11.10.2012 Views

Spf-Sydgm nihairapor

Spf-Sydgm nihairapor

Spf-Sydgm nihairapor

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

3. Türkiye’de kadınların aile ve toplum içindeki konumları<br />

Bu bölümde, bir önceki bölümde vurgulandığı gibi, kamunun uyguladığı her türlü<br />

sosyal politika ve programın toplumsal cinsiyet eşitliğini olumlu ya da olumsuz yönde<br />

etkileyeceği varsayımından hareketle, kadınların bu politika ve programlarla ilişki içinde<br />

olduğu üç temel alanda Türkiye’ye özgü koşulları irdeleyeceğiz: evlilik/boşanma ve aile<br />

ilişkileri, cinsiyet temelli iş bölümü ve kadınların ücretli/gelir getirici işlerde çalışma<br />

olanakları. Bu temel alanlardaki güncel durumu irdelerken özellikle eşi vefat etmiş ve eşinden<br />

boşanmış kadınların koşullarına odaklanacağız. Burada amacımız eşi vefat etmiş ve eşinden<br />

boşanmış kadınların sorunlarına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşmak ve bu yaklaşım<br />

çerçevesinde kadınların kendi tercihleri doğrultusunda daha iyi bir yaşam sürdürebilmelerine<br />

olanak tanıyacak politikalar oluşturulmasına zemin hazırlamaktır.<br />

3.1.Evlilik/boşanma ve aile ilişkileri<br />

Türkiye’de toplumsal yapılanmanın başat kurumu niteliğini taşıyan aile üzerine<br />

yapılan çalışmalarda iki eğilim gözlenmektedir (Örneğin, Bora ve Üstün, 2005; Demircioğlu,<br />

2000; Kandiyoti, 1984; Özbay, 1998; TÜİK, 2006). Birincisi, kentleşme, modernleşme,<br />

bireyselleşmenin etkisiyle aile kurumunun çözülmeye başladığı ve bu durumun vehametine<br />

vurgu yapan çalışmalardır. Bu çalışmalarda, ailenin çözülmesi genel olarak boşanma<br />

istatistiklerinde gözlenen artışla açıklanmakta ve aile birliğinin sağlanması ve<br />

sürdürülebilmesi açısından aile bireylerinin bireysel davranışlar göstermek yerine karşılıklı<br />

özveride bulunması önerilmektedir. İdeal bir aile biçimine gönderme yapılan bu tür<br />

çalışmalarda, böyle bir aile biçiminin geçmişte varolduğu kabulünden hareketle geçmişe<br />

öykünülmektedir. İkinci tür çalışmalarda ise, aile kurumunun tarihsel olarak dönüşümü<br />

toplumsal değişimin bir sonucu olarak görülmekte ve özellikle ev ile işin mekânsal olarak<br />

birbirinden ayrılması sonucunda ailenin bireyler için taşıdığı anlam ve önem ile birlikte ailenin<br />

işlevlerinde de değişim meydana geldiğini vurgulanmaktadır.<br />

Kandiyoti (1984), geçmişte daha çok ekonomik bir birlikteliğe dayanan ve soyun<br />

sürdürülmesi işlevini yüklenmiş olan ailenin, gelir getirici işlerin ev dışına taşınmasını takiben<br />

duygusal yanı ağır basan ve bireysel hakların daha fazla ağırlık kazandığı bir birlikteliğe<br />

dönüştüğünü söyler. Boşanmaların artması ise, aile kurumunun çözülmesinden ziyade,<br />

ailelerin geleneklere dayalı bir yapıdan sevgiye ve ortaklığa dayanan bir yapıya doğru<br />

22

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!