16.02.2015 Views

Kncg2I

Kncg2I

Kncg2I

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

içinde, ağaç ile olan muhabbetini hat ile olan muhabbetiyle<br />

birleştirme isteği uyanmış. “Hat sanatı ile naht sanatı<br />

arasında, çocuğun anneye olan muhtaçlığı gibi birbirinden<br />

ayıramayacağımız bir bağ var.” diyen Abdullah Bey, büyük<br />

bir heyecanla işyerinde küçük bir atölye oluşturmuş ve bugünlere<br />

kadar uzanan yolda ilerlemeye başlamış.<br />

2004 senesinin Şubat ayında çökerek 93 kişiye mezar olan<br />

Zümrüt Apartmanı’nda vefat eden müzehhip Sami Öksüz,<br />

Abdullah Bey’in en büyük destekçilerinden biri olmuş. “Kesip<br />

levha yapmaya başladığımda, o kadar çok eksiğim ve<br />

bilmediğim şey vardı ki; bunları zaman içerisinde, sorduk,<br />

istişare ettik, fikir aldık, bozup yaptık ve öylece kendimizi<br />

geliştirdik. Bir anlamda kendi kendimizin ustası olduk.”<br />

diye anlatıyor geçirdiği süreci Abdulah Şanlı.<br />

“Hüsn-i Hat Bilmiyorsanız Yazı Kesmeyin”<br />

Eserlerini icra ederken çok titiz davrandığını bunun sebebinin<br />

ise her şeyden öte ustalara duyduğu saygıdan kaynaklandığını<br />

belirtiyor Abdullah Bey ve şöyle devam ediyor: “Hüsn-i<br />

hat meşk ederken, hat kamışının bir milimlik dahi kuralsız<br />

hareketinin olmadığını öğrenmem, özellikle bir yazıyı keserken<br />

çok daha fazla titiz olmam gerektiği şuurunu verdi bana.<br />

Çarşıda pazarda o kadar çok bilmeden, bilinçsizce kesilmiş<br />

yazı var ki bu bile bir yazıyı keserken beni ürkütmeye yetiyor.<br />

Belki onlarca yüzlerce sene sonraya bir üstadın eserini kötü<br />

bir şekilde aktarma korkusunu taşıyorum içimde. Güzel bir<br />

istif gördüğüm zaman ister istemez ilgimi çekiyor. ‘Bunu kesmeliyim’<br />

diyorum ve hemen onun resmini, kopyalarını arşive<br />

saklıyorum. ‘Hadi başlayalım’ diye bir esere karar verdiğim<br />

zaman önce izin istiyorum. Bir levhayı kesmeye karar verdiğim<br />

zaman öncelikle yaşayan bir sanatçı ise bir şekilde ulaşıp<br />

kesmek için izin istiyorum. Ve izini alabildiysem yazı ile ağacı<br />

bir an önce kavuşturabilmenin heyecanı bütün benliğimi sarıyor<br />

ve bitene kadar o levhaya kilitleniyorum. Plan yapmak,<br />

ebatlandırmak, kalıbı çıkarmak, sonra da ahşap zemini hazırlayarak<br />

başlamak, doyumsuz bir muhabbete başlamak demek<br />

benim için. Artık uyku mecburiyetten, işe gitmek mecburiyetten,<br />

yemek yemek bile mecburiyetten… Keyif veren,<br />

zevk veren yegâne şey muhabbete koşmak. Yani tezgahın<br />

başına oturmak. Ondan sonrası sabır ile kesmek, kesmek,<br />

kesmek ve birleştirmek…”<br />

“Eser Bittikten Sonraki Hali Anlatmak İçin<br />

Şair Olmak Gerek”<br />

Abdullah Bey, keseceği yazı için izin alma konusunda bir<br />

anısını da paylaşıyor bizlerle. Yıllar önce bir sergi kataloğunda<br />

görmüş olduğu Zehra Çekin Hanımefendi'ye ait,<br />

lale formunda bir esma-ül hüsna tablo görmüş. Kendisine<br />

bir şekilde telefon ile ulaşmış ve izin istemiş. Zehra Çekin<br />

de ona “Herkes nerelerde ne şekillerde kullandı bir bilseniz.<br />

İlk kez siz izin istemek için aradınız, size hayır mı<br />

diyeceğim.“ demiş ve teşekkür etmiş. Abdullah Bey, daha<br />

sonraki süreci şu sözlerle anlatıyor: “Şimdi bakıyorum da<br />

Zehra Hanımefendi’nin o çalışması bir klasik halini almış.<br />

İmsakiyeden tutun, şeker kutusu kapağına kadar her yerde<br />

kullanılmış. Daha ilginci o eser, Suriye’de karşıma çıktı,<br />

tabii görselliğin dışında, eserle hiçbir alâkası kalmamış<br />

vaziyette. Bu da bir kul hakkını ihlaldir ve yapılan iş ile<br />

örtüşen bir şey değildir diye düşünüyorum. Bu yüzden bizi<br />

arayıp soran herkese, ‘Eğer yazıyı bilmiyorsanız yazı kesmeyin,<br />

kesmek ayrı bir şey, yazı ayrı bir şey’ diyoruz.”<br />

Abdullah Bey'den, naht sanatını icra ederken yaşadığı süreci,<br />

geçirilen evreleri anlatmasını istediğimizde, “İzin konusu<br />

halloldu ise ebatlara karar verip eskizleri hazırlayıp<br />

levhanın ana zeminini yapmaya başlıyorum.” diye başlıyor<br />

anlatmaya. Bu aşamada, mobilya bilgisi en büyük yardımcısı<br />

oluyormuş. Zemin kaplamalarından sonra pres ve vernik<br />

işlemlerini hallediyor, mobilya kısmını kısmen tamamlamış<br />

oluyormuş. Ondan sonra ise kıl testere ile dostluk ve<br />

ağaçla muhabbet başlıyormuş artık. Levhanın durumuna,<br />

vakit ayırıp çalışabilme durumuna göre aylar süren bir<br />

muhabbet oluyormuş bu. Bıkmadan, sabır ile sabırsızlık<br />

arasında gidip gelerek, ama sonu merakla beklenen bir<br />

muhabbet... Bu uzun süreçten sonra gelen mutlu finali ise<br />

şu cümlelerle aktarıyor: “Parçaları monte ettikten sonra<br />

vernik işlemleri başlar. O kadar çok emek verdiğiniz işe<br />

son kat verniği attıktan sonra hem heyecan hem sıkıntı<br />

yaşayabilirsiniz. Kullandığımız renklerin son kat vernikten<br />

sonra gerçek tonlarının ortaya çıkması ile heyecanlanırsınız.<br />

Eğer bu olmazsa büyük bir sıkıntı bekler sizi. Verniğin<br />

tabiatı gereği, simsiyah rengi bile zamanla sarartmasından<br />

tutun da altta kalan bir yapıştırıcının olduğu yerin kabarmasına<br />

kadar yaşayacağınız bir aksilik, size nazire yapar<br />

gibi, 3-4 aylık emeğinizi ortadan kaldırabilir. Ufacık bir<br />

dikkatsizliğin ya da boş vermenin bedeli o saatten sonra<br />

çok ağır olur. Eğer böyle bir şey gelmediyse başınıza; vernik<br />

işleminden sonra varak altınlarını çalışıp, çerçevesini<br />

yapıp da karşısına geçip seyretmek… O anı anlatmak kolay<br />

değil, belki şair olmak gerek.”<br />

62 63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!