You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
katılımlarına imkan sağlamayı amaçlar. Örnek vermek gerekirse, gelir yoksulluğu<br />
hesaplamaları çoğunlukla hane temelli yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu hesaplamalar haneyi<br />
temel alan sonuçlar vermektedirler. Halbuki, bu tür hesaplamaların sonuçları gelirin hane<br />
içerisinde nasıl dağıldığına dair bir bilgi sağlamamaktadır. Bu nedenle, kadın yoksulluğuna<br />
dair önemli bir bilgi eksikliği bulunmaktadır. Hanenin toplam geliri yoksulluk eşiğinin<br />
üzerinde olsa bile, hane içerisinde gelirin eşitsiz dağılımı ya da hane içerisindeki bireylerin<br />
ihtiyaçlarının giderilmesinde gelirin eşitsiz kullanımı mümkün olabilmekte ve bu da kadın<br />
yoksulluğuna yol açabilmektedir.<br />
Yapabilirlikler yaklaşımının bir diğer olumlu yanı, sosyal politikayı yalnızca kamu<br />
harcamalarına indirgememesidir. Bu yaklaşıma göre, kaynaklar, insanların refaha<br />
ulaşmasında yalnızca birer araçtırlar. Dolayısıyla, kaynakları mutlak birer değer olarak<br />
görmek yerine, bu kaynakların bireylerin yapabilirliklerini nasıl arttırdığına odaklanılmalıdır.<br />
Tamamen kaynaklara odaklanıldığı durumda, aynı kaynakları farklı kişilerin eşit derecede<br />
yapabilirliklere dönüştüremedikleri göz ardı edilmiş olur (Robeyns, 2002: 4). Bu nedenle,<br />
örneğin eşi vefat etmiş ya da eşinden boşanmış yoksul kadınların tümüne aynı miktarda ve<br />
biçimde kaynak transferi yapmak, bu kadınların yapabilirliklerini farklı düzeylerde<br />
etkileyecektir. Kadınlar arasındaki farklılıkların iyi tahlil edilmesi ve kaynakların bu farklılıklar<br />
gözetilerek dağıtılması önem taşımaktadır. Örneğin, engelli bir kadın ile engelsiz bir kadının<br />
yapabilirlikleri eşit değildir. Dolayısıyla, bu iki kadına aynı kaynakların sunulması iki kadının<br />
yapabilirliklerini eşit biçimde arttırmaz. Engelli kadının engelsiz kadın ile eşit yapabilirliğe<br />
erişebilmesinin yolu, engelli kadına daha fazla kaynak ayrılması ile ve farklı tür olanaklar<br />
sağlanmasından geçmektedir. Nussbaum, eşi vefat eden kadınları da kadınlar içerisinde en<br />
dezavantajlı gruplardan biri olarak işaret etmektedir. Eşi vefat eden kadınlar, eşlerinin<br />
vefatının ardından yalnızca gelir kaybı yaşamazlar, aynı zamanda toplum tarafından ciddi bir<br />
ayrımcılığa ve damgalamaya maruz kalırlar (Nussbaum, 2001: 2). Benzer bir biçimde Owen da<br />
eşi vefat eden kadınlara yönelik ayrımcı tutumlar farklı din, dil, etnik kökenlerden oluşan bir<br />
çok toplumda yaygın olduğunu belirtmektedir (Owen, 2009: 1). Boşanma durumunda da<br />
boşanan kadınların toplum tarafından damgalanması ve ayrımcılığa uğraması sıkça<br />
görülmektedir. Örneğin, Sakarya ilinde yapılan araştırmaya göre, boşanan kadınların<br />
yarısından fazlası boşandıkları için toplumsal önyargılar tarafından kısıtlandıklarını<br />
belirtmektedirler (Sucu, 2007). Bu bağlamda, boşanmanın kadının yapabilirliklerini nasıl<br />
17
Change language