22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

14 BEJ SEHtR<br />

ANKARA 15<br />

çok zalim, alabildiğine haris Sadeddin Köpek rakipleri<br />

olan ümerayı padişahın zâtından istifade ederek<br />

bir bir ortadan kaldırırken emir-ül-ümera Taceddin<br />

Pervaneyi de vaktiyle bir muganniye ile nikâhsız yaşadığı<br />

bahanesiyle Konya ulemasından aldığı bir fetva<br />

ile burada recm ettirir. Taceddin Pervane, Sadeddin<br />

Köpek'in emirler arasında yaptığı temizliğin başında<br />

onunla berabermiş. Fakat haris vezirin işi azdırdığını<br />

görünce sıra kendisine geleceğini anlayarak<br />

hükümdar tarafından idaresi ve hâsılatı kendisine<br />

yerilen Ankara'ya çekilmiş. Sadeddin bu son rakibi<br />

ortadan kaldırmak için, elinde fetva iki günde Konya'dan<br />

Ankara'ya o zamana göre yıldırım süratiyle<br />

gelir ve şehrin ayak takımım yarı beline kadar toprağa<br />

gömülü bu kumandanı öldürmeğe (İbn-i Bîbî'-<br />

nin tabiriyle) mecbur eder. Gariptir ki aynı vezir<br />

baba katili Giyaseddin'in elinden saltanatı almak için<br />

birinci Gıyaseddin Keyhüsrev'in Şehnaz adlı Konyalı<br />

güzel bir kadından doğan gayri meşru çocuğu olduğunu<br />

etrafa yayıyordu. Mamafih îbn-i Bîbî bu meseleden<br />

bir hakikat gibi bahseder. Kanlı ölümün o kadar<br />

sık görüldüğü o devirlerde bile bu vak'a tek basmadır.<br />

Ve haysiyet kırıcı şekliyle ister istemez çekememezliğe<br />

büyük bir hıncın da karıştığını düşündürüyor.<br />

Selçuk camilerinin plânında olan ahi eserlerine<br />

gelince onlar da ancak mihrab ve minberlerindeki<br />

işçilikle ve sütunları ile güzeldir. Iç kalenin eteklerinde<br />

hiç olmazsa bugünkü vaziyetlerinde şehre büyük<br />

bir şey ilâve etmezler. İster Moğollara tâbi olsun,<br />

isterse müstakil olsun Ankara'da süren yarım<br />

asır bir ahi hâkimiyeti yardır. Bu, burjuvazi değilse<br />

bile artizananın ye çarşının şehri idaresi demektir<br />

ki, şark tarihinde az tesadüf edilir.<br />

Osmanlı devri Fatih'in veziri Büyük Mahmud<br />

Paşa tarafından yaptırılmış bir han ve bedestenle<br />

başlar. Bunlar yeni imparatorlukla başlayan yeni nisbet<br />

fikrinin eserleridir. Fakat Osmanlı hiç bir zaman<br />

Selçuk gibi yapıcı olmadı.<br />

Tamirden sonra on kubbesiyle birdenbire meydana<br />

çok vazıh bir cümle gibi çıkan bu bedestende<br />

bugün türlü kazılardan gelen Hitit eserlerinin daima<br />

şaşırtıcı plâstikleri, bugünün san'atına o kadar yakın<br />

üslûplarıyle toprak altında asırlarca süren uykularından<br />

henüz uyanmış gibi bakan gözleriyle seyretmek<br />

beni daima düşündürmüştür. Yaşanmış hayat<br />

unutulmuyor, ne de büsbütün kayboluyor, ne yapıp<br />

yapıp bugünün veyahut dünün terkibine giriyor,<br />

- I V -<br />

Bir Türk şehrinden bahsedip de Evliya Çelebi'-<br />

yi hatırlamamak kabil değildir. Cetlerimizden iki<br />

kişi vatan haritasını benimsemişlerdir. Bunlardan<br />

birincisi Mimar Sinan'dır. XVI. asır Türkiyesini<br />

onun eserlerinden bulmak daima mümkündür. İmparatorluğun<br />

bu dehadan payını almamış pek az<br />

büyük şehri vardır. O kadar ki Sinan denilince gözümün<br />

önünde son derece nisbetli yontulmuş bir mücevher<br />

dizisine benzeyen irili ufaklı binalar, tâ Macaristan<br />

içerisinden başlayarak Akdeniz'e ve Basra<br />

körfezine kadar iner. İkincisi başlı başına bir vatan<br />

aynası olan Evliya Çelebi'dir. Bu ayna bazen ufak<br />

ilâvelerle, fakat daima aslın büyük çizgilerine sadık

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!