16.02.2015 Views

Kncg2I

Kncg2I

Kncg2I

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfadaki eser fotoğrafları: Fatma Şan,<br />

Davids Samling Koleksiyonu Müzesi, Kopenhag<br />

tereddütsüz kendini teslim etmelidir. Tek şey için; “öğrenmek”.<br />

İşte bu yüzden sanatçıyla öğrencisi arasındaki ilişki<br />

zaman içinde kendiliğinden manevi bir boyuta taşınır. Ve<br />

böyle olduğunda Hakk’ın, hocadan talebeye doğru bir<br />

kanal açtığına şahit oluruz. Öğrenci için ne lâzımsa, bu<br />

kanaldan akıp gelir. Evet, öğrenme rahmani bir durumdur.<br />

Hocanla mücadele halindeyken küçük bir adım bile atamaz,<br />

ilerleyemezken, kavga etmeyi bıraktığın, onun ilmine<br />

muhtaç olduğunu idrak ile kabul ettiğin<br />

anda artık mucizevî bir şekilde kanatlanarak<br />

uçup gidebilirsin.<br />

Kültürümüzde öğrenme geleneği<br />

böyledir aslında. Öyle bir yabancılaşma<br />

dönemi yaşadık ki, özgürlük<br />

adına herkese ve her şeye kafa tutabileceğimizi<br />

zannettik. Yok yere<br />

ego savaşları yapıldı. Talebe ile<br />

hoca arasına görülmez duvarlar<br />

örüldü. Yara bere içerisinde fark<br />

edebildik, ilme, sanata nasıl ulaşmamız<br />

gerektiğini… Talip yani<br />

öğrenci, meşk yolunda benliğinden<br />

sıyrılıp egosunu bir kenara<br />

bırakmalı değil midir? O yolda<br />

önce muhabbeti, samimiyeti ve<br />

çalışma şevkiyle durmalı değil<br />

midir? Öğrenme eyleminin kutsallığı,<br />

bir “insan”ın karşısında<br />

ilminden dolayı “diz kırabilmek”te gizlidir. “Diz kırmak”<br />

egonun, benliğin çatırdadığı andır. Başka bir insanın<br />

hâkimiyet sınırları içine girdiğin an... “Meşk”in asıl başladığı<br />

nokta. Talim ettiğin her çizgi bir motife, her desen bir<br />

cennet bahçesine dönüşüverir.<br />

Örneğin, Anadolu’da yüzyıllarca devam eden Ahilik geleneğinde<br />

hoca-talebe, usta-çırak ilişkisi bir disiplin ve kurallar<br />

çerçevesiyle belirlenmiştir. Aslında bu anane,<br />

kadim kültürün her sahasının temelinde mevcuttur.<br />

Talebe hocasının sözlerini adeta<br />

ilahi bir hikmet kabul eder. Ustasının,<br />

hocasının elinden, dilinden sadır<br />

olanlarla kemal basamaklarını<br />

ağır ağır tırmanır. Hocanın yükümlülüğü<br />

öğrenciyi edep dairesinde<br />

yetiştirmektir. O, talibe<br />

evladı gibi nazar eder. Talebeyse<br />

kan bağı olmaksızın, hocasını,<br />

anne-babası gibi görür.<br />

“Meşk, iki insanın, hocanın-talibin<br />

emeği ile kurulan akrabalığın izdüşümüdür.”<br />

Ahilik geleneğinde, meşk<br />

ettiğin ustayı-hocayı incitmek, nankörlük<br />

etmek, ebeveyne nankörlük etmek<br />

gibidir. Toplum tarafından lanetlenmiş<br />

gibi dışlanırsın. Meşk tek hocadan başlayıp<br />

devam eder. Yolda hoca değiştiril-<br />

mez, terk edilmez. Ondan izinsiz esere isim konulmaz.<br />

İsim koyma ruhsatı izin-icazete tabidir. Bir eserin kıymeti,<br />

iş sahibinin kimin öğrencisi olduğu yani kimin rahle-i tedrisinden<br />

geçtiği ile ölçülür. Çırağın kusuru ustasından bilinir.<br />

Maharetini değerlendirirken de kimlerden meşk ettiği,<br />

icazet aldığı sorulur önce… Hoca yoldur, yoldaştır; aynı<br />

zamanda mihmandardır.<br />

Biz de çini öğretirken tıpkı hocalarımız gibi öğrencimizin<br />

temel prensipleri iyi öğrenmesi konusunda hassasiyet<br />

gösteririz. Sadece kabuğu değil,<br />

taşıdığı ruhu, özü, manayı kavrayabileceği<br />

bakışı kazandırmaya<br />

gayret ederiz. Öğrencimiz meşk<br />

sofrasına oturmaya talip olduğundan<br />

itibaren sabır imtihanları başlamıştır.<br />

Çininin yapım aşamaları<br />

gerçekten meşakkatlidir; çilelidir.<br />

İki defa fırınlanır. Yani ateşlere,<br />

yüksek ısılara girip çıkar. Talebenin<br />

yol ortasında usanmasının ve<br />

aşırı üzüntüye kapılmasının önüne<br />

geçmek için en başta disiplinli<br />

çalışmaya alıştırılır. Talibin zora<br />

dayanıklılığı sınanır. Hâlâ dersini,<br />

ödevini sıkı sıkıya yapıyor, meşkine<br />

aşkını katıyorsa, yani gönlü<br />

işine akıyorsa asıl derslere başlanır.<br />

Tek başına istidatın yeterli gelmediğini<br />

biliyoruz.<br />

Hatırlıyorum da öğrenciliğimde hocamın verdiği sadece lâle<br />

motifinden oluşan tabak tasarımı ödevini defalarca tamamlayıp,<br />

defalarca sil baştan tekrar tasarlamıştım. Çünkü tashih<br />

için her götürdüğümde artık bitmiş olduğunu düşündüğüm<br />

tasarımın arkasını çevirip, “Şöyle daha güzel olur”, diyerek<br />

yeni çizgilerle beni yönlendirmiş, yepyeni bir tasarım yaptırmıştı.<br />

Kâğıdı, şu an sayısını hatırlayamayacağım kadar tersyüz<br />

edip lâleli tabağı tekrar tekrar çizdim. Şimdi geriye dönüp<br />

baktığımda, sadece sabrımı, ciddiyetimi değil yaptığım<br />

işe duyduğum sevgiyi de sınamıştı.<br />

Bütün sanat dalları gibi çiniyi de, hakkıyla<br />

icra edebilmek için onu çok sevmeli,<br />

gönül vermeli... Ne kadar yetenekli<br />

olursak olalım gerçekten istemeden,<br />

sevmeden çalıştığımız şey meşk olmaz.<br />

Meşk, aşktan ayrılamaz bu yüzden.<br />

Uğruna geceler boyu çalışıp sabahlarız.<br />

Onunla ilgili en ufak bilgi, birkaç<br />

fotoğraf için kilometrelerce yol kat<br />

eder, kütüphanelerde saatlerimizi,<br />

günlerimizi geçiririz. Onun adının<br />

anıldığı yerlere koşarız. Ve yine onunla<br />

baş başa kalacağımız anı heyecanla<br />

bekleriz. Evet, sanat icracısını aşkıyla<br />

esir eden sevgilidir. Ve her meşk,<br />

sevgiliye yaklaşmak için birer umut...<br />

* Çini Sanatçısı, İSMEK Çini Usta Öğreticisi<br />

154 155

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!