18.Sayı - Hacibektaslilar
18.Sayı - Hacibektaslilar
18.Sayı - Hacibektaslilar
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SERÇESME<br />
¸<br />
SERÇEÞME’NÝN BÝR ABDALI<br />
Hep Birlikte Pir Yolunda, Özümüz Yumaya Geldik.<br />
Mehmet Turan<br />
Yürekler birlikte çarpar; çocuklukla gençlikle ve yaþanýlan<br />
zamanla. Hepsi iç içedir, birbirinin ardasý olmasýnýn yaný<br />
sýra, deðiþik evrelerdir ve bir harmandýr yaþam. Elimizde<br />
oynadýðýmýz parmak geçirme ipinden tutunda, kendi yaptýðýmýz<br />
oyuncaklar ve yarattýðýmýz oyunlara deðin. Eskilerden<br />
ne oyuncak kaldý ne de oyun. Çaput toplar, telden yapýlan çemberler,<br />
arabalar ve neler, neler. Ne kadar basit de olsa kendi üretimlerimiz, bizden<br />
önceki çocuk arkadaþlarýmýzýn ürettikleri yarattýklarý ve bizlere<br />
armaðan, emanet býraktýklarý. Ki, onlar babalarýmýz dedelerimiz dedelerimizin<br />
dedeleri. Analarýmýz nenelerimiz ve onlarýn analarý neneleridir.<br />
Þimdiki zamana bakýyoruz, zamaneye; hazýr oyuncaklar hazýr oyunlar.<br />
Bilgi çaðý tamam da getirisi ne ola ki. Üretimden yoksun bir dönem,<br />
kendisi olmaktan uzak, yapýlmýþ ve oluþturulmuþlarýn rayýnda gidilen bir<br />
yol ve de yozlaþmalar, bana mý öyle geliyor yoksa bilmem amma, yüreðimdekileri<br />
paylaþmaya çalýþýyorum sizlerle.<br />
Yol düzenimizdeki gidiþ de ayný akýþ içerisinde. Yolumuz Alevilik-<br />
Bektaþilik de ayný biçime dönüþtü neredeyse. Yaratýmlar, özden gelenler,<br />
yürekteki ve gönüldekinden süzülenler ve süregelmiþ, sürgidenler de<br />
öyle bir yozlaþma içerisinde sanýyorum.<br />
Dedelerimiz, babalarýmýz, taliplerimiz, canlarýmýz kendi yol özleri<br />
olan düstur ve geleneklerini yürütmekten uzaklaþmýþlar sanki. Birilerinin<br />
kendilerine vurguladýðý, kurguladýðý Alevi Bektaþi gelenek ve düsturlarýný<br />
uygulamanýn doðru olduðunu düþünmekte, bunlara yönelip, bunlarý<br />
doðru görmekte ve bunun hazýrcýlýðýna konmakta. Sanki öðretiyi, pirden<br />
aldýðý sözlü anlatýyý olduðu gibi aktaran âþýklardan, ulu ozanlardan,<br />
atadan deðil de, dýþýmýzdan aktarýlan verilerden, pek çoðu yalan yanlýþ<br />
kaynaklardan öðrenme ve yürütme yanlýþýna düþülüyor gibi geliyor<br />
fakire. Çaðdaþ ve aydýn düþünürlerin anlatýlarýna, öðretilerine gereksinimimiz<br />
olduðu gerçeðini yadsýmamamýz, bunlarý göz önüne almamýz<br />
gerekliliði konumuzdan ayrý. Ancak bunlarýn doðru olduðunu hemen kabullenip<br />
geçmiþi göz ardý etme, sýrlamanýn ve sýrlanmanýn gerçeklerini<br />
öteleme yanlýþýna düþülüyor gibi geliyor fakire.<br />
Yozlaþtýrma amaçlý, asimile amaçlý, yanlý ve yönlü, güya bilgi kaynaklarýndan<br />
söz ediyoruz burada. Ve yine ayný amaçlý, uygulamalarý kastediyoruz.<br />
Ve yine bu kaynaklardan yararlanmama; yolu, salt atadan<br />
gördüðüyle sürdürme amacý güttüðümüzü de sandýrmasýn sizlere.<br />
Ýnancýmýzýn özüyle-saptýrmalarý, âþýklarýn gerçek sözüyle-çarptýrmalarý<br />
henüz tam ayýrt edemeyiþimizin yürekteki sýzýsý bu.<br />
Hiyerarþik düzende de böyle olmuþ durum. Dedelik, babalýk, ocak ve<br />
talip iliþkisi. Pirimiz Hünkâr Bektaþ Veli’den gelen o güzelim düzenin ve<br />
zincirleme yapýnýn bozulduðu, Kalender Çelebi sonrasý dönem, bu<br />
bozukluk ve kopuklukla sürmüþ günümüze deðin. Her ne kadar bazý<br />
ocaklarýmýz bu zinciri bozmadan “El ele el Hakk’a” yollarýný yürütmeye<br />
çalýþmýþlarsa da, pek çok ocak ve bu ocaklarýn dedeleri, talipleri uzaklaþmýþlar<br />
Serçeþme’den. Kendi baþlarýna, ocak ateþi sürdürmüþler. “Benim<br />
babam senin babaný döver, benim dedem senin dedenden üstündür”<br />
çocukluðu ya da cahilliði sarmýþ Anadolu ocaklarýmýzý.<br />
Ama bilinesi gerçek, hepsinin Anadolu Aleviliði/Bektaþiliði önadý ile<br />
bir noktada ve bir ocakta birleþtiðidir ve canlarýmýz bunun farkýna varacaklardýr<br />
besbelli. Çünkü Anadolu Alevi/Bektaþiliði’nin bu güne aktarýlan<br />
düstur ve erkânýnýn ocaðý da, kökeni de Hünkâr Hacý Bektaþ Veli<br />
ocaðýdýr. Ve bu öðretinin Pir’i de o Hünkâr’ýn ta kendisidir. Felsefenin<br />
kökeni ise kadimdendir. Sonunda “Enel Hak” gerçeðini bulmuþ olan<br />
felsefe, Hak’tan beri vardýr. Çünkü kadimde Hak vardýr. Çünkü vardan<br />
varoluþ Hak’tandýr.<br />
Düstur ve Erkânýnýn Ocaðý<br />
Alevi/Bektaþi felsefe ve inancý; Ýmam Aliyel Murtaza’da, ona yüklediði<br />
yüceliði, “Aliliði”, cüretkârlýðý, akýl ve mantýðý, özüne aktarýr özümser.<br />
Ýmam Hüseyin de boyun eðmemeyi, (biat etmemeyi) günümüze taþýr.<br />
Selman da “Pak” týr. Mansur da “Hak”týr. Âlem de yerdir, göktür sonsuzcasýna.<br />
Ve çünkü Hünkâr bunu böyle söyler, kadimden aktarýlan sezgisel zincirin<br />
aktarýcýsýdýr çünkü. Öncesindeki pirlere, âþýklara, ozanlara kulak<br />
vermiþ, ve sonrasýndaki âþýklara ozanlara salýk göstermiþtir düþünce<br />
muhabbetinin deryasýný. Himmeti hazýr, keremi var ola.<br />
Bu anlayýþý paylaþmaya çalýþtýðýmýz ocak hizmetlileri ile uzun süre<br />
bir araya geldik, 2003 yýlýndan 2004 yýlýnýn Eylül ayýna kadar pek çok<br />
kez birlikte muhabbetleþtik söyleþtik ve toplantýlar yaptýk yöremizdeki<br />
dedelerle, rehberlerle, yol âþýklarýyla.<br />
Isparta yöresi canlarýmýz toplandýk pek çok kez, birlik amaçlý, dirlik<br />
amaçlý. Bu muhabbetlerden çýkan bir sonuç var idi. Bir olmak, bir noktada<br />
birleþmek! Sonuca baðladýk kendimizce bu iþi ve de “doðrusunu<br />
yaptýk diye düþünüyorum.” Hep birlikte Hünkâr ziyaretine karar verdik.<br />
2004 yýlý Ekim sonunda hep birlikte çýktýk ziyaret yoluna, Hünkâr diyarýna.<br />
Elbette bu ilk ziyaretimiz deðildi pirimize. Önceleri ferdi olarak çok<br />
kez yüz sürmüþtük o eþiðe. Ancak bu seferki farklýydý,<br />
Hep Birlikte Hünkâr Ziyaretine<br />
Hünkâr Hacý Bektaþ Veli evladý ve Postniþinimiz Veliyettin Ulusoy<br />
Efendi’ye önceden haber vermiþtik ziyaret isteðimizi ve buluþma randevusunu<br />
almýþtýk.<br />
Isparta Hacý Bektaþ Kültür Derneði’nden gece çýktýk yola. Sabahýna<br />
Hünkâr diyarýna ulaþtýk. Kýsa bir istirahattan sonra Veliyettin Efendimizle<br />
buluþtuk Hacýbektaþ’ýn giriþindeki evinde.<br />
Sabah kahvaltýsýnda söyleþtik, kendi düþüncelerimizi aktardýk kendisine<br />
ve akþamýna gönül kurbanýmýzla birlikte uzunca bir muhabbet dönemi<br />
ki, sabahýn beþine deðin. Misafirhanesinde hep birlikte serdiðimiz<br />
yataklarýmýzda dinledik yeri ve dinlendik. Ertesi gün beraber dolaþtýk<br />
Hünkârýmýzýn makamýný, Kýrklar Meydaný’ný, Âþýklar Yolu olarak yeni<br />
adlandýrýlmýþ Çilehane Tepesi’ni.<br />
Güzel olmuþ yeni yapýlandýrýlmasý oralarýn. Veysel ile Pir Sultan’la,<br />
Yunus’la, Mahzuni’yle ve Hünkârýmýzla sazlaþtýk söyleþtik. Deliktaþ’tan<br />
geçtik, rahatlattýk gönüllerimizi. Ayný gönül coþkusuyla Hünkâr’a gelen,<br />
dost ziyaretçilerle söyleþtik oralarda. Ve ayný haz ve özle ayrýldýk Hünkâr<br />
diyarýndan.<br />
Arabamýzdaki muhabbet gýrla, giderken de gelirken de. Kimler mi<br />
vardý arabamýzda? Isparta Gönen’den Yunus Emre Türbesi hizmetkârý,<br />
Mustafa Özgün Dede; Isparta Merkez Yakaören Köyü (önceki adý<br />
Ýlavus’tur) Aslanbaba Türbesi hizmetkârý Hüseyin Dönmez Dede;<br />
Senirkent Kutup Ýbrahim Sultan Ocaðý hizmetkârý Niyazi Sefer Dede;<br />
Merkez Çünür Mahallesi’nden Ýbrahim Eser Dede; Gönen’den Mustafa<br />
Dedenin rehberi, yolun gönül caný Kamil öðretmen; gönlünü bizlere<br />
katýp, rahatsýzlýðý nedeniyle ziyaretimize katýlamayan Yakaören Köyü<br />
Ýsmail Baba Türbesi hizmetkârý, Turan Oduncu Dede’nin rehberi Zeynel<br />
can; Hacýbektaþ’ tan yöremize gelen Seyit Güvenç Dede’nin Gümüþgün<br />
köyümüzdeki rehberi Kadir Tekin can -ki kendisi gittiðimiz arabayý yola<br />
revan edendir- ve Senirkent Þah Ahmet Sultan Ocaðý hizmetkârý Mehmet<br />
Turan Dede (fakir) birlikteydik, yoldaydýk, muhabbet gýrla.<br />
Aksaray’da telefon ettik Fikret Otyam Usta’ya, yýllar önce babasý<br />
“Mülazým-ý sani Vasýf Bey” (ki Ýsmet Paþa sýtmaya tutulduðunda ona ilacýný<br />
yapandýr ve Paþa’nýn silah arkadaþýdýr.) nam-ý diðer Koca Vasýf tarafýndan<br />
çalýþtýrýlan eczanenin yerini sorduk kendisine. Hayat Eczanesi,<br />
ama yeri bilinmemekte tam olarak. O zamandan bu zamana çok deðiþmiþ<br />
Aksaray’ýn anatomisi de. Bulamadýk. Ama adlarýna ve aþklarýna birer<br />
dolu aldýk, kulaklarý tekrar tekrar çýnlatýldý Fikret Baba’nýn. Aþk olsun<br />
Fikret Otyam Baba. Koca Vasýf þad ola.<br />
Ve çok konuþmakta Niyazi Dedemiz. Aþkýndandýr, gönül coþkusundandýr.<br />
Niyazi Dede’nin çok konuþmasýndan -ki yüreðinden gelmektedirdolayý<br />
bir iddiaya girildi Niyazi Dede’yle Hüseyin Dede arasýnda. Niyazi<br />
Dede Konya’ya kadar konuþmadan gelirse bir dolu alacak Hüseyin<br />
Dede. Konuþmayý çok seven, þiirlerini bizlerle paylaþmanýn güzelliðinden<br />
kendini alamayan Niyazi Dede sustu ki ne susma. Kendisi için<br />
cehennem azabýyd, ama niyetliydi, konuþmayacaktý. Konuþmadý da Konya’ya<br />
kadar. Sorulara cevap bile vermedi, mimiklerinin dýþýnda. Sayesinde<br />
bir dolu kazanmýþ olduk Hüseyin Dede’den. Ve aldý Hüseyin Dede.<br />
Çok aradýk Konya’da dem satýcýsýný, Tebrizli Þems’i de ziyaret ettikten<br />
sonra bulduk. Ve paylaþtýk birer katre yol boyunca. Muhabbet gýrla.<br />
Mürþit Huzurunda Dâr’a Durduk<br />
Dönüþümüzün ardýndan birlik muhabbetlerimiz devam etti canlarýmýzla.<br />
Yöremize davetlemiþtik Veliyettin Efendi’yi. Bizleri ziyareti bir yýl sonraya<br />
denk geldi.<br />
Isparta S. D. Üniversitesi’nin düzenlemiþ olduðu Uluslararasý Bektaþilik<br />
ve Alevilik Sempozyumu’na davetli idi. Can dostum Dertli Divani<br />
ile birer gün arayla geldiler Isparta’ya. Ýlk günün akþamýnda Divani canla<br />
birlikte Baladýz’da oturduk, dostlarýmýza ve bizlere unutulmayan bir<br />
gece muhabbeti yaþattý sazýyla sözüyle Divani can. Ve ertesi günür ak-<br />
10 Sayý 18