KADIKÖY SANAT DERGİSİ SAYI 1
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
56
KİTAP
Yazar
Esra Açıkgöz
Feyza Hepçilingirler:
Yazmak büyükannelik görevim
Kadıköy Sanat | Ocak / Şubat / Mart 2020 / 01
Feyza Hepçilingirler,
20 yılını Türkçe’nin
kötü kullanımını
engellemek
için mücadeleyle geçirdi.
Öyküden incelemeye, şiirden
denemeye birçok türde eser
verdi. Ancak son zamanlarda
tüm vaktini çocuklara
ayırıyor. Onların dünyasına
renk kattığı son kitabı “Bay
Baykuş ile Bilge Kuş”, İthaki
Yayınları’ndan çıktı. Çünkü
ona göre, yazmak biraz da
büyükannelik görevi. Bakın
kendisi kitabını ve yazma sürecini
nasıl anlatıyor...
Kitap, önyargılar yüzünden sevilmediğini
düşünüp başkası olmaya çalışan bir baykuşla ilgili.
Bilge Kuş, ona özel ve biricik olduğunu gösteriyor.
Bu hikâyeyi nasıl buldunuz?
Bazı batıl inançları çocuklardan uzak tutmak, yersiz düşüncelere
kapılmalarını önlemek istedim. Ayrıca çocuklara; “Senin
benzerin yok. Adını taşıyan birçok kişi de olabilir ama sen
biriciksin” mesajını vermeyi amaçladım. Her birinin farklı
özellikleri var ve onun algılanmasını istiyorlar. Onlar, sanıldığının
aksine çok dikkatli okuyor, büyüklerden iyi algılıyor.
Son yıllarda hep çocuk kitabı yazmanızın nedeni bu mu?
Son altı yıldır 20-25 çocuk kitabı yayımladım. Yazarken insanın
kendini çocuk yerine koyması, onun gözüyle bakmaya
çalışması çok eğlenceli. Belki de çocuk kitabı yazmaktan
vazgeçemeyişimin nedeni bu. Öykülerim ve Türkçe ile ilgili
çalışmalarımdan sonra tekrar çocuk kitaplarına yönelmemi,
çocuklarla iletişimimi sağlayan torunlarım oldu. Onlar ilham
kaynağım. Onlara bir şeyler anlatırdım, tekrar isterlerdi.
Bunları yazmam lazım dedim. Bir büyükanne olarak anı bırakmak
istiyorum, torunlarımın beni unutmamalarını sağlamayı
arzuluyorum.
İnsanlar çocuk kitabı yazmanın kolay olduğunu sanıyor.
Oysa her kelimenin seçimi çok önemli... İçinde ensesti,
şiddeti olumlayan birçok kötü örneği görüyoruz.
Sizin dikkat ettiğiniz ilkeler neler?
Öncelikle kendimi öğretmenlikten uzak tutmaya çalışıyorum,
çünkü 41 yıl öğretmenlik yaptım. Sonra onları küçümsemiyorum,
çocukların zekâsına güveniyorum. Zihinlerine
bir soru ekmeye çabalıyorum. Biliyorum ki o tohum büyüyecek.
Belki benim bulduğumdan daha kapsamlı yanıtlar
bulacaklar. Ayrıca dile çok önem veriyorum. Çok kısa, basit
cümleler kullanmıyor, Türkçe’nin olanaklarını fark ettirmeye
çalışıyorum. Masallarda kız çocukları hırpalanıyor. Buna
yönelik bilincin yaygınlaşmasına yardımcı olmayı görev sayıyorum.
“Masal Bozan Feride Teyze” ile prens bekleyen kız
çocuklarına “Kalk, ayakların üzerinde dur” diyorum.
Yeni projeleriniz neler?
Türkiye’nin yöreleri pek
bilinmiyor. İstiyorum ki çocuklar
hem mektup diye bir
türle tanışsın, hem de farklı
kültürlerin nasıl bir araya
gelebileceğini görsün. Mesela
torunuma Ardahan’dan
bir mektup arkadaşı buluyormuş
gibi bir kitap yazdım.
Kolej çocukları da Ardahan’da
nasıl yaşanıldığını
anladı. “Ayvalık’tan Gelen
Mektup” da çıktı. Bunu yedi
bölgeye yaymak istiyorum.
DOĞRU KİTABI
SEÇMEK İÇİN...
Çocuk kitabı seçiminde
büyüklere görev düşüyor. Öğretmen
de veli de okumadan
çocuğun eline kitabı tutuşturabiliyor.
Önce büyükler, çocuğun
duyarlılıklarını dikkate
alarak kitabı okumalı. Çocuğu
hayata hazırlıyoruz, tabii ki
bütün konuları öğrenecek
ancak yaşı geldiğinde. Yayınevlerinde
pedagog, psikolog
çalıştırılabilir. Ben de bazen
ihtiyaç duyuyorum.