13.07.2015 Views

TAKSİM 1 MAYIS ALANI'DIR! - Yürüyüş

TAKSİM 1 MAYIS ALANI'DIR! - Yürüyüş

TAKSİM 1 MAYIS ALANI'DIR! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

AKP’nin Hasta Tutsak PolitikasıZamana Yayılan İdamdır!HASTA TUTSAK METE DİŞ’İ AKP’NİNZULÜM HÜCRELERİNDEN ÇEKİP ALACAĞIZ!www.yuruyus.comwww.yuruyus.comHaftalık Dergi / Sayı: 3635 M ayıs 2013Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)info@yuruyus.com1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NA ÇIKAN HER YERDEFAŞİZMİN TERÖRÜ VE HALKIN DİRENİŞİ VARDI!Taksim 1 Mayıs Alanı’dır!1 Mayıs Alanı’nıŞehi̇tleri̇mi̇zle Kazandık!Taksi̇m’i̇ YasaklamayaGücünüz Yetmez!info@yuruyus.comYeni Şehitler Pahasına daOlsa Faşist AKP’ye1 Mayıs Alanımızı GaspEttirmeyeceğiz!İLAN EDİYORUZ!2014’TE YİNE <strong>TAKSİM</strong>’DEYİZ!FEHMİ MEŞEMERAL DÖNMEZHalkı açlığa ve zulme mahkum eden AKP,katliamcı yüzünü 1 Mayıs Alanı’nda yinegösterdi1 <strong>MAYIS</strong>’TA2 HALK CEPHELİAĞIR YARALANDI


ÖğretmenimizMETE DİŞ: 25 YAŞINDA. 29 KASIM 2010 TARİHİNDE TUTUKLANDI.FAŞİZMİN KANDIRA 1 NO’LU F TİPİ HAPİSHANESİ’NDE KANSERHASTALIĞINA YAKALANDI. AKP TEDAVİSİNİ YAPTIRMAYARAKMETE DİŞ’İ F TİPİ HÜCRELERDE KATLETMEK İSTİYOR!AKP’NİN HASTA TUTSAKPOLİTİKASI ZAMANA YAYILMIŞİDAMDIR!METE DİŞ’İN AKP’NİN ZULÜMHÜCRELERİNDE KATLEDİLMESİNEİZİN VERMEYECEĞİZ!ZULMÜN HÜCRELERİNDENGÜLER ZERE’Yİ NASIL ALDIYSAK,YASEMİN KARADAĞ’I NASILALDIYSAK,ALİ YILDIZ’I KONTRGERİLLADEVLETİNİN TOPLUMEZARLARINDAN NASILÇIKARTTIYSAKMETE DİŞ YOLDAŞIMIZI DA ZULMÜNHÜCRELERİNDEN ÇEKİP ALACAĞIZ!BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİNHEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN !METE DİŞ’E ÖZGÜRLÜKEMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞIHALKLARIN HER BAŞKALDIRISINDA,HER DİRENİŞTEHAYATA DÖNÜYOR HER ŞEHİDİMİZ VECHE GUEVARA ALNINDA YILDIZLIBERESİYLE;MEKSİKA’DAN, FİLİSTİN’DEN,TÜRKİYE’YE DEKVE HER DİLDE SÖYLENİYOR TÜRKÜSÜ:HAYATTA KALMAK İÇİNTEK UMUDUMUZ SİLAHLARIMIZ!ONU BIRAKMAK APTALLIK VESUÇTUR...Tel: (0-212) 251 94 35www.yuruyus.cominfo@yuruyus.comHaftalık Süreli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TLSahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroHollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3


İ ç i n d e k i l e r4 Savaş ve sürecin kadroları -1Dalcıların Ruhu İle Direndik!Direnmeye de Devam Edeceğiz!7 Taksim 1 Mayıs Alanı’nışehitlerimizle kazandık!10 Fotoğraflarla 1 Mayıs12 Taksim 1 Mayıs Alanı’dır!15 Binlerce Halk Cepheli1 Mayıs Pikniği’ndeTaksim’e çıkmaya söz verdi17 1 Mayıs’ı kanımızla kazandık,kanımızla koruyacağız!21 “Taşeron Sistemini CehennemeGömeceğiz” DİRENİŞLERİBÜYÜTÜYORUZ!Kazova Tekstil işçilerifabrika önüne çadır kurdular23 Devrimci Okul:Sınıfsal Bakmak-125 Röportaj: Eşit, adil bir dünyayıortak mücadeleyle kurabiliriz28 Halkın Hukuk Bürosu:İtirafçılığın AKP’cesi:Gizli tanıklık31 Savaşan Kelimeler:Arazi olmak32 AKP’nin 4. Yargı Paketihizaya gelmeyenlerihizaya getirme paketidir!33 Adalet İstiyoruz: Halkınçıkarına tek bir yasa çıkmayanmeclisten hırsızlar için tümpartiler el kaldırdı!34 Halk düşmanı Mehmet Ağarserbest bırakıldı36 Halk İsyanlarımız: Tanya (Zoe)“Kardeşlerim, üzülmeyin,gün yiğitlik günüdür!”37 Tarihimizden Öğreniyoruz:“Özgürlük eylemleriözgürlük kimseyebahşedilmez, kazanılır”38 Haydi Amerikan beslemesiErdoğan şimdi git, gidebilirsenGazze’ye!..40 Suriye’de kimyasal silahyalanıyla emperyalistmüdahaleye zemin yaratılıyor!İzin vermeyelim!..41 AKP’nin hasta tutsak politikasızamana yayılan idamdır!Hasta tutsak Mete Diş’iAKP’nin zulüm hücrelerindençekip alacağız!44 Röportaj: “Tecritin ağırkoşullarında dimdik, başeğmeden duruyorsam bu dayoldaşlık sevgisi sayesindedir”45 Gençlik Federasyonu’ndan:Polislerin komplolarına ortakolup, çocuklarınızın hapisyatması için ifade vermeyin!47 Özgür Tutsaklardan:Sürgün sevkler umudumuzukarartamaz hiçbir zaman48 Amerikan projesi engelsizuygulanıyor: Karayılan geriçekilme açıklamasını yaptı“YENİ BİR TÜRKİYE, YENİBİR ORTA DOĞU”51 Sanatçıyız Biz:Halk için sanat ölümsüzdür53 Avrupa’daki Biz: Onursuz Almanpolisi Neonazi “katillerini”Türk isimleriyle kayıt ediyor!54 Avrupa’da <strong>Yürüyüş</strong>:Irkçılığa karşı tek ses tekyürek olma zamanı57 Kulağımıza Küpe Olsun58 Yitirdiklerimiz59 Öğretmenimiz Tutuklu Annelerimiz Serbest Bırakılsın! HerPazartesi 12.30’da Bakırköy Hapishanesi Önünde 1 SaatOturma Eylemi Yapıyoruz!Gençlik Federasyonu-TAYAD’lı Aileler*** Faşizmin Baskılarına Karşı Her Cuma 19.00’daTaksim Tramvay’dan Galatasaray Lisesi’ne Yürüyoruz!KAZOVA İşçileriHakları İçin Fabrika ÖnündeÇadır Direnişine Başladılar!Adana Özgürlükler Derneği’nin Yeni AdresiCemal Gürsel Cad. No:33Kat: 2 -Tepebağ Lisesi KarşısıSeyhan/ADANATelefon: 0546 200 42 33Sanat Cephesi-Devrimci Avukatlar*** Komplolarla Tutuklanan Devrimciler SerbestBırakılsın!Her Salı Günü, Saat 13.00’daADALET BAKANLIĞI ÖNÜNDEYİZ! Tutuklu KESK’li Memurlar Serbest Bırakılsın! HerCumartesi Saat 14.00’te Ankara Yüksel Caddesi’ndeEylem Yapıyoruz!HALK CEPHESİ


SAVAŞ VE SÜRECİN KADROLARI -1-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Derim ki sana;Denize varmaktır amacı nehrin,Denize varmaktır, ey yolcuBüyükse dağ aşamıyorsaüstündenNehir, dolanır çevresini dağınBüyükse kaya, söküp atamıyorsaNehir, birikip birikip taşarÜstünden dolanır yanını yöresiniYokuşsa yolu koşamıyorsaMenderesler çizer nehir.Uçurum çıksa önünekapıp bırakır kendiniNehir açar kanatlarını, varırVaracağı yere, oraya denizi…(…)Derim ki sana;İyi oku yolunuAvucunun içi gibi bilDizlerini, ciğerleriniYüreğini sıkı tut, iyi dengeleOvada koşar gibi vurma kendiniDik yokuşlara, uçuruma atlar gibiBindirme kayalara,“daha koş daha koş”Diye alkış tutanlara kapılıp daKesilip kalma yarı yoldaDipdiri varmalısın orayaHız koşusu değil bu,Ey yolcu, engelli koşusudur bu.Engelleri aşa aşa,gücünü koruya koruyavarmalısın oraya...Hasan Hüseyin KorkmazgilBugün sürecimizin ve savaşımızınkadrosu, örgütleyen, gelişimeaçık, ihtiyaçlara cevap veren, fedaruhuyla dolu yeni insandır. Yeni insanakarakter kazandıran ideolojimizdir.Uzun ve kısa vadeli tüm politikalarımızdır.süreç, kendi döneminin kad-Her rosunu, devrimcisini yaratır. Tarihimizedönüp baktığımızda köşe taşlarıylakadro politikamız net biçimde1görülür.970’li yıllar, 50 yıllık revizyonistgeleneğin yıkılıp yerine silahlı birçizgiyi getiren kadrolar, Mahirler’inçıkardığı kadrolardır.1980’ler de pasifliği, tasfiyeciliğireddeden, anti-faşist mücadeleyiileriye taşıyan ve cuntaya karşı direnen,ideolojik bilincin ve politik düzeyinpratik örgütçülük deney ve tecrübelerdenyararlanan bir kadro politikasıdırkarşımızdaki.1990’lara geldiğimizde ise, savaşıbir üst aşamaya getirip her koşuldasosyalizmin onurunu savunan,atılım ruhuyla dolu kadroları yaratan,üreten ve yeniyi yakalayangözü pek kadrolarımızla “Yoldaşlarbizi aşın” şiarını rehber alarak 2000kadro anlayışını yarattık. Savaşın vesürecin yükünü omuzlayan doğrudüşünen, cesur, feda ruhuyla biradım öne geçerek savaşa hazırolan insandır. ’90 dönemi kadrosu,atılımı yaratan, cesaretli, dahahızlı koşandır.Kadrolar olmaksızın devrimcipolitika yapılamaz. Koşullaragöre, ihtiyaca göre politikalar belirlenmesi,devamlı zenginleştirilip,geliştirilmesi; kadroların bulunduklarıyerlerde üretebilme kapasitesine,yoğunlaşmasına bağlıdır. Ki kadrolarpratikten uzak sadece okuyarakgerekli öngörüyü, cüreti kazanamazlar…Pratiğin içinde olmadanveya bu deneyimi kazanmadan birkadro kadrolaşamaz. Savaşırken herşeyi öncesinden plan ve program yaparakbir eyleme geçmek koşullariçinde mümkün değildir. Doğallığındaanlık gelişen durumlara görekararlar alınıp, değiştirilmesi gerekebilir.Bu tip durumlarda kadrolarıntecrübeleri, deneyimleri ve sezgileriyleen doğruyu yapmak, bulmak yoluylaufku da açılacaktır. Var olan tümgücümüzü kullandığımızda, yoğunlaştığımızdaaçığa çıkmayan olumlubir özelliğimizi de ortaya çıkarmışoluruz. Kaldı ki, geliştirmediğimizgeri bir özelliğimizi ise daha bilinçli,faydalı hale getirebiliriz.Devrimci hareketin itibarı, tanınmışlığı,etki gücü kadrolarınkitlelerle kurduğu ilişkiyle ölçülür.Bir kadronun başarılı olup olmadığınıgösterir.Savaşımızın ve sürecimizin ihtiyaçlarınıkadrolar kavrayıp örgütlemeli,karşılamalıdır. Bu da pratikiçinde kitleleri ve savaşı örgütledikçekazanılacak bir niteliktir. Ancakböyle kendi yaratıcı güçlerini yine olağanüstü zorlukları halkla kaynaşarakgörebildiklerini savaş içinde oldukçafark ederler. Bu yüzden bir kadronunkitlelerle iç içe olması ve onların sorunlarınavakıf olması önemlidir.Eğer bir kadro bürokratik çalışma tarzıylahareket ediyorsa, burjuvaziyi yaşatıyordemektir. Ve kadro olamaz.Çünkü kadrolar, eğitecek, değiştirecek,gönüllülük esasına göre insanlarıörgütleyebilen, savaşa katan olmalıdır.Biz tam 43 yıldır kanımızla, canımızla,ruhumuzla ülkemize özgürlükgetirmek istiyoruz, devrimyapmak istiyoruz, sosyalizmi kurmakistiyoruz. Bunun için yaşatılankaranlığın ardındaki aydınlığı görüyoruz.Tüm cesaretimizi o gördüğümüzaydınlık için büyütüyoruz. Biradım gerilemeden iki adım ileri diyerekirademizi buna göre güçlendiriyoruz.Evet, biz o görünen aydınlığıyakalayacağımız için çokça umutluyuz.Çünkü başaracağımızı biliyoruz.Bu noktada dönüp tarihimize bakıyoruz…Deneyimlere, bugüne gelmekiçin, uzlaşmamak için ileri kadrolarımızınemeğine ve yaptıklarınabakıyoruz. Hepsi önümüzü daha iyigörmemizi sağlıyor. Gözüpek, yiğitkadrolarımız, savaşçılarımız yani“yeni insan”larımız var. Yeni insankendini aşmıştır. Bir adım değil,daha ötesine aday ve hazırdır. Savaşınve sürecimizin kadrosudur.YENİ İNSAN SÜRECİN VESAVAŞIN KADROSUDUR“Dağ çamur gibi, çamur, yağmurve yalnızlık gibi. Bütün bunlar biziburjuva pisliklerinden, bir dizi ayıptanarındırıyordu. Mütevazı olmayıöğrendik çünkü dağda bir başına4


ir bok olamazsın. Basit olmayı, ilkeleredeğer vermeyi öğrenirsiniz.Bu çevrede zorunluluk olan kesin insancıldeğerlere bağlılığı öğrenirsizin.Ve yavaş yavaş tüm kusurlarınızsönüp gider.Yeni insanın doğumunun FSLNiçinde olacağını bu nedenlesöylüyorduk. Yeni insan mantarlarla,kurtlarla çamura batmış ayaklarladoğuyordu; yeni insan yalnızlıkve sivrisineklerle canlı canlıyenilerek doğuyordu, kokarak doğuyordu.Bu kabuk kısmı çünküiçinde, günlerce süren şiddetli kuvvetiyle,dağlının tazeliğiyle doğmayabaşlıyordu. İnsan, inanılmaz görünebilirama açık, bencil olan insan,artık küçük insan değil, kendini başkalarınaadayan, her şeyi başkalarınaveren, başkalarıyla acı çekip güleninsan. Yeni insan doğmaya başladı,bir dizi değeri edinmeye, bu değerlerikeşfetmeye, onları kendi içindekutsal bilip geliştirmeye başladı.Bu sevgiyi dağlarda daima geliştirirsiniz.Bu güzellik olanağını yitirmemeyedaima dikkat ettim. Başkalarınınşehirde, gerillanın çalılıktadoğduğu gibi, yeni insan da dağlardadoğdu.Her şeyin başı ve sonu insandaişaretini bırakırken, onu en çoketkileyen şeydir. Askeri eğitim başlangıçtı,özümleyeceğimiz, sistemli bilgi,doğrudan doğruya alacağımızbilgi olduğu için bir arzuydu. Bunu izleyerekdavranışımızda, gelişimimizde,oluşumumuzda bu eğitimin büyüketkisi oldu.” (Dağdan Kopan Ateş –S: 93-94)Yukarıdaki alıntıda belirtilen yeniinsan gelişen ve gelişime açıkolan insandır. Kadroyu idealleştirmiyor,herhangi bir kalıba oturtmuyoruz.Dört dörtlük bir kadro yaratmayaveya aramaya kalkışırsakbulamayız. Eksik ve zaaflarını gören,bilincinde olan ve bunları aşan yaniiç hesaplaşmasını sürekli yapan insan,arınan, zorluklarla mücadele etmesinibilen insan kadro olma yolundadır.fazla emek, daha fazla cüret,Daha savaşın zorluklarından asla yılmayanve her türlü göreve hazır olandevrimci sürecin kadrosudur. Önü-Daha fazla emek, dahafazla cüret, savaşınzorluklarından asla yılmayan veher türlü göreve hazır olandevrimci sürecin kadrosudur.Önümüzde duran engellerle başetmek için P-C silahıylakuşanmalıyız. Eksiğinitamamlamak, geri yanlarıylasavaşıp yerine devrimci olanıkoymak yeniyi yakalamayıkolaylaştırır...müzde duran engellerle baş etmek içinP-C silahıyla kuşanmalıyız. Eksiğinitamamlamak, geri yanlarıyla savaşıpyerine devrimci olanı koymak yeniyiyakalamayı kolaylaştırır.Bugünün kadroları, yeni sürecimizibilince çıkarmadan Parti-Cephe’ylearasındaki bağı güçlendirmedensavaşımızın gereklerini yerine getiremez.Kadrolar mücadelemizin yükünüomuzlayabilen olmalıdır.SAVAŞIN YÜKÜNÜ OMUZ-LAYABİLECEK KADROLARPeki bugün kadrolarımız savaşımızınyükünü omuzlayacak güçtemidir? Buna evet diyemeyiz. Çünküyeni kadrolar yetiştirmeye ve varolankadrolarımızın kendilerini dahada geliştirmeye ihtiyacı vardır. Mücadelemizinprogramı bellidir. O zamanbu programımızı göz önüne alarakne kadar çok kadroya ihtiyaç olduğunugörebiliriz. Buna göre dahaileri kadrolar haline gelmek için yenikadrolar yetiştirmek temel görevimizarasında duruyor.Eski veya yeni kadro diye bir şeyolamaz. Yalnızca daha çok deneyimsahibi ve deneyimi az kadrovardır. Bu da uzun yıllar mücadeleiçinde olup-olmamakla ilgilidir. Sadeceve sadece her dönemin, savaşın,Parti-Cephe’li kadroları vardır. Deneyimve tecrübeye sahip kadrolar deneyimsizkadroları eğitmeli, bilgileriniaktarabilmelidirler. Ayrıca savaşımızınihtiyaçlarına göre dekadrolarımız ustalaşmalı ve demirdöven olmalıdır. Yeni birini kadrolaştırırken,amacımız, gelip bizi geçmesive görevlerinde ustalaşmasıdır.Yeni sürecimize göre örgütlenirkengelişen yeni koşulları bilince çıkarmalı,şartları gözden geçirmeli vebuna göre kadroların çalışmalarını organizeetmelidir. Düşmanın her günbir saldırısı, baskını vb. yeni durumagöre örgütlenmeyi, görevlerimizin başındaolmamızı dayatıyor. Masa başındaçalışma yapan bir kadro dahabaşından yenilmiştir. Daha ilk aşamadakadro olma özelliğini yitirmiştir.Bugün savaşımızın yeni karakterinikadrolarımız kavramalıdır.Çünkü yeni süreçten kaynaklı korkaklarlave mücadele kaçkınlarıyladaha sık karşılaşacağız. Böylesi durumlardayine yükümüzü omuzlayacakolan, örgütlenmeyi sağlayacakolan feda ruhuyla dolu sürecin Parti-Cephe’likadrolarla olacaktır. Yüreğindedevrimci coşkuyu ve ruhu taşıyan,partinin tüm talimat ve kararlarınıkalbinde hisseden Parti-Cephe’limutlak başarır ve devrime ulaşır.Çünkü kişisel çıkarlar değil, partinin,halkın çıkarlarıdır önemli olan.İdeolojimiz düzen pusulasından devrimpusulasına duygularımızı yönlendirmiştir.Parti-Cephe’nin doğruları,politikaları Parti-Cephe’likadrolarla ortaya konulmaktadır. Devrimyoluna ara vermeyen kadro pratiğiyle,anlattıklarıyla bulunduğu yerdemoral-motivasyonu büyütür. Parti-Cephe’licanlılık yaratır.Her kadromuz bir an dahi olsaParti-Cephe karakterini, ruhunuişlemeyi, bilince çıkarmayı unutmamalıdır.Tarihimiz, şehitlerimiz, geleneklerimizhep anlatılmalı… Köşetaşlarıyla politikalarımız kurulmalıdır.İstisnasız her insanımız, her kadromuzolumlu ve olumsuz yanları vardır. Yalnızcaolumsuz yanları anlatmak, bunlarıön plana çıkarmak doğru değildir.Olumsuz yanlarını taşıyıcı oluruzama eğitmeliyiz. Bu yüzden her bir insanımızınolumlu yanlarını geliştirmeli,erdemlerini ve devrimcilik sürecindekazandığı değerleri büyütmeliyiz.Değer kazandırmak, kişilikkazandırmaktır. Böylesi bir insanımızher zaman için kadro olmayahazırdır.ÇALIŞMA TARZI: Savaşımızınve sürecimizin kadroları her şey-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs20135


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013den önce bağımsızlık bilinciyle donanmalıdırlar.Çünkü sosyalist birülkeden sözediyoruz. Ki sosyalistbir anlayışa sahip olmak ideolojik birsorundur. Bu yeterince kavranmalıdır.Kadrolar eğitim için kendi aralarındaideolojik tartışmalar yapmalıdır. Parti-Cephe’ninbelkemiği olduğunuunutmamalıdırlar. Her somut durumu,her aşamayı her bir insanımızınyaşadığı yeri, bölgeyi hesabakatarak değerlendirme yeteneğindeolmalıdır. Kadrolarımızın çalışmatarzı kendi gerçeğimize, insan gerçeğimizeuygun olarak şekillenmelidir.Bu ne demektir? Saflarımızda yeniruh ve karakter yaratmaktır. İleri vegeri yanlarıyla, örgütlü ve örgütsüztüm kadrolarımızda feda ruhu, sınıfbilinci gelişkin olmalıdır. Bunagöre her bir insanımız eğitilmeli vegörevlendirilmelidir. Bu ideolojikolarak daha da güçlenmeyi getirecektir.Küçük burjuvazinin kadrolarımızızayıflatmasına, güçsüzleştirmesineizin vermemeliyiz.Bugün hedefimize ulaşmak içinönümüzde duran programımızıhayata geçirmemiz şarttır. Bu, sınırsızbir fedakarlık örneği göstermek veher türlü yokluğa katlanıp yaratıcı olmakdemektir. Kadrolar programımızınhayata geçmesini istiyorsaönünde duran zorluklara karşı da savaşmasınıbilmelidir. Şehitler vereceğiz,tutsaklıklar yaşayacağız. Düşmanınbitmek bilmeyen baskıları,saldırılarıyla karşı karşıya kalacağız.Ama kitlelere, her bir insanımızabu bilinci taşımaktan geri kalmamalıdır.Hislerimizi, duygularımızı engüçlü biçimde eğitip mücadele içindeişlemeliyiz… Sarsılmaz bir fedakarlıkruhuna sahip olmalıyız. Çünkübu fedakarlık ruhu hareketimizehamleler yaptıracak, kadro ve savaşçılarımızınyaratıcılıklarıyla önümüzdeduran engelleri tek tek aşacağız.Umutluyuz. Kadrolarımız veyoldaşlarımız arasında güçlü bir yoldaşlıkbağı var. Bu bağla savaşımızınzorluklarını göğüslemeyi başaracak vekazanacağız.Önemli olan en büyük yiğitliklekuşanmaktır. Yani eksik ve zaaflarımızakarşı acımasız olup onlarıaşmaktır. Bu yiğitlik bizi süreci aşankadrolar yapacaktır. Her dönemdebizim kadrolarımız en çaresiz anlardabile çözüm bulmuşlardır. Sınıfkini bileylenmiş, feda ruhuyla dolukadro büyük şeyler yapmaya ve başarmayadönük eğitilmelidir.Sürecimizin görevlerinden biriParti-Cephe’ye atılım yaptırmaktır.Diğer bir görevi de yeni kadrolar,kadro adayları yetiştirmektir.Evet kadrolar Parti-Cephe’nin geleceğinidüşünmelidir. Bu devrimdemektir. Geride olan diğer düşüncelerise düzene aittir. Sürecin kadrosununtaşıyacağı düşünceler değildir.Zaten onun misyonuyla dabağdaşmaz. Kadrolarımızın dünyasıküçük olamaz. Küçük burjuva duyguve özlemlerin peşinden gidemez.Kadrolarımızın tek amacı vardır. O danihai hedefimiz olan devrimi yapmaktır.Kadrolarımızda aradığımıziki temel özellik vardır: Birincisi, devrimciheyecana ve duygulara sahip olması.İkincisi, ideolojik, politik olarakgüçlü olması ve kendisini eğitmesidir.Devrimci duygu ve heyecanher zaman için daha yaratıcı ve dahabilimsel olana ulaşmada itici güçtür.Ölüm orucu direnişi sırasında düşmanave emperyalizme meydanokuduk. Ve tecriti yendik. Bunubaşarmamızı sağlayan güç yoldaşlararasındaki bağımız ve haklılığımızdı.Bu iradeyle düşmana korku oldular.Böylesi bir direnişin özünde devrimeinanmak vardı. Kadrolarımızın devrimisteği ve hedeflerini gerçekleştirmeisteği bütün isteklerin enkutsal olanıdır.Günümüzün kadrolarıSaboların, Esmaların,Fidanların bıraktığısorumluluğu üstlenir. Bununen temel nedeni, onlarınsorumluluk anlayışlarınınmirasçısı olduğumuzdüşüncesidir. Kadrolarımıznasıl bir atılım yapmalarıgerektiğini kavramadansürecin silahına sarılamaz...SÜRECİ AŞMALIYIZ: Sürecimiz,yeni kahramanlar yarataraksüreci aşma dönemidir. İşe yaramayanıatıp yerine tarihimizden aldığımızgüçle yeniyi yaratmak için asla ve aslaürkeklik olmamalıdır. Bu ne demektir?Gelişmiş bir Parti-Cephe’li bilincinesahip olmaktır. Sınırsız gücümüzügösterme ve somutlama zamanıdır.Çünkü o sınırsız gücü, enerjiyi verengeleneklerimiz, şehitlerimiz, değerlerimiz,ideolojimizdir…Günümüzün kadroları Saboların,Esmaların, Fidanların bıraktığısorumluluğu üstlenir. Bunun en temelnedeni, onların sorumluluk anlayışlarınınmirasçısı olduğumuz düşüncesidir.Kadrolarımız nasıl bir atılımyapmaları gerektiğini kavramadansürecin silahına sarılamaz.Hareket noktamız düşmana darbelervurmak, hesap sormak,hareketini sarmak ve milyonları örgütlemektir.Yani her zaman öğrenmek,zorluklara katlanmayı bilmek,sızlanmamak ve üstesindengelmektir. Kadrolarımız kendilerinive kadro adaylarını eğiterek güçlendirmelidir.Hele ki yeni bir kadro adayınınruhunu yoğurup biçim vermelidir.Kadrolarımızın en büyük sorumluluğu,partimizin büyümesi içinyeni insanı yaratmasıdır. Örgütlenmeyibüyütmesidir.Bir devrimci hele de bir kadro içinokumak önemlidir. Okumayan,araştırmayan, geliştirmeyen bir kadrodaha baştan savaşta yenilgiye uğramışdemektir. Okumak gibi birgörevi yerine getirmeyen bir kadro savaşalanında farklı bir görevi de yerinegetirmez. Kuşku yok ki, kadrolarıneğitimi salt kitap okumak ve yazılanlarıöğrenmekle sınırlı değildir.Okumak, ideolojik, politik ve örgütselolarak gelişmeye yardımcı olan sadecebir yandır. İdeolojik ve politikolarak gelişmek bizi daha çok güçlendirir,motivasyonumuzun artmasınısağlar. Eğitim politikamızı esas olarakyetiştirmeyi düşündüğümüz herkadro adayının ruhunu yoğurup biçimlendirmetemelinde ele almalıyız.Bilimsel bilgilerle her bir insanımızıeğitmeli, bu eğitim insan sevgimizin,ahlakımızın temelini oluşturmalıdır.6


Taksim 1 Mayıs Alanı’nıŞehitlerimizle Kazandık!Yeni Şehitler Pahasına da Olsa1 Mayıs Alanı’nı Koruyacağız!İŞTE AKP’NİN FAŞİZMİ1 <strong>MAYIS</strong> ALANI HALKA, EMEKÇİYE YİNE YASAK!1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NA ÇIKAN TÜM YOLLARKAPATILDI, OTOBÜS, VAPUR, TREN, TRAMVAY,METRO, METROBÜS, SEFERLERİ İPTAL EDİLDİ!GALATA KÖPRÜSÜ 43 YIL SONRA İLK KEZHALKIN GEÇMESİNİ ENGELLEMEK İÇİNKALDIRILDI!UNKAPANI KÖPRÜSÜ TARAFİĞE KAPATILDI!DİĞER İLLERDEN GİRİŞLER YASAKLANDI!İSTANBUL’DA 40 BİN POLİS VAR. İSTANBULDIŞINDAN 22 BİN POLİS DAHA GETİRİLDİ!SABAH SAAT 7.30’DA POLİS GAZBOMBALARIYLA, TAZYİKLİ SULARLASALDIRDI!7 SAAT BOYUNCA İSTANBUL’UN HERTARAFINDA AKP FAŞİZMİNİN TERÖRÜ VARDI!İSTANBUL YİNE GAZA BOĞULDU!1 <strong>MAYIS</strong> ALANINA ÇIKAN TÜM YOLLARDAYİNE KANIMIZ AKTI!200’ÜN ÜZERİNDE YARALI, 72 KİŞİGÖZALTINA ALINDI!HASTANELERE GAZ BOMBASI ATILDI!AMBULANSTAKİ YARALILARA GAZ SIKILDI!FAŞİST TERÖRÜNÜZ İŞE YARAMADI! BİZİTESLİM ALAMADINIZ!<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NA ÇIKAN TÜMYOLLARDA, TÜM CADDELERDE, TÜMSOKAKLARDA DEVRİMCİLERİN, İŞÇİLERİN,EMEKÇİLERİN DİRENİŞİ VARDI!<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’NI ŞEHİTLERİMİZLEKAZANDIK! GÜCÜNÜZ YETMEZ YASAKLAMAYA!YENİ ŞEHİTLER PAHASINA DA OLSA 1 <strong>MAYIS</strong>ALANIMIZI GASP ETTİRMEYECEĞİZ!MERAL DÖNMEZ, FEHMİ MEŞE VEDİLAN ALP YOĞUN BAKIMDA!HAYATİ TEHLİKESİ SÜRÜYOR!AKP’NİN KATİL POLİSLERİ MERAL,FEHMİ ve DİLAN’A NİŞAN ALARAKKAFASINDAN VURMUŞLARDIR!7


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013“Restleşme, inatlaşma” diyorlar...“Taksim’in durumu belli, sendikalardailla da Taksim diye inatetmeseydi” diyorlar...“Bir işçi çukura düşseydi sorumlusukim olacaktı” diyorlar...Bunların hepsi faşist AKP’ninterörünü meşrulaştırmak için söylenensözlerdir.Bir restleşme, inatlaşma değil,1 Mayıs 2013’de olan faşizmingerçek yüzüdür!Demokratikleşmeymiş,Çözümmüş, uzlaşmaymış...Yeni anayasa yapacaklarmış...Alın size faşizmin demokrasisi...Alın size faşizmin çözümü...Bütün Türkiye’nin, bütün OrtaDoğu’nun özgürleşeceğini, demokratikleşeceğiniiddia edenler...AKP’nin demokrasisini de özgürlüğünüde görün...Demokratik anayasa yapmasınıbeklediğiniz AKP budur. Hiç kuşkunuzolmasın; Yapılacak anayasaancak faşizmin anayasası olacaktır!1 Mayıs, yasal tatil günü ilanedilmişti... 2013 1 Mayıs’ında 15milyonluk İstanbul’da sokağa çıkmakyasaklandı. İnsanlar evinehapsedildi. Sokağa çıkanlar ise tambir terörle karşı karşıya kaldı.İstanbul’da sıkıyönetim vardı.İstanbul’da faşizmin terörü vardı.2013 1 Mayısında İstanbul halkınahavadan, karadan, denizden, yeraltından ulaşım kapatıldı. Otobüsseferleri, tren seferleri, vapur seferleri,Arabalı vapur, metro, metrobüs,tramvay... tüm ulaşım araçlarıyasaklandı...Sadece 1 Mayıs Alanına değil,halkımız hastaneye dahi gidemedi...Şişli Etfal hastanesinin içinekadar yine gaz bombaları atıldı.Hastanelere yaralı taşıyan ambulanslarıniçine dahi gaz sıktılar...Bırakın Taksim’deki inşaat kazılarınınişçiler için tehlike oluşturduğuyalanını... Bütün bunlarıyapan AKP mi işçilerin can güvenliğinidüşünecek!Her gün üç işçiyi iş cinayetlerindekatleden AKP mi işçinin cangüvenliğini sağlayacak...Mesele şehitler verilerek tekrarkazandığımız 1 Mayıs Alanı’nınişçilere, emekçilere, halka kapatılmasıdır...Mesele inşaat minşaatdeğil, işçilerin can güvenliği değil...Her gün işçileri katleden bu iktidardır...Her gün canımıza kastedenbu iktidardır...AKP emekçinin düşmanıdır,halkın düşmanıdır...AKP, inşaat bahanesiyle 1 MayısAlanı’mızı gasp etmiştir.Mesele sadece bir yer, sıradanbir alan meselesi değildir...AKP, devletin 77 1 Mayıs katliamınıunutturmak istiyor. Devletinkatliamıyla ve işçilerin emeğiyle,direnişleriyle özdeşleşen, şehitlerimizinkanıyla bezenmiş Taksim1 Mayıs Alanı’nın tarihsel anlamınıyok etmek istiyor.AKP, hafızalarımızı silmek istiyor.Tarihi yok etmek istiyor. SadeceTaksim 1 Mayıs Alanı’na çıkmayıyasaklamıyor, Taksim’in 1Mayıs’la özdeşleşen tüm değerleriniyok etmek istiyor.Taksim’i emekçilerin elindenalıp faşizmin, gericiliğin meydanıyapmak istiyor.AKP, kendi ideolojisine görehalkların kanla yazılan tarihini yenidenyazıyor. Ulucanlar, Bayrampaşa,Diyarbakır hapishanelerinimüze yaparak yaptı bunu. Hem buhapishanelerdeki direniş mücadeleyiyok etmek istiyor AKP, hem dedevletin katliamlarının üstünü örtüyor...Taksim’de yapmak istedikleride bir yanıyla budur...Yine çıkıp aklıevvel reformistler,sarı sendikacılar, “alanfetişizmi”nden bahsetmesin.1 Mayıs Alanı’nın yasaklanması,gün boyu süren terör, sadece tarihselbir alanın yasaklanması olayı dadeğil...AKP, “BANA MUHALEFETOLAN 1 <strong>MAYIS</strong> KUTLAMA-LARINA İZİN VERMEYECE-ĞİM” diyor. “KAFANIZA62 BİN POLİS GÜN BOYU TERÖRESTİRDİSaat sabah 7.30’da başladı AKP’nin faşistterörü... 40 bin İstanbul polisi yetmedi 22bin polis de diğer illerden getirdiler. 10kişinin bir araya toplanmasını engellemeyeçalıştılar. Pervasızca saldırdılar!Taksim’de inşaat nedeniyle cangüvenliği sorunu varmış? AKP’mihalkın can güvenliğini düşünecek?Hastanelere, yaralı taşıyanambulanslara bile gaz bombası attılar.İstanbul’a şehirlerarası girişlerkapatıldı. Taksim’e karadan, havadan,denizden, ulaşım yasaklandı. Otobüsler,vapur seferleri, metro, metrobüs, tren,tramvay... her türlü ulaşım engellendi!8<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Hak-İş, işçi sınıfının düşmanıdır!AKP, Taksim’e çıkmak isteyen herkesigaza boğarken, terör estirirken Hak-İşTaksim’de şaklabanlık yaptı...Mehter Marşıyla 1 Mayıs kutladı!43 yıl sonra ilk kez Galata köprüsüyayaların geçişini engellemek içinkaldırıldı!Başaramadılar! Halkı tesli̇malamadılar! 1 Mayıs Alanı’na çıkantüm yollarda, tüm caddelerde, tümsokaklarda devrimcilerin, işçilerin,emekçilerin direnişi vardı!Meral Dönmez ve Fehmi Meşe Adındakiiki Halk Cepheli ve Dilan Alp adındakibir lise öğrencisi kafasına atılan gazbombasından yoğun bakımda!GÖRE, İSTEDİĞİNİZ GİBİ 1<strong>MAYIS</strong> KUTLAYAMAZSINIZ”diyor. ANCAK BİZİM BELİR-LEDİĞİMİZ SINIRLAR İÇİN-DE, BİZİM BELİRLEDİĞİMİZYERLERDE, BİZİM BELİR-LEDİĞİMİZ GİBİ 1 <strong>MAYIS</strong>KUTLAMASINA İZİN VERİ-RİM” diyor.“HAK-İŞ gibi kutlayın” diyor.“1 Mayıs Marşı değil, Mehtermarşı söyleyin” diyor...TKP gibi ‘söz dinleyin’ Taksim’eizin yok dedik, gidin Kadıköy’dekutlayın diyor...Her şeyi ben belirlerim diyenfaşist AKP, bundan sonra 1 Mayıs’ında nasıl kutlamacağını benbelirleyeceğim diyor.AKP, “21.5 MİLYON OY AL-DIM, İSTEDİĞİMİ YAPARIM”DİYOR.Sinema, tiyatro, tarihi bir alan,halkın yaşadığı evleri... istediğimyeri yıkarım, istediğim yeri satarımdiyor AKP...İstediğim yere köprü yaparım,istediğim yere havaalanı yaparım,istediğim yere cami, istediğim yerealışveriş merkezi yaparım, istediğimyeri kazar, istediğim yeri doldururum,yıkarım, satarım, yağmalarım...diyor...BÜTÜN MESELE BU?2013 1 <strong>MAYIS</strong>I’NDA DEV-RİMCİLER, İŞÇİLER, EMEKÇİ-LER... HALKIMIZ AKP’NİN FA-ŞİST TERÖRÜNE BOYUN EĞ-MEDİ!60 BİN POLİSLE İŞGAL ET-TİĞİ İSTANBUL’UN HER SO-KAĞINDA DİRENİŞ VARDI!İşçiler, emekçiler, halkımız... faşistAKP’nin terörüne teslim olmadı.Sokak sokak, cadde cadde, Taksim1 Mayıs Alanı’na çıkan heryerde faşizmin törörüne karşı direndiler...21.5 MİLYON OY, AKP’NİNFAŞİST TERÖRÜNÜ MEŞRU-LAŞTIRMAZ! AKP AMERİ-KA’NIN VE BİR AVUÇ TEKE-LİN TEMSİLCİSİDİR! İŞÇİ-NİN, EMEKÇİNİN, HALKINDÜŞMANIDIR. BİZ 75 MİLYO-NUZ. HAKLI VE GÜÇLÜOLAN BİZİZ! <strong>TAKSİM</strong>’İ FA-ŞİST AKP’YE BIRAKMAYA-CAĞIZ!Taksim 1 Mayıs Alanı kanımızlabezendi. 1977’de 35 emekçininkanı aktı Taksim’e... 1 Mayıs Alanışehitlerimizin kanıyla 1 Mayıs Alanıoldu...Onyıllarca yasakladılar o alanıemekçilere.Unutturmaya çalıştılar şehitlerimizi.Katliamı unutturmaya çalıştılar...Katilleri unutturmaya çalıştılar.UNUTMADIK!...On yıllarca yasaklandı 1 MayısAlanı... UNUTMADIK!..Tam 22 yıl savaş verdik 1 MayısAlanı’nı yeniden kazanmak için.Yeni şehitler verdik! ‘77 1 Mayısşehitlerinin kanına Dalcıların kanıkarıştı. Yeni şehitler pahasına çıktık1 Mayıs Alanı’na...AKP’nin faşist terörüne teslimolmayacağız. AKP bizi teslim alamayacak,işçileri, emekçileri, halkımızıteslim alamayacak...Yeni şehitler pahasına da olsa1 Mayıs Alanı’mızı AKP’nin, faşistgericilerin kullandığı alan olmasınaizin vermeyeceğiz.Taksim 1 Mayıs Alanı’dır.AKP’nin bu gerçeği değiştirmeyegücü yetmez.Cuntalar gördük, Özallar’ı gördük,Demirelleri gördük... nice iktirdarlargördük... Koalisyonlarıgördük... MGK’yı gördük... Taksimiyasaklayan nice emniyet müdürleri,valiler gördük... Taksim’den vazgeçmedik.AKP’nin 13 yıllık iktadırının10 yılında Taksim yasaklıydı...10 yıl boyunca AKP terörestirdi... Taksim 1 Mayıs Alanı’ndanhiç vazgeçmedik..Taksim, sınıflar mücadelesininmevzilerinden biri olmuştur. Sıradanbir alan değildir. Oligarşi de bununiçin yasaklıyor Taksim’i işçilere...Vazgeçmeyeceğiz... Taksim 1 MayısAlanı Halkındır!Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!9


<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong><strong>TAKSİM</strong>ALANIDIR!1 <strong>MAYIS</strong> ALANIDIR!1 <strong>MAYIS</strong>’TA1 <strong>MAYIS</strong>’TAHALKHALKCEPHESİCEPHESİSAFLARINA ÇAĞIRIYORUZ!Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013İstanbul -TAYADTAYAD’lı Aileler, 26-27 Nisangünlerinde Mecidiyeköy Metro Durağı’ndanTaksim Tramvay Durağı’nayürüyerek halka bildirilerleçağrı yaptılar. 2 günde toplam 2200adet bildiri halka ulaştırıldı.Gülsuyu-Gülensu Mahallesi’nde1 Mayıs piknik afişleri ve pankartlarıasıldı. 50 adet afiş ve 10 adet pankartasılarak mahalle halkı geleneksel 1Mayıs pikniğine çağrıldı. 300 adetbildiri ve 20 adet <strong>Yürüyüş</strong> dergisiGülsuyu-Gülensu halkına ulaştırıldı.TAYAD'lı Aileler, 29-30 Nisangünleri 1 Mayıs çağrısı için, Mecidiyeköy,Osmanbey, Şişli, Zincirlikuyu,Beşiktaş ve Ortaköy'de 15000adet kuşlama, 25 adet pankart ve110 adet afiş yaptılar. Ayrıca, MecidiyeköyMetrobüs Durağı’nda2000 adet bildiri halka ulaştırdılar.TAYAD’lı Aileler, "1 Mayıs Alanı,Taksim’de Halk Cephesi SaflarındaBirleşelim" sloganıyla 23-25Nisan günlerinde Mecidiyeköy MetrobüsDurağı’nda halka bildirilerleçağrı yaptılar.Halkın ilgisinin yoğun olduğu çalışmada,bildiriyi alan bir kişi: “HalkCephesi kortejinde yürümek onurdur”dedi. Çalışma boyunca toplam 1400adet bildiri halka ulaştırıldı.Devrimci İşçi HareketiDevrimci İşçi Hareketi, 26 Nisangünü, saat 18.00 ile 21.00 arasındaKazova işçileri ile birlikte tekstilatölyelerinin yoğun olduğu Şişli Bomonti’de1 Mayıs’ta Taksim’e çağrıyapan afişlemeler yaptı. DİH’in 1Mayıs için çıkarttığı özel sayıyı dağıtarak1 Mayıs’ın önemi ve nedenTaksim’de olmamız gerektiği anlatıldı.Devrimci İşçi Hareketi aynı gün19.00 ile 20.00 saatleri arasındaTaksim Galatasaray Lisesi önünde1 Mayıs’a çağrı yapan bildirilerindağıtımını yaptı. Ajitasyon çekilerek,1 Mayıs’ta kan can pahasına kazanılanTaksim Meydanı’nda olunacağıduyuruldu.27 Nisan günü Kıraç Kuruçeşme’defabrikalar bölgesinde 1 Mayısçalışmalarını sürdüren Devrimciİşçi Hareketi, 13.00 ile 18.00 saatleriarasında işçilerin öğlen yemeğineçıktığı sırada 1 Mayıs’ta Taksim’eçağrı yapan bildirilerin dağıtımınıyaptı. DİH’liler iş çıkış saatinekadar çalışmalarını sürdürerek 600bildiriyi işçilere ulaştırdı.5 saat süren ve 4 kişinin katıldığıçalışmada ayrıca 5 pankart asılırkenfabrikaların çevresine 15 afiş asıldı.Taksim Galatasaray Lisesi önünde1 Mayıs’a çağrı yapan bildirilerdağıtıldı. 10 kişinin katıldığı çalışmada1000 bildiri dağıtıldı.DİH’liler, 26 Nisan günü, saat18.00 ile 21.00 arasında Kazovaişçileri ile birlikte tekstil atölyelerininyoğun olduğu Şişli Bomonti’de1 Mayıs’ta Taksim’e çağrı yapanafişleme yaptı.3 saat süren ve 7 kişinin katıldığıçalışmada 15 afiş, 2 pankart asıldı.800 bildiri dağıtıldı.Devrimci MücadeledeMühendis ve Mimarlar27 Nisan günü Tuzla Tersanelerbölgesine 2, Tuzla İçmeler Meydanı’na3, Tuzla Aydınlı Mahallesi’ne3, Tuzla TOKİ konutlarının bulunduğubölgeye 2 adet olmak üzeretoplam 10 adet Halk Cephesi imzalı“AKP Faşizmine Teslim Olmayacağız!","1 <strong>MAYIS</strong>'ta <strong>TAKSİM</strong>'de50 Bin Kişi Olacağız!” pankartıasarken, 200 adet Aydınlı'da, 800adet TOKİ konutlarında olmak üzeretoplam 1000 adet HALK CEPHESİimzalı bildiri dağıttı. Daha sonraKüçükarmutlu Mahallesi’nde halkile birlikte 100 adet HALK CEP-HESİ İMZALI “AKP FAŞİZMİNETESLİM OLMAYACAĞIZ EM-PERYALİZMLE UZLAŞMAYA-Şişli-BomontiBalıkesirÇanakkaleİzmirAnkara12<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


ArmutluEdirneMecidiyeköyCAĞIZ 1 <strong>MAYIS</strong>'TA <strong>TAKSİM</strong>'DE-YİZ” afişlemesi yaptı.1 Mayıs Mahallesi1 Mayıs Mahallesi Son DurakAşık Veysel Mahallesi, Pazar Sokağıve Cemevi bölgesinin bütün duvarlarınayapılan afişleme ile halka 1Mayıs duyurusu yapıldı.40 tane büyük boy afiş asıldı,açılan masada bildiri dağıtıldı. 30Nisan sabah saatlerinden itibaren3001 cadde üzeri ve her sokakbölgelerinde kuşlamalar yapıldı.Halka, AKP'nin baskısına rağmenTaksim'de olunacağı söylenerek, coşkuve kararlılık paylaşıldı. Moralinyüksek olduğu gözlendi.Altınşehir30 Nisan günü sabah 10.00ve 12.00 sıralarında AltınşehirGüvercintepe Meydanı’nda TokatMahallesi’nde ve Filistin mahallesinde1 Mayıs çalışmaları yapıldı.Ataşehir1 Mayıs Mahallesi’nde HalkCephesinin yaptığı 1 Mayıs çalışmasınapolisin acizliği damgavurdu. 25 Nisan gecesi geç saatlerde3001 cadde ve muhtelifyerlere asılan “AKP Faşizmineteslim olmayacağız 1 <strong>MAYIS</strong>'ta50 BİN kişi ile Taksim'de olacağız”yazılı pankartları polisinsökmesi halk korkusunun bir göstergesidir.EskişehirEskişehir’de 1 Mayıs çalışmasıiçin 200 afiş, 500 pul yapıldı. 26Nisan, 27 Nisan ve 29 Nisan tarihlerindeAdalar Migros karşısında“Emperyalist SaldırganlığaKarşı 1 Mayıs'ta Taksim’e” yazılı,Halk Cephesi imzalı pankart önünde1 Mayıs'a çağrı masası açıldı,bin adet bildiri dağıtıldı. Büyükdereve Bahçelievler mahallerindeve Anadolu Üniversitesi EczacılıkFakültesi girişinde Eskişehir halkını1 Mayıs'a çağıran yazılamalaryapıldı. 28 Nisan pazar günü MamucaKöyü’nde 1 Mayıs pikniği yapıldı.Pikniğe 28 kişi katıldı.ElazığElazığ Halk Cepheliler YıldızBağları’nda bildiri dağıttı. Yoksulhalkın yaşadığı mahallede bildiri dağıtımıyapıldı. Yaklaşık bir saat sürenbildiri dağıtımında 60 bildiri halkaulaştırıldı.Coşkuyla ve Umutla HerYerde 1 Mayıs HazırlıklarıYapıldıEdirne22 Nisan günü Balkan YerleşkesiMenaz (yemekhane) önünde Dev-Genç’liler, DGH, Öğrenci Kolektiflerimasa açtılar. Yemekhanenin her yerineafişlerler asıldı bildiriler dağıtıldı.Masalar 3 saat boyunca açık kaldı.Masaların toplanmasından sonra Dev-Genç’liler çalışmalarına devam etti.Sağlık Bilimleri Fakültesi, İİBF veKYK Yurdu önünde bildiri dağıtımınadevam edildi.23 Nisan günü Saraçlar Caddesi’ndeDev-Genç’liler bildiri dağıtarakhalkı Taksim 1 Mayıs Alanı’na davetetti.24 Nisan günü Balkan Yerleşkesiyemekhane önünde DGH, ÖğrenciKolektifleri ve SYKP ile beraberDev-Genç’liler üniversitedeki alanlarınkazanımına yönelik olarak yanyana masalar açtılar. Yerleşkenin dörtbir tarafına afişlemeler, pullamalaryapıldı.25 Nisan günü Ayşekadın YerleşkesiEğitim Fakültesi içerisindeDev-Genç’liler, DGH, Öğrenci Kolektifleri,TÜM-İGD ve SYKP masaaçtılar. Dev-Genç’liler dört buçuksaatlik çalışmanın sonunda masayıtopladılar. 15-20 dakika daha kalacağınıbelirten DGH, Öğrenci Kolektiflerive TÜM-İGD masalarınafaşist bir saldırı gerçekleşti. Okulhademesi olduğu söylenen kablosuzkulaklıklı bir şahıs kadın devrimcilerinüzerine yürüyerek hakaret etti. Bununüzerine gün boyu fakültede gezinenbir kişi ortamı provoke etmeye çalıştı.Belinde silahla görüntülenmesi veolaydan 5 dakika sonra gelip yüzsüzcepolis kimliğini göstermesi kim olduğunuortaya çıkardı. Devrimci öğrencilerduruma müdahale edinceÖGB’ler bu iki kişiyi kendi otolarıylaokul dışına çıkarıp kaçırdılar.Olayı duyup geri dönen Dev-Genç’liler saldırıya uğrayan arkadaşlarıylabirlikte sloganlar eşliğindeokuldan topluca ayrıldılar.İstanbulLiseli Dev-Genç’liler Gazi Mahallesi’ndebulunan Şair Abay KonanbayAnadolu Lisesi’nde 29 Nisangünü 1 Mayıs'a çağrı bildirisi dağıt-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!13


tılar.Küçük Armutlu Halk Cepheliler1 Mayıs’ta Taksim’e çağrı yapmakiçin 26 Nisan günü Köyiçi Meydanı’ndamasa açtılar. Grup Yorum şarkılarıeşliğinde yaklaşık 2 saat açıkkalan masada 1 Mayıs’a çağrı bildirileridağıtıldı.Ayrıca Küçükarmutlu’da 1 Mayısaçağrı pankartları asıldı.1 Mayıs Mahallesi’nde 24 Nisanmasa açıldı. Yaklaşık dört buçuk saataçık kalan masada çok sayıda bildirihalka ulaştırıldı. Yine aynı gün AşıkVeysel Mahallesi ve Cemevi bölgelerine6 pankart asıldı. Cemevi bölgesine30 adet afiş yapıştırıldı.lan bir buçuk saatlik dergi dağıtımında,12 adet <strong>Yürüyüş</strong> dergisi halkaulaştırıldı. Mahalle halkı, geleneksel1 Mayıs pikniğine çağrıldı.Aynı gün Tuzluçayır’da, TekmezarParkı’nda ve Ege Lisesi civarındaüç adet 1 Mayıs Pikniği’ne çağrıozaliti asıldı. Natoyolu boyunca, davetiyelerdağıtılarak halk pikniğeçağrıldı. Bu çalışmada <strong>Yürüyüş</strong> dergilerihalka ulaştırıldı.DersimDersim’de Halk Cepheliler 1Mayıs’ıkutlamak için Dersim halkınıİstanbul Taksim Meydanı’nda HalkCephesi saflarına çağırdı. Dersim’inçarşı merkezinde 5 adet “1 Mayıs’taTaksim’de Halk Cephesi Safları’ndaBirleşelim” yazılı ozalit asfişlemesiyapıldı.MalatyaMalatya’da 26 Nisan günü PaşaköşküMahallesi’nde Halk Cephesive Dev-Genç’liler tarafından 1 Mayısbildirileri dağıtıldı ve aynı zamandakapı kapı gezilerek, halk Geleneksel1 Mayıs Pikniği’ne davet edildi. HalkaMalatya’dan kaldırılacak araç hakkındabilgi verildi. 3 saat süren çalışmasonucunda 150 bildiri dağıtıldı.TekirdağSayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013AnkaraAnkara'da, geleneksel olarakyapılan 1 Mayıs Pikniği’neasılan afiş ve kapı kapı dolaşılarakdağıtılan davetiyelerile halk pikniğe çağrıldı. NatoyoluCaddesi boyunca 30afiş asıldı. 25 tane <strong>Yürüyüş</strong>dergisi halka ulaştırıldı.26 Nisan günü Mamak’ınŞirintepe Mahallesi’nde yapı-TekirdağTekirdağ sahilde TekirdağGençlik Komitesi tarafından27 Nisangünü masa açıldı. Açılanmasaya halk yoğun ilgigösterdi. Birçok kişi 1 Mayıs’tazaten Taksim Meydanı’nda olacağınısöyleyerek yapılan buçalışma nedeniyle teşekkürederek masadan ayrıldı. 1 saataçık kalan masada <strong>Yürüyüş</strong>dergisi tanıtıldı, 200 adet bildirihalka ulaştırıldı.Faşizme Karşı Demokrasi Keyfi Tutuklamalara Karşı Adalet TalebimiziHaykırmaya Devam Ediyoruz19 Ocak’tan bu yana gerçekleştirilen hukuksuz baskınlarlayüzlerce işçi, memur, demokratik dernek, kurumçalışanları, sanatçı ve avukatların gözaltına alınıp tutuklanmasıüzerine başlatılan eylemler devam ediyor.26 Nisan günü Taksim Meydanı'nda bir araya gelenHalk Cepheliler “Tutsak Memurlar Serbest Bırakılsın”,“Tutsak Avukatlar Serbest Bırakılsın”, “Grup YorumHalktır Susturulamaz” sloganları ile İstiklal Caddesi'ndeyürüdü. Galatasaray Lisesi önünde grup adına açıklamayapan Grup Yorum elemanları üç aydır terör örgütüneyönelik operasyon adıyla avukatların, memurların, sanatçıların,doktorların gözaltına alınarak tutuklandığınıifade etti. Tutuklananların serbest bırakılması için eylemlerinedevam edeceklerini ifade etti.Basın açıklaması Grup Yorum'un söylediği türkülerleve çekilen halaylarla sona erdi.24 Nisan günü 13.sü gerçekleştirilen adalet nöbetieylemi,''Faşizme Karşı Demokrasi, Keyfi TutuklamalaraKarşı Adalet İstiyoruz!" pankartının açılıp,''KomplolarıBoşa Çıkartacağız!, Adalet İstiyoruz!''sloganlarıylabaşladı. Yarım saat süren otuma eyleminde: “Ocak 2013'ten itibaren,HalkCephesive kurumlarınayönelikbaskınlarda,komplolarlaöğrenciler,tutsak yakınları, avukatlar, işçiler ve memurlar... halktan400'e yakın insan gözaltına alınmış, 150'yi aşkın insantutuklanmıştır. Fakat, komplolara boyun eğmedik eğmeyeceğiz.Geçtiğimiz 14 Nisan'daki Bağımsız TürkiyeKonseri 550 bin kişiyle baskınlara verilen en büyük cevaplardanbiridir. 550 bin kişi göstermiştir ki: “Devrimcileryalnız değildir.”1.5 sene önce, Kandıra F Tipi'nde gardiyanların döverekkatlettikleri Hasan Özer'in annesi de eylemekatıldı ve adalet istemini dile getirdi. Eyleme 32 kişikatıldı.14<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


BİNLERCE HALK CEPHELİ 1 <strong>MAYIS</strong> PİKNİĞİ’NDETaksim’e Çıkmaya Söz VerdiHalk Cephesi, her yıl 1 Mayıs’tanönce geleneksel olarak piknik düzenliyor.Bu sene piknik, 28 Nisan2013 tarihinde, Kemerburgaz, Kurtkemeri’ndedüzenlendi. Pikniğe katılan4 bin kişi, yasaklamalara, engellererağmen, 2013 1 Mayıs’ındaTaksim’de olacağına dair söz verdi.Piknik alanı geceden hazırlandı.Sahne kuruldu, pankartlar asıldı. TA-YAD, YÜRÜYÜŞ ve kitap stantlarıilgi çekiciydi, kırmızı branda ile kaplıve üç tarafı kapalı olan stantlar gecedenkurulmuştu. Saat 09.30 civarında otobüslerve özel araçlar gelmeye başladı.Gelen kitleyi sahnenin sağ tarafındaMehmet Akif Dalcı’nın resminin olduğupankart, sol tarafta ise Mete Diş’inbüyük bir resmi karşıladı. Özellikleçok fazla kişinin elinde, <strong>Yürüyüş</strong>’ün 1Mayıs ile ilgili yeni sayısı görülüyordu.1 Mayıs heyecanı pikniğin başındansonuna kadar hissediliyordu.Devrimci İşçi Hareketi öncekiyıllara oranla, daha kalabalık, dahaorganize olmuş gibiydi. Masaları kalabalık,kendi içlerinde programlı olduklarıbelli oluyordu. Devrimci İşçiHareketi pankartları ile kitleyi 1 Mayıs’adavet ediyordu.Hava oldukça sıcaktı, 1 Mayıs öncesinde,böyle güzel, yağmursuz havadapiknik yapmak da ayrı bir güzellikkatıyordu. Bu alanda ilk defapiknik yapılmasına rağmen, kitleçabuk alıştı, yabancılık çekmedi. Düzbir alanda, herkes birbirine yakındı,derli toplu, iç içe bir piknik oldu.Kahvaltılardan sonra, sahne programıbaşladı. Sahneye ilk olarak TrakyaKültür Merkezi Müzik grubu çıktı.Trakya’nın dokuz sekizlik oyunlarıyla,sahnenin önü hemen doldu, romanhavalarıyla güne merhaba dedik.Kahvaltılardan sonra, 1 Mayıs paneliyapıldı. Alanın bir bölümü, siyah bezile çevrilmiş, içine plastik sandalyelerdizilmişti. Önceden bir panel alanı hazırlanmış.Halk Cephesi, Dev-Genç’liler,1 Mayıs’ın tarihsel önemini anlatıp,1 Mayıs’ta Taksim’de olmak gerektiğinitekrar anlattılar. Panelde, mikrofon veküçük de olsa bir ses sistemi olmadığıiçin, konuşmalar arka taraflarda pekduyulmasa da, Taksim’e çağrı bütündinleyiciler tarafından sahiplenildi.Liseli Dev-Genç’liler ise ayrı birheyecan içindeydiler, 18-19 Mayıstarihleri arasında yapacakları LiseliDev Genç şenliği için pikniğe gelenonlarca liseli genç ile konuştu, şimdidenşenliklerinin hazırlıklarına başladılar.Umduklarından daha fazlaarkadaş edindiler, Rock müzik gruplarıolanlar, şenlik için tiyatro hazırlamakisteyenler...“Bir El Uzanır Bana,Sınırların Ardından!”Hakan Yeşilyurt, sahnedeydi. Budefa Yorumcular, enstruman ve vokaldeeşlik ettiler. Kendi şarkılarınıda okudu, Yorum’dan birkaç şarkıda seslendirdi.“Hey… Karşı KiCepheden Haberin Olsun!”Sahnede, bir bağlama ve bir solistne kadar etkili, güçlü olabilir? RuhiSu’nun öğrencisi Hasan Karayol’unsesi tüm piknik alanını doldurdu. Doludolu, bir Ruhi Su katıldı aramıza.“Hey... karşı ki cepheden haberin olsun”diyerek zeybek türküsünün kitleylebağını kurdu. Tek başına bağlamanınyüzlerce kişinin içini kıpır kıpıretmesi, oyunlara, halaylara kaldırmasıda görülmeye değerdi.Yurtdışından gelen, ilk defa böylebir pikniğe katılan bir kişi, “İnsanınannesi babası bile bu kadar sahiplenmiyor,burada ise herkes birbirinisahipleniyor, çok güzel” diyerekduygularını dile getirdi. Uzun süredirgelmeyen, kendi iş, aile yaşamıylameşgul olan bir dostumuz, “Burayagelince, yarın devrim olacakmışgibi hissediyorum, ama buralaragelmeyince, sizinle görüşmeyince,insan ev derdi iş derdi derken boğuluyor”diyerek bu büyük aileninbir parçası olmanın güzelliğini paylaştı.İdil Tiyatro Atölyesi’ndenTutsaklarına Selamİdil Tiyatro Atölyesi hapishanedekielemanları Veysel Şahin ve GamzeKeşkek’i anarak oyunlarına başladılar.“İşçinin sömürülmesi, burjuva patronlarınçalıştırıp emeğinin hakkınıvermemesi, lüks yaşaması… Bunakarşı işçilerin hak alma mücadelesi…Her şey kısa ve özdü, ezenezilen ayrımı çok etkileyici bir şekildeanlatıldı” Oyunu izleyenlerin kısacayorumları böyleydi.Halk TürküleriniSahipleniyor!Eyüp Halklar Derneği Müzik Top-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!15


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013luluğu, çok eski bir grup olmamasınarağmen, kendisini geliştirmişgörünüyor. Sahnede birbirleriyleuyumları, kitleyle kurduklarıbağ güzeldi. Halkın içindençıkan, halkın türkülerini söyleyençocuklarını sahipleniyor halkımız,bunu bir kez daha gördük.Bu sene ortalık mangal dumanınaboğulmadı. Halk Cephesipikniklerde mangal yapmama kararıalmış. Mangal yapabilen var,yapamayan var ve duman kokusundangöz gözü görmüyordu öncekipikniklerde. Genel olarak alınankarara uyulmuştu, kıyıda köşede,kaçamak yanan birkaç mangaldanbaşka mangal yoktu.Denge Hevi ve SelçukBalcı Kürtçe ve LazcaTürkülerle Çoşturdu!İdil Kültür Merkezi bünyesindeçalışan, Denge Hevi (umudun sesi)Kürtçe türküler ve halaylar söyledi.Halkların kardeşliği için söylediler.Ardından Selçuk Balcı, Karadeniztürküleriyle horona kaldırdı.Son bir yıldır, Halk Cephesi’neyönelik operasyonların ardı arkasıkesilmiyordu. Bu dost sofrasını dağıtmak,herkesi sindirmek istiyordu.Piknikte bir kez daha gördük ki,herkes birbirini sahipleniyor, paylaşıyorve birbirine güç veriyor.Halk Cephesi konuşmacısı, tekrarilan etti, “1 Mayıs’ta Taksim’deyiz.Biz kanımızla kazandık, Taksim’iAKP’ye vermeyeceğiz” dedi. Taksimyasaklanmak istenmişti ve bupikniğe katılanların büyük çoğunluğu,1 Mayıs Alanı’nı kazanmakiçin büyük mücadele etmişti. ŞimdiSaldırı ve Tacizlerinizle MilyonlarınÖrgütlenmesini EngelleyemezsinizDersim’de Grup Yorum konser çalışmalarından buyana rahatsız edilen ve taciz edilen Haklar Derneğiçalışanı Ünal Bağatır’a yönelik polis tehditleri, tacizidevam etmektedir. Son olarak Denizli’de yol inşaatındabekçilik yapan baba Yusuf Bağatır aranarak Dersim’eçağırılmıştır. “Oğlunuz örgütlerin derneklerine gidiyorgelip sahip çıkın” diyerek korkutulmaya çalışılmıştır.Denizli’den geldikten sonra da her 2 gün de bir aranarakise AKP tekrar gasp etmek istiyor.İşçilere, halka yasaklamak istiyorTaksim Meydanı’nı.Grup Yorum Yine BüyükHalk Korosuyla!Son olarak Grup Yorum sahneyeçıktı. Korocularla birliktekalabalık bir ekiple sahneye çıkıldı.Pikniğe gelen kitlenin büyükçoğunluğu sahne önüne toplandı.Türküleri birlikte söylediler,halayları hep birlikte çektiler.Mete Diş’i ZulmünHücrelerinden Alacağız!Günün en anlamlı olaylarınınbaşında, Mete Diş’e gönderilenselam vardı. F Tipi hapishandeKanser hastası olan Mete Diş,hastalığının ilerlemesine rağmenserbest bırakılmıyor. Yorumcular,kitleden yüzlerini, Mete’ye doğrudönmesini istedi. Sahne önündekibinlerce kişi ve alanda, halıların,kilimlerin üzerine oturan bütünkitle, büyük pankarta, Mete Diş’inyüzüne baktı. Alkışlarla söz verdi,“Seni hücreden alacağız” dedi.“Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın!”sloganıyla Mete Diş selamlandı.Mete Diş için, 4 Mayıs’taOkmeydanı’da yapılacak olan protestoyürüyüşüne bütün kitleninkatılması istendi. Son olarak Taksim’debuluşma sözü verilerekpiknik sona erdilirdi. Herkes kendimasasının etrafını temizleyip, çöppoşetlerine doldurdu ve Halk Cephelilereyakışır bir şekilde piknikalanını tertemiz bırakılarak piknikalanından ayrıldılar.“Oğlunuz gitmeye devam ediyor, sonra kötü olur” diyetehdit edilmiştir.Bu tacizler süreklileşince baba Bağatır; “O haldegidin siz kendisini uyarın…” dediğinde ise “o bize düşmez”diyerek saçmalamaya başlamışlardır.Dersim Halk Cephesi yaptığı açıklamada, “Her türlüsaldırıları boşa çıkaracağız, uzlaşmayacağız, milyonlarıörgütleyeceğiz” vurgusunu yaptı.16<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


1 Mayıs Alanı’nı Kanımızla Kazandık,Kanımızla Koruyacağız!Meral’in, Fehmi’nin ve Dilan’ın Hesabını Soracağız!Devrimcilerin canları pahasınaverdikleri mücadeleyle 1 Mayıs AlanıTaksim’i kazanmasının iktidarda yarattığıhazımsızlık bu sene kendinidışa vurdu. Emekçilerin mücadeleleriylekazandığı 1 Mayıs Alanı’nındaher geçen yıl daha da kalabalıklaşarakhaklarını aramaları, iktidardan hesapsormaları AKP’yi daha da rahatsızetti. Aylar öncesinden başlattığı “Taksim’iyayalaştırma projesi” de bununiçindi. Asıl amaçlanan Taksim’e araçlarındeğil, emekçilerin girmesiniengellemekti.İktidarın bu amaçla Taksim’i yenidenişçilere kapatmak istemesinekarşı devrimciler ve sendikalar 1 Mayısiçin Taksim’den başka bir alternatiflerininolmayacağını belirterek Taksim’eçıkacaklarını dile getirdiler.İktidar yine emekçilere karşı bütün“güvenlik” önlemlerini aldı. Yaşamıfelç etme pahasına Taksim’e gidecekbütün yolları bariyerlerle kapattı.Metro ve Metrobüs seferlerini iptaletti. Neredeyse İstanbul’da olağanüstühal ilan edip, sokağa çıkma yasağıda koyacaklardı. Fakat emekçiler kararınıvermişti. Ve 1 Mayıs günüonlar da ne pahasına olursa olsunTaksim’e yürüyeceklerdi.KESK, Türk-İş ve bazı partilerBeşiktaş’ta toplanırken, DİSK ve HalkCephesi’nin de bulunduğu devrimciörgütler ise Şişli Halasgargazi Caddesiüzerinde toplanıp yürüme kararı aldılar.Beşiktaş’ta toplanmaya çalışan kitleyepolis saat 07.30’da saldırdı.Şişli’ye gelmek isteyenlere isedaha yoldayken saldırıp engellemeyeçalıştı. Okmeydanı’dan toplanma yerinegelen Halk Cephelilere polisburada saldırdı. Bu saldırıyı püskürtenHalk Cepheliler çatışarak Şişli’yeulaştılar.Şişli’de ise toplanma esnasındailk olarak DİSK Başkanı Kani Beko,DİSK önünde bir açıklama yaptı.Taksim konusunda yaptıkları görüşmelerianlatan Beko, Başbakan’ın“21 milyon oy alan parti Kazlıçeşme’detoplanıyor. Siz de orada yapın”sözlerine cevaben, “Sizin mitinglerinizdekimsenin burnu kanamadı.Biz 36 şehit verdik Taksim’de. Bizimiçin Taksim dışında 1 Mayıs, 1 Mayısdeğildir” dedi.Alınan karar üzerine saat 09.00’dayürüyüşe başlandı. Osmanbey’de barikatkuran polisler, Taksim’e yürümekisteyen kitlenin üzerine TOMA’lardansıktıkları tazyikli su ve biber gazı ilesaldırdı. Polisin saldırısı üzerine Şişli’ninara sokaklarında, Cevahir AlışverişMerkezi çevresinde ve MecidiyeköyProfilo Alışveriş Merkezi çevresindeçatışma çıktı. Polisin direkkitlenin üzerine sıktığı gaz sonucundaonlarca kişi yaralandı.Kitle ara sokaklardan çıkarak, polisetaş ve şişelerle karşılık verdi.Pek çok yerde çaresiz kalan polis yatakviye istedi ya da TOMA’nın gelerekkendilerini kurtarmalarını beklemekzorunda kaldı. Polisin panikhalinde attığı gazlar bazı evlerin camınıkırarken, bazı evlerin içine girerekyangına sebep oldu. Aynı zamandaevin içinde yaşayanlar dabiber gazında etkilendiler.Şişli’de saatlerce süren çatışmalarda,emekçiler saldıran polislere,“Çocuklarınıza nasıl ekmek götürüyorsunuz,onursuzlar!” diyerek yaptıklarımesleğin ahlaksızca olduğunudile getirdiler.Şişli’de süren çatışmaların ardın-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!17


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013dan Halk Cephesi kitlesi Okmeydanı’nagiderek eylemlerine oradadevam ettiler. Burada da polisingaz ve tazyikli su ile saldırısına,taşlarla cevap verildi.3 saat süren çatışmanın ardındaneylem iradi olarak sonlandırıldı.Çatışmalarda yaralananlardaniki Halk Cepheli’nin başlarına isabeteden gaz bombalarından dolayı yoğunbakıma kaldırıldı. İkisinin dehayati tehlikesi bulunurken, bir kişihemen ameliyata alındı.Halk Cepheliler Okmeydanı’da,yaşanan saldırıları teşhir etmek içinyürüyüş yaptılar. “İşkence YapmakŞerefsizliktir”, “Halkız HaklıyızKazanacağız” sloganlarıyla mahalledeyapılan yürüyüşün ardındanbir açıklama yapıldı. “Onlarca arkadaşımızyaralı. Bunun hesabınıAKP verecek” denilen açıklamanınardından, “Halk Düşmanı AKP HalkaHesap Verecek” sloganıyla eylemsonlandırıldı.***AKP’NİN TERÖRÜNETEPKİLERAKP Yaptığı Bu ZulmünHesabını VerecekAKP Taksim'i yeniden yasaklamaktakararlı olduğunu bugün İstanbul'ukana bulayarak gösterdi.İşçi, emekçi, kadın, öğrenci, hattamilletvekili... Kimseyi ayırmadı,polisine tam yetki verdi. Polis gazbombalarıyla İstanbul'u boğdu. Ellerindekigaz bombası tüfeklerinikurşun atan bir silah gibi kullandılarve insanlarımıza nişan alarak ateşettiler.200’ün üzerinde insan gazdanetkilenerek Şişli Etfal'e müracaatetti ve 6 kişi kafasına isabet edengaz bombalarından yaralandı.Dev-Genç’li Meral Dönmez kafasınaisabet eden gaz bombasındandolayı hastaneye kaldırıldı.17 yaşındaki Dilan Alp, Meralgibi kafasına gelen bomba yüzündenyaralı ve yoğun bakımda...Bir insanın bile burnunun kanamasınıistemeyen Tayyip Erdoğaninsanlarımızı kasten öldürmeye çalıştı.AKP iktidarı halka düşmandır.Halk düşmanlığını muhalif olarakgördüğü başta devrimciler olmaküzere halkın herkesimine uygulamaktadır.Meral'in durumundan baştaAKP olmak üzere onun tetikçileriİçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbulEmniyet Müdürü ve onunemrindeki tüm polisler sorumludurTaksim 1 Mayıs Alanı’dırÇağdaş Hukukçular Derneği 1Mayıs'ta yapılan saldırılar ve busaldırı sonucunda yaralananlarındurumlarıyla ilgili bir açıklama yayınladı.Açıklamada;Dilan Alp, 17 yaşında, Taksimİlkyardım Hastanesi’nde ameliyataalınmıştır. Polisin azgın teröründenkorunmak adına bir eve sığınmışken,kapılar kırılarak gözaltına alınmış,darp edilmiştir. Dilan’ın kafası adetaezilmiştir. Şuan hala hayati tehlikesidevam etmektedir.Zafer Yolcu, emekliliği yakınbir Telekom işçisi, şuan HasekiHastanesi’nde ameliyata alınmıştır.Zafer Yolcu’nun kafasına gaz bombasıfişeği isabet etmiş ve kemiklerigöçmüş ve beynine biber gazı sızdığısöylenmiştir. Yolcu’nun hayati tehlikesidevam etmektedir.Meral Dönmez, Gençlik Federasyonuüyesi, polis tarafından hedefalınarak başına gaz bombası atıldı.Beyin kanaması geçiren ve ameliyataalınacak olan Meral Dönmez’in18<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


hayati tehlikesi devam etmektedir.Serdal Gül ve Fehmi Meşe, herikisi de kafalarına isabet eden bibergazı fişeği sonucu yaralanmış veameliyata alınmıştır.İbrahim Akal, beyin travması geçirmektedir.Gözüne isabet eden bibergazı fişeği yüzünden gözünün birinitamamen kaybetmiştir. Samatya devletHastanesine sevk edilen Akal’ınsağlık durumu hala ciddiyetini korumaktadır.TAYAD'lı Aileler: 1 Mayıs Alanınıancak biz belirleriz ve halk düşmanıAKP iktidarından izin almayız.Günlerdir söylüyoruz: 1 MayısAlanı Taksim'dir.Katil AKP polisi her sokağıgaza boğmuştur. Her sokakta insanlarımızhedef gözetilerek gazbombalarıyla, plastik mermilerleyaralanmıştır.Zulüm ortadadır. Hüseyin AvniMUTLU açıklama yapıp, sokağa çıkmayanhalka teşekkür ediyor. Sokaklarkana bulanmıştır, HüseyinAvni MUTLU halkın yüzüne bakamaz.Bir taraftan halkın kanını sokaklaraakıttırırken bir taraftan halkateşekkür edemez. Sözleri pişkinliğindendir.Bu ülkenin her karış toprağı halkındır.1Mayıs halkındır.Halkımıza ettikleri zulümle, iktidarsuçlarını her geçen gün daha da büyütüyor.AKP, yaptıklarıyla halkahesap verecek! Ve bizler, gelecekher 1 Mayıs çoğalarak zulmün önünedikilmeye devam edeceğiz.MalatyaAnadolu’da 1 Mayıs Piknikleri1 Mayıs Pikniklerinde Taksim Zaferinin Coşkusu VardıAdanaBursaAdanaAdana’da Halk Cepheliler tarafından28 Nisan günü DSİ piknikalanında pankartlar asıldı tutsak ürünlerive yeni çıkan yayınlar için stantkuruldu. Saat 13.00’da hep birlikteyenen yemeğin ardından Halk Cephesi’nin1 Mayıs ile ilgili açıklamasıokundu ve 1 Mayıs’ta Taksim’e çağrıyapıldı.Piknik, Adana Özgürlükler Derneğimüzik grubunun türküleri vemarşlarıyla çekilen halaylar eşliğindeson buldu.Piknik günü Bursa ve ilçelerdenaraçlarla Nilüfer’e bağlı Atatürk kentormanına gidildi. Halk Cephesi adınakonuşma yapılarak 1 Mayıs ve devrimşehitleri için saygı duruşu yapıldı.Mendil kapmaca, çuval yarışı yapıldı.Ardından türkü yarışması yapıldı.Polis ve zabıtalar ses sistemini bahaneederek rahatsız etmeye çalıştılar.Pikniği düzenleyen Halk Cephesitarafından zabıtalar uzaklaştırıldı.130 kişinin katıldığı pikniğe çevredepiknik yapanlarda katıldı.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013AntalyaBalıkesirAntalya28 Nisan günü Antalya SarısuPiknik Alanı’nda 80 kişinin katıldığıGeleneksel 1 Mayıs Pikniği yapıldı.Saat 10.00’da yapılan kahvaltınınardından türküler söylendi. DünyaDevrim Şehitleri Adına 1 dakikalıksaygı duruşu yapıldıktan sonra 1Mayısın tarihi, önemi ve 1 MayısBayramının neden Taksim Meydanı’ndakutlanması gerektiği anlatıldı.Yapılan yarışmalardan sonraçekilen halaylar’a piknik alanındabulunan onlarca ailenin katılmasıylaalanın rengi tamamen değişti.ÇanakkaleÇanakkale/Biga’da Dev-Genç’-liler 28 Nisan günü Abdiağa Köyü’nde1 Mayıs pikniği düzenlediler. Piknikalanında yapılan kahvaltı sonrasında1 Mayıs’ın anlam ve önemi,sınıf mücadelesi, neden 1 Mayıs’taTaksim’de olunması gerektiği anlatıldıve 1 Mayıs’ta Taksim’de olunacağıvurgulanarak sohbet sonlandırıldı.Bağlama eşliğinde türkülersöylenerek halaylar çekildi. Hep birlikteoynanan oyunlar ve beraberhazırlanıp yenilen yemeklerden sonraakşam piknik sona erdi. Pikniğe 40kişi katıldı.<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!19


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Malatya28 Nisan günü geleneksel 1Mayıs pikniği gerçekleştirildi.“Yaşasın 1 Mayıs” yazan ve üzerindeMehmet Akif Dalcı’nın fotoğrafıbulunan pankartın açıldığıpiknikte, sabah kahvaltısındansonra; 1 Mayıs’ın tarihinin veTaksim Meydanı’nın önemininanlatıldığı ve son süreçlerdeki gözaltıve tutuklamalarla düşmanınkorkutma, yıldırma politikası üzerinekonuşmalar yapıldı. Konuşmalarınardından çevrede kısa birgezinti yapıldıktan sonra halatçekme yarışması ve diğer yarışmalaryapılırken, bağlama eşliğindetürküler ve marşlar söylenerekhalaylar çekildiBalıkesir28 Nisan günü öğle saatlerindeDev-Genç'liler Balıkesir DeğirmenBoğazında 1 Mayıs öncesi piknikdüzenledi. Pikniğe 15 kişi katıldı.Piknikte şarkılar söylendi, halaylarçekildi, yemekler yenildi, oyunlaroynandı ve 1 Mayıs’ın ve Taksim’intarihsel önemi anlatıldı.Akşam saatlerine kadar süren piknikbaşlandığı gibi aynı coşkuile sona erdi.DersimDersim’de 28 Nisan günü HalkCepheliler geleneksel 1 Mayıspikniğini Erzincan yolu üzerindeolan Sinan’da yaptılar. Sabah9.30’da piknik alanına giden HalkCepheliler “Yaşasın 1 Mayıs, Biji1 Gulan, Wesbo 1 Gulané 1Mayıs’ta Taksim’deyiz” yazılıpankartlarını astıktan sonra halaylarçekerek pikniğe başladılar.Kahvaltı sonrası piknik programınageçildi. Program 1 Mayıs1977 başta olmak üzere 1 MayısTaksim şehitlerini anma ile başladı.1 Mayıs şehitleri nezdinde devrimşehitleri için saygı duruşu yapıldıve Halk Cephesi'nin 1 Mayıs açıklamasıokundu. Yapılan yemeklerinyenmesinden sonra son zamanlardaaileleri arayan polislerin neamaçladıkları ve bizlerin ne yapmasıgerektiği üzerine sohbetleryapıldı.Piknik alanına piknik yapmayagelen aileler de yapılan oyunlarakatıldı.HatayHalk pikniği 28 Nisan günüAntakya Gümüşgöze Beldesi’nebağlı olan Şeyh Muhammed Cedduhziyaretinde gerçekleştirildi.Piknik başlamadan AKP’nin JandarmalarıPiknik bölgesini ablukaaltına aldılar, pikniğe katılmak isteyenleride engellemeye çalıştılar.Piknik alanını gösteren tabelalarınyönünü değiştirecek kadar acizleştiler.Buna rağmen 200 kişinindayanışma pikniğine katılmasınıengelleyemediler. Bütün engellemelererağmen proğram gerçekleştirildi.Program da Halk Cephesi adınaaçılış konuşması yapıldı. Konuşmanınardından yemekler dağıtıldı.Müzik grubu Şarkılarını Kanserhastası Mete Diş ve tecritte direnenNezif Eski nezdinde tüm özgürtutsaklara armağan ederek “ÖzgürTutsak” şarkısını söyledi. Hataylıolan ve Fransız Emperyalizmi tarafındanuygulanan tecrit politikasıkarşısında açlık grevine girenNezif Eski için de imza toplandı.İzmir28 Nisan günü İzmir Halk CephesiDoğançay Gölet’te geleneksel1 Mayıs pikniğini, düzenledi.Doğançay Yardımlaşma veDayanışma Derneği’nde toplanıldıktansonra piknik alanınahareket edildi. Devrim şehitleriadına 1 dakikalık saygı duruşununardından günün anlamına dair biraçıklama yapıldı. Açıklamanınardından hazırlanan yemekler yenildi.Grup Günışığı’yla berabermarşlar ve türküler söylenip, halaylarçekildi. Halat çekme, yakartop oyunları oynanan piknik19:00’da sonlandırıldı. Pikniğe30 kişi katıldı.BalıkesirÇanakkaleHatayDersim20<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Taşeron Sistemini Cehenneme Gömeceğiz!DİRENİŞLERİ BÜYÜTÜYORUZ!Kazova Tekstil İşçileri Fabrika Önüne Çadır KurdularPatronları Ümit ve Mustafa UmutSomuncu tarafından gasp edilenmaaş, kıdem ve ihbar tazminatlarınıalabilmek için, 27 Şubat itibariyle direnişebaşlayarak, fabrikanın önünde,Taksim’de ve patronlarının evlerininönünde eylemler yapan KazovaTekstil İşçileri, 29 Nisan günü ŞişliBomonti’deki fabrikanın önündeçadır kurdular.Şişli Camisi önünde bir arayagelen işçiler, “Kazova Tekstil PatronlarıÜmit Somuncu ve MustafaUmut Somuncu’ya Haklarımızı Yedirmeyeceğiz”yazılı pankartı açıp,“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız, SadakaDeğil Hakkımızı İstiyoruz,Yaşasın Kazova Direnişimiz” sloganlarıylafabrikanın önüne kadaryürüdüler. Burada yapılan açıklamada;atronlarının,haklarını vermekyerine sürekli evlerini taşıyarak köşebucak kaçtıklarını, kaçan patronlarınailelerine ve akrabalarına yapılanlaranlattıklarını ve kendileriniteşhir ettiklerini belirttiler.Sloganlarla bitirilen basın açıklamasınınardından çadır kuruldu.İşçiler taşıdıkları pankartı fabrikanınduvarına astılar.Direnen İşçiler Birkez DahaHaykırdı: “Yaşasın DirenişYaşasın Zafer!”En ufak bir hakkımız için dahibedeller ödemeyi göze alıp direnmekzorunda kaldığımız ülkemizde, yıllarcaçalıştırdıkları işçilerin tüm haklarınıgasp ederek işten çıkartan patronlarınakarşı, alın terlerine sahip çıkarakdirenen Hey Tekstil ve KazovaTekstil işçileri, 28 Nisan günü ortakeylemlerinin 36.sını gerçekleştirdiler.Taksim Meydanı’nda bir araya gelenişçiler “İşimizi, Ekmeğimizi,Haklarımızı İstiyoruz Alacağız! İşçiyizHaklıyız Kazanacağız” pankartınınarkasında kendi önlüklerinigiyerek pankartlarını açtılar.İşçiler, Çerkezköy’de Doluca ŞarapçılıkFabrikası’nda zam istediğiiçin işten çıkartılınca 15 Mart’ta fabrikaönüne çadır kurarak direnişebaşlayan ve geçtiğimiz haftalardadirenen işçilerin ortak mücadelesinekatılan Yılmaz Şahin’in tüm alacaklarınıkazanarak direnişini sonlandırdığıiçin “Yaşasın Doluca Direnişimiz,Yaşasın Direniş YaşasınZafer” sloganlarıyla yürüyüşe başladılar.Hey Tekstil işçileri sözü alarak,442 gündür Aynur ve Süreyya Bektaş’akarşı haklarını alabilmek için direndiklerine,pek çok kez polis saldırılarıyaşayarak darp edildiklerinedeğinerek, en son 15 gün önce Güneşli’defabrikanın önündeki çadırlarınapolisin el koyduğunu söylediler.Ancak yılmadık çadırımızı ısrarımızsonucu alarak tekrar kurduk.Haklarımızı alana kadar mücadelemizedevam edeceğiz dediler.Kazova işçileri, 27 Şubat itibariyle4 aylık maaşlarını, kıdem ve ihbartazminatlarını alabilmek için direndiklerini,ancak patronlarının sürekliev taşıyarak kaçtıklarını, aylardır birmuhatap bulamadıklarını söylediler.Mücadelede kararlı olacaklarını vurgulayanişçiler yeni eylem biçimleriylehaklarını alacaklarını söylediler.Daha sonra, Devrimci İşçi Hareketisöz alarak, Doluca İşçisi YılmazŞahin’in zaferine ilişkin bir açıklamayaptı. Açıklamada; “Yılmaz Şahin’inzaferi yılgınlığın, teslimiyetin kol gezdiğigünümüzde bir kez daha umutışığı olmuştur. İşten atılan, haklarıgasp edilen, asgari ücrete – sefaletücretine mahkum edilenlere umut olmuştur”denildi.Taşeron SisteminiCehenneme GömeceğizDevrimci İşçi Hareketi, 24 Nisangünü yaptığı eylem ile işçileri köleleştiren,örgütsüzleştiren ve iş cinayetlerindekatledilmesine zemin sunantaşeron sistemine karşı kampanyabaşlatacağını duyurdu.Mecidiyeköy’deki Cevahir AVMönünde bir araya gelen DİH’liler“Taşeron Sistemini Cehenneme Gömeceğiz”yazılı pankartı açarak,“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız, TaşeronaTeslim Olmayacağız” sloganlarınıattılar. Sloganların ardındanbasın açıklamasını Davut Çelik okudu.Açıklamada; “Taşeron sistemiy-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!21


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013le başta tekeller olmak üzerebelediyeler, kamu kurumlarıyerine getirmeleri gerekensorumlulukları taşeron firmalarınadevretmişlerdir.Bugün artık hastanelerde birçok servis ve alanda taşeronişçileri çalışmakta, belediyelerdekadrolu işçi nerede isehiç kalmamıştır” denildi.Ayrıca, tekellerin bir tabelaile taşeron firma kurabildiklerine,sigortasız, sendikasız,almadıkları önlemlerleişçileri ölümleri pahasına ucuzaçalıştırıp sonrasında ise, hiçbir hakkınıvermeden kolay işten çıkartabildiğiiçin yaygınlaştırıldığına, budüzenlemenin AKP’nin temsil ettiğitekellere en büyük hizmeti olduğunavurgu yapıldı.Direne Direne KazanacağızKazanmak İçin AslaMücadelemizdenVazgeçmeyeceğizKazova Tekstil işçileri, 24 Nisangünü, saat 13.00’da Şişli Camisiönünde bir araya geldiler. “KazovaTekstil Patronları Ümit Somuncu veMustafa Umut Somuncu’ya HaklarımızıYedirmeyeceğiz” yazılı pankartıaçarak, fabrikalarının önünekadar yürüdüler.“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız","Hakkımızı Ümit Somuncu’ya Yedirmeyiz",eşliğinde fabrikanın önünegelindi. Burada yapılan açıklamada;her çarşamba fabrikanın önünde,cumartesi akşamları Taksim’de,pazar günleri ise patronlarının evlerininönünde eylem yaptıklarını anlattılar.Ancak haftalardır bir muhatapbulamadıklarını, patronlarınınhaklarını vermek yerine çareyi süreklievlerini taşıyarak kaçmakta bulduklarınıanlatarak, tüm alacaklarınıelde edene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerinidile getirdiler.Direniş GüncesiÇadır Direnişinde 1. Gün29 Nisan öğlen vakti çadırımızıfabrikanın önüne kurmuştuk. Tamamenyerleştikten sonra tüp, demlikvs... ayarladık. Çayımız hazır oluncaçaylarımızı yudumlarken, bir yandanda hep bir ağızdan şarkılar,türküler söyledik. Saat 18.00 olduğundaişçiler iş yerlerinden çıkmayabaşladığında mücadelemizianlatan bildirilerimizi dağıtmayabaşladık. Yoldan geçen herkesin ilgisiniçekiyordu çadırımız.Hiç tanımadığımız fakat bizler gibiyıllardır Bomonti’de çalışan işçiler birbir gelerek öğrenmeye çalıştılar. “Neoluyor? Neden bu çadır burada?”Bazıları 2 aydır fabrika önünde eylemyaptığımızı bildiklerinden“Ulaşabildiniz mi patronlarınıza?”diye soruyorlar. Nerede diyoruz.Köşe bucak kaçıyorlar. Sohbetleruzadıkça uzuyor. Geliyor kimisi oturupçay içiyor, kimi ise başarılardiyerek evinin yolunu tutuyor. Akşam21.00’dan sonra çadırımızepey kalabalıktı. Birçok Kazovaişçisi bir aradaydık.Nöbet paylaşımı yaptık.Saat 23.00 gibi iki kişi hariçherkesi gönderdik. Havagüzeldi gece. Yalnız sabahadoğru 04.00 gibi epey serinledihava. Biz iki nöbetçihırkalarımızı giydik, voltamızıatarak sohbetimizesabaha kadar devam ettik.Sabah 06.00’da mesaisinibitiren Kaya ağabey geldi.Çay suyunu kaynaması için tüpünüstüne koyduk. Su kaynayana kadaretrafı topladık, temizlik yaptık. 07.00gibi kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdansonra artık yeni bir gündü. İlk konuklarımızolan Bomonti işçilerigelmeye başladılar.****Devrimci Kamu EmekçileriSerbest Bırakılsın!27 Nisan günü KESK’li TutsakAileleri tarafından, “Faşizme KarşıDemokrasi, Keyfi TutuklamalaraKarşı Adalet İstiyoruz” kampanyasıçerçevesinde Ankara, Yüksel Caddesi’ndeeylem yapıldı. 45 kişininkatıldığı eylemde, “Komploları BoşaÇıkartacağız, KESK’li Tutsaklar SerbestBırakılsın, Emekçiyiz HaklıyızKazanacağız” sloganları atıldı.Eylemde KESK örgütleme sekreteriEmre Kesikhalı’nın hapishanedenyazmış olduğu mektup eşitarafından okundu. Mektubun okunmasınınardından Geleneksel 1 MayısPikniği’ne çağrı yapıldı ve KamuEmekçilerini 1 Mayıs’ta KamuEmekçileri Cephesi kortejinde olmayaçağıran 1 Mayıs bildirilerinden500 adet halka ulaştırıldı.22<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Ders: SınıfsalBakmak -1Sevgili Devrimci Okul okurları,bu haftaki dersimizde Sınıfsal Bakış konusunuişleyeceğiz.Sınıf bilincine ulaşmış bir devrimci,iktidar kavgasında şaşmaz bir pusulayasahip olmuş demektir. Kim olduğu,kime karşı neyin mücadelesini,nasıl vereceği gibi soruların cevabı kafasındanettir. Bu netlikle tarihsel sorumluluğunuyerine getirirken sınıfınçıkarlarını her şeyin üzerinde tutar. Sınıfınçıkarlarını korumak amansız birsavaşı gerektirir...Evet bu bir savaş. Sınıflar savaşı. Busavaşta iki taraf var. Burjuvazi ve proletarya.Kapitalist toplumun devrimcisınıfı olan proletarya, üreticigüçlerin gelişimi önünde engel teşkileden kokuşmuş, asalak burjuva sınıfınakarşı iktidar savaşı veriyor. Tarihve bilim, bu savaşta burjuvazininyenilgisini, proletaryanın zaferiniçoktan ilan etmiş durumda. Yaniburjuvaziyi tarihin çöp sepetine atılmaktanhiçbir güç kurtaramaz...Kendine solcu, demokrat, devrimci,komünist diyen bir çok kişi, kurum,örgüt vb. sınıflardan, burjuvaziden,proletaryadan, bunlar arasındaki sınıfsavaşımından bahseder. Elbette bugerçeklerden bahsediyor olmaları; güncel,toplumsal, siyasal-politik gelişmelerkarşısında sınıfsal bir duruş sergilediklerianlamına gelmez, gelmiyor."Sınıfın, proletaryanın, halkın çıkarları"denilerek proletaryanın sınıf düşmanlarının,yani burjuvazinin ekmeğineyağ sürüldüğünü biliyor, görüyoruz. Buyüzden sınıflar mücadelesinde tek başına"Sınıfımı biliyorum, onun çıkarlarınısavunuyorum" demek yetmiyor.Sınıfının çıkarlarını korumak, sınıfınınzaferi için doğru politikalarüretmek ve bu politikaların zaferi içinher şart ve koşul altında, her türlü bedeligöze alan bir cüret ve kararlılıklasınıf düşmanlarına karşı savaşmak demektir...İktidar kavgasındasınıfsal bakmanınanlamı, yada tersi sınıfsalbakmamanın yanlışlarınadeğinmedenönce, sınıf vesınıf mücadelesinedir’e kısaca değinmemizde fayda var. Sınıf Nedir?Lenin sınıfı şöyle tanımlar: "Tarihselolarak belirlenmiş bir üretim düzeniiçindeki yerlerine ve üretim araçlarıylaolan ilişkilerine, toplum içindekiiş örgütlenmesinde oynadıkları rollereve dolayısıyla toplumsal gelirdenpaylarını alma biçimlerine ve elde ettikleripayın büyüklüğüne göre birbirindenayrılan geniş insan gruplarınasınıf denir."Sınıfsal Bakmak,Sınıfın ÇıkarlarınıHer Şeyin ÜstündeTutmaktır...Tanımdan da anlaşılacağı gibi sınıflar,üretim sistemindeki yeri, üretimaraçlarıyla ilişkileri ve toplumsal zenginliklerindenaldıkları pay ile bu payanasıl sahip olduklarına göre, egemenveya ezilen sınıflar olarak, iki farklı kategorioluştururlar.Sınıflı toplumlar diye adlandırdığımızKöleci, Feodal ve Kapitalisttoplumlarda ezen-ezilen sınıf karşıtlığınıgörürüz. Köleci toplumda kölelerve köle sahipleri, feodal toplumdaserfler ve feodal beyler, kapitalist toplumdaproletarya (işçi sınıfı) ve burjuvazitemel sınıfları oluşturmuştur.Sınıflı toplumlara baktığımızda,ezilen sınıfın mülksüz, gücü sömürülenkitleler olduğunu görürüz. Ezen sınıfınise, üretim araçlarının sahibi olduğunuve bu üretim araçlarıyla kitlelerisömüren sınıf olduğunu görürüz.Yani sınıflı toplumun özünde özelmülkiyet ve sömürü olduğu gerçeği çıkarkarşımıza. Kapitalist toplumun ikitemel sınıfının tanımını yaptığımızdada bu gerçekle karşılaşırız...Engels, burjuvazi ve proletaryayışöyle tanımlıyor: "Burjuvazi denince,toplumsal üretim araçlarının mülkiyetinielinde bulunduran ve ücretliemeği sömüren modern kapitalistler sınıfınıanlıyoruz. Proletarya denince ise,kendi mülkiyetinde üretim aracı bulunmadığından,yaşayabilmek için işgücünü satmak zorunda olan modernücretli işçiler sınıfını anlıyoruz."Emek sömürüsüne dayalı kapitalistsistemde sömüren, üretim araçlarınınsahibi olan burjuvazi; sömürülende, hayattakalmak için emeğini üç kuruşaburjuvaziye satmak zorunda kalmış işçisınıfıdır.Elbette bu temel iki sınıf dışında, temelolmayan sınıflar da vardır. Meselaköylülük ya da toprak ağaları. Feodaldönemden kalan bu sınıflar, kapitalisttoplumda da uzun süre varlıklarınısürdürdüler... Ki yine sınıfniteliği taşımayan toplumsal katmanlarolduğunu da belirtelim kapitalisttoplumda, meslek sahiplerigibi... Bunlar yazımızın konusu olmadığıiçin, değinip geçmiş olalım. Sınıflar Mücadelesi(Savaşı) Nedir?Köleci, feodal, kapitalist toplumlarıoluşturan temel sınıflardan bahsettik.Bu toplumsal süreçlerden hangisine bakarsakbakalım, iki karşıt temel sınıf çıkıyorkarşımıza. Çünkü mevcut toplumdakiüretim ilişkileri, birbirine karşıtsınıfları da doğurur. Bu karşıt sınıflararasındaki çelişki, toplumun temel çelişkilerinioluşturur. Ve bu uzlaşmaz çelişki,çatışma demektir.Ezen ve ezilen sınıfların olduğuyerde, ortak çıkarlardan bahsedilemez.Bir kesim, tüm zenginliklerden,üretim araçlarından mahrum bırakılarakiliğine kadar sömürülürken; onu sömürenle,hangi ortak paydalarda buluşabilir?Buluşamaz. Çıkarları ortak olmayaniki düşman sınıf vardır ortada,yani toplum, çıkarları birbiriyle uzlaşmazbir karşıtlık oluşturan temel sı-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!23


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013nıflara bölünmüştür vebu sınıflar birbirleriyleçatışma halindedir.Toplum, sömüren vesömürülen olmak üzeredüşman iki sınıfa ayrılmışsa,sömürülen sömürüdenkurtulmak için,sömürenler de sömürüdüzenlerinin devamı içinsavaşırlar. Özel mülkiyetinolduğu yerde, üretimaraçlarının imtiyazlı bir sınıfınelinde toplandığı yerde, bir sınıfın diğerbir sınıfı sömürdüğü yerde sınıflararası savaş da kaçınılmazdır. Bu savaş,yani sınıflar savaşı tarihin devindiricigücünü de oluşturur. Eskiyen üreticigüçlerin gelişimi önünde engel olan gericileşmişsınıflar, tarihin çöp sepetinebu savaşlar sonucu atılır...Marks ve Engels, Komünist Manifesto'da,"Tüm tarihin bir sınıf savaşımlarıtarihi, sömürülen ile sömürenarasındaki toplumsal gelişiminçeşitli aşamalarında egemen olan ileegemen olunan sınıflar arasındaki savaşımlarıntarihi olduğu" gerçeğininaltını çiziyorlar...Kapitalist toplumda da, burjuvazi veişçi sınıfı arasında, keskin ve hiçbir uzlaşmayolu olmayan, acımasız bir savaşsürmektedir. Bu savaşta burjuvazi,tehdit altında gördüğü iktidarını korumakiçin her dönem, işçi sınıfına azgıncasaldırmıştır. Burjuvazi ve işçi sınıfıarasındaki bu savaşa, 1848 Fransa'sındanbir örnek verelim...Fransa'da 1848’de krallık yıkılır,cumhuriyet ilan edilir. Feodalizmi yıkmakiçin burjuvazi proletaryayla omuzomuza savaşır. Ve elbette burjuvazi, iktidarıaldığı andan itibaren işçi sınıfınıve taleplerini kendisi için tehlike görmeyebaşlar ve bu tehlikeyi, işçi sınıfınıezerek bertaraf etme yoluna başvurur.Şubatta omuz omuza savaştığıproletaryaya, haziranda namlularınıdoğrultur ve Paris'te bir işçi kıyımı yaşanır.Bu çatışma, tarihte ilk kez burjuvazive işçi sınıfını, sınıf çıkarları temelindekarşı karşıya getirir. İşçi sınıfı,ilk kez kendi bayrağı altında, kenditalepleri etrafında bir araya gelerekburjuvaziye karşı savaşır. Bu savaşı G.Bir devrimci, her olaya, her olguya sınıfsal bakmakzorundadır. Çünkü yaşanan ve yaşanacak herşey sınıfsal bir nitelik taşır. Her sınıf, gündeme gelenher olayda, kendi sınıf çıkarları açısından bakarmeseleye. Her sınıf olguları değerlendirirken, o olguları,tarttığı terazide sınıf ölçülerini kullanır. Doğalolan ve olması gereken de budur sınıflar mücadelesinde.Çünkü keskin uzlaşmaz çelişkilerle ikiyeayrılmış bir toplumda, bir sınıfın lehine olan mutlakaöbür tarafın aleyhinedir. Kısacası, biri için iyi olan,diğeri için kaçınılmaz olarak kötüdür.Serebyakova'nın Ateşi Çalmak ( 2. cilt)kitabından yapacağımız alıntılarla hatırlatmışolalım:"Başkentin (Paris-bn.) bütün sokakve kavşaklarında kendi aralarındatartışan kalabalıklar toplanıyordu. Etraftakol gezen çaresizlik, bir ayaklanmanınbaşlayacağına işaretti.‘Gitmeyeceğiz’ sözleri duyuluyorduher yandan.Yüz binden fazla işçi bir meydandatoplanarak (...) temsilcilerini seçti.Temsilci olarak seçilen Cabien birkonuşma yaptı: ‘Biz, Fransa yöneticilerineilan ediyoruz; yeryüzünde bizi çalışmahakkından yoksun bırakabilecekhiçbir güç yoktur.’Cabien sinirden titriyordu. ‘BizCumhuriyeti kanımızı dökerek kazandıkve bizi tekrar köle yapmalarına izinvermeyeceğiz. Adalet istiyoruz, karşılığındabize süngü gösteriyorlar! İş istiyoruzama karşılığında kurşun veriyorlar.Birleşelim ve emekçi haklarınatecavüz edenleri, bütün kan içicileri, sömürücülerigüçlü bir darbeyle ezelim.‘Vaatlerine inandık ama bizi kandırdılar,alçakça ihanet ettiler. Buihanetin intikamını alacağımıza yeminediyoruz.’ (...)‘Yemin ediyoruz!’ diye cevap verdibir nefeste on binlerce kişi ‘Yeminediyoruz.’Gece çöktü. Kızıl meşaleler titredi.Ayaklanma başladı.(...) st. Antoinevaroşlarında barikatlar hızlı kuruldu.Dev Paris inledi! “Silahlara, barikatlara!’...Ayaklanmanın bu son günlerindeisyancıların karıları ve çocukları da barikatlarageldi. ‘Onlara bakamıyoruz,öyleyse varsın bizimle birlikte ölsünler.’Kadınlar süngülerinüzerine atlıyordu. ‘Siz, kocalarımızı,oğullarımızı ve kardeşlerimiziöldürdünüz, bizide öldürün.… Ya koşulsuz teslim olacaklardıya da sonuna dek savaşacaklardı;başka çıkış yoluyoktu. İşçiler ikincisini seçti...… Kentin her yanında topluinfazlar yapılıyordu. Kadınlar,esirleri öldürmemeleriiçin askerlere yalvarıyordu.... Sokaklarda oluk oluk kan akıyordu.Ama yine de, dehşet anını yaşayıpölümle huzur bulanlar, izbe bodrumlarakapatılan on binlerce tutukludandaha şanslıydı. Tutukluları dipçiklerlevurarak, pis su ve kanla doldurulmuşhavasız, karanlık bodrumlaraatıyorlardı. Zindanlar, aç ve susuzbırakılan insanlarla dolup taşınca,gardiyanlar, yarı ölü mahkumlarınbir kısmını yukarıya çıkarıyordu. Havadarbir yere çıkarılmak, anında öldürülmekanlamına geliyordu amabir çok mahkum bunu, tercih etti. Cesetler,Seine nehrine atılıyor, akıntı onlarıdenize sürüklüyordu.…Muhafızlar, Belediye Sarayı'ndaele geçirdikleri işçileri, kapılara ve pencereparmaklıklara asarak eğleniyordu.İsyancıları nehre atıp ateş etmektende hoşlanıyorlardı. İşçi gömleği giymişherkes, onlara göre isyancıydı. Vegiydiklerinden işçi oldukları anlaşılançok sayıda insan, sırf bu nedenle katledildi.”(syf 412-418)İşçi sınıfına ihanet eden burjuvazi,Paris'te, haziran ayını işçi kanıyla basar.Bu öyle bir işçi kıyımıdır ki, işçileritek tek kurşuna dizmekle baş edemedikleriiçin, onları küme küme biryerlerde toplayıp, ortalarına top gülleleriatarak katlederler. İşte iki düşmansınıf arasında, tarihi ilkleri de içinde taşıyansınıf savaşı, Fransa'nın Paris'indeböyle cereyan eder. Ve bu savaştaezenlerin ezilenlere dayattığı tek şey,"ya teslimiyet ya ölüm"dür! Ezilenlerinde, sömürücü sınıfı yok etmektenbaşka kurtuluş şansı yoktur. İşte sınıfsavaşı gerçeği budur.Sürecek24<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


RöportajEşit Adil Bir Dünyayı OrtakMücadeleyle KurabilirizUluslararası Eyüp Baş EmperyalistSaldırganlığa Karşı Halkların BirliğiSempozyumu’na katılanlar ileyaptığımız röportajı yayınlamayadevam ediyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Adınızı, soyadınızı vehangi örgütten geldiğinizi kısacaanlatabilir misiniz?PANT / PHANINDRARAJ (Nepal)Afrika Asyalı HalklarNepal Dayanışma Örgütü’ndenkatılıyorumsempozyuma.<strong>Yürüyüş</strong>: Örgütünüzünçalışma faaliyetleriniyaptıklarını genel olaraksöz edebilir misiniz?Phanindra: Örgütümüz Afrika daki,Asya’daki, Latin Amerika’daki dünyanınbütün kıtalarındaki bütün halklarınkurtuluş hareketlerini destekliyor,onlarla dayanışma kuruyor. Ve sonrasındayığınlar ve kitleler nezdindeduyarlılık yaratıyor. Emperyalist manevralara,emperyalist saldırganlıklara,emperyalist hakimiyet, tahakkümekarşı duyarlılık yaratmayıamaçlıyor. Özellikle savaşlarla ilgiliolarak biz her zaman nükleer silahlarınkullanılmasına karşıyızdır. Vebütün dünyada nükleer silahların kaldırılmasınısavunuyoruz. Dünyadabarış olmalı. Hroşima ve Nagazaki’deyaşananlar yeniden tekrarlanmamalı.Bu sebeple nükleerden arınmış birdünyaya ihtiyacımız var.Ben bir başka örgütü de temsilediyorum Kore’nin birleşmesiniamaçlayan Nepal komitesi. BizlerKore halkının mücadelesiyle dayanışmayıdestekliyoruz. Bu mücadeletabi ki ülkeyi yeniden birleştirmemücadelesi. Koreliler tarafından birleştirilmesive onların birlik kurmaları.Herhangi bir yabancı müdahale olmaksızın.Biz her zaman 27 binkişilik Amerikan ordusununbölgede bulunan Güney Kore’dençekilmesini savunuyoruz.Emperyalistler dünyada sosyalistsistemi yok etmeye dünyadan bunukaldırmaya çalışıyorlar. Ve özelliklede şu gün Kuzey Kore DemokratikHalk Cumhuriyeti’ne sosyalist sistemegöz dikmiş bulunmaktalar. Şu anKore yarım adasında çok güçlü ortakaskeri tatbikatlar meydana gelmekte.Biz bunların derhal durdurulmasınıtalep ediyoruz. Ve iki Kore’nin debirleşmesi için lehteki durumun yaratılmasınıbu olumlu şartın sağlanmasınıtalep ediyoruz.Bütün sorunlar barışçıl konuşmalaryoluyla çözülmelidir. Bombalama,askeri tatbikatlar, roketler yoluylaçözülmemelidir. Amerika ve Korebaş başa oturmalılar ve bu meseleninbarışçıl çözümü hakkında konuşmalılar.<strong>Yürüyüş</strong>: Amerika ve Kore’nin başbaşa masada oturup dediniz ya amaşu bir gerçek Kore bir savaşın ardındanikiye bölündü. Amerika’nıniçinde bulunduğu bir barıştan nasılsöz edebiliriz?Phanindra: Şimdi ikinci dünya savaşındansonra yabancı güçlerinKore’yi ikiye böldüğü bir gerçek.Başkan Kim İl Sung Sosyalist Kore’yikuzeye doğru yaydı ve güney kısımise Amerika’nın kukla rejimi burejimi güneyde tahsis etti. Bu ülkeyabancı güçler tarafından bölündü.Kore’nin Japon sömürgesinin çıkmasınınüzerinden 60 yıl geçti. Koreönceden Japonya’nın sömürgesiydi.Başkan Kim İl Sung Kore’yi kurtardı,özgürleştirdi. Kore’nin kurtarılmasındanözgürleştirilmesindenhemen sonra emperyalist güçlerKore’yi ikiye böldüler. Durumşu ki çok zor Kore’yi bölerken kuzeydeve güneyde aileler de ayrıldılar.Ve sonra Kuzey-Güney Kore savaşı1950-53 arasında yaşandı.7 Temmuz’dabir ateşkes imzalandı. Ancakbarış anlaşması imzalanmadı. AteşkesAmerika ve Kuzey Kore DemokratikHalk Cumhuriyeti tarafından imzalandı.Bu ateşkes anlaşması barış anlaşmasınadönene kadar bu durumher zaman bir savaş durumu olarakdevam edecektir. Kore’yi korumakadına bu ateşkes anlaşması bir barışanlaşmasına çevrilmelidir. Tabi kiAmerika sosyalist sistemi sevmiyorKuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde.Ancak Kuzey Kore DemokratikHalk Cumhuriyeti halkıkendi başlarına hareket ediyor veZucie ideolojisini yani kendi kendineyetme ideolojisini buluyorlar. Zucieyleberaber Kim Song İl Songun il-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!25


RöportajSayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013kesini getirdi.Bu önce ordu politikasıdır. Çokiyi bir savunma sisteminiz olursaancak emperyalist güçlerle savaşabiliriz.Bu yüzden savunma sistemimiziçok güçle kurmalıyız. Bu KuzeyKore Demokratik Halk Cumhuriyetiüç tane nükleer bomba denemesiyapmasının arkasındaki sebeptir. Başarılıbir şekilde yapıldı bu testler.Eğer Kuzey Kore Demokratik HalkCumhuriyeti bu nükleer testi yapmamışolsaydı Amerika onlara saldırırdı.Irak savaşını hepimiz hatırlıyoruz.Irak’ta hiçbir nükleer silaholmadığını hepimiz gördük ancakonlar yine de saldırdılar. Irak’takiher şeyi yakıp yıktılar. Ama sosyalistKore meselesinde ise sosyalist Kore’ninnükleer silahı var. Çünkü onlaremperyalist güçlerle savaşmak istiyorlarişte bu yüzden bir savaş ihtimalivar. Biz dünya çapındaki ilerici insanlarolarak bu sorunun barışçıl olarakçözülmesini savunuyoruz. Veumuyoruz ki Amerika kesinlikle KuzeyKore Demokratik Halk Cumhuriyetiile konuşacaktır. Sorun çözülecektir.<strong>Yürüyüş</strong>: Amerika’nın olası birsaldırısında Amerika kendini nükleersilahlardan kaynaklı meşrulaştıracaktır.Sizde nükleer silahakarşı olduğunuzu söylediniz. Budurumda Kuzey Kore demokratikhalk cumhuriyeti’nin mi yoksaAmerika’nın mı yanında olur?Phanindra: Nükleersiz bir dünyaduruşundayız bizim düşüncemiz hiçbirülkenin nükleer silaha sahip olmamasıgerektiği. Ancak emperyalistgüçler sadece kendilerinin nükleersilaha sahip olmalarını gerektiğinisavundukları için diğer ülkelerinsahip olmamalarını savundukları içinsenin elinde bir köpek varsa benimelimde de bir köpek olabilir, ancakemperyalist ülkeler biz de nükleersilah olacak sizde olmayacak. BizKuzey Kore Demokratik HalkCumhuriyeti’nin nükleer silahasahip olmalarını savunuyoruz. Çünküemperyalistler nükleer silaha sahip.Bizim talebimiz bütün nükleer silahlarıortadan kaldıralım. Bu mümkündeğilse sadece emperyalist güçlerinnükleer silahı varsa, bu nükleersilahların tüm dünyayı yok edeceğinianlamına gelmektedir. Halkların iktidarınıortadan kaldırır.<strong>Yürüyüş</strong>: Bu nükleer savaşı meşrugördüklerini mi gösteriyor?Phanindra: Kendi ülkesini, onurunuve egemenliğini savunmak için tabiki meşrudur. Çünkü Demokratik HalkCumhuriyeti nükleer silaha sahip olmuşilk ülke değil. Diğer ülkelerdede çok sayıda nükleer silah var. Sadeceorda olsaydı onlara karşı çıkardık.Kuzey Kore Demokratik HalkCumhuriyeti’nin nükleer silaha sahipolmasının tek nedeni emperyalit güçlerekarşı kendi ülkesinin egemenliğinive onurunu korumak istemesi.<strong>Yürüyüş</strong>: Sempozyuma ilk kez migeliyorsunuz? Sempozyumla ilgilineler düşünüyorsunuz?Phanindra: İlk kez geliyorum. Sempozyumgerçekten çok başarılı. Ülkelerarasında bilgi akışının sağlanması vepaylaşmasını yapılmasını sağlıyor.Ezilmiş halklar ve sınıfların birbirleriyleiletişime geçmeleri fikir alışverişindebulunmalarını sağlıyor. Vehalkların mücadelesinde büyük biröneme sahip. Gençlik, işçiler, köylülerkonusunda her alan için geçerli. HalkCephesi her alanda var. Barış severve bağımsızlık sever insanlar içinHalk Cephesi büyük bir organizasyonortaya koydu. Bizlerde bu sempozyumdanfazlaca faydalanmaktayız.<strong>Yürüyüş</strong>: Orta Doğu’da ciddi birsavaş içinde ve bu sempozyum onlarındüşüncesinde bir değişikliğeneden oldu mu?Phanindra: Derin bir bilgiye sahipdeğilim. Ancak Filistin sorununu biliyoruzİsrail’in Filistin’den toprakçaldığını insanları evsiz bıraktığınıAfrikalı ve Asyalı halkların dayanışmaduygularını öne çıkardığını biliyoruzve her zaman bu halkların Filistinhalkıyla dayanışma içinde olduğunubiliyoruz. Filistin devleti uluslararasıkamuoyunda tanınmalıdır. BizlerdeSuriye’de olan sorundan haberdarız.İran’daki sorundan haberdarız. Örgütümüzünmerkezi bizlere sık sıkbilgiler gönderiyor. Bizler karşılıklıolarak direnen Orta Doğu halklarınadestek sunuyoruz.Mahir Murig, Pervin İbrahim,Soheir SermaniSuriye, Suriye UlusalVatansever Cephesi<strong>Yürüyüş</strong>: Öncelikle sizi tanıyabilirmiyiz?Sempozyuma hangi ülkedenve örgütlenme adına katkılıyorsunuz?Mahir Murig: SempozyumaSuriye’denkatılıyorum. SuriyeUlusal VatanseverCephesi Eşbaşkanıyım.Soheir Sermani26 partinin birleşimiolan Ulusal VatanseverPartisi’nin medya ilişkilerisorumlusu ve uluslararası politikbüro başkanıyım.Pervin İbrahim: SuriyeGençlik HareketiAdalet ve KalkınmaPartisi adına katılıyorum.<strong>Yürüyüş</strong>: Daha öncesempozyuma katıldınızmı? sempozyumlailgili önerileriniz nedir?Pervin İbrahim: Biz öncelikle sempozyumdadünyanın farklı bölgelerindensol ve anti-emperyalist hareketlerinbir araya gelmesinden sonderece memnunuz. İleriki yıllardaSuriye’den daha fazla katılımcı olmasıiçin bize azim sundu.Mahir Murig: Ben ilk defa katılıyorum.Öncelikle burada bir çokanti-emperyalist örgüt ve ülkenin birarada bulunmasını sağlayan HalkCephesi’ne teşekkür ediyoruz. Veözellikle Halk Cephesi’nin anti-emperyalistmücadele deneyimlerinidinledik. Onların mücadele deneyimlerindenöğrenmek istiyoruz. 4326<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Röportajyıllık bir tarihi olduğunu öğrendik.Biz bu deneyimlerden kendi ülkemizedavet ederek yararlanmak istiyoruz.Soheir Sermani: Bende ilk defa katılıyorum.Ben bu sempozyumunözellikle Suriye’de karşıkarşıya olduğumuzemperyalist saldırganlığıteşhir eden, ülkemiztoprakları üzerinde gelişensaldırganlığa karşıortak mücadele etmemizisağlamasına hizmet etmesiniistiyorum.<strong>Yürüyüş</strong>: Sempozyuma dair beklentilerinedir? İşgale yönelik somut birşey çıkabileceğini düşünüyorlar mı?Pervin İbrahim: Biz enternasyonalizminönemini şöyle açıklamak istiyoruz.Bugün ülkemiz Türkiye tarafındanaçık bir şekilde işgal edilmemişsebu gerek Türkiye’de bulunananti-emperyalistlerin yaptığı eylemlilikler,Türkiye halkını işgalin emperyalizmehizmet edeceğine ikna etmesindenolduğunu biliyoruz. Bu örnekaslında anti-emperyalist mücadeleninne kadar önemli olduğunu, emperyalizmigeriletecek, emperyalizmin sonunugetirecek bu mücadelenin büyütülmesigerektiğinin bilincindeyiz.<strong>Yürüyüş</strong>: Sempozyumun diğer katılımcılarıda dahil insanların Suriyeile ilgili fazla bir bilgileri yok veyorum yapmak istemiyorlar. Bununlailgili ne düşünüyorlar?Mahir Murig: Ülkemizde önceliklegerek dinci örgütlerin yaptığı, gerekÖzgür Suriye Ordusu denilen işbirlikçilerinyaptığı her türlü vatanımızıekonomik, askeri anlamda saldırılarınhepsi emperyalist saldırıdır. Bununarkasında emperyalizmin olduğunusöylemek isterim. Ayrıca biz dünyadakihalkların emperyalizmin işbirlikçihükümetlerin egemen olduğumedyanın ülkemizdeki gerçekleritersyüz ettiklerini, yalan ve demagojilerlegerek Avrupa halklarına,gerek Asya halklarına ve dünyanınçeşitli yerlerindeki halklara haberleribu şekilde gösterdikleri için halklargerçekleri bilmiyorlar.<strong>Yürüyüş</strong>: Emperyalizm şuan daEsad yönetiminin anti-demokratikolduğunu söyleyerek, bunun propagandasıylayaptıklarını meşrulaştırmayaçalışıyor. Siz de Esad’ıçok demokratik bulmadığınızı söylüyorsunuz.Buna rağmen direnişteneden halkın Esad’ın yanında yeralması gerektiğini söylüyorsunuz.Bunu açabilir misiniz?Mahir Murig: Üç dört yıl öncesinekadar emperyalistler Suriye yönetiminindemokratik, laik bir yönetimolduğunu dillendiriyorlardı. Ta ki çıkarlarıbu söylemlere örtüşmeyenekadar. Biz dolaylı yönden yönetiminyanındayız. Bizim iç sorunlarımızmevcut, ancak bu şöyle anlaşılmasın,bütün sorunların yönetimden kaynaklıolduğunu söylemiyoruz. Hatta basınyayın organlarımızda şu an kim yönetimekarşı bu dönemde silahlı mücadeleverirse, emperyalizme hizmetettiğini yazıyoruz. Biz aslında şunuinsanlara söylüyoruz. Sorunlarımızıancak kendimiz, oturarak, tartışarakçözebiliriz.Diouf Gnokhobaye(Senegal)Suriye Suriyehalklarınındır<strong>Yürüyüş</strong>: Önceliklesizi tanıyabilir miyiz?Sempozyuma hangiülkeden ve örgütlenmeadına katılıyorsunuz?Diouf Gnokhobaye: Senegal’denkatılıyorum. Senegal Sosyal Formu’ndaçalışıyorum. Senegal SosyalFormu içerisinde birçok örgüt var.Benim örgütün daha çok köylü halklarıylailgili çalışıyor. Kadına karşışiddetle ilgili ve gençlik örgütü ilede çalışıyor.<strong>Yürüyüş</strong>: Sempozyumla ilgili nedüşünüyorsunuz? Sempozyuma ilkkez mi katıyorsunuz?Diouf Gnokhobaye: Bu sempozyumuörgütlemek çok harika bir şey.Aynı düşüncedeki insanları yaklaştırıyor.Burada hepimiz insan haklarınısavunmak için adaleti savunmak içinbir arada duruyoruz. Bir birimizindeneylerini öğreniyoruz. Geçen yıldasempozyuma davet edildim yalnızülkemizde seçimler vardı gelemedim.Bu sene davet gelince geldim.<strong>Yürüyüş</strong>: Sempozyumda öne çıkankonulardan biri Suriye’idi. OrtaDoğu’daki gelişmelerle ilgili ne düşünüyorsunuz?Diouf Gnokhobaye: Suriye’ye Amerikave diğer emperyalist ülkeler saldırmamalıdır.Suriye Suriye halklarınındır.Biz bu konu hakkında Afrikaiçindeki Afrikalılar ve Diaspora busoruna karşı duyarlı kılmaya çalıştık.Beşar Esad’ın diktatör olduğunu düşünüyoruzama Suriye’de yaşananbir sorun varsa Suriye halkına ayittir.Suriye sömürge değildir. İngiliz veyaFransız sömürgesi değildir. Suriyekendi kendini yöneten bir ülkedir.Onun içinde Suriye Suriyelilerindir.Sorunlarını da kendileri çözmelerigerekir. Bizlerde bu konu ile ilgiliçok şeyler yayınlıyoruz. Bizim ülkemizdegüçlü bir gençlik örgütlenmesivar. Biz istemediğimizşeyi hükümet yapamaz,istediğimiz şeyi de yapmakzorunda kalır.<strong>Yürüyüş</strong>: Sempozyumda emperyalistişgallerden bahsedildi.Senegal’de eski Fransızsömürgelerden bir tanesi. ÜlkenizdeFransa’nın politikveya siyasal anlamda etkisi var mı?Diouf Gnokhobaye: Senegal’in Fransaile ekonomik bağımlılıkları var.Fransa ekonomik bir anlaşma yapmakistedi. Ülkemizin dengesini bozmakistiyor. Biz kabul etmedik. Mali debizi izledi. Gana ve Nijerya bu durumukabul etti. Daha sonra gördülerve anlaşmalara karşı çıktılar. Fransızlardaha sonra anlaşmayı geri çektiler.Şimdi bizim ülkemize Çinlilerdaha çok yatırım yapıyor. Birçokyerde Çin malları satılıyor. Artık insanlarFransız, Amerikan mallarınıalmıyorlar. Çin mallarını alıyorlar.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!27


HalkınHukukBürosuİTİRAFÇILIĞIN AKP’CESİ:GİZLİ TANIKLIKYaygın olarak Ergenekon davalarıylahalkın gündemine sokulan, fakatasıl olarak devrimci-demokratkişi ve kurumların davalarında, "suçve suçlu" yaratmak için AKP’ninyeni bir icadı olarak karşımıza çıktı“gizli tanıklık”.Adaletsizlik üreten bir sistemdeher türlü ayak oyununu yasal kılıflarlakarşımıza çıkaran AKP hukuku yenibir alet keşfetti ve onu çok yaygın olarakkullanmaya başladı. Cunta mahkemelerindenberi yabancı olmadığımızbu yöntem, daha “Avrupai” birmakyajla halkın karşısına dikildi.Geçmişin “itirafçıları” artık, yeni hukukdilinde “gizli tanık”lara dönüştürüldü.Peki ne yapar bu “gizli tanık”lar?Çok basit: Arkadaşını, eşini, dostunusatar, yalan söyler, polisin yazdıklarınıokur... Hiç tanımadığı insanları tanıdığınısöyler, hiç şahit olmadığıolayları gördüğünü söyler... Söyler desöyler yani... Burada mesele doğrularınsöylenmesi değil, polisin yaratmakistediği suça uygun senaryolarınyazılmasıdır. Bunun için de itirafçınınadını “gizli tanık” yaptığımızdasorun büyük ölçüde de çözülmüşolur. Çünkü tanık gizlidir ve yasalarca“tanık koruma” adı altında korunur.İhtiyaca göre yüzü değiştirilir, saçıbaşıdeğiştirilir, adresi değiştirilir... Vebu gizli itirafçılar kesinlikle hakkındasuçlamalar yönelttiği insanlarınkarşısına çıkarılmaz. Onların gözününiçine bakmaz. Yalanlarını farklı birsesle iletirler mahkeme salonlarına.Yüzü buğulanır, mozaiklenir. Yalanmozaiği iddianameleri süsler. Ve“gizli tanık”lığın yaygın olarak kullanılmayabaşladığı 2006 yılındanberi “gizli tanık”ların dinlendiği “komik”mahkemelerde, yüzlerce “tutarsız”iddia havalarda uçuşur. Fakatbu ne savcıların ne de hakimlerinumurunda olmaz. Çünkü polis bir keregizli bir tanık bulmuştur ve o nederse doğrudur. Çünkü o artık kendisineindirilen “vahiyler” aracılığıylaAKP hukukunun yeni peygamberiolmuştur. Eee peygamber de yalansöyler miymiş hiç!AKP’nin sergilediği bu kara mizahpek çok kez halkın gösterimine sunuldu.Fakat hiçbiri “vasat”ı aşamadı.Çünkü dersleri iyi çalıştırılmamış“gizli tanık”ları repliklerini unutuncasuflörlerde devreye giremedi. Fakat yukarıdadediğimiz gibi bunun önemi olmadıhiçbir zaman. Yazımızda bunlarıörnekleriyle anlatacağız.Tanık diye mahkeme dosyalarınageçen bu yalancılara devrimciler herdönem karşı çıktı. Devrimci avukatlarbu oyunu hep teşhir ettiler. Ortayasaçılan yalanları, halkın önüne koydular.Fakat onların söyledikleri AKPhukuku tarafından hiç dikkate alınmadı.Bırakalım devrimci avukatları,kendini liberal olarak niteleyenköşe yazarları, aydınlar bile bu hukuksuzluğusavunamadı, eleştirdi.Genellikle Ergekon davası etrafındaşekillenen bu eleştiriler yine de işinözüne ilişkindi. Çünkü amaç ve yöntemaynıydı. AKP kendine muhalefeteden tüm kesimleri bir şekilde tutukluyorve ceza alması içinde “gizlitanık” oyununa başvuruyordu. Vetoplumun her kesimi bu hukuksuzluğakarşı çıkıyor. Çünkü davalarda bariztutarsızlıklar hemen hemen her duruşmada yaşanıyor.“Gizli tanıklık”ın devlet tarafındangüvence altına alınmasıyla,bu “kurumun” kullanımı genişledi.İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne HüseyinÇapkın’ın atanmasının ardındanEmniyette 2 yeni şube daha kuruldu.Birincisi; “Gizli tanık”ları korumakiçin Tanık Koruma Şube Müdürlüğü,İkincisi de komplocu Çapkın’ınİstanbul’dan önceki görev yeri olanİzmir’de uyguladığı Toplum DestekliPolislik Şube Müdürlüğü...Böylece insanlar daha yaygın birşekilde tehditle, şantajla muhbirleştirilecek,“gizli tanık” yapılacaktı.Bunun temelleri Ankara polisi tarafından2002 yılında atılmaya çalışılmıştı.Hatırlanacağı gibi 2002 yılındaAnkara Emniyet Müdürlüğü demuhbirlere “muhbir kimlik kartı”dağıtmıştı. Yine Ankara’da taksi şöförlerininmuhbirleştirme girişimihatırlanacaktır. Bunlar polisinyıllardır değişmeyen yöntemleridir.“Gizli tanıklık” bunun en son ve en“Avrupai” halidir.“Gizli tanıklık” saldırısının temelleriAKP iktidarının birinci dönemindeAB politikaları çerçevesindefaşizmi gizleme çabalarıyla demokrasirüzgarları estirdiği dönemedayanır. “DGM’lerin kapatılması süreciiçindeki açıklamalar izlendiği zamanbu yedeklenme açık bir şekildegörünebilir. DGM’ler kapatıldı ancakAKP, DGM’leri adeta mumla aratacakdüzenlemeler yaptı. TCK, CMK,CİK, ACM’ler AKP döneminde çıkarıldı.Özel Yetkili Savcılar, “gizli tanık”lıdosyalar yine bu dönemdeAKP’nin özel buluşlarındandı. AKP,bütün bunları yaparken, bir taraftan daReformist Sol’dan AB politikalarıçerçevesinde destek alarak, devrimcilerekarşı faşist terörünü sürdürdü.”(19.08.2012-<strong>Yürüyüş</strong>)Halk “Gizli Tanıklık”SahtekarlığınaAlıştırılmaya Çalışılıyor!Son dönem aydınlara, gazetecilere,sanatçılara devrimcilere yapılantüm saldırıların hukuki tamamlayıcısıolarak “gizli tanık”lar dosyalara konuldu.Pek çoğu basında da verildi veadeta alay konusu oldu. Fakat AKP’yegöre bunlar “önemli deliller”di. Koskocasavcılar, ÇHD ve HHB avukatlarıntutuklanmasının ardından gelişenyoğun tepkinin ardından basıntoplantısı yapmak zorunda kalmışve bu toplantıda ellerinde söz konusuavukatlarla ilgili “çok önemli deliller”olduğunu söylemişlerdir. Buönemli deliller nedir, kimse bilmiyor.Tutuklanan avukatlar dahi bilmiyor.Fakat ortada yine bir çok “gizli tanık”var. Biri çıkmış; “şu şu avukat örgüt28<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


adına iş yapar, şu avukat banaşunu şunu söyle, bunu bunu söylemededi” diyor. Bunlar kuru sözlerdenbaşka bir şey değildir. Bu operasyonlardadosyaya “Ateş” ve “Çelik”isimli iki “gizli tanık” yerleştirilmişti.Öyle ki, en önemli delil olarakgösterilmişti bu varlığı yokluğubile şaibeli “gizli tanık”lar.“Savcı gözaltına alınanların sorgusunabaşlarken, ‘gizli tanık’ Ateş yada Çelik’in ifadesine dayanarak sorusoruyor. Savcı sorusuna ‘Çelik diyorki’ cümlesiyle başlıyor ve aklınca sorgulamayaçalışıyor. Peki ne diyor Çelik?İşte Çelik’in gözaltına alınanlardanCavit Yılmaz için söyledikleri: ‘Bukişiyi tanıyorum, 2012 Temmuz ayınakadar İzmir gençlik yapılanmasındafaaliyet gösterdi, 2012 Temmuz ayındanbu yana örgütün gençlik yapılanmasıolan İstanbul gençlik yapılanmasındafaaliyet gösterir. Örgütündüzenlemiş olduğu basın açıklamasınaörgütün talimatıyla katılır. <strong>Yürüyüş</strong>dergileri dağıtır. Örgütün gençlik yapılanmasınınmoral motivasyonunuartırmak ve örgütsel eğitim vermekamacıyla 2012 Temmuz ayında KocaeliKandıra’da yapılan kampa örgütüntalimatıyla katıldı.’” (10.03.2013- <strong>Yürüyüş</strong>)Ne kadar da önemli şeyler söylüyor“gizlitanık”. Neymiş basın açıklamasınakatılmış, neymiş gençlik derneğininkampına gitmiş! Kimse bilmiyor,bir tek bu “gizli tanık”lar biliyorbunları... “Bir diğer nokta, ‘gizli tanık’olarak ifade verilmesi bir yasayadayanıyorsa da özünde sahtekarlıktır.Üstelik bu sahtekarlık kanun maddesinede aykırı bir biçimde yapılıyor. Çünkü,birincisi; polis acil bir durum olmadıkçatanıkları dinleyemez ama acil birdurum olmadığı halde ‘gizli tanık’larıntümü polisler tarafından dinlenmişlerdir.Kanuna göre acil durumlardışında tanıklar hakim tarafından dinlenir,acil durumlarda ise savcılar datanık dinleyebilirler. Ancak bu güne kadarsavcı ve hakimin duruşma öncesitanık dinlediklerini görmedik.”(10.03.2013 - <strong>Yürüyüş</strong>)Aynı operasyonda <strong>Yürüyüş</strong> dergiside basılmış ve çalışanları gözaltınaalınmıştı. Gözaltına alınan Halit Güdenoğluve Ali Ekber Kalender demeşhur “gizli tanık”lardan birininilgi alanına girmişti;Halit Güdenoğlu: Bir de hakkımda‘gizli tanık’ ifadesi varmış. İfadedesadece <strong>Yürüyüş</strong> dergisi sorumlusuolduğum geçiyor. Ben yaklaşık 6sene <strong>Yürüyüş</strong> dergisinin sahibi ve yazıişleri müdürüydüm zaten.“Hiçbir elle tutulur gerekçe olmamasınarağmen tutuklama talebiylemahkemeye sevk edildim. Adli kontrolve 10 bin TL para cezası verilerekserbest bırakıldım” diyor.Bir başka <strong>Yürüyüş</strong> çalışanı Ali EkberKalender; “Mahkemeye çıkarıldık.Bana yöneltilen suçlamalardan biribir basın açıklaması fotosu konmuş.Ve ben olmamama rağmen benim kitleniniçinde olduğum not düşülmüş.Birde 4-5 arkadaşla birlikte yolda yürürkençektikleri bir fotoğrafı eylemfotoğrafı diye koymuşlar 2 tanede‘gizli tanık’ koymuşlar. İki ifadenin debirbirinden kopyalandığı çok belli olmasınarağmen 10.000 TL kefalet ücretive adli kontrol ile serbest bırakıldım”diyor. (2013.02.03 -<strong>Yürüyüş</strong>)Yine güncel bir örnek müebbet hapiscezası olan liseli Gülsüm Koç’ unyaşadıklarıdır. Bingöl’ de 15 Mayıs2011 saat 21.20’de polis aracına yapılansilahlı eylemden 2 saat 15 dakikasonra polis olayı gördüğünü iddiaeden “Avcı” kod adlı gizli tanığınifadesini aldı. “Gizli tanık”, BDPmilletvekili adayının seçim bürosuönünde resimleri çekilmiş 4 kadınınfotoğraflarından Gülsüm Koç’un teşhisiniyaptı. Ve Gülsüm gözaltınaalınarak tutuklandı ve dava sonucundamüebbet hapis cezası aldı. Fakatincelemelerde elinde barut izibulunamadı. Ve eylemde kullandığıbelirtilen silahla ve eylemle alakası olmadığımahkemece belirtilmesinerağmen, anayasal düzeni yıkmayateşebbüsten “müebbet hapis” cezasıaldı Gülsüm. Niye? Kimi gördüğünübile bilmeyen, görüp görmediğibile şüpheli “gizli tanık” “Avcı”nınifadeleri yüzünden. İsme de bakın:“Avcı”. Polis resmen insanların hayatıüzerine oyun oynuyor ve oyun karakterlerinede oyunlarına uygunisimler veriyor...Halk Cephesi’ne yönelik yapılanoperasyonların hepsi ayrı bir “gizli tanık”komedisiyle doludur. 2011-2012-2013... yapılan tüm baskınlardagerekçelerden biri ya bir serserininya da bir korkağın ifadeleridir. PolisHalk Cephelileri tutuklamak içinher dönem bir Erdoğan Kaldi buluyor.2011’de 300’ü aşkın insan Anıl OsmanÇelik isimli bir gencin ifadesiylegözaltına alındı, çoğu tutuklandı vehala tecrit hücrelerindeler. Anıl OsmanÇelik’in devrimcilerle ilişkisi 20 kişiyibile tanıyamayacak düzeydeyken,300 kişi hakkında ifade verip, örgütiçindeki konumlarını ve görevleriniayrınıtılarıyla bilebilecek kadar ilerigitmiştir. Bu polisin çok açık biroyunudur. Bu oyun Anıl Osman Çelik’in2009 yılında şurada şu işi yaptıdediği Ali Ekber Kalender’in, 2009yılında hapishanede olduğunun ortayaçıkmasının ardından da iyice yerlereserilmiştir.“Gizli tanık”lık öyle bir hal aldı ki:şikayetçilerin bile tanık olduğunugördük... “Sanığı gizli tanık olarakdinleyen polis ve buna izin veren savcısuç işlemiş olur. Ancak İstanbul 11Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen birdavada, sanık Y.E.T. gizli tanık yapılarakifadesi ikinci kez alındı. Gerçek,Y.E.T.’nin duruşmadaki açıklamalarıylaortaya çıktı.” ( 28 Haziran2012-bianet)Polis o kadar ileriye gitti ki “gizlitanık” yapacak kimseyi bulamayıncakendi “gizli tanık” oldu; “Erzurum’da16 öğrencinin yargılandığıdavada öğrenciler aleyhine tanıklıkyapan gizli tanığın polis olduğuortaya çıktı. Davalara, tutuklamalaraneden olan gizli tanık ifadeleriyleilgili şüpheler polislerin de gizli tanıkolabilmesiyle skandala dönüştü.“Erzurum’da 16 öğrencinin ‘örgütüyeliği’ suçlamasıyla yargılandığıdavada öğrenciler aleyhine tanıklıkyapan ‘Özgür’ kod adlı gizli tanığınpolis olduğu ortaya çıktı.” ( 16 ocak2013- Sol portal)Devletin kullandığı “gizli tanık”larher türlü pisliği yapan , yapabilecek,Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!29


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013anasını bile satabilecek kişiliklerdir.“Gizli tanık ‘silahlı yağma’dan yargılanıyor.İrticayla mücadele eylemplanı ile ilgili soruşturma kapsamındaErzincan Cumhuriyet Başsavcısıİlhan Cihaner’in tutuklanmasındagizli tanık ifadeleri önemli rol oynamıştı.Kod adı ‘X’ olan gizli tanık ErdalZirek’in silahlı yağma suçundanyargılandığı ortaya çıktı.”(22.04.2010 - CNNTurk. com)“Ergenekon davasında gizli tanıkolarak dinlenen Y.D. tecavüz suçundan31 yıl hapis cezasına çarptırıldı.Bursa’da, Ergenekon davasının hemsanığı hem gizli tanığı olan 45 yaşındakiY.D., 2010 yılında 14 yaşındakiçocuğa tecavüz ettiği iddiasıylatutuklu yargılandığı davada ‘cinsel istismar’ve ‘hürriyeti tehdit’ suçlarındantoplam 31 yıl hapis cezasınaçarptırdı.” ( 17.10.2013 - Sözcü)Başka bir örnek: “Gizli tanık baltayıtaşa vurdu: Ergenekon duruşmasınakonuşan gizli tanık, ‘ölümmakinesi’ dediği kişiyi sanıklar arasındagösterince kıyamet koptu. Çünkügösterdiği kişi hem başka birisiydihem de 2007’den bu yana zaten tutukluydu!”(19 Ekim 2012, Posta.com)“Gizli Tanık”Sahtekarlığı ErgenekonDavası Özelinde PekçokYazar, Aydın TarafındanEleştirildi:“Yeni bir medya dizisi: ŞeytanınAvukatları...“Avukatların ajan olduğu öne sürüldü"aksiyonu iyiydi. Nitekim iktidarayakın medya bu aksiyonu iyi işledi.Hele, Dernek Başkanı’nın yakalamakararı çıktığında Beyrut, Suriye civarıbir yerlerde olması bu aksiyonu kuvvetlendirdi.Yalnız kaçma şüphesi filanderken, adam yakalama kararı çıktıdiye Türkiye’ye gelip teslim oluvermesinmi? Bu nasıl bir mantık hatasıdır?Neyse, gözaltındaki avukatlardanbirinin serbest bırakılması iyioldu. Çünkü sürekli cezaevinde geçenbir dizi, bir süre sonra tat vermez. Hikayenindışarıda da sürmesi gerekiyor.Gizli tanık numarası da güzel, biraz gizemher zaman çalışır.” (Ümit Alan,Birgün, 23.01.2013)Prof. Dr. Ersan Şen: “Gizli tanıkuygulaması, biz ceza hukukçularınınkarşı olduğu, maddi hakikati ortayaçıkarmak gerekçesi ve bahanesiyle savunmahakkının zedelendiği, kolaycı,tanık koruma yerine tanığı sanıktanve avukatından kaçırma yöntemidir.Bu sebeple bu uygulama kaldırılmalı,sadece tanık koruma programıuygulanmalıdır.” (10 Kasım 2012,Milliyet.com)Prof. Dr. Metin Feyzioğlu: “2007yılında gizli tanıklık Tanık KorumaKanunu ile kurumsallaştırıldı ve bellisuçlarda tanığın kimliği gizlenerekifade vermesi sağlandı. Bunun sonucundakim olduğu bilinmediği için savunmaavukatları tarafından söylediklerininçürütülmesi çok zor olan vegizlilik kalkanı altında adeta bir farklıitibar tanınmış olan yeni bir tanıkmodeli, dolayısıyla savunmasız biryargılama sonucunu doğuruyor." (10Kasım 2012, Milliyet.com)“...Ancak tanığın gizli kalmasıpek çok sakınca yaratıyor. Önceliklegüvenilirlik sorunu beliriyor. Gizlilik,sanıklar bir tarafa, davayla ilgisi olmayanüçüncü şahısların bile iftirayauğrayabilmesini kapıyı aralayan, istismarauygun bir durum yaratıyor...Gizli tanıkların inandırıcılığı konusundaçarpıcı bir örnek Ergenekon davasındageçen Mayıs ayında bir duruşmadasanık emekli Deniz KurmayAlbay Dursun Çiçek ile kendisininaleyhinde ifade veren gizli tanık“Efe” arasında yaşandı.“’Efe’ Çiçek’ i Erzincan Orduevi’nde Başsavcı İlhan Cihaner ile birliktegördüğünü söyleyince Çiçek ‘Ben ogün ne giyiyordum’ diye sormuş,‘Yeşil’ yanıtını verince Çiçek’ten‘Denizciler yeşil giymez.’ yanıtınıalmıştır. Efe ‘Pardon Beyazdı’ diyedüzeltince, Çiçek ‘Ocak ayında beyazmı giyiyordum?’ diye karşılık vermiştir.Deniz subaylarının kış üniformasısiyahtır.“...Ergenekon davasında da avukatlıkyapan Ceza Hukuku ProfesörüKöksal Bayraktar, öncelikle ‘zorunluhallerde başvurulabilecek biruygulamanın yaygınlaşmasıyla zorunluluksınırının aşıldığına’ dikkat çekerekşu değerlendirmeyi yapıyor:" Çok aşırıya gidiliyor. Bu kadarçok gizli tanık dinlenince ve diğer tanıktaleplerine pek yardımcı olunmayıncabu durum suistimale yolaçıyor. Ayrıca gizil tanıkların bütünifadeleri doğru kabul edilerek, süzgeçtengeçirilmiyor. Bütün bunlarsavunmayı güçsüz kılıyor.“Karşılaşılan sorunlar, gizli tanıkuygulamasını ciddi bir şekilde tartışmamızgerektiğini gösteriyor.”(Sedat Ergin 14.11.2012 Hürriyet)“Çok gizli tanık...”“Bunların gizli tanığı da bir tuhaf...Reklamlara çıktı... Bu ülkefarklı bir yerdir... Kimse kendisi değildiraslında... Cumhurbaşkanı gizli...Başbakan gizli... Onları seçen yüzde50’yi gören olmadı, seçmen gizli...Valiler, rektörler, bürokratlar gizli...Yargıç gizli... İktidar gizli... Ülkeyi yönetengüç gizli... Plan gizli... Hedefgizli... Amaç gizli...“Gizli tanık gizli değil... Eh...Haliyle memleketi tanıyamıyorsunuz...”( Bekir Coşkun - 8 Kasım 2012- Cumhuriyet)Son olarak Halkın Hukuk Bürosu’nun yayınladığı raporda “gizli tanık”kara mizahını daha çarpıcı görüyoruz:Hukuk Bürosu avukatlarınıngirdiği 12 dosyadan 10’unda “gizli tanık”bulunduğu bildirildi. Bu davalarşöyle:-İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi:29 sanıklı davada 3 “gizli tanık”var.-İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi:25 sanıklı davada 6 “gizli tanık”var.-İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi:1 sanıklı davada 1 “gizli tanık”var.-İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi:6 sanıklı davada 1 “gizli tanık”var.-İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi:20 sanıklı davada 10 “gizli tanık”var.30<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


SavaşanKelimelerARAZİ OLMAKGenellikle yapmak istemediğimiz, bize zor gelenişler vaya bulunmak istemediğimiz ortamdan kaçtığımızdurumlarda kullanılır “Arazi olmak” sözü. Aslındakarşılığı, işten kaçmak, kaytarmaktır.Arazi, hepimizin bildiği gibi boş arsa, toprak parçasıdır.Ancak, mahallelerimizde, çevremizde "Araziolmak" sözünün sık sık kullanıldığı görülür. Hatta esprikonusu yapılır genellikle.Peki esprilerle gösterilmek istendiği kadar masummudur bu söz? Tabii ki hayır. Düzenden aldığımızhiçbir alışkanlık masum değildir. Mesela hep beraberdergi dağıtımına çıkılacaktır, karar alınır, hazırlıklaryapılır. Tam dergiye çıkılacağı an bakarsınız ki, bir ikikişi eksilir. "Nereye gittiler?" sorusunun cevabı gülüşmelerarasında "Onlar arazi oldu" olur. Bir eylemegidilecektir, yine söz verildiği halde birilerinin sonanda başka bir işi çıkar, bir anda yok oluverirler.İhtiyaç olduğunda sorumluluğun kendisine kalacağınıanladığında bir gerekçe ile oradan uzaklaşırlar. Sürekliyaşanan durumlardır bunlar ve bu kişiler için "Arazioldu" denir.Dilimize o kadar yerleşmiştir ki, kullanınca o ansadece ortadan kaybolma durumu görülür. Neden ortadankaybolmuştur, bir sorunu mu vardır? Bunlar düşünülmezolur. Tam da düzenin istediği gibi her şeyiolduğu gibi kabul etmemiz istenir."Arazi oldu" demek kolaycılıktır. İşten kaytaran,sorumluluktan kaçanlar için kullandığımızda hemenbir yargıya varılır. “Arazi oldu” denilince neden kaçtığısorulup nedeni öğrenilmemektedir.Öte yandan "Arazi olmak" kendi dışında görmektir.Onlarca işin arasında, herkesin sorumluluk üstlenmesigereken bir zamanda işten kaytarmak, kendini herşeyin dışında görmektir.Aslında "Arazi olmak" birçok sorunu ve zaafı örtenbir tabirdir. Korku, tembellik ve sorumsuzluktur."Arazi oldu" dediğimizde ve bunu artık önemsemeden,gülerek, şakaya alarak, bir eğlence aracına dönüştürereksöylediğimizde, biz tüm bu gerçeklerin üstünü örtmüşve olayı basitleştirmiş oluruz.Oysa hiçbir şey basit değildir. Her şeyin bir nedeni,bir dayanağı vardır. Biz bunları bulup ortaya çıkarmalıyız.Bunun için de durumun adını doğru koymakgereklidir. "Arazi olmak" deyimi yanlıştır. Ortada birkaçış varsa bu kaçıştır. Bu işten kaçış, sorumluluktankaçış, bedel ödemekten kaçıştır. Bunları bulupçıkarmak ve emek vererek, eğiterek gidermek herCephelinin bir birine karşı yoldaş sorumluluğudur.Cepheli sorumluluktan kaçmaz. Her sorunun nedeninibulur emek harcar ve çözer. Çözdükçe emek vermenindeğerini öğrenir. Emek verdiği her şeye sahipçıkar, hesap sorulması gerekiyorsa anında hesap sorar.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013-İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi:14 sanıklı davada 1 “gizli tanık”var.-İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi:21 sanıklı davada 2 “gizli tanık”var.-İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi:37 sanıklı davada 1 “gizli tanık”var.-İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi:37 sanıklı davada 12 “gizli tanık”var.-İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi:1 sanıklı davada 1 “gizli tanık”var.Raporda, “gizli tanık” uygulamalarıile ilgili ilginç örneklere de yer veriliyor.İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndegörülen bir davanın soruşturmaaşamasında 21 kişi hakkındayakalama kararı çıkarıldığı, uzunnamlulu silahlarla evleri basılan bu kişilerden6’sının savcılıkta yapılangörüşmeden sonra serbest bırakıldığı,serbest bırakılanlardan birininşüpheliyken “gizli tanık” haline getirilerekifadesinin alındığı belirtiliyorbu raporda.AKP’ nin “gizli tanık”lık saldırısıdevrimcileri, muhalefeti yok etme senaryosununönemli bir parçasıdır ve biro kadar da AKP’nin açık faşizmini bizleregösterir. Bu açıdan son sözü devrimciavukatlara bırakıyoruz: “Bizleradlarını gizledikleri o anlı şanlı tanıklarındahi emniyetteki ifadelerini kabuletmediklerini, ifadelerini okumadanimzaladıkları itiraflarını mahkeme salonundadinledik. O itirafları savcı vehakimler de dinledi, hukuk adına bir işlemyaptılar mı, hayır. Yapmazlar da.Polisin onlarca komplosunun su yüzüneçıktığı ve kabul ettirilmeye çalışıldığıhukuksuzluğa karşı savaşıyoruz. Asılhazımsızlık hiçbir şeyi sineye çekmememizdendir.Biliyoruz, bu savaş hukuksuzluğunuzukabul ettirme savaşıdır.Emin olun hukuksuzluğunuzu kabuletmeyecek ve bu savaşı biz kazanacağız.”(2013.02.17-<strong>Yürüyüş</strong>)Sonuç olarak;- “Gizli tanık”lık, AKP hukukununyasal sahtekarlığıdır.- “Gizli tanık”lar, polisin zoru veoyunlarıyla ortaya çıkar.- “Gizli tanık”lık uygulanmayabaşladığı günden bu yana halkın tümkesimleri nezdinde teşhir olmuştur.- Yasal olarak “gizli tanık”lık Yargıtay1. Ceza Dairesi tarafından,03.03.2010 tarihinde verilen “gizli tanıklığınmahkumiyet için yeterli sayılamayacağı”kararına rağmen, engüçlü mahkumiyet silahı olarak kullanılmayadevam ediyor.- “Gizli tanık” hukuksuzluğunukabul etmiyoruz ve buna karşı mücadelemizher alanda sürecek. TakiAKP yaptığı tüm adaletsizliklerinhesabını verene kadar!<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!31


AKP’nin 4. Yargı PaketiHizaya Gelmeyenleri HizayaGetirme Paketidir!Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs20134. Yargı Paketi gündeme geldiğindeAKP’nin “demokratikleşme”paketlerinden biri olarak propagandasıyapıldı.Pakete göre artık “sayın Öcalandemek suç olmayacak”tı.Evet paket onaylandı. Sayın Öcalandemek artık suç değil.Ancak paketten demokrasi bekleyenlerinhayalleri suya düştü. Pakettendemokrasi değil, faşizm çıktı.Paket yağma ve talanın önünüaçarken, halkı da dize getirme paketidir.Paketle, yargılama, terörle mücadele,ceza, ceza muhakemesi, hukukmuhakemelerine dair 7 değişiklikyapıldı.Yapılan 7 değişikliğin özü hizayagelmeyenleri hizaya getirmektir.Birine “Sayın” demenin suç olupolmaması o kişinin düzen için “AÇIKVE YAKIN TEHLİKE” olup olmamasınabağlıdır.4. Yargı Paketi’yle ceza kanununa;Birincisi; “AÇIK VE YAKINTEHLİKE” kriteri,İkincisi; “CEBİR VE ŞİDDET”kriterleri getirildi.Ne demek bu?Örneğin; bir örgütün Marksist-Leninist düşünceleri savunması, yada Marksist-Leninist düzen kurmakiçin mücadele etmesi hatta bununiçin silahlı-illegal mücadeleyi savunuyorolması tek başına suç değil.Burada kriter; o örgütün düzeniçin “AÇIK VE YAKIN TEHLİKE”olup olmamasıdır.Emperyalizmin “Terör örgütü”listeleri gibi oligarşinin de düzeniçin “AÇIK VE YAKIN TEHLİKE”oluşturan örgütler listesi olacak.Buna kararı iktidarlar verecek.Örneğin, emperyalizmle, faşist düzenleuzlaşmayan örgütler düzen için“AÇIK VE YAKIN TEHLİKE”dir.Ancak düzenle uzlaşmaya açıksanızaçık ve yakın tehlike değilsiniz. Budurumda işlediğiniz, fiil, yapılan eylemoligarşinin lisetesindeyseniz suçsayılacak. Aynı fiil, eylemi, oligarşininAçık ve Yakın Tehlike göremediğibaşka bir örgüt yaptığında suç sayılmayacak.İkincisi; “CEBİR VE ŞİDDET”kriterine göre bir silahlı mücadeleyisavunan örgüt ve silahlı mücadeleyisavunmayan örgüt kriteri propagandasuçu. Bir eylem ya da bir düşünceninyasal ya da yasa dışı olup olmadığınabakmıyor, yapılan eylem, yazılan biryazı, bir resim ya da bir düşüncenin“cebir ve şiddet”i meşru gören birörgüte hizmet edip etmediğine bakıyor.İkinci kritere göre ise yapılan birpropagandanın içeriğinden ziyadekimin için yapıldığıdır. Örneğin aynısloganlar yazılı bir döviz ya da, aynıresmi taşıyan bir kişi eğer düzeninbelirlediği sınırlar içinde mücadeleyikabul etmeyen bir örgüt için suçolurken, düzen sınırlarının dışınaçıkmayan örgütler için suç olmayacak.Bunu daha da somutlarsak, devrimşehitlerinin resimlerini taşıyan ikikişiden birisi reformist, diğeri devrimcibir örgütlenme içindeyse reformistintaşıdığı resim suç olamazken,devrimcilerin taşıdığı aynı resimsuç sayılacak.4. Yargı Paketi’ndeki bu düzenlemeaçıkça faşist düzene teslimolmayan devrimcileri dize getirmekiçin yapılan bir düzenlemedir.Yasa AKP’ye tam bir keyfiyetsağlamaktadır. “AÇIK VE YAKINTEHLİKE” olarak gördüğü örgütünher türlü faaliyetini “CEBİR VEŞİDDET”i savunan terör örgütününpropagandasını yapıyor diye suçlayacaktır.Örneğin AKP’nin Kamu EmekçileriCepheli memurların tutuklanmagerekçelerinden birisi de “terör örgütünetaraftar kazanmak maksadıylaAŞURE dağıtmak”tır.AKP, bu düzenlemelerle dahaönce keyfi olarak devrimci demokratikmücadele içinde olan kişilere“Grup Yorum bileti sattın, devrimcilerincenazelerine katıldın, 1 Mayıs’akatıldın, 30 Mart’ta Kızıldere’yegittin ya da Mahirlerin mezarı başındaanma yaptın diyerek ceza verirkenbundan sonra keyfiyetini 4. YargıPaketi’yle yasallaştırmış olacak.4. Yargı Paketi’yle faşizmin devrimcilerekarşı her türlü keyfiyetiyasal bir zemin kazanmıştır.Bu devrimcileri dize getirme düzenlemesidir.AKP, benim istediğimsınırlar içinde kalırsan, daha da ötesibana hizmet edersen yaptığın hiçbirpropaganda, eylem suç değil. AKP,düzene hizmet eden kurum, kişi, kuruluşlarınönünü açıyor. İstediğinizpropagandayı yapabilirsiniz diyor.AKP’nin çizdiği sınırlar dışındakalanlara ise yaptığı faaliyetleri neolursa olsun “terör örgütünün propagandası”denilerek suç sayılacak.Sonuç olarak; bu paketin özü devrimcileridize getirme paketidir. AKP,benim belirlediğim sınırlar içindekalırsanız, benim düzenime hizmetederseniz alın size demokrasi. Eğeruymazsanız konser bileti satmanızıda, yasal 1 Mayıs’a katılmanızı dasuç sayarım diyor.Ve biz de diyoruz ki, faşizminyargı paketleri, düzenlemeleri bizevız gelir...32<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Halkın Çıkarına Tek Bir Yasa Çıkmayan MeclistenHırsızlar İçin Tüm Partiler El Kaldırdı!Belediye BaşkanlarınaHırsızlığın Cezası İndirildi!Geçtiğimiz günlerde 4. Yargı Paketi’neson anda eklenen bir maddeyasalaştı. CHP’nin teklif ettiği yasayıAKP, MHP ve BDP milletvekillerininoylarıyla meclisten geçti. Basındabelediye başkanlarını cezadankurtaran yasa olarak yer aldı.Bu madde ceza kanununda yeralan 235. Maddenin değiştirilmesi ileilgiliydi. 235. Madde “Kamu kurumve kuruluşları adına yapılan malveya hizmet alım veya satımlarına yada kiralamalarına ilişkin ihalelereve yapım ihalelerine fesat karıştırankişi 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıile cezalandırılır” şeklinde idi.Bu suç ihaleye katılma yeterliliğinesahip kişileri engellemek, yeterliolmayanların ihaleye katılmalarınısağlamak, teklif edilen malları şartnamedebahsedilen niteliklere sahipolmadığı halde, sahip olduğundanbahisle değerlendirmeye almak ya dasahip olanı değerlendirmeye almamak,şiddet kullanarak ihaleye katılmakisteyenleri engellemek vb.şekillerde işlenebilir.Yani bu madde, açıkça bir menfaatelde etmek ve kamu kurumlarınıkullanan kişilerin cezalandırılmasınısağlamak için konulmuş birmaddedir. Cezalar caydırıcı olmalıdırder ceza hukuku. İşte bu caydırıcıolsun da halkın alın terini kendimenfaatleri için kullanmasın kimsediyerek 5 yıldan 12 yıla uzanan birceza öngörülmüştü. Bu ceza şimdi 3yıldan 7 yıla kadar düşürüldü.Üstelik artık bu davalar Asliye CezaMahkemeleri’nde görülecek ve ertelemekapsamında kalacak. Dahasıda var, eğer kamu kurumu ihaleye fesatkarıştırma işinden zarar görmemişse1 yıldan 3 yıla kadar indirilecekceza.Peki nasıl olacak bu? Suç zatenbaşlı başına kamunun zarar görmesiyleilgili. Ne diyor ne anlatıyor bukanun belli değil.İhalenin hukuka uygun olmasıiçin bir işi en uygun fiyata, en sağlamşekilde yapacak gerçek veya tüzelkişilerce vermesi gerekir.Diyelim ki, bir inşaat, bir yapı işivar. Bu işi en sağlam sağlıklı, dayanıklışekilde ve en uygun fiyata kimyapacak ona bakarız. Bu şirketlerindaha önce yaptığı işlere bakarız, işçileriniş güvenliği var mı, şirket güvenilirmi, işi yarıda bırakıp kaçıp gidermi, bütün bunları değerlendirerekişi veririz. Bu saydığımız örnekleriçoğaltabiliriz. Mantığımızböyle olunca kamunun yani halkın vehalkın alın teri, öz varlıkları ile yaşayankamu kurumları zarar görmez.Bunlardan biri eksik olursahalk zarar görür. Kaynağın kötü kullanılmasızaten zarar oluşturur. Yanicezayı gerektirir.Mesele gayet açık aslında; KentselDönüşüm adı altında yağmatalan büyüdükçe, yağma ve talanınönündeki engeller düzleniyor. Belediyebaşkanlarının yağma ve talanda“elini kolunu bağlayan” yasaldüzenlemeler yapılıyor. Ve bunungibi yasalar da yargı paketlerine hepen son anda, partilerden birinin teklifiyleekleniyor ve gecenin bir yarısındatüm partilerin oylarıyla kabulediliyor.Başka bir anlatımla, bu değişiklikdevlet malını çalan kişileri cezasız bırakmakiçin yapıldı. İhalelere katılanve ihalelere giren yoksul halkımız olmadığınagöre zenginlere "Devletmalı deniz yemeyen keriz" demişoluyorlar. Tüm partiler oybirliğiyle yasayıgeçirdiğine göre her parti kendiçapında hırsızlığa devam diyor.“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ıiştih sizin. Doyunca, tıksırınca, çatlayıncayakadar yiyin!”Sonuç olarak, meclis hırsızlar için,tekeller için, soyguncular, yağmacılariçin çalışıyor. Yargı paketlerden halkiçin zulüm çıkarken kendileri için hırsızlığın,yağmanın, talanın önündekitüm engeller kaldırılıyor.Böylelikle adaletsizliklerine biradaletsizlik daha ekliyorlar. Hayır buadaletsizliği kabul etmiyoruz. Tüm isyanlarıntemelinde adaletsizlik yatar.Çıkardığınız yasalarınız hırsızlığınızımeşrulaştırmaz...ADALET İSTİYORUZ!Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Abdullah Meral ÖlümsüzdürDev-Genç’liler 28 Nisan günü 1984 Ölüm Orucuşehidi Abdullah Meral’i Balıkesir’in Manyas İlçesi’nebağlı Kalebayır Köyü’ndeki mezarı başında andı.Mezarın temizlenip yıkanmasından sonra, AbdullahMeral nezdinde tüm devrim şehitleri için saygıduruşunda bulunuldu. Mezar karanfiller ile donatıldı.Abdullah Meral'in özgeçmişini anlatan konuşmanınardından Ümit İlter’in “Ankaya Dair” şiiri okundu.Bize Ölüm Yok marşı ile anma sona erdi. Dev-Genç’lileri mezar başında gören Abdullah Meral'inyeğeni çok sevindiğini belirtti.<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!33


HALK DÜŞMANI MEHMET AĞARSERBEST BIRAKILDISayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Mehmet AĞAR, herkesin, yakındantanıdığı, bildiği bir katildir. Kontrgerillaşeflerindendir.Ağar bu ününü devlet kademelerindegörev aldığı ilk günden itibarenkan, gözyaşı, işkence ve gözaltındakayıplar ile kazanmıştır. Onun eliyüzlerce devrimcinin, halk çocuğununkanına bulaşmıştır. O, kontrgerillamerkezlerinde eğitim almıştır. Bunedenle halka karşı savaşta önemligörevler verilmiştir kendisine. Cuntayıllarında Gayrettepe'nin işkence tezgahlarında1. Şube Müdürlüğü, sonrasındaErzurum Valiliği, EmniyetGenel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığıen son İçişleri Bakanlığı’na kadarhızlı bir ilerleme göstermiştir. Buyükselmenin temelinde işkence, katliam,mafya ile işbirliği yapmak,şantaj yapmak yer almaktadır. İstanbulSiyasi Şube amiri iken insanları kaybetti,işkence ile katletti. HayrettinEren onun döneminde kaybedilmiştir.Cuntadan bir saat sonra 20 Ekim1980'de gözaltına alınan Ahmet Karlangaçişkencede katledilmiştir. Halkakarşı 1000 operasyonu yapankendisidir. 12 Temmuz katliamı,Beşiktaş katliamları, Perpa katliamı,Bahçelievler katliamı, Gazikatliamı, Buca Hapishanesi, ÜmraniyeHapishanesi katliamlarıonun dönemine aittir. Adalet Bakanıolduğunda da hapishanedeki saldırılarbitmemiştir. Ve daha yüzlerce işkence,katliamın faillidir Ağar. Tüm bunlaraek olarak susurluk kazası ile çetecilerle,mafyacılarla çalıştıkları, Kontrgerillaörgütlenmesinin başında olduğu,her türlü kirli işleri mafyacılarlabirlikte yaptığı apaçık ortaya çıktı.Susurluk olayının ortaya çıkarttıkları,halkın öfkesini çeşitli eylemlerlegöstermesi Ağar’ın yargılanmasınısağlamıştır. Susurluk davasıkapsamında ‘suç işlemek amacıylasilahlı çete oluşturmak-silahlı çeteninyöneticisi olmak’ suçundan yargılandı.Oysa sadece çetenin üyesi olmaktandeğil, işlediğitüm suçlardancezalandırılmasıgerekirdi.İşlediği suçlarınteşhir olmasına veçete kurduğununkabul edilmesinerağmen, 1000operasyonun tamamındancezalandırılmadı.Halka karşı işlediği suçlar, yargılamakonusu yapılmadı. Ve göstermelikbir yargılama sonunda çete yöneticiolmak suçundan ötürü 5 yıl hapiscezası ile cezalandırıldı. 5 yıl cezaverilmesine rağmen ceza infaz kanununagöre sadece 2 yıl yatacaktı.Hangi hapishanede yatacağına dakendisi karar verdi. Kalmak istediğiAydın Yenipazar İlçesi Kapalı Hapishane’siniona uygun biçimde düzenlendi.Hapishanede kalan tüm tutukluve hükümlüler başka bir hapishaneyenakledildi. Yenipazar Hapishane’siher şeyiyle Ağar’a göreyeniden düzenlendi. Hapishane normalbir hapishaneden yüksek güvenliklebir hapishaneye dönüştü. Ancakbu yüksek güvenlik F Tipleri hapishanelerdekigibi kaçmasını engellemekiçin değil, kendisini daha iyikorumak, huzurunu sağlamak içingüvenliği artırdılar. Ziyaretçileri içinözel tuvalet, özel helikopter pistiyaptırdılar.25 Nisan 2012 tarihinde otelegirer gibi törenle uğurladılar onu.Bu arada ziyaretçileri hiç eksik olmadı.Yaptığı açıklamalardan kendisinigörmek için gelen hiç kimseyired etmedikleri anlaşılmaktadır. Tümgüvenlik hizmetlerine rağmen korumasınıda yanına aldı, korumasınahapishanenin karşısında ev tuttuklarısöylendi. Muhtemelen Sedat Pekergibi hapishane içinde ona makamodası da kurdular. Yani F Tipindedevrimcilere uygulanan görüş, iletişim,yayın yasakları, hak kısıtlamaları,disiplin, hücre cezaları ona uygulanmadığıgibi yasalarda olmayanher türlü imkanlar tanındı.Her türlü rahatlığın sağlandığıhapishane koşullarında 1 yıl kaldıktansonra AKP iktidarı Ağar’ı serbestbıraktı. Aldığı 5 yıllık cezanın 2yılını yatacaktı sadece. Bunu da yatırmadılar.Yatacağı cezanın 1 yılınıtamamlar tamamlamaz yasaya aykırıolacak biçimde 29 Nisan 2013 tarihindetahliye edildi. Ağar’ın tahliyesi6352 sayılı adına 3. Yargı Paketi denilenyasaya dayandırıldı. Ağar çıkarken“herkesin faydalandığı gibibizde 3. Yargı Paketi’nden faydalandık”dedi.Oysa gerçek hiç öyle değil.Ağar’ın, yasadan faydalanması mümkündeğildir. Yasa buna izin vermiyor.Yalanlarla, sahtekarlıklarla herkesikandırmaya çalışıyorlar. Ağar’ın tahliyesinisağladığı söylenen maddeşöyledir.Geçiçi Madde 2: ...(3) Bu maddeninyürürlüğe girdiği tarih itibarıylakoşullu salıverilmelerine biryıldan az süre kalan ve açık cezainfaz kurumunda bulunan iyi hallihükümlülerin talepleri halinde, cezalarınınkoşullu salıverilme tarihinekadar olan kısmının denetimli serbestliktedbiri uygulanmak suretiyleinfazına karar verilebilir.”Bu maddeye göre Ağar’ın tahliyeolabilmesi için;Birincisi; Ağar’ın açık bir ha-34<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


pishanede tutuluyor olması gerekir,İkincisi; iyihalli raporu almış olmasıgerekir,Üçüncüsü; cezasının bitmesine1 yıl kaldığı süre kanunun çıktığızaman olmalıydı. Yani kanunda tanınandenetimli serbestliğe tabi olarakerken salıverilme hakkı, her zamangeçerli bir hak değildir.AKP’nin Katil Ağar’ıCanhıraş ÇıkartmaÇabasıAKP, katil Ağar’ı hapishanedeözel koşullarda koruduğu gibi onuçıkartmak için de elinden geleniyaptı. Ağar yukarıda saydığımız üçşartın üçüne de sahip değildir.Birincisi; Ağar kapalı bir hapishanedetutuluyordu.İkincisi; tahliye olacağı gün açıkbir hapishaneye sevk edildi. Aynısaatlerde kendisini hiç görmeyen,gözlemlemeyen bir idare ona iyi halliraporu verildi. Neye dayanarak, nasılverildi bellidir, kuşkusuz. AKP talimatıverdi, Ağar hakkında rapor hazırlandı.Üçüncüsü; ve en önemlisi ise 3.Yargı Paketi’ndeki hak, Ağar’ı kapsamıyor.Çünkü 3. Yargı Paketi iletanınan hak, geçici bir süreyi kapsıyor.Maddenin adıda geçici maddedir.Her zaman uygulanacak birmadde değildir. Geçici bir maddeolmasaydı cezasının şartlı salıvermesüresinin bitmesine 1 yıl kalan herkesintahliye olması gerekmektedir.sadece kanun çıktığında kanundakişartlara uygun kişiler yasadan faydalandı.Daha sonra aynı şarta sahipolanlar bu kanundan yararlanmadı,yararlandırılmadı. Pratiktede böyleoldu, daha sonra aynı şartlara sahiponlarca kişi bu haktan faydalanmadı.3. Yargı Paketi’nde yer alan geçici2. Madde, her zaman herkesin faydalanacağıbir madde olarak düzenlenmişolsaydı, geçici madde olarakdeğil, ceza infaz kanununa ek maddeolarak düzenlenmesi gerekirdi. Fakatkalıcı ek bir madde olarak düzenlenmediğinegöre MEHMET AĞARBU MADDEYE DAYANARAKTAHLİYE EDİLEMEZ.Mehmet Ağar’ın tahliye edilmesiile birlikte görülmüştür ki, AKP yasalarıkendi ihtiyacına göre çıkartıyorve kendi çıkarları neyi gerektiriyorsaöyle uyguluyor. Son çıkan yasalaratahliye olma hakkına sahip olan devrimcileribu yasalardan faydalandırmazken,tahliye edilme hakkına sahipolmayanlar dahil olmak üzere faşist,çeteci, katil, mafyacıların tahliyeedilmelerini sağladı. 3. Yargı Paketiçıktığında Bahçelievler’de TİP’li 7üniversite öğrencisini boğarak katledenülkücü Ünal Osmanağaoğluve Bünyamin Adanalı ve daha onlarcafaşist tahliye edildi.Ağar ve onun gibi faşist, mafyacılartahliye edilirken, devrimcilerhakkında türkü söyledikleri, haklarınasahip çıktıkları için, disiplin cezalarıverildi, iyi halli olmadıkları raporlarıdüzenlenip tahliye edilmediler. Hattatahliye olma şartlarını 3. Yargı Paketiçıkmadan önce kazanmış olanlarıdahi tahliye etmediler. Tahliye olmahakkı olan bazı devrimcilere “pişmanlıkgösterdiğinizi ve örgütü bıraktığınızıyazılı olarak ifade edersenizsizi bırakırız” dediler. Yani işbirlikçiolursanız, faşist olursanızsizi bırakılır dediler.Sonuç olarak; Halk DüşmanıAğar halkın yoğun tepkisi olmasaydı,kendisine bir gün bile ceza verilmez,dosyasını düşürmesini sağlarlardı.Halkın tepkisini yumuşatmak amacıylaona göstermelik ceza verdilerve cezasının çok az bir kısmını yatırdılar.Yapılan yasal değişiklikler,“herkese yararken ona da yaradı”sahtekarlığı ile tahliye olmasını yumuşatmayaçalışıyorlar. Hayır,AKP’nin yasaları halka değil, faşist,katil, tecavüzcü, mafyacılara yaradı.Onlar için çıkarttırdı bu yasalar. AKPkendi gayrımeşru çoçuklarını tahliyeettirdi. Ağar’ı tahliye ettiriyor. Amabilin ki Ağar’ın suçları bakidir, halkakarşı işlenen suçların elbet hesabısorulacaktır. Siz ne kadar korusanız,kollasanız da, suçlarını saklasanızda,Ağar katildir, suçludur, er ya da geçcezalandırılacaktır.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Armutlu BizimdirBaskılarla BiziYıldıramazsınız!AKP mahallelerimizde terör estirmeye devamediyor. 29 Nisan günü sabaha karşı 5.00’da Küçükarmutlu’dabir evi TEM şube polisleri kapılarıkırarak bastılar. Bomba ihbarı var gerekçesiylebasılan evde arama adı altında talan yapan polislerevde bulunan kitaplara el koydular.Armutlu Halk Cephesi'nin yaptığı açıklamada,“Bomba ihbarı gerekçesi yalandır. Asıl çabanızmücadele eden halkı sindirmek korkutmakiçindir. Ama başaramayacaksınız. Baskınlarınızlaoperasyonlarınızla emekçi halkın mücadelesiniengellemeyeceksiniz” açıklamasını yaptı.Pir Sultanlar ÖlmezBinler Yetişir!Çorum Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Bahçelievler Mahallesi’ndeyapılan bir parka “PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR PARKI”ismi verilmesi için imza kampanyası başlattı. 27 Nisan günüparkın yanına stant açan dernek üyeleri yaptıkları açıklamaylakampanyayı başlattıklarını açıkladılar. Yapılan açıklamada “Çorum’dave diğer birçok ilde 'Alevilerin katli vaciptir kanı helaldir' diyenEbu Suud ve İskilipli Atıf Hoca gibi insanlıktan nasibini almamışkişilerin isimleri parklara, okullara veriliyor bizler buna karşıyızparkımızın ismini bu mahallelerde yaşayan insanlar olarak bizkoymak istiyoruz” denildi.Açıklamanın sonunda bu parkın ismi bundan sonra ‘PİRSULTAN ABDAL KÜLTÜR PARKI’dır diye haykırıldı. İki buçuksaat süren çalışmada 400 imza toplandı. İmza toplanmasına mahalledeninsanlarda yardım ettiler, kahvelerde mahalle gençleritarafından imza toplandı.<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!35


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!Zali̇mler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe de İsyanlar Olacaktır!Dünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK KAHRAMANLARIBu kocaman yürek umut oluyorduhalklara. Halkın umudu olmak kolaydeğildir. Bedel ister. O bedeli ödeyecekinsanda ısrar, kararlılık, öfkeve sevgi; hepsi bir arada olur. Birinsan, vatanını, halkını seviyorsa, biro kadar da kin ve öfke duyuyorsadüşmana, o zaman düşmandan hesapsoracaktır.Sevgi, anlamak ve inanmak hareketegeçirdi Tanya’yı. İnanmak,insanı güçlü kılar, cesaret verir veinsanın doğru adımlar atmasını sağlar.Naziler, Moskova’yı işgal edipen alçak yüzlerini gösteriyorlardıhalklara. Kendi çıkarları uğruna yapamayacaklarışey yoktu. O ülkenindoğal zenginliklerine sahip olmak,verimli topraklarını almak, söz sahibiolmak, en önemlisi de sosyalizmiyok etmektir düşmanın hedefi. Amaher sömürücünün karşısına çıkar halkkahramanları.Moskova’dan yükseldi Tanya’nınsesi, düşmandan öç almaktı hedefi.Naziler yakaladılar Tanya’yı. Korkuyorlardı18 yaşındaki bu gençten.Nasıl olur ki, bu küçücük beden düşmanınbeyninde patlayacak bir bombaolur. Korkularını işkenceyle gizlemeyeçalışıyorlar. Önce sorguya alıyorlar.Başlıyorlar sorular sormaya,“bilmiyorum, hayır söylemem” diyorTanya. Düşmanın korkuları dahada büyüyor. O narin, incecik, bir okadar da güçlü fidana başlıyorlar kayışlavurmaya. Her bir kayış darbesiacizliği, çaresizliği, korkuyu, ahlaksızlığıyüzlerine yansıtıyor düşmanın.Öyle ki, genç bir Nazi subayı, kayışseslerini duymamak ve görmemekiçin bir iskemleye oturup elleriylekulaklarını kapatıp gözlerini de sıkıcayumuyor, kayış sesi susana kadar.Çaresiz, sorguya devam ediyorlar.TANYA (ZOE)“Kardeşlerim, üzülmeyin, günyiğitlik günüdür.Soluk aldırmayın faşistlere,yakın, yıkın, öldürün!..”Tekrar soruyorlar.“Bilmiyorum,hayır söylemem” diyor. Tüm güzelliklertoplanıyorlar Tanya’nın başınave bir yol seçiyor. Her insanınyaşamında olan iki yol; ölüm ve kalım,iyi ve kötü, doğru ve yanlış.Tanya; iyiyi, doğruyu ve ölümü seçiyor.Vatanına, halkına, bağlılığıngöstergesidir Tanya.Vurulan her kayış, Tanya’nın doğruyolu seçtiğini gösteriyor. Ve çıkıyorişkenceden, bir don bir gömlek; bacakları,boynu, alnı hep kan içinde;kolları, iple bağlı arkadan. Su istiyor,vermiyorlar.Gözlerini kan bürümüş düşmanın.Bu küçücük bedenden hırsını almayaçalışıyor ve devam ediyor Nazi askerleritartaklamaya, kibrit yakıp çenesininaltına tutuyorlar, kanayanakadar bıçak sürüyorlar sırtına.Anlıyorlar ki; yaptıkları hiçbir işkencedüşüncelerini öldürmüyor veasmaya götürüyorlar Tanya’yı.Direnen, başkaldıran hiç kimseyisevmez işgalciler. Çıkan her sesi kısmaya,yok etmeye çalışır. Ama heryerde başkaldırıyla karşılaşacaklar,çünkü dünyada halk kahramanlarıvar. Halkın öncüleri var. Halk düşmanları,halka yaşattıkları bu açlığın,yoksulluğun, zulmün hesabının sorulacağınıbildiği için, halkı susturmakiçin öncülerini yok etmeye çalışır.Öldürüleceğini biliyordu amakorkmuyordu ölümden. Ayakları çıplaktı,şişmiş, çatlayıp donmuştu. Öfkesive inancı, acısını bastırıyordu.Çarpışan iki iradeden birisi mutlakakazanacaktı.Hayatı geliyor aklına; ailesi, okulu,hiçbir şey söylemiyordu işkencecilere,sadece adını söyledi: Tanya. Gerçekismi Zoe idi ama, partizan olarakgerillaya katıldığındaki ismi buydu.Sabah, torbasını getirdiler. Benzinşişeleri, kibrit, kurşun vardı torbada.Şişeleri boynuna astılar, göğsüne birde yazı: PARTİZAN.Darağacını köyün meydanına kurdular;köy halkını, seyretmeleri içinzorladılar.Kolları bağlı arkadan, tahtına çıkarıldıTanya, boynuna ilmiği geçirdiler.Tanya, dimdik durdu ve seslendiilmiğin içinden:“Kardeşlerim, üzülmeyin,Gün yiğitlik günüdür.Soluk aldırmayın faşistlere,Yakın, yıkın, öldürün!...”Bir Nazi, vurdu ağzına Tanya’nınve ağzı kanla doldu.İnsanın ölüm anında bile yapabileceğibir şeyler olduğunu görmek,düşmanı deli etti. Halka umut veriyordubu sözler. Çünkü bir direnişçininsözleriydi bunlar.Tanya, askerlere dönüp devametti.“Biz iki yüz milyonuz.İki yüz milyon asılır mı?Gidebilirim ben.Ama bizimkiler gelecekler.Teslim olun vakit varken!..”Faşist Nazi askerleri, ipi çekti,fakat Tanya dikildi parmaklarınınucuna ve tekrar seslendi:“Yoldaşlar!Hoşçakalın!Yoldaşlar!Kavga sonuna kadar!..Duyuyorum nal seslerini,geliyor bizimkiler!”Faşist Nazi celladı devirdi Tanya’nınçıkartıldığı sandıkları. Tanya,ölümsüzleşti.36<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


GÜNÜMÜZÜ AYDINLATANGerçek olan devrimcitutsakların özgürlüklerinekavuşmuş olmalarıydı.Bir süreç yaşandı, hala da yaşanıyor.Emperyalizmin çıkarlarını korumakiçin işbirlikçi oligarşi her türlü yasave insan haklarını bir kenara bırakarak,dizginsiz bir saldırı sürdürdüğü birsürecin önemli halkalarından birini dehapishaneler oluşturuyordu. On binlercedevrimci, yurtsever, ilericiyi hapishanedenilen toplama kamplarınadoldurdular. Yasa ve kuralın olmadığı,beş kişinin dudakları arasında çıkanher sözcüğün "yasa" kabul edildiğibir ülkede hapishanede insan haklarıaramak, çölde su aramak kadar boştu.İşte hapishaneler mücadelesinintarihi; katliamlar ve direnişler…Hapishaneler katliam ve direnişlerleanılırken, firarlarla da, yaniÖzgür Tutsakların Özgürlük Eylemleriylede gündeme geldi sıksık. Bunlardan oligarşi açısındanen sarsıcısı ise hiç kuşkusuz Dayı'nınfirarıydı. 1989'un Ekimayıydı. Oligarşinin hala çözemediğibir gündü Dayı’nın Özgürlük Eylemininolduğu gün. Dayı yürüdüdört duvar arasında özgürlüğe doğru.Çözemiyordu düşman, nasılolurdu, çok güvenlikli hapishanelerindenelini kolunu sallayaraknasıl çıkabilmişti.Firarından sonra okunması için Dayıbir dilekçe yazıyordu, dilekçede şöylediyordu, "Özgürlük kimseye bahşedilmez,kazanılır. Biz özgürlüğü kazanmasavaşımının içinde olacağız." Yineİzmir Buca Hapishanesi’nden bir özgürlükeylemi daha gerçekleşti. Düşmanınaklının ucundan bile geçmeyen,burada kuş bile uçmaz dediği hapishaneden,Cepheli dört tutsak daha özgürlükeylemlerini gerçekleştiriyorlar. Özgürlüklerinekavuşuyor Cepheli tutsaklar.Normal görüş kapısından ziyaretçilerinkartını göstererek çıkmışlardı. Akşamsayımında anlamamıştı gardiyan, çünküyoldaşları gardiyanların anlamamalarınısağlamışlardı. Düşman çok şaşkındı,nasıl olur da güvenlik önlemlerine rağmenkaçabilirler, olmaz diyordu, inanmamıştı.YARATICILIK VECÜRETHapishanelerde özgürlük eylemleribedel ödemeyi gerektirir.Özgürlük cürettir, yaratıcılıktır.Her Cepheli tutsağın özlemidiraynı zamanda. Özgür Tutsaklarhiçbir zaman koşullara teslim olmamıştır.Her zaman özgürlük eylemininkoşullarını yaratma hedefivardır beyninde. Bunlardan birisi detünel kazmaktır. İzmir Buca Hapishanesi’nde,Bergama Hapishanesi’nde tünellerpatlasa da, hiçbir zaman tutsaklarçaresiz kalmadılar.ÖZGÜRLÜKEYLEMLERİÖzgürlükKimseyeBahşedilmez,Kazanılır (Dayı)Firar eden tutsaklar özgürlük koşullarınıkendileri yaratmıştı. Kimseninaklının ucundan bile geçmeyen eylemleryapıldı. Dayı'nın öncülüğü, yaratıcılığı,kararlılığı ve ısrarı sonucundaçok sayıda savaşçı ve kadroların dışarıyafirarla çıkması sağlanmıştır.Dayı bu konuda kesin bir kararlılıkve ısrar içindeydi. Bu ısrarını tümkadrolara da mal etmiştir.Hapishaneler, oligarşi ile devrimcitutsaklar arasında kavganın en sıcakhalkalarından biri olmuştur. Dayı'nınöncülüğünde başlayan firarların intikamınıalmak için saldırıyordu düşman.Buca Hapishanesi’nden Ali Rıza Komutanlabirlikte 4 devrimci tutsağınfirar etmesinin ardından oligarşi, 21Eylül 1995’te İzmir Buca Hapishanesi’nekiralık katilleri ile saldırdı. Saldırıkarşısında tutsaklar barikatlar kuraraksaatlercedirendiler.Saldırıda Ali Rıza Komutanın firaretmesine yardımcı olan Turan Kılıçkatledilmişti. Turan Kılıç'la birlikte 3devrimci tutsak katledildi.Dayı’nın öncülüğünde Özgür Tutsaklariçin özgürlük, her Cephelitutsağın hakkıdır.Emperyalizmin ve oligarşininhapishanelerinde tutsaklar faşizminsaldırıları karşısında direnen oldular.Teslim olmadılar. Emperyalizm veoligarşiye karşı bağımsızlık, demokrasive sosyalizm mücadelesinisürdüren devrimcilerdi onlar. Bununiçin her Cepheli tutsağın hakkıdırözgürlük. Özgür Tutsakları teslimalmaktaki amaç beyinleri teslim almaktı.Cepheli tutsaklar hiçbir saldırıkarşısında boyun eğmediler, teslimolmadılar.Cepheliler bu haklarını kullandılar.Dayı'nın 1989 Ekim ayında oligarşininhala çözemediği, bir özgürlükeylemi gerçekleştirildi. Dayı kapılarıaçmıştı, aralamıştı, öncülük ediyordu,halkın önderiydi. “Siz bizi teslim alamazsınız,siz bizi yargılayamazsınız,biz sizi yargılarız” diyordu mahkemesalonlarında. Dayı'nın öncülüğündeoligarşinin mahkemelerinde yargılanandeğil, yargılayan olmuştu Özgür Tutsaklar.Hapishane duvarlarını yıkmıştıDayı. Özgür Tutsakların özgürlüğekoşmasıydı Dayı. "Bizim düşüncelerimizi,inançlarımızı asla teslim alamazsınız,saldırılarınız boşuna, siz neyaparsanız yapın, biz bu duvarları aşargideriz" diyorlardı.Bugün aynı sözler yankılanıyor hapishaneduvarlarında. F Tipi hücrelerdeğiştirmedi bu gerçeği.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!37


ABD Dışişleri Bakanı John Keryy’den Erdoğan’a Talimat:GAZZE’YE GİTME!HAYDİ AMERİKAN BESLEMESİ ERDOĞANŞİMDİ GİT, GİDEBİLİRSEN GAZZE’YE!..Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013İsrail’in “Mavi Marmara” gemisikatliamından sonra geçen haftalarda“özür” dilemesi ve tazminat ödemeyikabul etmesinin ardından, BaşbakanErdoğan kendini ve partisini OrtaDoğu'da belirleyici bir güç ilan ediyorduki, ABD cephesinden “o kadarda değil” diyen bir gelişme yaşandı.İsrail’in “özrü”nü fırsata dönüştürmeyeçalışan Başbakan sıcağı sıcağınaGazze’ye politik bir ziyaret planlamıştı.Ne var ki, ABD DışişleriBakanı John Keryy yaptığı bir basıntoplantısı ile, Erdoğan’a “Gazze’yegitme” dedi. Tabii ki, bu çağrı Erdoğanve taifesi için hiç de beklenenbir çıkışma değildi. Çünkü bu açıklamaile kendisinin bir “fatih” olmayıp,ABD’nin bolca kullandığı aditaşeronlarından biri olduğu ve haddinibilmesi gerektiği sade bir dille hatırlatılmışoluyordu. ABD’nin yaptığıçok çarpıcı bir davranıştır. Ancak,Osmanlıca tabiri ile bizim ülkenin“kapı itleri” için yüzlerine tükürülmesiyağmur kabilinden sayıldığından, bu“tenzirname”yi (azar) de halen utanmazca,allayıp pullamayı sürdürüyorlar.ABD'nin “tenzirname”si elbettekianlamlı. Çünkü, İsrail’in“özrü”nün arkasında Erdoğan’ın İsral’i“dize getirdiği” yaygaraları değil,ABD'nin sürece ilişkin çıkarlarıdoğrultusunda bizzat kendisinin planlımüdahalesi vardı. Nedeni çok da bizimiçin önemli olmasa da, bu defaABD Erdoğan’ın her zamanki yaptığını,yani ABD’ye yaslanarak gelişmeleriistismar etmesine göz yummamışoldu. Ve dünya medyasınıngözü önünde açık biçimde TaşeronErdoğan’ın kulağını çekti.Basına yansıyan açıklamalaragöre; ABD Dışişleri Bakanı JohnKeryy, Erdoğan’a “Gazze’ye gitme,ertelersen daha iyi olur” demişti...Erdoğan ise ezile büzüle, “şık olmadıkeşke böyle bir açıklama yapmasaydı”şeklinde yanıt verdi. BülentArınç ise “başbakanımız kimsedenemir almaz” minvalinde açıklamalarile durumu kurtarmaya çalıştı.Gazetecilerin “Gazze ziyaretinin”akibetinin ne olacağınıısrarla sorgulaması üzerine ise,başbakan “ben zaten öncedenertelemiştim” diyerek durumukendince kurtarmaya çalıştı.Elbetteki yeni sömürge bir ülkeninbaşbakanı olan Erdoğan’ın,ABD emperyalizminin belirleyiciliğikarşısında ki “at oynatabilme”sınırlarının nereye varabileceğibellidir. Sömürge ülkelerintaşeron hükümetleri, Emperyalistlerkarşısında haddini bilmekzorundadır. Gazze ziyareti için Başbakan“ben zaten ertelemiştim” diyor.Doğrusunu da söyleyemiyor.Halbu ki gene basına yansıdığı üzere;“...Çünkü Kerry bunu aslındagörevi almasından beri Türkiye’ye(iki hafta önce, 7 Nisan’da) ikincigelişinde de söylemişti, ama bunukamuoyu önünde değil, kapalı toplantıdayapmıştı. Bunu, aslında Gazze’yenisan sonu-mayıs başı gitmeyidüşünen Erdoğan’ın, 14 Nisan’dageziyi ‘mayıs sonunda’ yapmayı planladığınısöylemesi izlemişti. Yani Erdoğan,Gazze ziyaretini 16 Mayıs’taBeyaz Saray’da planlanan Obamagörüşmesi sonrasına bırakmış oluyordu.”(Murat Yetkin-Radikal)Yani, kukla başbakan açıkca halkıaldatmak için gene yalan söylüyordu.Daha önceki ertelemesi de meğerseABD telkini ile olmuş ama onu dagizlemiş. Yalan yalan üstüne. Erdoğan,İsrail’in bu "özrü" nü değerlendirip,Gazze’de zafer kazanmış komutanedasıyla Türkiye ve müslümanhalklar üzerinde etki yaratmak istiyordu.Filistin halkı üzerinden propagandayapmak istiyordu.Ama ABD buna izin vermedi.Çünkü, İsral’in özür dilemesinde Erdoğan’ınbir başarısı yoktu. Amerika’nınOrta Doğu politikaları onugerektiriyordu. ABD adeta hem İsrail’e,Hemde AKP’ye bunu dayattı.Sizin aranızdaki çekişmeler benimpolitikalarımın önüne geçemez dedi.Barışacaksınız dedi ve barıştırdı. İsrail’e“özür dileyeceksin” dedi. Türkiye’yede bunun üzerinden propagandayapmana izin vermem dedi.Gene basına yansıdığı üzere; “Netanyahu’nunözründe Obama’nınyeni dışişleri bakanı John Kerry veperde gerisinde bütün diplomasiyiyürüten Orta Doğu KoordinatörüPhil Gordon’un büyük payı oldu.”(Murat Yetkin-Radikal)İsrail ile AKP hükümeti arasındaki“kavga”da, “barış”da ancak ABD’ninpolitikalarına hizmet ettiği orandasürebilir. Nitekim Türkiye-İsrail arasındasüren “dalaş” üzerinden BaşbakanErdoğan’ı “Arap Baharı” demagojisiile Tunus, Mısır, Libya vediğer Arap ülke halklarını kandırmakiçin kullanmıştır.Bugün artık Tayyip Erdoğan’ınOrta Doğu’da maşa olarak kullanıldığıayyuka çıkmıştır. Amerika’nın çıkarlarıİsrail’le Türkiye’nin dalaşmasındadeğil, ittifak yapmasındadır.38<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Tayyip Erdoğan, İsrail’in Amerika’nın dayatması ileyapıtığı özürü daha önce olduğu gibi kullanmak istedi.Adeta Tayyip Erdoğan’a uşakları olduğunu hatırlattılar.Orta Doğu’nun sahibinin kim olduğunu hatırlattılar.Ancak benim izin verdiğim kadar konuşabilirsin dediler.Hem de bunu öyle bir göstere göstere yaptılar ki, DışileriBakanı aracılığıyla Başbakana talimat verdiler.Erdoğan’ın “şık olmadı” dediği, diplomasi dışı budirektif basit bir nezaketsizlik değildi: Erdoğan’a uşakolduğu, izin vermedikleri taktirde hiçbir yere adımınıdahi atamayacaklarını hatırlattılar. Kimin adına başbakanlıkyaptığını hatırlattılar.Ortaya çıkan tablo yeni sömürge bir ülkede hükümetlerinkimin hükümeti olduğunu, başbakanların kiminadına başbakanlık yaptığını çok çarpıcı şekilde ortayakoymuştur.Yeni sömürge ülkelerin hükümetleri, başbakanlarıemperyalistlerin çıkarlarının temsilcileridirler.Başbakan Erdoğan’ın ülkemizde halka karşı tavırlarınabakın. Ali kıran baş kesendir. Sözünün üzerine sözsöyleyen yok. Ne derse o oluyur. Halka yönelik hertürlü saldırılar kanun gibi yerine getiriliyor, yasa, hukuk,kanun hiçbiri işe yaramıyor. Ama aynı Erdoğan’aAmerikan Dışişleri Bakanı “Gazze’ye gitmeni istemiyoruz”diye talimat veriyor.Erdoğan ne cevap veriyor buna; “şık olmadı. Negerek vardı böyle bir açıklamaya. Zaten Amerika’ya gidincebunları orda konuşulurdu...”Ne oldu Ali kıran baş kesen Erdoğan’a... DüşününKeryy’in söylediklerinin onda birini AKP’nin kendi bakanlarısöyleseydi sonu ne olurdu? Bırakın böyle birşey söylemeyi, Erdoğan’ın yaptığı bir açıklamaya itirazbile edemezler...İşte uşaklık böyledir. Amerika’ya uşaklık yapan Erdoğanülkemizde aslan kesiliyor.Halkı aşağılıyor, halkı azarlıyor, ülkemizde ağzındançıkan her kelime padişah fermanı gibi...Erdoğan bu rolünü dışarda da sürdürmek istiyordu.Amerika “höd” dedi. Orda dur. Kafana göre hareketedemezsin. Ben izin verdiğim kadar konuşabilirsin,benim izin verdiğim yerlere, benim istediğim zaman gidebilirsindedi.Yeni sömürgecilik ilişkileri böyledir. Hükümetleremperyalistlerin çıkarlarını korumak için vardır. Onlaradına ülkeyi yönetirler. Onların çıkarlarına aykırı hareketedemezler.Hayır öyle değil diyorsa Erdoğan: HAYDİ GİT OZAMAN GAZZE’YE GİDEBİLİRSEN...ANCAK HALKA KARŞI AMERİKA’NIN UŞAK-LIĞINI YAPMASINI BİLİRSİNİZ. 60 BİN POLİSİ İS-TANBUL’A YIĞMASINI BİLİRSİNİZ. HALKI TAK-SİM’E SOKMAMAK İÇİN TERÖR ESTİRMESİNİBİLİRSİNİZ.Korkuyorlar KorkularınıDaha da Büyüteceğiz!25 Nisan günü Bahçelievler Özgürlükler Derneğiçalışanı Baran Katar'ın kaçırılmasını protesto etmekamacıyla Bahçelievler Özgürlükler Derneği tarafındaneylem yapıldı.<strong>Yürüyüş</strong> esnasında yapılan ajitasyonlarla AKP'ninişkenceci polisleri teşhir edildi. 21 kişinin katıldığıeylemde okunan açıklamada, “Baran Katar 25 Nisangünü saat 9.30 civarında Pazar Pazarı Yolu üzerindeyürürken AKP'nin işkenceci polisleri tarafından işkenceylekaçırılıp gözaltına alınmıştır. AKP'nin işkencecipolisleri insanları korkutmak, halkı sindirmek amaçlıdevrimcilere saldırıyor. AKP korkuyor, korktukça saldırıyor.Korkusu 550 bin yüreğin Bakırköy Pazar Alanı’ndahep bir ağızdan “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye”demesidir. Korkusu tüm saldırılarına rağmen bizlerebaş eğdirememesidir” denildi.<strong>Yürüyüş</strong> DergisiGönüllerdeki Umudun SesiZonguldak'da <strong>Yürüyüş</strong> dergisinin 360 ve 361 sayılarıhalka ulaştırıldı. Toplam 35 dergi dağıtımı yapılırken, 3.Tam Bağımsız Türkiye konserine ilişkin halkın görüşlerialındı. Yapılan sohbetlerde, kimileri gördüğü bu büyükhalk korosu karşısında şaşırırken, kimileri hafızalarındansilinmekte olan halkın gücünün yüreklerinde ve zihinlerindeyeniden hayat bulduğunu aslında ne kadar güçlü olduğumuzufark ettiklerini ifade ettiler ve bir dahaki büyükhalk konserinde yine orada olacaklarını dile getirdiler.<strong>Yürüyüş</strong> DergisiMuhabiri Dilek AslanSerbest Bırakılsın30 Nisan 2013 günü saat 16.30’da muhabirimizDilek Aslan Mecidiyeköy'de AKP'nin işkenceci, katilsiyasi şube polisleri tarafından işkence yapılarakkaçırıldı. Dün İrfan Ağdaş’ı katleden, Ferhat Gerçek’ivuran ve sakat bırakan AKP şimdi de muhabirimizDilek Arslan’ı güpegündüz sokak ortasında işkenceylekaçırdı. Muhabirimiz Dilek Aslan İstanbul EmniyetMüdürlüğü VATAN işkence merkezinde gözaltındatutulmakta ve gizlilik kararı var bahanesiyle avukatlarıylagörüştürülmemektedir. Arkadaşımızın başına gelecekher şeyden AKP iktidarı ve onun işkenceci polislerisorumludur ve hesabını verecektir. AKP iktidarına sesleniyoruz!Çabalarınız boşunadır, gerçeklerin sesi <strong>Yürüyüş</strong>'üsusturamayacaksınız.Not: Muhabirimiz Dilek Aslan 3 Mayıs günü çırkarıldığımahkemece adli kontrol ve yurtdışı yasağıile serbest bırakıldı.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!39


SURİYE’DE KİMYASAL SİLAH YALANIYLAEMPERYALİST MÜDAHALEYE ZEMİNYARATILIYOR! İZİN VERMEYELİM!..Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Suriye’nin Dostları adı altında İstanbul’da20 Nisan 2013 tarihindetoplantı yapıldı.Yapılan toplantıya,ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan,Ürdün, Mısır, BAE, İtalya,Almanya, Fransa ve Türkiye dışişleribakanları ile kendilerini “SuriyeMuhalif ve Devrimci Güçler UlusalKoalisyonu” olarak ifade eden işbirlikçilerkatıldılar. Emperyalistlerve işbirlikçileri halkların dostu değildüşmanıdır.“AA’nın haberine göre, toplantınınardından, Dışişleri Bakanı Davutoğlu,ABD Dışişleri Bakanı JohnKerry ve SMDK Başkanı Muaz el-Hatip, ortak basın toplantısı düzenledi.Davutoğlu, ‘Ulusal Koalisyonu,Suriye’nin geleceği konusundakivizyonlarını ortaya koymaktalar.Bütün Suriyeliler’in eşit olarak hürbir şekilde yaşadığı bir vizyon çerçevesiçizdiler. Bunu sizinle paylaşacağız.’dedi.”Öncelikle Suriye ulusal konseyiulusal değil emperyalizmin eğittiğive desteklediği bizzat finansmanıylasavaştırdığı emperyalizmin işbirlikçilerive tetikçileridirler. Bunları dameşrulaştırmak için Suriye’nin ulusalkonseyi vb gibi isimler adı altındagerçek yüzlerini gizlemeye çalışıyorlar.Hangi ismi kullanırlarsa kullansınlarhangi sıfatlara bürünürlersebürünsünler işbirlikçilik ve tetikçiliktenbaşka bir sıfatla anılmıyorlarve anılmayacaklar da. Zaten Suriyeve Suriye halkları ile de bir ilişkileri,bağları ve örgütlülükleri yoktur.“John Kerry, Suriye’de siyasi vebarışçıl bir çözüme öncelik verilmesininyanı sıra tüm yardımlarınSuriye Muhalif ve Devrimci GüçlerUlusal Koalisyonu bünyesinde faaliyetgösteren Yüksek Askeri Konseyaracılığıyla yapılması hususundaanlaştıklarını da söyledi. Kerry, şöylededi:“Cenevre Bildirisi çerçevesindemüzakerelereulaşmayı ümit ediyoruz.Eğer bu gerçekleşmezse, hepimizmuhalefete desteğimizisürdürmekte kararlıyız vebunun ne yönde bir destekolacağı konusunda önümüzdekigünlerde yeni açıklamalaryapabiliriz.’’John Kerry hem barışçıl sürecisavunduğunu iddia edecek hem deSuriye Muhalif ve Devrimci GüçlerUlusal Koalisyonu bünyesinde faaliyetgösteren yüksek askeri konseye123 milyon dolar askeri yardım dabulunma sözü verecek. Yani Suriye’dene kadar kan dökersem ne kadaryakar yıkarsam ve güçten düşürerekkendime ne kadar bağımlı hale getirsemhesaplarıyla hareket ediyor.Emperyalizm ve işbirlikçiler Suriye’dekiişgalci ve katliamcı yüzlerinigizlemek için; Suriye’ye “Barış, özgürlükve demokrasi” getirmek SuriyelileriEsad gibi bir ‘diktatör’denkurtarmakmış. Esas kırmızı çizgileriise nükleer silahları kullanma tehlikesiimiş. Yani Amerika nükleer silahlarasahip olabilir istediği zaman da kullanabilir.Hiroşimalar’ı, Negazakiler’iatom bomlarıyla bombalayabilir. İsrail’denükleer silahlara sahip olabilirve istediği zaman da kullanabilir.Gazze’yi fosfor bombalarıyla bombalayıpbinlerce Filistinli’yi katledebilir.Ama nükleer silahı olmayanve bu silahlara sahip olma çabasıiçerisinde olmayan ülkeleri nükleersilah yalanlarıyla barış, özgürlük vedemokrasi demagojileriyle işgal ederekyer altı ve yerüstü zenginliklerineel koyabilirler. Buna karşı çıkanlarıda terörist ve diktatörlükle ithamederek işgal ve ilhaklarına gerekçeyapabilirler. Ülkeyi tekellerin yağmave talanına açarak enerji kaynaklarınınkontrolünü ele geçirerek halkalarıaçlığa ve yoksulluğa mahkûm etmektir.Suriye’deki kimyasal silahlarıkontrol etmek ve denetlemek bahanesiylemüdahale ve işgal hazırlıklarıyapıyor. Bunda da daha önce Irak’tayaptıkları gibi kimyasal silahları bahaneediyorlar. İkinci yalanları isekatliamları engellemek barış ve özgürlüklerigetirerek diktatörlüğe sonvermektir. Bunu da daha önce Irak’tagörmüştük. Eğer katliamları engellenecekse,barış ve özgürlük sağlanacaksabu sadece ve sadece Suriyehalklarının tasarrufundadır. Emperyalizmkanlı tarihini unutturamaz ergeç dünya halklarına hesap verecektir.Suriye’nin dostları grubu denilenbu işgalci, işbirlikçi ve uşak ülkelerSuriye halklarının düşmanlarıdır. Suriye’dedökülen her damla kanda,ölen tüm canlardan, yağmalanan zenginliklerden,ve yakılan yıkılan tarihive kültürel varlıklardan da sorumludurlar.Suriye’nin dostları adı altındatoplanan bu ülkeler Suriye’ye düşmanolan bu ülkelerin hiçbirinin ne bölgeyene de Suriye’ye demokrasi barış veözgürlükler getiremeyeceği açıktır.Suriye halkı kendi sorunlarınıkendisi çözecek güce sahiptir. Neemperyalizmin müdahalelerine nede çözümlerine ihtiyaçları yoktur.KAHROLSUNEMPERYALİZM!EMPERYALİZMYENİLENECEK DİRENENHALKLAR KAZANACAK!40<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


AKP’nin Hasta Tutsak PolitikasıZamana Yayılan İdamdır!Hasta Tutsak Mete Diş’i AKP’ninZulüm Hücrelerinden Çekip Alacağız! On Yıllık AKP İktidarında1734 Tutuklu ve HükümlüHayatını Kaybetti 300 TutukluHapishanelerde ÖlümüBekliyor Mete Diş’i ZulmünHücrelerindeBırakmayacağız! Güler Zere’yi, YaseminKaradağ’ı, İbrahim Çınar’ıNasıl Aldıysak, Ali Yıldız’ı KontrgerillaDevletinin TopluMezarlarından NasılÇıkarttıysak, Mete Dişi de ZulmünElinden Çekip Alacağız!Emperyalizmin ve işbirlikçi faşistiktidarların, ülkesinin bağımsızlığıve halkının kurtuluşu için mücadeleeden devrimcilere ve örgütlere yöneliksaldırılarında hapishanelerin özel veayrı bir yeri vardır. Ülkemizde, dünyanınçeşitli hapishanelerinde bugünekadar emperyalizmin ve oligarşilerinsaldırı politikaları ve tecrit işkencesisonucu yüzlerce tutsak hayatını kaybetti.Hapishanelerde şu anda tecrittenkaynaklanan yüzlerce hasta tutsakvar. Güler Zere gibi tedavisi yapılmayarakkatledilen yüzlerce tutsakAdalet Bakanlığı kayıtlarında “eceliyleöldü” diye geçiyor.Tecrit ve hastalık, iç içe geçmişiki kavramdır. Tecrit Sürdükçe, HastalıklarArtacak, Ölümler DevamEdecektir. Hapishanelerde her türlühastalık ve kanser artık “normal”hale geldi. Hapishanelerdeki tecritpolitikasının uygulanmasından buyana hastalıktan dolayı yaşamını yitirentutsakların sayısında büyük artışoldu.AKP’nin iktidara geldiği 2002’denbu yana, Türkiye hapishanelerinde,her geçen gün bir yenisi eklenerekbaskı, işkence ve hak ihlalleri arttı.AKP politikaları ve tecrit yüzlercecan aldı ve almaya devam ediyor.Sağlıksız koşullar tutsakları hastaediyor. İşkencenin, sürgünün, onursuzaramanın, yasakların, haberleşme,iletişim, bilgilenme ve daha onlarcatemel hakkın gasp edildiği hapishanelerdehasta tutsaklar tedavileriengellenerek ölüme mahkum ediliyorlar.AİHM’e şikayet edilen 47 ülkearasında ikinciliği ve hak ihlallerikonusunda birinciliği elinde bulunduranAKP faşizminin “reform” diyesunduğu 3. ve 4. Yargı paketi tutsaklaradaha fazla baskı ve yasaktanbaşka bir şey getirmedi. Adalet BakanıSadullah Ergin, Birgün gazetesinde,Seda Şimşek imzasıyla yayınlanan4. yargı paketi konulu röportajda“... ağır bir hastalık veyasakatlık nedeniyle ceza infaz kurumuşartlarında hayatını yalnız devamettirememesi halinde de infaz ertelenebilecek.Cezaevlerimizde budurumda 300 civarında hükümlü vetutuklu var. Bunların bir kısmını bizbiberonla besliyoruz ama tahliyeedemiyoruz, yasa uygun olmadığıiçin yapılamıyordu. Yasadaki şartlarauygun raporları almaları halinde,bu durumda olan kişilerin infazlarıertelenebilecek” diyordu.Hasta TutsaklarınKatili AKP’dir!Peki o zaman en azından yasaçıktığı günden beri neden tahliye etmiyorsunuzölümcül hastalık olan kansereyakalanan tutukluları? Neden tahliyeetmiyorsunuz Mete Diş’i? AKP’ninen iyi yaptığı şey yalan ve demagojidir.Hapishanelerdeki hasta tutsakların cezasınınertelenmesini öngören kanununkabul edildiği gün hapishanelerde 309Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!41


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013hasta tutuklu ve hükümlü ölüm kalımsavaşı veriyordu.Yargı paketlerindeki hasta tutuklularlailgili maddeler devrimci tutuklulariçin geçerli değildir. AKP,4. Yargı Paketi’nde hasta tutuklularlailgili yaptığı düzenlemede devrimcitutsaklara kinini ve nefretini ortayakoymuştur. Devrimci tutsakları ‘terörsuçundan içeride olanlar’ ve ‘toplumiçin tehlike oluşturabilecek’ tutuklularstatüsünde nitelendirerek buyasadan yararlanmalarını engellemiştir.Hasta Tutsakları KanserDeğil AKP Öldürüyor!Kanser hastası birçok tutuklu veyahükümlüye “hapishanede kalabilir”raporu veriliyor. Bunun tercümesi“HAPİSHANEDE ÖLEBİLİR”dir.Yani kanserin hapishanenin revirindetedavi edilebileceğini söylüyorlar.Hastanelere kemoterapi için ring aracıylagötürülüyorlar. Hasta tutsaklarlailgili yasa maddesine göre, infazınertelenmesi için, tam teşekküllü hastanelerin“hasta tutsağın hiçbir koşulaltında cezaevinde kalmayacağı”yönündeki sağlık raporları yetmiyor.Rapor’un Adli Tıp Kurumu’nunonaylanması gerekiyor. AdliTıp Kurumu‘nun AKP’nin talimatlarıylakarar veren, devrimci düşmanıbir kurum olduğunu Güler Zere içinverilen kararlardan çok iyi biliyoruz.Adli Tıp Kurumu’nun onay zorunluluğununolması, hasta devrimcitutsaklar bu yasadan yararlanamayacakdemektir. Öyle de olmuştur.Olmaya da devam ediyor. Çetecilere,mafyacılara en hızlı şekilde işleyenbürokrasi, yasalar devrimci tutsaklaragelince işlemiyor. Adli Tıp başta olmaküzere, AKP iktidarının ve devletintüm ilgili kurumları Türkiyehapishanelerinde insanlık dışı uygulamalarınmimarıdır.Hasta Tutsakların ÖlümSebebi Kanser Değil,TecrittirDışarıdayken sağlık sorunları olanveya hapishanede hastalanan tutsakların,tecrit koşullarında sağlık sorunlarıdaha da ağırlaşıyor. AdaletBakanı Sadullah Ergin’in açıklamalarınagöre, 24 Mayıs 2012 tarihi itibarıyla,ceza infaz kurumlarında kanserhastası sayısı 49 idi. AKP’ninintikam hırsı tutsakları öldürdü.AKP faşizminin tedavisini engelleyerekhapishanelerde öldürdüğütutsaklardan sadece birkaçını saymakbile AKP’nin devrimci düşmanlığınıve sınıf kinini gösteriyor.Kanser hastası olduğuna ve hapishanekoşullarında bu hastalığıntedavisinin mümkün olmadığına,“ölüm eşiğinde” olduğuna dair TTBuyarı ve raporlarına rağmen GülerZere erken tahliye edilmeyerek yaşamhakkı gasp edildi. 6 Mayıs 2010 tarihindehayatını kaybetti. AKP, GülerZere’yi tedavisini serbest bırakılmasınıgeciktirerek katletti. Güler’inölüm sebebi kanser değil, tecrittir.Tecriti uygulayan AKP’dir!30 kez mide ameliyatı geçiren vecilt kanseri olan İsmet Ablak tahliyeedilmedi ve Erzurum’da tedavi gördüğühastanenin mahkum koğuşundahayatını kaybetti.17 yaşındaki Abdullah Akçaytahliye edilmedi ve 2010 yılında OkmeydanıHastanesi’nde oluşturulantutuklu koğuşunda kan kanserindenyaşamını yitirdi.Metris Cezaevi’nde ileri evre karaciğerkanseri tanısı konulan inşaatişçisi Muhlis Barut, ailesi ile vedalaşmakiçin son günlerini dışarıdageçirmek istemesine rağmen tahliyeedilmedi. 9 Eylül 2012 günü hayatınıkaybetti.Yine, gırtlak kanseri olan HacıNasır, 21 Mart 2013 günü HasekiEğitim ve Araştırma Hastanesi’ninmahkum koğuşunda hayatını kaybetti.Makineye bağlı bir şekilde tutulanve bitkisel hayatta olan Nasır’ın serbestbırakılması için mahkemeye veCumhurbaşkanlığı’na başvuru yapıldı.Ancak işlemler tamamlanana kadarHacı Nasır hayatını kaybetti.Akciğer kanseri olan ŞahabettinYücel Numune Hastanesi’nde yaşamınıyitirdi. Yücel de tedavi gördüğüsırada Adli Tıp Kurumu’na başvurdu,ancak kurumun rapor vermedi.İzmir 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ndekalan Siroz hastası Ümit Aydın hapishanedekalamayacağına dairbirçok raporu olmasına rağmentahliye edilmiyor.AKP, tutsakları ölüm aşamasınageldiğinde tahliye ediyor. Adnan Uysaladli tutuklu, 2010 yılında CumhurbaşkanıAbdullah Gül tarafındanserbest bırakıldı. Uysal 2 yıl sonrayaşamını yitirdi. Lenf kanserine yakalandıktansonra 2010 yılında serbestbırakılan Nurettin Soysal da Nisan2012’de yaşamını yitirdi.Hayatını kaybeden hasta tutuklularve yakınları Adalet Bakanlığı’na,TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na,Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına,tedavilerinin dışarıda sürme talebindebulunmalarına rağmen tahliyeedilmediler.Hapishanelerde Son OnYılda Ölen 1734 KişininKatili DEVLETTİR!Çeşitli kurumların hapishane raporlarınagöre Türkiye hapishanelerinde230’u ağır hasta olmak üzere411 hasta tutuklu var. Ağır hastalardan181’i yaşamla ölüm arasında veacilen tedavi edilmesi gerekiyor. Sağlıkdurumları gün geçtikçe daha dakritikleşen 181 hastanın, hapishanekoşullarında tedavisi mümkün olmamasınarağmen, sözde 4. YargıPaketi ile hasta tutukluların infazlarınınerteleneceğini söyleyen AKPiktidarı onları tahliye etmiyor.2002-2012 yılları arasında hayatınıkaybeden hükümlü ve tutuklu sayısının1734.CHP Tunceli Milletvekili HüseyinAygün’ün soru önergesine, AdaletBakanı Sadullah Ergin, 18 Temmuz2012 tarihinde verdiği bilgiye göre;2002 yılında 89, 2003’de 163,2004’de 54, 2005’de 59, 2006’da157, 2007’de 176, 2008’de 211,2009’da 196, 2010’da 252, 2011’deise 268, 2012’in Temmuz ayına ka-42<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


dar 109 tutuklu cezaevinde öldü.AKP Şimdi de KanserHastası Tutsak METEDİŞ’i Öldürmek İstiyor!AKP, devrimcilere, kendisine muhalifolan herkese ve her sese karşıölüm istiyor. AKP’nin hasta tutsaklarıntedavilerini engelleyerek “sessizimha”yla katletme politikası sürüyor.AKP bir çok kez idamı savunduğunuaçıkça söylemiştir. Yasalarda idamyok ama AKP’nin hasta tutsak politikasıtutsakları zamana yayılan idamdır.İşkencede, sokakta öldüremediğidevrimci tutsakları tecritle ve tedavileriniengelleyerek öldürüyor. GülerZere’yi, İsmet Ablak’ı, Abdullah Akçay’ı,Şahabettin Yücel’i, MuhlisBatur’u, Adnan Uysal’ı , Hacı Nasır’ıve daha onlarca hasta tutsağı katledenAKP iktidarı şimdi de Mete Diş’iöldürmeye çalışıyor.Mete Diş, 25 yaşında, GalataKulesi’ne 19-22 Aralık katliamlarınıprotesto eden bir pankart astığı için,DHKP-C örgütüne üyelik iddiasıyla,2.5 yıldır Kandıra 1 No’lu F TipiHapishanesi’nde tutuklu. Mete Diş‘e,yoğun ağrı şikayetiyle götürüldüğühastanede testis kanseri teşhisi konulduve acilen ameliyat edildi. 20günde bir Kartal Devlet Hastanesi’nekemoterapiye götürüldü. Kemoterapi,ağır geçen ve ciddi yan etkileri olan,metabolizmayı ve bağışıklık sisteminizayıf düşüren bir tedavi yöntemi olmasınarağmen Maltepe Hapishanesi’ndetek kişilik hücreye konuldu.Günde sadece bir saat havalandırmayaçıkarıldı. Hücresinde zaman zamanbayılan Mete Diş’e bu durumda yardımedecek kimse yoktu.Maltepe’de tek başına sağlıksızbir hücrede tutulan, tedavisi aksatılanMete Diş, hapishanedeki kötü koşullarıprotesto etmek ve KandıraCezaevi’ne geri gönderilmek için 22Mart’ta açlık grevine girdi. Eyleminardından Kandıra’ya nakledilen MeteDiş, avukatlarına bir mektup yazarak,kendisine kanser teşhisi konulmasınınardından hasta mahpuslara devletinreva gördüğü muameleyi ve yaşadığıhak ihlallerini anlattı.Mete TutuklandığındaSağlıklıydı TutsaklıkKoşullarında KanserOldu Hastalık F TipiHapishanelerin veTecritin YarattığıBir SonuçturMete Diş, 5 Mart’ta ameliyat oldu.Mete Diş’in hapse girdiğinde 23 yaşındasağlıklı bir genç olduğunu, hapishanekoşulları nedeniyle kanserhastalığına yakalandığını belirten Mete’ninavukatları, İstanbul 12. AğırCeza Mahkemesi’ne müvekkillerinintahliyesini istediler. Kocaeli ÜniversitesiTıp Fakültesi’nin, Mete’nintestis kanseri olduğuna ve bu kanserinyayılmaya müsait bir tümör türü olduğunadair verdiği raporu mahkemeyeverdiler. “Kemoterapi çok ağır birtedavi, iyi bir bakım ve düzgün birtedavi gerekiyor. Ancak Mete gündeyalnız bir saat havalandırmaya çıkabiliyor,Maltepe Cezaevi’nde tek başınakalıyor. Zaten suçlamalara baktığımızda,Mete Diş’in tahliye edilmemesiiçin hiçbir neden yok” dediler.Mete Diş de mahkemede kendisinihasta edenin tecrit koşulları olduğunubelirterek dışarıda tedavi olmak içintahliyesini talep etti. “Bana testiskanseri teşhisi kondu, Kartal Eğitimve Araştırma Hastanesi’nde kemoterapitedavisi görüyorum. Tedavimnedeniyle, Kandıra’dan Maltepe Hapishanesi’negönderildim, tek kişilikhücreye konuldum. Koşullarım insanideğil, sık sık bayılıyorum. Hapishanelerdebenim gibi pek çok hastatutsak var. Benden önce Güler Zeregibi nice insanlar ölüme gönderildihapishanelerde, ben ölmekten korkmuyorum.F Tipi tecridi insanlarıhasta ediyor, öldürüyor, kaldırılmasınıtalep ediyorum” dedi.Avukatların ve Mete Diş’in talebi“Suçun vasıf ve mahiyeti, mevcutdelil durumu, üzerine atılı suçunCMK 100. Maddesinde sayılı katalogsuçlardan olması” gerekçe gösterilerekreddedildi. Yani, özcesi, Mete’ninölüme terk edilmesine kararverildi. 19 Mart’taki duruşmada hastaneraporuna ve cezasının büyükbir kısmını yatmış olmasına rağmenMete’nin Adli Tıp Kurumu’na sevkedilmesine karar verildi.TutsaklarınıSahiplenmek, Bir Halkİçin de, Sol İçin de BirOnur SorunudurBir GörevdirHasta tutsakları ancak dayanışmave sahiplenme ile yaşatabiliriz. Bizhasta tutsaklarımız için AKP faşizmindenmerhamet değil, af değil, haklarımızıistiyoruz, adalet istiyoruz.Hasta tutsaklar sorunu, tecritin birsonucudur. Bu nedenle hasta tutsaklarıntedavisi ve özgürlükleri sorunu, tecrittenkoparılarak ele alınamaz. MeteDiş ve hasta tutsakları yaşatmak için;katleden, kaybeden, tutsak eden veher fırsatta sınıf kinini kusan AKPfaşizmine karşı ısrarlı ve kararlı birmücadele vermek zorundayız.Tecrite karşı verdiğimiz mücadelegibi, Güler Zere’yi ve hasta yoldaşlarımızızulmün elinden çekip almakiçin, Ali Yıldız’ın kayıp mezarınıbulmak için, kaybedilen yoldaşımızAyhan Efeoğlu’nu mezarsız bırakmamakiçin verdiğimiz mücadelegibi bir mücadeleyle başarabiliriz.Türkiye faşizminin tecrit politikasınakarşı 122 şehitle 7 yıl boyuncaher gün ölerek direndik. Güler Zere’yi“Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiziçin” diyerek aylarca sürenmücadelemizden sonra zulmün elindenaldık ve yoldaşımızın son günleriniaramızda geçirmesini sağladık.Ardından Yasemin Karadağ ve İbrahimÇınar yoldaşlarımızı da zulmünelinden çekip aldık.Güler; düzenin ‘merhametiyle değil,mücadelenin gücüyle tahliye edildi.Mete Diş’i de mücadelemizin gücüyleçıkarıp dışarıda tedavisini yaptırabiliriz.Birleştik, Direndik, Sahiplendikve Kazandık. Mete Diş İçin DeBirleşip Kazanacağız! Güler Zere’yialdığımız gibi zulmün elindençekip alacağız!Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!43


RöportajMETE DİŞ’İLE YAPILAN RÖPORTAJ:“Tecritin Ağır Koşullarında Dimdik, Baş EğmedenDuruyorsam Buda Yoldaşlık Sevgisi Sayesindedir”Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>Yürüyüş</strong>: Hastalığın Nedir, BizeKısaca Bahseder misin?Mete Diş: Testis bölgesinde kötühuylu bir tümör var. Vücuda yayılmaihtimali de olduğunu söyledi doktorlar.Yani testis kanseri.<strong>Yürüyüş</strong>: Kanser Olduğun NasılOrtaya Çıktı?Mete Diş: Hücre içerisinde şiddetliağrılar yaşıyordum. Aralık ayısonlarında bu ağrılar giderek arttıve günlük yaşamımı olumsuz haldeetkilemeye başladı. Bunun için revireçıktım. Doktor ilaç verip göndermekistedi her zaman olduğu gibi fakatben ısrarla hastaneye sevk isteyincekabul etti.Kocaeli Devlet Seka Hastenesi'negittiğimde doktor ilk başta korkacakbir şeyin olmadığını söyledi. Fakatyapılan diğer muayenelerde kanserolduğum ortaya çıktı. Aslındabu rahatsızlığım rastlantı üzerinebulundu ve tabiki birazdabenim sevk için ısrar etmemsayesinde.<strong>Yürüyüş</strong>: Sonrasında NelerYaşadın?Mete Diş: Ameliyat oldum...Tek testisimi aldılarve bir süre bekledim. çıkanpatoloji sonuçlarında her şeykesinleşmiş oldu ve artık kemoterapitedavi sürecine geçtik. Kocaeli'ndekiüniversite hastanesinde mahkumkoğuşu olmadığı için İstanbul KartalEğitim ve Araştırma Hastanesinesevk edildim.Orada Jandarmanın keyfi ve insaniolmayan yaklaşımlarıyla karşıkarşıya kaldım. En insani ihtiyacımbile engellendi. Henüz tedavim bitmedenhastaneden taburcu edilerektek başıma tutulduğum için hiçbirihtiyacımı karşılayamadım. Kemoterapinedeniyle halsiz, bitkindurumdaydım zaten. Havalandırmambir saatti. Karşılaştığım birdiğer sorun ise iki kemoterapi sonrasıilaç olmadığı için tedavi aksadı.Bu hapishanede de tamamen insanlıkdışı bir tutumla karşı karşıya kaldım."Ölürsen öl" deniyordu. Zaten oradanburaya, yani Kandıra'ya da açlıkgrevi yaparak gelebildim.<strong>Yürüyüş</strong>: Tedavin Şu An Ne Aşamada?Mete Diş: Şimdilik tedavim yerindesayıyor. Çünkü kullanacağımileri aşamadaki ilaç bulunamıyor.Bu yüzden tedavim eziyete çevrildi.İlk kullandığım ilaçları gereksiz yeretekrar kullandım. Gereksiz yere kullanmayada devam edeceğimi tahminediyorum. Çünkü ilaç Türkiye'deüretilmiyor. Türkiye'de olan ilaçlarise karaborsacıların elinde. Arkadaşlarımızşuan ilaçları kendi imkanlarıylatemin etmeye çalışıyor.<strong>Yürüyüş</strong>: Tutsaklık KoşullarıSağlığını Nasıl Etkiliyor?Mete Diş: Hastalığa yakalanmamdaen büyük etken tecritin kendisidir.Ve hala bu tecrite tabi tutuluyorum.Koşullarımız insani değildirve öyle olmasıda beklenemez. Revirhaftada iki gün. Diğer günler isetutsaklar kendi doktorluğunu kendiyapmaktadır. Mesela ani bir rahatsızlıktauzun bir zaman beklemekzorunda kalırsın. Hapishanede sağlıkçıveya doktor olmadığı için ölmen vesağ kalman o anki duruma bağlı.Eğer koşullarım daha farklı olsaydıistediğim an hastaneye gider tedavimihızlandırırdım ve böyle sıkıntılarlakarşı karşıya kalmazdım.<strong>Yürüyüş</strong>: Seninle İlgili YapılanEylemleri ve Dayanışmayı Nasıl Değerlendiriyorsun?Mete Diş: Dışarıda yapılan eylemlerve dayanışma örneği elbetteolumlu. Ki bununla da hapishanelerdeyaşananları, sıkıntıları halkımızın datakip ettiğini görmüş oluyoruz. Budayanışma örneği şunu gösteriyor;İnsanlarımız tüm baskılara, saldırılara,değersizleştirmelere rağmen bedelödemeyi göze alarak tecrite direnenevlatlarını sahipleniyor. Bunu bilmekve hissetmek ayrıca güç katıyor bizlere.Halkımızın ve yoldaşlarımızınsevgisini tüm benliğimizde hissediyorve yaşıyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Son Olarak Ne Söylemekİstersin?Mete Diş: Eğer tecritinağır koşullarında dimdik, başeğemeden duruyorsam bu dayoldaşlık bilinci ve yoldaşsevgisi sayesindedir. Bilirizki en etkili ilaç bunun bilincindeolmaktır. Ne mutlu kibu bilinci ve değerleri koruyanlarınve yaratanların arasındayım.44<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Ülkemizde GençlikGençlik Federasyonu’ndanAİLELERİMİZE SESLENİYORUZ -2İşkenceci Polislerin Komplolarına Ortak Olup,Çocuklarınızın Hapis Yatması İçin İfade Vermeyin!Parasız eğitim istediğimiz için biziçırılçıplak soyarak işkence yapan,onursuz aramaya tabi tutan, zorla-işkenceyleifade imzalatmaya çalışan,yalanlar söyleyerek hakkımızda onlarcayıla varan cezalarla davalaraçılmasını sağlayan AKP'nin komplocupolisi sizlere yalan söylüyor!Telefon ederek, kendi ayaklarınaçağırarak, çocuklarınız hakkında türlütürlü yalanlar söyleyerek sizi korkutmayaçalışıyorlar. Amaçları sizinçocuklarınız üzerinde baskı kurmanızısağlamak.Sizi korkutmak için de bizi teröristolarak gösteriyorlar. Katıldığımızdemokratik eylemlerin fotoğraflarınıgösterip, suçlu olduğumuzu söylüyorlar.Ve daha da kötüsü, ailelerimizibize ve yoldaşlarımıza karşı ifade vermeyezorluyorlar. Ailelerimizin büyükkısmı bu oyuna ortak olmuyor;ancak İsmail Ercan ve HüseyinYücel gibi kimi "babalar" polisle işbirliğiiçine girerek çocuklarını suçluyorlar.Halkımız bunu "kendi ayağınasıkmak" diye ifade eder. Polisin "terörist"yalanına, aileler de ortak edilince,ailelerimizin bilmeden kullandığısözler yasal derneklerde demokratikhakları için faaliyet gösteren çocuklarınızı“örgüt üyesi” diye kendikendinize gerçek olmayan itiraflardabulunmuş oluyorsunuz. İtiraf yerinegeçen bu tür konuşmalarınız mahkemelerinelinde birinci dereceden delilolarak kullanılıyor. Mahkeme, kızınınörgütün eline düştüğünü anlatanbir babaya inanıyor ve ceza verirkenbu ifadeyi dikkate alıyor.Yani bizi "kurtarmaya" çalışırkenaslında suçlu duruma düşürüyorsunuz.Gerçekten suçlu isek, polis nedensizi de kendilerine ortak etmeye çalışıyor,bunu düşünmelisiniz. Suçluysakcezalandırırlar. Ama "suçlu"olmadığımızı onlar da iyi biliyor. Suçve suçlu yaratmaya, delil yaratmayaçalışıyorlar. Bunun için sizi kullanmakistiyorlar.AKP, politikalarına karşı çıkanherkesi ama herkesi hapse atıyor, tehditediyor, şantaj yapıyor. Basını, yargıyı,eğitim sistemini... kendi çıkarlarınagöre kullanıyor, düzenliyor. İşböyle olunca, AKP'nin haklarımızıçaldığını söyleyince bizi de suçluyorlar.Göreve atanmadığı için işsiz kalanöğretmen Tayyip Erdoğan'danhakkını aradığında suçlu oluyor...Köylü 2B yasasıyla çalınan toprağınınpeşine düşünce suçlu oluyor... İştenatılan işçi çadır kurup direndiğindeörgüt üyesi oluyor... Parasız eğitim isteyenöğrenci terörist oluyor...Yani dememiz o ki, AKP'ye görekendinden olmayan herkes suçlu.Çünkü hırsızlık, talan ve soygundüzenlerini sürdürmek istiyorlar. Ayaklarınaçakıl taşları değmesin istiyorlar.Rahat ve hızlı yürüyüp, tüm istediklerinigerçekleştirmek istiyorlar.Bunlara direnenlere, karşı çıkanlaraise ya akıl sağlığını yitirmişmuamelesi yapıyorlar ya da terörist...Hangisi doğru peki?Halkımızı aç, işsiz, evsiz, temelhaklarından yoksun bırakan AKPmi suçlu, yoksa sizin "parasız eğitim"isteyen çocuklarınız mı?Sokak ortasında silah çekip gencecikinsanlarımızı vuran polis misuçlu, okuyup halkına yararlı olmakisterken zorluklarla karşılaştığı içinhakkını arayan öğrenci gençlik mi?Ortalama 15 sene okul sıralarındadirsek çürütüyoruz... Derslerden başımızıkaldıramıyoruz. Hayatımız sınavlarlageçiyor... En büyük hayalimize,geleceğimize ulaşabilmek içinbir yarışın içine sokuluyoruz. Geçengeçiyor, kalan kalıyor. Neye göre? Paramızvarsa dershaneye gidiyoruz...Zenginler gibi kolejlerde okuyamadığımıziçin kendi çabalarımızla gecemizigündüzümüze katarak çalışıyoruz.Ve soruları önceden AKP'lilerin ilişkilerineverilen üniversite sınavında terdöküyoruz. Sınavı geçemediği için intihareden arkadaşlarımız oluyor hersene... Bu sene bir baba, oğlunun sınavsonucunu beklerken okulun kapısındaöldü... Yani hem bize hem sizeağır bir külfet, yük...Ne istiyoruz biz? Okumak, mesleksahibi olmak, bir yerlere gelmek,size yardımcı olmak...Ama onca yol tepip de dağın başınaçıkıyoruz ki aslında daha yolun başındayız...Üniversite dediğin bir boşluk,bir geleceksizlik... Çünkü üniversiteyegitmek de yetmiyor. Bu seferharç parası başlıyor... Okuldan atılmatehditleri başlıyor... Harcını ödeyemeyincegelen faizler korkutuyor...Okulu bitirince iş bulamamak, atanamamakkorkulu rüyamız oluyor...Üstelik üniversite kapılarına bilevaramıyor milyonlarcamız...Kısacası parasız eğitim görmekbizim anayasal hakkımızken, soyupsoğana çeviriyorlar bizi... Öğrenci değilmüşteri oluyoruz. Hem de kaymaklımüşteri...Sonra fark ediyoruz ki bunca emekboşuna... Bir yalan dünya, Devlet'inkurduğu... Bir boyalı kitap... Önüneperde çekilmiş bir çöp yığını... HEP-Sİ KOCA BİR KANDIRMACA...EĞİTİM SİSTEMİ BAŞTAN SONABİR SOYGUN DÜZENİ... GELE-CEĞİMİZİ ÇALMA DÜZENİ...Haksızlığa uğradığımızda, hakkımızçalındığında ne yapacağız?"Sus otur... Boşver... Sen kendinikurtar, başkasını düşünme... Görme,duyma, konuşma..." Bize bunuSayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!45


İşbirlikçi Tekellerin Kar Hırsının SaldırısınaEvlerimizden Sonra Mezarlarımız da UğradıSayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013''Din ve iman''ı,ahlakı, para olanfaşist AKP tekellerinkar’ı için halkınmezarlarınıkaldırıyor ve halkın inançlarını sömürenAKP halkın değerlerine saldırırkenyasalara uymaya, haber vermeyebile tenezzül etmiyor.Başakşehir Ayazma’da 2 yılönce 3100 konut inşatına başlayanAli Ağaoğlu’nun karı için, AyazmaMezarlığı, yakınlarına dahi habervermeden, Hadımköy mezarlığınataşıdı. Bu, basit bir nakil esnasındayapılan bir özensizlik değil, halka verdiklerideğerin, halk düşmanlıklarınınbir örneğidir.2000-2007 arası, 600’e yakın gazive 122 şehit verilerek, Tecrit’e karşı yürütülenÖ.O’da 2001’de şehit düşen SibelSürücü’nün annesi Sakine Sürücü’nün,kızının mezarını ziyarete gidipde, Ali Ağaoğlu’nun “My World Europe’’inşatıyla karşı karşıya gelmesiyle,bu mezar nakli gündeme geldi.Şok olduğunu ifade eden Sakine Sürücü“Mezarların Hadımköy GülbahçeMezarlığına taşındığı söylendi.Oraya gittiğimde kızımın mezar taşınıgördüm. Ancak için de cenazeninolup olmadığını bilmiyorum. Bu nedenlede kaygılıyım. Ağaoğlu ve yetkililerhakkında suç duyurusunda bulunacağım’’dedi.(24.4.2013, Birgün)Mezarlıklar Nizamnamesi’nin 2.Maddesine göre; “Mezarlıklar veşehitlikler ile mezarlar bozulamaz,tahrip edilemez ve kirletilemez. Buyerler imar mevzuatı ile veya başkaherhangi bir şekilde park, bahçe,meydan, otopark, çocuk parkı, yeşilalan gibi sahalar olarak ayrılamazve asli gayesi dışında hiçbir amaçiçin kullanılamaz.”Buna göre kullanılmakta olan mezarlıklarınimar uygulaması sonucuarsa vasfıyla tescil edilmeleri mümkündeğildir. Ancak Mezarlıklar Nizamnamesinin8. Maddesi gereğince hazırlananve 12 Mart 1942 tarihli Talimatnamenin6. Maddesi, “Şehir ve kasabalardahalen mevcut olup gerekmeskun sahalara yakınlık ve gereksetoprak ve tesisatındaki kifayetsizlik bakımındansıhhi mahzurları görülen mezarlıklarUmumi Hıfzısıhha Kanununun214. Maddesi gereğince terk olunacaktır.Bu sahalar terk edilmesindenen aşağı 10 sene geçtikten sonra vemahalli sağlık memurlarının vereceklerirapor üzerine diğer maksatlariçin kullanılabilir” demektedir. Söz konusuolan kar olunca, yasa, kural hakgetire. Taşırken haber vermeyecekkadar ahlaksız ve düşmandırlar.Faşist AKP, Ali Ağaoğulu’lları karetsin diye devrimcilerin ve halkımızınmezarlarını yok etmek istiyor. AliAğaoğlu AKP ile işbirliği sayesinde palazlandıve onun mahkemeleri tarafındankorundu. AKP ve tekellerin ölülerimizeyaptığı bu saygısızlığı vesaldırıyı affetmeyeceğiz. Vatan topraklarınıkanları ve canlarıyla besleyenköklerimize sahip çıkacağız. Asla faşizmlebarışmayacağız. Halka ve halkkültürümüze yabancılaşmış bu yobazlar,halkı adam yerine koymayan faşistAKP ve tekeller, milyonlarca insanımızısokağa atıp ne haliniz varsagörün diyorlar. Sadece evlerimizi değil,“Kentsel Dönüşüm Projesiyle’’ mezarlarımızıda yıkacakları ortadadır.Faşist AKP ve tekeller, halkımızıgözden ırak, şehir dışlarına sürmek istiyorlar.Çeşitli bahane ve yalanlarlamahallelerimizi ellerimizden alıp AliAğaoğulu gibi kan emici tekellere vermekistiyorlar.“Kentset Dönüşüm Projesi’’ aslındabüyük bir rant projesidir. Elimizve avucumuzdakini alıp tekellerinkasalarını doldurma projesidir.AKP’nin övündüğü ekonomik gelişmebu şekilde oluyor. Çalarak çırparak,satarak ve halkı soyarak.Bu bir soygun ve ZULÜMDÜRevet. ZULÜM DÜZENİDİR. Bu zulmeboyun eğmeyip, CENAZELERİ-MİZE YAPILAN HAKARETİN HE-SABINI SORMALIYIZ.“Kentsel Donüşüm Projesi’’nekarşı, mezarlarımızı ve evlerimizikoruyup, yıktırmamalıyız. Bu koşullardatek gerçekçi çözüm yerinde ıslahtır.Bunun için DİRENMEK veÖRGÜTLENMEK zorundayız.Evlerimiz, mahallelerimiz, mezarlarımıziçin “Kentsel Dönüşüm”isimli soyguna, “Yerinde Islah” talebiyleHALK KOMİTELERİNDEBİRLEŞELİM, MÜCADELE EDE-LİM, KAZANALIM.mu söyleyeceksiniz?Eğer haksızlıklara direnmezsek,insanı insan yapan değerler ne olacak?Umursamaz, yozlaşmış bir çocuğunuzolmasını ister misiniz?Biz aksini istiyoruz ki, tüm gençlikörgütlenelim ve hakkımızı hepbirliktesoralım.Biz istiyoruz ki, ailelerimiz bizetehdit aracı değil, destek olsunlar.Ve alçak polis, her türlü oyunabaşvuruyor bizi mücadeleden alıkoymakiçin... Sizin kapınıza geliyorlar,fotoğraf gösteriyorlar, arkadaşlarımızıterörist olarak gösterip, bizimiçin "kandırıldı" diyorlar.Sizi de yanlarına alarak bizi yıldırmayı,ıslah etmeyi planlıyorlar.Ne yapacaksınız? İsmail Ercangibi kendi öz oğlunuzu "canlı bombayapacaklar" diyerek suçlayacak mısınız?Hüseyin Yücel gibi, öz kızınızayapılan işkenceleri görmezden gelerekişkencecilerin elini mi sıkacaksınız?Mahkemenin eline delil mi vereceksiniz?Örgütlü olmak suç değildir. Demokratik-yasalbir derneğe üye olmak,hakkını aramak teröristlik değildir.Sizlere de sesleniyoruz ve diyoruzki, polisin eline koz vermeyin.Söyleyeceğiniz sözlerle hakkımızdaiddianame hazırlanmasına sebep olmayın.Bizi komplolarla, yalanlarlasuçlayan AKP'nin polisiyle işbirliğiyapmayın. Kendi çocuklarınıza güvenmeli,endişeleriniz varsa çocuklarınızlakonuşmalısınız.Bize işkence yapanların eline delilvermeyin!46<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


Sürgün-Sevkler UmudumuzuKarartamaz Hiçbir ZamanÖzgür TutsaklardanMerhaba,Nasılsın? Biz iyiyiz. "İyidir iyi" diyenApolarımızın, Hasan ve Haydarlarımızınyarattığı Özgür Tutsak geleneğiyle başımızıdik tutmanın onurunu, gururunu yaşıyoruz.Başka bir mevzimizden yazıyorum bugün.Bizler için yeni olmayan emperyalizminrehin alma, boyun eğdirme amaçlı yaptırdığıyerlerden birindeyim. Getirileli fazlaolmadı. "Getirileli" diyorum, çünkü 19-22 Aralık katliamından önce de sonra dakendi isteğimizle getirilmedik F Tipi tecrithücrelerine.Bir "sürgün-sevk işkencesi" daha yaşadık.Açıldığı günden beri saldırıların, baskılarınişkencelerin, sürgün sevklerin hertürlü keyfiliğin yaşatıldığı hapishanelerdenbiridir Tekirdağ 1 No’lu F Tipi. Mart2001’de Edirne F Tipinden onlarca tutsakbir sabah sayımı öncesi kaçırılarak getirilmiştiTekirdağ F Tipi’ne. O sürgünsevkiyaşayan tutsakların çoğu yine 30Temmuz 2005’te Tekirdağ 1 No’lunun hemenyan tarafındaki 2 No’luya ve Bolu FTipine sürgün edildiler. 31 Aralık 2010 tarihindeyine sabah sayımı öncesi hem 1No’lu, hem 2 No’lu'dan başka F Tiplerinesürgün-sevk edildiler. Arada başka sürgünsevklerde yapıldı. Şu an aklımda kalanlarıyazıyorum. En son 15 Mart sabahı 08.05’teHakan Karabey ve Özcan Bayram EdirneF Tipine sürgün-sevk edildiler. 22 Mart sabahıise Fikret Kara ile ben 08.00’da hücrelerimizdenkaçırılarak sürgün-sevk edildik.Fikret Kara şu an Kırıklar 2 No’lu FTipinde.Bu sürgün-sevklerin ortak özelliğiCuma günleri yapılmış olması. Özellikleseçilmiş günler. Sürgün işkencesindenazami şekilde yararlanma, baskıyı işkenceyikatmerleştirme hesabıyla yapılıyor. İldışına sürgün edilenler saatlerce süren"yolculuk" sonunda götürüldüğü hapishaneye17.00’den sonra ulaştığından "müşahede"denilen tecrit hücresinde tutuluyorpazartesi gününe kadar. Giriştesoyarak arama işkencesi, sıcak su,çay vb. gibi ihtiyaçların "yasak" denilerekverilmemesi gibi uygulamalar var.Ayrı bir ülkeye götürülürcesine yapılıyor.Sürgün-sevk ya da normal sevk,ya da tutuklanıp gelinmiş olması sonucudeğiştirmiyor: "SOYUN!" Ya çırılçıplakya iç çamaşırı bırakıncaya dek...Kendisi soyunmayanın elbiselerini soyarakçıkarıyorlar. "Onursuz Aramaya Son!"sloganını atınca "Aramanın onurlusuonursuzu mu olurmuş" deyiveriyorlar.Bana bunu dedikleri anda aklıma ilk gelendüşünce bazı "Sol" yayınlardaki "Onurlubarış" çağrıları oldu. Egemen sınıfın düşüncesi,politikası bir gardiyanın kişiliğindebu şekilde somutlanıyor. Kendin soyunmuşsankendin teslim olmuşsan, karşı tarafıniradesini kendin "barış" adına kabullenmişsensonuç değişmiyor onlar için.Necmettin Erbakan’ın "Kanlı mı kansız mıolacak" sözlerini hatırlatıyor adeta. Kendiisteğimle soyunmam kendi onurumukendi ellerimle çiğnememdir: 4-5 gardiyanınbeni soyması onların onurumu çiğnemeyekalkmasıyla onursuz bir uygulamayıkabullenmiş olmalarıdır. Kabul etmeyerekonur benim, onursuzluk işkenceyiyapanındır. Bu kadar basit. Bugüne kadarhiçbir yerde soyunmayı kabul etmedim.Nasıl ki: "Asla soyunmayız inançlarımızdan"demişsek öyle. Biraz uzun oldu bu bölüm...Son aylarda dergide sürgün-sevk haberlerinisıkça okuyanlar o anı hayal edebilsinlerdiye yazdım. Metris Tarihi, TecritiYenenler Anlatıyor kitaplarında da anlatılıyor.Diğer yanı Adalet Bakanı SadullahErgin’in: "Tutuklu ve hükümlülerinonurlarına saygı gösteriliyor" açıklamasından,"hapishanelerde tecrit yok" inkarlarındankaynaklı..."Yok" deyince, inkaredince sonuçlar ortadan kalkmıyor. FTiplerinde süngerli hücrelere götürülenlerindeaynı şekilde soyulduğunu ekleyelim.Bugün Tekirdağ 1 No’lu F Tipi HapishanesiDisiplin Kurulu’nun "Ceza VermeKararı" tebliğ edildi. Bu ne hız! Tekirdağ1 No’lu Hapishane idaresi ceza vermede,cezada yaratıcılıkta, hak gasplarında,gözümüzün önünde yaptıklarına yinegözümüzün içine baka baka inkar etmekteuzmanlaştı.(...)"Sebebi her ne olursa olsun..." İştetüm baskıcı, işkenceci mantık bu cümleylevarlığını ortaya koyuyor. Ben ne yaparsamyapayım. Sen haklı olsan bile susacaksın.Boyun eğeceksin, düşünmeyeceksin,diyor ve cezalandırmaya kalkıyor. Sürgün-sevktebu yanıyla kendi haksızlıklarını,suçlarını savunmadıklarından başvurduklarıbiçare yöntemler arasına bu şekildedahil oluyor.29 Aralık Cuma günü Tekirdağ 1 No’luF Tipinde yapılan genel aramada müdürlerkitap gaspı kararının iptal edildiğini söylemiş2 No’luda saldırarak aldıkları kitaplarıiade etmişler. Fakat biz bu saldırılarakarşı direndiğimiz için idarelerin verdiğicezaları "onama-onay mercii" olan infazhakimlikleri, ağır ceza mahkemeleriaynı hızla itirazlarımızı "red" edecekler. ...Ocak 2013’ten Nisan’a kadar Tekirdağ1 No’lunun yağdırdığı hücre, ziyaret vb. cezalarındökümünü yazmaya kalkarsamsayfalarınızda yer kalmaz. Dün gelen cezaverme kararındaki "396" rakamı yeterliolur. Bu sadece verilen 396 ceza rakamıdır.Sakıncalı mektup, hücre değişikliğiisteklerine red ve benzeriler bu rakamlaradahil değil. İdareciliği, tutsakların yaşamınıişkenceye çevirmek için kullanmaya kalktıklarındantüm bu saldırıların yarattığı direnişduvarı karşısında da uykuları kaçıyor.22 Mart sabahı ellerimize, kollarımızaçizmeleriyle basıp slogan attığımız halde "direnme"diyen uzmanın panik hali, ters kelepçetakılarak karga tulumba atıldığımızring hücresinde Fikret Kara ile kucaklaşıp"Biz kazandık" dedik bir kez daha. Çünküölmek yenilmek değildir, diyen karanfillerimizleher tarafında bayrağımızın dalgalandığıAnadolumuzun bir başka hapishanesindealnımız ak, başımız dik olarak yolumuzadevam edecektik, ediyoruz da...Şimdi Efeler diyarındayız. BörklüceMustafa'nın Ortaklar diyarındayız. Uğur,Yusuf, Turanlarımızın, Sedat, Gürsel Akmazlarımızın,Gökhan Özocaklarımızındiyarındayız. Biz yine aynıyız. Sürgünsevklerumudumuzu karartamaz hiçbirzaman. 43 yıllık bir geleneğe sahip olmanıngururuyla sevgtilerimizi, selamlarımızıgönderiyoruz.02.04.2013-Kırıklar 1 No’lu FTipi HapishanesiSadık ÇelikSayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ! 47


Amerikan Projesi Engelsiz Uygulanıyor:Karayılan Geri Çekilme Açıklamasını Yaptı‘YENİ BİR TÜRKİYE,YENİ BİR ORTA DOĞU’Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013KCK Yürütme Konseyi BaşkanıMurat Karayılan, 25 Nisan tarihindeKandil’de yaptığı basın toplantısıile Abdullah Öcalan’ın isteği üzerineTürkiye sınırları içindeki gerilla güçlerininsınır dışına çekileceği açıklamasınıyaptı.Karayılan’ın da, Öcalan’ın da,Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi“süreç” sorunsuz ilerliyor.“Süreç”in nereye gittiği konusundaise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu“biz bir şey bilmiyoruz,Başbakan açıklama yapsın” diyor.Bu konuda, Erdoğan’ın da, Öcalan’ında, Karayılan’ın da “süreç” innereye gittiğini bilmediği açıktır. Çünküsürecin asıl mimarı Amerika’dır.Süreç Amerika’nın OrtaDoğu Politikalarına GöreŞekillenmektedirKürt milliyetçi harekete göre Kürtsorunun çözümü oligarşiyle uzlaşmaktır.Çözümü de son yirmi yıldırAmerika ve Avrupa emperyalistlerindenbeklemektedir. “Kosova’daçözdüler, Türkiye’de de çözsünler”diye Kürt sorununun çözümünü emperyalistlerehavale eden bizzat Öcalan’dır.Ki, oligarşi ile masaya oturmakve uzlaşmak Kürt milliyetçi hareketiçin stratejik hedef haline gelmiştir.Son 20 yıldır gerilla savaşıbunun için sürdürülmüştür.Bugün Amerika’nın Orta Doğu’dakiçıkarları ve Orta Doğu’daki gelişmelertüm güçsüzlüğüne rağmen oligarşiyede uzlaşmayı dayatmaktadır.Sıkça burjuva basının köşeyazarlarındanduyuyoruz: Son bir kaç aydasüreç çok hızlı gelişiyor. Ve hiç beklemediklerikadar sorunsuz ilerlediğinişaşarak ifade ediyorlar. Süreçteşaşılacak bir durum yok.Çünkü sürecin asıl yönlendireniAmerika’dır.AKP’nin “Akil adamlar”ı, Öcalan’danKandil’e, Kandil’den Öcalan’agidip gelen mektuplar, geri çekilmeiçin meclisten karar çıkartılmasınınistenmesi, komisyon kurulurdu,kurulmazdı tartışmaları... bunlarınhepsi tarafların onyıllardır milliyetçiliklebesledikleri kendi tabanlarınısürece ikna çabalarıdır.Karayılan’ın “şartsız geri çekiliyoruz”açıklamasının dışında söylediklerininbüyük çoğunluğu bu temeldeyapılmış konuşmadır. Yaptığıaçıklamaların sınıfsal bir temeli yoktur.Çocuklara masal anlatıyor Karayılan:"Yeni bir Türkiye, yeni birOrta Doğu yeni bir geleceği birlikteinşa etmeye” çağırıyor.Kim için yeni bir Türkiye, nasılbir Orta Doğu kuracaksınız?“Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültürtemsilcilerini, en eski sömürgeile ezilen sınıf olan kadınları, ezilenmezhepleri tarikatları ve diğer kültürelvarlık sahiplerini işçi sınıfınıntemsilcilerini ve sistemde dışlananyok sayılan herkesi çıkışın yeni seçeneğiolan demokratik modernitesisteminde yer almaya zihniyet veformunu kazanmaya çağırmaktadır"DemokratikModernite SistemiBöyle bir sistem yoktur. Bu emperyalizmleve oligarşiyle uzlaşmanın“demokratik modernite” adı altındayumuşatılmasıdır. Sınıflar gerçeğiniinkarın, emperyalizm gerçeğinin üstünüörtmenin adıdır “demokratikmodernite”. Oligarşiyle masaya oturuphalkların kurtuluşundan, halklariçin demokratik bir sistemin kurulacağındanbahsetmek hayal kurmakdeğilse halkı aldatmaktır."Kürt sorunun çözümü ile Türkiye'nindemokratikleşmenin sağlayacakve Orta Doğu barışına giden yoluaçacak olan bir tarihi adımın amacınauygun olarak başarıyla tamamlanmasıbarış , kardeşlik, demokrasi veözgürlük isteyen herkesi hepimizintemel hedefi" diyor Karayılan.Kürt sorununu, sorunu yaratanlarlaçözemezsiniz. Kürdistan’ın 4 ayrı parçayabölünmesinin emperyalistlerinprojesi olduğunu Kürt milliyetçi hareketde söylemektedir. Ki, bu birilerinintespiti de değil, bilinen bir gerçektir.Dün Avrupa emperyalistlerinincetvelle çizdiği Orta Doğu sınırlarınıbugün Amerika çıkarlarına göre, rahatçasömürebileceği şekilde yenidençizmeye çalışıyor. Ve Mısır’dan Libya’ya,Suriye’den Irak’a, Ürdün’denYemen’e Orta Doğu kelimenin gerçekanlamıyla emperyalizmin eliyle kangölüneçevrilmiş durumda, KarayılanOrta Doğu barışından bahsediyor.Yine AKP iktidarı bir taraftan “çözümsüreci” derken diğer taraftan halkınher kesimine yönelik terörünü tırmandırırkenKürt sorununun çözümündenbahsediyor.Faşist Düzenden HerkesinÖzgürlüğünü SağlayacakAnayasa YapmasınıBeklemek Halkı AldatmakDeğilse Nedir!Karayılan; "Özellikle Türkiye’nindemokratikleşmesini sağlayacak, Kürthalkının inkarını sona erdirecek, varlığınıve özgürlüğünü kabul edecek,tüm kimliklerin inançların ve mez-48<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


heplerin hak ve özgürlüklerini garantialtına alacak, eşitliği sağlayacakolan yeni demokratik bir anayasayapılması hayatidir" diyor.Tarif ettiğiniz demokratik bir anayasayıkim yapacak? Faşist AKP düzeniyapacak. Mevcut düzen içinde yapılacakbir anayasada halkların çıkarınayasalar yapmak mümkün mü? AKP,CHP’yi, MHP’yi dahi dinlemiyor. Kigerçekte budur. Anayasalar iktidardakim varsa onların çıkarlarını korumakiçin onların temsilcileri tarafından yapılır.Tekellerin iktidarında halklarınlehine bir anayasa asla yapılamaz.Karayılan’ınki sadece AKP ilegirdikleri işbirliğini meşrulaştırmaktır.AKP’nin pratiği ortada. AKP mi Kürthalkının varlığını ve özgürlüğünü tanıyacak?Mezheplere, inançlara saygıduyacak? Tek devlet, tek millet, tekbayrak diye inkarcı politikaları sürdüren,Sünnilikten başka mezhep tanımayanAKP’dir. Sorun AKP sorunuda değil, AKP’nin kimin temsilcisiolduğu sorunudur. Emperyalizminve işbirlikçi tekellerin temsilcisi olanAKP, özgürlükleri garanti altına alaneşitlikçi bir anayasa yapamaz. Bununaksini iddia etmek halkı aldatmaktır.Karayılan’ın istediği de halk içinbir anayasa değildir. Burjuva demokrasisitemelinde bir anayasadır.Ancak bizim gibi yeni sömürge birülkede burjuva anlamda da olsa demokratikhaklardan söz edilemez.Hiçbir hakkın kalıcılığı yoktur. 20131 Mayısı bunun en çarpıcı örneğidir.1 Mayıs kutlamak yasal. Fakat AKP2013 1 Mayısı’nda tam bir terör estirdi.Yapılacak bir anayasa tamamenemperyalist ve işbirlikçi tekellerinçıkarları içi hazırlanmasına rağmenona bile uymazlar. Haklar kağıt üzerindekalır. 61 Anayasasında yer alankısmi demokratik hakların “bu anayasabize bol geliyor” diye 70’lerdebudanması boşuna değildir.Ki, AKP’nin yaptıkları da ortadadır.AKP bir taraftan anayasadayapılması gereken düzenlemeleri yapıyor.Yapılan düzenlemelerde isehalkın lehine tek bir madde yok.AKP’nin anayasada yaptığı tüm düzenlemelertekeller için yağma vesömürünün önünü açarken, halka heralanda köleliği dayatıyor. Halk içindemokratik uygulamalar bir yanaAKP’nin faşist iktidarı kökleşiyor.AKP, demokratik bir anayasa yapabilirmi? AKP kimin partisidir?Nasıl bir partidir?Halk için demokratik bir anayasaistemekle bunu AKP’nin yapmasınıbeklemek aynı şeyler değildir. Faşistdüzene karşı demokratik bir anayasaiçin mücadale etmek elbette halklarıngörevidir. Ancak bunu AKP’nin yapmasınısöylemek halkı aldatmak değilsenedir?Düzenle uzlaşan bir Kürt halkını,düzenle uzlaşan Alevileri, düzenleuzlaşan solcuları AKP elbette kabuledebilir. Ama bu ne Kürt halkının,ne Alevilerin ne ezilen, sömürülenhalkların özgürleşmesidir değildir.Bu düzen içinde halkların lehineyapılabilecek hiçbir şey yoktur.Sömürünün OlduğuYerde Demokrasi deBarış da OlmazKarayılan; "Bu görevin gerçekleşmesiylebirlikte üçüncü aşamaolan normalleşme süreci barışınkalıcılaşması, toplumsal uzlaşma,eşitlik ve özgürlük sürecidir. ÖnderApo dahil herkesin özgürleşceği busürecin pratikleşmesi paralelindesilahın tamamen devre dışı kalmasıve gerillanın silahsızlandırılmasıgündeme gelecektir" diyor.Sömürünün olduğu yerde demokraside barış da olmaz. Eğerbarış olur diyenler varsa yalandır.Sözkonusu olan barış halkın direnmemesi,teslim olmasıdır. Sömürüvar olduğu sürece barış olmayacaktır.Herkesin bildiği bir gerçektir: Ekmekyoksa barış da yoktur. Mevcut sömürüyedayalı sistem varlığını koruyacakve biz barıştan, özgürlüklerdensöz edeceğiz. Hayır, böyle birbarış yoktur."Bu süreç sadece Türkiye'dekiKürt sorunun çözümü değil, tümparçalarda Kürt sorunun çözümüve Orta Doğu’daki çatışma sürecininsona erdirilirek bütün sorunlarınsilahla değil, siyaset ve dialog çözümüneyol açabilecek yeni bir döneminbaşlatılmasıdır."“Barış” söylemi emperyalizminklasik demagojisidir. Emperyalizmintüm işgalleri, tüm katliamları, tümsaldırıları “Barış, demokrasi, özgürlükler”adına yapılmıştır. Bugün OrtaDoğu kan gölüne dönerken “barış”söylemlerinin de başka bir misyonuyoktur..."Bu adımla birlikte mevcut durumdaOrta Doğu'da var olan dengeve çatışma sürecine ilişkin politikamızdaher hangi bir değişikliksöz konusu değildir. Orta Doğuyadönük politikamız mevcut çatışmalarataraf olmayan "üçüncü çizgi"dediğimiz halkların kardeşlik demokrasiözgürlük çizgisidir. Hareketimizyeni dönemde de bu çizgiyisürdürecektir" diyor Karayılan.Bütün emperyalistler ve işbirlikçileriSuriye'yi dize getirmeye çalışırken,ülkeyi kan gölüne çevirirkentarafsızlıktan sözetmek güçlüden, yanlıştanyana taraf olmaktır. Doğru ileyanlış arasında objektif, tarafsız olunamaz.Emperyalistler ve tüm işbirlikçilerSuriye’yi dize getirmek içinbirleşirken, alçakça saldırırken “üçüncüyol” yoktur. “Üçüncü yol” güçlüdenyana taraf olmaktır. Tarafsızlık güçlüdenyana taraf olmanın maskesidir."Orta Doğu’nun en temel sorunuolan Kürt sorununun çözümü, bölgehalklarına zarar değil, fayda sağlayacaktır;bölgede yeni bir kardeşlikve barışçıl sürecin başlaması içinönemli bir çıkış rolü oynayacaktır.Bu nedenle başta Kürdistan üzerindeegemen olan devletler olmak üzerebölgedeki tüm devletleri ve bölgedemokrasi güçlerini bu tarihsel adımıdesteklemeye çağırıyoruz" diyor.Birincisi, Kürt sorunu bölge halklarıylaKürt halkı arasında yaşananbir sorun değil. Emperyalistlerin, işbirlikçidevletlerin yarattığı bir sorundur.Halkları birbirine düşmaneden de yine emperyalistler ve işbirlikçileridir.Kürt milliyetçi harekethep sorunu yaratanlardan sorununçözümünü istemektedir.İkincisi, Kürt sorununun çözü-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!49


münü engelleyen bölge hakları değil,yine emperyalistler ve işbirlikçi devletlerdir.Bölgedeki tüm halkların çıkarlarıortaktır. Kürt milliyetçi hareketinyapması gereken de bölgedekihalk güçleriyle ittifak yapmak veemperyalistlere ve işbirlikçilere karşımücadele etmektir.Karayılan açıklamasında “Bölgedekitüm devletleri ve bölge demokrasigüçlerini” PKK’nin girdiği uzlaşmasürecini desteklemeye çağırıyor.Amerika ve Avrupa emperyalistlerisürece desteklerini açıkladılar. AncakAmerika ve Avrupa emperyalistlerinindesteklediği bir süreç asla bölgedekidemokrasi güçlerinin çıkarına olamaz.Eğer emperyalistler destekliyorsaorada halkların çıkarı yoktur...Karayılan yine geri çekilme açıklamasındaABD, AB ve Rusya gibiülkelerden çözüm için açıktan destekistedi. Yani Kürt sorununun çözümüemperyalistlerden bekleniyor. Emperyalistlerinhalkların sorununu çözdüğüdünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.Sorunun çözümü emperyalistlerehavale edilince, emperyalizmin çözümününne olacağı sır değildir. Hangikoşullarda emperyalist devletlerKürt milliyetçi harekete destek verirlerbunlar sır değildir.Emperyalistler Orta Doğu ve tümhalkların baş düşmanıdır. Kürt milliyetçiharekete verecekleri destekancak ve ancak Orta Doğu halklarınakarşı açılan savaşta yanlarında yeralması koşuluyla olacaktır.Bu durumda Kürt milliyetçi hareketin“bölge barışı”, “bölgede yenibir kardeşlik” gibi söylemleri karşılığıolmayan sözlerdir. Emperyalizminolduğu yerde barış da kardeşlik deolmaz...Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Tecrit İşkencesine Son27 Nisan günü Galatasaray Lisesi önünde, TecriteKarşı Mücadele Platformu (TKMP), hapishanelerde yaşananNisan ayı hak ihlalleri raporunu açıkladı.“Tecrit İşkencesine Son!”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!”,“Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz!”sloganları ile eyleme başlayan TKMP üyeleri, Nisan ayıhak ihlalleri raporunu açıkladılar.TKMP adına yapılan açıklamada;Ankara Sincan F Tipi Hapishanesi'nde tutsak görüşünegiden arkadaşların görüşü keyfi dayanaksız bir şekildeengelleniyor. Deniz Bakır ve Cihan Karaçölün arkadaşlarısavcılık ve hapishane idaresiyle kararlaştırarak görüşhakkından men edildiler. Bundan sonra siyasi davalardanyargılanmış veya yargılanıyor olanlar görüşçü olma hakkındanmen ediliyor. Böylece siyasi tutsaklar tecritin enüst boyutta uygulanmasıyla karşı karşıya bırakılıyor.Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde hafta da 10 saatolan sohbet hakkı 1 saate düşürülmüş.Gebze M Tipi Hapishane’de devrimci kadın tutsaklarınsohbet alanına kamera yerleştirildiği bildirildi. Kameralaraltında sohbeti red eden tutsaklar protesto için sohbeteçıkmıyorlar.Kırıkkale F Tipi Hapishanesi'nde sohbet hakkı 10saat olması gereken, sohbet hakkı 6 saat uygulanmaktadır.11 Mart’ta varikusel ameliyatı olan Yusuf KenanDinçer ameliyat sonrası hijyenik olmayan sağlıksız koşullardatutulması ve bir gün kaldığı hastanede mahkumkoğuşunda kirli nevresim ve battaniye verilmiş ve diyetraporuna rağmen diyet verilmemiştir.Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishane'de 25 Mart'tan buyana21 yurtsever tutsağın 34 gündür süresiz-dönüşümsüzolarak yürüttüğü açlık grevi devam ediyor. Yurtsevertutsakların başladıkları açlık grevine iki devrimci kurumdava tutsakları da destek açlık grevine başladı.Açıklama 34 gündür sürdürülen açlık grevinin taleplerininkabul edilmesi istenerek sonlandırıldı.Evlatlarımızı F TiplerindeKatlettirmeyeceğiz!Hasta Tutsak Mete DİŞ'in serbest bırakılması için,TAYAD'lı Aileler 26 Nisan günü İstanbul Adliyesiönünde eylem yaptılar. “Kanser Hastası Mete DİŞSerbest Bırakılsın!” dövizleri ve “HapishanelerdeHasta Tutsak Evlatlarımızın Katledilmesine İzin Vermeyeceğiz!”pankartının açıldığı eylemde: “GülerZERE'yi katlettiniz SUÇLUSUNUZ! Mete'yi bırakmayaraksuçlarınızı büyütüyorsunuz" vurgusu yapıldı.36 kişinin katıldığı eylemin sona ermesiyle, 3 TA-YAD'lı Kırıklar 2 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde dörttutsağın darp edilip, süngerli odaya atılmalarına ilişkinsavcılığa suç duyurusunda bulundular.Özgür Tutsaklara İşkenceYapılmasına SessizKalmayacağız!İzmir'de TAYAD'lı Aileler Kırıklar 2 No'lu F TipiHapishanesi'nde özgür tutsaklara yapılan işkenceyiprotesto etmek için yürüyüş ve basın açıklaması yaptılar.27 Nisangünü KonakYKM önündenbaşlayan yürüyüşünardından Kemeraltıgirişindebasın açıklamasıyapıldı. 14 kişininkatıldığı eylemsloganlarlasonlandırıldı.50<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


HALK İÇİN SANATÖLÜMSÜZDÜR14 Nisan 2013 tarihinde yapılanGrup Yorum’un Bağımsız TürkiyeKonseri, sanatçıların, aydınların, yazarlarıntercihlerini, amaçlarını tekrartartışmak gerektiğini ortaya koydu.Hiçbir büyük holdingden destekalmadan, gazetelerde, televizyolardareklamları dönmeden, belediyelerinbüyük reklam tabelalarınıkullanmadan, 550 bin kişinasıl toplandı? Bu kitleyi bir arayagetiren sebep nedir? Onlarca sanatçıyıbu büyük halk korosunun mütevazıbirer elemanı olmaya çağırangüç nedir?Bu güç halkın gücüdür, halk kendisanatçılarını sahipleniyor. 2010’dayapılan 25.Yıl Grup Yorum konserindensonra, istikrarlı bir şekilde,Bağımsız Türkiye konserlerinde kitlelerinikatlayarak artıran Grup Yorum,ülkemizde ve dünyada, halk içinsanat yapmanın ne kadar doğru olduğunugösteren önemli bir iş yapıyor.Koca koca holdinglerin başaramadığını,hiçbir maddi destek almayanGrup Yorum başarıyor. Buincelenmesi gereken, araştırılmasıgereken bir konudur. Tek başına birmüzik grubu sermayenin büyük maddigücüne karşı ne yapabilir? İlericisanatçıların bunu düşünmesi ve tercihlerinihalktan yana yapması gerektiğinidüşünüyoruz.Öncelikle “Piyasa”ya Bakalım,Holdingler Kültür ve SanataNasıl Bakıyor, Hedefleri Nedir?Herhangi bir sanatçı eğer dahafazla tanınmak istiyorsa, sürekli gündemdekalmak istiyorsa, televizyonlaraçıkmalı, gazetelerde haberleriçıkmalı, belediyelerin büyük reklampanolarında rekamları yayınlanmalı…Yani halktan bir insanın bu parayıödemesi mümkün değil. Eğerreklamları yapılıyor, gösteriliyorsa,karşılığını isterler. Bir şeyler vermesigerekiyor, bedel ödemesi gerekiyor.Bu düzenin içinde yer alan hiçbirholding, karşılığını almadan paravermez.Sistemi öyle kurmuşlar ki, diyelimki, roman yazdınız yayınlamakistiyorsunuz… Küçük yayınevlerinehiç gitmeyin, bu kitabı basabilecekekonomik güce sahip değiller. Kitapyayını işini yine büyük Bankalarele geçirmiş, tekel kurmuşlar. MeselaNazım Hikmet’in bütün yayın haklarınıYapı Kredi Yayınları almış.Herhangi bir yerde Nazım’dan birşiir yayınlarsan vb. sana telif davasıaçma hakkı var. Ya da, müzisyenbir dostumuz Nazım’ın şiirini bestelemek,albümünde yayınlamak istiyorsa,bu bankaya para ödemekzorundadır. İstediğin kadar çok güçlübir beste yap, “piyasaya” girmek istiyorsan,parasını ödemelisin, değilseyayınlanmaz.Müzik albümü yapmak istiyorsan,iş daha da zor. Stüdyo lazım, enstrümanlarıprofesyonel çalacak müzisyenlazım. Yayınlayacak firma,reklam, klip vb. Yani eseri, baskıyahazır hale getirme süreci de ekonomikolarak yük bindiriyor, birçoksanatçı albüm yapmaktan vazgeçiyor.Ya da çok daha amatör koşullardakaydediyorlar.Holdingler işin her aşamasını birücrete, bağlamışlar. Kayıt yapılacakstüdyolar bu büyük firmalara ait.Kitap için matbaalar, yayınevleri bubüyük holdinglere ait. Amaçları,bankalar aracılığıyla, sanatı da tekellerinealmak. Ki büyük orandada bunu başarmış durumdalar. Sanatve yayın dünyasının tümünü basımdan,dağıtıma kadar denetim altındatutmaya çalışıyorlar.Televizyonlar, sinema yapımcıları,eğlence sektörü… aklımıza gelecekher şeyin patronu bu holdingler. Tiyatrocular,metin yazarları, seslendirmesanatçıları, müzisyenler, dizioyuncuları, yazarlar… sermayeyegöbekten bağımlı hale getirilmiş durumdalar.Bu çarkın içerisinde bir sanatçı“Ben özgürüm, sanatıma kimse karışamaz”dese bile, bu mümkündeğildir. Film çekecekse, bu tekellerdenbirine bel bağlamak zorundadır.Filme para veren holding,daha senaryo yazılırken müdahaleetmeye başlıyor. Az çok film çekenler,dizileri takip edenler, bu sektörünnasıl işlediğini bilirler. Neredeyse,yönetmene, senariste siparişüzerine film yapıyorlar. Yönetmen,oyuncu seçimini de, yine özgürceyapamaz. Çünkü, oyuncular da, bellibaşlı firmalarla sözleşme yapmakzorunda kalıyorlar.Müzik yapmak isteyen de benzersorunları yaşıyor. Müziğini tanıtabileceğitek alan olarak, televizyonlar,magazin programları, müzik televizyonlarıvar karşısında. Şarkısınınklibini yayınlamak için, çok fazlapara ödemek zorunda. Verdiği parayagöre “Top 10” listesine girebilir, üstsıralara tırmanabilir. Haftalarca klip“liste başı” yayınlanabilir. Eğerparası yoksa, hiçbir kanal yayınlamaz.Bestenin çok güzel olması sermayeninumurunda değil, çok para verenlistenin üst sıralarına tırmanıyor.Bu çark içinde, özgür bir bestecilikten,özgür sinemacılıktan sözetmek mümkün değil. Mutlaka buçarkın dışına çıkmak gerekiyor ki,özgürleşmeye bir adım atılabilsin.Yarışmalarla, ödüllerle bir başkayönden kuşatıyor sanatçıları. Kısmenbağımsız sinema yapanları, bağımsızmüzik yapanları, ödül yarışmalarıylahizaya sokmaya çalışıyor. Dikkatedilirse, en az politik olan, en karmaşıkolan, ne olduğu belli olmayanfilmler ödül alıyor. Hatta birçok ki-Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!51


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013şinin ortaklaştığı genel kanı, ödüllüfilmlerin çok sıkıcı olduğudur. Neden?Çünkü bizi, halkı anlatmıyor.Bu filme ödül verenler, zaten buyüzden ödül veriyorlar. Bunalımıanlatsın, çaresizliği, bencilliği anlatsındiye para ödülü veriyorlar.Dolayısıyla genç yönetmenler, bağımsızyönetmenler, filmlerinde gerçeklerianlatmak yerine, jüriyi iknaetmeye çalışan filmler yapıyorlar.Yani düşünün, yüz binlerce, milyonlarcainsan bu filmden ne anlayacak,nasıl etkilenecek diye düşünmüyor.Jüri koltuğunda oturanon beş, yirmi kişiyi etkilemeye yönelikbir baskılanma altında kalıyoryönetmen. Bu yönden de kuşatmaaltına alıyor.Bütün sanat dallarını gözümüzünönüne getirirsek, benzer örneklerbulmak mümkün. Sermaye sahipleriyazar ve sanatçıların büyük bir bölümünükendi kapısına çekmeyi buyolla başarmışlar. 1960, 70’li yıllarınentellektüelleri, sermayenin denetimialtına girmiş, bu kanala akmaya başlamıştır.Böylece sömürünün, baskınınmeşrulaştırması bu eski solcularınçabasıyla da sağlamıştır. Geçmişlerinieleştirmek adına, sol değerlere küfrederekyükselmek geleneksel halegelmiş; solculuğu eleştirmek, suçlamakher koşulda prim ve kazançkaynağı olarak meşrulaşmıştır. Yakınzamanda, birçok televizyon dizisiarka arkaya “solcu” diyerek pazarlandı.Ancak, orada izlediğimiz karakterlerin,gerçek solcularla hiçbirbenzerliği var mıdır?Halktan kopuk, yoldaşlarına kabadavranan, insan sevgisi olmayan,suratı asık, kirli, pasaklı… Aklınızagelecek kötü insan karakteri neysebu “solcuları” öyle gösterip karalıyorlar.“İnancınız bazen yarı yoldakaybolur” diyerek dönekliği meşrulaştırıyorlar.Örgütlü çıkış yerine,bireysel çıkışı vaaz ederek, sermayeninönerilerini meşrulaştırıyorlar.“Bu yolla sermayenin politik iktidarınaideolojik meşruiyet sağlanmaktadır,gönüllü kulluk üretilmektedir.”Bankaların, holdinglerin sanat ilebu kadar ilgilenmelerininsebebibudur. Kültür sanatvakıfları kurmaları,yayınevleri kurmalarınıntemel nedenibudur. Avrupafonlarıyla sanat kurumlarıaçmaları,sanatçılara paravermelerinin nedenibudur? Aklımızdançıkarmayalım,kapitalistler “günahlarını bileparayla satarlar”Hal böyle iken, “ben özgürüm”demek sadece lafta kalır. Çekeceğinizfilmler, yayınlayacağınız klipler, buholdinglerin televizyonlarında gösterilecek.Bu yarışmalarda yarışacak.Bütün sinema salonları Hollywoodtekeline ait, birkaç tanesi bağımsız…Amerikan film şirketi izin vermediktensonra hiçbir film bu salonlaragiremez. Bu sanatçıya baskıdemek değil midir? Hangi müzisyenen iyi bestesini, çektiği klibi bütüntelevizyon kanallarında, “adil” birşekilde izletiyor?Bu piyasanın içinde kalıp, mütevazıbir sanat yaşamı sürmenize bileizin vermiyor sistem. Ya sermayeninistediği eserleri üreteceksiniz ya daaç kalacaksınız, ara yol bırakmıyor.Açlık çeken, hastaneye gidemeyen,sokakta yoksulluktan ölen birçok sanatçıyı,zaman zaman “dram” olsundiye gösteriyorlar. Ama hiçbir iş kolundaolmadığı gibi, sanatçılar içinde, sosyal haklar, emeklilik vb. haklarvermiyor sermaye.İşine kim yarıyorsa onu kullanıyor,köşe yazıları yazdırıyor, lüksaraçlara bindiriyor, aynı uçaklardaseyahat etmesine izin veriyor… Amaişi bitince, anında kapı dışarı ediliyor.Son bir yıl, işinden kovulan gazetecilerebaksak bile, sermayenin nasılkullanıp kullanıp, kapı dışarı ettiğinianlamak için yeterlidir.Bütün bu tartıştıklarımızdan şusonuç çıkıyor: Tekeller, holdingler,kültür ve sanatı sevdikleri için, sanatçıyasaygı duydukları için değil;sömürüyü meşrulaştırmaya hizmetettiği için, kültür ve sanatı kullanıyorlar.Sanatçı dostlarımız yüzünü halkadönmelidir. Özgürleştirecek olanhalkın beğenisi, halkın talebi halkınihtiyacı olacak. Grup Yorum konserleribunu gösterdi. Nasıl ki, halkedebiyatı, binlerce yıllık birikimiylebugün hala dipdiri ayakta. Yorumda pratiğiyle, halklaşmış, kökleriAnadolu topraklarının derinlerinekadar inmiştir. Yüzbinlerce kişilikkonserler halk için sanat yapmanındoğru olduğunu gösteriyor. Her türlübaskıya rağmen, halkın kendi sanatçısınıyalnız bırakmayacağının,yanında olacağının teminatıdır.Bizim, halkın, sanatçılarımızdanistemeye hakkımız var. Bizim olanı,halkın olanı istiyoruz. Yeteneklerinizi,üretimlerinizi bizim için yapın.Yüzünüzü bize dönün, yüzünüzühalka dönün. Üç beş tekelci sermayenin,sahte övgülerine, şişkin cüzdanlarınaaldanmayın. Ne size, nesanatınıza zerre kadar değer vermezler.Onlar kendileri dışında hiçkimseyi sevmezler. Onlara göre, sanatçısıda, yazarı da, müzisyeni de,sadece onları eğlendiren birer köledir.Her şeyin fiyatı vardır, sanatçıyı dasatın almak ister.Gelin sizi bağrına basacak halktanyana sanat yapın, sizin yanınız halkınyanıdır. Ürettiğiniz eserlere verilendeğeri gördüğünüzde, dünyalara değişmeyeceğinizbir mutluluk duyacağınızaeminiz. Sanatçıya en büyüködül, halkın vereceği ödüldür. Buödül, dünyada hiçbir paranın satınalamayacağı kadar büyük bir ödüldür,halk sizi, kalbinde ve beyninde yaşatacak,ölümsüzlük kazandıracaktır.52<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


AVRUPA’dakiBİZONURSUZ ALMAN POLİSİ NEONAZİ“KATİLLERİNİ” TÜRK İSİMLERİYLE KAYIT EDİYOR!NSU davası sürecinde yaşadıklarımızbize açık açık şunu göstermeyedevam ediyor; Alman devletiölümlerimizle dalga geçiyor. Bizzatbu cinayetleri desteklemiş ve desteklemeyedevam ediyor.Son olarak yaşanılan ise bizimledalga geçer gibi. Eğer ırkçılığın birideoloji bir devlet politikası olduğunubilmiyor olsak gerçekten inanılırgibi değil deriz. Ama demiyoruz artık.Artık Merkel’in çocuklarından herşeyi bekliyoruz.Berlin polisi, NSU'nun yaptığıkatliamların sorumlusu üçlü çete hakkındabilgi aldığı muhbir neonazilerekod adı olarak Türk isimleri vermiş.NSU davasıyla ilgili Alman polisininırkçılığı bizzat desteklediğine kanıtolarak bir yenisi daha eklenmişoldu.Hürriyet gazetesinin elde ettiğiBerlin Asayiş Şubesi’ne ait üzerindekırmızı ‘Geheim’ (Gizli) damgasıbulunan 149 numaralı belgede NSUçetesini ve neonazileri takipte kullanılanmuhbir neonaziler Türk isimleriylekayıtlıymış. Berlin Asayiş Şubesi(LKA) gizli belgede ‘güvenilirkişi’ olarak adlandırdığı üç ajan neonaziyekod adı olarak İbrahim, Murat,Adnan gibi Türk isimleri vermiş.Bu muhbir neonazilerden biri üçlü çeteyiyakından tanıyan, çeteye patlayıcımadde tedarik eden ve Beate Zschaepeile ilişkisi olduğu söylenen ThomasS. oluyor.Polis muhbir olarak hizmete aldığıkişileri kısa adı VP olan ‘Vertrauensperson’(Güvenilir Kişi) olarakadlandırıyor. VP dosyasında bu kişilerebir kod adı ve bir de numara veriliyor.Berlin polisinin gerçek adını henüzaçıklamadığı VP 620 numaralımuhbir neonazi ise dosyada Muratadıyla kayıtlı. Polisin adını gizli tuttuğuVP 672 numaralı üçüncü ajanınadı ise Adnan olarak geçiyor. İbrahimolarak adlandırılan neonazi muhbirThomas S. ile Murat kod adlı 620 numaralıneonazi muhbirin NSU terörçetesine silah temin eden Jan W. ilebağlantısı var. Adnan olarak adlandırılanüçüncü muhbirin Jan W. ilebağlantısı ise polis sakladığı ve korumayaaldığı için açık değil. Çocuklarınıkoruyorlar. Bu üç neonazimuhbir, polisin kendilerine kod adıolarak Türk isimleri verdiğinden habersizmiş.Irkçılık Alman devletinin genlerinekadar işlemiştir. Son yaşanılan olaydabunun bir göstergesi daha olmuştur.Bu ajanlara bu isimleri veren polislerve müdürleri istifa etmeli ya dagörevden alınmalıdır.Ne kadar basit katillere bizimisimlerimizi veriyorlar. Bu şekilde kayıtediyorlar ki dosyaya bakıldığındabunların NEO Nazi dahi olduğu anlaşılmasındiye olabilir. Aynı zamandakendi aralarında konuşmalardabu isimleri kullanarak bir nevi bu katillerikorumuş oluyorlar.Çekin o onursuz dilinizi isimlerimizden.Katillerinize Hitlerin isimlerinikoyarak kodlandırın, önlerinebir numara ekleyin daha isabet olacaktır.NSU'nun onların torunu olduğukesin, peki Alman polisi kimin torunuacaba?Alman devleti şunu çok iyi bilmelidir;Halkımızı aşağılamanıza izinvermeyeceğiz.Örgütleneceğiz ve halkımızakarşı uyguladığınız her ırkçısaldırı karşısında bizi göreceksiniz.Halkımız sahipsiz değildir. Çekinelinizi onurumuzdan.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Cephe Düşmanlığına KarşıCephe Dostları Sessiz KalmıyorAnkara'da Yenimahalle Pir Sultan Abdal Cemevi'nde23 Nisan günü Ankara Üniversitesi öğretimgörevlisi Ayhan Yalçınkaya Alevilerin nasıl bir siyasetyapması gerektiği üzerine ders verdi. AyhanYalçınkaya, Alevilerin CHP ile, PKK ile ilişkisinianlattıktan sonra, Cephelilerle ilişkisini “anlatmaya”başladı.Ayhan Yalçınkaya Cepheliler için direk, “Neidiğü belirsiz 3-4 çapulcu işbirlikçi bunlar” diyerekkonuşmasına başladı. Ardından “Burada onlardanvardır ama” der demez, orada bulunan Cephelilerindostları, Ayhan Yalçınkaya'ya, “Sen kim oluyorsunda, böyle hakaretleri yapıyorsun, bedel ödeyenmücadele eden insanlara böyle söyleyemezsin"diyerek konuşmasına müdahale ettiler.Adalet Bakanlığı’na Adaletİçin YürüyoruzÇağdaş Hukukçular Derneği 18 Ocak’tabaşlatılan operasyonları protesto etmekamacıyla 3 Mayıs'ta Ankara Adalet bakanlığınayürüyeceklerini bildirdi.ÇHD'nin yaptığı açıklamada, "Bizler biliyoruzki, bu saldırılara maruz kalan veyargılama konusu yapılan esasında devrimciavukatlık pratiğidir. Ancak bizi operasyonlarla,dize getiremeyecekler, boyun eğmeyeceğiz!"vurgusunu yaptı.Açıklamanın devamında, "Savunma mesleğine yönelen saldırılarıprotesto etmek, siyasal iktidarın baskıcı politikalarındanvazgeçmesi ve tutuklu meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasınıtalep etmek için 3 Mayıs günü saat 12.00'de AnkaraAdliyesi önünde buluşup Adalet Bakanlığı’na yürüyoruz" denildi.<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!53


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013Avrupa’daIrkçılığa Karşı Tek Ses TekYürek Olma ZamanıAlmanya'nın Köln şehrinde 19Nisan günü Köln’ün Mülheim semtindebulunan Wienerplatz’da GrupYorum’un 8 Haziran’da vereceği 2.Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürekkonseri ile ilgili stant açıldı.Açılan standa halkın ilgisi yoğundu.Bir baba kızını Yorum türküleriylebüyüttüğünü söyleyip biletalabileceği bir dernek var mı diye sordu.Bir Alman bu konseri herkesin ilgilendirdiğinive konseri desteklediğinisöyledi.Yabancı DüşmanlığınaKarşı Birlik Olup,ÖrgütlenelimAlmanya'nın Duisburg şehrinde 23Nisan günü iki Nazi Türkiyeli bir gençkıza saldırma girişiminde bulundu.Nazilerin bu davranışını gören AnadoluGençlik üyesi bir genç durumamüdahale ederek yapılanın ırkçı birsaldırı olduğunu açıkladı. Tartışmayatanık olanların yaptığı çağrıyla poli sde olaya dahil oldu.Polis Karakola zorla götürülmekistenen Gençlik üyesini polis zorla karakolagötürmek istedi. Polis karakolunagötürelen Anadolu Gençliküyesinden Naziler şikayetçi oldu.Yani suçluyken suçlu duruma düşürmeyeçalıştılar.Türkiyeli kızın ailesi, 16 yaşındakikızlarını karakoldan alırken, AnadoluGençlik üyesi arkadaşa da teşekkürettiler. Anadolu Gençlik üyesi, yaptığınındoğal bir davranış olduğunuherkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğinikorkarak ve geri çekilerekırkçılığın daha da büyeyeceğini belirtti.Anadolu Gençlik üyesi gece saat02.00'da serbest bırakıldı.“Bize Kalanlar” Dayanışmave BirlikBelçika’nın Genk şehrinde, LimburgAlevi Gençlik tarafından 28Nisan 2013’te “Bize Kalanlar” ismiylebir gece düzenlendi.IRKÇILIĞA KARŞIMÜCADELE EDELİM“Bize Kalanlar” adıyla gerçekleştirilengecede izlenen sinevizyondaon yıllardır Alevi Halka, katliamların,işkencelerin, sürgün ve asimilasyonpolitikalarının kaldığı bir kezdaha anlatıldı. Alevi halkın kimliğine,inançlarına yönelik saldırıların daanlatıldığı sinevizyon gösterimindeMaraş, Çorum, Sivas, Gazi... gibi katliamlarada ayrıca vurgu yapıldı.250 kişinin katıldığı geceye AnadoluFederasyonu üyeleri de geceyekatılarak Limburg Alevi Gençlik iledayanışmalarını gösterdi. 8 Haziran’dakiGrup Yorum konseri için salonunetrafına ve girişine 20 adet afişasılırken, 50 adet el ilanı dağıtıldı.Irkçılık ve NSU DavasıAlmanya’nın Oberhausen kentinde,Oberhausen Alevi Derneği’nde, 21Nisan’da “Irkçılık ve NSU Davası”konulu bir panel yapıldı. DuisburgAile ve Gençlik Derneği’yle OberhausenAlevi Derneği tarafından ortaklaşaorganize edilen panel, NSUdavası öncesinde halkımızın bu konudakibilgilenmesini ve duyarlılığınıartırmayı amaçlıyordu.35 kişinin katıldığı panelin başındaDuisburg Aile ve Gençlik Derneğinitanıtan bir konuşma yapıldı. 1,5 saatsüren panel, Grup Yorum konserine veNSU davasına katılım çağrısıyla bitirdi.Katılanların ortak düşüncesi veisteği, bu tür faaliyetlerin daha sık yapılmasıydı.Nazilere Yer Yok Almanya'nınDortmund şehrinde 20 Nisan'da HuckardeMeydanı’nda Alman ve Türkiyelianti-faşist güçler ile birlikte eylemyaptılar.150 kişinin katıldığı eylemde,Anadolu Federasyonu üyeleri Almanca“Huckarde'de Nazilere YerYok!” yazılı bir pankart taşıdılar.Eylem yerine 6 Nazi gelmişti.Polis “Orada bulunmak yasal hakları”diyerek Nazileri koruma altına aldı.Daha sonra Nazilerin yerleşmeye çalıştıklarıinlerine doğru yürüyüşe geçildi...Polis eylem sürerken, aranması olduğugerekçesiyle bir otonomcu gencigözaltına aldı. Kitlenin süreklibaskısı ve sloganları sonucunda gençserbest bırakıldı.Eylem, Huckarde'de Naziler olduğusürece eylemi sürdürme kararlılığınınvurgulanmasıyla sona erdirildi.Türkiye’de GördüğümüzCoşku ve Kararlılık BiziUmutlandırdıSuriye’den 4. Eyüp Baş UluslararasıEmperyalist Saldırganlığa KarşıHalkların Birliği Sempozyumu’nakatılan partiler 24 Nisan günü yapılanve yapılacak olan faaliyetleri basınaduyurdular.Basın toplantısı Suriye GençlikAdalet ve Kalkınma Partisi’nin genelmerkezinde gerçekleşti.Basın toplantısında ilk sözü alanSuriye Muhalif Milliyetçi Partisi’ndenTarık Ahmet, "Biz çözüm noktasındaaciz değiliz ve bu süreçte Suriye’ninmeşru ve demokratik muhalefeti olarakçeşitli ziyaretler gerçekleştirdik.Bunlardan Rusya ve Türkiye’de yapılananti-emperyalist sempozyumabir grup temsiliyle katıldık.”Tarık Ahmet, bu faaliyetler sonucundaçok ciddi bir halk desteğini gördükleriniifade etti.Ardından söz alan Suriye GençlikAdalet ve Kalkınma Partisi’nin başkanıPervin İbrahim “Türkiye’de gördüğümüzcoşku ve kararlılık biziumutlandırdı ve önemli olan şey Türkiyehalkı gibi her halk kendi kaderinitayin eder. Hiç bir güç dışarıdangelip başka bir ülkeye demokrasigetiremez fikirlerinin olması dikkatçekiciydi” dedi.Basın toplantısında, şu anda Türkiye’detutuklu olan ve daha önce Suriye’yiziyaret eden Av. Selcuk Kozağaçlı’nınbüyük boy fotoğrafı asıldı.Basın toplantısında, Suriye için direnenbütün Halk Cepheliler ve tutukluavukatlara teşekkür ederek selamlarınıgönderdiler.54<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


NEZİF ESKİ'NİN TALEBİ HERYERDE YANKILANMAYADEVAM EDECEKBelçikaBelçika Anadolu Federasyonu26 Nisan günü açlık grevinin45. gününde olan Nezif Eski iledayanışma eylemi gerçekleştirdi.Eylemde Fransızca “Siyasi TutsakNezif Eski Açlık Grevinde.Onursuz Aramalara Son” yazanbir pankart açıldı. Anadolu FederasyonuBelçika’da Nezif’insesi olmaya devam edecekleriniduyurdular.25 Nisan tarihinde de Belçika’dakiFransız başkonsolosuile bir görüşme yapıldı.FransaFransa Özgürlük Komitesi23 Nisan günü Nezif Eski’nin direnişinidesteklemek için FresnesHapishanesi’nin olduğu sokaklarve mahallede afiş ve kuşlamalaryaptı. 24 Nisan günü de LesHalles Meydanı’nda bildiri dağıtıldıve kuşlama yapıldı, 65 adetprotesto faksı doldurulup hapishaneyegönderildi.İsviçre - Zürichİsviçre'nin Zürich şehrinde26 Nisan günü, Fransız konsolosluğuönünde Nezif Eski’nin talebininkabul edilmesi için eylemyapıldı. Eylemde “Onursuz AramalaraSon” pankartı açılarakNezif Eski’nin uğradığı baskınınanlatıldığı bildiri okundu.Almanya- DüseldorfAlmanya'nın DüsseldorfFransız Başkonsolosluğu önünde27 Nisan günü Nezif Eski'yisahiplenme çadırı kuruldu. Fransızemperyalizmi dayatmalarınakarşı başlattığı açlık grevindekiNezif Eski’yi sahiplenme çağrısıyapıldı.Birlikte ve Örgütlü BirŞekilde YabancılaşmayaKarşı Omuz OmuzaBelçika'nın Liege şehrinde28 Nisan günü Anadolu Federasyonutarafından kahvaltı düzenlendi.Kahvaltının yapıldığı salona8 Haziran'daki Grup Yorum konserininafişleri ile 1 Mayıs kutlamalarıile ilgili Belçika HalkCephesi'nin çağrıları asıldı.Belçika Anadolu Federasyonuadına yapılan konuşmada;Devrimci tutsak Nezif Eski'nin direnişinedeğinilerek, direnişin vesaldırının hemen her yerde anlatılması,onursuz aramanın teşhiredilmesi belirtildi. Yine 937 günsonra cenazeleri ailelerine teslimedilen Aygün kardeşlerin cenazeleriiçin verilen mücadele ve örgütlüolmanın gerekleri anlatıldı.Kazanan, OnursuzAramaya Direnen NezifEski OlacakNezif Eski’nin direnişini desteklemekiçin Yunanistan HalkCephesi üyeleri, 30 Nisan günüAtina'nın Fransız Büyükelçiliğiönünde, bir eylem yaparak, Fransızemperyalizmini protesto ettiler.Pankart açmak isteyen HalkCepheliler'i Yunan polisi engellemeyeçalıştı. Yunanistan HalkCepheliler de engellere rağmenpankartı açarak Nezif Eski’ninyalnız olmadığını dayanışma içindeolduğunu haykırdılar. Cephelilerısrarları sonucu Büyükelçilikteçalışan bir görevliyle görüştüler.Görüşmenin ardındaneylem bildiri dağıtılarak bitirildi.Coşkulu TürkülerimizleOmuz Omuza ÇekeceğimizHalaylarlaGücümüzü Göstermek İçin 8Haziran'da TekrarBuluşalımGrup Yorum geçen yıl Avrupa’da bir ilk olarakIrkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek konserinde12.500 kişiyi ırkçılığa karşı birleştirdi. Bu yılOberhausen’da 2. Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek YürekKonseri’yle Avrupa’da yaşayan insanlarımızıdaha büyük bir katılım ve coşkuyla ırkçılığa karşıtekrar birleştirmek istiyor.NSU davasının başladığı bugünlerde nazilertarafından katledilen 9 esnafımız için “Katledilenİnsanlarımız İçin Adalet İstiyoruz” sloganıylaadalet isteğimizi haykıracağız! Bizi katledemeyeceklerini,kanımızın yerde kalmayacağını,adalet talebimizden vazgeçmeyeceğimizi 8 Haziran’dabir kez daha göstereceğiz. Bu yıl dahabüyük, daha kalabalık olacağız, ırkçılığa karşıöfkemizi onbinlerin sesini birleştirdiğimiz tek birsesle daha güçlü haykıracağız.Irkçılığın bir insanlık suçu olduğunu bilen,katledilen insanlarımız için ADALET isteyen,eşit, özgür, kardeşçe bir yaşam talep edenherkesi, bu sese katılmaya çağırıyoruz.Ayrıntılı bilgi için: www.grupyorum.weebly.comwww.facebook.com/grupyorum.konserDirenen HalklarKazanacak!Suriye’nin başkenti Şam’da 29 Nisan günüMezze Semti’nde Başbakan Vail Halaki'yesbombalı bir saldırı gerçekleştirildi. BaşbakanHalaki yara almazken, halktan ölen ve yaralananlaroldu.Aynı gün Şam’ın ticaret ve tarihi merkeziolarak bilinen, Merce semtinde yine bombalıbir saldırı gerçekleştirildi. Saldırı sonucunda 14kişi yaşamını yitirirken, 100'e yakın kişinin yaralandığıaçıklandı.Bu saldırılar, Türkiye dahil, emperyalizminişbirlikçisi ülkelerin Suriye'deki aşırı dinci işbirlikçileredesteği sürdükçe devam edecektir.Saldırının yaşandığı Merci'de halk bir araya gelerek,saldırılara ve emperyalizmin işbirlikçilerinelanet okuyarak, direnmekten vazgeçmeyeceklerinidile getirdi.Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013<strong>TAKSİM</strong>’İ YASAKLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ!55


Sayı: 363<strong>Yürüyüş</strong>5 Mayıs2013AtinaYunanistanYunanistan'ınbaşkenti Atina'da1 Mayıs 3 ayrımitingle kutlandı.Sabah10:30'da SintagmaMeydanı’ndaPAME (Militanİşçi Cephesi) miting düzenlerken, aynı saatlerde Politeknikönünde Meclis dışı sol, birçok sendika, DKÖ ve öğrencilertoplandı. Halk Cepheliler’in de içinde bulunduğu TürkiyeliTutsaklarla Dayanışma Komitesi, yapılan 3 mitingede katıldı.İsveçGöteborg daemekçiler 1 Mayısıbir coşkuylakutladı. İsveç genelindeyaklaşık25 şehirde 1 Mayıskutlandı. Yaklaşık2000 kişi katıldı.Fransa - NancyYURT DIŞINDAKİ 1 <strong>MAYIS</strong> KUTLAMALARIİsveç -GöteborgNancy şehrinde Halk Cepheliler korteji, saat 10.00’daNancy la Gare otobüs duraklarında toplandı. 1 Mayıs’ınanlam ve önemini belirten bir açıklamadan sonra FresnessHapishanesi’nde tutuklu bulunan ve onursuz aramayakarşı açlık grevinde olan Nezif Eski için bildiri dağıtıldıve imza toplandı.Avusturya-InsburgAvusturya -InnsbruckHalk Ceheliler 1Mayıs kutlaması içinLandhausplatzda toplandı.70 kişilik HalkCephesi kortejinde,Alana girerken AlişanŞanli resmi ile ve “AlişanŞanlı Ölümsüzdür!”sloganlarıatıldı.Avusturya -ViyanaHalk Cephesipankartının veViyanaMahir’in Dayı'nınbüyük boypankartlarının etrafındatoplananHalk Cephelilerkızıl bayraklarıcephe yıldızlıflamalarını takarakalarak kortejdeyerlerini aldılar.Halk cephesialanda bir konuşmayaparak 1Mayıs emekçilerinezilen halkla-Avusturya-Grazrın bayramı olduğunu dünyada barış nutukların aksine emperyalistkatliamların dizginsiz sürmesi bütün baskılara karşıAKP hükümetinin oparasyonlarına karşı yüzbinler olunmasıgerektiği vurgusunu yaptı.Avusturya - GrazHalk Cepheliler 80 kişiyle 1 Mayıs alanındaydılar. Umudunsloganları Graz şehrinde de haykırıldı. Coşkulu geçen1 Mayıs saat 11'de başlayarak Graz merkezi olan belediyebinası önünde yapılan konuşmalardan sonra sona erdi.Geleneksel 1 Mayıs PikniklerimizleGeleneğimizi Sürdürüyoruzİngiltere’nin başkenti Londra’nın Lee Walley Park’ında,28 Nisan günü geleneksel 1 Mayıs Pikniği yapıldı.Piknik alanı kızıl bayraklara çevrildi, 1 Mayıs şehidiMehmet Akif Dalcı’nın resminin yer aldığı üç dildenKürtçe, Türkçe ve İngilizce olarak “Yaşasın 1 Mayıs!”pankartı asıldı.Baskı ve Tutuklamalara Karşı TürkiyeliDevrimcilerle Dayanışma Artarak BüyüyorYunanistan'daŞubat ayından Nisanayına kadar birçok gözaltı ile beraber 5 kişi iade talebiyle gözaltına alındı,bir kişi tutuklandı. Artarak devam eden bu saldırılarakarşı, “Türkiyeli Devrimcilere Yönelik Baskı ve TutuklamalaraHayır”, “Hiçbir Politik Mülteci Faşist TürkiyeDevletine iade edilemez” kampanyası çerçevesindenimzamasası açıldı.HalkCephelilerin de içinde olduğu Türkiye’li Politik TutsaklarlaDayanışma Komitesi çağrısıyla başlatılan imza kampanyasına72 kurum imza verdi. Halktan tek tek toplananimzalar içinde SYRIZA'nın üç milletvekili de imzaverdi.56<strong>TAKSİM</strong> 1 <strong>MAYIS</strong> ALANI’DIR!


KULAĞIMIZAKÜPE OLSUNAtasözüEğitim, Her Zaman SahibiniPeşinden Takip Eden Bir ServettirEğitim hiç kaybetmememiz gereken bir güçve zenginliktir.DeyimlerAli Kıran Baş KesenZor kullanarak istediğini yaptırmak.Kıssadan HisseEzilen halklar ve uluslar, kurtuluş için, emperyalizminve uşaklarının “makullüğüne” belbağlamamalıdırlar. Halklar ve uluslar sadecebirliklerini güçlendirerek ve mücadelelerindeazmederek zafere ulaşacaklar.ABD-Ngo Dinh Diem Ekibi’nin Güney Vietnam'aSaldırısı ve Halkın KatledilmesineKarşı Açıklama”, (29 Ağustos 1963), DünyaHakları, Birleşin ve ABD Saldırganlarını veOnların Tüm Uşaklarını Yenin, 2. ed., s.6.Özlü SözHaksızlara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecekher kötülüğe katlanmalıdır.(Hz. Ali)Çattık bir tüccarkeneye“Ne işle iştigalsinBre kene?”“Babalar gibi satarımEvvelallah”Ne edekKime yanakCephe’ye varakÇattık bir tüccarpezevenge“Ne işle iştigalsinBre pezevenk?”“Vatanı pazarlamaklamükellef”ŞiirCephe’ye VarakNe edekKime yanakCephe’ye varakÇattık bir işbirlikçihayınaKur’an tutar bir elindeŞeytanın bayrağını diğerinde“Ne dolanırsın bregafil” dedikCennetimde…Ne edekKime yanakCephe’ye varakRastlaştık bizimFıkraBaba Sözü DinlemekyarenlereSümbül kokuluha gardaşÇiğdem, nergiz,menekşeYıldız yıldız parlarlarBaşlarında yıldızlı bereSürürler ha gardaşÇakalları inlerineKokladıkAydınlandıkCephe’ye vardıkŞadi ÖzbolatNasrettin Hocanın bir oğlu varmış...Tersmi ters... Ne denirse tam tersiniyapan bir çocuk.Bir gün Nasrettin Hoca ile oğlu Akşehir'egiderler. Oradan ikiçuval tuz alırlar ve eşeğe yükleyip köylerinedönmek için yolakoyulurlar.Köylerinin yakınındaki derenin yanınagelirler. Nasrettin Hocaderenin en sığ yerinden karşı tarafa geçer.Oğlu da eşeği sudangeçirmektedir. Nasrettin Hoca birdebakar, ne görsün, eşeğin sırtındakiçuvallardan biri yere değdi değecek.Ne yapsın?Oğlunun da huyunu bildiği için seslenir:-Sevgili oğlum...Çuvallardan biri suyadeğecek. Biraz da asıl da, iyice suyagömülsün.Çocuğun o gün uysallığı üzerindeymiş.Tutup, babasının dediğini yapar.Sarkan çuvalı bastırır. İşte tam oanda, öteki çuvalda semerin üzerindendevrilir.Ve iki çuval birden, hooop suya.Nasrettin Hoca bağırır can havliyle,oğluna:-Ulan ne halt ettin?... İki çuval tuz suyakarıştı.Oğlu yanıtlar:-Kırk yılda bir baba sözü dinleyelimdedik, gene de yaranamadık...‘AKP’NİN ‘KAHRAMAN’ POLİSLERİ


Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimizHüseyin SOYUUĞUR11 Mayıs-17 Mayıs12 Eylül'ünapolitikleştiremediğigençlerimizdenbiriydi.Tüm baskılararağmendevrimcilerinyanında saf tuttu.Yeni Çözümdergisi okuru olan Hüseyin,ODTÜ yurdunda geçirdiği rahatsızlıksonucu 11 Mayıs1987’de aramızdan ayrıldı.Mustafa ALBAYRAKİrfan AĞDAŞ1979doğumluolan İrfanLiseli birdevrimciydi.17yaş ı n-daydı. 13Mayı s1996’da İstanbul Alibeyköy’deKurtuluş gazetesidağıtımı yaptığı sırada,polis tarafından herkesingözü önünde sırtındankurşunlandı. Yaralı olarakpolis otosuna alındı veorada işkenceye devamedilerek katledildi.Mete Nazım DÖLEKKTÜ FatihEğitim FakültesiTarih Bölümümezunuolan Mete,mücadeleyleöğrencilik yıllarındaTÖ-DEF içerisindetanıştı. TÖDEF içindeki mücadeleyıllarının ardından mezunolduktan sonra Elazığ Eğit-Sen içinde yer aldı. 16 Mayıs1994’de ani bir rahatsızlık sonucuaramızdan ayrıldı.Ferahevler’de bölgeyi faşist saldırılardan korumakiçin tutulan gece nöbetlerinden birinde, 16Mayıs 1980’de bir sol grup taraftarlarınca çevrildi,silahı olmasına rağmen kullanmadı ve vurularakşehit edildi.Ali Haydar ŞAHİN12 Mayıs1987’de şehit düştü.Murat, Tokat doğumludur.Halkınınmücadelesinde yeralanbir devrimciydi.Gazi ayaklanmasınınneferlerindendi.13 Mayıs 1995’deMurat ÇUHACI İstanbul Okmeydanı’dasivil faşistlerinbıçaklı saldırısı sonucu şehit düştü.Anıları MirasımızYoldaşları Anlatıyor:İrfan AĞDAŞSevgili İrfan, genç arkadaşım, elinde sattığın derginin kapağındasözü edilen 30 binden biriydin sen.1 Mayıs alanlarını zapteden on binlerden biri. Demokratik birlise isteyen o genç arkadaşlardan biri. Öfkesini, gelecek umudunuCephe'nin kortejine yükleyip yürüyenlerden biri.... Genç arkadaşım, vurulmanla asla eksilmedi sayımız; çünküarkadaşların şimdi daha kinli, çünkü daha dün okulunda tümbu olup bitenlere seyirci kalanlar senin şahsında bu düzeni gördüler...Onlar senin yerini doldurdu bile daha şimdiden.İrfan insanlık değerlerini çok iyi bilirdi. İnsanlara nasıl davranmasıgerektiğini, ne şekilde konuşması gerektiğini iyi bilirdi.Görüşlerine katılmayan kişiler bile O'na saygı duyuyordu. Bensadece İrfan'ın peşinden gideceğimizi söylemek istiyorum.“Sorun varsa, olumsuzluklar varsa karamsarlığadüşeceğimiz yerde, dışımızda göreceğimiz yerde bizçözeceğiz. Sorunlar da bizim ve hep olacak”Maksut PolatMaksut POLATMaksut, 1969 Sivas Divriği Tepahan Köyü doğumludur.1988’de mücadeleye katıldı. Gazi’nin emekçimilitanlarındandı. 1992’de kamp eğitiminin ardındanŞerafettin Şirin Malatya Kır Birliği’nde görevlendirildi.1993 Kasım’da Toros Kır Birliklerini oluşturmak üzeregörevlendirildi. Bu görevini sürdürürken Adana’da YeşilevlerMahallesi’nde 17 Mayıs 1994 bir minibüsten indiğianda, polis tarafından yakın mesafeden taranarakinfaz edildi.Mahmut ZENGİN Eşref ANYIK Ferhat KURTAY Necmi ÖNERDiyarbakır Hapishanesi,12 Eylül Cuntası’nın zulmünün en ağıryaşandığı yerlerden biriydi. Zulüm, bir noktada teslim almıştı bütünhapishaneyi.1982’nin 17 Mayıs’ını 18 Mayıs’a bağlayan gecesinde, dört devrimci,bedenlerini tutuşturarak şehit düştüler. O gece Diyarbakır zindanındayükselen “söndürmeyin, ateşi söndürmeyin... Su döken haindir”seslenişi, teslimiyete, zulme, vahşete meydan okuyor, herkesidirenişe çağırıyordu. Dört yurtsever tutsak tinerli pamuklar ve üçkibritle yeniden ayağa kalkışın öncülerinden oldular.1868’de doğdu. İrlanda ulusal kurtuluş mücadelesininMarksist önderlerindendi. ISRP'nin (İrlandaSosyalist Cumhuriyetçi Partisi) kuruluşunaönderlik etti. İrlanda emekçilerinin ilk silahlı örgütlenmelerindenbiri olan İrlanda Yurttaş Ordusu'nunda kurucusudur.James Connolly, sendikalist görüşleri de olmasınakarşın, 1. emperyalistler arası paylaşımsavaşı döneminde savaşın devrimci bir savaşadönüştürülmesinden yana tutum alarak devrimcicephede yer aldı. 1916 Nisan’ında Dublin’deJames CONNOLLYbaşlatılan ayaklanmada İngilizler tarafından ağıryaralı olarak ele geçirildi. Gizli bir duruşmayla yargılandı ve idama mahkumedildi. Kangrene dönüşen yaraları nedeniyle ayakta duramaz haldeolduğu için bir koltuğa oturtularak kurşuna dizildi. 12 Mayıs 1916onun dünya halklarının mücadelesinde ölümsüzleştiği tarihti.İrfan eline geçen her gazeteyi, dergiyi ve yazıyı okuyan bilinçlibir insandı... Arkadaşlarının O'na ve kişiliğine ne kadar çoksaygı duyduğunu söylememize gerek yok zaten bunu herkes biliyor.Polisler bizleri yıldırmaya, üzerimize baskı yaparak bizi korkutmayaçalışıyorlar. Karşımızda silahlarını dolduruyorlar. Okulukuşatıyorlar. Korkmuyoruz. İrfan'ın katledilmesinin bize verdiğihınç ve öfkeyle onların karşısında olacağız.İrfan bizim arkadaşımız, benim de yoldaşımdı. O'nun cenazesinegidemedim. Giden yoldaşlarımız ve arkadaşlarımızıdövdüler. Ama... şunu söylemek istiyorum; Bir İRFAN gitti, BİNİRFAN geliyor. Bizi asla yıldıramayacaklar.İrfan, halkı için bu yola girmişti. Ezilen kesimin, baskının, zulmün,sömürünün olduğu her yerde İrfan'ı görüyorduk. Biz arkadaşlarıne zaman dara düşsek yardımımıza koşmuştur. Her zamanmücadele etmek isteyen bir insandı. Kararlıydı, bizlere zaferebir gün mutlaka ulaşılacağını söylerdi. İnançlıydı. Öğrendiğiher şeyi bizlere öğretiyordu. Bu yol için ölmeyi göze almıştı.İnsanlara bir çok şey kazandırmaya çalışıyordu.... İrfan'ın sattığı gazeteyi satacağız. Gelip bizi de vursunlar.... İrfan'ın yarım bıraktığı işi biz devam ettireceğiz. Onlar bir İrfanaldılar, hepimiz birer İrfan'ız.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!