KADIKÖY SANAT DERGİSİ SAYI 1
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Akyol’la beraber gerçekleştireceğimiz büyük bir solo sergiye hazırlanıyoruz.
Yine martta Lizbon’da bir sergiye katılıyoruz. Hem
teknik hem içerik anlamında etkileniyoruz birbirimizden. Beraber
ürettiğimiz işlere bakınca bunu benim anlatmamdan daha iyi gözlemleyebilirsiniz
aslında.
19
Ecstasy, tüketim toplumundan “proje çocuk” algısına,
kalıplaşmış güzellikten cinsel kimlik dayatmalarına kadar birçok
konuya dair söz söylüyor. Nedir sizi bu seriyi yapmaya iten?
Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki, insanlar kendi hayatlarına bakacaklarına
komşusunun ne giydiği, kimle beraber olduğu, eve saat kaçta
gelip gittiğiyle daha çok ilgileniyor gibi. Bu sadece bizim toplumumuza
özgü bir şey de değil. Ortadoğulu olmanın getirdiği ekstra bir
sınır tanımazlık olsa da bu kitle Amerika’da da farklı şekilde var.
Orada da mevzu kadınların giysisi değil de cinsel tercihleri farklı
olan insanların giyimi mesela. Ya da kadın-erkek tercihleri dışına
çıkmış insanların evlenip evlenemeyecekleri.
Bense insanların arkadaşının, komşusunun hayatına müdahale etmeden,
herkesin kendini olduğu gibi kabullendiği ve başkasının da
cinselliğiyle, cinsel yönelim ve tercihleriyle ilgilenmediği bir yaşamın
mümkün olduğuna inanıyorum. Ecstasy, böyle bir dünyanın hayalini
paylaşma niyetiyle ortaya çıktı. Kendini seven ve derinden bir mutlulukla,
aşkla kabul etmiş insanların tasvirinden oluşan heykeller...
Video, 3D modelleme ve ses teknolojisi üzerine çalışmaları
olan Arda Yalkın’la oluşturduğunuz ha:ar isimli bir kolektifiniz
de bulunuyor. Nasıl başladı bu birliktelik, birbirinize ne gibi
katkılarınız oluyor?
Biz on yıl hep aynı mekânda çalıştık ama beraber bir eser üretme
gibi fikrimiz olmadı. İkimizin kullandığı medyumlar, dünyanın iki
ayrı ucu. 2018’de New York’ta Residency Unlimited’de bu iki farklı
dünyayı birleştirmeye karar verdik ve çalışmaya başladık. Yaklaşık
iki yıl gibi kısa sürede de ha:ar, New York’ta bir solo yaptı. Çok
önemli sergi ve fuarlara katıldı. Mart ayında İstanbul’da Gaye Su
Mart 2018’de New York’ta Residency Unlimited’de misafir
sanatçı programına katıldınız. Mayıs 2019’da da Los Angeles’ta
18th Street Arts Center’a davetli olan misafir sanatçılardan
biriydiniz. Bunlar yolculuğunuzda size fikirsel ve kariyer
anlamında nasıl kapılar açtı?
Amerika ve Türkiye arasındaki bu git-gelli yaşamdan çok besleniyorum.
Birbirinden çok farklı iki kültür ve bir süre diğerinden uzak kalmak
kendimi, hayatı daha iyi değerlendirmemi sağlıyor. Aynı şekilde
üretimlerimi de... İnternetten de takip edebiliyorsunuz dünyadaki
sanatçıları ama orada bulunup güncel sergilere gitmek, sergileme
biçimlerini, trend eğilimlerini görmek, dünyadaki sanatçılardan hiç
geride olmadığımı, uluslararası çalışan sanatçılar arasında bir yerim
olduğunu anlamama yardımcı oldu. Sanatçı misafir programlarına
katılmak ise, o ülkedeki sanat ortamına girmenizi sağlıyor. Zira,
“Hadi ben geldim” diye oraya gitmekle bu köklü kurumların davetlisi
olarak gitmek arasında fark var. Müze yöneticileri, galericiler ve diğer
sanatçılarla bu kurumlar sayesinde bağlar kurdum.
Bu yıl sizin için baya hızlı geçti. Martta İstanbul’da, nisanda Los
Angeles’ta sergiler açtınız. İlk serginizden bugüne bakınca ne
görüyorsunuz?
Her şey gibi heykel yapmak da zamanla, çalıştıkça beceri ve
tekniklerinizi geliştirdiğiniz bir alan.
Ben hem bu alanda çok çalışıyorum
hem de heykel üretimimi destekleyip
besleyecek yan alanlarda çalışıp, sürekli
yeni bilgiler ediniyorum. 3D modelleme,
karakter animasyonu gibi...
Dolayısıyla beceri ve teknik anlamda
ilk sergiden beri çok fazla yol aldım.
Öte yandan teknik beceri ve bilgi arttıkça
duyguları, fikirleri ifade etmek
konusunda da daha yetkin olmaya
başladığımı düşünüyorum.
Peki, hedefiniz nedir?
Uzun vadede hem solo olarak hem de
ha:ar ile uluslararası sanat dünyasında
yer edinmeye çalışıyorum. Bu uzun ve
zorlu bir süreç... Sadece yetenekli olmanız
yetmiyor. İnsanlara ne yaptığınızı anlatabilmeniz,
dünya çapındaki bağlantıları kurabilmeniz
gerekiyor. Bu da sürekli seyahat
etmenizi gerektiren ayrı bir iş... Kısa vadeli
projelere gelirsek, martta iki büyük solo sergiye
birden hazırlanıyorum. Hem son dönem
heykelleri derli toplu bir sergiyle İstanbul’da ilk
defa göstereceğim solo sergim, hem de ha:ar’ın
Gaye Su Akyol’la beraber yapacağı solo... Her
ikisi de aynı mekânda olacak ve beni Londra’da
çalıştığım galeri olan JD Malat Galeri tarafından
temsil edecek. Yaklaşık tarihlerde ha:ar,
Lizbon’da da bir sergiye katılacak. Hemen sonrasında
da yine New York macerası başlıyor.
Bu arada Londra’daki galerimle de solo hazırlıklarına
devam ediyoruz.
HEYKEL
Kadıköy Sanat | Ocak / Şubat / Mart 2020 / 01