Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yazıda yayınlanan dört levha da Rikkat Kunt fırçasıyla bezenmiş olup Derman koleksiyonunda bulunmaktadır.<br />
Necmeddin Okyay'ın celî ta'lîk Besmelesi<br />
Prof. Dr. Çiçek Derman, hocası Rikkat Kunt ile<br />
oturduğu cihetle, bize sık sık gelirdi. Bana edebiyat dersleri<br />
vermeğe başladı. Türkçemi ona medyûnum. En ince<br />
teferruatına kadar, arûzu ve şiirleri vezinle okumasını<br />
bana o öğretti.”<br />
Rikkat Hanım’ın babası Hüseyin Kazım Kadri Bey, kızının<br />
hayatında çok önemli bir yeri olan değerli bir ilim adamı<br />
idi. Babaya olan bu düşkünlük ve hayranlık dolu muhabbet,<br />
hayatı boyunca eksilmeden devam etmiştir. Babasının<br />
1934 yılında Tarsus’a giderken trende vefat ettiğini öğrenen<br />
Rikkat Hanım’ın bir tutam saçı, bu büyük acı sebebiyle<br />
o tarihlerde ağarmıştır. Kendi ifâdesiyle o günlerini: “<br />
Asıl o zaman dünya başıma yıkıldı. Perişan bir halde içime<br />
kapandım, kaldım.” sözleriyle anlatırdı. Hazırladığım kitapda<br />
Hüseyin Kazım Kadri Bey’e neden biraz daha geniş<br />
yer vermediğim sorulduğu zaman şöyle cevap vermiştim:<br />
“Bunu ben de isterdim, ama Hüseyin Kâzım Bey’in sanatla<br />
pek yakınlığı ve alâkası olmamış. Kızının 1936 yılında<br />
Akademi’ye girip müzehhibe olması da onun vefatından<br />
sonradır. Aslında, Hüseyin Kâzım Bey Evkaf Nâzırı iken<br />
(1921) tahsisat yokluğu sebebiyle Medresetü’l-Hattâtîn’in<br />
kapanması için karar çıkartmış. Bunu haber alan Medresenin<br />
ebrû ve âhar hocası Necmeddin Efendi (Okyay), İstanbul<br />
medreselerinin vakfiyelerinde mevcud hat muallimliği<br />
tahsisatının toplanmasıyla, Evkaf İdâresi’nin gelirlerine dokunmadan<br />
Medresetü’l-Hattâtîn’in açıldığını ve hoca maaşlarının<br />
bu fasıldan ödendiğini ispat ederek kararı önlemiş.<br />
Zaten Hüseyin Kâzım Bey’in nâzırlık vazifesi de iki ay<br />
sonra bitince kapanma tahakkuk etmemiş. Kitapta Rikkat<br />
Hanımın babasına düşkünlüğü ve hayranlığı belirtilirken<br />
bu bahse girmek istemedim.”<br />
Rikkat Kunt Hoca Hanım kitabında bolca yer alan bezemeli<br />
eserlerin bugün hangi koleksiyonlarda bulunduğu<br />
tam olarak bilinmemektedir. Farklı tarihlerde düzenlenen<br />
müzayedelerde el değiştiren levhaların yeri belli olanlar belirtilmiştir.<br />
Bu resimler dikkatlice incelendiği zaman, kendi<br />
desenlerini bile tekrar etmekden kaçınan ve her eseri için<br />
yeni desen çizmeyi tercih eden Rikkat Hanım’ın sağlam<br />
desen bilgisi hemen fark edilir.<br />
Hayatta iken kendisiyle yapılan mülâkatlar, tarih sırasıyla<br />
metne sadık kalınarak bu kitapda yer almıştır. Farklı şahıslar<br />
tarafından hazırlanan sorulara hocamın kelimeleriyle<br />
cevaplarını bulmak mümkündür. Meselâ: “Tezhib sanatının<br />
istikbali hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna<br />
şöyle cevap vermişti: -“İstikbali Allah bilir, mâlûmunuz.<br />
Ama benim düşüncem şu: Eski yükseliş devrine ulaşmak<br />
ve hele onu aşmak mümkün değildir artık…”<br />
1981 yılında yapılan bu görüşmede hocamın gelecek hakkındaki<br />
bu düşünceleri şükürler olsun ki bugün çok farklı<br />
bir noktaya ulaştı. Artık Milletlerarası Yarışmalarda Türk<br />
sanatkârları birincilik kazanarak sanat seviyesini eserleriyle<br />
ispât ediyorlar.<br />
Tam on yıl evinin kapısını aşındırdığım, rahle-i tedrîsinde<br />
bulunduğum, bitmez tükenmez sorularımla yorduğum ve<br />
sonunda: “Elimi size bırakıyorum” sözünü kendisinden<br />
duymak bahtiyarlığına eriştiğim hocama rahmetler diliyorum,<br />
mekanı cennet olsun.<br />
86 87