22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

4 BEJ SEHÎR<br />

ANKARA<br />

f<br />

ma ve Bizans'ın, Selçuk ve Osmanlı Türklerinin zamanında<br />

bu, hep böyle olmuştur. Roma kartalı şarka<br />

doğru uçuşu için bu kaleyi seçmiş, Bizans - Ararı<br />

mücadelesinin en kanlı safhaları burada geçmiştir,<br />

Selçuk zamanında Bizans'ın Anadolu içine son savleti<br />

1197 yılında burada kırılmıştır. Kılıç Arslan'ın<br />

ve Melik Danişmend'in müşterek zaferi olan bu muharebeden<br />

sonra Bizans kartalı bir daha Anadolu'da<br />

uçamaz. Yıldırım, Timurlenk'le, yani talihinin zehirden<br />

acı yüzü ile yine Ankara'da karşılaşır. Kısacası<br />

Anadolu kıt'asmın kaderinde az çok değişiklik<br />

yapan vak'alarm çoğu onun etrafında gelişir. Bu hâdiselerin<br />

en mühimi şüphesiz en sonuncusu olan istiklâl<br />

Savaşıdır. Bu muharebe sadece Türk milletinin<br />

kendi hayat haklarını yeni baştan kazanmış olduğu<br />

harp değildir. Hakikatte 26 Ağustos sabahı<br />

Dumlupınar'da gürleyen toplar, iktisadî ve siyasî esaret<br />

altında yaşayan bütün şark milletleri için yeni<br />

bir devrin başladığını ilân ediyordu. Onun içindir ki<br />

bundan böyle her zincir kırılışının başında Ankara'­<br />

nın adı geçecek ve her hürriyet mücadelesi, Sakarya'da,<br />

inönü'nde, Afyon'da, Kütahya ve Bursa yollarında<br />

ölenlerin ruhuna kendiliğinden ithaf edilmiş<br />

bir dua olacaktır.<br />

Atatürk'ün hemen herkesin gördüğü, mektep<br />

kitaplarına kadar geçmiş bir fotoğrafı vardır. Anafartalar<br />

ve Dumlupmar'ın kahramanı son muharebenin<br />

sabahında tek başına, ağzında sigarası, bir tepeye<br />

doğru ağır ağır ve düşünceli çıkar, işte Ankara<br />

lîalesi muhayyilemde daima ömrünün en güneşli saatine<br />

böyle yavaş yavaş çıkan büyük adamla birleşmiştir.<br />

Bu şaşırtıcı terkip nasıl oldu? Eğer böyle bii<br />

şey lazımsa vatanın her tepesinde aynı şekilde tahayyül<br />

ve tasavvur etmem icabeden bir insanla bu<br />

kale bende nasıl birleştiler? Bunu hiç bir zaman izah<br />

edemem. Bu cins yaklaştırmalar insan muhayyilesinin<br />

en sırlı tarafıdır. Bildiğim bir şey varsa bir gün,<br />

bu fotoğrafa bakarken Ankara kalesi kendiliğinden<br />

gözlerimin önüne geldi ve ben bir daha bu iki hayali<br />

birbirinden ayıramadım.<br />

1928 sonbaharında Ankara'ya ilk geldiğim günlerde<br />

Ankara kalesi benim için âdeta bir fikr-i sabit<br />

olmuştu. Günün birçok saatlerinde dar sokaklarında<br />

başıboş dolaşır, eski Anadolu evlerini seyrederdim.<br />

Bu evlerde yaşadığımdan çok başka bir hayat<br />

tahayyül ederdim. Onun içindir ki Yakup Kadri'nin<br />

Ankara'sının çok sevdiğim ve doğruluğuna hayran<br />

olduğum baş taraflarını okurken içim burkulmuştu.<br />

Hâlâ bile bu keskin realizmin ötesinde, bütün imkânsızlığını<br />

bilmeme rağmen bir anlaşma noktası bulunabileceğine<br />

inanırım.<br />

Samanpazarı'ndan bugünkü eski Dışişleri Bakanlığına<br />

inen eski Ankara mahalleleri, çarşıya ve<br />

kaleye çıkan yollar, Cebeci tarafları gibi üzerimde<br />

hep bu tesiri yapardı. O biçare kerpiç evlerin bütün<br />

fakirliğini, iyi bilmekle beraber kendimde olmayan<br />

bir şeyi onlarla tasavvur ederdim. Onların arasında,<br />

bir sıtma nöbetine benzeyen ve durmadan bir<br />

şeylere, belki de bu fakirliğin altında tasavvur ettiğim<br />

ruh bütünlüğüne sarılmak, onunla iyice bürünmek<br />

arzusunu veren bir ürperme ile dolaşırdım.<br />

Gerçeği budur ki Anadolu'nun fakirliğinde vaktiyle<br />

kendi hastalığı olan ve insanını asırlarca tahrip eden

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!