14.07.2013 Views

e-Dergi için tıklayınız... - İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli ...

e-Dergi için tıklayınız... - İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli ...

e-Dergi için tıklayınız... - İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

şemalar şiddet ve cinsellik temaları üzerine<br />

kurulmaya başlamıştır. Medyada<br />

normal dışı gösterimlerin sayısı arttıkça,<br />

çocuklar normal şartlarda kendi dünyalarında<br />

karşılaşma ihtimallerinin çok<br />

düşük olduğu imgelerle farklı bir gerçeklik<br />

kurar hale gelmişlerdir. Üstelik<br />

merak duyguları körelmeye ve yön değiştirmeye<br />

başlamıştır.<br />

Beynin çalışma sistemine kısaca göz<br />

atmak, anlatmak istediklerimizi daha iyi<br />

izah edecektir. Beyin dışarıdan gelebilecek<br />

ve alışılmadık her uyarıyı dikkate<br />

almak üzere çalışır. Aslında beynin bu<br />

fonksiyonu tamamen insan yaşamını<br />

devam ettirmeye yöneliktir. Fakat medyada<br />

gösterilen programların içerikleri<br />

çoğunlukla şiddete veya cinselliğe yönelik<br />

olunca beyindeki bu sistem de her<br />

seferinde devreye girer. Daha gelişmiş olması<br />

gereken düşünce sistemi, bir müddet<br />

sonra bu sistemin devreye girmesiyle<br />

yavaşlar. Hiperaktivite ve huzursuzluk<br />

artar, konsantrasyon yetisi azalır, şiddete<br />

yönelik davranışların sayısında artış<br />

meydana gelir.<br />

Çocukların günlük 4-5 saat televizyon<br />

izlemeleri sırasında bu sistem her üç ile<br />

beş saniye arasında tetiklenir. Oysa çocukların,<br />

yaptıkları işe konsantre olmaları,<br />

bu sırada kendi kendilerine iç sesleri<br />

ile konuşmaları, yaptıklarını sorgulamaları<br />

ve bir sonraki hamleyi hesap etmeye<br />

çalışmaları gerekmektedir.<br />

İç konuşma, özellikle televizyonun açık<br />

olduğu ortamlarda sürekli olarak kesintiye<br />

uğrar. Sürekli uyaran aldıkça ister istemez<br />

beynin dışarıdan gelen verileri<br />

değerlendirme sistemi harekete geçer. Bu<br />

noktada program yapımcılarının kendilerini<br />

savunurken “Biz sadece insanlara<br />

istediklerini veriyoruz.” demeleri bir açıdan<br />

doğrudur. İnsanlar şiddet içerikli<br />

görüntüler izlemeye koşullanırlarsa, bu<br />

tarz programları izleme isteği elbette<br />

artar. Bu durum özellikle yeni gelişen<br />

beyinlerde, yani çocuklukta ve gençlikte<br />

şiddet ve cinsellik içerikli görüntülere<br />

maruz kalan bireylerde sıkça görülür.<br />

Yoğun bir günün ardından, çocuklara<br />

zaman ayırmak anne-babalara zor gelebilir.<br />

Bu nedenle bazı ebeveynler çocuklarla<br />

birebir zaman geçirmek yerine,<br />

onları oyalayıcı başka faaliyetler bulmaya<br />

çalışırlar. Çocuklar bilgisayar başında<br />

veya televizyon karşısındayken ebeveynler<br />

de dinlenme fırsatı bulurlar. Bu yöntem,<br />

pratik bir çözüm olarak ilk başta işe<br />

yarar gibi görünse de, sonrasında ebeveyni<br />

meşgul edecek, üzecek ve hatta<br />

ona suçluluk duygusu hissettirecek sorunlara<br />

da sebep olabilir.<br />

Endüstri çağının beraberinde getirdiği<br />

hızlı hayat, kimi zaman ebeveynlere kim<br />

olduklarını, sorumluluklarını ve önceliklerini<br />

unutturabiliyor. Ancak birçok<br />

inceleme, iş saatlerini ve günlerini çocuklarıyla<br />

vakit geçirmek <strong>için</strong> yeniden<br />

düzenleyen ebeveynlerin, bu düzenlemelerden<br />

sonra kendilerini çok daha iyi<br />

hissettiklerini gösteriyor. Çocuklarıyla<br />

daha çok zaman geçiren ebeveynler,<br />

kendi içsel arzularına karşı çıkmadıkları<br />

<strong>için</strong> zamanla kendilerini daha iyi ve<br />

enerjik hissediyor, daha mutlu oluyor,<br />

enerjilerindeki artış, iş ve özel hayatlarına<br />

da olumlu yönde yansıyor. Annebabaları<br />

ile aralarındaki bağın kuvvetlenmesi<br />

çocuklarda da huzursuzluk ve<br />

hırçınlık gibi davranışları azaltıyor, kardeşlerle<br />

iletişimde olumlu gelişmelere yol<br />

açıyor.<br />

Günümüzde sadece çocuklar değil, ebeveynler<br />

de medyanın etkisi altındadır.<br />

Birçok kaynaktan nasıl daha iyi ebeveyn<br />

olunacağına ilişkin bilgi akışına maruz<br />

kalan anne-babalar, aslında çocuklarını<br />

sağlıklı bir biçimde gözlemlediklerinde<br />

ne yapmaları gerektiğine karar verebilecekken<br />

bilgi yağmuru altında kafa karışıklığı<br />

yaşayabilirler. Medyanın<br />

yücelttiği ebeveynlik tutumları anne-babalarda<br />

oradan gelen beklentileri karşılama<br />

gerekliliği hissini doğurabilir.<br />

Bu beklentiyi karşılayamayan ebeveynler<br />

kendilerini toplum tarafından kabul<br />

görmemiş ve hatta reddedilmiş gibi his-<br />

Eylül / 2010<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Eğitim</strong> ve Kültür <strong>Dergi</strong>si<br />

<strong>İl</strong>etişim çağıyla birlikte sosyalleşmenin<br />

anlamı ve sınırları da önceki zamanlarda<br />

olmadığı kadar genişledi.<br />

Artık çocuklar <strong>için</strong> en iyi okulları bulmak,<br />

okul öncesi kurumları seçmek,<br />

okuldan çıkınca gidilecek etüt merkezini<br />

belirlemek, çocukları madde kullanımına<br />

karşı korumak, cinsel<br />

konularda gerekli eğitimi vermek,<br />

televizyon ve bilgisayar başında geçirilen<br />

zamanı kontrol altında tutmak<br />

ebeveynin düşünmesi gerekenler listesinin<br />

üst sıralarında.<br />

sedebilirler. Halbuki ebeveynler çocuklarını<br />

tanımaya, sevmeye ve onlar <strong>için</strong><br />

neyin gerekli olup olmadığını bilmeye<br />

çalışarak en sağlıklı kararları alabilirler.<br />

Örneğin, çocuğunun okulda daha sağlıklı<br />

yiyeceklerle beslenmesi <strong>için</strong> çaba sarf<br />

eden bir anne, oğlunun beslenme çantasına<br />

peynir ve tahıllı ekmekten yapılmış<br />

sandviçler koyarken, diğer ebeveynler<br />

çocuklarının hazır yiyecekler yemesine<br />

izin veriyor olabilir. Bu annenin çocuğu,<br />

kendisini diğer çocuklarla kıyaslayıp<br />

başka annelerin daha ‘lezzetli’ yiyecekler<br />

hazırladıklarını düşünebilir. Ancak anne<br />

bu tutumunun nedenlerini anlatıp çocuğunun<br />

gelişimi <strong>için</strong> özen gösterdiğini<br />

net bir biçimde ifade edebilirse çocuk<br />

hem yaşadığı ayrıcalığın farkında olacak,<br />

ileride alacağı bazı kararların toplumdan<br />

farklı duruş sergilemesini doğal karşılayabilecektir<br />

hem de kendi ailesinin değer<br />

yargılarını içselleştirecektir.<br />

Televizyonun Çocuğun Psiko-Sosyal<br />

Gelişimine Etkisi<br />

Çocukların gerçek ve hayali ayırt etme<br />

31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!