17.05.2013 Views

Özofagus Yaralanmaları - Journal of Clinical and Analytical Medicine

Özofagus Yaralanmaları - Journal of Clinical and Analytical Medicine

Özofagus Yaralanmaları - Journal of Clinical and Analytical Medicine

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Primer Fokal Hiperhidroz<br />

421<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Nazif Zeybek, Ramazan Yıldız<br />

Giriş<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarında travmatik nedenler, eskiden 3. sırada yer almaktayken<br />

günümüzde tanı ve tedavi amaçlı endoskopik uygulamaların daha sık yapılması nedeniyle<br />

iatrojenik yaralanmalar ilk sırayı almıştır[1,2]. Sıklık sırasına göre görülen diğer<br />

sebebleri yabancı cisim perforasyonları, trauma, tümör ve diğer nedenler oluşturmaktadır[3,4].<br />

Travmatik öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına en sık servikal kısımda(%56,5) Killian üçgeninde<br />

rastlanmakta, bunu sırasıyla torasik(%30), abdominal(%17) kısımlar izlemekte,<br />

%2 oranında da kombine şekilde rastlanmaktadır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un penetran yaralanmaları<br />

nadirdir fakat travmatik perforasyonları daha da nadir görülmektedir[4,5,6].<br />

Literatürde ilk öz<strong>of</strong>agus rüptürü, M.Ö 1800’de Smith papirüsünde travmaya bağlı<br />

öz<strong>of</strong>agus rüptürünün dikilerek tamirinden bahsedilmiştir[7]. Boerhaave, 1724 yılında<br />

post emetik özefagus rüptürünün klinik seyri ve otopsi bulgularından bahsetmiştir[8].<br />

Cram ve arkadaşları 1954 yılında, 2 olguya öz<strong>of</strong>agus spontan perforasyonu nedeniyle<br />

cerrahi işlem uygulamışlar ve olguların perforasyonu başlatıcı faktörünün kusma<br />

olduğunu belirtmişlerdir[9].<br />

Barretin 1946 yılında öz<strong>of</strong>agus rüptürünü cerrahi onarımla tedavi ettiğini bildirmesiyle,<br />

ilk defa öz<strong>of</strong>agus cerrahisi tekniklerine ışık tutulmuş ve aynı yıl, Olsen, Clagett<br />

ve Barrettin spontan rüptürlerde başarılı tamir yaptıkları bildirilmiştir. Daha sonra<br />

1954 yılında Moynihanın 200 vakalık basınca dayalı spontan perforasyon serisinden<br />

bahsedilmiştir[10,11]. Fakat öz<strong>of</strong>agus cerrahisinde yeni teknik uygulama ve deneyim<br />

kazanma konusunda beklenen hızlı ilerleme olmamıştır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> cerrahisi konusunda<br />

deneyimler gelişinceye kadar, özefagus perforasyonu ölümcül seyretmekte<br />

idi. Ancak, literatüre bakıldığında özellikle son 20 yıldaki cerrahi teknik ve postoperatif<br />

bakım konusundaki ilerlemelerden dolayı mortalite ve morbidite oranlarında ciddi<br />

azalmalar olmuştur.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonlarında tanı için geçen süre çok önemlidir. Zamanında ve hızlı<br />

tanı konulamadığında çok üzücü ve mortal seyretmektedir. Tedavi edilen vakalarda


43 2<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

ise geç dönemde, perforasyon yerinde striktür gelişebilmektedir[12].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>taki yaralanmalar anatomik yerleşimine göre servikal, torasik ve intraperitoneal<br />

al<strong>and</strong>a gerçekleşebilir. Perforasyon olduğunda kural dışı seyir gösterir. Çünkü<br />

öz<strong>of</strong>agus perforasyonu mediastende kirlenme ve enfeksiyona sebep olduğundan oldukça<br />

mortal seyretmektedir.<br />

Etiyoloji<br />

Literatürde öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarının insidensi %3.4’e kadar ulaşmaktadır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong><br />

perforasyonlarının sebebleri, 559 olgudan oluşan bir seride en sık olarak sırasıyla<br />

iatrojenik(%59), spontan(%15), fleksibl endoskopi(%0.03), rijit endoskopi(%0.11),<br />

operatif injuri ve dilatasyonlarda dilatatörün tipine göre %0.09-22 arasında değişmektedir[3,13,14].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmaları çeşitli şekillerde sınıfl<strong>and</strong>ırılabilir. Bunlardan biriside Younes<br />

ve arkadaşlarının yaptığı sınıflamadır. Bu sınıflama yaralanmaların tedavi farklılıkları<br />

dikkate alınarak yapılmıştır.[11]. Bu sınıflama güncel pratik kullanım kolaylığı için<br />

girişimsel olan ve olmayan nedenlere görede modifiye edilebilir[Tablo:1].<br />

Tablo 1. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> Perforasyon nedenleri<br />

I. Lümen dışı nedenler<br />

1. Travmaya sekonder<br />

1. Peneran<br />

• Sivri uçlu-kesici aletle<br />

• Ateşli silahla<br />

2. Künt<br />

• CPR<br />

• Travmatik ezilme<br />

• Heimlich manevrası<br />

3. Barotravma<br />

• Postemetik<br />

• Blast etki<br />

• Basınçlı gazın direkt etkisi<br />

4. Yabancı cisim<br />

5. Spinal kord hasarı<br />

6. Servikal/Torakal implantlar<br />

2. Ameliyata sekoder<br />

• Tiroid cerrahisi<br />

• Ant. SVC***<br />

• Vagotomi<br />

• Anastomozlar<br />

• Torakotomi<br />

• Fundoplikasyon<br />

3. Radyasyona sekonder<br />

• Brakiterapi<br />

• Radyoterapi<br />

*EKG, ekokardiografi<br />

**ERCP, endoscopic retrograde cholangiopancreatography<br />

*** Anterior servikal cerrahi<br />

II. Lümen içi nedenler<br />

1. Mekanik-Spontan<br />

1. Terapötik/diagnostik ilaça sekonder<br />

• Tablet/Kapsüller<br />

• Sıvılar<br />

2. Kusma, öğürme<br />

3. Striktür, web, ring<br />

4. Erozif/Ülseratif<br />

5. Barret’s öz<strong>of</strong>ajiti<br />

6. Kanserler<br />

2. Şimik yanıklara sekonder<br />

1. Alkali-Asit(kazaen/suicid)<br />

2. Temizlik maddeleri<br />

3. Ticari kimyasallar<br />

4. Nötral PH’lı maddeler<br />

II. İatrojeik nedenler<br />

1. Tanı amaçlı girişimler<br />

1. Öz<strong>of</strong>agogastroduodenoskopi<br />

2. Endosonografi<br />

3. Transöz<strong>of</strong>ageal EKG*<br />

4. ERCP*<br />

5. Biopsi<br />

11. Tedavi/palyatif amaçlı girişimler<br />

1. Endoskopik reflü çalışmaları<br />

2. Nazo/oragastrik tüp<br />

3. Endotrakeal tüp<br />

4. Stent uygulanması<br />

5. Bujinaj<br />

6. Skleroterapi<br />

Yaralanma; künt darbelerle, penetran cisimlerle, kimyasal madde içilmesiyle yada barotravmaya<br />

bağlı olarak öz<strong>of</strong>agusun herhangibir yerinde hasar oluşturabilir[5,7,14].<br />

Yabancı cisim yutulması ile ilgili yaralanmalar, faringo-öz<strong>of</strong>agial alan, aortik arkın<br />

çaprazl<strong>and</strong>ığı bölüm ve kardioöz<strong>of</strong>agial alan gibi fizyolojik darlık bölgelerinde oluşur.<br />

Yabancı cisim daha uzun süre öz<strong>of</strong>agusta kalırsa bası yarası görülebilir. Tanı ve teda-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

vi amaçlı yapılan endoskopik girişimler öz<strong>of</strong>agusta yaralanmaya sebep olabilir[14].<br />

Koroziv madde alımı sonrası erken dönemde uygulanan bujinaj sıklıkla öz<strong>of</strong>agusta<br />

perforasyonla sonuçlanır. Ayrıca, Starck cihazı ile kardiyada yapılan dilatasyonda, laserasyon<br />

ve perforasyona neden olabilir[15].<br />

Zorlu kusmalar sonucu spontan rüptür (Boerrhaeve Sendromu) ile boyun, toraks ve<br />

abdomene yönelik künt travmalarda öz<strong>of</strong>agusta yaralanmaya neden olabilmektedir[8].<br />

Mediastende bulunan tümörlere yönelik uygulanan radyoterapinin neden olduğu<br />

radyasyon injurisi öz<strong>of</strong>agus fistülü gelişimi ile sonuçlanabilir[16].<br />

Asit yada bazik(kül) madde yutulmasıda öz<strong>of</strong>agusta ciddi nekroz ve perforasyonla<br />

sonuçlanan yaralanmaya sebep olabilmektedir. Hasarın derecesi yutulan maddenin<br />

miktarı ve içeriğine bağlı olarak değişir. Asit yutulması öz<strong>of</strong>agusun süperfisyal tabakasında<br />

büyük çoğunlukla koagülasyon nekrozuna sebeb olur. Bazik madde yutulmasını<br />

takibende aşırı derecede nekroz öz<strong>of</strong>agusun tüm tabakalarında oluşur ve sonuçta<br />

perforasyon oluşabilir[12,17]. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>ta koroziv yaralanmanın en korkulan<br />

komplikasyonu mediastinittir[16,17,18].<br />

Aşırı miktarda korozif madde yutulmasından iki hafta sonra perforasyon, daha geç<br />

dönemde ise komplikasyon olarak skatrisiyel kontraktüre bağlı öz<strong>of</strong>agusta kısalma<br />

ve ülserasyon olmaktadır[18,19].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>ta iatrojenik yaralanma daha çok pnömonektomi ile radikal lenfadenektomi<br />

gibi torasik ameliyatlar sırasında görülür. Bu vakalarda devaskülarizasyon ve<br />

ilerleyen nekroz gelişimi sonucunda 1-2 hafta sonra öz<strong>of</strong>agusta perforasyon görülür[19].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yada komşu organları için yapılan ameliyatlar esnasında diseksiyon yaparken<br />

yaralanmaya sebeb olunabilir. Ayrıca, komşu organ yada yapılar uygulanan protez<br />

malzemelerinin migrasyonu görülebilir[20]. Toraks içinde yapılan diseksiyon da<br />

öz<strong>of</strong>agus yaralanmasına neden olmaktadır. Torasik bölümde ise bronşial arter embolektomi,<br />

pnömonektomi, pulmoner transplantasyon sonrasında perforasyonla karşılaşılabilir[21].<br />

Alt 1/3 torakal bölümde ise akalazya, gastro-öz<strong>of</strong>ageal reflü için yapılan<br />

ameliyatlar sonrasında %7 oranında görülebilir. Antireflü işlemlerinde, abdominal<br />

trunkal vagotomi de gerginliğe bağlı yaralanma nedenlerindendir[22]<br />

İatrojenik öz<strong>of</strong>agus perforasyonları sıklıkla endoskopiye, dilatasyona, takılan stentlere,<br />

yutulan yabancı cisimlere nadirende skleroterapiye bağlı olarak gelişebilir. Eskiden<br />

yabancı cisimler çıkarılırken özellikle rijid endoskopi kulanıldığı için perforasyon<br />

daha sık görüldüğü bildirilmektedir. Günümüzede dilatatörün tipi ve işlemi yapanın<br />

deneyimine bağlı olarak oranlar değişmekle birlikte, perforasyon oranının %51’e<br />

düştüğü, bunlarında %43’ünün öz<strong>of</strong>agoskopi, balon dilatasyonu ve buji girişmleriyle<br />

olduğu bildirilmiştir[23]. Bu nedenle uygulamayı yapan hekimin perforasyonu düşündüren<br />

semptom ve bulguları titizlikle takip etmesi gerekmektedir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>taki penetran bıçak yaralanmalarının çoğunluğu servikal bölgededir, çünkü<br />

torasik öz<strong>of</strong>agusa ulaşmak zordur. Mediyasteni geçen ateşli silah veya şarapnel yaralanmaları<br />

öz<strong>of</strong>agusla birlikte genellikle diğer hayati organlarda da hasar oluşturabilir[23,24].<br />

Karın yaralanmalarına sıklıkla toraks yaralanmalarıda eşlik etmektedir. Torakoabdominal<br />

yaralanmalar içinde öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına %1.9 oranında rastlanmaktadır[25].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanması olduğunda erken tanı ve torakotomi zorunluluğu<br />

vardır. Zira, tanıdaki geçikme morbidite ve mortaliteyi oldukça arttırmakta, erken<br />

tanı ise hayat kurtarıcı olmaktadır[26,27].<br />

Yutulan yabancı cisimler içinde en çok %59.4 oranıyla(..ki bunlar; madeni para(%17.1),<br />

44 3


45 4<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

plastik oyuncak ve materyal(%10.9), iğne(14.9), misket, yüzük, düğme, çivi, pil, küpe,<br />

diş protezi gibi) inorganik maddelerdir. Organik maddeler %33.7 oranında, kemikkıkırdak(%24),<br />

öz<strong>of</strong>agoskopi(%6.85), et parçası(%6.3) ve kuru yemiş(%3.4) gibi maddeler<br />

tespit edilmiştir[27]. Bu maddeler öz<strong>of</strong>agusu birkaç yolla yaralayabilir metal<br />

para veya stent gibi uzun süre öz<strong>of</strong>agusta kaldıklarında duvarı erode edebilirler[28,29,30].<br />

Yutulan obje keskin veya düzensiz kenarlı ise kolayca penetre olabilir.<br />

İğne, çengelli iğne, metal diş köprüsü veya balık kılçığı gibi objeler trakea, aorta<br />

ve sol atrium gibi komşu yapılara penetre olabilir. Anestezi esnasında takılan kombi<br />

tüpe yada üst gastrointestinal kanamaların tedavisi için uygulanan skleroterapiler<br />

sonrasında perforasyon görülebilir[31,32,33]. .<br />

Servikal yerleştirilen metal implantlara bağlı, öz<strong>of</strong>agusun komşu organlarına intratorasik<br />

diseksiyon yapılırken, açık yada laparoskopik hiyatal herni tamirlerinde veya<br />

abdominal trunkal vagotomi yapılırken gerginliğe bağlı özfagus yaralanmaları meydana<br />

gelebilir[13,34,35].<br />

Kazaen çocukların otomobil iç lastiği supabı açıp solumaları, bilateral spontan pnömotoraks<br />

durumları, Heimlich manevrası yapılması baro travmayla perforasyona neden<br />

olabilir[35,36].<br />

Literatürdeki öz<strong>of</strong>agus perforasyonu ile ilgili serilerde, uygulanan farklı tedavi modaliteleri<br />

olsada mortilite %16-25 arasında değişmektedir. Bildirilen serilerde morbidite<br />

ve mortalite oranları; yaralanmanın lokalizasyonuna, tipine, süresi ile tedavi<br />

arasında geçen zamana bağlı olarak değişmektedir. Lokalizasyonuna göre mortalite<br />

oranları ise servikal perforasyonlarda %6, torasik perforasyonlarında %34 ve abdominal<br />

perforasyonlarında %29, enstrümantasyona bağlı mortalite %19, barojenik<br />

rüptürlerde %39, travmada %9 olduğu tespit edilmiştir[23].<br />

Yaralanmalar; hekimin deneyimli olmadığı, entübasyonda yeterli önlemlerin alınmadığı,<br />

aşırı sekresyon, travma, kan veya diğer nedenlerle görüş alanı bozulduğu durumlarda<br />

daha fazla olmaktadır. Oysa, iatrojenik perforayonlarda sebeb olmayı önlemek<br />

daima tedavi etmekten her zaman üstündür.<br />

Öz<strong>of</strong>agoskopi ve gastroskopinin yabancı cisim çıkarılması veya striktür durumunda<br />

dilatasyon uygulanması eğitim almış ve deneyim kazanmış kişilerce yapılmalıdır.<br />

Zira, iatrojenik öz<strong>of</strong>agus yaralanma insidensinin eğitimle ilişkili olduğu tartışmasız<br />

kabul edilmektedir. İşlemi yaparken bir kısım komplikasyondan kaçılamasada, ısrarcı<br />

davranarak kör bujinaj işleminden kaçınılmalıdır. Bunun için klavuz teli geçirdikten<br />

sonra dilatatör kullanılması iyi tercih olur. Striktürü dilate ederken, her bir işlemde<br />

sadece üç ardışık dilatatör kullanmanın iyi prensib olduğu, hızlı dilatasyon işlemi<br />

yapmamak gerektiğini prensib edinmek gerekir. Çünkü, endoskopist kronik striktürleri<br />

hissederek öğrenmelidir. Bu nedenle, mükerrer dilatasyonları, aynı endoskopistin<br />

floroskopi ve klavuz tel eşliğinde fleksbl fiberoptik alet kullanarak yapması daha<br />

güvenlidir. Kısacası, öz<strong>of</strong>agoskop daima 12-14F Jackson bujisi üzerinden takılmalı,<br />

lümen görülmeden buji asla ilerletilmemeli ve kanama yada perforasyona neden olmamak<br />

için gerekmedikçe sapsız lezyonların biopsisi yapılmamalıdır. Yüzeyel biyopsilerde<br />

penetrasyon yapabilen 3-4 mm’lik forsepslerden ziyade fiberoptik sistemin<br />

1mm’lik biopsi forsepsleri kullanılmalıdır[37].<br />

Klinik görünüm<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmasından sonra gelişen enfeksiyon sepsis ve şoka kadar değişen<br />

klinik tablo oluşturur. Semptom ve bulgular sebebe, lokalizasyona ve perforasyonun<br />

oluş zamanına göre değişir. Ağrı, ateş, yutma güçlüğü ve dispne en sık görülen semp-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

tomlardır. Barojenik perforasyonlarda kusma, alt torasik ağrı ve cilt altı amfizemden<br />

oluşan Mackler triadı olarak isimlendirilen semptomlar görülür[4,24].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un servikal, intratorasik ve intra-abdominal lokalizasyonunun olmasının yanısıra<br />

hasarın büyüklüğüne, ekstravazasyonun yaygınlığına ve yaralanmadan tedaviye<br />

kadar geçen zamana bağlı olarak hastanın kliniği değişmektedir. Ancak, ağrı, ateş,<br />

yutma güçlüğü ve dispne en sık görülen semptomlardır. İnjurinin lokalizasyonu, nedeni,<br />

teşhis ve tedavi arasında geçen süreç, perforasyon olgularına yaklaşım tarzını belirler.<br />

Servikal perforasyonlarda disfajiye eşlik eden ciltaltı amfizemi ve boyunda lokal<br />

enflamasyon görülürken, torasik olanlarda göğüs ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü<br />

ile birlikte pnömotoraks bulguları ön pl<strong>and</strong>a olabilir[37,38,39,40].<br />

Abdominal kısım perforasyonlarında ise hastalar sıklıkla akut karın tablosu ile gelebilir[23].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yabancı cisim yaralanmalarında ise en yaygın görülen belirti ve bulgular;<br />

hipersalivasyon, takılma ve batma hissi, disfaji, trakeal aspirasyon ve odin<strong>of</strong>ajidir[11,27].<br />

Yutulan yabancı cismin öz<strong>of</strong>agustaki lokalizasyonu uygulanacak tedavi alternatifini<br />

seçmede önemlidir. Çünkü, yabancı cisimler genellikle öz<strong>of</strong>agusun anatomik darlık<br />

bölgelerine takılmaktadır. Yabancı cisimlerin en sık birinci darlık düzeyinde takıldıkları<br />

bildirilmektedir[32]. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>a takılan yabancı cisimler daha alt seviyedeki gastrointestinal<br />

sisteme takılan yabancı cisimlerden farklıdır. Takılan cisimler; öz<strong>of</strong>agusun<br />

spontan pasajı küçülttüğü, oluşan ödem nedeniyle yabancı cismi sarıp girişimsel<br />

işlemi zorlaştırdığı ve perforasyonunun diğer mide, duodenum, jejunum ve kolon gibi<br />

diğer gastrointestinal sistem organ perforasyonundan daha fatal seyirli olduğu için<br />

tanısı konar konmaz çıkarılmalıdır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yabancı cisminin çıkarılma süreci uzadıkça<br />

klinik semptom ve bulgular daha karmaşık hale gelir. Tanıda gecikme, apseli<br />

veya apsesiz mediastinit, trakeo-öz<strong>of</strong>ageal fistül, öz<strong>of</strong>ago-vasküler fistüller, yabancı<br />

cisim migrasyonu ve psödo divertiküllere neden olabilir. Çoğu merkezde öz<strong>of</strong>agus<br />

yabancı cisimleri için kullanılan st<strong>and</strong>art tedavi yöntemi rijid öz<strong>of</strong>agoskopidir. Günümüzde,<br />

özellikle erişkin hastalarda, genel anestezi gerekmeden birçok olguda fleksibl<br />

endoskopi ile yabancı cisimler çıkarılabilmektedir[11,32].<br />

Endoskopik işlem esnasında oluşan perforasyon, endoskopist tarafından fark edilirse<br />

büyük olasılıkla yaygın kontaminasyon önlenebilir. Perforasyon şüphesi olduğunda<br />

derhal geniş spekturumlu antibiyoterapiye başlanmalıdır. Endoskopiye bağlı iatrojenik<br />

perforasyonun semptom ve bulguları sıklıkla servikal bölgede ağrı, yutkunmakla<br />

ağrı olması(odin<strong>of</strong>aji) ve yutma güçlüğü(disfaji) şeklindedir. Genellikle hastanın hemoptizi<br />

şikayeti vardır. Fizik muayenede, boyunda şişlik, ciltaltı anfizemi ve derin palpasyonda<br />

ağrı tesbit edilir. Başlangıçta asemptomatik olabilir fakat, ağrı birkaç saat<br />

içinde boynun fleksiyon veya ekstansiyonunda ense sertliği ile ortaya çıkabilir[7,23].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un süperfisiyal yaralanmalarında belirgin üst gastrointestinal sistem kanaması<br />

görülür. Diğer y<strong>and</strong>an açık yada penetran yaralanmalar semptomatik boyun<br />

amfizemi, mediastinit, plevral ampiyem yada peritonite neden olur[17,19,23].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonunda akut mediastinit ciddi mortal seyreden bir komplikasyondur.<br />

Servikal veya üst torasik öz<strong>of</strong>agusun perforasyonu, genellikle oronazal ve yutulan<br />

gıdaların mediasteni kontamine etmesiyle birliktelik gösterir. İlk bakteriyel kontaminasyondan<br />

sonra birkaç saat içinde ödem, bol pürülan ve kötü kokulu eksüda ile<br />

aşikar nekroz gelişir ve doku nekrozu sürecin major bir komponentini oluşturur.<br />

46 5


47 6<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Tanısal yaklaşım<br />

Multipl organ sistem yaralanması olan travma hastalarıyla karşılaşıldığında anamnez<br />

kısa fakat özet alınır. Potansiyel öz<strong>of</strong>agus yaralanmasını değerlendirirken, değerlendirmeyi<br />

yapan cerrah yaralanma mekanizmalarından ve öz<strong>of</strong>agusta hasar yapacak<br />

potansiyel nedenlerden haberdar olmalıdır. Penetran travma, patlama ve yüksek<br />

basınçlı gaz yaralanmasına maruz kalan her hasta öz<strong>of</strong>agus problemlerinin potansiyel<br />

adayı olduğu hatırlanmalıdır.<br />

İatrojenik yaralanma sonucu gelişen semptomlar varsa perforasyondan şüphelenilmelidir.<br />

İşlemden hemen sonra çekilen göğüs grafiğinin tanı değeri %90 oranlarındadır.<br />

Ancak, %10 negatif sonuç verebileceği unutulmamalıdır. Toraks grafisindeki<br />

patogonomik bulgular; pnömotoraks, ciltaltı amfizemi, hidrotoraks, mediastinal genişlemedir.<br />

Diğer tanı yöntemleri suda eriyen opak madde ile öz<strong>of</strong>agus pasaj grafisi,<br />

metilen mavisi içirilmesi, tomografi ve öz<strong>of</strong>agoskopidir[23,24].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmaları cerrah ve radyoloğun multidisipliner yaklaşımını gerektiren<br />

yaralanmalardır. Göğüs cerrahisi ve Gastroenteroloji klinikleri aşağıda belirtilen soruların<br />

yanıtını bulmalıdır[41].<br />

• Perforasyon transmural mıdır- intramural mıdır?<br />

• <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>taki lokalizasyonu( 1/3 alt, orta yada üst) nerededir?<br />

• Defektin büyüklüğü nedir?<br />

• Kontrast madde ekstarvasyonu varmı? Diffüzmü? iyi tanımlanabilmektemidir?<br />

• Kontrast madde öz<strong>of</strong>agustan çıktıktan sonra dağılmakta mıdır? öz<strong>of</strong>agus lümenine<br />

geri geliyor mu?<br />

• Plevral tutulum bulgusu varmıdır? varsa hangi bölgede tutulum vadır?<br />

• Abdominal tutulum varmıdır?<br />

• Hastanın aynı zam<strong>and</strong>a herhangi bir öz<strong>of</strong>ageal hastalığı varmıdır?<br />

Perforan öz<strong>of</strong>agus yaralanması varsa, fizik muayenede spesifik bulgular değerlendirilmelidir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> içeriğinin ekstravazasyonu olduğunda eşlik eden inflamasyon ve<br />

ateş sıklıkla taşipne yapar. Ciltaltı anfizem genellikle servikal bölgede ve supraklavikular<br />

fossada bulunur. Torasik öz<strong>of</strong>agus perforasyonları hava hızla freno-öz<strong>of</strong>agiyal<br />

membranlardan kafa tabanına yayıldığından erken dönemde bu bölgelerde cilt altı<br />

amfizemine neden olurlar. Bu iki anatomik yapı arasında hava geçişini engelleyecek<br />

anatomik bariyer yoktur[37,38,39,40].<br />

Perforan öz<strong>of</strong>agus yaralanması birkaç laboratuvar testinde değişikliğe neden olabilir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> içeriğinin provoke ettiği yoğun inflamasyon reaksiyonu lökosit sayısında<br />

hızlı bir artış ve sola kaymaya neden olur. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> içeriği bir veya her iki plevra<br />

boşluğuna ekstravaze olarak solunum fonksiyonlarının kısıtlanmasına neden olabilir.<br />

Oluşan solunum kısıtlanması rölatif hipoksi ve asidozu yansıtan arter kan gazları<br />

değişikliklerine neden olur.<br />

Plevral mayide yüksek amilaz değerlerinin tespiti tanı için önem taşır. Bu durumda<br />

idrar amilazı ölçümü özellikle gereklidir. Benzer şekilde hemogram değerleri inflamasyondan<br />

dolayı sıvı kaybıyla oluşan hemokonsantrasyonu yansıttığı hatırlanmalıdır.<br />

Kırk yaş üstü tüm hastalarda perikard çevresindeki inflamatuar sıvının yapabildiği<br />

EKG değişikliklerini ve miyokard bozukluklarını değerlendirmek için EKG istenmelidir.<br />

Kalp çevresindeki öz<strong>of</strong>agus içeriğinin, EKG’de perikarditi düşündüren değişiklikler<br />

yaptığı bilinmektedir[37,41].<br />

Yaralanmayı takiben ilk 24 saat içinde veya daha sonra saptanan olgular tamamen<br />

farklı klinik tablo gösterebilir. Yaralanmaya uygulanan primer onarımda %25 mortalite,<br />

%39 fistül oluşumu ve desteklenmiş primer onarımda %13 fistül gelişimi bildi-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

rilmiştir. Oral olarak beslenen ve antibiyotik tedavisi başlananlar mediastinit tablosu<br />

ilerledikten sonra müracaat edebilir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonu ciddi bir klinik durum<br />

olup primer onarımda dahi %25 mortalite ve %39 fistül oluşumu, desteklenmiş primer<br />

onarımda %13 fistül gelişimi bildirilmektedir (20). Bu nedenle erken tanı ve ilk<br />

24 saat içinde tedavi modalitesi seçilmelidir.<br />

Göğüs, batın ve boynun düz grafileri, öz<strong>of</strong>agus yaralanmasını saptamada oldukça yararlıdır.<br />

Toraksın posteroanterior ve lateral grafilerinde sıklıkla mediastinal anfizem<br />

görülür. Amfizem perikard gibi mediasten yapılarının etrafına ve boyuna yayılır. Pnömotoraks,<br />

plevral effüzyon ve cilt altı amfizemde bu grafilerde görülebilir. Boynun<br />

lateral yumuşak doku grafileri öz<strong>of</strong>agus ve trakea etrafındaki havayı, öz<strong>of</strong>agus içeriğini,<br />

veya her ikisini birlikte gösterebilir. Hava ve öz<strong>of</strong>agus içeriği ile trakea hava<br />

sütununun yer değiştirmesi diagnostik olabilir. Lateral servikal vertebra grafilerinde<br />

retrotrakeal mesafenin genişlemesi önemlidir. Bu mesafe normalde 1-1.5 cm’dir<br />

ve öz<strong>of</strong>agusu içermektedir. Ödem veya ekstravazasyon bu mesafenin genişlemesine<br />

neden olur.<br />

Göğsün dekübis pozisyonda çekilen grafileri, öz<strong>of</strong>agus içeriğinin plevra boşluklarına<br />

ekstravazasyonunu gösterebilir. Düz ve ayakta çekilen abdominal grafilerde peritoneal<br />

öz<strong>of</strong>agus perforasyonuyla birlikte periton kavitesinde serbest hava görülebilir.<br />

Tanıda altın st<strong>and</strong>art suda çözünen kontrast maddenin ekstravazasyonu ve bilgisayarlı<br />

tomografidir. Penetran öz<strong>of</strong>agus perforasyonu sıklıkla kontrast öz<strong>of</strong>agografi<br />

ile ortaya konulur. Bu tetkik erken dönemde yapılmalıdır. Kontrast maddenin seçimi<br />

önemlidir. En sıklıkla kullanılan maddeler metil glutamin (meglümin), diatrizoat<br />

(gastrografin), baryum, hypaqua gibi suda çözünür maddeler ile lipiodol gibi iyotlu<br />

yağlardır. Baryum tanıda kesin etkili, yüksek kontraslı bir maddedir. Fakat, steril<br />

olmayan yabancı madde olarak mediastenden asla tamamen uzaklaştırılamaz. Olguların<br />

çoğunda, öncelikle gastrografin gibi suda çözünür bir kontrast madde kullanılır<br />

[41]. Çünkü, baryuma göre vücut dokularına daha az reaktiftir. Gastrografin<br />

streril, visköz ve rölatif olarak kontrastça yüksektir. Lipiodol %40 oranında iyotludur<br />

ve bunun için yüksek kontrastlı aj<strong>and</strong>ır, oldukça viskozdur ve dokuya iritan değildir.<br />

Eğer, 20 ml’den fazla kullanılırsa iyot absorbsiyonu akut iodizme neden olabilir.<br />

Kontrastlı inceleme en iyi görünümleri değerlendirebilen deneyimli bir radyolog tarafından<br />

floroskopi ile yapılır. İyi bir inceleme hastaların %90’ında doğru tanı koydurur.<br />

Eğer, suda çözünür kontrastla perforasyon bulunmazsa daha iyi rezolüsyon için<br />

baryum kullanılabilir[36]<br />

Kontrast maddenin trakeobronşial ağaca kaçmaması için çok dikkat edilmelidir. Çünkü<br />

yoğun pnömoniye neden olabilir. Eğer, perforasyon baryum öz<strong>of</strong>agogramla saptanamamışsa<br />

toraks bilgisayarlı tomografisi (BT) istenebilir. Bazı durumlarda BT, st<strong>and</strong>art<br />

grafilerde görülmeyen kontrast maddenin çok küçük ekstravasyonlarını saptayabilir.<br />

BT, st<strong>and</strong>art kontraslı grafide saptanamayan küçük metal ve yabancı cisimleri<br />

lokalize etmek içinde kullanılabilir. BT amfizemli doku planlarını ve gelişen mediastinal<br />

abseyi net olarak gösterir. Ayrıca, BT mediastendeki infeksiyöz procesin vertikal<br />

yayılımını tesbit etmeye yardımcı olur.<br />

Tanıda endoskopinin yeri hava verilerek küçük perforasyonları belirgin hale getirmesi<br />

ve ekstravazasyonu arttırma olasılığından dolayı tartışmalıdır. Fakat, öz<strong>of</strong>agoskop<br />

ilk 2 gün içinde, tercihen 12 saat içinde ve perforasyon olasılığı dikkate alınarak<br />

fleksibl endoskopla yapılmalıdır. Endoskopi maksimum titizlikle ilk lezyon fark edilene<br />

kadar ilerletilmelidir. Rijit endoskopi sadece öz<strong>of</strong>agusa takılı kalmış maddelere<br />

bağlı yaralanmalarda endikedir. Piller yüksek konsantrasyonda güçlü alkali madde-<br />

48 7


49 8<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

ler içermesi nedeniyle dış kapsülünün hasarlanması durumunda öz<strong>of</strong>aguta uzun süreli<br />

hasar nedeni olabilir. Bu tip olgularda pilin acil çıkarılma zarureti vardır. Mediastinit<br />

veya perforasyonu düşündürecek semptom ve bulgular yoksa oral sıvı gıdalar<br />

alabilir[37,41]<br />

Yaralanmanın ilk değerlendirilmesininden sonra 3-4 hafta içinde endoskopi ile tekrar<br />

değerlendirme yerine kontrastlı tetkiklerle değerlendirilebilir. Bujinaj işlemlerine<br />

skatris formasyonunun erken fazında (üçüncü- dördüncü hafta) başlanması önerilmektedir[37]<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonları deneyimli endoskopistlerin ellerinde bile kolayca gözden<br />

kaçabilir. Eğer, yaralanma krik<strong>of</strong>arengeus bölgesindeyse endoskopun laserasyon sahasına<br />

girmesi, onu daha fazla büyütmesi veya ilave kontaminasyon yaratması oldukça<br />

olasıdır. Hem rijid hemde fleksbl endoskopi özogfagus yaralanmalarını değerlendirmede<br />

kullanılmaktadır. Kontraslı incelemelerde tanı konulamayan kimi olgularda<br />

öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarını lokalize etmede endoskopi yararlı olmaktadır. Çoğunlukla<br />

fiberoptik endoskop kullanılır.<br />

Klinik ve radyografik bulgular şüpheli ve kontraslı incelemeler negatif olduğu zaman<br />

öz<strong>of</strong>agusun yaral<strong>and</strong>ığını kabul etmek muhtemelen daha güvenlidir. Birçok merkezde<br />

diğer bulgulara bakılmaksızın yaralanmanın platismayı geçtiği durumlarda tüm yaralanmalar<br />

eksplore edilmektedir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarında tedavi<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarında uygun tedavinin seçimi yaralanmanın anatomik yerine,<br />

hastanın durumuna ve travmadan sonra geçen zamana göre yapılır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> hasarı<br />

olan hastaya en pratik tedavi yaklaşım, medikal(konservatif) veya cerrahi(onarım,<br />

diversiyon, drenaj,yada rezeksiyon) şeklinde sınıfl<strong>and</strong>ırılabilir(Tablo:II). Ancak, perforasyonun<br />

lokalizasyonuna göre yaklaşımın değişebileceğide aşikardır. En iyi sonuçların<br />

tanısı erken konulmuş primer onarım yada geç dönemde öz<strong>of</strong>ajektomi ve gastrik<br />

rekonstrüksiyonun uygun olduğu olgularda sağl<strong>and</strong>ığı bildirilmektedir. İatrojenik perforasyonlarda<br />

erken tanı konulan ve konservatif kalınan olgularda hiç mortalite olmadığı<br />

bildirilmektedir[24].<br />

Tedavi yaklaşımlarının sonuçlarını etkileyecek olan prognostik faktörler ise; hastanın<br />

yaşı, genel performansı, sebep olan neden, yaralanmanın büyüklüğü, lokalzisayonu<br />

ve en önemlisi yaralanmadan sonra geçen süre ve tedaviye erken tedaviye başlanıp<br />

başlanmadığıdır. İyi seçilmiş vakalarda medikal tedavi denenebilir. Konservatif<br />

cerrahi uygulanacak hastalara özellikle drenaj, T-tüp, endoskopik stent, daha ileri<br />

durumlarda öz<strong>of</strong>agusta diversiyon yada eksklüzyon uygulanabilir. Rekonstrüktif öz<strong>of</strong>agus<br />

cerrahisinde plevra, perikard, mide fundusu, pediküllü omental, interkostal kas,<br />

diyafragmatik flep tekniklerinden yararlanılabilir[39].<br />

Tablo II. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmasında tedavi alternatifleri<br />

A. Konservatif Yaklaşım<br />

B. Cerrahi Yaklaşımlar<br />

I. Minör Cerrahi yaklaşımlar<br />

a. Sadece Drenaj<br />

b. İrrigasyon ve perforasyonun drenajı<br />

c. T-tüp ile drenaj<br />

II. Major Cerrahi Yaklaşımlar<br />

1. Primer onarım<br />

2. Diversiyon ile cilde ağızlaştırma<br />

3. Öz<strong>of</strong>ageal replasman<br />

4. Fleb ile takviye


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

A. Konservatif yaklaşım<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonuna yaklaşım yöntemlerinin seçiminde hala tartışmalar devam<br />

etmektedir. Olgu serileri genellikle tek bir tedavi yöntemini içerdiği için konservatif<br />

ve cerrahi tedavinin karşılaştırıldığı geniş seriler yeterli değildir. Perforasyonun olmadığı<br />

öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarında etiyolojiye göre tedavi planlanır ve gerektiğnde<br />

cerrahi girişim yapılır. Hastanın mediasten içine sınırlanmış perforasyonun olması,<br />

öz<strong>of</strong>agus arkasındaki alanın iyi drene olması, minimal semptomlarının olması veya<br />

minimal sepsisinin olması, kontrast maddenin ektravasyonunun iyi değerlendirildiği,<br />

öz<strong>of</strong>agus lümenine geri dönüşün gözlendiği olgularda, perforasyon sebebi malignite<br />

yada obstrüksiyon olmayan abdominal kavitenin tutulmadığı çok özenle seçilmiş<br />

hastalarda konservatif yaklaşım düşünülür.<br />

Yapılan son çalışmaların birinde 47 spontan yada iatrojenik perforasyonu olan hastayı<br />

klinik ve radyolojik kontrollerle ve çok sayıda perkütan drenajla agresif ameliyatsız<br />

tedavi etmişlerdir. Bu hastaların %68’inde cerrahi tedavi gerektirmemiş ve mortalite<br />

oranını %6 elde etmişlerdir. Ayrıca hiçbir hastada öz<strong>of</strong>agokütan fistül gözlenmemiştir[4]<br />

Son yıllarda yeni bir tedavi alternatifide endoskopik girişimsel yöntemdir.<br />

Bu teknikte, septik kontaminasyonun engellenmesi amaçlanmaktadır. Septik koleksiyonların<br />

cerrahi ve perkütan drenajı ile birlikte uygulanmalıdır. Deneyim arttıkça açık<br />

cerrahiye bir alternatif olabilir[42,43,44].<br />

Bir diğer alternatifte perforasyondan kaynaklanan kontaminasyonun önlenmesi için<br />

endoprotez uygulamadır. Bu işlemde maçlanan, mukozanın yeniden epitelize oluncaya<br />

kadar protezi yerinde bırakarak epitelizasyona ve hastanın beslenmesine katkı<br />

sağlamaktır. Üzeri kaplanmış ve genişleyebilen çeşitli protezler üretilmiştir. Protez<br />

uygul<strong>and</strong>ıktan sonra en az 1,5 ay kadar yerinde bırakılmalıdır. Bu süreçte yada çıkarılırken<br />

kanama yada öz<strong>of</strong>agusa migrasyonu olabilir.<br />

Son yıllarda özellikle küçük ve erken dönem olgularda endoprotez kullanımı yaygınlaşmıştır.<br />

Fakat abdominal kısım yaralanmalarında endoprotez kullanımı yüksek migrasyon<br />

ihtimali nedeniyle önerilmemektedir. Başarı oranları değişik serilerde %92-<br />

100 arasında, perforasyonun iyileşmesi %69, mortalitesi %0-33, migrasyon oranıda<br />

%6-35 olarak bildirilmiş[45,46,47,48]<br />

Az sayıda olmakla birlikte mukozal açıklığın 11 mmden daha az olan öz<strong>of</strong>agus perforasyonlarında<br />

kullanılması mümkün olmuştur. Bu teknik küçük ve mediasten kontaminasyonun<br />

olmadığı seçilmiş vakalarda kullanılabilir. Bu seçenek için ideal olan<br />

endoskopik iatrojenik perforasyon vakalarıdır. Son çalışmaların birinde, seçilmiş 17<br />

hastada ortalama 9 mm perforasyon deliği olan ( 6-12 mm) tanısı 48 saatti geçmeyen<br />

olgulara endoklip uygulaması yapılmış ve başarılı sonuç elde edildiği bildirilmiştir[43,47]<br />

Son yıllardaki gelişmeler paralelinde seçeneklerden biride fibrin glue ile tedavi önerilmiştir.<br />

Literatürde nadiren olgu sunumu tarzında yapıştırmaya rastlanmaktadır.<br />

Rabaga 2 mm’lik bir perforasyonda başarılı uygulamasını bildirmiştir[45].<br />

Konservatif yaklaşımda hasta yatırılır ve 7-14 gün parenteral geniş spektrumlu antibiyotik<br />

tedavisine başlanır. Plevral efüzyon varsa drene edilir, eş zam<strong>and</strong>a total parenteral<br />

nutrisyon sağlanır. Takılabilirse nazogastrik sonda takılır. Tüm bunlara rağmen<br />

şayet ilk 24 saat içinde düzelme gözlenmez ise yine cerrahi düşünülmelidir[23].<br />

Bunun için başlıca; her an hazır bir multidisipliner ekibin bulunduğu merkezde konservatif<br />

yaklaşım düşünülebilir. Konservatif tedavinin çok özel seçim kriterleri vardır[49].<br />

50 9


51 10<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Bu kriterler;<br />

• Plevral yada mediatinal minimal kontaminasyon olması,<br />

• Yaralanma anında fark edilen yada geç tanı ama yaralanmayı iyi tolere ettiği gösterilen<br />

stabil hasta olması,<br />

• Oral beslenmemiş hasta olması,<br />

• İntra yada transmural perforasyonun tespit edilmesi,<br />

• <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> lümeninin içine drene olan (kapalı) perforasyon olması,<br />

• Eşlik eden tümör yada abdominal öz<strong>of</strong>agus perforasyonun olmaması,<br />

• Perforasyonun distalinde obstrüksiyon olmaması,<br />

• Göğüs cerrahisi tarafından değerlendirilmiş olmasıdır.<br />

Konservatif tedavi yaralanmadan sonraki 48 saatte hastanın stabil olmasını, total<br />

parenteral nutrisyonu (TPN) ve en az 7 gün geniş spektrumlu antibiyotik tedavisini<br />

içerir[20].<br />

Nazogastrik (NG) takılması konusunda tartışma mevcuttur. Tartışma nedeni, körleme<br />

takılmaya çalışılan nazogastrik tüpün perforasyonu büyütme olasılığı ve öz<strong>of</strong>agus lümenine<br />

gastrik reflü olmasına yol açma endişesidir. İatrojenik olmayan perforan öz<strong>of</strong>agus<br />

yaralanmalarında konservatif tedavi çok fazla uygulanmaz. Bu tür yaralanmalarda<br />

yapılan değerlendirme ve tetkiklerle cerrahi gerekenlerin bir bölümü kolaylıkla<br />

saptanır. Bunlar özellikle öz<strong>of</strong>agus dışında ki yapıların yaralanmaları nedeniyle eksplorasyon<br />

gereken olgulardır. Şayet, öz<strong>of</strong>agus dışı yaralanma nedeniyle bir hastaya<br />

cerrahi girişim gerekirse ve öz<strong>of</strong>agus yaralanması olasılığı varsa hasta genel anestezi<br />

almışken öz<strong>of</strong>agus da değerlendirilir. Değerlendirmede öz<strong>of</strong>agus perforasyonu<br />

saptanırsa konservatif tedavi kriterlerine uygun olsa bile cerrahi onarım yapılır.<br />

Özelikle iğne gibi delici özellikteki yabancı cisimlerin 4 günden fazla lümenli org<strong>and</strong>a<br />

kalması, mukozayı perfore edeceği için hasta asemptomatik bile olsa cerrahi girişim<br />

gerekir [26].<br />

Kostik madde yaralanmalarında alkali ile olanlar primer olarak öz<strong>of</strong>agusu etkiler.<br />

Çünkü, mideye ulaştığında kısmen midenin asit ortamı tarafından nötralize edilir. Bu<br />

nedenle, alkali madde ile oluşan hasar öz<strong>of</strong>agusa göre midede daha az hasar yapmaktadır.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un alkali yanıklarında yaralanmanın şiddetine bağlı olarak bazı<br />

olgularda yaşam boyu yakın takibi gerektirir. Acil yoğun bakım gerekliliği genellikle<br />

yapılan ilk değerlendirme ile saptanabilir. Eğer hastada solunum güçlüğü varsa, laringoskopi<br />

ile değerlendirme yapımalı, gerekirsede kalıcı hava yolu sağlanmalıdır. Bu<br />

tip olgularda mukozadaki yanık ve ödem entübasyona izin vermeyebilir ve hava yolu<br />

sağlanması için trakeostomi gerekebilir. Kostik yanıklarda perforasyon bulgusu yoksa<br />

komplike olmamış öz<strong>of</strong>agus perforasyonu gibi tedavi edilir.<br />

Medikal tedaviyi uygulayan hekim, tedavisinde başarısız olursa, hastayı kurtarmak<br />

için cerrahinin tek seçenek olduğunun bilincinde olmalıdır. Medikal tedavi ancak stabil<br />

perforasyonda uygulanabilir. Tedavi, enfeksiyonu kontrol etmek için geniş spektrumlu<br />

İ.V antibiyotikleri, yeteri kadar İV sıvı desteği ve vital bulguların yakın takibini<br />

kapsamaktadır.<br />

Kostik yanıkların medikal tedavisinde kortikosteroid kullanmak gerektiği, ilk 48 saat<br />

içinde kullanmanın fibrozisi azalttığı deneysel ve klinik çalışmalarla ortaya konulmuştur<br />

(50)<br />

Başarısız tedavi durumunda hastaya derhal santral venöz katater takılmalı ve total<br />

parenteral nütrisyonel destek sağlanmalıdır. Eğer, hastada TPN’ye rağmen progresif<br />

genel durum bozukluğu ve sepsis bulguları ortaya çıkarsa medikal tedavi başarı-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

sız kabul edilmeli ve hastanın durumu ne kadar kötü olursa olsun cerrahi tedavi düşünülmelidir.<br />

Kostik yanıklarda kontrendike olan durumlar vardır. Bunlar;<br />

• <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> mukozasının ikinci kez kostik madde ile temas etme olasılığından dolayı<br />

kusturulmamalı yada nazogastrik sonda takmaya çalışarak kusma provoke edilmemeli<br />

• Nötralizan ajanlar, içildikten hemen sonra değilse verilmemeli<br />

• Aktif kömür hem etkisiz hemde olası bir endoskopik değerlendirmeyi engelleyeceğinden<br />

uygun değildir.<br />

B. Cerrahi tedavi<br />

Perforasyonun cerrahi tedavisi deliğin, dikilmesi, enfekte yada nekrotik dokuların<br />

debritmanı, yeterli drenaj ve parenteral yada yaralanma distalinden enteral beslenmesini<br />

içerir. Uzun süre oral beslenemeyecek hastalara beslenme amaçlı jejunostomi<br />

önerilir. Ayrıca büyük öz<strong>of</strong>agus cerrahisinde, analjezi ile motor ve solunum fizyoterapisi<br />

uygulanır.<br />

Ameliyat kesisi yaralanma bölgesine göre seçilir. Servikal bölge yaralanmasında sol<br />

servikotomi, abdomal kısımda median laparotomi, torakal yaralanmalarda ise aynı<br />

taraf torakotomi yapılır. Servikal yada üst-orta 1/3 torakal yaralanmada sağ torakotomi,<br />

alt 1/3 de ise sol torakotomi uygulanır[43, 50].<br />

Kostik yanıklardan yada diğer yaralanmalarından sonraki süreçte replasman cerrahisine<br />

karar verme zamanı mortalite ve morbidite açısından oldukça önemlidir. Yapılan<br />

deneysel ve klinik çalışmalarda koroziv injuriden sonraki iki haftada kolajen depolanmasının<br />

pik yaptığı ifade edilmiştir. Aynı çalışmada, skar retraksiyonun 2. hafta sonunda<br />

başladığı, injuriden sonraki 6-12 hafta arasında fibrozis oluşumunun durdurulduğu<br />

bildrilmektedir. Zira, skar tamamlanmadan çok erken cerrahi müdahale yapılırsa<br />

anastomoz darlığına neden olunabileceği bildirilmiştir. Bu durumdan dolayı koroziv<br />

yaralanmalarda, yaralanmadan sonraki 6.cı aydan önce cerrahi müdahalenin yapılmaması<br />

kabul gören görüştür.[51]<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarından sonra günümüze kadar gastrointestinal devamlılık için<br />

öz<strong>of</strong>agus yerine mide, jejunun ve kolon replasmanları yapılmıştır. Mide interpozisyonu,<br />

progresiv disfonksiyonel propulsiyon, anastomoz yerinde darlık, ülser oluşumu ve<br />

uzun dönem gastroöz<strong>of</strong>ageal reflü dezavantajlarına sahiptir. Ayrıca, hastalar parsiyel<br />

gastrektomi geçirmişse ve öz<strong>of</strong>agusun gözden kaçan injurileri varsa mideyi boyuna<br />

kadar çekmek mümkün olmayabilir. Bu nedenle kısmi öz<strong>of</strong>ajektomilerde mideyi<br />

çekmek uygun olabilir. Jejunal interpozisyon, anastomozdan sonra, jejunumun kan<br />

damarları aşırı derecede etkilenmesi kolay ve ince olduğu için, sadece, ameliyatın<br />

son alternatifi olarak kullanılır. Ayrıca, jejunum frajil ve aside dayanıksız olduğu için<br />

ilk seçenek olmaması gerekir. Kolon interpozisyonu, replasman için yeterli uzunluktadır.<br />

Ayrıca, asite drencinden dolayı öz<strong>of</strong>ajitis ve striktürün daha az ve geç komplikasyonuna<br />

neden olur. Bu nedenle kolon diğer organlardan daha fazla potansiyel avantajları<br />

sunar ve ideal bir organ olduğu düşünülür[52,53]. Keza, kolon segmentinin seçimi<br />

öz<strong>of</strong>agus rekonstrüksiyonu için anahtar noktadır. Birçok nedenden dolayı tercih<br />

edilebilir olduğu, çoğu cerrah tarafından sol kolon tercih edilmektedir. Fakat sol kolon<br />

interpozisyonu daima iyileşme sürecini etkiler ve anastomozun inflamasyonuna<br />

neden olabilen antiperistaltik bir durumda kullanılabilir.<br />

1. Sadece Drenaj<br />

Yara dudakları görülemiyorsa yada canlılığı yoksa ve ek olarak dikiş uygun değilse<br />

52 11


53 12<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

hasar bölgesinin irrigasyonu ve aspirasyonu alternatif bir tekniktir. Bu şekilde perforasyon<br />

deliğinden bulaşın yayılması önlenmiş olur. Ancak bu işlem, servikal bölge yaralanmalarında<br />

kullanılabilirken torakal ve abdominal bölge yaralanmalarında enfeksiyon<br />

yayılmasını arttırması nedeniyle önerilmez[54].<br />

Torasik kısımda lokalize öz<strong>of</strong>agus perforasyonlarında sürekli bir mediastinal kirlenme<br />

söz konusu olduğundan sadece drenaj yapmak yeterli olmadığı yapılan çalışmlarda<br />

bildirilmektedir. Ancak, servikal kısımda lokalize küçük perforasyon varsa yeterli<br />

olabilmektedir. Hemitoraks, boyun gibi etkin bir şekilde drene edilememektedir. Bu<br />

durumda abse drenajına ek olarak geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi ağır tabloların<br />

tedavi başarısını arttırmaktadır. Eğer drenajla birlikte debridman gerekirse geniş<br />

debridman sonrası Jackson-Pratt tipi drenler kullanılarak drenaj yapılmayan alan<br />

bırakılmamak için multiple göğüs tüpleri bilateral olarak konulmalıdır. İyi bir drenajın<br />

daha invaziv girişimin önüne geçerek morbidite ve mortaliteyi azaltacağı unutulmamalıdır[55].<br />

2. İrrigasyon ve perforasyon lojunun drenajı<br />

Tanısı geçiken ve primer onarımı yapılamayan öz<strong>of</strong>agus perforasyonlarında irrigasyon<br />

ve drenaj işleminin literatürde ilk olarak Santos ve Freter tarafından 1986 yılında<br />

uygul<strong>and</strong>ığı Yenigün ve ark. Tarafından ifade edilmektedir[56]. Bu işlemde debritmanı<br />

takiben perforasyon çevresi geniş göğüs tüpü ile drene edilir. Opere edilemeyecek<br />

durumda olan olgularda dren perkütan olarak skopi eşliğinde yerleştirilebilir[5].<br />

Güncel konseptte kullanılmamakla birlikte perforasyonun sürekli nazogastrik tüp ile<br />

yada oral yoldan sık sık serum fizyolojik ile yıkanmasını öneren çalışmalar mevcuttur.<br />

Göğüs tüpü drenajı takibinde, günlük dren debisinin azaldığı ve sonunda kesildiği<br />

gözlenirse, dren delikleri tıkanabileceğinden drenlerin pozisyonu değiştirilerek yeniden<br />

drenaj sağlanmalıdır.<br />

3. T-Tüp ile drenaj<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonlarında hangi yaklaşımın seçileceği ile ilgili karar, lokal ve sistemik<br />

enflamasyonun olup olmadığına göre verilir. Lokal ve sistemik enflamasyonun<br />

yoğun olduğu hastalarda, agresif bir tedavi yaklaşımı olmasına rağmen, primer<br />

onarım genellikle başarısız olduğundan hala diversiyon ve cilde ağızlaştırma alternatif<br />

bir tedavi seçeneğidir. Özellikle tanısı geç konulmuş öz<strong>of</strong>agus perforasyonlarında<br />

T-tüp ile diversiyon sağlanması gerekir. Tanı ilk 24 saatten daha fazla geçikmişse,<br />

onarım güç veya yapılamıyorsa T-Tüp ile diversiyon seçilecek tedavidir[6]. Ancak,<br />

cerrahi yaklaşım için “altın saat” henüz belirlenmiş değildir. Literatürdeki çalışmalardan<br />

bir kısmı 13 saate kadar tanı konulanları eşik değer kabul ederken, diğer bir kısmı<br />

ise 72 saat altı ve üstünü erken ve geç tanı sınıfında değerlendirmiştir.<br />

Yapılan çalışmalarda, erken tanı (24 saat) konulanlarda %30 oranında tespit<br />

edilmiştir. Ayrıca, geç gelen olgulara erken cerrahi müdahale uygul<strong>and</strong>ığında mortalitenin<br />

azalabileceği bildirilmektedir[6,57].<br />

Genellikle tedavi alternatiflerinin yeterli olmadığı öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarında T- tüp<br />

uygulanması önerilir. Bunun nedeni perforasyonu kontrollü fistül haline getirmektir.<br />

Bu işlemde perforasyon alanına geniş lümenli bir T tüp yerleştirilir. Ve tüp yaklaşık<br />

4-6 hafta sonra çekilir. Bu tip uygulama ile Linden ve arkadaşları, %30 reoperasyon<br />

gerektiğini, %9 oranında da mortalite bildirmiştir[38].<br />

T-Tüp diversiyonla esasen kontrollü öz<strong>of</strong>agokütanöz fistül oluşturulması amaçlan-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

maktadır. Bu teknikle öz<strong>of</strong>agusun T-tüp üzerinde iyileşmesi sağlanırken, içeriğin drenajı<br />

da gerçekleştirilmiş olur. Prosedürle yara drenajı, göğüs tüpünün distal deliğine<br />

dikilen bir penros drenle, dik açılı toraks tüpünden oluşan kompozit dren kullanılarak<br />

sağlanabilir. Servikal öz<strong>of</strong>agostomi yada nazogastrik tüpten ibaret olan proksimal<br />

diversiyon oral sekresyonları drene etmek için zorunludur. Bu işlem açık yada laparoskopik<br />

teknikle gerçekleştirilebilir. Kullanılacak tüpün çapı 1cm, T-tüpün proksimal<br />

bacağı 0.5, distal kısmı ise 3-4 cm uzunlukta olmalıdır[6,38,58].<br />

Günümüzde erken tanı ve tedavi alanındaki gelişmelere paralel olarak, iatrojenik yaralanmalarla<br />

daha sık karşılaşılması nedeniyle daha az agresif yöntemler tercih edilmektedir.<br />

Güncel konseptte kabul gören görüş, erken tanı ve tedavinin morbidite ve<br />

mortaliteyi azalttığıdır[6]. Perforasyondan distal gastrointestinal sistemin kontrolü,<br />

gastrostomi tüpünün yerleştirilmesiyle sağlanabilir. Bu süreçte hastanın beslenmesi<br />

jejunostomi yada parenteral nütrisyon ile yapılabilir. İ.V antibiyotikler ve İ.V sıvı replasmanıda<br />

bu hastalar için gereklidir.<br />

Ekskülüzyon ilk olarak Urschell ve arkadaşları tarafından majör bir cerrahi genel durumu<br />

kaldıramaycak kadar kötü olan hastalarda önerilmiştir. Drenaj ve debridamanla<br />

birlikte servikal öz<strong>of</strong>agus ya öz<strong>of</strong>agostomi ile yada sütüre edilerek kapatılır. Kardiyanın<br />

dikilmesi yada gastrostomiyle iki taraflı ekskülüzyon tamamlanır. Bu yöntemin<br />

riski kapatılan bölgede striktür gelişebilmesidir[59]<br />

Girişimsel yaralanmalar öz<strong>of</strong>agusun tanısal veya terapötik işlemleri esnasında ortaya<br />

çıkabilir. Dilatasyona bağlı komplikasyonlar perforasyon, pulmoner aspirasyon ve<br />

kanamadır. Yaşlı hastalarda daha fazla olmakla birlikte perforasyon oranı %2.6 mortalite<br />

ise %1’dir. Bening stritürlerde %1.1, akalazyada %0-7 oranlarındadır[60]<br />

B<strong>and</strong> ligasyonuna bağlı perforasyon 284 hastalık seride %0.7 bulunmuştur. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong><br />

kanamalarını durdurmak için yapılan sklerotrapi, yada termal elektrokoter uygulamalarında<br />

%2-5 oranında rapor edilmiştir[61].<br />

Perforasyon ve geçen zamanı dikkate almaksızın öncelikli tedavi sütürasyon( takviyeli<br />

veye takviyesiz),debritman ve drenajla birlikte plevral dekortikayon uygulanır.<br />

Öz<strong>of</strong>agial eksklüzyon ve T tüp tehlikeli ve etkili değildir. Endopotezler cerrahi başarı<br />

şansını azalttığı için önerilmemektedir [38,62]<br />

Torasik öz<strong>of</strong>agus kısmında lokalize olan bir perforasyonda temel yaklaşım;<br />

a. Perforasyon alanının değerlendirilmesi,<br />

b. Yeterli ve zamanında drenajın sağlanması,<br />

c. Geniş spektrumlu antibiyotiklerle hastanın enfeksiyonlara karşı desteklenmesi,<br />

d. Uygun yol ile hastanın beslenmesinin sağlanması temeline dayanmalıdır.<br />

Erken tanısı konulan yaralanmada öz<strong>of</strong>agusun sağlıklıklı ise, ideal olan yaklaşım, levin<br />

sonda ile aspirasyonun sağlanması, geniş sprektrumlu antibiyotikler verilmesi ve<br />

torakotomi ile onarımıdır. Ayrıca, mediasten ve plevranın drenajı yapılmalıdır. Genel<br />

kural olarak yaralanmadan sonraki ilk 6-12 saat içinde yapılan direkt cerrahi onarım,<br />

mediastinal debridman ve plevral drenaj en az morbidite ve mortaliteye neden olan<br />

tedavi şeklidir.[ 34,36,42,63].<br />

Perforasyonun sık olarak ortaya çıktığı yerler, öz<strong>of</strong>agusun anatomik olarak dar olan<br />

giriş bölgesi ve diyafragmadan mideye ulaştığı distal öz<strong>of</strong>agus bölgesidir. Patolojik<br />

proses varlığında biyopsi alma veya terapötik dilatasyon tutlumun olduğu bölgede<br />

rüptüre neden olabilir.<br />

II. Major cerrahi yaklaşımlar<br />

1. Primer onarım<br />

54 13


55 14<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Perforasyonun yerini saptamak her zaman kolay değildir. Bu işlemi yaparken duvardaki<br />

defekti büyütülmemeli ve bulaş önlenmelidir. Zor vakalarda metilen mavisi ile<br />

kaçak yeri tespit edilebilir. Spontan perforasyonda longitudinal myotomi yapılır, perfore<br />

olan yara dudakları düzeltildikten sonra iki kat üzerinden tek tek dikilir[48,64].<br />

Fakat iki tabakanın biri mukoza diğeri müsküler tabaka olmak üzere ayrı tabakalar<br />

halinde dikilmesi gerekir[65]. Torasik ve abdominal perforasyonlarda endoluminal<br />

yerleştirlen bir drenaj tüpü ve sütür hattının drenajı için dren yerleştirilmelidir. Sütürün<br />

açılması değişik literatürlerde %25-50 gibi geniş bir aralıkta verilmektedir. Oluşan<br />

fistül morbiditeyi artırırken mortaliteyi etkilememektedir[66]<br />

Lokalize öz<strong>of</strong>agus yaralanmasının cerrahi tedavisi; agresif İ.V antibiyorik tedavisi<br />

ve sıvı replasmanı ile birlikte yaralanma bölgesinin onarımını kapsamaktadır. Onarıma<br />

ne kadar erken başlanırsa başarılı olma şansı o kadar fazladır. Drenaj; proksimal<br />

diversiyonu (nazogastrik tüp veya öz<strong>of</strong>agostomi), onarım alanının drenajını(toraks<br />

tüpü, kompozit dren) ve tamir bölgesini gastrik içerikle kontaminasyondan korumak<br />

için gastrostomiyi kapsamaktadır. Multipl fonksiyonlu gastrostomi tüpü takılması<br />

(distal portu ince bağırsağa uzanan) veya jejunostomi enteral nütrisyon için yardımcı<br />

olabilir. Hastanın metabolik gereksinimlerini karşılamak üzere enteral beslenmeyi<br />

desteklemek amacıyla İ.V hiperalimentasyonda yapılabilir.<br />

2. Diversiyon ile cilde ostomi<br />

Eksklüzyon ilk olarak Urschell ve arkadaşları tarafından önerilmiştir. Drenaj ve debridmanla<br />

birlikte servikal öz<strong>of</strong>agus defekti ya öz<strong>of</strong>agostomi ile yada dikilerek kapatılır.<br />

Kardianın dikilmesi yada gastrostomiyle iki taraflı ekskülüzyon tamamlanır.<br />

Bu tekniğin dezavantajı kapatılan bölgede 1-2 ay sonra striktür gelişebilmesidir[59].<br />

Eksklüzyon onarımın güç veya imkansız olduğu, genel durumu majör bir cerrahiyi kaldıramayacak<br />

kadar kötü olan, öz<strong>of</strong>agus duvarı hasarının 24 saatin üstünde tanısının<br />

konulduğu durumlarda seçilecek tedavi tekniğidir. Bu teknikte yara drenajı, göğüs<br />

tüpünün distal deliğine dikilen bir penros drenle yapılan dik açılı toraks tüpünden<br />

oluşan drenaj sistemiyle sağlanmaktadır. Servikal öz<strong>of</strong>agostomi yada nazogastrik<br />

tüpten ibaret olan proksimal diversiyon, oral sekresyonları drene etmek için zorunludur.<br />

Perforasyondan distal gastrointestinal sistemin kontrolü, gastrostomi tüpünün<br />

yerleştirilmesiyle sağlanabilir. Bu hastalar beslenme amaçlı jejunostomi, parenteral<br />

nütrisyon, İ.V geniş spektrumlu antibiyotikler ve sıvı replasmanı gereklidir[67].<br />

3. Öz<strong>of</strong>ageal replasman<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmasına bağlı hasarın çok ileri derecede olduğu bazı durumlarda rezeksiyon<br />

zorunludur. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un büyük kısmını harab eden, ciddi kanama yapan kimyasal<br />

yaralanma ve multipl perforasyonlar mevcutsa hastanın hayatını kurtarmak<br />

için rezeksiyon gerekir. İ.V antibiyotikler, İ.V sıvı replasmanı ve st<strong>and</strong>art preoperatif<br />

hazırlıklar sonrasında öz<strong>of</strong>agus rezeke edilir. Gastrostomi açılırken, daha sonra gastrointestinal<br />

sistemi rekonstrükte etmek niyetiyle servikal uç öz<strong>of</strong>agostomi yapılır. Bu<br />

tip teknik uygulamaların mortalite oranları yüksektir.<br />

Kolonik interpozisyon, öz<strong>of</strong>ago-gastrostomi, jejunal interpozisyon teknikleri diğer<br />

cerrahi alternatiflerdir. Ancak bu teknikler, akut dönemi atlatan ve mükerrer dilatasyon<br />

ve kortikosteroidlerden yarar görmeyen hastalara uygulanmalıdır. Ayrıca, Kostik<br />

madde ile yanan özefagusun cerrahi tedavisinde modalitenin seçimi, hastanın genel<br />

durumuna, erken teşhis sürecine, klinik belirtilerin kompleksliğine, nekrozun yaygınlığı<br />

ve derinliğine, cerrahın deneyimine ve hastanenin donanımına bağlı olarak de-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

ğişmektedir. Bu nedenle tedavi yaklaşımı konusunda tam bir görüş birliği yoktur[68].<br />

Öz<strong>of</strong>ageal replasman için mide, kolon ve jejunum kullanılır. Kolon kullanımı yaygındır.<br />

Ancak, anastomoz sayısının az ve daha fizyolojik olması nedeniyle öncelikle midenin<br />

transpoze edilmesi gerektiği yönünde genel görüş birliği vardır. Kolonu replase etmek<br />

için sol ve midle kolik arterlerin uygun olup olmadığı tespit edildikten sonra serbestleştirilir.<br />

Seçilen damarların kökü buldog barsak klempiyle 15 dk kadar klemplenir<br />

ve izlenir. Özellikle her iki kolon ucu ile replase edilecek ve bırakılan kolon kısmında<br />

dolaşım normal rengini koruyorsa, transekte edilebileceği kanaatine varılır. Uygun<br />

vakalarda sağ yada sol kolon kullanılabilir. Peristaltik oryantasyon izoperistaltik olmalıdır.<br />

Ek olarak duruma göre Roux-Y uygulanabilir[51]. Transhiatal ve transtorasik<br />

öz<strong>of</strong>ajektomi yapılan birçok karşılaştırmalı çalışmada iki prosedür arasında mortalite<br />

ve morbidite oranları arasında fark tespit edilmemiştir[69,70,71]<br />

Kostik darlıklar uzun segmenti etkilediği zaman dilate edilmeleri zordur. Dilatasyon<br />

için ısrarcı olunması durumunda, az olguda da olsa tam katı etkileyen perforasyonlar<br />

görülebilir. Bu nedenle daralan kısmın konvansiyonel balon kataterler kullanılarak başarılı<br />

bir şekilde dilate edilebileceği bildirilmektedir. Yapılan bir çalışmada; konvansiyonel<br />

balonlara göre cutting balonla daha başarılı sonuçlar elde edildiği için dilatasyon<br />

önerilmektedir. Ancak, bazı olgularda, transmural fibrotik değişikliklerden dolayı<br />

dilatasyona direnç tespit ettiklerini bildirmişlerdir[72]<br />

4. Flep ile takviye<br />

Dikişlerin güvenliğini sağlamak için çeşitli teknikler tanımlanmıştır. Bu teknikler yaralanan<br />

kısma göre değişebilmektedir.<br />

Servikal bölge: En sık sternokleidomastoid kas flebi kullanılmaktadır. Myokutanöz<br />

pektoralis major flebi ise nadiren kullanılır. Hem trakea hem öz<strong>of</strong>agusta olan yaralanmalarda<br />

her iki perforasyonda sütüre edildikten sonra interpozisyon flebi ile desteklenir.<br />

Weiman ve arkadaşları 12 hastada başarı elde etmişleridir. Mortalite olmamış<br />

ve rezdiuel fistül %8 olarak bildirilmiştir[58]<br />

Torasik ve abdominal bölümde: Plevral yada mediastinal flepler kolaylıkla kullanılır.<br />

Perforasyon seviyesinde plevra U şeklinde kesilerek ( azigos venin sağında, aortun<br />

önünde ve solda) flep hazırlanır. Gouge bu şekilde tedavide başarıyı %100 olarak<br />

bildirmiştir.<br />

Fistülizasyon %14 ve 14 hastanın 8’inde cerrahi öncesi perforasyon üzerinden 24 saatten<br />

daha fazla süre geçmiştir. İnterkostal kas flebi diğer seçenektir. İşlem öncesi<br />

interkostal alana retraktör yerleştirilir, kas damar sinir paketi korunarak periosttan<br />

boyluboyunca ayrılarak hazırlanır. Alt torasik al<strong>and</strong>a omental flep yada mide fundusu<br />

flep olarak kullanılabilir. Diyafragmatik flep ve ekstratorasik kas flebi diğer alternatif<br />

yöntemlerdir[73].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> rezeksiyonları<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmasına bağlı hasarın çok ileri derecede olduğu yada konservatif tedavi<br />

yöntemlerinde yetersiz kalındığı veya komplikasyonların geliştiği durumlarda rezeksiyon<br />

zorunludur. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> kanseri gibi konkomitan bir hastalık mevcutsa, öz<strong>of</strong>agusun<br />

büyük kısmını harab eden, ciddi kanama yapan kimyasal yaralanma söz konusuysa<br />

ve multipl perforasyonlarda hastanın hayatını kurtarmak için rezeksiyon gerekebilir.<br />

İ.V antibiyotikler, İ.V sıvı replasmanı ve st<strong>and</strong>art preoperatif hazırlıklar sonrasında<br />

öz<strong>of</strong>agus rezeke edilir; gastrostomi açılırken, daha sonra gastrointestinal sistemi<br />

rekonstrükte etmek amacıyla servikal uç öz<strong>of</strong>agostomi yapılır. Bu tip girişimler-<br />

56 15


57 16<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

de mortalite oranları yüksektir[51,74].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarına yaklaşımda hangi tamir tekniği kullanılırsa kullanılsın<br />

eğer, enfekte, nektorik doku varsa debride edilmesi gereklidir. Pürülan plörezi oluşmuşsa<br />

plevral dekortikasyon endikasyonu vardır. Bölgesel enfeksiyon ve sızıntılar önlenerek<br />

akciğerin yeterince ekspansiyonu sağlanmalıdır.<br />

Sonuç olarak replasman cerrahisi gerektiğinde cerrah deneyimini ve merkezin olanaklarını<br />

göz önünde bulundurmalı, deneyimli merkezlerde replasman cerrahisi uygul<strong>and</strong>ığında<br />

etkin ve güvenilir bir yöntem olduğunu bilmelidir.<br />

Lokalizasyonuna göre öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına yaklaşımlar<br />

A. Servikal öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına yaklaşım<br />

Servikal öz<strong>of</strong>agusta sadece mukozal yırtığa yol açan yaralanmalar sıklıkla oluşur. Fakat<br />

nadiren fark edilirler. Ancak, tabloya intramural abse eklenirse klinik tablo ciddi<br />

olabilir. Özogasusun tüm tabakalarını tutan perforasyonlarda mukozal yırtıklara<br />

göre daha sık tanı konulmaktadır. Genellikle endoskopist işlem esnasında olağan<br />

dışı bir zorlanmayla veya kanamayla karşılaştığı zaman yaralanmadan şüphelenebilir.<br />

Tam kat perforasyonda or<strong>of</strong>arengial sekresyonla birlikte olan aerobik veya anaerobik<br />

mikroorganizmalar boynun visseral kompartmanını kontamine ederler. Fizik<br />

muayenede hastanın ateşi, değişen derecelerde disfonisi ve servikal hassasiyeti ile<br />

palpasyonda palpasyonunda ciltaltı amfizeme bağlı krepitasyon hissedilebilir[3].<br />

Boynun radyolojik incelemesi; fasyal planlarda amfizemi, retroöz<strong>of</strong>agial mesafenin<br />

genişlemesini ve normal servikal vertebral kurvaturdaki düzleşmeyi gösterir. Tanıda<br />

gecikilmiş bazı hastalarda hava-sıvı seviyesi içeren retroöz<strong>of</strong>agiyal abse mevcut<br />

olabilir.<br />

Servikal öz<strong>of</strong>agusta enstrümental perforasyon gelişen hastaların çoğunda öz<strong>of</strong>agusun<br />

kontraslı tetkiki veya öz<strong>of</strong>agoskopi endike değildir. Çünkü bu tetkikler sıklıkla yaralanma<br />

yerini lokalize edemedikleri için yanlış değerlendirilmeye neden olabilir[4].<br />

Sevikal öz<strong>of</strong>agus perforasyonuna yaklaşımla ilgili son yıllarda iki önemli tartışma konusu<br />

vardır. Bunlardan biri tanı konur konmaz onarılması gerektiğine inananlar. Diğeri<br />

ise kötüleşen mediastinit bulgusu olmadıkça antibiyoterapi ve konservatif kalınmasını<br />

önerenlerdir[3]. Ancak, konservatif tedavi uygulamanın gerekli koşulları vadır.<br />

Koşullardan birincisi tanıdaki şüphedir. Ancak, endoskopiden sonra biraz kanama,<br />

ağrı ve hafif ateşin olması, ciltaltı amfizemin görülmemesi ve kontrastlı tetkikin<br />

negatif bulgu vermesi durumunda tanıdan şüphelenilir. Tüm cerrahlar bu olguların<br />

bir kısmının perforasyonu gösterdiğini kabul etselerde, konservatif kalmayı tercih<br />

etmektedirler. İkinci koşul, işlem esnasında yaralanmanın fark edildiği minör travma<br />

veya tüm öz<strong>of</strong>agus katmanlarının etkilenmediği durumdur. Bu durumda tedavi;<br />

oral beslemenin kesilmesi, or<strong>of</strong>arengeal sekresyonların aspirasyonu, istirahat ve antibiyotikleri<br />

kapsar. Bu tedavi ile başarılı sonuç alınabilir. Ancak, akut servikal mediastinal<br />

süpürasyon ortaya çıkma tehlikesi olduğu için yakın gözlem gereklidir. Üçüncü<br />

koşul, perforasyonun küçük olduğu ve diğer yaralanmaların hayati tehlike taşıdığı<br />

durumlarda cerrahi yaklaşım akıllıca olmaz. Kardiyak veya pulmoner açıdan, genel<br />

anestezi ile cerrahi girişimin oldukça riskli olduğu olgular vardır. Bu olgularda karar<br />

vermek oldukça güçtür. Gelişebilecek mediastinitin durumu daha da kötüleştirebileceği<br />

düşünülerek karar verilmelidir. Zira mortalite ve morbidite oranlarının yaralanmadan<br />

ameliyata kadar geçen süre ile direkt ilişkisi vardır. Çünkü konservatif tedavi<br />

ile hastalar ağır risk altında bırakılmış olur<br />

Servikal kısımda perforasyonu olan bir grup hastanın konservatif kalınarak düzel-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

mesine rağmen, düzelmeyen önemli sayıda hasta grubuda vardır. Yapılan çalışmalarda,<br />

konservatif tedavi uygulanan olguların yarıdan fazlasında yüksek morbidite ve<br />

uzamış hospitalizasyon süresi sapt<strong>and</strong>ığını bildirmişlerdir[4,75]. Yine konservatif tedavi<br />

edilen hastaların üçte ikisinde daha sonra drenaj gerektiğini bildiren çalışmalar<br />

mevcuttur.<br />

Başlangıçta, hangi perforasyonun sınırlı kalacağını ve öz<strong>of</strong>agusa serbestçe geri drene<br />

olup olamayacağını tayin etmek olanaksızdır. Keza, yoğun antibiyotik tedavisi majör<br />

abse veya yaygın mediastinit bile semptomları maskeleyebilir. Ameliyat gerektiren<br />

kriterler ise; pnömotoraks, mediastinal amfizem, sepsisin klinik bulguları, mediastende<br />

hava-sıvı seviyesi, büyük perforasyon ve yabancı cismin hala mevcut olması<br />

durumudur. Bu tip yaralanmalarda cerrahi tedavinin esası boynun visseral kompartmanlarının<br />

yeterli drenajı ve devam eden kontaminasyonun önlenmesidir. Bu hedeflere<br />

anterior servikal mediastinotomi, laserasyonun onarılması ve o bölgenin drenajıyla<br />

ulaşılır. Perforasyonun onarımı tek tek, nonabsorbabl veya absorbabl ince sütürlerle<br />

yapılır. Bazen inflamasyonun derecesi ve yaralanma ile tanı arasında geçen süre<br />

(>12 saat) nedeniyle laserasyonun direkt onarımı uygun olmayabilir. Böyle bir durumda<br />

tedavi yaklaşımı; yeterli drenaj, yutmanın önlenmesi ve or<strong>of</strong>aringeal sekresyonların<br />

aspirasyonu olmalıdır. Tüm hastalarda or<strong>of</strong>arengial sekresyonlardaki mikroorganizmalara<br />

uygun antibiyotikler verilmelidir. Onarım geciktiği veya başarısız olduğu<br />

durumlarda servikal T-tüp öz<strong>of</strong>agostomi ile parsiyel öz<strong>of</strong>agus eksklüzyon iyi bir<br />

cerrahi seçenek olabilir [3,4]<br />

Servikal öz<strong>of</strong>agusun enstrümental yaralanmasının morbiditesi erken tanı konduğu ve<br />

uygun tedavi yapıldığı zaman minimaldir. Mortalite nadir olup sıklıkla enfeksiyonun<br />

mediastene yayılmasına ve erken tanı konulmamasına bağlıdır.<br />

B. Özogagusun intratorasik yaralanmalarına yaklaşım<br />

Torasik öz<strong>of</strong>agustaki yaralanmaların çoğu distal 1/3 kısımda lokalizedir ve genellikle<br />

endoskopik manevralar veya dilatasyon girişimlerine bağlı olarak gelişir. Nadiren<br />

benign ülser veya neoplazm perforasyona neden olabilir. Orta 1/3 öz<strong>of</strong>agus yaralanmaları<br />

daha sıklıkla penetran injuri sonucu, yabancı cisimlerin uzun süre kalması,<br />

veya yabancı cismi çıkarma manüplasyonlarına bağlı olarak görülmektedir. Tümörlerde<br />

bu seviyede perfore olabilirler. Penetran yaralanmalar sıklıkla trakeaozefageal<br />

fistüle neden olurken yabancı cisimler nadiren sebeb olurlar[3].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un torasik seviyede perforasyonu başlangıçta sadece mediastenin visseral<br />

kompartmanını kontamine etmesine rağmen, plevral perforasyonun eşlik etmesiyle,<br />

ilişki halindeki olduğu boşlukta kontamine olmaktadır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un distal kısmı yaral<strong>and</strong>ığı<br />

zaman sol plevral boşluk, proksimal kısmı perfore olduğu zaman da sağ plevral<br />

boşluk kontamine olmaktadır. Bu yaralanmalara nekrotizan inflamatuar süreç eşlik<br />

ettiği için enfeksiyon yayılabilir ve mediastenin diğer yapılarını da etkileyebilir.<br />

Mide suyunun reflüsü sıktır ve inflamatuvar sürecin ağırlığını artırır[5].<br />

Erken semptom ve bulgular, substernal ve interskapular ağrı, ateş ve disfajidir. Ağrı<br />

torasik, prekordiyal veya epigastrik bölgelerdedir. İnterskapular bölgeye yayılabilir.<br />

Plevra boşluğu kontamine olursa tek tarflı şiddetli yan ağrı olabilir. Ateş sıklıkla vardır<br />

ve taşikardi ateş yükselmesiyle orantılı değildir. Disfaji, hasta tarafından perforasyona<br />

yakın yerde ifade edilebilir. Solunum güçlüğünün ve plevral kontaminasyonun<br />

derecesi, hidropnömotoraksın miktarı ve bazen hava yolu kompresyonunun varlığıyla<br />

değişir. Üst abdominal hassasiyet mevcut olabilir. Oskültasyon ile mediastende<br />

havanın krepitasyonu duyulabilir. Sıklıkla kalp sesleri ile senkronizedir. Dispne, ta-<br />

58 17


59 18<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

şikardi, ortopne ve siyanoz ileri boyutlara ulaşabilir[3].<br />

Radyolojik bulgular meadiastinal genişlemeyi, mediastinal amfizemi, tek veya çift taraflı<br />

plevral effüzyonu, hidropnömotoraksı, tansiyon pnömotoraksı, nadiren pnömoperitonyumu<br />

veya pnömoperikardiyumu kapsar. Kontraslı tetkikler genellikle yaralanma<br />

noktasında ekstravazasyonu gösterir. Ayrıca, sıklıkla plevra boşluğuyla, nadiren<br />

de perikardiyuma bir ilişkiyi gösterir. İlişkiyi göstermek için suda çözünen kontrast<br />

madde kullanılabilir en iyi sonuçta baryum sülfat ile elde edilebilir. Eğer bu çalışmalar<br />

negatif çıkarsa BT tanıda yardımcı olabilir[4].<br />

İdeal olarak, yaralanma tanısı konulur konulmaz, öz<strong>of</strong>agusun sağlıklı olduğu durumlarda,<br />

or<strong>of</strong>aringeal sekresyonların devamlı aspirasyonu için levin sonda takılır, uygun<br />

antibiyotikler verilir ve derhal torakotomi yapılarak perforasyon onarılır. Mediasten<br />

ve plevranın drenajı yapılır. Postoperatif olarak or<strong>of</strong>arengial ve gastrik sekresyonlar<br />

devamlı aspire edilir. Normal oral beslenmeye geçinceye kadar beslenme genellikle<br />

5-7 gün IV olarak sağlanır[4,6].<br />

Onarım esnasında, bir kronik striktürde öz<strong>of</strong>agus dilatasyonu yapmaya girişip girişmeme<br />

kararı tartışmalıdır. Perforasyon, onarımdan sonra yapılacak dilatasyon işlemlerini<br />

daha riskli kılar ve hatta girişimleri tamamen engelleyebilir. Eğer, 48 saatten,<br />

hatta 24 saatten sonra direkt cerrahi onarım sıklıkla ilerlemiş enfeksiyon ve nekroz<br />

yüzünden hastanın genel durumunun kötü olması nedeniyle imkansızdır. Yaralanma,<br />

tıkayıcı bir lezyonun içinde veya üzerinde olduğu ve tedavinin başlaması geciktiği<br />

zaman öz<strong>of</strong>agusun direk onarımı kontrendikedir. Ancak, literatürde geçen süreye<br />

bakılmaksızın pek çok araştırmacı onarım hattını desteklemek suretiyle primer kapatmayı<br />

savunmaktadırlar. Araştırmacılar onarımı desteklemek için farklı tekniklerde<br />

geliştirmişlerdir. Eğer primer onarım denenmeyecekse, kontaminasyonu önlemek<br />

için farklı yöntemlere başvurmak mümkündür. Bu durumda mediasten ve plevranın<br />

yeterli drenajı ile birlikte yaralanma bölgesini or<strong>of</strong>aringeal ve gastrik seksreyonlardan<br />

korumak gerekir[75,76,77].<br />

Önerilen çeşitli yöntemler basit nazogastrik tüple ve/veya gastrostomiyle dekompresyon<br />

yaparak torasik öz<strong>of</strong>agusu izole etmekten acil rezeksiyona kadar değişen cerrahi<br />

işlemleri kapsamaktadır[3,4,5,19,23,27,28,38] Bu işlemler şunlardır;<br />

a. Drenaj ve debridman: <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarında sadece plevral drenajın yeterli<br />

olması mümkün değildir. Genellikle torakotomi ile eksplorasyonu gerektirir. Torakotomi<br />

işleminde yeterli ekplorasyon için mediasten geniş olarak açılmalı ve abse kaviteleri<br />

drene edilmelidir. Mümkün olduğunca çok nekrotik yabancı materyaller debride<br />

edilmeli, Jackson- Pratt tipi drenler kullanılarak ölü boşluk bırakmayacak şekilde drenaj<br />

yapılmalı, gerekirse multipl göğüs tüpleri bilateral olarak konulmalıdır. Perforasyon<br />

kapanmadığı, sepsis bulgularıyla ampiyem ve medistinitin devam ettiği durumlarda,<br />

drenajın yetersiz olduğu düşünülerek daha efektif drenaj işlemleri uygulanmalıdır.<br />

Perforasyonun kapatılmasının olanaksız olduğu durumlarda öz<strong>of</strong>agus eksklüzyonu<br />

ve diversiyon yapılmalıdır. Önerilen çeşitli teknikler içinde en uygun olanı modifiye<br />

öz<strong>of</strong>agus eksklüzyonudur. Bu teknikte faringoöz<strong>of</strong>agogastrik devamlılık majör<br />

cerrahi girişim gerekmeden sağlanabilmektedir. Ancak, son yıllarda bu tekniğin<br />

yerini metal veya absorbabl cerrahi stapler kullanımı almıştır. Yapılan bir çalışmada,<br />

servikal öz<strong>of</strong>agusa T-tüp koyarak öz<strong>of</strong>agus diversiyonunu yaptıktan sonra perforasyon<br />

yerinin proksimal ve distaline absorbabl stapler koymuşlardır. Postoperatif takipte<br />

T-tüpü dört hafta sonra almışlar ve hastaların hızla normal beslenmeye geçtiğini<br />

bildirmişlerdir. Başka bir çalışmada benzer şekilde öz<strong>of</strong>agusu boyunda ve abdomende<br />

absorbabl sütürlerle eksklüze etmişler, perforasyon yerine göre boyun veya


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

batından drenaj uygulamışlardır. Sadece plevral drenaj uygulanacaksa beslenme jejunostomisi<br />

açılmalı ve üst servikal öz<strong>of</strong>agus yumuşak nazogastrik tüple dekomprese<br />

edilmelidir. Bir diğer çalışmada araştırmacılar eksklüzyon için nonabsorbabl stapler<br />

kullanmışlar ve 2 hafta içinde perforasyon yerinden kaçak olmaksızın öz<strong>of</strong>agusta<br />

spontan rekanalizasyon olduğunu bildirmişlerdir Eğer, kardiyanın zımbalanması veya<br />

transseksiyonu yapılırsa rekonstriksiyon güçleşir. Zira, ligatürün öz<strong>of</strong>agusu erode etmesi<br />

olasıdır.<br />

b. Kapatılması güç perforasyonu olan hastaların tedavisinde diğer bir teknik perforasyonun<br />

drenajı için kontrollü fistül oluşturmak amacıyla T-tüp kullanımıdır. Bu yöntem<br />

rutin kullanım için önerilmemesine rağmen riskli hastalar için uygun bir altenatif<br />

olarak düşünülebilir.<br />

c. Önerilen yaklaşımlardan bir diğeri servikal öz<strong>of</strong>agusu diverte etmek, distal segmenti<br />

stapler veya sütür ile gastrik reflüden korumak, proksimal segmenin ucunu cilde<br />

ağızlaştırmak ve total diversion oluşturmaktır. Bu yaklaşım kontaminasyonu engelleyerek<br />

mortalite olasılığı yüksek hastalarda mediastinitin kontrolünü sağlayabilir.<br />

Devamlılığı sağlamak için gastrik, jejunal veya kolonik transplantla birlikte rezeksiyon<br />

ve öz<strong>of</strong>agusun rekonstrüksiyonu gerekir. Bazı araştırmacılar öz<strong>of</strong>agusu tamamen<br />

eksklüze etmekten kaçınmayarak laringogastrik devamlılığın bağırsak veya<br />

mide ile sağlanmasını sonraki bir döneme ertelemektedirler. Eğer öz<strong>of</strong>agus eksklüzyonu<br />

yapılması düşünülüyorsa üst segment mümkün olduğu kadar uzun bırakılmalıdır.<br />

Nedeni yeterli uzunluktaki proksimal öz<strong>of</strong>agus daha sonraki rekonstrüksiyn için<br />

korunmuş olur.<br />

d. Önerilen bir başka teknikte, perforasyon yerinin altındaki öz<strong>of</strong>agusun çevresine-<br />

genelikle abdominal kısmına-silastik, artifisyel dura veya perikard parçası sarılır ve<br />

bunun üzerinden kalın prolen dikiş konulur. Sonra dikiş polietilen Rumell turnikesi geçirilerek<br />

gastrostomi yapılan yerin yanına, batın duvarından dışarıya sol üst kadrana<br />

çıkarılır. Dikiş öz<strong>of</strong>agusu oklüde edecek şekilde sıkılır ve Rumell turnikesinin ucuna<br />

klemp konulur. Plevral ve mediastinal boşluklar drene edilir. Proksimal öz<strong>of</strong>agus lateral<br />

servikal öz<strong>of</strong>agostomiyle dışarı alınır( eksklüze edilir). 3-6 hafta sonra kontraslı<br />

incelemelerle iyileşme saptanır. Eğer, kaçak yoksa turnikeden klemp alınır ve polietilen<br />

tüp ve prolen dikiş batından çekilerek çıkarılır. Oklüzyon yerinde striktür gelişirsede<br />

dilatasyonla tedavi edilir.<br />

e. Malign lezyon, yaygın striktür veya onarımı imkansız diğer ciddi öz<strong>of</strong>agus lezyolarına<br />

bağlı perforasyon varlığında öz<strong>of</strong>agus rezeksiyonu kabul edilebilir bir seçenektir.<br />

Orringer ve arkadaşları 24’ten fazla hastayı bu tarz yaklaşımla başarıyla ameliyat<br />

etmişlerdir. Transtorasik ve transhiyatal yolla rezeksiyonu yapıp onarımı eş zamanlı<br />

veya daha geç bir tarihte yapmak mümkündür. Altorjay ve arkadaşlarının 27 olgunun<br />

25’inde primer onarımla tedavi gerçekleştirmişler ve hastaların çoğunda tatminkar<br />

sonuçlar almışlardır.<br />

f. Bazen rezeke edilemeyen radyasyon tedavisi görmüş hastalarda peroral dilatasyon<br />

esnasında kronik, sınırlı bir perforasyon olabilir. Perforasyon mediasten içinde sınırlı<br />

ve öz<strong>of</strong>agusa geri drene olan tipteyse semptomlar minimaldir ve sepsisin klinik bulguları<br />

tespit edilmez. Bu hastalar antibiyotikler, oral alımın kesilmesi ve nazogastrikaspirasyonla<br />

tedavi edilebilir. Total parenteral beslenme desteği gerekebilir. Bu tip<br />

tedavi işlemi için şu kriterleri kullanılmıştır;<br />

1. Son 24 saat içinde gerçekleşmiş olması,<br />

2. Perforasyon epizodundan oral alımın olmaması,<br />

3. Peforasyonun önemli bir stenozun proksimalinde olmaması,<br />

60 19


61 20<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

4. Sadece minör semptomlar olmaması,<br />

5. Mediasten içinde sınırlı pereforasyon olması,<br />

6. kontraslı tetkilerde öz<strong>of</strong>agus limenine derhal geri drenajın sağlanması.<br />

g. Yapılan bir çalışmada, bol miktarda sıvıyı peroral alarak özoagus ve plevral boşluğun<br />

irrigasyonunu sadece drenaj yaparak başarılı sonuçlar aldıklarını bildirmişlerdir.<br />

h. Son yıllarda ulusal ve uluslar arası al<strong>and</strong>aki araştırıcılar primer onarım yerini destelemek<br />

için fibrin yapıştırıcı kullanmayı önermişlerdir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> enstrümental yaralanmalarının morbidite ve mortalite oranları değişmektedir.<br />

Yapılan bir çalışmada iyatrojenik perforasyondan sonra %80 sürvi başarısını<br />

bildirmişlerdir. Ancak, yaralanan öz<strong>of</strong>agusun ilk durumu prognozda önemli rol oynamaktadır.<br />

Persistan kaçak ve enfeksiyon ortaya çıktıktan sonra tatminkar sonuç beklentisi<br />

azalır ve mortalite olasılığı artar. Küçük ve ileri yaşta olmak kötü prognostik<br />

faktörlerdir.<br />

Resim 1. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonuna<br />

ait mukozal ve submukozal tabakasının<br />

transvers, kas tabakasının ise longitudinal<br />

olarak dikilmesinin şematik<br />

görünüşü<br />

C. Abdominal öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına yaklaşım<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un abdominal kısmının enstrümental yaralanması<br />

sık değildir. Bu bölge yaralanmasında kontaminasyon<br />

periton boşluğuna olacağı için akut batın<br />

tablosu gelişir. Ancak, distal torasik öz<strong>of</strong>agus perfrasyonunun<br />

böyle bir tabloyu taklit edebileceği unutulmamalıdır.<br />

Bazen retroperitona sınırlı perforasyon daha<br />

hafif bir klinik seyir izleyebilir. Tanı, toraks ve batının<br />

kontraslı tetkikleriyle konulur. Bu durumlarda cerrahi<br />

onarım ve drenaj için transabdominal yaklaşım tercih<br />

edilmelidir.<br />

Bazı araştırmacılar abdominal öz<strong>of</strong>agus yaralanması<br />

ile ilgili çalışmalarında, mukozal ve submukozal tabakayı<br />

transvers olarak, kas tabakasını ise longitudinal<br />

olarak dikmişler ve dikiş materyali olarak 4/0 vicryl<br />

kulanmışlardır(Resim 1). Postoperatif nazogastrik tüpü<br />

10 gün süreyle tuttukları ve başarı elde ettikleri ifade<br />

edilen bu teknikte, öz<strong>of</strong>agusun şişkinliği durumunda<br />

basıncın; dikiş ve kas liflerinin gerginliği daha iyi tolere<br />

edeceğini bildirilmektedir(76).<br />

Yabancı cisim yaralanmalarında yaklaşım<br />

Çocuklar, mental durumu bozuk hastalar veya diş problemi olan yaşlılar çok çeşitli<br />

yabancı cisimleri yutabilirler. Bu cisimlerin çoğu mideye inmesine rağmen bir kısmı<br />

öz<strong>of</strong>agusa takılıp kalabilir. Bazı cisimler uzun süre öz<strong>of</strong>agusta kalırlarsa öz<strong>of</strong>agus<br />

duvarını erode edebilirler. Keskin veya irregüler kenarlı cisimler ise kolayca penetre<br />

olabilirler. İğne, çengelli iğne veya balık kılçığı gibi bazı yabancı cisimler hemen<br />

öz<strong>of</strong>agus duvarına penetre olarak trakea, aorta veya sol atrium gibi komşu yapılara<br />

da girebilirler.<br />

Yabancı cisim nedenli yaralanmalar en sık servikal öz<strong>of</strong>agusta olur. Ayrıca, torasik<br />

öz<strong>of</strong>agusun konjenital darlıklarında veya hastalıklı öz<strong>of</strong>agusta da perforasyon gelişebilir.<br />

En sık yaralanmaya neden olan yabanı cisimler; kemikler, balık kılçıkları, de-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

niz hayvanlarının kabuk parçaları, parsiyel takma dişlerdir. Mental retarde olanlarda<br />

plastik cisimler, açık çengelli iğneler veya metal meşrubat kutusu açacakları gibi<br />

metal cisimlerdir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonu spontan olarak yada yabancı cismin çıkarılması esnasında<br />

gelişebilir. Perforasyona bağlı klinik seyir akut olabildiği gibi geç abse oluşumunu<br />

veya piyopnömotoraksla birlikte olabilir[77]<br />

Yabancı cisim perfoasyonunun tanısı anamnez, fizik muayene ve şüpheci yaklaşımla<br />

konabilir. Radyografik incelemelerde yabancı cisimlerin çoğunun dansitesi düşük olduğu<br />

için grafilerde görülmeyebilirler. Ancak, yumuşak doku tekniklerinin kullanımı ile<br />

yutulan kemiklerin ¾’ü görülebilir. Yabancı cisim endoskopiyle çıkarılabilir, şayet çıkarılamazsa<br />

öz<strong>of</strong>agotomi gerekir<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un basınçlı gazlarla (baro travma) yaralanmasına yaklaşım<br />

Bu tip yaralanmalar ‘’Baro Travma’’ olarakta bilinir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>a basınçlı hava internal<br />

veya eksternal olarak girebilir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> içinde lümen basıncının ani artışı öz<strong>of</strong>agus<br />

duvarının kısmen veya tamamen rüptürüne neden olabilir. Bu rüptür genellike<br />

kusmaya bağlı gelişen basınçtaki internal değişikliklerin sonucudur. Defekasyon,<br />

konvulsiyon, ağır kaldırma ve hatta doğum esnasında ortaya çıkabilir. Künt abdominal<br />

travmaya bağlı oluşabileceği gibi nadirende sıkıştırılmış basınçlı havaya maruz<br />

kalmakta sebeb olabilir.<br />

Yüksek basınçlı gazların öz<strong>of</strong>agus veya naz<strong>of</strong>arinkse eksternal olarak direkt girişi<br />

öz<strong>of</strong>agus perforasyonu yapabilir. Bu tip yaralanmalar Boerhaave sendromunda olduğu<br />

gibi distal torasik öz<strong>of</strong>agusun sol lateral duvarında perforasyon yapma eğilimindedir.<br />

Fakat daha az or<strong>and</strong>a fariks, servikal öz<strong>of</strong>agus veya her ikisinin birlikte perforasyonu<br />

da görülebilir. Bu nedenle başınçlı gaza maruz kalındığı zaman tüm öz<strong>of</strong>agus<br />

değerlendirilmelidir. Nedenler arasında; yüksek basınçlı gaz hatlarının kesilmesi,<br />

yangın söndürücülerin püskürtülmesi, gazlı içecek kutularının patlaması, çocuklar tarafından<br />

ısırılan can simitlerinden gaz kaçaklarını saymak mümkündür. Basınçlı gazın<br />

farinks veya öz<strong>of</strong>agusla temasının olduğu her durumda perforasyondan şüphelenilmeli<br />

ve gerekli tetkikler yapılmalıdır[78]<br />

İnfilak yaralanmaları çeşitli mekanizmalarla öz<strong>of</strong>agus perforasyonu yapabilir. Primer<br />

balistik yaralanma ( infilak dalgasının hastaya direkt yayılması) insan vücudundaki<br />

herhangi içi boş organın perforasyonuna neden olabilir. Vücutta, infilakla yayılan<br />

enerji dalgasının iletilmesi dansiteleri farklı dokular arasında enerjinin dağılımına<br />

neden olur. Bu enerjinin en büyük tahrip edici etkisi içi boş organların cidarlarında<br />

ortaya çıkmaktadır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>ta böyle bir organ olduğu için infilak dalgasıyla birlikte<br />

ortaya çıkan enerji transveriyle bütünlüğü bozulabilir. İnfilakla oluşan sekonder<br />

ve tersiyer dalgalarda öz<strong>of</strong>agusu yaralayabilir. Hasta patlamanın sekonder etkisiyle<br />

hızla fırlarsa künt travmada öz<strong>of</strong>agus yaralanmasına yol açabilir. Patlamaya bağlı<br />

oluşan dalga keskin kenarlı objelerin fırlamasına neden olarak tersiyer etkiler yaratabilir.<br />

Bunun sonucunda penetran öz<strong>of</strong>agus yaralanmaları ortaya çıkabilir [79].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un postemetik rüptürü (Boerhaave sendromu)<br />

Spontan perforasyon veya ‘’Boerhaave sendromu’’ kuvvetli öğürme ve kusma olarak<br />

tanımlanır. Genellikle aşırı yemek yemekle birlikte alkol alan kişilerde görüldüğünden<br />

mediastenin ve plevral boşluğun aşırı kirlenmesi söz konusudur. Rüptürün nedeni,<br />

kusma esnasında, gevşeyen kardiyadan, öz<strong>of</strong>agus lümenine ani ve şiddetli mide<br />

havası ile birlikte içeriğin geçmesiyle krik<strong>of</strong>aringeus kas kontrakte olursa öz<strong>of</strong>agus<br />

62 21


63 22<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

içinde sıkışan lümen içeriği rüptüre neden olabilmektedir. Normal öz<strong>of</strong>agusu rüptüre<br />

etmek için 0,5 kg ile 1,5 kg basınç gerekirken, hastalık varlığında daha az bir güç<br />

rüptür yapabilmektadir. En sıklıkla yaralanma longitüdinal düz kasların anatomik olarak<br />

inceldiği öz<strong>of</strong>agusun distal kısmında meydana gelir.<br />

Bazen yırtık parsiyel oluşabilir. Nadiren de öz<strong>of</strong>agusun duvarı içinde havanın yaygın<br />

diseksiyonu gelişebilir. Duvarın parsiyel laserasyonu proksimal mideye yayılabilir<br />

ve aşırı üst gastrointestinal kanamaya neden olabilir. Bu duruma ise Mallory-Weiss<br />

sendromu denmektedir. Mallory–Weiss sendromunda problem kanamanın kontrolüdür.<br />

Eğer kanama destek tedavisi ile durmazsa cerrahi girişim gerekir. Bu girişim abdominal<br />

yolla yapılır ve kanama noktasının dikişle bağlanması iyi sonuç verir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong><br />

duvarının tam kat rüptürü ile birlikte olan aşırı kanama nadirdir[3,11,80].<br />

Boerhaave sendromunda yaralanmanın mekanizması hala tam olarak anlaşılamamıştır.<br />

Genellikle obez olan hastada yaralanma; gıda, alkollü içkiler veya her ikisinin<br />

birlikte aşırı alınmasıyla birlikte olmaktadır. Rüptür kusma esnasında olmaktadır.<br />

Mallory-Weiss’ta hasar sadece mukoza seviyesinde, postemetik rüptürde ise tam kat<br />

yırtık söz konusudur.<br />

Yaralanya plevral yırtık da eşlik edebilir yada daha sonra gelişebilir. Etiyolojide daha<br />

önceden mevcut bir hastalık olup olmadığı belli değildir. Literatürde hem intraabdominal<br />

öz<strong>of</strong>agusun hemde intraabdominal ve torasik öz<strong>of</strong>agusun birlikte olduğu rüptür<br />

durumları bildirilmiştir.<br />

Sol plevral boşluk sağ plevral boşluğa kıyasla daha az or<strong>and</strong>a etkilenmektedir. Postemetik<br />

rüptürden sonra mediastinal ve plevral kontaminasyon diğer nedenlerle olan<br />

perforasyonda görülenden çok daha yaygındır. Bunun nedeninin muhtemelen gerilmiş<br />

midenin ve kusmanın güçlü ejeksiyonundan dolayı olduğu görüşü vardır[81].<br />

Boerhaave sendromunda klinik görünüm<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un spontan rüptürü, kusma epizodundan sonra şiddetli dispne, göğüs ağrısı,<br />

bulantı, hematemez, üşüme ve terlemeyle birlikte kendini göstermektedir. Ağrı lokalizasyonu<br />

substernal, epigastrik, sol lateral veya interskapular yerleşimli olabilir.<br />

İlk klinik izlenim sıklıkla miyokard infaktüsü, dissekan anevrizma veya perfore olmuş<br />

peptik ülseri düşündürür. Ağrı her iki omuza yayılabilir, bu durum frenik sinir irritasyonunu<br />

yansıtır. Kusmayla beraber yada kusmadan hemen sonra başlaması tanı için<br />

önemlidir. Postemetik rüptürün nadir görülmesi ve bu konuda tecrübeli hekim sayısının<br />

az olması nedeniyle tanıda gecikme olasılığı sıktır. Birçok hasta devam eden<br />

bulantıdan yakınır. Dispne hastaların yarısından fazlasında ortaya çıkar ve sıklıkla<br />

hidropnömotoraksa bağlı gelişir. Baz<strong>and</strong>a süreç mediastende sınırlı olur ve şiddetli<br />

dispne görülebilir.<br />

Klinik bulgular, rüptürden inceleme anına kadar geçen süreye bağlı olarak ciddi şekilde<br />

değişkenlik gösterebilir. Bazı hastalarda taşikardi, dispne, ateş veya hipotansiyon<br />

gibi vital işaretler muayene esnasında ortaya çıkmamış olabilir. Bazen bu belirsizlik<br />

12 saate kadar sürebilir. Lökositoz genellikle bulunur fakat hastaların 1/3’ünde<br />

10000/mm3’in altındadır. Cilt altı amfizemi başlangıçta sık değildir ve kolayca gözden<br />

kaçabilir. Bazan hastaların 2/3’inde anfizem hiç gelişmez. Epigastrik hassasiyet<br />

ve defans genellikle vardır ve rebound alınabilir.<br />

Boerhaave sendromunda, öz<strong>of</strong>agus içi basıncın ani artışıyla distal öz<strong>of</strong>agusun spontan<br />

transmural rüptürüne işaret eden triad bulguları vardır. Kusma, alt toraksta ağrı<br />

ve subkutan amfizemden oluşan bu bulgulara Mackler’s triadı denir [8,82].<br />

Sıklıkla septik şok tablosu gelişsede, şok tablosu 12 saatten önce nadiren ortaya çı-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

kar. Vazomotor kollaps tablosu görüldüğü zaman hasta acilen sıvı, antibiyotikler ve<br />

vazopressör ajanlarla desteklenir.<br />

Hastaların çoğunda mevcut olan plevral sıvı sürecin plevraya direkt rüptürünü veya<br />

inflamatuvar sürece sekonder efüzyonu gösterebilir. Erken dönemde sıvı serohemorajiktir.<br />

İkinci 24 saatten sonra veya daha sonra seröz hale gelir.<br />

Oskültasyonda posterior bazal sahada raller duyulur. Mediastinal amfizeme bağlı<br />

krepitasyon duyulabilir.<br />

Boerhaave sendromunda radyolojik bulgular<br />

Boerhaave sendromunun radyolojik görünümünde bir kaç değişmez bulgu vardır.<br />

Kalp gölgesinin arkasında her zaman belirgin olmayan mediastinal genişleme daima<br />

mevcuttur. İlk kez Naclerio’nun tanımladığı “V” işareti ise sıklıkla mevcut olup, bu bulgu<br />

sol kardiyak siluetin arkasında görülen yamalı, irregüler dansiteyi ifade eder. Bulgu<br />

mediastene komşu alt lobdaki inflamatuar değişikliklerden dolayı meydana gelir[83,84]<br />

Mediastinumda bulunan hava genellikle yukarıya doğru yayılır ve boyna ulaşır. Süreç<br />

mediastinal plevradan plevral boşluğa rüptüre olmuşsa hidropnömotoraks görülür.<br />

Pnömoperitonyumu ve gastrik distansiyonu araştırmak için abdominal grafiler çekilmeli,<br />

kontraslı tetkiklerin diyafram altındaki organlarıda içermesi istenmelidir.<br />

Yukarıda bahsedilen bulguların tümü BT incelemesinde daha iyi görülebilir. Direkt<br />

grafilerde görülmeyen plevral sıvı BT ile kolayca tespit edilip miktarıda hesaplanabilir.<br />

Ayrıca, kontrast maddenin ekstravazasyonu, mediastinitin yaygınlığı ve abse formasyonu<br />

daha iyi görülür.<br />

Kontrastlı tetkikler doğru tanı için gereklidir. İlk çalışmalar Gastrografin veya Lipiodol<br />

ile yapılmalıdır. Eğer, ekstravazasyon görülmezse yüksek dansiteli kontrast vermek<br />

için baryum kullanılabilir. İlk incelemede sonuç negatifse, kontraslı inceleme 1-2<br />

saat içinde tekrarlanmalıdır[3,5,83].<br />

Boerhaave sendromunda tedavi yaklaşımı<br />

Barrett’in ilk defa postemetik rüptürün tedavisini cerrahi olarak onardığı 1946 yılına<br />

kadar öz<strong>of</strong>agus rüptürlerine yaklaşımın daima fatal seyirli olduğu düşünülürdü. Onarım<br />

tekniklerinin geliştirilmesi ve kritik hastaların bakımındaki ilerlemelerle mortalite<br />

oranları hala yüksek olsada önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Pratikte postemetik<br />

rüptürün tanısında gecikmelerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca bazı hekimlerin cerrahinin<br />

çok riskli olduğu ve hatta kontrendike olduğu görüşü tedavide gecikmeye, hatta ölüme<br />

neden olabilmektedir.<br />

Genel kural olarak yaralanmadan sonraki ilk 6-12 saat içinde yapılan direkt cerrahi<br />

onarım, mediastinal debridman ve plevral drenaj en az morbidite ve mortaliteye neden<br />

olan tedavi şeklidir. Günümüz konseptine göre, bu süre biraz daha genişletilerek<br />

ilk 24 saat içinde olması gerektiği vurgulanmakta, 24 saatten sonraki müdahalelerin<br />

ise mortaliteyi %3-10’dan %30-40’a kadar arttıracağı yönündedir. Zira, tanı gecikirse<br />

primer onarım başarılı olmaz. Birçok yazar distal 1/3 öz<strong>of</strong>agus yırtıklarının onarımı<br />

için çeşitli teknikler önermektedirler. Ancak, Grillo ve Wilkins’in plevral flep kullanma<br />

tekniği halen alternatiflerin en iyisi olarak görülmektedir. Yaralanma sahasını kapatmak<br />

için diyafragma kas flebinin kullanıldığı teknikten vazgeçilmelidir. Bu yaklaşım<br />

gereksiz şekilde mediastinitin ve ampiyemin periton kavitesine yayılmasına neden<br />

olabilir[85].<br />

Gerekli hazırlıklar yapılmadan uygulanan bir cerrahi girişimin mortalitesi oldukça<br />

64 23


65 24<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

yüksektir. Operasyon öncesi hastanın durumunu stabilize etmek için hızlı sıvı(ringer)<br />

infüzyonu (3000-7000 ml), yoğun antibiyoterapi ve kan transfüzyonu yapılmalı ilerlemiş<br />

mediastinit ve jeneralize sepsis bulguları olan hastalarda entübasyon ve solunum<br />

desteğinden kaçınmamalıdır. 2-3 saatlik bu hazırlık periyodundan sonra yapılacak<br />

bir cerrahi müdahale hayat kurtarıcı olabilir.<br />

Ekskülizyon ve disversiyon diğer teknikler başarılı olmadığı zaman hayat kurtarıcıdır.<br />

Tanının geciktiği hastalarda efektif onarım güçlüğü ve yüksek mortalite oranları nedeniyle<br />

nonoperatif tedavi düşünülebilir. Mediastende sınırlı kalan ve hızla yayılmayan<br />

abseden öz<strong>of</strong>agusa geri serbest drenajın olduğu rüptürlü bir hasta konservatif<br />

yaklaşımla iyileşebilir. Ancak, erken tanı konan bir hastada cerrahi yerine medikal tedavi<br />

yaklaşımını seçmek son derece risklidir[3,86].<br />

Teknik olarak, kas veya pediküllü plevrayla desteklenmiş primer kapatma erken tanı<br />

konmuş tüm olgularda seçilecek onarım şekli olmalıdır. Yaygın, kontrolsüz mediastinit<br />

ve plevral enfeksiyon görülen geç tanı konmuş hastalara yaklaşım, geniş mediastinal<br />

ve pevral drenajın sağlanması, rüptüründe Grillo tekniğiyle kapatılması olmalıdır[87].<br />

Beslenme jejunostomiside açılmalıdır. Bu yaklaşımın başarısızlığı halinde<br />

kardiyanın kapatılmasıyla oluşturulan eksklüzyon ve proksimal öz<strong>of</strong>agostomi gerçekleştirilir.<br />

Tanının geciktiği ve sınırlı kaçağı ağır sepsisle birlikte olmayan hastalar<br />

nonoperatif olarak tedavi edilebilir. Enteral veya İV hiperalimentasyon bu hastaların<br />

tümünde zorunludur.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> kostik yaralanmalarına yaklaşım<br />

Kostik madde yutulmasına bağlı öz<strong>of</strong>agusun yaralanmaları, endüstriyel kimyasal<br />

maddelerle, temizlik ürünleriyle ve ilaçlarla olabilir. Genellikle hastalar ya psikiyatrik<br />

bozukluğu olup suicid girişiminde bulunan erişkinlerden yada sıklıkla kostik maddeyi<br />

kaza ile alan çocuklardan oluşmaktadır. Kostik maddelerin kazaen yutulması çoğu<br />

kez 5 yaş altındaki çocuklarda görülmektedir. Erişkin popülasyondaki hastalar genellikle<br />

koopere değildir, birkaç ajanı birlikte ve fazla miktarda almıştır. Yuttukları ajanın<br />

adını ve miktarını söylemeye isteksizdirler. Pediatrik guruplar kostik ajanı, kötü tat<br />

alana, ağrı veya aşırı salivasyon olana kadar almaya devam ederler[3,5].<br />

Alınan kimyasallar klinik özelliklerine göre üç kategoriye ayrılırlar. Bunlar; asidik, alkalik<br />

ve nötral pH’lı korozif ajanlardır. Alkali ajanlar özellikle zararlıdırlar, çünkü koagülasyon<br />

nekrozuyla perforasyona yol açarlar. Asidik kimyasallarda lezyonlar öz<strong>of</strong>agustan<br />

çok mide ve ince bağırsakları tutma, multipl lezyonlar yapma eğilimindedir.<br />

Bu lezyonlar transmural ve ciddi hemorajiye sebep olabilirler. Nötral pH’lı birçok ürün<br />

çeşitli mekanizmalarla öz<strong>of</strong>agus hasarı yapabilir[3].<br />

Evlerde kullanılan temizlik ürünlerinin çoğu %25’den %100’e kadar yoğun oranlarda<br />

sodyum ve potasyum hidroksit içerirler. Diğer kostik ajanlar sodyum hipoklorid, sülfirik<br />

asit, hidroklorik asit, nitrik asit, amonyak, fenol ve iyotlu solüsyonlardır. Oral ilaçların<br />

bir kısmıda akut öz<strong>of</strong>agus yaralanması oluşturmaktadır. Emepronyum bromid,<br />

potasyum klorit, ferröz sülfat, kinidin, steroidler, bazı antienflamatuar ajanlar, asetilsalisilik<br />

asit, torazin, promazin HCl ve propoksifen HCl kostik yaralanmaya yol açabilen<br />

diğer ajanlardır. Küçük alkali pillerin yutulması da özellikle çocuklarda korozif yanıklara<br />

yol açar[5].<br />

Patolojik olarak kostik yaralanma yeri öz<strong>of</strong>agusun herhangi bir yerinde veya öz<strong>of</strong>agus<br />

boyunca yaygın olabilir. Normal olarak distal öz<strong>of</strong>agusta temas süresi daha fazla<br />

olduğu için en yaygın yaralanma genellikle bu bölgede ortaya çıkmaktadır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un<br />

kimyasal yaralanması üç faza ayrılmaktadır: Yaralanmadan sonraki ilk birkaç


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

günde inflamasyon, ödem ve yüzeyel nekroz ortaya çıkar. Termal yanıklardaki gibi,<br />

başlangıçta yaralanmanın derinliğini ve ağırlığını değerlendirmek neredeyse imkansızdır.<br />

Bakteriyel invazyonu takiben progresf nekroz ve ülserasyon gelişir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong><br />

ve mide perfore olabilir. İntravasküler trombüs gelişimi, ilave nekroz ve doku dökülmesini<br />

kolaylaştırır.<br />

Yaklaşık bir hafta sonra, yanık hasarı stabilize olur, granülasyon ve fibroblastik süreç<br />

başlar. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> duvarının en zayıf olduğu bu ikinci faz 3-4 hafta sürebilmektedir.<br />

Takip eden üçüncü fazda, harab olmuş, öz<strong>of</strong>agus submukoza ve kas tabakaları nedbe<br />

doksuyla yer değiştirir. Ülserasyon, granülasyon, fibröz striktür oluşum süreci aylarca<br />

devam eder. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un komplet nekrozunun gelişmesi mümkündür. Güçlü asitlerle<br />

olan yaralanma sayısında son yıllarda artma görülmektedir. Patolojik görünüm<br />

alkali ajanın yaptığından farklıdır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>ta genellikle sadece yüzeyel mukozal yanık<br />

görülür. Asıl büyük hasar mide ve proksimal ince barsaklarda ortaya çıkar. Ödem,<br />

ülserasyon ve skar nedeniyle oluşan mide çıkış obstrüksiyonu sıktır[3].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> kostik yaralanmalarında klinik bulgular<br />

Semptomlar yaşla ve yutulan ajanın konsantrasyonu ve miktarıyla değişir. Dudaklar<br />

ve ağızda görülen yanık yaralanma sonrası ilk belirti olabilir. Erişkin hastalarda korozif<br />

madde sıklıkla fazla miktar ve intihar amaçlı alındığı için iletişim kurmak çok güç<br />

olabilir. Bazı hastaların bilinci alkole veya ilaçların etkisine bağlı olarak klinik bulgular<br />

maskelenmiş olabilir[16,17].<br />

Hasta genellikle ağız ve farinksin şiddetli ağrısından yakınır. Bunu substernal veya<br />

interskapular dayanılmaz ağrı şikayeti izleyebilir. Çoğunlukla üst batında ağrı tespit<br />

edilir. Artmış salivasyon, odin<strong>of</strong>aji, disfaji, ve kusma genellikle mevcuttur. Epiglotik<br />

ve laringeal yanıklar ortaya çıkabilir ve ödeme bağlı trakeostomi gerektiren<br />

hava yolu obstrüksiyonu gelişebilir. Kostik ajan aspire edilirse trakeit, bronşit ve şimik<br />

pnömoni oluşturabilir.<br />

Yanık ciddi derecede oluşmuşsa transmural nekroz veya lokalize bir al<strong>and</strong>a perforasyon<br />

direkt olarak periöz<strong>of</strong>ageal dokunun içine yayılabilir. Bu hastalarda artan ağrı,<br />

ateş, yayılan mediastinal sepsis bulguları, ampiyem ve şok tablosu görülebilir. Bu tür<br />

ağır yanık olgularında şok ve hayatı tehdit eden solunum güçlüğü yaralanmanın ilk<br />

saat içinde ortaya çıkabilir. Bu boyuttaki nekroza bağlı olarak trakeo-öz<strong>of</strong>agial fistül<br />

gelişebilir.<br />

Hafif yanıklı hastalarda akut dönemde daha hafif semptomlar görülür ve birçok<br />

hastada bu semptomlar birkaç gün sonra kaybolur. Bu akut tabloyu 3-6 haftalık bir<br />

asemptomatik interval izler ve takiben striktür gelişimine bağlı olarak disfaji tekrar<br />

ortaya çıkar.<br />

Radyografik incelemelerde spazm bulguları veya negatif sonuç saptanabilir. Bazende<br />

ilerleyen süreçte ülserasyon, ve striktür gelişebilir. Lokalizasyon, etki uzunluğu ve<br />

şiddetine göre gelişen striktürü tanımak için tekrarlanan incelemeler gereklidir[3,5].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> kostik yaralanmalarında tedavi yaklaşımı<br />

Bu tip yaralanmalarla karşılaşan hekimin ilk değerlendireceği ajanı saptama ve öz<strong>of</strong>agus<br />

hasarının yaygınlığını belirlemek olmalıdır. Çünkü, hastanın prognozu için perforasyon<br />

ve majör kanama gelişip gelişmediğini saptamak çok önemlidir.<br />

Hastanın dudakları, ağız ve farinksi yanık bakımından iyi değerlendirilmeli, eğer yanık<br />

varsa, hastanın oral beslenmesi kesilmelidir. Yaralanmanın akut fazında striktür<br />

oluşumunu azaltmak için 3-6 hafta kortikosteroid ve antibiyotik tedavisi uygulanma-<br />

66 25


67 26<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

lıdır. Fakat, striktürü önlemek ve sistemik verilen steroidlerin etkinliğini ortaya koymak<br />

için yapılan r<strong>and</strong>omize bir çalışmada hastalar öz<strong>of</strong>agus yaralanması ve steroid<br />

tedavisine göre kategorize edildiğinde, derin mukozal (grade II) ve sirkumferansiyal<br />

derin mukozal (grade III) öz<strong>of</strong>agus yaralanması olan hastalarda sistemik seroid verilmesinin<br />

striktür oluşumunu azaltmadığı görülmüştür.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> kostik yanığının, tıbbın her alanındaki gelişmelere rağmen geçmişten günümüze<br />

sorun olmaya devam etmesi yeni çalışmalar için araştırmacıların dikkatini<br />

çekmektedir. Son çalışmalardan birinde Zeybek ve ark.ı, öz<strong>of</strong>agusta kostik yanık<br />

oluşturarak klasik tedavi ile medikal balın konservatif yaklaşıma katkısının olup olamayacağını<br />

araştırmışlardır. Çalışmanın sonucunda, medikal balın öz<strong>of</strong>agus yanıklarında<br />

ciddi sorun olan darlığı önlemediğini, fakat, hasar şiddetini ve öz<strong>of</strong>ajitin iyileşmeye<br />

katkı sağladığını tespit etmişlerdir. Araştımacılar bu tedavi modalitesinin, özellikle<br />

bujinaj gibi diğer tedavi modeliteleriyle kombine kullanılmasının striktür açısından<br />

yarar sağlayabileceğini, ancak klinik uygulanabilirliği için ileri çalışmalara gereksinim<br />

olduğuna dikkat çekmişlerdir[12].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> kostik yanığı ile karşılaşıldığında öz<strong>of</strong>agoskopi ilk 2 gün içinde, tercihen 12<br />

saat içinde yapılmalıdır. Endoskopi hem tanısal hemde terapotik olabilir. Fleksibl fiberoptik<br />

alet kullanılmalıdır. Zira, rijit öz<strong>of</strong>agoskoptan perforasyon yapma olasılığı<br />

daha azdır. Endoskopi öz<strong>of</strong>agusta sadece ilk lezyon fark edilene kadar ilerletilmelidir.<br />

Çünkü, daha fazla ilerletme perforasyon insidansını çok fazla artırır. Rijit endoskopi<br />

öz<strong>of</strong>agusa güçlü kimyasal kaçağın devam ettiği ve travmanın sürdüğü takılı kalmış<br />

maddelere bağlı yaralanmalarda endikedir. Elektronik oyuncak ve küçük hesap<br />

makinelerinde kullanılan piller özellikle tehlikelidir. Zira, matrikslerindeki güçlü alkali<br />

madde(potasyum hidroklorit) yüksek konsantrasyondadır . Eğer, pilin dış kapsülü hasarlanmışsa<br />

alkali öz<strong>of</strong>agusa kaçabilir ve devam eden yaralanmaya neden olur. Böyle<br />

olgularda, piller derhal rijit endoskopla çıkarılmalıdır. Eğer, hasta mediastiniti veya<br />

perforasyonu düşündüren bulgular göstermiyorsa oral sıvı beslenme önerilir[3,51]<br />

İlk öz<strong>of</strong>agoskopik değerlendirmeden sonra 3-4 hafta içinde öz<strong>of</strong>agusu tekrar değerlendrimeye<br />

gerek yoktur. Yapılacak değerlendirmeler kontrastlı tetkikler şeklinde olabilir.<br />

Bujinaj işlemlerine skatris formasyonunun erken fazında başlanması önerilmektedir.<br />

Bu süre yaralanmadan sonraki üçüncü-dördüncü hafta civarındadır. Ancak, enstrümental<br />

perforasyon olasılığı nedeniyle bir tel klavuz kullanmak yararlıdır. Rekürren<br />

veya artan disfaji ilave mekanik dilatasyon gereğini göstermektedir. Bu hastaların<br />

bir kısmı Hurst-Maloney veya Plummer dilatatörleri ile seri dilatayonlarla tedavi edilebilirler.<br />

Seri dilatayonlarla tedavi edilemeyen hastalarda ise kalıcı bir lümen sağlamak<br />

için rezeksiyon ve mide veya kolonla rekonstrüksiyon önerilmektedir. Çocuklarda<br />

genellikle kolon tercih edilir. Küçük çocuklarda retrograd Tucker dilatatörleri kullanılarak<br />

tedavi sağlanabilir. Bu uygulamada gastrostomi yapılması gerekmektedir[86].<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un kostik yaralanmasının akut fazında cerrahi girişim nadiren gerekmektedir.<br />

Yapılan çalışmalarda, antibiyotik, steroid ve dilatasyonlardan oluşan st<strong>and</strong>art<br />

tedavinin aksine ikinci ve üçüncü derece öz<strong>of</strong>agus yanıkları için agresif bir yaklaşım<br />

önerilmiştir. Bu yaklaşıma göre, ikinci derece yanıklarda müsküler tabaka tutulsun<br />

yada tutulmasın transmukozal tabakanın tutulduğu durumlarda, intra-öz<strong>of</strong>ageal<br />

stent yerleştirilir. Stent enaz 21 gün yerinde bırakılır. Bu süreçte antibiyotik ve steroid<br />

tedavisi eş zam<strong>and</strong>a ek olarak verilir. Tam kat nekroz gelişen hastalarda ise acil<br />

radikal total öz<strong>of</strong>ajektomi ile birlikte servikal öz<strong>of</strong>agostomi ve jejunostomi yapılır.<br />

Rekonstriksiyon daha sonraki bir döneme bırakılır.<br />

Yapılan bir çalışmada kostik yaralanmalı hastaların yaklaşık % 28.9’unda ülseratif


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

öz<strong>of</strong>ajit, bunlarında %18’inde striktür geliştiği bildirilmiştir. Ortaya çıkan komplikasyonlar<br />

genellikle %20’sinde mediastinit, %6 oranında larinks ödemi, %14’ünde pnömoni<br />

ve %20 oranında da trakeaya veya aortaya fistül geliştiği bildirilmektedir.<br />

Serilerde mortalite oranları %2.8’den %36.9’a kadar farklıklık göstermektedir. Mortalite<br />

oranları birçok faktöre bağlı olarak değişim göstermekle birlikte genel olarak<br />

yıllar içinde düşüş göstermektedir. [3,5,87]<br />

Penetran öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına yaklaşım<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un eksternal penetran yaralanmalarına daha nadir olarak rastlanmaktadır.<br />

Penetran intratorasik yaralanmaların %1’inden azını, penetran boyun yaralanmalarının<br />

da %0.5’ini öz<strong>of</strong>agus yaralanması oluşturmaktadır..<br />

Servikal öz<strong>of</strong>agus nisbeten daha korunaklı bir bölgede olmasına rağmen torasik öz<strong>of</strong>agusa<br />

göre eksternal penetran yaralanmalara daha fazla maruz kalmaktadır. Yaralanmanın<br />

en sık nedeni ateşli silahlar olmasına rağmen, kesici-delici alet aletlerde<br />

servikal öz<strong>of</strong>agusu yaralayabilmektedirler. Penetran bir yaralanma olduğu zaman<br />

öz<strong>of</strong>agusa yakın komşulukta uzanan trakea, larinks, büyük damarlar ve spinal kolon<br />

dikkatle tetkik edilmelidir.<br />

Penetran olmayan yaralanmalarda hemodinami stabilse, tetkikler normal bulunsada<br />

sık klinik gözlem ve ısrarcı arayış mortalite ve morbiditeyi düşürebilir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un<br />

travmatik yaralanmalarına yüksek or<strong>and</strong>a başka organ yaralanmalarıda eşlik ettiğinden<br />

yaklaşım önceliği hayatı en tehdit eden durumlara göre belirlenmelidir.<br />

Ateşli silah yaralanmasında kurşunlar ve saçmalar öz<strong>of</strong>agusun her bölgesini yaralayabilir.<br />

Tedavi yapacak hekim yüksek hızlı ateşli silah yaralanmaları konusunda deneyimli<br />

olmalıdır. Çünkü, kurşunun öz<strong>of</strong>agusu yaralaması için onu penetre etmesi gerekmez.<br />

Yüksek hızlı kurşunun yaydığı blast enerji öz<strong>of</strong>agusa hasar verebilir. Bu hasarın<br />

belirtisi mural nekrozdan dolayı geç perforasyona neden olabilir. Böyle yaralanmalara<br />

maruz kalan birçok hasta hekime ulaşamadan kaybedilirler[4,26].<br />

Penetran öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarında iki yaklaşımdan biri tercih edilebilir. Bunlardan<br />

ilki; boynun platismayı geçen tüm penetran yaralanmalarının eksplorasyonu ve<br />

mediastende kurşun yaralanmalı tüm hastalarda torakotomi gereksinimidir. Genel<br />

olarak bu yaklaşım stabil hastalarda arteriyografi, öz<strong>of</strong>agusun kontraslı tetkikleri,<br />

bronkoskopi ve öz<strong>of</strong>agoskopiyi içeren diagnostik çalışmaları izleyebilir. Mediyastende<br />

hava varlığı, kan tükürme, pnömotoraks ve mediastinal hematom açıklanması gereken<br />

bulgulardır. Diğer yaklaşım şekli ise; sadece pozitif olarak yaralanma saptananları<br />

opere etmek ve diğerlerine konservatif yaklaşmaktır. Bu yaklaşım şekli trakeal,<br />

öz<strong>of</strong>agel, kardiyak veya vasküler yaralanmayı ekarte etmek için ayrıntılı, sistematik<br />

takip gerektirir.<br />

Torasik öz<strong>of</strong>agusu ateşli silahla yaralanan hastanın tanısı gözden kaçtığında, yaşam<br />

şansı, öz<strong>of</strong>agusun diğer tip travma yaralanmalarına göre çok daha azdır.<br />

Servikal öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarında; disfaji ve kan tükürme sık olarak görülürken ciltaltı<br />

amfizemi olguların 1/3’ünde mevcuttur. Palpasyonda krepitasyon hissedilirse,<br />

trakea ve öz<strong>of</strong>agusun kombine yaralanması akla getirilmelidir. Boyun grafilerinde<br />

retr<strong>of</strong>aringeal veya subkutan al<strong>and</strong>a hava görülürse daima birlikte hava yolu yaralanmasını<br />

hatırlatmalıdır. Servikal öz<strong>of</strong>agus yaralanması şüphesinde, öz<strong>of</strong>agogram<br />

yapılabilirken, öz<strong>of</strong>agoskopi genellikle endike değildir. Ayrıca, her iki tetkikte acil koşullar<br />

altında yapılmak zorunda olduğundan yaralanmayı tam gösteremeyebilir.<br />

Servikal yaralanmalar için cerrahi ekspojur öz<strong>of</strong>agusun diğer cerrahi yaklaşımlarından<br />

farksızdır. Ancak, diğer anatomik yapıların yaralanmaması için kesi modifiye edi-<br />

68 27


69 28<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

lebilir. Genellikle kesi, sternokleidomastoid kasın ön kenar izdüşümü boyunca yada<br />

boynun her iki tarafı için ayrı kesi şeklindede yapılabilir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanması tek<br />

tek vicryl dikiş kullanılarak iki tabaka halinde onarılmalıdır. Boynun drenajı yanında,<br />

enfekte olması durumunda üst mediastenin de drenajı gerekir. Drenler oral beslemenin<br />

başlamasına kadar, 5-7 gün süreyle çekilmez. Öz<strong>of</strong>agokutanöz fistül bulgusu<br />

olduğu sürece oral alıma başlanmaz ve drenler geri çekilmez. Bu yaralanmaların<br />

tümünde uygun antibiyotiklerin kullanımı kadar or<strong>of</strong>aringeal sekresyonların etkin<br />

aspirasyonuda gerekmektedir. Konkomitan arter veya trakea yaralanması varsa,<br />

öz<strong>of</strong>agustan kontaminasyona bağlı enfeksiyon olasılığı nedeniyle arter veya trakeanın<br />

onarılması ciddi risk taşır. Bu nedenle, Sternokleidomastoid kasının bir parçasını<br />

veya anterior servikal kasların birini arteriyel onarımın etrafına sarmak veya öz<strong>of</strong>agus<br />

ve trakea arasına bu canlı kas fleplerini geciktirerek kontaminasyonu engellemek<br />

en akıllıca yaklaşımdır[3,26].<br />

Sivil çatışmalardaki kurşun yaraları düşük hızlı 22 kalibre el silahlarınından atılan<br />

kurşunlara bağlı olarak gelişir. Blast etki hasarıyla büyük yara oluştuğu zaman primer<br />

onarımı, öz<strong>of</strong>agusu daraltmadan yapmak çok güç olabilir. Bu durumda yeterli drenaj<br />

ile birlikte yaranın açık bırakılması daha uygun olur.<br />

Torasik öz<strong>of</strong>agus yaralanmaları; daima ateşli silahlara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.<br />

Tanı güç olup sıklıkla toraks duvarı ve akciğer yaralanmasıyla birliktedir. Kalp<br />

ve büyük damarlar gibi çevreleyen vital yapıların eş zamanlı yaralanması hayatı ciddi<br />

olarak tehdit eder.<br />

Semptomlar içinde sadece disfajinin varlığı öz<strong>of</strong>agus yaralanmasını kuvvetle düşündürmelidir.<br />

Kurşunun giriş-çıkış deliği trase için bir ipucu olmasına rağmen, kurşun<br />

vücut içinde zik zak çizebileceği için değerlendirme dikkatli yapılmalıdır. Radyografik<br />

incelemeler kurşunun vücut içinde izlediği yol hakkında ilgi verir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanması<br />

olasılığında eksplorasyon düşünülmelidir. Tanıyı doğrulamak için yapılan öz<strong>of</strong>agogram<br />

yaralanmanın yerini gösterebildiği gibi, normal olarakta değerlendirilebilir.<br />

Öz<strong>of</strong>agoskopinin tanıdaki yeri daha da sınırlıdır[25].<br />

Bu hastaların çoğunda diğer vital organların yaralanması nedeniyle erken eksplorasyon<br />

yapılmaktadır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanması genellikle kurşun izinin sistematik eksplorasyonuyla<br />

saptanmaktadır.<br />

Yaralanmadan şüphelenilmediği için eksplorasyonun geciktiği veya öz<strong>of</strong>agus duvar<br />

hasarının yaygın olduğu durumlarda ciddi komplikasyonlar bekleneceği için primer<br />

onarımdan kaçınılır. Eğer, tatminkar bir onarım yapılmazsa geniş drenaj sağlamak<br />

koşuluyla servikal öz<strong>of</strong>agostomiyle eksklüzyon, kardiyanın ligasyonu veya staplingi<br />

yapılır. Bu işlemden sonra, iyileşme sonrası ikinci bir ameliyatla rekonstrüksiyon yapılır.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> ateşli silah yaralanmalarının sonuçları değişkendir. Ancak, erken primer<br />

onarım uygulanan hastaların hiçbirinin ölmemesi ve dikiş hattının bozulmaması<br />

önemlidir. Bu nedenle, agresif cerrahi yaklaşım için tanımlanan kriterler haklı gözükmektedir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> künt yaralanmalarına yaklaşım<br />

Nadir görülen künt öz<strong>of</strong>agus yaralanmaları yeterli güç uygul<strong>and</strong>ığı takdirde şişirilmiş<br />

objelerde öz<strong>of</strong>agus perforasyonu yapabilir. Servikal öz<strong>of</strong>agus kısmı en sık yaralanmasına<br />

rağmen, torasik ve peritoneal öz<strong>of</strong>agusda künt zorlanmayla perfore olabilir..<br />

Servikal kısımdaki yaralanma genellikle boynun hiperekstansiyon pozisyonundayken<br />

yaralanması ile olmakta, beraberinde yaralanmaya vertebral fraktür veya dislokas-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

yonda eşlik etmektedir. Yüksek hızla çarpışma olduğunda öz<strong>of</strong>agus duvarı komşu trakeanın<br />

membranöz duvarıyla eş zam<strong>and</strong>a rüptüre olabilir. Beslenmenin bozulmasına<br />

bağlı olarakta nekroz gelişip sonrasında trakeo-öz<strong>of</strong>ageal fistül gelişebilir[88,89]. Bu<br />

tip bir yaralanma öz<strong>of</strong>agusun, trakea, sternum ve torasik vertebra korpusları arasında<br />

sıkışmasıylada ortaya çıkabilir. Daha az sıklıkta lümen içi basıncın ani artışı öz<strong>of</strong>agus<br />

rüptürü yapabilmektedir. Bir başka durumda şiddetli künt travmaya bağlı olarak<br />

öz<strong>of</strong>agusu besleyen damarların kopması halinde öz<strong>of</strong>agus duvarının beslenme<br />

bozukluğuna bağlı nekrotizan yaralanmaları ortaya çıkmaktadır[3,5,26].<br />

Torasik öz<strong>of</strong>agus kısmı yaral<strong>and</strong>ığında üst gastrointestinal sistemin tümü ve trakeobronşial<br />

ağaç titizlikle değerlendirilmelidir. Ayrıca, acil mekanik manevralar bile torasik<br />

öz<strong>of</strong>agus perforasyonuna sebep olabilirler. Hem manuel kardiyopulmoner resüsitasyon<br />

hemde öz<strong>of</strong>agusa takılan gıdayı uzaklaştırmak için yapılan Heimlich manevrasıda<br />

torasik öz<strong>of</strong>agusun perforasyonuna yol açtığı bildirilmiştir. Yapılan otopsilerde,<br />

kardiyopulmoner resüsitasyonun başarısız olduğu olgularda, gastroöz<strong>of</strong>agial perforasyon<br />

insidansı %12 olarak tespit edilmiştir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> ve trakeanın kompresif yaralanmalarında cilt altı amfizemi gelişmiş olsada,<br />

sıklıkla diğer organ yaralanmaları eşlik ettiğinden öz<strong>of</strong>agotrakeal yaralanmanın<br />

tanısı gecikmektedir. Genellikle oral beslenmeye başladıktan sonra öksürük nöbetlerinin<br />

olması fistülü düşündürmelidir. Tanının ilk 24 saat içinde konması nadir bir durumdur.<br />

Fistül varlığında, gecikmiş tanıya rağmen mediastinit görülmesi majör problem<br />

değildir. Hastanın durumu stabilize olduğu zaman fistülün direkt onarımı endikedir.<br />

Yapılan çalışmalarda mümkün olduğu kadar erken ve tercihan sağ torakotomi ile<br />

primer onarımın yapılması önerilmektedir[3,26,88]<br />

Teknik olarak azigos veni kesildikten sonra, trakea ve öz<strong>of</strong>agusun lümenini daraltmadan<br />

fistülün diseksiyon, izolasyon ve divizyonu yapılmaktadır. Her bir org<strong>and</strong>aki<br />

fistül ağzı tek tek, ince nonabsorbabl dikişlerle kapatılır. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> iki tabaka, trakea<br />

tek tabaka halinde onarıldıktan sonra plevra gibi bazı vaskülarize yapılar veya tercihen<br />

interkostal kas iki yapı arasıra interpoze edilir. Trakeal dikiş hattını korumak için<br />

trakeostomi önerilmektedir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un yaygın nekrozu gelişirse öz<strong>of</strong>ajektomi veya öz<strong>of</strong>agusun cerrahi eksklüzyonu<br />

ile birlikte mediastinal plevral drenaj yaşam kurtarıcı olabilir. Gastrointestinal<br />

devamlılığın sağlanması daha sonra mide veya kolon interpozisyonuyla sağlanabilir.<br />

İntraoperatif öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına yaklaşım<br />

Tiroidektomi, larenjektomi veya servikal vertebraya anterior yaklaşım esnasında nadiren<br />

intra operatif olarak öz<strong>of</strong>agus laserasyonu olabilmektedir. Torasik öz<strong>of</strong>agus<br />

ise mediastinoskopi, vagotomi, hiyatal herni onarımı, mediatinal kist veya tümörlerin<br />

çıkarılması, dekortikasyon ve pnömonektomi esnasında yaralanabilmektedir. Torasik<br />

öz<strong>of</strong>agusun intraoperatif yaralanmalarından kaçınmak için entübasyondan hemen<br />

sonra nazogastrik tüp takılması yararlı bir önlemdir.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanması intraoperatif olarak fark edilirse primer onarım daima başarılı<br />

olmaktadır. Tanıda gecikilirse diğer öz<strong>of</strong>agus yaralanmalrında görülen tüm komplikasyonlar<br />

bu durum içide söz konusudur.<br />

Yenidoğ<strong>and</strong>a öz<strong>of</strong>agus yaralanması<br />

Neonatoloji dalının gelişimiyle gittikçe prematüre bebeklere trakeal aspirasyon, entübasyon,<br />

gastrik beslenme tüplerinin takılması gibi solunum ve beslenme problemleriyle<br />

uğraşırken girişimlerinde artması neticesinde öz<strong>of</strong>agus perforasyonu insiden-<br />

70 29


71 30<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

sindede artış olmuştur. Erişkinlerde olduğu gibi, yenidoğanlarda da öz<strong>of</strong>agus perforasyonu<br />

yüksek mortalite ile seyretmektedir. Prematürelerde öz<strong>of</strong>agus yaralanmasını<br />

önlemek için trakeal entübasyon bu konuda deneyim kazanmış kişilerce yapılmalı,<br />

aspirasyon sondası veya gastrik beslenme tüpü kullanırken son derece dikkatli olunmalıdır[1,5].<br />

<strong>Yaralanmaları</strong>n çoğu genellikle hip<strong>of</strong>arenkste ve krik<strong>of</strong>aringeus düzeyinde olmaktadır.<br />

Çok sayıdaki olgunun tanısında gecikme olur, yaral<strong>and</strong>ığının farkına ancak beslenme<br />

güçlüğü ve pnömotoraksa bağlı dispne ortaya çıktığı zaman fark edilir. Olguların<br />

bir kısmı, prematür yaşta olması nedeniyle semptomları yüzünden yanlış olarak<br />

öz<strong>of</strong>agus atrezisi veya trakeaöz<strong>of</strong>agial fistül tanısı da alırlar. Kesin tanı ancak<br />

kontraslı tetkikler yapıldığında konulabilmektedir. Eğer, yenidoğan sekresyonlarını<br />

yutamıyorsa ve nazogastrik tüp takmakta zorlanılıyorsa öz<strong>of</strong>agus perforasyonundan<br />

şüphelenilmelidir. Pnömotoraks nedeniyle takılan göğüs tüpünden gastrik içerik<br />

ve mama gelmesi tanı koydurucu bulgudur. Radyografilerde, mideye gittiği düşünülen<br />

gastrik tüpün toraksta öz<strong>of</strong>agus dışında gözlenmesi perforasyon delilidir. Tanıya<br />

yardımcı olması için tercihen lipiodol (1ml) veya Gastrografinin (1-2ml) posterior farenkse<br />

damlatılması ile yapılacak kontraslı incelemeler genellikle yeterli bilgi verecek<br />

görüntüyü sağlamaktadır. Tanıda gecikilmişse incelemede mediastinal absenin veya<br />

ampiyemin bulguları da saptanabilir[1,3,5].<br />

Çoğu olguda ilk müdahale öz<strong>of</strong>agus yaralanmasına ilaveten mediastinal plevra delinmeside<br />

eşlik ettiği için pnömotoraks, hatta tansiyon pnömotoraks ve erken dönemde<br />

de ampiyem gelişir. Bu tip olgularda mediastinit ve mediatinal abse sıkgörülürken,<br />

nadiren de pnömoperitoneumda gelişebilmektedir.<br />

Tedavi<br />

Akut dönemi geçiren yaralanmalara yaklaşım<br />

Akut dönem geçtikten sonra öz<strong>of</strong>agusu yaralanan hastada yaralanma nedeni ve hasar<br />

derecesine göre fistül yada darlık gelişebilmektedir. Bu durumda yaralanmanın<br />

lokalizasyonuna göre yaklaşım modaliteside değişmektedir. Perforasyonun yaygın<br />

intraluminal olduğu yaralanmalarda tek yada iki etaplı gastroplastiyle transhiyatal<br />

subtotal öz<strong>of</strong>ajektomi ve servikal anastomoz uygulanabilir. Bu tip girişimin morbiditesi<br />

%40, mortalitesi ise % 5 olarak bildirilmiştir. Hastaya girişimsel işlemler uygulanırken,<br />

ARDS, Pnömoni gibi pulmoner komplikasyonlar yüzünden uzun süre yoğun bakımda<br />

monitorize edilebileceği, tek yada çift taraflı n.rekürrens felci, plöral ampiyem,<br />

gastrik tüp nekrozu, peritonitis, n.frenikus injurisine bağlı diyafragmatik paralizi, acil<br />

kolon interpozisyonu esnasında gastrik tüpün mezenter ven-arterleri yaralanabileceği,<br />

servikal sütür açılması olabileceği, mediastinitis, pankreatitis, Horner’s senromu,<br />

intraoperatif acil torakotomi gerekebileceği, trakeobronşiyal fistül gibi komplikasyonların<br />

gelişebileceği hakkında bilgilerin verilmesi gerekir. Ayrıca, cerrahi girişimden<br />

önce hastadan; gereğinde kardiak inceleme, ekokardiografi, kan gazı ve akciğer<br />

fonksiyon testleri, öz<strong>of</strong>agial endosonografi, abdominal USG, Torakoabdominal CT ve<br />

uygun zaman diliminde öz<strong>of</strong>agogastroskopi istenmelidir[3,4,6].<br />

Transhiyatal subtotal öz<strong>of</strong>ajektomi+servikal anastomoz ameliyatı yapılması düşünülen<br />

hastaya ameliyat masasındada verilecek pozisyon; torasik omurga hafif aşağıya<br />

eğik, hiperlordoz olacak şekilde, sevikal anastomozu rahat gerçekleştirmek içinde<br />

sağ kol abduksiyonda, sol kol adduksiyonda, baş hafif sağa dönük, hafif ekstensiyonda<br />

ve sırtüstü pozisyonunda olmalıdır. Ayrıca, batın kesisi üst abdomende özellikle hiyatusun<br />

ve epigastriumun en iyi ekspojurunu sağlayan ters-T(┴) şeklinde yapılmalı-


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

dır. Alternatif olarak sol periumbilikal üst orta hat kesisi de uygulanabilir[92]*(Resim<br />

2-3).<br />

Resim 2. Transhiyatal öz<strong>of</strong>ajektomi yapılacak hastaya ait<br />

masada yatış pozisyonunun şematik görünüşü<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un alt uzun striktürlerinde distal öz<strong>of</strong>ajektomili proksimal gastrektomi uygulanabilir.<br />

Bu ameliyat prosedüründe abdominal öz<strong>of</strong>agus mobilize edilir. Sagittal<br />

diyafragmotomi işlemini takiben trunkal vagotomi gerçekleştirilir. Sağ gastrik<br />

omental ven ve arterin korunmasıyla mide mobilize edilir. İntra torasik öz<strong>of</strong>agogastrostomi<br />

stapler ile yada manuel olarak gerçekleştirilir.<br />

Alt 1/3 kısımın distalinde kalan öz<strong>of</strong>agus darlıklarında gastrostomi gastrik tüp oluşturarak<br />

öz<strong>of</strong>agus replasmanıda bir diğer seçenektir[90].<br />

Alkali içilmesine yada öz<strong>of</strong>agusun geniş kaybına bağlı mide uzunluğunun yetmediği<br />

veya nekrozunun olduğu durumlarda jejunal interpozisyon gerekebilir. Ameliyat esnasında<br />

jejunal iskemi oluştuğunda alternatif olarak kolon transpozisyonu düşünülebilir.<br />

Kolon interpozisyonu için sigmoid kolon çekuma kadar mobilize edilir. Kolonun<br />

vasküler akımının mutlak korunması sağlanır. Bunun için vasküler yapı intermittent<br />

klemplenerek yeterli uzunluğa karar verilir. Vasküler akım desteğinin uygun olduğu<br />

yerde kolon segmenti hazırlanır. Daha sonra kolonun substernal tüneli yada posterior<br />

mediastinal geçiş yeri hazırlanrak servical öz<strong>of</strong>agus pozisyonu gözden geçirilir.<br />

Kolo-gastrostomi (alternatif olarak duodenuma veya jejunuma) anastomozu gerçekleştirilir.<br />

Alt gastrointestinal traktın rekonstrüksiyonu için kolonik anastomoz uygul<strong>and</strong>ıktan<br />

sonra abdomen, toraks ve boyun drenajı sağlanır.<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un 1/3’nün yada orta kısmının etkilendiği durumlarda kolon interpozisyonuyla<br />

öz<strong>of</strong>agoplasti tekniğide güncel uygulamalard<strong>and</strong>ır. Bu teknikte, 45 derece<br />

sağa yükseltilmiş veya sol tarafa dönük vaziyetten intraoperatif tekrar sağa pozisyonl<strong>and</strong>ırma<br />

şeklinde uygulanabilir. Teknik olarak, batının eksplorasyonu ile başlanır.<br />

Mideyle kolonu interpoze etmek için kolon segmenti hazırlanır. Mezo kan akımı mutlak<br />

korunmalıdır. Diyafragma krusu kolon ve mezosu kan akımını engellemeyecek ölçüde<br />

insize veya rezeke edilerek lateral hiyatotomi gerçekleşir. Müteakiben torakotomi<br />

ve öz<strong>of</strong>agus hazırlanır. Abdomen kapatılır ve öz<strong>of</strong>ago-kolostomi bypası ile öz<strong>of</strong>ajektomi<br />

gerçekleşir. Toraks drenajını takiben toraks kesisi kapatılır(Resim 4 ab).<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un totalinin etkilendiği kostik yanıklarda yaralanmadan 3-6 ay sonra termino<br />

terminal yada termino-lateral jejunum interpozisyonu teknikleride alternatifler<br />

arasındadır. (Resim 5a,b).<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> fistüllerine yaklaşım<br />

Transtorasik ve transhiyatal öz<strong>of</strong>ajektomilerin karşılaştırıldığı 17,395 hasta grubundan<br />

oluşan prospektif bir cohort çalışmada öz<strong>of</strong>agus perforasyonlarında karşılaşılan<br />

72 31<br />

Resim 3. Öz<strong>of</strong>ajektomi kesisine ait ters T kesinin<br />

şematik görünüşü


A<br />

Resim 4. Kolon interpozisyon varyasyonlarına ait şematik görünüşü (A, B)<br />

A<br />

73 32<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Resim 5. Öz<strong>of</strong>ajektomiye ait termino-terminal yada termino-lateral jejunum interpozisyon durumlarının şematik görünüşü (A, B)<br />

başlıca komplikasyonlar Tablo:III’de gösterilmiştir[71]<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> fistülleri internal ve eksternal olarak gelişebilirler. Medisten, plöral kavite<br />

ve trakeobranşiyal yapılarla ilişkili olabilir. Fistüller, öz<strong>of</strong>agus ülserlerine, tümörlerine,<br />

yabancı cisimlere, şimik injurilere, ateşli silah yaralanmalarına, delici ve kesici<br />

elet yaralanmalarına, baro travmalara ve divertikül perforasyonlarına bağlı olabilir.<br />

Ancak, fistüller nadiren konservatif yaklaşıma cevap verirler. Onlar için palyatif öz<strong>of</strong>agostomi<br />

ve gastrostomi gibi palyatif ameliyatlar gerekebilir. Fistüllerin oklüzyonu<br />

ve rezeksiyonu gibi radikal bir ameliyat ekseriya öz<strong>of</strong>ajektomi, akciğerin parsiyel rezeksiyonu<br />

ve dekortikasyonu gerektirir. Bu nedenle, yüksek postoperatif morbidite ile<br />

birliktelik gösterir. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> fistül cerrahisinin ana prensibi çevre dokuların izolasyonu<br />

ve öz<strong>of</strong>agus duvar defektinin oklüzyonudur. Servikal öz<strong>of</strong>agus perforasyonlarında<br />

sternokleidomastoid kasın ön kenarı boyunca servikal öz<strong>of</strong>agusa sol-lateral yaklaşım<br />

B<br />

B


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Tablo III. Öz<strong>of</strong>ajektomilerde görülen komplikasyonlar<br />

Yara problemleri Akciğer problemleri<br />

Hematom/seroma Atelektazi/pnömoni<br />

Yara problemi ARDS*<br />

Fistül Pnömothoraks<br />

İnfeksiyon problemleri Pulmoner ödem<br />

Cilt/yara enfeksiyonu Akciğer yetmezliği<br />

Sistemik enfeksiyon Gastrointestinal problemler<br />

Abseler Ileus/barsak tıkanıklığı<br />

Kardiyovasküler Bulantı-Kusma<br />

Kardiyak problemler Pankreatitis<br />

DVT*/PE* Anastomoz komplikasyonlar<br />

Felç Sistemik problemler<br />

Flebitis/tromb<strong>of</strong>lebitik Ateş<br />

Ameliyata bağlı Problemler Şok<br />

Kanama SIRS*<br />

Kazaen delinme/yırtılma<br />

Hava embolisi<br />

Mediastinitis<br />

* DVT, derin ven trombozu; PE, pulmoner emboli, SIRS, sistemik inflamatuar cevap sendromu, ARDS, akut respiratory distres sendromu<br />

önerilmektedir. Bu yaklaşım tekniğinde sternokleidomastoid kas flebi kapatılan fistül<br />

ağzına fiske edilir(Resim 6-7a,b).<br />

Resim 6. Servikal fistüle ait öz<strong>of</strong>ago-trakeal bağlantının eksize<br />

edilmiş halinin şematik görünüşü<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>ta lümen genişliğinde nazo gastrik prob varken iki sıra 4-0 vicril, trakea ise<br />

5-0 vicril ile boyuna sütürlerle ve 2-3 mm’lik aralıklarla kapatılır. Fistüle en yakın yerdeki<br />

plevradan alınan dikdörtgen fleb, lateralde kalan üç kenarından avive edilerek<br />

hazırlanır ve öz<strong>of</strong>agus üzerine kapatılır[71,90](Resim 8 a,b).<br />

74 33<br />

A B<br />

Resim 7. İntratorasik fistüle ait traktın eksize edilerek kas<br />

flebiyle kapatılışının şematik görünüşü (A, B)


A<br />

75 34<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Resim 8. İntratorasik fistüllerde fistülün öz<strong>of</strong>ago-trakeal delikleri arası eksize edilmesinin şematik görünüşü (A). <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> ve trakeanın<br />

boyuna sütürlerle ve fistüle en yakın yerdeki plevradan alınan dikdörtgen flebin öz<strong>of</strong>agus üzerine kapatılmasının şematik görünüşü (B)<br />

İntratorasik fistüllerde bir diğer alternatifte azigos ven grefti ile kapatılmasıdır (Resim<br />

9). Ancak, bu tip greft tamirinden sonra intra luminal dekompresyon ve plevral<br />

kavite drenajı zorunludur. Aynı şekilde bu teknik abdominal öz<strong>of</strong>agus perforasyolarınada<br />

uygulanabilmektedir. Sütürler 5mm aralıkla ve çift kat olmalıdır. İçte ve dıştaki<br />

sütürlerin yara kenarından 3 mm uzaktan olmasına dikkat edilmelidir.<br />

Daha alt seviyeli olanlarda fundoplikasyonda alternatiflerden biridir(Resim 10a,b).<br />

Fundaplikasyonda mide anteriordaki fistül kapatıldıktan sonra 270 derece çevrilir.<br />

Kapatılan fistül ağzı kenarına öz<strong>of</strong>agusa mide fundusundan dikilir(Resim 10a). Sonra<br />

öz<strong>of</strong>agus arkasından çevrilen mide dikilen kenarın 1.5 cm daha medialine karşı karşıya<br />

gelecek tarzda dikilir(Resim 10b).<br />

Abdominal ve distal toraks yerleşimli fistüllerde başka bir alternatifte öz<strong>of</strong>agusun<br />

çift kat kapatılması, mediastinal plevra defektinin ise diyafragma krusundan alınan<br />

diyafragmatik pediküllü fleple kapatılmasıdır.<br />

Resim 9. Azigos ven grefti ile fistülün<br />

kapatılmasına ait şematik<br />

görünüş<br />

A<br />

B<br />

Resim 10. Kapatılan fistül ağzı kenarına öz<strong>of</strong>agusa mide fundusunun dikilmesinin<br />

şematik görünüşü (A), öz<strong>of</strong>agus arkasından çevrilen midenin dikilen kenarın<br />

1.5 cm daha medialinden karşı karşıya gelecek tarzda dikilmesinin şematik görünüşü<br />

(B)<br />

B


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un orta 1/3’ünde lokalize olan fistüllerde yaklaşım fistülün transhiyatal kapatılmasıdır.<br />

Bu teknikte öz<strong>of</strong>agus sağ lateral duvar boyunca künt diseksiyonla mobilize<br />

edildikten sonra fistül eksize edilir(Resim 11). Daha sonra omentum majustan<br />

hazırlanan fleb defektin çevresine fiske edilir(Resim 12).<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>taki darlık alanı maksimum 1.5 cm kadar ise uç uça anastomoz tekniği kullanılır.<br />

Şayet, öz<strong>of</strong>agusta 1 cm kadar darlık oluşturmuşsa Heineke Mikulicz striktüroplasti<br />

tekniği uygulanır[4]. Bu teknikte 5 mm aralıkla ve yara kenarından 5mm<br />

uzaklıkta 4-0 vicril sütürler uygulanmalıdır(Resim 13).<br />

Resim 11. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>un orta 1/3’ünde lokalize olan fistülün<br />

sağ lateral duvar boyunca künt diseksiyonla mobilize edilmesinin<br />

şematik görünüşü<br />

Yaralanmalı hastaya yaklaşımda özet ipuçları ve algoritmalar[92,93]<br />

• Teşhisi zordur.<br />

• Olguların %25’i asemptomatik olabilir.<br />

76 35<br />

Resim 12. Omentum majustan hazırlanan flebin defektin<br />

çevresine fiske edilmesinin şematik görünüşü<br />

A B C<br />

Resim 13. (a, b ve c) Heineke Mikulicz striktüroplasti tekniğinde öz<strong>of</strong>agusun longitudinal kesilip vertikal dikilmesinin<br />

şematik görünüşü


77 36<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

• Tanıda geçikme mobidite ve/veya mortalitenin ana kaynağıdır.<br />

• Gözden kaçmış injuri, mortalite ve morbiditeyi arttıran gecikmenin ana kaynağıdır.<br />

• Hava verilmesi eksplorasyonda ayırt etmek için yardımcı olabilir.<br />

• Devitalize dokuları debride et.<br />

• Yarayı absorbabl dikişlerle iki kat ile kapat<br />

• Canlı kas flebi ile mevcut kaçak deliğini kapat<br />

• Kapalı emici drenle drene et.<br />

• Oral alıma başlamadan önce postop 7. günde baryum yuttur.<br />

• Dreni çekmeden önce oral alıma geç<br />

• Geniş alanı etkileyen injuriler lateral servikal öz<strong>of</strong>ajektomi gerektirebilir.<br />

• Servikal öz<strong>of</strong>ajektomi gerilimli kapatmaya tercih edilir.<br />

• Vasküler yada havayla kombine olan tüm öz<strong>of</strong>ageal injurilerde sağlıklı dokuyu ayırmak<br />

gerekir.<br />

• Strap kasları bu işlem için idealdir, fakat, strap kasları devitalize ise sternokleido<br />

mastoid kas flebi kullanmak gerekebilir.<br />

• <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> fistül insidansı %10-30’dur.<br />

• Yetersiz debritman yüzünden öz<strong>of</strong>agus duvarının kalanının devaskülarizasyonu infeksiyon<br />

yada gerilimli kapanır.<br />

• İzole torasik öz<strong>of</strong>agus yaralanmalarına oldukça nadir rastlanır. Genellikle rastlantısal<br />

olarak diğer torasik injürilere eşlik eder.<br />

• Tanı ipuçları ağrı, ateş, lökositoz, servikal anfizem, Hamman’s bulgusu (Hamman<br />

belirtisi kalp atımı ile değişen bir çıtırtının duyulması, perikard içinde hava olduğunun<br />

belirtisidir), pnömotoraksın göğüs filmi bulgusu, mediastinal hava ve plevral effüzyon.<br />

Kontrast yutulmasında ekstra luminal dağılım teşhisi doğrulayabilir.<br />

• Teşhis oluncaya kadar perforasyon şüphesi varsa IV kuşak antibiyotiklere ve lökosit<br />

ve ateş gerileyinceye kadar postop devam edilir. Bu sadece ek bir önlemdir. Cerrahi<br />

definitif tedavidir.<br />

• Durumu daha ciddi hastalar için, injuri seviyesinin üstüne yerleştirilen nazogastrik<br />

bir tüp ve göğüs tüpü drenajı geçici bir önlemdir. İdeal olarak, primer tamirin injurinin<br />

ilk 6-12 saati içinde yapılmasıdır. On iki saatten daha geç olursa hasarlanan segmentin<br />

izolasyonu zorunlu olabilir.<br />

Şekil 1. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> perforasyonlarına yaklaşım algoritması[3]<br />

Şekil 2. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> yaralanmalarına yaklaşım algoritmasısı[3]


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

İntratorasik öz<strong>of</strong>agus injurilerine tercih edilen yaklaşım üst öz<strong>of</strong>agus yaralanması<br />

için sağ, alt seviyeli öz<strong>of</strong>agus yaralanması içinde sol posterolateral torakotomidir.<br />

• <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong>u mobilize ederek injuriyi tespit et. Primer olarak absobable 3-0 tek kat<br />

sütürle tamir et ve plevra ile yada interkostal kas flebi ile kapat<br />

• Bir apikal, bir posteriora olmak üzere göğüs tüpüyle drenaj önerilir.<br />

• Geniş bir segment kaybı, yoğun kontaminasyon yada geçikmiş injuri nedeniyle primer<br />

tamir mümkün değilse; injurinin alt ve üstüne stapler, üst poşa bir nazogastrik<br />

tüp, mideyede bir gastrostomi tüpü yerleştir. Kompleks eksklüzyon prosedürleri ileri<br />

bir ameliyat için endike değildir.<br />

• <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> injurisinin primer tamiri çok geçiktiği zaman kontrollü bir fistüle injuriyi<br />

dönüştüren geniş bir T-tüp üzerine injüriyi kapatmak bir alternatiftir.<br />

• Mediastinum daha sonra göğüs tüpleri kullanılarak geniş bir şekilde drene edilir.<br />

Yada injuri yanına yerleştirilen emici drenlerle kapatılır. Fistül matür trakt haline geldikten<br />

sonra yavaş bir şekilde önce T-tüp daha sonraki günlerde göğüs tüpleri kontrollü<br />

olarak geri çekilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Boylu Ş, Taçyıldız İH. Penetran mide ve öz<strong>of</strong>agus yaralanmaları. Ulusal Travma Dergisi. 1997;3(3):181-184<br />

2. Eisen G M et al. Complicasions <strong>of</strong> upper GI endoscopy Gastrointestinal Endoscopy 2002;55: 784-93. PubMed<br />

3. Brinster CJ, Singhal S, Lee L, Marshall MB, Kaiser LR, Kucharczuk JC. Evolving options in the management <strong>of</strong> esophageal<br />

perforation. Ann Thorac Surg. 2004;77(4):1475-83.<br />

4. Vallböhmer D, Hölscher AH, Hölscher M, Bludau M, Gutschow C, Stippel D, Bollschweiler E, Schröder W. Options in the<br />

management <strong>of</strong> esophageal perforation: analysis over a 12-year period. Dis Esophagus. 2010;23(3):185-90<br />

5. Yenigun B, Çelik A, Cangır AK. <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> TTD Toraks Cerrahisi Bulteni. 2010; 1(1):60-74<br />

6. Fonseca AZ, Ribeiro Jr MAF, Frazão M, Costas MC, Spinelli L, Contrucci O. Esophagectomy for a traumatic esophageal<br />

perforation with delayed diagnosis. World J Gastrointest Surg. 2009; 1(1): 65-67<br />

7. R<strong>and</strong>olph H, Melick DW, Grant AR. Perforation <strong>of</strong> the esophagus from external trauma or blast injuries. Dis Chest.<br />

1967;51(2):121-4<br />

8. Curci JJ, Horman MJ. Boerhaave’s syndrome: The importance <strong>of</strong> early diagnosis <strong>and</strong> treatment. Ann Surg.<br />

1976;183(4):401-8<br />

9. Cram RW, Brant DJ, Preston FT. Two cases <strong>of</strong> spontaneous rupture <strong>of</strong> oesophagus. Can Med Assoc J. 1954<br />

Sep;71(3):250-3<br />

10. Yazkan R. Göğüs cerrahisinde Travmatik olmayan aciller. <strong>Journal</strong> <strong>of</strong> <strong>Clinical</strong> <strong>and</strong> <strong>Analytical</strong> <strong>Medicine</strong>. 2010 http://www.<br />

katd.org/files/KATD-345.<br />

11. Younes Z, Johnson DA. The Spectrum <strong>of</strong> spontaneous <strong>and</strong> iatrogenic esophageal injury: Perforations, mallory-weis tears,<br />

<strong>and</strong> hematomas. J Clin Gastroenterol. 1999; 29:306-17. PubMed<br />

12. Zeybek N, Yıldız F, Günal A, Kenar L, Aydın A, Peker Y, Kilciler G, Çoban S, İde T. Deneysel Kostik Özefagus Yanığında<br />

Medikal Balın Etkisi. Erciyes Üniv. Vet. Fak Derg. 2009;6(1):13-19<br />

13. Yılmaz C, Kabataş S, Gülsen S, Coven İ, Caner H. Esophageal perforation due to revisıon <strong>of</strong> anterior cervical spine surgery<br />

Eur J Gen Med. 2010;7(2):210-212<br />

14. Luc M, Grillo HC, Malt RA. Esophageal perforation. Ann Thorac Surg1982;32:203-10.<br />

15. Mearin F, Armengol JR, Chicharro L, Papo M, Balboa A, Malagelada JR. Forceful dilatation under endoscopic control in<br />

the treatment <strong>of</strong> achalasia: a r<strong>and</strong>omised trial <strong>of</strong> pneumatic versus metallic dilator. Gut. 1994;35(10):1360-2<br />

16. Dumoceau J, Cremer M, Lalm<strong>and</strong> B. Esophageal fistula sealing Current management <strong>of</strong> esophageal perforation: 20<br />

years experience <strong>Journal</strong> <strong>of</strong> <strong>Clinical</strong> <strong>and</strong> <strong>Analytical</strong> <strong>Medicine</strong>. 2010. http://www.katd.org/files/KATD-474.<br />

17. Cohn D, Chang JHT. Experience with esophageal stenting for caustic burns in children.J Pediatr Surg 1986;21:588-<br />

591<br />

18. Özgüner İ F, Çağrı Savaş, Yavuz M S, Kaya S A, Büyükyavuz B İ. Çocuklarda kazara oluşan öz<strong>of</strong>agus yanıkları Süleyman<br />

Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2002;9(3): 7- 9<br />

19. Skinner DB, Little AG, DeMeester TR. Management <strong>of</strong> esophageal perforation. Am J Surg 1980; 139: 760-764<br />

20. Vogel SB, Rout WR, Martin TD, Abbitt PL. Esophageal perforation in adults: aggressive, conservative treatment lowers<br />

morbidity <strong>and</strong> mortality. Ann Surg 2005;241(6):1016—23<br />

21. Bladergroen MR, Lowe JE, Posthlethwait RW. Diagnosis <strong>and</strong> recommended management <strong>of</strong> esophageal perforation<br />

<strong>and</strong> rupture. Ann Thorac Surg 1986;42:235-239<br />

22. Hermansson M, Johansson J, Gudbjartsson T, Hambreus G, Jönsson P, Lillo-Gil R, Smedh U, Zilling T. Esophageal perforation<br />

in South <strong>of</strong> Sweden: Results <strong>of</strong> surgical treatment in 125 consecutive patients. BMC Surg. 2010 Oct 28;10:31<br />

23. Liguori G, Cortale M, Cimino F, Sozzi M. Circumferential mucosal dissection <strong>and</strong> esophageal perforation in a patient<br />

with eosinophilic esophagitis. World J Gastroenterol. 2008 Feb 7;14(5):803-4<br />

24. Mamede RCM, FV de Mello-Filho. Ingestion <strong>of</strong> caustic substances <strong>and</strong> its complications Sao Paulo Med J/Rev Paul<br />

78 37


79 38<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

Med 2001; 119(1):10-5<br />

25. Çiftçi F, Girgin S, Gedik E, Onat S, Taçyildiz IH, Keleş C. The evaluation <strong>of</strong> 250 patients with thoracoabdominal injuries.<br />

Ulus Travma Acil Cerrahi Derg. 2008;14(3):231-8<br />

26. Tisherman SA, Bokhari F, Collier B, Ebert J, Holevar M, Cumming J, Kurek S, Leon S, Rhee P. <strong>Clinical</strong> practice guidelines:<br />

penetrating neck trauma. Chicago (IL): Eastern Association for the Surgery <strong>of</strong> Trauma (EAST); 2008. p: 1-52 www.<br />

east.org/tpg/peneneck<br />

27. Bastos RBN, Graeber GM. Esophageal injuries. Chest surg Clin North Am 1997 ;7(2):357-371<br />

28. Freeman RK, Van Woerkom JM, Ascioti AJ. Esophageal stent placement for the treatment <strong>of</strong> iatrogenic intrathoracic<br />

esophageal perforation. Ann Thorac Surg.2007 Jun;83(6):2003-8<br />

29. Tang SJ, Singh S, Wait MA, Mullican MA, Scott DJ. Endotherapy for a 5-cm mid-esophageal perforation with t<strong>and</strong>em<br />

stenting above the lower esophageal sphincter (with videos). Surg Endosc. 2009 May 19.<br />

30. Bagheri S C, Stockmaster N, Delgado G, Kademani,<strong>and</strong> et al. Esophageal Rupture With the Use <strong>of</strong> the Combitube: Report<br />

<strong>of</strong> a Case <strong>and</strong> Review <strong>of</strong> the Literature. J Oral Maxill<strong>of</strong>ac Surg. 66:1041-1044, 2008<br />

31. Elfant AB, Peikin SR, Alex<strong>and</strong>er KW, et al. Conservative management <strong>of</strong> endoscopic sclerotherapy-induced esophageal<br />

perforation. Am Surg 1994;60:985-987<br />

32. Lee JB, Ahmad S, Gale CP. Detection <strong>of</strong> coins ingested by children using a h<strong>and</strong>held metal detector: a systematic review.<br />

Emerg Med J. 2005;22(12):839-44<br />

33. Chen CY, Lee SC, Chen CW, Chen JC. Denture mis-swallowing in the sliding esophageal hiatal hernia mimics esophageal<br />

perforation. J Formos Med Assoc. 2008;107(8):663-6<br />

34. Cagli S, Isik HS, Zileli M. Cervical screw missing secondary to delayed esophageal fistula: case report. Turk Neurosurg.<br />

2009;19(4):437-40<br />

35. Yüksel M, Yildizeli B, Evman S, Kodalli N. Postpneumonectomy esophageal compression: an unusual complication. Eur<br />

J Cardiothorac Surg. 2005;28(1):180-1<br />

36. Haynes DE, Haynes BE, Young YV. Esophageal rupture complicating the Heimlich maneuver. Am J Emerg Med<br />

1984;2:507-509<br />

37. Moghissi K, Pender D. Instrumental perforations <strong>of</strong> the esophagus <strong>and</strong> their management.Thorax 1998;43:642-646<br />

38. Linden PA, Bueno R, Mentzer SJ, Zellos L, Lebenthal A, Colson YL, et al. Modified T-tube repair <strong>of</strong> delayed esophageal<br />

perforation results in a low mortality rate similar to that seen with acute perforations. Ann Thorac Surg<br />

2007;83(3):1129—33.<br />

39. Mark D. Iannetoni, Mark B Orringer. Shackelford’s surgery <strong>of</strong> the alimentary tract_5th edition USA.volume 1. Chapter<br />

27 pp:475-497<br />

40. M. Chirica, A. Champault, X. Dray,et all. Esophageal perforations. <strong>Journal</strong> <strong>of</strong> Visceral Surgery (2010) 147, e117-e128<br />

41. Beal SL, Pottmeyer EW, Spisso JM.Esophageal perforation fallowing external blunt trauma.J Trauma 1988;28:1425-<br />

1432<br />

42. de Lutio di Castelguidone E, Merola S, Pinto A, Raissaki M, Gagliardi N, Romano L. Esophageal injuries: spectrum <strong>of</strong><br />

multidetector row CT findings. Eur J Radiol 2006;59(3): 344—8.<br />

43. Eroglu A, Turkyilmaz A, Aydin Y, Yekeler E, Karaoglanoglu N. Current management <strong>of</strong> esophageal perforation: 20 years<br />

experience. Dis Esophagus 2009;22(4):374—80<br />

44. Siersema PD, Homs MY, Haringsma J, Tilanus HW, Kuipers EJ. Use <strong>of</strong> large-diameter metallic stents to seal traumatic<br />

nonmalignant perforations <strong>of</strong> the esophagus. Gastrointest Endosc 2003;58(3):356-61]<br />

45. Rabago LR, Castro JL, Joya D, Herrera N, Gea F, Mora P, et al. [Esophageal perforation <strong>and</strong> postoperative fistulae <strong>of</strong><br />

the upper digestive tract treated endoscopically with the application <strong>of</strong> Tissucol]. Gastroenterol Hepatol. 2000;23(2):82-<br />

641,44,46<br />

46. Schmidt SC, Strauch S, Rösch T, Veltzke-Schlieker W, Jonas S, Pratschke J, Weidemann H, Neuhaus P, Schumacher G.<br />

Management <strong>of</strong> esophageal perforations. Surg Endosc. 2010 Nov;24(11):2809-13<br />

47. Orl<strong>of</strong>f MJ, Isenberg JI, Wheeler HO, Haynes KS, Jinich-Brook H, Rapier R, et al. R<strong>and</strong>omized trial <strong>of</strong> emergency endoscopic<br />

sclerotherapy versus emergency portacaval shunt for acutely bleeding esophageal varices in cirrhosis. J Am Coll<br />

Surg 2009;209(1):25-40<br />

48. Altorjay A, Kiss J,Varos A, et al. The role <strong>of</strong> esophagectomy in the management <strong>of</strong> esophageal perforations. Ann Thorac<br />

Surg 1998;65:1433-1436<br />

49. Kirsh M M, Peterson A, Brown J W, Orringer M B, <strong>and</strong> et al. Treatment <strong>of</strong> Caustic Injuries <strong>of</strong> the Esophagus: A Ten Year<br />

Experience. Ann. Surg. 1978; 10:675-678<br />

50. Di Carlo I, Toro A, Burrafato G, Gayet B. Repair <strong>of</strong> esophageal perforation: a new technique. Can J Surg. 2008<br />

Jun;51(3):E71-2<br />

51. Han Y, Cheng Q-S, Li X-F, Wang X-P. Surgical management <strong>of</strong> esophageal strictures after caustic burns: A 30 years<br />

<strong>of</strong> experience. World J Gastroenterol 2004;10(19):2846-2849<br />

52. Helardot P. Caustic burns <strong>of</strong> the esophagus, esophagectomy <strong>and</strong> replacement with gastric tube: comparative study<br />

with other procedures. Saudi Med J 2003;24:39; 1(1): 60-74<br />

53. Deschamps C. History <strong>of</strong> esophageal surgery for benign disease. Chest Surg Clin N Am 2000; 10: 135-144<br />

54. Bladergroen MR, Lowe JE, Posthlethwait RW. Diagnosis <strong>and</strong> recommended management <strong>of</strong> esophageal perforation<br />

<strong>and</strong> rupture. Ann Thorac Surg 1986;42:235-239<br />

55. Mansour KA, Sharma J. Delayed intrathoracic rupture <strong>of</strong> herniated Nissen fundoplication: report <strong>of</strong> two cases. Ann<br />

Thorac Surg. 2003 Jun;75(6):1957-9<br />

56. Santos GH, Frater RWM: Transesophageal irrigation for the treatment <strong>of</strong> mediastinitis produced by esophageal


<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong> <strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

rupture.J.Thorac Cardiovasc Surg 1986; 91: 57-62<br />

57. Kiernan P D et al. Thoracic esophageal perforations. Southern Med J 2003; 96: 158-63<br />

58. McMahon MA, O’Kelly F, Lim KT, Ravi N, Reynolds JV. Endoscopic T-tube placement in the management <strong>of</strong> lye-induced<br />

esophageal perforation: Case report <strong>of</strong> a safe treatment strategy. Patient Saf Surg. 2009 Aug 14;3(1):19<br />

59. Urschel HC Jr, Razzuk MA, Wood RE, Galbraith N, Pockey M, Paulson DL. Improved management <strong>of</strong> esophageal perforation:<br />

exclusion <strong>and</strong> diversion in continuity. Ann Surg. 1974 May;179(5):587-91<br />

60. Riley S A, Attwood S E A. Guidelines on the use <strong>of</strong> oesophageal dilatation in clinical practice. Gut 2004;53(Suppl<br />

I):i1–i6<br />

61. American Society For Gastrointestinal Endoscopy. Complications <strong>of</strong> upper GI endoscopy 2002;55(7):784-793 www.<br />

asge.org<br />

62. Griffiths EA, Yap N, Poulter J, Hendrickse MT, Khurshid M. Thirty-four cases <strong>of</strong> esophageal perforation: the experience<br />

<strong>of</strong> a district general hospital in the UK. Dis Esophagus 2009;22(7):616-25<br />

63. Sanchez- Pernaute A, Aguirre EP, Talavera P, Valladares LD, de la Serna JP, Mantilla CS, et al. Laparoscopic approach<br />

to esophageal perforation secondary to pneumatic dilation for achalasia. Surg Endosc 2009;23(5): 1106-9<br />

64. Kavic SM, Basson MD. Complications <strong>of</strong> endoscopy. Am J Surg 2001;181(4):319-32<br />

65. Wang Y, Zhang R, Zhou Y, Li X, Cheng Q, Liu K, et al. Our experience on management <strong>of</strong> Boerhaave’s syndrome with<br />

late presentation. Dis Esophagus 2009;22(1):62-7<br />

66. Aaron W. Bernard, MD, Kfir Ben-David, MD,1 <strong>and</strong> Timothy Pritts, MD, PhD.Delayed presentation <strong>of</strong> thoracic esophageal<br />

perforation after blunt trauma:The <strong>Journal</strong> <strong>of</strong> Emergency <strong>Medicine</strong>, Vol. 34, No. 1, pp. 49–53, 2008<br />

67. Yeginsu A, Ergin M, Erkorkmaz U. Strength <strong>of</strong> esophageal closure techniques with <strong>and</strong> without tissue reinforcement.<br />

World J Surg 2007;31(7):1445—8<br />

68. Ramasamy K, Gumaste VV. Corrosive ingestion in adults. J Clin Gastroenterol. 2003 ;37(2):119-24<br />

69. Tilanus HW, Hop WC, Langenhorst BL, van Lanschot JJB. Esophagectomy with or without thoracotomy: is there any<br />

difference? J Thorac Cardiovasc Surg. 1993;105: 898–903.<br />

70. C Rentz J, Bull D, Harpole D, et al. Transthoracic versus transhiatal esophagectomy: a prospective study <strong>of</strong> 945 patients.<br />

J Thorac Cardiovasc Surg. 2003; 125: 1114–20.<br />

71. Connors RC, Reuben BC, Neumayer LA, Bull DA. Comparating outcomes after transthoracic <strong>and</strong> transthiatalesophagectomy:<br />

A 5 Year prospective cohort <strong>of</strong> 17.395 patients. J Am Coll Surg. 2007;205:735-740<br />

72. ul-Haq A, Tareen F, Bader I, Burki T, Khan NU. Oesophageal replacement in children with indolent stricture <strong>of</strong> the oesophagus<br />

Asian J Surg. 2006;29(1):17-21<br />

73. Kotzampassakis N, Christodoulou M, Krueger T, Demartines N, Vuillemier H, Cheng C, et al. Esophageal leaks repaired<br />

by a muscle onlay approach in the presence <strong>of</strong> mediastinal sepsis. Ann Thorac Surg 2009;88(3):966-72<br />

74. Abbott DA, Marssauir KA,Logan WDJr,et all.Atraumatic so-called spontaneous rupture <strong>of</strong> teh esopgagus: Arewiev <strong>of</strong><br />

47 personal cases with comments an new method <strong>of</strong> therapy.J Thorac Cardiovasc. Surg 1970;59;67-83<br />

75. Sarr MG, Pemberton JH, Payne WS. Management <strong>of</strong> instrumental perforations <strong>of</strong> the esophagus. J Thorac Cardiovasc<br />

Surg 1982;84:211–8<br />

76. Di Carlo I, Toro A, Burrafato G, Gayet B. Repair <strong>of</strong> esophageal perforation: a new technique. Can J Surg. 2008<br />

Jun;51(3):E71-2<br />

77. Çobanoğlu U, Yalçınkaya İ, Esophageal foreign bodies: analysis <strong>of</strong> 175 patients. Turkish J Thorac Cardiovasc Surg<br />

2008;16(4):244-249<br />

78. Glenny RW, Fulkerson WJ, Ravin CE. Occult spontaneous esophageal perforation. Unusual clinical <strong>and</strong> radiographic<br />

presentation. Chest. 1987 Sep;92(3):562-5<br />

79. Kadian YS, Agarwal S, Rattan KN, Nityasha. Esophageal perforation following bite <strong>of</strong> inner tube <strong>of</strong> automobile tyre:<br />

An unusual cause <strong>of</strong> barotrauma. J Indian Assoc Pediatr Surg 2010;15:34-5<br />

80. Curci JJ, Horman MJ. Boerhaave’s syndrome: The importance <strong>of</strong> early diagnosis <strong>and</strong> treatment. Ann Surg. 1976<br />

Apr;183(4):401-8<br />

81. Hill AG, Tiu AT, Martin IG. Boerhaave’s syndrome: 10 years experience <strong>and</strong> review <strong>of</strong> the literature. ANZ J Surg. 2003<br />

Dec;73(12):1008-10<br />

82. Chiu YH, Chen JD, Hsu CY, <strong>and</strong> et al. Spontaneous Esophageal Injury: Esophageal: Intramural Hematoma. J Chin Med<br />

Assoc. 2009; 72(9):498–500<br />

83. Naclerio E: The “V sign” in the diagnosis <strong>of</strong> spontaneous rupture <strong>of</strong> the esophagus. Am Y Surg 93.’291-298, 1957.<br />

84. Gouge TH, Depan HJ, Spencer FC. Experience with the Grillo pleural wrap procedure in 18 patients with perforation<br />

<strong>of</strong> the thoracic esophagus. Ann Surg. 1989 May;209(5):612-7<br />

85. Rosiere A, Mulier S, Khoury A, Michel LA. Management <strong>of</strong> oesophageal perforation after delayed diagnosis: the merit<br />

<strong>of</strong> tissue flap reinforcement. Acta Chir Belg. 2003 Oct;103(5):497-501<br />

86. Di Pierro FV, Rice TW, DeCamp MM, Rybicki LA, Blackstone EH. Esophagectomy <strong>and</strong> staged reconstruction. Eur J Cardiothorac<br />

Surg. 2000 Jun;17(6):702-9<br />

87. Earlam R, Cunha-Melo JR. Benign oesophageal strictures: historical <strong>and</strong> technical aspects <strong>of</strong> dilatation. Br J Surg.<br />

1981 Dec;68(12):829-36.<br />

88. Strauss DC, T<strong>and</strong>on R, Mason RC. Distal thoracic oesophageal perforation secondary to blunt trauma: case report.<br />

World J Emerg Surg. 2007 Mar 21;2:8].<br />

89. Tanaka K, Kurobe M, Kanai M, Yoshizawa J, Yamazaki Y. Esophageal replacement using a reversed gastric tube for lye<br />

stricture in a child: report <strong>of</strong> a case. Surg Today. 2004;34(10):868-70<br />

90. Gouge TH, Depan HJ, Spencer FC. Experience with the Grillo pleural wrap procedure in 18 patients with perforation<br />

80 39


81 40<br />

<strong>Öz<strong>of</strong>agus</strong> <strong>Yaralanmaları</strong><br />

<strong>of</strong> the thoracic esophagus. Ann Surg. 1989;209(5):612-7.<br />

91. Pineau BC, Ott DJ. Isolated proximal esophageal injury from blunt trauma: endoscopic stricture dilatation. Dysphagia.<br />

2003 Fall;18(4):263-6<br />

92. Chernousov AF, Roch N, Bogopoldki PM, Broering DC, Schreiber. Surgery <strong>of</strong> the esophagus. Tetbook <strong>and</strong> atlas <strong>of</strong> surgical<br />

practice. Ed. Izbıckı JR, Broering DC, Yekebas EF, Kutup A, Chernousov AF, Gallinger YI, Bogopoldki PM, Soehendra<br />

N.Chp:27. Page283-296, Steinkopff Verlag 2009. Printed in Germany<br />

93. DeBakey M E, Emergency War Surgery, 2004. Chapter 16, page. 16.14-16.15. Thoracic Injuries thırd unıted states revısıon,<br />

Prınted ın the unıted states <strong>of</strong> amerıca www.bordeninstitute.army.mil.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!