05.01.2014 Views

18.Sayı - Hacibektaslilar

18.Sayı - Hacibektaslilar

18.Sayı - Hacibektaslilar

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SERÇESME ¸<br />

Mistisizmin Beyinsel Kaynaðý<br />

Bölüm - III<br />

Ýsmail Özmen, Yargýtay Üyesi<br />

Tasavvufta Bilinçaltý<br />

Ýnsanoðlu yaþamý boyunca hep saptadýðý bir noktayla Kaos’a düzen<br />

verip Kosmos’u yaratýrken gündelik yaþamý içinde açtýðý ritüel<br />

parantezleriyle Köken Zaman’a ve Kozmik Zaman’a girip çýkar ve<br />

oradan da gerçek zamana döner.Aslýnda bu bir kimlik sorunudur.<br />

Ýþe evren ölçeðinde bakýldýðýnda, küçücük bir varlýk olan<br />

insanoðlunun, gerçek zamaný ve uzamý var ederek gönlünün ve bilincinin<br />

derinliklerinden “Ben varým, buradayým, yurdum burasýdýr, kültürüm<br />

burasýdýr” diye baðýrmakta olduðunu görürüz. Bunun için her mitolojinin<br />

zaman ve uzam algýsý, o kültürün ana mayasýný oluþturur.Tasavvufta<br />

da bu böyle oluþup geliþmiþtir, yadsýnamaz. Aslýnda mitolojilerde yer<br />

alan figürler insanlýk kültürünün, ilk þafaðýnda ilk ýþýk belirdiðinden bu<br />

yana biriktirilmiþ arkaik ögelerin, toplu düþlemlerin, ya da insan ruhundaki<br />

oluþma ve geliþme evrelerinin de bir anlamda “kollektif kiþileþtirilmesi”<br />

sonucunda ortaya çýkar.<br />

Ýþte mitoloji ve söylenceler bir anlamda insanlýk kültürünün gerçek<br />

bilinçaltýný oluþtururlar. Bu baðlamda mitoslar, içerdikleri çeþitli tarihsel,<br />

toplumsal, dinsel ve kültürel yansýmalarýn yaný sýra insanlýk durumlarýna<br />

iliþkin bir toplu bellek görevi de üstlenmiþlerdir. Zaman süreci içinde<br />

bakýþ açýlarý ve deðer ölçüleri deðiþtikçe anlatýlar da deðiþir, verilir,<br />

çevrilir, antik bir kazý alanýndaki gibi kültürel katmanlar halinde üst üste<br />

yýðýlýr.Farklý kültürlerin mitolojileri iç içe geçmeye, baðdaþtýrmacýlýðýn<br />

da etkilemeleri sonucu yeni birleþimler üretmeye baþlar.Tasavvufta da<br />

durum hemen hemen aynýdýr. Böyle bir çizgi izleyen kültürel coðrafyalar,<br />

kozmik zaman ve uzam içinde þekillenerek belirli kimlikler kazanýr.<br />

Aslýnda mitoslarýn oluþturduðu mitolojiler tarihsel zaman ve uzamla<br />

deðil, kozmik zaman ve uzam algýlarýyla tanýmlanýrlar. Her uygarlýkta,<br />

“hatýrlanamayacak deðin eski” mitolojik zamaný gerçek tarihsel zamana<br />

baðlayan bir imgelemem köprüsü vardýr.<br />

Mezopotamya, bu imgelemem köprülerinden en önemlisini oluþturur.<br />

Üç büyük kitaplý din, bu köprünün altýndan geçen kutsal ýrmaklarýn sularýyla<br />

beslenir, zaman sürecinde bir uygarlýktan, bir kültürden, bir dinden,<br />

bir inançtan diðerine aktarýla aktarýla, farklý kozmolojiler, mitolojiler,<br />

kutsal metinler içinde yeni deðerler, yeni anlamlar yüklene yüklene<br />

çokkatlý, çokanlamlý hale gelerek simgelerin anayurdu olan inanç sistemleri<br />

yanýnda, sanatýn bütün alanlarýndaki þiirsel yaklaþýmýnýn da ana<br />

eksenlerinden birini oluþturur.<br />

Bizce bu ana eksenlerden biri de tasavvuftur. Tasavvuf, bir sevgi yumaðýdýr.Sevgi<br />

ruhlar arasý benzeþmelerden oluþan kaynaþmalardan ibarettir.Bir<br />

suyu bir suya karýþtýrýnca ayýrtmak olanaksýzdýr. Aslýnda öz<br />

olarak sevgi de öyledir.Ama tatmayan bilmez. Tasavvufta temel amaç,<br />

insana “Allah’ý görüyormuþ gibi yaþama” disiplini kazandýrmaktýr. Bir<br />

baþka anlatýmla kiþiliðe, “siz O’nu görmeseniz de O’nun sizi gördüðü”<br />

bilincini yüklemektir. Yani size, “þah damarýnýzdan daha yakýn” bir<br />

Kudret’le sürekli birliktesiniz, “nerede olursanýz olun, sizinle birlikte<br />

olan” bir Varlýk var onu hissetme, algýlama, sezme, tüm yaþamýný O’nunla<br />

birlikteliðin duyarlýlýðý içinde yapýlandýrma bilinci edinme disiplin ve<br />

terbiyesi verme varýlmak istenilen en son duraktýr.<br />

Bir baþka anlatýmla sûfî, ânlarýn farkýnda olmak ve her aný Allah’ýn<br />

huzuruna çýkabilecek bir güzellikte duyabilme bilinci ve disiplini edinmek,<br />

her aný Allah için seçmektir. Bir baþka söyleyiþle sûfî, bu gücü ve<br />

disiplini edinebilmek için; seher vakti uyanýr, gecenin en seçkin saatinde<br />

Rabbi’nin huzuruna durarak, O’na olan ahdini, O’nunla varolduðu bilincini<br />

yeniler. Gönlünü ve bilincini baþka güç odaklarýnýn etkisinden<br />

arýndýrýr, tevhid bilinciyle donanýr, her gece özgürlük bilincini bir kez<br />

daha yeniler, sonra kendi içine döner, içini yeniden dokumaya baþlar, içi<br />

gönlü ve beyni-bilinci demektir. Kalbini ve dimaðýný avcunun içine alýr,<br />

onlarýn her dokusuna ulaþacak biçimde kiþiliðini arýndýrma eylemine<br />

soyunur, tevbeye-istiðfara sýðýnýr, böylece sýrlarýný Rabbi ile paylaþarak<br />

O’nun huzurunda temiz bir yaþama söz verir. Sonra ahiret bilgisini yenileyerek<br />

mahþer ortamýna gider-gelir.Yaþam kitabýna bir de mahþer aydýnlýðýnda<br />

bakar. Ellerinin, ayaklarýnýn, gözlerinin, kulaklarýnýn yani tüm<br />

duyu organlarýný sorgular, acaba elleri temiz mi, acaba gözlerinde kirlenme<br />

var mý, paçalarýna çamur sýçramýþ mý,bütün bunlar dünya karanlýðýnda<br />

deðil, mahþer aydýnlýðýnda net görülecek þeylerdir. “Ölüm gündemi”<br />

sûfînin her gün soluk alýþ-veriþlerinde duyduðu bir gerçekliktir.<br />

Sonra Hz.Peygamber’le birlikte olur, yan yana, karþý karþýya gelir,<br />

sonra kiþiliðinin O’na (s.a) yakýþýp yakýþmadýðýna bakar. Sonra ondan bu<br />

yana geçen “Allah dostu” diye nitelendirilecek insanlarýn yanýnda durur,<br />

insanlýðýnýn ve Ýslamlýðýnýn onlarla benzeþip benzeþmediðine, örtüþüp<br />

örtüþmadeðine bakar, bu çerçevede, gönül terbiyesiyle ilgilenen, kalbî<br />

kývamýndan emin olduðu Allah dostunu anýmsar, onunla yan yana durur,<br />

benzeþme, örtüþme ve ayrýþmalarýný denetler. Bütün bunlar seher<br />

donanýmý kapsamýndadýr.<br />

Gündüz, iþ hayatý demektir, sûfî de iþ yapar,mesleði vardýr, dünyadan<br />

el etek çekmemiþtir, “hiç ölmeyecek gibi” dünya iþlerine sarýlýr, dünyayý<br />

imar gibi bir sorumluluk taþýr, bunlarý yerine getirir, öfkeyi dizginler,<br />

kötülüklerden, hileden, aldatmalardan uzak durur. “Allah’la birliktelik<br />

bilinci”nin asýl sýnanacaðý alan günlük yaþamdýr.Zaman öldürmek<br />

olmaz, ölü zamanýn hesabý verilir. Özetle sûfî her anýný hep diri yaþamak<br />

zorundadýr, her aný ve her davranýþýn niteliðini ve düzeyini seçerek yaþamalýdýr.<br />

Çünkü bunlar “Allah dostu” olabilme ufku ve içeriði taþýmalýdýr.<br />

Sûfî günü bitirip, ölümden izler taþýyan uyku için yastýða baþýný koyduðunda,<br />

bir ömrü bitirir gibidir ve o ölçüde hesap vermeye hazýr bir<br />

Yaþam Kitabý’na sahip olmak ister. “Ýþte Rabbim bana verdiðin emanet,<br />

onu arý-duru sana getirdim” diyebilmelidir.<br />

Sûfîlerin kökleri ilke uzanan ortak yaþam biçimini özetledik. Aslýnda<br />

Müslümanlýk da bu deðil midir? Sûfi için amaç, “Allah dostlarý” çizgisinde<br />

olmaktýr.<br />

Ýnsanlýk, sözünü ettiðimiz bu uygarlýk geliþiminin bir tür baskýsý olan<br />

bireyleþmenin, bireysel düþünce sisteminin giderek öne çýkmasýyla kolektif<br />

figür daðýlýmý sürecine girer.Tasavvufun özünde gizli teatral sanat,<br />

zaman süreci ve yoðun birikim karþýsýnda giderek, imgelemde de kolektif<br />

figürler, toplu temsiller yerini daha akýlcý ve tarihî ifadelere býrakmýþtýr.<br />

Böylece tasavvuf, diðer sanatlar gibi dýþ alana çýkarak dünyevileþmiþtir.<br />

Yine de Jung’un çok ilginç saptamasýna göre, tasavvufun ve<br />

dünyevî sanatlarýn kalýcý büyülerini sürdürebilmesi, etkisini kuþaktan<br />

kuþaða aktarabilmesi için insan bilincinin doðmasýnda etken olmuþ, folklorda<br />

ve ritüellerde yaþamýný hâlâ sürdüren temel ve arkaik yapýlarla,<br />

yani “ilk örnekler”le baðýný korumasý, koparmamasý gerekir. Burada<br />

sanat ve tasavvuf, kendini “tarihsel zaman” içine yerleþtirdiðinde de<br />

mitoslarýn “kutsal ve döngüsel zaman”ýndan, arkaik kökenlerden beri<br />

süregelen simge birikimlerinden yararlanmayý sürdürür. Aslýnda arkaik<br />

düþüncenin, kozmik gerçekliðin çeþitli düzeylerini birleþtiren sentetik<br />

yapýsý simgeyi yetkin bir anlatým aracý haline getirmiþtir.<br />

Tasavvuftaki bu simge zenginliðinin temelinde öncelikle, arkaik<br />

düþüncenin “Yer” ile “Gök” arasýnda kurduðu denklikler sistemi yatar.Bu<br />

baðlamda yeryüzünde gördüðümüz her þey, yani insana ve tarihsel zamana<br />

iliþkin her þey “Ýlk Görünen Gerçekliði”n ötesinde onun çaðrýþtýrdýðý<br />

yeni anlamlar yüklenmiþtir.Daha açýkçasý bu anlamlarý yüklendiði ve<br />

tasarlanmýþ Makrokozmos ilk örneklerinin yeryüzü yansýmalarý olarak<br />

deðer kazandýðý oranda tarihsel zamanýn, gündelik yaþamýn ötesine<br />

geçip, kutsal, dolayýsýyla mutlak ve gerçek zamanýn, gerçeðin bir parçasý<br />

olabilir.<br />

Kozmik merkezler olarak da algýlanan uzamlarýn, dahasý evin, sunaðýn,<br />

tapýnaðýn, sarayýn, en önemlisi de kentin kutsanmasý, dahasý insanýn<br />

o mekanlarda ritüelleriyle, ilahileriyle kendine özgü bir mikrokosmos<br />

yaratarak, evrensel düzeni bir anlamda kopyalamasýnýn nedeni budur.<br />

Ýnsan, saptadýðý bir noktayla, bir merkezle Kaos’a düzen verip Kosmos’u<br />

yaratýrken, gündelik yaþam içinde açtýðý ritüel/bayram paranteziyle de<br />

Köken Zamaný’na, Kozmik Zaman’a, Gerçek Zaman’a döner. Aslýnda bu<br />

bir kimlik sorunudur. Evren ölçeðinde küçücük bir varlýk olan insanýn,<br />

gerçek zamaný ve uzamý var ederek, ruhunun ve bilincinin derinliklerinden<br />

“Ben varým, buradayým, yurdum burasýdýr, kültürüm budur” þeklinde<br />

seslenmesidir. Her mitolojinin zaman ve uzam algýsý kültürün ana<br />

mayasýný oluþturur.<br />

Ama biz yine de bu konua þunu sorabiliriz: Bütün olanlar karþýsýnda,<br />

duygu ve düþüncelerimizin dizgini kimin elinde? Hepimiz kendi aklýmýzýn<br />

buyruklarýna göre hareket ettiðimizi sanýrýz; oysa bu koskoca bir<br />

aldatmacadýr. Ýngiltere’nin önde gelen sinirbilimcilerinden David Oakley<br />

ve Peter Halligan bilincin kurallarýný yeniden ele alýp inceledi.Bilinçli<br />

olmak ne demektir, bilinçsizlik neyi ifade eder, düþünce ve davranýþlarýmýzdan<br />

bizzat kendimiz mi sorumluyuz gibi sorulara yanýtlar arayan ve<br />

beynin belirli bölgesinde araþtýrmalar yapan nöropsikologlar davranýþ ve<br />

algý yeteneðimizin beynin bilinçsiz kýsmý tarafýndan yönetildiðini ortaya<br />

koydular. Ne var ki, düþünce ve duygular gibi bir üst düzey zihinsel<br />

faaliyetler için bunun geçerli olmadýðý fikri yaygýndýr. Pek çok insan ve<br />

20 Sayý 18

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!