12.07.2015 Views

1 MAYIS ALANI'NDA ŞEHİTLERİMİZİN KANI VAR! - Yürüyüş

1 MAYIS ALANI'NDA ŞEHİTLERİMİZİN KANI VAR! - Yürüyüş

1 MAYIS ALANI'NDA ŞEHİTLERİMİZİN KANI VAR! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Almanya’da 9’u Türk 10 Kişinin Katledildiği NSUIrkçı Nazi Katliam Davası Başladı!IRKÇILIK KAPİTALİZMİN ÇOCUĞUDUR!KATİL ALMAN DEVLETİDİR!www.yuruyus.comwww.yuruyus.comHaftalık Dergi / Sayı: 36412 M ayıs 2013Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)info@yuruyus.comFaşist AKP’nin 1 Mayıs Terörü:İki Halk Cepheli Meral Dönmez ve Fehmi Oran Meşe, Lise Öğrencisi DilanAlp, Üniversite Öğrencisi İbrahim Akın ve Serdar Gül Polisin Nişan AlarakAteş Etmesi Sonucunda Başından Vurularak Ağır Yaralandılar!72 Kişi Gözaltına Alındı... Yüzlerce Yaralı... 7 yıl boyunca farklı şehirlerde aynı silahla 10 insanımızöldürüldü Aynı silah olmasına rağmen cinayetler arasındabir bağ kurmadılar! Ölenlerin aileleri suçlandı! Nazilere Alman istihbaratının özel kimlik hazırladığıaçığa çıktı! Dava dosyaları ve deliller Adalet Bakanlığı tarafındanimha edildi! Zschape'ye hapishanede ve mahkemede bir katil gibi değil, bir kahramangibi davranılıyor! MÜNİH MAHKEMESİ’NDE YARGILAMA BİR ŞOV'DUR!GERÇEK SUÇLULAR YARGILANSIN! ADALET İSTİYORUZ!AFFETMEYECEĞİZ, UNUTMAYACAĞIZ!DİRİ DİRİ YAKTIĞINIZ İNSANLARIMIZINHESABINI SORACAĞIZ!info@yuruyus.comKatliamcı AKP’den Hesabını Soracağız!1 Mayıs Alanı’nda Şehitlerimizin Kanı Var!1 Mayıs Alanı’nı Halka KapatmayaGücünüz Yetmez!


Öğretmenimiz“(...) Gerçek bir önder bırakın yoğundevrimci potansiyelin olmasını hiçbirilişkinin, hiçbir olanağın olmadığıkoşullarda dahi yaşamanın ve kitlelereulaşmanın yolunu bulan insandır.Nasıl sorusunun reçetesi yoktur.Bunun cevabı devrimci inanç,yaratıcılık, disiplinli olmak ve engin birhalk sevgisidir”Tel: (0-212) 251 94 35www.yuruyus.cominfo@yuruyus.comHaftalık Süreli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TLSahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78Faks: (0-212) 216 41 79Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 FrankHollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro


karlıklarla kusurların, pisliklerin tahribiyle.Baktık, Tello’nun haklı olduğunaikna olduk. Bu piç bizi zayıfyerimizden vurmuştu. Çünkü hepimizChe gibi, Julio Buitrago gibi olmak istiyordu.Böylece yüklerimize asıldık, kayışlarıomuzlarımıza geçirdik,birbirimize baktık ve bizi… öldüreceksebugün yeni, şu orospu çocuğuyeni adamı yakalayacağız dedik. Öğleyinyeni insan filmi zihnimden geçiyordu.Che gibi olmak, yemin ederim,daha önce beş kez dinlendiğimizyerde bir kez bile dinlenmedik. Bu dabazı konularda açıklık olmamasınınilk yorgunlukta sizi nasıl teslim aldığınıgösterir.Doğru değil, insan her zaman birazdaha fazlasını verebilir. Ancaktepetaklak olur veya ölürse verecekşeyi yoktur, ayaklarımın üstündeykenve düşmemişken, daimadaha fazlasını verebilir. Bu bütüneylemlerde, toplumsal hareketin heryerinde böyledir. (...)Ve kampa ulaşıp yemeğimizi yedik,kendimizi yetişmiş gerillagibi hissediyorduk. Ve bizi yetişmişgerilla gibi selamladılar. Şuydu. Kendimizidoğuruyormuşuz, her şey yenibaşlıyormuş gibi hissediyorduk. Çevreyekarşı fiziksel dayanıklılığın vemoral dayanıklılığın gelişim, ilkuyum döneminin sonu buydu.” (DağdanKopan Ateş, Sayfa: 99-100-101)Komutan Tello’nun yeni insanıParti-Cephe’nin kadrosu olaninsandır. Zorluklara karşı eğilmez, bükülmezbir iradeye sahiptir. Aşmıştır.Düzenden birçok insanı çekip çıkartıpdevrimcileştiren insandır. Çokyönlü düşünen ve çalışan, beklemedenyapan, yalnızlığa karşı savaşansürecin ihtiyaçlarını karşılamada politikabelirleyen, yüksek feda duygusunasahip olandır. Biz tarihimizdengüç alarak manevi değerlerimize sarılıyoruz.Çünkü bunlar bize ait, hiçkimsenin gücü bunları almaya yetmez.Çünkü taşıyıcı olan kadrolardır.Yarattığı, yaratılan her şeyi feda ruhuylakazanmıştır. İsteyerek ve inanarakyapmıştır. Attığı her adımın politiksonuçlarını görerek politika üretendir.Bir an olsun boş kalacak, bekleyecekzamanımızın olması söz konusudeğildir. Beş adım öne çıkma hedefimizlehalka gidiyoruz, kendimizieğitiyoruz. Her bir kadromuz doğrudüşünmeyi ve yönetmeyi öğrenmiş,öğretendir. Yani akıl ve cüreti birleştirenkadrolar olmak.KADRO ÖNCE KENDİNİYENİLER ÖRGÜTLERyeniyi kurabilmek,Kadrolarımız yaratabilmek için önce kendilerindenbaşlamak ve yeni insanlar örgütleyebilmekdurumundadır. Parti-Cephe saflığı, temizliğiyle donanan vekendini partiye adayan insanlarımızlakuşku yok ki sürecin yükünüomuzlayan, aşabilen olacağız. Çünküeğitimli ve doğru düşünen kadrolarımızlaörgütlemede hedeflerimize ulaşabiliriz.Savaşın kadroları, savaşı savaşıniçerisinde öğrenerek ustalaşacaktır.Bilmediklerinden korkmayan,dikkatli ve cüretli kadrolarımız öğretecekve öğreneceklerdir. Siyasiçizgimiz nettir. Doğruluğu defalarcakanıtlanmıştır. Bu çizgiyi her koşuldamaddi güce dönüştüren olabilmeliyiz.Siyasi çizgimiz pratiğe ilişkinher noktada doğru yol ve yöntemigösterecektir. Kaldı ki, bir kadronunsiyasi çizgimizi uygulamada kararlı vemilitan olması, örgütçü olması, samimiolması belirleyici olan ölçüdür.Bugünkü kadrolarımızın en güçlüyanları eski deneyimlerini bugünküihtiyaçlara göre biçimlendirmeleridir.Bu yüzden savaş içinde deneyimsizolan yoldaşlarımızın sürecin ön açmadakicüretleri belirleyicidir. ŞehitlerimizdenHasan Selim Gönenbuna en somut örnektir. Kadrolarteknik, politik ve askeri olarak tümmücadele biçiminde ustalaşmalıdır.Önüne gerçek ve somut görevler koyabilenolmalıdır. Özellikle bilinmelidirki, kadroların eksikliği, düştükleriyanlışlar Parti-Cephe’ye zararverir. Oysa Parti-Cephe’li olmak tarihselbir onuru taşımak ve sahip olmaktır.Yaratıcı ve üretken olmalıdır.Eğer bu özelliklerine sahip değillersefaaliyet yürüttükleri alanda biraksaklık söz konusu olduğu bilinmelidir.Üretmeli, kendini eğitmeli,bilgisini, öğrendiklerini yeni olankadro adayına taşımalıdır. Özelliklekadroların mücadele konusunda ustalaşmaları,militanlıkları halka cesaretverir. Savaşma motivasyonu ve gücüverir. İdeolojik çizgimizle donanan,üstlendiği görevi cüretle yerine getirenkadroların morali yüksektir. Birkadro ne savaşımızın en zorlu anındane de başka bir anında moral bozukluğuyaşamamalıdır. Morali bozukkadro, niteliğini kaybetmiştir, zavallıdır,acizdir.Kadrolarımızın erdemlerinin ve kişiliğiningelişmesi için kullanacağıaraç eleştiri-özeleştiri silahıdır.O’nu eğitecek olan bu silahımız ve sürecimizinihtiyaçlarına cevap vermelidir.Düşünme biçimi, çalışmatarzı ve eğitimimiz kendi gerçeğimize,kitlemizin gerçeğine uygun olmalıdır.Öyle ki, sürecin ruhunu, karakteriniileriye taşıyan, yenisini yaratanolmalıdır. Parti-Cephe’li kadrolaryeniyi kurma gücünde olmalıdır.Tarihimizden aldığımız güçle yeni vedevrimci olana ürkmeden girişilmelidir.Gelişmiş devrimci bilince sahipolmalıdır. Disiplin ruhu olmalı, günlükve uzun vadeli görevlerini unutmamalıyerine getiren olmalıdır.Milyonları örgütlemek için hızlıbir kadro örgütlenmesine ihtiyacımızvar. En pratik ve en militan,hızlı kadrolar yetiştirmeliyiz. Hem sürecinhem savaşın kadrosu yapabilmekönemli. Kadro özelliklerine sahipolmadığını düşündüğümüz her birinsanımızı yeniden gözden geçirmeli,öne çıkarmalı ve damarlarına aksettirmeliyiz.Kadro politikamız eğitimbiçimimizi belirler. Bu yüzden öncelikleher insanımızı iyi tanımalıyız.Doğru biçimde eğitmeli ve yerindegörevlendirmeler yapmalı, önünüaçan olmalıyız. Örgüt içi emekçiliğive kitleyle, yoldaşlarıyla kurduğubağ belirleyici olmalıdır. Özellikleri,yetenekleri iyi bilinmelidir. Ki doğruyerde istihdam edebilelim. Her birkadro adayımızın zayıflıkları, eksikliklerigiderilmelidir. Barındırdığı dinamiklerinegöre geliştirmeli, güvenduymalı ve güven vermeliyiz. Gerekkadro adayımızı gerekse kadrolarımızıSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs20135


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013en verimli, üretken biçimde değerlendirdiğimizdehem daha sonuç alıcıoluruz hem de kitleler içinde yenikadrolar çıkarırız.KADRO NİTELİKLERİhedefimizi belirlerken ör-Kadro gütlü ve örgütlü olmayan insanlarımızıda yani ileri ilişkileri dedüşünmek gerekir. Organik bir bağıolmayıpta, örgütlü kadrolar kadar işyapan insanlarımız kitleler içindemevcuttur. Bu yüzden örgütsüz kadrolarıgöz ardı edemeyiz.Parti-Cephe’li kadrolar;- Kendini sosyalizm davasına adamış,mücadele içinde sınanmış olmalı.- Kitlelerle iç içe olmalı, onlarınduygu ve düşüncelerini anlayabilen,yönlendiren olmalı. Ayrıca kitleleriçinde bulunduğu alanın sorunlarıylailgili politika üretebilen halk önderleriniöne çıkartmalı, işlevli halegetirmelidir. Ayrıca kadro, en baştakitlelere güven vermeli, onlara önderlikedebilmelidir.- Savaşın ve sürecin ihtiyaçları doğrultusundakadrolarımız olanaklaryaratmalı, sorumluluk üstlenmektenkorkmayan olmalıdır.-Savaş içinde verdiği kararların takipçisiolmalı, sarsılmaz kararlılıktaolmalıdır.-Ölçülü, ağırbaşlı, geleneklerinin taşıyıcısı,yeni gelenekleri yaratan olmalıdır.-Kadrolar savaş içerisinde koşullarılehlerine çevirmeyi bilmeli, zorluklaraltında pratik çözümler, olanaklaryaratmalıdır.-Sorunun olduğu yerde sorun çözenolmalıdır.-Kadrolarımız Parti-Cephe’li çalışmatarzını, yaşayış biçimini ve disiplininitemel almalıdır.-Akıl ve cüreti birleştiren, uzlaşmazolandır.-Ana halkadan uzaklaşmayandır.-Politikalarımızı anlayan, durumagöre uyarlayan, politika üreten, öngörülüolmalıdır.-Anti-emperyalist duygu ve düşüncesigüçlü olmalıdır.-Moral-motivasyonu güçlü olmalıdır,moralsizliğe izin vermemelidir.-Sıra neferi olmalıdır.-Cüretli, kendini aşan ve yenen olmalıdır.-Ağırbaşlı, erdemli ve olgun olmalıdır.-Alternatifli çalışmalı, militan çalışmatarzına sahip olmalıdır.-Sürecin gerisinde değil önünde olmalıdır.-Her kadromuzun eğitim grubu, komiteleri,kendine bağlı ekipleri, ilişkileriolmalıdır. Sadece örgütümüzünimkan ve ilişkileri ile sınırlı kalmamalıdır.-Çok yönlü olmalı, aynı anda birçokiş yapabilmeyi, birkaç alana bakabilmeyibaşarabilmelidir.-Sızlanmamalı, şikayet etmemelidir.Her alanın, her sürecin, her kurumunkadro niteliğinde farklılıklarvardır; Elbette ki Parti-Cephe’likadrolarda ortaklaşan bir ruh ve gelişimeaçıklık söz konusudur. Örgütleyenve süreci ileriye taşıyan olmakgibi.Mahir Çayan’ın deyimiyle gençlik“toplumun ateşleyici fitilidir”Her zaman suskunluğu ilk bozan,ilk tepki veren olmuştur. Öne çıkar.Atılgandır, militandır. Öğrenmeyeve şekillenmeye açıktır. Dinamik vecoşkuludur. Yöneticilik özelliklerinitaşır. Gelenek yaratır, vefalıdır gençlikkadrolarımız.Gençlik tüm olumlu özelliklerinerağmen, saflarımızda kitlelereönderlik etme niteliğine rağmen, değiştirme,dönüştürme ve yeni kadrolaryetiştirme konusunda yeterli değildir.Deney ve tecrübe eksikliğibelirleyicidir. Sürece uygun politikabelirlemede yavaşlığı söz konusudur.Günlük düşünme ve yaşama alışkanlığıvardır. Geleceğe yönelik düşünme,hedefli çalışma alışkanlığıyoktur. Halkla bağı zayıftır. Gençliktenmahalleye geçtiğinde yeni durumauyum sağlamada zorlanmaktadır.Parti-Cephe’li gençlik en başta sürecikavrayan ve politika üretebilenolmalıdır. İhtiyaca göre kendiniyetiştiren, ihtiyaca cevap veren, savaşımızınhem hamalı hem kurmayıolmalıdır. Eğiten, kadrolaştıran, yönetici,kendini çok yönlü geliştiren,partinin politikalarını kitlelere taşıyanolmalıdır.Mahallelerde faaliyet yürütenkadrolarımız halkı iyi tanımalıve hareketin tüm ihtiyaçlarınınkarşılanabileceği alanlar olarak bakmalıdır.Aradığımız, ihtiyacımız olanher şeyi mahallelerdeki kadrolarımızbulabilir. Mahalledeki hayatıniçinde pişmiştir. Hayatı, düzeni, sömürüyütanır. Kendi bildikleri alanındışına pek çıkmak istemezler. Örgütümüzleorganik bağı olmayan ilişkilerimizinçoğunluğu mahallelerdebulunur.Mahallelerdeki gençlerimiz geneldeyozlaşmanın bataklığındaçekip çıkardığımız gençlerdir. Kolaykolay üzerlerindeki alışkanlıklarıbırakmazlar. Mesela gençliğin kadrolarıalışkanlıklarını daha çabuk terkederler.Parti-Cephe’nin mahalle kadrolarıinsanlarla rahat ve çabuk ilişkigeliştirmeli, kitle bağı güçlü olmalıdır.Mahallenin sorunlarına hızlı çözümbulan ve politika üreten olmalıdır,önderlik etmelidir. Savaşımızın ihtiyaçlarınıkarşılayacak yeni ilişkileri,olanakları yaratmalıdır. Bu alandakikadrolarımız dürüst olmalı ve dürüstlüğümahalleye taşımalıdır.Mahalle kadromuza en iyi örnekŞenay Hanoğlu, GülsümanDönmez ve Birol Karasu’dur.Birol Karasu ailesi olan, bir çocukbabası kadromuzdur. Bir yandanailesinin geçimini sağlayan, diğeryandan örgütlü çalışmasını yürütenyerel kadrolarımızdandı. Ailesini herşeye hazırlamıştı, şehitliğine bile.Halk kahramanı olan kalender bir yoldaşımızdı.Devrimci işçiler örgütçü olmalı veişçilerle hızlı ve sağlam bir bağyakalamalıdır. Kendi iş yerindeki vebenzer işkolundaki çalışma şartlarına,işçilerin yaşam koşullarına vakıf ol-6


malı, hedefleri olmalıdır.Devrimci sendikacılık alanındayetkinleşmeli, savaşımızın ihtiyaçlarınıkarşılayan olabilmeli, hızlıve doğru çözümler bulabilen olmalıdır.İşçi örgütlenmesini yaygınlaştırmalıdır.Devrimci memurlar belli bir planprogramve çalışma disiplininesahiptirler. Bürokrat ve küçük-burjuvaalışkanlıklarını yendikçe kadro niteliğinesahip olurlar.Devrimci memurlar bürokrat çalışmatarzını terk etmeli, girişkenve örgütçü olmalıdır. Devrimci sendikacılığıişlerli hale getirmeli, yenikadrolar yetiştiren ve eğiten olmalıdır.Şehidimiz Elmas Yalçın, GülserenBeyaz, Ayşenur Şimşek, ZehraÖncü gibi.Devrimci Sanatçılar statükolarını,sahne popülizm gibi özelliklerinibir yana atıp sanatını halk için kullanmalıdır.Umudun sesini kitlelere taşımalı,düşmana saldıran bir sanat anlayışıylayeni kadrolar yetiştirmelidir.Araştırmacı, sürece ve ihtiyaca göresanatını biçimlendirmeli, yenilikçiolmalı, kalıplarla hareket etmemelidir.Devrimci sanat cephesini oluşturmakiçin örgütleme yapmalıdır.Kadrolarımız, kitleleri birleştiren olmalıdır.Savaşçı kadrolarımız, her zamansürecin önünü vurarak açan olmalıdır.Feda ruhu ile kuşanmalıdır.Cüretli, militan olmalıdır. Ya hesapsormalı, ya şehit düşen olmalıdır.Hasan Selim Gönen gibi hesap soran,yöntemler geliştiren olmalıdır. AlişanŞanlı gibi emperyalist hedeflere korkusuzcagiren olmalıdır. Tek başına olduğundaumutsuzluğa düşmemeli,savaşı büyüten olmalıdır. Üstün birahlaka sahip olmalı ve adalet için varolduğunuunutmamalıdır. Yaratıcıolmalı, olmazcı asla olmamalıdır.Halkın içinde erimeli ve adaletinuygulayıcısı olmalıdır. Halk düşmanlarınakarşı eli hep tetikte olmalıdır.Ve yeni savaşçı kadroları yetiştirenolmalıdır.Her alandaki kadrolarımız, dönemlerinihtiyacına göre hareketinyükünü omuzlamış ve yüzümüzünakı olmuşlardır.Sürecimizin ve savaşımızın kadrosu,Hasan Selim Gönenler, Erdallarve Alişan Şanlılarda somutlanmaktadır.Yoğun saldırıları yaşadığımız günlerdeyeni insanlarımızın herbiri kadro adayımızdır. Mücadeleninyükünü omuzlayarak hızla boşluklarıdolduracak olanlarımızdır.Demokratik mücadeleye bile tahammülsüzlüğünolduğu, demokratik mücadeleninde illegalize edilmeye çalışıldığıdönemde, bir yandandemokratik mücadeleye sahip çıkılmalı,bir yandan da düşmanın yoketme saldırısına karşı illegal çalışmayaher bir insanımız, kadromuz hazır olmalıdır.Çağdaş Hukukçular Derneği, Devrimci AvukatlarınTutukluluğunun 100. Gününde Adalet Bakanlığı’na YürüdülerBitti...Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Antalya ve Kocaeli’nden500’ü aşkın avukatın katıldığı yürüyüşe, AnkaraBarosu Başkanı, Av. Metin Feyzioğlu, Bursa BarosuBaşkanı Av.Ekrem Demiröz, Adana Barosu BaşkanıAv.Mengücek Gazi Çıtırık ve Adana, Ankara ve İzmir BarosuYönetim Kurulu üyeleri de destek verdi.CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygünile Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin de katıldığıaçıklamada, yürüyüşe destek veren katılımcılar;ÇHD’nin 1974’den beri özgürlükve adalet mücadelesi yürüttüğünü, savunmakurumuna karşı yönelen bu şiddet ve tehdideasla pabuç bırakılmayacağını, tutuklamalarınbu mücadele azmini ve direncini artırdığını, tutukluavukatlar özgürlüklerine kavuşuncaya kadar alanlardave sonuna kadar ÇHD’nin yanında duracaklarını ifadeettiler.ÇHD Genel Sekreteri Av. Hüseyin Aslan tarafındantutuklu avukatlar raporunun özetinin okunmasının ardından,Halkın HukukBürosu'ndanAv. Evrim DenizKaratana konuşmasında:“Bizler bugünburaya AdaletBakanlığı’ndan birşey dilemeye değiladaletsizlikleriniyüzlerine haykırmayageldik.Meslektaşlarımıztam100 gündür tutuklu. 100 gündür iddianame bile hazırlanmadı.Adalet Bakanı bugün karşımıza çıkmaya cesaretedemedi çünkü bizim karşımıza çıkacak yürekleri yok.Bugün olduğu gibi bundan sonra da halkı savunmaya, sokaklardahalkın yanında hak aramaya devam edeceğiz”dedi. Eylemde sık sık, “Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”sloganları atıldı.7


Faşist AKP’nin 1 Mayıs Terörü:İki Halk Cepheli Meral Dönmez ve Fehmi Oran Meşe, Lise ÖğrencisiDilan Alp, Üniversite Öğrencisi İbrahim Akın ve Serdar Gül, PolisinNişan Alarak Ateş Etmesi Sonucunda Başından Vurularak AğırYaralandılar! 72 Kişi Gözaltına Alındı... Yüzlerce Yaralı... 1 Mayıs'ta İstanbul'da 2 bin kapsül biber gazı, 370ton su, 37 TOMA kullanıldı. Polis telsizlerinden gaz stoklarının tükendiğianonsu yapıldı. Son kullanma tarihi 2011 olan biber gazları kullanıldı. 5 kişi nişan alınarak başından vuruldu. Komalıkoldu. 2 kişi görme kaybı yaşadı, 2 kişi işitme kaybıyaşadı. Yoğun bakımdaki Meral Dönmez’den sivil polislerifade almaya kalkıştı. Meral Dönmez ve Dilan Alp hala yoğun bakımdaiken tedavi gördükleri hastane tarafından “yatakyok” denilerek kapı önüne bırakıldı. AKP’liler ve AKP’nin bürokratları 1 Mayıs’taestirdikleri terörü savundular: “Fevkalade orantılı müdahale ettik.” (İstanbulValisi Hüseyin Avni Mutlu) “Dilan’ın elinde molotof var.” (İstanbul ValisiHüseyin Avni Mutlu) Dilan’ın elindekinin molotofkokteyli olmayıp sirke şişesi olduğu ortaya çıktı. “Dilan masum bir kız çocuğu değildir.” (İstanbulValisi Hüseyin Avni Mutlu) Taksim Meydanı miting alanı olmaktan çıkartılırsailla orada miting yapacağız diye tutturamazsınız! (4Mayıs 2013, Başbakan Erdoğan) “Şu an illa Taksim demeniz bana AKP iktidarınakarşı yapıyoruz dedirtir, ben bundan bunu anlıyorum.”(Başbakan Erdoğan) Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs mitinglerini yasaklamayaçalışan AKP ve onun İstanbul Valisi busefer de Taksim İstiklal Caddesi'nde protesto yürüyüşleriniyasakladı. 1 Mayıs'ın ardından İstiklalCaddesi'nde yapılan bütün yürüyüşlere polis panzer,cop ve gaz bombalarıyla saldırıyor.8


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013yalan söylemeye devam ediyordu.İstanbullular Valinin çağırısına uymuş,Taksim civarına gelmemiş!!Yalan...62 Bin polise karşı, saatlerceTaksim’e yürüme kararlılığı gösterençatışan kitle kimdi? Marjinal gruplardiyerek aldatmaya çalışıyorlar. Bütünİstanbul’da ulaşımı engellemelerinerağmen, on binlerce kişi, yürüyerek,özel araçlar tutarak, ısrarla Taksimiçin geldi. Vali yalan söyleyerek bugerçeği gizlemeye çalışıyor.Beşiktaş: Sabah 07.00Beşiktaş ve Şişli yönünde binlercepolis, panzer, TOMA, helikopterlervardı. Bütün ulaşım yolları engellensede, kitleler akın akın Beşiktaş veŞişli’ye doğru akıyordu. Polis’in ilksaldırısı Beşiktaş koluna oldu. BarbarosBulvarı’nda, henüz birkaç grupgelmişken, hiçbir uyarı yapmadangaz ve su sıkmaya başladılar, kitleyesaldırdılar.Bu saldırılar saatlerce sürdü. Beşiktaş’ınara sokaklarında çatışmalardevam etti. Sendikalar gelmeye başladığında,karşılıklı beklemeler, polisingaz ve su sıkmaları saat 13.00’ekadar sürdü. TTB, KESK ve TÜRK-İŞ sembolik kutlama yapıp dağılmalarıyönündeki polisin taleplerinikabul etmedi. Bütün kitleyle birlikteyürümek istediler.Polise karşı hiçbir eylem yapmamalarınarağmen, TTB ve diğersendikalara gaz ve su sıkılmaya devametti. İlerleyemeyeceklerini düşünensendikalar, saat 13.00 civarında,yaklaşık 7 bin kişilik kitleyekonuşma yaparak, eylemi sona erdirdikleriniaçıkladılar.Beşiktaş kolundan, sadece HAK-İŞ polisle anlaşarak, Taksim’e sembolik50 kişilik grupla çıktı. Davulzurna çalarak halay çektiler. Televizyonlardanda bu görüntü izletildi.Ancak Hak-İş’in bu şekilde Taksim’egitmesi, halkın tepkisini çekti. Herkesgaz, cop, gazlı su ile saldırıya uğrarken,bu şekilde halay çekmemeleriiçin uyarıldılar.Şişli: Sabah 07:00Sabahtan itibaren Şişli yönü polisablukasına alındı. Şişli’de DİSK binasınınönünde toplanmak üzere hareketegeçen kitlelere ara sokaklardapolis saldırdı. DİSK binasının hizasında,ana cadde üzerinde DİSK,Halk Cephesi’nin içinde bulunduğuDevrimci 1 Mayıs Platformu vediğer örgütler kortej oluşturdu. Saat09.00’a kadar marşlar ve sloganlarla1 Mayıs Alanı’nın yasaklanamayacağıhaykırıldı. Bu esnada orayagelmek isteyen kitleler ise ara sokaklardaengelleniyor ve çatışmalardevam ediyordu.Tek Tip giysileriyle, beyaz gömleksiyah pantolon ve kırmızı fularlarıyla,Halk Cepheliler en öndeydi. O andaHalk Cephesi pankartı henüz ulaşmamıştı.Mücadele Birliği, HalkCephesi kitlesinin önüne pankartaçtı. Halk Cepheliler gidip konuştular“Bu bizim kitlemiz neden kitlemizinönüne geçiyorsunuz birazkenara geçin bu yaptığınız fırsatçılıktır,sadece görüntü, fotoğrafvermek adına burada duruyorsunuz,çirkin bir şey yapmayın” dediler.Buna rağmen, bu konuşmalararağmen Mücadele Birliği, Halk Cephesikitlesinin önünde durmakta ısraretti. Daha sonra Devrimci 1 MayısPlatformu temsilcileri gelip sorunuçözdüler Mücadele Birliği arkayageçti. DİSK yöneticilerinin polisleyaşanan tartışmalarının ve kararlıbir şekilde ‘Önümüzden çekilinTaksim bizimdir’ demesinin ardındanpolis saldırısı başladı.POLİSE TAŞ ATANIVURUN“Bu medyaya göre taş atan, molotofatanlar çiçek çocuk; polis faşist! Ondansonra Başbakan bağırıyor çağırıyor. Tabiibağıracağım. Polisime karşı terörist bireylem gerçekleştirenleri savunursan, onlarımasum gösterirsen sessiz kalmam. Gazdanetkilenen militanlar masum ama kafasınataş isabet eden, bilye isabet eden veyaralanan, o an beyin kanaması geçirenpolis faşist. Biz bu tezgaha gelmeyiz, bozarız.TAKSİM’DE, KADIKÖY’DEYASAK!Sana neresi miting alanı olarak gösterilirseorada yaparsın. Burası hukuk devleti..İstanbul’da Yenikapı’da devasa mitingalanı yapılıyor. Aynı şekilde Anadoluyakasında yapılıyor. Buralar yapıldığı zamanicabında biz Taksim’de de, Kadıköy’dede mitinge müsaade etmeyeceğiz.SAPAN TAŞI MI ATTIASIN!Yargı, bu sapan taşlarını kullananlarırahatlıkla bırakabiliyor. Siz bu sapan taşlarıdenilen demir bilyeleri kullananları,ki suç olduğuna dair yasal düzenlemeleryapıldı, bu molotofkokteylleri kullananlarıbu kadar rahat bırakırsanız, bunlar birkapıdan girer, öbür kapıdan çıkarsa bu ülkedeterörle mücadele zorlaşır.” (BaşbakanErdoğan)DİSK Binası Çevresi09.05 gibi polis TOMA adı verilenaraçlarıyla kitlenin üzerine gazlı tazyiklisu sıktı. Bu suyu yaklaşık 10dakika boyunca aralıksız sıktılar. Buesnada birçok insan bayıldı. Kitlelerise çatışmak üzere geri çekildi. Sıktıklarıgazlı tazyikli su sonucu insanlaryerlere düşmüştü kimininayakkabısı kiminin tişörtü, hırkasıher şey yerdeydi. Baygın bir haldeyardım bekleyenlere de su ve gazsıkmayı sürdürdüler. Basın üyeleribir apartmanın girişinde durdu. Nefesalabilmek için apartmanın giriş kapısınıncamını kırdılar. Bu esnadaTOMA aynı şekilde apartman kenarlarınasığınan kitleye de su sıkmayadevam etti. O kadar yoğun susıkıyorlardı ki, boğulma tehlikesigeçirenler oldu. Sıktıkları su ve gazilk kez bu kadar yoğundu. Daha öncekieylemlerden farklıydı bu onbeş dakika boyunca normal nefesalamamalarına neden oldu. Kalbindenkaynaklı fenalık geçirenlere de özelliklesu ve gaz sıkılıyordu. Yerleredüşenlere özellikle devamlı su sıkıyorlardı.Birçok esnaf kapılarını açtı. Suve limon verdi. Polislerin korkaklığıgözle görünüyordu. Hatta çatışmalardevam ederken bir ara amirleri kalkanlarıindirin demesine rağmen kalkanlarıindiremediler. Devrimcilerinattığı bilyelerden o kadar korkuyorlardı.Çatışmalar 09.30’dan itibaren101 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


DİSK binasının arka sokağınataşındı. Orada yaklaşık 100-150 kişilik bir grup polisle çatışıyordu.(İçlerinde Halk Cepheliler,Mücadele Birliği, Kaldıraçve başka gruplar vardı)Polis TOMA gelene kadar çokzorlandı. Korkuyorlardı ve birşey yapamıyorlardı.Bir grup DİSK’in olduğusokaktan ara sokağa geçti. Buara sokakta 6 kişi çatışmayadevam etti. Uzunca bir süre polisinaşağıda kalan kalabalıkkitleye doğru gitmesini buradakiçatışma engelledi. Sadece birsapan vardı ve sapandan çokkorkuyorlardı. Polis sokağı tamolarak göremiyordu, sokağınköşesinden biber gazı atmayaçalışıyorlardı. Attıkları gaz bombalarıbirçok kez oradaki 6 kişininbaşını ve vücutlarının çeşitliyerlerini sıyırarak köşedekidükkanın içine girdi. O sıradasokaktaki halk (apartman sakinleri)su, peçete ve limon verdi.Her hangi bir sıkışma durumunakarşı apartmanlarının kapılarınıaçık bırakmışlardı.Diasa’nın olduğu bölgede,kalabalık olan bir başka kitleninüzerine ses bombası attılar. Diasa’nıniçine gaz bombası attılar,içeride işçiler olmasına rağmen,gaz atmaya devam ettiler. Onunharicinde her şeyi kullandılar.Burada bir saatten fazla sürdüçatışma. Bir devrimci başınaaldığı coptan kaynaklı baygınlıkgeçirdi arkadaşları geri çektiler.Çatışma boyunca “Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa KadarSavaş”, “Umudun Adı DHKP-C”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma”sloganları duyuldu. BuradaTOMA geldikten sonra ikiyönden kitleyi sıkıştırdılar. Bununüzerine DİSK binasınınönüne kadar kitle çekildi. Dahasonra Polis DİSK binasına girdi,gaz bombaları attı. Atılan gazdankaynaklı bayılanlar olmuşdu.DİSK’in ara sokaklarında çatışmalardevam etti.Halkın evlerine gaz bombasıattılar, yangın çıktı. Yalnızcabasının durduğu bir yereiki yerden birden gaz bombalarıattılar. Gaz bombalarıbacaklarının arasından geçti.Basın olmalarını belirtmelerinerağmen bu şekilde saldırdılar.Sonra DİSK’in önündenTaksim’e giden yolda barikatkuran polisler taş yağmurunatutuldu. Yolu açmaları içinbir süre taş atıldı. Polis deemekçilerin Taksim talebineyine gazla saldırarak karşılıkverdi. Bu çatışma yaklaşık3 saat sürdü.DİSK’in önünde gaz bombalarındanarta kalan kovanlarısaydığımızda 7 farklı gaz çeşidikullanıldığını gördük.DİSK’in önünde çatışma sürerkenbir ara Halk Cephelilerara sokaktan çıkıp DİSK’inönündekilere su sıkanTOMA’ya ve çeviklere taşlarlasaldırdılar. Polis oradaki saldırıkarşısında kaçarak çekilmekzorunda kaldı. Bir süre sonratekrar yerleştiler. DİSK tamanlamıyla abluka altına alındı.Kitle polisle çatışmaya devamediyordu. Bin kişidenfazlası ise Cevahir Otelin orayaçekilmişti. Neden çekildikleribelli değildi ama buradakikitle davul zurna eşliğindehalay çekiyorlardı.Şişli Cami’nin orada çoksayıda yaralı vardı ve çatışmalardevam ediyordu. Bomonti’deçatışmalar oldu veçok sayıda yaralı vardı. Başkabir kitle, Profilo AlışverişMerkezi’nin bulunduğu yereçekildi. Orada iki saat sürenbir çatışma oldu. En uzun solukluçatışmalardan biri oradaydı.Sapanlarla misketleratılıyor, kaldırımlar sökülüyor,yollardaki saksılar, PTT kutuları,banklar barikat malzemesiolarak kullanılıyordu.Buradaki çatışma bir süre arasokaklara dağıldıktan sonraPolislerin korkaklığı gözle görünüyordu.Hatta çatışmalar devam ederken bir ara amirlerikalkanları indirin demesine rağmen kalkanlarıindiremediler. Devrimcilerin attığıbilyelerden o kadar korkuyorlardı.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!11


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013tekrar devam ediyordu. Partizan, HalkCephesi vardı. Buradan sonra Çağlayanyönünde yüründü. Ara sokaklardasloganlar atıldı. Polis ara ara gaz attı.Buradan daha sonra Okmeydanı’nagidildi.Saat 11.30 civarında Mecidiyeköyotobüs durakları ve Rum Mezarlığı’nınbulunduğu tüm yollar tutulmuştu.Çevik kuvvet polisleri, sivilgiyimli polisler Taksim yönüne gidentüm yolları TOMA, Panzer ve Akreplerlekapatmıştı. Buradan geçmeyeçalışan kitleyi polis engelledi, özellikleküfürler ederek burada bulunaninsanları aşağılıyordu.12.00 sularında Mecidiyeköy,Kuştepe dönemecinde yaklaşık 50kişilik bir grup halinde Halk Cephelilervardı. Burada yarım saatsüren çatışmada “Yaşasın 1 Mayıs,Haklıyız Kazanacağız, Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş, KurtuluşKavgada Zafer Cephede” sloganlarıbaşta olmak üzere sloganlar atılarakpolise karşı taşlarla direnildi. Çevredekiinsanlarda zaman zaman sloganlaraeşlik etti, halka AKP faşizminiteşhir eden ajitasyonlar çekildi.Halk Cepheli FehmiMeşe Başından YaralandıMecidiyeköy civarında çatışmalarsürerken, Fehmi Meşe başında isabeteden gaz bombası sonucu ağır yaralandı.Gözünü kaybetme tehlikesiylekarşı karşıya kaldı. Beyin ameliyatıgeçirdi.Saat 13,30 sularında ara sokaklardangeçilerek Okmeydanı SSKHastanesi’nin oraya gelindi burada,Halk Cephesi, DHF, Kaldıraç, BDP,Devrimci Yol, Dev-Lis, flamaları vardıyaklaşık bin kişi vardı. Aynı saat CevahirOtelin alt caddesinde Halk Cephesi,DHF, Partizan ve BDP kitlesipolisle çatışıyordu. Gerek Okmeydanıgerekse Cevahir Otel’in civarındahalk polise kızıyor, kitleye su, limon,peçete veriyordu. Cevahir Otel’inaltından Okmeydanı SSK Hastanesi’ninbulunduğu caddeye gidildi,polis hastane içine, bahçesine bibergazı attı ve tazyikli su sıktı. Saat14.30 sularında Okmeydanı’na gelindiburadaki çatışmalarda çok sayıda kişipolisin attığı gaz bombalarıylayaralandı. Buradada Halk Cephesi,DHF ve BDP vardı.Okmeydanı:Saat 08.00Okmeydanı SibelYalçın Parkı’nda toplananHalk Cephelilerhazırlıklarını tamamladıktansonra Şişli yönünedoğru sloganlarlayürüyüşe geçtiler “ZaferYakında , HaklıyızKazanacağız, “GünDoğdu” marşlarıylaŞişli Abide-i Hürriyet Caddesi’ninaltında kalan Hasat sokağa girdiler.Trafik polisleri kitleyi görünce kaçtılar.Yaklaşık bin kişilik bir kitleyürüyordu. Basın da eşlik ediyordu.Buradan Abide-i Hürriyet Caddesi’neçıkıp toplanma alanına gitmek isteyenkitleye polis biber gazıyla saldırdı.Ancak Okmeydanı grubunun Şişlibölgesine gelmesiyle çatışmalarınniteliği değişti. Büyük bir moral vecoşkuyla öne çıkan engeli aşıyorlardı.Ve daha önce DİSK çevresinde, Şişlibölgesinde daha dağınık olan gruplaraulaştılar. Molotof kokteyli havai fişektaşla karşılık veren kitleyle polis arasındaburada yaklaşık yarım saat çatışmasürdü, polisler kasklarını bırakıpkaçtılar, polislerden yaralananlarınolduğu gözlemlendi. Bu andanitibaren, artık Şişli’deki çatışmalarıbırakıp, Taksim’e çıkmayaçalışıyorlardı. Taksim’e çıkmayı zorlayan,en çok yaklaşan da buradakigruplar oldu.Hedef Taksim: HavadanHelikopterlerleGaz SıkıldıŞişli’nin arka sokaklarındaki kitleikiye ayrıldı, bir kol Taksim’i zorlamakiçin Dolapdere’ye doğru yöneldi,diğer grup, Hacıahmet yönüne doğruçatışmaya devam etti.Bomonti’den barikatları kurupateşe vererek HaberTürk binasınınönüne çıkıp Taksim’e çıkan barikatlarayöneldiler. Polisin havadan helikopterlerleHaberTürk binasınınDolapdere’de Çatışma 3 saate yakın sürdü,Halk Cepheliler ve 50 Kişilik BDPli saatlerceçatıştı. En militan çatışanlar Cepheliler veBDP’lilerdi. Faşizme karşı, Kürt gençleriyleomuz omuza çatışıldı. Orada, dost kim,düşman kim, çok net ortaya çıkmıştı. Kürthalkı, AKP iktidarına karşı direnenlerinyanında yer aldı. Bir ara o kadar su sıktılarki TOMA’nın suyu bitti. Başka birini getirdiler.Bu sefer yeşil su sıkıyorlardı. Bu suyüze değdiği zaman yakıyor. Öksürmeyeneden oluyor. Bir ara dağıtmak için üst mahalledenakrep denen aracı kitlenin üzerinesürdüler ve akrepten gaz bombası attılar.üzerinden ve Taksim’in girişindengaz atmasına kitle taşlarla ve kurduklarıbarikatlarla karşılık verdi.HaberTürk binasından Tarlabaşı’nageçen kitle burada da barikatlarayüklenmeye devam etti. Polisin bibergazına karşılık sapanlarıyla bilye vetaş atarak karşılık verdi. Burada yaklaşıkbir buçuk saat Taksim yönündeçatışma devam etti. Taksim’e ençok yaklaşabilen Halk Cephesi’ydi.Ancak çok fazla yaralı verdiler. Bacağıkırılan, vücutlarının her tarafınagaz bombası isabet edenler çok fazlaydı.TOMA’yla saldırmaya çalışanpolis çaresiz kalıp etrafa boş boş susıkmakla yetindi, Dolapdere’nin arasokaklarından çekildi.Yaralananlar gruptan ayrılmakzorunda kaldılar. Tarlabaşı’ndan zorlayıpTaksim’e ulaşmaya çalıştılar.Bütün gazlar TOMA’lardan gelengaz karışımlı sular boşa çıktı. Kitlenindirencini, azmini kıramıyordu.Sadece çok yorulanlar, sıkılangazdan dolayı nefessiz kalanlar, kısakısa dinleniyordu. Epilepsi hastasıbir yaralıyı en yakın eve götürdüler.Astım hastası başka biri daha yereyuvarlandı. Karga tulumba onu daeve taşıdılar. Sara hastasını iyileştirmekiçin uğraşırken, ev sahibi Xalo,9 kişinin gözaltına alındığını söyledi,Faşizme öfkesini dile getirdi. Evizor durumda bırakmamak için, balkondanatlayıp gitmek isteyen HalkCephelileri, Xalo bırakmadı. Birazdaha bekleyin dedi, her taraf tutulmuş.Yemek ikram etti, ortalık sakinleşincegitmelerine izin verdi.121 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Xalo’nun evinden dışarı çıkanlara,komşu evden seslendiler, genç birkadın ayağından yaralanmış, onlarda eve almışlar. Ev sahibi arabasıylaherkesi uygun bir yere bıraktı.Buradaki kitle de, Okmeydanı’ndasüren çatışmalara dahil olmak içinOkmeydanı’na yöneldi.DolapdereÇatışma 3 saate yakın sürdü, HalkCepheliler ve 50 Kişilik BDP’li saatlerceçatıştı. En militan çatışanlarCepheliler ve BDP’lilerdi. Faşizmekarşı, Kürt gençleriyle omuz omuzaçatışıldı. Orada, dost kim, düşmankim, çok net ortaya çıkmıştı. Kürthalkı, AKP iktidarına karşıdirenenlerin yanında yeraldı. Bir ara o kadar susıktılar ki TOMA’nın suyubitti. Başka birini getirdiler.Bu sefer yeşil su sıkıyorlardı.Bu su yüze değdiği zamanyakıyor. Öksürmeye nedenoluyor. Bir ara dağıtmak içinüst mahalleden akrep denenaracı kitlenin üzerine sürdülerve akrepten gaz bombası attılar.Bir gaz bombası oradabulunan bir esnafın dükkanınıniçine girdi. Dükkanıniçinde 3 kişi gazdan dolayıbayılmak üzereyken son andaçıkarıldı. Mahalleden insanlarzılgıtlarla kitleye destek oldular.Bir çok aile limon attı.Her tarafta yoğun çatışmalarsürerken, Halk Cephesikortejini bulmak isteyenler“Her tarafta Cepheliler var,hangisini arıyorsun?” diyecevap alıyorlardı. Yoğun gazbombasından dolayı insanlarınelbiseleri yanıyordu. Meselahiç gaz bombası isabet etmemesinerağmen, elbisesi yanmışolan bir kişi, olaylardançok daha sonra farkına vardı.Muhtemelen gaz bombası dışında,gaz bombasına karıştırılmış,kimyasal şeyler kullanıyorlardı,insanların üzerleriniyakan bir şeydi. Buradaki kitlede bir süre sonra Okmeydanı’nageçti.OkmeydanıOkmeydanı’nın girişinden dumanlaryükseliyordu. Mahmut ŞevketPaşa Mahallesi girişinde çatışma vardı.Tüm kitlenin Okmeydanı’na gelmesiduyurulmuştu. Okmeydanı SibelYalçın Parkı’nda toplanılacaktı. Közdergisi, yaklaşık 150 kişiyle, 11:30civarında Okmeydanı’na gelmişti,bir saat kadar slogan attılar, ses aracındanşarkı çaldılar. Çatışma içinkitleler gelince Közcüler ayrıldılar.İlk anlarda, Gençlik Federasyonuüyesi Meral Dönmez başına isabeteden gaz bombası sonucu ağır yaralandı.Gaz bombalarını atarken,özellikle Halk Cephelileri hedegögözeterek,sakatlamak, öldürmekamacıyla ateş ediyorlardı. Polisler,demokratik kurumlardan tanıdıklarıinsanları isimleriyle çağırıp, küfürediyorlar, “neler neler yapacağız”diyerek tehdit ediyorlardı.Okmeydanı’da birçok grup vardı,Halk Cepheliler gelince ise çatışmalarşiddetlendi. Anadolu ışıkların olduğubölgede, polis 3 defa püskürtüldü.Sokağın birinde 60, 70 polis, iki taraftanda kitle sıkıştırınca, korkudanne yapacağını şaşırdı, bir o yana, birbu yana koşuyorlardı. Kitleye gözdağıvermek için, coplarını, silah gibi kitleyedoğrultarak, sanki kurşun sıkacakmışgibi yapıyorlardı.Okmeydanı’da kullandıklarıgaz daha çok etkiliydi, insanı tamamenkitliyordu. Artık helikopterlerdende gaz atmaya başladılarburada. Okmeydanı’da da çatışma2 saatten fazla sürdü. Saat 16:00gibi, kitle eylemi bitirdi. Akşam20:00’de, Yaralılar için, Okmeydanı’dayine yürüyüş yapıldı.2 Mayıs günü, bütün Şişli, Mecidiyeköy,Taksim çevresinde yıkılmışpolis ve jandarma bariyerleri haladuruyordu. O kadar çok bariyer getirmişlerki, bir haftada zor topladılar.On binlerce kişi gaz bombalarından,gazdan etkilenerek, vücudunda sıyrıklarlaayrıldı 1 Mayıs Alanı’ndan.200’ün üzerinde insan ciddi yaralanmalar,sakatlanmalar geçirdi,onlarca kişinin bacağı kırıldı, parmağıkoptu.6 Kişi, kısa mesafeden başınagaz bombası sıkıldığı için, beyin kanamasıgeçirdi, ölüm tehlikesiylekarşı karşıya kaldı. Bir kişi gözünükaybetti. Beyin kanaması geçirenlergünlerce komada kaldı.Şehitler pahasına kazanılan 1 MayısAlanı Taksim’i savunmak içinyüzlerce kişi yine kanını döktü. YineTaksim’e çıkan her sokakta halkınkanı aktı. 1 Mayıs 2013 göstermiştirki, Halkın karşısında hiçbir güç duramaz,Taksim halkındır. Halk kanıpahasına, canı pahasına Taksim’i savunmayadevam edecektir.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!13


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013AKP TAKSİM'İ "YASAKLAMIŞ!"TÜM YASAKLARINIZ HÜKÜMSÜZDÜR2014'TE YİNE TAKSİM'DEYİZBu 1 Mayıs, AKP’nin yalancı yüzünüen açık haliyle ortaya sermiştir.AKP’ye ve AKP'nin yalan üzerinekurulu siyasetine kananlar ya da kanmayadünden hazır olanlar teşhir oldular.AKP, Taksim'i yasaklamanınadını "alandaki yayalaştırma faaliyetleri"olarak koydu, AKP’ninşakşakçısı yazar, sanatçı, siyasetçi,sendikacılar da bu yalana sahip çıktı.Şunu herkes çok iyi biliyordu ki;sahip çıkılan insan hayatına verilenönem" değil, AKP'nin politikalarıydı.Kime sordunuz Taksim’de kazıyaparken? Ama AKP kimseye sorarmı? Erdoğan ne diyorsa o olacak!Kim itiraz edebilir Erdoğan’a... 1Mayısı kutlamak isteyen on binlerceemekçi “marjinal...” O zaman vurun.Onları katledebilirsiniz. Onlara hertürlü zulmü yapabilirsiniz.Kime Neye GöreMarjinal?1 Mayıs' tan geriye yine AKP’ninartık yıllardır duymaya alıştığımızdemagojileri kaldı; "Taksim' de halkyoktu, Marjinal örgütler vardı. Polisleçatışanlarda bu örgüt mensuplarıydı.Halk bizi dinledi Taksim' e gelmedi."(İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu)Terörle, tehditlerle yapmak istediğinizoydu. Kimse Taksim’e çıkamasındı.Bunun için bütün İstanbul’dasıkıyönetim ilan ettiniz. Taksim’egiden bütün yolları ulaşıma kapattınız,60 bin polisle bütün İstanbul’da terörestirdiniz. Ama başaramadınız.Halk yine binler olup Taksim’eaktı. Taksim’e çıkan bütün sokaklardaçatıştı. Terörünüze, gaz bombalarınıza,coplarınıza boyun eğmedi. Taşla, sopayla,sapanla direndi...“Marjinal” miş... AKP’nin zihinözürlü valisinden de ancak böyle biraçıklama beklenirdi.Nedir Marjinal?"Toplumda görüş veyaşayış biçimiyle uçlardayaşayan, topluma aykırı”Yani marjinallik"uçta olmaktır, aykırıolmaktır, farklı olmaktır."Yani siyasi anlamıylahalktan kopuk olmak,uzak olmak, halktanolmamaktır. AKP kendisidışında herkesi "marjinal" ilan ederek,kendisi dışındaki tüm kesimleri düşmanolarak gördüğünü söylemek istemektedir.Bu yüzden AKP politikalarınakarşı olmak "marjinal" olmaktır.Bir kaç sene öncesine kadardaha dardı bu marjinaller listesi...Ama artık bunun yüzdelik payı çoğaldı.Yani artık AKP politikalarınayedeklenmeyen herkes marjinal. Bubayatlamış yalanları artık kimse yemiyor.Hem de hiç kimse. Kendişakşakçılarınız bile... En güçlü AKPşakşakçılarından Nagehan Alçı bile"Valiyi kınıyorum, polisi kınıyorum"dedi.Taksim Tarihsel veSiyasal Olarak1 Mayıs Alanı’dırDevrimcilerin Taksim’de 1 Mayıskutlama çabası yıllarca sürdü. Şehitlerverildi. 2007' den 2010 yılına kadarise doğrudan hedef oldu Taksim.Sendikaların statükolarını sarsa sarsayürüdü hem de. Politik netlik ve ısrarlı,kararlı mücadeleyi engelleyemedinizpes ettiniz. Ve 1 Mayıs Alanışehitlerimizle kazanıldı. Mehmet AkifDalcı'ya verdiğimiz sözümüzü yerinegetirdik. Ve 2010'dan sonra her sene2'ye 3'e katlandı kitlenin sayısı...Kitle arttıkça öfke arttı, kitle arttıkçasloganlar çoğaldı. Kitle arttıkçaAKP’nin uykuları kaçtı.Ve Taksim2012 1 Mayıs'ı dünyadaki en kitleselikinci 1 Mayıs kutlaması oldu.1 Milyona yaklaşan kitle bağımsızlıkve devrim sloganları atıyor,eşitliği, adaleti haykırıyordu. Tümezilenler oradaydı. Halk bu kalabalıktanmoral buldu, coşku buldu,umutlandı. Gelişmeler gösteriyorduki AKP’nin artan zulmüne tepki olarakbüyük bir kitleselliğe erişilecekdünyanın en kitesel 1 Mayıs’ı kutlanacaktı.İşte bu seneki saldırı, AKP’yekarşı olan kitlenin birleşik, kitleselolarak gücünü ortaya koymasını engellemekiçindi. Bu, AKP’nin faşistterörle suskun toplum yaratma politikasınıniflasının, yönetememe krizininherkesçe de görülmesiydi. Buanlamıyla "inşaat çalışması" yasaklamakiçin bahanedir.Haklar DiplomasiyleDeğil, MücadeleyleKorunurHer sene olduğu gibi bu sene desendikaların tavrı önemliydi. ÇünküAKP pazarlık yapmıyor gibi görünsedesendikaların tavırlarını ölçüyorkendince. Ve kendi uzlaşmacı, sarı141 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


sendikalarının dışında asıl DİSK ,KESK gibi işçi-emekçi örgütleri belirleyicioluyor. Çünkü asıl muhalifve devrimci tavrı bu sendikalarıngöstermesi gerekiyor. Çünkü bu sendikalarcan-kan-tutsaklık bedeli kurulmuşörgütlerdir ve halkındır... Buyanıyla DİSK'in yeni başkanı KaniBeko' nun 1 Mayıs öncesi açıklamalarıbu reformist-uzlaşmacı kafa yapısınınnasıl da Erdoğan'ın karşısındagüçsüz bir duruş sergilendiğini gösterdi:"İstanbul'da çok kötü bir fotoğrafönce Türkiye'ye sonra dünyayavermek istemiyoruz. Barış rüzgarlarınınestiği bu koşullarda Türkiye'debarışla ilgili çalışmalar yapılırkenkalıcı barışı tesis etmek için kollarsıvanmışken kesinlikle bu alanda çatışmaistemiyoruz. İstanbul sokaklarındaçatışma istemiyoruz. İşçilerolarak birlik gününde hakkımız olan1 Mayıs kutlamalarını yapmak istiyoruz.Sayın valiye birkez daha sesleniyorum.Basın açıklamasını dainşaatın içinde değil bu Taksim Alanı’ndasırtını 30 bin metrekareye dönerekyapmasını istiyoruz. Önümüzdeki1 Mayıs'ta tekrar ediyorum. Bizbaşta vali olmak üzere başbakan vediğer kurum ve kuruluşlarla diplomatikgirişimleri sürdüreceğiz. Bugünü barış ve kardeşlik içinde kutlamakistiyoruz"Yukarıda söylenen sözleri Hak-İŞ, Memur-Sen başkanları söylemiyor.DİSK genel başkanı söylüyor.Bu faşizmdir, yasal-demokratikhakkımızın gaspıdır diyemiyor. Birkandırmaca olan, barış sürecindenbahsederek kurnazlık yapıyor. Sankibarış sürecine katkı diyince Erdoğanınbütün yağları eriyecek "ne istiyorlarsaverin" diyecek.... Bu yalana siz "kanmış"olabilirsiniz. Ama bütün işçileribu yalana ortak etme hakkını kimsesize vermez.Dünyaya kötü görüntü vermekistemiyormuş. Devrimci sendikalarınböyle bir kaygısı olamaz. Aksine faşizmher platformda teşhir edilmelidir.Bakış açısı bu olmayanlar Validen,Başbakandan anlayış bekler... İşçiler,emekçiler Taksimi diplomasiyle değilçatışa çatışa, kanını dökerek kazandı...Eğer sizin gibi Başbakana, valiyehavale etselerdi bu zaferi kazanamayacaklardı.Kani Beko da bunuçok iyi biliyor. Ancak reformizmaçıktan çatışmayı göze alamaz, buda diline yansır.Dün kazandığın hakların bugünelinden alınabilir. Bu durumda haklarımızıkorumanın tek yolu faşizmlediyalog geliştirmek onlardan merhametbeklemek değil, faşizme karşısavaşı büyütmektir.AKP Dostları Hak-İşve Memur-Sen’inMaskaralığıAKP'nin Taksim olmaz, başka biryere gidin çağrılarına duyarlılık gösterip,hemen sırtını halka çevirenleryerlerini seçtiler:HAK-İŞ 1 Mayıs'ı Karabük'tekutladı. Bu maskaralığa konfederasyonabağlı Hizmet-İş, Öz Orman-İş,Öz Gıda-İş, Öz İplik-İş, Çelik-İş, ÖzTarım-İş, Öz Ağaç-İş, Öz-İş, Birlikormanİş, KKTC Kamu-Sen, ÖzMaden-İş, Medya-İş, Öz Taşıma-İş,Öz Petrol-İş, Futbol-Sen ve Liman-İş sendikalarının üyeleri de eşlik etti.Tüm Türkiye'deyiz yalanıyla yapılanbu miting işçi düşmanlığının, AKPdostluğunun resmidir. Aynı Hak-İŞTaksim kazanıldıktan sonra Taksim'ikendilerinin kazandığını söyleyebilecekkadar da gülünç olabiliyordu.Soruyoruz:; "Niye kazandığınız alanasahip çıkmıyorsunuz" Çünkü copvar, gaz var, en önemlisi de Tayyip'ikarşına almak var değil mi? Ki zatenonun karşısında değil komutası altındasınız.Bir ikinci maskaralıkta; MemurSen'e ait. 1 Mayıs'ı Çanakkale'dekutladı bu çok vatansever sendikacılar.E tabi Çanakkale Şehitlerinin ruhunukutladığınız 1 Mayısla daha da nurlandırdınızdeğil mi? Sahtekar vatanseverler,Sahtekar sendikacılar.TKP Yine Düzenin UsluÇocuğu Olmayı Seçti!AKP’den TKP’yeÖvgüler Yağdı!TKP 1 Mayıs'ta Kadıköy' deydi.Bu anlayışlı davranışıyla devlet erkanınınövgülerine de mashar oldulartabi. Çünkü bir tarafta çatışan "marjinaller"ve bir tarafta polis güvenliğialtında şarkılarla; şiirlerle, halaylarlaAKP icazetinde kutlanan 1 Mayıs...Devletin yine uslu çocuğu olmayıistemişti TKP.2007 yılında da İstanbul’un girişinebarikat kuranlar, 1 Mayıs Alanı’nıkazanmak isteyenleri bir taraftan gazsıkıp joplayarak otobüslere bindirirkenKadıköy’e gidin diyorlardı. Kadıköykutlamaları Taksim mücadelesindehep devlete güç veren oldu. Bu seneolduğu gibi.Nasıl ki, 1 Mayısların yasallaşmamücadelesinde yokken, demokratikleşmemücadelesinde kazandığınıztek bir hak yokken, kazanılmış haklarıkullanıyorsunuz. Nasıl ki 1 MayısAlanı’nın kazanılma mücadelesindealan fetişizmi demagojisi yapıyorkendaha sonraları alanları kullandınızve şimdi utanmadan demokrasi mücadelesidersi veriyorsunuz. Rahatsızolmayın, biz yeniden kazanırız Taksim'i,siz o zaman gelirsiniz...Gençlik ve Spor Bakanı SuatKılıç, 1 Mayıs'ın tatil olmasıyla ilgiliTwitter hesabından alçakça bir mesajattı 1 Mayıs'ın ardından: "Bugünde "1 Mayıs tatili" okullar biletatil. soruyorum arkadaşlara: bukadar tatili hak edecek ne yaptık?Çalışın."Beyinlerini emperyalizme kiralamışbu AKP’li, burjuvalar çalışmane demektir bilmezken halkı aşağılayıp,halka akıl vermeye çalışıyor.Emek düşmanlığınızın, halk düşmanlığınızınhesabını vereceksiniz.İnatlaşma Yok, Devrimciİrade Var! AKP ZulmüneBoyun Eğmeme Var!Yalaka yazar çizer takımının birçoğu korkakça halka uygulanan terörükınarken: "KÖR İNATLAŞMADAN"bahsediyordu. Başbakan kibarca "bakınalan müsait değil, bu sene buradayapmayıverin" demiş, fakat Taksimfetişizmi bu masum ricayı geri çevirmişti.Bu kör inatlaşma yüzündenSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!15


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013çatışmalar çıkmıştı.Hayır! Ortada inatlaşma falanyok, kör dövüşü yok! Ortada apaçık1 Mayıs Alanı’nın gaspı var. Ortada yasakçı bir zihniyet ve bu yasağıtanımayıp, hakkı olanı almaya çalışanlarvar. Yani ortada ezenler veezilenler var. Yani ortada faşizm vehalkın demokrasi mücadelesi var.Ve 1 Mayıs sonrası Erdoğan’ınyaptığı açıklamayla da Taksim’in buseneye özgü değil tümden yasaklanacağınınduyurulması, bizim haklılığımızıortaya koymuştur.İnşaatın Bahane,Erdoğan İtiraf Etti;Taksim de ve Kadıköyde Yasak!Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,bundan böyle Kadıköy ve Taksim'demitinge izin vermeyeceklerini söyledi.AKP’nin Kızılcahamam'daki kampındaaçılış konuşmasını yapan TayyipErdoğan, Kadıköy ve Taksimmeydanlarında miting yasağının ilksinyallerini de vermiş oldu böylece.Başbakan "Belki yarın Taksim mitingalanı olmayacak. E ben de geçmişteTaksim'de miting yaptım. Ama belkiyarın Taksim de miting alanı olmayacak.Yasak olmasına rağmen benburada miting yaparım diyemezsin.Sana neresi gösterilirse orada mitingyapmak zorundasın. Burası hukukdevleti. 'Kadıköy'de de mitinge izinvermeyeceğiz."Yeni miting alanlarıyapılınca Kadıköy'e de mitinge izinvermeyeceğiz. En ufak savrulmaolunca esnafın camı çerçevesi iniyor.Hayat duruyor. Ulaşım bunlardandolayı durduruldu."Hadi ordan halk düşmanı! Nerededemişse orada miting yapacakmışız.Bu zamana kadar sana sormadık, bundansonrada asla sormayacağız.Eğersoranlar olursa emin ol ki onlar bizdendeğildir. İşte bu sözler bir kez dahadevrimcilerin haklılığını kanıtlamıştır.AKP bu sene kendince Taksim' i yasaklamanınzeminin hazırlamaya çalışmıştırama kimse bu yalanı yutmadı...Yutmayacakta.Haklı Olan Biziz.,Kazanacak Olan Biziz,Çözüm Örgütlenmekte veMücadeleyi YükseltmekteBu 1 Mayıs herkese bir kez dahagöstermiştir ki: Demokrasi mücadelesisürekli bir mücadeledir. Faşizm asladurmuyor. Gaz stoklarını yenileriyledolduruyor, polis sayısını artırıyor,faşist yasalarını çıkarıyor. Fakat bunlarıgüçlü olduğu için değil, tam aksinekorktuğu için yapıyor. Meseletam da burada. Korkması gerekenAKP'dir. Emperyalizmdir. Güçlü 20121 Mayıs'ı onları çok korkutmuştur.Burada mesele kesinlikle alan sorunudeğil, bir sınıf tavrıdır. Ezenler halklarınkan-can bedeli kazandıklarınıgeri almaya çalışıyor. Emekçiler debu haklarını kesinlikle vermemekiçin aynı kararlılıkla mücade etmeli.1 Mayıs'tan beri hastanede yoğunbakımda olan Dev-Genç’li MeralDönmez ve devrimci bir liseli olanDilan Alp bunun en iyi kanıtıdır.Onlara "militan" diyor faşist vali. Ozaman öldürmek serbest diyor... Bualçaklığı kimse sindirmemeli. Bu alçaklığıbugün sindirenler yarın namluyukendi üzerlerine çevrili bulurlar.Bu yüzden faşizme karşı demokrasi,kapitalizme karşı sosyalizm, emperyalizmekarşı bağımsızlık mücadelesiniyükseltmeli ve 2014 1 Mayıs'ınıTaksim'de kutlamak için daha güçlühazırlanmalıyız...ZonguldakHalk Cephesi yayınladığı yazılıbir açıklamayla 1 mayıs’ta yaşananpolis terörünü kınadı.AKP’nin 1 Mayıs Terörüne Protesto:EdirneİstanbulAtaşehir 1 Mayıs Mahallesi’nde1 Mayıs işçi ve emekçi dayanışmagününde polisin Taksim Meydanınabırakmayarak saldırması ve onlarcakişinin yaralanmasıyla sonuçlananeylem, mahallede bulunanHalk Cephesi, ESP, KÖZ veAlınteri'nin katılımıyla protestoedildi. 1 Mayıs günü saat19.00'da Karakol Durağı’ndabir araya gelen kitle merkezson durağa doğru sloganlarlayürüdü. Atılan sloganlarda sıkısık “Yaşasın Taksim direnişimiz,Baskılar bizi Yıldıramaz. <strong>Yürüyüş</strong>e100 kişi katıldı.Devrimci 1 MayısPlatformuYaralıları Ziyaret Etti Devrimci 1Mayıs Platformu, 1 mayıs'ta polisinattığı gaz bombalarıyla ağır yaralananDilan Alp ve Meral Dönmez'iBahçelievler Medical Park Hastanesi'nde,Serdal Gül'ü Çağlayan MemorialHastanesi'nde, Fehmi Meşe'yiŞişli Etfal Hastanesi'nde ziyaret etti.Yoğun bakımda olan yaralılara,geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Busaldırıların hesabının sorulacağınıifade ettiler.Edirne1 Mayıs günü Taksim’de estirilenterörü kınamak için basın açıklamasıyapıldı. HDK, DHF, Gençlik Muhalefeti,TKP-1920, Kaldıraç, TıpÖğrenci Kolu ve Dev-Genç’lilerinkatılımıyla 1 Mayıs günü Taksim'deyaşanları kınamak için basın açıklamasıyapıldı. Taksim Meydanı’nındevrimcilerle, emekçi halkla bütünleştiğihiçbir kuvvetin Taksim’indeğerini silemeyeceği ve halkımızakapatamayacağı belirtildi.161 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Karşınızda Marjinaller Yok Halk Var!Halkı Faşist Terörünüzle Bitiremezsiniz!1 Mayıs günü Taksim Meydanı’naçıkmak isteyen işçilere, emekçilere,öğrencilere vahşice saldırdı faşizm.Tonlarca su, tonlarca gaz kullanıldıbu saldırılarda, İstanbul gaza boğuldu...AKP’nin binlerce katil polisi,İstanbul’da terör estirdi.Vali Mutlu’nun komutasında polislerinvahşi saldırısı sonucu ikiyüzdenfazla insan yaralandı ve yüzlerceinsan yoğun gazdan etkilendi, onlarcainsan gözaltına alındı, işkencelerdengeçirildi. Eğer kimse ölmediyse busaldırılarda, tamamen tesadüftür.1 Mayıs öncesinde “Marjinalgruplara karşı güç kullanacağız!”diye tehditlerde bulunmuşlardı. İstanbulValisi Hüseyin Avni Mutlu, 1Mayıs’ta Taksim Meydanı’nın kapatılacağınıbelirterek, “Marjinalgruplara karşı emniyet teşkilatımızher türlü tedbirini aldı. İhtiyaç olduğundabunla ilgili güç kullanımınıda kararlı bir şekilde yerine getirecektir”demişti.Mutlu, halkın 1 Mayıs’ta TaksimMeydanı’na gelmemeleri çağrısındabulunarak, şöyle devam etti: “İhtiyaçolduğunda bunla ilgili güç kullanımınıda kararlı bir şekilde yerinegetirecektir… Marjinal gruplar bizne dersek diyelim, bu alana çıkmayaçalışacaklardır. 3 bin – 4 bin neyse…Biz bunlarla ilgili zaten tedbirlerimizialdık. Bunlara da gereklimüdahalelerimizi yaparız.”İşçilere, memurlara, öğrencilere,devrimcilere tüm halka sabahın ilksaatlerinden itibaren vahşice saldırdılar1 Mayıs günü. Bu saldırılardaDilan ALP, Meral DÖNMEZ,FehmiOran MEŞE, Zafer YOLCU ve İbrahimAKAL tüfekle , hedef gözeterekatılan gaz bombalarıyla ağır yaralandılar.Tüm yaşananlar TV ekranlarına,fotoğraflarına açık açık yansıdı.AKP’nin terörü gizlenemez halegeldi. Zaten böylesine kitlesel birsaldırının boyutlarını gizlemesine deimkan yoktu.Dört kişikafasındangaz bombasıylayaralanarakhastaneyekaldırılmasıveameliyataalındı. ValiMutlu iseyine “marjinal”demagojisinebaşvurdu.Kendisini vepolisi savunabilecekbaşka hiçbir kelimesiyoktu ve üstüste açıklamalarındasürekli “örgüt üyesi”,“marjinal” deyipdurdu. Suçlulukpsikolojisiyle, polisinşiddetine maruzkalanları suçlu olarak gösterip kendisinive polisin saldırılarını meşrulaştırmaya,haklı göstermeye çalıştı.Daha saldırılar sürerken şu açıklamayıyaptı basına: “…Bugün, fevkaladeorantılı, fevkalade dengeli bir müdahalegerçekleştirdik. Bu müdahalelerdegönül elbette ki ne polislerimizinne de sivil vatandaşlarımızın,radikal örgüt mensubu olarakkayıtları bizde olsa bile, sıkıntı çekmesiniistemez. Ama gazımızı suyumuzu,önce suyu çok yoğun olarakkullandık. Size taş, demir bilye atıyorlar.Biz kimseye demir bilye, taşatmadık…”Saat: 11.00 gibi polistelsizlerinden bir anonsduyuluyor: "Gazımız bitti,takviye lazım."Emniyetten yetkili biri yanıtlıyor:"Stoklar tükendi, idareli kullanın"(HaberTürk, Fatih Altaylı, 2 Nisan 2013)Ertesi gün yaptığı açıklamadapervasızca halka yapılan saldırıyı savunmaya,insanları suçlayarak saldırılarımeşrulaştırmaya devam ediyordu:“Bunlar emniyette kayıtlarıolan marjinal grup üyesi 3 kişidir.Hepsi de emniyetle girdiği çatışmadayaralanmıştır. Birinin arkadaşlarınınattığı taştan yaralandığına dair, arkadaşlarınınsözleri vardır. Dilanisimli bir kızımız var, pek çok köşeyazarı Taksim’e teyzesinin evine giderkenyaralanan kişi olarak yazıyor.Dilan, 19 yaşında bir kızımız, örgütüyesidir. Marjinal bir grup üyesidir.Bizde kaydı var. Bu tür marjinalgruplarla bağlantısı olan bir kızdır.Dünkü kayıtlarda, emniyet mensuplarıylataşla yapmış olduğu çatışmadangörüntüler vardır.”Bu açıklamalarla saldırılarını aklayamayanVali Mutlu, işi daha daileri götürerek kafasından ağır yaralananDilan ALP’in görüntülerini basınadağıttı. Utanmazca, görüntülerdegazdan korunmak için elinde taşıdığısirke şişesinin molotof kokteyli olduğunuiddia etti. İnsanlar polisinterörüne karşı özel önlem almak zorundakalıyor. O bunu katliamcılığını,işkenceciliğini, halk düşmanlığınımeşrulaştırmak için çarptırarak kullanıyor.İddiaların altı boş çıkınca yeniSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!17


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013bir açıklama yaparak tüm suçu halkı 1 Mayıs’akatılmaya çağıranlara attı: “…gençlerin şu veya bu şekilde gösterilerin içinde bulunması ileilgili çağrıları yapanlar hukuk önünde yanlışyapmışlardır. Gençlerin bu gösterilere katılanlarınhukuk dışı bir toplantıya çağrılmasıylailgili bütün çağrılar yanlıştır hukuk dışıdır. Buolaylar içerisinde yaralanan, polislerimiz olsun,göstericiler olsun bütün bunların sorumlusubu çağrıları yapanlardır.”Boşuna uğraşma, saçmalamalarınla, yalanlarınla,demagojilerinle herkesin gördüğü gerçeğisaklayamaz, kendini aklayamazsın.AKP faşizmi saldırıyor, işkence yapıyor vekatlediyor, ardından yok “teröristti”, “marjinaldi”,“suç kaydı vardı”, “oğlu, kardeşi,yakınları suçluydu, teröristti” diyerek saldırılarınımeşrulaştırmaya çalışıyor. Bunun pekçok örneğini gördük daha önce. Bugün yineaynı demagojiye başvuruyor suçluluk psikolojisiyle.Diyelim ki öyle olsunlar... “Marjinal”, “örgütüyesi”, “terörist” olsunlar, elinizde “suç kayıtları”olsun. Bunlar işkencenin, katletmenin gerekçesiolabilir mi? Faşist AKP, bana karşı çıkana“marjinal” derim, “terörist” derim işkence yapar,katlederim diyor açıkça. Böyle diyerek tümsesleri kesmek, katliamlarını, işkencelerini daharahat yapabilmek istiyor. Yasa-hukuk tanımazlığıylada açıkça gözdağı veriyor halka.Faşist terörünüz, işkenceleriniz, katliamcılığınızyanınıza kar kalmayacak. Suçlarınızınhesabını er geç vereceksiniz halka.AKP, onun faşist valisi ve polisi katliamcılığınave demagojilerine istediği kadar devam edebilir.Halkın emekçilerin 1Mayıs’ı nerede ve nasılkutlayacağını AKP ve onun faşist valisiyle polisibelirleyemez. Faşist terörünüzle halkın 1 Mayıs’ısahiplenmesini, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamasınıengelleyemeyeceksiniz. 1 Mayıs bizimdir veTaksim 1 Mayıs Alanı’dır. Hiçbir güç 1 Mayısların1 Mayıs Alanı’nda kutlanmasını engelleyemez.BaşaracaktıkProvoke etti bir bebekBaksan daha minnacıkBarışacaktıkPırt diye doğup geldiProvokatör yahu işteGelişinden belliBarışacaktıkProvokatör arkadaş provokatöriştePırt diye çıkıpKavga alanına girer gibi geldiSıkılı yumruklarından belliProvokatörSu götürmez provokatör işte“ıngaaa da ıngaaa”Slogan atar misaliBağırışından belliProvokatör olduğuna var yaYok en ufak şüpheŞu gözlere bakın heleSeni anasının gözüSu bulandırıcı ufaklıkProvokatör kere provokatörişteSaldırışına bakın memeyeBelli üç günde kurutacak anasınıObur, açgözlü ufaklıkPırt diye de çıkıp geldi arkadaşUğursuzun provokatörüFelaketi memleketinHesap edildi geriye 9 ay 10günTam da babasının işten postalandığıgünGörüyorsunuz yaBismillah daha ilk adımındaana karnınaSöndürmüş ocağını babasınınŞöyle birkaç ay gecikse varyaPROVOKATÖRBİR BEBEKYemin olsun barışacaktıkDayanamadı besbelliPırt diye fırladı geldiSeni provokatör işsiz velediBirkaç ay bekleseNe işsizlik ne açlıkNe tekmesi polisi ne copNe TOMA’lar biber gazlarıNe ölümleri bebeklerin açlıktanBeklese az birazAllah kuran çarpsınTüm memleket uçacaktıkBirkaç ay gecikse veletArkadaş ne kin ne düşmanlıkNe vurmak ne vurulmakNe şiddet ne ölümSarılıp Amerikan bezineKardeş kardeş uyuyacaktıkDuramadı arkadaşPırt diye doğdu da geldiSırf provoke olsun diyeSırf memlekette açlıkSırf memlekette zulümSırf memlekette ölümVar desinler diyeDurduk yerde de ölüp gittiAz daha dayansa sefaleteSize yemin billah olsunUçacaktık arkadaş uçacaktıkÇekemedi bu haliProvoke edip gittiSeni uğursuz ufaklıkNitekim araştırdıkErmenilik var sülalesindeÇingenelik desen karışmışKomünistlik, Alevilik karanlıkBelli ki soyağacı karanlıkMelanet ufaklık…Şadi Özbolat181 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Tarih Hırsızı AKPTaksim’i 1 Mayıs’a Yasaklayarak EmekçiHalkın Mücadele Tarihini Yok Etmek İstiyor!Taksim 1 Mayıs Alanı’nı sıradanbir “alan” sorununa indirgeyenlersadece düşmanın sınıf kinine bakmalarınıöneririz.Tarihi olmayanın geleceği de olmaz.AKP, emekçi halkın tarihini silerek,çarpıtarak kendine göre yenidentarih yazıyor. Ve bunu yaparkenyalan, demagoji, riyakarlık, terör hertürlü alçakça yöntemlere başvuruyor.Taksim’i sıradan bir alan sorununaindirgeyen, her yıl bozuk plak gibi,“alan fetişizmi” demagojisi yapanreformistler, “bizim için alanın önemiyok, işçi sınıfıyla buluşmak önemli”diyen sarı işbirlikçi sendikacılarınkuyrukçuları... kurtulun artık komplekslerinizden.Sadece düşmana bakın. Düşmanınsınıf kinine bakın. Taksim 1 MayısAlanı’nı vermemek için neleri gözealdığına bakın...Siz de mi inanıyorsunuz AKP’ninişçilerin can güvenliğini düşündüğüiçin Taksim 1 Mayıs Alanı’nı yasakladığına?Her şey artık daha açık;AKP, açık konuşuyor. Halk düşmanlığınıgizlemiyor. “Kafanıza göreistediğiniz yerde 1 Mayıs kutlayamazsınız,benim dediğim yerde, benimbelirlediğim gibi kutlayacaksınız”diyor.TAKSİM EMEKÇİLERİN GÜ-CÜYLE, MÜCADELESİYLE ÖZ-DEŞLEŞMİŞTİR!TAKSİM KONTRGERİLLADEVLET GERÇEĞİDİR!AKP, “Taksim emekçilerle hatırlanmayacak”diyor. “Devlet benim”diyor kontrgerilla devlet gerçeğiniunutturmak istiyor.Taksim’e “oteller, AVM’ler, turistikyerler yapacağım” diyor. Taksim’denemekçileri, halkı sürüp; Taksimtekellerle anılacak diyor.Son üç yıldır Taksim’de yapılan1 Mayıslar emekçilerin halkın gücünütekrar göstermişti. 2012 1 Mayıs’ıdünyanın en kitlesel kutlanan ikinci1 Mayıs’ıydı.AKP’nin düşmanlığı Taksim 1Mayıs’ın işçi sınıfının, emekçi halkımızınzihninde yarattığı bu tarihselönemdir.Taksim’de emekçilerin kanı var.Şehitlerimiz var. Taksim’e çıkmakvefadır. Şehitlere verilen devrim sözüdür.Devrim iddiasıdır, katliamlarla,kontrgerilla faaliyetlerle işçi sınıfınınmücadelesinin durdurulamayacağıdır.Şehitlerin, devrim mücadelesinin yaşatılmasıdır.Taksim halka yasaklanan, gaspedilen 1 Mayıs Alanımızın yeni şehitlerverilerek onlarca yıl sonra sökesöke düşmandan geri alınmasıdır...AKP’nin düşmanlığı bunlaradır.AKP EmekçilerinMücadelesininTarihini,Hafızalarını YokEtmek İstiyor!Mesele şehitler verilerek tekrarkazandığımız 1 Mayıs Alanı’nın işçilere,emekçilere, halka kapatılmasıdır...Mesele inşaat minşaat değil,işçilerin can güvenliği değil... Hergün işçileri katleden bu iktidardır...Her gün canımıza kasteden bu iktidardır...AKP emekçinin düşmanıdır,halkın düşmanıdır... AKP, inşaat bahanesiyle1 Mayıs Alanımızı gaspetmiştir.Mesele sadece bir yer, sıradanbir alan meselesi değildir...AKP, devletin ‘77 1 Mayıs katliamınıunutturmak istiyor. Devletinkatliamıyla ve işçilerin emeğiyle,direnişleriyle özdeşleşen, şehitlerimizinkanıyla bezenmiş Taksim1 Mayıs Alanı’nın tarihsel anlamınıyok etmek istiyor.AKP, HAFIZALARIMIZI SİL-MEK İSTİYOR. Tarihi yok etmekistiyor. Sadece Taksim 1 Mayıs alanı’naçıkmayı yasaklamıyor, Taksim’in1 Mayıs’la özdeşleşen tümdeğerlerini yok etmek istiyor.Taksim’i emekçilerin elinden alıpfaşizmin, gericiliğin meydanı yapmakistiyor.AKP, KENDİ İDEOLOJİSİNEGÖRE HALKLARIN KANLA YA-ZILAN TARİHİNİ YENİDEN YA-ZIYOR.Ulucanlar, Bayrampaşa, Diyarbakırhapishanelerini müze yaparakyaptı bunu. Hem bu hapishanelerdekidirenişi, mücadeleyi yok etmek istiyor.AKP, hem de devletin katliamlarınınüstünü örtüyorlar...Taksim’de yapmak istedikleri debudur...Reformistler, “alan fetişizmi”ndenbahsederek AKP’nin politikalarınahizmet etmeyin.YÜREKLİ OLUN! TAKSİM’DE<strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>.TAKSİM; İŞÇİ SINIFININ MÜCA-DELESİNİN SEMBOLÜDÜR!ŞİMDİDEN İLAN EDİN! SE-NEYE VE HER SENE 1 <strong>MAYIS</strong>-LARDA TAKSİM’DEYİZ. TARİ-HİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ. TAK-SİM’İ TEKELLERİN, GERİCİLE-RİN, FAŞİZMİN MEYDANI YA-PILMASINA İZİN VERMEYECE-ĞİZ!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!19


TAKSİM 1 <strong>MAYIS</strong> ALANIDIR,HALKA AİTTİR!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013GelHayata hakkını meydandaverelimSergül gibi kırmızı ve dik durarakGel Meydanları ayağa kaldıralımDaracık sokaklara sığmazsevdamızGel meydanı halaya katalımGizli saklı çıkmazlarda duyulmazGel şarkımızı meydanlardahaykıralımAğlamanın vakti geldi geçtiçoktanGel meydanda açılan yaramızaDerman olsun diye meydanıbasalımGel meydanlarda hesap soralımGörsünler bakalım naramızınkudretiniGel meydanlarda titretelimoligarşiyiVe gülümüzün rengi çıksınmeydanaGel yanacaksak meydanlardayanalımÖleceksek dövüşerek ölelim...İstanbul’un en büyük ve en merkeziyeridir Taksim Meydanı. Kent Mmeydanlarıhalka aittir. Meydanlar halkınkavga ve sevinç yerleridir. TaksimMeydanı da öyledir. 1977, 1989 yıllarındayapılan katliamla birlikte Taksimmeydanı devrimcilerin kanlarıile sulanmıştır. Ve Taksim Meydanıher dönem can pahasına savunulmuştur.Böyle olduğu için AKP 2010 yılındaTaksim’i 1 Mayıs Alanı olaraktanıdı, güçlenen halk örgütlülüğü karşısındaTaksimi halka kapatamadı.Çoşkulu geçen iki yıllık 1 Mayıs eylemlerindenrahatsız olan AKP busene yayalaştırma çalışmaları gerekçesiyleTaksim’i kapatmaya çalıştı. 1Mayıs eylemlerine izin vermeyeceğiniaçıkladı. 1 Mayıs günü ise azgıncave vahşice saldırdılar halka. Öyle kiİstanbul’un üzerinde gaz bulutu oluştu.Halkı Taksim’e sokmama gayreti yüzündenİstanbul’da sıkıyönetim ilanedildi. Yollar kapatıldı. Halka saldırmış,öldürme kastıyla hareket etmiş,milyonları mağdur etmişken bu durumusavunmaktan geri durmadılar.Beklediklerinden daha başarılı ve ölçülüolduklarını açıkladılar.Başbakan Erdoğan ise bir hukukdevleti olduklarını iddia etti. Hukukdevleti, Erdoğan’ın aldığı kararlarauymakmış.Hukuku kim oluşturuyor. Erdoğanmı? Erdoğan öyle efelenmiş ki, ağzındanher çıkan sözü hukuk sanıyor.Kimi kandıracağını sanıyor acaba.Kendini ortaçağdaki krallara benzetiyorherhalde. Burjuva devrimindensonra bütün yasa metinleri zulmekarşı direnişi meşru bir hak olarakkabul etmişlerdir. İnsan Hakları EvrenselSözleşmesi’nden, Avrupa İnsanHakları Sözleşmesi’ne kadar ulusalarasısözleşmelerde direnme hakkıilk maddeler arasındadır. Türkiye’ninyasalarında yer alan “suç oluşturulanbir emir yerine getirilmez” maddesi,“bütün eylem ve işlemler kanuna dayanır”maddesi, Anayasanın 13. Maddesi’ndekitemel hak ve hürriyetlerinözüne aykırı biçimde sınırlandırılmayacağımaddesi ile direnme hakkınıkabul etmiştir.Toplantı ve gösteri yürüyüşü temelbir haktır, bu nedenle 1 Mayıs Alanı’nınhalka kapatılması yasal değildir.1 Mayıs Alanı’nın kapatılması hukukdışı ise bu hukuk dışılığa direnmeken doğal haktır. Taksim Alanı içinverilen direniş, bizim kanımızla kazandığımızve yasa halini almış haklarımızınçiğnenmesini engellemekiçin zorunludur.Taksim’in 1 Mayıslara kapatılmasıüzerine DİSK’in 2008 yılında Avrupaİnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM)açtığı mahkeme devleti haksız bulmuştu.AİHM kararları vermişti:- AKP’nin, 1 Mayıs'ın Taksim'dekutlanmasını engellemek toplantı vegösteri özgürlüğü ile ifade özgürlüğününihlalidir.- Toplantı istenilen yerde yapılabilir.- Hükümetin kısıtlama gerekçelerikanıtlanabilir değildir.- DİSK'in Taksim'i kullanmak istemesiüyelerine karşı görevidir.- Hükümetin bu hakkın kullanılmasıiçin hoşgörülü olması gerekir.AİHM verdiği bu karar kanımızlakazandığımız hakkın bir kararla onaylanmasıdır.Ulusal ve uluslararası hukuktatoplantı ve gösteri yürüyüşünbir hak olduğu ve sınırlandırılamayacağıkabul etmiştir. Ve bu yöndeverilmiş bir mahkeme kararı var. Gördükki, mahkeme kararlarına saygıduymamızı isteyen, mahkeme kararlarıyücelten AKP işine gelmeyince kararlarıyok sayabiliyormuş. AKP benimağzımdan çıkan her sözü hukukkabul edin diyerek kendini şiddet vekatliamla halka dayatmaya çalışıyor.Uyguladığı şiddet ile her haksızlığa,her keyfiyetine, her hukuksuzluğunarıza göstermemizi istiyor.AKP için hukuk, yasa, mahkemekararları işine yarıyorsa varlar, işineyaramıyorsa onları rafa kaldırabiliyor.Yok sayıyor. Sonuç olarak, bir hukukdevleti olduğumuz, herkesin hukukauyduğu söylemi bir safsatadan ibarettir.Denir ki, hukuk bir örümcekağı gibidir, güçlüler onu delip geçiyor,zayıf olanlar ağlar içerisinde kalıyor.AKP hukuk diye önümüze koyduğuyasalarla bizi hareketsiz ve sessiz bırakmakistiyorlar. Halkın haklarınıkorumayan, çıkarını gözetmeyen yasalarıhukuk diye kabul ettiremezlerbize. Adaletsizliği hukuk diyerek yutturamazlar.Biz keyfi uygulanan hukukdeğil, adalet istiyoruz.Ümit İLTER201 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Faşist AKP Taksim’i 1 Mayıs’a Kapatmakla Yetinmiyor!Tüm Alanları Halka ve Emekçilere Kapatmak İstiyor!AKP’nin “Akil İnsanlar” KomisyonundakiKESK BAŞ<strong>KANI</strong> LAMİ ÖZGEN,HALA AKP’NİN ‘ÇÖZÜM’ÜNEHİZMET Mİ EDECEKSİNİZ?AKP, 1 Mayıs Alanı’nı Taksim’deinşaat var, “güvenlik sorunu” diyerekhalka yasaklamış ve tam bir terörestirmişti. AKP’nin amacının “güvenlik”olmayıp Taksim’i halka kapatmakolduğunu başından itibarensöylendi. Sonuçta AKP’de bunu itirafetti. Bundan sonra istediğiniz gibieylem yapamazsınız diyor. Konfederasyonbaşkanları Tayyip Erdoğan’dan1 Mayıs Alanı’nı açmasıiçin icazet dilenmeye gidiyor, Erdoğan,hayır diyor, kesinlikle olmaz...Konfederasyon başkanları otururkenErdoğan İstanbul Valisini yanlarındatelefonla arayıp “bundan sonra Taksim,Beyoğlu, İstiklal Caddesi deeylemlere kapanacak” diyor.AKP 1 Mayıs’ta estirdiği terörünüpervasızca savunurken Taksim’i halkınher türlü eylemine kapatıyor.AKP’nin polisi 1 Mayıs’tan sonraGrup Yorum’un her hafta cuma günleriyaptıkları Taksim’den Galatasaray’ayüründüğü “Faşizme Karşı DemokrasiHaksız Tutuklamalara KarşıAdalet İstiyoruz” eylemine saldırdı.Denizlerin anma eylemine saldırdı.Hey Tekstil ve Kazova işçilerininher cumartesi günü yaptıkları eylemesaldırdı.AKP’nin faşist terörüne utangaççalaf edip esas olarak Taksim’e çıkmakisteyen devrimcileri, sendikacıları vedemokratik kitle örgütlerini “bu kadarriskli bir alana çıkmakta inat etmekle”suçlayanları tekzip edercesine Erdoğanve AKP’liler bir daha Taksim’demitinglerin yapılmayacağı açıklamasınıyaptı.İşte Erdoğan’ın açıklaması: Pervasızcasaldırılarını sürdürüyor.“Bu medyaya göre taş atan, molotofatanlar çiçek çocuk; polis faşist!Ondan sonra Başbakan bağırıyorçağırıyor. Tabii bağıracağım. Polisimekarşı terörist bir eylem gerçekleştirenlerisavunursan, onları masumgösterirsen sessiz kalmam. Gazdanetkilenen militanlar masum ama kafasınataş isabet eden, bilye isabeteden ve yaralanan, o an beyin kanamasıgeçiren polis faşist. Biz bu tezgahagelmeyiz, bozarız.”Taksim’de, YasakKadıköy’de Yasak“Sana neresi miting alanı olarakgösterilirse orada yaparsın. Burasıhukuk devleti.. İstanbul’da Yenikapı’dadevasa miting alanı yapılıyor.Aynı şekilde Anadolu yakasında yapılıyor.Buralar yapıldığı zaman icabındabiz Taksim’de de, Kadıköy’dede mitinge müsaade etmeyeceğiz.”Erdoğan’a FaşistYasalar Yetmedi : Asın!“Yargı, bu sapan taşlarını kullananlarırahatlıkla bırakabiliyor. Sizbu sapan taşları denilen demir bilyelerikullananları, ki suç olduğunadair yasal düzenlemeler yapıldı, bumolotofkokteylleri kullananları bukadar rahat bırakırsanız, bunlar birkapıdan girer, öbür kapıdan çıkarsabu ülkede terörle mücadele zorlaşır.”İşte Faşist AKP’ninÇözümü Bu?AKP, bana muhalefet olan hiçkimseye yaşam hakkı tanımam diyor.Miting mi yapacaksınız, benim gösterdiğimyerde yapabilirsiniz diyor.Öyle istediğiniz gibi de yapamazsınızdiyor. Benim istediğim gibi yapacaksınızdiyor. Yoksa yaptırmam diyor.AKP’nin çözümü bu.AKP’nin “AKİLLERİ”Halka ne anlatıyorsunuz?AKP’nin “akil insanları” anlatınbunları gittiğiniz yerlerde. HalkAKP’nin çözümünün ne olduğunuanlatın.KESK Başkanı Lami Özgen; nediyorsun AKP’nin çözümüne? Neanlatıyorsun gittiğin yerlerde?1 Mayıs’ta İstanbul’u 15 milyoninsana zindana çevirdiğini anlatıyormusun?Gaz stokları bitene kadar halkanasıl saldırdığını anlatıyor musun?Gözünüzün önünde Başbakan’ın Valiyiarayıp “bundan sonra Taksim’ehiç bir eylem için izin verilmeyecek”talimatını nasıl verdiğini anlatıyormusun?Erdoğan’ın talimatından sonra İstanbulpolisinin Taksim’de yapılanher türlü eyleme saldırdığını anlatıyormusun?KESK üyesi 70’in üzerinde memurunaylardır neyle suçlandıklarınıdahi bilmeden hapishanelerde tutukluolduğunu anlatıyor musun?Bunları anlatmıyorsan ne anlatıyorsun?AKP’nin yalanlarından başkahalka anlatabileceğiniz tek bir kelimevar mı? YOKTUR! Var diyorsan söyle.Adaletsizliğin sembolü olan adaletsaraylarının önünde eylem yapmakda yasaklandı Tayyip’in talimatlarıyla...Onun için KESK Başkanı Lami-Özgen’den bir an önce AKP’nin “akilinsan komusyonu”ndan istifa etmesiniistiyoruz. Temsil ettiğiniz o kurumdevrimci memurların on yılları bulanbüyük bedeller ödeyerek verdiklerimücadele ile kuruldu. KESK’i AKP’ninfaşist politikalarına alet etmeyin.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!21


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Ülkemizde GençlikGençlik Federasyonu’ndanEMPERYALİZMİN YARATMAK İSTEDİĞİGENÇLİK OLMAYACAK HAKLARIMIZ İÇİNSAVAŞACAĞIZ!"BELİEVE turnesi kapsamındabugün İTÜ stadyumu'nda vereceğikonser için dün özel uçağı ile İstanbul'agelen dünyaca ünlü şarkıcıJustin Bieber, tam anlamıyla fiyaskolaraneden oldu. Özel uçağındanindikten sonra pasaport kontrolünegirmeyen ünlü yıldız, kaçıp VİP minibüsünebinince havaalanı polislerinipeşinden koşturdu. Aracı polislertarafından çevrilen ve inmemekiçin ısrar eden Bieber'ın korumalarıda polislerle tartıştı. Pasaportkontrol memuru, ünlü yıldızı aracındanindiremeyince ufacık bir perdeninarkasından pasaport kontrolüyaptı. Bieber'ın korumaları ise şemsiyeile basın mensuplarının görüntüalmasını engelledi. Saatlerce bekleyenhayranları, ünlü sanatçıyı göremeyincegözyaşı döktü.” (Akşam02.05.13)İşte emperyalist kültürün çocuğu...İşte Amerikan emperyalizminin dünyayapazarladığı gençlik modeli:Justin Bieber...Justin Bieber Kimdir?Amerikan emperyalizminin tükenmişyoz kültürünün tüm dünyayapazarladığı bir kapitalist markadır.Coco Cola gibi tüm dünyaya Amerikaeliyle pazarlanan ancak CocoCola'dan daha tehlikeli bir marka...Neden tehlikeli?“Zevkler ve renkler tartışılmaz, istemeyendinlemesin, beğenmeyendinlemesin” denilecek kadar basit değildirözünde Justin Bieber meselesi.Emperyalizm bir gençlik yaratmakistiyor. Düşünmeyen, sorgulamayan,ayakları yere basmayan, emeğin kıymetinibilmeyen, kısa yoldan köşeyidönmeyi hayal eden bir gençlik istiyor.Bu yüzden daha 14’ünde ünlüolan, 18’inde her türlü pisliğe bulaşmış,paranın ve şöhretin simgesihaline gelmiş, ukala, bir piyondur.Kapitalist tekeller Gençliğe modeldiye diyar diyar gezdiriyor.Bakın halk düşmanı, bulduğu herfırsatta gaz sıkan polis, Justin Bieber’ebasit bir pasaport kontrolübile yapamıyor. Amerikan kültürününçocuğuna basit bir kontrolü bileyapamayan aynı polis teşkilatı, 1Mayıs’ta çoluk çocuk, yaşlı genç demedentüm halka hınçla, öfkeylesaldırıyor. Hastanelik, komalık edenekadar, kafatasını kırana kadarzulmediyor. Kırmaya, yok etmeye çalıştıklarıkafatasının içinde teslimolmayan, faşizme boyun eğmeyen,emperyalizmin istemediği bir gençlikvar çünkü. 1 Mayıs’ ta kafatası kırılanve beyin kanaması tehlikesiylegünlerce yoğun bakımda kalan Dev-Genç'li Meral Dönmez yeni sömürgeülkemizde emperyalizmin ve işbirlikçilerininkorktuğu gençliktir.Bu yüzden öldürülmeli, yok edilmelidir.Ülkemizde gençlik her dönemhalkın mücadelesinin ateşleyicidinamiti görevini görmüştür. Yıllardır“Tam Bağımsız Türkiye”özlemiyle eşitlik ve adalet için mücadeleeden Dev-Genç’lilere emperyalizmve işbirlikçileri saldırmış,yerine Justin Bieber gençliği yaratmakiçin çabalamışlardır.“Okuldan Kaçıp Justın’e Koştular.Dünyaca ünlü şarkıcı Justin Bieber’igörmek için okuldan kaçan"hayranları", şarkıcının kaldığı otelinönünde adeta kamp kurdu. Sabahsaatlerinden beri otelin önünde bekleyengençlerden bazılarının üzerindekiokul formaları dikkat çekti.Okuldan kaçıp kaldığı otelin önünekoşan hayranları, Justin Bieber'ıgörmek için her yolu denedi. Otel görevlileriylede konuşan genç kızlar,Bieber'ı görmek için uzun süre bekledi.”(Star Haber, 2 Mayıs 2013)Halk Çocukları !Yeni sömürge ülkemizde gençliğinrolü; bize paralı eğitimi dayatan,analarımızın, babalarımızın emeğinegöz diken, bizi yozlaştıran, eğitimiayrıcalıklı bir hale getirip halk çocuklarınaniteliksiz eğitimi dayatan,emperyalizme karşı mücadele etmektir.Tek kurtuluş yolu devrimcilerinyanında yer almaktır. Ne emperyalizmene de onun çürümüş kültürüneihtiyacımız yok. Emperyalizminkanlı elleriyle bize sarılmasıyalandır. Bu kanlı elleri saklıyorJustin Bieberlar , Madonnalar...Anadolu halkının evlatlarınınbinlerce örneği vardır kendine örnekalacağı. Halkı için canını feda eden24’ünde Türkiye devrim hareketininönderi olan Mahir Çayanlar,18’inde komutan Sibel Yalçınlar,20’sinde Ölüm Orucunda şehit düşenCananlar, Taksimi kazanmak içinsokak sokak çatışarak Dev-Gençgeleneğini sürdüren Dev-Genç’lilervar. Teslim olmayacak ve boyuneğmeyeceğiz. Emperyalizme veonun işbirlikçilerine vatanımızı geleceğimizihaklarımızı teslim etmeyeceğiz.Faşizme boyun eğmeyeceğiz.Faşizmin karşısında feda ruhuylaher yeri savaş meydanına çevireceğiz.Bizim gençliğimiz; fedakar, direngen,haksızlıklar karşısında başkaldıran,boyun eğmeyendir. Emperyalizminyaratmaya çalıştığı gençlikolmayacak, emperyalizme karşısavaşacağız. Ülkemiz gençliğiniyem etmeyeceğiz kapitalizm denenazgın kan emiciye.Halk çocuklarının yeri JustinBieberların kaldığı otel önü değil hakarama mücadelesidir. Bağımsız, demokratik,sosyalist Türkiye mücadelesidir.Çünkü gençliğin geleceğikendi ellerindedir.221 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Ders: SınıfsalBakmak - 2Sevgili Devrimci Okul okurları,geçen hafta başladığımız Sınıfsal Bakmakkonusuna kaldığımız yerden devamedeceğiz. Sınıfsal BakmakSınıfsal Bakmak,Sınıfın ÇıkarlarınıHer Şeyin ÜstündeTutmaktır...Bir devrimci, her olaya, her olguyasınıfsal bakmak zorundadır. Çünküyaşanan ve yaşanacak her şey sınıfsalbir nitelik taşır. Her sınıf, gündeme gelenher olayda, kendi sınıf çıkarları açısındanbakar meseleye. Her sınıf olgularıdeğerlendirirken, o olguları,tarttığı terazide sınıf ölçülerini kullanır.Doğal olan ve olması gerekende budur sınıflar mücadelesinde.Çünkü keskin uzlaşmaz çelişkilerleikiye ayrılmış bir toplumda, bir sınıfınlehine olan mutlaka öbür sınıfınaleyhinedir. Kısacası, biri için iyiolan, diğeri için kaçınılmaz olarak kötüdür.Sömürücü toplumlarda her eylem,söylem mutlaka bir sınıfa hizmet eder.Ne "sınıflar üstü" diye bir şey vardır,ne de ortada, kıyıda köşede kalma, tarafsızolma durumu vardır. Bu söylemlerinhepsi sınıflar gerçeğini unutturmakya da emekçilerin bilincinibulandırmak için piyasaya sürülür.Burjuvazi, emekçi yığınların sınıf bilincineulaşmasını istemez. Onun içinburjuva kültür ve ideolojiyle emekçi kitlelerinbeynini teslim almaya büyükönem gösterir. "Hepimiz aynı gemideyiz.","Tüm toplumun çıkarları","Milli çıkarlarımız" gibi söylemlerlesürekli sınıf bilincinin oluşmasını engellemeyeçalışır...Sınıf bilinci, "Kendi sınıfının toplumdakiyerini ve özelliklerini bilimselolarak kavramak" olarak tanımlanmış.Bu anlamda ezilen, sömürülenher emekçinin "sınıf bilincini"kavraması demek, kendi kurtuluşununaslında tüm insanlığın kurtuluşu demekolduğunu, kendi kurtuluşunun kapitalistsömürü düzenini ve asalak burjuvasınıfını yok etmektengeçtiğinin,yeni bir dünya kurmagücüne ve niteliğineyalnızca ait olduğusınıfın sahip olduğununfarkında olmasıdemektir.Sınıf bilinci, tüm gelişmelere iki ayrıcephenin tarafından biri olarak bakabilmektir.Gelişmeler içinde kendini, ocephelerden biriyle birlikte göremeyenlerindoğru bir tutum belirlemeleride mümkün değildir. Bu anlamıylasınıfsal bakmak, sınıflar mücadelesindeyerini, safını, kim olduğunu,kime karşı neden, nasıl ve hangiaraçlarla, ne için savaştığını bilmektir.Yani proletarya ideolojisiyle donanmaktır.Proletaryanın ideolojisi;sosyalizm için sınıf mücadelesi yürütmeyi,bu mücadelenin sonucunda proletaryanıniktidarını kurmayı ve sosyalizmiinşa etmeyi ve giderek sınıfsıztopluma, komünizme geçmeyi içerir.İdeolojik netlik, kavgada da NETolmayı getirir. Soru işaretlerini, tereddütleri,karasızlıkları, yılgınlıkları ortadankaldırır. Tek doğruyu öne çıkartır."YA DÜZEN YA DEVRİM" İştegerçek bu kadar yalın, sade ve bıçakgibi keskindir. Bu keskinliğin arasınıbulmaya dönük her teori düzene kaçış,burjuvaziye hizmettir.Lenin şöyle diyor: "Burjuva mı, yoksasosyalist ideoloji mi? Bunun birüçüncü yolu yoktur. Çünkü bir üçüncüideolojiyi (...) insanlık yaratmamıştır.Bundan dolayı sosyalist ideolojinin herküçültülüşü, onları sosyalist ideolojidensaptırışı, aynı zamanda burjuvaideolojisinin güçlendirilmesidir.” (Lenin,Ne Yapmalı)Sınıfsal bakışta, her zaman kendimizeşu temel soruyu sorarsak hatayadüşmeyiz, "Bu düşünce ya da eylemkime hitap ediyor." Evet temel sorunumuzbu olmalı.Pratiğimiz, eylemimiz, düşüncemizkime hizmet edecek, ediyor...Burjuvaziye mi, proletaryaya mı ya daemperyalizme mi, dünya halklarına mı?Basit "kime?" sorusu dahi bize yol gösterecektir.Diğer bir nokta da burjuva düzeninhalkın çıkarına, devrimin yararına birşey yapmayacağına kesin gözüyle bakarakdüzenin sunduğu her şeyi akılmantıksüzgecimizden geçirerek sorgulayacağız.Burjuvazinin sınıf bilinciylehareket ettiğini, sınıfın çıkarını korumakiçin yapmayacağı şey olmayacağınıunutmayacağız. Yüzümüz halkadönük olduğu sürece, her şart vekoşul altında halkımızın menfaatlerini,çıkarlarını koruruz. Sınıfsalbakmak da, öz itibariyle zaten budur.Sınıfının çıkarlarını ne pahasınaolursa olsun korumak... Tereddütsüztek Yol Devrim demek...İki sınıf; burjuvazi ve proletarya,iki yaşam, iki düşünce (ideolojik) dedik...Ve bu saflaşmada ortada bir yerolmadığını düzen-devrim netliğiniifade ettik. İki düşüncenin - ideolojininçarpıştığı yerde sınıfsal bakmamakgibi bir durum olamaz. Toplumsal, siyasalgelişmeleri, olayları, olgularıdeğerlendirirken, bunlara yönelik düşüncebelirtip tavır belirlerken bakışımızmutlaka bir sınıfa hizmet eder.Kimsenin, ben ortadayım deme,kendini tarafsız - izleyici ilan etmedurumu yoktur. Bu koca bir yalandır.Kimsenin sınıflar üstü, sınıflardan ayrıbir konumu olamaz, olmamıştır. Yaptıkları,mutlaka bir sınıfa hizmet eder.Bu anlamıyla sınıfsal bakmamak diyebir durum söz konusu olamaz. Herkes,bir sınıfın ideolojisiyle bakar. Olaylara,olgulara, ya burjuva ideolojisiyön verir bakışına ya da işçi sınıfınınideolojisi. Basit ve şaşmaz sınıflarmücadelesi gerçeği budur.Peki, "sınıfsal bakmamak" nasıloluyor dersek; bir burjuvanın yaniRahmi Koç gibilerin asgari ücret, grev,sendika, işçi hakları gibi konulara,fabrikasında çalışan işçi Rıza’nın gözüylebakıp değerlendirmesi, burjuva-Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!23


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Devrim ve karşı devrim arasında aşılmazduvarlar olması gerekir. Ancak iktidarhedefinden kopmuş "protesto" hareketi ya da"muhalif" güç olmayı tercih eden sol saflaraburjuva ideolojisi ve kültürü çok rahatsızmaktadır. İşte, işçi sınıfının, devriminsafında olduğunu söyleyip de burjuvaideolojisinin, çıkarlarının savunulması böyleyaşanmaktadır. Adı devrimci, solcu, Marksist- Leninist, komünisttir... Dilinden proletarya,sınıf, devrim, sosyalizm... düşmez. Ancaktaktikleriyle, politikalarıyla, halkın istek vetaleplerinin çok gerisindedirler. İktidar gibibir hedefleri yoktur.zi için sınıfsal bir bakış olmazdiyebiliriz. Bu farazi, yani gerçekleşmesiburjuvazi için imkansızbir örnektir. Burjuvazininsınıf bilinci güçlüdür. Buyüzden gündeme gelen herolaya sınıf çıkarları temelindebakar, şaşmaz bir katılık ve keskinlikiçinde yaklaşır. Sınıfdüşmanlarına karşı tavizsizdir,acımasızdır... Burjuvaların,bir işçinin gözünden olaylarabakması ancak masallarda, Yeşilçamfilmlerinde ve bolcaşırınga edilen pembe dizilerde mümkündür.Yani hayal dünyasında, oysahayat gerçektir. Gerçekler acımasız...Kendi sınıf bakış açısıyla hareket etmemek,daha sık ve yaygın olarak işçisınıfında, emekçilerde görülür. Çünkübu kesimlerin büyük bir bölümü, sınıfbilincine sahip olmazlar başlangıçta.Burjuvazi, ezilen yığınları, ideolojisiyle,kültürüyle yönlendirmesi altına alaraksınıf bilincinin oluşmasını engellemeyeçalışır. Bu durum, elbette ki burjuvazininçıkarlarına uygun olandır. İşçisınıfının hep kendiliğinden bir sınıf olarakkalmasını ister. Kendisi için sınıf olmasını,o bilince ulaşmasını istemez. Bubilinç, "Burjuvazinin iktidarını yık,işçi sınıfının iktidarını, proletarya diktatörlüğünükur" der. Bu bilinç, "Toplumsalyaşamda tüm olup bitenler,belli sınıfsal çıkarların görünümleridir"der.Marksizm - Leninizm’in kılavuzluğuda, işçi sınıfına bu bilici taşıyacakolan devrimcilerdir. Devrimciler, adı üstünde,sistemi değiştirmek, işçi sınıfının,köylülüğün, kısacası halkın iktidarınıkurmayı amaçlar. Proletaryanınideolojisini temsil ettikleri için, her konudaburjuvazi ile taban tabana zıt birduruş sergilerler. Kapitalizmin doğasıgereği burjuvazi ile proletarya arasındakiçelişkinin uzlaşmazlığı gibi, burjuvaziile devrimcilerin olaylara bakışıda uzlaşmaz karşıtlık içerir.Devrim ve karşı devrim arasındaaşılmaz duvarlar olması gerekir. Ancakiktidar hedefinden kopmuş "protesto"hareketi ya da "muhalif" güç olmayı terciheden sol saflara burjuva ideolojisive kültürü çok rahat sızmaktadır. İşte,işçi sınıfının, devrimin safında olduğunusöyleyip de burjuva ideolojisinin,çıkarlarının savunulması böyle yaşanmaktadır.Adı devrimci, solcu, Marksist- Leninist, komünisttir... Dilindenproletarya, sınıf, devrim, sosyalizm...düşmez. Ancak taktikleriyle, politikalarıyla,halkın istek ve taleplerininçok gerisindedirler. İktidar gibi birhedefleri yoktur. Yaşanan her gelişmeyideğerlendirmelerinde burjuva ideolojisininyönlendirmesini görürüz. Kısacasıkafası bulanmış sol, yaşadığıolaylara, gelişmelere sınıfsal bakmakyerine, burjuva ideolojisinin etkisinde,yönlendirmesinde kalarak, burjuvaziyehizmet edecek tarzda bakmaktadır...Dayı da bu konuda bizi uyarmaktadır:"Savaşı daha yüksek biçimlerdesürdürmemizi, halka daha çokgitmemizi engelleyen ve enerjimizin,zamanımızın büyük çoğunluğunualan; devrimcilik, sosyalistlik görünümüylesaflarımıza sızan burjuvaideolojisidir." (Kurtuluş / 22 Temmuz1995)Burjuva ideolojisi - kültürü etkisinegirmiş "sol", sınıfsal bakıştan uzaklaşmıştır.Bu, sınıflar mücadelesi gerçeğindenkaçıştır. Kaçış, sınıflar mücadelesininyasalarından ve her koşuldaproletaryanın çıkarını, tavrını ve politikasınısavunmaktan kaçıştır. Özcesidevrim mücadelesinden, bu mücadeleninbedellerinden ve burjuvaziyle çatışmaktankaçmaktır.Çatışmadan kaçışın olduğu yerdebarış, uzlaşı, diyalog, farklı alternatifler,mücadele biçimleri... söylemleri önplana çıkar. Tarihsel ve bilimsel olarakuzlaşması imkansız proletarya ve burjuvaziuzlaştırılmaya çalışılır. Yetmez,"düzen ya da devrim" , "proletarya diktatörlüğü"gibi söylemler keskin,radikal bulunur. AB’nin sınıfsalniteliği unutulur. Emperyalizminişbirlikçileri eliylegerçekleştirdiği karşı-devrimler,"devrim" ilan edilir.Devletin, mahkemelerin, meclisin,hükümetlerin, eğitimin...sınıfsal niteliği unutulur. Karşıdevrimci, işbirlikçi, faşistkişi ve kurumlarla bir araya gelinirama sol saflarda bedelödeyenlerle bir araya gelmektenkaçılır... Böyle uzar gider.Kısacası sınıfsal niteliğin unutulduğu,burjuva ideolojisinin yönlendirmesinegirildiği andan itibaren yanlış yapılmayabaşlanır. Ve bu yanlışla burjuvaziyehizmet proletaryaya ihanettir... Sınıfsal Tavır Koymakİdeolojik Netlik GerektirirÜlkemizde çatışmadan kaçışınadı, akıllı solculuk olmuştur. Bu düzeniçinde yerleşmiş, eşi, işi, aşı olan,gece rahat uyumayı seçen solculuktur.Bu anlamıyla devrimciliği bir boşzaman hobisi ya da sabah büro açıp akşameve gidene kadar (mesai boyunca)süren bir mesleğe dönüşmüştür. Düzeniçinde yaşamayı tercih etmek, düzenede kendini kabul ettirmeyi gerektirir.Bunun yolu da radikal ya da militan dedikleriçizgiyi eleştirmektir...Sol saflardan burjuva ideolojiyisöküp atmalı, yaşamasına izin vermemeliyiz.Sola yönelik eleştirilerimiz,politikalarına yansıyan burjuva ideolojisininyansımalarındandır. Proletaryanındeğil burjuvazinin çıkarlarına hizmeteder konumda olmalarındandır.Birkaç örnekle hatırlayalım içine düşülençarpıklıkları.19 - 22 Aralık 2000 katliamı, ÖlümOrucu ve F Tipi hücre hapishaneler. Busüreçte çarpıklıkları yazmakla bitmez."Cepte keklik mi sandınız?" diyerek, 19Aralık ve Nazi kamplarına dönen F Tiplerinigörmezden geldiler. "Farkımızıkoyduk, iyi oldu" diyerek, kendilerininartık devrimcilerden farklı olduğunugösterip, direnişle yollarını ayırdılar. Ailelerimizinsuratına kapıları kapattılar.Gün gün, hücre hücre devrimcilerÖlüm Oruçlarında erirken, bir deri bir241 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Devrimciler bilir ki, kendi aralarında her nekadar çatışıyor olsalar da halka karşı herzaman birlik olurlar. Solda; burjuvaideolojisine teslim olan, etkisine giren kişi,kurum, örgüt ne olursa olsun tükenir, yokolur. Solculukları, Avrupa’nın işçi partilerigibi olur. Bugün reformizimin burjuvaideolojisine teslim olduğunu görürüz.Söylemleriyle, eylemleriyle her şeyleriyleproletaryadan ve çıkarlarından kopmuşlar,kendi bireysel, örgütsel çıkarları sınıfçıkarlarının mücadelesi önünde bukesimlerde aşılması gereken engellerolarak durmaktadır...kemik kalmış bedenleriyle,ölüme de zulme de meydanokurken burjuva basının sansürüneortak oldular, şehit düşendevrimcilerin dahi tabutlarınaomuz vermediler... Vetüm bunlar solculuk, sosyalistlik,devrimcilik adına yapıldı...İki sınıf, iki irade...Peki solculuk adına durulanyer neresi? Direnenlerin safındadeğillerdi. Aksine burjuvazigibi, "direnişi bırakın","ölmeyin" çağrıları yaparakburjuvaziyle aynı noktada buluştular.İşte size sol saflarda burjuvaideolojisiyle olaylara bakışa acı bir örnek...Oysa saldırısının ne demek olduğunu,bu saldırıyla emperyalizm veişbirlikçisi burjuvazinin tüm halkı teslimalmak istediklerini... hepsi de uzunuzun anlatır, süreç tahlilleri yapar.Görmek yetmiyor elbette, sınıf tavrıkoymak gerekiyor. Bu da ideolojik netlikistiyor..."Taksim 1 Mayıs Alanı’dır" 1 Mayıs'ıntarihine ve bu tarihte reformist,revizyonist, oportünist solun çarpılıklarınailişkinde elbet söylenecek çok şeyvar.Sadece Taksim Meydanı üzerindesüren irade savaşından bahsedelim.Taksim'deki ısrarımızı anlamayanlar,Taksim'in sınıflar mücadelesindekiönemini de anlayamamıştır. Yaşanan,burjuvazi ile proletarya arasında iradesavaşıdır. Görev, burjuvaziye geri adımattırmak ve gasp ettiği için işçi sınıfınaait mevziyi tekrar kazanmaktır. Bu,işçi sınıfının mücadelesini güçlendirecekmoral ve coşkuyu artıracak bir kazanımolacaktır. Ve halkların dövüşe dövüşekazanabileceği gerçeği, bedelleriödenerek herkese gösterilmiştir. Buzafer, emekçilerin kendilerine olangüvenini artırdığı gibi; yenilmez, geriatmaz denen düşmanın, işçi sınıfınıngücü karşısında duramayacağı gerçeğinide bir kez daha göstermiştir.Sınıf savaşı, mevzi mevzii, iriliufaklı bir çok çatışmayla sürer. Bu gerçektenuzaklaşan "sol", Taksim ısrarına"takıntı" diyebilmiştir. Kendisi" takıntılardan"kurtulup işbirlikçi sendikalarınkuyruğuna takılıp Taksim dışındaalanlarda 1 Mayıs'ı kutlayabilmiştir.Hem çatışmadan kaçmış, hemde işçi sınıfının gücünü bölmüştür...İşte, işçi sınıfının içinden, onun çıkarlarınauygun bakmamanın, burjuvaziyehizmetin en somut örneklerinden biride bu tür mücadele kaçkınlarıdır.Kürt sorununa bakışta uluslarınkendi kaderini tayin hakkı unutularakAB çerçevesi, bireysel hakların tanınması,emperyalistlere çözüm çağrılarıyapılması... gibi bir çok çarpıklıklakarşılaşılır. Kürt milliyetçiliği,sınıfsal bir bakışla eleştirilmez. Aksinepohpohlanır ve kendileri de kuyruğunatakılarak, sınıf çıkarlarının değil,bu güçten faydalanmanın derdine düşerler.Sınıf çıkarlarının yerini örgütsel,bireysel çıkarlar alır...Sol yönünü şaşırdığında burjuvazidenher duyduğuna inanır hale gelir.Burjuva medya "Arap Baharı" der. Bakarsınızaynı değerlendirmeler solsosyalistyayınlarda da çıkar. Burjuvamedya bıkmadan, usanmadan devrimcieylemleri karalar, şaibeli göstermeyeçalışır, bakarsınız aynı dili burjuvazininkuyruğundan giden sol da yapar.Burjuvazi, AKP'yi Ergenekon,Balyoz gibi davalarda, Kürt sorunununçözümünde, Anayasa yapımında ayrıbir yere koyarak pazarlamaya çalışır.Bakarsınız solda da AKP’yi olumlayantespitler gırla gider. Hatta utanmadanAKP ile "Türkiye'de DemokratikDevrim Gerçekleşti" diyebilmişlerdir.Oligarşi içi çatışmalarda AKP’denyana tavır alabilmişlerdir. Anayasadeğişikliğindeki, “yetmez ama evet”tavrı buna örnektir. Oysa unutulmamasıgereken şudur. Oligarşi içi çatışmalardadevrimciler taraf olmazlar. Devrimcilerbilir ki, kendi aralarında her nekadar çatışıyor olsalar da halkakarşı her zaman birlik olurlar.Solda; burjuva ideolojisine teslimolan, etkisine giren kişi,kurum, örgüt ne olursa olsun tükenir,yok olur. Solculukları, Avrupa’nınişçi partileri gibi olur.Bugün reformizimin burjuvaideolojisine teslim olduğunugörürüz. Söylemleriyle, eylemleriyleher şeyleriyle proletaryadanve çıkarlarından kopmuşlar,kendi bireysel, örgütselçıkarları sınıf çıkarlarının mücadelesiönünde bu kesimlerdeaşılması gereken engeller olarak durmaktadır... Devrim İçin SınıfDüşmanlarımıza KarşıTavizsiz OlacağızDevrim mücadelesi uzun soluklu birmücadele. Bu mücadelede, hiç bircephede, düşman karşısında geri adımatmaya tahammülümüz yok. Aksine hergün yeni yeni mevziler kazanmamız gerekiyor.Bu da, burjuvazi karşısında iriliufaklı zaferler kazanmak demek. Elbetteyenilgimiz de olabilir ama her yenilgidendersler çıkarıp, bu dersler ışığındayeni zaferi biz kazanacağız.Sınıf bilincimizi kaybetmediğimizsürece hep dik duracağız. Burjuvazininsaldırıları karşısında ideolojimizdenaldığımız güçle ve onun yol göstericiliğindegerekli sınıf tavrını koyacağız.İrademiz, emekçilerin iradesi olacak.Gücümüz, emekçilerin gücü olacak. Bukavgada yalnız olmadığımızı dünyahalklarının yanımızda olduğunu unutmayacağız.Kısacası, sınıfımızın çıkarlarını korumakiçin burjuvazinin gözünün yaşınabakmayacağız. Burjuvaziye karşıkin ve öfke dolu olacağız. Ve o güngeldiğinde, burjuvaziyi tarih sahnesindensilerken ufacık dahi bir tereddütyaşamayacağız. Sınıf düşmanlarındanhesap sorarken acımasız olacağız. Zaferimizeinandığımız, o günün özlemiyleyanıp tutuştuğumuz sürece zaferimizkaçınılmazdır. Bu duygularladevrimimizi büyütmeye devam ediyoruz.Bitti...Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!25


SANAT CEPHESİNİ GÜÇLENDİRELİM - 1Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013"Haksızlığı her kabul ediş, dahabüyüğünü doğurur"Bugün sanat alanında, iki temelsorun vardır:1- Sanat emekçileri örgütsüzdür...2- Sanatçılar halktan koparılmıştır...Örgütsüzlük ve halk ile bağlarınınkopartılmış olması sanat emekçilerinesaldırı, hak gaspları, ekonomik-politikkuşatma karşısında güçsüz ve çaresizbırakmaktadır.O halde, sanat alanında gereğininyapılması gereken somut iki görevvardır:1- Sanat emekçilerinin örgütlenmesi...2- Sanatçıların halk ile bağınınkurulması...Sanat emekçileri, bir çok sorunlakuşatılmış durumdadır. Bu sorunlar,her geçen gün daha da artıp ağırlaşmaktadır.Eserlerinin, emeklerinindoğru dürüst karşılığını almamaktan,eserini sergileyeceği oyununu provaedeceği, konserini vereceği salon bulamamaya...Yaşam ve gelecek güvencesiolmamasından, yaşlılık vehastalık gibi durumlarda ortada kalmaya...Sanatsal üretim için gerekenimkanlara sahip olamamaktan, maruzkaldığı hak gaspı ve baskılar karşısındayalnız kalmaya... Setlerce köleceçalıştırılmaktan, iş güvencesi olmamasına...Sanatını geliştirme, eğitim,araştırma vb. gibi olanaklara sahipolamamaktan, sponsor dilencisi durumunadüşürülmeye... Sanat alanındayaşanan bir çok sorun vardır.Sorun var ama bu sorunlarınçözümü için gereken örgütlenmeyoktur. Oysa, somut sorunların çözümüiçin örgütlenme olmazsa olmazdır.Hak arama, hak alma ve hakkınısavunma bilincinin, maddi bir güçhaline gelmesidir örgütlenmek. Diğeralanlarda olduğu gibi, yakıcı bir ihtiyaçtırbu. Açık ki, örgütlü değilsengüç haline gelemezsin. Örgütlü güçolamazsan, haklarını kazanamaz vesavunamazsınız. Tarih ve hayat bunuöğretir.Bırakın, ülkemizin kültür-sanatpolitikalarına dair söz ve karar haklarınınolmamasını, daha kendilerininsosyal-mesleki haklarına ilişkin sözve karar hakları yoktur sanatçıların.Çünkü, sanat alanında, alanın kendisorunlarına çözüm üretecek, bu amaçlamücadele edecek, birlikteliği sağlayacakve giderek, ülke genelini ilgilendirenkültür-sanat politikalarınınoluşturulmasında söz sahibi olmakisteyecek bir örgütlenme söz konusudeğildir.Sanatçılar örgütsüzdür. Gerçeklikbudur. Örgütsüzlük, sanat emekçilerinigüçsüzlüğe ve çaresizliğe mahkumetmektedir. Bu durum kanıksandığıoranda, benzer sorunlar yaşayanlarbirbirlerinin sorunlarına, durumlarınakör ve sağır olmayı tercih edebilmektedir.Bugün sanat alanında, sanat emekçileriarasında hak alma bilinci haylieksik, hak arama örgütü ise yoktur.Bu eksikliği giderek her geçen gündaha yakıcı ve acil bir ihtiyaç halinegelmektedir. Sanat eserlerinin, "ucube"ilan edilip yıkıldığı, sanat emekçilerine,"Siz de kimsiniz, bir avuç,serseri" ve bir bütün olarak sanata,"Terörün arka bahçesi" denildiği,sanat emekçilerinin yaşam ve gelecekgüvencelerinin olmadığı koşullarda,örgütlenme ihtiyacı, her yeni gün,kendisini hissettirmektedir.Bilinir: "Haksızlığı her kabulediş, daha büyüğünü doğurur." Kihak arama-alma bilincinin somutlanamamasıdemek olan örgütsüzlük,dayatılan haksızlıkların karşısındageri adım atmanın sürekliliği demektir.Hal bu iken, örgütlü olmanın, gerekliliğikonusunda sanat alanındabelli bir isteksizlik, inançsızlık, önyargılar ve "özgürlük" adına karşıçıkışlar olduğunu biliyoruz. Yaşıyorve tanık oluyuruz.Hiç kuşku yok ki, aydın-sanatçılarınadeta kendi misyonlarını inkareder tarzda, kendilerine has örgütlülükkonusunda bile adalet içinde olmalarıbir "sonuç" sayılır. 12 Eylül Amerikancı-FaşistCuntasının halkı örgütsüzleştirmesaldırısıyla başlayıp bugüneulaşan süreç içinde ve emperyalizminyozlaştırma politikalarınınetkisiyle yaratılan bir sonuçtur butablo."... Özellikle '80 cuntasından sonra,ilerici aydınlar, sanatını devrimuğruna yapan, devrimcilerin gecelerinekatılan bir çok sanatçı, yavaşyavaş siyasi arenadan çekilmeye başlamışveya yurtdışına çıkmış, yıllarboyunca orada sürgün kalmıştır. Ülkedekalan aydınlar, sanatçılar, edebiyatçılarınbir çoğu ise düzen tarafındanzamanla bir noktaya çekilmişve ardından korkutulan, sindirilenbu sanatçılara, egemen güçlerin hegemonyasıaltında, çalışmaları kaydıylaolanaklar sunulmuştur. Böylesibir süreçten bugüne dek geçen 30yıl içerisinde ya kimliksiz, çıkarcı,statükocu ya da düzen sınırlarındançıkmayan, düzenin şakşakçılığını yapan,solculuk adı altında kitlelerikandıran, onları karamsarlığa, umutsuzluğasevk eden bir sanatçı, aydınkuşağı oluşturumuştur. İstisnalar tabiki hep oldu." (TAVIR-Eylül 2011,Sanatımızla Varız Öyleyse Örgütlenmeliyiz.1, syf: 3)Bu tablo içinde, 'hak arama-mücadeleetme-örgütlenmenin düşüncesinebile tahammül edemeyip pratiğindenkaçanlar olduğu gibi, hayatınöğreticiliğiyle bu ihtiyacı giderekdaha fazla hissedenler de vardır. Olmaktadırve olacaktır.Ölüsüne sahip çıkmayan, hastasına-yaşlısınabakamayan sanat alanı,dirisinin de bir çok olumsuzlukla,sorunla kuşatılmasını yaşamaktadır.Kendi sosyal-mesleki sorunlarını çözmedegüç olamayan, halkla bütünleşmesininönünü açamayan sanatçılar,ülkenin kültür-sanat politikalarınınoluşumuna nasıl etki eder?261 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Edemez! Edemiyor da zaten. Ve dahası,sanatçılarımızın böyle bir ufkuda bulunmuyor.Neden?Çünkü, sanat emekçileri örgütsüzdür.Ancak bu bir "kader" değildir.Bu tabloyu değiştirecek olan sanatemekçileridir. Haklar, içi boş ve göstermelik"açılım"larla bahşedilmeyecek,mücadele edilerek kazanılacaktır."Özgürlük" adına örgütlenmeyedemagojik bir biçimde karşı çıkanlarada Jean Paul Sartre'ın bir cümlesiylecevap verelim; "İnsanın özgürlüğü,kendisine yapılanlara karşı takındığıtavırda gizlidir."Sanat alanı ve sanat emekçileribu denli olumsuz koşullarla kuşatılmışken,sanatçının özgürlüğü, halkınave sanata yapılanlar karşı takındığıdirençli, onurlu tavırda somutlanabilirancak."Özgürlük" adına yaşananlar, yapılanlarve koşullar karşısında üç maymunuoynamak, özgürlük değil, dayatılanlarave dayatanlara boyun eğmekdemektir. Karşı koyup hakkını aramaise örgütlülüğü zorunlu kılıyor.Faşizm, halk düşmanıdır. Bu halkdüşmanlığı kapsamında kendi sanatçıve sanatına da düşmandır. Nazi şeflerindenGobbels'in "Kültür kelimesiniduyunca elim silahıma gidiyor"deyişi bundandır. Çünkü, kültür-sanathalkı aydınlatır.Hukuk, medya, ordu, eğitim kurumlarındakendi istediği düzenlemeleriyapan iktidar, sanat alanınıda bir bütün olarak kendi çıkarlarıçerçevesinde düzenlemek istiyor. "PadişahımÇok Yaşa Sanatı" istedikleriniyüksek perdeden ilan ediyorlar.Heykelden tiyatroya, müziktensinemaya... Sanat, bir bütün olarakbu kalıba girecek diye dayatıyorlar.Bu kalıbın dışında kalanlara da hayathakkı tanımayacaklarını, kaçak güreşecekmeydan bırakmadan ilan ediyorlar.Konusu, içeriği, biçimi üretimiylekarşılarında esas duruşa geçmişbir 'sanat' istiyorlar.Bu "istek" bir politikadır. Artıkherkesin net olarak görebileceği biçimdeaçığa çıkan halk ve sanat düşmanıbir politikadır bu. Mehmet Aksoy'unheykelinin yıkılması... FazılSay'a yönelik saldırgan yaklaşımlar...verilen hapis cezası, Şehir ve DevletTiyatrolarının tasfiyesine yönelik girişimler...Pınar Aydınlar'a türkü yasağı...Grup Yorum'a yönelik artanoranda saldırılar, gözaltı ve tutuklamalar,ev hapis cezaları... F TipiFilm'in afişlerinin yasaklanması...Torba Yasa'da sanatçıyı örgütsüz vegüvencesiz kalmaya mahkum edenhukuki düzenlemeler...Tesadüfen ve birbirinden bağımsızgerçekleşen şeyler değildir bunlar.Aksine, belli bir sanat politikasınındışa vurumudur. Amaç, sanat alanını,bir bütün olarak kendi tekellerine almaktır.Bu amaç doğrultusunda hergeçen gün, ileri adımlar atılmaktadır."Padişahım Çok Yaşa Sanatı" anlamınagelen "Muhazafakar sanat" adıaltında sanat alanını şekillendirmekiçin, "Ya bendensin ya da düşmanım"mantığıyla atılan adımlardır bunlar.Şehir Tiyaroları'nın tasfiye edilmeyeçalışmasına karşı 2012 Nisan'ındabinlerce kişinin katıldığı eylemdeokunan bildiride şöyle deniyordu:«... 1974'ten beri ehil ellerde olanİstanbul Şehir Tiyatrosu göz göregöre ehlileştirlimeye çalışılıyor.Tüm bunlar sanatı, ve sanatçıyıhizaya sokma ve halkın gözündeküçük düşürme gayretleridir. Bilinsin;gerçekleri eğip bükerek hiç kimsesanat ve sanatçı ile halkın arasınanifak sokamaz. Hedefin ne olduğunugörüyoruz. Özgür düşünceden korkmayanherkes görüyor. Çok sesliliğitek bir notaya dönüşterecek olan"Muhafazakar sanat" gibi söylemler,demokratikleşme diye sunuluyor. Sanatsalyaratıcılık, siyasi iradeye teslimediliyor.» (Aktaran: Tavır-Haziran2012, Oyuncular Cephesinde İsyanvar. syf: 9-10)Bu tablo karşısında yapılması gerekennedir? Saldırılar karşısında dikdurup örgütlü olarak karşılık verilmezse,faşizm istediği sonucu eldeeder. Nitekim, bu amacına ulaşmayabaşlamıştır. Yakınmak, çözüm değildir.Gözünü kapatarak görmezdengelmek, çözüm değildir. Saman alevigibi gelip geçici tepkiler, çözüm değildir.Egemenlerin insafına sığınmakçözüm değildir.Seçenekler bellidir: Ya halk içinsanat yapılarak sanatçı kalınacak yada "Padişahım Çok Yaşa"ya bir biçimiyleboyun eğilerek dalkavuk olunacaktır.İlki, onurlu olan ve olmasıgerekendir. İkincisi, kendi sanatınada ihanet etmektir.Çözüm, faşizmin her türlü baskı,saldırı ve hak gasplarına karşı biraraya gelerek mücadele etmektir.Haklarımızı ve sanatımızı savunmakiçin örgütlenmektir çözüm. Ki saldırılara,hak gasplarına yönelik karşıkoyma iradesinin pratik ifadesi örgütlenmektir.Çözüm, sanatın ve sanatçılarımızıngücünü açığa çıkartmaktır. Hiç unutulmasınki; "Bir Ülkenin TürküleriniYapanlar, Yasalarını YapanlardanDaha Güçlüdür." İşte bu gücü açığaçıkarmanın tek yolu, örgütlenmekve mücadele etmektir. Örgütlenmeve mücadele etme seçeneği olduğusürece, hiç kimsenin umutsuzluk,yılgınlık ve karamsarlığa kapılmayada hakkı yoktur. Sanat alanının yaşadığısorunlar, maruz kaldığı kuşatmayı,saldırıları ele almak ve çözümlerüretmek için bir araya gelelim.Gücümüzü açığa çıkartalım. Bununiçin, Sanat Cephesi'ni inşa ederek,sanatı faşizme karşı güçlü bir cephehaline getirmeye çağrıyoruz sanatemekçilerini.Sanat Cephesi, düzenin politik,kültürel, ekonomik, mesleki baskıve hak gaspları karşısında sanatçılarıörgütlü bir güç haline getirecektir.Bunu nasıl başaracağız?Nasıl başaracağımızın temeli öncelikleistemektir.Biz, devrimci sanatçılar olarak,sanatçılarımızın bir araya gelmesiyle,sanatın diliyle seslerini yükselttikçe,sanatı halkla bütünleştirdikçe,"Faşizme Karşı OmuzOmuza" oldukça büyük bir güç olduğumuzugöstereceğimizi biliyoruz.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!27


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirirdemektir.Eksiklerimizi tamamlamak içinöğrenmek zorundayız. Hiçbir anımızboş olmamalı. Boş bıraktığımız heran düzene hizmet edecektir. Biz tümzamanımızı devrimin ihtiyaçlarınıkarşılamak için doldurmalıyız. Bahsettiğimizzamanı doldurmak, doludolu geçirmek; düzenin dayattığı vakitgeçirmek için yapılan hobiler değildir.Üretmekten, gelişmekten, sorunlaraçözüm olmaktan bahsediyoruz. Birçokkonuda bilgimiz olabilir. Belli konulardadeneyimli de olabiliriz. Bunlarbize asla yetmemeli, daha fazla öğrenmeve üretme isteğini, zorunluluğunutaşımalıyız. “Bu konuda yeterlibilgim var” demek, “daha fazlasınıöğrenmeyeceğim, daha fazlasınıyapmayacağım” demektir. Bu bakışaçısı Cepheli’ye ait değildir. Cepheliher zaman daha fazlasını öğrenmeisteği ve iddiasını taşımalıdır, herkestenöğrenme isteği ve iddiasınıtaşımalıdır. Aksi bizi çürütür. Bugünyeterli gördüğümüz her şey yarınbize yetmez. Neden? Çünkü sürecingerisinde kalırız. Düşman hiçbir boşluğues geçmiyor. Eksik bıraktığımızher yeri, her şeyi kendi kültürü vepolitikalarıyla dolduruyor. Yetinmek,yetinmecilik, düşmana, düzen kültürüne,bizi teslim almasınaaçık kapı bırakmakCepheli öğrenmek ve öğretmekzorundadır. Bunun için, yaşadığımızdünyada varolan her şey bizi ilgilendirmeli,merak uyandırmalı bizde.Eksiklerimizi tamamlamak için canhıraşemek harcamalıyız. “Vakit bulamadım”,"Uygun ortam yaratamadım”gibi bahaneler üretmeden.Biz, öğrenme-öğretme, gelişmegeliştirmeiddiasını taşırsak mutlakabir yolunu bulur ve bunun koşullarınıyaratırız. Var olan koşullara teslimolmadan, yaratıcılığımızla yaparızbunu. Yetinmeyerek, yaratıcılığımızınönündeki tüm engelleri kaldırarakyaparız.Daha büyük sorumluluklar almak,ihtiyaçları tamamlamak her zamangerekli olandır. Sıradan olanı, yapılmasıgerekeni yapmak Cepheli’ninhedefi değildir. Bu zaten olması gerekendir.Cepheli adımlarını daha büyükatmayı hedeflemeli. Yeterlilik duygusuylahareket edenler adım atamazlar.Sorunları çözemez yaratıcılıklarınıkullanamaz, politika üretemezler.Cepheli YetinmezSavaşan YetinmezCepheli en iyi olan neyse, engüzeli neyse onu yapmayı hedeflemelidir.Bunun için kafa yormalıyız.Aksi, devrimciliğimizi kirletir, gelişimimiziengeller.Daha fazlasını yapmamızın önünegeçen yetinmecilik duygusundan hızlauzaklaşmalıyız. Uzaklaşmazsak sürecingerisine düşeriz. Eksiklerimizolabilir. Bilmediklerimiz olabilir –kibunlar hep olacaktır- önemli olanbunların giderilmesi için harcadığımızemektir. Hata yapmaktan korkmayan,cüretli adımlar atan, eksiklerimizigören ve gidermek için tüm yaratıcılığınıkullanan olmalıyız.Sonuç olarak;Eksiklerine karşı savaşan yetinmez.Eğitimini sürekli tutan, eğitimini devrimciyaşamının tümüne yayan, herkesten,her şeyden öğrenmesini bilenyetinmez. Devrimciliğinin gelişmesini,mücadeleyi büyütmek isteyen yetinmez.İnisiyatifli olup, sadece söylenenleyetinmeden hareket eder vekarşısına çıkan tüm engelleri kaldırmakiçin çatışır. Zaaflarını, eksiklerinidayatmaz.Cepheli şunu unutmamalıdır: Bizkendi işimizi ne kadar iyi yaparsak,gelişir ve geliştirirsek savaş o kadarbüyür.İşte o zaman, halk için sanat yapanlarınhalk düşmanlarından çok dahagüçlü oldukları görülecektir bir kezdaha.Bu amaçla, "Nasıl Bir Örgütlenme?"sorusuna, şu cevabı veriyoruz:"... Sanatçıların, haklarınıaradığı, aynı alanda sanat yapansanatçıların bir arada bulunabilme,paylaşma ve üretim zenginliğininsağlanmasına hizmet eden bir örgütlenmeyihedeflemeliyiz.Karikatüristler, sinema emekçileri,fotoğrafçılar, ressamlar, müzisyenler,yazarlar, edebiyatçılar ve daha birçok sanat alanında üretimde bulunanaydın ve sanatçıların; sonrasındaayrı ayrı örgütlenmesini şekillendireceği,temelde de birbirleriyle temashalinde olan, ortak kararlar alabilen,sosyal, ekonomik, siyasal taleplerinbu temelde ayrı ayrı sanat alanlarınınbir arada durarak baskı unsuruoluşturduğu bir örgütlenme olmalıdır.»(Aktaran-Kasım 2011- Syf: 3,Sanatımızla Varız Öyleyse Örgütlenmeliyiz-2)Bu örgütlenmeyi baş hedef olarakönümüze koyuyoruz. Hedefimize ulaşmamızınadımlarını da değişik biçimlerdeatmayı sürdürüyoruz. Sürdüreceğiz.Bugünün koşullarında devrimci,demokrat, ilerici, aydın sanatçılarımızıngörevi, Sanat Cephesi'ni inşa edereksanatın ve sanatçılarımızın gücünüaçığa çıkartmaktır. İşte o zaman, sanılanınaksine, sanatçılarımızın güçsüzçaresiz ve yalnız olmadığı görülecektir.Güç, örgütlü olmaktır. Görev, örgütlenmektir.Görev; zamane Zübüklerinin "Sizkimsiniz?" höykürüşüne karşı, kararlıbir sesle "Binlerce yıldır sizin gibileriniçok gördük ve ezip geçtik sanatımızlahepsini" diyerek, sanatın o güçlü vebirleştiren sesiyle cevap verilmesinincephesini örgütlemektir.Zulüm değil, sanat güçlüdür!Sanatçılarımıza yönelik ekonomik-politikkuşatma uygulayarak "Sizde kim oluyorsunuz?" diyen zamaneZübüklerine karşı, aslında ne kadargüçsüz olduklarını sanatımızın aynasındagöstermektir görev. Yeter ki,kendimize, sanatımıza, halkımıza güvenelim.281 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Emperyalizm Sömürü Düzeni SürsünDiye Bangladeş’te İşçileri KatlettiAKP, Yağma ve Talan Düzeni Sürsün Diye1 Mayıs’a Saldırdı Bangladeş’teEmperyalist TekellerinLüks MarkalarınaÜretimin Yapıldığı RanaPlasa Göçtü: 771 Ölü, 900İşçi Hala Kayıp, BinlerceYaralı... Ölü Sayısının1500’e Çıkması Bekleniyor... Katilleri EmperyalistTekellerdir! GöçenKapitalist Sömürü veSoygun Düzenidir! Taksim’de 1 MayısıKana BulayanlarlaBangladeş’te YüzlerceEmekçiyi KatledenlerAynı Sömürücülerdir!Emekçilerin kanıyla beslenen kapitalizminiş cinayetlerine Bangladeş’tebir yenisi daha eklendi. Ucuzişgücü nedeniyle emperyalistlerindünyaca ünlü tekstil markalarınınüretim merkezi haline gelen Bangladeş’inbaşkenti Dakka’da, 24 Nisangünü, kaçak yapılan sekiz katlı RanaPlaza iş merkezinin çökmesi vetekstil fabrikası kompleksinde yangınçıkması sonucu içlerinde çocuklarındaolduğu 771 işçinin cesedi çıkartıldı.900 işçi halen kayıp. Hala enkaz altındanişçilerin yanmış ve parçalanmış,cansız bedenleri çıkartılıyor veölü sayısının 1400-1500’e çıkmasıbekleniyor.Niye çöktü bina?Bangladeş’te ve bütün yeni sömürgeülkelerde binaların çökmesininnedeni; ucuz işçilik, ucuz malzeme,hırsızlık, yolsuzluk, kapitalist sömürüdüzenin en ucuz maliyete enfazla kar elde etme hırsındanbaşka bir şey değildir.Aynı şey ülkemiziçinde geçerlidir.Başta Amerika, İtalya,Hollanda, Çin, İspanya veİsveç olmak üzere çok sayıdaemperyalist doymakbilmeyen aç gözlü tekellerinkar hırsı Rana Plaza’yıyüzlerce işçiye mezaretti. Önce kar sonra insandiyen kapitalizm insanlarıkatletti. Ne göçük ne yangınkaza değil, göz göregöre işlenen cinayettir.Çünkü, işçiler bina çökmedenkısa süre önce derinçatlaklar tespit ediyorlarancak fabrika patronlarıbinanın boşaltılmasıyönündeki uyarılarıdikkate almıyor. Bu cinayetler neilktir ne de son olacaktır.Bangladeş’te, 2005’ten bu yana,fabrika yangınlarında 700 işçi öldürüldü.Daha kısa bir süre önce, 2012‘inKasım ayında, yine Bangladeş’te Ashuliasanayi bölgesinde, bir hazır giyimfabrikasında çıkan yangınında124 işçi yanarak ölmüştü. O zamanda yöneticiler, yangın alarmının çalmasınınardından işçilere işe dönmeleriniemretmiş ve onların üst katlardahapsolmalarına yol açmıştı.Dünyanın En PahalıMarkalarının En DüşükMaliyete ÜretildiğiÜlkedir BangladeşBenetton, Zara, Mango, Wal-Mart,El Corte Ingles, JC Penney, KİK,C&A, Trimark, Premark gibi dünyacaünlü dev firmalar için tekstil ürünüİŞTE KATİLLER BUNLARDIR!Benetton, Zara, Mango, Wal-Mart,El Corte Ingles, JC Penney, KİK,C&A, Trimark, Premark...üreten bu fabrikalarda, milyonlarcaBangladeşli günde 13-14 saat kötüşartlarda, hiçbir can güvenliği olmaksızın,ayda 37 dolara, yani sefaletücretine çalıştırılıyordu.Emperyalist tüketim kültürününmarkaları olan bu emperyalist tekellerindüşük maliyetle yüksek üretimhırsı işçileri katletti. Aralarında, Bangladeş’ten,dünya ortalamasının çokaltında fiyatlarla tekstil ürünü alanBenetton, Primark ve Next gibi devmarkaların da olduğu hazır giyimşirketlerinin karlarında işçilerin kanıve canı vardır. Taşeron firmalar, tekstilürünlerini ucuza mal etmek için merdivenaltlarında, sağlıksız ve güvenliksizkoşullarda üretim yaptırıyorlar.Taşeron demek, ölüm demek, ucuzişgücü, yoğun sömürü demektir. 10-12 saat çalışmak demektir, kölelikdemektir, sigortasız çalışmak, primlerinödenmemesi demektir. Taşeron demek,iş güvenliği önlemlerinin ihmal edilmesidemektir, iş güvencesizlik de-Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!29


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013mektir, Taşeron demek, kıdem tazminatınınolmaması demektir, örgütsüzolmak, sendikasız olmak demektir.AKP, Yağma, Talan,Sömürü Düzeni SürsünDiye 1 Mayıs’a SaldırdıTürkiye’de de Bangladeş gibi, işkazaları günlük yaşamın bir parçasıhaline gelmiştir. AKP’nin kazanılmışhaklara dönük saldırılarıyla, özelleştirmeyi,taşeronlaşmayı, kuralsız vegüvencesiz çalışmayı yaygınlaştıranyasal düzenlemeleriyle iş cinayetlerive işçi ölümleri hızla artıyor. “Türkiye’de2002-2011 yılları arasındaki işkazalarında 10 bin 804 işçi hayatınıkaybettiTürkiye de Bangladeş gibi emperyalistler,işbirlikçi tekeller ve patronlariçin ucuz işçi cennetidir. Milyonlarcaişsiz, düşük ücretlerle vekoşulların ağırlığına rağmen çalışmayahazırdır. Bangladeş te Türkiye gibiyeni sömürge bir ülke. Tekeller enyüksek karı elde etmek için her türlücinayeti işliyorlar.1 Mayıs’ı AKP bunun için kanabuladı. İşçiyi, emekçiyi, halkı nekadar sindirip susturursa bu yağma,talan, sömürü düzeni ancak o şekildevarlığını sürdürebilir. Susmayacağız,sinmeyeceğiz. Soygun düzenine karşıher alanda direneceğiz...Bangladeş’te Yüz binlerAdalet İçin MeydanlarıDoldurdu10 yaşındaki çocukları bile kölelikücretine çalıştıran emperyalist tekeller,vahşetlerinin dünya halkları nezdindelanetlenmesi üzerine, suçlarını bastırmak,katliamcı yüzlerini gizlemekiçin ölen işçilerin ailelerine “Sorumluluğumuzunfarkındayız“ diyerek“mümkün olan en iyi ve anlamlı biçimde“tazminat ödeyeceklerini açıkladılar.Bangladeş’te yüz binlerce halk,binanın sahiplerinin yakalanması veidam edilmesi talebiyle meydanlaradöküldü. Yüz binlerce hazır giyimişçisi Dakka’da ve kentin çevresindekisanayi bölgelerinde sokaklara çıktı.Yolarda lastik yakarak araçları devirdiler.Bangladeş halkına mezarolan fabrikaları işgal edip sokaklarabarikatlar kurdular. Tekellerin bekçiköpeği polis, halka plastik mermi,gaz ve tazyikli suyla saldırarak halkıengellemeye çalıştı.Kapitalizmde Her ŞeyKar İçindirİnsanın Değeri YokturKapitalizmin daha ucuz iş gücü,daha fazla kar yasası işledikçe, kapitalizmvar oldukça tekellerin karı içininsan katliamı da devam edecektir.Dünyanın her yerinde, azgın sömürükoşulları altında çalışan milyonlarcaişçinin can güvenliği, kapitalistleriçin maliyeti arttıran gereksiz önlemlerdir.İş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgiliyasalar da patron için daha fazla maliyetartışı demektir. İşçilik maliyetlerininartışı patronlar için rekabetgücünün zayıflaması anlamına geldiğindendaha çok çalıştırıp az ücretödemek, kaçak çalıştırmak, iş sağlığıve güvenliği harcamalarından kaçınmakkapitalistlerin bilinen “maliyetazaltma” yöntemleridir.Tekstil sektörü, tekeller için, kuralsızçalıştırmanın temel kural olduğu,iş güvenliğinin ise ek maliyet olarakkabul edildiği, yoğun emek sömürüsününyaşandığı sektörlerden biridir.Dünyanın ikinci büyük tekstil ihracatçısıolan Bangladeş bu dereceyiçocuk, genç, yaşlı milyonlarca işçininvahşice sömürülmesi sayesinde ve onlarınkanları üzerinde edinmiştir.Sağ kurtulan işçilerin anlatımıkapitalizm için insanın hiçbir değeriolmadığını anlatıyor. İşçiler, olayanında yangın alarmının çaldığınıfakat işletme müdürünün işçilerdenişlerinin başına dönmelerini istediğini,fabrikadaki yangın söndürmetüplerinin boş olduğunu ve acilçıkış kapılarının da işçilerin üzerinekilitlendiğini, göz göre göre ölümegönderildiklerini anlatıyorlar.Ortada açıkça bir cinayet varken,Tekellerin uşaklığını yapan burjuvazininçıkarları için her türlü kolaylığısağlayan, Bangladeş hükümeti, dahaönce yaşanan yüzlerce iş cinayetlerindeolduğu gibi, ölümlerde hiç sorumluluğuyokmuş gibi davranıyorve utanmazca, ölen işçilerin ardındanbir günlük yas ilan edileceğini duyuruyor.Yine daha önce yaptıkları gibihalkın öfkesini dizginlemek için üçbeş yöneticiyi göstermelik olarak tutuklayıpyargılayacaklar. Birkaç yetkili“cezalandırılarak” katliamın üzeri örtülecek.Ama asıl sorumlular ellerinikollarını sallayarak yeni cinayetlerişlemeye devam edecekler.İşbirlikçi Bangladeş Hükümeti,“Sorumlulardan hesap sorulacak” diyerekhalkın öfkesini susturmaya çalıştı.Üç fabrika yetkilisi Hindistansınırından kaçmaya hazırlanırken yakalanıptutuklandı fakat bunlar arasındagerçek katiller, emperyalist tekellerintemsilcileri yoktu.Sendikaların Göreviİşçilerin ÖfkesiniSusturmak Değil,İktidara YöneltmektirDüzen sendikaları işçiden yanadeğil, patrondan yanadır.Bütün dünyada olduğu gibi Bangladeş’tede düzen sendikaları ve sendikacılarher iş cinayetinden sonra,işçilerin öfkesini dizginlemek için,gerçek katil olan emperyalizme, tekellereve devlete yönelen tepkileriazaltmak için iş güvenliği önlemlerininve denetimlerin artırılması, ekonomikiyileştirmeler taleplerini ileri dile getirmekleyetiniyorlar.Katliamdan sonra Bangladeş’te desendikalar ise, ortada yüzlerce işçininkanı dururken, hesap sormak yerinedaha sağlıklı koşullarda üretim yapılmasıiçin “Temiz kıyafetler” kampanyasıbaşlattı.Erdoğan’ın “GelişmeyeAçık” DediğiBangladeş’te 4 MilyonÇocuk İşçi VarBangladeş’te yayımlanan FinancialExpress gazetesi, hazır giyim sektö-301 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


SÜRGÜN SEVKLERAKP’NİN ACİZLİĞİDİR!Özgür TutsaklardanMerhaba, nasılsın? Ben iyiyim,arkadaşlarım da iyi (...)İyiyiz dedim ama öfkeli olduğumuzuda belirteyim. Gerçi öfkelenmekteiyi sayılır. 28 Mart'ta Mehmet'i(M. Bıldırcın), Mustafa Abacı (Doktor-KESK'li)ve Mehmet Doğan' ı(KESK Eğitim-Sen) "Sevk" ettiler.Sevk kelimesini tırnak içine aldım.Çünkü sözde sevkti. Sürgün demekdaha doğru olacak. Gün içinde gelip“On dakikada hazırlan sevkin var"dediler. Daha neyin nesidir demedenaldılar. Bir açıklamada bulunmadılar.Bir yağmur yağıyordu, bir yağmur.Mehmet'in "sevk"e götürülmesindendiğer tutsak arkadaşlarımızın haberibile olmadı. Oysa sesli olarak datartışmamızda oldu, protestomuzda...Henüz nereye götürüldüklerinikesinleştiremedik. Osmaniye'ye yada Ceyhan olabileceğine dair bazıduyumlar aldık. Ama sadece duyum...Bugün sohbete çıkmıştık. Nedensevk etmiş olabilirler diye düşündükde... Düşüncelerimizi birbirimizeaçıkladık, bir "mantıklı" neden bulamadık.Ama olasılıkları sıraladık:1- Verilmeyen yayınlarla ilgilihemen her hafta suç duyurusundabulunuyorduk. Ağırlıklı olarak MEH-MET bulunuyordu.2- Kantin fiyatlarında yapılan(kimi kalemlerde % 400 zam) astronomikzamlarla ilgili Mehmet suçduyurusunda bulunmuştu.3- Hak ihlallerini TAYAD'a veköşe yazarlarına rapor etmiştik. Mehmetgönderiyordu mektupları.4- 22 Mart'ta Veli Ağababa veNurettin Demir gelmişti. İkisi deCHP milletvekiliydi. Mehmet’le görüşmüşlerdi.Ve Mehmet de onlarabir hak ihlalleri raporu sunmuştu.5- 18 Şubat'tan sonra doğalgazageçiyoruz diye yakılmayan kaloriferlerve verilmeyen sıcak su ile ilgilide müdürle görüşmüştü Mehmet.Yani bütün bunlar idareyi rahatsızetmiş olabilir diye düşünen arkadaşlaroldu sohbette... Yalnız şöyle bir şeyde var: Hadi diyelim Mehmet'i bunlardandolayı gönderdiler. Peki KamuEmekçileri Cephesi'nden MehmetDoğan ve Mustafa Abacı'yı nedensürgün ettiler? Velhasıl "akıl-sır erdiremedik"bu işe!Hacı Demir,Kürkçüler F Tipi Hapishanesi02.04.2013Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013ründeki kötü çalışma koşulları şusözlerle anlatmış:“Yalnızca birkaç giyim fabrikasısahibi işçilerinin aylık ücretlerini vefazla mesailerini zamanında ödüyor...Çoğu fabrikada, patronlar, kasıtlıolarak, işçilerin en az iki aylık ücretlerinive fazla mesailerini içeridetutuyorlar. Fabrika yönetimleri işçilerirastgele işten çıkartıp işe alıyorve sayısı azaltılmış işçiler alacaklarınıçoğu durumda alamıyorlar. Dahası,işçiler, aileleri ve çocukları, haftalıktatillerin yokluğunda, hem psikolojikhem de fiziksel olarak ağır biçimdeetkileniyorlar.“Bangladeş’teki hazır giyim fabrikalarınınçoğunda asgari güvenlikönlemleri; gerekli sayıda yangın söndürücübile bulunmuyor. YalnızcaDakka’daki 227 kadar fabrikanınacil çıkış kapısı yok. Çoğu fabrikazorunlu olan aylık acil tahliye tatbikatlarınıuygulamıyor... Ulusal emekaraştırmalarına göre, tüm sanayideyalnızca beş müfettiş var ki bu, sektörünfilizlenmeye başladığı 1970’liyıllardaki sayıyla aynı.”Bangladeş, emperyalistler için sadecebüyük ucuz emek gücünün değilçocuk emek gücünün de yoğun sömürüldüğübir ülkedir. Çalışma BakanıFaruk Çelik’in, Bursa’da, BebeÇocuk Konfeksiyonu Sektörü Sanayicive İş Adamları Derneği üyesitekstil patronları ile toplantı yaptığıtoplantıda ; “Bangladeş gibi ülkelerdeinsanlar neredeyse karın tokluğunaçalışıyor. 170 milyon nüfusu ile yüzölçümü olarak bizden daha küçükbir ülke olan Bangladeş’e bir debüyük markaların iş gücünde faydalanmakiçin fabrika kurması, buülkelerle rekabeti iyice zorlaştırıyor”diyerek örnek verdiği ülkedir Bangladeş.Başbakan Erdoğan’ın,2010’da, “gelişmeye açık bir ülke”dediği yerdir Bangladeş.İşsizliğin had safhada olduğu Bangladeş’te14 yaşın altında 4 milyonuaşkın çocuk işçi, günün büyük bölümünüçalışarak geçiriyor ve çoğuzaman bunu karın tokluğuna yapıyor.Ücret alabilenlerin aylıkları ise 10doların üzerine çıkmıyor. Çocuklarailelerine katkı sağlamak veya yaşamınısürdürebilmek için tekstil atölyelerinde,pazarlarda, dökümhanelerde,tuğla fabrikalarında, tren istasyonlarındaçalışıyorlar. Bir avuçazınlık, bir eli yağda bir eli baldalüks içinde yaşasın diye ölüyor yoksulhalkların çocukları.Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)verilerine göre, günümüzde dünyadayaklaşık 215 milyon çocuk işçi var.Okula gidemeyen ve oyun oynamayan,gerektiği gibi beslenemeyen, .zorla “köle işçi” olarak çalıştırılan,uyuşturucuya, fuhuşa bulaştırılan buçocukların sorumlusu emperyalizmdir.Düşük maliyete yüksek üretim adınaBangladeş’te katledilen işçilerin katiliemperyalizmdir.KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!31


HalkınHukukBürosuYasadışı Takip Ediliyoruz veİzleniyoruz!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Sadece İstanbul’da bulunanmobese sayısı 5 bin 549.360 derece dönebilen, görüntüyeyaklaşıp uzaklaşan mobeselerin kayıtaltına alınması, görüntünün saklanması,saklama süresi, aktarılma şekli hakkındabir yasal düzenleme olmadığı ortayaçıktı. TBMM Böcek AraştırmaKomisyonu üyelerinin sorularına cevapveren Emniyet Müdürlüğü “Kameragörüntülerin saklanma süresiyleilgili kurumumuzu bağlayıcı biryasal düzenleme bulunmamaktadır. Bunedenle kamera kayıt süreleri teknolojilerebağlı olarak değişmektedir.Teknolojiye göre10-30 gün kayıt saklamaimkanı Eski analog teknolojiyesahip kameralarda ortalama 10 günkayıt saklanabilirken, yeni FullHDkameralarda ise bu süre 30 güne kadarçıkabilmektedir. Kurumumuzdanresmi yazı ile savcılık makamları, ilgilimahkemeler ve soruşturma birimlerimizintalep etmiş olduklar görüntükayıtlar, arşiv yönetmeliği aidiyetnumarasına göre DVD ve CD ortamındakilitli dolaplarda 5 yıl saklanmaktadır”denilmektedir.Cevabın devamınd yer alan ifadelerşöyle: “MOBESE kameralarıhalkın yoğun olarak bulunduğu kamuyaaçık alanlarda kurulmuştur.Bu açıdan MOBESE kameralarındanyapılan izlemeler belli çevre ve yabireylere yönelik olmayıp, genel izlemeyapılmaktadır. Bu kameralardases kaydı da yapılmamaktadır....Görüntüler kamera izleme ve kayıtprogramlar vasıtasıyla kaydedilmektedir.Ancak görüntülerin aktarımındamevzuatta bir görüntü formatstandardı yoktur.Bu nedenle görüntüyü talep edenbirimler, herhangi bir VCD, DVD ileizleme yapabilmek amacıyla AVI,MPEG gibi genel izleme formatlarındada kayıt istemektedir. Bu durumda,orijinal kodlara sahip olmayangörüntülerin MOBESE kamerasınaait olup olmadığı tespit edilememektedir.İnternet ya da televizyonortamlarında yayımlanan görüntülereait orijinal kopyalara ulaşılamadığıiçin de görüntülerin MOBESE kamerasıya da başka bir kamera görüntüsüolup olmadığı tespit edilememektedir.”Emniyet Müdürlüğü yaptığı buaçıklamayla yasadışı bir şekilde herkesiizlediğini itiraf etmiş oluyorlar.Sadece izlemiyor, kayıt altına aldığıgörüntüleri isterse 5 yıl saklayabildiğiniaçıklıyor. Arşiv yönetmeliğinegöre 5 yıl saklayabiliyor derken dahauzun saklayabileceklerini de söylemişoluyor. Devlet, açık alanda , sokaklarda,parklarda, caddelerde herkesingördüğü izlediği bir alanda izlemeyaptığını ve özel birini değil herkesiizlediğini söylüyor.Halktan korktukları için herkesi izlemeihtiyaçı hissediyorlar ama devrimcileride özel olarak izliyorlar. ÖrneğinMobeseler devrimcilerin örgütlüolduğu mahallelerde veya demokratikkurumları izleyebilecek merkezlerdeyerleştirmiştir. AKP kendisinemuhalif olan tüm kurumları, derneklerigece gündüz izliyor, bu da yetmiyorhalkın her kesimini izliyor. Nedenbu kadar çok korkuyorlar. Panikbir ruh haliyle gözlerini halkın üzerindenayırmıyorlar.Korkarlar çünkü uyguladıklarızulmün halk tarafından karşılığı olacağınıbiliyorlar. Kendilerince tedbirlidavranıyorlar. Ayrıca sokaklara bukadar kamera yerleştirmişken karakollardanedense düzgün çalışanbir kameraya rastlamazsınız. Kendisuçlarını ortaya serecek merkezlerdekamera bulundurmazlar.Hapishanelerinde ve karakollarında,işkence merkezlerinde kameralarıya bozulmuştur ya da kayıt yapmıyordur.Kaç işkenceci bozuk kameralarsayesinde korunmuştur.Bir diğer nokta izleme ve kayıt altınaalınması yasadışı olarak yapılıyorve özel hayatı ihlal etme suçunu oluşturuyor.İki nedenle yasadışıdır. Birincisi,devlet yaptığı tüm eylem ve işlerdeyasaya dayanmak zorundadır. Birmevzuata dayanmadan iki adım atamaz,söz söyleyemez. AKP’nin savunduğuhukuk bunu emrediyor. İkincisi,açık alanda da olsa kişilerin görüntüsünüalıp arşivlenmesi, kayıt altınaalınması hem anayasaya hem deAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’neaykırıdır. Bu izlemeler bir yerden geçerkenbirisinin sizi görmesi gibi anlaşılmamalıdır.Siz bir yerde otururken,konuşurken, eyleme katılırken fotoğraflanıp,görüntülenip bu görüntülerinizyıllarca saklanabiliyor. Açık alandayaptığınız her şey arşivleniyor.Size ait olan ama başkasının elinde bulunupistediği gibi kullandığı bir arşivoluşturuyorlar. Arşivi elinde tutanlar isegörüntüleri istediği gibi kullanabiliyor.Üzerinde oynama yapabiliyorlar. Sonçıkan teknoloji ile birlikte taksimmeydanında oturan bir kişi okmeydanındaoturuyormuş gibi gösterilebiliyor.Ve bu hiç farkedilemiyor. Kişininbakış yönü, bulunduğu yer, yanındakikişi tamamen değiştirilebiliyor. Buher türlü komplonun hazırlanmasıiçin polisin eline verilmiş bir fırsattır.Anayasa, kanunsuz işlem olmazdese de devlet MOBESE’ler için yasalbir düzenleme yapmaya ihtiyaçduymuyor. Hoş yasal düzenleme olsada ona uymuyorlar, istediklerinde yasalarırahatça çiğneyebiliyorlar. Yasaha var, ha yok. Yasaları zaten halkı sömürmekve baskı altında tutmak içinyapıyorlar. Oysa yasalar devletin keyfidavranmasını engellemek için önemlidenilmektedir. Ama sömürge tipi faşizmdedevletin yasalara uymasınıbeklemek saflıktır. Onlarca örnekbuna kanıttır. faşizm burjuva hukukununşekli icaplarına dahi uymaz.Ama herkese yasalara uymalarını, kararlarasaygı göstermelerini istiyorlar.Bizim de sorularımız var. Sizin uymadığınızyasalara halk neden uysun?Siz kral halk köle mi? Siz her davranışınızdaözgür olacaksınız, halk bağımlıve tutsak öyle mi? bu hakkı neredenalıyorsunuz. Hayır Ne siz Kralsınız,ne halk köle, siz Amerika’nınuşaklarısınız. Ve halkın örgütlü gücükarşısında haddinizi bileceksiniz.321 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Halkların bütün acılarınınhesabını sormak içinSınıf KiniBİZLER, DÜŞMANDAOLMAYAN BİR HAZİNEYE,ADALET DUYGUSUNASAHİBİZADALETİMİZİNMEŞRULUĞU HALKTIR!Düşman, ahlaki ve siyasi olaraktam bir çürüme içindedir; bir ceset gibidir.Bizden de bir ceset olmamız isteniyor.Unutmamızı isterken, canlıceset olmamızı istiyorlar. Affetmemiziisterken canlı ceset olmamızı istiyorlar.Teslim olmayanlara, ihanet etmeyenlereölümü dayatırken; “yaşamayı”,direnmeye tercih edenlerin dezaten işini bitirip canlı ceset olarak birkenara atıyorlar.Bu korkuyu, ihaneti meşrulaştırmayaçalışmaktır. Devrimcilerin halklabağlarını kopartmaktır.Bir diğer yanda ise, “Koca koca siyasetler”,hainlerin alınlarından öptüler...Hala da bize diyorlar ki; “Hainolma konusunda sizin gibi düşünmüyoruz.”Büyük Direniş'te veya bir çatışmadaveya herhangi bir devrimcifaaliyette yoldaşlarını yarı yolda bırakmanınadı ihanettir. Denilir ki; “İnsanahas davranıştır. Bu da insangerçeği, onlar da bu kadar yaptıişte..”Yok böyle değil. İnsana has olanyoldaşlarını satmak değildir. İnsana hasolan, yoldaşlarını yarı yolda bırakmakdeğildir. İnsan gerçeği direnmektir, insangerçeği yoldaşlarını, örgütünü satmamaktır.Ancak böyle insan olunur.Tersi, canlı ceset olmaktır. Nasıl düşündüklerikendilerinin olsun. Biz bilmeliyizki, insanın mayasında vefaolmalıdır, ihanet değil.İ HANETİMEŞRU GÖR-MEYECEĞİZ VEKORKUYU EZE-CEĞİZ! KARŞI-MIZA ÇIKTIĞIHER YERDEİHANETİ VEKORKUYU YEREÇALACAĞIZ!KARŞIMIZDA-Kİ DÜŞMANGERÇEĞİ. SavaşıKazanmak İçin BuDüşmanı İyi TanımakGerekir. Düşmankanımıza susamıştır.“Kan içiciliktekendi çapında rakip tanımayan,her türlü yalan ve ahlaksızlığı erdemsayan” bir düşmanla savaşıyoruz.Öyle bir düşmanla savaşıyoruz ki;katlimize ferman çıkararak insan avınaçıkıyor. Yargılamayı bile lüks görüyor.Arkadan vuruyor, çatışma çıktıdiyor. Hapishanelerinde silahsız, savunmasızinsanlarımızı öldürüyor,isyan diyor.Bedenleri dışında hiçbir silahı olmayan6 kadını diri diri yakıyor.VE TÜM BUNLARDAN TEKBİR KİŞİ BİLE MAHKUM OL-MUYOR.Yasal dergi satanı vuruyor. Öldüremezsefelç bırakıyor. Yoksul mahallelerimizihelikopterlerle, robocoplarla,infaz timleri ile basıyor, insanlarımızıgözaltına alıyor, elinde tekbir delil olmadan tutukluyor; aylarca,yıllarca hapse atıyor.Savcı da yargıç da infaz da aynıelde birleşmiş, halka ve devrimcileremeydan okuyor, tehditler yağdırıyorlar.İşte bu “adalet” düşmanınadaletidir. İşte bu adalet düşmanın soruşturması,düşmanın gözaltısıdır.Bulduğu 15-16 yaşındaki çocuklarımızıkorkutup işbirlikçileştirip,yüzlerce insanı “teşhis” ettiren düşmanınadaletidir. İşte bu onur ve namusakapılarını sıkıca kapatanlarınadaletidir.Faşizm; insanlık onuruyla bağdaşmayan,dünyanın en aşağılık, enşerefsiz işi işkenceciliği, katliamcılığı,yalancılığı, provokatörlüğü meslekedinmiştir.Bu nedenledir ki; kan, irin vepislik, içtiği suya, yediği ekmeğebulaşmıştır. Sıktığı eli kirletmektedir.Böyle bir düşmana karşı savaşmakdünyanın en şerefli işidir. Yediden yetmişeherkese işkence yapan, kadınlarımızıaşağılayan, silahsız insanlarımızıdahi katleden, her adımda halkınkarşısına terörle çıkan faşist düşmanacımasızdır, kinini kusmaktadır.Düşmana DüşmanlıkDuymayanlar, DeğilDevrimci, Vefalı Bir DostBile Olamaz!Burjuvazi; en sefil çıkarlarınıayakta tutmak için gözünü kırpmadanvahşete başvuran bir sınıf kinine sahiptir.Nasıl bir düşmanla savaştığınıbilmeyen bir Cepheli; faşizmle, emperyalizmlehiçbir koşulda uzlaşmamageleneğini ve teslim olmama tavrımızıkavrayamaz.Faşizmin bize duyduğunun binkatı bir kin ve öfkeyle bilenmeliyiz.Savaşmak için bu gereklidir. Silahı,adamı, fırsatı olmayanların kin ve öfkeleride yoktur.Biz sıradan intikamcı değiliz, amahesap sorma duygumuz düşmandançok daha fazla gelişmiş olmalıdır. Bizimintikam duygumuz adaletimizdir.Çünkü bizler, düşmanda olmayan birözelliğe, adalet duygusuna sahibiz.Sonuç olarak;- Halklarımıza, yoldaşlarımızayapılan hiçbir şeyi unutmayacağız.-Adaletimiz, mayasını unutmamaktanalacaktır.- Adaletimiz, gücünü affetmemektenalacaktır.-Adaletimiz, duruluğunu halkıngücünden alacaktır.-Adaletimizin gücü, mayası, meşruluğu,halktır.-Adalet olmadan affetmek olmaz!-Adalet hesap sorma ile adalet intikamile beslenecektir.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!33


RöportajKazova İşçileri Direnişi Anlatıyor: TümHaklarımızı Alana Kadar Direnişimiz Sürecek!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs20131 Ocak 2013 tarihinde kıdem tazminatlarıve alacakları ödenmedenişten atılan Kazova Trikotaj Fabrikasındanişten atılan ve bir süredirdirenişte olan işçilerle yaptığımız röportajıyayınlıyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Sizi tanıyabilir miyiz?Bülent Ünal: AdımBülent Ünal. 1976 Kastamonudoğumluyum. 10yıllık tekstil işçisiyim. 1yıl Kazova Trikotaj Fabrikasındaaksesuar takipçisiolarak çalıştım.Bülent Ünal<strong>Yürüyüş</strong>: Neden direniştesiniz?Bize yaşadıklarınızıanlatır mısınız?Bülent Ünal: 4 aylık maaşlarımızı,kıdem ve ihbar tazminatlarımızödenmeden, 31 Ocak 2013 tarihindeişten çıkartıldık. İş yeri sahipleri bizlerehiçbir açıklama yapmadan işyerindeki malları kaçırarak ortadankayboldular. Haftalarca muhatap bulamadık.Ben aslında fabrikayı işgaletme taraftarıydım. Çünkü mahkemeyoluyla haklarımızı alacağımızainanmıyorum. Tabi bu önerikabul görmedi.Kendi bölümümde tek çalıştığımdanve bu fabrikada yeni işçi olmamnedeniyle diğer arkadaşları fazla tanımıyorum.Neticede ortaya bir kararçıkmadı. Haftalar sonra arkadaşlarbana ulaşarak ÇHD’li avukatlarla görüştükleriniortaklaşa karar alarak direnişebaşlayacaklarını söylediler. Bende katıldım. İlk eylemimiz 27 Şubat’taŞişli Bomonti’de ki fabrika önündeyaptığımız basın açıklaması oldu.<strong>Yürüyüş</strong>: Direnişinizin somut talebinedir?Bülent Ünal: Ödenmeyen 4 aylıkmaaşlarımız, kıdem ve ihbar tazminatlarımızvar. Somut taleplerimizbu haklarımızı almaktır. Alana kadardirenişimizi sürdüreceğiz.<strong>Yürüyüş</strong>: Haklarınızı alabilmekiçin ne tür eylemleryapıyorsunuz?Bülent Ünal: Her Çarşambagünü Şişli Camisiönünden fabrikaya kadaryürüyerek basın açıklamasıyapmaya başladık. Sonrasındaher Cumartesi günü bizler gibihiçbir hakları verilmeden iştençıkartılan Hey Tekstil işçileriylebirlikte Taksim’den GalatasarayLisesi’ne kadaryürüyüp basın açıklaması yapmayabaşladık. Ayrıca her Pazar günü patronlarımızÜmit Somuncu ve MustafaUmut Somuncu’nun evlerininönünde basın açıklaması ve oturmaeylemleri yapmaya başladık. Hemenhemen yaptığımız 3 eylemede aynızamanda başladı.<strong>Yürüyüş</strong>: Eylemlerinizpatronlarda nasıl bir etkiyaratıyor? Kazanacağınıza inanıyormusunuz?Bülent Ünal: Çarşamba günlerifabrikanın önünde yaptığımız eylemlerdenrahatsız patronlarımızın aşırırahatsız olduklarını onlara dalkavuklukyapan bazı kimselerden biliyorduk.Ayrıca birkaç kez fabrikadan malzemekaçırdıklarını duymamıza rağmen yetişemedik.İşte tüm bu nedenlerdendolayı fabrikanın önüne çadır kurmayıdiğer arkadaşlarla konuşarakkararlaştırdık. 29 Nisan günü çadırımızıaçtık.Evet kazanacağımıza inanıyorum.Biz kazanırsak bu bölgede çalışanbinlerce tekstil işçisine de umutolacağız. Çünkü bu bölgede çalışantüm işçilerin sıkıntısı aynı. Onuniçin direnişimiz de çok önemli. Direnişimizinkazanması için baştatekstil işçileri olmak üzere tüm işçiarkadaşlarımızın destek vermesiniistiyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Çadır direnişinizdenKazanacağımıza inanıyorum.Biz kazanırsak bu bölgedeçalışan binlerce tekstilişçisine de umut olacağız.bahseder misiniz? Başka neleryapmayı düşünüyorsunuz?Bülent Ünal: Şimdilik çadırımızda24 saat nöbetleşe kalarak direnişimizisürdürüyoruz. Diğer eylemlerimizede devam ediyoruz. Henüzaldığımız başka bir karar yok.Ancak kendimizi bunlarla sınırlandırmayacağımızısöyleye bilirim.Ve ek olarak şunları da belirtmekistiyorum: Bu ülkedeki yaşam şartlarınınne kadar ağır olduğunun farkındayım.Bizlerden önceki direnişlerinbize umut olduğu gibi bizimdirenişimizin de başka işçilere umutolmasını, yol göstermesini diliyorum.Direnen işçiler kazanacak.<strong>Yürüyüş</strong>: Neden direniştesiniz?Bize yaşadıklarınızı anlatır mısınız?Songül Kara:Adım Songül Kara.Kazova Trikotaj işçisiyim.3 yıldır makinacıolarak konfeksiyonbölümünde çalışıyordum.Patronlarımızhaklarımızı vermedenkaçıp gittiği için diğer Songül Karabölümlerdeki arkadaşlarladirenişe başladık.341 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


RöportajEmeğimizin karşılığını almak içinsendikaları, basını ve duyarlı insanlarıyanımızda görmek istiyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Haklarınızı alabilmekiçin ne tür eylemler yapıyorsunuz?Songül Kara: Çarşamba günleriŞişli Camii’nden fabrikaya kadar yürüyoruz.Cumartesi bizler gibi direnenişçilerle birlikte Taksim’den GalatasarayLisesi’ne yürüyoruz. Pazargünleri de patronlarımızın bildiğimizadreslerine giderek basın açıklamasıyapıyoruz.Yaptığımız tüm eylemlerde karşımızabir muhatap bulamadık veçadır kurma kararı aldık. Kazanacağımızainanıyorum. Çünkü direnerekhaklarını kazanan birçok insan var.<strong>Yürüyüş</strong>: Çadır direnişinizdenbahseder misiniz? Başka neleryapmayı düşünüyorsunuz?Songül Kara: Şuan çadırımızıyeni kurduk. Başka bir karar henüzalmadık. Diğer eylemlerimizle birlikte24 saat çadırımızdayız.Ulaşabileceğimiz herkese derdimizianlatacağız. Televizyonlara, gazeteleregideceğiz. Yardım alabileceğimizher kapıyı çalacağız. Bu ülkedeemeğe, haklıya saygısı olançok insan var. Bu yüzden her direnişzaferle bitecek.<strong>Yürüyüş</strong>: Sizi tanıyabilir miyiz?Ali Yaman: Adım AliYaman. 1982 doğumluSamsun Bafra’lıyım. 2000yılında Kazova TrikotajFabrikasına girdim. 13 yıldırdokuma bölümünde çalışıyorum.Ali YamanHaklarımızı alamadığımıziçin, karşımızda birmuhatap bulamadığımız için direnişebaşladık.<strong>Yürüyüş</strong>: Direnişinizin somuttalebi nedir?Ali Yaman: Bizi 11 kişi olarakNes Triko olarak değiştirdiler. Patronumuznamus sözü verdi. İmza attırarak10 yıllık haklarınızı vereceğimdedi. Ancak alamadık. Alamadığımızmaaşlarımızı ve tazminatlarımızı istiyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Haklarınızı alabilmekiçin ne tür eylemler yapıyorsunuz?Ali Yaman: Bu güne kadar yapılaneylemlere fazla katılamadımfakat haklarımızı alabilmek için yapmamızgerektiğini düşünüyorum.Patronlarımız şerefli insanlar olmadığındaneylemler yapmaya başladık.9 gün önce de çadırımızı kurarakdönüşümlü olarak fabrikanın önündeyiz.Umudumuzu hiç kaybetmedik.Hakkımızı, emeğimizin karşılığını,alınterimizin karşılığını istiyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Çadır direnişinizdenbahseder misiniz? Başka neleryapmayı düşünüyorsunuz?Ali Yaman:Arkadaşlarımızla düzenliolarak bir araya gelerek kararalıyoruz. Zamanla farklı şeyler yapmayıdüşünüyoruz.Bizim gibi çalışan insanların mağdurolmaması için daha iyi kanunlarçıkartılmasını istiyorum.<strong>Yürüyüş</strong>: Sizi tanıyabilir miyiz?Arif RamazanAktaş: İsmimARİF RAMAZANAKTAŞ. 1984 yılındaKazova’daişe başladım. 1999yılında emekli oldum.Bana tazminatolarak 2 milyonArif RamazanAktaşverdiler. Esas tazminatım 6 milyonmuş.Beni kandırdılar. 13 yıllık tazminatımı,4 aylık maaşımı vermedenkaçıp gittiler. 30 sene yanlarında çalıştım.Bunların yaptığı insanlığa sığmaz.<strong>Yürüyüş</strong>: Neden direniştesiniz?Bize yaşadıklarınızı anlatır mısınız?Arif Ramazan Aktaş: Alacaklarımızıtemin edebilmenin tek yoludirenmek olduğunu düşündüğüm için.Önce yürüyüş, basın açıklamasıeylemleri yapmaya başladık. Dahasonra ise fabrikanın önüne çadırımızıkurduk.<strong>Yürüyüş</strong>: Eylemlerinizpatronlarda nasıl bir etkiyaratıyor? Kazanacağınızainanıyor musunuz?Arif Ramazan Aktaş: Fabrikadaniplik, kazak vs malzeme kaçırdıklarınıduyduk. Şuan hala makinalarvar. Onları kaçırmalarını önleyiphaklarımızı almak için çadırkurduk. Umudumuzu yitirmedik. Kazanacağımızainanıyorum.<strong>Yürüyüş</strong>: Sizi tanıyabilir miyiz?Ümran Gürsoy: AdımÜmran Gürsoy. 1965 Ordudoğumluyum. Bu iş yerinde17 senedir çalışıyorum.<strong>Yürüyüş</strong>: Neden direniştesiniz?Bize yaşadıklarınızıanlatır mısınız? Ümran GürsoyÜmran Gürsoy: Benburadan emekli oldum. Ancak tazminatımıve 4 aylık maaşımı alamadım.Onun için direnişe katıldım.Yıllarımızı bu fabrikada geçirdik.Emeğimizin karşılığını, hakkımızıistiyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>, basın açıklaması, haftasonları ise patronlarımızın evlerininönünde basın açıklaması ve oturmaeylemleri yaptık ve hala devam ediyoruz.Bende birçok eyleme katıldımve katılmaya da devam edeceğim.Karşımızda bir muhatap bulamadığımıziçin çadır kurma kararıaldık.Evet kazanacağımıza inanıyorum.Umudumu hiç yitirmedim. Ulaşa bileceğimizherkese televizyon kanallarına,gazetelere gideceğiz. Sesimiziduyurmaya çalışacağız. Allah tümçalışan arkadaşlarımıza yardım etsin.Patronlara vicdan versin.<strong>Yürüyüş</strong>: Sonuna kadar direnenlerinkazanacağına biz de inanıyoruz vesize direnişinizde başarılar diliyoruz.KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!35


Devrimci İşçiHareketiTaksim 1 Mayıs Alanı’dır,Halkın Belleğinden Silemediniz,Silemeyeceksiniz!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs20132013 1 Mayıs’ı AKP iktidarının terörüve halkın direnişiyle anılacak. Tarihe böyle yazıldıçünkü.1 Mayıs’ı televizyonlardan izleyenler bile iki şey görüyorlar,AKP polisinin bilerek ve isteyerek insan öldürmeçabası ve halkın direnişi…AKP daha haftalar öncesinden terör estirmeye başladı.Taksim’de inşaat var dediler, çukurlar var, tehlikeli dediler,1 Mayıs günü 5 insana beyin kanaması geçirttiler.İnşaat bahanedir, ayrıca AKP iktidarı yetkililerinin inşaatbahanesine sığınma hakları yoktur. Çünkü kendileri Taksim’deyayalaştırma inşaatı başlamadan uyarılmışlardır. 1Mayıs’ta Taksim’de anma ve kutlama yapılacağı, bu nedenleinşaata 1 Mayıs’tan sonra başlanması söylendi. Ama AKPiktidarının amacı inşaat değil 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasınıengellemek olduğundan hemen inşaata başladılar.Hatta yazın İstanbul’un nisbeten izinler ve tatil nedeniyleboşaldığı da bilinmesine rağmen yazın değil kışın inşaatyapmayı tercih ettiler. Sonuçta 1 Mayıs’ta inşaat bugünkühaline geldi. Bu nedenle AKP iktidarı inşaat gerekçesinesığınamaz.Kaldı ki son iki 1 Mayıs kitlesel ve coşkulu geçmiş,tek bir olay dahi olmamıştır. Yani polis gösterilere, eylemleresaldırmadığı sürece olay çıkmasının mümkün olmadığıtekrar kanıtlanmıştır. Eğer inşaattan kaynaklı birgüvenlik sorunu olursa zaten işçiler bunun önlemini alacaklardır.Bu da bilinmesine ve açıklanmasına rağmen AKPyasaklamada ısrar etmiştir. Süreçteki tartışmalarda AKPbakanlarının açıklamaları da asıl niyetin inşaattan kaynaklıgüvenlik değil Taksim’i tekellerin istediği şekilde düzenlemekolduğu ve halka Taksim’i yasaklama olduğu anlaşıldı.AKP bakanları dediler ki; “Taksim’de AVM yapacağız,Taksim’de gösteri yapılmasına izin vermeyeceğiz,miting alanları belirlenmiştir orada yapsınlar”… sanki1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak ve anmak için kendilerinesoruldu! Sanki onlar bize Taksim’i bahşettiler. Hayır, Taksim’idevrimciler kazandı, mücadele kazandı.Ancak 2013 1 Mayısı’nda AKP polisinin terörünün dahada tırmandığına tanık olduk. Gaz bombaları kurşun olarakkullanıldı. 5 kişi kafalarına gaz bombası isabet etmesisonucu beyin kanaması geçirdi. Onlarca insan yüzündenyaralandı. Bir kişinin sol gözüne gaz bombası isabet etmesisonucu kör oldu. Ağzının içi parçalanan oldu. Haleniki devrimci hastanede yoğun bakımda ve hayati tehlikelerisürüyor. AKP polisinin kullandığı gaz bombalarınınyeni bir tür olduğu söyleniyor. Ayrıca polis adeta sınırsızbir şekilde gaz bombası kullanmıştır. Öyle ki Okmeydanı’ndapolisin gaz bombası bitmiş, takviye bombalargelmiştir.Yine Şişli’de poliskortejlere uyarı dahiyapmadan saldırmıştır.Hem de insanlarıgaz bombası ile boğmakistercesine. Gözgözü görmez olmuş,yaşlılar, çocuklar vehastalar ölüm tehlikesiyaşamıştır. Ölümolmaması şans sonucudur.Bir kez daha gördük ki halk için tehlike olan AKP polisidir.İstanbul işgal edilmiş, sıkıyönetim ilan edilmiş, sokağaçıkma yasağı ilan edilmiştir. Ulaşım durdurulmuş,insanların ulaşım hakları yok edilmiştir.Bütün bu terör ve tehditler halkın 1 Mayıs’a katılımınıengelleyememiştir. Halk adeta her şeyi göze alarak 1Mayıs için, Taksim için gerekiyorsa yaya yürümüş amamiting alanına ulaşmaya çalışmıştır. Taksim’de 1 Mayıskutlamasının meşruluğu bir kez daha görülmüştür. HalkTaksim’in yasaklanmasına karşı gün boyu sokak sokak çatışmıştır.Çatışmayı yaratan, başlatan AKP’dir.AKP bakanlarının ve İstanbul Valisinin, EmniyetMüdürünün açıklamaları halka düşmanlıklarını göstermektedir.“Fevkalade orantılı güç kullandık, güvenlik uygulamasıyaptık, siz önce polise yapılan saldırılara bakın…”açıklamaları onlara aittir. Kaç polise, nerede saldırı yapılmışaçıklayın? Polis halka saldırana kadar kimse polise saldırmamıştır.Yoksa AKP’nin bakanları halkın üzerine, kafasınabombalar yağarken durup beklemelerini mi istiyorlar?Hayır, böyle bir şey olmayacak. AKP bakanlarının açıklamalarıonları sorumluluktan kurtarmaz. Hesap verecekler.Bombalarla beyinleri dağıtılan, gözleri kör edilen gencecikinsanlarımıza, Meral Dönmez’e, Dilan Alp’e hesap verecekler.Taksim 1 Mayıs Alanı’dır. Bu alanı biz kazandık.AKP bize bahşetmedi.2014 1 Mayıs’ını Taksim’de kutlayacağız.HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!AKP PATRONLARIN, BEZİRGANLARIN,ABD’NİN PARTİSİDİR,HALK DÜŞMANIDIR!TAKSİM AKP’NİN DEĞİL HALKINDIR!TAKSİM 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ361 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Devrimci MemurHareketiMafyacı Dündar Kılıç’ın torunuOnur Özbizerdik yine mafyacı OlgunPeker’i silahla vurmuştu. Mafyaların, katil sürülerinin hamisiAKP Onur Özbizerdik’e tam 9 gün içinde “soruşturmatamamlandı” diye iddianame hazırla.19 Şubat’ta 28 ilde DHKP-C operasyonu diye gözaltınaalınan 185 kişiden tutuklanan 70’ün üzerindeki KamuEmekçileri Cepheli memurlar aylardı neyle suçlandıklarınıbile bilmeden tutuklular.Evet, mafyacılar için 9 günde iddianame hazırlayanAKP’nin yargısı aylar geçmesine rağmen devrimci memurlariçin hala iddianame hazırlamadı.Operasyonun olduğu ilk günden itibaren söylüyoruz.Bu operasyon bir DHKP-C operasyonu değildir. Buoperasyon kamu emekçilerini sindirme operasyonudur. Bununiçin AKP, kamu emekçileri içinde en dinamik, mücadelecikesim olan Kamu Emekçileri Cepheli memurlarıhedef almıştır. AKP, Kamu Emekçileri Cepheli memurlarıgözaltına alıp tutuklayarak tüm memur kitlesinegözdağı vermek istiyor.Çünkü AKP’nin gündeminde bütün memurları köleleştirecekolan kölelik yasaları vardı ve KEC’li memurlarbu kölelik yasalarına karşı etkin bir mücadele içindeydi.70’in üzerinde devrimci memur aylardır bundan dolayı tutuklu.KEC’li MemurlaraSahip Çıkmak TümMemurların Görevidir!AKP, 657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu’nda bugüne kadar yaptığı vehalen yapmak istediği değişikliklerleKamu çalışanlarını adım adım köleleştiriyor.Kamu emekçilerin tek avantajıolan iş güvencesini gasp ediyor.Sözleşmeli memur uygulamasıylamemurlar taşeron işçisi haline getiriliyor.“Performansa dayalı ücret sistemi’ile kuralsız çalışma hakim çalışmasistemi haline getiriliyor.Sürgünler yasallaştırılıyor.Örgütlenmenin önünde birçok engellervarken bu çalışma düzeniylemevcut örgütlenmelerimiz tasfiyeedilecek. Yeni örgütlenmeler imkansızhale getirilecek.AKP iktidarının bu saldırıları pervasızcasürerken KESK dahil tüm memursendikaları tam bir sessizlikDevrimci Kamu EmekçilerineAdalet İstiyoruz!70’İN ÜZERİNDE DEVRİMCİ MEMUR AYLARDIRNEYLE SUÇLANDIĞINI BİLMEDEN TUTUKLU70’İN ÜZERİNDE KEC’Lİ SAV-CILIK SORUŞTURMASINDABUNLARLA SUÇLANDILAR.AYLARDIR SORUŞTURMAAÇILMADAN TUTUKLULAR!1- Kamu emekçilerinin ekonomik, demokratiktalepleri için mücadele etmek veeylemlerine katılmak,2- Kamu emekçilerini örgütlemek, örgütlemetoplantıları, seminerleri, panelleriyapmak...3- 1 Mayıs, Newroz, 8 Mart gibi mitinglerekatılmak,4- Kamu emekçilerinin mücadelesinde şehitdüşenlerin ve devrimcilerin cenazelerinekatılmak, 30 Mart’ta anmaya katılmak,Kızıldere’ye gitmek,5- Grup Yorum konserine katılmak, konserbileti satmak, F Tipi Film’i izlemek,6- AKP’yi eleştiren yayınları okumak,7- Muharrem ayında Aşure dağıtmak,8- Bağımsız Türkiye istiyoruz, Amerikaülkemizden defol demek,9- Amerika ve işbirlikçileri Orta Doğu’dandefol demek...içinde.KEC’li memurlar sendikaların bu sessizliğine rağmenkölelik yasalarına karşı susmadılar. Tüm memurların haklarıiçin AKP’nin kölelik düzenlemelerini iş yerlerinde, afişlerle,bildirilerle alanlarda teşhir etti. Bu çalışmalarda gözaltınaalındılar. Polisin gözaltılarına, engellerine rağmenörgütlü oldukları tüm illerden gelip Ankara’da toplanarakMeclise yürüdüler.Ve AKP’nin kölelik düzenlemelerine karşı mücadeleyidaha da yükselttikleri bir dönemde DHKP-C operasyonudiye 28 ilde 185 KEC’li memur gözaltına alındı ve 70’inüzerinde memur aylardır neyle suçlandıklarını bilmedentutuklular.Kamu emekçileri;Aylardır F Tiplerinde tutuklu olan memurlar sizlerdenbiri. Kimi öğretmen, kimi doktor, kimi hemşire, kimi belediyelerde,kimi adliyelerde, vergi dairelerinde, büroemekçileri.Ve tüm memurların köleleştirilmesine karşı mücadeleettiler.Tutsaklarına SahipÇıkmayan ÖrgütlenmelerHiçbir HakkınMücadelesini VeremezFaşizmin hüküm sürdüğü ülkemizdeen küçük haklar için bile büyükbedeller ödemek zorunludur.Bugün sahip olduğumuz sendikalarıkurmak için de büyük bedellerödendi. Kamu Emekçileri Cephesi buuğurda Ayşenur Şimşek gibi şehitlerverdi. Her dönem gözaltılar tutsaklarverdi.İlk memur sendikalarını kuranlarKamu Emekçileri Cepheli memurlardır.Eğer bugün sendikalarımızvarsa bunda Kamu Emekçileri Cephelimemurların payını hiç kimse inkaredemez.Kamu Emekçileri Cepheliler, şehitler,tutsaklıklar pahasına sahip olduğumuzhaklarımızı gasp ettirmemekiçin yine her türlü bedeli gözealarak mücadelesini sürdürüyor.Onlara sahip çıkmak hangi sendikanınüyesi olursa olsun tüm memumurlarıngörevidir. Namus borcudur,onur borcudur.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!37


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Bugün 70’in üzerinde tutuklu KEC’li için KEC’liler,tutukluların aileleri ve yakınları mücadele ediyorlar. Aylardırsoruşturma dahi açılmadan neden tutuklandıklarınısoruyorlar. İstedikleri sadece adalet.AKP’nin yargısı tutuklamaları tedbir olarak değil, cezalandırmaolarak kullanıyor. Gözaltına alınmalarının üzerindenaylar geçti, hala neyle suçlandıklarına dair iddianameaçılmadı.Talebimiz bir an önce iddianamenin açılmasıdır.KEC’lilere yönelik savcılık sorgasunda yöneltilensuçlamaların hepsi de yasal demokratik, sendikal faaliyetlerdir.Tutuklu KEC’lilere sendikası ile katıldığı eylemeler suçmuşgibi neden katıldığı soruldu.Neden sendikanızda toplantı yaptınız denildi.Neden il il dolaşıp üye yapıyorsunuz diye sordular.Muharem ayında aşure dağıtmayı dahi “örgüte elemankazanmak için aşure dağıttılar” diye suçlandılar.Bu faşist mantığa göre yemek yemek, su içmek, açıkmak...her şey örgüte adam kazanmak ya da örgütün propagandasınıyapmak diye suçlanabilir. Bu durumda hiçbirhaktan, hukuktan bahsedilemez.AKP’nin yargısı kendine göre suç üretip buna göre tutukluyorve aylarca sorgusuz sualsiz hapishanede tutuyor.AKP, bugün bu suçlamalarla KEC’lileri tutsak etmiştir.Ancak bu saldırı tüm memurlara yöneltilen bir saldırıdır.AKP’ye muhalif olan hekes bu ve benzeri gerekçelerlesuçlanacaktır.Kamu Emekçileri;Tutsak KEC’lilere SahipÇıkalım!KEC’li tutsakları sahiplenmek en temel haklarımıza sahipçıkmaktır.KEC’li tutsakları sahiplenmek sendikalarımızı sahiplenmektir.KEC’li tutsakları sahiplenmek; örgütlenme hakkına sahipçıkmaktır.KEC’li tutsakları sahiplenmek; AKP’nin kölelik yasalarınakarşı çıkmaktır.KEC’li tutsakları sahiplenmek kazanılmış haklarımızıkorumaktır.Tutsaklarını sahiplenmek onurdur. Tutsaklarını sahiplenmeyenörgütlenmeler hiçbir hakkın mücadelesini veremez.KEC’li memurlar aylardır tutuklu olmalarına rağmenne üyesi oldukları sendikalar, ne de bağlı olduklarıKESK 70’in üzerindeki üye ve yöneticisine sahip çıkmamaktadır.Adeta KEC’li memurlar ve tutsakların ailelerininzorlamasıyla sınırlı sayıda eylemlere katılmaktadırlar. Katıldıklarıeylemlerde de alınan eylem kararlarına uymayarakadeta yapılan eylemi üzerlerinde bir yük olarak görmektedirler.Çerçevesi belirlenmiş her hafta Galatasaray Lisesi önündeyapılan yarım saatlik eylemi bile bir basın açıklamasıoldu bittiye getirip bitirmeye çalışmaktadırlar.Tutuklu KEC’lilerin ailelerinin dövizlerde, pankarttakullandıkları “KESK’li Tutsak Aileleri” imzasına bile itirazetmektedirler.Tekrar tekrar belirtmek itiyoruz: TUTSAKLARINISAHİPLENMEYEN HİÇBİR ÖRGÜTLENME DE-MOKRATİK, EKONOMİK, HAK VE ÖZGÜR-LÜK MÜCADELESİ VEREMEZ. Çünkü KEC’lilerbunun için tutuklular.KEC’lileri sahiplenmek tüm kamu emekçilerenin namusve onurudur!KEC’liler ve tutsakların aileleri her hafta Cumartesigünleri İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde HAKSIZ TU-TUKLAMALARA KARŞI ADALET İSTİYORUZ diyerekeylemler yapıyorlar.Tutuklu KEC’liler için adalet istemek tüm kamuemekçilerinin görevidir.FAŞİZME KARŞI DEMOKRASİ HAKSIZ TU-TUKLAMALARA KARŞI ADALET İSTİYORUZ!KEC’Lİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!KESK'in Örgütlü GücünüTutuklamalarla Yok Edemezsiniz!19 Şubat’ta gözaltına alınan ve hala neyle suçlandığı bilinmedentutuklu olan Kamu Emekçileri Cepheli Tekirdağ Eğitim-SenŞube Başkanı Erdal Korkmaz için Tekirdağ Eğitim-Sen tarafındanyapılan eylemle sahip çıkıldı.6 Mayıs günü Tekirdağ Eğitim-Sen tarafından Tuğlalı Park’taeylem yapıldı. Eylemde, Tekirdağ Eğitim-Sen Şube Başkanı ErdalKorkmaz’ın hukuksuz bir şekilde tutuklandığı ve derhal serbestbırakılması gerektiği vurgulandı. Yapılan bu saldırıların asılamacının KESK’in verdiği örgütlü mücadeleyi yok etmek olduğuifade edildi. Eylemde ayrıca 6 Mayıs 1972’de asılan Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan, Hüseyin İnan için bir konuşma yapıldı. 50 kişinin katıldığı eyleme Tekirdağ Gençlik Komitesi dedestek verdi.381 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


DENİZ, HÜSEYİN, YUSUFSAVAŞIMIZDA YAŞIYORLARBir gardiyan ilmiği açtı, genişletti,başından geçirip taktı Deniz'in boğazına.Gür sesiyle haykırdı Deniz:"Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye,Yaşasın Türk ve Kürt HalklarınınKardeşliği, Yaşasın İşçilerKöylüler, Kahrolsun Emperyalizm!"tazelendi darağacı.Tekmelendi tabure...Geleneği olmayanın geleceği olamaz"... Gelenekler emek verilerekyaratılan, içerisinde yılların birikimlerinin,can bedeli yaratılan değerlerinyer aldığı ve her zaman bir kuşaktandiğerine yaşatılarak devredilen değerlerdir.Geleneklerin yaratılmasında onuortaya çıkaran çaba kadar, sahiplenmebilinci de belirleyicidir.Yüzyıllardan beri sömürülen, ezilen,hor görülen Anadolu halklarının,ezenlere, istilacılara karşı dalgalandırdığıisyan bayrağı, 71 silahlı çıkışıylaDenizlerin, Mahirlerin elindeyeniden yükselirken, bugün sürdürdüğümüzAnadolu ihtilalinin, devrimimizinde ilk adımı atılmış oldu.Anadolu halklarının bağımsızlıkve özgürlük ateşini darağaçlarındaalevlendiren Deniz Gezmiş, YusufAslan ve Hüseyin İnanların dalgalandırdığıbayrak bugün bizim elimizde,bizim savaşımızdadır.Onların darağaçlarında düşmanameydan okuyarak sergiledikleri inançve kararlılık, Çiftehavuzlar'da Saboların,Edaların "Varsa cesaretinizgelin" diye haykıran sesinde, binlercedüşman kuşatmasında ölümü tilili çekerekkarşılayan Günerlerin, Özlemlerin,Hüseyinlerin düşmana yönelttiğiYusuf getirilmişti"Duydum" dedi Deniz'in sesini.Kendi çıktı "tahtına" Yusuf. "Benülkemin bağımsızlığı ve halkımınmutluluğu için şerefimle bir defaölüyorum. Sizler bizi asanlar, şerefsizliğinizleher gün öleceksiniz. Bizhalkımızın hizmetindeyiz. SizlerAmerika'nın hizmetindesiniz. YaşasınDevrimciler, Kahrolsun Faşizm!"Sıra Hüseyin'e geldi. Sabırsızlananfaşist savcıya "sabır" tavsiye edenHüseyin, var gücüyle haykırmayabaşladı: "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmedenhalkımın mutluluğu ve bağımsızlığıiçin savaştım. Bu bayrağıbu ana kadar şerefle taşıdım. Bundansonra bu bayrağı Türk halkına emanetediyorum. Yaşasın İşçiler, Köylülerve Yaşasın Devrimciler! KahrolsunFaşizm!""Siz teslim olun" haykırışında büyüyüpgüçlenerek bugüne geldi.Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan, '71 silahlı devrim hareketininönderlerinden, 50 yıllık reformist,icazetçi "sol"dan kopuşunsimgelerindendirler. Onlar, yaşamları,mücadeleleri, devrim yolunda halklarıve vatanları için ölümü gülerek karşılamalarıylageniş kitlelerce benimsenmiş,bayraklaşmışlardır.Deniz, Yusuf ve Hüseyin adlarıTürkiye halkları için uzlaşmazlığın,devrime inancın, zulme ve sömürüyebaşkaldırının adıdır.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Deniz, Yusuf, Hüseyin3 Fidan6 Mayıs günü Çanakkale'de İskele MeydanıTruva Atı'nın yanında Denizlerin idamedilişlerin anması yapıldı. Anmada işbirlikçihükümetlerin hala devrimcilere saldırdığı,sokak ortasında katletmeye devam ettiğivurgulandı.“Devrim Şehitleri Ölümsüzdür” sloganlarıatılan anmada, Şarkışla ve Gündoğdu marşlarısöylendi.Eyleme Ekim Gençliği, YDG, SDG,BDP, EMEP,S GDF ve DEV-GENÇ'lilerkatıldı.AKP’nin Eli Kanlı Polisleri Halkın SesiniSusturamazsınız!3 Mayıs günü AKP Faşizminin halkın her kesimine uyguladığızulme ve keyfi tutuklamalara karşı Sanat Cephesi ve DevrimciAvukatların Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Lisesi önüneyapacağı yürüyüşe saldırdı. Tramvay Durağı’ndaki basın açıklamasındansonra AKP’nin eli kanlı polisleri tarafından cop ve bibergazıylayapılan saldırı sırasında birçok kişi yaralandı. Saldırıda TA-YAD’lı Nuri Cihanyandı biber gazından ve kafasına aldığı cop darbelerindendolayı fenalaşarak Taksim İlkyardım Hastanesi’nekaldırıldı. Gözaltına alınan olmadı.Bu saldırının AKP’nin işkenceci, katil polisinin 1 Mayıs’tadirenen, tüm halka tahammülsüzlüğü açıkça ortaya koyulmuş oldu.KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!39


Hasta Tutsaklarımızı ZulmünHücrelerinde Bırakmayacağız!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Devlet F Tipi hücrelerde hasta tutsakların tedavi görmeleriniengelleyerek katletme politikasına devam ediyor.Hapishanelerde yüzlerce tutsak hasta ve bunların birçoğununda hayati tehlikesi var. Devlet ise hayati tehlikesibulunan tutsakları ya tedavilerini sürdürmeleri için serbestbırakmayarak ya da artık iyileşme ihtimalleri kalmadığındabırakarak katletmeye devam ediyor.İki buçuk yıldır F Tipi hücrelerinde tutulan devrimcitutsak Mete Diş de katledilmek istenen hasta tutsaklardanbiri. Testis kanseri olan Mete Diş bir ameliyat geçirdi vehastalığında düzelme olmadı. Kullanması gereken ilaçlarçok zor bulunduğu için doktorlar eski kullandığı ilaçlarıveriyor. Sürekli hastaneye gidip gelmeleri işkenceyedönüştürülüyor.Tüm bunların yargılandığı mahkemeye belirtilmesinerağmen, Mete Diş tahliye edilmeyerek katledilmeye çalışılıyor.Daha önce Güler Zere’ye yapılmak istenenşimdi de Mete Diş’e yapılmaya çalışılıyor.Verdikleri mücadeleyle Güler Zere’yi, Yasemin Karadağ’ızulmün elinden alan Halk Cepheliler şimdi deMete Diş’i zulmün hücrelerinde bırakmamak için kampanyabaşlattılar.Bu kampanya kapsamında 4 Mayıs günü Mete’ninyaşadığı mahalle olan Okmeydanı’da bir yürüyüş yapıldı.Üzerinde Mete Diş’in resmi olan “Kanser Hastası MeteDiş Serbest Bırakılsın” yazan pankartın taşındığı eylemdeayrıca, Mahmut Şevket Paşa Spor Kulübü imzalı, “FutbolcumuzMete Diş’e Özgürlük” pankartı da taşındı.<strong>Yürüyüş</strong> boyunca mahalle halkına Mete Diş’in bumahallenin çocuğu olduğu, F Tipi hücrelerinde katledilmeyeçalışıldığı anlatılarak sahiplenme çağrısı yapıldı.<strong>Yürüyüş</strong>te “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!”, “MeteDiş Serbest Bırakılsın!”, “Bedel Ödedik Bedel Ödeyeceğiz!”sloganları atıldı.Mahallede yapılan yürüyüş sağlık ocağı önünde sonaerdi. Burada bir açıklama yapan Nuri Cihanyandı,AKP’nin kendilerini çok iyi bildiğini, Güler Zere’yi,Yasemin Karadağ’ı nasıl aldılarsa Mete Diş’i de zulmünelinden almak için her şeyi yapacaklarını vurguladı. Cihanyandıbu eylemin sadece bir başlangıç olduğunu,Mete Diş’i alana kadar eylemlerine devam edecekleriniifade etti.Eylemde bir konuşma yapan Grup Yorum üyeleri debu eylemin Mete Diş’i almak için bir başlangıç olduğunuifade ettiler. Grup Yorum Güler Zere için yaptıklarıbeste olan “Halkın Elleri”ni seslendirdi.“Haklıyız Kazanacağız” marşının söylenmesini ardından250 kişinin katıldığı eylem sona erdi.Hasta Tutsak Mete Diş Serbest Bırakılsınİstanbul, Sarıgazi mahallesinde Halk Cepheliler 5Mayıs günü, F Tipi hapishanesinde tutuklu bulunanhasta tutsak Mete Diş’in serbest bırakılması talebiyleyazılama yaptı. Mahalle duvarlarına üç adet “HastaTutsak Mete Diş Serbest Bırakılsın Halk Cephesi” sloganyazıldı.AKP HASTATUTSAKLARIN KATİLİDİRÇağdaş Hukukçular Derneği yaptığı yazılı açıklamayla,Sincan Cezaevinde pankreas kanseri teşhisi ile tedavigören hasta tutsak İrfan Eskibağ 07 Mayıs gece yarısıyaşamını yitirdi. Biz Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbulŞubesi olarak bu ölümlere sessiz ve seyirci kalmayacağımızı,sorumluların yargı önüne çıkarılması için mücadeleedeceğimizi bildiriyor, tüm kamuoyunu duyarlı olmayadavet ediyoruz" dedi.401 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Erdoğan: “Milli İçkimiz Ayrandır!”Hadi Oradan Amerikan Beslemesi: Hiçbir MilliÖzelliği Kalmayanların “Milli İçeceği” mi Olur?Faşist AKP, alkole “savaş” açıp“milli içkimiz ayrandır” diyerek,emperyalizme bağımlılığı, uşaklığıve işbirliğini gizleyemez. AKP’ninve Erdoğan’ın milliliği sahtedir. YA-LANDIR.Ülke “ABD ve NATO’nun AskeriÜssü” ve toprakları haline getirilip,bayrakları semalarımızda dalgalanırken;topraklarımız gerici, yobaz, katilsürüleri, El-Kaide, Müslüman Kardeşlervb’lerin cephe gerisi, eğitimmerkezi olurken; Suriye halkının kanınabulanmış, postalları altında çiğnenip,ezilirken; CIA, FBI, MOSSADvb ajanlarının, cirit attığı bir ülkeyedönüşmüşken; içki demagojisiylemillilik yapmak, İKİ YÜZLÜLÜKve SAHTEKARLIKTIR! AHLAK-SIZLIKTIR!Millilik, oğlunu Amarikalardaokutmakla, ülkeyi tekellere parsellemekle;Afganistan, Libya, Suriyevb ülkelerde, emperyalizmin, paralıaskerliğini, uşaklığını ve işbirliğiniyapmakla olmaz!“Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsayağ kokar aslı ayrandır” derler. Herşeyin aslı belirleyicidir. Aslının karakterine ise ona uygun davranır.Erdoğan’ın aslı da millilik değil işbilikçiuşaklıktır.Erdoğan’ın aslı; göbeğinden ABDve AB’ye bağımlılıktır, soygun vetalan projesi olan BOP’ta (BüyükOrta Doğu Projesi) eş başkanlığı’ylauşaklık ve emre itaattır!Aslı faşist olan, AKP ve Erdoğan’agöre çalıp, çırpmak, sömürüp zulmetmek,katletmek, işkence yapmak,kul hakkı yiyip zenginleşmek, halkımızıaç ve açıkta bırakmak, evini,barkını yıkmak günah değil! İnsanlarındini ve milli duygularını sömürmek,takiye yapmak, riyakarlıkgünah değil!AMAAA!... İçki içmek en büyükgünah ha? Din sömürücüsü haramzadeen büyük günahkar sensin. İçkiiçme günahını gündeme getirip bunugizleyemezsin.Hadi oradan AmerikanBeslemesi! Millilik Kim?Sen Kim?Ulusal onur ayaklar altına alınmış,ülke karış karış satılmış ve halkımızın,Avrupa’nın en yoksulları sıralamasındaikinci konuma gelmesinin başsorumlularından birisi seniken, milliliktenbahsedemezsin.Millilik, ekonomide çift rakamlıgelişme (10 yılda % 4.6), dış borçsıfırlanması (2003’te 130 milyar dışborç, bugün 337 milyar dolar) yalanıve demagojileriyle yapılmaz. Millilik,halkın emeği ve alın teriyle elde edilen,karlı KİT’leri emperyalist ve işbirlikçitekellere peş-keş çekerek olmaz.Uluslararası tekellerin, emperyalistsömürgeci politikalarına karşı mücadeleedilerek, savaşılarak ve Anadolutopraklarından defedilerek olur.Millilik, milliyetçilik, emperyalizmekarşı dövüşmekle olur. Özgür, Bağımsız,Demokratik bir ülke mücadelesiverme, onuruyla olur.Bugün ulusal onuru savunmakda devrimcilerin omuzlarındadır. Ülkesineve halkına ölümüne bağlı olanCEPHE’lilerin omzundadır.AKP İktidarı’nın milliliği cüzdanı’nınkalınlığı kadardır. ONUNrengi, kokusu ve ülkesi, VATANIYOKTUR.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KOMPLOYLA TUTUKLANAN DEVRİMCİLERSERBEST BIRAKILSIN13 ay önce Ankara’da yapılan baskınlar sonucunda‘suikast timi’ iddiası ile tutuklanan devrimcilerin serbestbırakılması için yapılan eylemlere her salı günü olduğugibi 7 Mayıs günü de devam edildi.Adalet Bakanlığı karşısındayapılan eylemde, “AKPiktidarına buradan soruyoruz:Yalanlarınız ile tutukladığınızve bir yılı aşkın süredir tutsakaldığınız devrimcilerin çaldığınızözgürlüklerinin, kanserhastası 25 yaşındaki MeteDiş’i tahliye etmemenizin, 1Mayıs’ta işçilere, emekçilereattığınız her gaz bombasının,halka reva gördüğünüz zulmün hesabını nasıl vereceksiniz?Bizler her türlü baskınıza, sokaktan kaçırmalarınıza,işkencelerinize, gaz bombalarınıza, komplolarınıza karşıdireneceğ iz.ABD emperyalizmineve işbirlikçisiAKP’yeteslim olmayacağız.Tüm baskılarakarşı milyonlarıörgütleyecekve kazananbiz olacağız!”denildi.KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!41


KAR MASKELİ“İLERİ DEMOKRASİ”,HELİKOPTERİ İLE OKULA İNDİ!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs201325 Mart tarihinde AKP iktidarının“ileri demokrasi” hedefine bir adımdaha yaklaşıldı. O gün, bir helikopterhavalandı ve Ankara’nın merkezindebir lisenin bahçesine indi.Emniyet Genel Müdürlüğü’neait olan helikopterin yolcusu, AnkaraEmniyet Müdürü Kadir Ay ve beraberindeki“üst düzey” emniyetyetkilileri idi.Bu yolculuk ertesi gün gazetelerde,televizyon kanallarında “Büyükörgüt operasyonları”, “Çiftesaldırının failleri için operasyon”olarak duyuruldu. Milliyet gazetesi“Lise Bahçesine Skorsky indi”başlıklı haberinde, helikopterin özelliklerindende bahsetmeden geçemiyordu.Haberde helikopterin; çiftmotorlu, 2 pilot, 14 yolcu kapasiteli,250 km hız yapabilen, 2,5 saathavada kalabilen, ABD yapımıSkorsky S70 olduğu yazıyordu.AKP “ileri demokrasi” yolculuğunaABD yapımı “ileri teknoloji” ileçıkmıştı.“Büyük Operasyon”, “BüyükDarbe” olarak duyrulan; demokratikkurumlara, dergi ve yayın bürolarına,evlere yapılan baskınlardada uzun bir süredir helikopter kullanılıyordu.Her defasında, bu baskınlarıuygulayan polis terörünü yazdık,uygulamaları teşhir ettik. “Olağanuygulama” olarak karşılanıp, alışılmamasıgerektiğini anlattık.18 Ocak tarihinde sabaha karşıtüm hukuksuzlukları ve koçbaşları ilekapımızı kırıp büromuzu talan etmeküzere geldiklerinde de helikopterlerivardı.Bu baskınlar, Ankara’da ikisendika ve 20’ye yakın eve yapıldı.Hedeflerden biri, Liman-İşSendikası Genel Merkez binasıydı.Binanın karşısında bulunanAnkara Atatürk Lisesi’nin bahçesineinen helikopter, AnkaraEmniyet Müdürü Kadir Ay’ı taşıyordu.Okulun az ilerisinde,kreş, hastane, evler, iş yerleri, lokantalarve pastaneler, otobüsdurakları vardı. Helikopter oradakihalkın üzerine inmişti aslında.Ama kimin umurunda?..Daha sonra gazetelerden fotoğraflarınıda gördüğümüz baskındasendikanın tüm kapıları kırılmış,içerisi talan edilmiş, dahasonra basına yansıyan fotoğraflardanda gördüğümüz gibi özelharekat polisleri uzun namlulusilahlarıyla, bina girişlerindenöbet tutuyorlardı.Aynı “ileri demokrasi”uygulamaları Genel-İş SendikasıGenel Merkez binası içinde yapıldı.Orada da kapılar kırıldı, eşyalardağıtıldı, silahlar doğrultuldu.Sendika binaları dışında yirmiyeyakın evde de estirildi bu terör. Evlerbasıldı; genç, yaşlı insanlar uykularından,kar maskelilerin üzerlerinedoğrulttukları uzun namlulu silahlarlauyandırıldı. 10-11 yaşındakitorunlarının gözleri önünde yerlerdesürüklenenler oldu. Evlerininkapıları kırıldı, eşyaları talan edildi.Hizaya getirilmiş televizyon kanalları“büyük DHKP-C operasyonu”olarak duyurdukları helikopterlibaskınları, meşrulaştırma, görevinilayıkıyla yerine getirme telaşındaydı.Çok sayıda kişinin gözaltınaalındığı ve bunlardan birisinin“Örgütün Ankara il sorumlusu” olduğunuduyurdular. Oysa bu “büyük”baskınlarda sadece iki kişi, uygulananteröre karşı direnme hakkınıkullandığı için gözaltına alınmışdaha sonra da savcılık tarafından serbestbırakılmıştı. İki kişidenbirisi “İl sorumlusu” diye duyurduklarıkişiydi.Ankara’da esen AKP’nin terörününbir de “hukuksal” kılıfı vardı. Buda 24.03.2013 tarihli Ankara 2 No’luHakimliği’nin arama ve el koyma kararıydı.18 Ocak tarihinde Halkın HukukBürosu, Çağdaş Hukukçular Derneği,<strong>Yürüyüş</strong> dergisi, Gençlik Federasyonu,TAYAD, İdil KültürMerkezi, Okmeydanı Haklar Derneğive başkaca demokratik kitle örgütlerinin,kapıları, duvarları, pencerelerikırılıp, kar maskeli onlarca polisuzun namlulu, lazerli silahlarını insanlarınbaşına dayadığında da benzer“hakim” kararlarından söz edilmişti.Öncelikle şunu sormak gerekir: 24Mart tarihinde bir arama kararı aldıysanneden bu kararı cebinde gezdirip25 Mart tarihinin sabahında okulbahçesine helikopter indirip,camı, kapıyı kırıp arama yapıyorsun?İkincisi; arama kararı almışolman, sana insanların evlerininkapılarını, duvarlarınıkırma, onlara silah çevirme, mukavemetetti diye gözaltına aldığınkişilerin “il sorumlusu”diye basına isimlerini servis421 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


etme hakkı verir mi? Vermez elbette.Ama bu hesabı soracak tek bir hakimya da savcı var mı Ankara’da?Bırak Ankara’yı Türkiye’de var mı?Cevapları da vereceğiz. Ama birsoru daha soralım. Tüm Ankara’yımobeselerle kuşatan güvenlik ağınızyok muydu? Bırakın mobeseyi sendikalarınbulunduğu caddedeki dükkanların,bankanın kamera kayıtlarınadahi baksanız sendikalardan içerikimin girip çıktığını görürdünüz. ÜstelikAKP polisinin araştırma yöntemlerindenbiridir bu. “AKP’nin binasınaLAW atan eylemcinin kimliğininbelirlendiği”ni duyurduklarıandan itibaren hesaplarsanız hiç deöyle “gecikmesinde sakınca” bulunacakbir hal olmadığını görürsünüz.Evet bu sendikalarda aradıklarınıbulamayacaklarını bile bile, yalnızcagüç göstermek için yaptılar bubaskınları.Tüm bu yapılanları olağan karşılayanlar,alışıldık bulanlar, siz sessizkaldıkça, o helikopterler, okullarımıza,hastanelerimize, sendikalarımızainmeye devam edecek.Sendikal mücadeleyi, demokrasimücadelesinin dışında tutup, yasal,ekonomik hak alma aracı olarak görenler,bakın sendikalarımızı da aynıpervasızlıkla basıyorlar, talan ediyorlar.Okullarımıza helikopterle iniyorlar.Hala kendinizi AKP terörünündışında görebiliyor musunuz?AKP’nin emniyet teşkilatı, Başbakanlarınakarşı mahçup oldu. İstihbaratbirimlerinden, asayiş birimlerine,özel timlerinden, terörle mücadeleşubesi personeline kadar başarısızoldular. Bu mahçubiyetlerini bu türbaskınlarla gidermeye çalışmaktadırlar.Nereye saldıracaklarını bilemezhaldedirler. Bu saldırılarını hiçbir hukuksalkılıfa sığdıramazlar. Şafakvakti bir sendikaya böyle bir “operasyon”düzenlemek için başka bir yolkalmamış olması, her türlü araştırmayönteminin elenmiş olması gerekir.Deniyor ki; “Eylemcilerin oradabulunmasından şüphelendik”tüm soruşturmayı basına servis edenhatta birlikte yürütenler söylesin,neden şüphelendiler? Eylemci olduğunuiddia ettikleri kişilerin bu sendikalardaolduğunu gösteren tek birdayanak gösteremezler.Liman-İş Sendikası’nın 15 yılönceki genel başkanını aramak için15 yıl sonra sendikayı basıyorlar. Neyapacaksınız şimdi? Okuduğu okulu,girdiği simitçiyi de basacak mısınız?15 yıl önce oturduğu mahalleyi,kahveyi, eşini, dostunu, akrabalarınıda arayacak mısınız?Cunta, postallarını nasıl ilk olaraksendikalara attıysa, yakın zamanda 1Mayıs’ta sendika binasına gaz bombalarıyağdırdıysa aynı sebeple geldiler.Yıldırmak, sindirmek için.Orada olmadıklarından adları gibiemin oldukları eylemcileri aramabahanesiyle göz dağı vermek üzerekırdılar kapıları. Ne kaybetmiş olurlardıki düşman sınıfın örgütlerinibasmaktan. AKP’nin “ileri demokrasi”söylemlerini dilinden düşürmezler,helikopteri, kar maskeli özelharekat polisleri ile gelip sendikalarımızı,evlerimizi basması, kapılarımızıkırıp, talan etmesi hiçbir hukuksalgerekçe ile açıklanamaz.Sonuç olarak; AKP yasadışı gerekçelerle,sendikalar, demokratikkitle örgütleri, kültür merkezlerine fütursuzcasaldırdı, saldırıyor. Önce halkınen ileri güçleri devrimcilerinkurumlarına saldırdı, adım adım saldırılarınıgenişletiyor, genişletecek.1 Mayıs günü yaptığı saldırılar bununaçık kanıtıdır. Kendisine karşı olanherkesi hedef olarak görüp saldırıyor.Kanımızla kazandığımız alanlarımıza,birlik, dayanışma, mücadele günüolan 1 Mayıs’a saldırıyorlar. Hakkımızasahip çıkma mücadelemizekatletmeye çalışarak saldırıyor. Adaletsizliklerineyenilerini ekleyerek yönetiyorlar.1 Mayıs’tan sonra Taksim’de, Beyoğlu’da,Galatasaray Lisesi önünde,İstanbul Adliyesi önünde eylem yapmakyasaklandı. Ve AKP’nin polisleriyapılan tüm eylemelere saldırıyor.Hayır! AKP’nin terörüne boyuneğmeyeceğiz! Alanlar bizimdir! Haklarımızbizimdir! Kurumlarımız için,Haklarımız için, Alanlarımız için, 1Mayıs’ta saldırıya uğrayanlar içinAdalet İstiyoruz!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Çanakkale’de 1 MayısPikniği28 Nisan günü Çanakkale'de Dev-Genç'liler Kilitbahir’de1 Mayıs Pikniği yaptılar. Kahvaltı yapıldıktan sonrayemek hazırlıkları yanı sıra; halat çekme, voleybol, ipatlama, mendil kapmaca ve bilgi yarışması gibi oyunlaroynandı.Piknikte yaklaşan 1 Mayıs’ın önemi, ezilen halklarınve emekçilerin mücadelesi ve hedefimizin neden Taksimolması gerektiği anlatıldı.Halaylar çekilen, oyunlar oynanan pikniğe 20 kişi katıldı.KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!43


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs20131 Mayıs’ta Taksim’i işçilere,emekçilere, halka kapatıp, faşist polisiniinsanların üzerlerine tazyikli suve biber gazlarıyla saldırttıran AKP,“inşaat var bu seferlik böyle olmakzorunda. Yasaklamıyoruz… 30 metrelikçukurlar var. Ya birileri zarargörürse…” yalanlarının arkasınasığınarak, aslında Taksim’i tüm eylemve etkinliklere kapatıp burjuvaziningözde eğlence mekanı haline getirmeyiplanlıyor. Faşist AKP’nin polislerihemen 1 Mayıs sonrası Taksim’deyapılan tüm eylemlere müdahaleederek saldırmıştı. Bu saldırılara4 Mayıs akşamı bir yenisi dahaeklendi. Hakları patronları tarafındangasp edilerek işten atılan ve tam 37haftadır bir araya gelerek Taksim’deseslerini duyurmaya çalışan Hey Tekstilve Kazova Tekstil işçilerine polisazgınca saldırdı. Taksim Meydanı’ndabir araya gelen Hey Tekstil işçileri1 Mayıs’ta polisin attığı gaz bombasınınkafasına gelmesi sonucu ağıryaralanan ve valinin “marjinal örgütüyesi” diye açıklamalar yaptığı, arkadaşlarıAli Ekber Alp’in kızı DilanAlp’i sahiplenmek için “MarjinalDeğil İşçiyiz, Dilan Bizim Kızımız”yazılı pankartı açtı. Kazova Tekstilişçileri ise “Kazova Tekstil PatronlarıÜmit Somuncu ve Mustafa UmutSomuncu’ya Haklarımızı Yedirmeyeceğiz”yazılı pankartı açıp kortejlerinioluşturarak Galatasaray Lisesi’-ne doğru yürüyüşe geçtiler. İşçilerinönü TOMA’larla ve çevik kuvvetFaşist AKP’nin Polisleri Taksim’deDirenen İşçilere Saldırdıpolislerinin kurduğu barikatla kesildi.İşçiler kararlı bir şekilde barikatızorlamaya başlayınca önce TOMA’-lardan tazyikli su sıkan polisler dahasonra coplarla işçilere azgınca saldırdı.İlk saldırının ardından Metro girişiönünde toplanan işçiler “Her YerTaksim Her Yer Direniş, Zam Zulümİşkence İşte AKP” sloganlarını atarakişkenceci polisleri teşhir eden konuşmalaryaptılar. Polis ikinci kezcoplarla saldırdı. Gözaltı yaşanmazkenbirçok işçi aldığı darbeler sonucuyaralandı. Tüm bu yaşananlaratanıklık eden yüzlerce insan “işteAKP’nin ileri demokrasisi budurgörün” diyerek tepkilerini gösterdiler.Kazova İşçilerinin ÇadırDirenişiDi̇reni̇şi̇n 3. Günü(1 Mayıs 2013 Çarşamba)Bugün tüm dünyada işçilerin birlik,dayanışma mücadele günü olan 1Mayıs ülkemizde Taksim’e çıkmakyasaklandı. Sabah 08.00 de fabrika civarındabuluşarak, Şişli’ye DİSKönüne gitmeye çalıştık. Bir kısmımızDİSK önüne geçebilirken, birkısmımız Bomonti tarafında kaldık.Çünkü polis biber gazı ve tazyikli sukullanarak bizler gibi ana caddeye çıkmayaçalışan binlerce kişinin üzerinesaldırdı. Saatlerce bizleri sokak sokakgaza boğan polis toplanıp kortejoluşturmamamız için elinden geleniyaptı. DİSK önünde, Bomonti’de,Mecidiyeköy’de ve birçok yerde sokaklarsavaş alanına döndü. Onlarcainsan yaralandı. Bazılarımız ilk kezkatılıyordu 1 Mayıs’a. Bu zamana kadar“polis ne yapsın taş atanlara karşıkendini koruyor, onun için su ve gazkullanıyor’’ diye düşünen arkadaşlarımızıntüm bu görüşleri bugün itibariyledeğişti. Çünkü hepsi kiminkendini savunduğunu, kimin insanlarıncanına kastettiğini gördüler.Bize bayramımızı cehenneme çevirenlerehınçları daha da arttı. Bizleraçısından epey öğretici bir 1 Mayısoldu.Di̇reni̇şi̇n 4. Günü(2 Mayıs 2013 Perşembe)Çayımızı koyup kahvaltımızıyaptık. Arkadaşlarımız da yavaş yavaşgelmeye başladılar. Bugün öğlenve iş çıkış saatlerinde yine bildirilerimizidağıttık. Gündüz çadırda duranarkadaşlarımız gelince gececiler dinlenmeküzere evlerine gittiler.Direnişin 5. Günü(3 Mayıs Cuma)Öğlen saat 13.00’te 10 sene önceKazova’da çalışırken hayatını kaybetmişbir işçinin avukatı geldi. Mahkemeyikazanmışlar ancak alacaklarıtemin edememişler. Çarşamba günüeylemlere katılacağını söyledi. OysaÜmit Somuncu daha önce bize buolayı anlatırken ölen işçinin eşinemaddi yardım ettiğini ve emekli441 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


HayatınÖğrettikleriHalk Okulundan ÖğrenmekKaradeniz'de büyük birgözaltı ve tutuklama terörüyaşamıştık. İki şehirde toplam14 arkadaşımız tutuklanmıştı.Onlar için kampanya başlattık. Bu hukuksuzluğu teşhirediyor, arkadaşlarımızın serbest bırakılması için herhafta basın açıklamaları yapıyorduk. Kısa bir süre sonraErzurum ve Ankara'da yargılanacak olan arkadaşlarımızınmahkemeleri açıldı.Yoldaşlarımızın mahkemelerine de toplu halde gidecek,mahkeme önlerinde de açıklamalar yapacak, onlarıyalnız bırakmayacaktık.Arkadaşlarımızın davaları tam bir buçuk yıl sürdü. Vebiz bu süre içinde iki ayda bir Ankara'ya ve Erzurum'a gidipgeldik. Her gidişimizde bir minibüs şöförüyle anlaşıyorduk.Minibüsçüleri, esnaf ilişkilerimiz aracılığıylabuluyorduk. Böylece o uzun yol için daha uygun bir fiyatbelirliyorduk. Fiyatı ne kadar düşürsek de neredeyseher ay mahkemeye gittiğimizden yine de zorlanıyorduk.Ama hiç minübüs, servis vs ilişkimiz yoktu.Şoförler halktan inasanlardı. Hemen hemen hiçbirinindevrimcilerle bir ilişkisi olmamıştı. Bizi onlarla tanıştıranesnaf abilerimiz şoförlere nereye gideceğimizi söylüyorama niçin gittiğimizi söylemiyorlardı. Çekinip vazgeçeceklerindenkorkuyorlardı. O yüzden şoförler bizi yolculukesnasında tanıyorlardı ancak. Devrimci olduğumuzu,devrimcilerin makemesine gittiğimizi öğrenince önce çekiniyorya da geriliyorlardı. Ama bizim yolculuk boyuncaörgütlü ilişkilerimizi, birlikte yiyip içtiğimizi, türküsöyleyip coşkuyla horon oynadığımızı, en çok da bir yılboyunca arkadaşlarımızın her mahkemesine gidip onlarısahiplendiğimizi görüp şaşırıyorlardı. Bu durum hoşlarınagidiyor, bizi daha iyi tanımak için sorular soruyor,kıran kırana tartışıyorlardı. Hatta bir tanesi bizi öylesinemerak etmişti ki Ankara Adliyesi önüne geldiğimizdegidip dinlenmek yerine bizimle birlikte duruşmayı izlemeyegelmişti. Bir başkası Erzurum polisinin tüm baskısınave aracına yüzlerce kira cezası vermesine rağmenkendi deyimiyle delikanlıca bir tavır göstermiş ve bizi oradabırakıp kaçmamıştı.Yolculuklar, şoförleri etkiliyor, bize sempati duymalarınısağlıyordu; tüm bunlara rağmen bir sonraki mahkeme zamanıgeldiğinde biz yine araç bulma derdine düşüyorduk.Çünkü daha önceki şoförlerin ya başka bir işi oluyor ya dapolisin baskısına bir yere kadar dayanabiliyorlardı.Ancak temel neden bizim bu şoförleri de örgütleme,ilişkimiz haline getirme gibi bir hedefimizin, düşüncemizinolmamasıydı. Yolculuk esnasında doğallığında birilişki kurmamıza, bize duydukları sempatiyle ayrılmamızarağmen bir dahaki mahkeme tarihine kadararayıp sormadık hiçbirini. Gidip bir çayını içelim, dergimiziverelim, ilişkimiz haline getirelim demedik. Birgünöyle bir telefon aldık ki ancak o zaman hatamızı, nekadar küçük düşündüğümüzü anlayıp utandık.Ankara'daki duruşmadan dönmüştük. Hiç tahliyealamamıştık. Ertesi gün telefonumuz çaldı. Arayan minübüsşoförü abimizdi. Tanıyamadık ilk önce. Kendisinitanıtınca da şaşırdık. Üstelik bu arayan abi, bizi birgünönce Ankara'ya götüren şoför değildi. 2 ay öncekimahkemeye götürmüş olan şofördü. Arkadaşlarımızınmahkemesini merak ettiği için aramış, tahliye olupolmadığını soruyordu. Cevaplayıp görüşmek dileğiyletelefonu kapattık. Sonra da, dernektekilerle birbirimizebakakaldık. Aylar önce bizi mahkemeye götürenşoför abi, bizden öyle etkilenmişti ki, iki ay sonra atılanmahkeme tarihini unutmamış, ne yaptığımızı merakedip bizi aramıştı. Oysa biz onu çoktan unutmuştuk.Bu da bize iyi bir ders olmuştu.Halk denilen okulda öğrenecek daha çok şey olduğunugörmüştük.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013yaptığını söylemişti. Saat 16.30’da civarfabrikalarda çalışan işçiler yemekgetirdiler. Şişli Belediyesi işçilerindenbir arkadaşımız geldi.Direnişin 6. Günü(4 Mayıs Cumartesi)Saat 13.00’te, iş yerlerinden emekliolan ancak mücadelenin emekliliğiolmaz diyen, Emekliler Cephesi üyelerikalabalık bir şekilde ziyaretimizegeldi. “Kazova İşçisi Yalnız Değildir”yazılı pankartlarıyla ve “Kazovaİşçisi Yalnız Değildir, İşçiyiz HaklıyızKazanacağız” sloganlarıyla gelerekdirenişimiz süresince sonuna kadaryanımızda olduklarını söylediler.İçlerinden bir abimiz bizlereşiir okudu. Sonra hep birliktetürküler, şarkılar söyleyerekhalaylar çektik. Bir saatlik ziyaretinardından tekrar geleceklerinisöyleyerek ayrıldılar.Direnişin 7. Günü(5 Mayıs Pazar)Bugün tatil günü olması nedeniyleetraf sakin. Öğlen 1 Mayıs’ta yaralananve hastanede yatan arkadaşlarıziyarete gidenlerimiz oldu. Akşamakadar bir kaç kişi etraftan geçerkensoran ya da ayaküstü sohbet ettiklerimizharici kimse gelmedi.KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!45


Komünist Emlakçı TKPİsim HırsızlığınaDevam EdiyorSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Ey Türkiye halkları duyduk duymadıkdemeyin ve artık üzülmeyin!Çünkü Fikir Kulüpleri Federasyonu(FKF) kuruldu! Evet yanlış duymadınız,tarih yeniden canlanıyor..."Sönen"devrim ateşi yeniden harlanıyor.1965'in ruhu yeniden vücut buluyor...Ve asıl bombayı da şimdi söylüyoruz:FKF'yi yeniden kuran örgüt ise, ülkemizintek komünist partisi, TürkiyeKomünist Partisi, TKP!Böyle şaşalı bir giriş yapmışbile olsak, içinizde bir kıpırtı oldumu bu haberi duyunca? Bizim olmadı,muhtemelen hiç kimsenin de olmamıştır.Bunun nedenlerini anlatacağız.Ama en baştan böyle bir şeyi TKP'ninyapmış olması bile umutsuz olmamıziçin yeterli bir neden olabilir. ÇünküTKP Türkiye'deki revizyonizmin bayraktarıdır.Yani tahribatçıdır. Gerçeklerin,Marksizm-Leninizm bilminintahribatçısıdır... Düzenin demokrasioyununun soldan bir parçasıdır.Bu yanıyla FKF'yi yeniden kurduğunuiddia etmesi, klasik isim hırsızlığınıntezahüründen başka bir şeydeğildir.FKF’nin "yeniden kuruluş" haberiTKP'nin internet haber sitesiSol.org'da "tarihi karar" olarak veriliyor.Bizce de tarihi bir haber bu...Tarihe bir hırsızlığı daha not düşüyoruzböylece. Sitedeki haberleregöre "15 Mart'ta OTDÜ'de toplananÜniversite Kongresi'nin (bu kongredeTKP’liler dışında da kimse yok) aldığıtarihi kararla Fikir KulüpleriFederasyonu'nun yeniden kurulduğunuilan etti." Kuruluşa 180'in üzerindeöğrenci kulübünün destek verdiği,Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden600 delegenin katılımıyla gerçekleştirildiğide yazılıyor ayrıca haberlerde.Tam da TKP'ye yakışan "ben yaptımoldu" tarzı... Nerede sayı olarak çoksam,toplarım kitleyi, yaparım "ÜnivesiteKongeresini" ve kurarımFKF'yi. TKP bu kara mizahı çok iyibiliyor. Devrimcilerden öcü gibi korkan,onlarla aynı eylemi bırakalım,aynı toplantılarda bile olmamayaözen gösteren bir partiden de kolektifbir şey beklemeyiz zaten. Ki asıl konudabu değil. Fakat şu açıdan değerlendirelebilirki, hadi geçtik Dev-Genç’lileri, diğer oportünist, reformistsola da bir birliktelik çağrısı yokTKP'nin. En azından ÖDPli, EMEP’ligençleri ya da Öğrenci Kolektiflerinide çağırmalarını beklerdik. FakatTKP hiçbir siyasi yapının olmadığıyeni bir oluşum diye lanse ediyor.Ama biraz da TKP'yi tanıdığımıziçin ve en komünist onların olduğunubildiğimiz için bu "pastadan" kimseyepay vermek istemediğini de anlayabiliyoruz.Ne pasta ama! 180 öğrencikulübü! 600 delege! Alın size TKP'ninmerkezi bir mitingindeki sayı... Buişleri iyi yapar TKP’liler. TKP gibiyasal bir ismi bile gizleyerek, kitleleriyanıltmaya çalışıyor. 2005 yıllındaYurtsever Cephe'yi kurmuştu bu parti.Ne oldu acaba bu çakma isimli gençlikörgütü? Gençlik "Yurtsever" deyince,"Cephe" deyince koşup gelmedimi? Gelmedi ve bugün de FKFdeyince gelmeyeceği gibi...Bu YENİDEN FKF kurucularının,isim hırsızlığının, bu köksüzlerinkendilerine ilk soy arayışları değil.SİP'ken bir kongreyle, hem de kongreyedavet ettikleri misafirlere bileyapacakları isim değişikliğini habervermeden, kendini TKP olarak lanseeden bir parti var karşımızda. Yıllarınıdevrim mücadelesi içinde geçirmişve son anına kadar da sosyalist olarakyaşamış Mihri Belli de bu üç kağıtçılığınmağdurlarından biridir. Hareketimizinbu hırsızlar için çok güzelbir tespiti vardır "Komünist Emlakçılar."Evet bu emlakçılar için ozamanlar demiştik ki; "Devrimci siyaset,elbette bir ideolojik, programişidir. Ama devrimci siyaset, en azbunlar kadar önemli başka şeylerlebirlikte yapılır; ahlak, dürüstlük,açıklık, ilkelilik gibi... Bunlar yoksa,ağzınızdan Marksizm-Leninizm hiçdüşmüyor da olsa, programınız enkomünist program da olsa, boştur;yaptığınız devrimci siyaset değildir."(Büyük Direniş ve Sol, sayfa 406)Ve Mihri Belli de o zaman maruzkaldığı bu hakaret için şunları yazmıştı:“SİP'lilerin şovmen yanlarıkuvvetli. Biz konuk olarak konuşmaolanağı bulamadık. Başta AydemirGüler, konuşmacılar solcu söylemdebirbirleriyle yarıştılar. Ancak söylenenlerdeönemli eksiklikler vardı.Örneğin F Tipi cezaevlerinin tecrithücrelerine sokulmaya karşı direnenmahpusların açlık grevi ve ölümorucu eylemi hakkında tek sözcükçıkmadı konuşmacıların ağzından.Benim mesajım okunurken de"Mahpusun,eli kolu bağlı insanın çaresizlikiçinde başvurmak zorundakaldığı açlık grevi, ölüm orucunubile kan içinde boğdular"cümlesiokunmadan sondaki paragrafa geçildi.Bu saygısızlıktı besbelli. Ama aynızamanda SİP yönetiminin bu eylemkarşısında nasıl bir tutum ve davranışiçinde olduğunu dışa vuruyordu.”(Odak, Aralık 2001/ alıntı-BüyükDireniş ve Sol-sayfa 407)Mihri Belli'nin ölüm orucuylailgili yazdıklarını sansürlemeleri, 19Aralık katliamının ardından yaptıkları"devrimci demokrasi bitti" sevinçtamtamlarıyla paraleldi. O zamanbuna şaşırmamıştık ve hala yaptıklarınaşaşırmıyoruz. Bu "komünistlerden"biz her şeyi bekleriz!Karşımızda tarih hırsızlığının yanında,devrimci geleneği yozlaştırmaçabaları da var. Evet, FKF'de 1965461 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


yılında üniversite gençliği tarafındankuruldu. Fakat şimdiki yozlaşmış bukomünistlerin hiç de ilgilenmedikleriülke sorunlarıyla meşgul oldu o zamanınFKF’lileri, sonrasının Dev-Genç’lileri. FKF’liler öğrenci sorunlarınıülkenin içinde bulunduğu emperyalistişgalden ayrı görmediler veasıl olarak anti-emperyalist muhtevadaörgütlendiler ve geliştirdilerkavgalarını. Bu nedenle Mahir gibi,Ulaş gibi, Sinan gibi, Deniz gibiyiğit savaşçılar, önderler çıktı bu örgütten.Ülkenin bağımsızlık mücadelesindeTKP gibi sözde değil, pratiktemücadele edilmesi gerektiğinisavundular ve bunun için FKF’dekirevizyonist, reformist, uzlaşmacı anlayışlarlagirdikleri ideolojik mücadeleyikazandılar ve 10 Ekim 1969'dayapılan Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun4. Kurultayı'nda federasyon"Türkiye Devrimci GençlikFederasyonu", yani kısaltılmış adıyla"DEV-GENÇ" adını aldı. Büyükbağımsızlık gösterileri, işgaller, forumlarDev-Genç örgütlülüğü altındadaha merkezi bir hal alarak, devrimciözüne kavuştu. Ve Mahirler , Denizlerülkenin ihtilali için silahlı mücadeleyiyürütecekleri örgütlerini kurdular.Yani FKF şimdiki TKP'nin oldu bittiyegetirip, yeniden kurduk diyemeyeceğikadar önemli bir yere sahiptirülkemiz devrim mücadelesinde.Yani1969'da revizyonizm mahkumedildi. Yani TKP'nin kökleri ilkdarbeyi burada aldı. Bu yüzden ülkemizrevizyonist hareketi Dev-Gençdarbesiyle yaralıdır. Ve bu yüzdenDev-Genç kiniyle doludurlar bu revizyonistler.Bu yeni FKF’liler yukarıda yazdıklarımızıalt edercesine diyorlar kisonuç deklerasyonlarında; "Üniversitekongresi, üniversitenin kurumu olduğutoplumun sorunlarından bağımsızolamayacağı, bu sorunlarailişkin geliştireceği duyarlılığın konumitibariyle bilimden, aydınlanmadan,bağımsızlıktan ve özgürlüktenyana olması gerektiği gerçeğindenhareket ederek bu başlıkları tek tekele almış, bu değerlerin güncelliktekiizdüşümleri üzerine tartışmıştır.” Bağımsızlıkne zamandan beri sizin ilgiFKF ülkemiz devrimcitarihinde bir ihtiyaç olarakortaya çıkmış ve gelişmiştir.Ve 1969 yılında misyonunutamamlayarak Dev-Genç'eevrilmiştir. Yani devrimcimücadelemizdeki yeribitmiştir. TKP’lilerin FKFüzerinden yaptığı isimhırsızlığıdır, siyasidüzenbazlıktır...alanınıza girdi. "Sloganlarımız var"derseniz, biz de "pratik konuşur" deriz.1 Mayıslar dışında yaptığınızherhangi bir eyleminiz var mı, tekbir anti-emperyalist eyleme bırak katılmayı,destek verdiniz mi? Sizintek hassasiyetiniz "din"... Keşke ülkeninbaşka meselelerine de kafayorsanız... Haftada bir, İstiklal’dekiparti binanızın önüne inip, dergi dağıtmaktanbaşka ne iş görürsünüzsiz? Ha pardon! Bir de on yılda birisim çalarsınız bir yerlerden. Asılbelirleyici olan bağımsızlık mücadelesiadına ortaya ne koyduğunuzdur.TKP'liler kuruluş kongrelerinde"Güncellikteki izdüşümleri" üzerindentartışmışlar... Umarım ne tartıştığınızı600 delegeniz anlamıştır.Sol.org'da hazırlık komitesindebulunan öğrencilerle yapılan bir röportajdayayınlanmış. Burada öğrencileresoruluyor: "FKF’nin kuruluşsüreci nasıl ilerleyecek? Soruya hazırlıkkomitesindeki arkadaşlar dahakolay cevap verecektir sanırım" Veöğrencilerden Doğacan isimli "FKF"li diyor ki: "Şu anda Kongre HazırlıkKomitesi aslında FKF Kuruluş Komitesiadını alıyor ve kongrede dekarara bağlandığı gibi, bu "kuruluşkomitesine" başvuruda bulunan bütünkulüpler alınabiliyor. Bunun dışındakongre hazırlık toplantılarında kongreninardından değerlendirme toplantılarıyapılması kararı da alınmıştı.Bu birazcık fiilen FKF’nin kuruluştoplantılarına dönüşecek gibi duruyor.Tüm öğrenciler, tüm üniversitelilerbu toplantılara katılarak bu sürecinbir parçası olmalılar diye düşünüyorum."Tekrar soruyor sol.org: "Yani somutadımlardan ziyade daha çokönümüzde şöyle bir süreç var gibibir şey tarif ediyorsun değil mi?"Ve öğrenci diyor ki: “Evet. Yanibunlar konuşulacak, üzerine tartışılacakkonular daha."TKP’liler konuşacaklarmış daha.Devrimciler bir yana, ülkede AKP'yeses çıkartabilen muhalefet kalmamışkenhala bir şeyleri tartışmaktanbahsediyorlar. Siz tartışa durun buülkenin FKF'den, Dev-Genç'e devrimcimirasının gerçek devamcılarıneredeyse ayda bir polis tarafındankurumlarında saldırıya uğruyor, 19Aralık'ta yaktıkları gibi yakmaya çalışıyorlarDev-Genç’lileri. Fakat bundansize ne değil mi? İyi işte, istediğinizolur, devrimci demokrasi biter,öyle değil mi? Ortalık size kalır...Siz tartışadurun bu ülkenin gerçekvatanseverleri, devrimcileri savaşmayadevam ediyor. Ve ne yazık ki,kimse de bitiremiyor.FKF ülkemiz devrimci tarihindebir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış vegelişmiştir. Ve 1969 yılında misyonunutamamlayarak Dev-Genç'e evrilmiştir.Yani devrimci mücadelemizdekiyeri bitmiştir. TKP’lilerinFKF üzerinden yaptığı isim hırsızlığıdır,siyasi düzenbazlıktır... GerçekFKF’liler toplantılarında kıyasıya buülkenin durumunu tartışmışlar vedevrimci pratiği örgütlemişlerdir.Şimdi TKP’lilerin FKF toplantılarındane konuşacaklarını çok iyi biliyoruz.O toplantılarda "devrimci demokrasi"nin"açmazlarını" anlatacaksınız,oraya gelenleri nasıl TKP'ye üye yaparımda aidat alırımı tartışacaksınız.Bırakın FKF’yi tarihimizde yarattıklarıylakalsın, genç yeni insanlarayalan, yanlış şeyler anlatmayın... Anlatıpdevrim şehitlerine karşı saygısızlıkyapmayın. Bırakın, bu onurlumirası, onun tertemiz şekilde taşıyanlaranlatsın... Bırakın, isimler yerindekalsın. Olduğunuz gibi görünün,göründüğünüz gibi olun... Tarih böylecesizi en azından tövbe etmiş yalancılarolarak yazsın.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!47


“IMF’YE BORCUN SİLİNDİĞİ” YAYGARASIBİLİNDİK AKP SAHTEKARLIĞIDIR!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Borç IMF’ye Ödenip Silinip DirekEmperyalist Tekellere BorçlanılmaktadırBaşbakan Erdoğan'ın basında yeralan demeçlerine göre, "14 Mayıs’tayapılacak ödemeyle IMF borcu sıfırlanacak."Acaba gerçekten böyle mi ?“..Türkiye’nin 2012 dış borç stoku337 milyar doları buldu. AKP iktidarıdevraldığı 2002 sonunda bu, 130milyar dolardı... Toplam dış borcunüçte biri devletin ve Merkez Bankası’nın.Yani 110 milyar doları IMF’ninalacağı 2 milyar dolara düştü amaDünya Bankası ve öteki benzeri kuruluşlarınalacağı 20 milyar dolarınüstünde.” (Kaynak: Hazine Müsteşarlığıveri tabanı, Aktr. M. Sönmez,24 Nisan 2013)Görüldüğü üzere resmi verileregöre, borç miktarı düşmemiş tam tersineartmıştır. Sadece borçlanılan tekellerya da aracı tefeci uluslararasıbankaların ismi değişmiştir. Zaten2000’li yıllardan sonra yeni uygulamayagöre, artık IMF gibi teşhir olmuşkurumlar çok fazla öne çıkarılmamaktadır.Emperyalizmin yeni süreceuyarlanmış sömürü politikasına göre“devlet küçültülmekte”dir. Yani devletineskiden olduğu gibi madenler,sanayi, tekel gibi temel üretim birimleriüzerindeki etkisi sonlandırılmaktadır.Devlet direk yatırımcı olmayınca devletindirek borçlanmasına da gerekkalmamaktadır. Devletlerin bu göreviniartık özel sermaye yerine getirmekte,devlet ise sadece ülkeye “yatırım”adı altında giren yabancı sermayeye“neyin nasıl peşkeş çekileceğini, parasınınbatmaması için ne gibi güvencelervereceği” konularını, düzenlemektedir.Yani artık devletleryatırımcı değil, “yap işlet devret” adıaltında ülkeye gelen yabancı sermayedenkira alan komisyoncu pozisyonundadır.Aynı zamanda da bu yatırımcısermayenin rizikosunu da direkdevlet üzerine almakta garantörlüğünüüstlenmektedir. Eskiden IMF’nin yaptığıaçıktan denetimi ise şimdilerde,devlet kendiliğinden yapmakzorunda. Yani bir "oto kontrol"sistemi oluşmuş durumda. Ülkemizaçısından en bilinen iki olgu,hükümetin döviz kurunu süreklidüşük tutması ve batma ihtimaliolan yatırımları garanti altına almakiçin Merkez Bankası’nda önemli birmiktar döviz rezervi tutmak zorundaolmasıdır. Çünkü, yatırımcı sermayebüyük tekellerden aldığı paranın faizinidöviz üzerinden ödüyor. Dövizdekidalgalanma, yatırım adı altında gelentalancının kaçmasına neden olacağıiçin, bu önemli. Şu anda; "MerkezBankası bugünkü haliyle yüzde 30’ayakın aşırı değerlenmiş , döviz kurunukorumaya çalışıyor..." (agy) Bu %30şişirme kimin cebinden çıkıyor? Tabiiki halkın cebinden.Hatırlanacağı üzere, IMF’nin atadığıEkonomi Bakanı Kemal Derviş,2000’li yılların başında ülkemiz,ekonomik sistemini emperyalizminbu yeni ihtiyacına göre uyarladıktansonra AKP’ye teslim etmişti. ArdındanIMF’nin yerini, "Poor's, Moody's,Fitch, Ratings" gibi uluslararası krediderecelendirme kurumları almıştır.IMF patronlarının, borç verdiği hükümetlerin,dünya halklarının gözüönünde “yularından” tutup çekmesisüreci gerilerde kalmıştır. Yeni oluşankredi piyasasına göre borçlu yenisömürgeülkeler, kendi kendileriniemperyalist tekellerin çıkarları doğrultusundadenetlemek durumundadırlar.Aksi halde, kredi kurumlarındanalacakları düşük notlar yatırımların,yani borçlanarak yürümeninönünü tamamen kesebilmektedir.Kapitalizmin ideologlarının dayattığıyeni sömürü biçimine göre “devletlerküçülmeli” yani, sadece halkına karşı;cop, gaz ve katliam dayatan sadeleşmişuzmanca faşist görevlerüstlenmeli, sanayi, sağlık ve diğer DIŞ BORÇ: 129 MİLYARDOLARDAN 337 MİLYARDOLARA KAMU BORCU: 257MİLYAR LİRADAN563 MİLYAR LİRAYA HANE HALKI BORCU:6.4 MİLYAR LİRADAN 255MİLYAR LİRAYA ÇIKTI TOPLAM BORÇ 2.5 KATHALKIN BORCU TAM40 KAT ARTTIbütün sosyal alanlardan elini çekmelidir.Yani yılların, birikimi olanKamu İktisadi Teşebbüsleri pul parasınatekellere peşkeş çekilirken,diğer yandan taşeronlaştırmanın önüaçılmakta, işçiler örgütsüzleştirilmektedir.Ayrıca, süreç içindeki teşhirolunmuşluğuyla IMF, emperyalistlernezdinde de eski önemini yitirmiştir.Sonuç olarak geçmiş hükümetleregöre en fazla borç AKP dönemindealınmıştır. “...2003-2012 dönemindeyaklaşık 400 milyar dolar dış kaynakgirişi gerçekleşti... Bu miktar kendisindenönceki bütün hükümetlerinyaklaşık 10 katı... Son 32 yılda girendış kaynağın %92’sini kullananAKP..." (Kaynak: TÜİK, MerkezBankası, Kalkınma Bakanlığı veritabanı-agy)AKP, gelmiş geçmiş bütün iktidarlarınen işbirlikçisi olduğu görüldüğüüzere. Resmi verilerle bu durumsabittir. “Yatırım” adı altında gelendevasa projeler, yaratacağı rant iletekellerin kasasını doldururken hal-481 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


kımızsa sadece yaşam pahalılığıolarak yansımaktadır. Bundan sonrada böyle olacaktır. Tarımın,hayvancılığın ve esnaflığın ölmesinintümünde yatan ana sebepbu vahşi olduğu kadar sinsi vegörünmez sömürü biçimidir.AKP’nin talancılığının yanında,sosyal yardım adı altında halkıaşağılayarak yapılan yardım isetekellere ödenen faiz miktarının%1 civarındadır. Bu yanıyla,AKP’nin pek güvendiği iktidarıgeçicidir. Ortada bir gelişmişlikolmayıp, devasa projelerin tekellerepeşkeş çekilmesi, vardır.Borçlar katlanarak artmakta, AKPve yandaşları oluşan ranttan paylarınıalmaktadır. Bu dış borçlarhalka ise hayat pahalılığı olarakyansımaktadır. Durum buyken faşistAKP iktidarını sürdürmek içindemagoji ve yalanla kendini başarılıgöstererek kitleleri kendineyedeklemek istemektedir. Sömürününaçığa çıkardığı tepkinin bastırılmasıiçin ise faşist devletin güçlendirilmesigerekiyor.AKP’nin “ileri demokrasi”si devrimcilerüzerinde etkisini göstermeyedevam ediyor. Polisler baskınlar yapmayı,sokak ortasından insan kaçırmayıalışkanlık haline getirdi. AKP MehmetAğar gibi, devrimci katillerini serbestbırakmak için elinden gelen her şeyiyaparken, bir yandan da komplolarladevrimcileri “hizaya sokmaya” çalışarak,kimin demokrasisini uyguladığınıda göstermiş oluyor.AKP’nin polisleri 4 Mayıs günüyine bir devrimciyi kaçırdı. İstanbulGazi Mahallesi’nde kalan Nadir Çınarsokak ortasında pusu kuran polisinsaldırısına uğradı. Uğradığı saldırı sonrasıburnu kanayan Nadir Çınar siyasişube polisleritarafındankaçırıldı.NadirÇınar’ınkaçırılmasın ı“IMF” NEDİR?“...Uluslararası Para Fonu ya da daha çok bilinen kısaltmasıyla IMF(International Monetary Fund), küresel finansal düzeni takip etmek, borsa,döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak,aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunanuluslararası bir organizasyondur. 1944 yılında ABD'nin New Hampshireeyaletindeki Bretton Woods'da kurulan ve 1947'de fiilen çalışmaya başlayanmilletlerarası ekonomik meselelerle uğraşan bir teşkilattır.Avrupa devletlerinin II. Dünya Savaşı sonrası bozuk ve depresyon içindekiekonomik durumlarının aksine Amerika Birleşik Devletleri'nin savaş boyunca ihracatınınaltın stoklarının artması, ekonomik bakımdan yardım yapacak tek ülkedurumuna gelmesine sebep oldu. ABD, Avrupa devletlerine doğrudan yardımyapmak yerine mali müesseseler kurarak yardım yapılması taraftarı oldu ve 1944yılında Bretton Woods'ta 45 devletin iştirakiyle bir takım kararlar alındı. BrettonWoods Antlaşması'nda; birisi, Milletlerarası Para Fonu, diğeri, Milletlerarası İmarve Kalkınma Bankası (IBRD) yahut kısaca Dünya Bankası isimleriyle iki ekonomikmüessesenin kurulması kararlaştırılmıştır...” (Kaynak, Wikipedia İnternet Ansiklopedisi)Bizim tanımızla ise, IMF, 2’nci Paylaşım Savaşı’ndan enaz kayıpla çıkanABD’nin, bunu fırsata dönüştürüp imparatorluğunu hazırlamak için,"MarsallTruman Doktrini adı altında başlatttığı yeni sömürge ilişkilerinde önemli bir kurumlaşmasınınadıdır. Süreç içinde bu işlevini fazlasıyla yerine getirmiştir.Çarpık kapitalizmin egemen olduğu,emperyalizmin yeni-sömürgesibir ülkenin borçlardan kurtulmasımümkün değildir. Emperyalizmleyeni-sömürge ülke arasındaki ilişkininprotesto etmek isteyen Halk Cepheliler5 Mayıs günü Vatan Caddesiüzerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğüönüne gittiler. Halk Cepheliler emniyetmüdürlüğü önüne geldiğindeyine polisin saldırısına uğradılar. Polisinbu saldırısı üzerine Halk Cephelilerpankartlarını açarak trafiğidurdurdular. Polisin Halk Cephelileresaldırısı caddede de devam etti.5 Mayıs akşamı Halk CephelilerGazi Mahallesi’nde de Nadir Çınar’ınserbest bırakılması için protesto eylemiyaptı. Eski Karakol’da toplanılarakGazi Cemevi”ne yürünen eylemde“Kaçırarak Bizleri Yıldıramazsınız!Nadir Çınar Serbest Bırakılsın!” pankartıaçıldı. <strong>Yürüyüş</strong> esnasında “AnalarınÖfkesi Katilleri Boğacak, KaçırmalarGözaltılar Bizi Yıldıramaz,Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz,İşkencecilerden Hesap SordukSoracağız” sloganları atıldı.Halk Cephesi adına Ali Asker Durgunbir açıklama yaptı. “AKP iktidarıdoğal sonuçlarından biridir borçlar.Çözüm, emperyalizmin işbirlikçisiAKP iktidarına son vermektir.Bunun yolu anti-emperyalist antioligarşikdevrimdir.Bizleri Bitiremezsiniz! Korkunuzu Büyütmeye Devam Edeceğiz!bir yandan barış manevralarıyla halkıoyalarken, bir yandan da devrimcilereve halka 12 Eylül cuntasından dahaazgınca saldırıyor” denilen açıklamadaNadir Çınar’ın Gazi halkından olduğuifade edildi. Çınar’ın yozlaşmayakarşı mücadele ettiği için daha öncetutsaklık yaşadığını söyleyen Durgun,“ AKP halktan ve devrimcilerden korkuyor.Arkadaşımıza herhangi birzarar gelirse bunun hesabını mislisiylesoracağız” dedi.Dev-Genç ve kızıl bayraklı yapılan400 kişinin katıldığı eyleme, DHF,ESP, PARTİZAN, HALKEVİ, SYKPde destek verdi.4 Mayıs günü Gazi Mahallesi’denişkence yapılarak kaçırılın Nadir Çınar6 Mayıs günü çıkarıldığı savcılıktarafından “örgüt üyeliği ve örgütesilah temin etme” iddialarıyla mahkemeyesevk edildi. Çınar, çıkarıldığımahkeme tarafından da tutuklanarakMetris T Tipi Hapishanesi’ne götürüldü.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!49


AVRUPA’dakiBİZSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Almanya’da 10 İnsanımızın KatledildiğiNSU Irkçı Nazi Katliam Davası Başladı! 2. Paylaşım Savaşı’ndansonraki̇ en büyük davaadaletsi̇zli̇k ile başladı! 7 yıl boyunca farklışehirlerde aynı silahla 10insanımız öldürüldü! Aynı silah olmasına rağmencinayetler arasında bir bağkurmadılar! Ölenlerin ailelerisuçlandı! Nazilere Almanistihbaratının özel kimlikhazırladığı açığa çıktı! Dava dosyaları ve delilleradalet bakanlığı tarafındanimha edildi! Zschape'ye hapishanede vemahkemede bir katil gibideğil, bir kahraman gibidavranılıyor! MÜNİHMAHKEMESİ’NDEKİYARGILAMA BİR ŞOVDUR! GERÇEK SUÇLULARYARGILANSIN! ADALETİSTİYORUZ!6 Mayıs'ta Münih Mahkemesi’ndetam anlamıyla bir şov izledik. Bu şovöyle bir şovdu ki, bir çok insanımızdaZschape denilen katil Nazi'yi boğazındansıkıp canını alma isteği yarattı.Kocası öldürülen Adile Şimşek‘teaynı duyguları yaşamıştı. O salondagördüklerine inanamıyordu.Şimşek; "Gözlerinde bir vicdanazabı var mı, bir pişmanlık duygusuokuyabilir miyim diye baktım. Ama enufak bir vicdan azabı ya da pişmanlıkgöremeyince, bir kez daha yıkıldım.IRKÇILIK KAPİTALİZMİN ÇOCUĞUDUR!KATİL ALMAN DEVLETİDİR!İçimden kalkıp yanına gitmek,boğazına sarılıp, bağırmak geldi:‘Söyle, hiç vicdan azabı çekmiyormusun? Sen ne biçim insansın?’Bunu yapamayacağım için dahafazla dayanamadım vekendimi dışarı attım.”İşte insanlarımızınçoğunda bu duyguyuyaratmıştır bu mahkeme.Alman Devletimahkemedeki bu adaletsizliğe,bu şova bilerekizin vermiştir.Ama Alman Devletişunu çok iyi bilmelidir, mahkemedeadeta bir "Kraliçe, iş kadını, kahraman"havasıyla oturan bu Nazi kadıninsanlarımızın nefretini ve öfkesiniartırmıştır. İşte bu nefret ve öfkedenkorkulmalıdır. Halkımızın artıkAlman devletine inancı yok olmayabaşlamıştır.Zschape, mahkeme salonundaçok rahattı. Bu, onun cesaretindenkaynaklı bir rahatlık değildir. Bu, Almandevletinden aldığı güçten kaynaklıbir pervasızlıktır. Avukatları onaiş kadını gibi giyinmesini ve rahat etmesinisöylemiş muhtemelen. Yaratılmakistenen sen bir suçlu değilsingörüntüsüydü.Mahkemede psikolojik üstünlükkurmaya çalıştılar. Avukatları ile şakalaştılar,telefonda görüntü izlediler.Salondaki polisle şakalaştılar.Sanki 10 insanımızın katili değildikarşımızdaki bu kadın.Bu mahkemede verilmek istenenbir mesajda şudur Alman halkına; Almangençleri arasında bir sempati yaratmakisteniliyor, Zschape bir kahramangibi ağırlandı o mahkeme salonundave bu şekilde de yansıtıldı Almanhalkına. Bakınbir ırkçı birNazi ama kendindenemin ve rahat...Münih'te görülendava bize bir kez daha AlmanDevleti’nin ırkçı NSU örgütünü desteklediğinigöstermiştir.Başından itibaren bu davada asılyargılanması gerekenin Alman Devletinitemsil eden kurumlar olduğunuyazmıştık.ALMAN DEVLETİ SUÇLU-DUR!ASIL YARGILANMASI GERE-KEN ADALET BAKANLIĞI, ANA-YASAYI KORUMA ÖRGÜTÜ VEİÇİŞLERİ BAKANLIĞI’DIR!Bu kurumlar yargılanmadığı veceza almadığı müddetçe bu katliamlardevam edecektir.Zschape'nin bu kadar pervasızşekilde hareket etmesinin sorumlusuAdalet Bakanlığı’dır.NSU'nun kuruluşundan bugünekadar bu davanın asıl sorumlusu Almandevletidir.SUÇLUDUR, ÇÜNKÜ;1- Öldürülen 10 kişi aynı silahlakatledilmiştir. Ama Alman devletibaşından itibaren AYNI SİLAH KUL-LANILMASINA RAĞMEN KAT-LİAMLARDA NAZİLERDEN ŞÜP-HELENMEMİŞTİR.501 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


AYNI Sİ-LAH KULLA-NILMA-SINARAĞ -MENB İ RTÜR-L ÜKA-TİLLERİ BULA-MAMIŞTIR! İşte buna kimseinanmıyor. Ki Alman polisinin bu katliamlardanbilgisi olduğu ortaya daçıkmıştır.2- Sürekli olarak ölen Türkiyelilerinkendi aileleri suçlanmıştır. 7 yılboyunca insanlarımıza kan kusturmuşlardır.Gazetelerde boy boy mafyanınişi olduğu yazıldı. Aile içi infazlar denildi,ailelerin acılarını daha katladılar.3- NSU örgütünün kurulmasındanitibaren içinde "Verfassungsshutz"(Anayasayı Koruma Örgütü) yer almıştır.Anayasayı koruma örgütü devletinbir istihbarat kurumudur!4- Anayasayı koruma örgütü bizzatbu örgüte 1 Milyon Euro para yatırmıştır!5- İntihar ettiği söylenen 2 Nazi'ninüzerinde Alman gizli servisinin(Anayasayı Koruma Örgütü) kimlikleriçıkmıştır. Bizzat bu kişiler adınakimlik hazırlanmıştır.6- 10 insanın katili olan bu Nazileringizli servise çalışan ajan olduklarıortaya çıkmıştır.7- Davanın başından itibaren süreklidava dosyaları kaybolmuştur. Birdava dosyası zaman aşımı yalanı ilebilerek imha edilmiştir.8- NSU'ya yardım ettiği belirlenengizli servis elamanları bırakın görevdenalınmayı terfi ettirilmiştir.9- Son olarak gördüğümüz bumahkemeden gerçek bir adaletin çıkmayacağıdır.10- Yine devletin hapishanesinde,Zschape'nin rahat bir şekilde yaşadığı2 gün önce tahliye olan bir kadıntutuklu tarafından açıkladı.Göçmen tutukluları korkuttuğu,hizmetçisi gibi kullandığı ortaya çıkmıştır.11- Sadece düşünceleri nedeniyletutuklanan devrimciler ise yıllarcatecrit hücrelerinde tutuluyor: Mektupları,gazeteleri ve kitapları verilmezkenZschape aşk mektupları alıyor,hapishanede bir popstar ve birkahraman edasında yaşıyor.Bütün bunların tek sorumlusuvardır; Alman Devleti!MAHKEME'DEZSCHAPE'Yİ SAVUNANAVUKATLARDA BİRERNAZİDİR!Bu avukatlar Zschape'yi seve sevesavunuyorlar bu çok açık. Bir Naziyisavunmak suçtur. Yasalar gereği savunuyorsandahi yüzün yere bakmalıdır,bırakın yere bakmayı kadınagülücükler atıyorlar.Mahkeme boyunca AvukatlarZschaepe'ye hayranlıklarını sergilediler,ciklet verdiler. Katil Zschaepehiçbir şey olmamış gibi duruşma salonundasakız çiğnedi. Zschaepe'ninavukatları utanmadan, hakim MangfredGötzl'ın tarafsız olmadığını ilerisürdüler. Daha ne bekliyorlar dersiniz!Avukatların soyadlarına baktığımızzaman bile ırkçı bir soydan geldikleribelli oluyor. 3 avukatın soyadlarınınStahl (Çelik), Sturm (Fırtına)ve Heer’dır (Ordu) Bunlar Almannazilerininde kullandığı terimlerdir.Belki birer Nazi çocuğudurlar.ÖLEN İNSANLARIMIZİÇİN ADALET İSTEMEYEDEVAM EDECEĞİZ!Gazetelerde mahkeme önündekiprotesto "2 Türk kızının gösterisi" olarakverildi. Adalet istiyoruz diyereko mahkeme salonuna girmek istemişlerdi.Alman polisi mahkemeyekatılımı engellemek için adeta günleröncesinden tehditler yağdırdı."Kuş uçurtulmayacak, yoğun güvenlikönlemleri alınacak, trafiğekapatılıcak" vb. açıklamalar yaptılar.Bunun tek amacı vardı o mahkeme salonununönüne insanların gelmesiniengellemek.Ama devrimcileri engelleyemediler.Alman Devleti’nin onca tehdidinerağmen o nazilerin suratına"Hesap vereceksiniz" demek için omahkemenin önüne geldiler."2 Türk kızı." Ne kadar da çokkorktular onlardan. Herkes hayranoldu bu iki kıza. İnsanlarımızı diri diriyakan bu faşistlerden korkmadıklarını,halkımızın sahipsiz olmadığını göstermekiçin gittiler o mahkemeye.Bu "iki Türk kızı" ANADOLUGENÇLİK ÜYESİDİRLER. Onlarölen insanlarımız için adelet istemek,halkı sahipsiz bırakmamak içinoradaydılar. Hesap sorma kültürünüDev-Gençli'lerden almışlardı. Onlarda bu kültürden gelen iki Dev-Gençli’ydi.Bu yüzden bu kadar öfkeliydilerbu katillere. O yüzden o salonagirip, "Sen istediğin kadar kuzupostuna girmeye çalış ama birkurtsun" demek istiyorlardı.O iki Dev-Genç'li kız 3 buçuk milyonhalkımız adına onların öfkeleriadına oradaydılar. Onlarında öfkelerinikuşanmışlardı.BUGÜN O MAHKEMESALONUNUN ÖNÜNDEBİNLER DEĞİLDİKAMA İNANINOLACAĞIZ! BUNUALMAN DEVLETİNİNADALETSİZLİĞİNİNKENDİSİ YARATIYOR!Bizim halkımız adaletinde, adaletsizliğindene demek olduğunu çokiyi bilir. Ve oynanan bu oyunun farkında.Bizim halkımız ulusal bilinciyüksek bir halktır. İnançlarına değerlerinesahip çıkacaktır. Dünyadaanti-emperyalist bilinci en yüksekolan halktır. Dünyada ulusal mücadeleverip ülkesini işgalcilere teslim etmemişbir halktır. Korkak değildir.Ölülerinin hesabını soracaktır. Şu anAKP'nin “sakin olun her şey düzelecek”yalanlarına inanıyorlar ama gerçeklerimutlaka görecekler. Biz mücadeleetmezsek o mahkemeden hiçbiradaletin çıkmayacağını anlatacağızhalkımıza ve birlik olmalarını sağlayacağız.Daha güçleneceğiz ve o mahkemedeAdaleti Biz Yargılayacağız!Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!51


Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs201352Avrupa’da Baskı ve Tehditleriniz DevrimciTutsaklara Sahip ÇıkmamızıEngelleyemez!Nezif Eski için 30 Nisan günüDüsseldorf Fransız konsolosluğuönünde destek açlık grevi çadırı açıldı.Nesif Eski'nin direnişi sahiplenmekve ölümünü engellemek için yapılaneylemden vazgeçmeyeceklerini duyaranHalk Cepheliler "Demokratikhakkımızı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz!"vurgusunu yaparak herkesinçadıra gelip direnişi sahiplenmeyeçağırdırlar.Çadırın 1. ve 2. GünüYazılan Günlük:1. gün: 30 Nisan sabahı çadırmızıDüsselorf’da Fransız başkonsolosluğuönüne kurduk. Pankartlarımızıçadırımızın etrafına astık ve Nezif Eski’ninresimlerini çadırımızın önüneastık. Almanca ve Türkçe bildirileriHitler'in Çocuğu Zschape,Hesap Vereceksininsanlara ulaştırdık veNezif Eski’nin direnişini veFransız devletinin hukuksuzluğunuteşhir ettik. İnsanlarFransa’da böyle bir dayatmanınolamayacağını söyledi şaşırarak.Fakat biz onlara NezifEski’nin durumunu ve açlıkgrevinin 49. gününde olduğunuanlattık. Nezif Eski’nindirenişi karşısında şaşıraninsanlara Şadi Özbolat’ında Tek Tip Elbise'ye karşıaynı şekilde direndiğini vekazandığını söyledik.2. gün: 1 MayısNöbetçi arkadaşlarımızdışında herkes kendi bölgelerindeki1 Mayıs yürüyüşüne katıldıktansonra saat 15.00’e doğru çadıragelmeye başlandı. Saat 17.00’e doğruAlmanca bildiri sesli bir şekildeokundu. Akşam Köln sanat Atölyesindenarkadaşlar saz çaldı ve hep birliktetürküler söylendi.Eylemin 3. günü çadırımızda dönüşümlüaçlık grevi başlayacağı duyurusuyapıldı.Almanya’da, 6 Mayıs günü Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’ndegörülen Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütünündavasına Anadolu Federasyonu da katıldı.Sabahın 6.00’sında mahkeme önüne gelen Federasyonçalışanları Türkçe ve Almanca, “Hitler'in Çocuğu Zschaepe,Hesap Vereceksin” pankartını açtılar. Pankart, gün boyumahkeme önünde habercilerin ilgi odağı oldu ve onlarcaröportajlar yapıldı.Mahkemenin ilk duruşmasında, Beate Zschape’ninavukatları mahkeme binasına girdiklerinde üst aramasıolduğunu ve neden tek savunma avukatlarına yapıldığınısorarak, reddi hakim talebinde bulundular. Bundan dolayımahkemenin ikinci oturumu, 14 Mayıs tarihine ertelendi.Davaya ayrıca tanınan 3-4 Nazi de seyirci olarakkatıldı.Mahkeme önünde Anadolu Gençlik üyesi iki kişi Almanca,“Adalet İstiyoruz” pankartı açıp polis bariyerlerinigeçerek eylem yaptılar. Ellerindeki kırmızı boyalı şişeyipolis otosuna fırlatarak, “9 Esnafımızın kanı sizin elinizde”sloganlarını attılar. Orada görev alan 500’ün üzerindepolis Gençlik üyelerine saldırdı ve sürükleyerek gözaltınaalmaya çalıştı. Slogan atarak “Adalet İstiyoruz”, “Budava kamuoyuna açık olmalı, neyi gizliyorsunuz?”,“Nurhan Erdem ve diğer tutuklu devrimciler Almanya hapishanesindeyıllarca tecrit altında tutulurken, katil BeateZschape niye özel muamele görüyor” diye hesap sordular.Gençlerin kararlı direnişi ve diğer eylemciler tarafındansahiplenilmesinden dolayı gözaltına almaya çalışanpolis geri çekilmek zorunda kaldı. Gençlerin direnişidevam ederken, bir Anadolu Federasyonu çalışanı AlmanAntifaşistler tarafından kurulan sahneye çıkarak, “İşteAlmanya demokrasisi, iki genç kızımızın protesto etmelerineizin vermiyorlar. Bizler Nazilere karşı olduğumuziçin sürekli polis tarafında coplanıyoruz, gözaltınaalınıyoruz. NSU yıllarca bizleri öldürürken, bunlar bizleresaldırıyor ve protesto hakkımızı engelliyorlar” diyerekherkesin sahip çıkmasını istedi. 150’ye yakın olan eylemcilersahip çıkarak, gençlerin gözaltına alınmasına izinvermedi. O saate kadar sokak trafiği açık tutulurken, AnadoluFederasyonu ve Alman Solcular trafiği kapatarak eylemleriniyolda yaptılar. Polis bunu da engellemeye çalışırken,sonra geri çekilmek zorunda kaldı. Anadolu Gençliğiüyeleri saatlerce 10-15 polisin çemberi içinde direnişlerinidava boyu sürdürdüler.Katledilen İnsanlarımız İçin Adaletİstiyoruz!Almanya'da sekizi Türkiyeli, dokuz yabancı esnafı İçişleriBakanlığına bağlı Anayasayı Koruma Örgütünün denetimindekatleden NSU (Nasyonalist Sosyalist Yeraltı)örgütü katillerinin davasının başladığı gün, Berlin AnadoluFederasyonu çalışanları Türkiyelilerin yoğun olarakyaşadığı Kreuzberg Köprüsüne “Katledilen insanlarımıziçin adalet istiyoruz-Anadolu Federasyonu” yazılı bir pankartastılar. Katledilenlerin resimlerinin de olduğu pankartgün boyunca asılı kaldı.1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Avrupa Halk Cephesi Coşkuyla1 Mayıs Alanlarını DoldurduAlmanyaBremen'de, 60 Halk Cepheli’ninde içinde bulunduğu 1 Mayıs kutlamasındaCepheliler, yürüyüş boyunca,“Mahir, Hüseyin, Ulaş KurtuluşaKadar Savaş! Halkız Haklıyız Kazanacağız!”sloganlarını attılar. Şehirmerkezinde Alman sendika yöneticilerininkonuşmalarının ardından çekilenhalaylar ve söylenen türkülerleyürüyüş sonlandırıldı.Berlin’deki 1 Mayıs kutlamalarıher yıl olduğu gibi yine 30 Nisan akşamındanbaşladı.Berlin'deki ilk 1 Mayıs yürüyüşüsendikalar öncülüğünde yapıldı. BerlinHalk Cephesi, kızıl fularları, yıldızlıbereleri ve kızıl bayraklarıylakortejde yerini aldı.<strong>Yürüyüş</strong>ün biteceği yer olan BrandenburgerTor Meydanı’na gelindiğindeHalk Cephesi kortejinde açılan30 metrelik kızıl bayrak herkesinilgi odağı oldu. Bu meydan aynı zamandaAmerika, Fransa gibi emperyalistlerinBüyükelçilikleri, Konsolosluklarıve yine Alman parlamentosununbulunduğu bir yerdi.Berlin’deki ikinci 1 Mayıs eylemiAlmanya / MannheimAlmanya / Dortmudanti-faşist gruplar tarafından organizeedilen Devrimci 1 Mayıs'da yineHalk Cepheliler de kızıl bayraklarıylayerlerini aldı. Berlin’in bir başkasemtinde yürümek isteyen 200 kişilikNazi grubu anti-faşistlerin müdahalesiyleengellendi.Köln’de Halk Cepheliler 60 kişilikkortejiyle “Halk Cephesi“, “Yaşasın1 Mayıs – Es Lebe der 1. Mai”,Mahir ve Dayı’nın resmi bulunan birpankart ile yürüyüş alanında yer aldılar.<strong>Yürüyüş</strong> sırasında Almanya’daırkçılığı ve Nezif Eski’nin direnişinianlatan konuşmalar yapıldı. AyrıcaGrup Yorum’un 8 Haziran’da OberhausenArena’da düzenleyeceği konserinduyurusu ve bilet satışı yapıldı.Nezif Eski’nin direnişine destek olmakiçin de onlarca fax metni imzalandı.Stuttgart’ta yapılan 1 Mayıs’taHalk Cepheliler, Halk Cephesi veAnadolu Federesyonu pankartları altındayürüdüler. Kızıl fularlarla ve kızılbayraklar taşıyan kitle sloganlaratarak yürüdü. 140 kişinin katıldığıyürüyüş saat 11.30'da sona erdi.Ulm şehrinde Alman sendikalar vegöçmen örgütleri, sabah10.00’da Alman SendikalarBirliği (DGB) önündetoplandı. Anadolu Federasyonuda “Irkçı SaldırılaraKarşı Örgütlenelim”pankartı, kızıl flamaları,fularları, “NezifEski Açlık Grevinin 50.Gününde”, “Nezif EskiÜzerindeki Baskılar Kaldırılsın”,“Irkçılığa KarşıTek Ses” dövizleri ile yürüyüşegeçti.1 Mayıs Dortmund'dada coşkuylakutlandı. 100 kişinin yeraldığıHalk Cephesi korteji,coşkusuyla tüm kitleyietkiledi. Parti-Cephesloganları atan umudunçocukları Dayı'nın resmi-Devrimci TutsakNezif Eski'nin GönderdiğiMesaj:UMUDU FEDA RUHUYLA BÜ-YÜTÜYORUZ!“Herkes barış ve uzlaşma yolunututarken, biz ısrarla direnmeyen çürürdiyoruz ve umudu feda ruhuyla büyütüyoruz.1 Mayıs'ın coşkusuyla,direnmenin onuru ve sıcaklığıylaMERHABA.Bugün direnişin adı Mehmet’tir, kızılbir nehir olup aktık alanlara, Alişanolup kuşandık umudu, umut ki sığmazdört duvar arasına, yine hep biraradayız işte. Şadi abimizin direnişi vezaferi bize direnme gücü verdi ve benbu güç ile Özgür Tutsak olmanıncoşkusunu yaşıyorum, geleneklerimizebağlı olmanın, inançlı ve kararlıolmanın mutluluğunu yaşıyorum.Beni tutsaklığımdan bu yana, hiçyalnız bırakmayan Özgür tutsaklarımızave tümüyle büyük ailemizeumudumuza sonsuz teşekkürler.YAŞASIN 1 <strong>MAYIS</strong>!İNSANLIK ONURUIŞKENCEYİ YENECEK!KURTULUŞ KAVGADAZAFER CEPHEDE!Nezif Eski”ni taşıdılar. Kızıl bayrakların, şehit resimlerininde taşındığı kortej, alana enönde taşınan “Yaşasın 1 Mayıs” pankartıylave gür sloganlarıyla girildi.Duisburg: Halk Cephesi korteji 1Mayıs yürüyüşünde önde Mahir veDayı’nın resimleriyle ve “Yaşasın 1Mayıs” pankartıyla yerini aldı. <strong>Yürüyüş</strong>ünsonunda 1 Mayıs meydanındatürküler söylendi ve halay çekildi.Halk Cephesi kortejinde toplam35 kişi katıldı.Hollanda - Rotterdam:500 kişilik kitle saat 18.00’deRotterdam belediye binası önündetoplanmaya başlandı.Türkçe, Kürtçe, Hollandaca veİngilizce dillerinde Halk Cephesi imzalı“Yaşasın 1 Mayıs” ve AnadoluSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!53


Gençlik imzalı “İhsan Gürz İçinAdalet İstiyoruz” pankartlarıyla, kızılbayraklarla80 kişilik Halk Cephesikorteji yürüyüşte yerini aldı.FransaMulhouse şehrinde yaklaşık 1500kişinin katıldığı kutlamalarda işçive memur sendikaları, anti-kapitalistparti ve örgütlerin yanı sıra Türkiyelisol gruplarda 1 Mayıs kortejindeyerlerini aldı. Halk Cephesi de coşkulusloganları ve kızıl bayraklarıylayürüyüş meydanındaydılar.1 Mayıs kutlamaları Paris şehrindekiBastille meydanında yapıldı.Halk Cepheliler de her sene olduğugibi alandaki yerini aldılar. İlkolarak Anadolu Federasyonu imzalı“Emeğimizle Varız Hakkımızı istiyoruz”Fransızca pankart, Dayı'nınresminin bulunduğu “Devrime OnsuzAma Onula Yürüyeceğiz” Türkçepankartı, “Emperyalizm Değil DirenenHalklar Kazanacak” pankartı veCephe yıldızı asıldı.kartının arkasında tek tip kıyafetleriylegençler ve çocuklar yerlerini aldılar.Disiplini ve görselliği ile HalkCephesi korteji etrafta izleyenlerin vebasının ilgi odağıydı. <strong>Yürüyüş</strong> boyunca,“Yaşasın 1 Mayıs”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız”, “Mahir’denDayı’ya Sürüyor Bu Kavga”, “MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”sloganları atıldı. Genel katılımınyaklaşık 2000 olduğu 1 Mayıs yürüyüşüneHalk Cephesi 120 kişiylekatıldı.Almanya / Duisburgİsviçre - ZürichSayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013Belçika - BrükselBrüksel Halk Cephesi kızıl bayraklarıyla1 Mayıs meydanında yerlerinialdı. Meydanda, Halk Cephesi,standını kurarak bildiri dağıtıp bilgilendermeçalışması yaptı.İngiltere - LondraHalk Cephesi kortejinde; “EmperyalizmleUzlaşmayacağız, AKPFaşizmine Teslim Olmayacağız!,Milyonları Örgütleyeceğiz!” pan-Halk Cephesi 1 Mayıs kortejinde20 kişilik Tek Tip kıyafetlilerin ardından,“Yaşasın 1 Mayıs”, “Emperyalizmleuzlaşmayacağız, AKPFaşizmine Teslim Olmayacağız, Milyonlarıörgütleyeceğiz”, “Irkçılığakarşı Tek Ses Tek Yürek” pankartlarınıtaşıdı. <strong>Yürüyüş</strong>te 80 kişilik HalkCepheli vardı. Akşama doğru Alternatifgrupların yürüyüşüne polisin saldırısısonucu çıkan çatışmalarda 51kişi gözaltına alındı.Rusya ve Ukrayna’da1 Mayıs Coşkusu1 Mayıs Ukrayna ve Rusya'nın hemenhemen tüm şehirlerinde kutlandı.Mitinglere bulundukları şehirlerdeHalk Cepheliler de Rusca ve Türkçeyazılı “Yaşasın 1 Mayıs” pankartıile katıldı. Özellikle Sovyet gazileri,Halk Cephesi kortejini ilgi ve sevinçlekarşıladılar.Almanya / HamburgBelçikaİngiltereSuriye'de Emperyalistler veİşbirlikçileri Protesto Edildi!Türkiye'de Uluslararası Eyüp Baş Emperyalist SaldırganlığaHalkların Birliği Sempozyumuna katılarak, sonuçbildirgesinde katılımcı tüm ülkelerin 6 Mayıs'ta Suriye'yledayanışma amacıyla gösteriler düzenlenmesi kararıüzerine bir gösteri düzenlendi. Şam'daki Türkiye veABD Büyükelçilikleri önünde yapılan gösteriye muhalifbirçok parti - vatansever örgütlülükler ve Suriye HalkCephesi de temsilen katıldı.İstanbul'daki anti-emperyalist sempozyuma katılanyaklaşık 20 ülkenin aynı anda Suriye'ye dayanışma eylemiyapma kararı sonucunda bir araya geldiklerini ve Türkiye'dedayanışma örneği gösteren herkesi selamladıklarını,6 Mayıs'ın Suriye'nin şehitler günü olması münasebetiyleşehitlerini Suriye'yi emperyalizmin işbirlikçilerindenkurtaracakları güne olan inancıyla andıklarını veİsrail'e karşılık verme dahi, vatan savunmasında yapılacakher şeye Suriye halkı olarak hazır olduklarını ifadeetti. Eylem, Zaferi mutlaka kazanacaklarına dair sloganlar,marşlar ve halaylarla bitirildi.Ayrıca Suriye Halk Cephesi, 1 Mayıs'ta Taksim'e yürümekisteyen halka saldıran AKP'nin katil polisi'ni protestoeden bir açıklama yayınlandı.541 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NDA <strong>ŞEHİTLERİMİZİN</strong> <strong>KANI</strong> <strong>VAR</strong>!


Irkçılığa Karşı Tek SekTek Yürek Konser'iŞehir Şehir Kapı Kapı DolaşılarakDuyuruluyor3 Mayıs günü Almanya'nın Düsseldorf şehrinde 8 Haziran’da OberhausenArena'da yapılacak olan 2. Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek Grup YorumKonser çalışması yapıldı. Grup Yorum'u hiç tanımayan gençler rubun böylebir konuyu işlediğini duyunca etkilendiler.Toplam 150 afiş yapıldı ve 400 el ilanı dağıtıldı.Frankfurt’ta 5 Mayıs günü Saz-Rock Derneği’nde bir söyleşi düzenlendi.Sabah saatlerinde hep birlikte yapılan kahvaltıyla başlayan söyleşide YorumcularTürkiye’deki konser çalışmalarından örnekler verdi. Bağımsız Türkiyekonserinde biraraya gelen yüz binlerin heyecanı ve coşkusu paylaşıldı.Söyleşide ırkçı saldırılar, Alman hükümetinin faşist örgütleri koruması konularıtartışıldı. Söyleşi sonunda konser çalışmaları ile ilgili planlar tartışıldı.Hamburg Alevi Kültür Merkezi’nde 4 Mayıs günü gerçekleşen söyleşideAlmanya’da bizzat Anayasayı Koruma Örgütü tarafından korunduğu ortayaçıkan ırkçı NSU’nun katlettiği insanlarımızın resimleri ile “Irkçılığa KarşıBirleşelim Örgütlenelim“ pankartı asıldı. Söyleşiyi organize eden Ekin KültürMerkezi adına söyleşi hakkında yapılan açılış konuşmasında genel olarakAvrupa’da özel olarak Almanya’da ırkçılığın giderek arttığı belirtildi.Ardından Grup Yorum üyeleri konuşmaları için sahneye davet edildi. GrupYorum üyeleri ilk olarak Türkiye’de yaşanan gelişmeleri AKP faşizmin genelolarak halka, devrimcilere ve özel olarak Grup Yorum üzerindeki baskıları,saldırıları belirterek, Grup Yorum’un bu mücadele içindeki yerini anlattılar.80 kişinin katıldığı ve 2 saati aşkın süren söyleşi Grup Yorum üyerininmüzik dinletisiyle sona erdi.Düren’de üç Yorum dinleyicisinin katıldığı çalışma bir buçuk saat sürdü.Türkiyeli'lerin yoğun yaşadığı Nord Düren ve çarşı merkezine gidildi, afiş asıldı,el ilanı dağıtıldı. Sohbetlerde 24 Mayıs Düren Alevi derneğinde Grup Yorum’unvereceği söyleşiye davet edildi.Almanya’nın Bielefeld şehrinde Bielefeld Üniversitesi’nde 14 Mayıs’tayapılacak Grup Yorum söyleşisi için 6 Mayıs günü Grup Yorum dinleyenleritarafından bir bilgilendirme standı açıldı.Birçok insanın ziyaret ettiği stantta olumlu tepkiler alındı. Bir Alman gençGrup Yorum’u eskiden bir Türkiyeli arkadaşının onu zorla Yorum‘un bir konserinegötürdüğünü ve o günden beri Grup Yorum‘un türkülerini ve duruşunuçok beğendiğini söyleyip, konsere gelmek istediğini belirtti. Üniversitedeayrıca “Türküler Susmaz Halaylar Sürer” ve Grup Yorum’un yapacağı söyleşive dinletinin çağrısının yazılı olduğu bir pankart asıldı. Katledilenler İçinAdalet İstiyoruz!Almanya’nın Münich şehrinde, 6Mayıs günü görülmeye başlanan NSUdavası olarak da bilinen, 8 Türkiyeli 1Yunanistanlı’nın öldürüldüğü katliamlarile ilgili, Belçika Anadolu FederasyonuAlman Büyükelçiliği önünde aynıgün bir eylem düzenledi. Yargılamanınbaşlayacağı günlerde oluşan havadanbelliydi ki Alman yargısının derdi ırkçıkatilleri yargılamak değil, katilleri aklamaktı.Bunun için mahkemeyi 6 Mayısaerteleyerek kamuoyunun ilgisiniazaltmaya çalışsalarda Anadolu Federasyonubulunduğu her ülkede Adaleletiçin mücadele etmeye devam edecekaçıklaması yapıldı. Hollanda'da FTİPİ FİLM İzletildiHollanda'da sinemalarda yasaklananF Tipi Film, Utrecht Alevi KültürDerneğinde 5 Mayıs günü gösterildi.Film sırasında duygusal anlar yaşandı,bazı sahnelerde ağlayanlar oldu.Film gösterimine 65 kişi katıldı. Filmgösterimi öncesinde ve sonrasında 8 Haziran2013 tarihinde Oberhausen'da yapılacakolan Grup Yorum konserinin duyurusuyapıldı ve <strong>Yürüyüş</strong> dergisi dağıtıldı. Mücadelenin SesiAtina SokaklarındaYunanistan’ın Atina şehrinde 8 Mayısgünü, Halk Cephelilerin çıkarmış olduğuAgonas (Mücadele) dergisinin topludağıtımı yapıldı.4 Halk Cepheli'nin katıldığı tanıtımda4 dergi halka ulaştırıldı.Sayı: 364<strong>Yürüyüş</strong>12 Mayıs2013KATLİAMCI AKP’DEN HESABINI SORACAĞIZ!55


Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimiz18 Mayıs-24 Mayıs18 Mayıs 1977 doğumlu Şengül, mücadeleyeMalatya Gazi Lisesi’nde okuduğu yıllardakatıldı. Daha sonra Malatya ve İstanbul’daKurtuluş bürosunda çalıştı. Nurtepegecekondu halkının örgütlenmesinde yeraldı.Defalarca gözaltı ve tutsaklıklar yaşadı.Şengül AKKURT Oligarşinin hukuksuz “ceza”ları sonucumücadelesini illegalite koşullarında sürdürdü.19 Aralık 2000 Katliamı karşısında tereddütsüz fedasavaşçısı olmak istedi. Bu görevi üstlendiğinde, yine tereddütsüzyürüdü zalimlerin üstüne. 20 Mayıs 2003’te AnkaraKızılay’da feda eylemi hazırlığı içindeyken kazaylameydana gelen patlama sonucu şehit düştü2000'den bu yana tutsaktı. 19-22 AralıkKatliamı’nda kurşunla yaralandı. Oligarşinin“Hayata döndürme” adına sıktığı kurşunlar,vücudunda yaralar açtı.Sevkedildiği Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'nde8. Ölüm Orucu Ekibi içinde yeraldı.Direnişin belli bir noktasında zayıflık gös-Ali ŞAHİNterdi ve ölüm orucunu bıraktı. Daha sonra ciddi rahatsızlıklarbaşgösterdi vücudunda. Tedavisinin yapılmaması, hastalığınınağırlığına rağmen tahliye edilmemesi nedeniyle21 Mayıs 2004’te, 26 yaşındayken, tecritin aldığı 112. canolarak aramızdan ayrıldı.Aykut KAYNARAykut 1961 doğumludur. Bolu’da mücadeleninen ön saflarındaydı. Daha sonra Karadeniz’de,Aybastı Bölgesi’nde çalışmayabaşladı. 19 Mayıs 1980’de faşistler tarafındankatledildi.Anıları MirasımızYakınları Zeynep Korkmaz'ıAnlatıyor: Ne Antep’i TerkEtti, Ne De MücadeleyiZeynep, 1993-96 yılları arasında Gaziantep Mücadele vesonra da Kurtuluş dergisinin temsilciliği görevini üstlenmişti.Bu yıllar içinde polis onu mücadeleden vazgeçirmek için birçokkez gözaltına aldı, işkence yaptı. "...Ya mücadeleyi bırakacaksınya Antep'i terk edeceksin..." dediler hep. Ancak o, nemücadeleyi bıraktı, ne de Antep’i terk etti. Tersine gözaltılaryaşadıkça, baskılar gördükçe mücadeleye daha çok sarıldı. '93Eylül'ünde Gaziantep'te dergi bürosu açıldığı zaman gelenlerikarşılarken yeni bir mevzi kazanmanın sevinci vardı onda.O gün açılışa gelenleri karşılayan Zeynep KORKMAZ, tutuklamalarolduğunda kurumlarımızı sahiplenendir. Kurumları“Bana göre hareket... Açlıktan ya da hastanekapılarında, emekli kuyruklarında kimseninölmemesi demek. Hareket umut demek. Hareketekmeğe, adalete, eşitliğe, özgürlüğe ve özgürvatana duyulan özlem demek. Kısacası hareketgelecek demek.”Hamit KAYAŞengül AkkurtHüseyin KILIÇ Zeynep KORKMAZBir Cephe gerilla birliğiyle,oligarşinin askeri güçleriarasında 20 Mayıs1998’de Dersim Hozat TavukluKöyü yakınlarında çıkançatışmada, saatlerce çatışıpbirliğin kuşatmayı yarmasınısağlayarak şehit düştüler.Çatışırken son anlarında ellerindeki malzeme ve dökümanlarıimha edecek bir cüret ve iradeyle kucakladılarölümü.Hüseyin Kılıç, 1977 Malatya Akçadağ Kasımuşağı doğumludur.Mücadeleye 1991’de Malatya’da lise öğrencisiykenkatıldı. Bir süre İstanbul mahalli bölgelerde çalıştı.Zeynep Korkmaz, 1975, Kilis-Söğütlü doğumludur.Mücadeleye lise yıllarında katıldı. 1993-96 arasındaGaziantep Mücadele ve Kurtuluş Temsilcilikleri’ndebulundu. 1997’de gerillaya katıldı.22 Mayıs 1980'de İstanbul Gültepe'defaşistlerin, kaldıkları evi basması sonucu şehitdüştü.açık tutmak için büyük çaba göstermiştir. Tutuklamalardan sonradergi bürosunun tüm yükü onun omuzlarındadır. Öyle birdurumda dergi dağıtımı daha da önemli bir hale gelmiştir. Bununönemini anlamayıp, dergi dağıtımında yan çizenler olduğunda;"Bunlar ne?", "Boyunuza bakın da...", "Devrimcilik yapacakadam yalan söylemez" deyip doğruyu, yapılması gerekenigöstermeye çalışıyordu. O anda dergiyi sürekli ve yaygındağıtmak bir görevdi. Hem polisin saldırılarına verilecekbir cevaptı bu, hem de daha çok insana ulaşmak için dergi dağıtımınıgenişletmek zorunluydu.Tutuklananlar oldu, "Ben ne yapabilirim ki” demeyen, tersineöyle bir durumda daha çok çalışmak gerektiğini savunan,bunu pratikte gösteren biridir. Bu zorluklar, yokluklar karşısındayılmayan, teslim olmayan bir iradedir. Bu bağlılık ve iradenedeniyledir ki, ne Antep’i terk etmiştir, ne de mücadeleyi.Antep’ten sadece bir kez, kendi isteğiyle o da Dersim dağlarınaumudu taşımak için çıkmıştır....


Kaypakkaya,1970’lerdekidevrimci kopuşunbir halkasıdır.Gençlik içindekiçalışmalarınınbir aşamasında,içinde bulunduğuve başınıPerinçek’inİbrahim KAYPAKKAYAçektiği PDA’dankoparak TKP/ML’nin kurulmasına önderliketti. Klasik halk savaşı modelinitemel alan bir stratejiyi savundu. 12Mart Cuntası’na karşı silahlı mücadeleyisürdürürken, 24 Aralık 1972 gecesiVartinik'e bağlı Mirik Köyü’nde kuşatıldılar.Çatışmada Ali Haydar Yıldızşehit düşerken, Kaypakkaya yaralıolarak kuşatmayı yarmasına rağmendaha sonra tutsak düştü.Dersim, Elazığ ve Diyarbakır'daaylarca işkencede kaldı. Ser verdi, sırvermedi. 18 Mayıs 1973’te Diyarbakırişkencehanelerinde ölümsüzleşti.Jose MARTİKüba'nın İspanya'yakarşıbağımsızlık savaşınınönderiydi.1853'te Havana'dadoğdu.16 yaşında LaPatria Libre(Özgür Vatan)adlı bir gazete çıkardı.17 yaşında bağımsızlık savaşınakatıldığı için tutuklandı. Altı ay kürekcezasından sonra, İspanya'ya sürüldü.Sürgün hayatının uzun bir bölümünüNew York'ta geçirdi ama LatinAmerika'yla bağını sürdürdü. Yazılarıylaünü tüm kıtaya yayıldı. KübaDevrimci Partisi'nin kuruluşuna önderliketti. Marti, partisinin önderliğindegerilla savaşı temelinde sürdürülenbağımsızlık savaşına katılmakamacıyla 11 Nisan 1895'te gizliceKüba'ya döndü. Ne ki, 16 yıl ayrı kaldığıülkesine döndükten bir ay sonra,19 Mayıs 1895'te bir çarpışmada vurularakşehit düştü. Fakat bağımsızlıkateşini bir kez tutuşturmuştu ve o ateşyanmaya devam etti.Emperyalist Saldırılara DirenenSuriye Halklarının YanındayızEmperyalizmin işbirlikçileri aracılığıyla Suriye halklarına saldırmasıHalk Cepheliler tarafından 6 Mayıs günü yapılan eylemle protesto edildi.İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan Cevahir Alışveriş Merkezi’nde yapılaneylemde “Emperyalist Saldırılara Direnen Suriye Halklarının Yanındayız”pankartı açıldı. “Kahrolsun Emperyalizm Yaşasın Mücadelemiz”,“Kahrolsun ABD İşbirlikçi AKP”, “NATO’nun Askeri HalklarınKatili Olmayacağız” sloganlarıatılan eylemdeBülent Uluada tarafındabir açıklama yapılarakAmerika’nın demokrasigetiriyoruz yalanlarınıdaha önce işgal ettiğiIrak’ta, yüzbinlerin katledildiğiLibya’da gördükleriniifade etti.AKP Halk Düşmanlığını Hasta YatağındaZorla İfade Alarak GösteriyorBaşına isabet eden gaz bombası ile ağır yaralanan ve beyin travmasıve kanaması ile hayat mücadelesi veren Meral Dönmez’in yoğun bakımdaifadesi alınmak istendi. Faşist AKP’nin katil polislerine yakışan bu yenisaldırıydı.Hastane idaresi polisin yoğun bakımdaki Meral Dönmez’in ifadesininalınmasına izin verdi. Bunu öğrenen Halk Cepheliler, 6 Mayıs günü saat16.45’de hastane önünde basın açıklaması ile bu durumu protesto edip halkateşhir etti.Hakkımızı Aramaya, Adalet İstemeyeDevam Edeceğiz!13 haftadır Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde keyfi bir şekilde,komplolarla tutuklanan devrimcilerin serbest bırakılması talebiyle “AdaletNöbeti” eylemini yapan Halk Cepheliler, 8 Mayıs günü 14. haftasındada basın açıklaması ve oturma eylemi yapmak istedi.Adliyenin C Kapısı önünde eylem yapmak isteyen Halk Cephelilerepolis gaz bombası ve tazyikli suyla saldırdı.Direnen kitleye biber gazı sıktı. 25 kişininyer aldığı eylemde, zorla adliyeninmeydan olan kısmına sürüklenen HalkCepheliler burada oturma eylemlerinebaşladılar. Polisler bu sefer de oturma eyleminesaldırdı. Polis, meydanın dışına kadarHalk Cepheleri TOMA ile sürükledi.


Sayı-1 2013 Tekirdağ 1 Nolu F TipiHapishanesiGomedi’den Seçmeler

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!