Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
sos<br />
BEŞ ŞEHİR<br />
şöhret kazanmıştı. Onun karşısında Bekir isminde<br />
bir zat bir kıraathane açmıştı. O devirden kalma bir<br />
kıt'a bu iki patronun arasında meslek rekabeti yüzünden<br />
çıkan bir kavgayı nakleder:<br />
Dün gice iki kırâathâneci<br />
Birbiriyle eylemişler arbede<br />
Vak'ayı seyreyleyenler didiler<br />
. Arifi yıktı Bekir bir darbede<br />
Parmakkapı'daki büyük kahvede Meddah AşkI<br />
dinleniyor, Hayalî Salim'in oynattığı Karagözler seyrediliyordu.<br />
Bu Hayalî Salim son büyük Karagözcülerdendir.<br />
Hattâ bir aralık Karagöz oyununa tıpkı<br />
tiyatro perdesi gibi bir perde ilâve ederek oyunu yenileştirmeğe<br />
çalışmıştı.<br />
Bütün bu kahvelere samur kürkler giyinmiş kibar<br />
smıf halk gelirmiş. Zaten daha Tanzimat başlangıcında<br />
Bayezid tarafları Karagöz ve Orta oyununun<br />
merkezi olmuştur. Nerval 1840'da Bayezid'de<br />
Bab-ı Seraskerî'nin yakınında seyrettiği bir Karagöz<br />
oyununun senaryosunu bize verir. Gautier ise<br />
1852'de bir gecede iki Karagöz oyunu birden görür.<br />
Bu kıraathanelerde daha sonra yine ramazan ve cuma<br />
geceleri için musiki fasılları konmuştu. Böylece<br />
İstanbul, Cumhuriyete kadar olan devirde elinden<br />
geldiği kadar Beyoğlu'na rekabet ediyordu.<br />
Viyana'da ilk geçirdiğim gecenin sabahında<br />
kahvaltı için biraz da adının sihrine kapılarak Mozart<br />
kahvesine girdiğim zaman garson tıpkı gençliğimde<br />
İstanbul kıraathanelerinde olduğu gibi bir yığın<br />
gazeteyi önüme koyunca epeyce şaşırmıştım. VifSTANBUL<br />
207<br />
yana, bizim kendisinden aldığımız bir modada hâlâ<br />
ısrar ediyordu. Yeni açılan kahveler eski kahveleri<br />
hiç olmazsa onların saz şiiri zevkini birdenbire kaldırmadı.<br />
Sadece masa ve iskemlenin girişiyle manzarasını<br />
değiştirdi. Bu kahveler öbürlerinin yanıbaşında<br />
Semâî Kahveleri adiyle uzun zaman devam etti.<br />
Çayhaneler üçüncü bir sınıf teşkil ediyorlardı.<br />
Ve bilhassa Şehzadebaşı'nda idiler. Buralarda çayı<br />
hususî bir zevk haline getiren tiryakiler toplanıyordu.<br />
Bunlar bugün İtalya'da ve İspanya'da gördüğümüz<br />
küçük kahvelere çok benzerdi. Burada toplanan<br />
İstanbul beyleri bilhassa ramazan akşamları gezintiye<br />
çıkan semt hanımlarını tıpkı şimdi Madrit<br />
veya Sevilla kahvelerinin taraçalarında olduğu gibi,<br />
fakat cam arkasından seyrederlerdi.<br />
Filhakika Tanzimat'tan sonra İstanbul semtini<br />
canlandıran modalardan biri de şehirlinin İtalyanca'<br />
dan alarak piyasa dediği bu akşam gezintileriydi. Bu<br />
gezintiler evvelâ Beyoğlu'nda, bilhassa HI. Selim ve<br />
II. Mahmud devirlerinde başlar.<br />
Şimdiki Tepebaşı'mn bulunduğu yerden — o zamanki<br />
hududu Aşmalı Mescit'ti — tersanenin üstüne<br />
doğru sarkan küçük mezarlıkla, Ayaz Paşa taraflarını<br />
kaplayan büyük mezarlığın etrafındaki yollarda<br />
ecnebiler atlı arabalı, yaya, kadınların da katıldığı<br />
akşam gezintileri yapıyorlardı. Üçüncü bir gezinti<br />
yeri de o zaman Büyük Dere Yolu denen — bilhassa<br />
seyahatnamelerde ve gravür albümlerinde —<br />
Taksim'den Şişli'ye doğru giden ve bir kolu Kurtuluş'a<br />
uzanan — Kurtuluş'un adı Frenk seyahatnamelerinde<br />
San Dimitri'dir — büyük yoldu. Abdül-