM kararıyla yurtdışında verilengörevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasınayardımcı olmaktır” denilmektedir.AKP, bu yasa değişikliği ile sözde darbelereson verdiği demagojisini yapıyor.Oysa yaşadığımız günler darbe günlerini aratırdurumda. AKP iktidarı 12 Eylül cuntacılarınınyaptığı hangi faşist terörü hayata geçiremiyor dadarbeye ihtiyacı olsun. Ayrıca bugün darbe günlerindeyaşadığımız faşist terörün hangisi eksik.Bütün ülkeyi gaz odasına çeviren, 12 Eylül dönemindebile olmadığı kadar hapishanelerindenölülerin çıktığı bir ülkede darbeye mi ihtiyaçvar?Ayrıca, Gezi olaylarından gördük, AKP polislebaşa çıkamadığı anda hemen askeri devreyesoktu. Ordu zaten AKP’nin emrindedir... İhtiyaçduyduğu her zaman halka karşı savaşta kullanabilecektir.Ordunun operasyonlara katılması valilerinyetki alanına bırakılmıştır.Dönelim 35. maddedeki yasal düzenleme demagojisine...AKP, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesindekideğişikliği faşizm bütün Türkiye’yiaçık hava hapishanesine çevirdiği günümüzde“demokratikleşme” demagojisiyle meclisten geçirdi.Oysa bu değişiklik ile AKP, TSK’yı işbirlikçive emperyalist tekellerin çıkarlarını güvencealtına almak için uluslararası boyutta vurucugücü haline getiriyor.Bu yasal değişiklik ile TSK yurtdışında emperyalistlerinihtiyacı olan her yere müdahalegücü olarak gönderilecektir.Faşist terörüyle tüm dünyada teşhir olan AKP35. madde değişikliğiyle “darbelere son verdik”demagojisiyle faşist terörünün üstünü örtmeyeçalışıyor. Ancak boşuna, AKP’nin attığı her adımsadece faşizmini pekiştiren adımlar olacaktır.Göstermelik de demokratikleşme adımları atamaz.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!41


Amerika BüyükelçisiTayyip Erdoğan’ın BaşkanlığınıYaptığı AKP Toplantısını BastıSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz201319 Haziran 2013 tarihinde, AKPacilen partilerinin en üst karar organınıtopladı. Taksim Gezi Parkı ile başlayanve bütün ülkeyi saran HalkAyaklanması karşısında şaşkına dönmüşlerdi.Günlerce kabuslar görüpuyuyamamışlardı. Tayyip Erdoğanve AKP'nin kadroları ayaklanmakarşısında nasıl bir yol izleyeceklerinibelirleyeceklerdi. Amerika, her nekadar Tayyip Erdoğan ve AKP sadıkuşağı olsa da, güvenemedi. Ayaklanmakarşısında ne yapacağını şaşıranAKP'nin en üst düzeydeki toplantısınıbastı.“ABD'nin Ankara BüyükelçisiRicciardone, AK Parti Genel Merkezi'niziyaret etti. Ziyaretin, AKParti MKYK toplantısı sürerken gerçekleşmesiise dikkat çekti. BüyükelçiRicciardone'nin ziyaretinin Başbakanve AK Parti Genel Başkanı RecepTayyip Erdoğan başkanlığında AKParti Merkez Karar Yürütme Kurulu(MKYK) toplantısı sürerken gerçekleşmesidikkat çekiyor. Yaklaşık birsaat süren görüşme sonrası açıklamayapan Ricciardone, şunları söyledi:"(...) Türk halkı ve Türk hükümetiarasındaki ilişki devam ediyor.ABD'nin bu dost ülkesine önem veriyoruz.İfade özgürlüğü ve barışçıltoplanma özgürlüğü açısından güvenimiziyineledik.''AKP'li yöneticiler, bu görüşmeninrutin bir görüşme olduğunu açıklayaraküstünü örtmeye çalıştı, “büyükadamlar” olduklarını göstermeye çalışsalarda, islamcı medya bile Amerikabüyükelçisinin baskınını garipsedi.Yaklaşık 1 saat görüşmüşler...Olay çok açık, AKP'nin toplantısınaAmerika baskın yapmıştır. AKP kendibaşına buyruk kararlar vermesin diye,işi şansa bırakmamış, en yetkili organıntoplandığı zamanda baskınyapmıştır. Bu gerçeği kimse gizleyemez.Amerika işini şansa bırakmıyor,sadece büyükelçi görüşmesiyle kalmadı,bu olayın üstünden bir haftageçmeden, bu defa Obama, TayyipErdoğan'ı telefonla arayarak, 1 saatgörüştü. Başbakanlık açıklaması ileAmerika Beyaz Saray'ın açıklamalarıbirbirinden farklıydı. Başbakanlık,ekonomik ilişkileri görüşürken, Erdoğan,“Gezi olayları hakkında daObama'ya bilgi verdi” diyerek önemsizbir konuymuş, lafı gelmişkenbundan da bahsetmiş gibi bir havayaratmak istedi.Beyaz Saray açıklamasında, TayyipErdoğan'la yapılan görüşme için,“Şiddetten uzak durulması; ifade,toplantı ve basın özgürlüğünün önemiüzerinde durulduğu belirtildi”Bir hafta içinde AKP iki defa enüst düzeyde uyarılmış oldu. Erdoğanistediği kadar efelensin, esas patronlarıAmerika bütün ipleri elinde tutuyor.Gizleme saklama ihtiyacı duymadan,AKP'nin toplantısını basıyor. Altıüstü bir büyükelçi toplantılarına baskınyapıyor, “sen kimsin?” diyemiyor...“Toplantımıza nasıl müdahaleedersin?” Diye soramıyor. Rutin birziyaret, önceden planlanmış bir ziyaret,diyerek yine yalan söylüyorlar.Yine halkı aldatmaya çalışıyorlar.Suçluluk psikolojisiyle, yalan üstüneyalan söylüyorlar. İslamcı basınbile “düşündürücü bir ziyaret” yorumuyapmak zorunda kaldı. TaksimGezi Parkı ile başlayan ve tüm ülkeyisaran halk ayaklanması AKP'de depremetkisi yaratmıştı. Bütün hesapları,planları, programları alt üst olanAKP'nin, ne yapacağına karar vereceğitoplantı Amerika’nın sopası altında,onun istediği biçimde şekillenmiştir.Büyükelçinin ve Obama'nın söylediğişey aynı, Amerika AKP'yi uyarıyor,“İfade, toplantı ve basın özgürlğü”konusunda uyardıklarınısöylüyorlar. Buradan anlayacağımızşudur, AKP'nin kulağını çekmiştirAmerika.Halkımız, görün; İşte AKP budur;Amerika'nın izni olmadan parmağınıbile kıpırdatamaz. Halk Ayaklanmasıkarşısında halka karşı topyekün savaşaçmak niyetinde olan AKP Amerika'danizin almadan tek askeri kışladandışarı çıkartamaz. Amerika biryandan Halk Ayaklanmasını bitirmekistiyor, diğer taraftan, Orta Doğu'yasaldırı planlarının aksamamasını istiyor.Bu yüzden Tayyip Erdoğan'ınefelenmesi boşuna, Amerika, birincielden işe el koydu... Bir zamanlar,Erdoğan’ın siyasi danışmanı CüneydZapsu "Bu adamı deliğe süpürmeyin.”demişti. Şimdi yine “deliğe süpürülme”korkusuyla yaşıyor TayyipErdoğan.Müslüman Halkımız! İşte görün...AKP'nin müslümanlığı, İslamiyetisadece kendi kazancı için bir pazarlamaaracı olarak kullanıyor. Zerrekadar müslüman olan bir kişi, Amerika'nınkuklası olamaz. Onun uşağıolamaz. AKP’nin ise ABD'nin uşağıolduğunu tüm dünya görüyor. Amerikamilyonlarca müslümanı katlediyor.Afganistan'da, Irak'ta, Mısır,Lübnan, Cezayir ve Suriye'de milyonlarcamüslüman katlediliyor, kadınlara,çocuklara tecavüz ediliyor.Bunun baş sorumlusu Amerika'dır.AKP Amerikan uşaklığını sürdürerek,bu katliamlara ortak olmaktadır.Amerikan Uşağı olan AKP halkımızakan kusturmaya devam ediyor.Hastaneleri, okulları, meydanları gazaboğmaya devam ediyor. Hatta evleriniçine bile gaz bombaları atıyorlar.AKP halk düşmanıdır. HalkımızAKP'ye güvenmeyin, inanmayın.Halkımızın en temel talebi Ekmek,Adalet ve Özgürlük ancak halkın42<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


kendi mücadelesiyle, kendi örgütlerinikurarak gerçekleşebilir. AKP'nin hazırlayacağıAnayasa, ancak ve ancak,baskıyı, sömürüyü ve işkenceyi arttıracaktır.Bunun tek çözümü, halkın kendiörgütlülüklerini kurmasından geçiyor.Halk için bir anayasaya istemeliyiz.Kongrelerini Amerika'nın yönettiğipartiler bizi temsil edemez. Onlarsadece Amerikan başkanlarını temsiledebilirler, onlar sömürücü tekelcişirketleri temsil ederler.AKP faşizmine karşı birleşelim,gücümüzü gösterelim. AKP on yılboyunca yedi içti, semirdi... AKP'yeyıllar boyunca korkmadığı kadarkorktu. Kabuslar gördüler. Bunu başarantek güç halkın gücüdür. Tekbir hedefe yönelmiş, korku duvarınıyenmiş bir halkın karşısında hiçbirgüç duramaz. 31 Mayıs'tan bu yanaTürkiye Halkları dünyaya örnekolacak bir ayaklanmagerçekleştirerek,bu gücü dostadüşmana gösterdi.AKP'nin gücü isekof bir güçtür. SırtınıAmerika'ya dayamadangüç gösterisi yapamazlar. AKP'ningücü koftur çünkü kapısında eli sopalıAmerikalılar beklemektedir. Amerika'nınağzına bakıyorlar. İktidarı başkasınavermemek için, satamayacaklarışey yoktur.AKP bu görüşmelerde, iktidarınızuğruna Amerika'ya neleri sattınız?Açıklayın! Açıklayamazsınız. “ABDbüyükelçisi, İktidarla da, muhalefetlede görüşürüz” diyerek AKP'yi deaçıktan tehdit etmekten geri durmuyor.Ne yapmazsanız ipinizin çekileceğinisöylediler? Açıklayın! Açıklayamazsınız.Çünkü gerçekler halkınöfkesini bileyecek.Biz halkın gücünü gördük, yaşadık.Halkın gücünün karşısında hiçbirordunun, polisin duramayacağını gördük.İşte, ülkemizin geleceğini AKPgibi Amerika'dan talimat alan birparti belirliyor. Biz buna karşı halkınörgütlülüklerin oluşturmalıyız. Ekmek,Adalet ve özgürlük için, Halkİçin Anayasa istemeliyiz. Bunun mücadelesinihalkın örgütlenmeleriylevermeliyiz. AKP halka hiçbir hakvermeyecektir. Amerika'nın bahsettiği“ifade, basın ve toplantı” özgürlüğü,sadece burjuva partiler, sivil toplumkuruluşları içindir. O da Amerika'nınişine geldiği kadar. Milyonlarca insanınkatili ABD, halkın üzerine gazbombaları atılmasına karşı değildir.Milyonlarca insanı katleden ABDhalk için hiçbir iyi şey düşünmez.Eğer ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü,toplantı özgürlüğü diyorsa...bu sadece düzen partileri içindir,Amerikan beslemesi sivil toplumcukuruluşlar içindir. Halkın toplantıyapmasına, ifade ve basın özgürlüğünetamamen karşıdır. Amerika'nınişine gelmeyen, tek bir satırın bileyazılmasına tahammülleri yoktur.Bizim özgürlüğümüzü AmerikanBeslemesi AKP veremez. Bizözgürlüğümüzü kendi ellerimizlekazanacağız. Halk komiteleriyle,Halk Meclisleriyle kendi haklarımızıtek tek koparıp alacağız.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Çağdaş Hukukçular Derneğiİstanbul ŞubesiBasına ve KamuoyunaHer Yer Lice! Her Yer Direniş!Yeni karakol istemeyen Lice halkı üzerine 28 Haziran2013 tarihinde ateş açıldı. Kimyasal gaz kullanmaklayetinmeyen askerin açtığı ateş sonucu 18 yaşındakiMedeni Yıldırım yaşamını yitirdi.Kürt Halkı’nın karakolsuz, çatışmasızbir coğrafyada yaşama arzusunu, gerçekdemokrasi koşullarında kaderini serbestçetayin talebini, anadilinde kendiniifade etme gerçek isteğini her defasındasömüren, sahte ve içi boş umutlarlaKürt Halkını oyalayan, onu her fırsattaTürkiye’de yaşayan diğer milliyetlerdenemekçilerle karşı karşıya getiren, tüm milliyetlerdenişçi ve emekçiler arasına her fırsattaşovenizm zehirini akıtan bir avuç sömürücünün devleti“barış” ve “demokrasi” anlayışını Lice’deki saldırıdaortaya koymuştur: en geniş kitlelerin dizginsizce sömürülebilmesiiçin alabildiğine BASKI! Yani yenikarakol, kimyasal gaz, kurşun, ölüm ve kan... İşte bu,emperyalizm ve onun işbirlikçisi AKP Hükümetinindemokrasi ve barış anlayışıdır. Taksim Gezi Parkı’ndakive Lice’deki olaylar bunu göstermiştir.Ne var ki siyasi iktidar tarafından uygulanan baskıve zulüm politikaları artık sonuç vermemektedir. Baskıve zulme kalkan olmak isteyen halk, büyük bir dayanışmaruhuyla birleşmekte ve direnmektedir. Taksim GeziParkı'nda başlayan bu dayanışma ve direniş ruhu Lice’dedevam etmektedir.Onca katliamın failleri nasıl cezasız kaldıysa,Alaattin Karadağ’ı katledenler nasıl beraatettiyse, Ethem Sarısülük’ü vuran polisnasıl serbest kaldıysa, Ferhat Gerçek’ifelç bırakan kurşunu sıkanlar nasıl cezaalmadan aramızda dolaşacaksa MedeniYıldırım’ı katledenlerin de cezasız kalacağınıbiliyoruz. Ama baskıya karşı direnenlerihiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız.Adalet için mücadele etmeye devamedeceğiz. Henüz 18 yaşında iken katledilen MedeniYıldırım’ı anıyoruz. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbulŞubesi olarak HER YER LİCE! HER YER DİRENİŞ!diye haykırıyoruz. Saygılarımızla.Çağdaş Hukukçular Derneğiİstanbul ŞubesiYALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!43


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013İDEOLOJİ NEDİR?İdeolojik davranmak ne demektir?İdeolojik halayGözaltında İdeolojik tavır sergilemekİdeolojik davranmanın suç sayılması***İdeolojik davranmak kötü bir şeydeğildir, suç hiç değildir. İdeolojikdavranmak yaşam koşullarıyla birliktesistemleşen görüş ve düşüncelerinyansımasıdır ve doğru tavır da bunusergileyebilmektir. Düzen, kendi ideolojisinekarşı bir ideolojik tavrı elbettebarındırmak istemeyecektir. Bu yüzdenkelimelerin önüne ideolojik kavramınıyerleştirip ideolojik olan herşeyin kötü olduğu izlenimini, algısınıyaratmak istemektedir.Adalet talebinde bulunmak, emeğininhakkını istemek, yağma ve talanakarşı çıkmak, hak ve özgürlükistemek Bunların hepsi ideolojiksuç sayılıyor.Barınma hakkını savunmak, sağlık,eğitim hakkını savunmak bunlarınhepsi ideolojik suç olarak görülür.Parasız eğitim diyerek en doğalhakkının peşinden koşarken örgütüyesi olmakla suçlanırsın. Ne içineylem yaptığın, taleplerin hiçe sayılır.Kaba bir örgüt düşmanlığı ile yönlendirmekisterler süreci.***Parasız Eğitim istemek nasıl birsuçtur. Hangi kategoriye girmektedir.Ki öğrenciler bu hakkın talep edilmesininnedenleri tartışılmaksızın,EMEK TEKRARINIÖĞRENDİMBORCUM EN AZ BİR KİŞİYE DAHAÖĞRETMEKTİR!BORCUM BANA VERİLEN EMEĞİTEKRARLAMAKTIR!örgüt üyesi olmaklasuçlanır ve gözaltınaalınır, tutuklanırlar...İdeolojiyle, örgütleinsanların gözünükorkutmak, insanlarınaklında bulanıklıkyaratmak, düzeninsürekli kullandığıbir taktiktir.Oysa olaylara ideolojikyaklaşmak, örgütlüolmak nedenkötü bir şey olsunki? İnsanlar, haklarını alamıyorsa,elbette örgütlü bir şekilde ve ideolojikolarak bir karşılık verecek!Aslında doğru olan budur. Doğalve doğru olan, düşünce ve davranışlarımızabir ideolojinin yön vermesidir.Halkı ideolojik davranmakla suçlayanburjuva politikacıları da aslındaburjuva idelojisiyle hareket ederler.Halkı ideolojik davranmakla suçlarken,hedefleri, burjuva ideolojisidışındaki ideolojilere yaşam hakkıtanımamaktır.***İdeolojilerin savaşımı söz konusudur.Bu yüzden düzen burjuvaideoloji diye bir şey yokmuş gibidavranıp kendisine karşıt olan ideolojiyikötüleyerek, yok etmeye çalışırve insanları kandırır. Hiçbir ideolojiyekapılmayın derken aslında düzeninsunduğu burjuva ideolojisini savunmalarını,ona uygun davranmalarınıister.Burjuvazinin, kendisi sahip olmasınarağmen, "kötü" "olumsuz"bir şey gibi göstermeye çalıştığı ideolojinedir?İdeoloji kelimesi, Yunanca kökenli"düşünce" anlamına gelen "idea" kelimesiile, "bilgi" anlamına gelen"logos" kelimelerinin birleştirilmesiyleoluşmuş ve "düşünceyi inceleyenbilim" anlamında da kullanılmıştır.***İdeolojinin kelime anlamı = Düşünceyiinceleyen bilimdir.İdeoloji; toplumların, sınıfların,çeşitli topluluk ve grupların siyasi,hukuki, kültürel, ahlaki, dinsel, felsefigörüş ve düşüncelerinin sistemleşmişhalidir.****İdeoloji tanım: Toplumların, sınıfların,çeşitli topluluk ve gruplarınsiyasi, hukuki , kültürel, ahlaki, dinsel,felsefi görüş ve düşüncelerinin sistemleşmişhalidir.İdeoloji, tanımından da anlaşılacağıüzere, bir üst yapı kurumudurve altyapı (yani üretim ilişkileri) tarafındanbelirlenir.Çünkü, düşünceyi şekillendiren,maddi yaşam koşullarıdır!!!Dolayısıyla, her sınıfın ideolojisikendi yaşam koşullarına bağlı olarakoluşmaktadır.Düşünceyi şekillendiren, maddiyaşam koşullarıdır. !!!***İdeoloji, üretim ilişkilerine, üretimrejimine göre şekillenir, yani yaşamkoşullarıdır ideolojiyi oluşturan."Kulübede, saraydakinden başkatürlü düşünülür" denir, yani kulübedeyaşayanlarla, saraylarda yaşayanlarındüşünceleri de farklıdır.Ya da örneğin, bir patronla, birişçinin düşünceleri de aynı değildir.Patron daha fazla sömürmek isterken,işçi emeğinin karşılığını almakister.Birbiriyle çelişen iki farklı düşüncesöz konusudur. Bu, iki farklı ideolojininşekillenmesinin de maddi zemininioluşturur.Burjuvazi ve işçi sınıfı, kapitalistsistemdeki iki temel sınıfı oluşturur.Ve bu sınıflara ait, iki temel ideolojivardır. Bunlar; burjuva ideolojisiile proletarya ideolojisidir.Bu iki temel sınıfın savunduklarısistem de birbirinden farklıdır. Birininvarlığı, birinin yokluğudur.İki ideolojinin savaşımı karşıtlarınsavaşımıdır. Birinin var olması diğerininyok olmasını gerektirir.Burjuvazi, emek sömürüsüne dayalıbir sistem olan kapitalizmi savunurken,sınıf bilincine varmış işçilerise, emek sömürüsünü ortadan kal-44<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


dıracak olan sosyalizmi savunur vebu düzeni kurmak için mücadeleederler.Düşünce maddi yaşam koşullarınınbirebir yansıması da değildir.Düşüncenin gelişimini etkileyen farklıetkenler de söz konusudur. (Yoksaherkes devrimci olurdu.)Her sınıfın yaşamın içinde oluşandüşünceleri, kültürü, siyasal, ekonomikduruma ilişkin değerlendirmeleri,belli bir düşünsel süreç sonunda sistemleşirve ideoloji dediğimiz olguşekillenir. Ve sistemli bir hal almayabaşlayan ideoloji, o sınıfa ait kesimlerietkileyip yönlendirmeye başlar.***Düşüncenin gelişimini etkileyenfarklı etkenler de olabilir. Bu yüzdenbelli bir düşünsel süreç sonucundaideoloji şekillenir.İşçi sınıfına ideoloji silahını kazandıranMarks ve Engels'tir. İşçilerkapitalist sömürüye karşı daha öncede mücadele ediyorlardı. Daha öncede kapitalizm karşısında oluşmuş,işçi sınıfına ait çeşitli düşüncelervardı. Ancak bunlar henüz sistemleşmemiş,kendi iç bütünlüğüne vemantıki sonuçlarına ulaşmamış düşüncelerdi.Marks ve Engels işçisınıfı ideolojisinin oluşum sürecinintamamlayıcısı olmuşlardır.Böylece, proletarya, burjuvaziyleideoloji cephesinde savaşabilecek birdonanıma kavuştu ve ideoloji sayesinde,proletaryanın hedefleri de netleşmişoldu. Bu ideoloji bilimsel sosyalizmdir.Ya da "Marksizm-Leninizmdir"şeklinde ifade etmek dedoğrudur.Bilimsel sosyalizm göstermiştirki; kapitalizmi tarihsel bir zorunlulukolarak sosyalizm takip edecektir. Ancakbu, kendiliğinden değil, tarihinbelirleyeni olan sınıf mücadelesi sonucundaolacaktır. Yani, proletaryanınideolojisi, sosyalizm için sınıf mücadelesiyürütmeyi, proletaryanın iktidarınıkurarak sosyalizmi inşaa etmeyive giderek sınıfsız topluma,komünizme geçmeyi içerir.***Proletarya ideolojisinin burjuvaideolojisiyle sınıf mücadalesinin sonucundaproletarya iktidarı kurulacakve önce sosyalizm inşa edilecek,sonra sınıfsız bir toplum olarak komünizmegeçilecektir der ML. (BilimselSosyalizm)İşçi sınıfı ve burjuvazi arasındakiçatışma, aynı zamanda ideolojik birçatışmadır. Her iki ideoloji de, kitlelerinbilinçlerine hakim hale gelmekister. Ve kapitalist bir düzen içinde,esas olarak bu iki ideoloji dışındabaşka bir ideolojiye yer yoktur. Herdüşünce, birbiriyle sürekli olarak çatışmahalinde olan bu iki ideolojidenbirisinden etkilenmiştir ve yine buiki ideolojiden birisine hizmet eder.***Daha önce defalarca konuşmuştukve ara yol yok demiştik. Hiçbir ideolojiyibenimsemeyen birisi ya hiçbirşeyin farkında değildir ya da yalansöylüyordur. Çünkü birbiriyle sürekliçatşma halinde olan iki ideoloji vardır.Birini benimsemiyorum diyen birisihiçbir şey yapmadan diğerine hizmetetmektedir.Lenin bu konuda şöyle der; "burjuvamı, yoksa sosyalist ideoloji mi?Bunun bir üçüncü yolu yoktur. Çünkübir "üçüncü" ideolojiyi (...) insanlıkyaratmamıştır. Bundan dolayı sosyalistideolojinin her küçültülüşü,onları sosyalist ideolojiden her saptırış,aynı zamanda burjuva ideolojiningüçlendirilmesidir." (Lenin- Ne Yapmalı)***Sosyalist ideolojinin küçültülüşü,sosyalist ideolojiden saptırılış herdaim burjuva ideolojisini güçlendirirve bunu da genellikle reformist sol,oportünist sol yapmaktadır. İşine geldiğiiçin, düzene entegre olduğu içinbu şekilde davranır.Bunun pratik anlamı şudur; yaişçi sınıfının iktidarını, yani sosyalizmisavunursun; ya da burjuvazininiktidarına yani kapitalizme hizmetedersin. Bu ikisi dışında bir üçüncüyol, üçüncü bir sistem yoktur.Dolayısıyla, ideolojik davranmamakdiye bir şey yoktur. İdeolojikdavranmadığını söyleyenler ya yanılmaktaya da gerçeği çarpıtmaktadır.Aynı şekilde "tüm ideolojilere karşıolmak" diye bir şey de yoktur. Bunusöyleyenler de, gerçekte burjuvaideolojisinin etkisi altındadır.Oysa, bilimsel doğrulara göredavranmak, işçi sınıfı ideolojisinisavunmayı gerektirir.***Biz bilimsel doğruları savunuyoruzbiz diyalektik materyalizmi yanibilimsel sosyalizmi benimsiyor savunuyoruz,safımız, ideolojimiz bellidir.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Hasta Tutsaklara Özgürlük!İstanbul Altınşehir’de, Bayramtepe Meydanı'nda,Kanser Hastası Devrimci Tutsak Kemal Avcı’nın serbestbırakılması için Halk Cepheliler yazılamalar yaptı.Halk Cepheliler, "F Tipi hapishanelerin ağır baskıve tecrit koşullarından kanser hastalığına yakalanmışolan Kemal Avcı'yı ve tüm tutsaklarımızı zulmün elindenalacağız.Devrimci tutsaklarımız onurumuzdur. Hiçbir hastatutsağımızı faşizmin katletmesine izin vermeyeceğiz.Mete Diş'i kararlılığımızla nasıl aldıysak, Kemal AVCI'yıda alacağız.DEVRİMCİ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR!..HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!.." diyerekkararlılıklarını ifade ettiler.YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!45


HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ!Özgür Tutsaklardan Ayaklanma Günlerine İlişkin Düşünceler...Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013GÜLHANSAĞALTICIŞakran Kadın Kapalı Hapishanesi.“Çoluk Çocuk DeğilSüreci Omuzlayan Gençlerimiz”...Düzen gençlerimizi “işyapamaz”, “aklı bir karış havada”,“kıymet bilmez” diyerekdeğersizleştirmeye ve pasifizeetmeye çalışır. Böylelikle halkıngözünde gençlerin, sözlerinegüven duyulmasını engellemekister.Gençler bu ülkenin geleceğive ülkemizdeki mücadelenin fitilleyicisidirler.Ayrıca gençlerinkarakterinde değişikliğe açıklıkvardır. Emperyalistler ve işbirlikçilerigençlerden ölüm kadarkorkarlar. Sadece gözaltılarla,işkencelerle, tutuklamalarlagençleri yıldıramayacağını bildiğindengençlerin mücadelesini “çoluk-çocuk”seviyesine indirerek, psikolojik savaşda yürütürler.Kimi zaman, “çoluk-çocuk” sözcükgrubunu kendi saflarımızda daduyarız. Genç yaştaki yoldaşlarımızaçocuk gözüyle bakar, yaptıkları işleribeğenmeyiz. “Aman o daha çocuk”diye küçümseriz. Bu kendini üstüngörmektir, yoldaşlarına güven duymamaktır.Düzene ait bu kafa yapısıdevrimci saflarımızda olamaz. Şuson süreçte tutsaklıktan kaynaklı boşalanyerleri 15-16 yaşındaki yoldaşlarımızalmış, yaşlarını, deneyimsizliklerinikendilerine bahane etmedencoşkuyla mücadeleye atılmışlardır.Bize düşen, “çoluk-çocuk”demek değil, onlara güvenmek, deneyimlerimizionlarla paylaşmak, eksikkonularda onları eğitmekdir.Unutulmamalıdır ki, “çoluk-çocuk”değil hepsi birer kahramandır.Sibel, Adalet, Sezgin, Canan’dır herbiri. Filistin sokaklarında komutan,darağacında Tanya’dır. Tarih sayfalarımız,genç yaşta “Canım Feda”diyen kahramanlarla doludur.Bu yüzden onlar “çoluk-çocuk”değil, yeni destanlar yazmaya gönüllügençlerimizdir.***OKTAY KELEBEKTaksim’den başlayan öfke ve coşkunun,Anadolu’nun dört bir yanınayayıldığı günleri yaşıyoruz... Ülkemizve halklarımız için önemli bir süreçelbette... Küçük küçük direnişlerdenbüyük direnişe, küçük küçük zaferlerdenbüyük direnişimizin zaferinekadar, 5-7 bin ile başlayan konserlerden550 binlik konserlere uzayanbirleştirici, direnç aşılayıcı, güç taşıyıcıbirliktelikleri yaratan, Taksim’isavunma bilincini beyinlere kazıyanemeğimizin sonuçlarını böyle görüyoruz.Halk, direne direne kazananlardandirenmeyi ve kazanmayı öğrendi...Kasktan, gazdan, coptan korkulmamasıgerektiğini öğrendi. Bugün onlarlaoynuyor, onu alaya alıyor...Halk budur işte... Bizi atomlarımızakadar bölmeye çalışanlar, karşılarındabüyüyen bir kartopu buldular... Şimdisıra halkta... Halkın vicdanına sığınsınlaren iyisi...***RAŞİT DÖRTYOLHalkımız, unutturulmak istenentüm değerlerini, bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizm özleminidaha güçlü hayırıyor. “Herhangibir ideolojiye tabi olmayan”,“Partiler üstü”, “90 kuşağı”gibi ipe sapa gelmez laflarlahalkı küçümseyen, halkınözlemlerini ve iradesini yok sayanlaracevabı halk veriyor.Halkı halka sansür etmekisteyenler kendi acizliklerininaltında kalıyorlar. Oligarşininmedyasında, “akil”li geçinenlerkonuşurken fonda Taksim gösteriliyor.Onlar çok “akil”li ama“Halk bilmez, cahil”... Halkıaşağılamaya devam ediyorlar.Şimdi “canlı yayın”da TayyipErdoğan’ın “Ankara'ya girişi”veriliyor. Amerikan beslemelerihalka karşı güç gösterilerinesoyunuyor, şov yapmaya çalışıyorlar.Ama halkın bir nehir olupakışını durduramıyorlar. Çünkü bizvarız, halkın Mahirleri, Şanlı Alişanları,Sibelleri var... Umudu yokedemedikleri için, halkı sindiremedikleriiçin aynı yalanları, aynı demagojileritekrar edip duruyorlar.Tayyip Erdoğan, sanki bu halkABD'yi ortak düşman ilan etmemişgibi “Eylemlerin içinde ABD Büyükelçiliği’neyönelik eylem yapanlarvar” diyor... Bu eylem milyonlarıneylemidir ve halk ABD ile beslemelerinedahasını da söyleyecektir.***ŞAFAK YAYLATayyip Erdoğan başta “çapulcu”deyip yok saymaya çalıştığı insanlarındirenişi karşısında büyük korkuyakapıldı ve her türlü yalan-dezenformasyon,çarpıtma, iftira silahı ilesaldırmaya başladı. Ankara’da mitingüzerine miting yaparak aklınca “boygösterisi” yapıyor. Bugün yine GeziParkı’na saldırdı polis ve Taksim’inher yerini abluka altına aldı. Ancakhalk şu an sokakta direniyor. Heranlamıyla öğretici ve eğitici, her anlamıylakazanım olan bir direniş yarattıhalkımız.46<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Halk İçin, Cephe İçinDevrim İçin SattığımızDergi Sayısını Çiftleyelim!BİR KENDİSİNE, BİR KOMŞUSUNABİR KENDİSİNE, BİR AKRABASINABİR KENDİSİNE, BİR TANIDIĞINABİR KENDİSİNE, BİR ARKADAŞINA...27 yıldır yayın faaliyeti sürdürüyoruz.Aylık, 2 haftalık derken 1 haftalıksürelerle çıkardık yayınlarımızıYakın zamanda sayfa sayımızı artırdık.Bunları yaparken, belirleyiciolan mücadelenin ve bizim ihtiyaçlarımızdı.Halka ulaşmak için elimizdeki entemel araç ajitasyon ve propagandafaaliyetidir. Dergi ise bunların içindeen temel olanıdır. Yayını olmayanbir örgüt, soluksuz kalmış insan gibidir.Pusulası olmayan gemi gibidir.Dergi, düşüncelerimizi yayan enetkili silahımızdır.Sattığımız her bir dergi, düzeninbeyinleri teslim alma, uyuşturma saldırısınakarşı; umutsuzluk dünyasındançekip aldığımız bir insan demektir.Dergimizin girdiği her ev, güneşgirmiş gibi aydınlanır. Gözlere indirilenperdeyi kaldırır, gerçekleri söylerve kulaktan kulağa fısıldanarak büyürCephelilere siyasi eğitim verir,ideolojik olarak besler, canlı ve diritutarken; halkımıza kurtuluşun yolunugösterir.Elimizdeki en önemli örgütlemearacıdır dergi. Çat kapı gittiğimizdeilk uzattığımız odur. Bir olayı nasıldeğerlendireceğimizi merak ettiğimizdeilk baktığımız odur. Tarihimizebakmak istediğimizde en büyük kaynakodur. Derginin olmadığını düşününSilahsız bir savaşçı nasıl olmazsa,dergisi olmayan bir örgüt deyaşayamaz. Halka ulaştığında isecan bulur, vücuda gelir, yazılar eylemedönüşür. Bu yüzden sattığımız dergisayısını arttırmalıyız.Faşizm, ülkeyi yalan ve demagojiile yönetiyor. Satılık ihale medyası,79 ile yayılan halk ayaklanmasınıdahi haber yapmadı. Halkın yoksulluğunu,açlığını, çaresizliğini haberyapmayan burjuva medya, AKP kendiyandaşı “aydın”ları basına çıkartarak,yalanlarını gerçek gibi anlatıyor.Tayyip, camide içki içtiler, komiseriköprüden aşağı attılar, türbanlıbir tanıdığımı dövdüler, bayrak yaktılarvb. bir çok yalanla halkı bölmeyeve kendi tabanını ayaklanan halkakarşı kışkırtmaya çalıştı.Ağır sansür ortamında halk yinede ayaklanmayı yaygınlaştırdı.Halk ayaklandıysa, bunda bizimyıllardır bedeller ödeyerek yürüttüğümüzmücadelenin etkisi çokbüyüktür. Türkiye’nin direnen damarıolarak, devrim iddiasını kesintisiztaşıyarak “Bir tek siz yaparsınız”düşüncesini halkta hakim kıldık.Ve halk, devrimcilerden gördükleriyle,onlardan aldıkları cesaretle, meşruluklaayaklanmıştır. Evet bu, ayaklananherkesin Cepheli olduğunugöstermez. Ancak bunu yapabiliriz.Ayaklanmayı örgütlü hale getirmekiçin halka gitmeliyiz, politikalarımızıgötürmeliyiz, gerçekleri anlatmalıyızve devrim mücadelesine katılma çağrısıyapmalıyız.HALK İÇİN, CEPHE İÇİNDEVRİM İÇİN SATTIĞIMIZDERGİ SAYISINI ÇİFTLEYE-LİM!BİR KENDİSİNE, BİR KOM-ŞUSUNABİR KENDİSİNE, BİR AKRA-BASINABİR KENDİSİNE, BİR TANI-DIĞINABİR KENDİSİNE, BİR ARKA-DAŞINA...BİR CEPHELİNİN MUTLAKABİR TANIDIĞI BİR AKRABASIBİR KOMŞUSU VARDIR... BUBAKIŞ AÇISI İLE BİR DERGİALANA İKİ TANE VERMELİYİZBİR ALAN İKİ TANE ALMALI..O DA ALDIĞI DERGİYİ BİR KOM-ŞUSUNA, BİR AKRABASINA, BİRARAKADAŞINA VERMELİ...Tüm Cepheliler GörevBaşına!Görevimiz, sattığımız dergi sayısınıikiye katlamak!Her Cepheli, bir dergi satıyorsabunu iki dergi yapmalıdır! Birkeniki olmak için bir dergi daha fazlasatmalıyız.10 dergi satıyorsak 20 yapmayıhedeflemeliyiz.Dergimizde yazdığımız her şeyçok değerlidir. Çünkü hepsinin bedeliniödedik. Faşizme karşı direnmeninonuru devrimcilere, bize aittir.Direndik, direniyoruz, direneceğiz.Bu nedenle dergimiz bizim ödediğimizbedellerin gücüyle ulaşmalıdırhalka. Evlere giderken bu meşruluklagitmeliyiz. Doğruyu yazıyoruzçünkü, şehitlerimiz bunun için öldü,yoldaşlarımız bunun için ömürlerinif tiplerinde geçiriyor, biz bunun içinher gün bedel ödemeye devam ediyoruz.Kanımızla nasıl duvara DevrimciSol yazdıysak, sosyalizmin öl-Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!47


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013mediğini haykırdıysak, aynı inançlagitmeliyiz evlere En yoksullardanbaşlamalıyız.Halkımız aç!Çözüme aç,Çareye aç derdine deva arıyorhalkımız. Halka derdinin çaresiniulaştırmamak en büyük suçtur. Halkbizi beklemez!Ne diyeceğiz aç, yoksul halka?Ne diyeceğiz çocuklarını aç bırakmakistemeyen ana babalara Ne diyeceğizhastaneye alınmayan, başınagaz bombası yiyen, işten atılan, çocuğunaihtiyaçlarını alamayan, evindenyurdundan edilmiş, göçmek zorundakalmış halkımıza?Dur bekle, bu hafta dergi elimizegeç ulaştı dur bekle işler çok, gelemiyorumhastalandım işim çıktıtamam bir ara yaparız arkadaşlardağıttı sandım operasyonyedik yeterli insan yoktu Tutuklananarkadaşın dergi ilişkilerini bilmiyordukvb. vbHalka bunları mı söyleyeceğiz?Dur biraz daha bekle, elbet sana dabir gün dergi dağıtacağızDaha fazla dergi vereceğiz de neolacak, kendimiz bile okumuyoruzki, canım devrim hemen mi olacak,az daha bekleyin dağıtırız haftayaBunları mı söyleyeceğiz?Gördük, yaşadık halkın öfkesibirikmiştir. Nicel birikim, nitel patlamalarasebep olur. Yaşadığımız budur.Adaletsizlik? halkımızın canınatak etmiştir. Ama halkımız örgütsüzdür.Uğruna 43 yıldır mücadeleettiğimiz devrimi gerçekleştirmekiçin halkı örgütlemeliyiz. Adaletsizliklereson vermek, halkımızı yoksulluktankurtarmak için daha fazlaçalışmalıyız.Bu nedenle her Cepheli öncelikledergisini okumalıdır. Dergiyi okumayanlar,politik ve ideolojik olarakkendisini geliştirmeyenler dergiyihalka götürmeyi de bir ihtiyaç olarakgörmezler.Her Cepheli, sattığı dergi sayısınıbirden ikiye, üçten altıya, beşten onaçıkarmalıdır. Hedef dergi sayısınıçiftlemektir, iki katına çıkartmaktır.Örgütlü bulunduğumuz her yerde,sattığımızın iki katı dergi satma hedefinikoymalıyız önümüzeİki katı dergi satmak demek, halkadaha çok gitmek, örgütlenme çalışmasınıartırmak, yeni dergi dağıtımcılarıbulmak demektir. Her dergi,faşizmin yalanlarına demagojilerinekarşı attığımız bir mermidir.Savaşı Büyütmek İçin DergiSayılarını Çiftleyelim2 katına çıkaralım.Şehitlerimiz için, tutsaklarımıziçin, Cephe için, halk için, devrimiçin dergi sayımızı 2 katına çıkaralım.550 binden 1 milyona, 75 milyonaulaşmak için dergi sayısını artıralım.Devrim hayal değil! Ama sadeceistemekle gerçekleşmeyecek, çalışmalıyız.Unutmayalım:DERGİMİZ; DÜŞMANA KARŞIEN BÜYÜK İDEOLOJİK MÜCA-DELE ARACIMIZDIR.DERGİMİZ; TEMEL PROPA-GANDA ARACIMIZDIR.DERGİMİZ; MEŞRULUĞU-MUZDURDERGİMİZ İDDİAMIZDIRDERGİMİZ KARARLILIĞIMIZ-DIR.DERGİMİZ CÜRETİMİZDİR.DERGİMİZ; HALK VE KADROEĞİTİMİNDEKİ EN TEMEL ARA-CIMIZDIR.“Kayaları delen suyun şiddetideğil, damlaların sürekliliğidir”Biz o damlalar olmalı, dağıttığımıztek derginin bile ne kadar önemli olduğunuaklımızdan çıkarmamalıyız."Sağır sultanlar bilsin ki, delinmezsanılan kayaları damlalarınsürekliliği deler. Şimdi birer damlayız.Damlalarımız sürekli olarakdelmeye devam ediyor zulmün duvarlarını.Tarih bizi yazmaya devamediyor. Kazandığımızı da yazacak."Hüseyin ÇukurluözBekir BaturuDev-Genç’li Rıdvan Akbaş’ı Zulmün Elinden Çekip AldıkAKP’nin komplocu polisi tarafından 8 Mayıs 2012günü pek çok ilde gece yarısı yasal dernekler ve evlerbasılmış 100’e yakın devrimci gözaltına alınıp tutuklanmıştı.Tutuklanan devrimcilerin suçu! “Parasız Eğitimİstemek,Yüz binlerin katıldığı Grup Yorum’un Tam BağımsızTürkiye Konseri’ne katılmak, Füze KalkanınaHayır” demekti.”Dev-Genç’li Rıdvan Akbaş dabu “suçlar”ı işlediği için 15 aydanberi Sincan F Tipi hücresinde kalıyordu.28 Haziran günü görülenmahkemede AKP’nin komplocu polisininkomplosu gözler önüne serildive Dev-Genç’li Rıdvan Akbaş ilebirlikte İlhan Kaya, Emel Keleş,Hasan Karapınar serbest bırakıldı. Kararın ardındanadliye önünde zafer halayı çekildi ve Sincan’a tutsaklarıalmaya gidildi.AKP’nin işkenceci katil polisine sesleniyoruz: "Komplolarınız,baskılarınız, tecrit hücreleriniz bize vız gelir!Bizler bu vatanın en onurlu damarı olan Dev-Genç’lileriz!Tutsaklarımızı yeni tutsaklarpahasına sahiplen-Arşivmeye devam edeceğiz. Nasılki Rıdvan’ı zulmünelinden aldıysak 18 Ocak2013’te yine komplolarlatutukladığınız yoldaşlarımızıda zulmün elindenalacağız!”48<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Yozlaşmaya KarşAnadolu Halk FestivaliAnadolu Halk Festivali’nin üçüncüsübu yıl Büyük Gazi Parkı’nda,28-29-30 Haziran tarihlerinde, “FaşizmeKarşı Demokrasi YozlaşmayaKarşı Halk Kültürü” şiarıyla düzenlendi.Üç gün süren festival içinAnadolu’nun farklı illerinden gelenkurumlar kültürlerini tanıtmak amacıylastantlarını kurdular, binlerceinsan hep birlikte halay çekip aynıtürküleri söylemenin, böyle büyükve güçlü bir kültürün sürdürücüsüolmanın coşkusunu yaşadı. Üç günboyunca emperyalizmin yoz kültürünekarşı nasıl ve hangi alternatifle mücadeleedileceği bir kez daha gösterilmişoldu.1. gün...Birinci günün akşamı konserlerbaşlayana kadar konser alanı tamolarak dolmamıştı. Kitle daha çokstantların kurulu olduğu bölümdeyoğunlaştı. Festival alanına gelen ziyaretçileri,“ABD ve AKP FaşizmineKarşı Omuz Omuza”, “Örgütlü HalkYenilmez”, “Gücümüz Halk Komitelerindedir”pankartları karşılıyordu.Anadolu illerinden gelenlerin kurduklarıstantlar Anadolu halk kültürününzenginliğini gösteriyordu. Trakya,Hatay, Bursa, Ankara, Antalya,İzmir gibi pek çok ilin yöresel yemeklerinive kültürünü tanıtan stantlarkurulmuştu. Halkın ilgisi oldukçayoğundu. Emperyalizmin, beslenme,yeme-içme konusunda bile kendiyoz kültürünü dayattığı günümüzdebinlerce yıllık halk kültürüyle oluşanyöresel yemeklerin tanıtılması önemliydi.Özelliklede Trakya’nın peynirhelvası, Bursa-Gemlik’ten gelen zeytin,Antalya’dan gelen mısırlar veMersin’in, tantunisi ilgi gördü. Sabahsaatlerinden itibaren son hazırlıklartamamlandı. Anadolu’dan gelen kurumlaröğle saatlerinden itibarenstantlarına yerleşip, yöresel yiyeceklerinive malzemelerini hazırladılar.Kitle de bu arada festival alanındakiyerini almaya başlamıştı. Saat 17.00-18.00 arasında Faşizme Karşı AydınSanatçıların sorumlulukları başlığıaltında sohbet edildi. Panele oyuncuBarış Atay, yönetmen Semir Aslanyürekve Grup Yorum üyesi SelmaAltın katıldı. Taksim Gezi Parkı Direnişi’yleilgili halkla sohbet edildi.Panele halkın ilgisi yoğundu. Yaklaşık200 kişi katıldı. Panelden sonra romanhavaları çalan, darbuka ve klarnettenoluşan bir ekip geldi. İnsanlar müzikeşliğinde oynadılar. Renkli görüntüleroluştu. Daha sonra kitle konser alanınadoğru yöneldi.İllerin yanı sıra Dev-Genç’liler,TAYAD’lılar ve Ozan Yayıncılık dastantlarını kurdular. TAYAD standındael emeği tutsak ürünleri halka ulaştırıldı.Yine pek çok kitap, <strong>Yürüyüş</strong>dergisi, Halk Anayasası taslağı halkaulaştırıldı.Festivale katılan çocuklar içinoluşturulan özel bölüm üç gün boyuncaaçık tutuldu. Burada çocuklariçin oyun ve programlar düzenlendi.Konser programına ilk olarak ErdalBayrakoğlu ile başlandı. Binlercekişi Karadeniz ezgileriyle alanı dolduruphoronlar çekmeye başladı. ErdalBayrakoğlu’ndan sonra TolgaSağ sahne aldı. Yaklaşık bir saat boyuncaAnadolu halk türkülerini seslendirdi.Birinci gün son olarak Grup Yorumsahne aldı. Yaklaşık 3000 kişi,“Türküler Susmaz Halaylar Sürer”,“Grup Yorum Halktır Susturulamaz”sloganlarıyla karşıladı Yorum’u. Binlercekişi hep bir ağızdan türkülereeşlik edip, halaylar çekti. AnadoluHalk Festivali’nin birinci günü GrupYorum konseriyle sona erdi.2. gün...İkinci gün mahallelerden gelenhalk sloganlarla alana giriş yaptı.Ankara’dan gelen drama ekibininkukla gösterisiyle program başladı.Çocukların ve büyüklerin de ilgisiniçekti. Kukla gösterisinde eski birhalk hikayesi anlatılıyordu. ArdındanAlevilerin katledilmesiyle ilgili panelbaşladı. İdil halk oyunları ekibininsahnede halk oyunları gösterisi vardı.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!49


Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Davul zurna eşliğinde güzelbir gösteri yapıldı.Halk oyunları ekibi yeriniBurhan Berken’e bıraktı. BurhanBerken’in şarkılarındansonra İzmir’in müzik grubuGünışığı sahne aldı. Ege türküleriylebaşlayan Günışığıbir önceki gün sahne alanGrup Yorum’un şarkılarıylaprograma devam etti. Konserlersona erdikten sonra sahnedenHacivat-Karagöz gösterimiyapıldı. Bursa’dan gelenHacivat Karagöz yoğun ilgiylekarşılandı yüzlerce insan izledi.Daha sonra F Tipi Filmgösterimi yapıldı. Saatin ilerlemesinerağmen 300’e yakınkişi filmi izledi.3. gün...İstanbul Gazi Mahallesi’ndeyapılan Anadolu HalkFestivali 30 Haziran günüsona erdi. Son gün programıbaşlamadan önce davul vezurna eşliğinde stantlarınönünde halay çekildi.Program “Halk Komiteleri”ve “Tecrit ve Hasta Tutsaklar”konulu panel ile başladı.Gazi Halk Komitesi’ndenHasan Çınar, Alibeyköy HalkKomitesi’nden Şevket Avcı,Armutlu Halk Komitesi’ndenSongül Çimen halk komitesiçalışmalarını anlatırken, HayriyeGündüz ise genel olarakhalk komitelerinin işleyişi ileilgili bir konuşma yaptı.İlk olarak konuşan HayriyeGündüz, halk komiteleriylehalkın kendisinin karar alıpuygulamasını sağlayabilecekleriniifade etti.Şevket Avcı konuşmasındadüzen partilerine oy veren insanlarınsadece kandırılmışolduğunu, onların da biziminsanlarımız olduğunu ve bizimgörevimizin halk komiteleriaracılığıyla onlara ulaşabilmekolduğunu vurguladı.Gazi Halk Komitesi’ndenHasan Çınar da önemli olanınhalka gitmek ve yaptığımızher işi halk ile yapabilmekolduğu söyledi.Songül Çimen ise halkıörgütlemenin önemine değinerek,“Örgütsüz insan, okumamış,cahil insandan dahakötüdür” dedi.Yakın süreçte yoldaşlarınınçabasıyla tahliye olan kanserhastası Mete Diş ve TAYAD’lıNuri Cihanyandı “Tecrit veHasta Tutsaklar” konusuylailgili konuşma yaptılar.13 yıldır F Tiplerinde tutsaklarıntecrit işkencesi altındakaldığını söyleyen Mete Diş,bu hapishanelerin emperyalizmindevrimcilere karşı kurduğukaleler olduğunu belirtti.Mete Diş, F Tiplerinde süreklibir irade savaşı olduğunu söyledi.Nuri Cihanyandı ise devrimcilerinher koşulda mücadelegeleneğinin hapishanelerdede bir gelenek yarattığınısöyledi. ‘84’lerde başlayanbu geleneğin 2000’lerde fedayıkitleselleştirdiğini söyleyenCihanyandı, hasta tutsaklariçin verilen mücadeleninşimdi öncelikle kanserhastası olan Kemal Avcı içinverileceğini vurguladı.Panelin ardından, “SevdalıBulut” isimli tiyatro oyunusergilendi.Festivalde son olarak konserlerverildi. Özlem Taner,Gezi Parkı için yapılan eylemlerdeşehit düşenler içinsöylediği ağıtla başladığı konserini,halaylarla tamamladı.Ardından sahneye çıkanSelçuk Balcı ise Karadenizezgilerini Gazi’ye taşıdı.Son olarak Dev-Genç Korosusahneye çıkacağı sıradaaşırı yağmur yağmasındankaynaklı ses sistemini toplamakzorunda kaldı. Dev-GençKorosu da şarkılarının alanda,insanlarla beraber söylediler.50<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


AlmanyaAvrupa’daKeyfi Polis Baskınlarına SonTutuklananlar Serbest Bırakılsın!Kurumlarımızı ve Tutuklanan DevrimcileriSahiplenelim!BİRLİĞİMİZ FAŞİZMEKARŞI GÜCÜMÜZDÜRAlmanya başta olmak üzere 26Haziran sabahı Belçika, Hollanda veAvusturya’da bir çok ev, dernek ve işyeri basıldı. Almanya’da Köln SanatAtölyesi, Duisburg'da Aile ve GençlikDerneği, Dortmund Kültürevi,Berlin Yorum Kültürevi ve çeşitliadresler polislerce basılmış ve 5 kişide gözaltına alınmıştır. Gözaltılar vebaskınlar Avrupa’nın birçok yerindebulunan Halk Cepheliler tarafındanprotesto edildi.Stuttgart şehrinde Halk Kültüreviçalışanları polis baskınlarını ve FederasyonBaşkanı Latife Adıgüzelve üç Halk Cepheli'nin keyfi bir şekildetutuklanmalarını protesto edenbir açıklama yayınladı. Açıklamada,"Bizler komplolara, alçaklıklara, baskınlara,işkenceli gözaltılara, tecrithücrelerinde uzun tutsaklıklara aşılıyız.Bedeli ne olursa olsun; kendi kültürümüzleyaşamaya, hakkımızı istemeye,ırkçılığa karşı mücadele etmeye,gerçek adalet talebimizi haykırmaya,yaşanan her haksızlıktagöçmen halkımızın yanında olmaya,örgütlenme hakkımızı savunmayadevam edeceğiz" denildi.Berlin’de 26 Haziran günü AnadoluFederasyonu dernekleri ve yöneticilerineyönelik baskınlar protestoedildi.Kottbussertor’da bulunan DirenişÇadırı önünde toplanan, demokratikkitle örgütlerinin destek verdiği eylemde,baskınlarla ilgili Anadolu Federesyonu’nunaçıklaması okundu.Baskınlarla ilgili Dortmund HalkKültürevi’nin önünde eylem yapıldı.Eylemde, “Alman polisi bu baskınlarlailgili ‘bazı aranması olan insanlarolduğu’ bahanesine sığınmıştır.Dortmund'takidernekte arama sırasındazor kullanmış,insanlardarp edilmiş vekelepçelenmiştir”denildi. DevamındaAlman polisisiniAKP faşizminedestek verdiği ifadeedildi.Basılan yerlerden biri olan KölnSanat Atölyesi önünde, Sanat Atölyesiçalışanları tarafından bir eylem yapıldı.22 kişinin katıldığı eylemde,“Buradayız, yılmayacağız, demokratikhaklarımızı sonuna kadar kullanacağız”denildi.Eylem halaylar çekilerek bitirildi.AvusturyaAvusturya’da 5 ev ve iki iş yeri Almanve Avusturya polisinin işbirliğiile basıldı. Baskınlarda gözaltına alınanbeş kişiden biri tutuklandı.Avusturya Federasyon çalışanlarıtarafından yapılan açıklamada,"Halkın dayanışmasını bastırmak isteyenAvrupa emperyalizmi demokratikkurum ve kuruluşları basarakAlmanya / BerlinSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013Alman Polisinden Engelli Bir İnsanın Evine Haydut Gibi Baskın!..Almanya’nın Köln Şehrinde Anadolu Federasyonu Derneği çevresinden engelli bir insanın evine 26 Haziran günüyapılan polis baskınını kendi sözleriyle aktarıyoruz:"Ben Almanya'nın Köln şehrinde oturuyorum. Adım Hakan Ünver. 26 Haziran günü evim onlarca polis ve özeltim tarafından basıldı. Kapım kırıldı. Yatıyordum, başıma silah dayadılar. İç çamaşırlarıyla beklettiler. Ben protezbacaklar kullanan engelli bir insanım. Türkiye'de gördüğüm işkenceden dolayı her iki bacağımın diz kapağımdanaşağısını kaybettim.Politik oturum sahibiyim. Protezimi didik didik aradılar. Söktüler. 2 saatten fazla evimi işgal ettiler. Talan ettiler.Müzik CD’lerime, bilgisayarıma, cep telefonuma ve paralarıma el koydular. Kapımı parçaladılar. "Benim engellibir insan olduğumu bilmiyor muydunuz?" diye sorduğumda, "Yasaları uyguluyoruz" dediler. Tuvalet sifonumu söktüler.Müzik setimin hopörlerini söktüler. Daha sonra bir engelli insan olarak onlarca polis tarafından gözaltına alındım.Karakola götürüldüm. Bu arada çalıştığım iş yeri için arama kararı çıkardılar. Çalıştığım şirketi aradılar. Akşamüstü serbest bırakıldım..."YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!51


Almanya / Kölnİngiltere /LondraSayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013terör estirmeye çalışıyor. Almanya veAvusturya terörist arıyorsa işte AKPiktidarı 31 Mayıs'dan beri Türkiye’deterör estirmeye devam ediyor.Alman polisi ve Avusturya polisi ellerindefotoğraflarla evlere giderek“Bunları tanıyor musunuz?” diye soruyorailelerimize. Ayrıca AvusturyaAnadolu Federasyonu hedef gösteriliyor.Almanya Anadolu Federasyonu çatısıaltında çalışmalarını yürüten devrimcive demokratları tutuklayan Almandevleti derhal serbest bırakmalıdır.Avusturya’da tutuklanan Yusuf Taşderhal serbest bırakılmalıdır” denildi.HollandaBaskınları protesto etmek içinDen Halk Cephesi, 1 Temmuz günüDen Haag'da bulunan Almanya Elçiliğininönünde polis baskınlarını protestoeylemi yaptı.İngiltereİngiltere’de Halk Cepheliler, 27Haziran günü, keyfi baskınlara ve tutuklamalarakarşı Londra'da bulunanAlmanya Elçiliği’nin önünde eylemyaptılarEylemde okunan açıklamada,“Bizler yurtdışında yaşayan halklarAnadolu Federasyonu Başkanı Latife Adıgüzel’eİşkence ve Tek Tip DayatmasıPolitik Tutsaklar Yalnız Değildir!Alman polisinin 26 Haziran sabahı onlarca evi, işyeri ve derneklere yönelikbaskınlar sonrası tutuklanan Anadolu Federasyonu Başkanı Latife AdıgüzelAlmanya'nın Gelsenkirchen Hapishanesine konuldu. Hapishane yönetimince,sadece hüküm almış olanlara kısmen uygulanan Tek Tip Elbisegiymesi, dayatıldı. Kendisinin hükümlü olmadığını, henüz davanın bile açılmadığınıbelirterek bu insanlık onuruna aykırı dayatmayı kabul etmeyen LatifeAdıgüzel, zorla soyularak elbiselerine el konulmuş, çarşaf ve battaniyesiile örtünmüş bir durumda avukatı ile görüşmüştür. Avukatının girişimleri sonucuhapishane yönetimi, uygulamanın kaldırılacağını belirtmiştir.Hapishane yönetimi henüz davası bile açılmamış olan bir tutukluyu, sadeceTürkiyeli politik kimliğinden dolayı işkenceyle, zorla çırılçıplak soyabiliyorsaaçıkça, suç işlemeyi göze alarak baskı uyguluyor demektir.Bütün demokratik kamuoyu, insan hakları konusunda duyarlı tüm kişi vekurumlar; Sessiz Kalmayalım! Bu aşağılık uygulamayı ve sorumlularını telefonlarla,faxlarla e-maillerle protesto edelim!Latife Adıgüzel’e ve bütün politik tutuklulara özgürlük!Justizvollzugsanstalt GelsenkirchenAldenhofstraße 99-10145883 GelsenkirchenTelefon: +49 209 4021-0Telefax: +49 209 4021-203E-Mail: poststelle@jva-gelsenkirchen.nrw.deTutsaklarımızaMektupYazalımYusuf Taş Almanya’nıntalimatı üzerine Avusturya’dapolis tarafından 26Haziran'da komplo ile tutuklandı.Alman ve Avusturyapolisinin ortak operasyonunusonucunda Avusturya'daJosefstadt Hapishanesi’nekonuldu. AvusturyaAnadolu FederasyonuYusufTaş’ı mektup yazaraksahiplenme çağrısıyaptı.Adres: Yusuf Taş. JustizanstaltWien-Josefstadt.1082 Wien. Österreich.Özkan Güzel Derhal SerbestBırakılmalıdır!Halkın Hukuk ve Yardımlaşma Merkezi’nin1 Temmuz günü yaptığı açıklamada polisbaskını sonucu gözaltına alınan ve tutuklananÖzkan Güzel'in derhal serbest bırakılmasıgerektiği belirtildi. Açıklamada;“Alman polisi ve yargısı tarafından tutuklananÖzkan Güzel, Wernicke Korsakoff hastasıdır.Hapishanede yaşayacağı her türlüolumsuzluktan Alman devleti sorumlu olacaktır.Özkan Güzel'in Wernicke Korsakof'tankaynaklanan başta denge sorunu olmak üzerebir çok sağlık sorunu bulunmaktadır. Almandevletinin bürokrasisinin keyfi olarak,ırkçı ve ilticacı düşmanı yaklaşımı sonucundaçıkardığı engellemeler nedeniyle de aylardırtedavisine başlanamamakta idi" denildi.olarak örgütlenme hakkımızı her koşuldaher yerde kullanacağız. Açıktırki Alman devleti bu saldırıları karşılığında,faşist, işbirlikçi Türkiye devletiyleyeni anlaşmalar yaptı. Anlaşmalarınızıbozmaya, teşhir etmeye,dünya halklarına anlatmaya devamedeceğiz” denildi.52<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


Direnişe Omuz VermekHalklarımızlaDayanışmak İçin DirenişÇadırlarında BirleşelimİngiltereTaksim direnişinin yurt dışındaki soluğu olmak,halklarımızın öfkesini ve mücedele bilincini dahadiri tutmak amacıyla İngiltere'nin Londra şehrinde16 Mayıs’ta açılan direniş çadırında mücadeledevam ediyor.AlmanyaTaksim Gezi Parkı'ndaki direnişe saldırı üzerineAlmanya'nın Dortmund şehrinde 16-17-18günlerinde eylemler yapıldı. Halk Cephesi, DortmundHalk Komitesi, DİDF, AĞIF, Alevi örgütlenmelerininkatılımıyla gerçekleştirilen protestoeyleminde, ilk gün yaklaşık 300 kişi toplandı.İkinci gün direnişle dayanışmanın ifadesi olarakalanda bir çadır kuruldu. Eylem sırasında HalkCephesi’nin ve Demokratik Güç Birliği’nin açıklamalarıokundu.Üçüncü gün, Halk Cephelilerin kızıl flamalarıylakatıldığı mitinge Demokratik Güç Birliği’ninbazı bileşenleri katıldı. Dortmun Reinoldikirchemeydanında yapılan mitinge 150 kişi katıldı.Miting yaklaşık 1,5 saat sürdü.Berlin'de, direnen Anadolu halklarıyla dayanışmaeylemleri devam ediyor. Berlin'in Kreuzbergsemtinde kurulan direniş çadırı, 15 gündür dayanışmaeylemlerinin de merkezi olmuş durumda.Direşin çadırında yapılan forumlarda direnişüzerine tartışmalar yapılıyor.Doğu Almanya'nın Magdeburg şehrinde 21 ve22 Haziran tarihlerinde panel düzenlendi.21 Haziran günü yapılan ilk panelde UTMPtemsilcisi anti-terör yasaları ile ilgil konuşma yaptı.Anti-Terör yasalarının “terörle mücadeleyi” bahaneederek, halkın en temel haklarını ve özgürlüklerinikısıtlamak için yegane bir araç olduğunuifade etti.UTMP temsilcisi, Düşsseldorf'da görülen FarukEreren'in davasına dikkat çekti, dayanışma çağrısındabulundu.22 Haziran'da ise “F Tipi Film” gösterildi.Bochum hapishanesinde tutuklu bulunan siyasitutsak Şadi Özbolat'ın “F Tipi Film” gösterimi içingönderdiği mesaj okundu.“AKP Yargısı Beni Bir CamideGözaltına Aldırdı”Bahar Kimyongür, 17 Haziran günü AKP faşizminin iade talebiüzerine İspanya'da gözaltına alındı ve daha sonra kefalet karşılığındaserbest bırakılmıştı. Bahar Kimyongür tahliye olduktan sonrayaşadıklarını anlattı.“15 yıllık memleket hasretini gidermek için çok medeniyetli Antakya'nınmimari, insani ve doğal manzalarını hatırlatan Endülüs'üngözde şehri Kordoba'yı gezerken 17 Haziran tarihinde eşim, 3 ve4 yaşındaki çocuklarımla birlikte gözaltına alındım.AKP polisinin talebi üzerine, 10 yılı aşkın bir süredir hakkımdaçıkarılan uluslararası tutuklama kararı 28 Mayıs 2013 tarihindeyeniden etkin hale getirilmiş sadece.Oysa iki hafta içinde tam 6 ayrı ülkede ikamet ettim. Üstelik 3Haziran günü Fransa'da tutsak bulunan Türkiye'li bir devrimcininziyaretine gittim. Neden yalnızken değil de ailemle birlikte olduğumbir ortamda gözaltına alındım... Zulümlerine zulüm katmaktanbaşka nasıl açıklanabilir.(...)İspanya'da gözaltına alınmamdan 4 gün öncesinde Belçika'dabir radyo programında İçişleri Bakanı Joelle Milquet ile sert bir tartışmayaşadım.Canlı yayında, bakanın benim Beşar Esad yanlısı olduğumu söylediğisırada kendisinin AKP hükümeti ile birlikte Suriye'ye karşıEl Kaide'yi nasıl desteklediklerini, terörü nasıl beslediklerini anlattım.Gerek Türkiye devleti gerekse Belçika devleti, Suriye konusundasöylediğim gerçekler nedeniyle çok rahatsız oldular.İspanya'da yaşadığım gözaltı ve iade süreci açıkça Suriye halklarınısavunmamın sonucu yapılan bir intikam, bir misilleme operasyonudur.Fakat yılmayacağım. Yılmayacağız. Belçika, Türkiye, Suriyeve tüm dünya halklarının çıkarlarını savunmaya devam edeceğiz.17. Anti-Raşist (Irkçılık Karşıtı)Festivalde Grup Yorum KonseriYunanistan’ın başkenti Atina’da 28-30 Haziran tarihleri arasında17.’si düzenlenen Anti-Raşist (Irkçılık Karşıtı) Festivalde bu yıl GrupYorum 28 ve 29 Haziran tarihlerinde iki defa sahneye çıkarak konserverdi.Uzun yıllar sonra Yunanistan’da konser veren Grup Yorum, ilkgece daha çok mültecilerin ağırlıkta olduğu kitleye konser verdi.İkinci gün ise ağırlıkla Yunanların olduğu 1000 kişi konsere katıldı.Kitlenin alkışlar, sloganlarla ezgilere eşlik ettiği, halaylara katıldığıkonserde Grup Yorum, son dönemlerde Türkiyeli devrimcipolitik mültecilere yönelik baskı, tutuklama ve iade davalarını;BULUT YAYLA’nın Yunanistan, Türkiye ve Amerikan servislerincekaçırılarak Türkiye’ye teslim edildiğini anlatarak bu hukuksuzluğave baskılara karşı Yunan halkını Türkiyeli devrimcilerle dayanışmayaçağırdı. Konuşmanın ardından, kitle “Yaşasın HalklarınKardeşliği!”, “Halkların Katili Emperyalizmdir!” sloganları attı.Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!53


TÜSİAD’ın Cizre Çıkarması,Sömürü ve Zulmün Devamı İçindir!Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013“Çözüm Süreci” sallantıya girdiğibir dönemde, Tekeller sürecin önününtıkanmaması için AKP’yi sıkıştırmayaçalışıyor. TÜSİAD, BaşkanıMuharrem Yılmaz eşliğinde, GülerSabancı, Mustafa Koç, Ümit Boyner,Nihat Özdemir’in yanı sıra, 100’e yakınpatronla 24 Haziran 2013 tarihindeilk defa Şırnak’ın Cizre ilçesindebir toplantı gerçekleştirdi. Butoplantı Kürt kalkının sorunlarını elealıp çözmek için değil, var olan sömürüyüartırmak için yapıldı. “ÇözümSüreci“ni desteklediklerini ve “KendisiniÇözüm sürecinin güvencesi”olarak gördüklerini ifade eden TÜ-SİAD, bu sürecin devamı için çok istekli.Peki, sömürü ve talandan başkabir işlevi olmayan TÜSİAD’ınağızlarının suyunu akıtan ne? Tabii ki,Kürt halkının ucuz emek gücüdür.Kürt halkımız;Kürdistan’daki Et Kombinaları(Türkiye üretiminin %25’i buradankarşılanır), Şeker Fabrikaları, Dokumave İplik Fabrikaları, SigaraFabrikaları, Çimento Fabrikalarına yenileriniekleyip, Kürt halkımız üzerindekisömürü ve zulmü arttırmaktıramaçları. Bugün Kürt halkının%42’si 800-1200 TL, %20’side 400TL kazanmaktadır. Hiç kazancı olmayanlarınoranı da azımsanmayacakkadardır.Bu sömürü ve zulüm var oldukça,fabrikalar ve iş imkanları Çorum,Tokat, Ordu, Antalya vb illerde değilde,Diyarbakır vb illerde, ayağımızındibinde olsa ne çıkar? Orada dasezonluk işçiler olarak saldırıya uğruyorşiddet görüyor, zulmediliyor, sömürülüyoruz,burada da aynısını yaşıyoruz,yaşamaya da devam edeceğiz..Kürtçe “Selam olsun Şırnak halkına,selam olsun Cizre halkına.” diyenTÜSİAD Başkanına bakmayın,TÜSİAD sömürü ve zulümün sahibidir.Onların dilimizi, kültürümüzüvb kullanmalarının tek amacı vardır.TEKEL’lerin ve faşist AKP’nin amacıbizleri iliğimize kadar sömürmektir.“Çözüm Süreci”ni Kürt Halkınınsorunlarını çözmek için değil;Birincisi Kürt halkını ucuz işgücüolarak kullanmak, karlarına kar katmaktır.İkincisi, Kürt halkının sadeceucuz iş gücünü değil, yeraltı ve yerüstükaynaklarını da sömürmektir.Üçüncüsü; Kürdistan’ın en ücraköşelerine kadar kapitalist ürütemilişkilerini sokarak Kürt halkının direnmedinamiklerini yok etmektir. Vebunun karşılığı olarak en büyük teşviklerleen büyük karları etmektir. Boşunademiyor tekeller; “Doğu Türtkiye’ninÇin’i olacak” diye.Tekelleri Cizre’ye götüren kardır.Son zamanlar’da “barış” sürecininçıkmaza girmesi tekelleri teleşlandırmışve Erdoğanı süreci ilerletmekiçin kendi cephelerinden sıkıştırmaktadırlar.Fransa / Parisçağrısıyla Hermannplatz'da toplanankitle, konuşmalarda Sivaskatliamını lanetlerken, aynı zihniyetteolan AKP iktidarının halkasaldırmaya, Alevi halkını aşağılamayadevam ettiği belirtildi.Konuşmaların ardından kortejleroluşturarak yürüyüş düzenledi.<strong>Yürüyüş</strong>te, Berlin Halk Cepheside pankart ve kızıl bayraklarıylakendi kortejini oluşturdu.<strong>Yürüyüş</strong>e, 1500 kişi katıldı.Zalimin Zulmüne KarşıMazlumun Ahıyla Vuracağız!AlmanyaSivas Katliamı, Almanya'nın Berlin şehrinde 30 Hazirangünü düzenlenen bir yürüyüş ile lanetlendi.Alevi dernekleri ve demokratik kitle örgütlerininFransa2 Temmuz’da Sivas’ta katledilenler29 Haziran günü Paris’te,Tour Eiffel’de yapılan eylemle anıldı. FUAF (Fransa AleviDernekleri Federasyonu) tarafından organize edilenanmaya FUAF’a bağlı birçok Alevi dernekleri katılım sağladı.1500 kişinin katıldığı ve semah gösterisi, konuşmalarve Sivas’ta yakılanların unutulmamasını, birlik ve dayanışmayıiçeren çağrıların yapıldığı anmada bazı Fransızpolitikacılar da konuşma yaptılar.54<strong>MÜSLÜMAN</strong> <strong>HALKIMIZ</strong>;


AVRUPA’dakiBİZALMAN DEVLETİNDEN ZCHAPE’YE ÖDÜL GİBİMAHKEME, FEDERASYON ÇALIŞANLARINAİŞKENCE, BASKI, TUTUKLAMA!Koca bir yalandır Avrupa’nın demokrasisi.Halkımızın bir deyimivardır: Yalancının mumu yatsıya kadaryanarmış.Merkel'in Bülent Arınç’lık halleriçoktur. Taksim'e saldırıda şoke olmuştu,çok üzülmüştü. NSU'nun yaktığıkatlettiği insanlara çok üzüldüğünüTürklerin onların bir parçası olduğunusöylemişti.Bu yalanlara kim inanır dersiniz,sadece kendileri inanıyor. Gerçi inandırmadiye bir dertleri de yoktur zaten.Biz kimiz? Üç kuruşluk temizlikişçilerinin çocuklarıyız. Bize nedenhesap versin? Yaptığı açıklamalar daaslında demokrasi maskesinin birparçasıdır.Alman Devleti Korkuyor!Aşağıladığı TürkiyelilerinÇocuklarından, OnlarıSahiplenen DevrimcilerdenKorkuyor!Korkuyor hem de çok. Korkusuşundandır, Aşağılama, yok sayma, diridiri yakma, insanların onuruyla oynamanınsonu ortada. Sonu Taksim,sonu Türkiye’de Ayaklanma. İşteTürkiyeliler o toprakların bir parçası.Tayyip ile Merkel arasında birfark yoktur esasen. Tek fark uslüplarıolsa da sonuç aynıdır.Merkel ve onun partisi için bizikinci sınıf vatandaşızdır. Asimileolmak zorunda olanızdır. Biz boyuneğmesi gereken ayaklarızdır onlariçin. Asimile olmayınca inancınlave değerlerinle yaşamak istediğindediri diri yakılması gerekenlerizdir.Alman devleti için Türkiye, yiyipyiyip bitiremedikleri iştahlarınıkabartan bir ülkedir. AKP iktidarıda çeşmelerini sonuna kadar açan,gelmiş geçmiş en Amerika ve Avrupaişbirlikçisi iktidardır.Almanya bu hazineyi kaybetmekistemiyor. Almanya'nın Köln şehrindeyürüyen 40 bin kişi onların istemediğibir tabloydu. İşte bu kitlelereöncülük edecek devrimcileri yok etmekistiyor. Çünkü işbirlikçisi AKPde kendisi de bunu istiyor.AKP'nin yok oluşu onların istikrarlıolarak kazandıkları paranın yok oluşudur.Başka bir işbirlikçi gelir ama işleryoluna girene kadar zarar ederler.Irkçılığa Karşı Toplanan13 Bin Kişiye BirGözdağıdır Bu Operasyon!Alman devleti korkaktır. Her yılartan ırkçılığa karşı konserden veyapılan söyleşilerden rahatsızdır. Örgütlenmeninbüyümesinden rahatsızdır.ASLA BAŞARAMAYACAK-LAR! ÇÜNKÜ MEŞRU VE HAK-LI OLAN IRKÇILIĞA KARŞIMÜCADELE ETMEKTİR!İnsan onuruyla, değerleriyle ve düşünceleriyleyaşar. İnsan onurunuteslim alamazlar.Halkımıza baş eğdiremeyeceksiniz.Bu yöntemleri yeni değildir.Halkımıza;Faşizm ve ırkçılık dünyanın her yerindeaynıdır. Aynı yöntemi kullanır, baskıve tehdit ile başeğdirmek ister.Türkiye'deki 60 yaşındaki insanlarımızabir bakın. Kollarına kangruplarını yazarak çıkıyorlar sokaklara.Sürekli onurları aşağılanan birhalkın öfkesidir bu. Orta kesim diyorlarsokağa çıkanlar için. Yani boğazınaekmek giden, okula giden, birişi olan.Peki buna rağmen neden ölümünesokaklara çıktılar? Gözleri köredilmesine rağmen pişman değiliz dediler.Çünkü aşağılanmak, yok sayılmak,küfür yemek yani faşizm halkımızayeter dedirtti.Bizi aşağılamalarına diri diri yakıpsonra gözümüzün içine bakarakkahramanlık pozları vermelerine izinvermeyelim.Bu saldırılar bizi sindirmek ve korkutmakiçindir. Geri adım atmak demekdaha fazla saldırı demektir.Birgün gelir elini eteğini öptürmekister.Bu politika korku ve yıldırma politikasıdır.Asla Başeğmeyelim Haklıve Meşru Olan Biziz!Sayı: 372<strong>Yürüyüş</strong>7 Temmuz2013YALAN VE İFTİRACI AKP’Yİ LANETLEYİN!55


Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimiz14 Temmuz - 20 TemmuzBu ülkede devrimci olmanın bedeli çok ağır.Ölümü göze almadan, birtakım sakatlıkları gözealmadan devrimcilik yapamazsınız.”Sevgi ERDOĞANHasan Hüseyin ONATAli ERTÜRK1996’dahapishanelerdekiölümorucu sürecinde,15Temmuz1996’da direnentutsakla-Emine TUNÇALrı desteklemekamacıyla, İstanbul Gültepemerkezindeki düzen kurumlarınakarşı gerçekleştirilenbaskından sonra geri çekilirkenTelsizler Mahallesi’ndebir evde kuşatıldılar. Hapishanelerdeölüm orucunda bulunanyoldaşları gibi son nefeslerinekadar direnerek şehitdüştüler.Gülizar ŞİMŞEKHanım GÜL(Hanım Gül, evin sahibiydi, kuşatmada polis tarafından vurulduve kaldırıldığı hastanede 22 Temmuz’da yine polis tarafındankatledildi.)Hasan Hüseyin, Amasya Gümüşhacıköy doğumluydu.Lise yıllarında DLMK (Demokratik Lise için Mücadele Komiteleri)ve Halkevi faaliyetlerinde yer aldı. 1996’da halkın adaletiniuygulamak için SPB’li oldu.Gülizar, Sivas Kangal’a bağlı Topardıç Köyü’ndendi. Köyünegelen gerillalar aracılığıyla tanıştı devrimcilerle. Çalışmak içingeldiği İstanbul'da kavganın neferi oldu.Emine, 1973 Ankara Ayaş İlçesi doğumludur. Hacettepe Üniversitesi’ndeDev-Genç'li oldu. Önce Ankara Dev-Genç Komitesi'nde,sonra bölgede görevler aldı. 1996’da bir SPB’liydi.Ali, 1975 Tokat Zile doğumludur. 1995 yılında Muharrem Karakuşşehit düştüğünde o bir savaşçı oldu. Israrla ekiplerininadının Muharrem Karakuş olmasını istemişti.Hanım Gül, o en zor günlerde dahi Parti-Cephe'ye kapısınıaçan bir yiğit Anadolu kadınıydı.Anıları MirasımızYoldaşları Anlatıyor: Levent DOĞANYaşı küçüklerdendi, öğrettikleriyle büyüklerin arasına katıldı...Levent 17 yaşında bir liseliydi. Erken tanımıştı faşizmi.Mahallesini işgal eden işkencecilere taşıyla, sopasıyla gerektiğindegövdesiyle karşı koymayı öğrenmişti. 19 Temmuz '96'nınakşam saatlerinde Bağcılar Namık Kemal Caddesi üzerinde kurulanbarikatlar, patlatılan molotoflar ölüm orucuna destek içinyapılıyordu. Barikatın en önünde “Devrimci Tutsaklara KalkanElleri Kırdık Kıracağız” yazan Parti-Cephe imzalı bir pankart dalgalanıyordu.Direnişin ateşiyle cepheliler sokakları yangın alanına çevirmişti.Levent tutsaklar için eylem yapılacağını duyduğundahiçbir tereddüt göstermeden eyleme katıldı. Çünkü tutsaklarınhalklarımızın kurtuluşu için ölüme yattıklarını biliyordu. Tutsaklarınölümüne sessiz kalmanın, seyirci kalmanın düşmanagüç vereceğinin bilincindeydi. Vicdanı el vermezdi susmaya.Ve destek için yapılan bu eylemlerle devrimci tutsaklar için büyükbir moral güç, zafere inançlarını daha da büyütecek misyonasahip olduklarının farkındaydı. Levent bu bilinçle, so-1956 doğumluydu.Devrimciliğe sempatisi Mahirlerle başladı veo günden itibaren 25 yılının her anı, mücadele içinde,örgütlülük içinde geçen bir devrimci oldu. Bu25 yılda, işkencelerden, hapishanelerden geçti,sayısız görevler üstlendi. Son üstlendiği görev, Türkiyetarihinin en büyük hapishaneler saldırısında,Sevgi ERDOĞAN Birinci Ölüm Orucu Ekibi direnişçisi olarak saldırınınönünde barikat olmaktı. 14 Temmuz 2001’de,12 Temmuz’da katledilen eşi İbrahim Erdoğan’ın ölüm yıldönümündeniki gün sonra şehit düştü.Yüksel MUNZURRıza GÜNEŞER15 Temmuz2001’deAlmanyaDortmund’daDevrimci hareketinfaaliyetleriiçindeİskender EROĞLU yeralırkenhastalığı sonucuaramızdan ayrıldı.Dersim doğumlu. 1980 öncesi Liseli Dev-Genç içerisinde yer aldı. Cunta öncesinde tutsakdüşerek Alemdağ Hapishanesi’nde kaldı. 1984’teİTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’negirdi. Bu dönemde Öğrenci Derneği çalışmalarınakatıldı. Devrimci hareketin bir taraftarı idi. Yüksel’i1989 Temmuz ayında İstanbul’da geçirdiği birtrafik kazasında kaybettik.1965 Maraş doğumludur. İstanbul Anadolu Yakasıemekçilerinin mücadelesinde yer aldı. 1992’deHalkın Gücü gazetesinde çalışmaya başladı. 14Temmuz 1993’te İstanbul İkitelli Parseller’de darbecikontra çetesi tarafından pusu kurularak katledildi.1979 İstanbuldoğumlu olan LeventDoğan aslenErzincanlı'ydı. 19Temmuz 1996’daölüm orucunu desteklemekiçin BağcılarNamık KemalLevent DOĞANCaddesi’nde yapılanbir gösteri sırasında polis tarafındankatledildi. 17 yaşında genç birdevrimciydi.rumlulukla, coşkuyla, düşmana duyduğu kinle, öfkeyle barikatbaşındaydı. Barikat ardında katılımın arttığı bir sırada işkencecikatiller hedef gözeterek ateş etmeye başladı.Tutsakların dışarıdaki sesi olan barikat direnişçileri, düşmanınateşi altında geri çekilirken bir yanda da sloganlarını haykırmayadevam ediyorlardı. Levent'in sesi sloganlara karışmıştı; “ZindanlarBoşalsın Tutsaklara Özgürlük”...Levent slogan atarak çekilirken, o anda kalbine gelen tekkurşunla yere düştü. Yakın mesafeden hedef alarak ateş edenişkenceci katiller onu tek kurşunla kalbinden vurmuşlardı. VeLevent çok genç yaşındayken şehitlerimizin yanında onurlu yerinialdı. Kalbi 17'sinde durmuş olsada aslında ölüm orucu direnişininen genç şehidi olarak yüreği susmayacaktı Levent'in.O hep faşizme karşı sloganlarını haykıracak bizimle,direnişlerde yine hep önde olacak.Yaşı küçüklerden biriydi belki ama verdiği insanlık dersiylebüyüklerin arasına katıldı. Levent şehit düştükten sonra geridekalanlara faşizmi daha iyi anlattı; yoldaşlarına sahip çıkmayı,onuruna sahip çıkmayı, insan olmanın, zulme sessiz kalmamakolduğunu, duyarlılığı öğretti. '96 Ölüm Orucu’nun dışarıdakigenç şehidini saygıyla anıyoruz. Halk Kurtuluş Savaşımızdayaşatacağımıza söz veriyoruz.


Fintöz DİKMEBuluthan KANGALGİL12 Temmuz1991’deİstanbul’dagerçekleştirilenkatliamoperasyonunundevamında14Temmuzgünü Ankara’da bulundukları üs polis tarafındankuşatıldı ve çatışarak şehit düştüler. SDBüyesiydiler.Hüseyin AKSOYNurten DEMİRİkisi de SDB üyesiydiler.Nihat ŞAHİNMurat KAYMAK14 Temmuz 1979’da İstanbul’da“Emperyalizme, Faşizme,Pahalılığa ve İşsizliğeKarşı Mücadele” kampanyasındabildiri dağıtırken jandarmalartarafından vurularakkatledildi.İsmail AKARÇEŞMEGülnaz SARIOĞLUOsman SÖNMEZ14 Temmuz1992’deİstanbul Kasımpaşa’daüslerinin kuşatı lmasıkarşısındaçatışarak şehitdüştüler.Halkımızınözgürlüğü,vatanımızınbağı msı zlı ğ ıiçin dağlaraçıkmışlardı.15 Temmuz1994’te Sivas’ınZaraİlçesi, KanlıçayırKöyüOtluçimenMezrası’ndaçıkan çatışmalardaşehitdüştüler.Nihat,1975 Malatya Hekimhan doğumdur.Kürt milliyetindendir. 1978’de devrimci düşüncelerletanıştı. Öğretmen olarak mücadeledeyer aldı. 1993’te gerillaya katıldı. AhmetKarlangaç Kır Birliği'nde komutan yardımcısıoldu.Gülnaz, 1970 Antakya doğumludur. Arapmilliyetindendir. 1980’lerin ortalarında mücadeleyekatıldı. 1993 yazında gerilla olarak Sivasdağlarına adım attı.Murat, 1974 Sivas doğumludur. Türk milliyetindendir.1991’de bir süre başka bir siyasetinsaşarında mücadele etti. Aynı yıl DevrimciSol’cu olup, ‘91 yazında gerillaya katıldı.Osman, 1961 Bursa, Gemlik doğumludur.Lise yıllarında devrimcilerle tanıştı. Bursabölgesinde legal, illegal görevler aldı. 7 yıl tutsakkaldı. ‘91’de gerillaya katıldı.Temmuz1986’da gözaltındaykenve tutuklukaldığı süreboyunca gördüğüişkenceler sonucundayakalandığıbir has-Ali KALKANtalık nedeniyle,tahliye olduktan kısa bir süre sonrakaybettik.1957 doğumludur.1 MayısMahallesi'ndegecekondu halkınınelektrik sorununuçözmeyeçalışırken,Ferhan PEKER elektirik çarpmasısonucundaTemmuz 1978 yılında aramızdanayrıldı.Bahattin İŞCANKemal AYGÜL16 Temmuz1988’de çalıştığıişyerinde elektrikçarpması sonucukaybettik. Devrimcihareketin yıllarcatutsak kalmışemekçilerindendi.16 Temmuz1993’te İstanbulŞirinevler’de İstanbulpolisi tarafındansokak ortasındakurşunlanarakkatledildi.Halk Milisleri üyesiydi.15 Temmuz2012’de Atina’dakaldığı evde intiharederek hayatınason veren MelekSerin 28 Haziran1978'de Çorum-Melek SERİN Alaca-ÇikhasanKöyü’nde doğdu.2001 yılında Yurt-Kur'da memurolarak çalıştı. 2003 yılında gerillayayönelik bir operasyonda tutuklandı.Çorum, Ulucanlar, Uşak, Sincanhapishanelerinde toplam 5 yıl tutsaklıkyaşadı.Tutsaklığı bittiğinde; tereddütsüzörgütlü mücadeleye devam etti.Melek Serin bir devrim emekçisiydi.Bu emekçiliğini yurtdışında dasürdürdü. Mücadelesini sürdürdüğüAtina’da içine düştüğü çıkmazlar sonunda,iç düşmanına yenik düşerek;15 Temmuz 2012 günü yaşamınason verdi.Ekmek Adalet veÖzgürlük İçin HalkAnayasası İstiyoruz1 Temmuz günü İstanbul ÖmürtepeMahallesi’nde, Halk Cephesi’nin başlattığı“Ekmek Adalet ve Özgürlük İçin HalkAnayasası İstiyoruz” kampanyasının çadırıDev-Gençliler tarafından açıldı. ÇadırdaDev-Genç’lilerin pek çok ihtiyacıhalk tarafından karşılanıyor.Çadırın açıldığı parka kitap ve tutsakürünlerinin yer aldığı stantlar kuruldu. İlkgün “Yaban Oğlak Mistır Co'ya Karşı”,“Sana Geldik Ali” kitapları ve Grup YorumKonser DVD'si halka ulaştırıldı.Stantta ayrıca Halk Anayasası Taslağı dağıtılıyor.Çadır 20 Temmuz'a kadar ÖmürtepeArguvan Parkı’nda açık kalacak.***ODTÜ’de MezuniyetTöreninde TaksimDirenişi SelamlandıAnkara Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde(ODTÜ), 30 Haziran günü yapılanmezuniyet töreninde, kortej yürüyüşüsırasında öğrenciler tarafından TaksimDirenişi’ni ve Tutuklu Öğrencileri selamlayanpankartlar taşındı.ODTÜ öğrencilerinin astığı “Bu DahaBaşlangıç Mücadeleye Devam” yazan ortakpankart izleyiciler tarafından coşkuylakarşılandı. Taksim Direnişi sırasında şehitdüşen Ethem Sarısülük, Abdullah Cömertve Mehmet Ayvalıtaş’ın resimlerininde bulunduğu pankartlar taşındı.Karanfiller bırakılarak şehitler anıldı.Tören boyunca “Her Yer Taksim HerYer Direniş”, “Bu Daha Başlangıç MücadeleyeDevam”, “Abdullah, Ethem,Mehmet Yaşıyor”, “Ethem Yoldaş Ölümsüzdür”sloganları atıldı.Mezun olan öğrenciler arasında DevrimciMücadelede Mühendis Mimarlar da“Biber Gazı Kimyasal Silahtır Yasaklansın”,“Egemen Akkuş’a Özgürlük”,“Rant İçin Değil Halk İçin Mimarlık”,“Tayyip’in Değil Halkın Mühendisiyiz”pankartlarını taşıyarak cübbeleriyle törenekatıldılar. Törenin yapıldığı DevrimStadyumu’nun girişine ise Dev-Genç’lilertarafından “Tusak Dev-Genç’lilereÖzgürlük” yazan Dev-Genç imzalı pankartasıldı.


KULAĞIMIZAKÜPE OLSUNŞiir"BeklemeBekledikçe gelmez vakitSen gelSen gelinceVakit tamamdır..."Geldin işteTam da vaktiydiHoşgeldin AlişanHoşgeldin...Bak, seni selamlıyor aziz vatanBak,Koynunda saklıyor seni bu topraklarBak,Başı dumanlı dağlar,Senin için bu kadar heybetli.Sarıp sarmalananBİLGE İLE KÖPEKBir bilge, bir göletin başında oturmaktadır.Susuzluktan kırılan bir köpeğindevamlı olarak gölete kadar gelip, tamsu içecekken kaçması dikkatini çeker.Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştırama gölete geldiğinde sudaki yansımasınıgörüp korkmaktadır. Bu yüzden desuyu içmeden kaçmaktadır. SonundaDeyimler“Kendi Acımız, BizeBaşkalarınınkini BölüşmeyiÖğretir”İnsanlar ancak kendileri acı çektiklerindeacı çeken kişinin acısını anlatmayave onu paylaşmaya ne kadar ihtiyacıolduğunu anålayabilir.Atasözü“Acemi Nalbant Gibi KahNalına Vurur, Kah Mıhına”Söylediği sözlerle yaptığı işler arasındatutarlılık yoktur. Bunu da genelliklebilmeyerek yapar.Yek vücut olan ormanlarSenin için bu denli kardeş.Dolaplarını zaptedemeyen denizlerSenin için bu kadar hırçın şimdi.Ve gözlerinin karasıylaKaderlerini yaşar gibiSana bakan halkın,Senin için umutlu bugün.Evet,Bugün herşey senin için Alişan.Doğrul yerindenElini yüreğinin üzerine koyKapa gözlerini ve dinle yüreğiniHissettiğin bu bahtiyarlıkHalkın yenilmezliğidir...2..."BeklemeBekledikçe gelmez vakitSen gelSen gelinceVakit tamamdır..."Geldin işteTam da vaktiydiHikayeköpek susuzluğa dayanamayıp kendinigölete atar ve kendi yansımasını görmediğiiçin suyu içer. O anda bilge düşünür:-Benim bundan öğrendiğim şu oldu,der.-Bir insanın istekleri ile arasındaki engel,çoğu zaman kendi içinde büyüttüğükorkulardır. Kendi içinde büyüttüğüHoş geldin yoldaşımHoşgeldin...Kaldır başını AlişanKaldır da bak göğeAyaklanan yıldızları görüyor musunYıldızların selama durdukları sensin.Senin için bu törenSenindir bu şan, bu şeref şimdi.Bak.Yıldızların kalbine bakIşığı görebiliyor musun?Yıldızların kalbindeki o ışıkSenin gözlerindir şimdiDuyuyor musun AlişanDinle bakSesi dinle bir.O duyduğun, dünyanın en güzel sesidirO duyduğun, büyük insanlığın zaferininsesidir...9 Mayıs 2013F. Merengis HapishanesiZehra KURTAYengellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerinielde edebilir. Ama biraz daha düşününceaslında gerçek öğrendiği şeyinbundan farklı olduğunu görür. Asıl öğrendiğişey, insanın bir bilge bile olsa,bir köpekten öğrenebileceği bilgininvar olduğudur. Bu yüzden ne varsapaylaş, senden de öğrenilecek bir şeylervardır diğer insanlar için...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!