Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
BES ŞEHİR<br />
Kösedağ muharebesinden soma genç hattâ çocuk<br />
yaşta tahta çıkan ve bir türlü rüşt sahibi olamayan<br />
gölge hükümdarların, İlhanî'ler tarafından<br />
yarlıkla nasbedilmiş veya nüfuzları teyit edilmiş sözü<br />
padişahtan bile üstün vezirlerin, emirlerin, naiblerin,<br />
pervanelerin devri başlar. İki merkeze birden<br />
bağlı olmanın sebep olduğu entrikalar, iç harpleri,<br />
aşiret hoşnutsuzluk ve isyanları birbirini kovalar.<br />
Muhteris, maceraperest şehzadeler, her an dışarının<br />
müdahalesini memleket üzerine çekerdi. Kimi Moğol<br />
saraylarından hükümdarlık dilenir, kimi Bizans'dan<br />
aldığı yardımla tahta geçer. Orta çağın efendi ve tâbi<br />
prens münasebeti, hükümdar ailelerinin arasındaki<br />
akrabalıklar bu işleri âdeta tabiî gösterir.<br />
Bitmez tükenmez entrikaları, isyanları, ihanetîeriyle,<br />
zehir, hançer ve yay kirişleriyle ölümleri<br />
— zamanın örfüne göre sülâleden prensler kendi yaylarının<br />
kirişiyle boğulurdu — biri sönünce öbürü kurulan<br />
aristokrat ve çoğu büyük âlim, vezir ailelerinin<br />
hususî politikalarıyle Anadolu tam bir ortaçağ<br />
sonu yaşar. Hoyrat ve şehevî II. Keykubat bir ziyafet<br />
sofrasında lalası tarafından Altınordu yolunda<br />
zehirlenir. IV. Kılıç Arslan kendisini tahta çıkaran<br />
Muinüddin Pervane tarafından bir ziyafet sofrasında<br />
— şüphesiz Moğolların tasvibiyle — boğulur. Halbuki<br />
bu ihaneti yapan Muinüddin Pervane, Sinop gibi<br />
bir kalenin ikinci fatihidir. Ve Moğol istilâsının<br />
neticelerini önlemek için ne gayretler sarfetmiştir.<br />
Bu prens ile Anadolu'nun bir zaman hakikî hâkimi<br />
gibi görünen ve 1279 da Moğollar tarafından öldürülen<br />
bu vezirin son konuşmaları müverrih Aksarayî'-<br />
nin en korkunç sahifelerinden biridir.<br />
KONYA<br />
Gerçekte Moğol sarayına en son giden, yahut<br />
bu saraydan en son dönen daima biraz daha kuvvetlidir<br />
ve birkaç senelik, hiç olmazsa birkaç aylık<br />
bir tahakküm hakkına sahiptir. Buna mukabil Bizans<br />
hem kendi politikası hem de asrın örfü icabı<br />
kendine başvuranların hiçbirini geri çevirmiyordu.<br />
Haklı haksız her kımıldanışın, hattâ en iyi niyetli<br />
hareketlerin bile en korkunç neticeleri doğurduğu<br />
bir devirdir bu. Anadolu ahalisinin, bilhassa<br />
yerleşmiş toprak sahibi halkın sırtına vergi vergi<br />
üzerine biner. Yağma ise tabiî ve gündelik hallerdendir.<br />
Hükümdarlık veya vezirlik koparmak için Moğol<br />
karargâhlarına giden vezir ve prenslerin bu saraylarda<br />
yaptıkları borçlar, muahedelerle Anadolu'<br />
nun ödemeğe mecbur olduğu kesimleri birkaç kat<br />
daha arttırır.<br />
Bu karışıklık içinde anarşinin tâ kendisi olan<br />
bir mistisizm alır yürür. Başlangıcından itibaren<br />
daima tasavvufa meyli olan, devletin resmî dinine<br />
rağmen bir türlü tam mânasıyle sünnî Müslümanlıkla<br />
yetinemeyen ve Şamanizm kalıntısı akideleri Müslüman<br />
dini ile ancak bu çerçeveler içinde birleştiren<br />
Anadolu'da Alevî akidelerle beraber hayderîlik, kalenderîlik<br />
gibi melâmî tarikatleri çoğalır. İslâm âlemi<br />
için o kadar tehlikeli olan ve siyasî istikrara tesir<br />
eden Mehdî inancı kökleşir.<br />
Bu ruh hali Anadolu'da gizli veya aşikâr bu<br />
güne kadar gelen ve millî hayatta sırasına göre menfi<br />
veya müspet roller oynayan bir ikiliği doğuracaktır.<br />
Fakat daha iyisi o zamanki Anadolu'nun vaziyetini<br />
îbn-i Bîbî'nin ağzından dinlemektir: "Rum