You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
10 BE? SEHtR<br />
ka bir hakikatin sırrını açtı. Bu ledünnî hazların,<br />
âhiret saadetlerinin, kendisini sevgide tamamlayan<br />
ruhun, bir nur tufanı gibi iştiyakın, kendi derinliklerinde<br />
Allah'ı bulan bir murakabenin hakikati idi.<br />
Hacı Bayram, eriştiği bu hakikatin şevkiyle:<br />
Bilmek istersen seni<br />
Can içre ara canı,<br />
Geç canından bul an%<br />
Sen seni bil, sen seni!<br />
diye haykırır. Fakat Hacı Bayram sade Hakla Hak<br />
olan bir veli değildir. Türk cemiyetinin bünyesinde<br />
gerçekten yapıcı bir rol de oynar. Kurduğu Bayramîye<br />
tarikati esnaf ve çiftçinin tarikatidir. Böylece<br />
Anadolu'da Horasanlı Baba ilyas'la başlayan geniş<br />
köylü hareketiyle ahilik teşkilâtı onun etrafında<br />
birleşir. Daha sağlığında hareket o kadar genişler ki<br />
İkinci Murat yanıbaşmda gelişen bu manevî saltanattan<br />
ürkerek Şeyhi Ankara'dan Edirne'ye getirtir.<br />
Ve ancak niyetlerinden iyiden iyiye emin olduktan<br />
sonra onu geriye göndermeğe razı olur. Hakikatte<br />
bu telâşa hiç lüzum yoktu. Hacı Bayram imparatorluğun<br />
iç nizamını yapıyordu.<br />
Çok defa Ankara ovasına bakarken Hacı Bayramın<br />
ömrünün sonuna kadar müritleriyle ekip biçtiği<br />
tarlaları düşünürüm. Acaba hangi tarafa düşüyordu?<br />
Belki de kendi yattığı camiin bulunduğu,<br />
yerlere yakındı. Bütün ova onun zamanında emece<br />
ile işleniyordu. Anane Hacı Bayramla İstanbul fethinin<br />
manevî ve nuranî yüzü olan Ak Şemşeddin'i<br />
bu ovada karşılaştırır. Ak Şemseddin o zamanlar,<br />
ANKARA 11<br />
devrinin ilmini ilâhiyattan tıbba, nahivden musikiye<br />
kadar öğrenmiş, fakat bir türlü ruhundaki susuzluğu<br />
gideremediği için yüzünü tasavvufa çevirmiş,<br />
kendisine mürşit arayan genç bir âlimdi. Nihayet<br />
dayanamayıp Şeyh Zeyneddin-i Hâfî'nin yanma<br />
i gitmek için Osmancık medresesindeki müderrisliğij<br />
ni bırakıp yola çıkar; fakat Halep'te bir gece rüyasında<br />
bir ucu boynuna geçmiş bir zincirin öbür ucuj<br />
nu Hacı Bayram'ın elinde tuttuğunu görür ve nasi-<br />
! binin Hacı Bayram'dan olduğunu anlar; yoldan döj<br />
ner.<br />
i<br />
Ankara'ya geldiği zaman Hacı Bayram'ı müritleriyle<br />
ovada mahsul toplarken görür. Yanına yaklaşır;<br />
fakat iltifat görmez. Aldırmayarak işe girişir;<br />
yemek zamanına kadar Şeyhin müritleriyle beraber;<br />
çalışır. Yemek vakti olur, Hacı Bayram kendi eliyle<br />
aş dağıtır. Fakat Ak Şemşeddin'in çanağına ne burçak<br />
çorbası, ne de yoğurt koyar; artan aşı da köpeklerin<br />
önüne döker. Ak Şemşeddin darılıp gideceği<br />
yerde şeyhin kapısının köpekleriyle ve onların<br />
çanağından karnım doyurur. Bu alçak gönüllülük,<br />
bu teslim üzerine Hacı Bayram onu yanma çağırır,<br />
müritliğe kabul eder. ölünce de kendisine halef olur;<br />
yahut hiç olmazsa tarikatin fazlaca şeriatçi kolu onu<br />
şeyh tanır.<br />
Fatih'e İstanbul'un fethinde o kadar yardım ettikten<br />
sonra çekilip köyüne gidecek kadar vekar ve<br />
\ haysiyet sahibi olan, mektuplarında ona sahip olduğu<br />
manevî rütbeden bir akran gibi hitap eden, nasihatler<br />
veren, "Eğer padişaha huzûr-i sûrîmiz matlup<br />
ise biz anda varırız veya padişahla diyar-ı Arabi beraberce<br />
feth ederüz" diye ufuk gösteren Ak Şemsed-