You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
32
KAPAK
Aypera
Yapay Zeka Küratörü Avind
Bager Akbay:
Sanattaki hiyerarşi zincirinin
kırılması hoşuma gidiyor
İstanbul Sanat | Ekim / Kasım / Aralık 2022 / 09
Sanatçı, eğitmen ve tasarımcı Bager Akbay, Türkiye’deki
yapay zeka ve sanat ilişkisine dair projelerin
çoğunda imzası olan bir isim. Posta Gazetesi’nin
şiir köşesine şiirler yazan robot şair “Deniz
Yılmaz”, sergi küratörü yapay zeka “Avind” ve robot Instagram
influencerı “Aypera”, Bager Akbay’ın ya bizzat yarattığı
ya da önemli bir parçası olduğu işler... Akbay ile yapay zekanın
sanat ile olan ilişkisi üzerine konuştuk.
Yapay zekanın yaptığı
üretime “sanat”
diyebilmemiz için neleri
içermesi gerekiyor? İşin
sanatçının kattığı “duygu
ve düşünceler” kısmı için
ne düşünmeliyiz?
Sanatın demokratikleşmesi
ve herkesin sanat yapabilmesi
elbette güzel... Ancak
Bager Akbay (Fotoğraf: Verena Niepel)
asıl sormamız gereken soru; “Yapay zeka sanatçı olabilir
mi?” Sanat eseri kendi duygularımızın aktarımı olduğu için
bu yapay zeka için mümkün değil ama çıkan nesnenin sanat
eseri olması mümkün. Çünkü bu karar yapanın değil, izleyicinin
takdirine kalıyor. Sokakta gördüğümüz bir şeye bile bu
bir sanat eseri diyebiliyoruz. Bu durumda yapay zeka, sanat
eseri yapabilir oluyor. Yine de sanatı kutsallaştırmaya gerek
olduğunu düşünmüyorum, insan merkezcil bir yerden dışarı
çıkması hoşuma gidiyor. Bu sorunun kendisi çok keyifli...
Tanımı yerinden oynatan sorular olduğu için değerli.
Şu aralar sizi yapay zeka ve sanat ilişkisinde neler
heyecanlandırıyor?
Sanatla ilgilenmek isteyen kişilerin önüne “Sen yapamazsın.
Önce tekniğini öğren, tarihine vakıf ol” gibi engeller koyduk.
Bu bizi sanatı elitleştirmeye götürdü. Kavramsal sanat da aslında
sanatı basitleştirme derdindeydi. Yapay zeka, bu süreci
daha da ilginçleştiriyor. Sanattaki hiyerarşi zincirini kırdığı
için özellikle ilgimi çekiyor ve hoşuma gidiyor. Teknolojiye
bir beyaz atlı prens, bir büyücü edasıyla baktığınızda ondan
nefret de edebilirsiniz. Teknolojiye anlamlı bir araç, bir gelişme
olarak bakarsanız onu anlamlı kullanıyorsunuz.
Eğitimci, sanatçı, teknolojiden anlayan biri olarak ben de bu
süreci yaşıyorum ve her şeyi öğrenmek için yapıyorum. Ana
motivasyonum anlamak. Bilmediğim şeyler üretmekten
korkmuyorum. Eski sanatçı şöyle biriydi; çok iyi bir yeteneği
vardı ve onu gösteriyordu bize. Artık bunun etkisi azaldı,
değişti. Artık dünyayı anlama, görme, gösterme gibi amaçlar
değerli geliyor bana.
Şair Deniz Yılmaz, Türkiye’nin yapay zeka ve sanat
ilişkisindeki en popüler örneklerinden biri oldu. Ardından
başka ilkler geldi. Instagram influencerı Aypera çok
heyecan verici bir iş örneğin...
Sosyal medya, yapay zekaya çok daha fazla yakışıyor aslında.
Bana göre influencerın yapayı makbul. Influencer
olmak insan doğasına uymuyor, yapay bir hâl çünkü. Ben
doğalmış taklidi yapılmasına karşıyım. Gıdaya katkı maddesi
koyuyorsak fosforlu yapalım, doğalmış gibi göstermeye
çalışmayalım.
Haziran ayında gerçekleşen 2. İstanbul Dijital Sanat
Festivali’nin küratörü bir yapay zekaydı. Siz de bu
projenin yürütücülerinden biriydiniz. Yapay zeka
küratörü “Avind” ile çalışmak nasıldı?
Avind’in tasarımcılarındanım, dolayısıyla arka planına da
hâkimim projenin. Orada küratöryel süreci plana dökmek
var. Bazen yapay zeka o kadar iyi cevaplar veriyor ki, bunu
koyarsak inanmayacaklar. Ya çok zekice cevaplar veriyor
ya da politik. Avind de zaten küratöryel metin belirleyerek
başladı. En felsefi olan tarafı oydu, diğer kısımları teknik detaylardı.
Bizim için rahattı, küratör başımıza iş açmıyordu.
Biraz da zordu, çünkü iyi bir küratör işleri kolaylaştırır ama
Avind bunu yapamıyordu.