19.07.2013 Views

ekstremite kırık ve/veya çıkık tedavisi için kapalı redüksiyon yapılan ...

ekstremite kırık ve/veya çıkık tedavisi için kapalı redüksiyon yapılan ...

ekstremite kırık ve/veya çıkık tedavisi için kapalı redüksiyon yapılan ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

TIP FAKÜLTESİ<br />

ACİL TIP ANABİLİM DALI<br />

EKSTREMİTE KIRIK VE/VEYA ÇIKIK TEDAVİSİ İÇİN<br />

KAPALI REDÜKSİYON YAPILAN ÇOCUKLARDA<br />

ETOMİDAT VE KETAMİNİN SEDASYON YAPICI<br />

ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI<br />

Dr. Nezihat Rana ALPAY<br />

UZMANLIK TEZİ<br />

TEZ DANIŞMANI<br />

Doç. Dr. Hayri Le<strong>ve</strong>nt YILMAZ<br />

ARAŞTIRMA FONU, TF 2004 LTP 26<br />

ADANA-2008


TEŞEKKÜR <strong>ve</strong> DESTEKLEYEN RESMİ KURULUŞ<br />

Tezimin hazırlık, gerçekleştirilme <strong>ve</strong> yazım aşamalarında destek, ilgi <strong>ve</strong><br />

yardımlarından ötürü tez danışmanım Sayın Doç. Dr. Hayri Le<strong>ve</strong>nt YILMAZ’a,<br />

uzmanlık eğitimim boyunca bilgi <strong>ve</strong> deneyimlerini benimle paylaşan Acil Tıp Anabilim<br />

Dalı öğretim üyelerine, tezimin oluşumunda desteği olan tüm Acil Tıp Anabilim Dalı<br />

araştırma görevlileri <strong>ve</strong> çalışanlarına, tez çalışmama katkılarından dolayı Çukurova<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Anabilim Dalı araştırma görevlilerine <strong>ve</strong> Çukurova<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı’na teşekkür ederim.<br />

Tüm eğitim hayatımda olduğu gibi tez çalışmam aşamasında da sevgi <strong>ve</strong><br />

desteklerini esirgemeyen anne <strong>ve</strong> babama <strong>ve</strong> her koşulda yanımda olduğu <strong>için</strong> sevgili<br />

eşime teşekkür ederim.<br />

Bu tez Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Rektörlük Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi<br />

tarafından desteklenmiş olup proje numarası TF 2004 LTP 26’dır.<br />

i<br />

Saygılarımla<br />

Dr. Nezihat Rana ALPAY


İÇİNDEKİLER<br />

TEŞEKKÜR <strong>ve</strong> DESTEKLEYEN RESMİ KURULUŞ i<br />

İÇİNDEKİLER ii<br />

TABLO LİSTESİ iv<br />

ŞEKİL LİSTESİ vi<br />

KISALTMA LİSTESİ vii<br />

ÖZET <strong>ve</strong> ANAHTAR SÖZCÜKLER viii<br />

ABSTRACT-KEYWORDS ix<br />

1. GİRİŞ 1<br />

2. GENEL BİLGİLER 3<br />

2.1. İşlemsel Sedasyon <strong>ve</strong> Analjezi 3<br />

2.1.1. Tanımlar 3<br />

2.1.1.1. Ağrı 3<br />

2.1.1.2. Analjezi 3<br />

2.1.1.3. Anksiyoliz 3<br />

2.1.1.4. Sedasyon 4<br />

2.1.1.5. Amnezi 6<br />

2.1.1.6. İşlemsel Sedasyon <strong>ve</strong> Analjezi (İSA) 6<br />

2.1.2. Çocuk Acil Servisinde Sedasyon 8<br />

2.1.2.1. Uygulamaların Tarihi, Gerekliliği <strong>ve</strong> Hedefleri 8<br />

2.1.2.2. Çocuk Hastalarda Ağrının Ölçümü 11<br />

2.1.3. İSA Genel İlkeleri 13<br />

2.1.4. İSA Gerektiren Durumlar 14<br />

2.1.4.1. Ortopedik Yaralanmalar 15<br />

2.1.4.1.1. İlk Yönetim 15<br />

2.1.4.1.2. Ayrışmamış Kırıklar 16<br />

2.1.4.1.3. Genel Anestezi Altında Kırık Redüksiyonu 16<br />

2.1.4.1.4. Kırık Redüksiyonu İçin Yerel <strong>ve</strong> Bölgesel Anestezi 17<br />

2.1.4.1.5. Orta <strong>ve</strong> Derin Sedoanaljezi 19<br />

2.1.5. İSA Hasta Seçimi 19<br />

2.1.6. İSA Öncesinde Hazırlık 21<br />

2.1.7. İSA Sırasında İzlem 22<br />

2.1.7.1. Sağlık Çalışanı 22<br />

2.1.7.2. Malzemeler 23<br />

2.1.8. İSA Sonrası İzlem <strong>ve</strong> Taburculuk 23<br />

2.2. Acil Hekimi Tarafından İSA İçin Kullanılan İlaçlar 25<br />

2.2.1. İşlemsel Sedasyon <strong>ve</strong> Analjezinin Klinik Uygulamaya Girişi 25<br />

2.2.2. Fentanil 26<br />

2.2.3. Midazolam 26<br />

2.2.4. Nitröz Oksit (N2O) 27<br />

2.2.5. Propofol 27<br />

2.2.6. Etomidat 28<br />

2.2.7. Ketamin 30<br />

ii


3. GEREÇ VE YÖNTEMLER 35<br />

4. BULGULAR 43<br />

5. TARTIŞMA 73<br />

6. SONUÇLAR 88<br />

7. ÖNERİLER 91<br />

KAYNAKLAR 92<br />

ÖZGEÇMİŞ 100<br />

iii


TABLO LİSTESİ<br />

Tablo No Sayfa No<br />

Tablo 1. Sedasyon düzeyleri <strong>ve</strong> sistemlere etkileri 7<br />

Tablo 2. Çocuklarda sedasyonun hedefleri 10<br />

Tablo 3. ASA fiziksel durum sınıflaması <strong>ve</strong> örnek hasta tipleri 14<br />

Tablo 4. Sedasyon öncesi önerilen açlık süreleri (yaşa göre) 14<br />

Tablo 5. Aspirasyon <strong>için</strong> tehlike oluşturan etmenler 20<br />

Tablo 6. Sedasyonun kontrendike olduğu hastalar 21<br />

Tablo 7. Zor hava yolu yönetimine yol açacak durumlar 21<br />

Tablo 8. Sedasyon sırasında bulundurulması gereken alet <strong>ve</strong> ilaçlar 24<br />

Tablo 9. Çocuklar <strong>için</strong> yaşlarına göre yaşamsal bulguların olağan değer aralıkları 24<br />

Tablo 10. AAP tarafından belirlenen gü<strong>ve</strong>nli taburcu olma ölçütleri 24<br />

Tablo 11. Etomidata bağlı bildirilen yan etkiler 30<br />

Tablo 12. Ramsay Sedasyon Cet<strong>ve</strong>li 37<br />

Tablo 13. İlaç gruplarına göre hastaların cinsiyet dağılımları 44<br />

Tablo 14. Hastaların yaş <strong>ve</strong> ağırlık ortalamaları 45<br />

Tablo 15. Yaralanma tipine göre hastaların gruplar arasındaki dağılım 46<br />

Tablo 16. Hastaların <strong>kırık</strong> yerleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları 46<br />

Tablo 17. Hastaların <strong>çıkık</strong> yerleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları 46<br />

Tablo 18. Hastalara uygulanan işlemler <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları<br />

Tablo 19. Hastaların acil servisteki tedavileri sonrası durumlarının<br />

47<br />

gruplara göre dağılımı 47<br />

Tablo 20. Hastaların açlık süreleri, sedasyon öncesi acilde bekleme süreleri,<br />

sedasyon süreleri, uygulanan girişimlerin süreleri, sedasyon sonrası takip<br />

süreleri, taburculuk <strong>için</strong> bekleme süreleri <strong>ve</strong> acil serviste toplam kalış süreleri<br />

Tablo 21. Hastaların sedasyon skorlarının 4 olduğu zaman, en yüksek sedasyon<br />

50<br />

skoruna ulaştıkları zaman <strong>ve</strong> en yüksek (en derin) sedasyon skorları 56<br />

Tablo 22. Hastalara <strong>yapılan</strong> <strong>redüksiyon</strong>ların girişim sayılarının gruplara göre dağılımı 56<br />

Tablo 23. Yan etki varlığının gruplara göre dağılımı 57<br />

Tablo 24. Hastalarda görülen yan etkilerin çeşitleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımı<br />

Tablo 25. Solunum yolu açıklığı sağlanmak üzere girişim <strong>yapılan</strong> hastaların<br />

57<br />

gruplara göre dağılımı 57<br />

Tablo 26. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen sistolik kan basınçları 60<br />

Tablo 27. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen diyastolik kan basınçları 61<br />

Tablo 28. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen nabız sayıları 62<br />

Tablo 29. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken solunum sayıları 63<br />

iv


Tablo No Sayfa No<br />

Tablo 30. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen kapiller<br />

oksijen saturasyonları 64<br />

Tablo 31. Hastaların İSA sırasında sedasyon skorları 65<br />

Tablo 32. Hastaların yakınmaları, bunların sıklıkları <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları 69<br />

Tablo 33. Hastaların yakınmalarının çeşitleri <strong>ve</strong> sıklıklarının<br />

gruplara göre dağılımları 70<br />

Tablo 34. Hasta anketlerine <strong>ve</strong>rilen yanıtların karşılaştırması 71<br />

v


ŞEKİL LİSTESİ<br />

Şekil No Sayfa No<br />

Şekil 1. Zaman <strong>ve</strong>ktörü ile hastanın acil serviste geçirdiği zamanın özetlenmesi 40<br />

Şekil 2. Anket formu 41<br />

Şekil 3. Görsel Analog Cet<strong>ve</strong>l 42<br />

Şekil 4. Hastaların çalışmaya alınış akış şeması 44<br />

Şekil 5. Hastaların açlık sürelerinin gruplara göre dağılımı 51<br />

Şekil 6. Hastaların sedasyon öncesi bekleme sürelerinin gruplara göre dağılımı 51<br />

Şekil 7. Hastaların uyanma sürelerinin gruplara göre dağılımı 52<br />

Şekil 8. Hastaların girişim sürelerinin gruplara göre dağılımı 52<br />

Şekil 9. Hastaların sedasyon sonrası takip sürelerinin gruplara göre dağılımı 53<br />

Şekil 10. Hastaların taburculuk <strong>için</strong> bekleme sürelerinin gruplara göre dağılımı 53<br />

Şekil 11. Hastaların acil serviste kalış sürelerinin gruplara göre dağılımı 54<br />

Şekil 12. Hastaların indüksiyon sürelerinin gruplara göre dağılımı 54<br />

Şekil 13. Hastaların en derin sedasyon zamanlarının gruplara göre dağılımı 55<br />

Şekil 14. Hastaların en derin sedasyon skorları <strong>ve</strong> yüzdeleri 55<br />

Şekil 15. İlaç gruplarında ortalama sistolik kan basıncının zamana göre değişimi 66<br />

Şekil 16. İlaç gruplarında ortalama diyastolik kan basıncının<br />

zamana göre değişimi 66<br />

Şekil 17. İlaç gruplarında ortalama nabız sayılarının zamana göre değişimi 67<br />

Şekil 18. İlaç gruplarında ortalama solunum sayılarının zamana göre değişimi<br />

Şekil 19. İlaç gruplarında ortalama oksijen saturasyonlarının<br />

67<br />

zamana göre değişimi 68<br />

Şekil 20. İlaç gruplarında ortalama sedasyon skorlarının<br />

zamana göre değişimi 68<br />

Şekil 21. Çalışma ilaçlarının doz sayıları <strong>ve</strong> yüzdeleri 69<br />

Şekil 22. Hastaların ağrı cet<strong>ve</strong>linde işaretleyerek tanımladıkları<br />

girişime bağlı ağrı değerleri 72<br />

vi


KISALTMA LİSTESİ<br />

İSA: İşlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezi<br />

NSAİİ: Steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar<br />

EMLA: Bir lokal anestezik karışımı krem (eutectic mixture of local anestetics)<br />

ASA: Amerika Anestezi Topluluğu (American Society of Anaesthesiologists)<br />

AAP: Amerika Çocuk Hastalıkları Akademisi (The American Academy of Pediatrics)<br />

ACEP: Amerika Acil Uzmanları Birliği (American College of Emergency Physicians)<br />

JCHAO: Sağlık Kurumlarının Akreditasyonu <strong>için</strong> Birleşik Komisyon (Joint<br />

Commission on the Accreditation of Healthcare Organizations)<br />

LET: Lidokain, epinefrin <strong>ve</strong> tetrakain karışımı<br />

vii


ÖZET<br />

Ekstremite Kırık <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Çıkık Tedavisi İçin Kapalı Redüksiyon Yapılan<br />

Çocuklarda Etomidat <strong>ve</strong> Ketaminin Sedasyon Yapıcı Etkilerinin Karşılaştırılması<br />

Giriş: Çocukların <strong>kırık</strong> <strong>ve</strong> eklem <strong>çıkık</strong>ları ile oluşan ağrı, huzursuzluk <strong>ve</strong> sıkıntılarının<br />

acil serviste gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> etkin olarak giderilmesi, ilk değerlendirme <strong>ve</strong> doğru tedavi <strong>için</strong><br />

sıklıkla gerekmektedir.<br />

Amaç: Çalışmamızda amaç, <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong> gerektiren <strong>ekstremite</strong> kırığı <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya<br />

çıkığı olan çocuklarda sedasyon <strong>için</strong> kullanılan etomidat <strong>ve</strong> ketaminin indüksiyon <strong>ve</strong><br />

uyanma süreleri ile hastaların acil serviste kalış sürelerine etkilerini karşılaştırmaktır.<br />

Ayrıca girişimlerin sedasyonla yapılmasının <strong>redüksiyon</strong> başarısına etkisi, ilaçların yan<br />

etkileri <strong>ve</strong> taburcu anındaki hekim, aile <strong>ve</strong> hasta memnuniyetini değerlendirmeyi de<br />

amaçladık.<br />

Gereç <strong>ve</strong> Yöntem: Çalışmamız ileriye yönelik, tek kör, rastgele örneklemeli klinik bir<br />

çalışma olarak Aralık 2005-Ekim 2007 arasında, hafta içi <strong>ve</strong> mesai saatlerinde ayrışmış<br />

<strong>ekstremite</strong> kırığı <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya çıkığı nedeniyle Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Çocuk<br />

Acil Tıp Birimi’ne başvuran <strong>ve</strong> <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong> gereken, 7-18 yaşlarında 44 sağlıklı<br />

çocuk ile gerçekleştirildi. Hastalar iki gruba ayrılıp sedoanaljezi <strong>için</strong> Grup 1’e<br />

etomidat+fentanil <strong>ve</strong> Grup 2’ye ketamin <strong>ve</strong>rildi. İlaçların indüksiyon süreleri, hastaların<br />

uyanma acilde kalış süreleri ile yaşamsal bulguları <strong>ve</strong> Ramsay sedasyon skorları<br />

sedasyon öncesi, sırası <strong>ve</strong> sonrasında ölçüldü. Yan etkileri <strong>ve</strong> hasta, hasta yakını <strong>ve</strong><br />

hekim memnuniyetini değerlendirmek <strong>için</strong> anket yapıldı.<br />

Bulgular: Hastaların ortalama indüksiyon süreleri Grup 1’de 4,3±1,0 dakika iken Grup<br />

2’de 2,2±1,6 dakika (p=0,00), ortalama uyanma süreleri Grup 1’de 15,8±7,7 dakika <strong>ve</strong><br />

Grup 2’de 20,7±10,8 dakika, acilde kalış süreleri Grup 1’de 145,5±63,3 dakika, Grup<br />

2’de 196,5±141,6 dakika idi. Grup 1’de % 37,5, Grup 2’de % 25,0 yan etki görüldü.<br />

Etomidat kullanılan hastalar daha az ağrıdan yakındı (p=0,042) <strong>ve</strong> hastalar <strong>ve</strong> yakınları<br />

işlemden daha fazla memnun oldular (p=0,020 <strong>ve</strong> p=0,019).<br />

Sonuç: Ketaminin indüksiyon süresi etomidattan daha kısa olmasına rağmen hastaların<br />

uyanma <strong>ve</strong> acil serviste kalış süreleri, ilaçların yan etki sıklıkları açısından iki grup<br />

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ketamin <strong>ve</strong> etomidat<br />

acil serviste çocuk hastaların sedasyonu <strong>için</strong> gü<strong>ve</strong>nle kullanılabilir.<br />

Anahtar Sözcükler: Çocuk, <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong>, sedasyon, etomidat, ketamin<br />

viii


ABSTRACT<br />

The Comparison of Sedati<strong>ve</strong> Effects of Ketamine and Etomidate for the Reduction<br />

of Children with Limb Fracture/Joint Dislocation<br />

Introduction: The efficient and safe relief of pain, anxiety and stress of children with<br />

limb fractures/joint dislocations is essential for initial evaluation and proper treatment in<br />

the emergency department.<br />

Aim: The goal of our study was to compare the induction and reco<strong>ve</strong>ry times, and<br />

emergency department stay duration of children needed closed reduction for limb<br />

fracture/joint dislocation who were sedated with etomidate or ketamine. We also aimed<br />

to evaluate the procedural success and side effects of the agents, the satisfaction le<strong>ve</strong>ls<br />

of patients’, parents’ and the physicians’.<br />

Materials and Methods: This study was performed as a prospecti<strong>ve</strong>, randomized and<br />

blinded clinical study in 7-18 years old aged 44 healthy children with seperated limb<br />

fractures/joint dislocations in Pediatric Emergency Unit of Cukurova Uni<strong>ve</strong>rsity School<br />

of Medicine between December 2005 and October 2007. The patients were divided into<br />

two groups, one recei<strong>ve</strong>d etomidate+fentanyl while other recei<strong>ve</strong>d ketamine for<br />

procedural sedation. The induction and reco<strong>ve</strong>ry times of the agents, emergency<br />

department stay durations and vital signs and Ramsay sedation scores of patients before,<br />

during and after sedation procedure were measured. Side effects and satisfaction le<strong>ve</strong>ls<br />

of the patients’, parents’ and the physicians’ were evaluated by a questionnaire.<br />

Results: The mean induction time in minutes in Group 1 was 4,3±1,0 and 2,2±1,6 in<br />

Group 2 (p=0,00), where mean reco<strong>ve</strong>ry time was 15,8±7,7 minutes in Group 1 and<br />

20,7±10,8 minutes in Group 2. The mean of emergency department stay duration was<br />

145,5±63,3 minutes in Group 1 and 196,5±141,6 minutes in Group 2. Frequency of side<br />

effects was 37,5% in Group 1 and 25,0% in Group 2. Children sedated with etomidate<br />

complained less pain (p=0,042), and patients and parents were more satisfied. (p=0,020<br />

and p=0,019).<br />

Conclusions: The induction time with ketamine was shorter than with etomidate but<br />

reco<strong>ve</strong>ry times, emergency department stay durations and side effect frequencies were<br />

similar in both groups. Etomidate and ketamine are both safe for procedural sedation of<br />

children in the emergency department.<br />

Keywords: Children, closed reduction, sedation, etomidate, ketamine<br />

ix


1. GİRİŞ<br />

Acil servise başvuran çocuk hastaların tedaviye uyumlarını sağlamak zaman<br />

zaman zor olmaktadır. Bunun nedeni bazen çocuğun önceki deneyimlerinden dolayı<br />

hastanede canının yanacağını düşünmesi, bazen de zaten ağrısının mevcut olmasıdır.<br />

Acil servise başvuran çocuk hastalarda ağrı prevalansını tam olarak açıklayan<br />

yayınlanmış <strong>ve</strong>ri yoktur. Ancak hekimler sıradan birçok işlemin tanımadıkları bir çevre<br />

<strong>için</strong>de bulundukları takdirde çocuklar <strong>için</strong> sıkıntı <strong>ve</strong> huzursuzluk yaratabileceğini <strong>ve</strong><br />

abartılı ağrı yakınmasına neden olabileceğini bilirler. Ağrı <strong>ve</strong> anksiyete acil serviste sık<br />

karşılaşılan bir durum olmasının yanı sıra yetişkinlerde <strong>yapılan</strong> çalışmalar bu sorunun<br />

ne kadar büyük olduğunu göstermeye yardımcı olmaktadır. Akademik bir erişkin acil<br />

servisinde 7 günlük süre <strong>için</strong>de gerçekleştirilen bir çalışmada başvuran hastalardan<br />

%79’unun ağrıdan yakındığı bildirilmiştir. 1 Başka bir çalışmada acildeki hastalardan<br />

%61’inin kayıt belgelerinde yakınmaları ağrı diye geçerken %85’inde ağrı en baş<br />

yakınma nedeni olarak belirtilmiştir. 2 Tüm yaş gruplarındaki hastalarda ağrı<br />

yönetiminin yetersizliği <strong>ve</strong> bu durumun çocuklarda 3 <strong>ve</strong> küçük bebeklerde 4 daha da kötü<br />

olduğunun vurgulandığı yayınlar bu konudaki bilgi <strong>ve</strong> uygulama eksikliklerini ortaya<br />

çıkarmaktadır.<br />

Çocukların acil hastalık <strong>ve</strong> yaralanmaları <strong>için</strong>de en ağrılı olanlar ortopedik<br />

yaralanmalar sonucu gerçekleşen <strong>kırık</strong>lar <strong>ve</strong> eklem <strong>çıkık</strong>larıdır. Ortopedik yaralanma ile<br />

ilişkili ağrı, huzursuzluk <strong>ve</strong> sıkıntının acil serviste gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> etkin olarak giderilmesi,<br />

ilk değerlendirme <strong>ve</strong> doğru tedavi <strong>için</strong> sıklıkla gerekir. Zaten hastane, doktor, iğne gibi<br />

korkulara sahip olan çoğu çocuk <strong>için</strong> <strong>kapalı</strong> <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u <strong>ve</strong> atelleme yoğun ağrılı<br />

<strong>ve</strong> korkutucu olmasının yanısıra hastalara bu girişimleri yapmak hekim <strong>ve</strong> diğer<br />

yardımcı sağlık personeli <strong>için</strong> zor, aile <strong>için</strong> ise sıkıntı <strong>ve</strong>ricidir. Sinir <strong>ve</strong> damar<br />

yaralanması tehlikesinden dolayı acil yapılması gereken uygun tedavi, ağrılı olduğu <strong>için</strong><br />

çoğu kez ameliyathanede genel anestezi altında yapılmak üzere geciktirilir. Bununla<br />

beraber işlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezinin (İSA) son 10-15 yılda gelişmesiyle hastanın ilk<br />

bakısının yanı sıra <strong>kapalı</strong> <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u <strong>ve</strong> atelleme, acil servislerde yapılabilir<br />

olmuştur. Ne yazık ki az sayıdaki karşılaştırmalı çalışmalar nedeniyle hangi ilaç <strong>ve</strong><br />

uygulama şeklinin daha iyi olduğu konusunda fikir birliği yoktur. 5-8 Bazen sedasyon,<br />

bazen analjezi daha önemli olabilir. Dahası <strong>kırık</strong> yeri, tipi, hasta özellikleri açısından<br />

1


her hasta aynı olmadığından tek bir uygulamanın en iyi sonuç <strong>ve</strong>rmesi de olası<br />

görünmemektedir. 6<br />

Hastanede ağrı duyacağı öngörüsü çocuk hastanın geçmişteki hastane <strong>ve</strong> doktor<br />

ziyaretlerinde edindiği deneyimlerine dayanmaktadır. 9,10 Çoğunlukla çocuk hastalar<br />

girişime izin <strong>ve</strong>rmemekte, yapılması zorunlu işlemler zor kullanarak <strong>ve</strong> istem dışı<br />

yapıldığında psikolojik travmaya neden olup çocuğun hafızasında yer etmektedir. Bu<br />

nedenle çocuk hastalara yapılacak ağrılı girişimlerin uygun analjezi ile, gerekirse<br />

sedasyon altında yapılarak daha başarılı sonuçların elde edilmesi <strong>ve</strong> çocuk hastanın<br />

tedaviye uyumunun sağlanmasının yanı sıra bu ağrılı deneyimlerin hatırlanması<br />

önlenerek gelecekte olabilecek hastane <strong>ve</strong> doktor korkularının azaltılmasına da katkı<br />

sağlayacaktır.<br />

Acil servisler hasta dönüşümünün çok hızlı olduğu yerlerdir. Hastaların tedavileri<br />

yapıldıktan sonra acil servisten mümkün olan en kısa zamanda taburcu edilmelerini<br />

sağlamak hem iş yükü açısından hekim <strong>ve</strong> sağlık çalışanının, hem de memnuniyet<br />

bakımından hasta <strong>ve</strong> yakınlarının gözettikleri bir durumdur. İşlemsel sedasyon <strong>ve</strong><br />

analjezi ile ilgili çalışmalar en uygun ilaç <strong>ve</strong> rehberlerin oluşturulabilmesini<br />

hedeflemektedir. İdeal ilaç etkisi çabuk başlayıp girişim süresince devam etmekle<br />

birlikte kısa süren, işlem sonrası “artık etkisi” olmayan, yan etki <strong>ve</strong> komplikasyonu az<br />

olan ya da hiç olmayan, kolay uygulanabilen ilaç olarak tanımlanmaktadır. 11<br />

Günümüzde halen farklı durumlar <strong>için</strong> oluşturulmuş tek bir işlemsel sedasyon <strong>ve</strong><br />

analjezi rehberi <strong>ve</strong> bu amaçla kullanılabilecek ideal ilaç da tanımlanamamıştır.<br />

Çalışmamızda amacımız, <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong> gerektiren <strong>ekstremite</strong> kırığı <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya<br />

çıkığı nedeniyle acil servise başvuran 7-18 yaş arasındaki çocuk hastalarda sedasyon<br />

<strong>için</strong> kullanılan etomidat <strong>ve</strong> ketaminin indüksiyon <strong>ve</strong> uyanma süreleri ile hastaların acil<br />

serviste kalış sürelerine etkilerini karşılaştırmaktır. Bunun yanında girişimlerin<br />

sedasyon altında yapılmasının <strong>redüksiyon</strong> başarısına etkisi, ilaçların yan etki oranları,<br />

hastaların girişim <strong>ve</strong> ağrıyı hatırlayıp hatırlamadıkları <strong>ve</strong> taburcu anındaki hekim, aile<br />

<strong>ve</strong> hasta memnuniyetini değerlendirmeyi de amaçladık.<br />

2


2. GENEL BİLGİLER<br />

2.1. İşlemsel Sedasyon <strong>ve</strong> Analjezi<br />

2.1.1. Tanımlar<br />

2.1.1.1. Ağrı<br />

Uluslararası Ağrı Çalışma Birliği’nin tanımlamasına göre ağrı; varolan <strong>ve</strong>ya<br />

olması olası doku hasarıyla ilişkili, hoş olmayan duyusal <strong>ve</strong> duygusal deneyimdir. Ağrı<br />

her zaman özneldir. Her birey bu sözcüğü kullanmayı yaşamının erken dönemlerinden<br />

itibaren edindiği yaralanma deneyimleri sonucu öğrenir. 12<br />

2.1.1.2. Analjezi<br />

Ağrı algısının azaltılması <strong>ve</strong>ya giderilmesidir. Bu amaçla asetaminofen, steroid<br />

olmayan antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) <strong>ve</strong> opyat türevleri kullanılmaktadır.<br />

2.1.1.3. Anksiyoliz<br />

Acil servisler çocuklar <strong>için</strong> çok stresli yerler olabilir. Hastaneye cerrahi <strong>için</strong><br />

yatırılan çocuk hastalarda <strong>yapılan</strong> bir çalışmada beş temel stres nedeni tanımlanmıştır. 13<br />

Bunlar; 1)aileden ayrılma, 2)fiziksel acı duyma, sakatlanma <strong>ve</strong>ya ölme, 3)yabancı çevre<br />

<strong>ve</strong> işlemler, 4)kendi istediği gibi davranamama <strong>ve</strong> 5)kendisinden beklenen kabul edilir<br />

davranış şeklini öngörememe korkularıdır. Tüm bunlar acil servise gelen çocuk hastalar<br />

<strong>için</strong> de geçerlidir. Bu korkular çocuklarda ciddi gerginlik yaratıp, çoğu kez daha<br />

kapıdan girerken ağlama ile birlikte, fizik bakıya izin <strong>ve</strong>rmeme, tanı <strong>ve</strong> tedavi<br />

aşamalarında işbirliği yapmama <strong>ve</strong> hatta fiziksel olarak bu girişimlere karşı koyma<br />

şeklinde tepki <strong>ve</strong> davranışlara yol açar. Elbette bu davranış <strong>ve</strong> tepkilerde çocuğun<br />

önceki hastane, hekim, hastalık <strong>ve</strong> tedavi deneyimlerinin de olumsuz etkileri vardır.<br />

Anksiyoliz, çocuğun uyumlu <strong>ve</strong>ya hareketsiz olması gereken, hoş olmayan ya da<br />

3


ahatsız edici durumlarda çocuğun davranışlarını denetlemek <strong>için</strong> gerekli işlemlerin<br />

tümüdür. 14 Anksiyoliz ağrı duyulmasını hafifletebilir ama ağrı tek başına anksiyoliz ile<br />

tedavi edilemez. Anksiyolizi girişim devam ederken dönem dönem tekrarlamak<br />

gerekebilir. 15-18 Birtakım ilaçlarla yani anksiyolitiklerle sağlanabildiği gibi ilaç dışı<br />

yollarla da yapılabilmektedir. Günümüzde kimi zaman fiziksel şartlar <strong>ve</strong> davranışsal<br />

yöntemlerle; örneğin çocuk acil servislerinin yetişkin acil servislerinden görsel <strong>ve</strong><br />

duyusal olarak ayrılmış, <strong>için</strong>de oyuncaklar bulunan, çocuğun ilgisini çekip dikkatini<br />

dağıtacak bir mimari tasarımda <strong>yapılan</strong>dırılarak, kimi zaman ailenin çocuğa eşlik<br />

etmesine izin <strong>ve</strong>rilerek <strong>ve</strong> hatta gerekirse hipnoz ile anksiyoliz sağlanmaya<br />

çalışılmaktadır. 19<br />

2.1.1.4. Sedasyon<br />

Sedasyon farkındalık durumunun azaltılmasıdır. Hafif anksiyolizden genel<br />

anesteziye kadar uzanan klinik görünüm <strong>için</strong>de genellikle en kabul edilen şekli, hafif<br />

sedasyon ya da bilinçli sedasyondur. 20 Hafif sedasyonda hava yolu korunur, sözel<br />

iletişim kurulabilir <strong>ve</strong> hasta nazik fiziksel temasla uyandırılabilir. Ancak sedasyon<br />

gerektiren pek çok işlem hafif sedasyon altında yapılamayacak kadar ağrılı olup derin<br />

sedasyon gerektirebilir. 21,22 Sedasyon hafif sedasyondan (anksiyoliz) derin anesteziye<br />

kadar uzanan basamaklara sahip bir süreçtir. Hafif sedasyondan orta dereceli sedasyon,<br />

derin sedasyon <strong>ve</strong> genel anesteziye geçiş kesin sınırlarla ayrılamaz. Uygulanan ilaç dozu<br />

arttıkça merkezi sinir sisteminde (MSS) ilacın düzeyi artarak bilinçlilik azalmakta <strong>ve</strong><br />

kalp-solunum baskılanması artmaktadır. 23,24 Bu, ilaca özel bir durum olmayıp <strong>ve</strong>riliş<br />

yolu <strong>ve</strong> uygulanan doza bağlı olarak tüm ilaçlarla birlikte görülebilmektedir. Bilinmesi<br />

gereken temel kurallardan biri elde edilen sedasyon düzeyinin varolan ağrılı uyarana,<br />

sıkıntı <strong>ve</strong> gerginliğin düzeyine göre değişeceğidir; bir hastada sedasyon sağlamaya<br />

yetmeyen ilaç dozu diğerinde derin bilinçsizlik yapabilir. 25 Sedasyonun düzeyleri <strong>ve</strong><br />

sistemlere etkileri Tablo 1’de gösterilmiştir.<br />

Sedasyon düzeylerini tanımlayan pek çok tanım vardır. Amerika Anestezi<br />

Topluluğu (American Society of Anaesthesiologists, ASA) sınıflandırmasında 4 düzey<br />

tanımlamıştır:<br />

4


• Hafif sedasyon (anksiyoliz): Çocuk sözel uyaranlara normal yanıt <strong>ve</strong>rir, bilişsel<br />

işlevler <strong>ve</strong> eşgüdüm hafifçe bozulmakla birlikte kalp-solunum işlevleri, solunum <strong>ve</strong><br />

hava yolu refleksleri etkilenmemiştir.<br />

• Orta dereceli sedasyon (bilinçli sedasyon): Bilişsel işlevler <strong>ve</strong> eşgüdüm bozulmuştur<br />

fakat çocuk sözel uyaranlara, beraberinde dokunsal uyarı olsa da olmasa da, amaca<br />

uygun yanıt <strong>ve</strong>rir, kalp-solunum işlevleri genellikle korunur <strong>ve</strong> solunum yeterlidir.<br />

Hasta hava yolu reflekslerini devam ettirir <strong>ve</strong> sıklıkla hava yolu açıklığını sağlamaya<br />

yönelik girişim gerekmez.<br />

• Derin sedasyon: Çocuk kolaylıkla uyandırılamaz ama tekrarlayan ağrılı uyarana<br />

amaca uygun yanıt <strong>ve</strong>rir. Kendi solunum <strong>ve</strong> hava yolu reflekslerini devam ettirme<br />

yeteneği yetersiz olabilir. Hasta hava yolu açıklığını sağlamak <strong>ve</strong> solumak <strong>için</strong> desteğe<br />

gereksinim duyabilir. Genellikle kalp-solunum işlevleri korunur.<br />

• Genel anestezi: Çocuk sözel <strong>ve</strong> dokunsal uyaranlarla uyandırılamaz <strong>ve</strong> koruyucu<br />

reflekslerin kaybı <strong>ve</strong> kendi solunumunu sağlayamaması tehlikesi yüksektir. Genel<br />

anestezi anestezistlerce sağlanabilir, diğer hekimlerin gerçekleştirmesi yasaktır. 23-25<br />

Ancak derin sedasyon genel anesteziye ilerleyebilir, bu yüzden de sedasyon uygulayan<br />

hekim hava yolu <strong>ve</strong> yaşam desteği eğitim, beceri <strong>ve</strong> deneyimine sahip olmalıdır.<br />

Bu tanımlamalar kabul görse de bugün bilinçli sedasyon teriminin tanımlarında<br />

geniş değişiklikler karışıklığa yol açtığından bu terimin bırakılması önerilmektedir<br />

26,27<br />

Çünkü ilaçlara yanıt bireysel olarak değişiklik gösterebilir <strong>ve</strong> sedasyon derinliği<br />

artarak bazen solunum baskılanması gibi müdahale gerektiren durumlar oluşabilir. 26,27<br />

Sedatif ilaçlar sıkıntı <strong>ve</strong> gerginliğin <strong>tedavisi</strong>, hastanın işlemlere karşı koymaması<br />

<strong>ve</strong> uyum göstermesi <strong>için</strong> kullanılır. Analjezikler <strong>için</strong>de sedatif etkiye sahip olanlar<br />

vardır, ama birçok sedatif ilacın analjezik etkisi yoktur. Benzodiyazepinler (örneğin<br />

midazolam) sadece sedasyon sağlar. Pek çok sedatif aynı anda amnestiktir (örneğin<br />

midazolam, ketamin). 23-25 Sedasyon <strong>ve</strong> analjezinin birlikte yapıldığı işlemler <strong>için</strong><br />

sedoanaljezi terimi kullanılmaktadır.<br />

5


2.1.1.5. Amnezi<br />

Bir olay ya da deneyimi hatırlayamamadır. Tüm ağrılı deneyimler MSS tarafından<br />

hatırlandığından <strong>ve</strong> gelecekte davranış değişiklikleri yapabileceğinden, özellikle<br />

çocukların ağrılı deneyimlerini hatırlamalarını önlemek <strong>için</strong> ilaçlarla amnezi sağlanması<br />

çok önemlidir. Amnezinin, özellikle tekrarlayan işlemler <strong>için</strong> uygulanmasının,<br />

gelecekteki anksiyeteyi azaltmada çok yararlı olduğunu vurgulayan yayınlar<br />

bulunmaktadır. 28,29<br />

2.1.1.6. İşlemsel Sedasyon <strong>ve</strong> Analjezi (İSA)<br />

İşlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezi ağrılı <strong>ve</strong> kolay katlanılamayan girişimler öncesi<br />

hastaya bunların yapılmasını sağlayacak kadar sedasyon <strong>ve</strong> ağrı duymayacağı kadar<br />

analjezi <strong>ve</strong>rilmesidir. Bilincin baskılanmasına karşın hava yolu denetimi sürekli <strong>ve</strong><br />

bağımsızca sağlanır. Kullanılan ilaçların dozları <strong>ve</strong> teknikler koruyucu hava yolu<br />

reflekslerinin kaybına yol açmaz.<br />

6


Tablo 1. Sedasyon düzeyleri <strong>ve</strong> sistemlere etkileri. 30<br />

(Yanıt) Bilinç Düzeyi Hava yolu Solunum Kalp-Solunum İşlevi<br />

Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar.<br />

Yanıt azalmış,<br />

Bilinç baskılanmış,<br />

Sözel emre uyar.<br />

Hafif Sedasyon(Anksiyoliz)<br />

Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar.<br />

Transa geçer<br />

Belirgin analjezi <strong>ve</strong> amnezi var.<br />

Dissosiyatif Sedasyon<br />

Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar.<br />

Yanıt azalmış, <strong>ve</strong>ya dissosiyasyon<br />

<strong>ve</strong> ağrılı uyarana dayanıklılık var.<br />

İşlemsel Sedasyon<br />

Tipik olarak bağımsız<br />

sağlar.<br />

Bağımsız sağlar. Bağımsız sağlar.<br />

Yanıt azalmış, sözel/dokunsal<br />

uyarıyla amaca uygun yanıt var.<br />

Orta Dereceli Sedasyon(Bilinçli)<br />

Tipik olarak bağımsız<br />

sağlar.<br />

Yardımlı solunumla destek<br />

gerekebilir.<br />

Hava yolu açıklığını sağlamak<br />

<strong>için</strong> destek gerekebilir.<br />

Yanıt azalmış, kolay uyanmaz,<br />

ancak tekrarlayan ağrılı uyarana<br />

yanıt var.<br />

Derin Sedasyon<br />

Kalp-solunum işlevleri<br />

<strong>için</strong> destek gerekebilir.<br />

Yardımlı solunumla destek<br />

gerekebilir.<br />

Sıklıkla hava yolu açıklığı <strong>için</strong><br />

girişim gerekebilir.<br />

Bilinç yok, uyandırılamaz,<br />

standart cerrahi hali.<br />

Genel Anestezi


2.1.2. Çocuk Acil Servisinde Sedasyon<br />

2.1.2.1. Uygulamaların Tarihi, Gerekliliği <strong>ve</strong> Hedefleri<br />

Çocuk hastalar <strong>ve</strong> ağrıları ile ilgili tanımlamalar 1968’de bilimsel olarak değil ama<br />

varsayımla şu şekilde ifade edilmişti: “Çocuklar ağrı gidermek <strong>için</strong> ilaca çok nadir<br />

gereksinim duyarlar. Ağrıya çok iyi tahammül ederler.” 31 Bundan sadece 40 yıl önce<br />

çocukların özellikle de yenidoğanların ağrıyı hissetme <strong>ve</strong> hatırlama yetilerinin<br />

yetişkinlerden az olduğu <strong>ve</strong> bu nedenle daha az analjeziye gereksinim duydukları<br />

sanılıyordu. 32,33 Bu durum kolay incinen bir grup hastanın, yani çocuk <strong>ve</strong> bebeklerin,<br />

yetersiz ağrı <strong>tedavisi</strong> almalarına yol açtı. 34,35 1970’lerde yapılıp 80’lerde yayınlanan bir<br />

çalışmaya göre ameliyat sonrası bakım döneminde süt çocukları yetişkinlerden daha az<br />

analjezik almakta idi. 36 1980’lerin başlarında prematür süt çocukları ameliyat sırası <strong>ve</strong><br />

sonrasında çok az anestezi ile izleniyordu 36 1987’de Anand <strong>ve</strong> Hickey yenidoğanların<br />

ağrıyı algılamak <strong>için</strong> gerekli olan nörofizyolojik yollara sahip olmadığı şeklindeki<br />

yaygın görüşü sorgulayan bir yazı yayınladı. 36 İzleyen çalışmalar 29 haftadan daha<br />

büyük yenidoğanlarda periferik, spinal <strong>ve</strong> supraspinal afferent ağrı iletiminin gelişmiş<br />

olduğunu göstermiştir. 36 Bugün, gebeliğin ortalarında kutanöz reseptörler, nöral<br />

yolaklar, nörotransmitterler <strong>ve</strong> ağrı algısı <strong>için</strong> gerekli kortikal duyular oluşup,<br />

bebeklikte tam olarak organize olduğu bilinmektedir. 37 Böylece yeni çalışmalarla<br />

yenidoğan <strong>ve</strong> küçük çocukların ağrıdan etkilenmedikleri dogması yıkılmıştır. Erken<br />

yaşlarda, anksiyeteye neden olan ağrılı deneyimler tıbbi yardım sağlayıcılarla hastanın<br />

gelecekteki tepkilerini kötü etkileyebilir <strong>ve</strong> tedavi edilmeyen ağrı ileride davranış<br />

bozuklukları yaratabilir. 36 Bu konuyla ilgili belki de en ilginç çalışma yenidoğan<br />

döneminde sünnet <strong>yapılan</strong> süt çocuklarında ağrının ardışık etkilerini araştıran ileriye<br />

dönük, kohort çalışmadır. 9 Bu çalışmada 87 erkek çocuk; sünnet edilmeyen, EMLA ile<br />

sünnet edilen <strong>ve</strong> plasebo krem ile sünnet edilen şeklinde rastgele 3 gruba ayrılmıştır.<br />

Sonra çocuklar 4. <strong>ve</strong> 6. aylarında olağan aşılamaları filme alınarak bu kayıtlar yüz<br />

hareketleri, ağlama süreleri <strong>ve</strong> görsel analog ağrı skorlarını ölçmek üzere eğitimli<br />

araştırma asistanınca izlenmiştir. Sonuçta sünnet edilen çocukların ağrıya aşılanma<br />

sırasında sünnet edilmeyenlere göre daha fazla tepki <strong>ve</strong>rdikleri görülmüş, dahası sünnet<br />

edilenlerden EMLA uygulananların plasebo alanlarla kıyaslandığında ağrıya daha az<br />

8


yanıt <strong>ve</strong>rdikleri bildirilmiştir. 9 Bir başka çalışmada çocuk onkoloji hastalarında, ağrılı<br />

işlemler öncesi ağızdan kullanılan fentanilin, daha önce yeterli ağrı sağaltımı<br />

yapılmadan işlem <strong>yapılan</strong>larda işe yaramadığı, ama önceden ağrılı işlemlerde analjezi<br />

aldığı bilinen hastalarda yeterli olduğu bildirilmiştir. 10 Bu farklılık 10 yaşından büyük<br />

çocuklarda görülmemiştir. 10 Bu yüzden işlemsel ağrının küçük çocuk <strong>ve</strong> bebeklerde o<br />

anki girişim ya da bunu yapan hekimden değil, çocukların önceki deneyimlerinden<br />

kaynaklanıyor olabileceği öne sürülmektedir. 30 Benzer şekilde kanserli hastalarda kemik<br />

iliği biyopsisi <strong>ve</strong> lomber ponksiyonun önceki seferde ağızdan transmukozal fentanil<br />

<strong>ve</strong>rilmeden <strong>yapılan</strong> hastalarda daha fazla gerginliğe neden olduğu. 36<br />

Bu gelişmeler olurken, çocukların birinci yakınma nedeninin “ağrı” olduğu acil<br />

servislerde, femur kırığı gibi yetişkinlerle benzer yakınma <strong>ve</strong> yaralanmalarla bile gelmiş<br />

olsalar, daha az analjezik aldığını gösteren pek çok çalışma yayınlanmıştır. 38 1994’te<br />

Walco süt çocuğu <strong>ve</strong> çocuklarda ağrı kontrolünün etik durumu hakkındaki makalesinde,<br />

bu durumu “Çocuklarda ağrının tayin <strong>ve</strong> <strong>tedavisi</strong> çocuk hasta bakımının önemli bir<br />

parçasıdır <strong>ve</strong> ağrı kontrolünde başarısızlık standartların altında <strong>ve</strong> etik dışı bir tıbbi<br />

yaklaşım demektir. Bu standartlara ulaşmak <strong>için</strong> bir çok birimden oluşan takımlar,<br />

çocuklarda ağrı <strong>ve</strong> sıkıntıyı azaltma hedefli özgün tedavi rehberleri oluşturmak<br />

zorundadır” şeklinde ifade etmiştir. 36<br />

Eylül 2001’de Amerika Çocuk Hastalıkları Akademisi (The American Academy<br />

of Pediatrics, AAP) <strong>ve</strong> Amerika Ağrı Topluluğu (American Pain Society) birlikte<br />

bebek, çocuk <strong>ve</strong> ergenlerde akut ağrının tanınması <strong>ve</strong> yönetimi ile ilgili bir karar<br />

yayınlayarak 39 çocuklarda ağrıya şu genel tanımı getirmiştir: ”Ağrı <strong>ve</strong> ızdırabın basit<br />

duyusal deneyimden öte bir doğası vardır. Ağrının gelişimsel, çevresel <strong>ve</strong> sosyokültürel<br />

yönleri olduğu kadar duygusal, bilişsel <strong>ve</strong> davranışsal bileşkeleri de bulunur.” Bu söz<br />

aynı zamanda hekimlere çocukların akut ağrılarını tayin edip tedavi etme sorumluluk <strong>ve</strong><br />

zorunluluğunu yüklemektedir. 39<br />

Amerika Acil Uzmanları Birliği (American College of Emergency Physicians,<br />

ACEP) acil <strong>için</strong> özgün İSA rehberleri oluşturmaya başlayarak Amerika Birleşik<br />

Devletleri’nde (ABD) uzmanlık dernekleri <strong>ve</strong> devlet kurumları 12 rehber yayınlamış <strong>ve</strong><br />

bunların çoğunda endikasyon <strong>ve</strong>ya ilaç yerine sedasyon derecesi temel alınmıştır.<br />

1992’de AAP çocuklarda gü<strong>ve</strong>nli sedasyonun amaçlarını tanımladığı, kendine ait olan<br />

“Tanısal <strong>ve</strong> Tedaviye Yönelik İşlemler Sırası <strong>ve</strong> Sonrasında Çocuk Hastaların Yönetim<br />

9


<strong>ve</strong> İzlem Rehberi”ni yeniledi. Sağlık Kurumlarının Akreditasyonu <strong>için</strong> Birleşik<br />

Komisyon (Joint Commission on the Accreditation of Healthcare Organizations,<br />

JCHAO) ise AAP rehberinde yer alan durumları ABD’deki hastanelerde çocuklarda<br />

sedasyon işlemleri <strong>ve</strong> kurum politikaları olacak şekilde düzenlemiştir. 40 Bu rehberlerde<br />

tanımlanan çocuklarda uygulanacak olan sedasyonun hedefleri Tablo 2’de<br />

gösterilmektedir.<br />

Tablo 2. Çocuklarda sedasyonun hedefleri. 14<br />

• Hastanın gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> iyi halini korumak<br />

• Fiziksel rahatsızlık <strong>ve</strong>ya ağrıyı en aza indirmek<br />

• Analjezi <strong>ve</strong> anksiyoliz sağlayarak tedaviye olumsuz yanıtlılığı azaltıp amnezi oluşumunu artırmak<br />

• Davranışı kontrol etmek<br />

• Hastayı gü<strong>ve</strong>nli taburcu etmeyi mümkün kılan duruma döndürmek<br />

Temel amaç hastanın gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> iyilik halini korumak <strong>ve</strong> bu yolla sedasyonun<br />

artsorunlarından kaçınmaktır. Artsorunların nedenlerinden en önemlisi hastanın altta<br />

yatan tıbbi/cerrahi hastalığı <strong>ve</strong> bunun hastaya <strong>ve</strong>rilen ilaçların kalp, solunum <strong>ve</strong><br />

nörolojik işlevleri ile ilaç metabolizmasına olası etkilerinin yetersiz<br />

değerlendirilmesidir. Diğerleri; işleme uygunsuz ilaç seçimi, ilaç-ilaç etkileşimleri, ilaç<br />

yan etkileri, sedatif ilaç uygulamak <strong>için</strong> eğitim yetersizliği, balon-maske uygulamada<br />

yetersizlik (hekimin yetersiz yaşam destek becerilerine sahip olması), acil durumlarda<br />

kullanılacak aletlerin yaş <strong>ve</strong> boyutlara uygun olanlarına sahip olmamak, işlem sırası<br />

<strong>ve</strong>ya sonrasında yetersiz/uygunsuz izlem, tıbbi bakımdan erken taburculuk olarak<br />

sıralanabilir. 14<br />

AAP aynı zamanda çocuk yaş grubu <strong>için</strong> uygun 3 sedasyon düzeyi tanımlamıştır;<br />

bilinçli, derin <strong>ve</strong> genel anestezi. 1998’de ACEP konuyla ilgili yayınında acilde akut<br />

işlemsel ağrı <strong>ve</strong> anksiyete yönetimini tanımlayıp adına “işlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezi<br />

(procedural sedation and analgesia-PSA)” terimini önermiştir. 19,23,24,37,41,42 Buna göre<br />

İSA; “Bir hastanın kalp-solunum işlevlerini korurken hoş olmayan işlemlere<br />

katlanmasına olanak sağlayacak şekilde analjezikle beraber <strong>ve</strong>ya onsuz sedatif <strong>ve</strong>ya<br />

dissosiyatif ilaçların uygulanması tekniğidir. Bilinç düzeyi baskılıdır ancak hava yolu<br />

denetimi sürekli <strong>ve</strong> bağımsızca sağlanır. Kullanılan ilaçların dozları <strong>ve</strong> teknikler<br />

10


koruyucu hava yolu reflekslerinin kaybına yol açmaz.” Bu tanım günlük acil<br />

uygulamasında sedoanaljeziyi tanımlar. 2001’de ACEP güncelleme yapıp İSA’nın<br />

çocuk acil hasta bakımının önemli bir yanı olduğunu belirtmiştir. 43<br />

Bu <strong>ve</strong> benzeri çalışmalarla son 20 yılda işlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezi ciddi<br />

gelişme kaydederek bugün acil serviste ağrı <strong>ve</strong> anksiyete denetim <strong>ve</strong> <strong>tedavisi</strong> <strong>için</strong><br />

standart uygulama olmuştur. 44 Özel işlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezi kitapları gelişmiş,<br />

yeni ilaçlar uygulamaya girmiş, gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> etkinlik çalışmaları yapılmış <strong>ve</strong><br />

sedoanaljezi kuralları acil tıp uzmanlığı eğitimine dahil edilmiştir.<br />

Yeni İSA ajanları bulundukça gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> etkinlik çalışmaları yapılmıştır. 1985’te<br />

ilk İSA çalışması <strong>ve</strong> ilk rehber yayınlanıp sonraki 20 yılda geniş bir bilgi bankası<br />

oluşmuştur. 45 Çalışmalar tek ilaç/çoğul ilaçların <strong>ve</strong> değişik uygulama yollarının etkinlik<br />

<strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nirliği üzerine kurularak seçilmiş genel anestezi <strong>ve</strong> ameliyathane kurallarının<br />

acilde uygulanabilirliği (özellikle açlıkla ilgili) sınanmıştır. 45,46<br />

Çocuk hastalarda anestezist dışı hekimler tarafından sedasyon, analjezi, anksiyoliz<br />

<strong>ve</strong> amnezi yapılmasını gerektiren işlemlerin sayısı belirgin olarak artmıştır. 47 Bunlarla<br />

birlikte işlemlere bağlı ölüm <strong>ve</strong> hastanede kalış süresinde de giderek artış olmaktadır.<br />

Sedasyon kurallarını anlamak, kullanılan çok çeşitli sınıftan ilacı tanımak <strong>ve</strong> sedasyon<br />

gü<strong>ve</strong>nliğine yönelik sistemli yaklaşım hekimlerin bu tehlikelerden korunmasını<br />

sağlayıp, bebek <strong>ve</strong> çocuklarda daha gü<strong>ve</strong>nli işlemler gerçekleştirmelerine olanak<br />

<strong>ve</strong>recektir. Günümüzde çocuk acil uygulamalarında İSA, işlemsel ağrı engelinin<br />

aşılmasında olmazsa olmaz bir uygulama olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin bugün<br />

Kuzey Amerika’da birçok çocuk acil bölümünde İSA anestezist olmayan hekimlerce<br />

yapılmaktadır. İsrail Sağlık Bakanlığı ise 2003’te anestezist dışı hekimlerce<br />

gerçekleştirilecek İSA <strong>için</strong> resmi bir rehber yayınlayarak ameliyathane dışında<br />

çocuklarda İSA’ya ilk kez dikkat çekmiştir.<br />

2.1.2.2. Çocuk Hastalarda Ağrının Ölçümü<br />

Acil <strong>ve</strong> travma birimlerinde görevli sağlık çalışanları çocuk hastaların ağrıları<br />

konusunda kendilerini eğitmelidirler. Ağrı ölçümünde temel birtakım kurallar vardır. 36<br />

Bunlar:<br />

11


• Ağrı öznel bir deneyimdir, kişisel/bireysel anlatı yeğlenir. Davranışsal ölçütler<br />

fizyolojik göstergelerden daha yararlıdır, fizyolojik göstergelere gü<strong>ve</strong>nilemez.<br />

• 8 yaşından küçük çocuklar kısa süreli ağrının uzun vadedeki yararlarını<br />

bilemeyebilirler (Örneğin çocuğa kesisinin büyüdüğünde de orada olmasını istiyor<br />

mu diye sorularak <strong>tedavisi</strong>nin gerekliliği vurgulanabilir).<br />

• Pek çok çocuk hastanede gerginlik <strong>ve</strong> sinirlilik hisseder <strong>ve</strong> bu ağrı eşiğini<br />

düşürdüğünden tedavi edilmelidir.<br />

• 2 yaşından küçük çocuklar ağrıyı sözel anlatamaz.<br />

• 3-7 yaş arasında olan çocuklarda uygun aletlerle doğru bilgi edinilebilir (sağlık<br />

çalışanı Oucher cet<strong>ve</strong>li, Yüz ifadeli ağrı derecelendirme cet<strong>ve</strong>li gibi ağrı cet<strong>ve</strong>lleri<br />

kullanmalı).<br />

• 8 yaşından büyük olanlarda görsel analog cet<strong>ve</strong>l (Visual analogue scale, VAS)<br />

kullanılır.<br />

• Yenidoğanlarda yenidoğan <strong>ve</strong> bebek ağrı cet<strong>ve</strong>li kullanılır. Bu cet<strong>ve</strong>lde yüz, kaşlar,<br />

nazolabial olukta ağrıya bağlı olan hareket <strong>ve</strong> çizgilenmelerle buruşmalara<br />

bakılarak değer <strong>ve</strong>rilir. Kol <strong>ve</strong> bacaklar da izlenir. Ayak parmakları ayrık, bacaklar<br />

gergin <strong>ve</strong> kaldırılmış, kollarda çırpınma, geri çekilme tepkisi varsa bunlar ağrı<br />

göstergeleridir. Yenidoğanın ağlamasının uzunluk <strong>ve</strong> yoğunluğuna da bakılmalıdır.<br />

Bazen hafif ağrı ile diğer gerilimleri ayırtetmek zordur.<br />

Oligoanestezi, 1989’da Wilson tarafından tanımlanan bir terim olup, hasta kayıt<br />

özetlerinden elde edilen bilgilere göre hastaların ağrılarının acil serviste yetersiz tedavi<br />

edilmelerini anlatmaktadır. Ne yazık ki literatür çocukların yetişkinlerden daha az<br />

analjezi aldıklarını yansıtmaktadır. 4,48-50 Çocuklarda ağrı varlığının kabullenilmesinin<br />

yetişkinden daha az olmasının bazı nedenleri vardır. Ağrının ölçülmesinde zorluk<br />

(yeterli analjezi yapıldı mı?), farklı metabolik hız, vücut oranlarından dolayı fazla<br />

sedasyon <strong>ve</strong>rmiş olma endişesi <strong>ve</strong> fiziksel bulguların küçük değişikliklerinin yarattığı<br />

endişe bunlara örnektir. 30 Acil hekimi <strong>için</strong> ağrı <strong>ve</strong> anksiyetenin uygun şekilde<br />

giderilmesi önemlidir <strong>ve</strong> bugün artık 5. yaşamsal bulgu olarak ağrının ölçülmesi<br />

önerilmektedir.<br />

12


2.1.3. İSA Genel İlkeleri<br />

İSA bir dizi hazırlık, görevli çalışan <strong>ve</strong> alet gerektiren, iyi tasarlanıp yakından<br />

izlenerek gü<strong>ve</strong>nli şekilde sonuçlandırılması gereken tıbbi bir işlemdir. İşlemden önce,<br />

işlem sırasında, hasta uyandıktan sonra <strong>ve</strong> taburculuk sonrası yapılması gereken pek çok<br />

iş vardır. Çocuk hastada sedasyonun amaçlarına etkili <strong>ve</strong> yeterli ulaşıldığından emin<br />

olunması <strong>için</strong> çok sayıda denetim <strong>ve</strong> ayarlamaları içeren bu sistemli yaklaşımın<br />

koşulları şunlardır: 14<br />

1. İşlem öncesinde çocuk hastanın tıbbi <strong>ve</strong> cerrahi durumu değerlendirilmelidir<br />

(Sedasyon <strong>için</strong> risk tahmininde kullanılan ASA fiziksel durum sınıflaması <strong>ve</strong> örnek<br />

hasta tipleri Tablo 3’te gösterilmiştir).<br />

2. Acil durumlar dışında önceden tasarlanarak <strong>yapılan</strong> işlemler <strong>için</strong> süt, berrak sıvılar<br />

<strong>ve</strong> katı gıdaların alımından sonra yeterli bir açlık süresinin geçtiğinden emin<br />

olunmalıdır (AAP/ASA rehberlerine göre sedasyon öncesi önerilen açlık süreleri<br />

Tablo 4’de gösterilmiştir).<br />

3. Tasarlanan işlem <strong>için</strong> uygun sedatif ilaçlar seçilmelidir.<br />

4. İlaçlar <strong>için</strong> en geniş doz aralıkları hasta ağırlığına göre hesaplanmalıdır.<br />

5. Kullanılan ilaçların farmakokinetik <strong>ve</strong> farmakodinamikleri iyi öğrenilmelidir.<br />

6. Hastayı uygun şekilde izleyecek, işlemi yapacak <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nli şekilde iyileşmesini<br />

takip edecek yeterli sayıda sağlık çalışanı olmalıdır.<br />

7. Sedasyon takımının yeterli eğitim <strong>ve</strong> beceri seviyesinde olması sağlanmalıdır.<br />

8. İlaç etkili seviyede <strong>ve</strong>rilmeli <strong>ve</strong> dozlar arasında ek ilaç <strong>ve</strong>rmeden önce en yüksek<br />

ilaç etkisini sağlamak <strong>için</strong> yeterli süre beklenmelidir.<br />

9. Öngörülen acil durumların yönetilebilmesi <strong>için</strong> hazırda, kolay ulaşılabilir, çalışır<br />

durumda, yaş <strong>ve</strong> boya uygun aletlere sahip olunmalıdır.<br />

10. Opyat <strong>ve</strong> benzodiyazepin antagonistleri de dahil, acil durumlarda kullanılacak<br />

gerekli ilaçlar hazır bulundurulmalıdır.<br />

11. Çocuk ilaç uygulamasını takiben <strong>ve</strong> işlemin tüm safhaları boyunca, hatta iyileşme<br />

döneminde de yakından izlenmelidir,<br />

12. Hastayı e<strong>ve</strong> göndermeden önce tıbbi bakımdan sedasyonun artık etkilerinden<br />

tamamen arındığından emin olunmalıdır.<br />

13


Tablo 3. ASA fiziksel durum sınıflaması <strong>ve</strong> örnek hasta tipleri. 14<br />

Sınıf I: Söz konusu hastalığı <strong>için</strong> ağrılı işlem gereken normal, sağlıklı hastalar<br />

Sınıf II: Hafif sistemik hastalığı olan ancak işlevsel sınırlaması olmayan hastalar (hafif astım, denetim<br />

altında nöbet bozukluğu ya da diyabet tanısı olanlar)<br />

Sınıf III: Ciddi sistemik hastalığı olan hastalar (orta-ciddi astım, denetimsiz nöbet <strong>ve</strong> diyabet, orta<br />

derecede obezite)<br />

Sınıf IV: Sürekli yaşamı tehdit eden ciddi sistemik hastalığı olan hastalar (ciddi bronkopulmoner displazi,<br />

sepsis, ileri derecede solunum, kalp, böbrek, karaciğer <strong>ve</strong> endokrin yetmezlik)<br />

Sınıf V: Kötü prognozlu <strong>ve</strong> ciddi hastalık (kardiyojenik şokta miyokard enfarktüsü, septik şok ya da ciddi<br />

travma gibi)<br />

Sınıf E: Acil cerrahi gerektiren hasta (hasta acil girişim gerektirirse sınıf V’e de eklenebilir)<br />

Tablo 4. Sedasyon öncesi önerilen açlık süreleri (yaşa göre).<br />

Yaş (ay)<br />

Süt/hazır mama/<br />

anne sütü/katılar<br />

Berrak<br />

sıvılar<br />

36 6-8 saat 3 saat<br />

2.1.4. İSA Gerektiren Durumlar<br />

Ağrı çocuğun davranış <strong>ve</strong> gelişimini kötü etkilemektedir. Acil servise gelen pek<br />

çok çocuk ağrı, sıkıntı, gerginlik duymaktadır. Acil hekiminin görevi <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u,<br />

laserasyon tamiri <strong>ve</strong> yanık <strong>ve</strong>ya amputasyon yaralarının temizliği gibi ağrılı işlemler<br />

sırasında yeterli sedasyon <strong>ve</strong> analjezi yapmaktır. 19,23,24,37,41,42 Çocuk acil servisinde İSA<br />

gerektiren durumlar şu şekilde özetlenebilir:<br />

1. Tanısal işlemler (lomber ponksiyon, artrosentez, radyolojik görüntüleme, cinsel<br />

saldırı muayenesi)<br />

2. Tedavi işlemleri (kesi tamiri, yara bakımı, abse boşaltılması, <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u,<br />

yabancı cisim çıkarılması, yanık yarası temizlenmesi, eklem-kemik iliği-kavite<br />

aspirasyonları)<br />

3. Damarsal girişimler (merkezi yol <strong>ve</strong>ya zor intra<strong>ve</strong>nöz yol girişimi)<br />

4. Seçilmiş özel hasta grupları (psikotik, zeka geriliği olan)<br />

En sık İSA gerektiren durumlar ise <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u, laserasyon tamiri <strong>ve</strong> tanısal<br />

işlemlerdir (lomber ponksiyon, tomografi gibi). İSA yapılıp yapılmayacağı hastaya<br />

bakan hekime bağlıdır ama çocuğun ihtiyacının olup olmadığının belirlenmesi de çok<br />

önemlidir. Çocuğun sedasyona gereksinimi var mı, şimdiki ağrısı nasıl, bu ağrı ile baş<br />

14


edebilir mi, aile desteği gerekli mi, yeterli mi, ağrı ile ilgili önceki deneyimleri nasıl gibi<br />

sorulara yanıt aranmalıdır. Eğer çocuğun şiddetli ağrısı varsa tüm diğer işlemlerden<br />

önce ağrının <strong>tedavisi</strong>nin <strong>ve</strong>rilmesi gerekmektedir (resüsitasyon hariç).<br />

2.1.4.1. Ortopedik Yaralanmalar<br />

Çocuk hastaların acil hastalıkları <strong>için</strong>de en ağrılı olanlar kemik <strong>kırık</strong>ları <strong>ve</strong> eklem<br />

<strong>çıkık</strong>larıdır. Kırıkla ilişkili ağrı <strong>ve</strong> anksiyetenin acil serviste gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> etkin olarak<br />

giderilmesi ilk değerlendirme <strong>ve</strong> doğru tedavi <strong>için</strong> sıklıkla gerekmektedir. Hangi<br />

farmakolojik uygulama biçiminin kullanılacağı konusunda fikir birliği yoktur. Bazen<br />

sedasyon, bazen analjezi daha önemli olabilir (bu gereklilik <strong>kırık</strong>-çıkığın yeri <strong>ve</strong><br />

hastanın gereksinimlerine göre değişir). Hematom bloğu, Bier blok, sinir blokları gibi<br />

yerel/bölgesel anestezi ya da ketamin/fentanil gibi analjezikler <strong>ve</strong>ya bunların midazolam<br />

gibi sedatif hipnotiklerle birlikte kullanımı ile derin sedasyon sağlanması <strong>kırık</strong><br />

yönetiminde gerekebilir. Orta dereceli sedasyon <strong>ve</strong> lokal anestezi (örneğin Nitröz Oksit<br />

ile) de bir seçenektir. 51<br />

Çoğu çocuk <strong>için</strong> <strong>kapalı</strong> <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u <strong>ve</strong> atelleme çok ağrılı <strong>ve</strong> korkutucudur.<br />

Uygun tedavi çoğu kez ameliyathanede genel anestezi altında yapılmak üzere<br />

geciktirilir. Bununla beraber son 10-15 yılda acil serviste, hastanın ilk bakısında <strong>kapalı</strong><br />

<strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u <strong>ve</strong> atelleme İSA’nın gelişmesiyle mümkün olmuştur. Ne yazık ki az<br />

sayıdaki karşılaştırmalı çalışmalar nedeniyle hangi uygulamanın daha iyi olduğu<br />

konusunda fikir birliği yoktur. 5-8 Dahası <strong>kırık</strong> yeri, tipi <strong>ve</strong> hasta özellikleri nedeniyle her<br />

hastaya aynı uygulama yapılamadığından tek bir yöntemin en iyi sonuç <strong>ve</strong>rmesi de olası<br />

görünmemektedir. 6<br />

2.1.4.1.1. İlk Yönetim<br />

Analjezinin Erken Sağlanması: Ağrıyı azaltmak <strong>için</strong> kol <strong>ve</strong>ya bacak erken sabitlenir<br />

<strong>ve</strong> bu sıklıkla etkin bir uygulamadır. 6 Ancak radyografide <strong>ve</strong> atelleme sırasında tekrar<br />

hareketle (<strong>kırık</strong> ayrışmamış da olsa) ağrı olur. Analjeziklerin erken <strong>ve</strong>rilmesi bu ağrıyı<br />

<strong>ve</strong> fizyolojik yanıtlarını azaltabilir, aile <strong>ve</strong> çocuğun bu durumu daha kolay <strong>ve</strong> uyumla<br />

kabullenmesi sağlanabilir. 51,52 Ülkemiz dışında bir çok ülkedeki acil servislerde bu etki<br />

15


kodeine göre daha az bulantı yapan oksikodon ile sağlanmaktadır. Bu ilaç sedasyon<br />

yapmadan yeterli analjezi sağlar. Ciddi ağrısı olan hastalara opyat <strong>ve</strong>rilebilir ya da <strong>kırık</strong><br />

yerinde cilt altına lidokain enjekte edilebilir.<br />

Ebe<strong>ve</strong>yn Birlikteliği: Bugün bir çok acil serviste ailelerin tanı <strong>ve</strong> tedavi aşamalarında<br />

çocuklarıyla birlikte olmalarına izin <strong>ve</strong>rilerek hem çocuğun uyumu kolaylaştırılmakta,<br />

hem de gerginlik <strong>ve</strong> hırçınlığı azaltılabilmektedir. 53 Aile birlikteliğinin anksiyoliz <strong>ve</strong><br />

sedasyon <strong>için</strong> kullanılan ilaçlara gereksinimi <strong>ve</strong> bu ilaçların dozlarını azaltacağı<br />

konusunda da öngörüler bulunmaktadır.<br />

2.1.4.1.2. Ayrışmamış Kırıklar<br />

Ağızdan alınan ağrı kesiciler <strong>redüksiyon</strong> yapılmaksızın alçıya alınacak ayrışmamış<br />

<strong>kırık</strong>ların ağrılarını gidermek <strong>için</strong> yeterlidir. Emilim <strong>ve</strong> etkinin başlaması <strong>için</strong> 20-60<br />

dakika gerektiğinden erken uygulanması etkinlik <strong>ve</strong> yararını artırır. Tek doz 0,2 mg/kg<br />

(en fazla 15 mg) oksikodon yeterli aneljezi sağlar. Ancak hasta devamında 4 saat ara ile<br />

0,1 mg/kg oksikodon almaya devam etmelidir. Bir diğer seçenek 1-2 mg/kg kodein<br />

<strong>ve</strong>rilmesidir. Tibianın ayrışmış <strong>kırık</strong>ları gibi çok ağrılı <strong>kırık</strong>lar güçlü intra<strong>ve</strong>nöz (iv)<br />

analjezik gerektirir <strong>ve</strong> 0,05-0,15 mg/kg morfin sülfat <strong>ve</strong>rilebilir. Ağızdan alınan<br />

analjeziklerle birlikte alçı esnasında %50 Nitröz Oksit (N2O) solutulması da yararlı<br />

olabilir. 51<br />

2.1.4.1.3. Genel Anestezi Altında Kırık Redüksiyonu<br />

Acil servisten cerrahi yapılmak üzere yatırılacak hastaların acil serviste oldukları<br />

süre <strong>için</strong>de sıvı ya da katı gıda almaları engellenmelidir. Anestezi <strong>için</strong> önerilen açlık<br />

sürelerinin sağlanması gerekir. Bazen acil serviste analjezi <strong>için</strong> <strong>ve</strong>rilen opyat türevi<br />

analjezikler de barsak hareketlerini yavaşlatabilir, mide boşalmasını geciktirebilir. Bu<br />

durumlarda akut <strong>kırık</strong> bakımı <strong>için</strong> acil cerrahi hazırlığında mide içeriğinin boşalmasını<br />

hızlandıracak (örneğin 0,1-0,2 mg/kg metoklopramid) <strong>ve</strong> mide pH’sını artıracak<br />

(örneğin 0,5 mg/kg famotidin, 1 mg/kg ranitidin) ilaçlar önerilmektedir. 54 Cerrahi <strong>için</strong><br />

bekletilen hastaya gerekirse ağrısı <strong>için</strong> iv opyat (örneğin 0,05-0,1 mg/kg morfin) <strong>ve</strong><br />

anksiyetesi <strong>için</strong> bir benzodiyazepin (örneğin 0,05-0,1 mg/kg midazolam) <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

16


Her iki ilaç da gerekli miktarına ulaşana kadar azar azar <strong>ve</strong>rilmeli <strong>ve</strong> solunum<br />

baskılanması açısından hasta yakından izlenmelidir. 51<br />

Eğer <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u genel anestezi altında yapılmak üzere daha sonraki bir<br />

tarihe ertelenecekse hasta, kırığı atellendikten sonra ağızdan alacağı analjezik ilaçlar<br />

önerilerek e<strong>ve</strong> gönderilebilir. Bunun <strong>için</strong> kodeinli, asetaminofenli, NSAİİ içeren değişik<br />

ilaçlar önerilebilinir. Ancak NSAİİ’nin <strong>kırık</strong> iyileşmesiyle ilgili olan ama önemi henüz<br />

bilinmeyen birtakım sitokinlerin etkinliğini baskıladığı düşünülmektedir. Önerilen<br />

tedavi dozları oksikodon <strong>için</strong> 4 saatte bir 0,1 mg/kg, kodein <strong>için</strong> 4 saatte bir 0,5-1,2<br />

mg/kg, ibuprofen <strong>için</strong> 6 saatte bir 5-10 mg/kg, asetaminofen 4 saatte bir 15 mg/kg<br />

şeklindedir. Kodein <strong>ve</strong> oksikodonun asetaminofen içeren ticari şekilleri bulunup bunlar<br />

<strong>ve</strong>rilirken doz hesabı kodein <strong>ve</strong> oksikodon içeriklerine göre yapılır. 51<br />

2.1.4.1.4. Kırık Redüksiyonu İçin Yerel <strong>ve</strong> Bölgesel Anestezi<br />

Anksiyolitiklerle birlikte <strong>ve</strong>rildiğinde yerel <strong>ve</strong> bölgesel anestezi çocukların <strong>kırık</strong><br />

ağrılarını gidermede oldukça etkilidir. 51 Bu yöntemler özellikle kafa travması <strong>ve</strong> hava<br />

yolunda şekil bozukluğu olan hastalarda derin sedasyona bağlı olabilecek aspirasyon <strong>ve</strong><br />

apne tehlikelerini azaltmaktadır. 51 Analjezinin kısa süreli olması isteniyorsa hematom<br />

bloğu, daha uzun süreli olması isteniyorsa femoral blok gibi sinir blokları seçilir. Yerel<br />

anesteziklerin seyrek de olsa ciddi yan etkileri olabilir <strong>ve</strong> uygulayıcı tarafından bunların<br />

bilinmesi <strong>ve</strong> izlenmesi gerekir. Sistemik lidokain zehirlenmesi nörolojik bulgularla<br />

ortaya çıkarken bupivakain daha çok kalp üzerine etkilidir <strong>ve</strong> zehirlenmesi ritim<br />

bozukluğu yapar. Lidokaine bağlı uyuklama, baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, ağız<br />

çevresi <strong>ve</strong> dilde uyuşma, odaklanma bozukluğu, nistagmus, çift görme, kulak çınlaması<br />

<strong>ve</strong> nöbet olabilir. 51 Bupivakain ise sodyum, potasyum <strong>ve</strong> kalsiyum kanallarını kapatarak<br />

elektrokardiyogramda PR mesafesinde uzama, QRS bileşkesinde genişleme, fazladan<br />

<strong>ve</strong>ntriküler vurular, <strong>ve</strong>ntriküler taşikardi <strong>ve</strong> fibrilasyona yol açabilir. 51 Bu etkilerden<br />

kaçınmak <strong>için</strong> yerel anestezikler yavaş yapılmalı <strong>ve</strong> damar <strong>için</strong>e <strong>ve</strong>rilmediğinden emin<br />

olunarak uygulanmalıdır. Hasta ile sıkça konuşularak yakınması olduğunda erken fark<br />

edilip gerekirse antikonvülzan <strong>ve</strong> antiaritmiklerle tedavi edilmelidir. Ayrıca lokal<br />

anesteziğin enjeksiyon ağrısı da sıkıntı <strong>ve</strong>rici olabilir. Bunu azaltmak <strong>için</strong> fizyolojik pH<br />

sağlamak üzere tampon çözeltiler <strong>için</strong>de (1:9 oranında 1 mEq/kg sodyum bikarbonat ile<br />

17


karıştırarak), yavaş <strong>ve</strong> ince iğne kullanarak, vücut sıcaklığına dek ısıtılarak<br />

uygulanılabilir.<br />

Hematom Bloğu: Distal radius, ulna <strong>ve</strong> ayak bileği <strong>kırık</strong>larında etkin analjezi sağlar. 51<br />

Steril yöntem kullanılarak önce <strong>kırık</strong> hematomundan kan çekilerek iğnenin yeri<br />

doğrulanır. Sonra hematoma yavaşça 1-4 mg/kg %1-2’lik lidokain enjekte edilir. Bu<br />

teknikle 15 dakikada <strong>redüksiyon</strong> <strong>için</strong> yeterli analjezi sağlanabilse de çoğu çocuk daha<br />

önce midazolam <strong>ve</strong>ya N2O ile sedasyon yapılarak bu işlem <strong>için</strong> uygun hale getirilir.<br />

Ağızdan analjezik kullanımı <strong>redüksiyon</strong> öncesi <strong>ve</strong> sonrası ağrının azaltılmasına<br />

yardımcı olur. Hematom bloğuna bağlı artsorunlar seyrek olsa da enfeksiyon, geçici<br />

intraosseöz sinir felci <strong>ve</strong> kompartman sendromu görülebilir. Yetişkinlerde sedasyonla<br />

birlikte olmayan hematom bloğunun bölgesel intraosseöz anesteziden daha fazla ağrılı<br />

olduğu görülmüştür. 55<br />

Bier Blok (İntra<strong>ve</strong>nöz Bölgesel Anestezi): Bu yöntem ön kol <strong>kırık</strong>larında başarılıdır.<br />

Venöz yolun eldesinden sonra (<strong>kırık</strong> kolun el sırtından <strong>ve</strong>ya antekübital fossadan) <strong>kırık</strong><br />

ön kol yükseltilir <strong>ve</strong>ya elastik bandajın nazikçe sarılması ile kola tek <strong>ve</strong>ya çift turnike<br />

uygulanıp manşon 225-250 mmHg’ya dek şişirilir. Lidokain (1-5 mg/kg %0,125-<br />

0,5’lik) 1 dakika süresince <strong>kırık</strong> kola damar yolu ile <strong>ve</strong>rilir. 10-15 dakika sonra kolda<br />

anestezi olur <strong>ve</strong> <strong>kırık</strong> redükte edilebilir. 51 Yeterli <strong>redüksiyon</strong>un sağlanmasından sonra<br />

manşonun kafı indirilir <strong>ve</strong> hasta 15-60 dakika gözlenir. Bu yöntem <strong>için</strong> 1-1,5 mg/kg<br />

lidokain kullanımı etkin görülmüştür (mini doz Bier blok), turnikenin hızla çözülmesi<br />

ile sistemik zehirlenme olmadan <strong>ve</strong> sadece kısa süreli izlem ile uygulanabilir.<br />

Yetişkinlerde sedasyonsuz hematom bloğunun iv bölgesel anesteziden daha ağrılı<br />

olduğu bilinmektedir. 55<br />

Bu teknik dirsek <strong>ve</strong> el <strong>kırık</strong>ları <strong>için</strong> daha az etkin bulunmuştur. Bu yöntemi<br />

kullanım <strong>için</strong> uygunsuz kılan özellikleri <strong>kırık</strong> kola iv yol gerekliliği <strong>ve</strong> bazı<br />

uygulamalarda gü<strong>ve</strong>nli ikinci bir iv yola gereksinim olmasıdır, çünkü lidokain sistemik<br />

zehirlenme yapabilir. Deneyimli bir sağlık çalışanının turnikenin şiş olduğunu kontrol<br />

etmesi gerekir. Bu teknik nöbetli, kalp bloğu olan <strong>ve</strong>ya orak hücre anemisi olan<br />

hastalarda uygulanamaz. 55<br />

Bölgesel Sinir Blokları: Femur kırığı <strong>için</strong> femoral sinir kılıfına, radius <strong>ve</strong> ulna <strong>kırık</strong>ları<br />

<strong>için</strong> arterden geçerek aksiller sinir kılıfına, yine ön kol <strong>kırık</strong>ları <strong>için</strong> kübital sinirlere<br />

(radial, unlar <strong>ve</strong> median sinirlere) lidokain enjekte edilerek <strong>yapılan</strong> bloklar uzun süreli<br />

18


analjezi sağlar. 51 Bu uygulamalarda 5 mg/kg %1’lik lidokain kullanılarak analjezi <strong>ve</strong><br />

kas gevşemesi sağlandığı gösterilmiştir. Çocukların ek sedasyondan fayda gördüğü öne<br />

sürülse de, bu uygulamanın faydaları henüz bildirilmemiştir. Bu teknik ile sinir<br />

kılıflarına dikkatlice lidokain <strong>ve</strong>rilmesi gerektiğinden iyi yanları iv yola gereksinim<br />

duyulmaması <strong>ve</strong> yeterli analjezi oluşturmasıdır. Etkinin hızlı geçmesi taburculuk öncesi<br />

nörolojik bakıyı mümkün kılar. Sistemik zehirlenme, hematom, tromboz, enfeksiyon <strong>ve</strong><br />

nöralji bu tekniklerin artsorunlarıdır. 55<br />

2.1.4.1.5. Orta <strong>ve</strong> Derin Sedoanaljezi<br />

Acil şartlarda yoğun ağrılı <strong>ve</strong> korkutucu girişimler yapılacak çocuklara gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong><br />

etkin sedoanaljezi yapılması gittikçe daha çok önem kazanmaktadır. 23 Davranış<br />

denetiminin yanı sıra (kas gevşemesi <strong>ve</strong> buna bağlı hareketsizlik) yararları; işlemle<br />

ilişkili ağrı, anksiyete <strong>ve</strong> hatırlamanın azaltılması <strong>ve</strong> özellikle tedaviye <strong>ve</strong>rilen olumsuz<br />

fizyolojik yanıtların azaltılmasıdır. 56 Derin sedasyon <strong>ve</strong> analjezi, <strong>kırık</strong> bakımı gerektiren<br />

çocuklarda yeterli olabilsin diye “hastanın kolayca uyandırılamadığı, fakat tekrarlayan<br />

ağrılı uyaranlara amaçlı yanıt <strong>ve</strong>rdiği durum” şeklinde tanımlanmaktadır. Solunumun<br />

desteklenmesi gerekebilirken kalp-damar işlevleri sıklıkla olağan seyretmektedir. 26,27,56<br />

Bilinçli sedasyon olarak adlandırılan orta dereceli sedasyon daha az hipoksi <strong>ve</strong><br />

pulmoner aspirasyon yapan <strong>ve</strong> “beraberinde dokunsal uyarı olsa da olmasa da hastanın<br />

sözel emirlere uyduğu ilaçla ilişkili bilinç baskılanması” olarak tanımlanmaktadır.<br />

2.1.5. İSA Hasta Seçimi<br />

Acil servise başvuran <strong>ve</strong> ağrılı girişim yapılması planlanan her hasta İSA adayıdır.<br />

Ancak hastaların İSA sırası <strong>ve</strong> sonrasında artsorunların gelişmesi <strong>ve</strong>ya mortalite <strong>ve</strong><br />

morbidite tehlikeleri öngörülebilmeli <strong>ve</strong> bu durumlar hasta seçiminde göz önünde<br />

bulundurulmalıdır. ASA tarafından hastalar fiziksel durumlarına göre 5 sınıfa<br />

ayrılmıştır. Sınıf I <strong>ve</strong> II acil hekimi <strong>ve</strong>ya çocuk hastalıkları uzmanı gibi sedasyon<br />

<strong>ve</strong>rebilecek eğitime sahip hekim tarafından gü<strong>ve</strong>nle sedoanaljezi uygulanabilecek hasta<br />

grubunu tanımlar. Sınıf III, IV <strong>ve</strong> V anestezi uzmanı eşliğinde sedasyon uygulaması<br />

19


gerektiren hastalardır ki zaten Sınıf V hastalar ameliyathane koşullarında sedasyon<br />

gerektirir. Sınıf III <strong>için</strong> yarar-zarar hesabı yapılıp ancak risk almaya değerse hastaya acil<br />

servis şartlarında sedasyon <strong>ve</strong>rilmelidir.(Tablo 3’de ASA fiziksel durum sınıflaması <strong>ve</strong><br />

örnekleri gösterilmişti.)<br />

Sedasyonun en korkulan yan etkilerinden biri kusmayı takiben akciğerlere mide<br />

içeriğinin aspirasyonu olduğundan sedasyon yapılacak hastaların aspirasyon <strong>için</strong> düşük<br />

riskli olmaları tercih edilir. Tablo 5 aspirasyon <strong>için</strong> tehlike oluşturan etmenleri<br />

göstermektedir.<br />

Acil servislerde sedasyon gerektiren hastaların tamamı sedasyon <strong>için</strong> uygun<br />

adaylar değildirler. Bu hastaların bazıları ancak anestezist tarafından sedasyon<br />

uygulanması gereken hastalarken bazılarının tıbbi <strong>ve</strong> cerrahi hastalıkları onları her koşul<br />

<strong>ve</strong> hekim <strong>için</strong> sedasyon açısından kötü adaylar yapar. Bu hastalar sedasyon artsorunları<br />

açısından yüksek tehlike <strong>için</strong>dedir, sedasyonları ciddi morbidite <strong>ve</strong> mortalite ile<br />

sonuçlanabilir. Tablo 6 sedasyonun kontrendike olduğu hastaları göstermektedir.<br />

Çocuklar sedasyona bağlı olası yan etkileri artıran <strong>ve</strong> bunlarla mücadeleyi<br />

zorlaştıracak durumlar açısından incelenmelidir. Hastanın ilk değerlendirmesi öyküsü,<br />

anestezi geçmişi, kalp-damar sisteminin durumu <strong>ve</strong> hava yoluna önem <strong>ve</strong>rerek <strong>yapılan</strong><br />

fizik bakıyı içermelidir. 26,27,51 Zor hava yolu yönetimine yol açacak durumlar Tablo<br />

7’de gösterilmektedir.<br />

Tablo 5. Aspirasyon <strong>için</strong> tehlike oluşturan etmenler.<br />

• Yeni beslenme öyküsü<br />

• İleri obezite<br />

• Gebelik<br />

• Hava yolu anatomisinde bozukluk<br />

• Nörolojik bozukluk: işlev bozukluğu, kafa travması, bilinç bozukluğu<br />

• Mide-barsak sistemi bozuklukları: barsak motilite bozuklukları, özefagus bozuklukları, gastroözefageal<br />

reflü, mide-barsak tıkanıklıkları, eski özefagus cerrahisi<br />

• İlaçlar: mide hareketlerini azaltanlar, bilinç bozukluğu yapanlar, koruyucu<br />

hava yolu reflekslerini baskılayanlar<br />

20


Tablo 6. Sedasyonun kontrendike olduğu hastalar. 14<br />

• Mevcut <strong>ve</strong>ya olması olası tıkanıklık dahil hava yolu sorunları (örneğin horlama, stridor, tıkalı burun,<br />

küçük çene, büyük dil) olanlar,<br />

• Kafa travması, beyin kanamasına <strong>ve</strong>ya önceki ilaçlara bağlı apne nöbetleri olanlar,<br />

• Solunum yolu hastalığı, O2 saturasyonu


kayıtları işlem öncesinde alınmalıdır. Bilgilendirme sırasında sedasyondan sonra<br />

uyanma <strong>ve</strong> taburculuk aşamaları ile sonrasında ailenin çocuklarını nasıl izleyip nelere<br />

dikkat etmeleri gerektiği anlatılmalıdır. Aileye kullanılan ilaçlar hakkında yazılı olarak<br />

bilgi <strong>ve</strong>rilmeli, bu ilaçları kendilerinin <strong>ve</strong>ya bu konuda deneyimli hekim dışındaki<br />

sağlık görevlilerinin kullanamayacakları anlatılmalıdır. Acil <strong>ve</strong> beklenmedik<br />

durumlarda ne yapacakları anlatılıp ulaşabilecekleri telefon numarası <strong>ve</strong>rilmelidir. İşlem<br />

sonrası 24-48 saatlik süreçte; yolculuk, hareket kısıtlaması <strong>ve</strong> beslenmesinde dikkat<br />

edilecek hususlar açıkça belirtilmelidir.<br />

Açlık Durumu: Çocuğun açlığı bilinmelidir. Önceden tasarlanan işlemler <strong>için</strong> işlem<br />

öncesi anlatılan şekilde açlık kuralları uygulanmalıdır (Tablo 4). Önceden kullanılan<br />

rehberler yerine daha esnek olanların da gü<strong>ve</strong>nli olduğu çalışmalarla gösterilmiştir. 14<br />

Acil durumlarda sedasyonla işlem yapılması gerekiyorsa regürjitasyon <strong>ve</strong> mide<br />

içeriğinin aspirasyon tehlikesi tartışılmalı olduğundan, mümkünse işlem<br />

geciktirilmelidir. İşlemin geciktirilmesi <strong>ve</strong> mide içeriğin azaltılıp pH’nın artırılmasını<br />

sağlayacak ilaçların <strong>ve</strong>rilmesi faydalı olabilir. 14 Eğer işlem geciktirilemiyorsa en hafif<br />

etkili sedasyon seçilmelidir.<br />

Bilinç Seviyesi <strong>ve</strong> Anksiyete: Sedasyon öncesi en uygun davranış <strong>ve</strong> farmakolojik<br />

yaklaşımı seçmek <strong>için</strong> hekim hastanın mevcut anksiyete <strong>ve</strong> bilinç durumunu<br />

değerlendirmelidir. Böylece hekim işlem sırasında sedasyona bağlı olabilecek sorunlara<br />

hazırlıklı olacaktır. Zor sedasyon gelişecekse anestezi uzmanına danışmak gerekecektir.<br />

2.1.7. İSA Sırasında İzlem<br />

2.1.7.1. Sağlık Çalışanı<br />

Sedasyon altındaki hastanın uygun izlemini sağlayabilmek <strong>için</strong> en az iki hekime<br />

gereksinim vardır. Bilinçli sedasyon sırasında AAP’a göre işlemi gerçekleştiren<br />

hekimin yanında gerekli halde resüsitasyona yardımcı olacak <strong>ve</strong> izlem yapacak ikinci<br />

biri olmalıdır. Eğer hasta gerçekten bilinçli sedasyon altında ise ikinci kişi sedasyon<br />

işlemine yardımcı olmalıdır. Tedavi girişimi <strong>ve</strong> sedasyon ilaçlarının uygulanması<br />

işlemlerinden hekim sorumludur ki hekim sedatiflerin kullanımı <strong>ve</strong> gerekli izlem<br />

hakkındaki bilginin yanı sıra, sedasyondan kaynaklanan komplikasyonlar <strong>ve</strong> çocuk<br />

22


hasta temel yaşam desteği konusunda eğitimli olmalıdır. Derin sedasyon <strong>yapılan</strong><br />

hastalar <strong>için</strong> bağımsız bir gözlemci gerekir. Bu kişinin tek sorumluluğu hastayı<br />

izlemektir. Bu yüzden derin sedasyon <strong>için</strong> işlemi yapacak, işleme yardım edecek <strong>ve</strong><br />

diğer ikisi işlemi yaparken hastayı izleyecek kişiler olmak üzere en az üç kişi<br />

gerekmektedir.<br />

2.1.7.2. Malzemeler<br />

Gü<strong>ve</strong>nli bir sedasyon <strong>için</strong> hastanın solunum <strong>ve</strong> kalp-dolaşım durumunun takibi,<br />

hava yolu açıklılığının devamı sağlanmalıdır. Bu amaçla hazır bulunması gereken<br />

aletler <strong>ve</strong> acil durumlarda kullanılması gereken ilaçlar Tablo 8’de gösterilmiştir.<br />

Hastanın adı, yaşı, ağırlık <strong>ve</strong> boyu, tanısı, geçmiş tıbbi <strong>ve</strong> cerrahi hastalıkları, ilaç <strong>ve</strong><br />

gıda allerjileri, tanısı, mevcut fizik bakı bulguları standart bir kayıt formuna<br />

işlenmelidir. Bu form her kurum tarafından kendine özgü düzenlenmiş de olsa en az<br />

yukarıdaki ortak <strong>ve</strong>rileri içermelidir. Bu formda hastaya <strong>yapılan</strong> ilaçların doz <strong>ve</strong><br />

zamanları, düzenli aralıklarla ölçülen yaşamsal <strong>ve</strong>rileri (nabız, kan basıncı, solunum<br />

sayısı, O2 saturasyonu), sedasyon dereceleri, ortaya çıkan yan etki <strong>ve</strong> artsorunlar,<br />

hastanın son yemek saati, işleme alındığı <strong>ve</strong> işlemin bittiği saatler <strong>ve</strong> son olarak da<br />

hastanın taburcu edildiği saat <strong>ve</strong> durumu mutlaka kaydedilmelidir. Önerilen ölçüm<br />

zamanları hasta sedasyon almadan önce, sedasyon altında iken 5 dakika aralıklarla <strong>ve</strong><br />

uyandıktan sonra en çok 15 dakika aralıklarla yapılmasının gerekli olduğu<br />

bildirilmektedir. Çocuklar <strong>için</strong> yaşlarına göre yaşamsal bulguların olağan değer<br />

aralıkları Tablo 9’da gösterilmektedir.<br />

2.1.8. İSA Sonrası İzlem <strong>ve</strong> Taburculuk<br />

Taburcu olmadan önce hasta yakınları sedasyon sonrası olabilecek etkiler <strong>ve</strong><br />

kısıtlanması gerekenler konusunda uyarılmalıdır. Acil durumlar <strong>için</strong> hasta <strong>ve</strong><br />

yakınlarına 24 saat ulaşabilecekleri telefon numarası <strong>ve</strong>rilmelidir. Çocuğu izleyecek bir<br />

yetişkin seçilmelidir. Çocuk e<strong>ve</strong> araç ile götürülecekse sürücü dışındaki bir yakını onu<br />

izlemelidir (Çünkü arabanın ritmik hareketleri çocuğun tekrar uyumasına yol açabilir <strong>ve</strong><br />

bu olursa çocuğun hava yolu, başının öne eğilmesi ile kapanabilir). Taburculuk planı <strong>ve</strong><br />

23


zamanı izlem formuna kaydedilmelidir. Tüm hastalar kalp-solunum ile ilgili tehlike<br />

olasılığı kalmayıncaya kadar izlenmelidir. Taburcu edilmeden önce çocuklar uyanık,<br />

uyumlu <strong>ve</strong> işlem öncesi bilinç seviyesine dönmüş olmalıdırlar. Yaşamsal bulguları<br />

olağan <strong>ve</strong> başlangıç değerlerine dönmüş olmalıdır. Çocuktan sorumlu olan kişiye yazılı<br />

olarak yapılması <strong>ve</strong> yapılmaması gerekenlerin <strong>ve</strong>rilmesi de önerilmektedir. Tablo 10’da<br />

AAP tarafından belirlenen gü<strong>ve</strong>nli taburcu olma ölçütleri sıralanmıştır.<br />

Tablo 8. Sedasyon sırasında bulundurulması gereken alet <strong>ve</strong> ilaçlar. 14<br />

ALETLER İLAÇLAR<br />

• Nabız oksimetre<br />

• Kan basıncı ölçer<br />

• Steteskop<br />

• Burun oksijen kanülü<br />

• Oksijen maskesi<br />

• Yaş/boyuta uygun balon maske<br />

• Laringoskop <strong>ve</strong> kaşıkları<br />

• Yaş/boyuta uygun endotrakeal tüpler<br />

• EKG monitorü<br />

• Defibrilatör<br />

• O2<br />

• Atropin<br />

• Epinefrin, İsoproterenol, Dopamin, Fenilefrin<br />

• Glukoz, NaCl, NaHCO3<br />

• CaCl2, Ca glukonat<br />

• Lidokain<br />

• Süksinilkolin<br />

• Diyazepam<br />

• Flumazenil, Nalokson<br />

• Hidrokortizon, Metilprednizolon, Difenhidramin,<br />

• Aminofilin, Albuterol, Rasemik epinefrin<br />

Tablo 9. Çocuklar <strong>için</strong> yaşlarına göre yaşamsal bulguların olağan değer aralıkları. 57<br />

6 yaş 8 yaş 10 yaş 12 yaş ≥14 yaş<br />

Sistolik Kan Basıncı (mmHg) 100±15 105±16 111±17 115±19 118±19<br />

Diastolik Kan Basıncı (mmHg) 56±8 57±9 58±10 59±10 60±10<br />

Nabız (vuru/dakika) 70-115 70-110 60-105 60-100 60-90<br />

Solunum Sayısı (soluk/dakika) 16-30 14-28 12-25 12-22 12-18<br />

Tablo 10. AAP tarafından belirlenen gü<strong>ve</strong>nli taburcu olma ölçütleri. 19,23,24,37,41,42<br />

• Kalp-damar işlevleri olağan <strong>ve</strong> hava yolu açıklığı yeterli <strong>ve</strong> sabit<br />

• Hasta kolayca uyandırılabiliniyor <strong>ve</strong> koruyucu refleksleri sağlam<br />

• Hasta yaşına uygun oturma <strong>ve</strong> konuşma yetilerine sahip<br />

• Sedasyon öncesi durumuna yakın hale gelmiş<br />

• Sedasyon öncesi bilinç seviyesine <strong>ve</strong>ya olağan durumuna en yakın olan <strong>ve</strong> o çocuk <strong>için</strong> olağan sayılan<br />

duruma gelmiş (Çok küçük <strong>ve</strong>ya özürlü çocukta genelde beklenen yanıt alınamaz)<br />

• Hidrasyonu yeterli<br />

24


2.2. Acil Hekimi Tarafından İSA İçin Kullanılan İlaçlar<br />

2.2.1. İşlemsel Sedasyon <strong>ve</strong> Analjezinin Klinik Uygulamaya Girişi:<br />

1980’lerde acil hekimleri akut ağrı <strong>ve</strong> anksiyetenin giderilmesi <strong>için</strong> DPT bileşiği<br />

(Demeral, Phenergan, Thorazine), diyazepam, morfin, meperidin <strong>ve</strong> kloral hidrat<br />

kullanıyorlardı. 45 İdeal olmamakla birlikte bunlar acilde o zaman elde olan ilaçlardı.<br />

1980’lerin ortalarında yeni ilaç <strong>ve</strong> izlem teknolojileri ameliyathane dışında kullanılabilir<br />

olunca İSA bilgisi gelişti, genişledi. Histamin salınımına neden olmayan kısa etkili<br />

opyatlar (fentanil, sufentanil), genişlemiş uygulama yolları ile kısa etkili<br />

benzodiyazepinler (midazolam) <strong>ve</strong> özgün opyat <strong>ve</strong> benzodiyazepin antagonistlerinin<br />

(nalokson, flumazenil) nabız oksimetre ile birlikte kullanılması İSA’nın etkinlik <strong>ve</strong><br />

gü<strong>ve</strong>nliğini arttırdı. 45 Bu ilaçlar özellikle çocuklarda da farklı yollardan <strong>ve</strong>rilebilir<br />

oldular.<br />

1990’larda bu yeni ilaçlar barbitüratlar (pentotal, methoheksital <strong>ve</strong> deriden<br />

uygulanan analjezikler (EMLA, LET) ile birlikte acilde İSA’nın bir parçası oldular.<br />

Seçilen dissosiyatif <strong>ve</strong> sedatif ilaçlar (ketamin, NO) acilde İSA <strong>için</strong> kullanılmak üzere<br />

yeniden keşfedildi <strong>ve</strong> genişleyen dağarcığa eklendi. 45<br />

İçinde bulunduğumuz 10 yılın ilk yarısında (2000-2005) çok kısa etkili ilaçlar<br />

(etomidat, propofol sedasyon derinliğini ölçmeye yardımcı yeni teknikler olan EEG <strong>ve</strong><br />

girişimsel olmayan <strong>ve</strong>ntilasyon izlemi (kapnograf) ile birlikte günlük kullanıma dahil<br />

oldu. 45<br />

Bugün İSA <strong>için</strong> kullanılan birçok ilaç <strong>ve</strong> yöntem olsa da hangisinin daha gü<strong>ve</strong>nli<br />

<strong>ve</strong> etkin olduğunu göstermek <strong>için</strong> çok az karşılaştırmalı çalışma yayınlanmıştır. Bunun<br />

yanında çocuklarda etomidat <strong>ve</strong> propofol gibi yeni ilaçlarla <strong>yapılan</strong> çalışmaların sayısı<br />

çok daha azdır. Daha önceden çocuklarda kullanılan DPT üçlüsünün kullanılması ise<br />

artık uzamış ama gü<strong>ve</strong>nilemeyen sedasyon yaptığı, çok fazla yan etkisi olduğu <strong>ve</strong> bugün<br />

yerine kullanılabilecek daha iyi ilaçlar olduğu <strong>için</strong> önerilmemektedir.<br />

25


2.2.2. Fentanil<br />

Fentanil lipofilik, güçlü, kan dolaşımı üzerine yan etkisi az olan, MSS <strong>ve</strong> düz<br />

kaslardaki µ (mü) almaçları ile etkileşen kısa etkili bir opyat analjeziktir. Etkisi iv yolla<br />

1-2 mcg/kg <strong>ve</strong>rildikten sonra 30-60 saniye gibi bir sürede hızla başlar, iki aşamalı<br />

yeniden dağılımı ile analjezik etkinin ortadan kalkması 10-15 dakika alır. Etkisi doza<br />

bağımlıdır. Morfinden 100 kat güçlü olan fentanil belirgin histamin salınımı yapmadığı<br />

<strong>için</strong> üstündür. İlaç lipofiliktir <strong>ve</strong> temelde beyin, kalp, akciğerler, böbrekler, dalak <strong>ve</strong><br />

ikincil olarak kaslar <strong>ve</strong> yağ dokuya dağılır. Karaciğerde yıkılır <strong>ve</strong> yıkım ürünleri büyük<br />

oranda idrarla atılır. 24,58,59 Karaciğere kan akımını engelleyen tüm olaylarda<br />

temizlenmesi gecikir. 60 Doza <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>riliş hızına bağlı olarak solunum baskılanması<br />

yapabilir. Bu etki, hesaplanan dozu her biri 30-60 saniyede <strong>ve</strong>rilen küçük dozlara<br />

bölünüp, istenilen etkiye ulaşılana kadar 1-2 dakika aralarla <strong>ve</strong>rilerek aşılır. Solunum<br />

baskılanması etkisi midazolam gibi sedatif hipnotiklerle beraber <strong>ve</strong>rilince artar. Yüksek<br />

dozları hızlı <strong>ve</strong>rilince göğüs duvarı katılığı <strong>ve</strong> hipotansiyon olur. Solunum baskılayıcı<br />

etkisi 20-30 dakikada geçse de bazı olgularda saatlerce sürebilir. Etkileri naloksonla<br />

geri çevrilebilir. Temel solunum desteği işe yaramazsa entübasyon <strong>ve</strong> ilaçlarla kas felci<br />

yapılması gerekebilir. 45 İSA <strong>için</strong> midazolam, etomidat <strong>ve</strong> propofolle birlikte<br />

kullanılabilmektedir.<br />

2.2.3. Midazolam<br />

Midazolam anksiyoliz, ileriye dönük amnezi (işlemsel ağrının tam giderilemediği<br />

durumlarda bile) <strong>ve</strong> hafif hipnoz sağlarken analjezi yapmayan çok kısa etkili bir<br />

benzodiyazepindir. 16-18 Acil serviste yüksek amnestik etkilerinden dolayı tercih<br />

edilmektedir. İntra<strong>ve</strong>nöz yolla 0,05-0,1 mg/kg <strong>ve</strong>rilince sedasyon etkisi 1 dakikada<br />

başlar, doruk etki 2-6 dakika arasında olup iyileşme 30-60 dakikada gerçekleşir. 14-18,28<br />

Diyazepama kıyasla hızlı başlayan kısa etki süresi <strong>ve</strong> kan dolaşımı üzerine yan<br />

etkilerinin az olması nedeniyle tercih edilir. Hipotansiyon <strong>ve</strong> dengeleyici taşikardi<br />

yapar. Bununla birlikte özellikle opyatlarla beraber <strong>ve</strong>rilince doza <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>riliş hızına bağlı<br />

olarak solunum baskılanması <strong>ve</strong> apne yapabilir. Solunum baskılanması <strong>ve</strong> sedatif etkisi<br />

yarışmalı antagonisti olan flumazenilin gerektikçe 60 saniyede bir 0,02 mg/kg/doz<br />

26


<strong>ve</strong>rilmesiyle giderilebilir. 14-18,28 Ancak hasta en az 2 saat izlenmelidir, çünkü yan etkileri<br />

tekrar ortaya çıkabilir. Sıklıkla ketamin <strong>ve</strong> fentanille birlikte sedasyon düzeyini artırmak<br />

amacıyla kullanılır. 14,55<br />

Bazı çocuklarda yan etki olarak santral kolinerjik etki ile huzursuzluk yapabilir.<br />

Diğer yan etkileri bulantı, kusma <strong>ve</strong> halusinasyonlardır.<br />

2.2.4. Nitröz Oksit (N2O)<br />

N2O gazı N-metil-D-aspartik asit (NMDA) glutamat reseptörlerini baskılayarak<br />

serebral kortikal işlevler üzerinden disosiyatif öfori yapar. O2 ile eşit miktarlarda<br />

karıştırılarak 3-5 dakika solutulduğunda anksiyoliz, hafif-orta düzeyde analjezi<br />

sağlayıp, etkisi solumayı kestikten 3-5 dakika sonra geçer. 14,45 Tek başına kendine<br />

özgün olarak orta düzeyde sedasyon yaparken benzodiyazepin <strong>ve</strong>ya opyatlarla beraber<br />

<strong>ve</strong>rilirse derin sedasyon yapar. %50 N2O koklayan çocuklar gülerler, uçuyormuş gibi<br />

hissederler ama sözel emirlere uyarlar. Çocuklarda kusma, geçici sersemlik <strong>ve</strong> baş ağrısı<br />

yapabilir. Gaz dolu boşluklara hızla yayılabildiğinden barsak tıkanıklığı, pnömotoraks<br />

<strong>ve</strong> orta kulak iltihabı olan hastalarda kullanılmamalıdır. Sık <strong>ve</strong> tekrar kullanımında<br />

kemik iliği baskılanması, karaciğer, merkezi sinir sistemi <strong>ve</strong> testis işlev bozukluğu<br />

yapabilir. Gazı uygulayan sağlık çalışanları da bu durumlardan etkilenir <strong>ve</strong> bağımlılık<br />

yapabilir. 45<br />

Kırık-<strong>çıkık</strong> <strong>redüksiyon</strong>unda yerel/bölgesel anestezi ile birlikte N2O kullanımı iv<br />

yola gerek duymadan orta dereceli sedasyon <strong>ve</strong> analjezi sağlar. Gazın oksikodon <strong>ve</strong><br />

morfin gibi ağızdan alınan <strong>ve</strong> iv yolla <strong>ve</strong>rilen diğer analjeziklerle birlikte <strong>ve</strong>rilmesi<br />

gü<strong>ve</strong>nli, etkin <strong>ve</strong> derin sedasyon yaparak hastaların çabuk uyanmalarını sağladığı<br />

bildirilmiştir. 14,45<br />

2.2.5. Propofol<br />

Propofol barbitürat olmayan güçlü bir sedatif hipnotik ilaçtır. 30 Genellikle 1-3<br />

mg/kg dozda iv <strong>ve</strong>rilerek genel anestezinin başlamasını sağlamak <strong>için</strong> kullanılır.<br />

Uygulanmasına başlama dozundan sonra 75-300 mcg/kg/dak sürekli <strong>ve</strong>rilerek devam<br />

edilir. Sedayon <strong>için</strong> 1-2 mg/kg dozunda kullanılmaktadır. 51 Analjezi yapmaz ama<br />

27


amnestik <strong>ve</strong> antiemetik etkileri vardır. Etkisinin hızlı başlaması (0,5-1 dakikada), kısa<br />

sürmesi (5-10 dakika) <strong>ve</strong> kolay uyanma aşaması kısa işlemler <strong>için</strong> propofolün tercih<br />

edilmesini sağlamaktadır. Ancak apne <strong>ve</strong> hipotansiyon yapmadan yeterli dozunun<br />

ayarlanarak <strong>ve</strong>rilmesi zor olduğundan propofolün acil serviste sedasyon <strong>için</strong> anestezist<br />

olmayan hekimlerce kullanımı günümüzde tartışma konusudur. Söz konusu apne<br />

atakları sırasında koruyucu hava yolu reflekslerinin kaybı nedeniyle mide içeriğinin<br />

akciğerlere kaçırılma olasılığı söz konusudur. Bu hastalarda balon maske ile solunum<br />

desteği <strong>ve</strong>rilmesi de bu olasılığı artırır. 30,51 Bu yüzden propofol <strong>ve</strong>rilecek hastaların<br />

açlık durumları <strong>ve</strong> zor hava yolu konusunda iyi değerlendirilerek seçilmeleri<br />

gerekmektedir. Propofol ancak yan etkilerini iyi bilen, hava yolu açıklığı sağlama <strong>ve</strong><br />

pozitif basınçlı solunum uygulama konusunda yeterli deneyime sahip hekimlerce<br />

uygulanmalıdır.<br />

Propofolun analjezik etkisi olmadığından ağrılı işlemler <strong>için</strong> opyatlarla birlikte<br />

kullanılmaktadır. Ketaminle birlikte 1:1 oranında aynı enjektör <strong>için</strong>de “ketofol” olarak<br />

adlandırılarak da kullanılmaktadır. 61<br />

2.2.5. Etomidat<br />

Etomidat ilk defa 1964 yılında sentezlenip 1972’de klinik kullanıma giren<br />

karboksillenmiş imidazol içeren bir intra<strong>ve</strong>nöz anestezik ilaçtır. Ancak günümüzde<br />

yeniden keşfedilerek daha sık kullanılmaya başlanmıştır. Etomidat da tıpkı propofol gibi<br />

herhangi bir gruba dahil olmayan bir anesteziktir. 62-64 MSS’de γ-amino bütirik asit<br />

nörotransmisyonunu artırarak sedasyon yapar. Sudaki çözeltisi fizyolojik pH’da kararlı<br />

olmadığından ticari olarak %35 propilen glikol ile hazırlanmış %0,2 (20 mg/ml) çözelti<br />

şeklinde bulunur. Bu şeklinin pH’sı 6,9 olup, taşıyıcı çözelti olan propilen glikolden<br />

dolayı enjeksiyonu ağrılıdır <strong>ve</strong> çevresel <strong>ve</strong>nlerden enjeksiyonu ile trombofilebit<br />

yapabilir. Tek dozla bildirilmemiş de olsa sürekli <strong>ve</strong>rilmesi ile yine bu taşıyıcıya bağlı<br />

zehirlenme bildirilmiştir.<br />

Genel anesteziyi başlatmak <strong>ve</strong> devam etmek <strong>için</strong> 0,2-0,4 mg/kg dozlarında<br />

kullanılmaktadır. Dolaşım sistemi üzerine yan etki yapmadan hızla bilinçsizlik<br />

yapabilmesi <strong>ve</strong> hastanın çabuk uyanması acil entübasyon <strong>ve</strong> İSA’da iyi bir seçenek<br />

olmasını sağlamıştır. Etomidat 0,2-0,3 mg/kg dozunda <strong>ve</strong>rildiğinde sedasyon 15-45<br />

28


saniyede başlar, 3-12 dakika sürer. Etki süresi doza bağımlı görünmektedir. Hızlı<br />

<strong>ve</strong>rildiğinde 30-90 saniye süren apneye yol açabilir. 64-66 Etomidatın analjezik etkisi<br />

olmadığından ağrılı işlemler <strong>için</strong> beraberinde opyat analjezikler kullanılmaktadır.<br />

Beyinden hızla temizlenmesi hastanın çabuk uyanmasına yol açar. Karaciğerde<br />

yıkılarak büyük oranda idrarla atılır. Karaciğer yetmezliğinde atılımı yavaşlar. Yarı<br />

ömrü 1-3 saattir. Etomidat kalbin atım hacmini, ortalama arter basıncını <strong>ve</strong> sistemik<br />

damar direncini etkilemez. Bu nedenle kardiyo<strong>ve</strong>rsiyon <strong>için</strong> sedasyonda sıkça<br />

kullanılmaktadır. Doza bağımlı solunum baskılanması yapabilir. Histamin salınımı<br />

yapmadığından hava yolu duyarlılığı olan hastalarda anesteziyi başlatmak <strong>için</strong> iyi bir<br />

seçenektir. Spinal kaynaklı olduğu düşünülen miyoklonik kasılmalar yapabilir <strong>ve</strong> bu<br />

esnada çekilen EEG’lerde nöbet bulgusu görülmemiştir. Öncesinde fentanil,<br />

benzodiyazepin <strong>ve</strong>ya daha düşük dozda etomidat <strong>ve</strong>rilerek daha az miyokloni yapması<br />

sağlanabilir. 63-67<br />

Etomidatın üstünlükleri kalp-akciğer dolaşımına etkisinin az olması, beyin kan<br />

akımında geçici azalma yaparak kafa içi basıncını azaltıcı etkisinin (%20-30) olması <strong>ve</strong><br />

amnestik etkisinin olmasıdır. 62-69 Barbitüratların yaptığına benzer EEG değişiklikleri<br />

yapar <strong>ve</strong> altta yatan nöbet bozukluğu olanlarda EEG’de nöbete benzer aktivite<br />

görülebilir, ancak motor nöbet (kasılma) olmaz. Bu nedenle nöbete yönelik epilepsi<br />

cerrahisinde odağı görmek <strong>için</strong> kullanılır. Aynı zamanda epilepsi statusu <strong>tedavisi</strong>nde de<br />

kullanılmıştır.<br />

Etomidatın en önemli yan etkisi 11-Hidroksilaz aktivitesinde azalmaya bağlı<br />

geçici adrenal baskılama yapmasıdır. Bu durum septik hastalarda hızlı ardışık<br />

entübasyon <strong>için</strong> <strong>ve</strong>rilen tek bir doz sonrasında bile görülmüştür. Bununla birlikte İSA<br />

<strong>için</strong> kullanılan daha küçük dozları bu etkiyi yaratmayacak gibi görülmekle birlikte<br />

henüz bu konuda çalışma yapılmamıştır. Etomidatla sık görülen yan etkiler kusma,<br />

oksijen saturasyon düşüklüğü, apne, miyoklonus şeklindedir. 63,64,68-70 Kusmaların hiçbiri<br />

klinik olarak belirgin aspirasyona yol açmamıştır. 62-69 Halen üretici tarafından 10<br />

yaşından küçük çocuklarda kullanımı önerilmese de daha küçük çocuklarda gü<strong>ve</strong>nle<br />

kullanıldığına dair yayınlar bulunmaktadır. 62,67 Etomidata bağlı bildirilen yan etkiler<br />

Tablo 11’de sıralanmıştır. Etomidatın antidotu yoktur.<br />

29


Tablo 11. Etomidata bağlı bildirilen yan etkiler.<br />

1. Seyreltici çözelti propilen glikole bağlı olanlar:<br />

• Enjeksiyon sırasında ağrı<br />

• Trombofilebit<br />

• Propilen glikol zehirlenmesi (uzamış uygulamalarla)<br />

• Eritrositlerde hemoliz<br />

2. İlaca bağlı olanlar:<br />

• Solunum baskılanması/apne<br />

• Miyoklonik hareketler<br />

• Bulantı/kusma<br />

• EEG aktivitesinde değişiklikler<br />

• Adrenal baskılanma (uzamış uygulamalarla)<br />

• Beyaz küre kemilimunisansında baskılanma<br />

• Anafilaksi (tek olguda)<br />

2.2.6. Ketamin<br />

Ketamin fensiklidin türevi sedatif <strong>ve</strong> analjezik bir ilaçtır. 71 Klinik kullanıma<br />

1970’li yılların başlarında girmiştir. Kortikal <strong>ve</strong> limbik sistem arasında elektrofizyolojik<br />

dissosiyasyon sağladığından dissosiyatif ilaç olarak adlandırılır. 72 Ketaminin temel<br />

anestezik etkisi talamokortikal yolaklar <strong>ve</strong> limbik sistemlerde postsinaptik NMDA<br />

glutamat reseptörlerine bağlanıp kalsiyum, sodyum <strong>ve</strong> potasyumun hücre zarında<br />

akışını engellemektir. Sonuçta hasta sıklıkla gözleri açık halde ancak trans şeklinde<br />

kalır <strong>ve</strong> dış uyaranları algılamaz, ağrı duymaz. Bu özelliğinden ötürü acil serviste<br />

kullanılan diğer sedatiflerden farklıdır. 72,73 Onu işlemsel sedasyon <strong>ve</strong> analjezi<br />

işlemlerinde en çekici ilaç kılan özelliği hem analjezi hem de amnezi yapan tek ilaç<br />

olmasıdır.<br />

Etkisi hızlı başlar, iv uygulamayı takiben doruk derişimine 1 dakikada ulaşır.<br />

Beyin tarafından hızlı emilimini izleyerek periferik dokulara yeniden dağılır, merkezi<br />

sinir sistemindeki konsantrasyonları düştükçe hasta 15-30 dakikada eski haline döner.<br />

Sonra istenen sedasyon seviyesine ulaşılana kadar doz 2-3 dakika aralıklarla artırılarak<br />

en fazla 2 mg/kg’a dek <strong>ve</strong>rilebilir. 14,55 Doruk derişimlerine kas <strong>için</strong>e (im) <strong>ve</strong>rilerek de 5<br />

dakika gibi bir sürede hızla ulaşılabilir. Ancak dissosiyatif durum <strong>ve</strong> iyileşme <strong>için</strong> geçen<br />

süre bu yolla biraz daha uzun <strong>ve</strong> iv yola göre değişkendir. Uygun im doz 4-5 mg/kg<br />

olup aynı enjektör <strong>için</strong>de atropin <strong>ve</strong>ya glikopirolat ile karıştırılarak <strong>ve</strong>rilebilir. 71 Tipik<br />

olarak 15-30 dakikada sedasyon sağlanıp, hasta 30-90 dakikada uyanır.<br />

30


Üç farklı konsantrasyonda %1 (10 mg/mL), %5 (50 mg/mL), and %10 (100<br />

mg/mL) elde edilebilir. En seyreltilmiş olanı iv uygulama <strong>için</strong>, en konsantre olanı im<br />

uygulama <strong>için</strong> tercih edilse de farklı derişimlerde bulunabilmesi doz hatasına yol<br />

açabilir. İV yolla istenen miktarda <strong>ve</strong>rilebilmesi mümkündür, im yol ise uygulama<br />

kolaylığı açısından tercih edilir. 71-74<br />

Ketaminin benzodiyazepin <strong>ve</strong> barbitüratlarla kıyaslandığında doza bağlı geniş<br />

gü<strong>ve</strong>nlik aralığı olması bir üstünlüktür. Ancak yanlışlıkla <strong>ve</strong>rilmesi gerekenden 5-100<br />

kat fazla <strong>ve</strong>rildiğinde solunumu baskılayıp uzamış sedasyon yaptığını gösteren bir<br />

çalışma bulunmaktadır. 71 Bu çalışmada söz edilen hastalar solunum desteğine<br />

gereksinim duymuş olsalar da tamamının sekelsiz taburcu olduğu bildirilmiştir.<br />

Metabolizması temel olarak karaciğerde N-metilasyonla norketamin gibi çeşitli<br />

metabolitlerine yıkılarak gerçekleşir. Norketamin daha sonra hidroksilasyonla yıkılıp<br />

idrarla atılır. Norketamin ana bileşiğin analjezik <strong>ve</strong> sedatif özelliklerinin üçte birine<br />

sahiptir. 71 Damar-içi <strong>ve</strong> kas-içi uygulanmasını takiben biyoyararlanımı %100’dür, ancak<br />

ağızdan <strong>ve</strong> rektal uygulama ile sınırlı emilim <strong>ve</strong> yüksek ilk geçiş metabolizmasından<br />

dolayı biyoyararlanımı oldukça düşüktür. Ağızdan <strong>ve</strong> rektal uygulamayı takiben ölçülen<br />

daha yüksek norketamin seviyelerinin yüksek oranda ilk geçiş eliminasyonuna bağlı<br />

olduğu <strong>ve</strong> bunun anestezik etkisinin büyük kısmının sebebi olabileceği<br />

düşünülmektedir. 71,72<br />

Ketamin temelde karaciğerde yıkıldığından, karaciğer yetmezliği olanlarda dozu<br />

azaltılmalıdır. Ketaminin yararlı özellikleri arasında kalp-damar işlevlerini koruyup<br />

solunum mekanizmalarına sınırlı etkisi olması yer alır. Sempatik sinir sistemini<br />

uyararak endojen katekolamin salınımı sağlayarak kalp hızı <strong>ve</strong> kan basıncında yükselme<br />

yapabilir. 44,45 Ancak kalp hızı <strong>ve</strong> kan basıncında artma miyokardın oksijen ihtiyacını da<br />

artırarak özellikle iskemik kalp hastalığı olan hastalarda miyokardın oksijen gereksinim<br />

<strong>ve</strong> eldesindeki dengeyi bozarak iskemiye yol açabilir. Bununla birlikte kesinlikle<br />

uygulanamayacağı durumlar


Ketamine bağlı hipertansiyon <strong>ve</strong> taşikardi; beraberinde benzodiyazepin, barbitürat,<br />

propofol <strong>ve</strong>ya sentetik opyat (fentanil <strong>ve</strong>ya sufentanil) <strong>ve</strong>rilerek azaltılabilir. Ketaminin<br />

dolaylı sempatomimetik etkileri genellikle doğrudan negatif inotropik etkilerini<br />

gölgeler. Bununla birlikte miyokardın kasılma gücü azalmış hastalarda hipotansiyon da<br />

olabilir. 14,55,71 Bu hastalarda ketaminin direkt negatif inotropik etkilerinin baskın olduğu<br />

öne sürülür çünkü endojen katekolamin depoları boşalmıştır. Çelişkili de olsa ketamin<br />

akciğerin damarsal direncini (PVR) de etkileyebilir. Bu nedenle sağ <strong>ve</strong>ntrikül işlev<br />

bozukluğu <strong>ve</strong> artmış PVR’si olan yetişkinlerde dikkatli kullanılmalıdır. Ketaminin diğer<br />

sedatif analjeziklere bir üstünlüğü solunum işlevlerine etkisinin olmamasıdır. Ketamin<br />

<strong>ve</strong>rilmesi ile fonksiyonel rezidüel kapasite, dakika <strong>ve</strong>ntilasyon <strong>ve</strong> tidal volum<br />

değişmez 14,55,71 . Akciğer genişleyebilme yeteneği artar, direnç azalıp bronkospazmdan<br />

korur. 71-77 Bu etkiler de endojen katekolamin salınımına bağlanabilir. 71-75 Klinik<br />

deneyim <strong>ve</strong> deneyler ketaminin hava yolu reflekslerini koruduğunu söylese de<br />

aspirasyon <strong>ve</strong> laringospazm yaptığı olgular bildirilmiştir. Yüksek dozlarda <strong>ve</strong> genel<br />

durumu bozuk hastalarda apne yapabilir. Hava yolu açıklığını etkileyen bir özelliği de<br />

ağızda salgı artışı yapmasıdır. Ketamin merkezi kolinerjik reseptörleri uyararak tükrük<br />

<strong>ve</strong> bronş salgılarını artırır. Serebral vazodilatasyon yaparak kafa içi basıncını<br />

artırdığından kafa içi basınç artışı <strong>ve</strong>ya şüphesi olan hastalarda kullanılmamalıdır. 14,55,71-<br />

75<br />

Ketaminin belki de en iyi bilinen yan etkisi uyanma fenomeni <strong>ve</strong>ya halusinasyon<br />

yapmasıdır. Bunlar doza bağımlıdır <strong>ve</strong> daha çok adolesanlar <strong>ve</strong> yetişkinlerde ortaya<br />

çıkar. İnsidansı öncesinde <strong>ve</strong>ya beraberinde başka sedatif <strong>ve</strong>rilmesi durumunda<br />

azaltılabilir. Uyanma fenomeninin inferior kollikulus <strong>ve</strong> medial genikülat çekirdekteki<br />

duysal <strong>ve</strong> görsel uyarılardaki karışıklıktan dolayı uyaranların yanlış algılanmasından<br />

kaynaklandığı düşünülmektedir. 14,45,71-73 Ketaminden 5 dakika önce bir benzodiyazepin<br />

(lorazepam <strong>ve</strong>ya midazolam) <strong>ve</strong>rilmesi genellikle işe yarar <strong>ve</strong> yaşlılarda bile ketamin<br />

kullanılabilmesine olanak sağlar.<br />

Ketamin damar yolu olmayan hastalara 3–4 mg/kg im yolla <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Biyoyararlanımı tamdır ancak etkiye 10-15 dak sonra başlar. Çocuk hastalarda<br />

premedikasyon <strong>için</strong> ameliyathanede burundan <strong>ve</strong> rektal yolla <strong>ve</strong> sedasyon <strong>ve</strong> analjezi<br />

amacıyla acil serviste kesi tamiri <strong>ve</strong> kemik iliği aspirasyonu <strong>için</strong> ağızdan <strong>ve</strong>rilebilir. 74-75<br />

Parenteral dışı yollarla <strong>ve</strong>rilecekse doz 6–10 mg/kg olmalıdır çünkü bu yollarla<br />

32


iyoyararlanımı sadece %10–20’dir. Yoğun bakımdaki çocuk hastalarda infüzyon<br />

şeklinde de kullanılabilir. 76<br />

Ketamin hızla derin sedasyon <strong>ve</strong> analjezi sağlayan, yavaş <strong>ve</strong>rildiği takdirde<br />

solunumu <strong>ve</strong> hava yolu reflekslerini koruyan, kan basıncı <strong>ve</strong> kalp hızında hafif<br />

yükselme yapan bir ilaçtır. Biraz daha fazla miktarı ile genel anestezi sağlanır, ağrılı<br />

uyarana yanıt olmaz ama solunum devam eder. Bu özelliklerinden dolayı ketaminin<br />

yaptığı sedasyona derin sedasyon denebilir mi diye tartışılmaktadır. Hızlı, yüksek dozda<br />

<strong>ve</strong> diğer sedatiflerle <strong>ve</strong>rildiğinde solunumu baskılayabilir. Apne <strong>ve</strong> özellikle<br />

hipovolemik hastalarda hipotansiyon yapar. Kas <strong>için</strong>e enjeksiyonu sonrası solunumu<br />

durdurduğu bildirilmiştir. Ketaminin kullanım alanlarına kalp kateterizasyonu, diş<br />

girişimleri <strong>ve</strong> yanık bakımı dahil olsa da şimdi daha çok çocuk acillerde kısa süreli<br />

girişimler öncesi sedasyon <strong>için</strong> kullanılmaktadır. 71-74 Bir çok ilaçla kıyaslandığında<br />

ketamin, hastaların kalp-dolaşım işlevlerini korur. Koruyucu hava yolu refleksleri<br />

etkilenmez <strong>ve</strong> bu da hastayı aspirasyondan korur. Kusma en sık görülen yan etkisidir.<br />

Çok nadir de olsa görülebilen solunum baskılanması, hızlı <strong>ve</strong>rilen <strong>ve</strong> yüksek iv dozlar,<br />

kafa travması <strong>ve</strong> hasta yenidoğanlarda kullanıldığında görülebilir. Geçici laringospazm<br />

az görülen ama iyi tariflenmiş bir yan etkidir. Aktif solunum yolu enfeksiyonu olan ya<br />

da 3 aydan küçük çocuklarda (ki bu yaş grubunda zaten kullanımı kontrendikedir)<br />

görülür. Hastanın başına yeniden pozisyon <strong>ve</strong>rilmesi, <strong>ve</strong> gerekirse balon maske ile<br />

solutularak düzeltilebilir. Çok nadiren entübasyon gerekir <strong>ve</strong> birkaç dakikada hastanın<br />

solunumu düzelir. Ketamin tükrük, trakea <strong>ve</strong> bronş salgılarını artırır. Bu da<br />

laringospazm sıklığını artırır. Ketaminle birlikte antisiyalog <strong>ve</strong>rilmesi bu nedenle<br />

alışkanlık haline gelmiştir. 0,01 mg/kg (en az 0,1 mg) atropin <strong>ve</strong>ya 0,005 mg/kg (en çok<br />

0,2 mg) glikopirolat <strong>ve</strong>rilebilir <strong>ve</strong> ketaminle birlikte aynı enjektörde karıştırılarak im<br />

kullanılabilir. 11,72-75 Ketamin aynı zamanda bronkodilatasyon yapar <strong>ve</strong> hava yolu<br />

duyarlılığı <strong>ve</strong>ya bronkospazm öyküsü olan hastalar <strong>için</strong> sedasyon gerektiğinde iyi bir<br />

seçenektir. Ketamin kullanımı ile kas tonusunda da artış olabilir. Bu genellikle sorun<br />

olmasa da özellikle <strong>kırık</strong> çevresinde yoğun kas kitlesi olan çocukların <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u<br />

sırasında zorluk yaratabilir. Midazolam gibi bir benzodiyazepin ile bu etki giderilebilir.<br />

Ketamin sempatomimetik bir ilaçtır. Kalp hızı, kan basıncı <strong>ve</strong> kalp atım hacminde artış<br />

yapar. Bu yanıtlar iv yolla daha fazla görülür. Bu nedenle hemoraji <strong>ve</strong> şok durumlarında<br />

33


sedasyon <strong>ve</strong> entübasyon gerekirse iyi bir seçenektir. Bu özelliği acilde kullanılan diğer<br />

ilaçlardan farkıdır. 71-74<br />

Ketamin kullanımı ile ilgili sık karşılaşılan bir endişe, çocuk sedasyondan<br />

uyanırken ortaya çıkabilen <strong>ve</strong> halusinasyon <strong>ve</strong>ya kötü rüyaları içeren uyanma<br />

fenomenidir. Daha çok ergen <strong>ve</strong> büyük çocuklarda görüldüğü savunulsa da yeni<br />

çalışmalar küçük çocuklarda sıklığının fazla olduğu yönünde <strong>ve</strong>riler sunmaktadır. Bazı<br />

hekimler midazolamı uyanma fenomenini azaltmak <strong>için</strong> kullanırken bazıları sadece 8<br />

yaşından büyük çocuklara <strong>ve</strong>rmektedirler. Ancak yeni bir çalışma bunun işe<br />

yaramayacağını, ama eğer ortaya çıkarsa gerginliğin <strong>tedavisi</strong> <strong>için</strong> midazolam<br />

<strong>ve</strong>rilebileceğini iddia etmektedir. 71<br />

Ketaminin bir takım başka yan etkileri daha vardır. Bunlar geçici cilt döküntüleri,<br />

nistagmus, göz <strong>ve</strong> kafa içi basınç artışı, kollarda rastgele hareketlerdir. Nistagmus<br />

sedasyona giren hastanın hekim tarafından fark edilmesine olanak sağlayan özgün bir<br />

özelliğidir.<br />

Ketaminle <strong>yapılan</strong> disosiyatif anestezi opyat <strong>ve</strong> benzodiyazepinlerle <strong>yapılan</strong>lara<br />

görece daha az solunum baskılanması <strong>ve</strong> koruyucu reflekslerin kaybına neden olur. 51 Bu<br />

belirgin farklı klinik etki nedeniyle bazıları ketaminle <strong>yapılan</strong> sedasyonun ASA’nın<br />

derin sedasyon tanımına uymadığını <strong>ve</strong> kendi başına sınıflandırılması gerektiğini<br />

savunmaktadır. 51,71 Green ketaminin yaptığı dissosiyatif sedasyonu ayrı bir sınıf olarak<br />

şu şekilde tanımlamaktadır: “hastanın trans benzeri katılaşma halinde olduğu, derin<br />

analjezi <strong>ve</strong> amnezi hali varken koruyucu havayolu refleksleri, solunum <strong>ve</strong> kalp-akciğer<br />

işlevlerinin olağan şekilde korunduğu bir sedasyon biçimidir”. 11<br />

34


3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Çalışmamız ileriye yönelik, tek kör rastgele klinik bir çalışma olarak tasarlanıp,<br />

Aralık 2005-Ekim 2007 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Hafta içi <strong>ve</strong> mesai saatlerinde<br />

(08:00-16:00) Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil Tıp Birimi’ne doğrudan<br />

ya da Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Anabilim Dalı <strong>ve</strong> Adana Devlet<br />

Hastanesi Acil Servisi’nden yönlendirilerek başvuran ayrışmış <strong>ekstremite</strong> kırığı <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya<br />

çıkığı olan <strong>ve</strong> <strong>tedavisi</strong> <strong>için</strong> <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong> gereken, 7-18 yaşları arasında olup,<br />

fiziksel durum skoru ASA sınıflamasına göre sınıf I olan toplam 44 sağlıklı çocuk<br />

çalışmaya alındı. Fakülte etik kurulunun onayı alınıp, tüm hasta <strong>ve</strong> ailelerine yapılacak<br />

işlemler <strong>ve</strong> tedaviler hakkında bilgi <strong>ve</strong>rildikten sonra, sözel <strong>ve</strong> uygun şartlarda olan<br />

hastalar ile ailelerinden yazılı onay alınarak gerçekleştirilen çalışmada hastaların tüm<br />

sedasyon, analjezi <strong>ve</strong> ortopedik tedavi girişimleri acil serviste yapıldı.<br />

Hastalar <strong>kırık</strong> <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya <strong>çıkık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u <strong>için</strong> sedasyon <strong>ve</strong> analjezi gereksinimleri<br />

açısından değerlendirildi. Başvuru anında ayrışmamış kırığı olup dolayısıyla <strong>redüksiyon</strong><br />

gerektirmeyen <strong>ve</strong> bu nedenle sedasyon yerine sadece analjezi gereksinimi olan hastalar<br />

çalışma dışı bırakıldı. Kullanılacak ilaçların kontrendikasyon oluşturduğu şartlara sahip,<br />

bilinç değerlendirilmesi yapılamayacak durumda olan (zeka geriliği gibi), özellikle kafa<br />

<strong>ve</strong> karın travmasının eşlik ettiği <strong>ve</strong> analjezi <strong>ve</strong> sedasyon altında iken diğer sistem<br />

değerlendirmeleri zorlaşacak olan, tedavileri ameliyathane şartlarında <strong>ve</strong> genel anestezi<br />

altında gerçekleştirilmesi planlanan, solunum yolu enfeksiyonu, bilinen nöbet<br />

bozukluğu, altta yatan kalp-akciğer hastalığı, bilinen adrenokortikal yetmezliği olan,<br />

reaktif havayoluna sahip, çene-yüz yaralanması <strong>ve</strong> anomalisi olan, geniş damar yolu<br />

açılamayan <strong>ve</strong> çalışma ilaçlarına önceden bilinen allerjisi olan hastalar çalışma dışı<br />

bırakıldı.<br />

Tüm hastalara sedasyon <strong>ve</strong> analjezi işlemi öncesi hava yolu açıklığı (sorunlu hava<br />

yolu, zor entübasyon olması olasılığı nedeniyle) <strong>ve</strong> kalp-akciğer durumlarına<br />

odaklanarak ayrıntılı fizik bakı uygulandı. Başvuru anında kan basınçları, ateşleri, kalp<br />

atım sayıları, oksijen saturasyonları nabız oksimetre ile (Tyco Healthcare, N-550 ile)<br />

ölçüldü. Hastalara <strong>kırık</strong> <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya <strong>çıkık</strong> olmayan koldaki antekübital bölgeden, eğer her<br />

35


iki kolda da <strong>kırık</strong> <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya <strong>çıkık</strong> varsa ayak sırtından olabildiğince geniş damar yolu<br />

açıldı. Tüm ilaçlar iv yolla uygulandı.<br />

Başvuru anında ciddi ağrı yakınması olup grafi çekimi sırasında ağrı nedeniyle<br />

uyumsuzluk gösterebilecek hastaların sedasyon <strong>ve</strong> analjezi işlemleri kabul anında,<br />

diğerlerininki ise grafileri çekildikten sonra yapıldı. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup<br />

1’de yer alan hastalara 0,2 mg/kg iv etomidat (Hypnomidate 10 ml ampul, 2 mg/ml,<br />

Janssen-Cilag), Grup 2’de yer alan hastalara 1 mg/kg iv ketamin (Ketalar 10 ml flakon,<br />

50 mg/ml, Pfizer) <strong>ve</strong>rildi. Etomidatın analjezik etkisi olmayıp aynı zamanda<br />

enjeksiyonu ağrılı olabildiğinden, Grup 1’deki hastalara etomidat uygulamasından 2<br />

dakika önce 1 mcg/kg iv fentanil (Fentanyl 10 ml ampul, 50 mcg/ml, Janssen-Cilag)<br />

<strong>ve</strong>rildi. Tüm ilaçlar en az 60 saniyede olacak şekilde yavaş puşe olarak <strong>ve</strong>rildi.<br />

Hastalara gerekmedikçe oksijen desteği <strong>ve</strong>rilmedi; gerekli durum ise oksijen<br />

saturasyonunun 10 saniyeden uzun süre %96’nın altında kalması <strong>ve</strong> hava yolu açıcı<br />

hareketlerle düzelmemesi şeklinde tanımlandı. Ketaminin olası yan etkileri olan<br />

huzursuzluk <strong>ve</strong> salgı artışı halinde iv 0,05 mg/kg <strong>ve</strong>rilmek üzere midazolam<br />

(Demizolam 3 ml ampul, 5 mg/ml, Dem Medikal <strong>ve</strong> Ecza Deposu San. Tic. Ltd. Şti.) ile<br />

iv 0,02 mg/kg <strong>ve</strong>rilmek üzere atropin (Atropin 1 ml ampul, 0,25 mg/ml, Biofarma) <strong>ve</strong><br />

solunum durması durumunda kullanılmak üzere benzodiyazepin antagonisti flumazenil<br />

(Anexate 10 ml ampul, 0,1 mg/ml, Roche) <strong>ve</strong> opyat antagonisti nalokson (Nalaxone<br />

HCl, 1 ml ampul, 0,4 mg/ml, Abbott) hazır bulunduruldu. Sedasyon işlemi öncesi her<br />

hasta <strong>için</strong> acil durumlarda kullanılmak üzere uygun boyutlarda oksijen maske <strong>ve</strong><br />

kanülleri, balon-maske, entübasyon tüpleri, laringoskop <strong>ve</strong> kaşıkları ile defibrilatör<br />

hazırlandı. Kalp hızı <strong>ve</strong> oksijen saturasyonları sürekli nabız oksimetre ile takip edildi.<br />

Olması olası hipotansif ataklar <strong>için</strong> % 0,9 NaCl çözeltisi iv infüzyon şeklinde<br />

uygulamaya hazır tutuldu.<br />

Hastaların acil servisteki ilk değerlendirme, sedasyon <strong>ve</strong> analjezi işlemleri<br />

sırasında <strong>ve</strong> uyandıktan sonraki bilinç <strong>ve</strong> sedasyon dereceleri Ramsay Sedasyon<br />

Cet<strong>ve</strong>li’ne göre değerlendirildi. Bu cet<strong>ve</strong>l uyanıklık <strong>ve</strong> uyuklama seviyeleri olarak<br />

belirlenmiş 1 ile 6 arasındaki tam sayılara karşılık gelen değerler alıp, ilk 3 değer olan 1,<br />

2 <strong>ve</strong> 3 uyanıklık seviyesini gösterirken; 4, 5 <strong>ve</strong> 6 ise uyuklama seviyesini<br />

göstermektedir. Değerlerden 1 endişeli, huzursuz, gergin <strong>ve</strong> uyumsuz hastayı<br />

36


tanımlarken, 6 dokunsal <strong>ve</strong>ya sesli uyaranla uyandırılamayan hastayı tanımlamaktadır.<br />

Ramsay Sedasyon Cet<strong>ve</strong>li Tablo 12’de gösterilmiştir. 78<br />

Tablo 12. Ramsay Sedasyon Cet<strong>ve</strong>li.<br />

Skor Uyanıklık Seviyeleri<br />

1 Hasta gergin <strong>ve</strong>ya huzursuz <strong>ve</strong>ya her ikisi<br />

2 Hasta işbirliği <strong>için</strong>de, uyumlu <strong>ve</strong> sakin<br />

3 Hasta sadece emirlere uyuyor<br />

Uyuklama Seviyeleri<br />

4 Glabellaya hafif dokunulduğunda canlı yanıt <strong>ve</strong>riyor<br />

5 Glabellaya hafif dokunulduğunda yavaş yanıt <strong>ve</strong>riyor<br />

6 Yanıtsız<br />

Sedasyon takibinde kullanılan Ramsay cet<strong>ve</strong>li basit, hızlı bir klinik değerlendirme<br />

sağlamaktadır. 78 Çocuklara özel olmasa da bu skor sistemi çocukların işlemsel sedasyon<br />

<strong>ve</strong> analjezi çalışmalarında kullanılmaktadır. 79,80<br />

Sedasyon yapıcı ilaç <strong>ve</strong>rildikten sonra Ramsay Sedasyon Cet<strong>ve</strong>li’ne göre<br />

hastaların puanı 4 <strong>ve</strong>ya fazla ise ortopedik girişime başlandı. Eğer skor buna hiç<br />

ulaşamadı ya da girişim esnasında 4’ün altına düştü ise ek olarak yarı doz ilaç; Grup 1<br />

<strong>için</strong> 0,1 mg/kg etomidat, Grup 2 <strong>için</strong> 0,5 mg/kg ketamin uygulandı. Ek doz ilaç<br />

uygulaması iki sefer ile sınırlandı. Buna rağmen sedasyonu sağlanamayan hastaların<br />

çalışma dışı bırakılıp sedasyonunun başka ilaçlarla yapılması planlandı. Her <strong>redüksiyon</strong><br />

denemesi sonrası direkt grafi çekilip işlem başarısı değerlendirildi, yetersiz ya da uygun<br />

olmayan <strong>redüksiyon</strong> nedeniyle girişim toplam 3’ü geçmeyecek şekilde tekrarlanıp, yine<br />

olmazsa ameliyathane şartlarında <strong>kapalı</strong> ya da açık <strong>redüksiyon</strong> <strong>için</strong> hazırlık yapılmak<br />

üzere işlemin bitirilmesi planlandı.<br />

Hastalar <strong>redüksiyon</strong> <strong>ve</strong> tespit işlemleri bitirildikten sonra sedasyon skorları 2<br />

olduğunda uyanmış kabul edilip işlem öncesi bilinç durumuna gelinceye kadar acil<br />

serviste araştırmacı tarafından takip edildi. Sedasyon öncesi bilinç durumuna ulaştıktan<br />

sonra yakınma, herhangi bir yan etki <strong>ve</strong>ya komplikasyon olmadığından emin<br />

olunduğunda, AAP tarafından kabul edilen taburcu edilebilir hale gelme şartlarına sahip<br />

olan hastalar taburcu edildi.<br />

37


Daha önceden oluşturulan standart bir kayıt formuna araştırmacı tarafından<br />

hastanın yaşı, kilosu, tanısı, açlık süresi, <strong>ve</strong>rilen ilaçların doz sayı <strong>ve</strong> miktarları, başarılı<br />

<strong>redüksiyon</strong> <strong>için</strong> uygulanan girişim sayısı, hastaya uygulanan ortopedik girişim sayısı<br />

(kesi sütürasyonu, yara yıkama <strong>ve</strong> debridmanı, <strong>redüksiyon</strong>, atel <strong>ve</strong> traksiyon <strong>için</strong><br />

tespitlerin her biri ayrı bir işlem olarak değerlendirildi), ağrılı girişimin süresi, girişimin<br />

başarısı, hava yolu desteği gerekip gerekmediği, sedasyon süresi, hastanede kalış <strong>ve</strong><br />

sedasyon sonrası takip süreleri kaydedildi. Ayrıca hastaların kan basınçları, nabız <strong>ve</strong><br />

solunum sayıları, parmak ucundan nabız oksimetre ile ölçülen oksijen saturasyonları <strong>ve</strong><br />

Ramsay skorları, sedasyon <strong>ve</strong> analjezi öncesi, ilaçlar uygulandıktan sonraki 2., 5., 10.,<br />

15., 20., 30. <strong>ve</strong> 60. dakikalarda (eğer hasta 60. dakikaya dek acilde kaldıysa) ölçülüp<br />

kaydedildi. İndüksiyon (etki başlama) süresi; sedatif ilacın <strong>ve</strong>rilmesinden Ramsay skoru<br />

4 olana kadar geçen süre, uyanma süresi ise sedatif ilacın <strong>ve</strong>rilmesinden hastanın<br />

başvuru anındaki bilinç seviyesine dönmesine kadar geçen süre olarak tanımlandı.<br />

İndüksiyon süresi hastaların ağrılı işleme katlanabilecekleri bilinç seviyesine ulaşmaları<br />

<strong>için</strong> gereken süre olup aynı zamanda ortopedik girişime de başlanma zamanıdır. Aşırı<br />

sedasyon; ard arda iki değerlendirmede Ramsay skorunun 6 olduğu durum olarak<br />

tanımlanıp kaydedildi. En yüksek sedasyon skoru ise o hasta <strong>için</strong> hastanın ulaşması<br />

sağlanan en derin sedasyon seviyesini gösterip <strong>ve</strong> en derin sedasyon skoru olarak<br />

tanımlandı <strong>ve</strong> bu skorun ulaşıldığı zaman da en derin sedasyon zamanı olarak<br />

kaydedildi.<br />

Hastanın acile başvurmasıyla başlayan bir zaman <strong>ve</strong>ktörü üzerinde hastaya ne<br />

zaman sedasyon <strong>ve</strong>rilmeye başlandığı, hastanın ne zaman uyandığı, hastanın takibinin<br />

ne zamana kadar sürdüğü <strong>ve</strong> hastanın ne zaman taburcu edildiği işaretlenip (Şekil 1) bu<br />

işaretler arasındaki zaman dilimleri şu şekilde adlandırıldı:<br />

1) Hastaların acil servise başvurduğu andan sedoanaljezi <strong>için</strong> kullanılan ilk ilacın<br />

enjeksiyonuna kadar geçen süre sedasyon öncesi bekleme süresi olarak tanımlandı. Bu<br />

süre <strong>için</strong>de hastaların ilk değerlendirmeleri yapılıp damar yolları açıldı, hastaların<br />

gerekli grafileri çekildi <strong>ve</strong> ortopedi değerlendirmesi istendi. Bu sürede hasta acil servis<br />

hekimi tarafından yönetildi. Bu süre aynı zamanda dolaylı olarak ortopedistin<br />

değerlendirmeye ne kadar erken ya da geç cevap <strong>ve</strong>rdiğini <strong>ve</strong> hastanın tedavi edici<br />

girişimi <strong>yapılan</strong>a dek acil serviste ne kadar zaman geçirdiğini de göstermektedir.<br />

38


2) Sedasyon süresi, hastaya ilk enjeksiyonun yapılmasından hastanın sedasyon<br />

öncesi durumuna dönmesine kadar geçen süre olarak tanımlandı. Bu süre boyunca 5<br />

dakika aralarla hastanın bilinci değerlendirildi, yaşamsal bulguları (kan basıncı, nabız,<br />

O2 saturasyonu) ölçülüp kaydedildi.<br />

3) Girişim süresi sedatif ajan <strong>ve</strong>rilip hastanın sedasyon skoru 4’e ulaştıktan sonra<br />

(indüksiyon süresi) başlanan ortopedik girişim bitene kadar geçen süre olarak<br />

tanımlandı.<br />

4) Sedasyon sonrası takip süresi; hasta uyandıktan sonra (sedasyon skoru 2<br />

olduğunda) sedasyon açısından taburcu edilebilir hale geldiğinden emin olunana dek<br />

geçen süre olarak tanımlandı, bu süre boyunca 15 dakika aralarla hastanın bilinci<br />

değerlendirildi, yaşamsal bulguları (kan basıncı, nabız, O2 saturasyonu) ölçülüp<br />

kaydedildi.<br />

5) Taburculuk öncesi bekleme süresi; o hasta <strong>için</strong> yeterli olduğuna karar <strong>ve</strong>rilen<br />

sedasyon sonrası takip süresi tamamlandıktan <strong>ve</strong> hastanın gü<strong>ve</strong>nle taburcu olabileceğine<br />

<strong>ve</strong>ya hastaneye yatırılacaksa yatacağı kliniğe gü<strong>ve</strong>nle aktarılabileceğine karar<br />

<strong>ve</strong>rildikten sonra, acil serviste sedasyon dışı nedenlerle beklediği (başka klinik<br />

değerlendirmesi, sevk <strong>ve</strong>ya yatış ile ilgili bürokratik işlemler, ameliyathane hazırlığı vs.<br />

gibi) süre olarak tanımlandı.<br />

6) Acil serviste kalış süresi; hastanın acile başvurduğu andan taburcu olana kadar<br />

geçen yani yukarıda tanımlanan sedasyon öncesi bekleme, sedasyon, sedasyon sonrası<br />

takip <strong>ve</strong> taburculuk öncesi bekleme sürelerinin toplamına eşit olan süre olarak<br />

tanımlandı.<br />

Hastaların son gıda alımından sedasyon işleminin başlama anına kadar olan zaman<br />

ise açlık süresi olarak kaydedildi.<br />

39


Sedasyon öncesi<br />

bekleme süresi<br />

Uyanma süresi<br />

Sedasyon sonrası<br />

takip süresi<br />

Taburculuk <strong>için</strong><br />

bekleme süresi<br />

Başvuru saati Sedasyona başlama saati Uyanma saati Takibin sonlandırıldığı saat Taburcu saati<br />

Şekil 1. Zaman <strong>ve</strong>ktörü ile hastanın acil serviste geçirdiği zamanın özetlenmesi.<br />

40


Hekim, aile <strong>ve</strong> hasta memnuniyeti ise işlem sonrası her üçüne sorulan 5 seçenekli<br />

farklı sorularla değerlendirildi. Anket formları Şekil 2’de gösterilmektedir. Hastanın,<br />

uyandıktan sonra 0-100 mm’lik görsel analog cet<strong>ve</strong>lde işlemle ilgili hatırladığı ağrıyı<br />

işaretleyerek varsa yakınmalarını belirtmesi istendi. Bu cet<strong>ve</strong>lde 0 “hiç ağrı<br />

hatırlamıyor”, 100 “çok fazla ağrı hatırlıyor” anlamına geliyordu. 81 Görsel analog cet<strong>ve</strong>l<br />

yetişkinlerde akut ağrı değerlendirmesi <strong>için</strong> oluşturulup 82,83 7 yaşından büyük <strong>ve</strong><br />

ağrılarını tanımlayabilecek çocukların çalışmaları <strong>için</strong> sıkça kullanılmıştır. 84,85<br />

Hastaların hatırladıkları ağrıyı işaretlemeleri istenen görsel analog cet<strong>ve</strong>l Şekil 3’de<br />

gösterilmiştir.<br />

Soruları şu cevaplardan size göre en uygunu ile cevaplayın:<br />

1)HİÇ 2)PEK DEĞİL 3) BİRAZ 4)OLDUKÇA 5) KESİNLİKLE<br />

*İşlemi yapan hekime sorulacak sorular;<br />

1) İlaç yeterli analjezi yaptı mı?<br />

2) İlaç yeterli anestezi yaptı mı?<br />

3) İlaç uygulaması işlemi kolaylaştırdı mı?<br />

4) İlacın kas gevşetici etkisi yeterli mi?<br />

5) İşlem başarılı oldu mu?<br />

6) Benzer durumda aynı ilacın kullanılmasını ister misiniz?<br />

*Hasta yakınına sorulacak sorular;<br />

1) Girişim sırasında hasta ağrı duydu mu?<br />

2) Girişimin ilaçlarla yapılmasından memnun mu?<br />

3) İlacın rahatsız edici yan etkisi oldu mu?<br />

4) Benzer durumda aynı ilacın kullanılmasını ister misiniz?<br />

*Hastaya sorulacak sorular;<br />

1) İlaç seni uyuttu mu?<br />

2) Sana <strong>yapılan</strong> tedaviyi hatırlıyor musun?<br />

3) Uyandıktan sonra şikayetin oldu mu?<br />

4) Benzer durumda aynı ilacın kullanılmasını ister misin?<br />

Şekil 2. Anket formu.<br />

41


Şekil 3. Görsel Analog Cet<strong>ve</strong>l.<br />

Hastaların yaşamsal bulgularının ölçümleri <strong>ve</strong> ilaç uygulamaları görevli bir<br />

hemşire tarafından, sedasyon takibi, kayıtları <strong>ve</strong> gerekirse yan etki <strong>ve</strong> komplikasyonlara<br />

müdahale araştırmacı tarafından <strong>ve</strong> ortopedik girişimler iki ortopedist tarafından<br />

yapıldı. Ailelere çocukları uyuyana kadar yanlarında kalmalarına izin <strong>ve</strong>rildi, girişim<br />

esnasında odadan çıkarıldı, işlem biter bitmez tekrar içeri alınıp uyanma anında çocuğa<br />

eşlik etmeleri sağlandı. Taburcu edilmeden hemen önce ailelere olabilecek yan etki <strong>ve</strong><br />

beklenmedik durumları bildirmek üzere arayabilecekleri telefon numarası <strong>ve</strong>rildi.<br />

İstatistiksel analiz: Çalışmamızın <strong>ve</strong>ri girişi SPSS 13.0 <strong>ve</strong>rsiyonu ile yapılıp<br />

normal dağılım gösteren sürekli değişkenlerin analizinde t testi, tekrarlı ölçüm analizi,<br />

normal dağılım göstermeyen sürekli değişkenlerin analizinde ise Mann Whitney U <strong>ve</strong><br />

Friedman testleri kullanılmıştır. Kategorik değişkenlerin analizinde ise ki-kare testi<br />

kullanılmıştır. Sonuçlar ortalama±standart sapma, medyan (en düşük-en büyük), n <strong>ve</strong><br />

yüzde olarak ifade edilmiştir. p değerinin


4. BULGULAR<br />

Çalışmamızın yürütüldüğü dönem olan Aralık 2005-Ekim 2007 tarihleri arasında<br />

33 ayda üni<strong>ve</strong>rsitemiz hastanesi çocuk acil servisine toplam 26.615 hasta başvurmuşken<br />

bunlardan 3089 tanesinin başvuru nedeni travma idi. Hastalardan 927’si hafta içi <strong>ve</strong><br />

mesai saatlerinde gelmişti. Başvuru sebepleri trafik kazaları <strong>ve</strong>ya yüksekten düşmeye<br />

bağlı birçok organ <strong>ve</strong> sistemi ilgilendiren genel beden travması, tek başına kafa, göz,<br />

<strong>ekstremite</strong> yaralanmaları, <strong>ekstremite</strong> kopmaları <strong>ve</strong> yabancı cisim batmaları, cilt kesileri<br />

<strong>ve</strong> yanıkla birlikte travma şeklinde olan 927 hastadan 721 tanesi yüksekten düşmeye<br />

bağlı tek başına <strong>ve</strong> başka sistem yaralanmaları ile birlikte kafa travması, sadece cilt<br />

kesileri, yabancı cisim batmaları, göz travması, <strong>ekstremite</strong> <strong>ve</strong> parmak kopmaları, trafik<br />

kazasına bağlı çoklu sistem yaralanması <strong>ve</strong> yanık olguları olduğundan çalışma dışı<br />

bırakıldı, sadece <strong>ekstremite</strong> <strong>kırık</strong>/çıkığı olan 206 hastanın 124 tanesi


Redüksiyondan<br />

vazgeçilen 2 hasta<br />

Şekil 4. Hastaların çalışmaya alınış akış şeması.<br />

Çalışma koşullarına uygun 60 hasta<br />

Çalışmaya alınan 52 hasta<br />

Rastgele ayırma<br />

n=52<br />

Etomidat Ketamin<br />

n= 26 n=26<br />

n=24 n=20<br />

(Değerlendirmeye Alınan Hasta)<br />

8 aile onam<br />

imzalamadı<br />

Redüksiyondan<br />

vazgeçilen 2 hasta<br />

2 aile vazgeçti,<br />

1 aile anestezist istedi,<br />

1 aile başka<br />

hastaneyegitti<br />

Çalışmamızda rastgele iki gruba ayırdığımız 52 hastadan 26’sı sedasyon <strong>için</strong><br />

etomidat <strong>ve</strong>rilen Grup 1’de, 26’sı ketamin <strong>ve</strong>rilen Grup 2’de yer aldı. Çalışmadan<br />

çıkan/çıkarılan hastalardan sonra kalan 44 hastadan 24’ü Grup 1’de, 20’si Grup 2’de yer<br />

aldı. Her iki gruptaki hastalardan 4’er tanesi kız idi. Gruplar arasında cinsiyet yönünden<br />

farklılık yoktu (p>0,05). İlaç gruplarına göre hastaların cinsiyet dağılımları Tablo 13’de<br />

gösterilmektedir.<br />

Tablo 13. İlaç gruplarına göre hastaların cinsiyet dağılımları.<br />

Erkek<br />

N(%)<br />

Kız<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Grup 1 20 (% 83,3) 4 (% 16,7) 24 (% 54,5)<br />

Grup 2 16 (% 80) 4 (% 20) 20 (% 45,5)<br />

Toplam 36 (% 81,8) 8 (% 18,2) 44 (% 100,0)<br />

p=0,999<br />

44


Tüm hastaların yaş ortalaması 12,3±4,1 (7-18 yaş aralığında) iken, Grup 1’de<br />

13,0±4,0 (7-18 yaş aralığında), Grup 2’de 11,4±4,1 (7-18 yaş aralığında) idi. Gruplar<br />

arasında hastaların yaş ortalamaları yönünden farklılık yoktu (p>0,05). Tüm hastaların<br />

ortalama ağırlıkları 44,50±18,71 iken bu değer Grup 1 <strong>için</strong> 49,29±20,15, Grup 2 <strong>için</strong><br />

38,75±15,37 idi. Gruplar arasında ağırlık yönünden farklılık yoktu (p>0,05). Hastaların<br />

yaş <strong>ve</strong> ağırlık ortalamaları Tablo 14’de özetlenmiştir.<br />

Tablo 14. Hastaların yaş <strong>ve</strong> ağırlık ortalamaları.<br />

Yaş<br />

Ağırlık<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

13,0±4,0<br />

13 (7-18)<br />

49,3±20,2<br />

50 (20-82)<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

11,4±4,1<br />

11,5 (7-18)<br />

38,8±15,4<br />

40 (20-75)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

p<br />

0,138<br />

0,078<br />

Çalışmaya alınan 44 hastadan 3 (% 6,8) tanesinde eklem çıkığı, 9 (% 20,5)<br />

tanesinde açık kemik kırığı, 32 (% 72,7) tanesinde <strong>kapalı</strong> kemik kırığı vardı. Çıkığı olan<br />

hastalardan 2’sinde omuz <strong>ve</strong> 1’inde diz çıkığı vardı. Kırığı olan 41 hastadan 29 (% 70,8)<br />

tanesinde üst <strong>ekstremite</strong>, 11 (% 26,8) tanesinde alt <strong>ekstremite</strong> <strong>ve</strong> 1 (% 2,4) tanesinde<br />

hem üst hem alt <strong>ekstremite</strong>de kemik kırığı vardı. Bu 41 hastanın toplam 70 ayrı kemik<br />

kırığı mevcuttu. Kırığı olan hastaların 17 (% 41,5) tanesinde tek kemik kırığı, 24 (%<br />

58,5) tanesinde iki <strong>ve</strong>ya daha fazla kemik kırığı mevcuttu. Bunlar <strong>için</strong>de 17 (% 41,4)<br />

hastada ön kol çift kemik kırığı, 7 (% 17,0) hastada tek radius kırığı, 1 (% 2,4) hastada<br />

hem sol hem sağ radius kırığı, 2 (% 4,8) hastada humerus kırığı, 3 (% 7,2) hastada<br />

olekranon kırığı (1 tanesi ön kol çift kemik kırığı <strong>ve</strong> 1 tanesi femur kırığı ile birlikte<br />

idi), 8 (% 19,5) hastada tibia <strong>ve</strong> fibulanın birlikte kırığı (1 hastada beraberinde diğer<br />

bacakta da tibia kırığı vardı), 3 (% 7,2) hastada tek tibia kırığı <strong>ve</strong> 1 (% 2,4) hastada elde<br />

5. parmakta basis kırığı vardı. Birden fazla kırığı olan hastalar mevcuttu. Yaralanma<br />

tipine göre hastaların gruplar arasındaki dağılımı Tablo 15’de, <strong>kırık</strong> kemik sayıları <strong>ve</strong><br />

gruplara göre dağılımları Tablo 16’da, <strong>çıkık</strong> yerleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları Tablo<br />

17’de gösterilmektedir.<br />

45


Tablo 15. Yaralanma tipine göre hastaların gruplar arasındaki dağılımı.<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Çıkık 2 (% 8,3) 1 (% 5,0) 3 (% 6,8)<br />

Açık <strong>kırık</strong> 4 (% 16,7) 5 (% 25,0) 9 (% 20,5)<br />

Kapalı <strong>kırık</strong> 18 (% 75,0) 14 (% 70,0) 32 (% 72,7)<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44(% 100,0)<br />

p=0,740<br />

Tablo 16. Hastaların <strong>kırık</strong> kemik sayıları <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları.<br />

Kırık kemik sayısı<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Tek kemik kırığı 9 (% 40,9) 7 (% 36,8) 16 (% 39,0)<br />

≥2 kemik kırığı 13 (% 59,1) 12 (% 63,2) 25 (%61,0)<br />

Toplam 22 (% 53,7) 19 (% 46,3) 41 (% 100,0)<br />

p=0,976<br />

Tablo 17. Hastaların <strong>çıkık</strong> yerleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları.<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Omuz 1 (% 50,0) 1 (% 100,0) 2 (% 66,6)<br />

Diz 1 (% 50,0) 0 ( %0,0) 1 (% 33,4)<br />

Toplam 2 (% 66,7) 1 (% 33,3) 3 (% 100,0)<br />

Kırkdört hastaya tedavi amaçlı uygulanan toplam 94 ortopedik girişim; yara<br />

yıkaması, yara debridmanı, kesi sütürasyonu, <strong>redüksiyon</strong>, atel, bandaj <strong>ve</strong> traksiyon<br />

şeklinde iken her bir hastaya birden fazla işlem uygulandı. Hastalara uygulanan işlemler<br />

<strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları Tablo 18’de özetlenmektedir.<br />

Çalışmaya alınan 44 hastadan 29 (% 66,0) tanesi acil serviste <strong>yapılan</strong> başarılı<br />

<strong>redüksiyon</strong> sonrası taburcu edildi <strong>ve</strong> ortopedi poliklinik takibine çağrıldı. Geriye kalan<br />

15 (% 34,0) hastadan 1 (% 2,2) tanesi Grup 1’de yer alıp sağ tibia-fibula <strong>kapalı</strong> ayrışmış<br />

kırığı <strong>için</strong> <strong>yapılan</strong> <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong> başarısızlığı nedeniyle, 14 (% 31,8) tanesi ise<br />

yaralanmaları nörovasküler komplikasyonlu <strong>ve</strong> <strong>kırık</strong>ları parçalı <strong>ve</strong> ayrışmış olup asıl<br />

46


tedavileri cerrahi olduğu halde yara bakımı <strong>ve</strong> <strong>kırık</strong> stabilizasyonu amacıyla yıkama,<br />

debridman, sütürasyon, <strong>redüksiyon</strong>, atel <strong>ve</strong> traksiyon işlemlerinden gerekenler yapılıp<br />

ameliyat edilmek üzere yatırılan hastalardı. Hastaların acil servisteki tedavileri sonrası<br />

durumlarının gruplara göre dağılımı Tablo 19’da özetlenmiştir.<br />

Tablo 18. Hastalara uygulanan işlemler <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları.<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Kırık <strong>redüksiyon</strong> <strong>ve</strong> ateli 18 (% 75,0) 17 (% 85,0) 35 (% 79,5)<br />

Yara yıkama <strong>ve</strong> debridmanı 1 (% 4,2) 0 (% 0,0) 1 (% 2,3)<br />

Yara yıkama <strong>ve</strong> ateli 1 (% 4,2) 0 (% 0,0) 1 (% 2,3)<br />

Çıkık <strong>redüksiyon</strong> <strong>ve</strong> bandajı 2 (% 8,2) 1 (% 5,0) 3 (% 6,8)<br />

Yara sütürü, <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong> <strong>ve</strong> ateli 1 (% 4,2) 0 (% 0,0) 1 (% 2,3)<br />

Yara yıkama, debridman, <strong>kırık</strong><br />

<strong>redüksiyon</strong>u <strong>ve</strong> ateli<br />

1 (% 4,2) 1 (% 5,0) 2 (% 4,6)<br />

Kırık <strong>redüksiyon</strong>u, ateli <strong>ve</strong> traksiyon 0 (% 0,0) 1 (% 5,0) 1 (% 2,3)<br />

Toplam n(%)<br />

p=0,305<br />

24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

Tablo 19. Hastaların acil servisteki tedavileri sonrası durumlarının gruplara göre dağılımı.<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Taburcu 15 (% 62,5) 14 (% 70,0) 29 (% 65,9)<br />

Ameliyat 9 (% 37,5) 6 (% 30,0) 15 (% 34,1)<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

p=0,752<br />

Çalışmaya alınan tüm hastaların ortalama açlık süresi 4,1±3.0 saat iken Grup 1’de<br />

ortalama açlık süresi 4,3±3,4 saat, Grup 2’de 3,8±2,5 saatti. Gruplar arasında açlık<br />

süreleri açısından fark yoktu (p>0,05). Sedasyon öncesi ortalama bekleme süresi Grup<br />

1’de 66,7±40,7 dakika (dk), Grup 2’de 78,4±67,3 dk iken tüm hastalarda 72,0±54,1 dk<br />

idi. Gruplar arasında sedasyon öncesi bekleme süresi açısından farklılık yoktu (p>0,05).<br />

47


Grup 1’de ortalama uyanma süresi 15,8±7,7 dk <strong>ve</strong> Grup 2’de ortalama uyanma süresi<br />

20,7±10,8 dk iken tüm hastaların ortalama uyanma süresi 18,0±9,5 dk idi. Hastaların<br />

uyanma süreleri açısından da gruplar arasında farklılık yoktu (p>0,05). Hastalara<br />

uygulanan ortopedik girişimlerin ortalama süreleri Grup 1’de 9,4±4,5 dk, Grup 2’de<br />

10,6±5,2 dk iken tüm hastalarda 10,0±4,8 dk idi. Hastalara uygulanan ortopedik<br />

girişimlerin süreleri açısından gruplar arasında farklılık yoktu (p>0,05). Hastaların<br />

sedasyon sonrası ortalama takip sürelerine bakıldığında, Grup 1’de 39,7±15,2 dk, Grup<br />

2’de 41,4±15,0 dk, tüm hastalarda 40,5±15,0 dk idi <strong>ve</strong> gruplar arasında sedasyon<br />

sonrası takip süreleri açısından farklılık yoktu (p>0,05). Hastaların acil servisten<br />

taburculuk <strong>için</strong> bekledikleri sürelerin ortalaması 38,5±70,1 dk iken, Grup 1 <strong>için</strong><br />

23,3±38,0 dk, Grup 2 <strong>için</strong> 56,6±93,5 dk idi. Grup 1’deki hastalar istatistiksel olarak<br />

anlamlı olacak şekilde daha kısa süre beklemişlerdi (p=0,039). Tüm hastalar acil<br />

serviste ortalama 168,7±108,0 dk kalmışlardı. Bu süre Grup 1 <strong>için</strong> 145,5±63,3 dk, Grup<br />

2 <strong>için</strong> 196,5±141,6 dk iken gruplar arasında acil serviste kalış süreleri açısından farklılık<br />

yoktu (p>0,05).<br />

Çalışmaya alınan tüm hastaların <strong>ve</strong> ayrı gruplarda olan hastaların açlık süreleri,<br />

sedasyon öncesi acilde bekleme süreleri, uyanma süreleri, uygulanan girişimlerin<br />

süreleri, sedasyon sonrası takip süreleri, taburculuk <strong>için</strong> bekleme süreleri <strong>ve</strong> acil serviste<br />

toplam kalış süreleri Tablo 20’de özetlenmiştir. Şekil 5’te hastaların açlık sürelerinin,<br />

Şekil 6’da sedasyon öncesi bekleme sürelerinin, Şekil 7’de uyanma sürelerinin, Şekil<br />

8’de girişim sürelerinin, Şekil 9’da sedasyon sonrası takip sürelerinin, Şekil 10’da<br />

taburculuk öncesi bekleme sürelerinin <strong>ve</strong> Şekil 11’de acil serviste kalış sürelerinin<br />

ortalamaları gruplara göre dağılımları grafikle özetlenmiştir.<br />

Hastalarda girişim yapmak üzere yeterli sedasyon sağlamak <strong>için</strong> <strong>ve</strong>rilen ilaç<br />

miktarlarına bakıldığında Grup 1’de ortalama etomidat dozu 0,25 mg/kg, fentanil dozu<br />

1,30 mcg/kg iken Grup 2’de ortalama ketamin dozu 1,25 mg/kg olarak bulundu.<br />

Hastaların sedasyon işlemleri başladıktan sonra ulaştıkları sedasyon seviyeleri<br />

değerlendirildiğinde Grup 1’deki hastaların Ramsay skoru 4’e ulaştıkları ortalama<br />

zaman yani ortalama indüksiyon süreleri 4,3±1,0 dk iken Grup 2’deki hastalarınki<br />

2,2±1,6 dk idi. Grup 2’deki hastalar istatistiksel olarak anlamlı olacak kadar kısa sürede<br />

indüksiyon sağlanmıştı (p


arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardı (p=0,006). Hastaların ulaştıkları en<br />

yüksek sedasyon skorlarının ortalaması Grup 1’de 5,1±0,7, Grup 2’de 5,2±0,5 olup<br />

gruplar arasında farklılık yoktu (p>0,05).<br />

Çalışmaya alınan tüm hastalar <strong>ve</strong> ayrı gruplara dahil olan hastaların indüksiyon<br />

süreleri, en yüksek sedasyon skoruna ulaştıkları zaman (en derin sedasyon anı) <strong>ve</strong> en<br />

yüksek sedasyon skorları Tablo 21’de gösterilmektedir. Şekil 12’de hastaların<br />

indüksiyon süreleri, Şekil 13’de en derin sedasyon zamanlarının ortalamaları <strong>ve</strong><br />

gruplara göre dağılımları, Şekil 14’de ise hastaların en derin sedasyon skorları <strong>ve</strong><br />

yüzdeleri grafikle özetlenmiştir.<br />

49


Tablo 20. Hastaların açlık süreleri, sedasyon öncesi acilde bekleme süreleri, sedasyon süreleri, uygulanan girişimlerin süreleri, sedasyon sonrası takip<br />

süreleri, taburculuk <strong>için</strong> bekleme süreleri <strong>ve</strong> acil serviste toplam kalış süreleri.<br />

p<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

Tüm Hastalar<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

0,422<br />

3,8±2,5<br />

3,0 (1,5-11,0)<br />

78,4±67,3<br />

57,5 (5-283)<br />

20,7±10,8<br />

17,5 (5-50)<br />

10,6±5,2<br />

9,5 (5-25)<br />

41,4±15,0<br />

45 (15-75)<br />

56,6±93,5<br />

22,5 (0-362)<br />

196,5±141,6<br />

150 (40-540)<br />

4,3±3,8<br />

3,5 (1,1-16,0)<br />

66,7±40,7<br />

58,5 (8-155)<br />

15,8±7,7<br />

15 (6-35)<br />

9,4±4,5<br />

8,5 (2-20)<br />

39,7±15,2<br />

40 (15-65)<br />

23,3±38,0<br />

9 (0-177)<br />

145,5±63,3<br />

140 (40-370)<br />

4,1±3.0<br />

3,3 (1,1-16,0)<br />

72,0±54,1<br />

58,5 (5-283)<br />

18,0±9,5<br />

15 (5-50)<br />

10,0±4,8<br />

9 (2-25)<br />

40,5±15,0<br />

40,5 (15-75)<br />

38,5±70,1<br />

20 (0-362)<br />

168,7±108,0<br />

142,5 (40-540)<br />

Açlık süresi (saat)<br />

0,925<br />

Sedasyon öncesi bekleme süresi (dk)<br />

0,126<br />

Uyanma süresi (dk)<br />

0,594<br />

Girişim süresi (dk)<br />

0,822<br />

Sedasyon sonrası takip süresi (dk)<br />

0,039<br />

Taburculuk <strong>için</strong> bekleme süresi (dk)<br />

0,429<br />

Acil serviste kalış süresi (dk)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer


Şekil 5. Hastaların açlık sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

Şekil 6. Hastaların sedasyon öncesi bekleme sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

51


Şekil 7. Hastaların uyanma sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

Şekil 8. Hastaların girişim sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

52


Şekil 9. Hastaların sedasyon sonrası takip sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

Şekil 10. Hastaların taburculuk <strong>için</strong> bekleme sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

53


Şekil 11. Hastaların acil serviste kalış sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

İndüksiyon süresi (dk) 8<br />

2<br />

1<br />

etomidat<br />

ketamin<br />

Şekil 12. Hastaların indüksiyon sürelerinin gruplara göre dağılımı.<br />

54


Şekil 13. Hastaların en derin sedasyon zamanlarının gruplara göre dağılımı.<br />

100<br />

90<br />

80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

%16,7<br />

Etomidat Ketamin<br />

%5<br />

%50<br />

%70<br />

%33,3<br />

4 5 6<br />

Şekil 14. Hastaların en derin sedasyon skorları <strong>ve</strong> yüzdeleri.<br />

55<br />

%25


Tablo 21. Hastaların indüksiyon süreleri (sedasyon skorlarının 4 olduğu zaman), en yüksek<br />

sedasyon skoruna ulaştıkları zaman <strong>ve</strong> en yüksek (en derin) sedasyon skorları.<br />

İndüksiyon süresi (dk)<br />

En derin sed. zamanı (dk)<br />

En derin sed. skoru<br />

Tüm Hastalar<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

3,3±1,6<br />

4 (1-8)<br />

5,4±3,6<br />

5 (2-20)<br />

5,1±0,6<br />

5 (4-6)<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

4,3±1,0<br />

4 (2-7)<br />

6,0±2,8<br />

5 (2-15)<br />

5,1±0,7<br />

5 (4-6)<br />

sed.: sedasyon, SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

2,2±1,6<br />

2 (1-8)<br />

4,6±4,4<br />

2 (2-20)<br />

5,2±0,5<br />

5 (4-6)<br />

p<br />

0,000<br />

0,006<br />

0,957<br />

Çalışmamızda yer alan 44 hastadan sadece 1 tanesinin (% 2,3) <strong>redüksiyon</strong>u<br />

başarısız olup 41 (% 93,2) hastanın <strong>redüksiyon</strong>u ilk denemede, 2 (% 4,5) hastanın<br />

<strong>redüksiyon</strong>u ise ikinci denemede başarılmıştı. Hastalara <strong>yapılan</strong> <strong>redüksiyon</strong>lar <strong>ve</strong><br />

deneme sayılarının gruplara göre dağılımları Tablo 22’de özetlenmiştir.<br />

Tablo 22. Hastalara <strong>yapılan</strong> <strong>redüksiyon</strong>ların girişim sayılarının gruplara göre dağılımı.<br />

Redüksiyon girişimi<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Başarısız 1 (% 4,2) 0 (% 0,0) 1 (% 2,3)<br />

İlk denemede <strong>yapılan</strong> 22 (% 91,6) 19 (% 95,0) 41 (% 93,2)<br />

İkinci denemede <strong>yapılan</strong> 1 (% 4,2) 1 (% 5,0) 2 (% 4,5)<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

p=0, 999<br />

Sedasyon <strong>ve</strong>rilen hastalarda görülen tüm yan etkiler; bulantı, ürtiker, hipoksemi,<br />

miyoklonus, sekresyon artışı, enjeksiyon yerinde ağrı şeklinde olup 44 hastadan<br />

14’ünde (% 31,8) görüldü, 30’unda (% 68,2) görülmedi. Hastalarda kusma, pulmoner<br />

aspirasyon, solunum durması, kalp durması, anafilaksi, hipotansiyon gibi tehlikeli <strong>ve</strong><br />

hastaneye yatış gerektiren yan etkiler olmadı. Tablo 23’de yan etki varlığının gruplara<br />

göre dağılımı, Tablo 24’de görülen yan etkilerin çeşitleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımı<br />

özetlenmiştir. Hastalardan 8 (% 18,4) tanesinde hipoksemi (O2 saturasyonunun 10<br />

saniyeden uzun süre %96’in altında olması) olup, solunum yolunu açmak üzere baş <strong>ve</strong><br />

56


oyuna pozisyon <strong>ve</strong>rmek <strong>ve</strong> burundan oksijen solutmak gerekti. Ancak hiçbirinde balon<br />

maske ile solutma işlemine ya da entübasyona gerek kalmadı. Hipoksemi nedeniyle<br />

solunum yolu açıklığı sağlanmak üzere girişim <strong>yapılan</strong> hastaların gruplara göre dağılımı<br />

Tablo 25’de gösterilmektedir.<br />

Tablo 23. Yan etki varlığının gruplara göre dağılımı.<br />

Yan etki<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Var 9 (% 37,5) 5 (% 25,0) 14 (% 31,8)<br />

Yok 15 (% 62,5) 15 (% 75,0) 30 (% 68,2)<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

p=0,519<br />

Tablo 24. Hastalarda görülen yan etkilerin çeşitleri <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımı.<br />

Yan etki tipi<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Bulantı 2 (% 8,3) 1 (% 5,0) 3 (% 6,8)<br />

Ürtiker 0 (% 0,0) 2 (% 10,0) 2 (% 4,5)<br />

Hipoksemi 5 (%20,8) 3 (% 15,0) 8 (% 18,4)<br />

Miyoklonus 5 (% 20,8) 0 (% 0,0) 5 (% 11,4)<br />

Sekresyon artışı 0 (% 0,0) 1 (% 5,0) 1 (% 2,3)<br />

Enjeksiyon yerinde ağrı 2 (% 8,3) 1 (% 5,0) 3 (% 6,8)<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

Tablo 25. Solunum yolu açıklığı sağlanmak üzere girişim <strong>yapılan</strong> hastaların gruplara göre dağılımı.<br />

Hava yoluna müdahale<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Yapılanlar 5 (% 20,8) 3 (% 15,0) 8 (% 18,4)<br />

Yapılmayanlar 19 (% 79,2) 17 (% 85,0) 36 (% 81,6)<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

p=0,128<br />

57


Hastaların sedasyon öncesinden başlanıp taburcu edilebilecek hale gelene dek<br />

ölçülerek kaydedilen yaşamsal bulgularına bakıldığında, 0. <strong>ve</strong> 30. dakikalarda ölçülen<br />

sistolik kan basınçları dışında sistolik <strong>ve</strong> diyastolik kan basınçlarında istatistiksel olarak<br />

anlamlı fark yoktu (p>0,05). Sedasyon öncesi sistolik kan basıncını gösteren 0. dakika<br />

ölçüm ortalaması Grup 1 <strong>için</strong> 124,7±14,1 mmHg iken istatistiksel olarak anlamlı şekilde<br />

düşük olup Grup 2 <strong>için</strong> 116,2±12,0 mmHg idi (p=0,043). Hastaların takibinde 30.<br />

dakikada ölçülen sistolik kan basıncı ortalaması Grup 1 <strong>için</strong> 127,3±10,5 mmHg iken<br />

Grup 2 <strong>için</strong> 117,0±13,0 mmHg idi <strong>ve</strong> istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşüktü<br />

(p=0,012). Ancak bu değerler çocuklar <strong>için</strong> normal kabul edilen sınırlar içerisinde olup<br />

klinik olarak fark yoktu. Hastaların nabız sayılarında 5. <strong>ve</strong> 10. dakikalarda alınan<br />

ölçümlerin dışında gruplar arasında farklılık yoktu (p>0,05). Nabız sayılarının<br />

ortalamalarına bakıldığında; 5. dakikada Grup 1’de 93,6±20,1 iken Grup 2’de<br />

103,5±14,3 <strong>ve</strong> 10. dakikada Grup 1’de 89,9±14,9 iken Grup 2’de 101,0±12,7 olup daha<br />

yüksekti <strong>ve</strong> fark istatistiksel olarak anlamlı idi (5. dakika <strong>için</strong> p=0,047, 10. dakika <strong>için</strong><br />

p=0,024). Hastaların solunum sayılarında 0. <strong>ve</strong> 15. dakikalarda alınan ölçümlerin<br />

dışında gruplar arasında farklılık yoktu (p>0,05). Solunum sayılarının ortalamalarına<br />

bakıldığında; 0. dakikada Grup 1’de 16,2±2,9 iken Grup 2’de 18,8±3,8 <strong>ve</strong> 15. dakikada<br />

Grup 1’de 14,8±3,2 iken Grup 2’de 17,5±3,8 olup daha yüksekti <strong>ve</strong> fark istatistiksel<br />

olarak anlamlı idi (0. dakika <strong>için</strong> p=0,022, 15. dakika <strong>için</strong> p=0,028). Hastaların parmak<br />

ucundan ölçülen kapiller O2 saturasyonları ortalamasına bakıldığında 5. dakikada Grup<br />

1’de %97,1±4,1 Grup 2’de 98,8±1,9 idi <strong>ve</strong> Grup 1’de anlamlı olarak düşüklük mevcuttu<br />

(p=0,023). Diğer zamanlarda bakılan saturasyonlar arasında gruplar arasında farklılık<br />

yoktu (p>0,05). Hastaların sedasyon skorları arasında 0 <strong>ve</strong> 2. dakikalar dışında anlamlı<br />

farklılık yoktu (p>0,05). Sıfırıncı dakikada ölçülen sedasyon skorlarının ortalaması<br />

Grup 1’de 1,0±0,2 Grup 2’de 1,5±0,5 idi <strong>ve</strong> Grup 1’de anlamlı olarak düşüklük<br />

mevcuttu (p=0,001). İkinci dakikada ölçülen sedasyon skorlarının ortalaması Grup 1’de<br />

2,1±0,8 Grup 2’de 4,5±1,2 idi <strong>ve</strong> Grup 2’de anlamlı olarak yüksekti (p


Her bir grup <strong>için</strong>de ölçülen yaşamsal bulguların <strong>ve</strong> sedasyon skorlarının zaman<br />

<strong>için</strong>deki değişimlerine <strong>ve</strong> bu değişikliklerin istatistiksel olarak anlamlı olup<br />

olmadıklarına da bakıldı. Sistolik kan basıncı ortalamalarının Grup 1’de zaman<br />

içerisindeki değişimleri istatistiksel olarak anlamlı iken (p>0,05), Grup 2’de anlamlı idi<br />

(p=0,001). Ancak sistolik kan basınçları çocuklar <strong>için</strong> normal sınırlarda seyretti <strong>ve</strong> bu<br />

değişiklik klinik olarak anlamsız bulundu. Diyastolik kan basıncı ölçümlerinin zaman<br />

içerisindeki değişimlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05).<br />

Hastaların nabız sayıları zaman içerisinde her iki grupta da değişik ölçülüp değişimler<br />

istatistiksel olarak anlamlı idi (Grup 1’de p=0,001, Grup 2’de p=0,002). Hastaların<br />

solunum sayılarının zaman içerisindeki değişimleri Grup 1 <strong>için</strong> istatistiksel olarak<br />

anlamsız (p=0,184), Grup 2 <strong>için</strong> anlamlı idi (p=0,018). Ancak ölçülen solunum sayıları<br />

çocuklar <strong>için</strong> normal sınırlar <strong>için</strong>de olduğundan bu farklılık klinik olarak anlamsızdı.<br />

Hastaların oksijen saturasyonları da her iki grupta zaman içerisinde değişip, değişimler<br />

istatistiksel olarak anlamlı idi (Grup 1 <strong>için</strong> p=0,035, Grup 2 <strong>için</strong> p=0,008). Oksijen<br />

saturasyonları da çocuklar <strong>için</strong> normal kabul edilen seviyelerde seyrettiğinden klinik<br />

olarak anlam görülmedi. Sedasyon skorlarının zaman içerisindeki değişimleri her iki<br />

grup <strong>için</strong> de istatistiksel olarak anlamlı idi (her iki grupta da p


Tablo 26. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen sistolik kan basınçları.<br />

Sistolik<br />

Kan Basıncı<br />

0. dk<br />

2. dk<br />

5. dk<br />

10. dk<br />

15. dk<br />

20. dk<br />

30. dk<br />

60. dk<br />

Uyanma<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

124,7±14,1<br />

120,0 (105,0-160,0)<br />

123,7±13,3<br />

120,0 (110,0-160,0)<br />

127,9±17,1<br />

130,0 (100,0-160,0)<br />

126,2±16,1<br />

127,5 (95,0-160,0)<br />

126,0±11,8<br />

125,0 (110,0-160,0)<br />

126,8±13,0<br />

130,0 (100,0-160,0)<br />

127,3±10,5<br />

130,0 (110,0-150,0)<br />

123,8±9,6<br />

120,0 (110,0-140,0)<br />

126,2±11,4<br />

122,5 (110,0-160,0)<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

116,2±12,0<br />

115,0 (100,0-140,0)<br />

125,5±13,9<br />

130,0 (90,0-150,0)<br />

125,5±15,6<br />

130,0 (95,0-160,0)<br />

124,5±15,1<br />

120,0 (95,0-150,0)<br />

123,7±15,2<br />

122,5 (90,0-140,0)<br />

119,2±14,5<br />

120,0 (90,0-145,0)<br />

117,0±13,0<br />

120,0 (90,0-140,0)<br />

116,0±12,4<br />

120,0 (100,0-140,0)<br />

120,2±15,8<br />

120,0 (85,0-145,0)<br />

p ** 0,931 0,001<br />

p*<br />

0,043<br />

0,412<br />

0,598<br />

0,701<br />

0,875<br />

0,109<br />

0,012<br />

0,096<br />

0,213<br />

*p değeri gruplar arasındaki ölçümlerin istatistiksel farklılığını göstermektedir (Mann-Whitney U test)<br />

**p değeri ölçümlerin zaman içerisindeki değişimlerinin istatistiksel farklılığını göstermektedir<br />

(Friedman test)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

60


Tablo 27. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen diyastolik kan basınçları.<br />

Diyastolik<br />

Kan Basıncı<br />

0. dk<br />

2. dk<br />

5. dk<br />

10. dk<br />

15. dk<br />

20. dk<br />

30. dk<br />

60. dk<br />

uyanma<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

76,6±10,4<br />

70,0 (60,0-100,0)<br />

75,8±10,1<br />

70,0 (60,0-100,0)<br />

78,9±13,9<br />

75,0 (60,0-110,0)<br />

74,5 ±11,6<br />

70,0 (50,0-100,0)<br />

75,0±11,5<br />

80,0 (60,0-110,0)<br />

74,7±10,7<br />

75,0 (60,0-100,0)<br />

75,6±8,9<br />

70,0 (60,0-100,0)<br />

73,0±6,3<br />

70,0 (60,0-80,0)<br />

74,7±9,9<br />

75,0 (60,0-100,0)<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

71,0±7,8<br />

70,0 (60,0-90,0)<br />

77,5±11,0<br />

70,0 (60,0-100,0)<br />

77,2±10,9<br />

75,0 (60,0-100,0)<br />

73,2±12,2<br />

70,0 (40,0-100,0)<br />

76,5±9,8<br />

70,0 (60,0-100,0)<br />

74,5±10,9<br />

70,0 (60,0-100,0)<br />

73,5±11,0<br />

70,0 (50,0-100,0)<br />

70,6±7,0<br />

70,0 (60,0-80,0)<br />

75,2±9,9<br />

77,5 (50,0-90,0)<br />

p** 0,222 0,411<br />

p*<br />

0,074<br />

0,650<br />

0,826<br />

0,922<br />

0,805<br />

0,864<br />

0,543<br />

0,357<br />

0,078<br />

*p değeri gruplar arasındaki ölçümlerin istatistiksel farklılığını göstermektedir (Mann-Whitney U test)<br />

** p değeri ölçümlerin zaman içerisindeki değişimlerinin istatistiksel anlamlılığını göstermektedir<br />

(Friedman test)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

61


Tablo 28. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen nabızları.<br />

Nabız<br />

sayıları<br />

0. dk<br />

2. dk<br />

5. dk<br />

10. dk<br />

15. dk<br />

20. dk<br />

30. dk<br />

60. dk<br />

uyanma<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

108,5±13,7<br />

112,0 (76,0-126,0)<br />

98,9±12,9<br />

100,0 (70,0-117,0)<br />

93,6±20,1<br />

94,0 (54,0-150,0)<br />

89,9±14,9<br />

90,0 (60,0-110,0)<br />

95,6±15,5<br />

96,0 (60,0-120,0)<br />

95,9±13,9<br />

95,5 (62,0-120,0)<br />

97,9±10,5<br />

96,0 (79,0-116,0)<br />

95,6±11,1<br />

94,0 (75,0-120,0)<br />

97,8±12,7<br />

96,0 (62,0-120,0)<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

101,8±19,8<br />

100,0 (70,0-145,0)<br />

106,2±13,7<br />

104,0 (87,0-140,0)<br />

103,5±14,3<br />

100,0 (75,0-131,0)<br />

101,0±12,7<br />

99,0 (80,0-128,0)<br />

98,9±10,7<br />

99,0 (80,0-119,0)<br />

96,6±9,2<br />

96,0 (83,0-120,0)<br />

94,7±9,0<br />

95,5 (84,0-124,0)<br />

93,6±8,2<br />

92,0 (80,0-110,0)<br />

97,9±10,7<br />

98,5 (83,0-124,0)<br />

p** 0,001 0,002<br />

p**<br />

0,089<br />

0,153<br />

0,047<br />

0,024<br />

0,523<br />

0,786<br />

0,264<br />

0,460<br />

0,981<br />

*p değeri gruplar arasındaki ölçümlerin istatistiksel farklılığını göstermektedir (Mann-Whitney U test)<br />

** p değeri ölçümlerin zaman içerisindeki değişimlerinin istatistiksel farklılığını göstermektedir<br />

(Friedman test)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

62


Tablo 29. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken solunum sayıları.<br />

Solunum<br />

Sayısı<br />

0. dk<br />

2. dk<br />

5. dk<br />

10. dk<br />

15. dk<br />

20. dk<br />

30. dk<br />

60. dk<br />

uyanma<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

16,2±2,9<br />

16,0 (12,0-22,0)<br />

15,7±2,7<br />

16,0 (16,0-20,0)<br />

15,0±3,4<br />

14,0 (8,0-22,0)<br />

15,1±4,0<br />

14,0 (8,0-24,0)<br />

14,8±3,2<br />

14,0 (8,0-22,0)<br />

15,4±2,7<br />

14,0 (12,0-22,0)<br />

15,2±2,9<br />

14,0 (12,0-22,0)<br />

15,3±3,3<br />

14,0 (10,0-20,0)<br />

15,1±3,0<br />

14,0 (10,0-22,0)<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

18,8±3,8<br />

18,0 (14,0-30,0)<br />

17,1±3,5<br />

17,0 (12,0-24,0)<br />

17,3±4,3<br />

17,0 12,0-28,0)<br />

17,4±3,9<br />

17,0 (12,0-26,0)<br />

17,5±3,8<br />

18,0 (12,0-26,0)<br />

16,7±3,1<br />

17,0 (12,0-22,0)<br />

16,8±3,3<br />

18,0 (12,0-24,0)<br />

16,5±2,9<br />

16,0 (12,0-22,0)<br />

16,9±3,1<br />

18,0 (12,0-22,0)<br />

p** 0,184 0,018<br />

p*<br />

0,022<br />

0,233<br />

0,122<br />

0,064<br />

0,028<br />

0,172<br />

0,122<br />

0,361<br />

0,063<br />

*p değeri gruplar arasındaki ölçümlerin istatistiksel farklılığını göstermektedir (Mann-Whitney U test)<br />

** p değeri ölçümlerin zaman içerisindeki değişimlerinin istatistiksel farklılığını göstermektedir<br />

(Friedman test)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

63


Tablo 30. Hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> altında iken ölçülen kapiller oksijen saturasyonları.<br />

Oksijen<br />

Saturasyonu<br />

0. dk<br />

2. dk<br />

5. dk<br />

10. dk<br />

15. dk<br />

20. dk<br />

30. dk<br />

60. dk<br />

uyanma<br />

Grup 1<br />

Ortanca±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

99,5±0,6<br />

100,0 (98,0-100,0)<br />

98,6±3,1<br />

99,0 (84,0-100,0)<br />

97,1±4,1<br />

98,0 (83,0-100,0)<br />

98,2±3,3<br />

99,0 (83,0-100,0)<br />

98,5±2,6<br />

99,0 (88,0-100,0)<br />

99,2±0,9<br />

99,5 (97,0-100,0)<br />

98,9±1,5<br />

99,0 (93,0-100,0)<br />

99,3±0,5<br />

99,0 (99,0-100,0)<br />

99,2±0,7<br />

99,0 (97,0-100,0)<br />

Grup 2<br />

Ortanca±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

99,6±0,7<br />

100,0 (97,0-100,0)<br />

98,4±1,9<br />

99,0 (93,0-100,0)<br />

98,8±1,9<br />

99,0 (92,0-100,0)<br />

98,7±1,7<br />

99,0 (93,0-100,0)<br />

99,1±0,9<br />

99,0 (97,0-100,0)<br />

99,3±0,7<br />

99,5 (98,0-100,0)<br />

99,4±0,6<br />

99,5 (98,0-100,0)<br />

99,5±0,5<br />

100,0 (99,0-100,0)<br />

99,3±0,8<br />

100,0 (97,0-100,0)<br />

p** 0,035 0,008<br />

p*<br />

0,270<br />

0,668<br />

0,023<br />

0,566<br />

0,714<br />

0,897<br />

0,359<br />

0,440<br />

0,395<br />

*p değeri gruplar arasındaki ölçümlerin istatistiksel farlılığını göstermektedir (Mann-Whitney U test)<br />

** p değeri ölçümlerin zaman içerisindeki değişimlerinin istatistiksel farklılığını göstermektedir<br />

(Friedman test)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

64


Tablo 31. Hastaların İSA sırasında sedasyon skorları.<br />

Sedasyon<br />

Skoru<br />

0. dk<br />

2. dk<br />

5. dk<br />

10. dk<br />

15. dk<br />

20. dk<br />

30. dk<br />

60. dk<br />

Grup 1<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

1,0±0,2<br />

1,0 (1,0-2,0)<br />

2,1±0,8<br />

2,0 (1,0-6,0)<br />

4,5±0,8<br />

5,0 (3,0-6,0)<br />

3,8±1,4<br />

4,0 (2,0-6,0)<br />

2,7±1,1<br />

2,0 (2,0-6,0)<br />

2,1±0,3<br />

2,0 (2,0-3,0)<br />

2,0±0,5<br />

2,0 (1,0-4,0)<br />

2,0±0,4<br />

2,0 (1,0-3,0)<br />

Grup 2<br />

Ortalama±SS<br />

Ortanca (AD-ÜD)<br />

1,5±0,5<br />

1,5 (1,0-2,0)<br />

4,5±1,2<br />

5,0 (2,0-6,0)<br />

4,5±1,0<br />

5,0 (2,0-6,0)<br />

4,1±1,2<br />

4,0 (2,0-6,0)<br />

3,0±1,3<br />

2,5 (2,0-6,0)<br />

2,6±1,2<br />

2,0 (2,0-6,0)<br />

2,2±0,6<br />

2,0 (2,0-5,0)<br />

2,0±0,0<br />

2,0 (2,0-2,0)<br />

p** 0,000 0,000<br />

p*<br />

0,001<br />

0,000<br />

0,741<br />

0,523<br />

0,516<br />

0,226<br />

0,175<br />

1,000<br />

*p değeri gruplar arasındaki ölçümlerin istatistiksel farlılığını göstermektedir (Mann-Whitney U test)<br />

** p değeri ölçümlerin zaman içerisindeki değişimlerinin istatistiksel farklılığını göstermektedir<br />

(Friedman test)<br />

SS: Standart Sapma, AD: Alt değer, ÜD: Üst değer<br />

65


Şekil 15. İlaç gruplarında ortalama sistolik kan basıncının zamana göre değişimi.<br />

Şekil 16. İlaç gruplarında ortalama diyastolik kan basıncının zamana göre değişimi.<br />

66


Şekil 17. İlaç gruplarında ortalama nabız sayılarının zamana göre değişimi.<br />

Şekil 18. İlaç gruplarında ortalama solunum sayılarının zamana göre değişimi.<br />

67


Şekil 19. İlaç gruplarında ortalama oksijen saturasyonlarının zamana göre değişimi.<br />

Şekil 20. İlaç gruplarında ortalama sedasyon skorlarının zamana göre değişimi.<br />

68


100<br />

90<br />

80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

%54,2<br />

Etomidat Ketamin<br />

%65,0<br />

%37,5<br />

%20<br />

%8,3<br />

1 doz 2 doz 3 doz<br />

Şekil 21. Çalışma ilaçlarının doz sayıları <strong>ve</strong> yüzdeleri, (p>0,05).<br />

%15,0<br />

Hastalar uyandıktan sonra kendi ifadeleri ile yakınmalarını anlatmaları istendi.<br />

Hastalardan 18 (% 40,9) tanesinin yakınması vardı <strong>ve</strong> bunlar; bulantı, ağrı, baş dönmesi,<br />

kaşıntı <strong>ve</strong> çift görme şeklindeydi. Hastalarda yakınma varlığı <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımı<br />

Tablo 32’de, bu yakınmaların çeşitleri <strong>ve</strong> sıklıklarının gruplara göre dağılımları Tablo<br />

33’de özetlenmiştir.<br />

Tablo 32. Hastaların yakınmaları, bunların sıklıkları <strong>ve</strong> gruplara göre dağılımları.<br />

Yakınma<br />

Grup 1<br />

n (%)<br />

Grup 2<br />

n (%)<br />

Toplam<br />

n (%)<br />

Var 8 (% 33,3) 10 (% 50,0) 18 (% 40,9)<br />

Yok 16 (% 66,7) 10 (% 50,0) 26 (% 59,1)<br />

Toplam<br />

p=0,359<br />

24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

69


Tablo 33. Hastaların yakınmalarının çeşitleri <strong>ve</strong> sıklıklarının gruplara göre dağılımları.<br />

Yakınma tipi<br />

Grup 1<br />

n(%)<br />

Grup 2<br />

n(%)<br />

Toplam<br />

n(%)<br />

Bulantı 2 (% 8,3) 1 (% 5,0) 3 (% 6,8) 0,614<br />

Ağrı 4 (% 16,7) 5 (% 25,0) 9 (% 20,5) 0,710<br />

Baş dönmesi 1 (% 4,2) 3 (% 15,0) 4 (% 9,1) 0,316<br />

Kaşıntı 3 (% 12,5) 1 (% 5,0) 4 (% 9,1) 0,614<br />

Çift görme 1 (% 4,2) 0 (% 0,0) 1 (% 2,3) 0,999<br />

Toplam 24 (% 54,5) 20 (% 45,5) 44 (% 100,0)<br />

Hastalara ortopedi uzmanı tarafından <strong>yapılan</strong> girişimleri bitip hasta uyandıktan<br />

sonra girişimi yapan ortopedi uzmanına, hasta yakınına <strong>ve</strong> hastanın kendisine sorulan<br />

sorular <strong>ve</strong> bunlara alınan yanıtlar değerlendirildi. Hasta <strong>ve</strong> yakınlarının benzer durumda<br />

aynı ilacın kullanılarak sedoanaljezi yapılmasını isterler mi sorusuna <strong>ve</strong>rdikleri yanıt<br />

Grup 1 <strong>için</strong> daha yüksek memnuniyeti gösterir şekilde istatistiksel olarak anlamlı<br />

farklılık gösterdi (p


Tablo 34. Hasta anketlerine <strong>ve</strong>rilen yanıtların karşılaştırması.<br />

Sorulara <strong>ve</strong>rilen yanıtlar (Grup 1/Grup 2)<br />

Girişim yapan ortopediste sorulan sorular: Hiç Pek değil Biraz Oldukça Kesinlikle p<br />

1) İlaç yeterli analjezi yaptı mı? -/- -/- 2/1 14/9 18/10 0,277<br />

2) İlaç yeterli anestezi yaptı mı? -/- -/- 3/1 7/9 14/10 0,967<br />

3) İlaç uygulaması girişimi kolaylaştırdı mı? -/- -/- 2/- 6/7 16/13 0,704<br />

4) İlacın kas gevşetici etkisi yeterli mi? -/- -/- 3/- 11/12 10/8 0,556<br />

5) Girişim başarılı oldu mu? 1/- -/- -/- 4/3 19/17 0,585<br />

6) Benzer durumda aynı ilacın kullanılmasını ister misiniz? -/- -/- 1/- 9/6 14/14 0,331<br />

Hasta yakınına sorulan sorular: Hiç Pek değil Biraz Oldukça Kesinlikle p<br />

1) Girişim sırasında hasta ağrı duydu mu? 12/9 10/10 2/1 -/- -/- 0,929<br />

2) Girişimin ilaçlarla yapılmasından memnun mu? -/- -/- -/- 8/11 16/9 0,153<br />

3) İlacın rahatsız edici yan etkisi oldu mu? 18/16 4/2 0/2 1/- 1/- 0,699<br />

4) Benzer durumda aynı ilacın kullanılmasını ister misiniz? 2/- -/2 -/- 2/9 20/9 0,019<br />

Hastaya sorulan sorular: Hiç Pek değil Biraz Oldukça Kesinlikle p<br />

1) İlaç seni uyuttu mu? -/- -/- -/2 8/8 16/10 0,135<br />

2) Sana <strong>yapılan</strong> tedaviyi hatırlıyor musun? 16/11 4/6 4/3 -/- -/- 0,550<br />

3) Uyandıktan sonra şikayetin oldu mu? 17/8 2/4 4/8 1/- -/- 0,072<br />

4) Benzer durumda aynı ilacın kullanılmasını ister misin? -/- -/- 1/3 3/7 20/10 0,020


25<br />

20<br />

15<br />

Ağrı (mm) 30<br />

10<br />

5<br />

0<br />

etomidat<br />

ilaç<br />

ketamin<br />

Şekil 22. Hastaların ağrı cet<strong>ve</strong>linde işaretleyerek tanımladıkları girişime bağlı ağrı değerleri.<br />

72


5. TARTIŞMA<br />

Gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyonlar, gelişmiş ülkelerde ise travma çocuk<br />

hastaların mortalite <strong>ve</strong> morbiditelerinde birinci sırada yer almaktadır. Ülkemiz her ne<br />

kadar gelişmekte olan ülkeler sınıfında görülse de kazalar <strong>ve</strong> yaralanmalar yetişkinleri<br />

olduğu kadar çocuk hastaları da etkilemekte, ciddi yaralanmalar, ağrılı, uzun <strong>ve</strong> masraflı<br />

tedavi süreçlerine <strong>ve</strong> hatta ölüme neden olmaktadır. Hemen her konuda olduğu gibi<br />

ülkemize ait gü<strong>ve</strong>nilir <strong>ve</strong> çok merkezli tıbbi istatistik bilgi <strong>ve</strong> bulgularımızın olmayışına<br />

rağmen günlük deneyimlerimiz çocuk hastaların travma nedenli hastane başvuruları<br />

hakkında kabaca bilgi <strong>ve</strong>rmektedir. Çalışmamızın yürütüldüğü dönem olan Aralık 2005-<br />

Ekim 2007 tarihleri arasında üni<strong>ve</strong>rsitemiz hastanesi çocuk acil servisine toplam 26.615<br />

hasta başvururken bunlardan 3089 tanesinin başvuru nedeni travma idi. Bu 3089 çocuk<br />

hastanın başvuru sebepleri trafik kazaları <strong>ve</strong> yüksekten düşmeye bağlı birçok organ <strong>ve</strong><br />

sistemi ilgilendiren genel beden travması, tek başına kafa, göz, <strong>ekstremite</strong><br />

yaralanmaları, <strong>ekstremite</strong> kopmaları <strong>ve</strong> yabancı cisim batmaları, cilt kesileri <strong>ve</strong> yanıkla<br />

birlikte travma şeklinde özetlenebilir. Sayılara bakıldığında travma nedeniyle olan<br />

başvurular tüm başvuruların kabaca dokuzda biri kadardır. Travma nedenli başvuruların<br />

fazlalığı göz önüne alındığında, özellikle ortopedik yaralanmalarda ağrı yakınması ile<br />

sıkça karşılaşılacağı öngörülebilir. Bu hastaların asıl yaralanmalarının <strong>tedavisi</strong> ile<br />

birlikte başvuru anındaki <strong>ve</strong> hastalara girişim yapılması gerekiyorsa buna bağlı<br />

ağrılarının da tedavi edilmesi gerekmektedir.<br />

1997-2000 yılları arasında Amerika’da <strong>yapılan</strong> bir değerlendirmede yetişkinlerin<br />

<strong>kapalı</strong> <strong>kırık</strong>ları <strong>için</strong> çocuklardan daha fazla analjezik aldıkları görülmüştür. 4 Üç ayrı acil<br />

serviste (çocuk acil uzmanlarının çalıştığı bir <strong>ve</strong> genel acil uzmanlarının çalıştığı iki ayrı<br />

acil servis) <strong>yapılan</strong> geriye dönük bir başka çalışmada, ciddi <strong>kırık</strong>la gelen çocuklardan<br />

üçte birinin ağrı <strong>için</strong> tedavi almadıkları görülüp, <strong>redüksiyon</strong> <strong>ve</strong> sabitleme işlemleri <strong>için</strong><br />

çocuk acil uzmanlarının (% 94) genel acil uzmanlarından (% 46) daha fazla sedoanaljezi<br />

yaptıkları ortaya çıkmıştır. 86 Ülkemiz acil servislerinde de durum farklı olmayıp<br />

yayınlanmış çalışma olmamakla birlikte günlük uygulamalara bakıldığında oranlar<br />

yetişkin <strong>ve</strong> çocuk hastalar <strong>için</strong> daha da düşük görülmektedir.<br />

Bizim çalışmamızda <strong>ekstremite</strong> kırığı nedeniyle hastanemiz acil servisine<br />

doğrudan <strong>ve</strong> Adana Devlet Hastanesi acil servisinden yönlendirilerek başvuran 7-18 yaş<br />

73


arasındaki çocuklardan <strong>kapalı</strong> <strong>kırık</strong>/<strong>çıkık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u yapılması tasarlanan hastalar iki<br />

gruba ayrılıp gruplardan birine sedasyon <strong>için</strong> etomidat diğerine ketamin <strong>ve</strong>rildi.<br />

Etomidatın analjezik etkisi olmadığı <strong>için</strong> etomidat alan hastalar beraberinde fentanil de<br />

aldılar. Bugüne kadar yayınlanan sedoanaljezi çalışmaları arasında, etomidat <strong>ve</strong><br />

ketaminin karşılaştırıldığı ileriye dönük çalışma olmayıp, bizim çalışmamız yayınlanmış<br />

ilk çalışma olarak görülmektedir. Literatürde etomidatla ilgili az sayıda sedoanaljezi<br />

yayını olup bunlar çoğunlukla geriye dönük dosya taramaları şeklindedir. Yine az<br />

sayıda çalışma ileriye dönük tasarlanarak etomidatla diğer sedatifleri karşılaştırırken,<br />

çoğu yayın ise ketamin, midazolam, propofol <strong>ve</strong> bunlarla birlikte <strong>ve</strong>rilen fentanil <strong>ve</strong>ya<br />

morfini karşılaştırmaktadır. 61<br />

Çalışmamızda yer alan 44 hastadan 36 tanesi (%81,8) erkekti. Ortopedik<br />

yaralanma nedeniyle acil servise başvuran 0-16 yaş arasındaki Çin’li çoçuk hastalarda<br />

Cheng <strong>ve</strong> arkadaşları (ark.) tarafından aynı klinikte yürütülen, birinde 3.413 <strong>ekstremite</strong><br />

kırığı olan 3.350 çocuk hastanın <strong>ve</strong>rilerinin derlendiği 5 yıllık, diğerinde 6.493<br />

<strong>ekstremite</strong> kırığı olan 6.389 çocuk hastanın <strong>ve</strong>rilerinin derlendiği 10 yıllık iki geriye<br />

dönük çalışmada 87,88 toplam erkek/kız oranı 2,7:1 <strong>ve</strong> aynı oran ergenlerde 4,9-5,5:1<br />

olarak bildirilmiş olup bu oran bizim çalışmamızda 4,5:1 olarak bulundu. Hasta sayımız<br />

karşılaştırdığımız bu çalışmalardakinden çok düşük, çalışma yöntemleri <strong>ve</strong> hasta seçimi<br />

farklı olmakla birlikte, 7-18 yaş arası hastaları değerlendirdiğimiz <strong>için</strong> Çin <strong>ve</strong>rilerindeki<br />

ergen toplulukla karşılaştırdığımızda erkek/kız oranlarının benzer olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Hastalarımızın 3 (% 6,8) tanesine <strong>çıkık</strong>, 41 tanesine <strong>kırık</strong> nedeniyle <strong>redüksiyon</strong><br />

yapıldı. Çalışmamızda ön kol <strong>kırık</strong>ları en sık görülen <strong>kırık</strong>tı. Radius kırığı olan 25 (%<br />

60,8) hastadan 17’sinde (% 41,4) ön kol çift kemik kırığı, 7’sinde (% 17,0) tek radius<br />

kırığı, 1’inde (% 2,4) ise hem sol hem sağ radius kırığı vardı. Yine Cheng <strong>ve</strong> ark. 87,88<br />

çalışmalarına bakıldığında, ön kol kırığı ilkinde % 36,51 (distal radius kırığı % 19,87,<br />

ön kol şaft kırığı % 16,64), ikincisinde % 35,1 (distal radius kırığı % 20,2, ön kol şaft<br />

kırığı % 14,9) bulunmuştur <strong>ve</strong> Çin’li çocukların en sık <strong>kırık</strong>ları distal radius <strong>ve</strong> ön kol<br />

şaft <strong>kırık</strong>ları olarak bildirilmiştir. Amerika’nın bu konudaki istatistiklerine göre ise 1997<br />

yılında ortopedik travma nedeniyle başvuran 84.000 çocuk hastanın <strong>ve</strong>rilerinde femur<br />

<strong>kırık</strong>ları % 21,7 ile en sık görülen <strong>kırık</strong>lar olarak bildirilmekte iken tibia <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya fibula<br />

kırığı % 21,5, humerus kırığı % 17,0, radius <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya ulna kırığı % 14,8 <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral<br />

74


<strong>kırık</strong>lar % 5,2 oranları ile daha az görülmektedir. 89 Ward <strong>ve</strong> Rihn tarafından<br />

gerçekleştirilen benzer bir taramada Temmuz 2004-Haziran 2005 tarihleri arasında<br />

Amerika’da 36.000’den fazla hastanın <strong>ve</strong>rileri incelendiğinde en sık görülen <strong>kırık</strong>lar,<br />

distal radius (% 23), önkol (% 14), tibia (% 13) <strong>ve</strong> dirsek (% 10) olarak bildirilmiştir.<br />

Bizim çalışmamızda ikinci sıklıkta olan tibia kırığı 11 (% 26,7) hastada vardı <strong>ve</strong><br />

bunların 8’i (% 19,5) tibia <strong>ve</strong> fibulanın birlikte kırığı, 3’ü (% 7,2) tek tibia kırığı<br />

şeklinde idi. 90 Cheng <strong>ve</strong> ark.’ın çalışmasında tibial şaft kırığı % 11,92 oranında<br />

görülmüştür. Çalışmamızda görülen diğer <strong>kırık</strong>lar; 2 (% 4,8) humerus kırığı, 3 (% 7,2)<br />

olekranon kırığı <strong>ve</strong> 1(% 2,4) elde 5. parmakta basis kırığı şeklinde idi. 87,88<br />

Çalışmamızda kırığı olan 41 hastadan 32 (% 78) tanesinde <strong>kapalı</strong> <strong>kırık</strong>, 9 (% 22)<br />

tanesinde açık <strong>kırık</strong> vardı. Açık kırığı olan tüm hastalar acil serviste sabitleme <strong>için</strong><br />

<strong>yapılan</strong> başarılı <strong>redüksiyon</strong>un ardından cerrahi açık <strong>redüksiyon</strong> <strong>için</strong> yatırıldı.<br />

Çalışmamızda yer alan 29 (% 66,0) hastanın (2 hastaya <strong>çıkık</strong>, 27 hastaya <strong>kırık</strong> <strong>tedavisi</strong><br />

<strong>için</strong>) <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong>ları acil serviste başarı ile yapılarak taburcu edildi, 14 (% 31,8)<br />

hasta yine <strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong>ları acil serviste başarılı şekilde yapılarak (1 hastanın çıkığı<br />

vardı) ileri bakım, takip <strong>ve</strong> cerrahi sabitleme işlemleri <strong>için</strong> yatırıldı, 1 (% 2,2) hasta ise<br />

<strong>kapalı</strong> <strong>redüksiyon</strong> başarısızlığı nedeniyle cerrahi tedavi <strong>için</strong> yatırıldı. Hastalarımızın<br />

açık <strong>redüksiyon</strong> gerektiren yaralanmalarının oranı % 34,0 iken (toplam 15 hasta) Cheng<br />

<strong>ve</strong> ark. çalışmasında bu oran ergenlerde %33,95 olarak bildirilmektedir. 87,88 Yine Ward<br />

<strong>ve</strong> Rihn’in çalışmalarına göre açık <strong>redüksiyon</strong> oranı %16 olarak bildirilmektedir. 90<br />

Çalışmamızda yer alan hastalar ağrılı işlemler <strong>için</strong> <strong>ve</strong>rilen sedatif <strong>ve</strong> analjezik ilaç<br />

miktarı yönünden incelendiğinde girişim <strong>için</strong> yeterli sedasyon sağlayan ortalama ilaç<br />

dozları etomidat <strong>için</strong> 0,25 mg/kg, ketamin <strong>için</strong> 1,25 mg/kg <strong>ve</strong> fentanil <strong>için</strong> 1,30 mcg/kg<br />

şeklinde bulunmuştur.<br />

Ketamin ile <strong>yapılan</strong> sedoanaljezi çalışmalarında ilacın istenen sedasyon seviyesini<br />

sağlayan en düşük dozları, küçük değişimler göstermekle birlikte, bizim çalışmamızda<br />

bulunana yakın miktarlar olarak bildirilmiştir. Green <strong>ve</strong> ark. üçüncü basamak bir<br />

hastanenin çocuk yoğun bakım ünitesinde geriye dönük olarak gerçekleştirilip ASA<br />

sınıfı III, IV <strong>ve</strong> V olan 332 hastanın 5 yıllık <strong>ve</strong>rilerinin derlendiği bir sedoanaljezi<br />

çalışmasında kullanılan ketamin dozlarının ortanca değeri 1,02 mg/kg (0,92-1,25)<br />

olarak bildirilmiştir. 76 Acil serviste <strong>ve</strong> <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u <strong>için</strong> sedoanaljezi sağlamak<br />

amacıyla kullanılan ketaminin gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> etkinliğinin araştırıldığı bir çalışmada<br />

75


McCarty <strong>ve</strong> ark. 91 ketamini iv yol ile 2 mg/kg dozda <strong>ve</strong>rerek 99 çocukta <strong>redüksiyon</strong> <strong>için</strong><br />

yeterli sedasyon <strong>ve</strong> analjezi sağlamışlardır. Aynı çalışmada yer alan 15 hastaya ketamin<br />

im yolla <strong>ve</strong>rilmiş <strong>ve</strong> toplam 114 çocuk hasta <strong>için</strong>de 13 tanesine <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u bittiği<br />

halde atel/alçı işlemi tamamlanamadığı <strong>için</strong> ek doz ketamin <strong>ve</strong>rilmesi gerektiği<br />

bildirilmiştir. Ketaminin 5-15 yaş arasındaki 260 çocukta ortopedik <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u<br />

<strong>için</strong> sedoanaljezi sağlamak üzere fentanil ile karşılaştırıldığı bir başka çalışmada<br />

Kennedy <strong>ve</strong> ark. 92 tüm hastalara anksiyolitik <strong>ve</strong> amnestik olarak 0,15±0,07 mg/kg<br />

midazolam <strong>ve</strong>rdikten sonra 1,05±0,52 mg/kg ketaminin ağrılı işleme başlamak <strong>için</strong><br />

yeterli sedasyon yaptığını göstermişlerdir. Aynı çalışmada ketaminle karşılaştırılan<br />

fentanilin yeterli olduğu bildirilen dozu ise 1,6±0,66 μg/kg olarak görülmektedir. Bizim<br />

çalışmamızda etomidatın analjezik etkisi olmadığı <strong>için</strong> Grup 1’deki tüm hastalarda<br />

analjezik olarak fentanil kullanılmış olup sözü geçen yayınlarda bildirilene benzer<br />

miktarlarda kullanıldığı görülmektedir. Etomidat ile <strong>yapılan</strong> çok sayıda çalışma acil<br />

serviste değil, ameliyathane <strong>ve</strong> yoğun bakımlarda entübasyon, kardiyo<strong>ve</strong>rsiyon <strong>ve</strong>ya<br />

girişimsel/tanısal işlemlere yönelik kullanım alanları konusunda olup 93 ilaca <strong>ve</strong> acil<br />

servis hastalarında kullanımına son 10 yıl <strong>için</strong>de ilgi <strong>ve</strong> önem <strong>ve</strong>rilmiştir. 37 Dickinson<br />

<strong>ve</strong> ark. 62 yayınladığı geriye dönük dosya taraması <strong>ve</strong>rilerine dayanan bir çalışmada <strong>kırık</strong><br />

<strong>redüksiyon</strong>u <strong>için</strong> sedasyon <strong>yapılan</strong> 53 çocuk hastada kullanılan başlangıç etomidat dozu<br />

0,2 mg/kg (0,1-0,4 mg/kg arasında) iken ortalama etomidat dozu 0,24 mg/kg (0,13-0,52<br />

mg/kg arasında) <strong>ve</strong> ortalama fentanil dozu 1,8 mcg/kg idi. Ancak fentanil alan sadece<br />

iki hasta vardı <strong>ve</strong> kalan 51 hasta analjezik olarak morfin almıştı. Falk <strong>ve</strong> Zed tarafından<br />

derlenen 3 gözlemsel <strong>ve</strong> 5 ileriye dönük, rastgele <strong>ve</strong> kontrollü çalışmanın sonuçlarına<br />

göre İSA <strong>için</strong> kullanılan etomidat dozu 0,15-0,22 mg/kg arasında değişmektedir. 68 Acil<br />

serviste İSA <strong>için</strong> etomidat kullanımı hakkındaki Vinson <strong>ve</strong> Bradbury’ye 64 ait geriye<br />

dönük bir çalışmada 6-93 yaş arasındaki hastalara <strong>ve</strong>rilen etomidatın ortalama dozu 0,2<br />

mg/kg olarak bildirilmiştir. Di Liddo <strong>ve</strong> ark. 94 tarafından yayınlanan 2-18 yaş arasında<br />

ortopedik yaralanması olan çocuklarda <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>unda sedasyon <strong>için</strong> midazolam<br />

ile etomidatın karşılaştırıldığı bir çalışmada ise etomidat <strong>ve</strong>rilen 50 hastadan 46 (% 92)<br />

tanesinde 0,2 mg/kg etomidat ile <strong>redüksiyon</strong> <strong>için</strong> yeterli sedasyon sağlandığı<br />

bildirilmiştir.<br />

Çalışmamızda yer alan hastaların ortalama açlık süreleri 4,1±3,0 saat iken bu süre<br />

Grup 1 <strong>için</strong> 4,3±3,8 saat <strong>ve</strong> Grup 2 <strong>için</strong> 3,8±2,5 saatti. En geç yemek yiyen hastanın<br />

76


açlık süresi Grup 1’de 1,1 saat, Grup 2’de 1,5 saatti <strong>ve</strong> gruplar arasında açlık süresi<br />

açısından fark yoktu (p


Hoffman <strong>ve</strong> ark. 96 960 çocukta AAP açlık rehberlerine uyarak sedasyon yapıldığında<br />

sedasyona bağlı toplam sorun <strong>ve</strong> artsorunların sayısının azalmamakla birlikte uygun<br />

açlığı olan bebeklerde sedasyon başarısının düştüğü <strong>ve</strong> “aç” bebek <strong>ve</strong> çocukların<br />

sedasyonunun daha zor sağlandığını bildirmişlerdir.<br />

Çalışmamızın birincil amacı ortopedik girişim <strong>için</strong> sedoanaljezi <strong>yapılan</strong> çocuk<br />

hastalarda kullanılan ilaçların indüksiyon <strong>ve</strong> uyanma süreleri ile hastaların acil serviste<br />

kalış sürelerine etkilerini karşılaştırmaktı. Grup 1’deki hastaların indüksiyon sürelerinin<br />

ortalaması 4,3±1,0 dk., ortancası 4 dk. (2-7 dk. arasında); Grup 2’deki hastaların<br />

ortalaması 2,2±1,6 dk., ortancası 2 dk. (1-8 dk. arasında) idi <strong>ve</strong> ketamin alan hastalar<br />

istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha kısa sürede ağrılı girişimin mümkün<br />

olduğu sedasyon seviyesine (Ramsay skoru 4) ulaştı (p0,05) (Tablo 21 <strong>ve</strong> Şekil 13). Etomidat alan hastaların % 50’si,<br />

ketamin alan hastaların ise % 70’i Ramsay skor 5’e ulaşmışlardı. Ramsay skoru 6 olan<br />

hastaların oranı etomidat grubunda % 33,3, ketamin grubunda ise % 25 idi (Şekil 14).<br />

Ramsay skorunun 6 olması sedasyonun genel anesteziye dönüşebileceğinin akılda<br />

tutulmasını gerektirmektedir. Ketamin alan hastalardan 3 tanesi <strong>ve</strong> etomidat alan<br />

hastalardan 1 tanesi ardışık iki değerlendirilmelerinde Ramsay skoru 6 bulunup derin<br />

sedasyona girdiler <strong>ve</strong> bunlardan ketamin grubundaki bir tanesi iki doz ilaç aldıktan<br />

sonra ardışık 4 takipte derin sedasyonda kaldı. Bu hastada O2 saturasyon düşüklüğü ya<br />

da solunum baskılanması görülmedi. Diğer 3 hastanın ketamin grubundaki biri hariç<br />

diğer ikisi de ikişer doz sedatif alıp <strong>ve</strong> bu ikisinde de O2 saturasyon düşüklüğü görüldü.<br />

Ketaminin etkisi enjeksiyonu ile birlikte 1 dakika <strong>için</strong>de başlayıp 15-30 dk. sürerken<br />

etomidatın 15-45 saniye gibi kısa bir sürede etkisini gösterip 3-12 dk. devam ettiği göz<br />

önüne alınırsa etomidat grubunun indüksiyon süresinin ketamin grubundakinden daha<br />

düşük olması beklenirken yüksek çıkması düşündürücüdür. Çalışmamızda hastaların<br />

sedasyon skorlarını yaşamsal bulguları gibi işlemden önce (0. dk), sedasyon yapıcı<br />

ilacın <strong>ve</strong>rilmesini takiben 2. dakikada, 5. dakikada <strong>ve</strong> sonra 5’er dakika aralıklarla<br />

78


değerlendirdiğimiz <strong>için</strong> etomidatın hızlı başlayıp 3 dakika gibi kısa süren etkisi<br />

nedeniyle iki değerlendirme anı arasında yakalayamadığımız derin sedasyon aşamaları<br />

geçirilmiş olabilir. Elektroensefalografi gibi sedasyonu objektif olarak sürekli<br />

değerlendirebilen bir yöntem kullanmadığımız <strong>için</strong> hastanın saniyelerle değişen bilinç<br />

durumu fark edilememiş olabilir. Di Liddo <strong>ve</strong> ark. 94 etomidat ile midazolamı<br />

karşılaştırdıkları çalışmada <strong>kırık</strong> <strong>redüksiyon</strong>u gereken çocuklarda bizim çalışmamızdaki<br />

gibi Ramsay 4 kabul edilen ağrılı girişime olanak sağlayacak sedasyon seviyesine 0,2<br />

mg/kg etomidat ile 50 çocuktan yeterli sedasyon sağlanabilen 46’sında 2 dakikada<br />

(ortanca değer) ulaştıklarını bildirmiştir. Bu çocukların uyanma sürelerinin ortanca<br />

değeri ise 11,8 dk. olarak bildirilmiştir. Ruth <strong>ve</strong> ark. çalışmalarında 69 etomidat ile<br />

<strong>yapılan</strong> sedasyondan ortalama uyanma zamanı 12,6±10 dakika iken Vinson <strong>ve</strong><br />

Bradbury’nin çalışmalarında 64 17,0±10,1 dakika olarak bildirilmiştir. Bizim<br />

çalışmamızda ise etomidat grubunun ortalama uyanma süresi 15,8±7,7 dk. (ortanca<br />

değer 15 dakika, aralık 6-35) idi. Ketamin grubunda ise ortalama uyanma süresi<br />

20,7±10,8 dk. (ortanca değer 17,5 dakika, aralık 5-50) idi. Priestley <strong>ve</strong> ark. 75 tarafından<br />

acil serviste ağrılı girişimler öncesinde ketamin <strong>ve</strong>rilerek sedasyonları <strong>yapılan</strong> 28<br />

çocuğun değerlendirildiği çalışmada iv <strong>ve</strong>rildiğinde (hastaların yarısı iv, yarısı im<br />

ketamin almış) 1-1,5 mg/kg ketaminin 2 dk.’da (1-4 dk. aralığında) yeterli sedasyon<br />

sağladığı bildirilmiş, ancak hastaların ne kadar süre uyuduğu belirtilmemiştir.<br />

Ketaminin tek başına kullanıldığı değişik çalışmalarda uyanma zamanı 25 dakika 97 ile<br />

58 dakika 98 arasında olarak bildirilmiştir. Yine Priestley <strong>ve</strong> ark. 75 çalışmalarında<br />

hastalara <strong>yapılan</strong> girişimlerin sürelerini 12,4 dk (2-26 dk. aralığında), taburcu olma<br />

sürelerini ise 93,9 dk (67-145 dk. aralığında) olarak bildirmiştir. Bizim çalışmamızda<br />

ise ketamin grubundaki hastalara <strong>yapılan</strong> girişimlerin ortalama süreleri 10,6±5,2 dk.<br />

(ortancası 9,5 dk., 5-25 dk. aralığında), etomidat grubunda ise 9,4±4,5 dk. (ortancası 8,5<br />

dk., 2-20 dk. aralığında) idi. Hastaların uyanma süreleri <strong>ve</strong> girişim süreleri arasında<br />

gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Ancak hastaların<br />

uyanma sürelerinin diğer çalışmalarla karşılaştırılması değil çalışmamızdaki iki grup<br />

arasında karşılaştırılmaları daha doğru olacaktır çünkü çalışmamızda yer alan tüm<br />

hastalar tek doz ilaç almamıştı. Etomidat alan hastaların % 45,8’i, ketamin alan<br />

hastaların ise % 35’i ek doz ilaç gerektirmiştir. Etomidat alan Grup 1’de 13 (% 54,2)<br />

hastada, ketamin alan Grup 2’de 13 (% 65) hastada tek doz ilaçla girişimleri<br />

79


tamamlanacak şekilde sedasyon sağlanırken Grup 1’de 9 (%37,5) hastaya 2 doz, 2 (%<br />

8,3) hastaya 3 doz ilaç <strong>ve</strong>rmek gerekmiştir. Grup 2’de ise 4 (% 20) hastaya 2 doz, 3 (%<br />

15) hastaya 3 doz ilaç <strong>ve</strong>rmek gerekmiştir. İlaçların ek doz gereksinimleri gruplar<br />

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermemektedir (p>0,05). Şekil 21<br />

hastalara uygulanan ilaçların doz sayılarını göstermektedir. Etomidat ile <strong>yapılan</strong><br />

Dickinson <strong>ve</strong> ark. 62 çalışmasında da ek doz ilaç uygulanmış <strong>ve</strong> 53 hastadan 13 tanesinde<br />

(%24,5) <strong>redüksiyon</strong> süresince yeterli sedasyon sağlanamadığı <strong>için</strong> ek ilaç dozu gerektiği<br />

bildirilmiştir. Bu çalışmadaki hastaların ortalama taburculuk süreleri 33(% 62,5) hasta<br />

<strong>için</strong> 94 dakika iken 18 hasta nörovasküler izlem <strong>için</strong>, 5 hasta cerrahi tedavi <strong>için</strong> <strong>ve</strong> bir<br />

hasta uzamış sedasyon takibi <strong>için</strong> yatırılmıştı. Dickinson <strong>ve</strong> ark. 62 çalışmasında<br />

taburculuk süresi etomidatın ilk enjeksiyonundan taburcu olana kadar geçen süre olarak<br />

tanımlanmıştır. Bizim çalışmamızda ise hastanın acil servise başvurmasından taburcu<br />

olana kadar geçen süre olarak tanımlanmıştır. Bu süre <strong>için</strong>de hastanın fizik bakısı,<br />

tetkik, tedavi <strong>ve</strong> izlem sürelerinin yanı sıra ortopedi uzmanını bekleme süresi, acilden<br />

çıkmak <strong>için</strong> (taburculuk, hastaneye yatış ya da ameliyathaneye alınma <strong>için</strong>) bekledikleri<br />

süreler de bulunmaktadır <strong>ve</strong> her biri Tablo 20’de ayrı ayrı özetlenmiştir. Çalışmamızda<br />

etomidat alan hastaların acilde kalış sürelerinin ortalaması 145,5±63,3 dk. (ortanca<br />

değer 140 dk., aralık 40-370), ketamin alan hastalarda ise 196,5±141,6 dk. (ortanca<br />

değer 17,5 dakika, aralık 5-50) idi. Hastaların sedasyon sonrası takip sürelerine<br />

bakıldığında (bu süre hastaların gü<strong>ve</strong>nle taburcu olabileceğine karar <strong>ve</strong>rilen zamanı<br />

gösterir) etomidat alan hastaların takip sürelerinin ortalaması 39,7±15,2 dk. (ortanca<br />

değer 40 dk., aralık 15-65), ketamin alan hastalarda ise 41,4±15,0 dk. (ortanca değer 45<br />

dakika, aralık 15-75) idi <strong>ve</strong> aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu<br />

(p>0,05). Hastaların daha önce özetlenen uyanma süreleri de göz önüne alındığında,<br />

etomidat grubunda yer alan bir hasta ortalama 15,8 dk.’da uyanıp ortalama 39,7 dk.<br />

takip edildikten sonra taburcu olabilecek hale 1 saatten daha kısa zamanda gelebilirken<br />

bu gruptaki hastaların acil serviste ortalama bekleme sürelerinin 2,5 saate yakın olması,<br />

hatta hastalardan birinin 6 saatten fazla beklemesi hastanemiz acil servisinde bu<br />

hastaların gereğinden çok fazla tutulduklarını göstermektedir. Tablo 20’ye bakıldığında<br />

hastaların sedasyon öncesi <strong>ve</strong> yeterli izlem sürelerini doldurduktan sonra uzun süreler<br />

boyunca acil serviste gereksiz yere bekledikleri görülmektedir. Hastaların bekleme<br />

nedenleri kimi zaman başka kliniklere tıbbi danışma <strong>ve</strong> başka hekimleri bekleme, kimi<br />

80


zaman hastane kayıt-onay-malzeme temini-çıkış işlemleri, kimi zaman yatacak yatak ya<br />

da ameliyathane odasının boşalmasını bekleme olarak görülmektedir.<br />

Hastalarımızdan hiçbirinde sedasyon başarısızlığı görülmezken <strong>redüksiyon</strong>un tek<br />

girişimde sağlandığı hastalar toplam hastaların %93,2’si (41 hasta) idi. Yirmidört<br />

hastadan oluşan <strong>ve</strong> etomidat alan Grup 1’de 22 hastada (%91,6) <strong>redüksiyon</strong> tek<br />

girişimde başarılmıştı. Etomidat grubunda yer alan 1 (% 4,2) hastada ikinci girişimde<br />

<strong>redüksiyon</strong> sağlanabildi, tibia-fibula <strong>kapalı</strong> ayrışmış kırığı olan 1 (% 4,2) hastada<br />

<strong>redüksiyon</strong> başarısız oldu <strong>ve</strong> hasta ameliyat <strong>için</strong> yatırıldı. Grup 2’de ise 19 (% 95)<br />

hastada ilk denemede, 1 (% 5) hastada ise ikinci denemede <strong>redüksiyon</strong> sağlandı.<br />

McCarty <strong>ve</strong> ark.’ın 91 çalışmasında yer alan 114 hastadan 3 (% 2,6) tanesinde ketamin ile<br />

yeterli sedasyon sağlanabilmesine rağmen <strong>redüksiyon</strong> başarısızlığı bildirilmiştir.<br />

Dickinson <strong>ve</strong> ark. 62 çalışmalarında etomidat ile <strong>redüksiyon</strong> başarısını % 83 olarak<br />

bildirirken Di Liddo <strong>ve</strong> ark. 94 yayınladıkları etomidat çalışmasında ise <strong>redüksiyon</strong>un 50<br />

hastadan 27’sinde (% 54) ilk denemede <strong>ve</strong> 48 (% 96) tanesinde sonraki denemelerle<br />

başarıldığı bildirilmiştir.<br />

Hastalarımızdan 14 (%31,8 )’ünde toplam 22 yan etki görüldü. Toplam yan etki<br />

sayımız Pena <strong>ve</strong> Krauss 99 tarafından 1180 çocukta 27 (% 2,3) yan etki <strong>ve</strong> 5 (% 0,4)<br />

kusmanın bildirildiği çalışmadan çok daha yüksekti. Pena <strong>ve</strong> Krauss 99 ile aynı klinikte<br />

yürütülen Agrawal <strong>ve</strong> ark. 46 çalışmasındaki yan etki sıklığı da daha fazla olarak, 1014<br />

hastadan 68’inde 77 yan etki şeklinde bildirilmiştir. Çalışmamızda Grup 1’de yer alan<br />

24 hastadan 9 tanesinde (% 37,5) yan etki görülüp bunlar; 2 (% 8,3) hastada bulantı, 5<br />

(% 20,8) hastada O2 saturasyonunda düşüklük, 5 (% 20,8) hastada miyoklonus <strong>ve</strong> 2 (%<br />

8,3) hastada enjeksiyon yerinde ağrı şeklinde idi. O2 saturasyonu düşük olan hastalara<br />

baş-boyunlarına pozisyon <strong>ve</strong>rilip burundan O2 solutularak durumları düzeltilmiş,<br />

hiçbirinde solunum desteği gerekmemiştir. McDowall <strong>ve</strong> ark. 100 971 çocuk onkoloji<br />

hastasının ketamin, propofol <strong>ve</strong> etomidat ile anestezi deneyimlerini özetlediği geriye<br />

dönük çalışmalarında, etomidata bağlı ortaya çıkan yan etkiler % 10 kusma, % 4<br />

gerginlik, % 2 O2 saturasyonunda düşüklük, % 18 miyoklonus olarak bildirilmiştir.<br />

Dickinson <strong>ve</strong> ark. 62 çalışmasında birer hastada bulantı, hipotansiyonla birlikte taşikardi<br />

<strong>ve</strong> uzamış sedasyon dışında yan etki bildirilmeyip bunlar önemsiz olarak yorumlanmış,<br />

hipotansiyon <strong>ve</strong> taşikardi etomidatla birlikte <strong>ve</strong>rilen morfine, uzamış sedasyon ise<br />

hastanın ardı ardına midazolam, etomidat <strong>ve</strong> ketamin almış olmasına bağlanmıştır. Ruth<br />

81


<strong>ve</strong> ark. 69 hastaların yaşları <strong>ve</strong> O2 saturasyonları açıkça belirtilmemekle birlikte<br />

çalışmalarında yer alan % 10 hastanın O2 saturasyonu düşük bulunup, bunların hepsinin<br />

etomidatla birlikte opyat aldığını bildirirken Levine <strong>ve</strong> ark. 101 çalışmasında O2<br />

saturasyonunda düşüklük sıklığının daha yüksek görülerek 78 hastadan 10 (% 13)<br />

tanesinin O2 desteğine, bunlardan 5 tanesinin ise solunum desteğine gereksinim<br />

duyduğunu bildirmiştir. Di Liddo <strong>ve</strong> ark. 94 çalışmasında en sık görülen yan etki<br />

enjeksiyon yerinde ağrı olup 23 (% 46) hastada, miyoklonus 11 (% 22) hastada, O2<br />

saturasyonunda düşüklük 10 (% 20) hastada, bulantı 3 (% 6) hastada <strong>ve</strong> kusma 1 (% 2)<br />

hastada bildirilmiştir. Aynı çalışmada hastaların 48 saatlik izlemleri sırasında % 8<br />

oranında kusma bildirilmiştir. Etomidata bağlı miyoklonus iyi tanımlanmış <strong>ve</strong> diğer<br />

sedatif ilaçlarda olmayıp etomidata özel bir durumdur <strong>ve</strong> literatürde acil servis İSA<br />

uygulamalarında % 0-20 arasında bildirilmektedir. 102,103 Van Kaulen <strong>ve</strong> ark. 103<br />

tarafından bildirilen 3 olguda da olduğu gibi bizim hastalarımızın miyoklonusları 1<br />

dakikadan az sürede <strong>ve</strong> kendiliğinden geçti, beraberinde tüm hastaların O2<br />

saturasyonunda düşüklük oldu, hastalar hava yolları açılıp burun kanülü ile O2 <strong>ve</strong>rilerek<br />

düzeldi. Hiçbir hasta kusmadı, hipotansiyon ya da apne görülmedi.<br />

Grup 2’de yer alan 20 hastadan 5 tanesinde (% 25) yan etki görülüp bunlar; 1 (%<br />

4,2) hastada bulantı, 2 (% 10,0) hastada ürtiker, 1 (% 5,0) hastada sekresyon artışı, 1 (%<br />

5,0) hastada enjeksiyon yerinde ağrı <strong>ve</strong> 3 (% 15) hastada O2 saturasyonunda düşüklük<br />

şeklinde idi. Bazı hastalarda birden fazla yan etki görüldü. Hiçbir hastada kusma,<br />

solunum baskılanması, apne, mide içeriğinin aspirasyonu <strong>ve</strong> uyanma fenomeni<br />

görülmedi. O2 saturasyonunda düşüklük görülen 3 hastanın ikisinde O2 saturasyonu %<br />

93 <strong>ve</strong> birinde % 92’ye kadar düştü. McCarty <strong>ve</strong> ark. 91 ketamin ile yaptıkları çalışmada<br />

O2 saturasyonunda düşüklüğün % 0,02 oranında görüldüğü bildirilmektedir, ancak bu<br />

çalışmada O2 saturasyonunda düşüklük O2 saturasyonunun


hastalığı olanlarda apne <strong>ve</strong> solunum baskılanması görülebileceği bildirilmektedir.<br />

Ketamin ile <strong>yapılan</strong> diğer çalışmalardan 1997’de Dachs <strong>ve</strong> Innes 97 tarafından 30 hasta<br />

ile iv ketamin <strong>ve</strong>rilerek <strong>yapılan</strong> <strong>ve</strong> 2000’de Holloway <strong>ve</strong> ark. 107 tarafından 100 hastada<br />

im ketamin <strong>ve</strong>rilerek <strong>yapılan</strong> çalışmalarda hiç hava yolu sorunu olmadığı, Pena <strong>ve</strong><br />

Krauss 99 tarafından im <strong>ve</strong>ya iv ketamin <strong>ve</strong>rilen 180 hasta ile <strong>yapılan</strong> çalışmada 1<br />

laringospazm <strong>ve</strong> 2 O2 saturasyonunda düşüklük (O2 saturasyonunun


diyastolik kan basınçları ile nabız sayılarının sedasyon öncesi ölçülen değerlerinin Grup<br />

1’de daha yüksek, solunum sayıları <strong>ve</strong> sedasyon skorlarının ise Grup 2’de daha yüksek<br />

olduğu, bu farklardan da sistolik kan basıncı, solunum sayısı <strong>ve</strong> sedasyon skorlarının<br />

değerlerinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür (sırasıyla p=0,043, p=0,022,<br />

p=0,001). Hastaların yaşamsal bulgularının değerleri gruplar arasında istatistiksel olarak<br />

anlamlı farklılık göstermiş de olsa çocuklar <strong>için</strong> olağan değerlere sahip olmasından<br />

dolayı klinik anlamı olmadığı düşünülmektedir. Sistolik kan basıncının etomidat<br />

grubunda zaman ilerledikçe kendi <strong>için</strong>deki değişimi istatistiksel olarak anlamsız<br />

(p>0,05) olmakla birlikte hafif artış eğiliminde olduğu, 30. dk. ölçümünde ise ketamin<br />

grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha yüksek (p=0,012) olduğu<br />

görülmüştür (Tablo 26 <strong>ve</strong> Şekil 15). Ancak etomidat grubunun başlangıç sistolik kan<br />

basınçlarının ketamininkilerden daha yüksek olduğu <strong>ve</strong> zamanla değişmediği<br />

düşünüldüğünde bu farkın da klinik olarak anlamı olmadığı görülmektedir. Ketamin<br />

grubunun sistolik kan basıncı ölçümlerinde ise zaman ilerledikçe kendi <strong>için</strong>de<br />

istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde yükselme görülmüştür (p=0,001). Ketamin<br />

grubunda 2. dk.’da (enjeksiyondan sonraki 1. dakika <strong>için</strong>de) sistolik kan basıncı artıp<br />

15. dk. ölçümüne dek yüksek seyrederek daha sonra başlangıç değerine düşmüştür.<br />

Bununla birlikte her iki grupta ölçülen sistolik kan basınçları çocuklar <strong>için</strong> olağan<br />

sayılan değerler <strong>için</strong>de seyretmiştir. Ketaminin sempatomimetik etki ile kalp hızı, kan<br />

basıncı <strong>ve</strong> kalbin atım hacminde artış yaptığı bilinmektedir. 71 Ancak etomidatın böyle<br />

bir etkisinin olmadığı bildirilmiştir. 62-68 Bizim hastalarımızda ise etomidat ketaminden<br />

daha az olmakla birlikte kan basıncında yükselme yapmıştır. Ancak bu yükselmenin<br />

hastaların artık uyandığı, farkındalıklarının arttığı <strong>ve</strong> çevresel etmenlere bağlı gerginlik<br />

<strong>ve</strong> huzursuzluklarının sedasyon öncesi şekle yakın hale geldiği dönemlerde daha<br />

belirgin olduğu sistolik <strong>ve</strong> diyastolik kan basınçları ile sedasyon skorlarını özetleyen<br />

Şekil 15, 16 <strong>ve</strong> 20’nin eş zamanlı değerlendirilmesi ile görülebilmektedir. Benzer<br />

şekilde hastaların diyastolik kan basınçlarına bakıldığında her iki grupta da zaman<br />

<strong>için</strong>de yükselme <strong>ve</strong> düşmeler olmakla birlikte gruplar <strong>için</strong>de zamanla olan değişimleri<br />

<strong>ve</strong> gruplar arasındaki ölçüm farkları çocuklar <strong>için</strong> olağan sınırlarda seyrederek<br />

istatistiksel <strong>ve</strong> klinik olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Ketamin grubunda 2.<br />

dk.’dan itibaren diyastolik kan basıncı başlangıç değerine göre yükselip bu durum yine<br />

ilacın bilinen sempatomimetik etkinliğini düşündürmektedir (Tablo 27 <strong>ve</strong> Şekil 16).<br />

84


Hastaların nabız sayıları (Tablo 28 <strong>ve</strong> Şekil 17) ise kan basınçlarından farklı olarak her<br />

bir grupta zaman <strong>için</strong>de istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterecek şekilde değişip<br />

(Grup 1 <strong>için</strong> p=0,001, Grup 2 <strong>için</strong> p=0,002) 5. <strong>ve</strong> 10. dk. ölçümlerinde etomidat<br />

grubunda istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde düşük bulunmuştur (sırasıyla<br />

p=0,047 <strong>ve</strong> p=0,024). Ketaminle nabız sayısının artışı ilacın bilinen sempatomimetik<br />

etkisine bağlanabilirken özellikle 5. <strong>ve</strong> 10. dk.larda etomidatla olan nabız sayısındaki<br />

düşüş bu ölçüm anlarında Şekil 20’de de görülebileceği gibi etomidat grubunun en<br />

yüksek sedasyon skorlarına sahip olduğu yani hastaların en derin “uyudukları” anlarda<br />

ölçülen değerler olmalarına bağlanabilir. Ketamin alan hastaların nabız sayılarının önce<br />

ilaç etkisi ile yükseldiği ancak daha sonra azalarak başlangıç seviyelerinin altına<br />

düştüğü görülmekte, bu durumun ise ketaminin yaptığı sedasyonun daha uzun <strong>ve</strong> derin<br />

olmasından kaynaklandığını düşündürmektedir. Etomidat grubunda ise 10. dk.’ya kadar<br />

düştüğü görülen nabız sayılarının hastaların sedasyon skorlarının 3’ün altına inip<br />

uyanmaya <strong>ve</strong> çevresel farkındalıklarının artmaya başladıkları 15. dk.’dan sonra arttığı<br />

görülmüştür. Hastaların solunum sayılarında (Tablo 29 <strong>ve</strong> Şekil 18), her bir grubun<br />

kendi <strong>için</strong>deki zamanla değişimlerine bakıldığında, istatistiksel anlamlı farklılık<br />

olmayıp (p>0,05), 15. dk.’da etomidat grubunda istatistiksel olarak anlamlı (p=0,028),<br />

ancak klinik olarak anlamsız olacak şekilde düşüklük olduğu görülmüştür. Bu 15. dk.<br />

solunum sayısı ölçümündeki fark O2 saturasyonlarına yansımazken, etomidat grubunun<br />

5. dk. O2 saturasyonu ölçümünün ketamin grubundan istatistiksel olarak anlamlı şekilde<br />

düşük olduğu <strong>ve</strong> bu ölçümün etomidat grubunun en derin sedasyon anına denk geldiği<br />

görülmüştür (p=0,023). Benzer şekilde ketamin grubu <strong>için</strong> ise en düşük O2 saturasyonu<br />

en derin sedasyon anına denk gelen 2. dk.’da ölçülmüştür. Etomidat grubunda 5. dk.’da,<br />

ketamin grubunda 2. dk.’da en düşük O2 saturasyonları görülmesi <strong>ve</strong> sözkonusu<br />

zamanların o ilaçlar <strong>için</strong> en derin sedasyona denk gelmesi ilaçların solunum üzerine<br />

baskılayıcı etkinliklerinin de en yüksek olduğu zamanlar olması şeklinde yorumlanabilir<br />

(Tablo 30 <strong>ve</strong> Şekil 19). Her iki grubun kendi <strong>için</strong>deki O2 saturasyonu ölçümleri zaman<br />

<strong>için</strong>de istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde farklı sonuçlar <strong>ve</strong>rmiştir (Grup 1 <strong>için</strong><br />

p=0,035, Grup 2 <strong>için</strong> p=0,008). Vinson <strong>ve</strong> Bradbury’nin 64 etomidat çalışmalarında<br />

sistolik kan basınçları <strong>ve</strong> nabız sayılarının ilacın <strong>ve</strong>rilişini takip eden 5. <strong>ve</strong> 15.<br />

dakikalarda hafifçe arttığı, ancak beraber hipotansiyon yaptığı bilinen ilaçlar alan<br />

hastalarda hipotansiyon görüldüğü <strong>ve</strong> hastalara ilaç <strong>ve</strong>rilişini takiben 15. dakikada<br />

85


ölçülen O2 saturasyonlarının 1-2 birim düşük bulunduğu bildirilmekle birlikte bu<br />

değişimlerin hiçbiri klinik olarak anlamlı bulunmamıştır.<br />

Çalışmamızda hastalar uyandıktan <strong>ve</strong> sedasyon öncesi bilinç seviyesine döndükten<br />

sonra kendilerinin ifadesi ile şikayet varlıkları <strong>ve</strong> şikayet çeşitleri soruldu. Hastalardan<br />

Grup 1’de yer alan 8 (% 33,3) tanesi ile Grup 2’de yer alan 10 (% 50) tanesi<br />

şikayetlerinin olduğunu belirtti. Gruplar arasında şikayet varlığı açısından istatistiksel<br />

olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Hastaların bulantı, ağrı, baş dönmesi, kaşıntı <strong>ve</strong> çift<br />

görme şeklindeki şikayetleri Tablo 33’de özetlenmiştir. Tablo 24’de yer alan yan etkiler<br />

ile karşılaştırıldığında, ketamin alıp ürtikeri olan 2 hastadan bir tanesi kaşıntıdan<br />

yakınıyordu, uyandığında lezyonları solmuş olan diğerinin sedoanaljezi altında<br />

olmasından ötürü kaşıntı hissini duymamış ya da hatırlamıyor olduğu düşünüldü.<br />

Etomidat grubunda yer alıp kaşıntıdan yakınan 3 hastada burun kaşıntısı vardı, fentanil<br />

alan bu hastaların kaşıntıları fentanilin etkisine bağlandı. İlginç olarak etomidat<br />

grubundan 1 hasta çift görmeden yakındı, literatürde bu konuda bilgi bulunmamaktadır.<br />

Ağrı yakınması olan hastalardan etomidat grubunda 2, ketamin grubunda 1 tanesi<br />

enjeksiyon ağrısı, geri kalan hastalar ise <strong>kırık</strong> yerlerindeki ağrıdan söz ettiler. Etomidat<br />

grubunda miyoklonusu olan hiçbir hasta ağrıdan yakınmadı.<br />

Hasta, hasta yakınları <strong>ve</strong> ortopedik girişimi yapan uzmana işlemler <strong>ve</strong> ilaçlar ile<br />

ilgili sorulan sorulara <strong>ve</strong>rilen yanıtlarda gruplar arasında iki soru dışında farklılık yoktu.<br />

Etomidat alan hastalar <strong>ve</strong> yakınları benzer durumda ilacın tekrar kullanılmasını<br />

istediklerini belirterek soruya ketamin grubundan daha yüksek memnuniyeti gösterir<br />

şekilde yanıt <strong>ve</strong>rdiler. Hastalar 100 milimetre (mm) boyunda bir cet<strong>ve</strong>le işlemle ilgili<br />

hatırladıkları ağrılarını işaretlediler, Grup 1’de ortalama 6,95±10,09 mm [0,0(0,0-30,0)],<br />

Grup 2’de ortalama 8,75±6,12 mm [10,0(0,0-22,0)] idi. Değerler Şekil 22’de<br />

gösterildiği şekilde Grup 1’de istatistiksel olarak anlamlı şekilde az bulundu (p=0,042).<br />

Etomidat grubundaki hastalardan 9’unda (% 40,9) tek, 13’ünde (% 59,1) ikiden fazla<br />

kemik kırığı varken bu sayılar ketamin grubunda sırasıyla 7 (% 36,8) <strong>ve</strong> 12 (% 63,2) idi.<br />

Gruplar arasında <strong>kırık</strong> kemik sayısı yönünden fark yoktu (p>0,05). Hastaların<br />

ağrılarının <strong>kırık</strong> kemiklerinin sayısıyla orantılı olarak artacağı öngörülebilir. Kırık<br />

sayıları farklı olmamasına rağmen etomidat alan hastaların ağrılarını daha az olarak<br />

tanımlamaları ağrılarını daha az hatırlamalarına (etomidatın amnestik etkisine) ya da<br />

etomidatla birlikte <strong>ve</strong>rilen fentanilin iyi analjezi sağlamasına bağlanabilir. Aynı şekilde<br />

86


ketaminle daha az amnezi ya da daha az analjezi sağlanmış olabileceği de söylenebilir.<br />

Etomidat alan hasta <strong>ve</strong> yakınlarının benzer koşullarda aynı ilacın kullanılmasını<br />

isteyeceklerini belirtmeleri duyulan ağrılarını “daha az” olarak değerlendirmelerine<br />

bağlanabilir.<br />

87


6. SONUÇLAR<br />

1. Çalışmamızın gerçekleştirildiği Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil<br />

Tıp Birimine başvuran hastaların 1/9’unun başvuru nedeni travmadır.<br />

2. Çalışmamızda yer alan hastaların ortopedik yaralanmaları literatürde bildirilenlerle<br />

benzerlik göstererek 25 hasta (% 60,8) ile en çok ön kol <strong>kırık</strong>larıdır.<br />

3. Çalışmamızda yer alıp ortopedik yaralanma nedeniyle acil servise başvuran<br />

hastalarda erkek/kız oranı literatürde bildirilenlerle benzerlik gösterecek şekilde<br />

4,5:1’dir.<br />

4. Ketaminin indüksiyon süresi 2,2±1,6 dk. olup etomidatın 4,3±1,0 dk. olan<br />

indüksiyon süresinden daha kısadır yani ketamin alan hastalar ağrılı girişimin<br />

yapılmasına olanak <strong>ve</strong>recek sedasyon seviyesine daha erken ulaşmıştır (p0,05)<br />

etomidat alan hastalar daha fazla ek doza gereksinim duymuştur.<br />

6. Tek doz etomidatın etkisinin hızlı başlayıp ketaminden daha kısa sürdüğü<br />

7.<br />

bilinmektedir. Bu nedenle etomidatla istenen sedasyon seviyesine ancak ek<br />

dozlarla ulaşıldığından, ketaminle ulaşılandan daha geç olmuştur.<br />

Etomidat alan hastalarla ketamin alanların ulaştıkları en derin sedasyon skorları<br />

benzer (etomidat alanlarda 5,1±0,7, ketamin alanlarda 5,2±0,5) (p>0,05) ama bu<br />

değere ulaşmak <strong>için</strong> geçen zaman (etomidat alanlarda 6,0±2,8 dk., ketamin<br />

alanlarda 4,6±4,4 dk.) farklıdır. İndüksiyon sürelerine benzer şekilde en derin<br />

sedasyona ulaşılan zaman da ketamin grubu <strong>için</strong> daha erkendir <strong>ve</strong> fark istatistiksel<br />

olarak anlamlıdır (p=0,006).<br />

8. Etomidat <strong>ve</strong> ketaminin yaptıkları sedasyon süreleri arasında fark olup (etomidat<br />

alanlarda 15,8±7,7 dk., ketamin alanlarda 20,7±10,8 dk.) etomidat daha kısa süreli<br />

sedasyon yapmaktadır. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı olmasa da (p>0,05) bu<br />

durum hasta sayısının az olmasından kaynaklanıyor olabilir.<br />

9. Etomidat <strong>ve</strong> ketamin hastalara <strong>yapılan</strong> ortopedik girişim sürelerini<br />

etkilememektedir, hastalar arasında girişim süreleri açısından fark yoktur (p>0,05).<br />

88


10. Çalışma hastalarının sedasyon sonrası takip sürelerinde etomidat <strong>ve</strong> ketamin alan<br />

hastalar arasında fark yoktur (p>0,05). Hastaların sedasyon sonrası takip süreleri<br />

ilaçların etki süreleri ile ilişkili olsa da ilaç metabolizmasında kişisel farklılıklar,<br />

ilaçların birden çok doz <strong>ve</strong>rilerek etki sürelerinin artması gibi nedenlerle tahmin<br />

edilenden uzun olabilir.<br />

11. Ketamin alan hastalar taburcu olmak <strong>için</strong> etomidat alanlardan daha uzun süre<br />

beklemiş de olsalar (etomidat alanlar 23,3±38,0 dk., ketamin alanlar 56,6±93,5 dk.)<br />

(p=0,039), bu süre hekimin isteği <strong>ve</strong> tasarısı dışında ya da hastanın tıbbi durumu<br />

dışındaki nedenlere bağlı olduğundan klinik anlamı yoktur. Ancak hastanemizin<br />

bürokratik <strong>ve</strong> klinikler arası işlem hızının yavaş olduğunu göstermektedir.<br />

Hastaların acil serviste toplam kalış süreleri açısından gruplar arasında fark yoktur<br />

(p>0,05).<br />

12. Hastanemiz çocuk acil biriminde ortopedik travma hastaları tedavi <strong>ve</strong> takip<br />

işlemleri öncesi <strong>ve</strong> sonrasında, tedavilerine katkı sağlamayacak nedenlerle acil<br />

serviste uzun süre beklemektedir.<br />

13. Etomidat <strong>ve</strong> ketamin alan hastalarda <strong>redüksiyon</strong> başarısı açısından fark yoktur<br />

(p>0,05) .<br />

14. Ketamin literatürde de belirtildiği gibi sistolik <strong>ve</strong> diyastolik kan basıncında <strong>ve</strong><br />

nabız sayısında yükselme yapmıştır (sistolik <strong>ve</strong> diyastolik kan basınçları <strong>için</strong><br />

p>0,05, nabız içi p=0,001). Etomidat ise literatürde tersi vurgulansa da sistolik <strong>ve</strong><br />

diastolik kan basınçlarında istatistiksel olarak anlamsız olan bir yükselme yapmıştır<br />

(p>0,05). Ketaminle yükselen nabız sayısı sedasyon derinleştikçe azalarak<br />

başlangıç değerlerinin altına inmiştir, etomidatla ise nabız sayıları sedasyon altında<br />

iken başlangıç seviyesinin altına inmiş ama hastalar <strong>için</strong> yaşına uygun olağan değer<br />

aralığında kalmıştır.<br />

15. Etomidatın solunum sayısına etkisi yoktur (p>0,05). Ketamin alanlarda solunum<br />

sayısı zaman <strong>için</strong>de istatistiksel olarak anlamlı (p=0,018) ancak klinik olarak<br />

anlamsız değişiklik göstermiştir.<br />

16. Her iki ilaç da O2 saturasyonunu düşürmüş (etomidat alanlarda p=0,035, ketamin<br />

alanlarda p=0,008) olup bu düşmeler her bir ilaç grubu <strong>için</strong> o ilacın sedatif etkisinin<br />

en çok olduğu en derin sedasyon zamanlarına rastlamaktadır.<br />

17. İlaçların <strong>redüksiyon</strong> başarısına etkisi yoktur (p>0,05).<br />

89


18. Hastalarımızda literatürde bildirilenden daha fazla yan etki (% 31,8) görülmüştür,<br />

ancak hiçbiri mortalite ya da morbiditeye yol açmamıştır <strong>ve</strong> gruplar arasında yan<br />

etki sıklığı açısından istatistiksel olarak fark yoktur (p>0,05). Hiçbir hastaya<br />

entübasyon <strong>ve</strong>ya resüsitasyon yapılmamış <strong>ve</strong> solunum desteği <strong>ve</strong>rilmesi<br />

gerekmemiştir.<br />

19. Hastaların açlıkları sedasyon <strong>için</strong> önerilenden az da olsa (etomidat alanlarda<br />

4,3±3,8 saat, ketamin alanlarda 3,6±2,5 saat) hiçbir hastada kusma ya da mide<br />

içeriğinin aspirasyonu görülmemiştir.<br />

20. İlaçlar arasında hekim memnuniyeti açısından fark yoktur (p>0,05), ancak hasta <strong>ve</strong><br />

yakınları etomidattan daha fazla memnuniyeti gösterir şekilde benzer durumda<br />

etomidatın kullanılmasını daha yüksek kararlılıkla tercih edeceklerini (hasta<br />

yakınları <strong>için</strong> p=0,019 <strong>ve</strong> hastalar <strong>için</strong> p=0,020) belirtmiştir.<br />

21. Etomidatın amnestik etkisinin daha fazla olduğu söylenebilir çünkü hastaların<br />

hatırladıkları ağrının (etomidat alanlarda 6,95±10,09 mm, ketamin alanlarda<br />

8,75±6,12 mm) belirtilen değeri daha azdır (p=0,042). Bu durum aynı zamanda<br />

ketaminin analjezik etkisinin etomidatla birlikte <strong>ve</strong>rilen fentanilden daha az<br />

olmasından da kaynaklanıyor olabilir.<br />

90


7. ÖNERİLER<br />

1. Ortopedik yaralanması olup <strong>kırık</strong> <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya <strong>çıkık</strong> nedeniyle acil serviste <strong>kapalı</strong><br />

<strong>redüksiyon</strong> yapılması planlanan çocuk hastalara sedoanaljezi acil serviste <strong>ve</strong> acil<br />

hekimi tarafından gü<strong>ve</strong>nle uygulanabilir.<br />

2. Etomidat <strong>ve</strong> ketamin çocuk acil servisinde işlemsel sedasyon <strong>için</strong> gü<strong>ve</strong>nle<br />

kullanılabilir. Her iki ilaç da gü<strong>ve</strong>nli, yeterli <strong>ve</strong> etkin sedasyon sağlar.<br />

3. Etomidat ile yeterli sedasyon sağlansa da ketamin daha kısa indüksiyon süresi <strong>ve</strong><br />

daha uzun etki süresi nedeniyle <strong>redüksiyon</strong> işlemleri <strong>için</strong> tercih edilebilir. Çünkü tek<br />

başına <strong>redüksiyon</strong> değil sonrasında atelleme <strong>ve</strong> diğer sabitleme işlemleri <strong>için</strong> çocuk<br />

hastalarda daha uzun sedasyon gerekebilir.<br />

4. Sedoanaljezi <strong>yapılan</strong> hastaların yaşamsal bulguları yakından izlenmelidir.<br />

Sedoanaljezi yapacak hekim ilaçları, yan etkilerini, kullanılması <strong>ve</strong> kullanılmaması<br />

gereken durumları iyi bilmeli, başta solunumsal olmak üzere ortaya çıkabilecek <strong>ve</strong><br />

yaşamı tehdit edebilecek yan etkilere zamanında <strong>ve</strong> yeterli müdahale edebilecek<br />

beceri <strong>ve</strong> eğitime sahip olmalıdır.<br />

5. Hastanemiz acil servisinde travma nedeniyle başvuran hastaların acil serviste<br />

gereğinden uzun kalmalarını engellemek <strong>için</strong> acil travma ekibi oluşturulmalıdır.<br />

91


KAYNAKLAR<br />

1. Tanabe P,Buschmann M. A prospecti<strong>ve</strong> study of ED pain management practices and the<br />

patient’s perspecti<strong>ve</strong>. J Emerg Nurs 1999; 25:171-177.<br />

2. Cordell WH, Keene KK, Giles BK, Jones JB, Jones JH, Brizendine EJ. The high prevalence<br />

of pain in emergency medical care. Am J Emerg Med 2002; 20:165-169.<br />

3. Brown JC, Klein EJ, Lewis CW, Johnston BD, Cummings P. Emergency department<br />

analgesia for fracture pain. Ann Emerg Med 2003; 42:197-205.<br />

4. Alexander J, Manno M. Underuse of analgesia in <strong>ve</strong>ry young pediatric patients with isolated<br />

painful injuries.Ann Emerg Med 2003; 41:617-622.<br />

5. Kennedy RM, Luchmann JD. Pharmacological management of pain and anxiety during<br />

emergency procedures in children. Pediatr Drugs 2001; 3:337-54.<br />

6. Rockwood CA, Wilkins KE, Beaty JA. Fractures in children: sedation and analgesia in the<br />

child with a fracture. 4th Ed., Philadelphia (PA): Lippincot-Ra<strong>ve</strong>n, 1996.<br />

7. Krauss B, Zurakowski D. Sedation patterns in pediatric and general community hospital<br />

emergency departments. Pediatr Emerg Care 1998; 14:99-103.<br />

8. Brent A. The management of pain in the emergency department. Pediatr Clin North Am 2000;<br />

47:651-79.<br />

9. Taddio A, Katz J, Ilersich AL, Koren G. Effect of neonatal circumcision on pain response<br />

during subsequent routine vaccination. Lancet 1997; 349:599-603.<br />

10. Weissman SJ, Bernstein B, Shechter NL. Consequences of inadequate analgesia during painful<br />

procedures in children. Arch Pediatr Adolesc Med 1998; 152:147-149.<br />

11. MC Howes. Ketamine for paediatric sedation/analgesia in the emergency department. Emerg<br />

Med J 2004; 21:275-280.<br />

12. Merskey H, Albe-Fessard DG, Bonica JJ. Pain terms: A list with definitions and notes on<br />

usage: recommended by the IASP subcomittee on taxonomy. Pain 1979; 7:249-52.<br />

13. Visitainer MA, Wolfer JA. Psychological preparation for surgical pediatric patients: the effect<br />

on children’s and patent’s stress responses and adjusment. Pediatrics 1975; 56:187-2002.<br />

92


14. Coté CJ, Strafford MA. The Principles Of Pediatric Sedation. Reference Guide. Excerpta<br />

Medica Inc, Tufts Uni<strong>ve</strong>rsity School of Medicine, 1998.<br />

15. Sandler ES, Weyman C, Conner K, Reilly K, Dickson N, Luzins J, McGorray SP.<br />

Midazolam <strong>ve</strong>rsus fentanyl as premedication for painful procedures in children with cancer.<br />

Pediatrics 1992; 89:631-34.<br />

16. Friedman AG, Mulhern RK, Fairclough D, Ward PM, Baker D, Mirro J, Ri<strong>ve</strong>ra GK.<br />

Midazolam premedication for pediatric bone marrow aspiration and lumbar puncture. Med<br />

Pediatr Oncol 1991; 19:499-504.<br />

17. Sie<strong>ve</strong>rs TD, Yee JD, Foley ME, Blanding PJ, Berde CB. Midazolam for concious sedation<br />

during pediatric oncology procedures: safety and reco<strong>ve</strong>ry parameters. Pediatrics 1991; 88:1172-<br />

1179.<br />

18. Broennle AM, Cohen DE. Pediatric anesthesia and sedation. Curr Opin Pediatr 1993; 5:310-<br />

314.<br />

19. Maurice SC, O’Donnell JJ, Beattie TF. Emergency analgesia in the paediatric population. Part<br />

III: Non-pharmacological Measures of Pain Relief and Anxiolysis. Emerg Med J 2002; 19:195-<br />

197.<br />

20. Doyle E. Emergency analgesia in the paediatric population. Part IV: Paediatric Sedation in the<br />

Accident and Emergency Department: Pros and Cons. Emerg Med J 2002; 19:284-287.<br />

21. Spear RM. Deep sedation for radiological procedures in children: enough is enough. Paediatr<br />

Anaesth 1993; 3:325-327.<br />

22. Murphy MS. Sedation for invasi<strong>ve</strong> procedures in paediatrics. Arch Dis Child 1997; 77:281-286.<br />

23. Krauss B, Green SM. Sedation and analgesia for procedures in children. N Engl J Med 2000;<br />

342:938-945.<br />

24. Krauss B. Management of acute pain and anxiety in children undergoing procedures in the<br />

emergency department. Pediatr Emerg Care 2001; 17:115-122.<br />

25. The American Heart Association & The American Academy Of Pediatrics Pediatric Advanced<br />

Life Support Provider Manual., 2002.<br />

26. American Society of Anesthesiologists, Inc. Practice guidelines for sedation and analgesia by<br />

non-anesthesiologists. Anesthesiology 2002; 96:1004-1017.<br />

27. Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organizations. Hospital accreditation<br />

standards: standards for moderate and deep sedation and anesthesia (TX.2) Oakbrook Terrace<br />

(IL): Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organizations, 2002.<br />

93


28. Payne KA, Coetzee AR, Mattheyse FJ. Midazolam and amnesia in pediatric premedication.<br />

Acta Anaesthesiol Belg 1991; 42:101-105.<br />

29. Tolia V, Fleming SL, Kauffman RE. Randomized double-blind trial of midazolam and<br />

diazepam for endoscopic sedation in children. Dev Pharmacol Ther 1990; 14:141-147.<br />

30. Matsuno WC, Ota FS. Managing pediatric procedural pain and anxiety in the emergency<br />

department. Pediatric Emergency Medicine Practice: An Evidence Based Approach to Pediatric<br />

Emergency Medicine, EBMEDICINE.NET 2006 May; volume 3, number 5. Erişim:<br />

www.EBMedicine.net.<br />

31. Swafford LI, Allan D. Pain relief in the pediatric patient. Med Clin N Am 1968; 52:131-136.<br />

32. Aynsley-Green A, Ward Platt MP. Recent Advances Paediatric Pain 11 th Ed., Edinburgh:<br />

Churchill Livingstone, 1993.<br />

33. Purcell-Jones G, Dormon F, Sumner E. Paediatric anaesthetist’s perceptions of neonatal and<br />

infant pain. Pain 1988; 33:181-7.<br />

34. Simpson N, Finlay F. Acute pain management for children in A&E.[Lettter]. J Accid Emerg Med<br />

1997; 14:58.<br />

35. Schechter NL. The under treatment of pain in children: an o<strong>ve</strong>rview. Pediatr Clin N Am 1989;<br />

36:781-794.<br />

36. Shavit I, Hershman E. Management of children undergoing painful procedures in the emergency<br />

department by non-anesthesiologists. IMAJ 2004; 6:350-355.<br />

37. Maurice SC, O’Donnell JJ, Beattie TF. Emergency analgesia in the paediatric population. Part<br />

I: Current Practice and Perspecti<strong>ve</strong>s. Emerg Med J 2002; 19:4-7.<br />

38. Friedland LR, Kulick RM. Emergency department analgesic use in pediatric trauma victims<br />

with fractures. Ann Emerg Med 1994; 23:203-207.<br />

39. AAP-American Academy of Pediatrics Comittee on Psychosocial Aspects of Child and<br />

Family Health. The assessment and management of acute pain in infants, children, and<br />

adolescents. Pediatrics 2001; 108:793-797.<br />

40. Policy and procedure for intra<strong>ve</strong>nous concious sedation. Joint Commission on Accreditation<br />

Manual for Hospitals. 84-135, 1996.<br />

41. Maurice SC O’Donnell JJ,, Beattie TF. Emergency analgesia in the paediatric population. Part<br />

II: Pharmacological Methods of Pain Relief. Emerg Med J 2002; 19:101-105.<br />

94


42. Doyle E. Emergency analgesia in the paediatric population. Part IV: Paediatric Sedation in the<br />

Accident and Emergency Department: Pros and Cons. Emerg Med J 2002; 19:284-287.<br />

43. ACEP- The Use of Pediatric Sedation and Analgesia. Appro<strong>ve</strong>d by the ACEP Board of Directors,<br />

March 1992, January 1997, October 2001. Erişim: www.acep.org/3,681,0.html<br />

44. Krauss B, Green SM. Procedural sedation and analgesia in children. Lancet 2006; 367:766-780.<br />

45. Miner JR, Krauss B. Procedural sedation and analgesia research: State of the Art. Acad Emerg<br />

Med 2007; 14:170-178.<br />

46. Agrawal D, Manzi SF, Gupta R, Krauss B. Preprocedural fasting state and ad<strong>ve</strong>rse e<strong>ve</strong>nts in<br />

children undergoing procedural sedation and analgesia in a pediatric emergency department. Ann<br />

Emerg Med 2003; 42:636-646.<br />

47. Cote CJ. Sedation for the pediatric patient. A review. Ped Clin North Am 1994; 41:31-58.<br />

48. Selbst SB, Clark M. Analgesic use in the emergency department. Ann Emer Med 1990; 19:1010-<br />

1013.<br />

49. Brown JC, Klein EJ, Lewis CW, Johnston BD, Cummings P. Emergency department<br />

analgesia for fracture pain. Ann Emer Med 2003; 42:197-202.<br />

50. Petrack HM, Christopher NC, Kriwinsky J. Pain management in the emergency department:<br />

patterns of analgesic utilization. Pediatrics 1997; 99:711-714.<br />

51. Kennedy RM, Luhmann JD, Luhmann SJ. Emergency department management of pain and<br />

anxiety related to orthopedic fracture care-A guide to analgesic techniques and procedural<br />

sedation in children. Pediatr Drugs 2004; 6:11-31.<br />

52. Fosnocht DE, Swanson ER, Bossart P. Patient expectations for pain medication deli<strong>ve</strong>ry. Am J<br />

Emerg Med 2001; 19:399-402.<br />

53. Sacchetti A, Lichenstein R, Carraccio C, Harris RH. Family member presence during pediatric<br />

emergency department procedures. Pediatr Emerg Care 1996; 12:268-271.<br />

54. American Society of Anesthesiologists. Practice guidelines for preoperati<strong>ve</strong> fasting and the use of<br />

pharmecologic agents to reduce the risk of pulmonary aspiration: application to healthy patients<br />

undergoing electi<strong>ve</strong> procedures. Anesthesiology 1999; 90:896-905.<br />

55. Krauss B, Brustowicz RM, eds. Pediatric Procedural Sedation and Analgesia. Baltimore:<br />

Lippincott Williams &Wilkins, 1999.<br />

95


56. Committee on Drugs, American Academy of Pediatrics. Guidelines for monitoring and<br />

management of pediatric patients during and after sedation for diagnostic and therapeutic<br />

procedures. Pediatrics 1992; 89:1110-1115.<br />

57. Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Nelson Textbook of Pediatrics, 17 th Ed., WB<br />

Saunders, 2005.<br />

58. Krauss B. Managing acute pain and anxiety in children undergoing procedures in the emergency<br />

department. Emerg Med 2001; 13:293-304.<br />

59. Flood RG, Krauss B. Procedural sedation and analgesia for children in the emergency<br />

department. Emerg Med Clin N Am 2003; 21:121-139.<br />

60. Jablonka DH, Davis PJ. Opiods in pediatric anesthesia. Anesthesiology Clin N Am 2005;<br />

23:621-634.<br />

61. Willman EV, Andolfatto G. A Prospecti<strong>ve</strong> Evaluation of “Ketofol” (Ketamine/Propofol<br />

Combination) for Procedural Sedation and Analgesia in the Emergency Department. Ann Emerg<br />

Med. 2007; 49:23-30.<br />

62. Dickinson R, Singer AJ, Carrion W. Etomidate for pediatric sedation prior to fracture<br />

reduction. Acad Emerg Med 2001; 6:74-77.<br />

63. Keim SM, Erstad BL, Sakles JC, Davis V. Etomidate for procedural sedation in the emergency<br />

department. Pharmacotherapy 2002; 22:586-592.<br />

64. Vinson DR, Bradbury DR. Etomidate for procedural sedation in emergency medicine. Ann<br />

Emerg Med 2002; 39:592-598.<br />

65. Burton JH, Bock AJ, Strout TD, Marcolini EG. Etomidate and midazolam for reduction of<br />

anterior shoulder dislocation: A randomized, controlled trial. Ann Emerg Med 2002; 40:496-504.<br />

66. Hunt GS, Spencer MT, Hays DP. Etomidate and midazolam for procedural sedation:<br />

Prospecti<strong>ve</strong>, randomized trial. Am J Emerg Med 2005; 23:299-303.<br />

67. Kienstra AJ, Ward MA, Sasan F, Hunter J, Morriss MC, Macias CG. Etomidate <strong>ve</strong>rsus<br />

pentobarbital for sedation of children for head and neck CT imaging. Pediatr Emerg Care 2004;<br />

20:499-506.<br />

68. Falk J, Zed PJ. Etomidate for procedural sedation in the emergency department. Ann of<br />

Pharmacother 2004; 38:1272-1277.<br />

69. Ruth WJ, Burton JH, Bock AJ. Intra<strong>ve</strong>nous etomidate for procedural sedation in emergency<br />

department patients. Acad Emerg Med 2001; 8:13-18.<br />

96


70. Van Keulen SG, Burton JH. Myoclonus associated with etomidate for ED procedural sedation<br />

and analgesia. Am J Emerg Med 2003; 21:556-558.<br />

71. Petrack EM. Ketamine.Clin Ped Emerg Med 2000; 1:281-284.<br />

72. Green SM, Krauss B. The semantics of ketamine. Ann Emerg Med 2000; 36:480-482.<br />

73. Cromhout A. Ketamine: Its use in the emergency department. Emerg Med 2003; 15:155-159.<br />

74. Ellis DY, Husain HM, Saetta JP, Walker T. Procedural sedation in paediatric minor<br />

procedures: a prospecti<strong>ve</strong> audit on ketamine use in the emergency department. Emerg Med J<br />

2004; 21:286-289.<br />

75. Priestley SJ, Taylor J, McAdam CM, Francis P. Ketamine sedation for children in the<br />

emergency department. Emerg Med 2001; 13:82-90.<br />

76. Green SM, Denmark TK, Cline J, Roghair C, Abdallah S, Rothrock SG. Ketamine sedation<br />

for pediatric critical care procedures Ped Emerg Care 2001; 17:244-248.<br />

77. Morton NS. Ketamine for procedural sedation and analgesia in pediatric emergency medicine: a<br />

UK perspecti<strong>ve</strong>. Pediatric Anesthesia 2008; 18:25–29.<br />

78. De Jonghe B, Cook D, Apere-De-Vecchi C, Guyatt G, Meade M, Outin H. Using and<br />

understanding sedation scoring systems: a systematic review. Intensi<strong>ve</strong> Care Med 2000; 26:275-<br />

285.<br />

79. Ha<strong>ve</strong>l CJ Jr, Strait RT, Hennes H. A clinical trial of propofol <strong>ve</strong>rsus midazolam for procedural<br />

sedation in a pediatric emergency department. Acad Emerg Med. 1999; 6:989-997.<br />

80. Moro-Sutherland DM, Algren JT, Louis PT, Kozinetz CA, Shook JE. Comparison of<br />

intra<strong>ve</strong>nous midazolam with pentobarbital for sedation for headcomputed tomography imaging.<br />

Acad Emerg Med. 2000; 7:1370-1375.<br />

81. Scott J, Huskisson EC. Graphic representation of pain. Pain. 1976; 2:175-184.<br />

82. Bijur PE, Sil<strong>ve</strong>r W, Gallagher EJ. Reliability of the visual analog scale for measurement of<br />

acute pain. Acad Emerg Med. 2001; 8:1153-1157.<br />

83. Gallagher EJ, Bijur PE, Latimer C, Sil<strong>ve</strong>r W.. Reliability and validity of a visual analog scale<br />

for acute abdominal pain in the ED. Am J Emerg Med. 2002; 20:287-290.<br />

84. O’Hara M, McGrath PJ, D’Astous J, Vair CA. Oral morphine <strong>ve</strong>rsus injected meperidine<br />

(Demerol) for pain relief in children after orthopedic surgery. J Pediatr Orthop. 1987; 7:78-82.<br />

97


85. Powell CV, Kelly AM, Williams A. Determining the minimum clinically significant difference<br />

in visual analog pain score for children. Ann Emerg Med. 2001; 37:28-31.<br />

86. Cimpello LB, Khine H, Avner JR. Practice paterns of pediatric <strong>ve</strong>rsus general emergency<br />

physicians for pain management of fractures in pediatric patients. Pediatr Emerg Care 2004;<br />

20:228-232.<br />

87. Cheng JC, Shen WY. Limb fracture pattern in different pediatric age groups: a study of 3,350<br />

children. J Orthop Trauma. 1993; 7:15-22.<br />

88. Cheng JC, Ng BK, Ying SY, Lam PK. A 10-year study of the changes in the pattern and<br />

treatment of 6,493 fractures. J Pediatr Orthop. 1999; 19:344-50.<br />

89. Galano GJ, Vitale MA, Kessler MW, Hyman JE, Vitale MG. The most frequent traumatic<br />

orthopaedic injuries from a national pediatric inpatient population. J Pediatr Orthop. 2005 Jan-<br />

Feb; 25:39-44.<br />

90. Ward WT, Rihn JA. The impact of trauma in an urban pediatric orthopaedic practice.<br />

J Bone Joint Surg Am 2006; 88:2759-64.<br />

91. McCarty EC, Mencio GA, Walker LA, Green NE. Ketamine sedation for the reduction of<br />

children’s fractures in the emergency department. J Bone J Surg 2000; 7:912-918.<br />

92. Kennedy RM, Porter FL, Miller JP, Jaffe DM. Comparison of fentanyl/midazolam with<br />

ketamine /midazolam for pediatric orthopedic emergencies. Pediatrics 1998; 102:956-963.<br />

93. Tobias JD. Etomidate: Applications in pediatric critical care and pediatric anesthesiology.<br />

Pediatr Crit Care Med 2000; 2:100-106.<br />

94. Di Liddo L, D’Angelo A, Nguyen B, Bailey B, Amre D, Stanciu C. Etomidate Versus<br />

Midazolam for Procedural Sedation in Pediatric Outpatients: A Randomized Controlled Trial. Ann<br />

Emerg Med 2006; 48:433-440.<br />

95. Ghaffar S, Ha<strong>ve</strong>rland C, Ramaciotti C, Scott W, Lemler M. Sedation for pediatric<br />

echocardiography: Evaluation of preprocedure fasting guidelines. J Am Soc Echocardiogr 2002;<br />

15:980-983.<br />

96. Hoffman GM, Nowakowski R, Troshynski TJ, Berens RJ, Weisman SJ. Risk Reduction in<br />

Pediatric Procedural Sedation by Application of an American Academy of Pediatrics/American<br />

Society of Anesthesiologists Process Model Pediatrics 2002; 109:236-243.<br />

97. Dachs RJ, Innes GM. Intra<strong>ve</strong>nous ketamine sedation of pediatric patients in the emergency<br />

department. Ann Emerg Med. 1997; 29:146-150.<br />

98


98. Wathen JE, Roback MG, Mackenzie T, Bothner JP. Does midazolam alter the clinical effects<br />

of intra<strong>ve</strong>nous ketamine sedation in children? a doubleblind, randomized, controlled, emergency<br />

department trial. Ann Emerg Med. 2000; 36:579-588.<br />

99. Pena BM, Krauss B. Ad<strong>ve</strong>rse e<strong>ve</strong>nts of procedural sedation and analgesia in a pediatric<br />

emergency department. Ann Emerg Med 1999; 34:483-491.<br />

100. McDowall RH, Scher CS, Barst SM. Total intra<strong>ve</strong>nous anesthesia for children undergoing brief<br />

diagnostic or therapeutic procedures. J Clin Anesth 1995; 7:273-280.<br />

101. Levine NB, Jasani NB, Vickers SM, Rosenbaum RA, Largen KN. The use of etomidate for<br />

procedural sedation in the emergency department (abstract). Acad Emerg Med 2001; 8:423.<br />

102. Dursteler BB, Wightman JM. Etomidate-facilitated hip reduction in the emergency department.<br />

Am J Emerg Med 2000; 18:204-208.<br />

103. Van Keulen SG, Burton JH. Myoclonus associated with etomidate for ED procedural sedation<br />

and analgesia. Am J Emerg Med 2003; 21:556-558.<br />

104. Green SM, Nakamura R, Johnson NE. Ketamine sedation for pediatric procedures: Part I, a<br />

prospecti<strong>ve</strong> series. Ann Emerg Med 1990; 19:1024-1032.<br />

105. Green SM, Rothrock SG, Lynch EL, Ho M, Harris T, Hestdalen R, Hopkins GA, Garrett<br />

W, Westcott K. Intramuscular ketamine for pediatric sedation in the emergency department:<br />

safety profile in 102.2 cases. Ann Emerg Med 1998; 31:688-697.<br />

106. Green SM, Rothrock SG, Harris T, Hopkins, GA, Garrett W, Sherwin T. Intra<strong>ve</strong>nous<br />

ketamine for ketamin for pediatric sedation in the emergency department: safety profile with 156<br />

cases. Acad Emerg Med 1998; 5:971–976.<br />

107. Holloway VJ, Hussain HM, Saetta JP, Gautam V. Accident and Emergency department led<br />

implementation of ketamine sedation in paediatric practice and parentral response. J Accid Emerg<br />

Med 2000; 17:25-28.<br />

108. McGlone RG, Howes MC, Joshi M. The Lancaster experience of 2.0 to 2.5 mg/kg intramuscular<br />

ketamine for paediatric sedation: 501 cases and analysis. Emerg Med J 2004; 21:290-295.<br />

109. Boynes SG, Lemak AL, Skradski DM, Cuddy MA. An allergic reaction following<br />

intramuscular administration of ketamine and midazolam. J Clin Pediatr Dent. 2006; 31:77-<br />

9.<br />

99


ÖZGEÇMİŞ<br />

Adı Soyadı : Nezihat Rana ALPAY<br />

Doğum Tarihi <strong>ve</strong> Yeri : 28.07.1977- Kahramanmaraş<br />

Medeni Durumu : Evli<br />

Adres : Toros Mah. 78090 Sok. Ulusoğlu 4 Apt. 4/7<br />

ADANA<br />

Telefon : 0-533-2416405<br />

Fax :-<br />

E.mail : ranalpay@gmail.com<br />

Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi<br />

Görev Yerleri :1. Kahramanmaraş Andırın Devlet Hastanesi,<br />

2. Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp<br />

Anabilim Dalı<br />

Dernek Üyelikleri :Türkiye Acil Tıp Asistanları Derneği<br />

Alınan Burslar :-<br />

Yabancı Dil(ler) :İngilizce<br />

Diğer Hususlar :-<br />

100

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!