14.07.2013 Views

e-Dergi için tıklayınız... - İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli ...

e-Dergi için tıklayınız... - İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli ...

e-Dergi için tıklayınız... - İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>İstanbul</strong> <strong>Eğitim</strong> ve Kültür <strong>Dergi</strong>si<br />

ÜÇ ÖYKÜ, ALTI DERS, BİR ÖZÜR<br />

Hediye Ayanoğlu KESKİN<br />

Bağcılar Lisesi<br />

Belki bu şehre haksızlık ettiğimi önce kendime itiraf etmem gerekiyordu. Belki de yıllarca unutamadığım<br />

bu üç hikâyede hep kötü adam diye <strong>İstanbul</strong>’u suçladığıma pişmanım. Yaslı, nazlı, boyalı, şımarık,<br />

sevinçli, süslü gelin… Nice kavmin almak istediği taze… ‘’Taşım, toprağım altın.” diyerek bizi birbirimize<br />

düşüren fettan… Oydu belki… Aklımızı çelen, iştahımızı kabartan…<br />

1. Ders:<br />

“Rüyalarımızı gerçekleştirmenin en iyi<br />

yolu uyanmaktır!” (1)<br />

Bundan yaklaşık yirmi yıl evvel elleri<br />

öpülesi öğretmenim bu sözü düşünerek<br />

mi duruyordu tezgâhın başında bilmiyorum.<br />

Ancak 1989 yılının sömestr tatilinde<br />

anımsayabildiğim en berrak resim<br />

küçük bir maydanoz tezgâhının önünde<br />

şubat soğuğuna teslim olmuş öğretmenimin<br />

bir yandan da yeşillikleri satmak<br />

<strong>için</strong> bağırmasıydı. Kendimi sarsılmış hissettim.<br />

Sadece kürsüde veya tahtada görmeye<br />

alıştığım, çoğu zaman insan mı,<br />

melek mi olduğunu anlayamadığım öğretmenimi<br />

meyvelerin, sebzelerin arasında<br />

görmek tek bir his uyandırdı<br />

içimde: “Utanç!”. Babamın ellerini daha<br />

çok sıkmış, koca gövdesinin arkasına<br />

saklanıp öğretmenimden maydanoz almasın<br />

diye dua etmiştim…<br />

Akşam babam öğretmenimi bana fark<br />

ettirmemek(!) <strong>için</strong> başımı çevirdiğini,<br />

beni arkasına sakladığını anlatınca annemin:<br />

“<strong>İstanbul</strong> büyük bir alacaklı, ona<br />

hep borçlu kalacağız” cevabını yıllarca<br />

unutamadım.<br />

2. Ders:<br />

“Başarıyı neden insanlığa hizmetimizin ve<br />

onlarla ilişkimizin niteliği yerine, otomobilimizin<br />

fiyatı ve maaşımızın çokluğuyla<br />

ölçeriz!”(2)<br />

1998 yılının yağmurlu bir kasım günü<br />

Göztepe’den Beşiktaş’a gidiyorum. Mar-<br />

Eylül / 2010<br />

mara Üniversitesi, <strong>İstanbul</strong> gelininin sağ<br />

koluna Abdülhamit tarafından takılan<br />

bir altın bilezik… Sıradan ve bir o kadar<br />

hem gözü hem bedeni yoran bir <strong>İstanbul</strong><br />

manzarası. Duraktayım… Panayırın<br />

ortasındayım. Cebelleştiğim dersler<br />

kadar yoruyor beni, gelen otobüse binmek<br />

<strong>için</strong> o kalabalıkla savaşmak… Boş<br />

yer kapmak ve genellikle kapalı olan<br />

köprü yolunda bir nebze dinlenebilmek<br />

uğruna ilk akbili basan olmak…<br />

Bu rahatlığı bozan şeyse fakülte hocamı<br />

bazen bindiğim otobüste görmek<br />

olurdu. Manzara beni yıllar önce bir pazara<br />

götürürdü… Duyduğum tek şey<br />

yine utanç olurdu. Tek fark bu sefer hocamı<br />

görmezden gelemeyişimden ibaretti.<br />

Oturduğum yeri kendisine<br />

bırakmam <strong>için</strong> başka bir yol olsa denerdim…<br />

Acaba suçlu <strong>İstanbul</strong> trafiği mi?<br />

Yoksa ben Martin Luther’in cümleleriyle<br />

başlamamalı mıydım bu hikayeye?..<br />

3. Ders:<br />

“Kaç yaşında olduğunu bilmesen, kaç yaşında<br />

olurdun?”(3)<br />

Coelho der ki: “Çocuklardan öğrenebi-<br />

63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!